Ekşi Duyuru

4 ve 5 izlenir, son sezon ciddi problemli, imdb puanı da bu yönde zaten.

eksisozluk.com

alayını izle işte nolcak.

1.2.3 hizli bir sekilde izledim ama 4. Sezonda akis daha yavas gibime geldi benim

bir tek ilk sezon fena değil bence. gerisi gereksiz.

Son sezonun son bölümündeyim. Boka sardı iyice. Zorla izliyorum.5 dahil izlenebilir ama. Kevin Spacey olmadan olmuyor orası kesin.

Bence 3'te başlıyor bozmaya. Bir süre sonra çok tekrara düşüyor. İlk 2 sezon yeter.

Hayır görülmüyor. Ama görev çıktığında seçim müdürlüğü zaten tebliğ ediyor imza alıyor. En kötü ihtimal seçim müdürlüğü aranır öğrenilir

Buradan kontrol edin.
İkamet ettiğiniz adreste sizin seçmen bilgileriniz yoksa, görev verilmiştir.

secmen.ysk.gov.tr

bana görev geldi okulum tarafından da bildirildi. ama @lemon cake'in dediği siteden baktım görev gözükmüyor. site garanti değil yani.

@dedim ben sana

evet öyleymiş. arkadaşıma da görev çıktı ama görünmüyor edevlet'te ya da ysk'da.

Simdi cikip Volvo Isvecli, Opel Alman falan diyecekler olacak ancak ben boyle dusunmuyorum. Tasarimcisi farkli ulkeden, muhendisler desen hepsi farkli ulkeden, sahibi firma baska ulkeden. Mesela Volvo'nun S90'i Cin yapimi. Bu markalar gecmiste ait oldugu ulkenin sartlarini, tasarimini ve muhendislik cozumlerini yansitiyordu ancak bugun yansitmiyor. Binin bir 90'lardan sosseconteiner Volvo'ya sonra da V60'a, 3 gun once surdum V60, hic begenmedim Volvo ile alakasi yok. V50 S40 falan keza bu araclar da zaten Ford Focus platformu kullaniyor, dizel motorlar PSA motoru. Mazda 3, Citroen falan ayni motoru kullaniyor.

Olsa olsa global bir firma diyebiliriz bu sekildeki markalara. Ayrica Opel GM markasi degil mi yau? Bunlara Dodge, Fiat falan da dahil.

Otomotiv dunyasinda begendigim cok az firma var acikcasi son yillarda. Biri Toyota 7 Lexus mesela. Bir digeri de Tesla zaten. Diger firmalar son derece tirt geliyor bana. Standardizasyon yok, bir suru sorun ve bu sorunlarin markasina gore bir suru farkli cozumu var, guvenligi bozuk araclar urettiler yillarca ustelik, cevreye duyarli araclar yapmaktan imtina ettiler.

2 yil arayla bir arabanin tum navigasyon ve isletim sistemi degismemeli, degisiyor. Hicbir parca uyumlu degil vs. Rezalet hepsi. Son kullanicilar ovecek simdi sana bir suru marka ama hepsi rezalet aslinda. Servis maliyeti cikartmak icin sana dokunmanin imkansiz oldugu arabalar uretiyorlar sonra da onu 10 sene sonunda cope atmani saglayacak sekilde baski uyguluyorlar.

Günümüzde şirketleri ülkelere göre ayırmak bundan 20 sene öncesine göre çok zor.

Yine de Opel ne kadar zorlasa da, Almanya'da pek Alman arabası gözüyle bakılmaz. Sanki daha çok Alman olmaya çalışan bir marka gibidir.

Bunun yanında Ford aslen Amerikalı, ama Almanlar Kölner (Kölnlü) diye bahsedeler ve Alman gibi davranırlar.
Gel çık işin içinden.

O iş o kadar karışık ki, Fransız olan Reno'nun Türkiye'de ürettiği araba ile Fransa'da ürettiği araba arasında dağlar kadar fark var. Türkiye'de ürettiği arabayla Hindistan'da ürettiği araba arasında bir o kadar daha fark var.

Artık markalar bir ülkenin markası olmaktan çok uzak, bir kısmı bir yerde diğer kısmı diğer yerde yapılan işler artık bunlar...

Evet, o bölgede çıkan daha iyi ve büyük mozaikler var belki ama insan yüzü olması tanıtım faaliyetlerinde kullanılmasını sağladı. Diğer mozaikler o kadar akılda kalmazdı. Ben daha büyük sanıyordum, mesela görünce şaşırmıştım.
Ama aynı şey Apollon tapınağındaki medusa başı için de geçerli değil mi? O da bir dönem tüm turizm tanıtım afişlerinde vs yer alırdı. Çocukken çok merak ediyordum medusayı, ama didime gidip gezince ihtişamlı tapınağa göre küçük bir parça olduğunu görmüştüm, bu muymuş demiştim. Demekki, insan yüzü akılda kalıcı bir simge olduğundan tanıtımlarda vs kullanılıyor. Geniş düşündüğümüzde reklam yüzü kavramı diye bir şey olması bile tanıtımda yüzün nesnelere göre akılda kalıcılığının yüksek olduğunu gösteriyor bize.

çünkü o dönemde portre yapılması büyük bir gelişme. özellikle bir kadın yüzünün resmedilmiş olması sanat tarihi açısından önemli. mozaik sanatındaki ustalığı en belirgin gösteren eselerden biri çingene kızı. bu birincisi.

yani öyle bakarsan Mona Lisa da bir kadın portresi. niye o kadar önemli ki...

İlk görmeye gittiğimde ben de sizin gibi şok olmuştum. Diğerleri çok büyükken çingene kızı minicikti. Neden bu çok önemli de diğerleri değil diye sormuştum birine. Küçük olması daha değerli yapıyor gibi bir şeyler söylemişti.

babilbaligi +1
Mona lisa'da iscilik de daha az o acidan bakarsan hatta.

Bu arada o mozagin bir kiz mi erkek mi oldugu hala tartisma konusu.

Oradayken rehber bize anlatmisti bu mozaiki boyle onemli kilan noktanin ne oldugunu direkt ama hatirlamiyorum.

Mona lisa'yi da gordum yerinde. Bakinca "off aman allahim" falan olmuyorsun. Ama yasanmisligi var.

1. si çingene kızı aslında kocaman bir mozaiğin küçük bir parçası. onu bu kadar özel yapan, mozaiğin tamamı tarihi eser kaçakçıları tarafından kaçırılırken, çingene kızı toprağın altında kalıp kaçırılmaktan kurtarılıyor. yani şans eseri kalıyor bizde.
2. si ne tarafa gidersen git, kızın gözleri sana bakıyor hissi yaratıyor. bunun bi tekniği varmış, o teknik monalisa'da da uygulanmış. o yüzden öyle diyorlar.

iç savaştan bir kaç ay evvel gitmiştim. türkler çok seviliyordu. el üstünde tutulduk. şimdi üstüne para verseler gitmem sanırım. pek hoş bir karşılama olmayabilir. muhaberat da peşinizde gezecektir muhtemelen.

Bazen sadece visa kartlara ya da mastercardlara özel kampanya çıkabiliyorlar. şurda 30 tl indirim gibisinden. Onun dışında bir fark yok.

Sana hangi kartın geleceği de bankanın kararı. Hangisini vermek isterse onu veriyor. Ama sen istersen özellikle belirtebilirsin visa ya da master istiyorum diye.

Evet, bağlandığın IP'yi dikkate alıyor Netflix.

ilginc bir detay vereyim belki isinize yarar.

