[]

Gece çok hoşuma giden fikrin gündüz hoşuma gitmemesi

Böyle bi pattern keşfettim. Random olan bir şey değil, sürekli oluyor o yüzden ekstra ilginç geldi.

Gece (özellikle yattıktan sonra mesela) aklıma bir sürü fikir geliyor, şunu şöyle yapayım bunu böyle yapayım falan diye gaza geliyorum. Gidip notlar alıyorum şu bu baya motiveyim.

Gündüz uyanınca fikir aklıma geliyor, yok yea boşver diyorum. Notları falan siliyorum, fikir hoşuma gitmiyor.

Gün içinde aklıma hiç fikir gelmiyor zaten, o yüzden o esnada noluyor bilmiyorum. Bahsettiğim gece 10'dan sonrası ile gündüz 10'dan öncesi arası.

Benzer şeyler yaşıyor musunuz? Sebebi ne olabilir, hormonlar falan mı?

 
Ona istinaden bi laf var ya zaten. Tam çıkaramadım ama kararlarınızı gece değil sabah verin minvalinde :)

Bana da oluyor. Gece uykuya dalmadan müthiş kararlar verip uyanınca sktret diyorum :/
  • invictae  (04.01.22 21:11:49) 
Gece insanin zihni cok daha farkli calisiyor evet. O yuzden sabah saçma geliyordur. Gunduz başka gece başka kisi oluyor insan. Bana da oluyor oyle şeyler.


  • stavro  (04.01.22 21:30:14) 
gece rahatlamis oluyorsun. sikintilarindan uzaksin gunduze gore. o yuzden daha rahat kararlar aliniyor, her sey cok mantikli geliyor.
hormonlarla da ilgisi olabilir dolayisiyla.
ayni seyi ben de yasiyorum ben boyle yorumluyorum.

hatta artik pesinen modum dusuyor. nasil olsa sabah farkli dusuneceksin falan diyorum icimden
  • Kittie  (04.01.22 22:05:18) 
Benim gece hoşuma giden fikirler gündüz de hoşuma gidiyor genelde.


  • dissendium  (04.01.22 22:37:32) 
[]

Herkesin pazarlık yapması, üç kuruşun peşine düşmesi canımı sıkıyor

Bir süredir freelance iş yapıyorum. Proje bazlı değil saatlik fiyat veriyorum. Ayıptır söylemesi müşterilerimin de hepsi çok memnun, elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

Ama istisnasız HERKES pazarlık yapmaya çalışıyor. Adama 50$ diyorum, 40$ olmaz mı diyor. Bugün, daha önceden de yıllarca beraber çalıştığımız adama, çok fazla da parası yok, bir de o kadar tanışıyoruz, hukukumuz vardır diye 35$ dedim, 30 olmaz mı dedi. Yani durumu 5$'a ihtiyaç duyacak kadar kötü değil, jest olsun diye 50 dememiştim halbuki.

Yani bunun çok basit bir çözümü var, 50 istiyorsam 60 derim, pazarlıkla 50'ye ineriz ben yine istediğimi alırım. Ama bu yaklaşım bana "çakallık" gibi geliyor, içim rahat etmiyor. Ben hesabımı kitabımı yapıp sana bi rakam söylemişim, niye beni çakal varsayıp direkt pazarlığa girişiyorlar anlamıyorum ve bu durum çok canımı sıkıyor.

Bi de bu durum evrensel. Yani Amerikalı da aynısını yapıyor, Arap'ı da Avrupalısı da Türk'ü de. Adama diyorum ki ben şuraya 5 saat daha ayırayım, daha güzel olsun diyorum. Hemen "bu 5 saatlik harcama bana kaç müşteri daha getirecek" hesabı yapıyor. Bilmiyorum abi, ben sadece daha güzel olsun istiyorum, o yüzden yapayım dedim. "Daha çok para alayım" derdinde değilim, öyle olsam baştan pazarlığı ona göre yapardım, ama bi iş sırf güzel olsun diye milyon dolarlık projede 200-300$ para harcamaktan kaçmak bana aşırı çiğ bir hareket gibi geliyor.

İçimi döktüm, sorularım şunlar:

1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?
2- Boşuna mı dert ediyorum bunları? Nasıl çözeriz?
3- Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?

 
Yakın bir arkadaşım sizinle aynı durumda. Her iş yaparken pazarlık yapmaktan, mücadele etmekten yorulmuş bir halde. Özellikle ekonomi bozuldukça artıyor tabi. Kişinin işi öğrenene kadar verdiği emek iş için harcayacağı mesai göz önüne alınmadan gelen teklifler artık küfür gibi gelmeye başladı. Değersiz hissediyor bu yüzden de ruh sağlığı için yüz binlerce kişi gibi yurtdışına gitmeye yol bakıyor.


  • Ufuk  (22.12.21 23:49:44) 
freelance sitelerinden komisyon ödeyerek de olsa iş alın. hiç muhatap olmadan saatlik ücret şu kadar gibi belirtin


  • OrangeYellow  (22.12.21 23:52:12) 
Piyasının zaten ortalama olarak biraz altında ya da ederi kadar teklif verdiysen sorun etme.
Tok satıcı ol bu durumda.

  • Erva  (22.12.21 23:57:30) 
satış işinde her bölgenin, her sektörün, her segmentin her müşteri kitlesinin iş yapış şekli farklıdır. ufak müşteri "50 dolar olmasın da 40 olsun" diye pazarlık yapar, 10 binlerce çalışanı olan enterprise müşteri "liste fiyatından %95 indirim ver" diye darlar. bu kültürel kodları bilip oyunu ona göre kurman ve karını maksimize etmen lazım, satış budur zaten. burada etik olmayan hiç bir şey yok. sen yukarıdan fiyat vermeye devam et. çer çöp ölücü müşteri fiyat yüksek diye uzak durur, o parayı verecek adama da indirim verirsin, olur biter. eğer standart olarak piyasa ortalamasında ya da piyasa altında iş veriyorsan satıcı algın da buna göre oluşacaktır ve dolayısıyla bu ölücülerle daha fazla uğraşman gerekecektir.


  • roket adam  (23.12.21 00:00:32 ~ 00:01:05) 
Arkadaşlar, teşekkür ederim ama derdim yalnızca para değil. Yani ben de isterim çok param olsun zengin olayım falan, ama o ayrı konu.

Adamın ne fiyat verirsem vereyim, zaten fazla para isteyip de onu kazıklamaya çalışıyormuşum gibi düşünmesine alınıyorum ben. Bu değilse de, "ne koparsam kâr" diye düşünüyor olması can sıkıcı geliyor. Zaten o yüzden duyuruyu gönül işlerine açtım.

Bir de bu işlerin "iş hayatı böyle" olarak ayrıca ele alınabileceğini de düşünmüyorum. O yüzden pazarlık skill'lerimi geliştirip, fazla parayı alıp çıkmayı tercih etmek istemiyorum.

Çünkü bence verdiğimiz her karar karakterimizi şekillendiriyor. Yani ben de iş hayatında çakallık yapıp 3-5 fazla kazanabilirim, ama bu benim karakterimi yontar, o da iş-dışı hayatıma da etki eder, ondan sonra da hem kendim hem de çevrem için daha tatsız bir insan olurum diye düşünüyorum. Bu yüzden böyle insanlarla iş yapmak da canımı sıkıyor.
  • plutongezegendegilmi  (23.12.21 00:03:11 ~ 00:07:11) 
Valla hocam teklifi verirken nasil konustugunu tam bilmiyorum ancak ben freelance calisirken eger indirim yaptiysam fix lafim 'normalde X lira ancak senin icin Y olur'(X>Y) seklindeydi. Diger turlusu dedigin gibi oluyordu cunku verdigim teklifin aslinda indirimli teklif oldugunu bilmiyorlardi. Dolayisiyla teklifinin indirimli teklif oldugunu muhakkak belirt bence, bu sayede oyle pazarlik yapmak zorunda gibi hissetmezler.


  • j r r tolkien hayrani  (23.12.21 00:03:51) 
Yıllar önce üniversite öğrencisiyken özel matematik dersi veriyordum. Onda bile pazarlık yapan oluyordu. Pazarlığın mantığını anca kendiniz pazarlık yapma ihtiyacı ya da isteği duyduğunuzda tam olarak anlayabilirsiniz. Diyelim ev kiralayacaksınız. Kiraya 2100 demişler. Yani oradaki 100'ün indirim payı olduğu çok belli. 100 lira gitmesin diye siz de pazarlık yapmaya çalışabilirsiniz.

Hatta bazen siz demeden 100 lira indirim yapabilirler. Amaç size kabul ettirmek. Siz de onlar demeden normalde 60 ama size 50 derseniz inanılmaz bir ikna atmosferi oluşturabilirsiniz. Bu sefer karşıdaki 10 dolar indirdi, hemen kabul edeyim diyebilir.
  • dissendium  (23.12.21 00:03:53) 
@dissendium, hocam işte dediğim tam olarak da bu. Yani eve 2000 istiyorsan 2000 de, ben de bana uyuyorsa "tamam" diyim veriyim o parayı. 2100 dediğinde de pazarlıkla 2000 oluyor, aynı sonuca varıyorsak o aradaki eforu niye sarfediyoruz, çok saçma değil mi?


  • plutongezegendegilmi  (23.12.21 00:11:29) 
sen bunu yapmak istemiyorsun, bunu anlıyorum. teknik işler yapan insanlar bu oyundan hoşlanmaz zaten genel olarak, daha düz ve öngörülebilir bir fiyat tablosu olsun gelen gelsin gelmeyen gelmesin istiyorsun haklı olarak. ama paranın yansıdığı hiç bir yerde öyle olmuyor maalesef, özellikle hizmet pazarlarken mutlaka bir satış stratejisi olmak zorunda.

freelance çalışan olarak bunu yapmak zorundasın çünkü işi yapan da sensin, satan da sensin. o zaman bunu çakallık, etik-dışı vs olarak görmekten ziyade bir strateji, bir oyun, işin gereği olarak görecek şekilde mindset'ini değiştirmen gerekiyor. yanlış bir strateji izlersen de ucuzcu müşterilere ucuza iş yapıp işinden nefret etme riskin yüksek. ama yok ben bununla uğraşmak istemiyorum abi dersen (bu da gayet normal haklı bir tercihtir yani), o zaman satışla hiç uğraşmayacağın bir işte, mesela direkt bir şirket bünyesinde çalışman daha mantıklı. bırakırsın başkaları bunlarla uğraşır, sen de işini yapar geçersin.

dediğim gibi dünyanın her yerinde, her müşteri segmentinde farklı bir practice var bu konuda. ama bir kural mutlaka var ve her projede, her işte bu tiyatro oynanıyor. alanında apple gibi bir şey değilsen de öyle "benim fiyatım bu kardeş" deme şansın olmuyor maalesef.
  • roket adam  (23.12.21 00:15:04 ~ 00:16:10) 
bunu kişisel almamak lazım öncelikle. zaten tanıdığınız olsun, tanımadığınız olsun, farklı ülkelerden insanların aynı talepte olması olsun bu durumu da kanıtlar nitelikte bir şey.

george carlin'in bir gösterisinde söylediği bir şey vardı "iş dünyasındaki herkesin işi gücü karşıdakine nasıl daha çok geçiririmdir." gibi bir şey söylüyordu. piyasanın düsturu bu. üreten yüksek fiyat veriyor ki bir umut pazarlık yapılmazsa veya çok zorlanmazsa aradaki farktan kazandığını kâr sayıyor. tüketen de yıllar içinde pazarlık yaparak fiyatın iyi kötü %10-15 düştüğünü deneyimlemiş hep, ilk teklif edilen fiyatın her zaman şişirilmiş olduğunu düşünüyor bu yüzden. e bir de ölücülük diye bir şey var, satıcının zor durumda olmasını umarak belirtilen fiyatın yarısını teklif ederler "ya tutarsa" diye.

yıllardır beraber çalıştığınız insan bile hala indirim kovalıyorsa demek ki bu zaman içinde geliştirilebilen bir anlaşma da değil, ki benim deneyimim de o yönde. o yüzden her zaman pazarlık paylı fiyat vereceksiniz. hem sizin cebiniz yanmayacak hem de alıcı da "oh be fiyatı kırdım biraz" diye iyi hissedecek.
  • yviene  (23.12.21 00:22:45 ~ 00:24:02) 
@plutongezegendegilmi, abi sen tamam diyorsun da başkası tamam demiyor. Evi kiralayacak kişi nasıl bir insanla karşılaşacağını bilmediği için pazarlık payı bırakıyor. 2000 desen adam 1900 olmaz mı der. Bir de indirim yaptırmış olmanın getirdiği bir tatmin duygusu var. İnsan garip bir canlı. 2 liralık şeyi 1 liraya alınca deli gibi sevinebiliyor. Bir de bu işlerde süreklilik önemli. İndirim olunca müşteriyi bağlıyorsun. Gerçek bir indirim olmasa da insan böyle küçük oyunlarla kandırılabiliyor.


  • dissendium  (23.12.21 00:33:25) 
Valla kurumsal etiket fiyatın olmadığına göre bundan kaçarın pek yok gibi. Sektörünüzde dünya çapında böyle bir anlayış oluşmuş sanırım tüm dünya vatandaşları yaptığına göre. Ben turizm sektöründeyim, bir iki futbol kulübü pazarlığın anasını ağlatıyor resmen, onun dışında pazarlık yapan kimse olmuyor. Futbol kulüplerine de artık ayar olduğum için 50% fazla fiyat çekiyorum. Hiç uğraşmak istemiyorsam cümleyi 'verebilecegim en düşük fiyat x$' gibi kurarım yine de pazarlık yapıyorsa malesef olmaz deyip geçiştiririm.


  • uvbray  (23.12.21 00:35:41) 
@roket adam, normal çalışan olarak da durum farklı değil ki. Adam iş ilanını açmış, kaç para istersin diyor, 1000 diyorum mesela, 900 olmaz mı diyor. 900 olacak olsa niye 1000 diyeyim?

Yani şöyle pazarlık olsa anlarım, ya bütçemiz 900, ama sana da 1000 lazımmış, o zaman 900 verelim ama 2 hafta da fazladan izin hakkı verelim, ortada anlaşalım. Bu mesela bence mantıklı bi pazarlık, ama durduk yere "hadi bana indirim yap" işini anlamıyorum cidden. Niye yapayım? Kaldı ki baştan adama sempati duyup indirim yapsam bile adam bu sefer daha da fazlasını istiyor. Ayıp yav. Sanki baştan hakkımdan fazlasını istemişim muamelesi gibi.

Asperger değilim bildiğim kadarıyla, konsepti de anlamadığımdan ya da beceremediğimden değil. Hiç hoşlanmıyorum sadece. Dilencilik gibi geliyor. Tüm dünya buna nasıl okey olmuş, o da çok acayip.

Rant yapıyorum bu arada, yani cevaplar için teşekkürler. Sinirim bozuldu süreç esnasında, burada biraz ağlayıp rahatlamaya çalışıyorum :D
  • plutongezegendegilmi  (23.12.21 00:48:16 ~ 00:49:39) 
freelance adam alanlar zaten cakalin onde gideni oluyor.
Sen bedava yaparim desen ona da itiraz etmez, bana hala 40 dolar odeyecek ucus okulu sahibi amerikali var.

Bu adamlar zaten duzgun olsa gidip bir sirketle anlasiyor 200bin dolar veriyor. Dusunmuyor bile.
Ama nerede sinegin yagini cikarmanin pesinde adam var hepsi freelance sitesinde takiliyor.

Tabi bir de is yapanlarin sirf isi kapmak icin 3 kurusa is almasi var. Bunlarin yuzunden alisiyorlar.

Benim de cidden ustteki gibi belese is yaptigim oldu.
Cok les ortamlar ya, dayanan adama helal olsun.
  • divit  (23.12.21 00:56:30) 
Freelance iş özelinde demiyorum ama pazarlık konusu hayatın her yerinde var. Şirketler arası dev satın alma sözleşmelerinde bile pazarlık olur. Tabii yaklaşım birebir konuşma gibi "şu fiyata olmaz mı?" şeklinde değil. Bunun yerine satıcıya 'hedef fiyat' gönderilir veya direkt teklifini 'revize etmesi' talep edilir. Hatta satın almacının, teklif vereni arayıp hiç olmadığı halde "elimde şöyle bir teklif var ama işi size vermek istiyoruz, bunun altına inemez misiniz?" diye sorduğu pazarlık şekli bile var.

Uzun lafın kısası bunu dert edinmemeye çalışmak lazım. Özellikle alınacak hiçbir şey yok. Pazarlık payı koymayı diğer insanlar çakallık olarak değil de hak olarak gördükleri için pazarlık yapmakta da bir beis görmüyorlar.

Ben pazarlık yapabilen biri değilim ama örneğin araba falan alıyorken mutlaka yaparım. Çünkü ikinci el otomobil piyasasında pazarlık payı koymamak anormal hale gelmiş. Sıfır araç alımında bile 10 farklı bayiden 10 farklı fiyat alabiliyorsun. Böyle bir ortamda insanların fiyatta indirim istemesi gayet normal.
  • himmet dayi  (23.12.21 08:57:32) 
1- Evet. Pazarlik artik her sektorde, her toplumda var. Insanlar zenginlestikce cimrilesiyor. Benim tanidigim cimri adamlarin ezici cogunlugu cimri ama alakasiz konularda. Gider $5000 bir sise sarap alir ama pizza getiren cocuga 1 dolar bahsis verirken eli titrer.
2- Evet, cozumu yuksekten baslayip dusunce istedigim rakama gelmek, culsuz adamla is yapmamak, mumkun olduguna kendini ucuzdan satmamaya calismak. Sen indikce degerin azaliyor.
3- Bedeva isi ben cok sevdigim, dost bildigim arkadaslara ve yakin akrabalarima yaparim. Onun disinda para mevzusunu cozduysen zevkine saga sola kiyak yapilabilir.
  • cooperr  (23.12.21 09:20:12) 
1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?
evet, herkes pazarlık derdinde, çünkü kazıklayanlar çok. o kadar kazıkçı arasından hangisi hakkaniyetli fiyat hangisi değil tüketicinin anlayacağı bi şey değil bu. böyle düşünerek yola çıkarsa kazıklanır. müşteri ne bilsin sizin fiyat şişirip şişirmediğinizi, herkes şişirdiği için her satıcıya yaklaştıkları gibi yaklaşıyorlar. çok normal. en güzeli bu mu, hayır. ama olay bu.
2- Boşuna mı dert ediyorum bunları? Nasıl çözeriz?
boşuna dert ediyorsunuz. çözümler: 1. satış kısmını başkalarının yüklendiği bir iş modeline geçersiniz (ya partner bulursunuz ya da başkasının yanında çalışırsınız). 2. yüksek fiyat çekersiniz, indirimle normale düşer. 3. bende fiyat bu kardeşim deyip kapıyı gösterirsiniz.
3- Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?
bunu anlamadım. siz sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden mi iş yapıyorsunuz? öyle iş mi yapmak istiyorsunuz? bunun pazarlıkla alakası ne?

edi: üç kuruşun derdine bi müşteri düşüyormuş gibi sormuşsunuz ama madem üç kuruş siz de derdine düşmeyebilirsiniz.
  • erenderk  (23.12.21 09:48:19 ~ 09:55:06) 
1- Hocam sadece senin mevzunda da değil, genel olarak insanlar pazarlık seviyor ve ilk fiyattan almayı istemiyor. Sırf bu yüzden fiyat çalışırken hep üstünü söylüyorum şurdan bırakırım gibi düşünüyorum. Şöyle diyim koca firmalarda bile durum bu.

2- Dert etme çünkü insanları değiştiremezsin. En güzeli yüksek fiyat çak pazarlık yapıp mutlu olsunlar. Çakallık değil bu, olması gereken oldu artık.

3- Yapılabilir ama iş ayrı dostluk ayrı
  • lcha  (23.12.21 09:55:52) 
"fazla para isteyip de onu kazıklamaya çalışıyormuşum gibi düşünmesine alınıyorum ben. Bu değilse de, "ne koparsam kâr"

çoğu kimse böyle düşünmüyor, siz onların böyle düşündüklerini iddia ediyorsunuz, kim size gelip sen beni kazıklamaya çalışıyorsun dedi? öyle demiş olsalardı X işi Y fiyatına yapıyorum bunu dediler haklılar mı yoksa kendimi çok mu abartıyorum diye sorardınız.

" Yani eve 2000 istiyorsan 2000 de, ben de bana uyuyorsa "tamam" diyim veriyim o parayı. 2100 dediğinde de pazarlıkla 2000 oluyor, aynı sonuca varıyorsak o aradaki eforu niye sarfediyoruz, çok saçma değil mi?"

değil, insanlar küçük mutlulukların peşinde koşmayı büyük mutluluklara tercih ederler. oradaki 100 lira indirim yada pazarlık payı karşı tarafın psikolojisini rahatlatmak için. insanlar kar etmeyi severler. sevdikleri şeyi onlara vermenin ne kötü yanı var?

"Adam iş ilanını açmış, kaç para istersin diyor, 1000 diyorum mesela, 900 olmaz mı diyor. 900 olacak olsa niye 1000 diyeyim?"

yine yukarıdaki şey, adamın bütçesi 900 lira için değil zaten, maliyeti düşürmek için yaptığı bişi, bu şekilde kar maksimazsonuna gitmeye çalışıyor ancak bunlar böyle defter kitap üzerinde düşünülerek yapılan şeyler değil, icgüdüsel şeyler.


"1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?"
bende çok hoşlanmam bu işlerden, bir gün biri bana pazarlık sünnettir demişti orada anlamıştım konu aslında pazarlığın alıcı için biraz keyif verici olması durumu var.

2 - bence boşuna dert ediyorsun, kimse senin kazıkçı olduğunu düşünmüyor onlardan fazla para almak istediğini düşünmüyor/hissetmiyor sadece maliyetini düşürmeye çalışıyor, milyonluk projelerdede böyle çünkü milyonlıuk projede tek çalışan sen değilsin herkesten 100 dolar kar etse belki 100 bin dolar kar edecek. onu da reklam bütçesine katacak vs. vs. elindeki kaynakları mümkün olduğunca efektif kullanma peşindeler, dediğim gibi icgüdüsel bir hareket bu. en az eforla max verim elde etmenin modern toplumdaki yeri bu.

3 - yaparsan yapılmış olur, bir yerden birinin başlaması lazım değil mi? ama şunu unutma ki fiyat vermeden yaptığın her şey daha sonra görevin olur ve diğer işlerindede aynı beklentiye girerler ve zorlamaya başlarlar insanlar bunu tecrübe ederek öğrendikleri için yapmamayı tercih ediyorlar.
  • selam  (23.12.21 10:49:04 ~ 10:51:13) 
Bizde de çok var pazarlık yapan. Hatta öylesine var ki senenin başında hazırlanan tarife yıl sonuna kadar her müşteriye özel fiyatlandırma şeklinde bölünmüş hale geliyor. Üstelik fiyatlara benim karar vermediğimi söylememe rağmen yine de benimle pazarlık yapmaya çalışıyorlar hala. İnsanlar hem iş iyi olsun istiyor hem de para harcamak istemiyor. Mesela benim işim hukuki alanda olduğu için yurt dışındaki partnerlerimiz saat ücreti ile çalışıyorlar. Burada müşteriler fiks fiyata sabah akşam soru sormaya, saatlerce telefonda konuşmaya, sonsuz gereksiz toplantıya alışıyorlar. Aynı muameleyi yabancıya yapınca görüyorlar ki adam çatır çatır harcadığı her dakikanın parasını alıyor. Sonra neden bu kadar pahalıya geldi diye soruyorlar. Parayı verince seni satın almış gibi davranıyorlar bazen gerçekten sinir bozucu.

Büdüt: "Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?" demişsiniz bence iş dünyasında bu olmamalı. Bu "biz bir aileyiz" diyen şirketler tadında mesela. Sonuçta ben bir iş yapıyorum sen de bana parasını veriyorsun. Sınırlar olmalı diye düşünüyorum ben. Belki çok duygusuzca yaklaşıyorum ama kesinliği, nerede durduğumu bilmeyi seviyorum.
  • peki madem  (23.12.21 12:16:05 ~ 12:19:54) 
herkesin yaptığı gibi eksradan bir 'pazarlık payı' koyup düşebilirsin. 50 dersin 40'a düşersin kabul ederler. bu arada kendi emeğine istediğin fiyatı biçebilirsin. bunda da yanlış bir şey yok. çakallık değil yani. yani yüksek ücretlere de çalışabilirsin. bu yüzden saatlik ücretini bir tık yükseltebilirsin.


  • tute  (23.12.21 12:23:35) 
1- var, bizzat ben yapıyorum. öncelikle sen değilsindir belki ama ortalık çakal kaynıyor. hakketmeden para kazanmak isteyen, 1 liralık işi 5 liraya pazarlayan insan kaynıyor ortalık. para kolay kazanılmıyor, hele bu devirde işimiz hepten zor. o yüzden paramızı nerden kurtarabilirsek bizim için kar. arada senin gibi düşünen insanlar da oluyor işte.

2- biraz öyle, çözümü yok.

3- çok insanla çalıştım, çok insana iş yaptırdımm ama maddi karşılığında yapması gerekeni bile yapmayan o kadar insan var ki, dediğin biraz ütopik.
  • not sure if serious  (23.12.21 12:48:32) 
Arkadaşım vallahi yanlış anlama deeiğim; her Allah' ın günü nasıl pazarlıklar içinde bulunduğuma çok değil bi' kaç defa şahit olsan koşa koşa eve gider, yorganın altına girip titrersin.
21 senedir tam zamanlı olarak iş hayatının içindeyim - ki sektör pazarlığın en tepesindeki sektör desem yeridir heralde - yurtiçi olsun yurtdışı olsun ürünümü dediğim ilk fiyattan sattığım müşteri ya 1 ya 2dir inan.

  • kumandanim  (23.12.21 13:16:08) 
[]

Gramer sorusu: yabancı sözcüklere gelen eklerin kesme işaretiyle ayrılması?

Özellike işle ilgili konularda Türkçe bir şeyler yazarken bolca İngilizce sözcük de kullanmam gerekiyor. O sözcük, terim belli olsun diye (bir de yabancı kelimeye Türkçe ek gelmesi gözüme garip geldiği için) kelimenin sonuna gelen eki kesme işaretiyle ayırıyorum.

Mesela böyle:

"... git commit'leri şu komutla görülebilir ..."
"... array'e değişiklikleri push'lamak için ..."

Bu kullanım doğru mu? Değilse doğrusu nedir?

Kelimeleri/terimleri Türkçeleştirmek gibi bir opsiyonumuz yok. Hacettepe mezunuyum, özdevinirler kuramı ve biçimsel diller diye ders aldım, o konuda yeterince travma yaşadım. İngilizce kelimelerle barış içinde, ama gramer kuralları dahilinde bir birlikteliğim olsun istiyorum.

 
kelime yabancı olunca okuyanın işini kolaylaştırmak için ben de kesme işareti kullanıyorum.

örneğin; whist ve whistler iki ayrı kelime. whistler dediğimde whistler, whist'ler dediğim de birden fazla whist demek istiyorumdur. böylece karmaşa da oluşmuyordur.
  • barankovan  (10.11.21 09:49:01) 
Kesinlikle ayrilir. Asil sorun okunusa gore mi devam ettirmek yoksa yazilisa mi? Ben okunusa gore yapiyorum.

Apple'a bak sulu sulu
Apple'ye bak sulu sulu
  • floydian  (10.11.21 12:24:12) 
@floydian, ben de okunuşa göre yapıyorum :D


  • plutongezegendegilmi  (10.11.21 15:20:13) 
[]

Spor salonu sahipleri ve müdavimlerine bir soru

Salondaki hava kalitesi ne kadar umrunuzda?

Yani salonda odalarda hava kalitesi sensörleri olsa, sitesine / instagram'ına girip "iyi/kötü/yoğun" gibi bir şey görseniz oraya gitmenize etkisi olur mu?

Hava kalitesinin yüksek olması salonun havalandırmasının iyi çalıştığına ve mesela covid riskinin düşük olduğuna işaret ediyor, bu sizin için önemli bir faktör mü?

Son soru: sizce böyle bir servisin ücreti nedir? Yani salon bu işe kaç para verir / vermeli?

 
Olduklara umrumda.
Benim için önemli. Düzenli olarak temiz hava gelmezse bizzat uyarıyorum.

  • rewlack  (16.10.21 11:48:48) 
Hiç umrumda değil ya. Ortam yaz kış serin olduğu sürece sıkıntı yaratmam. Senin dediğin sistem aşırı niş salonların şov maksatlı kullanacağı şeylerden, onun dışında kimse para vermez.


  • Zaman Tamircisi  (16.10.21 12:11:42 ~ 12:16:21) 
ben o sensöre inanmam.
Hangi salon sahibi sensörü koyup da hava kalitesinin kötü olduğunu ilan eder ki.
Sensör değil, "hava kalitesi: İyi" yazan bir ışıklı tabeladan hiçbir farkı yok benim gözümde.
  • michael_knight  (16.10.21 13:45:33) 
Nefes alabildiğim surece hic düşünmüyorum hava kalitesini. Cok kalitesiz olsa farkederdom heralde.


