Ekşi Duyuru

kafasına göre cevap siler. kimliğini açığa çıkarmaya cesareti yoktur ama cesaret ekseninde bakmaz "açıklama zorunluluğum olmadı ve bunu kullanıyorum." der.

faşistin bile akıllısını arar olursun.

faşistler kişisel zevk ve ihtiraslarına uygun hakimiyet kurar.

1kg sabun olur

Eline yetki gecen herkes kisi belki fasist olur. Ornegin Isvicre'de donusumlu basbakanlik var. Kimse asiri guclenemiyor.

faşist bunu yazdığın için seni uçurur. yani burada böyle. ben öyle gördüm

mesela türkiye olabilir...

Bu konuyla alakalı olarak das experiment filmini izleyebilirsiniz, stanford hapishane deneyini konu alır.

zulüm ve gurur olur

ben 1 ay önce kullandım kanser oldum kesinlikle tavsiye etmiyorum. aldığım ürün de mobilyaydı benim de.

Ben bizim şubeden çok memnunum.
Ne zaman sipariş versem en geç iki gün içinde elimde oluyor. Evde olmadığım zaman arıyorlar. Birkaç kere rica ettim, akşam dönüşte uğrayıp bıraktılar. O yüzden kargo firması seçme opsiyonu varsa direkt sürat kargo'yu işaretliyorum.

Ben de hepsinin içinde en çok sürat kargodan memnunum.

28 Haziran Çarşamba günü Afyon'dan Sürat Kargo'ya verilen koli, 1 Temmuz Cumartesi günü elime ulaştı. Sağlam bir koli olmasına rağmen geldiğinde üstünde ezikler/yırtılmalar vardı. İnternet sitelerine bakarsan teslim süresi 1 gün ama benim durumum da ortada.

Ben de yaklaşık 1 ay önce kullandım. Bence daha bile kötüye gitmiş. Çok bekledim ve uğraştım. Şube çok yakınında değilse tavsiye etmem.

Teslim süresi bir gün?

Bana ortalama on beş günde geliyor, o da gelirse tabii. Hiç gelmeden gidenler de var. İşin kötüsü ilçenin şubesini kapatmışlar ama kargo kapatılan şubede görünüyor, diğer ilçedeki şubenin yerini bilmiyorum filan.

bende 1 günden fazla hiç beklemedim sürat kargo için. Ankara Siteler şubesi gerçekten mükemmel çalışıyor sms sistemi falan da çok iyi.

şubeden şubeye değişir tabii ki. kavacık'ta çok hızlılar mesela. kavacık'ta bi tek mng geç getiriyo. diğerleri siparişin ertesi gün teslim ediyo hep. yer önemli yani.

İhtiyacın olan ve başka yerde alternatifi olmayan bir şey ise deneyebilirsin. Teslimatta sıkıntı olması durumunda satıcıyla iletişime geçip kargocuları arayıp (varış şubesindekileri tabii) biraz dürtmesini sağlayabilirsen eline ulaşır bence.

kargo firmalarını genellemek yanlış.
şube şube değerlendirmelisiniz,
hepsi farklı kişilere ait acente olduğu için
sürat kargo a şubesi çok iyidir b şubesi çok kötüdür
yurtiçinin a şubesi çok kötüdür b şubesi çok iyidir.
onu işleten acentenin iş anlayışına bağlı bir durum bu.

Teslim süresi 1 gün derken kendi örneğimdeki Afyon-İstanbul hattından bahsediyordum ben. i.hizliresim.com

Hocam bu duyurunuzla aklıma geldi Ağustos 2015te bir şikayette bulunmuştum şimdi baktım savunması istendi yazıyor başka da bir şey yok başvurması iki dakika çözülmesi iki sene sanırım.

snapchat bee filter

sadece sen görmek istiyorsan önüne beyaz ışık koyuyorsun, yakından fotoğrafını çekiyorsun. (ortam karanlık olursa daha iyi sonuç alman muhtemel)

ışık yakın olsun.

buna rağmen görünmüyorsa yoktur.

boncuk göz iyidir.

Yandan kuvvetli bir ışıkla aynada görebilirsin hatta güneş ışığında daha iyi. En azından ben böyle görebiliyorum :D

fotoğrafta belli olması için ışık karşıdan değil yandan gelsin.

Büyüklük küçüklükle alakası yok konunun. Göz rengim koyu diyorum. Damla damlatınca da göz rengi açılmadığına göre işlevsiz bir fikir. Göz kapaklarım da düşük değil.

Soruyu mu anlamadınız acaba bir kısmınız :/

:) babam yıllar önce aynı soruyu soran öğrencisini limon damlat diyerek trollemişti. o aklıma geldi sorunu görünce.

İris implants diye aratınca çıkıyor bir şeyler. Ancak renk değiştirme ile mümkün olur bence

soruya soruyla yanıt veriyorum çünkü inanılmaz sivrizekayım hazır mısın, neden?

benim de gözbebeklerim hiç görünmüyor, kendimi bildim bileli ohaaa gözlerin siyah :s :s :S tepkilerini ustalıkla savuşturuyorum. erkek arkadaşım göz kapağımı parmağıyla tutup gözüme ışık tutup rahatlamıştı (kendisi siyah göze inanmıyor) sen de aynı yöntemi deneyebilirsin. başarılar.

Dusundum de hic merak ettigim yokmus:)

ben douchebagi merak ediyorum. bir de letheavendangered vardi bir aralar.

Duyuru başlığını okuyunca aklıma sen gelmiştin(devilred). Hala buradaymışsın. Arkadaşlar Devilred hala buralardaymış. İfşalarda şaraplı foto paylaşmıştı sanki bu.

He compadrito'nun akibetini merak ediyorum aklima geldi simdi.
Birbirimizi gulduruyorduk en son:))

der meister, konsere gidecekti noldu acaba öldü mü kaldı mı.

www.eksiduyuru.com

bu arkadaşı ve kedisini merak ediyorum.

Ermanen'in, compadrito'nun, hope ender'in naptigini merak ediyorum biraz.

douchebag! para kirmak icin kendisini bekliyorum.

letheavendangered +1, gavur ellerde staj konusunda sıkıntı çekiyordu, halletti mi işleri yoluna koydu mu merak ettim bu duyuruyu görünce.

yalnız şöyle bi detay var, gitti kayboldu sanılan çoğu kullanıcı farklı nick'lerle burada, buraya yazarsanız sesinizi duyup gelebilirler.

Cro magnon'u merak ediyorum ben de. Tatlı bir insandı.

duyurucu değil ama www.eksiduyuru.com

Minik donut canavari.

ben de damdanakan'ı merak ediyorum, bir de mza. naberabi vardı bir ara her şeye çay iç geçer yazıyordu, herhalde şimdi çay koy geliyorum olmuş çünkü tarzlarını çok benzetiyorum. minik donut canavarı'nı da aşırı merak ediyorum çünkü herkes beni o sanıyormuş. manyak mısınız?

edit: whatyoudidiswhatyouget naptı acaba, teknikerlik okuyordu bitti mi. en çok onu merak ediyorum.

kimse de beni merak etmemiş : (

yani pek kimseyi tanımadığım için, merak ettiğim biri yok

Bi hollowlife vardı, ona ne oldu?

minik donut sözlükte yazıyor aktif olarak. geçen mesajlaştık, duyuruda ortam çok bozdu, ondan bıraktım dedi. haklı kız.

shedracon vardı, mis gibi trollumuz. o uğramıyor artık.

Bunalımlı asabi bir damdanakan vardı, kpss falan kasıyordu mutsuz ve agresifti. O geldi aklıma. Onun disinda bu artık gorunmeyen kullanicilarin neredeyse hepsi hâlâ burada bence.

damdanakan'la konuşuyorum arada, iyi galiba.
haklı kız demişsiniz de minik donut erkekti bu arada dsfsdfsd

merak etmem, merak edilirim (bkz: servis bekletilmez, beklenir)

şaka lan kimse merak etmiyo gördüğünüz gibi adfs

ben de minik donut'u merak ediyodum burdan öğrenmiş oldum, steam'den oyun almaya falan ilk başladığımda baya sorularıma cevap vermişti.

Başka da eski hatırladığım yok sanırım zaten isim hafızam çok iyi değil, buradaki linkleri çok hatırlamıyorum o yüzden

bahsi geçenlerin çoğunu hatırlayamadım ama hollowlife umarım acılar içinde ölmüştür yazayım bir daha. burada sildiklerini geçtim sözlükte nickaltlarını bile sildiriyordu.

douchebag anagramıyla (nick'inin tersten, boşluklu yazılışı; tam anagram da denir mi bilmem) buradaymış zaten. cevapları silindiği için moderatörle kavga etmişti en son. halihazırda kullandığı 2 duyuru hesabı daha varmış hatta, onlarla moderatöre saldırıda desteğe kalkışınca moderatör piyastos etmişti kendisini. tüm kullanıcılarıyla açtığı duyurularını falan silip sessizliğe gömüldü.

animal'la ilgili daha önce başka bir duyuruda cevap yazmıştım: eksiduyu.ru

glori'yi soran silmiş. ben de cevabımın onunla ilgili kısmını siliyorum.

ben de libertine'i merak ediyorum. neredeyse 1 senedir giriş yapmıyor.

cecilia'yi merak ediyorum. en son bankaci olmustu.

kanadalı birisi vardı çok zengin onu merak ediyorum. nicki neydi onun?

cigerdelen apla vardı bir tane, o n'apıyor acaba. "allah de gerisini bırak" kafasında biriydi, kendisine kalsa duayla çözülemeyecek hiçbir şey yoktu ama aynı zamanda gördüğüm en melankolik insanlardan biriydi.

ben de damdanakan diyorum.

sözlüklerde, duyuruda paso karşıma çıkıyor yıllardır.

mücadeleyle geçen depresif bir hayatı vardı, kpss'ye hazırlanıyordu falan.

bir de mandalina kokusu sevgili buldu mu diye merak ediyorum. lsfjkldfl

ay bir de pmkfkfk mi ne öyle random bir çocuk vardı. öylesine muhabbet ederken kilomu söylemedim diye küsmüştü bana ldşfdşdf. sonra bi baktım gitmiş.

Ataturkiye intihar evet.
Diger konuyu bilmiyorum.

intihar etmisti; intihar etmeden once de sozlukten bir hatunla gonul iliskisi varmis galiba, onunla da tartismis mi ne. o hatun da daha sonra intihari uzerine trip mi ne atmisti. yanlis biliyor olabilirim.

atatürkiyeyi ben de intihar etti diye biliyorum.

ikinci olayı bilmiyorum. ama aklıma başka bir olayı getirdi. bir ara hastanelerin sistemine mi ne girilmişti. kadın hastaların kürtaj bilgileri vs sızmıştı. sözlükte başlığı açılmıştı ve epey konuşulmutu başlıkta. sözlükteki yazarlardan birisi o sistemden, eşinin çocuk aldırdığını öğrenmişti gibi birşeyler olmuştu. böyle bir olay var aklımda ama...

atatürkiye adlı kullanıcı intihar etti. sözlükte başlığı ilgi gördü ve sanırım gazetelerde de yer aldı bu olay.

burada çok aktifti. bir platformda çok aktif olmak intihara dair ipucu olabilir mi? depresyonun bir sonucu olarak tüm günü bir soru cevap platformunda geçirip kendini dertlerini avutmaya çalışmak gibi..

ataturkiye intihar etmişti, hatırladığım bu. annesi açıklama yapmıştı... intihardı.

diğerini bilmiyorum ama doğmuştur bence. ihanet yok, çocuk sahibi olmak istemek affedilmez değildir?

1. Ataturkiye'nin halası veya teyzesiyle (tam hatırlamıyorum) tanışmıştım, bir izmir-ist otobüs yolculuğunda yan yana oturmuştuk. Vefatından kısa zaman sonraydı. Kaza olduğunu söylemişti. Ama insan bir yakını için kolay kolay "intihar etti" diyemiyor, belki ondandır.

Alma, doktorun gelmesini bekle.

Al ya, sonucunu burdan falan sorar öğrenirsin. Öteki türlü doktor dönene kadar aklına takılacak.

al. burada illa ki biri yardimci olur, baska bir nick ile sorarsin istersen. cok buyuk ihtimalle bir sey cikmayacak, rahatla gitsin.

deli misin, tahlili hastanede mi bırakıcaksın? gerilme, sonucunu al. doktorun dönene kadar buraya sorarsın, doktor arkadaşlarına danışırsın.

Al. Beraber bakarız.

geçmiş olsun. al.

Aynı durumu yaşamıştım 2-3 yıl kadar önce. Sonucum çıkmadan 1 gün önce hiç uyumadım sabaha karşı evden çıkıp hastanenin önünde bekledim açılmasını, çalışanların gelmesini. Sonra aldım sonucu sekreterden kağıdı katlayıp çıktım dışarı bakamadan böyle yavaş yavaş açtım ve derin nefes temiz çıkmıştı her şey.
Sen de al korkma için içini yemesi daha kötü. Umarım bir şeyin çıkmayacak rahatlayacaksın.
Geçmiş olsun

@joker06

Gece rüyamda o kağıdı alış anımı, üzerindeki koyu siyah yazıları gördüm. Rüyamda bile okumaya kalbim elvermiyordu. Kısmet artık.

Aldıktan sonra iyi haberlerini paylaşırsan sevinirim merak ettim ;) İçini ferah tut.

Aslında mantıken bakınca ben bunu dokuz aydır yaşıyorum, varsa vardır, yoksa yoktur, o kağıt parçası durumumda bir değişiklik yaratmayacak, hatta belki tedavisini olup daha iyiye gideceğim. Ama bilmek istiyor muyum, işte bundan emin değilim.