Yegenim Türkiye de yasiyor. Netflix hesabi ona ait. Beni ek kullanici olarak ekledi. Yurtdisindan da sorunsuz ayni icerikleri izliyebiliyorum.

bu teknolojinin adı rejeneratif fren, ekşide regenerative braking başlığında anlatılıyor.


weirdfish nickli yazar şöyle açıklamış.
"örneğin bir elektrikli araçta yol alıyoruz. hızlanma pedalından ayağımızı çektik bir de ne görelim araç sanki frene basmışız gibi yavaşlıyor. bunun nedeni o anda motorda biriken kinetik enerjinin elektrik enerjisine dönüştürülmesidir. tıpkı klasik fren sisteminde bu enerjinin ısı enerjisine dönüştürülmesi gibi. rejeneratif frenleme anında sistemdeki elektrik motoru generatör olarak çalışmaya başlar. böylece istenmeyen mekanik enerji tekrar kullanılmak üzere elektrik enerjisine dönüştürülür. pil/akü artık ne kullanılıyorsa orada depolanır. böylece sistemin verimi artar, aracın menzili uzun tutulur. "

hocam şöyle düşünün ortamda hiç enerji kazanımı olmayan durumda 4 tane dişli var yani standart bir araba. en baştaki dişliye motor tahrik veriyor en sondaki dişli de tahrik çıkışı yani teker. ayağınızı gazdan çektiğinizde en baştaki tahrik sona eriyor ve sistem ataleti ile veya potansiyel enerjisini kinetiğe çevirerek(yokuş aşağı gibi) yol alıyor. fren enerji kazanımı açıldığında bu 4 dişlinin örneğin üçüncüsüne alternatör bağlanıp aküyü dolduruyor sürtünmeden dolayı da sistemi yavaşlatıyor. olay sadece basit bir kavrama değişimi aslında. belli bir gücün üzerinde fren gerektiğinde enerji kazanımı vs yalan oluyor. burada önemli nokta frenin uzun sürmes ve gücünün mümkün olduğu kadar sabir kalması.

Dolunca kapanmış telefonun için daha sağlıklı. Trust marka olan da aynısını yapıyor. Normal yani

Normal.

Normali bu

Aynı anda iki yerden sarı akrep soktu. Babam kanımı emerek tükürdü. Sonra da hastaneye falan gitmedik. Annemi de köyde parmağını soktu soğan ekerken. Hiçbir şey yapmadı. Bi şey de olmadı sonra. Bize akrebin iyisi denk geldi herhalde.

bildiğim kadarıyla türkiye coğrafyasında ölümcül akrep yok, sarı köy akrebi soktuğu zaman ateş mide bulantısı yapar, ölümcül olmasa da insanı sarsıyor hastaneye gidersen panzehiri ile tedavi ediyorlar, egede sık rastlanılan bir durum olduğu için biliniyor

Bi sokma durumu varsa git bence. Babami bahcede calisiyorken siyah henuz bebek bi akrep sokmustu adamin rengi sariya dondu resmen. Eklemleri tutmadi, kocaman adam yigildi kaldi. Acile gittik de duzeldi. Renginin buyuklugunun onemini bilemiycem ama zamaninda gitmisiz dediler.

flash diskin okuma/yazma hizlarina bagli. acilis suresini degistirebilir amaactiktan sonra komple ram'den calisacagi icin sonrasini etkilemez.

boşta ram varsa ramdisk yapabilirsin.

Daha kötü bile olur. Hdd'nin okuma yazma hızı her halükarda daha hızlı olacak.

hiç bir fark yok aralarında. hddden de açsan flashtan da açsan pdf rame yüklenir. hdd veya flash aradan çekilir.

o zaman ssd takılsa da sadece açılırken vs. mi işe yarayacak?

Rame yüklenmesi için de öncelikle okunması gerekiyor sürücüden. Zaman alan kısım bu zaten.

Şu an elimde GtaV'i 1080p'de ultra ayarlarda 140 fps oynatabilen bir sistem var. Test yaptığım için harddiski idareten eski bir laptoptan söktüm kullanıyorum.

Oyunun açılması abartısız 15 dakika civarı sürüyor.

Bilgisayarın açılıp kendine gelmesi en az 6-7 dakika sürüyor.

Bir programın üstüne tıklayıp açmak en az 30-40 sn sürüyor.

Çünkü harddisk rezalet okuma yazma hızına sahip.

Ssd alacaksın düzelecek:)

@bos gezen

peki dosyaları flash üzerinden çalıştırırsam flash'tan direkt ram'e mi yükleniyor?

ssd zaten kesin çözüm. aklımda. (:

www.premierleague.com

@interview with the vampire ingilizlere ait olanları soruyorum. liverpool'un sahibi amerikan mesela.

huddersfield
brighton
West ham
Crystal palace

yüzde yüz ingiliz alt liglerde var.

totenham sahibi ingiliz ancak yahudi kökenli. 8 takım ingiliz deniyor ancak hepsi de çok ortaklı klüpler.

çince ama ömür yetmez.

sırayla almanca, fransızca, ispanyolca

Niyetine bağlı. İspanyolca çok ülkede konuşuluyor. Bölümden bir arkadaşım tamamen alakasız bir alan olarak survivorda tercümanlık yapmaya Panama'ya mı nereyeyse. Senin de illa ispanyolca konuşulan yerlere gitmen gerekmez avrupa içinde bile bir sürü ispanyolca bilenle karşılaşabilirsin. Güney Amerikalılar vs. Abd'de de konuşan sayısı çok.

Ha mesela Rusya ile ticaret ihtimalin vardır Rusça öğrenebilirsin. Almanya ve mühendislik olayların vardır almanca öğrenirsin.

Amaç nedir? Tamamen sübjektif yorumlayacaksak anime ve manga endüstrisini daha yakından takip edebilmek için Japonca diyorum.

nerde yasadigina (tr/yurtdisi) ve meslegine falan bagli. biraz daha detay vermen lazim.

Bence de niyete bagli cunku ingilizce haricindeki diller (hatta ingilizce de ogrenilmiyor) o ulkede yasamadikca, sik sik gidilip gelinip o ulkeyle calisilmadikca ogrenilmiyor.
Dili kullanmak icin ciddi bir planin olmali yoksa turkiye'den agri kursla mursla orta seviyeye takilirsin en fazla.
Hele hele Japonca Cince gibi diller kesinlikle uzun yillar orada yasamadan ogrenilmez.

almanya'da yasamayacaksan, almanca ogrenmenin mantigi yok. bir tek tatil beldelerinde animator, dondurmaci vs olarak calisirsan belki.

ispanyolca bence mantikli islevsellik olarka.

hobi olarak yunanca ya da ruscayi tercih ederdim vaktim olsaydi.

gelecege yatirim amacli ise cince ve hintce. meslegine bagli olarak belki rusca/arapca/ispanyolca.

ne iş yapacağınıza, niye öğrenmek istediğinize göre değişir cevap

ben hiç alakam yokken hocası çok iyi diye fransızca öğrenmeye uğraştım kursa gidip.. bayaa da ilerledim ama pratik yapacak kimsem olmadığı için geriledi yine.. ingilizce üzerinde kolay gelmişti niyeyse..

hedefinize bağlı (ticaret mi yapmak istiyorsunuz vs ?)

Kendi ev kedinizde kuduz olma ihtimali milyonda bir filandır hele de bebekliginden beri sizdeyse nereden bulaşmış olabilir ki? Bulassaydi da şimdiye kadar anlardınız bunu emin olun. Kuduz kedi normal bir kedi gibi olmaz. Bir de kuduz kedinin vücudunda kendiliğinden gelişen bir şey olsaydı biz şimdiye kadar milyon kere kudurmuştuk ailecek.

@fraise sokaktan getirdik ama kediyi. geldiğinde 5-6 haftalıktı. şimdi 3.5 aylık.

ayrıca arada sokağa salıyoruz, tek katlı evdeyiz. geçen kuyruğunun ucu kesilmiş bir şekilde geldi eve.

kuduz asisi 4 ayliktan kucuk kedilere yapilmaz. eger kediniz 3.5 ayliksa henuz kuduz asisi yoktur. eger yapildiysa ne olur onu bilemiyorum. zaten bir iki ay once kuduz asisi olduysan tekrar olmana gerek yok bildigim kadariyla. 6 ay kadar koruma sagliyor sanirsam. ama bunu en iyi yine doktor soyleyebilir. eger isiran hayvan gozetim altindaysa 1 doz yapip gerisini yapmiyorlar. hayvanda bir degisiklik olursa geri kalan asilari yapiyorlar.

