Ekşi Duyuru

izmir'desin ve kargo ile gitar alıyorsun? bence kötü bir alışveriş totalde.

neden anlamadım?

calip denemeden asla gitar almazdim.

kargoya verdirme sakın telef olur. otobüsle zarar görmeyecek bir yerde falan getirtirim dersen bilemem ama garantisi yok.

profesyonel değilsen, pek de denencek bir şey yok bence... ben buradan bir arkadaştan, hiç denemeden aldım, sorun yaşamadım. amatör bile değilim o ayrı.

şimdi bence asıl olay kötü bir alışveriş oluşu. e izmir'de çok daha iyi şeyler bulabilirsin bence. klasik gitar niye alıyorsun mesela elektro gitar ile beraber? dandik bir elektro gitar alıp neden giriş-orta seviye denilebilecek bir amfi alıyorsun? yapıştır 600-700 liranı güzel bir gitara bir de ses çıkartacak bir amfi al bence.

@palve, elektro fiyatları genellikle çok yüksek. 600-700e ortalama üstü bulmam zor gibi geliyor. bu elektro güzel değil mi? bikaç arkadaşa attım çok beğendiler, neden dandik dedin ki hocam? bilmediğimden soruyorum ama başlamaya baya bi hevesliyim

klasiği öğrenmek için alıyorum daha çok. ondan başlanılması öneriliyor

Öncelikle şu, "öğrenmek için klasik gitarla başlanmalı" şehir efsanesinden kurtulmak gerek. Öyle bir şey doğru değil, gerekli değil. Hangisini öğrenmek istiyorsan ondan başlayabilirsin ve bu daha doğru olur.

İkincisi, Cort gitarlar çok da kötü değildir; en büyük sorunlarından biri tel yüksekliğinin fazla olmasının yeni başlayanlar için zorlayıcı olması denir ki bence o kadar abartı bir durum da yok.

Üçüncüsü, denemeden de gitar alınabilir, hele ki profesyonel değilsen. Taşlanmadan önce netleştireyim: Önce o modeli kendin başka bir yerde deneyebilirsin. Sahibinden gibi siteler üzerinden güvenli alışveriş ile riski bir nebze azaltabilirsin. Mutlaka gitarın yakından fotoğrafını iste. Sapın arkasındaki seri numarasına bak, orada gitarın yılı da yazar, çok çok eski olmasın. Tonu oturur diyen arkadaşlar da olabilir ancak ben inanmıyorum fazla, dahası öyle olabilmesi için güzel ellerde uzunca yıl kalmış, bakımlarının yapılmış olması gerekir ki bu çok nadiren rastlanır. Perdelerine de bak bu yakın fotoğraflardan ki hem klavye de hem de perdelerde aşınma var mı görürsün.

Özet olarak, klasik gitarı öğrenmek için alıyorsan boşver, o paraya ya daha üst model gitar almaya bak ya da güzel amfi al. Yakın fotoğraflarından gitarı incele, aracı siteler gibi bir şey üzerinden almaya çalış, illa ki uzaktan alacaksan. Otobüse falan verme; kırar atarlar.

siyah var 150 tl ye amfiyle beraber vereyim izmirde sana . az biraz boyası çıkık. ama idare eder. resim istersen yarın ancak . arabada gitar.

hakkaten ha. çöp gitarları bile ne kadar pahalıya satıyor millet. resmen gitar yok alacak başka. ama klasiği kesinlikle alma.

@skooma'nın 1. ve 2. dediklerinin tamamına katılıyorum.

ancak ben olsam kargoyu geçtim yanımda bir bilen olmadan -ya da alacağım kişi güvendiğim biri değilse- tek başıma bile gidip almazdım.

adı elektro olsa da en dandiğinden en kalitelisine bu enstrümanların hepsi ağaçtan yapılıyor. aynı markanın aynı model iki gitarı arasında bile ton farklılıkları olabiliyor. bunlar belki çok ayrıntı şeyler ama, özellikle 2. el alacağın -0'larda bile denk gelebilirsin- elektro'larda hiç ummadığın problemlerle karşılaşabilirsin.

elektrik aksamında sorun olabilir (jak girişi, volume-ton potansları, manyetik switchleri v.s.), tremolo yaylarından ötürü devamlı akort bozulması sorunu olabilir ya da en kötüsü truss rod'la düzeltilemeyecek konumda sap ayarı bozulmuş olabilir.

yanında anlayan biriyle almaya gidersen eğer, bu dediklerimi gitardan anlayan biri gitarla 5-10 dakka zaman geçirdiği anda farkeder. başlangıç seviyesinde olan birisinin sorunlu bir gitarla bu işe başlaması moralini bozmak ve zaman kaybından öte bir şey vermez ne yazık ki.

bir de, o amfiyi sakın ola ki alma. kötü, yan sanayi amfiler (ampeg markasının çakması sanırım) çıkardığı çamur seslerle bu işe başlayan pek çok insanın azmini kırar. sana başlangıç olarak önereceğim amfi roland micro cube olabilir mesela.

özetle amacın elektro ise klasik gitar'ı alma. o amfiyi de alma. gitarı alabilirsin ama bilen birinin muhakkak denemesi lazım. müzik hayatında başarılar dilerim:)

lutfen calis. kalk yuzunu yika. son gun bile calis son sansinsa.

Biz 2 saate kadar yürüyüp koşturduk köpeğimle. Sonra eve gelip kahvaltı yaptım. O kadar yorulmuşum ki koltuğa çakıldım kaldım yarım saattir.

Ygs için de hala çok zamanın var aslında. Şimdi eminim çok az kalmış gibi geliyordur ama Ygs için 1 ay iyi bir zaman bence.

Bugün ben de miskinim, dışarısı yalancı güneşli ve inanılmaz soğuk. Çalışmam lazım, şu cevabı bitiriyim valla önümde hazır kalem-defter-kitap.
1 ay verimli kullanılırsa ygs için süper bi süre. Çıkmış sorular ve süreli deneme çözmek en iyisi.
Ayrıca son şans diye kendini sıkıntıya sokma sınav yönetmeliğinde öyle bi sınır yok ;)

tekrar izleyince: oha değiyor mu yoksa? uykusuzum tam seçemedim.

ama temas ediyorsa da bu basketi tartışabiliriz tabi

yok değil panyadan dönmesi yeterli

panyadan dönünce steps olmuyor muydu hocam öyle hatırlıyorum ama? emin misin

bildiğim kadarıyla çembere değmesi gerekiyor. panyadan dönmesi yeterli değil. fakat kobe orada havada yakalıyor topu, steps olmamasının sebebi bence bu. ben şöyle düşündüm. top havaya doğru fırladı elinizden ve kenardan dışarı çıkmak üzere. siz 5 adım atıp, zıplayıp, topu havada kapıp bir arkadaşınıza atarsanız steps olmuyor. burada da aynı durum var sanırım. kobe topu panyaya fırlatıyor, seken topu havada yakalayıp bitiriyor.

1-) yara dikişlik değil ve temizdi anladığım kadarıyla?
2-) askerliği yapalı ne kadar oluyor? Yapmadıysanız yaş kaç?

Paslıdan ziyade neredeyse her kirli yüzeyde bulunur. Aşılıysanız, yaranız temiz ve küçükse tetanozdan korkmaya gerek yok.

@herp, dikişlik değildi ve kan aktif bir şekilde dışarıya akmıyordu ama kanadığı bariz belliydi. yaş 22

aşı oldum küçükken ama kaç yaşında oldum hatırlamıyorum

bir aşı ol hocam ya. hem kendini garantiye almış olursun önümüzdeki yıllar için. hem aklında bi şey kalmaz. git ol yarın.

bir fikir vermesi için söylüyorum. geçen gün düz asfalt yolda kaydım, diz kapağımın üzerine düştüm. dizim ağrı yapınca hastaneye gittim röntgen için. tetanoz aşısı yaptılar bonus olarak.
not: ben de küçükken tetanoz aşısı olmuştum.

temas sonrası ne kadar süre içinde olmam gerekiyor peki aşıyı? şu an nerden baksanız 12 saat geçti

bana 24 saat demişti doktor.

nerde olabilirim peki? ücretli mi

herhangi bir sağlık kuruluşuna gidebilirsiniz. sağlık ocaklarında da aşı mevcutsa ücretsiz yapıyorlar bildiğim kadarıyla. ayrıca kendiniz alırsanız, eczanelerde 10 tl gibi bir fiyat söylüyorlar.

Haaa isimsiz hoşgeldin. Demek yeni takıntın tetanos.

Aslında bilinenin aksine topraktan bulaşıyor bu meret. (Gül dikeninden bile bulaşır diyen arkadaş abartmıyor yani) Ama derim ki aşı vurul mutlaka. Çünkü seni düzenli olarak koruduğunu bilmek iyi gelecektir.

düzenli olunması gereken bir aşıdır benim gözümde tetanoz aşısı. 5 veya 10 yıl koruyuculuğu olması lazım. üşenmeyin yaptırın. sizi tırmalayan hayvandan paslı çiviye kadar her yerden geçme ihtimali var. geçecek diye bir şey yok ama risk işte.

@Icha :D takıntı demeyelim önlem diyelim buna. ne olur ne olmaz diye gittim oldum. kolum bağımsızlığını ilan etmiş durumda tek sıkıntı o şimdilik

bu arada 1. ve 6. aylarda tekrar ol dediler. ancak bu şekilde 10 yıl koruyomuş sanırım

@isimsiz uye: o iş farklı..

