[]

Burger King'in Yemeksepeti komisyon oranı

Veya Mc.Donald's, KFC, Tavuk Dünyası vb. gibi zincir restoranların Yemeksepeti veya Getir, Trendyol gibi online platformlardaki komisyon oranları hakkında bilgisi olan var mı? Standart restoranların komisyon oranları %10 + KDV şeklinde ama zincirlerin özel bir anlaşmaları vardır muhakkak. Bununla ilgili nasıl bilgi edinebilirim?




 
[]

"Savaş ve Barış" okumalı mıyım?

Daha doğrusu dinlemeli miyim? Sesli kitap olayına başladım iki ay önce. Yıllardır neredeyse sıfıra inmiş kitap alışkanlığıma faydası oldu, birkaç kısa şeyle başladım. Sonra hep ötelediğim Rus edebiyatına başlayayım dedim.

Tolstoy'dan "İnsan Ne İle Yaşar"ı dinledim, hızlıca bitti zaten. Sonra "Anna Karenina"yı dinledim ama haddimi aşmak gibi olmayacaksa beğenmedim. Yani tamam, dönemin sosyete kültürünü anlatıyor, toplumun kadınları değerlendirme şekli, bazı psikolojik çözümlemeler, karakterlerin bazı siyasi-felsefi sohbetleri var, o dönemle şimdiyi kıyaslama şansı veriyor ama kitabın %90'ı sırf sayfa doldursun diye anlatılan boş olaylar. 37 saatimi harcadım buna ve 3 saatlik bir içerikle aynı mesajlar verilebilirdi diye hissediyorum.

Rus edebiyatı hep böyleyse hiç daha zorlamayım diyorum. Yoksa biraz daha şans verilir mi klasiklere?

 
Rus klasiklerinin çoğunu 15-20 sene önce okudum, şimdi öldürseler okuyamam. Rus edebiyatı hep böyle. Edebi değerleri var, okunsalar iyi olur falan, tamam ama keyif almak için ya da okuma alışkanlığınızı geri kazanmak için kendinizi zorlamanıza hiç gerek yok. Ne seviyorsanız onu okuyun, bilimkurgu okuyun, polisiye okuyun, çağdaş yazarlar okuyun.


  • kobuzchu kiz  (19.04.22 01:44:15) 
Zaman değişiyor. Eskiden bu klasik eserlerin mutlaka okunması gereken eserler olduğunun düşünülmesinin nedeni bunları okumadan bir insanın dünyayı anlaması ve yorumlamasının mümkün olmadığının düşünülmesiydi. Şimdi eğer filologsanız mutlaka okumanız gerekiyor ama onun dışında 100-150 sene önce yazılmış bu kitapları okuyarak entelektüel olmak mümkün değil. Yeni dünyanın yeni dinamikleri var ve bu dünyaya ait dinamikleri anlamayı kolaylaştıracak şeyler okumak lazım.

Okumanın amacı budur zaten, "bakın ben bunu okudum, şunu okudum" diyebilecek malzeme biriktirmek değil. Entelektüel insan dünyayı tanıyan insandır. İnsanlığın en erken devirlerinde henüz edebiyatın ortaya çıkmadığı zamanlarda bile bilge insan olarak değerlendirilen kişi hayvanları izleyip onların davranışlarını öğrenen ve hangi bitkileri yememesi gerektiğini bilen kişiydi.

O yüzden @kobuzchu kiz gibi bence de hoşunuza gitmediyse hiç zorlamayın, okumak zorunda değilsiniz, sizi bunları okumadığınız için ayıplayacak insanların da etrafınızda olmasına ihtiyacınız yok. Çağdaş şeyler okuyun ve canınız ne istiyorsa ona verin zamanınızı, hayat kısa.
  • mantheman  (19.04.22 02:22:41) 
Ben okumuştum aşırı pragmatist olmayan herkese de okumasını tavsiye ederim. Ayrıca yanlış hatırlamıyorsam BBC yapımı güzel bir dizisi de vardı birkaç bölümlük onu da izleyin derim hatta Gillian Anderson (X-files severler Dana Scully olarak bilir) da oynuyordu.


  • bartholomew87  (19.04.22 11:06:40) 
kitap okumanın amacı "bu kitap bana kullanabileceğim hangi bilgiyi verecek" sorusuna bir yanıt bulmaksa okuma.

dostoyevski, tolstoy ve benzerlerinin bugün dahi okunuyor olmasının insani duygulardaki beynelmilellik. psikoloji, toplumbilim, ahlaki çatışmalar, kullanılan dil ve betimlemeler ve estetik kaygılar gibi onlarca nedeni var.

tüm bunları bir kenara bırakın, kitap okumaktaki motivasyon salt o dönemdeki ve o bölgedeki insanları tanımak, düşünce tarzlarını, yaşamlarını öğrenmek bile olabilir. edebiyatı güzel yapan bir şey de budur. tüm bunları "bakın ben bunu bunu okudum" seviyesine indirgeyip eleştirmek bence yanlış.

edebi eserlerin insanlara bir şey öğretmek gibi bir görevi olduğunu sanmıyorum. ayrıca entelektüel kabul edilmenin tek bir formülü yoktur fakat bunlardan biri en azından edebiyattan ve dünya klasiklerinden haberdar olmaktır.

savaş ve barış elbette okunmalı. 2001 a space odyssey izlenmeli, beethoven dinlenmeli, pisa kulesi ya da notre dame katedrali görülmelidir. bunların değerini anlamak için bilmek gerekir. bunları değersiz bulan kişilere önerim öğrenmeye devam etmeleri olur.
  • bohr atom modeli  (19.04.22 13:13:32 ~ 13:26:16) 
Abi butun edebiyat bos muhabbet zaten, o kafayla bakarsak godfather,dovus kulubu bile bayiyor insani bu devirde.

Zorlaya zorlaya okumak lazim bazi seyleri. Kafani aciyor bir gun bir yerde bir olayi yorumlarken kafan oraya gidiyor.
Vizyon genislemesi oluyor.

Hayatimda peksimet gormuslugum yok, tonla kitaptan peksimetin ne bela bir sey oldugunu biliyorum.
  • divit  (19.04.22 14:10:32) 
[]

Elektronik Bateri İçin Kulaklık

Elektronik davul aldım, Alesis DM10. Hayatımda ilk kez başladım. 2 haftadır standart bir kulak içi kulaklıkla çalıyorum ama daha ideal bir setup oluşturmak için düzgün bir kulaklık alayım diyorum. Bu iş için uygun kulaklık tavsiyelerinizi alırım.

Kulak üstü kulaklık mantıklı, değil mi? Bagetlerin pedlere vurduğunda çıkacak sesi izole etmesi önemli.

Bütçe sınırı yok ama profesyonel bir hedefim de yok, o yüzden fazla uçmayayım diyorum. 1000 - 2000₺ arası bir şey olabilir belki. Yine de her türlü öneriye açığım.

 
Audio Technica M20x M30x M40x
bütçene uyana bak mesela.

  • nhk ni youkosu  (18.04.22 01:02:36) 
Aynı davul setinin Carlsbro versiyonunda Roland rh200 kullanıyorum. Memnunum.

Ama 1/3 fiyata satılan Roland rh5'i denedim bir kaç gün, hiç bir fark hissedemedim. Şimdiki aklım olsa rh5'i alır artan paraya ek yapar davul amfisi alırdım.

Yani profesyonel değilsen 2bin falana gerek yok kulaklık için bence.
  • lancelot du lac  (18.04.22 16:06:13 ~ 16:06:29) 
[]

Cripto-coin Piyasa Haberleri

Nereden takip ediyorsunuz?

İstediğim şey tüyo değil. Yatırım tavsiyesi değil. Yükselecek/düşecek tahminleri değil. Gerçekleşen yükseliş-düşüşlerin neden kaynaklandığını, devletlerin-şirketlerin destek veya karşıtlığı gibi piyasanın genel haberlerini almak istiyorum.

Biraz cripto para tutuyorum ve günlük piyasayı kontrol ediyorum. Bakıyorum ani düşmüş veya ani yükselmiş ama bunların neden kaynaklandığını bilemiyorum. Ertesi gün duyuyorum "Amazon BTC ile satışa başlayacakmış, o yüzden yükselmiş" falan filan gibi rivayetler.

Benim istediğim, olaylar olduğunda hızlı bir şekilde bunların haberini alabilmek. Web sitesi olur, Twitter hesabı olur... Temiz bilgi olursa güzel olur.

Elimde tuttuklarım BTC, CHZ, DOGE, ETH ama genel haberler de olur.

 
cryptopanic.com

bu isini gorur muhtemelen.
  • eksi sozlukte eksiyen adam  (11.08.21 20:03:26) 
[]

Yurtdışından Alınan Telefonun Kaydı

Yurtdışından alınan telefon ne kadar süre ile kaydetmeden Türkiye'de kullanılabiliyor?

Ve basit bir telefon, Samsung A10 kayıt ücreti nedir?


 
Süre 120 gün. Model farketmiyor 3310 bile getirseniz 1838₺ kayıt ücreti.

Pasaport sahibiyle hat sahibi aynı olmalı bu arada.
  • hadsafhada  (22.10.20 22:00:56 ~ 22:01:49) 
[]

KKTC'yi Telefonla Arama / Aranma Tarifeleri

İş gereği Türkiye'deyken KKTC'yi telefonla devamlı aramam ve oradan arama almam gerekecek. Ayda 1000 dakikayı bulan tarifelere ihtiyacım var.

İnternette bilgi bulamadım. Şu an Türkiye'de olmadığım için şubeye gidemiyorum. Müşteri hizmetleri adam gibi bilgi vermiyor.

Bu konuda bilgisi olan var mı acaba?

Operatör fark etmez. Aylık 300-500 TL ödemek sorun değil ama standart dakikalık ücretlendirmelerde dakikası 2 TL civarı olduğu için paketsiz bu kadar dakikada 1000 TL üzeri bir fatura geleceği kesin.

 
Şuna ne dersin;
www.kktcell.com

Daha fazla dakika olanları da var.

Alternatif;
www.kktctelsim.com
  • infernalcadre  (12.10.20 19:59:35) 
www.turkcell.com.tr

Bu paket 60 dk'sı 45 lira, saçma bir şekilde şöyle bir açıklama var;
Paket dakikalarının bitmesi, ya da dakikaların geçerlilik süresinin bitmesi durumunda ücretlendirmem nasıl olur?

Faturalıda, paket dakikalarınızın bitmesi ya da dakikaların geçerlilik süresinin bitmesi durumunda bu ülkelere yapacağınız uluslararası aramalarınızın dakikası KDV ve ÖİV dahil 40 kuruştan yapabileceksiniz.

Paketteki dk maliyetinden daha ucuz oluyor aşımlar.
  • atom karincanin torunu  (12.10.20 20:51:08) 
[]

Şişik Futbol Topunu İndirmek ve Tekrar Şişirmek?

Ben Kıbrıs'ta yaşıyorum. Bazı firmaların buraya kargo hizmeti yok. Adidas'tan futbol topu alacaktım, İstanbul'daki abimin adresine gönderdim, 10 gün sonra buraya gelecek, o getirsin diye.

Sitede "Şişirilmesi gerekir" şeklinde yazdığı için inik geleceğini düşündüm ve buraya geldiğinde şişiririm diye planladım. Ancak top şişmiş olarak ulaşmış adrese.

Şimdi bu topu bu şekilde valize koymak sıkıntı olacak. Hem kapladığı alandan dolayı, hem de uçakta basınç değişiminde sorun çıkabilir. Dolayısıyla bunun havasını indirmek lazım sanırım, değil mi? Nasıl yapabiliriz bunu kolayca, nerede? Ve geldiğinde tekrar şişirdiğimde bir deformasyon olur mu?

Top bu:

www.adidas.com.tr

 
pompaya takilan top sisirme aparati ile havayi indirin, sonrada tekrar sisirin. top kaliteli zaten bir sey olmaz.


  • VIPCH  (17.07.20 12:10:41) 
Bir Adidas mağazasına uğrasak orda bulunur mu o aparattan? İndirirler mi bize havasını orda?


  • long live rock n roll  (17.07.20 12:22:48) 
iphone sim kartı açma şeyiyle bile iner o ya. aparata gerek yok. küçükken hiç indirmediniz mi


  • bohr atom modeli  (17.07.20 14:07:51) 
Herhangi bir bisikletçide,spor mağazasında yaparsın.en kötü oyuncakçıdan ucuz bir pompa al onun içinden çıkacak.

Tekrar şişirdiğinde deformasyon olmaz,
  • duptıs  (17.07.20 14:17:23) 
[]

Video Konferans Uygulaması (Görüşmeyi kaydederek)

Bilgisayar veya telefonda fark etmez. Zoom gibi bir uygulamada video görüşmesi yapacağım ve bu görüşmeyi bittikten sonra kaydedip izleyebilmek istiyorum. Bunun için bedava bir seçenek var mı? Zoom’un ücretli versiyonunda var sanırım bu...




 
quicktime programı ekran görüntüsünü + sesi kaydedebiliyor.


  • elektr10  (09.07.20 21:09:16) 
zoomun ücretsizi de kaydediyordu en son girdiğimde geçen aylarda. görüşmeyi siz başlatmadıysanız, başlatan kişi diğer kişilerin kaydetmesini kapatmış olabilir.


  • fezagezgini_4  (09.07.20 21:13:32) 
skype’ta da var kaydetme.


  • aziz dostum jack  (09.07.20 21:16:58 ~ 21:23:50) 
zoomun kendisi kaydediyor istersen.


  • king lizard  (09.07.20 22:54:55) 
Teams'te de kayıt oluyor anladığım kadarıyla. Bizim müşterilerden biri toplantılarımızı kayda almıştı.


  • peki madem  (09.07.20 22:59:09) 
Open Broadcaster Software indirip kayıt edebilirsin.


  • false pretension  (09.07.20 23:42:24) 
[]

Bir kelime olarak "regl" & "regli"

(bkz: regli) başlığına bakarsanız tüm entry'ler şöyle

<< "regl" kelimesinin yanlış kullanımı. çok sinir bozucu. >>

Ben de öyle düşünüyordum ve bu kelimeyi "regli" olarak kullanan bir arkadaşı uyaracaktım ancak TDK'nın sözlüğünde "regl" kelimesi de bulunmuyor. Bu durumda "regl" de daha doğru sayılmaz aslında, değil mi?

Bu kelime için Türkçe'de ne kullanmak lazım? "Adet görmek" işe yarıyor ama siz ne kullanıyorsunuz normalde?

 
valla bir arkadaş var "mens oldum" diyor buna daha çok sinir oluyorum :D

genelde "regl" demeyi tercih ediyorum.
  • kucukne  (10.04.20 15:43:26) 
regli diye yazılmaz da söylenirken regl sonraki sözcükle ulama yapmıyorsa regli şeklinde söylenebiliyor çok duyuyorum.

regl olmak derken problem yok ama "regl sancısı" mesela, söylenmesi zor.

ek olarak kökeni fransızcada "régle" okunurken biraz regli gibi telaffuz ediliyor.
  • bohr atom modeli  (10.04.20 15:56:19 ~ 15:59:21) 
sebepsiz bi şekilde regli diyenlere ben de sinir oluyorum. regl diyorum ben de. ek alınca ancak reglimin bilmem kaçıncı günü oluyor.


  • hypathia  (10.04.20 16:02:48) 
TDK sözlüğünde var. Ararken sağdaki sözlük seç kısmından bilim ve sanat terimleri sözlüğü > tümünde ara'yı işaretleyin.

BİLİM VE SANAT TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
Biyoloji Terimleri Sözlüğü - 1998
regl
bk. menstrüasyon
  • kobuzchu kiz  (10.04.20 18:27:25) 
[]

Bir dans videosu ariyorum

Kadin-erkek bir çiftin ilginç bir dans performansini ariyorum. Dans da sayilmaz aslinda, modern sanat performansi gibi biseydi. Cok buyuk olmayan bir salonda, boks pisti gibi bir orta alana cikiyorlar, seyirciler etrafinda oturmus izliyordu. Tuhaf vücut hareketleri yapiyorlardi. Adam kadini ordan oraya savuruyordu, sirtina cikiyordu falan, ama oldukca zor ve estetik hareketlerdi cogu. Muzik yoktu ya da baskin degildi. Var mi gören bilen?




 
www.youtube.com

Bu olabilir mi?
  • eatpraylaw  (18.08.18 03:40:56) 
Degil, ama bu da mukemmel bir performansmis.


  • long live rock n roll  (18.08.18 04:07:23) 
[]

Pegasus kampanyasi hakkinda

3 gunluk bir kampanya yapmis Pegasus. 28 Ekim’e kadar alinacak her bilet icin, Kasim-Mart arasi bir bilet bedava.

www.flypgs.com

Yalniz detaylari okudum, soyle bir durum var: Ucretli alinan ilk bilet tek yön de olabilir, gidis-donus de. Ancak hediye bilet tek yön bilet olur.

Bu durumda, ben ilk alacagim gidis-donus bileti iki seferde kessem, gidis bileti icin bir hediye, donus bileti icin de ayrica hediye mi kazanacagim? Detaylari okuyunca oyle anladim. Cunku bir kisi birden fazla kazanabiliyormus. Tek onemli olan su; ilk satin alinan her pnr icin bir hediye var. Ucretli satin alacagim bileti iki defada alirsam iki pnr olacagi icin iki hediye kazanacagim. Dogru mu?

 
Gidiş + dönüş olarak alacağın iki bilet, gidiş dönüş bir biletten her halükarda daha pahalı olacaktır, ona oynuyor pegasus bu olayda.


  • roket adam  (16.06.18 00:49:39) 
[]

Amazon.co.uk ödemesi

Amazon İngiltere'den Kindle almaya çalışıyorum. Londra'daki bir adrese göndereceğim, arkadaşım ordan alıp getirecek. TEB kredi kartımı girdim. Ancak son aşamada, GBP kurunu 6.07'den hesaplıyor. An itibariyle pound 5.70 dolaylarında. Bu aşırı farkın nedeni nedir? Bir şeyleri yanlış mı yapıyorum?




 
amazon hep yüksek çevirir, bankaya çevirtiniz.


  • passion rules the game  (09.04.18 12:12:00) 
ödemeyi tl'ye çevirmeden yap, gbp olarak. amazon'un kuru yüksek oluyor biraz. gbp olarak yaparsan banka kendi kurundan hesaplar, daha uyguna gelir.


  • lemmiwinks  (09.04.18 12:12:31) 
Bankaya çevirtmek ne demek? Kredi kartımdan pound satın alıp, payment currency'yi GBP olarak mı çevirmem gerekiyor?


  • long live rock n roll  (09.04.18 12:13:16) 
Haa o zaman, doğrudan ödemeyi GBP seçip bankaya güveneceğim bu durumda. Tam kaç çekeceğini söylemiyor ama daha düşük olacak diyorsunuz?


  • long live rock n roll  (09.04.18 12:14:10) 
Daha dusuk olacaktir ama yabanci kur oldugu icin banka ekstra kesinti yapabilir onu da ayri olarak gorursun islemlerinde. Artik yuzde 2,3 falan olabilir.


  • baldur2  (09.04.18 12:20:47) 
www.teb.com.tr
www.cepteteb.com.tr

gbp'yi önce usd'ye çevirir, sonra usd'yi tl'ye çevirir. bunların hepsini kendi kurundan yapar. her türlü amazon'un kurundan ucuza gelir.
  • lemmiwinks  (09.04.18 12:20:59) 
Teb tl hesabımla 500 poundluk ürün aldığımda 510 pound kadar ödemiştim. Yani tebde tl hesabınızla pound harcaması yaparsanız yüzde 2 kadar fark ediyor. 5.70lik kuru 5.81 gibi düşünebilirsiniz.


  • hohoho  (09.04.18 13:18:13) 
[]

Süper Lig maçlarına girmek için ne yapmak gerek?

Passolig falan hiçbir şeyi olmayan biri olarak yarınki Galatasaray - Osmanlıspor maçını izleyebilir miyim? En kolay ve ucuz yolu nedir bunun? Yanımda bir de misafirim var, o TC vatandaşı bile değil.




 
pasoligsiz mümkün değil diye biliyorum.


  • zirrealist  (18.05.17 14:03:41) 
mümkün değil maalesef.


  • tok oldugumuz halde yaftalar yiyoruz  (18.05.17 14:18:31) 
Maça gitmek isteyen her kişi için www.passo.com.tr üzerinden passolig başvurusu yapman gerek (TC vatandaşı olmasa dahi). Başvurudan sonra bilet satın alıp maç öncesinde gişeden tek geçişlik kart alarak maça girebilirsiniz.


  • cakabo  (18.05.17 14:18:42) 
[]

İstanbul'da latin dans akşamı

İstanbul'da bildiğiniz latin dans akşamları düzenleniyor mu? Özellikle bachata, salsa, kizomba. Yani ders değil de, sırf latin müzikleri çalınıp onunla bununla dans edilebilecek partiler...

Facebook'ta aratınca şöyle bişey bulabildim sadece, iyi midir acaba:
www.facebook.com

 
Mady Dans iki haftada bir dans gecesi olur. Sitesinden ya da arayarak takip edebilirsin


  • Nature Works  (16.05.17 00:48:08) 
[]

Uçakta gitar taşımak

Pegasus'la İstanbul'dan Kıbrıs'a olan uçuşta bir adet akustik gitar (soft case ile) taşımak mümkün müdür? Kabin içine almak gerekecek herhalde ama ek ücret var mı? Önceden bildirmek gerekir mi? Gitar alınca bir sırt çantası da taşınabilir mi?

Pegasus'un sitesinde gitar ile ilgili özel bir bilgi yok:
www.flypgs.com

Burada ve internette bazı duyurular var ama net bir bilgi yok. Son zamanlarda Pegasus ile taşıyan oldu mu? Biraz da güncel bir bilgi lazım doğrusu...

 
2012 ve 2013'de istanbul'dan izmir'e kabin içerisinde kabin bagajında taşımıştım. 4 biletli yolcuyduk. kimsenin bagajını da işgal etmemiştim. şimdi prosedür nedir bilmiyorum ama soft case ile bagajda taşımak akıl işi değil.


  • mind mischief  (10.04.17 17:01:14) 
Yakın zamanda pegasusla kabinde elektronik gitar taşıdım. Sırt çantam da vardın sorun olmadı. Herhangi bir ön bilgilendirme yapmadım ve ek ücret ödemedim.


  • dahayeniymis  (10.04.17 19:26:58) 
[]

Hayatınızdaki insanların "iyi insan" derecelerini nasıl değerlendirirsiniz?

Benim aklıma 2 seçenek geliyor:

1. Karşımdaki insan genel olarak iyi biri mi? Herkese karşı yardımsever mi? Dürüst mü, çalar mı, sadık mı, bencil mi vb... Yani herkese karşı genel tutumu önemli...
2. Karşımdaki insan bana karşı iyi biri mi? Bana iyi davranıyor mu, yardım ediyor mu? Bana yalan söyler mi, sadık davranır mı, yanımda olup destekler mi? Yani diğer insanlara nasıl davrandığının pek bir önemi yok, bana iyi olsa yeter...

Ben sanırım ikinci seçeneğe daha yakınım.

Mesela eski bir arkadaşım var, çevresinde sevmeyeni çok. Okulda arkadaşlarını ispiyonlayabilecek, kankası olan kızlara ilan-ı aşk edebilecek, homofobik vb bir insan... Ama bana karşı daima mükemmel bir arkadaş oldu. Yardımını asla esirgemez, ona güvenebileceğimden eminim. Ben de onu çok severim, hayatımda olmasından çok mutluyum. Diğer insanlarla arasındaki iletişimin benim için çok önemi yok doğrusu. Samimi olduğumuz için bu konularda eleştiririm ama benim için esas olan, bana karşı olan tutumu.

Ya da mesela eski sevgilimin, önceki sevgilisini aldattığını öğrenmiştim. Ama bu, sevgilimden soğumam için bir sebep olmamıştı. Çünkü ona %100 güveniyordum. Bana karşı hep açık, dürüst, samimi olmuştu. Nitekim ayrıldık falan ama bu konuda asla güvenim sarsılmadı, hayatıma girdiğine pişman olmadım, halen değerlidir benim için. Beni aldatmış olsaydı farklı düşünürdüm ama bana karşı iyi davrandığı için onu iyi görüyorum.

Yani bir arkadaşım sevgilisini aldatıyorsa onun hakkında o kadar iyi düşünmem, ama beni ilgilendirmez der geçerim. Ya da bir aile dostum torpille kendine devlet ihalesi bağlarsa o kadar önemsemem, beni etkilemediği için. Tabii pedofili hareketler yapan, herkese yalan söyleyen, karısını döven insanlarla arama mesafe koyarım daima ama daha aradaki konularda, işin ucu bana dokunmuyorsa çok önemsemem.

Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu işleri?

 
"Ben sanırım ikinci seçeneğe daha yakınım" yazmandan sonraki 1. Ve 2. Paragrafa katılmıyorum. 3. Paragrafa katılıyorum. Sanırım ben 1. Seçeneğe daha yankınım. Şöyle örnek vereyim...

Iki yıl kadar önce bana çok kendini kaptıran bir kız vardı. Ben normalde etkilenmediğim kızlarla takılmam. O istisna oldu bir bara gittik.. yakinlaştık da... sonra bana birden x kafede bir garsonu azarladığından bahsetti. Ona "neden ve nasıl." yaptığını sordum. Bana "geç hizmet getirdi herkesin içinde azarladim" diyince inanılmaz soğumuştum...

Benim değerlendirme kıstasım 1. Seçenek
  • aksach  (01.04.17 14:53:41) 
Bir sürü kriter var ama en önemliler; hayvanlara karşı duyar. Merhamet. Bir de hizmet gördüğü yerlerde çalışanlara garsona vs nasıl davranıldığı.

Birinci seçeneğe daha yakınım.
  • mutlusismankedi2015  (01.04.17 15:11:20) 
kendi çevreme bakındığımda ilk kategoriden insanların olduğunu görüyorum. ben böyle durumlarda "bana iyi davranıyorsa boşver, gerisine nasıl davranıyorsa davransın." diyemiyorum. gösterdiği olumsuz davranışlar, karakterindeki bazı zayıflıklar veya kişiliğinin bazı noktalarda çok çabuk şekil değiştirmesi bana zarar vermese bile umrumda, yok sayamıyorum. hatta soğuyorum.


  • m e b  (01.04.17 15:23:30) 
Sadece bu iki secenek icin dusunursek 1. Secenek diyorum tabi ki. Normalde birilerine karsi kaba,duyarsiz,nezaketsiz kötü bir insan sırf bana iyi davraniyor diye onun icin iyi seyler dusunemem. Karakterinin genel guzelligine hayranlık duymam lazım.


  • aquarium  (01.04.17 15:25:24) 
1'e yakınım.Etrafındaki insanlara ve hayvanlara nasıl davrandığı benim için çok önemli. Bana çok iyi davranıp etrafındakilere iyi davranmayan kişilerle arkadaş olamıyorum. Sevgili de tabii.


