Ekşi Duyuru

samsung için;
findmymobile.samsung.com
buradan çıkıyor.

samsung kullandığım için bunu biliyorum sadece.

Faturada yazabilir. Kutuda yazar.

Müşteri temsilcisi ile öğrenildi. Teşekkürler.

ben bu durumlarda gittiği yere kadar bilet alıp heyecanı devam ettiriyorum.

Her iki sonuca da seytan yonlendiriyor. Ben melek ne der acaba daha cok merak ettim.

Melek fal oklarını ve zar atmayı yasaklayan Rabb'in emrini hatırlatıyor onu bu işe karıştırmayalım lütfen :D

Ben olsam bahis yaparım

aynı yere iki kere yıldırım düşmez.

bi ufak

bi ufaklık, üstüne bahis yapıştır, miss...

ben olsam yarım bilete verdiğim parayı ayırır. kalanıyla tekrar bilet alırdım.

iki kişiyi bir ufak kesmez. üstüne para koyup bir büyük alıp sofrayı şöyle güzelce bir donatın arkadaşınla.

bir tane ceyrek al, sansini devsm ettir, kalaniyla da kendine yemek ismarla ya da evdekilere tatli ismarla

ikinci ligden bir maca bahis yapip maci izlemeye git.

Yatırım yap kanka. Dolar al

Yarım bilet parasını cebe at kalanıyla devam et.

Parayı aldım bilet falan da almadım ilgilenenlere duyrulur :D

İki kişi veya kurum arasında atışma sürtüşme var fakat iki taraf da beti arttıran olmak istemiyor. Biri gelip katalizör olarak beti arttırıyor ve iki kişi/kurum birbirine hırçınlığını dolandırmadan net ve direkt bir şekilde kusuyor. Böylece rahatlıyorlar çünkü ya barışıyorlar ya da tamamen kopmaya/birbirlerini yok etmeye karar veriyorlar. Bu fasılın ardından da nihayet ortalık sakinleşiyor.

şeklinde algıladım. Yoruma açık.

Ceviri hatasi. Turkcede bazi fiilleri nesnesi olmadan kullanamayiz, ornegin "Ben bagdastiriyorum" diye bir cumle olamaz, nesnesi dolayli tumleci gerekli.

Bazı felaketler, öncesindeki kaos hallerini sükûnetli bir nihayete erdirebilir. Mesela, ölüm.

(bkz: greater good)

@traveler söyleyen kişi Türk. Günlük konuşmada kullandı, gramere söz dizimine çok dikkat etmemiş olması normal. Ben de kullandığı şekliyle paylaştım

12 Eylül olayına benzettim anlatılani durulması için daha çok insan öldürülmesini beklemek

@seyyar satıcı âlâ örnek.

herhangi bir markayı marketten temin et. rica ederim.

Tüketenlerden öneri istemiştim yahu belli olmuyor mu :D Güldüm yalnız Allah da sizi güldürsün :D

Caykur zumrut candir

Ben yıllardır aktardan alıyorum. Açık yeşil çay daha doğal geliyor bana.

mach 3 al yanına. gilette traş jeli de al ama jelin çalınabilir mach3 ü zaten cebinde taşırsın bi süre.

askerde sabahları erken kalkıp traş ol.

ters vurma jileti sadece yukardan aşağı traş ol 2 hafta içinde cildin alışır.

@killerbee teşekkürler bunu yıllarca denedim lisede fayda sağlamadı :(

sakalların zayıfsa kıl dönmesi olabilir. sakallarını güçlendirmen lazım.

@komando Gbt yapan polisler makarasına "ışidçi sandık" demişti :D Aşırı gürdür sakallarım güçsüz olduklarını sanmıyorum.

@skerde herşeyin istir@h@tını gördüm, terlik istir@h@tın@ k@d@r, tr@şl@ ilgili görmedim.

A h@rfi b@smıyor bi süre böyle id@re ediceniz @rtık.

Askerde sakal istirahati var, revirdeki doktor veriyor uzun süre traş olmadan gezersin.

Bedelli yapacağım için yüzüm yok :( 3 hafta tıraş oluver diyecekseniz haklısınız olacağım da zaten ama bebeksi tenim nasıl rahat eder diye düşünüyorum.

Cildin yağlı mı? cild yağlıysa sivilce yapar bu kıl dönmesine sebep olur.

Aynen aradığım cevap teşekkürler. Evet yağlı. Nasıl kurtulabilirim yağlı ciltten bir bilginiz var mı?

Sabunlar var ondan kullanabilirsin. En iyisi cildiye doktoruna git derdini anlat sana en iyi ilacı verir.

yapılıyor zaten bu bikaç yıldır. bu sene de yapılır kesin yine

yıllardır oluyo en az 5-6 senedir sanırım. hiç katılmadım.

"Geleneksel Duyuru Hediyeleşmesi" başlıklarından takip edilebilir.

Geçen senelerde görmüştüm yılbaşı hediyeleşmesi duyurusu, hiç katılmadım, bu sene de katılmam. Bir iki haftay birileri yapar yine, ona katılırsın istiyorsan.

Rejimin kontrolündeki bölgeye gidip gelmek için buraya ihtiyacımız yok mu?

Dediğiniz gibi sadece savaş bölgesine gidebilirsiniz.

O Selefi örgütlere katılırsanız, ancak kuzeydeki bölgeye gidersiniz. Şam ve devlet kontrolündeki bölge için devletin kendisinden vize almanız lazım.

Açık karayolu var, iki ülke arasında hala ticaret var, diplomatik temas (galiba) belli bir düzeyde devam ediyor.

Bütün bunlar çok önemli değil, esas olarak toplanması gereken istihbarat var. Kim hangi örgüt ile hareket ediyor, kim seçilmiş hükümete bağlı kalıyor falan. El-muhaberat’ı küçümsemeyin.

