[]
Avrupali gencler vaktini nasil geciriyor?
Ilham verici olmasi dilgiyle soruyorum.
Bizimkiler dizi, fifa, makyaj, insta yla mi geciroyorlar vakitlerini?
Avrupali universite ogrencileri ne yapiyorlar?
Bizimkiler dizi, fifa, makyaj, insta yla mi geciroyorlar vakitlerini?
Avrupali universite ogrencileri ne yapiyorlar?
Genelleme :(
Benzer şeyleri ama arada belli farklar var. Bati Avrupa'da gelir yüksek olduğu, okullarda spor/sanat şeyleri daha çok verildiği için benim karsilastigim genclerin çoğunun hayatında bir spor vs bir şey oluyor (bkz olimpiyatlar). Bir de paraları da olduğu için daha kolay gezme görme yapıyorlar.
Misal zamanında benim iş yerinde çalışan birkaç genç kalıcı kontrat önerilmesine rağmen "ben ne istediğimi bilmiyorum, biraz bakinacagim" falan diyip mezuniyet sonrası birkaç ay tatil falan yapmayi hemen ise başlamaya tercih ediyorlardi çünkü iş bulamama dertleri yoktu ki harbiden issiz hiç kalmadılar.
Yani bu aslında coğrafya ile çok alakali değil. Biraz maddiyat vs de var.
Yoksa hepsinde sosyal medya falan var.
Benzer şeyleri ama arada belli farklar var. Bati Avrupa'da gelir yüksek olduğu, okullarda spor/sanat şeyleri daha çok verildiği için benim karsilastigim genclerin çoğunun hayatında bir spor vs bir şey oluyor (bkz olimpiyatlar). Bir de paraları da olduğu için daha kolay gezme görme yapıyorlar.
Misal zamanında benim iş yerinde çalışan birkaç genç kalıcı kontrat önerilmesine rağmen "ben ne istediğimi bilmiyorum, biraz bakinacagim" falan diyip mezuniyet sonrası birkaç ay tatil falan yapmayi hemen ise başlamaya tercih ediyorlardi çünkü iş bulamama dertleri yoktu ki harbiden issiz hiç kalmadılar.
Yani bu aslında coğrafya ile çok alakali değil. Biraz maddiyat vs de var.
Yoksa hepsinde sosyal medya falan var.
- logisticsmanager (08.08.24 22:47:43)
ülkeden ülkeye değişmekle beraber avusturya için konuşacak olursam, genelde birçoğu bir yerde gönüllülük yapıyor. ya kızıl haç'da, ya köylerindeki gönüllü itfaiyede, ya kilisesinin mutfağında, ya bir barınakta, vs. avusturya'da toplumun %50'si gönüllülük yapıyor. geri kalan %50 de yaşlılar, engelliler, az sayıda gönüllülük yapmak istemeyen avusturyalılar ve çok sayıda mülteciler ve göçmenler :) lol.
aynı zamanda spor çok yaygın ve spor yaşam biçimi. bisiklet, dağcılık, tırmanış, yürüyüş, kayak, cross-country skiing, yelken, kürek gibi doğa ile içiçe olabildiğin sporlar özellikle revaçta. her boşlukta bir yere kaçıp spor yapıyorlar, doğada zaman geçiriyorlar. hatta sözlükte bm73 mü ne bir arıza tip vardı, bu avusturyalılar da sürekli spor yapmaktan başka bir şey bilmiyor diye yakınıyordu :)
aynı zamanda spor çok yaygın ve spor yaşam biçimi. bisiklet, dağcılık, tırmanış, yürüyüş, kayak, cross-country skiing, yelken, kürek gibi doğa ile içiçe olabildiğin sporlar özellikle revaçta. her boşlukta bir yere kaçıp spor yapıyorlar, doğada zaman geçiriyorlar. hatta sözlükte bm73 mü ne bir arıza tip vardı, bu avusturyalılar da sürekli spor yapmaktan başka bir şey bilmiyor diye yakınıyordu :)
- konusma ben konusuyorum daha bitirmedim (08.08.24 22:57:13)
Almanlar ve amerikalilar icin konusmam gerekirse burada cok parti kültürü var. Ota boka parti ve onun vesilesiyle sosyallesme.
Yeni eve tasindim, okulu bitirdim, yeni ise basladim, tatile cikiyorum, tatilden döndüm, noel geliyor, noel bitti vs vs parti hostlugunu iyi beceriyorlar. Konsept buluyorlar. Herkes ona uygun giyiniyor. Ayrica Board gameler de cok yaygin. Kizma birader alman board game oyunlarindqn biri. Bu konuda cidden iyiler.
Sosyallesme üzerine bir arkadaslik anlayislari var ve dost sayilari cok az. Özellikle amerikalilar icin partine gelen insan sayisi kadar seviliyorsun, popülersin vs
O yüzden küsme, trip yok. Herkes sevilme derdinde…
Almanlarin onun disinda saglam hiking ya da baska kardiyo egzersize dayali hobileri oluyor. Bunu yapiyorlar, planliyorlar ve bunun hakkinda çok konusuyuyorlar.
Almanyada gittiğin tatili 100 saat anlatirsin ve herkesin de ilgisini ceker. Türkiyedeki kiskancliktan dolayi gittigi tatili anlatana görgüsüz gözüyle bakiliyor.
Ama alman anlatirken bunu böyle ucuza getirdim cok akilliyim veya bu cook pahaliydi ama tek seferlikti gibi muhabbet döner. Trde özellikle bazi insanlar icin bir seyi ucuza getirmeye calismak ezikliktir ve herkes ne kadar rahat para harcadigini falan anlatir.
Almanyada tatile cikma ve öncesinden sonrasinda gelişen tatil muhabbeti cok oluyor diyebilirim.
Dert yanma almanlar olmaz. Aksine bunu saklarlar. Zaten iclerini döktükleri bir terapistleri var. Cözüm odakli yakinirlar genelde.
Yeni eve tasindim, okulu bitirdim, yeni ise basladim, tatile cikiyorum, tatilden döndüm, noel geliyor, noel bitti vs vs parti hostlugunu iyi beceriyorlar. Konsept buluyorlar. Herkes ona uygun giyiniyor. Ayrica Board gameler de cok yaygin. Kizma birader alman board game oyunlarindqn biri. Bu konuda cidden iyiler.
Sosyallesme üzerine bir arkadaslik anlayislari var ve dost sayilari cok az. Özellikle amerikalilar icin partine gelen insan sayisi kadar seviliyorsun, popülersin vs
O yüzden küsme, trip yok. Herkes sevilme derdinde…
Almanlarin onun disinda saglam hiking ya da baska kardiyo egzersize dayali hobileri oluyor. Bunu yapiyorlar, planliyorlar ve bunun hakkinda çok konusuyuyorlar.
Almanyada gittiğin tatili 100 saat anlatirsin ve herkesin de ilgisini ceker. Türkiyedeki kiskancliktan dolayi gittigi tatili anlatana görgüsüz gözüyle bakiliyor.
Ama alman anlatirken bunu böyle ucuza getirdim cok akilliyim veya bu cook pahaliydi ama tek seferlikti gibi muhabbet döner. Trde özellikle bazi insanlar icin bir seyi ucuza getirmeye calismak ezikliktir ve herkes ne kadar rahat para harcadigini falan anlatir.
