Ekşi Duyuru

C1'in pratik veya hızlı bir yolu yok, en kısa 8-12 ay sürecek bir süreçten bahsediyorsun. Mutlaka kursa gitmeni öneririm, Goethe'nin kursları bu konuda gayet iyi.

Ankara’da goethe’nin kurslarına kayıt çok çok zor. Sabah 6’da gidip sabahın köründe sıraya girmeniz gerekiyor ve o kadar bekledikten sonra kontenjan kalmamış olabiliyor (yaşadım, biliyorum). Ayrıca goethe’nin kursları muadillerine göre pahalı. Muadilleri de dim ve anka. Dim’in sitesi yok, telefonla bilgi alabilirsiniz. Ayrıca odtü’nün a1-a2 için dışarıya açık hazırlık kursları olmalı, onlara da bakabilirsiniz. Başlangıcı kitapla da yapabilirsiniz, kursla da çok fark edeceğini düşünmüyorum. Biraz sizin motivasyonunuza, zamanınıza bağlı. Başlangıç için duolingo da kullanılabilir, bir de benim oldukça beğendim toms deutschseite (internet sitesi, bedava) var, başlangıç ve devamı için, şiddetle tavsiye ediyorum.
Kitap tavsiyesi olarak aklımda spesifik bir kitap yok, ben genellikle amazon.de ve .com’daki yorumlara göre hareket ediyorum ve çoğu kitabı internette buluyorum.
Dw’nin learn german sayfası var ve oldukça başarılı, oraya da kullabilirsiniz. Ayrıca podcast de dinleyebilirsiniz (Ben ios kullandığımdan podcast uygulamasını kullanıyorum ve çok başarılı programlar var). Günlük hayatta ingilizce kadar kullanılmadığından orada burada sabah akşam almancaya maruz kalmanız lazım. Bir de ben sözlük olarak ingilizce- almanca kullanıyorum, siz de bu yönde tercihte bulunabilirsiniz.
B1-B2 seviyesine geldiğinizde artık yavaş yavaş zertifikat’a yönelik çalışmaya başlarsınız ancak o sonranın konusu.
İyi almanca öğrenmeler!

Almanca'nın grameri maalesef Ingilizce gramerine göre çok daha karmaşık, kuralsız ve ayrıntılı.

İyi derecede İngilizce bilmeniz ile orta derecede İngilizce bilmeniz arasında bir fark yok, eğer konu Almanca öğrenimine sağlayacağı katkıyı ölçmek ise... Ortak kelimeler tabii ki var. Bunları akılda tutmanız kolaylaşmış olur. (İyi derecede yabancı dil bilmek, başka dil öğrenmede her zaman artı, orası ayrı.)

Sağlam bir giriş çok önemli bence. Ankara'da Goethe dışında başka bir yer yok bunu verebilecek. Daha doğrusu 3-4 sene once yoktu. Ben B1'den sonra kendim ogrenmeye baslamıstım ama yazdıklarımı duzelten ana dili Almanca olan insanlardan destek görmüstüm. Konustugunuzu ve yazdıgınızı birinin düzeltmesi, ileride alışkanlık haline gelecek yanlış artikel ya da gramere karşı en büyük çözüm. Goethe'de hocalar sabırla düzeltiyorlar sizi.

yepyeni bir şey söylemeyeceğim ancak söylemekte fayda var kesinlikle. eğer iki ay gibi bir zamanın varsa, öğrenme sürecinin B2 kısmını Almanya'da bir kursta geçirmeni öneririm. Hem süre olarak Türkiye'dekine göre daha kısa sürüyor, hem de çok daha etkili oluyor. Para kısmı tabii ki problem. Ancak eğer karşılayabilirim diyorsan oldukça iyi olabilir. Ankara'da var mı bilmiyorum ancak Berlitz diye bir kurs vardı zamanında İstanbul'da. Oraya da bakabilirsin eğer Goethe'de yer bulamazsan. Şimdiden başarılar.

gombrich-sanatin oykusu

Tarih sümerde başlar
Sapiens

prekerya: yeni tehlikeli sınıf - guy standing

Philip Zimbardo - "The Lucifer Effect" Kötülüğün temelleri üzerine. (Bu Türkçe'ye çevrildi mi bilmiyorum, aratınca Şeytan Etkisi diye bir şey cıkıyor ama terime mi gönderme yapıyor, kitaba mı bilemiyorum.)

