Ekşi Duyuru

kayıprıhtım sadece internet üzerinden yayımlanıyor, değil mi? basılı hali var mı yoksa?

merhaba, bunu birkaç gün önce ekşi'ye yazmaya çalıştım. biraz geç oldu ama umarım yardımcı olabilmişimdir:
eksisozluk.com

Ben doğrudan bir dergiye yazı göndermedim. Katıldığım yarışmalar sonrası yarışmayı düzenleyen kurumun yayimladığı kitapta ya da dergide yayımlanmıştı.
Dergiye yazı göndermek konusunda bir yazar arkadaşım her yerde olduğu gibi burada da niteliğin değil torpilin ve ismin önemli olduğunu epey deneyimlemiş.

dualingo değil. rosentta'yı çok incelemedim ama dualingo hiçbir şey için değil..

donutun dediği gibi dualingo çıtır çerez.

arkadaşlar gerekeni söylemiş, rosetta daha profesyonel.

sıfırdan başlayacak biri duolingo ile başlayıp rosetta ile devam etmeli.

Bana diyecek söz bırakmamışsınız.

ak parti 10 gün içinde koalisyon cikartamazsa dolar fırlar.

dolar düşer daha, akp seçilemeyince dolar yükselecek diye dolara saldıranlar yüzünden talep çok artınca geçici bir yükselme oldu, 1 günde 0.1 kur arttı dolar seçim sabahı. şimdi akp'nin diktatörlüğünün güç kaybetmesini olumlu karşılayan avrupa ve abd nedeniyle türk lirası seçimden önceki değerine yavaş yavaş inecek. TL'nin 1 günde değer kaybetmesini fırsat bilen büyük oyuncular tl stoklamaya başladı. Yavaş yavaş aşağıya indiriyorlar tl'yi. TL yeteri kadar değer kazandıktan sonra satmaya başlayacaklar. Bu sırada kurulan yeni hükümet de buna yarar sağlayacak. 2.60'a kadar iner diyorum. yatırım tavsiyesi değildir. genelde tahminlerimin tersi çıkar.

kısa vadeli düşünmediğin sürece dolar yükselmese de(dünya ekonomisine göre) türk lirası her zaman düşer. liranı dolar yapman kazandırır.

kısa vadede de olsa bana yükselir gibi geliyor tabi, ama garantisi yok.

2.67, 2.57, 2.52 kritik seviyeler. 2.5li seviyelerden ben alırım

eksisozluk.com

valla evde oturmakla sandık takibi arasında gidip geliyordum, bu duyuruyu gördükten sonra kararımı verdim. yarın sakin kafayla okuyup gönüllü olayım, pek ümidim yok ama eğer gerçekten birşeyler değişecekse elimizden geleni yapalım.

masonizm, bizdeki esnaf ve zanaatkar odası'nın birazcık gelişmiş hali. eski taş ustaları ve mimarlardan oluştuğu için de bir çok yapıya imza atmışlardır (bizim meclis dahil; tbmm girişi mason amblemi diye google görsellerde aratırsanız görebilirsiniz)

bu arkadaşlar biraz kendi içlerinde gizliliğe önem verdiği için (çünkü zamanında aydınların avrupa'da çektiği zulümler yüzünden açıkça toplanamazlardı) ve bu bir gelenek haline geldiği için, halk bunlardan birazcık tırsar.

bazı kafası güzel olan yurdum insanı da duvarlarda üçgen arayadursun, kendi içlerindeki nefreti ve kötülüğü göremiyorlar.

Zeki Alasya'nın mason olması, dinsiz olması veya satanist olması arasında fark yok benim için; bana ne inancından. Kemal Sunal ne kadar ikinci babamsa, beni onlar büyüttüyse; Zeki Alasya da özellikle Devekuşu Kabare döneminde yaptığı topulmcu mizahla halka, hayatıma çok şey kattı. Halkın sesi oldular. Babam hep "İnsanların birleşip de sesini duyuramadıklarını, bunlar bir oyunda söyleyiveriyor ve herkes duyuyor" derdi. Ayşen Gruda "Bugün herkesin evinden bir cenaze çıkacak" demiş, benim için öyle oldu. Adam neye inanmışsa, bundan bana ne, beni ne ilgilendirir; inansa ne, inanmasa ne. Rahmetliyi ilgilendirir.

Genel olarak masonlar hakkında da @yollarbenibekler'den farklı düşünmüyorum. İşaretler aramak mantıklı gelmiyor bana.

@emiter

masonluğu ne olarak görüyorsun, ne kadar bilgin var bilmiyorum ama "masonum" demek "esnafım" demek kadar anti-müslüman bir durumdur. müslümanlıkla çakışan bir noktası yok. bir dernek üyesi oluyorsun, o kadar.

müslümanlar o halde polis de olamaz? ya da doktor? şoför?

şoföre "şoför müsün?" diye sorduklarında, "hayır müslümanım" mı demesi gerekiyor?

Peki bu algı nasıl oluşmuş. Müslümanlığa karşı işlere mi giriş iş bu adamlar?

Kendinden olmayanı normal bulmayıp korkmak.

@intihar etsem de kendime gelsem

phonixboy +1. bir de bunlar kapalı bir topluluk oldukları için katmerleniyor. ayrıca insanların farklı olana düşmanlık beslemeleri için bir neden olmasına gerek yok. zenofobi, islamofobi, antisemitizm vb. kavramlar bunu ifade ediyor zaten.

youreads.net

açılalı 3 ay kadar oldu. kültür-sanat ağırlıklı, kitap okumayı özendirmeyi amaçlıyor yöneticiler. ama her konuda yazabilirsiniz.

ilerde ne olur bilmem ama şimdilik eli yüzü düzgün bir ortam.

bir ceza avukatının anıları - faruk erem

zar zor baskısını yaptırttım. oku memnun kalırsan tekrardan mesaj atarsın.

Jacques verges- savunma saldırıyor

ilgini çekebilir..

Sinema Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları - Yalçın Tosun
Edebiyat, Hukuk ve Sair Tuhaflıklar - Cemal Bali Akal, Yalçın Tosun

Mecelle .ilginç ve değerli .

eksisozluk.com

ahahah siktir et gavatı ya. artılarımı vermedi zaten gıcık oldum. herkesten önce ben yazmıştım

Cevap yazasım geldi diye yazıyorum.
Yahu zorla bilinç altımıza sokulan kontrol mekanizmasının suçlusu da mı biz olduk?
Ne yapsın zavallım, "don" deyince bile utanacak hale getirildi bu toplum..
İki üç yabancıyla rahat rahat konuşunca "oha millet ne rahat" diye şok geçiriyoruz.

Amsterdam'da seks shop önünden geçip oteline gitmek zorunda olan türkün imtihanı resmen film olur.. (Boynu bükük vatandaş)

bence cevapları etkiliyor olabilir o ibare... yine de kimse "zevkli" yazmamış. neyse.

@quaker kimseyi suçlamak amacıyla değil, sadece insanlar farkına varsın diye yazdım.

kimse beni sevmiyor

penis kelimesi görünce kahrolan insanlar var aramızda öyle deme fdshfsjk. sonra duyuruyu ayağa kaldırıyorlar penis kelimesi gördüm hayatım kaydı diye.

Bence bu duyuru modlarının politikası ile ilgili. Cinsellik duyurularina takiklardi bi ara google ile ilgili birşeyler yüzünden. Reklamlar olabilir. Su an cahilligum yüzüme vurdu ama anlamış olanlar vardır. O yüzden o ibareyi koymak gerekir diye düşünüyoruz.

Bir de sırf okuyucu açısından bakarsak 18+ dikkat çekiyor, daha fazla hit alıyor. Bu da bi gerçek.

Kıssadan hisse. Size ne mk.

Isin asil garibi bizim insanimiz tatilde gezmeye Amsterdam'a gidip casa rosso'da kizli-erkekli gidip canli sexx show izliyor, canli canli orali bilmemnesi, buraya kadar her sey guzel, ama memelekete dondugun yine "ayy cok ayip aaa", "tu tu tovbe estaaafurullah" moduna devam ediyor. Bizim kulturu anlamadi ben.

@stravo, bizim memlekette vatandaş yurtdışına çıktığında kabuğundan sıyrılıyor, cinsel özgürlüğünü eline alıyor nedense. kurallar tamamen değişiyor dışarda.

Compumaster erotik seksli diye duyuruları siliyordu, google'da aramalarda çıkıyor reklam gelirlerini etkiliyor falan diye. Ben cidden müstehcen olduğunu düşünmediğim duyurularıma koymuyorum +18 ibaresi.

Iyide kendi orada aciga cikardin, kabugundan siyrildin madem, memlekete donunce tekrar ayni role giremye, cikardigin maskeyi tekrar takmaya anlam veremiyorum, ne kadar zorlasam da veremiyorum.

benim duyurumdan bahsediyorsunuz: +18 koymam gerek galiba (kadınlara)

gerek galiba yazmışım oraya yani daha evvel böyle başlıklar site açısından sorun olusturuyor diye biliyorum o yüzden böyle yazdım.

ayrıca bazı anasına ay çekirdeği yedirdiğim orospu çocuklarının cevaplarını tiklemiyorum. haberi ola...

@tebrikler sizin duyuruyu görmem vesile oldu ama doğrudan doğruya sizinkini kastederek yazmadım. ki zaten dediğiniz gibi "+18 koymam gerek galiba" demişsiniz. yoksa ekşi duyuru'da sıklıkla gördüğüm bir şey olduğu için bu duyuruyu açma gereği duydum.

18+ iceriklerin google algoritmalari yuzunden sorun yarattigi dogru, bu konuda yapacak bir sey yok.

yaklaşık altı aydır kullanıyorum cihazı. halen almadım. paltomun iç cebine tam sığacak boyutta şuan ki haliyle. kılıf alırsam sığmayabilir.

bu süre zarfında eksikliğini çok çekmedim.

ancak alırsanız, masaüstünde durabilme kabiliyeti sağlayan kılıflardan alın, şu resim çerçevesi gibi ayakta duranlardan. masaüstünden okumak daha kolay oluyor o şekilde.

almışken onu da al bence. ben aldım gayet memnunum.