Temiz çıktı çok şükür. Şuraya dans eden kız smileyleri koymak istiyorum :)

Geçmiş olsun sevindim :)

Geçmiş olsun :)

hadi hepimize çay!

ay çok sevindim, bak maşallah turp gibiymişsin. çay nerde içiyoz?

Xxx ile konuştum bırakabileceğinizi söyledi gibi bir şey desen daha iyiymiş.
Hayatta şunu çok iyi öğrendim ne kadar beklenti o kadar hayal kırıklığı. Kime güveneceğini şaşırıyor insan bazen.

Bozulmakta haklısın ben olsam akrabaya uygun bi dille söylerdim.

Azıcık bir materyali olan kendini bir şey zannediyor. Kimseye ağız eğmemek lâzım. Bozulmakta haklısın.

Bunu gayet kibarca açıkça rica etmişsin, müsait değillerse baştan söylemeleri lazım. Karısı mırın kırın etti demek ki.
Sonra giderlerken "hadi devilred geliyosun dimi?" dese keşke akraban, sen de "karın öyle demiyor dümbük" diye cevap versen, hayat bir dakikalığına güzelleşse :)

Bozulmakta haklısın. Ama onlar da senin gidecegin yerin yollarinin ustu oldugunu biliyor sonucta, onun icin onlarin teklif etmesini beklerdim ben olsam. Insanlardan kolay kolay bir sey istememeye devam et, doğrusu bu.

Herkesin dönüş zamanı farklı, kimse kimsenin dönüş zamanını bilmediğine göre karşı taraftan teklif de gelemez de soru bu değil zaten.

Benim akraba kadın olan taraf.

Ben olsam ben de bozulurdum herhalde. Ama şöyle düşün, belki senlik bir durum yoktur. Belki bu ikisinin arası açıktır, limonidir. O yüzden eşine yakın olan birine iyilik yapası gelmemiştir adamın, gıcıklık yapası tutmuştur. Belki de adam gerçekten bir yere uğrayıp eşine bir sürpriz yapmayı planlamış falan olabilir. Perde arkasını bilemezsin. Çok farklı bir sebebi olabilir. O yüzden çok şeyapma.

esmer siyah saçlı siyah kaşlı gözlü insana denir. buğday ten saç renginden bağımsız olarak tenin kavruk olmasıdır. yani esmer olmak saç rengiyle ilgilidir ten değil. örnek fotoğraf sonra atarım.

Beyaz tenli insanlar siyah sacliysa esmerdir. Bugday tenli zaten beyaz degildir. Turkiye'de herkes esmer oldugu icin kumrallar sarisin sayiliyor. Bugday tenli insanlar esmer ya da sarisin kategorisine girmez. O kategori yalnizca beyazlar icin.

Bunun istisnalari Brezilyali yerel topluluklar. Koyu tenli ama sari sacli olabiliyorlar ama onlar istisna.

Edit: Aciklama geregi duydum. Benim dediklerim Avrupa'da ve ABD'de kabul edilen kistaslar. Ornegin bana Turkiye'de kumral hatta sarisin diyenler var ama ABD'de ya da Avrupa'da beyaz (ve esmer) olarak kabul ediliyorum. Bugday tenli Latinler var ornegin ama asla beyaz kabul edilmezler. Tabi Turkiye icin ayni kriterlerden soz edemeyiz cunku Turkiye'de beyaz ve sarisin kisiler azinlikta. Bu nedenle azicik beyazlik belirtisi gosteren kumral olarak kabul ediliyor.

Hatta bugdaydan biraz daha koyu bir profesor gecen "I am a white woman." demis. Benim siniftakiler daha sonra sasirmisti.

Kusura bakmayın ama saçı siyah olan esmerdir kadar saçma bir tanımlama duymadım.

Bir Japona, yerli Amerikaliya, siyahiye sarisin diyemezsin bu nedenle onlarin esmer olmasi secenegi de ortadan kalkiyor. Turkler de genelde mixed race, bu nedenle koyu tenli birine esmer demenin bir anlami yok. Zaten bu kavramlar beyazlarin buldugu ve kulturumuze giren kavramlar. Bir de ulkenin yarisindan azi da olsa beyaz (tenli) Turk var. Sarisinlik ve esmerlik kavrami ancak onlar icin gecerli.

Koyu renk saçlı ve buğday tenli herkese esmer diyorum ben. Beyaz tenli ve koyu renk saçlı ise o zaman kumral derim.
Bu arada sen beyaz tenli değilsin. Attığın fotoğrafta buğday tenliydin. Sen bana göre esmersin mesela.

Şu kişi de esmer: i.hizliresim.com
Ama bu esmer değil: i.hizliresim.com

Eski TDK'lıların kurduğu Dil Derneği'nin yazısının hatırladığım kısmını yazıyorum. Esmer ten rengidir, saç rengi değildir. Siyah saçlı ve beyaz tenli insan esmer değildir. İngilizcede saçla, Türkçede tenle belirlenir. Burada kafa karışıklığı sarışın-esmer'den geliyor. Sarışın saç rengi, esmer ise ten rengi. Esmer saçlı denilen tanımın yanlış olduğunu 'Siyah saç' ve 'esmer ten'in doğru kullanım olduğunu söylüyordu. Sarışınların çoğu beyaz tenli olduğundan sarışınlığın ten rengi ile karıştırıldığını söylüyordu. Esmer tenin tersi beyaz ten.Bu arada kumral hem saç hem ten rengi olabiliyor, bu nedenle 'kumral' dememiz de tam doğru olmuyor. 'Kumral tenli' ya da 'kumral saçlı' dememiz gerekiyormuş.

Örneğin, şuradaki siyah saçlı kişi, kızıl/sarışın kişiden daha beyaz ve kesinlikle esmer değil. Hatta dünyadaki en akça pakça insanlardan biri. İngilizcede brunette ama Türkçede esmer değil. Bizde ten-saç ayrımı var, İngilizcede bu ayrım için özel isim yok ve 'dark skin' diyerek ya da skin özelliği ile belirtilerek yapılıyor. Brunette'in Türkçe karşılığı aslında esmer değil, siyah saçlı.
www1.pictures.zimbio.com

Buğdayla esmerse biraz karışık iş. Sıralama beyaz - kumral - buğday - esmer diye gidiyor. Bu kısım çok değişken ama buğdayla esmeri ayıran şey sarı alt ton. Buğdaylar biraz daha bronzumsu oluyor. Aynı kişi makyajla buğday tenli de görünebilir, esmer de.
Örneğin, şu buğdayla esmer arası ama buğdaya biraz daha yakın gibi.
www.yenisacmodelleri.com
Şu biraz buğday ten ama makyajla buğday ten, normalde esmer gibi duruyor
cf.kizlarsoruyor.com

Örneğin, Çağla Şikel bu resimde buğday gibi görünüyor
foto.haberler.com
Burada esmer
image.cdn.haber7.com

Esmer buğdaya göre biraz soğuk alt ton sahibi oluyorlar. Dolayısıyla buğday esmer pek 0-1 değil ve kültürden kültüre de değişiyor. Arabistan'da buğday olan şey, İsveç'te esmer olabiliyor. Ayırt edici şey kumrala yakın bronz, sarı alt ton.

Beyaza/pembeye/sarıya dönük koyu renk tene buğday denir. Örneğin;

s-media-cache-ak0.pinimg.com

img.usmagazine.com

Esmer ise daha koyu ve kahverengine dönük tendir.

icube.milliyet.com.tr

Polonyalilar, irlandalilar, ruslar, efedim isvecliler finlandiyalilar beyaz tenlidir.
Geri kalani esmer.

1) Anlamadım bu soruyu. Makale sadece sosyal bilimlerde mi yazılıyor yani?
2) Okuma yapmak literatür taraması işte. Havalı bir söz değil ki. Bu senin algından kaynaklanıyor. Burada biz kim peki?
3) Hangi insanlar? Sürekli makale yazmaktan kastın hangi sıklık? İnsanlar makaleler yazıyor. Bazıları okul dergilerinde bazıları hakemli dergilerde yayınlanıyor.
4) Bilmiyorum, tartıştığı literatürün genişliğine bağlı. İnsan bazen, ya ben bunu hangi makalede/kitapta okumuştum acaba diye sorabiliyor.
5) Okuyup mevcut tartışmaları görüyorsun. Yoksa mevcut tartışmaların farkında olmadan hiçbir şey üretemezsin. Bunun ardından yazarak bir şeyler üretiyorsun. Ancak yazı yazman ve makale yayınlaman sürekli yeni bir şey ürettiğin anlamına gelmez tabii ki.

Genel olarak neye parmak basmaya çalıştığını anlamadım bu soruda. Sosyal 'bilimler' eleştirisi mi, yoksa makine gibi yayın yapmaya çalışıp özgünlüğünü kaybeden akademisyenlere mi?

@protector

Hiçbir eleştirim yok, bir uygulamalı bilimler insanı olaraktan gerçekten bilmediğim bir sistem ve dil var ortada, onu anlamaya çalışıyorum.

O zaman şöyle bir toplu cevap yazayım.

Genel olarak sosyal bilimlerde dil ve kullanılan kavramlar çok önemlidir. Kullanılan her kavram, anlamı biliniyor gibi gözüken her sözcük için binlerce sayfalık tartışmalar vardır. Sosyal bilimler için konuşursak, bu sebeple, sürekli okuma yapıp takip etmen gerekiyor. Dilin önemi, ek olarak, daha fazla yazmanı gerekli kılıyor. Tabii, gündelik siyasete ve topluma ilişkin yorum yapabilme ihtimalin de fanzin, gazete, dergi gibi yerlere de yazı yazmanı sağlıyor. Bu sebeple çok yazı yazıp çok yayın yapıyorsun. Ama bunların küçük bir kısmı, en önemli hakemli dergilerde oluyor.

1) Genellikle Sosyal Bilimler, 'Humanities'in kapsamındaki bölümler oluyor.
2) Zamanında ben de okuma yapmıştım ama okuma yapmak bildiğimiz makale okuma gibi değil. Her hafta ya da gün bir metin oluyor, o okunup tartışılıyor. Her cümlenin üstüne üç milyon saat tartıştığında 'okuma yapma' oluyor. Bazen hoca ile tartışılıyor, bazen grupla ama bir kaynağı tartışmak birkaç işgünü alabiliyor. Çünkü 'Bu cümle hangi felsefik görüş ile çelişiyor, hangisi ile elele kolkola' diye 350 saat yorum yapılabiliyor.
Beni bir feminist mühendisler grubuna davet etmişlerdi ve bir kaynak kitabımız vardı. Örneğin, Freud ve kadın konusunu 4 hafta falan tartışmıştık ama tartışmayı kaynaklarla yapıyorsun.' Bilmemkim ve diğ. 2003 yılında böyle derken hala bu nasıl savunulabilir' gibi. Literatür taramasının önce sözlü ve tartışmalı yapılıp sonra yazılması gibi.
3) Okul dergisi de var, bol bol Sosyal Bilimler ile ilgili dergiler de var.
4) Bunu hep yapıyorum ben. Kaynak sayısı 5-10'u geçince 'Hangisi hangisini yapmıştı, ben kimdim, ben ne yapmıştım, bunların arasındaki fark ne' ya da 'Bunu biri yapmıştı da, kim yapmıştı' oluyorum. Yazar isimlerini aklımda tutamıyorum. Bir de üstünden zaman geçince o çalışma yapılmış mıydı, yapılmamış mıydı, unutuyorum. O yüzden 5 klasörlük makale çıktıları var konulara göre. Seçe seçe onları arada karıştırıyorum. Tez 500 küsur sayfaydı, 400 tane kaynaktan derlemişim. Sonrasında da uygulaması vardı. Kalmıyor ki aklımda hangisi ne yapmıştı. Bu bir özellik değil, arkadaşımınki de 60 sayfaydı. Arkalı önlü ikimizinki de. Her türlü olabiliyor.
5) Derleme, toplama katıyorlar. Örneğin, bir arkadaşım Cumhuriyet Dönemi Kız Ensititüleri'nin topluma katkısı konulu bir tez yazmıştı. O konuda bir derleyici çalışma yok normalde. Yani, 'Kız Enstitülerinin başına ne gelmiş, yararları nelermiş, o dönem neler yapılmış' desen o zamana kadar parça pinçik bilgi var ama tek bir oturup üstünden geçilebilecek kaynak yoktu o tezi yapana kadar ya da özet halinde vardı. Şimdi koskoca bir 30 yılın ayrıntılı araştırması derlenmiş ve toplanmış olarak var. Üstüne yapılan yorumlarla da yeni tartışma alanları açılıyor.

Buna niye takildin anlamadim ama kendi kismimda olanlari cevaplayayim. (buraya edit: yukarida yazdigini gormeden yazdim bunu, simdi anladim.)