Almanyada tatile cikma ve öncesinden sonrasinda gelişen tatil muhabbeti cok oluyor diyebilirim.
Dert yanma almanlar olmaz. Aksine bunu saklarlar. Zaten iclerini döktükleri bir terapistleri var. Cözüm odakli yakinirlar genelde.
- sonsuz (09.08.24 00:45:09)
Ve ayrica söylemek isterim ki ortalama bir türk ortalama bir avrupaliya bin basar.
Türkiyede yanlis ve avrupada daha dogru olan tel sey sistem… bireysel bakildiginda türkler oyunu zorda oynadiklari ve avrupalilar kolaya alisik olduklari icin türkler daha iyi bile diyebilirim.
Ama almanlar cok disiplnli. Bunu birinci yarida bastirip ikinci yarıda perte gecen türk futbol takimlarindan ve ikinci yarida da aynen devam eden alman takimlardan görebiliriz.
Türkiyede yanlis ve avrupada daha dogru olan tel sey sistem… bireysel bakildiginda türkler oyunu zorda oynadiklari ve avrupalilar kolaya alisik olduklari icin türkler daha iyi bile diyebilirim.
Ama almanlar cok disiplnli. Bunu birinci yarida bastirip ikinci yarıda perte gecen türk futbol takimlarindan ve ikinci yarida da aynen devam eden alman takimlardan görebiliriz.
- sonsuz (09.08.24 00:50:43)
Dünyayı geziyorlar.
- gabe h coud (09.08.24 01:17:13)
Avusturalya
Her hafta sabahlara kadar parti
Yuzme
Vucut gelistirme
Yurtdisi yurt ici gezmek
Muzik aleti calmak
Dunya mutfagi takilmaca
Hic yoksa part time bir is yapiyorlar
Hatirladigim bunlar
Her hafta sabahlara kadar parti
Yuzme
Vucut gelistirme
Yurtdisi yurt ici gezmek
Muzik aleti calmak
Dunya mutfagi takilmaca
Hic yoksa part time bir is yapiyorlar
Hatirladigim bunlar
- Zetnikov (09.08.24 14:12:49)
[]
90 larda onca yokluğa rağmen yapılan şimdi neden yapılamıyor?
efes, namoski dışında tamamen türk oyuncularla koraç kupası kazanmıştı. şimdi neden türk oyuncu yetişmiyor? yetişse neden azınlıkta kalıyor?
yabancı oyuncuya para yettiği sürece türk oyuncu zor yetişir.
türk kulüplerinde parayla alınmayan altyapıdan gelen türk oyuncular her zaman pazarlama unsurudur. çok üstün bir yetenek olmadıkça. örnekleri çok.
bir de bizim türklerde disiplin problemi var. elin gavuru kalkıp geliyor 7/24 antrenman vs. üzerine düşeni yapıyor bizimkiler piyasada geziyor.
serbest atış yüzdesi %50 altında olan oyuncularla hiç bir şey olmaz!
sen 1. ligde oynayıp hala serbest atış kaçırıyorsan dönüp kendine bakacaksın önce. uyumadan 7/24 serbest atış çalışacaksın. ne zaman yüzdeni%80'in üzerine çıkarırsın o zaman ben basketçi oldum diyeceksin. klasik türk mantığı, formayı giydim haydi eller havaya ile olmaz o iş.
en kötüsü de alt yapılarda rüşvet ve torpilin dönmesi. gerçekten yetenekli oyuncular eleniyor, zengin iş adamları, sponsorlar ya da dalkavukların bebeleri takımlarda oynatılıyor. özgüveni ve umudu kırılan yetenekli çocuklar da oyun dışı kalarak küsüp eğitime dönüyor, spordan uzaklaşıyor.
türk kulüplerinde parayla alınmayan altyapıdan gelen türk oyuncular her zaman pazarlama unsurudur. çok üstün bir yetenek olmadıkça. örnekleri çok.
bir de bizim türklerde disiplin problemi var. elin gavuru kalkıp geliyor 7/24 antrenman vs. üzerine düşeni yapıyor bizimkiler piyasada geziyor.
serbest atış yüzdesi %50 altında olan oyuncularla hiç bir şey olmaz!
sen 1. ligde oynayıp hala serbest atış kaçırıyorsan dönüp kendine bakacaksın önce. uyumadan 7/24 serbest atış çalışacaksın. ne zaman yüzdeni%80'in üzerine çıkarırsın o zaman ben basketçi oldum diyeceksin. klasik türk mantığı, formayı giydim haydi eller havaya ile olmaz o iş.
en kötüsü de alt yapılarda rüşvet ve torpilin dönmesi. gerçekten yetenekli oyuncular eleniyor, zengin iş adamları, sponsorlar ya da dalkavukların bebeleri takımlarda oynatılıyor. özgüveni ve umudu kırılan yetenekli çocuklar da oyun dışı kalarak küsüp eğitime dönüyor, spordan uzaklaşıyor.
- erty_ksk (14.06.23 08:12:18 ~ 08:13:53)
sokak sporlarinin kaybolmasi bunda etkili. 80 ler ve 90 larda mahallelerde cocuklarin sosyallesme alanlari futbol oynanan arsalar ve her okul bahcesinde ve parkta bulunan basket potalariydi. Bu yillarda yetisen bircok genc buralarda spor tutkusunu aldi ve aralarinda yetenekli olanlar cevredeki spor kuluplerinde egitimlerine devam edip profesyonel oldular.
Ama gunumuzde genclerin spor disinda sosyallesebilecekleri, zaman gecirebilecekleri cok fazla alan var. Bu da profesyonel kuluplere daha dar yetenek havuzundan katilima neden oluyor.
Gunumuzde daha cok genc yetenekler cikmasi isteniyorsa abd deki gibi kolej-spor kulturunun artmasi, okullar arasi spor takimlari rekabetinin olmasi gerekir. ya da almanyadaki gibi bolgesel kluplerin guclu ve halkla entegre, rekabet ve turnuva kulturunun olmasi gerekir. Ama maalesef buyuk sehirlerde arsa ve basket potasi bile bulmak guc bircok yerde.
Ama gunumuzde genclerin spor disinda sosyallesebilecekleri, zaman gecirebilecekleri cok fazla alan var. Bu da profesyonel kuluplere daha dar yetenek havuzundan katilima neden oluyor.
Gunumuzde daha cok genc yetenekler cikmasi isteniyorsa abd deki gibi kolej-spor kulturunun artmasi, okullar arasi spor takimlari rekabetinin olmasi gerekir. ya da almanyadaki gibi bolgesel kluplerin guclu ve halkla entegre, rekabet ve turnuva kulturunun olmasi gerekir. Ama maalesef buyuk sehirlerde arsa ve basket potasi bile bulmak guc bircok yerde.
- emrahday (14.06.23 10:53:26)
eskiden altyapı ve de üstyapı anlamında türkiye ile avrupa arasındaki fark bu kadar uçuk değildi. benzer yetenekteki oyuncular benzer şartlarda çalışarak karşılaşıyordu. son 20-30 yılda adamlar her şeyi olması gerektiği gibi bilime, teknolojiye önem vererek, en ufak detaya dikkat ederek geliştirdi. teknik eğitimi, beslenmesi, vücut gelişimi vb. her konuda makas çok açıldı. bu kafayla oyuncu yetiştirmemiz ve rekabet etmemiz imkansız. bunu tüm sporlara hatta genel olarak tüm alanlara genelleyebiliriz. arada yetenekli oyuncularımız çıkıyor tabii ama ya fiziksel olarak ya da zihinsel olarak avrupalı rakiplerinin çok çok gerisinde kalıyorlar.
