Ekşi Duyuru

Tüketim toplumu işte. Bir eşyayı tüketir gibi birbirimizi de tüketiyoruz. Alternatif de çok.

herkesin aklı başına geldi, evlenmenin nasıl dandik bi durum olduğunu farkettiler. bazıları daha hızlı farketti tabi

Kadınlar maddi özgürlük elde etti. Onun dışında yukarıdaki cevaba da katılıyorum.

eskiden ozellikle kadinlarin ekonomik ozgurlugu yoktu, ayrica elalem ne der baskisi vardi,

ama simdi kadinlarin da ekonomik ozgurluge sahip olmasiyla beraber kimse cok fazla katlanmiyor, basiyor g*tune tekmeyi

birey ön plana çıktı

Eskiden insanlar çeşitli sebeplerden boşanamıyordu:

— kadın erkeğe muhtaçtı
— aileler ne der
— çocuklar ortada kalacak
— kadın, anne evine gidemezdi

vs. vs.

Günümüzde kadınlar iş hayatına daha rahat girebiliyor, çalışıyor ve erkeğe muhtaç kalmadığı için de boşanabiliyor. Aileler boşanmaya eskisi gibi yabancı değil. Kadın aile evine gitmese bile çocuğuyla yeni bir eve çıkabiliyor.

İnsan saçma sapan sebeplerden değil, doğru insanı bulduğundan emin olduktan sonra evlenmeli.

Sonrasında ortaya çıkabilecek aksaklıklara da sonuna kadar göğüs germeli.

Ama insanlar, aşk meşk vesaire saçma sapan nedenlerden evlenip, yukarıda sayılan sebeplerden tahammül eşiği düşüklüğü ile ileriyi görememe sonucu boşanıyorlar.

Sonraki hayatlarında, hele de bir ya da birkaç çocuk var ise asla hiçbir şey olması gerektiği gibi olmuyor ve son pişmanlık fayda etmiyor.

cause they can diyerek üstteki arkadaşlara katılıyorum.

@sameidiot'a katılarak; toplumlardaki-batıda çok daha fazla-bireysellik ön plana çıktığından dolayı herkes kendi menfaatini düşünür hale geldi. fakat bunda yanlış/kötü bir şey yok, sosyolojik olarak bu kavrama doğru bir yönelim mevcut.
bunun sebebi de çocukların yetiştiriliş tarzıyla alakalı. sürekli sen çok önemlisin, istesen her şeyi yapabilirsin, sen özelsin, sen muhteşemsin, prensessin, kralsın, adamsın, dibisin diye diye çocuklarda altyapılar böyle kuruldu.-batının ahlaksızlığını aldık lol-
e böyle olunca başlarım böyle işe en çok ben önemliyim lan diyince hem tartışmalar artıyor, hem tahammül sınırları asgariye düşüyor. evlilik kurumunun bağlayıcı kavramı olan "aile" kavramı da değerli bir şey olarak gözükmüyor. kazancının kaybından daha çok olduğunu düşünen insan gidiyor.
aşk, tutku, bağlılık evlilik için temel alınacak şeyler olmuyor-insanın doğası itibariyle duyguların geçiciliği prensibi- herkesin etrafında en az bir tane büyük aşkla evlenip ayrılan, ya da o aşktan eser kalmayan çiftler vardır.
evlilik ekonomik bir birliktir.
take it or leave it.
eyyorlamam bu kadar.

gerçekten severek evlenmiyor bi çoğu. ailelerin birbirlerine karşı entrikalarıda etkili olabilir

eskiden evlilik bir erkeğe yamanma sanatı idi .. şimdi kadınların ekonomik özgürlüğü var ,seçim yapıp değerlendirme özgürlüğüne ve sonra karar verip karar değiştirebilme lüksüne sahipler .. evlilik artık denenebilecek bir şey , yani her insan deneyebileceğini ve sonrasında uymazsa ayrılabileceğini düşünüyor .. bu noktadan hareketle diğer alternatiflere de hep açık oluyorlar evlilik boyunca . sonrasında bir kere daha deneme hakkını kendilerinde görüyorlar..
artık kız babaları da eskiye göre daha medeni, kızım mutlu olsun fikrine daha açıklar..
eskiden kız boşanmak istediğinde kocasından değil kendi ailesinden çekinirdi önce şimdi öyle değil ..ekonomisin düşünürdü artık parası var. iphone nasıl eskiyorsa evliliker de eskiyor ve yenisi ile değiştirilebiliyor, bu da kültür etkisi

İnsanların aklı başına geldi +1

İnsan ana babasına aynı çatı altında tahammül edemiyor. Ele nasıl etsin? İnsan en yorucu varlık.

her seçiş bir vazgeçiştir..

kendi şeytanın elalemin meleğinden daha iyidir

Bir ağaçtan bin kibrit çöpü çıkar, bir kibrit çöpü bin ağacı yakar.

"kızımı bir daha arama."

Sen daha iyilerine layıksın.

Çok güzel gülüyorsun, gülmek sana yakışıyor. bir ömür böyle gülersin umarım demişti arkadaşım

danışmanlık?

Olmaz.

sürekli götürüyorum sorun yok.