  • stavro  (16.10.21 15:46:51) 
[]

Bir tweet'in maliyeti nedir?

Ya bu web3 işlerine bakıyorum da, fiyatlar çok yüksek geldi gözüme. Adamın teki Twitter klonu yapmış, 100 tweet'e 2 USD cent fiyat çekiyor.

Ama acaba normali mi bu diye merak ettiğimden bilen varsa buraya sorayım dedim:

Tek bir tweet'in Twitter'a, bir entry'nin sözlüğe, bir fotoğrafın Instagram'a maliyeti nedir sizce?

Google'a yazınca reklam maliyetleri falan çıkıyor, bir şey bulamadım o yüzden. Google berbat bile hale geldi zaten son zamanlarda.

 
blog.twitter.com

highscalability.com

Yukarıdaki linkler biraz eski.

Ekşisözlüğü (cdn ve ddos korumasını hariç tutarsak) bana kalırsa aşağıdaki gibi bir konfigürasyon rahat kaldırır.
www.scaleway.com

Twitter için cevap vermek bence çok zor ama 100 tweet 2 centten çok daha ucuza geliyordur sonuçta o verileri geberene kadar optimize ediyorlardır. Bir de bu adamlar parça alırken distribütörle uğraşıyor mu yoksa direkt üreticiden mi alıyor onu bilmiyoruz, iki durumda da toplu sipariş verdikleri için fiyatı epey kırarlar.

Soruya cevap olmadı ama bendeki bilgiler bu kadar :)
  • hayirsiz  (12.10.21 15:36:00 ~ 15:40:32) 
www.quora.com

burdaki hesaba göre 1000gb bir diskte 3039513 tweet verisi tutulabiliyormuş (optimzasyon yok düz hesap). Amazon AWS GB başına 0,08 USD ücret aldığını söylüyor 1000gb = 80 dolar yapıyor. hiç bir ekstra kaynak tüketimini katmadan sadece disk alanının amazon üzerinden barındırması 3039513 tweet için aylık 80$ ediyor.

yukardaki maliyet sadece duran verinin depolanması maliyeti bunun ağ üzerinde hareket etmesi için network maliyeti de var. 125mb/s dan fazla network operasyonu için mb/sn başına ekstra 0.04 dolar kesiliyor.
  • nahtoderfahrung  (12.10.21 15:43:39) 
@nahto, çok kaba bir hesapla hemen hemen aynı fiyata denk geliyor. Çok pahalı değilmiş o zaman. Gerçi AWS aşırı pahalı da, standart bi kullanım için fiyat o.

Yine de para verip tivit atma konsepti aklıma yatmıyor.
  • plutongezegendegilmi  (13.10.21 10:23:32) 
[]

Erkek için altın küpe

Anneannem "kıymetli" bir hediye alıcam sana, öldükten sonra beni hatırlatacak bişey kalsın vs. diye tutturdu.

Ben de küpe hariç hiç aksesuar kullanmadığım için saat, bileklik falan istemiyorum, dolayısıyla elimizde bir tek küpe seçeneği var.

Mevcut küpemi 10 küsür yıl önce almıştım, o zamandan beri aynı küpeyi kullanıyorum. Dümdüz, kalın, yuvarlak, siyah bir şey. Çelik sanırım.

Bana fazla cafcaflı (kocaman taşlı vs.) olmayan bir erkek küpesi önerebilir misiniz? Başlıktaki "altın" kriteri kıymetli bir şey olması açısından, aynı kriteri karşılıyorsa başka materyaller de olur.

 
Siyah pırlanta küpeler oluyor erkekler için, ama pek de kıymetli sayılmazlar, gerçek elmas değil sonuçta, ama metal kısmı beyaz altın :) Fiyatları da çok pahalı değil bildiğim kadarıyla, isterseniz bi bakın.


  • opucuk baligi  (09.10.21 12:27:19) 
beyaz altin kalin halka kupe bulursan olabilir


  • ala09  (09.10.21 12:54:58) 
Hatıra olarak almak istediği için saat aldırabilirsiniz. Klasik saat takmanızın uygun olacağı ortamlar illa ki olacaktır.


  • boyalı kuş  (09.10.21 13:09:42) 
[]

Yazılım kursuna kaç para verirsiniz?

Yazılım kursları veren bi şirket eğitmenlik yapmamı istedi, ders programı hazırladım ama kafamdaki yöntem mantıklı mı, ayrıca bir öğrenci olarak kaç para verirsiniz (dolayısıyla ben şirketten kaç para istemeliyim) gibi sorularım var.

Kurs 7 hafta, haftada 1 gün, günde 3 saat sürüyor. Toplamda 21 saat ders. Bir de her hafta en az 10 saat harcanması gerektiğini tahmin ettiğim ödevler olacak. Toplamda 70 saatlik ödev. Sınıf da 6 kişilik.

Kursun hedef kitlesi yeni mezun / son sınıf bilgisayar/elektronik mühendisleri öğrencileri. Veya bir şekilde hafiften kod yazmaya başlamış, ama profesyonel olmak isteyen insanlar da olabilir. Hiçbir şey bilmeyenler için değil.

Kursun amacı, 7 haftada 1 adet web uygulamasını (örn: twitter klonu) sıfırdan yapıp bitirmek. Her öğrenci kendi istediği bir uygulamayı yapacak, ben de mentörlük yapacağım. Toy project değil de production grade kod nasıl yazılır, ona giriş yapmak asıl amaç.

Kursun genel işleyiş şekli şu: yüzyüze derslerde birlikte kod yazıyoruz, ondan sonra ben o dersle ilgili bir ödev veriyorum, haftaya kadar öğrenci ödevi yapıyor. Asıl "öğrenme" olayının bu ödev esnasında gerçekleşmesini bekliyorum. Takıldığı yerlerde discord ve zoom üzerinden destek veriyorum.

Ödevler de öğrencinin yapmak istediği uygulamanın parçaları oluyor. İşte bir haftanın ödevi "üyelik sistemi" yapmak mesela. Ben derste örnek bir şey implement ediyorum, niyesini nasılını anlatıyorum. Sonra biraz değişiğini öğrencinin ödev olarak kendi uygulamasında yapması gerekiyor.

Udemy kursu gibi oturup syntax anlatmak istemediğim için böyle bir model yaptım. Karşıma birisi gelip "bak buna değişken denir" diye anlatsam elemanı dolandırıyor gibi hissederim. Ama işte BilgeAdam'da falan nasıl yapıyorlar bilmiyorum. Bir de o seviyede bir öğrenci 2 ayda bu seviyeye gelebilir mi onu da bilmiyorum.

Ne diyorsunuz, mantıklı mı, sıkıntılı noktaları neler? Siz olsanız buna kaç para verirdiniz?

Edit: tech stack node/vue/sql. Ama asıl olay bu teknolojilerin en ince ayrıntılarını öğretmek değil, uygulama geliştirmeyi öğretmek. "Ay tamam for loop nedir biliyorum ama buradan uygulama yapmaya nasıl geçeceğiz" sorusuna cevap vermek yani.

 
Valla hocam bence direkt ogrenciye bagimli olmak yerine olayi bisekil merkezilestirip ortak hareket etmek daha mantikli. Yani sen gidip herkes istedigi projeyi secsin dersen ortada bir sikinti olur. Genelde zaten yeni mezunlarin sikintisi ogrendiklerini, bildiklerini nasil gercek calisma ortamina uygulayabilmeleri ile alakali oluyor. X projenin klonunu zaten her yerde bulur.

Bir de onu gectim her ogrenci farkli bir proje secerse bu da senin derste anlatacagin olaylari karmasiklastirir. Derste anlattigin sey 5 ogrencinin projesinde varsa ancak digerinin projesinde yoksa ne olacak? Ya da birinin projesi gercekten cok basit digerinin oldukca zorsa ne olacak? falan filan.

Kisaca dusuncen guzel ancak isleyis olayinda sikinti var. Verecegim para da senin yapacagin programa, onu nasil yapacagina ve o programin bana en son verecegi ciktiya gore degisir. Yani gidip klasik monolitik sekilde yapacagim twitter klonu bana farkli seyler katar, microservis mimarisi ile yapacagim klon bana farkli seyler katar. O yuzden net bisey soyleyemem.
  • j r r tolkien hayrani  (03.10.21 17:09:36) 
@tolkien, ya ben de ilk kez yapacağım böyle bir şey, o yüzden uygulamada nasıl olur hiçbir fikrim yok.

Ama "herkes kendi projesini seçsin" olayının amacı zaten ezbere bir şey anlatmaktan ziyade, insanlar bildiklerini kendileri uygulamayı öğrensinler, pratik etsinler diye.

Projeleri tamamen serbest bırakmayıp, çeşitli kısıtlar getirerek belki o zorluk/basitlik olayının önüne geçebilirim belki. Misal "video streaming uygulaması yapmıyoruz arkadaşlar :D" gibi.

Microservis vs gibi olayları da teorik olarak anlatmayı düşünüyorum, ama pratik yaptırmayacağım. Junior elemana kubernetes'ten girmek ağır olur ya. Docker olacak ama vakit kalırsa.
  • plutongezegendegilmi  (03.10.21 17:18:19) 
haftada 1 gün bence az bir süre farklı farklı projelerle ilerlenecekse. kurs süresince ortak bir projeden ilerlemek daha mantıklı gibi. öğrenciler istedikleri projeleri seçeceklerse de onun kursun bitirme ödevi gibi bir şey düşünülebilir.

ben olsam git ve github fundamentals de öğretirim ve ödevleri oradan takip ederdim. zoom veya discord üzerinden iletişim yerine oraya açılan issuelar üzerinden tartışarak nelerin yapılması gerektiğini anlatırdım.

fiyat konusu tamamen senin kendi saatine biçtiğin değer ile ilgili bence. çünkü standart kurs gibi ilerlemeyeceksin. bilgeadam c# kursu için falan 12-13 bin lira istiyordu galiba ama hocalarına ne kadar para veriyor saatlik o konuda bilgim yok.
  • duyulmasi gerektigi kadar  (03.10.21 17:40:26) 
Valla hocam bence ortak proje daha mantikli. Hani herkesin tasarimi, dizayni falan serbest olsun ancak tek proje uzerinden isleri ilerletirsen senin icin de cok daha kolay olur. Ogrenciler icin de iyi olur cunku hem daha cok detaya girebilir hem de daha fazla ise yarar onerilerde bulunursun. Docker da muhakkak olsun bence cunku hem neredeyse bir standart haline geldi hem de kurs iceriginde direkt olmasi kursu daha cazip kilar. Daha fazla para kazanabilirsin yani :D Projeleri bir de bisekilde bulut uzerinde deploy olaylarina falan girisirsen o da sana daha fazla cazibe ve para olarak doner.

Tech stack zaten guzel bunu bir de iste docker, aws, nosql gibi seylerle de suslersen illa bir rakam vereceksem sanirim ogrenci basina en az 5 bin alirdim ben.
  • j r r tolkien hayrani  (03.10.21 17:42:58) 
Soruya cevap değil ama ben kursun adını alabilir miyim özelden bajganım. İşşalla istanbuldadır.
Bunun aynısını udemy den, başka bir platformdan yapmayı düşünürsen de bir yoklarsan çok sevinirim. Hep isterdim pluton bajganım anlatsın biz dinleyelim.

  • Giovanni Pipitto  (03.10.21 18:19:02) 
[]

Web design kursu

SA. Halihazırda CSS / HTML / JS biliyorum, ama web sitesi çizemiyorum. O yüzden bana "tasarım" temellerini web/ui üzerinden anlatacak bir kurs arıyorum. CSS falan anlatmasına gerek yok, ama Figma vs kullanarak tool kullanımını da biraz gösteren bir şey olursa harika olur.

Udemy'de epey kurs var evet ama deneyip özellikle beğendiğiniz olduysa onları merak ediyorum. Konuyu hiç bilmediğim için hangisi iyidir hangisi kötüdür hiçbir fikrim yok.


 
AS.
www.youtube.com
bunlarla figma bilgini yeterli kivama getirirsin, ardindan dribbble'dan vs. begendigin tasarimlari bire bir figma'da olusturmaya calis, o sirada zaten gerekli teknikleri, figma plugin'lerini vs kesfetmis olursun.

soruna direkt yanit verdim ama aslen anten +1
  • hjarteblod  (21.08.21 14:14:10 ~ 15:21:08) 
Arayüzü tasarlamak ile arayüzü kodlamak çok başka işler aslında. Türkiye'de her ikisini de aynı insana yaptırıyorlar maliyet ucuz olsun diye ama bambaşka iki iş kolu bunlar yurt dışında.

Öncelikle temel tasarım öğrenmeniz lazım. Tipografi, renk teorisi, layout vs.
Sonra bol bol pratik yapmanız lazım.
Web için temel tasarımın yanında User Experience da bilmek iyi olur.

Ama ikisi çok ayrı disiplinler açıkcası ne kadar verimli olur bilemedim.
  • anten  (21.08.21 15:12:02) 
Ayrı disiplinler olduklarını biliyorum, web developer'ım aslen. Ama gelecekte komple freelancer'lığa geçmeyi ve en azından mvp olabilecek seviyede tasarım yapabilmeyi istiyorum. Hani mükemmel olmaz ama iş görecek şeyler çıksın, renkler spacing düzgün olsun vs. gibilerinden.


  • plutongezegendegilmi  (21.08.21 16:15:08) 
artık tasarım sadece logo yapmak, program bilmek, şekilli site yapmak değil. uc, usability falan çok önemli. hobi olarak yap ama profesyonel olarak düşünme


  • buenosdias  (21.08.21 16:35:22) 
Eger boyle bir niyetiniz varsa bir tasarimciyla ortak calisin. Hem tasarlayip hem kodlamak zaman kaybi ve is yuku. Tasarimciniz tasarlasin siz kodlayin mis gibi freelancerlik


  • anten  (23.08.21 23:38:27) 
[]

Maaşı geç yatıran şirkete ne kadar tahammül gösterirsiniz?

Şirket iyi, insanları, ortamı, işi seviyorsunuz. Ama yeni bir şirket olduğu için maaş ödemelerinde sorunlar olabiliyor. Bu durumu ne seviyeye kadar tolere edersiniz?

Genelde erken dönem startup'larda çalıştığım için bu duruma alışkınım aslında. Maaşı hiç alamadığım olmadı, ama ara sıra geç aldığım (yatırım gelmedi, müşteri ödeme yapmadı gibi sebeplerle) oldu. Yöneticilerin tavırlarında bir sıkıntı yok. Özür dileyip, durumu açıklayıp, nasıl çözeceklerini anlatıyorlar, orası da olması gerektiği gibi.

Maaş görece yüksek olduğu ve borcum falan da olmadığı için maddi bir sıkıntıya düşmedim, ama yine de biraz sinir bozucu bir durum. Tam olarak neye canımın sıkıldığını da bilmiyorum açıkçası, bu tarz şirketlerin batma riski hep olur, bunu bilip giriyoruz zaten işe. O değil. Verilen sözün tutulamamasına takmış olabilirim. Batmasına okeyim ama maaş gecikmesine değilim gibi bir şey de olabilir. Emin değilim.

Neyse, şimdi kendime bi kural oluşturmaya çalışıyorum, "iki ay üst üste maaş geç yatırılırsa o şirketten çık" gibi. O yüzden siz olsanız ne yapardınız, ne düşünürdünüz, duruma nasıl yaklaşırsunuz diye sormak istedim. Fikirleriniz neler?

Not: "o işleri bırak, kurumsal iş bul" çok tercih edeceğim bi seçenek değil. Kurumsalda maaş zamanında yatıyor okey ama can sıkıcı başka bir sürü şey var. Maaşı düzgün yatıran startup bulmak da mümkün. Ama o arayışa girmek için tahammül seviyesi ne olmalı, onu merak ediyorum.

 
ne kadar olduğuna bağlı sanırım. ben olsam darlarım ne zaman yatacak diye. 1 hafta geçse çok sorun etmeyebilirim (zor duruma düşmeyeceksem) daha fazlasında sorun ederdim.


  • jelly bear  (15.08.21 13:19:56) 
Valla ben daha çok nasıl çözecekleri kısmına odaklanirdim. Yani bana söylenen şey "X yerden paramızı aldığımız gibi direkt sana vereceğiz" tarzında bişeyse sıkıntı çünkü taşıma suyla değirmen döndürüyorlar. Her ay aynı olayların ya da benzerlerinin yaşanması olası çünkü.

Tamam startup riskli ancak herifler de seni işe alırken ve sana maaşı teklif ederken ayaklarını yorganına göre uzatacaktı. Dolayısıyla eğer çözümleri hem uzun sürecek hem de tekrarlanır bişeyse direkt alır karşıma "Eğer her ay böyle sıkıntı olacaksa, benim maaşım x-y-z olayına bağlı kalacaksa bu duruma bir çare bulmak gerek. Ben de bir düzen içinde yaşayıp ona göre hareket ediyorum. Yok çözüm yoksa onu da söyleyin ki ben de şirketteki geleceğime ona göre karar vereyim" derdim.
  • j r r tolkien hayrani  (15.08.21 13:35:47) 
böyle bir yerde çalıştım ve uzun süre tahammül ettim.
-paramın içeride kalmayacağından emindim. bu arada bundan emin olmak çok zor bence ama benim özel bir durumum vardı.
-maddi durumum iyiydi, ödemelerim ucu ucuna olmadığı için sorun yaşamıyordum. kiramı aksatacak vs olsaydım tahammül etmezdim bu net.
-işimi seviyordum.
  • asisamus  (15.08.21 13:43:41) 
Personelin maasi "bir yerden gelecek paraya" bagliysa o tarz yerler cok uzun omurlu olmaz. (Gelecekte buyuk bir atilim yapmayacaklarsa)

Madem kazandigimizi yiyoruz, ortak yapin beni derdim. Hem kara ortak degilim hem de maasimi almak icin sirketin para kazanmasini bekliyorum. Yoo dostum.
  • brkylmz  (15.08.21 13:44:20) 
3 yıl “kurumsal” denen, tekstil sektörünün büyük markalarından biri olan, maaşlar ayın 25inde yarım yatarken patronun teknesiyle dünya turuna çıktığı bir firmada çalıştım. Beni oraya tek bağlayan şey müdürümle aramın çok iyi olmasıydı. Müdürle arası iyi olmayanlar da iş bulup çıkıyordu zaten. 1 sene çalışan çok nadir:)


  • suicides underground  (15.08.21 13:59:24) 
verilen sözlerin tutulması kırmızı çizgimdir. yatırım gelmemesi, müşterinin ödeme yapmaması vs "startupız biz" deyip geçiştirilebilecek şeyler değil. ben sözümü tutuyorsam onlar da tutacaklar. eğer bir firma çalışanlarının maaşını yatıramayacak kadar kenarda buffer bütçe tutamıyorsa zaten o firmadan da bir cacık olmaz. beklenmedik masraflar her zaman çıkar, firmaların buna hazırlıklı olmasını beklerim, hazırlıklı değilse o firma yönetilemiyordur (iyi yönetilemiyor demiyorum, bildiğin yönetilemiyordur)

eğer maaşım zamanında tam yatmayacaksa o zaman ortak olalım, ama para çok gelirken patronlar bol kazanacak, para az gelirken benim maaşım gecikecek, kesinlikle tolere etmem. bu adamların şımarıklığı da "startupız biz abi olur öyle şeyler" noktasına tolere edilmesinden kaynaklanıyor. siz izin verdikçe olur bunlar.
  • roket adam  (15.08.21 14:14:40 ~ 14:15:36) 
1 ay. Sonraki ay da, geçen ayın ve bulunulan ayın maaşı gününde yatmazsa kangren kolu keserim.


  • Arthur Dayne  (15.08.21 14:15:39 ~ 14:17:34) 
Kurumsalda da gec yattigi oluyor.
Onemli olan ne kadar gec yattigi.

Her ay 5 gun gecikiyorsa zaten maasin yatma gunu ayin 5'i gibi oluyor sallamiyorsun.

En buyuklerden birinde staj yapmistim 6 aydir maaslari yatmamisti :) mudur borc veriyordu ama onun da yatmiyor.
Kimse ayrilmiyordu, cunku 6 aylik maasi bam diye yatiriyorlarmjs ihale olunca.
  • divit  (15.08.21 14:19:47) 
Standart bir maaş veren standart bir iş yeri ise 2 iş gününü geçtiği gün aguen out derim.

Yok normalde maaşı iyiyse, iş ortamını seviyorsam yaptığımız işe inanıyorsam falan bi 15 gün beklerim herhalde.
  • aguen  (15.08.21 15:13:32) 
iki ay üstü üste 5-10 gün geç yatırılırsa bu bir sorun değil. aylardır 15-20 gün geç hatta öteki aya sarkıyor. yavaş yavaş içeride 2-3 aylık alacak birikiyorsa bir sorun.

startup işe her zaman için böyledir.
  • orpheus  (15.08.21 17:24:33) 
eger aylik nakiti ceviremiyorsa sirket henuz daha breakeven noktayi gecememis gibi gorunuyor sirket. nakit girisinin zamanla artmasi ve boyle durumlarin belli bir zamandan sonra olmamasi lazim.sirketin ilk 1-2 yilinda tolore edilebilinir seyler ama sirket 2 yildan eskiyse ve hala bu durumdaysa maalesef gelecegi cok parlak gozukmuyor.
patronlarla konus. ne kadar sure daha islerin bu sekilde gidecegini ongorduklerini ogren. projeye guveniyor musun? gelecek goruyor musun? eger goruyorsan, riskine karsilik belli bir miktar hisse talep edebilirsin. TR'de pek alisildik durumlar degil ama genel olarak startuplarda ilk basta nakit akisi az oldugu icin calisanlara az maas verilir ama ustune hisse verilir ki iyi calisanlar sirkete aidiyet hissetsin ve kacmasin

  • crucio  (15.08.21 18:59:42) 
[]

Şekilli araba sorusu

Arabalardan hiç anlamıyorum. "Hiç sorun çıkarmaz, çok rahat edersin" dediler diye Getz almıştım yıllar yıllar önce, hakkaten de öyle oldu. Sıfır sorunla yola devam ediyoruz.

Ama kardeşimin arabası eski bişey. Kendime yeni bi araba alıp, bendekini ona vermeyi düşünüyorum. Arabalardan anlamadığım için ne alayım diye buraya sorayım dedim.

Şimdi içimdeki ses "sıfır clio al geç abi" diyor, ama hayatımın her alanının o kadar "sorunsuz" olmasına gerek yok. Biraz risk alıp, güzel / konforlu bi araba alasım var. Getz'i alırken benzer fiyatlarda Z3 alabiliyordum, almadım, o hala biraz aklımda mesela. Geçen arkadaş mazda mx-5 almış, baya keyifli görünüyor. O kadar şekilli olmasa da o civarlarda bir şey düşünüyorum.

Maks. 300-350 civarı bir bütçem var. Daha ucuz da olur tabi. Ne tarz bişey alabilirim?

Not: "Temiz" olması konusunda, sürekli gittiğim / güvendiğim bi usta var. Ona göstericem, al derse alıcam.

 
Ben olsam SUV alırdım. Tiguan olabilir. İkinci el tabii ki.


  • himmet dayi  (03.08.21 20:18:23 ~ 20:18:33) 
Şekilli derken seat leonlar olabilir mesela


  • optimistbakunin  (03.08.21 20:24:30) 
geniş olsun diyorsan skoda superb, octavia.
suv olsun diyorsan skoda karoq. belki t-roc olabilir.

hatchback olsun diyorsan da leon +1. audi a3 bile olabilir.
  • jelly bear  (03.08.21 20:27:42) 
Şöyle bi şey olabilir. Bizzat kullanıyorum. Hem konforlu binek hem de 180 beygirlik bir spor araç. Kullanımı epey keyif veriyor.

www.sahibinden.com

EK: Bu arada link'teki araç ilk karşıma çıkandı, model olarak yolladım sadece. Volvo v40 R-design olarak aratabilirsin.
  • msb  (03.08.21 21:18:55 ~ 21:19:51) 
hocam ben de tam senin gibiydim
yıllarca sembole bindim
sıfır sorun ucuz parca ucuz tüketim
simdi yeni araba aldım bmw 116d
surus keyfi muazzam
kesinlikte tavsiye ederim

SAKIN SIFIR CLIO ALMA

evli-bekar-cocuklu-kadın-erkek
olmana göre
iş değişir
  • kingcyrax  (03.08.21 21:41:28) 
Su hayatta temiz ikinci elini bulsam sirf zevk icin alacagim araclar
Bmw e90 3.30-3.35i
Bmw e60 gene benzinli
Hatta xd versiyonu da olur.

Ama bulması cok zor tabi.
Yalniz mx5 oldukca kaliteli araba sorun falan cikarmaz.

Yalniz bmw, audi vs gibi premium araclar yüksek kilometrede çok sikinti. Bu araclar malesef uzun yillar dayansin diye yapılmıyor. Yani sorun çıkarmasi çok yüksek ihtimal. Sans isi daha cok.

Bence alabilirsiniz ya paraniz varsa. Hatta paraniz varsa ikinci el garantili, servis gecmisi bulunan ve cok el degistirmemis bir arac bulursaniz bakin. Bu aracin ek olarak google'da review/problems vs diye aratin ki genel problemleri neler görün.
  • logisticsmanager  (03.08.21 22:05:19) 
w204 c180. bmw f30 kasa 318i. mx5 z3 bunlar getzden bu tarz araçlara geçen biri için zor araçlar.


  • mikahakkinen  (03.08.21 22:25:42) 
simdi "hayatımın her alanının o kadar sorunsuz olmasına gerek yok" demissin de, clio yerine ikinci el 3 serisine gecmek serin sulardan kizgin kumlara atilmak gibi olur. Yani o kadar "risk" almaya hazir misin, bundan emin misin?

"Arabalardan hic anlamiyorum" dedigin icin bence BMW/Merc ikilisini unut.
Illa premium olsun diyorsan dusuk kmli Audi A3 al gec.

Miata/Z3/Z4 gibi araclar guzeldir de bunlar 2./3. arac olarak alinmasi gereken otomofiller. Tek aracin o ise sikinti cekersin, iki kisilik, bagaj yok, vs.
  • cooperr  (03.08.21 23:56:57) 
Hocam bende senin durumundayım ve çok kararsızım.
Z3 boşver onlar kolleksiyonluk oldu artık.
Z4 ise 2006 öncesi yani E85 kasa sıkıntılı diyorlar. Ayrıca Z4 alıpta 2.0 motor almakta akıllıca değil zira 150 hp o arabaya yakışmıyor, normal sedanlar bile tokatlar arabayı.
Aldın mı 2.8 veya 3.5 alacaksın.
Ayrıca BMW bakımına gittiğinde selamun Aleykum dedin mi 10.000 TL den başlar herşey.

Mx5 de tip olarak güzel ama yenileri 1.5 motor 131 hp be kardeşim. Rezil olur insan onunla yolda.
Ayrıca bu araçların 2. Elleri ölüdür özel bir kesime hitap ettiği için.
  • les yeux blanches  (04.08.21 01:07:23) 
rcz sorun sorusturun kronigi vs var mi hic bilmiyorum. ama ilk ciktiginda epey namliydi.

bmw vs de onermem biz bmw'ye bmw slx deriz :) uzun yillar da bindim. adi olup parasina gore kendi olmayan tirto bi marka.
  • turbo sadık  (04.08.21 07:40:04) 
Hyundai getz ile z3'ü aynı fiyatlara nasıl bulduğunu merak ettim büyük ihtimalle o z3 ağır hasarlı falandı:)

Biraz keyif de verecek bir araç arıyorsan, ortalama otomobillerin özel üretim versiyonlarına bakabilirsin. Sadece örnek için yazıyorum skoda fabia'nın sportif RS serisi gibi. Fiyat olarak da makuldür bunlar ama performansları, donanımları iyidir. Ya da toyota yaris GR (bu biraz fiyatlı)

Temiz bulabilirsen (çok zor ama çünkü alan canına okuyor aracın) subaru impreza'lar o aradığın "heyecanı" yaşatabilecek bir araç.

Honda civic'lerin yenileri de epey güzel bu anlamda.

Mazda 3 ya da 6 da bakılabilir.

Diğer saydıkların otantik araç denen, hani bir otomobilim var bu da keyif için kullandığım bir araç denen tarzdan araçlar.
  • anten  (04.08.21 10:28:25) 
Bu tarz maceralı araç alımları öncesinde mutlaka bir gün dahi olsa kiralamanı öneririm. (Hatta her türlü araç alımında yapılması gereken bir şey bence) Mesela z3, mx5 dışarıdan çok hoş görünüyor ama belki üstünü açtığındaki konforu, motor sesi, süspansiyon sertliği seni rahatsız edecek. Dolayısıyla buradaki tercihleri almadan önce kiralamanı öneririm.

