Ekşi Duyuru

az ama öz insanla görüşüyorum. bir şeye ihtiyacım olmadıkça, gerçekten istemediysem o şeyi yapmıyorum.

internetten alışveriş yaparken kendimden geçiyorum sadece :(

Tüketim karşıtıyım Yalnızca yemek ve temizlik malzemesi alıyorum. Giysilerimi yırtılana kadar giymiyorum ve eşyalarımı yıpratmadan kullanıyorum. Elektrikten, sudan tasarruf etmeye çalışıyorum. Ayrıca veganım. Duyuruda birkaç iyi önlem görebilirsin.

eksiduyu.ru

İhtiyaç duymadığım şeyleri almıyorum, ihtiyaçlarımı sınırda tutuyorum, yapay ihtiyaçlar yaratmıyorum yani. Her şeyden elimde bir tane bulunduruyorum, istesem de fazlasını almıyorum, yedeklediğim eşya yok gibi bir şey. (Gözlük ve saatim birer tane mesela, koleksiyonu yapacak kadar çok seviyorum oysa :/) Paramı bir konfora, bir yemeğe, bir de seyahate harcamaya değer görüyorum.

- evin kücük olmasi gerekiyor. buyuk ev, daha fazla enerji ihtiyaci, temizlemek icin caba, boslugu doldurmak icin mobilya vs.

- kiyafetler ikiye ayriliyor. ozel gunler icin olanlar daha nadir tercih ediliyor. is ve evde giymek icin olanlarda renk degisimi-boyutlarda kuculme olunca temizlik durumuna gore baska bir aile bireyine veriliyor.

- kredi karti varsa mutevazi yasam zor. taksitli alisverislerden uzak durmak, nakit kullanmak harcamayi azaltiyor.

- tuketimin sosyal statu olmadigi gercegini kabullenme. telefon-araba-ev vs. gibi toplumun kosullandirmasiyla sekillenen harcama aliskanliklarindan vazgecmek.

- son olarak tutumlu olurken abartmamak. mutevazi yasamla cimrilik arasindaki cizginin dogru tarafinda olmak.

Büyük şehirde kalmama taraftariyim. Cevre de otomatik daraliyor. Alis veris magazalarindan ve diger vitrinlerden uzak kalmakta bir artı.
Hepsinden öte kendimizden üsttekilere bakacagimiza , daha asagidakilere bakmak lazim.

benim gozlemim su sekilde, hayatlarindan tatmin olan insanlar cok alisveris yapmiyorlar. mutsuz ve tatminsiz insanlar ise, hayatlarindaki boslugu baska sekillerde dolduruyorlar. yani sahip olamadiklari belki kulturel konum yerine bir arzu nesnesi edinip onunla sinif atlamaya calisiyorlar. bence temel ihtiyaclarin otesinde birseylere sahip olmaya calisiliyorsa neden diye sormali insan kendine? nasil bunalima girilince abur cubur yeniliyorsa bu da benzer bir mantik.

mba (master of business administration) mi demeye çalıştılar acaba? böyle soru sormazlar çünkü.

Sanmıyorum hiç. Acaba dedim gelenler biliyor mu diye mi baktılar. Yoksa tamamen ego, ve dalga gecmek mi amacli? O an sıcaklıkla çok anlamadım ama sonra ne saçma soru sordular dedim yani.

Acaba evet oyle bişe mi oldu dedim ben de. Öyle bile olsa saçma degil midir ama

(bkz: master ve yüksek lisans arasındaki fark)

Keşke şu ikinci ve üçüncü yorumları yapsaydım ben de...

Sorgulamiyorum. Bu kadar asiri ciddiye alinacak bi hayatimiz yok ortada benim dusunceme gore.

birinci derece ailen haric insanlar kendini yipratacak kadar degerli degiller. bunu yerlestirirsen kafana daha rahat edersin.

Psikiyatriste başvurun.

bana bir arkadaşımdan böyle bir hediye gelmiş olsa ve benim sevdiğim oyuncu, film, dizi ya da ilgi alanlarımla ilgili tasarımlar olsa hoşuma giderdi.

açılan kadronun kriterlerine bağlı. b bölümünden lisans mezunu olmak şartı varsa girersin. c bölümünden yüksek lisans yapmış olmak şartı varsa girersin ama b bölümünde yüksek lisans yapmış olma şartı varsa giremezsin.

Hangisi daha çok oluyor

o tamamen kısmete bağlı. benim gördüğüm ilanların çoğu lisansın o bölümden olmasını istiyor ama.
örnek verelim. sosyoloji mezunusun ve sosyal psikoloji alanında psikolojiden yüksek yapıyorsun. ilana çıktıklarında psikoloji mezunu olup sos psiden yüksek yapanı istiyor olabailirler. veya lisansta psi şartı aramayadabilirler. ama benim genelde gördüğüm, ilki. ilahiyat gibi çok disiplinli ve farklı branşları isteyen bölümler ilana çıktıklarında daha geniş bakabiliyordur belki ama psikoloji gibi lisans fetişçilerinin olduğu bir alanda sırf yüksekle kadro bulman zor.

Hastasin, nefes alamiyorsun, oyle kotu durumdasin ki hastaneye gitmek icin taksinin numarasini bile google'layamiyorsun. Arayacak soracak kimse de olmayinca aglaya aglaya bi umut biraz daha iyi hissetmeyi bekliyorsun.

Dogum gunu partisi vermek istiyorsun ama kimse gelmez korkusuyla vazgeciyorsun. Sonra bi kararla 3-5 kisiyle kutluyorsun, onda da senin gecenin bi vakti yalniz kalmasinlar diye otobuslerini birlikte bekledigin insanlar sen yalniz mi kalacaksin hic dusunmeden gecenin ucunde taksiye atlayip gidiyor, sen dogum gununde bombos sokakta kalakaliyorsun.

Yilbasinda bir seyler yapmak istiyorsun, ama etrafinda ne birlikte plan yapabilecegin ne de seni planlarina dahil edecek insan var. bunu fark edip evde oturmaktansa calismak daha iyidir deyip plani olan baskasinin mesaisini devraliyorsun.

Yolculuk kismi var bi de en cok koyan. Gerci bu yazdiklarimdan hangisi hangisinden daha cok koyuyor, karar veremiyorum.

Bir de konserve tenekesiyle elimi kemige kadar kesmisligim var. muayenehaneye mi gidilir hastaneye mi bilemeden, bi yandan da kani peceteyle durdurmaya calisarak pijama terlik sokak sokak aglayarak yuruyup eczane aramak, eczanede calisanlarin doktora goturmesi, doktorun dikis atacagiz dediginde korkudan ve o an yaninda ya da arayabilecegin kimsenin olmamasindan daha da cok aglayarak doktora sarilmak var.

İş ararken

ya da hakikaten/kesin, doğru alacak bir şeye karar verip tanıdıkların, arkadaşların (genelde yetersiz ya da yanlış bilgi edinmeleri sebebiyle) bunun yanlış olacağı yönünde hem fikir olmaları saf bir yalnızlık halidir.

patch/çözüm:
yapmanız durumunda iyi sonuç alacağınızdan emin olduğunuz işlerde üstteki tanimlanan bulanıklığı yaşamak istemeyen bundan kimseyi haberdar etmemeli.

