[]

Apartmana yabancıların girişini nasıl tespit ederiz?

Apartmana yabancı girişlerini tespit etmek istiyoruz.

Kiracıların hepsini yüz olarak da tanımıyoruz. Kalabalık bir apartman.

Nasıl bir çözüm olabilir ?


Şimdiden çok teşekkürler…

 
Yabancıdan kasıt ne? Dilenci, satıcı vs mi?

Kapıya şifre koyarsınız, şifreyi bilmeyen giremez. Epey basit aslında.
  • sorularimicinfeykhesap  (21.11.24 12:02:09) 
Şifre acemi işi. Kartlı sistem yapacaksınız. Kiracı veya evsahibi ve de ev halkından olduğunu tapu sözleşme vs ile kanıtlayanlara kart vereceksiniz. Ucuz ve kolay bir sistem.


  • Shepard  (21.11.24 12:12:03) 
shepard +1
şifreyi bir süre sonra kuryelerin hepsi öğreniyor.

  • merhum  (21.11.24 12:49:51) 
şu anahtarlığa takılan göstergeçler var, dairelerde kayıtlı yaşayan kişi sayısına göre dağıtılır. +1 de fazla verilir kayıp olursa diye.


  • my fault  (21.11.24 12:56:00) 
görevliler fatura kontrol için kapı açtırıyor

kötü niyetli biri bu şekilde tüm daireleri çalarak kapı açtırabilir
  • jülsezar  (21.11.24 13:21:27) 
İnternet alışverişi ve yemek paket servisinin bu kadar yaygın olduğu dönemde, kapıda güvenlik görevlisi olması dışında yöntemler sorunu tam olarak çözmez.

Sağlam bir görüntülü diyafon, otomat ve sürekli kilitli tutulan bir dış kapı eğer sakinlerde, kapıyı her gelene açmama bilinci gelişmişse işe yarar yoksa tamamen boşa masraftır.
  • Mirket  (21.11.24 13:30:06) 
Kapıya adam koymak +1. anca o. Apartmanda Bizimkiler dizisinin Cemil'i benzeri bir tip varsa kolay aslında. Pencereden gelene-gidene bakar, "Şükrü beylerin hayırsız damadı geldi" falan diye anons yapar.


  • d max  (21.11.24 15:06:33) 
Şifresiz, kart ve boncukla açılan sistem yaptrdık da öyle önüne geçtik şifrenin folofoş olmasının.


  • abbabaabbaababbabaababbaabbabaab  (21.11.24 15:07:27) 
şifre kart bunlar hikayeden işler neden mi.alt katta avukat bir kız var deli gibi alışveriş yapıyor kapı önü kargo dolu.günün her saati kargocular geliyor. meğer hatun kargocuların hepsine kapı şifresini söylemiş gelen kargocular cart diye şifreyi giriyor içeri giriyorlar.
eski sistem anahtarla açıp gireceksin tanıdığı olmayan zaten anahtar vermez.

  • jamswety  (21.11.24 16:59:01) 
jamswety'nin bahsettiği tiplemeler çok var, onlar yüzünden imkansız. sen kendi evine alarm taktır, gerisini boşver


  • titanyum22  (21.11.24 17:53:55) 
[]

Para toplattığımız kişinin ekstra para isteyip cebe atmaması için neyapmalı

Birine farklı tutarlarda diyelim para toplatıyoruz. (Apartman gideri için) komisyon gibi herkesten ek para alıp “cep yapmaması için” nasıl önlem alınabilir?

Şimdiden çok teşekkürler…


 
Apartman için basitçe, önceden kadar para toplanacağıyla ilgili duyuru yaparsınız olur biter. Birçok farklı senaryoda da bu yöntem çalışır. Whatsapp grubu kullanılabilir. Daha tedbirli olmak için apartman panosu ve kapılarda duyuru bir süre asılı kalır.


  • akhenaten  (21.11.24 11:59:42 ~ 12:03:26) 
Yapacak adam yapar, ruhunuz duymaz ve hiç bir zaman önüne geçemezsiniz. Tek yolu onu tanımayan bir ustayla iş yapmak veya onun ustasından itiraf almak.

@akhenaten 5000lik işe 6000 toplanacağıyla alakalı duyuru yaparlar 1000 gider ve biter.
  • Shepard  (21.11.24 12:01:44 ~ 12:02:20) 
@shepard ödeyen kişi açısından bakmışsınız sanırım siz, ancak burada parayı toplatacak kişi soruyu soruyor. yani yapılacak iş kadar toplanılıp toplanmadığını bilen kişi bu kişi zaten. haliyle para toplanacak gruba duyuruyu yapıp toplanacak miktarın kaç olduğunun duyulduğuna emin olunca sorun kalmıyor aslında.

Ya da ben yanlış anladım, bilemedim.
  • akhenaten  (21.11.24 12:06:36 ~ 12:08:32) 
Apartman gideri için para toplanacaksa bu durum karar defterine yazılı olmalıdır.
Kalabalık bir apartmansa yönetimin bir banka hesabı vardır. Bu ek para eft ile gönderilir. Toplanan para karar defterine yazılmalıdır. Harcamalar faturalandırılıp karar defterine işlenmelidir.

Bunlar yasal zorunluluk.
  • Mirket  (21.11.24 12:11:05) 
Normalde apartman yöneticisi seçilince karar defteri ile bankaya gidilir ve apartman yonetim hesabı için işlem yetkisi için o isim bankaya bildirilir. Elden ya da kişinin kendi hesabına verilmez. En sağlıklısı bu dur. Hatta bir kez yıllık olarak isim bildirmistik. İkinci yıl yönetici seçimi için gecikme olunca hesaptan ödeme için para çekme konusunda sorun olmuştu. Böyle bir hesap var siz de öyle yapın bence. Daireler aidatlarını buraya EFT yapsınlar. Ekstra gider çıkarsa da WhatsApp tan herkese bildirilir yine daireler parayı hesaba yatırırlar.


  • aslagülümseyenbirkediyegüvenme  (21.11.24 12:12:28) 
@mirket dediği gibi dallanıp budaklandırmayın. Bürokrasi girince işin içine işler zorlaşır. Katılım azalır. Toplantıyı usulune göre yapmak işkence. Davetiyeler aynı. Her defasında karar defteri ve toplantı diyerek insanların binaya olan ilgisi azalır. Millet parayı verip işlerin ilerlemesinin peşinde. Bam bam bam ilerlemeyen zorlanır. Fatura bina için zorunluluk değil gider pusulası al geç.

WhatsApp'dan bildirim geçerli bir bildirim, tebliğ türü değil. Yazmış olayım.
  • Shepard  (21.11.24 12:14:17 ~ 12:16:28) 
Benim şimdi oturduğum apartmanda giderler ile ilgili faturalar apartman girişinde panoya asılıyor böylece herkes ne kadar paranın nereye gittiğini görebiliyor.

Mesela önceden oturduğum apartmanda yönetici tam da bu şekilde hiç fatura vs koymadan kafasına göre para topluyordu. Apartmanda herkes de seziyordu adamın paranın bir kısmını cebine attığını ama kimse de aksiyon almıyordu.
  • peki madem  (21.11.24 12:16:24) 
Arkadaşlar faturayı panoya asınca komisyon alınmıyor sanan güzel insanlar var. Komisyonunu da faturaya ekleyip hallederler... Yani bunu düşünemiyor olmanız çok üzücü. Fatura yok 5000 verin diyene oha cebe para indiriyor diyorsunuz.
Fatura var oh be 5000 veriyoruz cebe indirimez artık diyorsanız vay vay diyorum.

  • Shepard  (21.11.24 12:17:52) 
@Shephard. Dünyadaki tek akıllı sen değilsin kardeşim. Tabi ki kimsenin cep yapması engellenemez. De insanların uyanması için en azından fatura, fiyat teklifi vs. herkese açık olması bir yoldur.

Eski yöneticimiz o kadar para atıyordu ki cebe ev arkadaşım ben kat maliki olsaydım faturaları isterdim diye komşulara söyleyince kapımıza polis getirip, siz bu eve yabancılar getiriyorsunuz (bekar kadın olmamıza da takıktı) zaten ikametiniz de burada değil sizi attıracağım diye tehdit etmişti bizi ve sonunda evden ayrıldık.
  • peki madem  (21.11.24 12:24:49 ~ 12:25:27) 
@peki madem önceki yazdığınız mesajda bunun farkında değilmiş havası yaratmıştınız. Siz nasıl diyorsanız öyle yapın. Ben nacizane tecrübemi paylaştım. İstediğiniz kadar açık olsun bu olaylar, yapan yapıyor. Neyin nereye gittiğini işi yaptıranın gösterdiği kadar biliyorsunuz. O yüzden mesajınıza inanıp hee faturaymış yav demesinler diye yazıyoruz.


  • Shepard  (21.11.24 12:33:16) 
Herkese borcunuz su kadardir diye özel mesaj cekersiniz, herkes de ödeyecegi meblagi bilir.
Bir diger secenek olarak apartmana liste asabilirsiniz ya da listeyi whatsapp grubundan paylasabilirsiniz. Annemlerin apartmaninda liste whatsapp'ta paylasiliyor.

Bunun en garanti yolu parayi elden degil banka yoluyla almaktir. Babannem eski kapiciya aidati elden vermisti, adam da yok ben almadim demisti. Sonra ortaya cikti ki baska kisilere de böyle yapmis. Giden para gitti tabii. Yani komisyondan önce adamin direkt aidati aldigini reddetmesi de mümkün. Bunun önüne belki liste yanina aidata adama verince imza atilarak gecmeye calisabilirsiniz ama bunun da üc kagidi bulunur emin olun. Banka en garantisi.
  • alice in potatoland  (21.11.24 13:31:18) 
Mevzu apartman gideri için aidat tahsilatı ise yukarıda belirtildiği gibi banka hesabı en güzeli. Ama, Yönetim kurulunun bunun için karar almış olması lazım. Bu yoksa;
Özelden mesajla vermesi gereken miktarı bildirin, toplayıcıya verirken de teyut mesajı isteyin. Böylece veren '1000 verdim', toplayan '900 verdi' diyemesin.

  • abbabaabbaababbabaababbaabbabaab  (21.11.24 15:13:14) 
para toplayan kişiye aldığı para kadar makbuz kesmesini söyleyin (otokopili makbuz defteri. iki nüsha, biri apartman sakinine diğeri size). en sonda gelen parayı ve makbuzları karşılaştırın.


  • inheritance  (21.11.24 16:29:02 ~ 16:30:33) 
[]

Maktu vekâlet ücreti kime aittir? (Avukata ücretini öncesinde ödemiştik)

Hazineden alınarak sanığa verilmesine yazıyor ama emin olamadık. Ve bu parayı nereden nasıl alacağız? şimdiden çok teşekkürler…




 
tamamı avukata aittir. kararda "davalıdan alınıp davacıya verilmesine" veya "davacıdan alınıp davalıya verilmesine" şeklinde yazar bu sizi yanıltmasın.


  • ground  (15.11.24 11:38:52) 
yasal olarak avukata aittir. hazine onu size ödemez avukata ödeyecek.


  • dfn4  (15.11.24 11:52:07) 
Avukata ödediğiniz sizin akdi vekalet ücretiniz. Bir de dava sonunda haklı çıkan lehine hükmedilen yargılama gideri kapsamındaki yasal vekalet ücreti. O avukata ait size değil.


  • drako  (15.11.24 12:19:59) 
[]

Ahlaki olarak kötü bir davranış yaptığında nasıl tekrar huzur buluyorsun?

Ahlaklı erdemli bir insan olarak yapmamanız gereken kötü bir davranışta bulundunuz. Çok büyük bir yalan söylediniz vb gibi gibi… Vicdanen nasıl tekrar huzura kavuşuyorsunuz. Ve neden bu süreçte kaygı duyarız?




 
çok zorlanıyorum. yapmamaya çalışıyor eğer yaptıysam da yıllarca aklımda kalıyor o hareket.


  • mikahakkinen  (12.11.24 10:36:31) 
Huzur bulma, kendini ikna etme gibi şeyler olmuyor maalesef.
Bende olmuyor en azından.
İnsanız hatalarımızla birlikte kendimizi kabullenmek zorundayız, kimse mükemmel değil hepimizin yaptığı yanlışlar var.
Zaman her konuda olduğu gibi burada ilaç olan. Zaman geçtikçe etkisi azalıyor, utancı ve pişmanlığı devam etse de kendine olan kızgınlığın zamanla azalıyor.
  • mutekebbir  (12.11.24 11:19:44) 
Şubat sonu mart başı gibi bana böyle hissettiren bir hareket yaptım, bir iş arkadaşımın kalbini kırdım çok kötü davrandım. Vicdanımı o kadar rahatsız etti ki, psikiyatriye gittim ve sinirlerime hakim olamadığım için ilaç kullanmaya başladım. O dediğiniz vicdan sızısı bende birkaç ay boyunca geçmedi, neyse o kişi olaydan bir süre sonra işten çıkmıştı, onu görmediğim için ve zaman geçtikçe farklı kaygılarım farklı dertlerim olduğu için o olayı unuttum, ilaç da iyi geldi bu arada.


  • turuncu tonlarda  (13.11.24 00:20:34) 
Bence bu vicdani ikilem 6 yaş civarında bile başlıyor çünkü ben anaokuluna giderken sadece minik bir parça (tek bir parça evet) lego parçasını eve getirdim diye tüm gece evdekilerden saklamış ve sonrasında da inanılmaz pişmanlık duymuştum. O zamandan beri bu pişmanlık hissi erken hayat dersi mi oldu nedir, bu konularda çok hassasım hiç başkasının şeyini kullanmam, özenmem. Benim olmayan bir şeye sahip olmanın yükü çok ağır gelmişti bana :D Bunun dışında bazen insan ilişkilerinde bilmeden kaba davrandığım olduysa kendimi sorguluyorum, üzülüyorum ve ders çıkarmaya çalışıyorum. Bir arkadaşı teselli eder gibi kendimi teselli ediyorum kendimize de çok haksızlık etmemeliyiz önemli olan davranışı düzeltmek ama püfff uçup gitmiyor tabi. Huzura kavuşmanın tek yolu değiştiğini kendine gösterebilmek. Eğer değişmek istemiyorsan bu davranış bir süre sonra rahatsızlık vermeyecek ve rasyonelleştirme başlayacak demektir orada ahlaki kriterler değişiyor, durum kötü demektir bence. Örneğin “zaten bana kimse iyi davranmadı ki ben neden iyi olayım” gibi gibi. Nasıl bir insan olmak istediğimize bağlı her şey.


  • titanic kemancısı  (13.11.24 00:34:54 ~ 00:39:13) 
[]

Apartmanda dökülen kısım nasıl onarılmalı?

Apartmanda dış cephede 30 cm yükseklik 50-60 cm derinlikte bir çıkıntı kısım var. İçi demir çubuklarla dolu.

Bu çıkıntının alt sıvaları ara ara sokağa dökülüyor.

Buranın tamiri nasıl yapılmalı. Ona göre ustadan talepte bulunacağız da?

 
Dökülen yerde demirler ortaya çıktıysa, sıva dökülmesi değil o, bildiğin kiriş hayata küsmüş, 'Dua edin de deprem olmasın.' diye bağırmaya başlamış.
Herhangi bir eli mala tutan adam, biraz kum biraz çimentoyla görüntüyü kurtarır. Ama birkaç seneye yine dökülür o.

Fotoğraf görmeden yapılmış bir yorumdu. Yanlış olabilir.
  • Mirket  (11.11.24 18:51:34 ~ 18:55:04) 
demir çubuk görmüyor olmanız lazım. binayı kontrol ettirmeniz sizin yararınıza olur.


  • co2s2  (12.11.24 09:56:41) 
[]

Laf kalabalığı yapan manipülatif kimselerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Yüksek sesle konuşan, sürekli laf kalabalığı yapan manipülatif kimselerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Bu kişi yakın aile üyesi maalesef bir de.. Şimdiden çok teşekkürler…


 
Çıkamıyoruz kaybettiğimizi kabul edelim. Dünya çok sesi çıkan bomboş heriflerin elinde kalmış. En aptalca şeyini büyük bir özgüvenle söyle adam haklı diyen bir kitle bulursun.


  • anon1m  (10.11.24 00:06:30) 
taştaş geçiyorum. hele akraba roast etmeyi çok severim.
çocukken annemle az uğraşmadılar, kendilerinden öğrendim.
tabii bunun için biraz kaşarlanmış olmak gerek. işiteceğin lafın altında kalmayacaksın
  • titanyum22  (10.11.24 00:39:47) 
Genelde sessiz bir yapım var ama bunun kötü yanı ani patlamalar yapmam. Bizim ailede de var bir tane. Tavır ve konuşmaları sıkmaya baslayinca yüzüme bu bıkkınlık yansıyor. Ardından olacakları bir kac kez tecrübe ettiği için ortamda sıkıntı olmasın diye biraz normalleşiyor hemen alttan almaya başlıyor. Yani baş etmek değil de böyle bir şey geliştirdik aramızda


  • aslagülümseyenbirkediyegüvenme  (10.11.24 00:42:04) 
Bu tiplerle konuşarak anlaşmak mümkan değil en iyisi uzak durmak. Benim etrauımda var böyle biri, onun olduğu ortama girmiyorum. Yakın aile üyesi de olsa uzak durmakten sayka çare yok. Ya da bir gün çok aşırı bir tepki gösterip küsmesini sağlayacaksın. Bu tipler kendisinin maçmalıklarını dinlemeyeceğini anlatığı kişileri bir yerden sonra salıyor.


  • bhhs  (10.11.24 02:22:55) 
özel hayatimda sevmedigim insanlari bulundurmayarak.


  • robert bosch  (10.11.24 02:25:15) 
robert bosch +1

Hayat bu insanlara bir şey anlatmaya çabalamak ya da onlara üstün gelmeye uğraşmak için çok kısa.
  • salihdt  (10.11.24 04:36:34) 
Uzak durup gorusmicen
Yolda gorursen yolunu degis firsat verme senle muhattap olmasi icin

  • Zetnikov  (10.11.24 07:57:23) 
Daha geçen iş yerinde böyle biri yüzünden patladım.
Bazı insanlar uzun uzadıya boş konuşup insanların başını ağrıtabiliyor. Dönem dönem birini seçip onun üzerine oynayıp rahatlıyorlar bence. Hiçbir şekilde kendisini ilgilendirmeyen konularda uzun uzadıya asıp kesmeler, boş yorumlar yapmalar vs. ben keyif aldıklarını düşünüyorum. Mesafe koymaktan başka bir çare yok, ki mesafeden de anlamazlar gerçi. Denk gelmemeye, konuşmamaya ya da duymazdan gelmekten başka bir çare olmadığını düşünüyorum.

  • tulumba  (10.11.24 13:50:24) 
[]

5 yılını dolduran iş yeri kiracımıza kira tespit davası nasıl açıyoruz?

Bir işyeri kiracımız var. 3-4 senedir Emsallerinin 5'te 1'i kiraya oturuyor ve asla artırım yapmam diyor. Hasbelkader %10 artış diye kendimizi bağladığımız bir sözleşme var elinde. Ona güveniyor.

5 yılı gelecek yıl 2025 Mayıs'ta dolacak. Bizim kaç ay önceden nasıl bir başlangıç yapmamız lazım. (Dava süreci için.) Şimdiden çok teşekkürler...


 
bir avukatla konuşun. bu işler doğru ilerlemezse, daha büyük bela oluyor başınıza.


  • co2s2  (05.11.24 12:56:06) 
avukata dilekçe yazdırmanın 16500 tl olması başlığında konuyla ilgili çoook detaylı bilgiye sahip çok sayıda hukukçu olmayan üye var. Onlardan yardım alabilirsiniz, en azından kendileri öyle diyorlar.


  • 10551037  (05.11.24 16:12:19) 
[]

Sigortasız çalıştırıldığınız eski iş yerini şikayet eder miydiniz?

3 sene önce 8 ay boyunca "sizin mezuniyetinize (eğitim fakültesi mezunuyum) sigorta yapamıyoruz" denilerek sigortasız şekilde haftanın 6 günü asgari ücretin altında bir maaşla bir kişisel gelişim kursunda çalıştım. Sıra, sandalye filan da taşıdık patron sağolsun.

Şimdi bu kurslarda sigorta yapılabileceğine dair bir bilgi edindim.

3 sene sonra dava açmalı mıyım can mal aileme zarar gelmesinden de çekiniyorum bir taraftan. Alacağım çünkü canını acıtır patronun. Veya gizli şikayet gibi birşey de olmuyor sanırım.

Nasıl hareket etmeyi önerirsiniz? Şimdiden teşekkürler...

 
Ederdim. O tarihlerde çalışan başka arkadaşlar varsa onlarla da konuşurdum. İnsanlar sıkıntı içerisinde yaşarken onlar refah içerisinde başkalarının hakkıyla hayat sürüyorlar.