E-devlet'ten alabilirsin. Vukuatlı nüfus kayıt örneğini zaten her halükarda barkodlu olarak veriyor. SGK dökümünü barkodsuz da veriyor e-devlet onu kabul etmiyorlar, ordan bir kafa karışıklığı olmuştur.

6 ay kadar önce Yunanistan e-devletten alınanı kabul etmiyordu. Almanya için iyi araştırın.

eksiduyu.ru

e-devletten kabul etmeyecekler

Ozel ogrenci olabilirsiniz

Mezun olacaginiza dair bir belge alip, oyle basvuruyorsunuz. Beklemeniz gerekmiyor.

mezun olacağınıza dair belge kurtarmıyor boşuna ümitlenmeyin. o belgeye geçici mezuniyet belgesi deniyor ve mezuniyet diploması çıkana kadarki 1-2 aylık süre içinde geçerli oluyor.

özetle o başvurular kaçacak başka okullara bakın.

O belgeye gecici mezuniyet belgesi degil, "mezuniyet durumunu goderir ogrenci belgesi" deniliyor. Basvurularda bu belge kullanilarak basvuru yapiliyor, kesin kayit tarihleri genelde mezuniyet donemlerinden sonra oldugundan "gecici mezuniyet belgesi" yahut "diploma" goturuyorsunuz.

Gecici mezuniyet belgesi de diploma cikana kadar gecerlidir. Benim diplomam iki yil sonra cikti, o arada yuksek lisans, kadro basvurulari vs yaptim, hepsinde de gecerli oldu.

Kisacasi kesin kayit tarihi mezuniyetinizden sonraysa endiselenecek bir sey yok.

abi ne sacmaliyorsunuz, herkes mi tabela universitesi/tasra universitesi okuyor burada.

yuksek lisansa basvurmak icin kesinlikle mezun olmus olmak gerekmiyor. uzerinde bu 2019 yazinda mezun olmus olacak yazan bir ogrenci belgesi alsan yeter. kesinlikle beklemene gerek yok. hatta amerikadaki okullara falan ucuncu sinifi dorde baglayan eylul ekim aylarinda falan basvurulur. ne ozel ogrenciligi falan? yuh.

hot potato +1

Yüksek lisansa başvurmak için mezun olmana gerek yok.

Sevgili hot, ayni seyi soyluyoruz, niye yukseliyorsun durup dururken?

Bolum baskani beni fena kandırmış. Hic sevmezdim zaten kendisini. Aptal herif yuzunden üst segment universitelere basvurulari kacirmisim baksaniza.

(bkz: zekeriyaköy)

seferogullari kamping - agva

evet var ve çok rahatsız edici.

bu sesi çocukluğumdan hatırlıyorum. karasal yayın yapan tv'de eğer sinyal yoksa yani ekran karıncalı görünüyorsa bu ses çıkar ve başka odalarda dahi duyulurdu. tv'nin sesi kısık ya da yüksek olsa bile bu ses çıkmaya devam ederdi.

çıtırtı şeklinde dipses var. kılcal çizikleri olan düşük kondüsyonlu bir plak dinliyormuş gibi. onu diyorsanız evet var.

bir de vieo başlar başlamaz yağmur sesinden önce 0.5 saniye falan bi vızıltı çıkıyor, onu diyorsanız o şarkının içinde gerçekten duyulmuyor.

çıkan ses şuna benziyor;

www.youtube.com (18000 Hz)

uzun vadede olume yol acar ama kisa vadede bir sey olmaz.

p.s: viski kadehten icilmese daha saglikli.

12 saat arayla bişey olmaz. ben vermidonu birayla alırım epeydir. sıkıntı çıkmadı.

deli gibi alkol alıp, daha alkol kandayken üstüne içtiğiniz alka seltzer de aspirinin ta kendisi, asetilsalisilik asit.

doktor değilim, sorumluluk kabul etmiyorum ama, bırak öğleni, üst üste içsen bile bir şey olmaz.

visiting / guest researcher adı altında fon bazlı projelere dahil olarak bu bahsettiğiniz olay mümkün

hepiniz ayri ayri rezervasyon yapsanız bir şey kaybetmezsiniz sanki.

rezervasyonda misafir olacak kişilerin ismini belirtip alacağınız rezervasyon çıktısında bu isimleri gösterirseniz yeterli olur. booking'te dört kişilik rezervasyon yaptırdı arkadaşım, kalacak kişilerin isimlerini de tek tek belirtti. birkaç hafta öncesinde bu şekilde vize aldım.

Safra kesesinsa taş olabilir. Tabi en dogru teşhisi doktor koyar.

kullandığınız ilaç falan mı var? dr değilim. antiasitler böyle yapabiliyor.

doktora git ya hu! buraya sorulur mu bu soru? hadi sorulur da alınacak cevaplara nasıl güvenebilirsin? aha su içme mide asitli kalsın diye öner veriyor adam. hayır ciddi bir şey olsa buradaki yazılanları yapınca daha kötüleşse ne olacak?

yallah doktora.

