Ekşi Duyuru

Tam senin duyurunun üstüne açmışım duyuruyu. Ben açarken yoktu seninki de :)

Belgeselciler züğürt olur. Ticari hiçbir boyutu yok neredeyse...

Edit: Belgeselci zenginse de para kaynağı başkadır.

Genişletme editi: Seninki tercih meselesi. Ama belgeseli küçümsemiyorum demene rağmen küçümsüyorsun.

Bir şeyi, öyle bir açıyla, öyle bir anlatımla verir ki belgesel, 500 sayfa okusan da havsalanın almayacağı şeyi, tek bir çekimden alırsın.

Oradalık hissini yaşatır sana belgesel. Şahit olursun olaya ekran başından...

Belgeselin ne kadar ticari değeri olabiliyor ki? BBC yapımını dışarı satar falan kazanır da o kadar. Büyük birkaç yapımcıdan çok daha fazlası var piyasada.

gece ders calismaktan beynim catladigi zaman uzanirim koltuga.

acarim sirayla history'den baslayip.

uyumak uzeri iken komodo ejderlerini timsahlari dinazorlari göcleri yasam mucadelerini anlatan o adamin ses tonu falan cok guzel gelir. cogu zaman 1-2 saaten sonra uykuya dalar gece 3 gibi kalkip televizyonu kapatir uyurum.

bu artik bir rituel oldu.

bir sure de tenis maclarini baya alismistim. uyumadan once o da guzel oluyor cidden.

Belgeseller ozellikle hayvam belgeselleri ayni salakca diziler gibi halki uyusturmanin beynini uyutmanin baska bir araci sadece.

Bi arkadaşım var 35 den sonra yazılıma merak saldı sonra da yazılımcı oldu (45 yaşında bu eleman) onu öğrenmek istiyorum bunu öğrenmek istiyorum diyor ama okuma hızı çok düşük ve okuyunca aklında pek kalmıyor, o yüzden videodan izliyor, video eğitimlerine para verip satın alıyor takip ediyor falan, bu tür insanlar için belgeseller bir eğitim niteliğinde oluyor yani "bak bak aslana bak nasılda atladı öküzün üstüne" den bir tık daha fazla bilgi içeriyor. okuması yada okuduğunu daha iyi anlayanlar ise pek fazla dikkatlerini vermiyorlar çünkü ihtiyaç duymuyorlar daha iyisini okuyarak öğreniyorlar.

ben ise eskiden belgesel çok seyrederdim çünkü nerede ise ansiklopedilerden sonra tek bilgi kaynağı o idi (ansiklopedi okumayıda severdim, indexinden ilginç bi madde bulup okurdum canım sıkılınca) şimdi internet kullanımı ile birlikte belgesel izlemede bir düşüş oldu çünkü çok yavaş anlatıyorlar (Tvdekiler özellikle), oysa bir cosmos yada bir food inc. öyle değil, çok daha hızlı akıyor ve daha yoğun bir bilgi akışı var. (konular da güzel tabii) ama halam hala izliyor, babamda izler ara sıra.

yani hızlı okuyorsan okumayı tercih etmen daha doğal bir durum

lokiye henüz bir şey yapmadı, zaten yeni öğrendi. yeni sezon trailerı bu konuda fikir verebilir.

tarihsel olarak incelemedim ama şimdi bu vikingler zaten köyden karma yerlerde yaşıyorlar. ragnar yeniliğe, keşfetmeye aç meraklı bir insan. buna rağmen bu kadar büyük ve güzel bir yerleşim yerini hayal bile edemiyor. bu yüzden athelstan'ın paris betimlemelerinden bile fazlasıyla etkileniyor. tüm hayatını köyde geçirip istanbul'a gelen birisinin şaşırması gibi düşünebilirsin. athelstan anlatmadan önce öyle kavramın şehrin varlığından haberdar değil. bizim açımızdan marsta hayatın bulunması gibi. şu an marsta hayat bulunsa insanlar bunu görmek için birbirini ezer, ölümü göze alır. şu anda bile insanlar öleceğini bile bile mars'a gitmek istiyor.

hristiyan olup olmamasını biraz karışık. 1-2 bölüm eksiğin var galiba, onları izle o zaman tartışırız.

Biz şirkette gps sinyalinde problem olan (kesinti vs.) araçları servise gönderiyoruz. Orada da sorunun cihazdan kaynaklanmadığı ortaya çıkıyor tabi.

Dikiz aynasına CD as işe yarar belki.

şirketin neden gps taktırdığı belli oldu :)

şaka bir yana neden gps var? personelden gizli mi takılmış? neden engellemeye çalışıyorsunuz? meraktan soruyorum.

Radyo antenini sökersen çalışmaz.

www.hizlix.com

Bunlar işe yarayabilir, araştırmak lazım.

arrow izleriz hatırladığım eleman kendini polis olarak tanıtıp arrowu araştırıyordu hayranı idi ancak sonra polis oladmığı yalan söylediği ortaya çıktı eleman bilim üzerine çalışan bi bebeydi
dizide kurgu icabı bilimle ilgili bir olayı çözmek için birine ihtiyaçları oldu ona sordular bebe de olayı arrowu öğrendi falan.

açıkçası çok da üzerinde durmadılar.

basond çok yanlış hatırlıyor söylediği hiçbir şey olmadı dizide başka bir şeyle karıştırmış olabilir konuyla hiçbir alakası yok yukarıda yazanların :D

barry arrow'u falan araştırmıyordu. arrow'un şehrinde meydana gelen olağanüstü bi olayı araştırıyordu kendi çocukluğunda yaşadığı olayla ilgili ipucu bulmak için. o sırada felicity ile tanışıyolar kaynaşıyorlar falan. sonra oliver'ın başına bir şey geliyor zehirleniyor. felicity de barry'nin adli tıpçı olduğunu bildiği için oliver'ın hayatını kurtarması için barry'den yardım istiyor. o da yardım ediyor böyle öğreniyor oliver'ın arrow olduğunu. oliver'ın isteği ile olmuyor yani. felicity sayesinde oluyor. hatta oliver kurtulduktan sonra felicity'e kızıyordu niye benim kimliğimi benden izinsiz başkasına açıklıyosun diye filan böyle bir şeyler.

bir olay oluyor.
polisde isin icine giriyor.
Bu sirads oliver agir hasar aliyor ve onunkurtarmak icin bu cocuga basvuruyorlar oda fare zehnini icirip iyelestiriyor falan. oradan tanisiyorlar.

cocugun amacida babasinin katilini bulmak.

anaa hakkaten unut yazdıklarımı aynı anda çok dizi izleyince kendi senaryolarımı yazmışım.

u'lu şey bi yerden gelmiyor kendi geciktimek için ötelenmiş adım sinyaliyle çarpmış. Alttakini de birinciden elde etmemiş, alttakine bak böyle bir özellik var diyor (o özellikle de delay'in dualliği burada ve z dönüşümünü işlemsel şekilde -z dönüşümünün işlemini, seriye uygulayınca geliyor- yazınca elde etmiş) bu ikisi arasındaki farka dikkat edin diyor. Çünkü diferansiyel denklemleri çözerken, tam çözüm için, initial conditions'ları da yazman gerekiyor. orada bu kullanacağız diyor. Pek böyle yazılarak anlatılacak bir şey değil bence. Bu konular zor bence de, önerim (hocamın da bana önerisi); teoriyi çok takılmadan, bakıp benim buradan minimum ne anlamam gerekiyor deyip, onu anlayıp, uygulamara bakmanız (soru çözmek).

iyi misin?

ankaradaysan iş çıkışı gel bir şeyler içelim dostum, iyi görünmüyorsun.

:) bence mantıklı. Ama konfor alanina çok sadık insanlar için geçerli.

değil. birinde ay sonunda cebine para girer diğerinde biter :p

şöyle bir şey var özellikle o sektör ya da o uzmanlık alanıyla ilgili kısıtlı bir iş olanağı olan bir yerde işe başlamışsan ve risk almayı sevmeyen bir tipsen hakkaten öyle oluyor. yılların emeği, tecrübesi sıfırlanmasın diye sevmediğin halde devam ediyorsun filan. ilişkilerin de bazısı böyle, heyecan sönüyor filan ama yeni birini tanımak, flört aşaması yani yeni yatırımlar yapmak insanlara zor geliyor, böyle devam edeyim diyorlar. genelde temkinli ve biraz uyuşuk insanların durumu galiba

batık kredi gibi bi terim kullanıyorlar hatta buna benzer bir şey için. örneğin minibüse ya da otobüse binebileceğin bir ortamda otobüs beklemeyi tercih etmişsindir ama otobüs bir süre gelmez ancak bazı insanlar ilk gelen minibüse binmek yerine bu kadar bekledim, biraz daha bekleyeyim diyerek otobüsü beklemeye devam eder. genelde ilişkilere veya iş hayatına da böyle bakıyormuş bir kısım insan. bu adama/kadına/ilişkiye çok emek verdim, bu kadar yatırım yaptım düzelmesini beklemeliyim ya da bu işte çok uzun süredir çalışıyorum, terfi alamadım ama beklemeliyim derken o sırada yeni iş fırsatları kaçıyor vb. biraz uzun mu oldu ne, neyse öyle yani.

haklısın bence, developer olmak ilk hedefimdi su an analistlik teklifi gelse onu da kabul edebilirim hayat garip 3 ay önce burun kıvırdığın bir işe şu an motive hissedebiliyor insan kendini tamamen boşlukla alakalı, sıkıldığın zaman hedefler geride kalıyor olanla yetiniyorsun onla mutlu olmaya çalısıyorsun ya da her insan hedefinin arkasında duracak kadar hırslı,cesur olamayabiliyor.

