Ekşi Duyuru

Ben kestiyorum çok rahat tavsiye ederim

5 yıldır saçımı kendim keser, 3 numara yaparım.

Efil efil esiyor.

İlk başlarda gariplik hissettim ama daha sonra çevrem de "kısa saç sana yakışıyor" diyince hep kısa yaptım.

kafa tipine bagli bilader. Top gibi biseyse vur

kepçe kulaklı koca burunlu top gibi kafası olmayan biri olarak 2 numaraya vurdurmuştum ve pişman olmadım. 2-3 ayda anca şekil alır hale geliyo. ama 3 haftada çok rahat alışırsın ve özgüvenin yerine gelir

kafa şeklin iyi ise çevrenden aldığın tepkilerden dolayı full 3 numara gezersin bundan sonra. kafanı incele bi

ben de bugüne kadar bir kere 3'e vurdurdum saçımı. pişman oldum, bir daha da yapmam. iki sebebi var. birincisi kafamın şekline pek uygun değil. diğeri de saçlarımın üstü seyrelmiş. biliyordum ama kısacık kstirince iyice fark ediliyor. görüntüsü hoşuma gitmedi hiç. sen de kestirmeden önce kafa şekline ve saçlarının seyrekliğine dikkat edip karar verebilirsin. ama en iyisi bir kestirip denemek. beğenmezsen 2-3 haftaya daha düzgün hâle geliyor. birkaç hafta sonraki hâlini sevmiştim ben kendi saçımın.

olmazsın. her yaz yaparım ben tavsiye ederim o rahatlığı

oculus rift

su andaki tum teknolojik gelismelerin onunu tikayan tek bir sey var: enerji
yuksek kapasiteli piller cikinca piyasaya hersey bir anda degisecek. yuksek kapasiteli pilden kastim telefonunu 1 kere sarj edip 1 sene sarj etmemekten falan bahsediyorum. yuksek kapasiteli ve dusuk boyutlu piller piyasaya cikinca petrole bagimliligimiz yok olacak, ardindan fosil yakitla calisan araclar bir bir piyasadan kalkmaya baslayacak, ucaklar, helikopterler, uzay araclari vs vs aklina ne gelirse.
yani en onemli teknolojik atilimin onundeki tek engel yuksek kapasiteli enerjiyi kucuk boyutlarda depolayabilmek.

Oculus rift

Genelde direkt haşlanır zaten, sorun olmaz.

guzelhosting

natro iyidir.turhostda iyi diyorlar ama.

guzelhosting nedir lan?!
ahaha :D

direk natro dostum. yıllardır hiç sorun çıkarmadı.

harbi guzelhost ney lan :)

Natrodan aldım, bugun aktif ettiler.

sanırım çakralar ve öfke kontrolü (fevri davranıp açık vermemek için) var merkezinde

Bu saydığın herşey din felsefesine göre üstad. Uzak doğu dövüş sanatlarının hepsinin felsefesinde güzellik, saflık, narinlik ve bir o kadar da güç vardır. Sanırım bu değerler budizme dayanıyor.

Bu yüzden eğer onları bir felsefe sınıfına koyacaksak din felsefesi altında toplayabiliriz.

Hareket cekme hareketin allahini gorursun felsefesi.

hepsini aynı kefeye koyamayız. Ama en genel çatı din felsefesi ya da metafizik olabilir.
Hepsi hakkında bilgi sahibi değilim ancak kung-fu ve türevleri ile tekvando (biri çin biri kore menşeili) okullarında aynı namaz kılmak ya da kilise ayini gibi belli bir ritüel ve onun ruhani özü icra edilir. Örneğin tekvandoda buna poomsaea (yazılışını yanlış hatırlıyor olabilirim) deniyor ve bu seri hareketleri ve ritüeli icra eden kişinin tepeden ya da yandan bakıldığında korece bir şeyler yazdığını görebiliyorsun bariz. Ve yazılanlar da işin özü, ruhani/felsefi kısmıyla ilgili.

Kemer'e çok rahat gidilir ama kıyı seyri yapman lazım. Yaklaşık 30 km.lik yolculuk. Yola çıkmadan önce dalga yüksekliği ve rüzgar durumunu kontrol etmen gerekir. 1 metreyi aşan dalgalı denizde sıkıntı yaşarsın. Kaş ise 150 km.'den fazla. Daha zorlu olacaktır.

naptın hocam, gidilmez bence.

Direkt takılır, gümrük kanunu der ki bunları sokamazsın. İkinci soruyu bilmiyorum.

unutmuşum amk dersin.

eğer keskin değilse geçebilir. hediye, süs eşyası olduğu ve keskin filan olmadığı vurgulansın.. açıp, kontrol ettiklerinde keskin olmadığı anlaşılınca izin verirler..

