Ekşi Duyuru

hemen yanında ineceğin yerin.

turkcell gençturksel salı-perşembe cinemaximumlarda

vodafone freezone hangi 2 gün bilmiyorum ama belli başlı sinemalarda
bir de bu sene filmekiminde bir alana bir bedava yaptılar

bir de sanırım turkcell profesyoneller klübü cuma cinemaximumlarda

hepsi bir alana bir bedava şeklinde.

bir de patlamış mısır indirimleri var

vodafone freezone pazartesi-persembe 1 alana 1 bedava. cinemaximum' da geceril degil cunku orasi turkcell ile anlasmali.

20-25 gibi?

ahahaha :))))

giritliler.blogspot.com

A bout de souffle olsa gerek

betty blue denmiş sözlükte.

galiba üfürüyorum fakat leon diyorum?

@olanlaolunmaz, aynısını düşündüm kendime yandaş arıyordum :) ama sanırım o değil :/

leon

:) belki bahsi geçen diğer filmleri izlemediğimden, mathilda gelir hep aklıma. fight club / marla singer duyen de olmuş sözlük'te. böyle de şeyler var :
www.itusozluk.com
antik.eksisozluk.com
antik.eksisozluk.com

A bout de souffle bence de

benim de aklıma ilk gelen leon oldu, nedendir bilmiyorum.

fight club veya requiem for a dream olamaz çünkü çok daha eski bu şarkı :)

edit: bi daha düşündüm de leon da olamaz ya. kısacık değil ki orada saçlar.

eksiduyu.ru

ekmek bulamıyorsanız pasta yiyiniz.

nerede yaşıyorsun?

kahvaltı marketlerine gidip bir şeyler al. acıbadem'de köylüce, kadıköy'de çarşı.

mantarlı tavuk sote yap.

yumurtalı pattes yap bence, küp küp sucuk da koy ama.
ben öyle yapacağım şindi.

iki tane yumurta haşla ye acıkmazsın valla. yanında da peynir filan. sonra fındık ezmesi, sarelle duo filan, krema kaymak bi şeyler?

peynirli börek yap.

haslanmis yumurta + peynir + zeytin ezmesi. cok zahmetsiz, cok sahane.

sarımsaklı eppek yap ye. malzemeler sarımsak eppek ve kaşar. yerken mayonez acı sos falan dök. mmmm.

Sakin ol.

Önce çayı demle ve ekmek al.

3-5 kaşık mısırununu bir TASA koy, üzerine azar azar sıcak su döküp çırp. Tüm un karışmış olsun, topak falan kalmasın. Boza kıvamında olsun. Akıcı ama sulu da değil.

Sonra tavaya çeyrek margarin ebatında tereyağını at erisin. Margarin de olur da tavsiye etmiyoruz uzmanlar olarak.

Yağ eriyip cızırdamaya başlayınca, karışımı biraz daha karıştır ki un çökmüşse karışsın.

Sonra bu unlu karışımı tavadaki yağa dök. Sıçramaz korkma. Biraz tuz at.

Sonra, tercih paşa gönlüne kalmış; varsa 1-2 y.kaşığı kaymak / 1-2 y.kaşığı yoğurt / telli peynir/ tulum peyniri / kaşar (bunlardan birini) tavaya kat, karıştır. Peynir kullanırsan peynirin tuzluluğuna göre üst maddedeki tuz miktarını ayarla.

Az biraz karıştır, kısık ateşte pişmeye bırak. Göz göz olacak, dibi de biraz tutacak.

Piştiğine ikna olduğunda ocaktan al, çayını doldur, ekmeğini bandır afiyetle ye. Bir de h.içi bir hastaneye uğrayıp açlık tokluk şekerine baktır. Açken çok sinirli olmak çok da iyi bir şey değil.

Euro'nun düştüğü bir dönem hiç hatırlamıyorum. Uzun vadede her türlü kazandırıyor.

4 lira olduğunda bence bozdurun..

@redeath ne diyorsun? o kadar da olmaz ya. batar ülke :(

yakında 3 lirayı geçer, biraz bekleyin bence.

ocak bi geçsin...

biz de arkadaşlarla düşündük bozmamaya karar verdik. operasyonlar, gözaltılar sürecek ve euronun artışı devam edecek.

mayıs ayında 2.35 den dünya kadar euro bozdum. tabii ki benim salaklığım ama kimse tahmin edemezdi bu kadar yükseleceğini. o günlerde düşecek bile deniyordu. bence fazla aç gözlü olmayın. biraz daha bekleyip bozun.

euronun dusecegine inanmak, benzindeki(dolayisiyla her seydeki) vergilerin geri alinacagina inanmakla esdegerdir benim gozumde.

ayakkabının neresinde hangi malzeme kullanılmış onu söylüyor.

ayakkabının dış kısmı deriymiş.
iç kısmı deri ve kumaş karışımıymış.
tabanı da başka malzemeymiş.

upload.alibaba.com

asseco.com

buna bakmis oldugunuzu varsayiyorum. ama gene de yazayim dedim.

tabii ki baktım ama takdir edersin ki tanıyan bilen birilerinden fikir istiyorum.

iskolig.com

www.linkedin.com

www.glassdoor.com

www.glassdoor.com

www.glassdoor.com

itonews.eu

www.kobiden.com

www.sondakika.com

www.itnetwork.com.tr

peki ya bu?

dosya boyutuna ve uzantısına bakarak anlayabilirsin. detaylı bilgi gerek der isen de google da araştırmaya koyul.

eğer gözün alıştıysa görüntüden anlarsın

eğer altyazı için ise özelliklerden frame rate/resim karesi hızı(fps) değerine bakıp divxplanetten o fps altyazıları deneyebilirsin.

ya aslında şöyle, uzun zaman oldu filmi indireli ve nerden indirdiğimi hatırlamıyorum. ben blueray olmasını istiyorum ama olup olmadığını da bilmiyorum. filmin boyutu 1434küsür mb. blueray değilse bluerayini indiricem tekrar. ve gözüm alışkın değil bakarak anlayabilecek durumda değilim. googledan da ufak çaplı bi araştırdım ama pek işe yarar bilgi çıkmadı.

1.5 gb blueray olmaz. blueray 20-30 gb olur minimum

dışarda kesinlikle kar ya da yağmur yağıyor demişsin. ama hangisi bilmiyoruz.

kar yağma olasılığı %50
yağmur yağma olasılığı %50
kar ya da yağmur yağma olasılığı %100

bunda kafan karışacak ne var?

iki ayrı soru iki ayrı cevap var. senin kafanı karıştıran ne?

@ikiniz, aynısını düşündüm, ama çok saçma geldi aynı soruya ayrı cevap mı verdim yoksa farklı iki şeye mi cevap verdim algılayamadım. tamam net oldu şimdi teyit alınca :) sağolun var olun.

cevap kuantumda olabilir
bkz. schroedinger's cat

umut yahu, birbirlerini yerlerken birileri sivrilir falan diye umut ediyoruz.