Acıkamıyorsun löp diye midende kalıyor değil mi bütün yediklerin.
süt ve bazı bakliyatlar dokunuyor özellikle onları azalttım bir de probiyotik kullanıyorum idare ediyorum böyle şimdilik.
doktor da ultrasonla bakıp 2 hap vermişti. tabi ki sende doktora git.
duspatalin retard bir de meteospasmyl vermişti.

bu testi yap
www.youtube.com

Kayak montu yeter. Icine de atlet (ben yun atlet giyiyorum, termal de tercih edilebilir) tshirt kazak/uzun kollu uclusu.

Ayakkabi olarak disi deri, ici tuylu/kurklu bi cizme giymistim. Herhangi bi kislik outdoor ayakkabisi da olur. Ya da dedigim gibi ici kurklu/tuylu bisey.

Pantolon da icine yun kulotlu corap giyiyodum. Bu arada ben oradaykennhava -28 idi :D -10 olsa pantolon icine corap giymezdim ama aliskanlik meselesi.

Atki, bere ve eldiven onemli ama cok.

north face, jack wolfskinin cogu montu dertsizce bu geziyi yapmaniza olanak saglar.

bunun yaninda soguga karsi korunmak icin dikkat edilmesi gereken en önemli sey kalinlik ya da kislik seyler degil, katman katman giyinmektir.

üstte ve altta termal iclik varsa, corap ve ayakkabi kaliteli ise pek sirtiniz yere gelmez. monttan cok daha önemli bu 4 sey. mont önemsiz degil ama bunlar daha dikkatli secilmesi gereken seyler.

-10 cok cok sikintili degildir.

ek olarak duruma göre kesinlikle günes gözlügü ve düzgün cilt kremi alin. asagi yukari her sene degismekle 10-30 gün arasi -10 civari geciyor burada, yilin 4-5 ayi 0 derece civarlarinda, ben bu sekilde korunuyorum soguktan. isin zorlayan kismi indoor ve outdoor arasindaki sicaklik farki, kisin genelde mont üzeri tshirt giyiyorum bu sekilde.

atkı, bere ve eldivenin önemi hususunda kuehles hanıma katılıyorum. ben decathlon'dan yapmıştım ölümcül kış alışverişimi. quechua'nın yeşil montu var, ondan almıştım. yaklaşık bir ay boyunca minimum -2, maksimum -24, ortalama -10 civarında gezmiş ve üşümemiştim. yani yine üşünüyor da hiç "hemen eve gitmem lazım" düşüncesi olmuyor, dişlerin takırdamıyor.

ben atkı yerine şey kullandıydım, buff diyorlar galiba, o nane. hem boynumu hem ağzımı kapatıyordu, hatta bazen kendimden geçip burnuma kadar çektiğim oluyordu. iki kat çorap ve İÇ DONU da ekledin mi tamamdır. şahsımca dikkat edilmesi gereken hususlar,

* ya çoraplar ince ya da bot bol olsun, iki kat çorap kan dolaşımını engellememeli veya ayağı sıkmamalı. yoksa kan akışını iyice yavaşlatacağın için bir saatin sonunda ayaklarını hissetmezsin beş kat çorap giysen bile.

* çok kat giyinmek iyi değil, daha fazla üşütür ve hatta terleteceği için muhtemelen direkt hasta eder. güzel bir atlet, üstüne kazak-gömlek tarzı bi' şey, onun üstüne de sağlam bir mont iyidir.

gittiğim yerde bana "sıcak tutmaya çalışma, o zaman daha kötü hissedersin, canını çok sıkmayacak kadar üşümen lazım" demişlerdi. haklılarmış. lahana gibi beş kat giyindiğimde çok daha fazla rahatsız hissediyordum şahsen.

-17'leri gormustuk o gun kopenhag'da columbia montum vardi pek etkilemedi. 2 saat kadar sonra bacaklardan usumeye baslamistim ama bi tek pantol giydigim icin.

www.nefisgurme.com

bu tarz ithal ürünler satan siteler var(çoğunun adında gurme geçiyor), çok çeşit bulabilirsin.

Metronun da acı sos reyonu guzel. Sweet chili var en azından birkaç çeşit.

Bilardodan kasıt 3 bant ise Bilardo Max Türkiye'nin en meşhur mekanı. Pool ve snooker masaları da var sanırım. 3 bantta yer bulınur mu bilmiyorum. Profesyonelller oynuyor genelde diye biliyorum

eğer trafik yoksa; istinye'den beşiktaş tarafına giden otobüslere ya da minibüslere bin, zincirlikuyu'da inip zincirlikuyu'dan da metrobüse bin. ortalama 1 saat sürer.

istinye-zincirlikuyu arasında trafik varsa da gene istinye'den otobüse ya da minibüse binip itü ayazağa durağında inip oradan metroya binersin. metronun zincirlikuyu durağında inip metrobüse geçersin.

son olarak, saati uyar mı bilmem ama 18.30'da istinye'den kadıköy'e motor var. gerçi o da 1 saat sürüyor.

metrobüsle ataköy - şirinevler'e gidip ordan metroya geçsen daha kısa olur sanki. yarım saat falan sürebilir.