Son zamanlarda Hariri'nin kitapları eklenmezse olmaz herhalde.

Seth Stephens-Davidowitz - "Everybody Lies" Big Data ile ilgili. (Türkçe'ye "Bana Yalan Söylediler" diye çevrilmiş) Çok güncel bilgiler var ve insanları anlamanızı, anlayamadığınızda daanlayış göstermenizi yönlendirmesi açısından çok önemli.

Kişisel Gelişim alanında Rolf Dobelli'nin "The Art Of Thinking Clearly" ve "The Art of The Good Life" kitaplarını çok seviyorum, referans kitabı olarak kullanırım hep. NTV yayınları Türkçe'ye çevirdi diye biliyorum. Ayrıca Amy Morin'in "13 Things Mentally Strong People Don't Do" isimli kitabı, Türkçe'ye "Zihinsel Olarak Güçlü İnsanların Yapmadığı 13 Şey" diye çevrilmiş. Hayatımda okuduğum en anlamlı, sakinleştirici, yol gösterici kitaplardan biriydi. Mark Manson'un "The Subtle Art Of Not Giving a F*ck" da Türkçe'ye "Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı" olarak çevrildi. Kült olduğundan değil ama son bir yılın en çok konuşulan kitaplarından biri olduğu için okunabilir. David Burns'un "Feeling Good/İyi Hissetmek" kitabı da keza çok faydalı.

Bilim-Evren, Bill Bryson'ın "The Short History of Nearly Everything" kitabı. Türkçe'ye "Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi" diye çevrilmiş. Carl Sagan'ın kitapları.

Din-İnanç, Richard Dawkins'in kitapları. Benim şimdiye kadar en sevdiklerimden biri Michael Shermer'ın "Why People Believe Weird Things"/"İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır" kitabı olmuştur. Yine Shermer'ın biraz dili zor olsa da önemli bir kitabı "The Science of Good and Evil".

Steven Pinker'ın "How Mind Works" kitabı beni çok bunalttı ama önemli bir kitap neticede.

Sosyoloji mi olur, insan ilişkileri mi artık nasıl kategorize edilir bilmiyorum ama Esther Perel'in "Mating In Captivity" kitabı, Türkçesi "Tutsak Cinsellik".

dinle küçük adam
otostopçunun galaksi rehberi
yeraltında dünya var (refik halit karay)
sapiens
de rerum natura/Evrenin Yapısı (Norgunk Yayıncılık, çev. Tomris Uyar) başka çevirisini okumayın.

www.eksiduyuru.com

Yukarıda yazılanlara ek olarak:

Toplum üzerine
*Hasta Toplumlar - Robert B. Edgerton
*İnsan Toplumunun Kökenleri - Peter Bogucki

Cinsellik üzerine
*Bonk Seks ve Bilimin İlginç Çiftleşmesi – Mary Roach
*Cinselliğin Şafağı - Christopher Ryan, Cecilda Jetha
*Seks Neden Keyiflidir – Jared Diamond
*Öpüşme Metafizikten Erotiğe - Adriane Blue

Beyin-zihin üzerine
*Düşüncenin Coğrafyası - Richard E. Nisbett
*Bilinçaltının Gücü - Joseph Murphy
*Kadın beyni - Louann Brizendine
*Erkek beyni - Louann Brizendine

Psikoloji-felsefe-kişisel gelişim üzerine
* Doğuştan Yalancı Neden Yalan Söylemeden Yaşayamıyoruz? - Ian Leslie
* PSY-Q Ev Tipi Psikoloji Laboratuvarı - Ben Ambridge
* Gündelik Hayatta Felsefe Nasıl Kullanılır? - Gary Gutting
* Seçme Sanatı - Sheena Iyengar

