Ekşi Duyuru

Böyle bişey yaptınız mı hiç? Ben birkaç yüzyıl önce en çok bu sebepten dolayı Safran Sarı'yı almıştım:

iblog.milliyet.com.tr

Tabii arkadaki yazıyı filan da okuyoruz ama en önemli etken kapak oldu mu hiç o kitabı almanız için?

 

Bu kızla 1-2 ay önce tanıştık, karşılıklı çekim oldu, flörtleştik kısaca, sonra yakınlaşacak gibi olduk ama birtakım engellerden dolayı olmadı. Hoşlanmıştım kızdan, girişimim gerçekleşmeyince de söyledim cidden hoşlandığımı, söyledikten sonra kafaya takmayı bıraktım, geçti gitti. Sonra kız üniversite okuduğu şehre gitti, iletişim kesildi.

Birkaç gün önce Trivia Crack denen bilgi yarışması uygulamasını kurdum. Kız istek yolladı, karşılıklı oynamaya başladık. Birkaç gündür oynuyoruz fakat kızı mütemadiyen yeniyorum. Şu an skor 6-0 ve böyle gidecek gibi lol. Arada 1-2 oyun vereyim mi, ne dersiniz? Yoksa geçen ay teklifimi reddettiği için yenmeye devam edip bir de aşağılasam mı? Ya da bu durumdan kültürsüz olduğu çıkarımını yapıp soğusam mı kızdan alsknad


 

Mobil uygulama geliştirdiğim için zaman zaman test amaçlı kullanacağım bir android cihaza ihtiyacım var. Sahibinden.com'da arattım, 150 liraya S5 Mini çıktı bisürü. Bir de sıfır oldukları yazıyor. Bu ne lan? Dolandırıcı mı bunlar?

Ben ikinci el, 200 liraya kalitesiz olan ama işimi görecek bişeyler bulmayı bekliyordum. Tavsiye?


 

2 erkek, 1 kız olarak 19-22 Şubat arası Bükreş'e gidiyoruz. Tek oda tutacağız. Ben ortamını sevdiğim için hostelde kalmak istiyorum. Bir de işletenler genç oluyor; walking tour, pub crawl, takılacak yerler konusunda yardımcı olabiliyorlar. Arkadaşlar biraz daha hassas ve konfor peşinde, biraz da Romanya olduğundan çok güvenmeyerek. O yüzden hostel olsa da ensuite ve kaliteli olmalı.

1. Şehir merkezi tam olarak neresi? Lokasyon hem sightseeing hem de gece eğlencesi için merkezi olsun istiyorum. Bir meydan ismi ya da direk Google Maps linki verirseniz harika olur.
2. Hostelworld'de %80 üzeri puan almış yerlere güvenebiliriz değil mi? Özellikle güvenlik ve temizlik konusunda. Hiçbirimiz Romanya'ya gitmedik daha önce de...
3. Bizzat "şurada kalın" önerileriniz de varsa buyrun.
4. Tüm evi tutacak şekilde Airbnb daha mantıklı mı olur acaba?

Teşekkürler.

 

Diyelim ki Yemeksepeti'ndeki bir restorana son bir ayda 30 yorum/puan girildi (fake olanlar hariç). Sizce o restorandan, Yemeksepeti üzerinden bir ayda kaç sipariş verilmiştir?

Yani Yemeksepeti'nden verilen kaç siparişte bir puan veriliyor ortalama?


 

En sevdiğim yönlerimden biri genelde beklentiye girmiyor oluşum. Böylece sonunda hayal kırıklığına uğrama ihtimalim olmuyor. Yaşayıp gidiyorum işte. Bazı şeyleri yaşıyorum, bazılarını yaşayamayıp kaçırıyorum. En azından yaşayamadıklarımda yıkılmıyorum.

Ama fark ettim ki beklentiye girmeyince yaşadıklarımdan da tat alamıyorum. Nasıl ki beklentim olmadan kaçırdıklarım beni yıkmıyorsa, beklentim olmadan gerçekleşenler ise önemsiz kalıyor. Hissetmiyorum böyle olunca. İş ola yaşıyorum, egomu tatmin ediyorum ve geçip gidiyor.

Bunu fark ettiğim sırada tanıştığım biri hakkında beklentiye girdim. Beklenti için sebebim de vardı; bir haftalık tanışıklıktan sonra yılbaşı gecesi kafası iyiyken aşırı ilgili davrandı, yapıştı, dans ettik vs. Sonra arkadaşları kızı çekti, ev arkadaşı da beni "Senden hoşlandı, o bakımdan sıkıntı yok, ama ablası burda ve sorun çıkaracak, o yüzden bu gece olmaz" diye uyardı beni. Yani sarhoş değilken de ilgiliymiş, arkadaşına bahsetmiş benden. Öte yandan kız 10 gün sonra okuduğu şehre dönecek... Ama beklenti oluşturdum bi kere. Sonra mı? Buluşma teklifimi "10 gün sonra gidiyorum, zaten o gece fazla alkollüydüm" diyerek geçiştirdi.

Şu an beni etkiledi bu olay, ama sadece bu olay özelinde de sormuyorum: Beklentiye girince hayal kırıklığı oluyor. Beklenti yaratmayınca da hayatı kaçırıyoruz... Ne yapmak lazım?