Bugüne kadar yaşanan, ortaya çıkan, yapılan şeylerden sonra "niye celallendik?" sorusunu soruyorsan buradan okuyacağın veya söyleneceklerin seni çokta tatmin edebileceğini sanmıyorum.
Sonuç, sandıkta görülecek. Bakalım ne çıkacak.

tezekten terazinin boktan olur dirhemi diye bi laf var.
cebindeki parasını alsan farkında olmayacak, farkına varsa bile helal olsun diyecek bir topluluk ve "benim aşım kaynasın da diğerleri ne yaparsa yapsın" diyen bir diğer topluluk varken zaten "kim gelse" özünde bir şey fark etmeyecek. ufak nüanslar için debeleniyoruz, yıpranıyoruz, ölüyoruz. yapalım da elbette.
ama isimler değişse ne olur, değişmese ne olur, felsefe değişmedikçe.

@cesario, sorunun neresinde demişim dershane diye? mesele nedir onu soruyorum zaten?

bir tek ben miyim bilmiyorum ama, ben şu anki akp-cemaat kavgasını aslında doğrudan gezi olaylarıyla bağlantılı görüyorum.
şöyle ki gezi olayları sırasında akp ve özellikle başbakanımız, aşırı fevri çıkışlarda bulundu, kontrol edilemez, agresif tutumlarına karşılık o dönem cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün nasıl cemaat tarafından öne sürüldüğünü, çok daha ılımlı, etliye sütlüye karışmayan yorumlar yaptığını hatırlayın. hatta daha o zaman cemaat Erdoğan'a olan desteğini çekecek, Gül ü öne sürmeye başladı konuşmaları geçmişti. Bunun üzerine zaten, cemaat tarafından kenara ötelenebileceğini kendisi yerine bir başkasının öne çıkarılabileceğini anlayan Erdoğan cemaate karşı bir soğudu. Üstelik cemaat de bu şekilde kendi kontrolünde olması gereken(kendi mali gücüyle ve nüfuzuyla cemaat bizzat Erdoğanı bugünkü konumuna getirmişti en nihayetinde) bu kişinin , biraz da ekonomik gücü kendi çevresinde toplayıp palazlanmasından kuvvet alarak kendi kafasının dikine gitmesini, kafasına göre davranmasını hoş karşılamadı. burada Erdoğan ın hatası, kadroları kendi adamlarının yanısıra doğal olarak cemaatin adamlarıyla doldururken, bu kadroların tamamının kendine biat ettiğini düşünmesi cematten de gelseler artık benim emrim altındalar fikrinde olması. öyle olmadığını da gördük şu son olaylarla.
Cemaat ezip yerine geçse diyorsunuz da, en başından Erdoğan'ın politik ilerlemesini sağlayan ve onu bulunduğu konuma getiren, dizinin dibinde oturduğu cemaatti zaten, yani ak parti hükümetinin başından itibaren son döneme kadar ne ak parti ne Erdoğan cematten ayrı bir oluşum değildi, onun kontrolünde bir alt daldı.
cemaatin şu andaki kavgası, Erdoğan beklediklerinden fazla ekonomik açıdan güçlendiği ve bağımsızlığını ilan ettiği için onun yerine bir başka politik figür bulup, Erdoğan yerine geçirmek. Böylece de Ak parti hükümetinin ilk zamanlarında olduğu gibi türk politik hayatını yönetmek.
Tek fark şu ki, şu anda biribirlerini yemelerini tüketmelerini izliyoruz, ancak en nihayetinde Erdoğan ın da en başta zaten cemaatin bir figürü olduğunu biliyoruz. bu kavga sadece ak partiyi değil, cemaati de itibarsızlaştırır, ki ak parti şu an sadece savunmada ama cemaate karşı atağa geçmesi onların kirlilerini de dökmesi an meselesi. bu noktada yani cemaat-ak parti birbirlerini çamur içinde bıraktığında, artık cemaatin de kontrolünde olmayan bir başka güç ile yine cemaatin öne sürdüğü bir figür ve bir de ak partinin kalıntıları arasında bir çekişme olacak ve halkımız bu birbirini itibarsızlaştıran ve aynı paranın iki yüzü olan ak parti-cemaat ikilisi dışında bir tercih yapacak diye umuyoruz. ak parti itibar kaybetmeye başladı son anlarında da köşeye sıkıştırılmış kedi gibi cemaati itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapacak, bu noktada direk he cemaat yener kendi adamını koyar diyemeyiz, gelen gideni aratır ya bizim etkimiz yok zaten, cemaat yenerse kendi adamını koyar akp yenerse Erdoğan devam diyemeyiz. zira iki taraf da gücünden kaybetmiş ve savaştan çıkmış haldeyken, belki halkımıza alternatif seçenekler gösterebiliriz, bu cemaatin de cemaatin öne sürdüklerinin de ne kadar çirkinleşebileceğini belki anlatabiliriz.

cemaate ulan sen oy vermesen nolur oy oranın zaten %1 dediler. Onlarda dedi al sana %1.

bir kısım bakan çocukları, toki ihalelerine fitne fesat karıştırdığı düşünülen insanlar filan gözaltına alınmış.
cemaat yaptırdı deniyor
bi taraftan da akp seçim öncesi mağdurları oynuyor deniyor
ne olduğu henüz kesin değil

yok. girişte bizim çıkarken ödediğimiz harç ücreti tarzı bir şey ödüyorlar sadece. 3 aydan fazla kalınacaksa vize almak zorundalar sadece.

hangi ülkeden? tr.wikipedia.org

Buradan alabiliyorlar..

www.evisa.gov.tr

bozulur ikisi de çok çabuk bozuluyor. kese kağıdında saklayınca biraz daha uzun dayanıyor gibiler ama brokoli sararmaya başladıysa hiç yapmayın güzel olmuyor tadı. mantarı zaten o kadar geciktirmeyin

mantar bozulur,dayanmaz çok.

mantarı soy dilimle. buzdolabı poşeti ile buzluga at. öyle biraz daha dayandırabilirsin.

brokoliye bir şey olmaz.
mantar bozulur.

Mantar çok taze ise dolapta 3 ya da 4 gün, brokoli çok taze ise 5 gün ancak dayanır. (Mantar 4 gün dayanır ama tadı kötüleşir, iki gün içinde tüketilmeli)

Mantarı ve brokoliyi yıkayıp, suyunun süzülmesini bekleyip buzdolabı poşetinde derin dondurucuya atın. (Mantarı doğrayın, Brokoliyi yiyeceğiniz büyüklükte atın) Şok haşlama vs vs gibi yöntemlere gerek yok. Sadece yıkayıp atmanız yeter. Dondurucudan çıkarınca, buzunu çözdürmeden direk kullanın.

facebook tam bir pezevenk. ne zaman bir kızın profiline ikiden fazla baksam "dürt, olmadı iki dürt bir sürt, duvarına yaz, kapısında bekle" gibi saçma salak öneriler yapıyor.

evet işte onun için soruyorum ama bakıyorum büyük çoğunluğuyla hepi topu iki kere ya mesajlaşmışım ya mesajlaşmamışım. profillerine de bakmadım ben bu insanların anlamadım ki niye dürttürüyor :S

kanka 31 aralık tam gün. kesin bilgi.

o değil de daha 1 ay var nerdeyse. sen şimdiden yer ayırtmaya bak.

ben ev kiralayıp sağdan soldan arkadaş toplasam mı diye düşünüuyorum.

Neden yarım deglğil sanki neden neden? Bana da hep yarımmış gibi geliyor.

bana da öyle geliyor.

ismet

biz de öyle sanıyoduk hep. ama gene de 6 yerine 4'te bırakıyolardı.

Bizim şirket 31 aralık'ta yarım gün izin veriyor. Gayet keyifli bir durum.