1- Hayir, fenbilimciler de okuma yapabilir.
2- Ben "okuma yapmak" sozcuk obegini belirli bir konu uzerine yaptigim okumalar icin kullaniyorum. Gunluk literatur takibinin yanisira merak ettigim bir konu uzerine tarihinden bugune onemli kaynaklari okuyorum. Ornek vermek gerekirse "Turkiye'de evrim egitiminin tarihcesi" uzerine meclis tutanaklarindan eski ders kitaplarina Talim ve Terbiye Kurulu kararlarina kadar erisebildigim belgeleri okudum. Oradan kendimce ozetleme yaptim, makale falan olarak basmadim.
3- Makale sureklilik arz eden bir surec zaten. Burada ne demek istedigini anlamadim. Bahsettigin sey SCI dergilerde makale ise onu genelde okuma yaparak degil, calisma yaparak ortaya cikariyoruz fen bilimlerinde. Onun haricinde zaman olursa Turkce dergilerde de derlemeler yapmaya calisiyorum ben, maksat Turkce literature katki olsun.
4- Iyi not tutmayinca oluyor o. Ben hic iyi not tutabilen bir insan degilim, zaman zaman oluyor.
5- Literature katki onu oku bunu oku ile olmuyor. Yaptigin calismayla oluyor. Ek olarak zaman zaman bilgileri derleyip toparliyorsun. Bu da bir katki olmakla beraber, calismalar kadar degil.

Yani durum sosyal bilimlere ozel degil. Fen bilimlerinde ilgini ceken konularda da "okuma" yapabilirsin.

Sosyal bilimler alanında ele alınan araştırma nesneleri, fen bilimlerinde ele alınan nesneler kadar somut değil. Sosyal bilimlerdeki ele alınan kavramlar her bireyin(veya toplumun) algısına, bilgi birikimine, deneyimine, çevresine göre tekrardan kurgulanabilecek kavramlar. Bu yüzden üzerinde yazı yazmak çok daha kapsamlı oluyor. Pratik bir fayda beklerseniz yani "eee?" derseniz zaten bilim kanadından çıkmış (fen için de geçerli) ve politika (teknoloji) kanadına geçmiş olursunuz. CERN'de elde edilen bulgular ne işimize yarayacak demek gibi bir şey olur. Pratik anlamda hiçbir işe yaramayacak fakat evrenin nasıl oluştuğuna ışık tutacak. Kuantumun sade vatandaş için önemi nedir ki? Fakat bu bilimsel bulgulardan kuantum bilgisayarlar üretilirse işte teknoloji ile bilirlikte bilim hayatımıza girmiş olur.

@elitist

Pratik kullanıma yönelik bir imada bulunmadım, üstüne eklemekten bahsediyorum. Özetlemek, üstüne eklemek olmuyor. Yeni bir kavram mı atıyorlar ortaya, ne oluyor sonuç olarak?

3hafta kadar güneş görmemesi iyidir. Eğer çok görünmeyecek bi yerse deneyebilirsin. Ha ben olsam Eylül'ü beklerdim.

bence yazın geçmesini bekle. ben de son dövmemi nisan gibi yaptırdım, ondan hemen sonra bir tane daha istiyordum ki artık mayıs sonuna sarkmış olduğundan vazgeçip sonbahara öteledim. güneş, ter hep olumsuz etki (rengin solması gibi) yaratıyor. riske girmeye değmez diye düşünüyorum. hem denize havuza girme ihtimalin var ise bir süre onları da yapamıyorsun (2 hafta kadar sanırım).

Yazın yaptırdım rengi soldu ve canım yandı sıcakta.

ömrün boyunca taşıyacagın bişey sonucta, az daha bekle

Ne kadar geç ve ne kadar az güneş görürse, canlılığı o kadar uzun sürer. Yazın yaptırmanın bir diğer dezavantajı da havuzda veya denizde enfeksiyon kapma riskinin artması.

2 hafta denize girmeyeceksen olur. 50 faktör ile gayet güzel korursun güneşten. Zaten dövmeye 3 sene sonra da güneş koruyucu sürmek lazım. Çok çekiyor güneşi meret. Su geçirmeyen hava alan bantlar var şimdi. Dövmeci ondan yapıştırsa ilk 3-4 gün çıkarmazsın, en acılı kısmını hissetmeden, krem derdi olmadan atlatırsın. Ben denedim mükemmel icat. Bi de dövmenin rengi 6 ayda anca oturur. Solma değildir o her zaman. Kaliteli boya etkilemez o kadar. Yıllardır hiç dikkat etmediği halde rengarenk dövmesi var kamp arkadaşımın bacağında.

Öyle ayakta alkışlanacak bir film değil fakat kötü bir film asla değil. Hele kör kadının yer aldığı bazı sahneler muhteşem.(adrenalin açısından)
Ama madem kotan sınırlı çok da bu filme harcamaya değmez.

Gelmedi mümkünse de gelmesin. Gelecekse de yağmur yağsın arada be abi.

Urfa - gündüz 42 gece 26 derece. İster misiniz?

Oslodayım. Nonstop yağmur ve bulut var. Dün ilk defa şort giyindim o da sanırım son oldu bugün yine yağmur bastırdı. Ben anlamıyorum.

yok vallahi , bi geleydi iyiydi. ne giyeceğimi şaşırdım.
istanbul

istanbul'a gelmedi, bugün t-shirt'le üşüdüm. umarım hiç gelmez. iyi böyle.

marmara, düne kadar yaz var gibiydi. 2 gündür ingilterede yaşyormuşum gibi hissediyorum. çok sıcak olmasın zzaten sevmem. serin hava iyidir.

Koblenz 31 derece. bugun ilk defa almanyaya yaz geldigini hissettim.

kocaeli'deyim, bir süredir deli gibi yağmur yağıyor ve bayağı soğuk. şahsen çok memnunum. mümkünse gelmesin, illa gelecekse bir ay falan 22-23 derece civarında güneşli takılsın sonra gitsin. kış gelsin, kar yağsın, böyle acayip şeyler olsun.

Eskişehir'den bildiriyorum, gelmedi. Hala soğuk hala yağmurlu. Yalnız ben de memnunum havanın bu halinden. Sürekli böyle olmasında bir sakınca yok. Sıcakta pişip de napacağız.

baktım ki ankara yazan yok. ankara'ya uzaktan geliyor gibi yapıp gelmiyor. bugün baya yağmur yağdı sonra güneş açtı ısındı şimdi tekrar yağacak gibi akşam.

geldi gibi. (almanya) bugün 32 dereceydi yarın 34 olacakmış.

Haha ben olsam yapmazdim. Ama iyi bir ambiyans yakalanirsa guzel de gorunebilir ama bunun icin bir dugun uzmaninin falan tutulmasi gerekli. Kuzenin 100.000 liralik bir dugun yapmiyorsa zor.

zorunluluk demek ki var da bu kadar dertlenmene rağmen "ben yapamam onu ya, başkasını bul" diyememişsin.

Espriyi anlamayanlar varmış:

lh5.googleusercontent.com

Ben de yapmam ama duzgunce reddedebilirim..Az ye de bi şebek tut diyenibilirsin, tam sana yakisan bisi olur.

Bence öyle düşünme ya, düğünler akrabaların en saçma hallerine tanıklık ettiğimiz şeyler. Tamam bizim ailede de çok öyle duvara tırmanan halay başı filan yok ama her düğünde dağıtan bir enişte / yenge illa ki vardır :D

O yüzden komik ve eğlenceli olacağı için ben direkt oynardım, işi eğlenceli kılmak için bence arkadaş çevreni ya da iyi anlaştığın kuzenleri de oyun ekibine kat beklediğinden oldukça komik geçebilir :)

Bu arada favori düğünlerim asadsad :D

www.youtube.com

www.youtube.com

Hiç içinden gelmiyorsa vertigom çıktı var düşüp bayılırım diye bahane uydur.

edit: Çok geçmiş olsun yau, bilmeden yazdım ama gerçekten geçerli bir sebep :(

@nefer

O bahane olmuyor ne yazık ki, gerçeğin ta kendisi. Düğüne gitmek istememe sebebim hatta.

Ya afedersin ama yapmasam hem kuzenim hem de annesi/babası, yani dolayısıyla işte teyzem mi oluyor dayım mı eniştem mi her neyse, beni komple hayatlarından çıkaracak olsalar yapmam öyle bir şey. Bence sana sormadan böyle bir şey planlayıp bir de kesin gözüyle bakması hoş değil.

:D :D :D Çok güldüm yahu.

Kuzen düğün sarhoşu olmuş, birinin bunu yapmak istememesi bile garip geliyordur şimdi. Bm kafayı dağıtmak için yapardım, şebek kılığına girmeye bahane arıyorum da, kuzeninin düşüncesizliği olmuş bu da birwz. Zorunda seğilsin. maria pudee'in dediği gibi "Az ye de şebek turiumsu bir tepki verilebilir.

aynen ya, son dönemde iyice saçmalandı bu kategorileştirme konusunda.
galiba sorudan ziyade anahtar kelimelere bakıyorlar. saçma buluyorum.

birde bunun cevap silen versiyonları var. Soru başlığına yanıt bırakıyoruz adam pardon SN. Moderatör Bey/Bayan yanıtımızı siliyor ve ekliyor " tartışmaya açık" ne yazmam gerektiğini de söylese ya keşke. Adam 2x2 kaç diye sormuyor ki belirli bir kalıpta cevap yazıp 4 diyelim. Adam fikre ve yoruma dayalı bir yanıt gerektiren bir şey yazmış. Tartışmaya açıksa bırak tartışalım sanane? Pardon özür Sayın Moderatör daha iyi bilir ama işte ah biz iş bilmezler.

olabilir
insan ileride yaşayacağı sıkıntıları bilip bilinçaltından bunlardan kaçınmak için kendini sabote ediyor olabilir.

tamamen rastlantısal da olabilir.

Daha yaşadığın şeyi okurken savunma mekanizması dedim aynen. Vücudun o doktora süreci ve sonrasından korktuğu için tepki gösteriyor ya da sen öyle düşünüyorsun. Kesin olmmakla beraber yaşadıkların bu fikirden çok uzak durmuyor.

şimdi merak edip baktım. protein, kalsiyum, antioksidan, omega-3 ve lif açısından zengin; beslenme için güzel. ama zayıflamaya etkisi kanıtlanmış değil(sadece 2 çalışma varmış).

Kadının yüzünden üç kağıtçılık akıyor.

mantık şu sanırım bu ilaçtaki: birşey yiyeceksin ve o seni çok uzun süre tok tutacak. böylece uzun süre hiçbir şey yemeyeceksin ve zayıflayacaksın.
anladığım kadarıyla vücuda alındıktan sonra kat kat şişerek mideyi dolduruyor. ya da yanlış anladım bilemiyorum. ama gönderdiğin linkte bu yazıyor. mantıken, ne kadar sağlıklı geliyor kulağa? bazı maddeler yönünden de zengin olduğu mecbur vurgulanacak.

klasik bir dönemin modası. para tuzağı başka bir şey değil. yağ yakmak için çok daha basit şeyler var. yediklerimize dikkat etmek ve hareket etmek. spor yapmak, yürümek, yüzmek, belki koşmak, ağırlık kaldırmak vs.

bu tarz ürünlerle yapılan zayıflamalar sağlıklı olmuyor vücut içi.n

link bile bağırıyor "açmayın sizi kandırıcam" diye :(

Mucize dediği şeylerin aynısını yeşil mercimek de yapıyor, o kadar da mucize değil aslında.

buna ne kadar inanıyorsan, o kadar inan derim,

(nsfw falan olabilir)

galeri.uludagsozluk.com

Hayır hayır :( kullanmayın böyle şeyleri, 1 ay sonra hastanelere düşersiniz.
Herbalife vs. hepsinin sonu aynı oldu.
Ambalajlı gıda tüketmemek en güzel diyet.

her sene bu aylarda mevsimin olgunlaşmış kerizlerini silkelemek için böyle siteler ortaya çıkar.

bacim, tembel olup fit kalmak diye birsey yok. boyle seylerle kafa yormayin.

Yahu siteyi gördüm, bu aralar bitkinin adını sıkça duyuyorum ve merak ettim. Kullanmak gibi bir niyetim yok, kullanacağım fikri üzerinden yorum yapmayın rica ediyorum.

inanma

Yağı %40 azaltıyor Apalachian Üniversitesi onayladı dediği makalenin direkt başlığı bile aksini söylüyor. Adi sahtekarlar.

www.ncbi.nlm.nih.gov

Kilo vermeye yardımcı olduğu kanıtlanmış ve şu an bu amaçla kullanılabilen 2 tane ilaç var. Metformin ve Orlistat. Onlar da belli şartlarda kullanılıyorlar, herkeste işe yaramıyor.

Eskiden Sibutramin vardı, bir sürü insan öldü. Karaciğerleri iflas etti. O nedenle piyasadan çekildi. Artık kesinlikle yasak. Taylan Kümeli'nin de çokça önerdiğini ve ününün buradan geldiğini okumuştum. Piyasada bitkisel denilen çoğu zayıflama ürününde var. Toplatılıyor ama yine bir yerlerden çıkıyorlar. Bunun da içinde vardır, asla yeme. A101'e arada geliyor, yiyeceksen market chia'sı ye.

Ayip degil, herkes ne kadar is yapiyorsa siz de o kadar yapmaya calisin.

Ben yapmıyorum gittiğim yerde, onlar geldiğinde de katiyen yaptırmıyorum, kovuyorum ben sonra yapcam aaaa diyorum. Bence olması gereken bu.

yapmak zorunda değilsin ve yapmamalısın. canın istemiyorsa yani.

istemiyorsan ve daha da önemlisi sırf kadın olduğun için bu rolün sana yüklendiğini düşünüyorsan kesinen yapmamalısın.

bana gelenlere mutfağı biliyonuz filan diyorum. bir yere gittiğinde de içinden gelmiyorsa yapma, ortamda hasta yaşlı sakat veya sadece çocuk yoksa hiç de ayıp değil bence.

