Ekşi Duyuru

Ben de Marks&Spencer'dan böyle bir şey aldım, pamuk diye aldım ve kumaş delicesine sentetik ve streç dediğimiz yapıda çıktı. Elimde patladı o. Aldığın şeyi alırken mıncıklamak bir iki esnetip görmek gerek.

Eğer uğraşcaksan Tüketici Mahkemesi tek çözüm bence. Ulaşmak da zor değiller. Mesela Sultanbeyli kaymamakamlığında onla ilgili bir daire vardı.

yahu gap in gömleklerini çok beğenirim ben. peki naylon olduğunu nasıl fark ettin ki? ama bazı yüzde 100 lerde az çok karışım olur sentetik.

97/3 pamuk/elastan oranına kadar yasal olarak sorun yok ama elyaf içeriği doğru değilse çok canları yanar, sıkıntılı. Böyle bir riski alırlar mı emin değilim.

Ayırt edilmeyecek gibi değil ki, abartı dereceed fark var yani. Bildiğin naylon gibi gömlek. Etiketinde %100 cotton yazıyor, sri lanka malı. Tükeciti haklarına mı gitsem acaba gerçekten. Sırf gömleğin parasını vereceklerse boşuna uğraşmiym :)

Büyük firmalar öyle risk almazlar diye düşünüyorum. Acaba apresi (kumaş boyası) çok olan bir model mi? Tüketici mahkemesi çözüm. Eğer bir tarafından iplik alabilecek gibiysen o ipliği yakmayı dene. Kül haline dönüşürse doğal madde, top olup sönüyorsa karışık.

Çok merak ettim konuyu ve Tekstil mühendisi bir arkadaşıma danıştım.Kız dünya üzerinde neredeyse hiç %100 pamuklu bişey kalmadı, hele 80 tl ye ''imkansız'' dedi. doğal olarak tüketici haklarına falan gitmesin etiketin patent kurallarında sentetik içerik dahildir kesin boşuna uğraşmasın dedi

GAP'ın bazı modellerinde poplin kumaş kullanılıyor, senin gömlek de öyle olmasın? Gerçi poplin serin tutar ama dokusu naylon gibi.

gastrit olabilir misin acaba?

(bkz: panik atak )

benim sabah mide bulantılarım hep sigaradan oluyordu.

Sigara içmiyorum ki.

reflü?

barsak parazitinden olur
gece karninizi usutmenizden olur
bi gun once karninizi usutmenizden olur
cok soguk icecekler icmekten olur
onikiparmak barsagi ulserinden veya asit fazlaligindan olur
stresten olur. strese bagli asit fazlaligi yani...
kronik bir zehirlenmeden olur

tv'nin ömrü dolduğu fikri çok mantıklı değil. zira geçtiğimiz haftasonu hali hazırda güvenlik kamerasına ekran olarak bağlanmış commodore 64 ekranı gördüm. hiç tamirsiz.

şöyle birşey www.reitix.com

LCD TV ile CRT arasındaki teknolojik olarak epey fark var yalnız. LCD'ler böyle sikko arızalar vermeye çok daha yatkınlar.

ikiniz ödemelisiniz. zira kimin yaptığını ve hangi zaman aralığında olduğunu bilmiyorsunuz. belki arkadaşın sana bir şey demek için geldi ve çarptı? bilemezsiniz. ikiniz ödemelisiniz.

Şöyle birşey var ;
40.000 - 90.000 saat arası. 4-10 yıl olarak yazmışlar.(Tabiki teorik)

en.kioskea.net

2007de aldığımız arçelik Lcd hala çalışıyor bu arada.Alınması itivariyle ilk 4yıl cafede günde en az 15 saat açık kaldı.

Yani philips marka bir lcd çok daha uzun süreler dayanabilir diye düşünüyorum.

darbe almış sanki.

alkolü getiren de sizle evde kalan diğer kişi değil mi?

ikiniz ortaklaşa ödemelisiniz.

Ben sadece %95 alkol oranına takıldım :) yoksa hala kendine gelemedin mi..
Şaka bir yana hatırlamadığınız bir olay var ortada belki televizyonla güreştiniz ya da yastık savaşı yaparken tvye zarar verdiniz, ben olsam arkadaşıma söylemem beraber ödeyelim diye zaten arkadaşım teklif eder.

su teması gayet bunun gibi sonuçlar doğurabilir. tv nin üzerinde su olmayıp çevresinin ıslak olması tv nin arbededen nasibini almadığını göstermiyor bence.

zaman mekan kavramını kaybedecek kadar birlikte sarhoş olabilen kişilerin sonuçlar konusunda ben odada değildim vs. gibi savunmalara girmesi asıl sorun.
sizin yerinizde olsam ev sahibinin zararını karşılar içtiğim şeye ve kimlerle içtiğime dikkat ederdim.

ev sahibinin zararını karşılamalısınız.

arkadaşlığınıza bağlı. aynısı benim başıma gelse (ben ev sahibiysem) gider kendim öderim, para çıkıp çıkmamak o arkadaşlarımın tercihine kalmış, kimsenin parası kimsede kalmaz zaten bizde.

bunu düşünmeyiz bile yani.

içkiyi üreten firmaya rücu edin

görüyorum ve artırıyorum.
su dediğiniz şey LCD tvnin kendi sıvısı olmasın sakın!!! ekranı çatlatmış ya da kırmışsanız, eh adı üzerinde zaten Likit(sıvı) Kristal Ekran :)

ayrıca şu içkiyi ben de merak ettim. link neyin varsa yollayın da haftasonu takılalım. bizim için sorun yok tvmiz crt. değiştirmiyoruz. kırılmaz.

parayı da üçe bölün. kimin ne halt ettiği belli değil sonuçta

TV'yi tamirci bir görsün, içini açsın baksın ne olmuş, belki ucuza kurtarırsınız

present uyar.

present göze çarpmıyor bence. now da diyebilirsin.

Current da diyebilirsiniz sadece.

millet somali'deyiyecek ekmek bulamiyor amk sen kalkmis egonu doyurmak icin 700 lira harciyosun

alınır bence ama nasıl yapacaksın sürekli yanında mı taşıyacaksın baya büyük gözüküyor da.

Çok gereksiz. Reklamlarını ilk gördüğümde de bu tepkiyi vermiştim. Cidden bak. Elindeki tel yeter de artar bile.

ne kadan gereksiz bir ivir.

onu alana kadar pro foto mak al. sanki surekli yaninda tasiyip foto cekecen.

alinmaz.

700 liraya burada bir ogrenciye burs ver

mayeskuel gibi insanları değil dinlemek, sikine bile takma moruk. boş muhabbetlere girme anlayacağın.

güzel bi' alete benziyor, alma imkanın varsa al derim ben.

abi sike sürülcek akıl yok mu beya, alma sakın 700 lira diyorsun lan o parayla bir ay geçinen aile var.

o değil de editi: abi wifiyla çalışıyormuş bu, her yerde wifi var mı ki. dağda fotoğraf çekerken nasıl olacakmış ki?

Burda Somali,bir ay aile geçiniyor muhabbeti yapanlar eminim ki altın yürekli ve yardım etmekten parasız kalıp eve kapanan insanlardır.

çok enteresan Bi alete benziyor ve paran varsa al hocam dinleme burayı

500d satan biri vardı burada aynı fiyata,her türlü onunla ilgilen derim.

Alet güzel. Fiyatı makul seviyede. Bana kalırsa al. Teknoloji müthiş şey

Pro makina taşıyamıyorum maalesef. Bu alette Sony RX100ii'nin sensörü varmış zaten. Aşağı yukarı benzer bi performans veriyor yani. Ama ne kadar mantıklı karar veremiyorum fotoğraftan çok çakmayan bi adam olduğum için. Şöyle biri gelse de olm bak bunun diyafram değeri düşük o yüzden istediğin gibi sonuç alamazsın falan dese keşke.

Somali, asgari ücret falan derken, ben de öyle çok zengin değilim de epeydir bir fotoğraf makinası alma hevesim var. Eski fotoğraflarıma baktıkça kahroluyorum, bir sürü yer gezmişim hepsi dandik telefon fotoğrafları, anılar çöp oluyor. Düzgün bir şey alsam da artık kullansam diyorum. Ama bu uygun olur mu acep.

alet güzel o başka.

fakat bunu sürekli yanımda gezdircem diyosan / canon veya nikon lenslerini (bildiğin efs afs lenslerden bahsediyorum) iphone a takmanı sağlayan bir mount var. 200 dolar. yarı fiyatı nerdeyse alacağın şeyin. elinde bu lenslerden varsa bu aparatı al. eşek gibi telefon ile foto çek.

diyosanki yanımda taşıycam nasılsa o zaman makina alayım ama çok ağır olmasın.

sony nex nikon 1 serisi falan var compact slr gibi bi isim verdiler bildiğin lensleri falan var takıyosun takılıyosun standart slr makina sadece yarısı kadar ağırlığı.

bi araştır zaten biliyosundur da biz yine de yazalım.

illa alacam diyosan da pişman etmez bence videoları fena.
aldırır kendini.

üstad hardcore tüketicisin. ne yaparsan yap boşuna sormana gerek yok. eğer verdiğin paraya acısaydın 5s almazdın düz mantıkla. demek ki seni tüketiciliğe iten sebepler var, önce onları çözmen gerek.