- hrskrs (14.06.23 11:12:19)
Türkiye basketbolda alt yaş turnuvalarında hiç fena değil aslında. Genelde ilk 5'te bitiriyoruz, bi ara her turnuvada final falan yapıyoduk. Kartal Özmızrak'ı hatırlıyorum mesela alt yaş turnuvalarında kimse tutamıyordu. Sonra kariyeri düşüşe geçti. Bence altyapıyla ilgili (en azından basketbolda) çok eksiğimiz yok. Sonrasında sıkıntı oluyor. Mesela 2022'de u18'de final oynadık. O kadrodan kimler yıldız olabilecek?
Koraç kupası da dönemin en büyük turnuvası değildi bildiğim kadarıyla. Türkiye lig şampiyonu falan gitmiyordu mesela. Fiba sıralamasında 3. diyor ama muhtemelen şimdiki eurocup seviyesine yakındır gibi düşünüyorum.
Koraç kupası da dönemin en büyük turnuvası değildi bildiğim kadarıyla. Türkiye lig şampiyonu falan gitmiyordu mesela. Fiba sıralamasında 3. diyor ama muhtemelen şimdiki eurocup seviyesine yakındır gibi düşünüyorum.
- nundu (14.06.23 11:30:04)
[]
Yazilimcilikta 10 yil sonrasi var mi?
Simdiden yapay zeka halkin kullanimina acildi. Chatgp yi cocuklar bile kullaniyor. Bi 10 yil sonra yazilimciya ihtiyac olacak mi? Bu isi bilgisayarlar saniyeler icinde kendiliginden yapabilecek mi? Mutlu bi gün olsun...
herhangi bir teknik altyapıya sahip olmadığım için net bir yorum yapamıyorum ancak gelecekte çok iyi teknik bilgiden ziyade (spesifik alanları ayrı tutuyorum) bir çok işlemde "bilgisayara derdini en iyi anlatabilen" kişiler ayrı bir konumda olacak gibi.
atıyorum chatgpt'ye doğru soruları sorup onu ilgili konuda en iyi eğitebilen.
photoshop'ta istediği şeyi en doğru şekilde anlatabilen.
dalle'de yaratmak istediği görsellerin promptlarını en iyi kurgulayan vs...
bu noktada sayısal zeka yanında duygusal zeka da çok önemli bir konuma gelecek gibi görünüyor. hayal gücü çok iyi olup teknik bilgisi zayıf olan insanlar da yavaş yavaş bir şeyler yapabilmeye başlayacaklar.
bugun chatgpt'ye istediğin tarzdaki şarkılar için belirlediğin kelimeleri veriyorsun sana şarkı yazıyor. istediğin şekilde gitar tablarını yazıyor ve altına davul linelarını veriyor. daha çok çok yeni bir teknolojiden bahsediyoruz.
özetle yazılımcıların 10 yıl sonrası var mı bilmiyorum ama bir çok alanda 10 yıl sonrası için farklı alanda uzmanlar devreye girecek gibi.
atıyorum chatgpt'ye doğru soruları sorup onu ilgili konuda en iyi eğitebilen.
photoshop'ta istediği şeyi en doğru şekilde anlatabilen.
dalle'de yaratmak istediği görsellerin promptlarını en iyi kurgulayan vs...
bu noktada sayısal zeka yanında duygusal zeka da çok önemli bir konuma gelecek gibi görünüyor. hayal gücü çok iyi olup teknik bilgisi zayıf olan insanlar da yavaş yavaş bir şeyler yapabilmeye başlayacaklar.
bugun chatgpt'ye istediğin tarzdaki şarkılar için belirlediğin kelimeleri veriyorsun sana şarkı yazıyor. istediğin şekilde gitar tablarını yazıyor ve altına davul linelarını veriyor. daha çok çok yeni bir teknolojiden bahsediyoruz.
özetle yazılımcıların 10 yıl sonrası var mı bilmiyorum ama bir çok alanda 10 yıl sonrası için farklı alanda uzmanlar devreye girecek gibi.
- teritori (31.05.23 08:19:21)
yapay zekanin halkin kullanimina acilmasiyla yazilimcilikta 10 yil sonrasi var mi sorusu cok ama cok farkli seyler. elma ile armutu karsilastirmak gibi. uzun uzun yazmayacagim. savunma sanayideki gomulu yazilimlari kim yazacak, scada sistemlerindeki yazilimi kim yazacak, bir firmanin gelistirdigi yazilimi kim takip edecek? yine yazilimcilar. daha cok ornek verirdim ancak gerek yok cunku yazilimi salt websitesi yazma veya windows 10 uygulamasi yazma olarak dusunmemek lazim
- nibba (31.05.23 09:00:37)
Bana öyle geliyor ki yazılım bilgisi hemen hemen tüm mesleklerin bir gerekliliği haline gelecek. Bunu aynı bilgisayar kullanımının yaygınlaşıp hayatın her alanına nüfuz ettiği gibi düşünebilirsiniz.
Dolayısıyla derin yazılım bilgisi olan kişiler için her zaman bir iş olanağı var gelecekte, ancak özellikle "yazılımcı" etiketi altında özelleşmiş mesleğin bazı ayrıcalıkları törpülenecektir.
Tabi bu bugünkü yazılımcıların emekliliklerine kadar rahatça çalışabilecek durumda oldukları gerçeğini etkilemiyor.
Yani özetle yazılım bilgisine duyulan ihtiyaç arttıkça yazılımcılık, hizmet veren ayrı bir alan olmaktan çıkıp birçok mesleğe alım şartlarında kendine yer bulan temel bir yetenek haline evrilecek gibi. Her halükarda bu yeteneğe sahip olmak şu dönemde yapılacak en iyi yatırım. Ancak bunu sektörden belli başlı bir meslekle birleşik olarak ilerletmekte fayda var.
Dolayısıyla derin yazılım bilgisi olan kişiler için her zaman bir iş olanağı var gelecekte, ancak özellikle "yazılımcı" etiketi altında özelleşmiş mesleğin bazı ayrıcalıkları törpülenecektir.
Tabi bu bugünkü yazılımcıların emekliliklerine kadar rahatça çalışabilecek durumda oldukları gerçeğini etkilemiyor.
Yani özetle yazılım bilgisine duyulan ihtiyaç arttıkça yazılımcılık, hizmet veren ayrı bir alan olmaktan çıkıp birçok mesleğe alım şartlarında kendine yer bulan temel bir yetenek haline evrilecek gibi. Her halükarda bu yeteneğe sahip olmak şu dönemde yapılacak en iyi yatırım. Ancak bunu sektörden belli başlı bir meslekle birleşik olarak ilerletmekte fayda var.
- akhenaten (31.05.23 09:06:45)
22 yıldır sektördeyim ve yapay zekanın sektöre etkisini şöyle yazayım belki fikir verir.
