Ekşi Duyuru

yeldeğirmenindeki hoş atölye'de herkes hem çok yetenekli hem de çok tatlı. bi inceleyebilirsiniz.

Houston da galeria mall icinde appleden alin sonra orada tax refund ofisi var oradan iade alabilirsiniz. Her eyalette iade alinmiyor ama mesela new york.

biz 7-8 tane alacağımız için Delaware'e gittik iphone almaya. Orada vergi zaten sıfır olduğu için tax refund ile uğraşmanıza da gerek kalmıyor. New York'tan yaklaşık 200 km. Gittiğimize değer diyorsanız bu seçeneği de düşünün. New York'ta vergi %6,50

- Alırken türkiyede garantisi 1 yıl geçerli olan model numaralı cihazlar var. onlardan alın. garantisi bu model numarasına göre geçerli oluyor ya da olmuyor. internette aratın. apple store'a gittiğinizde o seri numaralı olandan isteyin. mesela atıyorum iphone 14pro için a2894 seri nolu modeli gibi.
birden fazla alacaksanız türkiye kredi kartınız bloke olabilir. 2-3 farklı kredi kartıyla gidin.

- dönüşte hiç bir prosedür uygulamanıza gerek yok. jelatinleri açmanıza gerek yok. sadece tavsiyem, telefonları kabin sırt çantanıza alın ve çantanızı seyahat esnasında ayağınızın önüne koyun. uçaklarda (genelde çinli) hırsızlık şebekeleri olabiliyor. çok yakınımın başına geldi, kabinde valizdeki cüzdandaki 1 dolarları bırakıp 100lükleri seçip almışlardı, bir de baya pahalı bir kaç saat gitmişti.

- texasta tax refund kendim aldım. bir miktar komisyon alınıyor, ödediğiniz verginin hepsini alamıyorsunuz..
bir de satın aldıktan sonra belli bir maksimum süre içinde uçuşunuzun olması gerekiyor. örneğin uçuştan 1 ay önce telefonu aldıysanız tax refund alamıyorsunuz gibi. belli süresi var.

biz de sipariş aldığımızda yada kendimize telefon alacağımız zamanlarda (doların bu kadar yüksek olmadığı eski zamanlar...), newyorktan 1 günlük araba kiralayıp delaware'e gidip (christiana mall) ordan alıyorduk. size de bunu tavsiye ederim. (newyorkta vergi en son %8,875'ti.)

"ameritania at times square" isimli otelde kalmıştık biz. Merkezi ve güvenilir bir muhitteydi. Baya da memnun kalmıştık. Temizlik, personel vs...

pod39 manhattan'da kaldım. eksileri var ama fena değildi f/p olarak.

calisthenics.

bu arada reformer pilates tek duze de, yuzme degil mi? havuzda ayni yerde git gel :) denize gidiyorsan belki biraz daha farkli olabilir, dalgalar falan da var.

Yüzme sikilastirir, kadın bedeninin ihtiyacı oldugu kadar da kaslandirir. Yetmez derseniz stronglifts 5×5

asla çalıştığın yere iş baktığını söyleme.

hiçbir sorun olmaz.
söyleme çalıştığın firmaya iş baktığını.

Ne sorun olacak ki zam yaptık istifa edemezsin mi diyecekler?

%95 zam aldım, zam öncesi görüştüğüm yerden iş teklifi aldım, şirket counter offer verdi, üstüne %35 daha.

Teklifini eline al, böyle böyle de. Korkma, Türk’ün gücüyle ez.

eger kalmak istiyorsan obur teklifi eline al, imza atmadan kendi sirketine goster bunun match edin de, piyasani yukselt.

Yapamayiz derlerse o zaman top sende. yeni zam aldin diye istifa etmen yasak degil, etik olarak da bir sikinti yok.

iş baktığını söylemen gerekmez elbette.
Sebepleri sen daha iyi biliyorsun ama içinden geçtiğimiz bu çılgınca dönemde sana zam yapmayıp seni zor durumda bırakan şirkette devam etmen bana doğru görünmüyor. Sebepleri sen daha iyi tartarsın.

Aylardır alamadığın zam yüzünden çektiğin stres, kaybettiğin para sende kaldı. Bu şirket seneye de sana zam yapmayıverebilir, başka bir şekilde üzebilir. Bence yeni bir yere geçme zamanı gelmiş.

ben olsam diger is yuzde yuz olacak gibiyse ve calisma sartlari birebir ayni dahi olsa ayrilirdim.

Eskiden boyle seylerde cok tepki veriyordu isyerleri, hatta kovmaya variyordu is.
Simdi elindeki teklifi gosterip daha yuksegini alabiliyorsun.

Hatta bir is teklfini reddettim son asamada, headhunter beni sucluyor teklifi kullanip terfi aldin diye.
Adamin ne kadar cok basina geliyorsa inandiramiyorum alakasi olmadigina :D

Ana dili İngilizce olmayan ülkelerde intermediate seviyede konuşuyorsan ve yazıyorsan yeterli oluyor. İnsanları duysan herkes zaten kafa göz giriyor konuşmaya. En azından IT ve otomative sektöründe bu şekilde.

Upper yeterli bir seviye yani eğer konuşma konusunda da bu şekildeyseniz. Kapanıp ingilizceyi ders gibi çalışmanız lazım eğer seviye atlamak istiyorsanız. Ve okuduğunuz tüm haberler, dinlediğiniz tüm podcastler, izlediğiniz tüm yayınlar ve internetteki tüm araştırmalarınız ingilizce olursa daha kolay ve hızlı gelişirsiniz.

Ama onun dışında haftada bir speaking dersi ile gelişiminiz çok yavaş olur. Eğer gerçekten upper olan seviyenizi bir üste taşımak istiyorsanız grammer dahil tüm konuları da ders gibi çalışmanız gerekir. Ama avruada çalışmak için ihtiyacınız yok dediğim gibi.

Bir de kendi iş alanınızda podcast dinlemek, makale okumak, kelimeleri öğrenmek, bu kelimeleri kullanarak mülakata hazırlanıyor gibi kendini anlatma pratikleri yapmak sizi bu açıdan baya geliştirir. Ama her gün az çok yapmaya çalışın.

Her gün kısa da olsa metin yazmaya çalışın. Belki yarım saatinizi buna ayırabilirsiniz. Ozel ders aldığınız hocanızla planlayabilirsiniz.

Dilin kullanımıyla ilgili, konuşma ve dinleme; ayni dili bir şekilde anlama kısmı beynimizin bir yeriyse, konuşma ve yazma başka bir yeri. Bu bakımdan dili kullanarak kendinizi ifade etme pratiğine ihtiyacınız olacak.

Her gün konuşma pratiği yapamayacağınıza göre, bunu yazarak tamamlayabilirsiniz. Yazdığınız metinlerin üstünden hocanızla geçebilirsiniz. Ya da belki bir arkadaşınız yardımcı olur.

HelloTalk benzeri uygulamalardan konuşma pratiği yapacak insanlar bulabilirsiniz.

İşe gidip gelirken sevdiğiniz ilgi duyduğunuz bir konuda podcast dinleyerek dinleme yetilerinizi de geliştirebilirsiniz. Günde 10 dakika da olsa Anki kullanarak Vocabulary çalışabilirsiniz.

Dil maruz kalınarak öğrenilen/yerleşen bir şey. Bu sebeple elinizden geldiğince farklı formlarda, hayat akışınıza uygun şekilde bunu sağlamanız gerekiyor.

Cambly bu ara yüzde 60 indirim veriyor. Kod için Nisan Hakan’a bakabilrsin. Yabancı hocayla konuşma işe yarayabilir

Vitamin eksikliği olabilir.

Diş taşı problemi de tuz tadina sebep oluyor ama bir gece sarap icildi diye cikacagini sanmam.

erken uyumak cok etkili oluyor :D
bir donem 5:30'da kalkiyordum. uykumu alabilmek icin 22:00 - 22:30 gibi yatiyordum. hatta bazen daha erken.

:) ya evet genel geçer bi cevap ama en etkilisi de o tabii.

ancak erken uyumakla ilgili de problemim var, onu da kapsayacak önerilere açığım.

