Ekşi Duyuru

www.mutfakdefteri.com bunu yaptım güzeldi

coder'ları en doğru cevabı verecektir tabii ama benim bildiğim kadarıyla açtığınız duyuru +1. açık görünüm'e tıklayıp hepsini açınca hepsine birden +1.

bu daha önce de sorulmuştu, ve evet, hepsine +1 ekliyor. basit bir mantıkla hepsini tek tek değil de, bir seferde açıyorsun.

Dün akşam 23:30 suları otobüs bekliyorum.
Bir genç bağıra bağıra telefonla konuşuyor;
- Ya hay amk tutturdu musallat musallat gittik bokum gibi film yok olm gitme zaman kaybından ötesi değil !
yok hayır yiyişilecek film de değil.
hay si e yim yapacakları filmi.

seriyi izlemedim yanına yaklaşmadım böyle bir diyalog a sahip bende.

facebook ile timeline konusunda bir şirket arasında patent kavgası var bildigim kadarıyla bu yuzden gecilmiyor su an.

ben kendim geçirdim. kendi geçmiyor diye biliyorum, en azından bir süre daha.

bu soru sorulmustu, ben de cevap veren bi arkadas sayesinde, onun dediklerini yapip gecmistim.

iki tane facebook adresim var birisi türkce birisi ingilizce, ikisinin birbiriyle benzer tek yani yok, kullandigin dil bile cok seyi degistiriyor.

nasıl geçiliyor?

how to activate facebook timeline diye google ediyoruz hop :)

var var kullan gayet iyi bir site

yanlış hatırlamıyorsam çilek ve çikolata kadınları daha çok etkiliyor. istiridye de erkeklerde daha etkili sanırım.. bbc'nin bununla ilgili bir belgeseli var, bu tip mevzuları detaylı olarak inceliyorlardı..

Değil sanıyorum. Hatta aynı cinsiyete sahip insandan insana da değişiyor bildiğim kadarıyla. Hangi maddenin hormon salınımını tetiklediğiyle alakalı bir durum.

1997 doğumlu çocuk mu olur 97 model araba olur deyyo

90ların çocukları dediğin 80lerin sonlarına doğup 90larda doğmuş tipler. bu meme'leştirilmeye çalışılan şey de muhtemelen ergen ama bir topluluğun parçası olmak için onların dediklerini kullanıyor. yani mesela catdog'un niceklodeon'da gösterildiği zamanı değil, tekrarlarını hatırlıyor ama buna rağmen kendini o topluluğun parçası olarak görüyor.

"ulan 90'larda çocuk olmak ne güzeldi ya!!??" diyen ama aslında 90'larda çocuk değil bebe olanlara giydiriyor. misal 97 doğumlular. sözlükte de var ya hani. "80'lerde çocuk olmak" başığına yazan 84lüler falan. onun gibi..

nöbet yerine kullanılıyor cinnet. nöbet de geçirilir getirilmez ki.

Tdk'da ikisi de var..
Ama yüz milyon kişi de cinnet getirmek olarak kullansın, bence doğrusu cinnet geçirmek'tir..
etimolojik sözlük'te de "bilinç örtünmesi" diye geçiyor.
getirmeyle ne alakası var anlayamadım hiç.

ben de gördüm az önce, cinnet getiren gelin kayınvalideyi boğdu, dedi haber sunucusu.

(bkz: #9712503)

tdk diyor ki; cinnet getirmek: bir an için delilik belirtisi gösterme, cinnet geçirmek: delirmek, aklını kaçırmak.

HAberler de hep getiriyorlar hiç geçirmiyorlar nedense. Bende hep merak etmişimdir.

geldiler yine bana gibi sözleri hesaba kadarsak, cin gelir ya da getirilir diyebiliriz bence.

hastalık gibi bişey olduğundan, hastalıklar geçirilir. bu yüzden cinnet de geçirilir.

rahatsız eden birşeyin, kişioğlunun kaldırabileceğinden çok daha fazla tekrarlanmasıyla ortaya çıkan halet-i ruhiye.
tehlikelidir.

yumurta çırp. yağ ekle. un katarak kulak memesi kıvamına getir. kakao, reçel ya da meyve rendesi, ne istersen koy. poşetin içine doldur. sonra poşetin ucunu delip poşeti sıkarak tepsiye dök. üzerine fındık fıstık bonibon.

tahin varsa elinizde un kurabiyesi tarifi verebilirim süper oluyor.

nescafe, siz verin tarifi yarın alırız tahin.

4 bardak un,1 paket kabartma tozu,2 paket vanilin,isteğe göre (yarım su bardağı dövülmüş ceviz),1 su bardak sıvı yağ,1.5 su bardağı şeker,1 su bardağı tahin yoğurup şekillendirip önce yumurta akına sonra cevize yoksa fındığa bulayıp fırına verin 20 dakika pişirmek yeterli oluyor.Afiyet olsun :)

www.eksisozluk.com

"o da bir şey mi?" gibi bir anlamı var.

yazıyı okursanız anlarsınız. yılda bir bağış toplayan ve siteyi sadece bağışlarla açık tutan ve geliştiren bir kuruluş wikipedia. şu an bağış döneminde.