Bir kaç günce önce chatgpt'ye bir programı sıfırdan yazdırdım, benim tek yaptığım fonksiyonları anlatmak ve yazdığı fonksiyonları Visual Studio'yu açıp yapıştırmak oldu. Ortaya çalışır bir uygulama çıktı. Ufak tefek hatalar dışında uygulamanın çalışmasını engelleyecek yanlış kodlamalar yapmadı, yaptığı hataları da ben söyleyince kendisi düzeltti.
Gelelim 10 yıl sonrasına: Eğer hali hazırda büyük projeler geliştirip uzun yıllar hizmet sözleşmeleri imzalamadıysanız tez zamanda kendinize yeni yetenekler bulun derim, yarın bir gün chatgpt'nin bir sonraki sürümü çıkar ve ufak hataları da yapmayacak hale gelir bir de üstüne API desteği sayesinde IDE'lerle entegre çalışmaya başlar, insanlar sadece istedikleri programı AI'ye anlatır o da programı yazar verir.
Bunu işkembeden sallayan biri değil 22 yıllık programcı olarak söylüyorum.
Bir kaç günce önce chatgpt'ye bir programı sıfırdan yazdırdım, benim tek yaptığım fonksiyonları anlatmak ve yazdığı fonksiyonları Visual Studio'yu açıp yapıştırmak oldu. Ortaya çalışır bir uygulama çıktı. Ufak tefek hatalar dışında uygulamanın çalışmasını engelleyecek yanlış kodlamalar yapmadı, yaptığı hataları da ben söyleyince kendisi düzeltti.
Gelelim 10 yıl sonrasına: Eğer hali hazırda büyük projeler geliştirip uzun yıllar hizmet sözleşmeleri imzalamadıysanız tez zamanda kendinize yeni yetenekler bulun derim, yarın bir gün chatgpt'nin bir sonraki sürümü çıkar ve ufak hataları da yapmayacak hale gelir bir de üstüne API desteği sayesinde IDE'lerle entegre çalışmaya başlar, insanlar sadece istedikleri programı AI'ye anlatır o da programı yazar verir.
Bunu işkembeden sallayan biri değil 22 yıllık programcı olarak söylüyorum.
- solo (31.05.23 11:28:04)
yazilimcilari iyi yapan ozelliklerinden biri de adaptasyondur. sektor surekli yeni bir seyle karsina gelir ve sen ona ayak uydurabilirsen is yapabilirsin. o yuzden iyi yazilimcilar kendini degistirip ve yenileyecektir. sadece yazilim icin degil ai ile birlikte kendini yeni duzene adapte edemeyecek cogu beyaz yakali ayni problemi yasayacak. mesela ben freelance isler yapan bir yazilimciyim ama tasarimciya ihtiyacim oluyordu artik ihtiyacim olan ui'lari ai ile birlikte istedigim gibi olusturabilecegim. 50 kere revize de istesem, logoyu bir tik saga kaydir da desem trip atan biri yok karsimda.
- duyulmasi gerektigi kadar (31.05.23 12:09:29)
Yapay zeka dışında hali hazırdaki yazılımcı sayısı da hiç az değil. Var olan yazılımcılar ve buna ek olarak yapay zeka iş imkanları ve maaşları düşürecektir.
Aklımdaki bir proje için birkaç yazılımcıdan fiyat almıştım. ChatGPT ile kendim yaptım. Bir örnek.
Aklımdaki bir proje için birkaç yazılımcıdan fiyat almıştım. ChatGPT ile kendim yaptım. Bir örnek.
- socially awkward (31.05.23 16:18:27)
microsoft'ta calisiyorum ve buyuk oranda bitecegini soyleyebilirim. azalacak kesinlikle. hic lafi egip bukmeye gerek yok. insanlar yine koltukta oturacak ama isin cogunu ai yapacak. insanlar test eder artik yazilimi.
tarihin her doneminde belli meslek dallari onem kazanir, sonra herkes oraya ususur derken egri dususe gecer. son 20 yildir computer science en avantajli bolumken su an tercih yapan bir yakinima yazdirmam.
bu tarz ai yeteneklerinin b2b (business icin) ve b2c (customer icin) modelleri olur. chatgpt b2c oluyor. ama microsoft zaten kendisi icin de bunlari gelistiriyor. yani bir yerde cok az insan gucu ile, cok fazla output imkani olacak.
buyuk sirketler kendi ai modellerini olusturup, bunu da limitleyip paketler halinde kucuk sirketlere satacaklar.
su anda mesela chatgpt'nin kamuya acik olmasi tamamen data toplamak icin. hayrina degil. insanlar ne aratiyor? hangi tur sorularda regenerate answer'a tiklaniyor vs gelistirmek icin hep.
tarihin her doneminde belli meslek dallari onem kazanir, sonra herkes oraya ususur derken egri dususe gecer. son 20 yildir computer science en avantajli bolumken su an tercih yapan bir yakinima yazdirmam.
bu tarz ai yeteneklerinin b2b (business icin) ve b2c (customer icin) modelleri olur. chatgpt b2c oluyor. ama microsoft zaten kendisi icin de bunlari gelistiriyor. yani bir yerde cok az insan gucu ile, cok fazla output imkani olacak.
buyuk sirketler kendi ai modellerini olusturup, bunu da limitleyip paketler halinde kucuk sirketlere satacaklar.
su anda mesela chatgpt'nin kamuya acik olmasi tamamen data toplamak icin. hayrina degil. insanlar ne aratiyor? hangi tur sorularda regenerate answer'a tiklaniyor vs gelistirmek icin hep.
- antikadimag (31.05.23 17:31:59)
10 yıl sonra farklı olacağı kesin, bitmez buna emin olun ama popularitesi farklı olabilir.
- nuisance (31.05.23 17:49:47)
[]
bi kitap arıyorum ama bu defa farklı
roman hikaye değil
bilgilendirici bişey olsun. yeni şeyler öğreneyim.
deneme de olabilir ama elif şafak gibi aşklı meşkli olmasın.
anı kitabı da olabilir.
teşekkürler.
bilgilendirici bişey olsun. yeni şeyler öğreneyim.
deneme de olabilir ama elif şafak gibi aşklı meşkli olmasın.
anı kitabı da olabilir.
teşekkürler.
Rolf Dobelli- The Art Of Thinking Clearly olabilir belki. Ntv türkçeye de çevirdi ama ismini hatırlayamıyorum.
Ya da Paul Calanithi'nin When Breath Becomes Air'ini deneyebilirsiniz. Çok güzel bir anı kitabı. Sanırım Türkçe ismi Son Nefes Yere Düşmeden mi ne, uyduruyor olabilirim başlığı.
Bir de Türkçe ismini bilmiyorum ama, dünyanın önde gelen bilim insanlarına "Neye İnanıyorsunuz Ama Kanıtlayamıyorsunuz?" diye sormuşlar, onlar da cevap vermiş. Böyle ufak makalelerden oluşuyor. İlginç bir türkçe ismi vardı.
Ya da Paul Calanithi'nin When Breath Becomes Air'ini deneyebilirsiniz. Çok güzel bir anı kitabı. Sanırım Türkçe ismi Son Nefes Yere Düşmeden mi ne, uyduruyor olabilirim başlığı.
Bir de Türkçe ismini bilmiyorum ama, dünyanın önde gelen bilim insanlarına "Neye İnanıyorsunuz Ama Kanıtlayamıyorsunuz?" diye sormuşlar, onlar da cevap vermiş. Böyle ufak makalelerden oluşuyor. İlginç bir türkçe ismi vardı.