 

Resimdeki senaryoyu düşünelim. A, B, C arabaları arka arkaya tek gidiş-tek dönüş yolda devam ediyorlar. A arabası sola sapacak. O yüzden sinyal verip yavaşlıyor. Arkasındaki B arabası bunu anladığı için o da yavaşlıyor. Ama en arkadaki C arabası "bu ne yavaşlık" diyerek önündekileri geçmeye karar veriyor, çünkü A arabasının sinyalini görmediği için sola dönecek biri olduğunu bilemez. Dolayısıyla C arabası önündekileri hızla geçmeye çalışırken A arabası dönüyor olabilir ve çarpışıyorlar. Burada suçlu kim?

a) C suçlu. A arabası sola dönecek; sinyal verdiği için sorumluluğunu yerine getirdi. C arabası taşıt geçerken dikkatli olmalı.
b) A suçlu. C arabası en öndekinin döneceğini bilemez sinyali görmediği için. Zaten taşıt geçeceği için hızını artırması gerekir. A arabasının dönmeden önce sol aynadan, arkadan biri geliyor mu diye kontrol etmesi gerekir.
c) B suçlu. Önündeki sinyal vermişse o da arkayı bilgilendirmek için sinyal vermeli. (oha?)
d) Belediye suçlu. Orada sola sapma şansı varsa, araba geçmeye izin veren kesik çizgi kullanılmamalı.

Ek: Bu durum A arabası olarak benim başıma geldi. C'nin hızla geldiğini aynadan görüp dönmedim. C geçti, ben öyle döndüm. Ama normal şartlar altında arkaya bakma sorumluluğunun bende olmaması gerekiyor sanırım.

 

Ekteki ekran görüntüsündekileri yazan kız.

Direk evlilik mi teklif etsem acaba?*


 

youtu.be
www.youtube.com

Ya da hangi teknik kullanılıyor bunun yapılması için, bu yankılanan ama aynı zamanda temiz ve dolgun gelen ses için?

 

Dün akşam bir barda karaokeye gittik. Loca olarak sadece arkadaşların olduğu tarzda değil. Barda 100-200 kişi, tek sahne var. İnsanlar ikişerli çıkıp söylüyorlar. Çok milletli bir ortam. Gecenin sonuna doğru ben oturuyorum, kızın teki yanımdan geçerken kulağıma yaklaşıp "Bişey diyim mi? Senin kafanı yaşamak istiyorum" dedi ve bişey dememi beklemeden yoluna devam etti. O vakit kafa yormadım ama şimdi sebebini merak ettim lan.

Kızın bana iş attığını zannetmiyorum. Çünkü kız benden 5-10 cm uzun, ve uzun olmasa bile benim seviyemden daha güzel sayılır galiba. Ayrıca barda çalışıyor da olabilir, çünkü gidip geliyordu bir yerlere devamlı.

Ortamdaki insanlardan tek farkım; Duman gibi klişe Türkçe ya da popüler clubbing şarkılarından ziyade rock'n roll ayarında şeyler söylemem, ve sahnede dans etmem, daha çok eğlenmemdi. Ama öyle çok dikkat çekecek şekilde de değil.

5 dk sonra mekandan kalkarken gene bir yerlere yürüyordu, uzaktan görüp bir selam verdim, kaçtık.

Torbacı filan mı zannetti beni acaba? Siz olsanız ne tepki verirdiniz? Gerçi tepki verecek bir durum da olmadı, yürüyüp gittiği için. Bir dahaki sefere kızı görürsem (ve tanırsam) gidip sorarım, yazarım buraya.

 

İlk dövmem olacak. Bir cep saati yaptıracağım, baldırıma. Dövmeciden gelecek haftaya randevu aldım, son ayrıntıları belirlemem lazım.

Şekil olarak ilk fotoğrafın soldakine benzesin istiyorum. Ama saat modeli biraz daha farklı. İlk fotoğrafın sağdaki çizim bana ait. Bacağımın arkasında, o büyüklükte bişey olacak. Yukarıya doğru fade out olan bir zinciri de olacak. İkinci fotoğraftakiler ise yaptıracağım dövmecinin işleri. Saatin eskiliği/modeli olarak bunlara biraz benzeyecek yani (sadece saat bölümleri).

Neden saat? Saatlari Ayarlama Enstitüsü en sevdiğim kitaptır. Cep saatlerine bayılırım, birkaç taneye sahibim. Saatimde akrep ve yelkovan olmayacak, böylece "zamanı durdurdum, daha fazla yaşlanmak istemiyorum" mesajı vereceğim.

Aklıma takılanlar:
- Sadece bu figürü yapmayı düşünüyordum ama öyle olursa biraz çıplak durabilir. Arkasına bir fon yapacağız herhalde, belki ilk fotoğraftaki yazı gibi. Ne olsun acaba? Yazı olursa ne olabilir ki?
- Akrep ve yelkovan olmaması mantığı size nasıl geldi? Bunlar olsa ve özel bir saati gösterse nasıl olurdu acaba?

 

Bundan 9 gün önce kaşımı deldirdim. Piercing titanyum. İlk günlerde fark etmemiştim ama son birkaç gündür bölgede bir morarma gözlemledim. Fotoğrafta gördüğünüz üzere yoğunluk altta olmakla birlikte üst delik bölgesinde de bir morarma var.

