[]

word'de referans numaralama

istiyorum ki, referans verip son sayfada hepsini kaynakçada gösterirken, referansları word'un kendisinin otomatik numaralayacağı bir sistem olsun, var mıdır? çünkü araya her yeni referans sıkıştırışımda numaralar bir tane kayıyor. yöntem anlatacak olan?




 
ama istiyorum ki metinde parantez içinde sadece bir rakam gözüksün, kaynakçada da o rakam ve açıklaması gözüksün, nasıl olacak?


  • s e  (11.06.11 16:27:02) 
darkrocq'tan öğrendim, style: iso 690'mış, eğer sonradan merak eden olursa.


  • s e  (12.06.11 02:04:28) 
[]

word'de dosya içinde link verme

tez yazımı için elimde standart bir dosya var enstitünün hazırladığı. onda içindekiler kısmında örneğin "1. giriş" yazan yere tıklayınca sizi giriş kısmına yönlendiriyor, bu dosya şurada var: www.fbe.itu.edu.tr

bu bağlantı işi nasıl yapılıyor?


 
anlatmaya usendim cok basittir.
www.ugurdemir.net

  • mat couthon  (06.06.11 21:04:10) 
[]

arabasız yaşama rotası

bana öyle bir yaşama rotası önerin ki, evimden çıkıp gitmek isteyeceğim önemli yerler ya yürüme mesafesi (max 15 dakika) ve bununla beraber tramvay - tren ya da metro ile ulaşılabilir olsun. hiç otobüse minibüse dolmuşa vapura binmeyi gerektirmesin. marmaray yapılana kadar karşıya geçiş bu dediğim biçimde mümkün olmayacağı için, avrupa yakası için önerilerinizi bekliyorum. mümkünse sessiz olacağını düşündüğünüz bölgeler olsun.
örnek: gümüşsuyu'nda otur, nişantaşı'nda çalış (yürüme), taksim'e yürü oradan metro ile kanyon'a git, ne bileyim, fünikülere binip kabataş'a in, oradan tramvayla x'e gidip y yap.



 
fulya da otur. şişli de çalış. yürüyerek beşiktaş, metro'yla taksim, levent. metrobüs'te yakın.


  • contavolta  (04.06.11 02:05:00) 
sen nerelere gitmek istiyorsun?
nerde çalışacağına kendin karar verebiliyor musun?
bütçen nedir?
evlilik- çocuk durumun nedir (çocuğun sokakta oynama opsiyonu)

mesela havalimanında çalış bakırköy incirlide yaşa capacity vb de alışveriş yap bakırköy sahildeki türkü barlara git
  • justaphantom  (04.06.11 03:16:53) 
havaalanından mümkün olduğunca uzak olmalıyım her şekilde, uçak gürültüsü olmaması gerek.


  • s e  (04.06.11 03:23:55) 
bisiklet! ama istanbul :S


  • ermanen  (04.06.11 06:14:36) 
teşvikiye'de oturup teşvikiye'de çalışıyordum, dünyanın en mutlu insanıydım.
sonra iş değiştirip esentepe'ye geçtim; bir metro ya da taksi ile işe gidiyordum.
teşvikiye candır.
  • african rain  (04.06.11 10:33:58) 
[]

duyuru'daki insanları psikoloğa yollama eşiği

şimdi burayı düzenli olarak takip ediyorum, insanlar ara sıra dertlerini ara sıra da öyle sıradan düşüncelerini yazıyor. eğer soru azıcık duygusallıkla ya da düşünceye dayalı bir şeyle ilgiliyse ikinci üçüncü cevap çat diye "bence bi psikoloğa görün ganka" gibi abuk subuk cevaplar oluyor. diyeceğim şudur ki, en basit problemde psikoloğa mı gidiyor duyuru ahalisi hep, nedir? maddi problemden yakınanlara da psikoloğa git diyenleri gördüm, ki anlam veremedim, bir seans kaç para acaba? nedir bu klinik psikoloji sevdası?




 
Psikolog tarafından diyim ki, çoğu şişirme. Gerçekte problem bile olmayacak şeylerle bana gelenleri görsen :)


  • jesterdvine  (03.06.11 19:38:36) 
ecnebi ülkelerde püskolaa gitmek anormal bişey olmadığından olabilir. bunu yaygınlaştırmak istiyorlardır belkim..


  • anonimyususer  (03.06.11 19:39:43) 
@elxa: teşekkürler reklam için. binlerce kartvizit dağıtmış kadar oldum sayende :) hadi bari tezgahı açalım. duyurudan geldiğini söyleyenlere daha iyi rakamlar :D


  • jesterdvine  (03.06.11 19:47:19) 
seviş geçer, spora başla gibi duyurunun klasik cevaplarından biri. bir gün soracağım bunu, herhangi bir duyurusunda bu söylenenleri uygulayıp da sonuç alan var mı diye:)


  • baldur  (03.06.11 19:53:59) 
psikolog bir saati 200 diye duydum ben, hatta kadın doğumculardan bile çok kazanıyorlarmış. bazıları da cidden ya ilgi çekmek için abartarak söylüyor ya da cidden problemi var.

@jesterdvine il neresi? ücret kaçtan başlıyor? bize de %95 grup indirimi yaparsın artık :)
  • bıdıbıdı  (03.06.11 19:55:24) 
@bıdı: ücret duyurudan gelenlere 100tl'nin azcık üstünde. yer İstanbul, Kadıköy


  • jesterdvine  (03.06.11 20:03:36) 
devlet hastanelerinde de ücret ödemeden psikoloğa danışabilirler. basit gibi görünen bir problemin altında yatan köklü sebepler olabilir, bunu biz çözemeyiz.


  • kayranin kedisi  (03.06.11 20:06:33) 
hiç şaka yapmadan soruyorum, devlet hastanesi'nde bir psikoloğa gidip "benim sevgilim yok, bu yüzden canım sıkılıyor, ne yapmalıyım" derseniz sizi kaç dakika dinlerler, nasıl bir sonuç alırsınız, hiç deneyeniniz var mı, bir bilen eden? çünkü duyuru'da genelde psikoloğa görün diye tavsiye alan insanların yarısı bu güruhu oluşturuyor.


  • s e  (03.06.11 20:09:06) 
devlet hastahanelerindekiler çok yoğun. geçiştirirler seni.


  • ya ben lan neyse  (03.06.11 20:41:43) 
Kişisel tecrübemle konuşmak istiyorum: ergenlik döneminde bir kez psikoloğa gittim ve kapıdan "bu karı salak yeaaa" diye çıktım. devlet hastanesindeydi ve o kadar malca bir konuşma yaptı ki, ben en azından nispeten akıllıyım diye düşündüm. Ama yetişkin yaşlarda bir arkadaşımın özel klinikte gittiği psikologdan çok fayda gördüğüne de şahit oldum.
Sonuçta bence tecrübe etmekte fayda var. Sorunu olduğunu düşünen gitsin bi görsün, görünsün yani. Belki de faydası olur.

  • edaydin  (03.06.11 20:42:21) 
bi psikoloji mezunu olarak şunu söyleyebilirim, sakın arçelik buzdolabı almayın


  • 05  (03.06.11 20:54:01) 
sevgili @se bilmem duyuruyu ne kadar yakında takip ediyorsunuz ama sıklıkla epey "ciddi" sorunları olanlar yazıyor. kaç kere intihar etmek isteyenler, intihara teşebbüs edenler bile yazdı. o yüzden yanlış yönlendirme olmasın diye psikoloğa git tavsiyesi veriyoruz.

bu da mı suç oldu?

bir kısım insan da hemen uyku ilacı, antidepresan akıllarına ne gelirse tavsiye ediyorlar. bunları mı onaylıyorsunuz yoksa?

beni soruyorsanız depresyon geçirmiş birisi olarak psikoloğa gittim uzun süre, şimdi de psikiyatriste gidiyorum. doktor kontrolünde ilaç alıyorum. uzun süredir spor da yapıyorum. çok ama çok faydasını gördüm.

psikoloğa-psikiyatriste git demeden önce insanlara çoğunlukla spor yapmalarını, evden çıkmalarını, bilgisayar başından kalkmalarını tavsiye etmeye çalışıyorum.

ancak bir de bazı insanlar var ki onu yaptım, bunu yaptım, onu kabul etmem, bunu istemem, bunu hiç yapmam, rejim yapmam, spor yapmam, bla bla bla bla diye yazıyor. şimdi bu insana ne önerilir?
  • mea maxima culpa  (03.06.11 22:08:02) 
@mea maxima culpa, öncelikle söylemeliyim ki, "bu da mı suç oldu" demeyin lüften, kimseyi suçladığım yok, sadece gerçekten bu tavsiyeyi insanların neden verdiğini merak ediyorum.

ayrıca bahsettiğiniz ciddi duyuruları okudum elbet daha önceki zamanlarda, intihar edeceğim diye açılan duyurular zaten dert yanma amacı taşımıyordu, kimse de onlara psikoloğa git falan dememişti yanlış hatırlamıyorsam çünkü zaten ortada öncelikle kişiyi yaşamaya ikna etme durumu söz konusuydu. benim kastettiğim, ciddi anlamda sık sık açılan, "benim sevgilim yok, ben final döneminde derslere çalışamıyorum, canım sıkılıyor ne yapayım, parasızım" diye muhtemelen iki üç sohbet edip duyuru'da durumunu paylaşmak isteyen insanlar tarafından açılan sorular. ve bunlara gelen "psikoloğa görün" cevapları. istisnasız. hepsine yazılmış. sanıyor musunuz ki bu insanlar psikoloğa gidince abaza olmanın sıkıntısını aşacaklar, bir anda kendilerine gelecekler? para mı kazanmaya başlayacaklar ne olacak?

haa ilaç kullanımını da ayrıca hiç onaylamıyorum, hele internet üzerinden tavsiyesini verene de alana da çok akıllı gözüyle bakmam. ama psikiyatriste gidip ilaç alınmasına lafım olamaz, her ne kadar bence ilaçsız çözüm her zaman daha iyi olsa da. neyse konum bu değil zaten hiçbir şekilde. sadece duyurudaki insanların cevaplarının yüzeyselliği bu konuda.
  • s e  (03.06.11 22:58:28) 
yüzeysellik konusunda haklısınız. psikoloğa git önerisinden önce seviş geçer, sevgili bul geçer gibi öneriler de geliyor :) adam asosyalim, iletişimde, ilişkilerde güçlük çekiyorum gibi ciddi şeyler yazıyor. cevap seviş geçer, kanka sevgili yap geçer. :))

hangisi birbirinden kötü bilemiyorum. aslında şunu unutmamak lazım. çoğunlukla soruyu soran da cevap veren de aynı yaşlarda ve aynı asosyallikte, aynı seviyede ergenlikten çıkmaya çalışan arkadaşlar. kelin merhemi olsa kendisi sürer hesabı bir geyik alıp başını gidiyor.
  • mea maxima culpa  (03.06.11 23:18:35) 
[]

mimari modelleme / render

pek sevgili mimarlar, son zamanlarda yarışmalarda çok güzel bir modelleme tekniği oluştu ödül kazananlarda, ben baya beğeniyorum, ki zaten oldukça gerçekçi ve temiz oluyorlar. bunlara dair birkaç sorum olacak. eklemiş olduğum rendera bakarak (ki bu render troya yarışmasına katılan projelerden bulduğum ilk gözüme çarpan örnek) cevaplarsanız sevinirim.

