[]

çok ezberli dersler için efsane kopya yöntemleri

bilenleri bekliyorum bu başlığın altına. cep telefonu kullanmak yasak, genelde çift gözetmen var. sınıflar büyük ama amfi değil. dersler ise genelde latince falan saçmalıkların olduğu kimya ağırlıklı bir şeyler. bi de mevzuat dersleri var, sırf kanun gibi, türkçe şeyler.

tikler yarın gelecek.


 
en temizi sıraya yazmak..


  • soljenitsin  (13.11.12 01:56:14) 
soljenitsin +1

sıra iyidir.
  • henrychinaski  (13.11.12 01:59:50) 
Sınıflar kilitli oluyor, sınavdan 15 dakika önce açılıyor kapılar.


  • roket adam  (13.11.12 02:00:19) 
cesaret edebilirsen; önden cepli bir kapşonlu gibi bir şey giy, minik minik a4'e yaz daha sonra onu küçült. o cebin içine koy elini kağıt da tam avucunun arasına sığsın mümkünse arada sıranın üstüne elimizi koymak suretiylen avucumuzu okuyoruz. yemiyorsa, sıraya yazıyoruz. yalnız bu kağıt olayını girilecek hoca var girilmeyecek hoca var, pşv tarzı bir ders mevzu değildir diye umuyorum.


  • ekaterina  (13.11.12 02:02:19 ~ 02:03:11) 
Tırsak da bi tipim biraz ya. Sınıf arkadaşlarım falan kopyayla bitirdi çatır çatır, ama bi iki kişi yakalandı, ceza falan aldılar, ceza alıcak durumum kesinlikle yok. Nası sakinlesem de etsem acaba.


  • roket adam  (13.11.12 02:03:46) 
hocam otur çalış, ben anladım seni sen de bendensin. benim arkadaşlarım da kopyayla bitirdi, ben eşşek gibi çalıştım cesaretim yok hiç kağıt çıkarma, kitaptan bakma çatır çatır şort giyip bacağına yazan erkek arkadaşım vardı sınıfta ama yapamadık biz, sen de çalış velhasıl.


  • ekaterina  (13.11.12 02:07:29) 
Freekara bi arkadaş sayende mezun oldu, onun adına teşekkür ederim. Adam sırf bu yöntemi yaptı ekşiden okudum diye, bitirdi okulu. Ama riskli bi yöntem. Bi kere denedim, biraz sıkı olmuş, dönmedi, çıkıyodu falan, altıma sıçıyodum korkudan.

Çalışmak istiyorum ama çok ezber var, nefret ediyorum ezberden, motivasyon sıfır.
  • roket adam  (13.11.12 02:18:13) 
hazır kış da geldi koluna yazsan, çok sıkışırsan kolu sıyırıp bakarsın. ama hiç çalışmayıp bunu yapmak olmaz bir iki bir şeyi hatırlayamazsan metodu bu. aslında en güzeli önündekine bakacaksın, bak bunu ben bile yapabiliyorum hatta küçük küçük kağıtlara yazıp arkadaşıma vermişliğim bile var. aslında düşününce şu küçültülmüş a4 olayı iyi gibi olmadı atarsın sınav kağıdının altına, hele bir kaç kağıt istedin mi oh neyin ne olduğu da belli olmaz. ama aman diyeyim sıranın altında tutma o kağıtları sakın geçen yakaladım öyle, çok sırıtıyor yazılı yazılı küçültülmüş kağıtlar.


  • ekaterina  (13.11.12 02:26:41) 
- sınav kağıdı hangi renkte veriliyorsa o renkten a4 kağıtları
- bir adet makas
- sınavda kullanılacak kalem
- bol cepli mont ve/veya sweatshirt
- cep telefonu ve kitap (tercihen)

elinin içerisinde, avucunun içine sığacak büyüklükte kare kağıtçıklar kesip içine yazacaksın.

buradaki püf nokta, kestiğin karelerin uç kısımları mutlaka ovalletilmiş olacak makasla. hilal tarzı ovalleyeceksin yani uçları.

ufak ufak, sınavda aynı kullanacağın kalemle kullanacaksın.

konulara göre kendine bir cep belirleyip oralara indeksleyeceksin. elini atıyorsun sol tarafa, hop, psödoefedrin içeren kimyasallar var mesela. buluyorsun o kağıdı elinin avucunun içine sokuyorsun. kalan kağıtları koy aldığın yere, hiç sıkıntı yapmana gerek yok bunu yaparken yakalanman imkansız.

şimdi kritik kısım ama aslında kritik değil. avuç içinin içine sığacak şekilde kestiysen yine yakalanmazsın. ha baktın çok mu sağında solunda gözetmen oldu ve sen tam ortadasın? ben direkt kağıdı a4'ün üzerine koymuştum. zaten aynı renkte kağıt olmasının ve aynı kalemi kullanmanın bilimseli orada.

ovalleştirmenin sebebi insan gözü tam bir kareyi a4ün üzerinde uzaktan fark edebilir ancak gözetmen olarak ovalleştirilmiş bir kağıt neredeyse a4 ile aynı olarak görünür belirli mesafelerden. kağıdın altına da sıkıştırabilirsin bu yüzden.

cep telefonu yasak demişsin ama yapabiliyorsan bir kitap bir de cep telefonu koy sıranın üzerine. telefonu kitabın üzerine yani. bizde de yasaktı. ben de yavşaklık yapıyordum "buyrun burada telefon, olmadı sıraya koyun" gibi "ben bi şey yapmicam bak elleşmeyin" kısımları yakalandığında da artı olarak dönebiliyor.
  • erobur  (13.11.12 02:40:55) 
- Avuçiçine
- Kol içine
- (Yazın) bacaklara yazmak

az riskli ve kolay yöntemlerdendir.

Şu şişesi, silgi içi, uç kutusu arkası

orta derecede riskli yöntemlerden.


Kendi yöntemlerim:

Az kopyaya ihtiyacım varsa 2-3 stabilo vb kalemin üstüne incecik yazıyodum. 1 satırına 4-5 madde sığar dersine göre. Kimse de kalemi kaldırın demez genelde.

Lise boyunca cılkını çıkardığım alet kalem kutusuydu. İçine –kurşunkalemle- (çok dikkat çekmez ve parlamaz olduğu için) yazar, aralık bırakırdım. Hatta abartıp içini post-it doldurduğum da olmuştur.

Lisansta cep telefonundan feci çekmiştim. Püf noktası telefonu hatsız çalıştırmak (ki msj, çağrı vs gelmesin). Not şeklinde veya düz mesaj telefona göre değişir kopyaları kısaltarak yazıyodum. Örneğin iktisatta uzun uzun talep ihtiyaç fln yazmıyodum demand yerine D artarsa P (fiyat) düşer şeklinde yazıyodum. Bir diğer püf noktası bölüm halinde hazırlanması gerektiği. Yani sadece çıkacak konuları değil ünite ünite kopyalar hazırlıyodum. Soru nerden gelirse gelsin o ünitenin özet kopyaları telefonda oluyodu.

Bir diğer yöntemimim çantamın içine herhangi bir kağıda yazdığım notların üstüne ceketimi/montumu atıp fırsat bulduğum anda bakmaktı. Bu yöntemde kopyaları pcde 3-4 sütuna bölüp tek kağıda yazdırıyodum. Yazın işe yaramaz.

Ayrıca,
Özellikle hoca tekse kağıtlar dağıtıldığı anda kopyanın %50sini çekmeniz lazım. Sınıf sınava başlamadan siz yazacaklarınızı hesaplamış olmalısınız. O sınav başlangıcındaki karışıklıktan faydalanmanız gerek.


(Tüm teknikler sınavın içeriğine, oturduğunuz sıraya, gözetmenlere, sınıftaki ineklerin erkenden sınavı bitirip çıkmalarına ve benzeri koşullara göre değişir. Ön sıranıza sınavın sonuna kadar kalkmayacak bir arkadaşınızı oturtmanızı tavsiye ederim. ‘’Cover friend’’ şeklinde isimlendirdiğim bir durumdur kendisi hatta.).

Başarılar :)
  • buzbebek  (13.11.12 03:01:11) 
bir adet silgi alınır falçata alınır silginin üzerinden çok ince bir tabaka kesilir. silginin kağıttan markasının bulunduğu kılıfın içinde zorlanmadan hareketi sağlanır. 0.1-0.3 gibi bi kalem alınır ince uçla minik minik not yazılır silgiye sardırılır ve bantlanır. kap geri geçirilir. gözükmeyecek boyutta olmasına dikkat edilir.

hoca göürrse elde silgiyle oynanıyor gibi yapılır veya silgi kullanılır. genelde de elde tutulur.

dikkat silgiyi sınav sırasında başka adama ödünç vermeyin istemeden ifşa edebilir.
  • wiillii  (13.11.12 03:14:58) 
zihin sarayı(mind palace) tekiniği bir araştır, hem kopya çekmemiş olursun hem de finallerde de bilgiler hafızanda olur.


  • r_u_h  (13.11.12 08:19:45) 
hocu bak küçük küçük kağıtlara yaz kopyaları sonra sınav esnasında sınav kağıdının altına diz onları yazdıkça sıranın altına atarsın anlatabildim mi anlamadıysan mesajla sor burdada sor herkes öğrensin ben lisedeyken yapardım sen üniversitedeysen kesin yaparsın :D


  • memnun1  (13.11.12 09:50:16) 
[]

albeni tane tane'deki acı tat

bu ve bunun gibi çikolatalar yedikten sonra ağzınızda acı bir tat kalıyor mu? eski albeni ile falan alakası yok son birkaç senedir yediklerimin. durum bu kadar mı kötü yahu?




 
şu an yiyorum. her zamanki gibi normal albeni'den daha şekerli geliyor, ama acı bir tat yok henüz. olursa edit'lerim.


  • orange coffee  (12.11.12 19:17:32) 
albeninin normali de çok bozdu bence hiç eski tadı yok.


  • yue  (12.11.12 20:03:28) 
[]

geri dönüştürülmüş düşük kaliteli baskı kağıdı

almanya'da stajdayken, hayvan gibi zengin o şirketin bile çıktılarının çok büyük kısmında düşük kaliteli, sarımsı kağıt kullandığını hatırlıyorum. o kağıtları tomar tomar bulmak çok kolaydı, gidip sipariş verebiliyordun hemen. adamlar resmen beyaz kağıt kullanmıyordu resmi yazışmalar dışında. genelde sarımsı, saman kağıdı gibi bi kağıt kullanıyorlardı.

türkiyede ise şimdiye kadar sarımsı kağıt kullanan, satan bir yer daha görmüş değilim ve bu bana çok garip geliyor.

kağıtların geri dönüştürülmesi ile üretilen, saman kağıdı gibi duran, fakat kalınlık ve yoğunluk konusunda standartlara uyan, printerda sorun çıkarmayacak ikinci kalite kağıtları nereden bulabilirim? elin almanından daha zengin olduğumu sanmıyorum ve cidden bembeyaz mis gibi kağıtları harcarken resmen içim acıyor.

gereksiz bi duyarlılık olabilir ama çok garip geliyo bu konu bana.

 
aman diyeyim bizde bilinen saman kağıdı standardı bir acayip olduğu için 2005 senesinde bir yazıcıyı iyi etmişliğimiz vardır. yazıcıyla uyumlu bir kağıt kullanmak lazım kesinlikle yoksa drum falan fena gidiyor.


  • ozdek  (06.11.12 15:57:10) 
[]

çirkeflik vs efendilik (uçaklı aksiyonlu)

şimdi efenim, çok kısa bi olay anlatıcam izninizle. bu akşam ucuz bir havayolu şirketinin uçağı ile istanbul'a dönüyorum. kız kardeşim cam kenarında, ben onun yanındayım. yolculuk başlarken, kız kardeşimin (kk) önündeki orta yaşlı kadın, koltuğu 180 derece yatırıyor, ki low cost dedik ya, arada zaten gram mesafe yok, boğulacak kızcağız. pardon, koltuğu kaldırabilir misiniz acaba sıkıştık da diyerek uyarıyorum, pöööhhfff diyerek kaldırıyor.

neyse, aradan bi 20 dk falan geçiyor ki uçuş zaten totalde 70 dk. tuvalete kalkıyorum, sonra bi geliyorum koltuğuma, orta yaşlı kadının yanındaki yaşlı kadın koltuğu 180 derece yatırmış. uçak da sallanıyor, zor geçiyorum oturuyorum yerime. eğilip söylüyorum tekrardan:

-ya pardon, burada bayaa sıkıştım da, koltuğu kaldırabilmeniz mümkün mü?
+ne dedin?
-(aynısını söylüyorum)
+NE DEDİN DUYMADIM?
-(aynısını söylüyorum, iyi niyetle duymadığını düşünüp)

bu anda o ilk uyardığım kadın delleniyor, meğer o kadın onun annesiymiş. bir dünya laf ediyor kardeşim sen de yatır banane bilmemne falan diye, sessiz kalıyorum, saygısızsın, rezalet falan diye bağırmaya başlıyorlar annesiyle birlikte, ya sadece rica ettim, kötü bir şey demedim ki diyorum. yok diyor ben sıkışıyorum (boyu 1.60 falan), bakın burası ortalama bir havayolu, herkes sıkışıyor, çok konfor arıyorsanız türk hava yolları ile uçabilirsiniz dilerseniz diyorum, film kopuyor. ben tamamen sakinim ama.

bağrışmalar, ayy hostes hanım KOLTUĞUMU TEKMELİYORLAR demeler, HANIMEFENDİ TACİZ EDİYORLAR ARKADAN diye garip garip bağırmalar, üst üste TACİZ kelimesini tekrarlamalar, saygısızlar, reziller, terbiyesizler, anası babası bunu nasıl büyütmüş tarzı laflar (ki annem babam da bizim arkamızdaki koltukta), hostes çağırma düğmelerine abanmalar, ve yolculuk boyunca şu kelimelerin rastgele sürekli söylenmesi

-ay olur mu böyle şey ayol terbiyesizler/ahlaksızlar/futursuz/ayıp tanımazlar/saygısızlar/bilmemneler

bir de hostesten yerimizi değiştirmemizi talep ettiler bağırarak. hostes geldi, eğildim, yanımda uzakdoğulu bi dayı oturuyordu, benden önce söze girdi ingilizce bizi savundu, ben de kısaca anlattım, idare edin falan dedik uçuş sonuna kadar kulaklıkları taktım ama kız kardeşimin dediğine göre paso sövmüşler, çıkışta da polise vericem, allah belanızı versin falan deyip duruyormuş.

şimdi efenim, gayet basit bi olay özünde. efendi davrandım, bi sıkıntı çıkarmadım, ama o siktimin siniri içimde kaldı. kafayı yedim arabaya binince. istiyorum ki ana avrat söveyim, kafa göz dalayım siktimin uçağından aşağı atayım. ama yapmıyorum, çünkü kadının ekmeğine yağ sürecek, ben de 'genç serseri zaten baksana tipine amk kadınları taciz etmiş' diye suçlu kalacağım. ki karıların yanında oturan herif bile daha uçuş başlangıcında kalktı gitti başka yere oturdu. öyle bıkkınlık verici tipler.

ama o stresi de bi şekilde atmam lazım. böyle insanlar arasında yaşayıp sakin kalmaya çalışa çalışa ya alkolik olacağım, ya sinir hastası. sorum şu, böyle bi ortamda sakin kalmayı, adam öldürmemeyi, ruh hastası olmamayı nasıl beceriyorsunuz? bu olayı siz nasıl değerlendirirdiniz? siz olsanız ne yapardınız?

genç bir adamın üstüne ailesinin yanında hakaretler yağdırmak, milleti bezdirmek karşısında kafayı yemeden nasıl bir yargılama yapardınız?

 
sadece "nasıl bir yargılama yapardınız" kısmını okudum. yapmazdım bişi he der geçerdim. bu saatte okunmaz lan bu :))


  • zenigt  (06.11.12 00:09:38 ~ 00:10:27) 
koltuk normalde inmesi gerekenden daha mı fazla iniyordu ? öyle oluyorsa hostese danışırdım önce. eğer koltuk normal şekilde inmişse kendi koltuğumu da indiririm. o koltuğu indirme hakkın var çünkü.

diğer durumlar insanların karakteri ve hoşgörüsü ile ilgili vs.
  • ermanen  (06.11.12 00:14:03 ~ 00:20:13) 
bana niye böyleleri denk gelmiyor anlamıyorum, ikisinide olduklara yere yığardım .


  • ananza  (06.11.12 00:15:12) 
ben susmazdım galiba hanım sen ne diyorsun ne, bak hele beri deyip oracıkta saçını elime doladığım gibi :D eheh şaka şaka valla mecbur işte susuyorsun senin de dediğin gibi elin manyağıyla manyak olsan olan sana olacak, bi müddet sinirli geziyorum sonra kendiliğinden geçiyor.


  • ekaterina  (06.11.12 00:42:37) 
Böyle görgüsüz, seviyesiz, yavuz hırsız kılıklı tipler hep bizim aileye denk gelir sanırdım, yeminle rahatladım gece gece.

He diyip geçeceksiniz o anlık sinirle aptallık yapmaya gerek yok. 1 ay sonra aklınıza bile gelmez bu konu, fazla kafa yormayın geçmiş bitmiş.
  • kırmızıkalem  (06.11.12 00:45:02) 
insan diyaframı esnek, güzel bir zardır. mide sünek bir kesedir. kaburga kasları ve diyafram kullanarak midemizi hava ile doldurabiliriz. midemizdeki havayı ise istediğimiz gibi, kontrollü kontrolsüz, sesli sessiz geğirme özgürlüğümüz bulunmaktadır. kimse, polis bile topluluk içinde geğirmemizi özgürlüğümüzü kısıtlamak için kullanamaz.
lütfen bu insanların ağzına ağzına geğirmeyi yaygınlaştıralım. bakınız doğada bu tip adaptasyonlar kötü koku keseleri olarak milyonlarca yıldır kullanılmakta. pek çok hayvan gıcık olduğu tipleri kaçırmak için koku salgılamakta.

  • kargn  (06.11.12 00:46:35) 
düşünsene o yaşa kadar ne kadar sevgisiz, itilerek ve aşağılanarak "büyümüşler" ki bu hale gelmişler. yakında ölecekler ve bu denli mutsuz ve karanlık bir hayat yaşamışlar. ("anakin bile sevgiyi tattı lan?!")
gerçekten üzücü, insanlar böyle yaşayıp yaşayıp ölüyorlar sinek gibi.

ha, ama bu da toplumsal normların bir kaçış noktası. bu teyzeler ciddi anlamda toplumu rahatsız etmek isteyerek bilinçli olarak böyle bir performans sergiliyorlarsa da çok zeki olabilirler. o başka meselenin konusu.
  • fauxhumanitas  (06.11.12 01:06:29) 
Laf anlatmaya çalıştığın anda üstüne çıkmaya çalışırlar. Hanımefendi koltuğunuzu kaldırır mısınız rahatsız oluyorum yerine kaldır koltuğunu lan yaylada mısın görgüsüz derim. Karşılık vereceğ zaman da evrimin bana hediyesi gür sesimi kullanırım.