  • aslagülümseyenbirkediyegüvenme  (05.11.24 10:39:28) 
Sadece kurumu şikayet edebilirsiniz mesela bir arkadasiniza söyleyin o ihbar etsin. Şikayette basınız ağrımaz.

Ama sigortasız surelerin hizmete sayılmasını istiyorsanız dava açacaksınız, o davanın davalisi işyeri olacak, bu da her duruşmada karşı karşıya geleceksiniz demek.
  • sanguine  (05.11.24 10:40:32) 
Normalde sikayet etmezdim diyecektim ama detaylardan sonra sikayet ederdim yonunde oy kullaniyorum.


  • mbond  (05.11.24 10:44:00) 
silah zoruyla çalıştırmamışlar ya sonuçta siz bu şartları kabul edip çalışmaya devam etmişsiniz.
ayrıca sormazlar mı 3 yıl sonra mı aklın başına geldi

  • my fault  (05.11.24 11:10:41) 
Sorumluluğu çalışana bırakan bakış açılarına çok katılmıyorum. Bu tarz yerlerde çalışacak biri elbette bulunur. Neticede burada mağdur olan sadece çalışan değil, birisi bu şartları kabul edip çalıştığında diğer firmalar bunun olabildiğini görüp aynı usülsüzlükleri yapıyor ve çember genişliyor. Sonuçta herkes mağdur oluyor. Biri kabul etmezse diğeri eder. insanlar işsiz kalmamak adına çoğu şeye mecbur kalıyor. Herkesin iş geri çevirme lüksü yok. Bu şekilde iş yapılabildiğini gören diğer işletmeler de aynı modeli devam ettirdiğinde Hindistan'a dönüşmüş oluyorsunuz zaten. Bu usülsüzlükleri önlemek vatandaşın görevi olamaz.

Sigortasız işçi çalıştırmak yasak, lamı cimi yok bunun. Bu yasağa uyulmadığı takdirde de yukarda da söylendiği gibi şikayet ve dava mekanizmaları var. Ben olsam özellikle şu süreçte şikayette bulunurdum, bu tip olaylara çok dikkat ediliyor şu anda. Devlete para lazım, sigortasız işçi çalıştıran birinin çok bir şansı yok.
  • akhenaten  (05.11.24 11:26:44 ~ 11:29:28) 
hocam sen laf edenlere bakma boyle dertleri ceken bilir, icine dert olduysa 170'i arayip sikayet edebilirsin isim soyisim vermeden. ancak bu durumda olan tek kisi sensen yine dikkat cekecektir eger ki isverenin hal ve tavrindan cekiniyorsan. dava etmek zaten dogrudan adamlarla muhatap olmak demektir o konuda bir sey diyemem. sgk iki mufettis gonderir inceler en kotu adamin biraz basi agrir sonucu ne olur kimse bilemez sonucta.


  • bay b  (05.11.24 11:34:10) 
başınıza hiç bir şey gelmez, neden korkuyorsunuz ki? iki önerim var:

- gidin SGK'da bir memurla konuşun. "böyle böyle bir durum oldu, neler yapabilirim?" diye sorun.
- gidin patronla konuşun, ya sizi şu anda sigortalı göstersin belli bir süre, ya da belli bir para versin. yapmazsa dava açacağınızı söyleyin.

ilkokul mezunu olmayan birisine bile sigorta yapılabilir. zaten kandırıldığınızı siz de öğrenmişsiniz.
  • co2s2  (05.11.24 13:05:51) 
Cahilliğinize gelmiş. Bilgili olmak sizin sorumluluğunuz. Bu konuda yukarıdakiler haklı ama hakkınızı arayamayacağınız konusunda haksızlar.

Zamanaşımına uğramadan önce 170'i arayıp şikayet edin. Üşenir, çekinir ya da ertelerseniz 2 sene sonra yapabileceğiniz şeyler kısıtlı.
  • nawar  (05.11.24 14:39:10) 
[]

Telefonunuzun video kaydında arka plan uğultusu oluyor mu?

Sessize bir yerde video aldığınızda da arka plan uğultusu oluyor mu? Şimdiden çok teşekkürler…




 
[]

Toksik-manipülatif insanların bünyemizde öfke, agresiflik yapması normalmi

SB Şimdiden çok teşekkürler...




 
Hocam öyle bir etki yapmıyorsa zaten toksik-manipülatif diyemeyiz bu kişiler için.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (23.10.24 11:23:43) 
Mevzu çok derin ama özetle:
Böyle insanların bünyede hayal kırıklığı, kızgınlık vs. kötü etkiler bırakması mümkün ve olağan. Ancak olaylara nasıl tepkibvereceğiniz yahut olaylar sonrasında nasıl hissedeceğiniz sizin elinizde.
Ya bu tarz insanları hayatınızdan çıkaracaksıniz, ya da bunlara sinir olmadan/kafaya takmadan yaşamayı öğreneceksiniz. İkisi de mümkün.
  • yadigar  (23.10.24 11:31:05) 
guru yada master bir meditasyon ustasi degilsen gayet normal. cunku hicbirimiz %100 empati yapamiyoruz. bir yerde hep bize donuyor ve orada beklentilerimize uymadigi icin tepki veriyoruz bence.


  • buenosdias  (23.10.24 11:53:43) 
Evet çünkü böyle insanlar onu istiyorlar.
Seni sinirlendirip bağırtıp sonra seni suçlamak, sindirmeye çalışmak.

Gülüp geçerek baş edilebilir gibi geliyor ancak böyleleri ile.
  • encokbenisevinnolur  (23.10.24 18:03:41) 
Fazlasıyla, birisiyle baş edebileceğimi zannettim iyi de yürüttüm ama eninde sonunda o öfke agresiflik doğuyor insanda ve bu tip insanları gerçekten ne olursa olsun hayatımızda tutmamamız gerektiğini anladım, hani zaten bilinen bir şeydi ama bu tip narsisizme kayan kişilerle uzun süreli muhattap olmanın sonucu başlıktakilerden fazlası olur, erken farkedip kabullenip ona göre davrandım karşılık verdim ama gerçekten sonuçları kendimize zarar oluyor.


  • atom karincanin torunu  (23.10.24 18:19:48) 
[]

Üst katlarda oturan küçük çocuklu aileler nasıl güvenlik önlemi aldınız?

Seçenekler

-Demir Korkuluklar: Bu önlemde pencerenin dışında olduğu için çocuk pencereye çıkarsa. Tek koruması demir olacak.

-Güvenlik filesi (ağ şeklinde ip) pencerenin iç oda tarafından: Bu önlemde çocuk pencerenin dışına hiç çıkamıyor. Fakat camlar ve perdelere de rahat açılıp ulaşılamayacak.


-Sadece pencere boşluklarına sık sık demir çubuklar monte etmek: Bu da pencerenin açılan kısımlarına bir önlem. Diğer kısımlara demire gerek kalmayacak.

En güvenilir sizce hangisi olur? Ne tavsiye edersiniz? 6.katta oturuyoruz. Şimdiden çok teşekkürler…

 
  • diyecevaplandı  (15.10.24 22:40:55) 
10.kattayım. Balkonlara file yaptırdık. Pencerelere de çocuk kilidi taktık, Allah korusun ben de korkarım, yine de balkona filan tek çıkarmamak lazım.


  • kaptan maydanoz  (16.10.24 01:50:16) 
pencere ve balkon kapılarına çocuk kilidi. pencereyi efil efil açamıyorsun ama güvenli işte.


  • brkylmz  (16.10.24 02:13:49) 
Pencerenin açılan kısımlarına alüminyum korkuluk. Balkona da yüksek korkuluk.


  • rodeocu  (16.10.24 22:04:17) 
[]

Tez Danışmanım bana görüldü attı ne yapayım?

Prof. tez danışmanıma Whatsapp'tan müsait olduğunuz bir zaman sizi arasam uygun olur mu hocam diye yazdım. Geri dönmedi. Tik raporu için de sürem daralıyor. Ne yapsam sizce?

Şimdiden çok teşekkürler...


 
Makul bir süre sonra telefon edin. Hocam WhatsApp‘tan yazdım ama herhalde görmediniz diye konuya girin.


  • eloharp  (14.10.24 09:47:05) 
2 seçeneğin var
wp'tan engelle
telefonla ara, müsaitse açar
  • bir soru sorcam  (14.10.24 10:00:17 ~ 10:00:26) 
sanırım ben ek bir soru sorardım, böylece tekrardan yazmış ve kendimi hatırlatmış olurdum: "hocam bir de .... müsait olduğunuzda bunu da konuşursak çok sevinirim, ne zaman sizi arayabilirim?" gibi


  • eileengray  (14.10.24 10:07:17) 
sürekli başıma gelen bir şey başka arkadaşlarımın da başına geliyor. tekrar mesaj atın hiç çekinmeyin. benimki sonra kızıyor zaten niye hatırlatmadın diye demek ki tekrar mesaj atmaktan rahatsız olmuyor. bir de ne olursa olsun öğrencisiniz o yüzden bazı egolarına katlanın korkmayın. normal demiyorum ama yapıyorlar :) hayatta kalmak için alışmalıyız.


  • enteg  (14.10.24 10:50:02) 
Ya bu iş yerinde benim de çok başıma geliyor. Bana görüldü attın diyorlar sonrasında. :) Müsait misin çok genel bir soru. Evet desen bi dert hayır desen bi dert. Müsait misin yerine bir zaman dilimine sözleşmek 2 taraf için de daha mantıklı oluyor.

Bence konuşacağınız şeyin detayını verip tekrar yazın. Yazdığınız saate göre biraz zaman sonrası için randevu alın. Konunun kaç dakika süreceğini de tahmin ediyorsanız süper olur.

10 dk. telefonda görüşebilir miyiz?
Müsait olursanız öğleden sonra 1buçuk-2 gibi telefonda konuşabilir miyiz?
Müsait olursanız yarım saate arayım mı?
Yarın sabahtan telefonda konuşabilir miyiz?
Bugün öğleden sonra odanızda olur musunuz?
  • nickini vermek istemeyen uye  (14.10.24 12:58:31 ~ 12:59:41) 
Sorunuzdan bağımsız olarak şu mecrada gördüğüm akademi ile alakalı sorular beni çok ürkütüyor. Sürekli bir toksik davranış örneği görüyorum. Dahası dünyanın bir çok yerinde “unprofessional” olarak değerlendirilecek iş alışkanlıkları nasıl da normalleşmiş. Danışman ile neden whatsapp’tan iletişim kurulur diye kimse sorgulamıyor mesela. Abd, Almanya ve Hollanda’da akademik çevrelerde bulundum, hiçbirisinde danışmanlarımın numarasını bile bilmiyordum. Sadece doktorada 3 danışmanımdan 1’si acil bir şey olur belki diye numarasını verdi. Şimdi kontrol ettim telefonuma kaydetmemişim bile, çünkü ihtiyaç duymuyorum.
Yok mu bu yönettikleri tezlerin öğrencilerine çektiren hocalara bir yaptırım ya?

  • but that was just a dream  (14.10.24 13:52:06) 
Arayacaksınız neticede, hoca cevap vermedi diye rapor süresini kaçıracak değilsiniz değil mi?

Ayrıca hocanız 30-35 yaşın üzerindeyse whatsapp'tan sormayın. O kuşak öyle çalışmıyor. Ahizeli sabit hatlardan sapır sapır birbirlerini arayarak iletişim kuruyordu bu kişiler. Arayın direkt, müsait değilse söyler. O zaman da kapatmadan ne zaman arayayım hocam diye sorarsınız. Ya zaman verir ya ben dönerim der.
  • akhenaten  (14.10.24 14:48:38 ~ 14:52:23) 
[]

Takım liderinin bu davranışından nasıl bir anlam çıkarayım?

Müdür A, Takım Lideri B olsun. B Size bir toplantıda kendisi düğüne gideceği için olmayacağını söyleyip bir sunum yapmanızı rica ediyor.
Daha önceden size mail ile yolladığı sunumu mu yapayım diyorsunuz evet diyor. A (Müdür) de sizden sunumu şirkete uygun tasarlayıp önceden kendine yollamanızı istiyor. Siz takım lideri B’yi de CCye ekleyip A’ya maille bahsi geçen daha önce size attığı sunumu forward ederek atıyorsunuz.

Sonra takım lideri “hem müdürü, hem bir üst müdürü CC’ye etiketleyip” bambaşka farklı bir sunumu size atıyor. Örnek olması için sizlere iletmek istedim diye sizin ilettiğiniz mesajdan sonra sizi refüze eder gibi yeni bir mail iletiyor.

Fakat bunu geçtim CCye müdürü ve onun üstü müdürü de eklemesi nedir? Sizce buradan nasıl bir anlam çıkar?

Dip not: Ve siz arayıp hangi sunumu yapayım diye takım liderinize soruyorsunuz? Çünkü diğer kişilerin sunumuyla sadece birisi birleşecek. O da hangisi sizi daha rahat hissettiriyorsa onu yapabilirsiniz diyor.

 
Size gönderdiği sunumun formatının şirketin kullandığı şablona uygun olmadığını farketmiştir belki. Ondan dolayı araya girme ihtiyacı hissetmiştir. Ama neden müdürünün yöneticisini maile ekleme ihtiyacı hissettiğini bilemedim. Bu tür durumların bazen çok basit ya da alakasız nedenleri olabiliyor, örneğin müdürüyle bir derdi vardır ve onu müdürünün yöneticisine belli etmeye çalışıyordur vb.
Bence, kimi neden eklediğini olmasa da, neden o maili attığını kendisine sorabilirsiniz.

  • salihdt  (04.10.24 11:58:26) 
çok başka dinamikler de olabilir tabii ama buradan bakınca, kendi aralarında konuşulmuş ve kendisine gelen geri bildirimler doğrultusunda "o değil de bu kullanılsın" diyor hem, hem de onu kendinin hazırladığını çaktırmıyor gibi okumluyorum buradan.

çok az veri var bence uzaktan akıl yürütmek için, ama şeffaf ve iyi niyetli olmayan bir şeyler var gibi bu anlatıma göre okuyunca.
  • harfitarif  (04.10.24 11:58:40) 
Ben okuyunca @salihdt gibi anladım. İlk sunum için şirket formatına uygun hale getirilsin denmiş. İkinci gelen sunum formatla ilgili yol gösterici olabilir mi? Zaten örnek olması için demiş, yine baz alınacak olan ilk sunum gibi anladım ben. Dolayısı ile sizi sabote ediyor gibi anlamadım ben ama tabi elimizdeki verilere göre yorumladım:)


  • huzurlarinizda huzursuzluk  (04.10.24 12:15:44) 
Müdürüyle derdi var. Müdürün bazı düzeltmeler adı altında saçmalayabileceğini düşündüğünden ön almak istemiş.
Size de hafiften bozulmuş, müdürü işe karıştırdınız diye. Müdürün talebini yerine getirmeden önce B'ye danışmalıydınız. Müdür sunumu istedi, göndereceğim, haberiniz olsun diye.

Ya da müdürün, müdürüne 'B işi bana yıkıp gitti.' deme ihtimaline karşılık ön alıyor.

Ya da müdüre, 'sen benim elemanımla muhatap olursan ben de senin müdürünle muhatap olurum' mesajı veriyor.
  • Mirket  (04.10.24 13:05:18 ~ 13:26:16) 
beyin yakan, yüksek incelikli mail göndermeleri...
tahmin edecek olsaudım Mirket +1 derim.

  • WithWorth  (04.10.24 14:42:55) 
[]

İşyerinde patronu kafalamış “toksik” tiplere karşı nasıl konum alınmalı?

Adına X diyelim. X şirket içinde Narsist, toksik fakat patronu birşekilde kafalamış. Patron kendisine güveniyor. Patron X’i Gayri resmi patron yardımcısı gibi kullanıyor.

X sürekli sizin de kendi özel iş alanınıza tecavüz ediyor. Müşteri gözünde sizden rol çalıyor. Sizi refüze ediyor. X sizden 5-6 yıl az kıdemli fakat her fırsatta size iş öğretme gibi hareketleri var.

Patronun bir altındaki takım lideriniz ise X’le problemli. Kendisine asla güvenmiyor.

Siz de işinde gücünde doğru dürüst işe gidip gelen birisiniz.

Soru şu: İş yerinde böyle ahlak etik nezaket yoksunu saygısızlıktan çekinmeyen yeniyetme fakat dominant ve patronu da karşı cinsi olarak baskı altına almış, kafalamış narsist X tarzı tiplere karşı nasıl konum alırsınız? Şimdiden çok teşekkürler.

Dipnot: Takım lideriniz yıl sonunda şirketten bu X’i göndermek istemiş fakat iki patron da X’e sahip çıkmış. Biri X’e güveniyor. Diğer patronun da piyasadaki bir tanıdığından referanslı gelen birisi.

 
X'e karsi gunluk hayatta mesafeli olmak lazim, ayrica isle alakali da acik vermemek lazim. Bariz bir haksizlik yapiliyorsa, gerekirse dis gostermek lazim, tabii ne kadar risk alabileceginize bagli bu biraz. Dis gostermek gerekirse terslemek de olabilir, sikayet etmek de olabilir.


  • mbond  (02.10.24 15:25:32) 
Ne yazık ki kendinizden ödün vermeden herhangi bir konum alamazsınız. Hayatınızı zehretmiyorsa katlanmak, olmuyorsa da yeni bir iş bakmak en basit çözüm olur.


  • salihdt  (02.10.24 15:28:16) 
Nasıl üstesinden gelinir konusunda kısıtlı bilgiyle ve kişiyi tanımadan bir tavsiye vermeye çekinirim.

Olası bir mobbing/haksızlık gibi durumlar için mutlaka ses kaydı, video kaydı gibi kanıtlar almaya hazırlıklı olun. X'ten rahatsız olan diğer iş arkadaşlarınızla ağız birliği yapın ki herkes birbirinin şahidi olsun. Olur da bir gün işten çıkmak durumunda kalırsanız mobbing davalarında kanıt + şahit sayesinde iyi tazminatlar alırsınız ve bu da işten çıkarken yaşayacağınız kaybı amorti etmenizi sağlar.
  • yazamajor  (02.10.24 19:11:25 ~ 04.10.24 16:15:12) 
[]

Uzun süreli ilişkilerde yakınlık, şehvet, ilgi neden zamanla azalıyor?

Aşk cicim ayları sonrası 5+ yıl süren evlilik veya sevgililiklerds karşılıklı ilgi, güzel sözler genel gözlemim itibariyle yavaş yavaş azalıyor. Flört dönemi ilk aylar canım cicim zamanları içinden aşk duygusuyla yapılırken sonra iki sıradan veya daha samimi iki arkadaş gibi olunuveriyor.
Şehvet duygusu belki çok daha azalıyor. İlgisizleşme baş gösteriyor. Karşılıklı kişisel durumlara duyarsızlaşma baş gösterebiliyor.

Bunun bilimsel bir karşılığı var mı?

Tek eşli ve uzun süreli bir hayat istiyorsa çiftler bu monotonlaşma, rutinleşme, karşılıklı ilgisizleşme veya yabancılaşma adına ne derseniz bu durumlar emek verilerek mi aşar? Bu konuda video kitap sözlük başlığı var mı bildiğiniz? Şimdiden çok teşekkürler…

 
anlasildigi takdirde tek esli olmak zorunda degil hickimse. eger sizi rahatsiz eden buysa.

ya evlilik bir kere aski öldüren bir sey. soru isaretlerini ortadan kaldiriyor. artik o yazmayinca merak etmiyorsun, aksam eve gelince heyecanlanmiyorsun falan. 5+ yillik iliskinde bastaki yasadigin duygulari hissedemezsin. ayni his devam ediyor diyen yalan söyler.

emek verilerek asilabiliyor. senin ne hosuna gider, onun ne hosuna gider vs konusup uygulamaya gecmek lazim. sizin durumunuzda cocuk da var. ilgi tabii ki cocugun üstünde artik.

kitabi bilmiyorum ama cift terapisi fayda saglar.
  • robert bosch  (27.09.24 12:39:42) 
robert tek eslilik yorumu+1

ben bunun cozumunu ayrilmakta buldum:( ayril baris iliskimde dinamik kaliyordum iki ark gibi sagliklimsi gorunende libido agir dususe geciyor ve kendiliginden duzelmek yerine aliskanliga donusuyor
  • ala09  (27.09.24 14:18:16) 
kıyafetlerini yere atan ve sorumluluklarından kaçan bir adama karşı şehvet hissedebilmek imkansız bir şey. yetişkin olman lazım önce.


  • titanyum22  (27.09.24 14:27:28) 
Doğal bir sürecin niçin bir çözümü olsun ki?

Öncelikle bu karşılaştırmayı yaparken "ölü" ilişkilerden bahsetmiyorum. İki kişinin birbiriyle hiç alakasının kalmadığı ve taraflar bitirmemiş olsa dahi bitmiş denebilecek bir ilişki zorunlu bir durum değil, her ilişki ölmez.

Benim bahsettiğim ve sizin de sorduğunuzu sandığım şey olgunlaşmış bir ilişki.

