Ekşi Duyuru

Valla sallıyorum ama muhtemelen pistonlara püskürtülen karışım için gönderilen yakıtın miktarına göre o bilgiyi veriyordur. O miktarı zaten beyin kendisi ayarlayıp yolluyor. Araçların gaz pedalı eskisi gibi mekanik değil.

Rinsehold seçeneği basılı olabilir mi?

sıkma deviri ayarlayan bir bölüm var kısa programı seçip birde oradan ayarlamayı denediniz mi?

insanlar nasıl 18 yaşında sevişiyor ama çocuk doğma durumunda bakamayacaklarını ve çocuğun sefil olacağını bildikleri için dogum kontrol uyguluyorsa aynı sebepten kısırlastırılıyor hayvanlar da. tabii hayvanların dogum kontrolden haberi olmadığı için en iyi ve tek alternatif kısırlastırma oluyor.

çok fazla hayvan var ancak yaşamalarına uygun alan yok, her yer insanlar tarafından istila edilmiş. o yüzden gayet mantıklı aslında. o hayvanlar doğursa doğan hayvanların yarısı ilk birkaç ay içinde ölecek gerisi de sefil bir hayat sürüp doğal veya doğal olmayan şekillerde ölecek yine.

Oncelikle onlarinki hayvan sevgisi degil kedi kopek sevgisi yoksa baska hayvani sevmiyorlar. Kedisine kopegine kuzu eti kaz cigeri yedirilerek hayvan sever olunmaz. Kendini hayvansever sanan diger bir kesim de balkonda kopek besliyor. Evi kirletmesin diyeymis! Hayvani sokaga biraksan daha mutlu olacak.

Baska bir konuda su, seksten zevk alan insanlar da dahil yalnizca birkac canli turu kesfedilmis. Digerleri icgudu. Hayvanlarin kisirlastirilma olayinin bilimsel olarak arastirilmasi gerekli. Ornegin kisirlastirilmayan disi kopekler menepoz zamaninda olum riski tasiyor. 8-9 yasina gelen bircok disi kopek kisirlastirilmazsa ölüyor. Bu surecte de cok aci cekiyorlar.

@proletarier aller lander vereinigt euch ama onlar evlerinde baktıkları kedi köpekleri de kısırlaştırıyor. madem onun sorumluluğunu aldıysa neden kısırlaştırıyor? yavrularına da bakabilir.

bu hayvanlar her sene en az 1 defa azıyorlar ve doğuruyorlar. nereden baksan 5-6 yavru çıkıyor en az. nasıl baksınlar ki bu kadar çok hayvana? hadi diyelim büyütüp dağıtmaya karar verdiler alacak insan bulmak da kolay değil. kaç kişi evinde hayvan beslemeye sıcak bakıyor ki? ayrıca diyelim ki birini buldular, o insanın o hayvanı sıkılıp sokağa salmayacağının da garantisi yok ki sokağa salınması demek 1-2 hafta içinde kesin ve acılı ölümü demek.

kısırlaştırmak hayvanın ömrünü uzatıyor. normal şartlarda biz insanlar olarak hayvanların yaşam alanına müdahale etmeseydik, yeşillikleri beton yapmasaydık kısırlaştırmak canilik olurdu evet. ama artık eskisi bildiğimiz bir "doğa" şekli yok. bu yüzden günümüzdeki dünyaya göre hareket etmemiz lazım.

bir kedi yılda 6-7 yavru doğuruyor. şu anki durumda bu yavrular sokakta yaşayabilir mi sizce? normalde doğanın içinde avlanarak yolunu bulurdu değil mi? ama şimdi muhtemelen bir arabanın altında ezilip ölecek veya şerefsizin teki gözünü oyacak, tecavüz edecek vs.

bunları engellemek için kısırlaştırmak mantıklı. ha, hayvansever derse ki, "ben doğacak yavruların hepsine bakabilirim!" o zaman kısırlaştırmasın tabii ki. ama bir kedinin yaşam ömrü ortalama 10 yılsa, bu hayvan yılda 5 yavru doğursa 50 kedi yapar. e onlardan da doğuracak olanlar olacak, hepsine bakabilecek mi sahiplenen kişi?

bunun dışında kısırlaştırmaya karşı olup çiftleştirmeyen, evde hayvan bakan insanlar var. hayvan içgüdüsel olarak çiftleşmek istiyor, ciyak ciyak evde bağırıyor dönem bitene kadar. böyle durumdaki hayvana da yazık. veya çiftleştirip doğacak yavrulara bakmayanlar var, o yavruların sonu gene ölüm.

ben tüm canlıların artık üremesine karşı biri olduğum için kısırlaştırmayı makul görüyorum günümüzde. doğacak herhangi bir canlının bir süre sonra tecavüze uğramayacağının, işkence edilmeyeceğinin veya gerizekalı birisinin kullandığı aracın altında kalmayacağının garantisini göremiyorum.

Herhangi bir marketin çöpünü görebilecek bir mesafede 2 saat bekleyip gözlem yaparsan fikrin değişir. Denemesi bedava, çok olsa birkaç saatin gider. Bir gidip bekle derim.

Kısırlaştırmak canice geliyor olabilir ama hayvanlar sokakta perişan haldeler. Benim tekir kedim var, evde yaşıyor. Kısırlaştırmadım. Arada sağa sola işiyor ama o kadar katlanıyorum.

