Ekşi Duyuru

Öyle şeyler plastik poşette değil bez çuvalda saklanır. Yastık kılıfına falan koy sonra dolaba at çuval bulamıyorsan.

makine varsa asla elde yıkamam çok sık kullandığım tencere tava gibi şeyler hariç. elde yıkamak hem makine kadar hijyenik değil hem de elde yıkamak daha tasarruflu değil üstüne bir ton zahmet. ama ne yazık ki bulaşık makinemiz yok :(

Elinde daha çok su harcıyorsun. 1/2 ayarı varsa makinede öyle yıka, yoksa bir sepet dolunca yıka. Tek öğün mü yiyorsun, su-çay-kahve içmiyor musun? Bu ne kadar az bulaşık.

1/2 ayarı var da o bile 1 saat civarı sürüyor. Olmadı 1-2 elbise koyarım boş olmasın diye :D

Tek öğün yiyorum yersem evde. Onda da 1 tencerede baklagil, diğerinde tava da vegan döner vs. Mavi kapta da sebzeleri yıkıyorum salatalık vs. Çoğu zaman tencerede de yiyorum :D

suyu şişeden içiyorum. Çay kahve evde hiç içmedim. NOrmalde de pek içmiyorum zaten.


3 gündür zaten evde yemedim mesela. Büyük ihtimalle küflendiler :( küfe karşı çözüm var mı, bir kere başıma geldi, makineye atmıştm tabağı. 1 hafta sonrabaktığımda örümcek ağları gibi şeyler vardı :(

1/2 zamanı kısaltmak için değil az suyla bir rafı yıkıyor. Küflendilerse çıkart çamaşır suyunda beklet sonra makinede kaynar suyla durula.

1. yöntem: Limon tuzu atıyorsun ketıla. Sonra yarım limon sıkıyorssun içine. Dolduruyorsun suyu. Akabinde kaynatıyorsun. Kireç mireç kalmıyor.

2. olarak ise yarım çay bardağı sirkeyi dolduruyorsun içine gerisi su olacak şekilde dolduruyorsun. Kaynatıyorsun.

oranları arttırabilirsin. birden fazla kez de yapabilirsin.

beyaz sirke var bunlarda kullanmak için ondan al. hayvan deneyi yapmıyorlardır herhalde sirke ile :D

bölümüyle ilgili staj kovalayabilir. işine yarayacak bir dilin kursunu araştırabilir. ortalaması uygunsa yaz okulunda üstten ders alabilir. diğer şeyler için etkinlik sahifelerini falan yoğun şekilde takip etmek lazım.

dil - staj - iş . kesinlikle kendisini geliştirecek bir şeyler yapmalı

düşünüyorum. üniversite farklı şehirdeydi. mezun olup dönünce adapte olmakta zorlanıyor insan. her iki taraf için de geçerli bu. hayatta en sevdiğim insanla saçma sapan şeyler yüzünden tartışmaktansa aynı evde yaşamayalım ama kavga da etmeyelim diye düşünüyorum haliyle. çünkü istemeden birbirimizin işine karışmış bulunuyoruz mutlaka.

"yaş geldi" kategorisine sokalım biz bu durumu.

Fazlaca evimiz var. Bu yüzden İstanbul'da yalnız yaşıyorum

Zaten işim bu, gayrimenkul.

Ben de şu anda ailemle yaşıyorum ama işyerime çok uzak. (50 km. kıta değiştirmek, köprü trafiği vs. derken çok zaman alabiliyor) O yüzden işe daha yakın ayrı bir eve çıkmayı planlıyorum ama önce biraz para biriktirmek lazım.

Diğer bir sebep de ayrı yaşama isteği.

Tek değilim, 2 ev arkadaşım var gerçi ama iş eve uzak + yaş geldi diyebiliriz. Ailem düz, normal insanlar olmasına rağmen huzur katsayım 867875765 puan arttı.

Var. Yaş geldi , diye

Yaşlar kaç ki yaş gelmiş diyorsunuz :D

Var. Aile evi işe iki saat uzaklıktaydı taşındım. Şimdi yürüyerek 10dk. Mis.

Tek yasiyorum. Yaş geldi diye. Yaş 29.

Belki sorunun cevabi degil ama bu sitenin görüntüsünde hayir yok. Ben güvenipte ordan bise almazdim.

Citrus tan alabilirsin

Iraktan getirtmeye kararverdim :D

markafoni vardı en son

üst araması diyorlar kendisine. bizde hak ihlali değil. dünyada da yapılamayan yerler sayılıdır.

düdüt: zgrydn nickli yazar, bu cevapta sadece üst araması uygulamasından bahsetmiştir. hangi durumlarda uygulandığı ile ilgili bir fikir belirtmemiştir.

Değil

Tabi hak ihlali ama Türkiye'de değil, hak ne ki Türkiye'de?

Ayrıca dünyada yapılmayan yer sayılı falan değil. Polis eşliğinde sınava girilen yer sayılı asıl, çin, rusya vs polis devletlerinde olur anca. Gelişmiş ülkede bu şekilde aranmazsınız sınava girerken, şüpheli değilseniz.

Aramanızı yapan polis miydi? Bazen yedek gozetmenler ust araması yapıyorlar ve işi bilmedikleri ya da ığraşmak istemedikleri hatta iğrendikleri için çok iplemiyorlar.

Polisti. detaylı bakmadı fazla.

Hiç yapamadım, uyuyakaldığım için giremedim.

2 ay önce başlar genelde sınavların başvurusu.

Ben de cok unutmusum sayısal ikiyi yetistiremedim.

Geçen süre zarfında iletim, taşınım, ışınım yoluyla ısı transferi gerçekleşir ve suyun sıcaklığı zamana bağlı olarak azalır.

Hayır durmaz zaman geçtikce soğumaya başlar hem tekrar ısınması yeniden boşuna enerji harcar bu yüzden sıcak su ile tüm işler bitinceye kadar derece 30 ya da daha yukarısında sürekli kalmalı.

o dediğin gerçekleşse makine mühendisleri için ısı transferi diye bir sıkıntı olmaz.

Yerler ve mobilyalar için arap sabunu kullanıyorum. Eğer çok pisse ki genelde oyle oluyor yerleri silerken kovaya biraz çamaşır suyu da koyuyorum. Aslında evin mobilyaları gerçek ahşaptan. Çok fazla kimyasal kullanmadan sirkeyle yapmam lazım ama kokusunu sevmiyorum. Temizlikten sonra ev guzel kokmalı bence.

Anneme temizliğe gelen teyze camları bulaşık deterjanı ile siliyor. Onceki teyze de nereyi yaparsa yapsın illa çamaşır suyu da katardı kovaya. Akşam eve girilmezdi.

Gorumcem hiçbişey kullanmıyor. Herşeyi sirkeyle yapıyor.

Ben de bulaşık deteranıyla her yeri siliyorum :D

camları da bulaşık deterjanıyla silebilirsin, güzel temizler. camsilden daha iyi temizliyor hatta.

vitrin gibi çok ağır bir şey değilse her şeyi çekerim, elektrikli süpürge ile çeker ardından ıslak bezle silerim.

Buzdolabını filan büyük temizlik olursa çekerim. Çamaşır makinesini filan hiç yerinden oynatmadım yıllardır. Ama yatağı koltukları filan çekerim altları boşluklu olduğundan çok toz oluyor. Oralar kalırsa temizlediğim yerlere tozlar yayılıyor ev çabuk kirleniyor.

Benim devraldığım ev eşyalıydı ve kirliydi. Ayakkıyla filan girilyordu. Şu an tek bir odayı, odamı temizleyebildim. Diğer odalara girişemedim hala. O yüzden bu olaylarım.

Ev sahibi.

önder kim bilmem ama demirbaş kısmına girer ev sahibi öder.

ev sahibi, benimkini geçen sene değiştirdi.

Eğer siz bozduysanız, kırdıysanız siz ödersiniz. Ama değiştirilme zamanı geldiyse, kendiliğinden bozulduysa ev sahibi öder.

@6 yaşımdan beri

klozetin zamanına bakılır o zaman.

muhasebede kaç senelik olayı bilmiyorum(abschreibung). ama sallıyorum 6 sene ise, ve 7. senede kırıldıysa ev sahibi öder, değerini kaybetmiş ve zaten bozulabileceği düşünülr. zaten ömrü o kadar oldupğu için malzeme her an bozulabilir. ev sahibi öder eğer bu süre geçti ise.

borçlar kanunu'nun kira sözleşmesi kısmında buna dair düzenlenmiş hükümler var (md. 305-308 arası) kanun, aksi ispatlanmadıkça sonradan çıkan ayıpların kiracı tarafından giderilmesi gerektiğini söylüyor. yani yapılması gereken şu aslında, bir tane tesisatçı çağırılacak, normal kullanımdan dolayı mı yoksa kiracının bir kusurundan dolayı mı bu değişimin yapılması gerektiğini tespit edecek. normal kullanımdansa ev sahibi öder, ola ki atıyorum kiracı klozete olur olmadık bir şeyler atmışsa veya hor kullanmışsa kiracı kendisi öder.

kiracı öderse çıkarken götürebilir mi peki? götüremezse ev sahibinin ödemesi gerekir gibi geliyor bana.