Aldım gitti. Çok enteresan bi alet. Bi ara yazı yazarım bununla alakalı. Yardımcı olanlara teşekkürler :) (Afrika'da açlar öldü benim yüzümden, özür dilerim :/ Lan çalışıyorum kazanıyorum, yeni teknolojik zımbırtılar beni inanılmaz mutlu ediyor, harcıyorum yani. Vaynat? Sigaram yok kumarım yok :)

bahsettiğin telefonun Türkiye'de Apple garantili fiyatının 2049 TL olduğu düşünülürse fiyat konusunda bir şeyler yapman gerekiyor sanırsam.

Siz Apple Store'dan alın sevgili prezerlatif, dediğiniz gibi daha mantıklı garantili almak, eğer 5-6 hafta bekleme imkanınız var ise. Başka ihtiyacı olan yazsın pls.

hoş değil bence. çok dandik duruyor. kırışık kırışık duran deri montları ben sevmiyorum daha doğrusu. basitleştiriyor sanki

laleli mode on.

ben de beğenemedim. şu sitedeki ürünlere hastayım roket abi, bunun modelini çok beğeniyorum mesela, www.asos.com

sorunun cevabı olumsuz ama.

1000 tl mi o?

oha fiyata bak.

sen o parayı bana ver sana hayvan avlayıp derisini yüzüp daha güzelini yapayım, hem de hangi model istersen !

Ben de o Asos gibileri hiç sevmiyorum ya. Çok düz duruyo. Biraz dağınık dursa daha iyi gibi ama bu da fazla galiba. Bilemedim.

şık durmuyor, tam bi tarza da yaklaşamamış hacım bi garip yani.

ceket fena değil ama 400€ verilmez. bi de bu tür şeyleri üstünüzde görmeden almayın.

Neyle kombinleyip, nasıl giydiğine bağlı olarak değişir ama ben beğendim. Eğer çok esmer değilsen gayet güzel durur. Hani sevgilime alabileceğim tarzda bir ceket.

Beyaz tişört falan giyiyorum genelde.

oha manyak mısın olum... tam bir şanzelize kafe

çok ucuz duruyor yaka kısmı falan da hiç hoş değil, ayrıca deri ceket dediğin hafif parlak ve düzgün duracak bkz. lookbook.nu
lookbook.nu

Dostlar sıkıntı şu, bulamıyorum. Deri ceketler sanki piyasadan kalkmış, adam gibi deri ceket yok hiç bir yerde. Bi bu var idare edecek durumda, bu da fazla asi görünüyor. Çok arada kaldım. Önerin başka bi tane, gidip alayım. Valla bak. Mağaza sıkıntım yok her türlü mağaza varmış gibi düşünün elimin altında.

asos'ta aynı ceket 400 dolares bu arada.
www.asos.com

bunlar iyiymiş;
shop.nordstrom.com
shop.nordstrom.com

Paypal bakiyesinden çekmesi için satıcı ve alıcının aynı ülkede mi ne olması gerekiyordu, yoksa kredi kartından çekiyor. Öyle hatırlıyorum.

Tarih aralığını seçip, sağ tıklayıp "Group" kutucundan by Month yapmayı da deneyebilirsin.

Pivot üzerindeki alanı seçip sağ tıklayarak context menüsünden "group and show detail" yapman da gerekebilir.

Görsel: chandoo.org

Kralsın Hiko. Süper oldu.

Hiper eski telefon hattından veriliyor fiber fiberobtik kablolarla
2 bilmiyorum
3 c
4 airties kullanıyorum şu an memnunum.
5*
6 kolay gelsin

alışveriş yap bol bol

skydiving-tandem atlayışı. türkiye'de bu 4 bin metre ile sınırlı,en azından izmir-selçukta atladığımda böyleydi. dubai'de bu sınır daha fazla,yani daha yüksekten atlayabiliyorsun ki bu da daha fazla heyecan ve zevk demek. hayko cepkin'de atlamış dubai'de :)

Çinli masaj evi var. 1 saat masaj artı özel muamele 200 derhem. Kesin yap derim yerinin nerede olduğunu unuttum ama oradaki tanıdığa sor beni çinli masajcıya götürde onlar bilir. Türkiyede bulamassın

komisyonu gider yazılır. 30 doları harcadığınızda belgeleriyle gider yazılır. bunun yapılan harcamaların gider yazılabilmesi için belgelendirilmesi ve asıllarının muhasebeye iletilmesi gerekir. şirket prosedürleriniz vardır zaten ve size gerekli uyarılar yapılmış.

sadece taksi ücreti gibi bazı belge temin edilemeyecek giderler belgesiz olarak gider yazılabiliyor (yurtdışı hasılatının binde 5'i) ama şirketiniz belge getirme konusunda ketum olabilir. prensip meselesi.

belge asılları yerine fotokopi veya fotoğraf özel şirketse idare edilebilir de devletse zor olabilir. aslında her iki durumda da muhasebecinin risk alıp almaması ile ilgili.
harcamalar da kaçma olur. idare edilir aslında ama denetimler sıkılaştığı için son zamanlarda tamı tamına istendiğini düşünüyorum. bu nedenle yaptığın her harcama için fiş alsan iyidir.
30 doları harcarsan harcadığın yerlerden fiş alırsan o fişler harcama karşılığı ödenir. örneğindeki iki doları makbuz üzerinde gösterebiliyorsan alma olasılığın var. ama dediğim gibi kamu veya özel sektörde olma durumuna göre muhasebecinin risk sevip sevmemesine göre durum değişkenlik gösterir.

500 euro bulunsun yaninda.

yemekler tr'den ucuz (çok aşırıya kaçmayacağınızı düşünerek), onun dışında toplu taşıma da ucuz. (pahalı değil en azından)

ama 20 günde kısa bi süre değil tabi. elektronik falan almayacaksanız 400-500 euro ideal.

2000 dolar nakit alacağım demiştim, abartmışım bile o zaman. Okey, bi şirketi zarardan kurtardınız resmen :)

askerlik bm barış gücünde yapılıyor mu bilmiyorum da barış güçleri genelde barışın olmadığı yerlerde oluyor. afrika'nın bağrında iç savaşta bulunmayı niye ister ki bir insan?

Balkanlar, Kosova, Bosna, Sırbistan, vesaire'deki barış gücü tabii, Darfur'daki değil :) Ki Darfur'da zaten Türk askeri yok. En kötü Afganistan var. Ona bile okeyim.

Dubai de ikamet eden birisinin sana davet göndermesi gerekli 1 günde hallediyor öyle. Dubai de tanıdık nereden bulacağın sana kalmış

bunu veren bir konsolosluk ise, mazeretini kendilerine bildirerek (aciliyetin fecaatin gerekçelerini) bir dilekçe yazabilir ve vizede öncelik talep edebilirsin. emin ol bundan hiçbir zarar görmezsin. olma olasılığı da var.

Teşekkür ederim, iki fikir de gayet mantıklı eğer oluyorsa. Dubai'de tanıdık var, davet eden bir şirket zaten, o daveti kime iletiyorum peki? Emirates aracılığıyla alıyorsam vizeyi Emirates'e mi? Yoksa Konsolosluğa mı ileteyim?

Sen o Dubai deki tanıdık ile konuş deki bana turist vizesi davetiyesi gönderin sen onlara mail atıcaksın tanıdığa yani mailde şunlar olucak vesikalık resim ve pasaportunun bazı sayfaları bilgilerinin olduğu sayfaları scan edip mail at tanıdığa onlar senin adına dubai de konsolosluğa gidip davetiye işini hallediyorlar ve sana Mail atıyorlar mailde senin resmin ve bilgilerinin yer aldığı bir vize sayfası oluyor sende o mail in çıktısını alıyorsun ve Dubai havalimanında pasaportun ile beraber o kağıdı gösteriyorsun zaten o senin bir nevi turist vizen oluyor. Dubai polisi o belgeyi görünce bişey demiyor giriş damgasını basıyor pasaportuna hoşgeldin diye. Bu kadar

Aklınızda bulunsun, Emirates ile uçuyorsanız max. 48 saat içerisinde vize çıkartan bir online vize servisi var, genelde 12 saate falan geliyor Priority'i işaretleyip bi 20 dolares fazla vermeniz gerek sadece.

ben

www.youtube.com
Habibi ya Nour el Ayn


sözlükteki başlığı şu sanırım
(bkz: nour el ain)

www.youtube.com türkçe aranjmanı da benden oluversin.

yıllık vergisi ne kadar 12bin lira mı oyle birşey heralde. aylık 1000 lira vergi, 1500 de benzin olsun, kasko da bi 1500-2000 yıllık, aylık yaklaşık 2700 TL. demekki en az 10000 TL falan kazanıyor olmak lazım bu miktarları sorun etmeden ödemek için.

edit: tabi arabanın parasını katmadım içineadsşlfkjsdag

ticaret yapıyor olman lazım

dostum @eofor'un dediği gibi en az 10k para kazanman lazım. bu 10k'nın içinde arabanın taksidi yok bu arada. arabanın senin olduğunu varsayıyorum

$N$4 yaparsan olur.

formül yazarken hücreyi (n4) seçtikten sonra -ya da yazdıktan sonra- f4'e bas. (klavyedeki) n4 hücresi $n$4 halini alacak. sonra tamamdır.

absolute reference deniliyor bu olaya excel'de.

Formulü yazarken şu şekilde yazmanız gerekiyor. Örneğin:

=D1*N$4

N ve 4 arasına dolar işareti koyup formülü aşağıya doğru çekerseniz N4 sabit kalır ve sizin istediğiniz şekilde hesaplanır.

