Ekşi Duyuru

30.07.2016 e kadar

geçen hafta urla'da çoluk çocuk denize giriyorlardı. 30+ dereceleri görüyoruz, klimaları soğuk moda geçirdik, alaçatı hafif hafif hareketlenmiş. ortam futbola müsait.

(git: 939862)

geçen sene bu zamanlar çeşmedeydik. gündüz sıcaktı denize giriliyordu ama akşam serin ve rüzgarlıydı. pantolon-hırka-sweatshirtle çıkabiliyoduk dışarı.

tam gidilecek zaman. kalabalık yok. rahat.

tam zamanı. deniz tam ısınmamıştır ama girilir. 15-20 güne boku çıkacak, elinizi çabuk tutun.

Samsung HM1500 kullanıyorum gayet memnunum. Tavsiye ederim

zik al, ben aldım cok memnununm

İlk mesajdakinin siyah deri olanından aldım. Bayaa iyi ama kol gibi pahalı aq. Neyse aldım gitti. Parrot Zik'in de ismi kötü kanka.

oluru olmasının babasıyla yaşamasının ve her akşam 11'de evde olmasıyla doğrudan bir bağının olduğunu düşünmüyorum.

çalışıyor mu? görüşecek vakit kalacak mı? tamam ortak noktanız olabilir ama emin misin sana hislerinden?

cevapları alalım.

(inşallah olur bu arada, hepimizin sapız amk yerinde, içimizden biri eksilsin :) )

acayip güzel olduğu için oluru var tabi, niye olmasın. acayip güzel olmasaydı o zaman düşünürdün.

kızı böyleyse babası kim bilir ne kafa adamdır, bir de bunu düşün.

babasinin ne alakası var badi?

ya babasıyla alakası yok da her akşam 11'de evde olacak diyoruz. yani sevgilin var ama mesela beraber uyuyamıyorsun. hep bi eve yetişme telaşı falan. ben 25 o 23 yaşında bu arada.

epey sonra ilk defa düzgün bi ilişki sahibi olasım geldi o da böyle :/ çalışmıyor, görüşecek vaktimiz var, hislerinden emin değilim ama sorun o diil. sorun kızın her akşam 11'de evde olması. benim de arada gece hayatım falan var yani. çok üzücü :(

yaşları alalım?
söylemişsin zaten. saat konusundaki hassasiyetini anlıyorum. arkadaşlarınla takılıyorsun ama kız arkadaşın evde. ya da bir yere gideceksin ama kız arkadaşın evde.
bir ilişki edinilebilir elbet ama zor oluyor.
sırf buraya takılma bence.anlaşabiliyor musun onu düşün. anlaşabiliyorsan güzelliği,her akşam 11'de evde olmak zorunda olması çok da sorun olmamalı.

bizim oluru var veya yok dememizle olmuyor bu işler.

Eğer bu gece hayatı olayını vs sorun edeceksen ve ileride kıza ''keşke evden çıkabilsen/izin alabilsen'' vs diye subliminal mesajlar vereceksen hiç girişme, sonuçta durumun baştan böyle olduğunu biliyorsun. Burada gelen cevaplar senin ne istediğini değiştirmez , oturup düşün, çünkü bu durum ileride değişmeyecek. Kıza da ileride dediğim gibi ''evden zaten çıkamıyorsun ki'' ayakları yapacaksan haksızlık edersin, dahası çocukluk edersin. İş görüşmesinde 9-16 saatleri arasında anlaşıp da saati 20'e çekmeyen patron gibi olursun bak o kadar kötü, başta durum neyse ona göre kafanda netleştir :) kararı kendin vermelisin, bu işin sabit bir oluru ya da olmazı yok, sen ne istiyorsun ona karar ver bence.''Eh çok güzel katlanayım madem'' moduna girme durduk yere.

Ayrıca şahsi fikrim bunu sorun edeceğin yönünde.

neferkitty +1111

kesinlikle sorun edecek gibi duruyorsun, bence kızdan uzak dur. her şey öyle güzellikle, 'ay çok iyi anlaşıyoruz'la olmuyor ne yazık ki. daha başlamadan sorunlu görünüyor. saat olarak (?) sana uygun ve anlaşacağın birileri eminim vardır, onları bekle veya ara.

düzenli bi cinsel hayat istiyorsun fakat cinsellik ilişkiyi pekiştirmeli sabah aksam yiyismeyeceksin sonucta. arada kiz cilginlikta yapabilir mesele degilki. derdine simdi küfür edecektim.

cinsellik sadece gece 11'den sonra olmuyor netekim...
bu durumda bir arkadaşım vardı üstelik bu çocuğun kız bi de 30 yaşında. ayrıca ailesi muhafazakar da değildi, kız çalışıyordu baba kızlarıyla rakı içen bir tipti ama 11 dedin mi evde olunacak..arkadaş en çok da akşam sinemaya bile gidemiyoruz yaa diye deli oluyordu. bi de kızın bu kadar ana-baba kuzusu olmasına
seneler geçti, çok kavgalar edildi çocuk rest de çekti, kız da çekti, araya yurtdışı girdi, olaylar olaylar...
şimdi evli ve çok mutlular :)

Haftasonu gündüz uyursunuz.

Bunun feedback'ini vereyim, bu olmadı.

bende de oluyor bu, bazen sanki biri bataryamı çıkarmış gibi bi köşeye kıvrılıp sadece yatmak istiyorum. çay, yemek, müzik, insanlar; hiçbi şey fayda etmiyor. dahiliye/endokrinolojiye gitmiştim bu da dahil bir şeyler için ama bunun ne sebebini ne çözümünü bulamadım. psikolojik olduğunu düşünüyorum:/

2) evet, avukatlık kanununa göre reklam yasağı var. yapılması halinde ilgili avukatlar hakkında baroda disiplin soruşturması açılır.

1) yapamıyorsun.

sirketlerin arac mevzusunda farkli kurallari olabiliyor, ben bizdekini ve cevremdekilerden bildigim seklini anlatayim.

4000 + kiralik arabaya karsilik gelen miktari direkt maas olarak hesaplaman cok dogru degil, cünkü is icin kendi arabani kullandiginda maasina ek olarak senin zararini karsilar sirket. yani bunu maas üzerine ek olarak almak yerine km basina alacagin ek ücret olarak konusman daha mantikli bence.

birimler farkli ama yine de örnek olsun diye yaziyorum:


1) arabayi sirket veriyor. burda da iki tane model var.
1.1) arabayi is disinda da kullanabilirsin isveren tamam diyorsa, maasindan aylik 150 lira veya aracin degerinin %0.5 civari bi ücret kesiliyor. dedigin gibi benzin, kasko, muayene vs. tümünü sirket karsiliyor. is disi kullanimda benzin sana ait dogal olarak.

1.2) özel kullanim icin sabit bi ücret kesilmiyor. onun yerine senin yazdigin gibi kilometre basina senden bi ücret aliyorlar, misal 35 kurus. kasko, muayene vs. sirkete ait ayni sekilde.

2) kendi arabani is icin kullaniyorsun, normalde yaktigin miktar km basina 15-20 kurus civari, sirket sana 65 kurus veriyor. bunun icinde aracin benzininin disinda kasko, arabanin yipranmasi gibi ek giderler de var.

eger arac cok pahaliysa ilk secenek mantikli. cünkü arabaya para vermiyorsun. fakat cok pahali olmayan ikinci el bi aracta ikinci secenek daha karli. ben bu sekilde sirketin verdigi parayla arabanin taksitlerini ödemistim.

uzun lafin kisasi, 4000 + kiralik araba hesabi yapacaksan öncelikle kendi arabani kullandiginda km basina ne kadar alacagini sor, asil farki yaratan o cünkü. eger sadece benzin parasini veriyorlarsa ortalama yaptigin yol ve aracin fiyatini yil bazinda hesaplayip onu maasa ekleyebilirsin.

hocam ben her gün işe arabayla gidip geliyorum günlük 50 km toplamda, artı duruma göre şahsi olarak haftada 150 km de kendim yapıyorum, ayda 1500 km işte düz hesap. araç dizel, her 10 binde bakımı, kaskosu trafik sigortası yıkatması ıvır zıvırı aylık ortalama masrafı 100O lira. ona göre yap hesabını

bi kiralama sirketini ara 3 yillik kiralamada aylik kira bedelini sor. ustune benzin masrafini ekle. ustune +500 daha koy.

şöyle bir yanlış anlaşılmayı düzelteyim: ilk işte aktif olarak araç kullanmam gerekiyor ama ikinci işte aktif olarak araç kullanmam gerekmediği için araç vermiyor şirket. araçla alakalı bir masrafı da karşılamıyor yani. "ben de", hesaplama için teşekkürler bu da mutlaka işime yarar dursun, ama dediğin senaryo iki işte de aracı aktif olarak kullanacaksan geçerli.

Bahsettiğin şartlarda (kasko, bakım vs.) 900 lira civarına araç kiralanabiliyor. Ayrıca ayda yaptığın km'ye göre de maliyetin düşer. Çünkü 50 bin liralık bir dizel araç (mesela linea) km'de 20 kuruş civarı tüketir. (linea'da 3000 km'dir ortalamam 5,2 litre yani 19,50 kuruş) Mesela ayda 3000 km (özel amaçla) yapıyorsan şimdiki şirketine km'de 15 kuruş fazladan ödediğinden 450 lira kara geçmiş oluyorsun dolayısıyla 900 lira verdiğin araç kirası sana 450 liraya gelmiş gibi oluyor.

