Ekşi Duyuru

benimki de yabanci, ve tarih asigi. ilk gittigimizde ben de ayni telasa dusmustum.

Sultanhamet'e bir gidin oncelikle. Topkapi sarayi, Ayasofya, Yerebatan gibi yerler olmazsa olmaz. benimki Ayasofya'yi cok begenmisti ve ayni hafta icinde bir daha gitmisti ben ailemin yanina gitmisken. (o zamanlar daha muzeydi)

Dolmabahce sarayi'ni cok sevdi. iceride fotograf cekilemedigi icin uzuldu sadece.
rumeli hisari'na gitmeyi cok istiyordu. gittik ama hayal kirikligi oldu, sadece avluda gezilebildigi icin.

gece hayatiniz varsa Kadikoy'de takilin. Taksim eski taksim degil ama bence orayi da gormeli. Galata kulesi taraflarina gidip oradan karakoy'e inebilirsiniz.

@supergirl çok teşekkür ederim ayrıntılı cevap için. Pek çok müzeye girmenin uygun bir yolu var mı peki? Müze kart hangi müzeleri kapsıyor anlayamadım. Öneriniz olur mu?

Müzekart kültür bakanlığına bağlı bütün müzelerde geçerli, özel müzelerde geçerli değil. (Topkapı'da geçerli, Sabancı müzesinde değil.)

Bir de bazı müzelerin belli kısımları için yine bilet almak gerekiyor, mesela kaşıkçı elmasının olduğu salona müzekartla girilemiyor diye hatırlıyorum.

balat, kuzguncuk'u gezdir. yer olarak beylerbeyi bu tarafta, yerebatan karşıda. tarihe, arkeolojiye ilgisi varsa da arkeoloji müzesi kesinlikle.

imkan varsa 1 gün adada konaklayın.

istanbul'a turist olarak gittiğimde en keyif alarak gezdiğim yerler dolmabahçe sarayı ve adalar oldu ama buralara komple 1'er gün ayırmak lazım sanırım ben olsam süre sıkıntısı yoksa önce buraları yazarım gidilecek yerler listesinin tepesine. tarihi yarımada tarafı sultanahmet, ayasofya falan çok beklediğimi vermemişti ama gene de gidilir herhalde.

bes sene aradan sonra istanbul'a geldim. dun aksaray'dan taksim meydani'na yurudum. partnerim yabanci. eger istanbul'a gelirse sultanahmet, eminonu taraflarini gezdirmeyi istemem. o kadar berbat bir yer olmus ki tam bir kaos ortami. kalabalik, cok uzun kuyruklar, kavga gurultu, bir de her yer insaat alani gibi yahu. dogru duzgun yol yok resmen. bir de sokaklarda musteri cekmeeye calisan insanlar turistleri sikistiriyor, anlamadiklari icin dalga geciyor, laf atiyor. eger ozel bir ilgisi yoksa bu bolgeyi elemeyi dusunun derim. resmen utanilacak bir bolge.

karakoy, galata, taksim bolgesi bir derece daha guzel. daha sakin. meydan herzamanki gibi berbat. bence beyoglu ve besiktas bolgelerini deneyin (gerci gitmedim ama yarin besiktas tarafina da gidecegim).

@sour, uyarı için teşekkürler. Eminönü nü elitim o zaman. Eleyince orada kaçırdığım bir yer kalmıyor değil mi? Tarihi çarşıyı görsün isterim. Ona ne diyorsunuz?

kapalıçarşı'yı görmeden dönmesi saçma olur. eminönü tarafında gezmeniz gerekiyor bence, sultanahmet'e çok yakın zaten. sabah erkenden eminönü'ne gidip kapalıçarşı'yı aradan çıkarabilirsiniz, nispeten daha sakin olur özellikle hafta içi. zaten kapalıçarşı ve mısır çarşısı pazar günü kapalı oluyor aklınızda olsun.

bir de caddebostan-kalamış tarafına götürüp sahilde yürüyüş, çimlerde oturma falan olabilir. oradan da moda'ya yürürsünüz veya tam tersi de yapılabilir. istanbul'un daha farklı bir yüzünü de görmüş olur. giderseniz de marmaray falan değil de vapuru tercih edebilirsiniz, vapura binip martıları beslemek de güzel aktivite istanbul'a dair :)

Bize kaos, gürültülü, araplaşmış gelenler yabancılara egzotik ve görmeye değer geliyor. Beğenip beğenemesinden ziyade deneyimlemesi gereken bişey, İstanbulu yabancılar gözünde İstanbul yapan şeyler arasında bizi bıktıran birçok şey var.

Visitactiy sitesinde gün belirleyince güzel seçenekler sunuyor. En olmadı onları buraya yaz biz yorumlarımızı yapalım.

Aklınızda olsun müzekart tc vatandaşları için, yabancılar için museumpass var.

Dolmabahçenin hemen arkasında ki resim müzesi ve saray koleksiyonları müzesi de çok güzeldir. Ordan beşiktaş denizcilik müzesine de geçilebilir, saltanat kayıkları vb ilgisini çekebilir. Milli saraylara bağlı yerlerde sesli rehber bilete dahil ancak müzekarta dahil değil, cüzi bir rakamla kiralayabilirsiniz.

Modern bir alanda görsün derseniz arter de şu an güzel sergiler var. Dolapderenin ortasında bambaşka bir deneyim, o zıtlığı görmek de önemli bence.

Balat da bulgar kilisesi, tamamı demir. Ordan üşenmez yukarı doğru çıkarsanız kırmızı mektep, her zaman açık olmasa da andifoniti kilisesi ve yavuz sultan selim camii(cami tabyalıdır, manzarası da şahanedir, camiye giderken ünlü ismailağa cemaatinin olduğu semtten de geçeceksiniz bonus)

Beylerbeyi sarayının rıhtımı cuma, cumartesi ve pazar günleri çok geç saatlere kadar açık. Bence sarayın kendisi de çok güzel.

Küçüksu ve beykoz mecidiye kasrı diyeceğim ama toplu ulaşımla zor olabilir.

Yazilanlara ek olarak muhakkak bir bogaz turu yapin derim, sehir hatlarinin gun boyu eminonu rumeli kavagi arasinda vapurlari var, anadolu yakasinda da uskudar anadolu kavagi hatti var, bi taraftan gidip diger taraftan donebilirsiniz, pek cok iskeleye uğruyor, dilediginiz semtte inebilirsiniz, Kucuksu ve Beykoz Mecidiye Kasri'na gitmek isterseniz yine bu vapurları kullanabilirsiniz (mecidiye kasri iskeleye biraz uzak) hem trafikle isiniz de olmaz.

unkapanı perdeciler çarşısı

Yasin Perde'yi tavsiye ederim.

www.n11.com
Ben buradan almıştım çok ilgililer, ürünler kaliteli ve piyasaya göre uygun.

Bende böyle bir data vardi, çözümü şöyle buldum;
Text to columns, / olarak ayır.
Sonra onlar ayrılınca bir column ekle ve datevalue yap. Bunu da iste datevalue(günün oldugu cell&"/"& ayın olduğu cell&"/"& yılın olduğu cell)

Böyle normal güne dönüyor. Daha kolayı da kesin vardır ama ben böyle çözmüştüm.

ben şöyle yapardım. ilk olarak metni sütunlara dönüştürüp ayraç olarak / kullanırdım. Sonra atıyorum B1-C1-D1 şeklinde böldüm bunu, E1'e de =C1&"."&B1&"."&D1 yazıp aşağı çeker, son olarak da E sütununu kopyalayıp değerler olarak yapıştırıp tarihe dönüştürürdüm.

Hiçbiri hazırlıksız girmekten daha kötü bir sonuç getirmeyeceği için erteleme talep et. Boşa mı gitsin o kadar adım emek, gitmesin bence.

O hollandalı olduğu için flört etmek ve sosyalleşmek kavramları biraz içiçe geçmiş olabilir ama flörte daha çok benziyor. Fört olmasa bile yürümemen için bir engel yok bence. Tatlı da diyosun. Kadınlarının tam tersine erkekleri biraz çirkin gelse de bana gider diyosan eğer hiç kaçırma.

Yatak odası sesine gelince, utanacak hiçbir şey yok. Kadınlarının bile efil efil yellendiği bi kültürde erkeği böyle şeyleri hiç sallamaz.

@IncredibleMau yatak odası sesini duymasının şöyle bi etkisi de var, abi direkt bana "sevişiriz bunla ya" diye yürümüş olabilir gibi? Çok mu Türk kafası olur bu bilemedim ama..

Hiç sanmam! Hatta senin örnekte aklına ilk gelecek şeyin bu olmadığına eminim. Her ihtimali değerlendiriyo ince eleyip sık doluyosan eğer exotic bir tat peşinde de olabilir.

Bende bir yurume yok. yatak odası sesini duyup ta sevisirsz bunla diyeceğini de sanmıyorum

adam komşusu ile medeni ve kibar bir şekilde konusmus bence

Bi daha gorustugunde parti sesleriniz geliyor deyip davet ettir kendini. Hem daha rahat bi ortam olusur hem de adami gozlemlemis/tanimis olursun.

Adam seni dışarıda bir yerde görse muhtemelen tanımaz bile, medeni bi komşu sadece.

Sen mi üst komşusun adam mı?
“ üst komşum hollandalı bir bey” buradan onun üst komşu olduğu anlaşılıyor.
“ beni görünce çok heyecanlı şekilde "aa sen üst komşum musun, ben x"; dedi.” buradan ise sen üst komşusun gibi anlaşılıyor.