  • anumegha  (01.04.17 15:48:46 ~ 15:49:08) 
insanları iyi insan kötü insan diye ayırmıyorum, tam da senin gibi 2. seçenekteki arkadaşları olan bir sürü insan var çünkü. ben şu ana kadar kötülük dengesi %70 olan birini tanımadım mesela, en "kötü" olduğunu düşündüğüm insanı bile tanıyıp neler yaşadığını, ne sebeple bizim "kötü" dediğimiz şeyleri yaptığını öğrendikten sonra bakış açım değişti.

tabii ki etrafımızdaki herkesi çok iyi tanıyamayız, istesek bile. bu sebeple insanları iyi kötü diye ayırmaktansa benim hayat tarzıma, felsefeme, ahlaki değerlerime uyan insan diye ayırmayı tercih ediyorum. iyiliksever, etrafındaki herkesin sevdiği, hakkında bir kötü şey dahi duymadığım birini tanıyorum mesela. o kişi iyi güzel ama ben hoşlanmıyorum ondan, çeşitli sebeplerden ötürü bana samimiyetsiz geliyor.

çevremizi kendimize göre belirlememiz çok doğal, o yüzden senin durumun çok saçma ya da soruna göre cevap verirsek "kötü" değil. ama ne olur, "başkalarına kötü davranan insan" fikri bir insanın çevresinde istemediği bir fikirdir, o yüzden 1'i seçer.
ben 2. seçenekteki gibi olamıyorum, bana da böyle yapar mı'dan daha çok o insana karşı ısınamıyorum. etrafımda o tarz genel "kötü" insan pek yok, belki 2 tane sayarım insanların pek hoşlanmadığı. onların da aslında neden öyle göründüklerini bildiğim için sorun yaşamıyorum kendimle.
  • baba jo  (01.04.17 15:56:12 ~ 15:57:13) 
Okumadım sonra bakarım çok uzun geldi :)

Başlığa cevaben, empati, konuşma ses yüksekliği, hayvan sevgisi, doğa sevgisi, meme büyüklüğü.
  • hasmetizm 2046  (01.04.17 15:56:32) 
Bence iki seçenek de değil.

1- Sadece kabul görmek adına iyilik yapan birini tanıyorum. Kendisi bu amaçla yaptığının farkında değil belki. Ama yaptığı iyiliklerden sonra karşı taraf bi ricasını yerine getiremediğinde car car konuşuyor mesela. İyilik yapıp da "Kimseye iyilik yapmayacaksın bu dünyada" lafını eden insanlara kıl oluyorum o yüzden. Yapma kardeşim o zaman, demek ki o kadar da iyi biri değilsin diyorum bu tarz insanlara karşı. Hal böyle olunca her iyilik yapan insanı iyi olarak değerlendiremiyorum.

2- Benim iyi arkadaşım olup da çevresine zarar vermiş çok insan var. Ama bu onların ikili ilişkilerinden kaynaklı sorunlar oluyor. Benim kıl olduğum, bana kazık atmış insanları kardeşi gibi gören çok insan da var. Bu da benimle o kişilerin arasındaki sorunlara bağlı. Ha ama bu onları bana kötü davrandı diye kötü, bana iyi davrandı diye iyi insan da yapmıyor işte. Kötülüklerinin bana dokunup dokunmaması önemli değil.

Ben genelde "bu devirde babana bile güvenmeyeceksin" diyen insanlardan uzak dururum. Kendilerinden başka kimseye güvenmedikleri gibi kendilerinden başka kimseye tolerans da göstermezler. Sanırım benim için iyi insan kavramı bu kelimede yatıyor. Karşısındakinin ufak hatalarını tolere edebilen insan, anlayış gösterebilen insan, dinleyebilen insan, birisiyle arasındaki olayları kendinde tutabilen insan iyi insandır sanki. Yoksa herkes herkese isteyerek ya da istemeyerek bi kötülük yapıyor illa ki.

Daha da yazardım da üşendim.

Not: +1 baba jo
  • kozmosta bir nokta  (01.04.17 17:43:02 ~ 17:51:42) 
İkinci seçenek akrebi dost edinip cebine koymak gibi, o ilişkinin ömrü çıkar çatışması yaşanacak ana kadardır. O gün sağlam bi duvara çarparsın ve güvendiğin için de en fazla zararı görürsün. Örnek: Evlendikleri kişi tarafından öldürülen kadınlar.


  • mikro patlama  (01.04.17 19:06:03) 
1 daha yakın geldi ama insanları vicdanlı, empati kurabilmelerine göre ayırıyorum diyebilirim. Bana iyi davransa da hizmet aldığı insana kötü davranan, hayvana insana herhangi bir canlıya empati kuramayıp kötü davranan insan benim için net kötü insandır.


  • boyalı kuş  (01.04.17 21:25:28) 
[]

Kedim saçkıran mı oldu?

Yaklaşık bir haftadır bir gözünün üzerindeki tüylerin çoğu dökülmüş, ama pek temiz de görünmüyor orası, sanki mantar ya da alerjinin oluşturacağı bir görüntüye benziyor. Ekte fotoğrafı var. Nedir bu? Ne yapmak lazım?

Kedi dişi, 7 aylık, kızgınlığa girmedi ya da girmek üzere, bahçede yaşıyor, arada evde takılıyor. Bir de erkek ikizi var, bir süredir erkek buna halleniyor, ara sıra kavga ediyorlar bu dişi çiftleşmek istemediği için.


 
Evet güzel ip uçları vermişsin
İhtimalleri sıralıyayım
Bahçede yaşıyorsa dışarıda veya belki de evde yediği kuru mama öncelikle oralarda döküntü yapıyor
O çok iyi diye lanse edilen ve hatta ist.üni veterinerlik fak.çalışanlarının ısrarla tavsiye ettiği mama bile kedilerimde ciddi tüy dökülmesine yol açtı uzun süredir mama kullanmıyorum
Diğer ihtimaller sizin de dediğiniz gibi mantar veya boğuşma dökülmesi olabilir ama yediklerine bağlı dökülme dediğim gibi önce oradan belli ediyor benim kedilerimde
  • esmeralda  (01.04.17 14:05:31) 
Bence mutlaka hekim görmeli hassas bi durum


  • mutlusismankedi2015  (01.04.17 14:35:03) 
[]

Kızgınlığa girmiş kedi(ler)

7 ayını doldurmak üzere olan bir çift kedimiz var (dişi+erkek). Yavru istemiyoruz, kısırlaştıracağız. Veteriner bize "Nisan sonuna doğru" demişti, 8 aylık olacaklar. Ancak erkek 3-4 gündür kızımıza hallenmeye başladı. Kız istemiyor, kavga ediyorlar. Kızı bayağı rahatsız ediyor. Bundan olsa gerek ki, kız bu sabah evden kaçtı ve 8 saat sonra döndü (ev müstakil; bazen içeriye alıyoruz ama geceleri dışarıdalar). İlk kez böyle bişey oldu. Daha önce kaçsalar da bir ses ettik mi hemen geliyorlardı.

Haliyle endişelendik biz de. Şimdi bu azgın oğlandan bıktığı için gene kaçarsa bulamayabiliriz. Bunları şu an kısırlaştırsak mı, yoksa 7 ay erken mi? Bir de veteriner "döllenme olsa da önemli değil, kısırlaştırırken yavruyu alırız" demişti ama ne kadar sağlıklı?


 
7 ay erken mi değil mi bilmiyorum ama öyle kısırlaştıranlar var.

diyeceğim bizde de döllenme olmuştu, 2 hafta civarına kadar sıkıntı değil demişlerdi. nitekim kısırlaştırdık başka çaremiz yoktu. düşünüyorum da şu an 1 yıl 3 ay yaşında yaklaşık, aralık ayında kısırlaştırmıştık biz.
  • passion rules the game  (21.03.17 21:56:30) 
Biraz daha gecikirsen dişi dışarıda da bulur. Dişinin kızgınlığında da agresif hareketleri oluyor, onların önsevişmesi bu. Acil. Çok.


  • kargn  (21.03.17 22:45:53) 
Ben kedimi 6 aylıkken kısırlaştırdım (dişi)
Evin tek kedisi.
Hiç bir sorun yaşamadım sağlığıyla ilgili. Astımı var ama onun bu olayla alakası yok.
Benim kedim biraz tontiş yani bebekken de öyleydi. Büyük görünüyordu. Gayet de kaldırdı ameliyatı hiç bir şey olmadı. Zaten veterinere danışarak yaptırdık.
  • matilda  (21.03.17 23:19:57) 
Kızgınlığı geçiren hormon hapları var günde 1 adet olmak üzere 2 3 kere kullanılması yeterli oluyor, veterinize danışın tabi. Sonra kısırlaştırma işlemini yaparsınız.ben 7 aylıkken kısırlaştırdım hiç sorun yaşamadık


  • ringinthered  (21.03.17 23:26:05) 
[]

Düşünceli vs. Düşünceli

"Düşünceli" kelimesinin iki anlamı var. Örnekler üzerinden gidelim:

"Kıza hediye alman güzel oldu, çok düşüncelisin."
"Bir sorun mu var? Seni çok düşünceli gördüm."

TDK'ya göre birincinin anlamı "anlayışlı", ikincinin anlamı "kaygılı". Ama bence bu kelimeler tam olarak karşılayamıyor bu kavramı. Cümleler içinde yerine koyarsanız anlam biraz değişiyor. Peki bu iki "düşünceli"yi birbirinden ayıran, daha iyi başka kelime(ler) var mı acaba?

Bu arada durum İnigilizce'de de aynı.

"It was very nice that you bought her a present, you are very thoughtful."
"Is there a problem? You seem very thoughtful."

Aynı soru İngilizce muadil kelimeler için de geçerli.

 
İlk örneğinizde düşünceliden cok ince düşünceli daha uygun gibi.


  • sopiro  (18.03.17 15:45:04) 
1.tactful, considerate
2. Worried

  • partizan  (18.03.17 16:57:27) 
ingilizcedeki thoughtful'un endişe içeren düşünceli gibi bir anlamı yok yalnız.


  • burya  (18.03.17 17:23:36 ~ 17:23:48) 
ilk örnekteki için kibar/nazik/ince, ikinci için dalgın uygun olabilir gibi geldi bana anlam bakımından.


  • Hiddukel  (19.03.17 01:48:17) 
İkincisi için thoughful görmedim ama full of thoughts kullanımını birçok kere gördüm. Ne derece genellenebilir bilmiyorum.
İkincisi için reflective kullanımı kesin ama. Hatta 'to take a reflective walk' derler, düşünceli düşünceli dolanacağım anlamında.

  • aychovsky  (19.03.17 01:54:40 ~ 01:56:52) 
[]

İstanbul'da Irish Sweatshirt

Yaklaşan St. Patrick's Day'de giyilmek üzere üzerinde St. Patrick's Day veya İrlanda ile ilgili bişeyler yazan t-shirt/sweatshirt satan yerler var mı İstanbul'da bildiğiniz?




 
beyoğlu'nda tünelde, farklı tasarımları olan bi tişörtcü vardı.
orada olabilir.

  • pangea  (15.03.17 16:59:34) 
[]

8 yıllık Duyuru'cunun ilk ifşası

Eskinin rockçusu artık popçu.

Edit: Fotoları sildim, yorumlar kalsın.


 
kısa saç yaşlandırmış seni


  • basond  (04.03.17 00:52:29) 
karadenizli tipi var.


  • elorelia  (04.03.17 00:54:09) 
adam yaşlanınca ağaçları kesmişler.

dünya ne hale geliyor...
  • kosun lan mevzu var  (04.03.17 00:54:11) 
bankacı oldum deme?


  • filteria  (04.03.17 00:55:02) 
ilk fotoyu biyerden hatırlıyor gibiyim. ilk ifşa değil mi yoksa ne:D


  • klar  (04.03.17 00:55:11) 
Saclari iyi ki kesmissin bence


  • yuzır  (04.03.17 00:57:18) 
Evrimin gerekliliği ve faydaları isimli çalışma.


  • isott  (04.03.17 01:00:01) 
@basond: Genç durmak için elimden geleni yapıyorum halbuki :((
@elorelia: Kuzeyli değil, güneyliyim. Antalya'nın daha da güneyi.
@filteria: Mühendis. Önemli bir iş görüşmesinden önce çekmiştim.
@klar: Kesinlikle ilk ifşa. Fotoğraf Berlin civarı bir kasabadan, belki başka fotoğraflardan tanıdık gelmiştir.
  • long live rock n roll  (04.03.17 01:03:21) 
R.I.P. Rock'n Roll.


  • pike  (04.03.17 01:05:24) 
kısa saçlı olanı çok daha iyi.

bir an yalova'da yürüyen köşk'e giden yol sandım ilk fotoğraftaki ağaçlı yolu.
  • m e b  (04.03.17 01:06:48) 
kıprıslısın di mi sen ? ben seni esmer gibi düşünmüştüm
bence kısa saç daha iyi, bu arada ilk yorumu ben yazmıştım ama gönderirken duyuru birden kayboldu

  • limoncello  (04.03.17 01:08:42) 
@limoncello: Evet Kıbrıs. Duyuruyu ilk gönderdiğimde fotolardan biri yan çıkmıştı, silip tekrar açtım.


  • long live rock n roll  (04.03.17 01:10:00) 
eger kesin ilk ifşa diyorsan, kesinlikle gozum biyerden ısırıyor


  • galandar kostumu  (04.03.17 01:15:25) 
[]

İspanya - Portekiz seyahatimizi planlıyoruz

Hola!

Mayıs sonunda 4 kişi İspanya'ya gidiyoruz. Araba kiralayıp İspanya ve Portekiz'i gezmeyi planlıyoruz. Rota çizmek için bize yardımcı olur musunuz? Detaylar şöyle:

- Madrid'e inip Madrid'den geri döneceğiz.
- 9 gece, 10 günümüz var.
- Seyahatin yedinci gecesi Lizbon'da olmamız lazım (konser için).
- Daha önce Barselona, Madrid ve güney İspanya'ya (Endülüs) gittik, yeni yerler tercih sebebi.

Şöyle bir rota çizdim ilk araştırma sonrası:

-> İlk gün Madrid'e inip Bilbao'ya arabayla geçiş, Bilbao'da 2 gece
-> Batıya doğru sürüp Santiago del Compostela'da 1 gece
-> Güneye gidip Porto'da 3 gece
-> Güneye gidip Lizbon'da 2 gece
-> Madrid'e geri sürüp, 1 gece kalıp ertesi gün geri uçuş

Rota iyi mi? Porto ve Lizbon iyi sanki. Bilbao ve Santiago mantıklı mı? Yoksa kuzey İspanya'da Gijon, Coruna gibi başka şehirler mi seçelim? Ya da kuzey İspanya'ya hiç gitmeden Valladolid, Salamanca gibi Porto'ya giderken yol üstü olan yerlerde 1-2 gece mi kalsak? Ya da sadece Madird-Porto-Lizbon yapıp her birinde kaldığımız gün sayısını mı artırsak?

Muchas gracias...

 
Porto ve lizbon bilbao ve santiagodan daha guzel. Yalniz santiago del compostela mi san sebastian mi demek istedin?


  • geçerkenugradım  (17.02.17 18:22:47) 
Santiago del compostela. Güncelliyorum.

Bilbao ve/veya Santiago'ya hiç gitmeyip Porto ve Lizbon günlerini uzatacak kadar güzel mi? Zaten Porto ve Lizbon'da 2-3 günümüz var, yeterli olur diye tahmin ediyorum?

Rota şöyle:

www.google.com.tr!4m38!4m37!1m5!1m1!1s0xc42e3783261bc8b:0xa6ec2c940768a3ec!2m2!1d-3.74922!2d40.463667!1m5!1m1!1s0xd4e4e27664b89b9:0x6534acc41e95a645!2m2!1d-2.9349852!2d43.2630126!1m5!1m1!1s0xd2efe44e2dd71a7:0xe0146888c087e311!2m2!1d-8.5448445!2d42.8782132!1m5!1m1!1s0xd2465abc4e153c1:0xa648d95640b114bc!2m2!1d-8.6291053!2d41.1579438!1m5!1m1!1s0xd19331a61e4f33b:0x400ebbde49036d0!2m2!1d-9.1393366!2d38.7222524!1m5!1m1!1s0xd42209a1ebb8201:0x20c3fa90b7e442fc!2m2!1d-3.7323934!2d40.3082504!3e0?hl=tr
  • long live rock n roll  (17.02.17 18:27:25 ~ 18:33:07) 
Endülüs fikrini sildim; Lizbon çok güzel diye değiştiriyorum. Yani Porto'da fazla kalmayabilirsiniz ama Lizbon ve çevresinde birkaç gün rahatlıkla geçirilebilir. Porto'da günü geçirip akşamına Lizbon'a gidin derim. Bir de İspanya'dan birkaç derece düşük oluyor sıcaklıklar orada, aklınızda olsun.


  • whoosie  (17.02.17 18:35:02 ~ 18:40:32) 
Lizbona kadar gitmişken mutlaka sintrayı da görmelisiniz. Araştırıp rotaya ekleyebilirsin. lizbondan yarım saat kadar sürüyor


  • hohoho  (17.02.17 19:57:09) 
Kusura bakmayin ama bence baya kotu bir rota. Ispanyanin kuzeyi muhtesem guzellikte bir bolge. Portekiz de cok cok guzel. Her bir bolgede/ulkede ayri ayri 10 gun rahat rahat gecebilecekken baya bir saat bosu bosuna yolda gececek. Madride inecekseniz bari toledo ya da gidin mesela. Bilbaodan santiago d com. Kadar muhtesem otesi yerler var, yazik aradaki yerleri gormeyeceksiniz ve bilbao ve santiago o rotanin en gereksiz iki yeri bence. Portekizi hic saymiyorum bile, burada cok soruldu, cok ayrintili yazdik. Guimaraes, melides, sintra, cabo de roca, coimbra, aveiro, lagos ve etrafindaki milli park vs. vs.


  • kassiopeia  (17.02.17 22:10:56) 
[]

İspanya'da araba kiralamak

Bunun için "uluslararası ehliyet" diye bir şey varmış. Bir yıllığına çıkartılıyor (500 tl civarı) da turist olarak gidilen yerlerde kullanılabiliyor. Gerçi bunu istemeyen firmalar da bulduk. Ancak "araba kiralama firmasının kabul etmesinin önemi yok, polis çevirme yaptı mı uluslararası ehliyet yoksa 400-500 euro cezayı keser" duyumları da aldım.

Bunun aslı astarı nedir? Tecrübesi, fikir sahibi olanlar var mı aranızda?

Bir de İspanya'dan Portekiz'e birkaç günlüğüne geçip döneceğiz. Bunun için 50 euro sınır ücreti kesilir yazan firmalar var. Bunun olayı nedir? AB ülkeleri arasında sınır yok, GPS'ten mi belirliyor?

Bu arada TC ehliyetim yok, KKTC ehliyetim var. Türkiye'de ehliyet ücretini ödeyerek sınavsız TC ehliyeti alabiliyorum.

 
ben gayet normal eski ehliyetimle kiraladım yazın hiçbirşey olmadı. uluslararası belge falan sormadı kimse. ayrıca yeni ehliyetler ile uluslararası belge falan alınması gerekmiyor zaten ehliyet geçerli oluyor yurtdışında.


  • t joe  (07.02.17 18:14:03) 
Türkiye ile İspanya arasında ehliyetlerin karşılıklı tanınması ile ilgili bir anlaşma var 2010 yılında imzalanmmış, ona güvenip hareket ettik ve TR ehliyeti ile arabayı sıkıntısız kiraladık. Hatta park cezası bile yedik bir şey olmadı (cezayı paşa paşa ödedik o ayrı).


  • raziel  (07.02.17 18:20:43 ~ 18:21:04) 
Portekiz'de bazı otobanlarda otomatik ödeme sistemi var.
Portekiz plakalı araçlar cihaz olmasa da 1 hafta içinde ödeyebiliyor, diğer ülkelerin araçları sadece ön ödemeli olarak kullanabiliyorlar. Aklında olsun, otomatik yola girip ceza yiyebilirsin.

  • cakabo  (07.02.17 21:14:45) 
Estonya'da internetten araç kiralarken gerekli belgeler arasında talep etmişlerdi, burdan alıp gittik. Sordular mı, Hayır.


  • piotr  (08.02.17 16:46:15) 
[]

Requiem for a Dream hakkında sorular

Filmi ilk kez kesintisiz olarak izledim. Tahmin ettiğim gibi ağzıma sıçtı, mükemmel bir film. Filme 10 üzerinden 10 ya da 9 vereceğim, soracağım üç soruya bağlı olarak:

1. Kadının içtiği haplar tam olarak nedir? ABD'de doktorlar bu kadar etkili uyuşturucuları reçeteye bu kadar kolay yazıp hastanın toplu halde almasına izin veriyorlar mı? Ya da eskiden böyle olduğu bir dönem oldu mu? Neticede kadının şikayeti fazla kilolardı. Eğer bu kadar kolaysa, doktor onayıyla o kadının düştüğü duruma düşen binlerce bilinçsiz insan olmuştur Amerika'da..? Oldu mu, yoksa biraz abartma mı var?

2. Kadının durumu biraz tuhaf değil mi? Sonuçta bir anda kafayı yemiyor karı. Oğlu kadını görünce garipliği fark ediyor ama bakıyor ki kadın en azından hayata tutunma sebebi bulmuş, boş veriyor. Ancak kadının durumu kötüleşiyor sonra yavaş yavaş. E mahalle arkadaşları bunu fark etmiyor mu? Kadın delirip TV kanalına gitmeden önce bir müdahale edilmesini beklemek mantıklı değil mi?

3. Filmin sonlarına doğru, gençler satmak üzere biraz mal almak istiyorlar, bunun için de paraya ihtiyaçları oluyor. Sanırım iki bin dolar'a ihtiyaçları oluyor. Bizim oğlan da gidip sevgilisinin adamın tekiyle yatmasına göz yumuyor bu para için. Öncelikle; bu ayakkabı kutularında sakladıkları paralar bitmiş miydi hemen? Hadi bitti diyelim... E be adam, kız arkadaşını pazarlayacağına, git evindeki TV'yi, koltuğu sat, annene aldığın yeni TV'yi sat değil mi? Paraya böyle ulaş, malı al, sat, kazan, tekrar alırsın. Daha önce yaptığı şeyler neticede... Kaçırdığım bir şey mi var? Bu kararı alırken de öyle kafası iyi falan değildi, gayet soğukkanlı ve bilinçli bir karar almıştı bizim eleman...

Bunlara mantıklı açıklamalar varsa filme 10, aksi halde 9 puan vereceğim.

 
3. cingilbörtlük bunu gerektirir.


  • anonymice  (02.02.17 01:02:26) 
1. John oliver in bi bolumunde konuyla ilgili guzel arastirmalar var
www.youtube.com

2. Amerikan kulturu, arkadas iliskileri, bencil merkezcilik, vurdumduymazlik, cahillik
Bi de arkadaslari da yasli tipler akli basinda kimse yok

3.2 bin dolar buyuk para. Ikinci el para etmiyo, pawn shoplar tam akbaba, yok yani caresi, bulamaz o parayi
  • sttc  (02.02.17 01:09:55) 
[]

Kedileri yemek artıklarıyla beslemek

Ne kadar yanlış?

Yaklaşık 4 aylık 2 tane kedimiz var. Arkadaştan sahiplenilmiş sokak kedisi, tekir mi diyorlar..? Neyse, bunları bir aylıktan beri kuru mamayla besliyorduk ama son 1-2 haftadır annemle babam bunları kıyma, makarna vb yemek artıklarıyla da besliyorlar ufak ufak. Kediler de afiyetle yiyor, ortada bir sıkıntı yok gibi. Bunun bir sakıncası var mı?

Sakıncası varsa; ne gibi sakıncaları var? Kampüslerde yıllarca yaşayan kediler yemek artıklarıyla nasıl sağlıklı bir şekilde hayatta kalıyor? Yüzyıllarca nasıl yaşadı bu hayvanlar sokakta?

Sakıncası yoksa; bu kedi maması endüstrisi neden bu kadar büyük? İnsanların kedisini yemek artığıyla beslemesi daha ucuz/kolay değil mi? Ayırca sakıncası yoksa kediler yemek mi tercih eder mama mı?

 
Kedi mamaları kedilerin sağlıkla gelişmesi ve yaşaması için elzemdir. Her üründe olduğu gibi kedi mamasının da kalitelisi ve kötüsü bulunur. Kötü mama ile beslenilen kediler bir süre sonra birçok hastalıkla karşılaşabilir. Örneğin ben 3 üç yıl bonacibo ile besledim ve gastrit oldu birçok kez veterinere götürdüm ve ortalama 1000 lira harcadım ki gastrit de geçen bir hastalık değil. Dolayısı ile kedilere kaliteli mama vermek şart. Ev yemeği kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Yağlı, baharatlı yiyecekler bir süre sonra sağlık sorunlarına yol açar. Özellikle ev kedileri bu duruma daha hassas. Sokak kedileri yiyor bir şey olmuyor demişsiniz. Ne demek olmuyor? Sağlıkla nir kedi 10 15 yıl yaşarken, sokakta çöpten beslenen kedi en iyi ihtimal ile 5 yıl yaşar.
Dolayısıyla kedinizi proplan, royal canin gibi mamalar ile besleyip aşılarını yaptırın. Özellikle iç parazit ve karma aşılarını aksatmayın.

  • cesurseyyah  (24.12.16 14:55:47) 
Karbonhidratlı gıdalar diş eti hastalıklarına ve dış kaybına yol açar, kedi doğru düzgün beslenemez ölür.


  • angelus  (24.12.16 14:58:18) 
Bazı sebzeler, yemeklerdeki baharatlar, tuz ve yağ hayvanlar için iyi değil. Artı olarak düzgün kuru mamaların içerisinde kedilerin ihtiyacı olan lifler, vitaminler, aminoasitler, taurin, kalsiyum vs var direkt ev artığında olmayan.

Kampüslerdeki kediler maalesef zannettiğiniz gibi yıllar boyu sağlıklı bir şekilde yaşamıyor. Çoğu gençlik döneminde soğuktan, hastalıktan ya da farklı sebeplerden dolayı (köpek saldırması, kaza gibi) ölüyor. Şanslı olan birkaç tane çıkabiliyor aradan. Sokak kedilerinin ortalama ömrü daha da kısa, 3-4 yıl civarı olduğu söyleniyor. Yüzyıllarca neden yaşadılar sorusuna biyolojiye daha hakim birinin cevap vermesi daha doğru olur ama benim düşünceme göre çok fazla çoğalıyor olmaları bir neden. Bir de genel olarak survival skilleri köpeklere vs. oranla daha kuvvetli hayvanlar. Küçük olmaları da bir avantaj sanırım.
  • buff  (24.12.16 15:00:23) 
Kediler pişmiş olduğu sürece etli yemekler yiyebilir arada ama devamlı yediklerinde en basiti ishal olan pek çok hastalıkla karşılaşırlar. siz sokaktakilerin yemek artığı yiyerek ve çöpten beslenerek sağlıklı olduğunu zannediyorsunuz ama değiller, ölüyorlar farkında değilsiniz sadece.


  • pazardanaldimbirtane  (24.12.16 15:01:54) 
Sokaktaki kedilerin omurleri pek uzun olmuyor malesef.
Insan yemegiyle beslenince ozellikle bobrek hastaligi gibi hastaliklara yakalaniyorlar.
Kediler bazen tadi guzel oldugu icin ev yemegini tercih edebilirler. Ama cocuklar da ev yemehi yerine mcdonalds tercih ederler. Cunku onlar sagligi dusunemezler, sadece tat onemlidir. Ayni durum yani.
  • innerbliss  (24.12.16 17:53:41) 
Sorularinin ozetle cevabi:

Sakincasi var. Ne gibi sakincalari var? Kedilerin yaşar ama: Omurleri daha kisa olur. Cesitli hastaliklara yakalanma ihtimalleri cok daha fazla olur ve bunlardan biri sebebiyle de aci ceker ve erken ölür.