Yalnizlik o anlamda degil güzel arkadaşım. Mesela oyle ki, ailen dahi yaninda olamıyor, biliyosun arkadaşların var evet ama o an problem ve sensin. Ben daha cok bu zamanlarda herkesin yani tum tek yaşayanlarin bi takim zorluklar yasadigini hatirlayip bundan bazen ders alıyorum, çıkarım yapıyorum, nasil yol izliyorlar merak ediyorum bu nedenle de sordum. Açıklama yapmak zorunda degildim ama, niyeyse boyle de bi yanim var.

mutluluğunu, hüznünü ya da günlük herhangi dandik bir anı paylaşmak istediğin ama etrafta bunu yapabileceğin kadar yakın(duygu olarak yakınlık diyelim) biri olmadığını gördüğün an yalnızsındır.

...

Doğru demişsin en büyük yalnızlık kendini en çaresiz hissettiğin zamanki yalnızlıktır. Daha da katmerlendireyim. Çaresiz olduğun bir anın da artık çaresi yoksa yani geçmişte kalmışsa o yalnızlığı çok kötü hatırlarsın. O nedenle insan çocukken yaşadığı çaresizlikler en büyük yalnızlıklarıdır. Buradan gidersek yalnızlıkların en kötüsü geçmişte kalanlardır,yani yalnızlık anısı yalnızlık korkusundan daha büyüktür. Görüyorum ki bu konuda baya deneyimliymişim.

cumartesi gecesi evde oturandır. eziktir. yalnızdır. yalnızlıktan keyif alması yalnız olduğu gerçeğini değiştirmez. konuşmamaktan boğazı kurur sesi çatallaşır, kendi kendine şarkı söyler bunun için. günün komik olaylarını paylaşamamak da kötüdür. hava çok güzel şuan izmir'de ama yapabileceğim aktiviteler tek başıma sinemaya gitmek, tek başıma kordonda kahve qeyfii gibi şeyler.

30 yaşındayım ve hiç sevgilim olmadı.

böbrek taşı sancısını yaşadığım ilk gün. evde tekim, sancıdan ölüyorum. lan birisi de yok ki bi' ağrı kesici versin diye duvarları yumruklama noktasına geliyorum, sonrasını hatırlamıyorum. sanıyorum bayılma-uyuma arası bir şey oldu yatağımdayken. birkaç saat sonra uyandım, kamuya açıldım, sevgili aradım, buldum... gerçi son zamanlarda yine sevgilisizim ama tezimden kaynaklı bu.

duygusal anlamda yaşadığım yalnızlık olunca eski sevgilime küfür ediyorum bol bol..diğer türlü ki yalnızlık bir nebze daha kolay sanki.

Su basıncını alttaki vanadan (genellikle mavi) açarak 1 ile 2 arasında bir değere sabitleyin. Bir de çalışma yaparken gazı kapamış sonra da geri açarlarken yarım açmış veya tam açmamış olabilirler, o zaman ateşleme yapmaz gaz gelmediğinden. Gaz vanasını da bir yoklayın tam açık mı diye.

Hızlandırılmış kurslar pek yararlı olmayacaktır. İyi bit kurs arıyorsan British Side, ITI, International House'u araştır.

hiçbir bilgim yok değil yalnız, ya da önceden kursa gitmemişliğim. önceden de yine başka ilde üniv in yabancı dillerine gitmiştim. o şekilde sorayım.

online ders veren hocalara bakmanı tavsiye derim. benim önerim remzi hoca. kaç puan hedeflediğini bilmiyorum ama 60-70 hedef ise kelime ezberlemeye ağırlık vermeni tavsiye ederim çok faydasını görürsün. daha yüksek puanlar için gramer e biraz daha yüklenmek gerekiyor.

onlinedizi.co da olması lazım.

dizinet'ten, dizibox'tan ,dizimag'dan (bunun adı hep değişiyor) üye olmadan izliyoruz hep.

orda türkçe yalnız.

Eger disileri download edip izliyorsan soyle bir alternatif olay var. BS playeri indirirsen, o zaten otomatikman altyaziyi download ediyor. Dil seceneklerinden turkc, ingilizce, almanca ne istersen indiriyor:

www.bsplayer.com

ororo tv. arkadaşlar. buldum.

Çıkmış sorular ösym nin sitesinde vardı.

els deneme diye arat 10 deneme çıkar googleda.

Bu site de işinize yarayabilir. İyi çalışmalar...
www.remzihoca.com

Kitap şart değil ama ben yine de bulduğun pdf'leri bastırıp öyle çözmeni öneririm.

Els konu kitabı ve dergi seti

ELS English Grammar yadi.sk
Çalışma dergileri ELS 9.pdf yadi.sk ELS
8.pdf yadi.sk ELS
5.pdf yadi.sk ELS
6.pdf yadi.sk ELS
7.pdf yadi.sk ELS
34.pdf yadi.sk ELS
35.pdf yadi.sk ELS
4.pdf yadi.sk
ELS 33.pdf yadi.sk
ELS 32.pdf yadi.sk
ELS 31.pdf yadi.sk
ELS 3.pdf yadi.sk
ELS 30.pdf yadi.sk
ELS 29.pdf yadi.sk
ELS 27.pdf yadi.sk
ELS 28.pdf yadi.sk
ELS 26.pdf yadi.sk
ELS 25.pdf yadi.sk
ELS 24.pdf yadi.sk
ELS 23.pdf yadi.sk
ELS 21.pdf yadi.sk
ELS 22.pdf yadi.sk
ELS 20.pdf yadi.sk
ELS 2.pdf yadi.sk
ELS 19.pdf yadi.sk
ELS 18.pdf yadi.sk
ELS 17.pdf yadi.sk
ELS 16.pdf yadi.sk
ELS 15.pdf yadi.sk
ELS 14.pdf yadi.sk
ELS 13.pdf yadi.sk
ELS 12.pdf yadi.sk
ELS 10.pdf yadi.sk
ELS 11.pdf yadi.sk
ELS 1.pdf yadi.sk

Soruyu doğru anladığımı düşünerek şöyle cevap vermek istiyorum:

Avrupa ülkeleri hakkında konuşacak olursam insanlar fakir de olsalar zengin de olsalar eldeki parayı ergonomiye harcıyorlar. O yüzden zengin fakir arasındaki fark bizim ülkemizdeki kadar göze çarpmaz. Biz yağı bol bulunca götüne süren arap kültüründen geliyoruz. Bir ürünü almak için gereken iki tane olgu var bizim için; insanların o ürüne bakması ve o ürünü alacak paramızın olması. Yani "çok para adamı bozar" meselesi bizde geçerli. Bunun yanında adamlar işlerine yaramıyorsa o ürünü almıyorlar. Ortak algıları bu olduğu için zevklere göre ayrılan maddi olgular göze çarpmıyor.

Diye düşünüyorum.

fuck you, leave me alone

reddet... is hayatinda hayir demeyi ogrenmek zorundasin... birak istemeyen insanlari koordine etmeyi sen istemiyorsun bir kere her seyden once.

ote yandan diger insanlar o kafadaysa isin sonuna sen gecen seneye donersin... nerden baksan tutarsizlik...

Benim işimi kolaylaştırıyor ama. Geçen sene hem proje yaptım hem başka işlerle uğraştım vazife olmayan. Çünkü bi ilkti. Ve hiçbir sey Idare denetiminde değildi. Şimdi ise Idare bastan bi grup oluşturmuş ve düzenli takip edecek vs falan. Kaldı ki bana da sen proje yap demiyor. İstersen 1 tane yap dendi. Sadece sureci yönet diyor.

Bu sene işi batır eiline yüzüne bulaştır garanti olarak sana seneye aynı işi vermezler. Risk : kovulabilirsin.

Yine veirilerse üzerine yapışmış demektir artık bi junior gelene kadar idare et.