İlişki ilerledikçe "ilk heyecan" denen şeyin ortadan kalktığı bir gerçek. Burada sizin ne aradığınız önemli.

Uzun süreli ilişkinizde biriyle yeni tanıştığınızdaki heyecanı ve o yenilenmişlik hissini bulamazsınız evet ancak yeni tanıştığınız birinde de uzun süreli ilişkinizdeki yakınlığı, açıklığı ve çok yakından tanıdığınız o kişiyle kurduğunuz ortaklık hissini bulamazsınız.

Yeni başladığınız ilişkide yanınızda biri olsa da aslında yalnızsınızdır. İşin heyecan kısmını oluşturan şey biraz bu aslında. Olgunlaşmış bir ilişkideyse eğer her şey yolundaysa net olarak yalnız olmadığınızı hissedersiniz. Haliyle "heyecan" da düşük olur, çünkü riskler çok daha az. Hele ki bizimki gibi bireyselliğin düşük olduğu ve özellikle de evliliklerde çiftlerin göbek bağı birlikte kesilmiş gibi davrandığı kültürlerde risk çok daha az, haliyle heyecan da.

İkisi cidden çok farklı şeyler ve bunların biri varken diğeri olamaz. Paradoksal bir şey olur sanırım bu. Bir taraftan da garip olan insanların yeni başladıkları ilişkilerde, olgunlaşmış ilişkilerdeki o rahatlık ve güven hissini araması. Cidden kafa yorulsa işin içinden çıkılmaz.

Ancak bu demek değil ki uzun süreli ilişkide sevgilinizle / eşinizle kardeş gibi olursunuz ya da hiçbir şeyi gerçekten içinizden gelerek yapmazsınız. Bu yanlış bir durum, böyle olmamalı. Bu oluyorsa sorun var demek ki.

İnsanlar sanırım henüz daha yolun başındayken biten ilişkileri yüzünden ilişkinin bu ilk evrelerindeki heyecanı ve duygu fırtınasını arayışının temeline yerleştirip hiç istemeden kaybettiği o şeyi tekrar edinmeye çalışıyor. Ama ilişki bundan ibaret değil. Bunun ötesi var ve bu düzeltilecek bir sorun değil, doğal bir süreç.

Her şeyin bir yaşı var tabi, insanların 21-25 hatta çok daha küçük yaşlarda evlenip hayatlarını birbirine bağladıktan sonra yaşamlarının geri kalan süresine ve evlendikleri kişiye bakıp kan deli akarken "e peki ya şimdi?" diye düşünmesi de bir o kadar doğaldır heralde. Uzun süreli ilişki zihnen hazır olunması ve istenmesi gereken bir şey sanırım. Bunu hazır hissettiğinizde yaşamalı ve ne getireceğini bilmelisiniz. O zaman "daha az heyecanlı" bu hayat tam istediğiniz şey de olabilir.
  • akhenaten  (27.09.24 14:44:42 ~ 15:01:18) 
Sadece evlilikte değil, uzun süreli ilişkilerin neredeyse hepsinde zamanla çiğnedikçe tadı kaçan sakız havası olur.

O yüzden evli değilseniz bir süre dargın/barışık gezer sonunda ayrılırsınız. Evliyseniz farklı dinamikler işin içine girer, daha fazla sabır, daha fazla uyum gösterme çabası... İlişki bu şekilde ayakta kalabilir.
  • kimlanbu  (27.09.24 15:07:24) 
[]

Eşiyle geçimsizlik yaşamışlar, nasıl çözdünüz?

Akşam eve gelince çocuğumla biraz oynayıp sonra duş tv telefon yatıp uzanıyorum. Eşim ise mesai sonrası yatıp uzanmamdan çok rahatsız. Dağınık olmamdan bir şikayeti var.

Ve en önemlisi bir süredir keyifsizim. Tükenmişlik, Keyifsizlik durumum da muhtemelen ister istemez kendisini etkiliyor. Sabahtan akşama evde sürekli çocukla ilgileniyor. Onun da birikmişliği oluyor üzerinde doğal olarak.

Sabah evde kıyafetimi yerde unuttum diye kızdı. Ben bu sıralar ekstra dağınığım haklı o da düzensizlikten çıldırıyor.

Bu iletişimsizliğimizi kavgalarımızı onun mutsuzluğunu nasıl çözeriz?

 
ortada iletişimsizlik yok ki hocam kadın açıkça dağınıklığından şikayetçi

Mesela o da sana bu ara çok keyifsizim o yüzden bugün bebekle ilgilenmedim sabahtan beri aç dese :)

Ekstra dikkat edeceksin, kıyafetini ortada bırakmayacaksın, mutfak tezgahında temizlenecek yerine kaldırılacak şeyler varsa onları bırakmayacaksın, bunları otomatiğe bağlarsan sana da iyi gelir bir şeyler yapmış olmak
  • grimavi  (25.09.24 22:38:08) 
Akşam eve gelince çocuğumla biraz oynayıp sonra duş tv telefon yatıp uzanıyorum.

Birlikte ortak kaliteli zaman gecirmiyor musunuz? Yukaridaki cumlenizden aksami kendi basiniza geciriyorsunuz gibi anladim.
  • mor oje  (25.09.24 22:41:53) 
babanızın dönemindeki kadın köleliği bitti beyler. artık geriye dönüş de yok, kurdun dişine özgürlük değdi bir kere. işinize gelmiyorsa boşanın veya hiç evlenmeyin, bu kadar basit. bu işin başka çaresi yok.


  • titanyum22  (25.09.24 22:44:11) 
Abi yazmayayım diyorum da seni bildik bileli burada ruhsal problemlerle boğuşmaların hakkında duyuru açıyorsun. Kadıncağızın başına gelmeyen de kalmadı, hep kendini suçluyor ve kadına haksızlık ettiğini anlatıyordun o aralar. Ne oldu da senin işlevsizliğin ve sağlıksız tavrın kadının suçu, mutsuzluğu, geçimsizliğine evrildi? Ben kaçırdım orayı. Allah karına sabır versin.


  • duygusalatasi  (25.09.24 23:12:10) 
Sanırım siz çalışıyorsunuz, eşiniz de ev ve çocukla ilgileniyor. Bu senaryoda belki pek ev işi yapmamayı bekliyor olabilirsiniz, duruma göre bu normalde olabilir ama önemli bazı noktalar var. Arkanızda ekstra iş bırakmamanız lazım, ayrıca çocukları sevsek de insan biraz çocuksuz da vakit geçirmek istiyor.

Neyse kendimi "modern erkek" vs olarak görmüyorum, günümüzün çağdaş yaklaşımları olarak görülen çoğu şeye karşıyım ancak gene de işten geldiğimde direk çocukla vakit geçirmeye başlıyorum, ve genelde çocuk saat 8'de yatana kadar kendi keyfimle alakalı bir şey yapmıyorum.
  • mbond  (25.09.24 23:22:08) 
Bazı erkeklerin hayatı boyunca kaç yaşında olursa olsun hep arkasını toplayan bir kadın oluyor. Çocukken ebeveyn anne, yetişkin olduğunda da eşi aynı zamanda ebeveyni oluyor gibi bir şey. Kıyafetini neden yerde bırakıyorsun? Çıkarınca kirli sepetine koy. Bunu neden eşinden bekliyorsun?

İşte bu yüzden yani erkeklerin yaşı kaç olursa olsun bir türlü gerçek anlamda büyüyememesi yüzünden evlilikler çok kötü gidiyor. Evlilik her anlamda çok tatminsiz oluyor.
  • rock n roll  (25.09.24 23:53:41) 
eşiniz çalışsın, siz evde çocuk bakıp ev işlerini halledin.


  • Hallegadola  (26.09.24 09:21:54) 
konuya ikinci yazışım olacak adam gerçekten çok ilginç buluyorum bunu.
yetişkin bir insan sana geliyor, şu konudan rahatsızım diyor.
sen işine gelmediği için sana söyleneni tamamen görmezden geliyorsun.
ve hatta karşındaki insanın dediği hiçbir şeyi kale almayıp, huysuzluk yaptığını düşünüyorsun.
sonra da bu huysuzluğu nasıl gideririm diye elaleme soruyorsun.
gavurların infantilizing dediği nane bu oluyor herhalde.

"onun mutsuzluğunu nasıl çözeriz?" vay anasını. bu kadın çocuk mu hayvan mı birader cidden ne olarak görüyorsun bi desene
  • titanyum22  (26.09.24 09:46:00 ~ 09:46:16) 
erkeklerin bu tarz davranışları çiftler arasındaki "yetişkin" denkliğini bozuyor ve kadın bir bakıyor aslında iki çocuğa bakıyor evde. ne libidosu kalıyor ne karşısındaki yetişkin erkek olarak varsaydığı erkeğe sevgisi. sonra da çocuğa davrandığı gibi davranıyor. eşyanı kaldır oğlum, kalk biraz o tabletin başından oğlum vesaire vesaire. siz takım gibi davranmıyorsunuz, bakmakla yükümlü olduğu bir diğer çocuğu gibi davranıyorsunuz.

ana mesaj; yetişkin gibi davranın ki eşiniz de size çocuğa davrandığı gibi davranmasın.

bir de vicdan çok mühim, içten içe çocuk ve ev bakımının ne kadar yorucu ve yıpratıcı olduğunu bile bile ekstra dağınığım yeaaa, bu aralar tükenmişlik sendromum var yeaaa diyemiyor olmanız gerekir. hakkaniyetli davranın eşinize.
  • Phoebe  (26.09.24 10:19:22) 
İkinizde gün içinde çalıştınız, hatta belki eşiniz çocuk ev işleri vs derken sizden daha çok yoruldu. Siz eve gelince bir süre sonra yatıp dinleniyorsunuz, ama eşinizin böyle bir lüksü yok. Bir de üstüne ikinci bir çocukmuşsunuz gibi sizin arkanızı topluyor. Bu adil mi şimdi?

Eve geldiğinizde eşinize iş çıkarmak yerine mesai sonra işleri bölüşeceksiniz adil bir şekilde. Yemek mi, evi toparlamak mı, temizlik mi artık her ne gerekiyorsa o akşam. Eşiniz haklı. İki dakika çocuğu eğlemek yeterli çaba değil.
  • inawen  (26.09.24 10:28:06) 
Karına hizmetçi gibi davranmayı bırakarak işe başlayabilirsin.
Bence ortada iletişimsizlik yok, kadın şikayetini söylüyor zaten. Tüm ev işi ve çocuk kadının üstünde, senin aksine ev işlerinde ve çocukta öyle akşam eve gelince mesai bitti dinleyeyim biraz deme lüks yok. Gömleği kaldırıp yere atman saygısızlık oluyor karına.
Düzenli olamıyorum diyorsan eşine bir yardımcı tutacaksın.
  • alice in potatoland  (26.09.24 10:47:26) 
eşinizin evde çocukla ilgilenmesi ya da ev işlerini yapması karşılığında para kazanmadığı için "iş" olarak görmüyorsunuz. oysa ki siz mesai saatleri dışında yatıp uzanma zamanınız varken, eşinizin hiç bitmeyen bir mesaisi var.

eşiniz bütün gününü konuşmayı bilmeyen, kendini ifade edemeyen biriyle beraber geçiriyor. hatta belki yalnız bırakamadığı için tuvalette iki dakika oturacak vakti bile olmuyor. böyle durumda insan anlamlı tam bir cümle kurmayı bile özlüyor olur.

eğer çocuğu emanet edebileceğiniz birileri varsa, bir saatliğine dahi olsa çocuktan uzaklaşıp sohbet edecek zaman yaratın kendinize. yani eşinizin de mesai dışı bir zamanı olsun.
  • tnz  (26.09.24 10:55:04) 
onu mutsuz etmeyecek şekilde davranarak sorunu çözebilirsin mesela. sanki kadına allah tarafından mutsuzluk veriliyor da senle bir alakası yok gibi sormuşsun.


  • elorelia  (26.09.24 11:03:59) 
Kime +1 yazacağımı şaşırdım.

Siz empati yapın insan olun onun mutsuzluğu çözülür.Asıl soru siz bu duyarsızlığı, anlayışsızlığı nasıl çözersiniz?
  • kullanicadi  (26.09.24 11:44:01) 
Sorun dağınık olman değil ilgisiz olman. Sıradan olmayı seçtiğin sürece önce sen sonra eşin mutsuz hayata mahkumsunuz. Get your shit together


  • hasmetizm 2046  (26.09.24 11:49:43) 
işten gelince uzanmak en büyük hakkın. sabahın köründe kalk yol trafik çek. işin stresini çek. evde gelince bir de eşinin bağırmasını çek. kimse işte çalışmayla evde çalışmanın konforunu karşılaştırmasın. gün içinde her türlü vakit yaratıp yumuşak yatagına uzanabiliyor ev ahalisi. işte böyle bir şey yok. sadece biraz daha düzenli olabilirsin. bence eşinle konuş sana daha saygılı olsun.


  • xrated  (26.09.24 12:07:40) 
xrated:ın dediğini yapmalısın ki kadın senden boşanıp rahat etsin. dök içindekileri.


  • titanyum22  (26.09.24 13:02:39) 
Titanyum senin fanınım:)) yürü be kızım:)


  • kullanicadi  (26.09.24 13:15:34 ~ 13:16:13) 
feminaziler basmış burayı :/


  • xrated  (26.09.24 13:20:37) 
sen kendinle gecinemiyorsun bence :)
silkelen kendine gel. esin neden calismiyor bi de? bebek yerine cocuk dedigine göre evde anneye muhtac biri yok sanirim?

  • robert bosch  (26.09.24 14:52:04) 
yaw bunun için de gidilir mi, zaten bildiğimiz şeyleri söyleyecek, birine daha düzenli ve dikkatli ol diğerine çok sıkma biraz rahat bırak adamı diyecek zaten vs. vs. demeden çift terapisine gidin.


  • yemrem  (26.09.24 14:57:32) 
feminaziler duyuruyu ele geçirmeye çalısıyor galiba. sen bunları dinleme.

problemin asıl kaynağı şu: "Ve en önemlisi bir süredir keyifsizim. Tükenmişlik"

bir erkeğin tükenmiş olmak, keyifsiz olmak gibi lüksü asla yoktur. silkelen ve kendine gel. biraz daha geç kalırsan kalıcı olarak çözülemez sorunlarınız.

edit: eski duyurularını da okudum. psikolojik rahatsızlığın var galiba. eşinden saygı görmen için iç sorunlarını çözmek zorundasın. biraz pısırık oldugun anlaşılıyor yazdıklarından. kadınların böyle erkeklere saygı duymadıklarını ilk defa duyuyor olamazsın
  • abelardo  (26.09.24 15:12:25 ~ 15:16:31) 
xrated ülkede oy kullanan 25 milyon kadın var ve feminist olmayan bir kadın oy kullanmaz. beğenmeyen yallah Arabistana


  • titanyum22  (26.09.24 15:37:22) 
Ise baslasin onun maasini da bakiciya verin. Boyle anlar


  • lapaz  (26.09.24 17:08:03) 
Uzun yıllar çalışmış sonra da anne olup bir süre evde çocuk bakmış biri olarak erkeklerin bu dışarıda çalışıyorum yoruluyorum tükendim tribinden nefret ediyorum. Nedense hep erkekler tükeniyor hiç kadınların özellikle annelerin tükenme hakkı yok?
Kadın tükensin bakalım bir hafta da full time sen ilgilen çocukla.
Evde çocukla ilgilenmek kolay zannediyorlar herhalde biz de ofise gidip çalıştık hiç de zor değil sabah git akşam gel mis gibi. Ama annelik öyle mi yani kendine ait bir saniye vaktin yok.

Zavallı kadınlar ya hepimiz adına çok üzülüyorum. Biz bu erkolar gibi niye tükendim deyip çocuğu on dakika oyalamayı ebeveynlik göremiyoruz? tişörtümüzü atıp keyifsizim diyemiyoruz. :(
  • kaptan maydanoz  (26.09.24 20:11:07) 
feministleri dinleme
taviz tavizi doğurur
daha sonra da bu adamın sınırları yok diye erkek yerine konmazsın.
  • nuisance2  (26.09.24 23:43:12) 
[]

Sizi küçük düşürmeye çalışan iş arkadaşına nasıl konum alırsınız?

İyi niyetli, saf, güleryüzlü davrandınız. Fakat topluluk içinde üzerinize oynamaya devam ediyor. Gayri resmî dalga geçer gibi sizin adınızla üzerinize konuşmalar yapmaya çalışıyor. Gevşek, rahat, lakayt bir tip.

Nasıl davranırsınız? Nasıl konum alırsınız? Şimdiden çok teşekkürler…


 
Tam olarak ne yaptiklarini daha berrak anlatirsan bir fikrim olabilir.


  • Yourcousinmarvinberry  (17.09.24 10:46:01) 
Ben bu tür durumlarda hep aynı şeyi yapıyorum. Açıktan abartmadan tersleyip konuyu sen de hiç şakadan anlamıyorsun mevzusuna getirip evet şaka sevmem diyerek bağlıyorum.

Zaten bariz olduğu üzere şakanın konuyla alakası yok, bu tip insanlar zorda kalınca şaka yapıyoruz şurda demeye getiriyor lafı hemen.

Baştan el atmazsanız ilerde daha zor olur. Kavgaya, dalaşmaya gerek yok. Usulünce tersleyin sadece, hoşunuza gitmediğini açıkça gösterin.
  • akhenaten  (17.09.24 10:53:41 ~ 11:01:06) 
Aynen ben de ters cevap veriyorum hoşuma gitmeyen bi şey söylendiğinde. Ya da mesela ben mutfakta dururken o sevmediğim kişi de mutfağa gelirse ben sohbetten kopup ortamı terk ediyorum anında. O geldiği için gittiğimi belli ediyorum. Ayrıca hiç özel bişi anlatmıyorum o kişiye, ofisteki diğer kişilerle sohbet edip onunla hiç konuşmuyorum sabah günaydın bile demiyorum. Çünkü neden art niyetli birine günaydın diyeyim? Beni sevmediğini ve arkamdan dedikodu yaptığını bildiğim birine selam dahi vermem.


  • turuncu tonlarda  (17.09.24 10:57:27) 
siz de dalga geçer gibi espriler yapın, çirkef olun. ciddileşirse sen de alınganmışsın deyin. anca öyle empati yaparlar. her insan nazik, saygılı davranılmayı hak etmiyor.


  • piranase  (17.09.24 17:48:15 ~ 17:51:43) 
Uygun fırsat çıkana kadar gelen topları göğsümde yumuşatıp yan pas çalışırım. Fırsatını bulduğumda ise küçük düşürürüm. Sonra toplanamadan tekrar üstüne giderim.


  • nawar  (17.09.24 18:09:01) 
Ona kucuk suprizler hazirla


  • Zetnikov  (18.09.24 09:52:13) 
[]

Üzüntü ve kaygı sizce bulaşıcı mı?

Üzgün gözleri dolu kaygılı bir insan ortama girdi iletişime geçtiniz. Sizce bulaşıcı mı? Ve ne kadar oranda bulaşır?




 
Olumlu/olumsuz çevresel etkenler sizin de ruh halinizi etkileyebilir ama bunu "bulaşıcılık" olarak değerlendiremeyiz.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (10.09.24 13:57:15) 
Empatlık düzeyinize göre etkilenme seviyeniz artar. Bazı insanlar daha hassas ve duygular onlara daha fazla nüfuz ediyor.

Ben çok kötü etkilenirim hemen modum düşer. Çok fazla dram türü de izleyemiyorum hatta
  • kullanicadi  (10.09.24 14:05:12 ~ 14:06:25) 
Buna bir oran belirleyemeyiz tabii ki. Karsidaki insanin hassasiyeti ve yasadigi tecrubeleri ile alakali tamamen. Hic evcil hayvani olmamis birinin evcil hayvanini kaybetmis birinin hisleri karsisinda his bulasi yasamasini beklemek zor. Anlamayabilir. Nadir olarak anlayan hassas insanlar cikar.

Her gun baya tereddut etmeden canlilari olduren, gomen, atan, sokenlerin oldugunu okudugumuz bu toplumda oran moran bos.

Cogunlugun kili kimildamaz, gozu dolmusmus, karsisindaki endiselenmismis.
  • a perfect lie  (10.09.24 15:07:59) 
Giren kişi ailemdense veya çok sevdiğim biriyse benim de gözlerim doluyor genelde.


  • playing star again  (10.09.24 16:18:47 ~ 16:19:41) 
[]

Yalnız yaşayan 65 yaş anneme sağlığı için nasıl destek olabiliriz?

Babam bir yıl önce vefat etti. Annem evde yalnız kaldı. Ve ara ara kendini depresif mutsuz hissediyor gibi görüyorum.

Hobi uğraşısı olsun diye eve dikiş makinesi aldık; yağlı boya resim takımı vb de var. Fakat onlarla da düzenli olarak ilgilenmiyor. Ara ara sadece resim yapıyor.