Fikrimi söylemem gerekirse: riskli değil aslında çok temiz bir seçim ama ben epeydir a3 kullanıyorum, 2019-2020 modelleri 350 civarına sıfıra yakın bulunabiliyor. Genel olarak çok memnunum, dolu paketlerin tasarımı da gğzel, bir denemeni öneririm.
  • roket adam  (04.08.21 11:03:19 ~ 11:47:47) 
Sorunsuzluk arıyorsanız Japon markalarını tercih edin. Mazda olur Toyota rav 4 olur.


  • komando kani var bende  (04.08.21 11:25:43) 
[]

Araba temizliğinden sonraki kağıtları

Ne zaman çöpe atıyorsunuz? Şu yere, paspasların üstüne konulan kese kağıtlarını kastediyorum.

Valla ben o an çöpe atmazsam bir sonraki temizliğe kadar kalıyor genelde, çünkü araba güzergahımın üzerinde çöp yok. Elime alıp eve taşımaya da üşeniyorum. O yüzden genelde yıkamacıdan arabayı alırken kaldırıp atıyorum.

Ama acaba yanlış mı yapıyorum? Bi amacı var mı o kağıtların? Niye koyuyorlar ki zaten?

 
ben arka koltuğa atıyorum. bir süre sonra kendiliğinden yok oluyor.


  • brakgn  (03.08.21 18:53:34) 
yikamacidaki islak zeminden arabaya binip camur etmeyesin diye.


  • chezidek  (03.08.21 19:19:51) 
tozu toprağı tutsun diye var. paspaslar hemen kirlenmesin diye. ön koltuktaki birkaç gün sonra atıyorum genelde yırtılıyor ve rahatsız ediyor çünkü. diğerleri genelde aşırı zarar görmemişse diğer yıkamaya kadar kalıyor.


  • jelly bear  (03.08.21 19:30:44) 
Arabadan hemen atılmaz. Toz toprak ve sıvı varsa kendine çeker zamanla. Yıpranır eskir sonrasında atılırlar. arkadaki taraftaki kağıtlar daha az yolcuya maruz kalacağından (bizdeki araçta öyle) daha geç eskir ve bir sonraki yıkmada yeniden araca 4 adet kağıt konulacağından arka taraftaki kağıtlar ön tarafta çabuk eskiyen kağıtların yerini alırlar.


  • Erva  (03.08.21 19:43:24) 
Yıkamadan çıkarken hepsini toplatıyorum,arabanın içinde kocaman kağıtlar olması durumunu sevmiyorum.


  • duptıs  (03.08.21 20:04:13) 
Sinir bozucu görüntü kirliliği. Arabayı yıkamadan alırken toplatıyorum. Paspas kirlenmeyecekse neden orada? O zaman kağıt da kirlenmesin, onun da üstüne bir kat kağıt koyalım.


  • zoghurt  (03.08.21 20:22:49) 
Ben hemen çıkarıp atıyorum ayakkabım kirli ıslak degilse sürekli ayağıma takılıyor


  • monkey  (03.08.21 20:33:07) 
Küfür ederek çöpe atıyorum


  • scholes  (03.08.21 20:36:17) 
bir sonraki yıkamaya kadar kalıyor. zaten öndekiler eriyerek yok oluyo belli bi noktada :D (evet pisim)


  • theseachange  (03.08.21 21:08:35) 
[]

Kripto arbitraj

Oturup çok inceleyemedim (yani göz attım, ama oturup analiz/simülasyon falan kasmadım), ama tahminim şu: piyasada hazır botlar da bulunduğuna göre market çoktan dengeye ulaşmıştır ?!?

Yani iki borsa arasındaki fiyat farkı, zaten al-sat-aktar komisyonlarının toplamından fazla olmuyordur.

Ne düşünüyorsunuz? Denediniz mi, araştırdınız mı?

10 dakikalık iki borsadan tek bir coin datasını elle hesapladığımda %10-15 gibi bir fark yakaladım. Acaba bunu coin değiştirerek falan artırmak mümkün olur mu?

Yoksa kripto piyasasının volatil olması arbitraj meselesini komple riskli bir hale mi getiriyor?

 
ben paribu binance arasında bakmıştım, başta mantıklı gelmişti. sonra hesaplayınca gereksiz geliyodu hatta zararlı bile çıkabilirsin.


  • jelly bear  (29.07.21 23:18:10) 
son kullanıcıya yedirmezler arbitrajı profesyonel olarak yapmak lazım.


  • diffarentiationation  (29.07.21 23:25:53) 
@diffarentiationation, profesyonel olarak yapmak ne demek?


  • plutongezegendegilmi  (29.07.21 23:35:55) 
@pluton aradaki farkı anında tespit edip alış satış yapabilecek bilgisayarlar ile. yüksek internet hızı ve işlemci gücü gerekiyor.


  • diffarentiationation  (30.07.21 01:03:22) 
arbitraj için değil ama alım yapacağım zaman nerede ucuzmuş deyip baktığımda farka inanamadığım zamanlar oldu, özellikle düşük işlem hacimli türk borsalarla binance gate.io vb arasında. tüm işlem çiftlerinin botlarla saniyesinde eşitlenebileceğini sanmıyorum, o yüzden manuel işlemin de halen mümkün olduğunu düşünüyorum; TL ile alım da o noktada fayda sağlayabilir. özellikle gönderim ücreti çok düşük ve hızlı aktarımlı koinlerde denenebilir neden olmasın. yüzde 10-15 hiç görmedim ama üç beş farklar daha mümkün olmalı. yüksek volatilite yerine göre lehinize de olabilir bence işlemi olduğundan daha riskli hale getirmiyor.


  • engelbert humperdinck  (30.07.21 02:01:30) 
Coin piyasasında arbitraj'dan para kazanmaya kalkarsanız tokat manyağı olursunuz. Piyasada dünya kadar bot var, siz o botlardan hızlı işlem yapamazsınız. Ayrıca yüksek gap demek hareketlenmiş piyasa o da uzun işlem süreleri ve yüksek fee demek.

En son arbitraj üzerinden para kazanmaya çalışan arkadaşımın kardan zararı 150K TL üzerinde, anaparadan zararı ise 20K TL civarındaydı. Satış yapana kadar geçen sürede atı alan üsküdarı geçmişti.

Bu toplara girmenizi hiç tavsiye etmem.
  • thracia  (30.07.21 11:27:25) 
2013'te yapıyordum o zamanki küçük sermayemi 15e falan katlamıştım :D Ama o zamanlar yaptığım şey yabancı bir borsaya düşük sayılabilecek bir fee ile para aktarmayı bulup oradan alıp buradan satmamdı.

Bugün de yapılır 1-2 hafta izlemek gerek veya sembolik tutarlar ile denemek. para arada feelere falan kurban gidebilir.
  • atom karincanin torunu  (30.07.21 11:32:24) 
Ben de zamanında biraz araştırmştım da arkadaşların belirttiği gibi yüksek frekanslı botların önüne geçmek çok çok zor. Bunun yerine yazılmış hummingbot.io tarzı botları denemeni öneririm. Arbitraj modu var, + olarak simülasyon yapabiliyorsun. Bir süre denersin simülasyon modunda, bakalım gerçekten senin dediğin gibi çalışıyorsa aktif moda alırsın.


  • roket adam  (30.07.21 11:39:35) 
arbitrajdan para kazanabilmen için o borsaların her birinde arbitraj yapacağın coinlerden yüklü miktarlarda olması lazım. yani borsadan borsaya coin göndermeden kendi paranla yapacaksın. aksi halde işlem sürelerinden dolayı zarar edersin.


  • orpheus  (30.07.21 17:26:04) 
Tabi ki elle yapmayacağım, ben de bot yazmayı düşünüyorum.

+ Zaten evimde değil cloud'da çalıştıracağım botu.

Zarar etmek (en azından coin bazında) imkansız gibi geliyor. Yani fee belli zaten, zarar ediyorsan işlemi yapmazsın diye düşünüyorum.

Hazır botlardaki sıkıntı, withdrawal yetkisi olan token istiyor bazıları. Zaten irili ufaklı bir sürü borsaya güveniyorum, bi de bota onu verdikten sonra elimde bir şey kalacaksa da birileri götürür muhtemelen. Çok sakat iş gibi geliyor.
  • plutongezegendegilmi  (30.07.21 18:35:05 ~ 18:56:28) 
[]

Oyun fikrimi değerlendirir misiniz?

Ne zamandır aklımda, ufaktan girişmek istiyorum. Tabi olay fikirden ziyade execution ama "çok kötü bi fikir bu ya" gibi bi durum varsa baştan bileyim istedim. Önerilere de açığım.

Tür: browser tabanlı mmorpg.

Niye browser tabanlı? Çünkü tek kişiyim, anca bunu yapabilirim. En fazla mobil uygulama olur. Genel olarak şuna benzer grafikleri olacak:
i0.wp.com

Senaryo da şu:

Yıl 2074. Jeff Bezos, Elon Musk vs. gibi adamlar gen terapisi yoluyla ölümsüz olmanın yolunu bulmuşlar. Bu gizli bi bilgi, zaten nüfus artıyor, bir de insanlar ölümsüz olursa dünya nereye gider bilemedikleri için bu teknolojiyi satmak yerine kendilerine saklamışlar.

Ama bi whistleblower bunu dünyaya duyuruyor. İnsanlar bunu duyunca galeyana gelip bu "ilacı" elde etmek için bu şirketlerin laboratuvarlarını falan basmaya başlıyorlar. İşler çığrından çıkmak üzereyken, bu adamlar devletleri yöneten kişilerle anlaşıp, diğer zengin ve önemli insanlarla kendilerine güvenlikli bir şehir inşa ediyorlar. Ardından da dünyanın geri kalanına atom bombalarını bırakıyorlar. Nüfusun %99'u ölüyor. Dünya yaşanmaz bir yer oluyor.

Bu "wasteland"de hayatta kalanları avlamak (ve tehlikeyi kendilerinden uzakta tutmak için) düzenli olarak robotlarla, drone'larla dünyayı tarayıp, buldukları bütün insanları öldürüyorlar.

Bu esnada kendilerine bir uzay gemisi inşa etmeye başlıyorlar. İnşası bitince, dünya artık yaşanmaz bir yer olduğu için, mars'ı terraform edip oraya yerleşecekler. İnsanların peşlerinden gitme şansları yok, zaten zor hayatta kalıyorlar.

Oyuncu bu wasteland'de doğmuş sıradan bir vatandaş. Amacı hem doğayla, hem de robotlarla mücadele edip hayatta kalmak, hem de bu elemanlar uzaya çıkmadan onlara yetişip, ölümsüzlük ilacını elde etmek. Artık dünya daha tehlikeli olduğu için ölümsüzlük ilacına her zamankinden fazla ihtiyacı var.

Oynanış:

Harita üzerinden bir şeylere tıklayarak, menülerden bir takım seçenekler seçerek ilerliyor oyun. Grafikler 2D zaten, öyle çok fazla real time bir aksiyon yok.

Oyunda PvP yok (yani oyuncular kendi aralarında dövüşmüyor), çünkü o düzgün yapması çok karmaşık bişey. Onun yerine PvE var, birlikte dünyayı temizlemeye, hayatta kalmaya ve robotlarla dövüşmeye çalışıyorlar.

MMO ama bir end-game var. Süre bitince (adamlar uzaya kaçınca) ya da adamlar kaçmadan yakalanıp yenilince oyun bitiyor. Oyun bitince ne yaparım tam karar vermedim ama bir end-game hedefi olmalı, mmorpg'ler başka türlü çok anlamsız geliyor bana.

En önemli özelliklerden biri de grinding olmayacak. Küçük küçük ama birbiriyle kombine edilebilen otomasyon kalıpları (blueprint'ler ile crafting) üzerinden dönecek oyun. Yani işte git kendin ağaç kes ev yap yerine, oyuncuların robotları olacak, işlerin çoğunu onlar yapacaklar. Oynadıysanız factorio modelini düşünebilirsiniz.

Aynı zamanda olabildiğince sandbox yapmayı planlıyorum. İşte mesela bi yerde orman vardı ama birileri gitti kesti, artık orada orman yok gibi. Scripted olaylar, görevler falan düşünmüyorum ama sıkıcı olmasın diye opsiyonel görevler belki dağıtılır haritaya.

Kulağa nasıl geliyor?

 
Tarayıcı yerine mobil olsun kafi.


  • optimistbakunin  (23.07.21 20:26:23) 
Filmi, dizisi çıksa izlerim.

Oyun oynamadığım için pek yorum yapamayacağım, bence senaryo güzel.
  • hayirsiz  (23.07.21 20:26:27 ~ 20:26:43) 
Oyun konusunda bilirkişi değilim ama bu tür senaryolara bayılırım. Hele şu sıra the walking dead izliyorum, o yüzden ekstra bi yükseldim sizin oyuna.


  • somethinginthewayshemoves  (23.07.21 20:27:04) 
Bu tarz 2d oyunlardan tiksiniyorum ama herkes bayılıyor. Hikaye gerçekten ilgi çekici. Play Store'a atıp Sözlük'ten de üç beş iyi yorum alabilirseniz gerisi gelir.


  • ryhmer  (23.07.21 21:38:31) 
kulaga guzel geliyor.

senelerini alacak. almiyor gibi gelse de alacak.

art isinden anlamiyorsan, programmer art kesmez. buna odenek ayirman gerekir.

browser tabanli muhtemelen emeginin karsiligini alamayacaksin.

bu projeler %99.9 bitirilmez, bitirirsen buyuk tecrube olur. kariyer icin yardima ihtiyacin varsa iyi olur.

viral market etmenin bir yolunu bulmazsan 100-500 kisi arasi bir bakip cikacak sonunda, buna bir cozum bulman lazim.

sonuc olarak maddi beklentin varsa oyunun lore dan ziyade dusunulmesi gereken cook fazla (sıkıcı) sey var. lore / mekanik dusunmek heyecanli. "nasil satacagim" sorusu sıkıcı ama make or break meselesi orada.

maddi beklentin yoksa godspeed.
  • robokot  (23.07.21 22:08:17) 
Teknik taraflarından hiç anlamam o yüzden bi şey diyemem ama eski oyun tadı aldım ben, açıp açıp Windows 95-98 zamanından oyunları oynuyorum hoşuma gitti.

Sadece şey biraz mantıksız geldi zenginler ölümsüzlüğü buluyor, zaten nüfus fazla diye gezegenin selameti için bu buluşu kendilerine saklıyorlar ama insanlar öğrenip almak isteyince tüm dünyaya atom bombası atıp gezegeni yaşanmaz hale getiriyorlar. Yani bence zenginler öylr yapmaz ölümsüzlüğü verdikleri senaryoda dünyayı yaşanır tutmak adına farklı şeyler denerler en basitinden ölümsüzlüğü her aileden bi kişi kura ile alacak vs gibi. Buluşu dünya ile paylaşmayıp tüm gezegeni yok etmektense farklı şeyler denemeleri gerekirdi.
  • nickimin hakkini veremedim  (23.07.21 22:30:59) 
Valla boyle bir senaryolu oyunun bişekil script ve görev falan içermesi gerekir ki ne olduğu ve teması anlaşılsın. Yani madem bu kadar bir senaryo kastın bunu da en azından kişilerinin gözlerine sok. Diğer türlü sadece "düşman var onlar uçmadan sen onları yakalamaya çalış" tarzında düşünüp oynarlar ki bu durumda da senin senaryona yazık olur.

Ben oynar mıyım? Bir denerim ilk başta eğer ilk seferde başarılı olamazsan birkaç sefer daha denerim. Başarılı olduktan sonra da pek deneyeceğimi sanmıyorum bu haliyle.
  • j r r tolkien hayrani  (24.07.21 00:20:17) 
@robokot, biliyorum ya, daha önce -bitmeyen- oyunlar yaptım. Çok zor bir iş oyun yapmak, zaten maddi beklentiyle browser oyununa girilmez :) Ben belki güzel bişey yapabilirim diye bakınıyorum.

@tolkien, ya kastım şu can sıkıcı "x tane y kes" görevleriydi. Aslında user generated quest sistemi düşünüyorum bi tane. Yani işte ben haritanın bi köşesinde bar açmak istiyorum ama orayı robotlar işgal etmiş, temizleyene 10 altın vericem. Biraz daha frp tadında, oyuncular hikaye oluşturabilsin istiyorum. Benden iyi yapacak milyon tane adam vardır.
  • plutongezegendegilmi  (24.07.21 00:35:33) 
Anladim. Aynen öyle sabit şeyler çok amaçsız oluyor. Yalnız şimdi düşününce şey de olabilir, oyuncular direkt dronelar ile savaşmak yerine o dronelari kendi taraflarına da gecirebilsin. Misal atıyorum ilk dalgada 10 drone gonderdin birinin rengini farklı yap, oyuncular diğer tum dronelari vurup onu en sona bırakırsa onu kontrol etme imkanları olsun. Işte bu sayede etrafı falan daha iyi temizleyebilsinler.

Şu klasik bonus olayları gibi yani. Bu tür şeyler olursa daha zevkli olur hatta mesela direkt sabit bir bonus yerine seçenekli bonus da olabilir. Misal o drone olayında ilk o renkli drone yok edilirse tüm drone ordusu yok edilsin ancak en sona o bırakılirsa da kontrol imkanı olsun gibi. Bu sayede bir strateji olayı da ortaya çıkar ve oynanırlik artar.

Kısacası üzerine düşünüp geliştirirsen sağlam malzeme çıkar bu senaryoyla.
  • j r r tolkien hayrani  (24.07.21 02:01:17) 
Biri çalar bu fikri. Değiştirerek kendine yamar. Tr burası. Bişey de ispat edemezsin keşke buraya yazmasaydın.

soruya gelince; neden olmasın.
  • istanbul gecesi  (24.07.21 11:55:17 ~ 11:56:35) 
@istanbul gecesi, çalmayı düşünen varsa yazsın birlikte yapalım ya. Ben açığım tekliflere.


  • plutongezegendegilmi  (24.07.21 12:09:38) 
[]

Kişisel websitesi domain'i hangisi olsun?

Kendime bi websitesi açıcam. 2 opsiyonum var:

Diyelim ki adım Mehmet.

1. opsiyon: mehm.at İsmi tam karşılamıyor, ama kısa.
2. opsiyon: mehmet.io İsim tam, ama biraz daha uzun. Ayrıca daha bilindik bir domain.

Hangisini tercih ederdiniz?

 
2


  • uykulu_fb  (18.07.21 14:31:30) 
İo


  • Erva  (18.07.21 14:44:41) 
.io


  • xrated  (18.07.21 16:33:06) 
[]

Yazları black metal dinleyememek

Black metal en sevdiğim müzik türü, istisnasız her gün 1-2 albüm dinlerim.

Ama şöyle bir şey farkettim, havalar sıcakken, güneş ışıl ışılken black metal dinleyesim gelmiyor. Gece yine canım çekiyor bazen, ama gündüz sıfır.

Bilmeyenler için black metal şöyle bişey: www.youtube.com

Onun yerine şöyle şeyler dinliyorum: www.youtube.com

Sizin de hava durumuna göre müzik zevkiniz değişiyor mu ya?

 
zevklerin hava sartlarina gore degismesi normal. yaz dizileri, yaz muzikleri diye bir sey var. black metal de kuzey muzigi oldugu icin kisin daha iyi gidiyor. uzun suredir dinlemiyordum iyi oldu hatirlattigin.


  • buenosdias  (08.07.21 10:26:50) 
Yas kis acimam


  • thesomberlain  (08.07.21 10:28:13) 
Yaz kis acimam, yapistiririm +1


  • invictae  (08.07.21 10:38:26) 
evet mevsime göre müzik seçimlerim değişiyor, bu sıcakta metal mi dinlenir :) bir uyumsuzluk hissettiriyor bana da


  • freebird5406_2  (08.07.21 10:43:32) 
tersine bütün kış türkçe pop dinleyip şu an deli gibi metale sardım. ama hayat kalitesiyle de alakalı bence, yazın güllük gülistanlık hayat yaşayan insanın metal dinlemesi zor gibi sddfklg


  • amugochi  (08.07.21 10:46:03) 
hahaha mükemmel tespit :D yazın dinleyemiyorum demeyelim de kışın kar eşliğinde dinlerken kendimizi iskandinav ormanlarında hayal etmenin tadı farklı diyelim


  • william morris  (08.07.21 13:33:12) 
bana da oluyor benzer bir şey, mevsimlere göre müzik ihtiyaçlarım bazı değişkenlikler gösterebiliyor. flamenko-latin ya da pop&dans playlistlerime yazın daha çok dönüyorum, sonbaharlarda indie daha çok yer kaplayabiliyor, kışın christmas-folk tadında bir dönem geçirebiliyorum, ilkbahar geçişlerinde doğa ananın uyanışı model celtic müziklere bağlayabiliyorum. onun dışında rock-metal eksenindekiler yıl boyu sağdan soldan çıkabiliyor, yerleri ayrı :) ama evet yaz günü ben de uzaklaşabiliyorum, özellikle mesela power metalden.


  • nimberjack  (08.07.21 13:43:02) 
Sıcakta çekilmiyor gibi olmuş. Doğru bence.


  • baal  (08.07.21 13:46:16) 
yazın stoner rock dinlenir

www.eksiduyuru.com
  • freebird5406_2  (08.07.21 13:57:12) 
gündüz, sıcakta metal tercih etmem, hatta müzik bile tercih etmem.
tür ne olursa olsun müzik akşam, gece, sabahın köründe güzel oluyor.

  • owaki  (08.07.21 17:55:31) 
Valla ben de aynı dertten muzdariptim, ben çözümü melodik death metale geçmekte buldum. Yaz kış dinletiyor kendisini,hiç pişman etmedi. Tam bir mevsim/performans canavarı.


  • j r r tolkien hayrani  (08.07.21 18:07:48) 
ben canım sıkkınken metal müzik dinleyebiliyorum artık.
keyfim yerindeyse kafam kaldırmıyor mesela :)

  • durme  (09.07.21 00:51:42) 
@jrr hocam bi iki örnek paylaş da biz de nasiplenelim.


  • plutongezegendegilmi  (09.07.21 01:00:39) 
valla ben death metal dinliyorum acımadan :D

ama geçenlerde keşfedip bayıldığım progresif jazz'ımsı balkan esintili rock grubu önereyim bence çok iyi gidiyor: thank you scientist

youtu.be
youtu.be
youtu.be
  • nhk ni youkosu  (09.07.21 01:29:04) 
@pluton
Ayipsin, yazin in flames cok saglam gidiyor mesela. Amon amarth da iyidir o da saglam gaza getiriyor. Birkac ornek

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com


www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com farketmeksizin insani gaza getirme ozelligi var)
  • j r r tolkien hayrani  (09.07.21 01:52:13) 
dogrudur. dusunsene guneslenirken agalloch dinliyorsun. sacmalik, uyumsuzluk.


  • baldur2  (09.07.21 02:01:24) 
Yani. Norveç etkisi olabilir. En iyisi Norveç'te yapıldığına göre yine en iyi de oralarda ve o iklimde dinleniyordur herhalde:D

Mesela thrash daha dinlenebilir geliyor bana yazın.
  • tey tey  (09.07.21 02:04:47 ~ 02:07:43) 
[]

Şehir (köy, kasaba falan da olur) kurmak?

Şimdi diyelim benim çok büyük boş bi arazim var.

Gidip bi tane sokak yapsam, etrafına evleri diksem, zamanla insanlar gelse, özel okul açsak, altyapısını kendimiz yaptırsak falan filan. Yani bildiğimiz normal köy olsa.

Ondan sonra nolacak? Kime gidiyoruz "burası artık X köyü kardeşim, belediye kuracağız" vs. diye?

Bir de diyelim büyüdü bu kurduğumuz yer. Şimdi arazi benimdi, ama devlet gelip bundan sonra sizi bu yönetecek diye başımıza vali / kaymakam falan mı atayacak?

Yapacağımdan değil de merak ettim, TR'deki köylerin hepsi çok eskiden gelen "organik" köyler mi, yoksa bi grup insan gelip "burası güzelmiş lan, buraya köy kuralım" demişler midir? Bunun bir örneği falan var mı acaba? Halihazırda köy kurmakla ilgili bir mevzuat yok sanırım, baktım ama bulamadım. Google'a yazınca da travian çıkıyor :/

 
Sizin o büyük ve boş arazi bir şehrin idari sınırları içinde, bir ilçenin bir köyüne ya da mahallesine bağlı olduğu, devletin bir dairesinde kadastro kaydı falan olduğu için baştan bozuluyor o iş :)


  • kobuzchu kiz  (03.07.21 00:14:54) 
"TR'deki köylerin hepsi çok eskiden gelen "organik" köyler mi, yoksa bi grup insan gelip "burası güzelmiş lan, buraya köy kuralım" demişler midir?"

Bunlar iki ayrı şey değil ki. Organik dediğin köyleri gerçekten bir grup insan orada yaşamayı tercih ederek kurmuş.

Ayrıntılı bilgi için Köy Kanunu var.

www.mevzuat.gov.tr
  • dissendium  (03.07.21 00:16:05) 
şöyle bilgilendirici bir yazı var köyün nüfusunun en az 150 kişi olması gerektiği gibi detaylı bilgiler verilmiş, bağımsız köy nasıl kurulur falan ama genelde bahsettiğiniz organik köylerin mirasçıları olarak kuruluyor kurulanlar da. Yani Köy Kanunu öncesi olan köyler tespit edilmiş, üstüne belki devlet zaman içinde "aha şurası da şu köyü olsun, milleti buraya yerleştirelim" demişler. Bu tür köyler taşına biliyor, bölünebiliyor vs ama sıfırdan köy oluşturanı görmedim o işler Türkiye'de idari olarak da sıkıntılı, Türkiye devlet otonomisi gücü konusunda çok hassas bir ülke. "Bura benim" diyemiyorsun pek.
edit: bilgilendirici yazı var demişim linki atmamışım şaka gibi.
www.icisleri.gov.tr
  • ckisc  (03.07.21 00:21:44 ~ 00:45:24) 
@dissendium, evet ama bildiğimiz, yakın bir zamanda yapılmış mı bu? Mesela şu köy 1990 yılında kurulmuş diyebiliyor muyuz?

Ayrıca kanunu okudum, yeni köy kurmakla ilgili bir şey yok :/
  • plutongezegendegilmi  (03.07.21 00:25:33) 
edit sana geldi mi bilmiyorum ben üstte şöyle bir yazı var deyip link paylaşmamışım onu editleyip paylaştım bilgine.


  • ckisc  (03.07.21 00:52:57) 
@ckisc, hocam bu çok ilginç bir yazıymış. Mesela "köyün hukuki yapısısı"nın e bendinde diyor ki, bir grup insan başka bir yere göçüp, oraya yerleşip, köy olarak tanınmayı talep edebilirlermiş.

Yani göçtüğü yeni yer burada belli ki devlet arazisi, başkasının toprağına çökecek halleri yok. Bu da "devlet arazisi" dediğimiz şeyin devlete değil de, aslında vatandaşa ait olduğunu, ama kullanımının/düzenlenmesinin devlete ait olduğunu söylüyor.

Sonraki maddelerde de köy derneğinin, ihtiyaç halinde arazi alıp köylüye tahsis edebileceğini söylüyor.

Gerçi sonradan köy konsepti büyükşehirlerde komple kaldırılmış, ama yerine kırsal mahalle diye bir şey gelmiş falan. Gerçi 2024'te bütün şehirler büyükşehir yapılacak diye haberler var, köy kuracaksak o kanun gelmeden halletmek lazım demek ki :)
  • plutongezegendegilmi  (03.07.21 01:17:00) 
Tutorial bile hazırlamışlar: wrathofgnon.substack.com


  • plutongezegendegilmi  (06.07.21 23:39:14) 
[]

Pitbull sahibi nereye şikayet edilir?

Bizim sitede çok sıkıntılı bi adam var.

Tehlikeli köpekler alıp, bunları saldırgan olacak şekilde eğitiyor. Önceki köpeği sitede birisinin kedisini öldürmüştü, biraz üstüne gittik, o da başkasına verdi falan, kurtulduk.

Şimdi aynı adam gitmiş pitbull almış. Pitbull alması sorun değil, sitede başka pitbull besleyenler de var, benim de köpeğim var falan. Ama gezdirirken ağızlık takmıyor, zincir değil kumaş kayış kullanıyor, 10-12 yaşlarında ufak bir oğlu var, bazen köpeği o gezdiriyor falan. Adam da zaten sıkıntılı, saatli bomba gibi geziyorlar yani.

Şimdi ben bunu şikayet etmek istiyorum, ama adamla papaz olmak istemiyorum. Nasıl yapayım? Fotoğrafını çekip, cimer'e falan yazsam iş görür mü?