1-sizce bu ağaçlar photoshop'ta mı eklenmiş yoksa modelin içindeler mi? eğer photoshopsa benzer bitki setlerini nasıl bulabilirim ne olarak aratmalıyım (gerçekçi ve temiz olmalı), herhalde google'da ağaç yazıp etrafından kesmiyorlardır diye düşünüyorum. eğer modelin içinde olduğunu düşünüyorsanız o zaman bununla ilgili yine soru aynı, ağaç setlerini bulmak için ne aramalıyım, nerelerden bulurum?

2-gökyüzü vray hdri mıdır yoksa photoshop'ta mı eklenmiştir sizce? böyle bir görünüş için tek bir vray sun veya bir ışık yeterli midir, yoksa nasıl bir ışıklandırma olduğunu düğünüyorsunuz?

 
1-gölgelere bakılırsa fotoşop değil. hazır png dosyalarını render motorunun içine atıp alınmış. nette genelde parayla satılıyo ama torrentlerde falan ben bulmuştum bikaç set bi ara.

edit:www.heroturko.com

2-bulutlar fotoşop gibi, atmosfer için de soradan fotoşopta ışık ayarı yapılmış gibi geldi, bilemedim.
  • kelimeyounu  (03.06.11 01:10:00 ~ 01:40:59) 
sketch up ta bile gercekçi çeşitleri var.. eminim doğru aramayla istediğin gerçekçilikte bitki bulursun photoshop için.. ağaçlar photoshop ta mı eklenmiş anlamak içi farklı açılardan fotolarda, ağacın duruşu değişiyorsa photoshop değildir diye mantık yürütülebilir belki.


  • Angelismeee  (03.06.11 01:10:24) 
bence ağaçlar bariz fotoşok gibi çünkü en sağdaki ağaca bakarsak bildiğin 2d duruyo..gökyüzüde fotoşok duruyo ama v-ray i bırak menthalray de bile bu sonuç çıkarılabilir..bu arada google dan bile indirilebilecek siteler vardı max için bitki vs..özellikle yüksek poligonlu ve vray için uygun olanları indirmeni tavsiye ederim render süreni 5 katına çıkarsa bile..


  • sorumvarbenim  (03.06.11 02:45:02) 
ağaçlar da, gökyüzü de o kadar photoshop ki, bu kadar olur.


  • exyc  (13.07.11 10:15:11) 
Gökyüzü fotoshop'a benziyor. Tabii modelin içine diffuse kanalına atılmış bir plane'den ibaret de olabilir. Ahım şahım bir şey değil. Ağaçlar ise, alpha kanalı ayıklanmış opacity ile yapılmış gibi geldi.
Ben genelde vray proxy ile ağaç ekliyorum. Temiz sonuç çıkıyor.

  • Lekter  (13.07.11 11:48:15) 
[]

itü'de doktorayı dondurma süresi

1. itü'de doktora yaparken kaç sene arka arkaya dondurabiliyoruz, prosedürü bilen var mıdır?

2. türkiye'de doktora yaparken dondurup yurtdışında doktoraya başlamak vs gibi durumlarda askerlikle ilgili prosedürleri bilen, veya nereden öğrenebileceğim konusunda fikri olan?


 
İTÜ için farklı mıdır bilmiyorum ama ODTÜ'de max. 4 dönem izinli sayılabiliyorsunuz. Ama geçerli bir neden istiyorlar, aile, sağlık, vb. gibi. Askerlikle ilgili tek bildiğim, kayıt dondurunca daha önce ertelenmiş zamana kadar okul tekrar bir işlem yapmıyor, ama ayrıntılı bilmiyorum.


  • opucuk baligi  (01.06.11 16:09:44) 
İTÜ'de bir şeyleri değiştirip duruyorlar. Enstitü sekreterine bir telefon açıp sorun derim. Hatice hanım eskiden askerlik işlerine de bakardı, diğer soruyu da bilebilir.


  • sourlemonade  (02.06.11 13:56:42) 
[]

chrome'da yer imlerini dosyaya kopyalama

explorer'da sık kullanılanları kopyalayıp bir klasöre yapıştırabiliyordunuz, chrome'da nerede kaydediliyor bu adresler?




 
Yer imi yöneticisi -> Yer İmlerini Dışa Aktar şeklinde tıkladığınızda istediğiniz yere kaydedebilirsiniz html olarak. Daha sonra almak için de içe aktar seçiliyor.


  • g man  (01.06.11 04:19:10) 
[]

çıkmaz sokak haritası

istanbul taksim ve çevresi için çıkmaz sokakları gösteren özel bir harita var mıdır? veya bunu yapmak için tek tek bakmaktan daha basit bir yol önerecek olan?




 
hiç duymadım öyle bir harita olduğunu ama pembe çıkmazı var bildiğim, işine yararsa.


  • african rain  (30.05.11 22:40:22) 
[]

sadece belli frekansları veren hoparlör

sevgili müzik sevdalıları. ben öyle bir hoparlör sistemi istiyorum ki, dışarıya sadece benim istediğim frekansta sesler versin. kendi kafasına göre hiçbir şey katmasın. örneğin laptopla mp3 dinlerken winamp vs gibi herhangi bir oynatıcının ekolayzırından 0-500 hz arası tüm frekansları en aşağı da indirsem, sonuçta o frekanslar yine de dışarı veriliyor. bunu engellemenin yolu nedir, nasıl bir sistem gerekir mesela sadece 500-2000 hz araası sesleri duymak istiyorsam?




 
modifiye edilmemiş hoparlorler her frekansı vermez zaten belirli aralıkları vardır.


  • onexey  (28.05.11 17:05:17) 
daha seçici ve daha çok bantlı equalizer kullanıyorsun o durumda. ama analog veya dijital farketmez hiç bir filtrenin frekans cevabı kusursuz dikdörtgen şeklinde olmuyor. zayıf da olsa istediğin aralığın dışı da geçiyor.


  • nop  (28.05.11 17:18:06) 
peki bunun için özel üretilmiş hoparlörler bulma ihtimalim nedir? yani aradığım şey aslında bas sesleri vermeyecek bir sistem. çok tizleri vermese de güzel olur tabi, ama önceliği basları duymamak. yani eski radyolar gibi. ama örneğin 500hz'in altını "hiç" duymak istemiyorum. ekolayzırla filtrelemekten öte, hoparlör o sesleri hiç üretmesin istesem mesela çözüm olarak?


  • s e  (28.05.11 17:58:14) 
bu iş illa hoparlörde olsun istiyorsan tweeter kullanabilirsin. genel olarak 1-2 KHz'den başlıyor frekans cevapları.


"hiç" günlük hayatta hiç olabilir ama analogda "hiç" in seviyeleri var :)
atıyorum 10dB 20dB zayıflatırsın kulakla duymazsın ama bir cihaz ölçersin aslında hala varolduğunu görürsün....


equalizer kullanmadan yapmak istiyorsan ya bir stop band'i 500Hz 'in biraz üstünden başlayan high-pass filtre kullanabilirsin ya da 1-2KHz'den başlayan tweeter ama tweeter ile de bir miktar duyacağını düşünüyorum
  • nop  (29.05.11 02:38:19) 
[]

futbol - erkeklik göstergesi ilişkisi

futbol oynamak veya spor yapmaktan "bahsetmiyorum". futbol maçı izlemek neden bir erkeklik göstergesidir? yani insanın doğal bir ihtiyacı ve doğuşundan gelen bir davranışı olmamasına rağmen, nasıl böyle bir anlam yüklenmiş zaman içinde buna sizce?




 
Erkeklik göstergesi değil aslında. Futbol ile ilgili olanların büyük çoğunluğu erkeklerden oluştuğu için öyle bir anlam çıkmış muhtemelen.

Asıl sorulması gereken futbolun niye erkeklik göstergesi olduğundan ziyade, neden bu sporla ilgili olanların nerdeyse tamamı erkeklerden oluşuyor? Futbolu erkeklerde çekici kılan ne?
  • trinitrotoluen  (23.05.11 01:44:15 ~ 01:45:29) 
evet aynen öyle. bir erkek olarak futbol sevmiyorum, çok sıkılıyorum abi bekle babam bekle, 90 dakika mal gibi izliyorsun 2 gol için. hiç sarmıyor. futbol muhabbetine fransız kalınca da önce şaşırıyorlar sebep soruyorlar, söyleyince de gay lan bu ahsuzxzudha diyorlar, ben de sallamıyorum doğal olarak ne yapayım yani.

erkekler de futbol sevmeyebiliyor. buradan duyuralım.
  • roket adam  (23.05.11 02:26:54) 
erkekler sevmeyebiliyor tabi, bunu 'duyurmak' için halihazırda bilimum başlık var sözlükte.

sorunun cevabına gelince; testosteron
  • Khaz  (23.05.11 02:44:03) 
kesin duyuruyu açan futbol sevmeyen bir erkek.
birinci cevaba cevap olarak ise erkekleri çekici kılması için illa kadınlardan oluşması gerekmiyor. o zaman her boku kadınlar yapsın.

genel cevap ise futbol mücadele oyunudur. hırs gerektirir. koşmak gerekir. takım olgusu vardır. birlik olursun. tam erkeklere göre. taraftarlık ise aşk gibidir. bağlanırsın. sevgilin gibi olur senin takımın. bir nevi içindeki boşluğu doldrumaktır futbol aşkı.

he futbolu sevmek zorunda değildir tabi erkekler. anlamak zorunda da değiller. sonra 90 dakika izle sadece 2 gol için gibi aptal aptal yorumlar yaparlar.
  • lorenzen  (23.05.11 02:47:34) 
mücadele gerekir, şu gerekir bu gerekir diyenlerin büyük kısmı izleyicilikle yetinen tipler işin garip yanı. mücadele istiyorsan, kavga dövüş istiyorsan doksan dakikada koşmaktan başka hiç bir şey yapmadığın bir spor yerine basketbol gibi her uzvunu çalıştırdığın, oyunun sürekli hızla değiştiği bir spor çok daha mantıklı.

futbola fazla değer biçmemizin sebebi babadan oğula gelenek olması, başka bir şey değil.
  • roket adam  (23.05.11 03:02:36) 
evet duyuruyu açan futbolla alakası olmayan bir erkek (sevmeyen demeyelim de, öyle arada sırada izlerim maçları, bağımlılığım falan da yok çok öyle tuttuğum takıma vs). insanların bu kadar bağlanmasını, heyecanlanmasını da gayet anlıyorum, insanların ihtiyacı olabilir böyle bir şeye. takım olayı, güç vs gibi söylenenleri de anlıyorum. ama erkeklikle ilgisini hala çözebilmiş değilim cidden. testosteron ne alaka ayrıca, evet bir erkeklik hormonu da, futbolla nasıl bir bağlantısı var, futbol oynarken koşan ya da stadda iç içe erkekler testosteron kokusu alıp bunun erkekler için ideal spor (ya da tv'den izlenen bir şey olduğu için spor değil de hobi diyelim) olduğuna mı karar veriyorlar? aslında aradığım cevabı kısmen vermiş horace wells ve lorenzen gibi, ama bu kadar dayatılmasının sebebini çözemiyorum. ha dayatılması beni bağlar mı bağlamaz, ama yine de insan merak ediyor nasıl bu kadar insan aynı görüşte diye.