@ben +1 wiki miki amcamız sitesi için bağış topluyor yardımlarınızı bekliyor efendim :)

wikipedia gibi bi sitenin karizmasini yerle bir ediyo bence bizim emrah misali bizim sunucumuz çok az abi reklam koymuyoruz abi gönlünüzden ne koparsa diye saçma yani

facebook'taki iş bilgilerinizi kaldırın?

onu yapmadan olmuyor mu? ne saçmaymış yahu.

o zaman facebook hesabınız ile login olmayın. ayrıca bir hesap açın. onunla girip yorumlayın.

size görünmesi herkese göründüğü anlamına gelmez. siz bakın profilinizden işyeri ismi kimlere görünüyor diye, public'se kısıtlayın, tamamdır.

public görünümünde hiçbir bilgim çıkmıyor, bu durumda 9gagda yorum yaptığımda görünmüyor mu orda hmm?

basitçe yorum yaptığınız herhangi bir sayfanın linkini alıp daha sonradan facebook'tan çıkış yaparak sayfayı yenileyip kontrol edebilirsiniz. ama public değilse görünmez, evet.

o işlere hiç girme hocam. pişman olursun.

niyeki?

arkadaşın kafasında konak oluştu saçları şimdi hem kepekli hem de daha hızlı dökülüyor. doğasıyla oynamayacaksın. dökülme yoksa temizliğine dikkat et yeter.

badem yağı+zeytin yağı+bemiks ampul+ bapanthane ampul+ susam yağı karışımını uygularım ben. hepsini karıştırıp saç diplerine masaj yaparak yediriyoruz biraz bekletmek gerekiyor.ben faydasını gördüm fakat yumurtayı işin içine katmamayı tercih ediyorum ,bir defa denedim , yumurta kokusunu ne yapsam saçımdan atamadım, kafamda kırık yumurtayla dolaşıyomuşum gibi hissettim ve bir daha da denemedim.

yumurta (sarısı) koy birşey olmaz. senelerce denedim. kokusu da bir gün sonra çıkıyor. çok sorun edecek birşey değil.

Sinameki
bemiks ampül
badem yagi

bi cay bardagi suda bi tutam sinamekini kaynat icine bitane bemiks ampul kir b corba kasigi badem yagi koy karistr. Sacna sür yarim saat bEklet yika.

Bu tarifi bagyan arkadaslardan aldim. aralarinda konusuyorlardi sekerim bak bi ayda bu kadar uzadi falan diyorlardi.

velakin, sinameki saci yipratiyor imis ve dort haftadan uzun kullanilmamali imis. hos zaten bu sac uzatmak icin.

badem yagi, yagli saclara pek onerilmiyordu sanki. yanlis varsa biri el etsin

yimirta koydum ben sacima surerken karisimlara. ama sadece sarisini, beyazini ayirdim. saca hacim kazandirip saglam olmasi icin zeytinyagi ile surup yarim saat bekleyip yikamistim. cikmasi zor olmadi, koku yapmadi. hacim ve hos gorunum oldu.

arkadaş etrafımdan birileri misiniz kimsiniz ? irkildim ürperdim
daha 3 saat önce aynı konuyu tartıştık yumurta koy koyma sonra edemedik aile eczanemize gittik yok dedi yumurta işine girmeyin ben size bimeks badem yağı vitamin e vs birkaç birşey daha saydı karıştırayım düzenli kullanın dedi bizde neyse tamam biz internet den bakalım döneriz dedik çıktık.
hanginiz eczacı çırağı hanginiz bizim sülaleden itiraf edin :)

olayla tamamen ilgisiz birisi olarak saçtan yumurta vs kokusunu çıkarmak için sirke ile yıkandığını duymuştum. eheheh. saç mı yemek tenceresi mi oldu şimdi bu?

www.twopeasandtheirpod.com

daha erkeksi görünüm falan?

kesinlikle bana da itici geliyor hele o adını bilmediğim bi adam var italyanmış galiba sakallı filan bi tip pariste filan yaşmayı reddedip köyünde yaşıyormuş hadi hırka reklamında neyse de takım elbise reklamında dağdan indim şehire görüntüsü direk.
bence avrupa etkisi...ABD tom cruise şimdi josh holloway formatı erkekleri seksi bulurken araya en fazla antonio banderas kadar maskülen tipler koyabiliyor.-e koca amerika kıtasında WASP olan kaç kişi var?- avrupa ise ipin ucunu kaçırdı. ergen kızlara kız çocuğu gibi sürmeli streç kotlu tuhaf tipler daha ileriki yaşlarda ise Türk kızlarının direk hanzo diyeceği adamlar sırf saç sakal ve kasla seksiymiş. işin kötü yanı cidden bu adamları çok da seksi buluyorlar -evet merak ettim sordum o sülün gibi sarı saçlı mavi gözlü afet hatunlara-

yav öyle bi bahsetmişsiniz ki kaptam mağara adamını görücem sandım, adamın sakalı gayet düzgün nesi var? kız suratlı mankenlerden iyidir bence.