Ben aşı vuruldum. Doktor 10 sene, başka doktor 5 sene, vuran hemşire ise "hiç koruyuculuğu yok" dedi.

BİMER'e yazdım. Cevap şu:

2 yıl önce Tetanos aşısını olduğunuzu belirtmenize rağmen daha önceki aşılanmanız ve yaşınız konusunda bir bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle sizinle ilgili aşılama konusunda kesin bir cevap vermemiz mümkün görülmemektedir. Size ancak tetanoz aşılama şeması hakkında bilgi verebiliriz. Tetanoza karşı bağışıklık sadece tetanoz toksoidi ile yapılmakta ve tüm yaş grubundaki kişilere önerilmektedir. Çocuklarda: 2 aylık bebeklikten itibaren asellüler boğmaca ve difteri aşısı (DaBT) 8 hafta ara ile 3 doz, 18 ayın sonunda 1. doz, ilkögretim 1. Sınıfta ve 8. Sınıfta birer doz aşı yapılmaktadır. Erişkinlerde Td aşılaması konusunda; Daha önce aşılanma durumu bilinmeyen tüm yetişkinlerin 3 doz Td aşısı ile aşılanarak primer immünizasyonlarının tamamlanması gerekmektedir (birinci doz ile ikinci doz arasında 1 ay, ikinci doz ile üçüncü doz arasında 6 ay). 1980’den sonra doğanların aşı kayıtlarının bulunması durumunda, uygun aralıklarla yapılmış 3 doz Tetanoz içeren aşı almış olanlar 2 doz Tetanoz aşısı almış kabul edilerek aşılanmalarına kaldığı dozdan devam edilir. Primer serisi tamamlanmış tüm yetişkinlere 10 yılda bir Td aşısı yapılmalıdır. Bilgilerinize


Özet: 80 sonrası doğumluysan ve okulda aşı vurulmaktan kaçmadıysan 10 yılda 1 tek doz seni korur.

Hacı sende biliyorsun sorunumuz ne tetanos ne kuduz ne de başka bir şey bizim sorun kafada bitiyor. Tetanos bitecek başka bir şey başlayacak bu seferde emin ol ne yap et psikiyatriye gitmeye bak..

eft için ertesi gün mesai başlangıç saatine talimat vermiş olmalısınız. bakiye eksildiğinde gitmiş demektir tabii.

Cebe havale bambaşka bişey. O numara ile atmden paranı çekebilirsin onda sıkıntı yok. Operatörün sitesinden direkt kontör yükle tertemiz

la rana'nin dedigi gibi, sizin yaptiginiz baska bir sey. Kartsiz islemle atm'nizden cep telefonu numaranizi girerek parayi cekebilirsiniz. Internet bankaciligindan odemeler kisminda tl yuklemesi yapabiliyorsunuz.

bolum?

Okurken arkadaşların sana çocuk gibi gelecek. Kafa dengi birkaç kişi bulamazsan çok sıkılırsın. Mesleki yön, bölüme bağlı olarak değişir. Tıp okuduysan mezun olduktan sonra doktorsun yani ya da mühendislik okuduysan mühendissin. Kimsenin seni küçümseme şansı yok. İş bulma zorluğu içeren bir bölüm bitirirsen bugüne kadar nerelerdeydin gibi bir tepkiyle karşılaşabilirsin. Yani bu yaşına kadar hiç çalışmadın mı gibi. Çok enteresan bir şeyle karşılaşmazsın.

şu an istanbul üniversitesi - lojistik okuyorum. bu sene bölümde yapamayacağımı anlayıp sınava tekrar hazırlanmaya karar verdim. psikoloji veya pdr istiyorum

ne isteyip ne istemediği ayırt edip daha doğru kararlar alabileceğin bir yaş, geç değil bilakis olumlu

bölümü de seversen notların yüksek olur, bir sene de erasmus yapıp dolaşırsın

hiç bir şey olmaz. 23 buçukumda tekrardan sıfırdan başladım. aranda 2-3 yaş olacak. ki bu bir fark değil. 4 olsun 5 olsun. ne olacak? ve illaki seninle aynı yaşta da adamalar olacak. tek derdin bu olsun.

18 yaşında çocuk halinle okumaktansa, 22 yaşında ne istediğini bilen biri olarak okumak arasında çok fark var. bu olumlu farkı yaşayarak göreceksin. bol şans.

Mahone'ye katiliyorum. Aksine ne istediginizi bildiginiz icin sinif arkadaslarinizdan bir adim onde olacaksiniz. Tartismalari daha mantikli degerlendirecek, daha olgun bir bakis acisiyla daha fazla sey alabileceksiniz okuldan. Ayrica liseden cikip okula baslayinca insanlar sadece okul-eglence-ev arasinda bir dongu yaratabiliyorlar. Siz bunlari daha once yasadiginiz icin 4 yili cok cok iyi degerlendirebilirsiniz, stajlar yaparsiniz, egitimlere katilabilirsiniz, uzmanlasmak istediginiz alanla ilgili bir seyler yapabilirsiniz, hocalarla daha dogru iliski kurabilirsiniz vs. Fazlasiyla olumlu yani var yeter ki 4 yil bos bos takilmayin, iyi degerlendirin.

mahone +1

Hiçbir şey olmaz. Okumanın, öğrenmenin yaşı yok. Sınıftakilerin senden küçük olması da bence çok dert değil. Yaşıtlarımızla okuduk da dehşet çevre mi yaptık sanki zamanında.

Kişiye göre değişir nasıl olacağı. Para etkili faktör. Geçim sorunu yoksa istersen 30 da başla.

yalniz olacagini zannetmiyorum ben de, tabi dert ediyorsan. boyle yapan cok insan var.
mesleki yonden de problem olmaz normal yasta bitirip yillarca is bulamayanlar da var. bu surecte kendini ne kadar gelistirebilirsen o kadar iyi tek dezavantajin o senin suren daha kisitli olacak belki.

31 yaşındayım bu sene başladım çok heycanlıyım. 22 nedir ki?

Hiç bir sıkıntı yaşamazsın dert etme. 22 gayet normal bir yaş üniversite için.

olumlu tarafı niye olmasın, istemediğin bir şeyi bırakıp istediğine geçeceksin, olumsuz bir tarafı yok

valla benim tek sıkıntım paramın olmaması kyk kredisi bittiği için jsfjsk. okurken aç kalmayacaksan hiçbir şey olmaz, merak etme. ben de 22 yaşındayım. geçtiğimiz yıllarda da katıldım bazı derslere. en küçük öğrenci 18 yaşında zaten, ne olacak.

kafayi mi yediniz? insanlar 40 yasinda basliyor.

Bence daha iyi. Ben de 21 yaşındayım 1. Sınıftayım henüz. Kimse seni salak yerine koy(a)maz kolay kolay ve seçici olursun arkadaş konusunda.

sağdaki kız sandım kanka iyi ki dedin.

sağdaki kaşlarını alıyor sanırım?

sevimli çocuk, tam bi öğrenci

en iyisi sensin

ortamların eğlenceli, güvenilir, kızların gizliden gizliye hoşlandığı ama belli etmediği erkek.

ortamların eğlenceli, güvenilir, kızların gizliden gizliye hoşlandığı ama belli etmediği erkek.

tanımlaması nedir allaş aşkına. heygirl dergisi mi burası...

kardeş sen de yaçları uzat ya da sakalları uzat. biri olursa diğeri olmasın. ikisi olmamış

klasik ünili

yüzyüzeyken konuşuruz üyesi olabilirmişsin.

sağdakinin çay içtiği biri var mı?

@basond, niye bilmiyorum ama ciddi çok güldüm :D
@chihirovekohaku, bilmiyorum ama olabilir. bu tarz şeylere dikkat ediyor :)
@pamuk helvalar cebe, teşekkürler ^^
@jonestown, ayyhh!
@palve, işte yaralarıma merhem geleceğime ümit olan yorum... demek belli etmediklerinden sevenim yok asdkjf
@freetakilir, genelde genellemezlerdi beni ya, yorum hoşuma gitti eyvallah :D
@oncrossfire, şu an boşta valla. hemen yönlendirebilirim ama foto ister :p

toplu cevab edeyim dediğimden geç yazdım

insanlar o kafaya çıkmak başka şeyler kullanıyorlar, bunu müzikle yapabilmek güzel biraz daha tadını çıkar üzerine the great gig in the sky dinle

ben de iki gündür aralıksız ievan polkka ve 7th element dinliyorum. kafanı toplar mı yoksa tamamen yakar mı emin değilim :p

www.youtube.com

www.youtube.com

al bu da altın vuruş olsun, beynin nur içinde yatsın, amin,

www.youtube.com

devam et +1

www.youtube.com

2-3 sene önce kısmına değinmek istiyorum bende pink floydu kim dinler yeaa modundaydım şuan pink floyd fav grubum olma yolunda ilerliyor