Yani şimdiki işinde 3000 km örneğiyle açıklarsak; 4000 lira maaş alıyorsun 3000 km kişisel olarak gezip şirkete km'si 35 kuruştan 1050 lira veriyorsun ve cebinde 2950 lira kalıyor ama kendin araç kiralarsan 900 lira araca veriyorsun km'de 20 kuruştan 600 lira yakıt tutuyor cebinde 2500 lira kalıyor dolayısıyla 450 lira fazla maliyet oluyor sadece. Tabi 2000 km yaparsan karın 300 lira dolayısıyla aylık fazla maliyetin 600 liraya çıkar yani kullanımınla alakalı.

Kısacası özel kullanım olarak ayda 2000-3000 km yapıyorsan +500 lira civarı eklemelisin ama krediyle araç almak daha mantıklı olur.

5500/1200 lirası taksite gider gerisi bakım kasko vs. 4000 sana kalır. araba senin olur. tabii salladım rakamı hiç arabam olmadı benim.

hatta benzinide var 500 de ona koy 6000

4000 + araba veren seni silkecek. o yüzden arabalı olanı tercih etme. diğeri daha iyi. sabah akşam yol yaparsın onlarla. rahat iş diye bir şey yok dostocuğum.

50bin araba vermeyecek olandan ise;

aylık 300 lira benzin parası, 2000/12 kasko parası, 300/12 trafik sigortası, yıpranma ve bakım maliyetleri aylık 250 lira(lastik mastik aylık olarak dağıtılmış şekilde)

300*12 + 2000 +300 + 250*12 = 741 tl araç maliyeti. en sonunda da araç sende kalacak.

bu arada sevgili dostocuğum. arabanın bölüm sonunda sende kalacağını da unutmamalısın.

bu sebeple en fazla 5bin lira maaşı sıkıştır. daha fazlasına bas git la diyebilirler.

Mevcut şirket özel kullanımda yakıtını karşılamıyorsa, diğer şirket için de yakıt düşünmezsin. aracın yakıt dışında ortalama 500TL aylık masrafı olur. araçın kendisi için de en az 500TL alman gerekir. yani minimum 5000TL maaş vermeli.

Tabi iş değiştirmek için tek kriterin bu olmamalı derim, gideceğin yerde maaşını reel olarak artıramıyor ve mevcut şirkette sorun yoksa neden iş değiştiriyorsun?

Mevcut şirkette sorun yok da gitmeyi düşündüğüm şirketler üretici seviyesindeki kurumsal çokuluslu firmalar. dolayısıyla bu heriflerin adının cv'mde geçmesi bile büyük bi avantaj gelecek için. birebir aynı yaşam şartlarını sağlasam okeyim, ekstra para bile istemiyorum yani.

şuradan araba maliyetini çıkartıp üstüne benzini eklersen güvenli tarafta bir hesap olur. güvenli diyorum çünkü kendin alsan arabayı sonra da satsan, ikinci eli güçlü bir arabaysa maliyeti kiralamaya göre baya düşük olur.

www.hemengazla.com

Yirmilikler acı çekmesen de kenardan kenardan çıkabilir gayet. O da eğer itme durumu varsa dişleri üst üste bindirebiliyor. Mesela benim üst dişlerimden bir tanesi hiç çıkmadığı için dişlerim gayet ayrıktı birkaç sene önceye kadar. Yirmilikler ite ite birleştirdi. Alttaki dişlerim de gayet düzgündü ama şu an bir tanesi çok hafif geriye gitmiş halde. Beni rahatsız etmiyor ama mümkün bunlar hep.

kesinlikle isten uzaklasman lazim.

tahminimce cok iyi para kazanacagin bir isin oncesinde boyle oluyor hep.

OKB yi arastir bence

acil tatil yazıyorum. bilmen gerekenler burada:

(bkz: tükenmişlik sendromu)

Panpa git doktora rahatla. Ben 3 sene gitmicem fiye kastim az kalsin alkolik oluyodum. Minik haplardan vericek mis gibi :)

Bütün düzeninizi değiştirin. Bana da oluyor arada böyle yeniyorum. Ofiste masanızın üstünü değiştirin, ekrandaki fotodan masadaki takvim v.b. her şeyin yeri ve hatta kendisini. Ofiste rutininizi bozun, önce mailleri açıyorsanız artık önce notlarınızı okuyun gibi. Evde de mutfak eşyalarının yerinden kıyafetlerin raflarına kadar ters düz edin. Yeme-içme alışkanlıklarınızla oynayın. Farklı müzik dinleyin.

bahsettiğiniz ruh halini hissetmeye başlayınca bunlara bir girişiyorum format atmış gibi oluyor. Üstelik değişiklik ve yenilikten kaynaklı enerji ve verimim artıyor.

Uzman değilim, naçizane tavsiyelerim.

Hiç aldırmayın. Uzun süreli trafikte olmak ciddi bir test. Her zaman gözünüzü dört açın. Şehir içi açık yol bile olsa 80 km/s hızın üzerinde seyretmeyin. Çünkü artık hüner gideceğiniz yere sağ salim ulaşmak. Erken ulaşmak değil. 'Usta şoför' ünvanını kazanacağınız tek mesele etrafınızı kollayarak seyretmeniz. Karayolunda en ufak bir hatanın telafisi yok. Lütfen dikkat edin.

edit: Başınıza gelen bu olayları görmezden gelmeniz; şu an bir aile sahibiyseniz o ailenin yararına olacaktır. Değilseniz bile her zaman arabada çocuğunuz varmış gibi hareket edin. Trafikte başarının, doğru olanın bu olduğunu bilin.

kardeş beni anlatmışsın resmen.ben şöyle diyerek kendimi avutuyorum: "... de ki ağaç...".evet benim cins bir durumla karşılaştığımda kendime telkin amaçlı söylediğim sihirli cümle bu.

bazen ben de aklımı çıldıracak gibi oluyorum. ama belimize silah taksak, bunları her gördüğümüzde alnının ortasından vursak 50 yılda bitiremeyiz. bu böyle. bi de manyağı da çok. motosikletli arkadaşım sarhoşun biriyle atışıp devam etmiş. adam arkadan gelip çarptı. 2-3 yerinde platin var şimdi.

hiç kasma. sende öküz ol rahat edersin.

ben kullanmaya baslayısımın 2. haftasında bu barzolar gibi takılmaya basladım, hayat çok daha güzel. beş para etmez bir toplum zaten, efendi takılmaya gerek yok.

www.youtube.com

Araba otoparkta yatarken neden otobüsler, metrolar vs. ile ulaşım sağladığımı anlatmışsın resmen.

Kötü araba kullanmakta çok sorun yok. Yeşil ışık yandığı anda kornaya abanan ya da öndeki araba hız sınırını geçmediği için korna çalan, selektör ile taciz eden dallamalardan da değilim. Fakat sinyal verip dönmek ya da şerit değiştirmek istediğimde sanki hastaya organ yetiştirecekmiş gibi inadına burnunu sokan ya da hızlanan barzolar ile sinyalsiz şeride dalıp aniden önünüze kıran hayvan evlatlarından rahatsızım ama.

Bak daha makasa girince ve aşırı hız yapınca kendini usta şoför sanan ve şehir içinde yarış yapan şerefsizlere ve korna çalınca mucizevi bir şekilde arabaların yok olup trafiğin açılacağını sanan beyinsizlere vs. girmedim bile.

Siklememekten başka yapacak birşeyin yok, sen en sabırlı en empati yapan adam olarak sanıyormusun ki üzerlerine sürebileceksin?Sürmeyi denediğin için de bir araba dolusu dayak yersin.Bu adamların duyguları, kaybetmekten korktukları birşey yok dostum. Hep konuşuruz arkadaşlarla, arabada neden beyzbol sopası filan taşımıyoruz diye, nedeni basit, çünkü o sopayı kullanmaya ilk kalktığımızda adamlar alır o sopayı belimizde kırarlar, bu iş böyle dostum, sakin sakin sür arabanı, görme duyma..

fransızkalanadam +1 ... bu siktiğimin insanları hiçbir iyi niyeti ve alttan almayı hak etmiyor. Belinde silah olmadığına emin olduğun sürece ana avrat din iman kitap ne varsa saydır acıma. En azından eve gidip sinirden uyuyamayacağına sinirini boşaltır mis gibi uyursun.
Trafiği de artık tribün gibi düşünmek lazım. Millet sinirini atmak için trafikte en ufak kusura aşırı tepkiler gösterip rahatlamayı seçiyor. İş stresi de aile içi stres de hepsinin çözümü TRAFİK!

o kadar gezmişsen harcama hesabını sen daha iyi yaparsın. iki bin dolar bir hafta new york kurtarır herhalde. bence gör new yorku, ama adam akıllı araştır gitmeden vakit kısa, boşa harcama.

kabaca 500-600 dolar git gel bilet alsan (tam 1 ay sonra gidiş dönüş 1030 TL'ye buldum şu an) geriye kalan 1400 dolarla 1 hafta (6 gece) otel masrafı da en az 750 dolar gibi olur (buna da booking.com'dan baktım) kalan parayla da ucuz yemek ile 1 haftalık tatil yapabilirsin. ulaşım masrafları hakkında pek fikrim yok new york için.

fazlasiyla deger. ama bu butceyle tek bi sehirde takilip paranin yarisini otele yatirmaktansa road trip daha mantikli gibi. bi haftada bi senelik deneyim yasarsin. sifir luks tatil kafana yatiyosa tabi.

edit: tam senlik: www.theamericanroadtripcompany.co.uk

ne zaman gideceğine bağlı. şu sıralar uçak bileti 500 dolar civarıyken yazın 1000 dolar oluyor. bence o kadar yol gitmişken en az 15 gün kalıp new york dahil doğuda bir iki şehir daha gez.

otel yerine airbnb yada couchsurfing yapsan daha bir iyi olur die düşünüyorum, hem yerel halkdan birileri sana daha iyi yol yordam gösterir şraya git buraya git diye, hemde bir iki muhabbet olur, dışarıda daha çok para harcayabilirsin.

amerikada sokakta sabahlamak vs biraz tehlikeli avrupa gibi düşünme derim.
konaklama için para ayırman mantıklı olur.