Zelig. İnanılmaz ince bir mizah var.

small time crooks ve hollywood ending

nedenini anlatmak zor ama ikisi de benim için inanılmaz eğlenceliydi.

bananas.

müzikleri yeter yav!

Hepsini izledim filmlerinin. The Purple Rose of Cairo. Çünkü öncelikle muhteşem bir senaryosu var anlattığı dönemi çok iyi yansıtıyor. İkincisi yönetmenlik bakımından da Radio Days'le beraber Woody Allen'ın en iyi işlerinden.

Son olarak da zaten Woody Allen'ın da kendisinin en sevdiği filmidir ayrıca.

edit:ayrıca scenes from a mall woody allen filmi değil.

Midnight in Paris

match point

husbands and wives. çok çarpıcı.

whatever works ve scoop benimkiler de.

çünkü eşşeğin zik..

inglizce ile alakalı:

mission completed, busted, wanted, vs. gibi de kullanılır. konuşurken the game is over diyebilirsin. ama oyun dilinde böyle.

I'm home der gibi.

o zaman da imam nikahı kayıtlarına bakarlar? ayrıca imam nikahlı da olsa bir evde 3 kız 5 erkek kalınmaz ki. herkesin kendi kocası/karısı helal birbirine sadece.

tamam canım ben teke tek için sormuştum zaten. imam nikahı kaydı ne hem? öyle bir kayıt mı var? ben gördüm imam nikahı, tutmadılar öyle bir şey?

imam nikahı için resmi nikah gerekiyor diye biliyorum, zamanında buradan biri öyle demişti

müftülüğe soruyolar, müftülük de allaha soruyo. direkt sen sorsan söylemez. teketek durumunda da baş örtüsü, takke (ya da ne bilim badem bıyık) ararlar heralde. günümüz modern birlikte yaşayan insanlarında pek böyle şeyler olacağını sanmıyorum...

uzun lafın kısası, onlar isterse bahane çok...

in vinocum yok öyle bi kayıt zaten. hem imam nikahına kaldıksak erkeğin 4'e kadar hakkı var :P çok kadın için de çözümü hazır.. (bu arada bir evde 4 kızla yaşayan üniversiteli varsa tebrik ederim)
"kim nerden bilecek" kısmında kilit nokta şu: aileler! bazı kızların ailelerinin haberi yok... kim nerden bilecek; aileye haber gider. aile biliyorsa vay aşifte denir en fazla /kadın modern görünümlüyse. aile bilmiyorsa kızın babası kızı vurur olay kapanır.
onun dışında zaten misal sultanbeylideki imam nikahlı çiftleri kimse şikayet etmeyeceği için, sıkıntı yok onlarda.
sanıyorum amaç bu :)

resmi nikah olmadan imam nikahı kıymanın cezası var zaten.

böyle bişeye ceza mı? bu ülkede? kaç rekat?

tek geçerli nikah resmi nikah. imam nikahı geçerli değil. ha bakarsan kızlı erkekli kalmanın da kanuna aykırı bi tarafı yok. yani bu mevzu traş muhabbeti. bi çeşit suni gündem. yokmuş gibi kabul edebilirsin.

Ben buna çok uzun süre inandım ama gerçek değil bu. Evet insanların sebepleri olabilir, evet kötülük yapmaya sürüklenmiş olabilirler ama İşler Güçler'in bir sahnesinde söylenen bir laf vardı: "Bazen sebep-sonuç ilişkisi aramaya gerek yokmuş, insanlar kötü olabiliyormuş."

Umarım bu sözün haklılığını göreceğin günler olmaz senin için. Senin şu an yaşadığın hissi özlüyorum emin ol.

bence kötü insan diye bir insan türü var.duygusuz,duyarsız,vefasız,merhametsiz,vicdansız,fazla katı,acımasız.egosu fazla büyük.bunlar kötü insanlar

bi insan kötü değilse neden 7 yaşındaki kıza tecavüz eder?

gibson çok haklı.bir insanın 7 yaşında bir çocuğa tecavüz etmesi nasıl açıklanır.kendine göre haklı sebepleri mi var diyeceğiz?geberip gitse üzülmem o sapıklara.

Salt iyi ya da salt kötü yoktur, hepimiz arada bir yerlerde işte, biraz iyi biraz kötü. Bakış açısıyla alakalı genelde nerede olduğun.

Ben de herkesin zekasını küçümserdim. Şu an herkesin aslında zeki ve iyi olduğunu düşünüyorum. Kiminin çevresi kötüymüş, kiminin ailesi, kiminin okuldaki hocası vs... Şartlar insanı değiştiriyor.

Gerçekten kalpten kötü insan sayısı az. Hiç iyilik düşünmeyen, elinden geldiği an kötülük yapan "pure evil" diye gavurca söyleyebilecğeimiz çok fazla insan yok.

Ancak insan türünün kendisi çok kötü özellikler taşıdığından ve doğası manipulasyona çok açık olduğundan bazen kendi yararına bir durum oluştuğunda bencilliği ön plana çıkarak kötü şeyler yapabiliyor.

Misal dolandırıcılık yapan bir kimse yüksek ihtimalle ya çok parasızlık çekmiştir ve paradan başkasının yalan olduğuna inanmıştır (duyguları manipule olmuştur.) Ya da zaten zengindir ve üstüne daha fazla katmak istiyordur.(Açgözlülük)

Durup dururken kavga çıkartan insan birşeylere isyan ediyordur ama bu isyanını bir şekilde bastıramıyordur. Beyinde psikolojisini ttamin etmesi gerektiği ve akıl sağlığını koruması için birşeyler yaptırıyordur. O da çareyi kavga etmekte, ya da birilerini fiziksel olarak taciz etmekte buluyordur. Bazıları bunu psikolojik olarak yapar.

7 Yaşında çocuğa tecavüz eden adam kötüdür tabi ama aslında bu bir nevi hastalıktır. Hiç kimse 7 yaşındaki çocuğa tecavüz ederken zevk almaz. Alıyorsa zaten fena halde hastadır, almıyorsa da bu bir şekilde tatmin ihtiyacındandır.

hayata siyah-beyaz diye bakmamaya basladiginiz an bilin ki olgunlasiyosunuz.
salt iyilik (inaniyosaniz sadece peygamberlere mahsus bir ozellik)
onun disinda her insan bir yerde kotudur. ama onemli olan o kotu kisimlarinin farkinda olup onlari torpuleyebilmesidir.

Siz fanusta mi yasiyosunuz hocam?