Kampuslerde yillarca yasayan kediler dediklerin 3-5 sene yasiyor. Kedilerin uremesi icin ilk 1 seneyi doldurmalari yeterli. Sonra ucer beser doguruyorlar zaten, sonra da ölüyorlar. Kedilerin kendileri degil soylari yasiyor. Iyi bakilan bir kedi genetik bir problemi yoksa 14-20 sene arasi yasar.

Insan yemeklerindeki maddelerden bazilari kediler icin direk toksik. Ornegin yemeklerinizde sogan kullaniyor musunuz? Sogan icindeki thiosulphate maddesi kedi ve kopekler icin toksiktir ve kan hastaligi yapar.

Kediler icin en onemli aminoasit taurine'dir ve bu da hayvansal besinlerde bulunur. Kedi mamalarinda dengeli miktarda bulunur ve evdeki yemek artiklariyla bu dengeyi saglayamazsiniz. Baska bir sey bilmeyen kedi onu yer ama saglikli olmaz.

Ucuzluk meseleyse biraz arastirma yapin, mamalari toptan almak suretiyle bugunlerde bir kediyi evde gunluk 75kurus - 1 lira arasina beslemek mumkun.
  • robokot  (24.12.16 19:21:48 ~ 19:22:43) 
tuz şeker baharatlar kediler için zararlı ve ömürlerini kısaltıyor ama onun haricinde davranışlarına da etkileri var. Benim bir ev ark. kedisi ev yemeği de yiyordu. ortlıkta bir öp dahi bırakamıyoduk her şeyi yiyordu. çekmeceden ekmek poğaça bile çalıyordu. artık illlahlah etmiştik. şimdi iki tane kedi ile açık mutfak olan bir evde yaşıyorum ne çöpe musallatlar ne de yemeğe gelip arada kokluyorlar o kadar.
Diğer kediyle her gün evde bir yer kirleniyordu. Çorba içmeye çalışırken devirmekten tut, sıcak menemene saldırmaya hep açtı hayvan :D

  • fasulyek  (24.12.16 20:24:21) 
[]

Kediler hakkında iki soru

Eylül başında doğmuş ve Ekim başından beri bende olan iki yavru kedim var. Biri dişi, biri erkek, kardeşler.

1) Dişi olan zaman zaman erkek olanın karnını emiyor, böyle annesinin memesini emer gibi. Birkaç kez emerken yakaladım, bazen de erkeğin karnının ıslak olmasından anlıyorum. Bir derdi mi var acaba? Daha bir aylıkken anneden ayırmamız kötü mü oldu? Bir aylıktan beri kuru mama ile besliyoruz, mutlu görünüyorlar genel olarak.

2) Şu anda 3.5 aylık oldular. Bunlar ne zaman çiftleşme dönemine girerler? Birbirleriyle çiftleşecek bunlar değil mi? Daha fazla kedi istemiyoruz. Doğrudan kısırlaştıralım mı yoksa bir seferlik çiftleşmelerine izin verelim de öyle mi? (yavruları sahiplendirmeyi deneriz) Hani hayatı boyunca hiç çiftleşmeyecek olmaları acımasızlık mı olur acaba diye düşünüyorum... Bir de bahçeli bir evde, genellikle bahçede yaşıyorlar, eve az alıyoruz. Ev de ana yolun dibinde. Erkek çiftleşmek için kaçıp araba altında kalmasın da istiyorum...

 
Genelde erkek önce aktifleşir, dışarıdan koku alması yeterli erkek için. O yüzden altı ayken falan kısırlaştırıyorum ben. Aynı durum başımda şu an, iki ay içinde erkeği yılı geçmeden dişiyi kısırlaştırıcam, daha önceki tecrübelerim hep acı çünkü.


  • kargn  (13.12.16 21:55:00) 
1- yavru kedilerin en az 2 ay anne sütü emmesi gerekir, yoksa hem gelişim açısından sıkıntı olur hem de böyle davranış sorunları olur. yazık yavrularım anneden çok erken kopmanın travmasını yaşıyor :(

2- kedilerde kardeş kavramı yok, 5-6 aylık civarı çiftleşmeye başlarlar. ayrıca annelik/babalık kavramı da yok. daha fazla yavru istemiyorsanız kızgınlığa girdiklerinde ayrı odalara alacaksınız, ya da dişi kediyi 6 aylık civarı kısırlaştıracaksınız (Gerçi biraz erken ama kısırlaştırılıyor, en iyisini veteriner bilir)
  • bir nick var benden iceri  (13.12.16 21:57:16) 
bizim büyük kedi de yapardı o emme işini. bi zararı olmadı. sonra bıraktı.

hatırladığım 6 aya doğru başlıyor. kısırlaştırın çiftleştirmeyin. yavruları sahiplendirmek dert. bakamayacak olan insanlara denk gelebiliyor. "o duyguyu bir kez tatmalı" çok insana has bi kafa. gerek yok.
  • aşksız prens  (13.12.16 22:01:11) 
1. E 1 aylıkken ayırmanız kötü olmuş tabi ki, çok erken. En az 1buçuk 2 ay daha emmesi lazımdı o hayvanların. Emme meselesi bununla bağlantılıdır muhtemelen ama sıkıntı yaratacak bir davranış değil iki taraf için de.

2. Tabi ki kısırlaştırın. Acımasızlık falan değil, çiftleşmek hayvanlar için bize ifade ettiği anlamı ifade etmiyor. 15-20 saniyelik iş. Ayrıca dişi kediler için de can yakıcı. Yavruları sahiplendirmeyi denersiniz bi sürü yavru olursa yuva bulamazsınız, onu da söyleyeyim. Sahiplendirme işi o kadar kolay değil. Buna ek olarak zaten yuva arayan binlerce onbinlerce kedi var, bunlara birkaç tane daha eklenmesine hiç gerek yok. 6 aylık olduktan sonra veterinerle görüşün kısırlaştırma işini. Erken diyebilir, zamanı gelmiş de diyebilir. Uygun bir zaman belirler operasyonu yaptırırsınız ona göre.

Ha bir de birini kısırlaştıralım yeter gibi bi düşünce oluyor genelde iki kedi bakanlarda. O da çok yanlış. Bir taraf rahatken diğer taraf kızgınlığa girince epey ıstırap çekiyor ve diğer kediyi çiftleşmek için zorlayabiliyor. Dolayısıyla kesinlikle kısırlaştırın, kesinlikle ikisini birden kısırlaştırın.
  • buff  (13.12.16 22:18:22) 
benim iki dişi kedim var anne-kız. hiç ayrılmadılar. küçük olan 4 yaşına girdi, hala ara sıra annesinin memesini emiyor. yani biz de inanamıyoruz ve gerçekten komik duruyorlar ama refleks bu sanırım, kendinizi üzmeyin annesinden erken ayrdık diye.


  • istanbul kanatlarimin altinda  (13.12.16 22:29:02) 
[]

Garaj kapısı motoru

Merhabayın. Yana doğru tekerlekle kayarak açılan demir garaj kapımız var, fotoğrafı ekte. Buna uzaktan kumandalı kapı motoru takmak istiyoruz, arabayla giriş çıkışları kolaylaştırması için. Bulunduğum yerde (Kıbrıs) bu işi yapan bir adama sorduk, tek tip motor kullanıyormuş, İtalya'dan getirtiyormuş, 700 euro fiyat biçti bize. Çok bulduk tabii... Bahsettiği motor 500 kg taşıma kapasitesine sahipmiş. Bizim kapı 50-80 kg arası bişey. Kaldı ki yana kaydırma gücü için 5 kg kapasiteli bişey yeterli olur.

Google'da arattım, bin türlü şey çıktı. 300 - 1200 TL arası değişiyor fiyatları. Benim arayışlarıma hitap edecek bir tavsiyeniz var mı? İnternetten alıp kendimiz takabilir miyiz, ya da ucuza alıp, bir elektrikçiye falan 200 lira verip taktırmak mantıklı mı? Önerilerinize açığım...


 
  • anonymice  (11.12.16 12:39:28) 
olum ya naptın la bu kıza sabahtan beri nefret kusuyo sana?
neyse prntscr.com

troll değilseniz uzadı mevzu uzatmayın derim.

ikincisi 5kg kapasiteli kaydırma yetmeyebilir iyice ucuzuna kaçmayın çünkü tekerler arasına pislik girer paslanır vs cıv cıv zorlanıp yakar motoru.

bi elektrikçiye taktır. çok anlamam dersen.
  • basond  (11.12.16 13:15:38) 
@kakao ,

Kullanım yogunluguna baglı olarak Crawford daha iyi markadır . Hörmann bayi ağı ile çalıştığı için servis konusunda her zaman problemlidir. Yalnız ne Hörmann ne de Crawford ( ASSA ABLOY ) yana kayar bahçe kapısı yapmaz.

@long live rock n roll ,

Senin bakman gereken marka BFT. Yana kayar bahçe kapılarında ağırlık önemlidir , senin bahsettiğin gibi 5 kg itme-çekme gücüne sahip bir motor ile o kapıyı hareket ettiremezsin , ve kontrol dışı kullanımları engelleyemezsin.

Tavsiyem BFT marka olacaktır.Zaten firmanın sana bahsettiği marka büyük ihtimalle BFT'dir, o da kendisi getirtmez bayi kanalı ile getirilir. Kendin getirsen ve elektrikçiye vs taktırsan işin içinden çıkamazsın doğrusu. Çünkü kapı yanına kadar çekilmesi gereken elektrik , motor üzerinde yapılacak switch ayarları vs. derken astarı yüzünden pahalıya gelir.

İhtiyacın olması durumunda daha detaylı yardımcı olabilirim.
  • MiraTaurus  (11.12.16 15:26:22) 
[]

Ankara MEB Şura Salonu - Nouvelle Vague

Burası bildiğin tiyatro salonu gibi bir yer mi? Haftaya cuma Nouvelle Vague çıkıyormuş da:

www.biletix.com

Bildiğin bar konseri gibi değil de müzikal dinler gibi mi olur? Bilet seçiminde bölüm seçiyorsun, koltuk numarası çıkıyor karşına. Sıkıcı mı olur?

 
te lisede bi konsere girmiştim orda. koltuk vs yoktu, herkes sahne önünde ayaktaydı. ama içerde başka salon var mıdır, değişmiş midir bilemiyorum.


  • elorelia  (08.12.16 16:16:18) 
normal tiyatro salonu gibi bir yer. oturulacak yerler var.

ankara.meb.gov.tr
  • kibritsuyu  (08.12.16 17:16:57) 
[]

Bir arkadaşı bir durum hakkında uyarmak

Dün akşam başıma şöyle bir olay geldi;

İki erkek, bir kız olarak cafe'de oturuyoruz. Benim kız ile ilişkim var ama bu bilinmiyor, diğer erkeğin haberi yok, ortamda 3 arkadaş şeklindeyiz.

Yedik içtik, hesabı masaya istedik, ödedik. Kız "hadi kalkalım" dedi ve kalktı, biz de kalktık. Tam gidiyoruz, kız "tuvalet ne tarafta?" dedi. Ben de refleksif olarak "tuvalete daha önce gitmen lazım, bu daha önce de oldu" dedim. (Benzeri birkaç gün önce olmuştu, kalkıp kasada hesabı ödedik, biz dışarı çıkarken kız tuvalete gitti, biz de onu birkaç dakika dışarıda bekledik). Ben de "biz masada otururken gitmen lazım ki seni dışarda, ayakta beklemeyelim" düşüncesiyle uyardım. "Hadi git tuvalete, biz oturup bekleyelim" dedim. Kız tepki gösterdi, "yok gitmeyecem, gerek yok" dedi, çıktı dışarı. Ben arkadaşa "peşinden git, ikna et tuvalete girsin, ben bekliyorum burda" dedim. Gitti, gelmediler. Çıktım dışarı, arabamın yanındaydılar. "Cidden git tuvalete, şimdi dışarıda vakit geçireceğiz, sıkışacaksın" falan dedim, "yok, makyajıma bakacaktım, gidelim" dedi. Kötü hissettim kendimi ama ok dedim gittik.

Başka bir yere gittik beraber, arabada oturuyoruz. Kız sessiz sakin, konuşmuyor, belli ki tavırlı. Bizim 3. eleman bize take-away kahve almaya gitti, ben de konuyu açtım, "niyetim kötü değildi, uyarmak istedim sadece, yanındaki insanlar rahatsız olabilir diye" falan diye açıklamaya çalıştım, kız deliye döndü. Çıktı arabadan, yok taksi bulup eve gidecekmiş bilmemne. Peşinden gittim, bizim eleman arabaya gelip bizi arıyor bulamıyor, 20 dk yürüdüm kızla, zar zor ikna ettim geri getirdim, gergin bir ortam oldu, üçümüz konuştuk biraz meseleyi, ben kötü hissettim, kız biraz ağladı, bizim eleman aramızı buldu güzel bir şekilde. Eve gittik, oyun oynadık vs problemsiz.

Sonra kızı evine bıraktım, bırakırken "problem var mı?" diye açtım biraz konuyu yine. Çok şiddetli olmasa da yine kötü hissetti, biraz ağladı, sonra sarıldı, sonra tavır yaptı, sonra beni evine davet etti. Başka sebeplerden dolayı uygun olmayacağını söyledim, kızı bırakıp eve gittim.

Aramızdaki diğer dinamikler: İlişkimizin gizli olması gerekiyor ve kız da buna OK, ama bunun verdiği bir gerginlik var, kendini suçlu hissettiği noktalar var. Ayrıca regl döneminden geçiyor şu an.

Şimdi sorularıma gelelim; öncelikle evet, uyarı yaparkenki üslubum hoş değildi, orda hatamı kabul ettim, özür diledim 10 defa. Ama kız "sen beni uyaracak haddi nereden buluyorsun?", "2 dakika beklemek gibi basit bişeyi kim umursar? çok egoistsin", "beni hep kırıyorsun, herşeyi berbat ediyorsun" vs gibi derin suçlamalar yöneltti bana. Ben de temelde kendimi savundum, üslup konusunda hatamı kabul ettim. Ayrıca ilk baştaki nahoş uyarıyı yapan benim ama olayı büyütme niyetinde değildim, asla sesimi yükseltmedim, yapıcı olmaya çalıştım. Alıngan olup olay çıkaran, ortamı terk edip gerginlik yaratan kişi o. Kimde ne kadar suç var sizce? Bir insan arkadaşını böyle bir konuda uyaramaz mı, normal değil mi? Yoksa basit bir yanlış anlaşılma çok mu büyüdü, nedir?

 
muhtelemen o tuvalete gittiğinde size hesabı kitliyor gibi düşünmenize alındı. ondan olabilir bu tavırlar. bir de bir sürü etken varmış; gerginlik, regl vs. biraz fazla büyütülmüş gibi ama aynı sorunu bir daha yaşamazsınız sanıyorum. dersler alınmış muhtemelen.


  • dedimmidemedimmi  (17.11.16 12:33:55) 
Hesapla alakası yok. Zaten hesabı masada ödeyip sonra kalktık. Daha önce olduğunda da hesabı kasada ödemiştik, sonra gitmişti tuvalete. Hesabın lafı bile geçmedi.

Olayın büyümesinin esas sebepleri ilişkimizin genel dinamikleri ve regl durumu, biraz da benim hatalı üslubum. Ama merak ettiğim şey; böyle bir uyarıda bulunmak çok mu yanlış? Çünkü hep aynı şeyi tekrarladı; "ne kadar egoistsin, normal bir insan nasıl böyle bir şeye takılır, bana böyle bir uyarıda bulunacak haddi kendinde nasıl bulunuyorsun?" vs....
  • long live rock n roll  (17.11.16 12:38:01) 
Eğer olay anlattığın gibiyse gizli kız arkadaşın cok korkunç sabırlar diliyorum.


  • pastörizesüt  (17.11.16 12:38:57) 
kanımca olay çok saçma. yani siz 2 dakika ayakta beklememek için mi bu uyarıyı yaptınız? tuvalete gideceğim dedikten sonra, hesap ödediyseniz bile kimse oturmanıza bir şey demez herhalde? ya da ne bileyim iki çevreye bakarsınız, falan. çok basit bir şeyden nem kapmışsınız gibi geldi. ayrıca her şey olabilir tuvalete gitmesine sebep. şimdi gitmen lazımdı, böyle olmazı tuvalet için diyorsanız baya enteresan. ayrıca regl olmuş olabilirdi. bunun anını ayarlayamaz kanımca.

bunların yanında verilen tepki fazla, o konuda haklısınız. ama bunun belki başka bir sebebi vardır. o kısmı bilemem.
  • windowsguvenlikduvari  (17.11.16 12:48:41) 
böyle bir uyarıyı yapmaktan ziyade başkasının yanında bu şekilde uyarmış olman sorun bence. reglin de %70 payı var aşırı tepkisinde. ayrıca çıkarken gitsin ne olacak? kovmuyorlar ya sizi, dönünce çıkarsınız mekandan. bence olayın başlangıcı da anlamsız. control freak bir intiba oluşturmuşsun bence kız arkadaşında. şahsen bende öyle oluştu.


  • çakıstes  (17.11.16 12:48:43 ~ 12:50:19) 
Hesap sorun değilse o zaman şudur:

uyarıda bulunmak yanlış değil ama biraz sert tavır koymuşsunuz, ona bozulmuştur o zaman, gücüne gitmiştir. normalde arkadaş ortamıyla dışarı çıkılınca illa ki birileri birilerini bekliyor, çok sorun etmemek lazım. şaka yollu söyleseydiniz bu kadar büyümezdi belki. ama yine cevabımın devamı aynı.

"bir sürü etken varmış; gerginlik, regl vs. biraz fazla büyütülmüş gibi ama aynı sorunu bir daha yaşamazsınız sanıyorum. dersler alınmış muhtemelen."
  • dedimmidemedimmi  (17.11.16 12:51:17) 
@windowsguvenlikduvari: Evet, ayakta ve dışarıda beklememek için. Sadece ben değil, diğer bekleyen insanları da düşünerek. Yine oturabilirdik, ama bunu onun düşünmesi lazım, herkes ayağa kalktıktan 3 saniye sonra tuvalete yönelmek biraz düşüncesizlik bence. Ve reglin anını ayarlayamaz ama ayağa kalktıktan 3 saniye sonra aklına geldiyse, ayağa kalkmadan da bunu düşünebilir. Objektif olarak bakınca vardığım sonuçlar bunlar, ama olayı büyütmüş değilim. Bir uyarıda bulundum, o kadar. Evet üslubum yanlıştı ama olayı büyüten ben değilim. İnsan bir arkadaşına böyle bir uyarıda bulunamaz mı? Hele ki ilişkisi bulunan birine...

@çakıstes: Evet, başkasının yanında olması konusunda hatalıyım, bunu kabul ediyorum. Öte yandan control freak gibi görünmüş olabilirim, ama olayı pek de önemsemedim ben. Böyle bir konudan kavga çıkarmak niyetinde değildim. Sonrasındaki diyalogda da onu suçlamadım, kendimi savunmaya çalıştım ve olay büyüdü.

@dedimmidemedimmi: Aynen katılıyorum, hatamı biliyorum. Yine de "çok" sorun etmiş değilim, sadece uyardım.

Üsluptan bağımsız olarak da uyarmakta hatam var ise, bundan sonra arkadaşlarıma pek fikir belirtmeyeyim diyorum, o yüzden soruyorum biraz.
  • long live rock n roll  (17.11.16 13:08:17) 
uyarmak tabii ki normal. o kişi sevgiliniz, anneniz, babanız, dostunuz olsa da uyarabilirsiniz, bunda yanlışlık görmüyorum ben. sen dakikalarca otur ama son anda herkes ayaklanmışken, hatta yola çıkmışken "ben lavaboya gideceğim." de. hiç mantıklı değil. üstelik daha önce de yapmış bunu. belli ki alışkanlık edinmiş.

regl olması da"egoistsin, ne haddine beni uyarmak?" gibi hakaretlere bahane değil. iyi o zaman regl olan kadınlar terör estirsin yeryüzünde.

haksız değilken özür dilemeniz de tuhaf doğrusu. çünkü bu gereksiz özürler, bu ilişkide hata yapan kişinin sadece siz olduğu yönünde bir düşünceye itiyor zamanla.
  • m e b  (17.11.16 13:09:06) 
Uyarı gereksiz olmuş. Bir iki dakika neyse beklenir. Yirmi kişilik bir grup da değil. Sonuçta tuvalet yani, ihtiyaç giderme dışında başka bir problemi de olabilir, size söylemek istemez.


  • bigbadabum  (17.11.16 13:26:58) 
bu tür konularda uyarı yapacaksan olduğunda değil, ertesi gün yada daha uygun bir şekilde ve ikiniz varken yapman daha doğru olur kanaatindeyim. başkasının yanında kızın kötü hissetmesini sağlamamalısın.


  • selam  (17.11.16 13:57:44) 
pastörizesüt +1

bence kendisinin düşünmesi gerekiyordu, ortamdan kalkarken tuvalete mi gidilirmiş sen uyarmakla doğru yapmışsın. neyin kafasını yaşıyorsa.
  • yue  (17.11.16 14:04:11) 
dünyada en nefret ettiğim "uyarı" tarzı olduğunu belirteyim önce.
aşırı kontrolcü karakter yapısı seziyorum.
ayrıca bir insanı bu şekilde uyarmak, öğretmek demektir.
bana bu yaştan sonra kalkıp yol yordam öğretmeye kalkan adamı yanımdan küfürle kovarım.

her zaman ayağa kalkıldığında, kadınların çoğu "ben bir tuvalete uğrayıp geliyorum" der.
bunu sorgulamak da size düşmez.

adab-ı muaşeret kurallarına göre, tuvalete giden kadına eşlik falan edilir ve beklenir, bunu da ekleyeyim.
yani bir yerde beklemek "göreviniz" orada zaten.
kadın erkekleri düşünerek hareket etmez, erkek(ler) kadına uyum gösterir.
yeni nesil mi böyle, ben mi yaşlandım bilmiyorum.
yaşınızı da bilmiyorum gerçi...

kadın masadan kalktığında arkasında leke var mı diye kontrol etmek için de tuvalete gider, bunun hesabını verecek değil.
erkeklerin geneline sesleniyorum; lütfen şöyle çok bilmiş hareketler yapmayın.
kimin ne zaman tuvalete gideceğinin kararını siz veremezsiniz.

sinirlendim şimdi durup dururken.
başkasının yanında uyarma konusuna falan hiç girmiyorum bile.
  • blatta hiberna  (17.11.16 14:31:03 ~ 14:34:17) 
örneğin ben her ortamdan çıkarken tuvalete giderim, bütün kız arkadaşlarım da beklemiştir şuana kadar çünkü dışarıda genelde gitme imkanım olmaz ve çok çabuk gelir. dolayısıyla bence sert çıkmışsınız ve boşuna sert çıkmışsınız 5 dakika beklerdiniz olur biterdi.


  • yeni dunya duzeni  (17.11.16 14:33:13) 
Kız sayko. Uğraşma.


  • arnold schwarzeneger  (17.11.16 14:35:25) 
mekandan cikilirken tuvalete gidilmez diyen bile olmus yuh! size mi soracak insanlar ne zaman tuvalete gidecegini.
neyse oncelikle kiz arkadasinin uc bes saatlik kisa bir zaman dilimi icinde iki uc kez aglamasi enteresan bence, ben regl doneminde boyle bir seye uc bes kere aglayani gormedim, kendim dahil.
baskalari rahatsiz olacak diye insanlari bu sekilde uyarmanin genel olarak sacma oldugunu dusunuyorum, herkes kendisi dusunur zaten kimi neyle rahatsiz edip etmeyecegini, bir insanin hareketlerinden rahatsiz olan ucuncu kisiler de cok rahatsiz oluyorlarsa gorusmezler bu insanla. kendiniz rahatsiz oluyorsaniz da adam gibi soyleyin ben rahatsiz oluyorum kalkmadan git tuvalete diye, iki taraf icin de ortak nokta bulunamayacak bir olaysa ayrilirsiniz olur biter.
  • kassiopeia  (17.11.16 14:48:05) 
@m e b: Üslup ve zamanlama konusunda haksız olduğum için özür dilemem normal.

@j r r tolkien hayrani: Dediğinizi anladım, doğru. Salt onaylanmak değil de... Tepki büyük olacaksa, söylemeden önce bir kez daha ölçüp biçmekte fayda var.

@blatta hiberna: Görüş bildirdiğiniz için tikliyorum ama ancak bu kadar farklı düşünüyor olabilirdik! İlişkide bulunduğum birisinin gerçekten yanlış bir şey yaptığını düşünüyorsam, evet doğrusunu öğretmeye de kalkışırım. Mesela her buluşmaya 40 dakika geciktiğin için biri seni uyarırsa onu hayatından çıkaracak mısın?! "yani bir yerde beklemek "göreviniz" orada zaten" Hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım. Seksist bir insan olduğunuz her halinizden belli. Neden bekliyormuşum lan? Nerden çıktı bu adap? Ben karşımdakini ayakta bekletmemeyi hesap ediyorsam o da etmeli. "kimin ne zaman tuvalete gideceğinin kararını siz veremezsiniz" - Eğer ne zaman tuvalete gittiği beni etkiliyorsa fikir belirtirim tabii. Bir randevuya çıksanız ve karşınızdaki adam tüm randevu boyunca telefonuyla ilgilense tepki göstermez misin? Aa acaba adamın ne zaman telefonuyla oynayacağına dair karar verme haddini kendinizde nasıl buldunuz??? Toplum kurallarını kendinize göre şekillendirerek çok bilmişliği siz yapıyorsunuz şu anda. Adab-ı muaşeret kuralı diye bişey varsa, o da empati yapmayı ve karşısındaki insanı rahatsız etmeyecek hareketleri seçmeyi gerektirir; hem kadın hem de erkek için karşılıklı saygı. Sizin fikirnizse; Ben kadınım, herkes bana uyacak... Yok ya?

@yeni dunya duzeni: Bekleyebilirdim, çok büyük bir olay değil. Ama sizin durumunuzda da mesele aynı. Gitmeye karar verirken (ki ilk ayağa kalkan, yani gitme sinyalini veren kendisi), herkes kalkmadan tuvalete gitseniz, sonra masaya dönüp "evet, gidelim mi?" deseniz daha saygılı olur arkadaşlarınıza. Yapmazsanız da dünyanın sonu değil ama buna dikkat etmek minik bir incelik sadece.