@sumuklurakun yanlisin var. kuduz belirtileri gostermeye basladiktan sonra15 gun icerisinde oldurur, ama kulucka suresi genelde bir kac ay olmakla beraber 1 yila kadar uzayabilir. kulucka suresinde belirtileri gozukmez, belirtiler ortaya ciktiktan sonra ise maalesef tedavisi yoktur ve olumculdur. o yuzden kuduz riske atilmamasi gereken bir hastaliktir.

kediniz disari cikmasa bile disardan tasiyici olan bir kemirgen(mesela fare) evinize girip kedinize kuduz bulastirabilir. turkiye'de kuduz buyuk oranda kontrol altinda ama hala henuz %100 kontrol altinda diyemeyiz. o yuzden lutfen hem kendi hem kedinizin sagligi icin kuduz asisi yaptirin.

3,5 aylık ise kuduz aşısı muhtemelen olmamıştır. Ama sen kısa süre önce aşı olmuşun. Bence korkulacak durum yok. Bundan sonrası için bu tarz birşey olursa bol sabunlu su ile yıkayın ve kolonya dökün hemen.

Ben kuduz aşısı olduğumda (5 doz) ufak sıyrıklar için (kanama yoksa) 1 yıl koruyuculuğu olduğunu söylemişti doktor. Ama kanama ve derin ısırık ise tekrar olmak gerekiyor.

Bir aile sağlığı merkezine danışın.

Chrome kullaniyorum, cunku diger cihazlarimda da (ev bilgisayari, sirket bilgisayari) Chrome kullaniyorum. Her sey senkron olmus oluyor.

safari. çünkü ios ortamında en güzel çalışan şey kendi şeyleri.

ek olarak firefox da yüklü ve evdeki ya da işteki PC'imde önceden baktığım bir şey lazım olursa tarama geçmişimden o sayfayı bulabiliyorum ek olarak istediğim şekmeyi anında telefonuma da gönderebiliyorum.

opera.
eskiden çok rahat nedenler gösterebilirdim. günümüzdeyse tarayıcıları birbirinden ayıran özellikler pek kalmadı(hemen her tarayıcıyı kurup bakmışlığım var). misal crown senkron demiş, senkronizasyon opera'da da var ama opera kullan desen kullanmaz. zira insanlar alışkanlıklarını kolay bırakmaz. ben de kullandığım bütün cihazlara opera kurarım.

opera kırmızı çizgim diyebilirim;) şaka bir yana alışkanlığımı kıracak kadar farklı/iyi bir özellik sunmuyorsa başka tarayıcı kullanmam.

Safari. Chrome mırom yüklü bile değil. İşim olmaz.

iPhone ve macte tabii ki safari kullanılır. Çok uyumlular. En hızlı ve en az ram/enerji harcayan browser diyebilirim. Chrome zaten ram sömürüyor tavsiye etmem.

Chrome kullanıyodum. Ad-block uygulamsını indirdikten sonra Safari'yi kullanmaya başladım.

deneyeyim bakalım tutacak mı
(bkz: passat medyası)
edit: evet gerçekten bkz doluymuş.

sözlük başlığının ilk entrysinde yazıyor,

aralık 2002 de, o tarihlerde fenerbahçe teknik direktörlüğü yapmış olan werner lorant'ın şoförü sırrı alkan tarafından star tv'deki telegol programında dile getirilen iddialara göre fenerbahçe spor kulübü başkanı aziz yıldırım'dan menfaat karşılığı passat t8 otomobil almakla itham edilen gazetecilerin oluşturduğu kümeye halk arasında verilen kısa ad.

Doğuş grubu için kullanılabilir bence.

Dogus grubu +1

Ben yapılan linçlerin bu kişilerin hak ettiği cezadan fazlası olduğunu düşünüyorum. Kevin Spacey aldığı cezadan veya yaptığı hatadan ders çıkarmayacak bir insan değil. Ayrıca bu linç furyasında çoğu ünlünün suçlandığı olaylar oldukça eski tarihlere dayanan, artık ispatlanması zor olaylar. (İddialar doğru olmayabilir manasında söylemiyorum) Bu insanlara yapılan topyekün ve tavizsiz saldırı, sanki onların işlediği suça karşı bir ceza veya toplumu bilinçlendirme amacı taşımaktan çok, intikam amacı taşıyor hissiyatı uyandırıyor.

Sanmiyorum. Hollywood'da bir taciz furyasi aldi yurudu, bana pek dogal gelmiyor bu mevzularin birden patlak vermesi. Inandirici da gelmiyor iddaalar.
Ben Affleck:i bile tacizci yaptılar ortada bir sey yokken. Ilgili olaydski (olay!?) da "yani durumdan hosnut görünüyorum ama o zmanlar küçüktüm aklim etmiyordu dedi. Bahsettigi yas 25 yas!

Konuyu dağıttık ama kısacasi Spacey'in o kadar suclu olduğu dusunmuyor, hatta belki suclu bile olmadigini düşünüyorum. Amerika'da muthis bir linc kulturu var ve politikaci, oyuncu, sarkici, alasagi edemedigi hicbir sey yok. Bu ulkenin linc kulturu benzersiz.

Bu heriflerin hangisi suclu anlasilmiyor ki, gercekten suclu ama cok basariliysa lobisi hemen olayi ortuyor.

Cok unlu degilse lobisi yoksa sucsuz bile olsa gomuyorlar.

sanırım şu 23 yaşında adamın bi tarafını elledigi olaydan bahsediyoruz, başka boklar yediyse bilemem.

davası yakın bir tarihte, en son insta'da house of cards'la ilgili bi şey paylaşmıştı, yeniden gelmesine bi sinyal çakar gibi. aklanacagini biliyor diye düşünüyorum, çünkü elledigi adam herhangi bir karşı koyma yapmamış ona karşı, yani gayet hoşuna da gitmiş belli ki ama sonra kim eline para verdi de yıllar sonra Kevin'in üstüne yürümeye karar verdi, orası meçhul..

Ben taktım, ciddi oranda farklılık oldu. Bilgisayarı tekrar kullanabilir hale geldim.

Kesinlikle

fi tarihinden kalma pentium işlemcili laptopta, sata2 ile bağlı olduğu için tam performansını gösteremese bile çok fark etti, yeni gibi oldu alet. Bu yüzden gerçekten parasına değer, hem ileride yeni bilgisayara geçildiğinde ona da takılır veya en kötü kutuyla harici depoloma alanı diye kullanılır.

edit: kullanım sırasında mekanik diskin takır tıkırları, vınlaması, titreşimi de ortadan kalkıyor ssd sayesinde.

Ciddi bir fark olur, 5400 rpm diskler oldukça yavaştır ve zaten yavaş olan bilgisayarını daha kullanılmaz hale getirir ssd takviyesi ile nitro takmış gibi olursun. Ama oyun ve yüksek işlemci gerektiren uygulamalarda bir şey değişmez, bilgisayarın açılışı, dosya kopyalama, yükleme uygulama açılması gibi disk i/o işlemi gerçekleştiren her işlem yüzlerce hatta duruma göre binlerce kat hızlanır.

hizli bir ssd takmana gerek yok. en yavas ssd bile 5400rpm'lik hdd'den 5-10 kat arasi daha hizli calisir. bilgisayarin ve programlarin acilisinda asiri fark olur. programlari kullanirken de yavaslama olsun istemiyorsan 4gb ram'i minimum 8, idealinde 16 yap. 2 yil daha gider o bilgisayar

Hızlı bir ssd'ye gerek yok, piyasa malı F/p bir SSD takıp yardır her türlü farkeder.

