Ekşi Duyuru

gönderin gitsin apple çok dert etmez. unidays ile yapıyorlar yurt dışında bu işi o da sadace mail kontrolünden ibaret genelde.

Bende var ama mobilim. Gece ya da yarın atarım.

teras manzarası istiyorsan, asmalımescit'te balkon'a götürebilirsin.

Büyük Londra oteli'nde Haliç manzaralı teras var tavsiye ederim

yani google'da aratmak hiç akla geliyor mu bilmiyorum ama cennet'ten metrobüse binmek oldukça kolay. devamı için: www.iccistanbul.com

"i'm burning up for you" şeklindeki aramalarım sonuçsuz çıktı erol reyiz. deşifre etmişsin kendini :) baltalamadan bitiriyorum..

torched song
www.youtube.com
www.youtube.com

Pazarlama derim, Rusya bağlantılı bir şirkete girersiniz çat diye. İş geliştirme de olur tabii ama pazarlamadan sonra iş bulmak daha rahat göründü.

ekran kartına 50 lira veririm.
donanımhaberciyim.

dostum ikinci el pc parçası inan çok zor satılıyor. bizzat denedim. 200dolara aldığım ekran kartına 10 ay sonra 50dolar verdiler. Vermedim. Daha da araştırdım. Sonra 50 dolarda veren çıkmadı.

forum.donanimhaber.com

soğuk su hızlandırıyo diye okumustum bi gazetede
soğuk suyu vucut ısısına indirebilmek için vucut ısı uretiyo bu sayede kalori yakılıyormuş
ne kadar doğrudur doğruysa bile o kadar suyla yakılan kalorinin ne kadar önemi olur bilemedim

bilader suyun sıcaklığına çok fazla anlam yüklemişsin, ondan çok fazla şey bekliyorsun. sudan bi şey olmaz canın nasıl istiyorsa öyle iç. kaynar su da içsen, buz da yalasan aynı. sen ekmek yeme, yağ yeme.

Ben de araştırmıştım bu konuyu.Fark yapmıyor sadece sıcak su vucüt ısısında olduğu için mideyi 40dkda terk ediyorken,soğuk su 30dkda terk ediyormuş.Belki daha fazla mideyi kandırmak için sıcak su daha mantıklı diyebilirizmiş.

walking dead
chuck
oz
arrow

oz
the mentalist

death note

suits.

black mirror
the wire

dizi zevkimiz çok benzer. bence person of interest i deneyin.

www.eksiduyuru.com

elementary

Da Vinci’s Demons

eksisozluk.com

kardeş fringein son sezonu konusunda dıyecek laf yok. haklısın. ben yenıden basladım dızıye gercı ama.
six feet under çok yavaş ilerliyor. biraz fazla özel bir dizi.
dexterı ben de izliyorum. geri kalanlardan sherlocku belkı ızlerım moffat yuzunden.
yanı cok uymayabılır soyleyeceklerım ama:
supernatural - doctor who. doctoru ızlemezsen supernaturalı mutlaka ızle.
da vincis demons
battlestar galactica

@katredin: chuck benim dizim değil :/

@solskjaer: evet oz aslında aklımda var

@2enkucukasalsayidir: death note izledim de yazmayi unutmusum.

@devorgilla the gunslinger: tesekkür ederim dikkate alacağım

@zgrydn: the wire hep aklımda. hep ama. bakacağım black mirror'a da, teşekkür ederim.

@westblack: araştırıyorum, teşekkürler.

@josefen: inceledim, sağolun.

@whoosie: inceleyeceğim, teşekkürler.

@heavenly: ilk sezonu artık çizgiselleşmiş diye bir yorum vardı, baymasın? yoksa starz dizileri hep kaliteli oluyor kabloda olduğu için

@sen uyurken: rpg, mmorpg vs çok sevsem de işin bilimkurgu yönünde pek aktif değilim bu yüzden battlestar galactica'dan ve türevlerinden kaçındım. doktoru gördüğüm müddetçe takip ediyorum ancak her bölüm ayrı hikayenin anlatıldığı (house'da aslında bu tip) diziler yerine çok uzun ve ayrıntılı hikayelerin kurgulandığı yapımlar hoşuma gidiyor, teşekkür ederim

prison break
friends
shameless
himym
breakout kings (ilk sezon)
black mirror



ayrıca lost'un son sezonunu bir insan neden beğenmez anlamış değilim. son bölüm pek açıklayıcı olmadı desen anlarım. kaldı ki adamlar açıklamak zorunda da değil.

bilader sen tam olarak "prison break" ile "mentalist" sormuşsun.

davulcu gözüyle yorum yapıyorum,

orada prosesöre falan bağlanmış mıydı ? ya da c300'den çok daha üst kalite bir amfiye mi takılırdı ? ilk akla gelen bunlar olur hep.

sokaktan geçen bi vatandaş olarak yorum yapayım, tonlar değişiyorsa sıkıntı var işte hocam. ya inputta sorun var ya kabloda.

yani studyonun akustigi ve senin odanin akustigi ile de ilgili durum ama muhtemelen amfiden kaynaklaniyordur, tabi eger bir processor falan yoksa, dis mihraklar sayesinde reverb, delay gibi efektler kullanilmadiysa. senin amfinn ayarlarinda da bak, gaini en aza indir volume u sona daya ya da tam tersini yap, volume u en aza indir gain i sona daya, deneyed deneyed o tona ulas, olmadi atolyedeki adama sor.

lüthiyede taktığın amfi neydi? amfinin sesi çok farklıysa öyle gelmiştir.

bir de ya kablonda ya da input jackında sorun var. sorun jacktaysa yine götür lüthiyeye lehim falan gerekiyordur muhtemelen.

