Ekşi Duyuru

Okuyan bi ailedeyim evde zibilyon tane tommik teksaslar vardı en son taşındığımızda yer darlığından verildi onlar :(

annemde babamda okurmuş çizgi romanları, çocukkende ergenkende büyüdüklerindede okumuşlar ama hiç böyle muhabbeti geçmedi bunların, okundu ve unutuldular sanırım.

şuan penguen uykusuz okuyucusu değiller ben alırsam okuyorlar ya da tatilde deniz kenarında okumak için alıyorlar.

eskinin orta direği bizimkiler ama kitap için her zaman parası olan insanlar. ilginç bi şekilde gerçektende hiç muhabbeti donmedi çizgi romanların.

Genelde büyükşehirlede yaşayan genç kesimin 80 lerde yaygın olarak okuduğunu biliyorum.
Günümüzde de hala çok büyük bir kitle var ama zagor tommiks kalmadı tabi.

Penguen, uykusuz okuyan insanlar gibi bir kitle o dönem gırgır okuyordu.
Çizgi roman işi daha farklı.

Türkiyede yaygın olarak okunanlar arasında: Teksas, tommiks, zagor, conan, atlantis, spider man sayılabilir

bugünün yayınlarının okuyucuları ile kıyaslanamayacak kadar geniş bir kitle okurdu bunları. gırgır falan da öyleydi. sanayideki kalfalardan tutun da lise-üniversite öğrencilerine kadar. tabii bir de elden ele dolaştığı için tiraj rakamları gerçeği yansıtmazdı. pera'ya da kıravatsız çıkmazdık biz.

çok pahalı değildi, zaten çok kalitesizdi baskıları bu çizgi romanların. telifsiz melifsiz basılıyordu. ben ortaokuldayken bakkaldan alıp, kaldırıma oturup okuyup bitirdiğimi ve babam görüp kızmasın diye çöpe atıp eve gittiğimi hatırlıyorum. sonra da lisede birçok arkadaştan elime okunmuşları geçti, derslerde de alttan onları okurdum.

internet öncesi ve başlangıcı döneminde basılı yayınlara yönelik ilgi doğal olarak günümüzdekinden çok daha üst seviyedeydi. bu mizah dergileri açısından da çizgi romanlar açısından da geçerli. türkiye'de zagor vb. çizgi romanların hiçbir zaman o kadar da büyük satış rakamlarına ulaşabildiğini düşünmesem de satış rakamlarının okur kitlesinin büyüklük derecesini yansıtmadığı görüşüne katılıyorum.

ögretmen aileden geliyorum, zamaninda bizde de teksas tommiksler vardi, leman alinirdi eve ve sürekli takip edilirdi. simdilerde ise ben uykusuz takip etmekteyim ama hicbir mizah dergisi 90'larin ortasindaki leman cizgisini yakalayamadi daha.

bi faydası olur mu bilmem ama kendimden örnek veriyim, 83'lüyüm ve ben henüz okuma yazma bilmeyecek yaştayken babamın red kit, asterix, teksas ve tommiks okuduğunu, benim de o dönem özenip buna yeltendiğimi, ancak italyan çizgi romanlarını çok sevmediğimden ötürü red kit ve asterix'e yöneldiğimi, hatta okumayı da okul çağından çok önce red kit ciltleriyle öğrendiğimi hatırlıyorum. ben şu an mizah dergilerini takip ediyorum ama babamın gırgır'dan başka bişey okuduğunu zannetmiyorum. ekonomik olarak orta direk sayılırız ama annem de babam da gayet entelektüel insanlar, hatta annem 70 küsür kitabı olan bi yazar. dolayısıyla sadece çizgi roman değil her bir şeyi okurlar. hala da benden çok okurlar.

bunu buldum ben.

www.splitpdf.com online tool hem de bir şey yüklemeye gerek yok.

istediğin sayfaları ayrı bir pdf olarak yazdırabilirsin.

@king lazard ; azizim, verdiğin link işimi göremedi. dosya boyutu fazla kaçtı.
yazdırmak değil amacım. sadece bölmek ve pc ortamında parçalı olarak kullanmak.

Azçok her program iş görür. Ben pdfsam diye bir şey kullanıyordum. Sen başka program arasan da olur, nasılsa hepsi aynı.

pdfsam

Google Chrome ile bile yapabilirsin.
Dosyayı sürükle Chrome'a. Yazdırma seçeneğinden PDF'i seç ve istediğin aralıkları yazdır.

sen cok yanlıs kurmussun pampa asdasfsadadsfadsf

dosya transferi için dropbox kurun. ama onun da nasıl kullanılacağını bilmiyosanız teamviewer ile karşı taraf yapsın sizin yerinize. boşa gitmesin şu programcağız.

dropbox kullanın.

bir önceki duyurumda bu da önerilmişti. dropbox gibi bir tarafın yüklemesini bekelemne gerek yok dendi diye kurdum. dropbox nasıl kullanılır. kurduktan sonra hesap alıp nerelere tıklayacağız?

Teamviewer ile de dosya aktarımı yapılabilir.

Karşı tarafa da Teamviewer kurun ve ID ve Password bilgileriyle bağlanın. Atacağınız dosyaları sürükle bırak yöntemiyle karşıya tabilirsiniz.

google drive'a ya da oraya buraya bir cloud servisine upload edebilirsiniz.

wetransfer kabul eder belki

Abi dvd ye koyup postaya yada kargoya versen inan daha ugrassiz ve cabuk gider . Yok dersen dropbox falan is gorur

uzak masaüstü bağlantısı olabilir, cross kablo olabilir çok gaza gelirseniz.

teamviviırda sadece dosya transferi de var.

iki taraf da aynı anda online olacaksa kesinlikle teamviewer. zira aynı anda upload/download işlemini yaptığı için ay upload edilsin de indireyim diye bekleme olayı yok. diğer durum için; yandex.disk, dropbox, google drive, wetransfer.

(bkz: cross kablo ) ile 168 gb atmışlığım vardır,çok zor günler geçirdim ben.

193 müş.

o değil o zamanlar kulakiçi kulaklık mı varmış?

Öncelikle eğer sayfa sayısı çoksa çok pahalıya gelir bu durumda eve tarayıcı özelliği olan bir cihaz alman(çok fonksiyonlu yazıcı gibi) daha ucuza gelir. Eğer bunu alacaksan da mobil versiyonları var. Ne kadar randımanlı olduklarını açıkçası bilmiyorum ama mobillerinden alıp kütüphanede istediğin sayfaları kendin taratabilirsin.

yaklaşık 800 sayfanın tahmini maliyeti nedir? tarama fotokopiden daha ucuz bir yöntem değil mi?

Telefonunla fotoğrafını çekebilirsin. Uygun ışıklı bir masada sayfa sayfa çekersin.
Bankada çalışırken şube dışı satışlarımı hep böyle yapardım. İmzalarını alıp, kimliklerin, maaş belgelerinin fotoğraflarını çekerdim. Hemen cepten mail atıp işlemi tamamlardım. Çok kredi verdim öyle ayaküstü.

tablet ve akıllı telefonlar için tarama programları olması lazım onları da deneyebilirsiniz.

böyle yüksek sayıdaki kitapları dışarıda fotokopi çeken kişilere yaptırırsan daha ucuza gelebilir sonuçta fotokopi makinelerının tarama kaydı alma özelliği de var. bu nedenden ötürü bence dışarda bi yerlerle görüşmek daha uygun

benim şuan asıl amacım taratmak. başka birine ulaşması lazım hızlı şekilde. bu taratma kısmı kütüphane içinde yapılabilir ve pahalı bir işlem midir? dışarıda biz tüm kitabı taramayız denir mi? tarayan yerler nasıl bir ücretlendirme yapar?
telefon, tablet v. teknolojik bireysel anlamda hiçbir şey yok.

eger cok isin oluyorsa böyle seylerde mobil scanner cihazlarindan al cok pahali da degiller zaten.