  • s e  (23.05.11 03:11:00) 
daha milyon tane erkeklik gostergesi olabilecek durum varken futbol maci izlemek de neymis?
alakasi yok bence.

  • avrasya  (23.05.11 03:23:35) 
horace wells mevzuyu doğru yerinden yakalayıp yorumunu yapmış. mevzu sahada oynananın ötesinde. bugün sokaklardaki fenerlilere, trabzonlulara bakmanız yeterli bunu görmek için. illa herkes kavgacı asalım keselimci demiyorum, mevzu güç üzerine lakin. bu yüzden erkeklerin daha çok "taraftar" olması normal. olayın futbol üzerine şekillenmiş olması da tamamen mevcut koşullardan. aynı durum farklı ülkelerde basketbol üzerine olabiliyor, misal amerika. sahada oynanan futbol/basketboldan bağımsız bir konu üzerinde konuşuyoruz, onu da vurgulayayım. şahsen böyle güdülerimi başka mevzularla tatmin ettiğim için futbolla pek ilgilenmiyorum.

ek: "taraf" olmak istersem ben de çok pis gaza gelebiliyorum ama. bugün laf olsun diye fener-sivas maçını izlemeye gittim bi mekanda, az küfür etmedim. izlemesem sikimde bile olmazdı.
  • cro magnon  (23.05.11 03:44:50 ~ 03:51:09) 
@horace wells, söylediklerinizin hepsin katılıyorum, ayrıca ilkokul hayatımın tamamı kola kutusu ezip maç yapmakla geçti. futbolun insanlığın ortak paydası olmasını ve kolay ulaşılabilir olmasını da kabul ediyorum. ama bunu erkeklikle bağdaştırabildiğim anlamına gelmiyor hala tüm bunlar. yoksa tabi futbol sadece futbol değil, birçok anlam yüklenmiş üzerine.


  • s e  (23.05.11 03:47:10) 
@horace wells
sürü psikolojisi erkeklerde daha çok görülüyor diyorsun; fakat kızlar da tuvalete tek gitmiyorlar mesela. üstelik ortada futboldaki gibi bağlanacak bir şey de yok :) ben hiç bilmem erkeklerin öyle beraber tuvalete gidip takıldığını falan. kızlarda sürü psikolojisi erkeklerden daha fazla bence. erkekler- yani çoğu- futbolu seviyor işte. bunu kabul etmek gerekir. tutku cidden. şöyle söyleyeyim tribünde 40 bin kişi oluyor ve hepinizin ortak noktası tuttuğunuz takım. çok güzel bir şey bu. tabi ki futbolu şiddete dönüştürenler kınıyoruz.

ayrıca bana bugün gs forması giydim diye önümde duran ve arabanın içinden fb marşı söyleyenler ibnesiniz olm ibne. halı saha maçına gidiyorduk napalım?
  • lorenzen  (23.05.11 04:51:37) 
[]

feysbukta beğendiklerimi görme

facebook'ta şu zamana kadar beğendiğim tüm fotoğrafları iletileri vs bir anda hepsini görmemi sağlayacak bir şey var mıdır?




 
malesef yok.


  • alkolik imam  (20.05.11 01:38:56) 
[]

ulaşım olan ama araba kullanılmayan yer

şimdi istemekteyim ki, bir yer olsun, içinde insanlar yaşasın ve mümkünse raylı taşımacılık da olsun belki biraz. ve bu yerden merkezi yerlere de ulaşılabilsin bir şekilde. dünyadaki herhangi bir yer olabilir, ama "abi heralde yaylalar dağlar öyledir" gibi cevaplar değil de, gidip gördüğünüz bildiğiniz yerler var mı diye sormak istiyorum. mesela burgazada falan bir örnek.




 
adalar var.


  • nicke  (18.05.11 23:43:51) 
  • ucan sincap  (18.05.11 23:48:25 ~ 23:49:45) 
venedik


  • 1lisan1insan  (18.05.11 23:59:03) 
Noveç'in fjordlarından dolayı karayolu ile ulaşılamayan, sadece deniz you ile ulaşılabilen yerler vardı. Hurtigruten ile gidilebiliyordur ya da daha ufak teknelerle falan. Sorunun ne kadar karşılığı olur bilemedim.


  • thor odinsson  (19.05.11 06:11:18) 
[]

excel'de bir işlemi kopyalama

excel'de bazı kutucuklardaki sayılara bağlı bir işlem yaptım. hatta diyelim ki işlem şöyle: =A1+A2-T1
şimdi istiyorum ki bunu yan sütuna kopyaladığımda A1+A2 B1+B2ye dönüşsün ama formülün içindeki T1 değişmesin. bu mümkün müdür? yani bir kutucupun hep sabit kabul edilmesi.



 
$T$1 şeklinde yazarsan değişmez


  • bagcivan  (18.05.11 23:20:43) 
oh be :) çok teşekkürler. şu zamana kadar neden sormamışsam.


  • s e  (18.05.11 23:27:07) 
madem söylendi ilave edelim.
$t$1 yerine
$t1 yazarsanız t değişmez ama 1 2 3 diye artar.
t$1 yazarsanız t ileri kayar ama 1 hep sabit kalır.
bunlar da bazen lazım oluyor. bilginiz olsun.
  • ben smyrna  (19.05.11 00:01:41) 
hatta şey, sabit kalmasını istediğin kısma tıklayıp (burda T1'e yani) F4'e basarsan da bu $'ları koyuyor otomatik olarak. bilmiyorsan diye şeyedeyim dedim =)


  • i was me but now he s gone  (19.05.11 00:01:44) 
evet bundan sonra excel biliyorum diye gezebilirim artık sanırım, pek teşekkürler.


  • s e  (19.05.11 00:14:21) 
[]

hibrit motorlu arabalarla ilgili 3 soru

daha önce elektrikli arabaların çıkardığı motor sesi ile ilgili bir soru sormuştum: www.eksiduyuru.com şimdi de hibrit motorlarla ilgili birkaç sorum var:

1) brushless dc motor oldukları için neredeyse hiç motor sesi çıkarmadıklarını öğrendim bir şekilde. peki hibrit motorlu araçların tamamen elektrikle çalıştırıldığı modlarda da aynı sessizlik geçerli mi yoksa benzinli motor benzeri bir ses çıkarmaya devam eder mi?
2)bu hibrit araçlardan türkiye'de satılan ve en uygun olduğunu düşündüğünüz marka model?
3) hibrit araçlar sadece elektrikle çalışan modda kullanıldıklarında ne kadar süre gidebiliyor ve bu %100 elektrik / hibrit arası geçişler otomatik olarak mı yapılıyor yoksa manuel mi?

 
1. Genellikle zaten belli bir hizin altindayken elektrikle calisiyorlar. Normal seyir halindeyken petrol motoru akuleri sarj etmek ve gereken yerde guc takviyesi olarak devreye giriyor. Elektrikle calisirken lastik sesinden baska hicbir sey duyamazsiniz. Zaten genel anlamda da (ornek: prius) ses yalitimlari muhtesem oluyor. Otobanda falan basarak giderken bile inanilmaz gurultusuzler.

2. Turkiyede bu araclarin fiyat politikasi tamamen sacmalik. Fiyatlandirmanin teknik altyapisini bilmiyorum fakat dunyanin her yerinde hukumetler bu araclara vergi muafiyetleri, indirimleri falan taniyorken, Turkiyede sanki aksine, insanlar bu araclari herhalde, olsa olsa deli olduklari icin alacaklari dusunulerek inanilmaz kalin vergilere tabi tutuluyorlar.

3. Galiba o biraz suruse gore degisiyor. Pek uzun tecrube etmisligim yok gerci ama ben otoparktan ciktiktan sonra benzinli motor 10 metre icinde devreye giriyor. Ara ara duruyor falan. Gecisler otomatik.
  • vanwarantion  (14.05.11 04:03:47) 
[]

yurtdışından türkiye'ye elekrikle çalışan araba getirtmek.

şimdi türkiye'de reno'nun elektrikli arabalarının çıkması 1-2 seneyi bulacak sanırım. ayrıca vergilerle ilgili durum da hala kesinlik kazanmış değil. italya'da bir marka var tazzari zero diye. ben bunu sokaklarda da gördüm yurtdışında. türkiye'ye bunu getiren aracı firma var mıdır, ya da yurtdışından satın alıp türkiye'ye getirtme, gümrük vs prosedürler nedir bir bilen?




 
yapacağın en saçma iş olur muhtemelen bu. türkiye'de menzili sınırlı elektrikli araba kullanmak hakkaten çok gereksiz.

hybrid al eğer tasarruf etmek istiyorsan, ama tamamen elektrikli, e-mobility ile ucundan ilgilenen bir insan olarak, yok abi, aman.
  • roket adam  (14.05.11 02:41:22) 
amacım tasarruf veya ekoloji falan değil açıkçası. başka sebepleri var. yurtdışından bu arabaların nasıl getirilebileceğini biliyor musunuz?


  • s e  (14.05.11 03:03:13) 
bildiğim kadarıyla bir arabanın türkiyede trafiğe çıkabilmesi için o model arabaların ithalatçısı firma tarafından Türkiye'de kullanılabileceğine dair yol testlerinin yapılması zorunlu. Ama yine de bir araştırın.


  • 1lisan1insan  (14.05.11 03:05:25) 
yani türkiye'de satışı yapılmayan bir markayı kullanmak mümkün olmaz eğer bu dediğiniz gerçekten doğruysa. o zaman reno'nun üreteceklerini beklemem gerekecek sanki. saçmaymış.


  • s e  (14.05.11 03:12:00) 
boyle bir sey mumkun olsaydi burada bunu soruyor olmazdiniz. dusunun ne zenginler var memlekette. ustelik cevreleri ve baglantilari var.


  • nicke  (14.05.11 03:22:47) 
tam olarak kastettiğiniz şeyi anlamadım açıkçası.


  • s e  (14.05.11 03:35:57) 
@nicke sen bunu getirip, türkiyede satmak istiyorsun, distribütörlük yapmak istiyorsun sanmış. valla gümrük müdürlüğünü arayıp sorun isterseniz, normal araçların vergisi neyse onun için de alırlar illa ki, bence beklemek en mantıklısı.