------

Bir kesim var, hediye olarak hayvan alıyor/veriyor, canı sıkılınca sokağa atıyor.
Bir kesim var, sadece kedileri seviyor.
Bir kesim var, sadece köpekleri seviyor.
Bir kesim var, daha insancıl. Örümceği, sineği de öldürmeye kıyamıyor.
Bir kesim var, ben hariç herkes yanlış diyor. Bunlar genelde veganlar, kendilerince haklılar ama çoğu zaman kendilerini ifade ediş biçimleri sıkıntılı olduğundan dertlerini anlatamıyorlar.

Bence orta noktada buluşmak gerek.

Evvela sokak hayvanı denen olguya karşıyım. O hayvanlar ne evcil ne vahşi arada kalmış durumda ve bu iyi bir şey değil, detaylı sebeplerini girmek istemiyorum. Gelişmiş hiçbir ülkede bu tip sokak hayvanı kavramı yok nitekim.

Eğer pet olarak bir hayvana bakacaksan ve üremesini istemiyorsan kısırlaştırmak o hayvana kötülük değil iyilik. Kısırlaştırılmamış bir kediyi evinde bakmaya kalkarsan anlayacaksın nedenini.

Benim kedim ben sahiplenmesem öldürülecekti. O nedenle aldı eşim yanına. Yoksa hayvan alım satımına da karşıyım ben. Hayvanseverliği kedi ve köpek hakları savunuculuğuna indirgemeyi de cahillik ve sığlık olarak görüyorum.

Daha bir tane kedi köpek seven sözümona hayvansever görmedim ki vahşi doğa korumacılığı yapsın. Gidip kaçak avcılığı, orman katlini durdurmaya çalışsın yok öyle bir şey. Tamamen vicdan masturbasyonu yaptıkları başka bir şey değil.

Gerçekten hayvansever isen mecbursun doğayı da seveceksin. Doğal yaşamın korunmasına yönelik somut eylemlerin olacak. Deri ceket çanta vb giymeyecek et yemeyecek, et endüstrisinin cebine bir kuruş para koşmayacaksın. Çünkü bu kavramların hepsi birbiri ile bağlantılı.

Ben sadece kedileri seviyorum diyeni anlarım. I like turtles diyen çocuktan daha farklı da görmem hayata olan bakışını. Ama ben hayvanseverim diyip sokakta kediye köpeğe minder yapan, yem alan, deri cüzdan ve ayakkabı giyen et tüketen insanlar tutarsızdır gözümde.

her şey birbirine karışmış. kısa bir cevap yazacağım. hayvanseversen (normal ya da anormal), onlar için bir şeyler yap. en iyi yol da sokaklardan ya da barınaklardan sahiplenmek. hem bu şekilde aklına takılan tüm sorulara cevap da bulmuş olacaksın.

eksisozluk.com

haksızsın.

erkek kedimizi kısırlaştırdık, daha doğrusu kısırlaştırmak zorunda kaldık, sıkıntılarını zaten yazmışlar...

Bu olaydan sonra pişman oldum, dişlerde kısırlaştırma operasyonu daha zor olduğu için
dişi kedimi kıyamadım kısırlaştırmadım, kanser oldu ve daha büyük acı çekti. ameliyatta büyük sıkıntı çekti, hala toparlanma evresinde. kanserli kısım alındıktan sonra boğazına kadar vurdu, yara çıktı, mama yiyemiyor, evdekiler elinde şırıngayla bebek gibi besliyorlar hayvanı.

Sokakta kalsın diyeceksen de sokakta yaşayan bir kedinin ortalama ömrü ile evde yaşayan kedi arasında dağlar kadar fark var. sokakta yaşasın en iyi ihtimal 3-5 sene, evde 20 seneyi geçen kediler var.

e-devletten yapabilmek için e-imza gerekiyor. istanbuldan halledemezsin. vekaletle başkasına yaptırabilirsin.

@nrmnm süper! e-imzam var. birisi e devletten yapılmaz demişti ama hemen bakayım.

www.turkiye.gov.tr adresinden yapılıyor olması lazım. benim e-imzam olmadığı için kontrol edemiyorum.

www.turkiye.gov.tr

tamircilik de yapıyorlar, ben götürmüştüm bir kere.

iyi satış yapıyorlar

saat ve saat mesela

aynı saati eşime daha ucuza internetten alabilecekken (Skagen), son anda dur ulan garanti olsun deyip saat ve saat'ten aldım.

Sonuç: Saatin kordonu 2 yıl dolmadan sarardı, geri götürdüm. Bir hafta sonra fatura bedeli kadar istediğim saatten alabileceğim söylendi çok istediği bir başka saati aldık.

başka yerden aldığın bir saatte, benzer bi hikayeyi siksen duyamazsın.

Adam geliyor, saat alıp çıkıyor. Bu kadar.

2 ay önce saat almıştım avm içersindeki saatçiden. ayrıca elimizdeki çok eski ve değerli bir saat için tamirci sormuştum yardımcı olmuşlardı.

Saatçiler uzun süre harcanacak ya da içerisi uzun gezilecek yerler değil. Ondan boş gelmiştir size. Tahminen tek kalemde en az +500 lira üzeri satış yapıyorlar ve üst limit Yok gibi bir şey olduğu için bence rahat dönüyordur.

fan mavi soğukta olduğu için öyle üflüyor, fanı ortaya getir ılık üfler.

Klima tuşun bozulmuş ve on şeklinde kalmış olabilir.

Normalde klima kompresörü çalışırken performans düşer tüketim artar. Yine çoğu araçta çift fan vardır klima fanı dönüyor mu diye bir bak derim radyatörün orada.

Ya da muhtemelen klima uzun süre çalıştığı için borular soğuk halen o nedenle gelen havayı soğutuyor da olabilir.