Ram belleği eğer maksimum oranda değilse ram de al ama eş ram olmalı farklı marka iki adet kullanma.

Bir diğer hayata dönüş işlemi Laptop için fan ve termal macun değişimi. Bu üçünü yap her türlü web browser işini görecektir.

Olmasa sasiririm. 4 sene once cincik gibi foto ceken telefon odaklanamaz hale geliyor zaman icinde simdi komple blur cekiyor.

planlı eskitmenin ne olduğunu biliyorum da nasıl bir performans düşüklüğünden bahsediyorsun ? uzun kullanımda kameranın koruyucu camı çiziliyor ve fotoğraflar net çıkmamaya başlıyor, arka kapağı ya da camı değiştirince düzelebiliyor

günümüzde hemen her üründe planlı eskitme uygulanmaktadır.
günümüz teknolojisi ile ürünler şu anki halinden en az 10 kat daha uzun süre dayanacak şekilde üretilmesi mümkün.
özellikle kalitesiz üretiliyor.
birde şu var tabi.
her ürün 10 kat uzun dayansa dünya ekonomisi çöker. dünya ekonomisi her sene %20 küçülür muhtemelen. sonuçları ne olur tahmin edemiyorum.

O zaman bize telefon yeni alınmışken çekilen bi fotoğrafla aradan önemli bi zaman geçtikten sonra çekilen fotoğrafları göndererek bu iddiayı kanıtlayabilirsin.

Kanıtlamak çok basit go on.

kameranın önündeki cam zamanla çiziliyor ve yıpranıyor. zaman içerisindeki fotoğraf kalitesinin düşmesini ben buna bağlıyorum.

@freebird5406_2: yazılımsal bir eskitmeden bahsediyorum.

@mayday: pek çok kamera camı artık safir kristal, elmastan sonraki en sert materyal. yani çizilmiyor.

Avianthem o yalan kardeş.
Iphone kamera camlarımız safir diyordu ama yalan çıktı.
m.youtube.com
Aynısı 7 8 10 10s falan alayı için geçerli.

@bos gezenin bos ustasi: o zaman şöyle diyeyim. ben telefonuma gözüm gibi baktığım için sıfır çizik kamera lensinde.

yine de kötü çekiyor sanki ilk zamanlardan.

Yazilimsal olarak eskiyor evet, muhtemelen sensorun hassasligi da bozuluyor.

En cok iphone'larda gozleniyor bu durum.

Hem arkadaşların dediği gibi fiziksel olarak yıpranma buna ek olarak aşırı ısınmada bir faktör.

hiç öyle bir şey olmadı.

hala yok

her yıl yanılgıya düşülen bir konu. yılbaşı tatilinin arifesi hiçbir zaman olmadı, olmayacak :(

Evet vardi ama en az 15 sene once. Trafik nedenli valilik mi yapiyordu resmi tatil miydi bilmiyorum ama 2000ler civari bitti.

Hiç öyle olmadı diyenler kaç doğumlu onu da söyleseler ya. 1994-1995 de çok iyi hatırlıyorum yarım gündü. Sonrasında oldu mu olmadı mı bilmiyorum ama o yılbaşını çok net hatırlıyorum

91 doğumluyum. her zaman yarım gündü.

ben hiç hatırlamıyorum böyle bişi ya. neden olsun ki dini bayram arefesi mi bu :/

92'liyim

90'larin ortasindan beri okullardayim boyle bir sey hic olmadi, uydurmayin. Olsa olsa ozel okullarda olmustur belki.

93'lüyüm, sekste güçlü... öhöm neyse

her 31 aralıkta tüm gün ders işleyip son dersin çıkışında da seneye görüşürüz esprileriyle dağıldık biz okul hayatım boyunca.

değilmiş.

encrypted-tbn0.gstatic.com
Baraj tastikca delikten asagi su devamli akiyor, hic kesilmiyor.

Şöyle bir şey var:
www.youtube.com

Surekli uretim var zaten amac o, kapaklarin acilmasi kapasiteyi asan su birikmesini onlemek icin yoksa uzerinden tasma tehlikesi var

@acemi: O farklı bir sistem, senin dediğin gibi olsa yazın kuralıkta baraj seviyesi düşünce elektrikleri mi kapatacağız?

Şimdi ben de birebir detaylaarı bilmiyorum ama bildiğim şu:

Elektrik üreten jenaratörlerin sürekli aynı hızda dönmesi gerekiyor (AC elektrik frekansının tün şebekede sabit olması için) o yüzden su akışı parça parça değil sürekli. Vanalar ile kontrol ediyorlar, elektrik talebi arttıkça jeneratörü aynı hızda döndürmek için daha çok su gerekli oluyor.

Kapak açılma mevzusu da farklı: Barajlar'ın belli bir su kapasitesi var, onun üstü tehlikeli. Su seviyesi çok artarsa, ya @Aceminin attığı resimdeki sistem ile belli bir seviyenin üstü by-pass edilip aşağıya veriliyor, ya da o sistem yoksa veya yetersizse kapakları açıp suyu yine doğrudan aşağı salıyorlar. Kapak açma meselesi bu. O yüzden kapaklar belli zamanlarda açılıyor.

kapaklar jeneratörlere bağlı oluyor. kapağı ne kadar açarsan o kadar su akıyor. ne kadar su akarsa da o kadar çok elektrik üretiliyor.

kapağın ne kadar açılacağına operatör karar veriyor, genelde şebekeyi dengeleyecek biçimde açar-kapatır. ama orada keyfi eser, verir coşkuyu. yapacak bir şey yok.

kapaklar tamamen kapalı ise de elektrik üretimi olmaz (bakım falan vardır, ne bileyim)

sulama barajı değilse sistem böyle.

genelde bizim gibi ülkelerde baraj ana kaynak ise, kapaklar fazla kapatılmaz.

@yakuza

Onun altinda da delikler olabiliyor.
Mesela hoover baraji boyle, seviye indikce asagidaki delikler kullaniliyor.

encrypted-tbn0.gstatic.com

Evet kapaklar açılarak elektrik üretilir diyerek konuyu anlatmaya çalışan arkadaşlara fena sallamışa benziyor onlara inanma, baraj kapakları (drenaj valileri) sadece barajdaki su miktarının tehlike seviyesinin üzerine çıkmasını engellemek için kullanılan bir güvenlik sistemidir. Hidro elektrik santrallerinde üretim baraj seviyesinin altında konumlandırılmış dinamo odalarına yüksek basınçla su pompalamak yoluyla gerçekleşir bunun için basınçlandırma kanalları kullanılır bu kanallar gittikçe daralan yapıdaki su yollarıdır ve dışarıdan bakıldığında görülmezler, bu kanallardan tahliye edilen su çok yüksek bir basınca ulaşır bu yolla birden fazla seri halde yerleştirilmiş dinamoda kinetik enerji elektrik enerjisine dönüştürülür.

Acil su tahliye kapakları ne zaman açılır?
1. Bir önceki kış mevsiminde barajı besleyen kar kar miktarının çok fazla olması ve buna bağlı olarak ani erimenin baraj doluluk oranını aniden yükseltebileceği beklentisi,

2. Belli dönemlerde baraj iç setlerinde yapılması planlanan bakım onarım çalışmaları için kontrollü seviye düşürülmesi.

3. Adli nedenlerden dolayı arama kurtarma çalışmalarını kolaylaştırmak için su seviyesinin azaltılması konusunda ilgili mercilerden resmi talep gelmesi.