çağırmazlar bile. öyle takılır. haberin olmaz.
replika alabilirsin. bunların özel belgeleri oluyormuş, onu da beyananname ile geçirmen lazım. posta içinde bu nasıl olur bilmiyorum. havalimanlarında bu belge ile geçiyormuş ama dediğim gibi postayı bilmiyorum.

sanmıyorum. uzakyol gemilerinde çalışanlar sanırım sadece deniz makineleri ve işletme mühendisleri oluyor.

isterse teknisyenlik yapabilir

abi bi zahmet herkes kendi işini yapsın. öğretmen okula, mühendis şantiyeye, gemi mühendisi gemiye.

İstanbul'daysan ezerler evet. Diğer şehirler için ideal.

Makas atip hiz yapacaksan evet tehlikeli. Hiz istiyorsan hic bulasma.

125cc ile baslarsan daha rahat edersin, ikinci el piyasasi aktif zaten, ikinci el alirsan hemen hemen ayni fiyata satip motor yukseltebilirsin istedigin zaman.

3 motor da yeni baslayanlar icin iyidir.
Istanbuldaki ana tehlike farkedilmeme ya da ozellikle ticari taksi, minibus, dolmus, halk otobusu vb soforlerinn "biz trafikte bekliyoruz, ibine basip gidiyor" seklindeki dusuncesi ile uzerine kirmasi. Bir de kamyon ve beton tasiyicilari var hayati tehlike olusturan.
Motor cok zevkli ve pratik bir alet, bir kez kiciniz seleye degdi mi bir daha zor vazgeciyorsunuz. Benim bir yilda 3 arkadasim hayatini kaybetti kazalarda, bir arkadasim da olumden dond ve sakatlandi. Hepsi iyi kullanirdi motoru ancak yollar ve diger suruculer ayni iyilikte degildi.

özellikle motorcunun üzerine kıran şerefsizler de oluyor. araba gibi olmadığını, tehlikeli olduğunu kavrayamayan cahil de var, hiç acımadan insan öldürmeyi oyun gören sadistler de var ülkemizde.

Istanbulda motor kullanmak manyaklik. Tekerli cenaze gibisin. Ya da manyaklar motor kullanıyor. Bir araba kullanicisi olarak uyuz oluyorum motorculara. Hem kendilerini hem beni riske atıyorlar

istanbuldaysan şimdiden allah rahmet eylesin

Yanlış hatırlamıyorsam, bir otomobile göre kaza yapma ihtimaliniz 16 kat fazla. Aracınızın kaportası da siz olduğunuza göre...

Öncelikle ilk kitabı İnsancıklar'ı okumanı öneririm.

suç ve ceza en son okunur yahu hayatın anlamı orda. önce küçük hikayeleri okunur başkasının karısı, öteki, beyaz geceler gibi. sonra insancıklar, ezilenler, ecinniler(üstünde cinler yazanını almayın!), yeraltından notlar gibi müthiş şovlara maruz kalınır. en son büyük romanlar okunur delikanlı, budala, karamazov, suç ceza.

karamazov le suç ve ceza en son. onlardan önce ise ölüler evinden anılar la yeraltından notlar.

sırasını bilmem de, en son karamazov kardeşler'i okumalısın. zaten kendisinin de son ve ustalık eseridir.

blog aç ya da www.natro.com şuradan falan wordpressli bi hosting al.

ekşi sözlük, alkışlarla yaşıyorum...

geniş bir çevreye sahipseniz ve dolayısıyla blogunuzu duyurabilecekseniz blogspot en garanti yer gibi görünüyor. ama olabildiğince çok kişi okusun, eleştirsin diyorsanız sözlüklerde yazmak en ideali sanırım.

blogspot, tumblr

Tasarım/kod vb. fazla uğraşmak istemezseniz en iyisi wordpress, blogger ya da tumblr kullanmak. Eklenti/kapsamlılık/kullanım zorluğu açısından büyükten küçüğe bu sırayla (bence).

Tam olarak kafanızda tasarladığınız şekilde olsun, ileride bu hazır sitelerden ve alan adlarından sıkılırsam hostinge filan taşımayayım derseniz doğrudan kendi alan adınız ve hostinginizle bir site kurun (wordpress'i tavsiye ederim). Siteyi açtıktan sonra başka bloglara/sitelere yorum yazarken web siteniz alanına kendi adresinizi yazarsanız zamanla siteniz de duyulur zaten. Gerekirse eleştirilmesini istediğiniz yazıları burada da paylaşır, fikir danışırsınız. Ama sitenizde profesyonel bir görünüm olursa yazdıklarınızı dergilere vb. gönderdiğinizde biraz daha etkileyici olabilir.

sporun yaşı yoktur alırlar bence gitmelisin.