  • lpgli tosbaga  (06.11.12 01:12:38) 
keşke sen de bağırsaydın, haketmişler. alttan alınca daha beter üste çıkan tipler bunlar, sen çağıracaktın hostesi en başta, kaldırttıracaktın.


  • meriadoc  (06.11.12 01:29:42) 
kişisel algılamazsan sorun yaşamazsın. çünkü teyze uçağa binme kompleksi yaşamış muhtemelen.
ya da tanımadığın insanlarla konuşurken yüzüne ve sesine hafif sert bir tarz yerleştir. birşey rica ederken veya alırken. ben öyle yapıyorum kimse artistlik yapmadı şimdiye kadar. yani çemkirilecek insan profilinden uzaklaş.

  • il padrino  (06.11.12 01:41:45 ~ 01:42:26) 
koltuk kaldirtma bir tek biz de var zaten yalnız bunca yıllık kabin memuru olarak şunu söyleyebilirim kötü bir durum fakat o koltuk sadece servis esnasında kaldirtilir yoksa sende yatır kardeşim. Ancak kendini bilmem tiplere catmissin o ayrı konu. geçmiş olsun.


  • steward  (06.11.12 08:02:54) 
[]

gazimağusa civarında gezilecek yerler.

evet, buraya gidiyorum. nerelere gideyim? hiç bir fikrim yok, yardımcı olursanız sevinirim.




 
merhaba,
aklımda kalanları yazayım:
* lalapaşa cami: şehir merkezine yer alıyor. zaten bir meydan ve etrafındaki ara sokaklar var. bu meydanda katedralden camiye dönüştürülmüş bir cami, namık kemal zindanı ve birçok eski harabe var. meydanın yanındaki sokaklarda ucuza içki ve hediyelik eşya alabileceğiniz bir yer var (nurol market mi öyle bir yer, orayı da gezin bence)
* canbulat müzesi: yine şehir merkezinde bir müze, güzeldir.
* othello kulesi: tarihi bir kule, şehir merkezine yakın.
* kapalı maraşın etrafında araçla tur atabilirsiniz.
* yine kapalı maraşın orada bir otel var adını hatırlayamadım, o otelin oraya araç bırakıp arkasındaki plaja ayak basın derim, kapalı maraş yine gözüküyor oradan.
* salamis harabeleri: antik harabeler, oldukça vakit alabilir gezmek. harabelerin orada bir plaj var oraya da ayak basın, rıhtımda yürüyün bence
* st. barnabas kilisesi ve ikon müzesi: çok güzel bir kilise, benim en sevdiğim yerlerden biri içinde onlarca ikona var azizlere ait. hemen 50m ötesinde aziz barnabasın mezarı var. müze içindeki açık hava kafeteryasında bir şeyler yiyip için bence, çok keyifli.
* barnabas yolu üzerinde devekuşu çiftliği var, devekuşu yumurtası alabilirsiniz.
* salamis koyu: birçok plaj ve otel var ama magusanın biraz dışında.

aklıma şimdi gelenler bunlar, başka gelirse eklerim.
  • medievalman  (01.11.12 16:23:48 ~ 16:28:04) 
[]

lezzetli çay yapma teknikleri

var mı bildiğiniz? çayın tipinden, kullanılacak demliğe kadar özet geçerse birisi çok sevinirim, zira dünyanın en iğrenç çayını içmekten bıktım.

teşekkürler.


 
çayın suyu önemli, farklı sularla deneyiniz. cam veya porselen demlik iyidir. bir de çay filizi alıp 1/3 olarak normal çaya karıştırabilirsiniz, ya da sir winston gibi filan kaliteli çaylardan az alıp ondan da bir kaşık karıştırabilirsiniz her seferinde.


  • kediebesi  (01.11.12 13:00:06) 
42 no lu tirebolu çayı nı al derim. çaykur un


  • benaslindayohum  (01.11.12 13:01:06) 
Tarçın çubuğu atın, 1 demlik, 1 çubuk. rengini de güzelleştirir kokusunu da.


  • [silinmiş]  (01.11.12 13:03:47) 
çay dükkanı'nda hoşuna gidebilecek bişeyler bulabilirsin. blog kısmında da öneriler var. aynı gün kargoya veriyorlar siparişini...


  • optimus prime  (01.11.12 13:05:13) 
demligin metal degil porselen olursa ve suzgecin metal degil kagittan olursa cok daha guzel sonuc alirsin ayni cayla.


  • wilwarn  (01.11.12 13:06:31) 
tomurcuk atın.


  • imo  (01.11.12 13:07:45) 
karanfil atanlar var, ben hiç sevmiyorum


  • this is heavy  (01.11.12 13:24:09) 
çay nasıl demlenir:
1. mutlaka iyi/lezzetli su
2. porselen demlik
3. damak tadınıza göre harmanlanmış veya klasik çay (kimisi karanfil tanesi vs de atar mesela. )
4. çayı yıkamadan tozuyla demlemek gerekir. çünkü asıl tadı o tozdadır.
5. alttaki suyu kaynayana kadar, üstte demlikte çayın yanmaması için, çok çok az su konulur.
6. kaynamış su, demlikteki çaya azar azar ve tek bir noktadan boşaltılır ki çay bi anda haşlanmasın.
7. çay 10 dk hadi bilemedin 15 dakika demlenir.
afiyet bal şeker olsun..
  • halanne  (01.11.12 13:29:46) 
ben tomurcuk çay,kaçak çay ve tirebolu 42 çayını karıştırıyorum,(bunları büyük bir torbada karıstırıp öyle kullanıyorum)çayı yıkamıyoruz tabi.suyun iyi kaynaması ve bır anda suyun çaya dökülüp haşlak olmaması da önemli.


  • chemnil  (01.11.12 13:36:49) 
soğuk suya çay.yalnız demlenmesi 1 saatin üstünde.bir kere denedikten sonra diğer çtiğiniz çaylar çok tatsız gelecektir.


  • artemiss  (01.11.12 13:52:44 ~ 13:53:01) 
chemnil'in cevabını görünce şöyle bir deneyimimi paylaşayım.

yurtta kaldığım dönemlerde kantinden içtiğim çayın tadını hiçbir yerde bulamadım. adamın yaptığı ise o kadar ekstrem bir şey değildi. mübalağa etmiyorum. farklı farklı 6-7 firmanın çaylarını masaya döker, karıştırır, bir kutuda muhafaza ederdi. sonra da standart bir şekilde demlerdi...
  • raif_efendi  (01.11.12 13:53:35 ~ 13:56:44) 
porselen demlik,güzel bir su,yine iyi bir çay gerekli.15 dk.demlenecek.su iyice kaynayınca demliyosun.


  • rock n roll  (01.11.12 14:01:59) 
ayrıca çayı aldığın kağıt pakette değil, hava ve koku geçirmeyecek kapaklı, mümkünse cam bir kavanozda muhafaza edeceksin. çünkü çay yanındaki şeylerin kokusunu alır.


  • halanne  (01.11.12 14:09:51) 
şurada harika çeşitler var, deneyin kesinlikle bence..
www.tikina.com.tr

alternatif olarak, yeşil çayı porselen demliğe alıp, kaynamış suya elma dilimleri, tarçın çubuğu varsa karanfil atıyorum. harika oluyor. siyah çaya da aynı yöntem uygulanabilir mi bilmem, denemek lazım..
  • lambada  (01.11.12 14:13:02) 
[]

almanca'daki ibretlik duygu eksikliği

bu duyuruyu şekil yapmak için falan açmadım yanlış anlaşılmasın, özellikle almanca konuşulan bir ülkede yaşamışlar cevaplarsa daha isabetli olur sanki.

4 yıl almanca gördüm, c2 seviyesinde almancam var. (o sertifikanın daha üstü yok). 1 sene almanya'nın çeşitli yerlerinde yaşadım. hala ısrarla savunduğum şöyle bir olay var:

almancada duygu yok abi. karşı cinsi etkileyebilecek bir söz bile bilmiyorum, açık söyleyeyim. olan biten her mevzu çok garip ve dümdüz cümlerlerle oldu hep, yani inanılmaz basit cümleler ve kalıplar, halbuki ben derin manası olan bir şeyler öğrenmek istiyorum.

kasınç bir konu farkındayım ama, insanın canını çok sıkıyor yüzeysel kalmak, bu ikili ilişkileri de olumsuz etkiliyor, zira türkçede insanları derinden etkilemem (bi ihtimal) mümkünken, gerek ingilizce, gerek almancada bunu yapamıyorum, resmen mühendis kafasıyla özet geçip konuşuyorum.

bana aksini iddia edin, en güzel aşk şiirleri almancada yazılmıştır deyin, kitap, defter, kaynak önerin, ben de öğreneyim. türkçedeki zenginliğe erişemiyorum, bu beni çok rahatsız ediyor, kendimi yetersiz hissediyorum.

ingilizcede durum biraz daha iyi ama onda da benzer bi hal var özünde, ve işin kötü tarafı kursa falan gidecek bi durumum yok artık yani, kurs bişi katmayacak. ne okusam, ne etsem, bi el atın.

 
benim almancam çok kötü. hatta yok yani. ama stirb nicht vor mir, feuer und wasser, spring ve frühling in paris'i dinleyip duygulanmayan adam yoktur bence.

bu şarkıların sözlerinin anlamlarını biliyorum. evet almanca türkçe kadar esnek değil ama bence kesinlikle duygu eksikliği olan, yetersiz kalan bir dil değil. dediğim gibi ben pek almanca bilmem ama almancanın inanılmaz zengin bir dil olduğunu biliyorum.

ha mesela bu şarkılar etkileyici ama sözleri basit geldi, değişik kelime yok, vuruculuk yok dersen eyvallah. ama var abi, nasıl yok :/
  • der meister  (30.10.12 01:53:48 ~ 01:54:36) 
c2 sertifikasını aldın ve bunları söylüyorsun. ciddi misin :) yoksa sertifika yok da almancana bakıp "seviyem c2'dir herhalde" mi diyorsun? c2 ciddi bir çalışma ve toplumu, dili, kültürü farklı yönlerden tanımayı gerektirir. en azından fransızca için bu şekilde. sıradan bir fransızın c2'ye girip de 100 üzerinden 50 alamama ihtimali olduğunu düşünüyorum.


  • i ve been mistreated  (30.10.12 01:55:33 ~ 01:57:30) 
cervatrova'ya katılıyorum ve almanca edebiyat dilidir diyerek cevabımı burada noktalıyorum.


  • blatta hiberna  (30.10.12 01:57:14) 
bu arada şu da var:

bir dili edebiyatıyla, kültürüyle değil, sadece sertifika bazında öğrenmenin ne kadar yanlış olduğunu göstermiş oldun.

bunu seni eleştirmek için söylemiyorum. belki sadece o şekilde de öğrenmedin, bilemem.

ama burada hafta sonu yapacak bir şey bulamayınca dil öğrenmeye kalkanlar olduğu için belki bir şeyler ifade eder diye ekleyeyim dedim.
  • blatta hiberna  (30.10.12 01:59:52) 
Anadilini konusmadigin bir yerde yasamanin en büyük dezavantaji bu bence. Türkce de bile dile hakim sekilde konusmak cok sik rastlanan bir durum degil.

Philipp Poisel inn sarkilarina bak adam gayet romantik, belki bir seyler kaparsin.
  • kimse  (30.10.12 02:01:51) 
Sertifikamı alalı 5 sene falan oluyor, ama evet, bildiğin C2 yani :) Okudum zamanında -C2'ye gelene kadar epey kasıyorsun zaten bilen bilir-, ama resmen işin edebi yönünü unuttum. Bana o zaman o itici gücü veren şeyleri kaybettim, bildiğin yok şu an yani.

Almanca okumalarım da hep haber, makale, falan filan üzerine, e zaten mühendislik okuyorum, edebiyattan uzağım, bir de baktım ki bu yetimi tamamen kaybetmişim. Mühendis almancası direkt, konuşuyorum tamam, iş bağlarım, muhabbet ederim, vesaire, ama olay edebiyata gelince, çok keyfim kaçıyor. Ki türkçede de kelime oyunlarını, imaları çok kullanan bi kişi olduğum için aynısını yabancı dilde yapamayınca kendimi yetersiz hissediyorum.

Ne önerirsiniz?

Bu arada Kimse çok iyi anlamış demek istediğimi, yani olmuyo abi, yetersiz kalıyorsun bi yerde, ben bu konuda yetersiz olduğumu hissedince duyuru ahalisine sorayım dedim.
  • roket adam  (30.10.12 02:04:44 ~ 02:08:27) 
almanca olabildiğince kaba bir dil, istediği kadar edebiyatı olsa da duygu katamazsın zaten.

bana ne kadar örnek verirlerse versinler bir divan edebiyatındaki hissi göremedim hiç birinde.
  • öteki ben  (30.10.12 02:08:02) 
ben henüz b2ye yeni geldim dolayisiyla daha temel problemlerle ugrasmaktayim ama hic bir zaman bir alman arkadasim gibi sunum yapamayacagimi anladim ya da yillar alir diye düsünüyorum.

Alman edebiyati okumak bence cok ise yarar. O seviyelere gelince ilk planim bu.
  • kimse  (30.10.12 02:20:15) 
öteki ben +1
Almanca gibi bir dilde edebiyatın dibine de vursan karşı tarafa his geçmez. Hiç ısınamadım ben.

  • saatgeceninonikisi  (30.10.12 09:33:31) 
Hermann Hesse tavsiye ediyorum.


  • SiyamkedisiZorro  (30.10.12 09:38:31) 
abi türkçe'de sanat yapmayı nasıl bu dilde sanat yapanlardan öğrendiysen aynısını almanca için de uygulamalısın bence. dünyanın en aciz diliyle bile insanları etkileyebilir, dünyanın en aciz dilinden bile etkilenebilirsin. ki bu almanca, köklü bir dil. ben hiç bilmem alman kültürünü falan ama sen bilirsin muhtemelen. "çok akıcı ve sanatlı bir anlatımı var" denilen yazarları al ve oku. olacaktır.


  • herbivor  (30.10.12 14:59:29) 
[]

porsche alamayacağınızı bilerek yaşamak

yani şu kısıtlı ömrünüzde, %100 ihtimalle kesinlikle erişemeyeceğiniz bir takım dünya nimetleri olduğunu bilmek. bu dünya nimetlerinin böyle atıyorum dünyada 3 tane olan bir pırlanta satın almak gibi değil de, seri üretim otomobiller, evler, elektronikler, vesaire olduğunu var sayalım tabii. ya da tutkunuz olan başka şeyler, atıyorum dünyanın en iyi gitarı, dünyanın en şahane elbisesi, vesaire.

kötü bir şey değil mi? hiç düşündünüz mü, arzu nesneniz için kaç yıl yemeden içmeden çalışmanız lazım? ülkenizdeki en büyük şehir olan istanbul'da bir ev alabilmek için kaç ayınızı pazarlamanız gerekiyor?

bunu merak ediyorum zira girişimcilik ile alakalı her uğraşımda en büyük motivasyonum ortalama maaşlı (3500 diyelim) çalışan bir türk mühendisinin ev bir tarafa, ortalama bir aile sedanı (astra olsun) nı bile gayet sıkıntıya girerek alabileceği düşüncesi çalışmalarımda en büyük itici gücüm oluyor :)

siz hiç düşündünüz mü bunları? buna nasıl katlanıyorsunuz?

 
niye alamayalım ki, alınır. bütün gün yatarak falan olmaz tabii de, olası var yani.


  • heritage  (27.10.12 02:55:44) 
bence bunda katlanılacak bir şey yok, çünkü bence böyle bir şey yok.
hayatta kimin ne olacağı hiç belli olmaz.
bir yerde başlarsın, hiç aklına gelmeyecek bir yerde bitirirsin.

anlamsızca sınırlanmak çok saçma.
belki arzu nesnene hiç sahip olamayacaksın, ama bunun seni nasıl etkilediği ya da etkileyeceği önemli aslında.

insanın kendini sınırlandırmaması gerekiyor, ama arzu nesnesi ya da nesneleri için yaşamaması da gerekiyor.

burada fakirken çok zengin olmuş ya da çok zenginken sürünerek ölmüş insan örnekleri vermeye gerek yok, ama sonuçta hayatta başladığı gibi bitirenden çok, başladığından çok farklı yerde bitiren insan var bence. maddi ya da manevi. sonuçta arzu edilen şey her zaman bir nesne olmayabilir.

o yüzden bunlar insanı kısıtlayan ve hatta bir açıdan yanlış düşünceler.
  • blatta hiberna  (27.10.12 02:59:17 ~ 03:00:23) 
sen gittin o porşu aldın, trafikte benim tofaşın yanında kaldın, ne anladım o işten?


  • bonjurkes  (27.10.12 03:03:46) 
insan yaşamını bu objelerin kölesi olmaya indirgemeyerek. hayata bu kadar sığ bakmayarak.


  • royal  (27.10.12 03:05:05 ~ 03:06:46) 
porsche berbat bir örnek olmuş. etrafımdaki memurların bile çoğunun 250-300 binlik evi var. bazılarının 2-3 tane evi var. ev parası bile değil yani.
neyse. sorunun özünü anladım ve esasında o alınamayan şeyler çoğu insanın umrunda değil. o alınamayan şeylerin hayata ekstra bi getirisi de yok çoğu kez. ali sabancı'nın alamayacağı bir şey yok ama gidip 30 liralık us polo tişört giyiyor sürekli zira 3000 liralık tişört giydiğinde ona pek bi karı olmayacak.
veya ali ağaoğlu at kılından yapılma 150 bin liralık yatakta yatıyor ama benim aldığım 500 liralık yataktan çok da rahat değil.
çok fazla para harcayarak hayat kalitesini artırmayacak şeyler alan adam kısmen bir şeylerin ezikliğini yaşıyordur zaten. hoş bir şey de değil eziklik yaşamak.
  • kamile necaset  (27.10.12 03:07:04) 
Niye alamayasin oglum devir firsatlar devri kafayi calistir al


  • nicolodenpolidis  (27.10.12 03:09:29) 
roket, haklısın abicim. aynı şeyleri ben de düşünüyorum. kendi adamın olmayacak olması sıkıyor beni de. belki olsa, sikerim adasını diyip 3 gün sonra sıkılıcam ama, istiyorum işte.

he bi de o adaya kendim tasarlayıp ev yapmak istiyorum. yeraltı sığınaklı, sinema salonlu, iskeleli..
  • hope ender  (27.10.12 03:28:12) 
adriana lima vs. deseydin keske


  • kirkbir  (27.10.12 04:35:53) 
Umurumda değil açıkçası.