10 kg ek bagaj hakkı ve THY iç hatlarda CIP lounge dışında pek faydası yok. Lounge'da uçuş kartı sordular geçen sefer uçarken.

Elite kart gibi özel geçiş hakkı vermiyor.

yaratmaz. gidip gez bence.
iç hatlarda var. dış hatlarda yok.
cplus değil elitle de giremezsin star alliance uçmuyorsan.

bilginin e-mba programı da var düşünürsen 19 bin falandı en son
koç mba etiket olarak 1 tık fazla olabilir ama ingilizcedir mba emin olmasam da
bilgi de ingilizce ve türkçe seçenekleri var türkçe daha ucuzdu galiba.
koçtaki executive ya da olmasa da iş deneyimi istiyor ki sende de varmış.Maddi açıdan hangisi uygunda derim, maddiyatın elverişliyse koç

valla mba olayı hakkında pek bilgim yok prestij anlamında ama koç çok daha prestijlidir bilgi'den orası kesin eğer türkiye'de çalışacaksan.

Kadroya göre karar verirdim ben. Hangisinin kadrosunda daha yetkin, daha başarılı ve daha iyi öğreten kişiler varsa onu seçerdim.

Bilgi'deki kadro içinize sindiyse eğer onu seçin derim çünkü Koç'un yarı fiyatına imiş, Koç evinize 1.5 saat uzaklıkta iken Bilgi çok çok yakın imiş... Bunlar önemli...

Bir de, ders saatleri önemli. Bilgi'de akşam oluyor dersler gündüz çalışıldığı için; Koç'ta nasılmış acaba?

%28,57

alttan yüzde 40
üstten yüzde 28

kanka 100 liran vardı satıştan sonra 140 liran oldu. artış 40%

%40

kar marjı %28,57
kar oranı %40

Maliyet Tutarı: 100.00
Gelir Tutarı: 140.00
Brüt Kâr Tutarı: 40.00
Kâr Oranı: %40 (Brüt kârın maliyet tutarına göre yüzde oranı)
Kâr Marjı: %28.571428571429 (Brüt kârın gelir tutarına göre yüzde oranı)

Aferin aynştayn.iyi düşünmüşsün.ben de merakla bekliyorum.

Isin uzmaniyim.banka calisanisin anladigim kadariyla.bankanin yan haklar politikasiyla alakali bir durum bu.esnek yan haklar olarak geciyor. Bankanin yan haklarindan sorumlu birimine gitmen lazim. Ama dedigim gibi politikalari o yonde degilse katiyen degistirmezler.

Yok hayır banka çalışanı değilim. O kısım çok karmaşık bir konu. Yabancı bir firmanın dağıtıcılığını yapan bir distribütörde çalışıyorum. Distribütörün maaş politikası çok sıkı, esnetmiyorlar, ben de ayrılmak üzereyim bu sebepten. Fakat yabancı firma da onların türkiye sorumlusu - yöneticisi olarak benimle çalışmaya devam etmek istiyor. Beni tutmak için bi miktar para harcayabliriz dedi. Çalıştığım şirket de durumdan memnun tabii. Ama para olarak alırsam bu 'ücret'i, genel müdüründen departman yöneticisine kadar herkes pay alacak, bu konuşuldu ve sabit bir olay. Öyle almamak için benim fatura karşılığı expense göstermem lazım, anca o zaman para 'filtrelenmeden' bana ulaşabiliyor.

Aynştayn olmak bile yetmiyor yani gördüğünüz gibi :) Şimdi nasıl yaparız bu işi, buyurun halil ibrahim sofrasına. nedir bunun adı?

tanıdığın şirketi yok mu? fatura kessin sana, vergisini öde, gerisini indragandi

kdv+stopaj karşılığında gıda faturası kesebilirim ama araç kiralama bilmiyorum. bikaç müşterim var senin gibi, adamlar müşteriyi yemeğe çıkardım diyip 300-500 geçiriyor şirkete her hafta.

Konunun uzmanı değilim ama leasingli alımlarda işlem finansal kiralama şirketi ve müşteri arasında gerçekleşiyor. Müşteri siz olacağınıza göre çalıştığınız şirket bunu gider göstermede zorlanabilir. Sizin leasing ödemelerinizi direkt anlaştığınız leasing kurumuna yapabilir ama bu işlem sonucunda sizi borçlu göstermek durumunda kalabilir.

sen kesssin evlenirsin de hatunun seni isteyeceği ne malum? bence bu ihtimalden kaçınıyor bilinçaltın. "sen kovmadın, ben istifa ettim" diyor sözde.

ulan bu kızla çıkarsam kesin evlenirim ben, hiç bulaşmayayım en iyisi
bu cümleyi anlayamadım açıkçası. Bu kızla çıkarsam kesin evlenirim , bir kere bunu nerden biliyorsun, ee tamam kesin evlenirsin ee evlen o zaman, şu an evlenmek mi istemiyorsun kızla birlikte ol yani ilişki devam etsin evlenme.
Ama büyük ihtimalle uzaktan çok mükemmel zannettiğimz kadın ya da erkekler öyle göründükleri gibi olmayabiliyor, bunu da aklının bir köşesinde tut derim.
Ha bir de kızın seni istemeesi var o ayrı mesele

yoo bende tam tersi etki yaratıyor acıkcası. zaten aradıgımda öyle bir kız. gel gör ama o kızı buldugum zaman halihazırda mutlu bir ilişki içinde oldugunu görüyorum. bu bahsettiğiniz kızları nasıl boşken yakalıyorsunuz anlamıyorum, nasıl sanslı ibnelersiniz lan azıcık bana verin su balınızdan.

kısa özet cevap: fırsatım olsa ve sinyali alsam iki saniye beklemem.kaçmam.

devilred +1

genellikle böyle olur.

olmazsa da benim gibi '' ulan birinin peşine takılıp lisedeki gibi maymun olmayalım, sevilen kadın başa bela'' mantığı da olabilir. zira mükemmel ilişki olarak gördüğün biri ile beraber olursan, o iş olsa bile ''tasmanı ona verirsin'' gerek yok üç günlük dünyada.

İnsanın hayatında öyle bir dönem olabiliyor. Ciddi ilişki ihtimali gördüğün zaman şimdi bunun sırası değil diye düşünerek aradaki çekime rağmen pas geçebiliyorsun.

benim de başıma geldi. evlilikten korkmak değil benimkisi. macera arama olayı. kadın mükemmeldi. ilişki süresince gram başımız ağrımazdı çok net görebiliyordum bunu. hala tam olmamışım ben, aklım hala biraz havada. onu anladım. umursamayıp maceraya aramaya devam.

Valla öylesiyle karşılaşırsam peşinden koşarım.net

Normalde hiçbir kadının peşinden koşmam, üstüne düşmem. İki muhabbet ederim, eğer o da konuşmaya sohbete istekliyse karşılıklı olarak devam eder. Yoksa da kendi hâline bırakırım. Ama evleneceğimi düşündüğüm kişiyle ilişkiye başlamaya çalışırım, bakalım harbiden wife material mı değil mi. :)

Ne güzel şeyler yazmışsınız lan. Hepsi ayrı ayrı haklı. Elinize sağlık, hepiniz bir miktar haklısınız. Bunların hepsini toplayınca yukarıda soruda yer alan probleme ulaşıyorsunuz resmen. Devilred'in dediği daha ağır basıyor olabilir ama, biraz egoist bi bünyeyim çünkü. Doğru.

mükemmeli olsa keşke

"Bu kızla anca uzun vadeli ilişki olur, hiç bulaşmayayım" dediğim oluyor.

Ben de yok bu. Eğer kevin evlenirim bunla diye düşünürsem rte'nin kızı olsa bile yazarım, durmam.

Öte yandan bunun tersi olan kadınlara da sadece seks amaçlı yazdığım oluyor.

Sanırım ikisinin arasındaki tiplere (karakteri boktan, sadece seks için görüşmeyi de istemeyecek tarzda olanlar) hiç yanaşmamaya çalışıyorum.

Bu kof özgüvenin binde birini istiyorum be, çok mu.
Devilred +bin

Sonra reddedilince bize ağlıyonuz. Sen ağlama yasak sana.

yok dostum namusuyla iş yapan yer kalmadı..

Ciddi ciddi darlayınca verdiler paramı. Ahahahhahah.

istiklal topshop'ın en üst katı topman. ama büyük bir yer değil.

nişantaşında vali konağı caddesinde var. alt katı topman.

Topman markası İstiklal'de ve Nişantaşı'nda var.

beyoğlu ve mall of istanbulda var sadece. o da topshop ile ortak mağaza şeklinde.

Teşekkür ediyorum, sağolun.

yazın sabah 8 gibi yüzüyordum, evden çıkmadan da muz veya tost yiyordum. ama sonrasında yan gelip yattığımdan çalışma kısmına yorum yapamayacağım.

Spor aç karnına yapılır. Beslenmenizde sıkıntı yoksa, yeterli protein alımı yapıyorsanız sorun olmaz.

