Ekşi Duyuru

Telefonunuzda fake gps kullanıyorsanız ve o videonun izlenmesinin yasaklı olduğu bir ülkeyi seçmişseniz video açılmıyor olabilir.

Fake gps yok. Trden bağlanıyorum, bilgisayar da aynı şekilde. Duyuru ve video linki şurada: www.eksiduyuru.com

şöyle bişey var
forum.turkcell.com.tr

bazı videolarda oluyor.
hatta şunu deneyin bir bende bilgisayarlarda açıyor mobilde açmıyor. sanırım yüklenme ya da izin kısımları ile alakalı.

Recomposed by Max Richter: Vivaldi's Four Seasons - Tito Muñoz/Daniel Hope/Ensemble LPR
www.youtube.com

Evet bende de açılmadı bu. Video sahibi reklamlar konusunda bir ayarlama yapmış olabilir, kısıtlama ondandır belki diye geldi aklıma.

@sevgi

reklamlardan değildir bence ama ayar olarak mobile izin vermemiştir.
mail atayım tito abimize, açsın videooyu mobilede.

aaa sitesine girdim de kilo vermiş ya, tebrik mebrik ayağına yazmak lazım o zaman.

Vücut sıcaklığı düştükçe sistem sıcaklığı 37 dereceye getirmek için olduğundan daha hızlı çalışmaya başlıyor, haliyle dokulara daha yoğun bir şekilde kan ve oksijen taşınıyor. Dinç ve zinde hissetme algısı bununla ilgili. Ben antrenman sonrası soğuk/ılık suyla duş alıyorum ama bu sıcağı çok sevmememle ilgili bir durum fakat bahsedilen etkileri de yaşatıyor tabii ki.

Sirf soguk suyla dus almak iyi degilmis.

Bu olayi birkac kisiye danismistim, ilik-soguk-ilik-soguk seklinde alinmaliymis.

31 yaşındayım. yaşım genç ama çok da sağlıklı ve dinç sayılmam.

Sanırım en iyi avantajım soğuğa alışkanlığım. kara kış olmadığı sürece musluktan akan suyun sıcaklığında duş alırım. kışın ortasında soğuk suyla duş alıp, havluyla saçımı biraz kurutup (fön makinası asla kullanmam) dışarı çıkmışlığım çoktur. ve evet gün boyu kendimi dinç hissediyorum.

Bence mesele sadece soğuk suyla duş almak değil tüm yaşamınızda soğuğa alıştırmak gerekiyor vücudu. Ben çok kalın giyinmem, yatak odasının kaloriferi sürekli kapalıdır vs.

her yıl sonbaharda 1-2 günlük hafif bir nezle geçiririm, sonrasında bütün kış hastalanmam.

ama kendinizi bir anda zorlamayın asla. yavaş yavaş yıllara yayarak alıştırın vücudunuzu. kalp krizine kadar yolu var maazallah.

edit: eklemeyi unuttum. saçlarım çok sağlıklıdır. bu işlerden anlayan medikalci bir arkadaşım söylemişti. soğuk suyla duş alınca saçta kepek olmuyor, dökülme, yıpranma vs. minimuma iniyormuş. ah keşke beyazlara da çare olsa :)

Askerde uzman cavusla inatlasip hamama gitmemis. Takim icindeki dusta dus almistim spordan sonra. Mart ayi isparta'da soguk suyla dus aldim. Su sanki mermi gibi beynime isliyordu. Allahtan hasta filan olmadim. Ilk bu anim geldi aklima.
Yazin istanbul'da soguk suyla dus aliyorum ve hakikaten daha zinde hissediyorum. Ama cok da elzem bir hadise oldugunu da sanmiyorum.

Rüzgar yemedikten sonra bişey olmaz. 16 derecede denize giriyorum ben kışın. Yazın sıcak duş alanları da anlayamıyorum

finlandiya'dayim ve haftada bir yapiyorum-yapiyoruz -sauna'dan cikip soguk dus alma, gole-kara atlama- henuz zararini gormedim duymadim, hic de hasta olmadim 5 senedir. turkiye'deyken yapilan 'aman sicaktan soguga gecme hasta olursun' goygoyunu burada yapinca bos bos bakiyorlar en azindan.

gerci yine de oturup durduk yere soguk dus almak sabahlari uyanmak veya yazin serinlemek disinda cok mantikli gelmiyor.

şöyle bir parça çıkıyor. Grigoris Bithikotsis - Tha simanoun oi kampanes.

www.youtube.com

Diğer yorumlarına da adından yürüyerek bakarım. Çok teşekkürler.

video kullanılamıyor diyo

Evet ben de mobilden açmaya çalıştığımda farkettim. İlginçtir, bilgisayardan açarken sorun çıkmıyor.

Merhaba.

Eğer akk'yi geçmek için mtu ayarıyla oynadıysaız düzeltin. Aynı problemi o yüzden yaşadım ben.

aile paylaşımından oynuyor olmak da benzer bi sorun yapmıştı bana.

Bugün kulak misafiri oldum da ıslak imzalı falan filan diyordu. Bi telefon edin soru bence. Noter falan hep masraf çünkü.

(bkz: discogs)

edit: zaten son entry'i girmissin : ) yeni gordum. istersen entry sahiplerine ozel mesajla sor.

Bir arkadaş mesaj attı şimdi, alternatif bir site önerdi, ona bakıyorum. Ama disclogs hakkındaki sorular hala baki :)

Soruları buraya yazayım, sonrasında arayanlar da faydalansın bir şekilde.

Şimdi disclogs'a girdiğimde x albümünün plakları 2 euro'dan başlıyor, 30-40-50 diye gidiyor. Kıyaslama yapılınca da bir kısmı Vg, diğerleri Vg+. Öyle aman aman bir fark yok gibi. Kimden nasıl alışveriş yapacağımı güvenilirlik belirliyor desem, çoğu olumlu geri dönüş almış, güvenilirlik %95'in üzerinde. Sözlükten bir kısım arkadaş kargoyu yüksek tutup oradan geçirmeye çalışıyorlar dedi. O tuzaklara düşmemek için ne yapmalı?

Kargoyu postayla değil takip numaralı şekilde almayı tercih edeceğim. Kaybolması, kırılması vs. durumunda para iadesi yapıyorlar mı?

PayPal gittikten sonra büyük ihtimalle yurtdışında yaşayan birilerinden ya da %10-15 komisyonla bu işleri yapanlardan ricacı olacağım ödeme konusunda. PayPal ödeyeni farklı, adres ve alıcı bilgisi farklı olsa sorun çıkartıyorlar mı?

Bu yazdığınız iki siteden hangisini önerirsiniz en çok?

olmaz. bu paralara epiphone pro-1 al.

o markayı ilk kez duyuyorum dinleme fırsatım olmadı. sana tavsiyem git tünele (İstanbul'da yaşıyorsan) orada 350 tl civarındaki bütün akustik gitarlara bak.

jack girişine gelecek olursak 2 sene önce bütün sistemi anadoludaki bi şehirde 200 tl fiyat istiyorlardı. ben ne yaptım aliexpress'ten sistemi getirtip 40tl'ye taktırmıştım. ürün 15 dolar civarıydı total 100 tl'ye patladı . memnun kaldım mı? hayır. işin doğrusu abime ayarladık bu şekilde ama beğenmedi. eğer sahnede yer almayacaksan jack girişini önemseme dış mikrofonla da güzel ses alabilirsin.

şu an ben yamaha f310 kullanıyorum gayet memnunum. elektro değil. sıfırı 500 tl. elimde fazladan 0 bir tane daha var kutusunda. ilgilenirsen mesaj at.

@alperz, teşekkür ederim. O modele de bakacağım. Bir duyuruda Ankara'da gitarlara bakım yapan birisinden bahsetmiştin ama ismini hatırlayamadım. İşinin ehli birisiydi diye kalmış aklımda, kimdir? Ve dediğin modeli alırsam ona şöyle bir göstermek gerekir mi?

@funl, Ankara'dayım maalesef. O zaman istediğimiz modelde alıp sonrasında taktırabiliriz. Peki abinin memnun kalmama sebebi neydi? Hazır yerleşik olanlardan alsaydınız daha mı iyi olurdu?

kenan turgut

parazit sesler geldiği için beğenmedi. yani eğer elektro düşünüyorsan sonradan yaptırma. direkt öyle al. bütçene uygun müzik mağazalarına gidip bütün gitarları dene. hangisinin sesi daha güzel geliyorsa onu al. klasik gitarı alırken öyle yapmıştım. elektro klasik gitar ve aşırı memnunum.

Bu günlerde herkes hasta neredeyse. Ateş öksürük boğaz ağrısı ortak şikayetler.
Bağışıklığını sorgulama hemen.
Vücut tepki gösteriyor, mücadele ediyor ki öksürüyorsun boğazın ağrıyor ateşin yükseliyor. Bağışıklık çalışıyor olmasa vücuduna giren mikroptan haberin bile olmazdı. bunlar haberci belirtiler. burda bi olaylar oluyor sen de bana yardım et biraz diyor vücut.
Bol sıvı al su iç, vücut öksürükle mikrobu atarken yardımcı olur.
Ateşin kontrollü yükselmesine izin ver. hemen ateş düşürücü alma normal sınırları aşacak gibi olursa alırsın.

sarımsak koy menülerine. adaçayı iç. mikrop öldürücü bunlar. hatta sarımsağı çiğne boğazın filan yansın güzelce. daha başlarken hemen iki üç diş sarımsak çiğniyorum ben ertesi güne hafiflemiş oluyor.

edit: hekim değilim. bağışıklığı sabıkalı biriyim :)

Onu da ekleyeyim yeri gelmişken :) sarımsak soğan tarzı şeyleri de makul ölçüde tüketmeye çalışıyorum. Bitki çayını hastayken değil, sırf keyif olsun diye bile içerim. Bilhassa adaçayı, ıhlamur, içine çiğ zencefil. Ama hastalık dendiği anda bir şekilde gelip beni buluyor.