2 sayfayi ayni anda scan de edebilirsin kitap büyük degil ise.

her sayfayi 3-5 saniyede scan edersin. tusa basma, arada ayar degistirme etc derken 10 saniyeyi bulabilir ortalama. 800 / 2= 400 sayfa scan etmen gerekecektir böylece. 400sayfa * 10saniye= 4000 saniye

4000 / 60= 60-70 dakkayi bulur 800 sayfalik kitabin taramasi böylece.

www.bimeks.com.tr

Peki taratmayı planladığın kitapların internette e-kitap versiyonu olma ihtimali nedir? Araştırdın mı? Varsa kebap olur valla :D

yaklaşık bir saat falan sürer bu kitabı taramaları fotokopicilerin ama hani fotokopi ücretinin yüzde 60ına falan her bir sayfayı taratabileceğini düşünüyorum.okulda 5 kuruş mesela fotokopi ama dışarıda bir yerde 2 kuruş falan hani, ama orada nasıldır bilemiyeceğim

Herkes kağıt maliyetini düşünmüş ama benim gittiğim bütün fotokopiciler fotokopiden pahalıya yapıyordu bu işi sayfa başına 50kr ile 1tl arasında değişiyordu fiyatlar. Fotokopiciler ellerinden kaçan malı düşünüyorlar bana çıktı maliyeti daha düşük demiyorlar malesef.

aradağım kitaplar burda; www.eksiduyuru.com

abd tarihi- allan nevins ( halil inalcık çevirisi), türk-amerikan ilişkilerinin tarihsel kökenleri - çağrı erhan

şuan bayındırlık kırsalındayım :) istanbul'daki bir arkadaşım, benim için bu tarama zahmetine gireceğini söyledi. lakin bu işlemle alakalı onun da pek bilgisi yok. bu kitapların e-kitap versiyonunu bulamadım. ayrıca elinde bu kitap olanlar, kitap sayfaların tarama( kendi evinde imkanı varsa), sayfaların fotoğrafını veya daha az zahmetli olan şekliyle videosunu( sayfaları biraz yavaşça çevirerek :) ) benimle paylaşabilirse çok sevinirim.

yarağı yedik, bu adamlar da tavır koyup baskı yapmazsa geçer bu yasalar falan

ilk yorum acikliyor:
Adamların kırk yıl düşünseler akıllarına gelmeyecek bir konu olduğu için, valla bizde öyle bir düzenleme var mı yok mu onu bile tam bilemiyoruz tadında cevap vermişler. Hani o kadar uzak bir mevzu

boyle bir konunun olmamasi lazim, degil basbakanin aciklama yapmasi.
ama birsey olacagini sanmiyorum. evime girip arama mi yapacak? kim hangi yasa?
hayir yasa ne diye gececek? eve girip evlilik cuzdani kontrolu yasasi mi?
bilmiyorum belki ben yanlis geldim.

@el desaparecido

başbakana gazeteci de soruyordu aynı senin gibi "vali hangi yetkiyle kişilerin özel alanlarına müdahale edebilecek ki" diye başbakan da şöyle cevap veriyordu: "gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra yetkiye de sahip olacak valiler" gibi bir şeyler.

@cthulhu yani duzenlemelerden sonra ozel alanimiza mudahale etme yetkisi verilecek onlara oyle mi? bir anlamda ozel alan olmayacak onun ismi yani. ben anlamadim bunun irandan falan farki ne? gerci oralarda nasil oluyor bilmiyorum.
devlet tarafindan yetkilendirilmis ahlak bekcileri mi olacak yani?

anlamaya calisiyorum durumu sadece

www.odatv.com

kendin izle gör. gazeteci "ama özel müstakil evler sonuçta kişilerin özel evleri vali nasıl bir yetkiyle karışabilir" diyor. başbakan "siz kızınıza bunu uygun görür müsünüz" diyor.

izlemiyorum.
lm izlemiştim bi süre sonra sıkılmıştım.

izlemiyorum. lm de izlemedim. komik de değil.

izlemiyorum. lm de ızlemedım

izliyorum, lm de izliyodum.

izlemiyorum. lm de izlemedim. izleyenlere şaşırıyorum gerçekten (diğer yabancı dizileri izledikten sonra)

İzliyorum, Leyla İle Mecnun'u da izliyordum.. Bu ekip ne yapsa izlerim..

izliyorum. lm de izliyordum

"izlemiyorum, komik değil"
"izlemiyorum. lm de izlemedim. izleyenlere şaşırıyorum gerçekten (diğer yabancı dizileri izledikten sonra)"

al birini vur ötekine.


izlemediğin dizinin komik olup olmadığını nereden biliyorsun? insan hiçbir zaman gösteriş budalası olmamalı vesselam.

30'un üzerinde yabancı dizi izleyip aynı zamanda leyla ile mecnun izleyebilen bir adamım. (ben de özledim'i de izliyorum)

lm'ye birkaç sezon bakmıştım sonra bıraktım. ben de özledim'i izlemiyorum. zamanım yok. muhtemelen bizimkilerin yanında yaşasaydım izlerdim can sıkıntısından ya da bişi yapmamaktan. fakat zaman yok usta.

izliyorum, lm izlemedim.

Lm izlemyodum bunu izliyorum

İkisini de izlemedim ama lm cok iyi oldugunu biliyorum sadece uzun geliyor turk dizileri bana o kadar zaman harcamak istemiyorum. Himym daha iyi en azindan 20 dk.

lm'yi melis birkan geldikten sonra bırakmıştım tahammül edilemez bulduğum için kendisini. ben de özledim'e de arada bi bakıyorum bu da çabuk bayar gibi duruyor bakalım.

lmyi izledim iki leyla'nın bulunduğu son bölümlere kadar.
diğerini izlemiyorum.

izlemek istiyorum ama lm 'de sezon sonuna kadar izlemedim. sanırım 90 küsürlerde kaldım. kaldığım bölümüde anımsamıyorum önce lm'yi mi bitirsem yoksa yekten başlasam mı bilemediğim için, bilgisayarda kayıtlı değerli bir dosya olarak duruyor. ama bence lm den daha güzel bir proje çıkacak.

lm izliyordum. ben de özledimi izlemyorum antipatik buluyorum. ha işler güçleri de aynı nedenden izlememiştim.

TV izlemiyorum.
Ben de Özledim'in iki bölümünü internetten izledim.
Leyla ile Mecnun izlemedim.

İzlemiyorum ama ikisini de izlemeyi çok istiyorum. LM bölümler biriktikçe üşendim kaldı öyle, buna da şu an sebepsizce başlamıyorum ama istek var.

Soruna gelince ikisini de izlemedim.

İzlemez olur muyuz ya.