Bu kafa karışıklığının haricinde adam sana yürümemiş. Yatak odası seslerimi duymak da genelde insanları irrite eden bişey olduğu için duyup da oh kesin yatarız deme ihtimali çok düşük. Sen yürümek istiyosan eline koz da vermiş, ampülümü değiştirir misin diye sormak için telefonunu iste direkt bence.

yürümeden sempatik davranmış gibi geldi bana.

tabii bu yürümeyeceği ya da yüründüğünde karşılık vermeyeceği anlamına gelmez ama şu anda bir yürüme yok gibi.

yurtdışında özellikle hollandada vs. komşularla sosyalleşme çok yaygın. biz türkiyede genel olarak yabani insanlarla beraber yaşadığımız ya da insanlar genelde hayatta kalmanın ötesinde bir şey amaçlayamadığı için bu tip şeylere alışkın değiliz ama normal bir davranış gibi geldi komşunuzunki. yürümüş olamaz mı, tabii ki olabilir. ama ben de kafa birine benziyosa komşum bu muhabbetleri kurmaya çalışırım. komşuyla bir gün oturup iki tek atıp lafın belini kırmak ayrı güzel oluyor.

PostNL ile Türkiye’ye gönderdim, hiç sıkıntı olmadı.

Hizli diyorsan dhl ups filan oneririm.

Hollanda'daysaniz UvA'nin INTT kurslari oluyor. En hizli ogrenebileceginiz ortam orasi.

Duolingo
Memrise
Lingualeo benim faydalı bulduklarım.
Şunlar da güzel dersler:
youtu.be
Bir de easy dutch serisi faydalı bence.

Ben kurs da aldım aslında bir üniversiteden ama baktım ki zaman ayırmayınca olmuyor bıraktım. Zamanınız varsa kendiniz çalışarak baya ilerleyebilirsiniz bence, zira ben kursta anlattıklarından daha çoğunu kendim öğrenmiştim. Ama zaman sıkıntısı yaşadığım için ve herkes ing konuştuğu için baya boşladım.

Topraga diktigin zaman buyuyebilecek seyler konusunda cok hassas oluyorlar gumrukte. Bolgeler arasi bitki transferi ekosistemin korunmasi acisindan onemli oldugu icin. Onun disinda illegal olabilecek seyler disinda bir sorun olacagini sanmiyorum. Bundan dolayi fasulye'ye laf edebilirler, ama olabilecek en kotu sey cope atmalari olacaktir.

normalde hayvansal ürün de götüremiyorsun (peynir, köfte, sucuk vs gibi). gümrükte yakalarlarsa cezası var

@la noix bu çok ilginçmiş, neden ki acaba? yarı pişmiş köfte de mi yasak? :)
bi de gümrük dediğiniz türkiye'den çıkıştaki mi oluyor? yoksa hollanda'ya girişteki mi?

www.schiphol.nl

@compumaster, teşekkürler. burada ilaç da getirmeyin demişler ama ben geçende kutu kutu götürdüm, hatta bavulum o kadar büyüktü kü polis kontrol edip içini açtı ve ilaçları gördü; napayım ilaç kullanıyorum, dedim. peki dedi saldı beni :)

Evet, ozellikle recete getirirseniz yaninizda ilaclara laf edemezler, ama kutu kutu opioid gotururseniz recetesiz iceri bile alirlar.

Hayvansal ürün goturemezsiniz. Tüm AB ülkelerinde böyle durum.

En saglami, uzerinde ne oldugu yazan, paketli gidayi goturmek. Onda da mesela on kilo cay goturemezsiniz, sinirlamalar var tabii ki.

hayvansal ürünler yasak, ama gümrükten cikarken yakalanmazsaniz sikinti yok (:

herkesin cantasini acip bakmiyorlar, gecerken memur bir sey getirdin mi diye sorarsa ben soylemem ama genel olarak risk toleransina gore degisir. kalici statun yoksa riske atmazdim ben olsam. bir de gumruk polisi dedigin kafasina eserse 1 kutu sallama caydan bile sorun cikarabilir sana, tamamen keyfi ozellikle kolay hedef bir ulkeden geliyorsan. sans isi.

@darkrocq çok teşekkürler. peki tr'de iken doldurmamız gereken evraklar vs burada da aynı mı? onlara gerek yok, sadece bir form dolduruyorsun o kadar diye okudum ama kaynak belirli değil.

@darkrocq süper, çok teşekkürler. son bi soru; iş yerinden ne kadardır burada çalıştığımıza dair belge zorunlu mu yoksa keyfi mi? avrupa turistik vizelerinde zorunlu ya, abd için de aynı mı?

@darkrocq yok algılamadım :p
sitede bin çeşit vize türü var, ben eu kartımla kolaylıkla alırım diye düşünüyordum ama değilmiş. bunu öğrenince de bi motivasyon düşüklüğüyle buraya sordum. teşekkürler tekrar :)

zamaninda disardan amerikan vizesine basvurup "senin bu ulke ile yeterli bagin yok, git ulkenden basvur" diey red yemisligim var. Yani evin falan varsa olur da, mesela arabayi kabul etmemislerdi. Suresiz oturumun varsa alirsin ama herhalde mal mulk olmasa bile..

Başlat menüsünden powerpoint'i çalıştır. Soldaki dosya menüsünde Aç var. Kaydettiğin dosya orada görünüyor olmalı. Orada görünenleri tek tek dene. Eğer aralarında değilse geçmiş olsun.

Google’a powerpoint template yazarsanız çıkar. Mobildeyim, yapamadım şimdi. Yoksa direkt site de gönderirdim.

Yemeklerden gir.

Aile bağlarından, misafirperverlikten, temizlik takıntımızdan, müziğimizi nerelerde nasıl kullandığımızdan, ülkenin her anlamda çok çeşitlilik barındırdığından... bahsedebilirsin. Diğer sunumlardan kopya çekebilirsin...

Kedi, köpek sevgisinden bahsedebilirsin. İlgi çeker.

Arkadaşlık, yardımlaşma yakın akraba ilişkilerinden, diğer gamlılıktan gir Antep mutfağına geç.
oradan da biz olmazsak göçmenler sizi ezip geçmişti diyerek sunumu kapat.
Bu şaka bir yana bizden olumlu manada öğrenecek şeyler olduklarını anlatmaya çalışabilirsin .

Yemekten bahsetme hepimiz biliyoruz zaten dediler :)

Bir de güzel orijinal fotoğrafları bulabileceğim bir site tavsiyeniz olur mu?

Hem milliyetci olup hem irkcilik olmamasindan bahset. Ilk zenci pilot osmanlida miydi neydi.

Bence çok genel anlatım yapıp, hiç kimsenin aklinda kalmayacak bir sunum hazırlamaktansa, tek bir noktaya odaklanin. Hatta tek bir hikayeye.

Anadolu kültürü çeşitlilik, çok kültürlülük demek. Bunu isterseniz tek bir yemek tarifiyle anlatırsınız, isterseniz kökeni Bizans müziğine dayanan Türk Sanat Müziği ile.

Ya hu bıraksınlar... Ne biliyormuş yemek kültüründen? Biz bile bilmiyoruz, araştırmıyoruz. Bu gün bir tarifle karşılaştım. Yunanistan kökenli arkadaşım 'Constantinople Cake'i sordu, nenesi yapıyormuş. Bizde yapılmayan bir tatlı. Tarifin İzmir'den geldiği yazılı bazı yerlerde. İçinde badem sütü (İran kökenli tatlı tariflerinin favorisi), gül suyu ve Anadolu'da şu an pek de kullanılmayan baharatlar var. Kek değil, Osmanlı İmparatorluğu mübarek.

'30 dakikada Türkçe' gibi çok mini bir sunum yapabilirsiniz. Dili, kendi yaşadığınız ülkenin dil öğeleriyle karşılaştırırsınız, birkaç çevrilmesi mümkün olmayan kelimeden bahsedersiniz. Oldu bitti. Bu tür sunumlar uluslararası eğitimlerde yapılır, genelde çok sevilir.

Süper fikirler geliyor :)

Bu akrabaların adlarının olduğu bir şema görmüştüm çok eskilerden bir yerlerde, fikri olan olur mu, nereden bulabilirim?

Kahvenin yanında verilen su: misafir önce suyu içerse aç olduğu anlaşılıp yemek verilir:)

yabancıların bizim kültürle ilgili çok sevdiği ve vurgu yapınca ilgilerini arttırdığı olay Türk kültürünün bir "batı ve Doğu karması" olması. buraya bir vurgu ve birkaç örnek ilginç durabilir.

İlgiyle takip ediyorum, ama cevaplardan da gördüğüm kadarıyla Türk kültürü adına spesifik örnekler çok yok galiba. Benim de aklıma gelmedi.
Eskiden kahve yanı suyun anlamı varmış bu +1 ama günümüzde bu tarz bir karşılığı yok.

Aklıma gelen tek şey Anadoluda genel olarak misafirperverlik olayı. Tanrı misafiri kategorisinden alıp Allah ne verdiyse evinde o an ne varsa sunar.

Yazarken şu da aklıma geldi, bir olay olduğunda anında yardıma koşulur. Mesela bir araba yolda kaldıysa hemen birileri koşar omuz atar gibi. Bence bu diğer milletlerde bu oranda olmayan bişey. Burdan da örnekleme yapabilirsiniz belki.

türkiye'nin hem coğrafi hem de kültürel olarak tam bir doğu-batı sentezi bir ülke olduğunu hissettirmen güzel olur.

hocam olmayabilir, bu dünyanın sonu değil. ama bu aşamaya gelmiş olmanız bile büyük başarı. demek ki bu olmasa bile illa bi yer olacak ve gideceksiniz. kendinizi hırpalamayın. gayet güzel geçecek. heyecan da normal. onlar da anlıyordur zaten bu durumu. görüşme esnasında çok gerilirseniz bi su için, 10 15 saniye düşünme süresi isteyin vs. bunlar normal şeyler. her soruya anında cevap vermek zorunda değilsiniz. mümkün olduğunca bu görüşmenin olağan bir şey olduğunu düşünmeye çalışın ki öyle. online olacağını varsayarak öncesinde 1 kadeh bi şey içmenin de rahatlamanıza katkı sağlayacağını düşünüyorum.

aşırı bir orandaysa stres rahatlatıcı bir ilaç alın

Şu an böyleyseniz önceki mülakatlarda da bambaşka değildiniz; buna rağmen sizde bişeyler görmüşler ki bu aşamaya kadar gelmiş süreç. Nasıl göründüğünüz, karşı tarafa ne msj verdiğimizle ilgili karar mercii siz değilsiniz o nedenle kendinizi yargılamaktan vazgeçin : )

Ayrıca dünyanın sonu değil; stresten altınıza sıçsanız bile dünyanın sonu olmayacak. Ölmeyeceksiniz. Kötü, hayatta unutamadığınız bir anı olmayacak. Sonuza kadar sürmeyecek mülakat, başlayacak ve bitecek. Bunu bi hatırlayın önce.