Üzerine Baticon ve okyanus suyu kullanıyorum yaptığımdan beri. Acaba yanlış mı uyguluyorum bunları? Günde 1-2 kez sabunla bölgeyi temizliyorum, sonra Baticon'u piercing'e damlatıp oynatıyorum piercing'i, deliğe doğru süzülmesi için. Ardından da okyanus suyu spreyini sıkarak bölgeyi yıkıyorum.

Bu durum normal mi? Başına benzer bir şey gelen oldu mu?

Edit: Out of date olduğu için caps'i kaldırdım.

 

Linkedin'den tanımadığınız bir İK uzmanı sizi ekliyor ve kabul ediyorsunuz. Mesaj atıyor. Ya da hiç eklemeden mesaj atıyor. Kendini tanıtıp bir pozisyon için görüşmek istediğini söylüyor. "Eğer ilgilenirseniz bana buradan ya da xx@yy.com adresinden ulaşabilirsiniz" diyor. İlgilenmiyorsunuz. Yine de nezaketen "Teşekkürler, şu an iş değiştirmeyi düşünmüyorum" vs gibi bir cevap atıyor musunuz yoksa "Koy götüne" mi?




 

Araba alacağım. Kriterlerim:

- Convertible (cabrio) olsun. Tercihen sert tavan.
- İki kapı olmasında sorun yok, ama arka koltukları da olsun.
- Sıfır ya da 2. el olabilir, 10 yıllık bir model de olabilir ancak tasarım olarak eski görünen bir model olmasın.
- Otomatik vites olsun.
- Görece etrafta az kullanılan bir model olsun.
- Motor ne kadar küçük o kadar iyi.
- Kıbrıs'ta alacağım için burada fiyatlar biraz daha uygun. Türkiye fiyatı olarak 90 bin liraya kadar düşünebiliriz.

Örneğin VW Beetle'ların tipi hoşuma gidiyor, buna benzer sevimli bir tarz olabilir:
www.blogcdn.com

Bunların cabrioları da üstü açık şekilde güzel bence:
www.resimcok.com

Ama cabrioların kapalı hali güzel değil, sert tavan olmadığı için:
srv2.betterparts.org

Bunlardan yola çıkarak önerileriniz var mı?

 

Bundan 3.5 ay önce martingale yöntemi ile bahis yapmaya başladım (Bilmeyenlere özet: Tutmadıkça parayı katlayıp oynayarak eninde sonunda kazanmayı hedefleyen, tüm şans oyunlarına uyarlanabilecek bilimsel ama açıkları da olan bir sistem). Kasa 200 tl olarak başladığım paramı, 3.5 ayda 550 tl yaptım. Şimdi boktan bir seri tutturarak, birkaç gün içinde kasada yine 200 tl bıraktım. Eğer seriye devam etmek istersem, sisteme göre bir sonraki maça 180 tl yatırmam lazım. Geldiğimiz noktada "ya tamam ya devam" düşüncesindeyim ve karar veremiyorum. Opsiyonlarım:

1) Masrafın olan 200 tl'yi çekip bu işi bırak, bari zarara girmiş olma. (Ama 3.5 ay boşuna uğraşmış gibi olacağım)
2) Yatır 180'i, ne olursa olsun artık. Kazanırsan ne ala, kaybedersen 3.5 aylık heyecanı 200 tl'ye satın almış olursun.

Tek maç oynuyorum, kazanma olasılığı 1/3 olarak düşünün. 3-4 ayda kaybedilecek 200 tl mühim bir para değil elbette, ama insana koyuyor yine. Siz olsanız ne yapardınız?

 

Bir eliyle dumbbell kaldıran, ötekiyle kitap tutup okuyan bir adamı içeren bir karikatür vardı sanki. Var mı böyle bildiğiniz bişey? Yoksa acaba üzgün kaslı ile falan mı karıştırıyorum ben bunu...




 

Az önce bu filmi izledim ve şimdi ödüm bokuma karışmak üzere, uyumam gerekecek. Kendimi salondan yatak odasına zor attım. Bunları da "hacı takma kafaya, kurgu amk bunlar, film işte" demeniz ve daha sizin bunları söylemenize gerek kalmadan bunları yazarak üzerimdeki gerginliği atmak için yazıyorum. Film hakkında birkaç eleştiri de okuyup uyuyayım bari. İyi geceler.




 

Dünyanın en sakin insanıyım, etrafımdakilerle tatsız münakaşalara girmeyi sevmem. Ama dün beni sinirlendiren bişey oldu. 4 arkadaş oturup bişeyler içiyor, muhabbet ediyoruz. Konu da biraz derin; arkadaşlardan biri, ayrı olan anne-babasının önceki akşam yaşadıkları diyalogdan, bunu kendisinin nasıl etkilediğinden bahsediyor. Ben tam yorum yapmak için başladım, masadakilerden biri çat diye bir cümle söyledi konu hakkında. Sustum. Lafı bitince tekrar söze başladım, bu kez de çat diye lafımı bölüp telefonundan alakasız komik bir resim gösterdi hepimize. Biraz sinirlendim ama bişey demedim, başka bir arkadaş da uyardı zaten "Dur çocuk lafını söylesin" diye.