Vegan su kullanıyorum.

nasıl ya alafranganın taharet musluğunu kullanmayan mı var?

cevap: ben kullanıyorum. nasıl bir sıkıntıdan bahsediyorsun?

mümkün mertebe alaturka tuvalet kullanıyorum ama klozete mecbursam tabii ki diğer tuvalette de olduğu gibi tuvalet kağıdı+taharet musluğu. sıkıntıdan kasıt, bazılarının musluğu aşırı tazyikli oluyor da iğrenç şekilde klozete çarpıp ıslatıyor her yeri o mu?

alafranga dışında tuvalet kullanan var mı ki, taharet musluğunu soruyorsun.

herkes alafranga kullanyıor ve onlarda da taharet musluğu var, bu ne demek sence?

herhalde

Ben kullanmıyorum. Tuvalete gitme zamanım her zaman sabah kalkınca olduğu için hemen duşa giriyorum. Taharet bana hiç rahat ve temiz bir şey gibi gelmiyor. Duş almazsam yapamam. Bu yüzden dışarıda tuvalete nadir giderim.

afadersiniz ama ben 2 senedir falan kullanmıyorum , artık ustalaştım 3 parça tuvalet kağıdı ile işimi hallediyorum.

Evet.
Once tuvalet kagidi, sonra su ve kurulanmak icin yine tuvalet kagidi.
@tahin pekmez yogurt +1 . En guzeli.

alafranga hariç tuvalet kullanmam zaten, musluğunu da kullanıyorum evet tabi ki de

tuvalet olarak hep alafranga kullanıyorum, hayatımda hiç taharet musluğu kullanmadım.
düşününce çok iğrenç değil mi? oğlummm hepiniz mi o musluğu kullanıyorsunuz? kendimi uzaylı gibi hissettim. elle ve suyla direkt o bölgeye temas (dışkıladıktan sonra) hem kötü bir his, hem de hijyenik değil.
gündelik duşumu alırım zaten

dostum elimi değirmem. tazikli suyla temizlerim. onun mantığı zaten o. taziği tam deliğe ayarladın mı mis gibi temizlenir.

arkadan öne mikrop taşıdığı için direk kullanmıyorum. önce kuru kabasını alıp sonra o muslukta tuv. kağıdını ıslatıp önden arkaya doğru hareketlerle temizliyorum sonra yine kuruluyorum. direk elimi de kirletmiyorum böylece.

@limoncello
Taharet muslugu kullanirken elle comaklamak zorunda degilsin ki orayi.
Dusununce kullanmamak igrenc geliyor muslugu.

Mobil oldugum icin edit budut yapamiyorum.
Taharet muslugu tabii ki tazyiginden yararlanilarak kullanilir. Elle kolla dalarak degil! Ki oncesinde tuvalet kagidi kullanilir.

yine de sulu sulu düşünemedim ben. bilmiyorum 35 yıllık hayatımda hiç kullanmadım, eksikliğini de çekmedim galiba ailem kullanıyor ama.

Fazla okuyamadım da elin değmes gerekmiyor ki alafrandagada.

Mikrop taşımaması için de önce kağıtla temzleyip sonra suyu açıp sonra tekrar kağıtla kurlamak öneriliyor ama çok zahmetli. Bacak arasından kağıdı götürmek de zahmetli. BEceremiyrm.

Bir de bizdekiler farklı gibi

www.youtube.com


Bir sürü su damlacığı da bacak vs sıçryr.

alafranga tuvalet ve taharet musluğu kullanmıyorum. taharet olayı içime sinmiyor. günde bir kez tuvalete gidiyorum, tuvalet sonrası da duş alırım. eğer yeni duş aldıysam da üşenmem belden aşağısını komple yıkarım.

kullanıyorum. tavsiye ederim.

not: taharet işleminde tuvalet kağıdı ile kaba alınır, su fışkırtılır, sonra yine tuvalet kağıdı. bok ve göt ile sıfır temas. bunca yıldır alafrangaya sıçıp bunun pratiğini kazanamayanlara yuh olsun :(

bide nasıl kullanılıyor onu çözemedim bi.

sadece denemek için 1-2 kere kullandım sanırım. asla kullanmam. göt deliğine su değdirmek bana pek hijyenik gelmiyor. o su sıçrıyor vs. gerçi benimki keyfi götümde soğuk su hissetmeyi sevmiyorum zaten düzenli duş alan bir insanın da kullanmasına gerek yok milyonlarca insan kullanmıyor?

Makromarket varsa orada da geçiyor

Öyle bir bilgi bulamadım. Kesin mi makro?

oruç market ve uyum markette de geçiyor.

buradan da bakabilirsiniz : www.multinet.com.tr

zaten tek kovayla o şekilde temizlik yapınca temizlik yapmanın bir anlamı kalmıyor.
ben en başta genel olarak temizliğini vileda ile yapınca kova iyice kirlenince boşaltıp yeniden temiz suyla dolduruyorum. sonra tekrar temizlenmiş yerin üstünden de geçerek en son kaldığım yere geliyorum. sonra bir daha temiz su-yine üstünden geç-kaldığın yerden devam et döngüsüne giriyorum. yoksa dediğim gibi, kapkara veya gri suyla yapılan temizliğin ne anlamı var?

abovvv. kendimi titiz bilirdim sen çok titiz bir abimizsin. su çok kirleniyorsa suyu değiştiriyorsun ya da bezi değiştiriyorsun. eski çarşaflar candır. parçala parçala sil.
sonra çift su üç su metotları var. belki tek kovayla yıkayınca kiri dağıtmışsın izlenimi yaratabilir ama iki su yapınca artık suyun da berrak kalır temizlik hissi artar. sildiğin yüzeye göre cif falan da kullanıyorsun onu direkt beze döküyorsun sudan biraz olsun bağımsızlaştıyorsun.
çok detaylı düşünmemeye çalış ya yoksa hayat zor oluyor. kimyasallara güven.
in chemicals we trust.

Kovadaki suyu iki üç kere değiştiriyorum kirlendikçe. Bakıyorum, su bulanmaya başlıyor, o zaman değiştiriyorum. Daha verimli ve israfsız bir yol varsa öğrenmek isterim.

En sonunda da kovayı son bir temizleyip sopanın kendisini temizliyorum ve büyük finalde de kovaya su tutup pisliğini gönderiyorum.
Tuvalet ve duş hariç yüzeyaktif kulalanmamaya çalışıyorum, bu yüzden evdeki benden habersiz alınan şey bitince arap sabununa geçeceğim.

4-5 su değiştirip bayağı israf yaptıktan sonra artık çıplak ayak dolaşabiliyor, yere düşen yemekleri bile yiyebiliyor, yere düşen elbiseleri kullanabiliyor druma gelmiş bullunmaktayım.

Burdaki cevaplara noldu?

elde yıkamak için işte. makineye dökünce çok çok fazla köpük çıkıyor, her şey köpüklü kalıyor. bir de onunla uğraşma.

Veganlara olmuş

www.tarihiolaylar.com

çok derin bir konu, özetlenebileceğini zannetmiyorum ama temel olarak ekonomik ve sosyal sebepler yüzünden gerçekleştiğini söyleyebiliriz. fakirlikten ziyade, 18. yüzyıl fransız aydınlanması ve din üzerinde yapılan reformlar bu devrimin altyapısını oluşturmuştur. bu konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz size önerebileceğim bir çok kitap var.

olay su, bu burjuvalar krallar aristokratlar vs niye bu ulkenin kaymagini yiyo biz burda varken diyip fakir ve egitimsiz halki kiskirtiyolar. devrilen aristokrasi sayesinde kendileri iyi yerlere gelip kaymagi bunlar yemege basliyolar. halk hala fakir ve cahil kaliyo.

fetö yada faiz lobisi

odamda halı yok, diğer yerlerde var ama terlik seviyorum. bazen çorap giymeden terlik giyince rahatsız ediyor ama yine de genede mayıs ayına kadar falan giyerim. tuvalete girecekken hep giyerim ama(tuvalet için ayrı terlik yok normal terlikle giriyoruz, tuvalette kilim var iki tane)

ay heyt terlik denen şey.

cıbıl ayak geziyorum

ev ayakkabısı, ev patiği daha çok.
terlik çok hoş bir şey değil.