Resmen hayallerimi yazmışsınız :) düzen oturursa gayet başarılı bir program olur bu. Uyku düzeni içinse, pazar sabah biraz erken kalkıp, gün içinde uyumamayı başarabilirseniz tekrar düzene girer diye düşünüyorum.

yüzme o saatlerde iyidir. ben 7-8'e gidiyordum, harika hissediyordum gerçekten. dolu mide ile yüzmek pek hoş değil zaten. düzene gelince, vücudun hafta içi erken kalkma zamanlaması haftasonuna da yansımıyor mu? nasıl o saate kadar uyanık kalıp 12'ye kadar uyuyabiliyorsun?

Uyuyabiliyorum maalesef ya. Hiç o kendiliğinden erken kalkan insanlardan olamadım maalesef. Teşekkür ediyorum yorumlar için.

1) www.pratikhane.com

2) www.firsatcaddesi.com

en ucuz alibaba'dan bulunur tahminim. toplu alım yapacağınızı söylediğinizden bu geldi aklıma. gerçi 50 bile düşük bir rakam toplu alım için ama 50 parça için de satım yapanlar var. 0.18 dolar diyor ama fiyatı tazelemek lazım tabi sorup.

www.alibaba.com

Teşekkürler arkadaşlar, google'a sormak nedense aklıma gelmemiş. Sanki google da bulunamayacak bir şey gibi geldi :) Pratikhane'deki 2 liralık fiyat gayet yeterli şimdilik. Sağolun.

Seç beğen al :)

www.bulabilirim.com

Size etkisi olmaz denemez. Kesinlikle bi etkisi olur.

show tv'yi arayin. bu ara haber bultenleri reality show gibi olmaya basladi, bu tarz toplumsal sorunlara dikkat cekiyorlar. ornegin su gelin arabasi terorunu falan haber yaptilar yakin zamanda.

sizde camları açarsanız pamuktan taşlama sırasında çıkan silika maddesi mutlaka pencereden girecektir.

0,5-5 mikron boyutunda olur silika. bu ne demek?
1 mikron milimetrenin binde biri boyut demek. yani hesapla ne kadar küçük kristaller nasıl girmez. koku nedir neden gelir gibi şeyleri.

şu hastalık yapan "mite" denen canlılar 35-55 mikron arasında olur. mesela.

10 mikrondan küçük nerdeyse her şey temizlenmemek üzere ciğerde birikir zaten.

pnömokoyoz olduğunu kanıtlayamazsanız da bronşit vb. basit rahatsızlıklarla başlar bence.

maruziyet fazla olmasada silika maddesi ciğerden temizlenmediğinden bir kaç yıl sonra silikozis olmayacağınıza kimse garanti edemez.

endüstri patlat bence, istediğin şeyleri ana fikir olarak almış olursun.
sonrası sana kalmış.

patlat +1. yada hiç uğraşma aldır bi e.m ona yaptır. Referans olabileceğim bi kaç kişi var :)

Almanca eğitimi/sınavları ile ilgili almış olduğunuz bir sertifika, seviyenizi gösterir bir belge varsa anlamlı olabilir. Eğer tercüme bürosuna başvurmuyorsanız, lisedeki okuma yarışı birinciliği çok tali olacaktır.

olsa da olmasa da cok onemli değil. ha almancayla ilgili bir işse eh biraz bakılır. ekle gitsin

Koyma bence lisedeki şeyler genelde çok sallanmıyor, arkadaşların da dediği gibi almanca bildiğini gösteren sertifikan varsa onu koy.

ekleme.

hoşgeldin milini kazanmak için öncelikle uçmak gerekiyo. zorlu'daki fatura ile kazanılan mil içinde aynı şey geçerlidir bence. bu arada bende 50 tl verebilirim isteyen olursa :)

pandora veya swarovski'den güzel bir bileklik alınabilir.

çok sevdiği bir kitabın hard cover olanını alın.

çanta veya ayakkabı.çünkü ne kadar çok olursa olsun çanta ve ayakkabı hala beni heyecanlandırıyo.bütün kızlar için böyledir bence :/

zara'dan fln hediye ceki al bence 150 liralik

hediye ceki alacagina parayi ver direkt. kardes sonucta, samimiyet sinirsiz.

beraber bi şeyler yapın? sevdiği grubun konserine falan gidin doğumgünü hediyesi.

Michael Kors'tan Macbook Air kılıfı aldım. 200 küsür liraya mal oldu ama iş gördü.

Bir bilim adamının romanı

çok sürükleyici gelmişti

Tom sawyer'ın maceraları. 5. Sınıfta okumuştum. Okuduğum ilk roman diyebilirim. O an ki daracık ufkumla hayret ederdim tom sawyer'a. Kitabı okuduğum zaman onunla aynı yaştaydım. O maceralara atıldıkça sanki kendimi yanında hissediyordum. Hala o hisleri yaşatan bi kitaba rastlamadım.

Kitaplığımın en başında duruyor. Şuan bana göz kırpıyor içerden Tom "hadi gel daha salavatımız çok macera var" dercesine.. :))

Vadideki Zambak. Okuduğum ilk kitaptı, o nedenle yeri ayrı. Hatta ne zaman aklıma gelse esen meltem rüzgarlarının yüzüme vurduğu bir Fransız ilkbaharında kırlarda koşuyorumuş gibi hissederim kendimi.

kafka-dönüşüm

ortaokulda okumuştum. annem zorla kitap okuturdu o zaman kadar. ne anladım bilmiyorum ama dönüşüm sayesinde kitap okumayı sevmiştim. özeldir yani benim için.

gabriel garcia marquez yüzyıllık yalnızlık severek okuduğum ilk romandır kendisi :)

Asimov - vakif serisi.
Yasamak gormek istediğim gelecegi yazmis

Pal Sokağı çocukları

Yüzyıllık yalnızlık. Bayılarak okudum.

Onu seven bunu da sevdi: bir deliler evinin yalan yanluş anlatılan hikayesi.

john steinbeck - inci

neden bilmiyorum. ortaokulda okumuştum ve çok sevmiştim. hikayesi çok değişik gelmişti sanırım.

babalar ve oğullar - turgenyev.

bazarov karakteri. biraz nihilizm merakıyla okumuştum ama genç kuşakla eski kuşağın fikir çatışmaları, zaten merak duyduğum 1800'lü yıllar, üzerine arkadi ve bazarov gibi iki muhteşem karakter. kitabın gelişme ve sonuç kısmının muhteşemliği.

çok kitap okudum. *uzaklara bak* o yüzden en iyisi şudur diyerek pat diye kitap ismi veremem. ama çocuk yaşta okumama rağmen düzgünce anlayabildiğim, hala hatırladığım bir roman olduğu için oblomov; fikirleri ve istekleri her gün değişmesine rağmen vazgeçmediği tek hedefi yazarlık olan biri olduğum için de martin eden benim için zirvede yer alıyor. iki tane oldu.

bunun dışında en üst sıralarda yer alan, ilk ikisinden çok ayıramadığım şunlar var,

kumarbaz: çocukluğumdan beri bahisle içli dışlıyım. rus edebiyatı ve kumarın birleşimi 15-16 yaşında bir ergen için tadına doyulmaz bir zevk oluyor. hem kısacık kitaptı, çerez niyetine okunurdu. çok severim.

tatar çölü: 17-20 yaş arasını neredeyse HİÇBİR ŞEY yapmadan, bir şeyleri bekleyerek geçirmiş bir sığır olarak, bunu okuduğumda aydınlanma yaşadım. öyle süper, dehşet bir roman değildir. gazetecilikten gelme zaten adam. ama kendi durumum dolayısıyla benim için altın kitaplardan biri olarak kabul ediyorum bunu.

****

SPOILER SPOILER SPOILER SPOILER

yalnız şimdi fark ettim... sonum ana karakterlere benzemese bari, hepsinde mi bir kötülük olur yahu? biri servetini kaybeder, biri intihar eder, abov.

SPOILER SPOILER SPOILER SPOILER

***

edit: oblomov yerine gonçarov yazmışım sjhfjkl

The dark tower serisinin yerini hiçbir şey dolduramaz bende. 7 kitap yahu. Koca bir evren. Karakterleriyle kanka gibi oluyorsun bitince. Onlarla beraber o yolculuğu yaşıyorsun resmen. Bitince ağlamıştım ben.

kara kitap.

nedenlerini yazmak 5 sayda sürer. sadece oku derim

kara kitap.

dark tower serisi bende de

Çocukluğumda Muzaffer İzgü'nün Ökkeş serisini okumuştum. Tabii ki üstünden birçok kitap geçti ama ondan aldığım zevki hiçbirinden almadım.

şeker portakalı

çocukken çok feci ağlamıştı zezenin bazı hallerini kendimle benzeştirmiştim, ona yakın hissetmiştim o yüzden bende yeri ayrı.

bir de küçük prens.

evet ben masalları seviyorum :/

yaşar kemal- ince memed

herhalde yaşar kemal olduğu içindir :)

hatta 5 sene sonra tekrar okuyorum, şu an 2. kitaptayım.

Çantaların ikisi de güzel. Ama şeklen soruyorsan üçüncüsü daha güzel. Kalite açısından ise pek bir şey söyleyemem. TheNorthFace'in sırt çantaları fiyatına göre çok kalitesiz gelmişti bana. Kullanmadım, kullanan biri daha iyi yorum yapabilir.

longhaul al bence.

Edit sonrası : tercih aynı :)

biri 32 litre biri 88 litre sana ne kadar hacim lazım ?