Umarım sorunuzu doğru anlamışımdır.

Kralsınız :) Basit bir şeymiş hakkaten. Sağolun.

Ayrıntılı okumadığım için özür dilerim, içerik için yorum yapamayacağım bu yüzden ama tasarım olarak çok beyaz geldi. Okunabilirlik ve görüntü açısından güzel, beyaz arka fonu değiştirmeyin ama sağ ve soldan kalınca sütun yapın bence. Hem ekran bu kadar parlak olmaz hem de okunan alana odaklanma daha kolay olur. Bordo ya da Lacivert gibi koyu ve sıcak bir renk kullanabilirsiniz.

kanımca tasarım sade, okuyucuyu kaçırmaz en azından. nasayfadaki konu özetleri çok kısa, hatta özet yerine yazının giriş kısmını koymak bence daha mantıklı.
ayrıca okuyucu sayısını arttırmanın ve okuyucuları sitede tutmanın en iyi yolu olabildiğine sık ve düzenli bir şekilde yazmaktır. yani aylık yerine yazı uzun da olsa, düzenli şekilde notlarını yayınlaman daha mantıklı gibi.

başlıklarda türkçe karakter sıkıntısı var (bunun başka adı vardı gerçi). mesela:

cnr0.org

İ yerine I kullanıyorsun zorunda olduğun için ama itici.

bir blogcu da "sosyal medya" diye bir saçmalıktan bahsetmese ya B)

bende teknik/görsellik olarak inceledim biraz
1.nasıl yapmalı nın üzerine gelince açılan menu kapatıyor, (css ile düzenleyebilirsin)
2.teknik başlığı home sayfası olmuş, böyle olacaksa anasayfa yazman daha iyi olur
3. blog yazılarının arasına ince bi çizgi atsan güzel olurdu, çok sade geliyor göze, sayfanın aşağısına indikçe okunabilirlik azalıyor,
4.yazı dilin biraz lakayt gibi geldi (yanlış anlama başkası okusun istiyorsan biraz daha düzenli olmalı)
5.share butonuna basında facebookta begen iconu geliyor. begen <> share
6.kategoriler diye bir bölüm koyarsan iyi olur.

1) başlık fontu iyi ama metin fontunu değiştir bence. font rengi koyu gri olursa daha rahat okunur, beyaz fonda siyah yazı gözü yorar. bir de yanlarda çok boşluk bırakmışsın, biraz daha yayabilirsin bence.

2. madde için yasli ateist'e katılıyorum, öyle bir derdin yoksa devam et tabi. bu arada çok beğendim blogunu.

ben pek tasarım göremedim template bile yok arda arda sıralanmış görseller yazılar sadece ???

şimdi.

dün

mutluluk an'ın öncesinde değil, sonrasında sağlıklı olarak tanımlanabileceği için cevabı tarafımdan verilemeyen soru. formata uygun cevap vereyim dedim.

bireysel özgürlüğümü elde ettiğim zaman.

Mutluluk bir süreç değil, karşılanmamış isteklerin tatminiyle yaşanan bir andır diyor Freud.

Uygarlığın Huzursuzluğu' nu bitirince daha kolay mutlu olacağım evet.

herkese karşı dürüst olabilme özgürlüğümü elde ettiğimde,
istediğim işi yaptığımda,
istediğim evi alabildiğimde.

okulu bitirdigim zaman.

Ayda 10bin lira kazansam mutlu olurdum. 10 bin tele. Aylık o kadar harçlık alan var lan.

mutluluğu nadiren yakalanan kısa süreli tatminler yerine genel bir huzur hali olarak algılayabilmeyi, kendimi tanımayı başarabildiğim zaman mutlu olurum sanırım. can sıkıcı şeyler her zaman hayatın içinde. mutluluk, bunları doğal karşılama olgunluğunu gösterip çizgiyi bozmamak ve hatta "çizgiyi bozmama" gibi bir telaşa dahi kapılmamak benim için. insanın buna erişebilmesi için de her şeyden önce kendini çok iyi tahlil etmesi, tanıması, okuması gerekiyor.

velhasıl, arayışın kendisinden keyif almaktan vazgeçip bulmanın hazzını tattığım gün ve devamında "olmuş bu!" deyip mutlu olurum diye düşünüyorum.

yakın arkadaşlarım arkamdan iş çevirmediklerinde belki.

emekli olunca. okul yok, iş yok. her şey bitmiş kafa rahat.

Beklentilerim minimum'a indiğinde. Belki de sıfıra indiğinde.

ben az once bugunun pazartesi degil de pazar oldugunu fark ettigimden beri dunyanin en mutlu insaniyim.

yavaş yavaş emin oluyorum bu vereceğim cevaptan, aslında ne kadar aksini istediğimi anlatacak kelime de bulamıyorum ama;

hiç.

elbet bir gün

i'm happy.

soruyu okur okumaz bu cevap geldi aklıma. doğru-yanlış, türkçe-ingilizce ayrımı olmadan hemde. artık düşüncelerim bile başkalaşmış.

soguk su bobreklere zarar verir duzenli olarak maruz kalirsan.

soğuk duşa girme imkanın var mı yüzmeden önce, belki öyle yapmak kolaylaştırabilir.
sonrasında uzun vadede de alışırsın.

sümüklü sümüklü dolaşırsın tüm kış. ciğerleri üşütür köm köm öksürürsün. sürekli başın ağrır falan işte daha ne olsun.

ya bir sey olmaz, biraz abartmislar bence. benim kronik faranjitim oldugu halde gayet seviyorum soguk suyu. cok saglik kasacam, bir tane bile bakteri istemiyorum diyorsan sen bilirsin ama yoksa yuz gitsin mis gibi.

Vücudunu iyotla ovalama gibi bir yöntem vardır açık denizler için ama havuza pek gitmeyebilir. Ancak benzeri bir koruma solüsyonu mutlaka vardır diye düşünüyorum

soğuk derken kaç derece ? mesela sporcu havuzları 25-27 derece olur. tatil köyü havuzları 30-32 derece.

tüm bedeni kaplayan yüzücü kıyafetlerinden alın.

suyun sicak olmasi kalbi daha cok zorlar, bu yuzden antreman yapilan havuzlarin soguk olmasi gerekir,
@papillon7 vucudu kaplayan yuzucu elbisesinin faydasi olmaz, onlar performans icindir isi korumasi icin degil

arkadaş o havuzda ısıtma sisteminde arıza vardır, sen niye yüzüyorsun soğuk suda?

git görevlilerle konuş su soğuk diye, belki haberleri bile yok.

yüzme havuzlarının standardı vardır, 26-27 derecenin altına düşmez. ne var yav her gün yüzüyoruz, bugün de biraz soğuk olsun su derseniz hasta olursunuz. nerden biliyorum? başıam geldi çünkü.

bu bahsettiğini yapabilmen için kasanın içinde hangi parçanın ne kadar ısı ürettiği, bu ısının ne kadarını ne şekilde ortama aktardığını modellemen gerekir. ısının bir kısmı termal konveksiyonla bir kısmı da ışıma olarak dağılacaktır. ayrıca ısınan her parça iletimle etrafındaki parçaları da ısıtacaktır ve bunu da modellemen gerekir.

ansys'e aktarırsan hiç zor değil, iki üç tıkla yapılır.

buradaki seni en çok zorlayacak şey şu. elindeki solidworks modeli sadece katıyı içeriyor. sen o kasanın içindeki tüm boşluğu ayrı bir part olarak modellemen gerekiyor ki ansys'te hava olarak tanımlayabilesin. ayrıca yine ansys'te tüm modeli kapsayacak ve uygun büyüklükte bir enclosure koymalısın ki konveksiyonla odaya atılacak ısıyı modelleyebilesin.

@morido tamam da abi kasanın içindeki boşluktan ilerlemiyor mu akışkan hava? Orayı da katı diye modellersek hava nasıl ilerleyecek? Isı modellemesi çok zor, ilk etapta soğuk hava içeri fandan girince en çok hangi parçalar o hava akışından etkilenecek, en az hangileri etkinelecek gibi bir hesap yapsak da yeterli bana :)

iki üç tıkla analiz yapacağını sananlar elini ansys'e ellememiştir. net söylüyorum.

sen solidde katı modelle ansys'te material olarak air seçeceksin.

sonuç olarak ansys sonlu elemanlar metodu ile çözüyor. eğer orada havayı temsilen bir hacim olmazsa hesap yapamaz.

Şuanda biletix'te doğu bileti satılıyor. Bulamazsan 2 taneyi 150 liraya verebilirim.

öğrenciye beleş. öğrenci ol hemen. :D

Lan nasıl beleş? Ben öğrenciyim zaten.

Edit: Aradım sordum, öğrenci belgesi gönderin kaydınızı yapacağız dediler. Teşekkürler :)

ne alaka başkan.

adı üstünde seçmeli ders.başka seçersin olur biter.bizde sadece ilk yılın birinci döneminde seçilen seçmeli dersler zorunluydu o kadar.

okul;mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi.

ben hacettepe'deyim. dersten direk kaldıysan yani f ise dilekçe verip sildirebiliyorsun. yerine başka ders yazmana bile gerek kalmıyor. bence sizin okulda da farklı değildir. zorunlu olmadığı sürece sildirebilirsin gibi. ama bu olaylar bölümden bölüme de değişiyor olabilir. bölüm sekreterinle ya da fakülte dekanlığı ile görüşebilirsin. internette de bu konuyla ilgili prosedür yazıyordur bence. sıkma canını. her şeyi geçtim, okulu bitirmen için tek seçmeli derse kaldıysan mutlaka bir yol vardır. çok saçma olur öteki türlü.

kocaeli'de başka seçmeli alınabiliyordu bizim dönemimizde. sor bi, ona göre alırsın. ben de o şekilde okulu bir dönem uzatıp bitirmiştim.

sanırım o geçilemeyen seçmelilerin alttan alınma zorunluluğu msgsü hariç her okulda var.
bence de saçmalık. adı üstünde "seçmeli"...
yönetmelikde kesin yazıyordur seçmelilerle ilgili kısımda ya da alttan alınan dersler bölümünde falan.