kick boxta 55 yaşında abi var maşallah iyi gidiyor (: kimse öyle birşey demez sporu layığıyla yaptıran antrenör hele öyle bişey demez (:

patlat bi macbook air

Çalışmaz. eğer karasal yayın varsa ve anten takılıysa onu direk tvye bağlayarak izleyebilirsin. yok çanak anten dağıtılmışsa o zaman elindeki kabloyla değil normal konnektörlü kabloyla uydu alıcısına bağlaman geerekir.
edit: sadece o çıkış varmış sende muhtemelen karasal yayındır. çanak antense bir ihtimal izlersin ama orası açıp kabloyu direk bağlaman daha doğru olur.

zinciri falan yağla, frenleri kontrol et. bir sorun olacağını zannetmiyorum.

zincire yağ sürmen önemli. ama bence mümkünse önce bi temizle zinciri. sonra yağla. wd40 veya balata temizleyici spreyler işe yarıyor.

eğilme olacağını sanmıyorum.
lastiklerde az da olsa hava varsa sorun yok zamanla inmesi doğal ama eğer lastikler inik ve ayakta duvara dayalı beklediyse jantın iç lastik yuvası zamanla iç lastiği keser. ıslak kaldığı dönem olduysa çürüme yapmıştır. iç lastiği şişirip kauçuğunda yırtılma ezilme var mı bakmak gerekir.
paslanma olmadığını var sayıyorum. varsa işin uzun.
hardcore kullanımlarda zincir gevşemiş olabilir. zincir check edilmeli, temizlenip yağlanmalı.
vites ve frenleri gevşeme yapabilir, kontrol edip yağlayın.
bir de dişlileri yağlayın.


bisikletten bisiklete fark var. örneğin bisan bisikleti 3 yıl ellemeden bırakıp alıp tapa bayır direkt sürmüşlüğüm var ama bianchilerin ucuz modelleri bir yıl içerisinde en az iki defa elden geçmeye ihtiyaç duyuyor. şuan topladığım bisikletim 7 senedir ne jantı ne de başka şeyine bakıldı. taş gibi ve çok ağır şartlarda kullanılıyor.

eğer akordu bozulmuş falan diyen hassas biri değilseniz kısa mesafe sürün tekerleri şişirince. ses yoksa yüksek hızlarda dahi sorun yoktur kısaca.

karamazov kardeşler - ergin altay
budala - mazlum beyhan

en son ikisi de iletişim'deydi.

öteki- iş bankası yayınları

Karamazov kardesler is bankasi,
Budala sadece ve sadece iletisim yayinlari

Bir de budalayi oku ilk once ve son 100 sayfayi ara vermeden oku.

kesinlikle nihal yalaza taluy'dan okumanızı öneririm.

alleycat +1

2-3 ayda '6-7 yıl önce 2 kur alınmış almanca'nın b2 seviyesine çıkması imkansız gibi bir şey. bence kursa git, sertifikayı da kursla alacaksın sonuçta.

cok cok cok zor diyorum.

söyle diyim 4 sene önce lise hazirlik bilgimle (5-6 sene hic kullanilmamis ) yurt disina yeni geldigimde almanca seviye sinavina girdim, su andaki seviye ile b2 den baslama hakki vermislerdi. bende kurs murs yapmayip yemeyip icmeyip kendim calisarak 2 ayda c1 belgesi almistim. ben yaptim zoru basardim demiyorum, diyorumda yani nasi diyim, almanca zor, ingilizce gibi degil, 2 kur üniversitede ile olmaz gibi. dil yeteneginize bagli.

gene de erdem karabulutun almanca sinavlara hzairligina ben baya bakmistim, cok ta begendiydim. tavsiye ederim.

2-3 ay olmaz da 5-6 ay olur, zamanı biraz uzatabilirim. çok sık uzun süreli şehir dışına çıkıyorum o yüzden kursa düzenli gidemiyorum.
dün şans eseri bir kitap almıştım 5. baskı diye, erdem karabulut'unmuş, oradan çalışayım o zaman.

pratikte mukemmel anlayamazsin zaten bu sartlarda. sürekli kitap okuyup almanca filmler yada programlar izlesen konusulanlarin yüzde 25-30 unu anlarsan sevinmen lazim.

calibre ile formatını değiştirerek.

bir sistematiği yok. belki kontrolde çıkmışındır ama uğraşmak istememişlerdir. ne zaman nedere karşına çıkacağı hiç belli olmaz.

Kimseyle aranı kötü tutmamaya bak. Polis ihbarla anında gelir ve cezalıysan(yani artık kaçış durumun neyse) askeri cezaevinde yatıp sonra paşalar gibi yaptırırlar. Çok gıcık yapan bir personele cevap olarak yapmıştık ordan biliyorum ;)

artık bu konularda direk polis ilgilenecekmiş herhangi bir gbt aramasında bakaya kaldığınız ortaya çıkabilir

www.samanyoluhaber.com

www.eksisozluk.com

öğrenciydim, erteleme hakkım vardı

mahkemeye verilebilirsin. para cezası alabilirsin. almayabilisin de.

okul sen talep etmedikçe ertelemiyormuş ki, ben ertelediğini sanıyordum. (yüksek lisans için)

okul ertelemez artık sen talep edeceksin ertelenecek, sen ifade vereceksin ifadende ben okulumun otomatik olarak erteleme isteği gönderdiğini biliyordum bu nedenle bu duruma düştüm herhangi bir art niyeim yoktu diyeceksin bi kaç şey daha düşün bunla örtüşen o şekilde bir ifade yazdır mahkemede büyük ihtimal sorun çıkmaz para cezası da almadan yırtarsın

Trafikten ziyade bisiklete binerken terlemez misiniz ?

atlantis gimat 5 km kadar, gimattan işyeri 6 km desen 11 kmde o kadar terlemem heralde.