Leyla ile Mecnun'un her bölümünü izledim. Birkaç yıl geçsin yine izlerim.

Ben de Özledim, LM kadar samimi olmayacak gibi geliyor bana. Komedi yanı önceki diziye göre daha ağır basıp duygusallığı azaltacak gibiler. Tabi daha çok erken konuşmak için.

izliyorum ve izleyicisiydim. bu ekip siyah beyaz dizi yapsınlar. dümdüz duvara baksınlar yine izlerim.

İkisini de izlemedim, televizyon izlemiyorum.

izlemiyorum. lm'nin bir bölümünü dahi kaçırmamıştım.

Lm izledim bende özledim izliyorum ama hiç beğenmedim. 2 bölüm daha izler sonra bırakırım büyük ihtimal

kişi eger bunu yapiyorsa niye sunu yapamiyor, ya da bunu yapiyorsa bunu yapamaz gibi ise, misal, deniz baykal karisini aldatti parti başkanı olamaz, zizek iyi bir düsünür ise, iyi bir politikaci neden olamiyor gibi, bunun adi argumentum ad hominem

birbirinden bagimsiz iki olayi baglayip oradan sonuc cikariyorsa, misal amerika suriyeye giriyorsa, neden afrikadaki acliga care bulmuyor gibi, o da argumentum ad absurdum

aslında söylemek istediğim, biraz karikatürize olacak ama şöyle; ben kanaryalar ölmesin diye organize edilen bir eyleme katılıyorum. sonra birisi diyorki, madem kuşları seviyordun, serçeler ölmesin niye demiyorsun.
burda sorguladığım ve öğrenmek istediğim kısım şu aslında; ben daha önce serçeleri sevmediğime dair bir fikir beyan etmedim, belki kuşları bile genel olarak sevmiyorumdur. sadece kanaryalarla ilgiliyimdir. işte bana bu sorgulamayı, bu samimiyet testini yapmaya kalkan kişinin bilimsel karşılığı nedir?

aynı örneği, temsil yetisi olan herhangi bir vekilin, belediye başkanının konduğunda sizin kişisel düşünceniz ne oluyor? erdoğan, kılıçdaroğlu,bahçeli, demirtaş kanarya konusunda benim gibi düşünüyorsa mesela.

(bkz: straw man) olabilir mi? ya da "gölge boksu" dersin mesela.

siz de gidin mutlaka. yüksek ihtimalle sizin de gözleriniz bozuk. doktor da gözlük yazacaktır.
işin acı tarafı normal insanlar dünyayı ekstra hiçbir şey yapmadan 24 saat öyle hd çözünürlükle görüyor:(

benzeri bende var (bir 0.25, digeri 1.25). dedigin gibi dusuk numara olsa da oldukca fark ediyor. ben doktora gittim, "istersen tak, istersen takma, bu ilerlemez" dedi. inat ettim ve gozluk aldim. her gun kullanmasam da aklima estikce takiyorum.

belki astigmatınız vardır?

www.59saniye.com

buradan çıkardı. yani çarpıtma söz konusu.

hic de dememis. eger bundan bahsettiyse safak pavey.

kaldi ki dese bile kendi fikridir ve saci acik olanlar sadece o sozle kirlenmis olmazlar.

ama carpitmaya da gerek yok. kadin kendini hac donusu tertemiz hisetmis ve sacini acma gibi bir degisiklik yaparsa kendisinin kirlenecegi anlamini cikardim ben

tam olarak doğrudan o kelimeleri kullanmadı ama anlattığı şeye çarpıtma demek için zorlamak lazım.

bir daha açamam. çünkü buraya geliyosunuz "tertemiz" oluyorsunuz sonra bile bile tekrar... günah işlemek... yani bana göre öyle

bence gayet açık konuşmuş.

kendi inançlarıma göre günah diyor işte bu kadar basit. bunda herhangi ayıp, karşısındakini aşağılayıcı, şafak pavey'in abarttığı kadar bir durum yok. şafak pavey'i severdik ama bu biraz chp içerisinde oluşmuş aşağılık kompleksinin yarattığı algı bozukluğu olmuş. keşke özür dilese ama hiç sanmam.

kıvırmayın. bal gibi de çarpıtmış, yalan söylemiş! bir insanı bir söz söylemişse hangi kelimeleri kullanacağını bilir. eğer sen onları alıp kendince kelimelerle soslarsan yalan söylemiş olursun.

temizlenme derken, başının örtülü olmasından bahsetmiyor, hacca gitmesinden ve tüm günahlardan arınmasından bahsediyor. şafak hanım tamamen çarpıtmış meseleyi.

tamamen saptırma.

Pavey acik acik yalan soyledi, boyle bir soz yok

saptırma, daha doğrusu "sağır duymaz uydurur" misali işine gelebilecek ya da kullanabileceği biçimde anlamış, yani niyet okuma da diyebiliriz. saptırıp saptırmadığını zaman gösterir,ilgili kişşinnin ilerideki söz ve icraatleri gösterir demek daha doğru aslında. ama şu an için "saptırma ve niyet okuma"

ama konudan bağımsız olarak var böyle düşünenler, farkında olmak lazım bunun da.

kızılaydan dolmuş duraklarına gidin. çiğdem dolmuşuna binin. trafik yoksa 15-20 dk. çok yakınında indirir.

çok dalga geçerim öyle insanlarla

şurda irdelenmiş;

(bkz: kendinden üçüncü şahıs olarak bahsetmek)

Bi burhan altintop var saniyodum oyle

cv yazarken kullanılır genelde.

öyle bir intiba bırakıldığı için. otobüste omuzun değince, tecavüze uğramış tepkisi verirsen, yada yabancı erkeklerle fiziksel münasebetten kaçınıp sosyal hayatta münzevi takılırsan millet de sana öyle tepki verir. benim valide ve kızkardeş de türbanlı ama maalesef durum öyle.

sanırım başörtüsü kullanan kadınların istinasız hepsinin başörtüsü takmayı dini hassasiyetlerinden dolayı kendilerinin seçtiği önkabulünden ortaya çıkmış bir şey bu. eğer bir kadın başını örtüyorsa bunu araştırıp, okuyup örtmüştür. e kuran'ı okumuş da örtmüşse de kuran'ın diğer yapma dediklerinin de yapmaması gerekir.

fakat işte herkes başını kendi seçeneği ile örtmüyor. zorla örtülen insanlar çoğunlukta. böyle olunca da dini hassasiyetleri olmayan bir kadın ile örtünmüş bir kadın arasında hiçbir fark kalmıyor. o bilinçle kapanmıyor sonuçta, bir baskı sonucu kapanıyor.

tam tersi bir durum da mevcut. namazını kılan, orucunu tutan, yalan söylemeyen vs vs (iyi bir müslüman olan) başı açık kadına da başı kapalı güruh "orospu" muamelesi yapıyor.

aslında toplumca ne kadar kafayı yediğimizin bir göstergesi işte.

edit: bir de (bu benim yorumum tabii) çoğu kapalı kadın islamın özünü kavrayabilmiş değil, ondandır bu düşünce biraz da. sen yalan söyle, iyi bir insan olma, insanlara yardım etme vs vs ondan sonra başını örttüğün zaman çok iyi müslüman olduğunu söyle,başı açığa küfret. böyle olunca da insanlar deliriyor tabii. şekilcilik çok kötü.

bu veya bunun tam tersinin bir seye inanmakla ya da inanmamakla bi alakasi oldugunu dusunmuyorum.

bana gore bunun sebebi insanlarin kendilerini her seyi yargilayabilecek ve hukum verebilecek bir varlik olarak gormeleridir. oysa ki her inancin kendine gore bunu yapacak, guc sahibi bir varligi mevcut. herhangi bir inanci olmayanlar icin boyle bi sey olmasa da ben onlara da bu kendini bi sey zannetme ki evet insanlari yargilamak aslinda hic bi sey olmayan insanin kendini bi sey sanmasidir, iste bunu yakistiramiyorum. buyuk bir celiskiye dusulmus oluyor cunku.

ozet olarak insanlar ney yapabileceklerini ve nerede duracaklarini bilmiyolar. ne yazik ki bu her inanca mensup kisiler tarafindan yapiliyor, ya da inancsizlar..

