Ekşi Duyuru

Ortaokuldaydım. Sarışın bir Türkçe öğretmenimiz vardı. Adını sanını hatırlamam. Bir arkadaşım sınıfta pantolonuma tükürmüştü. Ben de ona tükürdüm. O sırada o öğretmene yakalnadım.

Beni sınıfın dışına çıkardı. Sen nasıl benim dersimde böyle davranırsın, öyle tükürülmez böyle tükürülür dedi. Suratıma tükürdü. O anki kokuyla midem kalktı. Ooo çok mu miden bulandı, aç ağzını dedi. Açmadım. İki eliyçe tırnaklarını geçirerek çeneme baskı yaptı. Mecburen açtım ve ağzıma tükürdü. Müdüre gidip söyleyeceğim dediğimde duvara sıkıştırdı. Bir daha suratıma tükürdü. Git bunu da söyle, bak bakalım ondan sonra ne oluyor ama dedi. Söyleyemedim. Elimi yüzümü yıkadım ama aylarca yüzümden tükürük kokusu geliyormuş gibi midem bulanmıştı.

Aynı öğretmenin bir kere de ayakkabısına basmıştım yanlışlıkla. Herkesin içinde diz çöktürüp, ayakkabısını temizletti sınıfta.

Sanırım bu ve benzeri birkaç olaydan dolayı şu anda içimde kısmi de olsa bdsm'e dair bir şeyler var. Bundan büyük travma olabilir mi?

Ekleme: İlkokulda 1. sınıf bitince okul değiştirmiştim. Yeni sınıfımda ilk birkaç gün tanıştım herkesle. Sonra hastalandım, 3 gün okula gidemedim. Döndüğümde sınıfta çok güzel bir kız vardı. Çocukluk işte kendince etkileniyorsun. Meğer ilkokul öğretmenimin kızıymış. Çocukça yaklaşmaya çalışmalarımı görenler öğretmenim evrenos kızınıza aşıkmış deyince son ders çıkışı bizi sınıfta tuttu. Sen benim kızıma mı aşıksın dedi. Hayır, sizin kızınız olduğunu bilmiyordum dedim. Sen önce bir kendi sefilliğine, bir de benim güzel kızıma baktın mı hiç? Aklını da bulandıracaksın çocuğumun dedi, tokatladı kızın yanında. Yemtedi kızım sen de vur dedi. O kız da kahkahalarla 3 kere tokat attı. Hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım.

benim deneyimlerime göre "iyi" bir öğrenci değilsen veya senden menfaati yoksa hiç umurunda olmuyorsun öğretmenlerin.

okulu değil içindeki insanları sevmediğim için başarısız olduğumu üniversitede fark ettim.

bu nedenle lise ve öncesi hayatımın 90%'ı travmadan ibarettir.

orospu çocuğu topal itin biri, teneffüste geç kaldım diye beni kafamdan tutup fırlatmıştı. (havaya kaldırıp) 3. sınıf falandım.

koşarak eve gittim annemlere söyledim.
1 saat içinde tüm akrabalarım okula geldi, il milli eğitimi falan aradık, tanıdıkalrımızı çağırdık. kovdurtacaktık orospu çocuğunu.

sonra yalvardı yakardı, benden özür dilettirdiler. affettik.
aynı şey çocuğumun başına gelse, aynı şeyleri yaparım ama affetmem. kovdururdum amınoğlunu.

not: topal it bi öğretmendi.

Çok acı şeyler yaşamışsınız, gerçekten çok üzücü. Ben şahsen yaşamadım ama şahit oldum. Ortaokulda matematik öğretmenimiz, okulda nöbertçi olduğu bir gün, ders boş ve sınıfta gürültü yapıyoruz diye sınıfa dalmış ve sınıf başkanı arkadaşımızı deyim yerindeyse öldürürcesine dövmüştü.

O kadar uzun sürdü ki dövmesi, yerden yere attı, tekmeledi, yerlerde sürüdü, hepimiz donmuştuk ve hiç şahit olmadığımız bir şiddet olayı karşısında donmuş kanımız ve yüz ifademizle sadece izleyebilmiştik.

Arkadaşımız okulun en yakışıklı çocuğuydu ağzını yüzünü parçaladı nerdeyse. Eve gidince öğretmen olan anneme söyledim, hemen aileyi arayarak işin peşini kovaladı ve açığa aldırdı öğretmeni ama işte 2-3 ay sonra döndü yine.

Sanırım ilk kez o gün, bir insanın mesleğinin onu iyi bir insan yapmaya yetmeyeceğini, 45 yaşında birinin 13 yaşında bir çocuğu rahatlıkla dövebileceğini anladım. Kalbim çok kırılmıştı.

travma yaşatanı olmadı. iyi kalpli olmayanı vardı ama hiç öyle safi kötü, şerefsiz bir öğretmenim olmadı. yalnız matematikçiler öylesine kötü ders anlatıyor, insanı dersten öyle soğutuyordu ki ilkokul öğretmenimden sonra tepetaklak gittim o konuda.

"sie, bahane hepsi" dediğinizi duyar gibiyim. vallahi değil. ortaokuldaki ilk öğretmenim, en yakın arkadaşımın babasıydı. o yüzden hakkında kötü de konuşmazdık aramızda, arkadaş duyar da üzülür bozulur diye. şaşıydı sanırım ve gözlüklüydü, nereye baktığını veya işaret ettiğini anlamakta bile zorlanıyorduk. çok dandik, saçma bir kitaptan işliyordu ve sesi çok az olduğu için genelde duymuyorduk bile. otoritesi, öğrenciyle iletişimi, konuya hakimiyeti sıfırdı.

lisede ders anlattığı sırada hızlıca yazan ve tahtayı hemen silen, tüm sınıfları kendisinden şikayetçi olunca da "hakkımda düşündüklerinizi yazın" deyip yazılan kağıtları okurken sinirlenen ve kapıyı çarpıp dersi bırakarak evine giden, kötülüğü resmen yüzüne yansımış kafadan kontak bir hocamız vardı. hiç unutmam, kendisi not ortalamam 43-44 civarındayken (45 olsa 2 gelecek) dönem ödevime verdiği notla ortalamamı düşürmeyi başarmıştı. bu dönemde öğretmenler en şerefsiz, en mal öğrenciye bile belli bir ortalamayı yakalasın diye gerekirse sözlüde çat çat 100 basıyordu. lise 1 ya da 2.

ama hayatımda şöyle bi dönem de yaşadım, sekizinci sınıfta bi akrabamız dershaneye yazdırdı beni. 3-4 ay falan gittim sadece. ilk denememde matematikte 4 net çıkarmıştım 25 sorudan. öğretmeni yine sevmemiştim, "ne arıza herif amk" diyordum. dersini dinleyince bir şey fark ettim: adamın anlattıklarını anlıyor hatta keyif alıyorum. hem konuyu anlatması hem de öğrenciyle iletişimi süperdi. öyle ki 4 net yaptığım için utandığım gün bile "daha iyisini yapabilirim lan herhalde" diyebilmiştim kendi kendime.

ve o 3-4 ayın sonunda, girdiğim son denemede 21 yapmıştım. iyi hatırlıyorum, "tam sayıları öğrenmeden rasyonel sayıları öğrenemezsiniz. önce tam sayıları halletmeniz lazım" diyorlardı tüm hocalar. ben tam sayıların işlendiği haftayı kaçırmıştım okulda, hasta mıydım neydim. -4 - +4 işlemini falan yapamıyorum yani, sıfır. hah bu ferit hocanın rasyonel sayı dersinde ben tam sayının mantığını da kapmıştım.

başarısızlıkta öğrencinin payı her zaman vardır, bunu reddetmiyorum. canla başla dinleseydim diğerlerinin derslerinde de başarılı olabilirdim belki ama iyi öğretmen olmak çok başka bi şey yaa. ferit hocamı hiç unutamıyorum valla, çok farklı adamdı.

bir ihtimal tanıyan falan çıkar diye yazıyorum: sanırım 2007-2008 civarında falan çorlu'daydı kendisi. bayağı uzun boyluydu, izmirliydi. dershanenin adı k ile başlayıp r ile bitiyordu haha. kendisini tanıyan varsa selamlarımı ve saygılarımı iletsin, ben dershaneyi bıraktıktan sonra hiç görmedim. iddia ediyorum ortaokul ve lisede ferit hoca gibi bir matematik öğretmenim olsaydı şu an nasa'da olurdum.