@freetakilir, high hopes'u cover verisyonu ile +1'liyorum www.youtube.com

günde 2 tane paxil alıyorum. 1 tanesi bile yeterince ağır değil mi bunun? neye çare oluyor bu sıçtığımın şeyi

ben de bir dönem depresyon geçirdiğimde paxil kullanmıştım. ağır gelmemişti ve yan etkisi de yoktu..
herkes dönemsel olarak böyle dönemlerden geçiyor ve geçmeyecekmiş gibi geliyor.
ben evden çıkamıyordum mesela, dışarı baktığımda insanları gördüğümde özenirdim vs.
sonra iyileştim. korkularımı yendim, uçağa bindim... bu tür dönemlerde hobi, kedi, sanat çok yardımcı oluyor...ilgi alanları oluşturmak çok faydalı.. dizi film de kafa dağıtıyor tabii..

hiçbir şeyden korkmuyorum veya hiçbi şeye özenmiyorum. halim yeterince korkunç. sanki tüm yaşadıklarım bugünde patlamış ve çok gürültülü bir halde saçılıyor gibi. geçmişime sağır olacak gibiyim. hissizleştim. silah doğrultsanız ses çıkaramam

Spor yap. İlaç hiç kullanmadığım için bilmiyorum. Git dernek kulüp falan gez üyelik başlat.

belki basit gelebilir ama kısa dönemli olan ve birden fazla şekilde senin için biraz olsun anlamlı veya olumlu olabilecek ulaşılabilir hedefler koysan kendine..ve küçük ödüllendiremeler yapsan. yavaş yavaş hayatını yaşam tarzını değiştirmeye başlayabilirsin bu zaman dilinde..Kısa kısa belki de küçük küçük hedefler planlar ve değişiklikler....birer birer bunları yerine getirdikçe kendini daha iyi hissedebileceğini ve bu süre zarfında bir hedefe ya da planla uğraştığından şu an yaşadığın duygusal boşluktan kurtarabileceğini düşünüyorum.

sebebini bilmiyorum fakat uykuyu entryden entrye atlayarak çağırırken az önce şuna denk gelmiştim :D

eksisozluk.com

Yazinin baslangicinda guzel girmissin aslinda. Bizler(canlilar) hayatin devamliliginin gonulsuz koleleriyiz. Senin hayatin akisinin tersine bir seyleri arzu etmen imkansiz. Senin de isaret ettigin gibi aslinda icinde bulundugumuz butun duygu durumlar bu hayatin devamliligi esasina gore sekillenmistir. Mesela sevisirken cok buyuk zevk alirsin cunku genlerini kopyaliyorsundur. Ama tehlike durumlarinda cok buyuk korku ve aci duyarsin. Hayatin kamcisi seni bu cizgide tutmak icin sirtinda sakirdar. Seninle isi bitince de burusturup bir kagit gibi kenara atar yaslanirsin, enerjiyi bosa harcamaman gerektigi icin olup gidersin.

Dedigim gibi aslinda guzel yakalamissin olayi, bizler hayatin gonulsuz ve secimsiz koleleriyiz. Butun bu var olus caban hayati sonsuz kilmaya hizmet etmekte. Sen bir piyonsun unutma! sonsuz kildigin ise yasamin ta kendisidir. Secerek gelmedigin bu varolus cesidine neden boyun egmek zorundasin? Ama unutma cizgiden cikarsa agir bedel odetir. Bu oyun ve kurallari bu yasama aittir. Ve yasam gereksizdir.

İyi ve sevecen olman çekici olmak değil. Seviş şeklimiz normlara uymayabilir. İnsanlar bizim tarafımızdan sevilmek istemiyor olabilir. Bu bizi kötü yapmaz. Yalnız ve şanssız yapar. Dünya tüm sevgisini dışa vuran insanlar için mutluluk garantilemiyor malesef. İnsanların küçük planları o mutluluğu öldürüyor.

"seven bir insan neden itici gelir umursamayana göre? ... bunun evrimsel bir açıklaması var mı?" - Bunu evrimsel olarak açıklamaya çalışacağım. Cevabı biliyor değilim, beyin fırtınası yapıyorum:

İlk bakışta evrimsel olarak saçma geliyor. Neden? Çünkü bizi umursamayan kişi ile birlikte olma ihtimalimiz ve soyumuzu onunla devam ettirme şansımız düşüktür. Birlikte olsak bile gidebilir. Güven vermez, sağlıklı bir ilişki vadetmez. Dolayısıyla bu yönelim saçma geliyor bu bakış açısıyla.

Mantıklı gelen bir açıklama ise şu: Eş seçimlerinde %90 bir kıyas üzerinden hareket ediyoruz. Hangisi daha iyiyse onunla birlikte olmak istiyoruz. Daha iyi ne demek? Daha güzel, daha güçlü, daha zengin, daha komik, daha özgüvenli, ağzı daha iyi laf yapan, daha sosyal, daha iyi giyinen... Tüm bu özellikleri alıp tek potada eritiyoruz ve ortaya bir puan çıkarıyoruz o insan için. Kendimiz için de bir puanımız var, diyelim ki 75. Kendimize 75 veriyorsak, baktığımız aralık 70-90 arası olur. Kendimizden birazcık daha düşük bir puana fitiz belki, ama üst limitimiz pek yok (Çok yukarda bir üst limit var, o da "onun için boşuna beklentiye girme" limiti). Burda insan beyni bunları puanlamadan dahi düşünüyor: Bir kız benden hoşlanıyor. Demek ki o da aynı değerlendirmeyi yaptı ve kız 60-80 arası bir skalada olmalı. Peki benden hoşlanmayan kız? Beni istemiyorsa benim üst skalamda bir kız olmalı kendisi, ki o da kendi üstlerini istiyor, beni istemiyor. Yani puan olarak 60-80'lik kızdan daha iyi olmalı. O zaman ben de onu istemeliyim!

Bir de işin ego boyutu var biraz. İnsanoğlu olarak daima bir şeyleri başarmak istiyoruz. Bizi istemeyen kişi, bizim için bir challange'dır. "Ne demek beni istemez?? İsteyecek! Onu elde edeceğim!" Böyle düşünüp, o kişiyi olduğundan da daha değerli bir pozisyonda değerlendiriyoruz ve bu imkansızlığı başarmak istiyoruz.

Bunun gibi bir açıklaması olabilir. Ama doğrusunu söylemek gerekirse benim için pek geçerli bir mantık değil bu. Neden? Çünkü ben ikinci paragrafta anlattığım şekilde düşünüp hareket ediyorum genelde. Benden çok çok daha güzel/zengin/havalı bir kıza hiç yürümüyorum bile; o benim ligimin üstünde, boşa zaman kaybı olur. Kendi ayarımda ve beğendiğim bir kızı isteyebilirim, ama beklentiye girmiyorum. Neden? Çünkü ortada bir yakınlık yokken beklentiye girmek beni hayal kırıklığına uğratabilir. Ancak, bir kızla aramda bariz bir karşılıklı ilgi olduktan sonra beklentiye giriyorum. Böylece hayal kırıklığına uğrama riskimi düşürüyorum. Tabii yine hayal kırıklığına uğrama ihtimalim var. Mesela kızın da bana ilgisi vardır, dolayısıyla kızdan iyice hoşlanmaya başlamışımdır, ama sonra kız bir anda fikrini değiştirir ve ben mutsuz olurum. Yine de dediğim gibi; kızın bana ilgisi yoksa genellikle benim de büyük bir ilgim/beklentim olmaz. Bir erkek olarak böyle olmak pek iyi değil, çünkü erkeğin seçilmeyi bekliyor bir pozisyonda olmaması lazım, seçip ilk adımı atması lazım bu toplumda. Bunu da, ilgi duyduğum kızlara karşı kendimi henüz kaptırmadan önce girişimde bulunup, eğer karşılık alırsam ancak o zaman kızdan ciddi anlamda hoşlanmama izin vererek çözmeye çalışıyorum. Çoğunlukla işe yarıyor.

Sevilmek için sevmek tek başına yeterli değil. Diğer özelliklerin sayesinde sevilmeye layık bulunursun.

yumuşatıcı içmek seni bozmazsa içilir. ya da deterjan. ben olsam içmem.

Bosver.

"gönder" dedim aklıma geldi. kilosu takribi ne kadar fiyat olarak? (mobilim editleyemedim)

hocam küçükparkta üniversite 2'nin diğer köşesinde bir dönerci var o dönercinin hemen yanında küçük bir tobacco shop var oradan temin edebilirsin.

50 gramı 24 liraydı, aşağı yukarı değişiklik gösterebilir.

bornova küçükpark'ta antakya döner'in dibinde var tütüncü, güvenilirmiş. sahtesini çok anlayamazsın.

kıbrıs şehitleri girişinde kervan pasajında bulabilirsin. geçenlerde old holborn aldım iyiydi.

edit : kısa camel soft içiyordum, zamlardan sonra ben de paket almıyorum.