Başörtüsünün temsil-i ifadesi biraz farklı. Başörtüsü takan bir hanım kızımız lisan-ı hal ile "ben bazı konularda hassasım" mesajı veriyor gibi gelir bana. yani inançlı bir insanın dinin yasak ettiği şeyleri yapması evet onu ilgilendirir ama temsil noktasındaki kişilerin biraz daha dikkatli olması gerekir diye şeyettim. Tabi bir çok olayda olduğu gibi kadınlar biraz daha şanssız bu konuda.

şöyle bir köşe yazısı vardı. özeleştiri içeren:

yenisafak.com.tr

"neden başörtüsü kullanan insanlar, başını örtükleri için rahibe gibi yaşamaları gerektiği düşünülüyor" sorusunun cevabı çok basit. tutarlı olmaları bekleniyor. insanın karşısındakini değerlendirme kriterlerinden en temel olanı tutarlılık. çünkü tutarlı=öngörülebilir=kötü sürpriz yapmaz

bu beklenti size çok yersiz gelebilir ki bence de çok yersiz ama olağan bir beklentidir. şaşırmıyorum.

işlediği günahları örtmek için başörtüsü kullanıyor olamaz mı?

o.ceki cevabima biraz daha devam edebilirim gordugum kadariyla.

mesela basortusu ya da diger adiyla turban takanlarin temsilci oldugunu kim belirledi? illa bir temsilci arayacaksak kikesinlikle boyle bi gorevimiz ve hakkimiz yok, islamin 5 sartini uygulayanlari temsilci alalim. ki alamayiz yani, cunku boyle bir sey yok. bir insanin bir inanc dogrultusunda bir seyi yapiyor olmasi butun gereklilikleri yerine getirecegi anlamina gelmiyor. sonuc olarak kimse her basortuluden evliya gibi yasamasini beklemesin. allah bile boyle bi sey beklememisken insanlarin boyle bir beklentiye girmesi buyuk hata. insan oldugumuzu ve hata yapabilecegimizi unutmasak dunya daha yasanilir bir yer olacak sanki. bir de hatalari yargilayacak ve hukum verecek olanin biz insanlar olmadigimizi unutmasak. cunku sen yargilarsan, baskasi da seni yargilar. onu da bir baskasi.. neden? bize mi kaldi insanlara hangi inanca gore neyin dogru neyin yanlis oldugunu bildirmek? birakin insanlar ne istiyolarsa yapsinlar. kimseyi de hic bi seyin temsilcisi olarak gormeyin. onlar temsilci olduklarini idaa etseler dahi..

"temsil" kelimesine takılmış mosakale. açıklama yapmış. sonuna kadar katılıyorum dediklerine. bir erkek olarak bilemem ne fırtınalar koptuğunu bir kadının içinde. özeleştiri yaptığım için mesela ismail kılıçarslan'ın yazısını koydum, çok güzel açıklamış günümüz muhafazakarlığını.

ben mesela bir iş yemeğinde içki içmeyince diğer insanların gözünde farklı bir yere konuyorum. hükümet yandaşı, cemaatçi gibi kalıplara sokulup bir de gereksiz tartışmaya girmemek için araba kullanıcam yalanını attığım bile oldu. ama sırf alkol kullanmıyorum diye benden münzevi olmamı bekleyen sayısı da fazla. bundan hoşlanmasam da bir kişi bir şeyi diğerinden daha fazla yapıyor görünüyorsa ona daha fazla sorumluluk bindiriliyor. ama dışarıda bu algı var diye ne ben alkol kullanırım ne de inançlı bir kadın başını açar. otomatikman bu eleştiriye de açık olmalı diye düşünüyorum ama dediğim gibi algının çıkış noktası hatalı ama bunun doğal olmasını engellemiyor. doğal bir şey de hatalı olabilir yani.

@mimikikili; bu baskı denilen " bazı ve bazı yerler" her görüşün "bazen" karşılaşabildiği bir durum. yani tam aksi durumlarda olabiliyor.

dokunmakalbime; aynı hareketi yapanın başı açık olanına mı kezban deniyor o halde? çünkü bu söylem kezban başlığında da çok kullanılıyor. ayrıca başı açık olan insanlarda da bu davranış olabiliyor. ve bahsettiğiniz tepkiyi vermeyen başörtülü insanlar epey fazla. daha dün, otobüste çantamı yanımdaki koltuğa koydum, bindiğimde çok boştu. neyse zamanla doldu otobüs en azından ön kısımlar doldu. bir kız bindi durakta, koltuk bakındığı anda ben de hemen çantamı kucağıma aldım. kızın yüz ifadesi nasıl bir tiksinmeye döndü anlatamam. tamam yakışıklı biri değilim, hatta çirkin biriyim. ama bu yüz ifadesi gerçekten tipime miydi yoksa sanki fırsat kollamışım gibi düşünmesi için miydi bilmiyorum. zaten sanırım arkada boş yer vardı gitti o tarata bir yere oturdu ( belki de oturmadı bilmiyorum, dönüp bakmadım.)

@bu nick tam yirmi alti karakter; dini hassasiyet başörtüsü üzerinden özellikle simgelenen birşey değil ki. iftira,kötü söz, ibadetler, dedikodu gibi diğer dini hassasiyet içeren şeylerden sadece biri. başını örten birinin bunu kuranı okuması ön kabulü, örtmeyen insanların okumadığı veya kuranı referans kabul etmedikleri anlamına mı gelir? tekrarlıyorum ama başını örtmek dinin emrettiği şeylerden sadece biri. namaz kılıyorsun diye küfredemezsin diye birşey yokki. sadce küfrettiğin için günah işlemiş olursun.
dışarda başıörtülü birinine öpüştüğü zmaan, " ruhu orospu " denmesi neden o halde. başı açık olana kafir gözü ile bakılmasını da elbette reddediyorum. çünkü sadece "bir" günah işliyor. başını örtmek yalan söylememe zorunluluğu vermiyor.

temsil içeriğine kesinlikle katılmıyorum islamiyette bir dini sınıf yoktur.
takke,sarık vs. ise, dergahların,tarikatların kendi içlerinde kurumsallaşma e hiyerarşiyi belli etme amaçlı uygulamalarıdır.

@nereye bu gidis; tutarlı olmaları neden gerekiyor? ve bu tutarlılık hangi kıstasar ile belirleniyor? başı açık birinin yalan söyleme, dedikodu, zekat vermeme gibi hakları mı oluyor? eğer başı açık biri yalan söylerse tutarlı mı davranmış oluyor?