Arkadaşların dediği gibi metrobüsle sirinevler oradan metro daha mantıklı.
Bu sekilde metroya bindiğin andan itibaren havaalanına ulasman 50dk civarı sürer tahminimce. Havaalanı metrosu da bayağı yer altında bırakıyor senin yukarı cıkman vs 1 saat olarak düsünebilirsin yolu

evet.

omuz kolay sakatlanan ve çok zor iyileşen bir eklem. bazen iyileşmesi için egzersiz gerekebiliyor. 1 hafta içinde geçmez ise omuz konusunda uzman bir doktora görünmekte fayda var.

şimdilik dinlendirmek ve soğuk kompres iyi gelir.

Bence doktora git, ama illa gitmeyeceksen Parafon ve Rantudil Forte buna iyi gelir. Agriyi tetikleyen kasini da bir sure kullanmamaya calis.

"Ada" isimli bir mobil uygulama var. Kendine teshis koyman icin bu uygulama isine yarayabilir.

Rantudil Forte yerine Dolorex de olur, daha yaygin bulunuyor ama akut yaralanmalarda digeri daha iyi.

eski adıyla samatya şimdiki adıyla istanbul eğitim araştırmada genel cerrah arkadaşım var kendisi oldukça başarılı düşünürseniz tavsiye ederim.

ruh çağırma --> saçmalık..gülüp geçiniz.

kalp çağırma... o ne ola ki ? o.O

Kalp cagirmayi ilk defa duydum. Ruh cagirmistik, fincan gerçekten hareket ediyor kendiliğinden... bir seyler yaziyor falan.

Lise 2'de kalp cagirmistik biz de. Bazilari ona ruh cagirma, bazilari kalp cagirma diyordu. Gelen kalplere Sayisal Loto sonucu soruyorduk, 3 tutturmustu o hafta. "Bilmemkim benden hoslaniyor mu", "Gelecegimde bir birliktelik olacak mi" gibi seyler soruyorduk. Bir de birkac haftalik bir sure o kadar sarmistik ki, okul cikislarinda birbirimizin evine gidip kalp cagiriyorduk. Bir gun bizim evdeyken inatci bir ruh ya da kalp gitmediydi, ben yalvarmistim "Annem gelecek, ne olur git" falan diye, sonra da "Ey kalp, gitmezsen gitme. Annem nereden bilecek eve aldigimi, gorunmuyorsun zaten" diyerek evde birakmistim kendisini.

Aslinda inanmamistim o zaman, "Siz hareket ettiriyorsunuz" demistim sinifta. Sonra cagirdigimiz demir parada sadece benim elime biraktilar ve elim hala hareket ediyordu, enerjiyi hissediyordum. Boyle korkudan fare varmis gibi siraya zipladigimi hatirliyorum. Bir sure o yuzden inanmistim, universiteye geldigimde "Ya inanmiyorum da, o zaman bana ne oldu" diye uzun zaman merak etmistim. Daha sonra bazi bilimcilerin bu varlik hissini laboratuvarda nasil yarattiklari ve el/sirt gibi bolgelerdeki enerjimsi hissin beklenti ile alakali bir beyin oyunu oldugunu ogrendim. Hatta deney Youtube'da vardi, insanlar korkup "Burada benden baska biri var" diye zipliyordu ama olay beyin-el koordinasyonsuzlugu ile alakali bir seydi.

O zamandan beri de toptan inanmiyorum. Hatta o deneyden sonra bioenejidir, reikidir falan; onları da toptan sildim attim.

bisiklet kodro boyu, sele yüksekliği falan uygun mu? bunlarda sıkıntı yoksa da normaldir sele bel ağrısı yapabilir ama 1-2 haftada vücudun uyum sağlaması gerekir.
benim eski dandik market bisikletinde 2-3 hafta kıçım belim her yeri ağrımıştı sonra uyum sağladım. daha sonra kaliteli bisiklet aldığımda hiç sorun yaşamadım.

sırt cantasi kullaniyor musun? Kullaniyorsan, agirligi yuzunden beline yuk binmis de olabilir. kimisinin bacaklari zorlandigi icin, bacak kaslari yerine bel kaslarindan yardim alarak itmeye calisir. tabi ilk ihtimali bisiklet kadri boyu ve sele yuksekligine veriyorum.

Bisiklet ne bisikleti? yol, şehir, gravel, mtb? ağrı her birinde farklı sebeplerden olur.

1 aydır sıkıntı çekmedim, ne olduysa iki gün önce oldu ilk kez. kadro boyu, sele yüksekliğinin ayarı vücuda göre nasıl değişiyor peki?

sırt çantası kullanıyorum fakat içine çok fazla şey tıkmıyorum, ağır olmuyor yani. ama yine de bele yük binebilir diye düşünmüyorum değil.

bisiklet önden ve arkadan süspansiyonlu dağ bisikleti. arazide de sürüyorum yolda da.

"bisiklet önden ve arkadan süspansiyonlu dağ bisikleti."işte ağrıların sebebi bu aslında. market bisikleti var altında. en kısa zamanda iyi bir şehir bisikleti almanı tavsiye ederim.