2-3 km de hayvan gibi terleyen slim fit bir arkadaşım vardı. yokuş da yoktu pek düz sayılırdı güzergah.

işyerinde duş alabileceğin bi yer yoksa zor olur.

çevirmen ismi yok.

yayınevi ve çevirmene bakıp almakta fayda var.

bu çeşit kitapları şöyle yapıyorlar. eski tercümeleri ellerine alıyorlar. kafadan bazı kelimeleri ekleyip, çıkartıp, değiştirip yeni çeviri yaptık diye yutturuyorlar. ne yazık ki durum böyle.

özellikle klasikleri kötü çevirilerle okuyup yazardan/eserden soğuyan insanlar var.
fiyattan anlaşıldığı üzere bunlar da o kitaplardan, denemeye gerek bile yok.

www.koctas.com.tr

bak bunun daha büyükleri de oluyor. bakması filan çok kolaydır. hem de ucuzdur. tavsiyem bu.

su verip biraz sıcak ve güneş alan bir yere koy. belki düzelebilir. üstelik kıştayız, bahara kadar çöpe atma istersen.

Cikmadik candan umit kesilmez iceri al bahari bekle su mu ister gunesmi ona dikkat etmelisin

küçük bir dalını kır, içi ıslaksa yaşar, kuruysa ölmüştür.

cinsi-türü nedir önce onu söylemelisin

önce cinsini öğren, sonra ağaçlar.net'e başvur. her tür bitki ile ilgili iyi bilgi verirler.

buradan bitkinin cinsini bilmeden daha büyük saksıya al diyenlere itibar etme, bazı bitkiler yer değiştirmeyi sevmez, büyük saksıyı sevmez sevmez Allah sevmez. ezbere iş yapma.

benjamin agacina benzettim, herzamanki gibi sulamaya devam et, isik da alsin. uzun zaman alabilir ama kendine gelecegini dusunuyorum. 12 günde ölmemistir tamamen.

Akademik atıf kurallarına çok sıkı uymanız gerekmektedir. Aksi durum FSEK hükümlerince, eser sahibinin adı açıkça gösterilmediği gerekçesiyle intihal sayılır.

genelde tesisin hemen önünde bulunuyor bu tipler biraz uzağa park et yıkamazlar.

Bencede sana sorulmadan yıkanması ve üstüne para beklemesi yanlış, belki ben kirli araba seviyorum, neden bana sormadan arabamı yıkıyorsun ?

İsteyenlerin aracını yıkasın parasıyla, kimsenin bir şey dediği yok.

Zaten otobandasın gidene kadar araç gene kirlenecek, boş yere israf.

ben araba temizse yıkama diyorum, yıkamıyorlar. uzun yolda çok kirleniyor bazen, o zaman da bırakıyorum yıkıyorlar. 2 lira veriyorum.

(susurluk'taki ulusoy ve varan tesisleri için)

edit: he siz bişey demediğiniz zaman sormadan yıkamaları çok yanlış bence de.

parkedince sileceği kaldırın. giderken de dersiniz yıkamyın diye sileceği kaldırmıştım yıkamasaydınız diye.

Ben de aynı sorunu yaşıyorum. Eskiden parasını vermiş olmam bayağı motive ediyordu ama artık o da farketmiyor, tam arsız oldum.

spor salonuna gitmemek sende stres yarattığı için bence en iyisi evde yapabildiğin kadar yap sporunu. öteki türlü stresten ötürü kortizol salgılatıyorsun vücuduna ve bu da ekstra kilo yapıyor sende. bunları ben söylemiyorum, mike chang adlı youtube'da bolca reklamları çıkan herif söylüyordu, açıkçası mantıksız da değil.

ayrıca dış görünüşe bu kadar takma hacı. herkes kıvanç tatlıtuğ olmak zorunda değil :D

sevgilimle ya da arkadaşlarımla birbirimizi motive ediyoruz.
yoksa hemen göbekler salınıyor çünkü, yapmak gerekiyor.

