[]

Laktoz intoleransı ve keçi peyniri

laktozdan uzak durması gereken biri keçi peyniri yiyebilir di mi?




 
laktoz sutun hammaddelerinden biri degil mi? peynirde de vardir illa ki. kaynak : sol lob


  • safepassage  (21.04.08 02:03:30) 
laktoz tolerans sorunu olanlar icin keci peyniri daha iyi. ama bu %100 dogru degil. bazi kisilerin keci peynirine de alerjisi olabiliyor. uzmana danismak lazim elbette


  • kabizcik  (21.04.08 02:32:51) 
tamam. bana kullanabilirsin dendi ama düşününce de biraz saçma gelmişti ondan sordum.


  • kurukafa  (21.04.08 04:19:14) 
beyaz renkli tum peynirlerin laktoz orani ayni civarda. yani keciymis koyunmus oyle fark yaratmaz
ama laktozun ne kadarinin dokundugu kisiden kisiye degisir. kimine bi yudum sut dokunur, kimi 2 bardak icince rahatsiz olur. peynir konusu da senin hassasligina bagli..

  • liptus  (26.04.08 09:35:32) 
[]

"Kaset sarması" mefhumunun ingilizcede bir kalıbı var mı?

Hani walkman bazen sapıtır, kasedi bir tuhaf şekle sokardı bant içerde potluk yapar ordan burdan taşardı. Biz buna "lan kasedi sardı" derdik. İngilizcede bunu karşılayan bir kelime veya kelime grubu var mı?




 
jammed olabilir belki.


  • chrome  (13.04.08 18:14:03) 
tangled up, raveled up, jammed, rolled, bir iki tane daha vardı galiba da aklıma gelmedi


  • lepidodendron  (13.04.08 18:22:23) 
"reel dislocated" da diyebilirsiniz ama biraz saçma olabilir


  • lepidodendron  (13.04.08 18:26:56) 
jam daha cok manyetik bozulma sanki. kaseti mıknatısa tuttugunuzda olan bozulma.


  • bryan fury  (13.04.08 18:50:44) 
unwind, unravel


  • ermanen  (13.04.08 20:04:17) 
fotokopi makinesinin kağıdı düzgün alamayıpi kağıdın içeride bir yerde buruşup kalmasına fotokopi makinesi "paper jam" dediğine göre aynı şeyin kaset için olanına "jammed" diyebiliriz. en mantıklısı bu gibi geldi bana


  • kibritsuyu  (14.04.08 11:01:34) 
[]

Türkselde sesli mesajı nasıl tekrar dinlerim?

Biri bana sesli mesaj bıraktı, içinde telefon numarası geçiyor. Tabi onu dinlerken kaçırdım numarayı. Şimdi 7565 i tekrar arayınca, "yeni mesajınız bulumamaktadır teşekkürler" deyip suratıma kapatıyor. Eski mesajlara ulaşamıyor muyuz 1-2 günlük de olsalar?




 
hayır.. sistemden siliniyorlar(mış)


  • pascha d  (07.04.08 06:19:45) 
türkselde 1 kez dinlenebiliyor nedense.. telsim de 3 kere dinledikten sonra siliniyor.. anlamak mümkün diil..


  • lucita  (07.04.08 09:29:36) 
[]

Epox anakart nerden bulunur

İş yerinde bir bilgisayarın anakartı mefta olmuş. Aynısından sadece hipernex'de bulabildim. Bunu elden almak istesem nerde bulurum bir fikriniz var mı?

Anakart şu: www.hipernex.com


 
socket 754 ddr1 ve agp8x özellikli başka bir anakart bulabilirsin bilgisayarcılardan veya vatan-gold gibi yerlerden.


  • yuto  (04.04.08 16:46:01) 
teşekkürler yuto, en kötü ihtimal öyle olacak, ama xp kurulu makinada, lisanslı programlar bok püsür... takayım çalışsın direk istiyorum. epox da batmış... tüh


  • kurukafa  (04.04.08 16:55:36) 
anakartı değiştirince format atman şart değil diye biliyorum yani eski anakart driverlerini silip yeni anakartınkini yükleyerek format atmadan kullanabilirsin zannedersem.


  • yuto  (04.04.08 17:16:15) 
[]

Firefox ile aşk-nefret ilişkisi, ipucu arıyorum

Hiç bir şekilde çözüm bulamadığım bir derdim var, uzun süredir de başımda, hatta başımdan hiç eksik olmadı. Sebebi ne olabilir?

Diyelim ki siteden siteye sekiyoruz güzelce bir şekilde. bir site yüklenirken birden şak diey o site için "connecting to..." deyiveriyor ve kalıyor. O andan sonra yaklaşık 2-3 dakika boyunca o siteye ne firefox içinden, ne de başka browserdan kesinlikle erişemiyorum. Yani bütün sistemin o siteye erişimi kayboluyor. Ancak terminalden ping yollayabiliyorum. Aynı anda arkadaşlarıma soruyorum siteye sorunsuz erişebiliyorlar.

Ne bok yiyor da böyle oluyor olabilir bir fikriniz var mı? Firefox için sorunun çözümünü bilmiyor olsanız bile böyle bir soruna yol açmak için nasıl bir hata yapıyor olabileceği ile ilgili tavsiyelere de açığım, internetten araştırabilmem için. Veya böyle bir sorun olduğunda problemi nasıl trace edebilirim? (traceroute yaptığımda bir sorun yok gibi gözüküyor aslında ama bütün browserlar erişmeyi reddediyor)

Sistemin OsX 10.4.8, ancak aynı sorunu windowsta da yaşıyorum.

"x browserı kullan kurtul hacı ehere mehere" şeklinde tavsiyeler vermeyiniz lütfen. Firefox kullanmam gerekiyor.

Teşekkürler.

 
Aklıma gelen ilk olasılık şu:

Firefox söz konusu eşzamanlı olarak siteye sayıda bağlantı açmaya çalışıyor ve sitenin güvenlik duvarı senin IP adresinden gelen HTTP isteklerini gözardı ediyor olabilir.
Bu duruma FasterFox eklentisini kullandığım zamanların sonuna doğru ben de rastlamıştım. İlginç olan bunun daha önce başıma gelmemesi, FireFox'un bir güncellemesinden sonra ortaya çıkmasıydı. FasterFox'u RFC spesifikasyonları dahilindeki optimize ayarlarda kullanıyor olmama rağmen bu sorun ortaya çıkıyordu; ve ayarlarını manuel olarak kısarak durumu çözdüm.
Sende FasterFox yoksa bile kurarak bağlantıyla ilgili ayarları varsayılanın da altına düşürmeyi deneyebilirsin.

İkinci olasılık ise şu (daha düşük olmakla birlikte):
İki tarafta da kullanılan ortak bir firewall yazılımı varsa eğer, web sunucusunun kendi güvenlik duvarı yerine bu yazılım aynı şeye yol açıor olabilir. Firewall yazılımlarının log'larını bir gözden geçir derim... Ne olur, ne olmaz..
  • malmoth  (03.04.08 10:35:38) 
[]

kolestrol ilacını, sabah veya akşam almak farkeder mi?

anneme doktor yine tarden yazmış, fakat sabah-akşam mevzusunu sormayı unutmuş. ne zaman alındığı farkediyor mu?




 
anneme tarden değil de ator kullanmıştı sordum ona bu tür ilaçlar gece yatmadan önce falan alınır dedi.gündüz alınmazmış.ama bilemiycem tabi


  • szqnn  (31.03.08 21:51:42) 
bahsettiğiniz ilacın TARDEN 20 MG 30 FİLM TABLET olduğunu düşünerek:
"Dozlar günün herhangi bir saatinde yemekle birlikte veya ayrı olarak verilebilir" ifadesi geçiyor prospektüsünde...dolayısıyla istediği bir saatte aç veya tok karnına alabilir.

  • cinematography  (01.04.08 16:57:15) 
[]

Kurşun dökme konsepti ile ilgili bilgi

Kurşun dökme kültürü ile ilgili merak ettiklerim var. Nereden çıkma, Türkiye'ye mi has bir olay(sanmıyorum), nerede sıkça uygulanıyor, ritüeli, uygulayan milletler arasında değişiyor mu, ingilizce falan bir ismi var mıdır, varsa nedir, falan fişmakan gibi bilgiler.




 
Elemterefiş Anadolu'da Büyü ve İnanışlar adlı kitap ilk başta iş görür. Başlangıç için idealdir. Bu kitap YKY'den çıkmıştı, hatta sergisi de vardı ıstanbul'da.


  • gozupek  (27.03.08 10:39:42) 
[]

Bağımlılık yapıcı oyun tavsiyesi

Annem oyunlara sardı... Zumayı tüketti, Tumblebugs'ı tüketti, jungoda takıldı kaldı hilesi de yok canı sıkılmaya başladı. Yeni oyunlar arıyorum, çok ciddi mouse hakimiyeti istemeyen kafa dağıtabilecek, bağımlılık yapıcı falan...

Sözlükte başlığı var biliyorum ama bu 3 oyunu ekseriyetle seven birine önerecek daha nokta atışı tavsiyeleriniz olabilir sanıyorum.

Teşekkürler.

 
dx-ball(hilesi de mevcut hem, eheheh)


  • flawless victory  (16.03.08 02:32:54) 
chuzzle.


  • lepidodendron  (16.03.08 02:38:55) 
mah-jong
sudoku

  • t3  (16.03.08 02:40:40) 
hocam www.maxgames.com

kesin bulursunuz bi tane istediği gibi.

shift, bir numaralı önerimdir.
  • schimsonique chaiselongue  (16.03.08 02:51:19) 
peggle, venice (popcap games)


  • kofteburger  (16.03.08 04:57:46) 
  • pispinti  (16.03.08 08:49:24) 
"Blackshift" var. Biraz zor ama başlayınca feci hırs yapıyor bünyede.. :)


  • kayinco  (16.03.08 09:35:19) 
simcity?


  • aysegulnazcan  (16.03.08 10:42:17) 
Cevaplar için teşekkürler arkadaşlar, hepsine bakacağım.
sims falan gibi oyunlardan ziyade hep aynı şeye odaklanılan akmayan kokmayan oyunları tercih ediyor.

  • kurukafa  (16.03.08 11:17:35) 
airxonix de basittir ve sarar. volfied'ın 3d görüntülüsü.