1 yıldır kilifsiz kullanıyorum

aletin en büyük esprisi çok hafif olması, alma.

ben kendim kazak ördüm ona sarıyorum, kapaksız çizilebiliyor minicik bir çiziği var benimkinin

1- Türkçe'nin yanında Almanca ve İngilizce biliyorum.
2- İkisi de ileri düzeyde. Almanca'yı lisede ve Üniversitede, İngilizceyi Üniversitede ve yurtdışında çalışırken öğrendim, ilerlettim.
3- Her iki dil de işyerinde gerekiyor. Almanca ailenin bir kolu orada yaşadığı için de kullanılıyor, yeğenlerin Türkçesi zayıf...
4- İşimi bu dillere borçluyum.

1. Ingilizce
2. Ortaokulda basit giris. Anadolu. Lisesinde ogrenme. Ieltsten 7 aldim.
3. Gunluk hayatimda su siralar. Her yerde. Iste vs..
4. Yabanci ulkeye vize almami sagladi. Bir de memurken ayda 50 tl fazla almamk sagladi.

1-Hangi dilleri biliyorsunuz?
İngilizce

2-Ne seviyede biliyorsunuz ve nerede öğrendiniz?
İleri seviye - tüm okul hayatım boyunca aheste aheste öğrendim

3-Bildiğiniz dilleri nerelerde kullanıyorsunuz, ne yaparken yararlanıyorsunuz?
İnternet olmaksızın bu kadar coşkuyla Hinkilisçeee diye haykırmazdım ama İnternet + İngilizce demek, sonsuz bilgi demek. İnanılmaz şeyler öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum. Farklı bakış açılarına ait yazıları okuyabiliyorum. Türkiye'de bize yutturulmaya çalışılan pek çok şeyin doğrusunu öğrenebiliyorum. Farklı kültürden insanlarla konuşabiliyorum vs vs. 1 lisan 1 insan geyiği kesin bilgi, yayalım.

4-Bu dilleri bilmenin size ne gibi katkıları oldu?
Bkz.3 soruya cevabım

Not: Dillerin yanına eski afabemizi (Osmanlıca) okuyabilmeyi de ekleyelim.
mavi ekran verdim

1- farsça biliyorum. bir de madem notta sayılmış, osmanlıca (osmanlı türkçesi) biliyorum.

2- osmanlıcayı (osmanlı türkçesi) mükemmel değilse de iyi diyebileceğim bir seviyede, farsçayı ise temel ile orta arası denebilecek bir seviyede biliyorum. her ikisinin de temelini okulda öğrendim, şahsi ilgimden dolayı kendi çabamla geliştirdim

3 ve 4 - farsçayı para ya da ünvan kazandıracak bir biçimde kullanmıyorum. farsça şarkıları ve şiirleri ana dilinden dinlememe ve anlamama, manalarını daha yoğun ve kapsayıcı biçimde idrak etmeme yarıyor, ha bir de iranlılarla iletişim kurabilmeme yarıyor, o zaten bilinen her yabancı dil için standart bir kazanım gerçi. osmanlıca ise zaten bir dil olmasa da genel kültür olarak muhteşem katkısı var. direkt şu işe yarıyor diye bir sınır koyamam.

1. ingilizce ve almanca
2. ing çok iyi, alm upper int. anadolu lisesi, üniversite, üniversite sonrası yurtdışı ve çokuluslu şirket
3. işimin %70-80'i ingilizce. hayatımın çoğu alanında.
4. ilk işimde bana mülakat bile yapılmamıştı. 3.93 ortalama, çap, toefl 110, üstüne 2 sayfa tr-en, en-tr çeviriyi 15 dk'da sadece ben çevirmiştim. mülakatta bana 2 soru sordular,
1. neden bu kadar çalıştın, ne gerek vardı?
2. biz işten sonra içmeye gideriz, gelir misin?

ikinci işimde, mülakattayım. iş "bundan sonrasına ingilizce devam edelim" kısmına gelince 2 dk içinde teklif aldım, 2 gün sonra işbaşı yaptım.

1-Alm. / Ing.
2-Alm. çok iyi / Ing. mükemmel değil yeter derecede iyi.[göreceli tabi]
Tr'de ve Yurt dışında öğrendim.
3-Dilleri öncelikle iş hayatımda kullanıyorum.
Tabi özel hayatımda da kullanıyorum haliyle.
Yabancı dilde bir sürü kaynağa ve bilgiye ulaşabiliyorum bu sayede ve
bunun da müthiş faydası oluyor. Hem de her anlamda.
4-Global bakarsak kendimi insan olarak geliştirmek anlamında çok faydası var.
Bir de mesleğimizi, işimizi bu sayede yapıyoruz.

Not: Osmanlıca maalesef yok, olmasını isterdim. Hatta Ispanyolca düşünmüştüm bir ara + olarak fakat olmadı. Türkçe zaten biliyoruz.

3. kendimizi överken kullanıyoruz.

4. kendimizi övmeye katkısı oluyor.

1) ingilizce biliyorum. okula pek uğramadığım için şu an seviyem düşük olsa da italyan dili ve edebiyatı okuyorum.

2) advanced. anadolu lisesinde yabancı dil bölümü okuduğum ve okuma-yazma işlerini sevdiğim için grameri temiz kaptım. üzerine internette kız kovalayarak, skype'ta orda burda falan koydum. özel ders ya da yurtdışı deneyimim falan olmadı hiç.

3) iddaa ekinde yazıyorum, yabancı dilim olmasa beceremezdim. yeri geliyor danca bir şey bakıyorum, yeri geliyor japonca bakıyorum vesaire. çoğu dil yapı olarak ingilizceyle benzeştiği için (özellikle batı dilleri), google translate'ten ingilizceye çevirdiğim zaman ne denmek istediğini anlıyorum. türkçeye çevirince aptal şeyler çıkıyor. ingilizce bilmesem bu işi yapamazdım en basitinden.

4) kültürlü biri sayılmam ama "cahil barzo" değilsem dil sayesinde oldu. her şey için ingilizcede türkçeye kıyasla çok daha fazla kaynak var. ne bileyim bahis yapacağım zaman bile abuk sabuk maçkolik forumları yerine uluslararası, her milletten insanların katıldığı forumlara dalıyorum. orada polonyalısı polonya ligi hakkında yazıyor, isveçlisi isveç hakkında yazıyor. ingilizce bilmesem anlayamam onları. uefa türkçe yazılan tapeleri nasıl anlayabilir ki?

www.youtube.com

1-Hangi dilleri biliyorsunuz?
İngilizce, İspanyolca, Almanca

2-Ne seviyede biliyorsunuz ve nerede öğrendiniz?
İngilizce fluent
İspanyolca reading ve grammer orta düzey ancak speaking'im 0 şu an öğrenmeye devam ediyorum
Almanca okulda ve erasmus'ta öğrendim avusturya da günlük konuşmalarda kullandım ancak şimdi unuttum pek sevmiyorum nedense üstüne de düşmedim.

3-Bildiğiniz dilleri nerelerde kullanıyorsunuz, ne yaparken yararlanıyorsunuz?
İşimle ilgili ingilizceyi kullanıyorum günlük konuşmalarımın ve yazışmalarımın %30'u ingilizce.

4-Bu dilleri bilmenin size ne gibi katkıları oldu?
Otelcilik sektöründeyim. Elzem bir dil international bir otelde çalışma şansı yakaladım.
İngilizce sayesinde ispanyolca öğrenebiliyorum
Ayrıca internette her türlü kaynağa çok rahat ulaşabiliyorum

Not: Tarih meraklısı biri olarak osmanlıca bilmek isterdim ancak osmanlıca'da dönem farkılılıkları var. 19 farklı Osmanlıca olduğu iddia ediliyor. Beyazid dönemindeki osmanlıca ile Selim dönemi osmanlıcası epey farklı. Ayrıca kaynak kıtlığı var bu nedenle osmanlıca öğrenmek bir şey ifade etmeyecek. Kaynaklar iyi korunamamış ve zaten osmanlıca aslında grammer olarak hayata geçmediği için yazılı kaynaklarda düşünüldüğü gibi zengin değil.

1. türkçe, ingilizce, rusça, kırgızca bildiğim diller.
2. türkçe, ingilizce ve rusçayı çok iyi, kırgızcayı orta seviyede biliyorum.
3. akademik kariyer yaptığım için ingilizce bilmemeyi hayal bile edemiyorum, alanımdaki türkçe kaynaklarla hiçbir şey ortaya çıkaramazdım herhalde. rusça da internetteki bazı sitelerde gezinirken çok işime yarıyor.
4. dil tazminatı alıyorum ingilizceden dolayı. iletişim+akademik gelişme anlamında fayda sağladı.

1)İngilizce
2)Anadolu lisesi, 7 yıllık olduğu zamanlar, çok tembel bir öğrenci olduğum halde gene de öğrettiler bir şekilde:) orta seviyede biliyorum, yurtdışına çıktığımda yer yön bulabilecek aç kalmayacak kadar derdimi anlatabiliyorum, biliyorum ama konuşamıyorum ekolündenim.
3)Ortamda ingilizce biliyorum diye işe girip hiç bişi bilmeyen o kadar çok adam var ki benim orta seviye ingilizcem beni mükemmel!!! ingilizce konuşan adam yapıyor, gerçi son bi kaç senedir işe başlayan yeni nesil hakikaten biliyor yalan yok. Neyse sonuç olarak işyerinde yurtdışı ile olan tüm iletişimi ben sağlıyorum departman bazında.
4)iş buldum, terfi aldım, 10 sene deneyimli eleman dururken beni müdür yaptılar, daha ne olsun. Ayrıca arkadaşlar da belirtmişler internet ingilizce ile bambaşka bir dünya.

kuran filan yokmu , böyle minik minik. onlar kapalicarsi taraflarinda bulunabilir.

superonline. 5 senedir kullanıyorum, toplamda 2-3 kere problem yaşadım onlarda da sorunları çözmeleri çok uzun sürmedi. ofis için olacak ama kaç kişi kullanacak? adil kullanım yükseldikçe fiyat da yükseliyor haliyle.

superonline ama ben evde kullanıyorum tabi ve sorun çözme konusu +1 ayrıca en azından ev için ttnet'ten daha uygun fiyata kullanıyorum,8mbit internetle 50 mbit internete aynı parayı ödüyorum 50gb fazla adil kullanım kotam var ttnet'te göre,bir de tablet verdiler tabi. (internetim 50mbit ama hızım testlerde 80'ne kadar çıkıyor.)