firavun nefisliliğimle sanırım :)
her zaman daha fazlasını istediğim için sürekli içimde bi idman açlığı oluyor büyük sakatlıklar dışında hiçbir zaman aksatmadım ve planımı spora göre yapıyorum sporu planıma göre değil

iki arkadaşız, belli, uzak bir hedefimiz var ve normalde günlük planlarından bile vazgeçen iki tip olarak 20 gündür çalışıyoruz. gerçi henüz kaydolabileceğimiz uygun fiyatlı spor salonu bulamadık, avrupa yakasında avcılar-beylikdüzü civarında gören/bilen olursa selam etsin lütfen, bunu da sıkıştırayım.

bunun haricinde, benim için en önemli motivasyon kavga ve müzik. kavga dediğim, kendimle kavga. durumunu bilmiyorum amma ben 18 yaşına kadar kilo problemi denen şeyin uzaktan yakınından geçmemiş, dana gibi yemiş ve sonraki yarım yıllık süreçte 10-15 kilo alıp götü göbeği dağıtmış, kondisyonu berbat, iki adım atsa götü çıkan, duruşu bozuk, anneannesinin taşıdığı poşeti taşıyamayan birisi oluverdim.

bu yüzden kendimle kavga ediyorum. sınırlarımı zorluyorum, ebemi sikiyorum adeta. bırakacak olsam ellerini hızlı hızlı çarpan, terli, kel bir zenci geliyor gözümün önüne. "IS THIS ALL YOU CAN DO? IS THIS HOW YOU PUSH YOUR LIMITS?!" diye kızıyor, vuruyor falan. çok iyi arkadaşız.

ve müzik... kesinlikle çok etkili. hani bazen oyunda hata olur da "noluyor lan?" dersin ya anlık... müzik dinlerken bazen öyle şeyler oluyor. kaldıramadığım kolumu boşa alıyorum mesela, dambıl küt küt kalkıp inmeye başlıyor. ya da bacağımda derman kalmamış, durucam artık, depar mepar atıyorum.

benim ölümcül etkili 3 şarkım var. daha fazlasını pek dinlemem. aylardır, yıllardır aynı motivasyonu sağlar. two steps from hell'den archangel, heart of courage, protectors of the earth. aha bu üçlü.

minora'dan üçlü var bi de. injustice, silence ve wicked scenes. bunları bulmak imkansıza yakın, ben youtube'da üçünün birlikte çaldığı bir videoyu indirdim o yüzden.

bunun haricinde 3-5 tane daha var. böyle yani. kendimi zorlamak hoşuma gidiyor artık. çünkü zorlamayınca bok gibi yaşadım, kendimle uğraşıyorum. güzel oluyor. oyalanıyorsun, unutuyorsun çoğu şeyi.

İşten direk salona geç. Eve uğrarsan çıkması zor gelir.

Bir de ben halter videosu falan izlerim antrenman öncesi gaza gelmek için de, sana bir şey ifade eder mi bilmem.

kıbrıs'ta kamp alanı diye bir ayrım yok. fakat gene de macera arıyorsan dip karpaz'a gitmeni öneririm. salamis falan tırt. tuvalet imkanı olmadığı için de bol bol kolanyalı mendil al.

çok şekilsiz şemalsiz bir şey olarak görüyorum mitsubishi asx'i.

çok epic bir araba. yakıtı inanılmaz çok çok az yakıyor. amcamda var şahsen aşığım. qashqai de süper tabi de asx benim gönlümü fethetti. epey de yol gittik rahat sessiz yakıtı kokluyor resmen.

çok az yaktığını biliyorum. alanlar memnun. fakat asx bir arazi aracı değil crossover. mitsubishinin hiçbir aracı piyasada çok fazla satılmıyor. reklam ve pazarlama ile alakası olabilir. ben beğeniyorum.

insanların anlamı olduğu için değil güzel durduğu için yaptırdığını düşünüyorum, fakat ufak bir araştırma yapınca şöyle bir şey gördüm ama dediğim gibi yaptıran kimse böyle bir anlamı düşünerek yaptırmıyordur. ''Bir kadının erkeğine kartal tüyü vermesi gurur, güvenlik ve ilişkilerindeki arkadaşlığın sembolü imiş.''

bence de güzel diye yapıyorlar onu

uğur böceğinede benziyor güzel durur.

Bozulmuştur at gitsin

balık bide boşver

açılmamışsa, hava almamışsa bi şey olmaz..

Oda sicakliginda saklanan, iyi yapilmis bir konserve 100 yil sonra bile bozulmadan kalir. Uzerindeki tarih best before olayi, ki o bile gecmemis daha. Bir sey olmaz.

herhangi bir yerinde şişkinlik delik falan yoksa güvenle tüketebilirsiniz.

Deformasyon, bombaj yoksa hic birsey olmamistir.

skt 2014 se aç bak koku falan yoksa götür.

jsc ve eurosport veriyor hotbird üzerinde

(git: liveonsat.com)

Hotbird var ama kanallar şifreli açık yayın yapanlar arasında da hotbird yok maalesef..

amasra olabilir. deniz orman vs. ama uzak tabi biraz.

amasra olur belki hava nasıl bilmiyorum ama giderseniz kuşna pansiyon fena değildir.