@faaip de oiad; başörtüsü kullanmak başka hataları temizleme aracı değildir. sadece başını örtme gerekliliğinin yerine getirilmesidir. günahları örtmekten ziyade, günahlara dair af dilemek amacıyla islam içinde " tövbe " uygulaması var.

soru toplamış fatih terim gibi hissettim kendimi :) böyle her cevap verene, karşılık vermek itici görünüyor. ancak amacım cevap vermekten ziyade konuyu kendi bakış açımla da sizlere sunmak, ve fikir çeşitliliğini artırmak. teşekkür ederim herkese.

@ete

ben zaten senin soruna cevap vermeye çalıştım. "neden?" diye sormuşsun. insanlar böyle düşünüyorlardır büyük ihtimalle diyorum yani. akıl yürüttüm yoksa katıldığım bir şey değil. biz böyle konuşunca insanların akıl yürütmeleri buharlaşmayacak.

editlediğim kısım kendi düşüncemdi tabii. =) hiç kimseye böyle bir sorumluluk yüklememekle beraber, başı açığa laf eden kadına da iki kelam ediyorum arada.

türkiyede yaşamış olduklarını ve ya türkçe bildiklerini, ya da iki dile de hakim olduklarını.

almanyadaki türkler de cümlenin yarısını almanca yarısını türkçe konuşuyorlar mesela. ya da annesi bir milletten babası başka milletten çocuklar da evde karışık konuşuyorlar.

neyi ifade ediyor sence?

ya da iki dili günlük hayatında sürekli kullanan insanların normal konuşmalarında ikisini karışık kullanma eğilimi içinde olduklarını.

Kürtçelerinin bozuk olduğunu ifade eder. Nasıl ki almancı gençlerin de türkçesi bozuk, arada almanca kelimeler kullanıyorlar yaşadıkları bölgede kullanılan anadilden dolayı, bu da tamamen onunla aynı. zorlandıkları yerde türkçeye dönüyorlar. bende de aynısının ermenice versiyonu var ondan biliyorum.

iki dile de hakim oldukları için farkında olmadan öyle kaymalar olabiliyor. biz de gürcüce konuşuyoruz çoğunlukla ama biri tek kelimelik bi soruyu bile türkçe sorsa cevap veren de farkında olmadan türkçe cevap veriyor mesela, sonra yine birden gürcüceye dönüyor.

benim bi arkadaş türk dili edebiyatını bitirdi sonra kürtçe öğretmenliği için sınava girdi eğitim aldı falan, o dönemde tribe girmiş, bu yarı türkçe yarı kürtçe konuşmayı bırakıp aile içinde full kürtçe konuşmuş baya taşşak geçmişler bunla hani kasmaya ne gerek var diye. yoksa kürtçenin bir zayıflığı değil bu, tamamen dezenformasyon.

iki dile hakim oldukları için falan değil. (mantık buysa zaten iki dile de hakim olmadıklarını gösterir) lan bi şeyi de abartmayın. bazı kelimelerin kürtçe karşılığı olmadığı için öyle.

Dilbilimci Sevan Nişanyan zamanında şöyle demişti, birebir katılıyorum ben de. Almanca-Türkçe benzetmesi yapılabilir. nisanyan1.blogspot.ae

Şu yazıda bazı tespitler var bunla ilgili:

www.radikal.com.tr

çok beğendim konuşmasını.şafak pavey'i çok da severim.

Kusursuz bir konuşmadan kastınız ne? Biçim mi içerik mi, hitabet yeteneği mi?
Bence çok iyi bir konuşma ama kusursuz değil.

hangi açıdan baktığınıza bağlı eğer bir konuşmanın türkiye'yi kurtaracağını, işsizliği çözeceğini, trafiği rahatlatacağını düşünenlerdenseniz işe yaramaz. öte yandan dedikleri yalan değildi, içi doluydu, tutarlıydı, milletvekili olduktan sonra kürsüye çıkıp bir konuşma yapmamış, dokunulmazlığı olduğu halde eziliyoruz, özgürlüğümüz yok diye şikayet edip dokunulan, dövülen, öldürülen kadınlar hakkında konuşmayanlara onların " anlayamayacağı" türden bir konuşma yapmış. içerik olarak 10 üzerinden 8 diyebilirim. ama seslendiği hedef kitle sen ben olmamalıyız bu konuşmada zira bana şafak pavey'in konuşması bir şey katmadı. zaten konuşmayı dinlemeden önce de biliyordum dediği şeyleri. fakat hedef kitlesi farklı diye düşünüyorum. o hedef kitlenin de oturup şafak pavey'in laflarını dinleyeceğini, dinlese de ne demeye çalıştığını anlayacağını sanmıyorum. sonuçta şafak pavey başörtüsüne saldırdı olacak.

"öpüşmeyi atatürk'e borçlusunuz" ve sonunda ettiği "anlayana, ayıqs" lafları hariç güzel bir konuşmaydı bence. ama kusursuz değil.

çiçekli türban dar pantolona girmese ve "siz mağdursunuz" "biz aslında mağduruz" muabbetine girip siz-biz yaptınız, buna zorladınız demese kusursuz olacaktı

onun dışında %100 katılıyorum

Öncelikle Şafak Pavey "bir erkek vekil yüzünden" demisti ama mecliste pantolon düzenlemesini engelleyen Emine Ülker Tarhan imiş.

İkincisi Sn. Pavey ziyarete gittiği ve fotoğraf çektirdiği Esed'in öldürdüğü binlerce Suriyeli kadına ve çocuğa da değinseydi keşke.

Üçüncüsü Muhafazakar kadınları incitici, ötekileştirici, aşağılayıcı üslubuna rağmen Pavey'in pantalon giyebilme hakkını destekliyorum.

ne kadar doğru bilmiyorum ama en çok alkış aldığı "pantolon yasağı" ve "kirlenmek" mevzusunda referans aldığı kaynakların yanlış olduğu haber yapıldı bugün. pantolon yasağını emine ülker tarhan'ın savunduğunu ve izlemedim ama akp milletvekilinin videosunda "kirlenmekle" alakalı bir kısmın geçmediği söyleniyor. bunların yanına çiçekli dar pantolonu ve "baban kim bilemezdin" muhabbetini ekleyince bence pek tutatlı bir konuşma sayılamaz.

ama 15 yıl önce aynı meclis başörtülüyü kovarken şimdi kürsüden görüş bildiriliyor bu bile iyi bir gelişme.

son olarak akp'nin özgürlük tanımına getirdiği yorumları beğeniyle dinledim her ne kadar konuşma şeklini itici bulsam da. kişisel hayatımda da bu tarz konuşan kızlardan hoşlanmam. bu da kişisel sanırım.