@kediebesi misal:

aksam.medyator.com

bence aşırı itici.

valla kimi adam ancak sakallıyken yakışıklı olabiliyo. bu da belki onlardandır.
fena değil bence samson gibi adam işte ne var. androjen tipli kız suratlılardan yeğdir diyorum yine.

@in vino..e bu benim dediğim adam Patrick Petitjean fransızmış yalnız
@kediebesi...zaten başka alternatif yok ya kız suratlı ya mağara adamı ortasında olanlara kıran girdi zaar

yav bırakın allah aşkına kimi kandırıyorsunuz, adam yakışıklı değilmiş miş :) bi de bu adam gelsin beğenmeyen kızların yanında bi "je m`appelle patrick desin" bakalım ne yapıyorlar..

olay orda beğenmemek değil ki, sen çok yanlış anlamışsın. bir karış sakallı bıyıklı bir adamın takım elbise ve benzeri kıyafetler için manken olarak seçilmesi. adam yakışıklı olabilir ama saçından sakalın görünmüyor zahir. olay o.

itici falan denmiş, insan beğendiği bir şeyi nasıl itici bulabilir. ben soruya değil direk bu yorumlara cevap vermiştim. hadi soruya da cevap vermiş olayım, yanlış hatırlamıyorsam en son bir avm'ye gittiğimde bu abimizin resimleri orta yaş için kıyafet satan bir mağazanın vitrininde yer alıyordu. genç işi olmayan bir marka, anladınız işte.. ee şimdi oranın müşterisi gidip te ibiş bir adam resmi görmek istemez, unisex gibi duran mankenler var yahu :) bu abimiz gayet maskulen, saç sakal ile de klasik giyimin içine bir asi ruh katmak istemiş olabilirler. moda vs işlerinden anlamam ama vatandaş olarak böyle bir yorum yapayım..

edit: verdiğiniz linkte yazıyormuş zaten, network'muş marka. tam okumadım ama orada da niye öyle olduğu hakkında bi şeyler yazılmış..

ben de diyorum ki, adam değil saç sakal+adam itici. saçından sakalından adamın yüzü görünüyor mu ki adama çirkin diyelim. ha belki çirkindir ama görünmüyor yani.

tipsiz diyerek zaten çirkin denmiş olmuyor mu :) bakımsız diyelim o zaman..

ben de zaten o şekilde de olsa beğenirler demek istemiştim. kıl tüy bahane. bu "sakallı" abimizle aynı ortamda bulunan bir hanım kişi zannetmiyorum ki dönüp bakmasın, etkilenmesin. benzer örneklerini gördüm ( ki verdiğin linkte de network kadınların dikkatini çekmeyi başardıklarından bahsetmiş ) neyse boşverelim kıl tüy muhabbetlerini :) sonuç olarak network dikkat çekmek istemiş, başarılı olmuş..

(git: alimar-tr.com)

Stella Artois olabilir mi?

yok değil :/

Omlet?

ceviz ve yogurt var mı?

havuçlu tarçınlı kek :))

yoğurt yok, ceviz yok. kek yapmaya vakit yok 1buçuk saat kim bekleyecek :/ karnım guruldamaya başladı bile.

omlet de çok basit göründü gözüme, ahah sanki evde her şey tamam da omleti beğenmedim evet :)

süt varsa krep yap

o kadar malzemeyle anca düz havuç yaparsın, git havuçları yıka ye ama hepsini aynanda yeme karın ağrısı yapar dikkat et
olmadı yumurta ye bildiğin

havuçları rendele, zeytinyağı+limon combosu ile al sana salata. ekmek al ban ye. şeker ve un için üzgünüm :(

alt kata çok ses gidiyor. ayrıca bir hevesle kullanılıyor :(

koşu bandı yerine eliptik bisiklet önerebilirim.

ayrıca öğrendiğime göre de koşu bantlarında eğimli şekilde koşmak dizlere acayip zarar veriyormuş.


edit: eğimli şekilde koşmak derken siz değil koşu bandı eğimli olacak şekildeyi kastetmiştim (yokuş çıkıyormuş gibi bir konuma getirebiliyorsunuz ya hani)

ben 100 kilo iken, 11 km hızla 30dk koşardım. alt kattan kimse gelmedi. çamaşır makinesinin sıkması gibi falan ses çıkıyor, her gök inlemiyor yani.

büyük ihtimalle kullanmayacaksın. en azından sahibinden.com'dan ikinci el al. zararın az olsun.

2. al ba kör kiğ

1. kelimelerin etimolojik kökenlerinden dolayı. chemistry'nin kökeninin arapçaya dayandığını söylüyor wikipedia. en.wikipedia.org(etymology)
2. www.howjsay.com

şirket türü önemli. şahıs şirketi ise komandit, kollektif falan şirket sona erer. ama sermaye şirketi ise, anonim, limited gibi bu sefer patronun o payı boşta kalır. bildiğin miras hükümlerine tabi olur. ha şahıs şirketi de olsa şirket sona erince tasfiyeden gelen artık bakiye de miras hükümlerine tabi. bu durumda hiç mirasçısı yoksa hazineye kalır son olarak.