 
Silah gibi kullanılan tehlikeli ırklarla ilgili yetkili kurumlar ise Valilikler, Orman ve Su İşleri Müdürlükleri ve Kaymakamlıklar. Denetleme görevini ise bu makamların atadıkları icra ediyor. Tehlikeli cins köpeği, ona zarar vermeden etkisiz hâle getirecek ve barınağa emniyetli bir şekilde götürebilecek yetkili kurum ise Doğa Koruma ve Millî Parklar Şube Müdürlüğü (DKMP). Ayrıca Emniyet Teşkilatlarının Asayiş Şube Müdürlüklerine bağlı olarak kurulan Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliği ekipleri de tehlikeli ırklara müdahale edebiliyor.
DKMP'lerin her ilde 7 haneli sabit telefon nuramaları bulunuyor. 155 Polis İmdat Hattı ise bilinirliği, yetkisi ve erişim imkânı sebebiyle en çok tercih edilen hat olarak karşımıza çıkıyor. Tehlikeli ırklarla ilgili bir şikayet söz konusu olduğunda duruma el koyan polis memurları bir taraftan çevre güvenliği sağlayabiliyor, diğer taraftan koordineli olarak DKMP (Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü) ekiplerine bildirerek durumu kontrol altına alabiliyor. Emniyet Müdürlüklerinde bulunan Asayiş Şube Müdürlüklerine bağlı olarak kurulan Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliği ekiplerinin de bizzat tehlikeli hayvan ırkı konusunda yetkisi bulunuyor.

  • d e j i n  (30.06.21 10:17:42) 
[]

Hala .com mu?

Yeni site falan açacak insanlara sorduklarında hala "abi .com al, diğerlerini millet bulamaz" diyorum.

Eskiden bunun doğru olduğuna eminim, ama durumlar hala böyle mi bilmiyorum.

Sizin uzantısı .com olmadığı halde günlük olarak ziyaret ettiğiniz siteler var mı? Varsa hangileri?

 
artık tarayıcı adres çubuğuna siteadi.com yazmıyor benim dışımda kimse sanırım. insanlar google'a girip oraya facebook yazıp ilk çıkana tıklıyorlar. dolayısıyla site uzantısının com ya da net olmasının pek bir önemi yok. Ama yine de popüler uzantı hala açık ara farkla .com

Yani aynı adresin. com ve net uzantıları müsaitse kesinlikle com alınmalı.

ama benim kullandığım net uzantılı bir tane yer imlerine kayıtlı site var

snapdrop.net: ios'ta olan AirDrop'un tüm cihazlar için kullanılabilen versiyonu. İnanılmaz kullanışlı.
  • himmet dayi  (28.06.21 08:06:46 ~ 08:07:04) 
.com o tahtı kolay kolay terk etmeyecek.
İnsanların Google'ı algılama şeklinden nefret ediyorum.
Tüm web siteleri Google'ın içinde zannediyorlar.
Yukarıda bir arkadaşın dediği gibi insanlar manyak gibi 3 harfli domaini bile illa Google'da aratarak siteye giriyorlar.
  • işimdeyim gücümdeyim  (28.06.21 10:48:53 ~ 10:49:04) 
Kariyer.net geliyor benim aklıma bir tek.


  • materyalist imam  (28.06.21 12:27:34) 
[]

Yeni mezun yazılımcı maaşı ne kadar?

TR junior / yeni mezun piyasasını hiç bilmiyorum.

İyi üniversitelerden mezun, az-çok bişeyler yapmış, parlak bi yeni mezun maaşı ne kadardır şu aralar?

Özellikle teknoloji belirtmedim, çünkü yeni mezun zaten. Ama asıl Node/JS tarafını merak ediyorum.

Ben 10'a yakındır diye tahmin ediyordum, 4-5 falan diyenler oldu, emin olamadım bi türlü.

 
10'mu, çok oldu o biraz, 4-5k falandır başlangıç maaşları, bizim sektörde yazılımcıları (ERP) 4'e civarına başlatıyorlar. 10'a başlayan yeni mezun, üniversiteyi sadece diploması için okumuş altyapısı hazır adamlar falandır.


  • nahtoderfahrung  (21.06.21 19:53:36 ~ 19:54:47) 
4-5 az bence ama 10 olmaz.


  • himmet dayi  (21.06.21 20:04:29) 
Arkadaşlar, hocamlar peki şöyle bi soru sorayım:

Ben yıllar önce ilk işe başladığımda, maaşım dolar bazında bugünün 10 bin lirasından fazla yapıyordu. Yazılım sektörü bu farkı kompanse edemedi mi? Sektörde işler kötüye mi gidiyor?

10 bin lira dediğimiz şey 1100$ ediyor. Bu gençler niye TR'de çalışsın? Hadi kalkıp gitmek zor, niye Avrupa'dan remote iş bakmıyor herkes? Zaten burada da remote çalışılıyor?

Yoksa yeni mezun tanımında mı anlaşamadık? Benim kafamdaki yeni mezun, leetcode easy-medium'u çatır çatır çözebilen, ama architecture, framework falan bilmeyen biri. Ekranı açıp boş boş bakacak, kod yazamayan birini kastetmiyorum.
  • plutongezegendegilmi  (21.06.21 20:21:46) 
Sektörde işler kötüye gitmiyor, insan sayısı arttı. Herkese yazılımda güzel para var diye pompalarsan rekabeti arttırırsın, iş verenler az paraya yapacak adam buluyorlar, iş kalitesi düşük olsa bile öyle ya da böyle istenilen sonucu elde eden yazılımlar kalitesiz bir şekilde ortaya çıktığı sürece iş veren parasını alıyor gerisi umrunda değil.

Bu gençler TR'de çalışmak istemiyor zaten, ama remote iş yapacak kadar da kalifiye değiller. İngilizce bilmeyen inanılmaz yazılımcı var, remote bunlara hayal. Zaten kalifiye olan kaçıp gidiyor ya da yolunu buluyor.
  • nahtoderfahrung  (21.06.21 20:40:46 ~ 20:42:56) 
10k hiç duymadım duyduğum en yüksek maaş 8600e bir banka idi. Bizim burada da mobilci arkadaşlar 7000 alıyor.
Mobil developer çok arkadaşım yurtdışına remote iş yapıyor ama tası tarağı toplayıp gitmek de cesaret işi malesef.

Başlangıç maaşlarının çok yüksek olmama sebeplerinden biri Bt de sirkülasyonun çok olması. İş biriminde 5 sene çalışıyorsa biri bizim müdürlükte 2 sene sonra %50 zamla başka kuruma gidiyor. Bugün bir yıl aradan sonra ofise döndük dönüşümlü. ofisin yarısı yeni girmiş işe millet pandemide şu sefalette bile iş değiştirmiş :)

Edit: Tüm mobil developerların 7000 aldığını kastettiğimi düşünen arkadaşlar olmuş. Devlet kurumu mu diyenler olmuş. Özel banka arkadaşlar başlangıç bu şekilde sonrası pazarlığı tutturabilirsen.
  • cilekli pasta  (21.06.21 22:29:05 ~ 23:37:04) 
Remote is kim veriyor abi, benim alanimda remote is yapmak icin ceo yegeni falan olman lazim.
Adam bana guvenip sistemini teslim etmez.
isleri turkce anlatirken bile kanser oluyor insanlar.

Mobilciler biraz ekmek yiyor onlari da hintliler tokatliyor.
  • divit  (21.06.21 22:36:21) 
@cilekli pasta, valla hocam covid döneminde hiç olmadığı kadar spam'lendim recruiter'lar tarafından. Biraz da ondan piyasanın yükselmesini bekliyordum.

Aslında elemanın 2 sene sonra gitmesi çok kötü bişey şirket için (hiç bi işimde 2 yıl çalışmadım). Çünkü tam domain'i öğreniyorsun, at koşturacak hale geliyorsun, hop öbür taraf daha çok para veriyor.

@divit, devops mu hocam?
  • plutongezegendegilmi  (21.06.21 22:53:17) 
alana göre değişebilir (frontend , backend, devops, analitik taraf vb.) ama piyasa son 1-1,5 yıldır inanılmaz derecede arttı.

benim gördüğüm; ilk işe giriş 4-6bin tl arası. piyasayı hayvani derecede arttıran firmalardan ötürü maaş istekleri de aynı paralellikte arttı. mesela 2-2,5 yıllık deneyimli arkadaşlar 9bin tl ve üzeri istiyor veya udemy'den falan ders alıp uçuk miktarda maaş isteyen de var. bunu veri analitiği - iş zekası alanı için söylüyorum.

yine aynı alan için 5-6 yıl ve üzeri deneyimli arkadaşlar rahatlıkla 10bin tl ve üzeri alıyorlar.
  • bir bucuk adana  (21.06.21 23:11:40) 
8-10 arası rahat alır yeni mezun. İyi üni. Olduğunu düşünürsek.
İmza: yeni mezun yazılımcı ve bir sürü yazılımcı arkadaşı olan bir kişi.

  • jelly bear  (21.06.21 23:24:03) 
  • opethian  (22.06.21 01:15:23) 
[]

Yöneticilik nasıl yapılır?

Yeni bi işe başladım, 9 kişilik bi yazılım ekibinin başına geldim. Daha doğrusu 2-3 kişilik ekipler bunlar, benim onları koordine etmem gerekiyor falan.

Teknik anlamda sorunum yok, ama genel yöneticilik tecrübem sıfır, tecrübeli arkadaşlardan tips & tricks varsa alırım.

İnternetten bir şeyler de okudum tabi ama biraz daha kişisel hikayeleri merak ediyorum aslında. İşte ben ilk yönetici olduğumda şu hatayı yapmıştım, şöyle yapsaydım daha iyiydi falan gibi.

 
Agile ve kanban okuyarak.
Bir de sürekli yöneticilik kitapları okuyarak
İlk 90 gün

Etkili insanalrinn yedi aliskanligi
  • seyyar satıcı  (15.06.21 22:47:41) 
ilk yönetici olduğumda
"arkadaş yönetici" olayım diye uğraştım
pişmanım, iş başka arkadaşlık başka.
yüz göz olma, en iyi müdürün bile arkasından kötü konuşulur illa, kendimi sevdireceğim diye kasma hiç boşuna.
kendine bey/hanım dedirt, o önemli
işten ayrılmak isteyen olursa tüm desteğini sağla.
ben herkese çok iyi referans oldum hepsi güzel iş buldu

üstten direktif almadıkça deadline sen koyma, kendileri koysunlar
ama onların koyduğu deadlinelara uymazlarsa uyar / tekrarlarsa da biraz sert çık

yazılımcı eşşek olmaz genelde, insani ilişkileri iyi tutarak yönetebilirsin
  • summatinyourteeth  (15.06.21 23:04:34) 
Benim yöneticilerden gördüğüm şu;
"Hayır" demeyi ve ne zaman yumuşak ne zaman sert olacağını iyi biliyorlar.
Bunlardan başlarsan yolun yarısını bitirmiş olursun.
  • etna  (16.06.21 08:04:13) 
Bir personel olarak yöneticimden beklentilerimi yazayım;

- İnsan yönetimi (ya da personel yönetimi)
Bir yönetici, altındaki personellerin özelliklerini iyi bilmeli. Kimin neyi yapabildiğini, yapamadığını, kimin neye ihtiyacı olduğunu kesinlikle bilmeli.

Tabii personel kayırmamalı. Alttan alttan desteğini vermeli.

- Personele inisiyatif vermeli, daha doğrusu bırakmalı. Personel anca sorun, problem olduğunda çıkmalı. Müdürüm böyle bir sorun var şahsen çözemedim bir el atsanız demeli.

- Bir önceki müdürüm, her sabah odasına çağırıp, sohbet ederdik. Tabii sınırlarımızı belirdik. Ayrıca adamın belli bir dünya görüşü, kültürü, bilgisi vardı. Güzel oluyordu konuşmak. Bir müdürde bunlar olmadığında muhabbet üçüncü dakikasında bayıyor.

- Söyledikleri yaptıkları birbirini tutmalı. Senin X olmanı istiyorum deyip, Y yapmanı istemesi personeli epey yoruyor.
  • put it in your appropriate place  (16.06.21 08:40:22) 
[]

Tech recruiter'larına soru

Bi aday ararken, aradığınız teknolojilerin ne olduğuna dair ne kadar fikriniz var?

Örneğin şu sorulara ne cevap verirsiniz:

- Şirket Java developer arıyor. Son 3 yıldır Ruby yazmış birisi de size yazıyor. O kişiyi şirkete yönlendirir misiniz?

- TypeScript arayan bir iş ilanına, JavaScript developer'ı başvurabilir mi?

- DevOps pozisyonu için Python bilgisi şart mıdır?

- Source code, library ve framework terimleri arasında bir fark var mıdır? Veya bu fark sizi ilgilendirir mi?

Bu soruların cevaplarından emin değilseniz, gerektiğinde başvurabileceğiniz bir guide olsun ister miydiniz?

 
Şirketin stacki hakkinda bilgisi olmayan biri nasil personel alacak bilemiyorum.

-kisi daha once java gelistirmis ise yonlendirebilirim.

-js developer basvurabilir. ts, javascriptin superseti zaten. js bilmeden ts yazanlar var midir olabilir, boyle bir adayi mesela direkt elerim.

-devops icin sirket python kullaniyorsa sart olarak bakarim.

-bu terimler arasinda fark vardir, yazilim gelistiren birinden bu farklari bilmesini beklerim.

guide olsa bile tam yeterli olmayabilir. ben olsam alim yapilacak ekiplerin takim liderleri ile gorusme imkani varsa onlara sorardim.
  • duyulmasi gerektigi kadar  (12.06.21 21:09:26) 
İlk cümlede kastettiğim teknolojilerin içeriği anlamındaydı, "şirketin ne aradığını bilmediğiniz" gibi değil.

- "kisi daha once java gelistirmis ise yonlendirebilirim."

Neden? Ruby'deki ne o kişinin kısa sürede Java'ya adapte olamayacağını söylüyor? C# desem cevap farklı olur muydu?

Yani buradaki karar verme sürecini anlamaya çalışıyorum. Diyelim ki bulduğunuz Ruby developer'ı aslında çok iyi, şirkete gönderseniz işe alınma ihtimali medicore bir Java developer'dan daha yüksek.

Buradaki kararı nasıl veriyorsunuz? Şirket "3 yıl Java tecrübesi olacak kardeşim" diyorsa o iş bitmiş midir, yoksa orada bi inisiyatif kullanma şansınız ya da motivasyonunuz var mı?
  • plutongezegendegilmi  (12.06.21 22:09:36) 
olayin ruby ile alakasi yok aslinda, sirket eger javaya adapte olma maliyetini karsilarim diyorsa olabilir. c# deseydin ben onerebilirdim sirkete bu adayi. javaya gecis surecinin daha kolay olacagini dusunurdum.

cok degisken var bu noktada. sirketten sirkete de surecler degisecektir. sirketin hangi noktalarda esneyebilecegini bilmek onemli. sirkete arti deger katacagini dusundugum adaylari onerme noktasinda inisiyatif kullanirdim.
  • duyulmasi gerektigi kadar  (12.06.21 22:58:33) 
[]

Bir siteye kayıt olurken cinsiyet nasıl sorulur? (UX sorusu)

Bir site yapıyorum. Kayıt olurken insanların cinsiyetini kaydetmem gerekiyor. Bu işler TR'de nasıl sorulur ondan emin olamadım.

-Kadın
-Erkek
-Diğer (non-binary?? ama Türkçe değil bu)

Diye seçenekler sunsam olur mu? Yoksa daha fazla seçenek mi sunmak gerekir? Öyleyse bu seçenekler ne olmalı?

Free-text bir alan vermek istemiyorum, bu bilgileri kategorize edebilmemiz sonradan rahat kullanabilmemiz için önemli.

Resmen Türkçe kaynak yok bu alanda, lokalize edilmiş bilgiye ulaşamadım.

 
Cinsiyetiniz
Kadin
Erkek
Belirtmek istemiyorum

Yeterli radi button seklinde olabilir
  • exlibris  (07.06.21 16:12:53) 
Kadın
Erkek
Diğer
Belirtmek İstemiyorum

şeklinde 4 seçenek olabilir. Seçim ComboBox şeklinde (drop down menü) yapılabilir.
  • himmet dayi  (07.06.21 16:15:47 ~ 16:18:42) 
himmet dayı +1


  • zimbirik  (07.06.21 16:19:11) 
uygulama (websitesi) ne hakkında ve cinsiyet neden lazım?

5 ve daha az seçenekte dropdown yerine radio button tercih ediyoruz.
  • sensible soccer  (07.06.21 17:23:40 ~ 17:28:50) 
Himmet dayi +1


  • kuehles blondes  (07.06.21 18:10:20) 
Himmet Dayı'nın belirttiği uygun gibi görünüyor. Bu arada bu bilginin kvkk kapsamında kişisel veri olduğunu da unutmayın derim.


  • roket adam  (07.06.21 19:17:43) 
[]

Yet another çalışma sandalyesi sorusu

Şimdi diğer duyurulara baktım ama tam aradığımı bulamadım gibi.

12 yıl önce herman miller bi sandalye almıştım, müthiş bişeydi, ama ne yazık ki kırıldı. Sitesinden baktım fiyatları 10 bini geçmiş, seneye hayatımla ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim olmadığı için bir sandalyeye o kadar para vermek istemiyorum.

Dolayısıyla ikea falan baktım. Sorun şu ki benim g*tüm biraz büyük ve sandalyede bağdaş kurarak oturuyorum. Sığamadım markus'a jarvfjaller'e falan. (İsveçliler fit insanlar herhalde). Dxracer'a da sığmıyorum.

Hem rahat rahat bağdaş kurup oturabileceğim kadar büyük, hem de çok pahalı olmayan bir sandalye tavsiyeniz var mıdır? Çok rahat olsun, ayarlanabilir olsun, uçsun kaçsın falan gibi bir beklentim yok. Sığayım ve belimi öldürmesin yeter.

 
ben düz bi koltuk alıp yandaki kollarını sökmüştüm, aynı şekil bağdaş kurarak otururum arada


  • nahtoderfahrung  (05.06.21 22:03:51) 
@nahtoderfahrung, tekerleksiz/hareketsiz olması sorun yaratmıyor mu?


  • plutongezegendegilmi  (05.06.21 22:08:39) 
düz derken fazla özelliği olmayan tekerlekli bir ofis koltuğu demek istemiştim :)


  • nahtoderfahrung  (05.06.21 22:28:26 ~ 22:28:36) 
[]

Kırmızı ışıkta sağa dönüş

Bazı kavşaklarda sağa dönmek için ayrıca bir ışık oluyor ya, onun olmadığı kavşaklardan bahsediyorum.

Size kırmızı yanıyor, ama kavşağın diğer ışıkları sizin gideceğiniz yönü boş bırakıyor, yani dönmek aslında güvenli. Döner misiniz, yoksa size yeşil yanmasını bekler misiniz?

Bonus soru: saat gece 2. Yol bomboş, ama kırmızı yanıyor. Işıkta bekler misiniz?

Not: kamera falan olmadığını, ceza yemeyeceğinizi varsayın.

 
bonus soru: kimsenin görmeyeceği bir ortamda hırsızlık yapar mısın. cevaplar aynı kapıya çıkıyor.

yolu sen bomboş görebilirsin. öyle düşünebilirsin. ama madem öyle, normalde de ışık olmasın. sürücüler karar versin hep boş olup olmadığına. ya da kırmızı yansın ama kırmızı dur değil de, yola bak boşsa geç demek olsun. sence ne kadar mantıklı bunlar?

polis yokken emniyet kemeri takmamak gibi bir şey bu. nereden kimin geleceğini bilemezsin.

ben yeşilde geçerken bile yavaşlayıp bakıyorum manyağın teki gelir kırmızıda durmaz da atlar yola diye.
  • reanarchy  (02.06.21 14:00:20) 
tam hatirlayamadim ama bununla ilgili bir konsept vardi.

davranislarini ceza almak mi belirler yoksa etik kavramlara olan inancin mi diye. bazi insanlar ceza yoksa yapabildiklarini yaparlar, bazilari da ceza olmasa bile etik olmadigini dusundukleri seyleri yapmazlar.

ben ikinci gruptayim. bos yolda kirmizida da beklerim, kimse gormuyorsa da hirsizlik yapmam.
  • do you remember me  (02.06.21 14:03:05 ~ 14:03:33) 
Ben eskiden isikli bir kavsak ustunde oturuyordum.
Gunduzleri bi olay olmazdi.
Aksam 12 gibi bir taraf kirmizi yanip soner diger taraf sari yanardi.

Geceleri yasayan biri olarak en buyuk keyfim kaza izlemekti.
Birisi kirmiziyi digeri de sariyi sallamaz baaam diye girerlerdi. Haftada bir kesin kaza olurdu. Cekirdegimi alir balkona yerlesirdim.

Bu yuzden birak beklemeyi, ustune seri selektor yapiyorum girerken.
  • divit  (02.06.21 14:06:29) 
Orada bir yaya olmadığından, bisikletli, motorlu biri olmadığından emin olamazsın. Bom boş yolda bu nedenle sinyal de verilir, ışıkta da beklenir.


  • zimbirik  (02.06.21 14:08:59) 
@reanarchy, verdiğin örnek çok alakasız ya, hırsızlıkta birine zarar veriyorsun, burada vermiyorsun. Yani soru da yolun "bomboş" olması zaten, varsayımlar değil. Yol boş, kesin bu, diğer varsayımlar sorunun kapsamı içerisinde değil.

Ayrıca zaten küçük yerleşim yerlerinde (köy vs.) ışık olmaz, sürücüler karar verir. Araç yoğunluğuyla ilgili bir durum trafik ışığı, gece 2'de de araç yoğunluğu gündüz gibi değil. Kontrollü geçiş konsepti de o yüzden var zaten vs. vs.

Emniyet kemerinin zorunlu olmasının da korkunç bir "nanny state" örneği olduğunu düşünüyorum zaten. TR gibi devletçi toplumlarda insanlar bunu tartışmanın gerekliliğini anlamıyor gerçi, ona yapacak bir şey yok.
  • plutongezegendegilmi  (02.06.21 14:10:13) 
Aslında bu konspet için bizim ülkemizde olmayan ama bazı ülkelerde olan (örneğin ABD) bir durum var. Sağa dönüş serbest ise kırmızı da olsa geçebiliyorsun. Aklıma gelmişken söylemek istedim.

Soruya gelecek olursak ben her iki durumda da ışık yanıyorsa geçmem. Hız sınırını ihlal ediyorum özellikle uzun yolda ama emniyet kemeri ve trafik lambalarını hiç ihlal etmem. Konu ceza yeme de değil. Hırsızlık ile kıyaslamak çok doğru değil belki ama ceza yemekten korktuğu için kurallara uymak bence tehlikeli bir düşünce.
  • himmet dayi  (02.06.21 14:15:04) 
Yolun boş olduğu bilgisi sana vahiyle gelmiyor. Gözün ile görüyorsun ve boş olduğunu düşünüyorsun. Ama siyah giymiş bir yaya gece çok kolay bi şekilde kamufle olur.
Zaten bomboş olduğundan kesin olarak emin olduğun noktada problem var.

  • zimbirik  (02.06.21 14:15:48) 
Bekliyorum mutlaka. Bu tarz davranışlar alışkanlık yapıyor, sonra kırmızıda geçmeye falan başlıyorum. Hatta yeşilde bile bekliyorum diğer arkadaşların dediği gibi, kendimi atmıyorum ileri. Yol boş gibi görünse de bazen ışıkları kapalı gelen birileri mutlaka oluyor. Adam gece ışıklar kapalı geziyor yani, ya da kör bir motor geliyor. Canımı sokakta bulmadım :)


  • roket adam  (02.06.21 14:23:06) 
Ben dönüyorum. Amerika’da mesela en sağ şerit kavşaklarda bu durumda dönecekler içindir ve dönersin yasak değil. Mantıklı olan da bu zaten. Yayaya yol verip dönmek.


  • zoghurt  (02.06.21 14:57:52) 
tr'de kendim donmuyorum. netice de kirmiyi oraya koyanin bir bildigi olsa gerek. almanya'da sana kirmizi yanarken bu hareketi yapmak zaten akla zarar. ayrica hobi olarak pahali olur bence.


  • helenart  (02.06.21 15:03:24) 
valla bunu etik vs olarak demiyorum.
rahmetli dedem cok iyi otobus kullanirdi cok buyuk bi otobus firmasinin da sahibiydi.

araba kullanmayi ondan ogrendim. kulagima kupe cumlelerinden birisi de sudur, kirmizi isik yaniyorsa sana yol bos dahi olsa gecme, aliskanlik yapar bir dahaki seferde o aliskanlik kazaya doner.

ayni sekilde yesil dahi yansa bakmadan kollamadan gecme, yuklu kamyon asla duramaz.
  • turbo sadık  (02.06.21 15:26:46) 
buna kafayı çok takmış bir elemanın sanayi toplumu ve geleceği diye bir manifestosu var.

manifesto-manifesto.blogspot.com

127. maddede trafik konusundan bahsediyor.

dizisi de var Manhunt Unabomber diye.

hatta dizide özellikle gece vakti etrafta hiç araç yokken kırmızı ışıkta bekleme geyiği yapılıyor bol bol.
  • onemoremile  (02.06.21 16:25:30) 
Beklenir. Gece böyle durumlar daha tehlikeli oluyor.

Çünkü birisi yeşil yanıyor yol da boş diye son hızla o kavşaktan geçebilir. Yazanlar olmuş zaten geceleri böyle çok kaza olur diye.

Sabah işe giderken bazı kavşaklarda geceden kalma cam kırıkları, tampon parçları görebilirsin istanbul'da:)
  • anten  (02.06.21 18:19:00) 
zaten ışıklarda sağa dönüş için özel bir ışık yoksa kontrollü bir şekilde sağa dönmek kurala aykırı değildir. sürücü kursu kitaplarında da yazar. 10 yıldır da dönerim ceza vs yemedim. hırsızlıkla alakasını anlamadım lol.


  • mattiadestro  (02.06.21 19:37:27) 
Yasadigim yerde kirmizida cogunlukla saga donuluyor.

Bazi istisnalar var, o zaman da isigin ustune uyari koyuyorlar donemezsin diye. Calistigim isyerine yakin bunlardan bir tane var kamerasiz. Genelde ara sokaktan 3 serit ve uzeri caddeye donuslerde bu oluyor riskli diye.

Donulmez tabelasi varsa %90 uyuyorum. Cok acelem varsa, etrafimda kimse yoksa ve yol bossa donerim. Zamanim varsa, yol bombos olsa bile donmuyorum bekliyorum.
  • cooperr  (02.06.21 19:50:42) 
Gece 2 olsa geçerim.

Fazla felsefeye gerek yok.
  • mobydick  (02.06.21 20:46:25 ~ 20:46:56) 
Bekliyorum


  • photo85  (03.06.21 13:01:43) 
[]

Sokak köpekleri arabayı parçalamış

Herhalde motora kedi falan girmiş, bunlar da ön ızgarayı, plakayı falan dişleyip sökmüşler / parçalamışlar.

Sigortayı aradım da eleman meşgulmüş konuşamadık. Kasko karşılıyor mu bunu? Bir de bunu önlemenin bir yolu var mı acaba? Arabayı sıfır parkettim bu sefer, inş. bu gece de gelip lastikleri falan dişlemezler.


 
sigorta poliçene bakmalisin bunun için. eger kapsaminda sokak hayvanlarinin verecegi zarar dahilse karsilar. benimkinde buna benzer bir madde vardi diye hatirliyorum


  • onkiloversemtamamım  (01.06.21 01:19:51) 
kemirgenleri karşılıyor kimisi, diğerlerini karşılamıyor. en garantisi poliçeyi okumak.


  • reanarchy  (01.06.21 08:26:41) 
Bi model arabanın köpekleri çektiği videolar vardı. Ana haberde görmüştüm corolla olabilir . Köpek kokudan saldırır


  • gatherer  (01.06.21 14:58:19) 
[]

Bu işe girilir mi? Şirket değerleme sorusu

Halihazırda kurulu bir şirket var, az da olsa anladığım bir sektör.

Şimdiki sahibi şirketin %50 hissesini 1,5 milyon liraya satmak istiyor. YK bende olacak. Paranın çoğunu nakit, bir kısmını da krediyle ödeyeceğim.

Şirket şu an kâr etmiyor ama zarar da etmiyor, kendini çeviriyor anca. 20 civarı asgari ücretli çalışanı var.

Şirketi alırsam ilk sene değil ama ikinci seneden itibaren yıllık 500k civarı kâr edebilirim diye düşünüyorum. Üçüncü dördüncü senelerde falan büyüme maksimum %10 falan olur (enflasyon hariç), çok fazla büyümez. Scalable bi iş değil.

1- Bu işe girilir mi? Yatırdığım parayı yaklaşık 4 senede geri alabiliyorum. 5. sene kâr ediliyor. Sektörü özellikle belirtmiyorum, çünkü merak ettiğim şey sektör bağımsız bu mantığın doğru olup olmadığı.

2- Şu an başka bir şirkette maaşlı çalışanım, yıllık gelirim zaten 500k civarı. Bu işe girersem de en azından iki sene mevcut işten ayrılmayı düşünmüyorum. Beraber nasıl yürüteceğim? Günde 16 saat çalışarak. Yaş 29, tempoyu kaldırırım herhalde.

3- Halihazırda başka bir şirketim/yatırımım daha var, onda da kâr yok, zarar da yok. Ama ona para değil emek yatırarak girdim, para verip ortak olma konseptine yabancıyım.