@zazazaraeta: hayır oradaki amfi tam tersine çok daha kötüydü

@sorusuolaninsanmodeli: prosesör olmadan tamamen clean tonlardan bahsediyorum

@nodrap: lüthiye bana acaip uzakta kalıyor, başka kim anlar amfiden?

amfinin mi yoksa gitarın mı jackı bozuk?

neyse farketmez, gitar satan bir yerlere götür bakarlar orada. ya da gitar kursu falan varsa onlar da bakar.

tonla ilgili;

1) kullandığın amfi değişince amfi kötü de olsa sana gelen ses çok hoşuna gitmiş olabilir.

2) pek sanmasam da, denediğin yerin akustiğiyle ilgili olabilir.

3) muhtemelen abartıyorsundur; sana çok güzel gelmiştir bir an için.

görmeden bir şey demek zor ama eğer mi telinden gelen acayip ses frete çarpma ile oluşan cızırdama sesi ise muhtemelen eve gelene kadar sap ayarı hafiften kaymıştır veya gitarın floyd rose sistemli ise floyd rose köprüsü kaymış olabilir, bu da mi telinin fretlere ucundan çarpmasına sebep oluyordur, minik bir ayarla halledilebilir diye düşünüyorum.

bir sesi açıp diğer mi notalarını dene. mi telinde 12. perde, la telinde 7. perde, re telinde 2. perde gibi. aynı gariplik devam ediyorsa odada mi frekansıyla rezonansa giren bir şeyler titreşiyor olabilir.

kablonun pozisyonunu değiştirince gain ve tonaj farklılık gösteriyor daha da emin oldum. sanırım kabloda büyük ihtimal sıkıntı?

@r_u_h ve @nodrap: yahu direkt gain değişiyor, ton değişiyor sanki eq ayarı yapmışım gibi, truss-rodluk entonasyonluk bir durum yok yani. ince frekanslarda daha çok oynama yapıyor mi telinden kastım oydu. (ince mi desem iyiymiş tabi)

bu arada, gitarda floyd rose yok. gitarın marka ve modelini açık açık yazsam bu cahillik ile taşlanacağımdan eminim gitarseverler tarafından.

o zaman kablonun jakının içindeki lehimlerde sıkıntı vardır büyük ihtimal, kablonun gitardaki jakını amfiye takıp sabitle, diğer jak sağlamsa rahat rahat çalarsın.

iyi bir kabloyla değiştirdim ve sorun kalmadı, tonajda ve gainde oynamalar yaşayan arkadaşlar kablolarını değiştirip denesinler diye tarihe not düşüyorum.

Association, disposes real estates related to subject of the company, collects and receives all kind of servitude, rent, preemptive, lien and similar rights, may cancel or release. All these transactions will be made by board decision.

Buyur, 200 karakter. yarın bir arkadaşına çay ısmarla ödeşelim :)

tüzük: by-law
madde: article
dernek: association

dernek tüzüğü : charter. google charter association falan dersen amerikan dernek tüzüklerini görebilir doğala daha yakın bir dil kullanabilirsin :) near native dememek için ne kastım ben de :)

diğer ikisi ermanen kardeşin dediği gibi article ve association

elinizde 1758 tl para var burda bozarsanız ordaki kur'a bakabilirsiniz.ufak paralarda çok değişen bişi olmaz saygılar

Eski üründür muhtemelen.

www.google.com.tr

içine ne kadar koyacan da bu kadar pahalı cüzdan alıyon

@aynshinqaf: sadece türk sitelerinde var bu görsel, ben mi yanlış görüyorum?

@erobur erkek deri cüzdan tagı ile aratıyor google çünkü.

@utkubkc: diğer tagler ile de bir sonuca varamadım

en az bir ay alır gibi duruyor. tek işin bu değilse, terminolojiye hakim değilsen, redaksiyon zart zurt derken... kolay gelsin.

@wh questions +1

kabaca bir hesap yapayım size (çevirmenim):

112 sayfanın en kötü ihtimalle tamamen yazıyla dolu olduğunu varsayalım. 12 puntodan sayfasına 3000 karakter diyelim. toplam 336 bin karakter eder, hadi yuvarlak hesap 300 bin olsun. ama bu en kötü ihtimal, yani belge resim ağırlıklıysa belki 150-200 bine inecek.

300 bin diyelim, ben çevirmen hızıyla bu işi 8-10 günde bitiririm. tabii eğer terminolojiye hakim isem. habire sözlükte terim arayacaksam bu hızımı çok etkiler.

çevirmen hızına 8-10 dedik, çevirmen hızım yok dediğiniz için iki katını alsak, terimlere hakim olmama ihtimalini de hesaba katsak, 25-30 gün diyorum.

çok uçuk olmayan derken kaç yani hocam ?

orjinal iphone 5 kulakligi nin seviyesi cok dusuk hic tavsiye etmem. ben de gaza gelmistim ondan aliim diye ama sora denedim bu ne amk dedim. akg nin iphone icin ozel kulakliklari var onlara bak derim.

max 150 olarak düşünüyorum da 100 den çok fazla vermeye de açıkçası razı değilim

çok klasik bir örnek ama sennheiser cx 400 ii. pişman olmayacaksın.

mikrofon özelliği olan?