Olm neler yaşamışsınız lan :( Sizin hikayelerinizin yanında ben baya ultra rahat bi öğrencilik yaşamışım.

sadece bi kere lisede biyoloji hocasından dayak yemiştim. Ondada kadın haklıydı. Bugün görsem hocadan özür dilerim.

ie ile denedin mi?

ie ile açmayı denedim ancak olmadı. doğru mu yaptım onu bile bilmiyorum

@acemi, aynı dosyayı mail olarak softwate.buq'a ve sözlükten teknikekip'e de yolladım öğlen. onlara sorabilirsiniz. yada yapabilirim diyorsanız istediğiniz yolla da size yollayabilirim

ayrıca dosyanın exe olmaması lazım. bildiğin winrar, içeriği de xml uzantılı

Bunu mu arıyorsun
www.osmanokka.com/img/files/Ornek_Olay-55.3.docx
pdf olarak
dosya.co

yeni gordum mailini kusura bakma

senin dosyalar şurada var:

www.osmanokka.com


55.3 (word): www.osmanokka.com

bunları okuması için program gerekli değil mi. xml dosyalarını notepad++ ile açabiliyorsun. fakat belirli bir dizinde okunmuyor. hepsi yan yana.

exe falan yok, reklam indiriyorsunuz millet!

@teknikekip, o soruların hepsi o sitede yok, bende hepsi var ama bu formatta onun için rastgele bi tanesini seçtim de attım oraya. bunun nasıl açıldığını öğrenebilirsem diğerlerini de açarım diye.

@cetoxim, hay ağzını yiyeyim. ben de diyorum nerde exe var. arkadaş haklı. benim dosyayı indirmek için yeşil renkli dosyayı indir e tıklamayaın. o reklam. bu yazının altındaki reklamın altındaki mavi renkli küçük dosyayı indire tıklayın.

@ acemi, dediğiniz şekilde yaptım:

<?xml version="1.0" encoding="UTF-8" standalone="yes"?>
<w:document xmlns:ve="schemas.openxmlformats.org" xmlns:o="urn:schemas-microsoft-com:office:office" xmlns:r="schemas.openxmlformats.org" xmlns:m="schemas.openxmlformats.org" xmlns:v="urn:schemas-microsoft-com:vml" xmlns:wp="schemas.openxmlformats.org" xmlns:w10="urn:schemas-microsoft-com:office:word" xmlns:w="schemas.openxmlformats.org" xmlns:wne="schemas.microsoft.com"><w:body><w:sdt><w:sdtPr><w:rPr><w:rFonts w:asciiTheme="majorHAnsi" w:eastAsiaTheme="majorEastAsia" w:hAnsiTheme="majorHAnsi" w:cstheme="majorBidi"/><...

diye gidiyor. olmadı anlayacağınız

dosyayı açtım. birazdan mesajı editleyip nasıl yaptığımı yazıcam.

yemeğe gerek yok :P

EDIT:

Öncelikle diğer arkadaşların da dediği gibi inen dosyanın uzantısını docx olarak değiştirmen lazım. Yani dosya ismi outlook.zip ise outlook.docx yapacaksın. sonra bu docx dosyası direkt olarak açılmayabilir çünkü bozuk bir dosya. bunu açabilir hale getirmen için de aşağıdaki siteye giriyorsun bu docx dosyasını yüklüyorsun. site onu sana doc formatına çeviriyor ve onarıyor. sonra orda çıkan doc'u indiriyorsun ve açıyorsun.

onlinerecovery.munsoft.com

www.dropbox.com

sorunuma çözüm bulan acemi ile mr.goodcat'e ve zaman ayıran diğer kıymetli duyurudaşlara çok teşekkürler

ayrıca gönlü tok bu iki arkadaş yemek istemediklerini belirttiler. ben de adlarına türkiye korunmaya muhtaç çocuklar vakfına bağış yaptım.

hem yardımları hem de gönlü zenginliklerinden dolayı tekrar teşekkür ederim

Dosyaların uzantıları nedir? Oradan bir sonuç çıkar.

.xml uzantılılar

Web tarayıcıları ile açabilirsin. Online readerlar da var:

codebeautify.org

Neden xml olarak kaydetmiş bilmiyorum ama bu xml dosyalarını okuyup gösteren ufak bir yazılım da olabilir içerisinde.

Konular hakkında fikir sahibi ol.

Bunu yaptıktan sonrasini düşünme çünkü senin elinde olan bir durum yok.

Kolay gele!

olduğu kadar, olmadığı kader...
rahatla biraz. bazen akışına bırakmak en doğrusudur.

asistanı varsa, ya da dersi daha önce alanı, onu bul, o bilir

Sınavın içeriği hakkında bilgi sahibi olabilirsen ol. Ne tür soru soruyorlar, bi şeyler ezberlemen mi, yorumlaman mı gerekiyor gibi. Panik yapma, sakin ol. Stratejik davranmak zorundasın çünkü fazla zamanın yok. Sınavın elinden puan kurtarmaya çalışacaksın artık. Tanım soruyorsa tanım bak, yorum soruyorsa öyle çalış. Kalecisin ve penaltı atışında köşe belirlemelisin gibi :)

Kolaylıklar.

bilindik firma dışında ara sokaklardan falan kiralama sonra 2.konu açarsın rent a car benden;

*depodaki benzin için
*tampondaki çizik için
*krank mili için
*lastikte yama için


para istiyor ne yapmalıyım diye, bahtsız bedevi ise kaza yaptım, yattı parası diye birşey var mı diye sorarsın :)

Sürekli kiralayan biri değilim ama ben şunlara dikkat ettim:

- Aracın ruhatsının kişiye değil de şirkete ait olması
- Ek sürücü
- Aracın 2 yaşını aşmamış olması (Kiralama nedeniyle çabuk yıpranıyorlar)
- Sözleşmenin çok iyi okunup en ince ayrıntısına kadar sorulması
- Aracın gündüz teslim alınması (Küçük çizikler gece farkedilmeyebilir)

Şu Google aramasında ilk sayfada çıkan herşeyi okuyun, uyanık olun, hiçbişey olmaz. Gönül rahatlığı ile kiralayabilirsiniz. Site olarak skyscanner dan bak.

www.google.com.tr

Arkadaşlara katılıyorum. Kesinlikle küçük firmalardan kiralama. Havaalanına git olduğu şehirde, oradaki firmalardan kirala.

garenta dan kiraladım istanbulda sadece. gayet memnun kaldım. sadece seçtiğim arabanın muadili geldi ama gerçekten aynı sınıf olduğu için üzmedi.

@fritz-x'i dinle.
geçenlerde bir tanıdığım buna benzer olay yaşadı .aynen dediği üzere ,kendilerinin neden olmadığı tüm masrafları olay çıkmasın diye karşılamak istemelerine rağmen, üstüne birde araba sanayide günlerce kalıp "yatacağı" için bunun da ücretini istiyorlarmış. tümüyle sahtekarlık yani.

benim kuzen mahalle arası bir yerden araç kiralıyor bir günlüğüne. araba yağsızlıktan yatak sarıyor. bir dünya para tehdit vs. sanki yağı aldı boşalttı. küçük firmalar arıza yapacak, bozuk vs araçları yabancı/tanımadığı/ bir seferlik müşterilere çakarlar yağına, suyuna bak kısaca büyük yerden al. senet imzalatmıyorlar kredi kartı ile teminat alıyorlar.

Adamın gözünün önünde arabanın fotoğraflarını çek. Dışardan her yerini, içerden kilometresini, döşemeyi falan çek. Adam mesajı alır zaten.

kiraladığın yere diyeceksin ki arabayı gidip duvara çarparsam ne olacak?

sana sigorta şartlarını sayacak. sayması lazım. sonra bu imzaladığım kağıdın neresinde yazıyor diyeceksin. gerçekten yazıyorsa kirala. katakulli varsa sakın bulaşma.

mutlaka sixt, europcar, hertz gibi bir firmadan kirala ayrıca.

Gunluk 10 tl fazla ver full kasko yaptir. Isim geregi cok fazla arac kiraladim. Kurumsal firmadan sasma. Europcar oneririm. Full kaskon yoksa ufak tefek ciziklerden bile hasar bedeli olarak para alirlar.

atıyorum : 1000-1250.

yurtdışında 4gb modeli 750-800tl iken türkiyede en düşük modeli 800-1000 arası olur. 4gb modeline 1400-1500 fiyat çekerler herhalde.