@kassiopeia: "size mi soracak insanlar ne zaman tuvalete gidecegini" - Bize sormayacak, ama ne zaman tuvalete gittiği bizi etkiliyorsa, biraz empati yapması iyi olur. "rahatsiz oluyorlarsa gorusmezler bu insanla" - Bu kadar basit mi? Bu olaydan birkaç gün önceki olayda yanımızda bir arkadaş vardı, hesabı ödeyip dışarı çıktığımızda "Kız nerde" diye sormuştu, tuvalete gitti dedik ve kaldırımda biraz bekledik kızı. Kızın o arkadaşa karşı mahcup olmamasını amaçlıyorum ben mesela. 1-2 hafta sonra bunun benzeri bir olaydan dolayı başka bir arkadaşım kızdan gıcık olmasın diye... Kızı arkadaşıma iyi göstermeye çalışıyorum uyararak. Sizin mantığınıza göre evlendiğimde karım, arkadaşıma bariz bir yanlış yapıyorsa yine uyarmayayım, çünkü o kendi hayatı. Sonra da arkadaşım karıma sinir olsun, görüşmemeye karar versin, dolayısıyla benimle de görüşmesin... Yahu, geri bildirime ne kadar kapalı bir toplumuz biz...
  • long live rock n roll  (17.11.16 16:06:26) 
Bir sürü şey söylenmiş, bir tane de ben söyleyeyim; reglin ilk döneminde tam da ayağa kalktığımız zaman geliyor o "foşşş" hissi. Ben bu hisle uğraşırken biri uyaracak olursa dövecek kadar sinirlenirim.


  • SiyamkedisiZorro  (17.11.16 16:09:46) 
karşımdaki adam telefonuyla oynarsa, bundan hoşlanmadığımı belirtirim.
"biriyle çıktığında telefonla oynanmaz" demem.
üslup farkı var.
baktım oynamaya devam ediyor, görüşmem.

biri sürekli buluşmaya geç geliyorsa, "buluşmalara geç gelinmez" demem.
zaten 40 dakika beklemem, tavrımı koyarım.
düzelmezse görüşmem.

tutup da koca kıza/kadına tuvalete ne zaman ve nasıl gidileceğini öğretmek hadsizliktir, nokta.
evet, gerekirse bekleyeceksiniz iki dakika.
kız duşa girmiyor neticede, ne kadar sürebilir?
bunun lafını etmek mi doğru olan yani?

karşınızdaki kadına hoşgörü ve nezaketle yaklaşmanız gerektiğini söylemek seksistlik değil.
tuvalete giden kadın konusunda, sizin haberiniz olmayan adap kuralı cem yılmaz'ın bile esprisini yaptığı bir şeydir.
"kadınlar tuvaleti önünde bekleyen adamlar..."

işte zaten kızın neden ağlayıp, psikopata bağladığı belli.
  • blatta hiberna  (17.11.16 16:25:27 ~ 16:25:57) 
blatta hiberna cok guzel ozetlemis bence.
olay elestiriye geri bildirime kapali olmak degil, eger 'siz' rahatsiz oluyorsaniz soylersiniz, 'ben rahatsiz oluyorum' dersiniz bu kadar basit. 'oyle davranilmaz ona ayip, buna boyle denmez bu ayip' demek mantiksiz. kaldi ki size kimse kizin bu hareketinden rahatsiz oldugunu soylememis bile. bunu belirtmeye calistim. eger siz rahatsiz olmuyorsaniz, rahatsiz olacagina inandiginiz insan rahatsiz olursa kendisi soyler zaten. soylemiyorsa da ya rahatsiz olmuyordur, ya da karsisindaki insani sevdigi icin tahammul ediyordur.
elbetteki tuvalete gittigi icin bir insanla gorusmemekten bahsetmiyorum, bunu anlayamadiginizi dusunmuyorum acikcasi. herkes iliskilerini diledigi gibi belirler bunu anlatmaya calistim. karsinizdakinin yaptigi hareket tuvalete gitmek de olur bambaska bir sey de olur, sizi rahatsiz ediyorsa soylersiniz, ortak bir noktada bulusabiliyorsaniz bulusursunuz.
sevdigimiz insanlari baskasi rahatsiz olacak, baskasi bilmem ne olacak diye kirmanin bir anlami yok, ucuncu kisiler ve onlarin ne hissedebilecekleri iliskinizi etkilemesin.
  • kassiopeia  (17.11.16 16:44:16) 
bu nedir ya! okurken SIKILDIM ve gerildim. aşırı abartmis. canı sıkılmadi mi bunları yaparken acaba.

ki zaten söylediğinde haklisin.o
  • yuvarlanantencereninkapagi  (17.11.16 17:20:32) 
bir kadin olarak yaziyorum bunu.
bence tepkinde haklisin, arkadas olsun sevgili olsun, kimseni kimseyi bos yere bekletmeye hakki yok. ama uslubun yanlis, bunun icin de özür dilemissin zaten.
konu bence gereginden fazla büyümüs.
kiz "yok gitmeyecem, gerek yok" dedikten sonra kapanmasi gerekiyordu.

egoistce olan 2 dakika beklemekten rahatsiz olmak degil, baskalarini 2 dakika bekletmeyi kendine hak görmek bence.

diger yandan kizin tepkisi sadece bu konuya degil, birikmis diger seylere olabilir. reglin getirdigi duygusal durumla patlamis olabilir. ki bunu söyledigi beni hep kırıyorsun, herşeyi berbat ediyorsun" vs gibi cümlelerden de anlamak mümkün.

konu bence görünenden daha derin.
  • shi aila  (17.11.16 17:40:39) 
kız haklı hacı


  • basond  (17.11.16 18:12:07) 
Kiz hakli sen gereksizsin. Bu kadar basit bir seyi bir de defalarca aklinda tutup baskasinin yaninda ukalalik yapmissin. Bana bunu anam babam yapsa ifrit olurum, kaldi ki sevgili...
Ayrica baskalari rahatsiz oluyorsa zaten soylerler, kimsin ki onlar adina dusunuyorsun?


Icim sisti olayin sacmaligindan.
  • piremses  (17.11.16 19:19:47) 
bence uyarın çok gereksiz, kızın tribi de insanı bayacak kadar uzun sürmüş. ama iki dakika dışarda beklememek istemen garip yani bekleyiver n'olcak. o da seni bekleyebilir nedir bu ufacık olaydan insanın modunu düşürme merakı anlamadım. regl ise oturup oturup ayağa kalkınca foşş diye gelmiştir, hem düşüncesizsin hem de kabaca uyarmışsın. "pedimi değiştirecem öküz" dese haklı bence. bu uyarıyı insan yanında yapman daha da sinir bozucu olmuş kız için. kimse bilmese de sevgili olduğunuzu, yine de kibar ve düşünceli davranmalısın başkalarının yanında.

kızın tribi gereksiz uzun sürmüş başta da dediğim gibi o ayrı.
  • sanguine mcqaer  (17.11.16 19:23:50) 
Başka insanları düşünmüşsün ama kızı düşünmemişsin. Bi de böyle düşün..


  • manuel mandalina  (18.11.16 00:25:18) 
Hesaptan sonra kalkıyor olması, tuvaleti hesaptan kaçma bahanesi olarak kullanıyormuş izlenimi yaratmamak için olabilir. evet hala böyle ince düşünen insanlar olabilir. Ayrıca üstte söylendiği gibi regl döneminde ayağa kalkınca gelen hissi bilmeden ahkam kesmeyin nolur.


  • denef  (25.11.16 15:47:27) 
ikiniz de feci derecede yanlış insanlarsınız bir ilişkide olmak için.


  • sen git ben geliyorum  (26.11.16 21:19:18) 
@moby burada sen haklısın ama çanta konusunda eleman haklı


  • basond  (10.12.16 13:21:40) 
Duyurunun başlığı bir arkadaşı bir konuda hakkında uyarmak demişken, önce kendin için uyarsaydın ya kızı.

Vah vah. Yazık. Tuvalete uyarmana alınan kız tripleri he. Bir de ağlamış. Yavrum daha neler görecek o. Ona desene dünkü kırgınlık binde sıfır diye.

Lan ben iyi dayandım sana. Hala düzgün ve sağlam bir psikolojim var. Bozuyorsun arada ama topluyoruz biz yine de. Zaten olay o galiba. Tek işlevin bu.

Anam bir de olay şu; kız tuvalet için uyarmana ağlıyor. Ne kızlar var be. Böyle olamadık ondan heralde. Okadar şey yaptın da ağladık mi acaba yanında. Ah şu kızlar isini ne iyi biliyor hemen sulu goz tripleri. Insan herşeye uyumlu olmayacak sonra bizim gibi ezilir. Öğrenioz işte biz de.

Ha bir de tuvalet icin uyarmana kac kere agladi ben orayi kaçırdım sayamadım. Onu sayıp söylersen daha iyi bir yorum yaparım. Sayı önemli.

Bak şimdi burda yoruma gelecek olursam; muhtemelen kız kendi hesabını ödemiyordu. Muhtemelen değil hatta olasılık veriyorum yüzde yüz ödemiyordu. Kızın tuvalete gitmek istemesinin de regl ile bir alakası yok. Kız aşırı tripli bir de, senin zorla iteme ile bulduğun bir kız. Hesabın lafı geçmemiş olabilir de bence olay burdan kaynaklı. Böyle kompeksli kızları buluyorsunuz bir wc için uyarmana bile şaka yollu cevap vermekten aciz, agliyorlar sonra bir de diyuru açıyorsunuz.

Ne diycem biliyor musun. Kızı çok sevdim. Nolu bunu bırakma biraz anya konyayı göstersin sana. Ağlasın sen duyuru aç biz de yorum yaparız.

Ha bir de sen ne zaman bir insana ay regl döneminden geçiyor fln diye anlayışlı davrandin. Duyurunu okuyunca gözlerim yaşardı gülmekten. Hassas rolu yapma değilsin olmuyor üstüne bol geliyor.

Ha bir de telefonunu sakın ortada bırakma. Tuvalet için ağlayan kız telefonunda ayni zamanda benle barışma vs li mesajları gorunce ne yapar acaba. Ya da yok yok vazgectim regl dönemi geçsin bırak telefonu ortaya. Biraz ortalık şenlensin. Ama dikkat regl döneminde olmaz ha, yazık kıza. Ya ben zaten regl olmuyorum ya sorun yok, kır kırabildigin kadar, üz, ha bi gayret hadi tam 12den.
  • mobydick  (11.12.16 10:39:20 ~ 10:47:54) 
[]

Robin van Persie

Fenerbahçe maçlarını pek izlemiyorum ama sözlükte hep RVP'ye giydiriyorlar ya... Daha doğrusu kitle ikiye ayrılmış:

1) Bu saatten sonra RVP'den bir cacık olmaz, boşa ümitlenmeyin.
2) Düzenli şans verilmiyor, pas atmıyorlar, yanlış pozisyonda oynuyor..... yoksa ortalığı dağıtır. Suç bu adamda değil.

İki fikir de RVP'nin formsuz olduğu konusunda hemfikir, sebepleri tartışılıyor. Ama transfermarkt'tan bir baktım, adam geçen sezon 48 maçta 22 golle (ligde 16) oynamış. Maç başına 61 dakika oyunda kalmış:

www.transfermarkt.co.uk

Ulan bunlar hiç de kötü istatistikler değil lan? Hem de bayağı bir maç oynamış, süre de almış bolca. Tamam yani, takımın 1 numaralı yıldızı olsa belki maç başı 80 dakika oynardı, birkaç gol daha atardı ama bunlar da gayet iyi sonuçlar değil mi? Ne için bu kadar tatava yapılıyor lan?

Gittim kıyas olarak, GS döneminde genelde yüceltilen Drogba'ya baktım. Full oynadığı tek sezonda 36 maçta 14 gollük performansı var:

www.transfermarkt.co.uk

Belki takıma liderlik yapıyordu filan vs ama hiç böyle sert eleştirilmemişti. RVP durumundan farkı ne? RVP gerçekten kötü mü oynuyor? Bu istatistikler çok mu yanıltıcı? Bu arada Fernandao da 55 maçta 25 gol atmış, pek farklı bir durum yok ortada sanki...

 
Cahiller Rvp yi topu alıp götüren bir futbolcu sanıyolar o yüzden giydiriyolar. Rvp dediğimiz adam golcüdür. Arkadan biri besler golünü yapar. Gecen sene Pereirayla yaşadıgı sorunlarda baş gösterince kötü futbol oynadı. Attıgı gollerde rvp klasının altındaydı. Hic maç kazandırmadı hiçbir maç kilit adam olmadı.
Eger Alex olsaydı bambaşka olurdu. Eleştirilcek yanı yok bu adamın bu sistemde Rvp budur.

  • giggs  (16.10.16 22:32:49) 
attığı gollerin yarısı duran top veya kale ağzında tamamlama, adam ayağında top tutamıyor özürlü gibi topu alıp dönmesi yarım saat sürüyor, fiziksel ve mental olarak bitmiş durumda


  • docrivers  (16.10.16 22:35:32) 
Sözlük ekseriyetle geri zekalılardan ve/veya Fenerbahçe haterlarından oluştuğu için van Persie'nin eleştirilmesi gayet normal.

Geçen seneyi falan saymıyorum, bugün bile Volkan Şen'in ve Emenike'nin atılmaması yüksek aptallık gerektiren paslarıyla iki golü olabilirdi. Takımda beyni olan veya beynini kullanan Kjaer'den başka tek bir oyuncu yok. Bu haliyle son on senede neredeyse Fenerbahçe'nin en iyi istatistiğe sahip forveti.
  • 6 yasimdan beri metal dinliyorum  (16.10.16 22:39:07) 
hayatlarında en çok bildikleri konu futbol, ama futbol hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. öyle trajik bir durum.

rvp'yi de, emenike'yi de, fernandao'yu da aynı tip forvet sanırlar. ozan'ı da alex gibi 10 numara pozisyonunda oynatmaya çalışır, souza'dan emre çıkmasını beklerler. 4-3-3 ile 4-2-3-1 arasındaki farkı, bu sistemlerdeki oyuncu özelliklerinin ne olacağını bilmezler.

orta saha olmayan bir takımda diğer oyuncularının performans düşüşünü çalışmamasına ya da yeteneksizliğine bağlarlar.

gerçekten çok komik ya.
  • bohr atom modeli  (16.10.16 22:55:40 ~ 22:56:39) 
[]

Kedilere isim

10 gün önce, resimlerde görebileceğiniz, kardeş olan iki sevimli yavru kedi sahiplendim. Bu mutlu birlikteliğimize, yeni dostlarıma güzel birer isim bularak devam etmek istiyorum. Siyah olan dişi, gri olan erkek.

Game of Thrones karakterlerinden düşündüm; siyah-dişi Arya, gri-erkek Bran iyi mi?
Ya da Fight Club'dan esinlenerek siyah-dişi Marla, gri-erkek Tyler..?

Siz de önerilerinizi esirgemeyin...

oi67.tinypic.com
oi68.tinypic.com

 
nemo & dori


  • sir gawain  (07.10.16 17:02:55) 
nemo & dori +15165565


  • yue  (07.10.16 17:05:00) 
Nemo'yu izlemedim bile :(

Ayrıca karakterlerden olacaksa, cinsiyetler ve renkler uyumlu olsun istiyorum.
  • long live rock n roll  (07.10.16 17:08:52) 
Tesla&Edison


  • lcha  (07.10.16 17:15:19) 
mini & miki


  • boyalı kuş  (07.10.16 17:15:40) 
illa tek kelimeden mi oluşması lazım? siyah olana black mamba koyun.


  • dedimmidemedimmi  (07.10.16 17:35:43) 
kaka&kuka


  • atymaty  (07.10.16 19:30:39) 
turşu-şalgam


  • elestirman  (07.10.16 20:34:49) 
Çakıl & Bambam


  • FAtE  (11.10.16 14:27:18) 
jimi % Janis
fikibok & cukubik

  • jimicik  (11.10.16 15:56:04 ~ 15:56:46) 
herro & merro


  • jimicik  (11.10.16 15:58:00) 
ay ikisi de haydut tipli, çok güzeller maşallah. bonnie & clyde koysanıza :)


  • evde liyakat kalmamis  (11.10.16 16:02:52) 
[]

Yazılıma yeni başlayacak birine ne önerirsiniz?

Liseden yeni mezun olup yazılım mühendisliğine başlayacak bir tanıdığım var. Okul başlamadan önce youtube'dan yazılım dersleri izleyim, şimdiden başlayayım diyor bir arkadaşıyla beraber. Python ile başlamaya karar verdik diyor, başlangıç için tavsiye soruyor bana.

Bilgisayar mühendisiyim ama başlangıç seviyesinde birine ne tavsiye edilir bilemedim ya la. Ben mobil uygulama geliştiriyorum, kendi yaptığım şeyler onun için biraz fazla olabilir. Python, Javascript gibi değişken tipi olmayan bir dille başlamak mı daha iyi yoksa C, Java gibi bir dille mi sizce? Başlangıç seviyesi için tavsiye ettiğiniz siteler ya da video course'lar var mı?

Çocuk hazır hevesliyken iyi şekilde yönlendirelim.

 
Okulda c gorecek buyuk ihtimalle daha kolayina alisip bu ne ya diye aglamamasi icin bence c den baslasin.


  • kuzey li  (28.08.16 23:38:30) 
yazilima scripting bir dil ile baslamak cok daha iyi, cünkü baslangicta algoritma yazmayi ögrenmesi daha iyi olacaktir ve scripting diller ile algoritma yazmak cok daha pratik. o yüzden python ve javascript öneririm. cünkü bu diller cok esnek ve mimari yapida object oriented bir cözümü zorlamiyor. Object oriented programlama temeli olmayan biri icin C# ve Java gibi diller kisitlamalari nedeniyle zorlayici olabilir. kisitlamalarin mantigini kavramakta zorlanabilir. Bir sonraki asama olarak object oriented programama ve yazilim mimarilerini ögrenip bunu C# ve Java gibi dillerle uygulayabilir. C dili ise giris icin biraz zorlayici bir dil olur, tavsiye etmem, ama ileri icin avantajli ve ögrenilmesini tavsiye ettigim bir dil, her ne kadar zor olsa da. programlama mantigini ögrendikten sonra C daha kolay olacaktir.

Baslangic olarak yapisal bir akisi olan bir kaynakdan calismasi daha iyi olur. anlatilan konularin bi ordan bi burdan olmasi kafasini karistirir. o nedenle coursera ve bunun yaninda bu kitaplari tavsiye ederim
www.amazon.com
www.amazon.com
  • emrahday  (28.08.16 23:41:30 ~ 23:42:29) 
python iyi bir dil, javascript'de öyle ilerisi için ise ML öğrenmesi, bu konuya yatırım yapması gerektiğini söyle.

python ile beraber golang'e de bakabilir, bu da iyi bir dil.

python'da pek çok şey çok kolay özellikle semafor, mutex, lock, kaynak yönetimi gibi kavramları çok fazla göremezsiniz python'da golang de bunları yapmak durumundasınız görece kolay bir dil, önce python, ardından golang, ve ardından ML.
  • selam  (29.08.16 01:29:28) 
ne c si, ne pitonu yahu, gitsin algoritma çalışsın, temeli olmazsa sonra şiir ezberler gibi program ezberler.

google a "algoritma ebook" yazsın, türkçe kaynaklar çıkıyor. İngilizcesi varsa da şu kitap :

bayanbox.ir
  • kimlanbu  (29.08.16 10:22:46) 
[]

Kitap ayracı olarak kalem

Bir kurşun kalem olsun istiyorum, ve bunu kitap ayracı olarak kullanabilmek istiyorum. Yani normal kalemler gibi tombalak olmasın, geniş olsun ve kalınlığı az olsun. Var mı böyle bişey? Varsa nereden bulabilirim?

Kitap okurken istediğim yerleri işaretleyip küçük notlar tutmak istiyorum ama kitabın yanında kalem taşımak çok külfetli. Böyle bişey yoksa da ben üretimine geçip zengin olayım bari :]


 
  • sttc  (13.08.16 23:16:32) 
ya işinize karışmak gibi olmasın ama ne kadar ince olsalar bile, ayraç dışındaki her türlü cisim kitap arasındayken kitabın cildinde dikey, boydan boya çatlamalara yol açıyor.


  • m e b  (13.08.16 23:35:28) 
valla ben pc rami kullanıyorum.rahatım.tavsiye ederim.500mb ddr-1 hey gidi günler...


  • mungojerry  (14.08.16 01:15:28) 
Bir kurşun kalemi önce kenarlardan kesip törpüleyerek, sonra da camkağıtlayarak istediğim inceliğe ve şekle getirdim:

oi66.tinypic.com
  • long live rock n roll  (07.10.16 17:06:51) 
[]

Hangi Hakan Günday kitabi?

Bu sabah 12 günlük seyahatime cikiyorum. Yollarda okumak icin bir kitap alacagim yanima. Elimde hakan gunday'dan 4 tane opsiyon var, hangisini alayim:

- malafa
- piç
- zargana
- ziyan

Hakan Gunday'in sadece Kinyas ve Kayra'sini okumus ve bayilmistim. Cevap verildi diye vermemezlik etmeyin, ne kadar fikir o kadar iyi. Tikler sabaha.

 
Malafa hakan günayın en farklı kitabı diğerlerine göre.

Piç fena kitap değildi bence. Ziyan askerlik vs sıkabilir bilmiyorum.

Zarganayı da sevmedim evet piç diyorum. Ha "daha" çok daha iyi bir kitap.
  • kljgslsdkjsd  (01.08.16 02:35:04) 
kinyas ve kayra hariç hepsi


  • ihaleli batak  (01.08.16 02:59:00) 
Piç i okudum sadece Hakan Günday dan. Çok da severek kısa sürede bitirdim.


  • feel the blanks  (01.08.16 03:24:02 ~ 03:31:48) 
Hepsi.

"Az" da güzeldir.
  • chitosan  (01.08.16 08:23:59) 
Kinyas ve Kayra'yı sevdiysen Piç'i de seversin kesin.


  • Crowley  (01.08.16 08:43:41) 
Bütün kitaplarını okudum.

Ziyan diyorum.
  • peggy  (01.08.16 10:01:17) 
malafa


  • ateistanbul  (01.08.16 11:06:08) 
[]

İlişkiler konusunda kafayı sıyırdım galiba

Önsöz: 26 yaşında erkeğim. Anlatacaklarım pek önemli ya da özel şeyler değil açıkçası. Son 7 aydaki aşk hayatımın ve hayal kırıklıklarımın tamamı. Geldiğim nokta itibariyle kendimi tuhaf hissettiğim için, biraz da içimi dökmek için anlatıyorum. Hikayemi, isimleri değiştirerek anlatacağım.

Yılbaşından hemen önce Hazal ile tanıştım. Karşılıklı bir ilgi oldu bir hafta kadar. Kız yurt dışında okuyor, birkaç haftalığına buraya gelmişti, kız buralı. Yılbaşı gecesi kafası çok iyiyken yakın dans ettik. Film gibi bir senaryo sonucunda öpüşmenin eşiğinden döndük. İlerleyen günlerde kahve içmeye içmeye davet ettim. Yakında okul için şehirden ayrılacağını ve yılbaşı gecesi çok sarhoş olduğunu söyleyerek reddetti. Akabinde kızdan çok hoşlandım, bayağı etkiledi beni bu olay. Bir hafta boyunca ruh gibi gezdim, sonra nasıl hissettiğimi ona anlattım, geçiştirdi. Anlattığım için içimi döktüm, rahatladım biraz. Sonra gitti şehirden.

Ardından 3 ay boyunca birkaç kez tek gecelik ilişkim oldu sadece.

Nisan'da Zeynep ile tanıştım dans kursunda. Karşılıklı yoğun bir elektrik başladı. Çok etkilendim kızdan. Tam resmi olarak yürümeyi planlarken birkaç haftalığına ayrı şehirlere düştük. Bu arada birkaç tek gecelik ilişkim oldu. Dönüşün onun da girişimi ile buluştuk, çok güzel 2 günlük buluşmalar, flört yaşadık. Akabinde bu kıza açıldım. Yakın zamanda kötü bir ilişkiden çıktığını, biraz zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. Büyük hayal kırıklığına uğradım ama tamam dedim. Özel ilgiyi kestim, karşılaştıkça normal muhabbet ettim. Bir ışık gelse yürüyecektim yine ama olmadı, ben de saldım.

Haziran'da Hazal yaz tatili için şehre döndü. Nisan'da da kısa süreliğine geldiğinde karşılaşmıştık, pek ilgili değildi bana. Bu sefer biraz ilgili bir tavır takındı, ama net değildi asla. Önceden kahve içmeye davet ederek resmi olarak yürüyüp reddedildiğim için, artık ben bariz bir girişimde bulunmak istemedim. Ama sürekli karşılaşınca ilgim arttı yine. Arkadaş ortamımız kaynaştı sayılır, vakit geçirdik biraz. İnceden yürüdüm 1-2 kez. Bazen ilgili görünmesine rağmen istediğim karşılığı alamadım, ümidi kestim.

Ümidi kesince Tinder'ı kurdum, tek gecelik bir ilişkim oldu, üzerimdeki burukluğu attım. Hemen ardından Hazal'ın bir sevgili yaptığını gördüm. Tek gecelik ilişkim olmasa yıkılacaktım ama öyle olunca biraz koysa da çok üzerinde durmadım.

Mayıs'tan itibaren, bir zamanlar Tinder'dan tanışıp bir randevuya çıktığım ama sonrası gelmeyen Merve ile karşılaşmaya başladık. Sürekli gittiğim barda çalışmaya başlamıştı. Biraz muhabbet ettik denk geldikçe. Sonra bir akşam sürekli benim masama geldi, uzun uzun sohbet etti. Birkaç hafta sonra şehri temelli olarak terk edeceğinden bahsetti. Yarın kahve içelim dedi. Çıktık. İki gün sonra barda uzun uzun sohbet ettik, beraber çorba içmeye gittik, evine bıraktım. Ertesi gün gene buluştuk. Daimi buluşmalar sonucunda iyice hoşlandım kızdan (Buluşmalarımızın bazılarını Hazal gördü ve ilgili bakışlar attığını fark ettim. Bu sırada sevgilisiyle ayrılmış zaten). Geçtiğimiz cumartesi gene çıktık, Merve'ye açıldım. Beni net bir şekilde friend zone'a aldı. Yine de sabaha kadar takıldık, evine bıraktım. Eve geldiğimde kendimi çok kötü hissediyordum. Pazar günümü depresyonda geçirdim.

Salı günü depresyonum geçti gibi, şaşırdım. Arka arkaya yaşadığım hayal kırıklıklarından dolayı bir süre boyunca kimseye yürümemeye, kendimi aksattığım işime vermeye karar verdim.

Dün akşam bir konsere gittim. Hazal sarhoştu gittiğimde. Her sarhoş olduğunda olduğu gibi beni çok sıcak karşıladı. Dansa davet etti, dans ettik biraz. Sahildeki after party'de 1-2 kez yanına uğradım. Son gittiğimde berbat haldeydi. Kusmuş, dehşet sarhoş ve yorgunmuş. Oturduk biraz yan yana. Sonra el ele tutuştuk, başını omzuma dayadı, belinden kavradım. Omzuna bir öpücük kondurdum ama çok sarhoş olduğu için ilerlemek istemedim. Çok geçmeden bahane bulup kaçtı zaten.

Denize girdim çıktım. Sonra Jale ile karşılaştım. Jale, bundan bir ay öncesine kadar, sürekli gittiğim bardaki barmenin manitasıydı. Manita diyorum çünkü tanımlı bir ilişkileri yoktu. Public ortamda sarmaş dolaş, ama kendilerine sevgili demiyorlar, ama fuck buddy de demiyorlar. Barmen arkadaşım sayılır. Bir yıldır tanışıyoruz, aramız iyi ama süper kanka da değiliz. Arada dertleşiriz. Jale bunu bırakmış. Jale'yi ilk gördüğümde ilgilenmiştim ama sonra barmenin manitası olduğunu öğrenince herhangi bir girişimim olmadı. Neyse, Jale ile muhabbet ettik biraz, ilgili davrandı. Denize girelim mi dedi, girdik. Denizde yakınlaştık, öpüştük filan. Sabaha doğru arkadaşları ve beni eve bıraktı, görüşelim dedim arabadan inerken.

