[]

One meal a Day - baş ağrısı, üşüme, yorgunluk

Uzun zamandır 18/6 if yapıyorum geç kahvaltım 11:00 de erken akşam yemeğim 17:00'de. Saat 17:00'den sonra 18 saat bir şey yemiyorum. Hiç de zorlanmıyordum. 20/4 denedim bir süre onda bir minik zorlandım ama sorun yoktu yine de.

OMAD deniyorum bugün şu an yemeğe 1 saat kaldı ama baya yorganın altına falan girdim, başım ağrıyor gözümün arkasından arkasından geliyor, hafif midem de bulanıyor. Aşırı da halsizim. Aç değilim tuhaftır hatta böyle çok yiyemeyecek gibiyim. İlk gün böyle olması normal mi yoksa benim bünyeme mi ağır geldi?

Zaten çok uzun süre değil birkaç gün yapıp normal düzene geçecektim. Son öğünüm de gayet iyiydi köfte, nohutlu buğdaylı bol yeşillikli salata, Yarım avokado yemiştim.

 
Kan şekerin düşmüş hipoglisemi öncesi uyarılar bunlar, normalde sistem karaciğerden şeker yıkarak tolere eder ama karaciğer şekeri 20 saat civarı bir süreçte tükenir, o zaman da sistem böyle uyarılar verir, biraz daha dayanırsan kortizol salgılayıp kaslardan ve lenf sisteminden aminoasit yıkar şekerini yükseltirsin ama böyle rutinler çok sağlıksız ya neden yapıyorsunuz anlamıyorum. Geçmiş olsun.

Ekleme yapayım: Yukarıda "biraz daha dayanırsan" dedim ama böyle söyleyince olumlu bir anlam çıkmasın sistemin kortizol salgılayıp aminoasit yıkması seni ayakta tutmak için başvurduğu son çare ve hiç olumlu bir şey değil, senin metabolizmanın böyle bir rutine uygun olmadığı anlaşılıyor, açlık "normal" insanlar için zamanla alışılacak bir şey değil zaten ben en az 20 yıldır antrenman yapan bulk yapan diyet yapan bir insanım ben açlığa hala alışamadım mesela aç kaldığım zaman oturup ağlayasım geliyor, "zamanla" düzelmez yani, insanaların zamanla düzeldiğini düşündüğü şey sistemin böyle durumlarda bazı "fedakarlıklar" yapıp size açlık belirtilerini hissettirmemek için verdiği çabadır, o çaba esnasında da içeride pek çok katabolik süreçler yaşanır, bu da sağlığı genelde olumsuz etkiler.
  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (18.09.24 16:29:49 ~ 16:44:31) 
18/6 çok iyi geliyor bana. Çok zinde ve enerjik hissediyorum. Karnım dümdüz oluyor hiç şişliğim olmuyor. Bi amacım yok birkaç gün deneyeyim nasıl bişimiş dedim muhtemelen gözüm yemez bir daha yapmayı


  • kullanicadi  (18.09.24 16:48:00) 
Valla ilk birkaç gün zor geçiyor ama sonra vücut alışıyor. O yüzde @kaleci'nin dediği gibi biraz daha dayanirsan+1


  • Amaranta ursula  (18.09.24 17:42:27) 
Bmr'ı ortalama üstü olmayanlar için çok verimli ve sağlıklı olmayan bir yöntem omad, uzun boylu ve kaslı ya da kilolu olup deposu geniş insanlar için daha mantıklı. İlk gün olduğu için öyledir muhtemelen ama zaten 18/6'dan memnunsan çok da gerek yok gibi.


  • Bruce  (18.09.24 17:43:52) 
@amaranta ya ama kaleci dayanmak iyi değil demiş. Ne kadar süre yapıyorsun devamlı mı yoksa arada bir mi?

@bruce evet kilolu değilim ama obez ruhlu bir zayıfım, yiyince de sağlam yiyip pişman oluyorum. Haftasonu da çok yiyince hadi dedim şöyle iyi bir ketosise gireyim üstüme yapışmasın :/
  • kullanicadi  (18.09.24 18:46:56 ~ 18:47:11) 
Aaa şimdi tam okuyunca evet kaleci ile farklı şeyi dediğimizi fark ettim. Bende biraz daha dayaninca alışmıştı vücudum. Ben maksimum 1 ay yaptım. Çok uzun yapmamak gerekiyor diye okumuştum bir yerlerde.


  • Amaranta ursula  (18.09.24 21:34:55) 
[]

Koyu saça brushlight yapan kuaför önerisi

Saçımı bu yaşıma kadar (35) hiç boyatmadım. Son 2 senedir beyazlarım arttı ama dip boyası gerekecek kadar da değil bence. Tepeden anlaşılmıyor pek. Brushlight baby lights vs artık her neyse ondan yaptırırsam beyazlar kamufle olur biraz da öyle idare ederim diyorum. Ama bu işin aşırı cahiliyim ve saçımı kestirdiğimde de genelde pek memnun olmam, istediğimden fazla kesiyorlar falan. Saçım neredeyse belime kadar ve koyu kahverengi. Avrupa yakasında koyu saça ışıltı konusunda iyi bir yer arıyorum. Öyle çok sarartmaya falan uğraşmasın hiç yakışmaz çünkü.

ibb.co

Böyle bişi istiyorum örnek olması açısından:)

 
ben hairmoodgallery acıbadem'de yaptırmıştım. Saçlarım koyu kahverengi ve orta uzunluktaydı. Beğenmiştim ve uzun süre de kullandım. Sadece fiyatı biraz yüksekti o zaman bile, şu an hiç bilemiyorum.


  • livaist  (11.09.24 22:23:10) 
bu brushlight olayı garage’da çıktı zaten. Levent şubesine gidebilirsiniz. yıllar önce memnun kalmıştım. ben daha da açık istediğime karar verip balyaja geçtim sonradan.


  • eileengray  (11.09.24 23:31:49) 
[]

Tekrar çocuk olsanız anne babanızdan sizin için ne yapmalarını isterdiniz?

SB




 
Nasil yapilacagini tam bilmiyorum ama cekingen biri olmama engel olmalarini isterdim. Gerci belki de cekingenligin sebebi ailemin yaklasimi da olabilir.


  • mbond  (11.09.24 12:58:47) 
ben gider onlarla daha yakın olmaya çabalardım. neticede şu anda yetişkin mindset'i anlıyorum. insan neye ihtiyaç duyar, onu da anlıyorum. insanın ailede alıp/öğrenip ardından hayata atılması gerekir. bazı şeyler aile dışında pratik edilmez. ancak sınanabilir. o nedenle yeterli pratiğe kavuşurdum.


  • Etanglement  (11.09.24 13:10:08) 
barış içinde olmalarını.


  • geveze yazar  (11.09.24 13:15:00) 
1 direk boşanmalarini
2 bari egitimimle ilgilenmelerini

  • Zetnikov  (11.09.24 13:19:44) 
El bebek gul bebek yetistirmemelerini.


  • Kittie  (11.09.24 13:21:26) 
anneme hamileyken bosanmasini söylerdim.
babama da hayatimdan cikmasini.

  • robert bosch  (11.09.24 13:36:07) 
18 yasinda evden kovmalarini.


  • baldur2  (11.09.24 14:49:47) 
eline geçen her para ile migros hissesi almasını


  • screamshot  (11.09.24 14:55:50) 
Kittie +1

Bizimkiler ben 2 yaşında ayrılmışlar o yüzden evde kavga gürültü görmedim o konuda şansılıyım.

Ama evde anne-baba figürü de göremedim o yüzden gelişimimde bazı olumsuz sıkıntılara yol açtı bu durum.

Çok sıkıntılı bir çocukluk da geçirmedim ekonomik olarak. Sadece psikolojik olarak annem fazla dominanttı.

Şimdi buralara herkes kendinde olmayan şeyleri yazacak. Yani kavga gürültü ile büyüyen bir çocuk keşke ayrılsalardı demesi gibi, annesi babası ayrı büyümüş bir çocuk da keşke ikisi de yanımda olsaydı diyecek.

El bebek gül bebek yetişmiş çocuk, keşke beni zorlasalardı diyecek,
Şiddet, saygısızlık, zorbalık, erken yaşta çalışma zorunluluğu, psikolojik baskılar ile büyüyen çocuk da keşke daha sevgiyle yetişseydim diyecek.

Yani herkes kendinde olmayanı isteyecek ama bence "doğru çocuk yetiştirme" gibi mutlak bir seçenek yok. her yetiştirmenin kendine has iyi ve kötü sonuçları oluyor.