Ben de boyleydim, bi hastalandim mi 1 hafta yatardim.

Son 2 senedir hic boyle degil artik cunkuuuu propolisi kesfettim :D
Genelde duzenli kullaniyorum ama duzenli kullanmazsam da hasta olacak gibi oldugumu hissettigimde direkt duzenlilestiriyorum.
Arada cicek poleni + kestane baliyla takviye yapiyorum. Bazen zencefil tozu koyuyorum bala...

Propolisi gunde 20 damla sutle iciyorum normalde. (Seyreltikligi de onemli, yuzume surdugumu iceceksem 10 damla koyuyorum mesela)
Oyle iste :D

uyku düzenine dikkat et, vücudun dinlenmesi gerek. ve de en önemlisi hijyen. lisedeyken okulu b.k götürdüğü için aşırı hastalanıyordum ama üniversite'ye geçince minimum seviyeye düştü. hava değişimlerinde pencere açık uyumamaya dikkat et.

Keçiboynuzu pekmezi iç.

pimpiriklik vesevese mi yapıyorsun acaba. mesela şu çocukken çok antibiyotik dayamışlar suçlamasını bırakmalısın. çocukluğunda antibiyotik dayanmayan yok gibidir. doktora gittin mi rutin hemen yazardı hala öyle.
vücut bir gemiyse kaptanı senin düşüncelerin. nasıl karşında biri limon yerken vücudun fiziksel bir tepki veriyorsa ağzın kamaşıyor, sulanıyorsa aynı şekilde vücudun aldığın yararlı besinleri de görmezden gelebilir, işe yaramaz sayabilir.

bağışıklık sistemine yardımcı olarak ben bir dönem immuneks kullanmıştım. doktorunmun önerisiydi. ilaç tarzını çok şeyetmiyorum, ilaç önermeyi de doğru bulmuyorum. vücudu kendi kendine savaşmaya hazır tutmak daha sağlıklı ve uzun vadeli bir yaklaşım çünkü.
bir de öyle çok steril çok düzgüne de alıştırma arada çimdikle. yani zararlılar da olsun arada bir ki "ohh keyifler yerinde" deyip yayılıp uyumasın.

Propolis iyi fikirmiş aslında. Ara sıra polenle birlikte kullanılabilir, özellikle havalar soğumaya yakınken. Hangi markayı kullanmak lazım kuehles blondes, sen hangisinden memnun kaldın? Kestane balı kullanıyorum ara sıra, zencefil de evin olmazsa olmazı.

funl, uykuda nefes almayla ilgili bir sorun var sanırım deviasyon kaynaklı. Kalitesini etkiliyor olabilir çünkü gün içinde de yorgun ve uykulu oluyorum bazen. O muayene sürecini az daha hızlandırayım en iyisi.

hayat aklini konusacak bir filozof uret, o konuda bir miktar tereddütüm var evet. Ben apartmanda, fazla korunaklı büyüdüm diyebilirim. Eğer o dönemi biraz daha "sert" geçirseydim belki bu kadar kolay etkilenmezdim diye düşünüyorum ara sıra ama, o tren kaçtı artık sanırım :) imuneks tarzı şeyleri ben de pek sevmiyorum ama, iyi hatırlattın. Sınavlar, seyahatler vs. öncesinde buna benzer bir durumla karşılaşırsam diye köşede bulunması iyi olabilir.

@sevgikusunlanadinda
Ben avusturya'da yasadigim icin turkiyedeki markalar konusunda en ufak bilgim yok :( ama bana soylenen, alkolle seyreltilmis olanlari tercih etmem gerektigi. Muslumanlik vb diye suyla seyreltiliyormus sanirim trdekiler. Ama alkollu bulursan onu tercih etmelisin. Kesin vardir.

Gercekten ise yaradi-yariyor.
Sutle iciyorum derken koca bardak sut degil de cay bardaginin beline kadar sut koyup sonra propolis. Yapisiyor bazen, su vb koyup hallediyorum.

Lowepro lari harika sirt cantalari oluyor. Alt kismi makina icin, ust kismi normal filan.

Benimki oyle, asiri memnunum.

Lowepro modellerinj inceleyin derim. Ben asigim benimkine.

Think Tank'in Retrospective serisine bakabilirsin.

Zaten önlisans öğrencisi ya da mezunu değilsen sistem izin vermez önlisanstan başvuru yapmana.

ben tehlikeli olduğunu düşünüyorum bu işin. Sen sabah akşam ye iç yat. Sonra götü devir elektrik verdirerek zayıflamaya çalış. Bilmiyorum..

Bunun nasıl etki ettiğini bilmek için kasların nasıl kasıldığını bilmek gerekiyor. Kaslar izometrik ve izotonik olarak iki şekilde kasılır. İzometrik kasılmada eklemler devreye girmez, yani bir eğilip bükülme olayı olmaz; kasın boyu sabit kalır fakat gerilimi artırılarak kasta statik bir kasılma yaratılır. Bunun en popüler örneği Plank egzersizidir. Bu egzersizde kasa herhangi bir stres uygulamazsın, eklemlerde açılıp kapanma olmaz; sadece sabit bekleyip kaslarınızı kasarsınız ve bu yolla güçlenme ve hipertrofi oluşması sağlanır. Bu elektrik verme işi bu sınıfa giriyor biraz. Herhangi bir ağırlık kaldırmıyorsunuz eklemleriniz hareket etmiyor ama kaslar uyarılıyor. Eğer bahsettikleri gibi kaslar gerçekten uyarılıyorsa, yani kasılıyorsa işe yaramaması için bir neden yok. Mantıksal olarak senin izometrik kasılmada yaptığını elektrik marifetiyle simule ediyor fakat kaslar uyarılmıyorsa sadece vücuda elektrik veriliyormuş gibi bir şey oluyordur herhalde.

Bir arkadaşım şube sahibi. Beylikdüzü'nde beko'nun ordaki outlet'in içinde olan şube. Ben de aynı şeyleri sorduydum ona ama söyleyebileceğim kadarıyla gerçekten işe yarıyor. Bir tek egzersizler harbiden çok yoğun aç gidip bayılanlar veya kusanlar oluyormuş.

Yeni?

2012'den beri Turkiye'de olduguna gore o kadar da yeni sayilmaz.

eksisozluk.com

hastanelerde fizik tedavi bölümlerinde aynı bu şekilde bir olay var elektrik vererek hareketler yapıyorsun kimisi zayıflamak kimisi sağlık sorunları nedeni ile gidiyor, tabi kimin kontrolunde yaptığın önemli.

gerekmiyor. önce eskisinde kaydı sildiriyorsun, sonra yenisine gidip kayıt oluyorsun. kayıt sildirme normalde 1 saatlik iş ama bazı fakültelerde rektör dekan kaynaklı olarak sıkıntı yaşanabiliyormuş bu aralar. acele etmekte fayda var..

@nrmnm +1. ders saydırma durumu var ise transkript al önceki okulundan.

enparanın günlük %8,5 faiziyle hesapladım 60 ay sonunda 7500 liraya yakın paran kalıyor,
75.ay sonunda 335 liran kalıyor ve sistem bitiyo :)

Çok teşekkür ederim. Peki bunu Excel üzerinden mi hesapladın hocam, nasıl yaptın tam olarak?

evet excelde formül yazarak elde ettim en kolay yöntemi o :)

@gram altın
zaten bankalar hep 32 gün ama arkadaş aylık çekicem dediği için ben günlükten hesapladım, 32 günlük faizde oran 8,50 den 11e çıkıyor getirisi daha fazla olacaktır tabiki o zaman

@gram altın, TEB'de şöyle bir durum var: eğer para 100 tl ve üzerindeyse zaten günlük faiz işliyor.

Başlangıç için şöyle bir makale işine yarayabilir: analogmecmua.com

Şöyle bir ürün görmüştüm zamanında.
www.vinylframe.com

Bu da artık bitmiş olsada zamanında gerçekleştirdikleri kickstarter kampanyalarının linki:
www.kickstarter.com

bulaşık deterjanı sür, ovala.

Kara dut lekesi kendi yaprağı kullanılarak çıkıyor. Bitkilerle bu tür şeylerle ilgilenen bi tanıdığım bütün meyvelerin lekesi kendi yaprağıyla çıkar dedi. Denemediğim için ne derece doğru bilemiycem, gereksiz bir kumaş parçasıyla deneyebilirsiniz.

Enpara'da eft, havale ücretsiz, hesap işletim ücreti de yok ve hiçbir zaman olmayacak. Kendileri de söylüyor sözleşmede de yazıyor. Ücretli olacağını da nereden çıkardiniz?

Ne için kullanacaksın? Sadece hiçbir hizmete para ödemeyim diyorsan kuveyttürk ten normal hesap yada şubesiz senin ankan açabilirsiniz.