-torunu degil akrabası
-aynı mantık

adam flash yahu kurşundan hızlı

ben yoksam evladım nasıl olacak ben ölünce oda yok oldu işte

mobilde isler biraz daha farkli. tekrar kullanilan kod var ama baya da yazmak gerekiyor genellikle. projelerin sureleri de kisa o yuzden farkli sey deneme imkani daha cok oluyor. erp yazilimi yapmak istemezdim. cok sikici gorunuyor.

sanirim denk geldi. ilk ise basladigimda server tarafindaydim mobile kendim gecmek istedim. Ilk baslarken ne is olsa yaparim diyordum maddi sikintilardan dolayi fakat allahtan mobile donmusum diyorum. Simdiki aklim olsa ne is olsa yaparim demeyip hedeflerim dogrultusunda hareket etmeye calisirdim.

buz yapman gerek ilk 24 saat. geç olmadan yap. hastaneye git röntgen çektir atele alsınlar. 2 hafta minimum iyileşme süren.

burkulma dediğimiz olayda doku zedelenmesi yaşıyorsun, ''kemik kaynaması'' tadında bir şey yaşamazsın. eğer doku zedelenmesiyse de tahminen 3-5 güne iyileşir.

Buz koy parmağına ara ara.

Anlamayacaksın, filmle görülür ancak. Buz koy, elini yukarıda tut, oynatıp durma parmakların doğal pozisyonunda Kalsın.

Bu kadar gün geçti. Pek bir şey yok. Şınav barfikste filan zorlayınca garip bir ağrı mı desem ağrı değil. sızı mı deniyor aslında sızı d değil. Bir şey geliyor böyle içe. GEçmiyor dakikalarca.

Ayak başparmağımda da aynı durum var. Rahat koşup taşıyabiliyorum ama sanırım kaldı bir şeyler ya da daha toparlayamadı. Bilemiyorum.

tekvandoda maç yaparken gelen tekmeyi bazen ellerimse savuştururdum. çok incittim elimi. bir iki defa çok uzun süre acı çektim ama aptallığımdan doktora hiç gitmedim. şimdi baş parmağımın birisi 1 cm kadar kısa ve diğerinden %30 falan iri. orta parmaklarımdan birisi de epey bir yamuk. öyle ki serbet bir şekilde elimi açında orta boğumlar arasında 0.5 cm boşluk oluyor.

yani doktora görünmekte fayda var. sonra kalıcı şekil bozuklukları olabilir.

kallesnikof tekrar kırıp takınca filan düzelme olmuyor mu, kalıcı mıyani seninki?

Benim dahaçok dokuda zedelenme oldu. yani öyle umuyorum.

eger fiziksel bir sorun yoksa,

arjantn tango, standart danslar gibi bilimum danslar ve yoga iyi bir durus icin birebir.

ama senin sorun daha spesifik, bilemeyecegim.

kaslarınız geliştikçe düzelecek. ne zamandır şınav çekiyorsun. şınavda ellerini çok ileri koyuyor olabilir misin. şınav çekerken yere değil de biraz ileri bakmayı deneyebilirsin. duruşu biraz düzeltiyor bu.

Senin sorununu tam anlayamadım. Normalde yoksa bir bozukluk muhtemelen hareketleri yanlış yapma ile ilgilidir. Onun dışında duruş bozukluklarında genel olarak doktorların tavsiyesi yüzme ve pilates oluyor.

Alexander Tekniği diye bir kitap vardı, belki faydalı olur.

şınav vücuttaki tüm kasları çalıştırıyor neredeyse, yeni başladıysan şınav çekmeye belini düz tutamaman normal. zamanla güçlendikçe kasların belini zorlanmadan düz tutabilirsin. ama ben yeterince güçlüyüm onunla bir ilgisi yok diyorsan ortopediste git bir film falan çeksinler.

makina ile çim biçer gibi kesiyorum

Gövde ile bacağın birleştiği yerdekileri kesiyor musunuz diye sordum aslında, orası çünkü kasık ama genital bölge olarak geçmiyor gibi ve kestikçe bacağa doğru kayıyor kesilen alan ve bacak kılları aslında bir bakıma ama değiyor sonuçta genitale de.


from potomac to kuban makineyle toplar sakat olmuyor mu?

Goz karari 1-2 parmak kesiyorum,asagiya inme felan olmadi, hep ayni yere denk getirip kestigimden.
o birlesme yerini kesmezsem kaşıntı rahatsizlik vs oluyor

a

a

Sormamdaki amaç, ordaki kıllar kesişim yeri. Yani o bacakla karnın birbirine sürtünmesini önlüyor. Et ete değmiyor harket edimnce sürtünme vs olmuyhor. Kesince tahriş olma durumu olabilir mi diye de soracaktım aslında. Ama yapanlar varmış, demek sorun yok.

alt tarafı sıçıcan bu kadar senaryoya gerek var mı kilitle gitsin

B veya ci

a- sıfır risk

ahahahaah. yav anlamadım niye kasıyorsun bu kadar?

Ben garantici adamım: kilitlerdim.

a. kendi evimde değilsem kilitlerim. kendi evimde de kimse varsa kilitlerim.

altıma yapardım.

Evde tek olduğum zaman bike kilitliyorum ben manyakmıyım lan ben

kilitle gitsin.

bir insan c'yi neden seçer niye seçer ?

tinyurl.com

ASlında sormak istediğimi sormamışım yine asdfgh

İşleri bitmiş vs, kapının böyle kilitlenmesi size kötü hissettirir miydi eğer yan oadaki olsaydınız? Yani şöyle bir düüşünce mesela olmaz mıydı:

"sanki kapıyı kilitlemese, içeri girecektim, bir mesaj vermiş gibi atlayacaktım. Kendini ne sanıyor."


a- Hayır olmazdı çünkü kapı kilitlenmesi çok doğal bir şy
b- Eğer yakın arkadaşsa olurdu. Bunca yıllık arkadaşım sonuçta
c- İçeri girse ne olacak ki, arkadaş arkadaşı çıplak görmedi mi sanki.
d- Kendini beğenmiş derdim, evden kovardım.
e- Sabaha kadar tutardım.

ABİ NİYE KÖTÜ HİSSEDELİM MANYAK MISIN ?

bunca yıllık arkadaşız diye işemeli sçmalı ayin yapmıyoruz lan herkes kapısını kapatır öyle işini görür kimse kimsenin şarıl şarıl işemesini dinlemek zorunda değil.

@shotgunwoman capse çok güldüm :D

Evde iki kişi olsak, tuvalete gittiğini bildiğimi bilse (yanımdan kalkıp gitse mesela) ona rağmen kilitlese "niye ki" denir ama mevzu haline getirilmez bence.

Ama diğer türlüsü zaten çok normal, insanların mahremleri vardır sonuçta.

+1 shotgunwoman.

hayatı bu kadar analiz ederek yaşamak iyi değil. olmadık şeylerden olmadık çıkarımlara varabilirsin. kimse senin kadar ince düşünüp hareket yapmaz. tuvalete giden gider, sıçan sıçar, osuran osurur. vay bu böyle yapmakla ne demek istedi diye düşünmekten kafayı yersin. ciddiyim, sal gitsin biraz.

ayrıca tuvalet kapısı da kilitlenir. buna kim bişey diyecek abi hahahahayy.. insanlar çıldırmış..

o kapı kilitlenir, akisini düşünende sorun vardır

balkona sıçardım. kim bilcek?

hahaha hangi paranoyak kendini ne sanıyor niye kapıyı kilitledi şimdi der. ben de kapının kilitli olmamasıyla ilgili bir sorun çıktı sandım. yahu tam tersi nolursa olsun ben kapının kilitli olmamasına gıcık kapıyorum. dalıyorum gidiyorum uyku sersemi oluyorum vs ışığı göremiyorum. Löp diye bi dalıyorum kapı kilitli değil. Acayip ayar oluyorum buna. Normaldir efenim tuvalet kapısı dediğin kilitlenidr kilitlenmelidir.

el cevab:

1) a

2) a

oha benim gibi bir manyak daha varmış. böyle senaryoları benim gibi tüm gündelik işlerinde yazıyor musun? çok sevindim yalnız değilmişim.

bu arada soruna cevap olarak o şıkların hepsi kişilere, mekana, tuvalet taşının konumuna göre bile değişebilir. burada bir cevap arama neden böyle analiz ettiğine cevap bul.

tatava yapma :)

konuyla ilgili kissadan hisse. eksisozluk.com

moğolistan / 2011

harhori (karakurum)- orhun abideleri.

moğol çadırlarında konaklıyoruz. çadırların az ilerisinde derme çatma da olsa wc olarak kullanılan ufak barakamsı bir yer var. kapı yok.

ben :-neden kapı yok ki burada?

yerel rehber :-neden olsun?

ben : ımm!!? wc yahu burası

yerel rehber : ee?

ben : ee si, kimse hacet giderirken görülmek istemez, o nedenle kapı olması gerekir

yerel rehber : evet kimse hacet giderirken görülmek istenmez, o nedenle burada kimse hacet
giderilen yere bakmaz, kimse bakmayacağı için de kapı yoktur.


bunu bi de nihat hatipoglu'nun sesinden oku arinirsin. imana gelirsin.

Ben ailemle evdeyken bile kapi kilitliyorum. Annem bakmadan daliyor her yere, misafire de dalar. Benzer bir durum olmasin diye kilitlerim. Tek basima iken bile aralik birakmam.

kıl dönmesi değil de batık olabilir mi? iyi kese ve nemlendirme denenebilir

halk arasında tavuk derisi diye geçer. çaresi sanırım yok. kafasına göre takılıyorlar... bende de var.