Üniversite Seçmeli Ders Yönetmeliği var, onda şu madde var mesela: (odb.kocaeli.edu.tr)

c- Öğrenciler başarısız oldukları ÜSD’ini tekrarlamak zorunda değildir. Başarısız olunan ÜSD yerine, başka bir ÜSD alınabilir.

Ama ders seçimini yapan hocalar tam tersini savunuyor. Şimdi ben seçin kardeşim siz, mezun etmeyen varsa dilekçe milekçe yazar rektöre kadar taşırım demek durumunda kalacağım sanırım. Çok saçma ya.

hocalar onu niye yapıyor biliyor musun?
şimdi seçmeliyi vermek zorunda olmadığın için programda çakışmadıkça olayın bokunu çıkarabiliyorsun.
aynı dönem 10 seçmeli aldığımı bilirim. kaçını verdim? sadece 2 sini.
ben böyle seçmeli bolluğunda yüzerken, kontenjanlar dolduğundan hiç seçmeli alamayan arkadaşlarım vardı.
böyle olmasın diye işin cılkını çıkarmasınlar diye hocalar öyle bir önlem alıyorlar.
yani birsürü ders alıp kalmaktansa iki tane al geçmek zorunda kal gibi bir mantık var ortada.

ben yine de mezuniyetin söz konusu olduğu için yardımcı olacaklarını düşünüyorum. hoş yardım etmek de değil bu hakkın olan.

sözleşmende varsa ve uğraşırlarsa hapse bile girersin.
Bence yapma etik değil.

sana verdikleri maaş, emeklerinin karşılığını veriyorsa; bulaşma. ama hakkını almadığını düşünüyorsan yaptığın iş karşılığında o zaman sonuna kadar yap derim.

yemişim sözleşmedeki maddeyi ayrıca. sanki o sözleşmede yazan saat kadar çalışıyorsun veya sigortan aldığın ücret üzerinden yatıyor da falan fıstık amk

yap panpa.

kesinlikle etik degil.

etik degil tabii ki. nasil bir mantikla etik olabilirdi onu bile anlamadim.

Sozlesmede varsa degil yoksa prim veya komisyona girer sonucta babana helallik vermiyorsun isin bu olmadigi halde firmana musteri kazandiriyor satis yapiyorsun.

etik değil sözleşmende varsa yakarlar hiç uğraşma

Ben bu davranışı kombi servisinin elemanlarına benzettim. Telefon numaralarını verip "şirketi aramayın, beni arayın, akşam gelip daha uygun fiyata yaparım" diyorlar.

Sorun şu dostum, müşterin yarın öbür gün yaptığın kurulum ve ürün ile ilgili distribütör firmaya şikayette bulunursa ve onlardan "biz böyle bir kurulum yapmadık/satmadık" yanıtını alırsa; bunu müşteriye ve distribütör firmana nasıl açıklayacaksın?

1- İşinden olursun.
2- Ürünün çıkartabileceği bütün zararlara ilişkin sorumlu kişi sen olursun.
3- Hakkında dava açılır. Yani distribütör firmanın yerinde ben olsam ve çalışanım böyle bir şeyi bana yapsa ben uğraşırım o kişiyle.
4- Evet, etik değil.

selam;
Buradaki arkadaşların çoğu etik olmadığını söylemiş esasında ben bu konuda yap-yapma-etik-etik değil- şeklinde net bir varım sunmayacağım sadece mesajı dün telefondan gördüm, buna ancak şimdi cevap atabildim.

Şahsen aklıma ilk gelecek olan şey güvenliğim olurdu, yani bu tip bir aksiyonun açığa çıkması akabinde alacağım tepki ne yönlü, nasıl olur ?

- Tam olarak ne firmasında çalıştığınızı bilmiyorum fakat örneğin bir torna tezgahı satan bir firmada çalışıyorsanız ve size böyle bir opsiyon sunulmuşsa bu zaten etik açıdan değerlendirilecek bir husus olmaz. Ticaretle uğraşmayacağın zaten açıkken ticari kullanıma özgülenmiş bir ürünü bu şekilde satınalabilmeniz zaten ''al da sat'' öngörüsüyle hazırlanmış olabilir.

Diğer yandan kombi gibi ya da klima gibi hem kişisel hem de ticari olarak değerlendirilebilecek bir şeyse de uygulama ve alım marjını düşünmem lazım gelirdi. Nasıl yani ?

Örneğin çalışanın iş hayatı boyunca 10 yılda sadece 1 kere bu opsiyonu kullanması düzenlenmişse, evet şirket bunu sadece çalışan kendisi için kullanmalıdır düsturuyla hareket etmiş ve evet bu hareketin akabinde sıkıntı yaşayabilirsin.

Ancak her çalışan yılda 2 adet klimayı bu opsiyonla alabilir demişlerse burada da bir satım mantığı yürütüle bilir bunun da dayanağı yukarıda belirttiğim gibi ''al da sat'' öngörüsüyle hazırlanmış olabilir.

Maddi açıdan söz konusu şirkete herhangi bir zararınız olmadığını belirtmişsiniz, yani bayi fiyatının üstüne %1 eklenmiş şekilde satıyorsunuz. Şirketin maddi kaybı yok hatta bayiiye olan satışdan daha fazla kazanıyor.

Bu açıdan olası bir davada maddi tazminat konusunda sıkıntı yaşayacağınızı zannetmiyorum.

Diğer yandan hapse girmeniz söz konusu olamaz[tabi satışı öğrendi diye birini öldürmezseniz] zira söz konusu hareketi bir suçun maddi unsuru içine soksak dahi alt sınırı 2 yılın üstünde olan bir suça girebileceğini zannetmiyorum. [ama bakmak lazım]

Son olarak yukardaki bilgiler ışığında bu hareketin iş yerinde uygun olmayacağını düşünüyorsanız mevcut işin kaybı ve kayıp sonrası piyasanın reaksiyonunu [iş bulma] hesaba katmanızı öneririm. Zİra kaybedebileceğiniz tek şey işiniz gibi görünüyor bence.

anlattığın şekli ile tabi ki etik değil ancak şöyle bir yol izleyebilirsin bence, bahsettiğin firmaya ürünün satışını kendin o kıyaklı fiyattan yapmamalısın bu firma gitsin ürünü bir bayii aracılığı ile satın alsın -sanırım sadece ürünü satın alıp kurulum paketi almama gibi bir şansları vardır.-

sen daha sonra bu ürün için gidip bireysel olarak kurumlumlarını yapar sadece danışmanlık ücretini alırsın, ki bence bu etik dışı olmamalı. çünkü ben bir firmada uluslararası seviyede işler yapıyorum ve bu iş için kullandığım becerilerimin arasında fransızca ve arapça bilmek de var, ama mesai saatleri dışında gidip çeviri yapıyorum. şimdi bu benim yaptığım etik değil mi?

işin kaymağı kurulumda mı yoksa ürünü kıyak fiyattan satmakta mı bilemem ama bu bahsettiğim yöntem senin başını daha az ağrıtır. hem de anladığım kadarıyla üstüne vazife olmadığı halde firmana müşteri kazandırmış olursun. belki de sen o danışmanlığı yapmasan gidip rakip bir marka alacaklardı kim bilir?

Sauna'da kimyasal zararlıdır. Gerek yok. Sen zaten yaptığın sporla dopingin alasını alıyorsun. Su yeter.

sauna, uzun dönemde sperm kalitesinin düşmesine neden olabilir. buhar banyosu varsa, onu tercih edin bence.
vicks yerine okaliptus yağı kullanılabilir.

ham petrolün litresini 1 lira varsayalım.
kurşunsuz benzinin litresini 3 lira varsayalım.

ikisine de %20 zam geldiğinde ham petrole 20 kuruş, kurşunsuz benzine 60 kuruş zam gelmiş oluyor. buradan bi yerlere varılabilir gibi, tam emin değilim sadece aklıma geldi.

bunu verdiğin çizelgedeki 01.01.2003 üzerinden düşünürsek:

1 litre ham petrol 0.289 lira
1 litre kurşunsuz 1.67 lira

aynı hesabı yapınca fark çok daha büyük oluyo.

tercümanım hepmizin sonu karpal tünel
powerball kullanmadım ama eli aç ger-kapa sık egzersizi yapıyorum. bi de fareyi hem sağ hem sol elle kullanıyorum mesela değiştiriyorum arada.

Karpal tünel sendromu diye bir hastalık var bileklerde meydana geliyor. Bayapı rahatsız eden bir ağrı varsa derhal doktora git hocam.

El-Klavye ikilisini çok kullanan kişilerin ellerini kollarını ısıtmadan işlerini yapmamaları gerekiyor.

El bilegi kaslariniz germeniz ve kuvvetlendirmeniz gerekiyor. İnternette vardir egzersizler, mobil girdigim icin bakamiyorum ben.