Böyle durumlarda ne yapıyorsunuz? Bu elemanı severim ama bunun gibi yersiz, saygısız çıkışları oluyor zaman zaman. Böyle bir durumda ne tepki vermem lazım? O sözümü kesip bişey söylerken ben daha da yüksek sesle onun sözünü mü keseyim? "Bir dakka izin ver lafımı bitireyim" diyerek mi böleyim? Yoksa alakasız sakin bir anda "Böyle böyle yapıyorsun, saygısızca oluyor, lütfen dikkat et" diye uyarayım mı? Onun herhangi bir lafını benzer şekilde bölerek empati yapmasını sağlamak da aklımdan geçiyor ama ortamı tatsızlaştırmak istemiyorum.


 

Formata aykırı entry'leri (örn. soru başlığa cevap entry) nasıl ispiyonluyoruz artık? Eskiden gammazlık yetkim vardı ve gerekçeleri seçenekler arasından seçerek (soru başlığa cevap entry, alıntı olmamasına rağmen türkçe değil, gge vb) ispiyonlayabiliyorduk. Yeni sistemde formata aykırılığa dair bir şey yok sanki. Entry'nin yanından şikayeti seçince

- ekşi sözlük'te yayınlanan içerik
- ekşi sözlük'le ilgili diğer konular

seçeneklerinden birini seçip not girebiliyoruz artık. İçerik gge, diğeri ise formata aykırılık mı? Eğer öyleyse, ne konuda aykırı olduğunu not yazarak mı belirteceğiz_

 

Yüz ifadesi olarak şuna benzer bişey olabilir:

4.bp.blogspot.com

Ama mimikler olmadan bir yolu var mı özür dilemenin? Özellikle araba kullanırken bir hata yaptığımda, karşı taraftan özür dilemek için böyle bir ifadenin eksikliğini çekiyorum. Elimi kaldırıyorum sadece havaya, bir nebze karşılıyor mu? Elimi göğsüme doğru "eyvallah" diye götürsem onun anlamı da başka...

 

Uzun süreli, bölük pörçük bir ilişkiden çıkalı birkaç ay oldu. Doğrusu bu işleri unutmuşum biraz. Zaten uzun süredir ilişkim vardı, ama olmadığı dönemlerde de ne zamandır flörtleştiğim kızlarla internetten bu amaçla tanıştığımı fark ettim. Normal, sağlıklı tanışma-flört etme dinamiklerini unutmuşum galiba. Daha doğrusu, yazmak istediğim kıza bariz yazıyor gibi görünmekten çekiniyorum sanırım. Ayrılık üzerine yine internetten arayışlarım olmuştu ama, yüzyüze doğal ortamında, biraz daha adam gibi bir ilişkiye yeni yeni hazır hissetmeye başlıyorum kendimi. Neyse...

Örneğin sürekli gittiğim bir barda, sürekli gördüğüm ve biraz beğendiğim bir kız var. Cumartesi akşamı Halloween ayağına kostüm partiye katıldım. İskoç etekli (kilt) kostümümüz vardı bizim. Gecenin geç saatlerinde de standart barımıza geçtik. Kafam bir milyon halde, bu kız ile başka bir kızın ucunda oturduğu masaya geçtim oturdum, arkadaşlar da geldi işgal ettik. Sima olarak tanıyoruz zaten birbirimizi, birkaç sözden başka iletişim olmadı, başka insanlar geldi sohbet muhabbet neyse öyle bitti o gece.

Bu akşam yine o bara gittik. Kız ordaydı. Biz gidince "aa iskoç arkadaşlar gelmiş" dedi, biz de öylesine bir selam verdik, arka masaya oturduk. Sonra iletişim olmadı kız gitti. Şimdi düşünüyorum, hazır kız bişeyler söylemişken gidip birkaç cümle kurmam gerekiyordu, işte "bugün etek yok" bilmemne espriler. Hatta geçen akşam kafam iyi olarak onların masasına oturduğum için özür dilesem de iyiydi ehe. Ama yapmadım. Neden? Çünkü kıza yazılıyor gibi görünmek istemedim o an refleksif bir düşünceyle. E ama kıza yazmak istiyorum lan ben? Niye böyle oldum... Bu anlık kendimi kızlardan çekme kararlarımı nasıl yeneceğim?

 

Geçenlerde Kadıköy'de gittiğim bir barda, iki yan masada iki kız görmüştüm. İkisi de bira içiyordu, biri türbanlıydı. İlginç geldi biraz tabi, emin olmak için tekrar bakıp emin oldum.

Sizin buna bakış açınız nedir?

Ben herkesin özgürlüğü bidir diyorum kendimce. Neticede etrafta bisürü erkek var ki cumaları kaçırmıyor, mutlaka oruç tutuyor, 5 vakit namaz dışında neredeyse tüm ibadetleri yerine getiriyor, ama gidip içkisini de içiyor. Tamam, bunlar da kendince tutarsız olabilir ama bunlar için "benena" diyorsak, türbanlı kızı da aynı kefeye koyabiliriz sanırım, değil mi? Evet, İslam'a ters ama zaten toplumun %80'i kendi kabullerine göre yaşıyor dini. Toplum genelde böyle bakmıyor ama galiba... Dindar erkeğin islami bir simgesi olmadığı için normal oluyor da kadının türbanı var diye ters geliyor. Siz ne diyorsunuz?

