Ekşi Duyuru

bilgisayarımda adblock yok ve hiç yüklemedim. reklamlar rahatsız etmiyor beni.

%99 rahatsız edeceği için kolay kolay kapatmam. Telefonumda bile adaway yüklü. Mesela duyuruda en alttaki reklam ne güzel işte hiç rahatsız etmiyor, hepsi böyle olsa gerek kalmaz.

tolkien hayranı +1

sözcü gibi saçmalayan siteleri açıp kapıyorum.

Ekşiduyuruda kapalı, compu kazansın 3-5 bişe, o kadar giriyoruz. Onun dışında yine böyle hakediyor kazansın dediğim, reklamı rahatsız etmeyen niş sitelerde kapatıyorum.

Her yerde kapali. Kazansin diye kapattigim hic olmadi. İstegim disinda bir sey gormek hosuma gitmiyor.

edit: her yerde acik diyecektim.

2 sene oluyor gideli, yaygın değildi o zamanlar.

Geçen benim de aklıma takıldı. Cevap gelirse takipteyim.

tam insana dönüşemiyor ama akgezen de kalamıyor. deneylerin beklenmeyen sonuç verdiği gibi.

------- spoiler --------

Bir teori vardı. Night king'te aslında brandon stark gibi yetenekleri olan (yeşil gören deniyordu galiba) biri. Yani geçmişi, geleceği ve olan biteni görebiliyor. Ayrıca ölüleri diriltme yeteneği var. Stark ailesinden birisi olması muhtemel.

Hatta brandon stark'ında ilerdeki halinin jon'u dirilttiği ve ortalıkta ışık tanrısı diye adı geçenin aslında brandon'ın yaptıkları olduğu söyleniyordu.

------- spoiler --------

Spoiler

Çünkü benjen walker değil wight oluyordu/olmuştu, o kadar kurtarabildiler. Night king direkt insandan dönmedi mi? Bu benim yorumum yanlışım varsa düzeltin.

yiyeceği kadar avlıyorsa sorun yok. sonuçta marketten de alsa aynı miktarda hayvan ölecek.

Yemek için avlanmakta sorun yok, diğer türlüsü terbiyesizlik.

Ben normal karşılıyorum. Çok fazla duyar yapmaya gerek yok. Doğa vahşi bir yer. İnsanlar da vahşi, takım giydik plazalar diktik diye kendimizi unuttuk sadece. Keyfi olarak canlı öldürmek hatta keyfi olarak doğadaki bitkileri toplamak bile doğru değil. Bitkiler de doğal düzenin bir parçası ve endüstriyel olarak yetiştirilmiyorlar. Herkes toplasa hayvanlara kalmaz. Ama gerekirse avcılığa ya da toplayıcılığa karşı değilim.

tamamen karşıyım avlanmaya.

ayrıca arkadaş zaten avlanmışı/öldürülmüşü almıyor ve yeniden avlanıyor/öldürüyor. aşırı zeka var ben kalamayacağım daha.

Elinde tufekle, 3 tane adamla, GPS'le avlanip tavsan yakalayip bunu da cope atmak sacmalik.

Edit: 3 gunluk olunca hormonlarla 15 aylik gibi gorunen hormonlu tavuklari yani civcivleri yemek de ayni sekilde sacmalik. Et ve tavuk endustrisi de bugun asiri sacma durumda. Yani sabah aksam en kalitesiz ve ucuz etleri yerken avlanip kendi etini bulan insani suclamak da iki yuzluluk.

avlanmak bir spor değil, insanoğlunun artık ihtiyaç duymadığı öldürme dürtüsünü bastırmaya kılıf olsun diye uyduruldu bu spor etiketi. insanoğlunun geçmişte yaptığı ama artık ihtiyaç duymadığı diğer alışkanlıkları spor olarak yapıyoruz(cirit, yüzme, koşma, atlama vs.) ama bunlar doğaya ve diğer canlılara zarar vermeyen etkinlikler. insanoğlu kontrolden çıkmasıyla meşhur bir canlı türü olduğu için, ne kadar istesen de bireysel avlanmanın önüne geçemeyeceğin için bu öldürme işinin spor olarak etiketlenerek sunulmasına karşıyım. çünkü spor demesen de öldüren öldürecek, sen böyle diyerek yapılan işi meşrulaştırıyor, bahane buluyorsun. bu sayede yasak olsa yapamayacak olanlar da yapmaya başlıyor. şimdilerde bol olan av hayvan türlerinin de azalmasıyla, bi 50-100 yıl sonra baya baya tepki çekecek ve muhtemelen yasaklanacaktır spor amaçlı avlanma.

bizim akrabalar ava gidip de civciv kadar 50-60 tane keklik vurup gelmişti. iyi küfür etmiştim. hiç bi numarası olmayan, ateş etmek ve canlı bişeyler öldürmek için yapılan bi saçmalık.

yiyecekse sorun yok. diğeri zaten vahşet ancak her ne olursa olsun bir insanın bir hayvanı öldürmekten zevk almasını anlamıyorum. ve avcılıktan zevk alan bir insanla selamı sabahı keserim.

2.3.6 sürümü şunlara erişebilir:
Fotoğraflar/Medya İçerikleri/Dosyalar
USB depolama biriminizin içeriğini okuma
USB belleğinizin içeriğini değiştir veya sil
Depolama
USB depolama biriminizin içeriğini okuma
USB belleğinizin içeriğini değiştir veya sil
Diğer
ağ bağlantılarını görüntüleme
tam ağ erişimi
Google Play lisans denetimi

Az önce face'de bedelli yakın diye bir paylaşım gördüm, dayanağı var mı bilmiyorum ama bi araştır derim

@fusha
bunca zaman bedelliyi bekledim ama olmadı. çıkmayacak gibi geliyor bana.

@vegas
aynen kısa dönem. yani istek bu ama çok düşük ihtimal yedek subaylık çıkarsa bilemem. işi bırakıyorum. tüm düzenimi bozuyorum. ailemden uzakta yaşıyorum. evimi dağıtıyorum yani. istanbula dönmem gerek askerden sonra. ama döndüğümde evim işim olmayacak. döndüğümde hemen iş bulamazsam büyük sıkıntı olacak.

askere gittiğin günün ertesi günü öğleden sonra alışmış söyleniyor olacaksın.

kısa dönem askerlik büyütülecek bir şey değil bence.

alışılmışın dışında bir konsept olduğu için bazı konularda zorlasa da keyifli bir yer ve değişik bir tecrübe bence.

astsubaylığa heves etme. kısa da olsa her günü sayar oluyorsun. 5 ay 5 gün izinsiz bitirirsin inşallah. askerliği yapman kariyerin için çok iyi olacak. iş bulmak her ne kadar zor olsa da askerlik yapmış olursan daha az zor olacak.

iyi şanslar.

not:ilk haftalar neden bunu yaptığını sorgulayabilirsin, neden gönüllü tecili bozdurdum diye kafayı yiyebilrisin. en zoru acemilik, sonra bişey kalmıyor.

gidince sik gibi kalmayın. buraya yazayım da belki birine yardımcı olurum. kayıdı sildirmesen de tecilin okul tarafından kaldırılması gerekiyormuş. Bunu da okula dilekçe vererek istiyormuşsun.

acil diyetisyene git, istanbuldaysan benimkini tavsiye edebilirim.

Kilo alırsınız. Ben de sizin gibi birçok insanın aksine kortizon kullanırkn incecik bir insan olmuştum. ilacı bıraktıktan sonra biraz acele ettim ve sonrasında çok kilo aldım. Ben ettim siz etmeyin.

eksisozluk.com

eksisozluk.com

eksisozluk.com

eksisozluk.com

ben de ona bakıyordum, efsane olay olmuş bitmiş yeni görüyorum. kimseyi dolandırmamış da keriz.avi yapmış. maddi durumunun iyi olması bir yana (yüksek değerli bir ev, arabalar, yazlık, ülke ortalamasının hayli üstünde aylık gelir) kendi adına "yardım" başlığını kendinin açması, öğrenciyseniz paranız yoksa twitter'da duyurun eşiniz dostunuz para göndersin demesi, -görmedim ama- 2 gündür hesapta hareket yok hadi pamuk eller cebe tarzı bir şey yazması, gelen giden miktarla ilgili ekran görüntüsü, dekont vs göstermemesi gibi nedenlerle başlığa tepki gösterenlere karşı parayı verenler ise bu durumları bilerek yardım ettiklerini söylemiş. ilginç kavgalar dönmüş.

en son ihtiyacı olan 5binküsürlirayirmidörtkuruşu topladıktan sonra da "kampanya"yı sona erdirmiş ilgili arkadaş. ben kendisini tebrik ettim. sosyal deney yapmış resmen.

bu kadar koyuna bir çoban lazımdı, iyi yapmış arkadaş helal olsun.