  • azeroth  (16.03.08 12:26:01) 
(bkz: zamunda) (bkz: icy tower)


  • colg fusion  (16.03.08 12:38:10) 
anneye uygun olur mu bilmem ama (bkz: crimsonland)


  • colg fusion  (16.03.08 12:52:09) 
bejeweled fln var popcap games den bak oyunlara.


  • bryan fury  (16.03.08 14:44:33) 
luxor


  • ermanen  (16.03.08 15:53:05) 
ultima online


  • crystalsoul  (16.03.08 16:10:13) 
diablo 2 tabii ki de


  • wooferzaitsen  (16.03.08 16:22:53) 
[]

Yemek sonrası gıdı altında şişkinkik

Bende uzunca bir süredir böyle bir sorun var. 7-8 senedir sanırım. Ara sıra doktor ziyaretlerinde doktorlara çıtlattıysam da hiç bir cevap alamadım "hmm" dan başka. Ne olabilir? Son umudum sizsiniz.

Gıdımda, çenem ile kulağım arasındaki bölgede(orada ne bezi var pek bilmiyorum) yemek yedikten sonra hissedilebilir hatta briaz dikkatle bakılırsa gözle de görülebilir dev bir şişkinlik oluşuyor. Sonra o yavaaş yavaaş iniyor.

Neden öyle?

 
tamamen salliyorum, tukuruk bezlerinden biri sisiyor olabilir. yemek yerken tukuruk bezleri cok aktif hale gelir. sisen taraftaki tukuruk bezin deli gibi tukuruk uretiyor ancak urettigi hizda agzina bosaltamiyorsa tukurugu (tukuruk kanalinda bir tikaniklik / daralma olabilir) sisiyordur dogal olarak. yemek bittikten sonra tukuruk bezleri normal calisma temposuna dondugunde, tukuruk bezinde biriken tukuruk yavas yavas agzina bosalgiginda da geri iniyordur.


  • jupiterianvibe  (14.03.08 08:01:08) 
Pelikan geldi aklıma direk :P Ben de tamamen sallıyorum, eğer yediklerini çiğnerken o bölgedeki kasları fazla zorluyorsan kramp girmesi benzeri bir durum oluşuyor olabilir.


  • kimlanbu  (14.03.08 08:57:23) 
tükürük bezinde taş olabilir. sallamıyorum, arkadaşın başına gelmişti.


  • tirt fahrettin  (14.03.08 09:11:18) 
allah korusun ama benim aklıma lenf bezleri geldi çene-kulak arası deyince. gerçi oradalar mı bilmiyorum ehah


  • nukleermalkav  (14.03.08 11:07:47) 
doktorunuza "çıtlatmak" yerine ciddi ciddi gidip rahatsızlığınızı anlatsanız? hatta yemek yiyip öyle gitseniz de şişkin iken görse durumu?


  • ref  (14.03.08 12:43:10) 
orada tükürük bezi ve lenf bezi var. şimdi yemek sonrası şiştiğine göre olayın lenf bezi ile alakası olamaz, tükürük bezi ile alakası vardır. doğru kbb'ciye gidiyorsun mutlaka da üniversite hastanesine :)


  • there is nothing left for me  (14.03.08 17:43:38) 
alaksiz gelebilir ama son derece mumkundur: cene kemiginde bir problem olabilir. film cektirmek gerekir


  • liptus  (26.04.08 09:43:36) 
[]

(çok gereksiz merak) hastanede kesilmek durumunda kalınmış uzuvlar napılır?

Yani bir talihsizlik olur, kol veya bacak kesilir ya hani... Sonra kesilen uzuva napılır? Hastaya geri verilmez heralde?




 
yüksek lisanstayken pek çok kesik (ampute) bacakla biyomekanik test yapmıştık. en çömez asistan ben olduğumdan ampute materyali morgdan ben alır ben bırakırdım. bi gün morgdaki imama sordum bunlar noluyo diye. (bu arada bu ampute materyaller alınıp bırakılırken sürekli kaydı tutulur, hasta adı, dosya numarası falan..)
bu ampute materyaller -eğer kullanılmayacaksa- mezarlıklar müdürlüğü tarafından mezarlığa gömülüyormuş. ama hepsini birden mi ayrı ayrı mı, yoksa bilinen biyer mi veya rastgele biyer mi onu söylememişti, napcan boşver demişti.

  • bladder  (06.03.08 07:56:24) 
Patolojiye gider desem yanılır mıyım acaba?
Ufakken hastanede dolaştığım vakitlerde oraya giderdim böyle kavanozlarda uzuvlar filan altıma sıçıp geri dönerdim diye hatırlıyorum.

  • ophelia  (06.03.08 08:41:47) 
rahmetli erol taş ın kangren olan bacağı kesildikten sonra önceden hazır olan mezarına gömülmüştü sanırsam. Yani uzuva ne olacağına hastanın karar vermesi lazım sonuç olarak.


  • pascha o  (06.03.08 10:04:50) 
Gömerler, hastanelerin bu iş için arazileri oluyor. Özel izinleri falan var. Hatta Güven Hastanesi'nin Sincan taraflarında bir alanı var.


  • skipper  (06.03.08 11:44:09) 
geçenlerde morgda gördüm ampute organlar diye bir dolap vardı.demekki önce oraya gidiyor


  • dunden beri dimdik  (06.03.08 16:01:12) 
vucuttan kesilen herse once patolojiye gider, bir cesit otopsi olduktan sonra, toplu mezara birakilir.


  • compumaster  (06.03.08 16:34:17) 
[]

Futbol kuralları ile ilgili bir soru...

Baştan söyleyeyim futboldan falan anlamam. Sadece dün birden aklıma salak salak takıldı ekşi duyuru ahalisi bilir muhakkak doğrusunu dedim.

Şimdi mesela basketbolda her şey saniyeler ile limitlenmiş, topun oyuna dahil olma süresinin de, topun potaya değmeden geçirebileceği zamanın da belirli bir ölçüsü var. Yani biri topa sarılıp cenin pozisyonu alıp, üzerine bütün takım arkadaşlarını yorgan olarak alıp uzun süre yerde bekleyemez.

Futbolda da benzer bir kural var mı? Mesela bütün takım oyuncuları bir halka yapıp, içeriye kimsenin zor kullanmadan giremeyeceği bir etten duvar oluşturup, topu da araya alıp bekleyebilir mi 90 dakika? Yoksa böyle şeyleri engelleyen bir kural var mı? Mesela bu yapı bir kere oluşturulursa ufak ufak hareketlerle kaleye bilr girilir top ile beraber. Aklıma gelen şey karşı taraf yapıyı bozmak için foul yapabilir falan ama o da bir yere kadar yapılabilir sanıyorum. Böyle bir yapıyı oluşturması da kolay değil tabi...

Aptal bir soru ama aklıma takıldı. Diyelim ki ikinci yarının başında bir gol attık. Sonra topu aramıza alıp beklesek ne olur ki? Bir süre limiti var mı basketboldaki gibi?

 
vakit gecirmeye yonelikten sari kartlar, sonrasinda kirmizi kartlar, sonrasinda hukmen maglubiyet


  • turkish tekila  (28.02.08 10:32:50) 
Yani vakit geçirme derken, bu kafadan verilen bir karar mı? Mesela diyelimki beklemedik ama ufak adımlarla kaleye doğru ilerledik. Hatta stratejimiz böyle, top oyunda ve böyle oynuyoruz diyelim... Biraz sürreal bir senaryo ama bunları engelleyen deterministik bir kural vardır diye düşünüyorum.


  • kurukafa  (28.02.08 10:42:04) 
hayır. top oyunda kaldığı sürece istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz. kurallar dahilindedir. yani yapabiliyorsanız elinizi kolunuzu değmeden topu alıp üstüne oturun. o top oyundadır. hiçbir oyuncu alamazsa teorik olarak 90 dakika öylece durabilirsiniz. basketboldaki gibi 24 saniye hücum süresi gibi bir süre yoktur.

ha top oyun dışına çıkmıştır (kalecinin eliyle tuttuğu süre de dahil). oyuna sokulması geciktirilirse o zaman hakem uyarır, oyuna sok da başla diye. kart gösterebilir. ama top oyundayken dediğiniz (topu ortaya alıp halka yapmak) teorik olarak mümkün ve gayet de kurallar dahilindedir. almak isteyen gelir alır.
  • kibritsuyu  (28.02.08 10:45:19) 
bir kural olmasa dahi o mac disiplin kuruluna gider, bir sekilde ceza verilir. teoride mumkun gorunse de pratigi takimin basina is acar


  • turkish tekila  (28.02.08 12:37:17) 
teoride mümkün ama pratikte değil.
sebebi basittir.
böyle bir durumda topa sahip olmayan takım oyuncularından biri rakibe bir faul yapar. faul kullanılana kadar top oyuna girmeyeceğinden ve bu süre uzatılamayacağından mümkün olmaz.
olması için karşı takımı da komple bağlamak lazım.

gerçi o zaman da devreye federasyonlar, fifa girer, ceza yağar.
  • delikan76  (28.02.08 13:16:33) 
teoride de olmaz o. topun üstüne oturamazsınız. çift vuruş verilir. bırakın üstüne otrumayı yerdeyken ayaklarınız arasına falan da sıkıştıramazsınız (bu maçlarda ara sıra yaşanır, izlerseniz rastgelirsiniz) onun dışında oyuncuların halka yapıp aralarına topu aldıklarını düşünsek bile, bir rakip oyuncu topu almak için hamle yaptığı zaman bu halka bozulmazsa hakem yine faul çalıp topu rakip takıma verecektir.


  • pispinti  (28.02.08 15:51:32) 
futbolda topu oyundan saklamak fauldur. endirekt serbest vurusla cezalandirilir. ama eger o kadar iyiysen 90 dakika boyunca kendi sahanda paslasabilirsin. paslasabilirsen.


  • kezzy homeros  (28.02.08 16:24:29) 
kezzy homeros, şundan bahsediyor sanırım;

www.youtube.com
  • gregory  (29.02.08 00:06:48) 
ekşi duyuruda sorulmuş en güzel sorulardan biri kesinlikle bu.

bana kalırsa teoride de pratik te de mumkun. top oyunda bir kere. herhangi bir top saklama da yok. halka içerisinde paslaşılabilir bile hatta. kesinlikle kural harici birşey yok. ancak çok feci kavgalar çıkar o maçta. ilk halı saha maçında deneyeceğim.
  • emcedeltate  (27.04.09 22:32:27) 
[]

Manyetizma ve enerjinin korunumu hakkında basit bir soru

Elimizde bir mıknatıs, bir kağıt, bir de buzdolabı gibi metal bir yüzey olsun. kağıdı mıknatıs ile buzdolabı arasında sıkıştıralım. Aslında örneği vermem için kağıda gerek yok, mıknatısın kendisi de yeter ama böyle daha açık oluyor sanırım.