Bugün Merve mesaj attı. Taşınacağından bahsetmiştim. Eşyalarını kargoya taşımak için yardım edeceğim konusunda söz vermiştim önceden. Yapalım mı dedi, gittik. Leş gibi terledim, hayvan gibi yoruldum. Ardından bir kahve ısmarlayayım dedi. Starbucks'ta Hazal ve arkadaşlarıyla karşılaştık. Seslendim, "ayıldın mı?" diye sordum, millet güldü. Giderken selam verdik yine, yüzü düşük şekildeydi Hazal. Merve'yi evine bıraktım. "Çok yardımın dokundu bana, yarın sana yemek yapacağım" dedi. Giderim belki ama bir beklentim yok.

Akşam olunca anca vakit bulup Jale'ye mesaj attım. 2 satır konuştuk şimdilik...

Elde ne var?
- Merve 3 gün sonra burdan ayrılıyor zaten, başlamadan bitmiş bir hikaye. Sevişsek bile tek seferlik olur.
- Hazal'ın kafası iyi oldukça bana sarıyor. Ondan çok hoşlanmıştım, halen beğeniyorum çok, ama hiç stabil görünmüyor. Bir kez daha deneyip hayal kırıklığı yaşamaya mecalim yok.
- Jale piyangodan çıkmış gibi oldu. Devamı olabilecek bir şey mi bilmiyorum. Beğendiğim tarzda biri, normal şartlar altında tanışıp birlikte olsak çok güzel olurdu. Ancak hem arkadaşımın ex'i, hem de benim bu karışık dönemime denk geldi. Benim tutumum nasıl olacak bilemiyorum. Onunkini de bilmiyorum.

Şunu belirtmek isterim; kendimi övmeye çalışıyor gibi görünebilirim ama niyetim o değil. En uzun ve en ciddi ilişkim biteli bir yıl oldu, o zamandan beri sevgilim ya da düzenli görüştüğüm biri yok. Bisürü kızla bişeyler yaşadım bu bir yılda ama toplasan 15 defa sevişmedim bir yıl içinde. Son iki ayda sadece bir kez seviştim. Mesele sevişmek de değil. Eski sevgilimle bitince, bir başkasından kolay kolay hoşlanamayacağımı düşünmüştüm. Hazal, Zeynep ve Merve'den hoşlandım gerçekten (şimdi Jale'den hoşlanma ihtimalim var). Demek ki hoşlanabiliyormuşum, o konuda sorun yok. Ama hiçbiriyle birlikte olamadım. Hepsi hayal kırıklığı. (Jale belirsiz)

Problem ne acaba? Yanlış kişilerden mi hoşlanıyorum? Süreci mi yönetemiyorum? Bir süre aseksüel takılıp duygusal olarak da kendimi dinlendirsem mi diye düşünüyorum... Ne yapacağımı bilmiyorum, ve işin kötüsü; kendimi tanımakta zorlanıyorum bu yaştan sonra. "Çok fazla kız var, birine odaklan" diyeceksiniz ama öyle de değil. Sırasıyla Hazal, Zeynep, tekrar Hazal ve sonra Merve'ye odaklandım, o dönemlerde sadece o ankini istedim. Sadece son bir haftada işler iyice karıştı, benim de aklım karıştı.

Buraya kadar okuduysanız zaten helal olsun, içinizden ne geliyorsa yazın.

 
Sanırım genelde sevgilili/karılı/kızlı bir hayatın olduğu için yasadigin boşluk seni böyle ufak da olsa her ilgi gösteren kadına aşık olma derecesine getirmiş. Bence boşluktan yani. Kadınlar garip bu şekilde bunu hissediyor mu desem, o şekilde bir elektrik mi yayıyorsunuz desem; çok cazip gelmiyor açıkçası boşluktaki erkekler. Niye gelsin ki; hazal yoksa merve, merve yoksa jale var.


  • piremses  (14.07.16 23:09:40) 
nasıl becerdim bilmiyorum ama okudum.
bir süre ara vermek iyidir

  • elestirman  (14.07.16 23:14:18) 
İnciciler için özet: Hale, Jale, bütün mahalle.

Çok boş vaktin var herhalde, bunları yazıya dökmen bile vakit kaybı.
  • buzbebek  (14.07.16 23:22:51) 
bence bu ara boşken tek gecelik birkaç ilişki yaşa kendine gel.


  • kelepir  (14.07.16 23:25:39) 
@suicides underground, merhaba ben yuzir

Long live, sana gelecek olursak. Bence ilk olarak nasil bir iliski istedigine karar vermen lazim. Hem kizlardan hoslandim diyorsun, hem de bir yandan tek gecelik iliskilere devam. Senin ne istedigini anlayamadim ben de. Bir sure bence de ara ver.
  • yuzır  (14.07.16 23:27:55) 
@piremses: Asla playboy olmadım ama çok yalnızlık çekmediğim de doğrudur. Ancak son bir yıldır duygusal bir yalnızlık çekiyorum. Söylediğin doğru; bana karşı ilgisi olduğunu hissetmediğim herhangi birinden hoşlanmadığımı fark ettim. Ama her benimle ilgilenenden de hoşlanmıyorum, bazıları sadece cinsellik oluyor. Dediğini dikkate alacağım; boşluktan ziyade daha kendinden emin olmaya çalışacağım.

@st curse: Hoşlandığım kızları seçemiyorum. Beğenip yürüyeceğim, sevişmek istediğim kızları seçebiliyorum ama mesele bir şeyler hissetmeye gelince o iş öyle olmuyor. Yine de dediğini anladım, dikkate alacağım.

@yuzır: Gerçekten de en büyük problemim ne istediğimi bilmiyor olmak galiba. Ara ara bildiğim oldu, o zamanlar da elde edemedim istediğimi.
  • long live rock n roll  (14.07.16 23:33:30) 
@long live, biraz kendine zaman ver, kendini bu konuda tanimakla ilgilen


  • yuzır  (14.07.16 23:43:29) 
dehşet.. tam bir çılgınlık.

yalnızca kendi narsistik güdülerini herhangi bir yoldan tatmin etmenin peşinde olan bi takım oluşumların nereye gittiği belli olmayan rastlantısal yönelimleri.. ben ben ben, herkesin derdi ben. ama sadece başkaları üzerinden var edilmeye çalışılan bir ben, kendi kendisini var edemeyen, iki dakka yalnız kalmaktan deli gibi korkan bir "ben".

ve şu ilişkiler pazarında her insanın (ya da malın) başka bi yerlerde daha gelişmiş bi modeli illa ki var. herkesin gözü dışarıda, herkes daha iyisinin peşinde, gözleri karşısındakine bakarken aklı başka yerlerde: "ya başka birilerini, başka bişeyleri kaçırıyorsam?"

ve henüz denemediğimiz bir sürü ürün daha var. belki çok daha iyileri..
bir yandan da bizden daha iyi modellerin var olabilme ihtimalinin o sürekli can sıkıntısı..

durulmazsan delireceksin zaten.
  • gloomystorm  (14.07.16 23:48:51) 
Abi kusura bakma dayanamadım yarısında bıraktım. Ama anladığım kadarıyla pozitif bir insansın. Aramayı bırakma bulursun. Yeterki sevgini haketmeyen insanlara değer verme.


  • steve rogers  (14.07.16 23:50:45) 
hoşlandıkların, uzağa gidecek olanlar ile aa biz arkadaşız canııım diyenler. sebeb "piç adamı tercih sebebleri" ile aynı, senin için gitmesinler, senin için beklesinler falan filan.

Bu hanım kızlardan herhangi biri yaa tamam o zaman ben gitmiyorum burada kalayım bir ilişkimiz olsun diyince yusuf yusuf moda geçersin bence.
  • selam  (15.07.16 00:01:17) 
Bence burda yaklaşımında sorun var kızlara karşı. Ya da ilişkilere karşı. Direkt bir şey hissetmeye odaklı yaklaşıp mucizeler mi kopsun istiyorsun anlamadım ama bu kızların hepsine 'bir şey hissetmek/bir gece de olsa ilişki' amaçlı yaklaşmışsın gibi geldi bana. Elbette bu da bir karar ve yaşam tarzına hizmet eder ama senin istediğin bu mu gerçekten yoksa ciddili paylaşımlı, muhabbet edebildiğin, ne bileyim ortak bir şeylerle eğlenebildiğin -seks dışında- daha istikrarlı bir ilişki mi? Galiba ne istediğini bilememek ve boşluk değerlendirmek senin şu an yaptığın.

Yargılamıyorum bu arada bunları söylerken, lütfen yanlış anlaşılmasın.

Problem mi bütün bunlar? Bence değil, ama sen problem gibi hissediyorsan, huzursuzsan bir sorun var demektir, biraz kafanı dinle ve inzivaya çekil bence. Bir de insanlarla arkadaş olmaya bak öncelikle...


Sevgiler.
  • amelie poulain  (15.07.16 00:02:47) 
Eternal sunshine of the spotless mind sendromu bu ahaha. Orada da Joel kendine bu soruyu soruyordu: youtu.be Yakınlaştığınız kadınların kendilerince geçerli bahaneleri varmış; şehir/ülke dışına giden, ilişki yaşamaya hazır olmayan vs. Bahsettiğiniz durumlarda olumlu sonuç alamamanız çok da beklenmedik bir şey değil. Bence olay bu kadar kısa sürede bu kadar kişiden hoşlanabilmiş olmanız. Duygusal yalnızlığınızdan ötürü sürekli radarlar açık geziyormuşsunuz gibime geldi, bir süre ilginizi başka yönlere kaydırarak hayattan farklı şekillerde keyif almaya bakın.


  • pike  (15.07.16 00:09:28) 
Bunları anlatmaktaki asıl amacın bence burda olan eski sevgiline bak gittin ama elimi sallasam ellisi mesajı vermek. Kız haklıymış... Bence de ara ver biraz hayatında sürekli birisi olmak zorunda değil. Evet.


  • beni taniyan yok bu sehirde  (15.07.16 00:40:43) 
Saygi duyuyorum


  • thewizardofearthsea  (15.07.16 00:41:18) 
@amelie poulain: Genellikle bir paylasim yapabildigim ya da kafa yapimin uyacagini dusundugum kisilerden hoslaniyorum zaten. Sadece guzellik degil. Daha ziyade tarz, hayata bakis acisi vb. Durum bu olup hoslaninca da, bir gece dahi olsa iliski istiyor insan. Hoslandigim kisiye karsi uzun vadeli planlar yapmaya ihtiyac duymuyorum, hissettigim gibi, akisina birakmak istiyorum.

@pike: Radarlar acik gibi, evet, cunku duygusal aclik var, evet. Ama her ilgi duyana kapilmiyorum. Hoslandigim 3 kisi saydim. Bu donemde sevistigim 6-7 kisi oldu. Soguk bir seks degildi belki ama ozel bir hoslanma degildi hicbiri.

@beni taniyan yok bu sehirde: Abi elimi sallasam ellisi degil ki. Kime deger verdiysem olmadi o is. Birlikte olduklarim hep onemsiz seyler. Zaten eski sevgilim, ayriligimizdan sonra casual sekslerimi kiskanmiyordu asla, bir seyler hissettiklerimi kiskaniyordu. Uzerimde onun laneti devam ediyor olabilir.
  • long live rock n roll  (15.07.16 01:00:39) 
Solda görüp tıkladım. Yazıyı okurken yarısında yazara baktım tanıdık çıktı.

Öncelikle gece gece çok eğlendim. Çok güldüm teşekkür ederim. Bence sen de çok eğlenmişsindir komik hikayeler biriktirmişsin.

Pazartesi gecesi gördüğüm rüyada evlenmiştin. Herzamanki kadar mutlu idin.

Kızların hiçbirine yürüme. Çünkü hepsi zorunlu tercihler gibi birşey olmuş. bundan da çok hiç birisini psikolojik olarak sağlıklı görmedim. sana aşık da gormedim. Bir de onlar nasıl free ve relax takılıyorsa sen de öyle takıl. Sürekli birilerinin olmasını düşünmek zorunda değilsin yahut adı illa ilişki olmak zorunda değil. Bırak nasıl yürüyorsa gidiyorsa gitsin ilişkiler, sadece tadını çıkar. Bukadar düşünürsen mutsuz olmaya devam edersin. Ama tabi illa ilişki istiyorsan bilemem.

Kızlara tek tek gelecek olursak;
Dans kursundaki zeynepi salla. Yeteri kadar hoşlanmamış. Yeterki kadar hoşlanan kızlar zaman fln dinlemez yapışır dudaklarına.

İlla yazacaksan hazala yaz. Yazmazsan içinde kalacak çünkü. Hazal senden hoşlanıo anlattığına göre ama bir ilişkiye hazır olmak istemediği için seni harcamak istemiyor da olabilir. Ya da kızlar birinden hoşlanırken başkasından da hoşlanabilir. Bu biraz karışık bir durum. Şöyle oluyor birine yoğun bir çekim hissederken onu kafanda hayatında geri plana atıp karşında oturan hoşlandığın çocukla kendini tatmin ediyorsun o an. Hazal anın tadını çıkarma peşinde gibi. Geldiği gibi sevgili yapıp 2 3 haftada ayrılmalar fln.

Merveyi de salla. Giderayak tadını çıkarıyor senin, ayrılık seysidir o oluyor. Giderken birilerine baglanmak yahut son anlarin tadini çıkarmak istiyorsun. Bunyeye gore tercihler değişkenlik gosterebilir.

Jaleye gelirsek, seni butun yıl gözüne kestirmis olup (begenme manasında) sevgilisinden ayrılınca senle görüşmek istemis olabilir. Yahut çocuğa nispet yapmak icin iyi bir yem de olabilirsin. Biraz daha takilırsaniz o gorur bu gorur cocugun haberi olur sonucta. Bunu iyi ayırt et.

Ha bir de gün gelir açık açık değer vermen gereken kişiye iyi ki evini tasirken yoktum ilgilenmem gerekirdi dersin, sonra gün gelir gidecek kız sana söz verdirip eşyalarını sana taşıttırır. Uyanık ol kullandırma kendini. Ha bir de elindekini kaybedene dek bekleme.
  • mobydick  (15.07.16 01:25:00 ~ 01:30:57) 
Barışın kurtulun bence. O da mutlu değil sen de. Bi de mesajlarına zamanında cvp yazarsan evlenirsiniz valla hadi hayırlısı.


  • beni taniyan yok bu sehirde  (15.07.16 01:25:36) 
Off çok sağlam laf gömmüş ayıp be olm, sevgilin evini taşırken iyi ki yoktum hiç ilgilenemezdim dedin de merveye kendini mi kullandırtttın, vazgeçtim aman barışmayın.


  • beni taniyan yok bu sehirde  (15.07.16 01:28:27) 
kampanya baslatiyorum #mobydickvelonglivebarissin


  • yuzır  (15.07.16 01:28:55) 
Barışmasınlar @yuzır yaa şuna bak, mobydick daha iyisini hakediyo bence.


  • beni taniyan yok bu sehirde  (15.07.16 01:29:44) 
@beni taniyan, yaa kararsizim, mobydick'in actigi duyurulari okuyunca long live daha iyisini hak ediyor demistim. Simdi long live'in ve mobydick'in cevabini okuyunca mobydick daha iyisini hak ediyor dedim :(


  • yuzır  (15.07.16 01:31:14) 
eski sevgiliye duyuru aracılığıyla ilişki tavsiyesi veriliyor.

ne kadar da çağdaş bir ortam ^^
  • nrmnm  (15.07.16 01:32:18) 
Oha benimkinden daha karışık bi aşk hayatı ki ben haftada bi birinden hoşlanmama ragmen idler bu kadar karışmıyor. Respect! Biraz dinlen bence, gerekiyorsa evden çıkma, tinder kurma, kızların eşyalarını taşımaya gitme. Ortamlardan uzak dur biraz. Kafam zaten iyiydi, iyice iyi oldu sayende.


  • damdanakan  (15.07.16 01:36:42) 
www.geek-pride.co.uk

Not: duyuruyu okumadım moruk. Kusura bakma. :)
  • yirmisantim  (15.07.16 01:41:39) 
okudum. uzun yazıları "ayy nasıl okuycaz" diyenlerin kitap falan okurken de bu kadar üşendiklerini düşünüp üzüleceğim bu gidişle. uzunsa, zor geliyorsa okumadan geçersin, bir de duruma "sanki uzun yazı yazmak çok abukmuş gibi" bir tepkiselleştirme tepkisi vermek gereksizdir. yani uzun yazı yazanla aynı kapıya çıkıyor. sizin de boş vaktiniz var ki o tarz "işlevsiz" bir yorumu yapabiliyorsunuz. neyse bunu uzatmayayım. bir ara buna özel bir duyuru açar, orada eleştiririm..

@long live rock n roll;

bence anlamlandırılması gereken bir durum yok bu süreçte. sadece "olan bu" işte. sadece anlamadığım kısım şu;

> Tek gecelik ilişkim olmasa yıkılacaktım ama öyle olunca biraz koysa da çok üzerinde durmadım.<

demişsin ya. ilişki kavramını en büyük haliyle "cinsellik" olarak görüyor olabilir misin? çünkü tek gecelik cinselliği yaşamasaydın daha çok koyacakmış. yani asıl istediğin kişiyle yaşayamadığın şeyi tek gecelikle yaşayıp biraz o açlığı bastırmış gibisin.
  • matrix  (15.07.16 03:55:28) 
Yüzüme tokadı yedim. Olayı en iyi tahlil edip en doyurucu cevabı veren @mobydick oldu haliyle, beni çok iyi tanıdığı için.

@mobydick-@beni taniyan yok bu sehirde-@yuzır: "iyi ki evini tasirken yoktum ilgilenmem gerekirdi" demiş olabilirim ama kesinlikle espri olaraktır bu. Bu kadar hayvan değilim. Sevgilimin taşınmasına yardımcı olmaktan mutlu olurdum, eğer o anda şehir içinde olsaydım.

@matrix: Elbette cinselliğin ilişkilerde önemli bir payı var. Tek odağım bu değil tabii, diğer hoşlandıklarımı tercih ederdim, gerek cinsellik gerekse de düzenli ilişki olarak bin kere tercih ederdim. Ama evet, biraz o açlığı kapatmış saydım kendimi. Aslında tam olarak demek istediğim şuydu: Eğer o dönemi tamamen yalnız geçirseydim iyice koyacaktı. Ama kızdan ümidi kestiğim için bir ilişki yaşadım (kızla flört başlarken Tinder'ı silmiştim, ümidi kesince tekrar yükledim). Bi birliktelik yaşayınca da en azından özgüvenim biraz yerine geldi o sırada. Zaten kızdan ümidi kesmişim, bir de ben yalnızken o birini bulsa hem üzülecek, hem de iyice ezik hissedecektim kendimi. Böyle olunca yine üzüldüm ama özgüvenimi yeni tazelediğim için o kadar yıkılmadım.

Ayrıca mobydick ile olan geçmişimizi de takip edip yorumlayanlar, beni eğlendiriyorsunuz :) Teşekkürler yorumlar için. Barışma önerilerine ise yanıt vermek istemiyorum.
  • long live rock n roll  (15.07.16 11:05:15 ~ 11:10:46) 
Tüm hatunlar seni ego booster olarak kullanmış. Ben diyim Jale'den de iş çıkmaz. Bence tipsiz geliyorsun.

Genellem yapmayı sevmem ama bu konuda yapayım. Kızlar 2 konuda reddeder:
1- Çok iyi arkadaştır, sevgili olup bok olsun istemez: Senin hiçbir kızla böyle bir arkadaşlığın yok.
2- Daha iyisini bulabileceği garantidir. Karşıdakini beğenmiyordur: Sen bu kategoridesin.
  • lcha  (15.07.16 11:32:27) 
[]

Mac'te MS Office

Sevgili Steve Jobs'lar,

MacBook'ta MS Office'i bedava olarak kullanmanın yolu var mı? Sadece dosya oluşturmak istemiyorum. Bana Windows makineden bir .docx dosyası gönderilecek, onu editleyip kaydedip yolladığımda karşı taraf Windows'dan düzgün görebilmeli.

OpenOffice denen uygulamayı kullanıyorum ancak .docx desteği yok? openoffice.org'da yazdığına göre 3.0 sürümü ile .docx desteğinin geldiği yazıyor, ben 4.1.2 versiyonunu kullanıyorum ama destek yarım. Yani .docx dosyasını açıyorum ama format bozuk çıkıyor ve .docx olarak kaydedemiyorum, .doc şeklinde kaydetme seçeneği var.

onedrive.live.com'da doküman yaratma şansımız var ancak import edemiyoruz galiba? Dosyayı OpenOffice'te açıp tüm içeriği copy+paste yapabilirim ancak zaten dosyayı açtığımda direk format bozulmuş halde.

OpenOffice'te .docx desteğini düzgün bir şekilde kullanma ya da tamamen yeni bir opsiyona açığım...

 
windows cuyuz
ama browser üzerinden
google dökümanlar da editlersin
  • kingcyrax  (20.06.16 12:48:52) 
malum sitelerden indiregandi yapabilirsin.


  • sarlatan  (20.06.16 12:57:34) 
ben torrentten indirdim, hiç sorun yaşamadan yıllardır kullanıyorum.
iş bilgisayarım windows, ve mac ile windows office programları arasında hayati farklar var bu arada.

  • tavukbanalop  (20.06.16 13:07:38) 
en son office for mac 2011'de cikti sanirim. yenisi de 2016'da cikicakti ama noldu bilmiyorum.
2011'i malum ortamlardan indirebilirsin.

  • jedilance  (20.06.16 13:42:17) 
mac için microsoft office 2016 var. windows versiyonunndan herhangi bir eksiği yok (çok çok ekstrem şeyler vardır belki, ben hiç karşılaşmadım)

microsoft store'dan satın alabilirsin.
  • maxc  (20.06.16 20:16:44) 
[]

Spotify müzik kıyaslaması

Spotify'daki library'mizi başka insanlarınkiyle kıyaslayan bir program var mı? Yoksa yapayım mı böyle bir program, beğenir misiniz? ^^

Mesela arkadaşların arasında ya da dünya üzerinde senin tarzına en yakın insanları göstersin, istediğin bir kişiye baktığında %70 ortaksınız falan desin...


 
güzel düşünce ama şöyle:

1-last.fm zaten bunu yaptı yıllar önce.
2-bir de ben spotify ı aktif olarak kullanıyorum ama insanların zevki hiç beni ilgilendirmiyor. o yüzden ben kullanmazdım.
  • interview with the vampire  (09.06.16 11:25:54) 
2,5 yıldan uzun süredir premium spotify kullanıyorum ilk defa böyle birşey düşünen birisine rastladım :) bence spotify sosyal bir ortam değil en azından ülkemizde. çoğu kişi kendi listeleri ile uğraşır diğerlerine pek takmaz gibime geliyor. güzel fikir tabi.


  • latsc  (09.06.16 11:53:16) 
tastebuds vardı eskiden hala çalışıyor olmalı.


  • mavi yesil pergel  (09.06.16 13:14:52) 
yap. sosyallikten uzak ama spotify. arkadas eklemek konusmak bir sey yollamak bile mümkün degil. ara secenegi bile yok arkadas icin, sosyal medya hesabi kullanmazsan.


  • portmanto  (09.06.16 15:48:58) 
[]

Ekşi Sözlük'te bir başlık açacağım

Müzikle alakalı bir başlık açmak istiyorum. Yazarlar için hangi şarkının ne ifade ettiği, hayatındaki hangi anıyla bağlantılı olduğunu yazabilecekleri bir başlık. Yani anket olacak ve şarkıların kişisel hikayelerle (ayrılık vb) ilintilerinden bahsedilecek. "sözlük yazarlarının şarkı otobiyografileri" diye bişey düşündüm ama sanki yazarların çaldıkları şarkıları akla getiriyor, kavramı anlatamıyor gibi. Ne yapayım başlığı?

Siz açmayın he :D


 
Yazarlar için duygu ifade eden şarkıla
??

  • etna  (04.06.16 14:36:33) 
"Yazarlar için anısı olan şarkılar/müzikler" nasıl? Şarkı mı müzik mi?


  • long live rock n roll  (04.06.16 14:39:59 ~ 14:40:28) 
[]

Daha az terlemek için ne yapabilirim?

26 yaşında erkeğim. Boy 170 cm, kilo 66. Süper fit falan değilim ama gayet sağlıklı ölçülerdeyim yani.

Normal insanlara göre daha fazla terliyorum. 120 kilo olup oturduğu yerde şapır şapır terleyenler kadar değil, ama genele göre fazla. Latin dansları yapıyorum ve bu terleme olayından rahatsız oluyorum, çünkü karşımdaki kişilere rahatsızlık vermek istemiyorum. Dans ederken birçok insan terliyor ama ben yine de çoğu kişiye göre fazla. Bu yüzden peşpeşe iki şarkı dans etmemeye çalışıyorum, danstan sonra hava almaya çıkıyorum vs.

Bu durumu değiştirmek için ne yapabilirim? Bir ay önceye kadar spor yapıyordum, ara verdim bir süre. Düzenli spor yapmak yardımcı olur mu yoksa kalp atışını hızlandırdığı için daha kötü mü olur? Bu durumu değiştirecek beslenme önerileri var mı? Ya da sırf dans edeceğim gün (tamamen sallıyorum) sakinleştirici vb gibi bir hap var mı bu etkiyi yapacak?

 
valla ne kadar sağlıklı bilemem ama su az içersen az terlersin


  • eksimeksi  (01.06.16 03:06:59) 
bunun çözümü yok bildiğim kadarıyla, belki yanlış giyiniyorsunuzdur.

ayakkabınız kapalı mı? tişörtünüzün kumaşı ne? pantolon mu giyiyorsunuz her zaman?
  • kurnaz  (01.06.16 03:10:30) 
çözümü yok bu işin. bölgesel terliyorsan klips operasyonu olabilirsin belki ama komple terliyorsan yapacak bir şey yok. ben de seninle aynı dertten muzdaribim oradan biliyorum.


  • cekilmis gayfe  (01.06.16 09:19:49) 
1- bence hapa yönelmeyin
2- pudralı deodorantlardan falan kullanabilirsiniz


bu herhalde genetik bir şey, çünkü ben spor yaparken neredeyse hiç terlemiyorum. Düzenli spor - ter konusunda bir fikrim yok.
  • safepassage  (01.06.16 09:29:32) 
çözüm yok diye biliyorum. yaz aylarından nefret ediyorum bu sebeple. 10 dakika güneşte yürüyeyim, gömleğin arkası duşa girmişim gibi oluyor.


  • nathanieltroy  (01.06.16 09:47:50) 
Duzenli( en az haftada 5 gun) spor yapip toksinlerini atarsan terleme olayi bir duzene giriyor internette yabanci kaynaklarda bunla ilgili cok yazi var.