  • 4dr4melekh  (27.10.12 05:09:31) 
100 miyon tl (eski parayla 100 trilyon) mal varlığı olan birisi parasının yarısını kaybederse mi, yoksa 1000 tl (eski parayla 1 milyar) mal varlığı olan birisi mi parasının yarısını kaybederse daha çok mutsuz olur ? İlkinde paranın büyüklüğünden dolayı zengin olanın daha çok üzüleceği, fakir olanın duruma daha kolay alışacağı çok açıktır.Çünkü ilkinde para geçim için gerekli bir araç olmaktan çıkmış bir güç haline gelmiştir.Aslında bırakın yarısını malvarlığının 100 de 99 unu kaybetse bile geriye kalan 1 milyon bile birçoklarının hayalindeki paradır.Yani eğer para, yaşamak için gerekli olanı satın alabilecek ve asgari yaşam koşullarında yaşayabilecek olanı sağlama aracı dışında bir güç haline gelirse yada en azından para kazanma bir hırs haline gelirse kaybedilmesi durumunda ciddi mutsuzluk yaşanabilir. Elindeki para asgari yaşam koullarını sağlayacak kadar olan herkesin bu durunmdan mutlu olmaması sadece parayı bir güç yada o güce ulaşmayı bir hırs haline getirmesi sonucu olabilir.

Para için çalışır hale gelip, iyi yaşamak için kullanılan bir araç olmaktan çıkardığınızda aslında elinizdeki parayıda doyasıya harcayamazsınız.Artık yaşınız elinizdeki parayı istediğiniz gibi kullanamayacağınız duruma geldiğinde ( yaşlılığın getirdiği nedenlerle) geçmişe yanmaktan başka yapacak bir şeyiniz de kalmaz.
Para sizin için bir güç ve bu güçte bir mutluluk aracıysa kaybetmeniz yada eksiltmeniz sizi ciddi anlamda uzer.”Beklentilerinizi çok geniş tutmadan isteklerinizi karşılayacak para mutluluğunuz için yeterli olacaktır. “ demek en doğru sonuç cümlesi olur sanırım.
  • saksel  (27.10.12 06:23:35) 
Arzu nesnesi için yaşanmaz. Çok reklam izlemenin yan etkileri bunlar. Dünyada hiçbir insan bir nesneye sahip olmak için yaşamaz. Zaten hiç kimsenin de porşa ihtiyacı yoktur.


  • esenboga  (27.10.12 10:03:15) 
girişimcilik para için yapılmaz. girişimciliğin amacı salt para kazanmak olursa. o işin başarıya ulaşma şansı çok düşük olur.

porsche veya ferrari daha uca gidelim bugatti veyron. hiçbiri sahip olunamayacak şeyler değiller. fakat getiri/maliyet analizi yaptığında hiçbiri verimli yatırımlar değiller. çoğu durumda bi oyuncaktan öteye gidemiyorlar.

sorunu anladım aslında insanlar bi çk şeye asla sahip olamayacaklarını bile bile nasıl yaşıyorlar demek istiyorsun. iki şekilde bir kısmının sahip olma beklentisi zaten yok. arzu olmayınca acı da olmuyor. ikinci grup bir gün bir yerde piyangı çıkacağına, ticaretden kazanacağına, zengin koca bulacağına vs. inanarak süreyi geçiriyor.
  • orpheus  (27.10.12 10:23:51) 
Senin gibi düşünüyorum bazen. Burada laf edenlerin yüzde 95 i hayallerine ulaşamayacak.

edit: bazıları demiş ki olsun porsche sevmiyorum zaten. bu sorudaki mecazı anlamamışlar(bu yüzden senden bir cacık olmaz kardeşim). tamam onu istemiyosun dünyayı baştan sona gezmekte mi istemiyorsun? harvard üniversitesinde okumaktamı istemiyorun? kendini milyon dolarlara satan hergün hayalini kurarak mastürbasyon yaptıgın kişiyle birlikte olmakta mı istemiyorsun?
ya paran olmayacak, para yapayım desen zamanın olmayacak. her zaman birşeyler olmayacak emin ol :) ama bazılarının dayısı milletvekili tak diye gidiyor harvarda full burslu 3,5 senede o hayalini kurdugun paraları yapıyor belki ve demin saydıklarımın hepsini yapıyor
  • secilmis uye  (27.10.12 10:41:46 ~ 10:47:41) 
Bir panamera s modelinin 1 milyon liraya kadar fiyatı var. Deposu bu ülkede 500 Tl ye dolar. yıllık vergisi 17.500 Tl. Siz neyin peşindesiniz? Porsche oldukça uçuk bir örnek bile olmuş. Türkiye'de bir atın götündeki bok sineği gibi yaşıyoruz. Porsche'yi, Ferrari'yi bırakın siz, yurt dışına çıktığınızda, o acı medeniyet farkını hissetmek, 3. dünya ülkesi vatandaşı olmak daha katlanılmaz.


  • dokuzeylul  (27.10.12 12:28:38) 
Çok farklı cevaplar gelmiş, enteresan. Porsche burada dediğiniz gibi lafın gelişi verilmiş bir örnekti, bunun yerine para gerektiren farklı şeyleri de koyabilirsiniz, hope ender'in dediği gibi dünyayı gezmek te olabilir, başka bir şey de olabilir.

Enteresan bir konu. İşin asıl beni rahatsız eden tarafı, son yorumdaki konu, yani başka bir diyarda, sizden daha dandik adamların çok daha rahat ve çok daha insanca yaşayabiliyor olması. Tabii ki Afrika'ya bak akıllı ol ibret al falan da denebilir ama, insan işte, istiyor yani.
  • roket adam  (27.10.12 13:40:22) 
Aslında bu arzu nesneleri de onlara ulaşamayacak olmanın getirdiği hisler de bana çok "yapay" geliyor. yani öyle hissedelim diye ortada kurgulanmış bir şeyler var sonuçta. "sistem" desek de demesek de olur buna. önce nesnenin sonra da o nesneye olan ihtiyacın yaratıldığı bir zamanda dünyaya gelmişiz. ben kendi kendime hatırlatmaya çalışıyorum arada bu durumu. çünkü kaptırıp porsche, ev, araba, dünyadaki en güzel elbise, pariste alışveriş, estetik, en lüks spor salonuna üyelik vs. isteyerek çıldırmak ve çılgınca para kazanma yolları aramak en olası sonuç gibi görünüyor cidden.
bence bu daha çok Amerika gibi kapitalizmi doruklarda yaşayan ya da bizim gibi biraz daha az gelişmiş ülkelerde "Amerikan Rüyası" olarak var. Gördüğüm kadarıyla orta gelirli kesimin mutlu mesut yaşadığı avrupa ülkelerinde pek öyle zengin olayım, çok kazanayım derdi yok. Arzu nesnesinin tanımı mı değişmiş oluyor o durumda onlar için bilemiyorum..

  • minguinho  (30.10.12 09:39:57) 
belki size tuhaf gelecek ama hiç öyle istekleri olan biri değilim :)ben evimde kitabımı okuyum,resim yapıyım,ailem,sevdiklerim yanımda olsun,sessiz sakin bi hayat istiyorum.beni idare edecek param olsa yeterli.çocuk düşünseydim (düşünmüyorum) belki daha çok para isteyebilirdim ve daha çok beklenti içinde olabilirdim hayattan.böyle şeyler hiç önemli değil benim için,hiç de umurumda olmaz :)


  • rock n roll  (30.10.12 09:49:15) 
[]

WPAP tarzı fotoğraf

pratik bir biçimde nasıl yapılabileceğini bilen var mı?




 
WPAP zahmetli bir iş, resimdeki yüz sayısına bağlı olarak fiyatlandırıyoruz genelde. ama duyuru tayfası için bir şeyler yaparız öm ile gönder resmi halledeyim. bir de dipnot renk ağırlıkları seçmek çok zor oluyor orada resim için histogram grafiğini doğru okumak gerek.


  • semanful  (21.10.12 21:23:12) 
[]

çok güzel bir fikir buldunuz,

aklınıza geldi, inanılmaz bişi. bayılıyorsunuz. sonra araştırıyorsunuz, büyüklerden kimsenin aklına gelmemiş, kurcalıyorsunuz, dürtüyorsunuz falan, bi iki firma yapmayı denemiş, hala geliştirmeye devam ediyorlar, sonra görüyorsunuz ki atıyorum isveç'in dandik bi köyünden bir firma çok güzel bir ekiple istediğinizin fikrin aynısını birebir koymuş ortaya. müşterileri ise global değil, sadece isveçteki birkaç saygın kurum.

bu durumda fikri rafa kaldırır mıydınız, yoksa yola devam, onlar yaptıysa biz de deneriz, ne olacak der miydiniz? en azından lokal olarak iş yapabilecek gibi duruyor. ve bir gün çıkıp birinin 'çakma lan bu' demesi size çok koyacak, bu da ayrı bi konu. ve rakipleriniz post grad cs yapmış adamlar gibi gibi.


 
türk insanına hitap ediyor mu o önemli. bu arada bu bir internet projesi ise konuşmak isterseniz geliştirme sürecine dahil olabilirim.


  • cha  (18.10.12 23:48:34) 
isveç ve türkiye bambaşka ayarda ülkeler. fikrin gerçekçiliğine olan güvenim tam olsa hiçkimseye hiçbir şey sormadan kolları sıvardım. elektronik mühendisi lazım olursa fluent english ein bischen deutsch


  • afiyet  (18.10.12 23:56:20) 
If you are not ashamed of your product when you launch it, you launched too late / Reid Hoffman

Söyleyeceklerim bu kadar.
  • kafa utusu  (19.10.12 00:44:55) 
adana otobüs firmasının yanında has adana firması çalışabiliyorsa neden sen yapamayasın.

isveç de yapar ama türkiyeye getirmiyorsa hizmetini tabi ki yapmalısın. türkiyeye bile getirse yapabilirsin. sonuçta neden tekel olsunlar, hizmetim daha iyi olacak dersen sen de girmelisin o işe.

sonuna kadar destekliyoruz ekşiduyuru olarak, bize de bedava kuponlarını bekliyoruz şimdiden
  • sttc  (19.10.12 10:37:48) 
Fikir çalmamışsınız, eğer araştırma yapmasaydınız bu firmadan haberiniz olmazdı. Bu isveçli firma bu işin patentini almış mı? Almışsa bunu lokal olarak mı almış, global olarak mı? Bir de birebir aynı olmamak için birkaç değişiklik yapmak daha iyi olur gibime geliyor.


  • SiyamkedisiZorro  (19.10.12 12:20:52) 
Hayır patent yok ortada, zaten istesek de birebir aynısını yapamayız, yani o derece aklın yolu bir olamaz gibi geliyor bana. Teşekkür ederim cevaplarınız için, iyicene heveslendik, du bakalım biraz daha kafa yoralım, bol bol soru soracağım sizlere tekrardan :)


  • roket adam  (19.10.12 12:53:06) 
[]

neden şu programı kullanmaz bir insan?

db.tt

Neden sunan herkesi tikliyorum. Saygılar.


 
yandex disk var. daha n'olsun :)


  • herbivor  (17.10.12 18:36:03) 
A) haberi olmamıştır
B) alternatifini kullanıyordur
C) gerek duymuyordur
D) güvenli olmadığını düşünüyordur
E) diğer
  • ermanen  (17.10.12 18:37:37) 
gerek duymadım hiç. ama sign in meselesi canımı sıkıyor bu yüzden wetransfer i tercih ediyorum birine bişey göndereceksem.


  • 9kuyruklukedi  (17.10.12 18:39:49) 
gerek duymuyorum. o kadar da geri alınamaz bilgilerle dolu olduğunu sanmıyorum herkesin de. geri alınamayacak bilgileri de ben böyle bir yerde tutmaya yeltenmem zaten.


  • ufukcel  (17.10.12 18:41:59) 
[]

Arabaya yapıştırmalık reklam

Ufak iş görüşmeleri için bir tanıdığımızın araç filosunu kullanacağız, fakat istiyoruz ki kendi firmamızın logosunu çıkartma şeklinde o araca uygulayabilelim, sonra işimiz bitince aracı geri verirken çıkartalım, sonra tekrar takalım başka araç gelince. Zira filodan sürekli aynı araç gelmiyor, hangi araba müsaitse o geliyor.

Buna nasıl bir çözüm önerirsiniz? Yani düz beyaz araçlara (birkaç da siyah var, siyahlar tercihen daha uygun :)) öyle bir reklam, yapışkan, karton, vesaire uygulamamız lazım ki, sanki bizim şirketimizin arabası varmış gibi olsun, ve de her seferinde para vermeyelim, çıkar-tak yapabilelim.

Ekleme: aynen devam, sallayın :) hayal gücünüzü kullanabilirsiniz, mümkün olduğunca gerçekçi dursun yeter :)

 
miknatisli biseyler var. onlari deneyebilirsiniz


  • 65 derece  (16.10.12 18:22:48) 
ucuza kolay çıkan stickerlardan bastırın, en küçüğünden, tek renk ve zilyon tane bastırırsanız hem ucuz olur. hem arabadan inen söker atar.


  • 9kuyruklukedi  (16.10.12 18:25:46 ~ 18:26:03) 
mıknatıslı olanlar çok mantıklı ama akşamları çıkarmak gerek..çalınabilir.

not: compu, anasını sikmişin duyurunun bu arada.
  • ground  (16.10.12 18:31:31) 
Bu mıknatıslı şeyi ne diye sorucam? Mıknatıslı afiş falan mı? Tam adı nedir?


  • roket adam  (16.10.12 19:29:37) 
magnetli diye arat.


  • ground  (17.10.12 12:38:02) 
Teşekkür ederim herkese. Bilgi vereyim dedim hazır edinmişken: aynen denildiği gibi mıknatıslı reklamları oluyormuş onların, kaportaya mıknatısla tutturuyomuşsun, işin bitince geri çıkarıyomuşsun, iz bırakmıyormuş. Süper oldu bu. Yardımcı olan herkese tekrardan teşekkür +rep.


  • roket adam  (17.10.12 15:23:43) 
ya peki adi neymis onlarin :)


  • 65 derece  (17.10.12 20:39:30) 
Magnetli araba reklamı gibi bişi.


  • roket adam  (17.10.12 20:56:57) 
[]

kan verememek - acil - kan veremeyenler

yarın sabaha alınmış bir check-up randevum var ve kan vermem şart doğal olarak. 0-10 yaş arası çocukluğum, bademciklerim alınana kadar neredeyse ayda 3-4 sefer hastanede geçtiğinden sanıyorum nefret ediyorum hastaneler ve özellikle de iğnelerden. en son kan verdiğimde 14-15 yaşındaydım ve bayılmıştım sanırım, daha doğrusu kafam gidiyo gibiydi.

kolumun içinde o en narin bölgesine bir iğnenin girip kan çektiğini hayal ederken bile inanılmaz geriliyorum. normalde böyle gergin mevzulara girince gidip iki bira içerim, rahatlarım, ama bunu da yapamam sonuçları etkiler. ne yapayım da kurtulayım bu korkudan? ya da gerildiğim kadar zor olmaz mı diyosunuz?


 
gerildiğin kadar zor olmaz.ama yalnız gitme.


  • neo  (15.10.12 00:13:46) 
o tarafa bakma.
ne hemşireye, ne iğneye, ne koluna bak.
başka bir şey düşün.
kendini kasma.

korkulacak bir şeyi yok.
  • goldentitan  (15.10.12 00:33:10) 
iğneleri sevmem, erkek adamız bok sürdürmeyiz diyerekten iğnenin girişine ve kanın akışına baktım, tavsiye etmiyorum, ben de bakmıorum zaten.

kafanı öbür yöne çevir, kana iğneye falan bakma, zaten çok uzun sürmüyor, hemşireye de durumu söyle. yalnız oraya oturduktan sonra kıçını başını kıpırdatma, iğne içerdeyken triplere girersen gayet kötü olur.

kan verirken ölen duymadım ben bu arada daha
  • bonjurkes  (15.10.12 00:47:29) 
çocukluğumdan beri iğne vurulmaktan hiç korkmadım. hatta şurupların tadını sevmediğim için iğne vuruluyorsa onu tercih ettirirdim annemlere. şimdi popomdan iğne vurulurken gıdıklanıyorum. kan filan alınacaksa da seyrediyorum napıyolar diye. çoğu kişi seyretmez dayanabilmek için, o da gayet mantıklı.

faydası olacağını bilsem beş yaşındaki halimi getirirdim yarın. yani bi de yapabilseydim tabii. o zaman çok saçma olduğunu fark ederdin sanırım. yine faydası olacaksa beş yaşındaki halim oldukça ufak tefek ve ince sesli bir kız çocuğu. hadi bay.
  • snape i başından beri tanırım  (15.10.12 00:56:22) 
aman tanrım benden başkaları da varmış:))) diş yüzünden ve köpek ısırması nedeniyle iğneye ağlaya sızlaya alıştım ama kan vermek gerçekten benim için bi ütopya... umarım senin durumunda kalmam ama bi zaman gelip o da olucak diye düşünmek bile beni gerdi şu anda.
ben çocuk gibi ağlıyorum, az hastanelerden kaçmadım.. bi keresinde rapor alıcaktım, doktor kan tahlili istedi diye alamadım, dersten kaldım; kaç kere hemşirelere dedim, ben eter alıp kendim bayıltayım kendimi dedim ama olmuyomuş öyle; ve daha bir sürü şey.maceralar maceralar...
şu yaşa gelmiş ama kan grubunu bile bilmeyen, muhtemelen var olan şekerini bile ölçtüremeyen bi insan olarak tavsiyem kesinlikle yalnız gitme... o kolunu uzattığın an seni konuşturacak, sakinleştirecek komik birilerini götür yanında ve sakın ama sakın değil iğneye, hemşireye bile bakma; ne zaman iğneyi eline almış, ne zaman yanına yanaşmış, elini uzatmış sana fln... yazarken ellerim uyuşuyo walla, allah sana sabır versin (bkz: ateistlerin korkunca allaha sığınması)
  • sirkelimon  (15.10.12 18:21:44) 
[]

türkiye'deki inanılmaz konut çılgınlığı

eyüp'teki evimize isteğe bağlı olarak yaptırdığımız deprem testinin ardından bina sıkıntılı çıktı, taşınmayı düşünüyoruz, dolayısıyla etraftaki konut sitelerine de bakıyoruz bu sıralar. bugün forum istanbul'un yanındaki yorum istanbul evlerine gittik. şimdiye kadar yanından geçerken 'yorum ne lan ahahahah, allahın bayrampaşasında oturulur mu, otogarın yanı lan burası, bu ne olm' tarzı yorumlar yapıyorduk, dedik bi gidelim, belki oturulur, fikir olur. aldığımız yanıtlarla şoke olduk.