İyi yetiştirsen kötülüğe karşı direnci olmuyor, kötü yetiştirsen güçlü oluyor ama duygusal olarak zedelenmiş, güven sorunları yaşayan biri haline gelebiliyor. Sevgi ve empati eksikliği çekiyor, insan ilişkilerinde zorlanabiliyor. Duygusal bağ kurmakta zorlanan, sert biri olabiliyor. İç dünyasında kırgın, öfkeli ve mutsuz biri olabiliyor.

İyileri cebe atıp kötülerini belli bir yaştan sonra bizim düzeltmemiz gerekiyor. Yoksa yakınıp durmanın kimseye bir faydası olmuyor.
  • ananiyimioguz  (11.09.24 14:57:31 ~ 15:07:45) 
müzik konusunda elimden tutmalarını isterdim
sporla alakalı küçük yaşta bir şeylere başlatmalarını isterdim

  • neira  (11.09.24 15:33:37) 
Ayni aileye dogacaksam çocukluga dönmenin hiç bir faydasi olmazdi. Çünkü ailem epey yoksukdu, zengin bir ailede yeniden çocuk olacaksam extra bisi istememe gerek olmazdi.


  • Yourcousinmarvinberry  (11.09.24 15:34:40) 
Çok derin bir soru olmuş. Muhtemelen bana inanmalarını, güvenmelerini, dinlemelerini falan isterdim. Zamanla tüm ailenin en güvenilen ve sözüne itibar edilen insanı oldum. En küçük olmanın zorluklarından birisi, hiç ciddiye alınmamak.

Bir de kitap okumama, resim yapmama karışmamalarını isterdim. Totalde iyi birer ebeveyndiler, Allah razı olsun.
  • yadigar  (11.09.24 15:38:16) 
her yaz kuran kursuna göndermek dışında başka bir şey yapmalarını.
TEES Elektronik set almalarını :))

  • theconqueror  (11.09.24 15:58:57) 
Ne hata yaparsam yapayım her zaman arkamda olacaklarını, düşersem kaldıracaklarını, kaldıramayacakları zaman sıkıntımı paylaşacaklarını hem net bir şekilde söylemelerini hem de hissettirmelerini isterdim.

Bence anne babanın en önemli görevi bu.
  • michael_knight  (11.09.24 16:29:00) 
ilk önce @ananiyimioguz +1 dicektim.
Sonra @theconqueror'ın yazdığını okudum önce güldüm sonra üzüldüm kendi halime, sonra ona +1 demeye karar verdim :)

ulan köye giderdik köy de bile kuran kursuna giderdim. hoş köyde yapılacak çok bişey de yok ama olsun. hoca da bi yandan ayağı çıplak parmak aralarını temizlerdi :/
istanbuldakiler iyidi bak köye nazaran :)
ulan insan bi yüzme kursuna falan yollar. her yaz zonguldak'a giderdik baya denize de giderdik. yüzme bilmiyorum hala.
  • high hopes of the sozluk  (11.09.24 16:36:35) 
Fazla rahat yetiştirmişler, sorumluluk sahibi bir insan olmak için çok uğraştım. İş eğitim kariyer vs konusunda sorunları hallettim ama geri kalan konularda kolaya kaçan ve sorumluluk almaktan huzursuz olan bir insanım.
Mesela ödevleri bitirmeden tv izlemek yok, şu kadar sayfa okumadan dışarı çıkmak yok gibi günümüzdeki temel çocuk yetiştirme tekniklerini uygulasalardı hayatım çok kolay olurdu. Rutinlere ve kurallara karşı ayak uydurmak zaman zaman zor geliyor.

  • Bruce  (11.09.24 21:37:00) 
Valla karakterim üzerindeki etkileri için bir itirazım yok. Yoksul olmaları da onların suçu ve pek de ellerinde olan bir şey değil. Sanırım yapmalarını isteyebileceğim pek bir şey yok.


  • Amaranta ursula  (11.09.24 21:43:19 ~ 21:43:30) 
[]

Melatonin kullananlar

Eczaneden vita bear melatonin aldım. 3 mg melatonin varmış bir porsiyonunda (iki adet jelibonda yani)
Daha önce melatonin kullanmamıştım ama sabahları 6 da kalkmam gerekiyor. Uykum 12 den evvel gelmiyor. Üstüne bir de gece ses duydukça kalkıyorum. Çok hafif uykum var.

Bu ürün kullanılırken araba kullanılmamalıdır diyor. hapı akşam uyumadan iki saat önce aldım uyudum diyelim. Sabah 8 9 da araç kullanmakta sıkıntı olur mu çok mu uyku yapıyor?

Kullananlar uyuşukluk yapıyor mu yazarsa sevinirim, 3 mg fazla mı gelir normal mi? Ona göre iki jelibon değil de bir tane çiğneyeyim. Tavsiye edilen tüketim miktarı günde iki jelibon diyor. 3mg de iki adet jelibonda olan melatonin

 
Uyuşukluk yaşamadım, sadece geç saatte yatıp sabah erken kalktığımda sersemlik oluyor.


  • kondansator  (10.09.24 18:21:46) 
3-5 mg olagan doz, etkisi birkac saat surer, alindiktan yaklasik yarim saat sonra etki baslar. Yani yatmadan yarim saat - 1 saat kadar once alsaniz daha iyi olur, sabah da sorun yaratmaz.


  • gibicibicis  (10.09.24 19:06:18) 
Denemek için sadece bir tane aldım 45 dk önce şu an ayakta sallanıyorum. İki tane içsem demek düşüp uyuyakalacaktım.

İki ay sonra ara verin diyorlar etkisi mi azalıyor sürekli kullanınca
  • kullanicadi  (10.09.24 21:22:59) 
bir kere kullandım, ocean markaydı yarım hap atmıştım. üç gün sersem sepelek gezmiştim. babam olacak zebani ise tam attığı halde uyuyamamıştı mesela. doktora inadından gözünü kırpmadı. kişiye göre değişiyor.


  • titanyum22  (10.09.24 21:47:01) 
Yoğurt yiyiniz. Aynı şey.


  • dakota  (10.09.24 22:53:12) 
[]

Duyurudaki basketbolculara/sporculara soru-shin splint-kaval kemiği ağrısı

8,5 yaşındaki oğlum üç senedir basketbol oynuyor. Geçen sene bacak ağrıları başladı. Bir iki kez gece uykudan uyanıp ağrıyoor diye ağladı ama biraz buz koyup su falan tutunca he tamam geçti azaldı dedi geri yattı. Üzerine basamama, topallama gibi bir şey hiç olmadı ama gündüzleri de orada bir his var demeye başladı. Gösterdiği yer ayak bileği ile dize kadar olan bölge tibia kemiği. Eklemlerde ağrı yokmuş. Sadece bacağın ön kısmında varmış arkasında ağrı yokmuş. Doktora gittik viral bir hastalık geçirdi mi iki üç hafta önce, belki sinovyal sıvı artışı nedenli sinovit tir dedi üç gün nsaii türevi ilaç verdi üç gün kullanıp kestik. Sınıfta domuz gribi salgını olmuştu benimkinin sadece burnu aktı bir gece ateşi 38 oldu düştü kendiliğinden. Heralde viral hastalık sonrası sinovit oldu dedik geçtik. Daha önce sadece bizim bildiğimiz iki kez influenza geçirdiği için hafif atlatmış olabilir dedik.

Bir ay sorun yoktu sonra yine bacağımda hafif Bi his var ağrıyor. Gece uyurken ağrıyor dedi. Bu sefer ortopediye gittik. Her yerden atlıyor belki zedelendi anlamadı dedim biz görmeden kim bilir neler yapıyor. Doktor muayene etti, krusis grafisi çekti röntgene de baktı hiçbir şey yok dedi. Yine çocuk doktoruna gittik bütün vitamin kan değerleri artı rf faktör e bakıldı romatizma mı diye. Oradan da bir şey çıkmadı. Bunun üzerine halam da "ayyynısı x abinde de oldu doktor doktor gezdik de büyüme ağrısıdır dediler en son. Bak 45 yaşına geldi hasta falan değil. O ağrılardan sonra iki senede bilmem kaç cm uzadı birden" dedi.