2-3 gündür diyeti bile bozduysanız, üzgünüm ki daha o irade yok sizde

arada kaçamak hakkı hep vardır diyetlerde. bi şey olmaz yani diyete devam.

bi seferden bişey olmaz :/

böyle hayatından şekeri çıkaramazsın. gözün döner ve saldırırsın. azar azar unutturacaksın vücuduna şekeri. azaltarak bırakma yoluna gitmelisin. yoksa bırakamazsın.

can tatlı çekince: meyve

ya diyet bozulduysa ne olacak diğre yarısını da mı yiyeceksin? (:

bir seferden "bir şey olmaz" diyerek devam et dietine ama bunu alışkanlık haline getirip sürekli "bir seferden bir şey olmaz yea..."ya çevirme.

son olarak da eminim biliyorsundur ama dietle yediklerini inanılmaz kısıtlayıp kilo verip sorna bırakınca geri almaktansa sporu hayatına sokup yediklerini daha rahat bıraksan daha karlı çıakrsın uzun vadede. (:

@female demon: 1 ay önce Rusya'ya gelene kadar 15 kilo verdim, var irade birazıcık.

@9kuyruklukedi: meyve ne kadar pahalı bir bilsen... patlıcanın tanesi 4.5 lira memlekette.

@sari pipi: günün 12-13 saati doluyum (iş ve eğitim) bu yüzden spor salonuna vakit bulamıyorum. istanbul'dayken gidiyordum ne güzel.

hic yasanmamis say bu olayi devam diyete..sekeri meyveden alacaksin, portakal mesela sekeri bol bir meyvedir. ananas kivi diyet destekleyici meyvelerdir. potakala elmaya dal cikolatalara dokunma at onlari at...

rusyada iş koşulları berbat. yakın bir arkadaşımdan biliyorumn.

başka bir tavsiyem de internette 10 dakikanın altında sürelerde yapılan egzersizler var. insanı kardiyoya sokuyor. ter filan atıyorsun. onları araştırabilirsin. (:

@sari yok ben hem okuyorum hem çalışıyorum o yüzden sıkıntı yok, 12 kişilik şirkette tek erkek benim arada sadece bu sıkıntı oluyor. neyse çikolatanın yarısını dağıttım.

Kaçamak yapıcaksan bari şu beş parça olan boyutta bitter çikolata ye. Bitter en yağsızı ve diyetisyenler de hafta bir yazar eğer tatlı istiyorum arada dersen. Tabii bir parçaya izin verir. Bence bozma devam et.

sinüzite dönüşmüş olabilir.

vitamin de alırsan daha iyi olur.

minoset sayesinde gözümü açtım ben.

İlaç sevmem fakat hastalığın sonuna doğru mucoplus rahatlattı. Ne pis bir salgınmış bu, geçmiş olsun

istanbuldan mersine ptt ile 10600 gramlık hayvan kadar hardcase i 21 liraya yolladım. sizinki 10-15 tutar ama softcase ile yollicaksanız hiç yollamayın

Rusya'ya turistik geziler için vize sınırlaması yok. Pasaport kontrolü yapan polis ne için geldiğini sorabilir, ona turist deyip geçiyorsun. Ben iş için gittiğim hâlde defalarca vizesiz girdim.

Diğer vize sürecini falan etkilemez. Merak etme.

camtasia yı tavsiye ederim.

Windows movie maker sadece kesme bicme yapicaksan gayet kolay bi program.
Daha profesyonel bisey istiyosan sony vegas ya da adobe premiere de kullanabilirsin.

(bkz: windows live movie maker)

Sorun olmaz, kabine sokmaya calismayin kafi.

el bagaşına kesin olarak almazlarda normal bagajda bir şey diyeceklerini zannetmiyorum

lasere de kaleme de sorun çıkmaz. el bagajında da çıkmaz. kalemin aynısının geçmişliği var. laseri denemedim. bilemiycem

Tüm sistemik steroidler kilo aldırır ama krem halinde(az oranda bulunup, topikal uygulandığı için) böyle bir etki yapacağını sanmıyorum.

hap olsaydı aldırırdı fakat kortizonlu kremler kilo aldırmaz. tecrübeyle sabit, ben de kortizonlu krem kullanıyorum zaman zaman. fakat cok uzun senelerce kullanımı deride incelmeye neden oluyor bu kremlerin. dikkatli kullanılması lazım.

kortizon her şey su tutumuna sebep olur.

lokal uygulamanın öyle bir etkisi olacağını sanmam.

alakası yok pofudusun dediğiyle. hiçbir etkileşim olmaz. ilacı alabilirsin.

''Doksisiklin kullanımından önceki veya sonraki 2 saat içinde demir takviyeleri, multivitamin, kalsiyum takviyeleri, antiasit* veya müshil ilaçları kullanmayınız. Bu tür ürünler Doksisiklin’in etkisini azaltabilir.''

www.ilacpedia.com

zevk meselesi tabi.