Olay ne gönüllü iş arayışındayım yardımcı olabilirim

sol alttaki voleybol topunun anlamı nedir

Cumleye buyuk harflle baslayin, itici oluyor yoksa.

fotoğrafla ilgili bi obje o.

resme mi o yorum, yoksa duyuruya mı?

daha farklı bir font kullanılmalı bence.

Ben hic begenmedim acikcasi, bir kere cok karisik olmus, daha sade, minimal olsa daha cok dikkatimi ceker. Renklerini de pek begenmedim. Cumlelere buyuk baslamak +1 Ayrica siir oldugu icin insan daha naif seyler bekliyor.

Tek sorun baş harfler büyük olsa daha hoş gözükür sanki onun dışında güzel olmuş ben beğendim ellerinize sağlık :)

kız olsa daha dallı güllü şeyler daha açık ton kullanmayı düşündüm ama cinsiyet etkiledi yaptıklarımı nihayetinde. hani çok canlı bişeydense daha vintage olsun istedim.

hukukcu değil herhalde o, değil mi? hukukçu olması lazım çünkü.

şiirle hukukçu olmak arasındaki bağı pek bilemedim.
voleybol topu cidden amaçsız olmuş.

Sol alttaki can simini çıkar hocam :) film şeridi de çıksa iyi olur aslında

ç basmıyor, c çıkıyor evet:/ o h nin kuyruğu ç ye nokta gibi görünür diye düşündüm :/

öyle yazdım kardeşim çünkü, bi sebebi var. sizden istediğim daha çok renk, yazı tipi, duruşu falan hakkında fikirlerinizi almak. şöyle olsa daha iyi olur gibisinden.

Resme tabii ki.

hukukcunun yazan kismi bukalemun diye okudum, gozlerim 0,25 derece. bence fontu degistir.

font değiştir bir kere ya da renk tablasında oynama yap ki anlaşılabilir hale gelsin. sonra o dört köşeye dağıttığın semboller kafa karışıklığına sebep oluyor ya bir yere topla, bir şekil ver(zira kapakta formdan uzak olmak özellikle amaçlanmamışsa kötü durur) ya da bir çerçeve koy ki sınırları bilelim. görsele ilk bakışta göz tüye kayıyor ardından yazıyı okumaya çalışıyoruz ama daha bunu bitirememişken o gitar dikkatimizi dağıtıyor. format değiştir, tekrar dene. dandik bir afiş için 400 eskiz, elliden fazla şablon isterler bunun okulunda. denemekten korkma, azıcık ter akıt. kolay gelsin.

9bytz.com

Tekelden herhangi bir marka şarap alıp sonrasında yapabilirsin. Ama bugün içki yasağı var. KIPS.

www.htcdepot.com

bu ise cord keeper diye geçiyormuş

sorun olmaz.

hayır olmaz. ama rezerve ettiğiniz çıktıyı yanınızda götürün

Klavyede bi tuş oluyor genelde uzun basınca çıkıyor hepsi.

android'de farklı klavyeden ve iphone'da kendi klavyesinden

Android de orijinal klavyeden kullanıyorum ben note2 ek bişey yüklemedim.

Kirazli ayri, havalimani ayri. Kirazli diye yazar birinde, digerinde havalimani yazar.
Yanlislikla havalimani olana binersen de otogara kadar herhangi bir durakta inip kirazli'yi bekleyip binebilirsin.

Sahil uzak. 1 saatten fazla sürer. Sahilden otobüse binin bir sürü hat var. 42t falan var. traflk yoksa 20 dk falan sürer. Trafik yoksa üst yoldan da gidebilirsiniz. İstinye minibüsüne biner taksiyle geçersiniz. Başakşehir metrosuna hacıosman-yenikapı-kirazlı üzerinden ulaşırsınız herhalde

Bu minibuslerin kalkis yeri iskedeki otobuslerin orda mi? Nerdedir tam olarak. Taa o dolmuslarin hani metrobuse ciktigi yol var, oraya yukari doğru yurumek zorunda miyiz?

hayır minibüsler zincirlikuyu'ya giden durak var oradan kalkar. yani meydandan zincirlikuyu yönüne giden dolmuş

defter yapmak zor değil, youtube'a yazarsan bir sürü tutorial çıkar. yapılmış defter üzerinde uğraşmaktan daha kolay bile olur direkt olarak hayalindeki şeyi üretirsin.

Belki bu degisim icin olan deadline i kacirmissinizdir?

Gec kalmadiginiza eminseniz bir de internette ysk sitesinden kontrol edin derim.

Ben başvuru yaptığımda bi kağıt verdiler. Adliyeye götürülecek diye. Son gündü hatta zor yetiştirdim. Onu vermeseydim olmayacaktı. Belki onu atlamışsınızdır

10 u sondu. O son gun sabah degistirdi arkadas. Siteden de baktim öyle. Bunu nasil aciklayabikiyoruz acaba?

Aaa adliye olayini hic demedi arkadas. Nüfus dememistir çünkü.

Ben de son gün hallettim çoğu insan gibi. Adliyedeki ilçe seçim kuruluna götürmemi istediler bir belgeyi. Onu belirtmemeleri ayıp olmuş gerçekten.

az yağlı bir vücudun var bence normalsin.
boy kilo oranı da önemli tabi.

48/1.61 o da

Bi problem yok.

Az diyenler olmustu da vaktiyle. Fit erkeklerdeki yag orani kadarmiymis biseler. Oyle mi? Ve oyle olsa nolur ki hem?

iyi işte normal. bişi yapmana gerek yok aynen devam

normal değil.
adet konusunda sorun yaşıyor musun?

Fit erkek dedigimiz %10-12 filan olmasi lazim. az olmasi sorun degil genel olarak.

tamamen normal,aklinizda soru kaldiysa yahut rahatsiz hissediyorsaniz 1 haftalik bir gunluk et yeme programiyla kendine gelirsin.

Sıkıntı yok.

istinye vapurla uskudar

besiktas'ta da motor var neden kabatas'a geçsin. bebekten çengelköye geçip oradan üsküdara da gidebilirsiniz. www.sehirhatlari.com.tr ikinci satırda bebek kalkış saati, iki yan sütun da varış saati.

Italya'ya.

degıl

yunan'da biraz sikinti var

İtalya'ya bordo pasaportla aldım ben yakın zamanda. Ama seyahat tarihlerinize de bakıp süreyi biraz kısıtlı tutuyorlar. Yani "şu tarihte çıkacağım, bu da uçak biletim"i gördükten sonra, olası bir aksilikte dönüş yapamazsanız en fazla 13-14 gününüz var.

Yapılıyor. Levent' te.

Edit:m.facebook.com

kendi büyüttüğün, baktığın kediden korkmazsın ki. Benim köpeğim var, büyük ırk bir köpek kocaman bişey. Ben küçücük kalıyorum yanında ama hiç korkmuyorum. Tanımadığım bir köpek olsa korkabilirim.

korkuyorum dedin, şimdi radikal (onları böyle tanımlayabiliyorum ancak), itici, aksi hayvanseverler toplanıp linç etmeye kalkarlar seni.

Ne alakasi var ama ya? His bu sonuçta.

@evc evet, alakası yok da işte öyle manyak tipler var duyuruda, sözlükte. sanki bir tek kendileri hayvanlara değer veriyorlarmış gibi davranıp başkalarını eleştirmeye meraklılar. o yüzden dedim.

elinde buyurse, alisirsan korkmazsin bence :)

Senin korkun kedilerin ani sayılabilecek hareketleri olabilir mi? Benim bir arkadaşım tam o sebepten kedilerden korkardı. Sonra kapısının önüne gelen yavru bir kediyi evine aldı. Şu an bir sorunu yok.
Alışılıyor yani.