Gençliğinden beri asosyal bir yapısı var. Sık görüştüğü bir arkadaşı yok sadece ablam ararsa her gün veya gün aşırı onunla telefonda görüşüyorlar. Bir kurs vs. asla gitmek istemiyor.

Haftada bir kendisini ailemle ziyaret etmeye çalışıyorum. Torununu seviyor biraz da olsa onunla mutlu oluyor.


Diğer bir konu da annemde horlama sorunu var. Uyku apnesi olabileceğinden şüpheleniyorum. O da uyku kalitesi iyi değilse depresyon stres vs yapabilir diye bir doktordan duymuştum. Yalnızlık ve uyku sorunları derken bunlar da muhtemelen onu etkiliyor olabilir.

Bu konuda sizce zihinsel ve ruhsal sağlığı için nasıl destek vermeliyiz? Şimdiden çok teşekkürler...

 
Yalnız kalmak o yaş için en önerilmeyen şey. Yalnızlığın ilersi genetik yatkınlıkta varsa alzheimer. Gezilere katılmalı, gezmeli, dertleşmeli anlatmalı. Yoksa depresyon ilaç vs sağlık bozar.


  • mikahakkinen  (09.09.24 11:17:26) 
1. Yanınıza alın
2. Evlendirin
3. Ev arkadaşı bulun
4. Huzurevine yatırın

Bunlardan birini tercih etmeniz gerekiyor bence.

Horlama sorununu da biran önce çözün. İlerde hem daha kötü olacak ve hem de yaşlılık nedeniyle çözüm daha zor.
  • Mirket  (09.09.24 11:30:35) 
kilo yoksa bir kbb doktoruna gidip baktırmak gerekiyor. bu yaşta deviasyon ameliyatı zorlayabilir ama daha basit konka küçültme operasyonu ile 15 dakikada nefes yolunu açıyorlar. daha pratik çözüm de gece yatmadan önce nefes açıcı burun bandı kullanmak.


  • orpheus  (09.09.24 12:19:09) 
Arada gece annenizde kalin.Daha sik ziyaret.Cocuklarla daha sik gozukmesi daha iyi gelecektir


  • turkuaz  (09.09.24 13:42:13) 
3-4 günlük yakın mesafe turlarına gitmez mi? birkaç kere sizinle gitse belki sonrasında tek gitmeye cesaret eder. oralarda bol bol yürür, yeni insanlarla tanışır.

hobi kursu içinden gelmiyorsa ikna olmuyorlar

bir de belki bi stk işi olabilir, çocuklar, kadınlar, hayvanlar. artık hangisi içinden gelirse bi stkda bi işin ucundan tutmak ona iyi gelebilir. ben mesela kafe işletirken stk'nın etkinliklerinde çay/kahve sponsoru oluyordum. etkinliğin olduğu hastanede hem stk üyelerine hem de çocukların anne/babalarına çay/kahve servis ediyordum. bu bile bi şeydi o gün orada yorulanlar için.
anneniz de seviyorsa kermes vs işlerinde görev olabilir
  • ofelia  (09.09.24 14:20:11) 
@mirket +1


  • Zetnikov  (09.09.24 17:05:38) 
[]

Ağır sosyal fobi yaşayıp bunu yenen var mı?

Öncelikle Havadan sudan konuşurken gözleri dolan biri hakkında ne düşünürsünüz? İş aile veya sosyal bir ortamda gözleri sulu sulu sizinle çevreyle konuşuyor.

Ne düşünürsünüz, sizi rahatsız eder mi?


Sorum ise: beş aydır böyle bir sorunum var. Sosyal fobiden kaynaklı muhtemelen. Bu sorunu yaşayıp aşabilen var mı? Nasıl aştınız?

 
bunun sosyal fobi olduğuna emin misin?
benim bildiğim sosyal fobi böyle bir şey değil çünkü.

  • rentts  (03.09.24 19:57:31) 
Sosyal fobi olduğunu sanmıyorum geçmişteki bir travma nedeniyle tetiklenme olabilir. Ne hakkında konuşurken oluyor onları Bi kenara yazsın.


  • kullanicadi  (03.09.24 20:03:24) 
Ben varım diyebilirim de, böyle birini bulmaktan ne fayda umuyorsunuz onu tahmin edemedim.

Dediğiniz gibi biriyle karsilasirsam biraz sohbete katmaya çalışırım.
  • encokbenisevinnolur  (03.09.24 20:19:51) 
Sorum sosyal fobinizi nasıl aştınız? İlaç, üstüne gitme somut örnekler varsa size iyi gelen paylaşabilirsiniz sevinirim @encokbenisevinnolur


  • psmstc  (03.09.24 20:36:14) 
adamın göz rahatsızlığı vardır diye düşünürüm bişey demem. niye ağlıyorsun ki?


  • titanyum22  (03.09.24 20:38:52) 
@kullaniciadinin dedigini yaparak başlamıştım, sadece travma vs değil de neden çekiniyorum nasıl çekiniyorum o an ne hissediyorum ne aklıma geldi de gözlerim doldu. Bu zaman içinde kendimi izlemeyi öğrenmemi sağladı (önceden mal gibi bakiyormusum onu farkettim).

Sonra iyice analiz edince de bunun oluştuğu durumlara alternatif yer topluluk vbde maruz bırakmak (mesela çocuklu anne babalardan çekindiğimi farketmistim universitedeyken, belediyenin belirlediği ailelerin evine gidip çocuklarına ders çalışmayı içeren gönüllü faaliyeti vardı, ona katılmıştım, bu tarz seyler).

Bunların da kaydını tutmaya devam.
Bazen hikayelestirdigim de oluyordu motivasyon düşüren durumlar üstüste olunca (sonradan öğrendim bu bir terapi yontemiymis, narrative terapi)
  • encokbenisevinnolur  (03.09.24 20:44:03) 
Karşınızdaki kişileri kafanızda çok büyütüyorsunuz. Yakın zamanda ayrılık falan oldu mu?


  • sevilen progressive türkücü  (03.09.24 21:18:19) 
Ben. Eğitim aldım. Ne eğitimi olduğundan da defalarca bahsettim. Sosyal medyayı azaltıp kendine özen göstermek isteyen herkes alabilir bu eğitimi. Bir kaç yılınızı alır ama farklı bir insan olursunuz.


  • hasmetizm 2046  (04.09.24 00:23:43) 
Yeni başladıysa nasıl tetiklendi sorusu önemli olabilir. Sosyal fobi olduğundan emin misiniz?

Genel olarak durumu analiz etmek: ne zaman, kimlerle oluyor, aklınızdan ne geçiyor da gözler doluyor… aklınızdan geçenin olma ihtimali ne kadar, olsa ne olur?
Durumu anladıkça da adım adım kendinize ödev vermek, gerçek sonucu tahmin ettiğiniz sonuçla karşılaştırmak.
  • master of ceremonies  (04.09.24 10:09:54) 
Tetikleri fark etmek güzel bir başlangıçtır. Farkındalık oluşmuş sizde kendi içinize bakmayı da öğrenmişsiniz, ne hissettiğinizi de kontrol etmeniz, duygu listesinden destek alarak ne hissettiğinizi tam olarak bilmeniz de faydalı olacaktır. Tetik dediğimiz şeyler genelde geçmişin yansıması oluyor. Geçmişte yaşanan benzer bir deneyim illa ki olmuştur, biri bir şey söylemiş veya yapmış sizi benzer bir hisse ve bir düşünce kalıbına sokmuştur. Düşünce yapınızda meli malı ekler de kullanıyor musunuz? O öyle olmalı bu böyle davranmalı vb.


  • hasmetizm 2046  (04.09.24 11:08:01) 
Bu noktada geçmiş deneyiminizi hatırlatacak ve yas tutmanıza olanak sağlayacak bir empati sohbeti işinize çok yarayacaktır.


  • hasmetizm 2046  (04.09.24 11:09:35) 
Bu sosyal fobi degil hemen kendine doktor gibi tani koymayi birak doktora git


  • Zetnikov  (04.09.24 12:37:58) 
sosyal fobi bu değil.
insanlardan kaçmak, onların yaptığı her davranışı size kasıtlı yapıldığını düşünmek, sürekli kendini hedef sanmak vs

bu gözyaşı boşalımının bir nedeni var . biliyorsanız kolay ama bilmiyorsanız o duyguya ağlıyorsunuz farkında olmadan. burnunuz da akıyor mu?

bir yas var.
ama o yası tutmamışsınız ki kendisini dışarı atıyor böyle.
  • janderzel zartanyan  (04.09.24 15:15:35) 
[]

Kuru göz hastalığı olanlar? Nasıl geçti?

Doktor alerjin de var dedi. 3 damla verdi. Avm araba gibi kapalı mekanlarda gözlerim çok hassaslaşıyor. Işığa güneş ışığına karşı da daha duyarlı hale geldiler. Sulanıyor kızarıyor ve yanıyorlar.

Gözlerimi sık sık bilerek kırpınca rahatlıyorum. Öyle de dışarıdan deli gibi gözüküyorum.

Bu göz kuruluğunun obeziteyle ilgisi olabilir mi eskiden zayıfken böyle bir problemim yoktu çünkü? Ve nasıl geçer tamamen? Şimdiden çok teşekkürler…

 
Aşırı lens takmaktan gözlerim çok kurumuştu. Lazer ameliyatı yapabilmek için göz pınarlarıma silikon tıpa taktılar. Tekini 1 sene sonra çıkarttırabildim diğerini doktor çıkaramadı. Göz kuruluğunu çözdü bu olay ama ağlayınca gözlerim aşırı şişiyordu o yüzden çıkartmak istedim


  • ashleybon  (30.08.24 13:23:33) 
18 yaşımdan beri lens kullanıyorum 17 senelik lens kullanımı sonrası gözlerim aşırı kuruduğu için artık gözlük artı lens kullanıyorum. Lensi o gün özel bir yere gideceksem falan takıyorum günlük kullan at olanlardan. Novaqua ve refresh artık bana yetmiyor. Thealoz duo rahatlatıyor

Güneş ışığına güneş gözlüksüz çıkamıyorum. Su tüketimime dikkat ediyorum bir de uykuya dikkat edeceksin
  • kullanicadi  (30.08.24 13:28:42) 
benım mevzu bıraz degısık sizinkiyle alakasız ama yaşadıgımı yazayım

kuruluk bende cok fazla PC telefon tablet ışıgına maruz kalınca oluyordu farkettim ki gozumu kırpmıyorum refleksımı kaybetmısım neyse

hepsine mavi ışık filitresi ayarladım

birde erken yatıp en az 8 saat uyuyunca iyi geliyordu
  • Zetnikov  (30.08.24 17:38:53) 
[]

İnsan insanın kurdu mudur gerçekten?

3-4 aydır yaygın kaygımın üstüne bir de sosyal fobi eklendi. Fakat insanların korkulacak birer canlı olmadığını kendime telkin ederek bir noktaya kadar iyi hale geldim diyebilirim.

Dün bir mesleki seminere katıldım. Böyle kişisel gelişimci birisi tarafından yapılan Show tarzında 15-20 kişilik bir grupla soru cevap sohbet-söyleşi tarzı bişeydi. Çok manipülatif de biriydi. Kıl olduğu kişilere böyle örtülü angarya bazı işler yaptırdı. Bir nevi salonda psikolojik hakimiyetini korumaya çalıştı gibi geldi.

Hatta gösteri sonunda bu angarya iş yaptırdığı tiplerden birisi bize kıl olduğunuz için mi böyle angarya yaptırdınız minvalindeki daha üsluplu bir biçimde biraz laf soktu.

Şimdi bakıyorum da insan insana çok yardımcı olduğu destek olduğu da oluyor. Fakat böyle bir yandan profesyonel işte kimsenin kimseyi aslında neredeyse hiç umursamadığını alttan alta gözlemledim. Psikolojik oyunlar, pasif agresif hareketlerle ezmeye ego tatmin etmeye çalışmalar vs vs.

Sorum özellikle son dönemde insanlar kendi arasında bir kayıtsızlık umursamazlık içinde mi sizce?

 
Evet. Hayvanlar aleminden hiçbir farkımız yok. Bu olanların esnaf arasında olduğunu düşündüm de, eskiden esnaf birbirine müşteri gönderirmiş, ben siftah ettim ama yandaki arkadaşın hâlâ siftahı yok ondan alın denirmiş, birbirini kollarmış esnaf. Bu anlattığım tabloda sırf gıcık olduğu için insanlar üzerinde psikolojik üstünlük kurma çabasına girebilen biri var ve bu kişiden bir de "eğitim" alınıyor... Tam bir ilüzyon, hayvanlar aleminden beteriz.

Bu değerler eğitimi meselesi, medeniyet meselesi bir yerde. Ahlak meselesi. İş ahlakı kadar sosyal ahlak da çok önemli. İnsanların birbirine hiç değilse zararının dokunmamasını hedeflemeleri (hedeflemek değil alışkanlık edinmiş olmak demeliydim) gerekirken vaziyet ortada.

Belki de hassas bir insan oluşun seni bu kadar etkiliyor, uzaklaşıyorsun. Bilmiyorum neler yaşayıp ne yaralar aldığını ama şu çerçeve hiç de sevimli falan değil. Son derece de haklısın.
  • muhayyer divan  (22.08.24 11:34:18) 
İnsan insanın kurdudur ancak bunu böyle kabul ettiğinizde korkacak bir şey de yoktur en doğrusu olur sanırım.

İnsanlar yol yordam, usül ve insani yaşam konusunda çok umursamaz evet, ancak başkalarının hayatları konusunda ise aksine her şeyi gereğinden fazla umursuyorlar. Çok garip bir durum var ortada.

Birine başta güvenim sonradan güven puanınızı kırmamalısınız, başta kimseye güvenmeyip zaman geçtikçe olumlu bakış açınızı geliştirmelisiniz. Böyle yaparsanız daha az zarar görürsünüz. Tabi insanlara güvenmemek demek paranoyakça yaklaşmak ya da kaba davranmak demek değil. Sadece resmiyetinizi korumanız yeterli.
  • akhenaten  (22.08.24 11:36:37) 
@geveze yazar

Farkını ortaya koydun sevgili bacım. Budur. Sevgiler <3
  • muhayyer divan  (22.08.24 11:48:38) 
İnsan nerede çıkarı varsa orada ve onunladır.

İleride 3 yil ki hedefim hayatimdan herkesi cikarmak olacak.
  • Zetnikov  (22.08.24 23:50:39) 
Valla öyle derseniz oyle olur, mefhuma da bağlı. Örnek verdiğiniz yerlerde bulundum ve evet o kontekstte işler böyle yürüyor ama insana dair normu belirleyen de böyle tipler değiller, o laf sokan arkadaşa selam olsun :)
İnsan insanın umididir derim ben.

  • encokbenisevinnolur  (23.08.24 01:37:30) 
[]

Bungalov tatil evlerini aile için tavsiye eder misiniz?

Ve Güvenilir bu evlerden bebekli aile olarak kiralayabileceğimiz kurumsal bir site var mı?




 
Bungalov bir yapı çeşidi. Sadece bungalov kiralayan bir site görmedim. Genelde küçük bir otel gibi, pansiyon gibi işletmeler oluyor. Bebekle gitmek için bir engel yok.
Çoğu pek çok turizm şirketiyle çalışıyor. Mesela etstur.com'da 80'den fazla tesis var.

Bence siz tatil yapmak istediğiniz bölgeyi veya tatil için istediğiniz kriterleri yazıp tavsiye isteyin.
  • michael_knight  (25.07.24 13:11:14 ~ 13:12:22) 
[]

Evlilik içi tartışmanın kayınpedere gitmesi

Eşimle büyük sayılabilecek bir tartışma yaşadık. O da hoş olmayacak şeyler söyledi bense eşeklik ederek çok daha da kırıcı konuştum. Söylediklerimi annesine paylaştı o da kayınpedere. Kayınpeder astığım astık otoriter bir tip. Koruma refleksiyle sana böyle konuşan adamın yanında ne işin var vs. Seni yanımıza alalım diye eşime epey konuşmuş. Şimdi bana da tavır aldı. Eşim de haklı üzülüyor. Şimdi bu krizden nasıl çıkılır sizce?




 
Her şeyi koşa koşa anasına anlatan insanlar maalesef bu tarz sorunlara yol açıyor. Ne gerek vardı. Kendi içinizde çözmeden anlatılması yanlış. Nasıl çözülür... Araya soğukluk girer, adam kızım mutlu olsun diye ses etmez, sen de kayinpederin her tavrına acaba... dersin ve adama tutulursun. Bazen bir şey bir kere raydan çıktı mı geri eskisi gibi olmuyor. Kayjnpederle olan ilişkin de böyle olur. Kusura bakmayın dersin yolunuza devam edersiniz ama durum bu. Eşinin anlatması yanlış.


  • dedeminhirkasi  (21.07.24 17:30:09) 
Ekstrem bir durum olmadığı sürece böyle şeylerin anlatılması kesinlikle çok yanlış.

Eşinizle aranızı düzeltmişseniz kayınpeder tarafını zamana bırakmaktan başka çareniz yok. Belki bu size ders olur ve bir daha bu şekilde kırıcı konuşmazsınız eşinizle. O da hemen yetiştirmesin tabii, en sevmediğim insan davranışı.
  • pispinti  (21.07.24 17:41:56) 
anlattıklarınızdan yola çıkarak kayınpeder sadece kızına mutsuzsan, mutsuz olmaya devam etmek zorunda değilsin diyerek destek olmuş. bence babalık görevini yapmış. ifade şekli zorunuza gidebilir, ancak -bizzat yaşadığınız için siz de bilirsiniz ki- insan canı yandığında kırıcı olabiliyor.

kayınvalide-kayınbabanın güvenlerini yeniden kazanmadan, yarattığınız bu krizden çıkamazsınız. eşinizin hayatından memnun olduğunu, sizinle mutlu olduğunu görmeleri lazım. en azından ben onların yerinde olsam, bu şekilde düşünürdüm.
  • tnz  (21.07.24 18:49:01) 
Eşinizle arayı duzelttiyseniz gidip kayınpederle yüzyüze konuşup, bir sinirle ağzımdan çıktı diyip gönlünü almaktan başka çare yok.


  • kimlanbu  (21.07.24 20:03:46) 
aileye bir şey anlatılmayacağını öğrenmiş oldu eşiniz işte.


  • Hallegadola  (22.07.24 08:55:00) 
Biriyle konuşuma ihtiyacı duymuş eşiniz ki ben sizi hatırlıyorum diğer duyurulardan belli ki bu kırıcı konuşma zoruna gitmiş annesiyle paylaşmış ve anna babada evladı koruma iç güdüsü devreye girmiş bunda anormal bir durum göremedim ben tabii ki tavır alır adam hiçbir şey olmamış gibi mi davransın kızına kim bilir neler dediniz. Neyse.

Çıkış yolu zaman, bırakın bir süre kendi haline, sizi iyi görürlerse unutacaklardır. Bizim ailede de benzer şeyler oldu, neler neler unutuluyor bir bilseniz. Siz saygınızdan ödün vermeyin yeter.
  • Kediyi üzdün  (22.07.24 09:31:13) 
Aile kavgaları ana-babaya prensip olarak anlatılmaz, ama...
Bunun aması maalesef var. Büyük kavgalar, hele hele işin içine namus vs. tarzı ithamlar ya da fiziksel zorbalık girerse anlatılması gerekir. Şöyle düşünün sizin kızınız olsa anlatmasını istemez miydiniz?
Kpeder bir babanın yapması gerekeni yapmış. Eğer şu anda eşinizle durumunuzu düzelttiyseniz zamanla kriz çözülür. Herkes kavgada ağzından çıkana dikkat eder, hayat devam eder.
  • SiyamkedisiZorro  (22.07.24 11:46:58) 
şimdi eski duyurulara baktım da kavga anında ağzıma geleni söylerim vs demişsiniz. abartılı tepkileriniz olduğunu belirtmişsiniz.

normal şartlarda eşle olan kavga asla anne-babaya yansıtılmaz ama üstte bir arkadaşın dediği gibi kaldırılamayacak derecede ağır konuştuysanız son çare olarak babasına anlatmış olabilir. kaldı ki kendisine böyle bi durumla gelen kızına karşı da söyledikleri gayet normal.

son çare olarak eğer gerçekten pişman olup ve özür dilediniz ise sizlik bi durum yok. babayla orta yolu bulduracak olan kişi eşin.
  • elorelia  (22.07.24 12:48:03 ~ 12:48:39) 
evlilik böyle bir şey değil ya. ben de boşanıyorum ama eski eşten değil de kayınpederimden boşanıyorum gibi (kadınım). bu tip aileler, ı ı h.


  • deartheodosia  (22.07.24 15:46:52) 
türk kadını evliliğin, ailenin ne demek olduğunu hiçbir zaman öğrenemedi. evliliklerin çoğu bunlar ana babalarını her halta dahil ettiği için bitiyor. işin zor başkan.