Al eline vur masaya deki siz kimsiniz beni hizmetçi yapmak istiyorsunuz

bence dışarıda görüşün, yiyin, için. büyük gezinti parklarındaki masalar bile evladır şu gönülsüz durumdan. Ben de erkenden uykum geliyor diye eve misafir davet edemiyorum. Çözümü sokakta buldum.

anlamadım ben nereye gidince iş veriyorlar? ya da nereye gelince size yapışıyor filan.

Dışarda görüşmek mantıklı. Olabildiğince etrafını alıştırmamaya çalış, kendin de alışma. Bi başlayınca bırakmak zor biliyorum oturmak olmuyor ama erkenden önlemini alman lazım yoksa iyice üzerine yapışır.

Standart öğütme dışındaki seçenekler, çekirdeğin yağını salmasına, o da tüm lezzetinin yok olmasına neden olacaktır. Onun dışında, parçalayıp kırmayla homojen bir karışım elde edilemeyeceği için aroması lezzetsiz olacaktır yine. Klasik öğütmek tek seçenek bu anlamda.

Sağlam değirmenım var ama yanımda değil. Geçici süreliğine bir çözüm arıyorum. Pek yardımcı olmadınız sanki :(

Mutfak robotuna kahve kokusu siniyor, sonra da geçmiyor, başka hiçbir şeyde kullanamaz oluyorsun. Onu yapma. Ben kahve satan, değirmeni olan baharatçılara gidip rica etmiştim öğütüp vermişlerdi.

kahve çeken kuruyemişçilerden rica edebilirsin belki?

En iyisi öyle yapmak olacak galiba. Havan da yokmuş zira evde. Bulursam bir yer çektireyim.

Simbonun 30 liralık öğütücüleri var. Migrosta da farklı bir marka var. En iyisi onu almak.

Kup kup tercihin olan tavugun bolgesini pisir tavada sonra uzerine esmer pirinc en uste de ufak ufak parcalanmis brokoli parcalari. Tek buyuk bir tavada bol nefaset ve vitamin.

Pratik, lezzetli, firinda hepsi tutuyor ama sağlıklı kismi tutmuyor. Patates graten. Icine karnabahar koyarak da yapiliyor ama...

Protein içeren koca bir tabak salata. Ben et yemediğim için yeşil mercimek kullanıyorum. Sevdiğim yeşillikleri (bu mevsimde nane, maydanoz, kıvırcık, taze soğan favorim) ince ince dogruyorum. İçine ceviz ve bademi minicik dovup ekliyorum. bazen minik kornison turşu ekliyorum. Keten ya da chia tohumu serpistiriyorum. Peynir topları koyduğum da oluyor. En sonunda yeşil mercimekleri de koyuyorum. Tuz, zeytinyağı, limon, nar ekşisi, sumak bazen de kırmızı biber. Böyle kocaman salata baya doyurucu oluyor hem de çok pratik. Akşam yiyeceksem yanında bir kase de yoğurt yiyorum. Mercimek yerine tavuk da kullanabilirsin. Kınoa her yerde yok ama o da güzel oluyor. Glutenli urun tuketiyorsan buğday da olur. İçine sevdiğin başka şeyler de ekleyebilirsin. Benimki fikir işte.

Fırında somon olur. Somonun üzerine hafif zeytinyağı, tuz ve karabiber. Sonra hop fırına. O esnada mevsim sebzelerinı haslarsin (brokoli, karnabahar vs) ya da salata. Mis gibi yemek.

Bir de şöyle bir çorba tarifim var; 2 kabak, 2 domates, yarım demet maydanoz, yarım demet nane, 2 çorba kasıgi bulgur, 1 litreye yakın su. Hepsini iri iri dograyip tencereye koyuyorum. Sebzeler pişince blenderla ezip çorba haline getiriyorum. Sevdiğim baharatları ekliyorum. Limon sıkıyorum üstüne de. Akşamları çok hafif geçireceksem genelde bu çorbayı tercih ediyorum.

Bir şey izliyorsan kapanmaması lazım. 1-5dk ile otomatik kapanmamasını seçebilirsin. Ayarlar - Ekran ve Parlaklık'tan.

Safari ve diğer gömülü uygulamalar ios güncellemeleriyle güncellenir. Ama her ios güncellemesinde safari için güncellemeler de olmayabilir.

Soluklaştı derken Night Shift mi açık acaba?

Ekran kilidim 15 dakikaya ayarlı, bunda sorun yok. 1 saat ya da fazlası gibi daha uzun sürelerden bahsediyorum.

Mavileri soluklaşıverdi, nightshift kapalı, güncelleme almadı. Tuhaf.

ekran kilidi komple kapanıyordu galiba, "asla" diye bi seçenek yok mu?

Ekran kilidiyle alakalı bir şey değil bu, anlatamadım sanırım :(

Akış halindeyken zaten kapanmıyor ekran, ama bir yere kadar kapanmıyor işte hiç dokunulmayınca. O yerin neresi olduğunu merak ediyorum ben de.

Dokunulmadığında ne kadar sonra kapatiyim abi dediği yer zaten üstteki arkadaşın bahsettiği. Onda default bi ayar yok.

Ek olarak evet gömülü uygulamalar versiyonla güncelleniyor.

Ay delireceğim. Ekran kilidi için maksimum 15 dk süre var, bense bir saat ve fazlasından bahsetmişim. Aynı şeyler değil.

İndirdiğim videolarda da olduğu için video takılması olamaz. Ne kadar sürede kapandığını bilmiyorum, takip edemiyorum tam olarak, onu soruyorum ben de.

Ben İstanbul'da yaşıyorum tam tersi, en alt katta oturmaktan korkuyorum. Deprem olsa tüm evler üzerimize yıkılırmış gibi saçma bir inancim var. Sırf bu yüzden ev tutarken mis gibi bahçeli evi tutmadım.

Benim ilk oturduğum apartman katı 7. kattaydı. (7 katlı ev) Hatta, Allah yerden 7 kat yüksekte denince 'Herhalde bu civarlarda bir yerdedir' diye düşünmüştüm çocuk aklımla. Abime sordum, o da trolledi 'Evet, buralarda. Doğru, 7. kat' diye. Ben de Allah ile aynı katta yaşamanın mutluluğunu yaşadım bir süre.

Bir alt katta çaprazda en yakın arkadaşlarımdan Vildan ve ters tarafta Bahar vardı. Onlarla bütün gün balkondan mandal atıp tutmaca oynardık ve bir şeylere denk getirip nişan alacağız diye bol bol sarkardık. Annelerimiz de haliyle her saniyede başımızda olamazlardı. Yasaklasalar da biz kaçardık balkona zaten. Sonradan işi büyütüp sulu balon, top falan atmaya başladık zaten. Baktılar, biz malız ve günün birinde düşeceğiz, balkon demirlerini iki kat yükseltip göğüs seviyemize çıkarttılar. O günleri şimdi hatırlayınca başım dönüyor o yükseklikten. Çocuk aklımızla korkmamışız.

Bir de İzmir'de büyüdüm. İzmir'de 1-2 senede bir 5-6 civarı depremler olur. O yüzden, bol bol deprem hissettim ama 'Yıkılsa en üstte nasılsa biz varız' diye rahattım. 'Bizim üstümüze sadece çatı düşecek, asıl Vildan'ın, Bahar'ın üstüne biz düşeceğiz' diye düşünüyordum.

Bir 6 sene de 8. katta oturdum. Açıkçası, balkonu çok sevdiğim için yazı balkonda geçiriyordum zaten. Balkondan eğilip aşağıya bakmak gerçekten korkutuyor ama o manzarayı izleyince de keyif alıyordum doğrusu. Eğilip bakmadığın sürece alışabilirsin gibi geliyor. Bakacağın yer güzelse de için açılır baktıkça.

bende durum tam tersi. yüksek bir binanın alt katlarında oturmaktan çok korkuyorum. bütün bina üstüme yıkılacak gibi hissediyorum, gözüme uyku girmiyor. bu yüzden bir daire kiralayacağım zaman hep en üst katı tercih ediyorum.

Gece gece mübarek Kaddafi'yi hatırlattın. Sanırım onda hem yükseklik korkusu hem de klostrofobi vardı ve her gittiği ülkede sahra çadırı kurdudur orada yatardı.

Neyse silinmesin diye cevap yazayım, benim hafif bir yükseklik korkum var,terasta falan tam dibe kadar gitmeyi sevmem. Ama hep +4 katlarda oturdum. Aklıma bile gelmedi.

99 depremini avcılarda yaşadım, etrafımızdaki evlerin yerle bir olduğunu hatırlıyorum. Yine de bi dönem 25. Katta şu an 10. Katta kalabildim/kalabiliyorum.

Deprem öncesi yapılmış, ya da rastgele müteahhitler tarafından yapılmış az katlı evlerdense son deprem yönetmeliğine uygun (2012 sonrası) ve büyük inşaat firmalarınca inşa edilmiş yüksek katlı evleri daha güvenli buluyorum.

@maleficent

Okuyunca bile nefesim kesildi :/ Ben beşinci kata dayanamıyorum, 39 nedir yahu :O

yükseklikten sayılıyormu bilmiyorum ama 11. katta oturuyorum, arkadan bakınca 13.kat oluyor ve benim de inanılmaz yükseklik korkum var. Bu yükseklik korkusu mesleğime de ters ama yükseklik korkusunu atamadım, hatta mesela bende ki tam yükseklik korkusu mu onu da bilmiyorum. şöyle oluyor, yukarıdan aşağı bakarken atlayasım geliyor, elim ayağım boşalıyor gibi hissediyorum. mesela elimde hiçbirşey tutamıyorum yukarıdayken, cep telefonunu filan cebime koyuyorum, sanki tutamaycakmışım gibi hissediyorum. sizin de korkunuz böyle birşey mi bilmiyorum.

onun dışında imkanım olsa(yani param) çok daha yüksekte ev almayı isteyebilirim, seviyorum esasında camdan izlemeyi, fi dizisinde can manayın ilk evini çok beğenmiştim mesela, yine o kadar da olmasa bu faziletin kızlarında ki o 2. çocuğun evi de güzel. bizim burada yeni yeni kule ev yapıları geldi ama tadı kaçık bir şekilde pahalı, yani maaşla çalışacak olsam ömrüm boyunca alamam. normalde alacağımı sanmıyorum gerçi de, otururum yani daha yüksekte.

Ben aksine ne kadar yüksekteysem o kadar huzurlu hissediyorum. Önceden 1. Kattaydık her yer yüksek katlı binaydı ve gökyüzünü göremiyorum deliriyordum. Şimdi 6. Kattayım 60. Kat olsa da olurdu.

www.youtube.com

Beyaz Aslanlar belgeseli, favorim <3
m.hizliizlefilm.net

Tam olarak istediğin şey olduğundan emin değilim ama Kentler ve Gölgeler ve Ressamın Gözü'nü izleyebilirsin izlemediysen. Dublajlı da değiller , direkt Türkçe güzel bellgeseller ikisi de.

earth: making of a planet

izlemediysen bak, favorimdir.

Evrensel sorunun cevabı.

5 ile 0.2
1 ile 0.04

5/25=0.2
1/25=0.04

5'in çarpmaya göre tersi= 0,2
1'in çarpmaya göre tersi= 1

soru hatalı. tek bir doğru cevap yok. 4 işlemin her biriyle 5'ten 0,2'ye ulaşabilirsin. ikinci bir kontrol örneği olması lazım ki o ilişki teyit edilsin ve istenen 3. örneğe uygulansın.

ha ama bizim dandiri sistemin senden beklediği düz mantık: 1/5 = 0,2 olduğundan 1/1 = 1 demen.

bir sürü var hangi birini sayayım.
edit:hakkaten çok nicki var hatırladığın benzer ip ucu varsa söyle yazayım.

e a p

her name was hexadecimale

her name was +1
birileri de daha var ama tam emin değilim o yüzden yazmayayım

hexten başka o gülüşü kullanan görmedim.

Slayt şeklinde akanları var da bence gereksiz ya.

bence de gereksiz. normal resmin yerini tutacagini dusunmuyorum.

epey gereksiz. bende var çekmecede duruyo

uygun alan ve dekorda hos durabilir. Illa foto olarak bakmamak lazim olaya bence. Buyuk cerceveler sinema odalarinda afisler icin cok hos durur bence.

umut sarıkaya'nın ev seksisi serisini demiyorsunuz, değil mi?

www.amazon.com

bu tarz bir sey al. Burnunun icinin sismesine neden olan sey havadaki polen tarzi seylerin burnunun icine yapismasi, bu temizliyor.

Daha kokten cozmek istiyorsan

www.amazon.com

veya kortizon steroid yazdir doktoruna.

alerji için faydası olur mu bilemedim. en iyisi bir doktora görünüp ilaç tedavisi görmek. mevsimsel olma ihtimali fazla bende de azdı bu aralar, ilacı şikayetler bitene kadar kullanabilirsin.

Doktor ilaç vermedi, tuzlu su çek dedi burnuna. 7/24 tuzlu su çekemiyorum lakin ki.

spor yap.

Hamlıktandır o.

1-2 haftada vücudun buna alışır, ağrı falan yaşamazsın.

Ayrıca, kendini enerjik ve dinç tut. Yani spor yap bir yandan da. Hareketlen.

Bir hafta içinde azalır. Ama sürekli daha fazlasına zorluyorlarsa az da olsa ağrın devam ettikçe olacak.

hamlık+1

bu süre zarfında beslenmene dikkat et. adele sakatlıkları olmasın. magnezyum takviyesi al soda iç, süt ve süt ürünleri tüket.

havalar ısındı, ortalıkta ceylan gibi dolaşan hatunları düşün, acı yok raki, devam!!!