Bende ikisi de var, ikisinin de kitap kampanyalarından yararlanıyorum. Enpara nın applestore, googlestore kampanyası da var.

Enpara, seninbankan a göre daha profesyonel duruyor. Enpara finansbanktan daha ayrı, seninbankan daha bir kuveyttürk bünyesinde. Mesela finansbank mh yi arasan seninle ilgilenmez ama kuveyttürk'ü ararsan ilgileniyorlar. Yada hem finansbank hem enpara hesabın olabilir ama hem kuveyttürk hem seninbankan hesabı olamaz.

Enpara, sözleşme imzalamaya/ kart teslimine kendi elemanını gönderiyor. Seninbankan'da aktif ileti diye bir bela var, kartın ulaşması biraz uzayabiliyor.

Enpara kampanya iadelerini ertesi ayın 5inde yapıyor. Seninbankan hemen yapıyor.

Enpara'nın faizi iyi diyolar, seninbankan'da kar payı var ama ben ikisini de kullanmıyorum bilemem.

Seninbankan'da altın alınca fiziksel teslim alabiliyorsun, enparada yok bu.

Kuveyttürk atmsi az, finansbank daha yayggın ve ek olarak şimdilik kampanyası var ayda bir kere istediğin atm den para çekebiliyorsun.

Seninbankan'ın kredi kartı var, (geciktirince faiz yok galiba) enparada kredi kartı diye bir olay yok şimdilik.

Kampanyalarını inceleyin:
www.finansbank.enpara.com
www.seninbankan.com.tr

"Belli dönemlerde ilk sefer için ücret alacağız, ayın enparalısından almayacağız" gibi bir geyik dönmüştü diye hatırlıyorum. O yüzden tereddüt ettim @neyehbe.

TEB öneririm. Uymazsa KuveytTürk. Ama hepsinden açın yahu; hangisi kampanya yaparsa onu kullanır, hangisi ücret almaya kalkarsa onu kapatırsınız. Kart dediğin bankanın elinin kiri bassın köpoğulları.

Ayrıca neden teb şöyle açıklayayım:
-usd eur ve tl yatırıp çekilebiliyor her atmden
-enpara finansbank'ın özerk kuruluşuyken, cepteteble direkt teb müşterisi olunuyor.
-"""her türlü""" bankacılık işlemi yapılıyor: enpara sadece para gönder al fatura yatır gibi basit işlemlere imkan sağlıyor.
-teb'in atmleri daha az sorunlu oluyor.
-teb'in atmleri daha çok var.
-yakın zamana kadar finansbank'ta şubeden işlem yapılamıyordu enparada. ceptetebde asla böyle bir kısıt yok, mırın kırın dahi etmedi veznedarlar.
-cepteteb kredi kartı yoksa kampanyalara katılınmıyor öyle aman aman.

-kuveyttürk altın için daha mantıklı bir seçim. kredi kartı yoksa pek kampanyaya katılınmıyor.

-enparada eğlence indirimleri iyi.
-ayın enparalısı bokunu çıkardılar. zaten kullanmıyordum, hiç kullanmaz oldum.

Ben aktif olarak cepteteb kullanıyorum. Gecelik faiz oranı daha yüksek. 9.50 olması lazım. Enparada 8.25 ve 3 otomatik ödeme talimatı verirsen 9.25e çıkıyor bu.

Yurtdışında da cepteteb ile çok daha rahat para çekebiliyosun. Deneyimledim gördüm. Finansbank daha sıkıntılı.

Ve @feel the blanks in söylediklerinin aynısı.

ikisi de var +1

enpara'nın arayüzü daha anlaşılır, daha basit daha güzel. tek şifre ile giriliyor. numerik 6 basamak.

cepteteb çok alacalı göz yorucu bir arayüzü var. 3-4 tane şifre girdik ilk girişte. alfanumerik olanı her seferinde girmek gerekiyor. bir de pattern var. hatırla dedik ama ben hatırlıycam mı acaba.

enpara'nın faizi geçen sene gecelik faizi 10,50 idi. şimdi 8,50 oldu
cepteteb'in 9,50 mu 75 mi ne öyle bi şey.

enpara'da vadeli hesap açıyorsun kendin. (basit) 23:00-05:00 arası çalışıyor. çekersen bozulmuş oluyor vs.
cepteteb'de sadece 05-06 arası çekemiyosun ve hesabın kendisi çalışıyor para koyar koymaz. 2 hesabın olmamış oluyor.


ben de değişik şeylerden bahsedeyim dedim.
keşke bu faizi bu kadar düşürmeseydi de hiç muhtaç olmasaydık cepteteb'e. o kadar sevdim enpara'yı.

cepteteb'in kredi kartı da var bu arada. ilk 50bin kişiden ömür boyu kart ücreti almayacakmış. şu an 40bin gibi bi yerlerdeymiş. FYI.

Tercih kılavuzunda okulların kodları yazar. Dediğiniz gibi Ankara yazıyor. Sorun yok bence.

tercihler bitene kadar evet. dilediğin kadar değiştirebilirsin diye biliyorum.

değiştirilebilir.

Evet ki seneler önce arkadaşlarının tercihlerini değiştiren kötü arkadaşlar falan duymuştum.

bazı bölümler ilk giren ve son giren öğrencinin sıralamasını yayınlıyor. odtünün aday öğrenci sayfasında var mesela. çok kaba bir tahmin olsa da bu bilgi biliniyorsa ilk ve son girenin ortası herhalde iyi bir başlangıç olur.

Geçmiş yıllardaki örnekleri kurcaladım ancak bulamadım maalesef. Kontenjan artıranları biliyoruz, epey düşüyor ama tersi nasıl bir etki yaratır acaba...

Benim o tip konular için formülüm yök atlas'tan o bölüme yerleşen kişilerin yerleşme puanlarının ortalamasına bakmak, orada netlerine kadar yazıyor. Sonra 2015 misal, 2015'te o puan kaç bin ediyor ona bakıyorum.

Tamamen kafadan örnek vererek anlatmak gerekirse,
2015'te X Üniversitesi'nin Y bölümü kontenjanı 40 kişi.
Tavan sıralaması 23 bin Taban sıralaması 75 bin.
Atıyorum yerleşme Lys puan ortalaması 360, bu -yine atarak söylüyorum- 2015'te 65 bine denk geliyor. O zaman diyorum ki 40 kişiden en fazla 5 kişi 40 binden daha iyi sıralama sahip. Genelde 40-75 bin arası gelmişler. Kontenjan yarı yarıya düşüp 20 kişiye düştüyse 55-65 binden kapatabilir diye tahmin yürütüyorum.
Umarım anlatabilmişimdir.

Eskiden çok fazlaydı ama bu aralar ortadan yok oldular sanki. Biraz daha dikkatli bakmaya çalışayım.

Kıyafet bağışı için bir öneriniz var mı peki? Çankaya içi olduğu sürece arabayla kendim de götürürüm, hiç sorun değil.

Piller için postanelerde, kütüphanelerde rastlıyordum ben de. Bir vakittir dikkat etmiyorum.

Kıyafetler için de belediyede ÇAYED isimli bir yapı var. Ben yaz tatili için memlekete döneceğim sıra benzer ihtiyaç üzerine bir yer arayışında idim, kendilerine ulaştım. Aracınız da varsa Kolej civarında Çaldıran Parkı içindeki kıyafet birimine birakabilirsiniz elinizdekileri. Dar vakitti, benimkileri bırakmak nasip olmadı, birebir bir tecrübe aktaramayacağım o sebeple fakat telefonda görüşmüş idim, doğrudan götürüp bırakabileceğimi söylemişti görevli. Gayet de ilgili idi sağ olsun. Mesai saatlerinde şuradan ulaşabilirsiniz: 03124740010

www.cankaya.bel.tr

konur sokak'ta çydd vardı, kıyafet falan kabul ediyorlardı. bir araştırın isterseniz.

pil için ise, ankamall koçtaş'da bir ara pil toplama istasyonu vardı, çalışan gelip aldıklarını söylemişti. oraya atabilirsiniz.

telefonla generali'den yaptırdım ben. aracı firma olmadığı için fiyatları daha uygun oluyor.

www.generali.com.tr

havlayan köpek ısırmaz, normalde bana küfredenlere ben de küfredip engelliyorum ama burada tehdit de var, şikayetçi ol.

vardır bir sebebi hocam, keyfinden yazmazlar herhalde. bildiğim kadarıyla aykırı bir yazardın, herkes beğenmeyebilir yazdıklarını ama sözlük geneli ergen irisi olduğu için çok kafaya takma. salak salak yazarlar böyle ama geneli fos çıkar.

zaten sağlam delilleri varsa uğraşır bir şeyler için.

güçsüz insanlar olağandan fazla saldırganlaşıyorlar, muhtemelen size kendini ifade edemeyip bu yollara başvuran kişiler bunlar. ben bana sözlükten küfredenlerle diyalog kurmaya çalışır ve büyük oranda da başarılı olurum. ama sizinki o kadar çokmuş ki; hangi biriyle konuşmayı deneyeceksiniz. bence şu sıralar ortam çok gerginken çok damara basmayın, neticede bu kişilerin büyük çoğunluğu sorgulamadan, ezberlerini okuyan insanlar. sizler aynı zamanda eğitimci olmalısınız aynı şekilde karşılık verirseniz amacınızdan sapmış olursunuz.

ilacın adı var mı

Sordum, geri dönüş alır almaz güncelleyeceğim. Kuvvetle muhtemel Ventolin ama emin olmak gerekiyor.