Neden mi. Tabii ki her ama her yonden daha iyi oldugu icin. Ki en onemlisi altyapi. Acik ara bin basar.

Superonline demeyi unutmusum.

zaten şu var. superonline fiber'in hizmet verdiği yerde ttnet, ttnetin hizmet verdiği yerde superonline fiber hizmet veremiyor. Lokasyonun hangi şirkete bağlı olduğunu öğrenmeniz lazım. bu sadece fibernette geçerli. adsl için seçim yapabilirsiniz.

fiber için pahalı alt yapı olduğu için bölüşmüşler. superonline fiber bu işe ilk giren oldu, özellikle zengin sitelerin olduğu semtlere döşediler "ilk zamanlar". hangisi iyi dersen, ben superonline fiberciyim, zaten yurtdışı bağlantısını ttnetten alıyor. müşteri hizmetleri olarak da ikisi de kötü, stabilliği iyi hızın hakkını veriyor.

Kimse dememiş ama Superonline.

superonline kullandim yillarca harikaydi. birader ttnetci her gun kufrediyor.

ttnet'i biraktik uydunet'e gectik niye uydunet dusunmuyorsun?

superonline pişmanlıktır.

@andy kaufman
bizim evde ttnet ve sol fiber var. annemlerin evinde bu ikisine ilaveten uydunet de var. fiziken altyapıları farklı zaten, neden aynı anda olamasınlar ki? fiberoptik kablonun üretim, işletim ve bakım maliyeti bakırdan daha ucuz bu arada. incecik bir kablo geçiriyorsunuz onyüzmilyon kişiye hizmet veriyor.

ben de superonline öneririm ama sadece upload hızı yüksek olduğu için. onun dışında ttnet'in ping süreleri daha düşük. vdsl2'de bile daha düşük superonline'dan. aman aman bir farkları yok yani. ancak ttnet fiber derken vdsl2'yi kastediyorsa, yani işin içine bakır kablo giriyorsa, fiziksel sorun çıkma olasılığı daha yüksek olduğu için yine superonline tavsiye ederim. eve kadar fiberoptik ya da ethernet kablosu geliyor çünkü. yani sokakta, açık havada bakır kablo yok.

ayrıca superonline'ın (sadece fiber için konuşuyorum elbette) yurtdışı çıkışları da kendine ait sanıyorum.

@orient blue

ben fiber internet için konuşmuştum. aynı yerde hem ttnet hem superonline olabilir ama ikisinin de fiber'i olamaz. aralarında protokol var.

Bedreng

kınıfır, yani karanfil, bedrenk olur. yani açıklı koyulu renkte olur.

yani böyle.

tr.wikipedia.org

marquez oldu.

ilk baskisi 2011 ama benim elime gecmesi 3 seneyi buldu ve 3 sene önce okusam ayni etkiyi göstermeyebilirdi. benim icin 2014 yilinda okudugum en iyi kitap. sinan sülün: karahindiba.

Benim için Türk Edebiyatı'nda son 25 yılda yazılmış en iyi 5 kitaptan biri olduğuna garanti verebileceğim Ali Teoman'ın Uykuda Çocuk Ölümleri'ni okumak oldu.

tuba dogan'i kesfettim

lost diye bi dizi buldum süper tadında keşiflerim olmadı değil :)

@sanal hayvan ali teoman ve uykuda çocuk ölümleri gerçekten muhteşemdir. zannımca oğuz atay ve tanpınar gibi ölümlerinden sonra değeri anlaşılan yazarlardan biri olacak ali teoman da.

@mea maxima culpa bu kişisel keşifleri paylaşmanız mümkün mü?

güzel bir insansin sen.

aklı başında insan kategorime almışım seni, niye hatırlamıyorum ama.

üsttekiler böyle yazıyorsa bi bildikleri vardır tabi.
iyisindir iyi.

@atmaca.ged, @comptrol, @mayaa, @hain kostokk

Çok şaşırdım yahu! Böyle güzel tepkiler beklemiyordum. Teşekkür ederim. :)

çok sık görmedim sizi, ama çoğu edebiyata dair cevaplarınızı anımsıyorum.
üslubunuzu da internette az rastlanan edepte buluyorum. edebiyattandır edebiyattan...

halüsinatif mantarlar var, doors of perception öyle yazildi, antichrist öyle cekildi. ama mantar işi tehlikeli. tribe nereden girip nereden cikacaginiz belli degil. ben onun yerine müzigi, özellikle de mistik müzigi tavsiye ederim. bir cok tribal ritüel binlerce yildir bu tür müzikler esliginde düzenleniyor. bir bildikleri olmali o insanlarin. henüz dinlemedi iseniz nusrat fateh ali khan'i tavsiye ederim.

@atmaca.ged nusrat fateh ali khan güzel tavsiye, kendisini biliyorum. ravi shankar'la birlikte önemli raga müzisyenlerinden. zaten ragalar tam dediğiniz türden etki yaratabiliyorlar. bol miktarda yeşil çay/kahve + raga dinleyince yaşadığım zihinsel coşkunluk halleri az değildir.

www.ted.com

Madde kullanmak falan hikâye, kitap yazmak istiyorsan bol bol kitap okuyacaksın ve yazacaksın. Yoksa istediğin kafaya gir hiçbir şey yazamazsın.

Stephen King'in Yazma Sanatı kitabını okumanı öneririm okumadıysan. Bir ara kendini Listerine'e vermiş, gargarayı içiyormuş bildiğin içinde alkol var diye. Cujo adlı kitabını sarhoşken yazmış. Ama vasat bir kitap, ayık yazdıkları çok daha iyi.

@for day to break nörobilimcilerin yaptığı çalışmalar yaratıcılığın her insanda bulunan bir özellik olduğunu ve beynin ilgili bölgelerinin tıpkı vücut kasları gibi geliştirilebildiğini söylüyor. i was made for you'nun tavsiyeleri de bunu destekliyor aslında: insan okuya okuya ve yaza yaza (kasları kullanan kullana) yazmayı öğrenir. kabul, ama benim sorduğum aslında biraz da beyin kimyamızı geliştirmeyle ilgili. yani düzenli spor yaparsak beyin serotonin salgılar, bunun yaratıcılığa etkileri şöyledir böyledir vb. gibi.

bünyeden bünyeye değişiklik gösteriyor bu tarz şeyler. mesela ben hüzünlendiğimde çok güzel şeyler çıkarıyorum. başka bir arkadaşım mutlu olduğunda. bir başka arkadaşım da kafası kıyakken. yani sana bağlı bu.

kendi yolumu söyleyeyim. kendimi gereksiz yere hüzünlendiriyor, depresif parçalar dinliyorum. ending credits dinliyorum, üzerine bir de voice of the soul patlatıyorum. böyle yürüyorum. baktım yol tıkalı, klasiğe dönüyorum. o da hüzünlendiremediyse farid farjad'a dönüyorum. özellikle gittin adlı eseri çok işe yarıyor bende.

iyi. okurken herhangi bir aksaklığa rastlamamıştım. (ayrıntı)

Okuyalı 5-6 sene olduğundan varsa göze batan detayları hatırlamıyorum açıkçası ama okuduktan sonra en sevdiğim kitaplardan biri olduğuna göre can sıkıcı bir tarafı yoktu sanırım. Hatalar varsa da yeni baskılar da düzelmiştir. Dili de baya başarılıydı bana kalırsa, bu kadar sene sonra bile halen kitaptan ezbere bildiğim bir kaç cümle var.

valla ben bu turuncu kapaklı olan versiyonu çıkmadan önce almıştım. gayet güzeldi. sonrasında bu turuncu kapak mevzusunu çıkardılar işte "vay efendim kerouac bi oturuşta tek ruloya yazmış." filan diye. onu da okudum, bir boka benzemiyor. paragraf yok bir şey yok. belki onun da hastası vardır da ben hiç sevmemiştim.

edit: çeviriyi sormuşsunuz. ben turuncu kapağa olan tiksintimi dökmüşüm. çeviride herhangi bir sıkıntı hatırlamıyorum. güzeldi.

samsun ml 2165 bütün okullarda gördüm bunu hepsi de takır takır çalışıyordu. sanırım en sorunsuz modellerden...

Hp m1132 aldım daha yeni. Tarayıcı yazıcı fotokopi özelliği var. Bir sıkıntı yaşamadık. Tonerleri de piyasaya göre uygun olanlardan birisidir.