Kediye alışınca, hareketlerini anlamlandırınca büyüklerinden de korkmamaya başlayabilirsin. Sokaktaki tekirlerden korkman aslında anlaşılabilir bir şey, çünkü onlar birer "survivor", hepsi ayrı ayrı birer çetin ceviz (tabi büyüyebilmiş olanlar). Haliyle saldırılara hazırlıklılar. Sen iyi niyetle bri şey yaparsın ama kedileri tanımadığın için pek de hoşlarına gitmeyecek bir şey yaparsın, o durumda yersin tırmığı, korkmakta da haklı çıkarsın.

Halbuki kedinin neye kızıp neye kızmadığını, neyi nasıl yorumladığını öğrenince sokaktakilere de zaten farklı bakmaya başlayacaksın bence.

Korkacak bir şey yok, ama bir canlının sorumluluğunu üstlenmeden önce iyice düşün taşın derim. Geleceği de düşünmen lazım. Şöyle bir yazılar karalamıştım bakmak istersen: kedinmivar.blogspot.com.tr

whimsical +1 bir kediyle beraber yaşadığınız zaman kedi denen canlının genel anlamda dertlerini, hani bir insanın anlayabileceği kadar da düşünüş şeklini anlıyorsunuz. dolayısıyla korkacak tek durum bir kediye baktıktan sonra birden iki kediye sonra üç kediye... falan baktığınızı fark etmek :D

tekirler özel bir tür değil denilerek reddedildiği için*** çoğu "street smart" diyeceğiniz feleğin çemberinden geçmiş ve ayakta kalmayı öğrenmiş hayvanlar.

ancak hangi yavru kediyi alırsanız alın büyüdüğünde korkmanız neredeyse imkansız. kedinin aslında kendisi korku kaynaklı ve savunmadan ibaret olan korkutma hedefli davranışları elinizde büyüyen bir kedide -en azından size karşı- olmuyor, çünkü bu kedi sizi tanıyor. zaten kediler ancak yabancı bir tehdit olarak algıladığı durumlarda bu davranışları sergiler.

inanın tamamen gerçekçiyim şu anda ve korkmanız için hiçbir sebep görmüyorum. ayrıca bir kediniz olunca göreceksiniz ki her kedi güzel, hepsi ayrı.

sokaktan aldığın bir yavruyu büyüttüğünde onun sana olan sevgisinden sonra korkmanın imkanı bile yok. özellikle sokaktan diyorum; çünkü cins olanlar biraz artiz olur. kaç minik tekir yavruyu yuvalandırmadan koynumda uyuttum bilemezsin. eğer gerçekten niyetliysen iyi düşün çünkü oyuncak değiller, bakımı çok zor değil ancak sorumluluğu büyük.

hayvanların kendi karakterleri var ama sizin ona davranışınız daha etkili. siz ona sakin yaklaşıp sevgi dolu olursanız büyüyünce hırçın bir kedinizin olma ihtimali çok düşük. bir de yavru kedi sahiplenecekseniz oynadığınız oyunlar davranışını şekillendirecek. mesela atlamalı zıplamalı, bir şey kapmalı oyunlar atik bir kedi olmasını sağlıyor. evde bir avcınız olabilir. kıl, tüy takıntınız yoksa bir yavruyla çok rahat uyumlu ev arkadaşı olabilirsiniz. yalnız ömürlerinin 10 yıldan uzun olduğunu unutmayın.

@bir fincan kahve ile film izlemek kimse kediden, köpekten korkuyorum diyene saldırmıyor. kediden köpekten korkuyorum, sokaktakileri toplasınlar, öldürsünler diyene tepki gösteriyor. aradaki farkı anlayabildiğinizi umuyorum.

sadece ios'ta kare sınırı kalktı. iphone kullanmıyorsanız normaldir. yakında diğerlerine de gelir güncelleme sanırım

Fotoyu getirdikten sonra sol alt köşedeki <> gibi bi işaret var. Ona tıkliciksin

Denedim de yine almadi @mandalinakokusu. Yani tamamen almiyor.

@sour

alakası yok, şu an timelineda kare olmayan onlarca fotoğrafa bakıyorum. hem de tıklamadan

androidde de kalktı bu olay yani benim tlf um servisteyken kalkmış işte. ay yine depresyna girdimben.

kahvaltıyı hazırlıyorum :D

internette filan takılıyorum açlığımı tam hissedene kadar.
mesela şu an ocaktakiler yandı annedersem :(


not: yanmış.

hemen kalkıp kahvaltı yapıyorum. niye yapılmıyor ki?

kalkınca 2 saat falan yapmam kahvaltı
tv izliyorum, internette bakınıyorum 2 saat geçiyor zaten

şu an müslimi yerken gördüm soruyu (:

sabah 8 de kalkıyorum. en erken bu saatlerde 11de yapıyorum kahvaltımı.

genelde insanların öğle yemeği saatinde ben kahvaltımı yapmış oluyorum.

bu benim ortaokuldan beri yaptığım şey. ortaokul ve lisede sabah uyanamazdım zaaten okulda öğle yemeğine kadar yemezdim bir şey. sonra da üniversitede ve şimdi vaktim olsa bile sabah canım hiç bir şey yemek istemiyor.

sabah 8 de uyandıktan sonra kahvaltıya kadar eğer belediiye tapu vs gitmem gerekmiyorsa kahvaltıya kadar yaklaşık bir paket sigara içiyorum. ve o süreçte ofiste çalışıyorum.

sabahları çok dinç uyanıyorum herşeyi yapabilirim. 12 deki kahvaltıdan sonra 4 5 arası bir saat ofiste koltukta uyuyorum çünkü enerjim bitmiş oluyor. uyandıktan sonra çalışmaya devam.

benim için en verimli süreç uyanmak - kahvaltı arası

yatakta yatıp kızımı seviyorum :)

valla ben de hemen acıkmayanlara şaşıyorum. akşam diyelim en geç 8'de yemek yedin. sabah 7'de kalktın. 11 saat bir şey yememişsin nasıl acıkmazsın şaşırıyorum.

gece 3'te bile yatsa sabah çay kaşığının şıngırtısına dayanamayıp kalkan aile üyelerine sahibim. :)

guc ayarlarinda x dk gecince harddiski kapat, pcyi durdur gibi secenekler var onlari "asla" yaparsaniz kapanmaz.

Çıktı aldik da baktik @uuth :)
Atarim screenshot sorun degil ama farkedilmiyor cepten bilgisayardan. Taa ki çıktı alınca gördük.

en/boy oranı ile alakalı değil ama resmi büyütünce kalitesinin düştüğünü biliyorsunuz değil mi? :)

@orient blue, öğrendiğim iyi oldu :)

kayıpsız foto buyuttugunu iddaaa eden programlar olsada gercek değil. ama bi dene www.egiticininegitimi.net

www.youtube.com

Clean bandit - UK shanty

Zooey Deschanel - Sugar Town

Lilly Allen - fuk you

chery chery lady

turkcell kullanıyorsan turkcell akıllı depo

telefondaki uygulamaların önbelleğini temizledikten sonra uygulamalar yüklenip güncellenebiliyor.

öyle olmaz.

çare (bkz: vekaletname)

1- tüm soruları geçtiğimde genelde 30 dk 20 dk falan kalıyor. o süreyi de emin olamadığım 4-5 sorunun üstünde kafa patlatarak, lanet ösym bunlar nasıl soru diyerek geçiriyorum. tabi 2 sene önceden bahsediyorum.