öhm. şirket tüzel kişiliği sona erer. şirketin malvarlığı nakde çevrilir ve hazineye intikal eder. bunun önüne geçmek için vakıflar kurulmuştur. şahıslar yöneticiler ölse de vakıf ve vakıf malları devam eder, budurmda da devlet vakfın yöneticisi olur sahibi olmaz.

peki ya çalışanlar?

bir de zaten tek ortaklı şirket olmaz zaten. o adi şirkettir, ve ölümle adi şirket sona erer. adi şirketin malvarlığı da yoktur.
cevaplara tik at bu arada.

www.westonaprice.org sitesini incele ve onlara göre beslen.
benim de dişlerim köprü yapıldıktan sonra sefil durumdaydı ama şimdi düzeldi.
özetle bol a - d - k2 vitamini alacaksın.
a -d için cod liver oil öneriliyor.
k2 kısmı biraz zor ben iherb.com dan k2 vitamini almıştım birebir etkisi olmuştu.
sana net özet geçiyorum.
bol kalsiyum magnezyum içeren lahana brokoli karnıbahar cinsi sebzelerden bol yiyceksin.
beyaz un beyaz şeker yemiyceksin.
eczaneye gidip bir d3vit ampülü alacaksın içeceksin (aslında kanındaki d3 vitamini değerlerini ölçtürmeden bunu yapmaman lazım ama insanların en az % 95inde eksik bu vitamin)
10 -14 arası güneşin dik geldiği saatlerde kollar yüz filan açık güneşe maruz kalmaya çalış en 30 dakika (d3 vitaminini böyle de yapıyor vücut)
son olarak da internetten bulabilirsen k2 vitamini al mq4 de mq7 de işini görür. internetten bulamıyorsan tanıdık varsa köyden ot yiyen hayvanın sütünden yapılmış tereyağı ve dana- kuzu ciğeri getir.

hassasiyet yükseklik hissettiğiniz dişlerde mi?

makarna yemek için

çişim var çişe gideceğim, şu anda onun için yaşıyorum, bi bir saat daha yemek yemek için yaşarım 1-2 gibi uykum gelir uyumak için yaşarım. vallahi samimiyim.

amaç ne yani o zaman? çiş mi makarna mı uyku mu? bunlar her gün milyar tane saçma sapan insanla ve olayla uğraşıp zibilyon tane saçma sapan derde strese girmeye değemeyecek kadar basit değil mi? ya da nedir?

cennete gitmek için yaşıyorum hacı osman..

üremek ve tüketmek için

kanka yaşa işte ne yapcan

çünkü eşşeğin zikinden dolayı.

daha güzel bir cevabım var yine bana dair, adalet hissimi tatmin etmek için, bu mübarek herşeyden önce gelir ve anayasamın değişmez kanunudur ama çiş uyku makarna da az değil hani...

işin özü niye yaşadığıma dair sorular sormuyorum, nasıl yaşayacağıma dair sorular soruyorum.

yaşamakta öyle abartılacak bişey yok, öte yandan ölümde var, buradan çıkan bir başka durum da ölmemek için yaşadığım.

neyse sen de biliyorsun seni tatmin edici bir cevap olmayacak, kendi içinde takılıp gideceksin.

bi kere çok boktan bir soru, yaşa işte, zorun ne lan. seni sıkanları, strese sokanları bertaraf edecek cesarete ulaşmak için yaşa ne bileyim.

çok saçma gelecek belki ama geçen zamandan keyif almak için yaşadığımı düşünüyorum, en azından yaşarken geçen zaman bende iyi kötü bir iz bırakmalı ki yaşayıp da unuttuğum çok az şey olsun. ne bileyim bir yudum kahve boğazımdan geçerken de, canım çok yanmışken hıçkırarak ağlarken de 'evet yaşıyorum ve bunlar gerçek, acı da mutluluk da gerçek, o zaman devam' diyorum kendi kendime. nasılsa bir gün öleceğiz, zaman da geçiyor, eh ruhen de küpü doldurmak lazım. işe yarıyor mu, bazen. çalışıp eve geldiğimde boş vaktim varsa oturup yayılıyorum, temizlik yapacaksam bunu canımı sıkmadan nasıl yapabilirim pahasına bir saatte bitirecekken bir buçuk iki saate yayıyorum. bazen çok uyuşukmuşum gibi geliyor ama napiim, ben de böyle bi insanım işte.

sevmek , öğrenmek, değişmek ve yaşamak için.

çünkü yaşamak güzeldir. çünkü sorunun ne olduğu bulup çözmeye çalışmak yada çözemeyip siktir etmek, uğraşmak güzeldir.

çünkü güzel bir film izlediğinde, saykodelik bir müzik dinlediğinde, bunların bize neden zevk verdiğini anlamaya çalışmak gereksizdir, çünkü sadece keyif aldığımız yeterlidir.