Geçen duyuru da açmıştım burada. Sağlam kaz yoldu muhtemelen, adam her şeyi apaçık yazmıştı. Onda suç görmüyorum. Suç para veren kerizlerde.

bu arada yardım olayları valilik izniyle yapılmıyor mu? benim bildiğim bu şekilde yardım için hesap vermek suç.

Yok onlar halleder

satıcı pansonic. by panasonic yazıyor yukarıda görürsünüz.

Marka Panasonic ancak satış işlemlerini Amazon yürütüyor.
Dispatched from and sold by Amazon diyor.

Priz ucu için dönüştürücü alman gerekecek burada kullanmak için.

www.lacavesarap.com

www.onlinemahzen.com

adimadimgurme.com

Zamanında şöyle bir yazı kaleme almıştık. İşinize yarayabilir.
Bana göre de Onlinemahzen ilk tercih olmalı.

Ayrıca aklınızda belirli şaraplar vs. hakkında sorular varsa yardımcı olabilirim.

emg sinir ve kasların iletimgücünü test etmek için bakılır. iki nokta arasına elektrik enerjisi verilir ve normalde bu kas veya sinirden geçmesi gereken akıma göre ne kadarı iletildi o ölçülür. yüzeysel ve iğne ile yapılabilir.

valla marketlerde tuzsuz peynir bulmak pek çok bölge için çok zor iş, zira tuzsuz peynir çok çabuk bozulur.
Lor olabilir ama kaşar loru değil gerçek lor bulmanız gerekecek. Ya da evde kendiniz sütten çökelek yapabilirsiniz.
Bunun haricinde hastalar için peynir üreten üreticilerden bulabilirsiniz.

Dil peyniri yiyiyordum aynı nedenle.
Tuzsuz peynir vardı ama kötüYDÜ tadı.

bu arada suda bekleterek de peynirin tuzunu oldukça azaltabilirsiniz.

künefe peynirleri tuzsuz olur, ayrıca 1-2 gün suda bekleyen peynirler de tuzsuz sayılabilir.

En kötü aslında en iyisi evde kendiniz peynirinizi yapın.

Annem de kortizon tedavisi goruyor neredeyse 15 yıldır. En buyuk derdimiz peynir. Saldı o artık, aramıyor tuzsuz peynir falan.

Eskiden carefourlarda tuzsuz peynir vardı. Burdaki kapandı, hala var mı bilmiyorum.

A101lerde buzdolabında kumaş bohça içinde satılan bir peynir var. Adını hatırlayamadım. O baya tuzsuz.

Kaşarlar nispeten tuzsuz.

Lor var bir de.

Mandıralarda en tuzsuz diye satilan peyniri tadıp alın. Onlar bile epey tuzlu oluyor.

Tuzsuz peynir satıcıların işine gelmiyor. Çok çabuk bozuluyor çynku. Eve de çok kucuk miktarlarda sık sık almak lazım.

Mobilden editleyemedim. Cebel markaymiş a101deki peynir.
www.google.bg

zamanında yakınlarım kortizon alırken uyguladıkları diyetler.

tuzsuz ekmek (mümkünse kendiniz yapsanız daha iyi aslında)
yoğurt (yine ev yapımı yada güvenilir marka)
et suyu ve haşlanmış et
çorbalar (yine et suyunu kullanabilirsiniz)
meyve
taze mevsim sebzelerinin haşlama yada sulu yemekleri (salçada tuz vardır dikkat edin)

aklıma gelenler bunlar.

sebzedeki sodyum sayılmıyordur muhtemelen. siz yemekleri tuzsuz yapın yeter.

bol su iç, yemeklere kendin tuz atma, işlenmiş gıda yeme.

Bir de tedavi bittikten sonra en az 2-3 ay daha diyetine devam et. Çünkü etkisi hala kalıyor

tuz yersen şişiyorsun. dikkat et

Gün boyu sadece sebze yesen aldığın tuz 0.2 gramı geçmiyor.

Hazır gıdalar hep tuz, yemekleri tuzsuz pişir, salça falan koyma.
fallopian +1 angelofdeath +1
Yoğurt, süt gibi kalsiyum kaynakları +1
Karbonhidratı fazla tercih etme

tuzsuz fıstık ezmesi, haşlanmış patates (kabuksuz), patlamış mısır, bal, taze meyve (çilek, muz hariç), fasulye ıspanak brokoli hariç taze sebze, içeceklerin hepsi serbest (kırmızı boyalılar hariç), tuzsuz çiğ ceviz hariç kuruyemiş, yulaf ezmesi, yağsız kıyma günde 80 gramı geçmeyecek şekilde..

Hayatımda 2 kez aldım bu tedaviyi. İlkinde dr. tuz konusunda uyardı ve gerçekten çok dikkat ettim ama yine de o aydede diye tabir edilen surata sahip oldum ve kilo aldım. İkincisinde ise doktor yine tuz konusunda uyardı ve şeker konusunda da en az tuz kadar hassas olacaksın ve şekeri tüketmeyeceksin dedi ayrıca karbonhidratı da nispeten az tüketirsen iyi olur dedi. Bu önerileri de dikkate aldım ve sorunsuz bir tedavi dönemi geçirdim. Kilo almadım. Velhasıl tuz hep söyleniyor da, şeker de alma, bal, reçel vs falan tüketme.

Kortizon kullanırken şekeri de kesin. Bazı insanlar şeker de yükseliyor benim yükselmişti. Meyve bile yiyemiyordum. Tamamen tuzsuz. Bol sebze. Et balık ürünlerinde tuz olmadıkça sorun olmamıştı. Paketli şeyler de yeme bi zahmet zaten zararlı. Ben kortizon kullamırken zayıflamıştım

1. Çok nadir sıkarım.

2. Victoria's Secret'ın Gorgeous parfümünü seviyorum. Cinsiyetim kadın.

3. Bence kesin bir kural yok. Kişinin bir tane parfümü olur, onu hep kullanır ya da sürekli parfüm değiştirir. Hepsi olur. Ama yakın olduğum insanın sürekli parfüm değiştirmesini istemezdim. Bence önemli bir şey çünkü. Bir de birisinin parfüm kokusuna aşina olmak güzel hissettiriyor.

4. Victoria's Secret'ın Gorgeous parfümü ve adını bilmediğim birkaç erkek parfümü.

Bye

1-parfüm kullanma alışkanlığınız nedir? Hergün sıkar mısınız?
hergün sıkarım. parfümsüz çıplak gibi hissediyorum.

2-Aktif olarak kullandığınız kaç farklı parfümünüz var? Bunu cevaplarken cinsiyetinizi belirtirseniz 10 numara olur.
mevsime göre değiştiriyordum eskiden, şimdi tek parfüm kullanıyorum. erkek kişiyim.

3-sizce kişinin kendine ait bir kokusu mu olmalı? yoksa ortamına göre sık sık parfümü değiştirmeli mi? Ya da gündelik hayatta bi tane; ortamına göre çeşitli mi olmalı?
ben kişinin kendine ait bir kokusu olması gerektiğini düşünüyorum.

4-En son olarak da bu kokuyu duyunca ölüp bitiyorum şahane kokusu dediğiniz parfüm nedir?
gucci guilty. kadın parfümü olarak bright crystal.

1. aklıma geldikçe, her gün kullanma alışkanlığım yok

2. aktif olarak tek parfüm kullanıyorum, erkek.