3+1'i 450 bin dolarmış ve KALMAMIŞ.

1+1'lerin kirası ise 1950 liradan başlıyor. şaka gibi.

Yani öyle bir tablo ki, ne ulan bu dediğimiz apartmanlara inanılmaz paralar isteniyor, üstüne ciddi ciddi fakir olduğunu düşündüğümüz, bildiğimiz bölge halkı öyle bir akın ediyor ki, daire daha maketten kalmıyor, böyle bi talep.

şimdi maslak 1453'e baktık, onda da aynı mevzu. tanıdıklarım var, ağaoğlu personelinin maaşını ödemekten aciz, taşeronların hakedişlerini erteliyor, battı batıcak diye haberler geliyordu ki, bi baktık maslak 1453'te en ucuz daire 1+1 890 küsür milyar, üstüne 2+1 ve 3+1 evleri de yine kalmamış.

Bu para nereden geliyor, bu kadar evi kim alıyor? Yoksa 'çok talep var' modunda emlakçılara mı dağıtılıyor evler satılsın diye? Gerçekten inanasım gelmiyor artık, kime sorsak yer yok, sahibindene giriyosun emlakçılar satıyor.

Hayret.

 
alanlar yatırım diye alıp, kiraya veriyorlar.
o yüzden sahibinden'de çok fazla emlakçıda görülüyor muhtemelen.

aynı şeye ben de çok kafa yoruyorum.
bu insanlar kim?
nereden geliyorlar?
bu para nereden geliyor?
hani insanlar parasızlık çekiyordu?
yeni yapılan tüm siteler, binalar anında doluyor.
ama şehir içinde yine kiralık ev aradığında bulamıyorsun.
kiralar almış başını gidiyor istanbul'un her yerinde.
yani orası prim yapıyor, x'in rayici düşüyor diye bir şey de yok.

anlamak mümkün değil.
  • blatta hiberna  (13.10.12 21:32:21) 
insanlar tek güvenli yatırım olarka tapulu gayri menkulü görüyor.

Nakit olarak bankada tutsa para eriyecek, banka batabilir, paranın değeri düşebilir, hadi extrem koşullarda savaş çıkar bankalar gider vb diye düşünüyorlar. daha 10 yıl önce kriz oldu, 15 yıl önce devalüasyon bankadaki paralar eridi gitti. SEn ben bilmeyiz ama o paraya sahip olan 40-50li yaşlardakiler hala hatırlıyorlar. Üstelik getirisi de çok az bankadaki paranın, bırak kâr etmeyi, enflasyonu karşılamıyor, birde faiz olduğu için bulaşmayan bir kesim daha var.

Altın yapsa, saklaması bir dert, evde saklayamazsın hele bu hırsızlık olaylarıyla hiç saklanamaz, bankaya koysalar yukarıdaki mevzular gene geçerli, para değerlenmiyor vb.

Oysa gayri menkul her zaman değerli, ilerde çocuğun oturur, o oturmazsa kiraya verirsin gelirin olur. Sürekli talep olduğu için değeri hiç düşmez, ilerde satıp verdiğin parayı çıkartıp üzerine birde kâr dahi edebiliyorsun vb vs. Birde yeni binalar güvenli depreme, yangına filan. Eski binalarda tam merkezde olduğu için tercih ediliyorlar.

Makro düzeyde millet parayı değerlendirmenin tek yolunun Gayri menkul olduğunu düşünüyor.

Umarım bir nebze de olsa cevap verebilmişimdir
  • efrasiyab87  (13.10.12 21:42:11) 
new yourk'da, direkman manhattan'da m2 fiyatı 1,800$ civarında. şu an istanbulda ortalama 3000 lirayı geçti.

bana balon patlar gibi geliyor. ucuz kredilerle falan elinde parası olan 2-3 tane alıyor. beylikdüzünde her yer bilmemne tower bilmemne residence ve boş duruyorlar. üstelik daha bir sürü tower yapılacak yer var.
  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (13.10.12 21:45:22) 
türkler köylü olduğu için toprakçıdır. parayı işletmez, elinde varsa direk eve yatırır. o yüzden ev fiyatları pahalı olur türkiyede.


  • en iyi insan hic dogmamis olandir  (13.10.12 22:03:45) 
Abi balon bir yerde patlayacak elbet.
Fakat kimde patlar bilmiyorum. Gel Başakşehir'de otur. Zibil gibi ev var. 3+1 700-750. Kayaşehir'de 3+1 550-600.

  • detroitli kizil  (14.10.12 07:46:48) 
[]

bir anda kafadan binlerce düşünce geçmesi

bunu çok sık yaşıyorum. o kadar çok şey düşünüyorum ki bazen hiç bir şey yapmadan bile yorgun hissediyor beynim kendimi, bazı geceler bu yüzden uyuyamıyorum. gelecek planları, iş güç okul kız arkadaş vesaire hiç bir şey yapmadığım halde yüz binlerce düşünce geçiyor kafamdan saniyede ve bazen gerçekten uyutmuyor.

size de oluyo mu bu?


 
ben de içsesimin susmamasından şikayetçiyim.

ibne herif sürekli "şu şöyle olsa/olsaydı, bu böyle olur/olurdu", "e o böyle olursa/olduysa o zaman da beriki bla bla" modunda. susmuyor, tövbe susmuyor.

ekleme: al bak şimdi de "bla bla yerine Türkçe bir şey yazsaydın" diye tutturdu. şizofrene bağladım sayende roket adam.
  • cevab veremedi  (12.10.12 01:50:29 ~ 01:53:05) 
bende şikayetçiyim ibne sesten
ibne herif sürekli hatun bekliyor git yanına diyor. sonrada ama gidersen iş yetişmez diyor. :)

  • zenigt  (12.10.12 01:53:19) 
@roket adam örneğin: ibne içsesim şu an zenigt'in ibne içsesine diyor ki: "burada oyalanacağına işini bitir hatun kaçmıyor, sabaha karşı dalarsın."


  • cevab veremedi  (12.10.12 01:56:23) 
@roket adam ibne iç sesime @cevab veremedinin iç sesine cevab ver dedim ibne iç sesim cevap veremedi :)

not: bir yandan iş bir yandan duyuru vakit geçmiyor mail atıyorum cevap bekliyorum falan :D
  • zenigt  (12.10.12 02:01:40 ~ 02:02:05) 
@roket adam yine bir örnekle huzurundayım.

örnek: ibne içsesim zenigt'in ibne içsesine diyormuş ki "hacı, işin bitince dolu tabanca ile gitme hatunun yanına, maile yanıt gelene dek sen tabancayı boşalt."
  • cevab veremedi  (12.10.12 02:05:45) 
ben "@zenigt'in ibne iç sesi" zenigt'i ele geçirdim. sevmezdim zaten ibne'yi bi hatunun yanına gidecek afralar tafralar tam bir ibne. tabancayı doldur boşalt yapmasını bilmez ben olmasam ama kıymetimi bilmiyor yıllardır kahrını çekiyorum götün

@cevap veremedinin iç sesi roket adamın iç sesi bize ne küfür ediyordur.
  • zenigt  (12.10.12 02:15:09) 
manik depresif olabilirsin


  • zombie0  (12.10.12 02:24:25) 
bin sayısı az kalıyor aklımdan aynı anda geçen düşüncelerin yanında. uyutmuyor, güldürmüyor, ağlatıyor ama öldürmüyor da. hayat bu.


  • devilred  (12.10.12 02:31:50) 
bana da her zaman oluyor böyle şeyler, maalesef.


  • maryjane  (12.10.12 02:32:09) 
he bana da oluyor


  • klark  (12.10.12 03:09:24) 
oluyodu. para kazanmaya başlayınca geçer.


  • am  (12.10.12 08:20:20) 
@zombie0 - saçmalama.


böyle düşünceler herkesten geciyor. boşluktasın heralde su anda boşluktan kurtulunca düzelirsin..
  • feodal moruk  (12.10.12 09:56:36) 
elecek planları, iş güç okul kız arkadaş olmaması en büyük sebebi bence panpa ondandır


  • veilofsin  (23.11.12 00:08:01) 
oluyor. hatta ben ilerde beyin okuma cihazı ya da teknolojisi geliştirilirse bu nasıl olacak diye merak ederim hep. biri aklındakini tahmin edebiliyorum dese, bu ben bile bilmiyorum o kadar çok ki derim böyle bir şey mümkün olursa. bu yüzden beyin okuma diye bir şey olabileceğini sanmıyorum. çünkü düşünce hızı ışık hızından bile daha hızlıdır :)


  • yetkili birine benzeyen abi  (23.11.12 00:36:47) 
[]

web sitesi için basit contact form

lazım. çalışan bir örnek bulan varsa çok sevinirim. elimdekilerin hiç birini çalıştıramadım, kiminin tr karatter desteği yok, kimisi hiç çalışmadı.




 
ben sunu kullaniyorum:

www.steegle.com

google sites icin, ama digerlerinde de calismasi lazim.
  • cench  (10.10.12 02:15:44) 
  • dungangadunganga  (10.10.12 10:11:50) 
jotform var, incelemeni tavsiye ederim
(git: www.jotform.com )

  • Ramiegovic  (10.10.12 12:26:10) 
ingilizce bildiğini varsayarak şu siteyi veriyorum.
www.hongkiat.com

  • Ramiegovic  (10.10.12 17:45:06) 
[]

Demir çelik ithalatı esnasında...

alloy surcharge ve scrap surcharge adlı iki maliyet kalemimizin ne olduğunu bana kısaca anneye anlatır gibi açıklayabilecek olan var mıdır?

Teşekkür ediyorum sevgili duyurucular.


 
şimdi piyasalardaki dalgalanmalar yüzünden sabit fiyatla uzun vadeli demir-çelik satışı yapmak sıkıntı yaratıyor. scrap surcharge, yani hurda ek ücreti, anlaşılan fiyat üzerinden ekstra olarak talep ediliyor ki, yarın bir gün mal teslim edileceği sırada hurda pahalanırsa sıkıntı olmasın. düşerse de alıcının işine geliyor tabi.

alloy surcharge da, madenlerden çıkarılan nikel, krom, molibden, vanadyum vb... alaşım yapımında kullanılan hammaddelerdeki azalmaya bağlı fiyat artışlarına karşı alınan bi önlem.
  • mobilemob  (09.10.12 23:16:13) 
[]

bol bol sümük üreten saçma hastalık

--iğrenç medikal detaylar içerir--

kendimi bildim bileli mevsim geçişlerinde hastalanırım, bademciklerim yok, genelde farenjit oluyorum. bu ay da oldum, sonra doktora gittim, antibiyotik kullandım falan, geçti, boğazım ağrımıyor, gayet iyiyim, ama inanılmaz derecede sümük üretiyor bünyem ve burnum sürekli dolu. sürekli yeşil balgam çıkarıyorum, artık ağzımın tadı falan kalmadı. 2 kere doktora gittim, alerji ilacı, zart zurt aldım tekrar gitmek istemiyorum artık sıkıldım.

özellikle alerjik bünyeli arkadaşlar, sizde de böyle mi oluyor? durup dururken geçiyor mu sonra? çünkü genel olarak iyiyim, ama sürekli burnum tıkalı, sinüzit ağrısı falan, iğrenç, ne yapsam bilemedim.

 
sinüzit olabilir mi? sinüslerin dolmuştur ve iltihap akıyodur sürekli. kronik olanı da var.


  • oldtimer  (09.10.12 14:38:00) 
Ya sinüzit muhtemelen de ne olucak şimdi yani? 1 ayı geçtiğine göre kronikleşti artık, ne yapıyosunuz sinüzit mağdurları olarak?


  • roket adam  (09.10.12 14:39:13) 
sinüzit kanka. böyle burnunun arka tarafında tonla sümük toplanıp başını ağrıtıyor. sonra da bro bir vakitte o arkadaki sümük boşalmaya başlıyor falan.


  • kameramotor  (09.10.12 14:40:00) 
Sinüziti zamanında ilaç tedavisiyle yenmiştim. Fakat "İlaçla olmazsa ameliyatı var" demişti doktorum. Çaresiz birşey değil yani.

Şöyle de birşey buldum:
www.sinuzit.gen.tr
  • homo sapiens gotgobekus  (09.10.12 14:44:31 ~ 14:45:52) 
[]

ezana remix yapmış, öldürmüşler efsanesi

ezana remix yapmak yasak mıdır? sanmıyorum. neden jamie cullen konserinde yatsı namazına piyanoyla ayak uydurmaya çalışınca garip geliyor bizlere? ya da bu tarz ufak tefek şeylere neden açık değiliz, ezan bestesi, özünde bir müzik, bir makam, sonuçta allah çıkıp böyle olacak dememiş, bir gün bir müzik grubu çıkıp elektro gitarla 'haydi namaza' dese ne değişir?

dini ve sosyal açıdan yorumlarsanız sevinirim.


 
düzgün bi şekilde söylenebilir, makamına uygun ama remix deyince benim aklıma saçma sapan club müzikleri geliyor olmaz bence. yerini zaten alamaz çünkü sadece türkiyeyi kapsayan bi durum değil. aynısını istiklal marşı için düşünelim. ezana göre daha rahat bir durum ama insanların hassasiyetleri var bu konuda. dinlersin, hoşuna gider ama yerini tutmaz.

belki de türkiyede insanlar çok duyarlı değiller. yönlendiriliyorlar. bu açıdan da birileri isterse yapılabilir.
  • paintov  (09.10.12 00:54:09) 
haci ezana remix var bu arada... infected mustrooms · un vardi galiba.. adamlar hala yasiyo .. gayet te guzel


  • kennym  (09.10.12 00:58:59) 
yav arkadas hemen ezani da sahiplendiler ya la .. la olm arabistanda cikti ortaya ne ara hemen milli deger yaptiniz ? mekke valisi bisey demiyo sana noluyo ?


  • kennym  (09.10.12 01:00:14) 
'Allahu ekber wuuuhu' diye bi cover var. Kadin hala yasiyo sanirim? Mekke valisi aciklama yapmali bence de. Genc ateyizler rahatsiz bu konuda.


  • MouseP  (09.10.12 01:07:59) 
türkiyede okunan ezanın bestesini buhurizade mustafa ıtri efendi yapmış.

yani ortada öyle dini, kutsal bir olay yok. yeni bir şey olsa bugün tarkan da yapabilrdi bunu, kuran'da nota falan yok sonuçta.

milletin isyan etmesi dallamalığındanır. arapça yemek tarifi kitabı sayfası parçala gene biri seni öldürebilir. olayın dinamikleri din'in çok ötesinde, tamamen bu coğrafyaya ait bir dallamalık.

hatta bence beatles bu topraklardan çıkmış olsa, beatles cover'ı yapanlar bile öldürülebilirdi. ilginç bir sahiplenme, her şeye bi anlam yükleme kültürü var.
  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (09.10.12 01:09:43 ~ 01:35:33) 
buyuk adam olacaktim+1

gereksiz bir milliyetçilik ve sahiplenme anlayışı var. "vay be biz neler yaptık, ıtri de türkmüş. dünyada en çok okunan müziğin bestesini de biz yaptık" düşüncesi bence hastalıklı bi düşünce. kişilerin kendiyle değil de milliyetleri ve dini duygularıyla bir şeylere bağlanmaları, diğer şeylerden kopmalarına sebep olur. bu birleşmeler (yani kopmalar) kutuplaşmayı doğurduğu için aynı şekilde düşünmeyenlere zıtlaşmalar olacaktır. bu normal. neyi nasıl sahipleneceğimizi bilmezsek bu normal, ve kötü!

sevdiği sanatçıın şarkısını coverladığı için küfür eden insanlar var bir sürü, ezan coverlandı diye tepki gösterenden farklı değil bence!

ayrıca cahillik de çok fazla. arapça yemek tarifi kitabı yırtsan üstüne gelecek çok insan var, örnek güzel. bizzat tanıyorum, açış arapça bi kanal ve onu izliyor ne olduğunu bilmeden. bir sohbet programı olduğunu ve arapça dinlemenin sevap olduğunu düşünüyor. oysaki bahsi geçen program bir arap ülkesinde yayınlanan bir siyaset programı! cahillik, kör kütük saldırmayı yanında getiriyor ne yazık ki.
  • dahinnotha  (09.10.12 01:25:05) 
Tamam da ezanın aslı diye bir şey yok. Ezan dediğin olay özünde insanları 5 vakit namaza çağıran bir çağrı, dinen herhangi sabit bir şekli yok bunun. İster megafonla haydi ezana diye bağırırsın, ister club hoparlörlerinden dumtıs namaz dumtıs haydi diye müzik yayınlarsın, abartı bi örnek oldu ama olsun, anlayan anlamıştır.