Tıp
* Kan Revan İçinde - Roy Porter
* Batı Tıbbı Sağlığınızın Altını Nasıl Oyar - Shane Ellison

İşletme-Ekonomi üzerine
* Görünmeyen Ekonomi / Dünya Gerçekte Nasıl İşliyor? - Stephen J. Dubner, Steven D. Levitt
* Görünmeyen Ekonomist - Tim Harford
* Doğal İktisat Neden İktisat Neredeyse Her şeyi Açıklar - Robert H. Frank
*Bir Ekonomik Tetikçinin itiraFları serisi

Din üzerine
* Tanrı Beyni Beyin Neden İnanç Üretir? - Michael McGuire, Lionel Tiger
* Dünya Dinlerinde Hayatın Anlamı - Joseph Runzo, Nancy M. Martin
*Tanrının Öyküsü - Robert Winston
* İnanılmaza İnanmak İnanışların Evrimsel Kökenleri - Lewis Wolpert

Diğer
*Tam Benim Tipim - Simon Garfield
*Gündelik Hayatımızın Tarihi – Kudret Emiroğlu

-Bilim: Evrenin Zarafeti, İnsanın Kökeni, Sevişen Beden, Dil Doktoru.
-Sosyoloji: Kitleler Psikolojisi, Tembellik Hakkı, Devlet ve İhtilal.

Franz Fanon- Yeryüzünün Lanetlileri
Franz Fanon- Siyah Deri Beyaz Maske
Steve Biko-Siyah Bilinci
Etienne de la Bottie- Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
Hannah Arendt-Kötülüğün Sıradanlığı
Ali Şeriati- Dine Karşı Din
Erich From - Sevme Sanatı

Schick: Erotic Margin

Bertraud, Jean-Paul: Fransiz Devrimi Sirasinda Günlük Hayat (Nasıl çevrildi tam bilmiyorum. Bir bakmak gerek kitabın Türkçe'de nasıl isimlendirildiğine.)


''Kült denilebilecek'' kitaplardan, tabii ki E. Said'in Şarkiyatçılık kitabı.

ellerinize sağlık, harika görünüyor.

salı günü kalecik pazarı kuruluyordu, muhtemelen orada bulursunuz.

bulursanız parasını versem bi 30-40 kilo da bana alır mısınız?

Hafta içi gidemeyiz, hafta sonu gidebiliriz ancak o nedenle pazar dışında alabileceğimiz bir yer bulmamız lazım.
Bulursak gidersek alabilirim tabi.

tüfek mikrop çelik var işte. sapiens'ten daha iyiydi bence.

tanilli gayet güzel.

Mcneill dunya tarihi
gombrich dunya tarihi

Alaattin Şenel İnsanlık Tarihi www.idefix.com

www.dr.com.tr

fikri olan, kullanan yok mudur?

Ben de merak ediyorum cevabı.

Dolarin yukselmesi onemli. Sarabin filtresi de, sisesi de, sisesinin mantari da, sisesinin uzerindeki kagit da, kagidin uzerindeki murekkep de, kagidin basildigi makine de, sisenin mantari da hatta kimi durumlarda uzum de yurtdisindan geliyor. Iscilik ucuz diye bu urunler burada uretiliyor iste.

Traveller +1

Yakıt (mazot) fiyatları da önemli. Tüm dağıtım markette son tüketiciye gelene kadar en az iki farklı kamyonla taşınıyor.

carrefourdan sava alıp için.

evet bende dikkat ettim cok zam var son birkac gunde

evet uçmuş fiyatlar. yine de uygun fiyatlı seçenekler var hala. doluca'nın kav boğazkere-öküzgözü'nü aldım dün migros'tan. 44,90'dı fiyatı. kutman'ın meyve şarapları da 37'di. daha önce beğendiğim concha y toro uçmuş! 74 falandı galiba.

biradan daha hesaplı şarap. iki bira 15 tl. bir şişe şarap alınca en az üç dört gün yetiyor bana. zamlarda vergi, maliyet vs ok ama bunun da etkisi var bence.

dışarı çıkan sahipli bir kedi olmadığından emin misiniz?

