Ekşi Duyuru

max 1000

disk fren vs iyi güzel de, dağa taşa sürmeyeceksen dağ bisikleti alıp asfalt yolda kendine eziyet etme.

vitesler de iyi seri ama harzem'in dediği gibi şehirde kullanacaksan en azından şehir bisikleti alabilirsin. ben taşıması hafif sürüşü rahat olduğu için yol bisikleti almıştım.

Mtb hakkında pek bilgim yok ama bu güne kadar düz maşa mtb görmedim:)

Mtb'ye düz maşa takacağına veya düz maşalı mtb arayacağına -ki zaten yok- kendine bir şehir bisikleti alsan ?

@sylr var hocam var, eski bisikletlerimizi unutmayalım. castello'lar toscano'lar, bisan'lar vs. hali hazırda da vardır kesin.

neyse hocam, şehir/yol bisikletlerini sevmiyorum. bu tip kadrolar ve sürüş pozisyonları daha çok hoşuma gidiyor. ince lastikler ile değişimli kullanıldığında benim için alternatif kullanım çeşitliliği görece yeterli oluyor.

Sanırım şehir içinde kullanıyorsun ve elindeki maşa kilitlenmiyor. Linkteki maşa o bisiklete olur. Ama elindeki maşanın uzunluğundan kısaysa bisiklet üstünde pozisyonun öne doğru kayar. Ona dikkat et.

direkt olarak model önerisi yapamam ancak sana bir yön olarak tur bisikletlerini sunabilirim. şehir bisikleti gibi hantal değil, yol bisikleti kadar da ince tekerlekli değil ve gidonu istediğin şekilde. onları bıraz kurcalayabilirsin.

Aynısını Trek 3700 modele yaptım, sıkıntı olmadı, gönül rahatlığıyla yapın, destek isterseniz de mesaj atmanız yeterli. Erdoğan'a Bisikletten Mehmet beye selamlar.

Runtstic web den veriler görünüyorsa prg silince gitmez.

ekmek , su ,nane ,
havuc ,haslanmıs yumurta, bebe maması

Yukarıdakilere ek olarak marul, kıvırcık tarzı yeşillikleri de severek yerler genellikle. Hem dışarıda olduğu süre boyunca su kaybettiyse bu besinler gücünü toplamasına yardımcı olur.

bulgur, ekmek varsa simit geceyi atlatır herhalde ama bunlar yağ yaptığı gibi yeterli vitamin mineral de alamaz yem vermek lazım

Hayırlı olsun öncelikle, patlamayan lastik yoktur bunu unutmayın. Gerçi Maxxis'in bu seri patlak koruma sırtı güçlendirilmiş seri, üstelik katlanmıyor, telli oluşu lastiği diğerlerine göre ağırlaştırıyor. Bu da haliyle yuvarlanma direncini azaltıyor.

Lastiğinizzin ömrünü uzatmak için üzerinde yazan 35-50 PSI değerlerine göre hava basın ve haftada bir kere kontrol edin, yağışlı havalarda 35-38 PSI yeterlidir, kuru havalarda sürat yapacaksanız 50 PSI sınırına getirin, ama normaliniz daima 40 PSI olsun, paso 50 PSI ile pedallarsanız bisiklet sert olur bayağı, bu da sürüş konforunu azaltır.

Aklınıza takılan bir şey olursa meslek erbabı olarak sorabilirsiniz.

(bkz: youth)
www.imdb.com

le tout nouveau testament

+ the lobster

Anlamını kazarak çıkaracağınız bir film Nocturnal Animals.

It's Only the End of the World (Juste la fin du monde)

www.hepsiburada.com

@masapenisi link acılmıyor.

WD7500BPKX yaz googlea

Ssd alın kesinlikle.

dizüstü için sorduğuna göre harici disk istiyorsun?
öyle bir durumda usb 3.o olması falan bunlardan önce gelir...

Harici harddisk istemiyorum. Bilgisayarimdaki mevcut hardiski cıkarıpyeni bir harddisk almak istiyorum. Arabirim baglantısı sata mı yoksa sata3mü olmalı? Yoksa bu sadece modele uygunlukla alakali bir olcu birimi mi?

Model söyleyemem ama orient blue gibi ben de SSD diyorum kesinlikle, HDD ile aralarında fersah fersah fark var. Bilgisayarınız kanatlanacak.

Kardes payı 1. Sezonu böyleydi sanırım. 40 - 60 arasi diye hatirliyorum bolumleri. Hatta bayağı ovmuslerdi sözlükte bu durumu.

Otisabi, Acayip hikayeler.

2010 oncesi diziler diyeyim bari :(

Ayrılsak da beraberiz

1 Erkek 1 Kadın

46 yok olan

tatlı kaçıklar

Ruhsar ya. Daha da arama bence. Her fırsatta izlerim. Çok müko bir dizi.

karanlıkta koşanlar. maalesef çok kısa sürmüş bir dizi ama bence herkes izlemeli.

saygılar bizden

once upon a time in adana :D

dizinin adı "s1f1r b1r"

Mangal yok :)

Merkez caddelere yurume mesafesinde mahalle arası standart park anlayısını az da olsa asan parklar da olur. Bahcesi guzel bir ev biliyorsanız ozelden adresini verin, 1-2 saat işgalci pozisyonunda da olabiliriz.

Not: mobilden yazdigim icin böyle peş peşe oldu. Kusura bakmayın.

Kurtulus parki

restoran arıyorsanız binicilik klübü.

Onlar senin adıa hesap açabilir mi. Sen hesap açma sözleşmelerini işe başvururlen doldurdun mu acaba

Velhasıl hesap açtılarsa herhangi bi şubeden öğrenip yine herhangi bir şubeden paranı çekebilirisn. Hesap taşımana gerekmyok

Ama dediğim gibi sen başvurmadıysan senin adına hesap açamayabilirler

fotograf filan eklesen, isin ehli daha kolay yardim edebilir diye dusunuyorum

Herkesin ayakkabı alırken düşündüğü bir numara büyük alalım, seneye de giyersin mantığı burada geçerli değil. Eğer patende boşluk bulunursa bileğin paten içinde burkulma ihtimali var. O yüzden gerçek ayakkabı numarası neyse ona göre alın. Paten tipleri başlangıç için zaten çok çeşitli değil ama mutlaka diz ve dirsek koruyucu ile başlık alın.

Kapatıp kapatmayacağı hakkımda bir fikrim yok ama mantıken yurt dışındaki kullanıcılara kapatmaları lazım.
Trt internet sitesi çalışmazsa Digiturk play deneyin. Trt 1 i ücretsiz üyelikte izleyebilirsiniz.