şu biraz pahalı ama samsonite'yi ve 4 tekerli bavulları şiddetle tavsiye ederim:
www.ebay.com

uzun süre dangalak carry on bavullar kullandıktan sonra ben huzuru eastpack'in şu modelinde buldum;
www.carryology.com

ozellikle üst ve altının birbirinden bağımsız halde kullanılabilmesi kısa süreli farklı yerlerde konaklamalı durumlarda çok işe yarıyor. ortalık dağılmıyor derli toplu kalıyor.

verdiğin linklerden son ikisinin iç kullanımı nasıl göstermemişler ama ilkinde en dipteki bir şeye ulaşmak için kazı çalışması yapman gerekiyor.

tabi bunların hepsi ne amaçla kullanacağına bağlı, eğer doldurup taşıyıp sonra bulunduğun yerde boşaltıp kullanacaksan sıkıntı yaratmaz ama bavuldan boşaltmadan kullanacaksan içindekiler hallaç pamuğu olur. bu arada bildiğim kadarıyla the north face outdoor malzeme konusunda bayağı başarılı bir marka.

yahu üçü de normal bildiğimiz bavul bunların, en büyüğünü al bari ileride de kullanırsın.

nwnd+1
Eastpak alırsan salak havayolları görevlilerinin kaybetmesi dışında bir sorunla karşılaşmadan senelerce kullanırsın. Aile eşrafı o kadar beğenir ki onlar da ödünç (!) alıp kullanmaya başlar. Zamanla senden çok onlarda kalır ama olsun şahanedir.

öylesine seviştiğim birinden sonradan hoşlandığım hiç olmadı, ama hoşlandığım insanlarla seviştiğim oldu. güzel de oldu.

bırakmıyor bende. insanlara fazla anlam yüklemiyorum bu konuda.

hiç hoşlanmadan seviştiğim insanlar oldu. sevişmek guzel bi sey. fakat geriye dönüp baktığımda, bi daha hayatta suratına bakmayacağım insanlar var..

Ilk soruna da cevap Emrah serbes'ten gelsin.

Sonuçta sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlayamazsın belki ama melodisi aklında kalır.

Sevişmeden sevgili olmuyorum.

eczanelerde satılıyorsa ve sağlık bakanlığı izni yoksa tarım bakanlığı iznini vermiştir
tarım bakanlığına sorabilirsiniz
sağlık bakanlığına da (ya da bimer'e) şikayette bulunursunuz hastalıkla alakalı reklam yapılıyor diye

tarım bakanlığından onaylı bir sürü öyle ürün var. dediğin gibiyse onu sağlık bakanlığı araştırmayabilir bile. hangi ürünmüş bu? merak ettim.

bi noktaya varamazsın, tarım bakanlığı onaylı olarak ürün getirmek yasal.

istersen bimer üzerinden başvurunu yapıp bilgi edinebilirsin tabi.

koşturmaktan, rûhunuz geride kalmış. iki adım geri çekilin, bir duraklama anı yaratın. haftasonu tatile kaçın ve yalnız kalıp düşünün ben ne yapıyorum diye...
ailevi olarak içinden geçtiğiniz durum da çok etkiliyo tabii.
bi de bir kabristanı ziyaret edin ve onların da bi zamanlar ne çok koşturmuş ve ne çok gerilmiş olduklarını düşünün.

İşlerinin çok yoğun olduğundan bahsetmişsin. Muhtemelen de dediğin gibi evet ondan kaynaklanıyordur. Çünkü bir yerden sonra iş insanın hayatının tamamını kaplıyor neredeyse ve herşey ona göre şekilleniyor. Hatta insanın karakterini bile değiştiriyor. Klasik olacak ama klasikler genelde hep doğru oluyor: İşlerini yavaşlatıp, kendine zaman ayırıp bir nefes almalısın. Nick'in bile roket adam ama yine de bir yavaşlama iyi gelecektir sana. Bir de Hitit duası varmış bu yavaşlamayla ilgili. Geçenlerde karşıma çıkmıştı bir yerlerde;

*Tanrım beni yavaşlat,
*Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…
*Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…
*Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.
*Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
*Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…
*Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, hülyalara dalabilmeyi öğret…
*Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yasamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…
*Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır…
*Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardim et.
*Yardim et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.

Sorun yok Erbil'de, batıdakilerin çok fazla şirketleri olduğu için. İzin vermezler öyle kolay kolay girmesine. Gönlün rahat git gel. Uçağın da zaten tehlikeli olmayan rotayı izleyecektir. sorun yok

tehlikeli bence. oldu da işid'in eline düştün diyelim, kurtulamazsın.

Zorunda değilsen gitme bence. 3 bin için değmez.

Bir arastirma merkezinin Irak uzmani Erbil'de sikinti olmadigini söylemişti bugün. Kendisi saha calismalari da yapan biri yani güvenilir kaynak.

git

Buzlu badem yiyin (şaka değil).

Limanağzı'na gidin.
Aracınız varsa sabahın köründe Kaputaş'a gidin, bir iki saat sonra aşırı kalabalık olacaktır.
Bol bol kafa dinleyin. O kadar sakin ki, siz de şaşıracaksınız.

Edit: Bir de korkmuyorsanız dalış deneyin. Baya değişik bir dünya, imkan varken denenmeli kesinlikle.

Araba varsa kaputaş plajına gidebilirsiniz. Çok güzel bir yerdi geçen sene gitmiştik.

(bkz: kaputaş)

Tekne turu yapın mutlaka bir gününüzü ayırın .


edit: Nereid meyhanesinde mezelerle doyun uğramadan gelmeyin.
Dejavu'da günbatımı bir de.

Kekova turu +1

adalar turu
limanağzı-kaputaş plajı ziyareti

safari turu.
giorgios barın yanındaki yere gidin konuşun. şöyle kısaca turu özetliyeyim, her şey ücrete dahil bu arada:
6-8 kişilik üstü açık jiplere doluşup bir köye götürülüyorsunuz. basit bir kahvaltı ikram ediyorlar (çok bir şey beklemeyin)
köyün yerli çocuklarından içi su dolu balonlardan satın almak zorundasınız(ücrete dahil değil 30 balon 5tl idi en son)
kahvaltı bittikten sonra arabaları bıraktığınız yerin orada su savaşı başlıyor. (diğer turların jiplerindekilerle) yol boyunca cephaneniz bitene kadar yolda su savaşı yapıyorsunuz, hatta hızını alamayan yerliler yol kenarından hortumla su falan tutuyor üstünüze :) (turun öncesinde poşet veriyorlar telefon cüzdan için, ağzını bağlayıp çantaya koymama rağmen biraz su geçirdi telefonum, bilginize) su savaşı cephane bitene kadar yol boyu sürüyor. sonra saklıkent'e gidiyorsunuz(kanyon içinde yürüyorsunuz, çamur banyosu vs. , sonrasında gizlikent'e gidiyorsunuz.(gizlikent tura dahil olmayabilir, sorarsınız (orman içersinde akarsunun ters yönünde yürüyüp sonunda şelaleye ulaşıyorsunuz)) sonrasında patara'ya götürüyorlar. en son da kaputaş'a götürüyorlar, deniz sonrası karpuz ikramından sonra kaş'a dönüş yapıyorsunuz. bu saydıklarım saat 10 gibi başlayıp akşam 7 gibi bitiyor.
su savaşı kısmı bizi en çok cezbeden eğlenceydi geçen sene. bizi gezdiren çocukla karşılaştık bu sene , su savaşı esnasında kaza yaşanmış o yüzden su savaşı iptal oldu ama tekrar yapılıcak dedi. sorup öğrenirsiniz.

derya beach'te mutlaka pizza yiyin. beach'te ne kadar güzel olabilir önyargısıyla gidip ağır göt olmuştum. efsane pizzaları var. hatta domuz ürünüyle aranız iyiyse domuz etli pizzaları da var.

kaputaj plajına mutlaka gitmelisin. bir de üçağız-kekova tekne turları var. bunu yapmadan dönersen yazık edersin 3 gününe :)

bir de aracınız varsa saklıkente gidebilirsiniz. demre varen yakın ilçelerden biri kaşa. orada da myra antik kenti ve noel baba kilisesi var. oralar da görmeye değer yerler. araç varsa gidiş geliş çok kolay olur.

Ekstre kesildiği zaman Amex harcamalarının tamamı MC'ye kaydırılıyor ve tek ekstre geliyor. Ödeme yapınca da ikisinin limiti birden açılıyor.

Ortak limit uygulaması sebebiyle artık tüm bankalar nezdinde belli bir kart limitin var. Sen bunun çoğunu İş bankasında kullanıyor göründüğün için Garanti düşük limitli bir kart vermiş. İş bankası limitini azaltırsan Garanti'yi artırabilirsin sanıyorum. Açıkta kalmamak adına iptal etmeden önce limiti azalt. Garanti onay verdikten sonra İş bankasını kapatırsın.

Açılmıyor abi. Ödeme yapıyorum MCde kullanılabilir limit artıyor, AMEX'de aynı kalıyor. NE saçmalık ya.

yakında ben çıkarıcam gibi, kavga olmasa da, eah yeter be benzeri bir tepki.

babaannem ölünce altınlar toplanıp bir çantaya koyuldu. kimsenin de aklına gelmedi o kadar işin gücün arasında çantayı kontrol etmek. sonradan halamların çaldığı ortaya çıktı ama kimse tek laf etmedi.
kavga değilmiş bizimki ama dedem kızlarıyla görüşmüyor artık. kızı evlendi kimse hayırlı olsun diye bile aramadı. bi tek ben iyi davranırdım ben de resti çekince yalnız kaldılar. çiğlik kötü bişey.