1er saat haftada 2 gün olması biraz sıkıntı
o şekilde hamlık kolay geçmiyor her ders tekrar hamlıyorsun
hoca da bir ders bacak bir ders göbek çalıştırırsa, her ders başka yerin ağrıyor :/
arada da hareket etmen lazım. ya da -benim gibi- sürekli kas ağrısıyla dolaşmaya alışıyorsun :)

Aylik kaydol, daha fazla kaydolma. Baktin iyi gidiyor, devam edersin.

3 aylıkta indirim olma sebebi salona kaydolanların %60 hatta 70'inin 3. ayı görmemesi, hatta ilk 3 4 derse gelip sonra sallamamaları. bence ilk aşamada 3 ay kaydolma. 1 aylık kayıt yaptır, 20 lira (belki 50'dir) pahalıya gelsin ama kendi istikrarını gör. belki cidden 1 ay bile devam etmeyeceksin. salon işleri böyle...

bir kız arkadaşım bırakmıştı ikinci aydan. 3 ay alma bence bırakırsan boşa gider.

aylik iyidir. 8 ders yapiyor. o arada onlarin ogrettikleri disinda sormak istedigin her seyi de sorar ogrenirsin.

İki ay düşünüyorum ben ama üç aylıkta indirim olunca aklımı çeliyor işte.

Pilates değil gerçi ama ben her ay uzatıyom. Başlarda biraz daha pahalıya geliyodu, sonra hep uzatıyom diye yıllık ücrete düşürdüler sağolsunlar. Salon mahallemizin salonu :)

Hangi sehirdesin? Eğer moral olacaksa park bahçe gezebilirsin/ gezebiliriz/ ufak bir zirve bile yapabiliriz. Madem konu sağlık.. güçlü bir devilred için ben davarım.. pardon.. Ben de varım. Ciddiyim

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

ben de sağlık probleminin ne olduğunu merak edenlerdenim. estirirsin tabi. saçı çok kesilen adama dedikleri gibi. kökü sende. üzülme

Dert ettiğin şeye bak hele. Yaza bile kalmaz düzelmesi

ben de aynı sorundan uzun süre muzdariptim. boyun egzersizlerini eksiksiz yap, biraz hareket et, düzgün bir yastikta yat, birkac aya geciyor.

ama adettendir, söylemeden edemeyecegim, gerginligin icin de tiroidlere baktir, bence tiroid de yüksek sende :P kıps <3

adına sevindim. geçmiş olsun.

geçmiş olsun. psikiyatrist ilaçları dayamadan önce seni yönlendirebilirmiş. sen rahatsızlığın ortaya çıkınca hemen doktora gitmişsin. kendine yüklenme.

Aylardır süren dertlerinin çözümünün olduğunu öğrenmişsin. Bundan daha iyi ne olabilirdi ki? bahar da geldi mis gibi . Ne derdim var benim diye dolaşmak yerine havanın, çiçeğin, böceğin keyfini çıkarabilirsin. Yaza kadar da hepsi geçer gider inşallah. Geçmiş olsun ayrıca:)

Çok geçmiş olsun. Ne güzel, tedavisi de varmış. Geçer geçer, neleri atlatmışsınızdır siz bu da geride kalır bir gün. :)

Ayrıca yaşadığınız belirtiler çok daha kötü bir teşhise de götürebilirdi sizi, boyun düzleşmesi ile kurtardık oh be derdim ben olsam.

Ayağımda 15 sene tümör ile yaşamışım 6 cm tümör cıkardılar. En kötü ihtimal akciğer metastazıydı en iyi ihtimal de iyi huylu olmasıydı. Kabus gibi gecelerden sonra iyi çıktı, kanser filan değilsen (ki yerine göre onun bile tedavisi var) gerçekten rahatla, tedavin varmış bundan sonraki aşama iyi olmak çok gecmis olsun <3

Gençsin daha, düzelirsin.

Ne olduğu belli olmuş, çözümü varmış; geçmemesi için bir sebep kalmamış ki! Çözümü varken geçmezse de, sen tıp literatürüne geçersin ve hastalığa 'devilred hastalığı' deriz. Tabii, keşke önceden bilinseymiş ama en azından gül gibi yaz mevsimini kurtarmışsın. En azından bir oh çekip, kolları sıvayıp 'Hadi, artık kurtuluyorum. Buktım uleyn' diyebilirsin. Senin başın dönmez ama yazın şöyle salına salına bir eser, sen başları döndürürsün artık.

Alakasız olarak aklıma şu geldi, hediye etmiş olayım.
scontent.cdninstagram.com

e kotu bir sey yok, ne guzel bulunmus ne oldugu. tedavisi var, kolay da. yaza bile kalmaz firtinalar :)

www.youtube.com

www.youtube.com

Çok geçmiş olsun. Neler neler geçiyor, bu mu geçmeyecek. Geçer tabi, hem tdavisi de var negzel. Sen zeki kızsın, ayakların yere basıyor. Yaza kadar bomba gibi olursun, sonra da deniz güneş oh. Hem havaların güzel olması da moral olur sana. Bir ihtiyacın olursa buralardayız. Sevgiler

1 numarayı gördükten sonra diğerlerine bakmaya cesaret edemedim :(

ilk ayakkabı hayatımda gördüğüm en çirkin şeylerden biri.

1 numaraya baktım ve kapattım

ne yazık ki öylesin. acilen kendine zevkli birilerini bulup tarzını değiştirmeni öneririm.

2 numarada çıktım.

edit: 2 numara değilmiş ben önce ikinciye sonra birinciye basmışım. anladın sen onu.

toms hariç diğerleri çok kötü. hatta parmaklı olan korkunç. sokakta görsem korkarım yani.

gözlerim kan ağladı 1. ayakkabımsı da. 2. de kanama durdu, 3. de iltihaplı kan aktı

ilki fetiş nesnesi, ikincisi çarık, üçüncüsü terlik gibi.

ancak herkesin hayatına kimse karışamaz noktasında saygı gösteririm bu zevke.

1 fazla saçma sapan. bence giyme. diğerlerine lafım yok.

1in o ayak parmaklari olmasa ustundeki bag gibi kismi sevdim ahjsjs ama overall cok cirkin.

2- cirkin ama fonksiyonel. Asla bayilarak, begenerek almam ama alirim isimi gorsun diye.

3- siradan, toms olmasi pahali kiliyor. Bir de benim ayaklar tarakli, olmuyo oyle seyler.

Kisaca, devilred bizimle deyılsın

leş ayakkabılar

Linklerin hiçbirine tıklamadan söylüyorum: Evet.

Edit: Daha önceki duyurularından biliyorum zevksiz olduğunu. Tıklamama gerek yok yani. Ama yine de tıkladım, 30 kişinin sana 'sakın alma çok çirkin' dediği ayakkabıyı almışsın. Ne diyim şimdi?

1 çok fena, çok çok kötü. Toms klasik çok kötü değil. Diğerini de sevmedim. Zevksiz değil de tarzın çok farklı demek daha doğru.

Üzgünüm ama evet :(

o tomsdan bende de var ama diğerlerinin çirkin oldugunu söylemek zorundayım.....

tam teyze kıyafetleri, hiç hoş değil

Zihnimdeki bir tablo daha hasara uğradı evet.

onun bunun dediğine hiç bakma.

rahat ediyorsan, mutluysan, sıfır sıkıntı.

Toms iyidir de, bir ve iki nedir yahu.

koyde babaannemin giydigi cariklar bile daha estetik.

sen o birinci linkteki garip şeyi cidden aldın mı? ciddi ciddi. vay be.

@shin

Pilates yapmak için aldım ama onu, çok işlevsel :(

valla herkes demiş ama bir de ben diyeyim o ayakkabıyı gördükten sonra az bile bence :D

uzun süre ayakkabı alma lütfen. söyle başkaları alsın.

Bakınca burnum kanadı.

1 numaraya baktıktan sonra gözlerim kanadı diğerlerini göremedim bile:( bunu da kuzenim yazıyor:(

Ilkıni üstüne para verseler giymem. Gerçi pilates için kullaniyormussun, çok rahat diyorsan görmezden gelinebilir.

Ikincisini de beğenemedim. Ucuncusunü görünce 'allahım, ne kadar da kötü bir ayakkabi' demedim.

Kısacası benim tarzım değil hiçbiri ama sen beğenip, rahat edip giyiyorsan kime ne? Belki de ben ayakkabılarımı göstersem sen hiç begenmeyeceksin ki ben çoğunu severek giyerim. zevkler fazla subjektif. Zevksiz demiyorum o yüzden.

ilk yorumları görünce 3ten başlayıp diğerlerine bakamdım...

1 numara efsaneymis
2 numara boylesini gormedim
3 iclerinde en az cirkin olani

zevksiz misin? e...

sanırım milleti ortak noktalarda toplayabildiğimiz çok ender duyurulardan birisi oldu bu

maalesef :(

İçim karardı resmen

Ç Ö P

Ö

P

sondan başa doğru gittim, iyi ki de öyle yapmışım.
1 numara evrensel olarak zevksizlik bence ama diğerleri kişisel zevkler kapsamında makul görülebilir.

Bence zevksiz degilsin. 2 numaradan ben de alacagim. Ayaklarin altini oksuyor resmen mmmmhhhh

Ya, ben ilk ayakkabıyı çok sevdim. Biraz garip göründü ayak dışındaki hali de, giyilmiş hali çok rahat görünüyor. Benim tarzım değil tam olarak, kıyafetlerime hiç gitmez ama spor yaparken giysem 'Anaa, ne güzel ayaklarım var benim' der der bakarım. Bir de böyle çıktığına göre 3-5 seneye moda olur bu, herkesin ayağında görürüz. Herkesin de gözü alışmış olur. Kim Kardashian'ın iki kere giymesine bakar en fazla. İkincisine benzer ayakkabım var ama bu haliyle çok sevmedim. Toms zaten standart bir şey.

Zevksiz değilsin bence, tarz meselesi biraz bu. Ben de şu tarz parlak ayakkabılardan nefret ediyorum mesela.
img2-hotic.mncdn.com
Ya da şöyle bir ayakkabıyı ben giysem komik durur.
img2-hotic.mncdn.com
Daha çok kovboy botu tarzı şeyleri seviyorum, benim de tarzıma o gidiyormuş gibi geliyor.

Ama bu ayakkabıları yakıştıran da yakıştırıyor, arkadaş! Biraz nasıl giyindiğine bağlı. Fasfarklı şeyleri giyen insanlar öyle havayla taşıyor ki, saygı duyuyor insan ister istemez. Sende eğreti duracak şey ona yakışıyor, onda eğreti duracak şey ona yakışıyor. Bunları giydiğin şeye göre zevksiz de olabilirsin ama ayakkabı seçimi gayet normal bir seçim bence.

birazcık.

rahatlık önemli tabiki. skechers iyi de, aynı modelin daha güzel desenleri renkleri olabiliyor. dümdüz birşey. beğenmedim çok. anneme almayı düşündüğüm model hatta.

ilk ayakkabı gerçekten çok kötü.

toms'a laf yok.

bütçeye uygun styling eğitimi verilip, stil danışmanı olunur :P
not: cidden moda tasarım son sınıf öğrencisiyim ciddi olanları beklerim :d

Yukarıdaki 44 cevap+1

onun bunun dediğine bak. bunlar ne ya?
zevkler ve renkler tartışılır doğru. ama bu bildiğin zevksizlik :P

Hehe soru mu bu?

Daima millet, kararımız evet.

1 numara çok korkunç :)

doğru söyle, yakınlarına eziyet etmek için giyiyorsun değil mi bunları? başka türlü bir açıklaması olmamalı

o parayı bu ayakkabılara vereceğine, eski ayakkabılarını giy o parayla da bir öğrenciye başının gözünün zekatını ver senden iyisi olmaz.

şöyle söyliim, bütün kadınlar şu an 1 numarayı giymiş olsa, insanlık 70-80 sonra tamamen yok olurdu.

kesinlikle zevksizsin, üzgünüm.

şu 1 numara günümü güzel yaptı. onla markete gidiyorum hep kafamda.
2 kötü
3 iyi :(

zevkli diyemem devilciim

20 lira isteyip duran bi lavuk vardı her duyurusunu trolledim asfasdfasf artık yazmıyor ya da nick değişti.
2 lira eksik kaldı diye dilenmek ayrı kafa. simit yerim yine 2 lira istemem burada. hiç mi arkadaşın yok yahu derler adama

evet o 20 lira isteyen elemanı yazacaktım ben de nicki neydi ya. rajen miydi neydi öyle bişey. hatta salaklık yapıp ulan 20 lira nolcak gönderemezse de canı sağ olsun diyip göndermiştim. dolandırıcıymış. haram zıkkım olsun.

www.eksiduyuru.com

şu dikkatini çekti herhalde. arasıra benzer şeyler görüyorum. iğreti oluyorum açıkcası. mesela örnek verdiğim duyuruda ki "o zaman cebinde ki paraya göre ye ne burda duyar kasıyosun cibiliyetsiz" diyesim gelio ama susup okuduğumu unutmaya çalışıyorum.

"Annem babam uyuyor, onlardan isteyemem, anahtarımı bahçede düşürdüm, bana çilingir parası yollasanıza" duyurusunu hatırlayan yok mu :(

o duyuruyu ben hatırlıyorum. anne babasını uyandırmıyor, internette para istiyor mantığa bak (!). bunun dışında kimseden iki kuruş istemem aç kalırım daha iyi. ne bu ya?