Eşkiya
Ağır Roman
İstanbul Kanatlarımın Altında
Salkım Hanımın Taneleri
Berlin Berlin

tabutta rövaşata

Offf offf çok film var. Ben sana şimdi bi kaç tane söyleyeyim, hoşuna giderse izle, sonra tekrar tavsiye istersen mesaj at bana olur mu.

Gece Yolculuğu (mutlaka)
Hakkari'de Bir Mevsim (mutlaka)
Kırık Bir Aşk Hikayesi (dram ama melodram değil, çok güzel)
Firar
İpekçe
İkili Oyunlar
Her Şeye Rağmen
Kuyu
Pehlivan

gölge oyunu

bir tane de benden. donersen islik cal.

atıf yılmaz'ın şu filmleri:

Adak
Adı Vasfiye
Bir Yudum Sevgi
Değirmen
Hayallerim Aşkım ve Sen
Kadının Adı Yok

Daha bir sene önce bizzat türkiye cumhuriyeti pyd'ye yardım için koridor açıp lideri ile başbakanlık konutunda görüştüğünden kimse sallamamış olabilir.

@babilbalıgını düzeltelim,

türkiye koridoru peşmerge için, yani barzaninin askerleri için açtı. amaç da kobani'nin ışidin eline geçmesini engellemekti.

ypg lideri salihin geliş amacı da türkiye'nin sen etnik kırım yapıyorsun, arapları türkleri sürüyorsun, gel bize bir brifing ver, açıklama yap demesinden kaynaklandı. salih muslim türkiye'ye geldiğinde dahi türkiye'yi eleştirdi, ortak olmadıklarını söyledi. ama o zamanlar aralar bu kadar bozuk değildi tabi.

babilbaligini düzeltin;

barzani askerleri kobani'de çatışan hangi kuvvetlere yardıma gidiyordu?

terörist örgüt yöneticisi madem, tutuklamak yerine ağırlayıp otellerde basın açıklaması yaptırmak nedir?

buyrun düzeltin, ama mertçe düzeltin, kıvırmayın.

:) 2015 yılında pyd-türkiye arasında soğuk savaş vardı, bariz bir terörist muamelesi yapılmıyordu pyd'ye. ha yapılması gerekiyor muydu, evet bence de gerekiyordu. ama kesinlikle direkt yardım edilmedi pyd'ye.

kobani'de kimin savaştığından çok, kobani'de kimin olmaması gerektiği önemliydi türkiye için. pyd'yi ışid'e tercih etti yani. ayrıca peşmergeyle pyd soğuk savaş içindeydi, hatta belki hatırlarsınız pyd sıcak bakmıyordu peşmergenin gelmesine. buna rağmen türkiye bir yandan da pyd'nin yanında peşmergeye de söz hakkı vermek istedi.

barzani-tayyip arasının son 2 yıldır çok iyi olduğunu bilmeyen yoktur sanıyorum.

hahahahahahahaahahahaha.

şimdi iran, pkk'ya destek için lübnan hizbullahı'nın türkiye'ye konvoylarla geçişine izin verse "iran pkk'ya yardım etmedi" diyecek misiniz? sonuçta lübnan hizbullahı meşru bir ordu.

tekrar soruyorum; barzani askerleri kime yardıma gidiyordu?

terör örgütü yöneticisi bu memlekette ankara ve istanbul'da otellerde basın açıklaması yapabiliyor mu?

lafı gevelemeye gerek yok. kimse bu boş lafları yemez, yemiyor da.

2 oralet 3 çay, senin ne vardı abi?

Trek, Cannondale enduro bisikletlere bak.

www.trekbikes.com
www.cannondale.com

Abim en sonda geçen ay arkadaşım iş mahkemesinde açtığımdavayı kazandı ve ikiside tek seferde aldı. Taksit olayını hiç duymadım ben

avukat kazandırdığı paranın yüzde onunu alır. mahkeme kararında ayrıca avukata vekalet ücretine hükmedilir ama bu yüzdelik kısma dahil değil. bunların haricinde 4 taksit olayı diye bir şey yok meğer ki karşı taraf ödemeyi 4 taksitte yapmasın.

Avukatın ucret hesabı soyle;

Dava kazanıldıgı icin, karsı tarafın baba yapacagı avukatlik ucreti (3760tl) + 41.603 liralık kazanımın, %10(4160tl + %18kdv ile 4926tl)

Not: hukuken boyle bir ucret hakkı varsa, sorun değil. Ancak bana kazanımın %10'undan baska giderim olmayacagını soylemisti. Karsı tarafın yapacagı avukatlık ucreti odemesi benim kazanımım degil mi? Avukata hem o parayı hem de payımın %10'unu verdigim zaman ucreti %20ye yaklasmıyor mu?


41926tl - (3760tl+4926tl avukatlık ucreti)

Karsi tarafin size odemesine hukmedilen avukatlik vekalet ucreti sizin degil avukatinizin hakkidir adi ustunde avukatlik ucreti. Bunun disinda avukatinizla %10 olarak anlastiysaniz, karsi taraftan alacagi vekalet ucreti sizinle arasindaki anlasmayi ilgilendirmez, sizin lehinize hukmedilen miktarin %10unu sizden + mahkeme tarafindan belirlenen o vekalet ucretini de karsi taraftan alir. Alacagi size 4 taksitte odemesinin nedeni karsi tarafin ona parayi bu sekilde odeyecek olmasidir muhtemelen. Meblag olarak yazamadim, capsi goremedim cunku, o yuzden yorumlara bakarak tahminen fikir yurutuyorum.

liimon çiçeklerinin meyveye dönüşmesi için tozlaşma olması lazım. rüzgarsız bir ortamda tozlaşma olmamıştır. bi dahakine çiçeklendiğinde tozlaşmaya yardımcı olmanız iyi olur. fön makinesinin soğuk kısmı ya da suluboya fırçası kullanmak gibi yöntemler kullanabilirsiniz.

limon nem seven bi ağaç. yapraklarına su püstkürtmek, hatta çok sıcak zamanlarda naylon benzeri şeyle sera gibi yapıp ağacın nemlenmesini sağlamanız lazım.

yanlış hatırlamıyorsam toprak asitliği de önemliydi. demiri seviyordu galiba.

besin takviyesi olarak humik asiti bi araştırın, piyaada bulabilirsiniz. ben çoğu bitkimde humik asit kullanıyorum.

meyvesine dalınmıştan ne kast ettiniz tam anlayamadım, uygun zamanda bi fotoğraf yükleyebilirsiniz daha iyi olur.
www.agaclar.net

her okul kendisi "yabancı öğrenci sınavı" yapıyor. onlara girmesi gerekiyor ama detaylı prosedürü bilmiyorum. liseden denklik belgesi falan isteyebilirler..

wristcutters: a love story
Pleasantville
Interstate 60
About Time
Moonrise Kingdom
Big Fish
The Grand Budapest Hotel
Le fabuleux destin d'Amélie Poulain
Almost Famous
Little Miss Sunshine
requently Asked Questions About Time Travel
be kind rewind
the royal tenenbaums

Flipped

woody allen filmleri.