  • sir william jones  (22.07.24 17:34:56) 
iyi olmuş, bir daha ağzından çıkana dikkat edersin. el kızını nikahına alınca sahipsiz sanmaman gerektiğini öğrenmiş oldun.


  • titanyum22  (22.07.24 20:48:59) 
[]

İstanbul’daki eski dairelerin alıcısı yok mu?

İstanbul’da eski 30 yaş üstü bir eski dairemiz var. Satmak istiyoruz. Fakat hakettiği fiyatlardan ilana koyduk hiç arayan soranı yok. İstanbul’daki Eski dairelerin alıcısı yok mu?




 
Ben daire alsam 30+ daire almazdim. Hocam zaten depremden insanlarin psikolojisi asiri bozuldu sen olsan bakar misin?


  • Zetnikov  (20.07.24 10:30:21) 
Arazisi değerli bir yerde (maslak, bağdat caddesi civarı vb.) değilse ve kentsel dönüşüm ihtimali yoksa zor.
Bu dönemde kredi faizleri yüksek olduğu için ekstra zor.

  • merhum  (20.07.24 10:50:13) 
bina yeni degilse adam ona o kadar para verecegine karacaahmetten mezar yeri alir. beklenen istanbul depremi dusunuldugunde ayni sey cunku. sahsen kelepir bile olsa icinde oturmak icin almam ben o evi.


  • bohr atom modeli  (20.07.24 12:20:10 ~ 12:20:41) 
Aynı süreçten geçtim. Sarıyer’de eski binayı deprem riskinden dolayı eledim. Halbuki beğenmiştim.

Eski binayı hangi durumda alırım? Kentsel dönüşün ihtimali kesine yakındır, yeri de iyidir. Ve acil eve ihtiyacım da yoktur. Alırım, kentsel dönüşüm sonrasında da temize satarım/otururum.
  • kojonotsuki  (20.07.24 12:25:55) 
kentsel dönüşüm olsa bile şuan 1,5-2 milyona yakın maliyet çıkıyor. hem daire parası hem kentsel dönüşüm ücreti çok mantıklı gelmiyor.
oturmak için alacaklarda zaten kendini zorlayıp yeni bina almak istiyor.

  • my fault  (20.07.24 12:27:19) 
hiç arayan soran yoksa hak ettiği fiyatı fazla düşünüyor olabilirsiniz maalesef


  • ted  (20.07.24 12:29:12) 
Var, Türkiye çoğunlukla kaderci bi ülke. Deprem dolayısıyla eleyen anca bizim çevremiz vardır. Mesela eski evler daha büyük olur, tavanı yüksek olur vs bu sebeple bile başka yerden sallıyorum 60m2 alacağına sizin evi almak isteyen çıkabilir. Fakat fiyat yüksek geliyordur.(son zamanlarda emlak krizi var galiba gerçekten)


  • nhk ni youkosu  (20.07.24 13:22:14) 
Fiyat yüksek olmalı :)


  • gabe h coud  (20.07.24 14:51:29) 
Hakettiği değer kime göre neye göre.İnanın tam değerinde koysaydınız 1 günde satardınız.Diğer ilanlara bakarak hakettiği değeri belirlemişseniz yanılırsınız


  • ayağiniza gelen overlokçu  (20.07.24 17:43:07) 
şu an eski daire satmak için hiç iyi bir ortam yok. piyasa ölmüş, ev alan yok zaten. fiyatlar reel olarak daha da düşecek. illa satmak istiyorsanız fiyatı epey düşürmekten başka çareniz yok.


  • abelardo  (20.07.24 18:17:40) 
varsayalım 5 milyon istiyorsunuz. benim de o param olsun. yenice bir binadan aylık 50bine kiralık bir daire tutuyorum. 5 milyonu bankaya atıp aylık 200bin civarı faiz elde ediyorum. 50binini kiraya veriyorum. 150bini anaparanın üstüne atıyorum ve devlet babanın müteahhit evlatlarını kollamak için çıkaracağı uygun faizli konut kredisini kolluyorum.

deprem gerçeği ve alım gücünün yok olması şu an dairenizi ancak arsa payı ederinde satabilmenizi sağlar. bu durum da imarın düşürülmemesi yahut arazinizin rezerv alan ilan edilmesi gibi bir ihtimali varsa dairenizi alacak kişi sadece ciddi bir risk satın almış olacaktır.

herkes parasını faize gömdü. nacizane tavsiyem takas seçeneklerine de açık olmanızdır.

edit: yazım hatası
  • phonex  (20.07.24 23:48:06 ~ 23:50:06) 
hakettigini düşündügünüz fiyat gerçekte hakettigi fiyat degildir. o yüzden satılmıyor. Fiyatı daha hakettigi seviyelere indirirseniz rahatlıkla satılır.
ayrıca maraş depreminden de sonra eski binalar artık insanlara korku veriyor. beklenen büyük istabul depremi de cabası.
bu gibi durumlarda fiyatı daha da düşürürseniz canı kıymetli olmayan bir alıcı bulabilirsiniz
  • limonlu eksi  (21.07.24 08:47:10) 
Genelde eski ev sahipleri fiyatlarını belirlerken kensel dönüşüm SONRASI alacağı fiyattan az düşüğünü istiyor. Halbuki bir sürü risk var. Deprem var, müteahhitle uğraşmak var, 1,5-2 sene kiraya çıkmak zorunda olmak var, 1-2 milyon arası ilaveten müteahhite para ayırmak zorunda olmak var. Bir de eskiden (bundan 10 sene önce) yeni daire stoğu yeterli değildi, artık yeni daire var epey, dolayısıyla maalesef fiyatınız yüksek kalmıştır sizin.


  • SiyamkedisiZorro  (22.07.24 12:31:16) 
Link at, bir bakayim.


  • osssy  (22.07.24 17:01:58) 
[]

Kaygı, üzgünlük, depresiflik vb duygular bulaşıcı mıdır?

Bir grupta bir kişi bütün gruba bu tarz duyguları hızlıca bulaştırabilir mi? Veya iki kişi arasında bulaşır mı?




 
Kimse kendinde olmayan bir duyguya, düşünceye tetiklenmez. Karşındakini sorunlarında derinlesmeye itersin en fazla, yanlışı yok bence.


  • sekizdokuzon  (13.07.24 13:32:20) 
Sunu kesin biliyorum bazi ortamlarda bazi insanlar mod dusurebiliyor yada negatifleyebiliyor.

O tarz insanlardan sahsen ben uzak duruyorum zaten 1gr enerjim var onuda harcayamam
  • Zetnikov  (13.07.24 16:01:10) 
[]

Mümemmeliyetçilik,başkalarının düşüncelerini aşırı önemsemek,özşefkatsizlik

Mükemmeliyetçilik, başkalarının düşüncelerini aşırı önemsemek, diğerlerini kendinden daha değerli önemli kendini daha az değerli görmek. vs vs vs

Bunlar değişebilecek şeyler mi? Kişisel çalışmayla nasıl ne kadar değişip aşılabilir?


 
şema terapisini düşünebilirsiniz. bir psikolog ile görüşün.

öz şefkatsizlik üzerine ben bu şekilde yardım alıyorum. ilerleme kaydettim.
  • art cat chocolate  (11.07.24 12:45:03) 
Terapiye git. Inanmazdim boyle profesyonel yardim islerine falan ama hafif hafif ilerliyorum.


  • Kittie  (11.07.24 12:47:23) 
Bir kere bence mükemmel olmaya çalışma. Çünkü mükemmel insan olamaz. Örneğin; hasta oluyorsun, yerinden kalkamıyorsun. Aynı anda her işe yetişemiyorsun, çok calışmana rağmen sınavda başarısız olabiliyorsun. Yemek yapıyorsun güzel olmayabiliyor, birden fazla haneden oluşan sayıları kafanda carpamıyorsun. Halbuki mükemmel olsak bu böyle olmazdı. Biz insanız makine değiliz. Bilgisayar bile bazen error veriyor.


  • rock n roll  (11.07.24 12:54:21) 
Bunlar kader değil, gerçekten değişiyor. Ayrıntılı olarak da anlatmaya çalışacağım günün ilerleyen saatlerinde.


  • sekizdokuzon  (11.07.24 13:26:43) 
Kişisel olarak aşamazsın. Öz şefkat ve sevgiyi kendine veremezken, yaşadığın her farkındalık sende daha fazla utanç yaratır ve olumsuz duygularını daha çok besler.
Kendini sevmeyi öğrenmek zor bir süreç. Elinde bir şema, sistem yoksa farkındalıkların ile öylece kalırsın olduğun yerde.
Demek istediğim tek başına araştırıp okumak sana bilgiyi sağlar ama bu bilgi ile ne yapacağını bilmiyorsan daha da üzer seni. Bu yüzden bir sisteme ihtiyacın var.
Ya parasını verip terapiye başlayacaksın, uzman seni yönlendirecek. Ya da şiddetsiz iletişim vb grup olarak kendini, duygularını, ihtiyaçlarını, utançlarını tanıyacağın bir eğitime katılacaksın. Ondan sonra terapi alacaksın üzerine. Her şekilde desteğe ihtiyacın var. Başka insanlardan yardım istemek sanırım zor geliyordur sana. Önündeki Yolculuğu ben son 3 senede tamamladım. Soruların olursa yardım etmekten keyif duyarım.
  • hasmetizm 2046  (11.07.24 13:31:29) 
Terapiye gidecek imkanın olmaz ise iki okuma tavsiyem olur:

1. Rahmetli Doğan Cüceloğlu'na sağken mail yazmıştım, böyle böyle şöyle şöyle demiştim ben napıcam demiştim. Sebeplerinden en önemlileri de bu saydığın şeylerdi tabii. Cevabı şu olmuştu:

Değerli muhayyer divan;

Mektubunuzu okudum.

Size bir önerim var. Lütfen önce benim İçimizdeki Çocuk kitabını en az iki kere okuyun. İlk süratle anlamak için okuyun. Daha sonra uygulamaları yaparak tekrara okuyun.
Onu bitirdikten sonra, Gerçek Özgürlük kitabımı da iki kez okuyun. İkinci okuyuşunuzu notlar alarak yapın.
İki kitabı da okuduktan sonra bana tekrar yazın, kendinizi hatırlatın.
Ne gibi iç görüler elde ettiniz, onları da yazın.
O zaman video konusunu düşünürüz.
Selamlar. Tanıştığımıza memnun oldum.

Doğan Cüceloğlu"

2. David Burns'ün İyi Hissetmek isimli kitabını bütün yönlendirmeleri harfiyen yerine getirerek okumak.

Bu ikisi çok iyi gelecektir.
  • muhayyer divan  (11.07.24 17:36:32) 
[]

Terapi sürecinde öğrendiğiniz ve bazen uyguladığınız teknikler var mı?

İçimdeki çocukla temasa geçme vb. türü sizi iyileştirdiğini hissettiğiniz teknikler var mı? Paylaşabilir misiniz

Şimdiden çok teşekkürler...


 
m.imdb.com

Bu filmde aradığın şeyler var, aslında film değil de bir pskiyatr ve arkadaşı ile olan biriyle sohbeti
  • grimavi  (07.07.24 17:59:11) 
Geçmişe gidip çocukluğunu teselli et şeyleri beni güldürüyor ve odaklanamıyorum. Daha somut şeylere ihtiyaç duyuyorum:

Otomatik düşünme formu. Zor ama öğrendikten sonra faydasını görüyorsunuz.
Mod tespit formları. Bunun için önce modlar hakkında bilgi sahibi olmanız gerek. Mod terapisi - psikonet yayınları size rehber olabilir.
  • ruhen hastayim ben  (07.07.24 18:19:52) 
Yok. Tam tersi terapilerin ne kadar şeytani olduğunu anladım. Terapilerin sizin huzurunuz için değil, çevrenizin huzuru için var olan şeyler.

Hiç büyük konuşmam ama bu konuda benle aşık atacak adam yok, o derece tecrübem var. Gitmeyin.
  • numlock  (07.07.24 21:24:08) 
Çok güzel bir soru. Uzun süredir terapiye giden bir psikolog olarak; kendimle konuşma tarzımı fark etmek; başarısızlığımda, utandığımda, tembelliğimde ya da iyi şeylerde nasıl konuşuyorum kendimle, kızarak mı alay ederek mi yoksa şefkatle mi, destekleyerek mi..bir şeyin üzerinde çok çabalamışsam ve olmuyorsa yeni yollar aramak, tekrar başlamak yerine bir süre durmak.. bana iyi gelen bazı rutinleri zor gelse de devam ettirmeye çalşmak.. kötü taraflarım (şeytani bir kötü) olduğunu kabul etmek.. bazen bazı yorumları bir süzgeçten geçirmeden aldığımı fark etmek; çok mantıklı görünse bile bana uygun olmayabilir…bir şeye çok değer veriyorsam, çok yüceltiyorsam (yorum, olay, kişi..) tam tersi şeklinde de bir düşünmek ve genelde tam tersine inandiğımı ve kaçtığımı bulmak eğlenceli derecede şaşırtıcı oluyor. Aklıma gelenler bunlar:)


  • entellektuelmankurt  (07.07.24 22:50:00) 
Çocukla temasa geçmenin iyileştirici tarafı elbette var. Çocukluk utançlarımızı, travmalarımızı, çok üzücü anıları veya büyük kayıpları empatik bir alanda paylaşmak çok iyileştirici. Peki nasıl?
Öncelikle yaş tutmuş oluyoruz. Korkmuş/üzgün vb duygulardaki Çocuk halimiz ile bağlantı kuruyor ve çocuk halimize empati veriyoruz.
Nasıl bir empati?
Çocukken yaşadığınız üzücü bir olayı düşünün, paylaşacak kimseniz de yoksa bu bir travma kabul edilir zaten. O ana gidip çocukken ne hissetiginize odaklanınca, o konforsuz duygular çok yoğun canlanır, gerçek hissettirir, işte o an yetişkin haliniz çocuk halinize empati verebilir, yalnız olmadığını güvende olduğunu söyleyebilir.
Meditasyon ve empati alıp verebilme deneyimi gerektirir bu işlemler.
Ne işe yarıyor?
Yetişkin halimizden empati almış çocuk halimiz sakinleşir. Bu aslında yetişkin halimizde karar alırken, düşünür ve konuşurken, otomatik eylemlerimizi sözlerimizi belirlerken çocuk halimizden görevi devir alıp yetişkin halimize vermek içindir.
İçimizdeki çocuğa empati verdiğimizde, o zamanlarda yaşadığımız zorlukların tüm hayatımızda etkisi olan söz, düşünce ve eylemlere dönüştüğünü fark ederiz. Tüm amaç farkındalıktır. Farkında olduğumuz zaman değişmek ve güzelleştirmek için kararlar alıp, güçlü adımlar atabiliriz.
Hayatında bir eksiklik hisseden herkes faydasını görecektir bu kişisel özen çalışmasının.

@numlock sohbet etmek istersen eğer, düşüncenin neden hatalı olduğu konusunda ikna edebilirim seni. İlgini çekerse mesaj at kanki.
  • hasmetizm 2046  (08.07.24 10:08:35) 
iyi bir terapistle kuracağın ilişki dışında bir çözüm yok. içimdeki çocuk, aile dizimi, meditasyonlar vs bi sürü şey denedim gitmeden evvel. kendinle temas etmemek için güzel kaçış yöntemleri oluyor gibi geliyo şu anda

@numlock, terapi için değil ama antidepresanlar için aynı şeyi düşünüyorum
  • olmaz  (08.07.24 10:47:49) 
[]

Bipolar olanlar depresif dönemlerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

SB




 
Bipolar değilim. İlaçla başa çıktıklarını biliyorum ama.


  • sekizdokuzon  (06.07.24 21:19:21) 
[]

Yıllar sonra evlilikte heyecanı, ilgiyi, neşeyi nasıl canlı tutuyorsunuz?

Bizim 5-6 sene oldu. Çocuktan ve zor yaşam koşullarından sonra Bir yüz eskimesi karşılıklı heyecanı ilgiyi yitirme kayıtsızlık durumları var.

Nasıl aşarız? Aşanlar nasıl yapıyorsunuz?


 
Aşmak yok, uyum sağlamak var. Kimse kendini kandırmasın, anlık yükselmeler olur da bundan sonrası monoton.

Kim kimi her gün görür de bıkmaz ağa düşününce bile bunaldım.
  • pavlis  (28.06.24 10:08:45) 
Hevesi ve merağı canlı tutmak için oldukça emek sarf etmek ve zaman ayırmak gerekiyor. Ben macera ve keşif hislerini canlı tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum bu konuda. En basit yolu da doğada yürüyüş yapmak ve bisiklet sürmek, tercihen dağ zirvelerine ulaşmak. Konfor alanından çıkıp fiziksel bir mücadeleye ekip olarak girmek yanında eğlence ve başarı tatmini de getirecektir. Herkes doğayı sever. Yarışmacı olmak da çok keyiflidir. Challenge'ları tiktok yerine gerçek hayatta gerçekleştirmek tamamlanmış hissettirir.


  • hasmetizm 2046  (28.06.24 10:14:39) 
Youtube-Dr. Gülcan Özer. Güzel tespit ve uygulanabilir önerileri var.
Beniö tecrübelerim; birbirimizi ihmal etmemek önemli. Çocuk, ezber bozduran bir durum. Güvendiğiniz biriyle işbirliği yapıp, çocuksuz bir hafta sonu iyi gelir diye düşünüyorum. Aranızdaki bağa dikkat çekmek istiyorum bir de. Zayıfladığında ya da koptuğunda, ilişkideki konumunuzu konforsuz duygular eşliğinde görebilirsiniz. O bağı canlı tutmak için tüm şeffaflık ve kırılganlığınızla kalbinizi açmak güven duygunuzu tazeler. Özlem duyduğunuz günler ya da spesifik bir gün seçip; serzenişte bulunmadan sadece o güne dair hislerinizi ve özleminizi dile getirmek, bir başlangıç olabilir.

  • from where i ride  (28.06.24 11:07:09) 
beraber aktiviteler +1

mumkunse cocuksuz. cocuk kucukse neneye dedeye teyzeye vs. birakilabilir mesela veya basbaba biseyler yapilir. cocukla da tatil yapilabilir tabii...

gulumsemek, el tutusmak, kucuk surprizler gibi basit seyler de guzel. Turk kulturunde insanlar bu konularda daha "kasinti" oluyor ve muhafazakarlik da var. daha rahat olmak gerekiyor bazen. ya da yapabildiginiz kadar.

not: evli degilim. cocugum yok :)
  • ermanen  (28.06.24 11:44:33 ~ 11:52:38) 
ilişkide heyecan olması durumunu anlamıyorum. aynı heyecan döngüsünü yaşamaya devam etmek istiyorsa bir insan zaten evliliğe hazır değil demektir (sorunun yanıtı değil gibi ama). tekdüzelik de güzel bir şey.


  • deartheodosia  (28.06.24 12:23:12) 
Eger ingilizceniz varsa Esther Perel ve Gottman Institute cok guzel kaynaklar yayinliyor bu konulara iliskin, ozellikle uzun sureli iliskiler ve evliliklerle ilgili.


  • kassiopeia  (28.06.24 12:38:27) 
ortak aktivite vs. yalan dolan o işler. kısa vadede işe yarar, sabun köpüğü gibidir.

ilişkilerin doğası bu, bi noktadan sonra monotonluk kaçınılmaz. sevgi geçer, saygı baki kalır lafı var ya, çıkış noktası bu gibi durumlar işte.

ya bunu kabulleneceksin ya da bu diyardan göçeceksin. sanma ki herkes ilk günkü heyecanında, aşkında yaşıyor. hele çocuk olduktan sonra.
  • hops  (28.06.24 14:01:12) 
saygı çok önemli.


  • kumandanim  (28.06.24 14:22:25) 
bizde çocuk yok, başladı böyle şeyler :D

bazen birlikte aktivite yapıyoruz.
bazen libido tavan yapıyor evden çıkmıyoruz.

ama genellikle ev arkadaşı gibi takılıyoruz herkes kendi kabuğuna çekiliyor.

normalde önceden daha sık birlikte vakit geçirirdik ama tükettik sanırım.

dedikleri gibi sıkılmak kaçınılmaz gibi duruyor. yani ilişkiler de hayat gibi sinüs dalgası gibi inişli çıkışlı. insan bazen kendinden bile sıkılıyor, sürekli gördüğün bir insandan da sıkılmak normal bence.

o yüzden başka arkadaşlar, hobiler falan olmalı.
  • ananiyimioguz  (28.06.24 16:50:21 ~ 16:52:15) 
[]

İBB cadde bostan plajına giden var mı? Yoğunluk nasıl?

ve hangi günler saatler yoğunluk daha az olur?

Şimdiden teşekkürler....


Edit: Gittik ücretsiz, çok kalabalık ve su çok pis. Bir curcuna var. Gitmek isteyenlere bilgisini vermek istedim..

 
[]

Dikkat eksikliğim mi var? (dehb)

Uzun Hiç birşey okuyamıyorum. Film dizi uzun video izleyemiyorum. Aklım dağınık.