Ben bu olaya iyi/kötü den ziyade suçlu/suçsuz olarak bakıyorum.
-Kötü kavramı görece olduğundan elektriği bulan Edison'u kötü olarak addedebilirim.
-ama 7 yaşında ki kız çocuğuna tecavüz eden insanı cani/hasta ruhlu/yaşamayı haketmeyen birisi olarak görsek de asla suçlu göremiyorum. Sebebini tam açıklamak güç olmakla beraber major neden cani/hasta ruhlu gibi nitelediğim sıfatları almasında rol oynayan etmenler.
-Yani bu kişinin böyle bir şeyden keyif alabilmesi için nasıl bir b*k çukurunda hayat yaşadığını/ kendisi üzerinden neler yapıldı ki karşısındakinin fiziki ruhsal yapısı ve geleceğini hiçe saydığı/ veya tamamen hastalıklı olabilecek bir durumda olup olmadığı> işte bunlar ve daha 1000lercesi hesaplayamayacağımız etmenler. Ama tek sonuç var ki 7 yaşında ki çocuğa tecavüz etmiş.
-adamın bu eylemi yapmasında birçok sorumlu kişi var aslında ama cezasını tek başına çekecek. toplum yapısı korunması adına cezalandırılmasının şart olduğunun farkındayım ama benim gözümde hiç kimse suçlu değildir.

iyi/kötü insan olarak değil de kendisini dizginleyen/dizginlemeyen insan olarak da ayırabiliriz. bu dizginlemenin eşiği de kişinin geçmişi, içinde bulunduğu toplum, iletişim halinde olduğu insanlar ve inandığı değerler ile birlikte şekillenir. bir insanı kötü olarak görüyorsak, daha doğrusu kendisini dizginleyemeyen bu insan çevresine zarar vermeye başladıysa çevresine ve geçmişine de bakmalı. kötü olan insandır ama temelinde onu kötü yapan da toplum ve diğer saydıklarımdır.

kötü insan tanımını yapmak lazım o vakit öncelikle.. bana göre kötü insan, bencil ve nefsine hakim olamayan insandır. daha çok daha çok ister (bu küçük bir çocukla cinsel münasebet de olabilir, zenginlik de) ve bu uğurda "vicdanın sesi" en kısıktadır ya da direkt kapalıdır.

www.gutenberg.org (beyond good and evil)
ya da kitapcilarda turkcesi de var: www.idefix.com (iyinin ve kotunun otesinde)

@sour, aynen demek istediğim bu benim de. "kötülük ne o zaman, kötü insan nasıl oluyor" sorularına cevap bulamıyorum. yok galiba demeye başladım bu nedenle.

ayrıca, @compadrito, fanusluk bi durum yok, o kadar yüzeysel düşünme..

yapıldıkları sırayla izledim ben. neden öyle izlemeyesin ki?

sonrada yapılan 3 film önceki üç filmin öncesinde geçiyorda ondan. sanırım.

@futbolcu, başka bir sırası vardı bunların sanki ondan.

yapıldıkları sırayla izliyoruz?

4,5,6,1,2,3

yapıldıkları sırayla izliyorsun, yani 4-5-6-1-2-3 şeklinde.

yapıldıkları sıra ile izliyoruz

ben 3-2-4-5-6-1 diye izledim ilk izleyişimde siz öyle izlemeyin tarih sırası iyidir

teknolojisi garip gibi olsa da bence 1,2,3,4,5,6 seklinde izlemek daha iyi. yarin bir gun de once hobbit'i sonra lotr'i izleriz

önce ilk yapılan yani a new hope u izle cünkü dünyaya star wars u ilk tanıtan ve o atmosferi anlatan film o,yeni çevrimlerden ilk film yani phantom menace direk olaya dalıyo,onun dışında ilk çevrimler süperdir ama teknoloji kötü tabi,benim gibi 90 ların sonunda tekrar vizyona girdiginde izleyen biriysen inanılmaz keyif alırsın hatta esas star wars hayranları yeni seriden nefret eder,ama yenilerden 2. ve 3. bence serinin en iyi filmleri

ben teknolojinin kotu oldugunu dusunmuyorum bu arada, "eski teknoloji" filmler cok daha iyi bence. hem gemi vs tasarimlari bakimindan. bir de sonradan cekilen filmleri biraz dusuncesizce cekmisler gibi : )

www.youtube.com

geçmeyeceksin demek.
biraz gelecek zaman bildiriyor. yakın gelecek zaman.

we shall go, gideceğiz demek mesela hem biraz gitmeliyiz var hem de yakın gelecekte yapılması planlanan bir durum.

shall is used only when we wish to express determination or to emphasize certainty.


kesinlik, kararlılık belirtir.

türkçesi kaba olacak ama

siksen geçemezsin balrog dayı!

İngiltere kraliçesi Queen Elizabeth'ten başkası kullanmıyor zaten. Merak etme. İş ingilizcesinde sana çok lazım olmaz.

biraz 10 emir'e de gönderme var sanırım. eski, dini ve emredici tat katıyor shall.

should değil will ile birbirine benzer şeyler bunlar.

@medecophobic, polemiğe girmeyelim soruya cevap verelim :)

@medeco
gerizekalı mısın taklit mi yapıyorsun?
sözleşmelerde, şartnamelerde herhalde shall kullanılabilir çünkü onlar resmi belge ve dilleri de resmi. resmi olan her yerde de shall kullanılabilir; illa ticari olmasına gerek yok ki. bizim burda bahsettiğimiz konuşma dili. shall'i konuşma dilinde kullan bi bakalım ingiltere'de amerika'da sana götleriyle gülmüyolar mı. ukalalık yapmak için sazan gibi bilip bilmeden atlama.

@medecophobic
Bu konuyla ilgili gerekli cevabı cem üstad özetlemiş zaten. Bana laf düşmez.
www.youtube.com
Daha fazla da uzatmayalım. Çünkü belli ki sen ayrı şeyden bahsediyorsun ben ayrı. Benim bahsettiğim konuşma dili. "Shall" lazım olmaz derken de iş görüşmelerinden bahsetmiştim. Yani kimse durup dururken şöyle bi cümle kullanmaz herhalde: "I shall buy the shares of Microsoft Company". Yani normal insan evladı bunu demez. Ha ama işi sözleşmeye falan döküyorsan elbette kullanabilirsin. Bunun için de metnin ticari amaçla yazılmış olması gerekmez. Antlaşmalar, dini yazıtlar, ebedi metinler shall ile doludur. Çünkü shall formaldir ve üslubun formal olduğu her yerde kullanılabilir. Ama benim hakkında bilgi verdiğim business english informal olan. Formal olan değil. Kimseye de yanlış bilgi verdiğim falan yok. 4 yıl bu işin okulunu okumuş biriyim ve bana ukalalık yapmaya çalışana acımam.

@ medeco musun ne karın ağrısıysan

Sınırlı olan senin okuduğunu anlama kapasiten. Çünkü ben konuşma dilinden bahsettiğimi söylediğim halde sen hala metinler üzerinden cevap yazıyorsun. Allah akıl fikir vermiş biraz kullanmayı denesen böyle olmayacak. Konu neydi nereye geldi.

Sleep as android...

Sleep talking free - bu da güzel ama konusmuyorsan hep ayni seslerin olmasi normal. Gece uyanirsan bilerek konus bakalim sesi guzel yakaliyor mu?

neden girmemeli ?

kız üşüdüğü için ellerini cebine sokmak istiyordur, bu yüzden erkeğin kızın koluna girmesi daha rahat olur.
Bu aklıma ilk gelen örnek, bir sürü daha olabilir, hiç dikkat çekici olduğunu düşünmemiştim. Enteresan.

dokunmak istersen
elini tutarsın yada koluna girersin yada elini pantalonundan sokarsın kalçalar malum
yada omzuna koyarsın felan
ilişkinin güzelliği orda işte... yaratıcılığa açık...

banada çok manasız geliyo bu hareket erkek kızın koluna girince bi garip kaçıyo sanki halbuki normal ama..
belki henüz el ele tutuşma aşamasına gelemeyip arkadaş ayagına öyle bi hareket yapıyo olabilir ama çok gerzekçe duruyo

@freebird, burda soruları ben sorarım.

lastpass sunucusuna baglanamiyorum, facebook twitter yok. sozluk var, battlelog var. giremedigim sitelere vpn ile girebiliyorum ama.
ek: tumblra girebiliyorum.
ek2: dsmart vdsl2 istanbul

Elimin altında bu var: fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net

Kendi duvar fotoğraflarımdan buldum; ama aradığın bu mu bilmiyorum tabii.

ehe bu değildi ama bu da güzelmiş :) eyvallah karşim

www.firmasec.com

Rakili mi rakisiz mi?

ikisi de olur.