@ada meltemi: sıcaklık ayarı mavi en soğukta ve klima kapalı iken aracın dışarıdan aldığı havayı aynen vermesi lazım. sıcaklık ayarı, motorun sıcaklığı ile havayı ısıtmak için, dolayısıyla en kapalı konumunda ısıtmaz da, soğutmaz da, neyse onu verir. klimayı açarsan soğutur. adam şikayeti olduğu için, üşüdüğü için değil, sebebini öğrenmek için soruyor. bu sıcakta niye kalorifer açsın şimdi.

klima açık değilken dışarının havasını soğutuyorsa bir arıza olmalı.

klimanın hala soğuk olması cevap değil, anında ısınır, 2 dakika bile gidemezsiniz. belki içerideki soğuk havayı çeviriyor, dışarıdan almıyor diyeceğim ama o da anında ısınır.

@kibritsuyu ebleh ebleh açıklama yazmadan düşünsen keşke.. yazdığın yorumda işin içinden çıkamayıp, kendi kendinle çelişmişsin zaten anlamadığın ortada.

sıcak havada fan açsın demedim zaten, arabadan 3 gram anlasanız ne demek istediğimi algılayabilirdiniz. fan istediği kadar kapalı olsun, fan sıcaklık modu kırmızıda ise sıcak, mavi de ise soğuk ince ince üfürür. buna engel olamazsın, bahar havalarında bu kendini daha fazla hissettirir çünkü hava sıcaklıkları ılıman gittiği için sıcakta soğukta etkisi bir hayli fazla olur.

bence sen ılık bi süt içip azıcık sakinleşsen iyi olur. atarlanacak ne var anlamadım.

kendi içimde de çelişmiyorum. arabadan biraz anlayan arabada bir tane soğutma tesisatı, bir tane de ısıtma tesisatı olduğunu bilir. ısıtma tesisatını açmazsan (yani o maviden kırmızıya olan düğmeyi kırmızı tarafa doğru çevirmezsen) araba havayı ısıtmaz, soğutma tesisatını açmazsan (yani klimanın on düğmesine basmazsan) araç o havayı soğutmaz.

yani aracın kliması kapalıyken, maviden kırmızıya olan düğme de en mavi tarafta ise araba o havayı soğutmaz. klima kapalıyken o düğmenin mavide olması "havayı soğut" anlamına gelmez, "havayı ısıtma" anlamına gelir. dışarıdaki havanın aynısını verir. yani sinbo ayaklı vantilatörden farkı yoktur. sadece fan döner, hava üfler.

soğutuyorsa arıza vardır.

yukarıda da bunu dedim, yine bunu diyorum. çelişen neyse ergen gibi hakaret etmek yerine sen söyle. azıcık da medeni ol. yazılanı oku, medeni şekilde karşı çık, insan gibi tartış. "ebleh ebleh konuşacağına düşünsen", "üç gram bilsen anlardın anlamamışsın" şeklinde resmen "gerizekalı" demeye getirdiğin cevaplar vermek yerine tartışacaksan medeni şekilde tartışmayı öğren. yukarıdaki cevabımda sana "bilmiyorsun, cahilsin, o iş öyle mi olur, ebleh ebleh cevaplar vermişsin" falan demedim dikkat ettiysen, güzel güzel bildiğimi anlattım. yanlış biliyorsam sen de güzelce, öyle değil böyle dersin, ortasını buluruz.

yandex maps kullaniyorum. (yandex navi de yuklu telde ama onu pek kullanmiyorum)
bugune kadar hic yanlis bir yere goturmedi. cok basarili, tavsiye ederim.
telefon iOS

google kullanıyorum. yandexin tek sorunu sesli navigasyonda döneceğin yer geldiği an dönün diye söylemesi. ben çoktan geçmiş oluyorum o yolu. google hıza göre ayarlayıp erken söylüyor sola dönün, sağa dönün diye en ideal zamanda.

Günde 3-4 saatim istanbulda yolda geçiyor. Yandex kullanıyorum, ancak Yandex'te bulamazsam Google'a bakıyorum. Sesli navigasyon kullanmıyorum.

Kesinlikle Google.
Akşam iş çıkış trafiğinde bile +-3 dakika hatayla gideceğiniz yere kaçta varacağınızı söyleyebilecek kadar doğru çalışıyor. Yandex en son yılbaşı günü beni saatlerce saçma sapan trafiğe soktuktan sonra bir daha açmadım bile.

Yandex'in harita uygulamasının navigasyonu daha verimli, yandex bu hizmete önem veriyor.

yandex en iyisi.

ben ön konsolu meguiars'ın ultimate protectant diye bir ürünü var, onunla temizliyorum.

piyasada sıfır araç kokuları satılıyor parfüm olarak, onlardan kullanıyorlardır.

1- su bazlı ürünler. evet kimyasal sürülmez. oto yıkamacılarda süt sürelim mi derler mesela sürdürtmeyin. su bazlı ürünü yüzeye fıslayarak yada bir beze sürdükten sonra siliyoruz sonra kuru bir mikrofiber bez ile üstündeki kalıntıyı alıyoruz.

2- sıfır kokusu istiyorsanız satılıyor. würth'ün sanırım öyle bir kokusu vardı. ama asıl olay ozon gazıyla araç içi dezenfekte ve strelize edildikten sonra o kötü kokuların çoğu gidiyor.

1- herhangi bir markanın apc’siyle önce temizliyorsunuz. Sonra da atas plak2 ile korumaya alıyorsun. Bu dediklerimi erdem boya’dan doldurtabilirsin istanbuldaysan.