Mülakat sırasında da yaklaşık süreyi düşünerek parçalara bölün. Mesela ilk 15 dkka geçtikten sonra deyin ki amaan bunun gibi 2-3 çeyrek daha kaldı maks. Yarım saat geçince bilin k yolun yarısından fazlası bitti (son 15 dkka zaten toparlama/kapanış)

Son olarak sizi tanımayan insanlara (zaten kültürel farklılık da var) aşırı stresten panikleyip dolandırıcı gibi görünmemek için :) sakin olun. Ellerinizi çok kullanmayın. Avuçlarınız bir yere temas etsin, ve mesela masayı dokunduğunuzu/tuttuğunuzu hatırlayın. Yavaş tane tane ve gevelemeden konuşun. Diyaframdan nefes alın.

Güzel geçecek, sonucu da bizimle paylaşmayı unutmayın :). Başarılar ve bol şans.

ben bir duble viski cakip girdim mi guzel geciyor genelde, eger yesilayci degilsen benim tavsiyem bu yonde olur..zaten konuya hakimsen gerisi geliyor.

tebrik ederim!! sadece sizi tanimak isteyen biri var detaycilik degil de eli yuzu duzgun muhabbetine bakacak. alkol bence de bir duble. konusurken hizli olmamaya calisin ki aralarda derin nefes alirsiniz dikkat cekmeden.

b-ok.xyz

İsmi Elmar'sa ve eski futbolcuysa uzak dur. Gerisini bilemiyorum. Başka Alman tanımadım.

@epistemic hahaha. Yok değil:)

iki tane çok sevdiğim alman arkadaşım var ikisi de eğlenceli ve iyi insanlar. ama yaşları 25-30 arası. benim gözlemlerime göre şu an yaşı 30+ almanlar hiç çekilmiyor, ama 30 un altındakiler klasik almandan çok globalin yeni jenerasyonuna daha yakın oldukları için daha iyiler.

not: kocaman adamım :)

elbette kişisine göre değişiyor ancak genel çerçeveye oturtacaksak; sen türk tipi bir romantik ilişki insanıysan bahsettiğin gibi sıkıcı, odun, fazla mantıksal gelebiliyor almanlar. amiyane tabirle söylemek gerekirse tam bir "türk kızı" isen tuhaf gelebilir sana bazı huyları. çünkü bizim insanımızın ilişkilere bakışı daha "almak vermek" odaklı. fedakarlıklar yapılsın, karşı taraf sevgisini emeğe döksün, ilgisini belli etsin istiyorsan bu konularda bizim kadar gevşek olmadıklarını görüp üzülebilirsin.

ama yok, ben zaten bizim insanımızın ilişki yaşayış biçiminden hoşlaşmıyorum, bana daha net ve poz kesme olmayan şeyler hitap ediyor diyorsan bence sorun yaşamazsın. ama tabii, nasıl senin standart türk kadını olmadığın senaryo mümkünse onun da standart bir alman erkeği olmama ihtimali var. o yüzden bizim dediklerimizden bağımsız bir yanaş sen hele, sonrasını düşünürsün kendini çok kaptırmadan.

genellemelerin her türlüsünden kaçınınız efendim. her milletin her insanın iyisi kötüsü, romantiği öküzü vardır. yetişilen kültür farkı ikili ilişkilerde bir şeylerin belirleyicisi olabilir ama o da başka bir konu. en yakın arkadaşım bir alman ile evli, normal bir insan yani ne diyeyim onu da bilemedim :)

Almanın kadını da erkeği de bize gelmez. Bir turkle almanın kafa yapısının uymasına imkan ihtimal yok. Munihten bildirildi.

2021 yılında sahiden böyle genellemelere inanıyor musunuz? Koca bir milletten bahsediyoruz ya hu, bu ne bilimsizliktir.

@wiekanch, örnek alabilir miyim :) böyle söyleyince kafada oturmuyor çünkü bende.
Mesela ben örnek vereyim, hakkaten çok soğuk ve net. Ama geriye baktığımda sanki bu zamana kadarki tüm tartışmalar benden kaynaklı çıkmış gibi. O da alttan almamış, reste rest. Ben neden tartışma çıkarmışım diye düşünüyorum, soğukluğundan ötürü “sevmiyor mu, dur bi dürteyim anlarız” demişim. Şimdi bu bariz Türk kızı hareketi gibi, öyle ise sorun etmeyeceğim. Zamanla geçer. Ama ya öyle değilse ve ben normalde sıcak kanlı insanlarla daha mutlu olabilirsem? Yoksa “sürekli ilgi göster de kız kaçmasın” kafasındaki Türk erkeklerimiz aslında fake ve olması gereken gerçek insan ilişkisi böyle net olmak mı?
Çok detay verip sizi sıkmayayım şimdi ama böyle ikilemler yaşayan oldu mu?

@but that was just... eğleniyoruz şurada, ne bilimi:)

@bfm çok örnek var, kendi hayatımda da çevremdeki türko artı alamancı tayfada da. Genel problem kafa uyuşmazlığı. Seks keyifli olabilir (çoğu alman kadını/erkeği spor yapar bakımlıdır sadedir). Ötesine gidebileni göremedim. Konu fiziksel çekim dışına çıktığı %99 durumda fikir ayrılığı/çatışması/karmaşası yaşayacağına emin olabilirsin. Alamancıları düşün, kafanda canlandır. Saçlarını sarıya boya, kariyeri/eğitimi de üzerine ekle muhafazakar çizgiyi de hristiyanlığa entegre et aha alman sana bu. Almancılar için aslında almanların bir türk vücudundaki sentezi diyebiliriz. Her şey aşırı rasyonel ve planlı (ama her şey). Sosyallik ve insan ilişkileri bir görev gibi görülüyor(spontane bir şey yaparsa error veriyor adam). Bigün sevgilim hafta sonu şu göle gezmeye gidelim beraber hoş vakit geçiririz dendiğinde gölde balık mı tutacağız, kenarında yoga mı yapacağız yoksa bisikletle spor mu yapacağız diyecektir (hayır ulan oturacağız sadece belki öpüşürüz :d diyemezsin), daha da beteri olmaz 15 ay öncesinden yarına bi iş planlamıştım der (işi de akşam çamaşır yıkamaktır ahaha). Kötüdürler demiyorum kötü olsalar burda kalmazdım zaten hala. Bak sana özel değil, kolombiyalı da anlaşamıyor, hintli de, italyan da, sırp da (hep sıcak yerleri sayıyorum bak).

@wiekannich heh çok iyi dedin! Bana böyle olumsuz pat pat örnekler lazım. Doğru örnek bunlar çünkü biliyorum :) ama gel gelelim, bana denk gelen müthiş spontane çıktı. Aniden gelen her kararıma ok dedi, ama hepsine. İnsan bir “n’oluyo lan” oluyor. Sonra ailesi/arkadaşı/kardeşleriyle ilgili kişisel bişey sorunca “private” diyor oh be diyorum tersledi :D

Yani ben gönül ilişkilerinde kendi deneyimlerimi anlattım fakat herkes aynı olmayabilir, hazırlıklı olup beklentiyi ona göre şekillendirmek lazım. Tabi kendiniz deneyin görün en net zamanla anlaşılır.

Kim alman erkeklerini kötülüyor ya neresi sıkıcı neresi romantik değil aşırı şaşkınım şu an. Tabi ki bütün genellemeler yanlıştır ama illa genelleyeceksek alman erkekleri en iyisi bence ve bana katılan baya bir türk kadını da var çevremde. Ben kuzey eyaletinde bir şehirde yaşadım. Çevremizdekiler de üniversiteli genç tayfaydı belki ondan. Neyse hayatımda tanıdığım belki en eğlenceli en kafamın uyuştuğu belki adamdı. gel göl kanarında oturalım diyip oturuyorduk da mesela :D bu kadar uzun süreli olmayan başka bir ilişkimsi daha oldu alman o da hoştu mesela bir sorunu yoktu hatta baya romantikti de ve eğlenceliydi. Eğlenceden kastım mesela sabaha kadar içip gülüp sohbet etmek.

Neyse türkiyeye göre özellikle fiziksel daha sonra kibarlık, cinsiyet eşitliği, mesela adamlar yapılan her şeyin değerini biliyordu, eğlence, ilişkiye bakış açısı öndeler bence.

yerinde görmedim, Türkiyede bulunanlar üzerinde konuşacağım. Türkten de cıvık seksist şakalar yapan almanlar tanıdım. esprililik soğukluk onları geç derim. ama bir ortadoğuluya tepeden bakmayan alaman tanımadım. az biraz deşince çıkıyor ortaya. sanki başımızdaki şahsımız aynı anadan olma kardeşimizmiş gibi onun aldığı kararları bize sormaları falan. bunu yaparken hitlere kendileri de saydırırlar ama bir yerden sonra -ki o yer gayet yüzeysel olsa bile- eleştiri kabul etmezler. dönüp dolaşıp wiekannich'in dediğine geliyorum, alamandan bize yar olmaz.