HP 1025.
bir 10 sene de bunu kullanırsın. toner tüketimi de gayet makul. 100 lira fazla ver, sana tasarruf ettirir toplamda bence.

brother hl-1111
toner doldurmakla uğraşmana gerek kalmıyor. dolum fiyatına yeni toner alabiliyorsun.

nanowrimo'ya katılmadım, ilk defa duyuyorum hatta. maalesef bakmaya da fırsatım olmadı, kısacası nedir ki nanowrimo?

bundan 4-5 sene önce bir romana başlamıştım. ortalama kitap sayfasında 100 sayfa kadar yazdım. kurgusu, nereye gideceği vs az-çok belliydi. ama yarım bırakmak zorunda kaldım. şimdi de eğitimim yüzünden devam edemiyorum. akademik metinler yazmaya başlamak da, edebiyatla olan bağımı biraz zedeledi sanırım.

son zamanlarda yarım bıraktığım girişim kafamı çok zorluyor, yazmaya zamanım olsa rahatlayacağım resmen.

eskiden de şiir yazıp fanzinlere gönderirdim.

ekşi sözlük'te kısaca anlatmışlar nanowrimo'nun ne olduğunu: (bkz: nanowrimo)

nanowrimo'yu bilmiyorum ama ben düşünüyorum yazmayı. şuan ön araştırma içerisindeyim.

nanowrimo dan alakasiz, hep hikayeler yazmak istemisimdir. onu bile beceremedigimden roman gibi bi girisime hic girismiyorum düsünce bazinda bile.

hayalgücüm cok zayıf. yazmayı isteme nedenim de hikayesidir aslında. ne betimlemesi ne kisileri hiç umrumda degil. sadece güzel bi hikaye olsun istiyorum amac. ben yazarsam 10 yil sora unuturum yine okurum diye o da.

bence yenileri değil sait faik oku hikaye de reyizdir

Andrey Fyodorovich adında kurgu/gizem öyküleri yazan genç, yetenekli bir yazar var eğer ilgini çekerse. Yazılarının linkleri;
andreyfyodorovich.blogspot.com.tr
www.organikinsan.com
www.wattpad.com

@intern in the house

sait faik ne yazdıysa okudum. tekrar tekrar okuyorum, okuyacağım. ama ben yenilerden bir şeyler soruyorum.

geçen bir yazı okudum. türkiye'de her gün 5 roman yayınlanıyormuş. yeni çıkanları takip etmek çok zor.

aç idefix'i yeni çıkanları tara.

altkitap.net

Murathan Mungan'ın, Sabahattin Ali'nin, Tomris Uyar'ın öyküleri olabilir.

etgar keret

hoşuna gider diye düşünüyorum

(bkz: sine ergün)
(bkz: yekta kopan)

daha genç olsun diyorsan da anton çehov'un ilk yazdığı öyküler :p

gül ersoy'a iyi diyorlar, ama okumadım.

sine ergün'ü severim, ama ödül aldığından kesin duymuşsunuzdur.

melisa kesmez'in atları bağlayın'ı da bayağı iyi.

ama favorim ferhat özkan, logosoloji'yi muhakkak okumanızı öneririm.

dedalus da yeni öykücüler sunuyor, ona da bir bakın isterseniz. doğukan işler'in internetteki işleri iyiydi mesela. yanında bir ton başka öykücü de var. dergileri bile var.

yabancı isterseniz george saunders, kevin wilson, alice munro, cheever, carver. amerika'nın yanık çocukları derlemesi de pek hoş. tavsiye ederim.

iyi okumalar.

Gidip 3 ay kalsan ogrenirsin bence. :)

Üç ayda Kazakça, Kırgızca öğreniyor millet. Azerbaycanca için üç ay çokmuş bile. :) Ama gitme ihtimalim yok şu dönem.

amerikalilar kilif'a 40 tane isim koydu diye biz de mi koyacaz?

bana gore su, bu, tdk, kitaplarin ne dedigi umurumda olmaz. sokakta yaygin olan neyse o dogrudur. cunku onu degistiremezsin. o'da soyledir.

kumas, deri vs..tekstil urunleri kiliftir.
plastik, metal vs..sert urunler de kapaktir.


koruyuculu, citcitli, fermuarli vs..farketmez.

kadıkoy-eminonu vapur. oradan 99a

tramvayla gitmek mümkün mü?

feshane yakınlarında tramvay yok diye biliyorum söylediğim otobüs direk önünde indiriyor

500 T ile gidebilirsin.

Ayvansarayda metrobüsten in. 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde sağında kalacak. Köprüden aşağı in ve yürümeye başla.

pek kimse bilmez ama üsküdar-eyüp vapuru var, onu kullanabilirsin.

onun dışında
metrobüs ile ayvansaray/eyüp + yürüme
metrobüs ile edirnekapı + otobüs veya dolmuş

vapur ile eminönü + otobüs

marmaray ile sirkeci + otobüs
marmaray ile yenikapı + otobüs veya dolmuş
marmaray ile kazlıçeşme + otobüs

Kullanma amacınıza, çanta kullanma alışkanlığınıza, mesleğinize göre değişir.
Mesela büyük çanta kullanan, uzun seyahatlere çıkan, sürekli makale okuyan biriyseniz ipad iyi. Ama mesela doktorsanız ve medikal uygulamalarda kullanacaksanız, çantalarınız daha küçük boyutlardaysa, taşınabilirlik daha önemliyse ipad mini.

İpad mini daha pratik taşıma, kullanma açısından ama büyük ekranda film-video izleme, yazı okuma gibi gerçekler de var. Hangisi senin işine daha çok yarar bilmem ama retinalı al.

Tablet dediğin büyük olur.

kesinlikle mini elde daha rahat tutuluyor.uzaktan kumanda kullanmayacağına göre.

note 10.1 kullandıktan sonra ipad mini aldım. keşke daha önce alsaymışım dedim.

Abi gercekten bir siir bir oyku ve bir roman olarak bitnis halde bulunan kapak tasarimina kadar hazir cillop gibi uc tane kitabim var. Herkes para istiyor yayinlamak icin. İsteneyenler de zaten besyuz basariz diyenler falan. Turkiyede bu piyasa bitik abi. Siir kitaplari zerre satmiyor zaten

Ben.Verecek parti bulamağımdan katıldığım 2 genel ve yerel seçimde CHP'ye verdim bu seçimde Demirtaş'a vereceğim. İslamcı adaya oy moy vermem ben.

edit: demirtaş'a pkk'dan çakan var. maraş'ta çorum'da 3 yaşındaki çocukların bacaklarını ayırıp koparan zihniyetin desteklediği adaya oy vermeye gönlünüz alıyor yani ?

Kürt olmayıp demirtaşa oy vereceği izlenmi edindiğim chp ye oy veren arkadaşlarım var ve çok şaşırtıyorlar beni.

genelde chp adaylarına verdim, bu sefer ilk turda demirtaş'a oy vereceğim. seçim ikinci tura kalırsa ekmel'e basacağım. çevremdekiler genel olarak demirtaş'ı oldukça beğeniyor ancak pkk mevzusundan ötürü uzaklar kendisine. ekmeleddin ismi çok daha fazla öne çıkıyor.

akp'ye oy verecek olanlarin boyle bisey yapacagini sanmiyorum. zaten akplilerin cogu akp'den cok tayyip'e bagli, bir ihtimal akpli kurtler demirtas'a oy verebilir.

ama chp'den sabit fikirli olmayip, objektif yaklasabilen insanlarin demirtas'a oy verecegini dusunuyorum. demirtas'in gecekten saglam, durusu olan, ne dedigini bilen, birikimli siyasetci olmasinin yaninda ekmeleddin'in chp'den cok mhp'nin adayi gibi duruyor olmasi da bunda etkili olacak.

babam demirelci. eski sıkı dyp'cilerden. son birkaç seçimdir chp'ye veriyor. bu seçimde demirtaş'a verecekmiş.

1 genel ve 1 yerel olmak üzere chp'ye verdim. bu sefer demirtaş'a oy vereceğim. kürt değilim.

Pkk'ya daha terör örgütü diyemeyen birisine oy moy çıkmaz.

Ben de seloya karsi bos degilim ama su an rte nefretim daha agir bastigi icin ve rte'den sonra en guclu aday o oldugu icin her turlu ekmele oy kullanacagim sanirim.

son yerel seçimde reis e oy verip fikri değişen tek bir kişi bile yok. ne çevremde ne de başka çevrelerde...
ekmel ile selahaddin in seçmenleri değişkenlik gösterebilir.

rte'nin karşısındaki en güçlü aday demirtaş olsaydı hiç çekinmeden verirdim. bu sebeple oyum ekmeleddin'e vereceğim.

Ilk turda ekmekle selonun farki olmadigindan icimde kalmasin diye seloya sonra ekmege

@ne nicki be, @ay nov kung fu @lionel andres

seçimin iki turlu olduğunu anımsatırım. yani önce selahattin'e sonra ekmeleddin'e oy vermek mümkün. bu aynı zamanda ayrılan, diğerine kayan güçler ikinci turda birleşebilir demek. (sadece bir durum tespiti)

Ekmeleddin'in Sivas'ta insan yakanlarla aynı zihniyette olduğunu düşün-müyorum.

Şu bilindik araştırma firmalarının birinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri için siyasi anket yaptım. Ankara, Kayseri, Kırıkkale ve Eskişehir illerinde yaklaşık 400 anket yapmışımdır. Selo'ya neredeyse oy çıkmadı. Geçmiş dönemde CHP'ye oy verip de şimdi Selo'ya oy veren neredeyse yoktu.

So... pekeke sempatizanı ve akp yardakçılarına oy yok. Çevremde de veren görmedim.

feodalizm yanlısı Demirtaş'a oy vereceğime İhsanoğlu'na oy veririm daha iyi.

Lisans ODTÜ iktisat

yüksek lisans Boğaziçi tarih

doktora Boğaziçi tarih, devam ediyor

Lisans - Yüksek - Doktora hepsi İTÜ Endüstri Müh

lisans tıp
doktora biyokimya

Ytu İnkılap Tarihi

doktorada son uc ay. ya o bitecek ya ben.

Lisans, Master - Uludağ Ziraat
Doktora'ya da devam

Dipnot: Oxford'da ziraat vardı da biz mi okumadık ?

US

British. US dediğin amerikanca aslında, ben Amerika'da yaşadığım dönem alıştım ama hiç sevmedim netekim Kanada Fransızca'sını da sevmem.
Telaffuz konusunda bence kendini zorlayıp yüksek hedefler koyma, nicelerini görüyorum böyle bir türlü öğrenemiyorum diye yılıyorlar; lisan öğrenirken amaç ana dilinmiş gibi konuşmak değil yani fazla idealize etme, ingilizce öğren ve bir Türk gibi konuş ingilizceyi, kendini başarısızlığa mahkum etme.