Erken uyuyamamana neden olan etmenleri azaltmalısın bence.
Akşam 9 dan sonra sosyal medyayı açma, evinde florasan varsa zaten başlı başına sağlık katili, sarı ışıkla değiştirmelisin, akşamları daha loş ışıkla otur, mesela 1 adet lambader yeterli. Ve uykunu iyi almak için odanda karattmalı perde kullan ve eğer gürültülü bir muhitte yaşıyorsan kulak tıpası iş görür.
Bir de uykun gelince erteleme. Bir de akşamları bir şeyler yeme. Çünkü uykuya dalmayı zorlaştırabiliyor.

Bir kaç gün erken kalktıktan sonra bu dediklerimi yaparsan o zaman erken yatmaya da alışırsın.

Erkek uyumak,
Uyumaya yakın zamanlarda hamurlu yememek.
Bir de öğleye yakın 1 saat kadar uyumak, geceki 3 uyumaya denktir. Fırsat bulunca deneyin.

bunlar bir işe yaramadıysa artık bir kaç kez geç kalmayla iş yerinden alınacak uyarı ve ihtarlar erken uyanmaya vesile olabilirler.

magnezyum takviyesi alın, uyku kaliteniz artar.

bunun üzerine bir sürü şey konuşulabilir ama sadece tek bir çözümü var: erken uyumak.

erken uyuma önerisi: akşam 10:30'dan itibaren TV/laptop vs kapatmak ve dişleri fırçalamak
yatak odasına geçmek, loş ışık açmak, yatağa uzanmak
kitap okumak/podcast/müzik dinlemek (kısık sesle)
bitki çayı içmek
en geç 11.30 a kadar bu ritüeli bitirip uyuyuşa geçmek

Kaçta yatarsanız yatın -ne kadar geç yatarsanız yatın- hep aynı saatte kalkın. Uyandıktan sonra yatakta vakit geçirmeyin. Öğlen 12'ye kadar uyuduğunuz bir günün gecesinde, ertesi gün erken kalkayım motivasyonuyla akşam 10'da uyuyamazsınız.

Var, duzenli erken yatmak. Erken yatip uyudugum surece erken kalkmakta zorlanıyorum.
Ha bendeki sorun zsten erken yatamamak, uykuya dalamamak. Erken yatip uyuyabiliyorsan hemen basla.

Melatonin almak işe yarayabilir

Erken uyumak en bilindik yöntem fakat son zamanlarda kendimde şöyle bir düzen gördüm, sizin de işinize yarayabilir: çalıştığım günlerin gecesinde kaçta yatarsam yatayım sabah hep aynı saatte kalkma zorunluluğum olduğundan bir süre sonra bünyem aynı saatte, hatta yavaş yavaş daha erken kalkmaya alıştı.

Örnek olarak kimi günler 02:00-:08:30, diğer günlerde 01:00-08:30 veya 02:30-08:30 arası uyuyorum. Uykumu iyi alsam da almasam da her sabah 08:30'da uyandığımdan bir süre sonra haftasonları da dahil 08:30'da uyanmaya başladım, yani vücut o saatte uyanmaya kendisini ayarlıyor.

Bahsettiğim kesinlikle sağlıklı değil fakat insan vücudu garip bir şekilde bunun gibi rutinlere alışabiliyor.

Yeni ve eski pasaportu birlikte taşırsanız hiçbir sorun olmaz.

Evlilik cüzdanınızda yanınızda olsun

Ablam hiç pasaportunu bile değiştirmedi, Amerika'ya gidip geliyor eski pasaportuyla... Resmi soyadı farklı ancak bugüne kadar kimse sormamış niye yenilemediniz diye. Farklı sebeplerle şüphe çekmediyseniz kimse önemsemiyor böyle şeyleri. Zaten elektronik sistemlerde görünüyor artık böyle değişiklikler.

Ben 2013'teki amerika vizemi kullaniyorum, ustune bosandim (adim degisti yani) vs yeni ve eski pasaportu birlikte tasiyorum. Simdiye kadar bir sorun olmadi.

Kışın edinburgh yazın los angeles

Edinburgh. Los Angeles yasamak icin ilginc olabilir ama turizm sirasinda fazla yapay ve yuzeysel gelebilir.

Los angeles.

LA

Mevsim, tatil uzunluğu, bütçe gibi konulara bağlı. İlkbahar yazsa LA, uzunsa LA, para çoksa LA; tersi için edinburgh.

Edinburgh gördüğüm en özel, beni en etkileyen şehirlerden biriydi. Amerika'yı hiç görmedim ama LA bambaşka bir turizm, Edinburgh tarihi turizm olabilir. Daha kısa sürede biter tabii. LA'de bol bol aktivite vardır sanırım.

Harry Potter evreninin aslında dünyanın bir yerlerinde yaşandığını görmek istersen İskoçya'ya git Edinbro'yu gör.

Bu arada, Ağustos gibi Fringe Festival olmalı, Edinburgh'nun her yeri tiyatro sinema vb. ile doluyor. O dönemde gitmeye çalış gidersen.

ikisini de gormus biri olarak LA diyorum.

Valla Edinburgh'yu bilmiyorum ama birkaç ay önce LA'deydim. NY'dan sonra cennet gibi gelmişti bana, cevabım LA. Git Venice Beach'te Santa Monica'da takıl insanın ömrü uzar orada

Yazın Los Angeles mı? Tüm yazı heatwave uyarısı ve yangınlarla geçiriyoruz. Şu an hava 28-29 derece. Kış ve bahar ayları daha uygun LA için. Araba kiralayarak gezebilecek ve yüksek harcamaları dert etmeyecekseniz, tarihi ve kültürel etkinlikler çok ilginizi çekmiyorsa LA. Edinburg düşük ve ortalama bütçeyle bile çok keyifli, kaleler, mezarlıklar, müzeler ve yürüyerek gezebilme olanağı da cabası. Ayrıca mesela tatiliniz bir haftaysa ve özellikle ilk kez long haul uçacaksanız birkaç gün kendinize gelmekle geçecek zaten.

Şahsen Edinburgh'i tercih ederdim.

Havalarin iyi oldugu zamanlarda kesinlikle LA. Araba kiralanip Vegas ve SF yapilirsa unutulmayacak bir tatile dönüsür.

Yazın LA kadar yanlış bir fikir olamaz. Yerleşik bir arkadaş da yazmış, sıcaktan kavruluyor. LA+SF+Yosemite National Park gibi bir kombo yapabilecek ve buralara iki haftanızı ayirabiliecekseniz LA.

Değilse Edinburgh. Çevredeki diger şehirlere de gidersiniz.

yaşamak için edinburgh'u seçerim. tatil için LA.
edinburg kapalı hava, deniz kenarı, sakin bir şehir. edinburgha festival zamanı gidilir. ağustosta bile soğuk yağmurlu oluyor. tatil anlayışına da bağlı.

yazin bile soguk ve yagmurlu bir yer Edinburg. insani sinir eden cisil cisil bir yagumuru var, hava hep kapali. agustos ayinda 1-2 hafta gunesli oluyor denmisti bana. ama guzel sehir, gidilir ama yaz degil kis tatili olarak dusunurum ben :)

2020 yilbasisinda oradaydik. bize istanbul ile birebir gibi gelmisti fiyatlar ne az ne cok. belgrad bi tik daha ucuz diye duymustum (kendim gitmedim). ikisinin karsilastirmasinda belgrad daha ucuz olabilir ama st. petersburg da bi berlin olmayacaktir.

Belgrad bana hep cok ucuz gelmiştir, ama petersburg biraz daha pahalı gelmişti. Tahminim yüzde 30-40 daha pahalıdır belgrad’a göre ama internetten bakmanız lazım

aslında en sağlıklısı güncel istanbul fiyatlarıyla kıyaslamak olacak.
bira 50 TL midir mesela mekanda? :( gibi

Evde bakım hizmetleri şirketleri var. Eleman gelmedi, hastalandı falan durumlarında doğrudan şirket devreye girip yedek eleman gönderiyor. Ama tabi, ücret de ona göre oluyor.