10 sene sonra da isteyecek. sigaranın kötülüğü bu, bir kere bağımlı oldun mu asla tamamen unutmuyorsun; ara ara hortluyor. içmeyeceğine kendini ikna edersen geçer, kararlı ol.

Ne zalımdır sinsidir o zamanla daha iyi anlaşılır oluyor. Benim bırakmam 1,5 yılı geçtiği halde aklıma gelir ara sıra ve ayda bir falan güzel bir içeceğin yanına bir puro içerim ama sonrasında canım istemez sende olduğu gibi, bu içip ritüelini bünye arada bir tekrarlamak istiyor. Hiç içmeyenlerle bizim gibi bırakanların arasındaki farkı unutma: farzet ki sağlığa yararı veya zararı nötr olan sigara benzeri bişey üretildi tek giren çıkan para. Bu durumda hiç içmeyenler ağırlıklı olarak "neden para bayılayım ki" diyecekken sen ben gibiler "lan ben bunu sağlığım için bırakmıştım bilime dayalı zararsızını üretmişler keyfim paradan daha önemli" deyip başlarız. Ayağımızı denk alalım lütfen!

Tekrar başla

koku hafızasına aldın bir kere o çeyreği içerek, çözümü de bu isteğin geçmesini beklemek, ben de 3 aydır bir fırt bile içmedim, biliyorum ki bir fırt bile beni sigaraya geri döndürecek.

5 yili gecti. sigara icenlere terör estiriyorum ama bazen kokusu guzel geliyor. o kadsr irademiz var cok şükür iki bira içtik diye sigaraya sarilmiyoruz. durduk yere nikotin vermissin vücuda ama caninin cekmesi tamamen psikolojik. yine de zor geliyorsa nikotin banti kullan.

Bu isteğimin üzerinden 10 gün geçti. Içmeyin, içirtmeyin. Içmediğim için çok mutluyum. Ama içseydiö buraya yazacak bir mutluluğum olmazdı. Yaaaa...

Gelir ama gelmez, ptt onu mutlaka kaybeder.
Koskoca tumende, koskoca yedek subay binasinda icerde ptt subesi olmasina ragmen boyle biri yok diye iddia edip koliyi geri gondermislikleri var.

Babacım 21 günde mektup kışlaya gelecek de birliklere ayrılacak da sana getirecekler, sen gitmeden evvel yazsınlar öyle gelir anca:)

Bizim koğuşta bir arkadaşa sevgilisi gödermişti. Oluyor yani. Bedelli yaptım bu arada. Bir önceki celp.

Valla çok istiyorum bi asker mektubum olsun ya :D

Taahhütlü göndersinler mektubu, kaybolmasına imkan verilmesin.

Töre değil kan gütme saikiyle öldürme olarak geçer. Farklı şeyler.
Ne kadar doktrin buna kan gütme saiki dese de yargıtay aksine kararlar veriyor. Kan gütme saiki demek için öldüreni öldürmek değil öldürenin yakınlarını öldürmek olarak belirleme yapıyor.

Burada töre saiki değil kan gütme saiki var diyebiliriz belki. Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre kan gütme saikinin 3 temel şartı bulunuyor.

1- önceki hadise ölümle sonuçlanmış olmalı
2- fail, suçu öç alma duygusuyla ve görev bilinciyle işlemeli.
3- ilk öldürme olayıyla ikinci olay arasında çok vakit olmalı, böylece acı ve kızgınlıkla değil planlayarak, görevi yerine getirme bilinciyle, gelenek inancıyla öldürmeli.

Ama öldüren kişi öldürüldüğü takdirde yargıtay bunu uygulamıyor. Haksız tahrik hükümlerine göre indirim yapıyor hatta.

Töre konusundaysa, son yıllarda yargıtay 1. ceza dairesinin yerleşik kararlarına baktığımızda aile veya aşiret meclisinin emri veya kararı aranmıyor zaten.

Sonuç itibarıyla toparlarsak, doktrinde aksine görüşler olmasına karşın yargıtay burada töre saiki veya kan gütme saiki uygulamayacaktır diyebiliriz.

www.tekzen.com.tr

Amacin yulaf ögütmekse rondo isini görür.

Rondo maalesef işimi görmüyor. Iyice un haline getirmek istiyorum. Teşekkürler yine de ilginize :)

bilimfili.com

teknoseyir'in 3 farklı podcast'i var, ilgi alanına göre seçebilirsin; bilgilendirici ve sade, ergen işi değil.
teknoseyir.com burada hafta içinde olan teknolojik gelişmelerden bahsediliyor kabaca.
teknoseyir.com adından belli zaten
teknoseyir.com bu da adından belli, haftalık oyunlarla ilgili haberler. yorumcular donanımlı insanlar, oyunların sosyal, piskolojik, felsefi boyutlarına da değinip güzel sohbet ediyorlar.

açık gazete

anchor.fm

açık radyo ya girip ilgi alanına göre olan programların podcast lerine bakabilirsin. bide negzelmiş işe bisikletle gitmek <3

The inquiry

ne diyorsun altan?

neden asi hissedecekmişim?

anlamadım.

Fuck the system yeah olayları ;)

bu ne bilimsizliktir ey farabi.

farabi 13 yasinda arkadaslari ona ergen diyor

o kadar haklısın ki.