"cekinmek" diye kullananlar bile var.

aslinda burda fotografi ceken de kendileri oldugu icin bir isteslik katmaya calisiyorlar galiba, ondan boyle oluyor olabilir.

fotoğraf çektirmek ne asıl kanka? sanki elemana maaşını verip bütün gün fotoğraf çektiriyormuşsun gibi.

fotoğraf çekilmekte bir sorun yok. fotoğraf çekmeyi sen yapmıyorsun ve doğal olarak edilgen çatı kullanman gerekecek.

içinde bulunduğun fotoğrafı yine kendin çekiyorsan "çekilmek" kullanılabilir gayet rahat şekilde. başkası çekiyorsa "çektirmek" kullanılır.

kendi fotoğrafını çektiğinde "fotoğraf çektirdim" mi diyorsun?

bir de giymek yerine giyinmek kullanılıyor.

"giyinip geliyorum" ya da "ceketimi/gömleğimi/eteğimi giyip geliyorum" denmeli.
ama mesela "gömleğimi giyindim" ya da "ceketimi giyineyim" falan diyorlar.

aynı şekilde tuvalet yerine lavabo var malum.
tuvalet tuvalettir.
klozete gidiyorum demiyorsun ki.
lavabo nedir?

çok fena.

edit:
kendi fotoğrafını çektiğinde, "fotoğrafımı çektim" dersin.
fotoğrafımı çekildim/çekindim demezsin.
başkası çektiğinde de fotoğraf çektirmektir.

"bugün vesikalık fotoğraf çektirdim" gibi.

baldur +1.

en ufak şeyden "yeni nesil" muhabbeti yapmak da bambaşkaymış ayrıca. "çekilmek" fiili kullanılıyor diye yeni nesillerin seviyesinin aşağı indiğini yazmak...


vau vau vau.

selfie yapmak/çekmek diyen öküzlerden daha samimi. bence normal bir cümle. ben de o şekilde kullanıyorum.

Seviyenin asagi inmesinden bahsederken "fotograf cekilmek" olayina mi takildin?
Yahu millet anlamadigim yuzlerce tabir cikarmis konusuyorlar hicbirsey anlamiyorum, "fotograf cekilmek" birsey mi?

Ek: panpa, trip, troll, ti'ye almak, ne bileyim iste...

@lionel andres kendi fotoğrafını çektiğinde "Fotoğrafımı çektim" dersin! Bunu bilmek için de allameyi allame-i cihan olmaya gerek yok herhalde. :)

@patr on yıl öncesine kadar böyle bir tabir yoktu. fotoğraf sözcüğü türkçeye girdiğinden beri de fotoğraf çektirmek denir.

@baldur + @pescador Bu arada "Fotoğrafımız çekildi" demiyorlar. Onu kastetmiyorum. "Fotoğraf çekildik" diyorlar. Böyle bir kullanım yok ki Türkçede. Edilgen fiil böyle de kullanılmaz ayrıca.

@pescador Bu tabir sonradan çıktı. Eskiden böyle bir kullanım yoktu.

selfie denen şeyler var, zaman ayarlı makineler var; gayet de insanlar fotoğraf "çekil"ebilirler. nesini anlayamadın ki bunun? çeken kişilerden biri de fotoğrafın içinde olacaksa "fotoğraf çekilelim" olur o iş. fotoğraf çektirmek ve fotoğraf çekmek tamamen farklı şeyler bundan.

@devilred arkadaşlar, bir şeyi görmüyorsunuz. fotoğrafımız çekildi demiyorlar, fotoğraf çekildik diyorlar. edilgen fiilin böyle bir kullanımı yok türkçede. tamamen galatımeşhur olmuş durumda demek ki.

ya sabır. hacım sen hiç mi anne olan insan görmedin? "hadi şunu da yapalım annecim" diyen kadın hiç mi görmedin? bu da onun gibi işte. olaya kendini de katma isteği hali. ne kadar büyütüp olay haline getirmişsin.

@nerobianco "fotoğrafımız çekildi"dir onun doğru kullanımı.

@devilred??

ulan neye saracağınızı şaşırdınız. amma nefret dolu topluluksunuz en basit şeylere böyle sarmanıza hasta oluyorum :)

gayet normal bir tabir, takılacak daha önemli şeyler var

haha bide bak kendisine katılmayanlara tik atmamış.

birileri regl olmuş sanırım

@GibsonRulsev2 dilberay'dan gelsin: (bkz: zorunda mıyım)

Bir bu fotograf cekilmek var bir de -gil ekini kullananlar (ornek kullanim: teyzemgiller) anadolu agzi ile konustuklarini kabullenmiyorlar. Dogru kullanim fotograf cektirmektir tabi ki.

Herkes edilgeni biliyor dönüşlüden haberi olan yok gibi. Ekleri edilgenle aynı olduğundan sanki edilgenmiş gibi geliyor olabilir. Yıkanmak, giyinmek gibi çekinmek de belki bu başlıkta değerlendirilebilir. İşten etkilenen fotoğrafı çektiren kişidir. Etken bir yuklemi olması yanlış değil bu açıdan. Uzmanına danışmak gerek.

www.yenimakale.com

Aynı zamanda çektirmek olarak ettirgen de olabilir. Bu durumda işi başkasına yaptırma anlamı vardır.

Yalnız bunun üzerinden sosyal tespit yapmaya çalışan arkadaşlara akıl fikir diliyorum. Ben de ingilizce takma ad kullananlar yabancı özentisidir diye tek kelimeden tespit yapayım o zaman? Çok güzel değil mi?

Mirkelam'dan gelsin. Bi fotoğraf çekinebilir miyiz? Muhtemelen Mirkelam başlattı bu işi.

yazar.

"maybe one day"

ressam, yazar.

bilimci (o da ne demekse artık)

aktor

@devilred bilimadamından daha kapsayıcı olduğu için bilimci sözü tercih ediliyor. biliminsanına nazaran daha iyi gibi. sonuçta sanatinsanı değil, sanatçı diyoruz. öte yandan işadamı/işkadınını tek kalemde karşılayacak bir sözcük bilmediğim için öyle yazdım.

Aktör bence güzel.

aktör

müzisyen

- Aktör, müzisyen, ressam vb.

çoğunu olmak isterdim ben, hala da isterim. öncelik sırasına göre,

1) yazar. kareli gömlek severim, saçlarım kıvırcık. gözlük takıp sigara da içersem çok güzel yazar olurum, modern poser edebiyatının en önemli temsilcisi olarak tanınırım. 2300'de okullarda okuturlar kitaplarımı.

2) aktör, müzisyen, ressam. müzisyen veya ressam olmayı, aktörlüğe oranla daha çok isterdim. kafamda çok güzel şeyler var ama çizemiyorum veya notaya dökemiyorum mesela. onları yapabilsem çok mutlu olurdum. yazmaktan sonra bu ikisi iyi gelir.

3) bilimci. kazak ve kumaş pantolon giyip matematik çalışmaktan büyük keyif alırım bence. ama tam sayılardan ötesini öğrenemiyorum.

4) politikacı. ceketin üstüne pazu bandı takıp mikrofondan halka seslenmek, DEUTSCHE VOLKE diye bağırmak, ekonomisini kalkındırdığım bir halkın sevgi seline maruz kalmak çok mutlu ederdi. imkanım olsa diktatör olurdum gibime geliyor.

5) işadamı. işadamlığı benim için hep mafyatik, büyük adam olmanın bir basamağı. o yüzden politikanın olduğu yerde işadamlığı benim kitabıma göre otomatik olarak geliyor. "hmm işadamı olayım" diye özel bir tutkum yok.

6) tv ünlüsü/yıldızı. ay ben heyecanlanırım

Aktor muzisyen ressam. Hepsine de yetenegim var lan. :(

Yurdum insaninin alayi aktor, bravaa

Politikaci olur benden, kendinden coskulu sesim en arka siraya mikrofonsuz gider
El kol hareketlerim de tam koyluye gardaslarim diye hitab eder gibi
Velev ki , ey, hoyt, daaaytt falan da derim

Olur olur. Politikaci aliym ben

Aktör ya da ressam.

yazar.
gerçi bilimci de olur ama işin içine sayılar, işlemler efendime söyliyim formüller girerse ben o işten çıkarım.
politikacı, aktör ya da tv ünlüsü/yıldızı olmak istemem.

akademisyen-bilim adamı

Aktor muzisyen ressam

"Aktör, müzisyen, ressam" derken kalabalık olmasın diye onları bir başlıkta toplamıştım. Hepiniz üçü birden olmak zorunda değilsiniz yoksa. İçlerinden birini seçebiliyorsunuz yani. :)

amatör müzisyen hatta müzisyen demeyelim de müzikle uğraşan biri olarak hayatımı müzikten kazanmak isterdim. iyi müzisyenlerle çalmak, seyirci karşısına çıkmak, bazen iki kişi takılmak hep bana çok keyif veren şeyler. müziğin kendisini seviyorum.

uygulamalı fizikçi olmak isterdim, deneyler falan yapayım.

müzisyen

Heykeltıraş olabilirdim, akademisyenlikte öğrenci eğitim kısmı bana göre değil araştırma kısmı olabilirdi. İkisini kombine ederek plastik cerrahiyi seçiyorum.

yazar. ama aynı zamanda artık fiilen akademisyenlik yapmayıp ilgili bilim dalına farklı açılardan bakabilecek kapasitesi de bulunan, bilimi leziz bir anlatım ve bakış açısıyla yazabilen, ayrıca edebiyatı da kıvırabilen biri.

(bkz: #40078596)
(bkz: #37265859)
(bkz: #39067168)
(bkz: #34262943)

Ayni kisi hepsi.

tam tersi var,

izahatini de verirseniz, essoist, çok iyi olur.

var. ben.