Kozmik Anafor'un "Yeni Başlayanlar İçin Teleskop" başlıklı içeriği var, sorunuzu cevaplar.
www.kozmikanafor.com

Ek:
www.kozmikanafor.com
www.kozmikanafor.com

zett mobilyadan öyle bahsettiğiniz birşey almıştık 6 senedir severek kullanıyoruz. ham ahşap değil kaplama bu. bunun dışında n design da güzeldi

bizim masa öyle, 2.5 metreye yakın, özellikle kalabalıkta filmlerdeki masalar gibi cıvıl cıvıl oluyo, normal zamanda ama bi ucu kullanıyoruz sadece, iki uca oturulup ortaya şamdanlarla ortaçağ atmosferi de yakalanabilir ama :)
ayaklardan sonra devam eden bir kısım var orası alttan destek olmasına rağmen boşlukta gibi kaldığından kılcal çatlama oldu ama onun dışında bir sorun yok. sıcaktan etkilenip kabarabilir tabi dikkat edilmesi gereken bir şey. bir de çizikler olabiliyor. ben daha geçenlerde iyice zımparalayıp renksiz yarı mat vernikle vernikledim yeni gibi oldu ki bu bence birazcık emekle ulaşılan büyük bir artı. bu yüzden kaplama yerine masif tavsiye ederim.
instagramdaki ölçüye göre yapan marangozlara bakılabilir. ikeada da var bi iki tane. eskiden crate and barrel’da da vardı, orası kapandı tabi şimdi ama onun gibi yerlerde de olabilir.

4-5 e zor
2.200 masa, iyi masifse 15,20,25 devam eder gider

Ankara olsa yardımcı olurdum. 2-4 bin lira arasına çok güzel ahşap masa yaptırabilirsiniz.

övmeyen parası olmadığı için bok atıyordur. ağaç lan bu AĞAÇ!!!! götü boklu mdf, sunta ya da yeni akım masif kaplama değil. AĞAÇ!!! yok canlıymış, yok iz kalırmış yok bilmem ne. o yüzden 100 yıllık ahşap evler var (o da ham ahşap) . bana 5 yıl sonunda aktif kullanımda olan orası burası şişmeyen sunta/mdf yemek masası gösterin.

sunta/mdf/masip kaplama gibi ürünlerin ahşaba göre hareket/eğilme özelliği daha fazladır.

geçen sene aşağıdaki masayı (100x 230) 3.250 tl ye yaptırdım (yanında birkaç şey daha aldığım için ucuza geldi biraz). sandalyeler de ortalama 300 tl civarına bulanabilir. gidip afrika cevizi, tanzanya kızıl ağacı alırsanız 10-15 binden aşağı olmaz.

NOT: baktınız masa bok oldu kirlendi eskidi, basın zımparayı. istediğiniz renk yağ ile rengini değiştirin. alın size yeni masa

prntscr.com

hurdahane'ye bakın bir instagram'dan. çok güzel modelleri var.

önce marangozlar sanayisinin yerini bulun, gerçek ağaçla çalışan bir marangoz bulun fiyat alın.
sonra keresteciler çarşısı diye bir yer vardır illa ki, marangozunuz da söyler zaten. gidin istediğiniz ağacı beğenin. ben budaklı ve damarlı bir ağaç tavsiye derim çam gibi, ya da padok diye bir ağaç var mesela ortası kendinden kırmızı/bordo.
sonra marangoza, tablasını istediğiniz kalınlıkta planyadan geçirtin. altına instagramdan ayak modeli bulun. yapsın. alın size muhteşem bir gerçek ağaç masa. hatta boyamasını verniklemesini kendiniz yapın ki daha özel olsun.
biz kendimiz bu masayı yaptık, çıkma çam kerestesi, üstünde delikler ve çatlaklar var, tek sıkıntısı üstünde yemek yemeye kıyamıyoruz. onun içinde masa örtüsü yerine kalın 3 mmlik şeffaf plastik kestirdik: sc02.alicdn.com

@halanne bu masadan bir yerde görmüştüm ya çok güzel. elinize sağlık

Masif olsun. Evet agac zordur ama cok guzeldir. Biz 6 yildir kullaniyoruz. Bu sene zimparalayip (vernigini degistirmek icin) yagladik mis gibi oldu.
İnstagramda Woodenworkz diye bir hesap var. Yatak odasini onlara yaptirdik ve cok memnun kaldik. Tavsiye ederim.

geçenlerde aynı konuda ben de soru sormuştum. bizim arçelik/beko’da indirimimiz olduğundan başka markaya bakmadık. arçelik 8050 yk aldık. zaten iki model var, bizimki ucuz olan. pahalı olan hava kurutmalı, bizimki su kurutmalı. fakat herhalde kapasitesi daha az olduğundan (8 kg yıkama/5 kg kurutma) pahalı modelden daha az elektrik harcıyor, daha sessiz.

hava kullanan sanırım klima gibi ısı pompası mantığıyla içeriyi ısıtıp suyu tahliye ediyor. su ile kurutan ise su buhari kullanıyor diye tahmin ediyorum. tüketim haricinde hangisi verimli bilmiyorum. sadece buharlı olana mi özgü bilmiyorum ama buharla kazan temizliği özelliği de var bendekinde. havları tüyleri kendisi temizliyor, harici kurutma makinesindeki gibi filtre temizlemiyorsunuz. sadece kapak contasında biraz birikmiş oluyor, onu elinizle alıyorsunuz.

makine yeni olduğundan 4-5 kez kullanma fırsatımız oldu. kurutulamayan giysileri kısa programda yıkadık, gayet güzel yıkıyor, eski makinemize göre çok daha iyi köpürtüp duruluyor ve sıkıyor, tambur dizaynı değişik, düz silindir değil. motoru acayip sessiz, yıkama esnasında su ve çamaşırların çıkardığı ses haricinde motor sesi yok. sıkmada da eski nesil makinelere göre sessiz ama tabii ki 1400 devir dönen motorun sesi var.

kurutmaya gelince; giysileri bozmamak icin en hafiften en şiddetliye göre deneme yanılma aşamasındayız. örneğin kotları yıkayıp düşük ısıda uzun süre kurutmayı denedim, hafif nemli çıktı. bir sonrakinde kurutma suresini bir kademe arttırdım (yaklaşık 3 saatlik yıkama kurutma programı), bu sefer mükemmel çıktı, al giy. pantolon harici diğer giysileri de bu şekilde denedik, henüz askı kuruluğu seviyesine hiç çıkmamamıza rağmen giysiler kupkuru çıktı. hatta kıymetli olmayan, kuru temizleme yapılmaz yazan tshirtleri de bu şekilde kuruttuk, gayet güzel çıktılar. program bitince hemen çıkarmak lazım herhalde, bir seferinde makinede beklediler yarım saat kadar, baya kırışmış içindekiler. hemen çıkarırsanız gayet iyi durumda çıkıyorlar.

şimdilik gayet memnunuz. fiyatı 4500 civarı, biz indirimle 3700’e almıştık birkaç hafta önce.

bizim de arçelik indirimi şansımız var. bakmıştım o modele de ama tekrar bakayım. çok teşekkür ederim detaylı açıklamanız için. :)

geçenlerde şunu araştırdım, hoşuma gitti. www.arcelik.com.tr bakabilirsiniz. 5900 kağıt civarı.

servis önemli ama yaşadığınız şehre göre de değişir. bazı küçük şehirlerde servisler şahane çalışıyor iş çokluğunun pek olmamasından dolayı. örneğin samsung servis konusunda iyidir. vestelde müşteri memnuniyeti konusunda gayet iyi ama genel olarak buzdolabında daha iyiler. bizim 22 yaşında buzdolabı var vestelin. 6-7 yıl evveli bişeyi değişti o kadar.

not : beyaz eşya çok şans işi hocam. aynı marka modellerden tek seferde onbinlerce üretilmediğinden sanırım aşırı iyi çıkmıyor fabrikadan. x markasını 10 kişi harika diye anlatır ama size patlayabilir. tam tersi de olabilir. bu konuda yapabileceğiniz en iyi şey bence, değişimi çok zorlamayan veya ücretsiz parça değişimi hızlı tamir yapan firmalara yönelmenizdir. burada da türk markalara yönelmek mantıklı geliyor

ben 2006 yılından beri arçelik'in herhangi bir ürününü almamaya yemin ettim. belki şimdi düzeltmişlerdir mallarını ama yeminimden dönmem.

samsung, bosch, electrolux iyidir. grundig de bir zamanlar Almandı ama onu da sanırım Arçelik grubu satın aldı ve kalitesini düşürdüler.

benimki bu ve şu ana kadar hiçbir problem yaşamadım. memnunum: bosch-home.com.tr

Kurumsal a girince danışmanlık bedeli proje bedeli öbür zıvır 2 3 katına gelir. Taahhüt dekorasyon işleri yapan eski bir müteahhit var dilerseniz bilgilerini paylaşabilirin görüşüp bakarsınız

Kafanız cok karismis bie usta tutun :)

Tutucaz tabii :) onun sorusunu da ayrı hazırladım.