Bunun yolları var fakat Persona not grata bir şey ifade etmez. Öyle ilan etti diye elçilik ülkeyi terk etmeye mecbur değil, ancak kendi ülkesi geri çekerse gider yerine de başkası gelir, kendi ülkesi geri çekmezse orada kalır, yani Assange'a bir şey olmaz. Velev ki elçi "Hadi Assange gidiyoruz" dedi arabaya binip çıktılar, o ülkede arabadan çıkmadığı sürece bir şey olmaz, yani polis arabayı durdurabilir ama diplomatik araç olduğu için içini arayamaz ya da içindeki birini alamaz fakat arabadan inip de uçağa falan binmeye kalkarsa havaalanında ya da uçakta tutuklanabilir. Ha mesela illa bir çözüm üret dersen arabadan hiç inmeden kargo uçağıyla ülkeden çıkarabilir ya da devasa bir diplomatik torba içinde yine ülkeden çıkarabilir ama diplomatik çanta içinde ofis materyali taşınması konusunda bir zorunluluk var sanırım o iş yalan olabilir. Yani Assange bir ofis eşyası olmadığı için torbadan çıkarabilirler ama bu ihtimaller komik ihtimaller tabii. Assange'i ele geçirmenin tek yolu karşılıklı elçilikleri kapatmak olabilir. Yani ingiltere Ekvador'daki elçiliği kapatırsa Ekvador da mecburen İngiltere!dekini kapatacak, o taşınma esnasında alabilirse alır, onun dışında hiçbir yol yok.

Eksiduyuru.com/mobil
ya da
Eksiduyuru.com/m.php

Bir de “aramaya inanmak” diye bir şey var

Arkadaş aradığımı belirttim bulamadım soruyorum. Google'da Arayıp da bulamadığımız şeyleri burda sormuyor muyuz?

Al şu linke tıkla: www.google.com.tr

beta.eksiduyuru.com da var

google değil de site içi aramayı kullanmak daha efektif olabilir...

eksiduyu.ru
eksiduyu.ru
eksiduyu.ru
eksiduyu.ru
eksiduyu.ru
eksiduyu.ru

Sanırım okuduğunu anlayamıyorsun süper zeki arkadaşım. Mobilden girdim diyorum, mobilde site içi aratamadığım için googledan arattım. Sana mı soracağım duyuru açmadan? Tek derdin ben miyim git kendin için iyi bir şeyler yap.

Abicim "mobil siteye giremedim" diye duyuru açıp "mobilden girdiğim için arama yapamıyorum" diye cevap yazıyorsun. komik misin?
bin kere sorulmuş şeyi buraya sorarsan linkleri alıp gözüne sokarlar. linklerde sorunun yanıtını bulabilirsin, açtığın duyuru için bir yanıt niteliğinde o da...

ayrıca demek ki google'da da arama yapmayı bilmiyorsun. buyur bu da google araması sonuçlarından:
www.google.com.tr
www.google.com.tr

insan gibi yazıyoruz verdiğin cevaba bak...
edit:ek

Pardon ama basit bir soruya ayar verdiğini zannetmenin nesi "insan gibi"? Her duyuruya "aramaya inanmak" diyeceksen yanlış yerdesin, ne burda ne quora'da ne de askreddit'te yerin var.

Mobilden, mobil uyumlu olmayan siteye girmiş olduğum için o şekilde aratmak zor geldi ve google'da aradım. Arattığım linki de yazdım, gördüğün gibi sonuç yok. Kendi duyurularında dediğin gibi aratırsın. Iyi günler.

ahahah
eski tansaşın oraası. ama doludur ama zaten fırtına olmadı. ama zaten şimdi geç de oldu. sorunun önemi kalmadı.

Güzelyalı yakınlarındaki tüm kapalılar doluydu veya dışardan abone harici müşteri kabul etmiyordu o sebeple konak kapalıya bıraktım.

Bi de neden güldünüz bu kadar :D

mümkün hatta olacak bence

Araştırmalarımı biraz daha yoğunlaştırarak cevabı buldum! İki davayı da kaybettiğini kendisi açıklamış :P

@cesario +1
Ertesi gün gece 10 da bile açıklanabilir ki benim gideceğim zaman öyle olmuştu. Akşama kadar pc başında beklemiştim

28 inde saat 16:00 ya da 17:00 gibi normal şartlarda açıklanır

2 defa izledim, böyle bir şey dikkatimi çekmedi, ben parayı kız kardeşinin çaldığını düşündüm hep, benim gibi düşünen pek kimse yok sanırım.

parayi tasiyici adamlar calmamis miydi, bana oyle geldi

Ben de parayi tasiyici adamlarin caldigini düsünmüstüm.

google translate türkçe çevirisini çok geliştirdi, oradan yardım alabilirsin.

"İnsanların bir zamanlar onları yönetenlerin herhangi bir yersiz teşebbüsüne karşı verdikleri bütün güvencelerin tamamen ortadan kalkması"

dedi mesela, gayet düzgün bir çeviri. "yersiz" yerine "haksız" veya "kanuni dayanağı olmayan"; "teşebbüs" yerine "taahhüt", "üstlenme" gibi kelimelerle düzenleyebilirsin.

denedim google translate'i ancak pek tatmin olamadım bu çeviriden açıkçası. isabetli olmayabileceğini düşünüyorum

ne açıdan tatmin olmadın peki? anlamı mı karşılamıyor yoksa yapısal olarak mı özensiz görünüyor?

Metnin tamamına baktığımda translate'in sunduğu anlamın metnin içerebileceği bir anlam olmadığını düşündüm. Metnin tamamı şurda arzu ederseniz: www.marxists.org Fransız İhtilali sonrası idam edilen bir devrimcinin mahkemeye karşı savunması.

devletin kanunsuz uygulamalarına karşı halkın kendini savunacak mekanizmaların etkisizleştirilmesinden bahsediyor, tutarlı geldi bana.

"had once been given" kısmını yöneten için çevirmiş ama garanti için olması lazım, bu da yapısal bir hata ama anlamda sorun göremedim ben.