Powerbalı önermem.problemin adı konur,tedavi sekillenir,tedavide sona doğru uygun görülürse hastaya verilir.

Salaksın tabi. Eğer maaş % 50 fln fazlaysa direkt uç o tarafa

abi bu işin etiği mi olur. aranan elemansan, o kadar kıymetliysen hakettiğin parayı verecekler sana. vermiyorlarsa verene gideceksin. bu işler böyle yani. değil mi?

Ben sizi takip ediyor ve zeki buluyorum.

Yakında aklınız da yerine gelir ve doğru hamleleri oynarsınız. Bu oyunda baştan itibaren doğru hamleleri oynayabilen ya yok ya da çok az zaten.

Merak etmeyin, sizin geleceğiniz sağlam.

çok teşekkür ediyorum yorumlarınız için, net bir sonuca varmak mümkün değil gördüğüm kadarıyla. bir gün gelecek, hadi tamam lan deyip deneyeceğiz gibi, yani çok farklı olasılıklar var malum :) en mantıklısı biraz daha pişmek, taşlar tam olarak yerine oturduktan sonra diğer şirketleri düşünmek.

@cansıkıntısı, bilkentte okuyorsan muhtemelen hedeflediğin şirketler de atıyorum p&g'dir, ge'dir, vesairedir. uluslararası kurumsal şirketler öyle evet, ama onlar en gözönünde olanlar. bir de buzdağının görünmeyen kısmı var. teknoloji distribütörleri olsun, diğer ithalatçılar olsun, yeni yeni kurumsallaşmaya çalışan orta çaplı firmalar olsun çalıştıracak o tarz adam bulmakta zorlanıyorlar - bulduklarına 'sen ge'e gitme de bize gel' dedirtecek maaş veremiyorlar, dolayısıyla öyle bi açık oluşuyor pazarda. 'idareten aldıkları' adamlar da inanılmaz amatör oluyor, yılda 250-300 milyon dolar ciro yapan şirketlerin kadrolarını görsen, toplantılarını izlesen her şey allaha emanet yürüyor :)

compadrito, teşekkürler, umarım dediğin gibi olur :) dediğin çok doğru, deneye deneye öğreneceğiz.

erbil baya gece hayati falan olan bi yer. gitmeye deger bence. baya guzel barlar vs vs varmis. pasaport konusunu bilmiyorum ama guvenli demisti giden bir arkadasim. gitmeye deger bence.

Pasaportuna Kurdistan damgasi vuracaklar hem de giriste welcome to kurdistan yaziyor kurdistan bayraginin altinda.

direkt erbile uçakla gitmek diye bir seçenek de var aslında. değerlendirmez misiniz :) gerçi nerden baksan bilet fiyatları son 1 hafta kala 350-370 doları görüyo. pasaporta ırak damgası basılıyordu 7-8 ay önce. şu an da öyle sanırım.

Çok pahalı oluyor uçakla ya. 350 gidiş 350 dolar dönüş falan, onun yerine 60 liraya diyarbakır'a giderim uçakla, 4-5 saat yol koymaz yani diye düşünüyorum. Teşekkürler.

İş geliştirme ?

aynen is gelistirme ya da proje operasyonlari uzmani tarzi bir seyler olmali.

Business Development

onu kendi silahıyla vur. Yani o sana "istemiyorsan geşmezsin" diyorsa, sen de ona "ben gelemiyim diye mi bu tarihe aldın" diye çıkış. Ancak öyle anlar kendisinin ne yaşattığını.

bu şekilde yaşayan tanıdığım var ama mecburiyetten (eşinin işine yakın yerde oturabilmek için) yoksa kesinlikle normal değil.

işten 17.00'de çıkıyorum, 17.40'da evdeyim. iş avrupa, ev anadolu yakasında.

evet genellikle boyle yasaniyor istanbulda. yollarda harcanan saati en aza indirebilmek icin genelde de ise yakin ev tutuluyor. ama tabi her is dali icin gecerli degil bu durum. yazin hadi neyse aksam yurusuyus falan yapabiliyorsun biraz ama kisin daha da cekilmez oluyor. ha bir de su an okullar kapali ve bir cok insan yazliklara cekildiginden dolayi daha bos istanbul sen bir de kisin gor. kari gectim azicik yagmur yagsa trafik felc oluyor. karda 20 dakikalik yolu 3 saatte gittigimi bilirim.
ama her seye ragmen guzel bence bu sehir. seviyorum yine de.
hosgeldin bu arada :)

evden 8.30 da çıkıyorum mesai 9da başlıyor. akşamları da iş yoğunluğuna göre 17.30-18:00 arası çalışıyorum. ev-iş arası 15-20dakika. ev 4.levent iş maslakta. metroyla 2 durakta ordayım. şanslı kesimdenim yani. ama arkadaşım var başakşehirde oturuyor. 6da evden çıkıyor. kabus gibi. 3 saat üsrmüyor tabi. o erken geliyor işe erken çıkmak için.

yok artık, bire bir aynı duyuruyu açacaktım. tek fark, benimkinin 35 günlük bir zorunlu staj olması ve henüz 2. günümü tamamlamış olmam. daha şimdiden günleri sayıyorum. yol büyük işkence. 3 vesait yapıyorum, indikten sonra da 20 dk daha işkence gibi bir yol yürüyorum. üniversite hayatım o kadar rahat geçiyordu ki bu tempo beni 2 günde ambale etti. yaptığım işi sevmemem de cabası. sanırım asıl canımı sıkan o. eğer sen de işine benim gibi soğuk değilsen yolu çok dert etme bence. en azından böyle bir iyi taraf yakalamaya çalış.

Benimde böyleydi uzun süre çareyi akşam sporda trafiği atlatıp arabayla gidip gelmekte buldum. Masraflı ama yapıcak bişey yok.

maksimum 10 dk yürüyorum, hop okuldayım. çalışıyorum, çalışıyorum, çalışıyorum; kaçta çıkarsam çıkayım, maksimum 10 dk yürüyorum, hop evdeyim. ama bu aşamaya gelene kadar çok çektim.

staj yapmak için şirket bulmanın en kısa ve kolay yolu nedir?

badiparmagi+ 1

Onun dışında, onu anlatacağım elbette mümkün olduğunca.

Tıp fakülteleri öğrencileri hastaya dokunup bakabiliyor mu stajlarda? Birçok yerde seyirci muamelesi yapıyorlarmış, biraz kalp kırıcı.

şekerin kanserojen etkisini anlatan makale, haber, köşe yazısı, video, ne bulursan okut ve izlet. bir nevi propaganda uygula yani. yemeğinin ayrı pişir, miktarını da onların "az yiyorsun" diyemeyeceği bir seviyede ayarla. mümkünse biraz kondisyon ve vücut çalış. ne bileyim, sağlıksızsın lafını işittiğin anda 20 şınav çek, herhangi bir fiziksel rekabet yarat. galip gelince asıl sağlıklı olanın kim olduğunu sor. bol bol besin tavsiyesi ver.

aile hekiminize gidin doktora konudan bahsedin ve herkes evdeyken evinize davet edin. bir doktor şişman olduklarını diretmediği sürece eski insanlar pek konunun ciddiyetini anlamıyorlar.

Kanserden gir bence direk ki korkutmak istemem ama her seferinde bu kadar abur cubur tüketimi çok riskli.

jamie oliver'ın food revolution programındaki bir bölüm tam bahsettiğiniz şey hakkındaydı. bulabilirseniz onu izlemelerini sağlayabilirsiniz. belki işe yarar.

Kardeşinin bi erkekten hoşlanıp hoşlanmadığını öğren.Platonikse eğer erkeklerin genelde kilolu kızlara göz atmadığından haber ver.Erkek gözüyle onu değerlendir ama kırmadan.

Diyorsan ki saçmalama damba diyemem kardeşime öyle bir şey.Aşık olması belki onu kendine getirir ilerde diyorum.Kendini şişman hissettiği an yardımı tepmeyecektir.

yukarıdakiler işe yaramazsa kız kardeşinle alay et, aşağıla, kötü hissetmesine ve yeme alışkanlığını değiştirmesine sebep olacak şekilde davran. Biliyorum zor ama son çare bu oluyor bence.
Diğer daha yaşlı bireylerde bu zararları ve sonuçlarını anlatma kısmı işe yaramazsa ne yazık ki ciddi sağlık problemi olmadan uyarı niteliği yaratacak bişey zor bence. Alışmış kudurmuştan beterdir derler o hesap. Şekeri tansiyonu... olmasına rağmen bi kere mi gelcez dünyaya deyip baklavaya hamurişine vb. yumulan insanlar biliyorum.
Sen de kan testi yaptırdım şeker hastalığı riski varmış (pek gerçekçi değil ama böyle bişeyler işte) gibi bir yalanla ısrarlarından kurtulabilirsin belki.

bi kere o ortamda bu kadar bilincli oldugunuz ve ideal kiloda kalabildiginiz icin, helalinden bi tebiriki hak ediyosunuz.

onlar bir soylerse, siz 5 soyleyeceksiniz. onlar size sagliksiz oldugunuzu soylerse, "ben saglikliyim, siz sagliksizsiniz; tek sebebi de bu kilolariniz" diyeceksiniz.

3 vakte kadar, dedeler ve anneanne basta olmak uzere beyin felci gecirip yatalak olacaklar. baska bi ihtimal yok.


keske ikiniz de Ingilizce biliyo ve anliyo olsaniz da, YouTube'da "Sugar: The bitter truth" videosunu seyrettirebilseniz kizkardesinize...