4 GB'lik modeli 1299 Tlye gelirse dua edin derim... genel beklenti ise 1400 yönünde.

ben Polonyadan 865 liraya aldım ve açıkcası 1100-200 den fazla etmez.

zenfone 2'yi bekle derim

android one

asus zenfone 5

LG G3 almasaydım sanırım Android One alırdım: www.android.com

temiz nexus 5 bulabilirsen kaçırma.

zenfone 5çiyim, kendiminkinden memnun kalınca aynısını kardeşime de aldım.

zenfone alma da ne alırsan al anneme aldım 2 de 1 kapanıyo.

rentts + 1
zenfone 5 tavsiye etmem.
android one iyi gözüküyor. veya nexus serilerinden temiz bulabilirsen o da olur.

palavra

hacı, kollarını iki yana açıyosun, tek ayak üstünde kalıyosun, el bileğine yakın yerden bastırıyorlar dengen bozuluyor.

sonra sana bu bilekliği takıyorlar, bu sefer çaktırmadan OMZUNA YAKIN YERDEN bastırıyorlar, dengen bozulmuyor. Tabi o karmaşada sen nerden bastırdıklarına dikkat etmiyosun.

Sonra da vay amk ne biçim dengeli oldum diyosun.

bohemian rhapsody ..
yok
dunning kruger etkisi ...
yok
plasebo etkisi
hah bu :)

Gavat ile beraber en sevdigim lakap keriz. Bu tipler de keriz aynen.

olay tamamen kas hafızası ile alakalı
yani takmasan da oluyor :)

bir zamanlar da içinde mıknatıs olan stress bilezikleri vardı, daha sonra stress topları çıktı, sürekli olarak manyetizma ile ilgili uyduruk bir şeyler yapıp placebo etkisi ile keriz silkme yöntemi olarak görüyorum bunları.

Bir boka yaradığı yok, zaten kendileri de bir süre sonra itiraf etmek zorunda kalmıştı bu durumu:

news.discovery.com

Evet, aynen öyle. Ufak miktarlar olduğu için alması da kolay oluyordur.

Bu işin ustası Jet Fadıl ama o daha yüksek miktarlara yapıyor bu işi.

bu olayın bilimsel bir ismi vardı, sevgilim bahsedince cok sasirmistim. ve almanya'da yasal ve standartlari olan ve kendi konseptinde satıs yaptıklari magazalari olan bi sektormus.
hastalık hastalarinin psikolojine oynuyorlarmis bu sekilde, mesela bir surup sisesi aromalandirilmis suyu içip iyilestigini soyleyen insan o kadar fazlaymis ki.

www.shuziqi.com bu işi başlatan ve bu işin gerçeği shuzi'dir. geri kalanı yalan, dolan ve kolpadır. shuzi, türkiye'de yok. keza fiyatları da 100$-200$ civarında. tiger woods'un kolunda görmüştüm bunu.

avustralyada zorunlu basın açıklaması yapmak zorunda kaldılar mahkemedede kaybedip. hiç bir bilimsel dayanağa dayanmıyor dediklerimiz dediler.

amaç keriz silkelemek ise "cinsel güç", "performans" ve benzeri noktalardan ilerlemek 10x sonuç verir. Güç bilekliği dolandıcılığı 10 yıl öncede kaldı. Hala alan mal vardır elbette ama toplumun en alt zeka seviyesine göre değil ortalama zeka seviyesine göre yapılır bu işler.

Yakıt tasarruf cihazı bunun bir benzeri. Her umut bir ii kapısı işte.

metastaz bir kanser için son evredir. dolayısıyla kurtulma şansı pek yok, sağkalım ve prognoz pek iyi olmaz.

Kemik kanseri, kanser türleri içindeki en sancılı, ağrılı türdür. Allah yardımcısı olsun.. @fayfim de demiş.. Doktor değilim ama kanserin son evresi 4. evre oluyor sanırım. Ne kadar ömrü kaldığını doktorları biliyordur. Onu sık sık ziyaret ederek mutlu edebilirsin. Zoraki de olsa ona gülümse.

Evet edersin.

Evet, ama o bulduğun borca gelecek dönemki taksitler de dahildir. Yani eğer taksitli alışveriş yaptıysan, o borcun tamamını bir seferde ödemene gerek yok.

Tabi ki.

Photoshop kullanıyorum ama böyle bişeyi nasıl yaptığımı unuttum :( bi bakayım google da yapabilirsem sesleneyim olur mu

Önce ben geldim ben yardım edeceğim.

(bkz: patates baski)

şablon.

stencil.

Verirler. Vermeme ihtimalleri yok. (Daha önceki ödemelerin düzenli ise, icran yoksa)

aracı rehin aldıkları için verirler. hatta kredi notun düşük olsa bile verme ihtimalleri yüksek.

Bankacılıkta şöyle bir kural var. Aylık kredi ödemelerin gelirinin %75'ini geçemez. Senin gelirinin %75'i 3075 şu andaki ödemeni çıkınca 2375 lira kalır. Eğer ödemelerinde sorun yok, kara listede falan değilsen aylık ödemelerin 2000 civarında olup 10-12 ay vade ile bile verirler. İşin özü verirler rahat ol.

Rahat verirler.

mitsubishi colt (kullanıcısıyım)
suzuki swift..

başka araca bakmaya gerek bile yok

volkswagen polo'nun eski model otomatikleri var. 20bin civarıydı yanılmıyorsam.

link de buldum.
www.sahibinden.com

kullanmadım bilmiyorum.

2008'e kadar c4. otomatik vitesi çok sorunsuz.

yazdıklarını okuduktan sonra picasso hakkındaki yorumlarını gerçekten merak etmekteyim.

google'a "hoca ali rıza resimleri" yazarsanız sizi tatmin edecektir sanıyorum.

bunlar da picasso. o zaman fikret mualla picasso'dan daha yetenekli demektir.

www.theguardian.com

uploads2.wikiart.org

porterspaintpalette.blog.com

tarz meselesi. mualla'yı beğenmediyseniz osman hamdi veya ibrahim çallı verelim size.

ya baktığın yerden söylediklerin doğru ama sanat o şekilde okunmuyor maalesef. klasik eserlerden zevk almak da bir tercih, diğer eserlerden de.

www.jackson-pollock.org
www.pablopicasso.org

edit: bir sanat eserinin tatmin edici olması için %100 gerçeklik sunmasını beklemek (her türlü sanat dalı için) biraz haksızlık olacaktır.

1

Kendimden biliyorum. Dünya genelinde de durum farklı değil.

@loveinaflipbook, acaba bu yorumu ilk kim yapacak diye merak ediyordum ama sizden beklemezdim. picassoyla fikret muallayı karşılaştırmaya diyecek bir şey bulamıyorum.

ayrıca bu yoruma istinaden cevabınızın 1 olduğunu kabul ediyorum

@yemrem, dostum yanlış anlama, herhangi bir hakaret, küçümseme vb anlamda yazmadım. picasso'nun kendisi bu adamı ve eserlerini beğenirmiş, övermiş sağda solda. o yüzden dedim.

@ u ve halanne, bi hoca ali rızayla, nazmi ziyayla, ibrahim çallıyla, osman hamdi beyle, mahmut cudayla, feyhaman duranla alıp veremediğim yok.

tarzımız tutmuyor demek fikret mualla ile

Bedri Rahmi Eyüboğlu desen bir nebze anlardım , iyi bir şair olmasına rağmen vasat bir ressam diyebiliriz kendisine sanırım.