Soyle bir onsoz yaziyim madem size, microbeton, silikonlu boya, su gecirmez duvar kagidi vb senelik bakim isteyen uygulamalardir bu yuzden kurumsal firmalar tercih eder.

Hangi odayi wc'ye çevirmek? Eski wc'nin dibindeki mi yoksa salonu mu? Anteyi mi? Odanin konumuna, duvar, doseme kalinligina, alaturka mi alafranga mi wc kullanacaginiza gore degisir.

Rutubeti en aza indirmek icin dosemeye atilacak seramik yapistiricidan once zemine kaucuk esasli likit membran, uzerine brut beton astari uzerine seramik yapistirici, uzerine zemin karosu, uzerine silikonlu derz dolgu atabilirsiniz. Kalitesi ustanin isciligi ile orantili.

Likit membran yerine, en alta emprenye astar, epoksi boya, brut beton astari gibi uygulama da yapabilirsin.

teşekkür ederim, anlamasam da inşaat sırasında sorgulayacağım bunları ustalarla.

Üst katta küçük bir odayı banyo yapacağız. Tam alt hizasında olduğundan emin değilim ama alt katta banyo var yine o odanın altına denk gelen yerde. Belki tesisata bağlanma açısından kolaylık olur diye umuyorum.

borç borçla kapatılmaz.

duzenli ve surekli bir geliriniz yoksa kredi cekmeyin. suruye kanmayin.

iyi de zamanında alınmış bir öğrenim kredim var zaten. :) onu geri ödemek için de düzenli gelir gerekiyor.
bir işim var çok şükür ama bu süreçlerde ne olacağı da belli olmaz tabii haklısınız.

öğrenim kredisine hep af geliyor da kredi çekersen sıkıntı olur sonra o. öğrenim kredisini çok uzun süreler ödemeyen kişiler var.

www.eksiduyuru.com

@lorne benim çoktan geldi ödemesi. faiz işliyor kaç yıldır

Arçelik olmasına dikkat et yeter.

20 seneden fazla Siemens kullandık, gayet memnun kaldım. Şimdi 3 senedir Samsung kullanıyoruz. Benim aradığım boyutlarda Siemens buzdolabı yoktu, o yüzden Samsung aldım. Şimdilik memnunum.

Bosch / Siemens / Profilo bu üç marka aynı fabrikada aynı kalite ile üretiliyor. O yüzden aynı segment buzdolabında daha hesaplı olan Profilo'yu seçebilirsiniz.

Ben bosch olmasına dikkat ediyorum. Şimdiye kadar hiç üzmedi.

Arçelik’ten uzak dur.

1 sene geri ödemesi yoksa inanılmaz kar edersiniz 12 ay sonra 150 öderseniz.

bunun için ödeme planınıza bakmanız lazım. ödemeyi planladığınız aydaki anapara ödemeniz kaç para kalmış ona bakın. faiz ona göre düşecektir.

ama genelde 10 senelik kredide 5. senede banka neredeyse bütün faiz alacağını almış olur.o yüzden 5. seneden sonra kapama önerilmez.

ama en doğru bilgi ödeme planında bulunur.

Az bi kredi al beklentini de az kıs bu fırsat kaçmaz

Yani önümüzdeki sene ailenden gelecek para yeterli olacaksa ve kesinse iyi bir ev al ya da 2 tane alıp 1 tanesini yatirimlik dusun.

@sellim çektiğimiz kredinin yarısını karşılayabilecek kadar gelecek. Dubleks bulduk, belki ilerde üst katı kiralarız diye de düşünerek.

kredi ile yatirim yapilmasini tavsiye etmiyorum. riskli. ne olacagi belli olmaz.

ana paranizla yatirim yapin veya ev alin, paranizi buyutun derim ben.

Ya 750lik bütçe ile bi tane düzgün ev alın, ya da kredi çekip iki ev alın ya da bütçenizi aşmadan kenara koyacak paranız kalacak kadar para kalacak şekilde ev alın.

Tüm parayı tek eve yatırmak doğru olmuyor.

Bütçenin yeteceği kadar ev almalısın ev için kredi çekme,bütçenin tamamını kullanıp kullanmamak size kalmış.İlla parayı değerlendirelim diyorsan bu altın döviz ise kesinlikle değmez,paranın katlanması lazım ancak şöyle yapabilirsin;500 bin tl lik ev alıp 250bin tl sini değerlendirirsin

ister kredi çek ister çekme ama her halükarda ev al. tarihte faizlerin bu kadar düştüğü başka bir dönem olmamıştır sanırım. direk yatırım gözüyle bak. çünkü şimdi almadığın hiç bir şey ilerde daha ucuz olmayacak. son 20 yıldır fiyatı düşen her hangi bir şey bulanmazsın. şuan bir şey alabliyorsan al, çünkü ilerde ah salak kafam diyeceksin. bende 750k'lık bir ev aldım. 5 yıl sonra en az 1 milyon'a elimden çıkaracağım. .

Küçük ya da büyük bir ev alın bu dönemde. Gerçekten tarihi bir fırsat olduğuna ben de katılıyorum. Bi tık küçük olsun, bi tık istediğiniz gibi olmasın ama alın gitsin.

Biz bu aldığımız evde oturacağız. 750’ye de istediğimiz gibi olması zor bulmamız baktığımız bölgelerde. 1 milyona bulduğumuz ev de o bölgede gerçekten uygun bir daire diğerlerine kıyasla. Ve istediğimiz zaman satılabilecek bir ev, kusuru yok. Bu yüzden de yatırım olarak düşünüyoruz. Ama içinde oturunca çok da yatırım gibi olmayacak sanki işte :) paranın üstünde oturuyormuşuz gibi geliyor ve borç ödeyerek.
Bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum. Diğer yandan biz borca girmesek hayatta biriktiremeyiz o paraları.

Ben hiç bir dubleks evde tapuda dubleks yazdığını görmedim, o kadar yaptım da aldım da sattım da.

"Çatı arasında odası olan daire" yazar yeni tapularda, eskiden piyes (parça) ibaresi de kullanılıyormuş.

Belki de dubleks değil de sadece çatı arasına yapılan dairelere piyes deniliyor olabilir, bak onu bilemedim. Ama zaten konumuz dubleks, çatı arası daire değil.

Bir not olarak ters dublekslerde de "bodrum katta odası olan daire" yazar.

@john teşekkürler. sanırım dediğiniz gibi doğru bir ifade. dubleks çünkü ara katta da olabiliyor, burada dairenin çatıda olduğunu belirtmek daha doğru yani sanırım.

www.trendyol.com

bende bunun turkuaz olanı var. 21 vites. yokuş performansı çok iyi. bence tek sıkıntısı katlaması biraz dert ve katlandığı zaman da sabit durmada problemi var. toplu taşıma (marmaray) açıkcası dert oluyor insana. ama sürüşü çok iyi. katlanır halde ve elde bir yere götürürken sıkıntı sadece. istanbul'da isen bostancı atek'ten almıştık biz. orada test de edebilirsin. ikisini de.

bunu sahilde cok goruyorum, cok gordugume gore tutulan bir model herhalde ama test etmek gerekir.

bende dahon vybe d7 var, oldukca memnunum. cevremdekilere de dahon oneriyorum, 3-4 kisi aldi bir sorunu olan yok.

alinacak yer olarak en son bir arkadasim bakirkoyden bir yerden aldi. www.bisikletforum.com su baslikta gormustu, normalde uyguna aldi baya.

seramik bi tava var bizde mükemmel ötesi. hiç bişey yapışmıyor ve leke bırakmıyor. ne pişirirsen pişir suyla bütün kiri atıyor. efsane bişey. elimde olsa herşeyi seramik alırım.

teşekkürler, nedir markası sizdekinin?

seramik çok iyi +1
ben granit de kullanıyorum, ondan da çok memnunum.
seramik yine de bir tık daha iyi bence.

edit:
bütçeniz müsaitse zwilling'in dışı çelik, içi seramik olan tavaları çok iyi.
bende şu anda satışta olmayan bir ürün var.
mesela şu tarz bir şey olabilir:
www.hepsiburada.com

@blatta hiberna bu mudur acaba? www.enplus.com.tr

evet bu modellerinden bahsediyordum.

