Ekşi Duyuru

Tv8,5 şifresiz veriyor.

Beden tablosu olur satış yapan internet sitelerinde, bel genişliği, basen genişliği, bacak boyu vs hangileri siz uygunsa oradan bulursunuz bedeninizi.

kadın pantolon kesimi de normalden biraz farklı oluyor bu arada, düğmenin yeri de değişiyor bildiğim kadarıyla. unisex kesim tercih edebilirsiniz. cross dress olayına merak saldıysanız devam tabi ama bu bir şakaysa aradaki fark anlaşılan bir fark onu bilin.

fast fashion erkek pantolonlarından da slim fit olmayan çok fazla model var esasen, ne bileyim mavi dockers levis colins falan çeşit bulabileceğiniz mağazalardır diye düşünüyorum.

Önce erkek 34 bedenin cm karşılığına bakın, sonra kadın beden tablosunda o ölçülerin karşılığını bulun.

Fakat telefon, anahtar, cüzdan vs hiçbir şeyin ceplerinize sığmamasına hazırlıklı olun, yanında çanta da alın.

Ben aksine erkek pantolonlarında daha çok çeşit görüyorum, kendime erkek şortu falan alıyorum.

Teşekkürler. Ben dediğiniz yerlerde geniş paça bulamıyorum erkek için. En fazla normal kesim var, onların da paçaları slim fitten hallice. Bildiğiniz geniş paça erkek pantolonu satan yer var mıdır fast fashion içinde ve haricinde?

Fibromiyaljinin fizik tedavi değil bağırsak florasıyla doğrudan ilişkili olduğunu biliyorum. Yani kasları çalıştırmak, hareketsiz yaşam tarzından uzaklaşmak anlamında gerekli ve önemli ama fibromiyaljiyi oluşturan şey daha çok beslenmedeki yanlışlıkların voltran oluşturup beynin kafasını kızdırması. Vücutta çok çeşitli yanlış gıdaların birleşmesi ile yangı oluşuyor ve bu durum hem kaslara hem eklemlere yerleşiyor, ağrı yapıyor.

Beyaz un veya piyasada paketli olarak bulunan unlar diyelim, çünkü hakiki ve genetiği değiştirilmemiş unlar da var onlar çok daha az zararlı oluyor, genel geçer unlarla yapılmış gıdaları çok azaltmak, ayrıca sofra şekeri, glikoz şurubu fruktoz şurubu gibi yapay şekerlerden yapılmış yiyecek ve içecekleri de en az unlular kadar azaltmak gerekiyor. Sadece bu ikisi bile fibromiyaljiyi çok çok azaltabiliyor.

Bence başlangıç olatak %50 düşürüp zamanla (mesela 2'şer haftada bir) daha da azaltarak, bedeninizin izin verdiği miktara (bu bende 10'da 1 gibi bir şey mesela) ulaşıncaya kadar azaltmaya devam etmek, beslenme alışkanlığı olarak yerleştirmek gerekiyor. Çünkü gerçekten artık unlar un değil şekerler şeker değil yani...

Bir de stres yükünü azaltmak gerekiyor. Vücutta stres hormonları belli bir seviyenin üstüne çıktığında ve o seviyede normalden fazla kaldığında vücut problem çıkarıyor "yapma bana bunu işim gücüm var" diye. Bunun için de 2 önemli bedensel çalışma işi çözüyor:

1. Muhakkak geceleri uyumak, melatonini olabildiğince bedenin kullanabilmesini sağlamak. Bunun için saat 23.00'de tam karanlık bir odada uykuya dalmış olmak gerekiyor. Bedenin ihtiyacı kadar (mesela 7 saat ise 6 değil 7 saat) uyumak. Bu, insanı kafadan her türlü stres depresyon hatta iştah probleminden kurtaran bir şey, yaşadım biliyorum.

2. Gündelik hayata temiz havada yapılan yürüyüşler veya sporlar eklemek. Hareketlilik. Eğer hareketiniz hiç yoksa ev işleriyle bile başlamanız mümkün. Merdiven kullanmak bile bişeydir. Ama inatla hayata yerleştirebilmek önemli, o kasların çalışmasına ve endorfin salgılatmalarına beynin ve kasların çok ihtiyacı var. Özellikle yaşlılığın en az hasarla yaşanması için.

Çok geçmiş olsun... (doktor değilim fibromiyalji hastasıyım sadece).

teşekkür ederim zaman ayırıp böyle detaylı bir cevap verdiğiniz için. ben halihazırda kendi vücut ağırlığımla senelerdir spor yapan, hatta bundan önceki yaz yüzlerce kilometreyi haftada yürüyecek kondisyonda biriydim. ancak "içine atmak", birtakım duygusal hafif düzeyli travmaların akümülasyonu, yanlış postür ve saatlerce oturmak halihazırda hassas olan sırt ve boyun bölgemde çok fazla tetik noktalar oluşturdu. yaklaşık dört aydır günlük ağrılarla cebelleşiyorum ancak son iki haftadır durumum daha da ağırlaştı. o yüzden şu ağrıyı daha çekilebilir bir noktaya getirmek için bilgili bir şifacı arayışındayım. diyetin çok büyük önemi olduğunu görüyorum, ancak hayatıma yayacağım, deneme-yanılma yoluyla kendim için uygun durumu bulmaya çalışacağım bir süreç. memnun kaldığınız bir doktor fizyoterapist kontağı var mıdır sizde? size de çok geçmiş olsun.

2018'den beri cebellesiyorum diyebilirim, 4-5 mr cektirdim, birsuru kan testi falan birsey bulamadilar.

Bu surec icinde fizyoterapi, kayropraktik terapi, lazer, $ok, dry needle, sise cektirme, vs ne varsa denedim hic bir ise yaramadi.

Benim daha cok sol kalcami ve sirtimi (kol arkasi) etkiliyor. Sol kalcaya kortizon yaptilar o da bir ise yaramadi, hatta daha da kotulestim.

Benzer tanilari olan bir arkaasi Cymbalta diye bir antidepresana baslattilar, oldukca memnun kaldi. Bana da doktor ayni ilaci onerdi.