öğrenci bir arkadaşsa eğer ben güveniyorum. para yollamam asla ancak yemek gönderebilirim. zor bir öğrencilik geçirdim. halden anlayabiliyorum. dolandırıyorsa da kendi bileceği iş, 20 liradan bana bir şey olmaz.

Yemek ısmarlama olayı saçma tamamen, 20 lira gönderin de 3 ekmek 2 paket makarna alıp 5 gün yaşayayım dese amenna da bir öğün için yemek istemek şımarıklık gibi. Keşke kötüye kullanılmasa bunlar, daha önce iki kişiye para gönderdim burdan. birisi çok teşekkür edip pazartesi geri yolladı, diğeri bankamatikten çekip gelip tinychatte enayi parası bu diye kafasına yapıştırmış hep birlikte gülmüşler :') ahahahah :D kim ne çıkacak bilemiyorsun işte. Nick hatırlayamadım.

bir de böyle bir şey var tabii...

eksisozluk.com

Kendisini dolandırıcı addettiğim için mesajla dayanağımın ne olduğunu sordu da biri, bu duyuru ondan açıldı.

yav burda değil de geçen sene Facebook'tan birisi ekleyip abi yalvarırım bisiklet taytın varsa ver, her yerim yara oldu elini ayağını öpeyim allah senden razı olsun falan dedi diye gittim rapha core bib tayt hediye ettim. sonra bu herif benim sahibinden.com'daki jant ilanıma abi allah rızası için jantım yok bunu bana hediye sende zaten jant vardır 3000 liralık jant sana koymaz abi falan dedi (ben olduğumu bilmiyor ama) o gün anladım ki herif herkesten böyle böyle birşeyler koparıyormuş. geçen kadrosunu satmaya çalışıyordu 2500 liraya... üzüldüm ama ses etmedim, buda böyle bir anımdır. (buda'ya selam olsun)

Çilingir duyurusunu hatirliyorum. Soz konusu kullanıcının para konusunda ciddi olmadigini dusunuyorum. Bir tür eglencesi sanirim kendisinin. O kadar yüzsüz olabilecegini sanmiyorum. Ögrenciyiz açız acındırmasını da sevmiyorum. Hepimiz ogrenci olduk kimseden yemek/para dilenmedik. Ogrenci bir sekilde karnini doyurur ve ogrencinin cogunlukla her halta parası vardir. Gercekten zor durumda olanlar da dilenmeyecek kadar onurludur. Pizza kebap yerine basit seylerle idare eder. Digerleri bu gece bedava yemek soyleyecek bi keriz buluruz mantigiyla hareket ediyor. Boyle gurursuz tipler için utaniyorum.

Sevgili aramak yasak ama dilenmek serbest mi? Aferim modlar

bi ara her gün sırt çantası isteyen bi eleman duyuru açıyodu. kaza geçirmiş çantası yırtılmış vs. ilkinde insan okey diyor da bi hafta üst üste açınca öeeeh olmuştum.

2 liralık olan benim de dikkatimi çekti. 2 lira eksik yerim ama buradan isteyemem ben olsam. ama bu dolandırıcılık değil bence. gönderen olursa da bişey demem, tercih meselesi.

bi kaç ay önce. sanırım yılbaşı günüydü. biri duyuru açmıştı. parasız olduğu ile alakalı. yardım istemiyodu ama işte böyle durumum var sevgilim takmıyo, üzülüyorum vs diye. ona mesaj atmıştım yardımcı olmak için. kabul etmemişti. baya da ısrar etmiştim hatta. ilkinde kabul etse içimde şüphe olurdu ama ısrara rağmen yok dedi, onun yerine sokak hayvanlarına mama alın dedi. böyle insanlar da var burada.

adam hem 2 lira için dileniyor bir de yüzsüz gibi nick altı entrysi gösteriyor asfasfasf ulan yüzsüz kere yüzsüzlük buna deniyor herhalde. hiç bu kadar pişkin olamadım vay anasını ya.
bu arada 20 lira dilenenin nicki rajaz'dı galiba.

burada insanlardan eşya dilenen bi kız vardı, birinin çocuğuna mı ne bakıyordu. yok belalısı varmış vs vs vs. noldu ona?

alkol problemi olan bir kullanıcı vardı, ilk başlarda bira parası gönderin tarzı duyurular açıyordu, sonra onlar garip garip şeylere evrildi alkol problemi olduğu anlaşılınca. Nicki hatırlıyorum ama dillendirmeye gerek yok, umarım iyi bir yerdedir.

Bi ara birisi vardi surekli x bankayi kullanan mesaj atabilir mi diyor. Mesaj atincada para istiyordu:d

ha ben bi kere köpeğine mama alamadığını söyleyen birine köpek maması almıştım hem de 2 kere ama hayvan denince bende akan sular durur zaten. geri dönüş de beklemiyordum.
ben burada harry potter kitapları arıyorum diye adresime 3 tane harry potter kitabı gönderdi. idefix'ten sipariş edip göndermiş. mamaların parasının kaç misliydi o kitaplar. ben geri istememiştim ama sağ olsun..

Acikcasi burdan kimseye para yollamam kolay kolay. 100 lira bana koymaz ama gercekten ihtiyaci olan birisine veririm daha iyi. Ayrica 2 lira muhabbetine katilmiyorum, dilencilik degil bu herkes burda birbirinden kontor istiyor onu bunu yapiyor.

Şu yemeksepetinden yemek isteyen dilenciye gıcık olmuştum. Ben yeri geldi gittim makarna yedim de karnımı doyurdum paşam evine paket servis istiyor. Zaten her türlü dilenciye sinir olurum bu ayrı deli etmişti beni.

Bir de geçende birisi konser biletlerinize talibim demişti bak buna okey. Geçende fazla biletim vardı mesela, öyle boşuna harcanmışlardı verirdim böyle birisine bilseydim.

Bahsi geçen kullanıcının hep bir bahanesi oluyor, bu da insanları salak yerine koymak demek. Yok anası babası uyuyormuş, yok 2 lirası eksik çıkmış, yok o, yok bu. Yemek yollatmamış kendine, bu duyuru açılmasa şu an yiyor olacaktı ahah.

bunun sebebi şey...
bir çok genç artık böyle yapıyor, parayı biraya ota (cidden ot) boka gezmeye tozmaya harcayıp yemeyi içmeyi millete iteliyor. bunu yaşam tarzı olarak uygulayanlar var. Turkey gruplarına üyeyim, gençler on numara, otostopla şehir değiştirip (otostop turkey), değiştirdiği şehirde beleşe deliler gibi bira vb içip (biramı var), o geceyi o şehirde birinin evinde geçirip (couch turkey) yine kendi şehrine otostopla (otostop turkey) dönen. ve bunu her 2 günde bir tekrarlayanlar var. özellikle kadın arkadaşların dişiliklerini kullanmaları bazen kullanıcıları rahatsız ediyor olsada böyle gelmiş böyle gider gibi bir durum var. yani bu duyuru açılmasa o arkadaş bugün de yemeğini yerdi, yarın da yerdi öbürgün de yerdi...

"Bir koca bulsa da duyuru rahatlasa" denmiş hakkımda. Bir koca bulsa da tüm masrafını ona yıksa madem.

koca bulsa da rahatlasak demesi ve nickaltı göstermesi kendi çirkefliği. bir de yemedim taam mı tribi ne ya ahaha.

ifşa konusunda bana da takmıştın ama bu farklı bir durummuş okuduğum ve özelden söylenenlere göre. ama sen yine de insanlara bu kadar takılma :) eğlenmeyi bil azıcık be apla.

yine de kısmen katılıyorum ama sana.

ikcı var, bi de biri daha vardı. muhtemelen onun eski nickidir.

birilerinin dilenmesi niye rahatsız ediyor anlamak zor. sanırım kimse silahla kapınıza dayayıp para istemiyor. vermezsin olur biter. bir de işsizlikten çetele tutan tipler varmış, bunlar harbiden klinik vaka. iş güç bulun kendinize ya.

Yanlis hatırlamıyor isem, buradan bi kullanıcıdan canta odunc alip vermekte geciken, canta sahibi cantasini isteyince de amma uzattin tarzinda seyler geveleyip cirkinlesen ve cilingir icin para isteyen mza nickli kisi idi. Dilenciligine bir sey demiyorum ama bu duyurunun en dolandiricisi o bana göre.

vay anam be neler dönmüş. duyuruyu takip etmek lazım yalan rüzgarı gibi olmuş buralar.

milliondollarhomepage.com'u yapan çocuk bu işin piridir benim gözümde.

özet: elemanın teki eğitim masrafımı karşılayacam diye 1 milyon tane piksel'i tanesi 1 dolardan satıyor. diyor ki sizin websitenizin reklamı benim bu dahiyane işgüzarlığımda ilelebet payidar kalacak, ben de tane tane topladığım milyon dolarımla işimi görücem diyor. sandığından çok daha kısa sürede başarılı oluyor. daha sonra binlerce taklidi türüyor, fekat her zamanki gibi, taklitler ancak aslını yaşatıyor...

şapka çıkarıyorum sana milyon dolarlık piksel çocuk!

sürekli 20 lira isteyen dolandırıcı: rajaz

aslında el ağırlığı ayağa olur sevgili devilred. onun parmağa takılan bir yeri var, onu kesince mantık aynı. veya iade et ya, cayma hakkın falan var?

Var da kullanılacak yer varsa kalsın diyorum. Ayak bileğime olursa ne ala zaten.

Bizim salonda tek tük kullanan görmüştüm derslerde, hareketleri araştırabilirsin internetten, ama bana gereksiz geliyor.

Asetazolamid diuretiktir, birçok farklı kullanım endikasyonu var. Menierede de bu veriliyor, bu mu ilacınız? Şikayetleriniz neydi?

Vasoserc Bid kullanıyorum, üç ay kullanacakmışım, sonra yine görmek istedi. Kulak çınlaması, kulak dolgunluğu ve baş dönmesi şikayetlerim var.

Şikayetleriniz meniere e uyuyor. Özellikle baş dönmeniz çok şiddetliyse ve bulantı kusmanız da varsa

Bu arada çok kötüyseniz acile gidip meniere hastasıyım atak yaşıyorum dediğiniz takdirde semptomatik tedavi verirler

Geçmiş olsun öncelikle. İşitme kaybınız da varsa meniere'e benziyor evet

Odyometride işitme normal sınırlar içinde çıktı. Baygınlık hissi verir mi peki Meniere atağı?

Nasıl bir baygınlık hissi oluyor

Otobüste uyuyakalmak ya da karda donmak gibi usulca bir his.

Baş dönmesi hissini şiddetli yaşıyorsanız baygınlık hissi gibi gelebilir diye düşünüyorum

kulak çınlamam var başım dönüyor yüksek sese hassasiyetim var meniere mıyım bilmiyorum ama usulca ölmüyoruz. bayılacak kadarda başım dönmüyor sadece şu sürekli içenlerdeki çakırkeyif hali var ya, benim kafam sürekli öyle. bende durum bu.

Ara ara ses patlaması şikayetim de var. Sorumu tekrarlayayım;

Kullandığım ilaç sadece Meniere için mi verilir?

Vertigo atağı için kullanmıştım ben zamanında.

BPPV'ye de verilir, yani standart vertigoya. Sizde işitme ile ilgili hassasiyet de olduğu için meniere düşünülebilir. Migren aurası bile olabilir tatiflediğiniz

Bundan sonra bir de nörolojiye baktırmak istiyorum. Doğru bir hamle olur bu, değil mi? Özellikle ne gibi şeylere baktırmalıyım peki nörolojide?

Meniere'de kafani kipirdatmaya calistiginda dunya doner derler. Seninki vertigo gibi. Yakin zamanda ben de evirdin. Sersemlik var belli ki, benimki de sinuzit sersemligiyle baslayip vertigoya donustu. Doktor da vasoserc (betaserc'in kardesi) verdi.
Bence meniere degilsin ama norolojiye de bi git. Bana ilac yan etki yapmisti mesela o yuzden gecirdim.

Sen sikayetini anlat norolog beyin mr'i ve birkac test ister zaten.

şu belirtilerin kendinizde olup olmadığını sorgulayın. Nörologa çat çat bunlarım var/ yok diyin, naçizane. Kulak çınlaması, ince/ kalın seslere hassasiyet, baş dönmesi, varsa süresi (kaç dk), bulantı eşlik ediyor mu, yakınlarda kulak enfeksiyonu geçirdiniz mi, görmede her yöne bakışta bir değişiklik var mı, ışığa hassasiyet, baş ağrısı, varsa nerden başlıyor, zonkluyor mu sıkıştırıyor mu, vücudun belli yerinde uyuşukluk, güçsüzlüktük ya da genel bir halsizlik var mı

Edit: kendim hasta olarak gittiğimde o an hiçbir şeyim yok gibi geliyor, olanı da hatırlamıyorum. o yüzden uzun uzadıya yazdım

Şimdi hatırladım, tanı olarak vertigo yazmıştı sadece doktor. Ayrıca feci şekilde boyun düzleşmem varmış. Kulak basıncı da öne doğru eğilince artıyor sanki, pozisyondan kaynaklanıyor olabilir mi tüm bu sorunlarım? Yanlış mı duruyorum acaba?

Açıkçası çok korkuyorum anlamadığım şeyler olunca başıma :/

@fallopian

Çok teşekkür ederim, tam ihtiyacım olan şeyi yazmışsın.

Genelde yaptırdığınız kişiye göre değişiyor bu fiyatlamalar ama, "X sanatçı ne kadara yapar" gibi bir şey sorsanız daha spesifik olunabilir aslında.
O aya benzeyen dövmeyi misal 1000 liraya yapacak olan birini de bulursunuz, 200 liraya yapanı da. Dövme sanatçısının tarzına, uzmanlık alanına, popülaritesine göre falan değişiyor.