1- valla ben direkt içini buharla yıkattırıyorum. sanırım o nemli halini almak için düz bezle konsolu siliyorlarmış gibime geliyor. bende alerjik vakalar cok oldugu ıcın, buhar olayı arabada ıyı oluyor. sorunuza tam cevap olmadı bu gerçi ama yazayım dedim. belki buhar olayının sakıncalı oldugunu yazan bırı olur. aydınlanmıs oluruz:)

1 badem yağı.

Kaliteli ürünler var sırf ön konsol için kullanılan. onların hiçbi zararı olmayacağı gibi uv'den de korur BENCE.

kokuya gelince. benim tanıdığım oto yıkamacı nerden geçirdiyse eline bir parfümü var, kesinlikle satmıyor da ismini de söylemiyor, mükemmel ötesi her binen bu ne ya? diyor hatta. hiç böyle bir koku duymamıştım bugüne kadar. 15 gün de net bir şekilde kalıcı.

büyük markalara (sarar tekzen vesaire) özel üretilen profesyonel kullanım için parfümler var. markalar kendilerine tescillettiriyorlar hatta. büyük ihtimal bu markaların birininkini bi yerden bulmuş, söylemiyor da. uğraşsam bulurum da..

kaçış yazsa da bakiye varsa bakiyenden düşüyor

profesyonel bir tavsiye vermeyecegim ama bende ise yaradı yapıp yapmamak tamamen size kalmıs, kotu sonucları da olabilir :)
arabayı yıkatırken hani böyle su kalmasın aralarda diye kuvvetli ufleyen hava tabancaları var ya heh iste onu titresim tusunun iki tarafına birkac saniye tutunca düzeldi benimki. genelde biriken tozdan oluyor bu sorun hava tabancası bu tozları dagıtıyor.
tabi garantiliyse gidin degistirsinler.

taraklı. bursa'ya gelmeyin sakın. :p

yalova ataturk arberotumu çok guzel yürüyüş olanağı oluyor.

nope

USB dosya sistemi olarak çalışırken, HDMI bir veri aktarım arayüzüdür.

Sizin ihtiyacınız olan chromecast, fire tv, roku gibi bir cihazdır.

hdmi çıkışlı android stickler var. onunla olur.

Öncelikle araba fırçalanmaz. Onlar muhtemelen zift parçacıklarıdır. Ufak taşlar boyayı kaldırıyor, alttaki astarı da görüyor olabilirsiniz.

Ziebart, Sonax gibi düzgün bir yere gidin, onlar kil ile o siyah noktaları temizlerler. Yüzeysel çizikleri de (ki aracınız çizik dolu muhtemelen) pasta ile azaltıp üstüne kat kat cila atarlar. Sonrasında arabayı sadece mikrofiber eldivenlerle ya da sünger ile yıkayın.

Kil.

mazotla sil.

mazot +1

gaz yağı

benzin

bunlardan biri ile çıkartabilirsin. sonrasında aracı yıkamalısın.

Kil bu iş için en uygun malzeme bence. Clay bar ya da mavi kil diye aratırsanız bulabilirsiniz. Uygulaması da çok kolay, sabunlu su yardımıyla kendiniz uygulayabilirsiniz. Benzin, mazot, selulozik tiner gibi maddeler de temizleyebilir ama cila tabakasına ya da verniğe zarar verebilir.

fbi.

numarani gizledigin zaman karsi tarafta oyle gozukuyordu seneler evvel. hala oyle olabilir

Telefon ayarlarından "numaramı gizle" diye bir seçenek var, onu açarsan numaran karşı tarafa gözükmez.

Ya da hızlıca acilen yapayım dersen #31# yazıp devamına numara ekler arama yaparsan sadece o anlık numaran gizlenir.

Ama uzun süredir şirketler "gizli çağrılara kapat" özelliği sunduğu için artık pek işe yaramıyor.

Sen de istemiyorsan webden ya da telefonda sim menüden vs ayarları kurcala ve gizli numaradan gelen çağrıları kapat. Kendini gizleyen gizemliler arayamasın seni.

1) Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra muhaliflerin ırak'a gidip beytül mal'i ele geçirmesini engellemek ve ırak'a hakim olmak için.

2) Türkiye'ye adım atmadı, gittiği en uzak yerler etiyopya(habeşistan), suriye ve bahreyn.

Bildiğim kadarıyla Hz. Muhammed peygamberlik döneminde yarımadanın dışına çıkmadı fiziken.

Çocukluğunda ve gençliğinde amcası Ebu Talib ile Suriye'ye gitmiş. Hatta bu seyahatlerin birinde Şam taraflarında Bahira diye bir rahiple görüştüğü (?) söyleniyor. Rahip "bu kişi peygamber olacak" demiş.

Hz Hatice'nin kervanı için de Basra taraflarına gitmiş.

2a - Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem in en uzak gittiği yer Dün gece de kutlanan miraç hadisesi ile olmuştur ki dünyadaki bilinen mesefelerle kıyaslanamaz.

Gelirinizi arttırın.

Sorunun gelir artırmakla alakası yok. Gereksiz enerji tüketmekten kaçınmak güzel bir şey. Kullanmadığınız elektroniklerin güç çekmesinin bir anlamı yok. Laptop'u falan zaten neden fişte tutuyordunuz ki?