Kedi 20 günden fazla bir süre yoğun yağmur yağdığı günlerde sitede dolaşıyordu. Kaç defa kurutmak zorunda kaldık. Yetmedi site giriş çıkışına fotografıyla ilan astık kedisini kaybeden şu evin oralarda bulabilir diye, iletişim numarasıyla. Hergun sabah aksam mama icin kapiya gelir oldu.

Atılmamıs olsaydı yada umursayanı olsaydı bulurlardı diye düşünüyoruz.

Perşembe günü için epey bir kişi ile sözleştik, birisine sahiplendireceğiz. Maşallah baya talibi çıktı sıpanın.

Kapisi cok kucuk olunca girmiyorlar bizim yaptigimizin 1 tanesinin kapisi kucuktu. Etrafi kontrol edemeyecek olmak onlari tedirgin ediyor, kapiyi buyutuce de icine yagmur giriyor. Biz careyi kapiyi buyutup seffaf naylonla hafif pir perde yapmakta bulduk.

kutuların içine ödül maması filan bırakmayı deneseniz alışabilirler belki de.

@shataquli, yuvanın içine ıslak mama da koyduk girmeye tenezzül etmediler pek.

@neferkitty, kapıyı büyütüp şeffaf birşeyler düşüneyim, ama mevcut durumda bile kapının büyük ve içinin soğuk olacağını düşünüyorum.

selam,
kuytu bi yere koyun yuvayı. apaçık duvara yasladığınız zaman, sağı solu arkası her yeri açıkta olduğu zaman katiyen girmiyorlar.
ama sağında solunda çalı çırpı ağaç olunca giriveriyorlar.

kedi otu gibi bişey vardı. bunun olduğu yere koşup koklayarak yuvarlanır falan kediler. bildiğin sarılıp öpmek isterler. ama adından emin değilim de kedilerin deli olduğu ot diye sorulabilir ve sonra bunlardan yuvalara serpiştirilebilir. mis!

Bir tanesini kuytu bir yere koydum bakalım. Kedi otunu da deneyeyim, hiç aklıma gelmediydi bu.

Fotoğraflarlar beraber Facebooktami kedi gruplarına koyun lütfen.

Çayyolu tarafında o fiyata zor bulursun. Batıkent taraflarında da dubleks evler çoktur ama genelde eski yapılar. Banyo olayını bilemeyeceğim ama aramalarına orayı da eklersin.

Batıkent'i tarif ediyosun.

ilk aklıma gelen Dikmen ve Öveçler oldu, oralardaki çeşitli mahallelerde aradığın türden ev bulabilirsin, ben ev almayı kafaya koyduğumda 15 tanesini falan gezmiştim, olmazsa olmazların sadece çift banyo ise sıkıntı yaşamazsın rahat bulursun o taraflarda. Ama garip garip oda büyüklükleri, elini kaldırdığında zıplamadan tavana değebilme, dubleks olsa da -birçoğu teraslıdır- balkon veya terasa çıktığında karşında açık bir manzara değil bir başka apartman ile karşılaşmak, g.t kadar banyo-mutfaklar görmek vs. sık karşılaşacağın durumlardan sadece aklıma gelenler.

Ebeveyn banyolu evlerde iş görebilir ama ebeveyn banyonun bulunduğu yatak odası dışında en az bir odanın daha yatak odası olarak kullanılabilecek genişlikte olması lazmı.

Dikmen de karapınar mah. taraflarında ebeveyn içeren güzel evlerin olduğu söylendi ama Dikmeni de hiç bilmem nasıldır.

Batıkent'in neresi bu arada metroya ring'siz ulaşımın sağlanabileceği yerler olabilir mi?

dikmen (keklik pınarı, öveçler, ilker)taraflarında normal dairelerde de yeni binalarda ebeveyn banyolu evler bulabilirsin. doğrudan cift banyolu istiyorsan o zaman dubleks bakmak daha mantikli olur tabi ki.

Birlik mahallesi

çayyolu konutkentte villalar var 1300 tl falan kirası

bahceli icin hicbir cevap gelmezse diye ayranci'dan yaziyorum: kedi hastanesi var guvenlik'in basinda. korusev var hosdere'de... ikisinin de hekimlerini taniyorum, cok iyidirler.

yok mu bildiğiniz iyi veteriner yahu.

Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet, Ayasofya, Süleymaniye, Eyüp Sultan, Pierre loti

sıralama bu şekilde gayet iyi ama sondan başlarsanız daha kolay olur sizin için.
Topkapı sarayından sonra Gülhane parkındaki çay bahçelerine uğrayın.Bu saydıklarınız sizin bütün gününüzü fazlasıyla alacaktır zaten.Hepsini yetiştirmeniz bile zor olabilir.

Son bir uyarı daha pazar günü bu saydığınız yerler aşırı kalabalık oluyor mümkünse cumartesi gdin :)

Sultanahmet ile Ayasofya aynı yerde,eyüp sultanla da pierre loti birbirine yakın.Bunları beraber görebilirsiniz ikili gruplayarak yukarda yazdığım gibi.

hepsini yetiştirme ihtimaliniz yok bana kalırsa.. zaten topkapı çok fazla zamanınız alır.. onu ve pierre loti yi bir güne diğerlerini bir güne koyun derim.. topkapıyı gezdikten sonra gider orda çay içersiniz..
sultan ahmet sonra ayasofta sonra zamanınız kaldıysa ben yerebatan sarnıcı nı öneririm, ardından da tophane de nargile içersiniz

çok çok yoğun bir program. buraları gezmiş ve de ayrıca turist gezdirmiş birisi olarak taksi ile gitseniz bile hepsini 1 günde gezip kendinizi harap etmenizi önermiyorum. yazın en sıcak günleri, istanbul çok sıcak ve nemli. bahsi geçen yerler insan dolu ve bunaltıcı.

ikiye ayırın. rahat rahat, ferah ferah gezin. arada oturun bişiler yiyin, soğuk bişiler için. sultanahment meydanından sarayın girişine yürümek bile bir çile, neredeyse iki durak.

1. gün sultanahmet cami, ayasofya ve topkapı sarayı

2. gün süleymaniye ve pierre loti sonra eyüp sultan.

Sultanahmet'te Yerebatan'a da mutlaka girin, hem güzel hem de süper serinlersiniz.

Havanın sıcak ve Pazar günü olması konusunda haklısınız ama muhtemelen sadece o gün ve 1 gün müsait olabileceğiz. Bu nedenle sıkışık olacak gibi.

Aslında öyle gidilecek yerlerde öyle uzun uzadıya kalınmayacaktır. Yani görüp geçilecek (Özellikle camiler).

2 gün ayarlayabilirsek önerilere göre bölebiliriz. Ama bir günümüzün olması durumunda neleri çıkarabiliriz. Birde yemek olarak güzergah üzerinde şurada yemek yiyin diyebileceğiniz bir yer var mıdır?

Serinlik :) Yerebatan sarnıcı iyi oldu bu.

sultanahmet'te sultanahmet köftecileri var, süleymaniye'de ise kuru fasulyeciler.

söz konusu hamster olunca cinsiyet vb. konuları hakkında pek bilgim olduğunu söyleyemem açıkçası.

sadece bence olabildiğince büyük ve atraksiyonu bol bir kafes almalısın.
bunun dışında hamster değil, ama fare ve bazı türlerini besledim.
küçükken kendine alıştırırsan serbest de bırakabilirsin bir süre sonra.

bunu kontrollü yapabilmek için hamster topları var, onlardan al istersen.
yani top şeklinde bi rşey, onun içine koyuyorsun hamster'ı. evin içinde topuyla dolaşıyor.

link bulursam yollarım.


ek bilgi: farelerde kendini ıslatma eğilimi çok yüksek. kimyasallara karşı dayanıklı olsalar da grip gibi hastalıklardan ölebiliyorlar.
o yüzden soğuk-sıcak dengesine, rüzgarda kalmamasına, kendini ıslatmamasına, temizliğine özen göstermeni tavsiye ederim.

www.hepsiburada.com

kentpark'tan almıştım ben. ordaki pet shop'tan.