cevap icin ilişeyim.

bizim de saglık raporu almamız lazım ama ben de tırsıyorum gitmeye. biraz daha bekleme kararı aldık.

ben de sağlık raporunu aldım ancak belediyeye gitmiyorum.

herhangi bir kolaylık sağlanmadı.

ne kadar yiyip içtiğinize de bağlı (özellikle içtiğinize). Biz 3 günde 2 kişi yeme-içmeye 250 euro harcadık geçen ay (tatlısı kahvesi vs dahil).

biz de gitmeyi düşünüyoruz. Kaç gün gidiyorsunuz ? Pegasus saatleri çok saçma değil mi :(

3 sene önce gittiğimde 1 tl 30 dinardı. içki ve yemek bize çok ucuz gelmişti. günde kişi başı 100-150 liraya yiyip içmiştik. şimdi onu ikiyle çarp.

virusten bagimsiz dusunulurse bali'yi tavsiye ederim. hem istediginiz dinlenceli hem de gezmeli tatile olanak sagliyor. ama su donemde virusun durumu bu kadar belirsizken cennet olsa gitmem ben olsam :)

Kişiden kişiye değişir ama saydığınız ülkelerden 3ünü görmüş biri olarak Meksika derdim - biraz İspanyol biliyorum ve bence Meksika dünyadaki cennet

Bali ya da phuket

youtube premium kullanıyorum ben de ama youtube music'in ses kalitesini ve öneri algoritmasını sevmiyorum. yolda karışık bir şeyler dinlemek istediğimde arada elim spotify'a gidiyor bu yüzden. ama youtube'u cok kullandığım için reklamsız oluşuna bayılıyorum <3
ve ben de spotify'da bir sürü podcast takip ediyorum, onun için illa premium almaya gerek yok zaten ücretsizken de dinlenebiliyor?

@pegi a bilmiyordum, deneyeyim ücretsizken de dinlenebiliyorsa öyle yaparım :)

parol ağrı kesici ateş düşürücü. ekstra soğuk algınlığına iyi gelmez diye düşünüyorum

Parol, parasetamol demektir. Bu etken madde grip ilaçlarında da bulunur. Aslında amacı, gribin semptomlarını hafifletmek, uyutup dinlenmeni ve hastalığı hafif atlatmanı sağlamaktır. Temelde ağrı kesici ve ateş düşürücüdür. Eğer nurofen, theraflu, tylolhot yoksa çak ve yat.

sepete at bekle, ama genelde fiyatları arttırıp indirim yaptık diyorlar, verdikleri indirim %20 ise reelde %5 belki daha az olabiliyor ama acelen yoksa bekle, beklentini de düşük tut.

trendyol için konuşuyorum favorilerimde almak istediğim-beğendiğim bi kaç ürün vardı. her ürün artık indirimli farkındaysan 300lira yazıyorsa yüzde bilmem kaç indirimli 210lira yazıyorlar. indirim günlerinde de 300lirayı baz alıp yüzde bilmem kaç indirip deyip 250 liradan satıyorlar. çoğu beğendiğim şey normal zamandakinden daha pahalıydı hiç bişey almadım trendyol indiriminden o yüzden.

velhasıl ürünü takip et. asıl fiyatını aklında tut. indirim yaptık gazına gelme. ayrıca bi tavsiye; ürün kodunu google'da arat. hiç tahmin etmeyeceğin bi sitede indirimli bulabilirsin. benim öyle bulup aldığım bir çok ürün oldu.

5 gün icin biraz fazla bence, bir gece yolculuguyla gun kaybetmeden Krakow'a da gecerdim ben. Kaldı ki Krakow'da gorecekleriniz orijinal halleri. Varşova savas sonrası yıkılıp her sey aslına özgün yeniden insa edilmis ama orijinal değil. Guzel mi tabii ki de güzel, ve cok soğuk olacaktır. Ona göre hazırlıklı gidin derim

Gdansk icin bir gun yeter demeye geldim. Ama vakit kalmazsa gidemedim diye uzulmeyin cok.

old towndan görülecek yerlere kolayca ulaşabilirsin.
centrum tarafında kalırsan her yere kolayca erişebilirsin. 5 gün biraz fazla sadece Varşova için.

2.5 saat mesafede krakowa gidip, auschwitz kamplarını, schindlerin fabrikasını, ve tuz madenini görebilirsin.

Varsova icin 5 gun cok fazla, krakow’a gidin, 2-3 gun krakowda kalin.

Gdansk da muthis guzel bi yer, sopot’a vs de gecebilirsiniz. Ama gdansk mi krakow mu, krakow’u tercih ederim.

bir seminer için gidiyoruz, bir gün de konser var. o yüzden dönüş gününün öncesindeki gün şehir dışına çıkabiliriz bir tek.

gdansk çok çekici geliyor ama krakow daha iyi bir seçenek sanırım yapılacak şeyler açısından :)

eğer sadece arkadaşlar ise the game'le iletişime geçsenize, point otel barbaros'un alt katında. biraz değişikli ama çok eğlenceli oluyor. henüz gidip de eğlenmeyenle karşılaşmadım.

@evde liyakat - hiç düğün olmuş mu ki orada ya? sanırım playstation'ın bir etkinliği olmuştu bir kez gitmiştim yıllar önce.
nasıl bir şey oluyor sadece parti marti?

o fiyata bulabilirseniz auris, donanımı pek zengin değildir ama benzinli 1,33 ve 1,6 büyük bir sıkıntı çıkarmadan binilir.

Toyota yaris al kafa dinlersin

Tabii ki skoda fabia.

japon arabası tavsiye ederim

@snowman peki iyi bir seçenek mi bu?

@lobeso hangileri mesela?

suzuki baleno'ya bakabilirsin. ben kullanıyorum, memnunum.

Öyle bir kriter yok adam uzun yol yapıyordur 150 bin yapar şehir içi takılır 50 bindedir. Benim araba 2016 model 29 binde, öyle düşün.

Araba taksi ya da filo çıkması olmadığı sürece çok fark etmeyecektir aslında. Yine de senede 30bin km üstü araba hunharca kullanılmış demektir.

Aşağı yukarı 150binin altında ise sorun olmaması gerekir.

Somut araç önerisi ile yazmanızı öneririm. Toyota yüksek kilometrede dahi makul bir araç.

Az km yapılmış olması az kullanıldığı anlamına gelmiyor. istanbulda 1 saatte 10km bile gidemeyebilirsiniz çoğu zaman. Senelik 20 bin normal.2013 120 bin civarlarında olması normal. ama ağır bakımları yapılmış olsun.

Önceki duyuruyu yanlış bölüme açmışsınız oraya yazı yazılmıyor. Buradan yazayım. 0km 2019 clio(bir kaç aya yenilenecek) 75 bine bırakıyorlar. yine bu fiyatlara egea var yine sıfır. düşük faiz kampanyasıyla 65bine kadar bütçeniz varsa zorlayın derim. boşuna eski araba almayın. Tabi bunlar manuel.

Psikoljik sinirlar var, bu da aracin degerini belirler.
Ilk Psikoljik sinir 100bin dir. Bir sonraki ara Psikoljik sinir 150bin ve kilit psikolojik sinir 200bin. 200bini asmis arabanin satisi zor olur.


Bunun disinda arac modeline, motor modeline gore degisiyor hangi km nin kritik oldugu. Bazi araclarin motoru ve/veya mekaniği cok uzun km'ler dayanirken bazılarinimki hatiri sayilir derecede daha erken tamamliyor omrunu. Ayrica doger degiskenler sabitken aracin nasil kullanildigi faktorune göre de. Yani adam akilli bir inceletilmesi gerekiyor aracin. Araçla iki tur atarak anlasilamiyor.

Ayrica benzinli/dizel faktoru var.
Dizel araçlar - duzgun kullanilip duzgun bakim yapildigi surece - 600-700 bin km lere kadar omru varken benzinli araçlarda ortlama 300bin km motor omru. Yani 200-250 binde motoru tas gibi bir dizel denk getirip alabilirsin ama o km lerde alaxsgin benzinli aracin motoru omrunu tamamlamak uzere olacak. He hor kullanildiysa 150binlerde de bitebilir, 300bin ortlama motor omru de normal sartlarda yani.