Türk hallkındaki bu gereksiz sahiplenme çok garip değil mi hakkaten? Hassasiyetlerimizin büyük kısmı aslında bize ait bile değil, üstüne aksini iddia etsen ciddi ciddi ölüm riskin var. Cidden garip bi milletiz.
  • roket adam  (09.10.12 01:30:11) 
cahiller ülkesinde mantıksız bir olaya şaşırıyorsun. senin yaptığın çok mu mantıklı şimdi :)

ülkenin özgeçmişi saçma sapan olaylarla dolu be, yarın uzaylılar galakside çok iyi pozisyon açıldı, ülkeler CV göndersin, bir kaç ülkeye iş vereceğiz deseler görüşmeye bile çağırmazlardı.
  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (09.10.12 01:40:19) 
evrenos gazi'nin iddiaları da saçma. ben halkın estetik sebeplerle isyan ettiğine inanmıyorum lan. en güzeli arapça, en iyi beste de ıtri'ninki diye mi isyan ediyorlar yani? hahahaha :)

bas baya cahillik işte, aslında tüm okulları imam hatip yapıyorlar ya, bu tür saçmalıklar azalır belki. en azından millete alakasız şeyleri dinin parçası diye öğretmezler.
  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (09.10.12 01:43:36) 
evrenos gazi, sanırım yazdıklarımda bi saldırganlık sezdin. hayır öyle bir niyetim yoktu. yazdıklarımı yanlış anladın sanırım, çünkü verdiğin cevabın benim cevabımla alakası yok! ıtri.nin türk olduğunu biliyorum. okunan ezan yaklaşık iki milyar müslüman tarafından aynı şekilde okunuyor. bunun bestesi de ıtri.ye ait ve bu sebeple "biz türkler islam bayrağını taşıyoruz. islamiyetin en büyük temsilciyiz" gibi düşünen insanlar var. sözlerim sana ya da başkasına değil. bu şekilde olan düşüncelere. niyetim üzüm yemek değil, bağcıyı dövek hiç değil!

bu arada, şayet böyle giderse türk halkı zaten yok edecek kendini. baksana burada bile iki üç mesajda tartışma yaratabilecek potansiyele sahibiz. 16 devlet kurduk diye gurur duymanın esprisini hiç anlayamadım zaten, bu 15 yıktığın anlamına gelir. ayrıca türklük kavramını da irdelemek gerek, 72 buçuk milletiz diyoruz kendimize. bu kadar kozmopolitken nasıl herkesin aynı şeye aynı ilgiyi göstermesini bekleyebilirsin? ezanı seven olduğu kadar sevmeyen de var. "saygı göstermek zorundasın" diyebilirsin. Kabul. lakin farklı bi besteyle yorumlamak saygısızlık değildir ki bu kadar alıngan olmayın.

saygılarımla.
  • dahinnotha  (09.10.12 01:53:40 ~ 01:54:52) 
gelenekleri din sanmak cehalet, gelenekleri öldürme pahasına insanlarda zorlamak da faşizmdir.

sen yaşa geleneğini, tutan mı var?
  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (09.10.12 02:37:06) 
nerden senin geleneğin oluyormuş o? sanki bir tek sen türksin, sanki bir tek sen bu ülkenin vatandaşısın gibi konuşuyorsun. bizler hollandadan dün geldik.

sen orjinalini dinlersin, ben remikslenmişini dinlerim ve sen benim remiks yapmama ve remikslenmiş ezan dinlememe karışamazsın.
  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (09.10.12 03:10:44) 
arkadaş kendisini peygamber sanıyor, başka kimse islam hakkında konuşamaz çünkü en doğru müslüman evrenos


  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (09.10.12 10:24:42 ~ 10:26:03) 
Simdi ben buraya
gEnChLeR sAkIN yhaa xD Xd
yazsam bence bu daha estetik daha guzel ben boyle turkce seviyorum desem bana gotunuzle gulersiniz dimi? Ezanin coverini yapmayi neden savundugunuzu anlamiyorum. Turklerin veya araplarin veya brezilyalilarin ne fark eder? Bi kultur degil mi bu sonucta? Bin yildan fazladir ezan yok mu? Ya da ben istiklal marsini remix yapiyim sonucta benim oyle hosuma gidiyo diyim? Olaya sarki-cover gozuyle bakmazsak. Islam sadece kuran degil bi kulturu de var.
  • MouseP  (09.10.12 12:56:08) 
arkadaşım, ben arjantinli bir müslümanım ve türk ezanı benim kültürüme çok ters. kendime uzak hissediyorum ve rabbimden uzaklaşmaktan endişe ediyorum.

ben istiyorum ki kendi kültürüme yakın bir melodiyle okunsun ezan. ben kendimi ne arap ne de türk olarak görmüyorum, ben bir arjantinliyim ve kalbimi ısıtacak bir şekilde namaza çağırılmak istiyorum.

hristiyan zenci arkadaşlarım kilisede tüm gün şarkı söylüyorlar, biri de gelip demiyor ki bakın vatikanda, istanbulda bu iş böyle yapılmıyor diye.
  • buyuyup buyuk adam olacaktim  (09.10.12 13:23:35) 
Türk halkı ile alakalı yorumlar yapmak neden suç oldu birden yahu? Ben gayet milliyetçi bir adamım, ama özünde ilk olarak bizim sorgulamamız lazım kendimizi ki hatalarımızı görelim. Biraz açık olun, istisnasız her şeyi sorgulayın ki ufkunuz açılsın.

Çok garip gerçekten.

Gelenek nedir, dedelerim, onların dedeleri ne yapmış, onlardır. Geleneklere %100 tutunup gidersen ilerleyemezsin ki. Ayrıca dedem de benim gibi insandı, yanlış olabilir, beğenmiyor olabilirim, nedir yani. Biraz geniş düşünün.

Ha ezana remix gereksiz bişi özünde tabii de, hani konu oradan açılsın diye şeyttim, yoksa ha öyle müzik olmuş ha dubstep olmuş, banane.
  • roket adam  (09.10.12 14:33:51) 
ya adam da tam olarak bundan bahsediyor. gereksiz sahiplenme..

arkadasim ozunde cok bagli geleneklerini cok seven biri olabilirsin ama bu sana bir konu uzerinden kimseye herhangi bir baski yapma hakki veremez. istedigin sekilde dusunur istedigin sekilde yasayabilirsin ama bu sana baskasinin neyi yapip neyi yapamayacagini soyleme hakki vermez. yeterince acik degil mi ?

isteyen ezani remix yapar isteyen milli marsi yapar. nasil duymak istiyorsa oyle duyar.. sen mi olcuyosun kimin ne kadar inandigini ? neyin gunah neyin sevap oldugunu ? birakin abi tanricilik oynamayi.

belki adam remixle uyanmak istiyor namaza.. belki senin inandigin kadar adam da inaniyor.. kalbini mi biliyorsun adamin ?

senin biseyi sevip sevmemenin hic bir onemi yok. eger ezan remixine karsiysan dinlemezsin olur biter..
  • kennym  (11.10.12 03:40:32) 
heh, tam beklediğim gibi, şimdi de 'kardeşim siz dinsizsiniz zaten' geldi.

kardeş, kafir dedin de şimdi, öyle inanç durumumuzu bilip bilmeden konuştun hemen, o lafları öbür tarafta yuttururlar biliyosun di mi?
  • roket adam  (14.10.12 23:37:15) 
[]

KOBİ için mail çözümü

Bizim ufak şirket için çok minimal bir internet sitesi yapacağım da, mail hizmetini gmail üzerinde tutmak istiyorum mümkünse. Bunu kullanan var mıdır, www.google.com

Ben buradan satın alacağım/bedavaya kullanacağım hizmeti kendi var olan gmail'im ile kullanabilir miyim?

Ya da başka fikri olan var mı?

 
Zaten arayüzü aynen gmail. Diğer bütün özellikleri de var. Ha ben oraya gir çık yapamam tek mail olsun dersen değil bunu herhangi bir pop3/imap destekli email adresini de gmail içinden kullanabilirsin zaten.

mail.google.com burda ayarlar var diğer mailleri eklemek için.
  • lpgli tosbaga  (08.10.12 22:57:09) 
google apps butun dunyada kucuk isletmeler tarafindan en cok kullanilan platform zaten.

kendi gmailinle kullanicini olusturursun, ondan sonra kendi domaininle istedigin mail adresi web sitesi yonetimini yaparsin.
  • ocaan  (08.10.12 23:07:31) 
Yani şimdi ben sadece domain ve bu google hizmeti ile kendi domainimde mail alabiliyorum değil mi?


  • roket adam  (08.10.12 23:21:21) 
normal pop3 destekli e-mail server sağlayıp kendi gmail hesabına ekleyebilirsin.

bu daha iyi çalışıyor ama.
  • eksi sozluk e bir daha geldim  (08.10.12 23:25:49) 
Yok, birden fazla kişi var çünkü, 7-8 tane adrese ihtiyacım var. Mesela caner@roketadam.com diye adres oluşturucam, ahmet@roketadam.com diye oluşturucam, bunların hepsini google apps'ten yapıcam yani özünde. Mail sunucusu parası vermek istemiyorum.


  • roket adam  (08.10.12 23:29:58) 
10 kullaniciya kadar ucretsiz google apps.


  • ocaan  (11.10.12 19:32:27) 
[]

İthalat yapıyoruz, proforma faturada firma adresinde typo var

yani 'sanayii sitesi' yerine 'sanayii siteisi' gibi bir şey. Anlaşılıyor ama. Uyarmalı mıyım karşı tarafı?

İkinci sorum da ticaret sicil ismi hakkında. Roket Ltd. yazıyor proformada ama aslında ticaret şeysinde tam ünvanı Roket İthalat İhracat Pazarlama Ltd Şti. Sizce bunu da değiştirmeli miyim?

Üçüncüsü, ticaret sicil no ihracatçı tarafın proformasında bulunmalı mı?

Cevaplarsanız çok sevinirim, kolay gelsin herkese.

 
eğer akreditif, yatırım teşvik belgesi yada bir proje kapsamında kullanacaksan düzelttirmen şart.


  • zenc  (08.10.12 16:54:13) 
evladım typo ne derim bana böyle bi soru ile gelinse...
Proforma sözleşme niteliği taşır, mali bir değeri yoktur. Sanayii yerine sanaiyi yazmakta sorun teşkil etmez. LTD de öyle
lakin
zenc'in dediği gibi eğer resmi bi yerde kullanacaksan evet doğru yazılmalıdır.
  • gerizekalı final edition sp1  (08.10.12 18:41:06) 
[]

Macbook Pro w/ Retina Display - Kullanan var mı?

Aranızda rMBP kullanan, görmüş, bizzat tecrübe etmiş olan var mı? Cİdden aradaki fiyat farkına değecek inanılmazlıkta bir fark var mı? Özellikle 13 inçlik Macbook Air-Pro'dan geçen birileri varsa yorumları daha isabetli olabilir.

Teşekkürler.


 
ben bulursam geçeceğim. türkiye'ye sipariş üzerine geliyormuş retina ekranlar. tam cevap olmadı ama hani türkiye'de alacaksanız sadece bilkom store'da f klavyeli var...


  • passion rules the game  (07.10.12 16:00:10 ~ 16:13:51) 
suni bir izle.

www.youtube.com
  • lutah  (07.10.12 16:19:53) 
bende var, lenovo w500den geçtim, ssd ve 8 gig ram var. 96 yılından beri mac kullanmamıştım. retina kısmı konusunda çok fazla yorum yapamam çünkü retinasız macde görüntü nasıl bilmiyorum ama bunda harika

SSD olayı muhteşem, MS ofis kurulum 3 dakika falan sürdü. Bir windows fanı olan ben vm bile kurmadım üzerine.
ukrayna'ya ilk gittiğimde sokaktaki kızları görünce "vay anasını" demişti, bu bilgisayarı kullanmaya başlayınca da aynı şeyleri söyledim. eşeğe biniyormuşum yıllardır
  • spankenstein  (07.10.12 20:32:04) 
Sadece ekran farkını merak ediyordum aslında.


  • roket adam  (07.10.12 20:48:15) 
hocam ben geçtim :)
ciddi manada bir fark var.. :) aldığıma pişman değilim :)

  • passion rules the game  (10.10.12 15:32:37) 
[]

türkiye'nin yenilenebilir enerji oranı %25?

www.enerjitr.com

enerji bakanı söylemiş. daha az olması lazım diya hatırlıyorum, neden sallamış ki böyle?


 
hidroelektrik santralleri de yenilenebilir enerji kaynağı sayılıyor. o da dahil olunca eder o kadar bence.


  • hollowlife  (04.10.12 23:34:19) 
rüzgar enerjisi yatırımları yapılıyor gördüğüm kadarıyla. yatırımı orana dahil etmiştir bence.


  • japon askeri  (04.10.12 23:42:28) 
mümkün değil gibi gözüküyor zira avrupa 2010 oranlarına göre 4. sıraya yerleşiyoruz %25 ile.

upload.wikimedia.org
  • bykush  (05.10.12 01:26:25 ~ 01:26:33) 
[]

Render mevzusu /mimarlar, mühendisler

Merhaba,
arkadaşımın yeni aldığı bilgisayarımı bu konuda bir denemek, kısa bir stress test yapmak istiyoruz. Mimarlık hazırlık öğrencisi, tam emin değilmiş aldığı sistemin işine yarayıp yaramayacağına, abi sende vardır bir şeyler deneyelim dedi, benim de hiç alakam yok.

O yüzden sizden ricam şu, mimarlıkta kullanılan belli bir programdan alınacak, ödev olarak verilecek kıvamda bir render'ın render'lanmamış halini bana yollamanız. Ben de o programı bulup kurucam, düz dosyayı programa vericem, alet bakalım ne kadar sürede render'ını çıkaracak diye ölçücem. Bir de sizde ne kadar sürdü onu söylerseniz çok mutlu olurum. Tabii birkaç saniye sürecek bir işten ziyade, birkaç saat sürmesi daha iyi olur.

Yani sizden ricam sadece denemelik, ödev karmaşıklığında bir dosyayı göndermeniz :) Teşekkür ediyorum şimdiden.

Adres: cnr0 etişareti me.com

Gelebilecek yorumlar sebebiyle duyuruyu soru olarak sorma gereği duydum, ne saçma iş ulan bu ya da o öyle olmaz böyle olur falan diyebilecekler çıkabilir.

 
Revit 2012 için şöyle bir şey var: www.revitforum.org
(Sadece render değil çalışma hızını da ölçüyor. Hem de insanlar kendi sonuçlarını da yazmışlar falan.)

  • edaydin  (02.10.12 17:12:20) 
adresine gönderdim bir dosya.. Ancak revit falan değil.. Ben autocad ve max kullanıyorum.. Gönderdiğim sahne de max sahnesi.. revit kullanımı gözlediğim kadarıyla oldukça az..


  • Lekter  (02.10.12 17:27:38) 
[]

üniversiteye yeni başladığınızda dinlediğiniz müzikler

hani böyle ilk bar heyecanları olur ya, herkesin ezbere bilmesi farz gibidir falan. örnek vereyim, şu playlist'i devam ettirirsiniz zaten.

aerosmith - dream on
deep purple - soldier of fortune
metallica - nothing else matters
rem - losing my religion
....

devamındaki şarkılar hangileri olsun?

 
smoke on the water
killing in the name
seven nation army
chop suey
  • buff  (27.09.12 03:32:34) 
led zeppelin-stairway to heaven
jimi hendrix-purple haze
bruce springsteen-born to run
pink floyd-welcome to the machine
  • ontheroad  (27.09.12 03:37:50) 
sevmiyorsan dinlemezsin bir müziği arkadaş bu kadar basit. neden farz olsun ki çok beğenildikleri için?


  • farabi  (27.09.12 03:55:38) 
Farabi, bak demek istediğimi çok iyi anlayan iki arkadaş çıkmış. Elbette ki dinlemek zorunlu değil, ama dediğim şeyi, bilen bilir :)


  • roket adam  (27.09.12 03:58:00) 
-cranberries- Ode To My Family, zombie ve diğerleri,
İlk yıllar bolca dinlerdim.

  • a different dimension  (27.09.12 04:04:23) 
progressive rock ve metal dinliyordum daha çok. ama metal olarak progressive, gothic, symphonic tarzda ve bayan vokalli olanlar daha çok. hayat tarzım öyle değildi ama, sadece dinliyordum. onun dışında başka şeyler de dinliyordum.

grup olarak en bilindiklerden:
night wish
epica
coldplay
radiohead +1
  • ermanen  (27.09.12 04:22:47 ~ 04:38:50) 
gitar öğreneyim de hatun düşüreyim diye yazdığın playlistteki şarkıları ve muadillerinin hepsini dinlerdim ama sadece akoru kolay olanları daha çok sevdim. cranberries'in şarkıları kolay çalınıyordu mesela. bayılırdım. seven nation army'nin intro'sunu da severdim. aslında, çalamadıklarımı daha çok severdim. daha bi' tutkuyla severdim onları. kendime itiraf edemezdim, hala edemem.

neyse üsturuplu cevap vermiş olayım:

pulp - this is hardcore
led zeppelin - kashmir ve bron your amp
çoğu radiohead şarkısı
  • henrychinaski  (27.09.12 04:34:24) 
aslında amacım üni 101 şarkıları playlist'i yapmak, dolayısıyla kendi dinlediklerinizden ziyade herkesin ezbere bildiği şarkılardan gitsek daha güzel olur gibi :)


  • roket adam  (27.09.12 04:36:54) 
soad - chop suey
pixies - where is my mind

  • sanat guresi  (27.09.12 04:38:54) 
ben tüm bu şarkıları lisede dinlerdim ne olacak şimdi


  • kakamelatte  (27.09.12 05:55:31) 
bon jovi-livin on a prayer-you give love a bad name

whitesnake-is this love

sting-english man in newyork
  • slash01  (27.09.12 08:27:02) 
eric clapton - cocaine
steppenwolf - born to be wild
the doors - bilimum bütün şarkıları
  • esenbogan  (27.09.12 08:37:52) 
  • sui  (27.09.12 08:47:10) 
buradan da iyi bir liste çıkarabilirsin bence:

(bkz: yol şarkısı)
(bkz: yağmurda yolda giderken dinlenecek şarkılar)
  • sui  (27.09.12 08:49:28) 
another brick in the wall


  • njtbcrn  (27.09.12 08:51:11) 
nirvana - smells like...
blur - song 2
oasis - wonder wall
bilimum queen şarkısı
  • skinoskesama  (27.09.12 09:47:56) 
sui+1
+
arkadaşlarım grup kurdu bu kafayla. 2 yıldır da çalıyorlar. herkes ezbere biliyor çaldıkları şarkıları :)

rhcp - otherside
cure - love song
muse - muscle museum
muse - time is running out
muse - plug in baby
jet - are you gonna be my girl
white stripes - seven nation army
clash - should i stay or should i go
cake - i will survive
cake - never there
offspring - pretty fly
nirvana - smells like teen sprit
nirvana - come as you are
franz ferdinand - take me out
talking heads - psycho killer
ben e. king - stand by me
james brown - i feel good
ratm - killing in the name of
placebo - bitter end
blur - song 2
chumbawamba - tubthumping
can't take my eyes off of you

tek tek yazdım aklıma gelenleri :)
  • supergirl  (27.09.12 10:40:06 ~ 10:40:59) 
[]

Bisiklet önerecek var mı?

Selamlar duyurunun iki tekercileri. Durum şu. 183cm 78 kilo bi insanım, bisiklet sürme hastasıydım ufakken. Bu sene baktım yazlığa çift amörtisörlü dandik bir bisiklet almışlar tansaş tarzı bir yerden, tepesinden inmedim. Hazır bu sevdam tekrar alevlenmişken bir bisiklet alayım diyorum, zira kondisyon sıfırın altında, yaşlı gibiyim amk.

Fiyat sınırım max. 550 türk lirası. Çift amörtisör yoruyor diyorlar ama yokuştan inerken falan zıp zıp zıplamak daha rahat gibi geliyor sanki, epeydir düz maşalı bisiklet kullanmadığım için karşılaştıramadım. Acaba kilidi olan çift amörtisör alsam nasıl olur, var mı öyle gerekirse sabitlenebilen bir model?

Bir detay daha: kesenin ağzını açmış olmamın, gidip tansaştan bi tane almamamın en büyük sebebi, bisikleti tam bir hayvan gibi kullanmam. Yani seviyorum çukura, suya girmeye, kaldırıma gömmeye, gıcırtı duymayı falan, bilinçaltımda bir motokrosçu yatıyor sanırım :) Dolayısıyla iki güne parçalanmayacak bir şey olmalı.