Benim is arkadaslarim cok efendi, gercekten alman erkegi diyince aklima efendi erkek geliyor hem davranis hem tip olarak, yalniz almanin kötüsü türkün kötüsünden beter. espri , sosyallik bizimki kadar derin degil, yüzeysel.

bir de anlamadigim birsey var tas gibi alman cocuklarin yaninda ecis bücüs cekik gözlü asyalilar görüyorum, bir degil iki degil, gercekten bir gün birini cevirip soracagim

tesekkürler arkadaslar, aydinlandim.

@wishmaythşngs

Ucuza guzel hizmet ablacim..aynisini yana yakila filipino arayan kanadali arkadaslara sordum ordan biliyorum. Hatunun onune bir kap corba koyuyorsun 1 ay goturuyor, az yakiyor dediler. Ben onlarin yalancisiyim :)

@wishmy

sormalik bir sey yok, asyali hatunlarin batili beyaz adam takintisi bir baskadir. e asyali hatunlar da ezik olduklarindan erkegin bir dediklerini iki etmezler, pasaportu alirlar, daha guzel ulkede yasarlar, e erkegin de isine gelir, temizligini, yemegini yapar, sadiktir. tam bir win win situation.

@baldur hahaha.
Pozitif mesajlar için de ayrıca teşekkürler. Kendi adıma bazen bu kadar medeni, bu kadar romantik bir türün varlığına inanamıyorum. Sonra da “dur lan Türk erkekleri de böyleydi başlarda” diyorum, geçer bi süre sonra diyorum. Yine de ben tatmin oldum :D

ben üniversite ortamında bulunduğum için midir bilmem ama alman arkadaşlarımın çoğu ya dal****k ya da geek idi. yaptıklarıyla aşırı övünen ve ari ırk olduğunu dillendiremese de hissettirmek için elinden geleni yapan heriflerdi. ha aksi illa ki vardır ancak iyi analiz et. bulabiliyosan avusturyalı bul onlar iyi herifler sfsd

erkek değil ama alman kızları tanıdım, biri çok romantik sürekli ilgi isteyen bir kız diğerinin ise telefon direğinden farkı yoktu. İki ayrı uç dolayısıyla buradan istediğin gibi bir cevap bulamayacaksın muhtemelen. Ortak noktaları hepsi dakik, paylaşımcı ve mantıklı insanlar benim gördüklerim.

6 yıldır macbook pro'yu korumasız kullanıyorum. Ufak tefek şeyler elbette var ama genel itibariyle kozmetik olarak 8/10 diyebilirim.

Macbook Air'in ince olması en önemli özelliklerinden biri zaten. Ekstra koruyucu plastikler takıp kaba bir yapıya büründürmek mantıksız geliyor bana. Önermiyorum.

yani dikkat edilecek cok bisi yok, telefon kilifi gibi istersen 1 liraya da var 100 liraya da. hepsi de hemen hemen ayni isi yapiyor. seklini semalini begendigini alabilirsin

Aliexpress'den almıştım 2 yıldır kullanıyorum bilgisayarım ilk günkü gibi.
Mcstorey'de kullandım 1 aya çatladı kılıf iade ettim.
Alırken doğru almaya dikkat edin PC arkasında kodu yazıyor ona göre alın

Neopren sleeve denilen kılfılardan alırım hep, tabletime, oyun konsoluma, laptop'uma. Yapısal bir korumadan ziyade çizilme ve minör vurular için güzel bir koruma sağlıyor.

Dalgıç kıyafeti gibi yumuşak bir kumaştan cihazı saracak tam oturacak bir kılıf. Çantaya atarken kullanmalık, hep üzerinde duracak bir şey değil.

Şu hardcover denilen zımbırtılardan almayın hem aluminyum'un soğumasını engelliyor hem cayır cayır çiziyor takarken çıkarırken.

2 yıldır kullanıyorum, sürekli sağa sola yanımda götürüyorum. Şimdiye kadar hiç kılıf takma ihtiyacı hissetmedim, hala ilk aldığım gün gibi.

android telefonumu hem cam koruyucu hem de kılıfla birlikte kullanıyorum ama macbook için kılıf gereksiz bence.

alıp görüntüsü bozmayın.

17k alan arkadaş brütten alıyor olmasın. 5 yıl toplam tecrübesi mi yöneticilik tecrübesi mi? yazılımcı/ürün yöneticisi & business analist Dediklerin farklı levellarda kişiler.

@condom kurşunu yok, developer ve maaşı net.
Ütün yöneticisi- developer- analist farkını ve level’larını biliyorum, ben de it’deyim.
Bunlarla ilgili de maaşları merak ettiğim için yazdım.

3 yil test, sonrasinda 5 yil yazilim tecrubem var. Ocaktan itibaren 15.5 bin oluyor maasim. Bence az. 17 bin normaldir ve muhtemelen ocakta zam alacaktir.

javacılar daha yüksek ve react native gibi görece daha yeniler.
4 yıllık qa 13k civarı alıyor arkadaşım

6 aylık junior yazılımcıyım 5.5 alıyorum. Söylediğiniz maaşlar beni çok heyecanlandırdı sdfjsg

Qa maaşları da epey artmış:) o konuda pek bilgim yoktu. Yazılımcı maaşları uçmuş gitmiş valla:)

çeyrek çeyrek oluyor:)
mid 2019 gibi ibareler yazıyor yani.

bu arada son model ürünler ülkeye anca girer ve satışa sunulur. önce eldeki stokları eritmek isterler düşüncesindeyim.

ben olsam m1'in yeni modellerini beklerdim. henuz yeni teknoloji oldugu icin muhtemelen eldeki islemciler ciraklik donemi islemcileri. yine de eskilerine gore inanilmaz bir fark var; ama bence bir sonraki jenerasyon daha iyi olur.

Teşekkürler, m1 çıkmış, var şu an stokta İstanbul’da.

m1 var zaten 13 inç macbook pro ve macbook air olarak.

önemli olan bi kaç şey var. henüz kullanıcılar m1 işlemciyi test edemedi, ha hızlı güçlü işlemci ama 6 ay sonra 1 sene sonra sorun çıkıp çıkmayacağı meçhul

apple in booklara koyduğu kelebelk klavye gibi 3 ay sonra bozulacaksa büyük sıkıntılar yaşanır.

öteki yanı doların ülkemizdeki durumu, stok durumu, zam gelip gelmeyeceği gibi şeyler.

ben şahsen imac almaya niyetleniyorum m1 işlemcili.

Hocam pro air karar verince beni de yeşillendirirseniz sevinirim

@andlee ben ait’de karar kıldım. Önceden pro kullanmıştım üstteki touchbar’ı sevmiyorum. 3 bin fark varmış, onu da vermek istemedim 2 saat fazladan şarj süresi için.

şüphesiz biz ilk nesil ipad'in ne kadar hızlı telef olduğunu görüp de ibret almayanlardan olmadık.

bilgisayara ihtiyacın şimdi yoksa 2021 eylül'ü bekle.

@alperz acil ihtiyacım var :(

Maci 2021 de aldin diye 2021 mac olmuyor. 2021 de cikacak macleri beklemen lazim, yani yeni model. 2 hafta sonra alacagim m1 mac de 2020 model olacaktir.

2021 q1'de m1x işlemcili 16" macbook pro'lar çıkıyo. az sık dişini.

@alperz ben hafifliğinden ötürü 13 inç ve air istedim, teşekkürler yine de.

Kilyos ta Mimar Sinan Gsu nün tesisleri var, baykuş plajı galiba. Mekan, deniz iyiydi gayet ama çalışanlar biraz kaba sabaydi. Silivri tarafında da semizkum var, gitmedim ama denizi temiz diyorlar, bungalow evler falan var kalmak icin.

@epistemic_regress teşekkür ederim. MSGSÜ'nün plajını nette de gördüm ama emin olamadım? Çok dalgalı görünüyordu fotoğraflarda deniz, öyle mi? ben üşürüm :/

Ağva

Deniz çok dalgalı değil, sığ, temiz. Sahilde can kurtaranlar var ve belli bir sınırı gecmenize izin vermiyorlar, gayet güvenilir. Plajı da düzenli, temiz. Üst tarafında yemek de yiyebileceğiniz alkollü bir barı var. Konaklayabiliyorsunuz da çadır ya da bungalowlarda. Çadırınizi kendiniz de götürebilirsiniz, fiyat indirimi yapiyolar. Dediğim gibi bazı çalışanlarının kaba sabaligi dışında her sey olması gerektiği gibiydi. Tuvaletler, duş alınan kabinler temizdi vs.

silivri semizkum'da yasiyorum. burdaki mocampte gelen araclar yer yok diye geri donduruluyor. bosuna gelmeyin ya da gelmeden telefon acin.

Kendisi 2 hafta kadar önce buralardaydı. Ara ara giriyor sanırım. Özel mesaj at, belki bakar.

Market alışverişlerinde kullanılıyor, uygulamadan veya sitesinden görebilirsiniz hangi marketlerde restaurant pass ile alışveriş yapabileceğinizi. Bazı marketler sadece gıda alabilirsiniz diye kısıtlıyor temizlik malzemesi falan alırsanız onları ayrı ödemenizi istiyor. Ama ben çok defa 300-400 liralık market alışverişi yaptım. Son tarihi şirketten şirkete değişir mi bilmiyorum ama bizde hiçbir zaman bakiye silinmiyor.

kim markette geçiyor. sigara hariç tüm ürünler. bakiye silinmiyor.

Torrent üzerinden genelde. Kontrol etmedim görüntü kalitesini, alt yazısını vs ama aşağıdaki linkler işe yarayabilir.

zooqle.com

turkcealtyazi.org

Link çalışmıyor :/

ikinizi de tanımıyorum ne önereyim bilemedim ama:
call of the wild
bad boys for life
bloodshot
the gentlemen
the way back
the hunt

Son günlerde ilgimi çekenler bunlar. call of the wild hariç hepsini izledim.