şu anda hava sıcaklığı 12 derece olan iskenderun da alternatif olabilir 5-6 saat sürer yol da.

İzmir nasil olur mesela?

alanyaya izmirden daha çabuk gidersiniz ve daha sıcaktır.

izmir çok çok uzak olur bence. abant bolu neyin yapabilirsini kar tatili seviyorsanız.

o fiyat farkını mazota verirsin

starex şehir içi km'de 1tl yakıyor, var gerisini sen düşün.

starex'ler ilk çıktığından beri duyduğum tek şey çok yaktığı -ki arkadaşlar da belirtmiş zaten.- sözlükteki başlığında da yazmışlar hep. bence transporter'ın eski kasasına biraz zorlayıp.

niye batsın ya on numara gemiler kocaman şey, teknolojik falan. gemi batırmak da o kadar kolay değil sonuçta. hem batan gemiler de var nadir de olsa.

bir şekilde gidiyorlar işte
www.youtube.com

gemi batırabilecek kadar şiddetli fırtınalar nadir görülür. zaten teknoloji sayesinde fırtınanın nerede olduğu, ne tarafa ilerlediği hep bildiriliyor gemilere. rotayı ona göre ayarlıyorlar. fırtınanın kalbinden geçmediği sürece batması çok zor. bir de artık stabilite hesapları çok gelişti, arkadaşım anlatıyor, inanılmaz bir hava yemiş, diyor ki "güverteden elimi uzatsam suya değebilirdim". o derece yana yatmış yani gemi. yine de alabora olmamış.

hürriyet gazetesinde bununla ilgili haberi okudum.. şu andaki ödemelerle ilgili sanırım bir ay uzatmak için ek dosya hazırlıyorlar, o dosyaya da yaş sınırının 29'a çekilmesi için bir madde eklemeyi düşünüyorlar. başbakan onay verirse o maddeyi de ekleyecekler bu dosyaya.. ben böyle anladım.. bakalım hayırlısı..

olur büyük ihtimalle. akp kaçırmaz böyle ekstra para kaynaklarını.

çıksa da kredimi çekip halletsem şu işi. yaş tutuyor para yoktu, şimdi gözümü karartıp çekecem krediyi..

yaş sınırının değişmesi çok düşük ihtimal.

değişse bile o zaman ek süreyi 1 ay değil 3 ay, 6 ay gibi yapmaları lazım ki insanlar para bulsun. o yüzden 1 aylık ek sürede yaş sınırı değişmez.

headaphones girişine kulaklığı takacaksın işte, kulaklık çıkışı büyükse mannlib.cornell.edu böyle bir dönüştürücü alabilirsin.

ne o evde mobilya yapmaktan müziğemi geçtin.

önce tick atmayı öğren derim ben.

mdf, sunta veya parça ahşabı bauhaus'lardan istediğiniz ölçüde kesilmiş alabilirsiniz.

bankayı arayıp kartımdan bilgim dışında y.dışından çekim yapmışlar desen? (olurunu bilemiyorum bir öneri sadece) sonra da kartı iptal ettirir yeni kart istersin.

Öncelikle bankayı arayıp bu konuda onları uyarmalısın. Karttan bir kere çekim yapıldıktan sonra iptal edilmesi gibi durum yok. Ancak onu geri öderler. Ama bu geri ödeme sürecini ancak okula ve ya bankaya sorarak öğrenebilirsin.

Bankayı'da dediğim arayıp, bu okuldan yapılacak diğer ödemeleri kabul etmediğini söyleyip uyarmalısın.

kurşunun nereye geldiğine göre değişir. arter e denk gelirse kan kaybından öldürebilir de.

eli bicakli hirsiza karsi beyzbol sopasi veya biber gazi daha etkili olur bence.

üstünde mont falan varsa bi boka yaramaz.yazlık çözüm o.:)

biber gazı falan daha etkili çözüm.

türkiyedeki kanunlardan dolayi hirsiza zarar vermek, yaralamak etc iyi sonuclar vermiyor.

nefsi müdafa filan cok gelismis seyler degil yani. ben tavsiye etmiyorum zaten onu kullanicak zamaniniz ya da psikolojik durumunuz da olmaz muhtemelen.

evinin içinde hırsızı gerçek mermi manyağı yapabilirsin, sıkıntı yok. kanun senin yanında. ama bu tabancalarda sıkıntı şu ki havayla çalışıyor ve fazla kuvvetli değildir bunlar. ne yakın mesafeden ne de uzak mesafeden etkililer. yakın mesafeden etkili değil çünkü mermi ivme kazanamıyor yiv olaylarından dolayı. uzak mesafede de gazlı olduğu için bi b.ka yaramıyor. bence kasmana gerek yok. alma, parana yazık.

namlu çıkış hızı saniyede 120m diyor. gayet sıkıntı yaratabilecek bir silah bu.

kac kisi bu durumu birebir tecrübe etti arkadaslar?