Bir diger konu ise risk degerlendormesi. Km yukseldikce aracin sana masraf cikartma olasiligi yükseliyor, satisi zorlasiyor. Km dustukce bu risk azalmasi ve satisi kolaylasmasiyla birlikte aracin alis fiyati artiyor. Bir tarafta ileride oara harcama riskin artarken daha işin basinda verdiğin para artiyor, diğer tarafta ilk anda cebinden cikan para az iken ileride cebinden para cikma riski artiyor.
Yani, karar verirken bu iki egrinim kesistigi optimum noktayi bulup o km'lerde bir arac almak rasyonel secim.
Bunun icin dd kapsamli bir piyasa arastirmasi gerekiyor tabii. Almayi düşündüğün modeli farkli km araliklarinda ortalama piyasa degeri piyasada bilinen ve sik sik gorulen arizalari ve sorunlari, bu arizalarin ortlama maliyetleri, bakim ve parça fiyatlari gibi.
Insanlar bir takim ezberler uzerinden gittigi icin bu degerlendirmeyi yapmiyor, "dusuk km al abi masraf çıkmasin" duz mantigiyla ilerliyor, tek taraftan bakiyor. Tipki turk milletinin karşı konulamaz dizel tutkusu gibi.
He uc bes fazla gitmesi sikinti değildir, bütçen pek kisitli degildir, arabaya o kadar kafa yoracak kadar uzun yasamiyoruz bu dunyada diyorsundur ve biraz para kaybi riskini alabiliyorsundur, o zaman pek derine inmeden alir gecersin. Kaybin olsa da saglik olsun dersin.

Kisacasi cok değişkene bagli bu sorunun cevabi. Senin tercihlerin belirleyecek bakacagin km araligini belirlemek icin yapacagin degerlendirmede dikkate alacağın degiskenlerin bir kismini.

dizelse 80 bin altı olmasına, benzinliyse japonsa 150bine kadar olabilir. bir çok araç için farklı kriter var ancak araç preminyum olmadığı sürece ben 80 bin üstü araç almak istemem. bir değişkende şehirdir.araç istanbul aracıysa durkak ve şehir trafiğini düşündüğünde 50 bin olan istanbul aracına 10 binde kafadan ekle, trafikte sürekli durduğu için motorun çalıştığını düşün.

km'nin nerede yapildigina bagli. sehirlerarasi yolda yapilmis 100.000km, istanbul trafiginde yapilmis 50.000km'den cok cok daha az yorar arabayi. ilk durumda ortalama 120km/s dersek motor 833 saat calismis demektir. ikinci durumda 50km/s ortalama desek, ki istanbul trafiginde neredeyse imkansiz, 1000 saat. yani motor ve tum yuruyen aksam daha cok yipranmis fren, depriyaj balatalari daha cok asinmis demek olur.

arac alirken bence arabayi degil de saticiyi/sahibini ekspere sokman lazim. eger sahibi duzgun birisiyse arac 150.000de de olsa duzgun bakmistir ve bir arizasi sikintisi varsa da soyler. sahibi tekinsiz birisiyse 10.000kmlik araci pert edip, yaptirip ciziksiz diye itelemeye calisir.

Taksime gidiyor ordan yürüyebilirsiniz.
Veya trafik varsa bostancıdan marmaray'la yeni kapı. ordan hacıosman metrosuyla taksim durağı.

balkonunuz varsa tohum ya da fide alabilirsiniz, çiçek, yeşillik, kekik, maydanoz falan onlarla uğraşabilir.

Bulmaca seviyor mu? Anneme bulmaca dergisi alıyorum. Bayağı bir oyalanıyor.

Sesli kitap dinlemekten hoşlanır mı ki?

hobi değil ama sosyal sorumluluk yapsa olmaz mı acaba? bizim de bir ablamız var, sokak çorbacıları derneğinde bize yardıma gelir. uzun süreler yürüyemediği için çorba dağıtımına katılmaz ama mutfakta çorba yapımına yardım eder. annenizle benzer süreçlerden geçen biriydi. gençlerle bir arada olmak ve tanımadığı insanlara yardım etmek ona iyi geliyor gibiydi.

tabletten bir şeyler izleyebilir özellikle ilaç alırken

Honor 8a

www.a101.com.tr

Anneme aldım. Çok memnun.

honor'un sahibi huawei

www.hepsiburada.com

kolay gelsin

m20 samsung

buraya yeni öneriler de alabilir miyim acaba?
5 ay geçmiş bir şeyler değişmiştir herhalde

xiaomi mi a3
www.hepsiburada.com

huawei almak için pek doğru bir zaman olmayabilir.
xiaomi mi serilerine bakın derim.

huawei mi? haberleri hiç mi takip etmiyorsun hocam? google, huawei'ye artık destek vermeyeceğini açıkladı. yani huawei telefonlarda google hizmetleri kullanılamayacak.
diğer çin markaları için de yakın zamanda benzer yaptırımlar geleceğini düşünüyorum. ama yine de alacaksanız xiaomi falan alın. huawei bitti.

gördüm açıkçası haberi. ama bi düzeltme olur diye düşündüm ya olur mu öyle iş.

sorun değil almam önermiyorsanız. :)

samsung j7 2 prime

1000-1200 tl arası. bütçe belirtirseniz daha iyi olur

Honor 8a

www.a101.com.tr

Anneme aldım. Çok memnun.

Honor Huawei nin alt markası

@tamamhosdiyonda
pardon, 1500-2000 civarı olabilir.

google huawei'den desteğini çektiğinden dolayı, huawei almak doğru bir tercih olmaz.
samsung'un f/p olarak çok iyi modelleri var.
onları öneririrm.

Psikolog değil psikiyatrist ve şu an hasta bakıyor mu bilmiyorum ama Prof. Dr. Sedat Özkan var ist'da

Perjeta etkili ancak çok pahalı bir tedavi. bu sebeple sgk geri ödeme listesine almaktan kaçınıyorlar. ancak kanser ilaçlarında firmaların erken erişim programları olur veya klinik çalışmaları.Bildiğim kadarıyla perjetanın klinik çalışmaları bitti artık ama erken erişim çalışması kesin vardır. veya doktorunuz bireysel erken erişim başvurusunda bulunabilir alternatif bir tedavi yoksa. gerçi onda da herceptin var diye reddediliyor ama denenebilir. bunun dışında firmaların erken erişim programları büyük üniversite hastanelerinde vardır. istanbuldaysanız cerrahpaşa, marmara, ankarada ankara tıp, hacettepede kesin açılmıştır eğer böyle bir program mevcutsa. bu hastanelere gidip doktorlara sorabilirsiniz programın olup olmadığını.

ümidinizi yitirmeyin, umarım bir yolu bulunur. çok geçmiş olsun.

Facebook'ta "immunoterapi ile kanser tedavisi alanlar" adinda bir grup var katilirsaniz ve tarama yaparsaniz bilgi bulursunuz diye dusunuyorum. bir de gruba da sorun mutlaka bilenler, konuya asina olanlar vardir. Cok gecmis olsun.

çok geçmiş olsun.

1-2 ay içerisinde kesin lazımsa dolar almak riskli olur bence. doların çıkma ihtimali seçim gerilimiyle birlikte yüksek ihtimal olsa da yine de diken üstünde duracaksınız. vadeli daha garanti, döviz daha riskli ama getirisi daha fazla olabilir. eğer mutlaka döviz alacağım, yükselir diyorsanız da hepsiyle almayın.

çok bi miktar olmadığından döviz faiz getirisi falan da pek bi şey olmaz. durur öyle.

fenerbahce hisse hedetleri 3 hafta içinde 10.000'tl ye 2.500 kazanç verdi.

beşiktaş'lıyım hiç affetmem:)

Geçen hafta 4.000 liraya dolar aldım. Bugün itibariyle 150 lira arttı. Bu trendi korumaz ama 2 ayda 500 lira falan getirisi olabilir.

kampanya yapar ya da yapmaz bir bilgim yok ama yaparsa bu kadar yakın tarihi kapsayan bir kampanya olacağını sanmıyorum. eylül-aralık aralığını kapsayan bir kampanya çıkartabilirler.

Yaza talep yüksek olacağı için kampanya yapmazlar.

son 10 günde 3 tane kampanya yaptılar 5-26 haziran arasında. Bi daha aynı döneme yaparlar mı bilmiyorum. Ben de sizin gibi haziran sonu temmuz başı için bekliyordum ama bu saatten sonra zor gibi.

etkilemez.

onden bi 6bin kredi cekersen 4binlik borcun 8bin olur.

asgarisini odeyip kalan borcu aydan aya sifirlamaya bak.

bos yere faiz+kredi masrafi odemenin alemi yok.