4. Kurak geçen bir yağış sezonunda sulama kanallarını desteklemek amacıyla yapılan kontrollü tahliye.

5. Özel izinlerle yapılacak açılış ve şovlar (evet şaka gibi ancak bu da var nedenleri arasında)

Bilinenin aksine hidro elektrik santralleri bir ülkenin tüm elektrik ihtiyacını karşılamaz genelde, içinde bulunduğumuz yüzyılda kömür, petrol ya da nükleer enerji santrallerinde üretilen elektrikler kullanılır yoğunlukla, Bu arada bazı hidro elektrik santrallerinde yüksek debili tanklarla pompalanan su dinamoları çevirmek için de kullandırılır, eğer baraj yeterli su seviyesine ulaşamamışsa su bu tanklarda depolanarak gerekli desi sağlanmış olur.

emekli olacak olanlar için de 3600 ek gösterge çıkacaktı güya 24 Kasım'da. öğretmenlerimize hediye vereceğiz diyordu bakan bey. nerdeyse 1 ay geçti üzerinden ses soluk yok. şu an seçim süreciyle ilgililer bence. kimsenin umrunda değil böyle şeyler.

Torba yasaya girdi geçenlerde. (17.madde) yeni döneme 3+1 olarak başlarız.

ilkyardım çantası ve yangın tüpü şart. kış olduğu için kışlık lastiğin diş kalınlıkları, aydınlatma sistemi, fren balataları.. kabaca bunlar.

ayrıyetten egzoz emisyon konusuyla alakalı bir şeyler eksik olabiliyor. Ruhsattan emisyon tarihlerine de bakın.

benim son muayenemde lastiğimin birini ters (içi dışa gelecek şekilde) taktıkları için geçirmemişlerdi, var düşün. ilkyardım çantası ve yangın tüpü olması gerekiyor, evet.

ama ufak problemlerde şartlı geçiriyorlar. normal bir araç kolay kolay muayeneden kalamıyor.

araçta tam olarak olması gerekenler: ilkyardım çantası, üçgen reflektör, yangın tüpü ve stepne. detayları için tüvtürk diyor ki:

İlk Yardım Çantası
Traktörler, motosikletler ve motorlu bisikletler hariç tüm motorlu araçlarda 1 adet.

Büyük Sargı Bezi (10 Cm X 3-5 M), 2 Adet
Hidrofil Gaz Steril (10x10 Cm 50’Lik Kutu), 1 Kutu
Üçgen Sargı, 3 Adet
Antiseptik Solüsyon (50 Ml), 1 Adet
Flaster (2 Cm X 5 M), 1 Adet
Çengelli İğne, 10 Adet
Küçük Makas (Paslanmaz Çelik), 1 Adet
Esmark Bandajı, 1 Adet
Turnike (En Az 50 Cm Örgülü Tekstil Malzemeden), 1 Adet
Yara Bandı, 10 Adet
Alüminyum Yanık Örtüsü, 1 Adet
Tıbbı Eldiven, 2 Çift
El Feneri, 1 Adet

Üçgen Reflektör
Motosikletler ve motorlu bisikletler hariç tüm motorlu araçlarda 2 adet.


Yangın Söndürme Cihazı
Sayısı, cinsi ve kapasitesi araç sınıfına ve aracın kullanım
amacına göre değişiklik gösterir.

Binek Araçlarda, Kamyonet Ve Minibüslerde 1 Adet 1 Kg
Yolcu Sayısı 26 Ya Kadar Olan Otobüsler Için 2 Adet 2 Kg
Yolcu Sayısı 26 Dan Fazla Olan Otobüsler Için Toplam 6 Kg Kapasiteli (Örn: 1 Adet 4 Kg, 1 Adet 2 Kg)
Azami Ağırlığı 12 Tondan Küçük Olan Kamyonlarda Toplam 4 Kg Kapasiteli
Azami Ağırlığı 12 Tondan Büyük Olan Kamyon Ve Çekicilerde Toplam 6 Kg Kapasiteli
Araç Tehlikeli Madde Taşıyor Ise Toplam 12 Kg Kapasiteli (Sürücü Ve Motor Bölümündeki Yangınlar Için En Az 1 Adet 2 Kg Olmak Üzere Toplam 12 Kg Olmalıdır. Yangın Söndürme Cihazlardan Biri En Az 6 Kg Kapasitede Olacaktır.)
Araç Tehlikeli Madde Taşıyor Ve Azami Ağırlığı 7500 Kg Ise Toplam 8 Kg Kapasiteli (Yangın Söndürme Cihazlardan Biri En Az 6 Kg Kapasitede Olacaktır.)
Araç Tehlikeli Madde Taşıyor Ve Azami Ağırlığı 3500 Kg Ise Toplam 4 Kg Kapasiteli
Ambulanslarda 2 Adet 2 Kg Doldurma Kapasiteli

Stepne
Motosikletler ve lastik tekerlekli traktörler hariç bütün araçlar ile tarım orman
römorkları da dahil olmak üzere tüm römorklarda her zaman kullanılabilir
durumda bulundurulacaktır.

Randevu saatinden 10 dakika önce orda olsanız, hatta tam saatinde orda olsanız bile yeter. en son sadece nakit kabul ediliyordu. sanırım hala öyle. nakit bulundurun. kışlık lastik şart değil. ödenmemiş ceza olmamasına dikkat edin. arka koltuktaki kemerler koltuğun içine kaçmışsa bunları çıkartın. park ışıkları dahil tüm ışıklar çalışır durumda olmalı. silecek suyu bitmiş olmasın.

aklıma gelenler bunlar.

plakada vida deliği olmasın. varsada üzerine boya bant birşey yapın.

kislik lastik sart degil. yazliklari degistirmeden girdim ben, sadece dis derinlikleri 1.6mm'den az olmamali. 50 kurusun ic cemberinin sinirlari gozukmemeli parayi dislere soktugunuzda.
egsoz muayenesi yaptiracaksaniz onu da soyleyin ilk girdinizde gisede.

www.eksiduyuru.com

www.eksiduyuru.com

Bulunduğunuz ilde valilik binek araçlar için de kışlık lastik şartı yayınlamadıysa kışlık lastik şart değil.

Lstiğiniz çok eski değilse (km olarak) diş derinliği yeteri seviyededir zaten, isterseniz gitmeden ölçün. Ama ben bu güne kadar hiç bir muayenede lastiklerimi ölçmedim.

Yangın tüpü ve ilk yardım çantası vs de muayeneden geçmeniz için şart değil. Yoksa veya tarihi geçmişse hafif kusur yazılır, ama muayeneden geçersiniz.

2012 araçta zor ihtimal. Oraya kuş pislemiş güneş de onu yakmıştır büyük ihtimalle.

boya koruma denen seyle alakali olabilir, o madde oyle gorunum almis olabilir

Boya korumaci makineyle yakmistir vernigi.

Boya koruma denilen sektorun %90i palavra. Ya seramik kaplama yaptiracaksin ya da ayda bi kere boya koruma yaptirman lazim.

Steam deymis benimki.

Bir sey olmaliydi rockstar'in da origin gibi ona bir bak istersen.

Rockstar Social Club hesabı mı ne ondadır.

social club'daymış hakikaten.

Kediyi rahat bırakın. Cidden. Şu anda sizden korkuyor ve muhtemelen yakalamaya çalıştığınızda da "lan bu beni yine yıkayacak" diye kaçıyor. Görmezden gelin, zorla yakalamaya çalışmayın. Mamasını suyunu siz tazeleyin, sizin beslediğinizi görsün, uzaktan sakin sesle konuşun falan ama fiziksel olarak üstüne gitmeyin. Bir süre sonra rahatlar, gelir kendisi.