Evrensel cesaret cesaretini, eğer bunu söyleyecek kadar ileri gidebiliyorsan, her yerde mutlak susturuyor; sonra silahsızlanma görüşü, insanların bir zamanlar herhangi bir haksız komisyon karşı verilen tüm garanti tamamen striptiz Onları yöneten kişilerin parçası; neredeyse tüm enerjik erkeklerin etini sıkıcı ırons son izi; ve bana, davranışları için çok iyi sebepler pek çok kişinin neredeyse tam olarak hüküm verdiği gibi, Cumhuriyet gerçekten, her şeye rağmen, bir nimet dışında bir şey olsun; bu çeşitli sebepler neredeyse tüm ruhları tam bir istifa durumuna getirdi, ve herkes boyunduruğu altında eğilmek için hazır görünüyordu."


bu da başka bi çeviri ben çevirmedim amaa buradan toparla daha yakın

haberlerde 100 TL diyordu :)

neyse ki hiçbir yakınım yok bu mala parasını kaptıran da duymadım çevremden :))

Bence göndermesi teknik olarak çok mümkün değil. Çünkü yurtdışından binlerce insanın hesabına para geçmek öyle kolay bir iş değil. Zaten bu işle kimse de uğraşmaz. Yurt içinden de zaten para yatıracak kadar kıt değildir.

olsa simdiden parlatmaya baslamisti ama yok malesef. damadiyla arasi iyi degil, ogluna kesinlikle guvenmiyor. sumeyye erdogan erkek olsaydi kesin onu yapardi.

Kim olduğu şu an belli olmasa da yakın tarihe bakıldığında muhakkak birinin olduğu anlaşılır.

"Tek" adamlarin halefi olmaz. (bkz: Stalin)

allah allah ben de geçenlerde damadını istediğini okudum, iyi bir sıradan aday göstermiş onu. parti alt teşkilatlarında damadına paralel başkan diyolar diyen var. neye inanacağımıza şaşırdık.

kendi gozunde olabilir bilmiyoruz ancak halk gozunde yok. tek adamlik hevesinin, duzgun sistemler kurmak yerine ben yaparimciligin bir kotu yani da bu malesef. hani yaris yaparken viraji duzgun almak yerine kestirme yapayim der de agaca carparsin ya oyle bir sey.

@buf-e kür +1

erdoğan kişi kültü. böyle adamlar "ben ölürsem" diye düşünmez. ölmeyecekmiş gibi yaşarlar.

Benim de gördüğüm kadarıyla çocuklarına kesinlikle güvenmiyor.

halk gözünde bir halefi yok +1

kimse damadın peşinden gitmez. bence ikinci biri oluşturulamadı.

Bizim deyzoğlusu ilim irfan yayma cemiyetinde çalışıyor, erdoğanı çoğaltmaya çalışıyoruz diyordu en son. Yalnız gizli bilgi ortamlarda fazla şeyyapmayalım.

değil. şart var milletvekili adayı olamıyorlar. hatta bakan olanda milletvekilliğini bırakmak zorunda.

cumhurbaşkan adayları aynı zamanda milletvekili adayı mı? > hayır
seçilmeyen hem saraya hem meclise giremiyor, değil mi? evet.

eger varsa partideki gorevleri devam ediyor.

Evet, Meral ve Muharrem ortada kalacak yani.

tayyip kaybederse emekli mi oluyor yani?

tayip kaybetmez. Kaybetmeyeceginden emin olmasa duzenlemeyi bu sekilde yapmazlardi zaten.

hehe adam sistemi tam keyfine göre kurmuş.
hem başkan olacak, hem de rakipleri pasifize edecek.

en fix yöntemidir o ladesin. sayılır tabi.

Bence tek şans galibiyet için minimum 3 lades kuralı üzerinden yürümek.

Sayılır tabii ki. Zaten o kemiği verirken lades yapmak, ladesin çoban matı gibi bir şey.

o işin raconu zaten. al bakiyim kiminki daha uzun diye ilk önce kendindeki kemiği verirsin, karşı taraf aklımda demeden alırsa daha onuncu saniyeden ladesi çakıp kazanırsın oyunu.

hayır. yansoydur.

kardeş 2. dereceden, yeğen de 3. dereceden yansoy hısmıdır.

park edebiliyorsunuz ama otopark ücreti bence pahalı. civardaki izpark'ları tercih edebilirsiniz.

dışarıdan aylık abone olup sürekli buraya parkeden arkadaşlarım var. oldukça da ucuz diyorlar. muhtemelen tek girişlik de alırlar.

Kindle Paperwhite. En son 3'ü çıktı galiba.

kindle pw+1

Kobo Aura Edition 2 öneriyorum ben Türkiye için.

2 yıl önce marketlerde vs. yasaklandı.

ayrı ayrı almak. yılbaşı sepetinin yanında altılı bira, litrelik rakı ve benzeri gibi.

tabi mümkünse yılbaşı sepetini alkolsüz olarak alıp, alkollü kısmı kendiniz yapıp bir kadeh içerken iki kadeh de devlete ısmarlamaktan kurtulmanız. uzun vadeli çözüm, ama güzel çalışıyor.

oha. bir yasima daha girdim. herhalde amac insanlara daha fazla ozgurluk saglamak. malum bu durumda kisi kendi alkolunu kendi belirleyecek.

4 sene filan oldu yasaklananı

microsoft launcher dene

notification ve lock screen ayarlarını kurcala. tam olarak bu ikisiyle alakalı.

jet fadıl

Jet fadıl +1. Caprice gold projesi varmış.

hocam bence bana yatır, en akıllıca yatırım ben olurum bu ikisine kıyasla

Çiftlik banka tanıdığım 15 bin lira yatırdı. Ayda 3 bin veriyor falan diyordu baya hevesliydi.

mega holding. bol kazançlar

şurada bi avuç insanız. bence bunlara benzer bir proje ortaya çıkartabiliriz.

