[]

2014'te sorduğum bir soru

www.eksiduyuru.com

ne diyorsunuz? bana komik geldi :)


 
Hüzünlü...


  • hair freak  (23.08.18 13:33:23) 
masum..


  • hayati cozemeyen adam  (23.08.18 13:34:35) 
tarihte radyo için "teknolojinin geldiği son nokta bu, daha ötesi yok" diyen abiye benziyorlar.


  • tabudeviren  (23.08.18 14:20:05) 
[]

LPG lobisi üyelerine bir sorum olacak

selam millet.lukoil'in gazını nasıl bilirsiniz? şimdi benim araç lpgli. ben kalitesine inandığım için 5 yıldır aralıksız opet aygaz kullanıyordum. genelde de uzun yol yapıyorum. geçen gün aklıma lukoil geldi ve depo boşken doldurdum lukoil'den. fazla uzatmayayım gayet hoşuma gitti. eğer psikolojik değilse çekişte az bir artışla beraber depoda 50-60 km fazla gitti gibi geldi.

ne diyorsunuz? geçelim mi aygaz'dan lukoil'e, siz ne kullanıyorsunuz?


 
sektörün içinde olan kuzenim shell'den alıyor, lpg'de çok dalavere oluyormuş çok ucuzlardan almam diyordu.


  • Bruce  (16.08.18 12:16:43) 
www.subaruclubtr.com

en önemli şey bar.
  • kablelvuku  (16.08.18 12:18:44 ~ 12:18:59) 
Uzun gitme olayınız daha fazla lpg almanızdan kaynaklı olabilir. Bazı bayiilerin dolum üniteleri daha iyi sıkıştırabiliyor.


  • piotr  (17.08.18 11:32:17) 
[]

amasya'da ne yapalım?

merhaba. cumartesi günü saat 16:00-23:00 arası amasya'da olacağım. methini çok duydum güzel şehirmiş. gezip göreceğiz. zaman gördüğünüz gibi kısıtlı.

nasıl yapalım?
nereyi görelim?
ne yiyelim?

teşekkürler

 
eger guzel planlarsaniz "borabay golu"nu gorun bence. o kadar yukseklige tirmandiktan sonra karsina golun cikmasi cok acaip :) (google'dan bakabilirsiniz).

60 km falan.
  • brkylmz  (02.08.18 23:02:39) 
Irmak kenarı gezisi, kral kaya mezarlarına çıkarsınız, oturmak isterseniz Çınar’ altında birşeyler içersiniz, akşama doğruda Ali kaya restorana çıkarsınız yemeğe.


  • intihar etsem de kendime gelsem  (02.08.18 23:15:00) 
Şehrin çıkışına doğru Ferhat'ın dağlarda açtığı kanallar var, gezilebilir.
Ali Kaya'da Tokat Kebabı yemek şart.

  • japon askeri  (03.08.18 10:10:01) 
bi tane de guzel muze vardi irmak kenarinda. amasya muzesi olabilir direk adi. amasyayi maket halde yapmislar.


  • foster  (03.08.18 10:22:39) 
ırmak ve kral kaya mezarları gezilebilir.

yamaç bistro diye bir yere kahvaltıya gitmiştik. manzara ve açık büfeyi beğenmişti herkes. akşam yemeği için de uygun olabilir. tepeden şehri izleyebilirsiniz.

gün içinde de şehirde denk gelirseniz haşhaşlı, cevizli çörek yiyebilirsiniz.
  • ontheroad  (03.08.18 10:43:21) 
Merzifon’a da gidin keşkek yiyin:) canım memleketim :)


  • hede hodo  (03.08.18 13:45:50) 
[]

ankara hakkında 2 soru

1-aspava nerde yenir? behzat amirim özçelik'te yiyordu sanırım. nasıldır orası?

2- aşti civarında bir otelde kalacağız. kızılay'da bikaç işimiz var. metroyla gitmek mi daha pratik olur yoksa arabayla mı? park edecek yer bulamıyorum ben oralarda da ondan soruyorum. teşekkürler


 
1- ilk orijinal aspava esat'taki yıldız aspavadır ama hepsi aynıdır. parasına göre saçma lezzetsiz döneri vardır(eskiden iyiymiş öyle diyorlar ama şu an nostalji amaçlı gidilir sadece sizin durumunuzda) hatta gittikleri meşhur meyhane de aynı cadde üzerinde çok az geridedir kızılay tarafına doğru.


edit: tam olarak burası goo.gl

2- arabaya gerek yok toplu taşıma ile her yere gidersiniz rahat.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (02.08.18 20:55:40 ~ 20:57:52) 
1. küçükesat ama aspavanın neden bu kadar abartıldığını asla anlamiycam
2. metro daha iyidir, park yeri sıkıntı

  • guzel gunler gorecegiz  (02.08.18 20:55:42) 
[]

tanımadığınız insanlara karşı tavrınız nasıl?

şöyle ki ben dışarı çıktığımda kimseyle ilgilenmiyorum. yani birisini dayaktan öldürseler hemen kaçarım, öldürene "dur sen ne yapıyorsun" demem. otostop çekene kesinlikle durmam. bunun sebebi de insanların cinnet halinde yaşamaları.

bi tane sporcu çocuk vardı mesela. adamın biri kadını döverken ayırmaya çalışmıştı, adam çocuğu bıçakladı öldürdü. çocuğun yerinde ben olsam ve ölsem benim eşim,yavrum, ailem ne yapar,onların günahı neydi diye düşünüyorum.bu vb birçok olay varken, ülkemde insanlar fare gibi olmaz sebeplerden öldürülürken;

yaptığım doğru mu, yoksa yanlış mı?

sizin tavrınız nasıl?

teşekkürler

 
kesinlikle seninle aynı şekilde düşünüyorum. bu ülkede bok yoluna gitme potansiyelimiz çok yüksek ve ben bunu böylece minimize ettiğimi düşünüyorum açıkçası.


  • bizansa karsi memleket takimi  (26.07.18 13:32:41) 
Ben herkese yardımsever davranıyorum şahsen ama elinde bıçak olan birine müdahale yapılmaz. polisi aramak en iyisi. dövüş sanatı bile bilsen defalarca pratiğin yoksa elinde bıçak olan adama karşı koymak zor. hiç bilmeyenlerin hele karşı koyması mümkün değil.


  • Neill  (26.07.18 13:35:21) 
@neill+1

Öyle bir durumda hizlıca durum analizi yapıyorum bu kavga büyür mü, etrafta benden güçlü yardım edecek başkaları var mı, mağdur olacak kadın veya çocuk var mı diye tartarım. Cevaba gore müdahale ederim.

Birde ben ufak tefek bir insanım yani kavga ayırmam için yürek yemem gerek. Ezip yutarlar beni. Öyle bir durumda polisi, ambulansı aramak en mantiklisi. Ama kavga eden çocukları düşünmeden ayırıyorum. Çocuk dediysem 5-15yaş arası. Daha büyüklerin kavgasından tırsiyorum.
  • Amaranta ursula  (26.07.18 13:46:30) 
ben böyle mevzularda tabi durum analizi de yaparak yardım etmeye çalışıyorum hemen, otostop dahil (tabi tipine göre). senin düşündüğün gibi ben de, mağdur olan tarafta ailem olsa ve kimse yardım etmese? diye düşünüyorum. annem darp edilmişti ve çevresinde insnalar olmasına rağmen kimse yardım etmedi. arkadaşım benimle buluşmaya gelirken arbede sonucu bıçaklandı, yoldan geçen arabaya beni ilerideki hastaneye bırakın lütfen, öldürücek beni bu çocuklar yoksa demiş, almamış adam.


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (26.07.18 13:53:40 ~ 13:54:03) 
benim sözlü kavgayı yatıştırma gibi üstün bir yeteneğim var. sözle dalaşanlara hemen nutuk çekiyorum inanılmaz etkili oluyor. ama yumruklaşma evresine geçmişlerse orda bağırır polis filan çağırırım. birinde bursa'da 48 otobüsünün şoförünü dövmek için bir kaç kişi dışardan kapıyı yumruklamıştı. bu şoför gel lan gel açıyorum kapıyı ne yapacaksınız ha bana tribindeydi. var gücümle bağırıp kapıyı açmasına engel olmuştum. hala düşünürüm bağırmasam adamı belki öldürmüşlerdi. :D
otostopla da birini almıştım korkumdan ödüm bokuma karıştı arkadan her an saldıracak gibi geldi. tanımadığımı asla almam o yüzden.

  • for day to break  (26.07.18 13:57:02) 
Gecen sene mahallede iki aile birbirine girmisti gecenin 3'unde. Birkac kere toplu bagirmalar ve "Bicak cekti" tarzi sesleri cok duydum ve polisi aradim. Polis 1.5 saat gelmedi, o arada kavga dagildi. Ben de geri polisi arayip "Kavga dagildi" dedim. Sabah uyanip birlikte kaldigim kisilere durumu anlattim, "Manyak misin? Birak, kim kimi olduruyorsa oldursun. Daha once onlar birbirine girdi. Birisi polis cagirmis, tanidiklari varmis ve kim oldugunu bulmuslar. Polisi cagirani bulup yaraladilar" dedi.

Biri dusmusse falan yanina gider "Iyi misiniz" derim, oyle seyleri yaparim. Otostopcunun da ogrenci olup olmadigina bakarim mesela. Yani, yol ortasindan anlasilmiyor da, kampus kenari otostop cekenlerin ogrenci oldugu belli oluyor ornegin.

Onun disinda, kadin olmamdan kaynakli sanirim, iki tane kocaman erkegin kavgasinda zaten tepki versem bascavusun esegi muamelesi goruyor ve pek kimse sallamiyor. Sesimi daha da arttirirsam, hem bagirma cagirma deneyimimim pek yok, hem erkek sesini bastiracak gucte degilim, hem boy bidik, hem de caril caril bagiran igrenc sesli kadin kategorisine girecegim (ki bebek aglamasiyla birlikte en katlanamadigim sestir); bir sey demem.

Bir de en son gupegunduz Nisantasi'nda 8-10 cocuk bana bicak cekti, 10 metre otemdeki millet "Aaa oyun oynuyorsunuz sandik" dedi. Gucum cocuklara da yetmediginden hic girmem o topa.
  • aychovsky  (26.07.18 13:58:20 ~ 14:02:50) 
metroda asansör beklerken arkamda bekleyen bir adam montumun cebinden telefonumu çekmiş almış koşarak giderken, yine benimle birlikte asansör bekleyen 4-5 kişi diplerinde olmaları ve görmelerine rağmen müdahale etmediler ve ben tam asansöre binerken dürtüp "şey hanımefendi sanırım bir adam telefonunuzu aldı" dediler. yani bırakın bir şey yapmayı, tam olarak bu cümleyi o kadar rahat bir biçimde söylediler ki anlamadım ne olduğunu, düşünün. şu olaydan sonra bir şeylere müdahale etme, insanlara yardım etme isteğim o kadar azaldı ki. yine de zor durumdaki birine elimden geldiği şekilde yardım etmeye çalışırım, ama hem kız hem de bayağı güçsüz olduğumdan dolayı kavga vs müdahale etmiyorum tabii.


  • tabirimekruh  (26.07.18 14:35:07) 
[]

Artvin'de ne yiyelim

Merhabalar. Yarin birkac saatligine artvin merkezde olacagiz.aksam yemegi icin tavsiyeniz varsa alalim. Ama siradan bir sey degil de hakkaten hakkini verecek bir yemek veya lokanta tavsiyeniz varsa gidelim.

Tesekkurler


 
Vedat milorun twitterina bak


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (21.07.18 19:29:36) 
Vedat Milor iki-üç gün önce Artvin Ardanuç'ta bi cağ kebabcısını baya övdü, yediğim en iyi diye. Ona bakabilirsin


  • nundu  (21.07.18 19:34:20) 
Ardanuç Artvin arası baya uzak.
Hopa ya inerseniz kristal pide.
Borçka da döner. Artvin de de döner yersiniz ancak yer ismi bilmiyorum
  • kisa  (21.07.18 19:57:46) 
Bir kaç saat için Ardanuç uzak kalır . Katrevan’da Kuşçu’nun yeri diye bir yer var , eti çok güzeldir manzarası da var , merkeze de yakın. Sorarsanız tarif ederler size .


  • saklisecilmemis  (21.07.18 21:03:37) 
[]

avrupa ya da abd'de yaşamış olan

ya da kültürlerine yakinen şahitlik etmiş olanlara bir sorum olacak.

avrupalılar ya da amerikalılar çocuklarını nasıl yetiştiriyorlar? onlara nasıl davranıyorlar? nelere müsamaha gösterip nelerde taviz vermiyorlar? en önemlisi de yetiştirdikleri çocukların bizimkilere göre olumlu ya da olumsuz farkları nelerdir?

tecrübesi olanlar aktarabilirse iyi olur. teşekkürler

 
eksisozluk.com

Bati Avrupa icin yukarida yazanlar gecerli.

ABD'de ise yasadigin eyalete, ailenin egitim durumuna ve ne yazik ki irka gore degisiyor. O nedenle ABD'yi genellemek daha zor, sonucta dunyanin en kalabalik 3.ulkesi.
  • Traveller  (16.07.18 11:48:51) 
Avrupada yetisen cocuklarin olumsuz yanlari:
- Yaslilara olan hürmetin olmamasi
- Paylasma geleneklerinin olmamasi

Olumlu yanlari:
- Sorumluluk sahibi olmalari
- Disiplinli olmalari
  • VIPCH  (16.07.18 12:19:30 ~ 12:19:58) 
Kuzey avrupa ulkelerinde bireysellik on planda. bu sadece cocuklar icin degil yetiskinler icin de bu sekilde. Somut olarak nedir bu bireysellik? Ornegin;
- 3-4 yasindaki bir cocuk "ben yemek yemiyecem" denildiginde "demek ki yemek yemek istemiyor, aciktiginda bize soyler zaten" deniliyor. ama bizim gibi daha cok bagli toplumlarda 3-4 yasindaki cocugun yemek yeme istegi ailesinin kararina baglidir. anne cocugun doyduguna ikna oluncaya kadar cocuk yemek yeme durumunda.
- 7-8 yaslarindaki cocuklarda ornegin odasina toplama, kirli camasirlarini makineya atma, bulasiklari yerlestirme gibi gorevleri var cunku ailenin bir parcasi, gorevlerde is bolumu var. bizde ise isler anne babanin sorumlulugunda, cocugun gorevi derslerine calismak.
- 10-12 yaslarinda bir cocuk dogum gununu planini kendi yapar, kimleri cagiracagi vs. ama ayni zamanda dogum gunu sonunda evi toplamak da kendi sorumlulugundadir. yardima ihtiyac var ise anne baba yardim eder. ama bizde dogum gunu yapacabilecek sansli azinlikta tum organizasyon anne-babanindir bu nedenle de her turlu karar da anne babanindir.
- 15 yasinda cocuk kendi kiyafetlerini kendi secer ve alir, bizde ise anne baba cok etkindir kiyafet konusunda.
- yine bu yaslarda bircok cocuk calisir, deneyim ve ekonomik ozguruluk kazanir. bizde ise bu yaslarda cocuklar ya asla calismaz, para kazanmaktan bi haberdir. ya da calismak ve eve ekmek goturmek mecburiyetindedir. bunun ortasi genelde yok.
- 18 yasda anne baba universite konusunda cocugu yonlendirir ama son karar cocuktadir. bizde ise anne baba karari verir, cocuk onaylar veya onaylamaz.
- yirmili yaslarda kisi evlenip evlenmemeye ve kiminle evlenip evlenmemeye kendi karar veir. bizde birco durumda anne babanin sozunden cikilmaz.

tum bunlari dusununce sanki kuzey avrupa iyiymis gibi gozukur ama elbette madalyonun iki yuzu var. genelde bu ulkelerde cocuklar ozguven ve bagimsizlikla yetisir. ama ozguven ve bagimsizlik tam dozunda iyi sonuc verir, fazla ozguven hata yapmaya da neden olur. bizde ise ozguven eksikligi ile yetistigi icin yetiskinlikte bile korkarak hareket ediliyor, o nedenle hem maddi hem manevi olarak birilerini arkaya almak guc veriyor.

ornegin almanya icin bir soz varid "18 yasina gelince aileler cocuklarini evden kovarlar" diye. bu soz kismen dogru, kovmazlar ama genelde 18 yasina gelen cocuk ya calismaya baslamistir maddi olarak bagimsizdir, ya da universite okuyordur devlet destegi nedeniyle maddi bagimsizligini edinmistir. bu nedenle bircok kisi 18 yasindan sonra ailesi ile yasamayi tercih etmez, ve kendi istegi ile ayrilir. ama bu bagimsizlik ailelerin de yanlizlasmasina neden olur, bircok yasli kisi tek basina, cocuklarinin ilgisinden uzak kendi basina yasamak durumunda kalir. ya da avrupali gencler cok aile baskisi hissetmeseler de bircok durumda destegini de hissedemedikleri icin kendilerini cok yanliz hissdebilirler, bizdeki gibi sulale olarak kalabalik ortamlar yaratmak guc.

yani ozetle baska kulturleri kendimize entegre etmek yerine kendi kulturumuzun dogurdugu problemleri hafifletmek daha makul bir cozumdur. mutlak iyi veya kotu yok, her kulturun dogurdugu avantaj veya dezavantajlar farkli.

ama tum bunlar genelleme elbette, ornegin almanyada eski dogu almanya gecmisi olan aileler birbirlerine bizden cok daha bagli genelde. tamamen bu gecmiste ve mevcut durumda ulkedeki yasanilan deneyimlere, korkulara, ekonomik duruma, guvenlik ihtiyacina bagli olarak sekilleniyor.
  • emrahday  (16.07.18 12:40:35) 
merhabalar ben türk-amerikanım, amerikanlar hakkında konuşacağım bir iki kelime. aslında şu videoda bir buçuktan sonra anlattım temel farklılıkları ve sık sorulanları www.youtube.com buna bakabilirsiniz. hatta abone olursanız da çok sevinirim.

öncelikle çocuklar kıyaslama ve karşılaştırma yapılmadan yetirştirilir. her çocuğun kendi hobisi/ilgi alanı vardır ve aileler bu hobilerden hoşlanmasa bile engellemeye çalışmazlar. mesela katy perrynin babası papazdır. böyle zıt şeyler çok vardır. kimse hayallerinizi sınırlamaz. ne istersen yapabilirsin vurgusu çok yapılır. genel olarak olumlanır çocuklar ve olduğu gibi kabul edilir yani.

taviz verilmeyen konular eyaletten eyalete hatta aileden aileye tabiki değişiyor. bazı eyaletler çok dindar ve din konusunda taviz vermiyor olabiliyor. örneğin georgia'da okuyan bir arkadaşım herkesin aşırı dindar ve bağnaz olduğundan bahsetti ama kimse sokakta cıkcıklamıyor ya da ayıp demiyor.

abd biraz böyle her yerden göç alan ve tek bir milletten oluşmayan bir ülke olduğu için kültüründe insanları kabullenme vardır. alışmışlardır çünkü. siyah beyaz ayrımı gibi ne yazık ki hiç olmaması gereken şeyler tabiki hala var, ama bir şekilde aşılacağını düşünüyorum, umutluyum.

olumlu olumsuz fark bence türkler birey olmayı bilmiyor. aileler çocuklarının birey olmasına kendine ait hobisi olmasına falan izin vermiyorlar. kendilerinin kopyalarını yaratmak ya da yaşayamadıkları hayatı yaşatmak istiyorlar. amerikanlar bu konuda çocuğa hem birey olmayı öğretiyor, ne olursa olsun hayatta kalabilmeyi, hem de kişinin kendisini yaşamasına olanak sağlıyorlar. sadece aile değil eğitim sistemi ve kültür de bunu destekliyor.
  • cal oyna seyrine bak  (16.07.18 13:10:42) 
Çok genelleme yapacak bir şey yok bence,evet anne-baba genelde 30lu yaşlarının ortasında çocuk sahibi olup, daha iyi şartlar sağlamaya çalışır; evet bireysellik daha ön planda ama çocuk anneler de var bir yanda. 15 yaşında karnı burnunda gezen ergenlerin nasıl iyi ebebeyn olacakları soru işareti, kendileri çocukken.

Kötü örnekler de çok, iyi örnekler de. Bir anne gördüm en son markette, sürekli ama sürekli 2 çocuğuna müdahale edip durmadan konuşuyordu. Kasa sırasında yan yana olmamak için bir tur daha attım gerçekten, kafam şişmişti çünkü.

Bireyselliğin her zaman bencillik demek olmadığını da görebiliyorum. Biz de çocuklar, yaşları kaç olursa olsun, Noel gecesinde hediye açılırken sıralarını beklerler mesela, en özel günlerde bile çok aşırı şımarmalarına izin verilmez. Türk bebesi kendine paketlenmiş 20 hediyeyi görecek de, sırasını bekleyip açacak hediyeleri. Hayal etmesi bile zor değil mi?

Doğada, parkta, dışarıda ''fazla'' salıyorlar bence çocukları, tamam hareket alanı bırakılsın ama bir dönüp de bakılsın. En son bir tanesi karayoluyla ulaşımın olmadığı yerde kafa üstü düştü ve helikopter beklendi.

Dediğim gibi, iyi ve kötü örnekler çok ve aile bağları çok değişken. Anne babasını ayda bir arayan da biliyorum, her haftasonu ziyaret eden de.
  • buf-e kür  (16.07.18 14:05:33 ~ 14:09:58) 
[]

eliptik bisiklet alsam nasıl olur?

merhabalar. sorum çok basit. diyete başladım. eliptik bisiklet

alayım mı?

almayayım mı?

teşekkürler

 
ikinci el al. kullanırsan zayıflamana katkısı olur.


  • hasmetizm 2046  (08.07.18 19:30:58) 
Alıyorsan koşu bandı al. Yoksa alma. Zira vücut ağırlığınla çalışarak da kardiyo yapabilirsin.