- sopiro (03.10.17 10:42:37)
Ay ne çok Türkçe dedim, mobildeyim kusura bakmayın.
- sopiro (03.10.17 10:44:20)
Daha Ne Olsun- Vonnegut'un mezuniyet konuşmaları. Çok güzel kitap.
Tutsak Edilmiş Akıl- ilginizi çekiyorsa Sovyet Rusya ve komünizm döneminde Doğu Avrupa edebiyatını eleştiriyor.
Kitaplar ve Sigaralar- Orwell'in kitap okuma alışkanlığı, eleştirmenler, basın özgürlüğü vb makaleleri ve anıları.
Sakın Zarar Verme- Beyin cerrahisi anıları.
Milyarlarca ve Milyarlarca- Carl Sagan'dan popüler bilim
Tutsak Edilmiş Akıl- ilginizi çekiyorsa Sovyet Rusya ve komünizm döneminde Doğu Avrupa edebiyatını eleştiriyor.
Kitaplar ve Sigaralar- Orwell'in kitap okuma alışkanlığı, eleştirmenler, basın özgürlüğü vb makaleleri ve anıları.
Sakın Zarar Verme- Beyin cerrahisi anıları.
Milyarlarca ve Milyarlarca- Carl Sagan'dan popüler bilim
- kobuzchu kiz (03.10.17 10:46:18)
ben bu sabah aykut oğut'un evrenden torpilim var adlı kitabına başladım.
aslında kitapta hayat, evren, enerji, ego, bilinçaltı vs hakkında genel anlamda bildiğimiz ya da orada burada duyduğumuz şeyler anlatılıyor. ama bu bilgileri derleyip toparlayıp böylesine basit bir şekilde anlatması, örnekler vermesi falan güzel. kişisel gelişim kitaplarından ve oradaki ukala dilden hiç hoşlanmam mesela. bu hiç öyle değil.
aslında kitapta hayat, evren, enerji, ego, bilinçaltı vs hakkında genel anlamda bildiğimiz ya da orada burada duyduğumuz şeyler anlatılıyor. ama bu bilgileri derleyip toparlayıp böylesine basit bir şekilde anlatması, örnekler vermesi falan güzel. kişisel gelişim kitaplarından ve oradaki ukala dilden hiç hoşlanmam mesela. bu hiç öyle değil.
- istanbul kanatlarimin altinda (03.10.17 10:54:16)
guy debord - gösteri toplumu
- isvicre rakisi (03.10.17 10:59:40)
kendine ait bir roma - cemal kafadar
- captainobvious (03.10.17 11:43:16)
Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor - Marshall Bermann ve Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım Ünsal Oskay
- kaset (03.10.17 12:32:02)
Süleyman'ın anahtarı
- etna (03.10.17 17:37:28)
[]
tavana avize asma işlemi
avizenin kablosunu soydum. mavi ve kahverengi bakır kablo çıktı. birazdan sigortayı indirip işleme başlayacağım. tavandaki kabloyu soyacağım. mavi ve kahverengi uç çıkarsa sorun yok. pekii tavandan sarkan kabloda mavi kahverengi ve sarı uç varsa ne olacak? o zaman hangi uçları birbirne bağlamam gerekiyor?
Renklerin önemi yok, biri faz biri nötr. Bazen ikisi de beyaz geldiği olur, rastgele bağlasan da problem olmaz. sarı kablo topraklama ucu onu bağlamayabilirsin.
- goodz (06.08.17 14:12:53)
kahverenginde elektrik var, mavi ise notr yani akimi saglayacak. sari-yesil olan ise topraklama.
avizede ise genelde ayni renk iki kablo cikar, birini kahverengine, birini de maviye bagla. eger uc kablo cikarsa renkli cikar mutlaka, o zaman uygun reklerde bagla.
avizede ise genelde ayni renk iki kablo cikar, birini kahverengine, birini de maviye bagla. eger uc kablo cikarsa renkli cikar mutlaka, o zaman uygun reklerde bagla.
- emrahday (06.08.17 14:57:01)
[]
meşhur bi kainat grafiği? vardı.
+ - kutupları vardı. o kutbu tutup çekiyorduk.birinde uzaklaşıyor ve uzayın derinliklerine uzanıyorduk. sonra tersini yapınca iyice ufalıyor atomu parçalıyorduk. meşhur bişey. var mı denk gelen? teşekkürler.
[]
bi program vardı adı internet download manager değil.var mı bilen?
video indirme programı ama bu farklı.ekranda bi kare var.o kareyi video çerçevesine koyuyorsun.sağ ya da sol üst köşesinde indir diyor, basıp videoyu ya da filmi indiyosun. cevaplayanlar şimdiden teşekkürler.
orbit?
- bryan fury (03.12.15 07:49:04)
[]
film uzmanı değilsen bence soruyu hiç açma.
bolca film izlediğimden yeni güzel film bulmak artık zorlaştı.çoğunlukla 20 dakika kadar sonra sıkılıp kapatır oldum.hatta bi ara film izlemeye ara verdim.şimdi tekrar istiyorum.filtreyi sunuyorum.önerilerinizi merakla bekliyorum.
-amerikan filmi olmayacak.
-film sıradan hayatları anlatacak.olağanüstü şeyler , tesadüfler istemiyorum.bildiğin hepimizin yaşadığı şeyler.
-amelie dikkat çeken bi filmdir gel gelelim filmdeki detaylar ve rastlantılar benim ilgimi çekmiyor.
-film trajik olmayacak.savaş, kan, kadına şiddet tarzı şeyler istemiyorum.
-aslında en başından yazmalıydım.yabancı nuri bilge ceylan filmlerini soruyorum.asla zeki demirkubuz değil.trajedi olmasın.
-tekrar yazalım.amerikan filmi olmasın.izlemediğm türk filmi 80 lerde dahil kalmadı.
şimdiden teşekkür ederim.
-amerikan filmi olmayacak.
-film sıradan hayatları anlatacak.olağanüstü şeyler , tesadüfler istemiyorum.bildiğin hepimizin yaşadığı şeyler.
-amelie dikkat çeken bi filmdir gel gelelim filmdeki detaylar ve rastlantılar benim ilgimi çekmiyor.
-film trajik olmayacak.savaş, kan, kadına şiddet tarzı şeyler istemiyorum.
-aslında en başından yazmalıydım.yabancı nuri bilge ceylan filmlerini soruyorum.asla zeki demirkubuz değil.trajedi olmasın.
-tekrar yazalım.amerikan filmi olmasın.izlemediğm türk filmi 80 lerde dahil kalmadı.
şimdiden teşekkür ederim.
amerikan olmasın demişsin ama jim jarmusch'a bir şans vermelisin bence.