Yaz geldikçe kursu bıraktıkça ağrıların geçtiğini, basket oynadıkça yeniden geldiğini fark ettim. Acıdan ağlama yürüyememe gibi bişi yok, ama can sıkıyor sadece. Acaba kas ağrısının ne olduğunu mu anlatamıyor dedim. Sonra koşucu bacağı sendromu, shin splint bizim duruma çok uyuyor onu fark ettim. Üç gün basketbol iki gün yüzmeye gidiyor. 133 cm boyunda 28 kg ektomorf vücut yapısında bir çocuk. Kol bacakları uzun ince, yağsız bir vücut yapısı var. Dayanıklılığı çok iyi, koştur, yüzdür gık demez ben daha bir kez kenarda nefes nefese görmedim. Belki ilgisi vardır diye bahsetmek istedim. Demek ki o an fark etmiyor acısı sonradan çıkıyor. Doktor artık bu kadar tetkikten sonra önemsemedi, siz sormayın siz sordukça aklına getirirsiniz belli ki yorgunluk kaynaklı dedi. Zaten spor harici de pek oturan bir çocuk değil sürekli koşmalı atlamalı oyunlar istiyor.

Aynı durumdan muzdarip olan var mı?
Futbol basketbol dizlikleri var acaba bu durumda işe yarıyor mu? Kursta herkese soruyorum sadece üç dört çocukta böyle zıplaması bol antrenmanlarda sonra ağrı oluyor.
Çocukken büyüme ağrısı yaşamış mıydınız?

 
Büyük ihtimalle büyüme ağrısı. Benim de aynı yaşlarda tam olarak aynı bölgede yoğun ağrı olurdu. Ağrıdan ağladığımı bilirim. Bazen birileri kaval kemiklerimi iki ucundan tutup çekiştiriyor gibi gelirdi, öyle ağrırdı.

Ama siz yine de bir doktora da gösterin bence.
  • anaphylacticshock  (09.09.24 21:10:31) 
Bahsettiğiniz durum Osgood-Schlatter hastalığına benziyor. Genellikle atlamalı zıplamalı sporlar yapan büyüme çağındaki çocuklarda görülür. 3-4 yıl içinde kendiliğinden geçer. Geçmiş olsun.


  • plastik turambar  (10.09.24 10:12:48) 
2 kere ön yan çapraz bağ ameliyatı geçirip 3 kere dizinden ameliyat olmuş biri olarak yorum yapayım. eğer vücut hayır diyorsa zorlamamak lazım. ben sporu çok seven biri olarak vücudumu o kadar zorladım ki basketbol oynarken bağlarım koptu. çocuğunuzun kas veya iskelet yapısı yaptığı spora uygun olmayabilir. ya da başka bir sağlık sıkıntısı olabilir. ama spor yaptıktan sonra ağrıyorsa çocuk vücudunu, kaslarını ve eklemlerini zorluyor olabilir. pilates hocası bir arkadaşım istanbulda çocukların vücut tiplerine göre test yapıp hangi spora gitmesini gerektiğine karar veren hocaların olduğunu söylemişti.

dizlikler genelde kas bağ yırtıklarında kullanılıyor. spor yaparken sıkıntı yoksa önerilmiyor.
  • mikahakkinen  (10.09.24 11:37:30) 
[]

Evde iki erkek kardeş olarak büyüyenlere soru

Sağlıklı ve tek parça halde yetişkinliğe adım atabildiniz mi? Oyun oynarken birbirini hırpalamak kardeşliğin şanından mıdır? Anneniz hala sağlıklı mı, yoksa herhangi bir sinirsel rahatsızlık geçirdi mi?

Sürekli diken üzerindeyim, çat şut pat küt her seste diyorum ki eyvah bu sefer birinin bir yeri kırıldı. Anlaşamama kıskanma gibi bir durum yok. Ben kavga sanıyorum bakıyorum sırıtarak oynuyorlar. Bilerek zarar verme de yok sadece güreş ve tehlike tırmanma içerikli şeyler.

Varsa bir anınız anlatın da bari yalnız değilmişim herkes böyle büyümüş diyeyim. Yakınlarda hep kız kardeşler var. Onlar da arada saç çekişip küsse de genelde oturup masada boyama hamur yapıyorlar. İlla ki vardır ama en azından ben dolap raflarına tırmanıp oradan zemine atlama yarışması yapan kız çocuğuna pek şahit olmadım.

 
Meyve bıçaklarını kama gibi kullanıp boğuşuyorduk. Serçe parmağıma bir darbe aldım. Çok kanlı bir sahneydi. Abim ben kazandım gülücükleri atarken annemin aklı gitti.

Birimin çöküyor, diğerimiz onun üzerinden uçan takla atıyordu. Bir ara dizim çarptı abimin burnuna. O günden sonra adamın burnu 10 sene her fırsatta kanadı.

En büyük zevkimiz inşaatın birinci katından kum yığınına atlamaktı. İkinci kattan bir çocuk atladı. O sene en havalımız o oldu.

20 tane daha örnek verebilirim :)
  • Mirket  (07.09.24 15:06:11) 
Şu an acildeyim sakinleştirici serumla cevap yazıyorum. Kalan 20 örneği dinleyemiciiim:(


  • kullanicadi  (07.09.24 15:13:03) 
Bizim hiç öyle şeyler olmadı sokakta oynuyorduk ben kardeşimi kolluyordum biraz büyüyünce o da beni kollamaya başladı:)

Babaları napiyor bunlar olurken ben asıl onu merak ettim.
  • encokbenisevinnolur  (07.09.24 17:17:16) 
Şunu hatırladım ek olarak, bir defasında kibritle oynarken halıyı yakiyorduk neredeyse. En manyakca ornegimiz bu.


  • encokbenisevinnolur  (07.09.24 17:18:06) 
[]

Serpme kahvaltı neden bu kadar seviliyor abartılmış bişi değil mi?

Bazen kahvaltı buluşmaları yapılıyor sırf çıkıntılık olmasın diye gidiyorum zerre zevk alamıyorum. Bir kere ben sadece menemenden yumurta türevlerinden çok yiyorum. Reçel, zeytin ve peynirin yarısı komple masada kalıyor. İsraf ettik diye de rahatsız oluyorum, bu kalanı başkasına vermezler inşallah ve hatta bize gelen de başkasından kalmamıştır umarım diye düşünceler içinde kalıyorum. Birkaç belli başlı yer hariç peynir kalitesi falan iyi değil. Ya da bir insanın belli bir kapasitesi olur, 50 60 çeşitten istesen de ne kadar yiyeceksin.
Kaç kere dedim. Maybe ye gidelim mesela fenerbahçedeki. Herkes ne yiyecekse söylesin ayrı ayrı yiyelim. Monte kristo tostu isteyen onu yesin, pancake isteyen onu seçsin. E ama fiyat yine neredeyse aynı oluyor diye reddettiler. En azından özenli kaliteli bişi yiyorsun, ihtiyacın olanı bir tabakta alıp bitiriyorsun. Omleti peyniri zeytini ben evde de yiyorum zaten. Bari güzel farklı değişik bişi yiyelim de dışarı çıktığımıza değsin

Benim göremediğim bi güzelliği falan mı var açık büfe ve serpmenin? Çok da zamlandı ve bu zamma göre malzeme kalitesi aynı oranda artış gösteremiyor

 
terbiyesizlik, görmememislik tamamen.
o kadar cöpe giden ürün...

her sey dahil otele kim gidiyorsa serpme kahvaltiya, acik büfeye de o tipler gidiyor.
  • robert bosch  (04.09.24 13:32:23) 
Serpme kahvaltıda genelde en kalitesiz çöp ürünler verilir. Evde yemek yapmaktan bıkmış kalabalık(çocuklu) ailelerin tercih ettiğini düşünüyorum , kısmen de görmemişlik olayı da bazı kişiler için doğru bence. Sofranın donatılıyor olması gibi bir hissiyatla mutlu oluyorlar sanırım. Yine de herkesin hayatına kimse karışamaz, ben tercih etmem sadece.


  • titanic kemancısı  (04.09.24 13:38:47 ~ 13:44:47) 
güzel bir sey cünkü.
biz evde de serpme kahvalti yapariz ama disarida cayi baskasi servis ederken sohbet muhabbet daha güzel oluyor.

  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (04.09.24 13:39:50) 
Hijyenik olmaması tercih etmemek için bile yeterli bir sebep.


  • rock n roll  (04.09.24 13:50:22) 
Serpme kahvaltıyı ben de pek sevmem ama ben bir açık büfe sevdalısıyım maalesef ki. Ben yemekleri türüne göre çok seçen ama sevdiğim yemeğin aşşşşırı kötüsü olmadıkça afiyetle yiyen biriyim. Dünyada en iyi taze fasulye yapan kişi gelse yapsa yemem ama 5/10 bi musakkayı afiyetle gömerim gibi.