Bir detay daha: İstanbul'dayım, ama yollar sandığınız gibi kebap değil, şehir bisikletinin ince tekerleklerini iki günde parçalarım gibi geliyor bana, o yüzden dağ bisikleti almayı planlıyorum.

Direkt model önerisi olan varsa çok memnun olurum.

 
Var öyle modeller de onları 550ye alamazsın. Keseyi de açmamışsın pek :)


  • Adram3lech  (25.09.12 23:47:27) 
O zaman olduğu kadar, ne varsa önerin işte tatmin edecek :) Hani kesenin ağzını açarsan şu kadar, açmazsan o paraya anca bu falan gibi. Olmaz mı öyle?


  • roket adam  (25.09.12 23:48:43) 
Kilitli modeller 700 civarı diye biliyorum.


  • Adram3lech  (25.09.12 23:49:41) 
bisikletçi kardeşim söyledi, ben yazdım:
"dağ, bayır, çukur, çamur demeden gezmek istiyorsan sana önerebileceğim tek bir marka var. bu marka ömür boyu kadro garantisi veriyor. kron. ama şuna dikkat et, sakın çift amortisörlü ve demir bisiklet alma. 550 liraya düşük model de olsa bi kron bulabilirsin piyasada. ön amortisörün maşadan ya da gidondan kilitlemeli olmasına dikkat et. mekanik disk fren seni üzer. ya hidrolik al ya da v-brake al. ve her zaman kaskını tak, iyi pedallamalar :)))"

  • black sabahat  (26.09.12 00:04:53) 
daha yeni iki arkadaşım sedonanın 331 ve 321 modelli bisikletlerini aldılar. biri 800 gayme, biri de 1000 filandı. ha evet keseyi biraz daha aç bence de. arkadaşlar baya araştırdılardı. galiba piyasada şu an en alınabilir ve kaliteli bisikletler bunlar.


  • klark  (26.09.12 00:10:20 ~ 00:11:09) 
Ucuz ama kaliteli, salcano bodrum m.


  • arnatuile  (26.09.12 00:20:26) 
[]

akreditif karşılığı ithalat yapmak

yani banka alacak benim paramı, sonra ithalat yapacağım firma malı bi yere getirecek, banka bakıcak, tamam diyecek, parayı verecek, malı bana getirecek, gibi bir şey yanlış bilmiyorsam. bunun ingilizcesi nasıl anlatılabilir? bilen var mı?




 
hacıt şunu kelimelere dök. gerekli terimler resimde var zaten.

www.creditguru.com

daha ayrıntılı bilgi istersen: www.scribd.com
  • henrychinaski  (24.09.12 19:36:44 ~ 19:36:59) 
letter of credit kısaca L/C


  • zenc  (24.09.12 19:37:25) 
"I will issue L/C." dersin. (Letter of Credit)

en.wikipedia.org bu bilgileri okumanda fayda var. Terminolojiye hakim olursun.
  • compadrito  (24.09.12 21:31:01 ~ 25.09.12 05:29:39) 
Çok teşekkür ederim, süpersiniz :)


  • roket adam  (25.09.12 03:12:15) 
[]

maltepe-kadıköy metro hattı ekseninde güzel spor salonu

bilen var mı? 3 aylık üyeliği de olursa süper olur, ve yüzme de mümkünse, yani öyle güzel bi salon arıyorum :)




 
bostancı durağında sporium var ama üyelik 6 aydan başlıyor diye biliyorum. havuzu da var.


  • l ikta  (24.09.12 01:23:16) 
[]

Cirrus logolu banka kartımla direkt olarak EURO çekebileceğim ATM...

arıyorum. Alman hesabımdaki kartın son kulllanma tarihi bitiyor ve bir miktar param var, eğer 2 ay içinde çekemezsem büyük ihtimalle almanya hazinesine hediye etmiş olacağım. Var mı bilen?

İstanbul içi.


 
sultanahmet, havalimani, vb. turistik yerlerdeki atm'ler doviz (euro/dolar/sterlin) veriyor, yazdigina gore teb atm'leri de veriyor... cirrus bunlarda geciyorsa deneyebilirsin... etrafta teb atm'si yoksa denemeye ciks bankalardan (garanti gibi) basla, verme sansi daha yuksek ;) (para birimi sormadan direk kac TL cekmek istiyorsunuz diye lafa giriyorsa iptal'e bas o atm'yi salla... ama bazen normalde doviz veren atm dovizi bittigi icin de boyle davranabiliyor)


  • disq  (22.09.12 03:06:32 ~ 03:07:20) 
[]

ACİL: Klima ısıtma konumunda çalışmıyor,

Yazlıkta Arçelik 4710AA marka modelli bir split klima ve dış ünitesi mevcut. 18000BTU olması lazım soğutmada, ısıtmada ise 19000 miydi öyle bir şeydi. Neyse, yazlıkta olduğu için kimse kullanmıyor çok uzunca bir süredir, 2 senedir falan takılı alet.

Ben de gitmeden bir açayım, deneyeyim dedim ki, soğutması çalışıyor okey, bir sıkıntı yok. Isıtma moduna getirdiğimde bir kez çalıştı, ondan sonra kapattım. bi süre sonra tekrar açtım, ısıtmaya geçtiiğinde dış ünite 'çiiuuuffffyy' tarzı gaz kaçağı ile demirin bir şeye sürtmesi arası bir ses çıkartıp kapanıyor, iç ünite ise o sırada hava üflemeye devam ediyor ama tabii sıcak değil, ortam havası. Vantilatör gibi yani.

Neden olabilir bu? Ben bozmamışımdır di mi, tamir mi lazım direkt yani bu alete şimdi? Sigorta mı attı acaba dedim ama yok, gayet açık konumda hepsi.

 
bizimde öyle bir sorun vardı motoru götürdüler kaynak felan yaptılar düzeldi servisi ara


  • zastavam76  (21.09.12 23:17:33) 
[]

köprüden karşıya bisikletle geçmek

mümkün mü_




 
değil. vapurla gecebilirsin


  • rurouni  (18.09.12 03:34:32) 
emin değilim ama sanmıyorum. avrasya maratonu'nun olduğu gün mümkün ama.


  • sizofren hayaller  (18.09.12 03:37:02) 
degil cunku arac trafigine acik ve otoban statusunde traktor bisiklet yaya giremez durmak ve duraklamak yasaktir ben dunya cevre gununde gecen sanslilardanim


  • steward  (18.09.12 08:31:35 ~ 08:32:57) 
kaçak geçilebiliyor. deneyen arkadaşlar var. bazıları sorunsuz geçmiştir bazılarına da polis eskort etmiştir ama sonucunda problemsiz geçilmiştir.


  • flexin  (18.09.12 08:59:56) 
[]

master'a kaç yaşında başladınız, kaçta bitti?

soru açık. teşekkür ederim katılanlara.




 
23-25
1. sene dersler
2. sene tez
  • fauxhumanitas  (12.09.12 00:18:36) 
24-26

ilk sınıfta dersler vardı, ancak matematik'te istediğim hocadan kontenjan dolduğu için ikinci senenin ilk döneminde hallettim, ayrıca bir dersimi de yükseltmeye aldım. bu arada tezimi de 1. sınıfın birinci dönemi biter bitmez başladım ama resmi olarak 2. sınıfta başlar.

bu arada lisanstan 23 yaşında mezun oldum, arada bir seneye yakın çalıştım.
  • pasp  (12.09.12 00:33:05) 
21-24

benim tez projesinde zibilyon tane sıkıntı çıkınca, hocam da sağolsun çok geniş biri olduğundan 4 sene sürdü yl. Allah'tan atılma kalktı o aralarda, boşa kürek çekmemiş olduk.
  • neskafefincanindaturkkahvesi  (12.09.12 00:46:16) 
ilki 21, bitmedi.

ikincisi 26, 28'de bitmesini umuyorum.
  • devilred  (12.09.12 01:03:38 ~ 01:03:45) 
21-23


  • pozzecco  (12.09.12 01:16:13) 
23'te başladım, 25'te atıldım :)


  • kül  (12.09.12 01:28:34) 
24'te başladım, 26'da bitecek (bu kafayla zor ama). 25'im şu anda evet.


  • infernal majesty  (12.09.12 01:45:14) 
24'te başladım; 26'da bitecek gibi durmuyor...


  • metal revolution  (12.09.12 01:46:08) 
29da başladım. 31de bitecek inşallah.


  • euteamo  (12.09.12 07:26:12) 
22 - 41 ( hala devam ediyor, afla döndüm. azimliyim :)


  • trocero  (12.09.12 08:47:20) 
25-28


  • konusan balta  (12.09.12 09:50:10) 
24 yaşında (2003) başladım, 28 yaşında (2007) bitti. tez için 1 yıl uzatma aldım, bir de devam ederken dondurup kısa dönem askere gittim.


  • kibritsuyu  (12.09.12 10:46:06) 
[]

digiturkplay vs. tivibu

Yayın kalitesi açısından çarpıştırırsanız sevinirim.




 
tivibu ev kullanıyorum.
görüntü kalitesi açısından çok iyi hd görüntü cart curt diyorlar ama neredeyse hiç keskinliği olmayan,iyi çeken bir karasal yayından daha kötü bi görüntü kalitesi var.hd uzantılı kanalları için ayrıca max paket istiyor.belki o süper görüntü orda vardır bilmiyorum ama onlar da 8-10 kanalla sınırlı zaten.databaseindeki filmlerin çoğu da max paket istiyor.öte yandan ucu açık bi teknoloji iptv'ye geçen kanalın ip'sini girip listene ekleyebileceğin bi sistem gelişiyor(uydu bilgin varsa TP arama ya da manuel frekans ekleme gibi yani).
çok güzel bi teknoloji ama sanki biraz erken.görüntü kalitesi iyi değil.ayrıca modemin içinden port çekildiği için -aslında olmuyor ama- net kastığında tivibudan huylanıyosun sürekli.
  • aşksız prens  (11.09.12 22:05:02) 
ikisini de kullaniyorum. digiturkplay siker. ama onu da tarayicidan acmak zorundasin. tivibu gibi yazilimi yok.


  • deadstar  (12.09.12 00:41:33) 
[]

Kamil Koç Rahat Hat - Hangi Koltuk?

Soru açık. Sadece beyazlar boşta.




 
38


  • basond  (11.09.12 21:03:07) 
38 ya da 36


  • even i say faith no more  (11.09.12 21:07:41) 
38.


  • zazazaraeta  (11.09.12 21:15:04) 
38 sanki en arka kalır, yatıramam, mal gibi kalırım burnumda pozisyonda olan ön koltukta gibi hissettim ama, emin de değilim.


  • roket adam  (11.09.12 21:16:46) 
tam tersi hepsi gibi yatırabilirsin ve kimse rahatsız olmaz mis gibi ben hep en arkadan alırım.


  • basond  (11.09.12 21:20:10) 
ben de tekli koltukta ve en arkada giderim hep. en rahat yer bence. yanlar falan da satılmazsa daha bir iyi oluyor.


  • historien  (11.09.12 21:28:20) 
Bu rahat hatların tekli koltukları arasındaki mesafe, çiftli koltukların arasındaki mesafeden az. O sebepten mesela ben tekli koltuk almıyorum çünkü bacaklarım sığmıyor.
Uzun boyluysan göz önüne al bunu.

  • lex  (11.09.12 21:28:37) 
38 aldım. Basond'un son açıklaması beni tatmin etti :) Teşekkür ederim.


  • roket adam  (11.09.12 21:29:47) 
[]

almanya / hem çalışıp hem master yapmak

var mı bunu bizzat yapan? eğer master yapacak olursam, o 2 seneyi bir şekilde bedelli askerlik önkoşuşu 3 seneden düşmem lazım, bu da ancak böyle mümkün. mümkün müdür?




 
bana biraz zor gözüktü. iş bulmak zaten başlı başına zor. orada master yapmış olsan kabul edilebilirsin belki ama üni'yi burda bitirip orada iş bulma olasılığın düşük. çünkü tercih etmiyorlar vize sorunu olanları. hele bir de öğrenci olarak girmek durumunda kalacaksın o zaman hiç tercih etmezler gibi.. ama bilemiyorum yapan var mı araştırmak gerek yine de.


  • clementine the tangerine  (11.09.12 08:38:25) 
benzinci, pizzacı, dönerci. maksat çalışmak değil mi? ha illa alanımda çalışmak istiyorum diyosan zor iş ya.


  • njtbcrn  (11.09.12 10:20:30) 
askerlik işi için böyle benzinci pizzacı oluyor mu? ya da tam kuralları nasıl bu işin? üç yıl aynı yerde mi nasıl oluyor?


  • clementine the tangerine  (11.09.12 10:26:15) 
1095 iş gününü herhangi bir yerde sigortalı ve yasal olarak çalışır bir biçimde tamamlaman yeterli. O süre zarfında TR'ye 6 aydan mı 3 aydan mı ne fazla gelmemen lazım bi de o var.


  • roket adam  (11.09.12 12:05:59) 
hm ben okuduğun şeyler ilgili bir iş olarak düşünmüştüm. o zaman njtbcrn'in dediği gibi bir işe girip çalışabilirsin, hem harçlık gibi bir para da çıkarırsın. ama mesela erasmus öğrencisiyken 6 ayda mı de sadece 90 gün çalışma izni veriliyordu. vatandaş olmadığın için. bu durumu bir araştır, sayılardan emin değilim. o kısımda sorun çıkmasın.


  • clementine the tangerine  (11.09.12 12:41:00) 
bildiğim kadarıyla doktora yapanlar da bedelli askerlik yapabiliyor. Çok emin değilim duymustum sadece.


  • spartakus  (11.09.12 14:27:39) 
[]

Gebze Yol Sorusu

TOSB Otomotiv Yan Sanayi İhtisas
Organize Sanayi Bölgesi
2. Cadde, No: 5, Şekerpınar
41420 Çayırova - KOCAELİ

Şu adrese Eyüp'ten nasıl giderim? 500T ile Tuzla'ya gitsem son durağa kadar, uzak kalır mı?

 
500t ile de gitsen gebze-harem ile de şekerpınar uzak kalır.hiç otobüs ile gitmek zorunda kalmadım ,gebze-harem ile gebze merkeze gel,gebze center'ın karşısında ki ışıklar'ın olduğu duraktan her yere gebze şehiriçi minibüsleri kalkar bunlardan şekerpınara gidene bir minibüse'e binmek gerekir.

40.869684,29.405422
  • sealth  (06.09.12 09:09:50 ~ 09:10:02) 
Neyle gidersin bilmiyorum da Tuzla'ya değil Çayırova ışıklara gitmen gerekli zaten gidebileceğin en son yer de orası ordan sonra da taksi kullanabilirsin;)


  • yazbitmesinsipidikterlikdolabagirmesin  (06.09.12 11:25:05) 
[]

Teknik Gezi^nin ingilizcesi?

Nedir? Technical visit hoşuma gitmedi.

Hani böyle mühendislik okuyanlar bilirler, tesisleri gezersin, bilgi alırsın vs.


 
Technical Trip.


  • tahrik olmusken objektif olamam  (05.09.12 00:44:26) 
Google'da technical trip diye aratınca hep türklerin yazdığı şeyler çıktı. Bence bu değil tam karşılığı.


  • roket adam  (05.09.12 00:46:08) 
informative trip


  • 9kuyruklukedi  (05.09.12 00:48:18) 
Öyleyse kesin bi bokluk vardır:-) Technical Tour da mantıklı.


  • tahrik olmusken objektif olamam  (05.09.12 00:48:27) 
teknik derken ne manada ki? yani bilgi almak falan içinse arkadaşın dediği gibi informative trip güzel ama mesela abd'de fabrika incelemeye gittiğimiz bir ders vardı, onun adı "industrial observation" idi. bu şekil bir şey de olabilir. içeriğine göre hani.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (05.09.12 00:56:32) 
technical observation tours olarak düzledim olayı :) teşekkürler.


  • roket adam  (05.09.12 01:00:54) 
ieee nin web sitesinde bile "technical tour" olarak geçiyor :)
www.ieee.org

  • commander64  (05.09.12 01:04:19) 
technical trip iyi olmuş bencede.
bu arada bu nicki (tahrik olmusken objektif olamam) ne zaman görsem gülüyorum neden acaba hastalıklıyım galiba baya baya gülesim geliyo:d

  • strangerinhere  (05.09.12 01:41:56) 
Technical Voyage


  • utkugunce12  (05.09.12 09:54:45) 
technical excursion


  • secilmis uye  (05.09.12 13:23:06) 
[]

SSTP - secure socket tunneling protocol

Bu yeni VPN protokolünün SSL DPI -deep packet instruction- yapan Firewall'lar tarafından izlenemediği iddia ediliyor imiş, doğru mu bu? Bilgisi olan var mı?




 
SSTP, HTTPS protokolü gibi çalıştığını varsayar ve bu varsayımdan hareket edersek. SSL Inspection yapıp, sertifikayı kendi üstüne alıp, iç tarafada kendi self signed sertifikasini veren bir otorite olursa, takip edilebilir gibi geliyor teoride.

Bunu yaptığını iddia eden bir next generation firewall henüz görmedim.

edit: şöyle bir makaleye rastladım, blogs.msdn.com
  • kobretti  (05.09.12 00:52:50 ~ 00:57:51) 
[]

İngilizce hata düzeltme yapıyoruz haydin - anında tik

'As an environmental engineering student, which also interested in energy management topics and also makes money from technical consulting for computer networks AND writing reviews to well-known tech portals-blogs about mobile devices, I'm proud to say that my skillset has been described as "extra-dimensional". My favourite quote is 'Perfekt ist nicht gut genug.' (Perfect is not good enough, German proverb).

Addicted to innovation, doesn't matter what it is, sometimes a missile shield, maybe a kitchen robot or an iPhone app. Always excited about 'new'. And I love working as a research-geek, instead of daily routine jobs.

Looking for internships about energy management, renewable energy, new energy technologies. You can contact me via my mail address or InMail.'

Sizce nasıl olmuş bir CV-linkedin summary'si olarak?

 
çok kendini beğenmişsin dostum:)


  • strangerinhere  (05.09.12 00:17:32) 
bir adet: "who is also interested"


  • sanat guresi  (05.09.12 00:26:37) 
2 noktaya da ben el atayım :

1. has been described. edilgen çatı kullanmışsın. yani "extra dimensional olarak tarif edildi" diyorsun ama kim tarafından? hani isviçreli profesörler böyle tarif ediyor gibi olmuş, bilmem anlatabildim mi. bir de describe yerine define kelimesi daha hoş olur bence. onun yerine "can be defined as" ya da "i'm proud to define my skill set as extra-dimensional" yazman daha hoş olur diye düşünmekteyim.