İnternetten 20-30dk'lık aletsiz çalışmaları araştır.
  • idexo  (08.07.18 19:31:22) 
koşu bantlarını daha önce kullanmadıysan git gör incele.

bazıları aşırı gürültülü çalışır ve koşarken pat pat pat pat diye ses yapar, alt kata çok ses giden bir yerde oturuyorsan bunu göz önünde bulundur.
  • killerbee  (08.07.18 19:46:21 ~ 19:46:35) 
Çamaşırlık olarak kullanacağın için pahalıya gelecek


  • all girls dream  (08.07.18 20:15:56) 
en fazla 2 gün kullanırsın. ya spor salonun da bile en fazla 5 gün kullanıyorsun


  • dedim dedim de kime dedim  (08.07.18 20:48:26) 
[]

sapanca'da ayakları kesilen köpek

insanlığın vicdanını yok eden bu olay herkesi etkiledi malum. iş makinesinin ezmesi sebebiyle hayvanın ayaklarının koptuğundan falan bahsedilmiş. bilgi kirliliği var sanki. çalışma yapan iş makinesinin yavru köpeğin sadece ayaklarına zarar vermesi mümkün mü? tek ayağına bile bassa altına alır patoz eder öldürür. bence bu imkansız bir şey.

ben bu işin kasıtlı olduğundan başka bir ihtimal düşünemiyorum. şu anda en net bilgi nedir?


 
Mümkün değil. İnşaatçıyım.

4 ayağınının o şekilde üzerinden geçip kesecek veya yarayacak makina yok. Makina kopartmaz zaten, ezer. Paletli makina bile asfaltta üzerinden geçti deseniz, yine kopartmaz. 2'si kopar, 2'si ezilir.

Bir de kuyruğu var. Kökünden kesilmiş.

Tamamen yalan. Bildikleri bir şey ve saklıyorlar.
  • malheiros  (16.06.18 17:35:14) 
İş makinesi, çim biçme makinesi gibi şeyler bana göre tamamen halkın vicdanını rahatlatmak için ortaya atılmış şeyler. Gerçekte ise canice işkence edilmiş yavru bir köpek var ortada.

Bu da raporun bir kısmı.

mobile.twitter.com
  • dissendium  (16.06.18 17:41:20) 
makine ile yapılmadığı anlaşıldı diye haberler çıktı. en son bilgi bu.

her gün bir hayvanın ayağını, kafasını, gövdesini kesip yiyiyorsunuz zaten. kesildi ama yenilmedi diye mi bu kadar ses çıktı, anlamadım.
  • buf-e kür  (16.06.18 19:22:08) 
Kardeş bu muhabbetin kaynağı şu. Benzer bir görüşü sözlükte de okudum.

İş makinesi falan hikaye. Mevcut durumda iş siyasilere ulaştı. Tepki büyüdü ve seçim öncesi muhalefetin sırtladığı bu tepki yoğunluyu AKP'yi kötülemek için kullanılabilir. Böyle bir riski ortadan kaldırmak için yandaş medya manipülasyon yapıyor.
  • japon askeri  (16.06.18 20:31:44) 
[]

çocuğu olanlara tuvalet alıştırması hk.

merhabalar.bizim sıpa mart ayında 2 yaşını bitirdi. şu anda 26 aylık yani. tuvalet alıştırmasına başlayalım dedik fakat 2 günde ıslatmadık don,zıbın,alıştırma külodu ve normal külot bırakmadı. lazımlığa oturtuyoruz tane tane söylüyoruz fakat anlamıyor, bırakıveriyor çişini altına.

aslında çişini yapınca bazen bezini alıp geliyor bize veriyor değiştir diye. hazır gibi eğitime ama 2 gün denedik olmadı. biliyorum iki gün yeterli değil,daha uğraşmamız lazım ama böyle de insanın motivasyonu düşüyor.

evet anneler babalar tecrübelerinizi bi anlatın da aydınlanalım be yaa. bekliyoruz. tesekkürler

 
Biz de sizin gibi denedik basarisiz olduk (2 gunun sonunda) ucuncu gun farkli bir yol izledim. Tamamen eve kapandik, hic disari cikmadik. Disi sizdirmayan egitim kulotlarindan giydirdim. Telefonun alarmini her 20 dakikada bir calacak sekilde kurdum. Her alarmda tuvalete gittik (yerde lazimlik). Tuvalette de ilgisini cekecek birsuru sey bulundurdum (camasir makinesine duvara vb yapistirmasi icin etiketler, eline bacagina surmek icin krem, benim makyaj malzemelerim vb). Bu sekilde bir noktadan sonra pavlovun kopegine dondu☺️ Her alarmda itiraz etmeden geldi tuvalete ve oturdu (oturmasini saglamak onemli). Onemli olan 1 ya da 2 kere lazimliga yapmasini saglamak. Yaptikca kendine guveni gelecektir. Cisleri (sansliysaniz kakalari) birlikte klozete dokun, bay bay diyin, sifonu cekin falan eglenceli bir hal alsin surec


  • acid rain  (28.05.18 21:42:12) 
ben de izleyeyim bir kenardan. 25 aylık hic niyeti y9k saniri m bezi bırakmaya :/


  • balik kraker  (29.05.18 00:51:53) 
Daha erken olabilir. Ama siz zaten doğru zamanı belirmemiş olduğunuz düşünüyorum. Oğlum 3.5 yaşında bıraktı.
İlk başlar zordu. Sonra güle güle kakalar diye bir kitap keşfettik. Hem kitap hem videosuyla bitirdik bu işi. Birde apple store da poo poo diye bir uygulama indirdim. Oda faydalı oldu.
Bende bu iş uygulama kitapla olmaz diye düşünüyordum ama oldu
  • gullak  (29.05.18 04:57:38) 
2 yaş biraz erken değil mi?

biz 3 yaş civarı başladık. çünkü haberinin olması söylemesi bir yana, daha çişini tutacak kaslar da tam gelişmiş değil ki. yani geldiğini fark edebilir, yaptığını fark edebilir, gelip söyleyebilir ama tutamaz ki.

bence erken daha.
  • kibritsuyu  (29.05.18 07:55:01) 
[]

masa üstündeki dosyayı göremiyorum

merhabalar. şimdi ben harici bir cihazdan bir dosyayı masa üstüne kopyalıyorum. kopyalandığını görüyorum fakat "bazen" dosyaları göremiyorum. bu her zaman olmuyor. ama başlat menüsündeki admin kısmındaki (ekteki resimde bulunan yer) masa üstüne bakınca görüyorum.

biraz araştırdım fakat çözüm bulamadım. neden olur bu?


 
Merhaba,

Sağ tık > Görünüm > Masaüstü simgelerini göster seçeneğini denediniz mi?
  • hakiki ssg  (24.05.18 11:31:15) 
[]

evli misiniz, değil misiniz?

merhaba millet. lütfen cinsiyet belirtmeden cevap verelim. evet soralım;

evli misiniz?
evliyseniz mutlu musunuz?
eşinizi seviyor musunuz?
zamanı geri alsanız tekrar Onunla evlenir misiniz?

evli değilseniz;

evlenmek istiyor musunuz?
neden istiyor/istemiyorsunuz?

 
ilk olarak kendim cevap vereyim. 4 yıldır evliyim,eşimle çook mutluyum, onu seviyorum ve yine olsa yine evlenirim :)


  • demirr  (31.03.18 10:33:40 ~ 10:33:52) 
- evliyim
- mutluyum
- seviyorum
- evlenecek olsam gene eşimle evlenirdim, ama özgürlüğü tercih ederdim kjdfksjsgsdfkg
  • kimlanbu  (31.03.18 10:34:29) 
-evliyim
-mutluyum
-seviyorum
-evlenecek olsam eşimden başkası ile evlenmezdim. Bekarlık +1
  • oligomer  (31.03.18 10:35:34) 
Evet
Evet
Evet
Evet
  • Son Müzakereci  (31.03.18 10:40:42) 
Değilim. İstemiyoum. Çünkü kendi sorumluluğum bana fazlasıyla yetiyor zaten. Daha fazlasına ihtiyacım yok.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (31.03.18 10:59:05) 
dört evet.


  • who cares wins  (31.03.18 11:04:35) 
değilim. kadınım. bazen keşke evlensek diyorum bazen of ne işim var evlilikle diyorum kesinlikle kararsızım.


  • blacksky  (31.03.18 11:30:33) 
evliyim
mutluyum
evet seviyorum
evlenirdim ama şu anki kafayla zor. katılır katılmazsınız, evi arabası olmayan adamın evlenmesi bana göre aptallık. bende hala hiçbiri yok.
  • lazpalle  (31.03.18 12:29:30) 
evli degilim

30 yasimdan sonra evlenmeyi dusunuyorum, simdi degil. neslimi devam ettirmek sanirim
  • tomcruise  (31.03.18 12:55:54 ~ 12:56:55) 
evli değilim
evlenmek istemiyorum çünkü yapacakların kısıtlanıyor bu hayatta
ülke şartlarının bayağı etkisi var bu konuda
başka bir ülkede olsa bu kadar sıkıntı olmazdı
  • red hot chili  (31.03.18 13:13:57) 
eğer güzel bir kız bulabilirsem istiyorum.


  • yavru tosun  (31.03.18 13:17:07) 
Evet
Evet
Evet
Zamanı geri alsam evlenmem şimdiki kafamla, evlenmek zorundaysam yine onunla evlenirim. Ama evlenmek istemezdim, evliliğin çok artısı var eğer mutluysanız. Ama ne kadar mutlu olsanız da, herşey güzel olsa da özgür olamamak, hayatınızı çok sevseniz de biriyle paylaşmak zor.
  • John Bloor  (31.03.18 13:25:32) 
değilim
istemiyorum.
kendime tahammülüm yok başkasına nasıl olsun? ya da ben kendime tahammül edemezken başkası neden bana tahammül etsin?
  • dinsiz adam  (31.03.18 22:39:45) 
evli değilim.
kısmet.

  • sutlu nescafe  (31.03.18 23:04:31) 
evliyim
mutluyum, bazen mutsuzlaşıyorum
evet çok seviyorum
evet, yine eşimle evlenirdim. ama daha geç evlenebilirdim.
  • xvyz  (31.03.18 23:24:42) 
Evliyim.
Mutlu sayılırım.
Seviyorum.
Zamanı geri alsam tekrar eşimle evlenmezdim. Hiç kimseyle evlenmezdim. Ya da çok daha geç yaşta evlenirdim.
  • humat  (01.04.18 22:27:44) 
[]

Trabzon-malatya macına gidecegim ama nasıl?

Söyle ki pasolig kartım yok. Esim ve 2 yasindaki oglumla pazar gunu aktivite olsun diye trabzondaki maca gitmek istiyoruz.simdi;

1- hemen stad kapisinda pasolig alabiliyor muyuz? Alamiyorsak en kestirmesi nedir? Maliyeti nedir?

2- trabzon stadinin cok dolu olacagini sanmam. Yaniliyor muyum? Fazla kalabalik olmasa bizim icin daha iyi. Boyle aileler icin ayrilan yerler var mı? Alilecek gitmemizde sorun olur mu?

Tesekkurler

 
1- www.passolig.com.tr adresinden başvuru yapınca anında passolig üyesi oluyorsunuz. sonra passo.com.tr'den de bilet alıp akıllı telefonunuza uygulamayı indirerek telefondan barkod okutup tribüne girebilirsiniz. maçtan bir kaç saat önce stadyum gişesinden tek girişlik kart da alabilirsiniz esas kart gelene kadar ama telefon varsa sıra beklemeye falan gerek yok.
2- trabzonu bilmiyorum gerçi ama kale arkasında bağıran çağıran taraftar olur genelde. bize gelmez diyorsanız kale arkası almayın.

  • nrmnm  (16.03.18 19:32:40) 
malatya maçı boş olur, maçtan 1 gün önce staddaki gişeye gidin anında basıp versinler kartınızı.kale arkasına gitmeyin gidecekseniz de köşe taraf tercih edin özellikle misafir trübün altına gidebilirsiniz.maratonda da köşe tercih edin alt orta tarafta vira var üst taraf da kombine dolu zaten.


  • valkin rockefeller  (17.03.18 00:12:03) 
[]

bu kadına yapılan işlem nedir? (+18)

----- +18 uyarı -----

öncelikle uyarayım linkini verdiğim video benim diyeni bile etkileyecek kadar fenadır. sonra uyarmadı demeyin.hassas kişiler izlemesin lütfen

----- +18 uyarı ------

aslında kadının yüzü gayet normal görünüyor ve bir başlıyorlar kesmeye ki ne kesme. estetik desem o yüz bir daha hayatta eskisinden daha iyi olmaz sanki. kemiklere bir şeyler takıyorlar ama anlamadım. video başlığından da anlaşılmadı.

tam olarak bu ameliyat nedir?

+18 ameliyat videosu: www.youtube.com

edit: lan otopsi mi yoksa? kadın ölü mü desem keserken kanıyo. ne oksijen ne hortum bişey var.canlıysa nasıl yok hiçbir yaşam desteği?

 
tümör ya da kansere ulaşmak için yapılan bir işlem. kadın canlı. trake mi ne ondan takmışlardır ölü olsa kanamaz böyle.


  • ozdek  (14.03.18 18:01:03) 
oyyyyyyyyy ben ne izledim.......

ulan dedim gözünden parazit mi çıkartacaklar. ne göreyim adamlar motor kapağı açar gibi elmacık kemiğini yardı gitti.

allah korusun ya. acil şifalar hastalarımıza.
  • qobel  (14.03.18 18:32:10) 
cerrah olmak hakikaten zor iş ben 10 saniye izleyemedim bile. bir de tümör falan insan için çok zor şeyler.


  • tantunizade murat efendi  (14.03.18 18:40:45) 
Sonuna kadar izledim beni çok etkilemedi açıkçası.. Bu ameliyatı yapabilecek cerrah olduğunu sanmıyorum Türkiye'de ciddi anlamda profesyonellik gerektiren bi ameliyat


  • 112 hayat kurtarır  (14.03.18 19:22:19) 
operasyonun ne olduğu hakkında kimsenin bir fikri yok sanırım. tümör veya kansere ulaşmak için diye bir cevap geldi sadece


  • demirr  (14.03.18 19:24:58) 
entübasyon yok evet ama kadın canlı, trakeostomi var oradan devam oksijen almaya.

bu operasyonun amacı ulaşamadıkları bir tümöre/maligniteye ulaşmak olabilir veya bir travma sonucu kompleks çene yüz kırığı olan bir hasta olabilir.

bir de Türk doktorları çok hafife alıyorsunuz arkadaşlar. çok başarılı çene cerrahları ve plastik cerrahlar var türkiyede. neler yaptıklarını görseniz böyle konuşmazsınız.
  • carabelli  (14.03.18 22:05:51) 
[]

ölüm ve sonrası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ölümden korkuyor musunuz?
Ölüm sonrasına inanıyor musunuz?
Ölümü düsünüyor musunuz,düşününce ne hissediyorsunuz?

Ben de her fani gibi ölümden korkuyorum.aklima gelince ister istemez bir ürperme oluyor.ölüm sonrasina da inaniyorum.

Bu arada ben ölmekten hicc korkmuyorum diyen olmaz insallah :-)

 
ölümden korkuyorum, çünkü hazır değilim
ölümden sonrasına inanıyorum
ölümü düşünüyorum, düşününce yapmam gereken bir çok eksikliği farkediyorum
  • dieselsingle2  (26.02.18 15:29:44) 
Hayır
Evet
Evet, "oh ne güzel dert yok tasa yok" (tabi günahlarımız bağışlanırsa) diye düşünüyorum.

Hiç korkmuyorum, hatta arada sırada fani işlerden sıkılınca "komuşum amına ölücez nasılsa" diye kendimi avutuyorum :)

Sadece zamansız ölmekten korkuyorum, arkamda eksik işler bırakmak istemiyorum. Ama "benim işim 80'e kadar bitmez" demiyorum tabi ki :)
  • John Bloor  (26.02.18 15:36:23) 
Bununla ilgili olarak (ölüm sonrası) aklıma gelen her ihtimalde de "o da olumlu, bitse de gitsek bari" diye düşünüyorum.

Eh, tabii ki içgüdüsel olarak ölüm anına ve ölmeye ilişkin bir korku var mutlaka.
  • skooma  (26.02.18 15:39:43) 
çok korkuyorum.
inanmıyorum, yaşamdan öncesindeki yokluğa dönüş olacak sadece bence.
çok defa geliyor aklıma, nefesim daralıyor.
  • rare  (26.02.18 15:42:51 ~ 15:46:00) 
@john bloor: korkmuyorumla baslayip korkuyorumla biten bir cevap olmus. Olum de sanirim boyle birsey.korkmuyoruz gibi oluyor fakat insan o soguklugu dusununce mutlaka bir korku doluyor icie


  • demirr  (26.02.18 15:47:00) 
hayır
hayır
hayır

hayatın pek bir önemi yoktur, ancak ondan başka bir şeyimiz de yoktur.
  • tukenmez adam  (26.02.18 15:52:33) 
kendi ölümümden korktuğum söylenemez ama bazi seylerin yarida kalacagi dusuncesi biraz icimi buruyor. sanirim hayatim boyunca hep o his olacak icimde bi yerlerde. aslinda düşününce bu da çok mantikli degil, öldükten sonra yarim kalan şeylerin bi anlami olmayacak nasilsa. ölümden sonrasina da cok inandigimi soyleyemem. dogmadan öncesi hakkinda nasil fikrim yoksa öldükten sonrasi da boşluk olacaktir diye düşünüyorum.


  • in vino veritas  (26.02.18 15:53:58) 
Eh iste nasil bir olum olduguna bagli, acili bir sekilde olmekten korkarim, uykumda olmek dusuncesi o kadar korku yaratmaz.
Olum sonrasi tamamen belirsizlik benim icin, varligindan da yoklugundan da supheliyim.
Yani ara sira dusunuyorum, hatta intihara yatkin biri oldugumu bile dusunuyorum. Dusundugumu fark edince dusunmemeye calisiyorum, dusuncelerimden korkup.
  • yuzır  (26.02.18 15:56:04) 
1- Korkuyorum
2- İnanıyorum
3- Düşünüyorum. Şu dünyada yapmam gereken, yaşamam gereken şeyler var. Bunlar öyle ekstrem şeyler değil. Baba olmak, çocuklarımın büyüdüğünü görmek, sevdiğim memleketimde yaşayabilmek.. Bunları yaşamadan ölmek istemiyorum. İnsan dünyaya doymaz herhalde ama biraz yaşadıktan sonra ölüm de bir başlangıçtır bana göre.. Kalabalık yapmamak lazım, arkadan gelenlere yer vermek lazım :)
  • silah taciri  (26.02.18 16:04:08) 
ölümden korkmayan yoktur heralde.
ölüm sonrası varsa da yoksa da o an düşünülecek bir durum.
çok fazla düşünmüyorum, sürekli düşünürsen ölürsün.
  • mikahakkinen  (26.02.18 16:58:59) 
korkuyorum, inanıyorum, düşünüyorum dua ediyorum en sevdiğim yere gidecekmişim gibi mutlu olayım diye. tüm insanlar için. mevlana gibi düğün misali.


  • for day to break  (26.02.18 17:08:00) 
Ben ölümden hiçç korkmuyorum:)
Ama mümkün olduğunca uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorum yani hemen gelmezse iyi olur :)
Ölüm sonrası derken; cennet cehennem reenkarnasyon vb şeylere inanmıyorum. Doğayla buluşacağız işte.. Kadavra bağışı yapma düşüncem var, gerçekleştirirsem tıpa katkının yanısıra öğrencilerin elinde şaklabanlık malzemesi olurum diye düşünüyorum. (bence sakıncası yok, dersleri ağır, sorumlulukları ağır biraz eğlensinler yavrucaklar)

Ölümü tabii düşünüyorum ama çok sık değil. Ayda alemde bir aklıma geliyor. Ölümle ilgili tek endişem arkada kalan evlatlarımın çok üzülmeleri. Bunu istemiyorum.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (26.02.18 17:13:10 ~ 17:25:27) 
- Aktif bir korkum yok, bir hafta sonra öleceğimi öğrensem korkardım.
- Hayır.
- Evet, bazan her şeyin yok olacağı düşüncesinden kaynaklanan komple bir boşluk ve karanlık hissi, bazan da her türlü sıkıntının sona ereceği hissiyle bir rahatlama.
  • i was made for you  (26.02.18 17:30:19 ~ 17:31:01) 
valla öyle tuhaf olay ki bu, sözcüklerle tarif edilmesi zor geliyor bana. mesela ölümden korkuyor musun dediğinde ne diyeceğimi bilemiyorum, zira öldüğümden haberim olmayacak ama şöyle diyeyim; hayatta kalmak, varlığımı sürdürmek istiyorum. bu yüzden şu yakın gelecekte ölmek istemem. kendi ölümümden ziyade çok yakınlarımın ölümü korkutuyor beni daha çok, çünkü o süreci ben yaşayacağım, üzüntüsünü hissedeceğim. kendi ölümümde his mis yok.

anlayabileceğin üzere ölüm sonrasına da inanmıyorum tabii, keşke inanabilsem.
  • soso  (26.02.18 17:37:20) 
Ölümden tabii ki korkuyorum.
Ölüm sonrasına normalde inanmıyordum ama baktırdığım bir faldan çok etkilendim. Söylenilenler tek tek çıktı, şu an metafiziğe inansam mı inanmasam mı kafasındayım.
Ölümü düşündüğümde toprak olup çürüyüp gideceğim geliyo açıkçası sadece aklıma. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Sonra amaaan diyorum, geriye kalmayacak olan sadece ben değilim. Dünya da bi noktada yok olacak. İnsan ömrü şu evrende bir nefes alıp verme bile değil.
  • sec guard  (26.02.18 18:03:07) 
Ölünce bunun bilincinde olmayacağım için ölümden korkmuyorum, sonrasına dair bir inancım da yok. Beni asıl korkutan başkalarının ölmesi, bunun üzerine düşününce çok kötü oluyorum.