  • ekaterina  (14.05.11 03:56:06) 
ek bilgi: renault fluence`in 2011 ekimde satisa sunulmasi planlaniyor


  • murat mc  (14.05.11 11:22:08) 
95 bin lira anahtar teslim fiyatıyla ayrıca.


  • roket adam  (14.05.11 21:32:21) 
yurtdışı fiyatının neredeyse iki katı. vergiler sebebiyle herhalde. ama onda bir düzenlemeye gidilecek deniyordu?


  • s e  (14.05.11 21:40:46) 
[]

dosya indirirken hızın giderek yavaşlaması

wetransfer adlı site üzerinden bana gönderilen 1gb civarı bir dosyayı indirmeye çalışıyorum. başlangıçta çok hızlı giden indirme %15lere geldiğinde iyice yavaşlıyor. bu hızda devam edersem 1 gün sürer rahat. bunun sebebi ve çözümü ne olabilir bir bilen?




 
eğer premium user olayı varsa premium acount al yada bul. eğer yoksa bağlantı hızı yüksek olan birinden rica et indirip rapid'e atsın.


  • mayeskuel  (11.05.11 17:47:05) 
[]

çakma kristal nasıl yapılır?

ekteki gibi suyun içinde bir kristal hangi maddelerle oluşturulabilir? bu normalde satılan bir set çünkü, suyu ve diğer maddeleri koyuyormuşsun içine ve kristal 15 günde büyüyormuş. evde kendi kendine yapmak mümkün müdür?




 
Mumkun tabi, bahsettigin seti de amaci evde yapmak zaten. Ihtiyacin olan kristal haline gelecek olan kimyasal madde. Seti bulabiliyorsan dogrudan onu al. Yoksa icindeki maddeleri kimyevi madde satan (mesela okullara) yerlerden bulabilirsin.

Ingilizcen varsa bu konuda cok kaynak var:
www.google.com&hl=en&safe=off&source=hp&q=grow%20crystals%20at%20home&aq=2&aqi=g5&aql=&oq=&pbx=1&bav=on.2,or.r_gc.r_pw.&fp=263951646445c969&pf=p&pdl=300
  • wpi  (06.05.11 14:56:32) 
sodyum silikat çözeltisinin içine ağır metal tuzları(bakır sülfat, cıva oksit vb.) atınca, bu şekilde fosforlu renklerde olmasa bile değişik bir "akvaryum bahçesi" oluşabiliyor. bazı tuzlar daha hızlı silikat kristali oluştururken mesela bakır oksitin alengirli bir görüntü oluşturması için 6 saat gibi bir zaman gerekiyor.


  • elenika  (06.05.11 15:11:54) 
şap yani potassium alum kullanılarak yapılıyor. suda çözdürüp suyu buharlaştırsanız kristalleşir. tübitak kitaplarından birinde vardı bu deney, buzlukta küçük bir kristal yapıp bir iple çözeltiye bırakıyorsunuz, buharlaşan suyla derişim arttıkça kristal büyüyor.


  • talemon  (06.05.11 15:11:54) 
[]

mr. sunshine'a ne oldu bilen var mı?

matthew perry'nin dizisi mr sunshine'ın 9. bölümünden sonrası çıkmıyor mu, iptal mi oldu nedir bilen var mı? bildiğin güzel diziydi ya, 9 bölüm de olsa baştan baştan izliyorum.




 
ratingler pek iyi değildi en son. şu an beklemede sanırım. abc yenilerse devam edicekler yoksa biticek. michael ausiello'nun sitesinden bakmak lazım o iyi tahmin ediyor bu iptalleri falan..


  • inkey  (06.05.11 01:24:24) 
ratingler nasıl kötü olur anlamıyorum, cillop gibi diziydi işte. garip.


  • s e  (06.05.11 01:26:31) 
amerikalılar diziden anlamıyor azizim. fringe'de ucuz kurtuldu mesela. american idol falan izliyorlar işte anca. neyse.


  • inkey  (06.05.11 01:43:19) 
[]

duyuru yedekleme

sözlükte entrylerin hepsinin yedeğini almak gibi, duyurularımın ve cevaplarının yedeğini almam mümkün müdür?




 
benim duyurularım bölümünden açık görünüm yapıp,ctrl+a ile tarayarak alabilirsin.başka yolu yok sanırım.


  • p a t r i o t  (04.05.11 07:03:07 ~ 08:42:05) 
sımdılık yok.


  • bryan fury  (04.05.11 08:42:59) 
[]

doktora yaparken üniversite değiştirme ve askerlik

şimdi, askerlikle ilgili şöyle bir kural var, aynı düzeyde bir eğitimi tekrar alamazsın askere gitmeden, yani master bittikten sonra ikinci bir master yapamazsın, ya doktora yaparsın ya da askere gidersin.

peki diyelim ki doktora yapıyorsun, ikinci üçüncü senesinde falan başka bir üniversitede doktoraya baştan başlayabiliyor musun? bu kabul ediliyor mu?


 
Üniversiteyi yarıda bırakıp ikinciye baştan başladığında tecilin yenilendiğine göre, mantıken evet.


  • uyku inadim inat  (04.05.11 09:43:39) 
şimdi uyku inadım inat güzel bir mantık yürütmüş ama benim dönemimde mesela master yaparken askerlik tecir değil tehir ediliyordu yani lisans okumakla master yapmak askerlik şubesi için farklı olaylar.
doktorayı bilmiyorum en iyisi bir askerlik şubesini ara sor.
gerçi orda da bilmeyebilirler ama en azından yardımcı olurlar.
  • justaphantom  (04.05.11 13:27:33) 
[]

dosya upload etmeklik kolay site

50-100mb arası bir dosyayı başka birine link vererek göndermek istiyorum. rapidshare gibi bir şey aradığım, ama üyelik gerekmesin ya da çok kolay olsun. epey yabancıyım bu konuya da, önerebileceğiniz nereler var? dropbox gibi bir şey aramıyorum bu arada, program falan indirmeden, sadece linkle olsun bitsin.




 
megaupload


  • sutlu nescafe  (02.05.11 21:10:59) 
uploaded.to


  • nekodunlangafana  (02.05.11 22:40:45 ~ 22:40:54) 
[]

uçakların kalkış iniş rotaları

atatürk havalimanı için uçakların kalkış iniş rotalarını (hangi gün hangi saatte hangi semtlerin üzerinden geçeceğiyle ilgili örneğin) gösteren bir site var mıdır? uçak sesiyle ilgili bir durumdan dolayı, hangi semtin daha az sese maruz kaldığını araştırma gibi bir gayem var.




 
hoca pistin dogrultularina ve vor larin konumlarina bakman lazim, mesela yalova vor u ile atakoy tarafindaki pist 18L uzerinden iner bir de beykoz ile 18 pisti uzerinde dogrultuyu izler vs.

bu durumda basin ekspres yolu, zeytinburnu ve atakoy disinda (belki istinye de de olur biraz) ucak sesi falan duyamazsin.
  • thefin  (01.05.11 01:43:22) 
iniş kalkış güzergahları güne göre değil rüzgarın esiş yönüne göre belirlenir.
35 sol-sağ deniz tarafı ve 17 sol-sağ E5 tarafındaki pistler en çok kullanılandır. bu yüzden pararlel pistler mevcut. rüzgar sakinse yine bu pistler kullanılır.
bildğim kadarıyla 05 çekmece tarafı poyrazda ve 23 ataköy tarafı lodosta kullanılıyor. bu pistler çapraz pist olarak anılır ve genelde diğerlerine göre daha az kullanılır.

kalkışta yan rüzgar inişe göre bir miktar daha fazla tolere edilebilir olduğu için yoğun zamanlarda iniş için 05/23 kullanılsa bile paralel pistlerden kalkış yapılıyor genelde.
Yolcu olarak tecrübelerime göre en çok inişi 05 pistine yaptım sanırım, en çok kalkış 35 pistinden (E5 tarafına doğru)
  • spankenstein  (01.05.11 01:51:13) 
bu pistlerin veya iniş doğrultularının grafiksel anlatımını / haritasını bulma ihtimalim olan yer var mıdır peki? rüzgarın ne yönden estiğini öğrenebileceğim bir yer bir de?


  • s e  (01.05.11 02:11:10) 
iststatus.com dan takip edebilirsin


  • thefin  (01.05.11 13:00:05) 
[]

saç ve tırnakların uzaması ile ilgili

insanlar tırnaklarını kesiyor. kesmeyip de rekor denemesi için uzatanlar var, onların da tırnakları metrelerce olabiliyor. pek bu iş hayvanlarda nasıl? benim gördüğüm bir çok hayvanın tırnak boyu sabit, kesmedikleri de belli, aşınmaktan dolayı sabit kalıyorlar denebilir ama o kadar düzgün sabit kalmaları mümkün müdür yoksa acaba hayvanların tırnak boyları bir yerden sonra artmıyor mu?

ikinci sorum ise saçlarla ilgili. saçlarımızı kestiriyoruz, uzuyorlar sonra tekrar kestiriyoruz. saçlar sınırsız uzayabiliyor anladığım kadarıyla. peki bunun başka bir hayvanda örneği var mıdır? yani genel olarak hayvanların tüylerinin uzunluğu belli, çok uzun tüylü kedi, yok böyle boyundan uzun tüyeri olan vs. duruyor uzamaları bir yerde.

son olarak, vücut kılları uzadıklarını algılıyorlar da mı uzamayı bırakıyorlar nasıl oluyor? örneğin yıllar önce gittiğim bir doktor göbeğimin üzerindeki kılları jiletle kesmişti bir teşhis koymadan önce inceleme amaçlı. sonrasında bu kıllar kısa süre içinde eski uzunluklarına döndüler ama daha fazla da uzamadılar. nasıl oluyor bu sınırını bilme işinin bilimsel açıklaması?

 
1. hayvanlar düzenli olarak tırnaklarını törpüleyip biliyorlar, çok sık kullandıkları için sürekli bakım yapmak durumundalar.

2. şimdi saç ile tüyü aynı kategoriye koymak doğru olmaz. hayvanların tüylerinin uzaması aslında durmuyor, sadece belirli bir uzunluğa ulaştıktan sonra dökülüyor, yerlerine yenileri çıkıyor.