Hem terlik hem çorap idrar yolları enfeksiyonu geçirince çok dikkat ediyorsun.

Halı var yazın ince panduf gibi bir şey kışın şu kalın kocaman olanlardan giyerim.
Rahat edemiyorum.

Yalın ayak. Annemler zorla giydirirse çorap. Terlik aşırı nadir. Halı kilim mevcut. Keşke olmasa.

Çorap giymeyi hiç sevmiyorum eve girer girmez çıkarıyorum terlikle geziyorum. Halı olsa da terlikle basmak daha iyi hissettiriyor başkasının evine de gidince hemen terlik arıyorum.

Halı + terlik. Öyle rahat ediyorum. Üşüyorum.

terliksiyim...

Mecburi terlik. Tamamen ortopedik sorunlar nedeniyle.

halı-kilim-parke fark etmez, yaz-kış parmak arası terlik giyiyorum. duşa da bunlarla giriyorum zaten. huy oldu erasmustan sonra özellikle. paylaşımlı bir evde yaşıyorduk ve ortak alanlar pis oluyordu çıplak ayak basamıyordum. duşun içine de giremiyordum çıplak ayakla, duşlar ortak olduğu için. şu anda da aynı şeyi devam ettiriyorum 3 senedir. memnunum

kışın pofuduk ev pabuçlarıyla, yazın da terlikle. çıplak ayak yere basmayı hiç sevmem.

Viva terlik ya da terlik forever alışkanlık işte

yazın kesinlikle cıbıldak, kışın evin sıcaklığına göre ya cıbıldak ya da terlik. çorabı eve girdiğim gibi çıkartırım hayatta rahat edemem. eğer dayanabileceğim bir soğukluk varsa yerden yine cıbıldak. terliğe de uyuz olurum.

ev ayakkabım var
ve de duş terliğim
ha bi de uyku çorabım

Halı var ama terlik giymeden asla rahat edemiyorum evde. Hava 40 derece de olsa terliksiz basamam yerlere.

Yaz-kış terlik giyerim. Halı yok evde.

benim yaşadığım yer bodrum kat. bir de bir şey yakmıyorum. soğuk oluyor. ısınma amaçlı en ufak ayrıntıdan bile faydalanmam gerekiyor. halı da var, ayakkabı da giyiyorum. havalar biraz ısınmaya başlayınca terliğe geçiyorum.

Çıplak da olsa çoraplı da olsa terlik olmadan rahat edemiyorum

Halı var, olmasa da farketmez

Halı var çorap var terlik var.

halı olsa da olmasa da yaz kış terlikle dolaşırım. terliksiz kendimi eksik hissediyorum. yere çorapla da basmam, çıplak ayakla da. ayağım mutlaka o terliği arar.

Çorap giymeyi pek sevmiyorum. Genellikle halı üstündeysem çıplak ayak ama halının dışına çıkıyorsam terlik. Yazın mutfak zemini gibi bir yerde uzun süre durmayacaksam tamamen çıplak ayak. Duştan sonra parmak arası terlik. Ayaklara özgürlük!

Şu anda geçici yaşadığım ev halı kaplı ama insanlar ayakkabı ile eve girdiği için mecburen terlikle dolaşıyorum. Kendi evimde zaten öyle bir pislik olmaz, o yüzden terlik aramam.

oha ben aşırı pislik şerefsiz hissettim kendimi şu an. her zeminde çıplak ayakla yürüyebilirim ve dönüp arkama bakmam bile. hiç terlik, çorap vs. aramam. aksine, genelde çorap ya da terlik varken rahatsız hissediyorum.

Halıları çok severim halısız ev boş ev gibidir benim için.

Halı gereklidir. Halı kiri tutar ama üstünde hoplayıp zıplamadığınız sürece kiri ayağınıza yapıştırmaz. sadece parkeler olduğunda ise üst tabaka 2 gün süpürmediğinizde toz tutar. yürüdüğünüzde ayaklarınız tozlanır.

halı, kilim olmadığı vakit bir ekşi yazarının da dediği gibi evin, öğrenci yurdundan farkı kalmıyor.

ben halı severim komple kalı olsa olur

hepsi sonuçta yıkandığı için ben her şeyi birlikte atıyorum. birinin kiri öbürüne bulaşacaksa zaten ayrı atsam da temizlenmeyecekler o zaman?? bu olayı anlayamıyorum. renk, kumaş cinsi anlarım ama giyim kategorilerine göre çamaşır atmayı anlamıyorum.

yurttayken renklilerle beyazları ayrı yıkardım gerisini önemsemezdim :D

hayır, renkli beyaz ne bulursam her şeyi beraber yıkıyorum.

Renkliyle beyazi ayri yikarim

beyaz- siyah-renkli-iç çamaşırı şeklinde ayrı, bir de arada yünlü şeyler yıkıyorsan yünlüler de ayrı.

önceden iç çamaşırları beyazdı hep. şimdi neredeyse beyaz kalmadı hatta tu kaka oldu bu renk.

atletler siyah, boxerlar da renkli olunca hep beraber yıkanıyorlar diğer çamaşırlarla.

Siyahla beyaz yikanmamali - dusuk sicaklikta bile grilesiyor beyazlar. Farketmiyor.

Yunleri ayri programinda yikarim.
Sutyenleri ve diger narinleri el yikama programinda vb vb.

çorapları filan ılık suda bir bekletiyoruym ben genelde. özelikle külotlu olan çoraplarım her renkte her kalınlıkta var, rengine türüne uygun kıyafetle yıkıyorum zaten önce bir tur elden geçiyor.
havlu- nevresim-pike- pijama eşofman bunları genelde bir arada yıkarım. zaten evden çalıştığımdan genelde böyle şeyler çıkıyor.
iç çamaşırlarım da rengarenk gerçekten yıkayacak beyaz bulmakta zorlanıyorum. bulamayınca çok açık renk olanlarla filan atıyorum.

Renkli kıyafetlerde boyasının akma durumu olabiliyor. Bu yüzden böyle ihtimal olan kıyafetiniz olduğunu düşünüyorsanız beyaz herhangi bir kıyafet ile yıkamayınız. Genel geçer bilgidir bu.

Annem külotlarla havluları bir arada yıkamaz. Ben de yıkamam eğer yikayacaksam da 60 santigrat üzerinde yıkarım.

Onun haricinde renkliler, beyazlar ve açık renkliler olarak ayırırım.

beyaz - renkli dışında ayrımım yok. hatta makineyi kısa programda çalıştırmaya bile değmeyecek kadar beyaz varsa hepsini bir yıkarım.

nevresim-havlular 60
beyazlar 60
renkliler 30(kısa devre) ya da 40 derece.

bunlar dışında çoraplar, siyahlar, açık renk, koyu renk vs ayırmıyorum. Belki kendi evime geçince daha dikkatli olurum bilemem ama şu an bu şekildeyim. Değişirse düzenlerim giriyi.

beyazlar ve renkliler olarak ayiririm sadece.
diger turlu nasil yikayacak sey buluyorsunuz ben ona sasiriyorum. makinem 8 kiloluk, yani nevresimleri birlikte yikamayi anlarim, makineyi doldurur da sadece coraplar ya da sadece ic camasiri bir makineyi doldursun diye baya bir beklemek lazim.

iç çamaşırlarıyla çorapları birlikte en az 60 derecede yıkıyorum.