Şimdi normalde, elimizde mıknatıs olmasa, o kağıdı buzdolabının yüzeyine yapışık, h yüksekliğinde tutabilmememiz için bir çeşit enerji harcamamız gerekiyor. mesela parmağımızla bastırabiliriz ki burada yapılan bir iş var, kağıt parmak ve buzdolabı ile olan sürtünme kuvvetine karşılık yerçekimine yenilmiyor ki orada asılı kalıyor.

Fakat oraya bir mıknatıs koyduğumuzda, sanki "bedavaya" onu orada havada asılı tutuyormuşuz gibi oluyor. mıknatısın kendi kütlesi de aynı şekilde, bedavaya asılı kalıyormuş gibi oluyor.

Sanıyorum hemen hemen bütün devridaim makinesi denemelerinin manyetizma kulanıyor olması burada içgüdüsel olarak farkettiğimiz "beleşlik" sebebiyle oluyor(mıknatısları hemen herkesin eğlenceli bulmasının da bu beleşliğin görünümün doğanın görünen manyetizma harici yasaları ile ilk görüşte bağdaşmamasının verdiği ilginçlik olduğunu düşünüyorum). zira ben çocuk yaşımda mıknatısların birbirini nasıl ittiğini falan gördükten hemen sonra aklıma bu kuvvetle kendi kendien dönen bir motor yapılabileceği gelmişti.

Tabi bunun bugün kullandığımız yasalarla mümkün olmadığını biliyorum zaten sormak istediğim şey de bu değil.

Benim merak ettiğim şey, o kağıdı orada başka bir kuvvet kullanmadan nasıl tutuyor olabildiğimiz. Bu durumda mıknatıs sonsuz bir enerji kaynağı olmuş olmuyor mu? Kağıdı mıknatısla buzdolabı arasına sıkıştırıyorum ve artık bir daha kağıdı orada tutmak için enerji harcamama gerek kalmıyor.

Daha büyük-kuvvetli bir mıknatıs ve metale onunla tutturulan daha büyükçe plastik bir parça düşünürseniz belki benim "bedava" görüşüm hakkında daha net bir fikir sahibi olabilirsiniz, o parçayı orada havada asılı tutmak için bir enerji harcanması gerekiyor aslında ama mıknatıs bunu tek başına ekstra bir enerji kullanmaya gerek kalmadan yapabiliyor olacak.

Bunun fiziksel olarak açıklaması nasıl olabilir, enerjinin korunumuna göre?

Benim aklıma gelen açıklama şu: Bir mıknatısın manyetik olma özelliği zaman içinde kayboluyor yani sınırsız değil, ve aynı zamanda bir maddenin mıknatıslık özelliği kazanması için harcanan enerji, o kağıdı, mıknatısın hayatı boyunca havada tutmak için harcanacak enerjiden fazladır. (sistemin 100% verim ile çalışmayacağını öngörürsek)

Ancak açıklamamın doğruluğu konusunda hiç bir fikrim yok. Mıknatısların gerçekten ömrü var mı ve o özelliği kazanmak için büyük enerjiler mi harcanıyor(doğada veya yapay olarak) bilemiyorum, yardımınızı bekliyorum.

 
evet enerjisi gitgide tükeniyor ama bu yavaş bi şekilde oluyor, beleş enerji verdiği doğru ama bunla yapılan motorlar güçsüz hantal oluyorlar. zamanında ucu mıknatıs olan bütün tornavidalarım kullanmadığım halde bu özelliğini kaybetti.


  • sourlemonade  (24.02.08 13:35:23) 
Şurda kısaca açıklamış:
www.coolmagnetman.com

yardımcı olur umarım.
  • ermanen  (24.02.08 13:38:10) 
O kağıdı almak için mıknatısı çekerken kuvvet uygulamanız gerektiğini unutuyorsunuz.


  • paranormal  (24.02.08 15:34:08) 
paranormal, hayır unutmuyorum. aslında tam olarak o yüzden sordum, kağıdı almak için mıknatısı çekerken kuvvet uygulamam gerekiyorsa, orada halihazırda bir kuvvet var demektir. yoksa kuvvet harcamadan onu oradan alabilirdim. yerçekimine karşı bir duruş var orada. bozuk parayı koyduğumda durmuyor mesela... mıknatısı koyunca duruyor(ki doğal, mıknatıs olduğu için) fakat sorum limitleri ile ilgili. dediğini tam olarak alakalı bulmıyorum yani.

ermanen sağol, makaleleri inceleyeceğim. biraz devridaim makinesi eleştirisi tadında yaklaşmış aslında, buradaki noktam tam olarak o değil basit bir enerji korunumu açıklaması arıyorum.

yani "o mıknatısa mıknatıslık özelliğini vermek için harcanan enerji ile o kağıt ve mıknatıs orada mıknatısın ömründen daha uzun süre asılı tutulabilir" önermesini doğrulamak istiyorum aslında.

yine de daha basit açıklamaları olanları dinlemek isterim.
  • kurukafa  (24.02.08 16:17:44) 
bir maddeye manyetik enerji yuklemek icin cok az enerji gerekir, içindeki kendi enerjisi aslında biz yuklemiyoruz sadece atomlarını dizip ortaya cıkarıyoruz yani verim acısından yuksek verim alıyoruz. maddelerin kendi enerjileri var atomların baglarında saklı bunlar barutu yakmak icinde hic enerji gerekmez ama cıkan enerji hayvanidir. işte limitleri belirlemek lazım bunun da bi birimi vardı ama unuttum neomidyum mıktanıslar var onlar cok guclu mesela google da aratırsanız satan firma yanına güç olarak birimini koyuyor. ama ne kadar süreyle bu gücü korur orası mechul.


  • sourlemonade  (24.02.08 18:20:31) 
kurukafa sorununc evabi 'is' tanimi ile alakali. kagit-buzdolabi-miknatis uclusunde sadece uc is var:
1. miknatisi yapistirmak (manyetik kuvvetler sayesinde)
2. miknatisi ayirmak (manyetik kuvvetlere karsi)
3. kagidi miknatis-buzdolabi arasinda cekistirmek (surtunme kuvvetine karsi
bunun haricinde yapilan bir is yok. durum agacin uzerine cikmak, dalda oturmak ve agactan asagi inmekle tamamen ayni. dalda otururken de bir is yapilmiyor :)

miknatisin zamanla miknatisligini kaybetmesi (ve bu arada 'aciga cikan' enerji) ise tamamen ayri bi konu. polarizasyon-depolarizasyon-repolarizasyon iliskisinde harici manyetik alan ve sicaklik etkili iki faktor. mekanik gerilmeler gibi baska faktorler de var ama onlarin da tamamini sicaklik uzerinden degerlendirmek mumkun. detaylarini dilersen ayrica anlatirim.

en.wikipedia.org (bu is ile alakali kisim)
en.wikipedia.org (bu da polarizasyon ve depolarizasyon ile alakali fikir verir biraz daha)
  • feeling the blanks  (24.02.08 21:33:56) 
mıknatıslanan maddenin kalitesi de önemlidir belki, 10 yıl önce mıknatısladığım hediye gelen bi tornavidam var hâlâ koruyor özelliğini


  • joe feyzullah  (24.02.08 22:02:01) 
feeling the blanks teşekkür ederim açıklama için. ama sorumu cevaplamıyor.

söylediğin şeyi anlıyorum, evet olaya iş açısından bakınca bir yere kadar gelebiliyoruz fakat ben mıknatısın manyetik kuvvetinin sürekli yaptığı işin limitlerinden bahsediyorum. iş bu haliyle ağacın üzerine çıkmak oturmak ve inmekten farklı bir hal kazanıyor. çünkü mıknatıs yerine demir para kullansam, buzdolabına kağıtla beraber yapıştırsam, elimi çektiğim anda ikisi de düşecekler. enerjinin korunumu prensibine göre bu çok doğal, iş yaparak para ve kağıdı bir yüksekliğe çıkartıyorum. bir yükseklikte potansiyel enerjileri var. bırakınca yerçekimi etkisiyle potansiyel enerjileri kinetik enerjiye dönüşüyor giderek ve yere doğru ivmeleniyorlar.

fakat mıknatıs kendini de kağıdı da orada tutuyor.

yani ben onu bıraktığım anda sürekli bir "iş" yapmaya devam ediyor. bu işi yapmak için enerjiye ihtiyacı var. bu enerji mıknatıslık özelliğinde var. fakat bu özelliği kazanması için harcanan enerji, orada sürekli buzdolabına yapışık ömrü dolana(ve bir gün oradan düşene) kadar yaptığı toplam iş için gereken enerjiden fazla mı? enerjinin korunumuna göre böyle olması gerek.

yani onu oraya kaldırmak vs gibi işlerden bağımsız olarak konuşuyorum, onlar her madde için geçerli, fakat her madde bıraktığımda orada öylece asılı durmuyor. bu aradaki farkı iyi anlatamıyorum sanırım.

veya açıklamaları anlamadığımı düşünüyorsanız onu da belirtin, o da olabilir. :)
  • kurukafa  (24.02.08 23:43:27) 
Buradaki sorun aslında bir kavram sorunu, soruda enerji ve kuvvet kavramlarını birbirlerine karıştırılmış.

Aslında tespit doğru bir kısım devridaim makinelerinin (benim henüz enerjinin korunumu ilkesinden bir haber iken yapmaya çalıştığım da dahil) çalışmamasının sebebi de bu hatanın sebebi ile aynı enerji ve kuvvet birbirlerinden farklı şeylerdir.

Yaptığım aslında feeling the blanks in yazdıklarını ayrıntılandırmaktan başka bir işe yaramayacak

Şimdi enerji aslında iş yapabilme yetisidir. Bir çok farklı halde bulunabilmesine karşın (ısı hareket potansiyel kütle vs.) bizim sorunumuz ile ilgili problem potansiyel enerji ile alakalı.

