Ekşi Duyuru

şimdi hamsın o yüzden canını sıkma
şimdi sana 10 km koş desem koşamazsın ama her gün 1 km koşsan 1 ay sonra 10 km koşacak kıvama gelirsin. kapiş?

ben zayıfım, 20 gün kadar önce power90 ile başladım gerçekten iyi sonuçlar verdi.20 gün kadar daha yapıp p90x e geçeceğim. aynısını öneririm.

www.beachbody.com

ama sen yine de şurda ortadaki fit finder şeysini doldur. sana uygun başlangıç programlarını söylüyor.

insanity 1.5 aydir yapiyorum. ilk basladigimda fit test beni de zorladi bayaga ama sonuna kadar goturdum. simdi o testte elde ettigim rakamlarin %70 falan uzerine ciktim. birakmayip yapabildigin kadar yaparsan ve beslenme rehberini de takip edersen gelisirsin hic merak etme. 3. haftanin sonunda ordaki insanlara ayak uydurur hale gelirsin. muhim olan oncelikle kendi kapasiteni anlayip sonra onu gelistirmen. 'adamlar aldi yuruyo ben haliyi opuyorum' diye dusunmek yerine 'her gun biraz daha gelisiyorum' diye dusun.

ote yandan. kolay bir program degil. minimum bir fitness seviyesi olmasinda fayda var. eklem problemlerin olmamasi onemli.

benim tavsiyem bir kere basla. istersen videodakilerin 3 kati fazla mola ver ama tamamla her gun. kisa zamanda toparlarsin. beslenme rehberini ihmal etme.

benim bildiğim kadarı ile blackberry direk olarak gmail'e kayıt etmiyor. ama blackberry desktop manager ile outlook'a kişileri alıp oradan gmail'e aktarabilirsiniz kişileri.

199 dolares konratli arkadasim, milyon kez soylendi bu.

Kontratsız 700 dolar turkısh liret karsılıgı oetalama 1200 tl yapar. Aradaki fark hooop cene gidiyor

aradaki fark her boka atlayan milletin kerizlik vergisi. padişahım çok yaşa!

iphone 5 normalde aralıkta türkiye'de pazara girecek. girdiği zaman da 2400 civarı olup, çok kısa sürede 2200 civarlarına düşeceğini tahmin ediyorum. 3100 liraya satan siteler tamamen operatörler iphone'u getirene kadar millete ittirme mantığındalar. (ekim başında teslimat yapacaklar.) haksızlar mı, değiller, bunca alan olduktan sonra.

neden 2200-2400 dersen, vergiler ve bilkom vergisi.

@want2die:
operatörler yanında bedava konuşma, mesaj ve internet de veriyor tabi?

gerek yok ben çatır çatır kullanıyorum

Bildiğim kadarıyla öyle bir durum yok.

bizde tnt yerine tv2 diye bi kanal geldi. o olabilir.

kuyruklu kanal d geldi zaten

el cezire, cine 5'i satınaldı.

kulağa çok saçma geliyor büyük ihtimalde öyledir zaten, fosit yakıtlarıyla kazanılan enerjinin atmosfere verdiği zarar zaten bilinyor, temiz, sürekli ve bedava enerji sağlayan güneş, rüzgar gibi enerji çeşitleri gün gelicek bütün dünyada kullanılacak.

güneş panelinden kastın fotovoltaik panellerse, zaten onların üretimi doğanın canına okuyor.

www.livescience.com


su ısıtmak için kullanılanları değerlendirirken, panelin üretimi sırasında harcanan enerji ve atıklar ile absorbe ettiği enerjiye karşılık elde edilen enerjinin (verim) , fosil yakıtlarla elde edilmesi durumunda ne kadar atık çıkardı onu düşünmek lazım.

bol güneşli yerlerde su ısıtma amaçlı panellerin kullanımının, fosil yakıtlara göre her türlü daha az zararlı olduğunu düşünüyorum.

gereğinden fazla güneş ışınının atmosferde hapsolması yüzünden sera gazı etkisi, küresel ısınma cart curt oluyor. Dediğin gibi bir şey olsa daha sağlıklı bile olabilir. gelen ışınlar ısıtıcı panelse ısı bırakıyor abosrbe etme yok, fotovolatik panelse elektron hareketi sağlıyor. fotovoltaik panelde ne kadarının yansıdığından emin değilim ama cam panel sonuçta öyle etki edecek bir durum olduğunu sanmıyorum.

aynen öyle bi etki var ama sadece solar panel etkisi degil.

yani yanlis sekilde ormanlastirma fazla isinin yer yüzünde kalmasina neden olur mesela.

@nop veridiğin link de fotovoltaik panellerin üretiminde doğaya zararlı atıklar oluşsa da kömürlü termik santrallerin 300 de 1 i kadar atık yaydığını ve tüm fosil yakıtlar fotovoltaik ile değiştirilse hava kirliliğinin yüzde 90 azalacağını söylüyor.

bahsettiginiz sekilde bir zarar, uzaya (hatta aya) gunes panelleri yapilip mikrodalga yoluyla dunyaya iletim yapan uydular sonucu oluyor.

dogal sartlarda dunyaya ulasmayacak enerji, sisteme disaridan eklenmis oluyor.

dunyada gunes paneli kullanmak alternatif enerjenin en iyi cozumu degil, fuzyon reaktoru + hidrojen dongusu en temizi. tabii butun bunlar bizim nesile yetismiyor.