Gluten diyeti iyi gelebilir diye ben de duydum.

Bakacaz..

fibromiyaljim ya da kronik ağrılarım yok ama belki birilerine yardımcı olur diye paylaşmak istedim.

fibromiyaljiye direkt olarak bilinçaltından bakıldığındaki nedeni "durmak ve/veya dinlenmek istemek"tir.
yani bilinçaltınızda aslında durmak ve dinlenmek istersiniz, bunu talep edersiniz ama bilinçüstünde hayat devam eder ve tabii ki durmazsınız.
beyniniz de der ki, "durmak istedin, ben de sana engel çıkartarak durmanı sağlıyorum ve seni dinlendiriyorum."

psikolojik açıdan incelemek isterseniz hastalığınızın başladığı dönemi, yaptığınız işi, üstlendiğiniz sorumlulukları, hastalığın başladığı dönemde veya hemen öncesinde hayatınızda ne olduğunu biraz düşünün.

bunun temelinde birçok şeyde olduğu gibi değersizlik duygusu yatar çünkü dinlenmek ve durmak istediğiniz halde kendinizi sürekli hırpalamak kendini hor kullanmak demektir ve içsel anlamda özdeğersizliği sembolize eder.

eğer iyice derinlere gidebilirseniz bu yorulma ve çalışma sürecinin neyle başladığını, bu sayede kimlerin sorumluluğunu yerine getirdiğinizi, kimden takdir görmek için kendinizi hor kullanmak pahasına ve durmak istediğiniz halde durmadan çalıştırdığınızı düşünebilirsiniz.
yüzde 99 çocukluğunuzla ilgilidir.
ya bir anı ya bir duygu ya bir olay ya bir travma ya da şahit olunan bir şeyle ilgisi vardır.

örnek olarak açıklamak gerekirse, babanız "işleyen demir ışıldar" diyordur ve sizi sadece çalışkanlığınızı, çalışarak başardıklarınızı övüyordur.
babanızdan takdir görmek için bilinçaltınızda istemediğiniz hâlde deli gibi çalışırsınız.

anneniz çalışkan arkadaşınızı övüp sizi sürekli çalışkan olmamakla suçluyordur.
veya sadece çalışarak bir şeyler elde edeceğinize kodlanmışsınızdır çünkü babanızın sabahlara kadar çalıştığına şahit olursunuz ve "ev böyle geçindirilir" ya da "çalışmak bu demektir" algısı size kazınır.

veya bir kadın olarak kocanızın sorumsuz olduğunu düşünerek ya da bir şekilde evde daha ağır olan yükü siz taşıyorsunuzdur çünkü ya küçüklüğünüzde sorumluluk kavramını yanlış öğrenmişsinizdir ya da ailenizde de bunun benzeri ya da tam aksi bir model vardır.

kendi hayatınızı ve geçmişinizi bu tarz açılrdan biraz deşmenizi öneririm.

bilinçaltı tamamen kendini korumaya, güvende hissetmeye programlıdır ve düz mantıkla çalışır.
yani durmak istersen durdurur ve bunu ne şekilde yaptığını önemsemez.
kendini korumak için durması gerektiğine inanıyorsa bedeni hasta eder.

böylece çevreden gelen "çalışmıyorsun, yapmıyorsun, etmiyorsun" kınamalarına, uyarılarına ve şikâyetlerine karşı da ağrınızı olması bir mazeret yerine geçer.
yani durmak için geçerli bir nedeniniz olur.
kendinize karşı bile.

üstelik sürekli ağrı çektiğiniz için de size ihtimam gösterilir, ki buradan da beslendiğiniz bir kanal oluşabilir.
zaten hastalık bilinci aslında çocuk bilincidir.
temelde her hastalığın altında "beni görün, beni anlayın" düşüncesi yatar ve buna ihtiyaç duyulan çeşitli zamanlarda ve şekillerde hastalık aracılığıyla çocukluğumuza döneriz.
nezlede de, kanserde de, egzamada da dolaylı olarak böyledir.

psikolojik çözümlemeler yapmak hastalıkların bazen bir kısmının, bazen de tamamının çözülmesini sağladığı için belki biraz düşünmek iyi gelebilir diye düşündüm.
umarım bir an önce sağlığınıza kavuşursunuz.

herkese geçmiş olsun.

piriformis siyatik sinire baskı yapabilir görülmeli. oblikler yan karın bölgeleri ve çevredeki periferik kaslar hedef alınabilir sanıyorum.

evet siyatik baskisi var, karincalanma harici bacakta cok problemim yok ama, problem belde ama sikintim su anda onun da ustunde sirta dogru akut olarak devam ediyor, latissimus dorsi taraflarinda.

balance testi ve core bölgesine bakılmalı spor hekimliği görebilir oradan fizyoterapiste gönderilmeli.

gedikpaşa

(git:www.sentantuan.com ) katolik ama.
sıfır inançlıyım ama severim burayı. mimari falan sanırım.

önce MR çektirin ve ne yapılacağına doktor karar versin. fizik tedavi iyi geliyor, 15-20 seans deneyin. nedeni psikolojik de olabilir. meditasyon, yoga iyi gelir.

emin olmak adına hekim kontrolü ardından fonksiyonel antrenman alanında çalışan bir spor hocası.

görmedim, net bir şey diyemem fakat anlatılana göre çok büyük ihtimalle kas kuvvetsizliği sebepli spazmlar sonucu ağrı oluşuyor.
pasif şekilde esnetmek (masaj) geçici çözüm sağlar. kalıcı çözüm içinse o kasın hem kuvvetlendirilmesi hem de aktif plastik olarak esnetilmesi gerekiyor.
maalesef kalıcı çözüm, iki seanslık bir şey değil, yaşam tarzında değişiklikle olacak.

Masajla geciyorsa hayatinda bir seyleri yanlis yapiyorsundur, kas kendini korumaya aliyor tas gibi hale gelerek.