Mega holding hayirli isler araba alinca fotografini atarsin

IBAN veriyorum meşajını bekliyorum.

kanser hastasi bir aile babasina yardimci olmak isterseniz, www.savewalterwhite.com

harca gitsin.
bugün varız; ama yarın olamayabilir.z

Sınavsız İkinci Üniversite değil ÖSYS'ye girip kayıt yaptım. Yine de aynı prosedür geçerli mi?

üniversite öğrenci belgesi yeter bence sonuçta diplomanız olmasa oraya da kayıt yapamazdınız. yine de büroya bi sorun garanti olsun.

hayır tek çare buna alışmak. insanları değiştiremezsin. kuralsız, saygısız, görgüsüz bir toplumda yaşıyoruz.

otobüste bacaklarını açarak oturan, kolunu senin karın boşluğuna dayayarak oturan, yolculuk boyunca telefonda muhabbet eden, müziğinin sesini hatta kulaklıksız video/müzik falan açıp dinleyen, korna sesleri, yolu tıkayan minibüs/dolmuş esnafı, kaldırımdan geçerken sanki ambulans geçiyormuşçasına korna çalıp duran bisikletliler... polisi, zabıtası da farklı değil.

bu toplum böyle. maalesef böyle. bunları sorun ettiğin, kafaya taktığın zaman deli muamelesi görüyorsun. bana psikologa gitmen gerekiyor, ilaç kullanman gerekiyor deyip duruyorlardı iş arkadaşlarım. çünkü tuhaf/yanlış/kötü olan bu görgüsüzlükler/ terbiyesizlikler değil, benim bunlardan şikayet etmem! çünkü tuhaf olan onlar değil, benim!

tr'den imkanım olsa giderdim ama temelli de gidemem. toprağımı, vatanımı seviyorum. her memlekete gittiğimde eğilip toprağını öpen adamım ben.

gözlerini, kulaklarını ve zihnini bunlardan uzak tutmaya çalışacaksın olabildiğince. başka yolu yok maalesef.

Geçenlerde Beylerbeyi'nde sari ışıkta kalkmadım diye ne kahpeliğim ne o....uluğum kaldı. Sarıda korna yaptı, ben de " ne var ne" babında elimi kaldırdım ve bu hakaretleri işittim. Üstelik arabada çocuğum da vardı. "Anne o..... ne demek "diye sordu. Ben de adam kendi adını söyledi dedim ne diyim.

Mümkün oldukça araç kullanmamaya çalışıyorum İstanbul'da. Toplu taşıma kullanıyorum ama o da ayrı dert. Evet bunu dillendirip rahatsız olunca da takıntılı tip oluyoruz. Normal görülüyor bu toplumda bu davranışlar.

ben bir ara şu maçlarda kullanılan sprey şeklinde kornalardan alıp adamın kafasına sıkmayı düşünüyordum. sonra geçti.

türk insanı'nın mükemmel bir karakter yansıması trafikte ki davranışı. hamur bu, fazlasını bekleme :)

istanbul trafiği gerçekten insanı çıldırtıyor. benim uyuz olduğum tipler araba kullanırken telefonla konuşanlar. yavaş yavaş gidip slalom yaparlar, aynalara bakmazlar, yeşil ışık yanar geçmezler. Hatta geçen haftalarda oldu daha. yeşil yandı adam telefona daldığı için tekrar kırmızıya döndü geçemedi salak, arkasında da 3 araba bekliyoruz biz de kaldık. kimse de korna çalmadı. Bu olaydan sonra telefonla ilgilenen gördüğüm anda kornaya abanıyorum. benim zamanım onların gerizekalı muhabbetinden daha değerli.

Ben yazicaktim ama runagain yazmis. Biz bu topraklarda azinliktayiz.

Edius falan gibi cok usta programlar var fakat kullanması zor. Geçen windows movie maker kullanarak senin istediginden cok daha fazlasını yapmıştık. Üstelik kullanıcı dostu. Yarim saatte çözdük tum programı kullana kullana.

Ekonomist değilim. Okuduklarımdan anladığım şu:

Vatandaşın satın aldığı çoğu şey yabancı kaynaklı. Otomobil alınca otomobil maliyetinin tamamı yurtdışına gidiyor. Araba alırken ödediğin vergiyi hesaba katma, sonuçta o para bir ay sonra memura maaş olarak dönüp yine vatandaşın cebine giriyor, o vatandaş da araba almak için yine o parayı yurtdışına gönderiyor.

Telefon, televizyon, benzin, elektrik, doğalgaz vs sürekli yurtdışına para kaybı.

Vatandaş ev almak isteyince parayı yurt içinde tutuyor çünkü inşaat sektöründeki maliyetlerin çoğu yerel. (iş makinesi vs masrafları var yine yurtdışına gönderilen). Vatandaş aslında kendi parasıyla almıyor, bankaya borçlanıyor, 10 yıllık kredi alıyor. Banka bu parayı cebinden vermiyor tabi, şirket hesaplarındaki paralardan veriyor. yani mevduat sahiplerinin parasını kredi çekenlere dağıtıyor, banka mevduat sahiplerine borçlanmış oluyor.

Mevduat sahibi dediğimiz de mesela inşaat şirketi. Yaptığı işten 10M TL kazanıyor, bankada tutuyor parayı, yani bankaya borç veriyor. Sonra bankadaki parasına güvenerek nşaat malzemesi alıyor, parayı hammadde üreten firmaya aktarıyor. Gerçekte para aktarılmıyor, bankanın borcu aktarılmış oluyor.