Spordan kastim az 30-40 dakikalik yogun kardiyolar.
  • neferkitty  (01.06.16 09:50:05 ~ 09:50:40) 
haftada 6 gün spor yaptım, her spor yaptığımda 2 kova ter çıkardı. 3 saat falan sürer tabi. terlemeye olumlu olarak hiçbir katkısı yok.
sormodren diye bir hap var, nöroloji uzmanı bulursan yazdıracak, bir nebze azaltabilirsin.

  • cekilmis gayfe  (01.06.16 14:39:28) 
o etkiyi yapacak bir sakinleştirici fln alma. başka şeyleri kötüleştirebilir bu sefer de.

belki psikolojik olarak kafana takıyor da olabilirsin. yani bir müddet sonra olay kısır döngüye girmiş olabilir bu yüzden. çok terliyorum diyerek daha da terleme fln. placebo etkisi yapacak bir ilaç yahut kısa dönemli bir antipsikotik ilaçla unutup bir daha tekrarlamayabilir. hatta tekrarlamam olasılığı en yüksek olan çözüm bu. tercih eder misin bilemeyiz.

sağlıksız beslenmeyi çıkarabilirsin hayatından. vücudunda nekadar toksin olursa okadar terler, araştırabilirsin. içkili bir günden sonra ertesi sabah terleme yahut soğuk terleme de uyanmka sıktır buyüzden.

hergün ev yemekleri yemen sağlıklı beslendiğin anlama gelmez. bol salata, ekmek yok, protein kararında, içki çok çok az, sigara yok, bol sıvı, işlenmiş gıda yok vs.

bazı bünyeler fazla terler yapacak birşey yok de yok biryandan.
  • mobydick  (02.06.16 13:10:58 ~ 13:11:43) 
[]

Yemek Sepeti siparişlerden yüzde kaç alıyor?

Tüm restoranlar için sabit mi bu miktar? "Her siparişten %10 alıyorum" mu diyor yoksa başka sabit ücretler vs de var mı?




 
%10 minimum, saplayabildiğine göre %17'lere kadar çıkıyor. Joker restorant olma durumu var ayrıca, siparişin %50'sine kadar indirim verme olayı. Üye olurken bunuda iteliyorlar.

Yani şimdi %10 ile üye olsan ve joker restoran olarak gözüksen müşteriye; 70 liralık siparişe 35 tl alıyorsun. 35'in %10'u yemeksepetine %2ile7 arası nakit harici bir ödeme sistemine gidiyor.
  • try again fail again fail better  (31.05.16 12:42:01 ~ 12:44:30) 
bitaksi %7 alıyor demişti bi taksici. yemeksepeti %10-%17 biraz fazla geldi bana o yüzden ama net bilgim yok tabi.


  • washe  (31.05.16 12:42:59) 
Burger jointte calisan tanidigim %14 demisti.


  • neferkitty  (31.05.16 12:45:19) 
bitaksi bildiğim kadarı ile 0-10 tl arası 50 kuruş, 10-20tl arası 1 lira ve katları şeklinde alıyor


  • try again fail again fail better  (31.05.16 12:45:39) 
10-17 arası doğru beyler. 3 sene önce dükkanı üye yapmak için görüşmüştüm 400 dolar da depozito istiyolar.


  • parola58  (31.05.16 12:59:55) 
Ayrica gunluk sabit bir ucret de aliyor.


  • sckxyss  (31.05.16 13:17:30) 
300 dolar depozit odedim, % 10 aliyor siparis basi, ek olarak gunluk 4 tl sabit para aliyor, her gun joker indirimi de bir tane vermek zorundayim.


  • oscar  (31.05.16 14:18:27) 
[]

Arabayla hayvan gibi ses çıkaran insanlar

Hani böyle cafelerin önünden filan arabayı böğürterek ya da lastik sesi çıkararak geçen tipler var ya... Ben bunların motivasyonunu çok merak ediyorum.

Lüks araba sahibi olup aynı yerlerden 10 kez geçerek hava atan insanları anlayabiliyorum. "Zenginim, pahalı arabam var, bunu göstermek istiyorum" diyor ve işe yaradığı da oluyordur. Lamborghini'yi o adamın kullandığını gören bir kız, o adam restorandan içeri girince ilgilenir vs...

Ama bugüne kadar, arabasıyla hayvan gibi ses çıkararak geçen birinin bu hareketini çekici bulan tek bir kişiye bile rastlamadım. İstisnasız herkes bunu itici, ukala, rahatsız edici buluyor. O halde NEDEN YAPIYORLAR LAN? Gerçekten bu hareketi cool bulan insanlar var mı? Tikky kızlara ya da öteki araba sevdalısı erkeklere bile gösteriş için yapılsa anlarım ama pek zannetmiyorum... Salt ilgi çekmek mi amaç? Kötü bir ilgi olsa bile...

Özellikle bizzat bu ses çıkarma işini yapanlara veya bunu çekici bulanlara soruyorum; nedir bunda benim göremediğim cazibe?

 
fakirliğin çığlığını o ses ile kapatmaya çalışıyorlar, napsınlar garipler.


  • hakim oynayin dedi  (30.05.16 14:20:18) 
Bunu görece pahalı arabayla yapan üniversite mezunu insanlar da var. @seyduna6687'nın cevabını kabul etmiyorum, zira gerçekten o adamların bakış açısından, saçma da olsa kendi mantıklarına uygun cevaplar arıyorum.


  • long live rock n roll  (30.05.16 14:22:55) 
sürdüğüm arabayı böyle bağırtıyorsam, ...'yı nasıl bağırtırım.

vermek istediği mesaj bence bu minvalde. üç noktalı kısım operasyonel olarak doldurulabilir. mesela sürdüğüm arabayı böyle bağırtıyorsam, seviştiğim hatunu nasıl bağırtırım. tabi bu örnekte seksi kadıın cezalandırmak olarak gören salakça anlayış hakim, aptalca.

esas sebep aptallık galiba.
  • babilbaligi  (30.05.16 14:34:05) 
araba ve arabanın içerisinde çalan müzik ile ilgili piskolojik bir olay bence bu.

ben genelde eğer güzel bir müzik gelirse aracı daha hızlı ve daha hareketli kullanıyorum (abartmadan)

ama tabii hiç bir zaman kafe önlerinde bağırtmak, kaydırmak çekici gelmedi.
  • tamam onu da ben yaptım  (30.05.16 14:38:39) 
Normal koşullarda kimsenin farketmeyeceği bir insan olmak öyle bir şey.


  • arnold schwarzeneger  (30.05.16 14:44:02) 
Fark edilmeye ihtiyacı, sosyal statüdeki arafta kalmışlık gibi sorunları var ve bunu klasik Türk mantığı ile en kısa yoldan, örneğimizde oldukça ilkel bir şekilde çözmeye çalışıyorlar.

Benzer olarak: günlük yaşam sırasında kimsenin iplemediği, takdir etmediği bu adamları askerde onbaşı rütbesine kavuşunca kurmaylık kazanmış gibi seviniyor, sosyal ortamlarda çılgınca dile getiriyor, altındaki (pratik olarak hiçkimse) insanlara otorite kurmaya çalışıyor.

Bunların patlak egzozlu motorla gezinenleri var bizim mahallede, bir gece kafalarına elime ne gelirse sallayacağım balkondan ama dur bakalım.
  • chicha  (30.05.16 16:34:33) 
[]

İkameti yurt dışına aldırmak, GSS prim borcu

Şu an e-devlet'ten bakınca üzerimde 4300 tl borç görünüyor. Ancak ay ay borçları incelediğimde, bir ay (160 tl) dışındakilerin tamamı ben yurt dışında yaşarken ya da aslında sigortalı bir işte çalışırken girilmiş eski borçlar. Son bir yıla yakındır da yine yurt dışında yaşıyorum, son iki ayda yine borç binmeye başlamış.

Yurt dışında yaşadığım dönemleri, o dönemlerde ikametgahımı yurt dışına almamış bulunsam bile sildirebilir miyim pasaport kayıtlarından filan? Çalıştığım dönemleri zaten sildirebileceğimi düşünüyorum SSK kayıtlarına bakarak.

Bir de bu ve benzeri borçların birikmemesi için ikametimi nasıl yurt dışına alabilirim?

Şu anda İstanbul'da bulunduğum için bu hafta içinde yaptım yaptım, yapamadım kalacak bir süre daha.

 
Ikameti yurtdisina almayi ben konsoloslukta yapmistim, yerel makamdan aldiginiz ikametgah belgesiyle gidiyorsunuz, konsoloslukta hallediyorlar hemen.

Gerisini bilmiyorum :/
  • kuehles blondes  (11.05.16 11:40:30) 
Istanbul'da bir nufus mudurlugune gidip beyanda bulunmak yeterli. Ben Fatih'e oturum kartimla falan gittim bakmadi bile, hatta bilgisayarin basina gecirip bana yazdirdi adresi asddsadfsa.


  • evrim halkasi  (11.05.16 11:44:11) 
Konsolosluk veya Elçiliğe gidiceksiniz ikametgah ile. Onlar kendileri hallediyor.

Benimde borç çıkmıştı ama ben aldırmıştım yurtdışına. Ona göre yine de borç çıkarmışlardı ve sildirmiştim nüfus dairesinden bir belge alarak. (Şimdi adını unuttum geçmiş adreslerinizi yazıyordu)

Siz aldırmamışsınız. Geçmiş adreslerinizde çıkmaz ama yine de sanırım yurtdışında olduğunuzu ispatlarsınız bir şekilde. Tam bilemiyorum. SGK'ya gidip sormanız lazım.
  • ihanet kac kisilik  (11.05.16 11:55:49) 
yurtdışında olduğun dönemde ikmatin neredeydi? eğer yurtiçinde ise sildiremezsin.


  • elorelia  (11.05.16 12:00:05) 
konsolosluğa bizzat giderek veya mektup göndererek yapacaksınız. geçmiş borç ne olur bilemiyorum ama bundan sonra yansımaz.


  • prodeq  (11.05.16 12:18:57 ~ 12:19:27) 
normal prosedür yurtdışında yaşıyorsan ikametini aldırman ve gss prim borcu çıkarılmasın diye başvuru yapman.

ben de senin gibi yurtdışında bu işlemi yaptırmadım çünkü böyle bir saçmalıktan haberim yoktu. geldiğimde borçtan haberim oldu. işlerim nedeniyle sgk'ya gidip geliyordum. orada tanıştığım şeflerden biriyle görüştüm. emniyet pasaport şubeden yurtdışı giriş çıkış belgesi getir, yurtdışında olduğun dönemi silelim dedi. emniyete gittim ve hatta yaşadığım bir tartışma neticesinde e-devlete yurtda giriş/çıkış belge sorgulama hizmeti eklenmesini talep etmiştim. (bkz: yurda giriş/çıkış belge sorgulama )

netice olarak ben bu belge ile yurtdışında olduğum dönem gss prim borcunu sildirdim. sen neden sildiremeyesin?
  • epistemofili  (11.05.16 13:23:06) 
[]

Kulaklık tavsiyesi

Orta karar bir kulak içi kulaklık arıyorum. Ergonomi olarak Samsung'un default kulaklıkları hoşuma gidiyor, kulağımı acıtmıyor: ecx.images-amazon.com

iPhone'da kullanacağım için ve spor yaparken falan da kullanacağım için volume up/down, pause/play/next tuşları olup iPhone ile uyumlu olması önemli. Bir de tabii ses kalitesi ne kadar iyi olursa o kadar iyi.

Bütçe olarak 100 lira diyelim, ancak daha az olursa daha iyi. İstanbul'daki mağazalardan ya da internet üzerinden alabilirim.

 
iphone 6s orijinal kulaklığı var açılmamış. düşünürsen.


  • cekilmis gayfe  (06.05.16 16:30:02) 
kulakiçi urbanears kullanıyorum. memnunum.
eğer bulabilirsen creative ep-630'u da şiddetle tavsiye ederim.

@cekilmis samsung ergonomisi istiyorsa iphone kulaklığını kullanamaz.
  • teritori  (06.05.16 16:30:44 ~ 16:39:59) 
kulak içi kulaklıklarda orta kararın karşılığı sennheiser cx300'dür. 100 tl'den az daha pahalı ama mutlu eder.


  • theos ek mekhanes  (06.05.16 17:12:25) 
Harman Kardon AE Premium Aluminium In-Ear-Kopfhörer mit integriertem Apple iPhone Steuerung weiß www.amazon.de
www.amazon.de


Ya ben boyle bir sey siparis ettim gecen gun. Henuz gelmedi ama harman kardon olmasina guveniyorum. Ve ses tusu vb de var, uyumlu iphone ile. (Benim icin en onemli kriterdi) ve fiyati cok iyi. 2 sene once millet 100-150€lara almis (oyle yaziyor reviewlarda)
  • kuehles blondes  (06.05.16 18:51:20) 
samsung s7 aldım kulaklığı açmadım sevmiyorum onu da verebilirim :)


  • cekilmis gayfe  (06.05.16 19:52:44) 
@cekilmis gayfe: Geçen yıl iPhone 6 aldığımda, kaybetmeden önce bir süre orijinal kulaklığını kullanmıştım ama kulağımı acıtıyordu. s7 kulaklığı olabilir bak. Bi süre iPhone'da samsung kulaklığı kullanmıştım. Ses ayarı uyumu olmasa da pause/play uyumluydu hatırladığım kadarıyla, ergonomisi iyiydi ve ses kalitesi de kötü değildi. Pazarlık için DM :)

Diğer arkadaşlara da teşekkürler, hepsine göz atacağım.
  • long live rock n roll  (06.05.16 20:43:12 ~ 20:43:26) 
[]

Uçakta japon balığı taşımak

Böyle bir şey mümkün mü? Mümkünse nasıl? Gidip bir veterinerden falan rapor almamız mı gerekiyor? Bir de kabine sıvı alınamıyor normalde, ben bunu naylon bir torbanın içindeki suya doldurarak uçağa sokabilir miyim?

Buna izin verilmesi bir yana; böyle bir şey denersem balık ölür mü sizce? Kendisi en az 1.5 yaşında, aldığım zamana göre irileşmiş, sağlıklı görünen, birkaç kez tatile çıkacağımda yürüyerek 15 dk yolda naylon torbanın içinde arkadaşın evine taşıdığım ve bana mısın demeyen güzelce bir hayvan. İstanbul'dan Kıbrıs'a taşımak istiyorum. Havaalanına giderken toplu taşımayla gideceğim.

Hiç uğraşmayıp bir arkadaşa ya da bir pet shop'a mı vereyim dersiniz?

 
Arkadaşınıza verin derim, naylon torbada taşıyacakmışsınız bir de. Delinir, patlar bir şey olur. Ayrıca uçağa sıvı almıyorlar, canlı hayvan taşınması da sıkıntı yaratabilir.

En temizi arkadaşa bırakmak.
  • utkumon  (06.05.16 14:44:07) 
Aman hocam balık dediğin her halttan etkilenen bi varlık. 3 buçuk sene baktım ben de bi tanesine. Arkadaşınıza verin kafanız rahat olsun.


  • lcha  (06.05.16 14:52:33) 
öldür. acısız olsun.

hayvan sevgisizlikten ölmeden sen öldür. yazık hayvana.

alacağın en ilgi bekleyen hayvan da balık olsun. kedi köpek fln alırsan işkence çektirme hayvanlara bencilliklerinle.

abin de bakamadı demi hayvana, bir yem atacak hergün sadece. vah vah zavallı hayvan size kaldıysa.

petshopa götür bari sevecek küçük bir çocuk saahiplensin.
  • mobydick  (13.06.16 18:11:17 ~ 18:25:09) 
Ya benim de benzer bir problemim var. Şimdi ayrı başlık açsam uçakta saksıda çiçek taşımak diye, mevzu hepten alay konusu olacak. Buraya bakanlar bana da cevap verebilir mi?

Normalde otobüsle gidecektim, ona güvenerek de küpe çiçeği aldım evime ama planlar değişti, uçakla gitmem gerekiyor. Şimdi ben bu çiçeği kucağımda götüreceğim diye tuttursam, güvenlikten geçebilir miyim? Bırakabileceğim kimse yok çünkü bütün arkadaşlarım öğretmen, haliyle kimse yaz boyu burada olmayacak. Ne olacak bu çiçek?
  • istinyede bekle  (13.06.16 18:15:27) 
[]

Restorant/bar adisyon programı

Bir bardaki garson ve barmenlerin kullanacağı bir programa ihtiyacım var. Garsonların kullanacağı kısmı Android tabanlı mobil cihazlarda çalışırsa harika olur. Garsonlar masalardan sipariş girecek, girilen sipariş bardaki telefon ya da masaüstü uygulamasında çıkacak, barmen kokteyli hazırladığında sisteme girecek, garsona bildirim gidecek gelip alması için. Bunun dışında da kasada hesap ödeme, masa ayırma/birleştirme vb standart restoran fonksiyonları... Birkaç örnek buldum netten ama sizin bizzat kullandığınız ya da iyi olduğunu duyduğunuz örnekler var mı? Ücreti önemli değil, ancak ücretsiz bir demo versiyonu varsa iyi olur.




 
Benim çalıştığım yerde rop kullanılıyordu. İyiydi hoştu gayet ama android cihaz desteği falan var mıdır onu bilemiyorum.
Sitesi şuymuş www.rop.com.tr

  • naberabi  (01.05.16 20:21:34) 
açık kaynak kodlu tanıma uyan bir program vardı ama ismini hatırlayamadım. biraz araştırsanız bulursunuz


  • yazar olmak aklima yeni geldi  (01.05.16 20:29:50) 
seneler önce rop'un sahibiyle görüşmüştüm. adamın yaklaşımı ve program tatmin edici bence. android olayını bilmiyorum ama.


  • parola58  (01.05.16 22:33:47) 
roptan uzak durun, mutlu ve huzurlu bir hayat için en azından.


  • mrvengeance  (02.05.16 02:58:28) 
[]

Ekşi Sözlük'te neden ve neler yazıyorsunuz?

Sorunun iki tarafı var aslında:

1) Yazma motivasyonunuz nedir? Yani temelde hangi güdünüzü tatmin etmek için yazıyorsunuz? Karma artırmak mı, sosyal medyada popüler olmak mı, insanları bilgilendirmek mi, insanları güldürmek mi, siyasi rezilliklere giydirip stres atmak mı, duyar kasmak mı, ilgilendiğiniz konularda insanları bilinçlendirmek mi, iş ola mı......???

2) Neler yazmayı tercih ediyorsunuz? Bir entry girmeyi düşündüğünüzde "Bunu yazmalı mıyım" gibi bir filtreden geçiriyor musunuz yoksa aklınıza ne gelirse yazıyor musunuz? Eğer kafanızda filtre varsa, nedir bu? Örneğin benim en büyük kriterim; daha önce söylenmemiş bir şey söylemeye çalışmak, bilgi vermek, ya da yeni bir bakış açısı sunmak. Tabii ki %100 uygulamıyorum ama bu uğraşımdan dolayı çok popüler başlıklara yazmıyorum çoğunlukla. Çünkü benden önce 100 defa söylenmiş bir şeyi bir de benim tekrarlamam saçma geliyor. Mesela bu yüzden ölen birinin başlığı altına 150 tane entry girilmişken, 151. kişinin gelip "Hayata gözlerini erken yumdu, huzur içinde yatsın" yazması çok ama çok saçma geliyor. Zaten yüzlerce kez söylenmiş bu, senin de yazman ne işe yarayacak? Duyar mı kasıyorsun? Yoksa kişisel Facebook hesabınmış gibi "aha ben bu adamı çok severdim" şovu mu yapıyorsun? Bu eğilime yaklaşımınız nedir?

 
motivasyonum olmadığından yazmıyorum. bazen çoğu yerde bu kadar doğrudan ve özet bulamadığım bilgilerin hatrına yazma sorumluluğu hisseder gibi olsam da sonra üşeniyorum. çaylaklık entrilerine ek olarak 3-5 bişey yazmışımdır en fazla. geçen önemli bir olayda bilgilendirme amacıyla yazdım 3-5 yıldır ilk kez.


  • manuel mandalina  (26.04.16 15:58:22) 
yillar sonra okumak icin yaziyorum. ilk yazar oldugumdaki entry'leri ara ara okuyorum ve zevkli oluyor. bos seyler degil de, fikirlerimi beyan eden denemeler falan yazmaya calisiyorum genelde.


  • bohr atom modeli  (26.04.16 15:59:45 ~ 16:00:24) 
1. motivasyonum pek yok. yani 9 yılda 250 entry girebildiğime göre olmamalı. tatmin etmek istediğim güdülerin başında can sıkıntısı ve paylaşım yatıyor.

2.bilgi vermeyi amaçlıyorum ama veremediğim ile kalıyorum. bir bakmışım anket dolduruyorum. nasıl yazıyorum? o an sözlükte bir şeyi okurken bir şey çağrışım yapıyor ve başlıyorum yazmaya. çok büyük çoğunluğu böyle çıkmıştır ortaya. yoksa bunu akşam sözlüğe yazayım gibi bir düşüncem olmuyor pek. bir de beğendiğim/ilgilendiğim şeyler hakkında da yazıyorum. zaten ilgilenmediğim bir şey hakkında yazmak da saçma olurdu ya, neyse.
  • givemesomesubstance  (26.04.16 16:00:36 ~ 16:01:18) 
1) yazmaya bayılıyorum, ötesi yok. konuşkan birisi sayılmam. insanlarla iletişimim çok kısıtlı. yazma manyaklığı bununla birleşince ortaya korkunç bir şey çıkıyor, "eniştemin neden böyle olması" diye bir başlığa 74 paragraf yazabiliyorum. onun dışında, son birkaç yıl içerisinde fazla eppekten dolayı iq seviyem deniz seviyesine düşmeden önce, ilgilendiğim spor dallarıyla ilgili güncel şeyler yazmayı çok seviyordum. isveç ikinci ligi'ndeki 8-4 biten maç olsun, arnavutluk'ta X takımının 9 yıllık şampiyonluk serisini bozan takım olsun böyle şeyler yazmayı seviyorum. bunun dışında kendimce değerlendirmeler yapıp fikir/öneri getirdiğim de oluyor. son günlerde nhl play-off'ları için yazmaya çalışıyorum mesela ama sınırım yok bu konuda, dediğim gibi her halt hakkında bıdır bıdır konuşabilirim çünkü yazmayı, kendimi anlatmayı falan seviyorum.

sözlüğün şu anki halini iğrenç ve kalitesiz buluyorum. bunda büyük payım olduğuna inandığım için nerden baksan 16 bin tane entry silip, yeni fakat pek de temiz olmayan bir sayfa açtım sözlük kariyerimde. şimdi daha ılımlı, daha az manyak, daha az nefret edilen biri olmaya çalışıyorum. onun dışında kız kovalıyorum.

***

o değil de yazdığımı okurken fark ettim, 1 deyip bırakmışım sajhfajkflşa. aklıma organize işler'deki diloloji sahnesi geldi,

"bu bir dedin ya iki ne?"

www.youtube.com
  • der meister  (26.04.16 16:05:10 ~ 16:15:34) 
Yaklaşık 6 yıldır ekşi sözlük yazarıyım ve henüz entry sayım 450-500 falan. Çoğu zaman bir şeyler yazmaya üşeniyorum. Yazdığım zaman da genelde kimsenin yazmadığı, gözden kaçmış bazı detayları belirtmeye çalışıyorum. Genelde entry'lerim kullandığım ürünler, okuduğum kitaplar, dinlediğim müzikler ve izlediğim diziler, filmler hakkındaki görüşlerimden oluşuyor. Bu bağlamda sözlük'ü kişisel bloğum olarak kullanıyorum desem yalan olmaz. Bunu itiraf ettiğim için bana kızanlar olur belki ama olsun. Çok da umrumda değil açıkçası. Neticede çöp entry girmiyorum ve kurallara uygun yazıyorum. Toplumsal konular üzerine yazmaktan ise hiç hoşlanmıyorum çünkü yazarken de bu tip başlıkları takip ederken de inanılmaz geriliyorum. Sakin sakin takılıyorum kendi çapımda.


  • köstebek kurabiye  (26.04.16 16:10:54) 
Yeni insanlarla tanışmak için yazıyorum. Ben de varım diyebilmek için.

ilgimi ne çekiyorsa, ne anlatmak istiyorsam. kriterim de sonradan bu yazdığımı silmek ister miyim. Evet ise yazmıyorum, hayır ise yazıyorum.
  • pomknos  (26.04.16 16:16:44) 
1- öncelikle sinema ve müzik alanlarında, ikinci olarak da teknoloji alanında insanları bilgilendirmek için yazıyorum.

bazen o kadar underrated müzikler/filmler/teknolojik ürünler konusunda yazıyorum ki biliyorum aylarca belki kimse okumayacak bile ki okunmuyor (bunu oylanma parametresine göre söylüyorum). ama yıllar sonra bir kişi bile okuyacaksa ve faydası dokunacaksa o bir kişi için yazıyorum.

çünkü yeri geldiğinde çok spesifik araştırmalarımda sözlük bana çok yardımcı oldu. eski kalitesini kaybetse de halen bu özelliğini koruyor benim için. madem ben faydalandım başkaları da benim yazdıklarımdan faydalansın istiyorum. saçma ama sanki vefa borcuymuş gibi.

2- benim de kriterim önceden söylenmemişi söylemek veya söylenenlere farklı bir pencereden bakmak. tekrara düşmemeye özen gösteriyorum genelde.

örneğin: eksisozluk.com

5 gündür oylayan yok, altına yazan eden de yok ama bir gün biri o ürünü merak edecek ve benim entrym'e ulaşacak biliyorum.
  • halitkin  (26.04.16 16:19:25 ~ 16:28:11) 
artık yazmıyorum. son tema değişikliğinden sonra yazma hevesim kalmadı.

genelde bilgi veren entrylerim var. komiklikli başlıklara az girmişimdir. teknoloji, ağlık vs. üzerine yazmışımdır.
  • sutlu nescafe  (26.04.16 16:21:48) 
çok yazmıyorum. ama yazıp yazıp sildiğim çok oluyor bu ara. bildiğin paragraf döşeniyorum, sonra da 'amaaan bana ne yaa...' deyip sildiğim çok oluyor.

genelde müzik, dizi, konser düzleminde yazıyorum.

son zamanlarda da gariptir seksle ilgili başlıklara entry giriyorum.
  • mermize  (26.04.16 16:22:43) 
1) yok. yazma motivasyonumu başka bir sözlükte toplamda 6-7 bin entry ile tatmin ettim, zaten o zamanlarda ekşi'de yazma merakım yoktu. gerçi hiçbizaman olmadı, o zamanki tema vs. durumlarından okuması ve birilerine ulaşması kolay olur diye kayıt olmuştum, üye olduktan sonra da 3 yılda 500 entry yazmamıştım.

2)motivasyonum varken kendimi yazarak ifade etmekten hoşlanıyordum, hala severim ama eskisi kadar döktüresim yok; arada geliyor onu da buraya yazıyorum zaten. fikrim olan herhangi bir konuda, komikli ya da ciddili yazabilirim; kısıtlamam yok. eskiden rahatlamak için yazdığım için itiraf tarzı iç dökme başlıklarını da kullanıyordum mesela. benim yazdığım sözlük sıfırdan başladığı için çok açık vardı ve bu yazılmış mı diye düşünmeme gerek kalmıyordu. ekşi ise bu açıdan doyuma ulaştığı için yazmak için heves ettiğim bazı şeylerin önceden yazıldığını görerek kendimi frenlediğim olmuştur.

bu konuda sana katılıyorum ama sözlüğün sahibi bile katılmıyor, yaz babam aklına ne gelirse yaz diyorlar ki sözlüğün boka sarmasının sebeplerinden biri bu.
  • baba jo  (26.04.16 16:25:58) 
Genelde kitap film falan yazıyorum ama son zamanlarda pek yazmıyorum. Bazen diyorum bir şeyler yazayım diye, sonra vazgeçiyorum. Aşklı meşkli şeyler de çok yazdım zamanında, şimdi sanki günlük gibi okuyorum, ilginç oluyor vaktinde neler hissettiğimi görünce.