Bu işe girilir mi? Yoksa 5 sene sonra kazanacağım parayı boşverip mevcut işe, kendimi geliştirmeye mi odaklanayım? Ama mevcut iş benim değil? Ne diyorsunuz?

 
Şirket şu an kâr etmiyorsa ikinci sene sonunda yıllık 500 bin kâr getireceği nereden biliniyor, bu kısım açık değil. Girilir ya da girilmez diyecek kadar tecrübem yok ama kâr etmeyen bir şirket için kredi çekmezdim. Az da olsa direkt kâr getiren bir şirket olsa mantıklı olabilir.


  • dissendium  (01.06.21 00:43:26) 
@dissendium, ikinci sene sonu kâr bilinmiyor tabi, işi "işler" hale getirebileceğimi düşünüyorum. İşin mevcut sahipleri müteahhit, hiç bilmedikleri bi alana girip kalmışlar.


  • plutongezegendegilmi  (01.06.21 00:49:21) 
1.5 milyonu neye veriyorsun? Kira şerhi mi, kamudan alınan ihale mi, ip mi, nedir yani şirkette para eden?


  • stewie  (01.06.21 00:50:38) 
@stewie, kira şerhi var, az biraz da ekipman var, ama asıl olay marka ve halihazırdaki müşteriler. Yani çok iyi durumda olduğu için değil ama sıfırdan başlasam 1,5 milyona bir senede kuramam. 4 milyona (ki o kadar param yok) 2 senede kurarım, 3. sene sonu 1 milyon kâr ederim, roi 7 yıla çıkar. O yüzden ortaklık daha mantıklı geliyor.


  • plutongezegendegilmi  (01.06.21 00:59:41 ~ 01:00:03) 
Ben olsam bu işte marka değeri müşteri portföyü falan bunlara para vermem. Yani şerefiye sınıfına girecek değerlere para vermem. Çünkü adamlar tıkanmış diyorsun, ben girince iş açılacak daha çok para akışı olacak diyorsun. Bu sadece senin faydana olan bi durum değil. Eğer adamlar gerçekten tıkandılar ve önlerini göremiyorlarsa işi açacağını düşündükleri bir ortaktan marka değeri, mevcut müşteriler vs gibi kalemlerden para almazlar. Eğer bunlardan para almaya çalışarak seni ortak etmek amacında iseler de ya seni koparmaya çalışıyorlar ya da işin içinde başka bi bokluk var iyice boka sarmadan bi kısmını da olsa birilerine kitleyip para kısma derdindeler ytd.


  • mg3929  (01.06.21 01:35:27) 
öncelikle bazı girişimcilerin de düştükleri bir hata var. bunu netleştirmek gerekir. şirket; yöneticiler şirketten maaşlarını aldıktan sonra mı kar elde etmiyor yoksa aldıktan sonra mı etmiyor? eğer yöneticiler maaşlarını almadan kar da etmiyor zarar da etmiyor düşüncesi varsa bu zarar demektir.

1- şirket kar elde etmiş olsa girilebilir.
2- iş sözleşmeniz başka iş yapmanıza izin veriyor mu? şirket yönetmek başlı başına bir iş. kenarında kıyısında durarak 20+ kişilik ekibi olan bir şirketi organizasyon kurulu olsa dahi yönetmeniz çok zor.
3- yine aynı şekilde emeğinizin karşılığı olan maaşı alamıyorsanız zarardır.

ticaret, şirket yönetme, çalışan yönetme, organizasyon yönetme, mali işler, hukuki işler vs. tecrübeniz yoksa hiç bulaşmayın. hisse oranında hiçbir şeye karışmadan maaşınızı alabileceğiniz şirketlere yatırım yapın derim.
  • hayal fazlasi  (01.06.21 01:44:41) 
@hayal fazlasi,

1- Evet, ortaklar (bilfiil fazla çalışmasalar da) para almıyorlar. O açıdan bakarsak aslında zarar etmiş şirket. Ama elemanların başka işleri de var, bunun başında durmak istemiyorlar zaten. O yüzden yönetimi bana devredip hissedar olarak kalmak istiyorlar.

2- Mevcut sözleşmemle ilgili bir sorun yok. Alakalı ama farklı sektörler.

3- Emeğimin karşılığını başta 2 yıl alamayacağım evet, zaten o yüzden maaşlı profesyonel yönetici bulmak yerine hisseleri bir miktar ucuza satıp yönetimi devretmeye çalışıyorlar. Benim aynı işi sıfırdan kurmam 2-3 kat daha maliyetli olur. Aslında o noktada da yatırımcı var, ama 500k az verip 1 yıl zaman kaybediyorum. Değer mi emin değilim.

4- Organizasyonla ilgili bir sorunum yok. Yorucu olur yani ama altından kalkılmayacak bir iş değil, tecrübem var.
  • plutongezegendegilmi  (01.06.21 02:30:52 ~ 02:33:20) 
Varan 1- Şirket şu an kâr etmiyor ama zarar da etmiyor. yıllık 500k civarı kâr edebilirim diye düşünüyorum.
Varan 2- yıllık gelirim zaten 500k civarı.

Yorum: Hocam kafaniz mi karisik, su ikisini yan yana koyunca bana pek mantikli gelmiyor.

Cevap: ROI olarak 4 yil cok iyi. hele ki yillik 500k'lik bir is icin. Realistik ise girilir ama sizin yerinizde olan birinin bu riski almasi mantiksiz.
  • Sebastian  (01.06.21 08:46:38) 
Şu ortamda döviz kazanmayan bir şirkete yatırım, çok mantıklı değil.

"Ben şirketi ayağa kaldırınca ihracata başlayacağız, döviz gelecek" diyorsanız, denenebilir.


.
  • kartallar yuksek ucar  (01.06.21 08:57:43) 
Dostum yanlış anlama ama bu soruyu sorman bile bu tarz işlere girmemen gerektiğini gösteriyor. Yönetim / finans bilmeyen yazılımcıların açtığı unicorn niteliğindeki şirketler hariç kesinlikle bu teklif kabul edilmez. Hiç bir aklı başında iş adamı, seneye 500 bin tl kar getirme potansiyeli olan bir işi 1.5 milyon liraya satmaz. + olarak kar etmeyen bir müşteri kitlesi de para etmez. Şu an ben şirket kurar, her şeyi maliyetine satarsam bir sürü müşteriye ulaşırım mesela, ama bu (şirketi satmayı düşündüğüm bir yazılım işi dışında) mantıklı bir iş yaptığımı göstermez. Fiyatları azıcık yükseltince mesela müşteriler kaçar gider. Eğer 1.5 milyon içinde makinalar, gayrimenkuller vs olsaydı yine düşünebilirsin derdim. Ama bu şartlar altında mayın tarlasına giriyorsun diye düşünüyorum.

Bence bu tarz işlerde çalışan olarak (özellikle de yönetici koltuğunda mümkünse) biraz vakit harcayıp sonrasında böyle şeyler araştırmanı öneririm, aksi takdirde ciddi zarar edebilirsin bu örnekte olduğu gibi. Hatta onu da boşver, anlış hatırlamıyorsam IT / yazılım işindesin, zaten müthiş gelişen ve önü açık bir iş,, 5 seneni ıvır zıvır geleneksel non-scalable işlere gömüp yurdum ticaret insanı ile muhattap olup kendini yıpratmandansa bu emek ve parayı kendi alanına yatırıp bambaşka bir pozisyonda olabilirsin diye düşünüyorum.
  • roket adam  (01.06.21 09:11:50 ~ 09:15:06) 
Böyle şirket değerlemesi olmaz. Bu değerleme üzerinden de yatırım kararı verilmez.

2. maddedeki olayı yapmak imkansız gibi olabilir. İnsanın kendi işi 24 saatini alır.
  • dougsampson  (01.06.21 09:58:37) 
anlamadığın sektöre para yatırmak ilginç bir karar olabilir ama cevaplardan bir ikisinde bahsedilmiş, şirketin bilançosunu dikkatli okumak lazım. bir mali müşavir ile birlikte incelemenizde fayda var. mesela bizim şirket aslında ciddi kar ediyor ama bilanço okumayı bilmeyen birisi şirketin zarar ettiğini sanabilir çünkü döviz kredimiz nedeniyle kur farkı zararı görünüyor. halbuki gelirimiz de döviz olduğu için kur farkı zararından etkilenmiyoruz aslında.

zaman içinde kendiniz şirkette yönetici olarak çalışmaya başlama imkanınız var mı?
  • co2s2  (01.06.21 11:07:55) 
itü çekirdek express' e kabul almış bir proje ile ilgilenirseniz görüşelim :)


  • duyulmasi gerektigi kadar  (01.06.21 11:15:54) 
Yılda 500k karlı iş için yıllık 500k maaştan vazgeçilmem.


  • burfak  (01.06.21 15:01:15) 
[]

Bir şeyi istediğinizi nasıl biliyorsunuz?

Bazı insanlar var, bi takım konularda çok netler. İşte "şu arabayı istiyorum", "şu şu şu özelliklere sahip birisiyle evlenmek istiyorum", "şu şirkette çalışmak istiyorum" falan gibi aşırı spesifik istekleri var.

Yani neyi istemediği bilmek (önceden denemiş, hoşlanmamışsındır), veya genel konsept/kriter olarak nelerden hoşlandığını bilmek (yine denemişsindir, sarmıştır) mantıklı, ama bu kadar spesifik istekleri olan insanların, neye dayanarak bu kadar spesifik olabildiklerini ve bu isteklerinin nasıl farkına varabildiklerini merak ediyorum.

Araba konusu mesela, param olsa Tesla alırım çünkü iyi bi araba gibi geliyo bana, ama bunu "Tesla istiyorum" diye ifade etmem. Araba lazım bişey, Tesla da iyi bi seçenek gibi, ama özellikle "bunu istiyorum" gibi bir durum yok, sadece "param olsa bunu tercih ederim" gibi bir durum var. Şu an Tesla yerine Hyundai'm var ve gayet de memnunum, başka bir şey istemek için bi sebep göremiyorum.

Bi başka örnek, çevremde çok yaygın "dünyayı gezmek etmek istiyorum" diyen insanlar var. Baya istiyorlar yani bunu, para falan biriktiriyorlar bunun için. Bir insan dünyayı gezmek istediğini nasıl bilebilir? Biri gelip "dünyayı gezmek ister misin" dese hayır demem, ama bu, bunu özellikle istiyorum demek değil.

Kendime bakıyorum, bende hiç böyle spesifik bir istek yok. Yani "bu işi bu akşam bitirmek istiyorum" var, "canım akşam 2 bira içmek istiyor" var, ama kısa vadeli ya da anlık şeyler bunlar. Uzun vadeli bi kaç planım var ama onları gerçekten istediğimden de emin değilim. Acaba istiyor muyum gerçekten? Nasıl bilicem?

Nereden geldi bu düşünce? Bayadır kafamda "çalışmaktan çok sıkıldım, keşke şöyle 1-2 yıl çalışmadan takılsam" diye bir 'istek' vardı. Şirket battı falan işsizim, 1 ayda sıkıldım. İstediğimi zannediyordum ama demek ki o kadar da istemiyormuşum. E bu böyleyse, diğer şeyleri isteyip istemediğimi nereden bileceğim? Belki de sadece istediğimi zannediyorum??

Ne diyorsunuz bu konuda?

Edit: bu bişeyi istediğini ifade edememekten farklı bi durum. Karışıklık olmasın diye özellikle belirteyim dedim.

 
Biraz kendini tanımak ve analitik olmakla ilgili bence. Neyi istediğini bilmek aynı zamanda neyi istemediğini bilmeyi de içeriyor. Bunu neden istiyorum, beni nesi mutlu eder, olmazsa neyim eksik olur gibi sorularla durumu analiz edebilirsin mesela.


  • Jux  (15.05.21 19:24:31) 
@Jux aslında demek istediğim biraz da öyle bişey. Yani neyi istemediğimi biliyorum, ama neyi istemediğinle neyi istediğin ve tabi nelerden hoşlandığın birbirinden alakasız üç şey. "İstememezlik ettiğin şeyleri istiyorsundur" gibi değil bence. Ama o aradaki farkı nasıl algılayacağız, o konuda emin değilim.


  • plutongezegendegilmi  (15.05.21 19:27:38) 
Neyi neden istemediğini bildiğinde seni mutsuz edecek şeyi biliyor oluyorsun. Demek ki onun zıttı olan şeylere bakman lazım. Tesla istemiyorum çünkü çünkü motor sesi yok. Demek ki motor sesi istiyorum, bu da tüm elektriklileri eledi. Sonra motor sesi olanlara bakıp onlarda neyi istemediğini beğenmediğine bakıp ona göre ilerleyeceksin.

Seçenekler böyle böyle azaldı ama elde kalanları da istemiyor musun? O zaman almayacaksın, yapmayacaksın. Zorla bir şey almak saçma neticede. Ama bu her seferinde böyle oluyorsa, hiçbişi istemiyorsan o zaman daha farklı bir sorun var demektir.
  • Jux  (15.05.21 19:33:33) 
Valla genel olarak ne istediğini sen özellikle secmiyorsun bence, o gelip seni buluyor gibi. Yani şöyle düşün bir şeyin istek olması için o şeyin sende olmaması gerekir. Yani bişeyin yokluğu ona ait bir istek oluşturur. O istek de yokluk durumunda karşılaştığın sıkıntılar veya elde ettiğinde ele geçirmeyi düşündüğün arzular, beklentilere bağlıdır bence.

Misal araba örneği, varsayalım ki benim arabam yok. Günün birinde çok acil bir işim çıktı ancak arabam olmadığı için halledemedim. O zaman "keşke arabam olsaydı" şeklinde bir istek oluşabilir ve bunu amaçlayabilirim. Ya da arabam var ancak arkadaşın teslasini gördüm ve arkadaş çok havalı duruyordu o zaman ben de Tesla yı arzulamaya baslayabilirim. Tesla aldığımda ben de havalı olacağım ve herkes beni kıskanacak şeklinde düşünebilirim.

Dünyayı gezme örneği mesela, varsayalım ben yaşadığı şehirden ilk kez universite için çıkmış biriyim. Üniversitede arkadaş ortamında herkes birbirine gezdiği ülkeleri anlatıp bişekil yarışma moduna girdi. Ben de ezik hissettim ve kendi kendime o an "ulan ben de dünyayı gezeceğim" diye bir söz verdim.

Kısaca o istekler ona sahip olmadığın zaman ne yaşadıklarına bağımlı. O yüzden onlar seni buluyor gibi.
  • j r r tolkien hayrani  (15.05.21 19:35:44) 
Olaya biraz felsefik bakınca aslında isteklerimizin bizim değil bi üçüncü kişinin istekleri olduğunu görüyorum. Ha ben de bu duruma yenik düşüyorum ama neden arabam olsun? ihtiyacım var mı yok mu bilmiyorum ama olsun istiyorum. Hayat bu isteklerin peşinden koşmak değil mi zaten


  • olaylar olaylar  (15.05.21 19:37:15) 
deneyerek anlıyorsun işte, saydığın tarz insanlar denemeyi seviyorlar. ben mesela saydığın grupta bir insan olarak yeni şeyler yeni deneyimler denemeye bayılırım. muhafazakar değilim, gerekirse bir çok şeyi riske de atarım, ama aklımda olan bir şeyi hoşuma gidecek mi acaba diye denemek isterim yani.


  • roket adam  (15.05.21 20:08:33) 
bunu ben de düşünüp duyuruya sormuştum. tatmin edici cevap alamamıştım. genelde deneme yanılma yöntemi cevabı gelmişti.


  • candide  (15.05.21 21:04:00) 
Spesifik olan ve olmayan dilekler şeklinde bağlamı da biraz kendi anlayışıma göre daraltarak cevap vereyim. Ben bu ayrımı ulaşılabilir hedefler/dilekler ve ulaşılması zor ya da imkansız olanlar şeklinde yapıyorum. "dünyayı gezmek" benim şu an ne maddi ne de zaman açısında altından kalkabileceğim bir şey değil. Eskiye kıyasla dünya turu yapmak sadece zengin eğlencesi değil aslında. Türlü ucuz barınma ve seyahat yöntemi olduğunu düşününce birine "dünya turuna çıkmak istiyorum" deyince kişinin aklına cebimdeki para değil bunu göze alıp almadığım geliyor. Yani bunu yapıp yapamayacağımı sadece ben biliyorum. Karşımdakini bunu yapabileceğime inandırabilirim. Ama 6 ay sonra "hani dünya turu noldu?" derse eğer küçük düşeceğim için büyük laf etmiyorum peşinen.

Dolayısıyla benim için cevap; istediğim şey ulaşılabilir bir şeyse eğer o konuda spesifik olabiliyorum. Biraz daha netleştireyim. Spesifik olarak belirttiğim şeye sahip olmak için imkanım varsa eğer neden özellikle o şeyi tercih ettiğimin nedenleri de belirginleşiyor.

Bu benim kendi bakış açımdı. Başkalarında daha farklı şeyler gözlemledim. Uç bi örnek olacak. "ilerde tesla almak istiyorum" diyen birinin ne iş yaptığını, çapını bilmiyorsan eğer torna tezgahında çalışan bi işçi olduğunu varsayamazsın. Teslaya uygun olacak bi imaj çizer sende bunu söyleyerek. Buradan hareketle insanlar spesifik şekilde hedeflerini/dileklerini belirtebiliyorlar çünkü olmak istedikleri, görünmek istedikleri kişinin profili onların kafasında çok spesifik.

Soru baya geniş perspektif istiyor o yüzden nereden yaklaşayım bilemedim.
  • IncredibleMau  (15.05.21 21:18:00) 
Kendini tanımakla, kendine kulak vermekle ilgili diye düşünüyorum neyi istediğini ve istemediğini bilmenin. Tamamen senin keyfine kalmış, başka hiçbir kısıtlamaya tabî olmayacak bir konuda canın neyi yapmak, neyi seçmek istiyor? Ne sana lezzet veriyor? Bunlar üzerine düşünülecek ve deneyimlerle desteklenecek şeyler. Bu şekilde isteklerimizi keşfediyoruz.

İstekler ise gerçekleştirmeye yetecek imkan olup olmamasına göre ya hayal olarak kalır ya da hedeflenen bir şey haline gelir. Örneğin akademik kariyer hedefim var. Araştırma yapmaktan, soyut kavramlar üzerine düşünmekten, bilgiyi işlemekten bağlantılar kurmaktan keyif aldığım için sosyal bilimler alanına yöneldim. Ama bir şeyden keyif almak, onu hedeflemek için yeterli değildir. Yöneldiğim bu şeyde başarılı olacak niteliklere sahip olup olmadığımı irdelediğimde cevap evetse bunu halletmek artık elimde olan bir şey. Dolayısıyla bu bir hedef artık. Aynı şey dünyayı gezmek için geçerli. İnsanlar neden dünyayı gezmek istiyor? İnsanlık tarihinde önemli yere sahip yapıları görmek istiyor olabilirler, farklı kültürlere ait lezzetleri tatmak istiyor olabilirler vs... demek ki kilit şeylerden biri de merak. Siz neleri merak ediyorsunuz ya da neleri deneyimlemek size keyif verecek?

1 2 ay çalışmadan takılsam deyip sonra bundan memnun olmamanız da bir çeşit kendinizi tanıma aracı bence. Vaktinizi nasıl geçirdiniz o 1 2 ay boyunca bilmem ama demek ki istediğiniz şey o yaptığınız şey değilmiş. Artık bunu biliyorsunuz *-* Belki o süreyi daha farklı değerlendirseniz fikriniz bu yönde olmayacaktı.

Dünyayı açık haritalı bir oyun gibi düşünüyorum ben, bedenim de yönlendirdigim bir avatar gibi. Keyfim ne istiyor diye düşünüyorum, neyi kurcalamak istiyorum, neyi merak ediyorum, ne bana zevk veriyor, ne gönlümü hoş ediyor... Bunlar zaten herkesin kendi içine bakınca cevabını bulacağı sorulardır.
  • Micella  (15.05.21 22:14:57 ~ 22:15:26) 
Ailen ihtiyaç fazlasını sağlıyor muydu?
Yani aslında ihtiyacın olan şey bir çikolatadır ama yaramazlık yapmaman için, daha çabuk susman için, daha fazla ilgilenmiş olmak için sana cikolata + oyuncak verilmiştir. Bu yetiştirme tarzı ileride arzu/arzuya ulaşma bilincinde sağlıksız sonuçlar doğuruyor. Tabi ki bu tek seferlik davranış biçimiyle açıklanacak bir durum değil, ailenin genel tutumu fazla vermeye yakınsa tatminsiz, istek bilinçsiz bireyde en önemli etken olarak karşımıza çıkıyor.

  • Gradient_tabanlı_mor  (15.05.21 22:24:55) 
Tamamen karakterle alakalı.
Her konuda kararsız kalan ve onu şöyle yapsam bu nasıl olur diye düşünen birisi olduğun için ben de kararlı olan kişileri anlamıyorum:)

  • neysene  (16.05.21 08:03:55) 
[]

Empresyonist ressamlardaki perspektif sorunu

Bu 19. yüzyıl ressamlarının (Monet, Renoir, Cezanne, Pissarro vs.) resimlerinin hepsi ayakta duran bir insan gözü perspektifinden yapılmış. Bi allahın kulu da çıkıp kuşbakışı olsun, işte ne bileyim yere yakın bi açıdan olsun, odanın tavanının köşesinden falan olsun bakıp çizmemiş.

Bu niye böyle? O dönem perspektif/ışık bilen az, becerememişler mi? Yoksa "ben böyle görüyorum burayı, o yüzden böyle çiziyorum" gibi bir şey mi var? Niye böyle?


 
güzel soru ben de merak ettim umarım bilen biri çıkar bizi aydınlatır çıkmazsa quaroda sorarız :)

pieter bruegel resimleri geldi aklıma daha 15. yüzyılda kalabalığı resmetmek için daha yüksekten baktığı resimleri var, 19. yüzyılda elbet biliniyordur fakat neden yaygın değil merak ettim
  • freebird5406_2  (14.05.21 13:06:31) 
www.ulakbilge.com

Ayrıntılı açıklıyor:)
  • suicides underground  (14.05.21 13:26:37) 
[]

Gece çalışmak

Bi şirkete başvurdum, iyi güzel gibi görünüyor. Parası da iyi. Ama şirket Amerikada ve onlarla aynı saatte çalışmamı istiyorlar. Bu da en iyi ihtimalle 18:00 - 02:00 arası, en kötü ihtimalle 20:00 - 04:00 arası gibi bir şeye tekabül ediyor. Relocation imkanı şu an için yok, ileride belki olur diyorlar.

Kafamdaki sorular şunlar:

1- Sosyal hayatım (karantina dolayısıyla zaten olmasa da) epey sıkıntıya girecek. Sadece haftasonu görüşebileceğim insanlarla. Haftaiçi zaten herkes gündüz çalışıyor, akşamları da ben çalışıyor olucam.

2- Sağlık konusunda sorun olur mu bilmiyorum ama sonuçta günün "karanlık" zamanlarında uyanık, "aydınlık" zamanlarında uyuyor olacağım. Hani 2-3 gün sabahlanır da bu tempoyu 1-2 yıl götürmek nasıl etki eder kestiremiyorum.

Böyle bir şey yaşayan var mı, tecrübeleriniz neler? Veya genel olarak ne düşünüyorsunuz konsept hakkında? Siz olsanız çalışır mıydınız?

 
Yakin bir arkadasimin sirketi abd'de, tam kovid donemi buradaydi, donemedi bir sure ve burdan calismak zorunda kaldi. Baya kotuydu durumu.

haftaici sosyal hayat diye bir sey kalmiyor, haftasonunun yarisi da uykuyla geciyor. Pek surdurulebilir gormuyorum ben. Eger yasayamayacaksam kazanacagim parayi ne yapim.
  • fakyoras  (10.05.21 01:24:11) 
zor olur gibi be... ben ikinci öğretim okudum. her gece 3 4ü bulurdu yatmam ama internette takılıyorum dizi izliyorum boş boş, çalışmıyordum. 5 sene bu şekilde geçmesine rağmen vize final haftaları ders çalışarak sabahlayamazdım. 12den 1den sonra kafa basmıyor bazı şeylere, verim düşüyor. sağlık sorunları olabilir, fiziksel sorunlar belki hemen vurmayabilir ama psikolojik etkileri de olur illaki.


  • olutaklidi  (10.05.21 01:29:09 ~ 01:29:55) 
Pandemide daha evlerdeyiz zaten, seni bilmem ama ben güneş göremiyorum mesela. Ve bunun öyle kolay bitmeyeceği de ortada. Ben olsam parası için girer, hayat normale dönünce de başka iş bakardım sanırım. Tabii aradaki para farkının değmesi lazım buna.


  • Jux  (10.05.21 01:30:43) 
Ben olsam çalışırdım. Normalde zaten yetişkin bir insan 01.00, 02.00 saatlerinde uyanık olabiliyor. Sırf ileride oraya taşınma durumu için bile çalışırdım. CV'ye bir şirket daha eklenmiş olacak. ABD olması bir avantaj.


  • dissendium  (10.05.21 01:30:45) 
Ben 2-3 yıl bu şekilde yaşadım, şimdi gece 2-3 gibi yatıp 10'da kalkıyorum. Çalışırken gece bitiyor, gün doğuyor... Hoşuma da gidiyordu, sanki geceyi ben bitirmişim gibi hissediyordum :)

Hiçbir sağlık sorunum yok, alışılıyor.
  • hayirsiz  (10.05.21 02:07:04 ~ 02:07:33) 
bu soruyu burada sormak biraz yanıltıcı çünkü mesela adam güvenliktir, fabrika işçisidir, yapacağı şey kafa gerektirmiyordur bu ritme alışır.

ama sen yaratıcı bir iş yapacaksan yazılım gibi, bunun senin üretkenlik ritmine uyması lazım. ritmi bir kere bozarsan daha sonra diğer işlerinde de sıkıntı yaşama riskin çok yüksek. ben maksimum 1'den sonra kesinlikle yaratıcı çalışamayacağıma inanıyorum, ayrıca sadece para kazanmak değil sosyal hayatım, evliliğim vs de benim için çok önemli. Maksimum 1'e kadar okey bence, 4'e kadar falan çalışmak çok iddialı.
  • roket adam  (10.05.21 02:09:22 ~ 10:17:24) 
Vallahi benim durumumda ben direk atlarım. Aslında bu kişiye göre, tercihlere göre değişir. Ben zaten sabaha karşı yatıyorum, 13-14 civarında kalkıyorum. Ben de mesela gece çalışmaya alışkınım. Şu anlık kimsede sosyal hayat olmadığı için yapıştırın gitsin derim ben.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (10.05.21 02:13:13) 
15 aydır Amerika’daki doktora programıma uzaktan, İstanbul’dan devam ediyorum. Hem ders alıyorum hem de ders verdim. Ben hep genellikle gece saatlerinde çalışmayı seven bir insan oldum, o yüzden çok sorun olmadı. Ama sahura kalkar gibi sabah 4’te uyanıp ders anlatıp geri yatmak, gece 3’te giyinip makyaj yapıp sunum yapmak biraz dengemi bozdu ilk başta, sonra alıştım. Bir de normal düzende yaşayan biriyle aynı evde yaşasam kanlı bıçaklı olurduk muhtemelen ama partnerim de akademisyen ve genellikle günlük programı, yatma-kalkma, yeme düzeni benimkilere endekslenmiş durumda. Çünkü çok büyük bir evde yaşamıyorsanız ne kadar sessiz olsanız bile sıkıntı olabiliyor. Sosyal hayat kısmını çok bilemiyorum tabii çünkü benim dersim vs olmayan günler oluyor. Ama özetle Türkiye’de dolar kazanıp harcamak karar sürecinde ağır basan bir faktör olmalı bence. Özellikle de $2500 ve üstü bir maaştan bahsediyorsak.


  • feliss  (10.05.21 02:55:24) 
şu anın şartlarında bence gayet güzel çünkü akşam kısıtlamaları varken gündüzü değerlendirebilirsiniz herkes evine döndüğünde iş yaparsınız. home office bencee düzeninealışırsınız ben vardiyalı bi çalışanım sabah uykusuzluğuyla iş yapmak günü çok zor bitirmeme sebep oluyordu ama güzelce uyuyup rahat rahat kahvaltı yaptığımda işe sanki gezmeye gider gibi gidiyorum. 1800-0200 gayet güzel bence

insanlarla sadece haftasonu görüşebileceğim dediğiniz gerginliğiniz haftaiçi çok sosyal oluyor muydunuz normalde? öyleyse biraz insiyatif ister bu durum
  • ala09  (10.05.21 04:22:18) 
Çok yorucu ve yıpratıcı olur kesinlikle. Sosyal hayatın kalmaz.

daha iyi şartlarda başka iş bulabileceğine inanıyorum. Beklemekte fayda var.
  • kaptan maydanoz  (10.05.21 04:28:13) 
16:24 teklif et


  • bir soru sorcam  (10.05.21 09:12:54) 
Kisiye bagli.
Evliyseniz, cocugunuz falan varsa, sürekli hafta ici pre-covid zamani disarida takılan biriyseniz zorlar.