@r_u_h

"fotovoltaik panel vs fosil yakıt" karşılaştırması için değil, "fotovoltaik panel vs su ısıtıcı güneş paneli"

karşılaştırması için o linki verdim zaten. kullanabildiğimiz yerlerde, güneş enerjisini doğrudan ısıtma amaçlı kullanmak en temiz en ucuz ve en pratiği diye düşünüyorum.


fotovoltaikler fosil yakıtlara göre tabi ki daha temiz ama tamamen masum da değiller.

güneş enerjisinden elektrik üretiminde umudum solar chimney tekniğinin insanoğlu tarafından iyice geliştirilip kullanılabilmesi.

www.youtube.com

bulunma ihtimali yok ama TİM den çıkartabilirsin yenisini. gittiğinde sorarsın numara kimin diye.

edit: "telefonumu yabanci bir ulkede kaybettim." cümlesinden şu an türkiye de olduğunu varsaydığım için TİM dedim.

telefonun bulunma sansi o kadar düsük ki.

bu bahsettigim türkiye icinde de gecerli.
polise haber verdiyseniz, eger büyük bi baskin olursa mesela bi büyük suc organizasyonuna yapilan baskin ardindan telefonunuz orda bulursa size iade edilebilir. ama cok cok düsük bi ihtimal bu, pratik olarak gitti denebilir.

numara icinde, gidin orda anlatin durumu size yardim ederler olabildigince.

bir pasaporta bir adet cihaz kaydettiriliyor. kaydettirdikten sonra 2 yıl bir daha kayıt yapılmıyor. kayıt hakkınızı tek bir cihaz için kullanabilirsiniz. diğer cihaz için son 2 yıl içinde kayıt yapılmamış bir pasaport gerekir.

her ikisini de kayit ettirmek zorundasin ve malesef tek pasaporta 2 yilda bir kayit hakkin var. uzgunum ama bu isler boyle malesef guzel ulkemde.

Tablet için kayıt yaptırmak zorundasın, bu kesin. İki tane kaydı tek pasaporta yapamazsın diye atıyorum. Ben öyle düşündüm.

bunlar hep kıyaslandı daha önce.
kindle touch ve kindle keyboard yarışı galibiyetle bitirdi. kindle fire'da e-ink teknolojisi yok, o yüzden onu eledik.

kindle paperwhite a bakin bi.

internet önemliyse blackberry tercihiniz olmasın derim. hızlı bir browser servisine sahip değil, düzgün bir application center'ı yok. verilen seçenekler arasında en mantıklısı htc olur bence.

htc

nokia al be... çok garipli o.

iphone 5 al.

kendim kullanmadım fakat htc için şarj konusu sıkıntılı diyen çok. htc kullanıcıları her gittikleri yerde priz arıyor falan deniyor abartıyla karışık. tabi bu şarj olayı kullanımla da alakalı

kimse sıcak bakmıyor ama bence google'la işbirliği yapan motorola kraldır. uzun bir süre smartphone almayı düşünmüyorum fakat alırsam bu motorola olur.

böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum.

Kaç yıl yaşayacağını kim biliyor ki? Kısa yaşarsan bekarlık fena bir şey olmayabilir de.

Zaman değişti, artık 40-50'lerinde insanlar evli değil boşanmış oluyorlar. Yalnız kalmak da insana bağlı, çekilmez biriysen arkadaşın olmaz, eğlenilebilir bir insansan çevrende her zaman birisi olacaktır. Önemli olan hastayken yanında olacak dostların olması, diğer türlü çorba yapsın diye evlenilmez. İyi bir arkadaş da "ben evliyim, hastaysan hiç bakamam valla sana" demez.
Çocuk konusu ayrı, ben çocuk sevmem. Sevene de mani olmayayım. 50 yaşında çocuğum yok diye üzülüyorsa bunun tek sorumlusu evlenmemek değil sorumluluk almamaktır. Artık çocuk sahibi olmak için evlenmek ön şart değil.

dostum birebir durumu açıklamışlar belli bir yaşa kadar evlenmek istemeyebilirsin bu yaz max 30-35 olur ama sonrasında evlilik insan hayatı için çok önemli.

Tabi evlenmiş olmak içinde evlenilmez ömür boyu beraber geçireceğin birisini 27 yaşındada bulabilirsin o zman bulursan 27 yaşında evlenirsin. önemli olan mutlu olmak 35 den sonra yanlız kalmanın mutlu olunacak bir yanını göremiyorum.

"kendim evliliğe inanmıyoken bu kaygılarla doğru bi evlilik yapamam"

oglm ben de anti marriage adamım. ama bunları okuyunca endişelendim lan. içimi rahatlatın. rahatlatamıyorsanız bana hemmmmen koyunuzden bir kız buluyorsunuz. ruşem amcanın kızı eda da olabilir. öğretmen olması tercihimdir.

fakirler icin evet, lakin yeterli servetin varsa bu argumanlarin hepsi gecersiz gibi bilemedim.

belirli bir noktadan sonra herkes kendi kabuguna çekiliyor.insanların yaşamlarındaki öncelikleri değişiyor bi kere, ilk neden o.sen o aşamada dışarıdaki arkadaş isen, tabii ki kimse sana "ben evliyim hastaysan bakamam " demiyor ama "benim kızı bilmem nerden alıcam ordan da suraya gitmemiz lazım" diyor.en iyi ihtimalle ertesi gün arayıp nasıl oldun diye sorulur.bu çekilmez biri oldugunla ilgili değil,evli insanların sorumluluk ve öncelikleriyle ilgili.
ama tabi ki evli olmak için de evlenilmez.şansla alakalı bir sey birazcık.hayatın boyunca birlkte olmak isteyeceğin birini bulmak pek kolay değil.

"böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum"

vay anasını sanarsın afganistandan duyuruya giriyor,

evliliğe mantık şeysi olarak bakıyosun, bence uygun yaştan sonra (25 falan) heran olabilir, yani 40 50 ye kadar takılacak adam bulayım sonra yedekte bekleyen kıza basayım nikahı falan... olmaz

Argümanlar çok mantıklı charlotte blanc. Evliliğe hazır hissetmiyorsan zaten kesinlikle evlenme... De, çok geciktirirsen de yalnız, yavaş ve mutsuz bir ölümü bekleyen bir insan olursun büyük ihtimalle. Böyle olmayabilir de, ama çok çok küçük bir ihtimal, bekar olup ilerleyen yaşlarda laylaylom mutlu yaşamak...

Yeni bebeğim oldu ordan biliyorum. Onun, büyüyüşünü izlemek, ilk gülüşünü, ilk sesini duymak, onu büyütmek, sarılmak, kokusunu duymak gibi bir mutluluk kaynağı tatmadım ben. (Hormonlarla yönetiliyoruz evet biliyorum, anne-baba olmayanlar buna yorum yapmasın)

Dünya kötülüklerle, zorluklarla, pisliklerle, fakirlik ve hastalıklarla dolu tabi. Bu 2500 yıl önce de böyleydi, 80lerde de. Biz de kolay büyümedik. Ama mücadele edemeyecek kadar zayıf, sadece kendi mutluluğu ve zevkini, boş zamanlarını düşünen, evliliğin ve çocuğun özgürlüğünü kısıtlayacağını düşünüp bundan korkanlar, "böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum" diyebiliyor, ki benim de böyle dediğim zamanlarım oldu. Evlenip çocuk yapmak doğal bir süreç. 2500 yıl önce de, eminim, acılarla dolu bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum deyip yalnız ölen insanlar vardı. Bu da normal...

Sonuçta insan yalnız ölmek üzere evrimleşmemiş. Sosyal bir varlık. Evlenmek ve çocuk yapmak da bu sosyalliğin bir parçası. Gençliğini yaşadıktan sonra evlenmeli insan. Doya doya gençliğimi yaşadım, şimdi vakti geldi artık der. Bunu da sen en iyi bilirsin içinde...

allah aşkına peki evlenip ne yapacaksın? misal bak kadir inanır hiç evlenmemiş. en doğrusunu da yapmış bence. ben de evlenmemeyi düşünüyorum. sana bakacak kimse olmayacak ne demek lan. sen çocuk yapmayı o kadar kolay mı sanıyorsun? evet ben çocukları çok severim ama kendi çocuğum olmasını istemem açıkçası. sana bakacak biri istiyorsan illa birini bulursun. ben hiç evli olup ta mutlu olan biri görmedimki. şimdi bana yok bu öyle felan demeyin.

"ben hiç evli olup ta mutlu olan biri görmedimki."

oha! evlilik 7/24 mutlu olmak değil illa kavgalı olduğun zamanlarda olacaktır ama evli olupda mutlu olmayana ben rastlamadım hiç.

Peşin not: Evet etrafımda boşanan kimse olmadı evliyim tüm arkadaşlarımda evli onlarda mutlular bende mutluyum.

Hayatımda böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum kadar malca ve ahmakça bir bahane duymadım. sen getirme o getirmesin, kim getirsin? Sonrada ay herkes sapık ay herkes hırsız, geri kafalı diye ağlak ağlak dolanıyorsunuz.

Hacı bu ülkede inan yada inanma bir söz vardır, Yalnızlık Allaha mahsustur diye. iyi günde kötü günde yanında olacak bir eş her zaman insani bir ihtiyaçtır. Arkadaşın dostun yeri ayrı, eşin yeri ayrı.

50 yaşına gelince yanında insanlar olabilir ama akşam saat 9-10da eve girdiğinde o yalnızlığın verdiği kasvet ve mutsuzluk duygusu ne olacak?

GEnçsin sana kolay gelebilir ama rica ederim bir huzurevine, darülacezeye git, bir onlara sor bakalım 50lerinde 60larında yalnız kalmak nasıl bir duygu? 80lik ihtiyarların çocuk gibi ağladığına hiç şahit oldun mu sen, ziyaretçileri yok diye?

İnsanlık 10bin yıldır var, bazı ahmaklar sanki 10bin yıldır olan herşey yanlışmışta son 20-30 yılda herşey yeni anlaşılmış gibi bazı şeyleri savunabilirler. aile kurmak bir yaşamsal ihtiyaçtır %95 için, boşuna da ihtiyaç olmamıştır.