çünkü her insanı hayata bağlayan bir şey vardır. kimi aşk ister, kimi para, kimi sadelik ister, kimi şöhret. kimi hırsızlık yapmak ister, kimi adam öldürmek, kimi de bunları yapanlara ceza vermek ister. hayat döngüsü böyledir işte; çok karışık ama bir açından da çok basittir.

yaşamaktan başka yapabileceğimiz birşey olmadığı için.

çünkü dünyaya geldiğimiz için. Bir de yaşam çok güzel ya da çok berbat olduğu için değil, diğer opsiyonların tam olarak neye benzediğini bilmediğimiz için, ya da opsiyonumuz olmadığı için. Bi bakıp gelmek şansı olsa deneyen çok olurdu sanırım.

çocuk yapmak için

bahçedeki ağaç neden orada sorusunun cevabıyla aynı, ya biri dikti, ya kendi bitti.

var: Maslow

aynı durum bende de söz konusuydu. Ben chrome'u kaldırıp tekrar yükledim, artık öyle bir durum yok.

sürekli kullandığım bir tariftir:
yarım çay bardağı sıvı yağ, 1 tatlı kaşığı tuz, 125 gr margarin, 1 su bardağı yoğurt (çok önemli: oda sıcaklığında olsun), 3,5 su bardağı elenmiş un, 1 poşet kabartma tozu (dr oetker). kaba önce un, tuz, kabartma tozu, yoğurdu koyun karıştırın; sonra tavada erittiğiniz margarini (yakmadan) ve sıvı yağı koyun güzelce yoğurun. hamuru pontik pontik koparın, elinizde yuvarlayın, yapışırsa azıcık sıvı yağ sürün elinize. tepsiyi yağlayın ya da yağlı kağıt koyun. bu arada içine ne koymak isterseniz onu hazırlayın. böldüğünüz hamurları az dinlenmeye bırakın, 10-15 dakika. sonra hamur parçaları yuvarlak, top gibi ya, onları tepsiye böyle elinizde iyice yapıştırın, düzleştirin ama fazla güç uygulamayın poğaçanın altı biraz kalın olsun, iç malzemelerini koyun, parmaklarınızla pıt pıt sertçe vurarak kapatın. üzerine de yumurta sarısı sürün. hamurunu yaparken isterseniz dereotu da koyabilirsiniz, çeşitleyebilirsiniz. önceden 175 derece ısıtılmış fırında 20-30 dakika pişirin, fırını sık sık açıp bakmayın, ilk 20 dakikadan sonra kapağını açarak kontrol edin, afiyet olsun.

(bkz: moderasyon tarihçesi)
(bkz: entry silinme istatistikleri)
gibi sebepler toplanıyor. sonra karar veriliyor.

çok yanlış bi yoldasın. nefes=oksijen=beynin en önemli yakıtı. gece uykuda beynin iyi oksijenlenmediği için hayatının kalitesi sürekli düşük. yapılacak ameliyat çok basit. kafan iyi çalışmıyo bu yüzden. sürekli zarardasın yani. kbbciler yapar. diğer sorularının cevabını bilmiyorum. yüz şeklinde bozukluk meselesi bayaa bi palavra gibi geldi kulağıma.

mantık aynı mantık diyorsun da kahve aynı kahve mi bakalım.cezve ile moka makinesinin düzenekleri de bildiğin gibi farklı onun için cezveden şaşma derim.

kahve farklı evet sonuçta espresso biraz daha kalın taneli ama telveli kahve olması şart değil olacak türk kahvesinin. olmazmı ki ya? değişik olurdu telvesiz türk kahvesi içmek..

benim 1-2 kere denemisligim var, fena olmuyor. yani ne turk kahvesi, ne espresso ama degisiklik olsun diye denenebilir.

yazdığın gibi "değişik" oluyor işte :) bir koşu yap gel hadi senin için rahat etmeyecek...

türkiye versiyonunda kesilmiş bazı sahneler diye okumuştum

kızın boğazını kestiğini bilmiyorum da. 2 arkadaşımla izledik filmi. 3ümüzde önceden seyretmiştik. ben kameraya fırlattığı sonlusunu izledimiştim aynısını izledik yine. bana kız polisin üstüne koşuyo polis de vuruyo diye iddia ettilerdi. öyleymiş demek.

filmde bence de ana karakterlerin üstünde uygulanan şeytan çıkarma sahnesi falan yoktu ama internetten izledikleri bir video da vardı galiba.

hicbir sekilde gorunmuyor.

yok demek istediğim kimdir nedir var ya köşedeki i veya es. ordaki silinmiş cevaplarda moderasyon ve kendi kendine var. hangisine ekleniyor sayı olarak onu soruyorum.

sordugun soruyu anliyorum? o bilgilerin kodunu ben yazdigim icin "hicbir sekilde gorunmuyor" diyorum. etkilemiyor hicbirini.

toplam cevap sayisini etkiliyor mu peki?

etkilemez.

2 yil sonra gelen edit. allaam sana geliyorum.