  • pike  (26.02.18 19:59:09) 
Dilde korkmuyorum diyorum ama yüzleşince korkmuyorum diyenin olacağına inanmıyorum.
Ölüm sonrasına inanıyorum ve bu yaşam tarzıma etki ediyor.
Ölümü düşünüyorum düşününce üzüntü duymuyorum aksine buradan kurtulacak olmanin verdiği huzur var. Tabi öte yandan diğer tarafta nelerle karşılaşacağımı bilememenin endişesi var.
  • Amaranta ursula  (26.02.18 20:13:38) 
ölümden korkuyorum evet. ayu gibi duygusal biriyim ve hiç yakınımı kaybetmedim. terk edilince bile az buçuk toparlanmam 1 sene sürüyor. bu acıyı yaşamak da, etrafımdaki insanlara yaşatmak da istemiyorum. hepsini geçtim, ben 30 sene sonraki şampiyonlar ligi finalini izleyebilmek, önümüzdeki kış yağan karı görebilmek istiyorum. öyle çok rafine, sofistike, efendime söyliyim göt göt zevklerim yok. yaşamaya bayıldığımı da söyleyemem, bazen düşüp wefad edesim geliyor. ama tek bir hayatım olduğunu biliyorum ve acısıyla tatlısıyla, dolu dolu yaşamak istiyorum. hani ölürken "tamam yeter artık amk hadi sktir git" desin insanlar benim için, gençti şöyle hayali vardı böyle karı götürecekti vs. diye üzülmesinler. isteğim o.

ilk paragraftan da anlayabileceğin üzere ölüm sonrasına inanmıyorum. o yüzden, adanalı serserinin de söylediği gibi, BU DÜNYADA UNUTULAN DEĞİL İZ BIRAKAN OLmaya çalışıyorum. tek bir roman veya makale yazsam, neblim 30 sene sonra birisi benim yaptığım bi işi görüp "vay aq ne güzel yapmış gebeş" dese falan bana yeter sanırım.

dünyaya kazık çakmak veya dünyayı değiştirmek gibi bir gayem yok. geldim ve gideceğim, bunun farkındayım. ama öyle mal gibi yaşayıp gitmeyeyim istiyorum, tek derdim o. ha bunun için ne yapıyosun dersen hiçbi şey yapmıyom, rastgele yaşıyom öyle. daha bugün aceleyle yola atladım diye araba biçiyodu mesela.

ama bana uzun süre yaşayacakmışım gibi geliyo, neden bilmiyorum. hani böyle "93 yaşında her gün mc donalds'tan yiyen ahlaksız it" tarzı haberler çıkıyo ya, o tarz bi herif olurum gibime geliyo. "iyiler erken ölür" diyolar, o yüzden her türlü ayak kaydırma ve şerefsizliğe de yatkınım, hiç öyle dünyalar tatlısı bi insan değilim. umarım 97 sene daha yaşayıp 120'de ölürüm diyorum şahsen.

buraya da not düşeyim: intihar ettiğime dair çok net, kesin bir kanıt yoksa bilin ki intihar süsü verilmiş cinayete kurban gitmişimdir. kılıçdaroğlu'nun adamlarından korkuyorum.
  • der meister  (26.02.18 20:22:43) 
korkmuyorum.
inanmıyorum.
rahatlatıyor.

babam öldü mesela, ölümün kötü bi şey olduğunu düşünseydim muhtemelen asla uyuyamazdım.
  • ghilleinthemist  (26.02.18 20:36:51) 
korkmuyorum da, sevimsiz geliyor.
olum sonrasina degil de arasina inaniyorum, arada bir sey var sanki, yeniden dogmaya inaniyorum, ara bir yer, bir form var gibime geliyor, elbette emin degilim,
olumu sik sik dusunuyoum, anne baba vs sik sik aklima gelip senaryolar uretiyorum,
olum beni daha cabuk kararlar vermem, islerimi daha hizli yapmam ve surekli sikayet etmeme konusunda gizliden gizliye motive ediyor.
  • tresrichesheures  (26.02.18 20:43:49) 
1) yapmak istediğim şeyler bitene kadar 'evet' , sonra korkmayı bırakacağım.
2) korkma
sadece toprağa gideceksin
sonra toprak olacaksın
sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin
oradan özüne ulaşacaksın
çiçeği özüne bir arı konacak
belki
belki o arı ben olacağım

3) hayır
  • Fayfa  (26.02.18 22:13:05) 
kuran' ı kerim mealini okuyorum ve ona, allah' a, ahirete inanıyorum.


  • preldzic  (26.02.18 22:14:26) 
1- evet
2- hayır
3- düşünmemeye çalışıyorum
  • i m cool with that  (26.02.18 22:25:03) 
1-3) Ölümü günlük hayatta düşünmüyorum ama hatırlatıcı bir şey olursa korkuyorum. Geçen gün kan ve ilik bağışı için bir testler yaptılar; “İhtiyacı olan ben de olabilirim” diye aklımdan geçti, anlık dehşete düştüm.

Ölümden çok korkuyorum, hatta sadece ölümden korkuyorum. Deseler ki “En sevdğin on kişiyi öldüreceksin, sana bin yıl bizden”, oynaya oynaya kabul etmem ama “Yapmam gereken bıysa, yapayım” diyekabul ederim. İyi ama kısa yaşamaktansa uzun ama dandik yaşamayı tercih ederim. Nefes almayı o derece seviyorum ama günlğk hayatın koşturmacasında aklıma gelmiyor.

2) Sonraki hayata, “yalan dünya”ya, sevdiklerimle yeniden buluşacağıma inanmıyorum. Bu dünyada artık 30-40-90 ne yaşarsam o.
  • aychovsky  (26.02.18 22:51:12) 
[]

2. Çocuk için ne diyorsunuz?

Merhaba. Gelecek ay 2 yaşına girecek bir oglum var. Simdi nasil anlatsam bilmiyorum da ben bir cocuk yetistirmenin sorumlulugunu biraz kücümsemisim. Bu iki yılda ne zor ne sorumluluk gerektiren bir sey oldugunu anladim. "Canim dusunme o kadar cocuk bu olur gider" kafasinda degilim.

Ülkeme,yetisen nesile olan inancim giderek kayboluyor. Egitim kurumlarinin durumu ortada. Butun olumsuzuklara ragmen cocuklarimiz tabi ki sorumlu ve duzgun bireyler olabilir olabilirler ama bu, bu devirde ciddi bir risk. Neyse uzatmadan soruya gelirsek,

Esimin ikinci cocugu istedigini,yas araliginin 5-6 olmasini istedigini, benim cekimser oldugumu dusunursek;

siz ikinci cocuga nasil yaklasirsiniz,
İdeal yaş araligi ne olmali

Tesekkurler

 
Tek çocuk olarak söylüyorum çocuğuna bunu yapmamalısın, bir kardeşi olmalı. Tüm ülkesel ekonomik bazda sıkıntıları geçtim, bir insanın bir kardeşi olmalı hayatta.


  • eja  (21.02.18 11:16:48) 
Yapmalısınız. Kardeşler arası ideal yaş aralığı 3-4 olabilir.
Ama şöyle birşey var, "2 yaşında oğlumu okul çağı geldiğinde iyi okullarda okutabilirim ama 2. çocuğu da yaparsak iyi okullarda okutamayabilirim." diyorsanız o şartları ikisi içinde sağlayabilene kadar beklemelisiniz.

  • battal gemalmaz  (21.02.18 11:20:47) 
Bence kardes olmali, ulke kotu diye cocuk yapmaktan vazgecmek bence cok mantikli bir arguman degil. Ama maddi durum kotuyse filan onlar baska.

Neyse, dis kosullardan bagimsiz, siz icinizde istiyorsaniz, cocuk yetistirme sorumlulugu gozunuzde buyumuyorsa... kardes her cocugun hakki:) tamamen abla perspektifinden yaziyorum. Kardesim olmasa yarim olurdum gibi geliyor. (Tek cocuklari tenzih ederim, direkt tek olsaydim da iyi olurdum ama simdi kardessiz olursam diye dusununce aklima farkli seyler geliyor)

Benim kardesimle aramda 3,5 yas var. cok ideal. Hem bir seyler oldugunda beraber takilabiliyoruz, hem de cok dertlesmesek de cok bir sey oldugunda birbirimize destek cikabiliyoruz cunku yas araligimiz cok olmadigi icin anliyoruz bibirimizi.
Ama cok ufak bi yas farki olmadigi icin de yine abla-kardes olarak seviyeli bi iliskimiz var, abla olarak enseye saplak bi iliski degil.

Bence cocugu buyuttukten sonra tekrar bastan cocuk buyutmek daha zor, 3-5 yas farkini acmasin, cunku siz de "ohh rahatladik" derken basa sarinca bozulabilirsiniz.

Isbu cevap dunyanin en subjektif cevabidir :D
  • kuehles blondes  (21.02.18 11:21:24) 
Eşiniz çalışıyorsa gerçekten çok zor olabilir. Mutlaka iyi bir plan gerekir. Çocuğa kim bakacak büyük olan okula başlayınca ne olacak falan bir sürü soru var. Şu anda düşündüğünüz durumun tam içindeyim tecrübeyle sabittir.


  • murty  (21.02.18 11:26:12) 
@Traveller soruya ahkam kesmek için cevap yazanlar türedi bi de. kardeşim okuma gitsin. sana ne isteyen istediğini sorsun. hiç cevap gelmese de sırf rahatlamak için bile faydalı buraya yazması...

şimdi benim 4 yaşında çocuğum var ve ikinciyi düşünmüyorum çünkü şartlarımız uygun değil ve 40'a merdiven dayamışken enerjim de yok. ayrıca çocuk okula başlayınca maliyet daha da artıyor. şu anda 2 yaşında olduğu için tam idrak edemeyebilirsin. annesi evde çocuklarla birlikte olabilecekse, maddi durumunuz uygunsa ve iki çocuğu idare edebilecek enerjiniz varsa ciddi düşünün. ikinci çocuk olunca ilk çocuğun daha çok babayla olması gerekecek. baba buna hazır mı? kardeş olması iki çocuk için de eğlenceli ve iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. yoksa tartışmalar, huzursuzluklar, belki boşanma bile olabilir. böyle olursa iki çocuk da zarar görüyor. bakıcı veya annanne vs. ile perişan oluyor çocuk.

ideal yaş aralığıyla ilgili çeşitli pedagogların farklı görüşleri var. istersen onu araştır ama yaş farkı 1-2 olunca büyütmesi daha "pratik" diyen anne babalar da var. bana göre kardeşini eğitebilecek yaş farkı olmalı. örneğin ilk çocuk düzgün konuşabilsin ki kardeşi de daha çabuk konuşmayı öğrensin gibi.
  • merhum  (21.02.18 11:30:34 ~ 11:33:55) 
Hocam cevap basit, paranız varsa yapın. İlk çocuğu Waikiki'ye mahkum edeceksen yapma ama.


  • i was made for you  (21.02.18 11:34:11) 
para para para varsa neden olmasın. kardeş duygusunu tadar.


  • for day to break  (21.02.18 11:36:32 ~ 11:37:16) 
mevzu kesinlikle sadece para değil!

çocuk ilgi, enerji ve yaratıcılık istiyor. yoksa çıkan arızaları istediğin kadar para ver hiç bir pedagog düzeltemiyor.

işte 10 saat çalıştıktan sonra eve geldiğinde sırtına zıplayıp "hadi atcılık oynayalım" diyen çocuğuna ne diyeceksin? önemli olan bu.
  • merhum  (21.02.18 11:46:03 ~ 12:03:05) 
İki kardeşim var, hayatım boyunca bunun sıkıntılarını yaşadım. Bence iyi düşünün.

(Hadi bakalım)
  • rahip janick  (21.02.18 11:52:59) 
en az 5 yaş fark olsun. tecrübeyle sabit. fazlası da azı da yorar


  • burya  (21.02.18 11:56:17) 
yapta gör. yap yap.


  • sizofren06  (21.02.18 11:59:39) 
2. çocuk sahibi biri olarak yazıyorum, zamanında bu mevzuda çok düşünmüş ve araştırmıştık,

uzmanlara göre ideal yaş aralığı 2-3 olmalıymış. kardeş doğunca çocuğun okul yaşı gelmişse, bebek doğunca o da okula gitmeye başlamışsa, çocuk, "bak yeni kardeş geldi beni kapı dışarı ettiler" psikolojisine girebiliyormuş. büyük kardeş, kardeşi doğduktan sonra 1 yıl kadar aynı rutinini devam ettirince problem olma ihtimali azalıyormuş.

onun dışında yukarda birisi çocukları lcw'ya mahkum edeceksen hiç yapma demiş. hangimiz organik pamuktan yapılmış elbiselerle büyüdük? lcw'ya kimse mükemmel demiyor ancak ülkemiz şartlarında f/p olarak çocuğuna en iyisini almaya çalışanları böyle gizli/açık küçük gören elitimsi davarları görünce sinirleniyorum.
  • yemrem  (21.02.18 12:05:38) 
Ben eğer düşünecek olursanız yaş aralıkları açısından tavsiyede bulunabilirim. Bir okul öncesi öğretmeniyim ve yaş gruplara bakarak; çocukların kardeşe bakış açısının en uygun olduğu yaşın 4-4,5 olduğunu söyleyebilirim. Daha az ve daha çok aralıkların da avantajları vardır elbette (beraber büyürler, ablalık-abilik ederler gibi) ama en sıkıntısız yaş aralığı iki kardeş için 4 yaş.

Onun dışında, eğer gerçekten zamanınızı ve ilginizi gerçekten verebilecekseniz düşünün derim. ama objektif bir şekilde düşünün. Eğer tüm enerjinizi büyük çocuğa harcayıp bezip ikinci arada kaynayacaksa olmasın herkesin hayrına.
  • oxyden  (21.02.18 12:13:28) 
annesi haklı. 5-6 bence fazla, 2-3 ideal. kaynak malum.

insanlık son 3.000 yıldır kendinden sonra gelen nesile döverek yaşıyor, ona çok takılmayın.
  • babilbaligi  (21.02.18 13:16:43) 
[]

hukuki bir mesele yardım lütfen

merhabalar. şimdi hakkımdaki bir soruşturma sebebiyle aracıma tedbir konulmuştu. mahkeme tedbiri nisan 2017 de kaldırdı. tedbirin kaldırılması için emniyete yazı yazıldı. nerdeyse 10 aydır uğraşıyorum. yazıyı en az 3 defa tekrar yollattım ama o lanet yazı emniyete bir türlü ulaşmıyor. adamlar bize yazı gelmemiş diyor. son yazıyı mahkemeden barkod numarasını alarak ptt kanalıyla takip ettim ve teslim edilen polisin adına kadar ulaştım.

adamları arıyorum yazı şu polise teslim edilmiş diyorum hala bizde yazı yok diyorlar. 10 aydır aracımı satamıyorum,devredemiyorum ve mağdur oldum. şimdi;

bu mesele idari midir yoksa adli mi? nereye şikayetçi olacağız? savcılığa mı yoksa valiliğe mi?

teşekkürler

 
düşünmüşsünüzdür ama elden götüremiyor musunuz yazıyı ?


  • oscar  (16.02.18 23:13:15) 
Elektronik imzali mahkeme mühürlü yazıyı bile kabul etmiyorlar.illa postayla gelecekmis


  • demirr  (16.02.18 23:34:58) 
yazı ereye gidiyor ise ptt den aldığınız teslim edildi kağıdı ile oradaki müdüre çıkın. inanın çalışanlar sallamıyor ama kurumlardski müdürler böyle konularda çok hassaslar


  • oscar  (16.02.18 23:51:15) 
Gidip defalarca konuşmana ve tebliğ edildiği belli olmasına rağmen yerine getirmiyolarsa açıkça “görevi kötüye kullanma” suçu oluşmuştur. (Tck 257) bu nedenle bulunduğun yerin savcılığına bir şikayet dilekçesi yazarak “kişisel mağduriyetini” ispatla, buna ilişkin tanık bildir vs. Bu bahsettiğin gönderiv takibinin çıktısını falan dilekçene ekle, tebliğ edildğini de ispatla yani. Savcılık araştırmaya başlarsa zaten tutuşup gerekeni yaparlar diye düşünüyorum. Yapmazlarsa da aynı zamanda idareye karşı “tam yargı davası” açıp tazminat alma hakkın var. Ayrıntılı bilgi şu linkte var;

www.abchukuk.com

Not: stajyer avukat
  • turuncu tonlarda  (17.02.18 01:35:53) 
[]

spor ayakkabı önerisi var mı?

genelde günlük kullanım (kot pantolon altı),arada bir yürüyüs ve spor için ayakkabı alacağım. adidas duramo 7 var şu anda. baya yıprandı. yenileyeceğim fakat karar veremedim. adidas'tan gayet memnunum da başka ayakkabı da denemek istiyorum.

mesela şu markayı nasıl bilirsiniz? bu ayakkabıyı tavsiye eder misiniz? başka tavsiyeleriniz nedir?

urun.n11.com

 
www.trendyol.com

baya tavsiye ederim. rahatlıksa rahatlık, estetikse estetik.
  • carabelli  (14.02.18 21:39:06) 
Nike pegasus serisi


  • mutlusismankedi2015  (14.02.18 21:51:37) 
Nike ve tek renk skechers demeye geldim.
New balance da olabilir ama cabuk eskiyo nalet.

  • mor oje  (14.02.18 23:13:25) 
puma bu sektörde en sağlam ayakkabıdır. popülist değilsen puma öneririm. 2 aydır türkiye satışına başladı. kendi sitesinden modellerine bakabilirsin sürekli indirim yapıyorlar.


  • mikahakkinen  (15.02.18 00:56:30) 
[]

2 yaş civarı çocuğa telefon vermek

bu konuda yeterli bilimsel çalışma veya bilgi bulamadım. uykusuz anneler gibi saçma sapan sitelerde kopyala yapıştır bilgiler var ama kaynağı belli değil.

şimdi benim martta 2 yaşına girecek oğlum var. mümkün olduğunca televizyondan uzak tutuyoruz. sosyal ortamı maalesef hiç yok. sürekli evde. mevsim de kış olunca tamamen kapandı eve. arada bir telefon veriyorduk eline niloya falan izliyordu. sonradan baktım ki alışkanlık olmuş sabah kalktı mı ve akşamları sürekli telefonu alıp elime veriyor aç diye. sonradan bi baktım ki videodan açtığım çizgi filmi kapatıp youtube'tan açmasını öğrenmiş. youtube'dan açınca önerilenlerden bakıp istediğini izliyor hergele.

bu durum beni çok rahatsız etti ve telefon vermeyi tamamen kestim.unutturacağım tamamen. 2 yaşına bile gelmemiş çocuğun telefonu böyle öğrenmesi zekasından mı yoksa embesil olmaya doğru gidişinden mi acaba?

siz ne düşünüyorsunuz? doğru uygulama nedir? tecrübeleriniz nedir?

 
bilirsiniz şimdiki anne babalar bebeklerin eline telefon verince, çocuk da hemen olayı kapınca "aay benim çocuğum çok zeki" olayına giriyorlar. zekalarından haberdar değilim ama aşırı kullanımın kesinlikle çocukların beynini sulandırdığına inandırıyorum. anneler özellikle çocuktan bunaldıkça açıyor tvyi, bırakıyor çocuğu odada, akşama kadar çocuk tv izliyor. aynı şey telefon için de geçerli.
tecrübeyle sabit bi süre sonra çocuk hırçınlaşıyor. asabi oluyor. elinden almaya kalkıyorsun telefonu bağırıp çağırıyor. ağlıyor.
lafım meclisten dışarı, sizden bahsetmedim. rahatsız olmakta haklısınız. en az 5 yaşına kadar bence bu cihazlardan uzak tutulmalılar.

bir de bi süre önce kampanya başlatılmıştı. ben de imzalamıştım. bi bakın.
www.change.org
  • thomson'un uzumlu keki  (10.02.18 19:36:50) 
bu konuda yapılmış bilimsel araştırmalar da var. cocukların 2-3 yaşa kadar tv izlemesi beyin gelişimleri olumsuz yönde etkiliyor. tv aslında burda bir genelleme cocukları video izlemesi bunu telefondan yapması da aynı sorunu tetikliyor. cocuk ordaki şeyleri algılayamıyor. Burda ki önemli etkenlerden biri cocugun dünyayı 3 boyutlu görürken tv de telefonda 2 boyutlu görmesi ve bunu beyninin algılamaması. 25 kare/sn akan görüntüyü de daha algılayamıyor olmaları da var.

telefondan niloya yı açabiliyor olması da beyin gelişimi olumsuz etkileyen bir faktörlerden aslında, ekran da sadece 2 yere basıp istediğine ulaşmış oluyor. hayal gücünün gelişmesi olumsuz etkiliyor. Hatta oyuncak konusunda da az oyuncak cocukların hayal gücünün gelişmesi için daha faydalı.
  • rurouni  (10.02.18 20:53:47) 
ben telefon, tablet, televizyon üçlüsünden yanayım.

sadece kural koymalı ve zaman olarak kısıtlamalısınız. örneğin, eline alınca bir bölüm niloya izleyip bırakmayı alışkanlık edinmeli.

bunu yapmak için de "haydi bırak" demek yerine başka bir şey ile oyalamak daha güzel sonuç verdi bizim sıpada. mesela "hadi suluboya zamanı" gibi.

bilimsel kaynağım falan yok yalnız, tamamen subjektif bir durumu paylaşmaya geldim.
  • babilbaligi  (10.02.18 22:11:43) 
[]

nevşin mengü'nün süt yorumu

aşağıdaki linkte uzun uzun anlatıyor. özetle tam vegan olmadan önce süt ve süt ürünlerini tüketiyormuş. sonra yaptığı araştırmada memelilerin her zaman süt üretmediğini, sadece hamile kaldığında yavrusuna vermek için süt ürettiğini öğrenmiş. diyor ki; "o hayvanlara zorla tecavüz ediliyor,hamile bırakılıyor ve yavrusundan ayırılıyor. ürettiği sütü de insanlar içiyor" bu gerçeği öğrendikten sonra süt ürünü tüketememiş ve tam vegan olmuş. soruya gelirsek;

inekler her zaman süt üretmez mi yahu? yanlış mı biliyoruz? 2-3 yıl doğum yapmayan inek de sağılıp sütü alınıyor diye biliyorum.

ne diyorsunuz?

video: www.youtube.com

 
Hayvanın doğum yapması lazım süt vermesi için. Nasıl ki insanlar da doğumdan 2-3 yıl sonra dahi süt veriyorsa aynı şey inekler için de geçerli. Düzenli ve sistematik olarak inekler tecavüze uğruyor ve bebekleri kendilerinden uzaklaştırılıp sütleri insanlar için sağılıyor. Bu doğru.


  • bos gezenin bos ustasi  (09.02.18 23:28:47) 
yanlış biliyorsunuz
bebeği olmayınca sütleri olmuyor
yalnız "tecavüze" uğramak da biraz fazla değil mi? kedi köpek nasıl kızışıyorsa inekler de kızışıyor, bizim tabirimizle "boğasıyor".
  • niye ama  (09.02.18 23:44:09) 
bu veganlar bir garip. hayatlarında hiç inek görmedikleri ortada.