Tek elde agirlik tasimayi, tek omzunda canta tasimayi birakmalisin. Sandalyede tek tarafa kaykilmamalisin.
Eller bos uzun yuruyusler yapman lazim.

Doktora gidince de benzerlerini soyleyecek.

Eski duyuruculardan compadrito reisin yazisi beni duzeltmisti
eksisozluk.com

Su yaziyi okudum ve 10 senedir tik demedi

www.youtube.com

bu egzersizleri düzenli uygula

Defter için Happily ever paper tavsiye ederim

www.timeout.com

İnternetten almayı düşünürseniz: www.hipicon.com

Türkiye'nin en iyi sommelieri Raci Bostancı'dır. Onun yayınlarını takip edebilirsiniz

Şahkulu dergahı demeye gelmiştim

yeni bosna’da cem vakfi rehberlik konusunda önderlik edebilir. güzel bir plan çıkarabilir

şahkulu dergahı en mantıklı yer olur, kartal cemevi var bir de

Herkes gibi bende şahkulu demeye geldim. Bide karacaahmet cemevi var. Orayada gidebilirsiniz

Türkçede büyük harfle başlıyoruz.

Ben Almanca'da da büyük harfle başlıyordum, sizden öğrenmiş oldum.
Türkçe'de büyük harfle başlıyoruz. Her ne kadar orada virgül de olsa aslında bir hitap ve satır değişiyor. Mantığımı bu şekilde kurdum, ancak yanlış da olabilir.

Hitap,

Büyük harfle başlayan cümleler.

Büyük harf. Eskiden dilekçe, vs. yazmayı öğretirlerdi okulda, aynı şey.

ben olsam yetkili servis haricinde bi yere güvenip yaptırmam.

sıkıntılarını apple yetkili servise söyle. ücretsiz bile halledebilirler belki.

Pil cycle'ın kaç? 2017 macbook bu tarz bir pil problemi için çok yeni bir cihaz gibi geldi. support.apple.com

Ben olsam ben de dışarıda yaptırmam, bir yerini yaptırınca diğer tarafı bozulabiliyor çünkü. Çok cins aletler.

Orijinali zaten 1500 civarı değil mi?

Apple pil konusunda kıldır pil değişimine içinde 3. parti batarya ile götürürseniz normalde alacağından daha fazla para istiyorlar, kendi bataryaları depozitolu gibi bişey :)

Ayrıca henüz üç üzeri yan sanayi macbook pro batarya denemesi olmuş hepsi sıçış ile sonuçlanmış arkadaşımın macerasını gördükten sonra hiç tavsiye etmiyorum.

fotoparca.com'a bir bakmanızı öneririm. instagram sayfalarıda mevcut tüm apple ürünlerini tamir ediyorlar.

yeni macbook air bataryasını değiştirmiş biri olarak deneyimlerin,
1.apple farklı üreticilerin bataryalarını kullanıyor (ben simplonunkilere denk geldim)
2.Araştırmalarımda oem bataryaların ya ömürlerinin kısa olduğunu yada chipset problemlerinin olduğunu gördüm, cycle count vs düzgün çalışmıyor
3.Koçsistem, troy ve apple dan fiyat aldım. Apple dışındaki mağazalar hem pil ücreti hem de servis ücreti istiyor. Apple sadece pil parası aldı (980 TL)
apple ücretleri şöyle :support.apple.com

hayyam 3.katta hayyam foto teknik cemil abi var. analogdan gelme, hayyam da yetişmiş bir esnaftır. ben alışverişimi de onarımlarımı da ona yaptırırım.

Altın Hanın 3. katında Sony tamircisi vardı büyük bir yer. şirketin adını hatırlamıyorum. eskiden oraya götürürdük. şimdi duruyor mu bilmem.

Kablonet öneririm. Konum olarak farkeder mi bilmiyorum ama Ankara Maltepe lokasyon

+ 1 kablonet

oturduğun yerde kablonet varsa kablonet. o yoksa superonline fiber. o da yoksa türk.net vdsl.

hangi tarifeleri kullanıyorsunuz? akıllı sınırsız seçenekleri iyi gibi gözüküyor.

edit: kablonet yokmuş mahallede.

türknet kullanıyorum. genel olarak memnunum. tarifesi standart zaten. 100 megabite kadar sınırsız taahhütsüz 85 tl. ben 30 megabit falan hız alabiliyorum, rahat rahat yetiyor.

türknet kullanıyorum, aşırı memnunum.

söz konusu iç dış parazit ise bunları hap ve enseye uygulama şeklinde yapılabilir ve evde siz de yapabilirsiniz. ilaca göre değişiyor uygulama sıklığı 2 ayda bir yapılıyor bizimkine.

Aşı mı, parazit uygulaması mı? Parazit uygulamasıdır diye düşünüyorum.

Zaruri değil, ya aileniz çok bilgisiz yada veterinerleri hayvan düşmanı, paragöz, para kazanmak için hayvanın sağlığını ve ömrünü hiçe sayan biri.

Parazit uygulamaları için en erken 3 ayda bir iç dış yapılabilir. Dışarı çıkmıyorsa bu süre 6 aya kadar çıkabilir. Esasen iç parazit uygulaması bile normalde kaka numunesi incelenip parazit varsa yapılmalıdır. Ama veterinerler aman ne olacak vuralım düzenli diyip vururlar. Dış parazitte aynı şekilde hayvanın derisinde birşeyler varsa yapılmalıdır. Hayvan dışarı çıkmıyordur, veterinerler olsun ayakkabıdan gelir vs der korkutur yine sürekli yaptırmak isterler. Lütfen uyarın 45 gün abartı erken, hayvana yazık. Enaz 3-6 ayda bir yaptırın.

Aşı konusunda da yurtdışında yasal zorunluluk nedeniyle 3 yılda bir kuduz aşısının tekrarı yapılıyor. Birçok ülkede 1980'lerden bu yana ilk bağışıklık aşıları dışında yıllık aşı yapılmasının gereksiz olduğu düşünüldüğü için aşı yapılmıyor. Amerikan Veterinerler Birliğinin yanılmıyorsan 1980-90'larda bir yayını vardı buna yönelik. Özetle kedinizin de ilk aşıları düzenli yapıldıysa her yıl hayvana karma-kuduz-lösemi aşısı yaptırmak ticari kaygıdan başka bir işe yaramaz. Hayvanınızın da ömrüne, böbreklerine malolur.