Uygulama derken, telefon uygulaması mı? Telefonunuzun bir yerinde termometre olması gerekir diyecekken "ya varsa" diye aradım. Yarı haklıymışım, telefonlardaki termometreler telefon sıcaklığını ölçüyormuş, oda sıcaklığını ölçmek için dışarıda bir termometresi olması gerekirmiş.
www.quora.com
şöyle: www.hepsiburada.com
o olmazsa böyle: www.hepsiburada.com bir şeyler güvenilir olur.

güvenilir derken sana 20 dereceyi 15 falan mı ölçecek de güvensiz olacak. sapıttınız iyice her halta güvenilir mi diyorlar ya asdfasdf
termometre al

O tarif ettiğine termometre diyorlar.

adiyaman tutunu almamaya calis. ithal tutunlere yonel. acik tutunlerin iyisini bulmak zor. tadinin agir olmasinin sebebi kurumasindan dolayidir. hicbir sekilde acikta birakma. tutunu muhafaza ettigin kaba/pakete bir tane elma dilimi koy, nemli tutar. cok siki sarmamaya calis.

deneyerek dogru tutunu bulacaksindir.

ithal tütünler +1
ayrıca tütünü çok koymuşsun gibi geldi bana. biraz parçalayarak koy bütün bütün değil.

teşekkürler.
ithal tütünü her tütüncüde bulabilir miyim? değilse bulma ihtimalim yüksek yer (izmir) önerinizi alabilirim :) güvenilir bir site de olurdu ama ilk aşamada denemeden almak istemiyorum

hiçbir zaman ilk alacagın tütünü yarım kilo alma.

öncelikle sigarayı içine çekince tad alamıyor olmanın nedeni tütününün tam kurumamış olması ya da çok kurumuş olması. bunun da nedeni tütün daha ağır olsun diye üzerine su serpiyorlar. böylece gram olarak tütün daha ağır oluyor. sigaranın tam yanmamasının nedeni ise sararken tütünü poşetten aldığın gibi makinesine koyman olabilir.(ya da çarşaf kullanıyorsan direkt çarşafın arasına koyman da olabilir) ya da tam filtrenin önü boş kalıyordur. bu iki ihtimal dışında sigaranın yanmaması söz konusu değil. tütünü sarmadan önce topak topak olan tütünleri elinle ayırman sorunu çözecektir. sert olmasının nedeni ise tütün ya çok kurudur ya da adi tütündür. ama adi tütün boğaz yakmaz kolay kolay. içine çürümesin diye kükürt ve başka diğer kimyasallar atıyorlarsa bilemem. son olarak kurumuş tütünün içine elma dilimi, marul dilimi gibi çözüm önerileri yalnızca a kalite tütünlerde geçerli bi durum. yani tütün kaliteli değilse içine yarım kilo elma doğrasan bile o tütün yine çok kuru olacaktır. gelelim benim tavsiyeme, ithal tütünlerin çoğu aromalı ve tatlandırıcılı tütünlerdir. ve çelikhan, burdur, adıyaman tütünlerine göre daha pahalıdır. ben ilk tütün arayışına girdiğim zaman 10'ar liralık 3-4 part tütün alıp evde içerek karar vermiştim. şimdi kilosu 80 liralık adıyaman a kalite tütün içiyorum. katkısız ve koruyucusuz. eğer sevdiğin tütünü bulabilirsen önerim ilk başta 10-20 liralık tütün almandır. kurutmak için de, rüzgarlı bir günde balkonda 30 dakika bırakman yeterli olur. tiftik edip sarmaya başlarsan bu sorunların hiç birini yaşamazsın. kolay gelsin :)

sadece ilk 3 ay için anlaşma yapmış oluyorsunuz ve para ona göre çekiliyor(0.99). istemezseniz iptal edebiliyorsunuz 3 ayın sonunda ve başka para falan çekilmiyor, problem yaşamazsınız. öneririm kesinlikle. ben enpara kullanıyorum, kampanyasından dolayı 5 liraya geliyor aylık. 10 lira da verilir 15 lira da verilir. sonuna kadar hakediyor bence. hatta ilk 3 aydan sonra 3-4 arkadaş bulup aile paketi satın alın aylık toplam 15 tl'ye geliyor.

numara istesem??

hiç mi oluru yok? :/ napılır ki başka

Şansın yok. Ya da at hırsızı gibi gidip "selam ben isimsiz üye" diyeceksin. Başarı oranı %0,1 onun da. Böyle herhangi bir bağlantın olmayan insanlarla tanışmaya kalkıp başarılı olan pek görmedim.

konuşma yeteneğin var ise "iyi olduğunu" düşündüğün ya da manipule edilebilir gibi gördüğün başka bir a101 çalışanını kafala, dürüst ol, "ölüyom onun için, şansımı denemek istiyorum" de ve adını soyadını öğren. sonra facebook'ta, swarm'da falan bir şansını dene. artık şans ne kadar yanındaysa. mesela şans sana uzaksa eğer, kafalamak istediğin diğer çalışan erkek ise "lan o benim sevgilim" diye kafa göz dalabilir de tabi. ama ama ama zaten bu yüzden, bu kaotiklikten ötürü değerli değil midir bu işler. :) garanti olsaydı kim isterdi. ya da "al şu parfümü sık, kız sana aşık olacak" deselerdi kaçımız o parfümü isteyecekti ki?..

şimdi bi arkadaştan şöyle bi tavsiye geldi ne düşünüyorsunuz:

"bikaç gün üst üste soda alıp açacak iste, sonra adını kaçta çıktığını vs sor muhabbet açma amaçlı. bikaç gün sonra da numarasını iste"

yöntemin bir önemi yok yahu. dene şansını gitsin. yönteme gelen kızı ne yapacaksın. yöntem değil onu uygulayan kişi yani sensin önemli olan. emin ol sana karşı meyilliyse zaten orada bir mayonez kavanozu açıp parmaklayarak yesen ve sonra yere düşen mayonez damlalarına basıp popo üstü çakılsan bile olur bu iş. çünkü şöyle düşün. kız için kişi değil yöntem önemliyse uygun yöntemi uygulayan kim varsa ona verecektir. kalbini...

Tam 101 liralık alışveriş yap oradan yürü. Çok espri çıkar:)

Personelden baskasiyla konus. Raflari dizen bi personel bul mesela. Boyle tipine capina bak terslemeyecek gibi biri olduguna ikna ol. Sonra ufaktan gir muhabbete kasadaki kizin erkek arkadasi var mi falan de. Yoksa haber gonder.

kasa fişinde adının yazması lazım. farklı kasada bile olsa o isimle ararsın kasiyerler birbirlerinde eklidir facebooktan filan bulursun.

Sivil polis gibi git. Bi tane de polis rozeti bul. Tüm çalışanlara sözde gbt yap. Ordan yürürsün, sonra da açıklarsın tabi gerçeği. :)

Katkılı, glikozlu, olmasından fazla şekerli bal ise sıkıntı olur. Dİğer türlü balın zararı yok. Afiyet olsun.

yarardan çok çok fazla zararı olduğu için yeme.

Bal büyük oranda fruktoz barındırır, fruktoz karaciğerde direkt yağa dönüşür. O da kilo yapar insülin direncini geliştirir. Bal saf bal olsa da bi şey değişmez şeker şekerdir.

babam tek başına yılda 45-50 kilo arası bal yiyiyor.

ama ağzına başka tatlı sürmez. pekmez falan da yer ama pastanede ya da evde yapilmis tatlilar vb yemez. yıllardır böyle. bir sorunu yok.
yaş 65+

kavanozun uzerindeki degerlwri bir oku. glikoz miktarina bir bak. dogal bal yemedigin icin bence iyi bir sey yapmiyorsun.

çok yararlı olduğunu sanmıyorum. bi doktora sorun isterseniz test yaptırıp.

bu arada bal diyince aklıma şu geliyor gülüyorum :D
www.youtube.com

Bal, dünyadaki en yararlı şeylerden biri. Yemeye devam.

Babam 30 senedir dediğinden fazla yiyor turp gibi. Ama tıbbi destek almak lazım

Sinir sistemi falan çöküyordur. Alkolü azalt

Alkol sinir iletimini ve uyarılara verilen cevabı yavaşlatıyor. Bu yüzden reflekslerimiz yavaşlıyor.vücudun kendi durumunu algılayan merkezleri de etkilemesi muhtemel. Yani doyma sinyali daha gec geleceği için daha fazla yiyebilirsiniz doydugunuzu anlayana kadar. Koşmakta da aynı, nefes nefese kalmak vücudun oksijen açığını kapamak için solunumu hızlandırmaktır. Siz o hızda koşarken muhtemelen kaslarınız oksijen yoksunluğu çekti.

Harry Potter'a ergen filmi diyenin ergen kadar aklı yoktur. J.K. Rowling'in Harry Potter serisi bilimsel çalışmalara konu olmuş bir seridir. Hikayede yarattığı kavramlar ders olarak okutturulacak niteliktedir. Mutlaka önce kitapları okuyun, sonrasında hemen filmleri izleyin. Bir kitap, bir film şeklinde gidin.

Ek: Şöyle diyeyim, izlediğim ilk Harry Potter filmi, Harry Potter ve Sırlar Odası'ydı. 2002 yılında ilk defa tek başıma sinemaya gitmiştim. 2002 yılında 9 yaşında olduğumu da hatırlatayım. Harry Potter ve Ölüm Yadigarları kitabını sadece bir yıl önce satın aldım. Bir yıl önce 22 yaşındaydım. Görüldüğü gibi 9 yaşından 22 yaşına kadar aklımda hep bulunmuş bir eserdir Harry Potter. Hatta bu hayatta gördüğüm, iyi ki bu dünyaya gelip görmüşüm ya da yaşamışım diyebileceğim nadir şeylerden biridir. Aynı zamanda Yüzüklerin Efendisi İki Kule'yi de aynı yıl izlemiştim. Bu arada nick'im de bir Harry Potter büyüsü.