3. kafasına göre, hergün farklı koku bile kullanabilir. ben genelde o günkü mooduma göre kullanıyorum. sade limon kolonyası bile olabilir kullandığım. bir de parfümlerin geneli seri üretim nasıl kendine ait bir koku olabilir ki??

4. 1-2 koku var ama isimlerini bilmiyorum. kokular kaldı sadece zihnimde :)

1- hergün sıkarım

2- versace eros, tom ford black orchid, chanel allure homme sport ve dün akşamdan itibaren terre d'hermes by hermes. cinsiyet erkek. ama şunu da belirtmeliyim sıraladığım parfümlerden ilk üçünün kokusunu kendi üzerimde alamıyorum, tom fordun kokusu alkol gibi gelmeye başladı.

3-bence ortamdan ortama değişmeli koku, ama bazı kokuları direkt olarak belirli bir insanla bağdaştırdığım oluyor

4- dün akşam gelen terre d'hermesin kokusuna şu an ölüp bitiyorum hasta oldum

1- Her gün sıkmam. Aklıma geldikçe sıkarım. Birkaç günde bir.
2- Aktif olarak kullandığım 10 üzeri parfüm var.
3- Kişinin kendine has kokusu olsa iyi olur ama benim yok mesela çünkü çabuk sıkılıyorum, sürekli aynı parfümü kullanamıyorum. Moduma göre değişiyor kokum da.
4- Öyle bir parfüme rastlamadım henüz ama buna en çok yaklaşan Van Cleef & Arpels Reve idi. Gerçi o da artık üretilmiyor.

1- her gün istisnasız
2- 1 tane var. çok hafif bir parfüm olduğu için onu kullanıyorum. cinsiyet erkek.
3- evet. ancak 1 gece 1 gündüz parfümü kullanan ve bunları yerinde kullanan birisine de saygı duyarım.
4- benim için öyle bir koku yok. yalnız şunu söyleyebilirim, bazı parfümler insanlarla başarılı bir şekilde özdeşleşiyor zihinde.

son yorumum: ne olur ağır parfümleri gündüz kullanmasın kimse. gündüz fresh, ferahlatıcı koku; gece ağır ve cazip koku yeğdir.

1-her gün en az bir kere sıkarım.
2-kadınım. 3 parfümüm var
dkny be delicious
chanel chance
clinique aromatics in black
3-mevsimlik bile değişebilir, moda bağlı diye düşünüyorum.
4-kendi parfümlerim. erkekler için de armani code, 212 severim. daha da var da hatırlayamadım.

1- her gün
2- 4 adet. erkek
3- olmalı. ancak mevsime ve gidilecek yere göre ayrılmalı.
4- hocam tek dersim kaldı mezun olamıyorum.

parfumle dus alip toplu tasimaya binmeyin demeye geldim. gecen gun mecbur servise bindim, midem bulandi kadinin siktigi parfumun agirligindan. asansorde falan da denk geliyorum, hos degil. ofis gibi kapali yerlerde de hasur husur sikilmamasi lazim bence.

1-hayir
2-bir cesit var/kadinim
3-zevk meselesi, herkes nasil mutluysa.
4-bazi erkek parfumleri asiri cekici oluyor ama markalarini bilmiyorum.

1) Kışın hergun bir defa sıkarım.

2) Bir, kadın.

3) Tek çeşit. Zaten parfümler bozulabildigi icin, birisi bitince yenisini almak daha mantikli.

4) Bir zamanlar Oriflame'in Amethyst Fatale diye bir parfumu vardi. Inanilmaz guzeldi, yanima yaklasip "Ya parfumun ne guzelmis" demeyen kimse olmamistir. Keske yine uretilse :/

1 kullanmiyorum
2 alinip kenara tilan 4 rane filan var galiba 25 kadin
3 insanlarin kendi kokularini duymayi seviyorum. Sigara icenler haric. Lutfen baska yerde igrenc igrenc koksunlar
4 son zamanlarda gorustugum adamin parfumu cok guzel kokuyor ancak sormadim. Bi agac kokusuna benziyor. Sert ya da yumusak degil ama kalici.

Cinsiyet: K

1- Dışarı çıkarken %90 sıkarım. Hatta yanımda taşır tazelerim.

2- Genelde tek bir parfüm kullanırım ama şu sıralar 2 tane var.

3- Kesinlikle kendisine ait bir koku olmalı. Ama yaz ve kış kokusu farklı olmalı çünkü kışın sıkılan koku yazın çok ağır kaçabiliyor. Bir süre sonra özellikle sevgiliniz varsa parfüm kokusunu bile sizin kokunuz zannedebiliyor o kadar uzun süre değiştirmeden kullandığım parfüm oldu.

4- Kışları Armani'nin si isimli şişesi siyah renkte olan parfümünü kullanıyorum.
Yazları ise victoria secret bombshell kullanıyorum.
Ölüp bitmiyorum sanırım uzun süredir kullandığım için alıştım kokuya ama ilk başta kullandığımda baya beğendiğimi hatırlıyorum.

günde en az 2 kez sıkarım,
1 tane parfümüm var,
18-19 yıldır değişmeyen koku,
adını söylemem.

1- her gün sabah evden çıkarken sıkarım. evde olmazsam yanıma almam.

2- bi set var. deo, roll-on, parfüm. onlar da set olduğundan aynı sayılır. (e)

3- bence kendine ait olmalı koku insanın.

4- aklımda özellikle bi koku yok.

1. her gun mutlaka. hatta eve girip bir iki saat sonra tekrar cikacaksam tekrar.
2. 2 parfumum var - kadin.
3. evet kendine ait koku olmali, aaa kassiopeia'nin kokusu demeli beni taniyan. bence bir ya da iki tane gunluk bir tane de gece icin olabilir.
4. jo malone tum kokulari olup bitmelik.

1- her gün
2- bi tane
3- kişi nasıl istiyorsa
4- tomorrow

1. Arabada duruyor. Aklıma gelirse bazen 2 fıs.
2. 1 tane. Erkek.
3. Gündelik hayat ve ortam ayrımı olabilir.
4. Anlamıyorum o kadar o işlerden.

1- hiç kullanmam
2-0
3-zaten var ama tabii yanından geçen bir insanın alabileceği kadar değil baya dibine girecek bir insanın alacağı kadar(direkt boyna kafayı sokma gibi karşı cinsin yapacağı şeyler aslında)

art of war ve rights of man almalısın

oyunun en zevkli tarafı kolonicilik. dolayısıyla conquest of paradise almalısın

bende çoğu dlc var. hangi ülkeyle oynamak istersen ona özel dlc alsan iyi olur. ama yukarda saydıklarım önemli

edit: common sense de önemli.

Bende wealth of nations ve res publica da var ama epeydir oynamıyorum, 1 yıldan fazladır. Yenilerinin içeriğini bilmiyorum o yüzden. Ama dlcler cidden önemli. Mesela dlclerin biri oyuna vassal (vb.) ülke olarak başladığında başkalarından bağımsızlık için yardım istemeni sağlıyor, bu seçenek olmadan hiçbir vassal ülkeyi oynayamıyorsun nerdeyse. Mesela silesia olursan bohemia her şekilde 5 dakika sonra oyununu bitiriyor.

Onun dışında askerlerini gemiyle oto aktarma da dlc ile gelen bir şey, bu olmazsa her gemiyle asker aktarışında elle bindirip götürüp indirmen gerek.

National focus da dlc, yani gelen monarch puanlarından birine focus atabiliyorsun ve focus attığında diğer puanlara -1, focused olana +2 geliyor her ay.

Böyle çok fazla oyunu aşırı etkileyen detay var dlclerde. Bendekiler kesin alınması gerekenlerdi ama epeydir oynamadığım için yeterli değildir.

Edit: Bence 75lik indirime girdiğinde alınmalı.

Edit 2: Bu arada arkadaşlarla oynayacaksanız kurucunun dlcleri tüm oyunu etkiliyor, civ gibi herkeste olması gerekmiyor.

www.reddit.com

Üşümek. Gece balık tutmak için sahile gidiyorduk. Hava -5 derece falan oluyordu. Kısa kollu tişört ve şortla donuyorduk haliyle. O yüzden tatile giderken yanıma hep polar hırka alırım. Çorap da unutulmamalı. Bütün gün güneşin altında durduktan sonra alttan soğuğu hissedince vücudun dengesi bozuluyor.