2- sıralamam normal sıralama. emin olunamayanlara yuvarlak atıp üzerinde vakit kaybetmeden devam ediyorum.

3- süresi kısalmadan girmiştim demek ki maksimum verim istiyorlar. sınavların zor olması iyidir. herkes için zordur böylece daha iyi eleme yapar.

4- paragrafları okurken anlama sıkıntısı çekiyorsan bol bol ingilizce yazı oku. wikipedia oku. the guardian oku. ilgini çeken alanlarda araştırmalar yap. 2 ayda olacak iş değil tabi ama yine bir şeyler katar.

Heyecan oluyor o paragraflarda, gereginden fazla zaman harcarim diye. Yeri geliyor anliyorum tamamini yeri geliyor hicbise anlamıyorum. Okurken paragrafi acaba bu yapabilcegim mi yapamayacagim mi cinsten anlayamiyorum ve stres oluyorum. Ozellikle su we understand. ... vs liler de tamamina hakim olunup cevallanabilrcek sorularda paragraflarda yasiyorum bunu

Ben zaten öyle teknik falan cok takilmiyorum belli seyler sadece. Hani normal okuyorum bildigin acaba diyorum o yüzden mi sıkıntı yasiyorum sureyle ilgili.

Arka planda açık olabilir veya başkaları ile konuşuluyordur lakin bizzat sizin mesajı açmadığı için görülmedi şeklinde kalıyordur.

mesajı açıp bakmama +1

bazen mesaj geliyor, notifikasyon alanından okuyorum ben, cevap vermeyeceksem açıp messenger'dan tekrar okumuyorum. dolayısıyla "okundu" bilgisi de gitmiyordur...

Geceden beri, uyumadan online olma gibi bise olabilir mi?

uykusu yoksa, ya da harıl harıl bişeyle uğraşıyorsa, birileriyle konuşyorsa neden olmasın?

Şunu sorayim arka planda çalışırken bunlar, messengerda offline mi görünür, online mi?

sahiplenmek için mi soruyorsunuz? hiç denk gelmedim. salt uzun tüyleri için diyorsanız sokakta bile bulmak mümkün. sahiplendirme sitelerinden, fb sayfalarından arayın. sokaktan bir can kurtarın. uzun tüylü kedilerin bakımıyla ilgili duyuruda bile çok fazla şey bulabilirsiniz. www.facebook.com

Senin fikrinden yola çıkarak inişli çıkışlı V şeklinde bir yol olsun. İnen bir araba bir de çıkan bir araba olsun.

teog için arkadaşlar :)

Aynı durumdayız.

ikiniz birlikte gidin işte kamp yapın :D

kamp için biraz malzeme gerekli. tulum, mat, çadır gibi. aldıktan sonra bir daha gidip gitmeyeceğin belli olmadığı için bunlara vereceğin paraya yazık olabilir.
hazır kamp alanları var, çadır vs hazır ama onlarla da ne kadar kamp tadı alınır bilemem. ama migrostan falan en ucuz çadır ve mat'tan alınıp tulum yerine de üzerine örtecek bir battaniye falan ayarlanıp bi yerlere gidebilirsin. bi arkadaş bulursun elbet, en olmadı facebook'ta falan böyle ara ara kamp yapan gruplar oluyor onlara takılabilirsin.

@evc @empat tembel degilseniz ve de isin bi ucundan tutarim diyorsaniz bize bir haftasonu katilin. ogrenmek istediginiz her seyi ogrenirsiniz

Böyle yazılı hali pek komik değil ama aslında bu bir karikatür. Karikatür okurmuş gibi okumayı denersen... Çünkü karikatürünü bulamadım.

merhaba, adım yekteran baymedir. az rastlanan bir isme sahibim.
anlamı,
"baharla birlikte denize düşen ilk yekteran" demektir. dedem koymuş...
ezanla
kulağıma fısıldadıktan sonra infilak ettiğini söylerler.

bu
benim dükkanım ali. ali sayesinde geçinip gidiyorum.
ali'yle
geçirdiğim zamanın dışında genelde nusret'le takılırım. nusret benim
evim.

nusret oldukça pimpirikli ve evhamlı bir tiptir. balkonum
burak'la onu çekiştirmeye bayılırız.
yani irfan'a bayılırız. irfan,
balkon burak'la nusret'i çekiştirmemize verdiğimiz bir isimdir.

sanırım
aklınız karıştı. yani osman oldu. osman olduğu zaman yapılacak tek şey
vardır.
samet... ama samet için de şartlar her zaman uygun
olmayabilir.
zaten uygun olsaydı kenan olmaz mıydı?

hah hah
hah hah... ilahi... oniki yıl önce kafayı yediğimden beri hiç bu kadar
gülmemiştim.
güldüysem de hatırlamıyorum. ayrıca hatırlayanı da
zikiyim hatırlamayanı da...

orhan'la sekiz yıl önce tanıştım.
vecdi bana fikri'ydi. ben de sertaç deyip akın'a gittim.
(yalnızlıkla
sekiz yıl önce tanıştım. insanlar bana tuhaf tuhaf bakmaya
başlamışlardı.
ben de amaan boşver deyip bir iki kere osurdum...)

peeki
peeki sizin anlayacağınız dilden konuşalım. iyi akşamlar, nasılsınız?
teşekkür
ederim ben de iyiyim. ah hah hah gerçekten mi söylüyorsunuz?
alemsiniz...
eeh, bu da hiç eğlenceli değil... aa bi dakka... eğlenceli lan
galiba...
du bakiyim. hohohahoh... eğlenceliymiş lan.

boş
zamanlarımda sinemaseverleri döverim. çünkü çok severler sinemayı.
kimse
beni o kadar sevmedi... bazen dünyaya timbör tın, bir akina temizhawa,
bir
firensiz zort hoppala hey olarak gelseymişim ne güzel olurmuş diyorum.

babam
mali müşavirdi, annemse ev kadını. sonra annem mali müşavir oldu, babam
şöför.
ben doğduktan sonra babam işi bıraktı, annem ağaca çıktı.
ağacı teyzem kesti, teyzem suya düştü.
suyu inek içti, annem dağa
kaçtı. şaşkınlıktan hepimizin çanak çömleğinin patladığını hatırlıyorum.

bunlar
benim ellerim seha'yla süha. tamam lan anladık sıkıldınız bu
muhabbetten.
ama küçük bi anekdort anlatmadan geçemeyeceğim. bigün
şey oldu. hehe... öyle acayipti ki...
bunlar geldi... hehe... vay
efendim şöyle böyle... ulan dedim.. ne alakası var...
s.kiyim resmen
unutmuşuz olayı. aa doğru ya, iki önce bakkalın orda unutmuştum ben bu
olayı...
kısmet.

iki kere evlendim... bu evliliklerimden iki
tane karım oldu. ikisi de kız. isimleri vildan'la burcu.
boşandıktan
sonra anneleri onları görmeme izin vermedi. ben de okey dedim.

çat
pat ingilizce, nay nay almanca bilirim.
derdimi anlatacak kadar
italyanca, sevincimi paylaşacak kadar ispanyolca bilirim.
bu aralar
japonca'yı söküp, farsça'ya takmak için uğraşıyorum.

babamdan
kalma küçük bir arsam var.
kusura bakmayın zikretmeden geçemeyeceğim,
adı oykun...
geçen sene oykun'u almak isteyen biri çıktı. aklımı
kaçırdığımı duymuş olacak ki,
çok düşük bir para önererek beni
kandırmaya çalıştı. elbette ben yemedim...
hemen teklif ettiği paraya
oykun'u sattım... niye böyle oluyo yaa...

oykun'dan kazandığım
parayla numan adında nefis bir eşofman takım aldım.
çok eskiyince
kapıcının oğluna verdim. o da beni tartakladı.

geceleri uyumadan
hep aynı şey için dua ederim...
allahım, sen koen kardeşlerden en az
birinin belasını ver.