@dissendium, neden önce kitap sonra film önerdiniz? ben henüz kitapları almadığımdan filmlerinin tüm serilerini bu ay içinde bitirmeyi, daha sonra kitaplarını alıp okumayı planlıyordum

Önce kitabı okursanız okuduğunuz her şey hayal gücünüze göre sıfırdan şekillenir. Bu da kitap okumanın en önemli faydasıdır. Önce kendi dünyanızı yaratırsınız, sonra gerçekte nasılmış onu görürsünüz. Önce filmleri izlerseniz kitabı okurken zaten o sahnenin nasıl olduğunu hatırlarsınız ve kitap sizin hayal dünyanıza fazla bir etki yapmaz. Kitapları tek tek satın alın. Hepsini bir anda sakın almayın.

Edit: Rica ederim. :)

@dissendium, anladım teşekkürler. aklımda tutacağım bir tavsiye oldu :)

ikisini de ayrı ayrı severim. harry potter evrenini küçümseyenlerden tiksiniyorum aynı zamanda. kadın gayet de 10 numara bir evren yaratmış. çok şükür ki bu sene daha da genişlemeye başladı o evren. ve bundan sonra hep böyle sürüp gidecek bu.

harry potter'ın kitapları da ayrıca değiyor tabi. ki filmlerinden çok daha iyidir. kitaplığımda sonsuza kadar duracaklardır. :)

yüzüklerin efendisi serisini izledim, okumadım ama harry potter'ın serisini hem okudum, hem izledim defalarca.

filmleri her ne kadar güzel olsa da ben de önce kitapların okunmasını, sonra filmlerin izlenmesini tavsiye ederim.

ayrıca @dissendium + 1

ben geçenlerde rüyamda ruh emicilerden kaçıyordum. sonra çok da güzel bir patronus büyüsü yapıp defetmiştim hepsini. benim patronus'um boynuzlu geyikti. kaç yaşına geldim ama durum bu :D

2si de muhteşem.

Yüzüklerin efendisinden tek kelimeyle destan tadı alırsın.Hem filmden hem kitaptan. Tabi kitap daha iyi. Epik ve tadı damakta kalan destansı bir roman tek cümleyle özetlersek. Defalarca okunacak cinsten.

Her ikisini de izledim ve okudum.

Harry Potter'ın zaten kurgusu başka bir olay. Ben 6-7 yaşlarımdayken ablama felsefe taşı kitabı hediye gelmişti. Elini sürmemişti. Ben 10umdayken kitabı aldım ve inan seriyi o zamandan başlayıp defalarca okudum ve her seferinde o kadar farklı yaklaştım ki. Belki de bu yüzden always'çi güruhtan kesinlikle değilim. Filmleri de kitabı tamamen olmasa da gayet güzel yansıtıyor. Eksikliği hayli fazla.

Paraya kesinlikle değiyor.

Her ikisi de izlenmeli. Ama mümkünse önce okunmalı.

Harry Potter için filmden önce kitapları okumanın bir handikapı var yalnız, en azından kendi adıma öyle, kitaplar ne kadar muazzamsa filmler bir o kadar fiyasko. Evet görsel açıdan mükemmel şekilde somutlaştırıyor o dünyayı ve casting genel olarak başarılı ama her bir filmden cinnetin eşiğinde ayrıldım. Kitap uyarlaması filmler her zaman esneklik payı bırakarak izlenir elbette ama izlediğim şey okuduğum şeye yakınsayamıyor bile, çok basit detaylar akıl almaz şekilde atlanırken gişe kaygısıyla saçma sapan şeyler ekleniyor. Teknik detaylardan da ziyade öze dair bir şeyler eksik geldi bana hep. Harry Potter'in ileride gerçekten hakkıyla tekrar çekilmesini isterim açıkçası. Bu açıdan, filmlere ergen filmi denmesine bir miktar katılıyorum. Yine de o evreni dünya gözüyle görmek için tek şansımız oldukları için hiç olmamalarından iyidir. Kitaplar içinse bir kez içine girdiğinizde parasına değip değmeme gibi bir konu aklınıza bile gelmeyecek bence. Ama ben de çocukken okumaya başlayıp bu kitaplarla büyüdüm, daha olgun yaşlarda başlamak büyüden bir şey götürür mü bilmiyorum. Tamamen götürmese gerek ama.

Yüzüklerin efendisi ile aynı tadı verir mi derseniz, ben ikisinden birbirine benzer tatlar almadım hiç. Bambaşka ama birbirinden güzel sadece. Lotr şu açıdan da iyi örnek, filmler doğal olarak kitabı birebir yansıtmıyor yer yer kayda değer farklar var ama son derece akıllıca yapılmış değişiklikler bunlar. Yani yadırgamıyorsun hiç, ben de olsam daha iyi uyarlayamazdım herhalde diyorsun. Hobbit filmleri için aynısını düşünmüyorum ama, izlemekten çok zevk almış olsam da. Bir de dipnot, filmleri küçükken kitapları hiç okumadan izlemiştim ilk tanışmam öyle oldu. Ama tam anlamıyla o evrene geri döndüğümde önce kitaplar sonra film maratonları şeklinde bir yol izledim. Kitaplar için parasına değmemesi gibi bir şey söz konusu değil yine. Ek olarak okumak için Silmarillion'u da öneririm. Ondan söz açılınca göz korkutanlar olacaktır ama açıkçası asıl üçlemeden çok daha fazla hayran olmuştum, ilmek ilmek bir evrenin ortaya çıkışını tam anlamıyla deneyimliyorsunuz resmen.

Bir miktar özendim önünüzde çok güzel deneyimler var. Sıfırdan başlayabilmek isterdim hepsine:)

ikisi kıyaslanamayacak kadar farklı dünyalar sunuyor bence.
bir kere harry potter serisinin hayranları filmlerini pek sevmez. bu nedenle sadece filmleri kıyaslayacaksan, yüzükler daha iyi.
ama alınan tat, hissettirdiği duyguların yoğunluğu, alıp bambaşka dünyalara taşıması adeta çölde vaha gibi hissettirmesi bakımından harry potter, kitap serisi olarak çok güzeldir. ancak son iki kitabı baştansavmadır ve sağlam hayranı olduğum halde seriden soğutacak kadar hayalkırıklığı yaratmıştır bende. tolkien de ise böyle bir özensizlik görmezsiniz. nakış gibidir. ama tolkien'in dünyası da çok maskülen ve iç karartıcıdır. edebi olarak yüzükler daha kaliteli de olsa, iyi vakit geçirme ve hayalgücünü doyurma bakımından harry potter daha çok zevk verir.
zaten bir kere küçük potterkafa olduysanız, tedavisi yoktur. küçükken tanışmamış birisi için 20 yaşından sonra harry potter evrenine girebilmek mümkün mü bilemiyorum. yetişkinlere hitap etme yönünden de yüzükler önde.

O kadar evhamlısın ama ilacın dozunu kendi kendine ikiye katlamayı düşünüyorsun hmm tebrikler

"Psikiyatrist"e git ve aynen böyle anlat o karar versin

@capitatum +1

kuduzdan değil de, tetanozdan çok korkmştum bi ara. tamir vs uğralırken elimi çok kestiğim oluyor, çivi vs batıyor diye. ama yüzeysel yaralanmalarda tetanoz olmuyormuş ve yaşadığımız asırda illa ki çenen kitlenerek ölmene gerek kalmadan tedavi ediliyormuş şeklinde bilgi sahibi olunca endişem yatıştı. sonra tabi ciddi bir yaralanma sonucu tedbir amaçlı tetanoz aşısı yaptılar, bir kaç yıl nasıl olsa etkisi olduğunu bildiğimden bir süre rahatım :)
ara not: bu saydıklarının okb olduğunu biliyorsundur, o yüzden ben sadece paylaşım amaçlı yazıyorum. ilaç vs de kullanıyormuşsun umarım doktor yazmıştır ve sonrasını da doktor takip eder.
el yıkama konusuna gelince; yok öyle bir şey. sağ duyulu olmaya çalış. ben tıp öğrencisiyim: aldığınız meyveleri sabunla yıkayın diyen hocam da oldu, tuvalet vb dışında ellerinizi yıkamayın bağışıklık sisteminiz güçlensin diyen hocam da oldu. ama senin muhtemelen kafan karışıyordur her türlü, o yüzden rahatça konuşabileceğin bir arkadaşın veya bir büyüğünle konuş ve aklına bir şey takıldığında yanına git/telefon aç ve direkt sor. o ne derse onu uygula. düşünme mekanizmasını başkasına bırak bir süre, artık hiç bu düşünce nöbetlerine girmemeye başlayana kadar.
bol şans :)

o kadar evhamlisin yara bandi takmaya salla diyorsun. cozemedim kanka seni

@baldur2: hocam zaten o esnada kafama çok takmadım. yalnız kaldığımda artıyor kaygı

@vizdilva: doktor tavsiyesiz. ama daha önceden 6 ay kullanmıslıgım var aynı sekilde, cok etkili gelmisti bir baska takıntıma. ilacı bıraktım, simdi de bu basladı :(

universite hastanesi'ne gidin. boyle birakmayin. ilerleyebilir bu hal. terapi almaniz lazim. bilissel davranisci terapi calisan birini bulun. gerekirse yerlerini supurun, ama tedavi olun. ilac yetmez.

geçmesini beklemeden direkt doktora git bence. kulak bu; şakaya gelmez.

stresten, sinüzitten, kulak iltihabından olabilir.