Açık büfede evet ürünler çok kaliteli olmuyor ama sevdiğim çeşitlerden alıp israf etmeden yeme özgürlüğüm olduğu için seviyorum. Serpmede mesela reçel sevmem ve o reçeller hep kalır yani hiçbir ekip 5 çeşit reçeli bitiremez. Bal vd nutella bile bitmeden kalıyor genelde. O yüzden açık büfe daha insani geliyor bana. Az yemek isteyen az alır, o gün canı çektiğince yemek isteyen 3 tabak doldurur, herkes mutlu olur :D
  • nundu  (04.09.24 13:54:42) 
hayatı bu kadar kendime dert etmediğim için seviyorum. hazırlamak ve toplamak için enerji harcamak istemiyorum. eşimle çocuğumla gidip keyif yapıp dönüyorum. pahalı mı, evet pahalı ama sonuçta ben o an için o parayı gözden çıkarabiliyorum. israf mı, ona da evet. ama bireysel olarak israfı önlemek gibi bir amacım yok. kalite konusunda da dışarıda yenen her yemekte aynı problem var zaten.

sizin durumda da serpme kahvaltıya katılmak zorunda değilsiniz. yine bireysel olarak sipariş verebilirsiniz. bunun önündeki engel ne anlayamadım.
  • elorelia  (04.09.24 13:56:44) 
Arkadaşlar masanızda bulunan hiçbir şey israf olmuyor bunu bilin :(


  • rock n roll  (04.09.24 13:57:36) 
Amacı haliyle kar etmek olan bir işletmenin, tabaklarda kaselerde kalan zeytinleri vb. çöpe atacağını hiç sanmam. O yüzden pek gitmemeyi tercih ediyorum.

Aslında ben de isterdim tercihen boğaz manzaralı, çok kalabalık olmayan bir yerde, 50 çeşit değil ama birkaç çeşit kaliteli ve artık olmayan ürünlerle temiz temiz hazırlanmış bir kahvaltı yapmayı. Tavsiyelerinizi alırım valla öyle bir yer varsa.
  • visnebahcesi  (04.09.24 13:58:16) 
Göz doyurma işi biraz, evde kahvaltı yapmayan hazırlamayan üşenen tipler için göze hitap ediyor bence. Her şeyden olsun kafası. Kalite de düşük çoğunda.

Bu arada Maybe <3
  • Bruce  (04.09.24 14:02:36) 
Yenmeyen ürünler israf oluyor, çöpe gidiyor diye üzülen arkadaşlar böyle kötü bir dünyada bu kadar temiz, masum kalmayı başarabildiğiniz için tebrik ediyorum sizi.


  • rock n roll  (04.09.24 14:03:53) 
Ben seviyorum valla. Haftasonları geç Kahvaltı etmeyi severim ve öğün olarak çok çeşitli kahvaltılık olması hoşuma gider. Kendimiz kahvaltı hazırladığımızda da menemen, patates, ekmeğe sürmelik soslar, birkaç çeşit zeytin, yeşillik, sebzeler, ekmeğe sürmelik tatlı şeyler vs derken dolduruyoruz masayı özel bir beslenme şeklimiz olmasına rağmen.


  • playing star again  (04.09.24 14:11:35) 
oburum Allah affetsin, o yüzden seviyorum. hem gözüm hem midem doyuyor. anacığımı kapıp doğa falan olan yerlere gidiyoruz güzel oluyor


  • titanyum22  (04.09.24 14:23:40) 
hayatta en sevdiğim şey kahvaltı olduğu için serpmeymiş, dürmeymiş, her türlü çeşidi bol kahvaltıyı severim.

bahsettiğiniz o çöpe gitme olayından ben de rahatsız oluyorum ve bu yüzden öyle yerlere gittiğimizde kahvaltı içeriğini kontrol ettikten sonra sipariş verirken "kimse reçel yemeyecek, onun yerine zeytini daha fazla koyabilirsiniz. x'ten de kimse yemeyecek, onun yerine y koyun lütfen" diye kahvaltıyı şekillendiriyor veya seçeneğini azaltıyoruz. böylece çoğunlukla o kahvaltıyı bitirmiş oluyoruz.

ayrıca gittiğim hiçbir yerde ben peynirin güzel olduğunu görmedim (kırsal kesimler hariç). zaten aynı tatsızlığın farklı formları resmen. top peynir koymuş adam, yanına da şerit peynir, onun da yanına örgü peynir. tatları aynı zaten, sadece şekilleri farklı oysa.
  • m e b  (04.09.24 16:33:09) 
ben bayılıyorum. tabağıma yiyeceğim kadarını alırım zaten, öyle benden izinsiz konulan yerlere gitmem. dışarda kahvaltının olayı aynı şeyler evinde de var zaten ama o kadar çok şeyi evinde birden bulma şansın yok. çeşitli reçel, peynir, zeytin, hamur işi, soslar vd. dehşet ya.


  • geveze yazar  (04.09.24 17:32:42) 
Ben çok seviyorum çünkü kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmali... Peynir zeytin gibi standart şeyler dışında da çok bişi kalmaz hayvan gibi yerim


  • abuzer  (04.09.24 21:20:23) 
Tamamen beyaz yaka ve Instagram işleri işte. Birazı görgüsüzlük/açlık (açlık derken karnın aç olması değil), kalanı tamamen gösteriş işi. Açık büfede sevdiğim tek şey çeşit olması konusu. Onda da tabii insanların, insan olması ve yemeyeceğini masasına almaması lazım. Açık büfede daha az olsa da serpme kahvaltıda masalarda kirlenip ya israf olarak çöpe ya da bir sonraki tabak ile tekrar birinin sofrasına dönüyor. Hijyen 0 değil, -100 falan.

Kahvaltı güzel şey. Hafta sonları genelde ailemle geniş menü ile geniş geniş yaparım ama kahvaltı etkinliklerinden nefret ederim.
  • nawar  (05.09.24 02:50:38) 
Bence grup icin gayet iyi bir secenek. Birkac hafta once Tr'deydim. Ciragan sarayindaki kahvalti oldukca iyiydi. Biraz ondan biraz bundan Ispanya'daki tapas gibiydi. Croissant ve kahveden bunalmis, 8 Kanadali'ya cok iyi geldi. Fiyati hakkinda yorum yapamayacagim $$.


  • thetruenorthstrongandfree  (05.09.24 04:05:02) 
bu tip yerlerde çalışan çok fazla öğrencim var. hepsi de israf olmadığını, mutfakta bir bölümde ayıklanarak tekrar müşterilere verildiğini söyledi. en lüks mekan bile bunu yapıyor.
kahvaltıya gitmiyorum. en güzel kahvaltı evde yapılan.

  • adivar  (05.09.24 07:57:34) 
O kadar haklısınız ki. Böyle durumlarda ben serpmeye katılmam ve kendime ayrı menemen ve çay söylerim genelde.


  • inawen  (05.09.24 11:11:55) 
[]

Duyurudaki kadınlara soru - ohora jel tırnak kullandınız mı?

Sürekli sponsorlu olarak karşıma çıkıyor instagramda. Trendyol daki yorumları ciddiye alamıyorum, kullanan biri var mı sormak istedim.

Daha beş aydır kalıcı oje yaptırmaya başladım. Protez tırnak kullanmıyorum kendi tırnağıma yapılıyor. Valla güzel de duruyor normal uzunlukta kullanıyorum ben sade renklerde. Ama kalıcı ojeyi çıkardıklarında tırnaklarım kağıt gibi ince oluyor. Zamanla zarar verecek belli o yüzden bir ay daha kalıcı yaptırıp hevesimi alıp sonra kışın tırnağım uzadıkça dibinden keserek o incelen tırnaktan kurtulmayı planlıyordum. Ohora için tırnaklar inceltilmiyor doğrudan yapıştırıp, tırnak makasıyla kısaltıp, uv lamba ile kurtuluyor ve törpü yapılıyor. Daha sağlıklı gibi geldi. gerçi elimizi lambaya sokuyoruz, uv lamba da zarar veriyor olabilir cilde:(


 
[]

Maaşlı çalışmak mı kendi işinin sahibi olmak mı?