Not: Atayızım.

 

İki arkadaş olarak, bi arkadaşın düğününe katılamadık. Şimdi hep beraber buluşacağız da, ayıp olmasın diye iki kişi beraber bir düğün/ev hediyesi alalım diyoruz. Gördüğüm kadarıyla evinde pek bi eksik olmayan bu yeni evli komünist genç çiftimize 100-250 TL aralığında ne alalım?




 

Arkadaşlarla hem oturup içip muhabbet edebileceğimiz, hem de istendiğinde dansa kalkabileceğimiz, kalite olarak vasatın biraz üzerinde mekan tavsiyeniz var mı?

Maslak, Şişli, Beyoğlu, Beşiktaş dolaylarında olması tercih sebebidir.


 

Yeni sorguladım, benim de bu borçtan aslen 2.776, zam ile 3.673 TL borç çıktı. Bunun 2100 civarlık bölümünde çalışıyordum aslında, yanlış girilmiş yani. Kalanında ise yurt dışındaydım.

Soru 1: Yurt dışında olduğum süre borç artmalı mı yasal olarak?

Eğer artmıyorsa ve yanlış girilmişse gidip düzenleme yaptırıp ödeyeceğim. Çünkü neredeyse hiç borcum kalmaz ve halen yurt dışındayım, artmayacak.

Soru 2: Eğer yurt dışındayken artarsa, gidip yapılandırmaya değer mi?

Çünkü yapılandırırsam en az 1500 lira ödemem gerekecek aslında. Benim devletin sağlık hizmetlerinden yararlanmak gibi bir niyetim yok, ama zamlar arta arta ileride (emeklilikte falan) başıma bela olur mu?

 

Eskiden toplu taşımada filan, birine çekilmesi için seslenmek için hep "pardon" derdim. Sonraları beni deli s.kmişçesine bir nezaket sahibi oldum sanırım, ve kullandığım kelimeler "afedersiniz" ve "müsaade eder misiniz" olmaya başladı. Alıştım, ve bunları kullanıyorum artık.

Ancak bunları kullanmaya başladıktan sonra insanlar bir tuhaf bakmaya başladı bana sanki. Yani "pardon" dediğimde adam çekiliyor ama yüzüme bile bakmıyordu, ancak "afedersiniz" deyince mutlaka yüzüme bakma ihtiyacı hissediyorlar gibi. Hele ki "müsaade eder misiniz" dediğimde etraftan da 1-2 kişi bakıyormuş gibi geliyor.

Belki de bana öyle geliyordur ve tamamen götümden sallıyorumdur ama böyle bir şey fark ettim. Sizce sebebi ne? Fazla nezakete alışık değil mi insanlar, yoksa acaba tam tersi şekilde laubali falan mı geliyor bu sözler insanlara? Siz ne kullanıyorsunuz, aldığınız tepkiler ne oluyor?

 

Bu akşamki premier lig maçını izleyebileceğimiz bir yer var mı bildiğiniz? Şişli, Mecidiyeköy, Okmeydanı merkezli olmakla birlikte Beşiktaş da olabilir. Beyoğlu'nda James Joyce'u biliyorum sadece.




 

Askerlik gerekçesiyle çalıştığım işten ayrıldım, askere gittim, iki hafta önce bitirdim. Bittikten bir ay içinde başvuru yapılınca işsizlik maaşı alınabiliyormuş. Bir süre freelance iş yapmayı deneyeceğim için mantıklı geldi bana. Yalnız internette gerekli belgelerle ilgili bir bilgi bulamadım. Yarın İstanbul'da İşkur'a gideceğim, ancak buradan da sorayım dedim, prosedür hakkında bilgisi olan var mı diye...




 

Yarın, vatanımı doğru düzgün koruyabilmek maksadıyla, 8 yıllık upuzun saçımı kestireceğim. Bir moral alkışı versenize..?




 

Bugün işteki son günümdü. İşten çıkış belgelerimi imzalarken şirketten alacaklarımı yazan bir belgeyi de imzaladım. Kalan izinlerim için de 1000₺ civarı bir miktar yazıyordu, muhasebeci onu sözlü olarak da belirtti, ben de "benim iznim kalmamıştı ki, hepsini kullandım" dedim. Kontrol ettiler ve o izin parası silinmiş belgeyi imzaladım.

Bu noktada size duyurunun başlığındaki soruyu yöneltiyorum. Allah'sız bir kafir olarak günah ve karma gibi kavramlara inanmadığımı da belirteyim.


 

--- spoiler --- spoiler --- spoiler ---

Efendim şimdi bu iki elemanın yolları Ankara'da ayrıldıktan sonra ikisinin hikayesini ayrı ayrı okuyoruz. Son bölüm olan Kinyas'ın yolunda, en sonda Kinyas, Kayra'nın anne-babasını görüyor kardeşinin nişanında, Kayra'nın babası gelip Kinyas'a "Yaşıyor mu?" diye soruyor, Kinyas da "Dört yıldır görmedim..." filan diyor. Yani Kinyas'ın normalleşme süreci 4 yıl sürüyor. Kısa süre sonra da Kinyas, Kayra'ya yazdıklarını yolluyor.