İnsanlar olarak verem aşısını bebeklikten sonra her yıl olanımız var mı?

dış parazit kışın üç ayda, yazın iki ayda bir yapılmalı.
o da eğer kedi dışarı çıkıyorsa.
evde oturan kediyse ona pek gerek bile yok ama insan paçasıyla falan eve kene-pire taşıyabilir diye yine de arada bir de olsa yaptırmak lazım.
iç parazit de 2-3 ayda bir yapılıyor aynı şekilde.
bunları veterinerden alıp siz evde de yapabilirsiniz +1
ama hap yutturmak falan gibi şeyler bazen evde daha zor olabiliyor.
eğer iyi huylu, sakin bir kedi değilse veterinere götürmek de gerekebilir yine.
ama 45 gün çok sık.

Fate’e katılıyorum. Birçok şeyde olduğu gibi aşı da piyasa diye düşünüyorum ki ev kedisinden bahsediyoruz burada, eve ayakkabıyla getirdiğin parazitle baş edemiyorsa başka problemleri vardır zaten.

Hiç evden çıkmayan kedime, 6 ayda bir iç-dış parazit uygulaması (hap yerine aşı tercih ediyoruz, çünkü hapı kusuyorlar) , yılda bir de karma aşı yaptırıyorum. Kaliteli mama ile besliyorum, şu an kendisi 5 yaşında ve hepimizden sağlıklı.

45 günde bir ne aşısı o ya :(
Bizimkine 3 ayda bir iç parazit hapını evde kendimiz veriyoruz. Rutin aşıları için de 6 ayda bir, yılda bir gibi veteriner gelip evde yapıyor çünkü bizimkini taşıma kutusuna almak ve veterinere gitmek eziyet oluyor hepimize.

Evcil hayvanlarımız en çok bu bilgisiz veterinerlerden çekiyor. En çok parayı aşıdan kazandıkları için utanmasalar her gün yapalım aşıyı diyecekler. O dış parazit aşısı o kadar zararlı ki hayvanlar için. Ayrıca minimum 2 ayda bir yaptırılır zaten aşılar. Kedi için de buna gerek yok. Ben kedimi raw(çiğ) besliyorum ve 3-4 ayda bir iç parazit veriyoruz(vet tavsiyesiyle) ki o da önlem olsun diye dış paraziti yılda bir kere belki o da gerekirse. Yazık hayvana acil veteriner değiştirmenizi tavsiye ederim ve türkiye'deki veterinerlerin %95'inin bilgisiz ve paragöz olduğunu bilmenizi isterim.

youtu.be

vimeo'da izledigim bir video vardi o zamanlar drone ile cekilmis gruntulerdi hatta muziigi buydu. o zaman play listime eklemistim muzigini ama videoyu bulamadim

www.youtube.com

video title'i gezi aerial gibi bir seydi ama bulamadim. elimde muzigi var sadece

Everyday I'm Çapuling vardı o olabilir belki :D

Olum duygulandırdınız lan. Ne güzel günlerdi be, arada açar vidyolarını izlerim. Her izlediğimde gözlerim dolar.

Bak yine duygulandım.

Biber gazi oley’in videosunu da iceren gaz bir kolaj vardi sanki, ben de bulamadim su an

tekrar bi smc reset yap bi de pram reset.

yapıyorum fayda etmiyor maalesef.

Google'a bakıp ölü olduğunu anlamak :)
Uzman değilim ama akıntı önemli bir etken. Ayrıca şeytanlık yapmak gibi olmasın da, hastaysan kız arkadaşın da sana bulaştırmış olabilir?

idrar yolları enfeksiyonuna daha çok benziyor, ufak bir ihtimal böbrek taşı/kumu da olabilir.

bel soğukluğunda akıntı her gün olur. sizde her gün var mı?
tedavisi çok basit bir hastalık bu arada bel soğukluğu. uygun bir antibiyotik yazdırıyorsunuz doktorunuza ve tadaaa geçiyor.

Değildir, olsa penis küloda yapışacak kadar akıntı olur. Tedavisi çok basit bir tane entibiyotik var ondan 3 tane yutunca geçiyordu hatırladığım.

Doktora gidip bir test yaptırın diyeceğim ama bunun testi zaten akıntıdan alınan kültürle yapılıyor, siz gidip sorunun asıl sebebini öğrenin.

internetten kendine tani koymak kadar yanlis bi sey yok.

neyse, bel soguklugu olsaydin anlardin. ic camasirin (sanki ic camasirina bosalmiscasina) nokta nokta bembeyaz olurdu. bi noktadan sonra da acidan isemeye (o yuzden su icmeye bile) korkar olurdun.

yikilmalik bi durum yok. kendi kendine yanlis teshis koymussun.

deprem sonrası bakımı ilk defa duyuyorum, karbonla güçlendirme yapılıyor ve ciddi masraf. ama bu yine de yapının zeminle olan ilişkisi değişmedikçe hiçbir şey ifade etmiyor.

büyük bir deprem olduğu takdirde eviniz sağlam bir zemine oturmuyorsa muhtemelen çökecek, altındaki toprak tabakası kötü ise sıvılaşmadan dolayı batacak, gömülme katsayısı yetersiz kalırsa sağa sola devrilecek ve büyük acılar yaşacağız

depremde ev ya yikilir, ya yikilmaz. istatistiksel olarak %50 :P

öncelikle evin sağlamlığı "görülebilen" bir şey değildir. işin içinde çok fazla parametre var. kötü zemine yapılan çok "sağlam" evlerin deprem esnasında zemin sıvılaşması dediğimiz olay neticesinde yıkılmadan devrildiği görülmemiş şey değildir. deprem sonrası bakımı diye bir şey yok. hasarlı yapının tabiri caiz ise röntgeni çekilir ve uygun görülürse güçlendirme yapılır. tüm bu işler alanında uzman inşaat mühendislerince yürütülür. 99 öncesi yapılan yapılardan endişelenmekte haklısınız çünkü muhtemelen nervürsüz (düz) demir ve elle karılmış dayanımı belirsiz betonla yapılmıştır. Bu da betonarme dediğimiz demir ve betonun birlikte çalışmak zorunda olduğu sistemlerde büyük sıkıntı yaratır. endişeniz var ise riskli bina tespiti yaptırabilirsiniz.