3. vücut kıllarının da uzamayı bıraktıklarını söylemek doğru olmaz, bu kıllar da dökülene kadar uzamaya devam ediyorlar. sizin gözlemlediğiniz "daha da fazla uzamadılar" teşhisi aldatıcı olur çünkü dökülmüşlerdir, yerlerine yenileri çıkmıştır. tüyler saçlardan farklı olarak köklerinden çok daha kolay ayrılıyorlar.
  • money money money  (22.04.11 05:06:32) 
tırnaklar törpüleniyor, ayrıca tırnak atması denen bir olay var zaten.

tüyler içinde dökülme sözkonusu.. senin kılların ve hayvanların kılları için çam ağacı benzetmesini yapabiliriz. çam ağacı dört mevsim yeşil yapraklarını dökmez denir aslında her zaman döker ama aynı anda dökülme söz konusu olmadığı için biz hep yeşil görürüz. biri dökülür ikisi çıkar vs vs..

kıllarımız da dökülme zamanını çevresel koşullara göre karar verdiği gibi esas itibariyle genetiğinde barındırdığı muhteşem bilgiyle yapar bunu. DNA, gen denen şey acayip bişey ;)
  • si13el  (22.04.11 10:31:18) 
[]

tereyağının adı neden tere yağı?

tere bir bitki değil mi? tereyağı hayvansal bir ürün değil mi? sebebi ne bunun, bilmediğim anlamları mı var bu kelimelerin? almanca'da da teebutter olarak geçtiğini gördüm, hani o da bir garip geldi çay yağı der gibi.




 
  • i ve been mistreated  (22.04.11 03:13:23) 
[]

fosforlu maddelereden ne kadar süre ışık çıkabilir?

bu fosforlu şeylerin ışığı tutmasındaki mantık nedir? güneş enerjisini mi depoluyor sonra ışık formunda geri veriyor? ne oluyor? bir de diyelim sabahtan akşama kadar güneşte bıraktık, ne kadar süre ışımaya devam eder bu şey?




 
fosfor içerikli boyalar için konuşuyorum ve bilgilerim amatörce, diğer ürünleri bilemem ancak boyalarının ömrü yaklaşık 10 yıl oluyor 5. yılından sonra ışıgı şarj etme ve geri yansıtma yeteneği düşüyor yavaş yavaş. daha az aydınlatıyor mesela. bunun dışında temelde çevredeki ışığı -direk güneş olması şart değil bir ampülün enerjisi bile yeterli- saklayıp karanlıkta tekrar yaymasından ibaret. boyanın uygulandığı cismin maddesine göre -iletken olmayan ve pürüzsüz yüzeylerde daha etkindir- bir kaç saat ile 24 saat arasında değişiyor ışıması...


  • taqster  (15.04.11 18:27:19) 
  • ucan sincap  (15.04.11 18:43:26 ~ 18:54:29) 
[]

google earth'ten sketch up'a bina modeli atma.

amerika'nın bir çok bölgesinde google earth'te tüm binalar 3d modellenmiş durumda. bunu sketch up'a import etmek nasıl mümkün oluyor?




 
modele tıkladıktan sonra bilgisayarıma indir seçeneği var, ordan sürükle bırak yaparak sketch up'a atılabilir, veya ctrl+o ile.


  • tolga asp  (14.04.11 21:17:27) 
bir bölgedeki tüm binaları bir seferde almak mümkün olmuyor mu peki?


  • s e  (14.04.11 21:44:54) 
sanmıyorum pek. genelde bir bölgedeki yapıların çoğunu aynı kişi yapar, belki 'kullanıcının bütün modellerini indir' gibi bir seçenek vardır ama hiç görmedim ben.

edit: tekrar okuyunca çok sallamasyon yazdığımı farkettim.
  • tolga asp  (14.04.11 21:51:28 ~ 21:52:31) 
[]

eti finger

şu eti finger bisküvisinin kabı mavi değil miydi yahu eskiden? yanlış mı hatırlıyorum? internette arattım hep kırmızı çıktı.




 
28 yaşındayım hep kırmızıydı. bu arada ne güzel bu site dimi. otu püsürüğü sorup öğreniyoz ufkumuz açılıyoo. çok eğlenceli.p


  • ilkinci  (13.04.11 02:14:40) 
38 yaşındayım hep kırmızıydı


  • ben smyrna  (13.04.11 08:35:21) 
dedem 70 yaşında,hep kırmızıydı


  • gaza gelen  (13.04.11 09:47:15) 
ülker haylayf la karıştırıyor olmayasın eti fingeri?


  • bonjurkes  (13.04.11 10:18:46) 
cevaplar süper. çok güldüm (:


  • sheridans  (13.04.11 10:36:16) 
32 yaşındayım ben de mavi hatırlıyorum. (son derece ciddi cevaptır)


  • kibritsuyu  (13.04.11 11:36:59) 
şöyle bi on sene öncesinde falan dediğim sanırım. petibör kırmızıydı hatta finger maviydi gibime geliyor ama internette hiç kanıt yok.


  • s e  (13.04.11 16:21:13) 
[]

helicobacter pylori tedavisinde antibiyotik etkisi

sevgili doktorlar,

helicobacter pylori tedavisinde kullanılan 2 antibiyotik ve 1 proton pompası inhibitörü kombinasyonuna dair bir sorum olacak. ülser veya gastrit yüzünden mide zaten ağırıyor ve hassas. mide o kadar hassasken o antibiyotiklere nasıl dayanıyor peki, ağrıyı arttırmazlar mı bu ilaçlar? yarın doktorumun yazdığı reçete üzerine başlayacağım da bu tedaviye. midem zaten oldukça ağırıyor. bir de antibiyotikleri alınca ne olur diye düşündüm. sonra buraya yazmak geldi aklıma, belki bir bilen vardır.


 
arkadaşım proton pompası inh. ne işe yarar bir oku bence. zaten mide ağrıları için.


  • yuhnts  (09.04.11 10:55:49) 
@yuhnts +1 , proton pompa inhibitörleri mideyi korur, kaldı ki mide üzerine etkisinden korkulan asıl ilaç grubu antibiyotikten ziyade nsai'dır. ( aspirin falan)


  • otebostan  (09.04.11 11:10:00) 
evet bilen var. zira bu sıkıntı sebebiyle aynı tedaviyi görüyorum. mide koruyucuya rağmen evet mide zorlanıyor. ayrıca boğazda devam eden bir acılık oluşturuyor. ben bu sorunları kefirle en aza indiriyorum. şimdi kefirin faydaları artık zaten herkes tarafından kabul ediliyor. özellikle mide için son derece faydalı. zararlı bakterileri yok ederek yararlı bakterileri çoğaltıyor. ilaçtan sonra bir bardak olarak günde iki bardak tüketilmesini şiddetle tavsiye ederim.

kefiri kullanmayı günlük yaşantınızda alışkanlık edinin. antibiyotik tedavisi görüyorsanız ihmal etmeyin. çift antibiyotik alıyorsanız mutlaka kullanın. evde kendiniz mayalayabileceğiniz gibi zahmetli gelirse piyasadan hazır olarak da satın alabilirsiniz. bu konudaki tavsiyemse kesinlikle "altınkılıç" başkasını denemeyin bile.
  • sende mi burutus hayir valla ben almadim  (09.04.11 14:46:08) 
proton pompası inhibitörü denen şey mide koruyucu değil, yani alınca midenizin içinde bir anda koruyucu çeper oluşmuyor, yalnızca mide asiti üretimi engelleniyor. benim dediğim, antibiyotiğin yaratacağı etki. asitten bağımsız olarak. kefir önerisi için teşekkürler.


  • s e  (09.04.11 19:08:47) 
mide zaten kendini bikarbonat içeren mukusuyla koruyor işte. sizde ppi'yi alırsanız daha iyi koruyacak. için antibiyotiği işte bişe olmaz.


  • alperen4  (09.04.11 22:10:35 ~ 22:10:50) 
[]

yurtdışında doktora / askerlik

yurtdışında doktora yaparken üniversiteden alınan para, 3 sene dolduğu takdirde bedelli askerlik yapmayı mümkün kılıyor mudur?




 
Doktorada alinan para eger saglam bir burs degilse genelde yasamaya yetecek miktardir.


  • curt  (24.03.11 03:18:29 ~ 03:46:15) 
kastettiğim, dövizle askerlik yapma olanağı sağlayacak mıdır yani kanunen? doktora da yurtdışında çalışma sayılıyor mu demek istiyorum.


  • s e  (24.03.11 03:53:31) 
asistanligin oldugu surece okul sana para verecegi icin sana social security number da atanacaktir. onun vergisini verdigin takdirde bedelliye saydirabilirsin evet...


  • dirtyfrank  (24.03.11 06:32:36) 
evet çalışıyor sayılıyorsun maaş alıyorsan.


  • restlesss  (24.03.11 09:38:34) 
hayır sayılmaz. eğitim amaçlı yaptığın için bedelli yapılamaz. istersen profesör olana kadar amerikada kal.

diye biliyorum.
  • xibillian  (24.03.11 10:07:05) 
burs kapsamında para alıyorsan sayılmaz, ama bir maaş aldığın bir işin varsa, asistanlık gibi, o sayılır.


  • holybullshit  (24.03.11 11:29:17) 
sosyal guvenlik numaran varsa ve de vergi oduyorsan konsolosluklar islemi yapiyor ve askerlik subenden de sonra ters bir cevap gelmezse. islem baslamis oluyor.


  • tanbulis  (24.03.11 14:39:53) 
yapan taniyorum, canini sikma ama diger arkadaslarin da dedigi gibi vergini ode ve konsolosluktan basvuru yap


  • anorexic penis  (24.03.11 15:09:12) 
Kanada'da sayiliyor. TA yada RA olarak calisiyor olman lazim. Aslinda hersey sekreterden alacagin mektuba bakar.


  • curt  (25.03.11 20:36:36) 
asistan olursan sayılıyor. çok iyi tanıdığım iki kişi o şekilde yaptı.


  • suleyman kargi  (18.01.12 23:48:33) 
[]

yalnız yapılacak sessiz ev dışı aktiviteler

bir adet insanın tek başına dışarı çıkıp yapabileceği sessiz ve müziksiz neler geliyor aklınıza? örnek de vereyim aklıma gelen ilklerden: sinemaya gitmek gibi şeyler olmaz, müzik var onda; ama yürümek vs gibi şeyler olur.




 
kütüphaneye takılmak.


  • ayiadam  (22.03.11 01:36:53) 
balık tutmak.


  • nedensizce  (22.03.11 01:37:36) 
balık tutmak


  • fortisvita  (22.03.11 01:38:59) 
çok sıkıntılı bir donem yaşayan bir arkadaşı kurtaran eylem olmasından hareketle: uzun yürüyüşler. ve bu yürüyüşler esnasında yerde bulunan ilginc ve temiz kalmış küçük objelerin bir poşette toplanması. akşam uzun yürüyüşler bitince ve yemek yedikten sonra kahveni içerken bu objelerle neler yapacağını planlayabilirsin.Fotografı çekilebilir, kesip biçebilir ve birleştirebilirsin. Hikayeler yazabilirsin falan.


  • earth linger  (22.03.11 01:45:09) 
fotoğraf çekmek


  • rubiks cube  (22.03.11 01:50:50) 
Müzeleri,sergileri gez.


  • afush  (22.03.11 03:07:01) 
sinema ve fotoğrafa ilgin varsa ifsak'a üye ol. canın sıkıldıkça git takıl kimse birşey demiyor zaten.