Bir cismin potansiyel enerji sahibi olabilmesi için o cismin aynı zamanda bir kuvvet alanı içinde olması gerekir. Yani cismimiz uzayda belirli bir noktada iken kendisine belirli bir yönde belirli bir büyüklükte bir kuvvet etki etmeli. Bu kuvvetin yönü ve büyüklüğü o cismin oraya geldiği yoldan bağımsız olmalı (fiyakalı söylersek alan korunumlu olmalı). Şimdi diyelim böyle bir alanımız var (bizim sorularımızdaki alan yer çekimi alanı cisimleri basitçe dünyanın merkezine doğru çekiyor). Bu durumda cisimlere kütleleri ve yerden bulundukları yükseklikler ile orantılı olarak bir potansiyel enerji atayabiliriz

Bu arada not bir cimin enerjisi ile o cisme uygulanan kuvvet arasındaki bağlantı şu şekilde ifade edilir (cisme uygulanan kuvvet yönünde cisim hareket ettiği kadar cismin enerjisi değişir.

Potansiyel enerjiyi de bu yukarıdaki bağıntıyı kullanarak atarız cisimlere. Uzayda bir nokta buluruz o noktanın potansiyel enerjisini 0 kabul ederiz. Ve cismimizi o noktadan bir diğerine belirli bir kuvvet uygulayarak taşırız. Eğer cismimizin kinetik enerjisi başlangıç noktasında ve sonuçta geldiği noktada aynı ise o cismin üzerine yapılan işin o cismin potansiyel enerjisine dönüştüğünü söyleriz. Ve bu yöntem sayesinde uzayda her noktadaki cisme potansiyel enerji atamamız mümkün olur

Bizim sorumuzda cismin üzerindeki enerjiyi yaratan kuvvet yer çekimi kuvveti. Cismimizin bulunduğu konumdaki enerjisi ise m*h*g olsun. Şimdi dikkat cisme bu enerjiyi kazandıran yer çekimi kuvveti değil. Bu kuvvet size sadece alanı yaratıyor. O alanda farklı bir noktaya çıkmak ise bir başka kuvvetin cismi hareket ettirmesini gerektirir. İşi yapan da cismin enerjisini değiştiren de odur. Dolayısı ile cisim hareket etmez ise, enerjisi üzerine uygulanan kuvvetin şekli ya da biçimi ile değişmez.

Dolayısı ile bir cismi belli bir potansiyelde tutan hede o cisim üzerinde iş yapıyor o cismin enerjisine katkıda bulunuyor değildir. Yani barajlar tuttukları su kütlesi üzerinde iş yapmazlar, yani çivi duvarda tuttuğu tablo üzerinde iş yapıyor değildir. Bizim mıknatıs da tuttuğu kağıt üzerinde iş yapmıyor. Bir masa üzerindeki vazoyu orada tutmak için iş yapmaz. Bir zebra ayakta uyurken (bacaklarını masa ayağı gibi kilitleyebilir zebralar) iş yapmaz ve yorulmaz. Potansiyeli yerli yerinde tutmaya kinetiğe dönüşmesine engel olmaya yarayan şey kuvvettir enerji değildir, ve potansiyel enerjiye sahip cismin durduğu yerde durmasını sağlamak için uyguladığımız kuvvet ile iş yapmış olmayız. Mıknatıs olmasa idi kağıt düşecekti, doğru. O halde mıknatıs kağıdın düşmesini engelliyor, doğru. O halde kağıdın düşmemesi için kuvvet uyguluyor, doğru. O kuvvet kendi kendine bırakıldığında olacak olan bir şeyin olmasını engelliyor ve dolayısı ile iş yapıyor, yanlış. Olacak olan bir şeyi engellemek iş yapmak değildir. Çünkü Engellemek için bahsi geçen düzenek ile potansiyel enerjiye sahip cisme uygulanan kuvvet cismin potansiyel alandaki yerini ve dolayısı ile potansiyel enerjisini değiştirmemektedir. Peki biz ayakta çanta tutarken iş yapmadığımız halde (çanta üzerine uyguladığımız kuvvet ile yer değiştirmiyor ise) yoruluruz. Bunu yapan alelade bir çivi olsa yorulmayacağı halde? (ona aşağıda değineyim)

Evet bir mıknatıs ile çok büyük bir kütleyi belirli bir noktada tutabilirsiniz. Ama o kütleyi oraya çıkaran mıknatıs olmadığı sürece mıknatıs iş yapmamıştır. Eğer çıkaran mıknatıs ise o zaman mıknatıs cismin üzerine uyguladığı kuvvet ile cismin yerini değiştirmiş iş yapmıştır. Siz onu eski haline getirip mıknatıstan ayırmak için tekrar iş yapmalısınızdır.

Bizlerin çanta taşırken yorulmamızın sebebi ise kaslarımızın o yükü taşıyabilmek için kasılmak zorunda olmalarıdır. Kaslarımız kasılır iken kas hücrelerinin içinde bir sürü şey sürekli hareket eder. Çalışan kasalar ısınır enerji harcar ve dolayısı ile iş yaparız. Kaslarımızın içinde uyguladığımız kuvvete karşılık bir hareket olmakta ve dolayısı ile bir iş oluşmakta ve bizler de yorulmaktayızdır.
  • selfadjoint  (25.02.08 02:02:39) 
[]

Düşük gelen elektrik faturası

Ayedaş'tan gelen fatura normalden düşük geldi, yani normalde her ay 40ytl civarı gelen elektrik faturası bu ay 10ytl geldi. 50 kilowatt civarı gözüküyor tüketim. Gelen elektrik zam haberlerinden sonra "bi pislik mi var bunun içinde?" dedim içimden bir sorayım dedim. Nasıl olur? Kullanımda bir fark yoktu.

edit: geçen ayki faturaya baktım 250 kilowatt gözüküyor. 5 kat az kullanmış olma şansımız yok. sayaç falan mı bozulmuştur?


 
ahah "eksiği senin fazlası benim" diye bir laf vardır :) sayacın bozuk olma ihtimalinden öte sayaç okunma tarihlerinden kaynaklı bir durum olabilir. bir sonraki ay +200kwh parası ödersen şaşırma derim.


  • kimlanbu  (20.02.08 19:15:55) 
2-3 yıl önce bizim faturamız da böyle geliyordu, yani normalde 10 geliyorsa insanlara bize 1 geliyordu. kaçak elektrik kullandığımız kanısına varmışlardı öyle bir şey olmadığı halde. bir sonraki ay yine bu civarda gelirse faturan, sayacı kontrol ettir bence.


  • phoera  (20.02.08 19:19:28) 
ihtimaller;
* sayaç okuma tarihleri şaşmış, aynı karneyi 1-2 hafta ara ile okumuş olabilirler.tabi bunu faturayı aldığınızda farkedebilirdiniz.
* sayaç önceki ay ve yahut bu ay yanlış okunmuş olabilir.onlarda allahın bir kulu endeksi 650 yerine 850, 850 yerine 650 olarak görmüş olabilirler.
* sayacın bozuk olma ihtimali var ama bu sizi ilgilendiren bir konu değil. zaten bir elektrikçi çağırıp sayacı kontrol ettiremezsiniz.

büyük ihtimal yanlış okumadan kaynaklanıyordur.isterseniz faturayı alıp endeksin doğruluğunu kontrol edin.sayacınız dijital değil ise kırmızı penceredeki rakamı almadan son kw/s inizi görebilirsiniz.eğer yanlış okunmuşsa, doğru endeskle bölge müdürlüğüne gidip düzelttirmeniz ya da bir sonraki aya kendi kendine düzelmesi mümkündür.sayaç bozuk ise akışına bırakın bir kaç ay sonra farkına varıp bakarlar zaten, adamların görevi bu.
  • gregory  (20.02.08 19:39:44) 
En muhtemel senaryo:
Elektrik idaresinin sık sık başvurduğu bir yol vardır. Sayacınızı öyle her ay okumazlar. Mesela 4 ayda bir okurlar. Sayacı okumadıklarında daha önceki tüketiminize bakıp yaklaşık bir şeyler yazarlar faturaya. Ama o süre içinde sizin tüketiminiz biraz azaldıysa (mesela ayda 40-50 kws) o dört ay boyunca yapılan tasarruf bir anda ortaya çıkıverir. Hatta alacaklı bile olursunuz.

  • o midas  (21.02.08 23:02:46) 
o midas,
bahsettiğin olay sanırım 2002 senesine kadar yapılıyordu.bu da direk idarenin değil, sayaç okuyan memurların başvurduğu bir yoldu.sonrasında memurların eline verilen yeni cihazlar ile bunun önüne geçildi, ki artık faturalar o cihazdan bina içinde çıkıyor.

  • gregory  (22.02.08 00:51:04) 
[]

Einstein'ın Türkiye'ye yolladığı şu mektup neyden bahsediyor?

www.inonu.edu.tr

1933 senesinde Almanya'da kanunun ilerlemesine izin vermediği bir çalışma için bilim adamlarının Türkiye'de çalışmaları için izin isteyen bir mektup bu. O dönem araştırdıkları ve Almanya'da yasal olmayıp burada yasal olan ve ülkenin faydasına olacak şey nedir?


 
(bkz: albert einstein in ataturk e yazdigi mektup) diye bisi var ama?

edit : evet ceviri ayni mektup sanirim.
  • la traviata  (15.02.08 22:47:47) 
galiba burdaki konu araştırılan şeyin yasallığı değil, einstein ve, hepsi mi bilmiyorum, diğer bilim adamlarının ose'ye bağlı olması. "yahudi nüfusu koruma grupları birliği" imiş anlamı. einstein da zaten mektupta başkanı olduğunu belirtmiş. büyük ihtimalle naziler rahat bırakmıyordu bu kurumu.


  • deep thought  (16.02.08 00:52:23) 
1933'te nazi yonetimi altinda almanya'da yahudi doktorlara ve bilim adamlarina calisma yasaklari getirildi. muhtemelen albert einstein kendisi gibi etnik kokeni yuzunden calisma hayatindan mahrum kalan yahudi bilim adamlarina kucak acacak bir ulke ariyordu. bu cok onemli bir mektup aslinda, cunku bu mektupta bahsedilen yahudi bilim adamlari ve siyasi sebeplerden dolayi almanya'da calisamayan daha nice bilim adami 1930'larda ve 40'larda kendilerine kucak acan turk universitelerine gelmis, burada daha emekleme seviyesinde olan universite kurumlarini arastirma ve egitim bakimindan ayaga kaldirmistir. savastan sonra ulkelerine donen veya amerika'ya giden bu bilim insanlarina cok sey borcluyuz aslinda.