2. bir de "doesn't matter" cv yazısı için biraz fazla gayrı resmi olmuş. onun yerine "regardless of what it is" ya da "without regard as to what it is" gibi bir şey yazarsan daha bir resmi olur. değiştirmeyeceksen de hiç olmazsa doesn't değil de does not olsun.

eyyolamam bugadar.
  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (05.09.12 00:33:48) 
ayrıca @sanat guresi +1


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (05.09.12 00:35:35) 
fafori cümlem kısmı çok havada durmuş. birden oraya atlamışsın ve altını doldurmamışsın hiç. "bu arada ben bora" gibi olmuş.

ilk satırdaki which yerine who lazım.

ayrıca ilk cümlede iki tane and olması arka arkaya cümleyi düşürmüş gibi geldi bana.

lways excited about 'new'. And I love working as a research-geek, instead of daily routine jobs. bu cümlede de bildiğim kadarıyla instead of'dan sonra gelecek kısım instead of'dan önceki cümleye konulduğunda gramer olarak doğru olmalı. yani senin kullanımın günlük hayatta sırıtmaz ama resmi belgelerde falan olmaz gibi.

bir de çok beğenmişsin kendini, itici olmuş şahsen:)
  • bobinhoo  (05.09.12 00:43:27) 
fazla "casual" ve "informal" olmus.

I'm yazma I am yaz. Ama I'm proud to say yazma zaten.

"has been described" by whom?

Addicted yerine I am addicted demen gramer acisindan dogru olur. (Informal olmamak icin). Keza, excited da bu sekilde. Makes money, writing, bunlarda da ozne yok.

Anlam acisindan, I am addicted to innovation cumlesini sorgulamam lazim: Innovasyon yapmadan duramiyor musun yani? O cumleden sonra, missile shield, kitchen robot gelince, hayal kirikligi oluyor.

I love working as a research-geek dedigine gore, bir suredir bu sekilde calisiyor olmalisin. Eger calismiyorsan, bu sekilde yazmamalisin.

"You can contact me via my mail address or InMail" gereksiz bir cumle. Oralarda gezenler, sana nasil ulasacaklarini bilirler.

Cumle gereksiz olsa bile duzeltmem lazim, "my mail address" degil, "e-mail address" olacak.
  • compadrito  (05.09.12 07:27:13) 
[]

asabi baba sorunsalı

babam, damar tıkanıklığı nedeniyle stent takılmış ve halen hipertansiyon & kolesterol hapları kullanan bir şantiye mühendisi. genelde çok şahane bir adam olmasına rağmen, bazen inanılmaz asabi oluyor, saçma sapan yerlerden laf sokmaya başlıyor, sonra cevap verince de mevzu çıkartıyor. normalde anlatsak, ulan ne salak şeymiş niye kızmışım ki diyeceği şeyler. bugün saçma sapan bir kablodan dolayı neredeyse sinir krizi geçiriyor diye polis çağıracaktım, kız kardeşime (16) el kaldırmış, çılgınca bağırıyor. vurmamış ama kızın gururu alt üst olmuş, ettiği laflar yetmiş yani, hıçkıra hıçkıra ağlıyor omzumda. babama gidiyorum ne oldu diye, elindeki kumandayı sağa sola vura vura anlatamıyor, var gücüyle bağırıyor adam.

bu derece büyük en son kavgamız temmuzda olmuştu, ondan önceki de geçen sene ekim kasımda falan. yani sıklaşıyor gibi. temmuzdaki kavgada suçlu bendim, en sonunda üstüne falan yürüdüm de kalktı gitti yanına hiç bir şey almadan, çok gururuna dokundu doğal olarak, zor barıştık.

ama yapacak başka bir şey bırakmıyor ve kendisi de olayın farkında, yani çok saçma bir şey aslında çıkardığı mevzular. daha önceden de modu asabiyse evet asabiydi ama bu derece değildi, ilk defa böyle görüyorum. hiç memnun değil, bir şeyler onu çok rahatsız ediyor farkındayım, ama huzurlu bir aileydik esasında, şimdiyse bakıyorum, bugün mesela kardeşim olmasa basıp gitmiştim çoktan. aşırı huzursuz bir adam oldu, negatif enerjisi evin dışından hissediliyor.

işin kötüsü bu mevzulardan sonra da çok pişman oluyor hep, söylemiyor ama anlaşılıyor.

herkese olan bir şey mi bu, orta yaş, ne bileyim hipertansiyon falan, yoksa ciddi ciddi profesyonel yardım alsın falan moduna mı girmeliyim?

edit: ve takdir edersiniz ki kesinlikle yakıştırmıyor kendine profesyonel yardım ilaç falan, hayatta yaklaşmıyor.

Edit 2: En son kontrollerinde şekerinin yüksek olduğunu söylemiş doktor, ailede de (babaannemde) şeker öyküsü var, ama diyet yapma konusunda kesinlikle pozitif değil. Yapmıyor adam.

 
benim de bu sorun yüzünden ilaç kullanan çok arkadaşım var. profesyonel yardım her zaman için daha iyidir.

herkese olan bir şey olduğunu düşünmüyorum ama mesela biz nasıl açken sinirli oluyorsak babanız da başka bir durum yüzünden sinirli olabiliyordur.
  • empty blank  (04.09.12 01:56:27) 
profesyonel yardım derken psikolojik değil de gerçekten şekerine bilmem nesine bir baktırın. atıyorum basit bir vitamin eksikliği bile bu tarz sinire, asabiyete sebep olabiliyor.


  • cominghomeagain  (04.09.12 02:32:45) 
zor zamanlardan geciyorsunuz. babanizin testosteron seviyesi dusmus olabilir.

ayrica santiye muhendisligi, diger islerden daha fazla stresli olabilen bir istir. zaten tansiyon ve sekerinin yuksek olmasi da stres seviyesi hakkinda bir fikir veriyor. santiye muhendisleri, uygulamaci olduklarindan ve ozellikle babanin yasina gelmis santiye muhendisleri artik cok tecrube kazanmis olduklarindan, aptalliga tahammulleri azalmistir. hayati boyunca "iki iki dort eder" kesinligiyle calisa calisa, "ulan, siktiriboktan bi kablo icin, gul kizimin kalbini kirmayayim" diyemiyor. bunu dusunemiyor. eminim sonradan o da uzuluyordur bu yaptiklarina. hatta buna meslek hastaligi bile diyebiliriz.

imkan varsa, suyuna gitmeye calisin. alttan alin. "he babacim, sen haklisin" diyin. "bizim daha bildigimiz, yanildigimiza yetmez" diyin. "senin tecrubendeki muhendisler, senin kadar iyi muhendisler..." gibi baslayan cumlelerle biraz yaglama yikama yapin.

gizli ve kronik bir depresyonu da olabilir. bi de soyle onemli bir durum var:

artik gozleri daha az goruyor, sekeri dustugunde elleri titremeye basliyor, sekere bagli olarak ALINGANLIK ve SiNiRLiLiK ortaya cikiyor olabilir.

www.hurriyet.com.tr

webarsiv.hurriyet.com.tr

www.hurriyet.com.tr

sakin oldugu ve keyfinin yerinde oldugu bir saatini kollayip, yukaridaki yazilari okutabilirsiniz. "babacim senin ufak tefek hayat meselelerine tahammulun azaldi biraz galiba, su yazilarda bunun hipoglisemiye bagli olabilecegi yaziyor, sunlari bi okusan da, seker seviyeni bi duzen koysak" diyerek yukaridaki yazilari okutabilirsiniz (insallah). (cunku seker hastaliginda, hipoglisemi yani kan sekerinin dusmesi ile karakterize ataklar oluyor).

kiz kardesine de de ki, "babam aslinda boyle biri degil, ozel olarak sana karsi negatif seyler hissederek yapmadi bunlari. muhtemelen kan sekeri dustugu icin beyni problem cikardi. bak iste bu isin uzmaninin yazilari burada"

iyi kotu herkese olan bir sey bu ama, hipoglisemi + santiye muhendisligi + ergen babasi olmak + dusuk testosteron seviyesi + uzun sure tatil yapmamis olmak + genel olarak hayatin baskisi, maddiyatla ilgili baskilar, isyeri stresleri + inatcilik gibi kisisel ozellikler + (bkz: sosyal depresyon/@compadrito) + gozlerin az gormeye baslamasi + yavas yavas yasliligin yaklasmasi gibi haller bir araya gelince durum katmerli bir hal aliyor.

durumu bu sekilde saptayip, ona gore alttan almak ve problemin kaynagina inip, kokten halletmek lazim. boylece bir suru kavganin ve tatsizligin onune gecmis olursunuz.

bi de uzun yuruyusler yani mesela bir saatlik yuruyusler, hem sekerine, hem tansiyonuna, hem kolesterolune hem de asabiligine cok iyi gelir. bu lafimi yabana atmayin.
  • compadrito  (04.09.12 03:12:24 ~ 07:51:22) 
Önce geçmiş olsun, ben hem eski şantiyeciyim hem de yaş olarak babanıza yakın sayılırım. Şantiye denilen yer cahil cühelanın toplandığı, 7/24 aptala laf anlattığınız üzerine hayatınızı da tehlikeye attığınız bombok bir yerdir. Uzun süre bu işi yapanlar da asabi ve küfürbaz olurlar. ,

Bunlar mesleğin cilveleridir malesef. Ancak sinir son zamanlarda aşırı arttıysa bir check-up ile tiroid hormonlarına baktırmakta fayda var. Orta yaş bunalımından hipotiroidiye , depresyondan asabiyete kadar geniş bir spektrumda her şey olabilir.

Bunun dışında babaya anlayışla yaklaşmayı ve derdini sormayı deneyin derim. Belki bir borcu harcı vardır, proje müdürü ibnelik yapıyordur, hayat canına tak etmiştir bir orta yol bulmaya çalışın bir yandan.
  • justaddwater  (04.09.12 08:41:16) 
Cevaplarınız için çok teşekkür ederim, kendi açımdan durumu anlamak için çok faydalı oldu. Tavsiyelerinizi paylaşacağım ve bizzat kendim de düşüneceğim, çok sağolun tekrardan.


  • roket adam  (04.09.12 12:56:19) 
bunu da yeni hatirladim, isine yarar: (bkz: diyabet/@compadrito)

yani genetik yatkinlik tasidiginiz icin, sen ve kiz kardesin de, hayatinizi buna gore yonlendirin. isin ozeti: hareketsiz kalmayin. hareketsiz islerde calisacak olursaniz, haftada yedi gun, gunde 22 dakikadan, dakikada 100 adimdan az olmamak sartiyla yuruyun.

kilo almayin.

sekerden ve ozellikle misir surubu iceren seylerden uzak durun.
  • compadrito  (04.09.12 18:15:45 ~ 18:19:15) 
[]

power user'lar, kişisel yedekleme senaryolarınızı görelim.

evet, soru başlıkta. kesinlikle bozulmaması gereken 256 gb'lık bir mac'im ve 1tb'lık masaüstü bilgisayarım var, bunları nasıl aynı potada yedekleyeceğim karar veremiyorum. bir de sizlere danışayım dedim.




 
cobian backup programını kullanıyorum. ücretsiz olması süper. sürekli geliştiriyor adam. tavsiye ederim. bir backup programından bekleyebileceğin herşey var.


  • feodal moruk  (27.08.12 22:00:48) 
[]

hiç mutlu olamayacağınızı düşündüğünüz anlar oldu mu?

bundan öncekiler de ufak birer tesadüflermiş, bundan sonra da o ufak tesadüfler gibi, 40 yılda bir sıradan mutluluklar yaşarsınız, ama köy insanları gibi 7 24 nolsun be abicim modunda bir mutluluk yaşayamayacakmışsınız gibi?




 
kalıcı bir mutluluk yok zaten bence hayatta. yaşamın akışı içinde yakaladığımız kısa anlar var elimize geçen mutlu olmak için... bunların sayısını ne kadar arttırırsak yanımıza kar kalır ölürken. aslında o yüzden de diploma, kariyer, evlilik, aile gibi kavramlardan daha mutlu eder insanı sistemi reddetip, başına buyruk yaşamak.


  • ruhibirbanyo  (27.08.12 02:12:28) 
Düşündüğüm anlar olmasından çok netleşti o düşünce sanki zihnimde, stabil yani. :)


  • innatedesire  (27.08.12 02:15:14 ~ 02:17:20) 
şu an tam öyle bir haldeyim evet. dinleyiniz: www.youtube.com


  • sekilci zihniyet  (27.08.12 02:27:59) 
(bkz: mutsuzsuzluk)


  • lunedor  (27.08.12 04:08:59) 
yok öyle bir şey.
önce haline bir şükretmek lazım mutlu olmak için. ayrıca mutlu olamayacağım diye kasarsan mutlu da olamazsın haliyle.
hani pozitif düşün derler ya hep... sen de negatif düşüneceğine pozitif düşün. ne kaybedersin?
  • benaslindayohum  (27.08.12 09:49:02) 
[]

pull and bear'ın anlamı?

çek ve daya mı demek?




 
daya derken?


  • semanful  (23.08.12 13:28:08) 
ismin bir hikayesi varsa bile birkac ay once ararken bulamamistim.

bu konuda o vakitler bir aciklama yoktu.
  • entrapmen  (23.08.12 13:33:41) 
ayıları (üzerine) çek


  • boran79  (23.08.12 13:36:14) 
ordaki anlamının tam türkçe karşılığı al ve götürdür.

yoksa evet pull çekmek, bear ise giymektir...
  • Dr. Kissingher  (23.08.12 13:45:57 ~ 14:00:27) 
bence cek(askidan, reyondan vs.) ve tasi(uzerinde tasimak, giymek).


  • lagoon  (23.08.12 13:49:29) 
soyle demis birisi:
"Pull and Bear" is the name of a manufacturer of high-quality, expensive designer-label clothes. They sell mainly through outlets, franchises in big department stores.

It is a Spanish company though its first store was in Portugal.

The name is almost certainly not translatable other than word-for-word. It means nothing - just a nice sound for the label in English. It may be a reference to something but their site takes an age to load so I gave up on trying to find out their history, etc.
------------------
The ultra-modren Spanish media companies like to invent words and expressions which don't exist in English but have a nice marketing sound.
------------------
  • nekodunlangafana  (23.08.12 13:51:14 ~ 13:51:58) 
al-giy


  • am  (23.08.12 13:51:49) 
  • sli  (23.08.12 14:19:47) 
giy ve taşı.


  • unalbey  (23.08.12 17:49:21) 
[]

dede ve alzheimer

78 yaşında bir dedem var. 17 sene önce babaannem öldü. dedem bundan 3 sene önceye kadar tek yaşıyordu, akşamları ise yakındaki halama gidiyordu, araba kullanıyordu, geziyordu vs., sonra araçla ufak bir kaza yaptı, araç perte ayrıldı, dedem tek yaşamaktan alıp halamın yanına yerleştirdiler. (halam 30 yaşlarında, 2 çocuğu var, enişte vs.)

son birkaç yıldır hafızası git gide daha da geriliyor. son dönemde, artık öz torunlarını falan tanıyamaz oldu. 6 torunu var en büyüğü benim, ben en büyüğüm beni hep hatırlıyor, bir de sürekli beraber olduğu halamın çocuklarını biliyor, diğerlerini sürekli unutuyor. yolda insanların yanına gidip ortaokul arkadaşları olduğunu iddia ediyor, insanları tanımadığı halde hikayeler anlatıyor (ya da hafızasındaki hikayelerle o yeni tanıştığı insanları eşleştiriyor, bilemiyorum). kız kardeşime kim bu yahu falan dedi, bazen kendi oğlunu bile tanıyamıyor.

işin garibi bazen de çok isabetli ve zekice laflar ediyor, arada kalıyorum, acaba rol mu yapıyor bu adam yaşlıyım ilgi istiyorum falan diye, yoksa hakkaten alzheimer başlangıcı falan mı? (ara hikaye: bir keresinde ayağı falan tutmaz oldu kalkamıyor diye ambulans çağırdık, hastaneye gitti, bir şey bulamadılar, ama o bahaneyle tüm aile toplandı, dedem de ayağa kalktı öyle çıktı hastaneden.)

ve en merak ettiğim konu bu hafıza kaybı veya alzheimer her neyse olayı bundan sonra nasıl seyredecek? ne oluyor yani ileride, en uç noktası nedir bunun?

 
bundan sonra çok dikkat etmeniz gerekiyor, iş ortağımın babası alzheimer, bu şekilde yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve ileride daha da kötüleşiyor. dışarıya yalnız başına çıkmamasına dikkat edin, bir daha evi bulamama ihtimali var. en uç noktasıda nefes alıp vermeyi unuttuğu için yaşamını kaybediyor ne yazık ki.


  • kompisko  (21.08.12 14:06:49) 
oncelikle gecmis olsun. benim babaannemde de ayni sekilde alzheimer vardi. bu sekilde devam ediyor, gitgide agirlasiyor. babaannem bizimle beraber kaliyordu ama son zamanlarda artik annemi bile tanimaz olmustu. yada annemle babamin evlendigini unutuyordu arada. surekli babama "bu kiz niye bizim evimizde, gec oldu niye evine gitmiyor. komsular laf soyler vs" diyordu. ama bazende fil hafizasina sahip oluyorlar. 50-60 sene oncesini sanki yarim saat once olmus gibi anlatabiliyorlar. en uc noktasi mi bilmiyorum ama bu asamalari oluyor iste.


  • crucio  (21.08.12 14:09:17) 
benim babaannemde de alzheimer vardı. ama tek farkı babaannem herşeyi hatırlıyor ama kasları çalışmıyordu. yüreyemiyordu(çok zor). maalesef tedavisi yok gibi. ilaç felan verir doktor.

geçmiş olsun.
  • giggs  (21.08.12 14:16:27) 
geçmiş olsun. ancak maalesef geçmiyor daha kötüye gidiyor. benim dedem defalarca kayboldu o yüzden şimdiden cebine ev iş adres ve telefon numaranızı eklemekte fayda var. ve lütfen kendisine "hayır" demeyin hiçbi şekilde. benim bildiğim en uç nokta sürekli kayboluyor olmasıydı. tek dışarı çıkmasına izin vermeyin.


  • yoktan adam  (21.08.12 15:11:14) 
ben de kendi hikayemi anlatayim, hem de biraz icimi dokmus olurum.

benim de dedem 88 yilinda öldü. ananem 2010 yilina kadar, yani 22 sene tek başına yaşadı. bu 22 yil boyunca ananemin kendi huysuzlugunu, gelinleriyle gecinemeyen tipik turk kadini kaynanaligini saymazsak her sey guzel gidiyordu :)

tek basina her isini gorurdu; 8 saat sehirlerarasi yolculuk yapardi, yaz aylarinda bizi ziyarete gelirdi, biz de onun ziyaretine giderdik. 4 cocugu var, oturdugu sehirde sadece dayim var.