not: inşaat mühendisi

Yakında gerçekleşecek olan Adalar Depremi ile İstanbul'da çok yapı yıkılacaktır. Fakat sizinki iyi mi kötü mü bunun için önce mevcut durumun itme analizini yaptırmak lazım. Sonrasında çıkacak tabloya göre güçlendirebilirsiniz. Ancak @sameidiot 'un dediği gibi karbonla güçlendirme acayip pahalı bir yöntem. Ancak çok sağlam. Kendi fikrim bina yaşı 30 ve üzeri ise depremde yüksek ihtimal hasar görür. Ancak yıkılıp yıkılmayacağına karar vermek için dediklerimi profesyonel bir firmaya ya da mühendise yaptırmanız gerekir. Kaldı ki Push-over dediğimiz olayı 3-5 bine yaparlar. Çok konuştum farkındayım. Sonuç olarak Ağır Hasar görme ihtimali bence %60 falan. Farkettiyseniz zemin ile ilgili bir varsayımda bulunmadım. Çünkü o tek başına ayrı bir sorun. Onu da binanızın yakınına zemin etüdü yaptırarak öğrenebilirsiniz.

not: İnşaat Mühendisi

belki yanlış düşünüyorumdur ama hazır burada inşaat mühendisi de var. düzeltebilir. Türkiyede binalar dip dibe yapılıyor. yani bazı binalar o kadar birleşik ki duvarları bile ortak. adamlar oradan bile çalıyor. yani sizin binanız sağlam olsa bile bir bitişiğinizdeki binanın sizin binaya doğru yatması sizin binanızı ne derece etkiler? konunun uzmanı da buradayken daha net bir cevap alabiliriz.

@draconas,

(bkz: bitişik nizam)

dikkat edilmesi gereken iki yapı arasında uygun kalınlıkta -binanın depremde yapacağı öngörülen maksimum deplasmandan fazla kalınlıkta yani- yumuşak dolgu malzemesi ile deprem derzi bırakılmasıdır. Bunu yapmazsanız normalde yapıyı yıkmayacak bir depremde bile binalar birbirine çarparak çekiçleme dediğimiz olay neticesinde yıkılabilir.

@temasettin

bilgi için teşekkür ederim. olayın teknik tanımınıda öğrenmiş olduk. Türkiye'de bu konuuya dikkat edildiğini hiç sanmıyorum. Yani belki büyük fimalar vs. ama her önüne gelen müteahhit olduğu için ve bir çok inşaatı özellikle aile apartmanı tarzında olanları direkt olarak çok bilen inşaat ustaları yaptığı için bu konuya dikkat eden olduğunu düşünmüyorum. bence büyük tehlike.

Korkmayın, marmara denizinden geçen fay hattı önceki deprem gibi özellikle avcılar ve civarına zarar verir. Ha önceki depremden daha yüksek şiddette gelirse ona bir şey diyemem. Bir de ev fay hattına yakınsa sıkıntı olabilir. Analiz yaptırmak gerek.

99 öncesi yapıldıysa ve 30 senelikse ve tehlikeli ilçelerden birindeyse yıkılma riski baya yüksek. Bizim Eyüp'teki 80 yapımı ev çok sağlam görünüyordu, bi test yaptırdık karot mu ne aldırdık, beton içinden kurumuş deniz kabukları çıktı ufalanıyor böyle elinlen. Çok sıkıntı.

O kavramın adı bilingual. Öyle aratırsan bayağı sonuç elde edersin.


Yayınevi ya da kitaplar hakkında fikrim yok, örnek olması açısından yolluyorum;

www.dr.com.tr

Sık seyahat ettiğimden biliyorum, a-b arası hep en düşük ücretten alırdım aylar önceden biletlerimi, geçen seneden bugüne tam 2 katına çıktı. Doların artması ve enflasyonun etkisi çok büyük. Çünkü uçağın satın alınmasından benzinine pilot hostes teknik eleman maaşına kadar hepsi dolarla ilişkili

Gunaydin, siz yeni mi farkediyorsunuz? Aylardir boyle

ekonomik faktörler malum. diğer yandan yeni havalimanı zaten pahalı bir de ebesiinin nikahında bir yerde olunca sabiha kıymete bindi.

Min 2 kat artti (her seyde oldugu gibi)

1-1,5 saatlik yurtdisi ucuslari 1200-1600 tl arasi :/

Super kampanyali fiyata aldim denilen biletler 2 sene oncesinin fiyatina denk.

dolar arttı, yakıt fiyatları arttı, personel giderleri arttı. Doğal olarak bilet fiyatları da arttı.

İstanbul belediye başkanlığını gaspetmeleri halinde doğabilecek tepkiye karşı birikiyorlar. İşkilli büzük dingilder yani :)

Polis haftası

bu bir kalkışma olabilir mi??

tabi ki hayır, o numaranızı almadıysa geçmiş olsun.

karşı tarafa çağrı atılmamış galiba
şansına küs hocam

tam koordinat veriyorum.