Ama zaten böyle biri degilseniz bir kere alisveris, spor salonu, sinema vs gibi olaylar çok güzel olur, sürekli bos zamanlar denk gelir. Ek olarak sevgiliniz/esiniz calismiyorsa kendisi ile gün içinde birşeyler yapmak bazen akşamdan sonra yapmaktan da iyi olabilir.

Bu arada verimlilik falan da hep kisiye bagli. Bazilari isik varken uyuyamaz vs. Yani cok değişken var.
Ama bunlarin size etkisi olmayacaksa 1-2 sene yapilir güzel paraysa.
  • logisticsmanager  (10.05.21 10:46:27) 
revize saatler teklif edin
atıyorum 4 saatiniz beraber olsun gibi

neticede devamlı beraber çalışmayacaksınız diye düşünüyorum?
  • superb  (10.05.21 10:50:31 ~ 10:50:54) 
uluslararası bir şirketin abd müşterileriyle doğu yakası saatlerinde çalışıyordum (3-12), iki yıl öyle çalıştıktan sonra daha iyi saatlerde çalışmak istediğimi söyleyip emea kısmına geçtim, iki yıldan uzun süredir de ingiltere saatine göre çalışıyorum.
amerika saatleri çok zorlamadı, bazen batı yakası saatlerinde çalıştığım da oldu, 3'e kadar falan.
sosyal biriyseniz olumsuz etkilenirsiniz, akşamları bir şey yapamamak benim de canımı sıkmıştı ki ben pek sosyal birisi sayılmam. ama çalışma açısından benim için o saatler daha verimliydi, hatta o zamanlarda şirkette en iyilerdendim, şimdi performansım daha düşük (bilmiyorum bu belki çalışma saatleriyle değil benimle alakalıdır). yalnız olduğunuzda o saatlerde karışan görüşen de olmazsa daha verimli oluyor gibi. ama evde aile eş çoluk çocuk varsa nasıl olur bilemem.
  • gkhncnzdgn  (10.05.21 11:50:12) 
ben de tum gece calismak sandim basliktan.

atesle gitsin genc adamsin.
  • baldur2  (10.05.21 12:13:31) 
gündüz çalışsanız da insanlarla görüşemeyeceğiniz bir dönemdeyiz. akşam/gece çalışsanız ne olacak?

sağlık konusunda bir problem olacağını sanmıyorum. aydınlık zamanlarında uyanık olabilirsiniz. mesainiz bittiğinde yatarsınız, sabah da 1000-1100 gibi kalkarsınız.

işin içeriğine göre de, bir zaman sonra mesai saatlerinizi öne ya da arkaya çekersiniz.
  • co2s2  (10.05.21 14:53:45 ~ 14:54:40) 
[]

Yazılım eğitim içeriklerininin kalitesizliği

Daha doğrusu "video" içeriklerinin kalitesizliği. Güzel kitaplar var yoksa.

Giriş seviyesi için de "iyi" sayılabilecek içerikler/kurslar var evet. Ama orta-ileri seviye için videolu güzel kaynak yok arkadaş.

System design bakıyordum, şöyle bir videoya denk geldim: www.youtube.com

60 bin abonesi olan bir kanal. İyi para kazanıyordur diye düşünüyorum. Buna rağmen video içeriği rezalet. Yani adam hiç düşünmemiş, oturup o an tasarlamaya çalışmış, olmamış, baya bir hatası var falan filan.

Para olan bir sektör diye tahmin ediyorum, buna rağmen niye kaliteli advanced seviye içerik çıkmıyor? Giriş seviyesi içeriğin daha çok olmasını anlıyorum, orada çok müşteri var, tamam. Advanced ES kursu arıyorum, bulsam 200-300 $ veririm, ama yok (bkz: udemy screenshot'ı). 10-20 $'a "intro to JS" kursu vermekten daha kârlı da olabilir (mi?) kursu hazırlayan insan için.

Niye böyle sizce?

 
Ben bunun altında ileri düzey bilginin herkesle paylaşılmak istenmemesinin olduğunu düşünüyorum. İleri düzeye gelmek için herkes çaba harcıyor. Yüksek lisans yapan var, doktora yapan var, o konuda 20 yıldır çalışan var. Bir kişi elde etmek için yıllarını harcadığı bilgiyi neden herkesle paylaşsın ki? Burada kâr zarar hesabı yapılabilir. Udemy'den gelecek kazanç, o kişinin bir gün uzmanlığının değerini yitirmesine değer mi? Herkes o konuyu öğrenirse doğal olarak o konudaki bilgili insan sayısı artar. O konuda bilgili insanların fazla olduğu bir ortamda bilgilerini paylaşanın da uzmanlığı riske girer.


  • dissendium  (04.05.21 22:58:39) 
www.oreilly.com
www.packtpub.com

Bence üzerinde çalıştığın şeyin kendi dokümantasyonu ve üstteki gibi birkaç kaynak hariç internetin gerisi kalitesiz içerikten oluşuyor. Udemy gibi yerlerdeki içeriklerin çoğu zaten bir şey öğretmek için değil, biraz bilen birilerinin "ulan bi kurs satıp para kazanayım" diye açtığı kurslar.
  • hayirsiz  (04.05.21 23:01:25 ~ 23:03:41) 
@hayirsiz, hocam valla packt'i denedim, orada da udemy ile aynı durum. Kitap tamam ama video işi aynı yine. Oreilly üye olmadan hiçbir şey göstermediği için kayıt olmamıştım, bakayım ona, teşekkürler.

@dissendium, ya açıkçası zannetmiyorum. ben bilgimi paylaşınca bir şey kaybetmem ki? kaldı ki kitap yazıyorlar, yani paylaşma konusunda sıkıntıları yok, kitaptan para kazanabildiklerini de sanmıyorum çok. paylaşma formatı video değil sadece.
  • plutongezegendegilmi  (04.05.21 23:08:04) 
Valla hocam bunu ben de düşündüm çünkü cidden bazı şeyler hep birbirinin kopyası. Vardığım sonuç, kişilerin elde ettiği gelir/tatmin sanırım harcadıkları çabaya oranla çok az kaldığı için pek devam etmedikleri.

Udemy üzerinden ilerleyelim mesela, orada şu an daha çok yazılıma giriş yapmak isteyen kişilere yönelik eğitim verenler kazanıyor çünkü yazılımci olmayanların sayisi yazılımcilardan daha fazla. Talebi oluşturanlar hep dışardan kişiler, hal böyleyken biri video çekerek para kazanmayı amaçlıyorsa piyasadaki talebe göre hareket ediyor. Yani çok iyi bilen adam da gidip advance anlatacağina temel anlatmayi tercih ediyor.

Devamlılık olayı da önemli. Mesela bazen bakıyorum bazı konularda süper videolar oluyor. Videoda da kişi seri olacağını falan anlatıyor, sonra millet o ilk videoyu pek izlemedigi için adam da devam etmek boşuna deyip ilk videodan sonra bırakmış oluyor vs.

Video ile anlatmak da biraz daha mesakatli, gidip içeriği iyi hazırlaman gerek, diksiyonu falan ayarlaman gerek, edit yapma olayı olabilir, öncesinden gidip kodu falan iyice tekrar edip hata vermemesini sağlaman gerek falan filan. Talebin fazla olduğunu bilmediğin sürece kolay kolay girişmek istemezsin bu işe. Ileri seviyenin dezavantajı da bu. Senin o içerik arada kaybolup gidebilir çünkü hitap ettiğin kişi az. Bir de kimse seni bilmiyorsa gidip sana para vermek istemez.
  • j r r tolkien hayrani  (04.05.21 23:32:32 ~ 23:35:44) 
Ben de dissindium'a katılıyorum. Birincisi bu işin gerçekten uzmanı olan, buradan profesyonel olarak para kazanan insanlar oturup udemy videosu eğitimi hazırlamakla uğraşmıyorlar, böyle bir gelir beklentileri de, motivasyonları da yok, çünkü bu video hazırlama işi başlı başına çok, ama çok zor bir iş. Gerçekten hakkını vermek için full time oturup vakit harcamak lazım yani. Adam profesyonel kariyerine ayıracağı vakitle daha çok para kazanabiliyor, oturup bunlarla uğraşmaya tenezzül etmiyor.

İkinci olarak da giriş seviyesi bir python dersi 100 milyon izlenecekken, orta ve ileri seviyede çok detay bir konuyu anlatacak adam 1000 izlenecek (yaşanmış olaylar bizzat) dolayısıyla para kazanma, izlenme şansı da yok. Talep olan yere yöneliyor insanlar özetle. 3 tane adama 300'er dolardan aşırı detay ve teknik bir kur hazırlayacağıma, intro to js kursu açarım 30 liradan 1 milyon satılır gibi düşünebilirsin.

Örnek veriyorum, zamanında güvenlik üzerine türkçe içerik üretmek üzere bir araştırmaya giriştim hem kendim hem çalıştığım firma için. virüsten nasıl korunulur gibi bir içerik, ya da güvenlikçi nasıl olunur gibi bir video, güvenlik otomasyonunun bilmenmesi videosundan milyonlarca kat daha çok izlendi. 1. si daha az bilgi ve uğraş gerektiriyordu ama daha çok para getirdi, 2.'si çok ciddi bir çaba ve yılların emeğini gerektiriyor, ama 200-250 falan izlenmiş.
  • roket adam  (04.05.21 23:34:03 ~ 23:36:49) 
Ya tamam ama insanlar girip hep junior seviyede mi kalıyor? Bugün sektöre 100 kişi giriyorsa, 2 sene sonra 100 kişinin advanced kurs ihtiyacı olmayacak mı? Udemy kurulalı 12 sene olmuş, yani bir noktada bu bahsettiğim kırılımın gerçekleşmiş olması gerekmiyor muydu? 2-3 tane "intro to python" kursu olur, bunlar varken yine bi intro to python kursu açmak maddi anlamda da feasible değil gibi geliyor bana.

Hep kurs hazırlayan kişinin incentive'lerinden bahsediyoruz ama advanced içeriğe de hiç talep yok herhalde. Acaba neden.
  • plutongezegendegilmi  (04.05.21 23:50:56) 
Talep işte vardır da yok sayılacak kadar azdır. Şu aynı kursun fazla olması da referans olayına bağlı olabilir. Mesela atıyorum adam gidip JavaScript ile ilgili giriş seviyesinde ders anlatmış ve iyi satmış daha sonra aynı adam gidip kolaylıkla Python giriş eğitimi de çekebilir çünkü çok bir şey öğrenmesine gerek yok. Onu diğer kurstan tanıyanlar da "oo x eğitmen şu kursu yapmış kesin iyi anlatmıştır gideyim onu alayım" der sonra aynı adam gider "sql giriş" dersi açar yine aynı döngü yaşanır falan.

Sektöre bişekilde giren adam da açıkçası pek zorunda kalmadıkça kendini geliştirmeye çabalamıyor. Genelde herkesin beklentisi o kurslar ile bişekilde sektöre girip iş bulmak. Iş bulduktan sonra "şu kursu alıp bunu iyice öğreneyim" olayı pek olmuyor. Hatta isin daha ilginç yanı sektöre giren bu kişilerin çoğu advance kurs ile kendini geliştirmek yerine "benim neyim eksik" deyip o "x e giriş" eğitimi çekmeye başlıyor.
  • j r r tolkien hayrani  (05.05.21 00:07:43) 
Yaklasik 7 yildir bu sektordeyim, video acip izleyerek ogrendigim sayilidir. kendi dokumantasyonlari gayet yeterli.


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (05.05.21 00:25:18) 
Quora'da python bilenler için para kazanma yöntemlerini sormuştu biri. En çok oy alan kişi iyi-orta-yeni öğrenmiş diye üç sınıfa ayırmış ve ne yapılabileceklerini yazmış. En alt seviye bilenlere önerdiği şey; "kurs videosu çekin" idi.


  • tey tey  (05.05.21 00:42:14 ~ 00:43:10) 
  • tahtakafa  (05.05.21 03:12:35) 
@jrr +1

Giriş seviye içerikler hem yeni başlayanların çokluğu hem de üreticinin çok da kafa yormadan içerik hazırlayabilmesi sebebiyle çok fazla var.

coursehunter.net ve tutflix.io bu iki site bu anlamda baya işime yarıyor benim. Amacım kursları ücretsiz edinmek değil, yeni kaynaklar öğrenmek. Herhangi bir kursu indirip izlemek (coursehunter'da indirmene de gerek yok, izlenebiliyor siteden) istediğim kalitede mi değil mi anlamak kolay oluyor. coursehunter rus sitesi bildiğim kadarıyla. çok fazla rus içerik var. ruslar baya güzel eğiliyor bu işe. Altyazı imkanı olsa bu bile denenebilir.
  • IncredibleMau  (05.05.21 10:06:44) 
Nanodegree programları işinizi görebilir belki.


  • synthetic a priori  (05.05.21 19:44:36) 
Bu oldukca bilinen bir fenomen. Beginner icerik girla vardir cunku yazmasi kolaydir. Advanced icerik gorece baya vardir, guzel yazmasi zordur ama advanced adam ne dendigini asagi yukari anlar ne kadar kotu de olsa.

Intermediate icerik yazmak (yani beginner ile advanced arasina kopru kurmak) is cok zor. Hem cok emek istiyor hem de iyi sonuc almak icin andragogyi cozmus olmak lazim vs. Yani iyisini yapabileceksen millet ac kapis kapis gider ama yoksa zor. Yani risk / getiri tahammulune bakiyor.
  • robokot  (05.05.21 21:39:46) 
yazılım için bakmak gerekirse, @eksi sozlukte eksiyen adam'ın dedikleri çok doğru.

giriş seviyesinde falan izleyerek öğrenmek çoğu kişi için zorunluluk gibi oluyor. gözünde canlanması, yapan adamın pratiklerini görmek gibi. öğrenmeyi kolaylaştıran şeyler.

gel gelelim yazılımda artık ileri seviyeye geçtiğinizde video sizin için sadece zaman kaybı oluyor. kullanacağınız yeni dillerin, tool'ların, framework'lerin, kütüphanelerin yalnızca dokümanına bakmak yeterli oluyor anlamak için. her zaman söylenen bir geyik vardır ya hani "bir dili çok iyi bilirsen ve veri yapıları ile algoritmalara hakim olursa diğer dilleri çok kolay anlarsın" diye. bu geyikten daha çok bir realite.
  • ilgeru  (05.05.21 22:11:18) 
[]

Köpeğim sineklerden çok korkuyor

Normalde korkak bir hayvan değil, ama niyeyse bu büyük, çok ses çıkaran sineklerden deli gibi korkuyor.

Demin salonda havlıyordu noluyor diye gidip bakayım dedim, uçan sineğe atarlanmış. Beni görür görmez de yatak odasına kaçıp yatağın altına girdi, çıkmıyor şimdi.

Pencerelerde sineklik var, ama kapıdan balkondan giriyorlar yine. Bir de dışarıda yürürken üstüne sinek konsa falan umursamıyor, ama evin içinde olunca deliriyor.

Benzer bir durumla karşılaşan oldu mu daha önce? Nasıl çözdünüz?

 
ari mari soktuysa hayvan korkuyordur. bu sorunu ben degil kendi cozdu benimki arilari agziyla yakalayip isirip olduruyor. sonra yere atiyor.


  • turbo sadık  (30.04.21 11:55:41) 
arı sokmadı daha önce ya.


  • plutongezegendegilmi  (30.04.21 12:03:47) 
aynı durum benim kızımda var. vahşi köpekten, kediden korkmaz, minik sinek gördü mü basar yaygarayı.


  • cptxxx  (30.04.21 20:36:58) 
[]

Covid karantina sorusu

Evde iki kişi var. Biri covid oldu, test pozitif, diğerine semptom olmadığı için test yapmadılar ve evdeki iki kişiye de 10 gün karantina yazdılar.

Bu 10 günün sonunda diğer kişi de semptom gösterdi ve test yaptırdı, o da pozitif çıktı, yine 10 gün karantina var.

Peki bu durumda ilk hasta olan kişi ikinci 10 günün bitmesini beklemeden dışarı çıkabilir mi? Yoksa toplamda 20 gün mü karantinada kalması gerekiyor?

 
Su anki durum ne bilmiyorum ama 6 ay once yasadigimi soyleyeyim.


Evde temasli oldugum icin karantinadaydim. 5. veya 6. Gunde filyasyon ekibi gelip bana da test yapip pozitif cikinca hayat eve sigardaki izolasyonum hop tekrar 1. Gune geri dondu.

Ozetle basa donuluyor (du 6 ay kadar once) simdi nasil bilmiyorum.
  • invictae  (20.04.21 09:08:22) 
Toplam 20 gün, pozitif çıktıktan itibaren 10 gün veriliyor.


  • bitse de gitsek  (20.04.21 09:33:39) 
[]

Startup işi bitti mi?

Valla nereden baksanız 10 yıldır falan hararetle takip ediyorum ekosistemi, her sene en azından 3-5 tane "wow" dediğim fikir olurdu, son 1-2 senedir çok nadir çıkıyor böyle şeyler.

Misal: www.ycombinator.com

Tamamı e-ticaret, "sitenizi API'a çevirelim" ve "evden çalışanlar için X" projeleri. (Bir de sağlık işleri var ama onu geçiyorum). Yani yeni bir fikir yok ortada, zaten moda olan sektörlerde ürün geliştiriyorlar. Ya da lokalizasyon yapıyorlar.

Herhalde en son duyup heyecanlandığım fikir substack'ti (2019'da duydum), ondan beridir aklımda kalan bir şey olmamış.

Siz ne düşünüyorsunuz? Yakın zamanda görüp "iyiymiş bu" dediğiniz bir startup var mı?

 
eğitim alanında startuplara baktığımda karamsarım, ortam bana körler sağırlar birbirini ağırlar şeklinde geliyor, mentörler için de ego tatmini aracı

teknoloji tarafı belki daha hareketlidir o alanda bilgi sahibi değilim
  • freebird5406_2  (17.04.21 22:58:29) 
direkt b2c çalışan low hanging fruit'lerin tükenmesi çok doğal bir şey, yani bir uber ya da square ilk çıktığındaki heyecan çok doğal olarak yok. ama özellikle b2b olarak hala inovasyon devam ediyor, o yüzden dediğine katılmıyorum. b2c olarak en son aklıma gelen tiktok var, keşfetme algoritması ile ciddi fark yarattı, b2b olarak ise tonla ürün çıkıyor her sene. mesela çalıştığım firma en son squadcast diye bi ürün kullanmaya başladı, ya da crayon, ikisi de hiç aklımda olmayan işler ama gayet para kazanıyorlar gibi görünüyor. no-code furyası ciddi rağbet görüyor, keza hotjar gibi user experience startupları da baya popüler. siber güvenlik alanında zaten her gün yeni bir firma çıkıyor ve yeni bir kategori oluşturup kendine pazarda gerçekten yer bulabiliyorlar, sonra da büyük bi abiye satılıyorlar, vs vs. yani muhtemelen yeterince geniş bir çerçeveden takip etmiyorsun, diyeyim.


  • roket adam  (18.04.21 00:04:08 ~ 00:11:34) 
Bana da öyle geliyor. Şu sıralarda ml, ai sosuna bunanmış API bazlı projeler çok revaçta gibi duruyor. Her yerde bunlara rastlıyorum. Son zamanlarda "ulan herifler çok iyi düşünmüş" dediğim startup ben de pek hatırlamıyorum.


  • j r r tolkien hayrani  (18.04.21 00:28:33) 
startup aslında app dünyasının açılması ile beraber 'tahsilat' sorununun küçük firmalar için hallolması ile devasa büyüdü

şimdi google play veya app store olmasa ben bir site açacağım da oradan sen para ödeyeceksin apk indireceksin vs vs vs ölme eşeğim ölme

neyse ama sonunda app storelarında sırları çözüldü parayı bastıran yine öne geçti.

mesela bir kişi aylık kendine 50tl bütçe belirlediyse bunu zaten dev firmalar paylaşıyor

eskiden değil 50tl 5tl veriyordu insanlar ama küçük firmalara gidiyordu. 5m kişi ödese dünyada sana 25mtl oluyordu

o sebeple startup dünyasında yavaşlama var daha çok büyük firmaların işe yarar mı lan bu? dur bir firma ayaklansın ona göre alırız dediği bir ekosisteme evrildi.
  • duyurukullanıcısı  (18.04.21 00:40:06) 
@roket adam,

hotjar 2014, squadcast 2017 (ki opsgenie vardı aynı işi yapan, onlar da 2012). Hani 2019-2020-2021 yıllarında çok bir şey duymadım diye düşünüyorum. Belki de covid etkisidir.

Ayrıca evet ben daha çok b2c düşündüm çünkü diğerlerini sektör içinde değilsem duymam/anlamam zor, ama işte bu seed stage yatırımlara bakıyorum daha çok. Next-Facebook ama henüz 1000 kullanıcısı var, fazla büyümemiş gibi.
  • plutongezegendegilmi  (18.04.21 00:43:40) 
Evet anladım, o şekilde bakarsak o zaman haklı olabilirsin bence de. b2c olarak baktığımda mesela telefonu açtım baktım son dönemde yüklediğim dediğin formatta bir uygulama, kullandığım bir servis hakikaten de yok. hele social network olarak tiktok ve clubhouse dışında hiç yok. ben daha çok b2b takip ediyorum o yüzden o şekilde cevapladım.

crunchbase'de yıl olarak filtreleyip bakabiliyorsun startuplara, belki oradan da incelenebilir.
  • roket adam  (18.04.21 00:55:17 ~ 00:56:07) 
geçenlerde bu konuyla ilgili y combinator özelinde şöyle bir tartışma vardı reddit'te
www.reddit.com

  • heavy smoker  (18.04.21 01:31:19) 
giriş bariyeri çok yükseldi. dev bir firmanın bütçesi ve tecrübesi ile rakebet etmek imkansıza yakın. daha geçenlerde asananın benzeri işleri çok hızlı ilerleyen bir startupı
bir,iki senede dümdüz etmesinin hikayesi vardı. hikayeyi anlatan da batırılan startupın kurucusu. bu arada startup dediysem hayatta kalmak için 10 milyon usd yakmışlar. iki kişi + bir garajlık startup degil yani.

twitter.com

fakat bence hala iot, enerji, sağlık gibi niş alanlarda çok büyük fırsatlar var. sadece bir fikir + 2 developer bulup bir app patlatıp seneye yatırım alıp süslü ofiste 10 milyonluk olma günleri bitti.
  • orpheus  (18.04.21 03:54:05 ~ 03:57:18) 
[]

Amsterdam nasıl bir yer?

Bi iş teklifi var. Yaşanır bir yer mi, havası suyu nasıl, sosyalleşmek kolay mı gibilerinden sorularım var. Bir arkadaşım gidip 1 yıl çalışıp geri dönmüştü, sorunca baya saydı sövdü ama sonuçta bir kişi, belki başka tecrübesi olan vardır diye buraya sorayım dedim :)




 
turist olarak gidilebilecek en güzel şehirlerden biri bence. yaşamak da güzeldir diye tahmin ediyorum para sıkıntısı olmazsa, bisikletle kanalların arasından işe gidip geliyorsun, nasıl kötü olabilir ki?


  • diffarentiationation  (15.04.21 19:35:11) 
kiralar korku filminden cikma. ev bulmak da oyle. cogu insan giris seviyesindeki islerdeyse sehir merkezine yakin yasamiyor. tek basiniza eve cikacaksaniz, kiraniz maasin %30'unu cok gecmesin. iyi maasla cok zevkli, cok rahat yasarsiniz. tam bir expat cenneti.


  • buf-e kür  (15.04.21 19:41:07 ~ 19:41:38) 
Ben de turist olarak gitttiğimde ilk dediğim şey bu şehre kesinlikle bir kez daha gelmeliyim doyamamıştım ki dolu şehir gördüğüm halde


  • esinikaybetmiscorap.  (15.04.21 19:52:01) 
Teklif edilen maaş 90k, %30 rule diye bir şey varmış, aylık 6k civarı net ediyormuş. Bu parayla dünyanın herhangi bir yerinde iyi yaşanır gibi geliyor bana.

Hava kötüymüş. Bir diğer sıkıntı da ofis lokasyonunun şehrin dışında olması. Yani şehir merkezinde yaşayacak olsam 20km uzakta kalıyor iş. İşe yakın yaşasam da asosyal kalırım diye düşünüyorum.
  • plutongezegendegilmi  (15.04.21 19:54:51 ~ 20:00:41) 
Avrupa'nin en yasanilir sehirlerinden biri. Benim eski calistigim sirketin HQ'su Amsterdam'daydi, uzun aylar gecirdim her ne kadar orada yasamamis olsam da. Kacirmayin gidin. Havasi kotu cidden, kiralar da yuksek ama Hollandalilar ciddi tatli insanlar ve sehir cok guzel, duzenli.

Sehir disinda yasamak problem degil cunku toplu tasim isini cozmus durumda Amsterdam. Her yere ulasim oldukca kolay. Ayrica bisiklet denen hede muhtesem bir sey. Ulasimi dert etmenize gerek yok. Araba kullanicam derseniz o tam kabus ama orasi ayri.
  • alicia dominica  (15.04.21 20:23:07 ~ 20:24:20) 
guzel sehir. havasi cok soguk degil ama asiri ruzgarli. soylendigi gibi tam expat sehri. 7den 70'e yolda gordugunuz herkesle ingilizce anlasabilirsiniz. dutch'lar diger avrupalilar gibi soguk kanli degil. guler yuzlu ve anlayisli insanlar. yasam ucuz fakat kiralar baya yuksek ama teklif edilen maas burasi icin yeterince iyi. esin/cocugun varsa bile hayli hayli yeter de artar. eger tek geliyorsan 1500 euro'ya guzel 60-70m2 ev tutabilirsin. sabit giderler arti market masrafin 500u gecmez. geriye kalan parayi keyfine gore harcayabilirsin


  • crucio  (15.04.21 20:41:17) 
6k aylık net ise iyi para. güzel yaşanır amsterdam'da. direk gidin. hollanda pişman etmez.


  • faaip de oiad  (15.04.21 20:48:16) 
bence biraz türkiye'deki maaşa da bağlı. türkiye'de 30k kazanıyorsam gitmezdim, altındaki bir mebla için giderdim. 6k euro net çok iyi para.


  • garavel  (15.04.21 21:08:07) 
Amsterdam bana göre Avrupa'nın bana göre en sosyal, en yabancı-dostu, en güzel, en çok İngilizce konuşulan, en keyifli, yaşanır şehri. 1 numaraya koyuyorum. Orada yaşayan yakın arkadaşlarım var genel anlamda memnunlar.

Yalnız 90k brüt ayda 6k net ediyor mu ondan emin misin? Bir sitede hesaplama yaptım 4500 € civarında çıktı. 1500-2000 € arası kira ödemen lazım.

Düzenleme: %30 ruling konusunu bilmiyordum işaretleyince 5793€ gibi birşey çıktı. Gelir vergisinden belli ölçüde muafiyet sanırım. Güzelmiş :)

thetax.nl
  • Lethe  (15.04.21 21:13:49 ~ 21:17:23) 
@garavel, TR'de maaşım yok, şirket battı :) Sağdan soldan arıyorlar ama 25k üzeri teklif yok henüz, o bandı geçebilmek için yönetici olmak gerekiyor sanırım.

Valla parasında da değilim, sıkıntı çekmesem yeter. Kaç yıldır aynı şehirdeyim, biraz gideyim dünya göreyim diye düşünüyorum.

@Lethe, güzel siteymiş, teşekkürler. Bana da ik'cı söyledi zaten.
  • plutongezegendegilmi  (15.04.21 21:32:44) 
Hiç düşünmeden giderdim. Türkiye'nin şartları gittikçe zorlaşıyor ve kötüleşiyor.


  • Sakinolmamlazim  (16.04.21 16:32:10) 
merhaba,

Burada arama yapma zahmetine girerseniz, Amsterdam'da yasam ve calisma kosullari ile ilgili dunya kadar bilgi var hali hazirda.

www.eksiduyuru.com

Kislar soguk ve yagisli, yazlar iliman ve yagisli her daim ruzgarli. Eger asosyal degilseniz, baska kulturlere aciksaniz sosyallesmek cok rahat.
Herkesin hayattan beklentisi farkli, arkadasinizin beklentileri ile sizinkisi ortusmeyebilir.

Maas icin taxnl sitesini linklemisler zaten. Oradaki hesaba ek olarak, maasinizdan zorunli saglik sigortasi ve tercihinize gore emeklilik paketi kesilecek. Saglik sigortasi 120 civarindan baslar, emeklilik ise sizin tercihinize kalmis.

Ofisin sehre uzakligindan cok ulasimi onemli. Eger tren istasyonuna yakinsa 20 km sorun degil. Farkli sehirlerde yasayip calismak Hollanda genelinde cok yaygin, ulasim agi bisikletle beraber kullanildiginda gayet yeterli. Toplu tasima kullanmam derseniz gayet uygun fiyatlara arac lease edebilirsiniz, sehir disindaki cogu sirketin bunun icin destegi mevcut. 600-700 civari lease support veren yerler var.