Edit: ha bi de kediyi yıkamayın bir daha. Islak mendille (hatta hayvan temizliği için mendiller var, onlarla) silin en kötü.

kedi yıkamak için kuru köpükler var.kobuchu kız +1
sabun vb şeyler kedilerde büyük problem yaratıyormuş

1. Kediyi yikama islak mendille sil, zaten o kendisini temizler sonra iyice merak etme.

2. Hayvanin seviyesine in korkuyorsa senden. Sicar pozisyon comel kafan kedi ile ayni seviyede olsun, yanina yaklasmaya calis oyle, parmaklarini birbirine surt gelip surtunecektir buyuk ihtimalle.

kedi yikanmaz. kedinizi yikamayin lutfen. boklu da olsa birakin, uzerine yapismis boklari etrafa dagilmamasi icin islak mendille alin gerisini kedi yalanarak temizler zaten. digerlerinin de dedigi gibi kedi su anda sizi yikanma ile eslestirmis durumda. sizi gordugu anda yikanacagini dusunuyor ve kaciyor. rahat birakin kediyi, sevmek istediginizde elinizi uzatin sadece ve koklamasini bekleyin. o yaklasirsa sevin, uzaklasirsa zorlamayin. bir sure sonra duzelir. size gelip sevdikce odul mamasi verirseniz daha da yakinlasir.

kaç yaşındssınız bilmiyorum ama genelde 5 6 yaşında çocuklsr kedi yıkar. kedi bakmaya başlamışsınıx hiç mi duymadınıx kedi yıkanmaz. hayvanı rahat bırakın bulaşmayın, sevmeye bile çalışmayım. mamasını suyunu verin yeter. mümkünse de sahiplendirin

@oscar

kimse anasının karnında öğrenmiyor her şeyi. gösteriş budalalığı, artistlik yapmaya gerek yok.

bugüne kadar kuş/papağan baktığım için kedi besleme konusunda çok iyi değilim. öğreniyorum işte. adamın asabını bozmayın.

30 yaşındayım. insan gibi cevap veren arkadaşlara teşekkür ederim.

doğru hocam deneye yanıla öğrenirsin. bugün yıka yarın kurula hayvanı. deney zaten bu

yemeği seven, evcimen, güzelden ziyade sempatik kadınlar.

Böyle kadınlar lazım:).

bir yengeç burcu erkeği olarak su grubu dışında en iyi anlaştıgım burç

Evlenilir

Bende daha once sormustum;

(git: www.eksiduyuru.com )

Allah zevallerinde korusun.

Amin.

Kadınların 12’de biri

güzel, cimri ve şişmanlamaya meyillidir.

hayatımda bi tane boğa burcu kadın tanıdım onunla da evlencem var sen düşün.

tüm genellemeler yanlıştır. gazetelerin boğa burcu köşelerine bakarak bu kadın hakkında sadece yanlış bilgi sahibi olursun.

kimse pek kötü birşey yazmamış negzel :) kendimden ötürü oldukça tembeller diyebilirim.

diğer burç kadınlarına göre sekse daha düşkündür

kendim yapmıyorum ama çayı hep ılık içerim: bitki çayını 80 derece suyla yap, kaynar değil, sonra ılısın, sonra dolaba koy veya içine buz at.

Baya anam babam bir kaç saat önce demlediğim demden yapmıştım bir defa tamamen meraktan, limon şeker ve çay buzdolabında bekletip içmiştim. Lipton'un aşırı aynısı olmuştu sevinçten tavanı tekmelemiştim, daha sonra bi daha yakalayamadım o oranı :)

Seftalileri doğra
Şeftalinin üstüne çıkacak kadar su koy tencereye
Ocağa koy ve kaynat
Şu seftalilerin bi tık altına inince seftalileri pure yap
Suyu süz
Bir su bardağı su katılmamış saf çayı o suya ekle
Damak tadına göre şekeri karıştır
Sogut
İsteğe bağlı olarak şeftali kaynatma aşamasında limon kabuğu eklenebilir

Bu tarif @kablelvukuya aittir.

refika'nın youtube kanalında tarifi vardı, ordan bakabilirsin

www.youtube.com

Igrenc oluyor.

pencere kenarlarına kapı girişlerine bırakılan kuru lavanta gibi kokulu şeyler akrepleri uzak tutar

lavanta +1

birde mavi renk boya işe yarıyabilir. araştır istersen

Yaşanmış örnek. Arkadaşın evinde vardı. O bölgede hep olurmuş. İlaçlattılar yine çıktı. Bahçeye tavuk aldılar kesildi.

tavuk +1 ayrıca kedi de haşerelere karşı etkilidir.
evin etrafına ziftle şerit çekmek de işe yarar diye duymuştum.

bir miktar toz kükürtü evinizin çevresinde uygun bir noktadan yere dökmeye başlayarak tam bir tur dönün. yerde hiç aralık bırakmadan evi çevreleyen ve istediğiniz genişlikte bir kükürt halkası oluşturun yani. ormanlık alanlardaki kamp yerleri bölgeye akrep girmesin diye bu şekilde önlem alırlar.

Bodrumda esimin ailesi tavuk besliyor. Akrep, yilan ve hasareler icin. Ayrica pencere ve kapi cercevelerinin maviye boyanmasi amacida akrepleri uzak tutmak oldugunu duymustum.

bence filme uyuyor. film çıkışı ilk işim eve gelip soundtrackini indirmek oldu.

zaten kitabın/filmin sunduğu ortam, evren de "patlak egzoz" ortamı. o yüzden uyuşuyo.

bence de filmle uyumlu olmuş ama ilk filmin çok altında kalmış. Bi rachel’s song gibi şaheser çıkmış ilk filmden hey gidi koca vangelis reis be.

filmin son konuşulması gereken kısmı müzikleri olabilir. daha büyük problemleri var. müzikleri artı ya da eksi yönde bir etki yaratmadı bende. sahnelerin içinde kaybolan nötr müziklerdi. klasik hans zimmer işte.

muzikleri filmin avangard havasina uygun. johann johannson'un yaptigi muzige de patlak egzoz senfonisi denilebilir zorlarsan.

Deezer'dan çok memnunum. (Türkçe müzik nadir dinlerim)

kurbanlık koyunlar olabilri mi? gübre kokusu var çoğu yerde.

Kağıthane şu an devasa bir ahır gibi kokuyor.

Bayrama çok az kaldı, deprem falan hikaye yani.

Ben almadım sabah 06:30 gibi evden çıkarken.

belki bizim site yakınlarında mahalli bir durumdan olmuştur. sabah yoktu evet.

tırstım gece gece.

teşekkürler cevaplar için.

kamu.biz.tr sayfasındaki

HGS Ceza Ödeme İşlemleri Nasıl Yapılır?

başlığında anlatılıyor. (en altta)

Şurdan;

isletme.otoyolas.com.tr

15 günü geçtiyse 10 katı ceza ile ödeniyor. 65 liraysa ihlalli geçiş 650 tl ödeyeceksiniz.

Bende de oluyordu. Allah yardımcınız olsun.

Ben sık sık yıkardım kolumu ve saatin kordon ayarını bol bırakırdımki hava alsın. Olmadı kordonu demir veya metal kordon ile değiştirin. Ben 2-3 yıl önce saatçide 10-15 liraya değiştirmiştim.

burda yorumlara inanma, herkes sevgi pıtırcığı burada. sormuştu elemanın biri sevgiliniz sakat kalsa falan diye. terkederim diyen bi kişi yok. gerçekler o kadar kolay değil. sevdiğin kişinin bokunu temizlemek falan filan... burdakiler liseli kafası herşeyi seks zannediyor.

Çok büyük konuşmayayım ama sanırım uzun süre dayanamazdım. Elimden gelen her şeyi yapardım iyileşebilmesi için ama olmuyorsa bir süre sonra terk ederdim. Ancak bakımı için gerekli koşulları da sağlardım.

Bir de yaşa da bağlı, ben 30larımdayken olursa durum böyle olurdu ama 50lerimdeyken terk etme ihtimalim azalırdı. 20 25 sene beraber olduktan sonra kısa sürede terk etmezdim.

Başa gelmeden hiç bir şey bilinmez ancak mutlu giden bir ilişkim varken seviyorken ve seviliyorken böyle bir şey olsa terk edip gitmem. Elbette bütün hayatımı kendisine endeksleyip Norman bates gibi dünyadan soyutlanmam ama terk etmem, hayattan koparnamaya çalışırım.
Ha şu da var, varsayalım aradan zaman geçti, sakatlığı yüzünden iyice psikolojisi bozuldu, bana kötü davranmaya başladı. Buna ne kadar dayanabilirim bilemem.

benim babam 2.5 senedir felçli, yatağa bağlı. annem senelerdir yaptığı planlardan vazgeçti. hayatını babama bakmaya adadı. ailecek adadık. eşime böyle birşey olsa ben bırakamazdım heralde. ben felç olup eşim beni bıraksaydı birşey diyemezdim. yanlış kişi olduğunu düşünürdüm ve hemen ölmeyi isterdim.

kısacası bırakmazdım. çünkü ailemden böyle gördüm.