Bosna Hersek'te polis rusvet istedi, Meksika'da arkadas sinir disi edilecekti, Fransa'da havalimaninda bir gece kalmak zorunda kaldim.

Tüm tatili kapsayacak şekilde regl olmak. Üstüne ilk gece üşüyüp soğuk algınlığı yaşamak.

Tatilde değil de dönüşte ilçeden ile giden otobüsü kaçırmak ve o ilde de yanlış trene binmek çok sıkıntılı ama bir o kadar da heyecanlı olmuştu.

Bir travesti tarafından takip edilmek.

yurt dışı-atm banka kartımı yuttu, üzerimde nakit neredeyse hiç yoktu.
yurt dışı-kullandığım ama bana ait olmayan fotoğraf makinesini trende unuttum.
yurt dışı-2 defa güzergah üzerinde yoğunluktan ötürü tren bulamadık, tüm plan aksadı, ayrılmamız gereken şehirde 2 gün daha fazla geçirmek zorunda kaldık.

ilk ikisi umduğumdan kolay çözüldü. ertesi gün atm'nin olduğu bankaya giderek kartı aldım. öbüründe ise sonraki durakları tek tek gezerek sorduk, biri makineyi bulmuş sonraki 2. durağa bırakmış, oradan aldık.
sonuncusu daha sıkıntılıydı, otel rezervasyonları son günde yeniden yapılmak zorunda kalındığı için kafadan 200-300 avro zarara girdim.

gercekten cok cimri ve sizinle ayni tatil anlayisinda olmadiklarini tatilde farkettiginiz arkadaslarinizla birlikte 7 gun gecirmek.

benim tatil anlayisim yeni yerler gezip, yeni yiyecekler tatmak, eglenceli aktivitelere katilmak, yeni seyler ogrenmek ve tabii ki deniz olan bir yerse yuzup, guneslenmek. bu arkadaslarinki en ucuz plaji bulup, evden getirdigimiz yemekleri yemek, icecekleri sabah bakkaldan almak (havanin 40 derece oldugunu ve bizim herhangi bir sogutucumuz olmadigini soylemeliyim). aksamlari evde makarna, bulgur pilavi yiyip, pispirik oynamak. muzelerin vs en ucuz olanlarini secmek (ki bunlar 10 liradan fazlaysa mirin kirin yapiyorlardi)


6 kisi gittigimizden buyuk, ozel havuzlu bir villa kiralamistik. 'yemegi de disarda hallederiz' diye dusunmustuk dörtlü olarak. meger diger ikisi ayni fikirde degilmis. isin kotusu 'siz evde takilin o zaman, biz cikalim' da diyemiyorsunuz. hafif ima edilse trip yapmaya basliyorlar. ilk 2 gun bir sekilde idare ettikten sonra 3. gun diger arkadasim patladi. son gun ise guzel bir yerde yemek yiyelim dedik. giyindik, süslendik yer bakiyoruz. cimri arkadaslardan erkek olani 'surda börekci var' dedi. (borekcinin ici de henuz evrimlesememis insanlardan gecilmiyor bu arada) her daim sakin olan erkek arkadasim da orda patladi.


velhasil o 1 hafta kabus gibi gecti. sonrasinda da bir daha kesinlikle o arkadaslarla tatil plani yapmadik. her sene zarf atiyorlar, bir sekilde gecistiriyoruz.

nasil dert olmussa icime kac sene gecti, hala unutamiyorum. su anda bunu yazdim da biraz rahatladim.

Almanyadan başka ülke treni için rez yaptırmıştım. Rez yaptırdığım koltuk numarası yoktu. Atıyorum 33 35 vardı ama benim numaram 34dü :) sahte bilet olduğundan şüphelendiler ama bin bir laf ile ikna ettim ayakta gittim.

Yabancı arkadaşlarla tatile çıkmıştık. Taşkınlıklarından dolayı çok zor durumda kaldım. Çocuk bakar gibi hepsiyle ilgilendim. Her yerden atıldık baya da emindim dayak yiyeceğimize. İşler kavga etmeye gitti ama dayak yemeden kaçtık her seferinde. Daha da yabancılarla tatile gitmem.

lviv'de telefonu caldirdim ama ondan beteri var benim icin. minsk'te nasil becerdiysem taksiyle oyle bir yere gitmistim ki bir ara gercekten orada donarak olecegimi dusundum. -15 derece falan, yakinlarda evler var aslinda ama gidip de "sehre nasil gitcem?" demeye utaniyorum sdksjsjk. yol var ama araba gecmiyor. hayatimda o kadar caresiz hissettigim bir zaman hatirlamiyorum. telefonda da belarus hatti olmadigi icin kullanamiyordum, o an icin gerek gormemistim ilk etapta.

8-10 dakika sonra bir adam gordum. neden hatirlamiyorum bile, adama telefonu olup olmadigini sordum, kafa komple gitmisti sanirim. yanima almadim dedi. o zaman sehre nasil gidebilirim onu soyle dedim. otobus duragini tarif etti. yuru allah yuru nihayet varabildim. o adam gecmeseydi muhtemelen hareket etmeyi bile akil edemeyip gerizekali gibi donardim orada. neden oyle bir brainfart yasadigimi bilmiyorum. aslinda tahmin edebiliyorum. bir onceki gun cok berbatti ve iyi hissetmiyordum. neredeyse sinir krizi gecirecektim. ustune oyle bir yere gitmeyi basarinca tamamen durdu beynim. zincirleme dangalakligim yuzunden olmesem bile ayaklari falan frostbite'a kurban verecektim. coraplar moraplar islanmis zaten bata cika ebem zkilmis. korkunc otesiydi. dyatlov gecidi, tunguska olayi gelip duruyor aklima surekli ahjsjksms. sonunda otobusle merkeze donmeyi basarmistim ama, yemek memek yedim isindim popoyu kurtardim bi sekilde. param olursa bu kis yine gitcem bu sefer olmeyi dusunuyom

güneş kremi, şemsiye ve şapkaya rağmen bronzlaşmak. daha da büyük derdim olmadı.

Yazlığa hırsız girdi. Para telefon gitti.
Abd'de okyanus kenarında kasırga alarmı verilmiş ben saf köylü son anda haberim oldu siren seslerinden hayatımda öyle bi rüzgar yağmur görmedim bacağımı kesmiştim siyahi abiler yerden kaldırdılar sağolsunlar.

www.google.com

Paylaşa basıp herkese açık düzenleyebilir yapacaksınız.

çıkış 5v olacak şekilde ayarlarsanız bozmazsınız.

@icim urperiyor

elektrik işinden, terimlerinden hiç anlamadığım için yorumu da anlamadım:/ nasıl ayarlayacağız?

ben her ihtimale karşı başka bir şarj aleti kullanırdım, quick charge olanlar 9-12V kadar gerilim verebiliyor, ikisinden birinin bozulma ihtimalini göz ardı edemem.
xiaomi var bende de, o şarj aletiyle sadece ait olduğu telefonu şarj ediyorum, size de aynısını tavsiye ederim.
eğer etrafta 5V 1A kaliteli bir adaptör bulabilirseniz bence gopro'yu onunla şarj edin, powerbank'i de 5V 2A falan düzgün bir adaptörle.

Gopronun modelini googleya yaz ve güç giriş değerlerine bak.5v yahut 2a yazıyorsa güvenle kullanabilirsin.olay şu, giriş gücü senin şarj için kullandığın aletin çıkış gücünden az olursa uzun sürede şarj eder, fazla olursa kısa sürede şarj eder.