Bienvenue Chez Les Ch'tis.

kendimi ifade edemedim sanırım. bunlar fazla popüler ( izlemişimdir ) filmler. haftasonu kanal d gündüz kuşağında yayınlanabilecek filmler arıyorum. kimsenin tınlamadığı bazı kevin costner filmleri gibi.10-15 yaşında biri için hayatının filmini izlediğine inandıran türden filmler olsun.

hiç ifade edememişsin.
yüksek beğeninle, vaktimden çalıp imdb linklerini bile ekliyorum senin için;
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

John Wick

Mickybo and Me

french kiss

the grand seduction

www.imdb.com

The 'Burbs (1989)
Last Action Hero (1993)
Michael (1996)
Adventures in Babysitting (1987)
Don't Tell Mom the Babysitter's Dead (1991)
Soul Man (1986)
House Arrest (1996)
Throw Momma from the Train (1987)

Blue valentine olabilir

geçenlerde ararken afişine denk gelince yok yahu bu değil, seattle gecelerinde geçen bir film heralde bu demiştim :) film epey aydınlık, basit ortamlarda geçiyor diye kalmıştı aklıma. teşekkür ederim, unexpected expectations.

Ne demek (: iyi filmdi,

aramaya inandim ve buldum sanirim : "Diary of June" diye bir film var, tutuyor verdigin ayrintilar

dancer in the dark
stilyagi
ex drummer
the orchestra conductor

Hilary and Jackie olur mu

august rush?

not2 için guy ritchie filmleri geliyor aklıma

Topsy-Turvy.

chicago ?

sound of noise
les choristes

Only Lovers Left Alive. burdaki abimiz müzikle fln ilgileniyo baya güzel müzikleri var hatta. giriş sahnesi ve müziği ise unutulmaz bence

"En" ile başlayan her türlü ifade zamanı gelince geçerliliğini yitiriyor.

Yine de bir çok insanın (benim de) "en" filmlerinin hepsi muhtemelen IMDB top 250'de de oluyor. Ne istediğini bilmek değil de, böyle bir soru sorunca akla gelen filmler olduğu için, kişide iz bırakmışlar demek. En iyi, en güzel'den çok "sizde en çok iz bırakan filmler" sıralaması daha gerçekçi.

Diğer türlü (daha objektif kriterlerle) film sıralaması yapabilen ya bir sinefildir ya da sıradışıdır filan, ki böyle bir insan da ekşi duyuruya girip bizim gibi soru cevaplama peşinde değildir zaten.

bazi filmlerde senin hayatina yakin seyler buluyorsundur, bu bir sebep olabilir. belki hani biraz daha cok seviyorsa onu en sevdigi film olarak goruyordur. yoksa hakikaten siralama yapmak kolay olmayabilir ama bazi filmler vardir o kisiler icin, her gun izlese sikilmaz.

Ben de "en sevdiğin film", "en favori filmin" gibi sorular gelince afallayanlardanım. Çünkü 1 tane en sevdiğim film değil de bir sürü sevdiğim filmler var. Ama belki "x türünde en sevdiğin film" gibi daraltılsa soru, daha kolay olabilir cevaplamak.

merhaba. izlediğim filmler arasında bence müziği en etkileyici kullanan... biyografiler arasında en etkilendiğim... diyalogları en iyi yazılmış... tümden gelirseniz ayırabilirsiniz aslında. kabasını bende yapamıyorum ama böyle extra detaya inince şu şu diye ayırabiliyorum rahatlıkla. zaten kişiden kişiye farklı film önerirsin şimdi otobüs muavinleri ve genelde gittiğim berberlerin film zevklerini biliyorum. bana film önersene deseler "abi kim ki duk'un yay filmini muhakkak izlemen lazım" desem ertesi gün tatsızlık çıkar. müzikle uğraşan bi insana aa vengoyu izledin mi dersin tkpliye fidelin yüzünden dersin, askere gitcek adama nefesi izleme dersin 1000 film izledim en iyi 3 ü seçemiyorum diyene izlemediğin kaç bin film var neyi tartışıyoruz daha detaylarla gel dersin.

en ... değil ama film listelerimi izlediğim her filme oy vererek yapıyorum.

www.imdb.com

Yapmıyorum çünkü saçma geliyor, mantığı yok. "Türkiye'nin en sevilen markası" ifadesi ne kadar mantıklıysa enli listeler de o kadar mantıklı. İnsanlar beğenilerini abartmayı sevdikleri için bunu yapıyor.

hocam senin sorunun çok film izlemen. çok film izleyince beğeni kriteri yükseliyor, sonra vasat gelmeye başlıyor çoğu.

sinefiller öldü mü?

The Iceman. teşekkürler harvey.

tamamen sallıyorum ama bu mu?

www.imdb.com

The Iceman?

ikizlere takkeyi anlamazdım. ikizler neden takke giyyiyormuş ki diye sorardım.