2-3 ayda birde sadece iç çamaşırlarını 80 derecede yıkıyorum. iki sene önce vajinit olup fitil kullanmıştım onun prospektüsünde öyle yazıyordu iç çamaşırlarınızı 80 derece yıkayıp ütüleyin diyordu. gerçi hiç ütü yapmadım.

nevresimleri akarlar mıdır mite midir nedir varya deri döküntüleriyle beslenen onların ölmesi için 60 derecede ayrı olarak yıkıyorum. alerjik akrabamız vardı doktor onlara sıkı sıkı tembih etmiş 60 derecenin altında ölmüyorlarmış. bizde öyle bir sıkıntı yok ama evde kedi var birlikte uyuyoruz, hem içim rahat olsun diye hem de misafire falan rahatça serebiliyorum böylelikle.

beyazlarda ayrı 60-90 derece. havlular ayrı 90 derece.

kıyafetlerde de renkli ve siyahları ayrı ayrı 40 derecede yıkıyorum.

edit: nevresimlerle havluları özellikle birlikte yıkamıyorum, onunla ilgili de bir şey okumuştum havlular nevresimlerin kumaş yapısını mı ne bozuyormuş bu yüzden birlikte yıkayıp/birlikte kurutmaya atmayın diyordu. kurutma makineside kullandığım için ayrı ayrı atıyorum hep.

beyazlar (havlu, carsaf, ic camasir, acik renk kazak, acik mavi pembe seyler)

beyazlar harici seyler

hayatımda sadece bir iki kere makine çalıştırdım ama hep kendim yıkıyor olsam

siyahlar, beyazlar, renkliler dışında bi ayrım yapmazdım.
ayakkabı ve bozulabilecek şeylerin sıkma devrini küçük yapar, genelde düşük derecede yıkardım.

tek başıma mutluyum, 32 yaşındayım ve hayatımın yarısından fazlasını ailemden ayrı geçirdim. istanbul'da mühendisim, ailem ise antalya'da. maaşımın 20-25%'ini veriyorum belki ama kafam ve içim rahat. Şimdilerde ya İzmir ya da Antalya'ya dönmeyi düşünüyorum, olursa yine yalnız yaşayacağım.

30 yaşındayım. işim gücüm var, bir ev arkadaşını çekemem. ekonomik sıkıntı olmuyor. ev 2+1

kira, maaşımın yüzde 20 sinden biraz aza denk geliyor. tek yaşadığım için ve yemek yapabilme becerim olduğu için abartı bir yemek giderim olmadığını düşündüğümden hesap yapmadım. faturalarda kombinin yanmadığı dönemde en fazla 200 filan olsa gerek.

tek olmak gibisi var mi yahu. her sey benim kontrolumde. temizini de biliyorum pisini de. ev masraflari 2ye bolunse guzel olur tabi ama keyfimden huzurumdan onemli degil. pahali bir sitede oturuyorum, kira+aidat %35'e denk geliyor.

sıkıntı değil.
maasın 3de 1i gidiyor.

gayet iyi durumdayım.bekar hayatına alıskın biri olarak krallıgımı ilan edeli cok oldu.

Sevmiyorum, hayal gücünüz yüksekse sizi hayallere sürüklüyor ve o yüzden tatlı geliyor olabilir.

En son Moulin Rouge'u sevmiştim. La la land'a da güzel diyorlar.

@qazaqwsx'daki durum bazen bende de oluyor. Hint filmlerine de bu yüzden biraz uzağım.

ben baştan ön yargılı oluyorum. hatta müzikal olduğunu öğrenince amaan diyip izlmiyorum ama sanırım güzel şeyler kaçırıyorum..

Sweeney Todd filmini sevmiştim. Ama şimdi düşünüyorum da çok pislik bir filmmiş. Şu anki kafa yapımla izlemem. Müzikler kaliteliyse ilgi çekiyor olabilir.

Sweeney Todd ve Mamma Mia'yı cok sevmistim, ozellikle muzikal diye gitmem ama gitmemezlik de yapmam. Guzel seyler cikabiliyor :)

Severim. Ama la la land i pek sevemedim mesela

farklı ve izlemesi basit filmler çünkü... kafa dağıtmak basit filmler sıkıcı oluyor, müzikaller nispeten daha ideal
ilk göz ağrım greace
sonra dirty dancing, mamma mia...

hafakanlar basıyor izlerken

Hayal gücüyle müzijkalin alakasını çözemedim. Sıradan bir filmden fazla hayal gücüyle alakalı bir şey yok ki müzikalde.

les miserables mesela beni de etkileyen.

www.youtube.com

Bayılıyorum! Grease'i nereden baksan bir on beş yıldır, yılda 2-3 kez izliyorum. Funny Girl'e, Singin' in the Rain'e bayılıyorum. Klasik müzikallerden hâlâ izlemediklerim var, kıyamıyorum henüz izlemeye.

ışığı uyurken kapat bir tane de koli gibi bir şey yap yan yatır ki içine girip çıksınlar onun içine de talaş koy pet shoplarda var. salondan kabloları kaldır kemirirler. bir de nesquick gibi kakacıklar yaparak gezecekler. suyunu ihmal etme mümkünse hamster suluklarından al onlardan daha rahat ediyorlar. bol bol yeşillik koy taze olsunlar.

Kablolari topladin degil mi. Yerler cunku

her yere pisliyorlar. gece kacamayacaklari bir yere koy, yoksa sabaha tavsan boktu toplarsin her yerden.

SIkıntı değil , slon kirli zaten. zeytin çöpü gibi kakaları var.

kullanılmayan bir kablo var tv. onu kemirebilirler.

bir kaç havlu çarşaf üsüst koyudp bir zemin oluşturdum uyusunlar die üstünde. talaş ne faydası olcak

ilk geldiğinde kaçardı bendne , şmidi odaya girer girmez koşuyor bana. Alışmasını istemiyorum ama alışacak sanırım böyle.

Çok yerlerse doymama durmundna dolayı çatlama vs olur mu balıklar gibi. kedilerde koyuyorum mamayı,2-3g ün yiyorlardı. tavşanlar nasıl

çişlerini yaptıkları zaman talaş emer, talaşın içine giripp uyurlar daha rahat ederler vs.

2 yıl boyunca tavşan baktım. Eğer tavşanınız yavruysa (avuç içinize sığıyorsa) bitki vermeyi kesin. Çabucak ishal yapar ve bunun sonu büyük ihtimal ölümle bitiyor.

Eminönünde tavşanlar için yem var, yeşil renkli çekirdekli garip kokulu bir yem ama pahalı gelirse tahıllardan oluşan daha ucuz bir alternatif de var. (Yem verdikçe yiyorlar ama tavuklarda olduğu gibi çatlama durumu yok, onlar doyduktan sonra keser yemeyi.) O yemlerden birini vermeniz daha iyi olur ve tavşanınıza kafes(bir kucak büyüklüğünde) ve suluk almayı unutmayın.

Bunlar dışında kafesin içi için talaş satılıyor. Ama tavsiye etmem, çünkü ayaklarına yapıştığı için evin içinde dolaşmaları sıkıntı yaratıyor ve çişi de emmiyor. Bunun yerine gazete kağıtlarından uzun ince şeritler keserek kafesin içini kabarık bir yorgan gibi doldurun. (Tüm kafesi değil, makul ölçüde tahmini yüksekliğin beşte biri kadar)

Bunun dışında bazı tavşanlara tuvalet eğitimi verilebiliyor videolara bakabilirsiniz. Hayvancıkları kafeste tutmayın, gezip hoplamalarına imkan verin ama kablolardan, yeni alınmış bir giysiden de uzak tutun ki kemirmesinler.

Tatlı yemeyi ve şekerli şeyleri çok severler arada böyle ödüllendirebilirsiniz.

Işık sorun olmaz onlar her şekilde uyurlar.

Suluk kaplarını iki günde bir temizleyin.

İlgilendiğiniz takdirde tavşanlar bir köpek kadar size yakın olabilen canlılar. Kapıları açıp kapatmayı, sizinle uyumayı, oyun oynamayı hemen alışkanlık haline getirirler. Ama ilgisiz kaldıklarında hemen yabanileşebiliyorlar. Arayı sıcak tutun o yüzden^^

Edit: Aklınıza takılan her şeyi sorabilirsiniz. Seve seve yardımcı olurum.

Kuru yoncayı eksik etmeyin, ayrıca henüz üç dört aylıksa tavşanlar, yaş sebze meyve vermeyin. (edit: doyma hissi var hayvanlarda, dediğim gibi her daim kuru yonca olsun yanlarında fakat yemi gün içinde bir tavşan için 60-70 gr olacak şekilde verebilirsiniz )

ruhen hastayim ben baya ayrıntılı yazmış fakat ben de birkaç ekleme yapayım, aşağıdaki linklerde kuru otun yanında verebileceğiniz kaliteli yemler var. bütcenize uygunsa alın kesinlikle. şu an sanırım indirim de var hepsiburadada.

tuvalet konusunda ben talaşı önerenlerdenim, kutunun ya da kafesin altını bir parmak kalınlığında talaşla kaplayın sonra da üzerine kırpılmamış, kesilmemiş gazete koyun ki tavşanların ayağına temas etmesin talaş.

ayrıca ruhen hastayim ben'in dediği gibi tatlı vs verebilirsiniz çok nadir olmalı (iki haftada bir veya ayda bir bence)

yatak konusunda sıkıntı çekmezler, havlunun üstünde de yatabilirler, boş zeminde de. ferahı biraz sever hayvanlar.

sidikleri kötü kokar, odayı havalandırın, sidikli kafesi temizleyin.


bu yemler baya iyi bildiğim kadarıyla:

www.hepsiburada.com


www.hepsiburada.com

balkonda tavsan besledim. ilk geldiginde el kadardi. en son koye gotururken kuzu kadar olmustu. evde bakilacak hayvan degil tavsan. simdi bili bili olan kakalari birkac hafta sonra les gibi kokacak. bizimki havada ziplarken isiyordu. sevinince zipliyor, ziplarken de isiyor. kafeste tutmak zaten eziyettir. karton kutudan yuvasi vardi balkonda. kakasini da balkon giderine yapiyordu. ona ragmen kokuyor. ayakkabi terlik ne bulursa kemirir. yemek olarak da marul yapragi veriyorduk.