çift amortisörlü (türk icadı) bisiklette inanın sele ve gidon ayarı yapılamaz, çünkü mafsal o kadar saçma bir yerde ki sele boyu hep değişiyor 2 3 santim. acilen arkasında hiç amortisör olmayan bir şehir bisikletine geçmenizi öneririm. bu kararı aldığınızda uygun kadroyu, uygun sele boyunu vb seçmek zor değil :) iyi pedallar

eğer market bisikleti denen sağda solda satılan markasız bisikletlerden aldıysan, bu kadar sık da sürerim diyorsan maddi durumun uygun olduğu an düzgün bir şehir ya da yol bisikleti ile değiştir. bisikletlerin de kadro boyları var, o da uygun olmamış olabilir.

sele ayarı nasıl yapılır falan yazsan youtube'da bayağı kaynak var. www.youtube.com

perpa'da bulursun gibime geliyor.

beş duyuyu tam kavrayamamış birinin karmaşık görünmek için söylediği bir şeye benziyor. göz gerçeği görürse ne oluyor? parmak mı?

sanirim duydugum en sikko soz.

@mal gibiyim +1

kulak?anlamak?göz olmak?

neyse, gerçeği duyduğumda görmüş gibi anlatırım demek istiyor bence şair.

Bu durumda aslında göz>kulak önvarsayımı da var tabii ki gerçeği arayışta (?)...

yani diyor ki

bir şeyin doğruluğunu ya da gerçekliğini sadece görmen yetmez. olayın bütün boyutunu bir de o kişiden ya da diğer kişilerden duyarsan ancak kesinleştirmiş olursun.

ben böyle anladım.

bu söz yaklaşık 800 yıl önce söylenmiş olsa gerek, türkçe'ye çevrilirken sıkıntı çıkmış da olabilir. ben de anlamlandıramadığım için sordum çünkü.

Körseniz üzülmeyin, siz de birer Matt Murdock olabilirsiniz diyor.

keşke söylemeseydin :)

www.youtube.com

diyor ama daha iyi bilenler olabilir

sırt üstü yattığında miden ve yemek borusu hemen hemen aynı hizaya geliyor. midenin yediklerini sindirmek için salgıladığı mide asidi yemek boruna gelip reflü gibi hastalıklara sebep olabiliyor.

en sağlıklısı yatmadan minimum 2 saat önce yemeyi kesmek. tabii eğer belirgin bir rahatsızlığın yoksa ufak bir kaçamaktan zarar gelmez.

bir mide hastası olarak önerilerim bunlar.

uzun süredir gece yatmadan önce yaklaşık 1500 kalori alıyorum bir sıkıntı yaşamadım. 2 saat öncesine yayıyorum tabi.

Var. Arada hatırlıyorum ama öyle rahatsız etmiyor. Sayısını hiç düşünmedim.

Ohooo o kadar çok ki.

saymakla bitmez benimkiler. özet geçersek sarhoşken yaptığım şeylerin yarısı.

Var öyle bir şey. Benim eniştem de jeoloji mühendisliğini üç yılda bitirmiş. Eskiden kredi sınırı yoktu. Belli bir krediyi topladığında mezun olmaya hak kazanıyordun. Bizim bölümdeki bir hocamız, bir yılda 16 ders aldığını söyledi geçenlerde. Şu anda üniversitelerde kredi sınırı var. Örneğin bizim bölümde bir yarıyılda sadece 7 ders seçilebiliyor. Hatta zorunlu olan iki stajı sırayla yapmak zorundasın. Bir de tasarım çalışması, bitirme çalışmasından önce olmalı. Sistemde böyle sınırlayıcı şeyler de var. Birini bitirmeden diğerine geçemiyorsun.

Bazı okullarda her sene 3 dönem oluyor tatiller kisa oluyor örneğin tobb uni.

Dgs ile geçiş yapmıştır belki.

Makineyi 3 yılda bitiren gördüm. Adam bölüme benden sonra girip benden önce çıktı.

3 mümkün 2 imkansıza yakın (teknik olarak o kadar kredi alınamıyor)

yaz okullarında da ders aldıysa ve aşırı abandıysa olabilir ama çok saçma

yorucu. bitmek bilmeyen bir rampa çıkman gerekiyor. yazın hayal edemiyorum günlük kıyafetlerle.

o rampayi cikmak cok yorucu olur. hani bir kere yaparsin da duzenli olarak yapilacak sey degil.

benim sana tavsiyem mobil uygulamalara yonelmen.
ben sahsen su iki uygulamayi kullaniyorum ve parasini ikisi de sonuna kadar hakediyor
itunes.apple.com
itunes.apple.com

Boss gt serisi pod 2.0 vox ex veya st halen guncelligini koruyan saglam cihazlar. Memnun kalmazsan 2.el piyasasi da oldugundan kolay satarsin

mesaj attım silmeyin burayı kalbinizi kırarım

Direkt güneş ışığı, yoğun nem falan gibi koşullarda kalmadıysa düşünmeyin, gömün.

Bir buçuk senelik açılıp çok az içilmiş ve sıkıca kapatılıp oda sıcaklığında güneşten uzakta saklanmış tekilayı gömdük, hiçbir şey olmadı. Gönül rahatlığıyla içiniz.

Martini iciyorum oyle arada sorun yok ama renk biraz degisti gibi geliyor bana da.

Piezo mort olmuş o teller için. Tamirciye git.