Faiz den kaçın.

Kredinin faizleri çok kötü, borcu borçla kapatmayın, yapılandırma öneririm.

Yapılandırma öncesi liminitiz varsa biletinizi alabilirsiniz. Konaklama vb işini ucuza getirebileceğiniz, fazla bütçeyi zorlamayacak bir yer bulursanız kotarırsınız.

Tatilede bu yıl gitmeyiver gerekirse ama krediden kaçın

4 bin maaşla 6-7 bin kredi çekip tatile gitmek müthiş bir müsriflik. 6-7 bin kredi 8-9 bin geri ödeme demek. Bütçene göre bi yere gitmeni öneririm.

Yok

Cok sacma bana sorarsan.
Borcun varken üstüne bir de kredi cekip borcu arttirmak ve borcu uzatmak. Hem daha fazla borc odeyip hem daha uzun sure borc odemek, ustune bir de tatile gitmek.

Ben olsam tatile gitmem, o borcu bir kapatirim once.
Dusundugun sey asiri mantiksiz. Neresinden tutsan elinde kaliyor.

Dersen ki ben tatile ne pahasina olursa olsun gidecem arkadas yazi tatilsiz gecirirsem kafayi yerim, temmuza daha var. Kredi cekmej yine olaganustu enayilik. Temmuza kadar biraz kemer sik ve o borcu kapat maasinla.

anlıyorum. fakat halkbank'ta 6bin için 7 ay vadeli teklif o kadar da korkunç gelmedi bana. kredi kartlarımın zaten dönem borçlarını ödeyemiyordum bu zamana kadar, genelde asgariden gidiyordum.

Halkbank'a 6bin lirayı 7 ay vadeyle aylık 930 TL'den ödeyerek hem kredi kartımı ödemiş hem de uçak biletimi ya da konaklamayı taksitlendirmiş olabilirim diye düşündüm.

Toplam geri ödemesi ise 6.514 TL. 8-9binlerde değiliz yani.

Yıl sonuna kadar borçlarımı da ödemiş olurum gibi bir düşünce vardı sadece aklımda.

Yoksa kredi kartımı ödemeye çalışırken biraz daha borç binecek üzerine ve yine aynı hesap olacak gibi.

not: Evet tatile gitmek zorundayım, senede 1 kere ancak gidebiliyorum.

Yanlis anlama ama burada asil sorun kredi kartlarini odeyemiyorken yazin tatile gitmeyi planlaman. Para yonetmeyi bilmiyorsun muhtemelen. Kredi cekme sorusu sordugun icin oneri mahiyetinde soyluyorum bunlari.
Kredi karti borclarin birikiyorsa tatil olmamali, tatile mutlaka gideceksen kredi kartı borclarini biriktirmemeli bir sekilde kapatmalisin. Normali bu yani.
Bir seneye borcu bitiririm dusuncesi de akil isi degil. Tatile gitmek yil sonuna kadar borc odemeye sebep olmamalı. Ihtiraslarin yuzunden ekonomini yonetemiyorsun. Bu yol yol degil derim nacizane.

Kredi cekmen hicbir sekilde mantikli degil burada, cekecensen cek ama bunu bir mantiga oturtmaya zorlama bosuna, kendine bahaneler uretmis oluyorsun. Rasyonel secim degil kredi cekmen hicbir sekilde dogru degil. Dunyanin sonu da degil, yatti balik yan gider diyebilirsin. Resmen kendini batirmaya calisiyorsun ama.

yazın akrabanın yazlığa git. Tatile para verme.

Çıkışın kolay.

Yoksa daha da batarsın.

hayır.

o borcu tatile çıkmadan kapatırsın.

borç borçla kapanmaz...

Şimdi benzer durumlarda olduğumuzdan söyleyeyim. Olmuyor.

Yani sen 6-7 binlik kredi çekeceksin. Hadi aylık ödemesi 600 lira olsun. Seni en başta rahatlatacak. Diyeceksin ki "ne güzel kendimi kasmadan yapılandırmış gibi oldum"

ama tatilde bin tane ekstra harcama çıkacak. Tatil dönüşü bir bakacaksın ki kredi kartı borcun olmuş yine 2-3 bin, bu kredi yüzünden de aylık zaten 600 lira ödüyorsun. İyice arapsaçına dönecek.

Kredi kullanıp kartı sıfırladıktan sonra o kredi kartını kapatmazsan tekrar kullanacaksın, ve hiçbir anlamı olmayacak
Krediyi çekeceksen kartı sıfırladıktan sonra kırıp at

vay canına krediden karakter analizi de yapıldı, tebrikler. :)

ekşi sözlük portekiz vizesi başlığında as-visa'dan başvurdum yazan var 2018 senesinde. biraz araştırdım ama net sonuç elde edemedim.

daha geçen cuma günü macaristan için başvurdum as-visa'dan.

Mümkün gibi. Matematikle pek alakam yok ama siz denklemi çözün. Bugün Halkbank 1.75 faizden kredi veriyor. 10bin çektiniz diyelim. 12 ay, ayda 951tl'den ödeme yaparsanız, toplam 11.400tl ödüyorsunuz. 1.400tl zarar yazalım.

Çektiğiniz 15.000tl'yi ing bank "hoşgeldin faizi"ne yatırırsanız yıllık %21 gelir elde edeceksiniz. 15.000tl 12 ayda 17.650tl yapıyor. 2.650tl kar yazalım.

2650 - 1400 = 1250tl. bir yılda. 10bin tl üzerinden.

Mevduattaki parayı elleyemiyorsunuz.
Büyük paralarda gelir daha çok olur sanırım ama buradaki iş krediyi erken kapatabilmekte. Kredi 18 - 24 ay taksitli olunca sanırım pek bir anlamı kalmıyor.

Çok emin olmamakla birlikte vadeli mevduatta vade uzadıkça faiz oranı düşüyor. Yani kısa vadeli mevduatla uzun vadeli kredi çekemezsin zannımca. Ayrıca gelen faizin en az %15 vergisi de var.
Bu fikir her zaman işlese bankalar sürekli zarar ederdi bence.

Kullanacağınız Kredi için dosya masrafı ve hayat sigortası ödersiniz, Mevduat hesabında da %15 Stopaj vergisi ödersiniz. Bu iki gider kalemini hesaba dahil ederseniz muhtemelen zarar edecektir arkadaşınız. Bu şekilde para kazananlar var mı bilmem ama atacağınız taş ürküteceğiniz kuşa değmeyebilir. Ayrıca Bankalar bu durumu çakarsa kredi puanınızı düşürüp finansal sicilinizi bozabilirler.

Nadiren 1-2 aylığına böyle fırsatlar yakalanıyor olsa da istisnalar kaideyi bozmaz, zarar edersiniz. Yukarıda bir arkadaş hesap yapmış ama 10bin çekip 15bin mevduat yapmış...

İşin doğasına aykırı.

Bu arada bunu yapsaniz bile bankalar bu durumu cakamaz. Bir banka diğer bankadaki mevduatı göremez. Öte yandan bu puan düşürmeyi gerektirecek bir eylem de değildir. Ancak borclulugunuz arttığı için buna bagli olarak puan düşebilir, o ayrı mesele.

Teşfikli kredilerle mümkün, onun dışında yoldan geçen bir vatandaş olarak özel bir bankadan alacağınız kredide 100.000 lirada senede 100 TL anca kar edersiniz, o da çok şanslıysanız :)

Ama mesela geçtiğimiz yıllarda Halk Bankasının Esnaf Kefalet ile anlaşmalı esnaf kredileri vardı yıllık %5 faiz oranı ile. O zamanlar mevduat faizleri de %14'ler civarındaydı, haliyle arada biraz marj vardı.

Orientblue +1 o istisnada secimden önceki 1-2 aydı kamu bankaları 1,10 la borc yapılandırdı, 1,50 ile kredi verdi

Kac gununuz var?