Boğalar normalde birbirlerine bile hallenecek kadar azgın hayvanlar. İnekler sanki bir çocuk yapıp kariyer kasacakmış da insanlar onları hamile bırakacakmış gibi hikayeler uydurmuşlar kendi küçük dünyalarında.
  • catch the arrow  (10.02.18 00:04:45) 
teknik olarak tecavüz sayılabilir çünkü, büyük tesislerde bu birleşme işini ineklerin ve boğaların keyfine bırakmıyorlar. belli bir takvim içerisinde, spermi boğadan (zorla) alıp ineğe (zorla) enjekte ediyorlar diye biliyorum. inekler, ellerine boğa eli değmeden hamile bıraktırılıyorlar. bunlar için özel cihazlar da var.

hayvancılığı çok bilen arkadaşlara duyurulur :)
  • herhaltibiliyoring  (10.02.18 00:15:43 ~ 00:26:15) 
/Mermize
Sanırım çiftlik hayvanlarının dışarıda otlayan çok mutlu inekler olduğunu düşünüyorsun. Neyse bir üstteki yazar cevaplamış.

Hayvancılık endüstrisinde çalışmış, sonunda vegan olmuş biri olarak tavuk, koyun, inek farketmez bir entegre tesis görmeni tavsiye ederim intansif üretim neymiş görürsün. İmkanın yoksa buyur burdan bak; m.youtube.com

Bizim köyde bu yok yaklaşımı doğru değil eğer öyle bir düşünce içindeysen çünkü 80 milyon insanı ekstansif(seyrek doğala yakın üretim) hayvancılık ile beslemek imkansız. Türkiye'nin tamamı mera olsa bile zor ki zaten değil.

Görüntüleri izleyin, kapatmayın. İzledikten sonra gidin süt et yumurta gömün. Ama izleyin önce.
  • bos gezenin bos ustasi  (10.02.18 00:31:54) 
Yemek düzenim ve alışkanlıklarım sebebiyle vegan olmaya ne çabaladım ne de öyle bir umudum var. Ama şu "hayvancılıktan anlayan" arkadaşlar ne kadar "zeki". Hiç mi endüstriyel hayvancılıktan haberiniz yok, hiç mi kapitalist üretim/nisbi artı değer üretimi üzerine bir şeyle karşılaşmadınız, hiç mi üst düzey endüstriyel fabrikadan, sabit sermayeden bir bilginiz yok? Evet zaten kar içinde yüzen endüstriyel hayvancılık sektörü senin anneannenin yöntemlerini izliyor. Anneannenin ahırından insanlığın süt ihtiyacı karşılanıyor. Millet veganlığa duyduğu nefreti saçmak için göz göre göre aptallaşıyor.


  • protector  (10.02.18 00:34:26 ~ 00:35:24) 
tecavüz videosu izlemek isteyenler tık tık: www.youtube.com


  • nugre tias  (10.02.18 00:36:46) 
Doğada kendi halinde yetişmesi gereken bitkileri endüstriyel üretim tesislerinde istekleri dışında, sıkış tıkış ve mevsimine uygun olmadan üretmek de tecavüzdür. Bitkilerin yaşama haklarına saygılı olmalıyız. Veganların bitkilere tecavüzü artık son bulmalı.


  • catch the arrow  (10.02.18 00:54:17) 
Komik tezlere devam mı yani? Evet, endüstriyel tarım üretiminin de tatlı su kaynaklarını, tropik ormanları, tarım yapılabilir arazileri ve sonuçta bütün ekosistemi nasıl bozduğu da ortada. Ben yalnız herhangi bir veganın endüstriyel tarıma önem verilsin dediğini görmedim.

Muhteşem bir "tez", 10/10. Başarılarının devamını dilerim. Bayılıyorum reaksiyoner tepki verirken salaklaşmayı izlemeye.
  • protector  (10.02.18 00:59:34 ~ 01:00:28) 
Bunun için sütü tamamen reddetmek mi gerekiyor? Eski usül çiftlikler var, oradan getirtebilir. Yeni doğan dana bir süre zaten anne sütü emiyor, o ineğin sütü sağılmıyor. Dana ek gıdaya geçince de sütünü insan almaya başlıyor. Bu şekilde elde edilen süte de mi karşı veganlık?


  • uepuey  (10.02.18 01:06:08) 
/Uepuey
Veganlık bir din veya sabit bir düşünce değil. Kimi veganlar bal yer kimisi reddeder. Kimi veganlar köy tavuğu yumurtasını yer kimisi yemez. Mesele şudur genellikle; ben doğaya ve hayvanlara zarar vermeden veya en az zararla nasıl yaşarım?

Ayrıca vegan olmanın farklı motivasyonları da var. Etik kaygılar umrunda olmadan sırf sağlıklı olduğunu düşündüğü için vegan olanlar da var. Ki buna vegan diyet diyorlar. Kimisi tamamen çevresel kaygılarla vegan olur(karbon ayak izi, küresel ısınma, kaynakların yanlış kullanımı vb) kimisi de hayvan sömürüsüne karşı olduğu için vegan olur. Veya birkaç nedenden ötürü.
  • bos gezenin bos ustasi  (10.02.18 01:19:09) 
Konuyu ta vegan olacaksiniz ya da hayvanlar olsun diye anlayan embesiller olmasa keske! Konu endustriyel hayvanciligin hayvanlara yaptigi iskenceler. Insanlar da buna tepki gosterip vegan oluyor.

Sizden bir sey istenmiyor! Insanlar protesto ediyor ve bunda haklilik paylari cok yuksek.

Eger protesto eden haklarini arayan insanlar olmasaydi birakin vegan sutu icecek inek sutunu bile bulamazdiniz.
  • Traveller  (10.02.18 11:03:02) 
Dolabınızdaki süt, fabrikadan geliyor ve büyük ihtimalle tecavüzün sonucu www.youtube.com

buna kayıp gönderge deniyor. İçtiğiniz sütün aslında o boy boy reklamlarda gösterilen mutlu ineklerle dolu çiftlikten -hatta ineğin iyiliği için süt sağılıyor , sağılmasa hasta olacak- geldiğini düşünüyorsunuz. Ama öyle değil.

www.youtube.com

böyle küçücük kutulara hapsediliyor inekler.

O ineğin orda olmasının sebebi zaten sizin sürekli süt alıp o sisteme destek olmanız. Ben süt almasm, ineğin sütleri sağılmayacak hasta olacak diye bir şey yok. Almasan o inek orda olmayacak belki.

Kırsal yaşamındaki gibi elle sağım da olsa özgürce de dolaşsa, inek bir eşya olarak kaynak olarak görüldüğünden, biz bunu etik bulmuyoruz. İneğin vücut bütünlüğüne bir müdahale, onun malını çalmak olarak görüyoruz.
  • Cursed Chico  (12.03.18 04:13:53) 
[]

trafikte sizi en çok rahatsız eden hareket

nedir?

ben trafikte,özellikle de şehir içinde elinde veya kulağında telefonla mala bağlamış şekilde araç kullanan adama sinir oluyorum, amaaa;

yasal sınırlarda ben araç sollarken arkamdan tampona yapışıp selektör yapan dallamalara o kadar deliriyorum ki adamı indirip kavga etmemek için zor tutuyorum kendimi.ne saygısız insanlar ya

 
Duzenli arac kullanan biri degilim ama 2 ay kadar once arabayla sehir disi git-gel yaptim. Otoyolda beni cilgina ceviren sey ben orta seritte otoyol hizinda giderken milletin 1 metre kadar arkama yapisarak gitmesi idi. Amac nedir gercekten anlamiyorum, kicima yapismanin amaci nedir yani burnunun dibinde bir araba goremeyince kriz mi geciriyorsun nedir? Cok sabirsizsan solla ya da adam gibi bir mesafeden takip et yav nasil bir kafa bu? Ya da surtunme katsayisini dusurup daha az yakit yakmak mi amacin hayatini riske atarken? Gercekten sebebini merak ediyorum, hatta boyle yapanlar varsa bir zahmet aciklasinlar kufur falan etmeyecegim hicbir sey demeyecegim sadece sebebini soyleyin.

Bir de sol seritte ben sollama esnasindayken aninda birinin kicima yapisip selektor yapmasi senin de dedigin gibi. Arkadas nasil bir acelen var, hepinizinki mi hayat memat meselesi lan? 30sn gecikmeyi hesaba katacak kadar aceleniz mi var arkadas arkanizdan tecavuzcu falan mi kovaliyor? Sollama yapiyorum yani bir dur sollayip saga gececem zaten benden sonra gecer gidersin arkadas. Bunu yapan adam gozumun onunde otoyolda takla atsa zerre acimam, icimde bir rahatlama hissi olur cok ciddiyim.
  • stavro  (05.02.18 13:30:33 ~ 13:32:15) 
Ben de tam trafik magandasi olup kendine biri haksizlik yapinca kufreden kisilerden rahatsiz oluyorum. 100 metre otede U donusu olmayacak yerden donuyor, dondukten sonra biri onune gecince bir de ona hakliymis gibi korna caliyor.

Edit: Sanirim bunun nedeni trafik cezalarinin dusuk olmasi degil, ceza yazilmamasi. Bence her yanlista siddetine gore para, puan, hapis cezasi olmali. 300 kez kirmizi isikta gecince sadece birinde ceza alirsan bu durum insanlari cesaretlendirir.
  • Traveller  (05.02.18 13:31:28 ~ 13:39:29) 
1- elinde telefonla mesaj yazanlar

2- sol şeridi işgal edenler.

haldır huydur makas atanları yazmıyorum bile. hani o zaten facia
  • giovanne  (05.02.18 13:32:47) 
sinyal vermeyenlerin direk yüzlerine karşı yedi cedlerine sövüyorum. duracaksan da döneceksende vereceksin o sinyali. ortalıkta araba varsa da vereceksin yoksa da.


  • genc irisi  (05.02.18 13:44:00) 
sinyal vermeden şerit değiştirenlere uyuz oluyorum. müneccimlik dili ve edebiyatı okumadığım için.


  • naksidil  (05.02.18 14:02:41) 
makas atanlar kadar rahatsız eden bir şey varsa o da önüm doluyken arka tampona yapışıp selektör yapan çakallardır. sonra bu çakallar sağa çıkıp hızlanıyor ve önümdeki araçlar araya girmeye çalışıyor (takip mesafesi boşluğuna). hah işte tam o sırada hafif hızlanıyorum ve o çakallar sağ şeritte kalıp ya eski yerine dönüyorlar ya da daha geriye düşüyorlar. trafikteki en büyük zevklerimden biri de budur.


  • himmet dayi  (05.02.18 14:18:20 ~ 14:20:39) 
- kararsız hareketlerde bulunan sürücüler
- bulunduğu şeridin ilerisinin dolu olduğunu gördüğü halde ona göre aksiyon almayıp yumurta deliğe dayanınca önüme kıranlar
- tabi ki sinyal vermeden önüme kıranlar
- sol şeridi işgal edenler
- makas at atıyosan ama her taraf doluyken yapma bunu
- sağa park etmek icin aniden yanasıp burnunu tekrar anayola sokanlar
  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (05.02.18 14:21:39 ~ 14:24:21) 
Ota b.ka hayvan gibi korna çalanlar, makas atan ve herkesi tehlikeye atan hayvanlar, iki araba arasında bulduğu 5 cm boşluğa yoktan var olup birden aracın önünü sokmaya çalışan taksiciler ve sinyal vermeden şerit değiştiren veya sağa/sola sapan tipler listemin üst sıralarında geliyor.


  • skooma  (05.02.18 14:23:01) 
beklemeli yerlerde emniyet seridinden veya sagdan soldan gelip araya kaynak yapmaya calisanlar. 'siz salaksiniz, ben cok akilliyim o yuzden beklemiyorum' diyolar ya adeta, onlara sinirleniyorum en cok. biz sanki bilmiyoruz o hareketi yapmayi.


  • icim urperiyor  (05.02.18 15:25:02) 
Sol şeridi işgal eden mallar çok rahatsız ediyor. Genelleme yapacak kadar uzun süredir kullanıyorum, ya kadın çıkıyor ya da yaşlı birisi. Aynalarını zaten kontrol etmiyor, sellektör yapıyorsun orta şerit boş çekilmiyor, korna çalıyorsun çekilmiyor. Sağından geçeyim diyorsun, tepene çıkıyor.

Önüm doluyken arkadan sellektör yapanlara da uyuz olurum, napayım önümdekinin içinden mi geçeyim.

Bir de sinyalsiz duran ve dönenlere bodozlama dalasım geliyor.
  • kimlanbu  (05.02.18 15:38:36 ~ 15:38:57) 
*korna sesi. ota boka sabirsizca, saygisizca, hosgorusuzce, geceyarisi mahalle arasindan gecerken bile korna calmak. daha yesil yanmadan bipleyip ondeki araci taciz etmek.

*ozur dilemeyi bilmemek. karsisindakinin hayatini tehlikeye atmis bile olsa bir elini pardon minvalinde kaldiramamak. ve hosgorulu olmayi bilmemek. en ufak hataya, beklemeye sabri olmamak.

*sol seritte miy miy gitmek.

*sinyal vermemek.

*ondekinin dibine yapismak.

*suursuzca yola atlayan, kirmizida sallana sallana gecen, kaldirim bosken yoldan yuruyen yayalar.

*ne yapacagi anlasilamayan, son anda en uc seride gecebilen, ordan sapaga girebilen, yolu babasinin tarlasi gibi kullananlar.

*yaya gecisini engelleyecek sekilde park yapan araclar.



*
  • jimicik  (05.02.18 16:17:34) 
1. sağ şeritten sol şeride geçerken sinyal vermeyenler.

arkasından yaklaşıyorum sol şeritten geçip gidicem, pat diye sola geçiyor sinyalsiz. aynı zamanda beni en çok tedirgin edenler.

2. şehir içi dar yolda, yolu dik kesen şekilde park etmiş araç sürücüsünün yolu kontrol etmeden laps diye çıkması.

en çok bu ikisi beni tedirgin ediyor.
  • wilhelmwasmuss  (06.02.18 02:16:03 ~ 02:17:49) 
[]

hukukçu arkadaşlara 2 sorum var

merhabalar.konuyu internette biraz araştırdım ama tam bir şey bulamadım

1- şimdi ben hakkımdaki bir davadan beraat ettim. karar tutanağında sizin de bildiğiniz gibi sanık lehine vekalet ücretinin ödenmesi maddesi var. metinde ibare tam olarak "4360 tl vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesi" şeklinde geçiyor. şimdi ben konuya hiç vakıf değilim fakat ibare gayet açık. "ben bu davada mağdur oldum ve devlet bana vekalet ücretimi veriyor" diye düşünmüştüm. avukatım o ücret avukata verilecek dedi. avukat senden aldığı ücretin üzerine bu ücreti de alacak falan diyenler oldu. bana çok saçma geldi. bu işin uygulamadaki şekli nedir,dayanağı nedir, bilalin anlayacağı şekilde kısaca anlatabilir misiniz?

2- aynı kararda gözaltı ve tutuklulukta geçen sürem için tazminat hakkımın olduğu da belirtilmiş fakat metinde geçen ibareden yine pek bir şey anlamadım. "hükmün kesinleştiğinin kendisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içerinde tazminat isteminde bulunabileceklerine" ibaresine göre tazminat hakkı süremiz bir yıl mı üç ay mı?

teşekkürler

 
1 . O para yüzde bi milyon avukatınıza ait
2. Tebliğden itibaren 3 ay olarak anlayın siz onu

  • photo85  (27.01.18 20:00:19) 
1.para avukatin, metin o şekilde yazılır her kararda, baya tartışmalara konu olmuştu hatta. sonuç olarak Bkz:avukatlık kanunu.

2.3 ay
  • cabiday  (27.01.18 20:21:58) 
[]

Yirmi yaş diş ameliyatim var

Sabah saat 10'da olacak. Ac mi gel dediler yoksa tok mu hatirlamiyorum. Ac mi gidecegiz tok mu?

Bir de nasil oluyor agrili mi? Tavsiyesi olan varsa alabilrim.tesekkurler


 
ameliyata ac gidilir.


  • England  (22.01.18 22:42:49) 
Lokalse ac gitme yahu, tok git. Ameliyat sonrasi zaten yiyemeyeceksin.


  • mor oje  (22.01.18 22:44:36) 
aç. iki tane çektirdim. biri kemiğin altındaydı o biraz sıkıntılı oldu ağrı sızı değil de işte mahalleden adam toplayıp dişe yükleniyor dan dan bi şeyleri kesiyorlar falan. bol bol ağrı kesici yutacaksın sonrasında çok bir olayı yok.


  • Jimmy McNulty  (22.01.18 22:45:29) 
aç gitmen gerek. hemen sonra ağrı olmuyor akşama dogru oluyor. zaten antibiyotik ve agrı kesici verecekler. sanırım gömülü dişler? öyleyse bir hafta sıvı besleneceksin.

edit: benim dördü de gömülüydü. altlı üstlü çektiler, bir hafta arayla. bir hafta bir yanagım bir hafta bir yanağım mosmor ve kocaman şiş gezmiştim. ama ağrı falan cekmedim neredeyse hiç.
  • yuvarlanantencereninkapagi  (22.01.18 22:46:29 ~ 23:03:31) 
Tok gitmelisin ameliyattan sonra ağzını bile açmakta zorlanacaksın. Ben yirmi gün önce aldırdım. Bir kaç saat dişin şiş kalacak. Ben de hiç ağrı sızı olmadı.


  • opitseri  (22.01.18 23:20:10) 
aç diyorlar ama bünyen çok hassas değilse biraz ye öyle git.
sonra uzunn süre rahat rahat yiyemeyeceksin

  • d e j i n  (22.01.18 23:37:00) 
tok gitmelisin.


  • goodz  (22.01.18 23:40:27) 
ben tok gittim, korkudan kustum.

ama tok git, lokal uyuşturuluyo zaten.
  • sttc  (22.01.18 23:59:02) 
Tok git tabii ki de. Lokal anestezi oluyor diş ameliyatlarda.
Sonrasında saatler boyu yemek yiyemeyeceksin ağır bir ameliyat olursa.

  • chitosan  (23.01.18 01:23:29) 
[]

sağlık hizmetlerinden memnun musunuz?

benim pek fazla hastane ve ilaçla işim olmadığı için sağlık sisteminin işleyişini tam olarak bilemiyorum fakat hastane binaları ve randevu sistemleriyle bir iyileşme olduğu aşikar. tabi ki aksayan yanları da vardır. özellikle büyük şehirlerde daha da hissedilir bu.

hastane,randevu alma, muayene olma,ilaç tedariği,masraflar gibi konularda sağlık sisteminden memnun musunuz? memnun değilseniz hangi aksaklıklar var?

nedir sağlık sisteminin aksayan yanları?

 
memnun değilim. sürekli özel hastanelere gidiyorum o yüzden. aşırı kalabalık. suriyeliler her yerde. doktorlardan yana bi şikayetim yok. bu konulardan dolayı.


  • sizofren06  (16.01.18 11:55:53) 
yaşlılar memnun, randevusunu alma, aynı doktora görünebilme rutin ilaçlarını yazdırma yönünden hiç sıkıntı yok, ama bir şeyin çıktı ameliyat olacaksan o zaman durup yavaşça özele yöneliyorsun varsa birikimini kullanıyorsun yoksa kredi çekiyorsun.


  • eja  (16.01.18 12:03:55) 
internetten ya da telefonla randevu alıyosun. sonra hastaneye gidip o randevuyu alabilmek için tekrar sıra alıyosun.


  • elorelia  (16.01.18 12:06:18) 
hiç memnun değilim.

anlatılmaz yaşanır, her hangi bir zamanda ülkedeki herhangi bir hastenye git kendin gör.
  • Photographer  (16.01.18 12:11:34) 
Hekim sayısı az, hasta sayısı fazla. Sistem optimum muayene süresine göre randevu vermiyor. Psikiyatri hekimini 10 dk arayka hasta görmeye zorluyor. Hekim hastalığın kendisini değil en yüksek olasılıkla ne olabileceğini bulmaya mecbur kalıyor. Muayene süresi biraz uzasa sıra bekleyen diğer hastaların sabırsız tepkisi ile karşılaşıyor. Doğru tanıyı alamayan hasta tekrar tekrar sisteme dahil oluyor hem kendi tedavi süreci aksıyor hem sistemde kısır döngü oluşuyor. Hastalar da sıkıntılı, verilen tedaviyi düzgün uygulayan kişi sayısı o kadar az ki, bunlar da başka bir şekilde tekrar hastaneye geliyorlar. Özel hastanelerde yoğunluk yok ama oradaki sağlık personelllerinin de bir standardı yok, hekim dahil.


  • curukturpkokusu  (16.01.18 12:13:19) 
çok memnunum (!) sabah akşam hüloğluyorum.


  • burya  (16.01.18 12:17:07) 
Hiç memnun değilim, o nedenle özele gidiyorum artık.

Geçen yaz ya insanlarlar övüyor, belki düzelmiştir diye evimin yakınındaki kadın doğum hastanesinin ek kliniğine gittim. Gitmez olaydım. Herkesin surat zaten bir karış. Hasta koltuğuna yatacağım bir baktım ıslak leke var, hemşireye rica ettim değiştirebilir misiniz diye "Yeni değiştirdik zaten" diye çemkirdi ve ben girdikten sonra değiştirilen bir örtü olmamıştı. Doktor sorması gereken şeyleri sormadı. Smear sonuçları da 40 gün sonra çıkıyormuş (deveyle falan yolluyorlar herhalde laboratuvara). Sonuçları göstermeye gittiğimde de hemşire ayakkabılarınızı çıkarmanıza gerek yok dedi, doktorun önüne yatınca bu defa doktor niye ayakkabılarını çıkarmıyorsun, çıkar da gel dedi (ki ayakkabı hiçbir engel teşkil etmiyor). Bu saçma tavırların üzerine de hayatta devlet hastanesine gitmem.