Dayım 10 yıl önce öldü, evli ve çocuklu değildi. Miras da bırakmamıştı. O yüzden malları kardeşler arasında dağıtılacaktı. Annem ve teyzem sorun olmadı ama, 5 tane de üvey kardeşi vardı. Üçte biri anneme, üçte biri teyzeme ve üçte biri o kardeşlere dağıtılacakmış. Anne-dayı-teyze üçlüsü 40 yıldır görüşmedikleri o kardeşlerden nefret ediyorlardı; büyükler bizimkilermış, küçükler onlarmış ve çocukken birbirlerine düşman yetişmişler. Dolayısıyla annem ve teyzem onlara mal gitmesini istemediler. O kardeşlerle 40 yıl sonra tekrar konuştular, 4 kardeş feragat etti hakkından "O benim kardeşim değil" diyerek. Ama son kardeş "Paraya ihtiyacım var benim" dedi ve feragat etmedi. Hatırlamadığım uzun bir süre boyunca müzakereler döndü ve tüm 5 kardeşin toplam payını mı, öyle bir şey aldı o kardeş. O kadar büyük olmasa da bayağı büyük bir şey aldığını hatırlıyorum. İşin sonlarında ben artık üniversite için başka şehirdeydim, çok da iyi takip edememiştim telefondan.

Kadını haksız gördüm ama annemi de haklı veya haksız göremedim. Sadece ben olsam sevmediğim, tanımadığım bir kardeşin mirasını almak istemem, hele ki bu kadar hasmım olmuşsa ama bir yandan da "Kimbilir, ne kadar ve niye paraya ihtiyacı vardı" diye düşünmeden de edemedim. "Umarım sağlık sorunları, ailevi dertler gibi bir şeylere gitmiştir para" diyebiliyorum en fazla. Annem sürekli "Onlar bize çok eziyet ettiler ve ettirdiler. Kendi evimizde yaşayamıyorduk" diyordu. Kardeşleri bilmem ama üvey annenin kalıcı izleri ve büyük bir ezilmişlik annemin kişiliğinden çok rahat okunuyor. Ama bunun ne kadarı ezilmişlik ve ne kadarı nefret/kin, onu ayıklayamıyorum.

ortak bir arazinin uzerinde 2 tane ev var biri bizim birisi amcamin. Babam olunce amcam benim ve halalarinin sizin evin uzerinde hakki var ben kat aticam oraya vs dedi. Bizde hakkin yok vs diyince olay cikti. Bende ufagim o zaman 16 yasinda anca varim. Dayimin kulagina gidince sikerler oyle amcayi bir daha gorusmeyeceksiniz o adamla dedi yeni bir daire alip bizi oradan tasidi. o gun bugun amcam ve cocuklariyla gorusmuyorum.

Dayimin durumu olmasaydi bizi oradan cikarmasaydi buyuk olaylar olurdu herhalde.

Kisaca amca dedigim gotveren tek erkek kardesinin bi oglunun elindeki evi almaya kalkistida kagit uzerinde bir hak iddaa edemedigi icin bi bok yiyemedi.

3 kiz 2 erkek kardesler, erkekler gencliginden beri dedemin yatirimlarini kendi uzerine yaptirmis. Dedem varlikliydi. Oldugunde bile epey mal kalmisti. Erkekler onlari da alip kiz kardeslerine kafalarina gore devede kulak bi seyler vermeye kalkinca dava acilacakti. Anannem cok agladi, kiz kardesler her seyi alin madem lanet olsun moduna girdi.

babamlarda sorun olmadı oturdular anlaştılar paylaştılar. sonrasında kırgınlıklar oluştu ama kardeşler birbirine yansıtmadı.

annemlerde dayımlardan biri ninem ve dedemden önce ölmüştü. bi dayımın çoluğu çocuğu yoktu. annem ve teyzem kız olduğu için en büyük dayım eşit olmaması taraftarıydı. bi türlü bölüşemediler. sonradan bizim de bi baraj istimlakı ile büyük kısmı gitti toprakların herkesin parası hesabına yattı devlet tarafından. kalan topraklar halen daha paylaşılamadı. kırgınlıklar küskünlükler olsa da hayattaki kardeşler görüşüyor birbiriyle. muhtemelen kalanlar çocuklar tarafından paylaşılacak net olarak..

dedemden koca bir bahçeli ev kaldı. babamlar dört kardeşti ama sadece babam orada oturuyordu. sonra o da taşındı ev atıl kaldı. diğer üç kardeşi satmak istediler ya da kiraya verilsin dediler. babam gurur yaptı ne sattı ne de kiraya verdi. halalar çok bozuldu. en sonunda en zor durumda olanın hissesini satın aldı annem. böylece biraz aralar düzeldi. babam haksız bence.

annanem ölünce o sıra eşiyle arası bozuk olduğundan annanemle yaşayan manik depresif dayım kalan malların bölüştürüldüğü bir vasiyetle çıkageldi. bu vasiyette en çok malı bu dayım, en az malı da annem alıyordu. babam duruma itiraz etti, vasiyeti inceletip sahte olduğu kanısına vardı. aile meclisi topladılar, dayım babamı vurmakla tehdit etti :D en sonunda da çark etti, sizin istediğiniz gibi olsun dedi. sanırım evrakta sahtecilikten tırstı. sonunda mallar iki dayım ve annem olarak üçe bölündü. şimdi dayıma annemler bakıyor :D

şu anda oturduğumuz ev dedemden kaldı. babamlar dört kardeş. üç tane amcam var. iki amcam evin satılmasını istedi, babam ve bir amcam satılmamasını istedi. dedem öldüğü için işlemler yapıldı, herkesin ev satılırsa alacağı pay var. kavga olmadı ama tartışmalar oldu. ev üç katlı. bir amcam kira ödüyor. diğer ikisi bizim üst katlarımızda yaşıyor. doğal olarak tartışmaları yıllardır sürdüren kira ödeyen amcam oldu. anlatsam çok uzun sürer. bir bakıma haklı bir bakıma haksız.

dedem geçen sene öldü. iki ev dışında tek mirası ki bence asıl önemli olanları oydu, kitapları notları yazdıklarıydı hepsi gitti ailem tek kelime etmedi ona üzülüyorum. kadının biri okumayacağı halde hepsini aldı sırf büyük kitaplık yaptırıp oraya koymak için hepsini. bir sürü yarım tiyatro vardı yazılmış, bir sürü notları vardı hepsi onda. aileme kızıyorum çünkü hiçbir şey demediler buna.

evler için de tabii ki sorunlar yaşandı biraz arkadan iş çevirmeler falan ama pek ciddi şeyler olmadı.

uye ol 20 tl kazan www.flo.com.tr

arkadasini davet et 20 lira kazan www.trendyol.com (sagda ortalarda)

AQ Trendyol tek siparişte tek hediye çeki kullanmana izin veriyormuş. Sarmadı.

emlak.

Silah satışı.

manken kiralama

kadın.

ihale alırken baya etkili olur

Nedenlerini de yazar mısınız?

Hocu nezaman otomotiv firmalarının galerilerine gitsem bi gariplik oluyor. Hatunlar fena şekil..normal değil...

ana kural: çalışırken iş aranır. işsizken hep deplasmandasındır.

daha yüksek maaş talep edebilirsin arayı soğutmak için. maaşın artarsa da mutlu olursun hehe.

hayrına çalışmıyorsun, bir hizmet veriyorsun, zamanını harcıyorsun ve bunun karşılığında sana para ödüyorlar. emeğini satın alıyorlar. bu ticari bir ilişkidir ve firma senin varlığın üzerine ilerleme planları yapmıyor, sen olsan da olmasan da yürüyecek. tecrübe kazandıysan ve daha verimli olabileceğin yerlerde çalışmak, daha mutlu olabileceğin işleri yapmak için ayrılacaksın. buna engel olan hiçbir şey de yok.

çalışırken iş arama konusunda kesinlikle katılıyorum. daha rahat düşünür, seçer, değerlendirirsin. mülakatlarda da sana koz verir. işsizken iş aramak çok daha zor, yıpratıcı, umut kırıcıdır.

yaptığın iş sana bir şeyler katmaya devam ediyorsa ve rahatsan biraz daha takıl derim.

minareyi çalan kılıfını da hazırlar..

son sorunun cevabı muhtemelen "hayır, yok öyle bir dünya"

bazı işlerde, ama bazı işlerde bunu anlayabiliyorum ben

trt mesela, yayın cihazı alacak, kurum komple sony altyapısı ile dönüyor mesela
dolaylı olarak da teknik personel de sony ürünleri hakkında deneyimli

yeni kanal kurulurken, yeni reji kurulurken ihaleye çıkacaksın diyor kanun
e şimdi panasonic daha ucuza verse, hop bir reji panasonic oluyor
hem ekip kolay müdahale edemiyor, hem saçma bir durum oluşuyor

o zaman da sony'yi diğer müşterilerinden ayıran ne özellik varsa yazıyorlar şartnameye, utanmasalar adı S ile başlası falan diyecekler.

inşaat falan işlerinde haksız bir durum, ama teknik işlemlerde bazen mecburi olabiliyor

BİLGİ EDİNME YASASI DAHİLİNDE, kurumların böyle mecburiyetleri vardır, yani sana bilgi vermeliler. o kanalı bir deneseniz?