2. sezonda sarmaya başlar biraz ağır bi dizi ama önerenler haklı güzel bi dizi çünkü. ama genel olarak temposu budur.

acaba ne olacak michael bu durumdan nasıl kurtulacak (prison break), oha o ışık neymiş lan (lost), la bu fiona ne yapacak şimdi (shameless) gibi bir dizi değil. hayatımız da öyle değil zaten. monoton değil de iç sıkıcı dizi. sabrederseniz bence bittikten sonra tavsiye edenlerden olursunuz.

cılgın sürekliyici bi sonraki bolumu iple cektiginiz bi dizi değil ama değişik bi havası var. bittigini bu nasıl diziymiş lan mahvetti diyosunuz.

gönderen firmanın faturayı arızalı değişim ücretsizdir şeklinde kesmiş olması lazım. fedexten gelen evrakları mail ile iste bakalım faturada ne yazıyor.

evet o şekilde kesilmiş ve elimde belgeler var zaten

bu durumda ilgili gümrük birimine bir dilekçe yazarak şansınızı deneyin. bu şekilde gelen ürünün gümrüğe takılmaması gerekirdi.

gerekirse gidip gümrük memurları ile görüşün.

Dogru donusturucu oldugundan emin misiniz?
DVI'in cok cesiti var.

www.deltapage.com

newly graduated de. unemployed felan yok.
ne kadardir issizsin?

öğrencilik her zaman işini kolaylaştırır. Yaz açıköğretimi 2. üniv. diye.

açık öğretim deme, normal öğretim de işte anadolu uni. de geç onu mu araştıracaklar?

araştırma kısmı şöyle: onlar bu belgeyi vize belgesini benim içip doldurup gönderecekleri için rus konsolosluğuna gidecek yani sanırım. olay bu. tecrübesizim.

Sürece tanıklık edebilecek arkadaşlar edinirse iyi olur.

ne kadar materyal o kadar iyi

facebook yoluya hiçbir şey yapma da, gerisini bilemiyorum. gerçi vize ile ilgili kısmı hatırlatan bir mail gönderebilirsin.

En kısa zamanda usturuplu bir şekilde mail atın tekrar, süreç hakkında 10 gündür haber alamadığınız için ek bir çaba gösterip gösteremeyeceğinizi sorup, pozisyona olan ilginizi tekrarlamak istediğinizden bahsedin. eski projeninizi de yollayın.

fakat ödül hakkında bilgi verirken hatırlamadığınızı filan söylemeyin, çevirisini yaptım; teyit ettim gibi bir bahane bulmaya çalışın. aldığınız ödül gereksiz tırıvırı birşeyse (yanlış anlamaya karşı önlem: yani başvurduğunuz adamın ödülü büyük ihtimalle iplemeyeceğini düşünüyorsanız veya adam biraz google aramasıyla o ödüle ulaşamayacaksa) hiç uğraşmayın, negatif etki yaratabilir.

hacı abi böyle mevzularda darlayabildiğin kadar darla adamı, vay amk adam harbiden bu işi istiyor desin emin ol hiçbirşeyi batırmayacağın gibi şu anki durumundan da kötü olmayacaktır hiçbir olası senaryo. tabi adamı sıkıştırırken de, "şşş hadi la alsana beni" modunda çok, kendi reklamasyonunu yap.. yukarıda bahsettiğin ödüllü projenden bahset, tam çeviri olmasada ana hatlarından oluşan bi özeti mail at, ne bileyim vur kır parçala işte.

facebook'tan değil de mailden yaz bir an önce. follow-up denen bir şey var, takip etmezsen bıraktı herhalde peşimizi derler. ha ona da cevap gelmezse yapacak bir şey yok.

audio edit magic

virtual dj

yedek subay olarak.

yedek subay olarak. ayni halti yasamis tanidigim var, kesin bilgi.

o anki rütbesi er isler olarak eger komutana karsi suçu varsa rütbesi ne olursa olsun ere indirilir asteğmen eğitimi ve rütbesi almadığı icin yedek subay olarak yargilandigi şehir efsanesi dir.

yahu ben araştırıyorum yedek subay şehir efsanesi diyorlar. erbaş olarak gitti bu çocuk ve asteğmen eğitimi almadığı için erbaş olarak yargılanır diyorlar. şu anda da erbaş yani kendisi.

arkadasimin kuzeni kisa donem askerlikte komutana kafa atmisti. subay olarak yargilanmis ve birkac haftalik bir ceza almis. hapis de oyle cok kati bir hapis degilmis zaten.

kafa atmalık bir durum olsa herhalde kafa attım diye mesaj atardı. tartıştık belki mahkemeye verebilir demiş. netten kanunlara baktığım kadarıyla erbaş statüsünde yargılanıyor?

o zaman bu elemani belki resmi olarak yargilamayip disiplin kurulu cezasi vermislerdir diyecegim ama ben cok iyi hatirliyorum "subay olarak yargilandigimdan..." diye anlattigini.

@sendelemeden

pampa eleman kesmiş yav muhtemelen , kım gotu boklu cavusu eri subay olarak yargılar..

ben astegmen olarka hem okul komutanlıgında hem egıtım alay komutanlıgında bulundum daha hıc subay olarak yargılanmıs cavus yada erbasa rastlamadım.

belkı bana denk gelmedı bılmıyorum ama bıldıgın er gıbı degerlendırılıyor. he yemın etmedıyse hıcbırseyle yargılamazlar. merak etmesın.