Ha tabi, gidip ilk gördüğün kızla evlen demiyorum, uyumlu olduğun, aklına uygun birini bul falan filan onlar tamamıyla ayrı bir mevzu

evlilik nasıl bir şeydir , bunun tanımını yapamayız, çünkü değişkendir.

ama evlilik nasıl yapılmalıdır, bunun bence tek cevabı olmalıdır ;

Birini o kadar seversin ki, onsuz hiç bir şey yapmak istemezsin. hayat onunla devam etsin istersin. Kendine güvenirsin . Ve evlenirsin.

Bunun dışında nedenlerle ve argümanlarla evlenenler ; kusura bakmayın ama o işin sonu kötü...

türklerin birbirine yapışık olarak yaşama alışkanlığı. Bundan mütevellit türk insanının bireyselleşme süreci evrimini tamamlayamaz. insan vücudu, zihni, fikri, ruhu çok eşlidir. Bu etik midir, değil midir bu tartışılabilir. Evlilik bence bir yönüyle tamamıyle sosyal yükü hafifletmek, beklentileri tatmin etmek için uydurulmuş bir sözleşme gibi. avrupa'nın bazı ülkelerinde insanlar evlenmeden çocuk sahibi olabiliyorlar. aslolan çocuk sahibi olma içgüdüsünü karşılayabilmektir. bu çocuğu büyüteyim yaşlanınca o da bana baksın, birini bulayım da evleneyim sakata gelmeyelim türk işi davranımdır. Evliliğin de güzel yönleri vardır elbet eğer ki kişiler gerçekten birey olabilmişse.

gelişim psikologu e erikson'a göre her yaş döneminde ihtiyaç duyduğumuz birtakım şeyler vardır. bu şeyler bir yandan toplumun da bireyden bekledikleridir elbette (ve insanın toplumun beklentileri ile uyumlu olmasıyla mutlu olması çok ilişkilidir).
genç yetişkinlikte de bu ihtiyaç "intimacy"dir. yani yakın ilişki, insanı pek çok açıdan doyuran tarz bir ilişki. sosyal, duygusal, cinsel, entelektüel, ekonomik paylaşımlarda bulunabileceğiniz biri...
önce bilimi arkama alır, ardından gayet nesnel görüşlerimi açıklarım:
korkacak bir şey yoktur, abartmaya da gerek yoktur. herkes nasıl evlendiyse hepimiz istediğimiz ve kendimize uygun biriyle evlenicez işte, kasmaya "ben özgürüm" triplerine gerek yok bence.

2,575

1.70'ler genelde gelmiyor :) üst 1.50 gördün mü direkt yapıştır.

konusulan seylerin hesabini tutuyorlar. birisi ortaya winger atiyor, laf sokuyor, oburu kiz ne zaman abdominallerinden bahsetse bir cizik-notch atiyor, sondaki herif de masaya cizik(notch) atma hesabi tutuyor. yani sanirim sondaki herif sadece ortama uymaya calisiyor, aslinda hicbirseyin hesabini tutmuyor.

Abed çizik atarak klasik "Winger" (espri)lerinin sayısını tutuyor, Jeff ab'lerinden bahsedilmesi sayısını tutuyor; Troy'sa atılan çizikleri.

Karakterleri tanımayınca Troy'un hareket anlamsız kalıyor tabii, orasını kabul etmek lazım gelir.

bugünlerde 500 lüklerin fiyatları 160 tl civarında. pek çok yerde kampanya var.

adı bilinen bi yerden al, hangisi olduğu önemli değil. yarın öbür gün sorun olursa bilinen yerlerde muhattabın olur.

bence öncelik western digital de. o olmazsa samsung da olur. her ikisini de kullandım ikisinden de memnunum. western digitalden daha memnunum :) samsung da çok iyi ama artık harddisk üretimini durdurdu gibi bi şeyler de duydum aklında bulunsun. ama bu demek değil ki samsung alınmaz.

bu arada 3.5" o büyük olanlardan alıyorsan kesinlikle seagate alma. 2.5" lerde sorun yok.

wd. dartyde çok indirim var.

bunları söyledi. Basın toplantısı yapmadı.

www.youtube.com

Şöyle bir geçmişi varmış:
"No Church in the Wild" features a cinematic production style and serves as an "ominous opener."[11][12] According to Billboard, Odd Future singer Frank Ocean and The-Dream lend their voices to the album's "grim opener," which sets the mood with a "gnarled guitar sample".[7] It features a bass-heavy beat with guitar riffs, synthesizers, and drums. The song begins with Frank Ocean's chorus followed by a Jay-Z verse about various topics including philosophy, braggadocio and religion.[13] On Ocean's chorus, Los Angeles Times writer Randall Roberts stated "with it the listener enters a bejeweled realm, one filled with musings on the spoils of riches and the chaos that accompanies it."[14] The chorus "underpins Jay-Z's contemplation of the relevance of the clergy and ancient philosophers to someone who makes his living on the streets, while R&B star Frank Ocean questions, "What is a God to a non-believer?"" [15] The chorus then repeats and The-Dream performs a bridge, preceding West's verse where he boasts "You will not control the threesome."[16] West's verse included references to Socrates, the perils of monogamy, "implied regicide" and both rappers "take turns describing a night of decadence that leaves blood on the coliseum walls.”[12] The song contains samples from "K Scope" as performed by Phil Manzanera, "Sunshine Help Me" as performed by Spooky Tooth and "Don't Tell a Lie About Me and I Won't Tell the Truth About You" as performed by James Brown.[9] According to the Alexis Petridis of The Guardian, the track utilizes "unlikely samples" with "Ocean's haunting vocal against Roxy Music's Phil Manzanera playing a tricksy prog riff."[17]

wiki

sende halihazırda olan bi uygulamayı güncelliyorsun sadece, nasıl paralı hale dönüşebilir ki sendeki?

sakla mutlaka

sakın yeme
veya 50 tl ye sinema yemek falan filan gerisini sakla

bir tam altın eder.

ligtv ya da d-smart falan varsa tek maça 10 lira 20 lira bahis yap, günde 1 maç. akşam otur o maçı izle sonra. keyifli oluyor.