Sikintidan kastiniz nedir, ne degildir siz aciklamadan tahmin etmek zor ama en basta soyledigim gibi site icerisinde arama yaparsaniz buyuk ihtimalle kafanizdaki sorularin buyuk cogunluguna cevap verildigini bulacaksiniz.
  • whisky  (18.04.21 15:22:38) 
[]

Yazılımcı ayağınıza geldi

Çalıştığım startup battı :/ Milyoner olacağız diye çıktığımız yoldan elimiz boş dönüyoruz. Startup da yorucu bir iş, o yüzden birkaç ay tatil yapmaya karar verdim, iş aramıycam şimdilik.

Öte yandan kod yazmadan geçirdiğim 4. günün sonunda inanılmaz sıkıldığımı farkettim. Yıllardır haftasonu bile kod yazmak nasıl bir alışkanlık haline geldiyse yapmayınca boşluğa düştüm resmen.

Dolayısıyla eğer bir fikriniz/projeniz var ve yazılımcı arıyorsanız bana yazabilirsiniz. Bunu daha çok ortaklık/danışmanlık için söylüyorum, normal şirketinize çalışan arıyorsanız yazmayın.

Ayrıca startuplar konusunda epey bir eğitimim ve tecrübem olduğunu düşünüyorum. Eğer "ya bu işler nasıl oluyor/olmuyor" tarzında sorunuz varsa bu duyurunun altında sorun, onları da cevaplamaya çalışayım.

 
gecmis olsun.

biraz da kendiniz yorucu hale getirmis gibisiniz sureci. tatil zamani tatil, is zamani is yapilmali. haftasonu eger izinliyseniz yan proje haricinde cok fazla kod yazmaya zaman ayrilmamali diye dusunuyorum. yeni isinizde de is-hayat dengesini iyi kurmaniz gerek.
  • duyulmasi gerektigi kadar  (05.04.21 08:43:23 ~ 09:10:58) 
Geçmiş olsun +1

Haftasonu bile kod yazmalı hayattan sonra bence de biraz dinlen.

Sence startup neden battı? Yapılan en temel hata tam olarak neydi? Çalışanlar ve patron hatanın farkında mıydı? Süreç nasıl ilerledi?
  • Benyinegulerim  (05.04.21 09:04:28) 
@benyinegulerim

Ekip fazla hızlı büyüdü, para çabuk bitmeye başladı, para bitmeye başlayınca panik olup dandik ama para yapan feature'lara abandık. Dandik feature'lar yüzünden user growth yavaşladı. User growth yavaşlayınca da satışlar düştü, yatırımcılar kaçtı. Özetle kontrolsüz büyüme ve unique value proposition'dan uzaklaşma.

Aslında startuplarda product design'ın temel kuralıdır, "core" feature harici başka bir şeye (nice to have bile olsalar) kesinlikle enerji harcamaman lazım. Neyi yapacağını bilmek kadar neyi yapmayacağını bilmek de önemli. Yanlış feature geliştirmek direkt ölüm zaten.

Genel olarak development (ve ilginç bir şekilde marketing) ekipleri benimle aynı fikirde. Product ve business değil, onlar covid falan diyorlar :)
  • plutongezegendegilmi  (05.04.21 09:34:47) 
Cosmic +1
Ben uzun zamandır takip ediyorum seni baba. Yazılımla ilgili konularda pluton yazmış mı diye hızlıca bir tararım mesela. Sen ve emrahday bajganım yazmışsa tamam diyorum bu başlık iş yapar.

Bu boş vakti mentorlükle değerlendirebilirsin bence. Bilmiyorum çok mu yorar yıpratır seni ama çok şahane olur bizim için yani.

Konu da fark etmez sen anlat biz dinleriz.

Seviyorum seni. Kendine dikkat et. Çok geçmiş olsun.
  • Giovanni Pipitto  (05.04.21 13:55:36) 
bir aplikasyonun yasam dongusu:

1- bir aplikasyon gelistirme surecinin asamalarini pipeline biciminde bahsedebilir misin?

sektore dogru anda girmek bakimindan:

2- aplikasyon/fikir/urun hangi asamada startup'a donusturulmeli, yatirim aranmali

bunun elbette sabit bir kurali yoktur, ama bir standardi olmali.
  • idexo  (05.04.21 14:21:24) 
@giovanni, çok teşekkür ederim hocam, epey mutlu oldum.

@cosmic, ya video işini hiç bilmiyorum. Bunun ışığı var editing'i var falan. Ama bir handbook hazırlayabilirim belki, tatlı olur.

@idexo,

Hocam agile ve waterfall diye bakabilirsiniz. Çok geniş konular ama özetle:
waterfall'da önce ürüncüler oturup tüm tasarımı (uygulamaya dair her şeyin tasarımını) bitiriyor, sonra kodcular oturup kodu yazıyor, en son da testten geçiyor, sorun yoksa tamam. Yani biri bitmeden sonraki süreç başlamıyor. Agile'da ise bu iş feature bazlı yapılıyor. Üyelik sistemi eklenecek mesela, o tasarlanıyor, kodcular yazıyor, testten geçiyor, ondan sonra bir sonraki feature'a ilerleniyor. Bu ikisi kendi içlerinde ufak tefek farklılıklarla dallanıp budaklanıyor, hepsinin başka isimleri var, ama genel çizgi bu.

Agile'ın waterfall'a göre avantajı, küçük parçalar üzerinden çalışıldığı için bir hata çıkarsa yakalamak ve düzeltmek daha kolay oluyor. Dezavantajı, bugün tasarladığınız feature 3 ay sonraki ile uyumlu olmayabilir, hepsini birden oturup düşünmediğiniz için ne olacağı belli olmuyor.

Bir de ben agile'ın insanların yeteneksizliğine ve tembelliğine (ve şirketlerin cimriliğine) bahane olarak kullanıldığını düşünüyorum sık sık, ama o kişisel bir görüş tabi. Ne demek istiyorum, mesela ben bi kodu yazdım, 3 ay sonra o feature baya bir değişti. Kodun tamamını atıp yeniden yazmam gerekiyorsa bu benim hatam, onu kolayca, az eforla değiştirilebilecek, esnek bir şekilde yazmam gerekirdi.

Normal ürün geliştirme ile startup ürün geliştirmesi birbirinden farklı. Normal ürün geliştirmede (mesela para alıp e-ticaret sistemi geliştireceksiniz) ne yapacağınız üç aşağı beş yukarı belli, fazla sürpriz olmuyor.

Startup ortamında ise en büyük sorun fikrin "tutup tutmayacağının" bilinmemesi. Dolayısıyla fikirden ürüne geçerken en önemli şey "validasyon" yapmak. En yaygın hata (ki bunu ben de yaptım) kimsenin ihtiyacı olmayan, kullanmayacağı ürünler yapmak. Yani fikir kulağa güzel gelse de, insanlar "iyi ya olsa bu kullanırım" dese bile kullanmayabilirler. Baştan insanların buna gerçekten ihtiyacı var mı onu anlamak lazım, bunun adı da validasyon.

Teknik birisiyseniz en güzel validasyon oturup uygulamanın aşırı basit/dandik bir halini yazmak. Buna mvp (minimum viable product) diyorlar. Uygulama bu kadar dandikken bile birileri kullanıyor ve hatta para veriyorsa müthiş, kullanıcı sayısındaki artış grafiğinizle birlikte bir yatırımcıya gidip para alabilirsiniz. Ya da kiranızı faturanızı çıkaracak kadar para kazanınca işinizden istifa eder tam zamanlı gömülürsünüz, para kazandıkça eleman alırsınız vs.

Teknik biri değilseniz de validasyon yöntemleri var. Burada en yaygın yöntem "user interview" dedikleri şey. Ama bunu doğru yapmak, yaptıktan sonra sonuçları yorumlamak falan çok zor. Yani en iyisi deneyip görmek ama ilk seferde yanlış yapmak çok olası.

Bi arkadaşım şöyle bir şey yapmıştı: yemeksepeti gibi ama o an sokakta parkta bahçede neredeyseniz oraya teslimat yapan bir uygulama fikri vardı. Uygulamayı yazmak yerine basit bir web sitesi kurdu, sipariş gelince arayıp "şu an çok meşgulüz kusura bakmayın" diye cevap veriyordu, ama işte insanların ne kadar talep gösterdiğini anlayabiliyordu.

Dolayısıyla: validasyondan geçince koda başlayın. Yatırım almak her zaman için çok iyi bir şey değil, gerçekten ihtiyacınız varsa alın.
  • plutongezegendegilmi  (05.04.21 16:58:04 ~ 20:16:22) 
eline saglik. tesekkur ederim.


  • idexo  (05.04.21 18:43:18) 
[]

Ev yapabilir miyim?

400m^2 bi arsa aldım, üstüne 70-80 m^2'lik, tek katlı bir taş ev yapmak (yaptırmak değil) istiyorum.

Daha önce tek katlı eve çatı yaptım, evin elektrik ve su tesisatını değiştirdim, 80cm yüksekliğinde bahçe duvarı ördüm. Bakınca parça parça tecrübem var gibi görünüyor.

Ama doğalgaz tesisatı bilmiyorum. 2,5 metre yükseklikte duvar örmek 80cm duvardan çok farklı olabilir, ondan emin olamıyorum. Bir de temel atmadım hiç. Öte yandan küçük köy evi sonuçta, çok sürpriz çıkmaz diye düşünüyorum.

İşi komple birine taşere etmek istemiyorum. Şu an oturduğum ev müstakil bir ev ve her yerini yaptırdık, ama o süreçte ustalardan çok çektim. Bir zaman kısıtım da yok, güzel bir şey olsun istiyorum. Özellikle inşaat işinden anlayan arkadaşlara sorum şu:

Gerektiği yerde parça parça yanıma 1 usta 1-2 işçi alıp bu işin altından kalkabilir miyim? Her işi birlikte yapacağız, adamı kendi başına bırakmıycam. Yapılabilir bir iş mi? Başıma ne gelebilir, nelere dikkat etmem gerekir?

Legal/izin konularında bir sorunumuz yok.

 
  • veritaslibertas  (30.03.21 09:44:14) 
yapılabilir tabi ama nasıl olur orası kısmet.
tek katlı ev için temel kazmaya ihtiyaç olacağını düşünmüyorum. basit bir tabliye betonu yetecektir. bunun için demir donatılarının hazırlanması peşine de beton dökülmesi gerekecek. Zeminden çok ısı kaybı olacağından uygun bir tedbir alınması iyi olur.o tabliyenin dışına isebir kanal açıp içerisine drenaj için delikli özel hortum ve mıcır doldurmak evin duvarlardan su almasını engelleyecektir.
sonra kolonları isterseniz mtal ile de dönebilirsiniz, duvarlar için de
www.asyatoprak.com
gibi bir tuğla kullanırsanız rahat edersiniz.
bence tabliye betonundan sonra aceleniz de yoksa yapılır. ama birazdan inşaatla benden daha çok uğraşmış kişiler gelecektir, daha doğru cevaplar vereceklerdir
  • kisa  (30.03.21 09:45:46) 
hepimizin hayali. siz bu hayali gerçekleştirmeye yakınsınız. tebrik ederim.
FAKAT;
drenaj nedir?
hatıl nedir?
Subasman nedir?
derz nedir?
taş çeşitleri nelerdir?
Radye temel nedir?
Vernaküler (yerel) mimari nedir? Neden önemlidir?
...vs. onlarca soru...
bu soruların cevaplarını ve çözümlerini bilmiyorsanız başlamayın derim.
En azından yerel bir ustadan yardım alın.
  • ankara06  (30.03.21 10:40:49) 
yığma bir yapı olacak. aslında yeni 2018 deprem yönetmeliğinde güvenli bir yığma yapı için gerekli koşullar yazılmış, duvar kalınlığı, lentolar, hatıllar, kaç metre aralıkta hatıl yapmanız gerektiği vs.... buna uyarsanız yapınız güvenli bir şeklde taşır. öyle öldüren koşullarda yok.
takıldığınız konular olursa bende yorumlamaya çalışırım, internette ilgili konuyu arattığınızda yorumları bulabilirsiniz.
temel içinde yine minimum donatı oranı ve kalınlıkları ile ilgili koşullarda mevcut.
2018 deprem yönetmeliği dediğinizde karşınıza çıkacaktır. sayfa 243 te yığma kısmı başlar.

tabi belirli kavramları bilmek işini bilen bir usta yada mühendisle çalışmak en doğrusu. okuyarakta çok rahat bu kavramları öğrenebilirsiniz.
  • morcivert  (30.03.21 10:41:00 ~ 16:24:59) 
@veritas, sipariş verdim. Sağolun.

@kisa, dedemin yaptığı evin temeline bakmıştım, 30cm taş var, onun üstüne yapmış evi. 80 yılı geçti sanırım, hala duruyor ev. Yine de bu konu en az bildiğim şey, bakmam lazım, teşekkürler hocam.

@ankara06 bahsettiğiniz şeyleri biliyorum, içim rahatladı biraz :D Zaten babam da dedem de kendi evlerini kendileri yaptılar, yani konsepte aşinayım ama ben yapmadım hiç. Bir de onlar gibi düz kerpiç/beton yapıp geçmek istemiyorum, taş da çok bildiğimiz bir şey değil.

@morcivert, arsa deprem bölgesinde, bundan bahsettiğiniz çok iyi oldu. Teşekkürler.
  • plutongezegendegilmi  (30.03.21 11:10:54) 
@paco de lucia, neden hocam? Benim bildiğim binlerce yıldır insanlar kendi evlerini kendileri yapıyorlar, ne değişti?


  • plutongezegendegilmi  (30.03.21 12:18:46) 
taş ev için bir şey diyeceğim, cunda tarafında bir kaç taş evde kaldım :D bildiğiniz kesme taşlarla yapılmış. berbat bir yalıtım oluyor. yazın sıcak kışın soğuk. böyle bir şey düşünmeyin. uzun süre kalacaksanız, masraf olarak da göze alırsanız yalıtımlı tuğlalara bakın derim. 1 seferde kurtulursunuz ama yılda 1 ay kalacaksanız çok da masraf etmeye gerek yok.


  • kisa  (30.03.21 12:45:46) 
yapamazsın demezsin diyenlere kulak asma, daha önce bu işleri yapmış kişiler ile görüşmen sana daha sağlıklı bilgiler verecektir.

burada alacağın bilgi büyük olasılıkla teorik bilginin ötesine geçmeyecektir.

Umarım aradığın cevapları bulursun.
  • kaiserr76  (30.03.21 13:04:15) 
@plutongezegendegilmi - o zaman "alker" ilginizi çekecektir diye düşünüyorum.
www.kerpic.org
www.imo.org.tr
  • ankara06  (30.03.21 14:41:07) 
youtube üzerinden m2'si 2000-2500 TL arası değişen fiyatlarla anahtar teslim ev yapan yerler mevcut. bana sorarsan hiç kendin yapma işine kalkışma derim yapamazsın değil yaparsın ama çok eziyet ve zahmet çekersin. değer mi dersen net şekile değmez derim.


  • 70likyenirocky  (30.03.21 15:34:29) 
Biraz arastirma yaptiktan sonra yapabilirsin bence. Soylenildigi gibi dikkat edilmesi gereken onemli unsurlar var, planlama surecinde bunlari hesaba katarsan yapilmayacak is degil bence. Alternatif olarak konteyner ev, earthship gibi alternatif insa tekniklerine de bakabilirsin.


  • mirafiori  (30.03.21 16:22:53) 
Betonarme olsa yap diyeceğim ben de, ama taş ustalığı farklı bir konu, bir de deprem bölgesinde demişsin.

Dersen ki taş ustası tutarım yevmiye ile, başında durur 2 de amele tutarım yaptırırım, o olabilir. Hani taşı ördürür bitirir, sonraki tesisatları ve çatısını vs kendin yaparsın, içini ince işçiliğini vs.

Eğer betonarme yapmaya karar verirsen temelden çatıya her türlü ip ucunu tek tek yazarım.
  • John Bloor  (30.03.21 16:58:25) 
yardır kendi yaptığın iş her daim en güzeli.yapamazsan biz yardım ederiz. adam tek katlı ev yapaacam demiş radye diye cevap vermişler.
doğalgazı da yapamazsın kaçağı kaynağı zor ben de yapamam.
sen patlat gelsin söz ben de uzaktan edebildiğim kadar edeceğim. korkma yeise kapılma jhasbdjhasdhsa yapılır yapılır.
  • turbo sadık  (30.03.21 17:14:22) 
@turbo sadık;

iyi demişsin de hocam, tekniğe uygun yapılmazsa duvarlar yıkılmasın üstümüze? Tek kat da olsa deprem bölgesinde dikkatli olmak lazım değil mi?
  • John Bloor  (30.03.21 17:27:37) 
Hangi şehir ya, yapalım el birliğiyle


  • kisa  (30.03.21 17:40:37) 
@john tek katli tas binaya bir sey olmaz. tek katli binanin yuku ne ki. kutu gibi bir sey 400 m² zemini iyi olacak olmazsa duvarini catlatirsin tabana temele bile gerek yok dok 25 cm c35 at oraya cift kat cesan yabusdur. tas duvarlar zaten kalin oluyor r 52.5 cimento ya da bulamazsan 42.5 cimento kullan 12 tonluk ekskavatorle sokemezsin o duvari ki ben sokemedim :) tas yuvari kucumsemeyin. kirklareli vize devlet hastanesini 2018/2019 sezonunda biz yaptik 16 metre yuksekligi olan tasduvar istinati var isteyen gidip yerinde bakabilir. ufak binaya bir sey olmaz. ya yigma tugla ile 2.5 katli bina yapiyoruz ve bu kurallar dahilinde oluyor. tasduvara bir sey olur mu allasen. cok cok cok darlanirsin uste hatil donersin. ki hic gerek bile yok ufacik yapi. ben yapsat hic yapmadim hep buyuk projelerdi. bizde demirler 20.25.32 fi. sokak aralarinda yapsata denk geliyor 14/16 lik demirleri koymuslar adamlar kolon dikiyor bizde 14 luk ciroz var. adam 5 katli binaya 16 lik atiyor. tek katli yuku olmayana da bir sey lazim olacagini sanmam. zaten sistem degisti duvarlar eskisi gibi.
eskiden ne yapardin atiyorum elevasyon 2.80 i asinca duvar ustune hatil donerdik hatili da kolona saplardik son 2 yilda bu kaldirildi kiris etkisi yapuyor diye. yumusak kat sert kat etkisi hesabi. nabiyoruz duvarli kirise bile degdirmiyoruz artik arada bosluk olacak. 3 gazbetonda bir L seklinde lama var onu kullaniyoruz. velhasil tek katli bi tasduvari siz kolay kolay yikamazsin. hatta bana inanmiyordaniz bi duvari orun guzelce de orun kamyonun kasasi ile ya da ufak ekskavatorun kovasi ile olur jcb ile olur fark etmez deneyin. sonra da buraya gelip aga sen hakliymissin yazabilirsiniz. :)

  • turbo sadık  (30.03.21 18:24:07 ~ 18:26:17) 
Üzerinden 1,5 yıl zaman geçmiş, bi update geçeyim. Ev yapıldı, ama istediğimle uzaktan yakından alakası yok. Allah imar kanununu çıkartanın da uygulayanın da binbir belasını versin.

Belediye diyor ki illa ki beton yapacaksın, taş ev yasak, çünkü deprem riski var. Aynı bölgede dedemin babasının 130 sene önce yaptığı taş evin bir sürü depreme rağmen sapasağlam duruyor olması hariç bi sıkıntı yok.

Yine diyorlar ki sel riski var, yerden 1,5 metre yüksekte olması lazım evin. Benim arazi dağın en tepesinde, 50 km çevrede daha yüksek bi nokta yok. Su buraya nasıl gelecek diyorum, belli olmaz diyo. Bana gelecek kadar sel olursa sizi 1,5 metre değil ancak Nuh peygamber kurtarır diyorum, gülüyo memur.

Belediyedeki memurları yemeğe falan götürüp kafaladım, adam tamam ben göz yumarım da bakanlıktan gelirlerse başın derde girer diyo. Rüşvetle bile iş yapamıyoruz, ne hale gelmiş güzelim ülke ya.

Öte yandan merak edenler için, 200 m^2 (şu mimar instagram hesaplarında falan gördüğmüz) jenerik müstalik ev, kaba inşaat 700, içiyle ve kağıt kürek işleriyle beraber 1,3 milyon gibi bi rakama çıkıyor. 200 kağıt da evrak işinden var.

Müteahhitler dengesiz, adama ben oturcam evde diyorum, illa apartman yapalım, 2 daireyi satarsın şu kadar para eder diye ikna etmeye çalışıyor beni. Buraya hiç apartman olur mu diyorum, niye olmasın diyor. Dağın başına, ormanın içine bile apartman dikme sevdası var adamlarda. Bu arada 80 m^2 taş ev yapamıyoruz ama 5 katlı apartman dikmek istesek serbestmiş, imar kanunu böyle bişey.

İnşaat işçilerinin de durumu çok kötüymüş. Bi hafta falan beraber çalıştım adamlarla inşaatta. Beton kalıbının kelepçesi eskimiş, adam diyor ki ya benim bunlar yüzünden 15 tane arkadaşım öldü. Müteahhiti arayıp "değiştirelim şunları" diyorum, bana tamam diyip sonra işçiyi azarlıyor, adam da gelip bana "boşver abi" diyor. Kanun bunlarla ilgilenmiyor ama.

İnşaat sektörü aşmış. Başka şehirden gelen müteahhit, ertesi gün dağın başına mikser mikser beton yığabiliyor. Adamı nerden buldun, yolu nasıl tarif ettin, ne kadar beton gerekeceğini nasıl hesapladın bilmiyorum. Çat çat yürüyo işler. Koca evi 1 ayda inşa edip geçtiler. Apartman olsa ne kadar sürerdi diyorum, çok farketmezdi diyo.

Güzel ve otantik bir ev istiyorsanız imarlı yerden arazi almayın. Gidin imarsız yerden büyük bi arazi alın, içine de kafanıza göre yapın. Elektrik su vs. off-grid çözülüyor, teknoloji ilerlemiş baya. Devletin getirdiği boruyla 2 litre su, karşılığında nasıl bir evde yaşamanız gerektiğini dikte ettirecek cüreti buluyor kendinde. Akıl alır gibi değil.

Ama ben taşları aldım, denetim geçsin, bahçeye bi kulübe inşa edicem en azından. Sonra onu yıkmaya gelirlerse akşam haberlerine çıkarım artık, pompalıyla çatıya çıkan mühendis dehşet saçtı diye.
  • plutongezegendegilmi  (01.08.22 10:00:11 ~ 10:01:40) 
[]

İş görüşmesi - referans olmak

Zamanında bana bağlı olarak çalışan birisi bir yere iş başvurusunda bulunmuş, referans olarak da beni vermiş. Spesifik bir soru sorarlarsa sorun yok, anlatıcam, ama açık uçlu sorular sorarlarsa tam olarak ne söylemek, nasıl konuşmak lazım?

Daha önce de birilerine referans oldum ama ne konuştuğumu hiç hatırlamıyorum ya.


 
referans görüşmesinde sorular çok sabit oluyor. güçlü/zayıf alanları nelerdir? iletişimi nasıldır? şirket içinde zor bir durumda kaldığında nasıl çözdü? teknik bir iş ise teknik konularda nasıldır?

ben tüm referans olduğum kişiler hakkında yalan söylemeden elimden geldiğince iyi bir şekilde yardımcı oldum.
  • ludwig boltzmann  (09.03.21 18:37:35) 
Gerçekleri söylemek her türlü en iyi referans oluyor. Ben olduğu gibi anlatıyorum. Eksik yönlerinden de gerçekçi olarak bahsettiğiniz zaman, o kişi hakkında söylediğiniz olumlu şeyler de dikkate alınıyor bana göre.
Şimdiye kadar olumsuz yanlarını da bahsettiğim kişiler oldu, ama (az sayıda da olsa) şimdiye kadar referans olduğum kişiler işe alındı.

  • burfak  (10.03.21 11:57:17) 
[]

Buz yapma şeyi bozulan buzdolabı

Buzdolabının içine su koyuyorum, o da küp küp buz yapıp buzluğa atıyordu. Ama buz haznesinin içi (normalde su gelmesi gereken yer, borular vs) donmuş. Çok dar bir yer, elim girmiyor, parçalar da sökülemiyor gibi (biraz zorladım, gelmedi).

Bunu nasıl düzeltirim? Buzluğu boşaltıp kapatsam 1-2 güne erir, sonra düzelir herhalde ama buzluktaki şeyleri napıcam o süre içinde? Tornavida gibi bir şeyle kanırtsam mı? Başınıza geldi mi daha önce, var mı kolay bir çözümü?


 
eski buzdolabımda aynısı başıma gelmişti. söz konusu bakır boruların üzerindeki izolasyonun zarar görmesinin sonucunda borular donmuş. gaggenau'nun teknik servisi ücretsiz bir şekilde değişim yapmıştı. sizin de sorununuz benzer bir sorun ise bakır borular hassas olduğu için tornavida vs. ile zorlamanızı tavsiye etmem. ayrıca izolasyonun zarar gördüğünü düşünürsek, buzluğu boşaltıp buzun çözülmesini bekleseniz bile bir süre sonra tekrar donacaktır. size tavsiyem teknik servis ile iletişime geçmeniz.


  • doubletapper  (02.03.21 13:42:32) 
[]

İkinci monitör olarak iPad?

Macbook'ta kod yazıyorum. Evde/ofiste değil de dışarıda kod yazdığım için ikinci bir monitör kullanmıyordum ama artık iyice ihtiyaç duymaya başladım, o yüzden taşınabilir usb-c monitörlere bakmaya başladım. Fiyatlar uçuk.

O parayı verdikten sonra ucuzundan bi ipad alsam, sidecar ile ikinci monitör olarak kullansam nasıl olur diye düşünmeye başladım. Deneyen var mı? Nasıl oluyor? Çözünürlük bebek gibi ama ekran boyutu biraz küçük, bir sorun olur mu?

Pro ya da air değil, düz 32gb ipad alıp geçeyim diyorum. Monitör hariç kullanmam muhtemelen.

 
ekran boyutu sorun olur. daha ucuza monitor alırsın büyük.


  • jelly bear  (28.02.21 18:01:19) 
@jelly bear, yanımda taşımak istediğim için zaten 16"'ten büyük ya da 1 kg'dan ağır monitör istemiyorum.

Aslında iki tane use case'im var:

1- Önceden yazdığım bi koda bakarak yeni kod yazmak (iki ekranda da bir text dosyası açık)

2- Frontend yazarken yazdığım değişiklikleri anında ekranda görebilmek. (bir ekranda text dosyası, ötekinde tarayıcı)

3- İki tarayıcıdaki farkları görebilmek (safari / chrome gibi, iki ekranda iki tarayıcı)

İlki çok yüksek ihtimal sorun olmaz ama ikincisi ve üçüncüsü için emin olamıyorum. Responsive falan olsun derken malum ekran boyutu önemli.
  • plutongezegendegilmi  (28.02.21 18:05:34 ~ 18:06:50) 
Çalışmasına çalışır da 9.7 inçlik iPad gerçekten çok küçük bu iş için. 12 inçlik iPad Pro'lar falan olsa hadi neyse. Kullanışlı olmayacağını düşünüyorum bir iPad sahibi olarak.


  • roket adam  (28.02.21 19:00:03) 
Ben bunu aldım.
Pilli bu model, enerjisiz de çalışıyor
tek kablo, thunderbolt 3

www.hepsiburada.com

hem macbook hem pc de kod yazarken kullanıyorum
yatay dikey işini de kendi algılıyor
bir de dokunmatik :)

bazen kod yazarken elle kaydırıyorum güzel oluyor
  • summatinyourteeth  (28.02.21 19:51:30) 
[]

Çok katlı ev için robot süpürge mantıklı mı?

Eski bir evde oturuyorum. Ev üç katlı, yaklaşık 350 m^2, eski tip kapı kirişleri var, yani bi odadan bir odaya geçerken 2-3 cm yükseklik farkı olabiliyor (bazı odalarda da olmayabiliyor, çok acayip).

Bu durumda robot süpürge almak mantıklı mı? Süpüreceği zaman katlar arasında taşıyabilirim, bi gün bi katı öbür gün diğer katı süpür gibi. Ama ağır bir şeyse, işte ne bileyim uygulama arayüzünde düzgün implement edemedilerse, kat değişince başka bir eve geldi zannedecekse, düzgün haritalama yapamayacaksa falan onunla uğraşmak çok mantıklı gelmiyor. Kaldı ki odaların yarısı boş ve kapıları kapalı duruyor zaten genelde.

Bir de küçük bir köpüş var evde, o ne tepki verir bilmiyorum. Normal elektrikli süpürgeden ölümüne korkuyor ama o sesten dolayı sanırım.

Bunu bi alıp deneyip olmazsa geri iade etme şansım var mı? Sizin benzer bir tecrübeniz, bilginiz falan var mı, ne dersiniz?