Kese

mobildeyim goremiyorum c

2 ne peki üstteki, 2 tekrar mı? Onun işareti farklydı sanki.

ben bu alana çok uzağım ama zorla yaklaştırılmaya çalışılıyorum, mesela bugün bir arkadaşın freeletics çalışmalarına katıldım ve ondan örnek vereceğim.

kendisi sırf iyi hissetmek, zinde kalmak amacıyla yaptığını söylüyor. yaklaşık 6 ay önce başlamış ve vücudunda inanılmaz derecede fark var. selamlaşmak için sarıldığımızda adamı bırakasım gelmiyor resmen. öhöm. neeyse.

bu freeletics denen şeyi yapınca aslında yukarıda saydıklarının hepsi default olarak gelmiş oluyor. hemen hemeen her gün o hareketleri her seferinde daha kısa sürede yapmaya çalışınca ister istemez hızlı da koşuyorsun, at gibi olup tay gibi zıplıyorsun ve o mükemmel vücuda kavuşuyorsun. ve öyle uzun süre de yapmıyor. günde 1 saat yapıyor her seferinde. ama mutlaka haftada en az 4 gün yaptığını söyledi bu 6 ay boyunca.

(bkz: everything little little into the middle )
fitness işte genel olarak+bisiklet

Powerliftin antrenmani.

Bazen de patlayici guc antrenmanlari.

biri guc biri de patlayici guc icin.

sondan bir önceki bölüm işte. 2 gün sonra sezon finali olacak.

wells'in yakalanması kendi planının bir parçası bence. finalde anlarız artık. ciscoyu caitlini öldürmesi için de bir sebep yok ki.

wells eger barry'i ve cevresindekilerden birilerini öldürürse zaman akisini bozacak ve kendisi yok olabilir ya da kendisi gelecekte bu zamanda hareket gücünü yitirerek sikisip kalabilir.

timelinein icine ettiler orda anlasalim. cok mantikli degil zira. o gücce hic erisemeyecek olmasi sikisip kalmasi degil, onun varliginin yok olmasi hafizalardan silinmesi gerektigini gösterir, halbuki barry zamanda yolculuk ettiginde bedeni ayni, benligi ise degismisti.

yani kendi icinde tutarsiz.

bir de barrynin annesinin öldügü günkü bölümlerde birinde sari isik barryi disari cikartiyor. birinde kirmizi simsek cikartiyor. bu da basta wellsin barryi öldürmek icin geri geldigi, ancak islerin bozulmasiyla, barry'nin "ben aslinda hic yasamasaydim dünyada baska flashlar ve wells gibi adamlar olmazdi" diyip gecmise gidip kendini öldürmeye calismasi olasi. cünkü bir bölümde barry kücük barryi kurtariyor. digerinde wells kücük barryi kurtariyor.

mindfuck di mi?

caitlin Cisco olmasa, Baarry pek bir şey yapamaz diye düşnüüyorum çünkü.

benliği değişti derken? Düşünceleri de, aynıydı hafızası da.

bayağı mindfuck gerçekten :)

MArdon dışarı çıktı ya, o yine şehri sular altında bırakacak. Yine koşacak ve bence yine geçmişe gidecek o hızda. Belki de onları salmadan önceki zamana.

p90'a direkt hımbıl vücutla girdim sorun olmadı. x'i zor ama x yapacaksan alt yapı lazım.

Ben de P90X'e hımbıl girdim, baya yordu ama ilk ayın sonlarına doğru toparlanmaya başladım. Tabi burada hımbıllığın derecesi de önemli herhalde. Vücut kitle endeksi çok yamuksa önce biraz rejim + yürüyüş ya da hafif kardiyo ile kilo kaybettikten sonra girmek daha mantıklı olabilir, yoksa haftanın 6 günü o kalp çarpıntısına dayanılamayabilir.

Hiçbir fitness programı için önceden VG yapmış olmak gerekmez.

Peki neden p90a girdiniz, sıradan body antreman programları çalışmadınız?

P90X derli toplu dengeli, etrafta methini duydum Bir deneyeyim dedim. Faydasını da gördüm devam ettiğim sürede. Ayrıca bir artısı da Tony Horton abi şakalar ve komikliklerle baya bir neşelendiriyor. Tabi aynı videoları izliyorsun sonuçta ama yine de bir tebessüm ettirip spor sıraında yaşanan o "Çok zor, yapamayacağım galiba" düşüncesini unutturuyor, hafifletiyor.

kitabın ilk sayfalarına ad-soyad, kitabı aldığım tarih/yeri yazmak dışında hiçbir şekilde kalem değdirmiyorum.

genelde, okurken beğendiğim yerleri, sırf bunun için aldığım özel defterime yazıyorum.

beğendiğim sayfaların ya fotokopisini alırım onun üzerini çizerim
ya da fotoğrafını çekip ardından laptopa eklerim uzun değilse

yatarak, hafif müzik eşliğinde. Diğer türlü kitap okuyamıyorum nedense dikkatim dağılıyor.

çizmiyorum, karalamıyorum. elime alıp okuyorum, sonra bırakıyorum. yolda, dolayısıyla toplu taşıma aracında, okuyamıyorum. kitap okumak benim için vakit geçirme aktivitesi değil, bi' de biraz gerizekalıyım o yüzden okuduğumu anlamak için odaklanmam şart. dolayısıyla genelde yatağımda ya da koltukta falan oturup evde okuyorum.

annem televizyon açıkken, kardeşim ortalıkta oyun oynayıp sağa sola zıplarken okuyabiliyor mesela. ben okuyamam, mümkün değil. ortam sessiz olacak. yaz geliyor şimdi terasta şemsiyeyi çekip orada yata yata okurum mis.

felsefi, siyasi, dini bir kitapsa beğendiğim yerleri çizerim ancak hiçbir zaman bir deftere geçecek kadar prensipli olamadım. roman okuyorsam hiç çizmem sadece ilk sayfaya ad-soyad tarih yazarım.

eskiden sadece ad soyad tarih atar ve asla başka bir işaretleme yapmazdım.

sonra edebiyat okumaya başlayıp romanları çok farklı gözle okumayı öğrenince ve hatırlamak istediğim çok detay olunca altını çizmek, not düşmek, post-ite yazıp yapıştırmak veya ufak bir işaret koymak çok doğal hale geldi.

Eskiden altını çizerdim, artık yapmıyorum. Şimdi misal bakıyorum eskiden okuduğum kitaplara, altını çizdiğim yerler öyle çok büyük nostaljiler falan hissettirmiyor, o an hoşuma gitmiş işaretlemişim orayı. Bunun yerine yapışkanlı renkli kağıtlar olsaydı daha iyi olurdu, hem kitabın orasını burasını çizmezdim. Özetti bitimiydi tarzı notlar zaten almıyorum. Sadece şunu yapıyorum, kitabı aldığım zamanın ayını yılını yazıyorum, ismimi soyadımı yazıp imza atıyorum. Kitapta gördüğüm başka kitapları, müzikleri, olayları yerleri vs telefonuma not alıyorum, sonra araştırıyorum, en azından unutmamışım oluyorum.

ben kitabın ilk sayfasına bir post it yapıştırıyorum

bir şey ilgimi çektiyse sayfa numarasını yazıyorum
sayfayı gözümüzle 3 parçaya böldüğümüzü farzedelim
ilgimi çeken şey üst taraftaysa yukarı doğru ok
orta kısımdaysa nokta
alt kısımda kalıyorsa aşağı doğru bi ok çiziyorum post it deki sayfa numarasının karşısına

anlatabildim mi ? :)

edit: fotoğraf ekleyeyim anlatamadıysam :/ imgur.com

ilk zamanlar elime hangi kalem geçerse onunla karalardım. sonrasında baktım kitaplarda saçma sapan desenler oluşuyor, sadece başlangıç ve bitiş noktalarını çizmeye başladım. son çözüm olarak da post-it yöntemini kullandım, mutluyum. iyi ki varsın post-it. neyse. aynı yöntemi görünce biraz da buraya karalayayım dedim eheh

ben yaparım

tess gerritsen vardı o olmalı bence bakmadım tam

çevirisini bilemiyorum ancak ilk gözüme çarpanlar:

noam chomsky - vahşi abd emperyalizmi
marcel proust - okuma günleri
francis fukuyama - insan ötesi geleceğimiz
kierkegaard - baştan çıkarıcının günlüğü

4. sayfada pes ettim cezmi ersöz overload oldum ya.
ayrıca....bu...bu ne bu??
www.dr.com.tr

sabah taradım edebiyatta bir şey bulamadım fakat ilgi alanlarıma göre şunları seçmiştim

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

ya zaten 5 liralık kitaplar ne indirimi ? indirimde diye alıyosan alma bence

NErde 5 liraya satılyıor ki bunlar? 2. eli anca o kadar.

zengin mutfağı var izlemediyseniz.. 80 ihtilalini anlatıyor, tek mekan. harika bir film.

selamsiz bandosu

zengin mutfağı+1

arzu filmin youtube kanalında buna benzer filmleri restore şekilde izleyebilirsiniz.

ben de rahatsız oluyorum bu hengameden ama şöyle bir örnek vereyim. dünya devi coca cola'nın bir ay reklamlarını tv'de görmezsen ne düşünürsün? bu da aynı mantık, en azından kendi kitleni diri tutmalısın. üç beş de üstüne bir şey katarsan ne ala.

herkes bizim gibi internette zaman harcamıyor. emeklileri, ev hanımlarını, yaşlıları falan düşünün. internete girip parti programı incelemek falan çok etkili olmaz.. yüzyüze propaganda daha etkili.

aynı şey coca cola reklamı için de geçerli. size itici gelen özcan deniz reklamını "uuağçç bir koka kola" diye mırıldanan insanlar var. o dev şirketler reklamlara milyon dolarlar harcarken gerekli araştırmayı yapıyorlardır.

carrefour'da geçen gördüm camdan suluk gibi şişeler vardı. Üstüne de kılıf gibi bişey geçirmişler yani sağa sola çarptığında direkt kırılmaması için. ona bir bakın. bu tür şişeler sadece tek kullanımlık için üretilen şişeler. yani taşımaya ve sürekli kullanmaya pek uygun değil.

edit: ahan da buldum:

www.carrefoursa.com

paşabahçeninki su sızdırıyor yalnız.