Bu olaydan 6 ay sonra özele gittim, doktor her şeyi detaylıca anlattı, hangi testi neden yaptığını, neler olabileceğini vs belirtti. Sonuç randevusunda şehir dışında olacağımı söylediğimde telefonla ararız istediğiniz saatte dedi ve telefonla bilgi verdi. Devlet hastanesindeki gibi insanı geren bir ortam ve ilgisizlik+hijyensizlik yoktu.
  • kayranin kedisi  (16.01.18 13:05:21) 
en yakın zaman deneyimlerim:
ilaç yazdırmak ile yazdırmamak arasında sizin kârınıza olacak bir fark yok. kalkıp gidip randevu, yol, zaman, program vs, yine para veriyorsunuz, yan binadan alacağınız ilaca.

bir kere, "oha bu kadar iyi doktoru ilk defa görüyorum" dediğim biri vardı, onun dışındakiler ortalama.
iki tane de "bunun burada oturması insan sağlığı ve hayatı için tehlike" dediğim. Hele sonuncu, ruh hastalıkları hastanesinde, sanırım hastaydı.
Ben olumsuz etkisini yaşamadım ama konu hakkında bilgisi olmayana kalıcı hasar verebilecek biri orada oturuyorsa, sağlık sistemine toptan "berbat" demek isterim.

ayrıca saçmasapan kurallar, yaş sınırı ile ilaç vermiyor filan.

ek: online olarak randevu almak ve o zamanda randevuya girmek, memnun olduğum kısmı. ama bu zaten, zamanın gereği.
  • neynep  (16.01.18 13:12:45 ~ 13:13:33) 
Ankara'nın göbeğinde, Ankara'nın en büyük ilk 3 devlet hastanesinde zatüre olduğumu bilemedikleri için neredeyse ölüyordum. Bu yüzden artık hep özele gidiyorum.


  • mayday  (16.01.18 13:16:00) 
değişken genel olarak.

üniversite hastaneleri daha karmaşık ve sistemsiz. çapa'ya gidince ömrümden ömür gidiyor her seferinde ki burada aylarca kemoterapi aldım, ailecek bu iğrenç prosedürler nedeniyle psikolojimiz bozuldu. resmen bok bile hastadan daha kıymetli oralarda. mesela geçen ay bi muayene olacaktım, ücretli olsun çabuk olsun dedim. lan ücreti yatıracağım yerdeki veznede adam yok. belli bi zamanda bankaya kasalarındaki parayı yatırmaları gerekiyormuş. başka binaya geçtim. orada da aynı. son anda başka binanın veznesinden gideceğim polikliniğin parasını yatırabildim. neyse ki kendi ihtiyacımı giderecek durumdaydım o zaman ama daha kötü günlerimi anlatsam roman olur. doktorların da suçu yok. bana 2 kez aynı soruyu sorsa biri bi asabileşiyorum, insanlar napsın günde kaç kaçıkla uğraşıyorlar ki bazı insanların para veriyoruz sen bizim malımızsın tavrıyla doktorla iletişim kurduklarını inkar edemeyiz.

şuan küçük bir yerde memleketimde tatildeyim. annemi hastaneye götürdüm. randevum yoktu, hiç beklemedim. doktor harikulade bir şekilde dinledi. sonra elimizdeki tetkiklere baktı, sonra kendi ufak tefek şeyler istedi ve yine son olarak her şeyi detaylıca anlattı. maaile hayran kaldık doktora. böyle güzel şeyler de yaşayabiliyoruz ama nadir.
  • ruh i tibbiye  (16.01.18 13:28:55) 
Sağlık sektörünün bizzat içinde bir insan olarak kimse bu sektördeki çok büyük bir çoğunluğun eline düşmesin diyorum.


  • ms brownstone  (16.01.18 13:29:11) 
Hastahanede calisan (devlet, özel, vakif) ve etrafindakileri fazlasiyla hastaneye götüren biri olarak;

-Özel/devlet/vakif hastanesi ayrimi degil, DOKTOR ayrimi yapin.

-Durum ciddi ise en az 2 doktorun görüşünü alin.

Bunlarin disinda polikinlik hizmetlerinde internetten/telefondan randevu alma sistemi güzel. Aile olarak kullaniyoruz.

Muayene de tabiki sizinle ilgilenilen süre ve doktor sayisi az. Ve bu düzelmeyecek.

İlaç tedarigi konusunda asil sorun bence talep degil. O ilaclarin o hasta için gerek olmamasi ve/veya yanlis ilac kullanimi.

Masraflar konusunda ise saglik sistemi su an yari özel gibi bi sey zaten. Ödeyecegimiz para gittikce artacak.
  • bir3iki7  (16.01.18 13:49:43) 
acemi ye katılıyorum. kan sırası beklemek baya depresif. ultrasona bi kaç ay sonrasına gün alınabiliyor.


  • barankovan  (16.01.18 14:51:15) 
maalesef berbat. yirmi yaş dişi için 2019 haziran'a anca gün bulabildik. yakın zamanda bir çok kez devlet hastanelerine gitmek zorunda kaldım. çok kalabalık. her yer pislik içinde. doktorlar(belki de iş yoğunluğundan) oldukça ilgisiz. allah düşürmesin.


  • tantunisultansuleyman  (16.01.18 14:57:51) 
Kuş kadar asgari ücret, kuş kadar emekli maaşı verilip sağlık hizmetinden katkı payı alınması.

-Katkı payları neden sürekli artıyor?
-Bazen sisteme girmeden ilacı direkt eczaneden almak daha ekonomik oluyor.
-Emekliye ve asgari ücretliye neden katkı payı var? Maaşlar geçinmesine yetecek kadar bile değil. 1400 maaş alıp 200 tl sini katkı payı ödeyen biliyorum. Eczaneye ödediği de var artı olarak. Muayeneye gitmek için yolu var, tahlil sonucu beklerken yemeği var...

Doktor başına düşen hasta sayısı çok çok fazla. Devlet hastanelerinde daha çok doktor olmalı.

Kalifiye sağlık persıoneli yetiştirilmeli.
Geçenlerde burada bi duyuruda tıp fakultesinde okuyup stajinda bir tek hasta muayene edemeyen bi arkadaş hasta muayene edip deneyim kazanma arayışındaydı, nasıl yapabilirim diye sormuştu.
Mantar gibi tıp fakültesi açıp içini boş bırakmamak lazım.

Tetkiklerde gün verme olayı olmamalı bir de. Bi alet kaç para? Onun kaç katı tutarlar nerelere harcanıyor. Yapılmayacak bişi değil bu. Neden yapılmıyor?

Bütün olarak;
Bir memlekette halkın mutluluk kaynağı olarak ezici çoğunlukta "sağlık" demesinin işaret ettiği konu; sağlık hizmetlerinin yolunda gittiği değil, o yönde yaygın endişe olduğunun göstergesi olsa gerek.
(Tabii insan sağlığına etki eden diğer etkenler beslenme, karnını doyuruyor olabilme vb. ile birlikte)
dergipark.gov.tr

Teknolojinin sağlık hizmetlerine girmesi konusunda fena değiliz. Daha ileri aşamaları beklemedeyiz.

"Devletin okulu varken dershaneye ne gerek var" sorusundan sonra şimdi "devletin hastanesi varken özel hastaneye ne gerek var" sorusunu sormalıyız.
Sağlık hizmetlerinde bana göre en büyük sıkıntılardan biri devletin hastanesi özel hastane ayrımı.
Devlet özel hastane ihtimamında hastane hizmete sunacak kadar aciz değildir mutlaka.

En önemlisini en arkaya sakladım.
İlaç konusunda da tedavi konusunda da skandal niteliğinde durumlar yaşanıyor. İnsanlar aralarında yardım toplayıp hasta tedavi etmeye çalışıyorlar.
Yalnış tedaviler yapılıyor, yanlış ve fazla ilaçlar veriliyor.

Sonuç:
Sağlık hizmetlerinden bütün olarak bakınca memnun değilim.
İyi ki insan gibi insan, doktor gibi doktor, herşeye rağmen özveriyle çalışan sağlık personellerimiz var. Azalmaya başladılar ama henüz varlar.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (16.01.18 16:44:24 ~ 23:31:40) 
Hiç memnun değilim. İnsan çok, hekim az. Her hekim devlette çalışacak diye bir kural yok ama resmen devlette çalışmak için boyun eğmek gerekiyor her şeye. Muayene süresinin kısalığı, insanların tahammülsüzlüğü(Hekim kapısında beklemezse ölecek insan çok çok fazla.), hastanelerin yapılırken hiç bir şekilde gelişme göstermemesi gibi(En basitinden bina çok büyük yapılıyor ama nüfus çoğalınca veya gelişen teknoloji hastaneye girmek isteyince yer yok deniliyor. Ama cami yapılırken çok büyük yapılıyor.) bir çok madde sıralayabilirim. Aslında bazen aklıma geliyor hastanelerde işlerin düzenli yürümesi için her gelene bir insan(çoban) verilmesi. Çünkü bizim milletimiz ondan anlıyor ancak. İlla ki biri ona direktif verecek, ona neyi yapıp yapmaması gerektiğini söyleyecek.(Şuraya git, buraya gitme... İçeriyi görmeden kapıyı açma, hekimin kapısının önünde bekleme diyecek.)

Ben dişim için bir sıkıntı olduğunda özel arabamla 220 kilometre yol gidip diş hekimi arkadaşıma gözüküyorum. Hatta belki herkes okumuştur bir yerlerde. "Önceden MHRS yokken hastanelerde sıra bekliyorduk, şimdi aynı sırayı evlerimizde bekliyoruz." diye.
  • ceyhan prensi adana  (16.01.18 19:04:26) 
Şehir İstanbul. Şikayetçi olduğum söylenemez. Randevu alma sistemi güzel, daha önce gittiğin bir hastaneyse barkod falan da uğraşmana gerek yok direkt doktorun odaya gidip ekrana bakabiliyorsun. Endoskopi yaptırdım uyuttular falan gayet güzeldi. Sonucuma bakan doktoru beğenmedim, başka doktora gittim dedim şu ilaçları istiyorum o da evet bunlar doğru dedi yazdı.

Geçen mesela burnumda üç dört senedir duran ufak bir kist için gittim, bir de üşenmedim GATA'ya gittim iyi doktor olsun diye, hıyar herif antibiyotik bir sıvı verdi, yani geçirmeyeceğini ben biliyorum o bilmiyor, kullandım geçmedi tabii. Bugün başka doktora gittim o da azot sıktı, geçer umarım. Yani dandik doktorlar var ama iyisi de var.

Ben bir de hep son randevuları alıyorum hastane bomboş oluyor. Neyse Amerika'dan iyi sonuç olarak buna şükür.
  • i was made for you  (16.01.18 20:08:09) 
boynu tutulan doktora gitmese veya insanlar kendi sağlıkları konusunda azıcık fikir sahibi olup saçma sapan şehir efsaneleriyle kendilerini tedavi etmeye çalışırken daha da kötüleştirmeseler sağlık hizmetleri o kadar da kötü olmaz sanki. ben ise hep küçük şehirlerde gittiğim için hastanelere hep memnun kaldım ama büyük şehirlerde öyle olmadığını duyuyorsak doğrudur.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (16.01.18 20:13:43) 
Teknolojinin kullanımında daha ileri aşamaları beklemedeyiz demiştim. Vaktim olmadığı için içerik yazamamıştım. cevabı okuyup tiklemişsin o nedenle yeni cevap olarak yazıyorum.

Öğrencilik yıllarından başlayarak meslek hayatı boyunca çalışanların mesleğiyle ilgili yapılan çalışmalara gelişmelere, yayınlara ücretsiz şekilde ulaşabiliyor olması hizmetin kalitesinde, başarısında çok büyük fark yaratır.

Bilgiyi ulaşılabilir kılmak lazım. Türkçe olarak. Çünkü şimdi bilgi çağındayız. Bilgi çığ gibi büyüyor. 1.5 senede iki katına çıkıyor ortalama olarak.
Devlet bilgiyi üretene telifini ödeyip, bilgiyi halkın kullanımına sunabilirse bizim önümüzde kimse duramaz.

Uluslararası düzeyde seminerler, kongreler, çalıştaylar vs olduğunda bas parayı bağla hastanelere. Alanıyla ilgili olan biteni öğrenmek için zaman ve para harcayıp gitmesin insanlar. Bağlanamıyorsan illa gidilmesi gerekiyorsa da sen gömder. Gitsin sonra gelip burada anlatsın.

Yayınların çevirisini yaptır. Gençler işsiz, istihtam olur, ve bedelini fazlasıyla geri alırsın.

Ben eminin ki "ben devlet olarak bilim üretmek, teknoloji geliştirmek istiyorum" dense bu gençler fazladan çalışırlar, ellerindeki işi bırakıp koşarlar. -özellikle 80 kuşağı başı çekecektir-

Kimse duramaz önümüzde kimse.

Hintlinin evinde fırın yok, (en üst kast) ders araç gereci ekmek gibi nimetten sayılıyor. Adamlar ilacın içeriğini çözümlüyorlar hükmet kararıyla.Sonucu görüyoruz. Amerikalı gidip Hindistan'da tedavi olmaya başladı.

Her şey mümkün, çok güzel işler yapabiliriz. Başımızı oraya çevirelim yeter ki.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (17.01.18 11:42:04 ~ 13:11:57) 
Vallahi ben gram memnun değilim, yaşadıklarımı saysam şuradan yol olur. Ulan bir kere şu nasıl bir mantık; 2 ameliyat oldum biri devlet biri özelde (başkent'te) devlete daha fazla para verdim? O zaman niye sigortam var benim, neye prim yatırıyorum?

Acil durumda hastaneler sizi kabul etmemek için takla atıyor, acil durumda bir hastaneden bir hastaneye sevk gerekti diyelim, hastanelerden cevap gelmiyor, 112 tepkisiz kalıyor. Daha da sayarım. 2-3 kere bu durumla karşılaştım, araya 1500 adam sokarak hallettik tüm işleri. Böyle sistem mi olur ya?
  • dilligaf  (17.01.18 11:56:56) 
"doktor az" denilmiş. ben de sayı vereyim. küçük bir İLÇEDE devlet hastanesinde göz doktoru olan babam günde 100-120 hasta bakıyor. sağlık sisteminin aksayan yanı bu.

ve gerçekten doktor için önemli değil. mesaisi devam ettiği sürece kalır, elinden geldiğince tedavi eder. işi bu. 10 hasta gelmiş, 500 hasta gelmiş, bir o kadar hasta yakınıyla uğraşmış falan o kadar da çok fark etmez. kafasını yastığa koyar unutur. ama hasta olarak sen bir sürü şey bekliyorken doktorun sana ayıracak 4-5 dakikası var.

ikinci bir konu da doktora güvenememek. bir kere gerçekten çok tecrübesiz ve bilgisiz doktorlar var. görmesem inanmazdım ama lisede en tembel arkadaşlarımdan biri Bulgaristan'da tıp okudu, şimdi doktor. kendisi bile şaşırıyor doktor olduğuna. dediğine göre hiçbir şey öğrenmemişler şimdi stajda falan görüyormuş yeni yeni. bir akrabam ve arkadaşları sırf puanları düşük diye yeni açılan bir özel üniversitenin tıp bölümünü yazdılar, kuş kadar puanla tıp okuyorlar. "ay hem de arkadaşlarımdan ayrılmamış oldum, ne güzel ^^" diyor.

güvensizliğimin ikinci sebebi de, seni doğru dürüst dinlemeden ilaç yazıp gönderiyor artık çoğu doktor. özellikle antibiyotiklerin ve antidepresanların bu kadar kolay yazılabiliyor olmasını aklım almıyor. oysa yan etkileri böyle güçlü olan ilaçlar ancak son çare olarak kullanılmalı. gerçi bu konuda hastada da suç var. çünkü hasta ilaç yazan doktoru seviyor. çoğu insan doktora uyduruktan bir şikayetle gidip muayene olduktan sonra "bir şeyin yok" lafını duymaktan hoşlanmıyor. istiyor ki illa bir rahatsızlığı olsun. illa tedavi edilsin. oysa doktorluk şöyle bir şey; sen kolunu kaldırdığında kalbinin köşesi acıyor diye doktora gidersen aslında doktor sana bakıp "kolunu kaldırma o zaman" demek ister. ama diyemez çünkü sonra olay çıkar "dohtor bağa bahmiyir" diye. yav önemli bir şeyin olsa doktor sana niye bakmasın?

son olarak; sağlığın özelleştirilmesi benim etik değerlerime çok ters. işin içine para girince doktor da hasta da çekilmez oluyor. daha fazla para almak için gereksiz tedavi uygulayan doktorlar ve "parasını verdik o kadar, elbette ki yapacak" modundaki hastalar yüzünden özele gidemeyen kesim asla düzgün sağlık hizmeti alamıyor.

tabi para demişken doktorlara belli sayılarda ilaç hedefleri koyup onları sattırmaya çalışan, karşılığında doktorlara "küçük süprizler" yapan ilaç firmalarını ve bu teklifleri kabul eden doktorları da unutmamak gerek.

hof ben bu sağlık sistemini cidden sevmiyorum ya.

gerçi bu kadar konuştum ama hakkını yemeyeyim, geçen sabah Haydarpaşa numune'deydim rutin kan ve idrar tahlil için. 20 dakikada bütün işlerimi halledip çıktım. şahaneydi.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (17.01.18 12:47:09 ~ 12:48:31) 
bugün gözüme çarpan (!) bir haber konuyu özetliyor aslında. sosyal güvenlik kurumumuzun üzerinde çok büyük bir baskı var.

"İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 5 aylık süreçte gelen, yaşları 18’in altında 39’u Suriyeli 115 çocuğun hamile olduğu saptandı." haber detayı: www.hurriyet.com.tr

zaten yetersiz olan doktorlarımızın bakması gereken hastalara 3-4 milyon suriyeli daha eklenmiş durumda. üstelik bu hastalar ücretsiz bakıldığı için içlerinde (ab'den para alınıyor olması bir şeyi değiştirmez) canları sıkılınca dahi hastaneye gidenlerin olduğunu düşünüyorum ben. 65 yaş üstü vatandaşlarımıza ücretsiz ulaşım hakkı verildikten sonra ihtiyacı olanın da olmayanın da ulaşım araçlarını kullandıklarını biliyoruz. birkaç yıl içinde bu duruma müdahale edilmezse sağlık sistemi çok daha kötü olacaktır
  • burya  (17.01.18 14:03:52) 
Ek olarak:
Bir arkadaşın eşi alzheimer. Yatalak ve tek bakıcısı arkadaşım.
Eşinin raporlu ilaçlarını yazdırmak için hastaneye gitmesi gerekiyor. Başka bi yolu bulunmalı bunun diyordu.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (17.01.18 18:48:16) 
[]

tasarruf için ne tür tedbirler alıyorsunuz?

hem kendime faydam olsun hem de duyuruyu okuyanlar faydalansın istiyorum. malum hayat pahalılığı iyice arttı ve kazandığımızdan hiç tasarruf edemezsek beklenmedik zor zamanlarda çok zor durumlarda kalabiliyoruz.

siz kazancınızdan tasarruf için neler yapıyorsunuz? ben kendimden bahsedecek olursam;

- her ay 500 lira bir nakit parayı ayırıyorum bir kenara ve mümkün olduğunca harcamamaya çalışıyorum. şöyle ki bu yöntem kendinizi "şartlarsanız" yüzde 60 çalışıyor diyebilirim. bu da yıllık yaklaşık 4000 lira tasarruf demek

- aracıma yakıt (lpg) alımını mümkün olduğunca azalttım. ayda 120 lira civarında tutmaya çalışıyorum. bıraksam 200 lirayı kesin buluyor.

- markete veresiye hesabını kaldırdım ve çok da güzel oldu. her ay 200 lirayı veriyorduk, hiçbir şey de anlamıyorduk ne aldık bu kadar diye. cebimdeki param kadar alınca market bu ay kaç lira acaba diye düşünmez oldum.

-birçok üründe ucuzluk marketleri (bim,a101,şok) tercih edilirse hesaplı oluyor.

gibi tedbirlerle az da olsa birikim yapabildim.bizim durum bundan ibaret, peki sizde?

 
Belli seyler indirimdeyken o urunden birkac paket aliyorum.

Et indirimdeyse vs bolca alip buzluga atiyorum, sebzeyi de oyle.

Nakit para tasimaya calisiyorum. Karti evde birakiyorum.

Eglenmeye gideceksem evde icip oyle cikiyorum.

Yanimda su sisesi tasiyorum, su icen bi insanim, her gun en az 2 sise su alsam gitti 1-2 tl.
  • kuehles blondes  (15.01.18 19:14:30) 
Arabami yenilemiyorum. Mtv si artmıyor kasko yaptirmiyorum böylece ve lpg yüzde 30 daha ucuz binmemi sağlıyor.

Maaşı aldigim gibi kirayı faturayi odeyip 4 kişilik aile için 1000 tl ayırıyorum. Gerisin bankaya vadeliye. Başka türlü olmuyor.

Ben yaşlanıyorum. Çocuklar büyüyor. Paramın bi boka yaramasi lazım yoksa işler iyiye gitmez.
  • salahaddin  (15.01.18 20:08:36) 
Kredi kartı kampanyalarını takip ediyorum . Az yakan araca biniyorum . Neredeyse herşeyi internetten alıyorum . Donanım haber sıcak fırsatları takip ediyorum . Kalan yemeği buzluğa atıp yiyeceğim zaman mikrodalgada çözüyorum . Evde yemeğe çalışıyorum . Bozulan eşyaları YouTube dan nasıl tamir yapılacağını öğrenip kendim tamir ediyorum . Şarjlı pil kullanıyorum . Tasarruflu ampul kullanıyorum .. Bim A101 den alışveriş yapıyorum . Gelen parayı direk günlük faize ya da dolara çevirip faize yatırıyorum . Market poşetlerini çöp poşedi yapıyorum . Araba sürerken yüksek hızdan kaçınıyorum . Bimcell kullanıyorum .


  • uzman pratisyen  (15.01.18 20:21:36) 
Mümkün olduğunca sezon içerisinde ürün -giyecek- almıyorum, indirim bekliyorum.

Ayakkabı, elektronik, hobi vs. ürünleri Amazon, gearbest, AliExpress gibi yurt dışı sitelerinden alıyorum.

Marka takıntısı yapmıyorum, aynı şeyin aynı kalitede daha ucuz alternatifi oluyor.
  • cikmaz sokaktan cikagelen cocuk  (15.01.18 20:36:50) 
N3twO...
yav ne zor nickin var:)
yalniz degilsin,
aynisini yaptim, arabaya aşık bi insandim, arabalardan sogudum yeminle, bugun satisa koydum, alirken baklava dagitmistim, satinca kurban kesicem sanirim,
siz siz olun yatirim/tasarruf icin araba almayin a dostlarr
  • alttaraf  (15.01.18 20:57:07) 
[]

Şarap tavsiyesi

Denemek icin en kücügünden (boyut olarak) bi şarap tavsiyenizi alirim. Alkol kullanmam. Tadını da pek sevmem zaten. Ama tadı güzeldir dediginiz pek pahali olmayan hangi şarabı almalı? Orta boy carrefour-sa var bulundugum yerde. Orda bulunabilecek birsey olmasi lazim. Tesekkurler




 
Kavaklıdere prestige öküzgözü. çok fazla bilmem ama güzel yani


  • ankaraninbugi  (10.01.18 00:55:12) 
sevilen'in rozesi varsa onu al güzelce soğut


  • argent dawn  (10.01.18 01:29:14) 
hazır gitmişken bir tane de sevilen gat al, zaten gazoz gibi bişey ama tadı efsane.