Yani bankaya para yatırmış vatandaşların veya şirketlerin, bankalardan alacakları var. Ev alan vatandaşın da bankaya borcu var. Yavaş yavaş onu ödüyor.

Burada krizi geciktiren şey, **benim anladığım kadarıyla**, bu borcun süresi. Ev kredisi denen şey, diğer tüm borç çeşitlerinden daha uzun vadeli bir borç. Fabrika kuracaksan bankadan bu kadar uzun süreli kredi alamıyorsun mesela. Sadece ev alacaksan mortgage kredisi veriyor banka, 10 yıla 20 yıla yayıyor.

vatandaşın televizyon, telefon, elektrik alacak parası azaldığı için yurtdışına para aktarımı yavaşlıyor. Bu da krizi geciktiriyor.

Ekonomisi iyi olan bir ülkede, yurtdışına satış yapan fabrikalar olur. Böylece vatandaşın parası yavaş yavaş yurtdışına kaçarken, bu fakrikaların kazancı kendi ülkesine vergi veya yatırım olarak döner, böylece uzun vadede yurtdışına kaçan para, yurda giren paradan daha az olur, bu da ekonomiyi büyütür.

Bizim durumumuzda, vatandaşın cebindeki para vergi ve inşaat olarak yurt içinde dolaşıyor, ancak bir kısmı yine de yurtdışına kaçıyor. Bu süreçte yeni yatırım yapılmadığı için tüketilen tek kaynak vatandaşın cebindeki para oluyor. O bitince (veya azalınca) ev kredisi taksitleri ödenemeyecek, bankalar borç toplayamayacak, mevduat sahiplerine borcunu ödeyemeyecek, bankanın batmaması için devlet müdahale edecek, hazinedeki parayı harcayacak, maaşları ödeyemez olursa isyan çıkacak.

Özetle, inşaat sektörünün krizi geciktirmesinin sebebi, vatandaşın cebindeki parayı uzun vadede mevduat sahibi şirketlere borçlandırması. Diğer tüm sektörlerde vadeler daha kısadır. Mevduat sahipleri, borçlarını toplayamaz olduğu anda kriz çıkar.

Şu sıralarda şirketler birbirine para veremediği iş yapamıyor, ya da birbirlerine ev satışı yapıyorlar. Yani teknik olarak borçlarını toplayamaz duruma geldiler. Kriz o yüzden kendini göstermeye başladı.

valla ben de seviyorum çok. hatta şu an 3'ü 3. kez bitirmek üzereyim. skellige'deyim. ama kitaplar kindle'da yatıyor. film dizi derken? öyle şeyler mi var la? dizisi çok iyi olur aslında.

2002 yapımı bir filmi ve 13 bölümlük dizisi var.

başlıkta ara ---> şükela modu

pilli ise mümkündür

kısaca mümkün oluyor bazıları

yok hayır elektrikli. mahallede deli var da korktum o sebeple.

Elektrik açılınca bazı evlerde televizyon kendi kendine açılır, bununla ilgili elektrik tesisatından kaynaklandığına dair bir açıklama okumuştum, benzer bir durum olabilir.

bizim apartmanda jeneratör yok ama apartman ışıkları soluk bir şekilde yanmaya devam ediyor.ziller de çalışıyor. alın size bir bilmece daha.

ihtiyacınız olan şey:
www.youtube.com

yok abi işte :) iki isim var orda. biri Giorgos Nikiforou Zervakis biri de leonidas balafas (ya da mpalafas).

ayrıca ben pek de beğenmediğimi söyleyemiycem. ki yunan müziği severim. mesela ben bugün bu grubu buldum. çok daha güzel.

www.facebook.com

inanamadım yahu :) teşekkürler

abide körüklü aydın çizmesi bile varmış yalnız

efe zaten yunanca bi sözcük ^^ karşı kıyıda aynı meyi içen aynı şarkıyı söyleyen aynı çizmeyi giyen birbirine düşman iki millet

ben bir cizgi roman okuyucusu ve hikaye yazari olarak her zaman transmetropolitan'in cizim tarzini istanbul'da izbe mekanlarda takilan bir anti-kahraman hikayesinde gormek istedim. ekol bilmedigim icin spesifik ornek verdim.

benim sevidğim kahraman tipi insan görünümünde ama kendine has özellikleri olmalı. xmen ve batman severim mesela.

Herkese güzel yorumları için teşekkürler. Fikir tamamen orijinal. Sadece çizim ekolleri hakkında yardımınıza ihtiyacımız var! Daha da açayım:

Fransız-Belçika ekolü: www.normandiebulle.com www.cocuklageziyorum.com

Gördüğünüz üzere gerçekçilikten çok uzak ancak görünce bir insan olduğuna kesin kanaat getirdiğiniz çizimler.

Comic ekolünde ise kişiler genellikle "mükemmel güzel" resmedilir. Estetik ön plandadır. Superman, Batman... gibi.

upload.wikimedia.org(2002).png

static.comicvine.com

Çizimlerimiz nasıl olursa daha çok hoşunuza gider? Hangi ekolü takip etmeliyiz?

marvel dc super kahraman hikayeleri cizimleri ve tintin tarzi cizimler cizgi roman turunuze yakismaz, tabi bu benim fikrim. cok steril kaliyor suc hikayeleri icin. efsane olmus anti kahraman hikayelerinin en guncel sayilarina bakarak uygun tarz konusunda fikir edinebilirsiniz. yine sahsi begenim hellblazer, preacher, transmetropolitan, crossed gibi detayli kirli ortam cizimleri ve cirkin karakterler yonunde. bu tarzi uygun gormuyorsaniz 100 bullets serisinin cizim tarzina yakin bir seyler de olabilir. yani ortada yapilmis ve tutmus seyler var cizim tarzi olarak esinlenmekten kacinmayin.