Cam sise-kaliteli plastik kapak(normal pet sise kapagi degil) ikilisini bulmaniz lazim. Ben cok ucuza, yerel ikea gibi bir yerden aldim, suna benziyor:

goo.gl
goo.gl

yanlış bir düşünce olsa da kısa vadede bana dokunmaya yılan bin yaşasın mottosuna sahibim. umursamıyorum.

basmamanın bahanesi olmaz. ben basıyorum o niye basmıyor olayı da değil bu. bir hizmet alıyorsun bu hizmetin karşılığında bir ücret belirlenmiş. doğu da elektriği kaçak kullananın kafası neyse bu da o.

hırsızlık, evime giren hırsızdan pek farkı yok. fakirlikten basmıyorum diyen adam ağır yalancıdır.

ben basıyorum o bassın diye dusunmem. hak hukuk tanıyan biriyim ama bence devlet bizden fazla fazla vergi alıp onun karsılıgını vrmiyor, dünyanın en pahalı etini yiyip, en pahalı benziniyle gezerken eferin helal olsun derim.

belediyenin neresine girerse girsin sonuçta hırsızlık.
elektrik çalmak da misal, kaçak elektrik, hırsızlık.

trafikte emniyet seridinden gideni de ayni , vergi kacirip yat alani da ayni bizim ulkenin insani hirsiz degistiremezsin ben kabullendim isi yukaridakine birakiyorum o geregini yapar diye dusunup kendimi rahatlatiyorum.

denk gelmedim ama (belki de dikkatimden kacmistir) iki liraya tenezzul edip akbil basmayan, kacak binenden bir sekilde cikar, benden uzak olsunlar.

hırsızlık olarak düşünüyorum. bu tip kafadakilerin etrafta şahit olmadığı ve ceza ihtimali olmadığı anda daha büyük şeyler yapma potansiyeline olduklarını düşünüyorum.

hırsızlık olarak düşünüyorum. ancak 2 lira senin için ufak da olsa, çok büyük para olarak görenler var. parası olmadığı için toplu taşımayı kaçak kullananlar var, ben denk geldim. onlara kötü niyetli bakmıyorum. ancak diğerlerini hoş görmüyorum. gerçi kimseye bir şey demişliğim yok.

son zamanlarda açıkçası önemsememeye başladım. bin kişi 2 liradan basmasa, aylık 60bin lira yapsa, bu hiç bir şeydir. yukarıda da denmiş, zaten vergi veriyoruz. bizim ödediğimiz ulaşım ücreti ancak katkı payı. üstelik katkıların kimin neresine gittiği bu devirde bu kadar göze batarken, değil ulaşıma para vermeyeni vergi vermeyeni bile hoş görüyorum (küçük esnaf ve sıradan vatandaş için).

bulunduğum şehirde kaçak binmek kolay. ancak artık binmiyorum. ulaşım katkı paylarının uygun şekilde kullanıldığına dair inancım var çünkü.

Çanta geniş olduğundan ötürü öyle.

bir poşet içerisinde koy çantana kitabı, şişeden su akmasına, mürekkep akmasına yönelik çözümüm budur.

benim de hep başıma geliyor. poşette buldum çözümü

geniş sırt çantamda ben de bu sorunu yaşıyorum.
çözümüm: biraz orta kalınlıkta bir kitapsa, çantaya dik yerleştir, o zaman sayfaların arasına ufak tefek şeyler, kolayca girmiyor. ince bir kitapsa, derginin arasına koyuyorum.

heyecanlı kısmı hdp.
heyecansız kısmı cemaat.

kalanı mecbur diye gider; kamber diye gider; için için gülerek, kanlı kene diye gider.

zamanın varsa diziyi baştan sona izle. anlatılacak cinsten değil.

1408 filminin iki farkli finale sahip versiyonu var mesela. Ikisi de cekildi ve izlenebiliyor.

Terminator 2 filminin de devami var. 30 yil sonrasini gosteriyor. Suradan izlenebilir:
m.youtube.com

Bir de arnold ile john connor'un robotlarla savastigi bir bolum vardi ama o alternatif son degil de baska birseydi sanirim.

i am legend'in var alternatif sonu.sanırım devam filmi çekebilmek amaçlı yapılmıştı.

www.youtube.com

bladerunner

en.wikipedia.org

evet oluyordu

tr.wikipedia.org

İnsanoğlu elindeki imkanlar dahilinde her yerden yürümek üzerine gelişmiş.

telekız bile vardı, telsiz radyosu bile vardı.
yakın civardakilerin konuşmalarını dinleyebiliyordun ki öyle arkadaş arayan ve bulan birilerini dinlemiştim.

bery gelecege gitmiyor, hizindan dolayi yaslanmiyor o nedenle cok uzun yasiyor. ordan cikan bi mevzu olmasi gerek. bugunki bolumde de wells kilikli iris ilen dedektifin torunu gibi biseymis

sanırım wells de daddy issues durumu var

Duyuru açmışım, soruya çevrildi.

Ne sormaya çalıştığını hic aňlamadim. Kafan baya karışık senin cizgiroman okuyarak başla ise direkt. Önemli noktaları da daha açık soru sorarak ogrenebilirsin

22dakika.org

opium'un verdiği ikinci linkin izleme sırası ile ilgisi yok olayların akışını anlatıyor yani tamamı spoiler o yüzden bakma bile ona.

şu wikipedia sayfasında güzelce sıralamış. yayınlanma tarihlerine göre izle: en.wikipedia.org

marvel'in kurduğu ortak sinematik evren 2008'deki iron man filmi ile başlıyor. önceki yıllardaki filmlerin konuyla alakası yok.

Adamların 2019'da yapacakları filmlerin tarihi var, ulan çok geriden geliyoruz.
Bu arada yarın vizyona girecek avengers'a kadar bitir derim, bu film süper olacak :)

eksisozluk.com

@steve rogers

mcu filmlerini sıraladığın kısma spider-man ve x-men filmlerini karıştırman saçma olmuş. alakaları yok çünkü. onları ayrı bir yerde sıralamak daha iyi olurdu.

aga saçı kes sakalı da kıvamında bırak.
yakışıyorsa 3 numara yap, sakalla iyi oluyor.

öff kör oldum. iğrenç :(

sürekli kendime çok zekiyi diye diye zeki mi olcam la. anlamadım valla. malım.

Zaman bazen yavaşlıyor, bazen hızlanıyor bazı insanlar için. Bende sadece bir kere oldu yavaşlama. Bu da beyinle alakalı.

Düşünmekle olmaz sadece, başka şeyler de lazım, görsel hissel dsteklemeler ve yopğunlşamalar. O kadar bilgim yok ne gibi, nasıl olur. Ben yapabilyior değilim bahsettiğim şeyleri zaten.

ben bazen oyle leyla moduna giriyorum asiri dusunceli veya uzgun oldugumda.

beynimiz var tabi de potansiyeline ulaşabilmek için tetiklemek gerekiyor.

dmt demişsin mesela bunu tetiklemek için ayashuca bitkisi kullanılıyor, bir çok sanatçının itiraf ettiği üzere lsd zihni berrak hale getiriyor, gece rüyaları kontrol etmek için kızılcık yemek (melatonin salgılanmasını arttırıyor) gerekiyor falan. mutlaka bir tetikleyici olması lazım yani durduk yere o kafalara ulaşmak çok zor.

alakasi yok

"Dimetiltriptamin veya kısa adıyla DMT, beyin dolaylarındaki pineal bez tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir ve etkilerinin arasında zaman algısında değişim vardır."

vücut bu boku her gece salgılıyor diyor viki. çok özel bir şey değil. zaten beyin öleceğini anlayacak bir mekanizma değil. beyne (böylesi spesifik ve tasarlanmış olduğu aşikar) bir amaç vermek anlamsız. en azından evrimsel açıklamaya aykırı (hayatın evrimsel açıklamasına).
bir canlı, sadece öleceği an yaşayacağı bir deneyim için neden ayrı bir prosedür geliştirsin ki? evrim bunu açıklayamaz. ve bu epey bir şeyi sekteye uğratır. ilahi ya da en azından insan üstü bir gücün varlığına işarettir böyle bir "önsezi". arkasından gelişen böyle bir "süreç".

"beynini kontrol altına alabiliyorsan yapabileceklerinin sınırı yok zaten. dediklerini yapabilen insan sayısı çok azdır."

beyni kontrol altına alamayız çünkü kontrolün hepsi onda. ruh beden ayrımı yapmaya meyilli bir yorum bu. bedenin dışında bir şey yok. derinin altında sinir, dolaşım vb sistemler bölünmez bir bütündür. ruh ise başarısız bir hipotezdir mevcutta.