40°59'0.11"K
28°47'19.53"D

ekşi nar sokak ile cumhuriyet caddesi arasında kalan boş arazideydi anıt. bir şey kalmadı geriye ama gidip içeri girip bakmak lazım.

ben çevrede çok fazla opsiyon olmadığını aktarmak istemiştim
2km mesafede bir mekan var, 130 tl geceliği
ben olsam oraya seçerdim
sabah sınavdan önce 20 dklık bir yürüyüş + temiz hava zihni açar

goethe'nin konak'ta olması seni kandırmasın. baya baya göztepe'de kendileri. hani konak metro'da ineyim de paşa paşa yürüyeyim demelik bi yerde değil. airbnb veya facebook gruplarına bak. en olmadı bana yaz haftayaysa. bakarız duruma.

mesela adam almanya'da dinliyor şunu biz dinleyemiyoruz
www.youtube.com

@kaufman Ukden ben de dinleyebiliyorum senin linkini. Ama iğrenç şeymiş o ya, keşke ben de dinleyemeseydim:) Benim rasladıklarım hep telif nedeniyle oluyor. Mesela şampiyonlar ligi ve Avrupa ligi yayıncı kuruluşu İngiltere'de BT Sport. İngiltere'deki adam Bt sport youtube kanalında maç özetlerini izleyebiliyor, dışardan izlenemiyor.

İstanbul'un her yeri aynı. Sene olmuş kaç binlerce kişinin yaşadığı mahallede umrumda olmayan birinin ölümünün minareden duyurulması gibi çağdışı bir uygulama ne zaman sona erecek merak ediyorum.

ikinci kez okunuyor şimdi.

15 temmuzdan sonra mı dikkatinizi çekti sela okunması? Sela bayram namazı, cuma namazı, cenaze namazına çağrıdır. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz sizin için olmasa bile ölen kişinin yakınları için anlamı var sela okunmasının. Çağdışı diyorsunuz ama küçük biyerde yaşarken ilçe olarak kimin öldüğünü seladan ve sonrasında yapılan anonslardan öğrenirdik.

Ses yüksekliğini arttirdiklari icin artık daha çok dikkat çekiyor.

Müslüman olduğunu sürekli hatırlayacaksın, değilsen de sesini çıkartmayacaksın, sana dinletilene her koşulda rıza göstereceksin. Kabaca bu bence.

Laik bir ülke ama diyaneti var, o da sadece camilerle ilgileniyor. Aynı hesap işte.

işverenden halen çalışıyor yazısı alabilirsiniz.

ya da e devletten hizmet dökümü de iş görebilir,ama bir ay önceyi gösteriyor en erken.

One way car rental olarak aratacaksiniz.sixt te var misal verdigin iki ornekte avrupa disi oldugu onlarda olmaz.avrupa tek yonune bakman lazim.donus ucretleri biraz pahaliya maloluyor.sen yinede bak ama isine gelecegini sanmiyorum.

6 ay prozac ve bir kutu laroxyl kullandım, iyi geldi. düzenli kullanmak gerekiyor. doktor takibi ile kullandım, her kutu bittiğinde gittim. bugün de içmeyeyim demedim. kendimi birazcık daha çok sevmemi sağladı. bırakmaya yakın birden kesmemek lazım. ben öyle birden kesince azcık kötü hissettim ve tekrar başlamak istedim. doktorumsa bunun geçici bir süreç olduğunu söyleyip, son kutuyu 4 günde bir kullanacağım şekilde almamı söyledi. tekrar söylüyorum, iyiyim. kafaya takmıyorum ve sosyal olabiliyorum. çenem açıldı.

Antidepresanlarin etkileri en erken 21 gunde ortaya cikar.

2 yılda kullandıklarım:

duygu durum değişikleri için 30ü gr lithuril
uyku problemlerim için 5 gr aripa
anksiyete ve obsesyon için 30 mg paxera
farklı dönemlerde lustral
çok nadir ativan

denek hayvanına dönmüşüm aq. başta, psikiyatra gidiyordum sadece. yeterli olmadı, psikoterapi, emdr gibi tedavi yöntemlerine yönelip ilaçları azalttım. iki seneye yakın ilaç kullandım. ilaçların yan etkileri beni çok rahatsız ettiği için bıraktım. iyileşmeye başladığımı anladığım ilk an, yan etkilerden rahatsız olmak, ilaçsız da hayatımı idame ettirebileceğimi hissetmekti. geçen seneden beri ilaçları, sigarayı, garip sosyal medya hesaplarını, enerji sömüren insanları arkada bıraktım. bin kat daha iyiyimdir. psikoterapi alın mutlaka, kafada bastırarak geçecek bir şey değil.

Yarıyor.

yarıyor ama düzenli kullanım şart.

6 km bir parkuru var. sanırım başka bir tane daha var ama ben hiç kullanmadım. biraz kalabalık oluyor haftasonları yalnızca.

Adidasrunner koşu grupları var sosyal medyadan takip edin genelde pazar günleri belgrad koşuna gidiyorlar, tek başına koşmak istemezseniz grup koşularıyla katılabilirsiniz. Ben de hiç o parkura gitmedim ama bence grupla gitmek daha iyi olabilir.

adım adım'ında her ayın ilk cumartesi günü toplu koşusu oluyor. sitelerinden üye olabilirsiniz. 4.levent'ten arabası olmayanları falan da götürüyolar hatta. süre falanda ölçülüyor.

ben anadolu yakasına taşındığım için pek gidemesem de artık bence çok güzel koşmak için. haftasonları yazın mangalcılar, semaverciler falan oluyor ama erken saatlerde giderseniz çok güzel.

Yakınlarınızdaki bir Starbucks'la şimdiden dost olun bence. Bir de gürültü önleyici kulaklık. Sırf bu sebepten aylarca annemin evine gidemedim ben.

dışarıda çalışmama elvermeyecek bir iş yapıyorum ne yazık ki. bir de tek bir balyozla giriştiler olacak iş değil.

genelde sabah 9 akşam 18 kimse karışmaz. cumartesi de iş günüdür. pazar günü saat 10-11'de başlarlar. 24 saat çalışma izni genelde vermezler ama aldıysalar gece de çalışırlar.
genel kural belli bir desibeli aşmadan çalışmaktır. yanı başınızdaki ev olduğundan geçmiş olsun diyorum merak etmeyin küçük yerler kısa sürede biter. yıkımı da en fazla 10 gün falan sürer tahmin ediyorum.

bizimki Sabah 8.30'da basliyor. inadina mi bilmiyorum ama en cok gurultu cikaran aracla basliyorlar. cumartesi de ayni. pazar yok. bazen gecenin korunde bir takim buyuk arac sesleri de geliyor. kabullendim.