Ama Fikret Mualla modern turk resim sanatının en yetenekli ressamlarından birisi.

gidip de en iyi eserlerini de seçmemişsin hani, nature morte ilk tablo ki? isteyen aratsın demişsin de, her neyse.

resim denilen meret, birşeyin "tıpkısını çizmek" üzerine değil, iyi resim de o değil; yani, mevhum buna indirgenirse öyle saçma sapan oluyor işte. hakaret etmek için yazmıyorum bu arada ama işte, saçma şimdi kalkıp adama kötü ressam demek, avant-gardedan, expressionismden hazzetmeyen için de saçma.

ne bileyim, gidip Kandinskiy'e baksan, onu da beğenmezsin sanki, ne bileyim Degas falan da basit görünür, Renoir tabloları güdük gibi olur. hayır, öyle çok yeni şeyler de değil birşeyin kopyasından öteye gitmek, antik dönemlerdeki bazı uslüplar da dışına çıkıyor plastik sanatlarda vesaire. yani, ne kadar kabahat bilinmez de, sebebi içli dışlı olmamaktan da öte, dar "tıpkısının aynısı" benzeri bir beğeniden öteye gitmemen.

hiç yapılmamış bir açıklama yapma gereği duydum...
bu adamlar böyle bi anda oturup ben resim yapayım dediklerinde böyle şeyler yapmıyorlar..resim yapmak bir süreç, bir yol..emin ol bu adamlar otursalar karşısına ne koyarsan koy veya akıllarına ne gelirse gelsin tıpkısının aynısını sana çizeceklerdir. bütün iyi ressamlar gibi fikret mualla'nın da gençlik yıllarındaki eksizlerine bakabilme fırsatımız olsa aslında kara kalemin, rönesans tipi gerçekçi resimlerin anasını ağlattıklarına eminim...

@yemrem, biz ne yeteneksiz milletmişiz dedin ya, bu iki resimden tüm milleti yargıladığını düşündüm diğerlerine göz atmadığını varsayarak. o yüzden o örneği verdim. adamın beğenmediğin iki resmini koyup bu yargıya varman çok da mantıklı değil. öyle değil mi?

hastanede çok sayıda kişi kullandığı için temassız tercih ediliyor diye tahmin ediyorum. ama evde kullanacaksan temassız yerine kulaktan ölçenleri tavsiye ederim.

www.hepsiburada.com

kullanıyorum. çok memnunum.

değildir. hangi konuda diğer milletlerden üstünüz de bunu savunalım.

Hayır.
Türkiye dışındaki her yerde Türkiye bildiğin Ortadoğu ülkesi olarak biliniyor. Hatta arap sanan var. Türk'leri bırak üstün görmeyi, 2. hatta 3. sınıf insan olara görüyor Batılılar.

türk olduğum için gurur duyuyorsam bunun tek sebebi başbuğ atatürk'tür. onun gibi bir yüce insana sahip olduğumuz içindir. atatürk'ü çıkardığımız zaman ise yani şu anda dünyanın en leş, rezil milleti ortaya çıkıyor maalesef.

yaptığım iş dolayısıyla birçok milletten insanla bir araya geldim. Araplar ve Türkler dışında bu kadar sözüne sadık olmayan, ahlak, etik gibi kuralları tanımayan bencil başka bir millet görmedim.

Hayir. Turk olmakla gurur duymuyorum ancak nefret de etmiyorum. Avrupali olsam da bu degismezdi

Hicbir onemi yok hangi milletten oldugumun olmamali da.

Ama insanimiz turk olmayi cok abartiyor. Sanki millet olarak cok kusursuzmusuz gibi tarihte cok iyi anilar birakmisiz gibi. Yalan.

Eğer Atatürk un hedeflediği yoldan şaşmasaydık evet dünya çapında çok saygın bi millet olabilirdik. En kötünün iyisi modunda olmamızın sebebi biziz (farkında olup bi araya gelip de gidişata dur diyemediğimiz için)

benceSi

Sadece Türk olmak için değil, her ırk için geçerli bu. Doğuştan gelen, seçemediğin hiçbir özelliğinle gurur duyamazsın ya da bunlardan utanamazsın; saçma olur. Sonradan edindiğin kazanımlarınla mutlu olabilirsin, bunlar gurur verici olabilir. Ama "herhangi bir ırka ait olmanın" gurur duyulacak ya da yerinecek bir tarafı yoktur.

pandispanya +1

Gurur duymak için senin de son üründe doğrudan olmasa da emeğin olmalı. Türk/Arap/Adının Ahmet/Mehmet olması durumlari için böyle bir emek dolaylı yoldan bile mümkün değil. Atalarınla, şanlı tarih kavramı, gurur duymak da aynı şekilde anlamsız: Senin emeğin yok ortada; saygı duyabilirsin, iyi anabilirsin ama gurur duymak için bir nedenin yok.

önemli olan insanlık. insan olmadıktan sonra hepsi boş iş.

ayrıca o laf da tamamen "büyük" kompleksler üzerine kurulmuş bence, yazık. ya da biri kafiye yaptım diye atmış ortaya, o zamandan beri pelesenk...

alman olmak bile gurur duyulacak bişey değildir dostum...

yazar yazmaz yazan yazar'dan sonra kilitleyebilirmişiz başlığı. en doğrusunu yazmış.

ama almanlık öyle mi <3<3

Hayır. Türk olmak bir tesadüftür. Gurur duymak kendi emeğin, çaban sonucu başardığın şeyler için hissedilir. Irk, milliyet, cinsiyet şans eseri doğuştan sahip olunan özelliklerdir.

Kendim elde etmedigim bir vasifla gurur duymam.
Diger yandan da millet biraz icinde yetistigin kulturu ifade ediyor. Buradan bakinca da uzuluyorum. Genellemek istersem turkleri sunlari soylerdim sanirim: Disiplinsizlik, tembellik, adam kayirma, yumurta kapiya dayanana kadar bekleme, agresiflik, baskalarina saygi gostermeme, gosteris budalaligi, kendini oldugundan buyuk gorme, sosyal kurallara uyum saglamama, adamsendecilik(nasil yaziliyor bu?), onyargi, tedbirsizlik, suursuzluk... Turk denince bir cirpida sayabildigim kotu ozellikler.
Iyi? Misafirperverlik, merhamet baska da bir sey gelmedi aklima.
Yani topluma kapilip yasarsaniz, aileniz veya kendiniz ekstra bir caba harcamazsaniz bu kotu ozelliklerin hepsine sahip oluyorsunuz. Gozlemlerim bu yonde.

Tatlısu milliyetçisi olarak açıklıyorum.

Türk olmak üstünlük değildir. Çok gurur duyulacak bir şey de değildir. Hani tarihte ve dünyanın şekillenmesinde öyle ya da böyle payı olmuş bir köklü bir ırkın parçası olmak hoş. Fakat bu gururdan ziyade, antika bir ürün sahibi olmaktaki gibi bir hoşluk.

Kaldı ki şu anki halin içler acısı. Avrupada ve amerika'da seni arap olarak biliyorlar. Arap olmadığını düşünenler de "türklerin ahlaksızlığı pratik zeka sanması" ile başlayıp, daha birçok sebep de eklenince pislik insanlar olarak görüyorlar.

Ha Alman ya da Japon olsaydım gurur duyardım. Hani Japonlarda da biraz sapıklık var ama Alman olsaydım üstün ırkın derdim :p

Türküm ama Türklüğün çok sikik bir şey olduğunu düşünüyorum, elimde olsa çok daha başka bir coğrafyada Türklükle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yerde doğmak isterdim ama tesadüfler böyle bir kimlik sunmuş. Yapacak bir şey yok. Bu tesadüfi durumla ilgili gurur duyacak kadar aptal olmamalı insan ama bırakın kimliğine tabi olduğu ülkeyle/ırkla gurur duymayı, insanlar yaşadığı/doğduğu şehirle semtle gurur duyuyor amk.

kimse bir milliyetten olmayı seçerek doğmuyor. dolayısıyla ne bir üstünlüktür ne de gurur duyulacak bir şey.

Türk olmamla gurur duyuyorum tabi ki. Anadilimi konuşuyor herkes. Her şey bize ait. TÜrk ordusu, Türk emniyeti, Türk toplumu. Yüzyıllardır sürekli bağımsız olan bir milletin ferdi olmak tabi ki gurur veriyor.

Türk olmak üstünlük değildir. Ancak şu var ki, son birkaç yüzyılı saymazsak Türkler çok üstün özellikleri kazanmasını bilmiş (gerek askeri, gerek hukuki, gerek insanı) bir millet. Kendini ayırmış çağdaşı milletlerden. Kendilerinin yarattığı bir üstünlük var nihayetinde. Böyle bir millete mensup olmak güzel. Ben Türk olmaktan mutluyum. Seviyorum. Üstünlük olarak göremiyorum ama bir fark olarak görüyorum. Üstünlük olarak göremememin nedeni doğarken seçme şansımın olmamasıydı.

Özetle bir millet yaratılışta üstün olmasa da, yaşayışta üstünlük kazanabilir.