yakın bi dostum ibb'nin bi şirketinde milyon dolarlık ihale tekliflerini hazırlıyor. (isim vermeyelim de götüne girmesin)

mesela yeni bir ihale yapılacak. 2-3 tane yandaş firma hemen katılıyor. bu arada ihaleye katılacak firmaların, ihale teklif kağıtları(antet) bu ibb firmasında yedekte varmış. katılış yapan firmalar adına, bu kağıtlara teklif tutarı yazılıyor.
aralarında al gülüm ver gülüm yapıyorlar yani. normalde teklifi onların yapması gerekirken, arkadaşım antete yazıyor vs.

mesela birinin elinde çok iş var. ihaleyeye ben girmeyeceğim deyip, hemen diğerine paslıyor vs.
bu söylediklerim bizzat birinci ağızdan dostum. zaten bilinen şeyler.

teknik olarak sorduğun sorunun yanıtı bu değil ama düzen böyle.

istersen bir şekilde chp milletvekillerine ulaşmaya çalışırız. ordan yürünebileceğini düşünüyorum.

kimi kime şikayet ediyorsun?=) istiyorsan başbakanlığa yazı yaz ama bir şey olmaz kılıfını uydururlar anında

şartname önemlidir. eğer senin elinde olan bir ürünle giremiyorsan. ihale dökümanını satın alıp indirip sana uygun olmayan maddelerin düzeltilmesi rekabete aykırı hale gelmemesi için zeyilname yayınlanmasını talep ediyorsun ki genelde o şekilde düzeltiyorlar. ayrıca kik e yapılan itiraz bedelleri ihaleye katılan ama yaklaşık maliyet, rekabete aykırılık, eksik imza vesair sebeplerden ihale dışı kalan firmaların idarelere yaptıkları başvurular yanıtsız kalınca, ihale kararı yazıldıktan sonra o ücret mukabilinde yapılıyor.

Şartname ortaya çıkmadan açık ihale yapılmaz. Öyle bir örnek varsa gönül rahatlığıyla şikayet edebilirsin. Ekap a geç yükleme diye de bir şey olmaz çünkü ihalle onayı verildikten sonra sana ikn (ihale kayıt no) verilir. Bu numarayla ihaleye çıkarsın ve bu numarayı aldıktan sonra ekapta herhangi bir dosya eklemesi yapamazsın. Sistem izin vermez yani. Ayrıca ihale kurulunda satılan nüshayla ekaptaki tüm dosyalar birebir birbirini tutmalıdır. Şikayet edersen bu da aklında bulunsun.

Teknik şartnameye gelince de marka yazmadıkça genel olarak istediğin oynamaları yapabilir ihale kurumu. Oradan pek bişey çıkartabileceğini sanmıyorum yani. Hatta ben kontrol mühendislerine en az bilmem kaç model şu marka jip tahsis edilecek geçen ihale bile gördüm. :)

Bahsettiğiniz pek olası değil.

Açık ihaleyse ne olursa olsun EKAP'tan şartname yayınlanır. İhaleye 10 gün kalana kadar zeyilname yoluyla şartnamede değişiklik talebinde bulunabiliyorsunuz.

Rekabet Kurulu yasası, ihale kanununa göre şartname en az 2 firmanın girebileceği yönde hazırlanması lazım. Zeyilnamenizde bunu dile gitirirseniz otomatikman şartnameyi değiştirirler ihalenin iptal olmaması için.

Ama bahsini ettiğiniz firma kayırma, hükümete yakın firmaların istedikleri değişiklikleri daha kolay yapma gibi durumlar dönüyor.

Pazarlık / Davet usulü ihaleyse şartname EKAP'tan açıklanmaz, direkt kurumla kontakt kurup alınabilir.

Son paragraftaki soruya cevap olarak da dediğiniz yöntem KİK'e başvuruyla olur ve dediğiniz gibi KİK başvuru bedelini yatırmak zorundasınız.

@spatzle, kurumla kontak kurup alamıyorum. Vermiyor adamlar. vericez falan diyor sallıyor sonra, cevap yok. Ne yapılır bu durumda?

ssg ye biraz harçlık verirsen her şey hallolur diye düşünüyorum.

sözlükte her şey paraya indirgendi sonuçta.

ilk yazdığın yok, birkaç sene önce olsa hayatta olmaz. sözlüğün yapısına aykırı falan derdim ama sedet sikti yapıyı falan. gelebilir belki o da bilemedim.

şikayet butonundan yolla.

baba tarafı, babannemle birlikte kalıyorlar taşköprü/kastamonu'da. 2 kardeşler, babam yurtdışında zaten, amcam kastamonu'da ama başka ilçede.
anne tarafı, istanbul'da teyzemin yanında kalıyor. 4 kardeşler, sabit olarak aynı teyzemle birlikte kalıyor.

Anne tarafım 6 kardeş. Anneannemi de sayarsak, kardeşlerden iki kişi ilgilendi sadece. Annemle ben giderdik sık sık kalırdık.

Şimdi anneannem yaşlandı. Tek bakan biziz gibi bir şey.

Söylenecek birkaç laf bulurdum elbet ama sorunun kapsamı bundan ötesine izin vermiyor.

Hadin.

Dedem 2 ay önce vefat etti. Dedemle aynı apartmanda yaşıyorduk. Evimiz onun evi. Hayatı bizlerle geçti. Son dönemlerde hep amcamlar baktı, arada da biz baktık. Dedemin kendi kardeşlerinden biri köyde, diğerleri almanya'da yaşıyor. Babamlar dört kardeşti.

annemler 7 kardeş.

alzeimerdı. çoğunlukla tek teyzem baktı, diğer kardeşler para falan gönderiyorlardı. yılın birkaç ayı da gidip diğerlerinde kalıyordu. son yıl kötüleştiğinde hep teyzemde kaldı. biraz başına yıkmışlar gibi oldu kadının.

ilk hastalandığında bize geldiler babaannem ile birlikte. iyileşene kadar kaldılar. 1 seneyi zor geçirip kendi evime gideceğim diye tutturup gitmişlerdi ama binalar karşılıklıydı çok uzak değildi yani. sonra yanlarına yatılı yardımcı kadın tutmuştuk ama yine de her gün aileden en az bir kişi ziyaret ediyordu. öyle 7-8 sene yaşamıştı. 3 kardeşler ama ihtiyaçlarıdır, işleridir, ziyarettir en çok ilgilenen bizimkilerdi. maddi olarak da zaten kendi maaşları, gelirleri fazla fazla yetiyordu.

Bizim yanımızda, aşağı yukarı 10 yıl..
Babam 5 kardeş..

babamlar 3 kız, 3 erkek 6 kardeştiler. babam en küçük. dolayısıyla kardeşler arasında en son evlenen oydu.

babaannem ve dedem ömür boyu bizimle birlikte kaldılar. bu konuda ben kendimi şanslı hissediyorum çünkü babaanne dede sevgisini tattım.

dedem son 1.5-2 ayını bilinci neredeyse kapalı bir şekilde geçirdi. biz evde 6 kişi yaşıyorduk. amcamların evi büyüktü bir de 2 kişiydiler. ömrünün son 1.5-2 ayını amcamlarda geçirdi dedem.

amcam o konuda çakallık yaptı. ulan ömür boyu bu insanlar aynı evde yaşadılar şimdi evlatlık görevimi yapıyorum demeye aldı götürdü adamı. dedemin de bilinci açıktı hiç istemedi gitmeyi ama amcam zorla götürdü kendi evine. neyse detaya inmiyim daha.

gece gece bu duyuruyu niye açtın aq hem üzüldüm hem sinirlendim senin yüzünden

Baba tarafında üveylik var. Babam 2 kardeş, bir de 2 tane üvey kardeşi var. Dedemin ilk eşinden. Bizim bakmamıza gerek yok, kendilerine bakıyorlar gayet durumları iyi. Eviydi, tarlasıydı, kirasıydı vs. Zaten iyi değil aramız pek.

Annemler 5 kardeş. Bu dedem, vefat etti. Dayımlarla beraber kalıyordu. Bazen bizde kalırdı. Bazen teyzemlerde. Ağlardık biz, "dede noluuur bizde kal" diye. Çook severdim. Mide kanserinden öldü, kendisi. :/

Akraba olaylarını hiç tatmadım! Baba tarafından olanı daha çok gördüm ama gerçek dede vasfına en azından ben ve kardeşim için nail olamadı!
En son telefonda küfürleştik itoğluit! Haksız yere küfretti yaşına olan saygıyı da yerlebir eden de kendi davranışlarıydı olaylar karışık!

Hoş hiç sevemedim de. Hortlayasıca!

Baba tarafi dedem: evinde babaannele gecirdi, nasi kac yil 82 miydi 78 miydi ne oldugunde. Bakima ihtiyac duymadi, beyin kanamasi gecirdi oldu.
7 oglu 3 kizi var

anne tarafindan dedem: evinde teyzem ve anneannemle gecirdi. O da bakima muhtac olmadi 82 yasinda öldü. Kalbine pihti mi atmis, nefesim daraliyo dedi ameliyata girdi cikamadi.
5 kizi 2 uglu var

dedelerim bakima muhtac olmadilar

dedem ölmeden 22 yıl önce kaza geçirdi. başta iyiymiş ama her geçen yıl kötüye gitmeye devam etmiş. son 5 yılına kadar aksak da olsa yürüyebiliyordu ama sol tarafı(sol kol ve sol bacak) sağlıklı değildi. yıllar geçtikte bilinç kaybı başladı. beni hiç bir zaman tanımadı ama saatlerce muhabbet ederdik. bazen kahvedeki arkadaşı oluyodum bazen yan dukkandaki esnaf. çok az torunu oldum onun.
her zaman anneanneme bağlı olarak yaşadı. annem ve anneannem baktı genel olarak. dayım çok hayırsız amk bi boka yaramaz adam.
anağnem usanmadan bıkmadan baktı son güne kadar. son iki yılı çok kötüydü. yatakta yaşadı adam. çok kötüydü. her gün ölecek gözüyle bakılıyodu. keşke ölse de rahatlasa diyoduk. çok acı çekti çünkü. neyse sonunda vefat etti. anağnem o kadar üzüldü ki.o an anladım dedemi ne kadar sevdiğini. her ölüm erken ölüm işte

13 sene tek basina yasadi. sizofreni hastasiydi, ama kendine bakabilmisti olene dek (70 yasina kadar). diger cocuklari semt olarak uzak sayilirlardi o yuzden annem ilgileniyordu bir tek. arada yemek gotururdu, camasirlarini yikayip utulerdi filan.

diger dedem ve buyukannem saglar. biri 89 digeri 85. henuz elden ayaktan dusmus degiller. kendi evlerinde yasiyorlar. her gun disari cikiyor dedem. babaannem de hemen hemen her gun cikiyor. yalniz arada bir alisveris yapip goturuyorum alamayacaklari seyleri.