"sittin sene yapmam bir daha" gibi bir cümleyi duyunca şok olur, "oha, annem/babam/koskoca adam herkesin içinde küfretti" derdim.


bu arada ben örneği anlayamadım. pazarcılar için mi şaşırıyordunuz?

sıhatler olsun- saatler olsun.. bunu anlamazdım

Allaha ısmarladık-allarmsamsasdkf.. bunu da söyleyemezdim

bir programdaki seyirciler icin hep 'sayin seyirciler' ifadesini kullanirmisim.
'elle gelen dugun bayram' sözünü anlamam geç oldu
bir de-keşke çocuklukta olsaydı, lise hazirliktaykenki errorum şensev dağı diye bir yer olduğunu düşünmem. "Uçan kuslaar martilaar/yeşil tatlı bir bahar/gülen şensev dağlılar vardi"

"Sıkı can iyidir"i uzun süre anlayamadım.
İlkokul 5'te şu sorudaki kol işçis, fikir işçisi kalıplarını sormuştu. Kitlenip kalmıştım. "Bunca uygarlık yan gelip yatmakla elde edilmemiştir. Bunun bedeli gece gündüz çalışmaktır. Yedide işbaşı yapabilmek için, beş buçukta kalkmak gerekir. Beş buçukta kalkabilmek için en çok onda yatmak... Gece hayatı, işsiz güçsüz hazır yiyici mirasyedilerin harcıdır. Çalışanlar dünyasında günün hareket işaretini saat beş buçuk gongu verir. Kol işçisi, fikir işçisi, asker, öğrenci, tüm erkenci dostlarım bilirler, sabah saatlerinin verimliliği tartışılmaz."

allah yazdıysa bozsun! lafını pek anlayamazdım.
kalemle mi yazıyor; eğer kalemle yazıyorsa nasıl bir kalemle yazıyor?
eğer kurşunla yazıyorsa, silmek için silgi mi kullanacak? tükenmez tercih ettiyse üstünü mü çizecek, yoksa dakstil mi kullanacak? gibi sorular sorardım kendi kendime.
bir kaç defa büyüklere sorayım dedim, apışıp kaldılar; seme, seme baktılardı yüzüme.

atam izindeyiz. "izin"e çıktık diye bilirdim ben bunu. ki bırak çocukluğu lisenin bir kısmı da böyle geçmiştir.

"iyi saatte olsunlar" etrafımda hiç duymamıştım, sonra bir kitapta okudum ve oldukça geç bir yaşta anlamını öğrendim.

Valla benim annem de hastası adamın :)

bende seviyorum, izlediğim bütün başarılı filmlerde bu adam var. oyunculuğu da güzel. mesela ghajini filmi için ciddi ciddi oturup vücut kasmış adam.

nasıl yeşilçam'daki her başarılı filmde şener şen veya adile naşit gibi isimler varsa bunda da öyle.

sempatik adam. ben de beğeniyorum.

Ben tek filmini izledim (3 Idiots) gayet güzeldi. Tabii izlerken Bollywood havası olduğunu illa ki hissediyorsunuz ama herkese hitap edebilen bir film bence.

basit, kolay anlaşılır mesajlar veren trajik ve komik öğelerin oldukça yüzeysel işlendiği filmleri var. bizimkilerin saçmalıkları kadar kötü olmasa da evet çok üst düzey işler yaptığını sanmıyorum.

herkes tarafından çok sevilme nedeni de senin dediğin şey işte, basit olduğundan hedef kitlesi çok geniş.

"Mahsun filmlerinin Hintçesi" biraz ağır olmuş. Farklı ve zengin bir kültürel ortamda geçtiği için seviyorum ben filmlerini. Komedi, eğlence, dram dozu da iyi. Hint filmi dansları da cabası. :) Çok iyi bir oyuncu değil; ama yakın zamanda vegan olduğu için de ayrı bir sempatim var kendisine.

bana mahsun kırmızıgül değilde hindistanın jim carreysi gibi geliyor, çok sempatik. izlemediğim filmi yoktur herhalde oyunculuğu da gayet başarılı. hatta şu uzaylıyı oynadığı filmde acayip gülmüştük eşimle. aileden biri gibi. bence çoğunlukta öyle gördüğü için çok seviliyor.

Oyunculuğunu, filmlerinin bizimkiler veya Hollywood ile karşılaştırılmasını geçtim, söyledikleri şeyler Hindistan için devrim niteliğinde. Aslında bambasit şeyleri Hindistan'da ilk olmasa da, en bangır bangır söyleyen kişi. 3 idiots basit bir film, birçok da oradan buradan alıntı espriler var ama öğrencilik hayatının gerçekten büyük bir tabu olduğunu söylüyor Hintliler. En yüksek öğrenci intihar oranı o filme kadar göz ardı edilen, en iyi ihtimalle de iki üç kişinin konuşup medyanın çok da sallamadığı, seslerinin duyulmadığı bir konu. Hintliler Amerika'ya kapak atmak için bizdeki üniversiteye giriş sınavlarından çok büyük savaşlar veriyorlar. Filmdeki "94'ten 91'e düştü notu, inanabiliyor musun?" repliği gerçek bir replik. Notun 94'ten 91'e düşmesi, güzel bir hayat hayaline, kast sisteminden kurtulmaya neredeyse veda etmek demek adamlar için. 80'lere düştün, hayatın bitti. Bu da böyle kabul edilmiş, aksinin düşünülmediği bir konu. Adam eğitimle ilgili dernek açtı ve bununla ilgili program yapıyor, farkındalık arttırmaya çalışıyor ve buna bir filmle başladı.

Aynı şekilde, PK de oynadığı bazı sinemaların taşlandığı, bazı bölgelerde yasaklanan bir film. O toplumda deizm/ateizm demek az az konuşulan ama filmi yapılmaya cüret edilemeyen bir şey.

Alakasız olarak, şu milletin iç çamaşırı giymeyip seksi danslar ettiği Kolombiya'da kadınlar şundan 10 sene öncesine kadar kadınlar meme veya rahim kanseri olduğunu söylemeye utandıklarından, patır patır ölüyorlarmış. Soraya diye ünlü bir şarkıcı meme kanserine yakalanmış ve kadının tek yaptığı bir sabah programına çıkıp "Ben meme kanseriyim" demesi olmuş. Kadınlar onu örnek alarak kliniklere gidip tedavi olmaya başlamışlar. Bu sayede kurtulan kadın sayısının yüzbinden fazla olduğu düşünülüyor. Aamir Khan'ın da yaptığı bu kadar basit aslında. Süper devrimci değil ama basit şeylerle halkı sevimli sevimli dürten ve hareketlendiren bir at sineği.

mahsun filmlerinin hintçesi adama hakaret olmuş. ben adamın filmlerini beğeniyorum. o salakça danslar olsa da adamın pek boş filmi yok. adam bir mesajlar verme derdinde. sıkı sanat filmi izleyicileri tabii ki sevmeyecek... adamın derdi sanat değil... ben fanı ya da hastası değilim. fakat çevremde özellikle öğrencilerde ve gençlerde çok büyük bir hayran kitlesi var adamın...

beğenmiyorum.
sana katılıyorum aynı mahsun hesabı bir şey ama mahsundan daha iyi.
hint filmlerini de hiç sevmiyorum.
o nasıl bir yer öyle.

bugün dünyanın en iyi elektronikçisini 1016 yılına gönderin yine üretemez telefonu. telefonu üretmek için yarı iletkeni üretmek lazım, yarı iletkeni üretmek için silikonu mikro ölçüde işleyebilmek lazım, bunun için koca koca makineler üretmek lazım vs vs. yani bugünün elektronik aletlerini üretmek çok zor olurdu. bisiklet mantıklı olabilirdi ama bak. pek konforlu olmasa da zincir yerine kayışlı bir bisiklet üretilebilirdi sanırım.