  • killerbee  (10.01.18 03:20:33) 
kavaklıdere yakut+1
içmeden önce biraz havalandırırsan tadı daha yumuşak oluyor

  • sadegazoz  (10.01.18 05:53:16) 
pamukkale trio.


  • mikahakkinen  (10.01.18 10:36:51) 
şarabın tadını sevmezsen fruko yada sprıte karıştır.


  • neymiş  (10.01.18 13:29:02) 
Karadut şarabı çok güzel. İlla üzüm şarabı almayacaksanız onu alın.


  • tahin pekmez yoğurt  (10.01.18 16:03:43) 
[]

Agrımayan dişe dolgu olur mu?

Merhabalar. Bulundugum ildeki dis hekimligi fakültesine agrıyan yirmi yaş dişi icin muayeneye gitmistim. Genel bir diş kontrolünden sonra agrımayan iki tane disimin dolgu olmasi gerektigini söyleyip yarın icin randevu verdiler. Yirmilik dis yogunluk sebebiyle sonraya kaldi. Simdi

Sordugum zaman disin dolgu olmasi icin agrimasina gerek yok. Dolgu disi korumak icin yapilacak dedi. Sizce dogru bir uygulama mi bu? Yarin gideyim mi? Fakülte oldugu icin ücretsiz olacak.

Tesekkurler

 
hocam sen başkasına da bi görün.sırf çürük duruyor diye ağrımayan dişe dolgu ilk kez duyuyorum.seni kobay olarak öğrencilere vericekler :D


  • regardless of what they say  (26.11.17 13:16:53) 
Doğru tabii. Benim de hiç şikayet yaşamadığım kırık bir diş vardı. İleride olması muhtemel problemlerin önlenmesi için kapatılıyor. Işın dolgu yapılırsa da yıllar boyu kullanabiliyorsunuz bir sıkıntı yaşamadan. Başa gelmeden önlemek lazım böyle şeyleri. Diş problemleri çok can sıkıcı şeyler :)


  • desdenova34  (26.11.17 13:17:05) 
öyle olur zaten.

bazen yüzeyi çürüyo fln, ya da bi zayıflık oluyo, ileride çürük olacağı belli, oralara dolgu yapıyolr.

ağrı olması demek çürüğün derine inmesi demek zaten
  • nucleon  (26.11.17 13:17:49) 
olur. ilerlemeden yapılır.


  • sttc  (26.11.17 13:38:18) 
Cahil tipler yine damlamış.

Dişi korumak için dolgu yapmak iki şekilde anlaşılır,

1. Fissur sealant. Google it.

2. Başlangıç halindeki çürük restore edilir. Başlangıç halindeki çürük de ağrı yapmaz zaten. Ağrı yapınca tedavisi değişir çoğunlukla.

Git.
  • Corrigan prefers beer  (26.11.17 13:58:10) 
Ağrı demek, epey ilerlemiş demek.

Ağrı yokken durumu tespit etmek erken teşhis gibi bisey.

Yaptirin.
  • fever  (26.11.17 14:16:07) 
[]

sizce uzaylılar var mı?

evet size göre dünya dışı zeki formlar var mıdır? şimdi şu (www.youtube.com videodaki muhabbet vakit ayrılıp dinlenirse eğer adam ya ruh hastası dersiniz ya da ikna olursunuz. ya da ben gibi arada kalırsınız.

şahsen ben ortadayım. peki siz?


 
sonsuz evrende yalnız olmamız bana mantıklı gelmiyor,
ki evrenin çoğu yerleri henüz keşfedilmedi bile.

  • Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir  (17.11.17 15:32:20) 
Elimizdeki bilgilerle uzaylılar kesin olarak var ya da yok diyemeyiz. Ama uzaylıların olmasının çok çok yüksek olasılık olduğunu söyleyebiliriz.


  • crown  (17.11.17 15:33:34) 
crown +1
fakat bu uzaylıların zilyon yıllık evren tarihinde bizimle aynı zaman dilimine rastlamaları ve zilyon kilometrekarelik boşlukta birbirimizi bulmamız olasılığı sıfıra çok yakın.

  • kobuzchu kiz  (17.11.17 15:39:33) 
Bu konuda Carl Sagan’ın çok güzel bir sözü var: “Evrende yalnız olduğumuzu düşünmek, okyanustan bir bardak su alıp balinalar yok demekle aynı şey.“

Özetle Sagan’a katılıyorum. Koskoca evrende yalnız olmamızı gerektirecek kadar özel canlılar değiliz maalesef.
  • sytemofadownmanyagi  (17.11.17 16:02:44) 
Uzaylıların varlığına inanmayı Tanrı'ya inanmaya benzetiyorum. Bir şekilde yalnız olmadığımızı düşünmek iyi geliyor olabilir.

"Ya gerçekten yalnızsak evrende?" diye düşünmeden edemiyorum.
  • monogram  (17.11.17 16:08:35) 
O tarz abidik gubidik adamlar yerine şöyle güzel şeyleri izlemeni öneririm:

www.youtube.com
  • cleric  (17.11.17 16:08:54) 
abi uzayda yaşam olma ihtimali çok yüksek eldeki verilerle. sadece tek hücreli yaşam gelişmiştir veya çok basit canlılar ancak gelişmiştir. belki milyarlarca yıl önce yaşayıp ve yok olan çok gelişmiş canlılar vardır. belki evrenin en ileri canlısı insandır. bunu bilemiyoruz. ama video çöp.


  • devcileyin,  (17.11.17 16:46:35) 
zeki yaşam form olduğunu sanmıyorum. gerçi zeka da tamamen insani bir şey, neyin zekası?
tardigrad denen minnoşlar mesela, yeryüzündeki en dayanıklı yaratıklar, bu kadar sene hayatta kalabilmek bi yaşam zekası gerektirir. en zeki fularlı bi insanı bolu dağına bırak, bak bakayım ne kadar hayatta kalabiliyor...

videoyu izlemedim, bildiğimiz manada zeka sahibi yoktur bence. kaynak jüpiterin siki.
  • Bruce  (17.11.17 17:02:37) 
Bilemeyiz, tanrının varlığını da bilemeyiz . Elimizde veri olmadan çoğu şeyi bilemeyiz.
Agnostik kızlar eklesin.

  • eksimeksi  (17.11.17 17:33:36 ~ 17:34:26) 
EliMizdeki verilere göre uzaylılar kesin var.


  • scorpion37  (17.11.17 20:20:12) 
  • orpheus  (17.11.17 21:08:50) 
[]

bireysel emeklilik sistemiyle ilgili 2 kısa soru

1- Bu sistem her zaman güvence altında mıdır? yani muhtemel çok şiddetli ekonomik veya siyasi çalkantılarda bu paraya devlet "el koydum" diyebilir mi?

2- 25 bin tl kadar bir paranın değerlenmesi için dolar fonunu mu yoksa altın fonunu mu tavsiye edersiniz? (şu anda dolarda)

teşekkür ederim

 
1-Evet, ülkede bu risk her zaman var.
2-Dolarda kalmak daha mantıklı.

  • cakabo  (08.11.17 15:42:56) 
1. Geçmişte buna benzer sistemlerden mağdur olan çok. O yüzden bence kesin koyacak ilerde.


  • medre  (08.11.17 15:43:35) 
1-evet. (devletin başlatıp vatandaşı mağdur etmeden bitirdiği üç proje sayabilene yemeksepetinden yemek ısmarlıyorum).


  • g7mor  (08.11.17 19:23:55) 
1) kesinlikle devlete güvenmiyorum. Bu yüzden zorunlu besleri hep iptal ettirdim.

2) bence yarı dolar yarı altın daha mantıklı
  • mutlusismankedi2015  (08.11.17 22:46:04) 
[]

araç içi kamera almak istiyorum

kullandığınız, ya da tavsiye edebileceğiniz 250-300 tl civarında bir şey arıyorum. göze batacak kadar büyük olmasın ve çift kameralı olsun istiyorum. tavsiyeniz var mıdır?

teşekkürler


 
Araştırdım ettim viofo markasının var şu anda en iyi cihaz, banggood sitesinden sipariş verdim, sürekli güç sağlaması için obd ye bağlayacağım kamerayıda.


  • England  (08.11.17 12:37:42) 
Takip edeceğin yerlerden biri:
www.arac-kamera.com
İncelemeyi yapan, kameralar hakkında ayrıntılı bilgiler vermenin yanında bazı modelleri özel olarak inceleyip sonuçları paylaşıyor. yine inceleme amacıyla aldığı kameraları yine aynı fiyat isteyene gönderiyor.
Bu arada tavsiye olarak viofo markası bir kaç level üstte seyrediyor diğer markalara göre
  • 1adam  (08.11.17 13:57:06) 
@england
Viofo nun hangi modeli? Bende viofo almayı düşünüyorum da.

  • artci sarsinti  (08.11.17 15:42:04) 
[]

ekteki resimde bulunan şey nedir?

karadeniz'de bir yaylada yol kenarında birkaç defa gördüğüm bu şey ne işe yarar?

teşekkürler


 
sinek hapsetmek icin olabilir sanki.


  • kurnaz  (04.11.17 16:47:05) 
Feromon Tuzagi diye gecer, bocekleri yakalamaya yarar.


  • crown  (04.11.17 16:51:31 ~ 16:55:20) 
çam ağaçlarını ve ormanları kurutan bir böcek var, onları yakalamak için konulmuş şeyler.


  • yün prenses  (04.11.17 18:59:24) 
[]

sözlükteki kalite düşüşü

ben yazar değilim fakat haber almak ve bilgi edinmek için günlük muhakkak girerim sözlüğe. fakat özellikle son 10-15 gündür başlık ve girdi kalitesinde bariz bi düşüş var. "bu başlıkta bilmem ne gibi yazıyoruz" türü forum sitesi gibi başlıklar ve bütün başlıklarda görülen kalitesiz girdiler vs.vs.vs.

bana katılıyor musunuz?

nedir bu son zamanlardaki kalite düşüşü? neye bağlıyorsunuz?

 
Son 3 5 yıl diyelim. 15 günlük mesele değil.


  • sutlu nescafe  (29.10.17 10:10:45) 
10-15 gün değil ki. Birkaç yıldır böyle. Lisedeyken falan ders aralarında okuyup eğlenirdik, sonra üniversitede medya iyice boka sarınca sözlükten haber almaya başlamıştım çoğu şeyi. Şimdi açıp bakınca okuyacak başlık bile bulamıyorum doğru düzgün.


  • ms brownstone  (29.10.17 10:19:23) 
yıllardır böyle maalesef...


  • balik kraker  (29.10.17 10:30:41) 
uzun süredir böyle. biraz önce unutulmuş bir türkçe kelime yazıyoruz" başlığına girdim. ciddi ciddi örneklerle bir dolu arapça-farsça sözcüğü dizmişler. kalitelileri bunlar yani. nasıl ir zeka/genel kültür düşüşü yaşanıyor anlayamıyorum. gireceğim entryden vazgeçiyorum, çünkü başlıklat çöplüğe dönmüş durumda.


  • adivar  (29.10.17 10:37:47) 
Kimse yazmamis ama yillardir boyle


  • dedim dedim de kime dedim  (29.10.17 11:02:49) 
katılıyorum. birkaç nedeni var.
ilki yönetimin yanlışları. en son ekşi şeyler durumu oldu, sözlük çok fazla kayıp verdi. değer katan yazarların çoğu yazılarını silip gitti. gitmekte yerden göğe kadar haklıydılar ama olan okuyucuya oldu. ben sözlüğü çoğunlukla badylerden takip ediyorum okuyacak yazar sayım inanılmaz düştü. bu nedenle de gidenlere kırgınım biraz. çünkü henüz alternatifi olmayan bir oluşum.birleşip alternatif oluşturabilseydiler çok iyi olurdu ama pratikte çok da mümkün gözükmüyor.

eski yazarlar iş güç, evlilik çoluk çocuk vs o kadar vakit ayıramıyorlar, ayırma gereği duymuyorlar. bu beklenen bir durumdu.
yeni gelenlerin çoğu da memleket profiline uygun olarak geldi. hala iyi yazarlar da geliyor tabii.
eskilerden yazanlar da var. yani hepten çöplük olmadı henüz.
sözlükten daha iyi yararlanmak için bady ve kanal kullanabilirsin. ilgilendiğin kanalları okuyup iyi yazan gördükçe bady yapabilirsin.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (29.10.17 11:41:29 ~ 11:43:50) 
Bence sözlüğün girip bir şeyler okunacak hali kalmadı, önüne gelen yazar oldu. Gayet normal bu hali.


  • doxanikee  (29.10.17 12:23:06) 
uldağ sözlük'le itü sözlük'ün ne kadar yazarı varsa toplarsan olacağo bu.


  • Delay Fuze  (29.10.17 14:19:30) 
Tamamen yönetim. Geçen bir başlığın üçüncü girisi "anan zaaa" idi. Sonra silmişler. Ben tek bir entry yüzünden uçurulmuştum kaç yıl önce ama bu tiplere müsamaha gösteriyorlar nedense. DEBE'nin kaldırılması büyük bir hata oldu. Sözlük'teki özenli yazı yazan kitle oraya girmek için çaba harcıyordu ve okurlar direkt gündemi takip edebiliyordu. Ekşi Sözlük aynı zamanda bir haber sitesiydi bu özellik sayesinde ama artık bu özelliğini kaybetti. Ekşi Şeyler Sözlük'ün içini boşalttı. Adamlar sadece moderasyon oluştursa bir günde on kat kalite artar.


  • dissendium  (29.10.17 17:09:17) 
bence bu durum son 6-12 aydır böyle, bunda ergen ruhundan çıkamamış yeni nesil alınan yazar güruhu etkili sanırım, şimdi bakıyorsun 1995 ve üzeri doğumlu birisi saf bir şekilde mevcut hükumetin eğitim politikalarına maruz kaldı, haliyle sonuç bu, daha da kötüye gidecek bence, şimdi alternatifi olmadığı için daha atıl halde değil sözlük.


  • gezegen olan pluton  (29.10.17 17:43:28 ~ 17:43:58) 
aklı başında yetişkinlerin maç başlıklarında, siyasi meselelerde karşılıklı küfürleştikleri kahvehane ortamı. bir de troller var tabii. reddit varken günde 1-2 dakikadan fazla vakit harcamaya değmez.


  • sporty  (29.10.17 17:53:06) 
[]

yahu nedir bu inşaat çılgınlığı?

pek televizyon izlemem ama geçenlerde reklamlarda dikkatimi çekti özellikle ntv'de iki reklamdan biri daire,rezidans vs vs. yok ağaoğlu,yok bilmem ne. yahu o kadar kriz var diyoruz kim alıyor bu kadar daireyi, nereye varacak bu işin sonu?




 
o mülklerin hepsini araplar alıyor sadece insan olarak aramızda olduklarını düşünenler bu işin ciddiyetini anlamıyor işte


  • ssyumusakg  (15.10.17 22:06:20) 
cevap basit.

Çünkü başka iş bilmşyorlar. mikroçip mi üretsinler? kafa ona basıyor.
  • binder dandet  (15.10.17 22:06:25 ~ 22:07:50) 
O evler birileri yaşasın diye yapılmıyor temelde. Soğuyan kapitalin sirkülasyon için kaçış yaptığı bir sektör sadece. Yani o binaları gördüğünde aklına bir yaşam alanı gelmesin maddeleşmiş sermaye bloklarından bir farkı yok. İspanyada inşaat krizinden oluşan hayalet şehirleri hatırla. Tipik verimsiz yatırım örneğidir ayrıca.


  • AlsterWasser  (15.10.17 22:12:47 ~ 22:13:14) 
para para!
konut fazlası var, hala bina dikiyorlar.
babasının hayrına bina yapmaz kimse.
suudiler, katarlılar mülk manyağıdır. alıyorlar. bizimkiler de satıyorlar.
fazla ağırlıktan çökene kadar yüklenecekler istanbul'a.
  • attirmayin makedonun kafasini  (16.10.17 00:01:56) 
suudi, katar, genel olarak arap +1

öyle batırdılar ki ülkeyi. sonun nereye varacağına dair yazılabilecek birkaç şey var ama son istanbul ziyaretimde yaşadığım afallama yüzünden bunu pas geçeceğim.

bu işin sonunu yokuşa sürüyorlar. hiç gerek yokken. sonuç onların dönemine gelir ya da gelmez. ancak suudiler de bitti (katar'ın doğalgazına el koymak için çevirdikleri dolap zaten işi ayyuka çıkardı), sıcak para da bitti, üretim ekonomisi şart, baas ağırlıklı avrasya'ya girip de karşıdevrimci ajandanı sokuşturmaya devam edemezsin. ecnebiler ne demiş, kekini ya yiyeceksin, ya saklayacaksın, ikisini birden yapamazsın. bu yüzyıl ortadoğunun rönesansına ve siyasi islamın bitişine sahne olur da arada insanlar, hayatlar, doğa heder oluyor.

yuto'nun dediğine de katılıyorum bu arada. ancak alıcılar arasında ciddi ölçüde arap var.
  • godoşu beklerken  (16.10.17 00:36:06 ~ 02:33:41) 
satışlar azaldı götleri tutuştu reklama abanıp elden çıkarmaya çalışıyolar gibi geliyo bana


  • yuto  (16.10.17 02:29:39) 
@yuto doğru tahmin. satışlarda büyük düşüş var. özellikle kentsel dönüşüm işi yapan müteahhitler patır patır patlıyor bu ara. bir doygunluğa ulaşılmış durumda.


  • stanley weber  (16.10.17 09:48:48) 
[]

iphone'u diğerlerinden ayıran özellik nedir?

şimdi ben android kullanıyorum. telefonla aman aman detaylı işim olmuyor ve bütçeme uygun android benim işimi görüyor. iphone bence gereksiz pahalı.

2000 tl maaşlı kardeşim 3000 tl verip yurtdışı kayıtlı iphone aldı ve ben bunu anlayamıyorum.

peki insanlar neden bu kadar önem veriyor telefona ve hangi özelliklerinden dolayı iphone tercih ediyor?

 
bana çok basit geliyor iphone. android karmaşık ve zor. mesela android telefonlarda messenger ve sms hep birbirine giriyormuş. düzeltseler bile karmaşıklık oluyormuş yani. ikisinin bağlanması bile saçma. android kanser ediyor beni ya. ebeveynlerimin telefonlarından ötürü az çok biliyorum.


  • kovaladikca kacan ates bocugu  (15.10.17 14:42:35) 
hala statü sembolü olarak görüyorlar.


  • kurnaz  (15.10.17 14:43:03) 
532li hat almanın mantığıyla aynı. zamanında telefon numarasının bir statü göstergesi olduğu dünyada yaşıyorsun kardeşim.


  • blue eyes white dragon  (15.10.17 14:47:25) 
Turkiyede bu fiyatlarda standart bir kullanicinin (sosyal medya + aramak icin kullanmak) butcesini aslinda asmasina ragmen gidip iphone almasi gosteris tuketim ornegidir. Arkadaslara katiliyorum bu konuda.

Daha detayli arastirma icin iktisat dusunurlerinden T.Veblen i arastirabilirsiniz. Bu konuda cok yazmistir kendileri.

Kitap onerisi --》 The Theory of the leisure class
  • AlsterWasser  (15.10.17 14:54:52) 
android telefonu çok uzun süre kullanamıyorsun ama iphone aldığın zaman senelerce kullanıyorsun.


  • sta  (15.10.17 14:55:20) 
ui/ux


  • vedatchilipeppers  (15.10.17 15:38:48) 
Iphone 5 kullaniyorum. Benimle beraber o zamanin iyi androidlerini alanlar, 2. Telefonlari da alip sikayet ediyolar. Bu arada oyunda oynuyorum inst. snapchat twitter fb da kullaniyorum. Herhangi bi problem yok.


  • c1b2k3  (15.10.17 16:53:38) 
Ek olarak bi tutturmuslar statu statu diye, millet kendini kandiriyor baska bir sey degil.


  • c1b2k3  (15.10.17 16:56:06) 
@c1b2k

2010 da aldigin telefonuda hala kullanabilirsin, senin telefon kullanma olarak algiladigin baska. ben 2 telefon kullaniyorum, 1 tanesi güncel android. 2. si 2012 de cikmis mid level telefon. canavar gibi calisiyor ki cok zor sartlarda kullanildi.

olay kullanmak degil, akillica kullanabilmek. mesela ben 2. telefonuma güvenlik riski olusturabilecek bir uygulama yüklemem(twitter, instagram, bank apps etc.). cünkü bunlar ya android düzeyinde ya da app üreticisi düzeyinde patch almiyorlar. ayni sekilde senin iphone 5te öyle artik security update almiyor. bazi appler kullanilmamaya basladi, kullanilanlar artik update almayacak. kullanmasina kullanirsin ama güvenli degil.

bunun yaninda bi sene önceki flagship androidler iphone fiyatlarinin ücte biri ya da yarisi fiyatina. cok güclü ve kaliteliler. bir iphone alip 2 sene güzel, 2 sene yavas kullanacagima en kötü ihtimalle 2 yeni adnroid alip hem garanti kapsaminda hem de 4 sene hizli kullanmak daha mantikli.