Tahriş falan olmuştur bence

safra olabilir. bir talcid çiğne varsa, iyi gelir. ya da gaviscon iç.

eğer kustuktan sonra bir şey yiyip içmediysen olabilir. kustuktan sonra nasıl ağzını yıkıyosan bi bardak su içip yemek borunu da yıkamalısın.

büyük ihtimalle sigara içen birisin.
kusmanın nedeni alkol vs değilse reflü başlangıcı olabilir.

gaviscon a aban hemen.

Sanayi mahallesinden geçen 500t otobüsüne binebilirsin, ya da metroyla levente geçip 121a -121b ye binebilirsin

prhn fazla kişisel bir yorum yapmış. yaratıcı ve yetenekli milyonlarca mimarlara hiç denk gelmemiş, google kullanmamış heralde. işin acı tarafı, mimar iç mimarlık yapabiliyorken, iç mimar mimarlık yapamıyor. neyse ben şahsen iki alanı da seven biri olarak şöyle diyeyim, iç mimarlık daha spesifik bir alan, mimarlık daha geniş. detaylarla uğraşmayı daha çok seviyorsan iç mimarlık derim. bir de iç mimarlık işi mimarlıktan daha fazla olur piyasada. ama ben bir yapının hem strüktürüyle, hem iç mekanıyla, hem peyzajıyla uğraşcam diyorsan mimarlık. ha tabii bunları yaparken prhn'nin dediği gibi iç mimardan destek alabilirsin, beraber çalışabilirsin ama yapmayabilirsin de. bir mimarlık eğitimi almış kişi iç mimarlık almış kadar detay bilmeyebilir, ama öğrenebilir de.

prhn bence haklı. yaratıcılığına güvenmiyorsan mimar olmalısın. bunun nedeni bütün mimarlar yeteneksiz değildir. önce okuduğumuzu bi anlayalım.


bahsetmeye çalıştığı şey şu arkadaşın, iç mimarlık da yetenek yoksa, yaratıcı değilsen büyük ihtimalle aç kalırsın. kendi mesleğini icra edemezsin vs. ama mimarlıkta buna sahip değilsen bile sadece imzanın altından kalkabileceği bir sürü iş var türkiyede. kalıp sistemlerle parlak bir mimar olmasan bile bir şekilde yürürsün. akmasa da damlar yani.

sorun şu ise, iç mimar mı olayım mimar mı? kesinlikle mimar ol derim. aslına bakarsan iç mimari de mimarlığın alt dalı. fazlasıyla detay gerektirdiği için ekstra eğitime tabi tutulmuş. bir mimar isterse iç mimar olabilir, ama bir iç mimar okulunu okumadan mimarlık yapamaz.


bu adam mesleğini övmüş ya dememen için, iki meslek dalının mensuplarından da çoğunlukla nefret eden bir inşaat mühendisi olduğumu söyleyeyim :)

mimarlık da iç mimarlık da yeterince emek verirsen yaratıcılığını geliştirebileceğin meslekler. bol bol dergi karıştırarak, güncel işleri takip ederek ortaya iki alanda da iyi işler çıkarırsın.

mimarlıkta da ince yapı ve mekan organizasyonu eğitimi alırsın, bu yüzden kendini bu alanda geliştirirsen iç mimarlık da yapabilirsin. sonraki evrede en büyük fark, ince yapı işleri daha hızlıdır. tasarımı da, üretimi de. iç mimarlıkta mevcut veya bir mimar tarafından tasarlanmış ama henüz inşa edilmemiş bir yapının iç mekanını tasarlarsın. ama mimar da yapıyı baştan sonra tasarlayabilir.

bu yüzden iş olanaklarını düşünerek cevap vermek gerekirse, mimarlık tabii ki daha mantıklı. bir mimar olarak iç mimar pozisyonuna başvurabilirsin çünkü, tersi mümkün değil. ama iç mimar olmaya şimdiden karar verirsen de, mimarlık eğitimi almak yerine iç mimarlık eğitimi almak daha mantıklı tabii.

Bizzat kullandığım hattır.
istinye kandilli değil de, çok uzak kalmazsa bebek kandilli 5-10dk sürer. saatini denk getirdikten sonra. bebekten 9,40 teknesine binersen 9,45 kandillidesin.

www.sehirhatlari.com.tr

"bir şey dilerken dikkatli ol çünkü ona her an (çat diye anlamında) sahip olabilirsin." şeklinde çevrilebilir.

"ne dilediğine dikkat et, bakarsın gerçekleşir" diyor.

yorum katacak olursak "senin allahın olmaya geliyom" veya "sana küsküyü vericem" de diyebiliriz sanırım. ben "belanı mı arıyosun lan sen" şeklinde yorumladım.

Kral Midas zamanında "Dokunduğum altın olsun" demiş, dileği de gerçekleşmiş. Sonra yemek yiyememiş, dokunduğu yemekler altına dönüyormuş.