10 yaşımdan beri 40 türlü işte çalıştım ama öyle bir hikayem olmadı benim :(
belki ilk işimi yazabilirim. çantacı vardı anneannemin evinin karşısında

- abi çırak lazım mı?
+ nerede oturuyon?
- şu karşıda
+ geç başla.

iş görüşmesinde teknik konuşarı atlayıp muhabbete girdik.
adam : aradığım kişi sen değilsin ama seninle çalışmak istiyorum:)

sonuç : işi kaptım

eşim tv'de bir yarışmaya katılmıştı. çekim sonrasında sunucuyla laflarken gazete ve dergilere bulmaca hazırladığımızdan bahsettik, o da kanalda yeni bir yarışma başlayacağını ve soru yazarı aradıklarını söyledi. özetle yancı olarak gidip iş sahibi olarak dönmüştüm :)

ilk işimde mülakata haşofman altıyla gitmiştim ve kabul edildim. en çılgını buydu.

şu an çalıştığım iş yerinin mülakatına geldiğimde, çizimlerimin vs olduğu portfolyoyu ve cv'mi gösterdikten sonra, patronun bana sorduğu, sorumluluk sahibi misindir, hızlı mısındır, sana verilen işi zamanında teslim edebilir misin sorusuna, sorumluluk almayı sevmem, hızlı da değilim ama bu işe mahsus bi durum değil, hayatımın genelinde ağır ve tembel bi yapım vardır, ama kaytarmam ve işimi yapar, teslim ederim demiştim. klasik olarak tamam, biz sizi ararız cevabını almıştım. çıkınca da kendime çok kızmıştım niye bu kadar dürüstüm diye ama yaklaşık 2 hafta sonra arandım ve çağırıldım .)

daha önceden sağ kulakta sağ kulaklık şeklinde dinlediğin için, şarkıların ritmleri, ses yükseklikleri ve tınısı hafızanda yer etmiş sanırım. Şimdi kulaklıkları ters takınca kulaklıkların yapısından veya iki kulak arasındaki farklılıklardan kaynaklı olarak aynı şarkıları ufak farklılıklarla duyuyorsun. Beynin daha önce duymuş olduğu bu şarkıyı, yeni duyduğu bu şarkı ile karşılaştırıp bir gariplik olduğunu seziyor. Gariplik olduğunda da tehlike var zannediyor ve duyularını harekete geçiriyor. Böylece kulaklıklar tersten dinlediğinde daha dikkatli dinliyorsun.

Diye bir yorumlamam var, hadi bakalım.

çok ilginçmiş.
her yerde birlikte mi yapılıyor bilmiyorum ama odyoloji testine ek olan bir de kelime seçmeyle ilgili bir test vardı. onu yaptılar mı?
mesela ben fevkalade duyduğumu öğrenene kadar "ne dedin?"-"ne?"-"efendim?" triplexiyle geziyordum. psikolojiktir belki; yani belki koşullamış ya da koşullanmışsındır bir şekilde. ben şu an aşırı net duyuyorum, çünkü çok iyi duyduğumu biliyorum.
(anne karnından itibaren hemen hemen hiç türkçe müzik dinlemedim, müzikte anadilim ingilizce) ben de bir şarkıya dikkatimi verince ayırt ediyorum sözleri. mesela bildiğim şarkılar çalarken, ki çok fazla şarkı biliyorum, algıda seçiyorum ama ona odaklanmamam gereken bir durum varsa, en başa almıyorum önem değerini. video-film-dizi izlerken çok yoğun odaklanma gerektiren çalışmalar da yapabilen bir insanım. bunu sürekli olarak yapmak bazı insanları yorar mesela. kişiye bağlı bir durum herhalde. yani şunu demek istiyorum: ilk anda ya da ilk defa duyduğun şeyin hemen bütün gücüyle algına çarpmaması normal. insanların çoğunda durum aynı. odaklanılan bir "1. iş/task" söz konusu herkeste. algıda seçicilikle ilgili bir durum sanırım (yapılan araştırmalara bakıcam mutlaka). multi-tasking yapabildiğini iddia eden insanların çoğu, bunun ucundan kıyısından geçmiyor. düşünsene, bir bilimsel bir yazı/makale ya da sözleşme şartları ya da fizik teorisi okuyorsun.. aynı anda şarkının bütün sözlerini duyup-anlayabiliyorsun. mümkün değil. alıştığın ve kanıksadığın parçalar ve sesler için geçerli değil, ama bazı insanlar "kitap okurken birisi seslendiğinde duymam" derler ya, bu öyle bir şey bence. bu genel olarak duymayla ilgili fikrim.

kulaklık meselesine gelince.. mono yayında bir şey değişmez sanırım. ama stereoda mekanın 3 boyutlu stüdyo kaydının sesi yayınlandığı için kafa karıştırıcı olabilir. ben mesela 6 yaşında arabada giderken sesi 3 boyutlu müziği duyduğum/fark ettiğim ilk anı hatırlıyorum, çok enteresandı. çok şaşırmıştım ve "sese garip birşey oluyor!!! anne dinle, sesi dinle" demiştim.
yani kulaklıkları değişmen belki de algıda seçegeldiğin, alıştığın ses katmanlılığı ve yerleştirmesinden daha farklı olduğu için, bu sefer bir başka türlü dinlediğin için odaklanman artmış olabilir, böylelikle ikinci bir algıda seçicilik kazanmış olabilirsin.
ikinci olarak, mesela, 1. vokal stüdyoda (yani kayıtta da) sağ kulaklığa daha yakın yerleştirilmişse; sağ kulaklığı sağa taktığında sağ, sola taktığında sol kulağın daha yakından duyar 1. vokali.
eğer sağ ve sol arasında fark var diyorsan, ki diyorsun; sol kulağındaki duyma işlemleri daha iyi ya da keskin ilerliyor olabilir. çünkü sağdaki kulaklık, sola takınca farklı ses vermiyor, sen onu farklı duyuyorsun.
bunun nedeni soldaki duyma aparatlarının(kulak zarı, çekiçörsüzengi) daha iyi çalışması. yani hiçbirini anatomik bilgiye dayandırarak söylemiyorum. bence yine de algıda seçtiğin opsiyon daha yüksek olabilir. ki bu da @sinematematikci'nin önerdiği şeye çok benzeyen bir durum.
uçuk başka bir fikir de vücudunun sol tarafının, sağ tarafından daha verimli çalışıyor olması olurdu herhalde... mesela sol elinle daha ağır kaldırabilme, solak olma-ya da sol elinle de yazabilme gibi şeyler varsa düşünülebilir.
ay çok uzun yazdım! ama çok enteresan geldi soru.