Tanıyor musun birilerini?

adres?

twitter'dan yaymaya çalışıyorum

Adresi doğrudan yaymayalım, özelden bir şekilde iletişime geçebiliriz.

İlaç adı gelir gelmez yayınlayacağım. Sizi iletişime geçireceğim hızlıca. Takipte kalırsanız sevinirim.

İlaç bulundu.

o olay fatih altaylı'dan çıktı diye biliyorum: arsiv.sabah.com.tr

öyle bir kayıt olduğunu sanmıyorum.

Savaş Manço'yla ara sıra konuşuyorum (facebook'ta) çok tatlı bir adam. Ekleyip sorabilirsiniz cevap verecektir bana hep cevap veriyor :)

şu videonun tamamı yok

www.youtube.com

hiç sanmıyorum öyle bir kayıt olduğunu, bana kalırsa rahmetli biraz esat yılmaer'in chicago bulls röportajı gibi bir şey yapmış kendince. zamanında ben de meraklanıp aramıştım ama ı ıh, hiçbir şey bulamadım. burada yine duyurucular link vermiş bi' şeyler göstermiş, ben bu kadarına bile ulaşamamıştım. ha belki bizim beceriksizliğimizdir bilmiyorum ama bence böyle bir şey olsa "ulaşılabilir" bir yerde kaydı olurdu.

@abyuksuet, bahsettiğim TRT kaydı buydu.

O vakit elimizde 2 "Barış abi anlattı"+kendi beyanı+Fatih Altaylı'nın "Galatasaray Lisesi'nden bir dostum iletti." gazeteciliği var.

Rahmetlinin zaman zaman bu tarz şeyleri dolaşıma sokmak gibi huyları var derler, lakin günahını almamak adına, belki bir kayıt kuyut vardır diye sorayım istedim.

Güzel bir hatırlama vesilesi olsun. Bahsi geçmişken dinleyelim: www.youtube.com

kıtlama var mı? birde merdiven inip çıkarken ağrı? kıkırdak yumuşaması veya basit bir menüsküs zedelenmesi olabilir. dizlerini ısıtmadan uzun bisiklet turlarında bunlar olur genelde.

Sele ayarını yeniden kontrol edeceğim. Kıtlama var ama genelde de oluyor, dizler o kadar da sağlam sayılmaz.

Isıtmak için neler yapmak gerekir pek?

cop, isine yaramaz, tv'de laptopta kullanamazsin. teknolojileri gecti.

bunlari atip bi hdmi kablo al rahat et :)

Bende de var bi dünya böyle kablo. Duruyor öyle bi gün işe yarar diye, ara ara kullanıyorum farklı amaçlar için. En son arduino için kablo kesip kullandım.

İsveç. Kelimeleri İngilizceye benziyor ama grameri zor. Gelmeyi becerirsen dil sorun olmaz zira kasiyerinden tezgahtarına, garsonuna çöpçüsüne, 90 yaşındaki dedesine, domestik ev hanımına kadar herkes İngilizce biliyor. Hatta büfede döner kesen gurbetçi Türkler bile İngilizce biliyor. Havasından suyundansa demek ki...

eğer akademik çalışacaksanız, neden oranın dilini öğreneceksiniz ki? kaldı ki, iskandinav ülkelerinde ingilizce neredeyse anadil gibi bir şey.

oralarda akademik çalışmaların tamamının ingilizce olduğunu düşünüyorum. bizdeki gibi değil.

@dead and broken, uyum sorununu aşma, ileride yerleşme vs. ihtimallerini de düşündüğüm için merak ediyorum aslında. Bir de sosyokültürel durumu nasıldır bu ülkelerin çok ayrıntılı bilgim yok. Irkçılığın az, akademik imkanların yüksek olduğu bir orta yol arayışı benimkisi :)

isveç'te hakketen herkes ingilizce biliyor, somalililer filan da dahil.
bana inglizce yazıp almanca okumak gibi gelmişti dil -bunu orada yaşayan başka bir arkadaşla da konuşmuştuk, biz öyle algılıyoruzdur belki.
fince haricinde kalan kuzey dilleri birbirine benzer derler.
bir de zamanında -fen alanında- Karolinska'da mülakata kalmıştım. Hoca ile vs. iyi gitmişti ama bana bu sene yabancı kotamız doldu başka yabancı alamıyoruz demişlerdi.BU ülkeler kıç kadar yerler, kontenjanlar hakketen az oluor. bir ABD veya kıta avrupası gibi binlerce öğrenci alamıyorlar. Yani umarım sen kabul alırsın tabi ama bu kadar ülke de şu olsun alan da bu olsun diyecek kadar lüksün var mı?

@niye ama, uzun vadeli bir plan olacağı için daha rahat araştırabiliyorum :) şimdilik sadece ihtimaller dahilinde. Duruma göre programlara, yaşam için gerekli maddiyata vs. de bakacağım ayrıntılı olarak.

Finlandiya ve isveç'teki arkadaşlarım hem akademik ortamdan hem de yaşadıkları ortamdan oldukça memnunlar. Hiçbirisi de gittiklerinde dil bilmiyordu. Yani istiyorsan öğren tabii de yukarıdaki arkadaşların dediği gibi akademik dünya için gerekli değil.

norveç demek istiyorum ama isveç'in yanında biraz daha sıkıcı bir yer. şöyle bir durum var bu son zamanlarda isvec'ten norvec'e geliyorlar insanlar calısmak için. dil gercekten zor değil. herkes ama herkes ingilizce biliyor. ispanyolcaya da artan bir ilgileri var ve burda ikinci üçüncü dil olarak öğreniliyor. kendi dilinde bile okul okuyabilirsin diye bir şehir miti var aslında ama tam bilmiyorum bunu :) ırkçılık sıfır denmez dünyanın yer yerinde vardır bu ama çevreme baktıgım zaman böyle birsey duymadım ve 7 aylık süre içinde böyle birsey yasamadım. insanlar klasik kuzey insanları. bana göre tek eksi yönü var cidden çok pahalı bir yer. har vurup harman savurmak yiyorsa diyorum :)

sen gel buraya dost oluruk arkadaş oluruk :) :D

oslodan sevgilier

O dilleri öğrenmek akademik anlamda hiç bir şey katmayacak. Yukarı taraflarda İngilizce çok yaygın. Bilim dili ise zaten ingilizce. Finlandiya da İsveççenin de resmi dil olduğunu biliyoruz. Öğrenilcekse sosyal entegrasyon için isveççe öğrenilmeye çalışılabilir. Zor diller tabi.

Irkçılık olarak bakılırsa her yerde sağ akımlarda güçlenme var İskandinav ülkeleri dahil..Ancak İskandinav ülkelerinin hiç birinde o kadar büyük sorun olacağını sanmıyorum.

Bu arada pre-beginner seviyesi iyimiş :D Ben de 5 dilden falan pre-beginnerım onu öğrendim :D

Öncelikle İskandinav ülkelerinde bulunmadım hiç, biraz daha genel yazacağım. Dolayısıyla benden önce yazılanlar çok daha değerlidir. Sadece bir arkadaşım Finlandiya'da doktora yapıyordu, epey memnundu, sonra ne oldu bilemiyorum.

Konuya gelirsek; açıkçası benim dil konusunda tuhaf bir muhafazakarlığım mevcut. Ülkelerin dilleri aynı zamanda bir nevi kimliği de temsil eder. Dolayısıyla dil öğrenmek, yeni kimlik edinmekle eş değerdir benim için ve her insan da yaşadığı ülkenin dilini bilmek zorundadır. Ülkenin tamamı İngilizce bilsin, bilmesin, fark etmez. Ne olursa olsun, kaldığın ülkenin dilini bilmediğin sürece öyle ya da böyle eksik hisseder insan kendisini. Misal, Berlin'deyim ben. Tamam sonuçta Berlin falan ama Almanya yine ve İskandinav ülkeleriyle karşılaştırılamaz belki bu yönden fakat sadece İngilizcenin yeterli olacağı söylenmişti bana da, lakin gel gör ki durum pek de öyle değilmiş. Misal, İtalyan ev arkadaşım 5 senedir burada yaşamasına karşın iş dışındaki sosyal çevresi İtalyan kız arkadaşından ibaret. Posta geliyor google translate yapıyor, gazete alıp okuyamaz, bürokraside ciddi sıkıntılar yaşıyor, kültürel etkinliklerden bihaber...vs. Sorsan Almancaya ihtiyaç duymadığını söyler. Yani yaşanır, rahatlıkla yaşanır oralarda sırf İngilizce ile, ancak coğrafyadan bağımsız, entegrasyonda dilin payını es geçmemekte fayda var. Bir de o insanların kültürüne saygıdır dil öğrenmek. Bence zaman ayırıp dil öğrenmenin sana pek zararı dokunmayacaktır ama sen bilirsin yine de. Ayrıca Reddit'te merak edip şöyle bir baktım da, önceden sorulmuş hani dil öğrenme konusunda birkaç soru ve İsveçliler dil konusunda çok daha serbest gerçekten de. Epey seviyorlar anladığım kadarıyla İngilizce konuşmayı. Yine de öğrenilmeli diyorum ben.

Edam yayınları coğrafya özet konu anlatımını tavsiye ederim

4-5 saat yıkamamalısın.