Birkaç sorudan oluşan bir potpuri bırakıyorum buraya. İsteyen istediği sorudan başlayabilir veya yalnızca istediği soruya cevap verebilir :) silmeyeceğim

1 Kurumsal işinden ayrıldıktan sonra kendi işini kuran duyuru kullanıcısı var mı? Sizin için olumlu mu oldu olumsuz mu? Ne güzel eve gidip kafayı vurup yatardım, kendi işim olunca sürekli vergi, belge, ay sonu maaşlarını falan düşünüyorum huzurum kaçtı diyen var mı özetle?

2 Bu ekonomik konjonktürde küçük ölçekli bir iş kurmak sizce mantıklı mı?
Daha önce bu yönde herhangi bir deneyimi olmayan bir kişi kadın giyim üzerine butik, takı dükkanı, sadece tırnak üzerine güzellik merkezi, seramik kursu gibi işleri kotarabilir mi mesela yoksa batırır mı? Yeme içme cafe işleri düşünülmüyormuş.

3 Sizin 800 bin gibi bir sermaye ile en az riskle nasıl bir girişimcilik fikriniz olurdu?

 
Ekonomik konjonktür diye bişey yok. Her dönemde bu devirde iş kurulmaz diyenler var. Bir de kurup para kazananlar var. Önemli olan sen nasıl bir isi nerde ne şekilde kurup nasıl kotaracaksin.

20 senedir takı isindeyim. Çok zevkle çok para kazandım. Bu sonbaharda erken emekli olup mağazalarımı devrediyorum. Pandemide de depremde de savaşlarda da hep iş vardı. Burada önemli olan işin adı sermaye vs değil. İşin nasıl yapılacağı. Kurumsaldan ayrılan kişilerde ve çevresinde gereksiz bir saglamcilik ve korku oluyor. Bu da hata yaptırıyor. Diyor ki mesela kirası az olan ara sokakta küçük tatlı bir işyeri açayım. Orada büyüyüp sonra daha iyi yere gecerim o ara sokakta o az kira asla odenemiyor çünkü çok az insan geçiyor ve o insanlar ana caddede ışıl isil bol cesitli mağazalar varken o tatlı dükkana uğramak istemiyor. Yani baştan büyük düşünen pahalı kıralı işlek yerde para basarken romantik gerçekçilik ten uzak ve cekinceli iş planı yapanlar batıyor. Misal benim kiram 62 bin TL. Bunu duyan taze bir girişimci direk korkuyor. Oysa hiç sormak aklına gelmiyor günde kaç lira satış oluyor.

Yani demek istediğim her işte para var. Önemli olan bakış açısı. Bu arada seramik kursuyla ancak harçlık çıkar. Butik işi çok zor rekabet büyük. Güzellik merkezine en az 2 milyon lazım. Takı, hediyelik eşya, tattoo-piercing gibi işleri tavsiye ederim
  • deer hunter  (01.09.24 11:48:59) 
Ben kurumsal hayatı bırakmadan iş kurdum. Birini seçmek zorunda değilsin. Maaşla zengin olunmuyor. En fazla orta direğin üst kısmı olabiliyorsun. Kendi işinde inanılmaz paralar var.


  • gabe h coud  (01.09.24 12:42:37) 
@deer hunter'a birinci paragrafı hariç katılıyorum.

2001 krizi için 'Ne kadar küçükmüş.' diyeceğimiz bir sürece giriyoruz. Şu an var olan işimize sahip çıkma, yerlerimize oturma, kemerlerimizi sıkıca bağlama zamanı. Uçuşa geçiyoruz.

Bu kışı bir atlatalım, sonrasını sonra düşünelim bence.
  • Mirket  (01.09.24 13:06:34) 
Gabe +1
Mümkünse maaş gelirken yapmaya bak. Baktın iş çok, yetişemiyorsun ondan sonra istifa edersin.

  • merhum  (01.09.24 13:33:46) 
Ben hem kendi mesleğimi kendi işime çevirdim, hem de e-ticaret yapıyorum, eşimin ailesinin de küçük bir restoranı var. Ben işten ayrılmadan kurdum kendi şahıs şirketimi.

1-Mesleğinizi bilmiyorum belki daha detaylı anlatırsanız daha aydınlatıcı olur. Ama bazı kurumsal meslekler danışmanlık yapmaya müsait. Bu çok ucu açık bir soru. Ama şunu unutmayın, mesela yazılmcısınız. Bir şirkette sadece yazılımcı olarak çalışıyorsunuz. Kendi şirketinizi kurduğunuzda yazılımcı, muhasebeci, pazarlamacı, müşteri ilişkileri yöneticisi, satın almacı, IT vs hep sizsiniz. Yani sadece kendi işinizi bilmeniz yetmiyor. Diğer işleri de iyi bilmeniz lazım. Özellikle pazarlama ve müşteri ilişkileri. Bu işlerde biraz dedikasyon önemli. Şöyle düşünün aybaşı mesela bu hafta herkesin maaşları ödendi. Arkadaşlarınız cumartesi akşamı mekan mekan gezerken siz oturup aysonu faturalarınızı kontrol etmekten sıkılmayacaksınız.

2-İşe göre imkana göre değişir. Sermayesi olan için krizler büyüme fırsatıdır. Ya da bazı iş kolları için krizler büyüme fırsatıdır. O riski siz analiz edeceksiniz. deer hunter haklı. Birçok yeni girişim en temel masraflardan kısıyor, en gereksiz yerlere para harcıyor. Mesela adam kirası çok diye ana caddeye gitmiyor, ara sokakta dükkan açıyor. Ama dükkana da güzel görünsün diye bir dünya dekorasyon masrafı yapıyor. Oysa ana caddede ortalama dekorasyonlu bir dükkan, ara sokakta süper dekorasyonlu dükkandan çok müşteri çeker gün içinde.

Bilmediğiniz işi yapmak risktir her zaman. Çünkü bilmediğiniz ön görmediğiniz bir sürü aksaklık çıkabilir. Bir kadın arkadaşımız kurumsal işini bırakıp nail art dükkanı açtı. Dükkan 2 seneye yaklaşıyor. Ama ilk sene cebinden ekstra 1 milyona yakın masraf yaptı. Bilmediği makineler alması gerekti, o işi yapabilmek için ekstra sertifikalar alması gerekti eğitime gitti, eleman çalıştırdı sürekli eleman değiştirdi, dükkanın yeri iyi olmadığı için taşındı. Daha yeni yeni kar etmeye başladığını söylüyor.

Saydığınız örneklerde en basitinden nereden ucuz ve kaliteli ürün alınır bilmeniz lazım. Pazarlık edebilmeniz lazım. 10 lira diyen adamdan o malı 8'e alabilmeniz lazım gibi gibi. Ben olsam ilgilendiğim işle alakalı vaktim ve imkanım varsa böyle bir dükkanda part time çalışırım. Ya da denemek için pazara çıkarım. Sosyete pazarı denen pazarlar iyidir bu konuda. En azından tek maliyetiniz ürün ya da tezgah maliyeti olur. 10-20binlik mal alıp tezgah satışıyla oradan kar edebiliyorsanız dükkanı da döndürme şansınız artar. Bir de toptancı vb öğrenmek için ideal yerdir pazar. Elbet kulağınıza isimler adresler gelir.

E-ticaret bambaşka bir olay. Öyle dükkan açtım gelsin satışlar diye bir dünya yok. E-Ticaret tamamen sayısal bir hesap işi. dijital pazarlama burada kritik. Birçok insan bu yüzden zarar ediyor. Atıyorum cebinde 100bin var. 90bin lira mal alıyor, 10 bin lira site yaptırıyor. Sonra full zarar. E-ticaret için sermayenizin ciddi bir bölümünü reklama harcamanız gerekiyor. Orada da çok iyi hesap yapmanız lazım. 100 lira kar etmek için kaç lira harcamanız gerekiyor gibi.

Kurumsal işinizi danışmanlığa çevirmekten bahsedelim biraz da. Bu sektöre göre değişir. Ama işinize ayırdığınız vaktin belki 2 katını müşteri bulmaya ayırmanız gerekiyor. Burada network çok önemli oluyor. Mesela çalıştığınız firmada aranızın çok iyi olduğu müşteriler vardır. Siz danışmanlık yapacağınızı söyleyince "kesin seninle çalışırız" da derler. Ama siz o kurumsal çatıdan çıktığınızda size bakışları değişir. Bu tip işlerle ilgili benim gözlemim "sorun çözen adam olmak" müşteri sağlıyor. Atıyorum ik alanında danışmanlık vereceksiniz. Sabaha kadar sunduğunuz hizmetleri anlatın işe yaramaz. Ama o ik yöneticisinin üzerinden bir iş yükünü alabilirseniz örneğin spesifik bir alanda eleman araştırması, o zaman para kazanmaya başlıyorsunuz.