Dal-çık mı deniliyor, bat-çık mı deniliyor emin değilim; işte ondan yapılıyor. E-5'ten Darıca'ya yol vereceklermiş.

Osmangazi ile beylikbağıni birbirine bağlayacak bir alt geçit. Şimdi onlar düşünsün.

ne zaman bitecek peki belli mi genşler?

onu bilmiyorum.

Pimsleur bilmiyorum ama rosetta bayağı övülen bir program

birlikte kullanman lazım. pimsleur zaten mp3 dosyalarından oluşuyor. onları telefona atıp otobüste falan dinleyeceksin sadece. rosetta stone'dan normal dersini çalışırsın. yanına da bir tane güzel gramer kitabı aldığın zaman on numara olur.

peki yolda izde dinlemek dışında çalışmalara günde ne kadar zaman ayırmalıyım? genel anlamda dil öğrenmeye karşı özel bir yeteneğim olduğunu var sayarsak.

En az 1 saat. 2 saat iyi olur. 3 saat olursa kisa zamanda yeteneğini de varsayarsak iyice ilerlersin.
Kisa zaman derken min. 6 aylık bir süreçten bahsediyoruz.

yani öncelikle akvaryumunda ne tip balıkların beslendiğini biliyorsan buraya yaz ki ona göre önereyim sana birşey. En basitinden deniz akvaryumuysa anemon alabilirsin çok güzel görünür ama dediğim gibi beslenen balıkların türüne göre değişecek önereceğim şey.

mısır çarşı'nın orada ki hayvan pazarından yavru gaplumbağalardan alabilirsin. tanesi 5tl. yanınada kaplumbağa adası. hatta birde yemini aldın. taş çatlasın 70 lira.

cevaptan bağımsız not : 50 liraya mal olan kaplummbağa adaları tam bir nazi kampı, kaplumbağalar zatüre olup acı çeke çeke ölüyor.

canlı hediye almayın bence, ben kendi balığım öldüğü zaman bile deli gibi üzülürken, hediye balığım ölse naparım bilmiyorum.

misket köftelerle birlikte taze fasülye yemeği yapabilirsin. bildiğimiz zeytinyağlı gibi ama içinde ufak köftelerle çok leziz olabiliyor.

bir kısmıyla şu yemeklerin yanına garnitür olarak gelen fasülyelerden yapabilirdin kırmışsın ama.

fırında fasülye graten var o da leziz.

www.facebook.com

ben zaten klostrofobik bi herifim,metroyada binemiyorum marmarayada binemem.

yanlış anlaşılmasın,devlet-hükümetle ilgisi yok,yurtdışındada binemiyorum yeraltı toplu taşımasına

ben zaten ilk duydugumda ürkmüstüm. binmem sanırım.

meraktan çatlıyorum ancak güvenemiyorum sanırım bir kaç beklerim binmek için.

En az 6-7 ay kullanamam..

işim olursa, yolum düşerse hiç acımam. korkarak yaşamaktansa, savaşarak ölürüm ulen!!! :)

Cok istiyorum aslinda ama kullanmam icin en az 4 5 ay gecer saniyorum.

Kullanırım.. Meraklıyım hem sonradan modası geçer

işim düşerse kullanırım heralde ya. türkiye'de yaşıyoruz sonuçta. herhangi bir yerde marmaray'dan daha güvende olduğuna inanıyor musun ki? birisi "ne bakıyon" diye çekip vurabilir de seni yani. öyle bi memleket burası. her yerde var saçma bir şekilde ölme riski.

Bugun annemi arayip binme sakin falan dedim, guvenemedim ben de.

yarın sabah binmeyi düşünüyorum. güvensiz filan değil yüzlerce mühendis çalıştı. güvensiz olduğunu iddia eden ulusalcı kesim.

iktidar yanlisi degilim ama eger iktidari elestirmek icin guvensiz diyorsaniz cok sacma. he teknik bilginiz var ise konu hakkinda bizi de aydinlatin. su sebeple guvensiz diyin ki biz de binmeyelim.
isim duserse binerim tabi ki.

umrumda olmaz kullanırım.

bugünden itibaren bir süre metroyu komple kullşanmayı düşünmüyorum. çökerse heryeri basar su falan diye. ayrıca "ağlama çeşmesi" nedir arkadaş? başka isim mi bulamamışlar?

beni şu güvenlik testleri henüz bitmedi, 24-6 arası çalışmalar 2015'e dek sürecek kısmı endişelendiriyor. açılışa yetiştirilmeye çabalanmış olması ihtimali de olmayacak şey değil malumunuz. zaten kullandığım bir güzergah da değil, zorunda kalsam tercihim olmaz.

ilk bir iki ay işim düşse de kullanmam. sonra işime gelirse kullanırım. yolum falan düşerse yani.

Kullanmayin. Guvenlik testleri oyle takvime yetistirmek icin hizla yapilacak bir sey degil. Normalde 6 ayda yapacaksan, bunu 1 aya sikistiramazsin ( bu araliklari ornek vermek icin kullandim )

@ lorenzen, yazdigim gayet acik aslinda, anlamak istedigin gibi anlamakta serbestsin tabi. hukumet, iktidar filan sorunun neresinde geciyor tekrar don bi bak istersen?

bana kendi nedenimi sormussun, soyleyeyim; guvensiz geliyor cunku herkes basbas bagiriyor testler tamamlanmadi, yapilan testler de kusursuz degil. konuyla ilgili teknik bilgim olmak zorunda degil bir sey hakkinda teknik bilgi sahibi insanlarca guvenilir degil dendiginde inanmamak icin sanirim. o zaman herkes bilm insani olur her konuda deneme yanilma yontemiyle ne saglikli ne sagliksiz karar verir ona gore yasardi hayatini. atiyorum doktorlar sigara zararli diyor, buna inanmak icin teknik bilgi sahibi olmak sart mi? bir cok teknik bilgi sahibi insan bir agizdan kullanilmasi guvenli degil diyor, teknik bilgim olmasi mi gerekiyor onca muhendise inanmak icin?

@loveinaflipbook, ayrilikcesme'ydi sanki o duragin adi. halihazirdaki metro sisteminde de vardi yanilmiyorsam.

güvenemiyorum demek için teknik bilgiye gerek yok. önceki tecrübeler yeterli. hızlandırılmış tren muhabbeti de çok güvenliydi, olay sadece akp ile de alakalı değil, daha eskilerde ''çernobil etkilemedi karadeniz'i, rahatça çay için'' diyen devlet adamını da biliyoruz. belki de gerçekten çok güvenli marmaray ama güvenememek de gayet doğal. ''akp karşıtlığı için neler yapıyorlar bak'' deyip geçiştirilebilecek bir şey değil.