@jimicik, valla bizimki de havada zıplarken işiyor valla :) hem de benim bacaklara :))

fakat bir yöntem geliştirdim kendimce, bulunduğu odaya hemen girmiyorum, kapıyı açıyorum önce hemen kapıya geliyor, orada biraz başını falan okşuyorum, ilgileniorum sonra içeriye girince aşırı sevinmiyor artık, dolayısıyla zıplayıp işeme de olmuyor. bu dediklerimi birkaç gündür yapıyorum tamamen sorun halloldu böyle devam ederse :)

siz de böyle bir sorun olursa dediğim gibi yapabilirsiniz Cursed Chico.

Ben yaklaşmıyorum yanıma ama ev fena kokuyor. bir kaç gün oldu. 10a yakın kedi kaldı, bu kadar olmadı. Salon ve küük oday verince baayağı yaıldılar. ymeeklerine bile sıçıyorlar ya

Şişmanladılar da. habire yiyorlar ya. Yem paketini getirince koşarak geliyor. kedi gibi

Türk Tuborg A.Ş.

ben taşların ıslak olmasından hoşlanmıyorum o nedenle halı tercih ediyorum.
böyle takım değil de tek parça bir dikdörtgen banyo halısı. saçak saçak olanlar güzel oluyor.
yıkamak gerek, 10 günde bir filan yıkıyorum çamaşır makinesine atıp. küçük olduğu için temizliği sorun olmuyor.

ben sürekli yerleri ıslak tuttuğum ve sürekli yıkadığım için bu tarz şeyler bana gereksiz geliyor :)

ıslak banyo mide bulandırıcı ve hijyenik değil..misafir gittiğin evde çoraplarınızın ıslandığınızı düşünsenize aboww..

www.englishhome.com.tr

nemin tavan oldugu yerde boyle killi tuylu urun bana cekici gelmiyor. islaksa yerler cekcekle ceker mopla kurularsin. ayagin usurse terlik giyersin.

Böyle tüylü pofuduk değil de, english home ya da madame coco'da dokuma, tüyleri olmayan paspaslar var, makinede hiçbir şey olmuyor. Ben hem mutfakta hem banyoda kullanıyorum onlardan. Foto bulsam ekleyeceğim de bulamadım.

jimicik +1

ben ustunde ayak resmi olan havlulardan koyuyorum dusun onune, surekli rahat rahat yikaniyor, pofur pofur olmadigi icin de icinde kir falan kalma durumu olmuyor.

iğrenç bir şey. banyodur, tuvalettir böyle yerler temiz falan değildir. çorapla giren insana bile iğrenirim ben. o çorap benim için artık kirlenmiştir.

Ya halisiz banyo diyince aklima otomatik olarak sari tuvalet terliği geliyor. Bizim evde bi tane tuvalet var banyoyla aynı yerde, ufak tuvaleti bizden önceki ev sahibi çamaşır makinesi icin yer yapmis. Neyse banyoda su an bi dikdörtgen paspas bi de klozet önüne konan klozet için girintisi olan paspas var, onların olmadığını düşününce aklima öğrenci evlerinde sari tuvalet terlikli tuvaletler geliyor.. annem baya titiz bi insandir onun kontrolünde bu kilimler olduğuna göre cok bakteri durdugunu da sanmiyorum.

@blue eyes tuvaletten sonra coraplarini mi degistiriyosun :/ ??

kilim aldım, aynısından 2 adet
arada dönüşümlü atıyorum makineye yıkamaya,
klozetin altında ayağı yok,
iteliyorum altına kadar

darbeye destek temalı olursa ya da öyle anlaşılırsa yakın zamanda kayyum atanır . dikkat etmwk lazım .

politik seyler derken? 'bu emaili ancak gerekliyse print edin, dogayi dusunun' tarzi bir ifade disinda politik hicbir sey konmaz isyeri imzasina. sirketi temsil ediyorsunuz.
yazan hakkinda ne dusunurum? ucuncu kisiysem imza sahibinin 15 yasinda oldugunu ve is yasami ile ilgili hicbir fikri olmadigini dusunurum.
mudur/patronsam ciddi bir uyari yaparim, senin politik gorusun beni ilgilendirmedigi gibi benim sirketimi temsil ettigin imza ile de azini acamazsin diye.

kassiopeia +1
Yani tabii örnek görmek lazım önce de düşününce abes geldi.

ne kadar amatörce şey bunlar ya.

Yuh, olacak şey değil. Direkt şirketle ilişik kesilme sebebi.

Bu vesileyle hala "print etmeyin" yazanlar olduğunu da görüp şaşırdım, 2017 yılında mail print eden kalmadı sanıyordum.

Bizimkinde sadece legal uyarılar var.

Atatürk imzası gördüm mesela çalıştımğım kurumsalda. Ben de veganlıkla ilgili bir şey koymayı düşünüyorum da şirketin imzasının altında. PRofil resmi ve slack durumu gibi şeylerde var zaten.

5 yıldan genç bina şartı dışında herşeye Gülbağ tarafı uyar . fikirtepe de yeni binalar yapılıyor metrobüs ile gidip gelebilir aslında o bölge uyar

Fulya, Balmumcu taraflarına bakabilir bence.

verirler. şubeden şubeye bile değişebilir. merkeze bildirip belirli oranlarda indirim yapabiliyorlar.

Bazı bankalar kredi notuna göre faiz belirliyorlar.

maaş hesabın varsa ona özelde bişey yapabiliyorlar.

Tuvalet sorunu cikar. Ben de aynisini yapiyorum.

Hazir salata al, bir gun pilav bir gun makarna bir gun baklagil bir gun patates bir gun patlican bir gun corba ile ye. Ya da salatayi kendin yap. Ben de vegan olmaya calisiyorum. Peynir yiyorsan zaten peynirli salata cok lezzetli olabiliyor. Ya da paran varsa vegan peynir al.

Her gün baklagil yemenin zarari olmaz. Tek tip beslenmek de sorun degil, sadece 1 ay yiyen patates yiyen prof. sporcu bir ciftte hicbir eksiklige rastlanmamisti.( Starch Solution, Dr. Mcdougoll diye aratirsan ayrintili bilgilere ulasabilirsin.) Sebze de cok cabuk pisiyor. Ben pirinc vs. haslarken pismelerine yakin üzerlerine sebze koyuyorum, diri kalacak sekilde pismis oluyorlar. Cok pratik, öneririm. Yanina yesillik, domates... Tamamdir.

Tarhanada hayvan sömürüsü sözkonusu mu? O olabilir. Genel olarak kolay çorbalar..(brokoli çorbası, mantar corbasi filan) bunyeye sıcak sıvı neticede iyi gelir. Başka da bişey gelmiyo aklıma

Bi şey olmaz.

kuskus baklagil degil bildigin makarna.

Madem et yemiyorsunuz amino asit içeren yiyeceklere ağırlık verin.

Salata versiyonlarını yapsana. Nohutlu salata gb. Hatta benim favorim yeşil mercimekli kişnişli salata refika nın mutfagın da tarifi var bak derim.

Gom gitsin. Nasi yapiyosun haci anlatsana ben de yapim. Haslayip dumduz yiyor musun.

BEn pirnç, bulgur, yeşil kırmız kuskus mercimekleri direk soğuk suya atıp 20 30 dakka pişirip yiyorum. Tat vs pek yok ama idare ediyor :D

Arada soğanla kavurma vs de yapıyorum zamanım olursa ama genelde suya atıp bekleme.

nhut fasulye gibi önceden ıslatmalılara blaşmak istemiyorum.

a101, bim

want2die +77

fiyatları pahalı oluyor ancak, gerçekten güzel sebze ve meyveler geliyor. adamlar nereden getiriyorsa, etli acı biber bulmuştum ben geçen ay izmirdeyken. 19 liraya satıyordu kilosunu normalde biber 10-11 lira filandı. Ama acı biber ve etli çok nadir denk geldiğim birşey. eğer aile'ye bakmıyorsanız kendinize göre alacaksanız şiddetle tavsiye edilir. adamlar biryerlerden getirip, zengin avlıyorlar ama olsun, getirttikleri şeyler güzel.