salgin var, evet. ama rusya soguk haberin olsun.

var o salgindan.

mahvoldum ben. kalici gidisler, tek yonluk biletler... bunlar tamir edemez. insanin yetenegi galiba mutlu olmak. bende yok sanirim. sizde vardir umarim.

salgın bence de. mutsuzluktan gebericem bu aralar.
bir nedeni yok tam olarak. herşey boktandı, hala öyle ama tahammül azaldı belki.

cunku baskalarin hayellerini yasiyoruz da ondan.
www.youtube.com

cevremizde herkes iste kariyer yapip bol paralar kazandigimizda mutlu olacagimizi soyluyor ama diyen de uygulayan da basaran da mutsuz. demek ki esas ihtiyacimiz olan seyler sahip oldugumuz seyler degil.

evet yanlış yapmışın.
tarif ettiğin manada güç; "ben mi yanlış yaptım" demez kanımca. çünkü yanlış olduğunu bilir insanların geneli. amma ve lakin işte insan olmak bile bile ladese mahkum kılar insanoğlunu. en nihayetinde bir dağ başında yaşayamıyoruz.

olurmuş gibi durur ama her şey düzelmeye başlayınca kopmaya başlarlar. herkesin tanıdığı bildiği buna en güzel örnek çift : sertab erener - levent yüksel çifti.

zayıf insanlar ve güçlü insanlar aynı dünyada yaşıyorlar. bu ondan dolayı zor bir durum. güçlü inanların güçlü insanlarla olduğu bir dünya güzel olabilirdi. gerçi bu kategoriye şöyle bir bakınca kimler kimler girer!
her neyse.
yanlış diye bir şeyin olduğuna inanmıyorum.
sevmek, sadece sevmek değil ki; sevdiğin kadın, sadece sevdiğin kadın olsun.
sevmek tek başına çok sıkıcı, yanına sağlam arkadaşlar edinmesi gerekiyor.
sırdaş veya dost yapılmaz bir insan, olur. sanıyorum senin durumundaki ince detay bu olmalı. zaten bu kelimelerin klişeliğine gerek kalmadan bir şey olmuşsa olmuştur.
İnsanlar birbirlerini tökezlediğinde tutmak ya da düştüğünde kaldırmak gibi niyetlerle ilişkiye başlamadıkları gibi, bunu yapmak zorunda da değillerdir.
Bana göre ideal bir ilişkide, düştüğünde, dünyanın sonuna kadar birlikte düşmek, gerkirse evrenin genişleyen limitlerine kadar düşmek daha sağlıklı bir ilişkiyi tasvir/temsil edebilir. Veya karşındaki insan tökezlerken ya da düşerken değil, bunlar olmadan önce öngörü sahibi olup, o insanın başına bunlar gelmeden önce sezebilecek ve uyarabilecek kadar da dikkatli bir şekilde o insana değer vermeyi gerektirir.

ama bunlar ideal.
gerçekte bunlar olmuyor.

sevdiğin kadın sırdasın,dostun oldugunda gercekten sevdiğin kadın olur.o kişi her zaman cıkmıyor karsımıza tabii.dogru kişi denilen kişi.

Olur niye olmasın? Siz doğru yapmışsınız ama denk gelmemiş herhalde.Sıkmayın canınızı.

gerceklerle yüzles sandigin kadar güclü degilsin hocam.

insanlar karşılarındakinde bu dirayeti farkettikleri zaman bilinçsizce bir rahatlama hissediyor olabilirler.sizin bir sıkıntınız olduğu takdirde "o kendi halleder" intibasını bırakmış olabilirsiniz.bazen güçlü insanların da problem yaşadıklarına ve yardıma ihtiyaç duyabileceklerine inanmak lazım.

alto

O urunu raflara sokmak parayla oluyo

Milyonlar yoksa cebinizde ya da cok saglam kontaklar yoksa patlar iyi analiz etmeniz lazim

evet satın alma departmanı ilgileniyor bu konuyla.
tansaş migros gibi marketlerde raf kirası, hizmet bedeli gibi kesintiler olur.
ödemeleri ölü vadede yaparlar.
o yüzden yüksek hacim, düşük kar marjı vardır oralarda.

bence en etkin pazarlama: kapı kapı bar, restaurant, cafe, bakkal, market, lokal supermarket zincirlerini filan dolaşmak ilk etapta.

once bohem, kucuk yerlerde sattirmaya baslamalisin bence. hani boyle entel dantelin takildigi yerlerde satilirsa moda olur. ama o tip yerlerin de sozlesmeleri olur buyuk firmalarla.