öncelikle fikrimin değişmesinin;
son olaylarla bir alakası yok.
muhalefetle bir alakası yok.
başbakanla bir alakası yok.


bütün olay geçen sürede siyasete tamamen uzak biri olduğumu anlamam. aslında süre geçmeden önce de siyasetle pek alakam yoktu fakat toyluk vardı, attık gitti.
şimdi para verseler gidip bir partiye oy atmam. atmayacağım.

"vermediğin oy akp'ye gidiyor rerero"cular olaya parmak atmadan söyleyeyim, kime gittiği beni zerre kadar ilgilendirmiyor. ben ne akp'ye, ne chp'ye ne de diğerlerine düşmanım. ben hepsine karşı nötrüm. siyasete karşı nötrüm.


belki de denklem şudur:

yalan söyleyen adama oy vermem.
siyaset yalanlar üzerine kuruludur;
o zaman ben oy vermem.



evet, meursault benim. hayır hayır, bardamu benim.



edit.
snowflake, her şeyin farkındayım. "dünya sikime minare götüme" bir hayat yaşıyorum. her şeye yabancıyım. a yönetmiş, b yönetmiş umrumda değil. aslında çok daha kapsamlı bir konu bu fakat ben konuşmak, tartışmak istemiyorum. gerek bilgim, gerek sabrım bu konuda yeterli değil diye düşünüyorum. hele konu da "futbol hakkında konuşmak" kadar boş bir konu olunca hiç konuşmak istemiyor insan... birisinin görüşüm hakkında yorum yapmasını -sormamışsam- istemiyorum. her koyun kendi bacağından asılır. inanın art niyetiniz olmadığı için veriyorum bu cevabı, yoksa edit girmeye dahi tenezzül etmezdim.

işin özü, bu zamana kadar başa gelen herkesin -bildiğim, okuduğum kadarıyla- milleti siktiğini, bundan sonra başa geleceklerin yine milleti sikeceğini düşünüyorum. aradaki tek fark göte giren yarrağın boyutu olacak. tecavüze uğradıktan sonra da yarrağın boyutunun bir önemi yok.


bu editten başka açıklama yapmayacağım, her zaman olduğu gibi mesajlara da -tabii ki sadece bu konuda atılan- cevap vermeyeceğim.

babacan, davutoğlu, tüzmen, kurtulmuş çekirdeği bi parti kursa fikrimi değiştiririm kasede falan gerek duymadan. ama şu an ı ıh.

çevremde var.

cemaate yakın ak partililer + merkez sağ'a yakın olup ak parti'ye oy atanlar. cemaate yakın olanlar bir sonraki seçimlerde en hararetli bir şekilde ak parti'ye karşı söylemlerde bulunuyor. merkez sağ görüşlü olanlar sadece oy vermeyecekler. ekstra bir çabaları yok.

sayıları çok değil yalnız. genel olarak olaylar çok insanın fikrini değiştirmemiş sanırım.

var kuzenim..

benim çevremde de var. ama sayıları çok çok az. kimisi de tepki almamak için yok daha vermem diyor ama düşünceleri, davranışlarını aynı şekilde devam ettiriyorlar. 12 yıldır sorgulamamış, farkına varmamış insanlardan başka ne beklenir ki.

amcam. cemaatçi kendisi tabi, o yüzden ama neticede değiştirdi.

annem babam ve çevremdeki çoğu insan akp'ye oy verdi genellikle.ama sağ taraftarı olduklarından filan değil tamamıyle apolitik olup kötünün iyisi gözüyle baktıklarından.videoyu izlettim bugün ee ne diyosunuz dedim "herkes yedi çocuğum ülkeyi yemeyen kalmadı neyse emekliye ne kadar zam yapıldı ya bu yıl bi bak bakalım internetten" deyip dizi izlemeye döndüler.

ülkede halkın büyük kısmı böyle aç olan bir halka eşitlik adalet sökmez adam asgari ücrete alacağı 20 liralık zammı hesaplıyor karşısında sağlam bir muhalefet yok o olmazsa kime vericez kafasındalar.demokrasiyi bilmeyen adamlara önce demokrasi öğretilmeli bence en büyük problem bu türkiyede.

Evet var.

çevremdeki ilk çemberde hemen 6 kişi saydım.
aklıma biri daha geldi, 7.
ılımlı islamci & fanatik fenerbahçe ortak kümesinden de baya bi kayma olacak.
(gerçi o da küçük bi küme :)

olaylar biraz iran şahının düşüşünü anımsatıyor.. zıt görüşte ki insanların ortak buluşma noktası tayyip i indirmek..
peki kim bu tayyip ? 94 belediye başkanlığı seçimlerini kazandığı günden bugune türkiyenin taşlanan şeytanı. Gerçek bir Makyavelist; yaptığı icraatlar , basına verdiği demeçler , konuşmalara bakınca evet bu adam ''gerici'' denilebilecek bi adam.Esas oy veren kemik kitlesi ise varoş cahil eğitimi kuran kursu seviyesinde olan adamlar , kabul edelim varoşta yaşayan adam için ''namus'' önemlidir , varoşta yaşayan adam muhafazakardır , machine gidip çılgın atmaz , pixie nin alt katında kokain kullanmaz ; camiye gider , düğün nişan onlar için tek sosyal eğlencedir... eğitim seviyesi kuran kursu levelında olduğu için parklarda bahcelerde vaad edilen ücretsiz internet yada ankarada ki 24 saat kesintisiz ulaşım vaadleri adamın ilgisini çekmez !!! kalkı ki bu vaadler evden çıkmayan/çıkartılmayan / çıkacak bilince erişemeyen kadınların yada ev iş kahve üçgeninde dolaşan erkeklerin işine yarayacak bir şey de değildir. Ama disneyland onları memnun eder ( görmemişlik ten olsa gerek !!!! ) kürtaj yasası için ''orospu elin herifi ile sikişmeseydi o zaman '' diecek tiynette insnlar bunlar !! yani adamı iktidara taşıyan kitlenin çapı belli ve tayyip bu çapı nasıl dolduracağını gayet iyi biliyor bizzat varoşlardan çıkıp geldiği için.
yine turkiye de yaşayan insanların buyuk kısmı , büyük hırsızlıkları destekler !! bunun sebebi ileri de belki kendisinin de o çapta buyuk bi vurgun yapıp ''yırtmak'' zenginleşmek umudu vermesidir. Cem uzan için ''adam amerikayı dolandırmış zeki adammış helal olsun '' diyip oy atan insanlarla aynı coğrafyada yaşıyoruz malesef..
Yinede özal devri ile kıyaslanırsa türkiye'nin ileri gittiği gerçeği göz ardı edilemez .Teknoloji , globalleşme , eğitim ve sağlık alanında yapılan atılım gelinen nokta göz ardı edilemez.. vergiler ve saçma sapan yasalar ve halkın özellikle karşıt görüşlülerinde baskı altında oldugu ve u baskının boğaz sıkmak kadar darlayıcı olduğuda GÖZ ARDI EDİLEMEZ.

olayları gezi sürecinden ayırmak gerek.. gezi bir halk hareketiydi , o bağazı sıkılan insanların HAKLI bir refleksiydi ! bu süreç ise gülen ve tayyip arasında ki rant kavgası !!

tayyip 2000'lerin başında ki ekonomik kriz sonrası daha belediye başkanıyken , siyasi yasaklarla vs uğraşırken gidip washington dc'ye george w bush'tan icazet alan ve akabinde seçim süresince baykal ecevit demirel gibi figürlerin dikkatinden kaçan dolandırıcı jet fadıl'ın seçilip sonra aaa biz yanlış secmişiz seni dikkatimizden kaçmış yüz kızartıcı suçun var fadıl senin denilip milletvekili koltuğu boşa cıkartılınca başbakan olmuş bir adam. yani iktidara gelmesi açık açık siyasi operasyon üstelik buna göz yumanlar o dönemin muhalefette ve iktidarda olan güçlü kuvvetli simaları !
Amerikanın asya kıtasında başa getirdiği liderler hep aynı sorunu çıkartır ! başına buyruk hareket eder !! usamasından saddamına bu coğrafya için bu değişmez bir gerçektir.. abd iktidara getirir , iktidarda ki palazlanır ve başına buyruk hareket eder ! abd ise çıkarına uygun gelmeyen noktada adamın ipini çeker !
tayyip son yıllarda çin iran ve rusyayla sıcak ilişkiler kurdu.. israil'i gücendirdi abd nin istediği hayati hiç bir hamleyi yapmadı / yapamadı . mart tezkesini hatırlayan var mıdır ? ve akabinde patlayan bombaları ????

gülen in ve cemaatinin şu an gerçek samimi duygularla bu kasetleri yayınladığını sanmıyorum.. ortadoğu için belirlenen ılımlı islam modelinde gülen ve ideolojisi/fikirleri abd için tayyipe göre çok daha etkin kullanılabilecek bir piyon !!
17 aralıkta operasyon gunu kaydedilen konuşma ki bence montaj değil kesinlikle , neden 17 yada 18 aralıkta yayınlanmadı ??? 2 ayda ne pazarlıklar yapıldı ne sözler verildi ve tutulmadı da şimdi yayınlanıyor bu kasetler ??
tayyip direniyor abd'ye başına buyruk olmak istiyor , bu bağımsız türkiye demek , inönü iktidarı kaybettiğinden beri 60 yıldır hiç yaşamadığımız bir durum bu dış politikada bağımsızlık !!
lukas notaras kafasındayım ben katolik serpuşu görmektense müslüman sarığı görmek isterim ,
gülenin ne mal olduğu belli değil , tayyipin ise belli .

ps : lukas notaras o çok istediği turk sarıklarını gördükten 2 gün sonra , konstantinopolis in osmanlılar tarafından işgalinin ikinci günü , ikinci memed tarafından katledilmiş bir bizans devlet büyüğüdür.

Annemin arkadaşı bir hanım var, eşi son seçimlerde akp den aday olacaktı. Binali Yıldırım filan bunların kızlarının düğününde göbek atmıştı hatta.

Şimdi kocası partiden istifa etmiş :) Gülen cemaatine mensuplar.

Ben varım.