Hayrullah. Kemalettin. Okşan.


Yiğit Özgür

şu sıralar aklıma geldikçe gülüyorum buna.
www.capsverlan.com

yekteran bayme karikatürünü yazan arkadaş bulamadım demişti ben buldum :)

www.nuveforum.net

eğer yakınlarda kitapçı ve bütçe varsa Yiğit Özgür'ün Karikatürler-1 ve Karikatürler-2 kitaplarını almanızı tavsiye ederim :) (3 de çıkmış vay anasını)

3- neither olmasinin nedeni 2 kisi olmasi. ilk boslukta all olsaydi none olurdu. sanirim boyle.

1-society is a social structure or social system ..... of smaller component parts

burada relative clause ya da reuction olmalı çünkü cümlenin ana fiili başta var zaten; o yüzden ya which/that ile başlayan bir yapı ya da aktif ya da pasif bir reduction arayacağız.

şıklara bakıyoruz:

a) makes up b) which makes up c) made up

a zaten olmaz çünkü esas fiil yapısı.

b ile c ayrımı için de anlama bakıyoruz;

sosyal sistemin yapısal olarak küçük unsurlardan oluştuğunu anlatıyor yani passive olmalı cevap c.


diğerlerini de yazıcam birazdan, ufak bir şim var halledip yazıcam..

2. soruda that determines derse noun clause değil adjective clause(relative caluse) olur ancak is'den sonra bir noun clause yapısı gelmeli çünkü cümlenin nesnesi yok.

dolasıyla what determines yapısı yani wh- soru öbekleri yapılan (who/what gibi) clauselardaki cümlecik içerisinde tekrar özneye gerek olmadan noun clause oluyor, ikisi de olmaz sadece what olur bu örnekte.

birisi sıfat cümleciği diğeri isim cümleciği, o yüzden cevap what.

3) they ...... offered to help me but ...... of them did so in the end.

both/none dedim ama cevap both/neither neden neither acaba, anlayamadım.

şimdi burada both iki şey için kullanılacağından ve şıklarda sadece both varsa iki kişi olduğunu anlayabiliriz dolasıyla bohr atom modelinin söylediği gibi iki kişi için neither of them kullanılır.

başta all dese none o zaman denebilirdi.

4) the world economy is increasingly powered by countries, such as china and india, ..... growth is far more energy and commodity intensive ..... of rich countries.

ben buna da where/which dedim ama cevap whose/that anlamdan mı yanlış yaptım ki?

Bak şimdi burada üç noktadan(...) sonra öncelikle bir kıyaslama cümlesi var,

China and India's growth is far more energy and commodity intensive than growth of rich countries

aslında bu anlama gelen ve growth'u tekrar etmemek adına kullanılan bir that of yapısı var. Where dersek anlamca olmuyor burada zengin ülkeler ile çin ve hindistan'ı kıyaslıyor.

5) it was ..... difficult a test that she had problems finishing it on time.

şıklar so, such, too, much, as
neden so burda da? so little/many/much/few +noun+that
so+adj+that vs kalıpları yazıyor kitapta, uymuyor ama bu cevap bu kalıba.


so + adj+ a +noun+ that yapısı kullanılabilir bunda bir problem yok.

such'tan sonra mutlaka isim gelmeli.

so+adj olsa da olur ancak so+adj den sonra a/an kaydıyla isim gelebilir. aklında olsun, anlamca da oluyor zaten;

test o kadar zormuş ki (so that) zamanında bitirmede sıkıntı yaşamış.

6) a man who claims ...... a free energy technology which could power everthing from phones to cars has received more than 400 applications from siciensts ..... it.


to have developed/to test
to dvelop/ so to test
dveloping/to be tested
having developed/testing
that he has developed/ for testing

cevap a. neden diğerlerinin olmayacağını açıklayarak anlatır mısınz?

ana cümleye bi bakalım:

a man has received more than 400 applications from scientists ..... it.

burada bilim adamlarından 400 den fazla denemek için başvuru aldığını anlatıyor.

bilim adamları it ile bahsedilen şeyi denemek istiyor dolasıyla aktif bir yapı ya aktifin reductionı olmalı pasif ya da bütün pasif kısaltmalarını ele., yani to be tested elenir.

testing, for testing, to test bunlar olabilir şimdilik dursun diğer tarafa bakalım.

a man who claims ...... a free energy technology (geri kalan kısmını atabilirsin)

adamın biri bir teknoloji geliştirdiğini iddia ediyormuş yalnız bilim adamlarından da test etmek için başvuru geliyorsa demek ki yeni geliştirmemiş önceden geliştirmiş.

claims yanına infinitive yani to ile başlayan fiil ister, to have developed önceden geliştirdiğine gönderme de yapıyor zaten b şıkkının ikinci tarafı da olmuyor. soru direkt burdan çözülüyormuş.

sana tavsiyem bütün clause yapılarındaki ''reduction'' konusuna bak.

anlamadığın yerler varsa yine sorabilirsin mümkün olduğuna grammar kurallarına göre anlatmaya çalıştığım, ezberleme, mantığını kavra.

virgülden sonra ''which'' olmaz diye bir şey yok nondefining yani gereksiz bilgi veren relative clauselarda gayet de virgülle ayrılır, bu tarz taktiklere bu yüzden bakma @evc.
virgü kullanımı ''defining''/''nondefining'' ayrımına göre değişen bir şey which kullanımına göre değil.

ayrıca ilk seçenekte nesne that ile de yapılırdı ama that den sonra tam cümle gelse noun clause olurdu yani that ile nesne olmaz diye bir şey de yok.

claim that dese idi tam cümle isterdi cevap değişirdi.

senin çalışman gereken konular:

1- noun clause
2-relative clause
3- reduction (noun clause, relative clause, infinitive, aktif, pasif, gerund hepsi için)

nerede kullanacaksınız? doktora/ yüksek lisans için pek çok okulda süresi önemli değil.

Başvuru şartlarında X yıldan eski olmamak şartıyla der. Ama genelde 3 yıl oluyor.

Yuksek lisans arkadaşlar

okuldan okula değişir. başvuru kriterlerinde 3 yıldan eski olmamak üzere falan demiyorsa, ayrıca üds puanı olarak belirtiliyorsa geçerlidir.

Yağ alırsan eşit şekilde dağılır, onda zaten sıkıntı yok. Kas için diyorsan; düzgün çalışırsan düzgün kasların olur, dandik çalışırsan dandik ve orantısız. Bu tamamen senin antrenman bilginle alakalı bir durum. Vücudun yağ tutması ile kas inşası birbiriyle çok farklı çalışan sistemlerdir. Yağı alırsın, şuram yağlansın buram yağlanmasın diyemezsin; o esnada neresi uygunsa orası yağlanır. Kas inşası için öyle bir durum yok; vücudunun bir tarafını çalıştırıp diğer tarafını çalıştırmazsan dandik bir vücudun olur dediğim gibi. Orantı sana bağlı. Bunun örneklerini görmek için chicken legs diye bir arama yap. Orantı sana bağlı. Tabii bir de bu kas inşası konusunda erkek ve kadın için iki ayrı değerlendirme yapılabilir. İyi çalışan iyi yemek yiyen iyi dinlenen bir erkek ömrü boyunca 17/18 kilo kası ancak inşa edebilir, o da sonsuz bir sabrın sonunda tabii. İlk senelerinde 10 kilo kas inşa edip sonrasında azalarak biter bu süreç. Kadınlar için durum daha vahim. Spor hayatlarının ilk 1 senesinde yapabilecekleri tüm kası inşa ederler. Sonra da, herhangi bir steroid kullanmazlarsa eğer, kas inşası yapamazlar. Yaptıkları da birkaç kilo kas ancak olur.