  • typhus  (16.02.08 18:25:59) 
abi bu mektup inönü ye yazılmamış mı ben mi yanlış biliyorum? hatta einstein müzesinde bir kopyası(orjinali de olabilir) var bunun?


  • aysiku  (16.02.08 18:53:58) 
[]

geçenlerde yapılan bir fizik deneyi ile ilgili haberler vardı, neydi o?

Einstein'ı falan karıştırmışlardı işin içine, haklı mıydı haksız mıydı o ortaya çıkacaktı gibi bir şekilde yorumlamıştı gazeteler. Bu deney neydi bir link verebilecek olan var mı?




 
zaman yolcuğuyla falan ilgiliydi sanıyorum


  • kabizcik  (15.02.08 18:37:43) 
  • egotm  (15.02.08 19:04:37) 
zaman yolculuğu dediniz araya giresim geldi, zira ben inanmıyorum buna(çok istememe rağmen), zira zaman yolculuğunda geri de gitmek mümkün, ileri de. O zaman gelecek şu an yaşanıyor olmalı, e öyleyse zaman yolculuğu ihtimali varsa gelecekte mutlaka bulunmuş olmalı ve geçmişe gelip bize haber vermeleri gerekirdi, gibi geliyor bana...


  • late viper  (15.02.08 19:55:21) 
philadelphia deneyi - link vermeyi bilmiyorum- bu olabilir dediğin. bu mevzularda bildiğim en menşur deney. tayy-ı mekan vs..


  • pyro clustic flow  (15.02.08 22:54:11) 
@late viper: görünce öcü gibi davrandığımız, taş falan attığımız ufolar belki de zaman makinesini bulmuş ve bize haber vermeye gelen yetmişinci göbekten torunlarımızdır kimbilir.


  • kibritsuyu  (16.02.08 07:53:19) 
  • strateji  (16.02.08 12:19:35) 
[]

Umut sarıkaya'nın bir karikatürünü arıyorum

Hani akıl hastaları düşünen adam heykeline soru sormuşlar güya o da cevap veriyor "yok lan siktirmem" diye, sonra daha yüksek bir meblağ teklif ediyolar... Anlayan anlamıştır sanırım. Var mıdır link neyim bilen? :)




 
süper bi karikatürdür yav zamanında öldürmüştü. eve bakarım bulursam tarayıp eklerim buraya.


  • cymbaline  (10.02.08 11:57:05) 
[]

OSX altında Microsoft Messenger kullanan?

Microsoft Messenger son sürümü kullanıyorum ama bugün ne hikmetse bağlanmıyor, service not available diyor. Ancak web messenger dan bağlanabiliyorum. İşin tuhafı web messenger dan bağlı iken Microsoft messenger dan sign in der isem web messenger "başka yerden girdin olmaz öyle" dyip kapanıyor, fakat microsoft messenger yine aynı hatayı veriyor. Sadece bende mi böyle yoksa bugün sıkıntı çeken kimse var mı diye bir sorayım dedim.

Olmadı adium'a geçerim... vesile olur.


 
sadece adium için osx'e geçesim var. o derece...


  • co2s2  (06.02.08 13:35:50) 
Hakkaten adium mükemmelmiş. Gerek kalmadı :)


  • kurukafa  (06.02.08 14:05:31) 
bu is benim de hep sinirlerimi ziplatiyor, her acitigimda baska bir versiyona yukseltin bunu diyor, yukselt diyorum bu sefer ayri bir messenger yukluyor, onu ac diyorum zaten baglisin diyor. ben de kullanmiyorum msn falan neticede. adium neymis ben de hemen bakayim bari, sagolun :)


  • nazenin  (06.02.08 21:04:19) 
[]

Disketli kopya korumasının yedeğini alma

Destek verdiğim şirketin kullandığı bir yazılımın tarih öncesinden kalma bir kopya koruma yöntemi var. paralel porttan bir dongle ve aynı anda işlem yapılacağı zaman takılması istenen bir disket kullanıyor. Bu disketteki lisansı okuyor ve işini yapıyor. Fakat disket bozulsa adamların yollaması falan yenisini baya sürüyor ve yapılan iş sebebiyle baya riskli bir durum.

Ben bu disketin bir kopyasını almak istiyorum yedek amaçlı(zaten dongle ile de korunduğu için yedek harici bir işe yaramaz). Fakat sanırım özel olarak bad sektörler ile bezenmiş bu disket, kopyalanamaması için. Yani kopyalamak istediğinizde geleneksel yöntemlerle, diskette arıza olduğu konusunda uyarılıyorum. Tabi bunu kopya koruması niyeti ile yapmışlar.

Benim sizden istediğim, bu disketin günahıyla sevabıyla yedeğini almamı sağlayacak bir yöntem. Bad sector görünce burası kötü arkadaş deyip tıkanmadan delikanlı gibi bütün imajını alacak bir yöntem arıyorum.

Fikirler?

 
Biraz bakındım googledan(bildiğimden değil yani) ve sanırım Norton Ghost programında böyle bir seçenek mevcut. Fakat her iki disk in de FAT olması gerektiği gibi bir şeyler gördüm. Sen yine de bunun üzerinde durabilirsin bence. Bazı versiyonlarında "ignore bad sectors" şeklinde seçenek mevcutmuş.


  • oyvind  (30.01.08 08:19:11) 
hd floppy sürücü takılmış bir amiga ve raw copy yapan bir utility ile yapabileceğini düşünüyorum.


  • nop  (30.01.08 08:22:41) 
disket imajı alan proğramlar var(bkz: magic iso). onlarla bir deneme yapabilirsiniz. şimdiye kadar hiç denemedim ama işe yarayabilir.


  • opteron  (30.01.08 08:59:22) 
[]

Basit bir matematik sorunu

Logaritma ile alakalı olmalı ancak aciz bir müzisyen olan bendeniz tam olarak nasıl hesaplayacağımı bulamıyorum.

İstediğim şu senaryo ile ilgili genel bir formül:

- 0 dan x e kadar olan bir aralığı y parçaya bölmek istiyorum.
- fakat bu bölme işlemi aralıkların exponansiyel olarak genişlediği bir biçimde olacak yani aralıklar 0 a yaklaştıkça dar, x sayısına yaklaştıkça geniş olacak. tabii ki genişleme oranı uniform olacak.

Bu basit olduğunu sandığım işlem için genel bir formül türetebilecek olan var mıdır?

0 dan x'e kadar exponansiyel olarak genişleyen y parça.
Formülün girişi 1 den y'ye kadar(veya 0 dan y-1 e kadar) tamsayılar olacak. Çıktısı da o sıradaki bölme noktası olacak.
Yani mesela 0 dan x'e kadar y eşit parçaya bölmek isteseydim formül şöyle olacaktı:

nokta sırası a ise

(x/y) * a

bana a sırasındaki bölüm noktasını verecekti.

Bunun exponansiyel artış ile genişleyecek şekildeki hali ne olur?

Elimden geldiğince açık yazmaya çalıştım. Teşekkür ederim. :)

 
Sanırım kendim çözdüm ama...

(x/y) * ((a*a)/y) oluyor değil mi?

Peki slope'u değiştirmek için naapabilirdim? Yani mesela baştaki aralıklar daha dar dolayısıyla genişleme rate i daha fazla veya tam tersi?
  • kurukafa  (26.01.08 04:52:47) 
slope olayını da çözdüm sanıyorum, sonda a*a yani a^2 nin üssüne ve sonraki /y deki y nin üssünü arttırdıkça slope da değişiyor. a^2/y sonra a^3/y^2 sonra a^4/y^3 falan gibi gitiği sürece onu da x/y ile çarptığım sürece istediğimi elde ediyorum.

galadnikov çok teşekkür ederim. sorunu çözdüğüm için yazdıklarını doğrulamadım fakat gördüğüm kadarıyla yaklaşık olarak aynı şeyi yapıyor gibiyiz.

ben eşit aralığı x/y olarak düşünüp onu çarptığımız sayıyı altere ederek ulaşma yoluna gittim.

genişleme oranı uniform olacak derken mesela 2. sayı ile ilk sayı arasında 4, üç ile iki arasında 8, dört ile üç arasında 12 fark.... vs şeklinde eşit genişleme oranı ile büyüyen bri dizi elde etmek istemiştim.

tamam şimdi huzurla uyuyabilirim. :)
  • kurukafa  (26.01.08 05:17:19) 
e fonksiyonunu kullansan ? t zaman olsun, a genliğin olsun.

azalan fonksiyon = a*(e^-t)
artan fonksiyon = a*(e^t)
  • kimlanbu  (26.01.08 12:07:51) 
[]

AKP kıyak atamalar ile ilgil ibir video var idi

Hani millevekilleri elden ele kartlar dolaştırıyorlardı üzerinde isimler yazılı, yukarıdan bir kamera çaktırmadan çekiyordu yazılanları da milletvekilleri kamerayı görünce kartları hemen saklayıp kameraya kızıyorlardı.

Videosu nerededir?

Teşekkürler

 
Şu mudur;

www.youtube.com
  • colonizer  (24.01.08 06:14:54) 
[]

Youtube'a şu anda DNS değiştirip erişebilen var mı?

Şu ana kadar kullandığım dns server ve opendns şu anda kar etmiyor, herhangi bir proxy denemedim, merakımdan soruyorum. Engellemeyi bir öte boyuta mı taşıdılar?




 
açılmıyor, ama server cevap vermiyor. Kablolar falan kopmuştur okyanus altında :)


  • thefirstfbli  (21.01.08 22:23:57) 
arkadaşlara da sordum hiçbirisi giremiyor dns ile. proxy ile uğraşmadım henüz, beleş olanların oldukça yavaş olacağını düşünüyorum. bir kaç güne düzelir, düzelmezse de kafamı nerede amaç dışı kullanacağımı biliyorum.


  • kimlanbu  (21.01.08 23:20:15) 
engellemeyi bir öte boyuta taşıdılar. ip bazlı engellemeye başlamışlar.
kaynağını doğrulayamadığım bir habere göre internet servis sağlayıcılarına yasaklı ip adreslerinin listesi gönderilmiş.