"Zaman bazen yavaşlıyor, bazen hızlanıyor bazı insanlar için. Bende sadece bir kere oldu yavaşlama. Bu da beyinle alakalı."

stres altında yaşanan bir durumdur çoğunlukla.

"beynimiz var tabi de potansiyeline ulaşabilmek için tetiklemek gerekiyor."

tartışmalı. zaten yaratıcılıkta belli bir kalıbı aşmış insanlar sanat sepetle uğraşıyor ve bu insanların zihinlerindeki temsilleri sanat olarak üretebilmeleri için sahip oldukları disiplin vb başka özellikleri var. potansiyele erişmek, algıyı karman çorman etmekse, bunun neye faydası olduğu tartışmalı. renkleri seslere, sesleri kelimelere dökmek gibi yeteneği yoksa kişinin, deneyimi kişisel kalmaya mahkum.

hadi uç şeyleri geçiyorum da, yanında şekerlenmiş birisi varken o kafaya beyin gücüyle nasıl erişeceksin merak ediyorum.

harran'da oksfort vardı da biz mi okumadık?

müzik işe yarayabilir bir başka tetikleyici olarak, bir sınıra kadar tabii.. ama çok yoruyor.

hayir aslinda, yani bedenimizin ve zihnimizin yapabilecegi inanilmaz seyler var ama bazilarini normal hayatta hic yasamiyoruz, bazilarini boyle olum gibi ekstrem durumlarda yapabiliyoruz. normal bir hayat surerken beynimizin neler yapabilecegini gormek icin ne yazik ki boyle maddelere ihtiyacimiz var.

Internet beynimi yok etti sanki eskisi gibi dusunmuyorum dusunemiyorum

sen bence gerçekten düşünmüyorsun. spesifik konuşma yetini kaybetmişsin. kafan çok dağınık olmalı

Sana nacizane fikrimi söyleyeceğim, dediklerin doğru veyahut yanlış o konuya hiç girmeyeceğim bu tarz ulusa seslenişler islamcıların dine çağırması neyse o etkiyi bırakıyor bende(antipati), boşuna yorma kendini bırak insanlar kendi doğrularını kendileri bulsun sen ne desen boş.

Merhaba sonradan vegan olmus biri bu sahis. Dunya'nin degil 2011'de Almanya'nin en guclusu olmus. Sampiyon oldugu 2011 yilinda vegan olmaya karar vermis. Daha sonra baska bir sampiyonlugu yok.

Ayrica bu adamla kapali bir odada kaldigimi hayal edemiyorum. O oda'da bulunan gaz ile marsa gidip gelinir.


www.wikiwand.com

kendin yemeyebilirsin pek tabii de sana ne milletin ne yediğinden. ah kusura bakma ama çok ama çok itici bir dilin var, hani yemeyecek olsam bile inadına yerdim şu propagandamsı şeyden sonra.

Adam rekor kırmış işte, bilmiyorum detayları.

Ben propagandamı çağrımı yapaym da sonra hayvanlar size soracak, niye gelmediniz, biz diyeceğiz biz çağırdık gelmediler filan, üstümde yük kalmasın asdfg

Duruğ dururken bir şeylerin farkına varan azdır. O sebeple bir takım şeyler lyazım. Bu sitede evet umut yok gibi de o farkındalığa ulaşabilecek, yine dezarar gelmez.

Sonuçta bir tarafta mutlu özgürce yaşayan hayvanlar, diğer tarafta tecavüz edlip üremeleri sağlanıp yavruları doğar doğmaz bazen katledilip bazen uzaklaştırılıp annesi babası sömürülen bir durum.

Sonuçta propagandayı kişisel çıkarım için yapmıyorum. Bana giren çıkan yok. He belki çok çok jkişi olursa vegan ürünler ucuzlar da zaten almıyorum ürün marketten.



İnsanlarınm yediği şeyi, nasıl üretildiğini söylemek iticilikse evet iticiyim.

vegan kuşlar etçile döndü bu arada haberin var mı :P

www.iflscience.com

zeka geriliğine sebep oluyor sanırım veganlık, senden bu çıkarımı yaptım

Biz de leoparlarla av için kapışıp kazanırsak avımızı çiğ çiğ yiyorduk sonuçta, şimdiyse sadece ot yiyoruz, her şey mümkün :D

Ben de et yemiyorum ama bu sekilde propagandalar bana da cok itici geliyor ki benimki travmatik bir olay oldugu icin istesem de yiyemiyorum, saglikli beslenmedigimin de farkindayim, sadece değiştiremiyorum.

vejetaryenim, yavaş yavaş süt ürünlerini de kesmeye çalışıyorum, kullanacaksam daha pahalı da olsa endüstriyel olmayanları almaya çalışıyorum en azından ama veganların üslubunu ben de çok itici buluyorum.

tabuları değiştirmek kolay değil, insanlar böyle yetişmiş, anneleri de böyle yetişmişti, onların anneleri de... et olmazsa olmaz diye düşünüyorlar. onları bu bilinçten çıkartmak için illa böyle saldırgan bir üslup takınmaya gerek yok bence.

bir insanın kürk kullanmaması gerektiğinin farkına varması için ona bağırıp çağırmanız işe yaramaz mesela ama hayvanların şartlarını anlatırsanız fikri değişebilir, değişmiş insanlar da vardır. ama siz karşısına geçip saatlerce kürk cinayettir diye bağırsanız yırtınsanız hiçbir işe yaramaz, çünkü karşınızdaki insana ulaşamıyorsunuz.

et için de aynı şekilde, leş yiyiciler!!!111 diye atarlanmak yerine karşınızdaki insanın yediği şein bir canlı olduğunun, koynuna alıp yattığı köpeğiyle bir farkı olmadığının anlatılması lazım. çünkü insanlar öyle görmüyorlar, siz nasıl öyle görmüyorlar diye şaşırıyor olabilirsiniz ama öyle yetişmemişler, bu bilince ulaşmamışlar yani nasıl anlatayım ki bunu daha.

neferkitty'ye katılıyorum ben, misyonerler ne kadar iticiyse o kadar itici şu üslup bence...

"dünyanın en güçlü adamı veganmış" pis geyikmiş, hiç bunlara gerek yok. işin şov kısmından ben de tiksiniyorum ama veganlığa da laf söylemeyin lan. azıcık insafı olan adam bu devirde vegan olur, ya da en azından veganlığa kafa olarak yakın olur. kıro kıro alay etmek çocukça.

"İsteseniz de sevmeseniz de bu propagandalar yapılacak. duraklara duvarlara yazılyıor yazılacak, mcdonalds camları indirilecek blki içinde siz varken. MEzbahalar basılacak filan. Ve, bu olaylardan etkilenenler adım adım ilerleyecek hayvansalları bırakma konusunda. Yani her şy iyi gidiyor."

ne kadar da kalite akıyor yazılanlardan...

Gençler bir bok olmayacak, insanlar ölene kadar hayvanları parçalayıp yiyecekler, istediğiniz kadar kasın.

Kurtulan, kurtarılan hayvanlar açısından düşünürsek onlar için çok şey değişiyor.

protein tek çeşit birşey değildir. Hayvansal proteinlerin güçlü yapması, bitkisel proteinlere göre farklı bağlara sahip olmasından dolayıdır diye biliyorum. Uzun zaman önce bir makale okumuştum pek aklımda kalmadı ama doğaya bakarak zaten anlayabiliriz. Kilosuna göre güçlü memelilerin çoğu etoburdur. Ha desen ki ne gerek var kas güçlüsü olmaya, insanız biz kaçıncı çağdayız, hayvanlara özenmeyelim vs. vs. , o zaman daha haklı olursun. Ancak etobur yaşam, vegan yaşama göre daha güçlü kılar, referansı da doğadır, hayvanlardır.

(bkz: obvious troll is obvious)

Dünyanın gelmiş geçmiş en uzun kadını 2.48'lik boyu ile bir Çinli imiş ama genel olarak Çinli kadınların boyunu düşündüğünde "Çinliler uzundur" diyemeyiz. Bu tarz şeylerde "en" gibi sıfatlarla değil de, istatistiksel olarak anlamlı farklılıklarla gelinmesini tercih ederim.

Besin zincirinin parçasıyız. İnsan hem etobur hem otobur bir canlı. Ama hayvan zulümü konusunda haklısın.

Örneğin, kot kumlama işçileri de silikozis hastalığından ölüyor. Bunun için onların çalışma koşullarına karşı çıkmamız gerek. Aynı şekilde hayvanlar için de onların yetiştirilme ve kesilişlerine karşı çıkmak gerek.

ekosistemde sadece ototroflar ve bunlarla beslenen otçullar olamaz. saldırgan olmayan otçul ve hepçil popülasyonları üzerinde baskı kurması gereken gerçek etçillere ve predatör hepçillere de ihtiyaç var. yoksa otçullar da otları bitirip birbirlerine tos ata ata ölüyor kanks. bu evrende kural bu.
ben de isterim kendi proteinimi kendi indirdiğim antilobumdan almayı, ama anlıyorsun ya, biz çok başarılı bir türüz, hep bakışık parmaklar, ter bezleri ve gelişik frontal loblar yüzünden.. önümüze geleni çoktan indirmişiz, her iş için bir aletimiz var, beklenen ömrümüzü 3-4 katına çıkarmışız.. bunlar hep.. medeniyet.. çok güzel.. sen de gelsene?

"Kilosuna göre güçlü memelilerin çoğu etoburdur" denmiş ama goril gergedan noluyor acaba?