özellikle
"başındaki örtüyle, herkesin içinde öpüşebiliyorsan bu özgürlüğü atatürk'e borçlusun"
dediği için evet, kusursuza yakın bir konuşma.

bana sorarsaniz su an 2 kesim var. bunlardan birini etkilemek icin "halk" kelimsini kullabilirsiniz ya da onu kastedersiniz, digerine de "millet" kelimesini kullanirsiniz ya da onu kastedersiniz. ayni sekilde ataturk ile ilgili soylemleriniz de olumlu ya da olumsuz yonde intiba birakacaginiz kesimi belirler. yani aslinda basortusu ya da turban hakkinda ne dusundugunuz degil, kullandiginiz kelimeler ve degindiginiz noktalar etkileyeceginiz kesimi ve ne yonde etkileyeceginizi belirliyor.

bu acidan beni hic etkilemedi, yani bos konustu. diger taraftan bana gore bulent arinc da bos konusuyor. cunku ben bu insanlarin konusurken bir seyler anlatma amaci tasidigina inanmiyorum. sadece kendi taraflarini tutan kisilere konusacak bir kac cumle veeiyorlar hepai bu.

içinde yalan geçen bir konuşma. hiç bir milletvekili "bir daha başımı açarak kirlenmeyeceğim" demedi. pavey yalan söyledi.

her cümlesinin sonunda gülümsemesi de melih gökçek i anımsattı.

"system requirements lab battlefield 4" yaz gugıla tamamdır.

direct x 11 konusunda net bilgi verebilecek olan var mı?

1-2 yerde minimum requirements da 8800GT yazdıgını gördüm. dx10 desteklenecek sanırım ?

ekran kartın ne? notebookcheck'ten performansına bakabilirsin

single low-mid oynatır.bf3 ten çok farklı olacağını sanmam ama 64 kişik serverda oynamayı bekleme bence.az kişilik sv de en düşük ayarları bilemem.

glamdr1ng +1

(bkz: in bruges)

Moonrise kingdom + 1

Süper Ot

(bkz: now you see me)

Frequently Asked Questions About Time Travel

intouchables

- analyze this
- analyze that
- killing season

bence seninle alakalı. bir ara oturup 10-15 satır bişi yaz. bu arada da ellerini kameraya kaydet.

edit : yanlış anlamışım. düzelltim

Bu bahsettiğin "şey" özellikle tablet klavyelerinde oluyor. 100-150 liralık tabletlerin işlemcileri ve ram'leri düşük kaliteli ve yetersiz olunca klavye yazma hızına yetişemiyor.
Bilgisyar klavyesinde ise problem genelde yazarda olur. Belki bir nebze hızı azaltmak gerekli. Yorulunca ya da uzun süre yazınca aynı şeyi bende yapıyorum.

sosyal devrim yapmadan meme devrimi yapılamaz. ters köşe olunur. herşeyin bi sırası var.

kadının metalaştırılması/metalaşmasına farklı bir boyut katıyorlar.

eylemlerine ilgi çekmek için kadın vücudunu meta olarak kullandıklarını düşünüyorum. gayette saçma bir örgüt ve saçma bir amaç.ne yani bende eylem yapacağım zaman taksimde götümü mü açayım? tabi buna mecburlar mı orasını bilmiyorum.medya'da yer bulsun diye yaptıklarını zannediyorum.

para budalası kukla bir grup. geçtiğimiz senelerde sultanahmet'te birşeyi protesto etmişlerdi. hatırlamıyorum; ama iççamaşırı firmasının organizatörlüğünde gelip eylem yapmışlardı. firma, bunlara özel araç ve koruma tahsis edip basın'ı çağırmıştı. babalar gibi reklamını yapmışlardı. bence cicişlerin aktivist versiyonu.

Şimdilik yok hocam.

olsa keşke.

(bkz: duyuru ile ilgili istekler)

bence olmasın. sözlükteki donuz listesine de karşıyım mesela. neden diye soracak olursanız, tahammülsüzlüğü körüklediği için. adam, illegal yada kurallara aykırı birşey yapsa zaten banlanacak. ha eğer açıkları çok iyi kullanan bir troll ise de katlanacaz mecbur zira hem trollük yapıp hem yasaların ve sözlük moderasyonunun elini kolunu bağlatabiliyorsa senden benden donanımlı biridir.

en.wikipedia.org

Rodovia dos Imigrantes Highway, Brezilya

farklı örnek olarak şu linki verebilirim. bunu odtüye iş makinaları girdikten 1buçuk gün sonra ailesinin yaşadığı ankara-çayyolundaki sitede tilki görmüş biri olarak veriyorum.

www.beyinsalatasi.com

ben sadece fotoğraflardan, videolardan biliyorum; ağaç da sözkonusu değil o kadar ama doğal dokunun bozulmaması konusunda büyük kanyonun içinden geçen yol/yollar da güzel bir örnek. İsteyince oluyor yani.

neresidir bilemem de neresi olmadığını iyi biliyorum..

yolun bir kısmını görüyorsunuz ve köprü, viyadük olduğu için yüksekte. az ileriye bakarsanız ağaçsızlandırılan yerleri de görürsünüz. yoksa dünya üzerinde hiç ağaç kesmeden yol yapabilen -yukarıdaki resimdeki ülke dahil- bir tek ülke gösterilemez.
inatla "ağaç kesmeyin" demek, "ben medeniyet istemiyorum arkadaş, köyümde mutluyum" demek gibi. saçma.
ağaç kesilir efendim, onun yerine ağaçlandırma çalışmaları yapılır, bir şekilde yol bulunur.
--
eyleme gidip eylenen arkadaşlar, gittikleri yolların uzaydan geldiğini mi düşünüyorlar?
---
yukarıdaki cümle çok iddialı olmuş, düzeltiyorum: "güzergahında ağaç olup da onu kesmeden yol yapan..."
bir akıllı çıkar, zaten ağaçsız bir bölgeyi gösterir :)

yol şu:
Rodovia SP-160, São Vicente - São Paulo, Brezilya
(google earth'ten, uydu resimlerine bakabilirsiniz)
ağaç kesilmeden yol yapılacağına samimi inanan bir kişi bana bu yolun ağaç kesilmeden yapıldığını söylesin.

uploadını açık bırak her zaman, sınır koyma.

büyük ihtimalle indirdiğin dosyalar eski, seed eden az olduğu için düşük hızda indiriyor olabilirsin. türk torrent sitelerinin kronik sorunu bu. popüler/yeni torrentlerin dışındakileri pek bulaşma. yok yeni dosyaysa bağlantıda problem olduğunu düşünüyorsan port açmayı deneyebilirsin.

indirdiğin dosyaların özelliğine bak da mümkünse başlarda sadece altın olanları indir. altın torrentlerin download değeri işlenmez ancak yine de belli bir upload yapman gerekir. ratio sıkıntılı iştir ban yeme hemen.

bilmiyordur +1
ben belli bir süre (kafama göre) bekledikten sonra siliyorum cevabımı mesela

unutuluyor

www.eksiduyuru.com

yanıt kendi düşüncesine uymuyorsa tiklemiyorlar genelde. onları kınıyorum.

şu ana kadar gördüğüm her yerde uygulanıyor.

ben tekelden alıyorum. ama tabi adamın bana göz aşinalığı var, tanımadıkları kişilere satmıyor olabilirler.

çoğu el altından veriyor.

Bayramda memleketimdeydim aldım saat 23.30 civarı gibi bir şeydi. Kontrol yok, fiş veren yok zaten. Heralde öyledir büyükşehirler dışında. Burada denemedim hiç daha almayı.