Ya benim yag oranim azdi en son. Su an ne bilmiyorum. Niyetim birazda yag almak. Ama aynen suram yaglansin buram yaglanmasin diyorum iste. O da olmaz mi yani?

O yok; nerenin yağ dokusu müsaitse oraya depo edilir. Ki buralar genelde göbek ve çevresi olur.

Ohoo, ne anladim ben o zaman ya. Olmadi ki bu simdi.

Kilo alma, otuzu geçince zaten alacaksın.

Yok ama oyle cuval gibi de olmak istemiyorum.

çözümü tek şeye bağlı olmasa gerek psikolojik durum. çok rahatsızlık veriyorsa profesyone l destek al.

Bisiklet surebilirsin?

dovus sanatlarindan birini ogren, savas cikarsa en azindan kendini korursun.

en basit mantıkla bir eve gir..sonra 2 yıl araştırma yap daha ucuz eve geç..sonra 1 yıl daha araştır daha ucuz eve geç şekinde..zaten istanbul'da 5 yldır oturan birine abi kira ne kadar desen şöyle başlar cümleye 'valla çevrede en uygunu bizimki...'

kiralar pahalı evler daha pahalı

o konuyu bende anlayamadım 2500 - 3000 kirayı kim neden nasıl veriyor

arkadaşlar durum çok kötü.

ben merkezi bir yerde 1+1 ev buldum 4 sene önce. o zaman fiyatlar patlamamıştı hayat normaldi. 650 tl idi ev. yalnız istiyorum diye girdim eve. sonra evlendim vs. fiyatlar bir patladı. en son pazarlıkla bizim ev bu sene 870 oldu. ama çıksak en az 1300'den açar evi. biz yerin altında -1. katta, rutubetli göt kadar eve bu parayı veriyoruz. ve daha kötüsü çıkamıyoruz. çıksak 1500'den aşağı bulamayacağız. iki kişi bir de kedi bu eve sığamıyoruz. eşyalar üst üste. kaldık minicik kutuda.

yani yaşayamıyoruz. arkadaşlarıma bakıyorum hepsi en az 3 kişi yaşıyor düzgün bir evde oturmak için. evliler de işte ikisi de iyi bir şirkette çalışıp iyi maaş alıyorsa düzgün bir yere taşınıyorlar. 2000 tl'lik filan bulunuyor. muhite göre 1300-1500 arası da çıkıyor. ama tabii tek kişi imkansız. zaten artık 1+1 mantığı da yok. öyle ev de çıkmıyor.

Merkez bahcelievlerden otesi, tuzladan berisi.

mevzu şudur arkadaşlar, bildiğiniz üzere merkezde kentsel dönüşüm rantı aldı başını gidiyor, evinin inşaatını bekleyenler mahallelerinden uzaklaşmak istemiyorlar, mevcutta devlet 700 TL, mütahhit de bir o kadar kira yardımı veriyor, oldu mu size 30 senelik saçma sapan evlerin kirası 2500-3000 lira. işin kötü tarafı oturdu bu fiyatlar piyasaya daha da inmez kiralar.

senin çevren dışında kalan bir sürü paralı insanlar var, onlar kalıyor. şehirde 15 milyon kişi var bunların bir kısmı bu fiyatları karşılayacak güce sahip, sayıları o kadar azda değil.

demek istediğim, sana pahalı gelen fiyatlar bazılarına gelmiyor, gelmiyor ki arz/talep fiyatları oraya çekmiş.

Evet haklisin da, benim cevremden olan insanlar da vardir yani. Herkes bir ben tek değilim ki. Tek başına yasayan ogretmen yok mu yani bahsettiğimiz yerlerde. Heh iste onlar nerde kaliyor napiyor ne ediyor?

onlar merkezde kalmıyor, daha varoş ya da merkeze uzak yerlerde tek başına yaşıyorlardır. ya da aileden zenginlerdir. ya da biriktirmişlerdir. yani başka nasıl bir ihtimal olacak.

bunun cevabı, evet beşiktaş'ta taksim'de bebek'te gizli kalmış 500 tl'ye 1+1 evler var olmayacak hiçbir zaman.

Ya zaten oyle bise aramiyorum. Kalan adamlar hangi semtte kaliyor, ne veriyor, sitede kalanlar daha uzak yerlerde mi kalıyor? Nedir? Bu yani. Yoksa kardes ben yine 500 veriyim ama sehrin ortasinda sersefil oturayim degil.

avrupa yakasında bağcılar, esenler o taraflarda 500 civarı evler bulunur, ama kötü evler olacağını düşünüyorum.
anadolu yakasında belki eskiden fikirtepe filan derdim artık orası da kentsel dönüşüm.. ucuza anca böyle.

ya da uzak yerler sizin muhtemelen şu an oturduğunuz gibi çekmeköy filan tarafları tuzlaya doğru yerler daha ucuz olabilir.

edit: gkn uyardı bağcılar'a filan da suriyeliler gelmiş ev fiyatları 1700e çıkmış, 500 yok diyor. beylikdüzü ıspartakule tarafına gidilmesi gerekirmiş.

ev arkadaşı veya sevgili/eşle. öğretmen maaşıyla merkezde tek yaşamak imkansız, iki öğretmen maaşıyla olabilir ama:) kadıköy'de moda yine olmaz ama yeldeğirmeni olur mesela.

1- bekarlar
2- yeni evliler
3- aileler

Bekarlar 30-40 yıllık bir dandik ev ile sıfır yapılı yeni bir evde kalabiliyorlar.
Ortalama 3 kişi kaldıklarında kişi başı 300-600tl/ay şeklinde değişen kiraları oluyor. Hele bir de maddi imkanları kuvvetliyse bu aylık 1000tl ye kadar çıkabiliyor.


2- Yeni evliler.

Evlerini aile kredi birikim vs yardımı ile döşedikten sonra kirada oturacak olanlar aylık min 2000 tl yi gözden çıkarıyorlar. Karı koca çalışıyor ve gelirleri iyi derecede ise bu rakam aylık 4000 e kadar çıkıyor.

3- Aileler

İstanbulun kiralarının 2009 öncesi nispeten uçuk olmadığı dönemde ev kiralamış olan bu insanlar yıllık kira artış oranı hatır gönül ilişkisi vs sebepler ile kiralarını düşük tutuyorlar ki İstanbulun en büyük bölümünü bunlar oluşturuyor Bugün kiralasan 1500e tutacağın evi 20 yıllık kiracı 500e kiralamış oturuyor oluyor.