Başka bir İspanyol efsanesine göre de cahil bir kadın Ay'a yalvarmış kocası olsun diye. Ay da "Tamam, sana bir koca veririm ama ondan ilk doğan çocuğunu bana vereceksin" demiş. Kadın da kabul etmiş. Kendi gibi cahil bir adamla evlenmiş ve bir çocuk yapmış. Çocuk da Ay'ın oğlu olduğu için albino doğmuş. Adam kendine bakmış, esmer; karısına bakmış, esmer. İşin içinde cahillik de olunca aldatıldığını sanmış ve karısını kendisini aldattığı için öldürmüş. Kadın da ölürken "Keşke Ay'dan ne dilediğime dikkat etseymişim, bunu dilemeseymişim" demiş. Hatta, bu efsanenin şarkısı bile var.
www.youtube.com

Cümle de "Ne dilediğine dikkat et, çünkü elde edersin; elde ettiğinde de aslında senin için kötü veya zararlı bir şey olabilir, bunu bilemeyebilirsin şimdiden. Şimdi tutkuyla istediğinden hafiften de gözün kör gibi. İyi düşün, öyle dile" diyor.

yogun ve stres dolu bir gunde olabilmesi muhtemel. benim sag gozum 0.75. cok sik gozluk kullanmiyorum fakat eger gun icerisinde stresliysem bir anda goruntu ciddi manada bulaniklasiyor. gozluk taksam da fayda etmiyor.

kendi kendini gaza getirmek.. ben boyle baslayabildim calismaya, cok gec kaldim, az kaldi sinava (kpss) ama, gecen sabah kalktim ve yeter artik baslamazsam dogru duzgun puan alamicam ve sinav sonunda simdi yattigim, dizi izledigim anlara lanet edicem diye kizdim kendime.. bir de program yapinca ise yaradi.. basladik ama bakalim sonumuz ne olacak..

kendini ödüllendir. ben öyle yapıyorum. bir çikolata bile iş görür.

odaklanmayı sağlayan uyarıcıları kullanabilirsin.

duyuruya kaynak yapip odaklanmayi saglayan uyaricilarin ne oldugunu sorabilir miyim?

ayni motivasyona benim de ihtiyacim var cok acil :(

balloi börek +1
@kenboi; özel mesajla ne olduğunu soracaktım madem yazılmış ben de arttırıyorum, odaklanmayı sağlayıcı uyarıcı da nedir hocam?

1. sizi tesvik edecek, gaza getirecek bir arkadas veya arkadas ortami. takim kocu gibi sizi surekli itekleyecek, calismazsaniz dir dir yapacak, calisinca birlikte eglenebileceginiz biri.

2. gun icerisinde dikkat dagitan butun dis mihraklardan uzal bir calisma ortami. basta internet ve telefon olmak uzere. en guzeli kutuphaneye gitmek.

3. calisma yerinizin tam karsisina motivasyon notlari asmak. bkz shamelesste, lip nasil calisiyordu, 'no distruction' yazmisti karsisina. post-it lere hedeflerinizi, hayallerinizi vs vs yazin ve tam karsiniza yapistirin. her bunaldiginizda kafanizi kaldirdiginizda gorebileceginiz bi yerde olsun.

4. gunluk belli hedefler koymak ve o hedefe ulasilmadan calisma basindan kalkmamak.

5. dizidir, filmdir, biradir neyse gunluk keyif aktiviteniz onu odul olarak hedefinize ulastiginiz zamana saklamak.

Kahverengi, koyu yesil?

açık mavi ya da beyaz belki.

buz mavisi veya lacivert.

turuncu ile birlikte her zaman siyah ve tonları...

yara bandı sarabilirsin parmaklarına. o plastik olanlardan değil ama kumaş olanlar vardı, onlar daha iyi olur.

Salatalık, yoğurt.

eti form + ayran

badem, ceviz.

tarçınlı yoğurt.

lor peyniri yada ton balığı yada ikisini birbirine karıştırarak. alışırsan yoğurtta gayet lezzetli ve yararlı.

spor olmasın dediğin için şunu öneriyorum:

www.ayakkabimodelleri.com

her şeyin altına gidiyor. kot, gabardin, şort...

inci'de guzel klasik spor modeller bulabilirsin.

fred perry alabilirsin.

Muse, Kings of Leon olabilir.

Söylenenlere ek olarak Kasabian, Nine Inch Nails, Franz Ferdinand bi bak derim.

cake,midlake.

the strokes! en catchy şarkılarından biri de şudur www.youtube.com bundan başlayabilirsin

onun dışında muse, jake bugg, the fratellis, the killers, the raconteurs, eugene mcguinness, kasabian

black keys

nickin olma, kamyoncu vitesi yerine kamyoncunun kendisi ol. yak uzun malbuşu aç radyonuda ohhh mis

kısacası, sikleme

Ben cok takmiyorum ama yinede takiyorm zaman zaman haci kucuk alistirmalar yaptir kendine koy gotune demek icin :D

ne kadar ciddi bir sorun bu olay senin için? cevap psikiyatrist. o da prozac falan verir muhtemelen.

Ben de gereğinden çok takıyorum her şeyi. Bence çözüm kafayı rahatlatmak ve bazı olaylar karşısında gözünü kapatmak olabilir. Hiç denemedim, ben hayatı böyle yaşamayı seviyorum.

meditasyon yap. rahatlatıyor. işim olmaz dersen yoga yap. ilk 1-2 ay saçma geliyor ama sonra vücuduna konsantre olmayı öğreniyorsun, katkısı oluyor. hiçbirini yapmıyorsan spor yap hocam. hayvan gibi koşarken insan hiçbir şeye kafa yoramıyor pek. acayip rahatlatıcı bir şey.

aşağıdaki şiiri ezberle, günde minimum 3-4 kere oku.
14 tane psikolojik rahatsızlığımı bu şekilde yendim.