300-600 arası bir fiyat olur gibi geliyor bana bahsettiğin boyutlar için

www.google.com.tr

Bunlara baktım hep. Belki daha kıyıda köşede yerler bilenler vardır diye sordum.

Duyuru bozdu :(

itlikten uğursuzluktan başka bir şey değil. başka insanların fotoğraflarını saklayınca bir halt etmiş zannediyorlar sanırım kendilerini.

public ortamda fotograf paylasip sonra bunu stoklayana laf etmek, public ortamda fotograf paylasip bunun google onbellek ile bulunamayacagini sanmak, public ortamda fotograf paylasip fotgrafi silince google botu tarafindan da aninda gozden cikarilacagini sanmak hic akla uygun degil. duyuru acmasa da o fotograflari herhangi sebeple stoklayan cokca insan vardir. neseniz daim olsun bence takilmayin.
bu arada yapilan seyi de mantikli bulmuyorum ama yazdigim ilk paragrafa atifta bulunuyorum.

kendi adıma fotoğrafımın kopyalanması ve (duyuru içinden) birileriyle paylaşılmasını etik dışı bulmuyorum. ben o fotoğrafı bu ortamda paylaşarak bunu göze aldığımı ifade etmiş oluyorum, bu anlamda sorunum yok.

ama üşenmeden her ifşanın ss'ini almak, bunu ısrarla duyurmak, bu fotoğrafları dosyalayıp, kategorize edip bir ortamda paylaşmakla zaman harcamak... bunları anlamsız ve gereksiz buluyorum.

+1 filteria

İki tarafta haksız bence. Fotoğrafları saklamak garip, bile bile paylaşmakta garip.

Abi ifşayı silmek değil zaten sıkıntı. Saplantılı arşivcilik nedir amk, milletin fotoğrafını arşivlemek nedir lan bu nasıl bir pornografi?

ben hem katılıyorum, hem katılmıyorum.
benim açımdan sorun yok, istenileni alsınlar. çünkü ben bunu zaten bu sitede dışarıya açık şekilde paylaşmışım, duyuru dışından da alma ihtimalleri vardı (cinsiyeti veya güzellik/yakışıklılık olayını es geçiyorum). bunu dışarıdan kimin yapacağı muammayken, nick'i ve kendi görüntüsü dahi açık birinin bunu yapacağını söylemesi bence daha yürek ferahlatıcı. yani atıyorum bir sorun çıktığında "sen paylaştın? çünkü arşivlediğini söylemiştin." diye soracağın biri var karşında en azından.
hatta ben de en başta istedim ama sonradan vazgeçtim. çünkü hem izinsiz olacağı için etik olmadığını, hem de "iyi de ne işime yarayacak yani? anlamı nedir?" diye düşündüm.

Bana da inanılmaz garip geldi. Ben dün paylaşmadım ama eee aldın ne oldu yani arşivlemenin mantığı psikolojisi nedir. 20-30 kişinin fotoğraflarını arşivleyince nasıl bir şey kazanılabilir hayret bir şey

Bana dünyanın en boş beleş davranışı gibi geliyor .

Biraz ilgi görüp şımaran bir şuursuz eylemi.
Paylaşılan fotoğraflar arasındaki en ilgi çekici kişi olduğu kanısında.
Görmeyen kalmamalı bu yüzden.

devilred,

sen bir de özelden link isteyenleri görsen, en az 50 kişi.

Yeni bir davranış biçimi olmadığının farkındayım bunun, verilen tepkiler bana asıl enteresan gelen. Bir tane bile yaptığının yanlış olduğunu söyleyen çıkmamış, kullanıcı profili gerçekten çok değişmiş.

Ben geceleri nete girmiyorum pek. O yüzden bütün ifşalari kaçırdım.

Mobildeyim yanlışlıkla yazacaklarımi tamalayamadan cevapla butonuna bastım. Ne diyordum ha ifsalari kaçırdım evet. İnsan merak ediyor tabi. Yoksa herhangi birinize yürüme durumum yok inanın. Pek çoğunuzun annesi, ablası yaşındayım öyle birşey düşünürseniz çok kırılırım bak :(

Normal adam fotoğrafını alıp suç işlemediği sürece ne yapmışsa sen zaten paylaşarak izin vermiş oluyorsun.

aferin, böyle devam edin. edin ki duyuru cemaatini yakınlaştıracak etkinliklerin tümü bozulsun, insanlar korkup kaçsın. savunmalara bak... yok google önbellekte varmış da, yok zaten izin veriyormuşuz da... tamam ben fotoğrafımı koyarak onu zaten herkese açmış oluyorum da senin bunu ruh hastası gibi arşivlemenden rahatsızlık duymama engel mi bu?

ben daha önce çok defa ifşa yaptım. değil fotoğrafımı, adresime kadar bilen pek çok duyurucu var. kendi paylaştığım şeylerin geri dönüşü olmadığını bilen ve fotoğrafının saklanmasını sorun eden biri değilim şahsen ama bu tavrı ben bile çok çirkin buluyorum. insanlar o fotoğrafları birkaç saatlik eğlencenin parçası olarak koyuyorlar, siz bakıp otuzbir çekin diye değil. ayıp. bir şeyin yasal veya yapılabilir olması, rahatsız edici olmadığı anlamına gelmiyor. hadi bunları toplayıp paylaşıyorsunuz, bari çok iyi bir halt yapıyormuş gibi böbürlenerek anlatmayın.

duyurudaki kitle her geçen gün daha da leşleşiyor, sözlükten pek farkı kalmadı. hem troll-feyk gerizekalı dolu hem de artık millet kendi nick'iyle yazmıyor, ortam herkesin ciddi anlamda "saklandığı" saçmasapan bir yere döndü maalesef.

arşivcilik önceden de vardı hala var sadece şimdi kendi ağzı ile arşivledim demiş, tee elinde ilk ifşaları saklayanları biliyorum.

Fotoyu koyan bu riski alıp koyuyor tabi ama bu kimseye arşivcilik hakkını vermiyor.
Ben gülüp geçiyorum devam ediyorum ama bazıları bu şeyler üzerinden prim yapıyor vs.

Kısaca şöyle düşünüyorum sokağın ortasına 200 tl bırakıp arkanı dönüyorsun. E hırsız suçlu tamam da oraya o parayı koyan da dikkat edecek sonra vay efendim param gitmiş demeyecek.

çok ekstreme bir durum yok ise normalde zamanında düzgün beslenme ile çözülüyor bu hastalıklar.

şeker, tansiyon, kalp gibi olanlar. bunu göz önünde bulundurup ona göre bir diyet yapmak gerekli eğer gerekli önlemleri alırsanız çıkmayabiliyor. ama illa çıkmaycak anlamına da gelmeyebilir bu, olasılığı düşürebilirdiniz belki.

ben bizim ailede olabilecek hastalıklardan kaçınmak için, yediğime içtiğime dikkat ediyorum.

bizde bağırsakla ilgili hastalıklar var genetik
@kurnaz
sürekli ev yemeği yapan/yiyen, tuz şeker tüketmeyen, içki sigara kullanmayan, eve ekmek almayan, vb. bir kişiyim daha ne yapayım :) babam 40 senedir diyet ve spor yapıyor gene de genetikten kaçış yok -ha ama doktorun dediği gibi, bunları yapmasa muhtemelen çok kötü şeyler yaşardı, hiç olmadı öyle büyük bir sorunu, çok şükür. bu sayede aslında gayet düzgün şekilde hayatına devam edebiliyor.

genetik olarak kalp hastalığı varsa kilo almayıp, sağlıklı beslenip vb. evet, kendimize iyi bakabiliyoruz -ki bunu yapıyorum zaten- ama yapısal bir sorun varsa ne yapsak olmuyor. yoksa 15 yaşında kalp kası/kapakçığı vs. kusurlarından ölenler ölmezdi.

yaşlanmak böyle mi oluyor dediğin kısımda kıstas ise benim için şu: ne zaman oturduğun yerde yoruluyorsun, kolun bacağın boynun belin hatta popon ağrımaya başlıyor :P o zaman yaşlanmışsındır bana göre.

@devil yazmıştım, sonra devil uyardı ben yazmadım diye :)

@niye ama

e bizde onu dedik zaten. çıkabilir, ama bu oranı çok azaltabilirsiniz, ya da insanlar azaltabilir. sadece spor ve diyette değil, stresssiz yaşam, temiz hava su gibi şeylerde çok önemli.

illa kaçamayabilirsiniz ama bunların büyük çoğunluğu önlenebiliyor. kimse sizi suçlamıyor zaten belirtiyoruz. bizim ailede de varolan hastalıklardan ötürü ben dikkat ediyorum.

geçmiş olsun
taktıkça artıyor sorunlar.
yaşlanmaya başlıyor bedenin.

işte bunlar hep bel çevresi yağı. az ye az.

Çoğu hastalık beslenme bozukluklarıyla alakalı. Genetik yatkınlık şartları çok zorlamazsan her zaman yeterli olmuyor.

Bugün 30 oldum ve her tarafım agrıyo :')

bence kendini dinleme , hastalık düşünme konuşma arama . ne demişler arayan bulur.
kendini sağlıklı ve genç taze hisset yaşa takılma. mimar sinan 90 yaşında en güzel eserlerini üretti . 30 da hayat bitmez ya da yavaşlamaz .
yaşlılık konuşmak için henüz çok erken.

benim bir iş arkadaşım yanında ne ağrı sızı konuşulsa ertesi gün kendinde de o belirtiler gerçekten oluyordu. mesela 3. kişinin dişi ağırsa o ertesi gün yanağı şiş geliyordu dişinde apse olmuş şişmiş oluyordu. biri belim ağrıyor dese onun böbrekleri tutuyordu .hatta en çok güldüğüm de bir arkadaşı kalmaya gelmişti ona gece basurum var şöyle ağrıyor böyle ağrıyor anlatırken susturmuş bana söyleme nolur diye .
ertesi sabah basur olarak uyandı oturamadı tuvalete gidemedi günlerce sürdü. unutunca ya da yeni bir hastalık duyuncaya kadar .

ergenken siktigimiz parfumden rahatsiz olurdu annem. alerjik bir tip cunku. ben de onun parfum kokusu gibi guzel bir kokudan rahatsiz olmasina sinir olurdum. simdi yanimda sikilinca genzim yaniyor, sinir oluyorum parfum bulutuyla gezenlere. hayat..

sevgili basond, daha kısa ve öz söylenemezdi vallahi, kelimesi kelimesine katılıyorum.

yaşlanmak deyince yaşlılığa aranızda en yakın olanlardan biri olarak iki kelam da ben diyeyim.

yaşlanmanın iki boyutu var. biri doğa yasaları, entropi dediğimiz olgu. bundan kaçış yok. daha doğduğumuz andan başlayan bi süreç bu. mesele bu süreci akıllıca yönetebilmek yani akıllı yaşlanmakta.
diğeri de mentalitemiz, davranış ve tutumlarımızı yöneten düşünce tarzımız. akıl yaşlanması denilen şey.

fiziki yapımızın kaptan-ı deryası mentalitemiz. mental alanda ne oluyorsa fizik de onu izliyor, iyi olma, bozulma, yaşlanma...
hayat akışımı en çok etkileyen bilgi, bilinçaltının çalışma mekanizmasını anlamak oldu. bilinçaltımız en en aptal olgu ve elinde müthiş yetkiler var. asıp kesebilir de ihya da edebilir. ne yapacağı bizim mentalitemize bağlı.
bunu anladığımda 34 yaşımdaydım. denemeden olmaz, bazı denemeler yaptım. ilki zemheri soğuğunda ıslak kafayla dışarı çıkmaktı. duşumu alıp giyinip çıktım. çıkarken "en fazla üşütürüm n'olcek ki" demedim. "hastalanmayacağım" dedim. bilinçaltı aptalım söylediğimi yaptı. aptal ama iyi çalışıyor kerata. oldukça organize :)

genetik yatkınlık da potansiyelin varlığı demek daha ötesi değil. mentaliteyi doğru raya oturttuğunda potansiyel risk oranını sıfıra yakınsamak mümkün bence.

mesela; bizim aileden genetik kodlarla bizim kuşağa geçme olasılığı olan kanser var. bende de bir çoğunuzun bildiği gibi 6 yıl önce yüksek dereceli ama erken teşhis bir tümör tespit edildi.
ilk kontrolümde temiz çıkınca doktoruma " size bu hastalıktan ölmeyeceğimi söylemiştim" dedim. anne, baba, babanın biri hariç kardeşlerinin hepsi, üst kuşaktan dedeler, onların kardeşleri, kardeşlerinin çocukları kuzen taifesi vs. oldukça yaygın bizde kanserden ölüm. ama herkes değil. kanser olmayanlar da var, olup atlatanlar da. işte püf noktası burada; olmayanların da olması. benim seçimim dikkatimi olmayanlara yöneltmek olmalıydı ve ben de öyle yaptım. o zamandan bu yana temizim. 90 yaşımı göreceğimi düşünüyorum çünkü uzun ömür de genetik kodlarımda kayıtlı :P

Ankara/Kızılay

Manikür 15 TL
Pedikür 22 TL
Fön 7 TL

İstanbul Pronail (lüks sayılır) manikür:50 TL
fön (ortalama): 20 TL

Fön: 15-25 arası değişiyor (duz/dalgalı olmasıyla ilgili)

Manikur/pedikür yaptırmiyorum kuaförde fakat biri 30 biri de 35 olmalı yanlış hatırlamiyorsam.