Abi algıda seçicilik mi nedir , benim duyurulara cevap veren tecrübeli arkadaşlar oldu , onlara bi bak derim , birde sağolsunlar yazışmalar yaptık .
Not : ilk defa 4 saat önce şıktım bende.

enfeksiyon varsa sut daha kotu yapmaz mi?

adacayi ilac gorevi gormese de yumusatir. bir de zencefili rendele, balla karistirip 1 tatli kasigi ye.

adaçayı +1
sallama olandan değil aktardan otunu alacaksın

Adaçayını boğazında gargara yaparak iç.

sarımsak çiğne.
adaçayı gargarası +1

antibiyotiğe alerjim olduğu için kullanamıyorum, bana iyi gelen yöntemler şunlar:

adaçayı + limon içmek
ılık suyun içerisine 1 çay kaşığı toz zencefil + 1 çay kaşığı toz tarçın atıp karıştırıp içmek
ılık suyun içerisine 1 çay kaşığı toz zencefil, 1 tatlı kaşığı bal atıp, 1 limon sıkıp içmek
sarımsaklı tavuk etli çorba
sıcak şarap
nöbet şekeri

enfeksiyon iyice ilerlemişse, kulak temizleme çubuğunu batticona batırıp bademcik üstünde görünen iltihapları temizliyorum
veya su + batticon karışımı ile gargara yapıyorum

bademciklerimin şişeceğini anladığım an bunlardan bazılarını yapıyorum, kilit nokta başlamadan bitirebilmek. son 4 senedir hiç hasta olmadım çok şükür.

ben anneme general mobile air aldım, istediğin özellikleri fazlasıyla karşılıyor. ablam da aynısını kullanıyordu, oradan şeyettik. hb'dan 650'ye aldım, 65 tl puan veren kampanyası vardı geçen ay.

yalnız kardeşimin dediğine göre bu telefonun ekranı çabuk kırılıyormuş. bu nedenle servis ücretsiz değiştiriyormuş. ne kadar doğru bilemiyorum.

lg alma... çok şikayet var. xaomi mi 840 tl civarı. bir de general mobile android one alabilir.... o da 680 tl civarı. ben de android one var. gayet de memnunum..

General Mobile kafamda hep olumsuz intiba uyandırıyor, sebeplerini tahmin edersiniz :) o yüzden Sony'dir, LG'dir, ASUS'tur biraz bunlara yönelmiş durumdayız.

Ekran kırılması olayına bakacağım.

LG alma... Çok beğenerek, severek almama ve kullanmama rağmen söylüyorum ki LG alan ve şuan kullanmakta olan bütün tanıdıklarım sorun yaşadı. Benim de LG G3'üm 1 yılını doldurmadan servise gitti, 1 ay telefonsuz kaldım. Şimdi bebek gibi bakıyorum, korkuyla yaşıyorum :D
Bence Sony veya Samsungları iyice araştır.

Anne/baba telefonu Asus Zenfone serisidir bence. Annemde Zenfone 6 var memnun, sonraki modeller şöyle gidiyor zenfone laser < zenfone selfie < zenfone 2 (dediğin fiyatlara zenfone laser var, güzel)

eskiden olsa windowsphone derdim ama yok microsoft bıraktı gibi duruyor, ben de yakında android telefonumu alacağım.

kastamonu merkezi bilmem de oraya kadar gitmişken safranbolu'ya gidin bence, sevimli bir yer.

Kastamonu merkezdeki camii in altinda yemek yenir. Herkes tirit yer ama benim favorim banduma. Elma egsisi icmeyi unutmayin. Hediyelik guzel bezler var baskili

acemiliğimi yapmıştım. çarşı izninde gezebildiğim için çok müthiş bir şehir olarak kaldı aklımda. ama sevimli, klasik anadolu kasabası, hafta sonu askerler çok olur:))

kaleye çıkın. nehri takip edin, zaten şehir nehrin iki yakasına kurulmuş. bir de kahvaltı için bir tepeye çıkıyorduk. oraları tavsiye ederim. onun dışında cami vardı hana benzer bir yere çıkan. orada nargile, çay yapabilirsin.

Kastamonu'da çok güzel pastırma vardır (Tabakoğlu). Kale, İsmail Bey Camii ve Kırkodalı Konak. Mimar Vedat Tek Kültür Merkezi.
Ben gitmedim, gideceğim. Arkadaşlarımdan araştırdıklarım bunlar. Bu arada pastırmayı getirtiyoruz biz, nefis.

daday pıdecısını bul merkezde tarıf edemiyorum. orda karısık pide ye

etli ekmek, pastırmalı bir şey vardı adını hatırlamıyorum, tabii bir de pastırması.

Yengemin 4 ay annemin 6 ay sürmüştü normal süreç. Bir ay bekleyip sorgulayabilirsiniz

Beytepe duraginda inip oradan taksiye binebilirsiniz, ortalama 3 dakikada nizamiye'de olursunuz. Metro sabah 6'da basliyor ilk seferine

Gozleri akmis, capak olmus. Korkulacak bir sey degil. Rahatsiz eder biraz. Eger yapabilirseniz ilik suyla islattiginiz bir pamukla siz de silebilirsiniz gozlerini. Cay da rahatlatir. Caya batirip silebilirsiniz.

çaylı pamuk +1

son zamanlarda sokak kedilerinde uçuk (herpes) salgını varmış. gözlerde akıntı-çapaklanma yapıyor, dilde ufak yaralar oluyor, ateş ishal vs de çıkıyor devamında.
gözlerini diğer arkadaşların da söylediği gibi kaynamış ılık suyla veya çayla silin temizleyin, dilini de bir kontrol edin, takip etmeye devam edin düzeliyor mu ilerleyecek mi.. umarım düzelir.

Pamuğu ılık çayla ıslatıp denedim arkadaşlar. İlk önce yiyecek zannedip yaklaştı, gözüne yaklaştırdığımda da epey kaçtı benden. Sonuç başarısız maalesef.

Birkaç gün gözlemleyip duruma göre yakalayıp veterinere götüreceğiz.

birazdan buraya sketchers'cılar dolacak. modeli onlar söylesin :)

edit: demek istiyorum ki, marka o da modelini bilemiyorum :D

Dolsun, yeter ki işimize yarasın :)

yılların adidasçısı olarak "skechers memory foam" diyorum.

Al bak bi tane geldi,memory foam turude.bunca yilin fanatik adidascisiyim ben bile memory foamdan baska bisi demez oldum.6 aydir baska ayakkabi giymiyorum.

Ahanda benden once gelmis bir tane:)

Ben de memory foam demeye geldim.
Ama kucuk bir uyari yapmam lazim. Skechersin super cirkin bir ayakkabisi var, benim annem ona bayiliyor. Babeti spor ayakkabiyla harmanlamislar, goruntu kirliligi bir urun cikmis ortaya ve kadin niye bilinmez o ayakkabilari delice seviyor, hep giymek istiyor. Siz annenizi bu ayakkabi camiasinin hilkat garibeleriyle tanistirmayin.
Normalini alin normalini.

Sanırım Skechers'a karar kıldık gibi. Çok teşekkürler tavsiyeler için :)memory foam modellerini özellikle inceleyeceğim. Ankamall'de bir mağazaları varmış diye duydum, babam yarın gidip bir bakacak.

Orada görevli olan arkadaşlar da bu dediğiniz modellerin seçimi konusunda yardımcı olurlar mı ki? Daha öncesinde bu mağazalarından alışveriş yapanımız var mıdır?

sketchers memory foam +1. simdiye kadar giydigim en rahat spor ayakkabi.

edit: boyner'de vs de satiliyor.

fake hesap olmadığını kanıtlayarak.

Ac olmadiginizi soylemissinizdir ama, ona gore degerlendirmesini yapar.

Benim de en son tok karina alinmisti kanim, doktor da biliyordu.

Söyledim, çok da şikayetçi olmadı durumdan. Belki başı kalabalık olduğu için "testleri tekrarlayalım" dememiştir diye düşünmüştüm ben de.

Ben sordugumda "bu degerleri etkilemez zaten" gibisinden bir seyler demisti ama hangi testleri yapti hatirlamiyorum:(

şekere, insülin direncine fln güvenilmez, tsh'a bazen tok baktırıyorum sanırım onda sıkıntı olmuyor. sen nelere baktırdın?

Epey tüp aldılar farklı değerlere bakmak için, şimdi elimde değil liste. Ama kolesterol, B12 ve D vitaminiydi özellikle baktıklarımız, onları hatırlıyorum.

Kolesterol çok az yüksek, B12 normal, D vitamini eksik çıktı. Vitamin için takviye ampul verdi.

Efkan Ala fazla paramiliter gibi durmuyor mu ama bu tarz işler için? Bekir Bozdağ'ı bilemedim...

umarım binali yıldırım olur da üstün teknolojik bilgisiyle bizi 50 sene önceye götürür.

Eski ağır toplardan biri olur. Söz dinlemesi şartıyla tabii.

efkan bence

Numan?

damat.

Ben de damat ile binali'den biri gibi düşünüyorum. Saltanat kültürü gereği en azından damat gelmeli, Bilal'e bırakacak değil sonuçta ama Binali daha az dikkat çeker bu geçiş sürecinde diye düşünüyorum. Oyum Binali'den yana. Kendisinin de diyeceği gibi:

"başbakan maşbakan bunlara kafayı fazla yormamak lazım. yorarsan kafayı yersin. vermişler rütbeyi kullan işte"

basbakan degismeyecek, parti lideri ayri basbakanlik ayri

@ilkdefa, bir yasal boşluk ya da hamle yapılabilecek bir alan yok mu bununla ilgili?