çekin halay, çalsın durmasın sazlar,
çekin ağır ağır, halay düzülsün.
süzülsün oyunlar, süzülsün nazlar,
ince beller, mahmur gözler süzülsün.

tutun kızlar tutun, birleşsin eller,
çalın sazlar çalın, kırılsın teller,
dönün kızlar dönün, kıvrılsın beller,
uzun, siyah saçlar tel tel çözülsün.

kayan yıldız gibi geceki izden,
bakışlar saçılsın kirpiğinizden,
etekler içinde naz eden dizden
üzülsün bu deli gönlüm, üzülsün.

normal birşey

normal. unutmadığım bir sürü rüya var.

çok etkilenmişsen belki ondandır.benim de hep aynı rüyalarım vardır.hergün mutlaka görürüm onları onun yanına değişikleri ekleniyor.

10 sene önce gördüğüm rüyayı hatırlıyorum, hala korkarım düşündükçe.

6 sene once gordugum ruyayi hatirliyorum? Bence normal.

20 sene önce gördüğüm rüyayı hatırlıyorum :) rüyalar önemlidir bilinçaltı ve bilinçdışını yansıtması bakımından. muhtemelen o rüyada senin için önemli olan bi şeyler var.

koltuk altına sürülen stickler vardı. işe yaramıyor mu?

Terkur diye bir krem var. Muhtemelen teri tutan bir yapısı vardır, yan etkisi yoktur ama yine de en doğru bilgi için eczacıya sorunuz.

abi ter bezlerini durduramazsın. terlemek sağlıklıdır. kurban olduğum rabbim hepimizi farklı yerlerinden terletir. benim bi kardeş memelerden, biri götten çok afbuyur, ben ise sırttan terlerim. o yüzden birimizde ciğer, birimizde kronik bel ağrısı bende de böbrek taşı sorunu var. sen yine iisin bence.

bu konuda en önemli etken terleme miktarınız. eğer doktora görünürseniz ve terlem miktarınızın fazla olduğunu düşünürse size gerekli çözümleri sunar.

ancak miktar konusunda vs bir sıkıntı yoksa, terlemeyi önlemek doğru değildir. vücudun kendi dengesini ayarlama yöntemlerinden biri terleme. bunu engelleyip bünyenin kafasını karıştırmak yerine terlediğinizde kokmamaya yönelik önlemler almanız yeterli.

misal sevgili kocam durduğu yerde terleyebilen bir insandır. her sabah duşunu alıp çıkıyor. giyinmeden önce roll-on kullanıyor. parfüm kokusuna zaten ikimizde ifrit olduğumuz için kullanmıyoruz. böylece terlediğimizde o parfümün kokusuyla birlikte leş gibi bir hale gelmiyoruz. parfüm kullanılacaksa da kaliteli bir parfümü vücudun uygun yerlerine kullanmak gerek. sıcak günlerde yanımızda ya da ofisimizde yedek giysi bulunduruyoruz.

kristal deodorant , gratislerde var. tavsiye ederim.

terlemeyi değil, kokusunu önlüyor.

zaten deodorant, parfüm, vs kullanıyorum. haftada 4-5 gün banyo yapan biriyim. ama insanların gözüne çarpıyor, benim de huzurum ne bileyim güvenim kaçıyor sonra.

Valla liste veremeyecegim ama Arctic Monkeys gecenlerde bir cover yapti yeme de yaninda yat; Hold On, We're Going Home

-arctic monkeys-
do i wanna know
knee socks
arabella
r u mine
one for the road
fireside
i wanna be yours
old yellow bricks
a certain romance
black treacle
snap out of it
my propeller
brianstorm
stop the world i wanna get off with you
Don't Sit Down 'Cause I've Moved Your Chair
teddy picker
fluorescent adolescent
when the sun goes down

yazıcam da nazar değecek diye korkuyorum. arkadaşlarıma bile söylemiyorum. kime söylesem güzel giden bi şeyi, ertesi gün bi bokluk çıkıyor durup dururken ayrılıyoruz.

hacı başka başka insanlarla çok güzel şeylerde yaşadık tabi ..
hangisini anlatsam ..

mesela buluştuk beklerken saçları kar olmuştu hep ..ellerimle sildim sarıldım ısınsın diye sırtını ovuşturdum.
ellerini tutmuştum kar yağıyordu, baktım üşümüş..
iki elini ovuşturdum , öptüm, eldiven aldım ona giydirdim..

hiç unutamam...ama neticede ayrıldık.. :)
lan güzel bişey anlatiym dedim sonu ayrılıkla bitti bak :)
mutlu son evlilik oluyor galiba tam bilemedim :)

şimdi ayrılan sevgililer hep birbirinin arkasından sayar söver..
bence çok gereksiz.. çünkü güzel şeyler yaşamışsın ama bitmesi gerekmiş bitmiştir.. olur öyle ..

dayanıklılığı bilmem de superga ve converse çok birbirine benzeyen modeller değil ondan kıyasa giremedim. supergalar güzel.

superga +1

converse baydı artık superga bencede..