Bence sizin konu icin bandes dessinées cok uygun bir ekol degil. Comics tarzi daha cok uyacaktir. Ama aklimda canlanan seyler iste DKR, Killing Joke, V for Vendetta ne bileyim Watchmen gibi seyler. Marvel'in tarzi DC'den biraz farkli gibi geliyor bana gerci cok az okudum ama yine de DC stil olarak daha guzel geliyor.

Tabii cok indie bir sey de yapabilirsiniz. Iste image'in cikardigi comics lerin cizimleri falan da hosuma gidiyor benim.

elbette yayımlayacağız memnuniyetle :)

mamas and papas geldi aklıma ama oradaki kadın baya şişmandır. yine de ritm tutarlar, 2 kadın 2 erkek var.

Hayırlısı ya :D

gizli gay olabilirsin mazallah

kesmiyorlar.

2+1 yerine beats pill taşı.

store.apple.com

Demeyin yahu... Gerçekten durum çok ciddi o yüzden bağışlayınız obsesif sevgili moduna giriyorum: Hiç mi yok oluru cerrahi operasyon geçirmeden?

tek çözüm cerrahi müdaheledir maalesef.

Yareppim resmen ıstırabın ilk evresini, reddetmeyi, yaşıyorum.

Arkadaşlar ben de kilo vermekte olan şişman biriyim. 140'tan 80'e düşen tanıdığımın durumu gerçekten çok kötü. Bu problemden mustarip dostlar varsa af buyursunlar ancak gerçekten o görüntü bana son derece iğrenç geldi. Ve eminim ki kilo verince ben de aynı durumda olacağım. Mademki öyle, bu iş için para biriktirmeye şimdiden başlayayım. Böyle bir operasyon ne kadar tutar?

Sıkılaştırıcı ürünler gerçekten işe yarıyor. hele bir de paraya kıyıp iyisinden alırsan ve birkaç ay düzenli aksatmadan kullanırsan sonucu görürsün.

farabi, verilen kilo fazlaysa sarkma kaçınılmaz. biraz da yapıya bağlı bir şey. adam hali hazırda sarkıksa kilo verince de sarkık olur. sarkmanın önüne biraz olsun geçebilmek için spor ve bol protein yemek lazım.

Yakılan birkaç kiloluk yağ ile birlikte kas kütlesi artırılabilirse deri bir şekilde kendini toparlayabilir ama yüksek kilolarda cerrahi yöntemlerden başka bir araç yardımcı olmaz size. Kozmetik ürünler falan denmiş ama 60 kilo vermiş birinin derisini toparlayabilecek bir ürün henüz icat edilmedi, onu icat eden kimyager dünyanın en zengin insanı olurdu herhalde, o tip ürünlere para harcamayın.

Bıçak altına yatacaksın.

farabi, o deriler ne olacak bilmiyom amma velakin senin durumunda olan biri kilo verirken zamana yayarak vermeli ki derin toparlanacak zaman bulsun, şöyle düşün çok hızlı kilo aldığında deride çatlak oluyo ama daha uzun süre içerisinde alındığında deri de herhangi bir problem yaşanmıyor, aynı mantık verirken de var,

biraz kilo vereceksin, o kiloyu bir süre koruyacaksın sonra vermeye devam edeceksin vs.

kilo verirken derinin sarkmaması için falan havuzda yapılan bir takım egzersizler var, fizik terapi uzmanları daha iyi bilirler o egzersizleri.

Şoförler genelde sallamıyor. Okulda mesela iett otobüs durmamıştı tekerlekli sandalye binmek isteyince, kimse de bir şey dememişti.

ORta kapılarda yerde bir panel var , kaldırınca kaldırıma uzanıyor ve içeri doğru girmeleri kolaylaşıyor ya da içerden yokuş aşağı şeklilde inmeleri ama zor tabi yine de. Kaldırmakgerekiyor sandalyeyi hafif ve 1-2 şoförhariç sabırlabekleyen görmedim bu işlemi.

birkaç kere gördüm. birinde gece havaalanından dönerken tekerlekli sandalyelinin yanındaki birisi otobüsün rampasını açıp tekerlekli sandalye içeri girdikten sonra kapattı. inerken otobüsteki birisi rampayı açtı.

diğeri gündüzdü. otobüs kalabalık olduğu için şöför almadı.

kullanmıyorlar. ben görmedim hiç toplu taşıma kullanan tekerlekli sandalyeli birini. normal bir insan için bile işkence istanbul'da toplu taşıma.

yalnız körleri görebilirsiniz toplum içinde genelde.

hatta sözlükte bir yazar vardı, taksim meydan çalışmaları sırasında medya ile röportaj yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam.

marmaray ve metro oldukça rahat. asansörlere herkes bindiğinden bazen beklemem gerekiyor. bir keresinde ben öndeyim ben geçicem diyen bir yaratık dahi gördü gözlerim. güvenlik görevlileri oldukça yardımcılar hatta bilet falan sormadan kapıları açıyorlar, asansör şu tarafta diyorlar, asansöre kadar eşlik edip asansörü çağıran bile oldu.
otobüs konusu ise sıkıntılı. bazı şöförler yerlerinden kıpırdamıyor. hatta bir keresinde daha peronda yeni hareket etmiş otobüs bastı gitti. ben de onun akrabalarına bastım. hareket amirliğine şikayet edince otobüsün numarasını alıp 153'e bildirin dediler. olur dedim... 5-10 sene önce alınan yeşil mercedeslerde rampa var ama otobüsün kaldırıma iyice yanaşması lazım. kaldırıma yakın değilse ya da kaldırım yoksa rampa açıldığında dik bir rampayla karşılaşılıyor. tekerlekli sandalye ile o rampayı tırmanmak zor. yeni otobüslerde ise rampalar sıkışmış olabiliyor. uğraşsanda açılmıyor. otobüsü yan tarafa eğmek gerekebiliyor ama bunu şöföre hatırlatırsanız
yapıyor. bir keresinde de rampayı açtık ve elimizde kaldı. menteşeleri paslanmış ve koptu. bir şekilde indim ama başkası nasıl bindi ve indi bilemiyorum. şöför yardım etmese bile otobüsteki diğer yolculardan yardım eden oluyor. o iyi. tekerlekli sandalye için ayrılan yerdeki emniyet kemeri benzeri şey çok da kullanışlı değil. bir de yol yokuşsa ileri ya da geri kayabiliyor. her ne kadar sandalyenin frenlerini sıksanızda. inerken de şöföre ayrıca bildirmek gerekiyor ki birden basıp gitmesin.