@in vino veritas
eyvallah hocam. mana kazandi simdi.

evet "ayrılık çeşmesi" de olabilir, aklımda yanlış kalmış sanırsam. ama yine de bence çeşme isminde daha başka bir isim bulabilirlerdi...

merdiven altı bir yerde yaptırmamak. profesyonel stüdyolarda hijyen sorun olmaz.

igneyi yaninda acmasina dikkat et, ac karnina gitme.

ilk önce stüdyo temiz olmalı, tozlu, boğucu havası olan, rutubetli bir yer olmamalı. sonra artist iğne + boyaları yanında açmalı, tüplere yanında boşaltmalı. Sterilizatör dedikleri UV ile sterilizasyon yapan aletlerden olmalı, fırın gibidir görüntüsü, aletlerini onun içinde dinlendirmeli mutlaka belli bir süre.

bilgi teknolojileri iş geliştirmenin maaşı 3100 yazıyor
iskolig.com

tecrubeye bakar buyuk oranda. tecruben yoksa 1800-2200 arasi derim ben .

pastil ile rahatlatabilirsiniz. ya da bitki caylari cok sicak olmamak kaydiyla.

doktorun antibiyotik yazmadan göndereceğini sanmıyorum :/

yazsa da almam ki, antibiyotiğe inanmıyorum ama bi alternatif tıp var.

1000 mg amoklavin gerçeğine inanmalısın hacı abi, 12 saatte bi kullandığın ve paketi bitirdiğin bir antibiyotik tedavisi iltihap falan bırakmaz. idrarını yaptığın zaman burnuna gelen keskin kokusu ona inanmanı sağlayacaktır zaten.

hap gibi başağrısında dahi antibiyotik atan insanlardan olmadıkça çok büyük bir sorun yok.

ya uzun sürede geçmesini bekleyeceksiniz, ya da antibiyotiğin napalm etkisinin tadını alacaksınız.

Benim merak ettigim boylesi durumlarda antibiyotik kullanmamak durumu daha da ilerletip enfeksiyonh buyutebilir mi? Akcigerler vs? Yani bagisiklik sistemi kuvvetli degilse antibiyotiksiz bi iyilesme sureci nasi oluyor merak etmekteyim

Noldu bu arkadas iyilesti mi simdi

doktora gittim ve antibiyotik istemediğimi onun yerine ne yapabileceğimi sordum, yarın tekrar gel o zaman durumuna tekrar bi bakalım çünkü ateş, halsizlik, üşüme, yutma zorluğu filan yok sende, antibiyotiğe gerek olmayabilir dedi.

bugün tekrar gittim, düne göre bi kötüleşme yok hem bademciklerde hem genel durumunda dedi. sıcak harici sıvı tüketimine devam et dedi, cumartesi günü tekrar konuşalım eğer şimdiki halinden kötü değilsen zaten geçecek iltihap birkaç güne kadar dedi. eğer kötü olursam diye de reçete yazdı, antibiyotik. cumartesi konuştuktan sonra ben sana ilacı al veya alma diycem ona göre bakalım duruma dedi.

ilgin için teşekkürler :)

Umarim ilacsiz iyilesirsin. Biz de bu durumu emsal gostererek mikroplara bakterilere karsi davamizi kazaniriz.

Aş yemek demek,aşçı yemekçi demek

ee o zaman ah ne demek ahçı ne oluyo


aman en güzeli babannemin dediği, aşganacı

o ney la diyenlere: ağızdır efendim.
www.sozce.com

Zaten doğrusu aşçı.

Ahçı diye bir şey yok ki aşçı zaten. (bkz: aşçıya ahçı deme sorunsalı)

aş : yemek
aşçı: yemekçi

doğrusu bu. ahçı yok.

ahçı = aşçı tdk'da aynı karşılığı veriyor.

ayrıca, hakkı devrim şöyle demiş;
www.radikal.com.tr

@ete summer bazı halk kullanımları sonradan sözlüklere girebiliyor bize bir diksiyon hocası söylemişti. şarz denmesi gibi mesela.

doğrusu aşçı zaten, ahçı yanlış kullanım.

@kirazı seviyorum
sanırım hakkı devrimin yazısını okumadınız. ona göre istanbul türkçesi, türkçe'nin doruk noktası.
zaten dilimizin resmi ve kurallı yapısı istanbul türkçesi temel alınarak oluşturulmuştur. halktan kasıt sokak dili ise, hakkı devrim bunun aşçı sözcüğü olduğunu söylüyor. ahçı sözcüğü ise istanbul türkçesi'nden çıkma bir sözcük diyor.


son olarak soru sahibin aradığı cevap ahçı-aşçı arasındaki değillik bağlantısı.
bu iki sözcük için birinin yanlış olduğunu söylemek hatadır. bu yok demek, bu soru niye var deyince çelişkili duruma düşüyor haliyle. yok derken neden yok olduğunun, yanlış derken de neden yanlış olduğunun söylenmesi lazım.
tdk var diyor, dil üzerine bilgisi yüksek h. devrim var diyor. verilen bazı cevaplar ise sadece yok/yanlış şeklinde.

ahçı aşçı değil zaten. tdk'ya bakmayıp soru soruyorsun panpa.

vayfay

vifi

en.wiktionary.org

burada konuşulma şekli var.

M.a birand pe ke ka diyordu ya bi bildigi vardir diyerek sen de vayfi de

amerikali ingilizi wayfay diyor
fransiz wifi diyor
tr.forvo.com

vifi

vırelyo

çok sade bu, nickini dövme yaptırmayı düşündün mü? bence o daha güzel olurdu.

yaptıracağın dövmeciye göre de değişir tabii ama heralde 100'ü geçmez

cin ali yaptır bunun yerine:)))

bence gayet hoş, minimal yaklaşım sözkonusu. fiytatı da aynen 100 ü geçmez ama el işçiliği düzgün bi'yer bul bari de detayları atlamasın.

@straight gigolo, vasat üstü için tavsiye verebilir misin?

amator bir denizci olarak begendim. Illa sekilli renkli olmak zorunda degil dovme dedigin, hosuna gidiyorsa yaptir gitsin. Ben dirsegimin ust arka tarafina yaptiracagim buna benzer bir sey ilk teknemi aldigim zaman.

dövmeyle ilgili tavsiyeleri dinleme. denizcilikle ilgili dövme yaptırmak için denizci olmana gerek yok. vücut senin vücudun olduğuna göre hoşuna ne gidiyorsa onu yaptırırsın. güzel bence, yaptır. 100 tl diyorum ben de.

(bkz: bephantenol)

akacak kan damarda durmaz. hem iyidir deri değişsin :)

ayrıca o bephantenol değil, bepanthol.

ya onu yapıyorum zaten ama kimi yerde kapak örtüsünü geçtim tuvalet kağıdı bile bulunmayabiliyor. bir de kapak örtüsü kadar pratik de olmuyor. o yüzden en mantıklısı yanımızda taşımak ama nasıl :/

var onun tasinabilir versiyonu evet. bendeki florj diye bi markaymis baktim simdi. ivir zivir bir suru sey satan bi yer var burada, orada satiliyor ama marketlerde var mi bilmiyorum. belki gratis, watsons gibi yerlerde vardir.

www.alacaknevar.com
ya da cepte taşınabilen tuvalet kağıtları var.www.e-bebek.com
bundan alıp klozete koyabilirsiniz.

milyarlarca insan arasında, çevrenin etkisiyle şekillenmiş herhangi biriyim.

alt komşu!

milyonlarca sperm arasında birinciyim

iş aramaktan helak olmuş, işsiz güçsüz iki üniversite mezunu biriyim.

kara köpek.

sıradan,herhangi bir insan

burada fotoğrafımı paylaştığımda gelen yorumların gözüyle 23 yaşında gay bir mühendisim.