starbucks, gloria jeans, kahve dünyası franchise vermiyorlar. ama lavazza veriyor sanırsam. bir araştırın. lavazza iyidir. kahvesi de daha güzel.

nargile kafe aç

friends dizisinde central perk adında bi kafe vardı. öyle bi cafe hoşuma giderdi açıkçası.

www.google.com.tr

Tchibo veriyorsa oda olabilir.

bence franchising e hic para bayilma alternatif ve ozgun kendi konseptini yarat, mesela hayvan dostu bir yer olsun. insanlar pazar sabhalari kedisin kopegini alsin gelsin, hayvanlar icin de mama ve su ve bunlarin kaplari olsun, onlar icin de oturmalik baglamalik yerler olsun. ilginc gazete ve dergiler koy etrafa bilindik klasikleri bosver, mesela kedici dergisini koyabilirsin. yurtdisinda insanlar ne guzel heyvanatlariyla gezebiliyor, buarad hep problem, acaip fark yaratirsin. menu icin de saglikli ama basit urunler iyidir, mesela karpuz peynir tabagi gibi. hem pahali degil hem de guzelini getirtirsen acayip iyi gider.

bilkent'e açmayı da düşünebilirsin uygun yer bulursan.
düzgün mekan arayışı içindeyiz, ne yapsan tutar.

(bkz: adidas daroga) model olarak diyorum 46 numarada nasıl durur bilemiyorum.

ben de 47,5 giydiğimden sorun oluyor. nike elite hoş duran bir model.

(bkz: papiss cisse) olabilir mi?

cisse

papiss demba cisse. gol de şu www.eksisozluk.com

Saçma diyorum, 4. kitabı okumadan neden 5. kitap? Hatta şöyle söyleyeyim, 5. kitabı okumak için o kadar acele etme, 4 daha iyi bence. Gerçi 5 de sonlara doğru güzelleşiyor.

içimden sakil olmam lazım diyorum.

git lavaboya kafayı suyun altına sok.

hemen bir sigara yakın, derin nefeslerle içine çek.
sonra bağırabilirsin ya da bi şeyleri yumruklayabilirsin.

@saliha kafayı suyun altına sokmamam gerek bu taşikardiyle.
@want2die uyunmuyor.
@free bird sigara kullanmıyorum.

dışarı çıkabiliyosan dışarı çık yürü biraz

dışarı çıkabiliyorsan, yürürken bir yandanda sakin bir şeyler dinle.

birilerine yardım et :) mesela bana

www.eksiduyuru.com

kabullen durumu, geçici çözümler aramaktansa berbat bir gece geçir ve tamamen duyarsızlaşana kadar hisset ne hissediyorsan.
kaçma, yenil, yenil ki bitsin bir daha böyle yapamasın seni bu konu.

anlamsız bir oyun bul oyna.
www.kongregate.com

bazi hormonlari salgilatacak aktivitelerde bulunuyorum.

bu klibi izliyorum.
www.youtube.com
Deniz kenarına gidebiliyosam gidip dolaşıyorum.

arabanın bagajını indirip bir daha yerleştiriyorum.
bagaj dediysem de şöyle şeylerden oluşan bir bagaj: www.eksisozluk.com

sinir ya da nefret mantıklı karar almanı engeller. bunu göz önüne alarak soğukkanlı ol.

(bkz: tai chi)

Bende de var bu olay. Bi ara kasıp kan tahlilindeki değerlerin anlam çıkarmasını filan yapıyordum. Mesala şu anda hbsag dahil bütün kan tahlillerini yorumlayabiliyorum. Merak hobi vs. güzel şey bunlar.

Aynı durum bende de var. Özellikle acil yardım gerektiren bir olaya tanık olduktan sonra. Bilmek istiyorum yani yardım edebiliyor olmak istiyorum. Daha bugün mahallede bir feryat figan koptu, ambulans geldi falan. Doktor olmak müthiş bir şey ya. Lakin benim harcım değil.

Sen gene iyisin. Hastaları hekime yönlendiriyorsun. Tıp doktoru olmamama rağmen bazı hekimlerin hastalarını bana yönlendirmesi durumunu ve dumurunu yaşıyorum. Spesifik bir hastalık konusunda ciddi araştırmalar yapıp TV'ye çıkacak seviyeye geldikten sonra oldu bu. BAzen hekime giden hastaları bana yönlendiriyorlar bazen de hekimin kendisi hasta oluyor beni arayıp kendi tedavisini şekilleme noktasıunda danışıyor. Şimdi istesem de bırakamıyorum. Garip bir ülkede yaşıyoruz vesselam.

Elbette ilaç yazmıyorum ancak özellikle de doğrudan bir hekim kendisi ya da bir yakını için beni aradığında sözkonusu spesifik hastalığın tedavi protokolünü vs anlatmak durumunda kalıyorum.

Senin olayın "teslim olamama" güdüsü. Kontrolün sende olmasını seviyorsun. Bu nedenle de özellikle çok hata yapılan tıp bilimi konusunda kendin ve çevrendekiler açısından sorun yaşanmamasını garanti altına almaya çalışıyorsun. Bir kaç kez sistemin hatasını yakalayıp doğruya ulaştıktan sonra da ister istemez daha güvensiz bir şekilde "kendimin doktoru olmalıyım" duygusuna kapılıyorsun.