Öte yandan, Kayra'nın yoluna baktığımızda Kayra önce Antalya taraflarına gidip takılıyor bir süre, sonra da Afrika'ya geçip büyük bir iş hallederek bir ev satın alıyor, bu sırada Kinyas'ın yazıları geliyor kendisine. Ancak Kayra'nın yolu 4 yıldan çok daha az süre alıyor gibi geldi bana. Afrika'da iş yapma süresi birkaç hafta, ev alıp ölümüne hazırlanması da birkaç hafta. Antalya'da takıldığı süre de uzun değildi sanırım, yani taş çatlasa birkaç aylık bir süreden bahsediyoruz.

E o zaman bu 4 yıl - birkaç ay farkını nasıl açıklıyoruz? Önemli bir ayrıntı değil ama aklıma takıldı yine de...

--- spoiler --- spoiler --- spoiler ---

 

Bu oyun sizde de lag'li mi yoksa ben şu an Arap yarımadasının göbeğinde olduğum için mi bu kadar gecikme var? Tüm bölgeleri denedim; hepsinde, oynaması zor olacak kadar lag var :(




 

Son bir haftadır devamlı olarak internet yarım saatte bir tamamen gidiyor, 30 saniye civarı internet olmuyor ve sonra tekrar geliyor. Ciddi olarak sinir bozucu bir durum olmaya başladı. Daimi internet isteyen bir iş olduğunda büyük engel oluyor. Sizde oluyor mu böyle bir şey?

İstanbul'dayım. Birkaç hafta önce TTNET ile olan sözleşmemiz bitmiş ve yeni taahhütlü başka bir pakete geçtik. Yeni taahhüt kazığı mı yiyoruz?! Ne yapabiliriz?


 

An itibariyle abimin doğum gününe girmiş olduk ve sanırım kutlama için bir planımız yok. Bu akşamki Babylon'daki Hindi Zahra konserine götürmeyi planlıyordum ama biletleri tükendi sanırım (Biletix'te net bir bilgi yok). Beraber yaşıyoruz, şu an karşımda oturuyor, kalkıp kutlarım birazdan :) Ama akşama da bir plan yapmam lazım, napayım? En ideali ortak birkaç arkadaş toparlayıp rakı içmeye çıkmak olurdu ama pek ortak arkadaşımız yok. En kötü ihtimalle az lüks bir yere yemeğe götüreceğim ama daha iyi fikirleriniz varsa esirgemeyin.

Evet, tam bir hıyarım :(


 

Sadece alkolle filan sigara içen, ergenliği çoktaaan bitirmiş ama ergen kafasından galiba fazla çıkamamış bir adamım. Sigarayı da alkolle hoşuma gittiği, bar ortamına uyduğu, ortamı olduğunda otu içime çekebilmeye alışmak ve "ateşiniz var mı" muhabbetiyle yürüyebilmek için falan içiyorum sadece. Dolayısıyla ağır bişey olmasın istiyorum. Paketini sevdiğim için Camel White içiyorum ama o da ucuz şimdi; fakir öğrenci damgası yemek istemem. Aynı zamanda saçlı sakallı ama baby face sayılabilecek bir rock'çı olduğumu da belirterek imajımı tamamlayayım ve önerilerinizi alayım? Özetle kriterlerim:

- İçimi kolay olsun
- Fakir işi olmasın, karizmatik görünsün
- Ortamcı sigarası olmasın, rock'çıya uysun
- Paketi güzel olsun
- Slim olmasın

 

Var mi tavsiyeniz? Bu aksam gidip yer bulabilecegimiz, guzel bir yer...




 

ilk bulusma icin bugun oglene dogru gidilebilecek guzel bir cafe onerisi olan var mi? Ogrenci isi olmasin lutfen.




 

Selamün aleyküm saygıdeğer atayızlar,

Bundan bir ay sonra iş için, iki haftalığına Riyad/Suudi Arabistan'a gitmem gerekecek sanırım. Tip olarak www.mens-hairstyle.com bunun sarısı ve sol kulakta çift küpelisiyim. Ayrıca çoğumuz gibi küçükken Müslüman olduğunu düşünen şu anda dinsiz biriyim.

Vize başvurusu için "Dini" ve "Mezhebi" hanelerini soruyorlar. Ben bunlara İslam ve Sünni yazarsam oraya gittiğimde "Hayırdır hacı, neden namaza gelmiyorsun?" derler mi? Daha kötüsü olarak, benzer bir muhabbetten, İslam'dan çıkmış insan olarak orada katlim vacip olur mu?

Küpeleri çıkarırım, gelen gidene de eyvallah, maaşallah çekerim, orada kaldığım sürece alkol almaya çalışmam ("almamaya çalışırım" değil, "almaya çalışmam", net); onlarda sorun yok da, o kadar yani. Fazla mı ciddiye aldım bu konuyu yoksa, bir şey deyin?

 

Birinci Dünya Savaşı öncelerinden bahsediyorum. Hayat şimdiki kadar durağan değildi, insanların çoğu fiziksel işler yapıyordu ve doğal spor oluyordu. Ancak yine de zenginlerin öyle işleri yoktu. O zamanki zenginler, şimdiki ofis işi yapan insanlar gibi spor yapıyor muydu acaba? Ne gibi sporlar yaparlardı? Düşününce o zamanlar spor ayakkabı diye bir şey bile yoktur belki de, zaten takım sporlarının çoğu 20. yy başlarında ortaya çıkmaya başladı sanırım. O zamanın zenginleri spor yapmıyorsaydı bu acayip bir durum değil mi?