 
Bendeki modelde üstün körü baktığımda tek harita vardı. Onu da bir seferde çıkarıyor. Bu haritaya sırayı da ekle gibi bir opsiyon yoktu.


  • baal  (20.02.21 19:51:53) 
Robomax s5 de çok kat desteği var yazıyordu


  • kisa  (20.02.21 20:08:46) 
Bazi modellerde kat destegi var, geriye donup takip etme isine yariyor, olmasa da olur. Her calistiginda yeni harita cikarir en fazla, cok dert degil. Ancak kapi esiklerinden gecemez, ona dikkat etmelisiniz. Kattan kata tasinir, agir degil ancak odadan odaya tasiyacaksaniz mantikli degil bence.


  • taurina  (20.02.21 20:22:27) 
Roborock s5 max kullaniyoruz, iki kati ayri haritalandiriyor sorunsuz. Daha fazla harita da eklenebiliyor yani 3 katya problem olmaz


  • fakyoras  (20.02.21 20:42:17 ~ 20:43:15) 
[]

Niye eskisi gibi görseller yapamıyorlar?

Diablo 2 remastered duyurulmuş: diablo2.blizzard.com

Şimdi iyi hoş, ama yeni grafikleri bir türlü sevemedim. Altta bir slider var, orada eski ve yeni hallerini gösteriyor.

Eskisindeki kasvetli havayı yenisinde hissedemiyorum. Yani eskisinde şeytan dünyaya inmiş, her yeri ele geçirecek, kimse kurtulamayacak ve bu karamsarlığı görebiliyoruz. Yenisinde kasvetli görünsün diye sis basmışlar, güneş açınca her şey normale dönecekmiş gibi bir hava var.

90'larda oynadığım bir sürü oyunda bu gerçekçi/vahşi/kasvetli havayı sezebiliyordum ama yeni oyunlar sanki çizgi filmmiş gibi geliyor bana.

Diablo, eski artwork: www.farazjafari.com

Başka bir oyun ama şu görselde, ortadaki çizimin güzelliğine bakın:
media.moddb.com

Bir de şuradaki kameraya poz veren yeni iskelet kralına bakın (diablo 3):
i.pinimg.com

Acaba çok bir fark yok da benim yaşım ilerlediği için mi eskisi gibi hissedemiyorum? Yoksa başka bir durum mu var, varsa nedir?

Black metal albüm kapağı gibi görünen oyunlar istiyorum, çok mu?

 
diablodaki kasvetli havanın sebebi bence oyundaki ışıklandırmayla alakalı, yeni nesil oyunlarda artık ışık oyunları kaliteyi gösteriyor, hele bu ray tracing, rtx falan meşhur olduktan sonra herkes ışığa abanmaya başladı, 2021 yılında da blizzardın bunu kullanmaması beklenmezdi bence. çok ışıl ışıl olunca oyuna oyun muamelesi yapıp ciddiye alamıyorsunuz etkilemiyor. wallpaperlarda da bence aynı şeyi söyleyebiliriz eskiler biraz daha gerçekçi gibi yani nası diyim şeytanın etrafında kırmızı aura parlamıyor bildiğiniz hayvana benzer düz bir yaratık figürü var sondaki diablo 3 king leoric çiziminde kafası parlıyor kafasındaki ışık armora yansımış lambader gibi olduğu için ciddiye alamıyorsunuz o yüzden etkileyici gelmiyor. benim görüşüm böyle


  • nahtoderfahrung  (20.02.21 17:24:42 ~ 17:25:24) 
çünkü diablo franchise'ı bitti artık. bunu yapan ekip bile tekrar aynı kalitede bir oyun yapamaz. sanat gibi düşün. bir sanatçı efsane bir şarkı yapıyor aynı seviyede bir şarkıyı kolay kolay yapabilir mi veya aynı tadı verecek diyeyim?

hep artwork bunlar, değişiyor zaman.
  • Anjelik  (20.02.21 17:39:37) 
Yapamadıklarından değil uğraşmıyorlar bence. Artık çoğu geliştiricinin remaster anlayışı oyuna yeni çözünürlükler ekleyip 4K desteği sunmaktan ibaret oldu. Son zamanlarda çıkan kaç remaster adamakıllı elden geçirilmiş ki? Commmand & Conquer Remastered çıktı, Age of Empires II Definitive Edition falan çıktı, hepsi de önceki oyunların aynısının tıpkısı, bir gıdım değişiklik yok. 4K desteği ekliyorlar, birazcık cila. Al sana remaster. Az emekle çok para kaldırmak istiyorlar. Mod geliştiricilerin falan yaptığı grafik modları bunlara bin basar.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (20.02.21 18:34:11) 
[]

Duyuru Dark Mode

Nasıl görünüyor?




 
kapalı duyurulardaki info simgesi yok mu
güzel eline sağlık

  • esref  (10.02.21 22:20:05 ~ 22:20:23) 
Tabloların her tarafı değilde sadece alt kısımlarında çizgi olsa daha iyi sanki :/


  • avarel dalton  (10.02.21 22:21:12) 
@esref ya bir sürü şey icon/resim olduğu için onları css'le değiştiremiyorum, kaldırdım ben de.

"ben yeni bir icon seti hazırlarım" diyen bir tasarımcı olsa ekleriz, güzel olur, ama benim tasarım yeteneğim paint terk.
  • plutongezegendegilmi  (10.02.21 22:22:45) 
canın sağolsun
buradan haberin vardır heralde, imajlar falan farklı
beta.eksiduyuru.com
  • esref  (10.02.21 23:25:21) 
Dark değil de loş mod olmuş sanki biraz. Elinize sağlık fena değil


  • kutukcu  (11.02.21 03:54:25) 
[]

Duyuru Plus Plus - Chrome eklentisi

Link: chrome.google.com

Yaratıcılıktan bu kadar uzak isim için özür dilerim.

Napıyor? Sağ altta bildirimler listesinin altına bir "engellenenler" listesi ekliyor. Böylece duyurularını görmek istemediğiniz birisi varsa engelleyebiliyorsunuz. Kullanıcı adı büyük/küçük harf duyarlı.

Örnek kullanım: ibb.co

Cevapları engelleme şimdilik yok. Talep olursa ekleyebiliriz.

Her türlü feedback'e açığım. İstediğiniz başka özellik olursa bu duyuruya cevap olarak yazın. Contribute etmek isterseniz de mesaj atın (html/css/js), açık kaynak zaten repoyu paylaşayım sizinle.

Edit: eklenti hiçbir data toplamıyor. Siteye giriş yapmadan da kullanabilirsiniz.

 
eksiduyuru troll detected var bende onla beraber çalışıyor mu?
bir de feedback olarak engellediğim kişinin nickini de görmek istemem ben

  • duyurukullanıcısı  (09.02.21 22:16:32) 
@duyurukullanıcısı, troll detected'ı hiç duymadım, linki paylaşabilir misiniz? Arayınca da çıkmıyor markette.

"Engellenen kişinin nick'ini görmemek" kısmını anlamadım. Sağ alttaki listede de mi görünmesin? Collapsable list yapılabilir o vakit.
  • plutongezegendegilmi  (09.02.21 22:20:51) 
İsim olmamış+1

Takip ettiğimiz kişileri lütfen kolayca görme imkanı verir misiniz?
Açık görünüm yap > Ctrl f ile arat > tek tek bak vs. Zor oluyor.
  • kaptan maydanoz  (09.02.21 22:26:15) 
gece modu bekliyorum yıllardır godotu bekler gibi...


  • olutaklidi  (09.02.21 22:28:28) 
@kaptan, onun yöntemi var zaten. Ama stalker'lar sırlarını paylaşmaz...
@olutaklidi, çok güzel fikir ya, attım to-do list'e.

  • plutongezegendegilmi  (09.02.21 22:32:06) 
github.com

ben biraz dinozor kaldım galiba
  • duyurukullanıcısı  (09.02.21 22:34:37) 
bu arada cidden trolleri listelemek yerine bir badi list yapabilirsen takip etmek istediğimiz duyurucuları takip edebiliriz.

mesela dk'yı ekledim yeni bir şey yazarsa renklensin falan gibi

bilmiyorum ne kadar zordur
  • duyurukullanıcısı  (09.02.21 22:44:42) 
@dk highlight işi kolay ama notifikasyon filan sıkıntılı. yine de ekliyorum listeye, inceleyeyim.


  • plutongezegendegilmi  (09.02.21 22:50:17) 
İlk göz ağrısı, Troll Detected. 2014'ten. (git: 877196)
selam[es]'a ait. www.eksiduyuru.com (bkz: @selam)
Yalnız chrome ve mozilla mağazasından silinmiş. yukarıdaki github'da var

Firefox'a da gelmesini isteriz ve açık kaynak olmasını(mümkünse).
Sonra da safari'ye gelsin.

Ayrıca şöyle bir şey ekleyeyim. senin ekşi duyuruya eklentide yazarları silebiliyoruz ya hani. bunun ekşi sözlük için de olanı yok.
çalışan* ve aynı basitlikte sadelikte olanı yok.

şöyle ki: sözlükte bir yazarı "engelle"dik. herhangi bir başlığı açınca yazar ve entrisi gözükmüyor.
ama, aynı başlıkta kelime bazlı arama yapınca, Engellediğimiz yazar yine gözüküyor, arama sonuçlarında. bunun önüne nasıl geçeriz.

yapabilirsen, ki benziyor, nolur sözlükteki entrilerin aktığı orta sayfada yazarlar engellenebilsin ama mesajlar, badiler vs sayfalarında engellenmesin, gözüksün. oluyor mu öyle?

Tema++ eklentisi, Firefox'da yok, kuramıyorum.
  • esref  (09.02.21 22:58:51 ~ 23:32:32) 
Ha bir de, Toplu liste yükleyebilelim.


  • esref  (09.02.21 23:03:19) 
@pluton, neymiş ki yöntemi? Benim bildiğim bir tane basit mobil uygulaması yapıldı onda da notification servisi yazacak arkadaş yazmadığı için pek işe yaramamış:/


  • kaptan maydanoz  (10.02.21 00:09:24) 
[]

Developer kişisel websitesinde ne olmalı?

İK'cılar recruiter'lar da yorum yaparsa sevinirim.

CV gibi kullanacağınız bir websitesi düşünün. Hangi bilgiler olsun isterdiniz?

- İş / tecrübe bilgisi
- Bilinen diller / teknolojiler
- Eğitim, sertifika şu bu
- Kişisel / open source projeler
- Blog

Başka ne olabilir? Sınır yok, hayal gücünüzü zorlayın, "tüm repolarımı analiz edip günün hangi saatinde kaç commit attığım görünsün" de okey.

 
  • uuth  (08.02.21 22:59:00) 
@biseysorcaktim ya evet, benim de derdim nasıl göründüğü değil de hangi bilgileri sunduğu. Kendime site yapmak için sormuyorum, developer'lara kişisel websitesi hizmeti veren bir platform yapayım diye düşündüm ondan sordum aslında.


  • plutongezegendegilmi  (09.02.21 10:55:18) 
ben developer değilim. benim yalan da olsa yazamayacağım/koyamayacağım şeyler koymanız gerekir. yani mesela ben de "şu dilleri, şu teknikleri biliyorum" şeklinde yazabilirim, siz de. ama sizin "aha ben bu dille şunu yazdım, şununla şunu yaptım" yazmanız, hatta örneklerini koymanız lazım. gerisi fasa fiso.


  • co2s2  (09.02.21 11:14:48) 
[]

Toplantı sonrası aşırı baygınlık

Uzun toplantılardan sonra (süre > 30 dk) kafam gidiyor. Baya sarhoş gibi oluyorum (ama tatsız olanından), konsantre olamıyorum, kendime gelmem de en az 1 saat sürüyor. Bazı günler (iki haftada bir salı), birer saat arayla 1-2 saatlik toplantılar oluyor tüm gün, o gün başka hiçbir şey yapmam mümkün olmuyor.

Var mı sizde de benzer bir durum? Bir çözüm bulabildiniz mi?


 
Var. Olmaz mı. Çözümü ben bulmadım da, korona nedeniyle skype üzerinden oluyor ya artık toplantılar, o derdime çare oldu. Açıyorum toplantıyı, daraldığım zaman kalkıp başka işlerle uğraşıyorum. Yoksa normal toplantılarda bayağı dağılıyorum, ruhumu teslim ediyorum neredeyse.
Hep diyorum, şu şirketler toplantılar yüzünden batsa da hepimiz kurtulsak.

  • pati  (08.02.21 21:15:44) 
Benzer durum bende de var, artık bıkkınlık mı, afedersiniz beyin ..cıklanması mı bilmiyorum, şirket içi tüm yapılanma üst yönetim vs nefret eder oldum herkese ayrı anlat, ayrı hesap ver, anlamasın ertesi güne bir toplantı daha gene dert anlat vs vs.
Keşke paraya ihtiyaç olmasa da toptan kapatıp gidebilsek.
Çözümüm mesai biter bitmez makinayı kapatıp uyumak, dizi izlemek, kendimi dünyadan soyutlamak. Bir sonraki iş günü/toplantıya kadar sıfırlamaya çalışıp sonra yeni baştan...
  • Sulfoxaflor  (08.02.21 21:24:11) 
Oturduğun yerde havasız kalıyor olabilir misin? Kapalı bir odada uzun süre kalınca ben de aynı sıkıntıyı yaşıyorum. Oksijen bitiyor yani. Bir de bluetooth kulaklık ile bağlanıp arada ayağa falan kalkıp hareket yapıyorum.


  • roket adam  (08.02.21 21:29:26) 
@roket adam valla sırf o yüzden kış günü pencereyi sonuna kadar açıp öyle oturuyorum ama faydası olmuyor.


  • plutongezegendegilmi  (08.02.21 21:59:20) 
aynı durum bende var.
arka arkaya günde 15 görüşme yapan tanıdıklarım vardı, hayret ediyordum. ben günde 2 toplantı anca koyuyordum.
size salmi gelebilir ama ben karşımdakinin enerjisini de üstlenirim. yani şöyle, sürekli tetikte olurum fark etmeden. o kişi sıkılıyor mu, kendini rahat hissediyor mu, canı sıkkın mı... farkına varmadan onun ruh halini kontrol edip, olumsuz bir durum varsa da üzerime alıyorum resmen. başı ağrıyan insanla aynı ortamda dursam ağrı bana geçer. yıldızım mı düşük, ne denirse işte... bu yüzden cevabını bulamadım.
karşıdakini pek umursamayan, kendine odaklı insanlar daha rahat olabiliyor. her rahat olan böyledir demiyorum tabi. neyse, bir çözüm bulamadım. istifa ettim :) ikinci sorunun bende cevabı yok yani. böyle yaşayıp gideceğim galiba.
  • lovemyself  (08.02.21 22:45:11) 
Aynı durum bende de var, iyi ki evdeyiz de üf püf yapabiliyoruz. Sabah erken saatlerde olan yine bi derece ama 4-5 gibi olan toplantılar da iptalim


  • esinikaybetmiscorap.  (08.02.21 23:47:47) 
Hayatı toplantı olan birisi olarak söylüyorum. Türk kahvesi ve enerji içeceği çok yardımcı olacaktır. toplantıya girmeden yarım saat önce redbull çak toplantıda da kahve. sağlıklı bir yöntem olduğunu düşünmüyorum, kafein ve şeker basıyorsun bünyeye ama işlerin de yürümesi gerekiyor.


  • dirildimde geldim  (09.02.21 04:34:28) 
[]

Neden ekmek yapamıyorum?

Yapıyorum, yeniyor, tadı da güzel. Ama maksimum 5 santim kabarıyor. Youtube'dan bakıyorum millet 15-20 santim kabartabilmiş, bende niye olmuyor çözemedim.

- Beyaz un kullanıyorum, ama 3 farklı un kullandım, sonuç aynı.
- Eledim unu, o da bi fark yaratmadı.
- 250 derecede de 180 derecede de pişirdim, sonuç aynı.
- Izgarada da pişirdim, döküm tencerede de, bi fark yok.
- %100 hidrasyon ve %70 hidrasyon arasında deniyorum genelde, o da farketmiyor.
- Hazır maya da denedim, ekşi maya da kullandım, yine aynı.
- 1 saatten 8 saate kadar çeşitli sürelerde mayalanmaya bıraktım, güzel kabarıyor, ama pişince pısıyor geri.
- Tuz şeker vs. bir sürü kombinasyon denedim, onda da bir sonuç yok.
- Döküm tencerenin altına ya da fırının içine kaynar su koyup nem oranını da artırdım, yine bi fark yaratmadı.
- Fırına atmadan önce katladım, o da farketmiyor.
- Roux da farketmedi.

Hamurumda bir sorun yok gibi, pişi yapıyorum mesela efsane oluyor. Ama ekmek olmuyor.

Brute force yöntemiyle aklıma gelen bütün kombinasyonları deniyorum ama bir sonuç yok. Neyi kaçırıyor olabilirim?

 
fırında problem vardır, kapağı açık pişirmeyi deneyin diye salladım brute force =)

bir de mayalanmasından emin miyiz, 8 saat çok da 1 saat de az.

bence ortalama mayalanmayla fırının performansıyla ilgili probleminiz.
  • kveldulv  (30.01.21 21:09:10) 
Tüm malzemeler oda sıcaklığında olmalı. Mayanın doğru sıcaklıkta olmasına dikkat ediyor musun?


  • kaptan maydanoz  (30.01.21 21:13:04) 
çok kısa sürede pişiriyorsanız şişmesine izin vermez. tepside mayalansın. 2 saat kadar mesela. 180 derecede 20 dk sonra 200de 5-10 dk daha fırınınıza göre deneyin.
çünkü fırın çabuk pişirirse mayalanıp kabarmasına izin vermiyor. ek olarak sıcak fırına koymayın.

  • turbo sadık  (30.01.21 21:15:35) 
- Oda sıcaklığında
- Dereceye göre değişiyor ama 20 dk ila 60 dk arası denedim.
- Fırın da başka şeyleri pişirirken normal çalışıyor :G Ekmek için dikkat etmem gereken bir ayarı (fan ışık vs) mi var acaba?

Bonus: resim ekliyim belki oradan bir şey çıkar, bu hava cepleri hep ekmeğin üstüne doğru oluşmuş, alt kısımlarda boşluk yok. Niye acaba?

ibb.co

@turbo sadık, hep sıcak fırına koyuyordum ya. Soğuk deneyeyim bir de, sağolun.
  • plutongezegendegilmi  (30.01.21 21:39:15 ~ 21:40:26) 
bence daha düşük hidrasyonda deneyin. yüksek hidrasyonla çalışmak ustalık istiyor. hamura doğru şekilde son şeklini verip yüzey gerilimi oluşturmak önemli, çok uzun süre mayalanmıyorsa katlama yaparak ya da masaya vurma tekniğiyle gluteni oluşturabilmek önemli. ustalaşana dek türk usulü %60-65 hidrasyon aralığında ekmek yapın uzun süre anne usulü yoğurarak. youtube'da sanalfırın'ı da takip etmenizi öneririm. bu tip ekmek tutmaya başladığında daha yüksek hidrasyona geçersiniz. fırından fırına da çok fark ediyor fırının tam ısınması (büyük fırınlar zor ısınıp çabuk ısı kaybedebiliyor).


  • slow like honey  (30.01.21 22:19:55) 
Hamur iki saat oda sıcaklığında mayalansın. İlk hamurun iki katı kadar olacak. Kalorifer peteğine çok yakın koymayın, mayalanırken balkon kapısı vs açık tutarak odayı soğutmayın. Alt üst ısıtma seçin, fan kapalı olsun.

Şurda sık yapılan hatalar var, belki yardımı olur:
www.google.com
  • ?  (30.01.21 23:10:16) 
Hanima sordum, firin gibi sikinti dedi.
Bazi firin termometreleri oluyormus. Ondan alip olcsun diyor. (Misal önceki evimizde eski firin vardi, 20 derece fark ediyordu dedi)

Bir de firini en az 20-30dk önceden isitmiyorsaniz onu da yapabilirsiniz.
  • logisticsmanager  (31.01.21 03:43:18) 
Tüm malzemeleri aynı ısıda ve oda ısısında kullanmalısınız, şekeri ilk etapta ekleyin, şeker ve tuzu birlikte eklemeyin. Tuzu daha sonra un ile birlikte ekleyin. Mayaladığınız kap çok geniş olmasın. Yani hamur yanlara doğru değil, yukarı doğru ilerleyebilsin. 38 derecede maya kendini kaybediyor. Dolayısıyla eğer mayalama işini fırında yapıyorsanız, fırını önceden kapatıp, hamuru içine bırakmadan önce bi 5 dakika bekleyip fırının da aşırı sıcak olmadığından emin olmalısınız. Maya nemli ortamı sevdiğinden fırının içerisine bi bardak kaynar su koyulabilir. Maya sürecinde hamurun üstü mutlaka kapalı olmalı. Üzerine hava değmemeli. Tereyağı kullanılıyorsa, tereyağı aşırı ısınmadan soğukken ufak ufak yedirilmeli. Hamur çok güzel yoğurulmalı. Ekmeğe şekil verip fırına attığınız evrede de fırın sıcak olmalı. Aklıma gelenler bunlar. Bol şans :)


  • pandispanya  (31.01.21 04:02:24) 
Yaş mayadan vazgeçip kuru maya ile denedim. Geri kalan her şey aynı ama kafam kadar kabardı valla. Yaş maya zor iş demek ki.


  • plutongezegendegilmi  (04.02.21 11:23:23) 
[]

Machine learning - model için ne kadar veriye ihtiyacım var?

Image recognition yapıcam. Bana gereken verilen fotoğrafta verilen X objesinin olup olmadığının söylenmesi, başka bir şeye ihtiyacım yok.

Bunu eğitmek için nasıl bir dataset hazırlamam gerekiyor?

Mesela tespit etmem gereken objelerden bir tanesi laptop. 1000 tane laptop fotoğrafı verip geçsem yeter mi? Yoksa mesela 1000 tane çalışma masası üstünde duran laptop, 1000 tane üzerinde laptop olmayan çalışma masası, 1000 tane de dağda bayırda duran laptop fotoğrafı mı vermeliyim daha iyi bir sonuç elde etmek için? Çünkü düşünüyorum, mesela hep masanın üstünde duran laptop fotoğrafı versem, masa ile laptop'ı nasıl ayırt edecek alet, değil mi?

Kafamda CNN yapmak var, ama daha iyi bir yöntem öneriyorsanız ona da açığım.

 
Eğer laptop ise COCO, ImageNet gibi datasetlerden yararlanabilirsin. Ben daha geçen gün bir sunum için YOLO'yu eğitip kullandım. Mesela datasetim 1500 fotoğraftı. 6000 batch her biri 64 fotoğraftan 5-6 saat sürdü eğitmesi Colab'ta. Validation dataseti ile test edemedim ama zor fotoğraflarda sıkıntı yaşasa da genel olarak yeterli performansı gösterdi benim için.


  • reactionic  (24.01.21 22:06:05) 
@reactionic, teşekkür ederim hocam. Performanstan kastım süreden ziyade accuracy aslında. Training için cloud kullanacağım her türlü çünkü macbook kullanıyorum :D


  • plutongezegendegilmi  (24.01.21 22:10:30) 
Burdan güncel benchmark sonuçlarına bakabilirsin. paperswithcode.com
Bir de mesela (en azından YOLO için konuşabilirim ama hepsi yapıyordur muhtemelen) verilen dataseti data augmentation teknikleriyle çoğaltılıyor diyebiliriz. Yani fotoğrafı kesiyor, döndürüyor, renk değerlerini kaydırıyor training sırasında.

  • reactionic  (24.01.21 22:48:00) 
[]

Yazılım / ürün tasarlama aracı

Normalde bi projeye başlarken tüm projeyi kafamda tasarlar, bütün servisleri, parçaları, iletişimleri kurup öyle başlarım. Ancak şimdiki proje biraz büyük, kafama sığmıyor. Bütün parçaları aynı anda aklımda tutamıyorum, aradaki bağlantıları kuramıyorum falan.

Böyle durumlar için kullandığınız bir tool var mı? Word dosyası gibi yazı yazı değil de bakınca tüm yapıyı / iletişimi tek seferde görebileceğim bir şey oluşturmak istiyorum.

Mindmap tool'larına baktım, fena değiller gibi ama bir servisle bir entity'i görsel olarak kolayca birbirinden ayırmamı sağlayabilecek bir yol bulamadım örneğin. Ayrıca bana tree değil de graph lazım gibi.

Var mı kullanıp memnun kaldığınız bir araç? Yoksa dümdüz kağıt kalem devam mı edeyim?

 
Dram.io ve Miro’ya bakmanı öneririm


  • fever  (24.01.21 17:59:32) 
Dram degil tabii! Draw!


  • fever  (24.01.21 17:59:47) 
Arayüz için Balsamiq Mockups kullanmanızı öneririm. 30 gün için ücretsizdir.
Geri kalan her şey için, elbette draw.io kullanmak yeterli olacaktır.

  • Etanglement  (24.01.21 18:04:02) 
[]

Instagram'da kendi profilinin reklamını veren kadınlar

Belki erkek modeli de vardır da bana hep kadınlar denk geliyor, başlık o yüzden öyle.

Timeline'da geziyorum, 3-5 postta bi tanımadığım bi kadının fotoğrafı çıkıyor, ismin altında sponsorlu yazıyor. Aşırı güzel değiller, ünlü değiller (en fazla 1-2 bin takipçileri var), görünürde bir şey de satmıyorlar.

Bunlar gerçek insanlar mı yoksa birileri bot mu kasıyor? Gerçek insansa, normal bir insan niye kendi kişisel profilinin reklamını verir ki?

 
Niye kendi kişisel profilinin reklamını versin hocam, tabi ki takipçi kasmak için. Millet damacanaya hallenio erkekler takip etçek ki takipçi kasıp yukarı kaydır linki vs yapsın ilerde.


  • paramolacak  (21.01.21 22:26:18) 
Ya onu da düşündüm de bazıları doktor falan (gerçek mi bilmiyorum), işleri var, paraları da vardır diye düşünüyorum.

Bi de öyle olsa bile mantıksız, yani topuklu ayakkabı reklamı yapacak kadını bi erkek olarak niye takip edeyim ki? Beni influence etmesi için bana hitap eden bir şey önerebilecek birisi olması lazım değil mi?
  • plutongezegendegilmi  (21.01.21 22:33:38) 
kullanıcı istatistiği o kadar iyi işlemiyor.
önemli olan sayıca fazla takipçi. nicelik nitelikten önemli yani.
instagram duygusal değil ticari bir oluşum. asıl doktorların daha çok takipçi alması lazım :)
  • rewlack  (21.01.21 22:37:08) 
doktorlar seri reklam veriyorlar instagram'a, özellikle estetikçiler ve gerçekten reklamlar çok etkili. ne kadar insana ulaşırsan o kadar müşterin artıyor doğal olarak.


  • anarsika  (22.01.21 00:56:57) 
Tam tersi bende de erkek versiyonları çıkıyor bunların,aşırı arabesk foto altı açıklamalarıyla birlikte (kadınım)
Takipçi kasma +1

  • amugochi  (22.01.21 01:00:25) 
[]

Kardeşe doğum günü hediyesi tavsiyesi

22 yaşında, tasarımcı, kadın. Bu ıvır zıvır ama süslü püslü şeyleri (tüylü kalemler, komikli kupalar tişörtler, ne bileyim tek boynuzlu at şeklinde bereler falan) çok seviyor. Saçları her ay farklı bir renkte oluyor genelde, bir de bi kamyon kozmetik ürünü kullanıyor (ne işe yaradıklarını bilmiyorum). Renkli, yanar dönerli makyaj yapmayı da seviyor.

Genelde hep ihtiyacı olan bir şeyi hediye alırdım (bilgisayar, telefon, kulaklık vs) ama şu an bu kategoride hiçbir şey bulamıyorum, her şeyi var gibi. İşine yarayacak kurs/kitap/ekipman gibi sıkıcı bir şey de hediye etmek istemiyorum.

Ne alayım? Bütçe 1000 TL.

 
ty.gl

Çok kullanışlı, ciddiyim.
  • megalomaniac  (19.01.21 21:55:01) 
Far paleti


  • elorelia  (19.01.21 22:07:31) 
www.gargamel.com.tr
bu dükkandan bir şeyler al. tam onun tarzı gibi hissettim.

  • istanbul kanatlarimin altinda  (19.01.21 22:09:36) 
@megalomaniac 48 saat icinde bozuldu bu urun.


  • pass  (19.01.21 22:19:09) 
www.google.com

Yüz temizleme cihazı.
  • mobydick  (19.01.21 22:23:00) 
Bu aralar çok popüler ve de okdr çok kozmetik ürünü kullanıyorsa cildini daha derin temizlemesi iyi olur.


  • mobydick  (19.01.21 22:24:57) 
www2.hm.com
www.trendyol.com
bence bu tarz şeyleri sever.
  • Benyinegulerim  (19.01.21 22:30:06) 
@pass şans heralde, yazdan beri her gün çalışıyor. Lütfen maşallah de.


  • megalomaniac  (20.01.21 02:04:10) 
1234   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.