Doktorlara ya da üniversitedeki hocalara vücudun çalışma prensiplerini bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışırdım ama tabii sonu kazıkta yakılmak.

buharlı makineyle matbaaya yoğunlaşırdım. planör falan yapardım belki.

futbol topuna en yakın şeyi yapmaya çalışır, yapınca da deli dana gibi kendi kendime top oynardım. insanlar beğenirse eğer ilk profesyonel futbol takımını kurma şansım olurdu, yok beğenmezlerse de mahallenin delisi gibi takılırdım işte kendi kendime. öyle olunca hem yemektir sudur onu da mahalleli karşılardı sanırım. insanlık ölmedi ya.

bu hayatta kalma mevzularında çok beceriksizim açıkçası. teknolojiden de, basit işlerden de anlamam. bildiğin malım yani. en iyi ihtimalle yazar, şair falan olurdum belki. padişahlara falan diss atardım, mevzu çıkarırdım. kazığı sokarlardı bi tarafıma.

yıl olsa 3016 ve biz birden 2016'ya gelsek nelerin icat olduğunu bilerek, yapabilir miydik? sanmıyorum.

ekşisözlüğü kurar sonra da microsoft'ta işe başlardım.

bong

Fatih'ten arsa alırdım.

Alkol ve tütün mamullerini üret, büyücü olarak takıl. Krallar gibi yaşa <3

Buharlı makine ve kazan +1

Bir de arsa alma konusu +1 :)

Domatesi, patatesi, çayı, kahveyi, kakaoyu getirmek lazım bir de buralara. İyi para yapar bence. Zaten konstantinopol'e gelirdim yaşamak için.

Bu arada bugün sahip olmadığı bilgiye 1016 yılına gittiği anda sahip olup, onu yapacaklarını düşünenler var sanırım. :)

Bu arada konuyla ilgili:www.instagram.com

Sahol alırdım.

moğollara gatling gun teknolojisini bahşederdim. müslümanlara power armour verirdim. sonra kenarda birbirlerini kırmalarını izlerdim.

şu anda olduğumdan daha etkisiz olacağım kesin.

elektrik

merhaba. eski ama bi neslin aklını aldı "jumanji".

Therabitia köprüsü. Ayrıca "It" korkunçlu film değil mi ya?

jumanji'yi izledim :(
it, korkuknçlu çocuk filmi:)

www.imdb.com

sineklerin tanrısı da izlendi. yok mu başka önerisi olan?
afacan dennis izlendi.

afacan dennis var.

House Arrest (1996)
The Paper Brigade (1996)
My Bodyguard (1980)
Rookie of the Year (1993)
Clubhouse Detectives (1996)
Little Manhattan (2005)
Rent-a-Kid (1995)
The Baby-Sitters Club (1995)
Max Keeble's Big Move (2001)
Wide Awake (1998)
The Sandlot (1993)
Because of Winn-Dixie (2005)
The Parent Trap (1998)
The Indian in the Cupboard (1995)

redgoldgreen, azizim sen bunu hep yapıyorsun :)

www.eksiduyuru.com

House Arrest (1996), Hook (1991), My Bodyguard (1980), Clubhouse Detectives (1996), The Baby-Sitters Club (1995), The Sandlot (1993), Because of Winn-Dixie (2005),Max Keeble's Big Move (2001)


RedGoldGreen (eksiduyuru.com kullanıcısı) (08.12.14 08:50:43

Milk Money (1994) - Ağaç ev vardı bunu unutmuşum yazmayı
Big Girls Don't Cry... They Get Even (1992) - Bunu da çok severim

Bunlar benim izleyip sevdiklerimden kim sorsa yazıyorum :)

Bunlar da vardı, aklıma geldikçe ekledim parça parça oldu ama.
The Mighty (1998)
Now and Then (1995)
Angus (1995)
Dear Lemon Lima (2009)
Gold Diggers: The Secret of Bear Mountain (1995)

The Darklings(1999)
Club House Detectives
Little Rascals

İşsizlik üzerine; www.imdb.com

15 yildan biraz eski guzel bir film var.

www.imdb.com

guncel olarak da

www.imdb.com

biutiful der çekilirim. son yıllarda bu kadar ağır dram izlememiştim. adamı çarpar.

www.imdb.com

Earthlings

(bkz: los lunes al sol) olabilir belki.

www.imdb.com

www.imdb.com

North Country (2005) - Kadınlara karşı iş yerinde ayrımcılık
The Life Before Her Eyes (2007) - Okulda silahlı saldırı
The Help (2011) - Irkçılık
The Lucky Ones (2008) - Görevden dönen askerler ve zor hayatları
Freedom Writers (2007) - Irkçılık
Music Within (2007) - Savaşta işitmesini kaybeden birinin gerçek öyküsü
Camp X-Ray (2014) - Amerikanın potansiyel suçlu kabul ettiği Araplara muamelesi
Bang Bang You're Dead (2002) - Okuldaki zayıf olanı ezen populeri yucelten kültür
Wendy and Lucy (2008)- Arabasında yatan fakir kız
The Soloist (2009) - Gerçek bir evsizin hikayesi
Deux jours, une nuit (2014) - İşinden kovulan birinin geri dönme çabası
The Secret Life of Words (2005) - Balkan savaşından etkilenen birinin öyküsü

Ayrımcılık dediğiniz için:

American History X - fakat 15 yıldan fazla.

Crash(2004)

sult (1966)
the man with the golden arm
bunny lake is missing
the seconds
videodrome

v for vendette

ip man

society (1989)

Kızılay'da bakanlıklar tarafında, Olgunlar'dan çıkıp Atatürk Bulvarı üstünde Kızılay'a doğru gelirken hemen orda Coffee Lab diye bir mekan var.

bildigim kadariyla adnan otuken kutuphanesi su aralar tamiratta. ama tamirat bitmis olabilir, gidip bi teyit etmenizde fayda var. fakat o yollardan gecmis biri olarak adnan otuken kpss icin cok uygun degil. oraya genelde liseliler takiliyor, dershaneleri kizilayda oldugu icin diye tahmin ediyorum. eger ciddi ciddi kpssye calismayi dusunuyorsaniz universite kutuphanelerini tercih etmenizi oneririm. oyle kahvecide falan kpssye calisilmaz. haaa calisirsin ama puanlarin da ona gore olur. tavsiyem ankara hukuk kutuphanesidir. olmazsa milli kutuphaneyi tavsiye ederim.