 

Geçen hafta yaptığım Endülüs seyahatinin tadı damağımda kaldı. Şimdi o gezdiğim şehirlerde geçen filmler izlemek istiyorum. Aşağıdaki şehirlerde geçen filmler biliyor musunuz?

Malaga
Sevilla
Granada
Cordoba
Cebelitarık

 

Şimdi iki senaryo sunacağım size:

1) Gece içkili ve müzikli bir mekanda kızlı erkekli eğlenen bir grup var. Bu gruptan bir kız, mekandaki ilk kez gördüğü, yabancı milletten bir erkekle tanışıyor (erkek onunla tanışıyor aslında). Muhabbet dönüyor, kız bu çocuğu arkadaşlarıyla da tanıştırıyor. Müzik bitince dışarıda sigara filan içiliyor. Oradaki program bittiği için başka yere geçilecek. Kız yine bu elemanı onlara katılması için davet ediyor, hep beraber gidiyorlar, içip muhabbet edip dans edip takılıyorlar. Gece bitiyor ve herkes evine dağılıyor.

2) İki çift + bir tek kız evde oturmuş bira-ot içiyorlar, muhabbet ediyorlar. Tek olan kız, o gün içerisinde internette tanıştığı yabancı milletten bir adam ve arkadaşını (yani kimsenin tanımadığı iki erkek) o eve davet ediyor. İki erkek birkaç bira alıp eve gidiyor. Oturuluyor, tanışılıyor, muhabbet ediliyor, bira-ot içiliyor birkaç saat. Gece yarısı çiftlerden biri odasına çekildikten bir süre sonra yabancı iki adam da izin isteyip gidiyorlar evden.

Şimdi sizden, bu iki senaryodaki, o yabancı erkeklerle tanışıp ortamına dahil eden kızı değerlendirmenizi istiyorum. O kızlı erkekli gruptaki diğer elemanlardan biri olarak, oradaki kız arkadaşınıza nasıl bakardınız? Normal mi karşılardınız yoksa kimsenin tanımadığı adamları ortama dahil ettiği için hoşunuza gitmez miydi, kaşar filan mı derdiniz?

Bu soruların cevabını kendinize verin şimdi. Verdiniz mi? Verin, verdikten sonra da şunun cevabını verin: O kızlı erkekli arkadaş grubu, hepsi aynı milletten Avrupalı ise ve ortama davet edilen erkek(ler) Türk ise, yine o davet eden kıza bakış açınız nasıl olurdu? İkinci durumda fikriniz değişti mi?

Esas olarak şunu merak/tahmin ediyorum: Arkadaş grubu Türk ise ve ortama katılan erkek(ler) Avrupalı ise o davet eden kız arkadaşları tarafından kaşar olarak nitelendirilir, ancak arkadaş grubu Avrupalı ise ve ortama katılan erkek(ler) Türk ise o davet eden kız arkadaşları tarafından normal olarak nitelendirilir. Bu tahminimde haklı mıyım?

Not: Ben kendi fikrimi belirtmedim, toplumların fikrini tahmin ediyorum. Söylerken kız mı erkek mi olduğunuzu da belirtebilirsiniz.

 

Yarin oglen 2'de cebelitarik'ta olacak sekilde otobus biletimizi aldik malaga'dan. Donus saatleri 19:00 ve 20:45'te var ve yol 3 saat civari suruyor. Yarin gece de tatildeki son gecemiz olacak ve cuma oldugu icin Malaga hareketli olur, gecesini kacirmak istemiyorum. Sizce donus icin hangi saati tercih etmeliyiz, ne kadar surede gezilir cebelitarik?

Bonus soru; cebelitarik'ta yapmadan gelme dediginiz seyler nedir?


 

Sevgili Antonio Banderas'lar,

Yarın Malaga'ya uçuyoruz, bir hafta dolaşacağız Endülüs'te. GSM hattı alıp 3G de kullanabilmek istiyorum. Malaga havalimanında var mı satın alabileceğim bir yer? Hemen açılır mı, tavsiye ettiğiniz bir sağlayıcı var mı, ne kadar tutar?

Teşekkürler,

 

Merhaba Coni Depler,

25 yaşında bir adam olarak ilk dövmemi yaptırmaya karar verdim. Fikir olarak, baldırıma cep saati yaptırmayı düşünüyorum. Şu büyüklükte-konumda bir şey:
www.maxmayo.com

Şekil olarak da şunun saat kısmı (yazısız) gibi olabilir:
s-media-cache-ak0.pinimg.com

Ya da Dali'nin akan saatlerinden de olabilir:
www.ratemyink.com

Ancak şundaki gibi zinciri de olacak ve dizimin arkasına kadar uzayıp fade out olacak (şortun içine girer gibi):
3.bp.blogspot.com

Neden saat?