2009(2010 da olabilir) dedemin kiracisi yatak odasindaki hirsizi ruhsatli silah ile yaraladi ve hirsiz yaralanma sonucunda öldü. ceza olarak 2 sene kadar hapiste yatti, nedenlerden biri hirsizin silah olarak bir nesneye sahip olmamasiymis.

olayin icinde cokca parametre var. amerikadaki gibi degil olaylar türkiyede.

ben birebir olarak da gasp yasadim, telefonum bicak cekilerek yanimda bir arkadasimda varken calindi onun ki de calindi ayni sekilde, görgü tanigi da var yani, cok boktan bir psikoloji en basta zaten o anda yapabilecek durumda olsanizda yapamiyorsunuz, neyse.

ben polise gittim, komserle görüstük. komser " hic ugrasmayin, ben size bi ifade yaziyim imzalayin"dedi, biz kabul etmedik. mahkemeye verdik imei numarasindan filan.

telefonu kullanan belli oldu, calanda öyle.

ne oldu? bi bok olmadi. adam beni sokakta gördü omuz atti üstüne üstlük, o anda polis gördü anlattim durumu, ugrastirma bizi dediler.

yil 2007. migros icerisinde kadiköyde güvenlik görevlisinin yaninda yumruk attilar, ne oldu. adam alisverisini yapa yapa cikti disari. polisi cagirmasi gereken güvenlik hic bir sey yapmadi. polisi cagirdik o da bi sey yapmadi.

olaylar sonucu, ben yurt disindayim artik.

beyzbol sopası al. veya biber gazı.

suratına gelirse siker atar, aksi halde pek caydırıcı olmaz.

benim odamda el yapımı crossbow var. Bir aralar arkadaştan almıştım emin ol bundan daha tehlikeli ve ucuz.

yatak odasında vurursanız nefsi müdafaa'ya (haneye tecavüüz sadece yatak odası için geçerli) girer. diğeri kasten adam öldürme suçu.

yatak odasında da adamı sırtından vurursanız olmaz, ön tarafından vurmalısınız.

yatak odası falan şehir efsanesi, ne şekilde hangi şartlarda vurduğunuz önemli vurmaktan kastınız ateşli silahmı karşı tarafın saldırısı ile sizin savunmanız orantılımı vs. bir sürü etken var meşru müdafaa olur 24 yıl olur artık duruma bağlı

---
gelen özel mesajlar sonrası edit
--
haneye tecavüz yatak odasına girmek ile değil mülkünüzün sınırlarına zor kullanarak giriş ile başlar bu antre olur balkon kapısından salona giriş olur mutfak camından mutfağa giriş olur vs. farketmez yatak odası diye bi kural kaide yok.

iki çelişkili karar. birinde meşru müdafaa hükmü yargıtay tarafından emsal karar olarak verilmiş (2007)

www.turkhukuksitesi.com (2007)

www.turkhukuksitesi.com (2010)

yatak odası uydurmasına açıklama geldiği için memnun oldum. böyle şehir efsanelerini neden yutuyoruz anlamıyorum. söyleyince de "var var öyle bir şey" deniyor.
evine giren kişiye anahtarı kendin vermiş olsan bile (tam böyle değildi sanırım ama) senden habersiz girdiğini tespit ettiğinde bile haneye tecavüz oluyor. ne yatak odası ne sırttan vurması..

lan akıl var mantık var. hadi ben o gece yatak odamda yatmadım. solanda televizyonun karşısında uyuya kaldım. hırsız geldi eve, ee ne dicem? kardeş gel bi yatak odasına mı gidelim dicem. ya uydurma laflar bunlar, inanmayın bunlara.

senin değil evin, müstakil evinin bahçesi bile özel mülkündür. benim köpeğim kangal, geceleri serbest bırakıyorum, geçen sene bir kişiyi sakat bırakıyordu neredeyse elinden zor aldım hatta, adamın götünden et alıp koluna diktiler, ama hiç başım ağrımadı. neden? köpek benim, karnesi var, yer benim özel mülküm ve giren kişiyi tanımıyorum, olay bitmiştir.

yatak odasi degil mevzu, simdi hirsizla karsi karsiya geldin ve adam kacmaya basladi, iste o adami vuramazsin. diyelimki hirsiz la karsi karsiyasin bicak cekti, bacaklarindan vuracaksin, oldurmek yok, adam silah cekerse acimak yok head shot.

yatak odası konusu tamam heralde, asıl soruya gelecek olursak onun işte matematiksel bi formülü yok.