Fırın tamam da, ben olsam kombiyi devre dışı bırakmam. Ampuller led değilse, led ampullere geçebilirsiniz. Fark ediyor.

televizyon, ampul çok elektrik tüketmez. mesela bir televizyonun 1 saat çalışmasının bedeli 10 kuruş. 60 wattlık bir ampul 1 saat yansa 2.7 kuruş maliyeti olur. ısıtıcı soğutucu, bulaşık makinesi, ütü gibi aletler elektriği hüüüp diye içine çeken aletler.

mesela ütüyü kesebilirsiniz. bardakları falan bi kere kullanıp makineye koymayın. benim var öyle bi tane. her sabah çay içerim. hemen makineye koysam bardak kalmıyor. o yüzden içerim yıkamam, bardak benim şahsi malım, kimse ellemez. ocağın arkasına koyuyorum. sabah kalktığımda bardağımı alır çayımı koyarım. mesela 900 wattlık bir klimanın 1 saatlik çalışması yaklaşık 50 kuruş yapıyor.

bence çok kasmayın. elektrik faturası dediğin biz 3 kişi yaşıyoruz 80 lira civarı geliyor. düşürsek düşürsek 50 liraya düşürürüz. hayatımızdan verdiğimiz ödüne değeceğini sanmıyorum. tasarruf yapacaz diye üşümeyin evde. kıyafetlerinizi bi kere giyip bardaklarınızı bi kere kullanıp makineye koymayın yeter.

coco animasyon

avatar
mad max fury road
life of pi
hobbit serisi
jurassic world

bir arkadaşım da benzer birşey yaşadı, oyun oynarken takılıyordu onda da. oyun oynadığı bilgisayarı kablo ile bağladı sorun yaşamadı.

Youtube izleyen her kimse netliği otomatikten 360 veya 480 e düşürsün sanırım yeter o zaman.

kablo +1

modem değişikliği düşünebilirsiniz. piyasada iyi modemler var. kablonetin verdiği modem büyük ihtimal kalitesizdir.

Ümraniyeli baba ejder?

Ben de "Ejder" diyorum.

yakın yerlere gidip komşu parsel bakın

şu şartlarda hesaplayamayız, veriler eksik. şöyle hesaplanmalı:

1) depoyu doldurduğunda kilometre sayacını sıfırlayacaksın.
2) 2.kez yakıt aldığında sayaca bakacaksın. (X km gitmiş olduğunu düşünürsek)

50 TL / X = çıkan değer km başına kaç kuruş yaktığındır

Yedek depo: yakıt göstergesi depodaki benzini gösterir. bazı araçlarda yaklaşık 10-20 lt yedek depo olur. Gösterge depodaki yakıtı gösterir. Yakıt bitse bile ilk istasyona gidene kadar seni kurtarmak için yedek depodan yakıt harcar araç.

edit: soruyu yanlış okumuşum yav, gidilen km'yi yazmışsın.
cevap: klasik içler dışlar çarpımı; 170 km'de 50Tl ise, 1 km'de kaç TL?
50/170= 29 kuruş (1 km'de yakılan yakıt tutarı)

50 / 170 = 29 kuruş.

Yakıt LPG ise tek seferde net bulunmaz. LPG pompalarında bar göstergesi vardır, her zaman aynı basınça basmıyorlar, dolayısiyle her sefer aynı miktarda dolmuyor. Bazen az dolduruyor az ödüyorsun, bazen çok dolduruyor çok ödüyorsun. Bu yüzden LPG hesaplarında 4-5 fullemenin ortalamasını almalısın.

Yedek depo diye bir sey yok. Varsa aracin kitapcigina bak. Orada yaziyorsa vardir. Ama genel olarak yedek depo dedikleri sey depoda hava boslugu olarak birakilan seydir.

10 20 lt diye yedek depo tabiki yok ona inanma:) zaten deponun kendisi 40 50 tl alıyor, 10 20 yedek olmaz :) yedek depo denilen havasını alınca biraz daha yakıt koyuyor oda olsun olsun 2 3 lt olur

yedek depo vardır; adı da genleşme tankıdır!

normal şartlarda genleşme tankına yakıt girmez. ağızda swich vardır, pompanın ucuyla ona basıp deponun gırtlağındaki yakıtı genleşme kabına aktarıyor pompacı. ve araç fazla yakıt alır. her araçta yoktur, olan araçlarda depo kapağı açılıp dikkatli bakıldığında yan tarafta 2.bir delik görülecektir.

ek bilgi: genleşme tankı depo hacminin %15-20'sine tekabül eder. Yani 45 litrelik deposu olan bir araçta yaklaşık 7,5-8 lt ek alır.

yedek depo uydurma bir şey. aynen dedikleri gibi güvenlik önlemi olarak bırakılan hava boşluğu o. pompa attıktan sonra benzin koyudrma.

yenir. aci, zehirli falan değil, ama roka gibi, tere gibi aromalı güzel bir şey de değil. bomboş ot.

istekler telefon görüşmesi başlamadan, dinleyiciyi arayan radyo asistanına dinleyici tarafından söyleniyor, ardından dinleyici canlı yayına bağlanıyor ve dj ile sohbet ediyordu. o sohbet sırasında geçen sürede asistan veya dj kaseti bulup istek yapılan parçayı hazırlıyordu..

Kaset deckleri ile.

O şarkı o kasedin hangi dakikasında ise, o dakikaya fast forward edilir. CD de aynı şekilde, o şarkı hangi dakikada başlıyorsa oraya ilerletilir. Belirli bir kaset ve CD arşivleri olur ellerinin altında.

Elbete telefonu kapatır kapatmaz dinleyemezsiniz, az da olsa zaman geçer.

Öğrenciliğimde kısa bir süre radyo tecrübem olmuştu. 2000'lerin başında. Teknik DJ'in önünde aynı anda birden çok kanaldan ses girebildiği bir mixer vardı. İstek gelen şarkıyı kanallardan birinde hazırlar sunucuya işaret ederdi. Sunucu gir dediğinde şarkıya girerdi.