Dikkat eksikliğim mi var?


 
Hayır hayattan ve her şeyin aynı olmasindan sıkıldın.

Ne okursan oku, ne izlersen izle sana bambaşka şeyler yaşatacak fakat sonunda kendine döneceksin.

Benimkisi böyle.
  • pavlis  (22.06.24 20:08:26) 
Ben de uzun bi sey okuyamiyorum, izleyemiyorum ama hic dikkat eksikligim yok. Artik kaliteli kitap, dizi, film yok ki piyasada. Normal bence yasadigin sey.

Yani tabii bende yok diye bi cikarim yapamayiz ama sadece bu belirtiden de dehb teshisi konulamaz saniyorum.
  • Kittie  (22.06.24 20:09:05) 
bu şekilde 2 cümle ile sonuca varılamaz. bir psikiyatr'ın bile tüm hikayeyi bilmesi gerekir.

mesela hayatndaki başka bir olay nedeniyle kaygılısındır ve dikkatin buna odaklanmaktan tükenmiştir.

ruh ve sinir hastalıkları - dehb kliniklerine veya bu konuda uzman bir psikiyatra başvurarak sonuca ulaşabilirsin.
  • orpheus  (22.06.24 20:42:19 ~ 20:45:22) 
Çağımızın hastalığı.
İş hayatını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemiyorsa doktorluk bir durum yok.
Sosyal medyadan uzaklaşarak,
Şu kadar sayfa okumadan kalkmayacağım, bu bölümün sonunu izleyene kadar başka bir şeyle ilgilenmeyeceğim şeklinde kendine görevler vererek aşabilirsin.
Evde telefonu öbür odaya koymakla başla.

@geveze yazar önermişti. Şu kitap konuyu çok güzel anlatıyor.

www.kitapyurdu.com
  • Mirket  (22.06.24 20:53:17 ~ 21:58:52) 
Dsm kriterlerine bakabılırsın.


  • poncikkurabiye  (22.06.24 23:57:39) 
[]

9 aylık bebeğimizi ufak kuzeni sürekli çimdiklemeye çalışıyor

Ne yapmalı? En ufak fırsat bulunca hemen kaşla göz arasında çimdikleyip çocuğu ağlatıyor kendisi de 3,5yaşında ne yapmalı




 
bir hediye alın miniğe, bebek aldı diyin.

yalnız bırakmamaya çalışın. o yaş için anormal bir davranış değil, bebeğe yönelik ilgiyi kıskanıyor.
  • deartheodosia  (22.06.24 18:23:46) 
çimdikleyin. empati eğitimi!


  • anon1m  (22.06.24 18:25:24) 
Anonim +1

Benzer durumu eşimin kuzenin çocuğu bizim kızımıza yapıyordu.

Kuzenin çocuğu ile baş başa kalınca bende ona benzer hareketi yaptim. Bir daha böyle bir sorun yaşamadık.
  • kaiserr76  (22.06.24 19:02:30) 
hediye alırsan daha çok yapar.


  • ferenc  (22.06.24 19:35:21) 
Dayak. Hiç öyle yeni nesil anne babalık pozlarına girmeye gerek yok. Laftan anlamayana dayağı yapıştıracaksın. Bak bakalım bir daha yapıyor mu?


  • denizgonen  (22.06.24 20:13:54) 
Benim çocuğum 3.5 yaşında iken hata yaptı diye amcası dayısı dövse ben onu hastanelik olana kadar döverim.

Çocuk bu, ilgiyi kendine ister yapar kıskançlık. hele ki başkasının çocuğu ne kadar durdurabilirsiniz ki? Gerekirse almayın evinize koruyun evladınızı.
  • cilekli pasta  (23.06.24 01:42:30) 
onun annesi babasının sorunu bu. çocuğunuzu tek başına onunla yalnız bırakmayın.

benim çocuk 4 yaşında "yapma, bu yanlış bir hareket" dedim mi iş bitiyor. kardeşimin veya büyüğümün öyle bir çocuğu olsa eğitin şu çocuğu derim.

de yani niye çekiniyorsun ailenden.
  • bisorumvargaliba  (23.06.24 03:05:32) 
[]

Yaz sıcağı uyku hali yapar mı?

Sb




 
Halsizlik, uyku. Normal


  • pavlis  (21.06.24 12:56:16) 
Hem de nasıl? Afedersin malak gibi yatıyoruz Çukurova'da.


  • prole  (21.06.24 13:30:44) 
Yapar, cırcır böceği neden o kadar tembel :)


  • muhayyer divan  (21.06.24 17:36:24) 
benim iştahımı kapatıyor uykunun üzerine


  • sanguine  (21.06.24 19:27:41) 
[]

Eşinizle soğukluk yaşadınız mı? Nasıl aştınız?

Eşler arası soğukluk bütün evliliklerde yaşanan geçici/kalıcı bir süreç midir?

Siz nasıl aştınız?

Şimdiden teşekkürler....

 
Evli değilim.

Çoğunlukla geçicidir ama eşlerin kişilikleriyle çok bağlantılıdır nasıl geçeceği. Bazı erkekler çok alıngan ve küsme meraklısı olur mesela, konuşmaz, sorunu konuşarak çözmeye yanaşmaz... bu tarz erkekler bir süre sonra eşini usandırır ve eşi ilişkiyi taşımayı reddeder, olay boşanmaya gider. Başka benzer işleyişler de böyle. Karşılıklı emek ve çaba önemli. Sürekli tek taraf barışıyorsa, sürekli aynı kişi emek veriyor da diğer kişi küsüyorsa o evlilik bir süre sonra biter.
  • muhayyer divan  (21.06.24 12:14:41) 
Evliyim, kişilik meselesi olduğu için sadece bir kişiyle cozulemiyor sorun. Mesela bir meseleden olay çıktı. Tartıştın araya soğukluk girdi. Bir süre sonra zaten bir taraf adım atıyor konuşuluyor şunu bunu yapmayalım deniyor, kapanıyor konu. Daha sonra aynı boku yemeye başlıyor yine konuşuluyor tatlıya bağlanıyor kapanıyor konu. Sonra tekrar aynı boku yeyince zaten artık diğer tarafta bir heves kalmıyor. Bosveriyor, düzeltmeyle uğraşıyor. Diğer taraftan adım gelse o da yetmiyor artık. Yani soğukluk oluyor ama önemli olan sürekli ve tekrarlı olan hatalar...


  • dedeminhirkasi  (21.06.24 13:11:15) 
Bir tartışma sonrası hafif soğukluktan bahsediyorsanız, konunun ağırlığına göre süresi değişmekle birlikte illa ki geçer. barışma seksi güzel olur.

Birlikte yıllar geçirmenin yorgunluğundan dolayı soğukluk diyorsanız, konunun bir çok alt başlığa ve detaya ihtiyacı olur. Tek başınıza geçirdiğiniz, sadece kendinize ayırdığınız zamanlar var mı, yoksa onu ayırmanız gerekir mesela. Detay bilmek lazım onu cevaplamak için.

Genel prensip olarak; bütün sorunları çözebilmenin ilk anahtarı karşılıklı saygıyı kaybetmemek. Onu söyleyebilirim.
  • pispinti  (21.06.24 13:39:37) 
nasıl bir soğukluk olduğuna bağlı +1
2 yıllık evliyim, kalıcı bi soğukluk yaşamadık. tartışma çıktığı oluyor tabi ki ama zaten aynı evin içindeyiz, bir süre sonra biri adım atıyor barışıyoruz.

  • turuncu tonlarda  (21.06.24 14:34:54) 
tek taraflı alttan almanın sonu yok, hep sen haklısın desen yine sonu yok; boşandık kurtulduk :)))


  • sweetoffice  (21.06.24 17:04:53) 
Yatakta çözülür. Oncesi ve sonrasi biraz sohbet.


  • halk  (22.06.24 05:40:13) 
[]

Eşimle şu diyaloğumuzda sizce kim haklı

Şehirdışına ablasını ziyarete geldik. Arkadaşının kınasına düğününe katıldık. Kısa bir çift oturması yaptık. Bugün aynı arkadaşı yine çift oturması yapalım demiş onu söyledi ben biraz gezelim daha dün buluştuk dedim. Demez olaydım... Suratlar asıldı nefret dolu bir bakış. Klasik rutinimiz bu şekilde.

Sonra ablası bir akrabasına gidiyordu. Dönüşte bir gezmelik bir yakın yere uğrayabiliriz diyerek. Son dakika siz de gelin dedi. Eşim Kendisi ben kısa sürede çocukla hazırlanamam dedi. Sonra bana döndü sordu. Ben de daha önce gittik zaten o gezmelik yere şart değil dedim.

İki saat sonra surat asma seansı devam ediyor. Ve diyorki buraya evde oturmaya bireysel zaman geçirmeye mi geldik. Ablalarla gidebilirdik. :)

Sizce yaşadığımız iletişim problemi nedir? Kim haklı?

Sonra ben de veryansın edip söylenip evden çıkıyorum. Nefret dolu davranıldığını hissederek. Sonra ağlama bağırma krizleri...

 
Ben evli değilim ama çevremde baktığım zaman kadınların dediği oluyor artık. Yapacak birşey abicim kadınların dediğini yapmak lazım ama her söyleneni değil kırmızı çizginizde olacak.


  • komando kani var bende  (19.06.24 14:10:18 ~ 14:31:08) 
'Ya benim dediğim olur, ya surat asarım.' durumunda 'onun dediğini yapıvereyim' derseniz zaman içinde onun kuklası olursunuz. O kendini evrenin merkezine yerleştirir. Size onun yörüngesinde bir uydu olmak düşer.

Onun suratına siz sinirle cevap verirseniz zaman içinde evlilik yıpranır.

En güzeli baştan yüz vermemek ama hır da çıkarmamak. Sinirler yatışınca 'şu konuyu bir konuşalım.' deyip çözüme kavuşturmak, tekrar etmemesini sağlamak.
  • Mirket  (19.06.24 14:21:36) 
her yere mirin kirin edilecekse niye gittiniz ben de anlamadim


  • ala09  (19.06.24 15:06:11) 
Henüz dengeniz oturmamış gibi geldi bana. Bir de ablanın arkadaşının kınasına gitmek neden onu anlamadım, siz de mi arkadaşsınız? Sanki gereksiz bazı teferruatla enerji ve tahammül kaybediliyor da sabırlar tükeniyor gibi geldi.

Bir de ablayı ziyarete gitmişsiniz neden sürekli dışarı ve başkalarına gidiyorsunuz anlamadım. Hadi dışarı gidilir de ablayla gidilir, birlikte vakit geçirilir, bu başkalarını işin içine karıştırmak nedir?

Karı koca tercihleriniz pek uyumlu değil gibi, biraz da bunu gördüm. Ama tepkiler şiddetli, anlamıyorum fermuar usulü (bir sen bir ben usulü) uyumlu olmak o kadar zor mu?
  • muhayyer divan  (19.06.24 16:34:34) 
Partnerinizin isteklerine çok karışıyorsunuz.
Aile ziyareti için bi yere gidildiyse, kimin ailesinin yanına gidildiyse o zaman o katılım gösterilexek etkinliklere karar verir.

Arkadaşıyla ikinci kere takılmak istediğinde reddetmişsiniz, 2. Kere takılmamışsınız. Bu defer partneriniz istediği şeyi söyleyememiş size “ablamlarla gidelim” diyememiş çünkü muhalefet oluyorsunuz.

Aranızda iletişim problemi olmuş. Karşınızdaki kişi beklentisini ve isteğini son olayda size söyleyememiş çünkü bir öncekinde garip bi şekilde reddetmişsiniz.

Tabi ki partnerinizin tanıdıklarının olduğu bir ortama gidiyorsanı partneriniz kimle takılmak istiyorsa onla takılırsııız. Çünkü onun özne olduğu bir ortamdasınız. Onun tercihlerini önceliklendirmelisiniz.

İleride bi gün sizin ailenizin olduğu bir yere giderseniz o zaman o sizin isteklerinizi önceliklendirerek hareket eder.

Konu iletişim problemi ama bence sizin yüzünüzden oluşmuş.
  • zimbirik  (19.06.24 17:36:05) 
zimbirik +1


  • jülsezar  (19.06.24 17:37:37) 
1. olay ortada

2. olay
"Eşim Kendisi ben kısa sürede çocukla hazırlanamam dedi. Sonra bana döndü sordu."

sizden yardım istemiş hazırlanmak konusunda, oralı olmamışsınız

ev-çocuk işlerinde paylaşımı adaletli yaparsanız esas sorun çözülür gibi
  • bir soru sorcam  (19.06.24 20:35:26) 
sadece şikayet var bir çözüm ve uzlaşma çabası yok. sorun ortada değil mi? soruyor hayır diyorsunuz küsüyor. bu kısır döngü siz sadece hayır dedikçe böyle devam eder. "oraya daha önce gitmiştik gel şuraya (daha önce gidilmemiş bir yere) gidelim." deseniz hiç sorun kalmayacak sanki. ama sürekli muhalefet ederken sorun ne demek de ne bileyim... ben de anlamadım madem sadece evde oturacaktınız niye gittiniz oraya :)


  • in vino veritas  (20.06.24 00:53:18) 
İn vino ve zimbirik +1


  • Kediyi üzdün  (20.06.24 08:22:26) 
[]

Polis özel numaradan arar mı (Otopark mafyası ile ilgili soru)

Bir özel marketin otoparkına çökmüş otopark mafyası tiplerle ailem ufak bebeğimiz ve eşim yanımdayken göz dağı verdiler. Arabanı bırakma filan diye. Biraz Uzun süreli bırakacaktım. (Marketinde izni vardı)

Sonra ailemi olay yerinden uzaklaştırıp polisi aradım. 10 dakika sonra özel numara iki kez aramış. Sonra da whatsaptan arandım. Polis gibi konuştu özel numarası olduğunu söyledi. İsim filan sordu geldik burada yoksunuz dedi, ailemin yanına geldiğimi söyledim En yakın ilçe karakoluna şikayette bulunabilirsiniz dedi ve kapattı.

Şimdi az 1-2 km ötede aracımızı da mecburen parketmek zorunda kaldık zarar verilmesinden biraz korkuyoruz. Polisin "gizli nodan kişisel araması" da ayrı bir tuhaf durum.


Ne yapmamızı önerirsiniz? Şimdiden teşekkürler.

 
Size yönlendirilen memur aramıştır sizi normal.

ben trafik kazasında 112den aradığımda, polis sonra beni kendi özel numarasından aradı. konum attım ona vs.

gizli nodan araması ilginç. ben gizli nodan arayanı açmıyorum yıllardır. zaten bayadır da gizli nodan aranmıyorum :D
  • jülsezar  (17.06.24 14:09:18) 
Beni de bi kere jandarma aramıştı. Saçma gelmişti ama sonra düşündüm ki adam nereden arayacak başka.


  • nickini vermek istemeyen uye  (17.06.24 14:16:30) 
Arar.


  • komando kani var bende  (17.06.24 15:46:40) 
Arıyor. Park halindeki aracıma çarpıp kaçanlar ile ilgili tutanak tutmak için polis çağırmıştım. Hava soğuk diye arabada bekliyordum. Polis geldi, aradı "adrese geldik hangi araç" vs. diye. Aynada görüp indim, el sallayarak işaret ettim. Geldi, tutanağı tuttuk. Yani hepsine araç içi ya da şirket tanımlı telefon bağlayıp aradıklarında 112'nin arıyor gözükmesi daha şık olur belki ama işte işin teknik kısmı ve toplam maliyeti ile ilgili net hesaplama imkanım yok.


  • nawar  (17.06.24 16:42:04) 
Yapılması gerekeni yapmamışsınız buradan tavsiye istiyorsunuz acayip. Polis yapılması gerekeni söylemiş zaten. Polis size ulaşmak için aramış normal bir durum.


  • doharkoman  (17.06.24 18:37:04) 
numarasını açığa çıkarınca başın her sıkıştığında ararsın diye gizli no'dan aramıştır. ben de kamudayım. bazen gizli no'dan aramak zorunda kalıyorum işleri hızlandırmak için.


  • gizemli dede  (17.06.24 20:52:36) 
Durumun gerginliği ile adamlar bir şekilde numaranızı buldu diye düşündünüz herhalde.

Polis hatta itfaiye bile 112'yi aradıktan sonra şikayet yerine geldiğinde arıyor cepten. Gizli numaradan hiç aranmadım ama @gizemli dede'nin dediği gibi kendini korumak amaçlı öyle yapmış olabilir. Sizin çekinceniz de normal bu arada.
  • chicha_v2  (18.06.24 00:25:58) 
[]

İlaç toleransı kalıcı olabilir mi?

Üniversitedeyken bir sene kadar kullandığım çok işe yarayan iyi gelmiş bir psikiyatri ilacım vardı. 10 sene sonra ddoktor yazdı tekrar. fakat hiç bir etkisi yok gibi. Bu tolerans (etki kaybı)
hadisesi kalıcı mı olabilir mi yani



 
Arada 10 sene varsa mümkün değil. Plasebo sendeki.


  • numlock  (14.06.24 09:18:16) 
Kullanalı ne kadar oldu? bazı ilaçlar 3-4 hafta sonra etki göstermeye başlıyor.


  • komando kani var bende  (15.06.24 00:21:09) 
[]

Sosyal fobisi olanlar bunu çözebildiniz mi?

Şöyle ki bende bu problem eskiden yoktu sadece ufak çekingenliklerim vardı işte toplu ortamda söz alarak konusamama gibi ama 30 yaş sonrası ne hikmetse çıkıverdi. Biryandan ağır depresyonla birlikte seyrediyor.


İlaç ve diğer maruz kalma terapi vs ile çözüm bulabilen var mı?

Şimdiden teşekkürler.

 
evet ben terapi ve ilaçla çok ciddi yol aldım.

yapı olarak hep çekingendim ama sosyal fobi boyutunda bir şey yoktu. 18 yaşındayken sevgilimden depik yiyip yeni yerleştiğim bambaşka bir şehirde yapayalnız, ağır depresyon geçirince çok kötü oldum, hepsi birbirini tetikledi ve 2-3 yıl süren, zaruri ihtiyaçlar dışında sokağa çıkmayı bile zorlaştıran felaket bir sosyal fobi oluştu.

o dönem imkanım olmadığı için sadece ilaç tedavisine devam edebilmiştim, o bile çok yardımcı olmuştu. daha sonra çeşitli sebeplerle depresyon tetiklendiği için bu sefer terapiye gittim, sosyal fobi mental olarak kötü durumda olmama rağmen pek yoktu.

terapi ve tekrar ilaçla şimdi hiç yok. bu arada anksiyete, kaygı bozukluğu, depresyon da semptom itibariyle sosyal fobiyle karıştırılabiliyor. belki sosyal fobiniz yoktur ama insan içine çıkmak mental olarak yorucu, tahmin edilemez, ürkütücü geliyordur. çünkü bana başta sosyal fobi denmişti ama terapistim sonrasında sosyal fobim değil de çok yoğun anksiyete/obsesif kompülsif bozukluktan muzdarip olduğumu söylemişti, öyle değerlendirdi yani.

kendi adıma benim için en önemli şey meşguliyet ve sürekli dışarı çıkmak için sebep olması. eğer depresyona meyilli biriyseniz zaten eve kapanmak veya sosyal yaşamdan soyutlanmak ister istemez tetikler bu tip şeyleri. ama işte okul, iş, arkadaş ortamı vs. bi şekilde devamlı sosyallik ortamı varsa hem azalıyor hem de daha kontrol edilebilir hale geliyor. tabii önce terapi ve ilaç gerekebilir, sosyal fobili adam ha deyince topluma karışamıyor, onu yapacak seviyeye gelebilmesi lazım önce.

velhasıl karakteriniz değişmez, yine çekingen ve biraz ürkek gibi olmanız olası ama çok ciddi mesafe kaydedip bunu sorun olmaktan çıkarabilirsiniz elbette. ben 30 adım ötedeki bakkala giderken akla karayı seçiyordum, düşünün nasıl berbat bir yaşam. şimdi mental olarak süper durumda değilim ama don atlet şehir turu bile atarım, o konuda kafam çok rahatladı.