  • bigbadabum  (26.04.16 16:52:34) 
1) fikirlerimi bir nick arkasına saklanarak yazmak daha çok hoşuma gidiyor. çünkü maalesef bazı fikirlerimi kendi kimliğimle açıklamam bazı problemlere yol açabilir. bunlar üzerinden tartışmak falan da hoşuma gidiyor. bazı konularda da bilgilerim olduğunu düşünüyorum, bir kişiye bile olsa yardımcı olabilecek bir bilgiyi paylaşmış olmak iyi hissettirir.

2) filtreden geçirdiğim oluyor. siyasi ve dini konularda sadece. gazetelerde yazan şeylerden farklı siyasi fikirlerim var ve halkın çoğunluğuyla din konusunda aynı fikirde değilim. ki din mevzusundan bir entry'm savcılığa verilmişti, ondan beridir inanılmaz hassas halkımızın inanılmaz değerlerini incitir miyim diye 2 kere düşünerek yazıyorum.
  • nathanieltroy  (26.04.16 17:25:28) 
1. yazma motivasyonum yok. öyle denk gelirse yazıyorum. bağımlısıyım diyemem.

2. eskiden tematik takılırdım, bilgi içeren uzun entryler girerdim ancak sözlüğün anası sikildiği için artık taşak amaçlı yazıyorum genellikle ya da ampır ampır yazanlara cevap yazıyorum tam bir forum gibi.
  • teritori  (26.04.16 17:27:21) 
kimseye sormadan tasarım değişikliği yaptıklarından beri yazmıyorum desem yeridir. 500 entry'den de 10 tane dışında hepsini sildim.


  • burya  (13.06.16 18:24:59) 
[]

Dövme fiyatı sorusu

Yabancı bir arkadaşım İstanbul'daki bir dövmeciye fiyat sormuş. Dövmeci bu:

www.instagram.com

Dövmeyi de "kolunun arkasına, 20-25 cm uzunluğunda, 10 cm tabanlı bir piramit, içinde bolca gölge ve nokta olacak" şeklinde tanımladı. Anladığım kadarıyla şunların ayarında bişey olacak:

www.instagram.com
www.instagram.com

Böyle bir dövme için $ 500-600 (1700 TL) olur demiş. Bizim arkadaş da soruyor "Normal mi yoksa yabancı olduğum için kazıklamaya mı çalışıyor?" diye. 110 bin takipçili ve işleri gayet kaliteli görünen biri için normal geldi bana, ama size de sorayım dedim. Ne düşünüyorsunuz?

 
dövmeden ya da fiyatından hiç anlamam ama dövmeci arkadaşın çizimi baya kaliteli gibi geldi bana.


  • Nox  (24.04.16 11:56:46) 
Normal bence işçilik uzun sürer


  • hasmetizm 2046  (24.04.16 11:57:11) 
İstanbul diğer şehirlere göre %30-50 arası daha pahalı bunu söyleyebilirim rahatça.

Tâbi bazı sanatçılar hakediyor ama hepsi için aynı şeyi söylemeyemem.
  • Apocalypse  (24.04.16 12:00:52) 
Bicem sinik diye biri var o da bu tarz dovmeler yapiyor ona da sorsun bence


  • condom kurşunu  (24.04.16 12:10:43) 
20-25 cm büyük bir işçilik demek, şehir olarak da İstanbul ise normal. İstanbul dışı bir yer 1000-1250 arası yapabilir aynı kalitede.


  • gozu acik sevisen yahudi  (24.04.16 13:06:20) 
işçiliğe ve figüre göre normal.


  • halitkin  (24.04.16 13:28:04) 
[]

Kuzey Avrupa (Baltık) turumuzu belirleyelim

Sevgili seyahat dostları,

Gidiş: 1 Ağustos Pzt - Vilnius, Litvanya
Dönüş: 12 Ağustos Cuma - Helsinki, Finlandiya

olmak üzere uçak biletlerimizi aldık. Yani toplam 11 gece; sırasıyla Litvanya, Letonya, Estonya ve Finlandiya yapacağız. Helsinki çok pahalı olduğu için orada tek gece kalmayı planlıyoruz. Geriye 10 gece kalıyor. İlk bakışta Vilnius (4), Riga (3), Tallinn (3) ve Helsinki (1) fikri oluştu kafamızda. Sizce bu coğrafyadaki ideal planımız nasıl olmalı?

Tek seyahatte 4 farklı yerde konaklamak yeterli gibi. Zırt pırt valiz toplayıp yola düşmek yorucu oluyor. Ama "mutlaka burada da bir gece geçirin" dedikleriniz varsa söyleyin. Hangi şehre kaç gün ayıralım? Hangi şehirlerin yakınında günübirlik ziyaret edilebilecek yerler var? Hafta sonunu hangi şehirde geçirmemiz en iyi olur? (Gece hayatı vb konusunda... Yazdığım plana göre tek hafta sonumuz Riga'ya denk geliyor)

Bir de konaklama olarak ensuite odası olan hosteller, ucuz hoteller ve airbnb tercih edeceğiz 3 kişi olarak. Hangi şehirde hangi bölgelerde kalmalıyız? "Gündüz çık bol bol gez, akşam yemeğinden sonra odaya uğra, duş al, dinlen ve gece eğlencesine çık" şeklinde bir tatil anlayışımız var. Yani hem tarihi tur, hem eğlence.

Teşekkürler!

 
vilnius'a haftasonu denk getirmiyorsanız 4 günde yapacak bir şey yok. çok güzel bir şehir ama 1-2 günden fazla gezecek bir şeyi yok. yakınında trakai var, eski kale falan, orayı gezseniz falan bile 2 güne sığdırırsınız. vilnius'ta "sena miestis" diye geçen old town bölgesinde kalın. her şey o çevrededir. uzupis denen bir yer var, onu araştırın, müthiş bir yer. yürüme mesafesi yine.

şimdi gerçi 4 gün fazla dedim vilnius'a ama, bu şehirlerin hiçbirisinde 2 günden fazla görecek pek bir şey yok. güzel yerler ama küçük yerler hep. gerçekten tüm gün yürüseniz 1 günde bitireceğiniz, altını üstüne getireceğiniz yerler.

ben vilnius'ta erasmus yapmıştım, o çevreyi baya gezdim o zamanlar, soracağınız bir şey olursa mesaj atabilirsin.
  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (19.04.16 00:33:29) 
Vize alabilirseniz st petersburg u ekleyin derim.

Helsinki kucuk, suomenlinna guzel.

Vilnius u begenmemistim, trakai yi ise cok begenmistim.
Tallinn masal sehri bence.
Riga gercekten guzel

Bence day trip yapmayi dusunebilirsiniz mesela atiyorum riga'ya 1-2 saat mesafedeki bi national park ya da baska bi koy/sehir filan gezebilirsiniz. Yoksa bu haliyle vilnius 4, tallinn 3 fazla.

Tallinn icin 2 ideal (1 az cunku hakikaten guzelmyer, insan bi de keyifle gezmek istiyor)

Vilniusu sevmemistim ben dedigim gibi
  • kuehles blondes  (19.04.16 01:01:05) 
arkadaşların dediği gibi bu şehirlerde 2 günden fazla yapılacak yeni bir şey bulamayabilirsiniz. civardaki yakın yerleri gezmek mantıklı gibi. ben giderken litvanya'da kaunas'a da mutlaka gitmelisin demişlerdi ama benim litvanya için sadece 1 günüm olduğundan onu da vilnius'a ayırmıştım. hepsi de çok sevimli yerler bu arada. vilnius'ta uzupis'e de mutlaka uğra çok ilginç bir yer orası.

riga'ya yakın jurmala diye bir yer var, orada denize girebilirsiniz, ben gittiğimde deniz mevsimi açılmamıştı ama hava güneşliydi. kumsal filan şahane, yanlış hatırlamıyorsam şehir merkezinden trenle gidebiliyorduk.

riga'dayken ballı bira içmiştim bir de. tadı hala damağımda, muhteşemdi. bunca yıldır bira içerim, o kadar değişik ve lezzetli bira içmedim. onu mutlaka tat derim. tabi damak zevki, oldukça şekerli, herkese hitap etmeyebilir.

talinn'de de doğu ve kuzey avrupa'da oldukça yaygın bir kültür olan ortaçağ restoranına gitmiştim, olde hansa ismi, o da yine değişik bir deneyimdi, onu da tavsiye ederim.

çok güzel bir tatil dilerim, iyi eğlenceler.
  • in vino veritas  (19.04.16 08:28:20) 
[]

Aranızda aptal olduğunu düşünen var mı?

Evet, soru açık. Hani devamlı söyleriz ya, "ofiste bir eleman var, bildiğin gerizekalı, bir email yazmasını bilmiyor" vs... Birine garezimiz olduğu için de öyle düşünebiliriz ama sadece öyle değil. Birçok kişinin, aptal olduğu konusunda hemfikir olduğu insanlar var. Merak ediyorum, o insan da kendisinin aptal olduğunu düşünüyor, kabul ediyor mu? Sonuçta etrafta bazı aptal insanlar var, değil mi? Ne düşünüyor onlar?

Aptal, gerizekalı olmayı geçtim. Toplum ortalamasından daha düşük zekaya sahip olduğunu düşünen var mı aranızda? Yoksa "aptal değilim ama safım ben ya" şeklinde kılıf mı uyduruyorsunuz kendinize?


 
Ben mi? Ben lise bitene kadar kendimi dahi zannediyordum. Üniversitede bisürü hayvanın arasına girince özgüvenim düştü. Gene toplumun seçkin bir kesiminde zekaya sahip olduğumu, ancak motivasyon gibi bazı sebeplerden ötürü potansiyelimi henüz tam olarak yansıtamadığımı düşünüyorum.


  • long live rock n roll  (01.04.16 10:50:01) 
montaigne'nin bir denemesinde "dünyada en adil dağıtılan şey akıldır. herkes kendi payına düşenden memnundur" gibi bir kısım vardı, bunu okuduktan sonra yaklaşımım biraz değişti bu işlere. kendi kendimizi değerlendirmede yeterli argümanımız hiçbir zaman olmuyor, daha doğrusu bu değerlendirme için başkasının beynini kullanamadığımızdan loopa giriyoruz. "du bi dakka, ben aptalım lan galiba hmm" bunu içtenlikle söyleyen bir insan olduğunu pek düşünemiyorum.


  • kaichi  (01.04.16 11:04:15) 
yani en azından bazı konularda aptal olduğumu düşünüyorum. mesela analitik zekam (uu beybi) çok yok, ne bileyim hızlı bi şekilde işlem falan yapamam. durup düşünmem gerekir, "640-335=?" görünce bi afallayıp düşünürüm. işte hesap makinesi kullanırken veya para sayarken hızlı değilimdir, yani rakamlarla aram kötü. dışarıdan aptal gibi görünüyor olabilirim böyle şeylerde. her insanın böyle yanları vardır. önemli olan kendini ya da başkasını olduğu gibi "aptal" olarak yargılamamak bence.


  • nathanieltroy  (01.04.16 11:20:17) 
ben aptalım. e mail falan yazarım da aptalım yine de.


  • cekilmis gayfe  (01.04.16 11:20:58) 
ben varım mesela.
hani çevremde "çok salaksın yahu" gibi şeyler duymadım, yerine göre övgüler aldım ama ben kendime şöyle bir baktığımda ve insanları analiz ettiğimde bayağı yetersiz, salak biri gibi hissediyorum.

ha, mesela @Brk37'nin de ilk paragrafta belirttiği durumlarda ben de zaman zaman "ulan bunlar ne mal yea" moduna giriyorum, kendimi zeki hissediyorum kısa bir süreliğine.
  • m e b  (01.04.16 11:21:05) 
akillari pazara cikarmislar, herkes yine kendi aklini almis.


  • fayfim  (01.04.16 11:33:57) 
ilkokulda zeki olduğumu düşünüyordum. gerçi onun emareleri vardı, başarılıydım, burs falan da kazandım. lise zeki ama çalışmayan tip olduğum avuntularıyla geçti. şu an ünideyim gayet vasat zekalı bir adam olduğumu düşünüyorum. belli bir şeye yeteneğim yok, matematikte açık ara başarısızım, tek tük durumlar hariç hazır cevap değilim. tek sevdiğim yönüm okuma hızım ve sözel konuları çabuk kavrayabilmem. öyle işte.


  • mattiadestro  (01.04.16 11:48:30) 
öss'de ilk 10'a girmiş, şu anda harvard'a yale'e gidenlerden, meslek lisesini zorla bitirip sanayide işe giren kişilerden oluşan bir arkadaş çevrem var. iletişimde olduğum insanları da eklersek sosyal zeka olarak insanlar arasında fark yok. kimi matematiği daha iyi yapar, kimi araba tamirini. kimi yazın tatilde hangi karayip adasına gideceğini düşünür, kimi eve nasıl ekmek götüreceğini. kimi konuşurken bilim dünyasındaki gelişmelerden bahseder, kimi x arabasının kaç bastığından.

çevremde 4 işlemi en kötü olan benim, 19.99'a bir şey alıp sonrasında paramı saydığımda "ulan ne zaman 20 lira harcadım" derim. dün yaptığım şeyi unuturum, arkadaşıma daha iki gün önce anlattığım şeyi tekrar anlatırım. kimse bana aptalsın demedi, aptal olarak tanındığımı düşünmüyorum. ( demiyonuz di mi lan :( )

insanları aptal ve gerizekalı olarak tanımlayanların egoları üzerinde yaşayan kendini beğenmiş kişiler olduğunu düşünüyorum.
  • fakyoras  (01.04.16 11:53:12) 
ciddi ciddi aptal olduğumu düşünüyorum bazı konularda. saflık filan değil, bildiğin aptallık.


  • devilred  (02.04.16 00:12:16) 
aptal olduğumu ama aptallığın tek yönlü olmadığını düşünüyorum. nasıl desem, en azından ortalama bir zekaya sahip olduğumdan eminim. hatta yer yer çok zekice sayılabilecek işler yapmışlığım da vakidir. buna karşılık, bazı konularda tam anlamıyla gerizekalıyım. bana bir iş verdiğin zaman bununla ilgili 74 sayfa detay vermen gerekir mesela. neyi nasıl yapacağımı bilemem yoksa. akla hayale gelmeyecek şeyleri düşünür ve öğrenmek zorunda hissederim. şimdi sen bunu "zeki olmak" olarak da yorumlayabilirsin; sonuçta başkalarının düşünmediği şeyleri düşünebiliyorum. öte yandan, basit bir işi bile destek olmadan, kendi kararlarıyla yapamayan bir adamın pekala dangalak olduğu da söylenebilir. bende böyle bir durum var. zeka olarak senden veya bir başkasından eksiğim yok belki ama iş kafayı kullanmaya geldiğinde "a-aaa, gerizekalı bu ayol" dedirttiğim oluyor insanlara.


  • der meister  (02.04.16 00:19:14) 
aptal değilim. belki lise zamanları falan az biraz saflık, alıklık vardı ama biz büyüdük, kirlendi dünya. :) bence aptalım diyenler aptal değil. aptal insanlar aptallığının farkına varamaz. varsa aptal olmaz.


  • olutaklidi  (02.04.16 00:28:21) 
[]

Silahlı mücadele ile terörü bitirmek

Sizce bu mümkün mü?

Ben kendi görüşümü söyleyeyim: Geçtiğimiz 9 aydır PKK'ya karşı operasyonlar yapılıyor, ve bunun sonucu olarak da terör eylemleri arttı. 9 ayda yüzlerce vatandaş terör olaylarında hayatını kaybetti. Devlet terör örgütünü bastırmaya çalışıyor. Ama terör vahşi bir hayvan gibidir. Kendisine saldırı olunca bel altı vurur, gider şehirde masum insanları öldürür. Nitekim öldürüyor da...

PKK'nın gücü ne sizce? Türkiye'de Kürt nüfusu kaç? 11 milyon. Bunların kaçı PKK sempatizanı sizce? Hiç yoksa 3 milyon vardır. En az 1 milyon insan PKK'ya maddi veya manevi destek veriyordur. Gerek olduğunda ise silahlanabilecek 200 bin PKK üyesi vardır diye tahmin ediyorum. Sayılar sallama ama çok yanlış değillerdir sanırım.

Sur'a olan operasyon başlayalı üç buçuk ay oldu. Bu üç buçuk ayda sanırım 400 civarında terörist etkisiz hale getirildi. 200 bin silahlı PKK üyesinden geriye kaç tane kaldı? Yine 200 bin!

Evet, belki devlet kritik PKK liderlerini öldürdü, örgüte yara verdi. Ama arkasında yüz binlerce sempatizan varken, silahlı mücadele ile terörü bitirmek mümkün görünmüyor. Sen öldürdükçe onlar yine örgütlenecek. Ve bu bir savaş değil. Savaş olsa, milyonluk ve teçhizatlı TSK gider birkaç yüz binlik terör örgütünü temizler, biter. Ama olay öyle değil. Teröristlerin alnında terörist diye yazmıyor. Çoğunluğu halktan insanlar. Gidip onları terör örgütüne üye olma ihtimali var diye temizleyemezsin. Çünkü sen devletsin, meşruiyet yükümlülüğün var. Bunu yapmak için tek yok kontrgerilladır. Ama onun da pek iyi sonuçlara yol açmadığını biliyoruz. Üstelik bunu yapsan bile terör senden daima daha pistir. En kalabalık şehirlerde bomba patlatarak yüzlerce, binlerce vatandaşını öldürebilir. Ne yazık ki böyle bir gücü var terörün.

Ben tüm bunlardan dolayı terörün silahlı mücadele ile (en azından şu anda yapıldığı şekliyle) bitirilebileceğini düşünmüyorum. Ha, geçen sene vatandaşa sorsan, Kürt halkı ve HDP seçmeni dışındaki hemen herkes "Terör örgütünün inlerine gireceksin, hepsini öldürüp temizleyeceksin" derdi. Ama işte onu deneyince sonuç bu oluyor. Masum insanlara saldırıyor örgüt.

Sonuç olarak AKP'yi eleştiriyorum ben, PKK'yı kendi saldırılarıyla azdırdığı için. Birçoğunuz barış sürecini savunmuyordu ama öyle ya da böyle, barış sürecinde terör eylemleri olmuyordu. Ne zaman ki rte'nin planları işlemedi ve orta doğuda düşündüğü düzeni kuramayacağını anladı, barış sürecini bitirdi ve sonuçlar böyle oldu. Ancak görüyoruz ki siyasi hamlelerle (barış süreci) terör olayları durmuştu. Olması gereken de buydu muhtemelen ama o da sağlıklı ilerlemedi.

Özetle ben demiyorum ki terör örgütünün tüm istediklerini vererek onu kontrol altında tutmaya çalışacaksın. Ama terör örgütünün arkasında belli bir halkın desteği varsa, o zaman taleplerini dikkate almak zorundasın. Çünkü yapmazsan sonunda kendi vatandaşın ölüyor. Olması gereken muhtemelen siyasi hamlelerle, PKK'nın arkasındaki halk desteğini kırmaktı. Böylece örgüt sadece ufak bir silahlı grup olarak kalacaktı ve ancak o zaman silahlı mücadele ile bitirilebilirdi. Ancak örgütün arkasındaki yüz binler desteğini çekmeyince bitemiyor işte.

Bu arada AKP ikisini de denedi. Önce barış sürecini denedi, nihayete vardıramadı. Sonra mücadeleye girişti, durum daha boktan. Evet hepimiz AKP'yi suçluyoruz ama sizce ne yapması gerekiyor? Ben bu sorunun yanıtını net olarak veremiyorum.

Neyse çok uzattım. Duyurudan ziyade Sözlük'e ait bir yazı gibi duruyor ama bizzat cevapları okuyabilmek için böyle yaptım. Bir beyin fırtınası yapalım.

Edit: Kürt ya da PKK sempatizanı değilim kesinlikle. Terör örgütünü masum göstermeye çalışmıyorum. Cevap aradığım yegane soru "Bu işin çözümü ne?"

 
Urfada uykusundayken iki polisi de devlet öldürdü zaten daha bu olaylar yokken. İnsanlar nelerle uğraşıyor hala barışmış


  • tescillimarka  (19.03.16 12:05:33 ~ 12:39:52) 
@tescillimarka: Senin önerin ne? "PKK iki polisi öldürdü. O zaman PKK'ya hepten saldırmalıyız." Bu mu? Eğer öyleyse, sonucunda yüzlerce masum insanın ölmesinin sorumluluğunu da alıyor musun?


  • long live rock n roll  (19.03.16 12:10:29) 
200binin nasil bir sayi oldugundan haberiniz yok galiba. O kadar orduya sahip olmayan ulkeler var. Pkk nin gucu hakkinda bi fikrim yok.

Sadece akp donemi ile ilgili konusmuyorum. Benim kanaatim su yonde. Cozmek istedikten sonra siyasetle de silahli mucadele ile de cozulur. Ancak biz silahla cozulecek kivama gelince baris sureci yurutup palazlanmalarina imkan taniyoruz. Sonra tekrar savasa tutusuyoruz. Kurt siyaseti mesru zemine cekilecek gibi oldugunda da bu olasiligi ortadan kaldiriyoruz. Ben devletin ve pkk nin bu savasi bitirmek gibi bir gayesi olduguna inanmiyorum.
  • allah yazdiysa bozsun  (19.03.16 12:12:26) 
Elinde silah olan biriyle baris olur mu? Baris sureci dedigimiz seyin arka planinda daha da guclenmelerine yaradi diye dusunuyorum. O kadar.

Tum bunlarin daha da kotu etki etmesi, masumlarin olmesi yönetim beceriksizligindan kaynaklaniyor.
  • rayde  (19.03.16 12:15:23) 
çözüm sürecinde şehit olmadığını kim söyledi
yandaş basın sakladı ölenleri, kaza dedi cart dedi curt dedi

bunlara ne verirsen ver durmayacaklar.
  • technicalte  (19.03.16 12:17:22) 
pkk'nın gücü yerel halktan kaynaklanıyor çünkü. ve sen kalkıp yerel halkı öldüremezsin, "teröre destek veriyor" gibi kanıtlı gerekçelerle bunları cezalandırsan bile azınlık hassasiyetinin zirvesinde dolanan bu yerel halkın "tece sivil halka katliam yapıyor!!!!" diye naralar attığını görürsün. pkk'ya karşı yapılan operasyonlarda bunu gördük çünkü.


şımarık bir çocuğu hiçbir zaman mutlu edemezsin, hep daha fazlasını ister. bunlar da sözde kürdistan'ı kurmadıkça susmayacaklar.
  • m e b  (19.03.16 12:17:52) 
uzun yazıyı okumadım. çok derin fikir ve teorilerim de yok. yalnız şöyle bir istatistik var.

35-40 yıldır terörle mücadele silahla yapıyor ve sonuç ortada. barış için de bir şey diyemiyorum, nasıl barış, ne türlü barış.

fakt bildiğim bir şey var hiçbir toprak parçası ya da bayrak bir annenin gözyaşından kıymetli değil. bütün bu çileler insanın doyumsuz hırsı ve bu hırsa bağlı yalandan uydurdukları siyasi sınırlar yüzünden oluyor. ütopik bir şey tabiki ama her türlü sınıra karşıyım.
  • alm est  (19.03.16 12:19:53) 
@acemi: Güzel bir entry örneği verdin. Gerçekten de çok mantıklı, muhtemelen olması gereken yol bu. Ancak Türkiye bu treni kaçırdı muhtemelen. Örgüt fazla büyüdü. Durum böyle olunca @allah yazdiysa bozsun da en az senin kadar haklı görünüyor.

"Bu mu?" kısmına cevap olarak da: Eğer beni tecavüz eden birini öldürdüğüm durumda, o tecavüzcünün arkadaşı olan bir katilin gelip benim ailemi öldüreceğini bilirsem tecavüzcüye bişey yapmam, gerekirse müzakereyi denerim. Bu tarz konularda fevri davranışlara, duygulara yer yok. Alınan aksiyonların sonuçlarını düşünmek zorundayız. Terör örgütü bunu hak etmese de, kendi milletimin sağlığı için onunla müzakere etmem gerekebilir. Keşke o entry'deki gibi bir yol izlense ama onun için çok geç sanırım şu an. Belki çözüm sürecinden önce olabilirdi.
  • long live rock n roll  (19.03.16 12:19:56) 
yahu insanların kafasızlığı beni öldürecek.
silahlı mücadeleyle halk arasında bu kadar desteği olan terörü bitiremezsin. aksine büyütürsün. kafası almayanlar kan davası gibi düşünsün. o taraftan 5 ölürse senin tarafından 2 ölür. böyle böyle çökertirsiniz ülkeyi. şu an yapılan gibi.

* türk'üm.
  • titiraprap  (19.03.16 12:27:45 ~ 12:28:07) 
PKK'ya destek veren kuruluşların altı oyulmalı. Özellikle minibüsçü dolmuşçu lokantacı esnafı kendi arasından bunları temizlemeli.


  • ThomasJefferson  (19.03.16 12:28:51) 
Bu haliyle mümkün değil. Topyekün bir mücadele gerekli.

Teröristi öldürmekle bitmez, başındakini, para kaynağını, propaganda yapanını, destekleyen milletvekilini, satılmış devlet kadrolarını vs. vs. komple temizlemek gerekir. Tek yönlü mücadele edildiği için ancak budanıyor, bitmiyor...
  • kartallar yuksek ucar  (19.03.16 12:37:31) 
Bu sorunun cevabı yerine göre değişir, ancak Türkiye için pek mümkün görünmüyor. Uzun uzun anlatmaya gerek yok, hepimiz bu konuda fikir sahibiyiz. Sadece bir Ümit Özdağ, bir Osman Pamukoğlu kitabı okumadıysanız ülke gerçeklerini farkındasınızdır zaten.

Seninle barışmak isteyenle müzakere etmen şarttır. Bu Kürt hareketi için de böyledir, IŞİD için de böyledir. Ancak IŞİD herhangi bir şekilde barışı, diyaloğu, çözümü kabul etmeyen, hiçbir şekilde bu tarz söylemleri önplana çıkartmayan bir barbarbar sürüsü olduğu için savaşmak, yok etmek zorunludur. El Nusra, Ahrar-u Şam vb. örgütler de öyle.

Tamil kötü bir örnek. "Terörle mücadele" örnekleri esnasında bunun sürekli örneği geçiyor, anlaşamayacak da olsak, sevgi pıtırcığı olarak nitelendirilecek bile olsam düzeltmek isterim. İnsanların aklında yanlış kalmasın.