Kafan aydınlanmıştır umarım

Dum tuttuk yegenimle 700 tl kombili ama 2arti1 olsada bir odasi yarim gibi halicioglu piripasa buralar uygun merkezi ama gelismemis metrobuse 5 dakika taksime 10 m.koye 5 dakika ama guzel evler burdada 1000 den basliyor

palm springs reset'i cok seviyorum ben :)

www.youtube.com

bir klasik olarak lovesong

www.youtube.com

friday I'm in love da olur mesela :)

www.youtube.com

bilumum depeche mode olabilir
heaven guzel sarki ornegin
www.youtube.com

su an aklima gelen bunlar :)

ac/dc high way to hell

Dugunde high way to hell? :)
daha boyle romantic ariyoduk ama.

www.youtube.com

www.youtube.com

coşkun sabah - hatıram olsun neyine yetmiyor diyesim var, hatta dedim.
selami şahin - muhtacım da olur. ama onu da demiyorum çünkü o da yerli.
arif susam - elimde duran fotoğrafın da çok görkemli olur ama bağlamdan kopuyor biraz.. onu da eledim...

ne kaldı? diana ross - lovin livin and givin, diyorum, disco fever! barry white gibi bir erotik ses de olabilir, ama her şarkısını kalabalık kaldırmayabilir. can't get enough of your love falan temiz.. queen denince, you take my breath away de çağrıştı, yavaş ama konsepte uygun.. daha büssürü var aslında ama grooveshark listeleri uçtu. comme d'habitude olur, yahudi düğünüyse hava nagela olur, hatun herifine hediye edecekse nature boy olur.

Ya evet şöyle bide bi iki tane dinleyince o tarz seyler gelse mesela karsima. Mesela nereler var bunla ilgili?

Heaven iyi gider :)

Bi el atsan şu işe diyoruz

Haklisin diyince eline koz vermiyor muyuz? Ya da "he he" minvalinde bi haklisin mi yoksa?

Ya ben illallah diyorum hacilar. Bu dedikleriniz " ben araniyorum" a çıkmıyor mu :) ?

"Cift cift nereye kadar, hayat sandigin gibi degil, kendine yasa bundan sonra" diyoruz.

Ya allah askina ya, ne umutlarla geldim sordum size.

Yok çıkmıyor.
Derdim seni cok gerdiyse git sen çözüm bul sonra bana dön e cikiyor.

şu biraz önceki duyuruyu gösteriyoruz. biri yazmış 4 senedir çıkıyolarmış artık çekici gelmiyormuş kız arkadaşı ona bakan başka kızla çok sevişmek istiyomuş ama kız arkadaşını sevmediğinden değilmiş ya sadece artık çekici gelmiyormuş. işte diyoruz ki çift çift nereye kadar hepsinin sonu var bir şekilde diyoruz.
biraz öyle biraz böyle takılıp ölcez diyoruz.

duyuru bana karı bul lan allahsız.

hımm bana "hayat sandığın gibi degil" diyecek birisi yok, alnını karışlarım o şahsın. diyemiyor kimse zaten. tek başınıza çok savunmasız hatta mutsuz filan mı görünüyorsunuz, şikayet mi ediyorsunuz acaba bişeylerden?
"biri girmeden hayatına kolay mi olacak" valla gayet kolay oluyor. mesela kafama göre yaşıyorum, kafama göre takılıyorum, evim, düzenim, işim, gücüm, harcamalarım, tatilim her şeyimde bu belli, herkesin imrendiği nokta da burası oluyor zaten- kendi ifadeleriyle. buralarda bi sıkıntı yok. aksine yalnızlığın güzel kısımları buralar.
"Tek nereye kadar yasican" heh burası sıkıntı işte. Yalnızlık Allah'a mahsus diye gelenler, bak ileride çocuk yapamazsın diyenler -bunu ben de düşünmüyor değilim- otobüste bile baş göz etmeye çalışan teyzelerden tut da, sabahın 4ünde metalci abilere kadar herkes bana birini buluyor :) bu nasıl bi skala bilmiyorum ama illallahlık bişi yok yahu muhabbet işte havaları, seçimleri konuşmak gibi bişi... yalnızca, sakin ve kararlı bir şekilde "ben onunla yapamam" diyorsun- bunu cidden inanarak söylüyorsan konu orada bitiyor zaten. o kişiyle yapamayacağıma cidden inanmıyor olsam zaten kabul edecem :P

"Kismet bu isler. Hayirlisi olsun da. Simdiye kadar dengi dengime kismet olmadi, ne yapalim. Olmayinca olmuyor" ve bunun degisik versiyonlarini diyor ve herkesin, ozellikle teyzelerin agzini kapatiyoruz. Yakin olmayan arkadas cevresine soylerken biraz daha modernlestiriyoruz. Kismet olmadigini duyunca uzulup agizlarini acamiyorlar; ustune de bilcumle esin, dostun, kendilerinin hayirsizlarini dusunce "Hakli vallaha" bile diyorlar. Biz de isin icinden siyrilip kis kis gulerek bildigimiz haltlari yemeye, burnumuzun dikine gitmeye devam ediyoruz. Yakin arkadas ise "Ne yapayim, sen soyle" diyerek aklinin gittigi yere biz de gidiyoruz.

Evli adam gereksiz adam derim

sana ne aq diyorum ben bir daha söylemiyor

aşık olursam hayatıma biri girer, hayatımı kolaylaştırmak için değil. Kimseye bağımlı değilim diyebilirsin.

aynen de geç. sonraki cümleye de ya o değil de diye başla.

mutsuz olmak için kimseye ihtiyacım yok çok şükür diyoruz.

haklısın ben de boşanmasını bekliyorum diyorum. southpark sessizliği oluşuyor.

bu bir içgüdü bence ve sonu yok,
etrafına bakıp diğer insanların yaptıklarına özenme ve inceden bende bu kişinin sahip olduklarına sahip olmalıyım diyerek kendine hedef koyma gibi geliyor.

İnsan kendini geliştirmeli, yeni yerler görüp ufkunu açmalı bunun sonu yok, istediğini elde ettiğinde, gezmek istediğin yerleri gezdiğinde, evi büyüttüğünde vs vs illa başka ihtiyaçlar başka istekler ortaya çıkacaktır.

Bu yeni isteklerden korkmuyorum her istediğimizi yapacaz diye bir olay yok bunun farkındayım ve böyle yaşıyorum, olursa mutlu olurum olmazsa çok da üzülmem gibi.

Örnek verecek olursam; maddi anlamda tek sahip olmak istediğim araba Ford Mustang sahip olursam ya sonra? Sonrasını sahip olduktan sonra görecem yeni istekler olursa olur olmazsa da olmaz.
Yada Peruda machu picchu yu görmek isteklerimden birisi, görürsem sonra ne isterim bilmiyorum ama mutlaka bir şeyler çıkacaktır bunu yaşayıp göreceğim ve sonrasını dert etmiyorum hiç

maslow'un ihtiyaclar hiyerarsisi'ne bir goz atmani tavsiye ederim. eskilerinin deyimiyle karnin tok, sirtin pek. temel ihtiyaclari giderdikten sonra bundan baska hayatta ne var ki diyorsun, iste bu noktada entellektuel hedefler ortaya cikiyor. cevaplar her insan icin farkli fakat tavsiyem kafandaki temel sorudan baslayarak felsefe kitaplarina bir goz atman. felsefenin isi bu. hayatta varolusuna dair tikandiginda senin icine sinecek cevaplar bulmak.

bayer var benim arkadaş orda yaptı

kaçak akım rölesi varsa o atıyor olabilir. yani evde kaçak akım yaratan bir ev aleti olabilir.

eğer onu aramaya zaman yoksa buzdolabı hariç her şeyi fişten çekip öyle bırakın. belki atmaz. tabi kaçak buzdolabında değilse.

Buzdolabinin bulundugu hat disindaki tum sigortalari indir. Buzdolabi hattinda bulunan diger elektrikli esyalari prizden cekmelisin. Ketil gibi bir sey su akitip da yapiyor olabilir bazen farkinda olmuyorsun.