İnstagram @gurukafa bayağı yer gezdi sorularına cevap verir

koyler dediginiz, yani portekiz'in koyleri bir iki saatte bitecek yerler ve bir iki tanesi haric gidip gorulecek bir sey yok, hatta gittiginiz tarihe bagli olarak insan gorme ihtimaliniz bile cok az. deniz kenarindaki yerlerde vakit gecirilebilir ancak portekiz'de denize girmek de (ozellikle belirttiginiz bolgede) akdeniz'de girmek gibi degil, beklediginizi bulamayabilirsiniz. hangi tarihlerde gideceksiniz?
aveiro, evora, coimbra vs. gibi sehilere hic gitmeyecek misiniz? koylere gitme amaciniz nedir? eger biraz acarsaniz detayli yardimci olabilirim.

eklemeler:

kalacağımız gün sayısı 8 civarında. haziran sonu ya da temmuz gibi düşünüyoruz. ama ağustos da uygun, daha karar vermedik yani. her şekilde sıcak mevsime kaldık sanırım.

@kassiopeia:
köy dememin sebebi merak ve sakinlik. insanlar kırsalda nasıl yaşıyor, evler nasıl, manzaralar nasıl gibi şeyleri merak ediyorum sanırım.
dediğiniz yerleri hiç bilmiyorum, hemen bakıcam. :)
denizle ilgili söylenenleri duymuştum. ama sıcak olacağı için arada bi denize de girsek iyi olur diye düşündüm. yoksa çok meraklı değiliz deniz tatiline.
sizi dinliyorum...

portekiz'de ozellikle dediginiz bolge yazin da oyle aman aman sicak olmaz, atlantik kiyisinda oldugu icin bogucu bir sicak olmuyor oralarda. yine okyanus oldugu ve atlantik oldugu icin de akdeniz gibi bir denizi yok, dikkatli girmek lazim ve cok soguk olur.

portekiz'in nufusu 10milyon civari oldu sanirim ama sehirleri kucuktur, lizbon ve porto disinda aman aman bir insan da olmaz zaten, oralar da daha turistik oldugu icin bir tik kalabalik olur. benden surekli rota talep edildigi icin bir listem var, aksam onu mesaj atarim bugun size, atmazsam hatirlatin, oradan istediklerinize gidersiniz, yeme icme falan da var icinde. kamp yapmayi dusunurseniz guzel kamp yerleri vardir, eger araba kiralarsaniz cok rahat gezersiniz, araba kiralamazsaniz da tren ve otobus var ama araba olayi gercekten portekiz'de cok rahat olur. 8 gunde rahat rahat bastan asagi her yeri gezersiniz, porto lizbon arasi hepi topu arabayla 3 saat zaten. yeni otobanlar var artik, onlari kullanin ama.

Merhaba,
Sizin sordugunuz sorunun benzeri 2-3 hafta once sorulmus

www.eksiduyuru.com

Orada bildigim kadariyla cevap vermeye calistim kisaca buraya da yazayim. Denize girecekseniz guneye, Algarve yoresine inmeniz gerekli. Surf yapmayacaksaniz Atlantik kiyisindan denize girmek hos bir tecrube degil.

Yeme icme konusu biraz karisik. Ne tur yemekten hoslaniyorsunuz? Kuzey genelde et, guney ise deniz urunu agirlikli. Yemeklerde ayni anda dana eti, domuz ve deniz urunu kullanabiliyorlar. Eger buna alisik degilseniz zorlanabilirsiniz. Bir de nerede oneri istediginizi tam olarak belirtirseniz daha kolay tavsiye alabilirsiniz.

Kalacak yer konusu ise yine baska parametrelere bagli. Araba kiralamayacaksaniz merkezde Baixa, Chiado, Alfama civarinda kalmak en mantiklisi. Arabali olacaksaniz Estrela civarlarina biraz daha makul olsun derseniz Campo Grande tarafina bakabilirsiniz.

Porto'ya sadece 1 kez gittim, pek bilmiyorum o taraflari.

Seyahat planinizi biraz daha detaylandiririp genel olarak ne istediginize karar verirseniz daha net cevaplar alabilirsiniz.

bana dogruluk payi var gibi geliyor

Mesele şu ki; İddialar karşısında cevap hakkını kullanabilecek biri yok. Mesele de burada patlak veriyor bana göre. Fakat ben de nedense doğruymuş gibi düşünüyorum.

bana baska turlu para kazanamayacak insanlarin cabasi gibi geliyor. olay resmen kapandi, zaten su an kendisi vefaat etti; fakat gecmis yillarda ortaya cikan #metoo hareketinin etkisiyle daha cok sempati kazanacaklarini dusunduklerinden ustune gidiyorlar kanimca.

Hatırladığım kadarıyla mj, hakkındaku davalardan anlaşma yoluyla kurtuldu. Bu çok şüphe uyandırıyor. Mahkemede aklansaydı daha iyiydi.

2 chapter varmış ben birincisini izledim. Yani bana bazı seyler tutarsız geldi ama evet MJ istismarcı olabilir belki de gerçekten, sadece bunu boyuyorlar gibime geliyor ailelerdeki tavır da cok tuhaf bu kadar kötü biriyse neden mesela hala eşya saklıyorsunuz ??? Ya da ondan iyi birsekilde bahsediyorsunuz.. Neydi o siyahi adam osbi mi cosbi mi ne ondan bekleniyor muydu ?? Hayır. Diyelim o ölmüş olsaydı ve arkasından insanlar konuşmaya başlasaydı... Yani aynı senaryo bence burda tek fark MJ ölü digeri yaşıyor ve bu yüzden cevap hakkı doğdu... bir de MJ cidden aşırı zengin biraz da para koparmakta var işin içinde.

hepsinin iftira olduğunu düşünüyorum, hatta eminim. adamcağızın üstünden rant sağlamak amaçlı hepsi. çok fazla haksızlık edildi. her şeyin bedeli vardır, o da dünyanın en çok tanınan insanı olmanın bedelini ödedi.

öncelikle belgeseli seyretmeden duyduklarınızla karar vermeyin. olayın geçmişini de biraz deşmek gerekiyor tabii. ürkütücü derecede tutarlı ve birçok çocukla tekrarlanmış bir aileleriyle birlikte şımartma, tepelere çıkarma, aşırı yakınlık ve sonra farklı bir çocuk yakın arkadaşla aynı şeyleri tekrarlama kalıbı var michael jackson'ın. bu bile yeterince rahatsız edici. ha onun yeteneği ve dehası apayrı bir konu.

+1 not dark yet. Üşenmiştim bunları da yazmaya.

Kendini savunamayan adama vururlar tabi.

Valla ben her insandan her şeyi bekler hale geldim. Bir insan %100 kötü ya da %100 iyi olmuyor. Ama şu durum hep beni düşündürmüştür "o yaştaki çocuğumu ben sırf ünlü diye birinin evine yalnız başına gönderir miydim". Cevap "göndermezdim". Sadece istismar değil burada sözkonusu olan, ebeveyn olarak sorumluluğumuz.

Muhattap yok. Adam öleli kaç sene oldu. Varsayalım gerçekten tacizci, bunun bedelini ödeyecek kimse yok artık. Yukarıda denildiği gibi bana da para kazanma çabasından başka bir şeymiş gibi gelmiyor.

Benim bildigim 25 senelik konular bunlar.Olumunden sonra cikmis konular degil

Hollywood'da halihazirda hayatta olan unlulerle ilgili taciz muhabbetleri gibi bos muhabbet oldugunu düşünüyorum.

Kanitlanmadigi surece sucsuzdur.
Suclu dahi olsa oludur.

olm ne ağladım izlerken. Çocuklar 7-8 yaşında ya. Aileler dağılmış, hayatlar kaymış. Yaşarken de bir tacizci oldugunu düşünüyordum, şimdi de düşünüyorum. Bu iki kisi sanırım mahkemede lehine tanıklik edenler. Yani aklanmasinı sağlayanlar. Eger mahkemede konuşsalardi ne iyi olurdu. Hem iktidardakinin tüm psikolojik orüntüsünü hem çocuk ve ailelerinkinj kolayca tespit ediyorsun izlerken. Çocuk tacizi ve kurbanları sanırım en etkilendiğim şey ya. Profesyinel olarak neyseki çocuklarla çalışmıyorum.

son kısmı hariç izledim belgeseli. ve olaylar garip gerçekten. taciz boyutunun yalan olma ihtimali olsa bile garip. koskoca starın o yaşlarda çocuklarla uzun süreli ve yakın arkadaşlık etmesi anormal bir durum bence.
ama ailelerin de işin içinde olduğunu düşünüyorum.