3. türkiyede nasil pek bilmiyorum su anda ama ben kontratla aliyorum telefonlarimi 15-20€ luk kontratla düsük olmayan android telefonu bedava veriyorlar (huawei p9 mesela).
  • kurnaz  (15.10.17 17:32:52) 
@kurnaz bahsettiğim telefon 5-6 senelik ve evet bu sene yeni sürümü almadı bu da artık değiştirilebileceği demek oluyor ki ben de almanyadan kontratlı aldım. ama zırt pırt telefon degistirmek saçma geliyor bana. bu yeni versiyon almadığı icin bu sene ben de degistireceğim.

iphone 5 ile beraber çıkan telefonlar şu anda %90ı bunun yaptığı uygulamalarla oyunlarla çalışmaz. çalışsa da bunun performansıyla calısmaz bu bir gerçek.

gidicem yine bir iphone alıcam ve en az 4-5 sene daha rahat kullanacağım. siz o zaman 2-3 telefon daha değiştirebilirsiniz.

kontratsız para verip alsan emin ol öyle her sene, 2 sene de bir değiştireyim demezsin ki bu telefonu türkiyeden bu kadar para vererek alacak olan insan bunu asla demez. bir kere alıp adam akıllı telefon kullanmak ister.

bedavaya alınan telefonla, türkiyede normalin iki katı para verilen telefonları karşılaştırmayın.

he almanya'da da ucuza telefon alabilecekken hiç bir zaman da almadım almam da böyle ömrünü tamamlamadığı sürece.
  • c1b2k3  (15.10.17 23:18:12) 
basit. annaneme aldık 2 günde çözdü aleti


  • yuto  (16.10.17 02:56:09) 
[]

çocuğumuzun konuşmasında bir gerilik var mı sizce?

merhaba. 1,5 yaşında bir oğlumuz var ve bana konuşma konusunda eksikmiş gibi geliyor. şu ana kadar bilinçli olarak sadece annesine,onu çağırmak için "ade" diyor. bunun haricinde baba,dede bile demiyor.

aslında anlama konusunda hiçbir sıkıntısı yok. sorulduğu zaman bütün azalarını gösteriyor. "kapıyı kapat,telefonu getir" gibi birçok şeyi anlıyor. "cip cip" değince banyoya,ellerimizi yıkayalım değince lavaboya hemen koşar. diş fırçasını verince dişlerini fırçalar.

şimdi soruya gelirsek:

1- acaba çocuğumuzun konuşma geriliği çektiği yönündeki endişemiz yersiz mi yoksa bununla ilgili emareler oluşmuş olabilir mi?

2- eğer bu konuda profesyonel bir yardım alacaksak kime başvurmamız gerekir?

3- sizin bu konuda eğitiminiz varsa ya da çocuğunuzdan tecrübeleriniz varsa bilgi aktarabilirseniz çok makbule geçer.

teşekkürler

 
Arkadaşımın çocuklarından tecrübeler aktarmak istiyorum; bazı çocuklar (ki bu hiç az bir olasılık değil) çok gözlemci olup mükemmel öğrenene kadar konuşmayı reddediyorlarmış. Yani 'babbabbaa' diye konuşmak yerine, 'Domatesin suyunu sıktınız mı' kıvamına gelene kadar konuşmuyorlarmış. Bir arkadaşımın oğlu 2.5 yaşına kadar konuşmadı ve bu süreçte doktora gittiler; sonrasında 'Canım çok sıkılıyor, bugün ne yapıyoruz' ile açılışı yapmıştı ama o zamana kadar anne de baba da ömürlerinden yediler. Sizin çocuğunuz da bu yapıda olabilir. Ancak, 'Böyle de olabilir' deyip salmayın, bir doktora (pedagog) başvurun ve önce bazı yapılması gereken testler varsa yapsınlar. Sonra içiniz rahatlasın sizin de.

Şöyle de bir entry var konu ile ilgili
eksisozluk.com
  • aychovsky  (05.10.17 21:12:13 ~ 21:15:13) 
erkek cocuklar biraz daha gec konusabiliyor. kuzenim 3 bucuk yasinda konusmaya baslamisti. her seye iii diyodu sadece. bi de kokoooo diyordu (kokuyor) :D etrafimdan da 3-4 yaslarina kadar konusmayan cok cocuk duydum.


  • pide  (05.10.17 21:13:18) 
Sorun olmayabilir, çocuk erkekse daha da normal. İş arkadaşımın çocuğu neredeyse 2,5 yaşına kadar herşeye “e e” diyordu, devamında ayço’nun dediği gibi kapsamlı cümleler kurmaya başladı. Şimdi hiç susmuyor diye şikayetçiler.


  • manuel mandalina  (05.10.17 21:17:21) 
hiçbir sorun yok diye tahmin ediyorum. söylediklerinizi anlıyorsa, göz teması kurmakta ya da sözsüz iletişimde sorun yaşamıyorsanız çok endişe etmeye gerek yok. biz aile içinde benzer bir durum yaşadık. şu an 2,5 yaşında ve son 1 aydır bildiği tüm kelime dağarcığını kusmaya başladı. 2-3 kelimelik cümleler de birden bire başladı. çocuk istediği zaman konuşacak merak etmeyin.


  • yellow brick road  (05.10.17 21:17:56) 
psikomotor gelişim ya da çocuk gelişimiyle ilgili kitaplar alıp ya da araştırmalar yapıp net sonuca ulaşabilirisniz. Biz üniversitede derste bile gördük her çocuk belki aynı değil ama belli gelişim evreleri yaşlara göre sıranlanmış durumdadır. (1 yaşında şunu yapıcak 4 aylıkken şunu yapabilecek şu organları gelişecek gibi)


  • powerpufgirl  (05.10.17 21:24:15) 
bizim oglan da iki yasina kadar istedigi seyi parmagiyla gösterip "ee" diyordu, simdi "su alabilir miyim lütfen" diyor. bir-iki ay icinde birden cözüldü dili.

bence endiseleriniz su an icin yersiz.
  • pilav  (05.10.17 21:41:04) 
Tam girip bir şey yazacaktım ki aychovsky benim düşündüklerimi yazmış. Bakinca göz teması kurup, sizi anladığını belli eden hareketler yapıyorsa çok endişelenmeye gerek yok. Evet, çocukların gelişim aşamaları var ama her çocuk bu aşamalar ile paralel gelişim gostermeyebilir ki son yıllarda geç konuşma vakaları oldukça arttı. 1.5 yaş çok da geç bir yaş değil. Benim erkek kardeşim de 3 yaşına kadar konusmadi, anneme 'anne' bile demezdi. 'Ginga' derdi. Annem çok endiselenirdi, babam bir psikolog olarak durumun normal olduğunu soylemis hep. İlk cümlesi 'annecim parka gidelim' oldu. Kelime bile değildi yani. Sonrasında gayet açılıp konuştu.

Tabii ki içinizin rahat etmesi için bir pedagog ile görüşün. Süreci hızlandırmak için belirli aktiviteler vs onerebilir ama çok büyük bir sorun olduğunu sanmıyorum ben.
  • fraise  (05.10.17 21:42:26 ~ 21:42:55) 
kreş bu işi çözüyor genelde. kısa sürede çok hızlı mesafe alabilirsiniz kreşle.


  • adivar  (05.10.17 21:43:33) 
Kulağında su olabilir. Bu yüzden kelimeleri eksik duyup eksik öğreniyor da olabilir. Sadece bir varsayım. İnşallah hiç bir şeyi yoktur.


  • Restclean  (05.10.17 21:44:48) 
allaa çok heyecanlı valla. inşallah genius'tır :D allah analı babalı büyütsün.

çocuk cin gibi bakacak böyle çakır çakır. dili çözülür korkmayın.

*profesyonel sağlık tavsiyesi değildir. kocakarı bilgisidir ^^
  • otonomo  (05.10.17 21:46:44 ~ 21:47:09) 
Gelişim psikolojisi kitapları konuşmayı 0-2 yaş arası olarak belirlese de son araştırmalara bakıldığında konuşma yaşının 4'e kadar çıktığı görülmekte. Bunun sebebi ise beynin dil merkezinin yer aldığı bölümünün yeni doğanlarda daha kalın olmasıymış.
Tabii ki yine de bir pedagogla görüşün ama bireysel farklılıklar, mükemmeliyetçilik gibi konuları da göz ardı etmeyin.

  • duyond  (05.10.17 21:51:45) 
sizinle iletişimi, göz teması normalse herbsey yolundadır. 1.5 yaş kontrolüne gidince doktora da sorun.

ama her çocuğun gelişim evresi aynı degil. oğlum 3.5 aylıkken sürünmeye 6 aylıkken de sıralamaya başladı. ama 8 aylik olduğunda bile oturamıyordu.

şimdi 1.5 yaşında. iki kelimeli basit cumleler kuruyor. "hadi gidelim, anneanne yok" vb gibi bir kaç basit cumle. kelime dağarcığı epey geniş.
gel gelelim henüz anne demedi.
kendi başına (parmak beslenmeye başlayalı daha 2 ay oldu. normalde 8 ay civari söküyorlar bunu.)
hic blenderla ezip ya da rende ile püre vermeye alistirmadigim halde salatalık elma gibi besinleri çiğner ama yutamaz tükürür. ustelik 16 dış var ağzında.

kısacası bu yaşta konuşabiliyor olması diger becerilerinin çok iyi olmasını gerektirmiyor. siz çocuğunuzu kendi ozelinde değerlendirin.

her gün becerileri artıyor mu?
göz teması var mi?
adına tepki veriyor mu?

bir de emzik, tv, tablet konuşmayı geciktiriyor diye duydum. benimki hic kullanmadı bunları.

yavruyu opun benim için...
  • strawberry first  (05.10.17 22:11:50) 
2 - 2.5 yaşına kadar konuşmayan çocuklar oluyor. Endişe etmek için henüz erken. İsterseniz bir çocuk doktorundan görüş alın. Gerek görürse işlevsel olup olmadığını anlamak üzere kbb, çocuk nörölojisine yönlendirir.

Konuşma kaslarını geliştirecek bazı oyunlar önereyim.
Üfleme hareketi hem konuşma hem boşaltım kaslarını çalıştırıyor. TBen tvalete alıştırırken ufak balonlardan bi torba alırdım, hem eğlence hem kas gelişimine faydası olurdu.
(arada balonun içine su koyup ağzını sıkıca bağlayın karşılıklı geçip birbirinize atın. atarken 3'e kadar sayın. 3'e kadar sayma kısmı konuşmaya teşvik gerisi el kol kasları gelişimi, motor hareket gelişimi, el göz koordinasyonu için yararlı ve eğlenceli bi faaliyettir. yaşı büyüyünce de bırakmayın, 5-6 yaşlara kadar hatta çocuk oynamak istemeyene kadar yapın. balonları zamanla büyük boya geçirirsiniz. çok yararlı bi oyundur. yalnız büyük balon çalışmasını yazın ve mümkünse bahçe balkon gibi yerlerde yapın. balon patlayabiliyor:)

Kağıttan rüzgar gülü yapabilirsiiz o da yardım eder azıcık. Yaparken küçük kas grubu çalışır üflerken de konuşma ve karın, kalça kasları çalışır.
Kış geliyor cama üfleyip buğu yaparsınız, Bol bol üflesin, üflemek iyidir.

Yanakları sırayla şişirip parmaklarla ağızdan bırr sesi çıkarma oyunu gibi oyunlar oynayın.

Onunla konuşurken daha çok eksiz, uzun olmayan basit kelimeler seçmeye özen gösterin. Bir nesne veya olay için çocuk konuşmaya geçinceye kadar hep aynı kelimeyi kullanmayı tercih edin. Kelimeleri anlaşılır hızda söyleyin.
Dikkatinizi onun konuşmasında olmasın. Hemen anlarlar tedirgin olurlar. Bunlar hep oyun. Siz de eğlenmeye bakın, tadını çıkarın.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (05.10.17 22:24:16 ~ 22:33:24) 
çok kıymetli ve rahatlatıcı bilgiler aldım. tecrübe ve bilgilerini paylaşan ve daha paylaşacak olan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. birbirini hiç tanımayan insanların iyilikte ve iyi niyette buluşması çok güzel


  • demirr  (05.10.17 23:02:06 ~ 23:03:55) 
sıkıntı yok. benim oğlum 2.5 yaşına kadar çiçek diyordu sadece :)


  • burya  (05.10.17 23:17:32) 
Şimdi hatırladım onu da ekleyeyim. Bir de ilk kelimeden sonra bir süre ara veriyorlar. dede dedi mesela bir süre gidiyor o öyle. duraklama devri gibi düşünün. Bir süre sonra başka kelime geliyor.

Konuşmaya başlayınca trt gibi düzgün türkçe kullanılan radyo programlarını açın, fonda çalsın.Kelime dağarcığına katkısı olur (kulak dolgunluğu olur) telaffuza katkısı olur.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (05.10.17 23:23:02 ~ 23:32:22) 
dün görüp cevap yazamamıştım.

ablam 8 aylıkken konuşmuş, 1 yaşında tekerlemeler biliyormuş. 5 yıl sonra doğan ben ise, 2 yaşıma geldiğimde saçmasapan sesler çıkararak derdimi anlatıyormuşum. kaç defa doktora götürmüşler bu çocuk sağır mı, gerizekalı mı diye. en son bir doktor "siz onu anladığınız sürece konuşmayacaktır, size kendini anlattığı için konuşmaya ihtiyaç duymuyor tembellik ediyor, söylediklerini anlamayın" demiş. ondan sonra bizimkiler beni anlamıyor gibi yapmaya başlamışlar ve ben 2,5 yaşında konuşmuşum.

bir daha hiç susmadım.
  • 111111  (06.10.17 10:05:20) 
aychovsky gayet güzel özetlemiş. Ben sadece Selim İleri'nin anlattığı anısını yazmaya geldim.
Selim İleri 3 yaşına gelmiş neredeyse hiç konuşmuyor. Aile gergin, doktora götürüyorlar, nefesi kuvvetli hocalara okutuyorlar, nafile. Bayram öncesi Selim'e ve ablasına yeni ayakkabılar alınıyor. Ablanın ayakkabıları kırmızı rugan, nasıl güzel ayakkabılar. Selim zaten ablasını çok kıskanıyor ve o hiddetle "çıkart o ayakkabıları ayağından #½ ?!$" şeklinde küfürlü bir konuşmaya başlangıç yapıyor. Aile sevinse mi üzülse mi öyle kalakalıyorlar.

  • SiyamkedisiZorro  (06.10.17 10:39:46) 
Her çocuğun hazır bulunuşluğu farklıdır.Siz istediğiniz kadar onu konuşturmak için uğraşın, çocuk o hazır bulunuşluk seviyesine gelmeden konuşmaz. Eğer sizden aldığı komutları anlıyorsa ve tepki veriyorsa sıkıntı yok, kafanıza takmayın. Benim oğlum 2,5 yaşında kelimeleri söylemeye başladı. 3 yaşında cümle kurdu. (cümleden kastım yanyana 3 kelimeyi getirebilmesi)

Endişe etmeyin, bu zamanlarınızın tadını çıkarın.
  • indeng  (06.10.17 16:25:48) 
[]

11 eylül saldırılarında 3 bin kişi nerede öldü?

son zamanlarda bu soru kafama takılıyor. olayda kaç kişinin nerede hayatını kaybettiği ile ilgili yazılı,sözlü bir bilgi elde edemedim.

resmi açıklamada üç bin kişinin öldüğü açıklandı. kuleler çarpmadan 100 ve 125 dakika sonra yıkılıyor. bu sürede binaların tahliye edilmiş olması gerekmez mi? uçaklar binaların neredeyse en tepesine çarpıyor. bu esnada ölenler ve üst kattakilerin kurtulması imkansız ama ya alt kattakiler?

bu olayda bu kadar çok hayatını kaybeden insan olmasının sebebi nedir biliyor musunuz?

 
çarptığı katlar, iptal olan asansörler, merdivenler, üst katlardaki insanlar vb. dışarı çıkamadı. o kadar katta 3 bin kişinin çalışması normal bir rakam gibi geliyor bana.


  • captainobvious  (25.09.17 16:36:12) 
amerika'da öldü.


  • bizansa karsi memleket takimi  (25.09.17 16:38:55) 
Binanın yangın merdivenlerinin olası bir saldırıya hazır olmadığı açıklanmıştı. Bina tahliye edilemediği için atlayan insanlar oldu vs vs.


  • lcha  (25.09.17 16:40:52) 
insanlara binanın güvenli olduğu ve binayı terketmemeleri (veya yavaş hareket etmeleri ) söylenmiş.
hatta uyarıları dinlemeyip fırlayan bazı türklerin kurtulduğu söyleniyordu.

  • herhaltibiliyoring  (25.09.17 16:48:08 ~ 16:50:19) 
1600 kisi ilk carpilan kulede, 900 kisi ikinci kulede, 125 kisi Pentagon'da olmus. Kacirilan 4 ucakta da, 92, 65, 44 ve 64 kisi olmus. Kulelerdeki sayilar tahmini, kesin bir sayi vermek mumkun degilmis. Ben bunlari aviation safety network'te okudum.

aviation-safety.net
  • feedback  (25.09.17 17:34:51 ~ 17:37:12) 
11 Eylül yalan, bkz: september clues


  • birfincankahvedahaisteyenadam  (25.09.17 20:24:00) 
[]

olası abd-k.kore savaşında

doların durumu ne olur? değer kazanır mı yoksa kaybeder mi? elimdeki parayla dolar almak istiyorum da. tamamen cahilliğimden soruyorum, bu öngörülebilir bir şey midir?




 
TL'ye karsi deger kazanir. Altin ve Euro'ya karsi deger kaybeder.


  • feedback  (25.09.17 16:37:20) 
[]

bu dört telefondan hangisini alırdınız?

evet kullandığımız telefona su girdi ve anakartı,bataryası ne varsa yandı. en fazla 1000 tele bütçe ile siz fiyatları 900-1000 tl arası olan aşağıdaki telefonlardan hangisini tercih ederdiniz?

1- HTC desire 828
2- LG x screen
3- LG k10 2017
4- HUAWEİ p9 lite

incelemek isteyenlere linkler aşağıda.

1-www.hepsiburada.com
2-www.hepsiburada.com
3-www.hepsiburada.com
4-www.hepsiburada.com

teşekkürler

 
Tek seçenek huawei p9 lite, ilk üçü zaten mediatek işlemcili, onların yerine huawei nin kirin650 işlemcisini tercih ederim, diğerleri 2gb ram e sahipken huawei nin 3gb ram i olması yine bir artı, ayrıca huawei için güzel spigen kılıflar var


  • freebird5406_2  (22.09.17 13:50:01) 
P9


  • gozu acik sevisen yahudi  (22.09.17 13:50:52) 
3 nümero


  • seyduna6687  (22.09.17 13:57:51) 
p9 lite alırdım


  • aşksız prens  (22.09.17 14:33:17) 
Xiaomi mi5 mumkunse mi5s


  • okiler  (22.09.17 16:28:55) 
[]

serviste hayatını kaybeden yavrucak

www.hurriyet.com.tr

bu nedir arkadaş ya insanın içi parçalanıyor yemin ederim.küçücük bir canın nasıl öldüğüne bakar mısınız? Allah kimseye göstermesin ailesine sabır versin.

şimdi 2 soru?

1- servis şoförü ihmalinden dolayı tutuklanmış ama servis annesi dedikleri kadın serbest kalmış. bu nasıl oluyor. asıl sorumlunun kadın olması gerekmiyor mu? şoför aracı sürmekle meşgul olması lazım. içerde çocuk kaldı mı kalmadı mı kadının kontrol etmesi gerekmiyor mu?

2- çocuk aynı koltuğunda ölü bulunmuş anladığımız kadarıyla. yani uyanamadan mı ölmüş? eğer öyleyse bu nasıl olmuş olabilir? o minibüste havasızlıktan ölüp kalmak için en az 5-6 gerekmez mi? bu sürede çocuk uyanmadı mı? sıcaktan oldu desek saat sabah 7.30, o da mantıklı gelmiyor sanki?

sizce nasıl olmuş olabilir?

 
şimdi tv de izledim, annem ağlıyor hüngür hüngür. emniyet kemeri takılıymış.

sorumluluk kısmı türkiyede bulunduğumuzdan dolayı yok. herhangi bir kağıt, görev bilinci, yapılması gerekenler, karşılıklı sorumluluklar vs imza falan ben hiç duymadım servis, servis annesi konusunda. çok üzüldüm. acil önlem alınması gerekiyor.

telefonları olsa unutmazlardı vicdansızlar.
  • hemsta  (17.08.17 13:32:50) 
1-servis annesi yok diye biliyorum. zaten karı kocanın işlettiği bi anaokulmuş. olay ortaya çıkınca da önce öğretmenleri tehdit etmişler konuşmamaları için sonra da güvenlik kameralarını sökmüşler. sonrasında 19 yaşında bi öğretmen ifadesini değiştirip her şeyi anlatmış. olay da öyle çıkmış ortaya. aileye çocuğunuz bayıldı diyerek haber verilmiş ilk olarak.


2-çocuk 7 saat o araçta kalmış. yani 35 derece sıcağın altınca çok normal havasızlıktan ölmesi ki kaldı ki 3 yaşında çocuk.
  • rahat ya  (17.08.17 13:33:13) 
cinayetten yargılanmalıdır.


  • smellofsoul  (17.08.17 13:59:34) 
sözlükte ve burada birkaç başlığı açtım, yazdım yazdım sildim.

çocuk sabah uyuduysa sıcaklık iyice artana kadar oksijensizlikten yarı baygın hale gelmiş olabilir. sonrası oksijensizlik ve sıcakla bayılıp kalmış olabilir. servis annesi sorumlu olsa da ana sorumlu servis şoförüdür. her ikisinin de kontrol etmesi gerekiyor. sizin en kıymetliniz ama mafya bozuntusu servis şirketleri ve şoförlerine göre o çocuk aylık 100-200 tl'den başka bir şey değil. burada şoför anaokulu sahibiymiş, onlar için de çocuğu ticari meta olarak görenler de çok sayıd.

bunun yanı sıra 3 yaşındaki çocuk ana okuluna gelmezse öğretmeninin ailesi ile iletişime geçmesi gerekirdi.
  • altinci nesil caylak  (17.08.17 15:07:28) 
İzmir orası, şu an çok sıcak zaten. Bir de arabada kapalı kaldığını düşünün, hava tükenene kadar sıvı kaybından gider zaten yavrucak. Yazık yazık içim yandı yavruya. Masum bir can. :(


  • old possum  (17.08.17 15:36:35) 
[]

ekonomik sıkıntıda telefon almam lazım, bi yardım lütfen

evet elimizde bulunan LG g3'e su girdi ve anakart batarya ne varsa gitti. servis 700lira diyor. telefon zaten 1000 lira. ayrıca yurt dışı telefonuymuş yeni imei atacağız falan diyor adam. kafam almadı, o telefonu iptal ettim.

bu aksilik tam da ekonomik olarak dipte olduğum bi noktada oldu. bu sebeple yeni telefon arayışım var. 80-1100 tl bandında f/p telefonu olabilecek ne alınabilir?

huawei p9 lite için olumlu entryler var. siz ne dersiniz?

not: vodafone faturaya ekleme huawei p9 lite önerdi. 1500 lira civarında bize gelecek. o telefon zaten 1200 lira civarında nasıl iş yapıyorlar bilemedim?

düzeltme editi: 2. el düşünmüyorum dostlar onu belirtmemek benim hatam. bylock falan çıkar uğraşmayalım şimdi

 
faturaya ekleme olayı çok kazık. ikinci ele yönelmenizi tavsiye ediyorum. ekonomik düzlüğe çıkınca güzel bir telefon alırsınız. işinizi görür mü bilmem ama 400-700 bandında iphone 4s, iphone 5 alırsanız 50-100 lira zararla 3-5 ay sonra satarsınız. illa sıfır alayım diyorsanız da lenovo k6 note öneririm. k5 almıştım 1 sene olacak. hiç problem yaşamadım şimdiye kadar.