Östaki disfonksiyonu ya da anı işitme kaybı olabilir. İkincisinde 10 gün süren var tedavi için. Yarın sabah ilk iş kbb ye gidiyorsun. Odyometri-timpanometri testi yaptırıyorsun

Murder One

olum moth into flame muhteşem bir şarkı değil mi ya. sürekli onu dinliyorum ben.
spit out the bone, here comes revenge, atlas rise falan da güzel ama bir moth into flame değil gibi bence.

edit: kimse bahsetmemiş, ben de unutmuşum yazmayı ama manUNkind da süper keyifli bence.

atlas rise'ı tek geçerim!

Halo on fire
Spit out the bone

1-now that we're dead
2-atlas... rise

Moth Into Flame bana ilk dönem Metallica şarkılarını hatırlatıyor biraz, o nedenle en sevdiğim şarkı oldu.

now that we're dead
spit out the bone
dream no more
moth into flame

ne mekanı istediğini söylersen de bizim için daha iyi olur.

bar tarzı anlamında demiştim hocam ama buldum gerek kalmadı

ıspanak var, taksimden tünele doğru yürürken pandoranın sokağına giriyorsunuz, ikinci sağa girince görürsünüz sokağın sol sırasında. bikaç ay oldu gitmeyeli ama en son 50'lik fıçı 8 liraydı.

başlık pek marjinal olmuş. yatağa yalnız giriyorum

yuzde 95 falan panik atak anlattıgın,takmamaya basladıgın anda hersey gececek. ozelden yazabilirsin

Yatmadan önce yemek yeme. Miden dolu olmasın. Sigara zaten içme. Rahatlamak için limonata ya da ayran içebilirsin. Oda karanlıksa ya da havasızsa düzenlemeye çalış. Dediğin ilacı bilmiyorum. Bence kafana göre ilaç kullanman yanlış bir hareket. 5 ay az değil.

@galandar kostumu, teşekkürler. yazdım

@dissendim, evet hatta çok büyük bi risk, ama şu aşamada başka çarem yokmuş gibi geliyor. eskiden 2.5 yıl kullandım takıntılarımı geçirmişti

Paxil, düzenli kullanılması ve doz azaltılarak bırakılması gereken ağır bir ilaç. 1 kere almamanın etkisi ne kadar olur bilmiyorum ama mutlaka devlet hastanesi de olsa doktora gidin.

ısınan bi işlemcin yoksa zarar göreceğini sanmıyorum. geldiğinde resetlenmiş buluyorsan dikkat et yanlız.

Hicbirsey olmaz. Ama ben rahatsiz oluyorum. Bosuna elektrik yaktigini bildikce.

Otomatik zamanlayıcılı kapatma programları var onlardan bir tanesini kur süreyi kendin belirle uyuduktan sonra otomatik kapansın, kendim böyle yapıyorum.

@aşksız prens, resetlenme durumu yok da pc'yi uyku moduna aldıktan bi süre sonra (genellikle ilk 5 dk içinde) kendiliğinden açılıyor. bu yüzden uyku moduna alamıyorum hiç mesela

programa vs. gerek yok. arama bölümünden cmd yazın. gelen komut istemcisine shutdown -s -t 3600 yazın ve 1 saat sonra pcnizin kapanmasını sağlayın. bu 3600 saniyedir. 60*60=3600 mantığından 3600'ü değiştirebilirsiniz istediğiniz gibi. mesela dışarı çıkacaksınız çıkacağınız belli olduğu an bu komutu yazıp takılırsınız siz çıktıktan sonra da kapanır eğer unutursanız. kapatmadan 5 dakka önce de haber veriyor bak hacı kapatıcam haberin olsun diye. iptali içinse shutdown -a yazıyorsunuz aynı yere.

windows 10 kullanıyorsanız başlat menüsüne direkt komutu yazarsanız çalışıyor.

edit: her seferinde kodla uğraşmam derseniz bir klasör oluşturup uzantısını ayarlayıp da yapabilirsiniz. masaüstünüzden tek tıkla ayarlamış olursunuz böylece.

bide dosya inerken demişsiniz. eğer kullanıyorsanız utorrentte indirmeler tamamlandıktan sonra pcyi kapat seçeneği var; sol üstteki seçeneklere basıp en altta otomatik kapatmaya geldiğinizde görürsünüz.

bir edit daha: elektrik falan gittiğinde çökmeler hatta ve hatta hdd bozulması falan yaşayabilirsiniz o tarz durumlarda. geceleri ani kesintiler olabiliyor bazı şehirlerde.

bilgisayarlar kapalı kalsın diye değil, açık kalsın çalışsın diye üretilirler. ben bilgisayarımı hiç kapatmıyorum mesela

Ek olarak: Uyku modu sonrası kendiliğinden açılma bende de oluyordu, google da nasıl düzeltileceğini bulabilirsin.

üniversite mezunu olmak şart değil diye biliyorum kpss gibi 3. 4. sınıf öğrencisiysen girebilirsin

Myo mezunu da olsan girebiliyorsun sadece cozersin o kadar.

sevmedim. çok yüzeysel.

nesinden etkilendin anlamadım.

ben senelerdir bu yazıların 10342582968262 katını okuyorum hala tık yok. ;_;

@shotgunwoman: valla kuduz hastalığıyla ilgili yaşamış birinin ağzından bir yazı okumamıştım hiç ondan etkilendim sanırım. yazının estetik değeri bence de yok ama o korkuyu ve çaresizliği düşününce epey irkildim. bi de tüm gün midem bulandı bugün muhtemelen dün içtiğim 4 kırmızı tuborg'dan oldu ama hiç iyi hissetmiyorum şu yazıdan sonra :D

hastaneler allahım niye ben niye benim çocuğum diye her gün ağlayan isyan eden insanlarla dolu. o yüzden takma. gerçek hayat çok daha acımasız.

sağlık çalışanısın sanırım shotgunwoman. öyleyse sizin durumunuz da zor gerçekten, o psikolojiye her gün tanıklık etmek... sağlam irade gerektiriyor.

www.youtube.com

ben de şunu iliştireyim...

kuduz kuduz kuduz bu ne arkadaşım ya. git tedavi ol lütfen.

Sonucta yazilan gercek degil, film bunlae film:)

acaba kurgu mudur ki

fazla egoist başlık olmuş.
size söylenmiş unutamadığınız söz?

aşklı meşlkli değil ama atilla dorsay'ın scorsese'e çok benziyorsun demesi çok hoşuma gitmişti. (sinema okumaya henüz başlamıştım)

"you are beautiful. you are brilliant. what do you want from me?"
buna benzer bir şeydi. evet ingiliççe.

üniversite hocalarımdan biri çok orijinal bir üslubum olduğunu, benim sınav kağıtlarımı okurken keyiflendiğini söylemişti. ama hiç yüksek not vermezdi zilli.

"bu dünyaya ait olamayacak kadar harikasın." var bende bi tane. artık en azından onun dünyasına ait olamayacak kadar harikayım :/

hiç övmeyen annem bir keresinde "atatürk zamanında yaşayan güzel kadınlara benziyorsun" demişti de çok hoşuma gitmişti. ama atatürk zamanında yaşayan bu güzel kadınlar kim bilinmiyor :/

"kendilerini övüyorlar"cular gelmesin diye anneminkini seçtim. evet.

üniversitede çeviri işi yapıyordum. bir iş aldım, yaptım teslim ettim. birkaç gün sonra kız beni aradı. intihal yapmışsın sen diyor. ne alaka dedim. hocası demiş ki bu makaleyi sen çevirmiş olamazsın, kesin aradın taradın bir yerde yayınlanmış türkçesini buldun :) götüm arşa değdi, sonra da o gazla çevirmen oldum zaten :D

kız arkadaşım bana çay koyduğunda dudak payını biraz fazla bırakmıştı. "niye o kadar pay bıraktın ya, zenci miyim ben?" diye tepki verince "onlardan bir eksiğin yok ki ;)" şeklinde cevap almıştım.

bunu anlatmam hakikaten hayvani duruyor ama o an gururum okşandı cidden :)))

Çok samimi olmadığım bir kız arkadaşım 'bal gibisin, arıların ağzından peteğe damlayan bir bal' yazmıştı profil fotoğrafımın altına. Hala şaşkınlığı içerisindeyim. Buna istinaden en güzel iltifat kadının kadından aldığı iltifattır diyorum.

stj. avukatken üzerinde ilk kez çalıştığım bir dava dosyası vardı. aylar sonra dosyanın sorumlu avukat üstat beni aradı. ilk celseden kabul olmuş dava. tebrik etti beni. vekalet ücretini o almıştı ama olsun ajsdhjkdhsk

tipime yapılan iltifat hatırlamıyorum :(

lisenin ilk yılları baya dinliyodum, konserlerine falan gidiyodum lan baya ahahah

şimdi dinsiz imansız bişey oldum hala ara ara dinliyorum bunu da itiraf ediyorum..

valla üniv son sene okuycak yaştayım, ateistim ama hala sözleri çok büyülü geliyor. ergenlikten çıkamadık mı naptık :) mutsuz bir gecede bu adama sığındım resmen

bir konserine maruz kalmıştım. çalıştığım yerin yakınlarında açık hava konseri vardı seneler evvel. ben sago diyorum siz kafkef falan bi şeyler diyordu. olm mal mısınız lan demiştim. hala da derim yani. gereksiz niteliksiz bir insan.