@ozdek biraz daha detaylandırabilirim: ikimiz de mühendisiz, erkek arkadaşım türk değil. türk filmlerini direkt eleyebilirsiniz. ingiltere'de yaşıyor ve önerdiği stand-up'lar ağır aksanlı olabiliyor (altyazı da yok) ve ben anlamakta zorlanıyorum. ikimize de uyacak; hafif komedi hafif dram içeren filmler olabilir. benim aklıma hiç gelmedi :)

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

Komedili dramlı bunlar geldi aklıma.

kapalı hepsi

www.starbucks.com.tr şuradan bakıldığında "açık" görünenler de mi kapalı? :(

Yav gardaş gündemi takip edin azıcık lütfen. Koskoca içişleri bakanı dedi ki kafeleri tiyaqtroları vs. kapatın. sıtarbaks kim köpek.

çekirdek kahve ise, eminönüne geçip minas kahve'den alaibilirsiniz. çekiyorlar, ya da çekmek için el değirmeni alabilirsiniz.

Eminönü'ne gidemem çok kalabalık. :(

Özel aracımla gidip bir kahve alıp dönecektim ya :(

Gayrettepe'de Petra var. Açık mı bilmiyorum. Cafe statüsünde olduğu için kapalı olabilir. Kanyon'un içinde sadece kahve satan bir petra var. Hemen güvenliği geçince sol tarafta kalıyor. Petra'nın kahveleri müthiş oluyor ama Starbucks'a göre pahalı.

getir'den söyleyin.

Petra kapalı maalesef.
Getir'deki starbucks'lar kapalı görünüyor evime servis edebilecek. Hem de ben bugün içeceğim kahve değil, çekirdek almak istiyorum.

www.facebook.com

yakınında shell / opet tarzı istasyon varsa marketinden bulabilirsin belki?

bu zor donemde kendi kahveni kendin yapman daha guvenli ve daha insani bir hareket olacak.

herkes sorumluluk almali. fedakarliklar yapmalidir.

getir'in normal kısmında kahve var çekirdek halinde satılıyor. kronotrop markalı.

migrosta illy'nin ve şibonun çekirdek kahvesi var.

Kahve dünyasını dene. Eve getiriyorlar. İlla Starbucks lazım dersen de bol şans.

migros'ta tchibo filtre kahve var

Tchibo da online alışverişin devam ettiği yönünde bir SMS gönderdi.

iki yil kadar yasayip bir bucuk yil once berlin'e tasindim.

ev kiralari normal. disarida yeme icme normal, cok asiri fazla opsiyon yok ama yeterince var.

buyuk bir japon populasyonu var. japon restaurantlari cok fazla o yuzden.

havasi fena degil. cogu alman sehri gibi kis aylari kotu ve kislar uzun ama berlin'den cok daha iyi bence.

lokasyon olarak sahane. koln, belcika ve hollanda'ya yakin olmasi cok hosuma giderdi benim.

sehir genel olarak yesil. yani boyle munih'teki englischer garten ya da berlin'deki tiergarten gibi yerleri yok ama zaten her yer yesil ve guzel ve huzurlu.

suc orani eskiden bayagi dusuktu. hala da oyledir. zaten dunyanin en yasanilabilir sehirlerinden secildi bircok defa.

is imkani, expatlar icin yok denecek kadar az. genelde koln'e giderdi arkadaslarim is icin.

turk'lere yaklasim konusunda sanirim bende bir problem var. almanya'da nereye gitsem turk oldugum icin arti ya da eksi puan kazanmadim. normal iste. gerci munih haric.

dusseldorf'ta almanca sart gibi neredeyse. yani devlet daireleri, restaurantlar filan. berlin'e kiyasla.

kucuk bir sehir oldugu icin icerideki sicakligi ozluyorum. fortuna maclari oldugu zamanlar altstadt filan mesela.

ren nehri bence basli basina bir guzellik. altstadt'i da hala cok ozlerim. alt bier ictigim en guzel biralardandi. ulasimi da harika. nezih bir sehir iste. is imkani daha fazla olsaydi sanirim dusseldorf'ta olebilirdim. imkaniniz olustuysa gidin derim :)

Ben bir süredir Düsseldorf´un kuzeyinde yasiyorum. Köln´den sonra bu eyalette yasadigim ikinci sehir.

Ev kiralari yuksek, kiralik ev bulmak imkansiza yakin. Ozellikle internet uzerinden cok bilinen siteler tüm fonksiyonlarini kaybettiler.


Disarida yeme-icme hem kalite hem de cesit olarak tatmin edici. Japon mutfagi cok cok gelismis, sinemaya gitmeden bir udon restauranina ugramak ya da susicide arkadaslarla bulusmak cok siradan aktiviteler, bizde bir cay-kahve icin bulusmak gibi... Restaurant, bar menüleri gözlemledigim kadariyla bu eyaletteki en pahali yeme-icme menüleri.

Insanlar Köln insanina gore daha "Kuzeyli". Daha soguk, daha mesafeli. Sokaktaki insan hemen "Senli benli" konusmuyor. Rheinliler yine de. Bir rahatlik, bir tembellik mevcut.

Kültürel aktiviteleri Köln´e göre biraz daha az. Konseri, tiyatrosu, yeme-icme festivalleri bolca var ama. Disarida vakit gecirme kulturu de yerlesmis.

Berlin kadar asla dolu degil, cogu semtte aksamlari cok sakin gecer. Munih ile de ne kültürü ne insani karsilastirilabilir. Biraz "posh" bir sehir olmasi dolayisiyla bence aralarinda en cok Stuttgart´a yakin.

Merhaba,

Şurada hangi modelin ne zaman piyasaya çıktığı ile ilgili bilgi var: bit.ly
Önerim paperwhite 4 modeli. Yenisi çıkar mı? Çıkabilir çünkü 8 yılda 4 model çıkmış. En son 2018'de çıkmış. 5 gelebilir. Ama arasında ne kadar fark var? O kadar da yok. Yani 4 alıp bunu kullanabilirsiniz. Bende 3 var. Gayet iyi. Zaten birincil amacı kitap okumak ve bunu çok başarılı yapıyor. Devrimsel bir değişiklik olacağını sanmıyorum.

cok siklikla cikmiyor. bu sene ben herhangi bir kindle urunu beklemiyorum. kindle voyage bekliyor insanlar ama o da supheli.

her sene yenilenmiyorlar. genelde isimlerinin sonlarina 1 2 gibi rakamlar yerine nesil nesil oluyor bunlar babadan ogula. paperwhite 4. nesil su an. Oasis de 3.

en yeni ve en guzel Oasis 3.nesil tabii ki. ama fiyat performans derseniz paperwhite almak en mantiklisi. yeni bir paperwhite ongormuyorum bu sene (ben kimim? bilirkisi miyim?)

Paperwhite ve oasis var bende. Oasisi eşime hediye almıştım. Eline bile almadı. Paperwhite ı kullanıyor.
Paperwhite işinizi görecektir. Oasisle çok farkı yok.

Bu arada yeri gelmişken, oasis isteyen olursa yeşillendirsin:)

@artci sarsinti, oasis'tense paperwhite'ı mı tercih etti yani eşiniz? niye ki? oasis daha gelişmişi değil mi?

Aynen paperwhite ı tercih etti. Önemli olan ağırlıktı onun için. Ağırlık olarak farkları yok, ve paperwhite ı sanki tek elde daha kolay tutuyor otobüste metroda vs.
Oasisin ekranı biraz daha büyük ve su geçirmiyor benim aldığım. Ama bu iki özellik eşim için fark yaratmadı. Su da kullanmıyor zaten, dediğim gibi ekran için de paperwhite ı daha ergonomik buldu.

@artci sarsinti, çok teşekkür ederim açıklama için.
peki siz ne kadara satmayı düşünüyosunuz şim? :D pek fikrim yok ama merak ettim.

Eheh, ben blackfriday'de 1100tlye almıştım yurtdışından, dokunulmadan duruyor, aynı fiyata vereceğim, tabi alan olursa:)

@artci sarsinti mesaj atıyorum :D

Bizde hem pw2 hem de pw3 var. İkisi de aynı. Başka model kullanmadım mukayese edemeyeceğim ama pw bu iş için biçilmiş kaftan. Kesinlikle tavsite ederim.

Amerikalı bir arkadaşım türkiye'de ingilizce dersi veriyor. düşünürsem bi sorayım konuşun? istanbulda.

@mg3929 Çok teşekkürler, memnun olurum. Ne kadar daha burada kalacak ve fiyat bilgisi de iletebilirseniz sevinirim. Ben haftada 3-4 saat olmak üzere Mart ortasına kadar devam etmeyi hedefliyorum. Dilerseniz ekşi'den veya buradan özel'den de paylaşabilirsiniz.

Özel dersten bağımsız olarak şunu söyleyeyim. İngiltere'ye bu halinle gittiğinde bile o afallama birkaç hafta sonra aşılıyor. Bizim öğrendiğimiz İngilizce günlük konuşmadan biraz uzak. Günlük konuşmalara alıştığında artık afallamıyorsun.

Selam, 2018 Nisan'da tasindim ben Londra'ya.

Yerinde olsam gelmeden Ingilizcemi gelistireyim diye dusunmem, gel gor basla. Biraz zamana birak.
Ielts 6, burada gunluk hayatta hic bir karsiligi olmayan bi rakam. Zaten gelmissin biliyorsun, o yuzden ielts puanini baz alma. Ofisteki bir cok arkadasin onune Ielts koysam 4 ya alir ya alamazlar. Ingilizce bilgisi degil, sinav stratejisi gerektiyor cunki.

@try again fail again fail better, fikir için teşekkürler. Ben IELTS'e girmeyeceğim zaten, sınav bazlı bir hedefim yok. İngilizce seviyemin az-çok tahmin edilebilmesi adına belirttim onu. Çok zamana bırakabileceğim koşullarda değilim şu an için; iş gezisi ve kısa sürede çok şey anlamam önemli orada olduğum müddette.

başıma böyle bir şey gelmedi fakat ben randevulu olarak gittiğimde pek çok randevusuz başvuru vardı aynı anda. izmir idata için konuşuyorum.