(bkz: stranger than paradise)
(bkz: coffee and cigarettes)
(bkz: stranger than paradise)
(bkz: coffee and cigarettes)
- tepedeki psychedelic adam (19.05.15 15:13:17)
the naked island (kaneto shino)
onibaba (kaneto shindo)
voshojdeniye (larisa shepitko)
see the sea (françoise ozon)
la bete humaine (jean renoir)
the shop on main street (jan kadar)
closely watched trains (jiri menzel)
letyat zhuravli (m. kalatozov)
edit: hepsinden evvel "ordet" (c. t. dreyer)
onibaba (kaneto shindo)
voshojdeniye (larisa shepitko)
see the sea (françoise ozon)
la bete humaine (jean renoir)
the shop on main street (jan kadar)
closely watched trains (jiri menzel)
letyat zhuravli (m. kalatozov)
edit: hepsinden evvel "ordet" (c. t. dreyer)
- lesmiserables (19.05.15 15:14:35 ~ 15:15:23)
deux jours, une nuit
submarino
oslo 31 august
submarino
oslo 31 august
- cekingen fil (19.05.15 15:49:15)
rosetta ve le gamin au velo da geldi şimdi aklıma dardenne'ların filmi deux jours une nuit'yi görünce. bu filmler hakkında beğenmediğim şeyler vardı gerçi şöyle kısaca yazmıştım ama izle bence.
eksisozluk.com
ayrıca aklıma bazı başka filmler gelmişti ama sıraladığın maddelerden dolayı yazmamıştım. gerçi o maddelere rağmen amerikan filmi yazdım ama mesela verilen örneklerden onibaba ya da only lovers left alive'da hiç de öyle sırada hayatlar, hepimizin yaşadığı şeyler yok. ha güzel filmler o ayrı.
edit: şimdi bi de wadjda geldi aklıma.
eksisozluk.com
ayrıca aklıma bazı başka filmler gelmişti ama sıraladığın maddelerden dolayı yazmamıştım. gerçi o maddelere rağmen amerikan filmi yazdım ama mesela verilen örneklerden onibaba ya da only lovers left alive'da hiç de öyle sırada hayatlar, hepimizin yaşadığı şeyler yok. ha güzel filmler o ayrı.
edit: şimdi bi de wadjda geldi aklıma.
- tepedeki psychedelic adam (19.05.15 16:05:10 ~ 16:07:01)
İzlemediyseniz İran filmlerini seversiniz kesin.
www.imdb.com
www.imdb.com
Bu adamların filmlerini tavsiye ederim.
www.imdb.com
www.imdb.com
Bu adamların filmlerini tavsiye ederim.
- auroraaurora (19.05.15 16:26:44)
yönetmen takip edebilirsin, von trier, david fincher, david lynch, innaritu, guy ritchie, robert rodriguez, tarantino. ya da dogma 95'i ilke olarak benimseyenlere bakabilirsin, onların isimlerini de sen buluver.
- dafaiss (19.05.15 17:32:25)
Hint filmlerini tarif etmişsin.
Barfi'yi dün izledim. Tavsiye ederim.
Aamir Khan filmleri de yine aradığın türde.
Barfi'yi dün izledim. Tavsiye ederim.
Aamir Khan filmleri de yine aradığın türde.
- corneillus (19.05.15 18:16:46)
İzlemiş olabilirsin ama: Blind Chance, The Double Life of Veronique
- rivulet (19.05.15 19:01:05 ~ 19:02:16)
saving private ryan
pearl harbor
transformers 2
pulp fiction
pearl harbor
transformers 2
pulp fiction
- yuto (19.05.15 19:09:50 ~ 19:10:41)
a ay, korkuyorum anne.
- baharat (23.03.16 14:53:08)
[]
yaşama sevgisi veren filmler izlemek istiyorum
kötü şeyler olmasın , içim acımasın.başı kötü olsa da sonu iyi bitsin. amerikan filmi olmasın bir de.amerikan filmleri animasyon filmleri gibi geliyor bana.
Will Smith filmleri oldu ilk aklıma gelen.
Umudunu kaybetme ve 7 Yaşam filmleri gibi
Edit: sadece başlığı görüp cevapladiğim için dikkate alma.
Umudunu kaybetme ve 7 Yaşam filmleri gibi
Edit: sadece başlığı görüp cevapladiğim için dikkate alma.
- rapon (28.04.15 23:01:47 ~ 29.04.15 08:51:38)
miss little sunshine
- agabel (28.04.15 23:03:31)
as good as it gets, the intouchables.
- arkadakiadam (28.04.15 23:11:10)
Film değil; ama "Doğadaki İnsan" programı bana gerçekten yaşam sevinci veriyor. Tavsiye ederim.
- birdenbire (28.04.15 23:12:36)
korkuyorum anne
- lesmiserables (28.04.15 23:27:37)
10 gün önce izledim neredeyse, hala moralim iyi;
About time
About time
- ruhi bir banyo (28.04.15 23:30:08)
ingiliz:
millions
looking for eric
about a boy (ingiliz-amerikan ortak yapım ama çok tatlı film)
fransız:
un bonheur n'arrive jamais
the intouchables (filmin adı ingilizce, yapacak bir şey yok)
amelie (klişe bir tavsiye olmuştur belki ama daha mutlu film izlemedim hayatımda)
bollywood:
dabba
millions
looking for eric
about a boy (ingiliz-amerikan ortak yapım ama çok tatlı film)
fransız:
un bonheur n'arrive jamais
the intouchables (filmin adı ingilizce, yapacak bir şey yok)
amelie (klişe bir tavsiye olmuştur belki ama daha mutlu film izlemedim hayatımda)
bollywood:
dabba
- whimsical (28.04.15 23:38:02 ~ 23:40:29)
O zaman fatih akindan gidelim.
Soul kitchen ve solino.
Uzerine bir tutam nuri bilge ceylan olsun mayis sikintisi diyerek.
Az biraz da ahmet ulucay olsa fena olmaz hani. Karpuz kabugundan gemiler yapmak.
Soul kitchen ve solino.
Uzerine bir tutam nuri bilge ceylan olsun mayis sikintisi diyerek.
Az biraz da ahmet ulucay olsa fena olmaz hani. Karpuz kabugundan gemiler yapmak.
- halitkin (28.04.15 23:38:10)
[]
bi film de ben sorayım.önce filtreyi sunalım.film uzmanları gelsin.
-bilim kurgu uzaylı bilimadamlı v.b. olmasın.
-amerikan ve türk filmi istemiyorum.
-herkesin yaşayabileceği olayları anlatsın.tesadüf, rastlaşma falan olmasın.zorlama film istemiyorum.
-amelie gibi saçma detaylar istemiyorum.
-amerikan ve türk filmi istemiyorum.
-herkesin yaşayabileceği olayları anlatsın.tesadüf, rastlaşma falan olmasın.zorlama film istemiyorum.
-amelie gibi saçma detaylar istemiyorum.
benim Komşum bir melek 3.2/12 imdb
Ben izledim çok da fena Sayılmazdı
Ben izledim çok da fena Sayılmazdı
- indescribable (28.03.15 08:43:01)
holivut ve türevi filmler (türk sinemasının ezici çoğunluğu da dahildir) senin de dediğin gibi ekseriyetle zorlama, gerçekçilikten çok uzak şeyler. seni nbc sinemasına yönlendireyim dicem ama türk filmi istemiyorum demişssin. cannes film festivalinde ödül alanlara bak bence. spesifik olarak iki gün bir gece(dardenne) diyorum bu kıstasları karşılar gayet.