  • golgi aygıtı  (12.08.17 16:37:16) 
Oncelikle lg g3 icin konusayim.


  • ismira007  (12.08.17 16:50:10) 
O telefonun suan en pahalisi 600 lira falan. Hele imei atcaz falan demis tamirci. O adam kimse selam dahi verme. Tamirle imei gitmez. Hatta yazilimsal durumlarda bile imei gitmez...
Telefon tavsiyesine gelince sifir istiyorsan generalmobile olabilir. Ikinci elde note 4 alinabilir.

  • ismira007  (12.08.17 16:52:04) 
Bir telefon önerisine de yine yeniden Lenovo vibe p1 yazmaya geldim. Pişman olmazsınız.


  • leontocephaline  (12.08.17 16:55:31) 
Diğer modellerle kıyasını yapamam ama kullandığım kadarıyla Lenovo Moto G4 Plus'ı tavsiye edebilirim.


  • olanlaolunmaz  (12.08.17 16:56:54) 
2. el düşünmüyorum dostlar onu belirtmemek benim hatam. bylock falan çıkar uğraşmayalım şimdi


  • demirr  (12.08.17 16:59:49) 
LGG4 beat


  • hebanon  (12.08.17 23:52:57) 
[]

şu anda barack obama olmak

ne zamandır aklıma takılır. aslında soruyu "görevi bırakan abd başkanı" şeklinde düşünmüştüm ama son başkan obama olduğu için o'nun üzerinden gittim.

ne yapıyordur şimdi? daha düne kadar dünyanın en popüler,en iyi korunan ve en güçlü adamı. dünya siyasetine ve dünyanın en büyük ekonomisine yön veren birisi olduğunuzu düşünün. kurmaylarınız,etrafınızdaki medya ve insan kalabalığı. çok yoğun bir mesai programı vs.

sonra görev süreniz bitiyor ve bir anda o yoğunluk,medyatiklik ve güç elinizden gidiyor. g-20 zirvelerinde karizma ve vücut dili kasarken birden emekli oluyorsunuz. bir insan güç budalası ise böyle bir boşlukta bunalıma bile girer bence.

sizce bu nasıl bir duygudur? Obama ne hissediyordur şu an? en önemlisi hayatından memnun mudur,yoksa eski başkanlık günlerini arıyor mudur?

en önemlisi de siz nasıl hissederdiniz ve tercihiniz ne olurdu? emeklilik mi, başkanlık mı?

 
Biraz daha tatil yapar, sonra saati 500 bin dolardan konuşmalar yapar konferanslara katılır ne bileyim kitap yazar takılır öyle, medyatikliğinin yoğunluğu biraz azalır belki ama ölene kadar sürer yine iyidir yani keyfi yerindedir bence, ben olsam ben de iyi hissederdim aynı şekilde.


  • angelus  (25.07.17 19:30:42 ~ 19:33:17) 
Pizzagate skandalından sonra bu adamların her biri gözümde birer pislik. Bu adamların torununun torununu dünyadaki her ülkede huzur içinde yıllarca yaşatabilecek kadar paraları var. Bu kadar zengin olan insanlar sıkılmak nedir bilmezler. Linç edilmek istemem ama sıkılmak biraz fakirlere özgü bir kavram. Ben vakti gelince emekli olurdum. Siyaset adamı çabuk yaşlandırır.


  • dissendium  (25.07.17 19:33:17) 
yahu ben obama'nın yerinde olsam çok mutlu olurdum, kolay mı koskoca amariga'ya başkanlık yapmak. yazlık falan alıp kankitolarımı çağırır, sabah akşam okey oynardım. akşam sahile inip dondurma yerdim. zaten yapmışım başkanlığımı, adımı yazdırmışım tarihe, yeter yahu daha ne yapayım misyonumu tamamlamışım ben. o şafaktan sonra keyfime bakarım.

img-s2.onedio.com
  • der meister  (25.07.17 19:48:27 ~ 19:48:45) 
@dissendium
obama zengin listesi modunda zengin degil, hatta muhtemelen su anda hayvan gibi borcu var, clintonlar bu durumdaydi zamaninda, 500 binlik konusmalar tekrar düze cikardi onlari.

baskanlar amerikada trdeki gibi devletce bakilmaz, calisan maaslarinin bir kismini baskanin kendisi karsilar.

bir örnek makale.
www.politifact.com

zengin insanlar sikilmak nedir bilmezler seklinde abidik gubidik bir önerme ancak vizyonsuyluk göstergesidir, bunun fakirlik ya da zenginlikle alakasi yok bu disiplin isi.

keza yogunluk sadece is ile alakali bir kavram degil. bu tarz disiplini yüksek insanlar hayatlarini buradakiler gibi "ya bi duyuruya bakayim sonra peynir yer yatarim" seklinde planlamiyorlar, her dakikalarini önceden ayiriyorlar. salliyorum sabah sporu ardindan kitap okuma seansi ayridir, bu tekrar belirtmek gerek zenginlikle alakali degil, avrupada özellikle almanca konusan ülkelerde bolca görülen bir sey. cok yakin oldugunuz disiplinli bir arkadastan 2 hafta sonraya termin alabiliyorsunuz.

su anda muhtemelen baskanligini yaziyordur, sonrasinda konusmalar yapacak ve ngolarda aktif görev alacaktir, bu sirada onlarca sirketin kurullarinda adi gecer, hic ugramasa dahi o isme para alacaktir. her hafta xxx bakan ile görüsmesinin yerini yazi yazmak ya da hobileri dolduruyor yani. bu adam baskan olmadan öncede böyle idi yasami sornasinda da böyle olacak.
  • kurnaz  (25.07.17 21:31:56 ~ 21:34:03) 
Hâlâ gizli servis tarafından korunuyor. Bütün eski başkanlar için geçerli bu. Washington'da 10 milyon dolara ev aldığını okumuştum geçenlerde. Karısı Michelle Obama'nın ileride başkan adayı olabileceğine dair dedikodular var. Eğer bu doğruysa Michelle'in adaylığı için çalışmaya başlamışlardır. Diğer yandan sosyal sorumluluk projeleri, kitap yazmak, konuşma yapmak vs. vs.


  • amortisman  (25.07.17 22:13:20) 
[]

Zayiflatan yoğurt kürü hakkinda

Simdi benim fazladan bi 15 kilom var. Bugün itibariyla diyet ve spora basladim. Gobek eriten yogurt kürünü baya bi methetmisler. Ona da basladim. Fakat 2 cesit kür var. Biri limon ve pul biberli, digeri de tarcin,zencefil ve zerdeçallı.ilk kür her gün,ikincisi ise haftada iki gün diyor. Hangisini uygulamak lazim? Her gün ilk kürü uygulasam,haftada iki gün de ikinciyi uygulasam olur mu ki?




 
Tabii neden olmasın.


  • angelus  (23.07.17 23:47:45) 
"göbek eriten" diye başlayan hiçbir programa, diyete vs. itibar etmemek lazım.


  • zgrydn  (23.07.17 23:48:20) 
"gobek eriten" den sonrasini okumadim.


  • qazaqwsx  (23.07.17 23:50:11) 
Benim çalıştığım yerde kızlar yapıyordu ishal eden kür de diyebilirsin


  • fasulyek  (24.07.17 00:03:14) 
senin yerinde olsam liposuction yaptırır hiç bu gereksiz işlerle uğraşmazdım. muhtemelen ön yargılı yaklaşacaksın ama liposuction çok daha az acılı bu diyete göre.


  • plastic_angel  (24.07.17 09:39:33) 
[]

rize'den ordu'ya gezmeye gidilir mi?

evet ordu'lu olanlar,ordu'yu bilenler...

bir gün yatarlı olacak şekilde rize'den ordu'ya 350 km yol çekmeye değer mi? değer diyorsanız;

1-merkezden çok uzak olmayan nereler gezilir?
2- ne yenir?
3-nerede kalınır? (1 yaş çocuk var)

tenks...

 
Gidilir. Merkezde teleferikle Boztepe'ye çıkılır (ben çıkmam ama, yükseklik korkum var). Orada yemek yenir. Ordu pidesi enfestir.

Sahil boyu gayet güzeldir. Ben olsam Uzun Saçlı'nın yerine gidip çay da içerim ama size çay verir mi bilmem :) Ondan önce de gider bir Yalıköy köftesi yerim hatta ama bu ikisi,merkeze yaklaşık bir saat uzaklıkta.

Kalacak yer konusunda fikrim yok maalesef ama elbet otel bulunur merkezde.
  • devilred  (09.07.17 12:16:38 ~ 12:22:59) 
denize gireyim dersen miliç sahili'ne uğra.
www.youtube.com

  • filteria  (09.07.17 14:17:25) 
[]

yabancı dizi izlemek istiyorum

yabancı dizi sadece prison break izlemiş birisi olarak başka diziler de izlemek istiyorum. akıcı ve heyecanlı dizilerden tavsiyeniz nedir?

game of thrones'u tavsiye eder misiniz?


 
Dexter tavsiye ederim.

Ekleme: Altta tavsiye verenlerin akıcı ve heyecanlı anlayışı oturmamış galiba.
  • devilred  (08.07.17 23:57:14 ~ 23:59:25) 
got'u kesin izle.

breaking bad
dexter
fargo (ilk 2 sezon kesin izle)
sherlock
vikings

bunların hepsi birer şaheser. kesin izle. beğenmezsen de listene at sonra dene.
  • freetakilir  (08.07.17 23:57:36) 
Game of Thrones'un ilk sezonları biraz sıkıcı. Breaking Bad'i izle.


  • dissendium  (08.07.17 23:57:55) 
breaking bad
homeland
sherlock
true detective
black mirror
  • chatrefhill  (09.07.17 00:13:41) 
Lost
Breaking bad
Fringe
Shameless
The man in the high castle
Sherlock
Black Mirror (her bölüm birbirinden bağımsız film tadında)
  • part time pollyanna  (09.07.17 00:19:12) 
Breaking bad, başla bitir direkt. Sonra got'a başla


  • veritaslibertas  (09.07.17 00:33:44) 
westworld
utopia
silicon valley
black mirror zaten
  • blacksky  (09.07.17 09:03:14) 
[]

havacılık ve uçak severler için

paylaşmak istediğim 4 adet video var.şimdi soruya gelirsek;

bu videoları izleyince neler hissettiniz? ben uçakların ne kadar muhteşem şeyler olduğuna bir kez daha şahit oldum. ya siz neler hissettiniz?

youtu.be
www.youtube.com
www.youtube.com
youtu.be

 
insanoğlu yapmış işte


  • argent dawn  (26.06.17 19:08:08) 
[]

menemen soğansız olur mu?

iftara menemen+cacık yapayım dedim. yotube'den birkaç tarif bakayım dedim. rastgele açtığım iki tarifte de menemeni soğansız yaptılar. şimdi sorarım size;

1- abi soğansız menemen olur mu?
2-menemeni soğanlı mı seversiniz,soğansız mı?

 
Olmaz, olmamalı.


  • pastörizesüt  (23.06.17 14:15:30) 
Soğansız da yapıyorlar. Ama bence o menemen olmuyor, domatesli yumurta oluyor.


  • aquarium  (23.06.17 14:16:21) 
1 yapan var. onu da gömüyorum, öbürünü de gömüyorum.
2 sorgusuz gömüyorum.

  • cay koy geliyorum  (23.06.17 14:18:55) 
30 yaşında menemen yemeği başarabilen 30 yaşındaki bir birey olarak menemene soğan koyulduğunu yeni öğrendim. gerçi ben yumurtanının beyazınıda koymuyorum tereyağ,biber, domates,karabiber,pulbiber,yumurta sarısı


  • prezarlatif  (23.06.17 14:19:02 ~ 14:19:20) 
ben menemende soğanı sevmiyorum, seven olabilir o ayrı.


  • asuturias  (23.06.17 14:21:23) 
o da bir şey mi ben yumurta koymuyorum, ama soğan güzel oluyor.


  • ofelia  (23.06.17 14:32:54) 
menemen'de iki şeyi çok yadırgarım. biri soğanı, biri de domatesin kabuklarını soyanı. soğan oldu mu veya domateslerin kabukları soyuldu mu ben sevemiyorum o menemeni.


  • olkol  (23.06.17 14:36:04) 
Sogansiz olur. Kahvaltı niyetine yedigin şeye sogan konur mu hiç


  • all girls dream  (23.06.17 14:42:54) 
menemende soğan mı olur ya tabiki soğansız.


  • sta  (23.06.17 14:44:25) 
menemende soğan ne olaki??


  • cursor  (23.06.17 14:45:29) 
1- Olmaz
2- Soğanlı

  • i m cool with that  (23.06.17 14:51:47) 
1-) Olur
2-) Tabii ki soğansız!

  • nawar  (23.06.17 14:54:44) 
geçen seneye kadar soğanlı menemen diye bir şeyin varlığından bile haberdar değildim. bunu üzerine derin araştırmalara girdim ve anladığım kadarıyla orijinal menemen... diye bişey yokmuş, yöreye göre soğan koyan da varmış koymayan da. zaten domatesi biberi ateşte çevirmek neandertalin bile aklına gelebilecek bir şey, bir kişi yapmıyor ki "orijinal tarif" diye bişey olsun.

enteresan olan şu, soğanlı yenen bölgede soğansızına rastlanmıyor, soğansız yenen yerde soğanlısına. bu yüzden o izole ortamda yetişenler için diğer türlüsü menemene şirk koşmak gibi oluyor.

ben hiç yemedim bile soğanlı, o yüzden öylesini beynim inkar ediyor. ama güzel yapan biyerde denk gelirsem yiycem.
  • baba jo  (23.06.17 15:01:00) 
Soğan koyunca karnıyarık harcı oluyor o.


  • angelus  (23.06.17 15:07:17) 
ya bu menemen meselesindeki faşizan kavgalara bayılıyorum. akp-laiklik kavgası gibi resmen, orta nokta bulunması mümkün değil. soğanlı seven biri olarak ben de kavgaya "menemen soğansız olur diyen namussuzdur, şerefsizdir" diyerek dalıyorum izninizle.

bir de benim merak ettiğim başka bir husus var. menemeni kahvaltı olarak mı görüyorsunuz yoksa yemek mi?
  • nrmnm  (23.06.17 15:17:50) 
kahvaltı için soğansız, akşam yemeği içinse soğanlı.


  • hosein  (23.06.17 16:00:45) 
1. Abi, soğanlı menemen mi olur?
2. Bkz. 1.

  • devilred  (23.06.17 16:07:45) 
1-bizim ailede soğansız yapılıyor

2-iki türlü de severim
  • neseranni  (23.06.17 16:14:50) 
1- Olur.
2- Yumurtasız olduğu müddetçe fark etmez.

  • pike  (23.06.17 16:16:23) 
  • yuvarlanantencereninkapagi  (23.06.17 16:34:43) 
Soğansız ve yağsız yaparım. Soğanlıysa yiyemiyorum.
Bu zamana kadar herkes beğendi, yağsız olduğunu da anlamadılar :)

  • megalomaniac  (23.06.17 16:48:45) 
1-menemen soğansız olmaz. normalde yemekte pişmiş spğan sevmem ama menemende soğana bayılırım. eğer menemeni kahvaltılık olarak yiyeceksen soğan koymayabilirsin ama öğle ya da akşam yemeğinde tüketeceksen soğansız olmaz

2-menemeni soğanlı severim

annem çocukluğumuzdan beri soğanlı yapar, damak tadım öyle alışmış ben de imkanım varsa soğanlı yapar ve severim kahvaltıda bile. ama imkanım yoksa soğansız da yapıp yerim ama soğansız eksik ve yavan geliyor bana.
  • limoncello  (23.06.17 17:37:24 ~ 17:40:59) 
soganı ilk defa duydum


  • mirty  (23.06.17 17:39:15) 
bunun kavgası düzenli olarak dönüyor internette. bizim evde menemeni babam yapar, o da soğanlı yapar. ben soğanlı yapıldığını hiç duymayanlara çok şaşırıyorum mesela. babam yumurta bile koymaz ya da çok az koyar ama soğan koyar mutlaka.

1- soğanlı
2- menemen çok sevmem ama soğanlı
  • nundu  (23.06.17 18:05:39) 
sabah soğansız
akşam soğanlı

  • dedim dedim de kime dedim  (23.06.17 18:07:59) 
iki türlü de olur. ben sabah yiyeceksem soğansız, akşam yiyeceksem soğanlı yaparım.


  • muslugubozukhayrat  (23.06.17 18:08:51) 
1-soğan yoksa ve illa da menemen yenmek isteniyorsa olur. ben soğanlı tercih eder ve yaparım ama yiyecek olarak soğansız menemen önüme gelirse onu da yerim.

2-soğanlı severim, çünkü bizim ailede soğanlı yapılır. hatta ben yaparken bazen sucuk ve kaşar da ekliyorum.
  • nesenbilneben  (23.06.17 18:40:27) 
bu konu, bir çeşit 'Sirke-limon" açmazı gibidir :)
www.youtube.com

  • olivia  (23.06.17 19:57:01) 
[]

şavşat-karagöl arası yol durumu

şavşat'a kadar asfalt olduğunu biliyorum ama şavşat-karagöl arası asfalt,stabilize nasıldır? ne zaman gittiniz onu da yazabilirseniz iyi olur. bir de arabamız honda civic, malum altı yere biraz yakın ama 2 kişi olacağız, uygun mudur yollar? tesekkürler




 
yol asfalt ve çok dar. ve bir o kadar virajlı. 20 km ancak 40 dk ile 1 saaati buluyor.
mide bulandırıcı olabilir ama doğa çok güzel.

  • difdiringi  (19.06.17 15:27:49) 
[]

balık ile kremalı mantar zehirler mi?

evet az önce coçuk çömbelek gömdük fırında çupra ile kremalı mantarı.ölüp kalmayalım gece uyuyunca falan? yedikten sonra aklıma geldi de. risk varsa bilelim yani.

not: balık,mantar ve krema tazeydı


 
Mantar kültürse birşey olmaz.


  • hayde bre  (12.06.17 21:48:06) 
balik bayatsa zaten yaninda bir sey olsun olmasin zehirler..


  • ubi dubium ibi libertas  (12.06.17 22:08:22) 
Bir şey olmaz


  • glamdr1ng  (12.06.17 22:39:37) 
[]

iftarda balık yemek istiyorum

balık kültürü olmayan biri olarak soruyorum, iftarda yemek için hangi balık idealdir ve nasıl pişirmek gerekir? 1.5 yaşındaki oğlum için de sağlıklı olmasını istiyorum. dolayısıyla kızartma son planda. favorim çupra (deniz çiftliği)

lokasyon: d.karadeniz sahili


 
levrek çok güzel olur bu mevsimde. balığın arasına ufak parça tereyağını koyun. üstünü çok hafif derinlikte çizin bıçakla. yanına patates, soğan ve havuç koyun. biraz da su ekleyip atın fırına. mor lahana salatası, bir de bol rokalı bir yeşillik salatasıyla çok güzel gider.


  • golgi aygıtı  (11.06.17 17:50:34) 
bu mevsimde sardalya da cok guzeldir.


baliktakvimi.com
  • fakyoras  (11.06.17 18:04:21) 
[]

kızartmalar için bir soru

merhabalar. kızartma yaparken yağ ne kadar sıcak olursa o kadar güzel sonuç çıkıyor. sizin kızartma için kullandığınız ve "bu kap tam kızartma için" dediğiniz bir kap var mı?

çelik,teflon ve wok tavayı denedim ama tam sonuç elde edemedim.

mesela akşam tavuk filetoyu paneleyip kfc usulü tavuk yapacağım.nasıl bir kap?

 
Bizde teflon var derin bir kap bence güzel oluyor


  • basond  (09.06.17 14:37:20) 
Dün patlıcan, kabak, biber ve patatesi biraz zeytinyağı ve baharat ile fırın poşetine attım. Pamuk gibi oldu.

Aynı şekilde kırmızı et ve hindi eti de denedim, sonuç mükemmel. Hem sağlıklı hem az miktarda yağ ile bişiyor.

Senin sorunun cevabı için de fritöz diyorum.
  • hasmetizm 2046  (09.06.17 14:42:39) 
derin kap ve bol kızgın yağ.


  • manuel mandalina  (09.06.17 15:52:24) 
Aluminyum tencere var bende derin. İyi oluyor.


  • curukturpkokusu  (09.06.17 16:25:21) 
kızartma için en iyisi fritöz'dür. elektriğe kıyamam dersen tüplüleri de var.
kfc usulü tavuk da fritözde şahane olur.

  • Improbable  (09.06.17 16:35:43) 
Kfc usulü kizartma yapacaksanız çok kizgin yağa atmayin panelenmis tavuklari.yağ çok kizgin olursa dışı cabucak kizarir ama içi çiğ kalır.yağı cok kizdirmadan orta ateş uzerinde kizartirsaniz hem dışı güzelce kızarır hemde içi güzelce pişer.kizartmalar icinde fritöz veya teflon kaplama tencere ile guzel sonuçlar alırsınız


  • sidariss  (09.06.17 17:04:21) 
aluminyum teflon vs kullanmayın zararlı. yüseksek ısıya dayanıklı emaye kızartma tencereleri var çok güzel.


  • yue  (09.06.17 17:17:12) 
Yıllanmış derin emaye tencere; zamanla kızartma yapılan yağlardan kendine organik bir teflon oluşturuyor. Rahmetli annemin öyle bir kızartma tenceresi vardı. Hey gidi...


  • SiyamkedisiZorro  (09.06.17 18:25:42) 
12345   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.