Edit: Aslında kültürel Türk Kültür Dairesinde olmayı kastediyorum. Bunun en basit örneği Sokollu Mehmed Paşa'dır. Türk değil. Anca en baba Türk'ün yapamayacağı devlet adamlığını bize yapmıştır. Mimar Sinan. Türk değildir. Ama mensup olduğ topluma neler kazandırmıştır. Damat Ferit gibi bir Türkle aynı kanı taşıyacağıma, Mimar sinan gibi bir Arnavutla aynı kanı taşımayı yeğlerim. Tabii böyle üstün adamları alıp, böyle güzel imkanlar tanımak da Türklerin meziyetidir.

1) Irkçılık ve faşizm.
2) Hakaret olarak kullananlar yavşağın önde gideni.
3) Diğerlerinden bir farkı yok.

dünyadaki konumlarına bakarsak araplar dünyanın en aşağılık insanları. yahudiler ise en üstün ırk konumunda. ermeniler de boş beleş bir millet işte.

1 ırkçılİK
2 ağır yavşak
3 evet

1. Aşağılamak ve itibarsızlaştırmak söylemlerinin hepsini uygunsuz görüyorum, söyleyen kişinin basit/sığ düşüce yapısında veya art niyetli olduğuna kanaat getiriyorum.

2. Söylemlerde haklılık payları varsa bile tüm ırka mal edilmemeli, içlerinde o tür davranmayanların da olduğu unutulmamalı. Eleştirinin kişiliğe/ırka vb yönelik değil davranışa/duruma yönelik yapılması gerekiyor.

3. Evet. Bütün insanlık için aynı çerçevede değerlendirilmeli.

1) mide bulandırıcı. araplar, ermeniler, yahudiler hepsi tüm halklar kadar onurlu insanlar ve türkiyedeki bu ırkçılıktan çok rahatsızım.
2) hakaret olarak kullananlar yavşağın önde gideni.
3) evet.

1. Cahillik ve ırkçılık. ayrı ayrı ya da birlikte olabilir.
2. Hakaret olarak kullanılması zavallıca.
3. Kürtlük de sayılır ama diğerlerinin aksine bu çoğu zaman gerçekten kürtlüğü aşağılamayı kasdetmekle ilgili.

o abiyle bi ara tekrardan karşılaşmışlardı sanki geçenlerde benim de geldi aklıma hatırlayamadım tam.kendini zombilerin arasına mı ne atmıştı sanki
edit:aynen yancısı olmuştu valinin doğru ya la

vali'nin sağ kolu olacak o, en sonunda da ölecek.

vali olduruyor:
www.youtube.com

daryl de zombi halini olduruyor:
www.youtube.com

peki öldürüyorlar mı? yoksa bırakıyorlar mı? bi de annesi o şekilde görüyor mu kızını?

rick herkesin önünde başına sıkıyor. bir nevi buraların ağası benim der gibi.

ikinci sezon onu aramakla geçiyor zaten. bulup vuruyorlar ve evet, annesi o şekilde görüyor.

sezon sonunda kapısı kilitli bir hangar buluyorlar diye hatırlıyorum. hangarı açıp aylakları temizledikten sonra bu kız çıkıyor hangardan.

sonrası malum; ağlaya zırlaya kızın beynini deşiyorlar

burdan izleyebilirsin:
www.youtube.com

hiç kimse söylememiş ben söyleyeyim; vuruyorlar kızı.kafasından vuriyirler.dan dan diye

SPOILER! DİKKAT!!!

evet biliyorum şaşıracaksın ama kız zombi olmuş. onu vuruyorlar.

soruya cevap ; carol'un gözlerinim önünde rick reyis ipini çekiyor.

sezon finali değil bu arada ; sezon ortası finali olması lazım. 7. bölüm olsa gerek.

buluyorlar.

google sağolsun hemen sayfayı kaydetmiş: goo.gl
yazar: le fantome de l opera

edit: evet son hali bu değil.

duyuruya verilen son cevaptan yolara cikarak mod(lar), tartisma baslatici icerikten dolayi silmisdir diyorum.

son cevabı mod vermis evet. o yuzden o silmistir diye dusunuyorum ben de

Duyuruyu arkadaş değil, ben sildim. Ben de yazarak emek harcamıştım ancak kendisinin sonradan yaptığı eklemeler işi çığrından çıkarmış ve soruya halkı kin ve düşmanlığa teşvik eden nefret söylemleri eklenmişti. Bilgilerinize.

@cokponcik: google'ın kaydettiği kısım sadece başlangıç içeriğiydi. duyurunun ve cevapların tamamı o değil.

masaüstünde ctrl+a ya yapıp herşeyi seç.

sonra sonra taşımak istemediklerini ctrl tuşuna basarak seç istediğin yere kes yapıştır.

önce herhangi bir klasör aç f3'e bas. Aranacak yeri masaüstü olarak ayarla. *.jpg ya da resimlerin formatı neyse(*.jpeg,*.png vs.) onu yaz ve arat. Çıkan sonuçları ctrl+a ctrl+x yap istediğin klasöre yapıştır.
karmaşık olduysa özelden anlatayım.

Masaüstünde boş bir yerde sağ tıkla. "Geri al yapıştır"a tıkla, her şey geri dönsün..

Başka şeyler yaptıysan o işlemden sonra, üstteki tavsiyeler işini görür.

sorunumu çözdüm ancak ne yazık ki dedikleriniz işime yaramadı, yalnız zaman ayırıp yazdığınız için teşekkür ederim.

@giderlipilot, masaüstüm doldu taştı diye yazarken o taşma kısmını mecazi olarak değil gerçek manasında söylemiştim. masaüstünde atıyorum 100 tane dosya görünüyorsa ben 1500 tane resim dosyası yapıştırdım masaüstüne, dolayısıyla masa üstünde göremediğim 1400 tane daha dosya vardı. göremediğim dosyaları seçemediğimden tavsiyen işime yaramadı.

@hayal biligsi, onu da en başta düşünmüştüm ancak geri al yapıştır çıkmadı.

@blackmamba, dediğini yapmaya çalıştım ancak sanırım benim beceriksizliğimden beceremedim.

benle aynı derde düşebilecek potansiyel dertliler için nasıl yaptığımı anlatayım, başlattan masaüstü yazdım açılan pencerede masaüstünde var olan tüm dosyaların listesine ulaştım, ordan sildim.

eksisozluk.com

son-bes-yila-damgasini-vuran-izlenesi-50-etkileyici-film
onedio.com

vardır. ne tür filmler istiyorsun?

@ m murphy, korku ve dram dışında her tür olur.

Abi dun imitation game izledim. Var yani. İzle bence.

@basond'un attığı linke baktım da, fena referans değil hacı. oradan yürü istersen.

kişisel olarak; edge of tomorrow son yıllarda beni etkileyebilen nadir filmlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır.

(bkz: Relatos Salvajes)
(bkz: The Little Death)
(bkz: Nightcrawler)

kan almadan önce bi bakıp yokluyorlar seni, sağlığın kaldırabilecekse alıyorlar, he bunun dışında tansiyon düştü vs gözler karardı oluyor, bana da oldu ama öyle bir durumda hemen hemşireye söylüyosun düğmeyle koltuğun ayarını değiştiriyor düzeliyorsun, bir dakika kadar soğuk terliyorsun geçiyor her şey

Trombosit ver. Kan volumun azalmiyor makine sadece trombositleri ayristiriyor. Baya ihtiyac var hem

trombosit biraz meşekkatli bir süreç hele ayılırım bayılırımlar için, bir saat makineye bağlı kalıyorsun, daha önce veriyordum ama en son denediğimde almadılar, o gün kan sayımım sınırın altındaymış. Bu da sizi durdurmasın, doktora sordum napacaz şimdi diye. 15 gün adam gibi beslen uyu sonra yine bakalım düzelme ihtimalin var dedi.

o soğuk terlemeler falan şokun başlangıcı. çok hafife alma bence. beynin kısa bir süre bile beslenemezse sıkıntıya girebilirsin bazı durumlarda.
trombosit verebilirsin üstteki yorumda dendiği gibi.
bir de kan vermeden önce kan değerlerine, hemoglobinine vs. baktırmanda fayda var. (kızılayda buna bakıyor olabilirler)

Kantin ihalesinde iyi rant dönüyor. Cocuklarin sagligi ikinci planda

"yetkililer bu konuda niye hiçbir şey yapmıyorlar"

ahahahaha

biz büyük türkiye'yiz düşünme böyle şeyleri :P

açıkçası kimsenin salladığı yok. bana eğitim sistemindeki eksikleri say desen buna gelene kadar 50 tane şey sayarım.