kafes için o kadar para verememiştim. öğrenciyim en nihayetinde. bulabildiğim en büyük şeffaf kapaklı yemek saklama kabını aldım. üst kapağında bol bol hava deliği açtım. içerisine ufak bir ev yapıp koydum kartondan. orda uyuyodu. bir tane dönme zımbırtısı sabitlemiştim. ufak ufak da oyun oynayabileceği yer yaptım. çok da güzel olmuştu. bir de evdeki pet şişelerden falan çok uzun biraz kompleks bir oyuncak daha yapmıştım. arada oraya salıyordum, onda geziyordu.

dişiydi benimki tahminimce, aldığım yer öyle söylemişti. ancak hiç ısırmadı. çok uysaldı. türlü türlü oyun oynadık düşün yani. bir arkadaşım da erkek almıştı. çiftleştirecektik ki, benim fare sizlere ömür. 7 ay yaşayabildi rahmetli.

1 erkek 1 dişi alırsan ve anlaşırlarsa, bol bol yavru alırsın. anlaşmaları önemli ama, yoksa yerler birbirlerini. en nihayetinde otçulluğun yanında etçiller.

want2die,

bu birbirini öldürme ne kadar doğru, hepsi öylemi yapar? Arkadaşlarımda iki tane vardı ama gonzales değillerdi, bir dişi bir erkek gül gibi geçiniyorlardı.

Ben bir erkek, bir dişi ve yavru olayına girmek istemiyorum. Yavrulayınca erkek hamsteri ayır yuvadan, sonra yavrular yine dişi erkek olacak yine doğuracaklar, sürekli kafes almak durumunda kalmak istemiyorum.

Ben alayım, ömürleri yettiği kadar bakayım istiyorum.

Akvaryum olayını aslında düşündüm, genişçe birşey yaptırıp içerisine de aksesuarları istediğim gibi koymayı ama bir yandan da tellere falan tırmanıyor eşşekler öyle birşeylerde olsun istiyorum.

Linkteki kafeslerle ilgili fikri olan yok mudur?

ben aynı mantıkla iki tane almıştım gül gibi oynasınlar diye, 3-4 aylık olunca kanlı kavgalar başladı kardeş olmalarına rağmen, 2. kafesi almak zorunda kaldım ve 2 kat masraf yaptım, bakımı da 2 kat zorlaştı. onun yerine sıkılmasın diye bol aksiyonlu kafes al. benimkiler gonzalesti.

@mucizem: top konusunda haklısınız, ben pislik olayını düşünemedim. malum, hiç beslemeyince insan bilemiyor :)

hamsterları bilemiyorum, ama benim lab farelerim vardı 2 tane. küçücüklerken almıştım okulun lab'ından ve ikisi de bana ve elimde durmaya alışarak büyüyünce uslu uslu takılıyorlardı kafes dışında da.

belki öyle bi rşey mümkündür diyeceğim, ama bilemiyorum.

kuş konusunda ben de pek katılmıyorum aslında.
yani kuş ve fare bambaşka.
fareler gerçekten çok zeki ve bana göre çok enteresan hayvanlar.

2 dişi olayı ve 3.kafes benimde kafama yattı. En genişi o zaten görebildiğim kadarıyla 80 cm genişliğinde. Biraz sade geldi ama herkes bol atraksiyonlu birşey al diyor. Ama baktığımda tüm kafeslerde üç aşağı beş yukarı aynı şeyler var. Boru, çark, işte arada bazen kat benzeri yapılar vs.

Bu 3. numarayı alsam atraksiyon olması için başka ne koyabilirim yoksa yeterli olur mu o. İçinde boru merdiven, katmanlar vs var.

Birde fiyat konusunda daha hesaplı nerede bulabilirim ki. Petshoplarda daha pahalı diyeceklerini düşünüyorum.

Top olayında bende hayvancağız bunalmayacakmı diye düşünmüştüm. Topu alırsam da öyle uzun süre içinde bırakmayı düşünmüyorum. Günde en fazla bir yarım yada bir saat, yarım saatte de herhalde pisletmez diye düşünüyorum? Yanlış mı düşünüyorum acaba?