6 ay. iptal edersen geri alıyorlar.
www.bonus.com.tr

ver talimatı bonus olmasa da.kafan rahat eder.neticede o para senden her türlü çıkacak.en azından 'lan elektiriği yatırmadıydım' gibi bi problemin olmaz.

yok talimat var zaten başka bankada, komisyon almıyor da ayrıca hesaptan çektiği için. bonus veriyor diye geçirsem garantiye diyordum da ondan.

her faturadan para kesiyorlar haberin olsun. komisyon alıyorlar. ufak yazıları oku. bonus kazancam diye cebinden daha çok para çıkmasın.

the change up

www.imdb.com

three idiots

www.imdb.com

www.imdb.com

micmacs a tire-larigot

çalgı çengi

biraz önce izledim. kesinlikle şiddetle tavsiye edebilirim. harika bir pazar sabahı tercihi olabilir. neşeli, 2009 ortak yapımı bir film. ingiliz kökenli...
türkçe adı: rock'n roll teknesi
orjinal adı: The Boat That Rocked

www.filimadami.com

bir de the boat that rocked +1

neşeli diyince aklıma geldi,neşeli günleri izleyin

ceoz, milyon kere izledim. ayrıca çok eski olmayan demişim bak orda.

bakayım ne demişsin hmm,tamam görmemişim izlemeyiniz o zaman

10.32

10.32

hayır 10.33

12:36

3:39 - nyc time

eti kemik geciyor zaaaa xdxdxdxd


allahim sana geliyorum..

12.36 +1

11:00

13:26

durmuş

bu soruyu kım sorcak dıye mrk edıyrdum:)
saat:12.15

paralel evrende ise 13.43 şuan

22:37

pirinç çorbası? ekşili salçalı çok nefis olur.
dolma içi de hazırlanabilir aslında.

domatesli çorba tavuksuyu ilaveli..

kadınbudu köfte

annem börek iç harcına da katıyor. çorba ve dolma içi olarak da tüketilebilir tabii. bi de bu kadar pilavı ne için yaptınız merak ettim. buzlukta saklanmış birazı ile çorba yapılmış ve hala var.

kadınbudu +1

tarihçeye not düşmüşler işte bi dahaki yamukta ucururlar. korkun.

iyi de, girilen entryde bir sorun yok. kimseye hakaret yok dedirten başlık yok gg filan değil. neden not düşülmüş?

entry'yi silince tarihçeye düşülen not silinmez. entry'nin sonuna "tanım:.." yazmak yazarın format bilgisi zayıflığını gösterir diye düşünülüyor. (bkz: #17995673)

edit: imla'cılara da bir çözüm bulsalar ne güzel olacak.

çok fena hem de. benim de kalıbıyla ısıra ısıra yiyesim geliyor.

ihtiyacınız var demek ki.

yapar abi. ben koklamak için haftada bir gün kesin hacıbaba(ankara-balgat)'dan baklava almaya gidiyorum. tereyağ candır.

yapıyo galiba canımı çektirdin bak..

hangi markanın tereyağını kullanıyorsunuz? bana yavan geliyor marketteki tüm tereyağları. hepsi soluk benizli, hepsi tatsız..
cevap: bende yapmıyor. yapsa keşke.

tereyağın hasını bulabilirseniz o zaman görün bağımlılığı, tavaya insanın ekmeği banası geliyor..

laktoz duyarlılığı ilginç bir şekilde vucut sindiremediği halde daha fazlasını tüketme ihtiyacı hissettiriyor. türkiye'de çok yaygın (%70'ten fazla), o yüzden bir test yaptırmanız faydanıza.

ama terağıyla insan eti pişirseler yersin kardeşim, kabul etmek lazım =)

her şeyden korkuyorum. çözüm yolu olarak tüm sorumlulukları saldım ama gidişat hoş değil böyle de.

link palavra cıktı 10 kişiyi gecti 11 oldu acılan bisi yok buna uzulşuyorum su an canım da sıkıldı

 Kaynak: oald8.oxfordlearnersdictionaries.com

advicenoun
ədˈvaɪs ədˈvaɪs

[uncountable] advice (on something)
an opinion or a suggestion about what somebody should do in a particular situation
advice on road safety
They give advice to people with HIV and AIDS.
Ask your teacher 's advice / Ask your teacher for advice on how to prepare for the exam.
Follow your doctor's advice.
We were advised to seek legal advice.
Let me give you a piece of advice.
A word of advice. Don't wear that dress.
Take my advice. Don't do it.
I chose it on his advice.

**

adviseverb
ədˈvaɪz ədˈvaɪz

1 [intransitive, transitive]
to tell somebody what you think they should do in a particular situation
advise (somebody) against something/against doing something I would strongly advise against going out on your own.
advise somebody Her mother was away and couldn't advise her.
advise something I'd advise extreme caution.
+ speech ‘Get there early,’ she advised (them).
advise somebody to do something Police are advising people to stay at home.
I'd advise you not to tell him.
advise that… They advise that a passport be carried with you at all times.
(British English also) They advise that a passport should be carried with you at all times.
it is advised that… It is strongly advised that you take out insurance.
advise doing something I'd advise buying your tickets well in advance if you want to travel in August.
see also ill-advised, well advised
2 [intransitive, transitive]
to give somebody help and information on a subject that you know a lot about
advise (somebody) on/about something/about doing something We employ an expert to advise on new technology.
She advises the government on environmental issues.
advise (somebody) what, which, whether, etc… The pharmacist will advise which medicines are safe to take.
Your lawyer can advise you whether to take any action.
3 [transitive] (formal)
to officially tell somebody something
Synonyminform
advise somebody of something Please advise us of any change of address.
advise somebody when, where, how, etc… I will contact you later to advise you when to come.
advise somebody that… I regret to advise you that the course is now full.

advice: ogut, nasihat, vb.
advise: ogut/nasihat/vb vermek.

fiil - nesne farki var yani.

advise fiil hali, advice isim halidir. "attached find the credit advice letter, because someone else advised credits to your account." gibi.