Dip not: Radyoda müzik çalarken teknik DJ kendi monitöründen başka bir şey dinlerdi. Ses kayıtlarını DATA veya DAT (tam hatırlayamadım) denilen kaset benzeri bir sistemde tutuyorlardı. Şarkılar da bu formatta mıydı yoksa sadece radyo programlarını mı bu şekilde kaydediyorlardı tam bilemiyorum.

Finike

finike +1

bi kaç gün önce benzin istasyonunun yanındaki ağaçtan kopardık. hani öyle bağ bahçe değil, 2-3 tane ağaç vardı. tövbeler tövbesi ne kadar güzeldi ya. ben hayatımda öyle portakal yemedim. dalından olduğundan mıdır nedir muhteşemdi valla.

geçenlerde finikeye yolum düştü, e tabii portakallardan denedim.

şimdiye kadar ne yemişim dedim. gerçekten çok farklı.

ama finikeliler der ki; finike portakalı olayı bitirilmiş. her portakal üreten üzerine finike portakalı damgası vuruyormuş.

selpak gibi bişey olmuş yani. finike de yetişen portakallar ise satılamıyormuş, çöp oluyormuş genelde.

finike

ama akdeniz kuşağında her yerde olur. dalından koparmaniz o lezzete eriştenize yetiyor.

muhabiriniz alanya gazipaşa anamur dolaylarından bildirdi.

finike +2

finike

siyanüründen* kıbrıs gemikonağı'nda yediğim portakalların lezzetini başka bir yerde bulamadım.

lacivert.

Markası ne? HP Deskjetlerde siyah kartuşu çıkarınca otomatik olarak ink backup mode aktifleşiyor ve renkli kartuştakilerin hepsini kullanarak siyah tonda yazdırabiliyorsun.

@goodz canon pixma mp220 siyah kartuşu çıkarsam olmuyor.

spatz-> bülbül
lein-> küçültme, sevgi eki

bülbülcük demek.

0,5/800 = 1/1600 lt = 0,000625 lt

bu matematikle çiftçiliği terk edin bence.

@gezegen olan pluton, arkadas belki ciftci degil ziraat muhendisidir. :D

katılmaz. o kadar sıvı gübre ihmal edilir.

güneyi. napoli'den aşağısı. calabria vs.

tabii ki güney

kendim gitmedim tabii ama hep güney ve kuzey italya arasında uçurum olduğu söylenir, hatta kuzeyliler ayrılmak bile istiyo.

Güney kismi fakir, booyle napoli'den itibaren cizgi ciz, oradan asagisi fakir.

Kuzeyin en kuzey kismi zaten eski avusturya imparatorlugu topraklari, südtirol. Adamlarin anadili almanca filan :D

ekleme: napoli yakinlarinda sorrento filan var,amalfi var, oralar zengin gerci oldukca.

ne napolisi. roma dahil aşağısı diyelim. bari napoli vb sanayi vardır biraz demirçelik stayla. ama gelişmişlik roma üzeri

Yeap.

311+311+311=933
311+311=622

622

933/3*2=622

aradan o kadar zaman geçmiş kimse de cevap vermemiş galiba; evet 622 yapar.


Hayır siz neyin peşindesiniz ? Yemin ediyorum bambaşkaymışsınız.


durun bi' alternatif işlem de benden gelsin; 3'te 2'si = 2/3 ise;

933 x 2 = 1866 / 3 = 622

40 yapar

bence basiretin bağlanmıştır, nutkun tutulsa rahatça hesaplardın.

tekrar aynı yerden metroya biniyorsunuz. emniyet fatih durağında iniyorsunuz. çok rahat bir ulaşım.

@carabelli peki yenikapı'da taksim'e giden metro da varmış sanırım. onunla karıştırma olur mu?

yok yok yazıyor zaten. çok fazla güvenlik de var orda. sorarsınız. karışma ihtimali bence sıfır.

Metronun önünde durduğu "Emniyet-Fatih" durağında İstanbul Emniyet Müdürlüğü var.

Eğer Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gideceksen o Cağaloğlu'nda, valiliğin yanında.
- Marmaray'dan Sirkeci'de iner Valilik (veya yazmıyorsa) Cağaloğlu çıkışından çıkarsın. Sağa sola baktığında valiliği görürsün zaten. Hemen yani Fatih ilçe emniyet.

Kadıköy'de olmaz, Kartal Maltepe arası E5 ve toplu taşımadan uzakbir yerlerde mutlaka fidanlık vardır. İnternetten adres telefon bulup gidilebilir.

Maltepe'de nilüfer peyzaj ve sulama varmış mesela, haritadan gördüm şimdi.

bauhaus'ta olabilir, içerenköy'de
hacim bilmiyorum ama mesela şöyle var :

www.bauhaus.com.tr

www.bauhaus.com.tr

tabi iyice bakmak lazım özelliklerine

m.youtube.com

Buna ne dersin?

nabız, kalbinizin bir dakikada yaptığı atım sayısıdır.

tansiyon, kalpten pompalanan kanın damarın iç çeperlerinde yaptığı basınçtır.

@kibritsuyu peki kalbin basınçlı kan pompalamasının sebebi nedir? Koştuğumuzda tansiyon mu yükselir? Aklımda deli sorular.

Koştuğunda nabzın yükseliyor, yani kalbin daha çok kan pompalıyor, daha çok kan pompalayınca haliyle basınç da artıyor, o zaman da tansiyonun yükseliyor. Ha ama uzun zamandır koşuyorsundur, kardiyovasküler kapasiten yüksektir, o zaman nabzın çok yükselmez, haliyle tansiyonun da çok artmaz.