Tevfik Fikret ne der? Hak belledigin yolda yalniz gideceksin!

ahahaha, diyalogları anlatsam gülersiniz. annem (istanbul üni mezunu), babam (itü mezunu), kız kardeşim (bu sene sınava girecek) ingilizce biliyor zaten. farkındalar her şeyin zararının, her şeyin farkındalar. zaten sıkıntı da burada. normalde olsa baba bak bilimadamları böyle böyle diyo dersin, adamın sikinde değil ki :) şaka gibi bi aileyiz ya. bağımlılık resmen.

Allah gecinden versin ama çok geçmeden sülaleden biri kalpten gider, diğerlerinin aklı başına gelir böylece. sen yine de elinden geleni yap, endokrin ve diyet bölümüne gitmeye razı et.

annenle babanı falan kurtarman çok zor bence direk kız kardeşin üzerine çalış. Çok zor değil aslında. Bende 17 yaşındayım ve 1-2 sene kadar önce 25 kga yakın kilo verdim. Benim yaşlarımda kafa biraz dağınık oluyor, çok alıngan oluyorsun ve çok çabuk fikirlerin değişiyor. Senin tek yapman gereken şişman ve kafası karışık bir kızı manipüle etmek. Şahsen ben 86 kg civarındaydım ve hoşlandığım kız beni reddedince önce depresyondan kilo verdim. Sonra baktım ki gayet güzel olmuş kilo vermiş halim, sağlıklı beslenmeye ve spora başladım ve sağlıklıca kilo verdim. Kendimi çok iyi hissettim. Kız kardeşin sadece birkaç kilo verse emin ol devamını getirmek isteyecektir. Sana birkaç yoldan bahsedeyim. Mesela kız kardeşin üzgünken veya bunalım bir haldeyken onu zorla spora götür. Spora başlaması oldukça zordur ancak dediğim gibi sonunda yorulunca endorfin salgılayacaktır. Belki ilk başta farketmez ama spor yaptıktan sonra yediklerine en az birkaç gün dikkat ettirebilirsin aynada birkaç gün sonra farkı görünce hoşuna gitmeye başlayacaktır. Özellikle geceleri kendisini kontrol etme konusunda ona yardımcı ol. Ayna işini ona bırak emin ol aynaya hergün ayrıntılı bakıyordur. Senden birkaç gün kendisine dikkat ettirdikten sonra aradaki farkı çok fazla değil, hafifçe vurgularsan aklında kalacaktır. Yani sporla ve diyetle birkaç gün geçirteceksin kardeşine, ardından da ona "Sen aslında güzelsin sanırım" diyeceksin. Her kızın zaafıdır güzel olmak falan. Oralara vurursan hedefine varırsın bence. İyi günler

bence aileye söyleme, bıraktırmaya çalış. olmaz ise kız kendisi söylesin.

Sürekli takipte ol tabi. Mesela ben annemle babamı sigarayı bırakmaya ikna etmiştim küçükken. Sonradan sırf onları ben bıraktırdım diye başlamayı kendime yediremedim. Zaten çok iğrenç bişey lan. Sen de ona bunun gibi bir suçluluk duygusunu alttan çaktırmadan aşılarsan kendini tutması kolaylaşır sanırım.

1 seneden beri içiyorsa çok rahat bırakabilir.Zaten dediğine göre tek tük içiyorsa özenti içicilik aşamasındadır şuan.Ben 2 yıl öyle tek tük içtikten sonra bağımlı oldum.

bırakması için harçlığı azaltmak en iyi yol bana göre.

içirtme,elinden geleni yap.ona sigaranın onu hasta edeceğini anlatma.direkt olarak dış görünüşten bahset.ergenlik döneminde insanlar dış görünüşe çok önem verir.sigara içtiğinde vücudunun,ağzının çok kötü koktuğunu,cildinin çok kötü göründüğünü,dişlerinin sarardığını,sesinin erkek sesine benzediğini söyle.aklına gelen bütün iğrenç şeyleri söyle.

duyunca anne babanin da cok uzulecegini soyle. ayrica bak kisa surede ictin ne hale geldin yokus cikamiyorsun falan diye ogutlerde bulun. bence birakabilir. ozentiyle baslamistir. zira baslayan herkes bir ozenme ile baslamiyor mu?

biraktirma, azalttir. gunde birkac tane icsin. yoksa geri baslar zaten. gunde birkac tane yemekten sonra, kahvenin yaninda falan icerse nerdeyse zararsiz gibi olur zaten. (paket -yilini hesaplayinca yani) ben senelerdir gunde 2 paketle, 2 haftada bir paket arasinda saliniyorum. tavsiye ederim.

seni sevmem ama üzüldüm valla roket, gün içinde olabildiğince spor yapsın.
yapabileceğin en iyi şey bu bence.

bir de sakın aşağılama, ne bileyim ters tepmesin.

(bkz: alo 171 )

döve döve bıraktır. aman olsun bıraktır. söyleme annenlere

aileden sakladığı ilk şeyse söylemen gerek, gizlice yaptığı zararlı işler için ona ortak olabilecek biri olduğunu bilecek ve senden cesaret alabilecek başka şeyler için. ama bir de şu var söylersen sana da ulan abi dedik göte bak gitti sırrımızı paylaştı dedi diyecek, o yüzden bir süre bıraktırmaya çalış bence çok zor olmaz ergenlikte bahsettiğin seviyede içilen sigara bırakması en kolayı ama arkadaş ortamı ne tepki verecek buna katlanabilecek mi? sana bıraktım deyip akşam arkadaşların yanında tüttürecek mi? sigara bombok bir şey 10 yıldır içiyorum tek faydası yeni bir ortamda sosyallik köprüsü. ama bahsettiğin seviyede sigara içen bir insanın bünyesi sigaraya o kadar keskin tepkiler vermemeli. @roket adam

hem kilosu olan hem de sürekli paket paket sigara içen bazı orta yaşlılar bile yokuşu rahatça çıkıyor, sadece sigaradan olamaz bu.

ama bir an önce bıraksın, ki yoksunluk dediğin şey tamamen psikolojik. sigara fiziksel bağımlılık yapmaz uyuşturucu ya da alkol gibi, yani almayınca krize girip 24-72 saat arası bir sürede ölmezsin. bir kaç hafta geçirince aklına bile gelmez bence, önemli olan sigara ile bağ kurmaması. bağ'dan kastım şu: ben de 17-18 gibi başlamıştım, tek tük. ilk sene otlandım. ikinci sene de otlandım. üçüncü sene günde iki paket içiyordum, çünkü stres altındaydım daha da, hem dersler hem de gönül işleri nedeniyle. sonraki sene bir pakete indi, sonra üç sene içmedim, sonra tekrar başladım ama tek tük. ayda bir, üç ayda bir gibi. burada bir bağımlılık var, evet. ama tamamen psikolojik. bazen içkinin yanında keyf olsun diye ya da kahvenin yanında içip, çok sıkıntılı durumlarda hiç içmediğimi de biliyorum. önemli olan içinde bulunduğu ruh halini sigara ile bağdaştırmaması, yani ona anlam yüklememesi, ona yükleyeceği anlamı tamamen başka bir yolla "çözmesi" çünkü sigara burada çözüm değil. tatlı yemeye de yönelebilir aynı mantıkla, ama gene çözüm değil. çözümsüz olanı çözmeye odaklanması. ha bir de bu noktada spora yönlendirirsen daha iyi olur, hem sigaranın zararlı etkilerini daha çabuk giderir hem de rahatlama sağlar, ayrıca psikolojik olarak da çok faydası var.

edit: ha tabi ki de sigara çok zararlı ve çeşitli kanser türlerinden koah'a kadar pek çok hastalığa sebebiyet verebiliyor, bunları da kendisine söyle. ne kadar kalp-damar hastalığı varsa, bir sebebi kiloysa diğeri sigara.

bir de kız olduğu için cildinin kötüleşeceğini ve erken yaşlanacağını da söyleyebilirsin, belki işe yarar.

kimya sektörüyse tabii ki yapar ama üretim planlaması hakkında biraz tecrübesi olması gerekir ya da biraz bilgi edinip yaparım ben bu işi diyeceksin, işveren de inanırsa pekala olur. belki orta ölçekli bir fabrikadan başlamak lazım, büyük fabrikalar bir yüksek lisans falan arayabilirler.

çoğu işyeri sahibi endüstri mühendisi ne onu bile bilmiyor, o işler için makine mühendisi almaya çalışıyor. türkiye'de küçük/orta fabrika işleten adamlar teknik bilgisi müthiş mühendisler değil genelde. kimya mühendisi kimya fabrikasında veya kimyasal ürünler kullanılan yerde çalışır genelde, ama etraf makine mühendisi kaynarken gidip de üretimin başına koymazlar kolay kolay.

kimyasal üreten fabrikalarda üretim ve proses mühendisleri ekseriyetle kimya mühendisleri olur.

Kimyasal üretim yapan fabrika olur. Misal tutkal üreten fabrika.