çok çok 10 yıl sürecek olan emeklilik hayatı için sistemin çarklarını kanıyla yağlayan bir emekçi.

eski sevgilimin gözüyle bitmiş bir aşkım.

devletin gözüyle köleyim.

ben de kendi kendime bu sorunun cevabını arıyorum. gözlemlemeye devam.

kuru balık ve kedi sever :D

bir haftadır sinüzit ağrısı yüzünden acı çeken biri. o kadar yoğun ki gözüm yaşarıyor şu an.

O

malim.

ameleyim amele biletlerim cebimde.

babasının kızıyım

kendiyle kapışmaktan işlerini halletmeye zamanı kalmayan bir şeylerim.

Kendisine toplumun biçtiği hayatı yaşamak zorunda bırakılan, ama çocuklarına direnmeyi, sorgulamayı, analitik düşünebilmeyi ama duygularının da, hayellerinin de peşinden koşabilmeyi öğreten bir anneyim.

"yetmeyipte yerin altına giriveresice"yim.

24 yıldır nefes alan bir canlıyım.

Aday adayiyim

ben.(telefon ve kapıda da bu soruya bu cevabı veririm zaten.)

baba

everyday normal guy.

Sadece bir et parçası

dalyarak

am borusu.

herhangi biriyim yazsam kendini beğenmişliğimi gizliyorum diye sorgulayan bir paranoyağım

kanun namina seni tevkif edebilecek yetkilere sahibim.

annemin kızı, babamın kumrusu, çocuklarımın anası, kocamın vazgeçilmezi, kardeşlerimin ablası, yeğenlerimin büyük halası/teyzesi, dostumun dostu, kayınvalidemin gelini, damatların anası, ekmek fırının müşterisi, bu sitenin kullanıcısı... yım.

kendimin, kimi zaman yerden yere vurup, kimi zaman yere göğe sığdıramadığım, her zaman pek bi sevdiğim, sırdaşıyım.

olmadığımı zannettiğim pek çok şeyim. hem iyi, hem kötü.

Bengisu'yum.

insan

eksisozluk.com

Bir adam

Bildiğin insan işte.

bu soruyu hem sorulduğunda cevaplayıp hem şimdi bugün yine cevaplayan olmuş mu diye bakan biri.

Bizler özel değiliz. Bizler güzel yada eşi benzeri olmayan kar tanesi de değiliz. Bizler işimiz değiliz. Bizler paramız kadar değiliz. Bindiğimiz araba değiliz. Kredi kartlarımızın limiti değiliz. Bizler iç çamaşırı değiliz. Bizler her şey gibi çürüyen birer organik maddeyiz... Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden yeri geldiğinde dalga geçen yeri geldiğinde gülüp geçen pislikleriyiz.

Tyler Durden

theon greyjoy

yok yok, reek

evet pasaport şart, vize değil.

pasaportunuza daha önce schengen vurulmuş olması yeterli.

sanki 60 euro karşılığında kapıdan alınıyor gibi kalmış aklımda, değişmediyse.
hatta çok oyalıyorlar, kapıda bekletiyorlar diye şikayet edenler vardı yamulmuyorsam.

merhaba,
yunan adalarına defalarca girip çıkmış biri olarak anlatayım:

-günü birlik dediğin mavi tursa daha önceden schengen'in varsa vize gerekli değil. gece kalmıyorsun onlarda.
-şahsi yelkenle gidiyosan, marina yerine limana girersen sen gitmediğin sürece kimse sana napıyosun demez. pasaport yanında olsun, vize olmasa da olur. olur da biri sorarsa rüzgar ters esti vs. diyerek kurtarırsınız.
-şahsi yelkenle marinaya girersen oradaki görevliye bağlı olarak değişir, vizeniz olsa iyi olur.
-toplu taşıma (bot) ile gidecekseniz vize kesinlikle gerekli. kapıda vize uygulaması yapan adalar var. tek girişlik vize veriyorlar.

Fransizca kural demek, ikinci anlami da cetvel. Belirli bir düzende olmasından geliyor..

ing regular dan geliyormuş sanırım düzenli,her zaman olan anlamında

eksi sozluk bunun icin var. (bkz: regl) ilk entry.

Kısıtlı bilet iade etmek istediğin zaman çeşitli kesintilerin uygulandığı bilet sınıfıdır. Uçakta yine ekonomi sınıfında olacaksın yani, dert etme.

Koltuk ayrılmış uçuş uçakta yer olduğunu gösteren ibare sanırım. Yedek statüye düşme durumunu ayırt eden değişken bu.

E-bilet'in varsa paran ödenmiş demektir. PNR numaran ve soyadınla www.checkmytrip.com adresinden kontrol edebilirsin.

kısıtlamaların çeşitleri var. en düşük sınıfsa bileti iade edemezsin, açığa alamazsın ancak ceza ödeyerek tarihini değiştirebilirsin. bir üstü ise açığa alma hakkın olur. daha üstünde iade şansın falan olur. onun dışında uçaktaki konforunu etkileyen herhangi bir durum yok korkma

e-biletin üstündeki kilo hakkına bak. Normalden daha düşük olabilir.

Örneğin THY'den alınca Almanya uçuşlarında hep 30 kg hakkım olurken ucuzcu bir siteden aldığımda 20 kg olmuştu bir kez.

o farklılık aldığın biletin promosyon bileti olup olmamasına göre değişiyor, promosyon biletlerde 20 kg, olmayan biletlerde 30 kg zaten. benimki de 20 kg o yüzden promosyon bilet çünkü.

buradakiler için söylüyorum; hep burda takıldıkları için.

hep burda takılmayıp da yalnız olan da bir sürü tanıdığım var ama?

esitsiz dagilim diye dusunuyorum. bir yanda hep yalniz olanlar, digerinde de hizli tuketip hemen yenisine gecenler var.(hizli tuketenler de hep kendi aralarinda takiliyolar)

çünkü insanlar yalnızlıktan kurtulmak için birleşmezler. ruhlarını tatmin edecek insanları seçerler. mesela sen, önüne gelen her kız/erkekle birlikte olmak istiyor musun? bak... cevap sende.

iyi de bu herkes için geçerli. şu durumda hala herkesin yalnız olması çok mantıksız. bunca insanın ruhunu tatmin edecek kadar insan mı yok çevrede nedir?

ruhu tatmin edecek insanı bulmak zor işte. insan denen varlık milyonlarca istek, düşünce üretir.milyonlarca farklı zevk düşün. insan bundan bazılarını sever, seçer. sonuç olarak bilgisayar ortamında yaşamıyoruz, belki ruhuna uyan insan şu an bilecikte çeşmede su dolduruyor ve sen de istanbuldan göremiyorsun. bu yüzden de yalnızsın. belki diğeri bayburtta kahvede pişti yapıyor şuan ya dabir diğeri yozgatta kitap okuyor.

bak hoşlanacağın türde insanları göremiyorsun.

yalnızların üzerine yalnızlık sinmiş oluyor. bu durumda diğerlerine uyumları zorlaşıyor. çiftleri süper lig, yalnızları 1. lig olarak düşünürsek yalnızların süper lige çıkması çok zor. kategoriler farklı.