- Saatlari Ayarlama Enstitüsü en sevdiğim kitaptır.
- Cep saatlerine bayılırım, birkaç taneye sahibim.
- Zaman başlı başına önemli bir kavram.
- Dali'nin akan saatlerinin temsil ettiği 'zamanın göreliliği' ilgimi çekmiştir daima.
- Saatin kaçı gösterdiğiyle ilgili bir mesaj verebilirim.

Sorularım:

1) Nasıl, mantıklı mı?
2) Sizce estetik durur mu orada böyle bir şekil?
3) Açık renk olsa da bacaklarım kıllıdır. Sakıncası olur mu, görüntüyü bozar mı?
4) Saat kaçı göstermeli? (doğduğum saat vs gibi bir anlam?)
5) Başka önerileriniz var mı?

 

Böyle sert bir tonda, orta hızlı tempoda bir çello ile (ya da ağır tonlu bir başka yaylı çalgı) başlayan bir şarkıyı hatırlamaya çalışıyorum. Portishead diyesim geliyor ama değil, baktım elimdeki tüm Portishead şarkılarına. Tarz olarak benzer bir grup olması lazım, hatun vokal filan. Ayrıca Schindler'in Listesi benzeri bir savaş filminin soundtrack'i olduğuna dair de güçlü şüphelerim var. Biraz melankolik bir şarkı.

Fikriniz var mı?


 

Önceden arkadaşım olan ve mesajlaşmalarımız bulunan biri beni engellediğinde, eski mesajlardan onun profiline ulaşabiliyor muyuz? Yani eski mesajları görüyorum ama, ismi tıklanabilir değil. Bu hanım kızımız Facebook hesabını mı kapattı yoksa kapatmadı da beni engellemiş olabilir mi?




 

Halı sahada formanın altına giyeceğim spor içlik almak istiyorum. İnternetten tam olarak nasıl aratacağımdan emin değilim. Termal içlik dedikleri bu mu oluyor? Vücuda yapışan ve ter tutmayan bir şey olması gerekiyor, anladınız siz beni. Bunlar aradığım şey mi:

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

Fiyat farkını ödemeye değer mi? Sizin kullanıp tavsiye ettiğiniz var mı?

 

Şu an TTNET kullanıyoruz, aylık 82 TL ödüyoruz 8 Mbps'e, şu an speedtest yaptığımda 3.42 çıkıyor sonuç, dün gündüz 8'e yakındı. Telefona 30-35 TL ile aylık 115 gidiyor toplam.

türk.net dün bizi aradı ve telefon dahil aylık 59 TL'ye paket sundu, iki yıl taahhütlü. 16 Mbps olduğunu, efektif 8 geleceğini söyledi. Sözlükte yazılanlar pek parlak değil ama takdir edersiniz ki sözlüktekiler de bir siki beğenmiyor. Siz ne diyorsunuz bu işe?

Not: Mahallemizde fiber yok bildiğim kadarıyla, bir araştıracağım.

 

Kız duyuru açmıştı geçen hafta (onu tekrar deşifre etmemek için onun duyurusuna olan linki kaldırdım), hepiniz "ayrıl ayrıl" dediniz, terk etti kız beni, iki küsur yıllık ilişkimiz bitti. Are you happy now?!

Burada duyuru açanlar hep "bizden" gibi geliyor da ilişkinin öteki tarafındaki suçlu oluyor ya, şimdi içinizden birini yaktınız işte.


 

14 Mart İstanbul -> Malaga
21 Mart Malaga -> İstanbul

olmak üzere uçak biletlerimizi aldık. İspanya'da daha önce Madrid ve Barselona'ya gittiğim için bir güney İspanya turu olacak bu bizim için. Kendimize rota, kalacak yer ve ulaşım planı çizmeye çalışıyoruz.

=== ROTA ===
Rota olarak aklımda şöyle bir şey var:
14 - İstanbul -> Malaga (gece)
15 - Malaga -> Granada (gece)
16 - Granada -> Cordoba (gece)
17 - Cordoba -> Sevilla (gece)
18 - Sevilla (gece)
19 - Sevilla -> Cebelitarık (gece)
20 - Cebelitarık -> Malaga (gece)
21 - Malaga -> İstanbul

Uygun mu? Gereksiz şehirler ya da civarda daha uygun başka şehir var mı?

=== ULAŞIM ===
İki kişiyiz. Araba kiralamayı planlıyoruz. Bir haftalık otomatik VW Polo 140 euro civarı. Otobüsle seyahat etsek bundan biraz daha pahalı oluyor. Gerçi arabada da benzin parası var. Sizce mantıklı mı araba? Paradan ziyade, kaza yaptık/arabayı çaldırdık vs risklerini almaya değmez mi yoksa? Bu arada sadece Kuzey Kıbrıs ehliyetimiz var, orada geçer mi ki?

=== KONAKLAMA ===
Rotayı net belirledikten sonra, kalınacak şehirler için couchsurfing kovalayayım diyorum. Yalnız şimdiye kadar hiç yapmadım, konuk da etmedim. Referansı olmayan iki erkek olarak ne kadar şansımız var bilmiyorum. Tavsiyeleriniz var mı? Hem para hem de sosyalleşme, şehir hakkında bilgi edinme adına düşünüyorum bunu, mantıklı mı? Couchsurfing olmayan günler için hostel ayarlayacağız.

Bunlardan ayrı tavsiyeleriniz de varsa çekinmeyin.