ben finlandiya'ya taşınıyorum.

bende; "önce yanmadan eremezsin, bu kapıdan geçmek için önce yanman lazım" gibi bir çağrışım yaptı.

daha büyük çözünürlükte resim yok.

bu kişinin paylaşımlarının büyük bölümü kerbela ve hz Ali'nin şehit edilişi ile ilgili. onunla ilgisi olabilir mi acaba?

büyüğü dea-pride.deviantart.com
bu da açıklaması
en.wikipedia.org

book.flypgs.com sağ üstte para birimi değiştir kısmına baktınız mı ? Bende de bazen aynı sorun oluyor, dediğim yerden tl yapıyorum.

freedos olur mu? bence bütçe belirt. ucuz var, ucuz var...

lenovo g580

ucuz diyorsan muhtemelen 1000 lira altını kastediyorsun; dolar yükselmeseydi 1000 lira altı güzel i3 bilgisayarlar vardı ama artık 1000 lira altı en iyi laptop; pentium serileri, bunlar celeron ve amd'lerden daha iyi. İleride ssd ve ram alırsın hız sorunun kalmaz. Alırken freedos alıp linux da yüklersen maksimum performans alırsın.

İnternet, film, office için çok rahat çalışır

700 lira civarı zor ya anca şu olur www.vatanbilgisayar.com

İş zor. birey a birey b çzöülebilir yine de takviye şart imknan varsa belki bi-iki özel ders alınabilir.

türkçe katsayısı en yüksek olan dersti sanırım ygs'de. tabi ki bu puan türü ile de alakalı olabilir. ben tm puanları için anlatayım. türkçeye yüklen derim hatta ciddi manada yüklen. ben sınavdan 3 hafta filan önce en ağır paragraf testlerini çözmeye başlamıştım. 10 soruda 5 yanlış filan çıkıyodu. moral bozukluğu oluyodu ama sınavda çok faydasını gördüm. iyi de puan getirir. fem iyi bir yayın. ben o yayını çözmüştüm temeli oturtmak adına (tüm dersler için geçerli) onun dışında da piyasadaki çoğu yayını çözmüştüm. genel olarak da şunu söyleyebilirim işin mantığını aldıktan sonra fazlasıyla test çözmek önemli. kolay gelsin, şimdiden başarılar :)

çözümleri olan kitaplardan çalışsın sorularını soracak birisi yoksa. fem in bir çok kitabının çözümleri internette var teknofem sitesinde.

hangi bölümden sınava gireceksiniz,istediğiniz bölüm nedir?Seneye için mi düşünüyorsunuz bu sene mi gireceksiniz.bunları da belirtseydiniz keşke.

bu final dergisi gibi dergilerin setleri var. bir önceki yılın o setini alırsanız bütün konular sırayla gidiyor. yardımcı olabilir.

Bu konuda en iyi kaynaklar fem'in. Onlardan edinin, ayrica sinava yakin da bol bol parca deneme cozerseniz basarili olursunuz. (Parca denemeden kastim dersler ayri ayri ornegin mat 40 soru) son olarak kendinize guveniniz gelince tam denemeleri alip cozersiniz.

J'ai tué ma mère

the 400 blows

Child's Pose

YÖK LİSANSÜSTÜ EĞİTİM YÖNETMELİĞİ

LİSANSÜSTÜ EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ
(Resmi Gazete Tarihi: 01.07.1996 Resmi Gazete Sayısı: 22683 )

f) Yeterlik sınavında başarısız olan öğrenci, bir sonraki yarıyılda tekrar sınava alınır. Bu sınavda da başarısız olan öğrencinin doktora programı ile ilişiği kesilir.

benim verdiğim madde dokuz eylül sosyal bilimler enstitüsünün sitesinde YÖk Lisansüstü Eğitim Yönetmeliği. Demek ki kendi sitelerindeki yönetmeliği güncellemiş sivri zekalılar. niye hala güveniyorsam bu adamlara ben de.

dokuz eylül üniversitesinin yönetmeliği de şu şekilde imiş.

(5) (Değişik:RG-26/05/2014-29011) Yeterlik sınavında başarısız olan öğrenci, bir sonraki yarıyılda tekrar sınava alınır. Bu sınavdan da başarısız olan öğrenciye, enstitü yönetim kurulu kararı ile doktora yeterlik komitesince önerilen ders/dersler aldırılır. Anabilim dalı başkanlığının önerisi üzerine enstitü yönetim kurulunca yeni bir tez konusu belirlenerek yeni bir danışman atanabilir. Öğrenci belirlenen dersleri başardıktan sonra iki yeterlik sınav hakkı daha kazanır. Bu süreç sonunda yeniden başarısız olan öğrenci için aynı uygulama devam eder.

Ya sahsen ben kendi adima siddete meyilliyim bu nedenle biliyorumki bizim adalet sistemi cok dandik ya. Tamamen rant ve torpil ve rusvet uzerine kurulu :)

devlet ile ilgili herhangi bir kuruma zerre güvenim yok.

Kendi adıma konuşmak gerekirse iki sene önce dolandırıldım. Dolandırıcı ile ilgili elimdeki tüm yazışmaları, ödeme dekontunu, kimlik bilgilerini şikayetime ekleyerek dilekçe verdim. İki sefer takipsizlik kararı çıktı itiraz ettim en son yapılan incelemelerde bilmem ne sayılı kanunun x sayılı maddesi uyarınca kesin karar çıktı ve hakkımı aramayı bıraktım artık. Adalete güvenim vardı bu olaya kadar ama artık güvenmiyorum..

kendi cevabını kendin vermişin reyis. bu ülkede polatlar deli yürekler boşuna sevilmedi. halkın tümü itiraf edemese de adalete güvenimiz hiç birimizin yok, ondan ötürü kendi kendine adalet sağlayan mafya bozuntularına polisten daha çok saygı duyuluyor. en bilinen örnek, sedat pekere olan sevgi -nette geyik yapsalar da- gerçekten azımsanmayacak kadar büyük.

ikincisi bence. yani buradaki şiddete meyil, suçun hukuk yöntemleriyle tatmin edici derece (hatta belki de hiç) cezalandırılmayacağına olan inançan ileri geliyor. ve mağdurun da korunmayacağı inancı var tabii. Hukuk sistemi gücü parası olana geçmiyor ki, mağduru daha da mağdur edip suçluyu neredeyse ödüllendiren bir ülke burası. özellikle tecavüz, kadına şiddet vb vakalarda.

yol verdiği adam tarafından 6 yerinden bıçaklanan babam için karakolda, adamlar pislik. adresini bulur çoluğuna çocuğuna musallat olurlar. devlet koruyamaz. canın sağ kurtulmuşsun. vazgeç bu işten denildikten sonra hiçbir şekilde bu ülkede adaletin ve güven ortamının olduğuna inanmıyorum.

durduğu yerde babamın elini kullandığı kamyonla babamın taksisinin arasına sıkıştırıp, elini paramparça eden adam takipsizlik kararı yüzünden cezasız kaldıysa bu ülkenin adaletine inanmıyorum.

arkadaşımı, babasını, kardeşini, abisini, kendisini bıçaklayıp, yengesini yumruklayan, abisini sakat bırakan adamlar savcı tarafından zırt pırt serbest bırakılıyorsa, o adamlarla aynı sokakta karşılaşmalarına sebep oluyorsa, bu ülkede adalet yoktur.

köpeğe, ördeğe tecavüzün mizah haberi gibi algılandığı ülkenin insanları adalet tesis edemez.

Bu ülkedeki hiçbir kuruma güvenim yok. Hele hukuk ve kolluk kuvvetleri sistemi ösym ile yarışır.

Ayrıca hukuk demek adalet demek değildir her zaman. Hatta çoğu zaman demek daha uygun. Hukuk medeni insanların yaşadığı toplumlarda düzeni sağlar. Onun dışında güçlüyü korur sadece.

Şiddete meyilli değilim. Başıma gelmesin, yoksa pusup kalırım. Adalete güvenim sıfırın da altında. Polisle davayla işim olmasın diye dua ederim.