  • the mighty arms of atlas  (21.01.08 23:25:43) 
ben dns i bırakın vpn ile bile erişemedim. Trace ettiğimde franfurt taraflarından tekrar yurda dönerek sivas mahkemesine gidiyorum:(


  • ned flanders  (22.01.08 10:42:17) 
erişim yasağı kararı kaldırılmıştı en son? ona ne oldu?

ayrıca üzülerek;

www.dailytech.com

yorumları okumaya yüzüm olmadı.
  • deckard  (22.01.08 11:54:47) 
[]

Nedir bu Reader's Digest mektubunun olayı şimdi?

Sözlükte başlığını okudum, scam cinsi bir şey olduğu belli de zaten, olayın ne olduğunu anlayamadım. Bana da geldi bu mektuplardan.

Derdi ne bu adamların?
(bkz: reader's digest)

 
bugün bana da geldi, hiçbir anlam veremedim. merakla araştırıyorum ben de ne olduğunu.


  • deckard  (21.01.08 21:39:04) 
READER'S DİGEST türkiye'de yayınevi kurarak çalı$malarına ba$ladı. ve bu $irketin satı$ stratejisi gönderdikleri( bir ara da gazete insertü olarak her okura dağıtıldı) göndedikleri mektup değil tam anlamıyla satı$ amaçlı bro$ürdür. dikkatlice okunulursa bıdı bıdı bıdı yapın $unu kazanma $ansı elde edin türünden bir mesajla kar$ıla$acaksınız. amaçları size mektup yoluyla kitap satı$ı yapmak ve bunu yapanlar içinde bir iki ki$iye de hediyeler vermektir. bunun altında ba$ka derin anlamalar yada dolandırıcılık aramayın.

buyrun grekli intenet adresini de vereyim istediğiniz gibi ara$tırıp emin olun bence.
www.rd.info.tr
  • robinbook  (21.01.08 22:14:49) 
Anladığım kadarıyla, çekilişe katılma belgesini yolladığın zaman dergiye abone olmuş oluyormuşsun. Amaç abone toplamak.

Ödül diye verdikleri de harcanamayacak bir hediye çeki tarzındaymış.
  • harzem  (21.01.08 22:22:20) 
banada geldi 2 gün önce. biraz araştırdım da...
aslında 100.000 ytl lik hediye için kitap veya dergi aboneligi gerektirmiyomuş. (bunun için ikinci seferlik birde senin göndermen gereken bir zarf daha gonderiyorlar bunda aboneliği kabul etmeyeceksin hepsi o.)
ama ev araba (veya her neyse) çekilişlerine de katılmak için abone olman gerekiyormuş.
aslında dergileride güzel diyolar ama ben yinede abone olmadan çekilişe katılacağım.
  • etna  (21.01.08 23:50:30) 
robinbook, eve yolladıkları mektupta "sadece" kupon ve çekilişten bahsediyorlar. İsme özel çıkarılmış koca mektup ve yanındaki ekte "kitap" kelimesi dahi geçmiyor.

Ben buna scam de derim, dolandırıcılık da derim. Gelsin diğer kuponlar bakalım...
  • kurukafa  (22.01.08 00:24:11) 
Sakın doldurma, gönderme gibi bir gaflete düşmeyin, bana 2 yıl kadar önce geldiğinde çok araştırdım. Hayatınız boyunca spam gönderilerden, tacizlerden kurtulamazsınız. O çekilişe gönderme evrakı ile sizi daha bir çok şeye abone, üye sayarlar, deli ederler, borçlu bile çıkabilirsiniz ileride.
Aman diyim.

  • delikan76  (22.01.08 07:00:21) 
[]

Kadıköy civarında powerball satan yer?

Burda bir başlıkta gördüm çok eğlenceli bri şeye benziyor. kargo margo beklemeden gidip almak istiyorum ama kadıköy civarıdna satan yer var mı bildiğiniz? (acııbadem) Carrefourda bir yerlerde var mıdır mesela? Veya kadıköyüne bir yerlerde falan işte?

Teşekkürler


 
1 ay önce aldım 4 gün sonra bir yere koydum orada duruyor hala =) zevkli bir şey ama ne bileyim =) bu arada bilmiyorum istanbul'u izmir'de tek yerde satılıyor ksk carrefour'da titus'da hani başka soran olursa diye yazayım =)


  • atrin  (10.01.08 18:30:57) 
yukari dudulluda distributor. ben ordan almistim. magazalarla sorunum var demisti cocuk. 4s makina diye bir sey. googleda aratirsan gorursun sitesini ve adresini.


  • mandayuvasi  (10.01.08 19:49:07) 
hasanpaşa da bunlardanistiyorum.com un bürosu var evlendrme dairesini geçip minibüs yoluna dooru çkarken, sol tarafta bi yerde. adresi al sitesinden orda var daha geçen gün uğradım. ya da kargo parası sorun olmaz diosan direk siteden al. ama yerinde olsam kendim gider alırım.


  • rentts  (10.01.08 20:20:37) 
Dün yazıcıoğlunun zemin katında hakan elektronikte gördüm.


  • 3200  (12.01.08 11:18:53) 
[]

10 sene sonra Almanca öğrenmeye devam etmek

Ortaokulda 2 sene Almanca eğitimi aldım. Aslında gayet esaslı bir eğitimdi ve müfredat 2 senelikti zaten. Bir çok şeyi hatırlıyorum, cümle kalıpları ve gramer adına zamanlar vs adına ve bir almanca text okuduğumda hemen hemen sadece bilmediğim kelimeler yüzünden anlama güçlüğü çekiyorum.

Gayet iyi derecede ingilizcem var.

Her neyse, ben Almanca öğrenmeye devam etmeye karar verdim, kendi başıma yapacağım tabi. Bilgisayar destekli olursa daha iyi olur, bu konuda durumumu da göz önünde bulundurarak ne tavsiye edebilirsiniz? Bir eğitim setidir ya da başka bir şeydir... Arama yaptım ama çok da net şeylere ulaşamadım.

Teşekkürler.

 
Selamlar,

Tell me more Almanca setinin ileri kurlarına bakabilirsiniz, bilgisayar programıysa aradığınız baya bi iş görür tell me more.

Telaffuz konusunda pratiğe ihtiyaç varsa deutsche welle nin radyosunu dinleyebilirsiniz, ben yatarken açardım baya da yardımını gördüm diyebilirim.

Kitap ararsanız ve Istanbul'da iseniz Alman Kitabevi'ne gidip kitapları kendiniz inceleyebilirsiniz.Ben lisede öğrendiğim için tavsiye edeceğim kitaplar lise müfredatıyla ilgili, onlar sizi biraz sıkabilir ama yine de gidip bakmaya değer, tavsiye edecek birileri çıkabilir orada.

Bi de hepsinin dışında tavsiyem gidin chat yapın.Öğrenmeye ilk başladığım sene deli gibi gezinirdim oralarda.Chat yapardım diyemiyorum çünkü girer milletin yazdıklarını okurdum saatlerce :) O şekilde acayip kelime öğrendim, inanılmaz faydası oluyor.Bi de mutlaka sözlük kullanın.Anlamadığınız her kelimeye üşenmeden bakın.Sayfaları karıştırırken farkında olmadan bir sürü kelimeyi okuyorsunuz bi yerden sonra akla giriyor.Sözlük kullanmaktan parçalanmaya yüz tutunca kıvama geldiniz demektir :)

Tam olarak hangi seviyede olduğunuzu bilmediğim için aklıma gelen her şeyi yazdım, içlerinde çok basit gelenler de olabilir, küstahlık olarak görmeyin lütfen. :)

Kolay gelsin..
  • vampyria  (06.01.08 01:16:55) 
trymango.com 'a bir goz atin.


  • celi  (06.01.08 21:27:45) 
[]

Sürekli kanıyor efendim durduramıyoruz

Sağ burnum 2 aydır falan bir yerinden boyuna kan üretiyor(hayır iki burnum yok). Sanırım noktasal bir yara değil de genel bir yüzey hassaslaşması durumu söz konusu. Kendi kendine kabuk falan bağlıyor ama burun içinde sürekli bir nem durumu olduğundan kol bacak yarası gibi olamıyor haliyle... eninde sonunda o kabuk iyileşmeden açılıyor ve yine kanama oluyor.

Bu kanama dediğim, burnumdan şapır şapır damlayan bir kan değil. Fakat misal hayatta adetim değildir benim ama diyelim bir arkadaşım tuttu parmağını burnuma soktu parmağı kırmızıya boyanıyor haliyle. Veya sümkürdüm diyelim selpağa, sağ taraf kırmızı sol taraf normal renginde olabiliyor falan filan.

Zerre acı vermiyor(bu kadar açılıp kapanan bir yaranın acı vermemesini de anlayabilmiş değilim). Ama açıkçası burnumda bir yerde sürekli bir açık yarayla yaşamak da tedirgin ediyor.
Napayım şimdi ben? Mesela burnumu tıkasam bişeyle, 2 hafta öyle gezsem falan gibi bişeyler düşünüyorum. Yoksa hiç bir iyileşme ve kötüleşme yok gidiyor bu böyle.
hı?

 
bende de kanama vardı. ist'un neminden polatlı nın kuru soğuğuna oradan izmir'in sıcağına oradan ist'e döndüğüm 1 senelik askerlik dönemimin sonunda olustu. devamlı kanıyordu hatta seninkinden de kötü halde sıpır sıpır kanıyordu. doktora gittim olecek miyim diye. burun içinin kuruduğunu söyledi. nemlendirmek için de 1 tane krem 1 tane de sprey verdi. ondan beri de kanamıyor. hani tecrübe olsun diye anlatayım dedim.


  • eleventh american esme has met  (03.01.08 08:21:32) 
ileri derece sinüzitten kaynaklanıyor olabilir, ilk verilerinize göre.
az ihtimal kılcal bir yırtılma vardır. ama bu yok denecek kadar az bir ihtimaldir. bir kbb uzmanına danışın. ilaç versin, buğu versin, sprey versin, muayene ücreti alsın, eczacı ecza parası, devlet sigorta felan filan...

  • fempusay  (03.01.08 09:15:06) 
bir hafta kadar her gün yatarken burnunu temizledikten sonra pamuklu kulak çubuğu kullanarak terramycin göz merhemi sür (deri merhemi olanı da var, o değil). bir haftayı geçirme. sulfarhin falan kullanıyorsan derhal bırak.