Geçen sene aynı sıkıntıyı ben de yaşadım, tam bir sabır testi. Bu adamlar genelde gerekli yerlerle işi bağlamış oldukları için bunlara şikayet vb. pek sökmüyor.

Pazar günü izin vermezler. Sabredeceksin.

yıkım başladıysa yıkım ruhsatı vardır diye düşünüyorum. bu şartlarda müdahale edilmesi pek mümkün değil. gürültü önleyici kulaklık vs ile geçiştirebilirsiniz ancak.

@sutlu nescafe malesef pazar günü izin veriyorlar.
sabredeceksin +1

kadıköyde izin vermiyorlar. veya da kendileri çalışmıyor. bilemedim.

B ve C icin Aspekte.

Goethe Ankara'da b1.3 kurunu yeni bitirdim. Sicher kullanılıyor.

sicher b1+ lacivert olanı

önceki duyurunda telc denmiş zaten, nesi yeterli gelmedi?

www.telc.net

konu hakkında pek bilgin olmadığını fark ettiğimden ekleyeyim; telc, goethe, testdaf, dsh sınavlarından bir tanesine gireceksin. telc'in sınavları biraz daha sık oluyor. tabii üniversiten "özellikle x sınavı olacak, başkasıyla gelmeyin" derse bilemem ama telc c1 hochschule'yi kabul etmeyen okul olduğunu sanmıyorum.

Benim de dönem dönem ders verdiğim kurum da Almanca sertifika veriyor. Iletişime geçerseni bilgi vereceklerdir.
www.avrupadilkulturmerkezi.com.tr

OnSet sınavları var, onlara girebilirsiniz:
www.onset.de

Telc kadikoy de araştır.

evlilikten dolayi oturma+calisma izinleri genelde sadece oturma iznini cikartan ulkede gecerli.

Almanla evli tc vatandasicarkadasim avusturyada ikamet ediyor. Yani gayet mumkun.

Illa hollandada oturmak zorunda degilsiniz.

Birlikte gittiğiniz sürece evet. Tek başına taşınmak istiyorsanız olmuyor.

Kayaşehir

Altınşehir

Sancaktepe

garalde (bold) olabilir

Bildigin Times New Roman bu sadece ekran screenshot oldugu icin bazi kenari kosesi daha yuvarlak gozukuyor.

bağlı olduğun veya olmadığın ilçenin sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına gidip başvurabilirsin.

hükümet konağında olur kurum.

yanlış bilgi. işsiz ve kurdeşenli götümü en yakın kaymakamlığa götürdüm, ancak sgk şubelerinden gerçekleştiriliyormuş kayıtlanma.

o vakıfta gelir testi yapıyorlar. mecbur değilsin ancak sgk da sana mecbursun diyecekler.

ben gelir testi için başvuru yaptıma ama form teslim etmedim. sonuç: bir süre sonra prim çıktı zaten herkese 54 lira. sıkıntı yok.

türkçe dublajlı ingilizce altyazılı hollywood filmleri

kitap değil de şunu buldum şimdi

www.google.se

edit: bunda ağaç yokmuş galiba.
şurada da tabiat parklarına tıklayınca flora ve fauna var
www.istanbultabiatparklari.gov.tr

resimleri yok ama maalesef.

kitaba ek olarak plant.net diye bi aplikasyon var. bitkilerin, yaprakların fotolarını çekiyorsunuz ve size seceresini çıkarıyor. arboretumda kafayı yemiştik bunla, kesinlikle tavsiye ederim.

şu var aklımda kalan:
www.idefix.com

güzel aplikasyonlar var mobil cihazlar için. çoktan seçmeli, şunlardan hangisine benziyor diye diye ilerletiyor. flowerchecker, plantnet gibi. böcekler için de benzer app'ler bulunabilir

Bu kitap yeni çıktı:
www.kitapyurdu.com
Ben henüz okumadım ama yazarı tanıyanlar çok övüyorlar.

Bunun dışında N.G. Mamıkoğlu'nun Türkiye'nin ağaçları ve çalıları kitabı var. Ahmet Baytaş'ın kelebekler, Jilber Barutçiyan'ın mantarlar kitapları var. Tübitak'ın sürüngenlerle ilgili bir kitabı var. Çeşitili STKlar (Doğa Derneği, WWF Türkiye, DKM, Buğday) zaman zaman rehberler yayınlıyorlar, onların web sitelerine yayınlarına falan bakmak lazım.

eğer sözleşmede özel bir artış oranı yoksa, direkt tüfe yazıyorsa artık o geçerli değil. dediğiniz gibi Yİ-ÜFE'ye bakılıyor artık.

bununla alakalı bir kaynak var mı acaba? ve tam olarak yapılması gereken budur değil mi?

kaynak borçlar kanunu. kiracı kabul etmediği sürece üfeden fazla zam yapamaz.

Sizin hesabımız doğru, fakat kiracı ev sahibi ilişkilerinde anlaşma yoluna giderseniz daha iyi olur. arada fark az zaten. 2550 de anlaşma teklif edin.

hayır

Arkadaşınız otun içine biraz bonzai katmış olabilir.

en.wikipedia.org

Üstteki sebepten de olmayabilir tabi ama bahsettiğiniz şey bu.

hissettim

uyandığımdan beri içimde bir burukluk var. Anlam veremediğim, adını koyamadığım.......
Sanki bir ateş topu var içimde ve elimi kolumu bağlıyor, ayak tabanlarımı gıdıklıyor. Savaşamıyorum onunla.
Ayrı bir çaresizlik bu sabah benimkisi. Zira anlayabileceğin gibi, sıçmam gerekiyor ama gel gör ki sular kesilmiş. Bu durum gerçekten tüyler ürpertici.