Gazi Üniversitesinin kütüphanesi de güzeldi. Girişte kimlik vererek girebiliyorsun.

Adnan Ötüken de uygun. Merkezi ama Gazi üni. daha sakin tabi.

(bkz: vüs'at o. bener)
(bkz: tomris uyar)
(bkz: ferit edgü)

Eğer okumadıysanız:

-Sabahattin Ali: İçimizdeki Şeytan
-Ahmet Hamdi Tanpınar: Saatleri Ayarlama Enstitüsü
-İhsan Oktay Anar: Puslu Kıtalar Atlası
-İlhami Algör: Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Bonus 1- Jean Paul Sartre: Akıl Çağı
Bonus 2- Etgar Keret: Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü

leyla erbil- kalan / eski sevgili

sayfa sayısı tutmuyor da, Bilge Karasu'dan Kılavuz'u seversin fikrimce.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü +1
Attila İlhan, Sokaktaki Adam

vüsat o. bener - dost/yaşamasız
vüsat o. bener - bay muannit sahtegi'nin notları
ferit edgü - o/hakkari'de bir mevsim
demir özlü - bir küçük burjuvanın gençlik yılları

Peyami safa-yalnızız
Amin maluf-doğunun limanları
İhsan Oktay anar-efrasiyabın hikayeleri

www.sentetiksezar.com

vatkalı güve
laputa tezgahı
buyukanneminsandigi
anikutusu
tahtadolap
dukkuntezgahı
fikriyevintage

letgo diye bir uygulama var, çevrede ikinci el satılan eşyaları gösteriyor. orada bolca giyim ürünü bulursun diye tahmin ediyorum. hem sana yakın olduğundan kargo sorunu vs. de olmaz.

Yazmayı unutmusum. Erkek için olacak.

erkek dedin tüm öneriler gitti. belki vardır yazdıklarımda erkek. boyfriend kot ceketler olabiliyor :D

yok mu fikri/bilgisi olan? gugılladığımda saçma ve basit bir kaç site çıkıyor sadece.

pazarlık ic rahatlatan bir şeydir alıcı için. 550,557 den almayı kabul eden olursa da indirim yaptık buyrum 500 diyin insanlar sevinir.

çünkü bir çok satıcı da 575 lira için "kurtarırı bu" diyor. o yalanı duymaya da çok alışık olduğumuz için sen direk 500 dediğinde biz onu "malın gerçek kurtarırı 400dür, bizi yiyor çakal" olarak algılıyoruz.

Mağazaların 75 liralık ürüne 150 lira etiket yazıp üzerini çizip tekrar 75 liraya 50% indirim diye satmasına benziyor.
Yalan bir durum yok burada. serbest piyasa sonuçta. istersen 1000 lira fiyat biç, kimse sana niye bunu bu fiyata satıyorsun diyemez.

Ölücü cok memlekette çünkü

Sahibinden'de ilan verirken büyük harflerle son fiyat pazarlık yok diye vurgulamama rağmen pazarlık teklifleri geliyor. Fiyatı şişirip pazarlıkla indirmek "kültürü" var orta doğu toplumlarında. Maalesef.

bazı bölgelerinde şeriat var sanırım. ya da dindar bi adamdır, çocuğu korkutuyordur.

çocuğu korkutuyor suriye seküler bir devlet (idi!)

Tahminim çocuğun velisi Türkiye'nin çoğunluğunu müslüman olarak bildiğinden (ve yine osmanlidan dolayı) şeriat kanunlarinin olduğunu düşünmesinden dolayı ve biraz da korkutma amaçlı böyle demiştir. yoksa suriye'de bu şekilde uygulanmiyor bildiğim kadariyla. Bilmeyenler için diyeceğim, gerçekten de küp şeker suriyeli çocuklar için çok değerli. ben de çok dağıttım. nedeni ise suriyede küp şekerden daha çok toz şeker var :)
(Bu arada dinen her hırsızlık suçumda el kesilir diye kesin bir hüküm yok. belli şartları var. fıkıh kitaplarinda ayrintili olarak anlatilir)

zorunda degilsin.
evet 10a gecerken format yaparak 10 kurabilirsin ben oyle yaptim.
dosyalarini saklama sansin var ama her zaman yedek al, bisiler ters gidebilir belli olmaz.
ayni pcye yukledigin surece lisansini otomatik olarak goruyor.
win 10 olarak tekrar kuracak format atinca.

8,1 den kurtul bas geçsin bişi olmuyor dosyalara 7 makinaya kurdum bazıları külüstür dü.

1-evet ve öneririm. temiz kurulum yap sifirlayarak.
2-saklama sansin var ama önermem. temiz kurulum yap sifirlayarak.
3-donanimda kaliyor sifren, bir yere not etmek ya da degistirmen gerekmiyor. biosta saklaniyor yamulmuyorsam.
4-gene yamulmuyorsam, eger 10a gectikten sonra sifirlama/refresh vs yapmazsan 8.1e dönebilirsin. ama yok yaparsan, daimi olarak w10da kaliyorsun.

ek olarak diyeyim,

windows 10 daha stabil. sli kart kullanan biri olarak w8de w8.1de düzenli olarak sorun cikartiyordu. w10 cok daha temiz, kullanimi rahat, stabil. öneririm. özellikle multiple desktops özelliginin standart gelmesi cok güzel bir detay olmus, günlük kullanimimi bayagi degistirdi.

zamanınız var ve fazla mı düşünüyorsunuz? gördüklerinizin duygu, düşünce ve arzularınızla bir ilgisi var mı? cevaplar evetse, farklı ve daha çok ilgi alanı, az düşünce ve çok yorgunluk denenebilir.

Psikolojik olarak guclu olmak

Rüyalar, bilinçaltınızın dışa vurumu bildiğiniz üzere. Beyniniz ancak bu yolla bastırdığınız duyguları dışa vurur. O yüzden aslında uyanık haldeki sorunları ve sıkıntıları çözmek, sorunun kaynağını yani. ama tabi ki kolay değil.
Siz uyurkenki değil de uyanık olduğunuz zamana odaklanın, sorunun kaynağı orası.