İstanbul. Ultra lüks olmasa da mahalle kuaforu de değil.

lüks sayılır.

saç kesimi 35
fön 10
kaş-bıyık 15
manikür pedikür ikisine 55 verdim en son yazın.

genelde kafalarına göre alıyorlar, ondan pek net değilim.

bornova/izmir

Lüks degil normal kuafor

Kesim 30
Fön 15
Manikür 30du en son

İzmir

Ankara - emek
Fön 10 TL
Kuru manikür 25 tl normali daha ucuzdur herhalde
Kaş bıyık 20 olması lazım

Ortalama bir mahalle kuaförü

Buranın en çok kazanan/emlak zengini kuaförü:
Kesim + Düz fön 30.
Başka bir şey için gitmiyorum.

İki kere de buraya yakın cadde üstü bir kuaförde fön çektirmiştim: Düz 7, kırık fön 10.

Konum: Gaziemir/İzmir

Manikur-pedikur 65 tl
Fon 20 tl

Cok luks salonlardan da degil, normal kuafor.

görünüş süper kötü.

inanılmaz rahattır ama çok çirkin

almadan önce sorman iyi olmuş. :)

annemde var, baya ıgrenc bır goruntu

:(

Bu nasıl peki?

www.skechers.com.tr

iki linki de açıp ne farkları var diye baktırdığına göre bi farkı yok. çok kötü

iki link +1

Duyuruda bir kere bile guzel bir ayakkabının sorulmaması :/

Görsel beklentiyle degil de rahatlık için dusunuyorsan mantikli. Cok rahat gorunuyorlar ama çok kötüler.

bu ayakkabı eczane torbasının içindeki şiş ve örgü ile birlikte satılmalı.

aquarium +1

İkisinin farkını gorememekle birlikte ikisi de çok çirkin.

keloğlanın çarığı gibi.

2. gönderdiğin güzel. Ben biraz daha farklı bir modelini kullanıyorum, abartıldığı kadar kötü durmuyor merak etme. Ve aşırı rahat. O rahatlıktan sonra görünüşü falan çok takmıyorsun zaten.
Benimki şuna benziyor:
i.ytimg.com
pa.namshicdn.com

Bir şu bantlılar daha hoş duruyor:
cdn1.sarenza.net

alperz fut +10 sesli güldüm

neden bu kadar zevksız model olmak zorunda? skechersın rahatlıgı her modelde asagı yukarı aynıdır. neden en babane modeller?

www.youtube.com

bunun bantlı olanını kullanıyorum ben, şu(git: www.ayakkabidunyasi.com.tr)

çok çok rahat ve bence daha estetik duruyor.

yalnız şu var, çıplak ayakla giyince sağlam koku yapıyor. babet çorabıyla giymek lazım.

Erkeksen eh iste, kadinsan epey vahim.

Kramer bile daha çekici ya bence :/

sana göre normal.
zaten böyle bir adamla evlencen

lonelyman +1

tmm
seviyosan konuş

durum senin açından kötü, ben ise şöyle düşündüm: o zaman benim bile şansım var. yaşasın?

tonton kel baba figürü olarak görmüş olabilirsin

"bakın nefesi vermese de olur, alması önemli. sevgi olduktan sonra bunları birlikte aşarız" noktasına varılmış gibi.

çekici zaten. :P

ahahahah çok güldüm. Bir röportajda Jason Alexander, o role hazırlanırken hep Woody Allen'ı düşündüğünü söylemişti. Onun karizması yansımıştır belki de :P

ruhun teyzeliğe terfi etmiş ablacım

Erkek eli fetişi?

images-na.ssl-images-amazon.com

evinin baş köşesine asıver.

ruh ikizin bence. cok uyarsiniz. daha önce görmemis olabilirsin, uyarayim yine de.

www.youtube.com

Hemen pretty woman izle boyun posun devrilsin ayip senin yaptigin moduna gec ve kurtul.allah korusun o tutmazsa devami danny devito tobe yarabbim hasa.

Birde havuza girdigi shrinkli bolumu izle o da kurtarir.

oluyor öyle arada. bende muhteşem yüzyıldaki şehzade anasını çekici buluyorum.

Mantıklı. Kendisi felaket anlarında çok iyi bir önderdir: www.youtube.com

Öncelikle geçmiş olsun. Kbb gördü mü? Kulaktaki krisyallar oynayınca aşırı baş dönmesi oluyor. Vertigo hastalığı. Bi yakınımın başına geldi. Feci bir şey. Merdiven inip çıkaken ya da pencereden balkondan bakarken çok dikkat etmek gerekiyor. Başlarda ona da psikolojik dendi. Kbb ilaçlatından sonra düzeldi kadın.

Yok, henüz görmedi. İhtimal vermeyince üzerinde durmadım çok ama görecek. Şimdi kendi senaryomun ne kadar gerçeğe uygun olduğu konusunda bir ön araştırma yapıyorum :)

öncelikle dr.house bunu beğendi.

bu şekilde anlatınca en mantıklı çözüm kbb ilgili bir sorun geliyor. senaryo beni tatmin etti. filmde görsem vay salak derdim, kusuruma bakma.

Vertigo olmuşsun psikiyatristin kurbanı olmuşsun.

Öncelikle açılın bunların hepsi bende var. İlk geçirdiğim rahatsızlık anksiyeteydi; ilaçtı, psikiyatriydi, psikologdu bir şekilde yendiğime inanıyorum. bu konuyu çok da açıp konuşmak iyi hissettirmiyor. Korkuyla yaşadığınız çarpıntılar vs gerçekten anksiyete olabilir.

Ama vertigom da var. İlki geçen seneydi sanırım; nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama 2 hafta önce grip olduğum için vertigom da tetiklendi maalesef. Döne döne geziyorum. Enfeksiyon kaynaklı tekrarlanıyormuş bu lanet. Anladığım kadarıyla sizinki daha hafif geçiyor, ben kafamı kaldıramadığım için serumla düzeldim.

Önce bir kbb'ye görünün, kendisine anksiyete konusunu da anlatın. Gerekirse başka bir psikiyatriste de görünün derim ben.

sıkıntı büyük diyecektim ama, yokmuş bir şey.

öfffffff. klasik, ucuz dikkat çekme çabaları işte.
yalnız değilsiniz.

ahahaha filteria +1, büyük bir sıkıntı görüyorum. görülmeyecek gibi değil. bu yine dikkatli bakınca anlaşılıyor ama. bazı fotoğraflar var, yarım saat incelesen bile "yok ya pipi değildir bu" diyemiyorsun.

Sikinti büyük sen baya fesatin sanki

malım ben galiba.
bi sıkıntı göremedim

Sıkıntı bayağı büyük :(

anlamadım ya ne var?

bi sıkıntı var evet

@doxanikee sıkıntı var!

ben hala çözemedim.
sıkıntıyı çok net görüyorum.

Önce yapman gereken birikimi gerçekleştir daha sonra elde kalanı harca.

Ben çok gaza geldiğimde her şeyi sepete atıyorum (Aliexpress olsun, kitap alışverişi olsun) öyle bırakıp çıkıyorum. Bir iki gün sonra tekrar sepete dönüp, gerçekten gerekmeyen her şeyi "ne saçma saçma iş yapıyorum ben" diye söylenerek siliyorum. Düşünecek zaman vermek lazım kendimize :)
(Tabii belli bir zaman içinde alabildiğimiz indirimli giyim sitelerinde olmuyor bu ama zaten giyim hariç demişsin.)

ben de 1.5 aydır tutuyorum kendimi. son 4-5 ayda kantarın topuzunu o kadar kaçırdığımı hissettim ki. dolma kalemler, defterler, mürekkepler, kitaplar, almasam yerlerini zaten elimde olanlarla kolayca ikame edebileceğim onlarca şey. şöyle bir hesap yaptım, sonra dedim ki kendi kendime "ulan döviz arttı diye akordiyon almıyorsun, biraz daha böyle gitsen ıncık cıncığa bi akordiyon parası vermiş olacaksın!", kendi kendime verdiğim bu ayar biraz disipline soktu beni. en son filateliden pul siparişi verdim ve 1.5 aydır online veya mağazadan pek bi şey almadım. bi bu haftasonu d&r'da kalem ve defterlerde %30 indirim vardı, bikaç bi şey almaya karar verdim; irfan değirmenci kovulunca "5 kuruş yok bunlara" diyip oraya da gitmedim cebimde kaldı para :)

birikim içinse döviz veya altın tavsiye ediyorum. ha "yok tl dursun, uğraşamam" derseniz de birikim için ayrı vadeli hesap açabilirsiniz enparadan falan, size yetecek parayı ayırır kalanı vadeliye aktarıp, vadeyi bozmamak için harcamazsınız.

iyi güzel bişey. geçen sene internetten bir sürü kağıt havlu almıştım çok çok ucuza, 6 ay boyunca kullandım, toplamda güzel kardayım.

ama internete baktığında normalde almayacağın şeylerin alıyorsan fena. sadece belli şeyleri almak için gir alışveriş sitesine.

zengin koca bul

Yavaş yavaş dizinleyebilirsiniz kendinizi.
Ben kobuzchu kiz ın söylediği yöntemle kontrol altına aldım durumu. Tüm alışverişlerimi bu yöntemle normal hale getirdim. Sadece kitap konusunda biraz zayıfım onda da kendime elindekiler bitmeden sepeti onaylamayacaksın diye bir kural getirdim. İstediğim kitapları atıyorum sepete okumam gerekenler bitince alıyorum. Şimdi de sepetim dolu onları alabilmek için heyecanla okuyup bitirmeye çalışıyorum :)
Böyle ufak ufak kurallar getirebilirsiniz.
Birikim yapmak için bu huyunuzdan taviz vermek zorundasınız.

kesinlikle yok. ev içinde özüme dönüyor, şivem değişiyor, köylü oluyorum. mis gibi yer sofrası varken masada yemek yemek bile bana elitlik geliyor, o derece özüme dönüyorum.

sibelius keman konçertosu dinlerken bir yandan da kahvemi yudumlayarak yuval noah harari'nin homo deus kitabını okuyorum. ama biri şans eseri yanıma gelse açlıktan ağzımın koktuğunu fark etmesi çok uzun sürmez. parayı elimde tutmakta çok başarısızım :(

Evde tıraş öncesi kremli, kasede sıcak köpük hazırlamalı, fırçayla sürmeli, aftershave'li traş oluyorum. Dışarıda kullan at jiletle

ara ara ellerimle yaptığım koleksiyonumu izliyorum yerleri değişmiş mi bakıyorum.
sonra www.durruk.com şu kedi gibi uzaklara bakıyorum...

evde pipo içiyor, jacobs monarch kahvemi yudumluyorum.

Sonra annem geliyo camları aç çok duman olmuş diyo, camları açıyorum.

küçük bardağa şalgam doldurup elimde gezdirip ufak ufak yudumluyorum

indirip bakabilirsin.
500x415
35,4 kb.

evet.

"instagramda fotoğrafını beğenirsem çantada keklik görünür müyüm .ss" ve benzeri soruları severek takip ediyorum.

he walla. biz buyuz napalım. atamazsın, satamazsın. mallarla yaşadığımı kabul ettim, kendi içimde barıştım bu durumla.

Benim de dikkatimi senin hep bu tip duyurularin cekiyor. verilen duyurular üzerinden tespit, genelleme, yargilama yapip kendine destekçi arayan, oyle degil mi, bi tek ben miyim sorularin. Senin bu duyurularini malca bulmadigim icin gonul isleri sorularini da bulmuyorum.

evet çekti.

harbi yav... yani duyuruda yıllardır değişen eden birşey yok. hep aynı kişiler aynı soruları sorup duruyor gönül işleri başlığında. sevgilime fantezisini sordum öşek dedi sizce kıllanıyimmi falan, eşek değilsen kıllanma fasufsadf

Çekmedi ama malca olması çok muhtemeldir, malum günümüz ilişkilerinin çoğu malca. Soruları da malca olur.

devilred sen genel olarak duyuruların çoğundan şikayetçisin. :)

malca değil de yanlış bir şeylerin olduğu doğru. insan zihninin derin kuyularında boşuna debelenip, boşa acı çekiyor. yani şaka maka epey bir çoğunluğumuz mazoşist. sadece bunun farkında değil.

Senin soruların kadar malca olamaz. Millet uzun yazı yazar, niye uzun yazı yazıyor dersin (@godoşu beklerken), biri birine çirkin der, insanlara neden çirkin diyorlar dersin (for day to break), biri önemli bir durum sorusu sorar, hiç utanmadan ailesine küfredersin (dissendium), biri merak ettiği şeyi sorar bunlar niye malca dersin. Problemin başkalarında değil de sende olduğunu ne zaman idrak edeceksin merak ediyorum doğrusu.

319'u hiç sevmiyorum, daha iyi markalar arıyorum esasen.

Bence kalıcılık ojeyi bir base coatun üstüne ve bir top coatun altına sürmekle ilgili. 3 liralık oje de 30 liralık ojde de bu ikisi olmadan pek bir şeye benzemiyor bence.
Ben rimmelin şunlarını kullanıyorum: 2.bp.blogspot.com

Bourjois ve nars'in ojeleri çok güzel. Ha nars'in ojeleri bana göre gereksiz pahalı; o yüzden ben almıyorum, anneme aldırıyorum.

bi oje ne kadar pahalı olabilir bilmediğim zamanlarda boynerde kasa önünde görerek bunu aliim diye sepete ekleyip sonra fiyatı görünce yüreğime inen kahdka fiyatıyla essie