Ben de bırakmazdım, bırakmak istemezdim. Sevdiğim kişi sonuçta canım o benim.

of ben hemen kendimi adayabilen bir insanım. Müthiş bir güven veriyor bir ise adanmışlık. Hep yanında olurdum muhtemelen ama bakım için bu işin eğitimini almış insanlarla beraber çalişmak onemli. Yatalak hastanın yatmasindan dolayı bir cok sağlik problemleri oluyor, yaralar vs. Onlari tedavilerini de yapan sosyal hizmet yardımcılari, hemşireler var. Sanırım onlarla beraber çalışırdim. Tuvalet konusunda da eğitili biriyle ortak iş yapardım. Onun dışında tüm ihtiyaclarının karşılanmasında yanında olurdum. Roman okurdum bol bol. Ben felc geçirisem de bana roman okunmasını isterim. Bunların tümünu şu anda sevgilim olan adam için yapıyormuşum gibi düşündüm. Ilk onu düşündüm. Cok zor bir cevap gibi gelmedi.

Terkeden ya da bırakmaya niyetlenen kişilerin insanlıktan nasibini almadığını düşünüyorum.

beni defalarca bırakıp gitmiş o vefasız bile o duruma düşse -ki kesinlikle istemem, Allah kimseyi düşürmesin o durumlara- hayatımı ona adarım. değil ki evlendik, birlikteyiz falan...

Allah göstermesin demekten başka hiç bir yoruma güvenmeyin. Evlilik iyi günde ve kötü günde. Bunun ama'sı var. O kötü günde (örneğin yatalak kalmış eş) bir travma geçiriyor kendince. Bakımı üstlenen eşe köpek gibi davranıyor (buna şahit olduğum bir durum var). Öte yandan bakımı üstlenen eş de haklı olarak diyor ki "ben zaten hayatımı adadım ona, en azından bir tatlı söz istiyor insan". Hadi bakalım 100 puanlık uzman sorusu. Allah göstermesin.

tam emin değilim ama zorunlu stajları var diye duymuştum.

www.anadolu.edu.tr

Linke göre staj yok. Ben Web Tasarım ve Kodlama okudum aöfden bir kere bilgisayar kullanmak zorunda kalmadım yani

ben bu yıl ikinci üniversite kapsamında mezun oldum aşçılıktan. zorunlu staj ve uygulama yok. istersen uygulamayı kendi mutfağında yapabilirsin tabii:)

Seri sonu ve ucuz olmasi (normalde). Turkiye’de genelde levhada kaliyor bu.

Sezon gecmis indirimli urunlerin satildigi magazalar. Bir an once elden cikarilmak istenen urunlerin indirim uygulanarak hizlica satildigi magazalar da diyebiliriz.

sezon sonu elde kalanlar, çok satmayanlar ve numuneler outlete gidiyor bizde.

teşekkürler.

(git: filmitekpartizle.com)

hedef kitlesi farklı. Daha kalitesiz ürünleri düşük bütçeli insanlara satıyolar.

pazar payı kazanmalarını sağlıyor. aynı ürünü aynı kalitede farklı isimle satan firmalar da var dünyada. bu şekilde çeşitlilik oluşturuyorlar ama sadece bir tane isimle bağdaşmış olmuyorlar aynı zamanda da biraz marketing güvencesi. imajına bi şey olsa bütün ürün yelpazesi ortadan kalkmıyor.

iktisatta buna ürün farklılaştırılması denir. pazar payından olabildiğince fazla pay alabilmek için değişik markalarda piyasaya ürün sürülür

yasal rekabet kuralları/kanunları var. kendi markalarıyla belirli bir fiyatın altına inemiyorlar.

Kendi marka değerini düşürmemek için de yapıldığı oluyor.

ana marka belli bir standarda, marka bilinirliğine ulaşmış, o noktada konumlanmış. fiyatları ve kitlesi bellidir, daha aşağı inemezler, fiyat ve hizmet noktasında.

alt marka olusturarak daha uygun fiyata mal veya hizmet üretiyorlar. geliri ona uygun olan da ona yöneliyor.

marketing 101

teşekkürler herkese. ((:

birleşme.. .

grundig eskiden bilinen ve turkiyede pazar payına sahip bir marka. daha sonra turkiyeden cekildi. şimdi arçelik çatısı altında. hazır hedef kitlesi, marka bilinirliği vb kolaylıkları var. ustelik arceligin alt markası degi l aksine prestij markalarından biridir .
altus alt marka. hitap ettiği seviye farklı.

grundig ürünlerinde tasarım daha önemli bir detay. altus ürünlerinde işlevsellik daha one çıkıyor.

devlet memuruysan sadece akp müşahidi olunur. kanunen engel mengel ona göre bakar.

Senin konumunu hızını kullanıyor. Mesela bizim evin orada 2 tane büyük kasisin ardarda olduğu bir yer var ama orada trafik olmuyor sadece arabalar geçerken yavaşlıyor. Navigasyon uygulamaları sürekli orada trafik varmış gibi gösteriyor.

hic araba olmadıgı zaman da gosteriyor ama ?

hiç araba yoksa zaten trafik yoktur anlamında oluyor zaten. o an o bölgeden geçen ve navigasyon konumu açık olan hiç bir aracın olmaması imkansızdır herhalde.

söylenildiği gibi bizim telefonlarımızdan alıyor o veriyi. o uygulamayı kullanan kişilerin hızına göre, o kısımdaki insanların yoğunluğuna göre vs çıkarıyor o veriyi.

bostanciairbag.com

@goodman

o daha çok hava yastığı içinmiş. benimki sert plastik kısım. yine de arar sorarım.

Ben yaptırdım. dediğiniz gibi ucuz fiyat verdiği için yaptırdım. Yalnız henüz hiç işim düşmedi. ekşide yorumlarını okudum baya kötülemişler. benim o ara pek araştırmaya vaktim yoktu ve ben de uğraşamadım zaten kaskoyla, sonradan araştırınca gördüm kötü yorumları. işimiz düşerse ne olur bilemiyorum. siz de bir bakın isterseniz ona göre karar verirsiniz.

somponun olayı ucuz fiyat vermesidir, rekabeti güçlü adamların.

ben de bir kere yaptırdım ama işim düşmediği için yorum yapamıyorum. sırf ucuz diye yaptırmıştım ancak sonra hakkında yapılan yorumları okuyunca tekrardan yaptırmaktan vazgeçtim.

ismi olan, geçmişi olan bir kasko şirketinden yaptırın derim. ben düşük fiyat veren başka yerden yaptırdım ucuz atlattım diyebilirim 42-43 gün sürecek toplam pert olan aracımın tüm işlerimini bitirip parasını almam. daha 1 haftam var. 2-3 ayda parası yatmayanlar, 1 aydır tamir bekleyenler var. emin olun 1-2 hafta erken bitseydi de 1000 lira fazla verseydim başta diyorum.

sompo’yu bilmiyorum bu arada.

allianz şikayetvar sitesi pek iç açıcı değil bu arada, aksigorta ya falan bir bakın derim

yaklaşık 3 yıldır kullanıyorum.
1 kere işim düştü (sağ ön kapıma açıkken çarptılar) hiçbir sıkıntı yaşamadım.

hdi dan bir araç pert ettik ücretini 3 ayda zor aldık.
ak sigortadan araç pert ettik 15 günde yattı.
piyasaya hakim firmalara daha çok şikayet gelebiliyor. eğer tanıdık özel servisiniz varsa onlara sorun. genelde sanayicilerin iyi anlaştığı sigortacı ve şirketler oluyor, onları size önerirler.
aksigorta<axa<alianz. 50 100tl için kaçmayın daha yeni aracım pert oldu. aksigorta gayet profesyonelce işimi halletti.