Muhammed'i duymadım da,
Musa - Moses
İsa - Jesus (Meksikalılar arasında yoğunlukla)
Yakup - Jacob (twilight espirisi yapmayın lütfen)

gibi var.

gabriel(cebrail) var mesela cok kullanılıo.

david, adam, joseph, giuseppe, maria, john, christian... daha gider bu.

adam(edım) adem
eva evva (havva)

solomon - süleyman
benjamin - bünyamin
adam - adem
moşe - musa
yusuf - joseph
jacob - yakup

@zaidral, john'un müslümanlardaki karşılığı ne?

@baldur

john-yahya

aslında kronolojik bir nedeni var. islamdan önce hristiyanlık vardı, ondan önce de yahudilik. bu hesapla müslümanlarda olan isimler hristiyanlarda yok. hristiyanlarda olanlar da yahudilerde yok.

sonra gelenin bir öncekini kapsadığı için filan..

düşündüm de tam açık olmamış editi: şimdi diyelim ki yadudilerde "a" ismi var. hristiyanlar bu ismi kullanıp, bir de "b" ismini kullanmışlar. müslümanlar da hem "a", hem "b", hem de kendi isimleri olan "c" ismini kullanmışlar. yahudilerde "b" ve "c", hristiyanlarda "c" isimleri yok.

abraham - ibrahim :)

Semavi dinlerde her din kendinden önceki dini kabul eder, kendinden sonrakileri ise batıl bulur. Müslümanlara göre hristiyanlık ve musevilik hak dinidir, peygamberlerine inanırlar o yüzden o isimleri koymakta bir sakınca görmezler. Hristiyanlar da musevi isimleri için böyle düşünüyorlar. Ama "Christian" ismini kullanan kişi musevi değildir.

evet, o 2. kez kurtarılan öğretmen de söyledi 3-4 ekibe seslerini ulastıramamıslar. belki konum itibariyledir ama, ben de haberleri izlerken sunu dusundum. azra bebek kurtarılırken mesela, kurtarma ekibinden biri videosunu cekmeye calısıyor, diğerleri de ister istemez basın mensuplarıyla konusuyor ya da onlara göruntu veriyor. sonucta böyle böyle cok zaman kaybedildiğini dusunuyorum ben.

soya sosu olabilir.

ben de uyuz oluyorum nedenini bilmiyorum.

2 gün evvel aynı tepkiyi verdim. Birşey ifade etmiyor, mesajını vermiyor. "Aha yaptık al işte reklam" dercesine saçma olmuş.. İtici bir reklam..

paketin üzerinde hangisinden sonra hangisi geliceği gösterilmiş ne ile karşılaşıcağınızı bilmiyosunuz
çocuk da ne ile karşılaşıcağını bilmiyo örümcekten dayak yiyo olabilir mi

Şekerlerin dizilimi belli diye biliyorum.. Eğer değilse de, biraz zorlama hala..

beklenmedik şeyler var mesajı verilmeye çalışılmış.

istanbul ise igdaşın sitesinde hesap makinesi var.

farkı al, bir önceki faturayı da al, metreküp fiyatı ve vergiler yazar orada, çarpıp ekle bulursun.

goo.gl

kızılay su alıyoruz biz, bi erikli değil ama hoş işte. sanırsam 5.5tl fiyatı vardı.

senelerdir kardelen. fiyat 5.5 tl. nestle'yi bilmiyorum ama 3-4 sene önceye kadar erikliden 50kt-1 tl azdı fiyatı, pahalı sayılırdı, ancak şimdi sanırım erikli de 7-8 lira olmasına karşın 5.5tl den kıpırdamıyor uzun süredir. 5-6 ay önce mineral ekledik şunu ekledik bunu ekledik diye biraz daha acı yaptılar ama alışıyorsun, ph değeri 8.3.

www.damacanasubayileri.com ( şu an bunu kullanıyoruz ve çok memnunuz )
www.hamidiye.com.tr

edit: çenesuyu istanbul'da yoktur diye yazmamıştım meğersem varmış. henry gale'in dediği gibi, iyi sudur.

on numara su. hem de 5 tl. Kocaeli'deyken denemiştim, gerçekten içtiğim en iyi sulardan.