üzerinde değişim switch'i falan yoksa voltaj olayı kıllandırdı biraz beni ben olsam kullanmazdım. yalnızca 5v olan herhangi bi şarj aletini kullanabilirsin, amper 1 ile 2 amper arasında olsa çok bişey fark etmez şarj hızını etkiler sadece

şarj cihazına bağlı ayarlama işi. araya 'or' koymuşlar, hangi şartlarda hangisi olacağını bilemeyeceğim için, siz de şarj cihazına dair başka bilgi vermediğiniz için, içime de doğamayacağı için o konuda yorum yapamadım. ama elimdeki veriler ile diyebiliyorum ki, şarj cihazının çıkış voltajı, veya şarj edeceğiniz batarya yönetim sistemli korumalı standart bir cihazın üzerinde 'input: 5 volt' yazıyorsa giriş voltajı 5 volt olursa, bozmazsınız.

Avrupa'da ve Rusya'da da bu yapılıyor. En büyük nedeni BTC'nin takip edilememesi ve gönderildikten sonra iade vb. işlemler yapılamaması. Çalıntı kredi kartı veya hesaplar ile yapılan satın almalardan kendilerini korumak için satıcılar böyle bir yola gidiyorlar.

Dilekçeyi bilmiyorum da paribu ve koinim de kimlik onayı istiyor. Kapanmadan önce btcturk de istiyordu.

Iphone 6s i tercih ederdim

xiaomi mi 6

@yazar yazmaz yazan yazar

sadece bu iki seçenek var.

Tabiki samsung. iphone alırsan 6 aya kalmaz şarj diye buraya yazacaksın. iphone alma aldırtma. Bu sloganla buralarda beni yaşatmazlar.

S7'nin kamerası hayvan gibi, telefon da gördüğüm kadarıyla sorun çıkarmıyor diğer koşullarda. iPhone 8 veya 7S artık ne çıkarınca 6S'i yabana atmaya başlayacaklar.

Ben olsam S7 alırdım.

6s

Milyar verdiğin telefonda android yüklü. Bu bile almamak için sebep

Iphone 6s kullanıyorum. Ama samsung s7'yi alırdım.

benim çekincem şu ki chicha'nın dediği gibi yakında yeni model iphone çıkınca iphone 6s 2 model geride kalacak. galaxy s7 edge ise şu anda daha bu ay çıkmış s8'in bir alt modeli.

İphone tabii ki

Ahhahahhahhaha telefonda iOS yüklü olduğu için çok para verme ihtimalini de bi gözden geçir derim sevgili @zirrealist.

Android ilk çıktığı zamanlar olsa şu dediğini anlarım da şu an bin liralık telefonumda bile zerre sorun yaşamıyorum. İnanır mısın hızlı şarj var telefonda abi, 15 dk'da günün kalanını kurtarabiliyorum. Powerbank taşımaya devam genşler.

Bin liralık telefon alsam ben de android alırdım. Burada söz konusu 2500-3000 arası fiyatlı telefonlar. O parayı da androide vermek saçma.

Hayırlı şarjlar kardeşim :))))
Telefonunu da merak ettim bak şimdi.

benzerleri var

"Yapişkan tela"

benzerleri vardır.

ben olduğunda batarya değiştirmiştim, bir süre sonra yine olmuştu, yine batarya değiştirmiştim. 2-3 sene sonra g3'lerde ortaya çıkan bir problem. donanımhaberde başlığı da vardı hatta.

kronik bir problem bu, anakart değişimi lazım. garantisine yollayın değiştiriyorlar. inşallah lg türkiye garantilidir, ben delta ya gönderip 3-4 ay beklemiştim. :)

@piremses maalesef garantisi 2-3 ay önce bitti.

ben 6 ayda bir batarya (yan sanayi) değiştirerek idare ediyorum. mevzu muhtemelen ana kart hatasından kaynaklanıyor. telefon bataryayı bozuyor.

bu arada telefonu kullanmaya devam edecekseniz yan sanayi batarya takmanızı tavsiye ederim. takılan batarya da bozuluyor çünkü. zaten garantisi de bitmiş...

bir daha lg alırsam. resmen pişmanlık.

benim de başıma geldi, anakart değişimi dediler ve 600 TL istediler. gidip yeni bir telefon aldım, hatta iphone'a geri döndüm. 2 yılı geçmiş her tarafı eskimiş telefona 600 tl masraf mı yapılırmış.

@vejeteryanvampir

ben de aynı şeyi düşünüyorum. yeni telefon bakınıyorum bu yüzden. hatta ios'u bir denesem diyorum da fiyatlar uçmuş gitmiş. napsam bilemedim.

bende de öyle oldu. şarja takmadan açılmaz oldu, diğer türlü sürekli döngüye giriyordu. sonra pilden olduğunu söylemişti buradan birileri. ben de yedek pil aldım, düzeldi. ama bu sefer de %25-30'larda aniden kapanmaya başladı ve şarja takıp açtığımda şarj yüzdesi %40'larda gösteriyordu. hala da öyle. ben bu sebeple de garantiye vermek istedim, paralel ithalat olduğu için "kullanıcı hatası, yere düşürmüşsünüz." dediler garantisi sürmesine rağmen. ben de tüketici hakem heyetine dilekçe yazdım, onu bekliyorum.


özetle hard reset vs. hiçbir şey değiştirmiyor. telefonum da 32 gb sürümü olanından. ekran da sarardı üstelik.

Neden olsun ki? Aşçılık yurt dışında çok prestijli bir meslek. Kendi önünde bir tek sen varsın şu an.

yoo gayet olabilecek bir fikir imkanın arzun isteğin varsa dene şansını

chief kurslarına git. iyi yabancı dilin varsa yaparsın.

Hayal değil ama gereksiz bence. Bir otelde yazın ortasında günde 12 saat çalışınca işin zevki gider. Hemen şef olma şansın zaten yok. Ne kadar eğitim alırsan al, bu tecrübeyle olacak bir şey. Bu da en azından bir on yıl çalışmak demek. Bunu göze alarak böyle bir yola gir.

@diasendium olm mühendislik çok mu matah bir meslek kırmasana milletin şevkini.
Olmayacak birşey değil.

@haybe bre, ne alaka olm mühendislikle? Kimsenin şevkini kırdığım yok. Nereden çıkarıyorsunuz böyle şeyleri? Aşçılık da psikoloji gibi son yıllarda popüler olmuş bir meslek. Çalışma koşullarını bilip görmeden ciddi hayaller kurmak gerçekçi değil.

aşçılık çok yorucu bir kariyer. yani ben de yemek yapmayı severim, kafamda tatları tatmadan hissedebilirim vs. ama aşçı olamam. çok fazla çalışma, kendini adama gerektiriyor.

üzgünüm ama öyle kolay değil. yakın arkadaşım ünv bitirdikten sonra amerikaya gitti 2 yıl eğitim 1 yıl da staj yaptı aşçılık üzerine. ama ne amerikada ne avrupa ds iş bulamado. daha doğrusu şöyle iş bulsa da vize sorunu yaşadı. restoranlar oteller biz vizeyle uğraşmayız bir şekşl evlen fln çalışma oturma vizen olsun iş verelim dediler.

Hava üstünlüğü toprak ele geçirmek için mühim. Bunun için haritayı hava trafiği moduna alıp hangi bölgeye uçaklarını göndermek istiyorsan o bölgeye sol tıklaman lazım. Sol tarafta açılan pencereye de daha öncesinde seçtiğin uçakları sağ tıklayıp aktarmalısın. Biraz karışık, ben de zor çözmüştüm uçak olayını.

-Ordunun büyüklüğü önemli değil, yeterli teknolojiye ulaşmış doğru kombine edilmiş bir ordu gerekli. Nedir doğru kombine? Tümeninizin içeriğinde dağcı piyadeler, normal piyadeler, motorize birlikler, tanklar, toplar var. Arazi yapısına göre bunları özelleştirmeniz gerekli(ho4 ideal division yazıp aratın). Bunun haricinde en önemli şey plan. Plan teknolojinizi ordunuza göre seçip geliştirmeniz, savaştan önce plan benimsemeniz, planın tamamlanması için yeteri kadar beklemeniz gerekmekte(Yeşile dönünce plan tamamlanmıştır ve başarı yüzdesi bekledikçe artar.)

-Denizle ilgili fazla bir bilgim yok, ancak onun da mutlaka bir kombini var, çeşit sayısının fazla olması başarılı olunacağı anlamına gelmez. Kaldı ki paradoxun bütün oyunlarında İngiltere donanması en güçlü donanmadır. Örneğin benim Europa Universalis'te dahi bir kere bile İngiliz donanması ile savaşmışlığım yoktur.