2007 senesine kadar(Ergenekon dahil) AKP'yi savunuyordum. Sebebi askeri vesayet, ergenekon vb. bitirmesi. Hrant'ın vurulmasıyla birlikte, özellikle o süreçte kendilerini sevmemeye başladım.

2010'daki referandumda evet verdim. Yetmez ama evetçiydim.

2010'dan bu yana karşıt görüşteyim, hiç sevmiyorum. Son olaylarla alakası yok bunun ama çok daha önceden başladı.

Çevremde benimle benzer fikirde olan çok arkadaşım var. Karşıt görüşte olan da çok arkadaşım var. Yetmez ama evet diye taşşak geçen arkadaşlarım var hala. Var oğlu var yani.

edit: Kendimi nerede tanımladığımı ben de bilmiyorum. Temel maksatım insan hakları, kalanı fasa fiso.

Ben varım.

Akp ye oy verdim evet de dedim. Şimdi nefret ederim. Elimden geldiği müddetçe insanları bilinclendirmeye gayret ederek oy vermelerini engelliyorum. Simdiye kadar birsürü kişinin aklını Çelmeyi başardım. Ama cevremin yarısı tipik akpli olduğu için çok sıkıldım aynı şeyleri konuşmaktan. Tek söylediğim elime fırsat geçerse ne is ne ev vereceğim. Tabii halktan olup yanılgıya dusenleri artık normal karşılıyorum çünkü medya esir almış durumda. Asıl beni kızdıran olay üniversite okuyup hala koyun ggibi itaat eden budala kalabalık.

Akp yi neden bıraktım çünkü son zamanlar çok okudum. Okudukça ufkum açıldı. Gezi parkı olayında kararsizdim daha sonrasında yolsuzluk parelel derken yapacağınız işin dedim resete bastim.

Yatacak yeri yok.

Onur caymaz ve Ahmet büke diyorum.

Onur Caymaz, 36
Ahmet Büke, 43 yaşında. genç derken?
ben de barış bıçakçı diyorum. hadi bakalım hayırlısı...

yalçın tosun (çok genç sayılmaz ama çok iyi)
sine ergün (genç ve başarılı)
orçun türkay (yaşını bilmiyorum)

@ontolojikkonular edebiyat dünyasında böyledir. zaten çok erken verim alınabilen bir alan değil. öyle mozart gibi 6 yaşındaki harika çocuklar çıkmaz edebiyatta. o yüzden doğal karşıladım iddaacı'nın yanıtını. bir de geçtiğimiz yıllarda newsweek türkiye "40 yaşın altında 20 genç türk yazar" diye bir liste yayımlamıştı. benzer listeleri yurtdışındaki edebiyat dergileri (ilk aklıma gelen granta) de yayımlıyorlar. bu yüzden iddaacı'nın yanıtını legal kabul ediyorum. :)

murat özyaşar-ayna çarpması

Yok mu başka kimseden yanıt? Sözlük'te otobüste kitap okuyan artist tip başlığına millet verip veriştirmiş ama burada verilen yanıtların niceliği pek parlak gözükmüyor.

asdvadz tanrı demek evet. diğerlerini bilmiyorum :)

kodsistemi.tr.gg
sitende sağ tıklamayı engelleyebilirsin

idefixte içerik kopyalanabiliyor
www.idefix.com

'Kendimizle aramızdaki fark, bir başkasıyla aramızdaki fark kadar büyüktür.' -Montaigne-

Siz daha tehlikeyi algılamadan, ayağınızı fren pedalının üstüne götüren kim? Neden sır saklamakta böylesine başarısız, nedenini bilmeden birini çekici bulmakta bu kadar başarılıyız? Eğer bilinçli zihin, yani sabah uyandığınızda sizinle birlikte uyanan ben, buzdağının yalnızca görünen kısmıysa, zihninizin geri kalanı tüm bir ömür neyle iştigal etmekte?

Ünlü nörobilimci David Eagleman, 20 dilde yayımlanan ve neredeyse şimdiden klasikleşen kitabı Incognito ile beynimizin derinlerine dalarak, yaptığımız, düşündüğümüz ya da hissettiklerimizin çok büyük bir kısmının bizden başka bir biz tarafından yönetildiğini ürkütücü bir berraklıkla ortaya koyuyor. Sadakat geninden sizi olmadığınız birine dönüştüren beyin zedelenmelerine; optik yanılsamalardan striptizcilerin neden ayın belirli zamanlarında daha çok para kazandığına; Truva fatihi Odysseus'tan renkleri işitip biçimleri tadabilen sinestezik insanlara kadar geniş bir yelpazeden vakaları ve araştırmaları bir araya getiren Incognito, beynimizin işleyişi ve çelişkileri hakkında olağanüstü bir keşif yolculuğu sunuyor.

"Bir kitap okudum, hayatım değişti."
-İsmet Berkan-Hürriyet

"Zihniniz bu kitap için size teşekkür edecek."
-Wired-
(Tanıtım Bülteninden)

kesin çözüm watermarklanmış imaj olarak yazıları yayınla :)

teoride engelleyemezsin ki bence itici de durur. yani ben tiklamayi yasaklayan siteleri kullanmiyorum sahsen, hele bir blogsa cok itici olur.

ki engelleyemezsin de zaten.siteyi indirir adam, screenshot dan karakterleri cikaran program kullanir yapar yani.

Her türlü kopyalanır. Bunun herhangi bir yolu yok. Internete koyduğun her şey kopyalanabilir.

Itici olur engelleme daha iyi.

fotoğraf haatta video olarak koysan bile ocr programıyla metine dökülüp kopyalanır.

benim anladığım eskiden facebook profilinden fotoğraf falan atınca, linkten hangi profilden atıldığı belli oluyormuş, o sayede profile ulaşmışlar.
tabi ben böyle çıkardım, başka türlü de olabilr.

eksisozluk.com

@flyspha Özeti okudum. benim sorduğum daha çok işin teknik boyutu. Bobinhoo'nun dediği gibi eski Facebook profilinden ulaşılması vb.

facebook'un eski fotğraf saklama yönteminde resmin linkinde kullanıcının profil id'si de bulunuyordu. yani o resim linkindeki 8437894_389/772378237832823874/8823/ < şeklindeki numarayı alıp facebook.com/profile.php?id= < buraya yapıştırınca adamın profiline gidiliyordu. sonradan kapattılar herhalde bunu.

fileware'in gök yeleli bozkurt'un kendisi olduğunu iddia eden bir entri okudum ve aklıma fena yattı. adam sıkılıp fileware olarak devam edecek olabilir. gok yeleli'ye adanmış bir sözlük yazarlığı var ortada çünkü. kendisinin alman olduğunu iddia ediyor bu da. ulan kendimden bile şüphe ettim acaba diye, tiksindim sözlükten yeminle.

(bkz: motosiklet günlükleri)

before midnight çıktı haberin yok mu? onu izle..

Haberim var da daha vizyona girmedi. Film festivalinde de ben izleyemedim. İnternette de yok sanırım.

(bkz: les poupees russes)

e waking life eksik kalmasın ama. bir dee sideways.

Little Miss Sunshine

birebir olarak, Reality Bites
www.imdb.com

www.imdb.com

(bkz: in search of a midnight kiss)

another year

@loralynn izledim onları da.
@lunedor onu da izledim. hepsi güzel filmler.

Hukuk kitabim var.

bir dergide şiir yazdım.
amatör olarak roman kitaplarım vardır.
basım fiyatlarını soracak olursanız kitapevine göre değişiyor. en ufak fiyatı 1500tl den başlar.

@dadaloğlu mu karacaoğlan mı? Hayır, basım ücretlerini sormuyorum, teşekkürler.

Geçen sene basılmış bir romanım var belki duymuşsundur, Grinin 50 tonu

Mizah dergilerine yazdım. Tasarımla alakalı bi iki dergiye yazdım.

çocukken masal kitabı yazdım fabl türünde, daha doğrusu 5 adet masal yazdım ve annem buları kitap olarak bastırttı, eşe dosta dağıtıla dağıtıla en son 1 adet kalmıştı elimde hatıra olarak.

ulan blogum var diyecem, taşlayacaksınız şimdi beni...

www.coursera.org

www.hrdantwerp.net

Pırlanta Uzmanlık Kursu.

İki ay önce gittim, 13 senedir kuyumculuk sektöründe olmama karşın çok başka şeyler kattı.

15.4" monitör ve 1200x800 çözünürlükte yazı boyutu büyük geldi bana.

merhaba,
arka fon çok parlak ve metin rengi gri açık bir renk olduğundan ben uzun okumalar yapamam bu blogda. ama yazı font ve boyutu çok hoş. bloğun genel yerleşimi ve linklerin/etiklerin rengi de güzel. bana sorarsanız ya arka fonun biraz matlaştırılması ya da yazı renginin biraz koyultulması gerekli.(ya da ikisi birden)

font, yazı boyutu değişmeli. çok kötü.

Font kötü. Ve yazılar çok büyük cidden.

font çok büyük hacıt, azcık koyu olsun rengi

madem yazmak üzerine bi blog, o başlığa longform kırmızısı yakışır: longform.org

renkler çok göz alıyor,font da değişmeli

Şimdiki hali nasıl?

Bu arada fontu Helvetica yapamıyorum. Bir de genelde uzun yazılar olduğu için acaba tırnaklı(serifli) font okuma kolaylığı açısından daha mı iyi olur diyorum?

bence daha iyi şu an ancak yine parlaklık/okuma zorluğu problemi var.
mesela burada ekşi duruyuda öyle bir parlama yok. sizin blogda var. arka fon parlak yani...

artalanı bi' tık koyulaştırdım.

Özgün bi tasarım yapabilecek biri varsa bu mevzuu ile ilgili illüstrasyon veya grafik adına ben de bi tane istiyorum. :D

tumblr'da bookporn, books gibi tag'leri aratarak ya da bu temalı tumblr'ları gezerek pek çok şahane postere ulaşabilirsiniz.

the believer
online olarak: the new enquiry

anlamsız... o asterisk oraya konuyorsa altına açıklamasını yapacak, o kadar!