İzmir ve harbiye’de Randevusuz da aldıklarını belirttiler. Dün akşam sistemde sorun varmış, pnr numaramı da kabul etmiyor. Oluyomuş öyle arada :)

Hüviyetin kimlik demek olduğunu düşünürsek bence aynı şey.

anladığım kadarıyla nüfus cüzdanlarında eskiden bu ibare yer alıyormuş.
www.google.com

değişen kimliklerin farklı isimleri oluyor; bu eskisiymiş, mevcut olan nüfus cüzdanı, yeni gelenler tc kimlik kartı olarak adlandırılıyor.

aralıkta alamanya'dan x aldırdım arkadaşa. memnunum. senin adına kimsenin bu konuda karar verme yetisi yok.

touch id'yi bir çok insan face id'ye göre daha kullanışlı buluyor. bana göre artılar eksiler var ve face id'den ben memnunum. sonra masanın üstünde dururken telefonun kilidini açamıyorum diye bıdı bıdı edeceğini düşünüyorsan 8 al.

ayrıca bence 8 plus al 8 alma. aradaki pil kullanım farkı her şeyi değiştiriyor.

iphone x bana fazla, zaten standart iphone'un bile çoğu özelliğini kullanmıyorum. kamerası iyi olsun, kasmasın, benim için yeterli. face id falan gerçek hayatta hiçbir gereksinim duyulmayan fuzuli şeyler. o yüzden birkaç ay önce 8 aldım, çok memnunum. standart kullanıcısıysan, teknoloji freak değilsen x'e verilen para bence gereksiz.

8 plus ve x’i karşılaştırdığımda aradaki farkı vermeye değer bulmadım.. 8 plus aldım ve çok memnunum..

iphone x serisi pahali fiyatindan dolayi uretilmeyecek diye biliyorum. apple bile urunun pahali oldugunu anladi ve uretmeyecek. bunu anlamayip almak isteyenler alsin, bana ne. sonucta parasi benden cikmiyor.

touch id'yi kim kirdi face id'ye gectiler? touch id gayet guvenilir ve is goruyordu. bence face id gereksiz. iphone x bir emoji oyuncagidir benim icin.

ben olsam yakinda cikmasi beklenen 500$'lik iphone se 2'yi alirdimyoutu.be . bugun icin karar vereceksen de iphone x alma da ne alirsan al.

Touch id sebebiyle 8 red plus diyorum.

iphone x apple'ın yeni telefon anlayışının ilk eseri, haliyle eksikleri var. 5 ay sonra o eksikler belirli ölçüde tamamlanmış şekilde çıkıcaktır. şu saate kadar almadıysan ve bu kadar para vereceksen bir sonrakini bekle derim, eylül ekim gibi çıkar. normalde bu işin sonu yok, "bir sonrakini alcılardan" değilim ama iphone x gerçekten de biraz "deneme yanılma" telefonu.

8 bu saatten sonra zaten alınmaz, apple o dizaynın modasını geçirtecek. yine aynı şekilde, o parayı bu telefona vermek mantıksız olur.

apple x üretmeyecek demek biraz talihsiz olmuş, tam aksine apple bundan sonraki telefonlarının x'a benzetecek. tuşlu, eski tasarım telefonların sonu geldi, apple da yeni trene çoktan bindi. 8'lerin yerini alacak bu telefonlar, bu sene bir tane daha eski stil çıkar ama seneye imkanı yok. iki farklı stil aynı anda olunca x'un fiyatı uçuk geldi, o sebeple "fiyatından dolayı üretim duracak" demek pek isabetli değil.

edit: bugün alıcam kısmını kaçırmışım, sanırım o yüzden tik vermedin. ikisi arasında seçim yapacaksan x al derim.

emoji değil animoloji ve true depth olayı sayesinde animasyon filmlerde ve oyunlardaki karakterlerin yüz ifadeleri birkaç gömlek atladı. karşısındaki insanın yüz hatlarını çok çok detaylı şekilde ve anlık olarak işleyebiliyor telefon.

herkes çocuk oyuncağı niyetine kullanıyor bunu ama bazı konularda işleri çok çok kolaylaştırdı bu teknoloji.

X kullanıyorum. Ekranı 8 Plus'tan büyük ama boyutu çok daha küçük full ekran muhabbeti nedeniyle. Bence en önemli farkı bu. Bunun dışında bariz bir fark yok elbette. Ama 8 plus yerine 8 alayım diyorsan bence X almak için o farkı vermeye değer. Çünkü çift kamera. 8 plus için bir şey diyemem. Yukarıdaki yorumum nedeniyle X'i tercih ederim.

Ben de arada kalmistim, 8 hic dusunmedim ama.

8 plus ve X arasinda kalip 8 plus aldim.
2 aydir kullaniyorum, memnunum.

X almam aşırı pahalı, face id de beğendiğim bir şey değil.

8 desen dizayn eski. O parayı o dizayn haketmiyor.

Bana kalırsa Iphone zirvesini 5s ve se ile gördü ve sonrasında diğer cihazlar durumu eşitledi.

İşlemcisi a11 bionic x ve 8'lerin. Piyasanın net biçimde en iyisi. Ama sd835 845 veya exynos 8895 veya 9810 ile aralarında büyük fark yok.

Şarj desen Android tarafındakilerin tamamı daha iyi.

Fotoğraf desen keza Android tarafında daha iyi cihazlar var.

İşletim sistemi desen Oreo kullanıp beğenmedim diyen görmedim. Ki ios'tan geçenler bile şaşırıyor kullanınca ve memnun kalıyor.

İş yerinde imac vardır, macbook kullanıyorsundur al iphone x veya 8 plus memnun kalırsın. Parası da seni ilgilendirir.

Ama bunun haricinde kişisel olarak iphone önermem. Hele hele param limitli ise hiç önermem. Telefon tamiri yapan biri olarak görüşlerim böyle.

Dün xz1 aldım sony, 2200 tl Türkiye fiyatı ben 1850'ye aldım. Muhtemelen 3-4 sene kullanacağım. Düz telefon kullanıcısı olarak verdiğim para telefona 400 dolar üstüne çıkmaz. Çıktığı anda da iphone x veya s9+ değil daha üstün şeyler beklerim ki üretilmiyor öyle şeyler şu an.

İlle ios olsun diyorsan 7 al gitsin. Performans olsun diyorsan 8 al aynı işlemci.

İmaj lazımsa hiç düşünme x al.

Ar ge olanlar net. Digerleri brutx16 maas. Istersen net seklindr 12 maas alicam diyebiliyosun.

@kedi kovalayan astronot brut x 16 veya net x 12 seçeneği mi sunuyorlar yani her çalışana?

Ar ge net aliyor. sadece onun haricindekiler brutten nete gecebiliyor sadece. Yani calisana secenek sunuyorlar evet ama brutten nete geçiş varken tersine secim imkanin yok.

Ha bu arada ben yanlis yazmisim duzeltme adina. 16 maas brutten 12 maas brute gecis var.

arge mühendis maaşları ne seviyede peki ? aralık olarak ornek olarak 5 yıl tecrübe

Fahrettin Usta'da bi balaban kebap göm. Şimdiden afiyet olsun.

kara kedi bozacısında bir boza ye.

Tren ile geldiğini varsayıyorum.

Tramvay'a bin.
Atatürk Lisesi'nde in.
Orda odunpazarı evlerinin arasından yürü. Fotoğraf çek.
Lisenin oraya geri dönüp yediler parkını takip ederek hamamyolu'na ulaş.
Daha sonra çarşısını gez.
Papağan'da Çi börek ye.
Ordan adalar'a geç. Nehir kıyısında yürü.
Bİr kafeye girip porsuk'a karşı kahve iç.
Doktorlar Caddesi'ne geç bir 5 dk'da biter zaten orası.
Hemen paraleli barlar sokağı.
Tek başına ne kadar keyifli olur ama bira kap müzik dinle.

hayır. aristokrat değilseniz bunlar argo bile sayılmıyor bence. oha günlük kullanımda şaşırma ünlemidir. ne desin adam, 'ay ben şok' filan mı?

önce samimiyet durumuna bağlı. samimi olmadığım bir insanın(kadın ya da erkek fark etmez) yanında argo kullanmam. samimi olduğum ama argo duymayı sevmeyen arkadaşlarımın yanında da kullanmamaya dikkat ederim.

ben argo kullanmayı seviyorum, benim için samimiyet göstergesi. cidden samimi olduğum insanın yanında argo kullanabilmeyi isterim. yanında argo kullanamadığım insanla aramda bir duvar var gibi hissederim, çok rahat olamam. gerektiğinde "salon erkeği" olunabilmesi kaydıyla argo kullanmanın ergenlikle zerre alakası olmadığını düşünüyorum. olay zaten argo değil, nerede nasıl konuşacağını bilmek.

Bunlar argo değil yalnız. Kaba bir üslup

çok çok abartmadıkça, hatta örnek de olsun niyetiyle bokunu çıkarmadıkça sorun değil. (bokunu çıkarma demesi sinir bozucu değil yani)

hatta aksine gram küfür etmemek hele de "oha" gibi bi kelimeyi dahi kullanmaktan çekinen insanlar bana aşırı kasıntı geliyor.

tabii samimiyet durumu esas, bruce'un dediği gibi.

Bahsettiğin örnekler çok yumuşak olmakla birlikte her cümlesini noktalama işareti yerine amk ile bitiren, laf arasında da amk'nın uzun halini kullanan hemcinslerimi kınıyorum.

Ben de küfür ederim ama çok nadir ağzımdan kaçırırım. Yani üniversiteden arkadaşlarımla otururken biraz daha ağzım açılır ama kız arkadaşımın yanında daha dikkatli olurum, çok çok sinirlenince küfrederim belki.