Tam anlatamamışım aslında, makina parçaları üreten bir firmada mesela. Ve bunlar uluslararası büyük firmalar gibi düşünelim.

o pek mümkün görünmüyor ama tanıdığın varsa işe alınırsın tabii. sonra yapabilir miyim diyorsan, azimle sıçan duvarı deler, başarmaya niyetin varsa öğrenir yaparsın, yalnız öğrenene kadar oradaki formenler ve işçiler seni donlarında sallarlar. işe yani başladığında ilk 6 ay her şeyi öğrenmek için deli gibi çalış ve her şeyi çekinmeden sor, daha sonra kimseye bir şey sorma, kendin araştırıp bul. daha pek çok zorluğu olabilir, işe girersen başka tavsiyeler verebilirim makine imalatıyla ilgili.

az çok ekonomiyle ilgilenen biri olarak, komik olmuş silme diyorum. borsanın sırf geziden dolayı düşmediğini, başbakanın o konuda haksız olduğunu, fed gibi birçok etkene denk geldiğini yazabilirdin ki çok daha faydalı olurdu.

Teşekkür ederim yorumun için, sana katılıyorum bu konuda. Yazmaya başlamadan önce iyi bi fikir gibi gelmişti ama sonrasında epey saçma olduğunu fark ettim, tam bir manipülasyon yazısı oldu bu haliyle. Biraz yaysam binlerce kişi paylaşacak ve inanacak ama yok, olmamış bu ya.

Tescillimarka, bu tarz bir yazı yazabilirsen yayınlamana / yaymana yardımcı olabilirim, maksat geziciler olarak bu konudaki imajımızı biraz düzeltelim :)

ben almam şahsen. doğru buldugum bir deyiş.

Saçma. Böyle bir "erdemlilik" olmaz ki. Erdem olacaksa bu davranış "bana yar olmaz sonra" şeklinde olmamalı. Eylemin sonucu hayırlı olmazdan çok eylemin kendisini tartmak gerek. Demeye çalıştığımı whoosie demiş aslında, ben diyemedim galiba.

O sözle büyütülmeniz tam olarak uyguladığınız anlamda değil. Yani haram yemeyin, başkasının hakkını gasp etmeyin, düşene vurmayın falan diye düşünmeniz asıl olan.
Belli inançlarınız olduğunu düşünüyorum, bu yüzden teorik olarak özellikle ilkini gerçekleştirseydiniz ekstra dua alırdınız. Sonuçta elinden alan siz değilsiniz, hayat şartları, siz yardımcı olmaya çalışıyorsunuz.

adam kendi istegi ile ucuza mecburen de olsa satiyorsa alinabilir belki ama,

mesela icradan dolayi satilan seyleri kesinlikle almam.

icrlık mal konusunda aynı fikirdeyim ama o amca ve teyzenin olayınca senin düşüncen saçma. telefoncunun 350 verdiğine 500 verebileceksen aksine alman büyük bir iyilik olur. ha o telefonun piyasa değeri 700 mü mesela? ve sen de verebilecek misin? o halde 700 verip almalısın. ama ibne telefoncuya vermesinden iyidir her halükarda.

gidip birine zulum ede ede elinden malini almak ya da fazla fazla parasini almak bence de yanlis, ozel hayatimda ve is hayatimda boyle seylerden uzak duruyorum. hatta bir adim ileri giderek diyebilirim ki is hayatimda benim verdigim "hak yeme" kararinin altimda calisan yaklasik 40 kisiyi de etkileyecegini dusunerek iyice uzak duruyorum, kimsenin hakki kimseye gecmesin.

ancak olayin bambaska bir boyutu var. bu konuya whoosie de deginmis, she was my baby de deginmis.

eger karsinizdaki razi ise neden olmasin?

mesela paraya ihtiyaci olan biri acil bir sekilde telefonunu satacak. o telefonu siz almazsaniz baska birisi alacak. neden baskasi alacagina siz almayasiniz? siz almasaniz bile o telefon 350'ye satilacaksa bence almanizda vicdanen bir problem olmamasi gerekiyor.

bir ornek de is hayatindan vereyim.

taksi isletiyorsunuz ve baska bir taksici acil ihtiyacindan plakasini satiyor. surekli olarak bu islerle ugrasan aracilara gidecek ve harac mezat satacak plakayi. mesela 1 milyon yerine 800 bine satacak.

daha sonra 800 bine alan adam da, bu plakadan kazandigi parayi tekel olusturup sizin elinizdeki plakalari satin almak icin kullanacak.

kapitalizmin iyi bir sey oldugunu savunmuyorum ama sistem boyle islerken, sizin bunu tersine cevirmeye calismaniz, size zarar verir.

eger 350'ye satilacak bir iphone varsa ve hatta sizin de telefona ihtiyaciniz varsa, o telefon size helaldir.

bunun hak yemek oldugunu dusunmuyorum.

hiç icralık mal filan almışlığım yok tabi ama mantıken insanların borçlarını kapatabilmeleri için o icralık malların satılması gerekir en kısa sürede. hukukçu bir sürü insan var tabi sözlükte, duyuruda ama o hacze konu mal, satılmadıkça o borç ödenmiş sayılmaz diye biliyorum. aslında ısrarla hacizli mal almamak borçlunun sıkıntısını daha da artırır.

biz duygusal milletiz tabi ama bu icra mevzusunda da, 1000 tl lik telefon mevzusunda da o malın ucuz da olsa satılması o insanı rahatsız etmez aksine rahatlatır, piyasasını filan da hiç bilmem ama o adam 1000 liraya satmak istiyorsa demek ki o paraya çok acil ihtiyacı var demektir.

ağlayanın malı gülene hayır getirmez atasözü aslında daha farklı durumları anlatır. zorla şerle, hile ile hurda ile malına çöreklenmek gibi.

iphone 4'e 350 lira önerilmesiyle birinin iphone 5'ini kendi rızasıyla 1000 liraya satması arasında fark var. o amcayla teyze değerini bilmiyor, eğer sen gitsen 500 e alacak adam amcayı yaşlı diye kandırmaya çalışıyorsa haklısın. ama telefoncu onu 500'e satabilecekse kar yapmak zorunda sonuçta.(telefon fiyatlarını bilmiyorum)

diğer durumdaysa adam kend rızasıyla, çabuk satabilmek için 1000 lira demiş, kendisi bunu kabul etmiş zaten, bu durumda gönül rahatlığıyla alabilirsin. ben de aynı şekilde gitarımı falan satmıştım, hiç de içim acımadı ucuza gitti diye, öyle olması gerekiyordu çünkü.

yurtta oda arkadaşım parasızlıktan telefonunu satıyordu benim almaya içim elvermedi (kendi telefonum da yarı arızalıydı o ara) sonra çocuk çok daha ucuza telefoncuya sattı. şimdi olsa yine aynısını yaparım gibi ama alsam daha faydam dokunurdu.
burdaki tüm cevaplarda da bi iyi niyet var bu arada negzel :)
-
yerinde olsam en azından teyzenin pazarlığına yardım ederdim

doğru olduğunu düşünüyorum ve kendim de almıyorum.

kişiden kişiye değişir tabi ama ben şahsen bu sözü benimsiyorum.
çünkü bu durumlarda ben mesela o ip5 i alsaydım her kullanışımda içimde binbir kurt dolaşacaktı sıkılacaktım ve hatta muhtemelen aldığım fiyata geri satardım.
ben almasam bir başkası zaten alacak evet ama kişilik karakter meselesi,nasıl yetiştiğinin etkisi vb etkenler..

Ayagini yorganina gore uzat deyimini hepimiz biliyoruz,sen cebinde kontur almaya para yok gidip iphone aliyorsun sonra da sikintiya dusuyorsun.millete hava atacagim diye bu tarz cok fazla ornek var etrafimda,bir çok defa cebinde çok pahalı telefonu olup da bana gelip telefonundan birisini ayarayabilir miyim konturum kalmadı gibi olaylar yaşadım mutlaka sizde de vardır bu ornekler

allah bize aklimizi kullanalim diye vermis...

İki farklı ihtimal olabilir böyle bir durumda:
A) kişi sattığı malın ederini bilmiyordur, bu durumda öne sürdüğü fiyatı kabul edersen bu kandırmaya/dolandırmaya girer hoş olmaz
B) kişi değerini bildiği halde malı ihtiyacına binaen o paraya satıyordur, bu halde verebiliyorsanız gerçek ederini yahut istenenden fazlasını vermek iyidir elbette, fakat sizin de imkanınız kısıtlı ise alan da veren de razı olduğundan sıkıntı olmadığını düşünüyorum

Bazı arkadaşlar icra kısmına değinmiş olayın, kendi açılarından bakmışlar olaya. İşin içinden biri olarak ben de görüş aktarayım. İcradan satışa sunulmuş bir mal yeni kanunlarda en fazla iki kere satışa çıkar aynı talimatla. Her ikisinde de malın %50 değerinden açılır artırma ve alıcılar arasından en yüksek miktarı verene satılır. "Düşenin malı yar olmaz" mantığındaki kişiler bu artırmaya girmediklerinde işin çakalları misalen 50.000 değerinde bir aracı 25.000e alır, borçlunun borcundan sadece 25.000 eksilir ve esasen borçluya extra bir 25.000 lira zarar yüklenmiş olur. Artırmaya girmeyen bu kişiler katılımlarını esirgemeyip bu yaptıklarının borçluya yardım etmek olduğunu anlasalar ve artırmaya dahil olsalar aynı araç belki 45.000-50.000 seviyesine satılacak ve borçlu da borcundan malını değerinde satarak kurtulmuş olacaktır. Halkımızın bilinçlenmesi dileğiyle.

Not: İcraya "düşenlerin" çoğunluğu sizin satın aldığınızda ödediğiniz bedeli keyfiyeten ödememe nedeniyle düşmektedirler.

boyle bi video var zaten basbakanin her konusmasini yayinlayip soylediklerindeki carpikligi dile getiriyor.