2003 Bir Pesimistin Gözyaşları albümü çok iyiydi be. Karikatür Komedya en sevdiğim şarkısı albümün ve genel olarak Sagopa'nın. Sonrasını birkaç şarkı harici sevemedim.

sagopa kajmer'i severim ama eski şarkılarını daha çok seviyorum, artık takip edemiyorum. cidden insanın ruh halini aniden değiştirecek şarkıları/şarkı sözleri var.

mesela ben hüsrana komşuyum, beyaban, bir kulaç daha atsam karadayım, terapi, vesselam, kendime sarılır donarım, yakın ve uzak, bebeğim öldü, bu böyledir'i dinlerken aniden hayatı terk edesim geliyor. ilk dinlediğimde öyle hissediyordum, hala aynısını hissediyorum üzerinden seneler geçmesine rağmen.

iğrenç bir kişilik bence. yıllardır ilah muamelesi yapılmasına cidden anlam veremiyorum. zaten türk rapinden nefret ederim.

değil.

yaptığı şey rap olmaktan çıkmaya başladığı dönemlerde(2007-2008 civarıydı sanırım) dinlemeyi bıraktım. zaten rap müziği yoğun olarak dinlemeyi de o dönemlerde bırakmıştım galiba. şimdi ayda yılda 1-2 türkçe rap şarkı dinlerim galiba.

hayat enerjisinin yok olmasını kabullenmek :D

gel beni al demek oluyor.

atandım evlendim kredi ödüyorum evde kuru fasille üstü mandalin yiyerek hayata devam ediyorum demek oluyor.

Entry "Herkes evlenmelidir, evlenmeyen kalmamalıdır. Kalan herkes kendini köprüden aşağı atsın" gibi bir şey değilse, bir kafanın ürünü değil bence. Evlilikle ilgili anlattığı şeyler sıcak gelştir, o an içini ısıtmıştır, favlamıştır. Kendi politik görüşünü çok iyi açıklayan bir entry'yi fablamaktan ya da öğrenince ufku katlayan bir şeyi favlamaktan çok garklı değil; bir anlamı veya "Evlenelim mi, evlenmek için yanıp tutuşuyorum" mesajı da aramaya gerek yok.

@aychovsky: merhaba. entry'yi favlayan eski sevgilim (aslında baya eski), bana karşı bir şey hissetmediğini ve hayatında başka biri olduğunu biliyorum. entry de "iki insanın birbirini sevmesi evliliğin en güzel nedenidir, kişisel farklılıklar göz ardı edilebilir" minvalinde bir şey. başlığın çok başlarında bir entry halbuki, daha yeni favlamış. aşka ve sevmeye çok değer verse de evlilik fikrine hep uzak biriydi. "lan acaba" oldum

sanane seneler önceki sevgilinden diyecekseniz de haklısınız, hala insansınız

bühü :(

Evliliği güzel bir kurum gördüğü için olabilir. Ekşi ye göre kimse evlenmemeli herkes yiyip içip saçmalı. Herkes marjinal...

O zaman :(. Gerçekten bu her yere çekilebilir bir şey. Mutlu olabilir ve beğenmiş de olabilir, içten içe canı öyle bir şey istemiş olabilir, sadece entry'de yazanı sevmiş de olabilir.

Bir tek real macini sakincali goruyorum, umarim kazanir real. Senin yerinde olsam canli da oynardim daha iyi olurdu.

real maçı evet riskli oldu ama oran yükseltmek için en uygun maç olarak o geldi aklıma. açıkçası maç boyunca real'in skor olarak üstün olacağı bir maç bekliyorum, o yüzden canlıyı beklemeden oynadım :) zaten düne kadar direk 2'nin oranı 1.9 civarıydı, bugün 1.66'ya düşmüş. olası bi oran değişimi olsun da istemedim maç saatine kadar. hayırlısı artık...

basketbola hakim olmadığım için ona bir şey diyemiyorum ama fenerbahçe için gayet mantıklı bir bahis bence.

bunu okurken çok üzüldüm. yine de bilgilendirmeye çalışayım.

araba çarpan bir kedinin kendi çabalarıyla kurtulması çok zordur. çocuk büyük bir travma yaşamış. beyninde hasar oluşmuş, olabilir. titremesi şoka girdiğine işaret. çok büyük olasılıkla ölmüştür.

umarım bir daha böyle üzücü bir olayla karşılaşmazsınız, ama lütfen bir daha yardıma muhtaç bir can gördüğünüzde elinizi taşın, kayanın altına koyun. iyi bir insan olarak bunu yapın.

@evde liyakat kalmamis: vicdanım hiç rahat değil zaten. ne olursa olsun hemen bir şekilde ulaşabilirdim veterinere. ama bence durumu çok kötüydü, yani kendi çabalarıyla kurtulma değil de kendi başına oradan ayrılması da pek mümkün değildi :( bu yüzden çevreden biri aramıştır veterineri veya başka bir şey yapmıştır diye düşünüyorum. bu ihtimalde kurtulabilir mi sizce? bir de ben sokaktaki kedilerimiz için de endişelendim o aşırı akan salyayı gördükten sonra. bulaşıcı bir hastalık vakası vs, olamaz değil mi mahallede? kan vardı çünkü dediğim gibi :/

kediler stres altında salya bırakabiliyorlar. benim çocuk veterinere giderken mesela tepeden tırnağa salya oluyor, ama sizin anlattığınız durumda sadece stresten mi olmuştur bilemeyiz, fizyolojik bir sebebi de olabilir.

belki biri görüp kıyamayıp götürmüştür. ciğerlerde, kafatasında veya omurgada bi' problem yoksa yüksek yüzdeli kurtulur, ama araba çarpması oldukça hasar bırakır; iç kanamaya zamanında müdahale etmek gerekir ve bunun gibi bir sürü şey. bulaşıcı hastalık yoktur diye kilometrelerce öteden üfüremem, ama sizi endişelendiren salya durumu yüzde doksan yedi çocukcağızın yaşadığı stres dolu durumla ilgilidir diyebilirim.

bir şey okumuştum, hayvanların düzenli olarak kuduz aşısı olmasına aslında gerek olmadığını söyleyen bir veteriner vardı. bir kere olunca da koruyor vs. diye. ev kedisi sonuçta ve aşılı olduğu için kuduz olduğunu sanmıyorum, kedi bunlar bazen çıldırıyorlar. ki zaten kuduzun tek belirtisi saldırganlık da değil. o olaydan da 2 gün geçmiş normale dönmüş hayvan. ben bir şey olduğunu düşünmüyorum ama içiniz rahat etsin istiyorsanız sanırım 72 saat içinde aşıya başlayabiliyordunuz

veteriner ablama bir sonraki kuduz aşısı 2016 kasımda demiş. ben aşının güvencesinden veya kedilerin ruh halinden çok anlamadığımdan sürekli düşünür oldum. mantığım olmaz diyor ama, bende açıkçası hafif okb olduğundan belirtilere çok takılıyorum :) ablam ısrarla aşıya gerek yok diyor ve yan etkilerini de düşününce olmayacağım sanırım. ancak şayet öyle kötü bir durum varsa kedinin 10 gün içinde ölmesi gerekiyor diyorlar. bu kesin olarak 10. günden itibaren sorun olmayacağı anlamına mı geliyor? bu arada yorumlarınız için çok teşekkür ederim

ben de biraz takıntılıyım çok kuduz aşısı olmuşluğum var, ama onlar da beni ısırıp ertesi gün ölen kedi olmuştu, sokak köpeği ısırmıştı filan o yüzden. ev kedisinden zarar geleceğini sanmıyorum. ve 10 gün olayını ben de çok yerde okudum, bu süreç içinde başka belirtiler çıkmıyorsa/ölmüyorsa hayvan sıkıntı yokmuş.

tek ihtimal başka kedilerin kokusunu almış olması ama kedi bu, hiç de belli olmaz. böyle bir vakayı daha önce bir kere daha duydum, yıllardır bakan kişinin kollarını bildiğin yırtmıştı hayvan.

ne olur ne olmaz, tetikte olun da daha fazlazarar vermesin.

benzer sorunu yaşayan da mı yok? lütfen ulaşsın

nasıl bozuk açar mısınız? benim hesapta dediğimden başka bir sıkıntı yok gibiydi

adblock plus'tan kaynaklaniyor.

adblock listelerini guncelleyin bir de kapatip acin.

5 tl. ama şunu yaparsan kesmez. kendi hesabıma para yatırıyorum diye işlem yapacaksın sonra hesap no yu falan girceksin parayı yatırınca sana sms yollayacak(yani hesap sahıbıne) o kişide sana whatsuptan ya da sms olarak mesajıdakı kodu iletirse 5 kuruş ödemeden parayı yatırmış olursun. öğrenciyim ve 1 sene önce olmayan sonradan ortaya çıkan bu para kesme olayına bu şekilde çare buldum.

mesaj atamazsın engellendin uyarısı çıkar

peki bu mesaji gonder demeden once anlasilabiliyor mu?