  • kibritsuyu  (03.01.08 09:52:21) 
ilk iki paragraf aynen başıma geliyor(du) belirli aralıklarla. gerek parmak darbesi yediğinde gerekse kaşıntı (kabuk rahatsız edici oluodur sanırım sende de) vb. bi durumda dışarıdan oynadığımda kanama artıyordu, 11th'ın dediği gibi şıpır şıpır.

darbeden ve parmaktan mutlaka koruman gerek en başta kanamaması için. benim gibi normalden daha sık burun temizleme takıntın varsa o anda bile kanla karşılaşabilirsin.

amma uzattım ya... bana da sprey verdi doktor kısadan böle diyim ben :) tam da hatırlayamadım ama bi şeyde zedelenme demişti sanırım, dediğin sebeplerden de bi türlü adam gibi geçemiordu. spreyden beri yok. ayrıca geçmiş olsun.
  • infernal majesty  (03.01.08 12:07:22) 
bir kılcal damar yırtılması söz konusu ise tedavisi için sana güç kuvvet diliyorum yöntem değişmemiş ise...


  • ayanux  (03.01.08 14:18:43) 
derim ki doktora git. nolur nolmaz.


  • ari maya  (03.01.08 14:31:28) 
Hemofili benzeri bir hastalık var çok fazla bilinmez, von Willebrand hastalığı (veya eksikliği) bunun ismi. Ama bu genelde doğuştan gelen bir hastalıktır, mesela düşünce dizlerin kolay morarması veya sık burun kanaması gibi şeyler karakteristiktir ve toplumda da çoook sık görülür (yüzde 10 civarı) merak edilecek bir şey değildir yani.

Ayrıca trombositopeni rahatsızlığınız da olabilir. Bir hastanenin dahiliye bölümüne gidip kan örneği verirseniz ve şikayetinizden bahsederseniz tanınız netleşir.
  • there is nothing left for me  (03.01.08 14:35:00) 
aynısından ben de de var hem de 2 aydır..
burun damlası kullanmıştım 3-4 gün üstüste ve ondan şüpheleniyorum..
yıllardır bu türden kanamalar olmazdı..acaba nedir bu..
  • porsgemsheniark  (03.01.08 15:10:37) 
Tamamen aynı semptomlar, hatta sağ delik dahi aynı, son 2 ay içinde geçirdim. Aynı vaka olduğunu tahmin ediyorum.

Burun içinde bir yara olsa gerek. Dediğin gibi ana problem devamlı sümük üreten bir yüzey olduğu ve kılla da kaplı olduğu için kabuk bağlamanın uzun sürmesi ve sümkürürken/karıştırırken devamlı deforme olarak yeniden açık yaraya dönüşüp habire ufak ufak kanaması.

Unutmayalım ki kabuk bağlayıp, bir süre öyle kalmadan bu yara geçmeyecektir.

Çözüm:
Durum bu ise

Bir kere ister istemez elinin burnuna gittiğini, eskisinden çok daha fazla burnunu karıştırdığını tahmin ediyorum. Hatta yaralı bölgeden kabuk, kan ve sümük çıkarınca muhtemelen (hah bu sefer kanamayacak, acaip rahatladı hissine kapılıyorsun, ama yanıldığını 2-3 saat içinde anlıyorsun.) Bunu yapma, bırak içeride kalıp şeklinde kalsın kabuğu. Bu zaman zarfında burnun suyla yıkama(kabuğu yeniden ıslatır), içeride fazlalık olduğu için uyuz olacaksın ama dayan, sümkürsen bile hafifçe sümkür kabuğun bozulmasına meydan verme. Yara kabuk bağlayacak, kabuk daha fazla sümük toplayacak ve bu nefes almanı dahi zorlaştırabilecek, nasılsa ağzın ve sol burun deliğin var, dayan dayan dayan...

Yeterince dayanıp kabuğu kuru koruyabilirsen o açık yara alttan iyileşecek ve kurtulacaksın.

Bende devamlı sümkür, tatak yap şeklindeki döngü ile 1-1,5 ay geçmedi. Çünkü rahatsızlık hissi dolayısıyla bir türlü kendi haline bırakmıyordum. Tam doktara gideyim artık diye karar vermişken, oturup durumu yeniden tanımladım ve "karıştırmadan sabır" reçetesini denemeye karar verdim. 7-8 günde geçti.

NOT: Bunun açık bir yara olup olmadığı için de kaynak götüm olmak üzere şunu söyleyebilirim. Yeni sümkürüp kabuğu attığında, veya tatak yapıp elinle aldıktan sonra, üst dudağını yapabildiğin kadar aşağı ittir. (Sakal tıraşında, burun altını alıyormuşsun gibi) Bu hareket burun içindeki deriyi de kısmen gerer ve yara açık bir yaraysa, böyle çatlak deriyi sağdan soldan geriyormuşsuncasına hafif sızlar. Böyle bir olay varsa sanırım konu burun iç yüzeyinde bir açık yaradır ve söylediğim şekilde davranarak, sadece sabırla halledilir derim.

Hiç randıman alamazsan, tabi ki doktor.
  • delikan76  (03.01.08 15:41:44) 
Öncelikle neden acı vermediğini söyleyeyim; o yara bir 'açılma'değil, muhtemelen çatlak sadece. Ve kabuk bağlayıp, kuruyup burnunu germediği sürece (burun germek?) canın acımaz.

Birkaç yılımı o şekilde geçirmiş bir insan olarak söylüyorum ki; sebebi alerji bile olabilir. İki aydır hayatında değişen bir şey var mı ona bir bak, ne bileyim yeni bir kazaktır, yeni bir halıdır, yeni bir muhittir, evdeki çiçektir... Mümkün.

Bir de doktora gidersen burnunu yaktırabilirsin. Bu işlem bir damla gümüşün eritilip kanayan yaraya yapıştırılmasından ibaret, kesinlikle canın yanmıyo (benim yanmamıştı) ama işe yaradığından emin değilim (bende yaramamıştı)

Sanırım sendekinin nedeni burun içi kuruluğu değil, ama yine de bir burun içi merhemi alıp sürebilirsin.
  • aysegulnazcan  (03.01.08 22:45:01) 
[]

Bu sahne nerede geçiyor?

Çok eskiden, çok çok eskiden hayal meyal hatırladığım bir sahne... İki kişi var, biri ninja diye aklımda kalmış... Güya dövüşecekler. Ninjamsı olan envai çeşit figür sergiliyor olduğu yerde karşıdakini korkutmak için ve sonunda durup "hadi gel" der gibi bakıyor. Öbür adam da silahını çekip vuruyor bunu. Böyle bişeydi.




 
Indiana Jones filmlerinden bir tanesinde var. Sokakta elinde kilic olan biriyle dovusecek Jones. Adam dedigin gibi figur yapiyor, Jones da tabanca ile vuruyor. Baska bir suru filmde de olabilir tabi bu espri.


  • wpi  (28.12.07 09:44:31) 
ilk indiana jones filminde benzer bir sahne var.filmin tam adı Indiana Jones and the Raiders of the Lost Ark.


  • sparks  (28.12.07 11:14:00) 
flash animasyonu bu, aramaya üşendim.


  • kimlanbu  (28.12.07 14:05:33) 
Cüneyt Arkın ın bi filminde de vardı aynı sahne.


  • colonizer  (28.12.07 16:51:36) 
Indiana Jones aynı numarayı 2. filmde de yapmaya kalkıyor ama silah kılıfının boş olduğunu fark ediyor. Sonrası ise bilindik çirkin manzaralar.


  • gerrain  (29.12.07 08:20:48) 
[]

Flight Simulator oynayacağım, joystick olarak ne almalıyım?

Oyun oynadığım zamanlarda hayatım boyunca klavyeden şaşmamış biriyim. Ciddi olarak FSim dünyasına girmek istiyorum ve klavye ile hiç bir zevki olmadığına karar verdim daha baştan. Fakat bu joystick konusunda baya bir cahilim.

Hesaplı(50-100ytl arası maksimum) tavsiye edeceğiniz bir alet var mıdır? Neden?
Teşekkürler

 
biraz daha yukarı çıkarsan, fiyatı yaklaşık 150-200 arası, saitek x52 alabilirsin. paranın satın alabileceği en iyi joysitcktir. tavsiye ederim.
www.saitekusa.com

  • thechosenone  (27.12.07 22:28:40) 
dünya üzerindeki en iyi uçuş simulasyonu joystick'i thrustmaster hotas cougar'dır. 150€ fiyatını ve üretimden kalkmış olup kapanın elinde kalıyor olmasını umursamazsanız bi bakın derim.


  • lepidodendron  (27.12.07 23:44:34) 
[]

Bonsai yetiştirme ile ilgili Türkçe internet dışı kaynak

Kuzenimin önemli bir okul projesi için gerekiyormuş, fakat hocaları tuhaf bir şekilde salt internet üzerinden erişilebilen kaynakları(sağlam kaynaklar olsalar dahi) yeterli görmüyormuş referans olarak. Kendisi ufak bir yerde okuyor ve orada aramış taramış bulamamış. İngilizcesi de iyi değil, bu bitkinin yetiştirilmesi ile ilgili Türkçe kaynağa ihtiyaç var. Bir fikriniz var mı?
Teşekkürler



 
merak ettim türkçe bir kitabı ya da internetten olmayan bir kaynağı hocaları bulmuşta kuzeninden mi istiyorlar? biraz işi zor gibi geldi. ama bundan birkaç yıl önce bilim ve teknik ayrıntılı olarak bu bitki yetiştirme yönteminden bahsetmiş ve birçok basılı ya da internet üzerinde kaynak göstermişlerdi. bir bulmaya çalışayım...


  • urubitinga  (27.12.07 10:28:24) 
arkadaşlar çok teşekkürler, bilim teknik arşivlerine ulaşmaya çalışmaya başlamıştım ki vampyria sağolsun hepsini paketleyip yollamış, çok makbule geçti gerçekten.

daha başka kaynaklar da bilenler yardımcı olmaya devam edebilir. :)
selamlar
  • kurukafa  (27.12.07 18:32:14) 
[]

Yarın akşama kadar lazım: USB veya pilli ufak lamba

Hani şu gövdeleri büklüm büklüm bükülebilen, ufak bir aydınlık sağlayan lambalar var... Bunlardan yarın akşama kadar edinmem gerek bir tane. Özellikle taksim/istiklal'de bulabileceğim bir yer biliyorsanız şahane olur.




 
atlas pasajı'nda görmüştüm o tür şeyler, bir bakın isterseniz.. usb değil de normal lambaydı ama..