Beyoğlu'nun işlek ara sokaklarında, aynı sokakta satan da, satmayan da var. Satan uluorta satıyordu hiç çekinmeden. Satmayan sorduğumda "satmıyoruz" dedi ama el altından satıyor gibi bir hali vardı.

az önce aldım ben. kazağın altına sokarak eve götürdüm fakat çok ciddi samimiyetim var tekel bayii ile.

bu yasak sayesinde dişçim, kuaförüm gibi büfem de oldu. genelde gece 3-4'e kadar açık olan bir yer vardı. ama daha erken saatlerde oradan daha yakın büfelerde vardı. sadece o saatlerde gidiyordum oraya. yasaktan sonra baktım yakın olanlar ık pık yapıyor, akşam saatlerinde de olsa gece 3-4 gibi de olsa sürekli o büfeye gitmeye başladım. sanırım hemen herkeste böyle oldu.

hiç duymadım +1

ben de hiç duymadım, ki o yılları çok iyi hatırlıyorum. belki siz öyle diyorsunuz diye ailenizin hoşuna gitmiştir, komşulara anlatmışlardır onların da diline yapışmıştır?

hiç duymadım.

hiç duymadım +1
küfür edeni hatırlıyom da baba diyeni duymadım.

süleyman demirel olmasın o.
(bkz: süleyman baba )

benim ablam "cindoruk dede" diyordu. çevremizdekiler de bunu tatlı bulup cindoruk dede deyip duruyorlardı. aynı hikaye muhtemelen.

biz genellikle totoş özal derdik ama baba olayını hıc duymadık.

celal bayar ı papa kurtardı idamdan

(bkz: devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir) sayılır mı?

masonlardan tut , bayarın kuvva'cılığına kadar ceşit ceşit teori

mehmet fidanmıydı neydi mit müsteşarı. erdoğan resmen adam için kanun çıkarttı.

diyanet işleri başkanlığı+türlü cemaat fonu+ senden benden kesilen vergi= adamlara zorla sünni değil alevi olacaksın baskısı. sünni ailede büyüdüm ve fakat bu yapılan iğrenç bir şey. devlete hiç yakışmıyor üstelik arap yağdanlığı sünnilere karşı aleviler türklüğü temsil ediyor. o nedenle aleviden başkasına kız verip almamakla en iyisini yapıyorlar sünni asimilasyonu araplara benzemek üzerine kurulu çünkü.

Devlet yaptırıyor.

Farklı bir örnek olarak bizim köye '80 darbesi sonrasında devlet hamam bile yaptırmış. Tabii bir kişi bile gitmemiş ve harabeye dönmüş.

ahmet hakan
sukru kizilot

engin ardıç

Kemal Okuyan..

elinde kahve, gazeteden/internetten köşe yazılarını toplayıp okuyan yok mu yahu içinizde?

Ben bir ara toplama isi yapiyordum. Mehmet Farac ve Ali Ece'nin yazilarini begeniyorum. Yalniz kose yazisi toplamak zor , cunku internet gazeteciligi var.

toplamaktan derken, köşe yazılarını farklı sekmede açıp sıryla okumak veya gazetelerden sırayla okumak. günlük tüm köşe yazılarına yönlendirme yapan siteler var mesela. ben ordan açıyorum 45-50 yeni sekme başlıyorum okumaya.

köşe yazılarını okumayı severim. ama düzenli takip ettiklerin var;
şükrü kızılot
engin ardıç

eksisozluk.com bence ne okuyorsak okuyalım dikkat edilmesi gereken şey linkte

evet, online izleme imkanı şu an itibariyle yok gibi. malum sitelerden indirme, alternatif oluşturuyor bu durumda.

bu anlamda twitter daha mantıklı gibi.

kendi blog ve siteleri olur bu daha da mantıklı.

www.mahfiegilmez.com

Odtü tarih bölümünden ferdan ergut var, yeşiller ve sol gelecek partisi partisi myk üyesi aynı zamanda.

kurtarma bölümü nasıl kullanılıyor bilmiyorum, ama kendiniz windows'un yedekleme aracıyla harici bir diske yedek alabilirsiniz. Ha, onu yüklemek için yine windows dvdsi ya da flashdiskten boot etmek gerekecek, onun için yine korsan win8 indirmeniz gerekecek ama sonra yedeği geri alınca yine bu sisteminiz yüklenecek.

Yalnız 400mblık kurtarma bölümünde windows yoktur bence, windows8 3,4gb gibi bişeydi.

eğer sadece wndows 8 'e formatlayacaksan Ayarlar - Bilgisayar ayarlarını değiştir - Güncelleştirme ve kurtarma - Kurtarma kısmında ister sıfır format istersen de resim müzik videoların sabit kalacak şekilde bilgisayarı sıfırlayıp kurabilirsin.

Diğer Türlü laptopun markasına göre bilgisayar açılışında kurtarma bölümü vardır bir tuş kombinasyonu ile yazılımı çalıştırıp formatlayabilirsin.

Bir uyarı markanın kurtarma işlerinde eğer sonradan diskini ikiye üçe böldüysen o disktek her şeyi silip ilk haline getiriyor genelde ona dikkat etmen gerek.
Bu nedenle windowsun içindeki yerden yapmak daha iyi.

Yeni laptoplarda genellikle windows keyi biosa gömülü şekilde geliyor. (Yeni aldıgım laptopda öyle)

benim gelirimden daha çok geliri olan birisidir, bu sebeple benim gündemim dahilinde değil. rahatsız olduğu bir durum varsa istifa etsin.

birkaç yazı okudum (anlaşılacağı üzere milletvekili değil yazarlardan)
yazılarda bana mantıklı gelen mesela David Ignatius'un iddia ettiği gibi 10 iranlı israil ajanını açık etmesi gibi fevkalade büyük bir olay olsa israil anamızı ağlatırdı gibime geliyor...hatırlayalım mavi marmarayı, israilden bahsediyoruz.
ha ne olup ne bitiyor konusunda büyük teorilerim yok zaten takip de etmiyorum gündemi-siyaseti-dünyayı iyice boşladım :) hatta yazan -çizen gazeteler washington post filan olmasa cemaat para veriyordur anti-fidanci haber yaptırıyordur bile derdim :) -nasıl gıcıksam cemaate- bişeyler dönüyor ortadoğudaki başıboşluk ve abd-batı-türkiye-iran-dinci örgütler arasındaki anlaşmazlığın bilmediğimiz pazarlıkları bunlar belki aba altından sopa gösteriyorlar belki kelle istiyorlar?

sadece biraz göz gezdirdim ne üzerinde düşündüm ne de kafa yordum yazılıp çizilenlere, yanlış yorumluyıor olabilirim de şu dikkatimi çekti:
Anladığım kadarıyla "israil karşıtı" faaliyet ile suçlanıyor ("suçlama" da doğru bir kelime mi emin değilim) bizim bakanlardzn biri de çıkmış (galiba egemen bağıştı ama net hatırlamıyorum bakmaya da üşeniyorum) diyor ki "yıllarca beraber çalıştık vatanseverdir o yapmaz öyle şey" biçiminde bir şeyler.

Var sen düşün işte, "israil karşıtı faaliyet içinde olmamak" = "vatanseverlik" ben bundan sadece bunu çıkarsayabiliyorum. Hakan fidan'ı bilmem de onu savunanlardan başı çekenlerin kafa böyle çalışıyor.

Muhalefetten bir şey söyleyen olmadı.