-Seçtiğiniz uçak filosunda uçak limiti var. O limiti arttırmazsanız fabrikada ürettiğiniz uçaklar filoya dahil edilmez. Limiti arttırıp üretilen uçakların filoya dahil edilmesi gerekli. O uyarı bu yüzden geliyor.

ingilizce istediklerinden emin misin? ayni dilekceyi ben turkce verdim gecen hafta. bir sorun olmadi.

format olarak soyle bir seydi:

... tarihinden itibaren ... olarak gorev yapan ve ... maas alan (isim soyisim), ... _ ... tarihleri arasinda izinli olacaktir. bilginize sunarim.

imza sirkulerinde adi gecen kisinin imzasi

bu yeterli oluyor.

@in vino veritas

değilim:D avusturya'dan alırken ingilizce istemişlerdi. Bu yüzden garanti olsun diye fransa'ya da ingilizce hazırladım:)

Fr.dan gecen ay vize aldim. Turkce yazi verdim. Icerik in vino veritasin yazdigi gibiydi.

cok tesekkurler. Ben de şimdi aradım vfsglobal'i. Türkçe yeterli dedi. Bu bilgi de burada dursun belki lazım olur.

hem de çok saçma.
çoluk çocuk gayet de bunu sos vs zannedip yiyebilir. yetişkinlerimizden bile bunu yiyecek bir şey zannedip yiyen çıkabilir.

Aynen çok saçma, katkı maddesi yok demek için ne yapacaklarını şaşırdılar. Muhtemelen içinde silikon tanecikleri vardır.

ben bunun hiç gıda maddelerinde kullanıldığını görmedim. (internete baktım kullanımlar varmış) yine de kesinlikle sakıncalı.

"çoluk çocuk niye sos zannedip yesin" diye cevabı içinde saklı bir soruyu soran üstün zekalı arkadaşı da dikkate almaya gerek yok.

@purple rain

çocuk olduğu için olabilir mi?

www.reference.com

yetişkinler için çok tehlikeli değilmiş ama çocuklar ve hayvanlar için tehlikeli olabilirmiş. aktif maddesi indirgenmiş demirdir ve sindirim sisteminde iyi absorbe edilemez diyor.

bence içine düşmüş olabilir. çok saçma olmuş bence. bi paket daha alıp nakmak lazım.

çocuk bulsa sevinir kesin yer onu da. kendisinde zeka geriliği olup atıp tutan kişiyi takmayın.

Hani şu su maymunu mu ne diyorlar ya suya atınca büyüyen şeyler. Heh onun 250 kat büyüyeninden varmış. Bir çok çocuk YEDİĞİ İÇİN yasaklanmış.

Oyuncağı bile yiyen çocuklar kekin, bir besin maddesinin içinden çıkan şeyi elbette daha yüksek oranda yer. Bunun gerizekalı, üstün zekalı olmakla bir alakası yok. Neticede çocuk.

Evet saçma.

Paketin üstünde koruyucu madde içermez yazıyordu. Büyük ihtimalle bilerek koydular ama emin olmak için bugün bir paket daha alıp bakacağım. Ayrıca bu durumu Eti'ye sordum facebook'tan dönüşlerini bekliyorum. Umarım cevap verirler.

Bunu bilerek koyuyorlar reklamlari bile var ki; koruyucu madde icermiyor diye satmak icin yapiyorlar.

1780 liraya falan görmüştüm ben. yoksa iyi telefon diyorlar baya ama 2280 çok.

Evet aynı yer, metrobüs ve havaalanı metro duraklarına çok yakın, bu iki hattı da kullanabilirsiniz.

altyazılar fake tabi ki ))
videonun gerçekliğinden hiç şüphe duymadım ben.

bana da gerçek gibi geldi... malesef :D

adana veya rusya'da her şey mümkün :P

nasıl temizliyorsunuz acaba? kartuşu çıkartıp, ucun olduğu alt bölümü biraz sıcak suyun içine atın bi 20 dk falan kalsın, tıkandıysa açılsın.

diamine ile ben hiç yaşamadım tıkanma sorunu.

baktınız olmuyor, bir de şurada sorun yardımcı olacaklardır; www.facebook.com

Montblanc mürekkebi dene.
Temizleme pompan var mı?
Çeşme suyu kullanmıyorsundur umarım yıkarken?

@orange coffee
@oguz altun

internette gördüm bu yöntemi. bitmiş kartuşun arkasını kestim. şırınganın ucuna taktım. ılık su ile mürekkep kartuşu tarafından su püskürttüm. temiz su gelene kadar tekrarladım. sonra kurumaya bıraktım. su içme suyuydu. zaten bundan sonra kalem düzeldi. hiç bir sıkıntı yoktu. ne zaman uzun süre yazmayayım mürekkep gelmemeye başlıyor bi süre sonra da tıkanıyor.

Link açılmadığı için kalemin ne olduğunu göremiyorum ama muhtemelen kapaktandır. Bir de hangi mürekkebi kullanıyorsunuz. Bazı mürekkepler daha çabuk kuramaya meyilli olurlar.

Bu arada Platinum 3776'ların özel bir kapak mekanizması var. Yaklaşık 1 yıl kurumadan duruyor mürekkep.

sanmıyorum, mesela abd'de kanıt olarak gösterilen şeylerden birisi wikileaks aracılığıyla hillary'nin yazışmalarının dökülmesi, ama bizdeki kamuoyu abd'deki gibi olmadığı için, berat'ın maillerinin yayınlanması hiçbir etki yaratmadı mesela. bir diğer iddia abd'deki oy kullanma makinelerinin hacklenmesi ile ilgiliydi, bizde bu işlem makinelerle yapılmadığı için o ihtimali de es geçiyorum. bir de rusya açısından bakarsak, tayyip erdoğan'a bayılmasalar da; natoyla, abd ve ab ile ilişkileri sallantıda olduğu için başka bir aktöre tercih edileceğini düşünüyorum, ki 15 temmuz sürecinde rusya'nın erdoğan'a arka çıkması bunu yeterince gösterdi.yani sonuç olarak ne erdoğan'ın gitmesini ne de gereğinden fazla güçlenmesini isterler, bu minvalde durdukları pozisyon itibarıyla müdahil olmalarını gerektirecek bir durum olduğunu düşünmüyorum, en azından şu an için. sputnik'e falan da baktığımızda bariz bir evet veya hayır bayraktarlığı yapmaması da bir fikir verebilir.

o kadar kolay sanki secim karistirmak, "ona yaparlarsa buna da yaparlar" diyorsun. oncelikle tum tatava abd'nin beyinsiz liboslarinin hazimsizligindan kaynaklaniyor. rusya'nin secimlere mudahale ettiginin kaniti yok.

tut ki ettiler diyelim. rusya abd ve avrupa birligi'ni zayiflatmaya calisiyor. malum ambargo manyagi oldular, o birligi bozup tekrar "relevant" olmaya calisiyorlar. ekonomiyle bunu yapamazlar. e savas desen nato'yla savassalar kiyamet kopar. o yuzden avrupa'da asiri sagi, milliyetcileri destekleyerek avrupa birligi'nin tekerine comak sokmaya calisiyorlar.

bizim referandumun bu acidan hicbir onemi yok rusya icin. kaldi ki rusya tayyip'i pek sevmiyor. kimse kapisinin dibinde radikal muslumlerle dolu 80 milyonluk ulke istemez.

Rusyanin secime mudahalesini oy hilesi gibi dusunme. Rusya mudahaleyi propaganda ve maddi yardim araciligi ile yapiyor. Mesela Fransa secimlerine le Pen'i ciddi bir sekilde destekliyorlar, rus medyalari kadinin rakiplerini karalayip kadini yuceltiyor.