Oha, abi falan çok normal tepkiler bence. Mühendislik okuduğum için mi böyle geliyor bilmiyorum, bizim kızlar bile kullanıyor ve çok da rahatsız etmiyor :)

Argo degil ergen nidalari

eğer konu bilgi işlem merkezinde çalışmak ise (yazılım, test, güvenlik, kalite) banka bence daha zordur. zorluk seviyesi ve hakedeceğinizi düşündüğünüz maaşa göre bakın derim. atıyorum 500 lira fazlası için daha çok stres çekmem gibi düşünürseniz ona göre seçim yapmak gerekir.

Sigortacılık epey geride bankacılığa göre. Her anlamda.

bankaların maaşı daha iyi.

diğerleri için net bi kalıba sokmak güç ama genellersek daha stresli.

kariyer açısından da bankalar gördüğüm kadarıyla daha iyi. atıyorum x sene sonra bi üst pozisyona geçeceği az buçuk belli bankalarda.

intermittent fasting araştır, bahsettiğin çalışma-yaşama rutinine en uyan, bu açıdan uygulaması en kolay beslenme şekli. ara öğün derdi yok, özel yiyecek hazırlama derdi yok; mantığı ve uygulaması basit: çok kabaca belirli saat aralıklarında vücuda insülin yükseltici hiçbir şey almamak ve kalori açığı oluşturarak beslenmek. (ilk etapta bmr ve günlük kalori ihtiyacı hesabını bilmen yeterli)

öğle yemeği yiyorsundur sanırım. 12-8 yeme periyodu, akşam 8'den ertesi gün 12'ye aç kalma periyodu şeklinde, arada 16 saat boşluk kalacak şekilde uygulayabilirsin if'i. detayları var, araştır derim.

netflix.

bir aylık deneme süresi biterken iptal edilir; başka bir kartla tekrar bir aylık deneme hesabı açılır.

@screx aklimda olsun o. kart falan ugrastirmadan direkt linke tiklayip izleyebilecegim öneriniz var mi peki?

valla hiç uğraşmaya değmez diğerleri için. ben düzenli kullanıyorum ücretini ödeyerek. altyazıydı, görüntü kalitesiydi, indir-izle seçeneği ile en makulu, iyisi.

160 TL agi ayrıca ödeniyor. Ekstra bi açıklama yapmadan net maaşın üstüne ödüyorlar. Fakat çalıştığın şirket çakallık yapıp net maaşın içine dahilmiş gibi gösterebilir. NOT: İtü teknokent.

net + agi. teknopark istanbul.

net + agi teknopark ytü davutpaşa

İlk işe başladığımda özellikle sormuştum. Burası teknoloji geliştirme bölgesi olduğu için biz agi den muafız, ödenmiyor gibi şeyler demişlerdi. Mali müşavir birşeyler anlattı, mevzuatı şöyle hesabı böyle vs diye. Belkide doğru dedikleri bilemiyorum, araştırmadım.
Ama ben ayak diredim, haksızlık yapıyorsunuz diye biraz olay yaptım, maaşıma eklediler sonraki aylarda.

Cyberpark

teknopark'ta 2 şirkette çalıştım birinde dahildi diğerinde değildi.

sadece net, agi vermiyor. ytü teknopark

Agi vermiyor diyenler; sirket sozlesmesinde maas kisminda agi dahil diye mi anlastiniz?

Net +agi diyenler; sirket sozlesmesinde su kadar maas +agi gibi bir ibare bulunuyor muydu?

Kisacasi aginjn dahil olup olmadigini maasiniza bakinca mi anladiniz yoksa sirket oncesinde bilgilendirme yapmis miydi?

Benim sözleşmemde agi maaşa dahildir gibi bir madde yok. Daha doğrusu agi ile ilgili birşey yok. Agi devletin ödediği birşey diye biliyorum. Muhasebeci arkadaşlar daha iyi bilirler.
İlk maaşımı aldığımda maaşıma + agi olmadığını görünce, yukarda yazdığım cevabı vermişlerdi.

Tonsilit olmuştum 10 tane antibiyotik iğnesi vurulmuştu totoşkoma. Üstüne tekrar hastalandım, boğazım da dahil. Bu sefer antibiyotik kesinlikle kullanmadım ve 3 haftada geçti. Bol dinlenme sağlıklı beslenme ve bol doğal bitki çayları.

Boğazdaki hastalıklarda da psikolojik sebepler var. Mesela boğaz bölgesi hastalıkları guatr dahil kendini ifade edememek, söylemek istediklerini söyleyememek kaynaklı. Kendinle ilgilen istersen.

Basi pilates, levent. 2 aydir, haftada 2 gun mat derslerine katiliyorum. Egitmenler son derece bilgili ve ilgililer. Bi gorusun derim.

Ortakoy macfit'e uye ol, tum macfitlere girersin. Pilates dersleri bayagi iyi. Aylik 165 tl.
Ya da osmanbey yogatime

böyle bir şeyin nasıl olabileceğini düşünürken beynim yandı

Hayır çıkmıyor. Tek tek bildirmeniz gerekiyor.

2 arkadaşım numarasını değiştirdi ve gruplara bilgilendirme geldi. Ekran görüntüsü de paylaşabilirim.

grupta çıkıyor, birebirlerde hayır.

ohal zamani, 2013 den cok daha buyuk bir baski var uzerimizde. olmaz.

imkanı yok

insanların kalabalık yerlere gitmeye çekindiği bir dönemde pek ihtimal yok. ama çok da öngörülebilir bir durum değil. sonuçta türkiye tarihinde bir kez olmuş bir şeyden bahsediyoruz. ayrıca 25 mayıs 2013'te de böyle bir direnişi kimse öngöremezdi.

eksisozluk.com

Terör ve 15 temmuzun birleştirici etkisi oldu. Şu an kutuplaşma az. O yüzden olmaz.

Yok.

Olsa olsa Gezi'de eylem yapan tayfayı avlamak için 'uydurma bir 2. gezi' düzenlerler. Ona da kimse gitmez zaten.

2013'te sokaktaydım ama yeni bir hareket için sebep görmüyorum ki hadi başlayalım deyince başlanacak bir şey de değil. Sosyal hareket, tanımı gereği, siyasi gruplardan bağımsız oluşur. Ayrıca insanlar saldırı ihtimalinden dolayı şu dönemde sokağa çıkmaz.

Anayasa değişikliğinden dolayı ikinci gezi direnişi gibi söylentileri de saçma buluyorum açıkçası. İkinci gezi ne Ak Parti seçmenin fikrini değiştirir ne kararsızları kendi yanına çeker ne de oylamanın olmasını engeller. Sandıkta insanları meşru bir şekilde hayır oyu vermeye yöneltmek daha doğru olacaktır kendi fikrimce.

27 mayıs 2013 günü "Bugün topçu kışlası inşasına direnen grubu parktan atmaya çalışsalar ülke çapında yüz binlerce insanın katılacağı aylar süren bir ayaklanma başlar mı?" diye sorsan da herkes kendinden emin "yok." yazacaktı buraya

Ben sokağa çıkmak için dolu sebep görüyorum, hükümetin icraatları başlıca sebep. Ama olan bana olacak sokağa çıkarsam, öleceğim, sakat kalacağım, tutuklanıp sevdiklerimi korkutacağım. Hiçbir şey değişmeyecek.

Ama sokağa çıkan güvendiğim bir kitle olursa benim haykırmak istediklerimi haykıran, tüm korkuma rağmen çıkarım. Çıkacak kitle de olur bence.

ihtimal yok.

geziin en büyük hatası çok masum kalmasıydı. hükumet, tarihinin en hazırlıksız anındaydı gezi dönemi.

eğer o dönem birileri eline silah alsaydı, bugün akp diye bir şey yoktu. ama gezi sonrası öyle paranoyak bir hale geldiler ki, tekrarının yaşanma ihtimali yok.

bu saatten sonra ciddi söylüyorum; seçim dahil, akp'yi askerden başka kimse indiremez.
akp seçim kaybetse de inmez hiç kimse heveslenmesin.

ki seçim kaybettiler aslında 6 haziranda, kimse dillendirmiyor ama, kılıçdaroğluna hükümet kurma yetkisi verilmeden erken seçim yapıldı bu ülkede.

yok.

ben ve çevremdeki birsürü insan bu ülke için bir fiske yemeyi göze alacak kadar değer vermiyor. ben şahsen bu memlekette birşeyler değişsin diye kılımı kipirdatma gereği duymuyorum.

bu hissi taşıyan insanlar ülkesinin iyiye gitmesi için ayaklanmaz bence.

ben şahsen bir daha katılmayı düşünmem.

Ben de bir daha düşünmem. Değeceğine inanmıyorum kaybettim o inancı çoktan

turkiye'de yeni bir gezi nasil olur bilmiyorum ama 3. gezi taslarla ve sopalarla olur -albert einstein

Toefl ve yds çok farklı konseptlerde. Yukardaki kitapları bilmiyorum ama toefl için barrons öneririm.

Cesur Öztürk'ün Building skills for proficiency adlı kitabı bu konuda yıllardır bir hayli satar.Onlarca kez baskı yapmış.Ben aldım, çöze çöze yarısına kadar geldim, yetiştiremedim, sınav geldi çattı yds den 72,5 aldım.
toefl çok daha kapsamlı bir sınav. yds çok dandik, taktiklerle bile soruları tokatlayabiliyorsun. toefl öyle değil konuşma dinleme yazma var.

@AWD bende de o kitabı var ama şimdi girsem yds'ye 40 falan alırım gibi. Yani o kitap bana ağır gelir mi ki? Sizin kitaba başlamadan önce seviyeniz nasıldı?

Fundamentals of Academic English kitabi daha kolay, ondan başla gibi yorumlar var. O yüzden soruyorum.