  • halitkin  (22.03.11 07:46:14) 
yoga, meditasyon vs.


  • leylak sarabi  (22.03.11 10:16:28 ~ 10:16:58) 
bahçe işleri. en azından balkonda bir köşe oluşturabilirsiniz.


  • african rain  (22.03.11 18:52:30) 
güzel öneriler. pek teşekkür : )


  • s e  (23.03.11 01:54:36) 
[]

mimar - 3d model sorusu

diyelim ki max'te 4 tane box yaptım. sonra bu box'ları poly ya da mesh'e çevirip (ya da çevirmeden) birleşik tek bir obje haline dönüştürme ihtimalim var mıdır?




 
poly ye çevirip attach ederek hepsini bir nesne haline getirebilirsiniz.


  • karamell  (17.03.11 08:42:24) 
pek teşekkür ettim : )


  • s e  (17.03.11 20:41:59) 
[]

eğik kolon

sevgili inşaat mühendisleri ve mimarlar. eğik kolonlar kullanılıyor orada burada. peki bir gökdelenin ana taşıyıcıları baştan sona aynı yönde eğik kolonlardan oluşabilir mi?




 
Oluşabilir. Fakat ekonomik olmaz. Aynı paraya 10 tane (atıyorum) normal gökdelen dikersiniz.


  • sheba and the albino girls  (16.03.11 14:30:56) 
İstanbul'da iki örnek var. Birincisi Astoria. Ama oradakiler sadece dış cepheyi ve kendilerini taşıyorlar ve çelikler.
Trump towers'da ise dediğin şey yapıldı betonarme perdelerle. Türkiye gibi katı bir deprem yönetmelilğine sahip bir ülkede ise nasıl geçirdiler bunu, ne sen sor ne ben söyliyim.
Sorunun cevabı olarak da baştan sona eğik kolonlardan oluşabilir mi? E oluşur tabi ama tasarıma bakar. Sen tüm katları sadece eğik kolonlara taşıtırsan o kolonlarda acayip etkiler çıkar. Teoride yapılırdı pratikte zor.
  • manfool  (16.03.11 14:33:30) 
iyi hesaplarsan olur


  • cisterna  (16.03.11 14:38:40) 
para olduktan sonra yuvarlanan bina bile yapılır. kolon eğik olmuş yan yatmış dibe batmış fark etmez.


  • nedendir bilinmez  (16.03.11 16:55:57) 
[]

animasyon - film festivali

2-3 sene önce istanbul'da emek sinemasında birkaç tane animasyon izlemiştim. festival gibi bir şeydi ama google'dan aradım bulamıyorum bir türlü. böyle karakalem çizilip sonra da boyanmış gibi ekstrem animasyonlar yapan yönetmen kimdir isim verebilecek olan? ya da festival ismi söyleyebilecek olan, 2-3 sene önce ve içinde animasyon serisi gösterilmiş?




 
  • nawres  (16.03.11 08:18:29) 
yok buralarda bulamadım. bahsettiğim daha ekstrem konuları olan, politik mesajlı ama bolca meme ve pipiyi gözlere sokan çizimlerdi. normal bir festivalde de gösterilmiş olabilir, ama bulamıyorum.


  • s e  (16.03.11 14:03:50) 
istanbul film festivali'nde de canlandırma sineması başlıklı bir bölüm oluyor.
belki orada görmüşsünüzdür...

  • artin bosgezenyan  (16.03.11 15:03:09) 
tek bir animasyon mu ariyorsun?

www.facebook.com
  • nawres  (16.03.11 16:18:23) 
bir yönetmen gelmişti, onun 3-4 tane animasyonu yayınlanmıştı farklı günlerde. tek bir animasyon değil yani. standart film uzunluğundaydılar, kısa film de değildiler. sanki animasyon festivali gibi bir şeydi, ama linklerde rastlayamadım aradığıma. if ya da film ekimi de olabilir bilemedim, ama animasyonlar oldukça radikaldi ayıpçılık açısından : ) bir de gerçek kelimeler değil de galiba öyle sims'teki gibi anlamsız sesler çıkarıyordu karakterler. aklıma başka bir ipucu gelmiyor.


  • s e  (17.03.11 02:19:07) 
oyleyse bulursan bize de haber et :)


  • nawres  (17.03.11 08:17:18) 
[]

toefl - kulaklık/işitme olmadan

toefl'a girmem gerekiyor, ama kulaklık/işitme ile ilgili bir problemim var. kulaklık kullanmadan toefl sınavını almak mümkün müdür, bu konuda işitme engelliler ne yapar bilen var mı?




 
cevabı bilmiyorum; ama işitme engelliler için mutlaka bir prosedür vardır. toefl merkeziyle iletişime geçin bence.


  • sen git ben geliyorum  (16.03.11 08:49:56) 
toefl yerine ielts'e girerseniz, bilgisayarla değil birebir bir yöntem uygulandığı için şansınız olabilir.
belki önceden bu durumu haber vermek işe yarayabilir.

  • artin bosgezenyan  (16.03.11 15:05:20) 
[]

uranyum

uranyum doğada saf halde bulunmuyor da sürekli ışıma halinde olduğundan o elementle bu elementle bileşik halde oluyor anladığım. peki bunun kaynakları ne halde oluyor, yani kömür madeni yeri kazıp çıkarılıyor mesela, uranyum nereden bulunup neyle birleşmiş haldeyken saflaştırılıyor merak etmekteyim. bir de ışıma halindekiler yok olup gitmiyor değil mi, başka bir yere gidip birleşiyorlar sonuçta?




 
  • darknum  (16.03.11 03:15:28) 
peki kaynaktan uranyum elde edilirken ışıma her an gerçekleşmiyor mu? yani çalışan insanlar nasıl korunuyor, yoksa korunma ihtiyacı yok mu?


  • s e  (16.03.11 03:21:51) 
en.wikipedia.org

burada acikliyor iste onu da. radon gazi yayiyor deniliyor. zaten radon uranyum ve toryum'dan elde edilebiliyordu yanlis hatirlamiyorsam.

gazi uzaklastirabilmek adina vantilator sistemleri kuruluyormus. buna ragmen kanserojen bir madde bu radon gazi.

ayrintili bilgi de surada: en.wikipedia.org
  • entrapmen  (16.03.11 04:25:07) 
uranyum dogal olarak bulunan bir element sadece daha kararsız hale getirmek için bombardıman yapılıyor. dogal olarakta radyoaktif bir madde sadece bu kadar kararsız degil.
yarılanma sürecinde bozunan madde yanlış biliyor olabilirm ama aklımda kalan kurşun benzeri bir maddeye dönüşmüş olması ama emin degilim bu bilgiden. her an gerçekleşiyor dogal ortamında da korunmaları radyoaktif koruma kıyafetleri mevcut onlarla oluyor.

  • exodia  (16.03.11 20:07:18) 
[]

mayasız ekmek

mayasız ekmek olur mu? böyle pirinç gibi makarna gibi mideye iyi gelebilecek tip ekmek var mıdır? varsa adı nedir?




 
karbonatlı ekmek var yermin?


  • nedendir bilinmez  (14.03.11 02:36:08) 
duymamıştım, olabilir : ) nerde bulunur ki?


  • s e  (14.03.11 02:43:23) 
Aslında satıldığını bile bilmiyorum. Babaannem yapar genelde oradan biliyorum. Mayalı ekmeğe göre daha kısa sürede yapılıyor. Belki evde kendin deneyebilirsin. Bir kaç fırına sor istersen.


  • nedendir bilinmez  (14.03.11 02:52:02) 
Matso benzeri, mayasiz, karbonatsiz bir ekmek:

www.nytimes.com
  • wpi  (14.03.11 08:08:28) 
[]

laptopun çat diye kapanma problemi.

şöyle google earth'te bir yerlere bakarken bir yandan tarayıcı açmak, skype'da video görüşmesi sırasında başka pencere açmak vs gibi durumlarda laptopum tıkanmak zorlanmak yerine çat diye kendini kapatıyorç. bu sorunu laptopun içini açmadan çözmek mümkün müdür, bir önerisi olan? windows 7 kullanıyorum bu arada laptopla hazır gelen.




 
biostan otomatik kapanma derecesini yükseltebilirsin. bu seferde yanma tehlikesi baş gösterir en güzeli temizlik.


  • mr fusion  (07.03.11 23:51:22) 
soğutucu alabilirsin altına. 5 liralık dandik bişey alma, paraya kıy alüminyum güzel bişe al fanlı manlı. ya buna para vereceksin, ya da en yakın "notebook tamiri yapılır" yazan dükkana para vereceksin. tavsiyem ikincisi.


  • celeron 300a  (07.03.11 23:52:58) 
öncelikle sert zeminde kullanacaksınız, öyle yastık yorgan üstünde değil.
muhtemelen biliyorsunuzdur ama varsayımlara güvenmemek lazım.

  • natnan  (08.03.11 00:01:15) 
masanın üzerinde kullanıyorum evet. en güzeli temizlik derken, dosya temizliği mi içini açıp tozları temizlemek mi, başka bir şey mi anlamadım tam.


  • s e  (08.03.11 00:04:48) 
tozlar. tozlar olunca soğutma kötüleşiyor. sonra ağır kullanımda sıcaklıklar çpok yükseliyor. sistem de bakıyor gidişat kötü, çat diye kesiyor elektriği bir şeyler zarar görmesin diye.


  • celeron 300a  (08.03.11 00:07:03) 
fan bozulmuş olmasın ? öyle çat diye kapanmaması lazım.


  • orpheus  (08.03.11 03:15:33) 
paraya kıyacaksın zalman soğutucu alıcaksın alıaksın eğer benim gibi hp kullanıyorsan bilindiği gibi genelde hplerin bi ısınma problemi vardır bu sorunu benim laptop servise gidip harddiski değişince düzeldi sanırım laptoplarda hazır gelen harddiskler biraz eski yapım oluyor ve ısınıyor çoğu kişi ne alaka dicek ama benim kinde toshibanın bi hdd si wardı servise gidince hdd değişti western digital takıldı fanı can sıkıntısına kullanıyorum o el yakma kalmadı eskisi gibi :) işlemci gerektiğinde ısınıyo tabiki..


  • axfer  (08.03.11 06:46:25) 
[]

proton pompası inhibitörü

esomeprazol, pantoprazol, lansoprazol, omeprazol ve demeprazol arasında ne gibi farklar var?




 
babam bu proton pompasi inhibitoru yazan ilaclardan mide yanmasi icin kullaniyor ve ozellikle panto olanindan istiyor.galiba en iyisi o.


  • hizari  (04.03.11 18:14:42) 
ama neye göre iyi oluyorlar işte acaba. ne farkları var ki?