Boyle dusununce bizim ortam zaten karisik, tarafsiz bir secim yok her tarafimiz propaganda dolu. Adamlar mudahale etmek istese bile edemez bu ortamda, daha da karistiramazlar ortaligi.

ben cesur birisi olarak görüyorum. sonuçta o kadar parası var "ne haliniz varsa görün" demiyor sürekli girişimde bulunuyor. yaptıkları zaten tartışılmaz insanlık için iyi şeyler. fakat bizim medyada mıdır bilmem gereksiz ilahlaştırma yapılıyor gibime geliyor. David Rockefeller da parasını insanlığın yararına yatırım yapsa o da aynı seviyede gelirdi. elon musk kötü bir tarafı yok her türlü mükemmel ama arka plandaki mühendislerin biraz hakkının yenildiği düşünüyorum.

Ne diyeyim Amber Heard'ı götürüyor. Kıskanıyorum adamı.

steve jobs ve bill gates'ten bile daha çok dünyayı değiştireceğini düşündüğüm ve projelerini, çalışmalarını hatta hayatını da sıklıkla takip ettiğim elemandır kendisi. spacex'ten tut da tesla motors'a, hyperloop'a kadar yaptığı tüm işlerde en büyük amacının insanlara daha güzel ve yaşanılır bir dünya bırakmak olan, ve bu sebepten dolayı abim amcam gibi seviyorum. ayrıca muazzam bir cesareti var ve benim gibi insanlara güven problemi de yaşıyor.

Uber yasak değil mıydı?

@Fritz-X haritada cayır cayır dolanıyor arabalar. Ayrıca Uber'in açıklaması

digitalage.com.tr

XL taksiden daha pahalı ama kalabalık gidiyorsan baya uyguna geliyor bölüşünce. Uber Taksi çağırırsan düz taksi geliyo zaten; aynı ücrete gidiyorsun.

über taksi zaten normal taksi bi farkı yok.

XL de genelde aynı paraya ya da daha pahalıya geliyor.

Uber yurtdisinda taksinin yari fiyati gibi bi sey ve taksi gibi dolandirmiyolar. Trde kalabalik grup olmak disinda bi avantajini goremedim ben.

@lcha @yakuza123

peki uber ile çağırdığım taksi veya XL benim adımı telefon numaramı görebiliyor mu?

Über XL normal taksiden pahalı değil. Aynı yolu taksiyle 67 liraya mı 70 liraya mı ne gittik, Über XL ile 64 tuttu aynı yer.

Uber XL taksi ile hemen hemen ayni +- 2,3 lira oynar. Uber takside bildigin sari taksi geldigi icin taksimetre ile ucretlendirilyorsun.

başka bir yerde steam kurup indireceksin.
sonra oyun dosyalarını harddiske yedekleyeceksin. (steam üzerinden)

eve gelip bilgisayarına dosyaları aktarıp steam'den oyunu açabilirsin.

ay sonuna doğru indir mesela bugün. 3 günde anca iner sonra akk sıfırlanır zaten :)

yarın başla indirmeye anca iner ay sonuna doğru. ay başında sıfırlanıyor zaten

Ek kota satın alabilirsin bu aylık

Bir iki gün kalmış zaten kota yenilenmesine indir.

uyku yok vs gibi paketler oluyor, aylık 10tl genellikle. gece 12 den sabah 6 ya kadar olan kullanımın kotaya yansımıyor.

Bu paketi alır gece 12 de başlarsın indirmeye, 1 ay da ekmeğini yersin.

imha edilmesi gerektigini söyledi nüfus memuru.

yakarak cezalandır o a4 boyutundaki kağıdı.

mantikli olmak gerekirse her dersu her alışında odemen gerekir.

Ben belli bir süredir Melbourne 'da yaşıyorum. 100 yere başvuru yaptıysam 10u falan dönmedi, 10u senden daha iyisi başvurdu dedi, 5 tanesi (Çinli) lagaluga yaptı cash çalış, 1-2 ay sonra sana Sponsor oluruz dediler güvenemedim hayır dedim. Kalan 75 tanesi iyi CV ama sponsorluk uzun hikaye, çalışma iznin olursa yarın gel başla şeklinde dönüş yaptı.

Çok yardımcı olacak bir cevap değil farkındayım ama burda da durumlar uzaktan görüldüğü gibi değil, onu demek istiyorum

(bkz: gemi adamı cüzdanı)

Cambly kullanıyorum, tavsiye ederim kesinlikle.
Sormak istediğiniz bir şey varsa da yardımcı olmaya çalışayım.

ugrassan da olmaz zaten aksan da evet cok kasiyoruz. millet bizim isimlerimizi dogru duzgun telaffuz etmekle hic ugrasmazken biz litvanyaca isimleri dogru telaffuz etmek icin gotumuzu yirtiyoruz. edemeyenle de bilmeyenle de alay ediyoruz.

fransizlarin, guney amerikalilarin, cinlilerin, hindistanlilarin ingilizcesini duysan biz yine superiz dersin, cok ciddiyim. bunlarin ingilizce konusmasi yasaklanmali, bildigin tecavuz ediyorlar dile.

Telaffuzdan korkup konusmayi kesmemek gerekli ama telaffuzu gelistirmeyi hic umursamamak da kotu. Ingiluzce de iki sesin ayni anda ciktigi diphtong'lar var. A ve e ornegin birlikte cikabiliyor bunu ya a ya da e olarak soyleyince baska anlam cikabiliyor. Bu nedenle tumuyle vazgecmek de yanlis. En iyisi anlasilmayi saglamak ama yuzde yuz onlar gibi olmayacak bunu da bilmek gerek.

Norveç'te yaşadığım dönemde yakın arkadaşlarımdan biri Manchesterlıydı, konuşurken telaffuza dikkat etmekle birlikte herhangi bir aksan kasmadan konuşuyordum. Kendisi de gayet ne dediğimi anlıyordu. Hatta bir ara "Tanıdığım yabancılar içinde en düzgün İngilizceye sahipsin" demişti.

Kaldı sonradan öğrendiğin bir dili çok küçük yaşlarda anavatanında yaşamadan konuşuyorsan zaten kimsenin aksan beklentisi olmaz. Telaffuza yalnızca fonetik açısından dikkat ediyordum, onun dışında her kelimeyi İngiliz/Amerikan gibi konuşmaya çalışmak zaten insanı gülünç duruma sokuyor onların gözünde. O yüzden aksan falan kendini kasmadan, akıcı ve anlaşılır telaffuzla konuşmak en güzeli.

5 sene once girdiğim işte ingilizce konuşmak zorundaydım. işimin büyük kısmı yurtdışıyla telekonferans şeklinde geçiyordu. karşımdaki insanlar da genelde hollandalı, ingiliz, hint. öncesinde ingilizce konuşma tecrübem pek yoktu. burada zamanla oturdu ve çok akıcı konuşmaya başladım. ben de anlamıyorum. konuşmaya başlayınca bir anda başka bir kişi gibi oluyorum. elin gavur ingilizi gibi. o sesler benden mi çıkıyor bilmiyorum. düşünmüyorum da açıkçası, düşündüğüm şeyi anında nasıl türkçe konuşuyorsam ingilizce de konuşuyorum. aslında düz amerikan ingilizcesi konuşuyorum. istanbul ağzı türkçe gibi, ingilizce.

aklında cümle yapayım, şöyle yapayım böyle konuşayım diye düşünürsen tutuk gider konuşma ve hatırlamadığın her kelimede saçmalarsın. tıkanırsın. en önemlisi kendini mecbur konuşmanı gerektirecek ortamlara sokman. işinde yoksa, klüpler olur, yabancıların takıldığı ortamlar olur. türk olmasın ki, ondan destek alma. tanıdık da olmasın, saçmalayabildiğin kadar saçmala, nasıl olsa sonradan hatırlatacak kimse olmayacak.

benim bir arkadaşım işinde kullanması gerekiyordu. ağzına geleni söyleyerek başladı. bilmediği zaman hiç duraksamadı, yakın bir başka kelime kullandı, çok basit cümleleri ardı ardına dizerek. utanmadan. ne düşünürler demeden. bir kaç ayda sıfırdan ortalama bir düzeye geldi.

işim gereği avrupa, orta asya ve afrikadan insanlarla yazılı/sözlü konuşmam gerekiyor hemen her gün. her ülkede gayet güzel konuşanlar olduğu gibi leş gibi olanlar da var. ben de mükemmel değilim ve hiçbir zaman aksana kafamı takmadım. telefuza bile öyle aman da aman diye dikkat etmiyorum.

türk aksanıyla konuşuyorum ve bundan gocunmuyorum.
sonuçta native speaker değilsin, söylediklerin anlaşıldıktan sonra (ki kendimi ifade edemediğim hiç olmadı) aksan kasmak gereksiz bence. kaldı ki türk ingilizcesi birçok ırka göre daha temiz bir ingilizce.