Yerel süpermarketleri söylemişler, onlara git. Meyve sebze bölümüne bakan kişiyi bul, yeni malın ne zaman geldiğini öğren.

Biz öyle yapıyoruz, daha kasalar açılırken alıyoruz. Kimse ellememiş oluyor ve seçilmemiş oluyor. Böylece malın en iyisini seçebiliyorsun. Burası Trakya'da bir ilçe, sizin orada böyle marketler var mı bilmiyorum ama bence vardır.

Geçende salatalık her yerde 8-10 ilrayken Şok markette 2.5 lira mı neydi, ona hala şaşırıyorum. Arada böyle fırsatlar da oluyor ama gezmek lazım.

Bi ben mi gece gündüz yaz kış 80 litre termosifonu 75 derecede tutuyorum hiç kapatmadan?

O aletlerin yalıtımı oldukça iyi, her gün duş alıyorsanız veya evde birkaç kişi varsa, her seferinde kapat aç yapmaya gerek olduğunu sanmıyorum.

İsterseniz bir gün deneyin, sayaçtaki numarayı not edin, açık vs kapalı beklediği günlerdeki elektrik harcamasını kıyaslayın.

Termosifonun hep açık olmalı. 60 derecedeki bir suyu sıcak tutmak için harcadığı enerji az ama sürekli harcıyor, diğer türlü d e20 dereceden 60 dereceye çıkarmak için yükleniyor. Elektrik sarfiyatı ikisinde de neredeyse aynı oluyordu bizde. Güzel yanı duşa girerken 1 saat beklemiyorduk.

bizde de hep açık. ne yazık ki kaç derecede açık göstermiyor ama ekonomi'de açık bırakıyoruz o kendini ayarlıyor diye düşünüyoruz :) elektrik 70-80 tl geliyor.

Bizde hem termosifon, hem de 3 dereceli bir alet var. Onda hemen ısınıyor, dakikaya yakın zamanda ama güvenemiyorum.

termosifon kaliteli bir şey. öbürüyse daha önce patlamıştı ve korkuyorum. ANlamadm da zaten nasıl ısıtabildiğini..

termosifondaki sıcak su başka yerlere nasıl gidiyor onu da çözemedim, mutfaktan sıcak su akmıştı bir kere. açık da değilken

turbo modu var, onu yapınca daha fazla elektrik geliyordur sanırım?

kettle'a mı dönsem napsam :D


2- günde bir flan yıkanıyorum bazen 3. o yüzden her gün açık durması saçma bende. Geçen açık unutmşum, bakalım ne kadar gelecke. otomatik kapnma vs olmalı

İdam cezası baldıran zehri içmesi. Ama kendi isteğiyle içiyor. Çünkü öğrencileri arasında siyasi ve maddi açıdan oldukça güçlü isimler var. Kendisini kaçırma teklifi yapıyorlar; ancak o reddediyor. Reddetme sebebi siyasi konumlanışı ile ilgili: polisin dışında birey yoktur.

Şu kitabın önsözünde konu detaylı anlatılmıştır.
www.iskultur.com.tr

"Cumhuriyet, hükûmet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Egemenlik hakkının belli bir kişi veya aileye ait olduğu monarşi ve oligarşi kavramlarının karşıtıdır."

Bu tanima gore cumhuriyete karsi bir durum yok referandumda.

halihazırda tedavisine devam ettiğiniz bir hastalığınız varsa veya yakın geçmişte olduğunuz etkisi devam edebilecek bir ameliyat filan olduysanız onları belirtebilirsiniz.

yoksa 6 yaşındaki bademcik ameliyatını saymamak sorun olmasa gerek.

tahminince bunlar hukuki anlasmalar sonucu belirlenen maddeler. eger yalan beyanat verirsen hesabi geri sana kitlerler + tazminat alma hatta sozlesmeni iptal etme haklari dogar.

çok önemli değil bence onlar buluyor . Sihorta şirketi bu enayi mi sandın. tüm sağlık geçmişime bakabilirsiniz diye izin veriyorsun afedersin popondaki doğum lekeni bile görürler.

Birkaç yer değil, en son 8 milyar tl'ydi birikmiş borç. Toplanan para 300 milyon muydu neydi.

Öncelikle 1 yıl daha süre verdiler yapılandırma falan için, ondan sonra da bişey yapacaklarını sanmıyorum. İşsiz takımının çoğu akp'li zaten.

Ne kadar süre oldu bilmiyorum, bir arkadaşımın geçen sene iki maaşına haciz konmuştu. Eve kağıt gelmiş ama öfeyememiş. Aybaşı maaş çekmek için gidnce durumu fark etmişti. Bir yakınından borç almıştı kira için. 2016 Ekim'de başlayan borç için erken, yıllanması gerekiyor. Ben de bir tıl kadar ödememiştim ama geç kapatmıştım. Hacizlik bir durum olmadı.

Maaşa haciz olayı kaldırıldı, benim de öyle bir durum vardı ordan biliyorum

drystebd emin misiniz? Devlet o zaman çaresiz mi yani , alamıyor mu borcu? Anlamsız bir faiz işlemekten başka bir şey yapmıyor mu?


Kredi çekeceğimçünkü, uucu ucuna belki ödeyebileceğim. Bir de %25ine filan el koyarsa mahvolurum.

Çaresiz demedim, ne yolla tahsil ediyorlar bilmiyorum ama e devletten baktığım kadarıyla takibe düşen kyk taksitlerim olmasına rağmen maaşım tam yattı

Ödenmeyince ne olacak bilmiyorum, bugüne kadar herhangi bir şey olmadı. Faiz silme muhabbetinde şu oldu;

Gelir testiyle, ne kadar prim ödeneceği belirleniyordu kişiye özel olarak. Şimdi onu kaldırdılar, aylık 53 liraya fitlediler. Mevcut borcun faizini sildiler, borçlu olunan dönemlerin aylık borcunu da 53 lira üzerinden tekrar hesapladılar, Nisa'n 2018'e kadar ödeme süresi tanıdılar.

10 ay borcu olan adamın eski borcu örneğin;

10x200(prim) = 2000
2000 + 300 (faiz) = 2300 lira ise toplamda, bugün

10x 53 = 530 lira oldu, Nisan 2018 son ödeme tarihli olarak.

53 lira harici Sayılar sallamasyondur.

1 yılda ödenmezse faiz süreci, sonra vergi dairesine devredip e-haciz işlemine sokabilirler. ama mesela halen işsizsen ve borç artmaya devam ederken nasıl olacak bilmiyorum. borcundan dolayı, sigortalı çalışan olarak sağlık hizmetinden yararlanamaman mümkün değildir bence.

Bi sikim olmaz.

Bir çoğu tanıyor aslında.

Ciddi ciddi yaptiginiz spor/ enstruman calmak gibi seyler disinda bir bilgi vermeyin bence. Gereksiz. Is yeri yani. Ornegin tuplu dalis yapiyorsunuzdur, fotografcilikla ilgjleniyorsunuzdur ya da bazi sktlarda gonullu calisiyorsunuzdur tamam da vegan olmayi yazmak bana anlamsiz geliyor. Ha simdi bakinca kendinizi tanimladiginiz onemli ozelliklerinizden biri anladigim kadariyla o zaman yazin tabii de...

formaliteden bişey istiyolar. ciddiye almayın. detay vermeyin. diplomatik olun.

kimse okumayacak. formal bir yazı yaz geç.

İnsanlar gs taraftarıyım, şu sporla ilgileniyorum vs yazmış. Farklı bir şiey değil bence

"
yyyy Üniversitesi xxxxmühendisliğinden 201x yılında mezun oldum.

...... Bu 7 ayın çoğunda xxxxx'de bulunduğum için, çalışma ortamına ve şartlarına alışma konusunda sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyorum.

Bisiklet sürme, sudoku çözme, org çalma gibi hobilerim bulunmakta. Bunların yanında, hayvanlar ve hayvan hakları da ilgi alanlarım arasında. Hayvanların, insanlarla aynı haklara ve değere sahip olması gerektiğine inanıyorum ve bu yüzden veganım. Hayvanların ve insanların barış içinde bir arada yaşadığı bir dünya hayal ediyorum"



Son cümleyi belki çıkarabilirim. Daha karar vermedim.