  • s e  (04.03.11 21:58:44) 
[]

istanbul'da yaşanacak yer.

istanbul'da sessiz sakin denebilecek, şehir merkezinden de çok uzak olmayacak veya kolay ulaşılabilecek nereler var? sessizlikten kastım araç trafiği, uçak gürültüsü, yoğun sokaklar vs olmaması. hatta avrupa yakası'nda ve metro/tramvay hattı üzerinde olursa daha da güzel olur.




 
Beylikdüzü civarı,tavsiye ederim.


  • password  (24.02.11 03:06:28) 
orası epey uzak ya.


  • s e  (24.02.11 03:12:44) 
anlattıklarınızdan doğal olarak kendi yaşadığım yeri tavsiye ettim.

alternatif için diğer cevapları bekleyeceksiniz o zaman.

kolay gelsin.
  • password  (24.02.11 03:17:02) 
"istanbul'da sessiz sakin denebilecek" - "avrupa yakası'nda ve metro/tramvay hattı üzerinde"

şu ikisinin çeliştiğinin farkındasınız değil mi?

Adalardan biri olabilir bence.
  • money money money  (24.02.11 03:32:08 ~ 03:34:22) 
sorunun kendi içinde çeliştiğinin farkındayım ama olur da böyle bir yer varsa ancak ekşi duyuru'da bulurum diyerek şansımı deneyeyim dedim.
örneğin yeşilköy sessizcene bir yer trafik açısından. ama uzak ve uçak var. bir de merkezi yerlere ulaşımı ya çok kısa ya da raylı taşımacılıkla olsun istiyorum. böyle taksim'e yakın ama çok sakin yerler biliyorum diyecek yok mudur? mesela cihangir'in bazı sokakları gibi.

  • s e  (24.02.11 04:05:00) 
avrupa konutları var, başakşehir var.


  • nezareten taharet  (24.02.11 06:46:09) 
acıbadem de huzur evi var onun civarı,çok sessiz ne zaman geçsem iç geçiririm.


  • nekodunlangafana  (24.02.11 07:01:43) 
maddi olarak kaldırabiliyorsanız gayrettepe içlerde (yıldız posta caddesinden içlere doğru) çok sakin ve huzurlu sokaklar var. üstüne üstlük istanbul'un her yere en yakın semti mecidiyeköy yürüyüş mesafesinde.


  • serseri marti  (24.02.11 07:09:48) 
tartışmasız yeşilköy.


  • natura horror vacui  (24.02.11 08:05:24) 
adatepe (süreyya plajı)


  • birine bakıp çıkacağım  (24.02.11 08:38:34) 
akatlar olabilir


  • sirena  (24.02.11 09:00:58) 
feriköy de bi site vardı. biraz lüks ama adını unuttum. :(


  • ser  (24.02.11 09:38:33) 
eğer maddi sorunun yoksa hem şehir merkezi hem sessiz yeni levent-iç levent. dört levente yürüyerek on dakika metroya,levent çarşıya yürüyerek yarım saat,akmerkeze vs.
taksiyle beş dakika. taksime metroyla on dakka.

  • jassinpera  (24.02.11 09:55:09) 
kesinlikle yeni levent


  • muk  (24.02.11 10:19:52) 
çırağan civarı bayağı sakin. beşiktaş ortaköy arasında kalıyor.


  • i ve been mistreated  (24.02.11 10:28:21) 
Maslak darüşşafaka mahallesi - siteler
tek geçerim

  • morartu  (24.02.11 11:16:37) 
cihangir ve çevresi olabilir. gayet sessiz sakin sokaklar var oralarda. çırağan ve çevresi denmiş, katılıyorum ama ordaki biraz temiz evler uçuk fiyatlarda oluyor. biraz daha uzaklaşırsak ataköy olabilir. onun dışında vapur olmasından dolayı moda'yı da tercih edebilirsin.


  • philus  (24.02.11 12:24:59) 
(bkz: Fındıklı)


  • slack  (24.02.11 13:27:12) 
çırağan +1 vapur ve martı sesinden başka gürültü yok.ulaşımı kolay.ama kendi araban varsa park yeri bulman aşırı zor.kiralar yüksek ama tek yaşıyorsan uygun 1+1 ler bulunabiliyo


  • skinnerbox  (24.02.11 18:50:31) 
[]

netbook

şu linkteki netbook'u almayı düşünüyorum. acaba kaç usb girişi olduğunu bilen var mıdır? bir de sizce nasıl bu?
www.vatanbilgisayar.com



 
www.exa.com.tr

şununla aynıysa 2 tane.
  • silver apple  (18.02.11 02:06:07) 
2 gibi görünüyor. ama bir de kart okuyucu olduğunu her zaman akılda tutun. (foto mak veya kamera falan bağlamıyor olacaksınız)


  • ben smyrna  (18.02.11 08:39:22) 
[]

batman

batman'in şu ana kadar çekilmiş filmlerini sevip sevmemenize göre nasıl sıralarsınız?




 
her şekilde the dark knight birinci olurdu. ardından 1989'da çekilen jack nicholson'lı batman filmi gelir.


  • thugster  (16.02.11 19:50:26) 
thugster +1

dikkat ederseniz izlenebilitesi joker karakterinin başarısıyla, baskınlığıyla doğru orantılı.
  • lord henry  (16.02.11 20:03:39) 
en kötüsü val kilmer sonra george clooney li olan. dark knight en iyisi.


  • atmacaged  (16.02.11 20:21:09) 
benim gözümde batman returns her zaman bir numaradır. dark knight ikinci olabilir. batman begins de güzeldi. batman&robin de en tırtıdır herhalde.


  • resistance is futile  (16.02.11 20:24:41) 
dark knight iyidir ancak 10 küsür yıl sonra 2005 yılında batman begins gelince, belki de batman'e olan açlıktan olacak, ağzım açık, allah'ım bu film nolur bitmesin nidalarıyla izlemiştim batman begins'i. 1 numaradır bana


  • tonights the night  (16.02.11 20:32:35) 
Tim burton ve Christopher Nolan'lı batmanler başta joel schumacherinkiler sonda yer alır.


  • skywalkeremre  (16.02.11 20:40:57) 
dark knight
batman begins
batman 1989
batman returns
batman forever

son ikisi eh iste tadi veriyor suan ama ilk 3 sirada yazdiklarim en iyileridir.
  • dengesiz pamuk  (16.02.11 22:16:29) 
dark knight
batman begins
batman returns
batman
batman forever
batman& robin
  • please dont die  (17.02.11 05:07:58) 
"have you ever danced with the devil in the pale moonlight?" sebebiyle ilk batman. neden mi? "I just like the sound of it" :)


  • skinoskesama  (17.02.11 12:41:46 ~ 18.02.11 08:09:44) 
ilk ikisi, oda gotham şehrinden dolayı.
gerisini sallamıyorum

  • vincenzo  (17.02.11 13:25:56) 
[]

şive, ağız, lehçe.

şive, ağız, lehçe arasındaki fark tam olarak nedir?




 
ya şimdi elli tane şey yazılacak buraya ama şunu söyleyeyim. türkiye'deki dilbilimciler ve türkologlar arasında çok tartışılan terimler bunlar. siz en iyisi türkiye'de dil tartışmaları adlı istanbul bilgi üniversitesi yayınlarından çıkma kitabı alın. orada bu konuyla ilili özel bir bölüm var. herkes bir tanım yapacak şimdi ama sanılandan karışık bir mevzu.


  • microfiction  (15.02.11 20:46:30 ~ 20:46:55) 
ağız: türkiye nin bölgeleri arasında değişen yazıma yansımaya sadece konuşmada olan değişiklik örneğin istanbul ağzı,elazığ ağzı vb

şive: konuşmada ve yazımda farklılık vardır.örneğin azerice.yine de farklı şiveler birbirini az çok anlayabilir

lehçe:tamamen farklı bir dil diye biliriz fakat yine de dillerin çıkışları ve kökenleri benzerdir.örneğin yakutça

özet olarak ağızdan lehçeye gidildikçe dildeki farklılık artar
  • ajkl89  (15.02.11 20:49:54) 
şive = lehçe ilk olarak bunu bilelim.
ağız : yöreden yöreye değişen bir şive( lehçe) söyleniş biçimi. örnek karadeniz ağzı ege ağzı.
şive/lehçe : bir dilin alt birimi. örnek Türkiye Türkçesi, Kırgız Türkçesi

bize üniversitede böyle öğrettiler.

edit :bir şive/lehçe dil kuralları bakımından sözcük kökleri-ekleri bakımından aynıdır. fakat kelimeler farklıdır. örneğin sen elmaya elma derken o baska birsey der. yani birbirinizi anlamanız pek mümkün değil.

ama ağızda sadece söylerken farklı söylenir.Örnek geliyorum geliyom geliveriyom gelerim gelirem gibi
  • platoniclover  (15.02.11 20:50:21 ~ 20:54:24) 
peki cümlenin içinde belli bir nesne için farklı kelimeler kullanılıyorsa bu şive mi olmuş oluyor, doğru mu anlıyorum? karadeniz lehçesi doğru bir kullanım oldu mu şimdi?
edit: karadeniz şivesi demeye çalışıyordum pardon : )

  • s e  (15.02.11 21:09:29 ~ 16.02.11 00:37:54) 
karadeniz lehçesi kesinlikle denilmiyor. karadeniz şivesi/karadeniz ağzı kullanımları var.

ayrıca şunu da belirtmek gerek, türkiye dışındaki türkologlar ve dilbilimciler, kazakça, yakutça, özbekçeyi ne şive ne lehçe saymaktalar. ayrı bir dil olarak adlandırmaktalar. bizde de talat tekin bu görüşü savunmakta. bence de mantıklı olan bu.
  • microfiction  (15.02.11 21:19:01 ~ 21:20:16) 
Cevap ne olursa olsun, kabul edilen 'delirttiniz lan beni''nin cevabı da olsa, tartışıldığı için 'kesin doğru' kabul etmeyiniz. Ama 'delirttiniz lan beni''nin cevabı şu an için geçerlidir. =]


  • quanche  (15.02.11 21:58:50) 
bu benim görüşümdür, entry olarak da yazdım. örnek vererek açıklayayım.

ağız farklılığı: "çay koyayım mı", "çay dökeyim mi", "çay katayım mı" her biri farklı

şive farklılığı: "çay koyayım mı", "çay koyayum daa", "çay goyam mı", "çay koyduruvirem mi"

yani "ağız"da, aynı eylem için farklı kelimeler kullanılıyor.
"şive"de ise aynı kelime kullanılıyor ama söylenişi farklı.
  • kibritsuyu  (16.02.11 09:54:36) 
[]

kapamak kapatmak

hangisi doğru? kapıyı kapadı - kapıyı kapattı. gözlerini kapadı - gözlerini kapattı.




 
kapıyı kapattı. gözlerini kapattı.


  • doroty  (13.02.11 16:34:14) 
peki diğerinin yanlışı nedir?


  • s e  (13.02.11 16:37:28) 
kapatmak aslinda kapamak'in ettirgen hali ama artik ikisi de ayni anlamda kullaniliyor ve ettirgen olarak kapattirmak kapatmak'in yerine almis durumda.