Aksan ile konusmaya calismanı manasiz buluyorum. Hangi yabancı Türkçeyi turk aksani ile konuşmaya calisiyorki

baldur +1
Dalga geçilmesi önemli bir etken.

hepsini izlemedim ama bu kizin ingilizcesi gayet akici ve duzgun. evet dinleyince ingiliz olmadigi belli ama zaten cok uzun yillar ingilterede yasamadiysa kimsenin aksani anadil gibi degil. turkler disinda da gecerli bu. fransiz da ingiliz aksani yapamiyor oralarda dogup buyumediyse. kasma olayi ogrenirken veya dili aktif kullanmaya ilk basladiginda oluyor. atiyorum ise girdin, ing. ilk gorusmelerinde kasarsin, sonra bakarsin etrafa, herkes ayni konusuyor, rahatlarsin.

denemekten zarar gelmez ama o kalıplar genelde tabanı genişletmek/uzatmak amacıyla kullanılıyor. kumaşa etki eder mi bilemedim.

bi dahakine de yastık kılıfının içine koy, 30da at makineye. sıkma devri de küçükte olsun.

yıkanınca büzüşüyor da giyince açılıyor. hiç giyilmeyecek gibi mi?

@sedat peker in yegeni

yok bir defa denedim. çok vurdu.

Biz spor ayakabilarimizi hep camasir makinasinda yikariz. Soguk suda yikamalisiniz, cok guzel temizleniyor ve zarar gormuyor.
Su an deneyebileceginiz yontem ise tekrar ilik suya koyup icine kalip koyup bekletin. Ilik suda acilir acilirsa.

kıdem ve ihbarını birlikte alıyorsun.

3 yıl ve üstü için 8 haftadır ihbar süren, o sebep askere gitmeden 8 hafta önce dilekçeni vermen gerekmekte. böylece yasal olarak kaçacak yerleri olmaz.

İhbar tazminatı vermez abi kim diyor bunu Ali Tezel mi :(

su anda kafam karıştı:S ihbarı da alıyorsam nerdeyse 2 maas kadar fazla alacağım.

İhbar tazminatını kabaca sorgusuz sualsiz kovulduğun anda alırsın oda size göre iki aylık maaşın kadar.

ihbarın mantığı şudur: dilekçeyi vermenle işten çıkman arasındaki süreçte iki taraf da mağdur olmasın. işçi kendine iş bulsun, işveren de gidecek kişinin yerine birini bulsun diye vardır bu süre. 3 yıl ve üstü için de bu süre 8 haftadır. 8 haftalık süreçte verilen paraya da ihbar tazminatı denir. Aslında 8 hafta çalışmana eş maaşını alırsın.

kıdem alman için gerekli şartlar ise, firmanın seni işten çıkartması, askerlik, kadınlar için evlilik ve hamileliktir. bu şartlarda çalıştığın yıl çarpı maaş kadar para alırsın. ha bide emeklilik durumunda alabilirsin bunu.

8 hafta ihbar süresini çalışacaksa kıdem ve İHBARINI nasıl birlikte alıyor?

edit: ihbar süresi içinde verilen paraya ihbar tazminatı denmez.

ihbar tazminatı; işveren seni çıkardığında bu 8 haftayı da çalıştırmak istemiyorsa sana ödediği; senin istifa etmen durumunda da bu 8 haftayı çalışmak istememen durumunda işverene ödediğin paradır.

Askerlik nedeniyle çıktığında ihbar tazminatı alınamıyo benim bildiğim kadarıyla. Sadece kıdem alırsın. Ayrıca ihbar süresini de sikleme pek. Askerliğin yaklaşınca çık. Mecburiyetten çıkıyosun çünkü. İhbarlık bişi yok.

@zirrealist

hocam, o dediğini yaparsa işte 8 haftalık ihbar süresini çalışmadığı için 8 haftalık maaşını şirkete ödemek zorunda kalır. bu da 2 maaş yapıyor. brüt üzerinden düşün bir de. kol gibi girer çok afedersin.

o yüzden en doğrusu işten ayrılmadan 8 hafta önce dilekçeyi sunmaktır. dilekçede askerlik sebebiyle olduğunu mutlaka belirt ki haklı fesih olsun. aksi halde tazminatını alamazsın.

@himmetcim bilmiyodum, hatalı yorumu düzeltmen iyi olmuş. teşekkürler :)

(bkz: hdr)

128-bit olması iyi değil. bence min 256-bit olmalı.

oyun bilgisayarı için düşünüyorsan 128bit az. benchmark sonuçlarına da bakmak gerek tabii.

yılların f/p kartı. yeni nesil oyunlarda iş görmez ama eskileri götürür. alınabilir. buna bile zam gelmiş. lanet olsun dolar

witcher 3'ü oynasam yeter aslında. kaldırmaz mı bu? 256 bit'lere baktım da 1000 tl'ye yakın nerdeyse bütcem en fazla 500 tl.

fiyatinin bu kadar yuksek olmasina ben de sasirdim. bende var bu kart ve orta-yuksek ayarlarda gta v, yuksek ayarlarda da witcher 3 oynayabiliyorum.

edit: ama bu kartin 15-20 dolar daha pahali olan OC versiyonunu almadigim icin biraz pismanim. overclock yapilip daha iyi performans alinabilir o versiyondan.

daha ucuz olur dersen buna bak
www.amazon.de

100tl daha fazla veririm dersen baktiğin kartin 2 nesil yenisini alabilirsin
www.amazon.de


en fazla 7 iş gününde elinde olur

benim elimde sapphire r9 270 vapor-x var. gta v 1920x1080'de high-medium aralığında 40 fps alıyorum.

bunun yerine ikinci el r9 280x bak..

ben bunu
www.vatanbilgisayar.com

520 liraya aldım ve 11 ay daha garantisi var..

denilen gibi r9 280x bunun yanında tercih sebebidir. işlemci falanda almayı düşünüyorsan amd sistem kur. zamanında technopat sistemi kurdum şimdi pişmanım.

edit: oha r9 280x 1.1k olmuş fgjfghfj ulan bilgisayar parçaları işine mi girsek :D bizde bişeyin fiyatı düşmüyor bide artıyor fgjfg 15-20 ekran kartı alıp ranzanın altına atmak lazım :D bu nedir abi :D

e nabızdan göremezsin muhtemelen. herhangi bir optikçiye gidip istesen çıkartıp verir..

bildiğim kadarıyla içerisinde toluen vs. bulunması ihtimaline karşı ötv beyannamesi gibi işlerle uğraşabilirsin. sıkıntı.

vatan kar da koyuyordur. 400 dolar gopronun sitesindeki satış fiyatı. nereden ne kadara tedarik ediyor, ne kadar kar koyuyor bu da önemli bence.

öncelikle karşı tarafta eklenen vergiyi indireceksin. yani abd'de 400 dolara satılırken ne kadar vergi konuyorsa onu düşeceksin.

Türkiye satış fiyatından iç yüzde ile KDV'yi düşeceksin. Sonra bu tutardan gümrük vergisini düşeceksin.

İki rakamı birbirine böldüğün zaman kuru bulursun.

P.s. lojistik maliyetleri ve dağıtıcı karları eşit alınmıştır.

Partisan song
www.youtube.com

Genc osman marsi

www.youtube.com

glory to arstotzka !

@mirty
ne oynardım be bunu:D

dediğin marşa bakamadım ama hücum marşı fena gaza getiriyor.

www.youtube.com

harbiye marşı
izmir marşı
fetih marşı

Erika
www.youtube.com

Dur Deutsches Land Marschieren Wir
www.youtube.com