***

bu arada "kendine zorla" tavsiyesine hem katılıyorum hem katılmıyorum. yazdığım gibi iki ucu da görmüş biriyim, bu açıdan değerlendirme fırsatım oldu. bir yandan evet, bilinçli ve aktif mücadele etmeniz gereken süreç olacak elbette ama ilaç ve terapi desteği bence çok önemli. kolunuz kırıkken basketbol oynamaya kalkmazsınız. en başta doktora gidersiniz, tetkikler yapılır, koldaki problem tespit edilir, alçıya alınır, iyileşme süreci olur vs... sonra yavaş yavaş tekrar kolu güçlendirmeye ve fiziksel aktiviteye dönersiniz. kolunuz kırıkken basketbol oynayamadığınız için ağlayıp salak veya beceriksiz olduğunuzu, bi haltı beceremediğinizi vs düşünür müsünüz? bu da öyle. kendinize yüklenmeyin. o zaman daha kötüye gidiyor.
  • mark greg sputnik  (12.06.24 09:00:20 ~ 09:08:20) 
Bu tamamen sana bağlı, kendini zorla. Gerçekten hiç kolay değil biliyorum. Kendimden biliyorum. İnsanlarla konuşmaya kendini zorla. Ben de bir zamanlar senin gibiydim. Buraya ilk hesap açtığımda cekingenliğimden sorulara cevap veremiyordum, sanki beni görüyorlar:))
Okey falan oynuyordum internette, tanımadığım okey arkadaşım özelden soruyor taşlarımı, taktik falan veriyor, soru soruyor cevap veremiyordum, beni görmüyor ya görmüyor ona rağmen tövbe tövbe :))
O yüzden sana bağlı konuşmak zorundasın insanlarla. Başka türlü düzelmez. Bazen kendimizi zorlamak dışında cozemiyoruz durumu.

Tek başıma dışarı çıkmaya çekiniyordum. Şimdi en sevdiğim aktivite tek başıma dışarı çıkmak.
  • rock n roll  (12.06.24 09:04:30 ~ 09:07:46) 
İlaçlarla vesaire çözemezsiniz. Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye'de en büyük sorun aileler çocuklarını birey olarak yetiştirmiyor özgüvensiz kişiliksiz karaktersiz köle gibi yetiştiriyorlar okullarda da, askerlikte de bu böyle gidiyor. Bu yüzden insanlar farklı olmaktan (burada asla milli manevi değerlere saygısızlık yapan sapkınları ifade etmiyorum) çekiniyor. Hemen herkes başkasının ağzına bakıyor toplum tarafından onay bekliyor kabul görmek istiyor. şu forumda açılan başlıklara bakın mesela Türkiye'de insanlar başkalarının fikirlerini çok önemsiyor kendi kararlarını kendileri düşünüp karar vermek yerine toplumdan dışlanmak veya kabul görmemek korkusuyla toplum onayına sunuyorlar.

Çözüm olarak bakış açınızı değiştirin kimseden onay beklemeyin. Spor yapın kendinizi her alanda geliştirin ibadet edin. İnsanlarla aranıza mesafe koyun.
  • doharkoman  (12.06.24 13:03:30) 
İletişim eğitimi alarak çözdüm. Utanç ile ilgiliydi benimkisi, tecrübeme göre diğer insanlar da farklı değil.


  • hasmetizm 2046  (12.06.24 18:55:34) 
iş ya da belli bir tema varsa sosyalleşebildiğimi
normal ortamda çekingen olduğumu fark ettim

ufak adımlarla small talk tan muhabbete geçmeye çalışıyorum özellikle yeni ortamlarda
terapi sürecinde fark ettim bu eksiğimi
  • bir soru sorcam  (12.06.24 19:33:21) 
sosyalleşirken stres sonucu terleme yaşayan/yaşamayan var mı?
normal bir süreç midir

  • bir soru sorcam  (23.06.24 11:53:59) 
[]

Android klavyesi neden ios klavyesi gibi stabil değil???

Bir türlü alışamadım. Google klavyesi bir nebze daha iyi ama hep sürekli yanlış yazıyorum. Neden böyle???




 
Normalde çoğunluk tam tersini savunuyor. Yıllarca Android kullandım ve klavyesi inanılmaz derecede işlevsel. Üstelik varsayılan klavyeye de muhtaç değilsiniz ve SwiftKey gibi enfes klavye indirip kullanabilirsiniz. Ama iOS klavye berbat ötesi. Otomatik tanımlaması, tahmin yürütmesi berbat. İlk yazışmada “merhaba” yazmak için m, e, r, h’ye basmak gerekiyor ki istediğim kelimeyi tahmin etsin. Böyle bir klavye Android ile kıyaslanamaz bile.


  • m e b  (10.06.24 20:55:18) 
psmstc'nin dediği o değil. Yıllardır bunu ben de fark ediyorum, bir şekilde gecikme hızından mıdır tahmin mekanizmasından mıdır nedir iphone'ların klavyeleri iphone 5'ten beri falan çok daha "accurate". Olay şu: Atıyorum g tuşuna basınca f veya h basmıyor. G basıyor. Minicik iphone 5 ile daha düzgün yazarken daha büyük ekranlı başka telefonlarla daha kötü oluyordu.

Fakaaaat iş parmak kaydırarak yazmak veya klavyenin kelime tahmine gelince evet Swiftkey vs. bayağı iyi. Ama arkadaşın sorduğu şey o değil. Ben şu an android kullanıyorum, harflere rasgele gibi basıp yanlışı düzelttiriyorum. Aynı şeyi iphone'da yanlışsız tüm harflere bakarak yazabilirdim. Düzeltme kapalı olabilirdi.
  • nhk ni youkosu  (10.06.24 21:59:16 ~ 22:00:10) 
Biz yazı yazarken tuşların hitbox'ları diyeyim yani dokunmayı algıladığı alanlar dinamik olarak değişiyor. Yazacağınızı tahmin etme durumu yalnızca önerilerde değil klavyenin kendisinde de var yani. Örneğin Sultanah yazdığınızda sıradaki m, e, t harflerinin hitbox'ları tahminden dolayı diğerlerinden çok daha büyük olacak ve yazmanız daha kolay, isabetli olacak.

Belki apple bu işi çok daha iyi yapıyordur. ios/ipados tarafında büyük ipad, telefonda da android kullandığım için sağlıklı bir karşılaştırma yapamıyorum.
  • hedep  (11.06.24 01:25:44) 
Klavyelerde harflerin yerleri, klavye dizaynına bağlı olarak çok hafif farklı olabilir. Siz de ios klavyesi kullanmaya alışıksanız ve sonradan android telefona geçtiyseniz refleks olarak ios klavyesinde alıştığınız yerlere basıyor olabilirsiniz.

Telefon ekranının büyüklüğü bile etkiliyor olabilir yani bu durumu.

2012'den beri aralıksız şekilde Samsung akıllı telefon kullanan biri olarak pek çok farklı klavye uygulamasından sonra son 6-7 yıldır google klavye kullanıyorum. Samsung klavyeye geçince ben de hep yanlış yazıyorum mesela. Swiftkey gibi swipe ile yazmaya hiç alışamadım zaten ios ile ilgili en büyük sorunum da her şeyin swipe ile yapılması :d swipe mevzusuna uyuzum sanırım shdhdhs

Bu metni telefondan google klavye ile yazdım ve totalda max iki kez yanlış tuşa basmışımdır mesela. Telefon ile yazılan bir metin için hiç fena değil :d
  • nundu  (11.06.24 05:21:25 ~ 08:13:15) 
[]

Açlık krizleriyle nasıl baş ederim?

Obezim Kilo vermeye çalışıyorum. Fakat akşam 8 sonrası müthiş açlık krizleri yaşıyorum. Bu krizlerle nasıl baş edilir?

Şimdiden teşekkürler..


 
Haşlanmış brokoli, salata falan yesen olur bence.


  • rock n roll  (10.06.24 19:57:40) 
erken yatarsan sorun buyuk oranda cozulur. 8'den gece 1'e kadar aclikla mucadele etmekle 10'a kadar etmek arasinda cok fark var.

sekersiz cay veya kafeinsiz kahve falan icebilirsin.
  • hot potato  (10.06.24 20:00:04 ~ 20:01:32) 
bol salata ye


  • jelly bear  (10.06.24 20:06:46) 
diyetisyene gitme şansınız yok mu? ben bugün başladım, isterseniz sizinle de paylaşabilirim listeyi. ara öğünler de olduğu için acıktırmaz diye umuyorum.


  • anna sun  (10.06.24 20:16:37) 
bildiğim kadariyla diyetisyenler bunun için öğünlerde yeterli besin değeri alımı ve ara öğün öneriyorlar. ben de bir süredir diyetisyene gidiyorum, listemi paylasabilirim +1


  • yuvarlanantencereninkapagi  (10.06.24 20:27:09) 
karbonhidrati tamamen dietinden cikararak ve aralikli oruc yaparak. meyve bile yemeyeceksin. karbonhidrat aldigin muddetce o krizlerden kurtulamazsın. o krizlere neden olan sey insulin pikiyle kan sekerinin hizli dususu. karbonhidrati kestikten sonra ilk 10 gun cok zorlanirsin, yataklarda kivranirsin, cinayet isleyecek duruma gelirsin ama inan bana 10 gun sonra bırak açlık krizini, yemek görünce miden bulanacak. ara ogun falan sakin deneme, insülin direnci icin en kotu seylerden biridir ara ogun. Aksam 5-6 gibi karbonhidratsiz aksam yemegini ye, ama tika basa yiyebildigin kadar ye, artik yiyemecek noktaya gelinceye kadar ye ve ertesi gun oglene kadar ac kal.


  • tekdir ile uslanmayan kiz  (10.06.24 20:38:20) 
abicim yeme önerilerini idnleme. o saatten sonra yememen gerekiyor. gir uyu çok acıkıp direnemediğinde.

akşam 6dan sonra asla hiçbir ihtimalde yememen çok önemli. sabah da ne kadar geç yersen o kadar iyi. mümkünse öğlen başlarsan ilk öğününe.
  • whatdreamsnevercome  (10.06.24 20:56:08) 
yoğurt demeye geldim, sülale morbid obez, elmalı dilimli yogurt, tarçınlı yogurt birde meşgale bulmak lazım akla yemek gelmemesi için, ilk başlarda çok zorlayacak mümkünse eve geç gir veya eve girdiğinde yine yoğurt yiyip bir yürüyüşe falan çık dönünce banyo ve direk uyuma ile kafayı oyalayabilirsin.

birde balon düşünürsen kuzenimde inanılmaz işe yaradı tabi diyet ve balonla birlikte verilen protezin tozu diyeti önemli ve inanılmaz tok tutuyor diyetisyenin verdikleri.(klasik protein tozu değil)
  • eja  (10.06.24 21:07:29) 
ben sarı leblebi yiyorum


  • neira  (10.06.24 21:17:02) 
Diyette açlık çekiyorsan bir şeyleri yanlış yapıyorsun demektir.

Ölüm orucu vari bir şey mi uyguluyorsun. Günlük kalori ihtiyacını hesapladın mı? -500 yaptın mı? hangi sporla kaç kalori yakacağını hesaba dahil ettin mi?
  • Mirket  (10.06.24 21:17:53) 
Bütün yeme bozukluğu yaşayan kızların gizli püf noktalarını söyleyebilirim:

1. Sade soda + sakız çiğnemek. İkisini birlikte yapacaksınız. Mideyi soda ile, beyni de sakız ile meşgul ederek tokluk illüzyonu oluşturmak.
2. Salatalık ya da yeşil biber yemek. Açlık kilo verirken tavsiye edilir, aç kalmakla barışmak istenir ama dayanamıyorsanız ilk etapta bu neredeyse sıfır kalori sebzeleri yiyebilirsiniz.
3. Giydiğiniz pantolona kemer bağlamak. Biraz da sıkarak hatta. (Üzgünüm, başta söylemiştim...) Rahat ve geniş kıyafetler giymek de insanda "yerim var" hissi oluşturuyor-muş daha doğrusu. Dar, rahatsız kıyafetler giyebilirsiniz :)
  • silverleaf  (10.06.24 21:34:59) 
Bol su iç.
Günde 10 000 adımdan fazla yürüyüş yap. En önemlisi bu
Karbonhidratı tamamen kes.
Şekeri tamamen kes.
  • ferenc  (10.06.24 21:48:49 ~ 21:49:18) 
Doktorumun bana verdiği diyet 21 saat açlık, 3saat protein ağırlıklı beslenme. Yiyebileceklerim içeceklerim sınırlı.

Açlık hissetmiyorum. Hayatımda hiç oruç tutmamış olmama rağmen neredeyse 23 saate kadar aç kalıyorum. Oysaki ilk gün ölürüm zannetmiştim.

Açlık krizlerim için doktorun tavsiyesi :
Ağzına bir çimdik tuz at.
3-4 taze yeşil nane yaprağı çiğne
En az 100mt olmak üzere yürüyüş yap.
  • strawberry first  (10.06.24 22:32:23) 
Şu iki şeyi beraber yapmayınca o açlık ve tatlı krizleri yok olmuyor:

1. 6-8 saat süren gece uykusunu mutlaka 23.00 - 07.00 arasında uyumak; havalandırılmış, ışıksız ve hafif serince bir odada uyumak. Her kalemi çok önemli. Uyku mutlaka 23.00'te "derin uyku" olarak başlamış olmalı, evet tavuk gibi erken yatmak demek bu ama bedenlerimiz aslınsa buna ayarlı, fabrika ayarlarımız böyle. (bkz: sirkadiyen ritim)

2. Gün içinde beyaz un, her türlü tatlı gıda (bal, meyve gibi doğal olanlar da dahil) ve patates bezelye mısır gibi doğal olanlar hariç nişastalı yiyecekler yemek, paketli market ürünleri yemek, meyve suyu gazlı içecek gibi şeker katkılı içecekleri içmek.

Evet bunları bir süre için kademeli veya birdenbire kesip zaman içinde çok kontrollü ve çok çok ölçülü miktarlarda yemeye başlamak doğru olur, uykuya alabildiğine titizlenmekten sonra bu yeme davranışı düzenlemesi çok iyi gelecektir.

Yalnız işin stres, yani duygusal yeme kısmı da var, bunu kontrol altına alamıyorsanız bir psikoloğa başvurun derim, bu alanda uzmanlaşmış olmalı.
  • muhayyer divan  (10.06.24 22:34:45) 
Su içmek de çok önemli evet, açlık ve şeker krizi susuzluktan da oluyor, arkadaşlar çok doğru söylemişler.


  • muhayyer divan  (10.06.24 22:35:11) 
[]

Satan yere kusur tespiti için teslim etmeden tüketici hakeme başvuru olurmu

ÖZET: Satan yere ürünü kusur tespiti için teslim etmeden önce ürün bende iken tüketici hakem heyetine başvuru kanunen yapılabilir mi?

Bir robot süpürge aldık. Ya modeli böyle; ya da bize seri içinden hatalı ürün şansa geldi.

Sorun şu ki:

Robot halıları tanımıyor. Halıda çekim gücünü arttırması lazım normalde. Ve halılara çıkınca tuhaf bir ses yapıyor.

Ve kesin olarak çok az çekiyor.

Tanıtımdan "6000 pa" yani piyasadaki en güçlü çekimi olan robot diye aldık.

Aynı marka alt model 4000 pa çekim güçlü ürünle yarıştırdık. Alt modelde çıkan toz neredeyse 5 katı.

Bu sorun için ürünün daha 14 günü dolmadı fakat en meşhur sanal mağazalardan birinden aldık. İade kargosu ile iade etmek istemiyorum çünkü üründe bir kusur yok diye geri yolluyorlarmış. Ve ürünün yolda izde başına bir sorun gelmesinden endişeliyim. Daha önce böyle kargolarım çok kayboldu zira.

Kanunsal açıdan süreci kısaltabilmek adına ürünün videosu ve fotoğraflarıyla ürün henüz bendeyken direkt tüketici hakem heyetine başvursam nasıl olur?

Şimdiden teşekkürler.

 
reddetseler bile iade sürecini başlatman gerekir bence. firma, hakem heyeti kararı sonucuna "bize gelen bir iade talebi yok." diye itiraz edebilir mesela.

sen kargola, kargo geri gelsin. online olarak hakem heyetine başvurunu yap. 6 ay sonra karar senin lehine çıkacak zaten. bu sürede süpürgeyi de çatır çatır kullanırsın. gerçi iyi çekmiyormuş ama olsun.
  • yazar yazmaz yazan yazar  (10.06.24 14:43:52) 
[]

Boynumda oluşan şu kahverengi çizgi izlerinin sebebi ne olabilir?

Soru başlıkta

RESİMLER: (git:ibb.co)
(git:ibb.co)

 
[]

Şimdi ben dengesiz harcama mı yapıyorum sizce?

Popüler bir sanal alışveriş sitesinden 6 ayda 58 bin liralık alışveriş yapmışım.

Birçoğu da eşime, anneme eksikleri olarak gördüğüm için yaptığım bazı alışverişler. Kendileri istemese de ben eksikleri varsa tamamlıyorum. Örneğin her ikisine de robot süpürge aldım.

Mesela Mayıs ayında anneme piknik için 2 termos aldım çok sevindi severek kullanıyor. Kendimize 2 orta halli termos aldık soğuk kahve hazırlıyoruz dışarı çıkarken. Anneme ve kayınvalideme geçen aylarda birer türk kahvesi makinesi almıştık. Misafirleri varken uğraşmasınlar diye. Tansiyon aleti aldık en kalitelisinden 3 bin liraya.Anneme tost makinesi aldık. Dikiş makinesi aldık. (Ablam alalım yalnız sıkılmasın dedi diye)

Eşim 5 yıllık elektrik süpürgesinden dert yanıyordu ona elektrikli süpürge aldım. (O istediği için) Bir de bir alışkanlığım var elektronikte ve diğer ufak ev eşyalarında en iyisini ya da sitede en çok satan ürünü veya piyasadan ucuzsa almak gibi. O da biraz fiyatları şişiriyor sanırım.

Bu harcamaların bir kısmını annem ödedi, çoğunluğunuysa ben maaşımla alıyorum.

Maaşım da bu arada Ocak-Haziran arası güncel olarak 26-27 bin lira. Annemin maddi durumu çok iyi o mutfak ve faturalara kendi isteğiyle destek olmak istiyor. Ev kendimizin.


Açıkçası ben de kendi maaşımla aileme dışarıda yemek kahvaltı ısmarlamak bir de böyle internetten, zincir marketlerden aktüel ürünlerden vs. alışverişler yapınca rahatlıyorum çok keyif alıyorum da... :)

Şimdi ben dengesiz harcama mı yapıyorum sizce? Manik atak mı yaşıyorum ya da alışveriş bağımlısı mıyım yani? Eşim bu ara çok alışveriş yaptın vs diyor gerçi.

Şimdiden teşekkürler...

 
28 bin tl maaşa aylık ortalama 10 bin TL harcamak biraz fazla tabi(hepsini siz ödemiyorsanız daha iyi durum elbette). Eksik bitmez, biraz bu işi kendi motivasyonunuza döndürmüş olabilirsiniz. dikkatli olmakta fayda var. gerçekten ihtiyaç olup olmadığını kavrayarak başlayabilirsiniz.
Yapılan bir araştırmada avm lerde alışveriş yapanları kasada 60 sn. boş bir iş için bekletmişler, satışlar %60-70 düşmüş. almaktan vazgeçenlere sorduklarında ihtiyaç sandım ama gerek yok diyerek vazgeçtiğini görmüşler. Çoğu şeyi ihtiyaçmış gibi alıyoruz ama değil. Kendimden de biliyorum. evde ıvır zıvır bir çok şey var.
bunu kendimde yönetebiliyorum, umarım siz de bir yolunu bulur dengeye oturtursunuz.
  • erty_ksk  (03.06.24 14:12:01 ~ 14:12:32) 
2024 yılında dünyanın geldiği teknolojik gelişmişlik ve refah seviyesinde elbette bu şeyleri almak, dışarıda yemek ihtiyaç. Maaşınız ise dünyadaki refaha oranla düşük olduğu için bu soru kafanızı kurcalıyor. Sorun sizde değil, Türkiye ve ekonomik eşitsizliğin tavan yaptığı ülke ekonomilerinde.


  • prole  (03.06.24 14:16:45) 
Manevi açlığı maddiyatla tamamlamaya çalışıyorsunuz ama olmuyor. Şimdi bunun adı bipolar olsun. Ne değişecek? Evet harcamanız dengesiz. Türkiye'nin refah seviyesi ile alakası yok (1000dolara yakın maaş zaten dünya ortalamasının üzerinde )harcamanız gelirinize oranla abartılı ve lüzumsuz. Ayrıca annenizden takviye aldığınızı ve alışveriş yapmaktan haz aldığınızı belirtmişsiniz


  • doharkoman  (03.06.24 14:30:26) 
o maaş için biraz fazla harcama +1
psikolojik bişeyler +1

hediye olarak dikiş ve tost makinası biraz yüksek kalemler, alacak bişey bulamayıp bunlara yöneldiyeniz enerjiyi farklı bir hobiye çevirebilirsiniz aslında, ben kendime daha fazla maaşla robot süpürge almak için 2 sene falan bekledim bırakın hediye olarak almayı. alışkanlık ve bağımlılık arasındasınız gibi.

birde allah korusun, varken biriktirmek gerek, insan bir ameliyat olunca 500k fiyatlar veriliyor. kenara para koymaya çalışın kendinizi para biriktirmeye motive edin banka faiz oranları kovalayın.
  • eja  (03.06.24 14:45:49 ~ 14:46:27) 
Evet çoğu boşuna harcama ve bu konuda ne söylesek anlamsız. Zaruri bir an gelene kadar, acil paraya sıkışmayana kadar anlamazsınız.

kenarda acil durumlar için para biriktirin ve asla bir hevesle alış veriş için ona dokunmayın.