  • sharpenter  (25.12.07 21:04:06) 
Marmara otelinin altındaki veya İstiklal Caddesi'ndeki Teknosalardan birine gidin aşağıdaki ürünü isteyin.

www.teknosa.com.tr
  • justhink  (25.12.07 21:08:04) 
Ya 3, ya 5 liraydı, hemen her carrefour'da da edinilebilir. Markasız, carrefour'un fason yaptırdığı ürünlerden. Aaaa ucuzmuş, ne iş deyip aldım, kenarda duruyor, bi işime yaramayacağını da anladım. Keşke ışınlama teknolojisi olsaydı, direk verir, helal ederdim.


  • delikan76  (25.12.07 22:22:44) 
1milyoncularda bulursun. Besiktas garantinin yaninda ya da sisli adliyenin karsisindaki arada var 1 milyoncu.


  • badseed  (26.12.07 07:49:20) 
[]

Recursive gravity algoritması kullanan online tetris varyantı

Flash olur java olur, fakat recursive gravity olması lazım(yani altta patlayıp boşluk oluşunca üstteki blokların öyle havada asılı kalmadığı versiyon). Aradım taradım bulamadım.




 
aradigin cevap olmadiginin farkindayim, ama belki birilerinin ilgisini ceker, "tetris with gravity" icin source code..

www.ticalc.org
  • nooneatall  (17.12.07 21:51:37) 
[]

Umut Sarıkaya arşivi bulunan bir site?

Hani Yiğit Özgür'ün var 1-2 senedir, çizdiği hemen hemen her şeyin bir kopyası bulunuyor o sitede. Buna benzer bir Sarıkaya arşivi var mı? Ama oraya buraya saçılmış 2-3 komik şeyden bahsetmiyorum. şöyle daha genel bir arşiv.

Teşekkürler.


 
cemcuk.blogspot.com adresinde epey vardi kapanana kadar! şuan için öyle derli toplu yok. fakat facebook hesabın varsa gir bak; umut sarıkaya grubunda 458 karikatürü var.
www.facebook.com

  • only  (17.12.07 16:27:21) 
Şöyle ki, aslında o kadar detaylı bir site yapmaya kalkan kişinin başı derde girer teliften dolayı. Yiğit Özgür istisna çünkü onda kendisinden izin alınmıştı bildiğim kadarıyla..

cemcuk.blogspot.com da bu yüzden kapanmış olabilir
  • reeper redeemer  (18.12.07 00:51:18) 
[]

OS X için Winamp tadında media player?

Senelerin azılı winamp kullanıcısıyım ve iTunes beni yaptığı her hareket ile deli ediyor. Nefret ediyorum desem yeri, şöyle library falan kasmayacak bastığımı çalıp işime gücüme karışmayacak winamp severlerin egosunu okşayacak bir media player arıyorum. Nedir?




 
madem winamp olmuyor macamp dene :)
gerçi adından başka birşeyi benzemiyor gibi.

subband.com
  • can see  (16.12.07 07:50:06) 
[]

Laptop klavye problemi, nasıl oluyor?

Bir arkadaşımın PC laptopunda olan bir sorun.
Bilgisayarda MacOSX ve windowsXP yüklü.

Laptop açılırken kayboard error veriyormuş, f1 e basılmasını istiyormuş, fakat f1 e bastığı zaman bilgisayar algılamıyormuş yani klavyede bir sorun var. Ancak yeterince bekleyince boot a devam ediyormuş.

Tabi boot selection menüyü açmak için f8 e basması da bilgisayar tarafından algılanmıyor. Setupa falan da giremiyor. Bu yüzden default işletim sistemi olan OSX açılıyor, ve tuhaf bir şekilde OSX altında klavye sorunsuz çalışıyor.

Donanım kaynaklı bir sorun gibi duruyor ama OSX altında klavyenin gayet normal çalışması kafa karıştırmakta. BIOS ile ilgili bir sorun mu acaba fala ndiye düşünüyorum ama, neyse işte bir sorayım dedim belki bir fikriniz vardır.

 
tam bilemiyeceğim fakat bios upgrade edildikten sonra düzelebilir.Buna benzer bir problem ile karşılaşmıştım.Mouse oynatılgında pc açılıyrordu uzun bir süre uğraştık bios ayarlarına baktık herşey normal fakat bios un kendisindeymiş sorun.Upgrade ettik düzeldi sizin probleminizde bu şekilde düzelebilir.


  • madsky  (10.12.07 23:52:56) 
Evet teşekkürler. Arkadaş setupa da giremediği için CD ile boot edebilmek için laptopun harddiskini sökmüş, sonra recovery cdsi ile boot edip yeniden bios yazmış. Sorun düzelmiş.


  • kurukafa  (11.12.07 00:31:51) 
[]

Takside "şehir dışı" tarifesi?

Bugün gece bir taksiye bindim, aklıma takıldı adama da sormadım, nasılsa bilmiyorum ne dese inanıcam.

Taksimetrede fiyat artış gösterirken normalde "gece" yazması gerekirken bunda "şehir dışı" yazıyordu. Gece tarifesi ile şehir dışı tarifesi arasında bir fark var mı? Kısa bir mesafe gittiğimden dert etmiyorum, tarife fiyatları konusunda da bir bilgim yok, ama şöyle okkalı bir küfür etmeli miyim diye sorayım dedim. Çünkü adam tarifeyi ben gideceğim mesafeyi söylemeden önce ayarladı, nereye gitsem o işleyecek.

Teşekkürler.

 
şehir dışı diye bir tarife var. istanbul'da hiç açıldığını görmedim. yalova'da açmıştı bir taksici. geceden biraz daha fazla sanırım.


  • sarge  (10.12.07 08:28:45) 
izmirde basima gelmisti, var diye diretmisti ama ben inmistim taksiden.


  • entrapmen  (10.12.07 08:42:15) 
sanırın gece tarifesi %50 zamlı, şehir dışı ise %100 zamlı. istanbul'dan taksiye binip "çek kardeşim izmit'e" dediğinizde adam sizi bıraktıktan sonra boş olarak aynı yolu bir de geri döneceği için (izmit'ten de istanbul'a aynı anda gidecek kişi pek olmayacağından) konulmuş bir tarife. ama gece şehir içinde gece tarifesi yerine şehir dışı açmak ibneliktir diyebiliriz.


  • kibritsuyu  (10.12.07 09:34:27) 
izmir'de şehir dışı açana denk geldim, var böyle bir tarife, gece tarifesinden biraz yüksek.. ancak istanbul'da bir taksiciyle konuşurken şehir dışı tarifesinin olmadığını iddia etti, gözüme mi inanayım meslek erbabına mı inanayım bilemedim..


  • sharpenter  (10.12.07 09:36:59) 
Ben İzmir'de havaalanına giderken ya da havaalanından şehre gelirken şehir dışı tarife açılmasına şahidimdir, sağlam giren bir tarifedir kendisi.


  • sui  (10.12.07 10:17:04) 
varmı yokmu bilemiyeceğim ama eskide pahalı bir tarife varken artık izmir adnan menderes için gündüz tarifesi açılmaya başlandı.


  • eksi daglarinin aslani  (10.12.07 10:49:02) 
Sanırım adama rahatlıkla "vay şerefsiz", "ibne" ve "homanagodumunçcuu" gibi homurtuyla karışık küfürler edebilirim sonuç olarak.


  • kurukafa  (10.12.07 17:29:15) 
[]

Port kapalı olması sebepli Skype sorunları ve alternatif çözümler

Soruyu bir arkadaşım için soruyorum:
Avrupada bir yurtta kalmakta ve başka bri ülkeyle skype ile sesli iletişmek istiyor. Kendi sesi karşıya sorunsuz ulaşırken karşı tarafı almakta büyük sıkıntı yaşıyor. Packet loss %80 lerde gözüküyormuş.

Sanırım direct connection için kullanılacak portun networkte açık olmamasından kaynaklanıyor.

Yurt yönetimi ise herhangi bir portu açmak istemiyor.

Bu durumda skype sevdasından vazgeçip başka çözümler mi denemeli? Eğer öyleyse düşük bantgenişlikli ses taşıması kadar kolay bir işlemi internet üzerinden direk bağlantı olmadan yaptırabilecek başka bir çözüm var mıdır?

Teşekkürler.

 
google talk denemiş mi?


  • ozdek  (02.09.07 23:47:17) 
evet google talk da direct connection için açık port istiyor.


  • kurukafa  (08.09.07 00:02:54) 
[]

Font soruyorum

"Swis721 Cn BT Caps" isimli fontu aramaktayım. Nerde bulabileceğimi bilen var mıdır?
Teşekkürler.



 
fonts klasöründe swis 721 türünde 2 adet font buldum, bilmiyorum tam olarak bunlar mı istedikleriniz ama bi deneyin :)

(rapidshare sorunlu bende, o yüzden megaupload'a attım)

www.megaupload.com
  • reeper redeemer  (11.08.07 12:27:22) 
Swis721 Cn BT var, sadece caps değil. İdare ederim diyorsanız maille atayım.


  • sui  (11.08.07 15:16:55) 
Çok teşekkürler, sorunum çözülmüştür.
Ekşi duyurudan çok memnun kaldım. -yaz 2007

  • kurukafa  (11.08.07 17:28:21) 
[]

İmkansız gibi farkındayım ama...

Hani eskiden trt de yol güvenliği ile ilgili öğretici animasyonlar olurdu. Kaykaya bağlanmış yumurta kemerli ve kemersiz şekilde duvara çarptırılır kırıldı kırılmadı hesabı yapılırdı.

Bir abi ölürdü de göğe yükselirken "sıkıyordu be abi" derdi emniyet kemeri için.

Bunları bir daha bulabilir miyiz acaba diye merak ettim gece gece...

 
kast ettigini cok iyi anladim. ancka trt'nin arsiv odasinda vardir :/


  • hlathguth  (06.08.07 05:01:08) 
her tv nin arşivinde çalışan bi sözlükçü lazım bize

ben de anladım ama trt de bile olmayabilir yahu
  • demlikposet  (06.08.07 12:46:30) 
123   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.