Küçük İhtiyaçlarını listele, sonra bu parayla al onları.Geriye para kalırsa sakla, spora falan yazılırsın belki.

Bana ver, 1 hafta sonar 750 lira vereyim sana.

oyun konsolu alabilirsin, güneş gözlüğü alabilirsin sezon indirimleri de geliyor.

sezon sonu tatil fırsatlarını değerlendir.

saat al.

(bkz: rusa gitmek)

dolar molar alma yakında suriye ile savaş çıkabilir en iyisi altın al.

altin.doviz.com altın alış satış fiyatlarına bakarsak aldığın anda satmak istesen 40 50 lira zarardasın. anlamadım ben bu işi bende de şuan tam 600 lira var harcanmasın diye dövize yatırmak istiyorum ama uzun vadeli düşünmek gerek sanırım

150 bana ver.Pazar günü 500 al,katlamış olursun parayı

borçlarını öde. kredi kartıyla yaptığın taksitli alışveriş filan vardır elbet sıfırla onları. 50 lirayla git bi güzel kebap ye geriye kalanla alabiliyosan altın al.

ha bi de bi 5 10 lira sadaka ver lan. başının gözünün sadakası olsun derler

Bu konuda yalnız değilsin,bende sevmem ..

ben de sevmem şiir. duyguları anlatırken kolaya kaçmaktır da zaten bence. ama birkaç şair vardır ki onları ayrı yere koyarım.

Bende sevmiyorum, kitap okukurken (roman falan vs) aralarda şiir olur atlarım hep. Zaten anlaması da zor oluyor. Onu okuyacağıma 2-3 sayfa daha kitap okurum.

ben de sevmem. Bugune kadar bir yada iki kere okumusumdur.

ben de sevmiyorum lan. yalnız değilsiniz.

internetten hele hele facebook'tan şiir okumayın. zaten çoğunun şairi sahte onların. tv'de şiir okuyanları dinlemeyin, hele hele fon müziği varsa koşarak kaçın. ibrahim sadri benzeri ağlak, duygusal erkek modlu vurgulu okuyuşları kafanızdan silin. yahya kemal, necip fazıl sevdiyseniz o zaman gerçekte şiir sevmeyen birisi değil de popüler kültürün şiir diye kakaladığı kötü manzumeleri sevmiyor olabilirsiniz. dolayısıyla şiir sevme olasılığınız var. sevdirecek şiiri bulmanın yoluysa şiir antolojilerinden geçiyor. alın memet fuat'ın antolojisini, oradan bakın bakalım, seviyor musunuz sevmiyor musunuz.

bir de romanlarda falan arada şiir olduğu zaman (genelde çeviri roman, dolayısıyla çeviri şiir olur) o şiirlere kuşkuyla yaklaşın. hiçbiri anadildeki gibi olamaz.

bu arada şiirden havadan para, ün kazanan adam yoktur. onu söyleyeyim.

ben de. hele şiir kitabı okuyanları hiç anlamıyorum. tüm kitabı okuyor aklında sadece 5 tane şiir adı kalıyor. okurken duygular hisler falan tuhaf oluyorsun ama yüzlerce sayfalık romanın etkisini de vermiyor.

şiir sevmeyen adam şiir bilmeyen adamdır. öyle kafiyeli her şey şiir değil ayrıca en zor yazın şeklidir şiir az ile öz anlatmak herkesin harcı değil. turgut uyar okuyun hala sevmiyorum diyorsanız odunsunuz, net, nokta 1!1!!1!

www.youtube.com
www.youtube.com
bunlar yüzlercesinden sadece ikisi, daha varda şu an aklıma gelmedi pek.
herkes şiir sevecek diye bir şey yok zaten

bence sevmiyorum demek kolaya kaçmak.
ben severim şiir. bütün şiirleri değil elbette ama bu şiir sevmem dememe yetmez.
illa ki sevdiğin bir şair, çeşit, konu çıkar. onlara oku arada.

mesela john milton diye bir adam var; onun 700küsür dizelik bir şiiri var. bir arkadaşım ingilizceden okudu bir kısmını. sadece bazı kelimeleri anladım. (aksanı da var) ama acayip duygulandım.

mutlaka senin de seveceğin şiirler vardır. belki divan şiiri olur, belki savaş şiiri olur, belki sürreal şiir olur.