Böyle saçma detaylara takılmak seni başarısız yapar.

Sorunun cevabına gelicne, önemsemiyorum.

kitabın adını okuduktan sonra oradaki asteriks sanki alttaki yayınevi adını okutmaya yönelik diye düşünülmüş olabilir diye düşünüyorum :)

hoş değil bence de. yıldız koyduğu kelimenin türkçesinin "sel" sanılmasına sebep olabilir.

Altında açıklama var zaten. *Sel yazmışlar ya işte.

sel ve kabalcı ikisine de uyuz oluyorum. kabalcının sembolü de öküz gibi basılıyor.

saçmaymış bence.

Akılları sıra şekil yapmaya çalışmışlar ama başarılı değil maalesef ki.

yurtdışı içinse daad almanya'ya veriyor. sitesinden inceleyebilirsiniz.

bence wordpress iyidir .çünkü çözümleri daha yaygın .
Türkçe destek daha fazla

Üçünü de bir bok bilmeden kullanmış bir kişi olarak, direkt Wordpress diyorum.

google indexlemesi, kolaylığı için falan wordpress. Ama doğru düzgün menü-kategori oluşturmak için Joomla. Ayrıca joomlanın da çok çeşitli modülleri var(ek özellik katan pluginler gibi düşün, wordpresste de var ama bana daha farklı gibi geliyor)

Hiçbir şey bilmiyorsan wordpress derim yine de.

Joomla ve Drupal daha çok cms (content management system / içerik yönetim sistemi), Wordpress ise daha çok blog (weblog / ağ günlüğü) olarak geçer.

Her üç ya da diğer sistemlerde de (cms, blog, microblog, social network, e-commerce vs.) sizin için önemli olanın önceliğidir. önceliğiniz kategorize ve etiketlenebilen, fotoğraf, ses, video gibi vb. materyal ekleyebileceğiniz yazılardan oluşabilecek günlük tarzı kullanabileceğiniz şahsi bir internet sitesi midir yoksa belli bir sektöre hizmet edecek ticari maksatlı bir internet sitesi midir? daha spesifik kullanıcı etkileşimli ve burası gibi katkı sağlayabileceği bir yapı mıdır? önceliğinizi belirlemeniz ve seçiminizi buna göre yapmanız şart.

üçünü deneme maksadıyla kurar ve kullanırsınız. hangisinin kullanımı daha rahatınıza gelirse onu kullanırsınız. üçünün de çok fazla template, bileşen ve modüllerle zenginleştirilme ve istediğiniz sektöre uyarlayabilirsiniz.

belirttiğiniz sistemlerin internet sitelerininde ya da o sistemle ilgili sitelerde template ve bileşenlerine bakabilirsiniz. neyin nasıl yapıldığını da yardım sayfalarında açıkça anlatılmaktadır.

çok pahalı olmasın demişsiniz, zaten kompakt makineye çok para ödemek pek soğru değil, bütçe verebilirseniz ona göre birşeyler önerileblir. şu anda sony kompakt sınıfın eksikliklerini dijital olarak "azaltmaya" gayret gösteriyor. o sebeple sony modelleri şu anda alınabilir. bunun yanında canon modelleri de güzeldir. lakin şu sıralar sony öneririm.
selamlar.

casio olabilir 31 ağustosta bimde satılacak bir bak istersen 150 lira filan olacaktı fiyatı

Vatan Bilgisayar'ın sitesine şöyle bir göz atınca 200-400 TL aralığının makul olacağını düşündüm. Bu arada sözgelimi LCD ekranın büyük olması mı daha önemlidir yoksa daha fazla zum yapabilmesi mi? Tabii pil ömrü de önem arz ediyor olmalı.

doğrudur 400-500 liraya kadar güzel modeller var. vizör olmadığı için lcd ekran biraz önem arzediyor. zoom çok iyi birşey değil, fazla yakınlaştırma özelliği olması için fazlaca optik eleman ekleniyor, böylece görüntü kalitesi düşüyor. çözünürlük olarak ta sensör boyutu küçük olduğundan 12-14mp değerini pek geçmemenizi öneririm. li-ion pil kullanan modeller daha hafif ve küçük olurlar, ancak çat diye bitip yarı yolda bırakmaları da olası oluyor. neticede profesyonel gibi yedek pillerle dolaşmayacaksınız. aşağıdaki modeller dikkate değer,

daha düşük yakınlaştırma özellikli, daha geniş diyaframlı ve daha düşük çözünürlüklü olan şu model
www.fotografium.com

ve yüksek mp değeri, yüksek yakınlaştırmalı olan diğer model
www.vatanbilgisayar.com(gumus)/productdetails.aspx?I_ID=60073

bana kalsa ilkini tercih ederdim, daha yüksek imaj kalitesi verecektir, ışığı da daha iyi aldığından loş ortamda biraz daha temiz fotoğraf çekmenizi sağlar (kütüphane için önemli)

bir de canon' un şu modeli fena değil, mp değeri yüksek gerçi ancak canon işlemcisi jpeg işleme için oldukça iyidir, temiz netice alabilirsiniz
www.vatanbilgisayar.com

www.computerhope.com burada olmaz diyor.

tuborg mu, efes mi içtin? neden?

roman - neden olmasın.

-''Roman puanla kazanır, öykü ise nakavt etmek zorundadır.'' Julio Cortazar'ın sözü yüzde 90 ihtimalle.

-Öykü yükselişte malum. Hızlı tüketiyoruz, hemen sonuç istiyoruz.
Daha da yükselecektir.

-Bana göre yazım zorluğu: Şiir en zor olmak üzere Şiir > Öykü > Roman diye gider.

bir yaprağın düşüşünü 20 sayfada anlatmadığı için öykü.

roman. öykü çok kısa. karakterleri detaylandırmak zor.
öykü. roman çok uzun. okurken canım sıkılıyor.

roman diyorum ben.

@kogan evet cortazar'ın sözü.

farklı kulvarlarda yarışıyorlar.

roman ya da uzun öykü. kısa olunca hemen bitiyor tam da havaya girmişken cık cık cık.

öykü.

koca oğuz atay koca yusuf atılgan... bu adamların öyküleri iyi öylesine iyi ki.

roman sevmiyor ben... çok uzun ve gereksiz. asıl amaçtan yoksun.

tutunamayanlar- oguz atay

dostoyevski okuyorum ben, tavsiye ederim

açlık oyunları serisini okudum en son

drift(maddow) + (bkz: flashman papers)

uzun zamandır okuyamıyorum aslında ama oruç aruba okumaya başlayacağım yakın zamanda. (param olsa şimdi başlardım:)

tess gerritsen cerrah

Felsefenin Öyküsü- Will Durant, ardından Homeros-İlyada.

amber yıllıkları yeni bitti şimdi a song of ice and fire a başladım bakalım.

hobbit ve kör saatçi.

suskunlar'a başladım 2. kez. puslu kıtalar atlası'nı istedi canım ama bulamadım evde ondan.

korkma ben varım - murat menteş

chuck palahniuk tıkanma.

yeraltı edebiyatından hiç okumadıysan öneririm ustam.

şu ara okuduğum herta müller- tilki daha o zaman avcıydı kitabını önermem.
ama coetzee- yavaş adam tertemiz, sade ve etkileyici bir kitap.

İbrani Mitleri - Robet Graves, Raphael Patai

kayboluş - ken grimwood

şu ara ikisini birden okuyorum;

marcel proust - sodom ve gomorra
david macey - michel foucault

watership down- Richard Adams

zülfü livaneli - serenad

Barış Müstecaplıoğlu - Perg Efsaneleri, 3: Bataklık Ülke (Sabah başladım)
Bülent Ecevit - Açıklamalar 1976 (Beş gündür okumaktayım)
National Geographic, Mayıs 2012 (Azar azar, haftasonları, kahve eşliğinde)

Tutunamayanlar +1, bitmiyor kodumun kitabı.

Kelebek - Henri CHARRIERE

tam benim tipim - simon garfield

insan nasıl insan oldu

ahmet ümit- sultanı öldürmek kitabını bitirdim.
şimdi halil inalcık- devlet-i aliyye kitabına başlıcam.

çılgın türkler kıbrıs - turgut özakman

Huzursuzluğun kitabı
Anarşist banker

Fifty Great Short Stories (Milton Crane)
Yakın Tarihin Gerçekleri (İlber Ortaylı)
NTV Tarihi de alacaağım eli kulağında

Allah-kuranı kerim

Primo Levi okuyorum. Bunlar da mı İnsan'ı okudum, şu an Şimdi Değilse Ne Zaman'dayım. Canım şu ara sürekli partizanlara katılmak, demiryolu bağlantısı kesmek, Nazilerle çatışmak, patates ve mısır haşlayıp kar yemek istiyor. Çok güzel yazmış kerata. İkinci Dünya Savaşı'na büyük ilgi duyan biri olarak daha önce okumamış olmamı ayıp sayıyorum kendi adıma.

Avustos böceennen garınca
Davşannan tosbaa

emrah serbes- deliduman
dergi olarak da ot dergi temmuz sayısı

moby dick - h. melville
edebiyat nedir - j.p. sartre
çağımızın gerçekleri - j.p. sartre

Türkçe

ispanyolca (orta-iyi)
almanca (başlangıç-orta)

Türkçe tabii bir de :)

ingilizce bilmiyorum, fransızca ve zazaca biliyorum.

orta civarı alamanca.

arapça

anadil seviyesi rusça

günlük diyalog seviyesinde litvanca. (erasmus'tan hatıra)
başlangıç seviyesinde almanca ve ispanyolca. (bireysel çaba)

kıçıkırık japonca
yol sorabilecek kadar korece
lise seviyesinde almanca
ha bide ispanyolca bir sürü küfür biliyorum

8 dilde seni seviyorum. Birde başlangıç seviyesi lehçe ve letonca.

*fransızca
*liseden almanca.

arapça, çerkesce.