Herkes her gece rüya görür, sadece çoğunu ya da hiçbirini uyanınca hatırlamaz. İnsan uyanmaya yakın zamanda gördüğü rüyaları hatırlar sadece.

Rüyalarını hatırlıyorsan bu ya uykun kalitesiz ve/ya da streslisin demek. Uyku kaliteni yükseltmeye çalış, stresten de uzak durmaya çalış.

Intihar etmek isteyen örnek kişi, yüksek derecede alerjisi olan bi ilacı bilerek içebilir. Ilk görüşte intihar düşünülmez, tek bir hap bile ölüme sebebiyet verebilir bu tip alerjide. Intihar edenin hapı içtiği de bilinmiyorsa, daha ilginç bir örnek oluşur.

1 hafta muzu çok seviyorum diye gez, herkesi inandır. sonra bi gün kilolarca muz ye.

genç charles de gaulle sanki.
edit: baudelaire baudelaire!

baudelaire'e benzettim ben. ayrıntılara dikkat edince şu fotoğraf çıkıyor:

actualitte.com

(yakasındaki papyonumsu şey, ağzın kıvrımı vb. aynı)

%100 baudelaire.

yürüyen uçah

kendi yapsin ya dusunsun iste ne guzel odev vermisler cocuga illa pic etceksiniz. gunluk hayatta hangi problemleri yasiyo hepsini listelesin dusunun beraber beyin firtinasi yapin.

bzim yegen o yasta kendinen macunlu dis fircasi diye dusunmustu. gerci tam kafasindaki gibi yapamadi ama gene de gidis yolundan tam puan aldiydi.

5 tane icat bulacakmış. öğretmeni beğendi birini yapmasını isteyecekmiş. yarına kadar süresi var( sabahçı). şu an yeğenimin yanında değilim zaten. arayıp, amca yardımcı olur musun dedi. kendin yap mı diyeyim çocuğa?

yarisi mayonez yarisi ketcap dolu sise. bir seferde hem mayonez hem de ketcap sikilmis olacak. sisenin agzinda ayri bir aparat olabilir, dondukce bir tarafin deligi buyurken bir tarafin deligi kuculecek. boylece farkli oranlarda mayonez ketcap da sikilabilecek.

gerci ogretmen pek mayonez-ketcap ikilisinden haz etmeyebilir saglikli beslenme falan diye. ayni sey salata sosu icin de olabilir. bir tarafta zeytin yag, diger tarafta nar eksisi, hatta uclu yapip bir tane de sirke icin.

parasutlu ucak.

bu aralar cok ucak dusuyo ya. cocuk akliyla bu kadarini dusunmesi mantikli gelebilir. ucak ariza yaptigi zaman bi tane kocaman parasut acilacak, hani savas ucaklarinin pilot firlatma koltuklari var ya ya da ucak gemilerine inis yapan jetlerin durmasini saglamak icin. onlar gibi bisey. ucak arizalansa bile, parasut sayesinde yere cakilmayacak da yavas yavas inecek.

simsonslarda böyle bir bölüm vardı. öğretmen çocuklara ödev veriyordu, sonra bart'ın babası ve annesi yapıyordu ödevi, ödev de maket ev. diğer çocukların hepsi kendisi yapıyordu, sonra her çocuğunkine bakıyordu öğretmen ve bart'ın kini 1. seçiyordu, "herkesin anne babası yapmış evi belli ki, ama seninki 10 yaşında birisinin yaptığı ev olduğu belli" diye. senin ki de aynı durum olmasın dikkat et. hahahah.

aklıma hayvan çiftliği geldi ve o hem fabl hem de alegori idi bildiğim kadarıyla.

(bkz: alegori)

metafor daha doğru olur. alegori de denebilir ama metafor biraz daha doğru.

yürümek ayrı açma germe hareketleri falan ayrı. sahaya varınca bildiğin 3-5 hareketle en azından ısındır kasları. maç içerisinde daha rahat hissedersin. yine maç öncesi birkaç şut at ya da topsuz şut atar gibi sağ bacağını kendini sakatlamayacak şekilde boşa salla.

maç mı yapsak beyler? :)

ısın hocam ısın.
kendi çapında kondisyon sıkıntısı yaşıyorsun.
hamsın.

daha ciddi sorunlar yaşabilirsin zorlarsan.
gaza gelme.

abi sert vurduğumda çok acıyor diyorsun, bunun ısınmakla geçeceğini nasıl düşünüyonuz?

aynısı bana da olmuştu. farklı bir spor dalıydı -kickboks- ama olay aynı. ısınmadan zorladığım için ödem olmuş. uzun süre antrenman yapamamıştım (3-5 ay, tam hatırlamıyorum). her gün voltaren sürdüm. sonra yavaş yavaş başladım ve bir daha öyle bir sorun yaşamadım.

ısınmadığınız için oldu muhtemelen, o ayrı. ama bundan sonra ısın bi şey olmaz da demeyin yani, ciddi sakatlıklar bunlar arkadaşlar :) fark etmeden ileri boyutlara varabilir. klişe olacak ama doktor görmeli

Ödem + 1. Fizyoterapist masaj ile dağıtabilir.

yorulunca kaleye geç.

muz ye, sigara içme.

not: uzman deyılım.

gün içinde normal beslen , maçtan 1 buçuk saat önce büyük tabak makarnayı domates sosuyla ye.
makarna olmazsa karbonhidrat oranı yüksek bir yemek ye. gün içinde suyuda eksik etme.

akşamda ya çakılı defans oyna yada forvet.gidip gelirsen kaldıramazsın.
eğer iyi oynarsan zevk alırsın yorulmazsın ,maça iyi başlamaya dikkat et ama ilk 10 dk basıp yorulma

iyice ısın öyle başla maça.

Çok koşma, gücünü idareli kullan. Maç içinde anlamazsın yorulduğunu ama maçtan sonraki üç gün tüm kasların ağrır. Gülemezsin bile.

İyice ısın. Yarım saat kaslarını esnet iyice.

Maçtan sonra da sıcak duş+parasetamol, vur kafayı pamuk gibi yat.

Ek olarak zlatan +1

Çakılı defans oyna, hem takımın kazanır, hem de sen cefakar vefakar defans olarak gönülleri fethedersin. :) Kendi yarı sahanı geçme mesela, çok yorulmazsın o zaman.