ben de aslında sevmezdim, hatta hala sevmiyorum diyebilirim, ancak sevebileceğiniz şiirler denk geldiğinde ön yargıyı bırakıp tadına varabilmeyi denemek lazım. bir de belki atıyorum türk şairler veya türkçe şiirler hoşuna gitmiyordur, yabancı dil varsa başka dillerden deneyebilirsin.. (aman çeviri olmasın)

nasil roman bir aracsa siir de bir arac, yani on tane roman okuyup sevmeme olasiliginiz oldugu gibi ayni sey siir icin de gecerli. ama beinm aklimin almadigi bilinen klasikleri de mi sevmiyorsunuz? yani nazim'in memleketim siirini dusunuyorum, birak politikayi bir yana, herhangi bir kayip bu kadar mi guzel anlatilir yahu? bir ozlem boyle mi ice isler, simdi bu insan bununla ilgili bir roman yazsa, su 10 satirin ruhunu tasimak icin bana. bilemiyorum bazen olani oldugu gibi takdir etmek lazim. siir gundelik degil kesinlikle, abiye kiyafet gibi, her gun hergun olmaz benim icin ama yeri de doldurulamaz. yani kesin ruhunuza hitap eden bir sair vardir, aynadan gozukmeyen vampir degilseniz eger kesin vardir, mesela metin ustundag da mizahciligiyla beraber sairdir, insani guzel yakalar. bir gogleyiverin onun siirlerini...

itici.

ilahi bey efendi şiir sevilmez mi? ben size mehmet aki.. şaka lan ben de sevmiyorum hiç.

+1

kitaplardan kazaniyor olabilir dergi, cd,dvd falanda var.

o 1. kalite basılan kitapları dünyanın her tarafına ücretsiz olarak yolluyor, tuhaf

ergenekon olaylarinda gozaltina alinan biri(veli kucuk mu neydi) adnan beyin para kaynaginin israil oldugnu soylemisti. neden olmasin, degil mi?

başka bir türki cumhuriyette inşaatları olduğu söyleniyor.

dün koşuların birinde (bolt'un koştuğu) 1., 2. ve 3. jameika'dandı. demek ki olabiliyor.

doping kontrolü yarıştan sonra yapılır. sporcular sıraya girer,çok sporcu var sabaha kadar da sürebilir.lakin olimpiyat bu boru değil. çıkarsa rezalet olur.

lazer tedavisi için çokta büyük değil gibi numaralar.

lazer tedavisi olabilmenz için bildiğim kadarıyla son ıkı sene göz numalaralarınızın stabil olması gerekiyor.

onun dışında dunya göz hastanesi bu konuda daha ünlü.

ameliyat için 1 gün yeterli ama her isteyen lazer olamıyor,kornea kalınlığı vs testlerden geçmeniz gerekiyor.her göz lazere uygun olmadığı için detaylı incelemeler gerekiyor.

Document verifying the annual revenue has been higher than $100,000 for each of the last three years.

Copies of three different contracts signed within the last three years for power generator sales. Amount of each contract must be higher than $50,000.

temiz.

edit:

akp seçmenine mal demek gg olabilir ki gördüğüm kadarıyla akp seçmeni başlığında birçok entry bu sebebple silinmiş. ancak

"ortalama vatandaş malın teki olduğu için seçiliyorlar. "

bu cümlede akp seçmeninden bahsedilmiyor. ortalama vatandaştan bahsediliyor. ortalama vatandaşın mal olduğundan bahsediliyor, ortalama vatandaşın mal olmasından dolayı akp'nin seçildiğini söylüyor, haliyle gg olmaz, olmamalı.

bence çok da temiz değil.

- "ortalama vatandaş" ne?
- mal.
- "ortalama vatandaş (yani mal) oy verdiği için seçilen" kim?
- akp.

sonuç;
akp, malların seçtiği (mal).

ben böyle anlıyorum. yazılmak istenen de bu zaten. ama işte bu kadar bariz adres belirtilmesi gg olabilir.

orada "mal" yerine daha alakasız ya da vice versa anlamında çok çok tersi bir şeyler kullanılırsa daha zararsız hale gelir gibi geliyor..

memleketin %50sine mal demişsin. bence temiz değil.

neyle neyin örneklerini aynı kefeye koyulduğuna dikkat edelim.
ekşi ile akp bir mi yahu, ekşi'den örnek verilmiş. örnekler ekşi'den daha yukarıda ve nüfuzlu daha resmi bilmem nelerden de verilebilir sorun değil..
sorun; karşıdaki tarafın boru değil iktidar partisi olması. (burada akp'yi kötülemek manasında söylemiyorum. sıfat olarak "iktidar" demek istiyorum, hangi parti olursa olsun adının önemi yok ilk etapta)

ekşi sözlük bilmem kaç kişilik bir site yahu? hiç bir özel niteliğe sahip olunmadan üye olunabilen bir site.
akp, bildiğin iktidar yahu, daha ne denir ki..

ekşi sözlük'ten birinin dava açma olasılığı ile, akp dahilinde birinin açma olasılığını ve düşülecek durumu düşünerek söylemiştim.

ekşi sözlük deyince 30 bin kişi demek olur, ama akp denince rte, ve yardımcıları, kurmayları, vs vs olur.. daha belirgin bir adrestir ve hukuki haklarını kullanmada emin ol ki ekşi'deki birine göre "daha eşit" olacaklardır.
(işte burası da ikinci etap, ve burada isminin "akp" olmasının önemi var, yargıdaki etkileri, yetkileri,vs bakımından)

ısrar etmiyorum zaten bu düşüncemde. öylece ortaya sunuyorum.

bisi olmaz.

hayır.

bozuk turkceden sınıfta kalir yine de.

habervaktim çok yardımcı olacaktır.

lütfen yardımcı olun ya

www.cnnturk.com

88.255.82.110

www.ensonhaber.com

ama bu haberler taraflı bir şekilde yazılmamış. yine de saolun.