Tüm firmalar ucuz fiyat verebilir. Burada şaşılacak bir şey yok... Sigortam.net her zaman bir poliçeyi size özel olarak gösterip piyasanın oldukça altında bir fiyatla sunar.

Burada dikkat edilmesi gereken konu kaskonuzu kesileceği firma değil. kaskonuzun içerisindeki teminat ve klozlardır.

Birisi Mali sorumluluğu 100.000 olarak gösterir, diğeri 50.000 TL
Birisi orijinal parça der, diğeri yan saniyede olur der.
çekici hizmeti
yanlış yakıt
bulunduğun bölgede sel tehlikesi yoktur. bunu çıkartır.
Buna benzer bir çok teminat çıkartılarak poliçe değeri düşürülebilir.


Benden size tavsiye güvenebileceğiniz, aradığınızda telefonu açabilecek bir acente bulmanız.

teşekkürler. (:

Altın çok pahalandığı için gümüş de ucuz alternatifi işte. Forex platformunda her zaman kağıt üstünde al-satı yapılıyordu. Külçe olarak daha çok kg'lık ebatta vardı. Bireyler de girsinler diye gramajı düşürmüşler.

yatırım yapmak için bankalar üzerinden gram gümüş alım satımı yapmak karlı oluyordu. külçe gümüş gereksiz bence. gramaj olarak çok pahalıya denk geliyor hem.

Katılımla alakalı olmalı çünkü eski gürcistan bayrağı falan da var. Galatasarayın adı yazıyor.

katılımla olmalı israil vs. de var.

yapılan araştırmalarda eset nod32 nin en az sistem kaynagı kullandıgı ortaya cıktı.

windows 10 içinde gömülü olan Defender yeterli olur. Yeterki şüpheli dosyaları çattadanak açmayın.

ekonomiden çok anlayan biri olarak yazmıyorum. ekonomiyi seven biri olarak yazıyorum.
şu anki olay doların yükselmesi değil, tlnin çakılması. euro olmuş 4.27.

-bir kere ülkemiz üretmiyor. bu ilk ciddi olay. haliyle dolara karşı elimizde bir şey yok. önceden inşaat turizm vs derken bunlar da gitmeye başladı, e zaten özelleştirmediğimiz yer kalmadı.
-ikinci olarak merkez bankası üzerindeki siyasal baskı o kadar büyüdü ki artık ayyuka çıktı. özellikle rte'nin son konuşmaları üzerine "bu adamlar ekonomiye karışabilir" düşüncesi oluştu piyasada.
-hakan atilla davası ve çıkacak karar sonrasında türkiye'ye gelecek yaptırımlar beklentisi.

ülkenin 16 yıldır leş gibi yönetilmesini kenara atarsak şu an bunları diyebilirim.

yabancılar kendi paralarını getirip türklere borç verdiler.

türklerin devletinin başı faizi düşürecegim diye sabah akşam propaganda yapıyor.

bu, tl'yi değersizleştireceğim demek. çünkü enflasyonu çok yüksek ve tek indirme aracı olan faize "karşı".

değeri yiten bir şeyde durmak istemeyen yabancılar paralarını dolara çevirip çıkıyorlar. bu da kurları zıplatıyor.

bu sokak ağzıyla anlatımı. daha teknik istersen son dönem gelişmeler:

1. bono piyasası kurudu. alıcı yok. bonosunu satamayan yabancı fonlar panikle, hedge etmek için dolar longluyor.
2. tl short olayında stabil ve güzel bir dalga var. shortlayan aylardır kazanıyor. algo'lar da buna uyarak shorta devam ediyor. teknik olarak tl'nin değer kazanmaya başlayacağının hiçbir emaresi yok. türkiye sürekli döviz borçlanacağı için de bu short, short, short demek.

deep note: şu -ülkemiz üretmiyor ondan- geyiklerine hastayım. 2004'te inanılmaz mı üretiyordu da dolar çok düşmüştü? peki 2014'te? 2018'de mi birden üretim durdu? üretmiyorsa hep üretmiyordu. cari açık da 20 yıldır var. tl'nin aşırı değersizleşmesi sadece bunlardan olamaz. ana sebep değil bunlar. zaten satmaya hazır olanların içini rahatlatan ek sebepler sadece.

Bence bugün yaşanan hareketin temel nedeni bloomberg röportajı denebilir.

Sorulara verilen cevaplar sırasında
"Merkez bankası bağımsız ama yani biz de ülkeyi yönetiyoruz, bizim söylediklerimizi dinlemek zorunda" gibi bir şey diyerek aslında bağımsız olmadığını,
Seçimi kazandığı taktirde para politikalarına ve ekonomiye daha da müdahil olacağını,
Hakan Atillanın kesinlikle masum olduğunu ve onu suçlu bulmanın Türkiyeyi ve hükümetini suçlu bulmak demek olacağını,
Davadan Abd ile ilişkileri tamamen kopartacak bir karar çıkmamasını umduklarını

vs. söylendiği için bu gezinin tüm amacı olan yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek yerine tam teksi etki oluştu.
Burada da basit bir mantık çalışıyor. Yabancı yatırımcı elindeki TL değerlerini satıp, dövizini alıp giderse piyasada TL değer kaybeder, döviz değer kazanır.

Bir de faiz meselesi var o işin ayrı bir kısmı. Yatırım piyasalarındaki yabancı oyuncuların en büyük motivasyonu ülkedeki faiz oranı. "Faiz tüm kötülüklerin anasıdır" gibi söylemler de bu durumu baltalıyor.

Bu röportaj meselesi bugünlük %2 artışın büyük oranda tetikleyicisi oldu. Son dönemdeki genel yükselişi de bu ve bunun gibi siyasetçi söylemleri, seçim belirsizliği, Halkbank konusundaki karar belirsizliği etkiledi gibi.
Halkbank konusu aslında çok kritik çünkü Merkez Bankasının şu ana kadar hala 300-400 puan gibi bir faiz arttırımı yapmamasının nedeni o gibi duruyor. Kuru kontrol altına almak için yapılması gereken hamlenin faiz arttırımı olduğu aşikar, ki zaten bir 75 puan da yapıldı ama 300 gibi bir artıştan sonra gelecek Halkbank kararı eğer piyasanın kazandıklarını geri vermesine sebep olursa ki çok zayıf bir ihtimal değil, bu defa benzer bir hareketi tekrar yapma ihtiyacı doğacak. Bu tarz birkaç konunun bir araya gelmesiyle oluşan olumsuz tablo TL için büyük değer kayıplarına neden oluyor gibi.

Ekonomi uzmanı falan değilim, piyasaları yakından takip etmeye gayret ediyorum. İddia etmiyorum hiçbir şeyi, tamamen kendi düşüncelerim.

seçim listeleri askıya çıkmadan yapmalısınız. bu ayın sonunu geçirmeyin mesela. vekaletle bu konudaki her işlemi yapabilirsiniz.

elruha veya hilton garden inn. cok fazla secenek yok zaten. dedeman kotu, bildigim kadariyla nevali de meh.

İbrahim tatlıses,Müslüm GÜRSES, Yılmaz GÜNEY, Mahmut TUNCER, Şivan PERVER, Kazancı Bedih, Seyfettin Sucu, Münevver ÖZDEMİR, Hüseyin PEYDA, Ferhat GÖÇER, Nuri SESİGÜZEL.

Güler ışık, seyyal Taner, mehmet Özbek, Ahmet Özhan, bunların dışında bunlardan iyi mahalli sanatçılar da var. Yazmadım.

Devlet bahçeli de Urfalıdır. Ayrıca.

Urfalı babi


m.youtube.com