Engellenmiş kullanıcı engelleyen yazara mesaj atar mesaj attıktan sonra yine "Mesajınız çok güzel yollandı" şeklinde uyarı verir ama mesaj engelleyen yazara gitmez, engellenen kişi de bunu anlamaz zira herhangi bir uyarı gelmez kendisine bununla ilgili.

yani pratikte engellenip engellenilmediginin anlasilabilmesi mumkun degil mi? (mesaj fasilitesi dışında da olsa)

Mümkün değil. Zaten o yüzden eskiden bu listenin ismi "Mallar" listesiydi. Yani engellendiği halde bunu anlamayıp mal gibi mesaj atmaya devam ediyor gibi bir açıklaması vardı. Mesaj olayı dışında, engellediğinde sen engellediğin kişiyi görmüyorsun; engellediğin kişi seni yine olduğu gibi görüp takip edebiliyor. Engellenen kişi hiçbir şekilde fark edemiyor bunu.

syd haklı şimdi denedim mesaj gönderildi diyor ama gitmiyor.

uçak

Ayın 12si gidiş, 19u geliş için anadolujet;

150 tl

pegasus:

94 lira diyor.

Otobüs bileti ise gidiş geliş: 140 tl tutuyor.

www.yolyola.com

Kefilsiz ve gelir belgesiz normalde cekemezsin. Ya kendine memur veya emekli bir kefil bulup cekeceksin veya ing bankin migros araciligi ile verdigi krediye basvurabilirsin.

bu şartlarda kredi çekebileceğini sanmıyorum ancak öğrenci isen işbankası falan öğrencilere kart veriyordu 500 limitli. alırsan da sonrasında çok kullanmamaya dikkat et derim. sonra ödemeleri seni üzmesin.

vermezler. örenciler için kredi kartları var onnara başvur.

karikaturistan.files.wordpress.com

Kredi kartın varsa çoğu bankanın uygun faizli taksitli nakit avansları oluyor limitin dahilinde tabi.

500 limitli kartın nakit avans limiti 125 lira olur kredi kartından nakit çekme olayını unut. Kartla altın alıp bozdurmak belki bir çözüm olabilir ama biraz fazla komisyon gider.

duman melankoli

sanmiyorum.

cevreye abuk gelecek kültler yapmadigin sürece sorun olmaz bence resmi olarak.

bu alanda bende acik görmüstüm, eskiden olanlari update etmek istedim ilk ama cok ciddi tepki alabiliyosun.

sifirdan kurmak daha mantikli hem kafan agrimaz.

birde sen ucma, birak ucursunlar.

yasak mı bilmem ama adamı linç ederler. sonuçta islam hoşgörü dini. o yüzden böyle şeylere bulaşma bence.

içeriğine bağlı.

aklınızda ne tür bir din var? :) devlet dine ve mezhebe göre farklı tarife uyguluyor çünkü.

pastafaryanizm en son din kabul edilmişti diye hatırlıyorum burada. yeterli cemaat toplarsan sorun olmaz. :)

@ontolojikkonular: hoşgörü dini olmayacak bu yüzden devlet bizi sevmeyebilir :) evrensel adalete en yakın ilkelere sahip olmasını istediğimden de linç edilmeyecek olmam konusundaki şüphelerimi arttırıyor.

Dinler arası diyalogdan girersen kimse bi şey demez bence :) Yeni kurulduğu bilinirse kimse sallamaz ayrıca, kökenleri bilmemnereye dayanıyordu yeni ortaya çıktı fln diye bağlaman lazım. etraflıca düşün.

Kendini dini bir devlet yöneticisi ilan etmediğin, ülkedeki otoriteyi tanıdığın müddetçe sıkıntı yok.

Bence Joseph Smith gibi yap. Yeni bir din kurmaktansa mezhep kuruyormuş gibi yap ama sonunda ortaya öyle bir şey çıkar ki başka bir din olsun.

ben mesihim diyenler bile ne hale getiriliyor bir de din kurmak nelere sebep olur gerisini var sen düşün.

kurulup yayılmış olanları var o.O

bence artık kullanılmayan bir dini upgrade et. optimizasyonu iyi ayarla. bi de tüm insanlarda sorunsuzca çalışsın.

ciddiye binerse dedikleri gibi saçma sapan fiili şeylere neden olabilir. oradan da halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamaya, kişilerin huzur ve sükununu bozmaya falan bağlarlar. burası türkiye, her şey olur.

inciswf.com

Hoslarina gitmezse yasak.

uyuşturucu kullanmasanda üzerinde bulundurmak suç - en azından suça yöneleceğini düşünüyorlar(belki satacaksın gibi),

Şimdi kapalı alanda sigara içmediysen sana içti diye ceza kesemez(maddi olarak),
Ha ama okulda sigara bulundurmak serbestmi onu bilmiyorum.(disiplin cezası açısından dedim)

@basond: disiplin cezası açısından suç ona itiraz etmedim zaten. ama yediğim para cezasını sigara içmiş olmama dayandırıyorlar. halbuki böyle bir şey yok.

bunu hocalarınla konuş disiplin cezasını kabul ettiğini fakat okulda içmediğini bu yüzden para cezasını kabul etmediğini söyle,bunu iptal etmelerini istediğini söyle, Milli Eğitim Bakanlığına durumu bildirirsen işler ciddiye biner disiplin cezan ileride başını ağrıtabilir.
Nereye şikayet edebilirsin nasıl bunu ıspatlayabilirsin bilemiyorum ama.
En önemli şey ıspat, ben denetçi/yetkili olsam öğrenciye değil öğretmene inanırdım, bu bir gerçek.

hangi disiplin cezasını aldın? kınama / uyarı?
eğer bir daha böyle yakalanmazsan falan kurulla o cezan silinir sanırım, benim silinmişti olaylar farklı olsa da.
atarlanmadan güzelce içmediğini, parayı ödemkte zorlanacağını anlatmaya çalış anlamazsa ben onun amına koyayım sana bişey olmasın.
arkadaş var benim 2 senedir ödemiyor henüz karşısına çıkmadı bir de aklında bulunsun

Aynen. Niye calisiyorum, niye boyle giyiniyorum, niye kasayim ki, vs.

Caresi, sığ bir insan olmak. Dusunmemek.

@el desaparecido: işe yaradı mı sende bu çare? "düşünmemek" yani. çok denedim ama mümkün olmadığını farkettim şu psikolojide. bununla ilgili bir karikatür vardı diyalog aynen şu şekilde işliyordu da bulamadım şimdi;
- düşünmeyeceksin
+ hımm...
ona benzettim bu durumu. :)

üret.

sorguladıklarınla ilgili eserler üreterek kafandaki soruları hacimsel cisimlere dönüştürebiliyorsun. tablo yap, heykel yap, koreografi üret, müzik yap... orası sana kalmış.

bende işe yarıyor.

anlamsızlığa tahammül edebiliyorsan, boşveredebilirsin. o anda sadece seni mutlu edecek şeyi yap. ben şimdilik bunu yapmaya çalışıyorum. hırslanmamı gerektirecek bir şeyin olduğuna inanmıyorum. o anda nerde olmak, kiminle olmak, ne yapmak beni daha huzurlu hissettirir bunu soruyorum kendime.

ama uzun vadede anlamsızlık tahammül edilebilecek bir şey değil bence. eğer intihar edemiyorsan, anlam bulmak zorundasın.

göksel'e baktım, çalıyor bende.
başka bir internet explorer'da denesen bir de?

firefoxtan girdim açılıyor şimdi. chrome niye böyle bi sorun çıkardı anlamadım

(bkz: paypal)

kod olması biraz sıkıntı.Diğer türlü olsa sahibinden.com sanalpazar.com

www.youtube.com
aklıma direk bu geldi.

ben kendim biraz paylaşayım, devam gelir belki...

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

istanblue 20 lira. daha ucuzunu bulabileceğini sanmıyorum

www.koseoglultd.com şurada İSTANBLUE VODKA (20cl) 13,50 diyor. acaba bu fiyatlar güncel midir ve 20cl'sini bulabilir miyim? geçen gittiğim tekel 20'lik vodkalar yasaklandı diyordu ama :/

20cl yok. elinde deposunda kalanlar varsa bilemem ama tedavülden kalktı onlar. 35cl'lik de 25-30 arası olması lazım. hepsini içersen hafiften kafayı bulmaktan fazlası olur muhtemelen. 3 bira yuvarlasan daha iyi yani.

güncel gibi fiyatlar yerine göre oynayabilir bi 100 lirada 5 lira kadar, yasaklanmamış olsa gerek saçma, ama ben de duymuştum öyle bir dedikodular bir ay kadar önce 20lik viski aldım gayet 20lik smirnoff da satıyolardı ama istanblue satan yer bilemeyeceğim

evet satılmıyor 20likler artık. dediğim gibi -yanılmıyorsam eğer- 35'lik istanblue 20 liraydı.

rus vodkaları var tekellerde. 30 liraya almıştım 70 liğini 6 ay kadar önce.

whatsapp interneti kullandığı için öyle şeyler olabiliyor. bir de app'nin kendisinden kaynaklı olabiliyor.

www.whatsapp.com

bana da çok sık oluyor. programı öldür dirilt düzelir.

17 yaşından büyük olması zorunlu değil

18 yaşından büyük olmalı.