Yahu etçil dediğiniz tüm hayvanlar pişirmeden et yiyip sindirebilen hayvanlar. Bazen günlerce güneş altında kalmış leşleri yiyorlar. Insanlar etçildir demeden önce yarım kilo çiğ et yiyin bakalım. Buzdolabında bekletmeden, pişirmeden. Parazitten ölmeyenler mesaj atsın.

Vejetaryenim, vücut geliştiriyorum, odtü elektronik muhendisliği mezunuyum. Beynim de sağlam vücudum da.

edmundksaunders.files.wordpress.com

Bu küstahlık nedir arkadaşım. Sen ne halt yersen ye, ne demek o camlar inecek vs. Bizim memleketin başkalarına karışma huyu bitmedi gitti. Muhafazakar zihniyetten ne farkı var şu dayatmaların?

Sanacaklar ki sirf kas yapmak icin et yiyorsunuz, sonra kavga dovus ortamlarina akiyorsunuz.

Düzenleme: Evet en güçlü adam değilmiş, Almanyann en güçlü adamıymış ama dünya rekoru var:

www.thestar.com

bu arada yanlış bilgi içeren şeyleri seçmemeye çalışıyorum cevap olarak yoksa sorunum yok kimseyle.

en GÜçlü memelierin etobur filan olması, elinin altında internet olan birinden duymak çok komik. Kütlece en büyük canlılar ototburlardır, bu ggenellemelerden nefret ediyorum, öyle genel bir şey yok zaten ama bakınca çoğu büyük hayvan otçul. Bu güçlü oldukları anlamına gelmez de tabi ki güçlü olanları da var, goriller gibi. GÜç zaten değişir, biri için hız, biri için zıplamak .

Et yiyenler daha çevik vs olabiliyor genelde de , o da otoburlar avlanma ihtiyacı yok, ot yiyor. ET yiyyenler öyle avlanması gerktiği için mecbur çevikleşmye.

Yani dayanaksız, bilimsellikten uzak önermeler yapıp sonra da et yemek en sağlıklı en güçlü yaşamdır demek sadece bu siteye özgü değil tabi ki, ve sadece bu konuya özgü değil. Türkiyde hemen hemen jher yerde var ne yazık ki.

İnandığım şeye hakaret edilirse ben de gereken cevabı veririm. Ben kimseden nefret etmiyorum. Nefret duygusundan uzak biriuyim zaten. Hakaret olmayan şeylere zaten cevap vermeye çalışıyorum. Yoksa her veganın çevresinde vardır et yiyiciler.

Bu knouyu niye açtım, bitkisel beslenenler gerekli protein alamaz, kas yapamaz gibi her türlü gerçeklikten uzak şeyler söylendi ve onlara karşı bunu açtım. Yanlışları düzelteyim diye sitede doğru gösterilen ve çoğu kişinin doğru sandığı ve ne kadar araştırma yapılırsa yapılsın, gözleriyle görürlerse görsünler doğru sanmaktan vazgeçmeyecekleri.

aychovsky benim ve çoğu arkadaşımın karşı olduğu şey acısız bir ölüm olsun, katledilene kadar güzel 5 yıldızlı barınakta yaşasın değil. Hayvan da bizim gibi birey, hiçbir taakküm olamamalı onlara, hepsi özgür olmalı, dolaşabilmeli ve eceliyle ölmeli ya da başka hayvan tarafından ve cesedi de toprağa ya da başka hyvanın midesine girmeli ,insanın bu döngüde yeri yok.

kargn medeniyet uygarlık teknoloji tıp. Bazı veganlar zaten karşı bu tür şeylere. İnsanları birbirinden ve Doğa dan koparan, huzurdan mutluluktan koparan şeyler genel olarak. Ekosistemde hayvanalr naopmış , ne yapıyor beni ilgilendirmyor. İmaknımız var et yemeden iyibir yaşam. Dİğer hayvanlar zaten yiyor birbirini, denge bozulmuyor. Dengeye karşı gelen biziz.

milyonlarca hayvan her gün kesiliyor, bu hayvanlar her gün tecavüzle çoğatılıyor filan, hepsinin boşaltım maliyeit yemek maliyeti su vs var. Yani çok tüketim yapılıyor, israf ediliyor. O hayvanı yetiştirip kesmek yerine yani bir kilo et üretmek yerine, daha fazla bitki ve dahaz su harcanarak daha çok insan doyabilir. Yani hayvanlar otları bitirmiyor ya daveganlar et yiyenlerden dahaf azla bitki katletmiyor. Otlar ve sudaha çok et yiyenler için kullanılıyor. Detatylı bilgiler vart internette.

1 kilo et için 15000 litre su harcanıyor. Sadece bir kilo et için.

doğuştan vegan araştırmadım ama www.plantbuilt.com var yani.

mesela heartache in yazdıkları bakın , anlayacaksınız ne demek istediğimi. Biri gelip sizin yaşadığız yaptığınız ve aksini gözlemlediğiniz, kendi vücudunuzda gördüğünüz ve bilimsel olarak da çoğunluk olarak aksi bilinen şeye böyle bilmiş tavırla sanki profesör gibi geliyor anlatıyor.Bundan bahsediyorum, bu gibi şeyleri düzeltmeye çalışıyorum. Hayatında bir an bile tanrının varlığından şüphe etmemiş birinin atesitlik ne saçma demesi gibi bir şey biraz.

Googlea water not healty da yazsan meat not heatlhy dfe yazsan sonuç çıkar. Ünlüler zaten trend uğruna yapıyor, Beyonce kürkle vegan takıldı 21 gün, veganlık bu değil yani. onlar o kadar parası varken düzgün beslenemesi imkansız. Düzgün beslenemeyen et ya da otçul hiçbir beslenme dfüzeni zaten sağlıklı değil. Ya da sadece tek tip beslenen, her gün sadece muz yiyen. Gerçi var böyle kişiler kilo vermk için de. Sorunlar oluyordur diye tahmin ediyorum.

Gereken özen verilmeli beslenirken. Veganlarda da pek umursanmıyor bazen, hamur işi vs yeniyor da yine de sağlıklı kalmak zor değil tabi.

İnsanın biyolojisi umurumda değil ama iki taraf da kendine çekiyor , biri otçul biri etçildir diyor. Oysa hepçildir. Etin sindirimi saatler alabiliyor vücutta mesela, sebzeler 1-2 saatte genelde sindirilebilyiorken. Sütün kemik erimesinde katkısı artık biliniyor. bunlar olsun ya da olmasın, imkanımız var et yemeden sağlıkıyaşayabilmeye. Biyoloji ya da atalarımız etçil mniydi ya da vücudumuz mnüsait değil, pek umrsamadığım şieyler

. Çevremde doğuştan veganlar da var, sonradn veganlar da ve hayatında hiç vegan görmemiş, konuşmamış , onları spor yaparken görmemiş ya da ne bileyim zekasıyla ilgili şeylergörmemiş insanların veganlığa atıp tutmalarını anlayabiliyorum çünkü doktorlar bile var veganlğı bırak yoksa ölürsün vs diyebilecek kadar olan. hatta evrim olmamıştır diyen doktor bile var. Yani araştırılmıyor. Ezbere.

Ette olup bitkilerde olmayna şey ne mesela, b12 var sadece. Link koymak istemiyorum ama çok araştırma var düzgün yapılırsa ömür uzattığı ve yaşlıyken bile sağlııklı kalınabildiği. Çevremde de var zaten ve kendim görebiliyorum bunu vücudumda. Ve diyelim ki veganlık çok sağlıskız bir şey iddia edildiği gibi, çoğu vegan yine buna devam ederdi. Amacımız uzun ya da sağlıklı yaşamak değil, canlılara ve DOğa ya en az zararı veren yaşam ve bunda da veganlığınve fruteryanlığın ilk sırada olduğu yadsınamaz bir şey.

Yani veganlığın yetersiz olduğu konu yok, b12 olayı var. O da zaten ette de yok, katkı maddesiyle filan veriliyor. et yiyen çoğu kişi de kullanabiliyor b12 hapı. Veganlık, vegan olup susmak köşene çekilmek değil.

Nasıl bir akpliye katile hırsıza oy veriyorsun diyebiliyorsak isterse hocamı annemiz olsun, bu bir nasıl gerçekse ve onyıllar boyu hatırlanacaksa, zulüm kan gözyaşı içeren şeyleri tüketiyorsunuz, bunlara mecbur değilsiniz demek de aynı şey. Çünkü bir perde var, bunu aşmak kolay değil. Bazısı kabullenemiyor, bazısı kabul ediyor ama devam ediyor.

Bebim amacım böyle vegabnlığı genel olarak tartışmak değiidi. Protein ve kas oalyını göstermekti. Gergedan goril fil gibi canlılara bakarak zaten kas ve protein olayı çok mantıklıca anlaşılabiliyor. Hepsi otçul genel olarak. İnsanda da bir sıkıntı yok vegan beslenince.

bitkilerin de acı çekiyor olabileceğiyle ilgili.

konuyla alakasız ama alakalı, göz atmak isteyen için;
eksisozluk.com

@Chioco,

ben sunu anladim. Bazi insanlarda vicdan duygusu gelismemis. Ben vegan degilim, olmak istiyorum ve elimden geldiginde et yememeye calisiyorum. Saniyorum bir gecis asamasi benimki. Hayatimboyunca lahmacun ve manti yiyemeyecek olmayi kabullenmek biraz kastiriyor :) ama mesela et yiyeceksem dana yemiyorum. Ufacik danalarin annelerinden dogar dogmaz ayrilamalari, annelerinin uzun uzun günlerce aglamasi, o yavrularin hareket etmesinler diye tabutlara koyulmasi ve süt dana diye kesilmesi mesela benim kabul edemeyecegim bir gercekcilik. Vicdanen artik icim aciyor, bu endüstriye katki sagladigim icin. Sut üretimi icin hayvanlara tecavüz edilmesi, kazlarin canli iken diri diri tüylerinin yolunmasi, hayvanlar üzerinde test yapan P&G gibi firmalar, hakikaten insanlik onurumu zedeliyor benim.