@ sevgi
Davutoğlu başbakanlıktan istifa etmesi lazım. yapılacak şey istifa ettirmek.

o istifa ettikten sonra c.başkanı hükümet kurma görevini istediği milletvekiline verebilir AKPden, herhalde yeni seçilen başkana verir. dolayısıyla da yeni başbakan o olur.

yok D.oğlu başbakanlıktan istifa etmez, sırf parti başkanlığından istifa ederse (diğer deyişle aday olmazsa), evet çok garip bişey olur :) AKP başkanı ayrı b.bakan ayrı olur, ama pratikte öyle bişey olmaz herhalde.

bence Numan bey en uygun aday, en güçlüsü mü bilmiyorum. Binali veya Bozdağ'ı o koltuğa yakıştıramıyorum ben. Albayrak da henüz kendini ispatlamış değil, çok toy. En az 5 senesi var o koltuk için. Sonrasında reis halen duruyor olursa şansı var.

türkiye'de böyle klasik amerikan'lara binmek maddi manevi yıpratıcı oluyor. bu modeli zor bulursun, bulduktan sonra restore etme kısmı çok sıkıntılı olacak parça/tamirci dolayı. hadi ciddi para döküp yaptırdın, ondan sonra da deli benzin/vergi vs masrafı olacak.

Sanırım dediğiniz gibi. Birkaç arkadaşıma sordum, bunun aynısı yerine muadillerine, yakın çizgili olanlarına bakmamı tavsiye ettiler.

evet illa klasik olsun dersen chrysler değil de ford, chevy falan olsun en azından.

az önce z2'yi güncelledim ama görsel olarak pek değişiklik yok gibi, ya da benim beklenti yüksek olduğu için hayal kırıklığına uğradım.

daha bir kaç saat oldu. uygulama izinlerini ayarlama olayı müthiş. ilk işim onlara girişmek oldu. uygulamalar menüsü değişmiş. sayfalar arası geçiş animasyonları değiştirilebiliyor. en güzel özelliklerden bir tanesi ekrana çift tıklayarak kapatma fonksiyonunun sonunda gelmiş olması. şarj için herkesin bir kaç gün kullanarak yorum yapması tavsiye olunur. ilk başta iyi gözüküp sonra cortlar genelde batarya performansı. z2 kullanıcısıyım.

bitene kadar kullan, otrivine ile alakası yok nazosterin.

Daha 19 yaşındayken ve gözlerim sadece 0,75 iken yaptırdım. Aradan 7 sene geçti, şu an 0,25 civarındalar. Hayatımda aldığım en iyi kararlardan biri.

22 senedir miyoptum; artik gozum lens kaldirmayacagi icin zorunlu olarak lazer yaptirdim. daha bir ay filan oldu ama simdiden "ben niye daha once bu ameliyati olmamisim" deyip duruyorum. her gun lens cikar, sabah tak, lens batmasi vs. ugrasmaktansa 3 saat aci cekiyorsunuz, gerisi cok rahat.

batma konusuna gelince ilk hafta sabahlari kuruluktan batmayla uyaniyordum, damlami surunce geciyordu ama simdi hicbiri kalmadi. yine de 3 ay zorunlu olarak gozyasi damlasi kullanmak zorunda oldugum icin devam ediyorum ancak saate bakip kullaniyorum, batma ve kuruluk hissi tamamen kayboldu. tek goze almaniz gereken ilk gun batmasi cunku ovusturmaniz yasak. ben o aksam karanlikta bile disardan sizan isiktan rahatsiz oldugum icin kafama battaniye ortup oturdum, onun disinda hicbir zorlugu yok.

göz tekrar bozulur mu? evet. Sürekli suni gözyaşı kullanılır mı? ben sadece ameliyattan sonra 3 4 ay kullandım 8 yıl falan oldu başka kullanmadım. Bende batma olmadı ama ışığa karşı hassasiyet oldu, yüksek ışık çok rahatsız edebiliyor bazen. Yine olsa yine olur muyum? 1000 defa da olsa olurdum, acayip rahatlık.

Bir de yine gezinirken no touch laser diye bir sistemin kullanılmaya başlandığını gördüm. Bu ameliyatı olanlar da ayrıca belirterek yorum yapabilirler mi?

Ben değilde bir yakınım 7-8 sene önce oldu.herrhangi bir şikayet duymadım ondan.bir daha gözlük kullandığınıda görmedim.
Yanılmıyorsam ilk gün güneş gözlüğü gibi bir gözlük takmıştı ışıktan korunmak için. Bir arkadaşımda 2 yıl önce oldu ve gayet rahat.

-5,50 -5,75 miyoptum yaptırdım 3 yıla yakın oluyor, dendiği gibi... verdiğim en doğru karardı. önereceğim doktor da sinan göker olur bütçen uygunsa. türkiyenin en iyilerinden biri değil, türkiyenin en iyisi.

gözün yeniden bozulması mümkündür, ama ameliyatla alakalı değil. senin gözün 3 numara sen ameliyat olup sıfırlattın sonra 1 numara oldu diyelim, ameliyat olmasaydın da o göz 4 numara olacaktı... yani ilerleyecekse o ilerlemeyi durdurmaz ama ilerlemeyecekse tekrar bozulmaya sebep olmaz. presbiyopi kaçınılmaz, ama lasik olman daha sonra presbiyopi ameliyatı olup onu da düzelttirmeni engellemez kornean uygunsa.

kuruluğa gelirsek, ameliyat önceli lens kullanıyordum ve kuruluk rahatsız ediyordu. sürekli lensi çıkarıp tekrar solüsyonlayıp takma, göze solüsyon damlatma vs. ihtiyacım oluyordu ama ameliyat sonrası varolan kuruluk da düzeldi zamanla. eskisinden de iyi.

spor göze ağır darbe alman dışında sıkıntı olmaz, boksörsen lasik değil prk yaptır. biraz daha ağrılı olup iyileşmesi bi tık daha uzun sürer ama korneanda flap olmaz. ama dediğim gibi boksör filan olmadıkça o flap sıkıntı olmaz.

iki gözde de 3 derece miyoptum. 2005 aralık ayında lazer ameliyatı oldum (lasik), 10 seneyi geçti.

çok şükür tekrar bozulma yok, birçok kişiden daha net görüyorum. hiçbir şikayetim yok. göz ağrısı, göz batması vs yok, hiç olmadı. (ilk birkaç gün dışında tabii) bana sorarsan iyi ki yaptırmışım.
ilk günlerde hatırlıyorum, resmen "görüyorum, görüyorum!" diye gezmiştim:) gözlüksüz, lenssiz bir hayat özgürlük bence.

tibbi gereklilik varsa olun, yoksa olmayin. 0,75 falan gibi miyop icin ameliyat olmak gereksiz risk almak bence. ama sizin durumunuzda 4-5 gibi degerlerde, gozlukle yildiziniz barismiyorsa ve goz uygunsa dusunulebilir sanirim.

gunese, isiga bakamama olacak, yazin daha sik gunes gozlugu takmaniz gerekecek, halo olusacak, gece arac kullaniminiz zorlasacak. kuruluk ara ara olacak. ama butun bunlara ragmen gozlukten kurtulacaksiniz ve butun negatif etkilerine deger bence. ben oldum, oldugumdan hic pisman olmadim :)

@fayfim 10 sene öncesinde yaşamıyoruz...

"gunese, isiga bakamama olacak, yazin daha sik gunes gozlugu takmaniz gerekecek, halo olusacak, gece arac kullaniminiz zorlasacak. kuruluk ara ara olacak. ama butun bunlara ragmen gozlukten kurtulacaksiniz ve butun negatif etkilerine deger bence. ben oldum, oldugumdan hic pisman olmadim :)"

gunese, isiga bakamama olacak: olmadı
yazin daha sik gunes gozlugu takmaniz gerekecek: aynı olay zaten, güneşe karşı hassasiyetim artmadı...
halo olusacak, gece arac kullaniminiz zorlasacak: wavefront bunun için geliştirildi, gece görüşüm eskisinden de iyi çünkü artık gözlük camının yarattığı saçma ışık kırılmaları ve gözüme gözüme gelen farların vs. gözlükteki tozları daha çok belli etmesi gibi olaylar yok.
kuruluk ara ara olacak: mikrokeratom bıçak kullanımıyla olanlarda evet yaygındı, intralase/femtosecond ile bıçaksız ameliyatta pek sıkıntı olmuyor. hatta kendi yazdığımda da belirttiğim gibi, olan kuruluğum bile bitti eskisinden de iyi. lens kullanımı uzun vadede çok çok daha fazla kuruluk yapıyor...