Temizliğini yapmayı koksun kokmasın 1 haftayı geçirmem zaten.

Kuş soğuk bir hayvan olarak geliyor bana kız arkadaşımda da vardı bir gün yüzüne bakmadım hayvanın o yüzden düşünmüyorum.

Birde dwarf (gonzales) hamsterların renkleri nasıl oluyor. İnternetten baktım hep gri tonları deniyor. Syrian cinside sarı vb renklerde oluyormuş.

Gonzaleslerde gri beyaz tonu dışında renkli olmuyor mu?

bence bir de petburada'ya bak.
süper müşteri hizmeti kalitesi ve çoğunlukla uygun fiyatlar.
hep oradan alışveriş yapıyorum.

@mucizem, 2 tane dişi alıcam ona karar verdim. Bende ilk kez besleyeceğim için hevesliyim açıkçası, eksik birşey olmasın istiyorum. Şimdi kafese de karar verdim, verdiğin linki bir kaç yerde daha tavsiye etmişler oradan alacağım.

Top olayını da tekrar düşündüm de eziyet gibi olacak hayvancağıza ya vazgeçtim o yüzden.

Bu gün kızılaydaki petshoplara baktım, çoğunluğu albino beyaz gonzalesler, bazı yerlerde de gri sütlü kahve karışımları vardı ama 6 aylık civarıymış. Ben en fazla 2 aylık hatta mümkünse kardeş istiyorum. Bakalım bulmaya çalışacağım.

Bu kafeste suluk yoksa dediklerine dikkat ederek iyi bir suluk alırım.
Bunun yanı sıra şu kumluk diye geçen aşağıdaki linklerdeki aksesuarlara ne diyorsun. Okuduğuma göre bazıları pisliğini kuma yapabiliyormuş, yapmasa bile bazı videolarda kum ile oynadığını gördüm, kazıyor filan.

www.juenpetmarket.com

www.juenpetmarket.com

www.juenpetmarket.com

Birde şöyle peluş yatak.
www.juenpetmarket.com

Ses konusunda sıkıntı yaşayacağımı sanmıyorum. Salon yada diğer bir odaya koyacağım. Yer sorunum yok. Ancak ses konusunda çok hassas olduklarını ve rüzgar, güneş alan noktalarda olmamaları gerektiğini okudum. Salonumda öyle bir kaç nokta var güneş almaz, rüzgar görmez ancak salonda akşam işten gelince sürekli TV'de yabancı bir dizi vs açık olur. Acaba o ses ürkütürmü hayvanları.

Şimdiden teşekkürler,

ya bir şeyler karaladım da emin değilim pek,

C(5,5)*C(3995,1328)*(TOPLAMİŞARETİVARBURADAX=0'dan 65'e kadar)C(1333-20X,20)*C(20,5) şu torba seçme işini bilemedim pek ama, böyle olsa olur gibi geldi:\

akalmor , dediğin gibi basitleşmez verdiğin örnek soruyla tam olarak aynı mantıkta değil.Mesela şöyle bir soru olsaydı ;
İki torbadan birinde 3 kırmızı 4 tane beyaz renkte top ,ikinci torbada ise 4 kırmızı 5 beyaz top olsa.Birinci torbadan rastgele bir top alınıp ikinci torbaya atılsa ve daha sonra ikinci torbadan rastgele seçilen topun beyaz olma ihtimalini sorsa.. Bunu nasıl çözersin

Ya 1.torbadan beyaz top seçilmiştir ve ikinciye atılmıştır bu durumda 4/7*6/10 yada 1.torbadan kırmızı top seçilmiştir ve ikinci torbaya atılmıştır bu durumda da 3/7*5/10 şeklinde seçimlerden dolayı olasılık (4/7*6/10)+(3/7*5/10) şeklinde olur.

Benzer şekilde bizim sorumuzda 1.torbada 4000 top olsun,5 i kırmızı 3995 i beyaz..İkinci torba ise boş olsun.Önce birinci torbadan 1333 tane rastgele top seçilsin ve 2.torbaya atılsın.