(bkz: çenesuyu)

www.damacanasubayileri.com

alternatif olarak su arıtma cihazları kullanılabilir aylık 1000-1500 tl arası değişen bu aletleri ayda 60-70 TL taksitlerle alabiliyorsunuz. eğer çok su tüketen bir hane ise kullanılabilir. zaten haftada en az 2 damacana tüketseniz bu ayda 8 yılda 96 su eder bu da 800-900TL civarı bir fiyata tekabül eder uzun vadede idealdir.

javsu.

@robin crusoe, javsu bugüne kadar içtiğim en kötü sular arasında ilk üçte.

Reverse Osmosis su arıtma tavsiye ederim. Köylerde -o da eskiden- çeşmeden su taşıma vardı. Bağlıyorsunuz şebekeye, 6 ayda bir filtreleri değişiyor. Bir kez alın, kurtulun damacana derdinden, masrafından. 650 TL, 10 taksitle. Peşinde % 15 indirim. İki yıl garanti, üç ay iade garantisi. Erikli kalitesinde içme suyu.

ben bu damacana su olayından vertigo oldum efenim. nasıl lanet bir illet.
(bkz: vertigo)

1,5 litrelik sulardan alıyorum artık metro grossmarketten. kendi markalarından, rioba. hem de daha ucuza geliyor. mis. daha ne olsun.

Ankarada Kızılay içiyoruz memnunum.

elde yıka.

ya soğuk suyla ya da 30 derece suyla yıka. 15 dakka iyi.

kısa program, 40 derece iyidir. bir şey olmaz, 3 durulama, 800 devir sıkma :) standart programlarda da oynama yapılabiliyor, aklınızda olsun.

elde yıkamayın temizlenmez ve yaka kısmı bozulur.

bir kere giyilmiş gömleği leke vs yoksa yıkama daha iyi. elektrikten sudan tasarruf edersin.

elinde yıka evet.

febreze tarzı kumaştaki kokuları gideren bir ürün de kullanabilirsiniz. gömleği çıkarınca koltukaltları başta olmak üzere bir spreyleyin, havadar bir yere asın. bir süre sonra koku tamamen gitmiş oluyor. böyle 2. kere giydikten sonra makinaya atabilirsiniz. illa yıkayacağım derseniz 15 dk.lık programda da hiçbir iş gelmez başına.

bildiğin, ya da heves ettiğin bir şey mutlaka vardır, oradan bir iki başla.
blog bu, sana kimse -neden bunu yazıyorsun? demez, okurlar.

İstediğiniz cevap "olmayacak" değil, değil mi? :)

Bazıları dediğiniz gibi biraz da anlatmak için yaşıyor. Hayat tarzı, anlayış meselesi. Siz yazmak istediğiniz zaman yazarsınız, bu blog'unuzu başarısız yapmaz. Okumak isteyen abone olur, yazı eklendikçe okur.

bence kalem-kağıtla günlük tutarak başla işe. sonra atıyorum haftada bir bloga geçir. zamanla doğrudan bloga yazarsın.

"blogum güzel olsun, her gün uzun uzun yazayım, takip edileyim" kaygısı da engel oluyor olabilir sana.

aklınıza her gelen zımbırtıyı bloga yazın, belli bir zaman sonra düzenler ve gidişatı belirlersiniz :)böylece "oraya yazmalıyım"larınız olur :) ya da arada bir yazın, ne olacak ki ?

Çünkü "da" çok işlevsel, sevdiğimiz, saydığımız bir bağlaç. "ki" ise o kadar kullanılmıyor.
ayrıca söylediğiniz gibi gayet kolay, insan düşünüyor ki azıcık önemseseydin dilimizde ayrı yazılan bir "de/da" olduğunu fark ederdin, aam eşek sen ya fark etmiyorsun ya da önemsemediğin için fark ettiğin halde yanlış yazıyorsun. her halükarda sinir bozucu birisin, seni kınıyorum.
bu yüzden ses çıkarıyoruz, karşı çıkıyoruz ve saire.

beni yanliz yalnış ikilisi kadar rahatsiz etmiyor acikcasi. ama o da gelsin, oda gelsin durumlarinda yazdigini tekrar okumuyor insanlar diye düsünüyorum.

1. Bir şeyi ilk defa okurken anlam karmaşası olabiliyor. Bir an duraksayıp karmaşayı çözüp devam ediyorsunuz. Ben de çok dil hatası yapıyorum ama bu kadar belirgin ve kolay düzeltilebilecek bir hatayı insanların sürdürmesine sinir oluyorum şahsen. :)
2. Beyinlerini o konuda yormuyorlar. Bir süre azıcık çaba göstererek öğrenebilirler ama o çaba bile çok geliyor. Sosyal bilimlerde çalışan birçok akademisyende bile görüyorum bu hatayı.

ben takıntılıyım çünkü türkçe hocamız kafamıza vura vura öğretmişti. çok da anlamı bozan bir durum. insan ayraçlarından biri benim için :P

zaten türkçe okunduğu gibi yazılan bir dil. öyle çok zor bir olayı yok, buna da dikkat ediversinler diye düşünüyorum.

martyrs süperdir, kesin izle.

bir de haute tension'un tanıtım fotoğrafı nasıl bir fotoğraf öyle. bildiğin spoiler, cık cık...