Gugılda karyoloji uzmanı açıklamış :D
www.google.com.tr

tansiyon, kanın, damar çeperlerine yaptığı basınçtır. kan basıncı.
nabız ise dakikadaki atım sayısı.

akışkanlar mekaniğini düşündüğümüzde akışkanın hızı ile basıncı ters orantılıdır.
o sebeple kan sulandığında hızlanır ve basınç düşer.
yemek yediğimizde kan yoğunlaşır, tansiyon yükselir.
ya da sigara kullanıldığında damar kalınlaşır, içerideki akışkanın basıncı artar ve tansiyon hastası olunur. sigara sağlığa zararlıdır.

spor yaparken de kasların enerjiye ihtiyacı vardır bu enerjinin sağlanması demek kanda taşınan moleküllerin artması demek, yani yoğunlaşması. hız düştüğü için basınç yükselir. hız düştüğü için kalp vücudun her yerine kanı pompalayabilmek için atım sayısını yükseltir.
ama tabi ben tohtur değilim. yorumladım accık.

Gittim. Çok etkilenmiştim..

Kesinlikle gidilmeli. Görmek o kadar sıradan ki niz görme duyusunu kaybetmeyenlete göre, gözlük takan arkadas gozlugunu çıkarıp da emanet dolabına koymak istemedi. Net göremem oraya gidene kadar dedi. (Sonra farkına varıp koydu tabi) görmenin aslında ne büyük lüks olduğunu hatırladım ama aynı zamanda da görmeyenlere nasil engel oluyoruz onu da gördüm

gittim. harika. gitmeyen varsa gitsin.

gittim.
tavsiye ederim, çok zor görmeden yaşamak.

ama bi yandan da gıpta ettim. dikkat dağıtan milyon tane şey yok hatalarında.

Onlar yag ile birakmaz filitreleri de degistirir. Arayip fiyat alin. En azindan yag, yakit ve hava filitresini de degistirtin.

hava, yağ, polen filtreleri 50-60 civarındadır. yağ da 250-300 arası.

sadece yağ değiştiririm garanti devam eder düşüncesi güzel ama yemezler bunu yani

@ykyt +1

sadece yağ değiştirtecekseniz yetkili servise gerek yok.

Garantisi devam etsin diye yetkili servise gideceğim derseniz, o zaman yalnızca yağı değiştirip "bakım tamam" diyerek garantiyi devam ettirmezler.

Vida kaleci gibi düşün o yüzden ofsayt.

ofsayt kuralına göre; fernandao, beşiktaş kale çizgisine en yakın 2. oyuncudan daha yakın olamaz. normal şartlarda kale çizgisine en yakın 1. oyuncu kaleci olduğu için karışıklık olmuş.

kurala göre ofsayt çizgisi kale çizgisine en yakın 2. kişiye göre çizilir.

pası alanın kale çizgisine 2. rakip oyuncudan daha uzak olması lazım. normalde bu 2 oyuncudan biri kaleci olduğu için tek futbolcuya bakılıyor ama kaleci bu pozisyonda en yakın ikiliden biri değil. Dolayısıyle vida'ya değil Tosiç'e bakılması lazım. Pozisyon ofsayt.

Merhaba, geçen gün Kozyatağı'ndaki Metro Market'te görmüştüm. Oraya bakabilirsiniz.

Benim bu soruya cevabım yok malesef ama bulursanız bna da yazar mısınız? Ben de bu tarz bir şey merak ediyorum. Twitterda sanatla ilgili aktif paylaşımlar yapan hesaplarla iletişime geçilebilir aslında diye düşünüyorum.

Bakım sanırım 20.000. Bunu kitapçıkta görebilirsin.

Muayene ülkeye girişten sonra 3. Yıl. O da ruhsata yer alır.

Emisyon muayene ile aynı anda.

Bakım için eğer verilen kmyi 1 yılda yapamazsan en geç 1. Yılda km bağımsız gitmen iyi olur.

defender
www.sahibinden.com

td110 short veya long olarak geçiyor

o modellerin üretimi geçtiğimiz sene durdu, yeni olanlar aşırı fahiş fiyattan satılıyor bu yüzden.

geçtiğimiz seneye kadar üretiliyordu diye hatırlıyorum, gerçi yine aşırı pahalıydı.

yani tipe özelliklere bakıyorsun 110 bin euro fiyat koymuş adamlar.

fiyata baksana

www.sahibinden.com

land rover defender 90 ve 110. turkiye'de üretiliyorlar ve kötüler

Tuzla jeep olmalı.

güzel araçlar bencede bende çok ilgileniyorum fakat ölüsü bile aşırı pahalı, adam saçma sapan malzemelerle toplamış 70k fiyat çekiyor 90 model araca, birde toyota lj 70 ler,fj 75 ler var 85 model araç 60 k, afrin operasyonunda bütün milislerin altında temiz ve 2000 üstü var gördükçe içim gidiyor

Ben tadını ve boyunu daha çok sevdiğim için yerli muzu tercih ediyorum.

yerli muz

-tadı daha az şekerli
-porsiyon daha küçük
-daha ucuz

gerçi muzu her türlü gömerim. ama kendim alacaksam yerli alıyorum.

hep ithal alıyorduk, ama bim'den geçen sene aldığımız muz yediğim en güzel muzdu. yerli olabilir. tadı önemli benim için.

ithal tercih ediyorum, aroması daha yoğun geliyor. yerli muzu da boyutundan ötürü seviyorum.

Boyutundan dolayı yerli muz. İthal muz çok geliyor, bitiremiyorum.

bende ithal seviyorum. yerli muzların genelde tadı güzel olmayabiliyor.