3 yıldır en küçük bir yanetki bile görmedim. olumsuz tek bir yanı bile yok benim için...

sen bunlarla karşılaşmış olabilirsin ama şu şekilde ifade etmen resmen gıcık etti...
"olacak, gerekecek, olusacak, zorlasacak, olacak" yani kesinlik belirtiyorsun, tıpta ve teknolojide en ufak bir değişim olamaz, kullanılan aletlere ve doktora göre sonuçlar değişemez, kişinin gözü seninkine göre farklılık gösteremez ve herkeste her koşulda aynı sonuç elde edilir diyorsun resmen bu şekilde...

ayrıca 0,75 ya da 5,75 numara olması ameliyat olma kararı vermede çok da fark yaratmamalı. 0,75 de bulanık görüyor hatta çok sıkıntı olmuyor diye daha az gözlük kullanıyor bile olabilir. gözlük takmıyorsa düşük numara bozukluğu olan tüm hayatını bulanık görerek geçirecek, gözlük ya da lens kullanıyorsa da numarası farketmez, kaç numara olursa olsun o gözlüğü ya da lensi kullanıyor olmak aynı olay... aynı rahatsızlık aynı sıkıntılar...

0,75 bozuk olsaydı da lasik olurdum. ayrıca düşük numarada korneadan daha az tıraşlama yapıldığından ameliyat daha kolay olur, ince korneaya dahi yapılabilir ve sorun yaşanma ihtimali daha azdır...

sizde olmamasi kimsede olmayacagi anlamina gelmiyor sevgili kardesim. bende oldu. 10 sene once de olmadim ameliyati. her komplikasyon herkeste gorulmez ama bazilarinda gorulur. onlari yazdim cunku olma ihtimalleri var ve bunlari goze alarak bu ameliyati olmak gerekiyor.

bunun yaninda kendim doktorum, ameliyatimi da sinif arkadasim yapti. gozum 8 civarinda bozuktu benim. buna ragmen olmadan once 50 defa emin misin bak olm diye tartistik. cunku cok dusuk riskler bile olsa kornea nakline Kadar gidebilecek riskler var. 0,75 adami ameliyat yaparsin, atiyorum 6 ay sonra Trafik kazasi gecirir, flep kalkar. sonra ugras dur.

hayatta alinabilecek riskler vardir, alinmasi gerekmeyen riskler vardir. goz gibi cok cok cok cok onemli bir organda gozlukle idare edilebiliyorsa milyonda bir dahi olsa o riski almaya karsiyim sahsen. o yuzden 0,75 falan gibi gozluk takmasa dahi aman aman bir gorme kaybi yasamayacak kisilerde ben sahsen onermem. herkesin kendi karari.

sen ihtimalden bahsetmiyorsun. yazdığın cümle kesinlik içeriyor ve kesinlikle olur anlamına geliyor. ben kesin olmaz demiyorum, sen kesin olur diyorsun fark bu...

okuyamadın ya da okuduğun hatta yazdığın şeyleri anlayamadın herhalde diye tekrar copy paste geçiyorum... "olacak, gerekecek, olusacak, zorlasacak, olacak"

kullandığın kelimeler bunlar değil mi? ne demek peki bu kelimeler? kesinlikle olacak demek... olabilir gerekebilir olusabilir zorlasabilir olabilir değil bak yazdıkların... sen ameliyat olursanız bu sorunların hepsini kesinlikle yaşarsınız demişsin burada. ben de yaşanmayabileceğini belirttim... uzatmana gerek yok. uzatsan da tekrar cevap vermekle uğraşmam bile.

Arkadaşlar sakin :) herkesin yardımcı olmak istediğinden, o amaçla yazdığından şüphem yok. Bu noktada yazım tarzı, üslup hoşgörülebilir.

Göze alınan bir darbe ya da olası bir trafik kazasından sonra "flex kalkar" olarak bahsettiğiniz şeyin nasıl sonuçları oluyor? Riski minimuma indirmek veya ortadan kaldırmak için farklı bir yol tercih etme imkanımız var mı?

" onlari yazdim cunku olma ihtimalleri var ve bunlari goze alarak bu ameliyati olmak gerekiyor. "

olabilir dendigi Zaman gerekli vurgulayicilik olmuyor zannimca. soyledigim gibi; olacak yazdim cünkü bunlarin olabilecegini tamamen goze almak gerekiyor, nasil daha acik yazabilirim bilmiyorum. sizinle bir mevzu uzatmak niyetim yok, benim buradaki amacim soru sahibini Dogru bilgilendirmek. bana oldu bir sey olmaz yaa cok super bisey diye adami bicak altina sokarsin, yasamasi muhtemel her goz kurulugunda kufur eder sana. bunlar basit seyler degil. vermesi kolay kararlar degil. pazardan pantolon almiyorsun, uymazsa degistiririm deme sansin yok.

o yuzden bu tip kararlari almadan once mutlaka en kotu durum senaryosunu goz onunde bulundurun, hali hazirda idare edebiliyorsam neden riske gireyim diyebilin. bunun haricinde zaten yazdigim gibi ben de oldum ameliyati, bu saydigim yan etkilere ve risklere ragmen pisman degilim, iyi ki olmusum diyorum. goz dereceleriniz cok dusuk veya cok yuksek degilse bir goz doktoruyla bu konuda gorusmenizi tavsiye ederim.

ameliyat varsa risk her Zaman vardir. bahsettigim ihtimaller yuksek ihtimaller degil ama sifir, hic gorulmemis ihtimaller de degil. size en Uygun ameliyat secimini yine en iyi muayene olacaginiz goz doktoru yapacaktir.

benim gozum sanki gun isigina karsi daha hassas oldu, gunes olsun olmasin gozlerimi kisiyor gibiyim.
kuruluk sorunu ise yok.

Miyop 20'li yaşlara kadar sürekli artan bir olay. Numara büyüyor sürekli. Ancak kaç yaşına kadar net bilmiyorum. Teoride o yaştan önce de ameliyat yapmıyorlar zaten. Yaşınız 20 küsur ve altı ise bir araştırmakta fayda var.

teoride 25 yasina Kadar beklemek onerilir. ve 2 sene ust uste goz numaralarinda bir degisim olmamis olmasi gerekiyor.

Ben 18'i doldurmamıştım ameliyat olduğumda.

Valla ben yaptır geç, rahat et, özgürlüğün tadını çıkar diyorum.

Bana da en başta demişlerdi, yok iyi birşey olsa doktorlar yaptırır, bak doktorlar hep gözlüklü, yok uzun vadede ne olacağı belli değil vs. Onları dinleseydim 10 yıldır hala lens kullanıyor olacaktım, belki de lens kullanmaktan dolayı kornealarım deforme olacaktı, gözüme mikrop kaptıracaktım. Ya da en basitinden şu an profesyonel olarak yaptığım scuba dalış sporunu bu dert yüzünden çoktan bırakmış olacaktım.

Milyonlarca insan yaptırıyor bu ameliyatı. Tamam komplikasyonları düşünmek lazım ama bunu düşünmeyi doktoruna bırak, doktoruna güven. Zaten abartılacak kadar riskli bir ameliyat değil, 2dkda olup bitiyor. İstanbul'da bir yerden bir yere giderken kafamıza düşen tuğla yüzünden kör olma riskimiz daha fazla bence.

Dediğim gibi batma, yanma vs şikayetler de sürekli olmuyor (bende hiç olmadı), bu tarz sorunlar uzun süre bilgisayar başında oturan her insanın yaşadığı şeyler.
Yaptır geç. Ve tabii ki iyi bir doktor bulup onunla görüş.

İlk iki yil odedigin paranin buyuk kismi faizleri kapattigindan, krediyi erken kapatmak pek kazancli olmayabilir. Subenize gidip erken kapamanin basabas noktasi sizi nerde kara zarara sokuyor ogrenin. Yanj faizler nerde bitiyor nerde basliyor. Konut kredidisyse zaten yuzde 2 cakarlar.

Bankayi ararsaniz net rakami söylerler.
Kalan anaparayi oduyorsunuz krediyi kapatinca. Ben arayip ogrenmistim.

Ben zamanında yapmak istemiştim ama pek avantajlı olmadığı için vazgeçmiştim. Faiz her ay azalıyor çünkü.

Tabi krediden krediye değişir. Bankadan öğrenmeniz en mantıklısı.

Şu ilk aylarda paranın çoğu faize gidiyor, o yüzden ilk yıldan sonra krediyi erken kapatmanın yararı yok geyiğine de bitiyorum.

Banka keyfinden giderek azalan faiz almıyor. Aylık sabit taksit ve faiz oranı uygulamasında matematiksel olarak mecburen ilk taksitlerde daha fazla faiz ödersin, çünkü kalan anapara daha fazladır.

Diyelim 10.000 TL çektin, aylık sabit faiz oranı ile 500 TL taksitle ödeyeceksin. İlk ay anapara 10.000 TL olduğu için faizi yüksek olur, 500 TL'nin atıyorum 50 TL'si faiz olur, anaparadan 450 TL düşer. Sonraki ay kalan anapara 9.550 TL'nin faizi 40 TL olur, 500 TL taksit ödersen anaparadan 460 TL düşer ve ikinci ay sonunda anapara 9090 TL kalır. Bu şekilde sabit taksit ve faiz oranı ile azalan faiz miktarı şeklinde ödersin.

Sonuç olarak kalan anapara üzerinden senin çektiğin kredi için aylık olarak %1,20 faiz ödersin. Hatta faiz miktarı üzerinden %15 KKDF ve %5 BSMV ödeyeceğin için aylık faiz oranı %1,44 olur.

Ödeme tablonda her ay kalan anaparayı görürsün. Krediyi kapatmak istediğinde sadece kalan anaparayı + o ay için bir sonraki taksit tarihine kalan gün sayısıyla orantılı faiz ödersin. Finansbank cep şubesinde veya internet şubesinin krediler bölümünde anlık kapama tutarı yazıyor zaten. Online şubeye girip o günkü kapama tutarını kontrol et.