Ben sahsen bu vahsetin ortasinda olmak ve bu vahseti normallestirenlere para kazandirmayayim istiyorum. Cunku insanim, cunku vicdanim var.

Iste "et yemöyö yemöyö köfön cölüsmüyör böhü böhü" diyen tiplere bunu anlatamazsin. Adama P&G, Loreal, Colgative-Palmotive, hayvan testleri diyorsun, s.tir git bakisi atiyor sana. En ufak bir rahatsizlik hissi yok, cok ilginc hakikaten

heye, bir tek sizde vicdan var. aslında "insanın" beslenme şekliyle alakalı olmayan endüstriyel işlem sorunlarını evirip çevirip veganlığın insan için en uygun beslenme şekl olduğuna bağlamanız kadar absürt şu vicdan olayının sizin dışında varolmadığını iddia etmeniz, ayrıyeten küstahça. bakın, sizin derdiniz belli, veganlık bir protesto, bir isyan sadece. ve pasif agresif bir hareket. bunu böyle dile getirin, samimi olun en azından. inatla insanlar için en uygun beslenme şekli diye saçmasapan argümanlarla ortaya çıkıp durmayın, yobazlaşmayın. veganlığın varolan düzen içindeki zulme karşı muhalif tavrı ile diğer ekolojik ve biyolojik meseleleri iç içe geçirmeyin.

ot yediginden beyni az gelismis diyerek komik olmaya calisanlar, sagligi icin mecburiyetten et yemeyen insanlar da mi oyle? mesela glutensiz diyet var, mecburen oyle yasiyorlar, onlar da mi eksik, ozurlu filan?

Ben tabloya takildim. Salatilikta o kadar protein yok yahu. Eser miktarda hatta.

Veganligin artik seviye atlama zamani geldi. Boyle olmaz. Diger etcillerin de durdurulmasi lazim. Geyikleri, impalalari, bufalolari, zebralari paramparaca yapip yiyorlar vicdansiz etciller. Bildigin parcaliyorlar, daha can vermeden yiyorlar, gercekte diyorum. Aslani, kaplani, citasi, leopari, jaguari, timsahi, oldurup oldurup yiyorlar. Acisiz da oldurmuyorlar bir de. OInsan irki olarak buna da mudahale etmemiz lazim, can ise can, aci ise aci, oldurmek ise oldurmek. Derhal bu vahsi dogaya mudahale etmemiz lazim medeniyet sahibi irk olarak. Ekoljik dengeye ise sonra bir seyler dusunuruz. Et yemeyiversinler kedigiller medigillerde. Ya da otculluga evrilmeyi tetikleyecek hamleler yapmayi deneyebiliriz. Birkac milyon yil surer ama denemek lazim.

su ders yeni basladi, cidden meraki olan varsa buyursun: Ethics of eating, Cornell Universitesi
www.edx.org

Bitkilerin acı çekmiyor diyenlerden değilim.

beholderrulez

lahmacun ve mantının da veganı var da yemedim hiç :) İnsanların içinde bulunduğu şartları, çevresini, düşünme yetisini, farkındalık ve empati seviyesini tahmin edebiliyorum, o yüzden fazla takmıyorum insanları ve tavırlarını. Sitedeki gibi genel tavır , ama tabi anlatmaya cevaplamaya çalışıyorum.Üzücü bir durum, işte ş


neseranni

veganlık ekolojik bir beslenme zaten. Doğaya etçile göre daha az zarar veren. Endüstriyel olsun olmasnı.Veganların sayısı artsa belki toprağa zarar verecek artacak, fazla bitki ekilmesi filan, hiç araştırmadım ama her sene çölleşen araziler var hayvanlar için, yani etçil beslenmedenfazla olmayacktır veganların zararı. Etin, sütün zararlarına bakınca veganlığın en sağlıklı beslenme biçimi olduğunu ben söylemiyorum, araştrımalar söylüyor.

SAyısı az da olsa vegan doktorlar da var ve onlardan biri nin paylaşımı

www.facebook.com

belirttiğim gibi daha önce, evrim yoktur diyen doktorlar bile var ya da en ufak bir hastalıkla veganlıktandır deyiveren. Doktorun tek başına veganlık şöyledir böyledir diyebilmesi zor bence, binlerce kişiüstünde araştırmalar yapılıyor, testler yapılıyor, öyle sonçlar alınıyor.

Hem milyonlarca insan var doğuştan vegan, inanışı gereği.


stavro

uzun süredir bunu diyen çıkmamıştı. DEdiğin gini vahşi doğa orası ve aslan gidip çorba pişiremez, elma koparamaz. Koparsa da yer mi bilmem de sindiremez. MEcburlar. SOurce code u öyle. Ama insanımn source codeu değişebiliyor. O paragrafı yazabilen hayvan yok, yani onlar idrak edemiyor ama sen farkındasın. BU bile aslında gösteriyor. Ama güzel olurdu tabi hiçbir hayvan öldürmesin diğerini, eceliyle ölsünler filan.

Paylaşımı doktorun


Düzenli bakliyat tüketimi (fasulye çeşitleri, soya, nohut, mercimek, yer fıstığı), zengin protein muhtevası açısından bizim için çok önemlidir. Daha önce kırmızı et başta olmak üzere hayvansal gıdaların kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı konusunda sizi uyarmıştım (1). Kalın bağırsak kanseri sıklık olarak erkeklerde 3. sırada, kadınlarda 2. sıradadır. Tüm dünyada görülme sıklığı gittikçe artmakta ve gittikçe daha erken yaşlarda görülmektedir.
Bu hafta yayınlanan bir metaanaliz çalışması bakliyat grubunun tam aksi olarak kalın bağırsak kanseri riskini azalttığını gösterdi (2). Bakliyat grubunu ne kadar çok tüketirseniz kalın bağırsak kanseri riskiniz o kadar azalıyor. Bazıları “gaz yapıyor” diye bakliyattan uzak duruyor ancak şunu unutmayın ki bakliyatın kanserden koruyucu etkisnin bir kısmı o gazı yapan -bakliyatı parçalayan- faydalı bakterilerden ileri geliyor. Bakliyatta bulunan flavonoidler tümör hücrelerinin büyümesini durduruyor. Lif muhtevası dışkının şekillenmesini sağlayarak bağırsaklarda kalış süresini azaltıyor. Ne kadar bakliyat tüketelim diye sorarsanız: her gün bir öğünde bakliyat olmasına dikkat edin derim. Bir gün çorbasını, ertesi gün yemeğini, bir başka gün salatasını yersiniz. Sevdiğim tariflerenden birini sizinle paylaşayım:

protein için değil sevdiğim için et yiyorum.

ben de cok seviyorum et, bazen canim deli cekiyor ama yiyemiyorum cunku reyonda dolasirken bile o hayvanlarin olme anlari gozumun onunde canlaniyor, aklim cikiyor.
laboratuvar uretimi et fiyatinin ucuzlamasini iple cekiyorum o yuzden.

Bahsettiginiz tarif cikmamis Cursed Chico.
Tesekkurler faydali bilgiler icin ayrica.

buydu

Siyah fasulyeli sandviç
3 su bardağı önceden haşlanmış siyah (veya beyaz) fasulye
2 çorba kaşığı domates salçası
2 çorba kaşığı biber salçası
1 diş ezilmiş sarımsak
1 tatlı kaşığı soğan tozu veya ince doğranmış soğan
2 sap ince doğranmış yeşil soğan
1 adet kaba rendelenmiş havuç
½ demet ince doğranmış maydanoz
2 su bardağı yulaf ezmesi
Malzemeleri blenderden geçirin, en son yulafı ilave edip karıştırın. Elinizle köfte şekli verip yanmaz tavada iki yüzünü de pişirin. Tam tahıl tortilla ekmeği veya ikiye ayırdığınız tam buğday ekmeği içine yerleştirin, üzerine marul, domates dilimleri, soğan, hardal veya ketçup dökerek servis edin.

bölümü kopuk kopuk değil, resmen hiç izlememişsiniz. sorduğunuz her şeyin yanıtı bölümün içinde. baştan izlemenizde fayda var.
evet son bölüm. 4x20.

başta amatör bir gruptu. sonra işler profesyonelleşmeye başladı. üye alımları daha çok devrimci çevreden tanışılan gençlerle yapılıyor tahminimce. zamanla cephe çevresine bulaştı yorum sonra cepheye bulaştıkça bu işi gönlüyle yapan bir sanat grubundan öte örgüt propagandası yapmaya çalışan bir gruba dönüştü ve bu amaç için sanatı halk için yapan gerçek sanatçılar uzaklaştı/uzaklaştırıldı.

hilmi yarayıcı nın muhabbeti de buydu galiba bu kadar örgütle ilinti oluşu onu da uzaklaştırdı. şimdi tamamen örgüt propagandasıyla yoğruluyor.

üye alımlarını yine idil kültür merkezi nde kurslara gelen gençlerden yapıyorlardır. bunun ötesinde bir de çevrelerindeki mahalleleri gezip çocuk korosu oluşturuyorlar bu da uzun vadeli bir plan galiba.

bunun ötesinde gerçek sanatçılardan kopuşlarından sonra zaten ciddi bir birikim yeni bir atılım yaratamadılar hala bugün dinlediğimiz hastası olduğumuz şarkıların %90 ı eskilerden kalma.

kemik bir kadro yok. eski kadroyu çok özlüyorum. söyleyeceklerim bu kadar.