Bundan 15 sene kadar once ablamla beraber İstanbul'un Avrupa yakasındaki aile evimizden işyerlerimizin taşınması sebebi ile Bostancı'ya taşındık. Annem-babam arada gidip geliyorlar ama temelde evde ikimiz kalıyoruz. Bir akşam vakti polisin biri geldi, polis balosuna bilet satmak istiyor. Yok-mok dedik. Adam dedi ki "ben özellikle akşam vakti geldim, görüyorum ikiniz de çalışıyorsunuz gün içinde gelsem ev boş" bu ne demek lan! En büyük mafia polis, kimse bana tersini kanıtlayamaz.

O olayın Türk adaletiyle alâkası yok. İsterse Amerika'da isterse Norveç'te olsun. Elden verilmiş parayı hangi ülkenin yasası geri aldılabilir? İşin içinde yaşlı ebeveynlerin kulağına gitmemesi de var. Varsa görüntülerin ortaya çıkmaması ve ailenin kulağına kızınız orospu tarzı bir söylemin gitmemesi için uğraşıyorlar.(orospu kısmı ynalış anlaşılmasın benim ithamım değildir ama aile kulağına gidecek olursa kız haklı da olsa bu şekilde bir muhabbet dönecek) Ha belki diğer ülkelerin adaleti şantaj ve olay sonrası durumda kadını korumada daha etkin rol oynarlar bilemiyorum ama o parayı aldıramazlar. O yüzden yasa dışı araçlara başvurmak elzemdir bu durumda.

Ama olaydan bağımsız olarak cevaplayacak olursam, hayır efendim yok.

Benim yok. Şu anda başıma herhangi bir iş gelse, bunu gidip ne anlatabileceğim adam akıllı çalışan bir kurum var, ne de derdimi anlattım diyelim, bunun sonucunda hakkımı zamanında alabileceğim bir yapı var. Kısacası elbette ilk işimiz olayı hukuki boyutta çözmek, ama bunun olamayacağına inanan bir insanın hukuk dışı hakkını araması da en büyük hakkı. Yeter ki bunu yaparken başkalarının hakkını ihlal etmesin.

Türkiye'de bireysel veya kurumsal, adalet/adillik tamamen bitmiş bir kavram. O nedenle kişi bazında da kuramsal seviyede de pek güvenim yok.

Ekimbebesi'nin yaşadığının aynısı başıma geldi, bütün delilleri (dekont,yazışmalar) savcılığa verdim, takipsizlik kararı çıktı, itiraz ettim ordan da bi şey çıkmadı. türk adaleti herhalde "git gırtlağını sık al" demek istedi diye düşünüyorum.

guvensizlik

Brk37 daha yanlış olabilir miydin diye bakıyorum, deneyebilirsin ama başaramazsın sanırım

"Kimse en ufak bir davayı izlemez, protesto için mahkemeye gitmez..." benim dava izlemem ya da protesto için mahkemeye gitmem gerekiyorsa o sistem güvenilmez, dışarıdan müdahale olmadan kesinlikle doğru işleyemiyor demek. yani bu durumda, adaletten şikayetçi olanlar iki yüzlü değil, hukuk sistemini, hukuk dışı şekilde baskı ile düzgün çalışır halde tutmamızı isteyen hukukçular işgüzar oluyor.

yok. ikinci nedenle.

sadece şunu aklında canlandır. bir işçi bir bakanı yada bir iş adamını dava edecek ve bakan yada iş adamı suçlu bulunup cezalandırılacak. böyle birşeyin türkiye'de olabileceğini hayal edebiliyo musun ? adalet mevkiye, makama, zenginlinliğe göre eğilip bükülebiliyor. kamu görevlisi bir adam öldürdüğünde cezalar alt limitten, indirimler üst limitten uygulanırken işsiz güçsüz bir adam eğer bir başka adamı öldürürse cezalar üst limitten indirimler alt limitten uygulanıyor ve daha fazla ceza alıyor. suç aynı suç. ceza değişik. o zaman adalet dediğimiz şey tam da adil bişey değil sonucu ortaya çıkıyor.

notta yazmışsınız evinizin kapısı kırılmış eviniz yağmalanmış polis bir bardak soğuk su iç demiş. eğer siz çok varsıl bir insan olsaydınız önemli bir mevkide bulunsaydınız polis aynı gün size bi hırsız bulurdu. bu normal geliyor değil mi. aslında çok anormal bi durum ama türkiye'de o kadar kanıksanmış birşey ki artık normal geliyor bu bile.

devlet kurumunda çalışan onca akrabam eşim dostum olmasına rağmen hiçbir devlet kurumuna güvenmiyorum.

adaletin kanunun hırsızlara çalışmayıp bana çalışacağını biliyorum. tam tersi olsa rahat rahat yırtacağımı bilsem kendi adaletimi kendim oluşturur ağızlarına sıçarım hepsinin, samimi söylüyorum bunu.

ülkenin en büyük sorunu işsizlik, ekonomi, terör, paralel vs değil doğru çalışmayan adalet sistemidir.

@brk37 mükemmelsin hocam. alıntı yaparken ağız yamultarak "yea" ekleyince 10 numara savunma yapmış oluyorsun. diz çöktüm, tövbe istiyorum şimdi.

4+1 yılımı buna verdim. suçlu ben olmayacağım kafası ile suçlayacak başkasını bulma arayışı seninki. eğer ben tekrardan müdahil olmadan hukuk hakkımı koruyamayacaksa, hakkımı koruması için benim dahil olmam gerekiyorsa o sistem başarısız demektir. lafı dolandırmaya gerek yok.

normalde başka karar verecek olan mekanizma benim orada bulunmamın baskısı ile "adil" karar verecekse o sistem hatalıdır arkadaşım. kendimizi kandırmamızın hiçbir mantığı yok.

Devletin hiçbir kurumuna güvenim yok.

Çünkü galip öztürk'ün yandaşlığından dolayı.

bu kazaların çokluğunun sebeplerinden en önemlisi sefer sayısının fazlalığı. adamlar türkiye'nin heryerine gidiyorlar bir şekilde.

galip öztürk'ün o otobüslerde neler taşıdığını herkes bilir ama kimse ses etmez.

çünkü aracını alan gelip bu firmaya dahil olabiliyor.
çok yaygın ve kalite konusunda denetim sıfır.

Güzel.

ben sevmedim.
daha sade ve kibar olabilirdi.

şık saat.

fena değil..

güzel değil. açıklayıcı sebeplerini de söyleyeyim:

akrep ve yelkovan fazlasıyla kalın. kalın akrep ve yelkovan saatin zerafetini öldürür.
saat içindeki rakamların fontu da fazlasıyla kalın ve fontu gerçekten baya kötü. roma rakamı veya ince zarif bir fontla yazılması gerekiyor o rakamların da.

iç dizaynı kötü kısaca.

yaani, idare eder.

güzel. biraz ağır, yaşın gençse ve spor giyiniyorsan olmaz. yoksa olur

cok ufak saat, fotoğraf aldatıyor bakmayın. hepsiburada da 50 tl bu saatler. hadi bilemedin 100. bir tane aldım aldığım gibi iade ettim. (saat dediğin azıcık büyük olacak erkekte. bence yani)

değil.

kasanın çerçevesi, akrep yelkovan ve fontlar oldukça kalın. kaba durmuş.

Eh. Çok daha iyisi olabilir.

ben çok beğendim. çok tatlı spor bir havası var. hatta azıcık küçük olsa bayan saati niyetine bile kullanılabilir. :)

**üstteki yorumları sonradan gören*** hmmmm

fena değil.

Chevrolet Türkiye piyasasından çekilecekmiş sanırım. Bu yüzden bir süre sonra fiyatları düşebilir, bunu göz önünde bulundurun. Ayrıca Tr'den çekilse bile 2020'ye kadar yedek parça sağlayacağını da duymuştum.

piyasadan çekildikleri için fiyatlar tepe taklak. opel bakıyor servisine servis/parça sıkıntısı olur mu gidip sormak lazım.

avrupa pazarından çekildiler bu yüzden 3 yıl sonra satmak isteseniz zor satarsınız. ben de spark düşünüyordum da vazgeçtim. parça servis olayı da sorun olabilir.

3 yıl yeni aveo kullandım son sene bir kaç soru çıkarttı hepsi garantiden yapıldı.
Otomatik olarak gayet keyifli ve harika yol tutuşa sahip .
Lakin Türkiyeden çekilmesi satarken 2000 liraya mal oldu.
10 yıl boyunca opel servisleri chevrolet parça bulunduracak belkş iki üç yıl sonra yurt dışından gelmesini beklersiniz ama benim arayıp bulamadığım bir tek bagaj ipi oldu.

alma.. alacaksan corsa ve fiesta tavsiye ederim

Daha çok düşer onun fiyatı.. Eline olanların elinde patladı... 2. eli bitti..