dolmuş, minibüs vs zaten söz konusu dahi değil. taksi şöförlerinden bazıları orospu çocuğu taksici tanımına uyuyor. sandalyeyi bagaja sokarken laf edenle, sandalyeyide alacakmıyız diyenlerle karşılaştım. o yüzden korsan taksi bulunabilirse güzel bir seçenek. tüplü taksilerin bagajlarına ya zor sığıyor ya da hiç sığmıyor sandalye. taksi çevirip bagajım küçük lafını duymanız olası.

engelliyseniz ve istanbul'daysanız araba lüks değil. kesinlikle ihtiyaç. araba almıyorsanız/alamıyorsanız arabası olan akrabanız ya da arkadışınız olacak. parayı verdim mi tüm taksiler benim diyemiyorsunuz yukarıdaki sebepten ötürü.

@sutlu nescafe yeterince yazmış yaşananları.

kardeşimin yürüme zorluğu var. yoruldukça kullanıyor sandalyeyi. ama otobüse falan binmesi zor. metrolar rahat evet ama metro ile zemin arasında boşluk olması çok sıkıntılı. birkaç kez tekerlekler sıkıştı araya, kullanan kişi hiç dikkat etmiyor. inen binen tipler zaten manyak.

sıradan insanların asansör kullanılmasına karşı değilim ama bekleyen engelli / yaşlı / bebek arabalı insanlar varken en azından bekleyebilirler. araba olmasa sığardık buraya hepimiz diyeni bile duydum. manyak çok.

otobüslere gelince, beklemeyen olmadı hiç. insanlar otobüse binerken daha yardımcı (anadolu yakasından bahsediyorum). şoförün hiç inip de yardım ettiğini görmedim. iett'nin sitesine girince uyarıyı gördüm, bi tarafımla güldüm. en azından otomatik açılan rampalar düşünülebilir.

kısaca biz kullanacaksak arabayla, en kötü taksiyle gidiyoruz etrafa. taksiler bizim bu tarafta gayet anlayışlı nedense. sadece bağdat caddesinde bir taksiye denk gelmiştik arabayla alamam diyen.

metrobüs kullanmak mümkün değil, çünkü üst geçişe çıkış rampası olup iniş rampası olmayan duraklar var. hiçbir şey tam düşünülmemiş.

ben gaziantep gençlik derneği ile gittim inanılmaz güzel çalışıyorlar. tavsiye ederim.

Google'da baktım bulamadım. Sitesi var mı? Nasıl ulaşabilirim kendilerine?

Bi de antepli olmak şart mı :)

yok hayır nereli olduğunun önemi yok :) www.facebook.com

Antep'te ama burası? İstanbul'da yaşıyorum ben nasıl aracı olabilirler mail yoluyla falan mı?

mail yoluyla iletişim sağlıyorsunuz gidip görmenize ya da sizi görmelerine gerek yok takip edin projeleri ve sonrada motivasyon mektubu yazın gönderin

Hukukcu degilim ama niye hukukculara sordugunuzu anlamis degilim zaten. Bunu hukukcu kadar, bir polis ya da bir torbaci da bilebilir mesela.

Ben sade vatandas olarak cevapliyorum. Polis ustumde "olumsuz" bir esya aramak istediginde kendisine izni olup olmadigini sormuslugum var. Bunun uzerine arama yazisini gosterdiler. Ve hakimin zaten her ay duzenli olarak genel arama izni cikardigini ve bu acidan hic sorunlari olmadigini belirttiler.

Aramak istedikten sonra ararsin, avm guvenlikcileri de ariyor inatlasirsan 10dk kaybediyorsun senin zararina oluyor. Bunda da tutup karakola gotururler yarim gunun gider.

Bölge çapında her ay hakimler tarafından arama izni çıkartılıyor.

Atıyorum "Ankara ili Çankaya İlçesinde şu şu şu güvenlik zaruretlerinden dolayı 1.11.14-30.11.14 tarihleri arasında gerekli görülen hallerde şahısların ve arabaların aranmasına karar verirmiştir."

Yani her an arama izinleri var, yasal zemine böyle oturturuluyor.

edit: kararın orjinal yazısı şu şekilde oluyormuş;

“Adli ve Önleme Yönetmenliği’nin 19 ve 20’nci maddelerinin devamı uyarınca Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü’nün talebinin kabulü; merkez ilçeler Çankaya, Altındağ, Keçiören, Mamak, Yenimahalle ve Pursaklar’da polis sorumluluk bölgelerinde 13 Şubat 2014 ila 27 Şubat 2014 tarihleri arasında 15 günlük süreyle kişilerin üstleri, araçları ile özel kağıtlarının, eşyalarının önleme amacıyla kanun ve yönetmenlikteki sınırlamalar göz önünde tutulmak kaydıyla arama yapılmasına izin verilmiştir”

www.airties.com Kendi sitesine bakarak anlarsınız. ADSL modem bu.