Maalesef türkiye'de insanlar kurumsal hizmet aldıkları şirketlerden hizmet değil "iyi hissetmek" gibi bir hizmet satın almayı seviyorlar. Pazarlama, yazılım, ik, finans, organizasyon... Birçok sektörde şahıs firmaları ya da ufak işletmeler tanıyorum. Aşırı vasat işler yapmalarına rağmen, müşteriyle araları çok iyi diye yıllarca para kaznaıyorlar. Ya da çok iyi iş yapıp müşteriyi hoş tutmadığı için iş kaçırıyorlar.

Daha geçen gün bir organizasyon şirketi seçiliyordu bir firma için. A firması inanılmaz iyi teknolojisi olan bir sahne tasarlatmış. Adamlar zaten çok iyiler bu konuda. Ama çok almanlar yani işlerini yapıyorlar. Daha eski usül bir firma geldi sunuma. Sahibi sohbetle, goygoyla, dedikoduyla, biraz da ikramla işi kaptı.

Yani sırf kurumsal işinde çok başarılı olduğu için danışmanlık yapmaya başlayınca başarılı olacağını zanneden çok insan var. Orada işler başka türlü yürüyor.

Bu tip işlerde siz kendiniz çalışmaya çalışırsanız da büyüyemezsiniz. Yani müşteriyle işi yapacak insan arasında süpervizör olmanız lazım. İlk başta maaşla adam çalıştıramazsınız ama freelance outsource edebilirsiniz.

Size tavsiyem aslında muhasebecimin bana tavsiyesi, ilk başta bir kosgeb kursu alın. Muhasebe eğitimi alın. O eğitim sırasında da kendinize çevre edinebileceğiniz her yere gidin. Aynı sektörde bir tanıdığım vardı. Yıllardır her yerde bedava seminer veriyor mesleğiyle alakalı. Ticaret odası, üniversiteler, şirket organizasyonları... Adam ilerde danışmanlık yapacağı güne yatırım yapıyormuş meğer. Bir sürü kontakt oluşturdu farklı sektörden.

3-800bin gibi bir sermayeyle bilen adam çok şey yapar, bilmeyen adam hiçbir şey yapamaz. Ne yapacağınızı biliyorsanız 100bin bile iyi bir sermaye sayılır. Bu konuda yine deer hunter'a katılıyorum. En az riskli iş diye odaklanırsanız kaybolursunuz. Bir işi seçip oradaki riski minimize etmeye odaklanın.

Sermaye sadece maddi değil, beşeri sermaye diye bir şey de var. Bilgi en başta.
Akademik bilgi gibi düşünmeyin, en ucuz tekstil satan toptancılar listesi de bir bilgidir. Ama birçok akademik bilgiden daha zor elde edilir bu liste:)


gabe de haklı. 2025 çok belirsiz görünüyor.
Ben bu sene kendimi eğitme senesi olarak düşünürdüm. Kosgeb eğitimleri, küçük denemeler vs... Dijital pazarlamayı kesinlikle öğrenirdim. İçine kapanık biriyseniz sosyalleşmeye bakardım. Satış eğitimleri falan var mutlaka giderdim.

Bence asıl işinizi bırakmadan (işiniz ve sözleşmeniz uygunsa) yandan ufak ama sağlam ilerleyen bir "side hustle" gibi bakardım bu duruma.
  • anten  (01.09.24 14:47:16 ~ 14:56:49) 
Anten çok güzel izah etmiş. Arkadaşlarls bulusamadigimiz nokta şu. Evet 2025 ye ekonomik durgunluk olacak. Ve bu harika bişey. Nasıl mı? Takı işi yapacaksaniz müşteriniz kadinlar. Kadınlar kriz döneminde daha çok alışveriş yapıyor. Çünkü depresyonu artıyor. Ve kadınlar alışverişi genelde ihtiyaç olduğu için değil anlık iyi hissetmek kendini şımartmak için yapar. Bu bir tahmin değil. 20 senelik ticari gözlem. Ayda 20 parça takı alıp yilarca aynı takiyi takan kaç kadın var bilseniz sasarsiniz. 2001 krizinde de İzmir'deki oltaci bir arkadasim normalde akşam 6 da kapadigi dükkanı geceyarisina kadar kapatamamis. İşsiz kalıp evde eş dirdirina maruz kalan bütün erkekler oltaya balığa sarmış. Bu insan tanımak müşteri psikolojisi bilmem demektir. Kriz döneminde temel ihtiyaclarin satışı artıp zevk ihtiyaçlarının satışı azalır sanilirken tam tersi olmuştur hep. Kozmetik işini ikinci dünya savaşından sonra yalnız kalan bunalimdaki dul kadinlar patlatmistir.


  • deer hunter  (01.09.24 14:58:09) 
[]

Hiç doğaüstü bir olay yaşadınız mı?

Benim başıma hiç gelmedi. Sorun olmayacaksa anlatabilir misiniz yaşadığınızı




 
Evet.


  • Amaranta ursula  (26.08.24 22:59:55) 
Yaşamadım pozitivistim +1


  • anon1m  (26.08.24 23:10:41) 
yaşamadım. etrafımda yaşayan da olmadı. nedense dindar olmayanların başına gelmez hiç böyle şeyler.


  • sir gawain  (26.08.24 23:11:52) 
yaşamadım, inanmıyorum. yaşananların da illa ki açıklanabilir bir sebebi olduğunu düşünüyorum.


  • kibritsuyu  (26.08.24 23:15:14) 
Benim baba olmam bana göre fazlasıyla doğaüstü


  • mirty  (26.08.24 23:18:03) 
bir kez yaşadım ama anlatmak istemiyorum. doğaüstü olaylara inanan birisi değilim. kaparanlık köylerde, ışığın ve teknolojinin olmadığı yerlerde insan beyni öyle bir sarıyor ki neler neler görürsün... ama kesin ve net olarak DOĞAÜSTÜ tek tecrübem oldu. sırrını da asla anlayamayacağım. 12-13 yaşındaydım. bir daha veya başka bir yerde hiç olmadı.


  • der meister  (26.08.24 23:23:03) 
Uyurken sürekli dua edip uyumaya başlamıştım tabi Ayetel kursi nas Felak okuyorum sürekli böyle her gece 3 defa 5 defa gelan işte bir gün okuyor muydum hala okumuyormuydum bilmiyorum elimin içinde kına lekesi vardı dedim mantar felandır harbiden de kına kokuyordu iki üç gün kaldı sonra kendiliğinden geçti şok olmuştum


  • Efespilsen  (27.08.24 01:38:55) 
Evet, anlatsam da alay ederler. Verdiği korku yıllardır sürüyor.


  • istanbul gecesi  (27.08.24 02:04:05) 
Evet hamilelik ve dogum. Bi canlinin icinden baska bi canli cikmasi. Daha ne olabilir. Daha nasil bi mucize bekleyebiliriz?


  • halk  (27.08.24 08:33:37) 
varsa görelim inanalım.


  • mikahakkinen  (27.08.24 09:07:11) 
Hayır. Hiç şahit olmadım. Şahit olan arkadaşım da yok. Şahit olduğuna inananlara denk geldim. Eğitim seviyesi düşük ve dinli insanlardı. Eğitim seviyesi yüksek olan dindarlarda da şahit olduğunu söyleyene denk gelmedim.


  • nawar  (27.08.24 13:10:14) 
Babamin öleceğini rüyamda gördüm ama normal ruyalardan farkliydi. Sonrasında kanser teshisi aldi ve kisa surede kaybettik. Dini inancim yok.


  • instant crush  (27.08.24 15:36:32) 
[]

Archive 81, hereditary, midsommar tarzı film dizi önerileri

Soru başlıkta. Aslında önereceğiniz bir çoğunu izlemiş de olabilirim ama şimdi aklıma bunlar geldi bir çırpıda. Bunların konularına benzer şeyler arıyorum.

Abuk subuk diziler yedi sekiz sezon sürüyor. Archive 81 o kadar kötü müydü ki havada bıraktılar bari ikinci sezonu falan çekilseydi diye aklıma düştü aniden. Sonra dedim sorayım bunu, izlemediğim güzel Bi okült temalı film dizi önerirlerse seçer onu izlerim.