Anne tarafı: Kendi evinde vefat etti. Annem ve anneannem baktı. Bir de dayım var; ama pek ilgilenmedi. MS hastasıydı. Son 1- 2 ayında yatağa bağımlıydı sadece. Onun dışında turp gibiydi. Haftada üç- dört gün 5 km yürürdü.
Baba tarafı: Kendi evinde vefat etti. Yardımcı tutmuşlardı. O, amcam ve kuzenlerim baktı. Halam başka şehirde yaşıyor. İsteseydi yanına alabilirdi. Ama almadı. Babaannem sağ; fakat o pek ilgilenemiyordu. 1 kalp krizi, 1 prostat kanseri, 1 kalın bağırsak kanseri atlattı bu arada kendisi. Son bir yılında epeyce hastaydı.

Niye sorduğunuzu merak ettim doğrusu.

anne tarafı
annemler 4 kardeş, akciğer kanseri olduğunu öğrendikten sonra 2 seneden fazla yaşadı dedem, kimseye yük olmak istemezdi zaten ananemle beraber kendi evlerindeydi son günlerine kadar vefat ettiğinde yoğum bakımdaydı hastanede.
zaten ananemler bizim karşı apartmanda oturuyorlar teyzemler karşı dairelerinde dayım gelebildiği her gün gelirdi yalnız bırakmadık dedemi ama ananemle beraber kendi evinden başka yerde de kalmadı hiç (hastane hariç)

iletişimim sıfıra yakın olmasına rağmen, uzaktan seviyorum ben bizim dedeleri. biri 60 küsür yaşında, hala fosur fosur sigara içip gezer tozar. köyde zaten. adana traktör boyz.

burdaki dedem 80 küsür. her gün 3-4 km yürümezse rahat etmez. sofu. sabah evden çıkar, cami cemaat turlar gece gelir eve. hasta olursa yatakta durmaz kalkıp yine gider.

babamın babasına bir şey olursa muhtemelen halalarım bakar, hep birlikte yaşıyorlar sayılır çünkü... halalarım ve yengem, amcamın eşi. onlar el birliğiyle bakar. buradaki dedeme bi şey olursa da annem, kız kardeşim ve anneannem burdalar. onlar bakar.

ama bi şey olmaz bunlara ya, çakı gibi delikanlılar. hızlı yaşamışlar ama ölemediler hala sjfhskl

www.mydigitallife.info

Çalışmıyor dostum.

docs.google.com

Çalışıyor dostum. Teşekkürler.

şöyle bişi var
www.facebook.com

gezinet e bak, her gün belli saatlerde var. turkcell indirimiyle 25 liraya gidiyor gidişler..

www.transferbul.net

araçlar limuzin gibiymiş içinde şampanya kadehleri lcd tv falan varmış. (mercedes minibüsmüş) vito falan herhalde. 1. mesajda arkadaşın yazdığı facebook sayfasına üyeyim orada görmüştüm. hiç kullanmadım siteyi.

fiyat 50 tl imiş.

spankenstein +1

Video çekelim kanka ben sana kurgu yaparım :)

bütçe ne? shuttle hizmetleri var.

Servisle Bodrum Merkez. Oradan minibüsler yazın bu saatlerde de çalışıyordur muhtemelen.

shuttle yoksa bayaa bi in-bin yapmanız lazım.

servisle bodrum. bodrumdan dolmuşla turgutreis dolmuş durakları. oradan da gideceğiniz yere ya taksi, ya da güzergahtaysa akyarlar dolmuşları.

bodrum turgutreis dolmuşları en son saat 5'e kadar çalışıyordu yazları. hahah o dolmuşlarla o saatte turgutreis'e yolculuk feci keyiflidir. herkesin kafa bi milyondur.

eşyalarla zor oluyor. biz de muzdaribiz. havaalanından direkt turgutreis'e bir yol varsa ben de kendimi ekliyorum.

Meh. Aslında ters sormuşum, Turgutreis - Milas olması lazım sorunun. Gidişte erken gidiyorum çünkü, dönüş sabah 6'da, 2'de falan çıkmam lazım o zaman evden.

Bütçe düşük, olabilecek en ucuza halletmem lazım.

Tekrar denk gelen olursa bilgisine:

Bodrum Milas'tan Havaş'a bin, Bodrum'a git, Bodrum Otogar'dan Turgutreis veya Gümüşlük araçları var. Sabah 2'de bitiyor arabalar, ona göre. Havaş her saat var.

Ya da paraya kıyıp şunla gidin (taksiden ucuz) www.securedrive.com.tr

Editlenmiş eğer kazan kazan şeklinde ise bizi sayma

(bkz: inanmayin sizi sikecek)

İkisinin de olmaması lazım.

ben yaptım da bileti devlet almıştı :)

ben.

Ben

aaa bende de yok lan

Asus bildiğimiz bir marka. Hepsiburada'da bir kampanya mevcut.

www.hepsiburada.com

Bu ürünün ortalama fiyatı piyasada 1600-2000 tl arası değişiyor. Burada çok iyi fiyata. üstelik 29 haziran'a kadar bu bilgisayarı alırsan yanında 150 tl hediye çeki veriliyor.

www.hepsiburada.com

teknikekip'in tavsiyesi güzel, buna ek olarak, avea woops için olan 25tl kupon düşebilirsin sepetten, bonusla ödersen 100tl puan verir ve söylendiği gibi 2 tane 150tl alt limitli 75₺'lik çek verir.

stres yaptıkça daha çok dökülür.

minoxil kullan

kısa sürede çok fazla dökülme yaşadıysan önce bir doktora gidip kan değerlerii ölçtür. normalse erkek tipi saç dökülmesidir zaten. onun için de minoxil dene. bir ihtimal yavaşlatabilir. aktarla falan olacak iş değil bunlar. saç ektirme işi şans işi. saçının tipine, ekilecek kök sayısına, eken kişiye bağlı olarak çok farklı sonuçlar alırsın. genellikle de bir boka benzemiyor ama benim gördüğüm kadarıyla. zaten amaç eski haline dönmek değil "saçsız" görünmemek.

minoxil işe yarıyo ama min.4ay kullanmam gerekiyo
ama 4aydan sonra ne olur bilemem.
dökülmesi kesilebilir de devam da edebilir.

sen bi doktora git.

doktordan bi şey çıkmaz genelde. yine de bi git. minoxil önerir. kullan bi süre. yavaşlatıyo en azından. son çare kaliteli bi yerde ektirmek. saç ektiren ünlüleri bi araştır sonuçlara inanamazsın.

bob dylan biletleri soma'ya destek kapsamında 10'a satıldı zaten. ben olsam 2 tanesini 100'e verirdim. alabilir miyim?

Mesaj attım.

Yuzebildigin kadar yuz.

Hassiktir ya. Gerçekten boku yedik o zaman. Ben boktan bi masa ve sandalye ikilisinde 13 inçlik laptopla çalışıyorum günde 9 saat ama zaten yüzüyorum diye içimi rahatlatıyordum. Gidip mr çektiresim geldi amk ya.

bende aynı durumdan muzdaribim ve hatta işten ayrıldım. 3ay fizik tedavi ve gerekirse cerrahi müdaheleye karar verildi.kendine çeki düzen ver.benki sürekli spor yapan biriyim.haftada 5gün hemde.ama engel olamadım.dikkat et!

Ben yürüyorum spor falan yapıyorum da ortam berbat gerçekten de. İdeal şartlarda bir Hermann Miller - Aeron sandalye, bir Apple Cinema Display koymak isterdim masaya ama şirket karşılamıyor ne yazık ki. Bu gerçekten kötü oldu ya.

1000 1500 arasıdır diye tahmin ediyorum

evin içi bakımsızsa 950-1300 arasıdır. doğalgazlı ve bakımlı ise 1300-1500 arası

dediğin yerde, özalitçilerin karşısında arkadaşım geçen yaz sonu 1700 ya da 1800 liraya çıktı tam emin olamadım ama ikisinden biri. ev 2+1 70 m2 falan sanırım.

ne zaman tuttuğu önemli. atıyorum 3 yıldır oturuyorsa 800-900 lira falan veriyor olabilir. ama tarif ettiğin evi bugün tutmaya kalksan, şanslıysan 1300'e falan tutarsın. ama ortalaması en az 1500. 1000 tl falan imkansız rakamlar.

Ahaha 2000 diyorum.
Beşiktaş çarşıda oturdum seneler evvel, o zaman daha 1000liraydı.
En az 2bini vardır.

Hay amına koyayım ya. Sikeyim istanbul'u.