Benim kendimi tanımlamamdan ziyade, o kadar kişiye gidecek bir mailde veganlık vurgusu yapabilmek, görünürlük yani. Hayvanlara belki doğrudan katkısı olmayascak ama belki bb ir kaç kişiyi bile sorgulatabilir veganlık nedir vs diye.

hocam yazma
welcome to professional world
uzgunum ama dassak malzemesi olursun
ne olursun kızma

Çok geç :D yazdım bile :d


dünya barışı vs de yazdım.

Umurumda da değil alay malzemesi olmak ki sanmıyorum. Tanınıyorum zaten, facebookuma baksalar görecekler ya da twitterima.

Hiçbir yer basılı filme çekmiyor artık. Doğru adı Akciğer grafisi ve o da CD'de.

Minimal eritem doz denilen herkesin cildine gore degisen beyaz tenliler icin genelde 10 dakika olan dozlarda uvb isini almak gerekiyor. Esmerlerde melanin zorlastirdigi icin 5-10 dakika bu sure daha fazla oluyor. Uvb sadece oglen dik konumda yaz aylarinda geliyor, camdan ve kiyafetten gecmiyor. Uva her turlu geciyor, kisin da gekebiliyor ama d vitamini sentezinde anlamli degil. Haftada 2-3 kez 10 dakika vucudunun %25 ( el ve kollar) dik gelen uvb gormezse turkiye'deki cogu kisi gibi gunes gordugumuz halde d vitamini eksik kalir. Cunku tamamen yanlis biliniyor. Bu sekilde cilt kanseri olmazsin ama d vitaminin eksik kalirsa en az 17 tur kanser ve hastalikla iliskili saglik problemlerin cikar ileride.

Edit: bu arada ben bakmistim turkiye'nin konumu yazin uvb almak icin oldukca ideal. Nisan-ekim arasi gunes gorunce ogle saatlerinde haftada 2-3 kez cik 10 dakikaligina.

ben paylaşmıştım bu siteyi. ve evet doğru.
neferkitty+1 güneşin dik gelmesi lazım ve çok uzun süre güneşte kalmaman lazım. bir de o sürede güneş kremi kullanmaman lazım.

Mesela 19 haziranda istanbulda

aa.usno.navy.mil

sadece 9-*15 arası 50 derece üstü geliyor ve o saatlerde d vitamini salgılatan ışınlar var bu siteye göre.

El avuç içi yüz alın başta olmak üzere görmesi lazım diye biliyorum ben de ama işte, 15ten sonra gelen ışınlarım zararlı olduğnu söylüyor site o gün için mesela üstte bnahsettiğim.

woto.com
eet 15'ten sonra olanlar zararlı zaten. en ideal güneşlenme zamanını bu linkten öğrenebilirsin.

sta verdiğin sitye göre 16ya kadar 50 derece geliyor ama

aa.usno.navy.mil

burdan bakınca buıgün için istanbulda 2 sonrası 50 derece altına düşüyr.

Verdiğin site de zaten verdiğim siteyi referans g österiyor ama yanlış hesaplamış ya da ben yanlış anlıyorum.

En az 40 olmalı.

Ancak önümüz yaz bence desteğe gerek kalmadan güneş ile arayı kapatabilirsin. öğlen saatlerinde 10-15 dakika güneşe çık, uvb sadece öğle saatlerinde güneş ışınları dik konumdayken gelir. Camdan ve kıyafetten geçmez. Yağsız beslenince de eksiklik olur, d vitamini kolesterolden sentezleniyor bu nedenle sağlıklı, kolesterol içeren doymuş yağ tüketimini artırmalısın. örn. tereyağı

O doktoru acilen değiştirmeni tavsiye ediyorum. 80 e çıkarman gerekir hasta olmaman için.

Benimki 5 çıktı. Yazıyla beş. Yürüyen cenazeyim.
Lütfen doktorunuzu değiştirin.
İnsanı devlet hastanelerinden kaçar hale getiriyorlar zorla :/

Kesinlikle bir doktora daha gorun. Illa 80'e cikarman gerekmiyor. 20'nin alti kesinlikle D vitamini eksikligi anlamina gelir ve takviye almak sarttir. 20-30 arasi riskli, 30 ustu ise kabul edilebilecek degerlerdir. 40-60 arasi idealdir. 60'tan sonrasi icin saglikli insanlarda ekstra bir avantaji olup olmadigi tartismalidir. Yine de belli otoimmun hastalari icin 60-80 arasi tutulmasi tavsiye edilir. Fakat 100-150 civari olursa da bu sefer D vitamini zehirlenmesi tehlikesi artar (fazla D vitamini kalsiyumu kanda tutarak bobreklere zarar verir). Kisacasi evet D vitamini alman veya aliyorsan da dozunu arttirman gerekiyor. Doza kendin karar veremeyecegin icin (kesinlikle tavsiye etmem) baska bir doktora illa gorun.

Bu sebeple

www.eksiduyuru.com

özel sağlık sigortası almaya karar verdim.Her ne kadar önceki doktor iyi olsa da.

Veganım dweyince veganlığı öğrenmediğini de gördüm.

Kasımda 14tü. takviye aldım. 18e anca çıkmış işte.

Günlük güneşlenmey çalışacağım. Takviye bilmiyorum yapsam mı şu an için.

Ben de veganım, D vitamini eksiğim yok. Bazı kişilerde bu vitamin eksik oluyor, bu kişiler hayvansal beslense de toparlamakta zorlanıyor.

D2 vitamini besinden alınır. D3 güneşte durarak üretilir. Sende D3 eksiği var, vegan olup olmamakla ilgili değil.

D2 de çok çok az çeşit besinde vardır. Mesela endüstriyel sütlere D2 sonradan katılır.

Sen yine başka doktorla konuş, ancak haberin olsun 20 olan baz değer konusunda bile tam bir fikir birliği yok, ama genelde oldukça düşük kabul ediliyor.

Demir fosfat magnezyum çinko dfemirt ferritin vs. Hiçbirinde sorun yok. b12 de 300 seviyesinde, en yüksek 500 görnüyor teste göre.

Yıllarca güneşten kaçtım, onun sonuçlarını yaşıyorum. ELimden geldiğince de veganlığımı sürdüreceğim çünkü her şeyin vegan alternatifi var (cinsiyet değiştirme ameliyatlarından sonra veirlen hormonların yoktu en son bildiğim kadarıyla sadec, o da halolmuştur belki).

@Cursed Chico, Didim'deki vegan festivaline gelmeyi düşünüyorsan mini bir zirve yapalım, 6 kişiyiz biz sen de katıl :) Güneş de görürsün biraz.

Yıllık 1200 liraya ayakta ve yatarak limitli var ise kaçırma. Bireysel poliçeler genelde 3000 den fazla çıkar.

soruyu anlamadım.

Ayakta olunca bunları karşılıyor zaten.
Yatarak olan karşılamaz diyor. Yatarak olanda anca bir gece kalmalı ameliyat durumlarını filan karşılar. adı üzerinde zaten "yatarak" yani evet yatmak gerek.

ayakta olan hepsini karşılar. mantıklı olan bunu yaptırmak bence özellikle rutin gidilmesi gereken kontrolünüz varsa, sık doktora gidiyorsanız. öbürü bir nevi sadece acil bir şekilde ameliyat gerekirse filan anca kullanılıyor.

"Sigortalının doktor, ilaç, tahlil, röntgen, MR, tomografi, sintografi, koruyucu hekimlik, fizik tedavi, 0-6 yaş çocukluk aşıları gibi masrafların karşılandığı teminattır. "

Senin bu masraflarını sigorta şirketi karşılıyor. Sen sadece bir miktar katkı payı ödüyorsun.

Ayakta tedavi limitli, yatarak tedavi limitsizdir çoğu poliçede.

ayakta tedavi: hastaneye yatman gerekmediği durumlar. Grip olduğunda gidip muayene olman, şuram ağrıyor diye film çekilmen, röntgen tahlil vs.

1200 TL ödersen bunları da kapsayacak. Karmaşık bir şey yok.
Karşılayacak ama büyük ihtimalle %80'ini karşılayacak. Yani 200TL'ye muayene olduysan 40 TL sen vereceksin, kalanını sigorta ödeyecek.

Ayakta tedavinin de bir limiti vardır, senede 5 bin lira mesela,
Bir senede 5 bin liranın üzerine çıkınca bir şey ödemez.

Kendi durumunu sen daha iyi biliyorsun. o limite yakın ayakta tedavi masrafın olacağına inanıyorsan ödenir ayakta tedavi. Tabi 5000 TL limit varsa her gittiğinde yüzde 20 vereceğin için 1000 TL de sen vereceksin gibi hesaplamak gerek.

5000 TL'lik tedavi olmak için 1000 TL sen katılım vereceksin, 1200 TL de ücret ödeyeceksin. Etti mi 2200 TL

Eğer devlet hastanelerine gitmeye alışık, yol-yordam biliyorsan, sık sık doktora gitmen gerekmiyorsa bence değmez.