Bu kısımda kırmızı topların 1333 ün içinde olup olmaması ihtimali bulunuyor , yukarıdaki sorudaki mantık gibi ,senin söylediğinde ise eğer fark yok ise 4000 içinden seçilen 1333 topun içinde 5 kırmızının zaten garanti olduğu anlamına yakın bir şey çıkıyor.

Öncelikle rastgele seçilen 1333 topun içinde 5 tane kırmızının bulunma ihtimali bulunacak bunun üstüne , bu 1333 toptandan rastgele 20'şer tane şeklinde toplar seçilecek.gruplanacak.en son durumda bu 20 li gruplar içerisinde 5 kırmızının hepsi bir yerdemi değilmi..

dambil , pek birşey anlamadım :S

ecnebi bankasını tercih et derim.

biraz sebep alsaydım :)

ilk banka diyorum bende, tabi senin yasamak istedigin yer de onemli bu secimde bence

memur dediğin gişe sorumlusu mu? uzman yrd. muadili bi pozisyon mu. bir de bu 7 yılda şube müdürü olma olayı bana pek inandırıcı gelmedi. bilgiyi aldığın yer sağlam mı?

neyse soruya gelirsek gişeciler bildiğim kadarıyla saat 7 gibi çıkıyor. diğerleri banka kapandıktan sonra. bir de diğeri gün boyu sürekli çalışmıyor. gişecinin kafasını sağa çevirmesi bile zor.

başka bankacılıktan sıkılırsan müfettiş pozisyonuun cv de görünmesi daha iyi sanırım. bankada gişe de durdum yazmanın. iş verenlerin gözünde bi değer yaratacağını sanmıyorum.

istanbula gelme. ankarada o paraya sahane gecinir gidersin. en azindan trafik yok. sabah 1 saat trafikte gecince aptala donuyor insan.

8 easy steps , İstanbul'dakinin maaşı 1000 değil ilk pozisyondan 800-1000 fazla , ama demek istediğini anladım sanırım.

john mcclane , statü olarak gişe memurluğuyla aynı statüde ama şubede olmayacak pozisyon genel müdürlükte istihbaratla ilgili bir bölümde.7 yıl da şube müdürü olma olayı şöyle , 2 yıl sonra şef , 5 yıl sonra daha 2.müdürlük - müdürlük yolu açılıyor , yine performans sınavla.Bildiğim olanlar var aynı banka bünyesinde.Bir de müfettişliktede teftiş edilen şubenin yetişememesi durumuna göre hafta sonu bile çalışma durumu sözkonusu olabiliyormuş.

Birinciyi düşünürüm. Eğer tahmin ettiğim yerse, iki emekli maaşı oluyor orada. O bankada Uzman Yardımcısı olarak başlamak sanırım daha iyi olabilirdi ama bu da olabilir.

Diğer banka istediği zaman tüyebilir falan diye de düşünüyorum. Yabancı bankada çalışan tanıdıklarım var, bir ahım şahımlığı yok, hatta o da yerli bir bankayla birleşecek ve kimse kendisinin ne olacağından emin değil.

Ek: Müdürlük 7 yılda olmayacak şey değil, vaktiyle bankalarda 6 yıl kadar çalıştım (Özel bir banka genel müdürlüğünde memur olarak başlayıp şef yardımcısı olarak ayrıldım, başka bir banka genel müdürlüğüne supervisor olarak geçip yönetmen olarak ayrıldım, istifa ederken müdür yardımcılığı teklif edilmişti).

2. alternatif de hem daha fazla para alıyorsun, hem veznedarlığa göre daha iyi bir pozisyon, hem de yöneticilik hedefin olduğu için daha uygun, hem istanbul gibi bir şehirde yaşayacaksın, ayrıca ne dersek diyelim yabancı şirketlerde kurumsal kültür daha oturmuştur.
bi de 7 yıl sonrası Allah kerim. kendini hala veznedar olarak veya müfettişlik sınavını geçememiş olarak da bulabilirsin. enjoy the moment

uyuklayankedi , evet tahmin ettiğin yer.

Bu arada fikirlerini belirten tüm arkadaşlara teşekkür ederim.