Sadece tek bir konuda uyarmak isterim. İnsan kendini ya da bir yakınını yoğun şekilde dinlediğinde bir sürü hastalığa uydurabilir. Bu da hastalık hastalığı boyutuna ulaşabilir. Bu çizgiyi iyi kontrol etmek gerekli.

@carpenoctem evet kontrol deliliği var biraz bende. şeyden de kaynaklanabilir diye düşünüyorum nasıl tabir etsem... iyileştirme, sorun çözme içgüdüsü (healer instinct). insanlara yardım etmeyi ve iyileştirmeyi seviyorum biraz da bundan olabilir.

bende de var ama ben bütün konularda bilgi edinmeye çalışıyorum. yani genel kültür olarak her alandan bilgi edinirim.

@erobur

Bende de olduğu için gayet iyi anlıyorum. Kendini seven ve takdir gördükçe ayakları yerden kesilen bir insansın o zaman. Kontrol deliliğini "kendini kontrol etmek" için de kullanmayı denemelisin. Yine bir başarı ile kendini ödüllendirerek. Eğer sözkonusu durum seni rahatsız edecek bir hal aldıysa, çevresel takdir görebileceğin belki işinle ya da hobilerinle alakalı başka bir uğraşa yönlendirebilirsin kendini. Yok halimden memnunum diyorsan keyfini çıkar. Belki de bu şekilde olman hayatında önemli bir değişime vesile olacaktır. Sevdiğinin ya da senin bir rahatsızlığını ortaya çıkarmaya, sağlığına kavuşmana vesile olacaktır.

Özetle senin bu konuda ne hissettiğin önemli.

üni den beri kız arkadaşlarımın hepsi hemşireydi( öyle denk geliyor),
bende tıpla yakından ilgiliyim yani hacı,
kadın doğum, onkoloji ve kbb alanında onların sayesinde biraz öğrendiklerim var.
ama onkolojide olan arkadaşımın eve geldiğinde
"-hani geçen anlatmıştım ya bizim yşlarda bir kız var bizim serviste
-hımm hatırladım
- o kız öldü bu sabah, ya şurdan kolayı uzatsana aşkım "
bu anlatım rahatlığı beni bir garip yapıyordu irkiliyordum.

senin olayın zamanla her bi boktan şüphelenme her bir şeyden tiksinme olarak kendini gösterecektir hacı.
çok bilmek iyi değil bence.

aynı durum bende de var. Geçirdiğim birkaç hastalıktan sonra başlamıştı. 8 sezon house' un da bir takım katkıları olmuş olabilir.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com
belki

Kesang Marstrand - Say Say Say --- www.youtube.com
Sol Seppy - Wonderland --- www.youtube.com
Bebe - Siempre Me Quedara --- www.youtube.com

benzerleride bu playlistte :
www.youtube.com

istanbul'da isen gitseydin zirvelere işte.

istanbul'dayım

şehir? yaş? yeni arkadaş grubu topluyorum kendime ilgilenirsen, şartlar uyarsa negzel.

not: heyecanlanma erkeğim :)

şehir istanbul, yaş 24. kız olsan da heyecanlanmazdım

biz sizi daha sonra ararız:)

ben şimdi cevaplayanlara mesaj mı atayım? utangacım netten diyorum yaptığınız işe bak.

22 m ist-mersin. Yeni mezun genc muhendis.
Nolur nolmaz bi cv de ben birakayim dedim.

zirveye gelseydin

@chiko06 hangi zirveye?

sub etha'dan limon'a girip zirveleri takip edebilirsiniz.

hava çok sıcaksa hiçbir şey olmaz, ne kadar yazlık giyindin o kadar iyi.
kalabalıkta pek farkedilmiyor. fotoğraflarda da arkada durursan sorun yok.

İlk okulumdan mezun olurken (Boğaziçi) altına şort giymiş erkek arkadaşlarım vardı -> gerçi görüntü biraz sapıkça, zaten cüppenin önünü açıp açıp kapatıyorlardı, gülüyorduk filan.

İkinci okuldan mezun olurken diploma töreni Alman konsolosluğundaydı (MU Almanca işletme) orada insan daha resmi giyiniyor tabii.

Şort giymeni önermem, arkadan bakınca banyodan çıkmış gelmişsin gibi görünüyor :)

eşşek kadar adam olmuşsun hacı kep cübbe altına da bir zahmet sade slim fit şık bir gömlek ve renge uyacak bir pantalon çekiver derim ben(cübbenin rengini de atlamadan tabii ki)

öteki türlüsüne ben mezuniyetimde zaten rastlamadım da, rastlasaydım da yazık laaaan derdim herhalde.

keb ve cübbe giymek yeterince abesken altına ne giydiğinin çokta önemi yok bence.

cevap: hayır, olmaz, kot tişört abes olmaz. şort bile abes olmaz.

yok hacı hiç bi sik olmuyor, tişört kot pantolon yaptım ben.

oğlum giydirdiniz takım elbiseyi şarıl şarıl güneş altında ismail türüt terlemesi yaptım

www.youtube.com
bunu hareketli bulduysan sanatçının diğer şarkılarına bakmanı tavsiye ederim:)

www.youtube.com
belki biraz yavaş bulabilirsin sunumun için.
rus dediğin için aklıma direk Rachmaninoff geldi.

www.youtube.com

hd indir

dip gürültüsünü engellemek ve sesin doğru gelmesini sağlamak için tam tersi, bilgisayarı açıp kulaklığı kısmak gerekir.
selamlar.