Ithal lezzetli geliyor

yerliyi daha çok seviyorum. tadı daha çok hoşuma gidiyor. ama benim muzda öncelikli olarak önem verdiğim husus muzun ham ve sert olması. olgun yerli ve ham ithal varsa ham ithali seçerim.

ithal aliyorum ben ama bazi markalar tatsiz tutsuz oluyor. butun ithal muzlar iyi diye bisey yok.
ayrica yerli de nerdeyse ithalle ayni para.

İthal çünkü daha büyük. O bile kesmiyor hatta, o kadar seviyorum.

muz olsun, her türlü yeriz.

Muz çok sevmem, yani olmasa aramam ama olduğu zaman yerli daha iyi geliyor, daha ufak ve tadi çok bayici bi tatlilikta degil

ithal muz, yerli muzlar çok tatsız. boyları da kısa, türk kızları gibi hahaha.

Yerli tabi ki. Yerli muz biraz daha küçük oluyor ama daha lezzetli.

Ayrıca, yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı.

Muz tropikal meyvedir, öyle orta doğuda üretmeye kalkarsan çük kadar olur. Sabaha kadar chiquita.

Hangisi guzelse. Bazen ithal aliyorum dandik cikiyor yerli iyi cikiyor bazen de tam tersi.

dominik fair trade

İthal

Yerli muzlar tatsız aromasız bir şey oldu, eskiden böyle değildi. O yüzden ithal her türlü.

yerli alıyorum. hem daha ucuz, hem de küçük olduğu için çantamda taşıyabiliyorum.

Fark etmiyor her türlü yiyiyorum. Hangisi ucuzsa onu tercih ediyorum.

eksisozluk.com

ben tatmin oldum açıkçası.

99'da falan internet cafede Collin Macrae oynuyorum. oyun açılırken loading ekranındaki loading barı/çubuğu çabuk dolsun diye klavyede enter, spacebar Allah ne verdiyse çatır çutur basıyorum seri şekilde. orada çalışmaya yeni başlamış bi üniversite öğrencisi tahminimce kafe sahibine yaranma amaçlı yanıma geldi ve yaptığım şeyin yanlış olduğunu söyledi, sonra geçen diyalog;

ben:b yalaka:y

b: çat çat çat çat...
y: dostum eğer o tuşlara öyle basmazsan oyunun daha hızlı açılacağını sana kanıtlayabilirim.
b: yok böyle iyi.
y: bak mesela evde telefon çaldığında kapanmasın diye ilk çalışta açmıyorsunuz di mi?
b: bilmiyom yaa öyledir.
y: aynı şekilde burda da sabredersen işlemci yorulmaz ve oyun kapanmaz, hızlı açılır.
b: çat çat çat çat...
y: deneyelim mi?
b: yea bi dur abi ya, zaten yarım saatlik açtırtdım o da oyuna girmiyor yaa.

Bana telefonun başında çalmasını bekliyormuşuz gibi olmasın diye yapılıyor gibi geldi sadece fikir yürüttüm. İşin komik yani bu alışkanlığı çoğu insan devam ettiriyor ben de dahil biraz çalmasını bekliyorum :) bi de çalar çalmaz açınca karşıdaki de şoka giriyor zaten afallıyor:)

tembelliktendir. eski telefonlar sabitti, evin girisinde holde dururdu genelde. iki kere calinca gercekten birinin seni aradigina emin olursun, bos yere kalkmamis olursun.

ebeveyinlerin cocuklarini uzaktan kumanda olarak kullandigi yillar bunlar.

Hattın düşmesini önlemek için.

Bir diğer sebep arayan kişi aradığına emin olsun diye. yanlışlıkla aramışsa, kapatmasına fırsat verilsin. Telefon açıldığında kontör düşer, yanlışlıkla aranmışsa boşa düşmesin diye. Malum pahalıydı bir zamanlar.

Kablelvuku'nun paylaştığı entrydeki gibi. Hat düşmesi konusu.

Çengelköy kokoreççisi
www.seyyahgurme.com

Çikolata kahveden çikolata alın çınaraltında oturun çayınızı için börekçiden küt böreği alın mis gibi

Butun patateslerin adapazari diye satilmasi gibi bir durum var.nereden gelirse gelsin pazarciya gore o da sarimsak bu da sarimsak.google yapinca bir suru satis yapan site cikiyor.telefonu kastamonu kodu olani ara telefonda konus sor adamlar,gondersinler.

eşim kastamonulu. annesi arada getiriyor. minik minik oluyor valla.

Yeşilken yaprağının rengi diğerlerine göre daha parlak ve tadı daha keskin oluyor.

iri olmaz. sarımsak dediğin küçümendir küçücüktür. 1 diş bütün evi kokutur. artık bizim orda bile kalmadı organik olanı. fiyatından ve boyundan anlarsın.

zaten hepsi çok uzun süre önceden, bu terör örgütlerinin sitelerinde falan, paçavra önüne fotoğrafı çekilmiş, ismi cismi yazılmış şekilde yayınlanıyor.

ayrıca istihbarat da var, ölenleri de yine bu terör siteler yayınlıyor.

berrak tuzunatac gibi sanki ama 84'luymus kendisi degildir herhalde :D

edit: sahnaz cakiralp imis.

Manken diil oyuncuydu, şahnaz çakıralp

orospu asuman.
www.youtube.com

Sonra düşer evet.

öğlen 11'den sonra hocam. 3ten önce de dönmeye bak.

Cumartesi 11 sonrası her yer tıklım tıklım oluyor. Pazar bu rakam havanın güzelliğine göre 13e kadar kayar.

Dönüş akşamsa yapılabilecek bir şey yok. Saat gece 3te bile kilitli köprü gördüm.

the birthmark?