Lucid dreaming olayini biraz arastirsana. Hosuna gidebilir.

hazır açılmışken ben de sıkıştırayım;

3 katmanlı rüya gibi birşey gördüm bende ama baya tırstım geçen gün. rüyayı görüyorum, sonra sanki göğsüme şimşek düşüyor elektriklenme falan. uyanıyorum. bildiğin kalp krizi geçirip direkten dönmüş bir durum sanki. sonra kendi kendime "sakin ol birazdan geçecek" diye fısıldıyorum. akabinde de bir kez daha uyanıyorum. gerçek dünyaya tabii. yani yattığım yatakta ikinci kez uyanıyorum.hemen kalp ritmimi kontrol ediyorum "gerçekten yaşadım mı onu" diye ama seyrinde gidiyor.

benim bu yaşadığım neydi ulan peki? böyle ruhum bedenime girdi sanki ara bölümde. tövbe tövbe.

lucid dreaming olayından bahsetmiş arkadaşlar, ben de onu diyecektim. eğer bu bende olmasın hoşuma gitmedi diyorsan şunu önerebilirim; sırt üstü yatıyorsan o pozisyon işe yarıyor bunu yaşamanda, ben sırt üstü yatmıyorum artık o nedenle.

Edit: Karışık bir cümle kurmuşum. Özetle; sırt üstü yatarsan bunun gerçekleşme ihtimali artıyor. Bu bana olmasın diyorsan sırt üstü yatmamak işe yarayabiliyor.

Rem esnasında uyanıyorsun. Sorunun bu.

avrupadaki islam karsitligi ile ilgili konusuyor. dresdendeki islam karsiti "Pegida" eylemlerine karsi yapilan cogunlu müslüman olan toplulugun eylemlerini destekledigini, "Pegida" eylemlerini altinda yatan motivasyonun uzmanlarca incelenmesi gerektigini söyledi. Asiri islamcilarin gencler arasinda güclendigini, özellikle internet üzerinden etklili olduklarini, buna önlem alinmasi gerektigini söyledi. Legal islam örgütlerinin gerekli organizasyonu yapip islami tanitmasi gerektigini, okullarda islam teolojisi egitimi vermenin bu konuda büyük sans oldugunu, islamin iyi taraflarinin anlatilmasi gerektigini söyledi.

Not: özetle yazdigim icin cümlelerdeki anlam kaymasi, nüans kaymis olabilir. Islam propagandasi gibi degil de sectigi kelimelerden daha cok uzlastirmaci, bilgilendirici bir üslup kullandi. Yukardaki ceviri özetle okuyunca müslüman perspektifinden savunmaci konusmus gibi algilansa da aslinda daha uzlasmaci yumusak bir dil kullandi.

cenk saraçoğlu'nun bir makalesi var idi. ona bakabilirsiniz.

arap ülkelerinde türk dizilerinin çok izlendiğini biliyorum, bu kadar.

leyla ile mecnun var mesela izlenen ingilizce altyazıyla
bide yıllar önce çocuklar duymasının uyarlaması gibi bişeyi olabilir o vardı azeri kanalda ya da alt yazıda olabilir bilmiyorum

6- romanyalı ve bulgar arkadaşlarım bizim dizilerin normal tv kanallarında yayınlandığını söylemişlerdi. altyazılı mı dublajlı mı bilemiyorum.

5- bu dizileri izleyen kızları türkiyeye getirsem kezban diyeceğiniz tipler. öyle insanlar yani. romanyalı yaklaşık 100 arkadaşım varsa içlerinde en ev kızı tipliler izliyor bu dizileri. bir de şehirde değil, kırsalda yaşıyorlar. almanyada tren istasyonunda yunan bir kızla tanıştım, türk olduğumu öğrenince yaptığı ilk şey telefondaki arkaplan fotoğrafını göstermek oldu - kıvanç tatlıtuğ. adamın bütün dizilerini izlemiş.

4- hangi dizi hangi tarihte biilmiyorum, ben hiçbirisini izlemedim muhteşem yüzyıl hariç ama kuzey güney sanırım duyduğum en günceli. şu an hangi diziler var, bilmiyorum.

edit: çalıştığım barda rus bir kızla tanıştım ve muhteşem yüzyılla ilgili oturup saatlerce sohbet ettik. baya kendini vererek izlemiş ve her şeyi benden daha detaylı biliyor. ama hangi dilde izlemiş, altyazılı mı dublajlı mı yine bilemiyorum.

1- muhteşem yüzyılda yurtdışına satılmıştı. timur savcının bölüm başına aldığı parayı bilemem ama sırf o işten 40 milyon dolardan fazla bir para kazandığını söyleyebilirim. dedikodular bu yöndeydi yani, reklam gelirleri artı yurtdışına satıştan kazandığı toplam para. diriliş hakkında ise çok bir fikrim yok ama piyasa hakkında bir fikir verir belki diye o örneği verdim.

bide şöyle bişey var: www.zaman.com.tr

2- ben hiç rastlamadım. 90 dakika belki ama 120 dakika hayır.
3-yurtdışına satılan dizileri yayınlayan kanalın politikası bunu belirliyor. 120 dakikalık bir dizi mesela 60+60 şeklinde 2 kasede basılıyor ve öyle yollanıyor.
4-birçok dizi muhteşem yüzyıl, öyle bir geçer zaman ki, çalıkuşu ve daha hatırlaymadığım onlarcası.
5-hiçbir fikrim yok.
6-tahminim tvden ripliyolar. emin değilim.

Aylardır ezel'in ingilizce dublajı yapılıyor çalıştığım stüdyolardan birinde. Unuttum şimdi nereye gönderildiğini ama sanırım asya ülkeleriydi.

aşk-ı memnu'nun eski bölümlerini izlediğimi gören suriyeli bi arkadaşım bu dizinin orada da çok izlendiğini söyleyip, izleyen kesimi biraz aşağılamıştı :)

orada diziler 60 dakika falanmış bi de
dizi de arapça dublajlıydı yutubda falan var

Fatmagül Şili'de rating rekoru kımış. youtube'da ben de baktım biraz ispanyolca altyazıyla.
Ama bence dizi işi bitti artık. Bundan sonra arkası gelmez.

Homofobi

tam olarak anlayamadım sorunu ama oryantalizm son zamanlarda doğu kültürüne karşı olan akım olarak kullanılıyor sanki uluslararası ilişkilerde. yani ona benzer anlamlar çıkarmıştım.

ifade edemedim sanırım.

"islamofobi" yerine kullanabileceğim başka bir kavram var mı?

ek: sadece islamofobi yerine kullanılabilecek bir kavram arıyorum.

zenofobi yabancı düşmanlığı

vocaroo.com

birsen tezer - balıkesir andırıyor gibi ama değil muhtemelen