Toparlarsak ister kredinin başında ister sonlara doğru krediyi erken kapatmak *kapama cezası yoksa* her zaman avantajlıdır. (Konut kredisinde işler değişir ama, orada erken kapama cezası uygulanır.) Ceza olmadığında mevduat faizi neredeyse her zaman kredi faizinden düşük olduğundan kapatabiliyorsanız krediyi erken kapatmak faydanıza olur.

Şu anki mevduat faizi yıllık brüt %12 civarında ki net getirisi %10 olur. Kredinin yıllık maliyeti %17,5 civarı olduğu için paranızı faizde tutup aylık kredi taksiti ödemek yerine krediyi kapatmak daha karlı olacaktır.

müşteri hizmetlerini arayıp kapama tutarımı öğrenmek istiyorum diyorsun olay bitiyor.

kuzgun ile kuveyt'in kesiştiği yerde bir kasap var.

bahçelievler 3. cadde kasap nuri ve yalçınsoy et. bir de 6. caddede öz et var orayı da tavsiye ederim.

uzun yıllardır bir Ayrancı sakini ve et sever birisi olarak denemelerim sonucu tavsiye edebileceğim 3 kasap önereceğim:
1. Yaylagül sokakta Ömür Kasabı (Ankara'nın meşhur dönercilerinden Mutlu Döner'e et veren kasaptır, özellikle kavurmalık eti şahanedir, son yıllarda fiyatları biraz yükselttiği için aşağıda bahsettiğim 2. kasabı 1 yıldır tercih ediyorum)

2. Güvenlik Caddesi'nde Karaaslan Kasap (Ömür kasapın eski çalışanlarından, etten anlıyor, nasıl istersen öyle yapar, aynı şekilde güzel kavurmalık ve kontrfile-antrikot falan alabilirsin, toplu alımlarda F/P açısından Ömür Kasaptan daha iyidir diyebilirim).

3. Hoşdere Caddesi Başkent Kasabı (2 yıldır falan uğramadığım, ama etleri iyi olan, etten anlayan bir Erzincanlı abimize ait. Fiyatlar düşük değil ama malzeme kaliteli, her tür eti rahatlıkla alabileceğim bu kasap benim gittiğim zamanlarda kaliteli kasap sucuğu ve köftesi de yapıyordu, onları da denemeni tavsiye ederim devam ediyorsa. Ayrıca belli zamanlarda köy tavuğu da getiriyor, onlar da çok iyi, sağlam tavuk suyu çıkartabileceğin, en az iki parmak yağı çıkan türden).

Bu üçünden bazı ürünleri alıp deneyip karşılaştırmanı tavsiye ederim.

Vallahi şahane database oldu, not aldım hepsini :) çok teşekkür ederim tavsiyeler için.

Biraz geç olmakla birlikte, Ankara Çankaya ve Çayyolu semtlerindeki kasaplardan online et siparişi vermeniz www.kasaptanAl.com sitesi ile mümkün.

Online kasap mantığında, kasap seçip et siparişi verebiliyorsunuz.

Mevcut durumda Şatıroğlu ve Doğru Kasap Çankaya bölgesine hizmet veriyor gözüküyor.

Bilgi notu: Projeye emek vermiş bir yazılımcıyım.

ırkçı, berbat, cinayet potansiyeli olan insanlarla dolu bir yer beypazarı. yaşanacak bir yer değil.

Eylül ayındaki haberlerde bir şeyler duymuştum. O kısmı doğru. Amaç daha çok haftasonları gidilebilecek, bahçesine bir şeyler ekilebilecek yer satın almak, babayla anne için.

5 dakika içerisinde herhangi bir diş hekimine sorabilirim, o sorun değil :) demek istediğim, teoride evet, mühendislerin planlaması sayesinde herhangi bir sorun çıkmıyor, demir ve beton mukavemeti vs. vs. düşünülmüştür. Ama pratikte binaya zarar vermesi mümkün değil mi bu olayın?

statikçi mühendis arkadas yeni binanın temelini ve cinsini hesaplarken, komşu binaların temellerinin birbirlerine olan etkisini ve dahi o binalardan birinin kentsel dönüşüm nedeniyle bir gün yıkılacak olmasını göz önünde bulundurur. zaten normal şartlar altında her bina yan binadan destek almadan ayakta durabilecek şekilde temellenir. ancak yıllar içinde binalar etkileşime girebiliyor. orta bina yıkılırken, demir çubuklarla falan iki bina arasına geçici destek yapılabiliyor. bunları göz önünde bulundururak temelin ve uygulanma yönteminin iyi seçilmesi gerekiyor.
ama olmaz diye bir şey yok. bir projeden örnek vereyim. iki bina arasındaki bir binada restorasyon yaparken binanın temelinde değiştirme çalışmaları yapılmıştı. statik hesaplar, gerekli denetlemeler ve izinler dahilinde. bir süre sonra komşu binanın duvarlarında çeşitli çatlaklar meydana gelmeye başladı. bu çatlaklar için bilirkişiler, mahkemeler vs. bayagı uzun hukuki bir süreç başlamıştı. teoride herşeyi göz önünde bulundurursunuz ama pratikte başka sonuçlar doğabiliyor. sonra hukuki yollara başvurulup, uzman bilirkişiler sebebini arar. illa planlama hatası olması gerekmiyor ama neticede ortada bir zarar varsa bunu kimin karşılayacağının cevabı aranıyor.

Ilk linktekine sakin para vereyim demeyin!

ilk duyurunuzu bilmiyorum ama bunlara bakıyorsanız eğer hiç düşünmeden 95-96 model modifiyesiz lpg'li şahin alın hem bakım, hem yakıt, hem vergi vs. masrafınız yok seviyesine düşsün.

o yaş aralığında diğer araçlar çok üzer sizi.

linklere bakmadan felicia yazmaya gelmiştim, aferin vermişsin:) temizini bulursan cook iyi arabadır, hele acemiysen saga sola carpabilirim diyorsan bu arabadaki yurek anca ust sınıflarda bulunur.

özet: felicia

edit: yakıtı unutmusum, işlerguclerin dedigi gibi aman o yasta dizel araba almayın. az yakan benzin yahut lpg

İlk duyurum şuydu: www.eksiduyuru.com

@stavro, ilk linkteki neden olmasın? Masraflardan ötürü mü?

@galandar kostumu, 5-6 senedir araba kullanıyorum ancak düzenli olarak değil. LPG var bu modelinde. Çıkartsak çok yakar mı?

O yaşta mercedes almak baş ağrıtmaz. Ama 240d tutulan bir model değil. Temiz mercedes yaşı ne olursa olsun binilir arabadır. Yalnız 84-85e kadar olan dizeller çok yakar. Sonrasındaki dizelleri de bütçenizi aşar. 87-90 arası 190d 2.5 20 bin civarıdır.

iyice bi baktırman gerek. onun dışında tamamen şans işi. aldıktan sonra 10 yıl daha sürebilirsin de 3. gün elinde de kalabilir. hepsine hazırlıklı ol yani

1998-2000 model clio, 206 gibi araçlara bakardım ben olsam.

Honda Civic bak, ben 10 sene kullandım. Babam hala kullanıyor, maşallahı var arabanın muayeneden muayeneye ufak tefek bakım dışında tık demez. 1997 model euro kasa.

www.sahibinden.com

Bahsettiğim model bu.

Hem 25 yaşında hem de dizel. çok yorar bu araba seni.

o paralara clio bak derim. 2000-2004 artık ne denk gelirse. hem satman kolay olur.

yol yakınken vazgeç bu sevdadan..demedi deme.

Teşekkür ederim. Yavaş yavaş soğuyorum bu seçenekten yorumlar sayesinde.

Peki 12 bin civarında, az yakar çok kaçar, pek öyle masrafı da olmaz dediğiniz bir araç önerisi var mıdır? Fiat ve Renault buna benzer riskleri olduğu için uzak geliyor bana.

Buna ek olarak: vosvos tecrübesi paylaşabilecek olan var mı? Bu fiyatlara güzel toplanmış vosvoslar bulunabiliyor.

o parayla dizel alma. öğrenciysen benzin zorlar, mecbur lpg'li alacaksın. reno twingo, ford ka falan bak iyidir.

bu arada, 12 bin liraya alacağın her arabanın motoru yorulmuştur ve masraf çıkarır yavaş yavaş.

fairway ya da broadway al parçası ucuz.

Hazır sizleri yakalamışken 2 adet model daha danışayım istiyorum, yine aynı fiyat aralığında.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

Bunlara ne dersiniz? Günlük kullanım aracı olacak. Genelde tek kişi bineceğim ama aileyle kullandığımda rahat etsek güzel olur.

skoda olabilir en son söylediklerinden.

varsa lpg li tipo slx al.. çok sevdim ben. elektrikli camlar aynalar. dijital gösterge. 1.6 motor. parça ucuz

vosvos paran ve ekstra bir araban varsa binilecek bir araba. kaportaya soksan 3 ayda çıkar. toplamaya kalksan kendi fiyatının üç dört katını yer. soğukta çalışmaz, sıcakta çalışmaz. ayrıca yakıtı yorar. arkadaşımın ki km de 75 kuruş yakıyor yoğun trafikte. lpg takılmaz takılsa da ruhsata işlenmez. işlense de tehlikeli