- bensibernetikorganizmagormekistemem (28.03.15 09:02:10)
los lunes al sol
- cekingen fil (28.03.15 09:37:40)
p.t
- in search we trust (28.03.15 10:13:08)
intouchables
3. seçeneğini pek şey yapmasa da starbuck mesela
3. seçeneğini pek şey yapmasa da starbuck mesela
- kablelvuku (28.03.15 12:12:51)
the selfish giant, okuribito, relatos salvajes, trash
- baal (28.03.15 12:22:08)
Gotik ortaçağın ikinci yarısının (sonuna doğru) ortaya çıkan bir şey. Aslında amacı dindir biraz da, bu yüzden mimaride yükseklikle ilişkilendirilir. "Ne kadar yüksek bina, o kadar çok Tanrı'ya yakın" mantığı tamamen. Genelde şimdiki zaman kıstasları ile ürkütücü olabileceği söylenebilir. Sivri sivri, yüksek uçlu yapılardır genelde. "Dar tutalım da, yukarı çıkalım" hesabı var. Ortalıkta 3 kapı var (gerçi bu 3 kapı önceki akımlardan da geliyor). Baba, oğul, kutsal ruh kapıları. Onlar da sivri sivri kapılar.
Örneğin, şu fotoğrafta sivri sivri uçlar, zamanına göre yüksek bir yapılaşma ile kendini belli ediyor.
www.exploring-castles.com
www.artdiary.org
cdn.wild-about-travel.com
Gotik resimde korkutucu ve dini temalar yaygın. Işık ve gölge oyunları çok yok. Oran-orantı yok. Garip bir perspektif anlayışı var.
www.medieval-spell.com
www.wga.hu
Barok biraz daha geç dönem. Biraz daha şeker gibi. Artık "Ülkümüz yükselmek, ileri gitmektir" mottosu yok. Bir yataylaşma, rahatlama, genişleme başlıyor. Onun yerine süslemeler, gölgelemeler, kıvrımlar, hareketler, dalgalanmalar oldukça öne geçiyor. Böyle fırıl fırıl, vıcır vıcır her şey.
www.visitportoandnorth.travel
www.proprofs.com
Haliyle de bunun resme yansıması da ışık ve gölge oyunları, süslemeler, derinlikler şeklinde oluyor.
Örneğin İnci Küpeli Kız'ın yüzündeki gölge ve derinlik oyunları
www.yuobserver.org
Rembrandt'lar www.metmuseum.org
(Arkadan ışık verilmiş, sanki biri bir bölgeye spot tutuyor da, bilerek bir arka fon yaratmış gibi) Gotik, baroğa göre biraz daha sert ve matematiksel gibi; barok daha yumuşak, tatlı.
Birini kilise orgu, diğerini Pachelbel'in Re Major Kanonu gibi düşün.
Şu gotik www.youtube.com
Şu kulağa çok gotik geliyor ama aslında Bach tipik bir barok müzisyeni, bu eser hafif gotik kaçmış gibi.
www.youtube.com
Şu barok
www.youtube.com
www.youtube.com
Baroku da abartırsan, çok fazla şekerden için kıyılır ya, o da rokoko oluyor.
Şöyle ki her yer pastel pastel, dondurmacı dükkanı gibi ortalık
supercalifragilisticexpilidocious.files.wordpress.com
upload.wikimedia.org
Bir de bunların birbirine geçiş dönemleri var ki, ne oldukları belli değil.
Ekleme: Bu dönemlerden sonra süslemeler kabak tadı vermiş, "Bu ne görmemiş gibi takmış takıştırmışlar" demişler. "Doğallığımıza, özlerimize dönelim" demişler. Antik Yunan'a kadar dönmüşler. O da klasisizm olmuş.
Ek olarak: eksisozluk.com
Örneğin, şu fotoğrafta sivri sivri uçlar, zamanına göre yüksek bir yapılaşma ile kendini belli ediyor.
www.exploring-castles.com
www.artdiary.org
cdn.wild-about-travel.com
Gotik resimde korkutucu ve dini temalar yaygın. Işık ve gölge oyunları çok yok. Oran-orantı yok. Garip bir perspektif anlayışı var.
www.medieval-spell.com
www.wga.hu
Barok biraz daha geç dönem. Biraz daha şeker gibi. Artık "Ülkümüz yükselmek, ileri gitmektir" mottosu yok. Bir yataylaşma, rahatlama, genişleme başlıyor. Onun yerine süslemeler, gölgelemeler, kıvrımlar, hareketler, dalgalanmalar oldukça öne geçiyor. Böyle fırıl fırıl, vıcır vıcır her şey.
www.visitportoandnorth.travel
www.proprofs.com
Haliyle de bunun resme yansıması da ışık ve gölge oyunları, süslemeler, derinlikler şeklinde oluyor.
Örneğin İnci Küpeli Kız'ın yüzündeki gölge ve derinlik oyunları
www.yuobserver.org
Rembrandt'lar www.metmuseum.org
(Arkadan ışık verilmiş, sanki biri bir bölgeye spot tutuyor da, bilerek bir arka fon yaratmış gibi) Gotik, baroğa göre biraz daha sert ve matematiksel gibi; barok daha yumuşak, tatlı.
Birini kilise orgu, diğerini Pachelbel'in Re Major Kanonu gibi düşün.
Şu gotik www.youtube.com
Şu kulağa çok gotik geliyor ama aslında Bach tipik bir barok müzisyeni, bu eser hafif gotik kaçmış gibi.
www.youtube.com
Şu barok
www.youtube.com
www.youtube.com
Baroku da abartırsan, çok fazla şekerden için kıyılır ya, o da rokoko oluyor.
Şöyle ki her yer pastel pastel, dondurmacı dükkanı gibi ortalık
supercalifragilisticexpilidocious.files.wordpress.com
upload.wikimedia.org
Bir de bunların birbirine geçiş dönemleri var ki, ne oldukları belli değil.
Ekleme: Bu dönemlerden sonra süslemeler kabak tadı vermiş, "Bu ne görmemiş gibi takmış takıştırmışlar" demişler. "Doğallığımıza, özlerimize dönelim" demişler. Antik Yunan'a kadar dönmüşler. O da klasisizm olmuş.
Ek olarak: eksisozluk.com
- aychovsky (12.06.14 09:31:44 ~ 01.01.16 22:37:24)
Oha, ne güzel anlatmış la adam. Abi, silme duyuruyu, kalsın, nasiplenelim arada.
- Dunedan (12.06.14 10:29:53)
@aychovsky eline sağlık. olayı bitirmişsin. Kalsın bu duyuru.
- gece lampulu (12.06.14 10:49:23)
aychovsky çok güzel anlatmış. ben de halk diliyle anlatayım. Gereksiz üyük binalar, köşeli sivri yapılar gotik. kartonpiyer işi gibi görünen fırfırlı şaşalı bina/oda süslemeleri de barok. Dolmabahçe sarayı'nda barok mimari aşağı barok mimarı yukarı diye anlatan bi rehbere dönüp 'barok dediğiniz şu fırfırlar mı yani' diye sormuş bi arkadaşım vardı. E-evet diyebilmişti adamcağız.
- blossom (12.06.14 11:07:15)
Teşekkür ederek eklemelerimle geldim.