destegah pikan yazıyor en başta başlık olarak.
bu marka ve model adı sanırım
altta da sıra ile

pikan otomatik
pikan kar (bu bildiğimiz car sanırım)
pikan taksi
pikan delux
pikan civanan (???)

yazıyor


edit: tr.wikipedia.org
paykan imiş

dünyanin en cakal ev sahipleri olarak uni mahallelerinde ev sahipleri salonu "pimapenle" bölüp daha cok odali gibi kiraliyor. ama su ana kadar gördügüm sunta, pimapen yönemlerinin hicbiri göze hitp etmiyordu. söyleyeyim. mümkün, en kolayi tahta paravan, en zoru yeni duvar. ama gerek var mi siz karar verin. güncel fiyat bilmiyorum.

sunta salonda çok cırtlak durur bence de. dışarısına boyama falan yapılabilir, ne bileyim iki üç çerçeve asılır diye düşünüyordum.

cam tuğla ile örsünler

alci bölme duvar www.yedigun.com

adresin muzikotek.

abi normal gitarla bi çal olmadı bahçelerde rüzgar aklımda aşk var falan çalarsın..

Eğitimlerinin süpervizyon aşamasında olan psikologlar uygun ücretle terapi verebiliyorlar. Önerebileceğim kimseler var. Dilerseniz özelden yazınız.

allah kabul etsin.


ben fatihte degistirdigimde baya bekletmislerdi nedense. umarim ugrastirmazlar seni de.

İyi olmuş. İnsan hayatını kendi istediği gibi şekillendirmeli, başkalarının ya da yaşadığı toplumun istediği gibi değil. Cesur bir hareket.

bu, cesur hareket için tebrik ederim.
böyle, böyle başka insanların da var olduğunu öğrenecek devletlimiz.

tebrik ederim. ben de çıkartalı 4 sene oldu galiba.

bunu neden burada duyuruyorsun? neden soru olarak açtın? soru nedir? nasıl bir cevap vermek gerekiyor?

en önemlisi bu bizi neden ilgilendiriyor? dinle ilgili duygu düşünceler insanın kendisine özeldir. madem sen bunun mahalle-toplum baskısı olarak empoze edilmesine karşı bir davranış olarak rahatsızlık verici olduğunu düşünüyorsun, sen niye bize dinle ilgili duygu-düşüncelerini anlatıyorsun.

yoksa amacın bize aynı eylemi yapmamız için çağrıda bulunmak mı?

bu olayı niye bu kadar dramatize ediyorsunuz anlamadım. emin olun bundan önceki yaşantınızdan bir farkı olmayacak. kimse kimsenin hüviyetindeki din hanesine bakmıyor, baksa da en fazla döner sıfatına bir daha bakar, nasıl bir tipmiş bu diye o kadar.

bunu şimdiye kadar en az yüzlerce hüviyeti detaylı olarak kontrol etmiş. ve binlerde hüviyeti detaylıca kontrol etmiş arkadaşları olan biri olarak söylüyorum.

kürsü oluşturuyorum, düşüncelerimi açıklıyorum, buraya bir agora muamelesi yapıp benim gibi düşünen insanları cesaretlendirmek istiyorum. çünkü bu konjonktür içinde açıklanması gereken bir şey olduğuna inanıyorum. ne var yani şuncacık bir yerde kürsü oluşturmuşuz çok mu? her yerde aynı düşünceleri görmekten bıkmadınız mı?

@mea max +1

Bunu buradan duyurmanın amacını ben de merak ettim.

bir dindar dini düşünceyle ilgili bir şey yapylaşsa "reklamcılık yapma" denir ama ateist/dine uzak/gayrimüslim biri aklına her geldiğinde "not: ateistim" nootunu düşebiliyor, apayrı bir duyuru olarak açabiliyor. ne güzel.

"son bir diyeceği olan var mı?" sorusuna cevabımdı bu.

böyle durumlarda "x şunu yapsa şöyle olurdu" argümanı bir refleks olarak sağ cemiyette baya bir yerleşmiş gördüğüm kadarıyla. tebrik ediyorum. ifadenin nesi tuhaf?

@kaufman, domuz eti işine girmek isteyen birinin açtığı bi duyuru var, sırf ona bile bakarsan verilen cevaplarda, "x şunu yapsa şöyle olurdu" argümanı bir refleks olarak sadece sağ cemiyette baya bir yerleşmemiş, aynı derecede sol cemiyette de yerleşmiş olduğunu görürsün.

toprağı sıksan lümpen çıktığı için sol cemiyet de nasibini almıştır bağlamdan ayrı olarak bu kabul edilebilir bir olgu tabii. ama sağın bu ülkede vasat dili oluşturma ve muhafaza etmede yadsınamaz bir popülaritesi var ki bu dünya geneli için geçerli. vasat muhafazıcıları ifadeye reklam olarak bakar, fikre marjinal olarak bakar, konuşulmamışı konuşana art niyetli der. bunu şimdi keşfetmiş ve hayal kırıklığına uğramış değilim elbet ama tekrarlıyorum ki buraya bir agora olarak bakıp meselenin konuşulabilirliğini genişletmek ve kontralara karşı iç sıkıntısı yaşadığım bir memlekette bunu duyurmak ve muhtemel cevapları savuşturmak niyetiyle açtım ben bunu. kompleksten ölüyor herkes. her şey reklam, her şey pazarlama popülist dünyalarında. gayrısını düşünemiyorlar.

yerinde bi karar olmuş. benim kimlik de yıprandı iyice değiştiricem yakında. ben de aynını yapmayı düşünüyorum. yalnız boş bırakabiliyor muyuz o kısmı önemli olan o.

yap. ben de yapıcam yakında. iyi bişi bence.

çok ta fifi...

son bir diyeceğim filan yok.

sadece senin şahsını ilgilendiren bir olay. kimliğinde islam yazması ya da oranın boş kalması, + ya da - bişey değil.

benim kimliğinde islam yazıyor, bundan rahatsız değilim,
islam yazması da sana ait olmayan bir ifadeyse, çıkartırırsın olur biter, hayırlı uğurlu olsun ne diyelim başka.