Yahu ben sayısal değer ve analiz görmeden inanan bir insan değilim :) İstediğim şey 'başbakan'ın gezi parkı hakkındaki konuşmaları anında/sonraki borsadaki hareketlenme'yi görselleştirmek. Kötülemek istersen kötüleyecek binlerce şey bulursun ama böyle bir çalışmanın altını doldurmak gerek, amaç bağcıyı dövmek değil yani. Belki de arada bir ilişki kuramayacağız, o da bir ihtimal.

Bunu bende ariyorum iyi olmus actigin

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com

DEVAM PLS. TİKLER YARINA.

Yapılmışı var:
capulcular.bandcamp.com

#34469617

suç. spekülatif hareketler suç teşkil eder.

alsin iceri ne olacak? hangi birimizi alacak?

çok doğru yazmışsın.
twitter da ad-soyad-kişisel foto yayınalamzsan hiçbir şekilde bulamazlar.

usta dediklerinden hiçbir şey anlamadım. şimdi tt istese bütün secereni çıkarır. yani o ip'den kaç tane facebook hesabına girilmiş. düzenli mi girilmiş. fake mi gerçek mi vs. değil mi?
anlamadığım bu değil ama. isim farklı olsa ne olacak? sonuçta hat sahibini alacaklar demişsin.. e babamı götürseler iyi mi olacak şimdi.. iyice çorba oldu.
daha açık anlatman mümkün mü?

o ip'den kaç tane facebook hesabına girilmiş gibi bir kanıt olamaz soruşturmada. ancak 'facebook şirketi şu mesajın bu ipden yazıldığını söylüyor' belgesi olabilir. ayrıca evet hat sahibi ile başlıyorlar bildiğim kadarıyla.

twitter'dan adını soyadını sil, location'lu tweet atma, insanlara hakaret etme, mümkün olduğunca koz verme, sıkıntı çıkmayacak. çözümü bu.

şimdi mesela ben ekşi sözlüğe gerçek adımı yazmadım. ama mail adresim sık kullandığım adres. mail adresime gelen çoğu mail'de gerçek adım yazıyor. mesela aynı mail adresini daha ciddi bir platformda kullanmam gerekmiş ve orada gerçek bilgilerimi vermişim.. bu şekilde bulunmak mümkün değil mi?

yok bu benim en dikkat ettiğim şeylerden birisi zaten.. insanlara hakaret etmemeye, suç oluşturacak şeyler yazmamaya dikkat ederim çoğu zaman.. kendim için sormadım. sadece kafamda netleşmedi. teşekkür ediyorum cevapladığınız için..

benim merak ettiğim diyelim göz altına alındık ve haliyle göz altında dayak yedik. -ki göz altında bu muhtemel senaryo zaten. hatta birkaç arkadaşımı yakalayıp, araca alıp dövüp 4-5 sokak ötede salmışlar.

böylesi bir durumda şahitlerimiz olsa, hakkımızı arayamaz mıyız? bana koyan bu. böyle iş mi olur arkadaş.

polis kafasina taktigini isim soyisim girsen de girmesen de bulur. ben twitter ismimi mahmut armut yapayim mesela beni bulma sureleri 10 dakika daha uzar. o kadar.
keske her sey bu kadar basit olsa.

ayrica anonim kalmak istemiyorum. yazdiklarim benim dusuncelerim. capulcunun krali gibi bir nick ile yazmak bana gore degil.

Ekşi Sözlük için konuşmadım, TWITTER için söyledim. Sözlük zaten TC yasalarına tabi, ne yaparsan yap IP bilgilerini vermek zorunda savcılığa.

roket adam, atladığın bir nokta var, adamlar evi basıp hdd'lere el koyunca. o hesaba dair çerez veya hash taramasında kullanıcı bilgilerin ortaya çıkıyor.
,

O twitter hesabının sana ait olmadığını bulamıyorsa, evini nasıl bulacak?

ben de merak ettim şimdi

bence fazla bile durmuş. 3 gündür duyuru çöplüğe dönmüştü.

kendisinin kesinlikle trollerle aynı kefeye konmaması gerekiyordu. üstelik trollere karşı en etkin mücadeleyi veren kişiydi.

açıklama bekliyoruz. RTEye haber salın.

evet neden?

ben de merak ettim ?

kendisi provokatördür. bu sebepten. yazdığı duyurularda kendisiyle bile çelişiyordu. hatta bazı açtığı duyurularda daha önce silinmişti. tebrik ederim moderatörleri.

Neden?

@merkancam. provokatör falan değildi çocuk. aksine dışarıda direnişte nasıl bir hissiyat varsa bizde, onda . o hassasiyeti sosyal medyaya da yansıtıyordu. belkide hepimiz onun gibi olmalıydık. saçma sapan soru sormasaydı kimse bir kaç gün, hangi laptop u seçsem sorularını erteleselerdi insanlar. o da böyle olmazdı belki. en yakın zamanda dönsün

@gloria
eğer o sizin görüşlerinizi belirtiyor ve oradakilerin hepsi onun gibi düşünüyorsa hiçbiriniz gitmeyin bu masum protestoya. kirletmeyin. olay başladığından beri o protestoya destek olan sözlük ve duyurunun elbet var bir bildiği.

Hallowlife cevap ver. Sen kovmussundur:)

kutu kolaya benziyor

kırmızı ve küçük bir kutu/teneke görüyorum ben.
kola olabilir gibi.
bira değil, şişe hiç değil.

Tadım tuzlu fıstık gibi bişey.

kutu cola. bira şişesi bu kadar küçük değil.eli açıldığında bira şişesini daha geniş tutması gerekir o cola şişesi hatta erkek arkadaşımla denicez birazdan bir cola bir bira şişesiyle. fotoğraflarını çekeriz gerekirse.

büyük ihtimal kutu kola. enerji içeceği de olabilir ama o renklisini hiç görmedim.

iki ayrı fotoğraf denemesi yaptık . görüldüğü üzere teneke bira şişesi çok daha uzun çok daha büyük. diğeri ise fotoğraftakine daha yakın. aslında çocuğun elinde tuttuğu 250ml lik ince uzun kutu kolalardan sanıyorum ancak elimizde şu an o olmadığından bu şekilde çektik. elimizde o olduğunda daha profeesyonel bir çekim yapacağız. benzer mesafeden ve o kutu colayla.

imgim.com

imgim.com

coca cola'nın slim ambalajı bu arkadaşlar. yeni çıktı. buyrun:
(git: www.ambalajsektoru.com )

benim oyum hâlâ kutu koladan yana.

bizim söylediğimiz kola kutusuda norek nickli kullanıcının paylaştığı görseldeki gibidir.

Bu söylediklerinizi bir de şuraya yazsanıza, buradan geldiğinizi söylemeyin tabii :) bi de hakaret etmeyin nolur. sonra bana saldırıyolar.

cnr0.org

ben de ufak bir ekleme yapayım. eğer kendinizi tamamen sağlama almak istiyorsanız,

1. bikaç haftalığına wireless şifrenizi kaldırın(eviniz basıldığında ben yazmadım ağımıza giren birileri yazmıştır demek için)
2. r wipe and delete'i indirip diski fat32 olarak formatlayın.
3. ondan sonra programdan wipe free space de, wiping algortyhm olarakda Dod 5200.28-Std yi seçin.

yine de içiniz rahat etmediyse 1 ve 2. maddelerin arasına şunları iliştirebilirsiniz.

a. riskli gordugunuz resim, yazıları tek tek açıp değişiklik yapın ve kaydedin.(zira kurtarılma işlemi yapıldığında son save hali kurtarılacaktır)
b. harddiski komple silip. sonuna kadar doldurun. daha sonra format çekin.
hiç uğraşmam diyorsanız direk harddiski söküp başka bir harddisk tutun. fakat harddiski evde saklamayın. zira baskında tum dolap, çekmeceler aranıyor. aynı şekilde evde hiç bir şekilde hdd, flash disk, sd card vb şeyleri bırakmayın. kontrol amaçlı onları götürürler.

ölü taklidi de yapalım mı?

Kim neden takip ediyor?
Bu soruların cevabı yoksa korkmaya da gerek yok
Dedikodu...

benim mesajım, sosyal medya'da devlet kurumlarına, polis'e hakaret, küfür etmiş olanlar için.

2 yıl önce bu polis şiddetine namussuzluktur. dediğim için 1.5 yıl mahkemelerde süründüm. aynı şeyleri yaşamayın diye söylüyorum.

Wifi şifresini kaldırmak inanılmaz riskli bir işlem. Birisi 'yasadışı' (!) bir işe karışırsa o internetten direkt hat sahibini suçlu tutacaklar. O konuda şüpheliyim ben.

gerçek olmaması için bir sebep yok.. bildiğim kadarıyla gerçek

kesin bir bilgim yok ama antikapitalist müslümanlar da destek verdi, gerçektir sanırım.

www.facebook.com

Ya dini olarak öyle kısa kollu tişörtle girebiliyorlar mı o ortama, fotomontaj gibi duruyordu o yüzden dedim. Sakin olalım :)

bebeğim...
ihram nasıl bi kıyafet bi aç bak kolu kısayı filan görürsün o zaman

beyni yıkanmamış müslümanların destek vermesi çok normal bence
bi de kollar avret bölgesi değil diye biliyorum ben

Eksisozluk'e baglanti suan mumkun degil

Ara ara sözlük kesiliyor evet, Ssg saldırı olduğunu söylemişti.