Özel okul onlar artık dersane değil, yani haftaiçi 5 günlük eğitime geçiyorlar.

Valla kız arkadaşım aynı odada kalıyor arkadaşıyla. Ilk zamanlar ben gittiğimde kız başka odaya geçiyordu kalmak için. Bu durumdan rahatsız oluyordum, söyledik şimdi bizimle aynı odada kalıyor ben geldiğimde, zaten yurt arkadasiydilar.

Aynı şeyin tersine ben izin vermezdim ama yalan söylemeyim.

sonrasında götür canım. sen de kan veriyosun sonuçta. aslında ekstradan bi şey yapmana bile gerek yok bence.

nathanieltroy +1

sonrasında götür.

Ameliyat sonrası.
cicek kolonya. Klasiktir zaten.

Sonrası kolonya

Sonrasında götürülür, 1 çift havlu, erkekse gömlek tişört, kadınsa bluz de götürülüyor bizim buralarda.

kulak arkası yapılabilir. perçem kestirilebilir.

kakül?

www.youtube.com

yatacağı yatağa güzel bir nevresim serin, başucundaki komidine çikolata şekerleme dolu minik bir sepet, bir sürahi su ve bardak, yatmadan önce göz atar mı acaba diye dergiler. küçük bir vazoda kır çiçeği. "hoşgeldin" notu yazan kart

kişisel eşyalar: havlu, pamuk, kolonya, kağıt mendil gibi gereksinim duyulabilecek eşyalar şık bir sunum halinde odasına yerleştirilir.

offfffffffff küçükken çok ipek ongun okudum evet :(

ya tamam olaya çok uzağım kabul de, vallahi dehşetle okudum yazdıklarınızı. nasıl bir hayat yaşıyorsunuz lan siz? pamuk kolanya kağıt mendil demiş biri, yemek öncesi waltz demiş kendi.

ne kadar da varoşum :(

wifi sifresini kagida yazip basucuna koy, gece uyuyamazsa internete rahat rahat girsin.

Belki en kısa yolu o bölümü kesmek. Ama iş ayrıntı istiyorsa yaklaşık 2 saniyelik görüntü ( videonun kalitesine göre değişir) 50 kareden (frame) oluşur.bunların üzerinde tek tek oynamak lazım.

Eğer dinamik bir efekt yoksa o birimdeki kareleri export edip photoshopta tümü üstünde automate edilecek bir script yazıp sonra tekrar birleştirilebilir.

5 dakikalık vidyo. Harfler tek tek geliyıor, bir isim oluşuyor. O isim yerine kendi isimmi koymak istiyorum. Ama çok zor gibi. Kesme filan da olma gibi.

Biraz önce radyoda bir programa katılan CHP üyesi açıkladı. 80 öncesi tüm partiler için zorunluymuş darbe ile uygulama kaldırılmış. CHP kendi tüzüğünü değiştirerek tekrar devreye almış. Oluyormuş yani daha önceden

sosyal demokratlik ne alaka?

sadece daha demokratik bir yol benimsemek istemis olabilirler.

bana popülizm olarak görünüyor bu. eğer samimi iseler niçin tüm illerde önseçim yapmıyorlar? genel merkez kontenjanı ayırmışlar bazı yerlere. akp'nin yaptığı torpilleri eleştirirken kendi siyasi torpillerini uyguluyorlar.

ancak en azından karanlık bir ışık olması adına önemli görüyorum bunu.

ayrıca +jugador

bundan önce çoğu parti ön seçim, temayül yoklaması vs. yapıyordu, hala yapıyor. ancak göstermelik bu. yine genel merkez kimi isterse onu yazıyor.

göstermelik diyenlere gülüyorum. ön seçim yapılması bile büyük cesaret istiyordu. ve chp bunu başardı. önder sav, adnan keskin, mustafa sarıgül gibi isimler liste dışı yada son sıralarda kalacak.
listeleri sarayda hazırlananlar, atanmış genel başkanına 20 mv kontenjanı verilenlerden bu ön seçimi anlamasını beklemek hayal olur.

eksik ama iyi bir gelişme olarak görüyorum.

hiç genel merkez kontenjanı olmadan, ya da sadece 1 adet kontenjan olarak bütün vekil adaylarının bu şekilde seçilmesi çok güzel olurdu.

fakat şimdilik zor gibi, öncelikle seçmen bilinçlendirilip parti adayı yapılmalı ki oy verme hakkı olsun.

chp'li değilim.

Oturdugunuz yerden bos bos konusup kivirmayin. Lami cimi yok demokrasi icin cok guzel bir adim. Ilk kez degil, eskiden de vardi (bir suredir yoktu). Herkes yapamiyor, cunku bastaki liderlerin gucunden feragat etmesi gerekiyor. Bu da cok iyi bir sey, asil liderlik bu.

eksisozluk.com

wells'in gazeteciden yeni günde haberi şöyle oldu: barry'nin zamanda yolculuk yaptığını öğrenince gizli odasına girip oradaki bilgisayara "gelecekte bir değişiklik olursa derhal bana haber ver" diyor ya o sayede öğreniyor.

kesilen horozlar ihtiyaç sahiplerine dağıtılmış. kurban bayramından farkı yok.

Eğer gerçek bir hayvan seversen;

Balığı aldığın denize, kuşu da aldığın ormana bırak. Çünkü balık açık denizlerde, kuşlarsa Gök yüzünde uçmak için yaratılmıştır.
(Sırf insanoğlunun nefsinden dolayı) kafeslenmek için değil ! Empati kur. Hiç kapalı bir yerde kalmak ister misin ? Hiç bir neden yokken ? Ben öyle yapıyorum ve çok ta mutluyum. :) Unutma ;

Tanrı kuşları sevdi ve Ağaçları yarattı.
İnsan kuşları sevdi ve kafesi yarattı.

Zaten kesilmek için beslenmiş hayvanların tüyünden de yararlanılmış. Yanlış bir şey göremiyorum şahsen.

Siz yediğiniz tavukların masanıza kalp krizi geçirerek geldiğine mi inanıyorsunuz?

"damak zevkim için katledilmelerini umursamıyorum" diyerek bu olayı kınamaktaki ABSÜRDLÜĞÜ, ÇELİŞKİYİ, SAÇMALIĞI görenler umarım çoğunluktadır.

Ay gelen yorumlar için ben üzüldüm resmen. Cidden seviyenin bu olduğuna inanmak istemiyorum.

Sarcasm diye bir şey duymadınız mı hiç arkadaşlar? Yazar ciddi değil! Söylemek istediğinin tam tersini yazarak derdini anlatmaya çalışmış. Ciddi olamazsınız ya. Bir de laf sokmaya falan çalışılmış ahshshs offff.

Senin de tek sorun vardı duyuruda: aynı şey mi ikisi demişsin. Evet, haklısın. Benim baktığım yerden de aynı görünüyorlar.

Hiç anlamadılar beni zaten adsf

Duyuru olarak açtım ama soru işaretini görüjnce soruya çevirmişler. Soru yok aslında.

Linke bakılsa anlaşılacaktı aslında da. Neyse.

Belki bir farkındalık olur vs dedim de alakası yok asdfd

Arkadaş troll galiba gerçek bir hayvansever olduğunu söyleyip kafeste kuş kavanozda balık besliyor. Üstelik damak zevki için katledilmesine de karşı değil. Hani gerekliliğinden bahsetmiyorum b12 vs. Damak zevkim diyor dikkat. Sonradan gerekli vs demiş ama o söylediklerinden sonra anlamsız. Seni o adamdan farksız görmüyorum.

Adam değil , kadın. Gerekliliği konusunda verdiğim linkteki gibi bir sürü araştırma var. b12 ette yok zaten doğal olarak. Bir bakteridir b12. Et yiyenlerde de eksikliği olabiliyor, veganlarda da.

Zaten bu sitede her karşı fikre troll yaftası vuruluyor. Trollüğün de içi boşaltlmış bu sitede. GErçek troller görülemiyor.

"bir bakteridir b12" sözü üzerine şunu söylemek gerek:

(bkz: kobalamin)

renk falan yok bende basit çizgiler sadece

arkadaşımın yüzünü getirdim gözümün önüne, fotoğraf yüklenemedi. saçı uzun sakalı var gözlüğü var bilgisayar kaldırmadı pezevengi. sonra başka bir arkadaşı düşündüm onun imaj net olarak oturdu. tüm renkler, detaylar, kafa olduğu gibi.

yine benzer şekilde odada karşıya bakıp gözümü kapattığım zaman çoğu şeyi net olarak canlandırabiliyorum. direksiyon var mesela onun duruş açısından bilekliklere kadar.

Arkadaş, sevgili ve yakın kişi suratı hatırlamakta çok beceriksizim. Gözler iki piksel, burun bir piksel, dudak da bir piksel, geri kalanlar için bir iki piksel daha. Ama renkli.

Ama oda gibi şeyleri canlandırabiliyorum. HD olmasa bile, tüplü televizyon kalitesinde. Ki bence tüplü televizyonlar normal LCD'lere, vb. oranla daha kaliteliler.

insan hatırlamada extra extra full hd :D

bardak da denedim pek fark anlamadım:D

Her ikisinde de super net goruntu var bende.

önce ten rengi, sonra saç rengi, ondan sonra da yüzündeki gözlüktür, bendir... o tür şeyler canlanıyor. detaylı olarak getirebiliyorum.

www.slideshare.net

burda hazır slaytlar var