Marianne vardı yine çok beğendiğim bir dizi bir sezon sürdü ve iptal. The watchful eye vardı bir de aman aman beğenmesem de kendini merak ettirmişti ne çıkacak diye bekliyordum tak iptal oldu galiba Bi ben izliyorum bunları. Zevksiz olduğumu kabullenmem lazım sanırım:(

 
Bu janranın ağa babası wicker man'dir, onu izle zaten.
The ritual var yenilerden.

  • Bruce  (25.08.24 10:38:32) 
Okülte bağlar mı bilinmez ama bir de from var dizi olarak, gizem korku öğeleri başarılı.


  • Bruce  (25.08.24 10:53:46) 
@bruce wicker Man izlememişim iyi oldu onu izlerim. Yaaa from izliyorum zaten yeni sezon bekliyorum :))

Bu arada guillermo del toro's cabinet of curiosities, Creepshow, creeped out gibi her bölümü kısa farklı hikayelerden oluşan serileri de seviyorum. Çocukken goosebumps da izler severdim. Bunlara benzer öneriler de alabilirim aklıma geldi illa okült olmasına gerek yok kısa kısa korku hikayeleri de olur
  • kullanicadi  (25.08.24 10:54:02 ~ 12:09:01) 
yeni dizilerden yellowjackets var.


  • tepedeki psychedelic adam  (25.08.24 13:30:58) 
Archive 81'in orijinali podcast idi merak ediyorsanız ona da bakabilirsiniz belki?

Jordan Peele'ın yeni çektiği Twilight Zone bölümleri olmalı onlar da izlemediyseniz ilginizi çekebilir.
  • peki madem  (25.08.24 14:35:21 ~ 14:40:12) 
@peki madem podcast ten çekildiğini bilmiyordum dizinin. Podcast de dizinin bittiği yere kadar mı yoksa konuyu en azından biraz toparlıyor muydu


  • kullanicadi  (25.08.24 15:42:23) 
Anladığım kadarıyla dizi düz bir uyarlama değil de benzer bir hikaye şeklindeymiş. Podcastin sonunun genel olarak tatmin edici olduğunu duymuştum.

İstediğinize benzer türde podcastler var aslında eğer ilginizi çekerse. The Magnus Archives, The Silt Verses, Old Gods of Appalachia ve I Am In Eskew ilk aklıma gelen ve iyi olduğunu duyduklarım.
  • peki madem  (25.08.24 16:12:41) 
[]

Satrançta ilerlemek için öneri

8 yaşında oğlum satranç la ilgileniyor bir senedir. Chess. Com da 780 800 puan arasında gidip geliyormuş uzun süredir eskisi gibi ilerleyememiş. Bir iki maç kazanıp bir iki kaybediyor. Ben satrançtan hiç anlamıyorum o yüzden bu yaş grubu için alabileceğimiz satranç kitabı ya da başka bişi önerebilirseniz sevinirim:) çok kitap çıkıyor arayınca ama bazılarını çok rahat çözüyor tek hamlede matı bulun falan gibi şeyleri yani. Güzel YouTube kanalı önerileriniz varsa onlara da talibim.




 
Selamlar, chess.com güzeldir, ben de oynuyorum, app'ine ait premium üyelik yıllık 300 tl gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam. Bunu aldım ve sınırsız bulmaca çözüyorum. Tavsiye ederim kendisini baya geliştirecektir.

Kitap için Capablanca'nın Satrancın Esasları eseri bu mecranın Kur'anı Kerim'i falan kabul edilir. Ama bana kalırsa kitabın içeriği çok iyi olmasına rağmen ders gibi çalışma kafası satranç için sıkıcı olabiliyor. chess.com app ve youtube chess24 & chesscom dan devam derim. Başarılar.
  • makarnavodka  (23.08.24 19:11:42) 
Ne guzel. Yeni baslamis ve ratingi oralarda olan birisi icin kitaplar ilk asamada cok cazip degil. Ben olsam su yontemlere bir bakinirdim gelisimi icin.

- 700-800 puanlar dusuk seviye oldugu icin kisa surede ufak dokunuslarla hizli gelisim kaydedebilir. Etrafinizda veya kendi arkadaslari arasinda daha iyi oyuncular varsa onlardan oyunlarini incelemesini isteyebilirsiniz. Cok muhtemel, taslari bosa koyma, acilistan kotu pozisyonda kalma ve en olasi olarak da taktikleri kacirma gibi durumlar cikacaktir.

- chess.com'un puzzle rush, taktik problem ve kombinezon cozmeleri onu en cok gelistirecek seyler olur. Su asamada oturup da acilis vs calismasi manasiz. Ozellikle insanlar ezbere, acilis calis acilis dedikleri icin soyluyorum.

- Hangi oyun temposu oynadigi da onenli. Su an en yaygin tur 3+0 internette. Bu tempo onun icin hizli olabilir. 2 tane 10+0 oynayip, analiz yaparsa(*makine ile) hatalarini vs gorebilir. Oyunlardan sonra skordan bagimsiz bakmak lazim. Nerelerde pozisyon iyi ya da kotuydu. Boylelikle oyunun hangi asamalarinda daha zayif oldugunu zamanla idrak eder.

- en onemlisi 1+0 gibi cok fazla hiz, taktik, ongoru gerektiren oyunlardan uzak durmali. Sonrasinda keyfine oynar.

-ust seviye oyunculari izlemek, oyun esnasindaki fikirleri anlama acisindan ohun icin zor olsa da en azindan pozisyonlara yaklasimlarini gormek acisindan faydali. Youtube'dan birsuru blitz maci veya baska zaman kontrollerinde bulup izleyebilir. Onu en cok ileriye rapid formati goturur ama (15+10 gibi)

-Turkce icerik olarak youtube'da birsuru sey var ama satranc365 video egitim serisi hazirladi, unvanli oyuncular tarafindan bircok farkli seviye icin. En azindan 1 ay alip ozel ders tadinda online izlerse cok katkisi olur.

- sematik pozsiyonlar icin en azindan 2'li 3'lu pozisyonlari inceleyebilecegi alistirmalar cok yararli. Boylelikle motif denilen tahtadaki olusan yapilar cok daha gorsel olarak iyi yer edecektir kendisinde. Sonraki karsilastigi durumlarda beynin oto hamleler yapma durumlari oluyor. Atiyorum su pozisyonda fil su kareye konur gibi.

-bir diger kritik sey bence. Ozellikle rating isini cok kafaya takmamasi. Guzel oyunlar oynamayi amaclasin. Oteki turlu dramatic puan dususleri cok hizli sekilde basarisizlik dusuncesine evrilebiliyor. Oyun o anlamda biraz acimasiz.

Aklima geldikce editlerim. Cok sey var ustune konusulacak aslinda.
  • tsubasa  (23.08.24 21:02:17 ~ 21:03:14) 
Tsubasa muthis ozetlemis durumu +1


  • brkylmz  (24.08.24 00:12:35) 
yakınlarda çocukların gittiği bir satranç kulübü ya da kahvesi varsa mutlaka gönderin. En hızlı ilerleme böyle olur, ayrıca ortam da çoğu zaman düşündüğünüzden elittir, hem de sosyalleşmiş olur.

böyle bir yol yoksa, bence iş size düşüyor. 8 yaşında bir çocuğa anlatabilecek kadar satranç mantığı öğrenmek sizin için zor olmamalı. Açılış prensiplerini anlatan 3-5 video (ingilizce biliyorsanız seçeneğiniz çok daha fazla olacaktır) ile başlamanızı tavsiye ederim. İlerledikçe kafanıza takılanları sorarsanız yine net cevaplar verenler çıkacaktır.

tek hamlede matı çözmesi güzel ama bu satrancın sadece bir kısmı, zor olan kısım işi o noktaya getirmek. O yüzden açılışın, oyun ortasının ve oyun sonunun ayrı ayrı mantığı vardır. Bunları öğrenmeye/öğretmeye bakın.

Ayrıca Tsubasa +1
  • halanne  (24.08.24 15:25:53) 
Devlet okulundaki kursa gidiyor. İnanın ben hiç sevemedim sadece taşlar nasıl hareket eder Bi onu biliyorum. Kendisi İtalyan açılışı nasıl yapılır, çifte şah nasıl çekilir,açmaz hazırlama, kızarmış ciğer saldırısı merak ettiği şeyleri izleyerek öğrenmeye çalışıyor. Uygulamaya ilk başladığında puanı 200 şere düşmüştü. Yene yenile yükseldi ama duraksamış bu puanda onu kafaya taktı.