Tamil gerillalarının karşısındaki devlet sürekli bu örgütle masaya oturdu, müzakere etti, örgütün belli bölümleri de bu çözümlere tamam dedi ve silah bırakmayı kabul etti. Örgütün çok ufak bir bölümü ise hiçbir şekilde barışa yanaşmadı ve savaşmaya devam edeceklerini ilan ettiler. Uzlaşmadılar, devletin uzlaşmacı tavrına karşı sürekli agresif tavır gösterdiler. Dolayısıyla halk desteğini kaybettiler, şiddeti körüklediler ve yok edilmeleri için oluşan zemini bizzat kendileri yarattılar.

Tamil gerillalarının uçağı bile vardı, doğrudur. Ancak savaştıkları alan dümdüzdü ve düz alanlar bu tarz yapılar için dezavantajdır. Dağıtılmaları kolay oldu.

BASK, ETA, FARC, IRA gibi örnekler ve bu meseleleri nasıl ele alındığını incelemek ülkemiz açısından daha uygundur.

Çözüm: sivil siyasetin önünü kapatmamak, örgüt diyalog kurmaya çalışıyorsa masayı asla ama asla devirmemek (devletin de müzakere ettiği örgütün de zaman zaman iğrenç eylemleri olsa dahi), halkın taleplerini dikkate almak. Başkanlık sistemini getirip başkan olacağım diye kan dökülmesine giden yolu açmamak.

En son olarak, onlarca insanımızı katleden canlı bomba eylemlerinin her birisinin alçaklık, şerefsizlik, halk düşmanlığı olduğunu da söyleyeyim. TAK denilen ve ne olduğu herkesçe malum örgüt Kürt hareketinin JİTEM'idir. Bütün JİTEM'ler alçaktır. İlla ki birisi soracaktır bunu "ne ayaksın olm sen" diye, önceden yazdığım bir postta da tekrarlamıştım. Burada da dursun.
  • sevgikusunkanadinda  (19.03.16 12:43:22 ~ 14:34:49) 
PYD de YPG de tüm dünya tarafından meşru kabul edilen güçlerdir. Malum kişiler tarafından palazlandırılan IŞİD'e karşı savaşan Türkmenleri de, Ezidileri de, Kanadalıları da içerisinde barındırır. Son dönemde yapılan halk düşmanlığı göstergesi eylemler ile bu meselenin herhangi bir alakası yoktur.

Yazdığım entrynin arkasındayım. Yanlış hiçbir şey yok. YPG mevzilerinin TSK tarafından vurulması meşru değildir. Haklı gösterilemez.
  • sevgikusunkanadinda  (19.03.16 12:56:07 ~ 16:36:28) 
Elinde silah olan adamla pazarlik yapilmaz. Cozum surcine olan itirazlar da bundan dolayiydi. Dogrudur, ulkenin Kurt nufusuna ve diger azinliklara yonelik demokratik hamlelere ihtiyac avr ancak sen bunu yaoarken silahli bir orgute tamamen serbestlik tanidin. Karakollarin onunden ellerini kollarini sallayarak gectiler, askere tek mermi atma izni bile vermedi valiler.

KCK operasyonuyla bunlara saglam darbeler inmisti ama yine ayni sebepten serbest kaldi bircogu. Pkk'nın silahli tarafinin ezilmesi getekir. 16 yasinda cocugun eline silah verip atiyorlarsa hendeklerin onunr, o cocuklar da ezilecek. Bir seyleri alma yonteminin silahlanma olmadigini gormeleri, anlamalari gerekiyor. Maalesef klise ylgibi gelse de uluslararsi gucler icin de onemli bir orgut PKK. Eski gladyo zamanlarina donulmesi lazim, yurtdisi liderlerin infazi vs...
  • kint  (19.03.16 12:56:10) 
Bal gibi de biter ama bizdekiler basiretsiz ve fazla merhametli...

taş atan çocuklar taş atan yöresel kiyafetli teyzeler her ayın 15'inde devletten maaş alıp, yeşil kartla tedavi olup yaşıyorsa katil T.C degil şerefsiz bir insan sürüsü vardır. Al elinden adamdan maaşı yeşil kartı sana hainlik edeni beslemek zorunda mısın!!!

kaçakçılık adı altında sınır girişlerine izin verirsen ülkeden bomba,silah, uyuşturucu her bok girerde çıkarda yasakla kaçakçılığı...

terör örgütü destek veren kim olursa üniversiteliyi at devlet okulundan, iptal et bursunu, memursa at işinden, koy 5 sene tek kişilik hücreye. bizde ceza evleri örgüt egitim kampusu mübarek,

eline silah alanla silahla, silah almayanla kanunla mücadele parti politikası zaten ciddiyet yok.
  • Fritz-X  (19.03.16 13:00:49) 
@acemi, tavrım sana yönelik değil. Farkındasındır zaten seninle hiç polemiğe girmemeye çalıştım, tescilli de sadece ona buna hakaret ettiği için haddini bilmesi gerektiğini söylüyorum. Sen üzerine alınma. Bana atar gider yapmana, "duyurunun PKK'lısı" muhabbeti yapmana da gerek yok. Kürt hareketiyle 1 Kasım günü HDP sandık görevlisi olmam dışında bir bağlantım yok benim. Herhangi bir yasal derneğe ya da partiye üyeliğim bile yok. Komünistim. Durum budur. Şurada yüz yüze bakan insanlarız. Biraz daha dikkatli konuş gözünü seveyim.

O iletiyi ispiyonlamadım, ama senden gerekli hassasiyeti bekliyorum. İthamlar hoş değil.

TAK ile PKK'nin aynı şey olmadığını hiç söylemedim zaten. Basında yansıdığı şekilde açıklıyorum durumu. Yoksa benim için de herhangi bir farklılık yok, "ben yapmadım kuzenim yapmış" durumudur bu tam olarak. Tekrar ediyorum: katliamı kim yaparsa yapsın, allah belasını versin. Alçaklıktır.

@tescilli, bu üslup sana yönelik değil, sen hiçbir dediğimi üstüne alınma. Sana diyeceğimi dedim zaten.
  • sevgikusunkanadinda  (19.03.16 13:02:02 ~ 13:03:46) 
Okumadım. Çare soykırım


  • hasmetizm 2046  (19.03.16 13:12:24) 
alm est +1

@long live, şu ana kadar söylediklerini haklı buldum. Ben bu konunun silahla çözüleceğine inanmayanlardanım.

dış içlerde merkeze bağlı iç işlerinde yerel bir yönetim fikri insanların egolarına takıldığı için kabul edilmiyor maalesef.
  • zimbirik  (19.03.16 13:26:47) 
türkiyenin ve pkk'nın son 30-40 yılına hakim bir allahın kulu böyle bi soru sormaz. bu tespitler baştan aşağı saçmalık. şimdilik vaktim yok kısa kesiyim;

evet bal gibi mümkündür. en anlayabileceğin şekilde söyliyim, kıssadan hisse. ülkenin birinde bi şehirde çok büyük bi uyuşturucu çetesi varmış, polis yıllarca bu çetenin elebaşlarını yakalamaya çalışmış ve başarısız olmuş. sonra yeni gelen polis müdürü elebaşlarını yakalamaktan vazgeçmiş ve sokaktaki en alt elemanları almaya başlamış. bi süre sonra uyuşturucu çetesi artık sokaklarda iş yapamaz olmuş ve yıllardır ortalarda görünmeyen üst level adamlar yavaş yavaş görünür hale gelmiş. gel zaman git zaman bi süre sonra en alttan başlayan bu operasyon en üst noktayla nihayete varmış.

terörü yenmek, terör örgütüne mensup bütün insanları öldürmek değildir, silahlı çözümün tek yolu kıyımmış gibi gösterip buradan "terörle müzakere"ye meşryiyet devşirmeye çalışmak namussuzluktur. terör aynı zamanda bir asayiş sorunudur. silahlı mücadelenin bi çok yolu yöntemi vardır. ama temel nokta bellidir. bu adamı terör yapamaz hale getireceksin. hukuk çerçevesinde kaldığın sürece silahı mücadele terörle savaşta bir numaralı yöntemdir. hukukun dışına çıkmadan asayişi sağlayacaksın. gerekirse her köşebaşında karakol olacak. her 10 dakikada bir polis devriye atacak. ama o sokaktaki insanlar bilecek ki bu polis hukuka aykırı bir şey yapamaz. o güveni, o sınırı çizeceksin. ben bugün istanbulda yaşayan bir türkite cumhuriyeti vatandaşı olarak canım istediği vakit, canım istediği saat diyarbakırın sur ilçesinde, yüksekovada rahatca gezebileceğim. bunu ne polis engelleyebilecek, ne de bi kaç hendekçi. devlet bunu bana sağlamak zo-run-da-dır. bu kadar basit. ben bugün sokakta elimde silahla dolaşamazken, ruhsatsız silah bulundurmam suçken, sen evinde keleş barındıramazsın. sokakta roketle gezemezsin.

akp ve pkk'nın yaptığı pazarlık namussuz bir egemenlik pazarlığıdır. sapına kadar vatana ihanettir. bugün her ne oluyorsa bölüşmeye niyetlenip paylaşımını beceremedikleri şeye hakim olmak için yapılan şeylerdir.

her kim ki bu savaşı yalnızca başkanlığa bağlar, o namussuzun dik alasıdır. her kim ki bu savaşı yalnızca özerkliğe bağlar o namussuzun dik alasıdır.

çok ama çok uzun bi mevzu bu. 80 öncesinden bugüne kadar yürüyen ve hiç bir zaman milli kalamayan bi süreç.

size sadece tavsiyem, sizin için canını vermiş 10 binlerce gencecik çocuğun hatırasını unutmayın. memleketi yönetenlerin gafletine, ihanetine rağmen bu ülkede bir şeylerin baki kalabilmesi adına canını vermiş o çocukları, onursuz söylemlere, ahlaksız iddialara meze etmeyin.

***

ek olarak. bu ülkede federal sistem ya da özerklik mevzusunun fiiliyata dökülmesi sadece sadece siyasal islamcıların, dincilerin memleketin 4 bir yanında hepimizin kafasını ezmesiyle sonuçlanır. o kürt özerk bölgesi ayrılır gider, sen mini mini suudi arabistanlar haline gelmiş ülkende köpek gibi ezilmeye sömürülmeye devam edersin. iç savaştan, terörden anan ağlar, gün yüzü göremezsin.

bunun olması için de tek yol var zaten. bunu bu ülkede fiiliyata geçirme gücü olan tek kesim bu neo osmanlıcı, islamcılardır. bunların dışarıdan bu kadar yatırım almasının semirtilmesinin tek nedeni budur. kürtçülük ve siyasal islam birbirine göbekten bağlı kardeştir. ikisininin de amacına ulaşması için uzlaşması gerekir. bu çözüm süreci dene namussuzluk da bundan ibarettir, fazlası değil.

ek 2: bizim aşağı mahallede oturan türk vatandaşı afrikalı adamlar neyse, kürtler de odur. kürtler hangi talebi dillendiriyorsa aklınıza bizim mahallede oturan tc vatandaşı afrikalılar gelsin. her kim ki bu eşitliği reddediyordur, işi sayıya kalabalılığa vurup buradan etnik bir ayrıcalık devşirmeye çalışıyordur, o sapına kadar, su katılmamış bir faşist, bir ırkçıdır.
  • cembacemba  (19.03.16 13:27:09 ~ 14:41:07) 
Bakın; devlet kendi içindeki isyanı diyalogla çözemez. Çözemediğini gördük. Akp diyalog diyalog dedi 5 sene boyunca al sana diyalog oldu. Karşındaki kitlenin diyalogdan anlaması mümkün değil.


  • enkolaykullaniciadi  (19.03.16 13:32:29) 
pkk ile diyalog yapılamaz. pkk, her hangi bir hak, 3 okul, 2 fabrika gibi bir şey istemiyor. Özerklikte istemiyor. Direk doğuyu bölmek istiyor. Ne yaparsanız, ne verirseniz verin bu işi bitirmezler, silah bırakmazlar.


  • kartallar yuksek ucar  (19.03.16 15:39:59) 
ya özge ülkede şeriat sorunu var, şeriat gelmeden bı bombalar patlamaya devam edecek, ışidle müzakere etmeyliyiz anlıyo musun :://


  • cembacemba  (19.03.16 15:56:49) 
kusuruma bakma, Çok uzundu okumaya zamanım olmadığından okuyamadım. Okuduğum kısım: Sizce bu mümkün mü?

Kişisel fikrim silahlı mücadele ile bitebilecek olsaydı bu zamana kadar biterdi ve terörle mücadelede suçlu insandan çok masum insan ölmüştür. Ayrıca benim asker olduğum dönemde tek bir terör olayı hatırlamıyorum. Üstüne üstlük her iki tarafta (TSK ve Silahlı terör örgütünü kast ediyorum) gerçekten barış istediğinde bunu gerçekleşmesi çok kolay olacaktır.
  • bartholomew87  (19.03.16 16:09:27) 
Terör örgütü ile silahlı çatışma sürerken masaya oturamazsın. Silahlı bir grupla masaya oturmak silaha boyun eğmektir ve başka silahlı örgütlerin varlığına ve "bak demek ki silahla çözüm geliyormuş" demeye iter. Bir terör örgütünün silahlı mücadelesi kolaydır. Bak bu gün olduğu gibi meydanda bir bomba patlatırsın meşru hiçbir kuvvetin yıllarca yaratamayacağı etkiyi yaratırsın.

Verilen terör örgütleri ETA, IRA vs. silahlı çatışmalar sırasında oluşan bir ortamda bitmediler. Aksine silahlı çatışmanın mağara adamı kafası olduğunu, çatışmayla bir şey elde edemediklerini gördükten sonra yöntem değiştirdiklerinden sonra masada çözüme ulaştılar.

PJAK denildiği gibi PKK konusunda uygun bir örnek. Coğrafi farklılıklardan kaynaklı değişiklikler dışında temelde silahlı mücadeleye daha ağır silahlı saldırı ile cevap vermek sorunun silahla çözülemeyeceği konusunda fikir sunar. Zaten terör örgütü iki şekilde sistem değiştirir. Birinde halkı karşısına alır ki halkı karşısına alan hiçbir örgüt başarılı olamaz, diğerinde de silahlı çatışma sırasında ağır kayıplar verdiği için bu şekilde bir şeye ulaşamayacağına karar verir.

Şimdi bu iş için çok geç. Sen Kürtleri oyalayarak, sadece oy devşirme malzemesi olarak kullanarak, seçilen meşru partilerini yoksayarak onları siyasetten uzaklaştırıp PKK'nın kucağına ittin. Yetmedi tescilliakp'linin dediği gibi "barış" adı altındaki "oyalama sürecinde" onların şehirlere yerleşmesine, silahlar, bombalar yüklemelerine, yol kesmelerine, hatta terör eylemlerine göz yumdun. Sen masadayken onların masaya oturmaya yanaşmadığı gerçeğini kullanmak yerine yine oy için "bak barışı getirdim" demek için bunları sakladın. Sonuç? Bölge halkının desteği arttı. Sırf onlar değil bir takım kendini solcu olarak tanıtan kişiler de PKK propagandası yapıyor.

Şimdi bir yandan HDP'yi tekrar arana alıp, onları tamamen muhatap alır ve Kürt sorunu ve Kürtlerin sorunları üzerine eğilirken, diğer yandan PKK'nın başını kaldırmasına izin vermemen lazım. Açıkçası PKK gölgesinde kaldırım rengi ne olsun diye bile konuşmam ama meşru ve silahlı kuvvetin tehdidini arkasına almamış bir siyasal kuruluş ile özerklik dahi konuşulabilir.
  • nawar  (19.03.16 16:29:58) 
"Terör örgütü ile silahlı çatışma sürerken masaya oturamazsın." argümanı doğrudur. Sadece silahlı çatışmalarda değil, Gezi eylemlerinde bile taraflar görüşürken çatışmazlık hali olmalıydı ancak yapılamadı. 1 km ötede görüşmeler sürerken Kızılay'da polis saldırısı sürüyordu.

Burada aklıma şu geliyor üstte söylediğim sorunun çözümü olarak: polis saldırısı yaşanmayacağı garanti edilir, ancak eylemciler "parkı/meydanları boşaltalım yarın yine geliriz" demezler. Eylemciyle empati yaptığımızda meydandan/parktan çekilmek orayı polise teslim etmekle ve halihazırdaki pazarlık gücünü kaybetmenle eşdeğerdir. Zaten polis saldırısı yaşanmadığı sürece de protestolar olur, biter, gider.

Diyalog önemlidir. Masaya oturup konuşmak önemlidir. Bu yüzden karşılıklı ateşkes ilan edilir, eller tetikten çekilir ve görüşmeler başlar. Bu iş böylece sürer gider. 2013'te bu şekilde gerçekleşti. Hem devletin, hem de örgütün ateşkesi bozabilecek kimi eylemlerine rağmen masanın devrilmesi engellendi. Doğrusu da buydu.

"Silahlı bir grupla masaya oturmak silaha boyun eğmektir ve başka silahlı örgütlerin varlığına ve "bak demek ki silahla çözüm geliyormuş" demeye iter."

Burası sıkıntılı geliyor bana. Dayımın oğluyla borç meselesi çözmüyorum sonuçta, belli bir kitleden destek alan silahlı bir grubun kimi talepleri konuşuluyor. Kimi muhatap almam gerekiyor ki? Bu "düşmanla görüşmeyiz" demek gibi bir şey. Dostumla neden görüşmeyeyim ki, o zaten benim dostum. Ama belli sıkıntıların çözülmesi gerekiyorsa evet, mecburen iki karşı taraf birbiriyle görüşecek. Arabulucular, tarafsız müzakereciler vs. hep bunun için vardır BASK, ETA, FARC, IRA gibi örneklerde de.

Evet, demokratik siyaset konuşmalı, silahlı çözüm olmamalı. Diğer türlü herhangi bir çözüm gelmez. Devlet de bunun ortamını oluşturmak zorundadır, hem kendi çıkarları hem de ülkenin sükuneti adına. Ben halkım ve sükunetin adına bunu talep etmek zorundayım. Ancak AKP'nin "barış süreci" görüşmeleri tamamen oy toplamaya ve Suriye'deki ortalığı karıştırma hamlelerine devam edebilmek için içerideki meseleyi bastırmaya yönelikti diye düşünüyorum. Bu yüzden kalıcı bir çözüm gerçekleşemedi.
  • sevgikusunkanadinda  (19.03.16 18:25:55 ~ 18:27:22) 
mao'nun ''şehir gerillasının el kitabı'' nı okumuş bir komutan işi çözer.çözecektir.

100 yıldır Türkiye Cumhuriyeti olarak kimseye pabuç bırakmadık, bırakmayacağız.

Propagandistler gitsinler 19 luk kızları kandırsınlar.

Entel solcular ağlamalı film yapsınlar..

Geldikleri gibi giderler.

------------------------------------------------------------------------------------

Aslında olay siyasi ideolojiler vs değil, seni öldürmek isteyen birine karşı meşru müdafaa hakkını kullanmaktır, bu açıdan her yol mübahtır. Asala gibi temizlenirler inşallah.
  • anonymice  (19.03.16 18:37:14) 
Gezi eylemleri doğru örnek değil. Bireysel olarak ya da 5-10 kişi toplandığında gezi'deki gücü ve etkiyi gerçekleştiremezsin. Dağıldığın anda tekrar toplanman, hemen hemen hiçbir şeyde sokağa dökülmeyen halk için imkansıza yakın. Zaten 1 ay öncesine kadar var olmayan ve örgütlü olmayan bir hareketten söz ediyorsun.

Öte yandan terör örgütleri ve eylemleri değil. PKK 30 küsur senedir var olan, daha önce sayısız eylem gerçekleştirip, sayısız insanı öldürerek zaten nasıl bir etkiye sahip olduğunu kanıtlamış bir örgüt. Yaptırım gücü işgal ettiği şehirlerden, mahallelerden gelmiyor. Bugün silahları susturup geri çekilirse, zaten hazırda beklediği için işler yolunda gitmediğinde 2 kişinin eline silah verip bir karakol önünde tetiğe bastırması inanılmaz derecede kolay bir şey. Binlerce örgütlü olmayan ve sokakta hak arama kültürü olmayan, devlete tapan kültürden gelen insanı sokağa dökmekle karşılaştırmak hiç uygun örnek değil.

Dayının oğlu ile borç meselesi çözmüyorsun elbette. Fakat bu PKK'nın terörüne boyun eğersen, başka bir birliğin terör ile çözüm sağlandığından, silahlı çözüme gitmesi ihtimalinin olacağı gerçeğini değiştirmez. Bu ülkede aşırı sol denilen fanatik fraksiyonlar şu an sadece sözde kan ve şiddet temelli nutuklar atıyorlar. PKK silahlı mücadele ile başarılı olursa, bu örgütler "devrim" adı altında silahlı mücadeleye başlamak için bir koz daha kazanmış olacak. Bunun yanında Aleviler de Sunni baskısına karşılık daha çok silahlı mücadeleye yakın olabilceklerdir. Bitmedi daha bunun aşırı dincileri var, zaten onlar olmasa ülkeden IŞİD'e bu kadar destek çıkmaz, Ali İsmail'ler sokak arasında dövülerek öldürülmezdi. Yine bitmedi, ülke içinde daha bir çok siyasi görüş, din-mezhep ve milliyet var şu an huzursuz olan. Bu grupların silahlı mücadeleye geçmesi önündeki en büyük engel "ya başarısız olursak" düşüncesi.
  • nawar  (19.03.16 19:12:41) 
Teşekkür ederim cevap için.

35 yıldır devletle sürekli savaş halinde olan bir örgüt ile Gezi kitlesini aynı bağlamda değerlendirmek çok yanlış olur, evet. Gezi eylemleriyle doğrudan bir bağlantı ya da benzerlik kurmuyorum aslında. Sadece ikisinde de benzer mekanizmaların işletilebileceğini savunuyorum. Şöyle ki: Gezi eylemlerinde bu absorbe edilebilir gibi göründü, Taksim Dayanışması üyeleri gidip görüşmeleri gerçekleştirdi. Ancak silahların, bombaların, mermilerin sürekli havada uçuştuğu bir yerde bunu kesin işletmek gerekir. Daha da ciddiye almak gerekir anlamında söylemiştim.

İki taraf için de benzer durumlar geçerli: eğer barış süreci işletiliyorsa ve görüşmeler sürüyorsa herhangi bir ilçede giriş çıkışları yasaklayıp "devleti buradan kovdum, sıkıyorsa gelsinler" diyemezsin. Bu meydan okumaktır, hiçbir ciddiyetin kalmaz. Aynı şekilde devlet de "yav görüşmeler sürüyor ama hazır bunlar yerlerini terketmişken şuraya bir kalekol kurayım" derse, "bir şeyler konuşuyoruz ama operasyonlar sürecek" açıklamaları yaparsa hata etmiş olur. Aynı şekilde bu meseleye dair eleştirileri "devlet nereye ne koyacağını nereye operasyon yapacağını size mi soracak ulan soysuz vatan hainleri" çıkışıyla baskılamaya çalışmak da. O masa kurulmalı mıydı kurulmamalı mıydı tartışmasından azade olarak, masa kuruldu. O halde tüm gerekleri yerine getirilmeli.

Meseleyi sadece tek bir örgütle sınırlandırmıyorum elbette bunları söylerken. Önceki yazımda dediğim gibi, arabulucular, tarafsız müzakereciler, tarafsız mekanlar hep bunun için var. Devlet arkada bir plan mı yapıyor, örgüt söylediğinden farklı işlere mi kalkışıyor, bunların gözlemlemebilmesi, sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için.

Farklı yerlerden bakıyoruz farkındayım. Ama en azından belli başlı şeyleri netleştirmek istedim.
  • sevgikusunkanadinda  (19.03.16 19:38:02) 
Tamili örnek verenleri ipleme. Sri lanka Tamil'deki ayaklanmayı bitirmek için en az Tamil+sri lanka ordusunda ölen silahlı insan sayısı kadar sivili öldürdü o son 2 yılda. Tamil kaplanlarının adada(kaçacak yerleri yok) ve ovada(saklanacak yerleri yok) savaştığını söylemiyorum bile.


  • noluyo yaa  (19.03.16 20:00:49) 
@sevgikusununkanadinda farklı yerlerden bakmak benim için sorun olmadı hiçbir zaman. Tabii taraflar saldırganlığa geçmediği ve mantıklı argümanlarla geldiği sürece. Zaten demokrasinin güzelliği çok seslilik değil mi? En sevdiğin renk ne renk olursa olsun tüm dünyada tek rengin o olmasını istemek hastalıklı bir düşünce olurdu.

İki taraf için de benzer durumlar geçerli: eğer barış süreci işletiliyorsa ve görüşmeler sürüyorsa herhangi bir ilçede giriş çıkışları yasaklayıp "devleti buradan kovdum, sıkıyorsa gelsinler" diyemezsin. Bu meydan okumaktır, hiçbir ciddiyetin kalmaz. Aynı şekilde devlet de "yav görüşmeler sürüyor ama hazır bunlar yerlerini terketmişken şuraya bir kalekol kurayım" derse, "bir şeyler konuşuyoruz ama operasyonlar sürecek" açıklamaları yaparsa hata etmiş olur.

Ben de bunu diyorum aslında. Yani "PKK'nın başını kaldırmasına izin vermemen lazım" dediğimde, bir süreç devam ederken yol kesip kimlik sormasına, mahalle işgal etmesine ya da şehirlere mühimmat yığıp, tüneller açmasına izin vermemen lazım manasında dedim. Yoksa "biz bir yandan konuşuyoruz ama çatışmasızlık anında gidip kampları bombalamaya devam edelim" manasında demedim onu.

Çatışmasızlık sürecinde bir üst paragrafta saydıklarım olduysa, buna ek olarak pazar izinlerinde, evlerinde askerler öldürüldüyse bu demek ki AKP kadar PKK da "çözüm" adı verilen süreçte samimiyetsizdi.
  • nawar  (19.03.16 20:20:27) 
Bu kadar polemik kavga dövüşten sonra böyle konuşmak iyi geldi ne yalan söyleyeyim. Sakin üslup için tekrardan teşekkür ediyorum.

Bu konuda iki tarafın da kabahatleri var maalesef. Görüşmelerin tutanağına bakıldığında kamu güvenliği yetkilisinin şikayetinin şu olduğunu görmüştüm, "dağdakiler gençlere telsizden bizim duyacağımız şekilde yapmayın diyor, ondan sonra yapın diye alttan haber gönderiyor. haberiniz olsun yemiyoruz".

Kürt hareketinin şikayeti ise kalekolların inşa edilmeye devam edilmesi, inşaatı yapılan barajların bölge halkının ihtiyacını karşılamaktan ziyade güvenlik gerekçesiyle oluşturulmasıydı. Örnekler çoğaltılabilir.

Ve bunun dışında elbette ki, pazar yerinde, evinin içerisinde, ailesinin yanında olan kişilere yapılan suikastler asla doğru kabul edilemez. Bu süreç insanların ölmemesi için başlatıldıysa, insanlar ölmemelidir, bu kadar açık aslında. "Biz değiliz apocu feda timleri yapmış haberimiz yok" tarzı açıklamalara da elbette ki kimse inanmaz. Ben de inanmam. "Sen müzakere edilen taraflardan birisi olarak üzerine düşenleri eksiksiz şekilde yerine getirmek zorundasın. Kontrol mekanizmalarını kur, gereken cezayı ver, ilerde yaşanmasını engelle" denir.
  • sevgikusunkanadinda  (19.03.16 20:48:50) 
1234567  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.