kaçtı vurma, bıçak çekti ayağına sık, silah çekti kafasına sık, mumçika çekti poposundan vur, muşta taşıyor sol elinin avuç içine sık. örnekler çoğaltılabilir böyle bişey yok :)

gece çocugun ağlamasına uyandım, salondan sesler geliyordu telaş halinde silahım ile beraber kontrol etmek için odadan çıktım. salonun ortasında maktül ile karşılaştık sağ elinde bi obje taşıyordu salonda sadece gece lambasının aydınlatması mevcuttu ne olduğunu tam olarak seçemedim maktül bana doğru hamle yaptı o an korku panik hali ile nişan almaksızın rastgele ateş ettim kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum çok üzgün pişmanım hakim bey.

diğer etkenler sorgulanmaksızın bu senaryo meşru müdaafadır ceza almazsın. ama gerçekte öyle mi olur. o değişir sen silahlı adamı vurursan 2 yıl olur 10 yıl olur ceza alabilirsin ben silahsız adamı vururum meşru müdafaa sayılır veya tam tersi.

yani özetle her olay kendi özelinde değerlendirilir mahkemenin takdirine kalır ki mahkeme takdiri pek iyi birşey değil mevzu konu durum gece mi oldu gündüz mü oldu o esnada evde kaç kişi vardı bu kişiler kimler nitelikleri nedir sen ne iş ile uğraşıyorsun ne kadar zenginsin sosyal konumun ne ailenin nufüz gücü ne bir sürü şey o gece hakimin eşi/sevgilisi/metresi gereken performansı göstermiştir veya gösterememiştir o karara yansıyabilir :) tuttuğu takım yenilir alacağın ceza değişir bu olur yani en nihayetinde adalet dediğimiz şey o kadarda adil bişey değil.

gmk üzerinde demirtepe köprüsünün oradaki yerdi herhalde

ben de duydum orayı afgan sofrası ismi eski bir büyükelçi kurmuş diye duydum. Gidersen bana da haber ver.

1 sene önce gitmiştik biz, ismini unuttuğum değişik bi mantısı vardı ondan yemiştik. özbek pilavı da güzeldi. yeşil çay da için muhakkak yemekten sonra. gayet doymuş ve memnun kalmıştık.

Yaş uygulaması değişmiyor, sadece haktan zamanında yararlanamayan ya da bir şekilde hakkını kaybedenlere yarayacak.

30 yaş denilince halen 31 aralık 1982 ve öncesi doğumluları anlıyoruz o zaman. niye öyle yazmıyorlar ki, 30 yaş artık doğru bir terim değil, 1 yıl geçti çünkü kanunun üzerinden.

rusların vodka ile limonu bir şekilde karıştırıp beklettikleri bir içkileri var. onu evde yapıyorlar.
onun dışında bilgim yok.

2- evet var öyle bir kültür, hatta pek çok rus ev yapımı votka yüzünden öldüğü/sakat kaldığı için yasaklandı diye biliyorum.
eski ev arkadaşım polonyalıydı, orda hala köylerde ev yapımı votka yapılıyor. özellikle düğünlerde falan yapılıyor ucuza geldiği için.

olmaz tabiki illegal bi durum benim moldovyalı arkadaşlarım evde tekila votka yapıyordu tadı da ağır ama güzel oluyordu

boksa karşı genel bir tavır oluştu. pek spordan saymıyorlar eskisi gibi. bence bu sebepten.

artık kayıt silinmeyecek ama kontrol edin belki dersleri belli sürede tamamlama durumunuz vardır mutlaka.

bu belirli süreyi geçince artık "normal" öğrenci sayılmayacaksınız. paso, öğrenci belgesi vb alamayacaksınız ve yüksek harç ödeyeceksiniz. bu da önemli bir şey. yani öğrenci olacaksınız ama elinizde öğrenciliğiniz kanıtlayacak bir şey olmayacak.

(nerden biliyorum kendimden :)

amcam 20 yıldır orada yaşıyor.Maden mühendisi kendisi..ilk zamanlar sıkıntı yaşamış fakat şimdi o kadar rahat ki 5 yılda 1 defa Türkiye'ye geliyor.Herhangi bir ayrımcılıkla karşılaşmamış

Ayrimcilik oldugunu duymadim hic, ama Turk vatandasi olarak en buyuk zorlugunuz calisma izni almak olacak. Eger size sponsor olacak bir firmada is bulamazsaniz gidemezsiniz zaten. Yani once is bulup sonra gitmeniz gerekiyor. Calisma izni olmadan giderseniz (turist vizesiyle vs) zaten muhendis olarak kacak isci statusunde calisamazsiniz.

en.wikipedia.org şunun türkçesini okumuşum biryerlerde herhalde ki hatırladığım versiyonda oğlana krallık teklif edilince linkteki gibi halkının istediklerini yerine getirmenin zorluğunu farkedince korkuyu öğreniyordu.

edit: zaten masal türk masalıymış.

turla gitmeyeceksen de turda tanıdığın varsa onlar ayarlayabilirler sadece tören için bilet. yine de turlara telefon edip sorabilirsin sadece törene bilet kaldı mı eliniz de diye.