Bana en ilginç gelen kısım şu: İddiaya göre Fidan'ın hükmete paralel bir iktidarı varmış. Olay insiyatif almaktan çok daha öteymiş. Başbakanın emir eli değilmiş. miş. (Ben biraz abarttım ama ima bu yönde.)

Ruşen Çakır'ın konuyla ilgili iki yazısı vardı. Okumanızı öneririm.

ben öğrenci belgesi götürüyorum 5 dakikada hallediliyor. anne - baba sigortasından yararlanıyorsun ve borcun varsa siliniyor.gelir testine gerek kalmıyor.

ama kız öğrenciyseniz farklı bir durum da olabilir. yanlış bir bilgi vermek istemem ama ömür boyu baba - eş sigortasından yararlanma gibi bir hak var sanırım.

26 ya girince

metni kopyala not defterine yapıştır, ordan kopyala word e yapıştır, bu kadar

şurada bir şeyler vardı:
haber.sol.org.tr

yassı bi tencereye biraz su koy
dolmayı da kaseye koy ve tencerenin içine koy
kasenin içine su girmesin
tencerenin altını aç kaynasın su yavaş yavaş
öyle ısınır
tencerenin kapagını kapat buharla yumuşar belki içi

az pişmişse yarım parmak su, 1 yemek kaşığı zeytin yağı koy mümkünse teflon tencerede kısık ateşte kapak kapalı pişir. su bitince al ocaktan. dolmaları tencereye dik yerleştireceksin.

bir tencereye su koy ve kaynat. kaynayan suyun buharında ısıt

dolma ısıtılır mı bre? Soğukken güzel oluyor.

dalmayı dolmanın suyunda ısıt. suyu ısındıkça dolmanın üstüne dök.

suyu yoksa salçalı su hazırla, orda yap bunu.

Greyderden bunların daha güzelini 100 tlye aldım bi uğra oraya güzel ayakkabılar var

bambi'de 40 tl

deichmann da 40 lira.renkleri falan da daha tatlı

via port timberland mağasında 2014 yaz sezonu sample urunler 90 liraya satılıyor aynı modelin kırmızı vardı.

bambiden al. deichman çok dandik, ayağının içine edersin

bu ayakkabıyı -dexter ve sebago dahil- timberland'dan daha güzel üreten bir firma bulmanın imkanı yok. çok net söylüyorum bunu bak. timberland'a bu tarz ayakkabılarda kafa tutacak tek bir marka var. o da; sperry. bunun fiyatlarıda timberland'in fiyatlarıyla hemen hemen aynı.
yukarıdaki arkadaşlara inanma, kandırma kendini boşa. yok 40tlye daha güzeli var, yok greyder daha güzel. geç bunları.

indirim kovalayacaksın o paraları vermek istemiyorsan. başka çaren yok. o kaliteyi 170tl'den aşağı bulman çok zor. ben indirimde 220ye aldım şunu; www.laptecblog.com (erkek modelini aldım ben. gerçi pek bir farkları yok.)

ek. ayakkabı konusunda oldukça iddialıyım.

Antik kullanıyorsanız eğer Eksi++ kurduğunuzda spoiler gizleme seçeneği var.

bu dizilerin hiç biri sende bir iz bırakmamış, hani yoksa duyuruyla bize sormadan deli gibi izlerdin. yani yada ben herkesi kendim gibi zannediyorum.

Özetle bence farklı dizileri deneyiniz.

the newsroom benim ilgimi çekmişti. dizi arıyorsan eğer game of thrones izlemeni öneririm.

once upon a time guzel gidiyor. suits de gayet iyi. the newsroom' u ben de 3. bolumde birakmistim digerlerini izlemedim.

hell on wheels'i ben de 2. sezon 2. bölüme kadar izledim, çok boş olduğumda devam edeceğim.
OUaT ve suits'e başlayacağım.
oz'u izledim.
sherlock(pek bölümü olmasa da), twd, doctor who ve new girl severek izlemeye devam ettiğim diziler.
diğerlerini izlemedim, o yüzden pek yorum yapamayacağım.

boş zamanın varsa new girl sıkılmadan 20 dakika vakit öldürmek için ideal sayılabilir. çok beklentin yoksa arada izleyebilirsin...

@straight gigolo; yokluk zamanımda mecburen izlemiştim. sezon bekleyerek izlemedim. toplu halde izledim. bir şekilde bıraktım. burda dizi önerisi sorularında bu dizilerin adları da sıkça geçince, acaba benim görmediğim birşey mi var bu dizilerde diye düşündüm.

game of thrones izlediğim bir dizi.

new girl gittikçe komikleşiyor bence devam et.

Once upon a time'ı ben de birakmistim 2. Sezonda simdi 13. Bolumdeyim devam ediyorum yani hos gidiyor. Edebilirsin

suits'ün storytelling'i çok az dizide vardır söyleyeyim. bence çok akıcı bir dizi.

the newsroom da baya akar eğer politikayla ve abd politikasıyla biraz ilgiliysen.

download.cnet.com

Any video converter

privacy ayarlarından o videoyu unlisted yapın sadece elinde link olan insanlar izleyebilsinler.

Youtube hesapları ile googe hesapları senkronize oldu yakın zamanda. Hatta bu hesaplarınızı birleştirelim mi diye soruyordu uzun süredir. Eğer hesaplarınızı birleştirdiyseniz gider büyük ihtimal. Değilse ancak sizi takip edenlere gider.

Sağ alt köşedeki yakınlaştırmayı (zoom'u) %90 'lara getirince tek sayfa olacak.

İkinci sorun için: www.youtube.com

olmaz. sürat kargo ile yolluyorlar sanırım. ertesi gün adrese teslim kargo da bedava.

taranan sayfa ne kadar kaliteli ise sonuç da o kadar iyi oluyor. aynı şey pdf sayfaları için de geçerli.

valla uzman tv yapabiliyorsa youtube'a açsın davayı o zaman. Youtube'da da var bilgilendirici videolar.

Ya da sana alternatif olarak youtube üzerinden bir kanal açmanı önerebilirim.

veya bir blog şeklinde olabilir.

Videolar için youtube'u kullanmak çok kolaylaştırabilir işini. Videolar falan fazlaca bant genişliği isteyen olaylar.

www.academia.edu var aklıma gelen ne kadar sayılır bilmiyorum.

academia.edu benzeri www.researchgate.net var.
bu iki site de her akademisyen toplanıyor ve başlıklarına ayrılıyorlar. ilgi alanına göre forumlar oluyor.

Yok, yapalım :)

çünkü güncel ve popüler bir konu. rahatlıkla hit alır.
ne yapsınlar frikik galerileri mi yayınlasınlar?

teamcoco.com

maksat haber olsun. bir ara the simpsons'ın yeni sezonunu haber yapıyorlardı, gaza gelip cnbc-e'yi açtım geçen sezonun ilk bölümünü yayınlıyorlar. dandik kanallarda 30 yıllık türk filmleri nasıl yeni çıkmış gibi anlatılır, "bu akşam 19:45'te kanal 7'de" falan diye reklam döndürülür ya, aynı hesap.

gelmis gecmis en kisa surede en cok satan oyun ve o yuzden ratingi yuksek

Oluyor ama alan çıkmaz. Alan çıkmayınca fiyat düşer. Hisseler yine değer kaybeder, eski haline döner.

Not: Borsadan anlamıyom.