İncelemedim.Subjektif mi objektif mi bilmiyorum lakin daha önce rastlamadıysan bir göz at,dostum.
www.tumgazeteler.com
www.haberler.com
www.samanyoluhaber.com
www.haberveriyoruz.com
arama.ntvmsnbc.com
haber.gazetevatan.com
www.google.com.tr&hl=tr&biw=1024&bih=550&prmd=ivns&source=univ&tbm=vid&tbo=u&sa=X&ei=z97STeicO8ju-ga2lunlCg&ved=0CDMQqwQ&fp=140060dbccac8581
Dostum işine yarar mı bilmem ama arasam daha çıkardı yani.En azında bilumum haber sitelerinin arşivlerinden yüzlercesini bulursun.Hadi kolay gelsin.
NOT:Yukarıdaki kaynaklar tamamen rasgele bir seçim sonucu oluşturulmuştur zira samanyolu vs. pek hazetmem.

Ha bu arada olaylara objektif yaklaşmak gazeteciliğin temel taşlarındandır.(medyanın objektifliğine girmiyorum,onu karıştırmayalım.)Ama bu tarz toplumsal olaylarda en objektif gazete/site/kanal dahi subjektif yaklaşabilir.Ha yok bulamadım lan diyorsan eğer,bu konu ile ilgili köşe yazısı vs. kişisel şeylere bakman daha yararlı olur.

Edit:Az kalsın unutuyordum.Uykusuz,penguen gibi karikatür dergilerinin ilk 2 sayfası olan "güncel olaylar" bölümü de belki işine yarayabilir.

"kadınım" diye bir iddiada bulunmuş ve paranızı falan almışsa "dolandırıcılık" diyerek dava açabilirsiniz. hiçbir şey demeden birlikte olmuşsanız, maddi kaybınız olsa bile hiçbir şey yapamazsınız. bunu söyleme gibi bir zorunluluğu yok.

Ne davası yahu? hiçbir dava açılamaz. Evlilik olsa neyse.

Ne hissedeceği ne kadar homofobik olduğuna bağlı. Ben bir şey hissetmezdim.

bulaşıcı hastalık mı bu? fiziksel bir zarar görüldü mü ilişkiden? olsa olsa homofobi kaynaklı ruhsal zarar görmüştür.

nip tuck ta böyle bir kurgu vardı. oğlu fark edememişti değişikliği ama ama baba derinlikten anlamıştı. tabi bir şey olmadı. devam ettiler.

bana söylesen kötü hissederdim.

otel barında tanı$ıp sevi$tiğiniz birisini türkiyede dava ederseniz hayatınız kararır.

gavuristanı bilemem ama bizde müba$ir bile dalga geçer adamla bilesiniz.

ab türkiye'yi alırsa ucuz emek gücü için alır ki şimdilik buna ihtiyacı yok eski komünist yani doğu avrupa ülkeleri bunu fazlasıyla karşılıyor. yunanistan, portekiz falan bunlar birliğin geleceğini tehdit etmez. baktılar olmuyor euro bölgesinden çıkarırlar o da olmazsa birlikten şutlarlar.

kısaca anlatayım ama kısa olacagından gene icimdekileri dokemeyecem:

almanyada okuyan birisi olarak, buradaki haberleri de takip ediyorum. almanya, her boku temizleyen bir role burunmek zorunda kaldı. özellikle merkel, euro ayakta dursun diye elinden geleni yapıyor, hatta yurt icindeki calısmaları aksattıgı icin elindeki kaleyi gecen hafta verdi bkz: baden württemberg.

portekizden sonra, ispanya ve uzun vadede italya da sırada bence. ve işin ilginc yani, almanya, buralara akan paranın yuzde 40ını falan tek basına veriyor. sıkıntı burdan baslayacak.

butun belediyelerin ic borcları muazzam seviyede arttı. ve iş gücü pahalı oldugundan, ucuz yerlere yonlendirildi imalatlar; sonuc: simdi geri almaya calısıyorlar ama sistemi oyle kurdular ki, bu operasyon bile pahalıya patlar eger yaparlarsa, örnek: mercedesin imalatlarını brezilya ve trye, audinin de macarlara vermesi gibi.

tekrar edeyim, 6 yıldan beri burda yasayan biri olarak, euya girmek bir aptallık. bizim isgucumuz, hem ucuz, hem kaliteli. ama biz bunu süsleyip kullanamıyoruz. polonya, girmeden tr görevi goruyordu, simdi orda da yapılandırma basladı ekonomik anlamda. yani maaslar falan yukselmeye basladı orda da.

ben eu olsam, tryi almam. kullanırım. tr olsam da girmem, akıllılık yapıp parasını kullanırım. eu bizi almıyor, biz de akıllılık yapmıyoruz, tarifi budur.

kısa sorualara cevap olarak:
tr sıyırmıs, boyle bir seyi bizim doguya yonelip yapmamız lazım.
tr, euya girerse, bize muazzam para akar, eu'da lafı biz ederiz, herkes yeni bir araba alır sıfırından.
ab zaten korkuyordu genc nufustan, artık papaya yalvarır bi bok yap diye.
tr ekonomisi bunu kısa vadede kaldırır, ama uzun vadede sıkıntı yasar bence.bizim alıskın oldugumuz devinimlerimiz var, en basiti tüsiad ayar verir, ben bu maaslarla calısırsam batarım diye.

hala anlamıyorlar, rusyaya kaymamız lazım. adamların bile bizden daha iyi sohbeti var turki cumhuriyetlerle. bir de arapları kullanmamız lazım, daha akpden onu da göremedik.

avrupa birliği bitmeyebilir fakat nato gibi amacı dışına çıkabilir.