  • shi aila  (13.02.11 16:46:01) 
ikisi de kullanılır, fark yok.


  • terp  (13.02.11 16:46:18) 
gözlerini kapa da denir aslına bakarsan. ben ikisini de kullanıyorum ama bir kuralı bir doğrusu var mı genelgeçer bilmek istedim.


  • s e  (13.02.11 17:00:54) 
Kapa diye bir şey yoktur.
Kapıyı kapat denir, gözlerini kapat denir.

  • eelmaa  (13.02.11 17:23:55) 
  • s e  (14.02.11 01:39:40) 
Türk Dil Kurumu' nu çok severim ve onlara laflar hazırladım.


  • eelmaa  (15.02.11 22:10:41) 
[]

avusturya para transferi

viyana'daki bir insan istanbul'daki parasına en ucuz ne şekilde ulaşabilir? her yöntem göz önünde bulundurulabilir, bankamatik kartı (vakıfbank denizbank gibi), yapıkredi mesela unicredit ortaklığına sahipmiş vs vs. gerekirse hesabım olmayan bankadan hesap da açtırırım, yeter ki gereksiz yere deli gibi para vermeyeyim.




 
viyana'da ya iş bankası ya ziraat vardı, ya da ikisi de. bu bankaları kullanırsın, istanbuldan yatırdıklarını viyanadan çok cüzi masrafla alırsın.


  • roket adam  (08.02.11 05:21:17) 
[]

ninja törtıls cipsi

www.eksisozluk.com

sözlükte de değinilmiş olan bu cipslerin paketlerinin fotoğraflarına ve içinden çıkan ninja kaplumbağa şeklindeki silgilere çıkartmalara sahip olan var mıdır?


 
turkiyedeki versiyonunu bulmak zor da boyle bi sey buldum: i106.photobucket.com


  • buzzlightyear  (07.02.11 20:28:16) 
[]

ağlamak

ağlamanın bilimsel açıklaması nedir? bir şeyler duyup bir şeyler hissediyorsun ve hormonlar yüzünden vs vs mi? bir de ağlamanın sebebi nedir vücut açısından, neden gözden su çıkıyor? hani genelde açıklamalar vardır, kan görünce bayılmanın sebebi eski zamanlarda vahşi hayvanlardan korunmakmış vs. gibi. gözden su çıkacak da ne olacak peki, vücut bunun ne etki yaratmasını bekliyor?




 
gözü kayganlaştırıyor ve göz kapaklarıyla olan sürtünmeyi azaltıyor. Geçenlerde duymuştum böyle bir şey.


  • thugster  (02.02.11 06:30:16) 
ayrıca son okuduğum bir araştırmaya göre, delphin'in bahsettiği bu hormonlar, kadınlar ağlayınca erkeklerde cinsel isteksizlik yapıyomuş. linki de bu
www.bbc.co.uk

bir de ağladığımızda mutlu olmamızı sağlayan hormonlar salgılıyoruz. dopamin, seratonin artık hangisiyse bilmiyorum. böylece ağlamamız geçtiğinde kendimizi rahatlamış, hafiflemiş hatta biraz uykulu hissediyoruz.
  • kediebesi  (02.02.11 08:53:52 ~ 09:29:32) 
işin fiziksel kısmını bilmiyorum ancak evrimsel süreçte bence ağlama çok kuvvetli bir sözsüz iletişim yöntemi.

şöyle düşünün ağlayan bir insana karşı neredeyse herkes empati gösterir, saldırganlaşamaz.
hatta ağlayan, ağlarken gözünü silen bebek-çocuk fotoğrafları en çok dikkat çekenler arasındadır. bir şekilde ağlamanın bilinçaltımızdaki bazı mekanizmaları harekete geçirdiği açık.
  • orpheus  (02.02.11 12:33:08 ~ 12:33:52) 
[]

midede kolay sindirilen besin.

midesi ağıran ve ekşiyen bir insanın yiyip de mutlu olacağı makarna patates benzeri yiyecekler nelerdir? kolay sindirilecek şöyle.




 
kış sebzeleri uygun. karnıbahar, lahana, ıspanak. patates demişsiniz zaten. bir de zeytinyağı sindirim kolaylığı sağlarmış.


  • tedirginlik hucresi  (02.02.11 04:47:31) 
lahana'nın kolay sindirildiğinden emin misiniz, oldukça sert bir sebze aslında, pişse bile.


  • s e  (02.02.11 05:27:29) 
aynı dertten muzdarip bir insan evladı olarak yoğurt, sebzeli ve az yağlı çorbalar, pilav, tatlılardan sütlaç oldukça yumuşak ve mideyle dost yiyeceklerdir.


  • ipsiz ucurtma  (02.02.11 06:46:53) 
süt ürünleri herkeste farklı etki yapıyor. bana süt ve yoğurt iyi gelmiyor hiçbir zaman mesela.


  • s e  (02.02.11 10:05:26) 
haslanmis tavuk, suyuna da tel sehriye corbasi gayet guzel olur. mumkun mertebe sebzeleri az yagla haslayarak tuketin. cig sebzeler mideyi eksitir. lahana, pirasa gibi kat kat sebzelerin yararlarinin yani sira sindirimde problemli olduklari da unutulmamali. kereviz, turp gibi lifli sebzeler de zor sindirilir. sutlu tatlilar ve joleler en idealiyken, hamurlu, serbetli, kizartilmis tatlilardan uzak durmanizi oneririm. meyveleri de ya cok olgun ya da komposto seklinde tuketmenizi tavsiye eder doktorlar.
gecmis olsun!

  • little red riding hood  (02.02.11 11:01:57) 
[]

eğrilerin formülünü çıkarma

elimde 4 adet eğri şeklinde çizim var. sadece çizimler, sayı değeri vs. gibi matematiksel veriler yok aslında. ama istenirse çıkarılabilir.sinüs eğrisinin başlangıç kısmı gibi düşünün mesela bir tanesi. bunların hangi şekilde formüle dökülebileceği konusunda kolay bir yol gösterecek olan?




 
kareli kağıda aktarmak. oradan eğri üzerine koyduğun çok sayıda noktanın x-y sini çıkarmak, sonra excel.

veya kağıdı taramak, aynı işlemi orda gerçekleştirmek. (ipucu: paint'te bile farenin hangi x-y konumunda olduğunu gösteriyor alt satırda. ordan daha önce bir kaç fonksiyon çıkarmıştım)
  • celeron 300a  (01.02.11 23:22:57 ~ 23:37:49) 
çizimler düzgünse milimetrik kağıda bir kopyasını alırsınız. ondan sonra rastgele ya da belli aralıklarla x'e karşılık y değerlerini okursunuz sonra da excel tablosu oluşturabilirsiniz. ne kadar sık okuma alırsanız o kadar iyi sonuç elde edersiniz. sonra excel'de regresyon seçenekleri var. polinom, logaritmik bir de üstel regresyon yapabilirsiniz. örneğin elinizdekinin doğrusu bir çeşit trigonometrik fonksiyonsa regresyonla trigonometrik bir şey yazamazsınız (diye biliyorum, elbet bi yolu vardır aslında).


  • bellbane  (01.02.11 23:43:16) 
daha profosyonel bir şey için bilgileri eviews gibi bir programa aktarıp ondan da regresyon isteyebilirsiniz.


  • passion rules the game  (01.02.11 23:48:06) 
[]

standart bir kafede ne içilir?

herhangi bir kafede çay kahve limonata ayran gazoz (ve kola türevleri) dışında ne içilir?




 
Meyveli soda yada soda


  • h_demir  (31.01.11 23:05:02 ~ 23:05:24) 
sıcak çikolata. ayrıca kivi, kuşburnu vs gibi aromalar.


  • sen git ben geliyorum  (31.01.11 23:05:35) 
soda limon (churchill)


  • tom riddle  (31.01.11 23:24:15) 
muz iyidir bizim kahvede bile en çok o içiliyo


  • kaburga  (31.01.11 23:27:58) 
su
soda-limon
meyve çayları (çaya alternatif)
aromalı kahve (kahveye alternatif)
türk kahvesi
şalgam (?)
çeşitli meyve suları
  • foreignsilhouette  (31.01.11 23:36:47) 
varsa milkshake


  • mr fusion  (01.02.11 00:14:38) 
oralet.


  • emrag  (01.02.11 00:52:56) 
allah başka dert vermesin :) heryerde herşey içilmez. güvenmediğim yerlerde sadece hazır içecekleri tüketirim. lipton green tea candır. ya da türk kahvesi en fazla.


  • locco  (01.02.11 03:09:00) 
heh, ice tea aradığım cevapmış görünce anladım.


  • s e  (01.02.11 05:36:42) 
[]

istanbul'un eski kafeleri

istanbul'un tarihi kafeleri veya köklü geçmişi olan kafesi deninca aklınıza gelen yerler? ama restoran olmasın. kafe veya kahvehane olsun. çaybahçesi de olabilir. geleneksel denilebilecek kıvamda.




 
pierre loti sanki


  • mermaid  (30.01.11 21:37:23) 
benim de aklıma bir piyer loti gelmişti, başka var mı ki acaba?


  • s e  (30.01.11 21:38:20) 
"tarihi" kavramına uyar mı bilmem ama emirgan tarafında sahilde meşhur bir çay bahçesi gibi bir yer var. ne bileyim, eski ve bilinenler içinde moda-bomonti sayılabilir. beyazıt çınaraltı olabilir.

bir de kapalıçarşı içinde olacaktı tarihi bir kahve, belki birden fazla, ama detay veremeyeceğim.
  • mermaid  (30.01.11 21:40:32 ~ 21:42:01) 
haci bekir, kafe degil pastanedir ama iyidir, erken kapatirlar tek kotu yanlari budur, en azindan kadikoy subeleri boyledir


  • rn  (30.01.11 22:14:10 ~ 22:14:27) 
türk kahvesi türk kahvesi diye dolanıyoruz ortalıkta ama istanbul'un bir tane bile tarihi kahvesi yok mu yahu? çay bahçeleri ve pastanelerden bahsediyoruz hala. garip, aklımıza mı gelmiyor yoksa cidden yok mu?


  • s e  (30.01.11 22:24:47) 
isim bilmiyorum ama sultanahmet'te var öyle bir-iki yer. güzel kahve, nargile, muhabbet esasını kaybetmemiş.


  • yasakani  (30.01.11 22:43:13) 
markiz pastanesi tabii ki. tabelası robert's coffee oldu ama içi hala pek güzeldir.


  • frzn  (30.01.11 22:44:52) 
(bkz: çorlulu ali paşa medresesi ) moda çay bahçesi. öyle 100 senelik mi değil mi bilmiyorum.ama eski . pastaneyi sayarsan baylan var bildiğim.


  • mr fusion  (30.01.11 22:48:55 ~ 22:49:36) 
(bkz: baylan)


  • microfiction  (31.01.11 11:04:14) 
123   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.