kendim de dahil olmak üzere, çoğu insan kendine bakmayıp armudun sapı üzümün çöpü dediği için yanlız. kimse kendisinin de 10 üzerinden 2-3 lük olduğunu fark etmiyor, ''ya o kız/oğlan sivilceli, tombul, ezik, yüz yıldır sevgilisi olmamış kesin bir terslik vardı onda '' diyor, halbuki kendisi için de diğerleri aynılarını diyor.
kendisi işletme okuyup bir banka veznesinde 1500 liraya çalışan adam, bankada çalışan diğer bütün kendiyle aynı durumda kadınları ''düşük gelir düzeyinden, eğitimsiz, leş'' olarak görüyor, aileden zengin, havalı kızlara kadın dediğin böyle olur ben böylesini isterim diye bakıyor. ordaki kadınlar da bunu ay kuş kadar maaşı 2 takım elbisesi var, buna mı bakıcam en azından bir doktor mühendis olsun doğru düzgün eğitimi olsun diye görüyor beğenmiyor. sonra hepimiz yalnızız a.q.

Bir kısmı alman
bir kısmı ingiliz
bir kısmı ispanyol
bir kısmı portekizli
bir kısmı hollandalı....
şeklinde gidiyordu hatta % leri bile vardı vikipedia da vardı bakayım bulursam eklerim link.

Edit:Geneli avrupa ve afrikalı.

turuncu kafalılar irlandalı.
minnesota iskandinav dolu
dakota alman dolu
new york italyan dolu.
new mexico ispanyol dolu.
los angeles ermeni dolu.

ilk göçüp amerikan devletini kuranlar daha çok ingilizler ve diğer avrupalılar. daha sonra köle olarak getirilen zenciler var, son senelerde ise meksika ve güneyden gelen latin dolu.

(bkz: melting pot)

9gag.com özetle..

asıl hakiki bal şekerlenir, eğer şekerlenmiyorsa kork.

tencereye kaynamış su koy, bal kavanozunu bu suyun içinde beklet. çözülür.

yok hakiki bal şekerlenir, ama bozulmaz. eski haline getirmek için el yakmayacak kadar ısıtılmış suda(40-45 derece) bekletin kavanozu. Kaynayan su sıcaklığı besin değerlerine zarar verir.

:) teşekkürler. peki bu ısıttığım bal bundan sonra yine şekerlenecek öyleyse o zaman kullanacağım kadarını ısıtayım dimi?

ısıtırken için tereyağı da katarsanız zülbiyet olur.

şekerlenmiş bal ısıtılıp eritildikten sonra tekrar şekerlenmiyor tecrübelerime göre.

şekerlenmiyor kristalize oluyor bu da hakiki olduğuna işarettir.

kullanacağınız kadarını, evet. arkadaşların anlattığı usulde çözündürmelisiniz.
1 haftalık falan yiyeceğiniz kadarını alın işte, ılıtın, kullanın, kalanını da buzdolabına koyabilirsiniz hem böylece, küçük bi kapta vs.

o bittikçe yine çözündürürsünüz.

afiyetler :)

bittikçe çözdürmek yararını filan etkilemez mi? bal ısınınca öyle bişiler oluyomuş.

nova launcher gibi bir şey mi kurmuştunuz acaba? onda böyle bir özellik var.ik var.

yok eski telefonda default vardı o özellik ama bunda standart romu kullanıyorum, görüntü sabit kalıyor gıcık oluyorum.

romu değiştirmeden bu lock screenin şekliyle şemaliyle oynayabileceğimiz, farklı temalar yükleyebileceğimiz bir aplikasyon filan var mıdır acaba?

launcher dediğim de sıradan bir yazılım, farklı bir rom değil.
play.google.com

dibe vurunca başlıyor bence bu, ya da iyice her şeyden el ayak çekince.
Çünkü diğer şeyler varken ister istmez kafanı meşgul edenşeyler oluyor, ama hal böyleyse daha net düşünebiliyorsun.

ben kendimi tanımaya yurtdışında işi bırakıp Türkiyeye dönüp birkaç ay işsiz kalınca başladım. bu zamana kadar neleri sevdiğim, kendimi niteleyebileceğim sıfatlar sorulunca sallardım ama artık daha rahat düşünmeden cevap verebiliyorum.
bence iyi ve kötü yönlerini yaz, neleri sevdiğini ve sevmediğini.
ayrıca TEDX videoları da var kendini tanımakla ilgili.


www.youtube.com

Sen Aslında Kimsin? Kendini Tanıma Yolu

sen izleme ulan ayuu eheh şaka şaka.tr.wikipedia.org

biz de aynen senin gibi düşünüdk. izlemeyeni taşlıyorlar artık diyip başladık. sonuç ilk sezon çok sıkıcı. dişini sıkıp atlatabilirsen ikinci sezon giderek hızlanıyor. biz 2.szn/7.blm geldik bi günde. birinci sezonu atlata atlata.

vardır bi hikmeti bu kadar adam bayıldığına göre devam ediyoruz. bakalım neler olacak.

lostla kıyaslayabilir miyiz peki? bambaşka konular olduğunu biliyorum da, anladınız siz onu :)

şimdi bi tane lise kimya öğretmeni var, bir tane bedensel engelli ergen oğlu bir de hamile karısı var. adamcağız okuldan sonra ek işte çalışıyor geçinmek için. ama aslında çok zeki biri. ve birden kanser olduğunu öğreniyo ve tedavi masrafını bile karşılayamayacağının farkında. derken narkotikte çalışan kayınbiraderinin bi baskın haberini seyrediyo bakıyo bi sürü para var bu işte. ve içinden diyor ki ben bu işi yaparım, (iyi bir kimyager olduğu için) hem kendi hayatımı kurtarırım hem de çoluğumun çocuğumun geleceği kurtulur.. ve olaylar gelişiyor.. hem de ne gelişiyor..

şu ana kadar lostla kıyaslanacak bi durum görmedim. lostta sürekli bir tetikte olma, "vay anasını bu ne demek şimdi" diye düşünme, bölüm bittiği anda "vay amk burda bırakılır mı" diyip tuvalet molası bile vermeden diğer bölüme devam etme isteği vardı. bunda bazı sahneler gereksiz uzun ve sıkıcı. hatta karısının ağzını burnunu kırasım geliyor izlerken. bırakırsam sırf o kadına tahammül edemediğim için bırakırım.

ama dediğim gibi biz daha 2/7 deyiz. ilerledikçe daha çok sarıyor yorumlara bakılırsa, özellikle 3. sezondan itibaren.

lost son iki bölüm s.çmıştı bunun finali süpermiş öyle diyolar.

lostla kıyaslanmaz abi lost iyidir,
1.sezon sıkıcı ve çok yavaş ama ilerlerde sarıyor bb.

1. sezonun sıkıcı olması aslında başta vermek istediği gerçekçilikten kaynaklanıyor.
Lost'la kıyaslarsak çok farklı kulvarlarda tabi. Ama Lost'un finalini ben beğenmedim ancak BB finali şu ana kadar izlediğim finaller arasında en iyisi. hiçbir açık uçlu şey yok. Herşey olması gerektiği gibi. O yüzden bu tatmin duygusunu tatman adına izlemeni tavsiye ederim.