Barokta yatay seyreden bir binada, birdenbire bir yükselti de oluyor. Dolmabahçe Sarayı'na bakarsanız, normalde tek kat gibi giderken, birden ortada bir kısım iki kat gibi. Bu da tipik bir barok özelliği. Bir zorunluluk değil ama çok tipik bir özellik. Böyle bir yapı görüldü mü, diğer koşulları da sağlıyorsa %90 baroktur o.
upload.wikimedia.org
Keza Versay Sarayı da
upload.wikimedia.org
Bu da Polonya'dan bir saray
europeantravelista.com
Bu da Portekiz'den
europeantravelista.com
İstanbul'da parça parça barok olan çok fazla yapı var ama tamamı barok olan Valide Sultan Cami, Dolmabahçe Sarayı ve Ortaköy Camii var (Gerçi Ortaköy'ü restore ediyorlar 3 yıldır, en son çarşaf vardı sadece çevresinde, son hali hala barok mu ki) Şu fotoğrafta, camiinin kıvrımları var, üç tane konveks yapı duvarlardaki. En çok oradan anlıyoruz barok olduğunu. (Yine, her eğimli bükümlü duvar, kıvrım kıvrım tarihi inşaat barok demek değildir)
www.sehrehaber.com
İstiklal'deki binalar da fırfırlı aslında ama onların çoğu Neoklasik. Her fırfır barok değil. Biraz daha ciddi oluyor onun fırfırları. Barok süsleri duygu taşması, arzu şelalesi iken; Neoklasik süslemeler daha usturuplu. O kadar kıvrım kıvrım değil. Örneğin, şurada süsler var ama süs var demek barok demek değil.
www.mekanist.net
Bunun neoklasik olduğunu nereden anlıyoruz peki? Aslında biraz karmaşık. İlki düz bina, süsler sade. İkincisi biraz daha ayrıntı istiyor. Antik Yunan'da binalarda şöyle üçgen alınlıklar vardır.
photovide.com
cdn2.list25.com
Roma mimarisinde ise o üçgen alınlık kubbemsi, yuvarlağımsı şekillere dönüşür.
3.bp.blogspot.com
Dolayısıyla İstiklal'deki o binadaki öndeki hem üçgen hem de daireye benzeyen o alınlık, klasisizmden etkilendiğini gösteriyor. Bir yandan süsler diyor ki "Ben barok ve sonrası dönemdenim", ama o süslerin ve balkonların sadeliği ve binanın düzlüğü diyor ki "Barok değilim, biraz daha ciddiyim" ve oradan klasisizme veya neoklasisizme bağlıyoruz. Ama bir neoklasik bina için de yeterince süssüz değil, dolayısıyla bir geçiş dönemi ürünü olabilir. Hafif barok esintili.
Barokta yatay seyreden bir binada, birdenbire bir yükselti de oluyor. Dolmabahçe Sarayı'na bakarsanız, normalde tek kat gibi giderken, birden ortada bir kısım iki kat gibi. Bu da tipik bir barok özelliği. Bir zorunluluk değil ama çok tipik bir özellik. Böyle bir yapı görüldü mü, diğer koşulları da sağlıyorsa %90 baroktur o.
upload.wikimedia.org
Keza Versay Sarayı da
upload.wikimedia.org
Bu da Polonya'dan bir saray
europeantravelista.com
Bu da Portekiz'den
europeantravelista.com
İstanbul'da parça parça barok olan çok fazla yapı var ama tamamı barok olan Valide Sultan Cami, Dolmabahçe Sarayı ve Ortaköy Camii var (Gerçi Ortaköy'ü restore ediyorlar 3 yıldır, en son çarşaf vardı sadece çevresinde, son hali hala barok mu ki) Şu fotoğrafta, camiinin kıvrımları var, üç tane konveks yapı duvarlardaki. En çok oradan anlıyoruz barok olduğunu. (Yine, her eğimli bükümlü duvar, kıvrım kıvrım tarihi inşaat barok demek değildir)
www.sehrehaber.com
İstiklal'deki binalar da fırfırlı aslında ama onların çoğu Neoklasik. Her fırfır barok değil. Biraz daha ciddi oluyor onun fırfırları. Barok süsleri duygu taşması, arzu şelalesi iken; Neoklasik süslemeler daha usturuplu. O kadar kıvrım kıvrım değil. Örneğin, şurada süsler var ama süs var demek barok demek değil.
www.mekanist.net
Bunun neoklasik olduğunu nereden anlıyoruz peki? Aslında biraz karmaşık. İlki düz bina, süsler sade. İkincisi biraz daha ayrıntı istiyor. Antik Yunan'da binalarda şöyle üçgen alınlıklar vardır.
photovide.com
cdn2.list25.com
Roma mimarisinde ise o üçgen alınlık kubbemsi, yuvarlağımsı şekillere dönüşür.
3.bp.blogspot.com
Dolayısıyla İstiklal'deki o binadaki öndeki hem üçgen hem de daireye benzeyen o alınlık, klasisizmden etkilendiğini gösteriyor. Bir yandan süsler diyor ki "Ben barok ve sonrası dönemdenim", ama o süslerin ve balkonların sadeliği ve binanın düzlüğü diyor ki "Barok değilim, biraz daha ciddiyim" ve oradan klasisizme veya neoklasisizme bağlıyoruz. Ama bir neoklasik bina için de yeterince süssüz değil, dolayısıyla bir geçiş dönemi ürünü olabilir. Hafif barok esintili.
- aychovsky (12.06.14 13:32:08)
Abi saygılar...
- aguilas negras (03.07.14 13:59:06)
hakkaten iyi anlatmış. favorilere eklendi. lütfen silmeyin duyuruyu.
- secilmis uye (03.07.14 14:26:19)
kim okusa anlar artık.
abi saygılar.
abi saygılar.
- Absinthe75c (03.07.14 14:32:47)
aychovsky abimiz oldun hebimizin :)
eline sağlık, tertemiz anlatmışsın.
soru da güzel ayrıca.
eline sağlık, tertemiz anlatmışsın.
soru da güzel ayrıca.
- icemint (03.07.14 15:16:14)
Teşekkürler canlar. Gerçi ablayım ben, ama abi de olurum artık, ne yapayım.
Daha fazla bilgi için E.H. Gombrich’in Sanatın Öyküsü kitabını tavsiye ederim. Tuğla gibi ama tane tane, açıklayıcı.
Daha fazla bilgi için E.H. Gombrich’in Sanatın Öyküsü kitabını tavsiye ederim. Tuğla gibi ama tane tane, açıklayıcı.
- aychovsky (04.07.14 05:27:26)
abla, saygılar.
- stereoseyfi (07.07.14 01:07:08)
aychovsky örneklerle çok güzel anlatmış ama eklemek gerekir ki gotik ile barok arasındaki dönemde koca bir rönesans vardır.
rönesan eğer sanatta bi milat ise gotik öncesinde barok ise sonrasında kalıyor. ışık ve perspektifin barok dönemde olup gotik dönemde garip olmasının sebeplerinden biri de perspektifin rönesan ile birlikte oturması.
resim tam anlamıyla rönesans ile birlikte boyut kazanıyor.
rönesan eğer sanatta bi milat ise gotik öncesinde barok ise sonrasında kalıyor. ışık ve perspektifin barok dönemde olup gotik dönemde garip olmasının sebeplerinden biri de perspektifin rönesan ile birlikte oturması.
resim tam anlamıyla rönesans ile birlikte boyut kazanıyor.
- nwnd (12.07.14 12:52:53 ~ 12:55:15)
1