Detroit şehri niye iflaz etti hocam? Bütün şehir, resmen iflazını istedi.

daha kötü bilemezdim.

gecen yil 22bin'e sifirini sattiklari otomobilin (spark miydi neydi, simdi adini hatirlamiyorum) ikinci eli 28bin'e filan gidiyor. t ile baslayan bir modelleri vardi, gecen yil 50ye 55e aldi insanlar, simdi 65-70e satiyorlar. 2.eli bitmedi, cok canli. piyasada tutulan bir araba, cekilmesinin sebebi opel satislarini etkilemesi.

chevrolet iyi arabadir, opel servisleri bakacak chevrolet'lere yedek parca sikintisi filan da olmaz.

eski bağlantıları canlandırdım, görüşemediğim insanlarla görüştüm falan toparlandı bir şekilde ama kısa sürdü.

"ne gelir elimizden insan olmaktan başka"

ben hep yerlerde debeleniyorum. :)

o kadar takmamak lazım. hayat hep iniş çıkışlarla dolu. insanların hayatı, özellikle ilişkiler kesinlikle dışardan göründüğü gibi ya da sizin düşündüğünüz gibi değil.

Insan ayni noktada kalmaktan da sıkılıyor bir sure sonra. Farkinda olmadan ayaga kalkmaya basliyorsun.

eksisozluk.com

www.youtube.com

(Bkz: why do we fall bruce)

İnatla yarak kürek yabancı terimler kullanıyorlar. (sözüm bknz verene değil) Türkçenin ırzına geçtiğiniz, paketleyip elinize teslim edebiliriz.


"Düşene bir tekme de ben vururum, o yalçın kayalıklardan yuvarlanışının keyfi için" demiş Nietzsche, Kalkmasını bileceksin. Kalkamazsan ölürsün. Yardım eli beklemeyeceksin. Hepimizin aynı yerde yürümemiz olanaklı değil zaten. Bunun farkında ol.

valla ilk aklıma kandil simidi geldi.

Ayran

sosyal degis/tokus dusunce yapisi. cumlenin basi sonu da varsa daha cok aciklama yapilabilir.

Düşüncenin Sosyal Değiş tokuş okulu

@inanmazsan inanma, "school of thought" burada okul degil, daha ziyade "dusunce akimi, yapisi". chicken translation olmasin.

cümle şöyle bir şey "the social exchange school of thought is a single construct theory that provides..."

felsefeden bahsettiğini düşünerek aristo okulu gibi bir cümle olduğunu düşündüm chicken ile alakası yok...

bedava ver. nolur bedava ver. şu dünyadaki tek enayi ben olmayayım :/

muhasebe değil de İngilizce dersi için geçtiğimiz yıl saati 80tl gibi bir ücret söz konusuydu

@ devildred, zaten şimdiye kadar hep ücretsiz ders vermiştim. ancak öncekilerde birebir değil de grup olarak anlatıyordum. bu arkadaşa rica gereği birebir anlatmak durumundayım. eğer bu arkadaştan para almazsam hem öğrenciler hem de bazı çalışanlar durumu çok farklı yerlere çekebilirler.

zaten bu parayla hediye alacam:)

150 iyi.

50-100 arası bir şey söyle çok abartma bence

(bkz: kök)
(bkz: bahçevan)

şaka şaka, terzi yapar.

kapalıdır

kapalılar.

a kişisi emekli olabilmesi için gereken 100 birim günü tamamlamamışsa, aradaki farkı tamamlayabilmek için x departmanında çalışıp eksik günlerini tamamlayabilir.

A kişisi, emekli olabilmesi için çalışması gereken asgari gün sayısını tamamlamamışsa, eksik kalan gün sayısını X departmanında çalışarak tamamlayabilecektir.

A kisisi emekli olmasi icin gereken 100 gunu tamamlamamissa, bu farki X departmaninda eksik gun sayisi kadar calisarak tamamlayablir.

rulo ile boya. kağıt bant al süpürgelikleri ve pencere pervazlarını bantla kapla. hatta yere de gazete ser. o gazeteleri de kağıt bantla tuttur birbirine.

duvarları boyarken tavan ile duvarın birleştiği kenarlara da kağıt bant yapıştır. duvarlar kuruyunca tavandakileri sök. bu sefer tavanı boyarken de aynı işlemi duvara yap.

boyayı çok kullanma. yani boya rulodan ya da fırçadan şıp şıp damlamasın.

tertemiz boyarsın. rulo önemli. bir de köşe fırçası al.

yanına bir kişi daha bulursan yapışkan alsana. onlar daha eğlenceli ve yapması da kolay. özen gösterirseniz gayet güzel olacaktır.

bir de şundan al mutlaka:
www.trade1st.co.uk
rulodaki boyanın fazlasını alır damlamasını engeller.

ruloyla beraber kestirme fırçası denen küçük fırça da al, kenarlara köşelere priz vs gibi yerlere bant çek, ruloyla kaba yerleri, fırçayla ince yerleri boya. ilk kat kurumadan ikinci kata geçme.

Rulonun sapi uzun olsun yoksa kollarin sikilir. Vileda sapi iyidir, cabucak bitirirsin

arveles

içinde etken madde olarak ibuprofen olduğuna göre, nurofen olabilir.

ağrı yine kastaysa majezik duo spreylerle jeller çıktı yeni. tavsiye ederim. lokal uygulanıyor. hem ağrı kesici hem kas gevşetici.

bir de dexpluslar var. efervesan tabletler.

parafon

advil kas gevşetici değildir. kas ağrısını kesebilir. bu iki özelliği karıştırmamak lazım. kas gevşetici + ağrı kesici kombinasyonu ilaç ismi soruyorsan mesela muskazon ya da parafon olabilir (kas gevşetici + ağrı kesici) içerir.

yine de bu ilaçları dikkatli kullanmak gerektiğini belirteyim.

@amuda kalkan solucan allahaşkına şu efervesan kombinasyonları söyleme nolursun.

muskazon

parasetamollü oluyor.
2x2

pastırmalı yumurta

Direk gotur

pastırmalı börek +1

bize getir pastırmalı yumurta yapalım, yumurtalar benden.

hacı ben onu çiğ bile yerim
ama ben olsam biraz domates biraz biber ve tereyağıyla, baharatlarla beraber sote yaparım.

ince ince kes, seritler halinde, domatesli sos yap icine at ve hepsini makarnanin uzerine dok.

not. cig yersen bir hafta kadar kokacaksin.

ne yaparsan yap içine tuz koyma. o zehir gibi tuzludur zaten.

en pratik çözüm pastırmalı yumurta, plase domatesli biberli soğanlı sulu bir harçla makarnaya dökmek.

bitirmen şart değil, pastırma çürümez zaten. eğer tatile ya da memlekete gidiyorsan yanında iyice paketleyip götürebilirsin.

ha yok eve misafir geliyor onlarla paylaşmak istemiyorsan da yut götür. :)

Tabi lan duyuru açmak bile yasak

hangi rehine?

agony? (attım)

Misery?

Trouble?

soyledigin anlama gelmiyor ama "tragedy is my remedy" de olabilir

comedy :)

Worry ve Diffculty sorun demek, ayni zamanda Remedy ile de Rhyme ediyorlar.

misery diye hatırlıyorum ben de. aychovsky +1

yok değil bunlar, dilimin ucunda ama gelmiyor bi türlü 2 gündür

balon şişiriken ağzının iç basıncı normalden yüksek oldu. ağızla kulak bağlıdır birbirine. belki sakız çiğnemen biraz rahatlatabilir.

1)
kursu geçtiniz mi ? geçtiğinizi varsayıyorum. Kursun size vereceği bi dosya olması lazım.
6 vesikalık,kan grubu kartı,sicil kağıdı, sağlık belgesi,öğrenci belgesi yada diploma. başarılı olduğunuza dair meb belgeleri var bu dosyanın içinde.bu dosyayla gidiyosun sadece. artı olarak tabi parayı yatırıp dekontunu da koyuyosun.

2) parmak izini orda alıyolar sen bişey yapmıyosun.

bir de randevu alman lazım tabi ki en zoru o ben torpille halletmiştim boş yer bulamamaktan ki şu dönem hiç bulunmaz