Ben düz lise ve basit bir üniversitede okudum. Yds ye yds sınav stratejileri kitabı ile hazırlanıp girdim 59 aldım. Şu an bir üniversitenin yeterlilik sınavına gireceğim building skills e çalışıyorum. Bence zor bir kitap testleri çözüyorum yarısı yanlış çıkıyor neredeyse. Kapsamlı bir kitap ama uzun uzun çalışmak lazım ona hatta önce iyice grammar çalışıp sonra ona bakmak lazım. Varsa imkanınız arkadaşlarınızdan falan bu kitabı bulup bikaç test çözün öyle almaya karar verin

TOEFL ile YDS'nin benzer tek tarafi belllllllki TOEFL'in Reading bolumu olabilir. O yuzden sen simdilik TOEFL filan unut YDS icin yardir. Bunun icin de yalnizca kitaptan calismak yetmez (ilerisi icin TOEFL dusundugunu de varsayarak) dizi-film-kitap-makale ne bulduysan okuyup dinlemen lazim.

Tahminim; orada ikinci kişinin olduğunu bilmiyordu. Son kurşununa kadar koşarak gitti. O video beni oldukça etkiledi.

Hem şehir kalpten bağlı olduğum şehir olduğu için hem de tam da senin saydığın sebeplerden ötürü vefat etmesine en çok üzüldüğüm isim oldu. Oturup ağladım haberi duyunca. Bundan sonra bir hayat varsa umarım en güzel şeyleri yaşar.

teknikekip+1

avukat arkadaşlarımla konuştuğumda herkes çok güzel bahsediyor kendisinden. hiç duraksamıyor giderken. umarım nasıl büyük bir felaketin önüne geçtiğini biliyordur/görüyordur bir yerlerde...

Işini vazifesini sonuna kadar yapmış adam. Bize düşen de bu.. bir şarjör mermisiyle keleşli teröristin üstüne hamle yapıp onu geberten, bir diğerini vuran ve fakat kendi şehadete eren bu adamdaki yürek hepimize ders vermeli, güven vermeli.

Hepsinde var

hiç vakit geçirmeden kuduz ve tetanoz aşısı yapan bir hastaneye gidin.

kendi kediniz değil mi?
kendi kedinizden ne gibi bir hastalık bulaşabilir ki?

bi hastalık olacağını sanmam. başka kediyle karşılaşan kediler böyle inanılmaz agresifleşiyor. çevresindeki herkesi tehdit olarak algılıyor o an. bizim kedi de yazlıktayken dışarıda başka kedilerle kavga edip bi de eve gelip bi posta bizi döverdi :D parçalardı her yerimizi. hele ki kavgaları esnasında ayırmaya cesaret bile edemezdik. oysa normalde tırnağını bile çıkarmaz.

kuduz vs olma ihtimali zor ama annenizin parmağı kötü durumda anladığım kadarıyla. siz bir hastaneye görünün.

valla ben böyle başlıklara 'hiçbir şey olmaz diyenlere güvenmeyin, kuduz aşısı yaptırmaya götürün.' demeye devam edeceğim.

youtube'a kuduz ya da rabies yazarsanız birkaç tane belgesel niteliğinde video var. amacım paranoyak yapmak değil kimseyi ama tedbiri almakta fayda var.

Tetanos aşısı mutlaka olsun anneniz. Ama kedinin Kuduz aşısı varsa onu olmasına gerek yok. Geçmiş olsun.

Bizim kedi de eve yabancı bir kedi gelince önce misafir kediyi sonra hızını alamayıp kendi yavrusunu ve beni dövmüştü :)

Kendi baktığınız, aşıları tam ve düzenli veterinere giden kediniz ise bir sıkıntı olmaz, korkmayın. İnternette de hastalık aramayın. Doktora gidin, içiniz rahat olsun.

Kedimizin kuduz aşısı vardı, annem kendisinin olup olmadığını hatırlamıyor.

Annem 10 sene önce falan tetanoz aşışı olmuş ama.

Yine de yeniden kuduz ve tetanoz aşısı vurulması gerekir mi?

Olsun faydası var zararı yok. Hamilelere bile tetanos aşısı yapılabiliyor ihmal etmeyin olsun aşı.

rapel doz yapilabilir.
siyam kedileri normalde cok uysaldir, sinirini bozmuslar yavrucagin, sakin kizmayin ona.

çok eskilerden will&grace diye bir dizi vardı. o güzel.
californication sevebilirsiniz.
chuck sevebilirsiniz.


yeni dizileri çok bilmediğim için eskilerden örnek verdim hep. şimdi yeni dizi uzmanları gelip görür artık.

ash vs evil dead. 10 numara..

Shameless tabiki

friends devamını izleyin derim.

stranger things

californication (ilk 4 sezon)
shameless
coupling

chuck da olabilir evet eğlencelik.

the night of ve fringe ile devam edebilirsiniz.

rick n morty
wilfred
Bored to death

Shameless +1

Friends bitmeli :)
Shameless
Greys anatomy

39 ilçe var istanbulda. 40 desek her belediyede ortalama 10 memur var hesabına gelir seninki. ki bunlardan adalarda 2-3 varsa bağcılarda 40-50 vardır bence. benim de tahminim 500-600 olurdu max.

Toplam nüfusla bunun ne ilgisi var ki? Evlenme potansiyeli olan nüfusu tahmin etmek gerekiyor. Ben 50 tane derdim. 400 çok fazla bence. Koskoca kamu kurumları bile iki yılda bir tane şoför alıyor. 400 tane nikah memurunu kim ne yapsın.

@sesobjesi Yazılımla alakali bir pozisyon, öyle diyeyim. Analitik bakışımı ölçüyolarmış :/

Bu arada ben 400 diyince "hmm çok çıkmadı mı sence, bu durumda her nikah memuru saatte 1 nikah kıyıyor: dediler ;/

her nikah memuru saatte bir degil 15 dakikada bir nikah kıyıyor deseydin cünkü oyle

@pepee onlar da öyle demek istediler, 1 saatte nikahı fazla uzun buldular yani.

Ben de "sadece nikahı kıyma süresini düşünmeyelim, kadıköy belediyesinden Göztepe'ye gidiyor örneğin, bunun yolda geçen süresi var, ögle arasi var" vs vs dedim.

@dissendium toplam sayiyi bilmeden evlenme potansiyeli olan sayiyi nasil tahmin edeceksiniz?

Ayrica soruyu belediye veya tr uzerinden sormadilar. "Belediye o kadar adam almaz yea" gibi bir soru degil yani.

Dediğim şeyi anlamadınız. Size toplam nüfusu tabi ki verebilirler. Ben size bu sayıyı bilmenize gerek yok demiyorum. Siz 15 milyon insanın evleneceğini düşünerek 400 diyorsunuz sanırım. Normalde evlenebilecek kişi sayısını 100 bin kabul etseniz çok daha farklı bir sonuç çıkar. Devletin memur almasını elde edilen veriyi anlamlandırma açısından söyledim. Analitik düşünmeniz gerekiyorsa elde ettiğiniz veriyi gerçek verilerle karşılaştırmanız gerek. İhtiyaç çok daha fazla olabilir. Ama bir yerde bunu gerçekle karşılaştırmak zorundasınız.

@dissendium ben toplam sayiyi 15 milyon kabul etmedim. Her ailenin 3 cocugu olsa, her 5 kisiden 2si kesin evlidir; 3 cocuktan da sadece 1 tanesinin evlenme surecinde oldugunu varsayalim dedim. O sekilde ayarladiktan sonra 400 buldum.

Ben sizin ilerleme yolunuzu ve sonucunuzu merak ettigim icin sordum aslinda. Benimkine benzer mi, doğru yapmis miyim anlamak için. Cevapla ilgili yorum yapmadilar bana cunku.

Ben açıkçası yaş sınırı üzerinden giderdim. 18 yaşın altı evlenemiyor. 30 yaşın üstü de nadir evleniyor olsun. Türkiye'de her yıl YGS'ye bu yaş aralığında 1500000 kişi giriyor. İstanbul'un nüfusu 15 milyon, Türkiye'nin nüfusu 80 milyon. 15/80=0,18 yapıyor. Bu bulduğum İstanbul'un nüfusunun Türkiye'nin nüfusuna oranı. YGS'ye giren kişi sayısını bu oranla çarparsak 1500000.0,18=270000 yapıyor. Yani YGS'ye giren İstanbul'daki kişi sayısı 270000. Bunların 70000 kadarını saymayalım. Geriye kalan 200000 kişi için daha iyi bir tahmin yapılabilir.

@dissendium ben de öyle bir rakamdan başladım ama olasiliklari düşünürken bi sure sonra beynim yandi o sirada :/

Dediginiz gibi tersten gitmeye calusayim. Şimdi ehliyet başvurusu yapıyormuş gibu yapıp belediyelere baktım; istanbulda 42 adet belediye var ve saat 9:00' dan 16:30 a kadar (ogle arasi cikarilinca) 12 tane randevu alinabiliyormuş günlük. En az 3 tane memur olsa en az evliligin oldugu kis aylarinda desek... yazin en az 6 memur gerekir bence bir belediyeye ortalama. 42 × 6 dan 250 falan olmalıydı galiba sonuc.

TR'nin 15-25 yaş arası genç nufusu %40 oranındaydı sanırım. Aynı oranı İST için uygularsak 3,75 milyon genç var. Cinsiyet dengeli şekilde dağılsa 1.8 milyon çift eder. Her yıl bunun dörtte birinin evlendiğini farz edersek 450 bin nikah kıyılması lazım yılda.

Nikahlar genelde mayıs - ekim arasında yapılıyor. 6 aylık dönemde 450 bin nikah kıyılması lazım. Ayda 75 bin eder. Günde 2500 nikaha denk gelir. Bir nikah memuru 1 saatte 1 nikah kıysa, günde 8 nikah olarak baz alsak 312 nikah memuru gerekir diye düşünüyorum.

Bu tarz sorularda aklınızda olsun önemli olan sonuç değil, metodoloji. Zaten tam sonucu bulma veya bilme şansın yok, ama akıl yürütme yoluna bakıyor adamlar. Eğer bu şekidle gittiysen bence sınavı geçtin :)

Lanet ediyorlardır. Bir de kınıyorlardır.