özellikle almanya'da çok ciddi bir tepki var bu ab'nin kasası olayına. adamlar hem ab'nin kasası, köpek gibi çalışıp üretip kazanıyorlar, hem de bir sürü ülke diplomatik ve diğer anlamlarda almanların önünde. üstüne üstlük yunanistan başta olmak üzere diğer ekonomik sıkıntı çeken ülkeler almanya nın dayattığı "vergileri artır, maaşları kıs, bi düzenleme yap yoksa bizden sana para yok" olayını kabul etmiyor. adamlar hem yeteri kadar çalışmıyor, hem çalışmak istemiyor, almanlar da eeh sikerim artık moduna girmişler doğal olarak.

ab'nin sonu gelirse bu sıkıntıdan gelecek. aynı bizdeki marmara-doğu karşılaştırması gibi, olm biz kazanıyoruz, onlar yiyor diyorlar ya, neredeyse aynı.

diğer yandan denildiği gibi iç siyasette de çok sıkıntı var, CDU Merkel'in oyları düşüyor git gide, adamların kalesi olan eyalet baden wüttenberg'den yeşiller çıktı (tam karşıtı CDU'nun)

sikerim çıkıyoruz aga derlerse şaşırmam. ha almanya çıkarsa zaten ab biter.

i. cari açığın yüksek seyretmesi, sıcak paraya dayalı büyüme ve bunun sürdürülebilir olmadığının görülmesi

ii. bankaların kredi olanakları sınırlandı, karlılıkları düştü. o yüzden kızgınlar. işlem ücretlerini yükseltmeleri falan bu yüzden

iii. serbest piyasaya bu şekilde müdahale edilmesi doğru değil. zaman bunu gösterecektir. babacan'ın açıklamaları da keza mb'nin bağımsızlığı düsturu ile uyuşmuyor. bu haliyle yabancı yatırımcı için güvensizlik teşkil ediyor

zorunlu karşılıgı saymazsak kanunla alakası olan bir olay değil henüz. sözlü olarak "kredileri kısın döverim ha" diyorlar. bankalar da "bana ne bana ne" diyor. bu uyarı serbest piyasaya müdahale diye nitelendirilebilir belki ama zorunlu karşılık böyle değil.

bunların hepsinin nedeni; TCMB faizini arttırmak istememek. faiz yeterince artsa hepsi törpülenecek. en temel silah yerine daha ufak araçlar denenince böyle oluyor.

en çok okunmak istenen FHM ama en çok okunanaı ney bilmiyorum.

en çok takip edilen dergi uykusuzdur raaaahat bir şekilde.

www.bleepingcomputer.com
altta download var. indirip başlatıyorsunuz işte.

lmgtfy.com

combofix iş görmez ise veya için rahat etmez başka programlarla da tarayım dersen bu tarzda comodo cleaning essentials, norman malware cleaner, escan antivirus toolkit utility ve spybot s&d'nin portable versiyonu var... hepsi de bi usb belleğe atılıp güvenli modda kurulmadan sistem taraması ve temizliği yapabilir...

alınır tabi, fekat bb playbook daha guzel b i alet oldu. bb os + native android fln.

motorola xoom?

iphone kullanıyosan alma. boyutları dışında ciddi bi farklarını göremiyorum hala.

bir bilgisayara ihtiyacın varsa alma ama eski de olsa bir bilgisayarın varsa hiç düşünmeden alabilirsin derim. özellikle jailbreak sonrası app. havuzunda kaybolman; çizgi-roman okuması, tek şarjda en azından 5-6 film seyrettirebilmesi, fotograf çekiyorsan fotograflarını doğrudan buraya atıp bakabilmen (connection kit lazım) ve editleyebilmen, süper zaman geçirten oyunları, nette gezmesi falan çok zevkli ve benim en çok kullandığım özellikler. hele hele 3-4 ayda en azından 300-400 arası falan çizgiroman okumuşumdur. büyüklük olarak ideal daha küçük ekranı kullanışsız olurmuş gibi duruyor. daha bile büyük olsa gideri olabilir hatta.

bb nin android destegi yazılım konusnda guvenmemeleri değil, piyasa ios ve android domıne sekilde gidiyor, bb nın bu cihazı satabilmesi için ya da hayatta kalabilmesi için yapması gereken biseydı. yaptılar. ios kullanmaları ımkansız zaten, apple eula sı ızın vermıyor buna.

android de ios u gecti halihazırda, ilerisi için daha da buyuk payı olacak. winmo ise yıne ios dan pazar payı alacak zira.

pil suresi ise, bb playbook ipad le yakın surelerde calısabiliyor halihazırda, release ile bunu daha da artırabilirler ya da android uyumu ustune daha cok calısaiblirler.