Yani ameliyat olursam zaten karşılanacak, yatarak var. Ama muayene vs gibi şeyleri karşılamıyor sigorta. Onun için 1200 ödemem gerekiyor yıllık.

ARada bir iki kan testi, diz mr 'i filan çektiriyorum. BUnları yatarak karşılamaz, ayakta olması gerekiyor.

aynen öyle.
yatarak sadece ameliyatı karşılar genellikle yüzde yüz karşılar.

kalan tüm tahlil, kontrol, röntgen, mr, hatta küçük operasyon (ben aldırma, bt anjiyo, vs) her şey ayakta olanda karşılanır, ama onun da anlaşmana göre bir oranı vardı %80 filan karşılar.

bu ikisinde de bir toplam yıllık sınır koyuyorlar.
mesela yatarak 40bin diyor. 40bin üzeri ameliyatı karşılamıyor.
işte ayakta 5000 diyor. 5000 üzeri yaptırırsan karşılamıyor.

ama bunlar hep anlaşmana bağlısınırsız olanı da oluyor. o kısımlara da dikkat et anlaşmayı yaparken.

ehliyet verseniz de olur. ehliyette de yazıyor.

Ehliyet yok.

Kabul ederler. Kan grubu, çoğu yerde beyana dayalı bir şekilde kaydediliyor. Yani getirilecek evrak konusunda belli standartlar tam olarak oluşmamış. Sadece söyleyerek nüfus cüzdanıma yazdırmıştım mesela. O yüzden sorun çıkacağını zannetmiyorum.

Önemli bir konuysa bir tıp merkezinde test yaptırın, kan grubu kartı alın, içiniz rahat olsun.

Kimliğinizde yazmıyor mu? Benim yazıyor. ama herhangi bir polikliniğe, tıp merkezine gitseniz yaparlar. 5 dklık bir işlem. acımıyor da.

Sağlık ocağına gittim. Sordu kan grubumu, mühür bastı yazıp. TEst mest olmadı yani. Nüfusa da yazdırmamıştım sanırım. Ekstra uğraşmak gerekiyordu.

3.000 - 3.500

şehirden şehire değişir o.

izmirde muhtemelen 2500 la başlar maksimum.

istanbulda bile yakadan yakaya degisiyor diyorlar, mekan onemli

İade hakkı dediğimiz şey kullanılmamış ürün için geçerlidir, kullanılmışsa iade hakkı diye bir şey olması beklenemez, sonuçta iade edilen ürün çöpe atılmayacak tekrar satışa sunulacak.

Şöyle düşünün birisi kullandığı ayakkabıyı iade ediyor, sonra siz de gidip alıyorsunuz, sonra da gelip sözlükte kullanılmış ayakkabı sattılar diye rezalet başlığı açıyorsunuz, iade ederken hakkım olsun ama o ürünü tekrar satmasınlar diye bir şey olmaz.

öyle bir şey yok. başlık yalan, yazının içinde doğrusu yazıyor: "Tüketici KAPIDAN SATIŞ YÖNTEMİYLE satın aldığı bir ürünü, 7 gün içinde hiçbir gerekçe göstermeden iade edebiliyor."

mesafeli satışta da (örneğin internetten) 14 gün, taksitle satışta 7 gün içinde cayma hakkı var ama görüp alınan bir ürünü gerekçesiz iade hakkı yok tüketicinin.

makaleyi okumamissiniz, kapidan satistan bahsediyor makale. ayrica 2010 yilinda yayinlanmis, 2013 yilinda yeni kanun cikti. sizin olayinizla alakasi yok.

hepsinde öyle ama yazı yanıltıcı.

"Tüketici kapıdan satış yöntemiyle satın aldığı bir ürünü, 7 gün içinde hiçbir gerekçe göstermeden iade edebiliyor."

yüzyüze aldığınız ürünlerde iade hakkınız yok. internet vb. kapıdan satış yöntemlerinde almış olduğunuz ürünlerde 7 günlük iade hakkı var. tüm ürünlerde bu hakkınız var, yasada sınırlandırma yok.

@trajikomik

iade suresi 7 degil 14 gun.

Hafif giyilmis? LOL

Koku.

Yıpranma olmadı mı?
Tabanda ezilmeler olmuştur, etiketi varsa sökmüşsünüzdür, evde giymeniz de bir kullanmadır sonuçta, ürün yıpranmış yani temel olarak ve siz de farkındasınız, eğer yara yapmasının ürünün ayıplı olmasından kaynaklandığını düşünüyorsanız bu sebep ile itiraz edin bence.
Yara dediğimiz arkasının vurması değildir sanırım?

evde giymek de giymektir? sen başkasının giyip getirdiği ayakkabıyı satın almak ister misin? hem giyip hem de giyilmemiş gibi götürüp vermek istemek? belli olur formu bozulmuştur iyi ki almamışlar!

dışarda giydiğin ayakkabıda sadece leke olduğunu mu sanıyorsun?

İç kısımdaki tabanlıktan anlıyorlar. O kısım çok çabuk deforme oluyor. Greyder'e bir saat giyilmiş botu götürdüğümde mağaza müdürü direkt içine baktı ve giyilmiş değiştiremeyiz dedi.

Ayakkabı sıkınca yara yapınca ayakkabıcıya götürülür, kalıba konur, açtırılmaya çalışılır. Ne biçim huylarınız var. 1 gün giyilmiş ayakkabıyı başkası mı giysin.

Kendileri dedi evde giyin, bir şey olmaz.

Menkul dediğine göre taşınır? Taşınırın ne olduğuna göre değişir o sürenin uzunluğu.

Gayrımenkulde 15 yıl amorti süresi karlı kabul edilir genelde.

Menkulden kastın hisse senedi, bono, tahvil mi?

kredi kaç yıllık? benim hesabıma göre 10 yılda bile kendini ödemiyor (enflasyon %11 olarak aldım)

Kredi, aylık 2000 geri ödememli olacak. Belki 3000 de olur. Kaç ay olabiliyorsa işte. 12 bile kurtarır belki.

hesap kesim tarihini 2 ay ötelemiş oldun. 2 aylık birikmiş ekstre dışında ek faiz/ceza uygulanmaz. Nakit işlem varsa ekstrede, yani günlük faiz işleyen bir işlem varsa onun faizi şişmiş olur. Bi de gecikmiş ödeme varsa onun da 2 aylık faizi eklenir. Özetle zamanında ödemelerini yapmışsan bişicik olmaz.

Ekstre 25 marttaydı. 1 mayısa ertlemiş oldum işte.

Bir yıl sonra evin değeri de artıyor. İleride çok değerlenecek bir yerden alırsan kazancın daha da fazla olabilir. Olmayabilir de tabi. Gelecekten emin olmak mümkn değil yatırım yaparken.

nakit enflasyonda erirken gayrimenkul enflasyonda daha az erir belki değer bile kazanır

10 yıl önce kimsenin parası yokken 300.000 e aldığın evi sence bugün de 300.000 e alabilir misin? o evlerin bazıları 3.000.000 tl oldu.

paran zamanla eriyor
tamam faiz üzerine koyuyorsun ama harcayamıyorsun yoksa eriyecek ne anlamı var?
1 yıl sonra bankadaki paran hala 300.000 ilken ev değerlenip 350.000 tl olabiliyor.
300.000 tl içinde oturamıyorsun faizi kirana gidiyor ama ev içinde yaşıyorsun sana gider olmuyor erimeden kalıyor.

çok genel ve temel mantık bu.

Ev durduğu yerde değer kazanan bir şey. Uzman yatırımcılar veya danışman şirketler evin yılda ne kadar değer kazanacağını hesaplayıp ona göre alıyorlar. O açıdan daha mantıklı oluyor. Örneğin; patronumun geçen sene 270 bine aldığı daire şuan 325 bin civarı diyor. Bu arada aldığı kiralar da üzerine eklenince cidden mantıklı yatırım

%12 gunlukmu aylık mı faizi? aylık oluyor genelde 12ler

türk insanının kafası başka işe çalışmadığı için gayrimenkul. herkes buna yatırım yaptığı için piyasası da oluyor, değeri de artıyor. normal ülke değiliz.

2000 TL aylık 10TL-20TL getirisi olur

faiz enflasyona karşı korur. para kazandırmaz.
gayrimenkul enflasyondan genelde daha fazla artar. enflasyonun üzerindeki getiri cebine kar kalır.

halbuki o parayı eve yatıracağına ayda 30k tl kazanmak var. al sat eğonomiye can ver.