  • kullanicadi  (24.08.24 15:35:06) 
desteklemek istiyorsanız sizin de bir süre sevmeniz ya da sevmiş gibi yapmanız yerinde olacaktır. 8-10 yaşında çocukların anladığı/sevdiği oyunu bir yetişkinin anlaması sevmesi/anlamış sevmiş gibi yapması kolay olmalı.


  • halanne  (24.08.24 23:13:28 ~ 23:17:54) 
[]

liquore vs liqueur

farkı nedir?




 
vodka cin gibi damitilmis ickilere liquor; seker, meyveler, yemisler vs. ile tatlandirilmis her tur diger ickiye liqueur deniliyor.
artik ickiler isimleriyle markalastigi icin pek bir farki yok bana gore.
zaten liquor'lerin hepsini tek tek biliyoruz, vokta, cin, tekila, kanyak vs.
  • brawler  (29.05.14 11:37:02 ~ 11:37:30) 
liquor: alkollu ickilerden bahsederken, yuksek alkollu icki manasina gelir. mesela: viski, cin, votka, raki...

liqueur: orta dereceli alkollu (%15-25) tatli (yani bol sekerli) icki. Ornegin: kahlua.
  • wpi  (29.05.14 11:39:15) 
Peki bunlar nasil okunuyor? :D


  • umarsizca umarim  (29.05.14 11:39:59) 
www.forvo.com
www.forvo.com

liquor bildigin icki demek. (bkz: liquor store )

liqueur de turkcedeki likor.
  • babamasoliimbananickaldirsin  (29.05.14 11:47:40) 
abd li bir arkadaşım şöyle telaffuz etmişti
ağır içkiler: likır
likör dediğimiz (nane likörü-muz likörü gibi) ise: likor
  • innerbliss  (29.05.14 13:46:44) 
[]

rusça çeviri

burada ne yazıyor bilen var mı?




 
ukrayna dili bu.

ukrayna'da bilmemnerede hayvan ıslah evi yazıyor sanırım tam çıkaramadım bende.
  • thracian  (30.10.13 10:22:48) 
öncelikle rusça bilmiyorum, sadece kiril alfabesini az buçuk okuyabiliyorum.

üst kısımdan seçebildiklerim veterinary, fitosanitary, ukrayna ve inspection oldu. alt kısımda tam üstüne basılan damgada da ukrayna ve inspection geçiyor, o yüzden galiba birebir çevirip ingilizcesini basmışlar.

ha ne anlatıyor derseniz, orasını bilemedim. şu arama belki fikir verir:

www.google.com.tr
  • kül  (30.10.13 10:25:49) 
teşekkür ederim yeterli oldu:)


  • kullanicadi  (30.10.13 10:27:42) 
[]

ISTA tohum sertifikası çok acil:(

büyük ihtimalle yoktur ama yine de sorayım

www.tohumcu.org

elinde şu sertifikanın okunabilir şekli olan var mıdır? duacınız olurum

 
süpersin:)


  • kullanicadi  (25.10.13 09:49:28) 
[]

gözen air

Daha önce gözen air security'de çalışmış olanınız var mı? Tavsiye eder misiniz? Maaş ve çalışma şartları nasıldır ve interviewer pozisyonunun iş tanımı nedir? şimdiden teşekkür ederim.




 
interviewer için mulakata gittim.

Bilgisayarda baya bi test yapıyorlar, dikkat testleri genelde, birde ingilizce var. Duyduğuma göre maaş 1500 gibi birşeymiş.
  • anonymice  (24.06.13 11:20:30) 
ben de gittim interviewer icin gorusmeye, sanirim 1250 gibi birseydi maas ve vardiya sistemi var, bence zor bir is ve ayakta calisiyorsunuz.
interviewer da ozellikle thy nin ingiltere gibi ulkere ucuslardan once yolcularin vize vs bilgilerini kontrol goreviymis.

sacma bi dikkat testi, sacma otesi bi ingilizce sinavi ve sacmanin otesinin de otesi bi genel kultur sinavi yapmislardi:)
  • euteamo  (24.06.13 14:16:02) 
[]

çok acilll- yol durumu

osmanbey metrosunun oradayım bakırköye gideceğim. Metrobüsler sanırım çalışmıyormuş. taksimdeki bakırköy dolmuşlarında çok sıra var mıdır. şu anda dışarda olanlar cevap verebilir mi acaba en makul eve dönüş şklim nasıl olabillir?




 
Osmanbey'den Taksim'e gidebilirsen, dolmuşa binersin. Şu anda insanlar metroda birbirini yiyor. Bugün İstanbul'un bir köy, halkının da o köyün hayvanları olduğunu anladım.


  • alperz  (20.12.12 18:32:32) 
[]

ingilizce şarkı ve film- elementary için

Elementary seviyesi için şarkı ve film önerileri istiyorum. Filmi altyazılı olarak izleteceğim, animasyon olabilir. Şarkı sözlerini öğrencilere vereceğim, bazı yerler boş olacak, boşlukları dolduracaklar. Basit ama saçma sözleri olmayan şarkılar arıyorum.

Teşekkür ederim.


 
www.youtube.com

cok mu basit?
  • vrykolakas  (16.11.12 17:19:16) 
genellikle beatles şarkıları bu iş için çok uygun oluyor.

misal hey jude : www.youtube.com

yesterday : www.youtube.com

imagine : www.youtube.com

ayrıca bob dylan da olabilir.

blowin' in the wind : www.youtube.com

ya da

everyday : www.youtube.com
  • king lizard  (16.11.12 17:24:57 ~ 17:31:19) 
[]

osmanbeyden sakıp sabancı müzesine

osmanbey metrosunun ordayım. sakıp sabancı müzesine gitmek için en kısa yol nedir?




 
4. leventten emirgan ring otobüsleri var.
edit: EL2 imiş.

  • whoosie  (10.10.12 09:05:07 ~ 09:09:20) 
[]

osmanlıca yardım

şu pulun üzerinde ne yazıyor bilen var mı? osmanlıca olduğu söylendi ama emin değiliz belki farsça da olabilirmiş.




 
sağ üst köşedeki tuğra osmanlı tuğrasına benziyor.


  • 9kuyruklukedi  (03.10.12 15:06:26) 
farsça üstte on yazıyor altını okuyamadım


  • hasanli  (03.10.12 15:16:05) 
osmanlının son dönem 1910-1918 döneminde bastıgı bir pul
arapca 10 rakamı sürsarj.. muhtemelen hicaz demiryolu ile alakalı bir seri ama katalogu bulamadım bakamadım emin olamadım. netten hicaz demir yolu osmanlı pulları tarzında bir google imaj araması yaparsan ulaşırsın sağlıklı bilgiye

  • mortac  (03.10.12 15:36:16) 
altta büyük siyah yazılardan sağdan 4. harfe kadar kadar "evvela" yazıyor gerisini okuyamadım


  • yemrem  (03.10.12 16:00:08) 
"evvela" yazmıyor altta. "paredir" yazıyor. on .... paradır yani. muhtemelen aradaki de para birimi.


  • kenarortay  (03.10.12 17:31:30 ~ 17:38:19) 
en üstte: bir ğuruşdur ( kuruştur) yazıyor. sol köşedeki rakam da 1.

ortada büyük fontla: kıymeti
ortadaki sayı: 10
alttaki tek satır kalın yazı: on paradır.
(kıymeti on paradır)
en altta: hicaz demir yolu menfaatine mahsus ilm-u haberdir.

yazıyo;)

he, şimdi en üstte neden 1 kuruştur diyo da ortada kıymeti 10 paradır gibi şeyler yazıyo. bu adamlar şizo mu, bölünenli karakterlere, çoktan seçmeli kişilikere mi sahipti?

aslında pulun kıymeti 1 kuruştur. ama o dönem osmanlının iç-dış borç batağında debelenmesinden ötürü çare aramışlar. elde ne var ne yok toplamışlar işte. tedavulden kalkan paraları filan eritmişler yeniden basmışlar, bunun gibi pulları da, üzerine yeniden fiyat belirleyip basarak (sürşarj) piyasaya sürmüşler. o ortadaki kalın olan ''kıymeti 10 paradır'' ibaresi sonradan basımdır. hatta hatta bazı pulların arkasına sert mukavva yapıştırıp piyasaya sürmüşler ki para gibi kullanılabilsin.. para pul oldu amınakoyim yeaa serzenişi de taa buralara dayanır.
  • hayir anlatamadim ki sana  (04.10.12 00:09:49 ~ 01:47:27) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.