Tanıdığım biri var ne zaman bilgisayar başında görsem giyim satış sitelerinde gezinir. Kargoları da gelir vs. sonra da gelirinin azlığından dert yanar bazen laf arasında.
  • diyecevaplandı  (03.06.24 14:55:59) 
Bipolar bozukluk olabilir


  • Zetnikov  (03.06.24 16:02:54) 
şunu şuraya bu kadar detaylı yazman bile rahatsız olduğunun göstergesi.


  • jamswety  (03.06.24 16:17:20) 
alisveris bagimliligi tam olarak bu. surekli o siparisi tamamla butonuna basmak istiyorsun, altini da "ama gecende sunu aldigimda cok severek kullandilar" diye dolduruyorsun her seferinde.

"dişarıda yemek ihtiyaç" - hayir degil.
  • hot potato  (03.06.24 16:27:27 ~ 04.06.24 22:49:17) 
nasıl geçiniyorsun onu anlamadım. eşin çok kazanıyor heralde. annenin maddi durumu çok iyiyse tost makinesini kendisi alsın. hani çok maneviyatı yüksek bi hediye de değil.

onun dışında başlığa net cevap evet zaten.
  • elorelia  (03.06.24 16:42:00) 
[]

Ruhsal sorunlar yaşayan ebeveyn varsa çocuğu uzak tutmak daha mı iyi olur?

Örneğin;

Ağır depresyon yaşayan bir anne ya da baba var. Veya yoğun anksiyete-mani atakları, boşalımları yaşayan bir ebeveyn var.

Malum ruhsal rahatsızlıklar da illaki yakın çevreyi hele ki aile içi fazlasıyla etkiliyor. Hatta üzüntü kaygı bulaşıcıdır diyenler var.

Böyle durumlarda ilgili ebeveynin toparlayana,, tedavisi yoluna girene kadar çocuktan uzak kalması çocuğun ruhsal sağlığı adına daha iyi olur değil mi?

 
Mümkünse ebeveyne destek olun. Tedavisi yoluna girene kadar dediğimiz süreç ne kadar? o da önemli. çocuk ailesini özleyecektir.


  • mellifica  (30.05.24 11:51:19) 
Olmaz.


  • doharkoman  (30.05.24 12:39:14) 
O kişi çocuğuna bizzat zarar vermediği sürece asıl anneden/babadan uzak kalmak zarar verir. Ebeveynden biri veya her ikisi bile isteye şiddet uyguluyorsa, zarar veriyorsa o zaman çocuğun uzaklaştırılması gerekir. Yoksa her anne babanın psikolojik sorunları olur, var, normal bu. Hayatın akışı içinde olacaktır da. Bununla savaşmayı öğrenmesini sağlamak yerine aileden uzaklaştırmak çok ama çok büyük zarar verir çocuğa.


  • muhayyer divan  (30.05.24 18:04:10) 
[]

İstanbul Anadolu yakasında anne-bebek oyun grupları bilen var mı?

soru başlıkta




 
Yegenim gymboree gidiyordu


  • oscar  (30.05.24 10:27:11) 
Yoko Kids & Mom Bostancı' da. oğlumla bir süre buraya devam ettik. eğitmeni ve psikolojik danışmanı işlerinde gayet iyiler. memnun kalmıştık tavsiye ederim.


  • isyankar tosbaga  (30.05.24 11:06:44) 
[]

İşyerindeki fitne fücur potansiyelli kimselere karşı nasıl pozisyon alınır?

Ekibe yeni katılan yaşça ve tecrübece daha az fakat gizli ekip başkanıymış gibi sorgulayıcı tavırları olan aynı düzey bir arkadaşımız var. Ekip başına ve kimseye saygısı yok. İdarecilerin yanında bacak bacak üstüne atıyor. İşe sürekli geç geliyor.. Ekip başkanının yap dediğini kulak ardı ediyor.

Müdürün bir arkadaşından çalışan olarak "referanslı" transfer gelmiş biri.

Ekip başkanı bir yıl sonunda göndermek istedi fakat müdür muhtemelen arkadaşının referansı olduğu için yollamak istemedi.

Bir de yancısı var. Kendisi gibi işe yeni katılan diğer biri.

İkisi gruba en son katılan saf hemcins arkadaşlarını da dışlıyorlar, yeri gelince ekip başkanını toplantılarda köşeye sıkıştırmaya filan çalışıyorlar.


Şimdi bize de ileride ekip başkanının bırakma durumu var. Bırakırsa ileride müdürleri kafalayıp hiç ekip başkanı olmasını istemediğimiz saygısız gevşek ve mobbing yapma potansiyeli olan tipte bir arkadaşımız. Zira şuanda bile herkes üzerinde otorite kurmaya çalışıyor gibi. Gizli ekip başkanı gibi davranıyor kısacası..

Size de bu saygısız, fitne açık aramaya yönelik davranışları olduğunu gördünüz, siz nasıl pozisyon alırsınız?

Şimdiden teşekkürler.

 
Narsistik eğilimler Türk toplumunda çok yaygınlaşmaya başladı. Bu tür insanlara karşı yapabileceğiniz fazla bir şey yok mümkün mertebe uzak durun imkanınız varsa işinizi değiştirin. Olumlu olumsuz her tepkinizden beslenirler tahriklerine kapılmamaya çalışın soğuk kanlı olun.


  • doharkoman  (30.05.24 09:25:02) 
ne yazik ki @doharkoman +1, her cümlesine.

farkındalığınızı ve narsisizm üzerine araştırmalarınızı artırın derim.
ekşideki insanların bu konudaki hayat tecrübelerinden istifade etmeye çalışabilirsiniz.
yalnızca onu değil diğer karakterleri de karakter havuzunuza ne kadar isabetle katarsanız o kadar iyi: narsisizm ne kadar yayınlaşıyorsa, onu farkedemeyen yöneticiler, onu yönetici yapacak kadar aymaz yöneticiler de artıyor.

yöneticiler kartlarını onun yanından oynarsa, size yapacak pek bir şey düşmeyebilir.
  • WithWorth  (03.06.24 16:22:41) 
yani etrafa bir bakarim destek varsa resmi olarak yapabilecegimi yaparim, herkes sikayetci ama nasrettin hocanin hikayesi gibi tek basima kalacaksam, mudurde olacakmis onun yaninda olurum. is bakarim bu arada.


  • spherical  (03.06.24 16:32:19) 
[]

İş hayatında kabuğuna çekilmeniz neden insanları bu kadar rahatsız eder?

İyi kötü bir görüşme sıklığınız olan iş arkadaşları üstlerle biraz (20-25 gün) az görüşünce hemen görüşemiyoruz ya sen nerelerdesin?! vs deniyor hemen.. Halbuki sıkıntılar, zorluklar yaşıyorsunuz belki de kişisel hayatınızda o sebepten kabuğunuza çekilmişsiniz, bunu tabi söyleyemiyorsunuz da karşı tarafa…


İnsanları böyle “rutin dışı”lıklar, iletişim azalması niçin bu kadar tedirgin ediyor?

Bir de iş hayatında herkes dışa dönük, sosyal arkadaş canlısı olmak zorundadır diye gizli kuralı kim koydu acaba?

Teşekkürler…

 
Kötü niyet yok ki burada. Nen de bir iş arkadaşımı uzun süredir görmezsem sorarım nerelerdesin, her şey yolunda mı diye. İnsanız sonuçta kötü bişi olduysa, başında bir dert varsa duyarsız kalmak istemem. Ki ben de sosyal ve arkadaş canlısı biri değilim.


  • playing star again  (29.05.24 12:16:06) 
Çoğunlukla nezaketen söylenen içi boş laflar bunlar. Ben de otomatik cevap veriyorum: "Ayy haklısınız bu aralar hiç denk gelmiyoruz. x ile çok meşgulüm, yoruluyorum. Evden işe işten eve...Sizin de müsait olduğunuz bir zaman mutlaka görüşelim ama..."


  • gnosis  (29.05.24 12:37:43) 
Görüşemiyoruz ya nerelerdesin diye sormaları tedirgin oldukları anlamına gelmiyordur bence. Bir süredir görüşmediğiniz biriyle konuşacak şeyiniz azalmıştır, kalıp olarak böyle bir şeyler dersiniz.

Aranızdaki yakınlığa göre siz de ister konuyu anlatırsınız, isterseniz de "evet ya bi ara bakalım" falan der geçersiniz.

Normal olan bu zaten, bir süredir insanlardan uzaklaştıysanız insanların bunun farkında olması iyi bir şey. 20-25 gün diyorsunuz. Bu dikkat çekecek bir süre. 3-5 gün sonra hemen damlıyor olsalar bi nefes aldırmıyorlar diyebilirsiniz belki ama 1 ay olmuş nerdeyse.

İnsanları da anlamak lazım. Kimi sizin gibi ilişilmek istemez, kimi de "bak hiç sormadılar bile" der. Hayatın akışı içerisinde böyle bir orta yol mecbur oluşuyor işte. 20-25 gün bence yeterli bir süre olmuş.
  • akhenaten  (29.05.24 12:45:00 ~ 12:51:24) 
öylesine söylenmiş bir söz oldugunu düşünüyorum ben de. uzun süre görmediğin kişiye böyle dersin.

ama diğer söylediklerinize katılıyorum. iş hayatında herkes dışa dönük olmak zorunda gibi davranılıyor. eğer dışa dönük değilse kesin bizi beğenmiyor diye düşünüyorlar.

geçenlerde bir duyuru vardı. duyurudan birisine üst yönetimden eleştiri gelmişti. işleri yoğunken kimseyle sosyalleşmiyor diye :)
  • abelardo  (29.05.24 17:04:18) 
[]

Büyük sitelerde oturanlar; site yönetiminize nasıl güveniyorsunuz?

Şöyleki bize borç çıkarmışlar. Hissemize 2.600 lira küsur pay ödeme çıkmış. Çatı tamiratı vs vs diyor. Yüzlerce kişinin oturduğu bir site bu arada. Yalandan 200 lira toplayayım dese dahi nasıl bir rant olur malumunuz olacağı üzere.


Sundukları bir tamirat evrağı vs hiç birşey yok bu arada. Gerçi ahlak yoksunu olan biri onun da sahte yollarını bulur da...

Özetle kalabalık büyük sitelerde yönetiminin haybeden milletten para toplayıp toplamadığından nasıl emin oluyoruz?


Yoksa güvenip ortalığı karıştırmayıp bize her söylenen borcu ödemek mi lazım?

 
denetçi var. her gider kaleminin fiyatı belli. gelir belli. gidin sorun neye ne kadar harcadınız fatura isteyin gerekirse.
gelir gider paylaşılmak zorunda.

  • jelly bear  (27.05.24 16:16:53 ~ 16:17:04) 
Site yönetimlerinde bazen paranın harcanması ve kullanımı konusunda sorunlar yaşanıyor.
Hem yönetim hemde ayrıca denetimden sorumlu olanları da seçmek lazım..

Sizin gibi düşünenlerle birlikte ortak hareket edin.
Jeneratöre alınan yakıtı aracı için kullanan bile olabiliyor.
  • diyecevaplandı  (27.05.24 18:26:23) 
özellikle büyük sitelerde inanılmaz bir rant var. yönetici firma da genelde aşiretten bozma tipler oluyor. aynı zamanda emlak işi, oto galeri, ufak tefek inşaat işleri falan da yaparlar. atıyorum "ekşi yönetim"dir şirket adı ama aynı zamanda abisi "ekşi oto galeri"dir, kardeşi "ekşi inşaattır" vs. gibi.

asla güvenilmezler, paranın çoğu da dediği gibi harcanmaz. tamirat yaptım der, şişik bir fatura alır, bitti gitti. zaten bu adamlar hep aynı insanlara iş yaparlar (tamirat, bakım, onarım, sulama vs. gibi)
  • numlock  (27.05.24 19:01:03) 
ek bütçe toplanması ortak karar ile alınan bir konudur deftere yazılır şu tarihte toplantı yapıldı para toplanmasına oy çokluğu ile karar verildi şeklinde. ha mecbur bazı işler vardır asansör bozulur çatı uçar vs bu durumda hemen aksiyon için para toplanabilir ama gene deftere yazılmalıdır. denetçilerde bu paraların nereye gittiğini denetler fiş fatura kontrol eder.


  • basond  (28.05.24 14:34:28) 
[]

Kötü bir eş ve zalim biri olmamak için ne yapmalıyım?

Çocukluğumdan beri sinirlendiğinde ağzına ve aklına geleni söyleyen dürtü kontrol bozukluğu olan bir yapım vardı. Ablama, abime ağır küfürler eden annelerine sövmüşlüğüm bu nedenle babamdan ağır dayaklar yemişliğim çoktur.


Olayları gerçekte olan duruma göre değil kafamdaki teorilere göre anlamlandırıyorum. Örnek; eşim misafirler evdeyken hazırladığım bir şeye bunun bir şeyi az mı olmuş diyor herkesin içinde beni eleştirdiğini ve küçük düşürüldüğümü düşünerek al sen yap diyorum bırakıyorum. gibi aşırı tepkilerim oluyor.

O an karşıda eşimin eleştirme gibi küçük düşürme gibi bir niyeti asla yok ama benim aşamadığım insanlar beni aşağılıyor küçük düşürmeye çalışıyor bana toksik davranıyor gibi kötüye kullanılma şemam var sanırım...

Ve ben bugün emin oldum ki kötü bir eşim.. Çünkü eşime aileme zarar veriyorum.

Kafamda herkes beni kötüye kullanıyor gibi saçmasalakça düşüncelerim ve aşırı tepkilerim eşime hakaret eden bir ayı olmam.. listeyi uzatabilirim..

Ben aileme daha fazla zarar vermek istemiyorum. Dürtü kontrol bozukluğu olarak geçmişte psikoloğum söylese de ben Bunun bir hastalık olduğunu da düşünmüyorum artık. Sadece benim çocukluğumdan beri pekiştirilen bir özelliğim muhtemelen. ama tedaviyle ilgili de daha önce psikiyatriye gittim ilaç yazdı sonra ağır ilaçlar diye bıraktım düzenli takibe gitmedim aradan aylar geçti şimdi kendi kendime iyi gelebilecek ilaçları düşük dozlarda deniyorum değiştiriyorum. Ne kadar iyi bir "doktorsam" artık..

Eşim tedavi olmuyorsun diyor. Kafama göre ilaç denemem konusunda eleştiriyor çok haklı da. Ama 135 kez neredeyse psikiyatriye gittiğim için deneme yanılma usülü gidildiğini görmem ve kendim de detaylı araştırdığım için 15 günde bir gidip deneme yanılma yapmak yerine kendi kendime internet reddit topluluklarda benzer durumda olanların ilaç kullanımlarını araştırarak düşük dozda deneme yapmaya çalışıyorum.

Ama asıl sorunum dürtü kontrol bozukluğu ve bipolar tip 2 depresyon ve eşlik eden anksiyete olduğunu düşünüyorum. Ve kötüye kullanılmayla ilgili gerçeklik dışı düşüncelerim olduğunu düşünüyorum.


Özet olarak ben kötü bir eş olmak istemiyorum. Dün eşime saçma sapan tepkiler
veren kafasında kurduğu gerçekte olmayan hezeyanlarla küçük düşürüldüm vs diye zülmeden bir ayı olmayı hiç bir şekilde ben istemiyorum.


Ne yapmalıyım?

 
Terapi görmelisiniz. Gerçekten iyi bir psikologla düşünme biçiminizi değiştirecek kadar uzun sürecek ve hatta zamanla seanslar azalsa bile devam edecek bir terapi süreci yaşayabilirsiniz. Çevremde kaygı bozukluğu ve anksiyetesini bu terapilerle kontrol altına alan tanıdığım var. Gerçekten işe yarıyor bunu bilin.


  • Kediyi üzdün  (26.05.24 08:24:51) 
söylediklerinize bakılırsa ben merkezcil bir duygu dünyanız var. eşinizin yemek yapması, ilaç denemeleriniz hep bu ben merkezcil anlayıştan geliyor gibi.bu 2 olay beğenilmeme ve başkasına güvenmeme den kaynaklı gibi görünüyor. 100 tane ilaç, case bakacağınıza 1 tane düzgün doktor bulun. zira anca bir doktor ile aylarca hatta yıllarca seans yaparak tedavi edebilirsiniz.


  • buenosdias  (26.05.24 09:19:58) 
Bipolar vs sizin koyacağınız teşhisler değil. En azından sorun olduğunun farkındasınız derhal bir psikiyatriye gidin


  • iwillsee  (26.05.24 10:11:48) 
Siz şuan hasta bir bireysiniz, o nedenle tedavi olmanın yollarını arayın, fakat bunu reddediyor ve böyle devam ediyorsanız evet kötü bir insansınız.


  • dedeminhirkasi  (26.05.24 10:17:49) 
Travma terapisi almalısın. Bunu ister bir psikiyatrdan al ister psikologdan al ister yeni yeni ortaya çıkan tıp veya psikoloji temelli deneysel çalışan uzmanlardan al ama al. Dr. Bülent Demircioğlu var instagram'dan bulabilirsin, şifalanan çok var. Barış Muslu da var ama şahsen onun tekniğinden faydalanamadığım için (travma anındaki duyguyuyaşamak lazım ben o duyguya ulaşamıyorum) hararetle tavsiye edemedim ama o da olabilir. Yahut theta healing denen bir yöntem var, aklı başında birilerini bulup aklı başında bir şekilde öğrenmek ve uygulamak mümkün, çünkü bu alanda da şarlatanlar vardır, dikkat etmek faydalı olur.

Bir de öfke korkudan olur. Doğan Cüceloğlu çok güzel anlatır bunu. Onun yazılarına bakmak iyi olur. Kendini anlamak zaten öfke kontrol bozukluğunu bence yarı yarıya azaltacaktır.

Doğan Cüceloğlu ile mailleşmiştim, demişti ki

Değerli muhayyer divan;

Mektubunuzu okudum.

Size bir önerim var. Lütfen önce benim İçimizdeki Çocuk kitabını en az iki kere okuyun. İlk süratle anlamak için okuyun. Daha sonra uygulamaları yaparak tekrara okuyun.

Onu bitirdikten sonra, Gerçek Özgürlük kitabımı da iki kez okuyun. İkinci okuyuşunuzu notlar alarak yapın.

İki kitabı da okuduktan sonra bana tekrar yazın, kendinizi hatırlatın.

Ne gibi iç görüler elde ettiniz, onları da yazın.

O zaman video konusunu düşünürüz.

Selamlar. Tanıştığımıza memnun oldum.

Doğan Cüceloğlu"

Bence şahane bir çalılma olabilir.
  • muhayyer divan  (26.05.24 16:45:02) 
Kotu bir es degilsiniz, once bunu bir icsellestirin, kotu bir es degilsiniz gercekten. Neden? Yaptiklarinizin farkindasiniz, degismek istiyorsunuz, kendiniz ve etrafinizdakiler icin daha iyi bir insan olmak istiyorsunuz. Inanin su haliniz bile nufusun %98'inden daha ileri durumda oldugunuzu gosteriyor.

Kafanizda, tam da dediginiz gibi bir hikaye yazmissiniz, yasaminizin bir yerinde sevilmeye deger olmadiginiza, degersiz oldugunuza inandirmissiniz kendinizi, simdi kim ne yapsa bu hikayeyi 'dogrulamak' icin oyle algiliyorsunuz. Yasamdaki her sey gibi bi da bir pratik, yukaridaki orneklere ek olarak pratik yapa yapa bu isin icinden cikacaksiniz. Kendinize sefkat gostermekle baslayin, bu inancinizi bir yerde kendinizi korumak icin yaratmissiniz, o hikayeyi yazan kucuk cocugu. Kafaniza gore ilac kullanmak cok sakincali. Theta healing onermiyorum, gercekten acik goruslu bir insanim ama sacmalik olma ihtmalinin cok yuksek oldugunu dusunuyorum.
  • kassiopeia  (26.05.24 21:53:45) 
Ne yapmalısınız? Yapmanız gerekeni yapmamışsınız. Hekimin dediklerine uyun ve tedaviyi aksatmayın. Yazdıklarınız kişilik bozukluğunu anımsatıyor. Bu durum sizin kötü niyetli biri olduğunuz anlamına gelmez zaten.


  • doharkoman  (27.05.24 01:59:06) 
şemalarla alakalı bir kitap var duymuşsunuzdur: hayatı yeniden keşfedin. orada anlatılan şemalardan (psikolojik örüntüler/kalıplar) biriydi bu kotuye kullanılma meselesi. oradan başlayın isterseniz ama terapi de almalısınız. düşünme şeklinizi/inançlarınızı düzenlemeniz gerekiyor ve sadece ilaçlar bunu yapmanızı sağlayamaz...


  • suyin  (27.05.24 17:10:51) 
12345678  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.