2010 yilinda, ananemin komsulari bizi uyarmaya basladilar. teyze geceleri disari cikiyor, sokakta oturuyor, yerlerden bi seyler topluyor diye. bizimkiler sordular ananeme ama yalanladi tabi :)

sonra bi gun dayim ananemi ziyarete gitmek icin yola ciktiginda ananemin komsularindan biri dayimi ariyor tesadufen. cabuk gel, ayse teyzenin evinden gaz kokusu geliyor diye. dayim gidiyor, ocak sönmüş, öyle gaz çıkartıyor, bizimkinin haberi yok. allahtan patlama catlama zehirlenme yok.

doktora goturuyorlar falan derken alzheimer oldugu anlasiliyor. ilaclar veriliyor ama bunlar ilerlemeyi onlemekten baska bi sey yapmiyormus. bu sekilde tek basina yasayamayacagi icin bakici bir kadin tutuyorlar. ananem de kadini kendi iyiligi icin tuttugumuzu anlamadigindan "her gun geliyo bu, ben buna mi hizmet edip durcam" diye kovuyor :)

yengemle aralari iyi olmadigi icin dayimlarin evinde de durmuyor, huzursuzluk cikariyor. diger baska seceneklerde de cikar yol olmadigindan huzurevine yerlestirmek durumunda kaliyorlar.

2 sene huzurevinde kaliyor, gun gectikce kimseyi tanimamaya basliyor. isin garibi yakin olaylari hic hatirlamiyor. 1928 dogumlu, genc kizkenki olaylari biliyor, torununu bilemiyor. aklinda bazi isimler var, onlari bizimle bagdastiriyor. 26 yasindaki beni babam sanip "oglan nasi, anaokulunda mi" demisti. annemi, annemle ayni ada sahip baska bir akrabayla karistirip onunla ilgili butun gecmisi biliyor ama annemi hatirlamiyordu. bazen de evladiiim diye seviyordu mesela.

kafasina koydugu seyi yapmaya calisiyordu, halledene kadar o dusunceden vazgecmiyordu. durup dururken perdeleri yikayalim bari deyip 2 saat boyunca 5 saniye araliklarla soyledigini bilirim. soyledigini unutup tekrar tekrar soyluyordu. gerci icim rahat su anda, bi kere bile sinirlenip ters davranmadim ananeme. istedigi icin yapmadi sonucta bunlari. siz de terslemeyin, gozlerinin icine bakip gulumseyin.

bu haziran 15te kalcasi kirildigi icin hastaneye kaldirildi, ameliyat oldu, basarili gecti ama kalp, solunum, bobrek yetmezligi derken 19 temmuzda vefat etti.
  • osuruklu  (21.08.12 21:47:35) 
[]

gmail kullanıcılarına soru

bilgisayarda web arayüzünden bıktım usandım, gmail'i bir mail programı üzerinden kullananlar var mı aramızda? memnun musunuz?

mesela apple'ın mail.app'i üzerinden kullandım, hiç tutmadım, sparrow'u denedim, yine bi garip geldi. bi türlü oturtamadım sistemi.


 
chrome'de tarayıcı açık olduğu sürece maili açık tutan ve bildirim yapan bi eklenti var, işine yararsa çok hoş:
chrome.google.com

şahsen ek birşeye ihtiyaç duymuyorum.
  • moondalina  (18.08.12 22:28:00) 
thunderbird yeni kullanıcıyım ama sade güzel


  • hitsumo  (18.08.12 22:42:14) 
ben windows live mail üzerinden kullanıyordum,ayar filan yapmayada gerek yok direk adres,şifre yazman yeterli.


  • denizcimavisi  (18.08.12 22:51:11) 
ben mail.app'ı kullanıyorum 2 senedir. imap folderlara kadar alıyor, niye memnun etmedi ki?


  • urubitinga  (18.08.12 23:16:33) 
thunderbird iyidir, dene istersen.


  • mindwars  (18.08.12 23:20:39) 
[]

kadıköy-kartal metrosu gülsuyu istasyonu carrefour

açıldı mı? şu anda o maltepe carrefour'a kadıköyden gidebiliyoruz yani?

gidip görenlerden yorum bekliyorum :) tenkyu


 
durak maltepe karfurun tam karşısında.


  • anarsi yureklerde  (17.08.12 21:41:53) 
Çalışıyor mu peki?


  • roket adam  (17.08.12 21:48:39) 
Ben bugün Maltepe Carrefour'dan Kadıköy yönüne gidicektim yürüyen merdivenler çalışıyordu ama kapılar kapalıydı. Saat 17:00'da gördüğüm bu, herhalde Tayyip açılışı filandır diye kullandırmadılar. Şimdi açılmıştır diye düşünüyorum, tam otobüs durağının orada Maltepe Carrefour'un yürüme mesafesinde.


  • burka  (17.08.12 22:00:35) 
evet ben gittim bugun. esenkent durağında ineceksin. ama dikkat et 2 nolu kapıya yürüme kadıköy tarafına çıkıyorsun. ben mal gibi yürüdüm bozuntuya da vermedim. bi daha üst geçittien karşıya geçmek zorunda kaldım :)


  • plastic_angel  (17.08.12 22:22:19) 
[]

çalışırken hayat kalitesinin düşmesi

tam zamanlı olarak çalıştığım ofiste çalışmaya başladıktan sonra en geç bir ay kadar sonra hayat kalitem ciddi ciddi düşüyor arkadaş, uyku sorunları başlıyor, eve gelip direkt uyuyorum bazen. geçen gün 7.30'da geldim uyumuşum anında, kalktığımda sabah 6.30'du ve hala uykusuz hissediyordum kendimi. haftanın en az bir günü bu oluyor. ya da suratımda sivilceler çıkmaya başlıyor, üstüme başıma dikkat etmemeye başlıyorum, saçım başım dağınık geziyorum, sosyal hayatım sıfırlanıyor çünkü bir de sosyal hayat eklesem çok yoruluyorum. hayat tatminiyetim sıfıra vuruyor.

mesai 8-6 arası, 6.30 gibi kalkıyorum her gün. zihnen yorucu olsa da çok da yoğun bir iş yaptığım söylenemez (bilişim sektöründe danışman bir şeyler)

her sene aynı mevzu, yani çalışma performansım ve hayat kalitem max ilk bir ayın sonunda inanılmaz düşüyor. size de oluyor mu bu? hayatım boyunca böyle mi gidecek, kaç sene oldu yani, her yaz ne zaman okul bitse ve çalışmaya başlasam aynı şeyler oluyor.

teşekkürler okuduğunuz için.

 
sabah ilik bir dus alin, iyi gelir. kahvaltiyi ihmal etmeyin. sabah kahvalti ve dustan once, bi 5- 10 dakika spor yapabilirsin. sinavdir, mekik tarzi seyler.


  • nekodunlangafana  (17.08.12 13:03:15) 
eksik bir şey var hayatınızda. "aşk"


  • kakao  (17.08.12 13:17:57) 
Evet hayatınızda eksik bir şey var. Ama sanırım bu aşk değil, yaptığınız işi sevmemek. Günlük hayatımızın uyku haricinde yarıdan fazlası işte geçiyor. Yaptığınız iş sevmezseniz maalesef acısını sizden çıkartır.


  • SiyamkedisiZorro  (17.08.12 14:24:52) 
Sabahları duş alıyorum, kahvaltıyı da şirkette yapıyorum poğaça simit çay şeklinde. Aslında akşamları spor yapmak istiyorum ama enerjim kalmıyor.

Evet aşk eksik oluyor da, sıkıntı şu, aşkı bulacak bile enerjim ve vaktim yok. Dolaptaki elmaya uzanacak halim yok ya, değil dışarı çıkayım vs...

Yaptığım işi sevmemek, tartışılır aslında, genel olarak seviyorum ama detayda rahatsız olduğum çok şey var tabii, yine de ciddi ciddi bu etkili midir dersiniz?
  • roket adam  (17.08.12 18:26:20) 
sevmediğin ve enerjini sömürdüğünü farkında olmasan bile düşündüğün bir işte çalışıyorsun, kesin böyle bu. çünkü ben de yaşadım bunu, o kadar enerjisiz kalıyordum ki gün sonunda, eve kendimi zor atıyordum. ama şimdi sevdiğim bir şeyle meşgulüm ve o kadar yorulmama rağmen hayatımdan memnunum.


  • devilred  (17.08.12 21:41:15) 
erken kalkmak yaramıyor galiba size. hafif de olsa düzenli spor yardımcı olabilir. vitamin desteği de almayı deneyebilirsiniz.


  • chavezding  (17.08.12 23:26:09) 
Erken kalkmak yaramıyor ama kalkmak zorundayım işte :)


  • roket adam  (17.08.12 23:50:23) 
[]

iphone ve ergen sorusu

ben teknoloji manyağı bi üniversite öğrencisiyim, 6 yaşından beri harçlığımı biriktirir, bilgisayara elektroniğe yatıran bi herifim. 13 yaşından beri falan da çalışıyorum bilfiil, bi şekilde idare ediyoruz. kız kardeşimle aramda 7 yaş var, 16 yaşında kendisi. lise 3'e geçti ve inanılmaz bi biçimde doktor olmak istiyor. fakat gariptir bana özeniyor sanırım bazı konularda ve bu sene yazın tam 2 ay boyunca cumartesileri de dahil olmak üzere aptal bir eczanede çalıştı (komşumuz oluyo eczane, kadın da hayır diyemedi sanırım) ve 2x600lira para biriktirdi, gidip tüm parasını bu gerzek telefona yatıracak. şu anki telefonu nokia 5800, 2 senelik falan ve elinden düşürmüyor, ders çalışıyorum dediğinde bile manyak gibi telefonla oynuyor, arabaya biniyoruz milliyete bakıyor, otobüe biniyoruz feysbuka, tuvalet kuyruğu bekliyor twitter, falan filan. ayrıca bir zamanlar inanılmaz aktif olduğu bi tumblr'ı vardı, milletle muhabbet ediyormuş, falan filan.

özünde ben bu kızın iphone alınca değil tıp kazanmak, normal bir insan olarak bile kalabileceğine inanmıyorum. ne yapsak da vazgeçirsek? ipad alsın, üstüne ben para vereyim diyorum, yok diyor. ipad olsa en azından sürekli elinde taşıyamaz, ipad + aptal bi telefon her türlü işini görecek (evde eski bi laptop var kullanmak istemiyo çünkü), ama iphone'da aşırı derecede ısrarcı.

babam da beni suçluyor öğrenci halinle gidip çalışıp iphonea mekbuka bilgisayara bilmemneye para yatırıyosun kardeşin de senin gibi oldu sorumlusu sensin diyerek, üstüne abinde var sende de olsun diyerek kızı destekliyor.

ciddi ciddi soruyorum, yerimde olsanız ne yapardınız? kız tam bir ergen, gram laf anlatılmıyor. beyaza kara der 3 saat tartışırsın lanet olsun der bırakırsın, çirkef de yani. çok fazla ders çalışması lazım çünkü lise 1 ve 2 oldukça kötü geçmişti onun için, 1'leri falan vardı karnede, zar zor sınıfı geçti, tutturmuş doktor olacak diye, ortada kalacak haberi yok. anlamıyorum.

 
Telefon almayınca dahi olmayacağına göre artık teknolojiye bu kadar bağlanmış bir insanın, hele ki kendi parasını kazandıysa, isteğini engellemenin bir anlamı var gibi görünmüyor. Yaşıtları gibi yatacağına çalışmış, kazanmış, belki de iphone hayaliyle sadece. Kim bilir, tercihleri değişip bilişim teknolojileri ile ilgili bir bölüm bile seçebilir?


  • whoosie  (15.08.12 23:07:23) 
abi iphone alcağına samsung s 3 alsın.iphone'u olanlar çok itici geliyo.hele bi de akbilli otobüse biniyosa eyvah eyvah...


edit:zenginlere laf yok.onların eline yakışıyo zaten esas iphone.altında porsche arabası.hey yavrum hey.hava atmak en doğal hakkı.zaten hava atmak gibi derdi de yok zenginlerin.
  • Belchior-Cesario  (15.08.12 23:12:56 ~ 23:14:44) 
hakettin suçlusun çünkü kardeşim, kız senden görmüş özenmiş haliyle.


  • condom kurşunu  (15.08.12 23:18:39) 
iphone alana kadar durmaz o. sabah akşam ayfon ayfon diye ortalıkta dolaşır.
elindeki paraya el koyun lol.

  • argowine  (15.08.12 23:38:32) 
valla benim kardeşim de o yaşta aynıydı kendi parasıyla ipod touch aldı milletin yüzüne bakmaz olmuştu ama şimdi lise sona geçti ve facebook twitter bu tarz üyeliklerini dondurdu hayvanlar gibi ders çalışmaya başladı. yani senin kardeşin de tıpı çok istiyorsa telefonu elinden bırakması gerektiğini biliyodur heralde.


  • Tam1Hi0n3  (15.08.12 23:49:53) 
bence bu konuda artık tartışma alsın iphone u çünkü alana kadar mızmızlanacak benim de 15 yaşında kardeşim var elinden samsung telefonu ipod touchı düşmüyor ama dersler konusunda annem sağolsun ite kaka iyi götürüyor bence sen de ders konusunda yardımcı olmaya çalış varsa tıp okuyan arkadaşlarınla tanıştır disiplinli çalışması gerektiği yoksa hedefine varamayıp üzüleceğini falan sakin biçimde anlat çünkü agresifleşince kardeşin anne babayı kendi tarafına çekip hep o biliyor havasına girebilir(kendimden biliyorum)


  • peyton  (15.08.12 23:51:41) 
o telefonla o kadar şeyle ilgilenmeyle tıpa n.a.h girer:-)günde 6 saat çalıştım ogüye anca girdim tıpa peytonun dediği gibi hayatın gerçekleriyle tanışşın :D


  • Tony Montana  (16.08.12 00:31:08) 
şartlandırma yapın abisisin sonuçta testler mestlerle ilgli bir şartlama koyun (biz babadan böyle gördük) olmazsa çat diye elinden alın sorgusuz sualsiz verin nokia 1100 bir kaç kere yaparsanız işe yarar sanırım ama duygusuz olun aglasa zırlasada vermeyin klasik köpek eğitim şekli gibi yapacak başka birşey göremiyorum ben kusura bakmayın.


  • exodia  (16.08.12 01:25:48) 
İnanılmaz derecede istiyorsa oturup çalışacaktır. 5800'ü ile deli gibi vakit geçiriyorsa, iPhone'a geçtiğinde de dozaj değişmeyecek. Aynı bokun laciverti sonuçta.

Bırakın alsın çocuk istediği şeyi alsın kazandığı parayla. iPad'le iPhone bambaşka iki alet. Belki derdi fotoğraf çekmek, sürekli yanında taşımak. Neyi alması gerektiğini ondan daha iyi bildiğinizi idda etmek sadece aranızı bozacak.

Kardeşinin jenerasyonu bambaşka bir jenerasyon. Öyle kabul et onu. 3 saat tartışıyorsanız siz de onun kadar çirkefsiniz demektir.
  • skatheist  (16.08.12 02:22:27) 
[]

avukatlara soru, hukuk şeysi.

resmi olarak çalışıyor görünmediğim ancak yıllardır çalıştığım bir şirket var, distribütörlüğü yapılan bir markanın teknik desteğine bakıyorum. normalde telefonlara falan bakmıyorum ama bugün telefon çok uzun çaldı, dedim mesai bitişine 3 dakika var, açayım bari. açtım, bi müşteri çıktı, arızalı cihazını göndermiş. cihazın aşağıdaki teknik servise girişten asıl tekniğe gelmesi prosedürü 2 gün sürmüş, bugün bize gelmiş. tamamen müşterinin salaklığından kaynaklı bi sorun var, test edip cihazı arızası yok diye geri göndereceğiz.

adam sakince açtı telefonu, caner bey falan, durumu anlattı, ben de servisteki elemanlara sordum, test ediyoruz göndereceğiz dedi. herif ya tamam da ben müşteriye çok mahçup oldum, caner bey bir daha da x marka satanın anasını siksinler, bak söylüyorum anassını siksinler ile başlayıp uzunca bir süre küfür etti, en sonunda da cihazı yapmayın kardeşim bugün göndermeyenin de anasını sikeyim dedi kapattı.

şimdi ben bu orospu çocuğuna o an tepki vermedim haklısın da gerek yok küfür etmeye çözüyoruz falan dedim, efendi adamım, mantıklı düşünürüm, öyle cevap veririm. yasal olarak her şey doğru işliyor, henüz teknik servis sınır süresi de geçilmedi. ama içimde de kaldı.

özet: bu ibnenin telefonda ettiği küfürlerin karşılığında benden ve şirketten yazılı özür dilemesini istiyorum ama ses kayıtları elimde yok. avukatımdan rica etsem, ses kayıtları olmadığı halde 'müvekkilim ve şirketinden şu şu sebeplerden dolayı özür dilemezseniz tarafımızdaki ses kayıtlarını kullanarak maddi ve manevi kayıplarımızı tazmin yoluna gideceğiz' deyip bi korkutsam, ne olur. mümkün müdür bu?

 
müşteri hizmetleri ses kaydı olsaydı kolay olurdu. Ama başka türlü kayıt hukuka aykırıdır ve onunla hüküm kurulamaz, ayrıca siz de suçlu duruma düşersiniz. Belki adamı arayıp en azından yaptığının hakaret ve suç olduğunu, yapılan görüşmelerin kayıtta olduğunu ve avukatlar vasıtasıyla gerekli yasal işlemlerin başlatılacağını söyleyerek belki tırsmasını ve özür dilemesini sağlayabilirsiniz.


  • diss0640  (13.08.12 21:10:35) 
buradan maddi tazminat çıkmaz zira maddi bir kayıp yok ne tazmin edilecek, manevi tazminat da sembolik olarak 1 TL vs belki. bunu almak için harcayacağınız harç masrafı da 700 TL civarı olacak. -kaldı ki deliliniz dahi yok- avukatınızın da (en az 100 TL masraf yapıp) böyle bir ihtarname göndermeyi mantıklı bulacağını sanmıyorum yine de danışın kendisine.


  • desidire  (13.08.12 21:11:47 ~ 21:12:31) 
[]

aranızda uçuş lisansı olan var mı?

uçuş eğitimi almış ve bu işi hobi olarak devam ettiren, ppl'i olan birisi. var mıdır böyle biri? bir iki soru sormak istiyorum, çok teşekkür ederim.




 
teknık bır soruysa sor dostum.


  • basond  (13.08.12 08:37:48) 
sözlükten aviator'e mesaj atın.


  • icemanr  (13.08.12 10:11:50) 
1 ... •101112131415161718   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.