Ekşi Duyuru

analytics ? de mı yk

diyelim ki analytics var nasıl olcak o zaman

ip yi durduk yere istemiyorsunuzdur muhtemelen. o halde blog hizmeti veren yerden temin edilir, onlar tutmak zorunda. sikayetci olunduktan sonra ip si bir sekilde bulunur yani. siz istediginizde vermezler muhtemelen.

örneğin wordpress cmslerde mail olarak atar ve saklar. hangi cms?

Platform Blogger

forum bornova' daki cinebonus'ta

balçova kipa

balçova kipa'daki real d iyiydi. salon no 5.

forum bornovada cinebonus yok afm sinemaları var..orada izleyiniz..

web (ağırlıklı) değil ama grafik yüksek lisansı var çoğu üniversitede?

atıyorum yani emin değilim ama türk tarih kurumunda kesin vardır gibi geliyor
şehir ankara ise bizzat gidilip böyle bir ricada bulunulur ve bence reddedilinmez

atlas dergisi bi ara ermeni tehciri ustune bi sayı hazırlamıstı, orda kullanılmıs olabilir.

amasya belediyesinin ya da valiliğinin hazırlamış olduğu kalın bir kitap var, öyle bir fotoğraf görmüş gibiyim ama söylediğiniz şey de beni yönlendirmiş olabilir..

kitap maalesef elimde yok, ama kolay bulunsa gerektir..

yine 4,5 yamulmuyorsam. değiştirmediler büyük ihtimal.

salon filmleri 5 ytl demiş başka bir forumda. en fazla o kadardır zaten. ne zamandır film almıyoruz salondan, unuttuk tabii.

5 lira diye hatırlıyorum.

her ne kadar kendi öz bilgim yeterli değilse de, aradım, şöyle bilgilere ulaştım:
yezid ingilizcede 'yazid' arapçada da 'يزيد'.
şimdi bun arapça olanı google translate, ingilizceye, "increase" olarak çeviiyor. başka bir online sözlük de "enhance" olarak çevirdi.
ayrıca bu ingilizce yazılışı aradığımızda (ben 'yazid meaning' diye aradım) genelde çocuk adlarının anlamını veren sitelerden güzel sonuçlar geliyor. mesela biri diyor ki "his power will increase", bir başkası diyor ki "becoming greater" ve de başka başkası "Addition, Increase" diyor. bunlar sadece birkaçı.

yani güzel büyümeli, gelişmeli anlamları varmış. ben de öğrenmiş oldum .)

ekolayzır(evet yazılışına bakmadan apaçi ingilizcesiyle yazıyorum) ayarlarını düzelt. Büyük ihtimalle ondandır.

(git: 6197)

biraz aşağıda.

ben de aşagıdaki duyuruyu görünce yazayım dedim zaten. benimki 1-2 gün degil nerdeyse 6 aydır böyle, duyurumu da bu sekilde güncelledim.

C:\WINDOWS\system32\drivers\etc

hosts klasörünü notepad ile açıp

74.125.95.191 blogger.com
74.125.95.191 www.blogger.com

satırlarını ekleyin..

daha sonra da tarayıcınızın tüm çerezlerini silin.. tarayıcıyı kapayıp açın. umarım olur.. benim oldu.

Bostanlı Cami'nin orada Bolulu Hasan Usta (yoksa Özsüt müydü?)'nın sokağında bir resim atölyesi var. Sahibinin ismi Sevgi. Bazı arkadaşlarım gidiyor ve epey sergi açtılar.

alsancak'ta soner goksay'in atolye atolye'si vardi bir ara. uZak filan demeZseniZ, cok tavsiye..

anatolia var girne bulvarı'nda, önceden kayseri mutfağı'ydı adı.. yemek çeşitliliği ve lezzet 10 numara diyim ben sana..

süpersin gidelim bari oraya :DD

altınkapı da iskender tavsiye olunur. biraz pahalı ama lezzet konusunda tatmin olabilirsin. zaten şu hurriyetin ilk on listesinde burası.
iskenderle oruç açılır mı onu bilemem..

yer alsancak kıbrıs şehitlerinden biraz ilerde solda.. sağlı solllu bi çok restorant var zaten orda.

nası ya naci usta gayet iyidir iftarda!
harran,ozurfa ve recis'in ne alakası olur bunlarla.
manisa yolunda cumba var o guzel olur.
otellerın ıftar menulerı guzel olur;swiss,hilton,movenpick

abi bence naci ustada da lezzet anlamında çok bi numara yok, ortamı güzel sadece

edebiyat ile ilgili kültür sanat lokalleri ya da felsefe kulüpleri aslında bu iş için.

aslında görüntü kaliteli ancak sorun şu ki şu an sd yayın yapılan kanalları hd tv lerde izlemeye çalışıyorsunuz. 4e 3 yayınlar 16ya 9 tvye yayılıyor, normalde hd de 4 ayrı renk veren 4 piksel (oran bire bir değil) sd yayının bir pikselinin renk bilgilerini taşıyor. dolayısıyla görüntüde pikselleşme şeklinde yanlış bir tabir kullanılan upscaling gerçekleşiyor. şu an hd yayın yapan kanal az, o yayınları almak için de digiturk plus sahibi olmak gerekiyor.

şunu eklemeyi unutmuşum, bende uydu da var, ve uyduda mesela kanal d atv show falan görüntü kalitesi süper. ama digiturk ten bakınca aynı kanallar çok kötü. tv aynı tv yani?

Turksat uydusunda DSmart ve TRT transponder (Her bir tasiyici frekans) basina Video+Audio bilgisi iceren 6 kanalla hizmet verirken Digiturk sıkıstırma ve goruntuyu kanal basina orjinalinden cok daha az band genisligi tutacak sekilde sıkıstırarak ( Kaliteli bir bitmap goruntuyu jpeg yapip goruntu kalitesinden feragat etmek gibi) Eutelsat tan her bir transponder icin 12 kanala kadar Video+Audio servisi falan mı veriyor acaba

sizin kablo bağlantılarınızda ya da digiturk ayarlarınızda bir problem olabilir. uydu yayını dediğiniz yayının digiturk yayını ile gözle görülecek biçimde kalite farkı taşımaması gerekir.

ben de digiturkten kaynaklı olduğunu sanıyorum, yayını o kalite de veriyorlar, aynı kutu ve lcd ekran bende de var ama görüntüler iğrenç.

eşim elektr. haberleşme muhendisi hatta suan digiturk e box yapıyolar. o da digiturk ten oldugunu düşünüyor, çünkü ayardır kablo baglantısıdır hepsine baktı. neyse arayacagız artık digiturk u yüklenecegiz allah ne verdiyse. aynı tecrübeyi yasayanlar varsa duymak isterim ne cevap aldıklarını. uydudan çok daha kalitesiz olması aşırı saçma geliyor bana yani, ne bileyim

sebebi, digiturk'ün eutelsat'tan yayın yapması. eutelsat ile yeni turksat 3a'nın yayın kaliteleri karşılaştırılamayacak kadar farklı.

lcd tv'mde turksat'lı uydu kullanıyorum, aynı tv'den içerde salonda digiturk kurulu olandan da var. tek farkları uyduları.

merhaba. sarayda 3 tane otel var toplamda. emek, elit ve sezen. telefon numaralarını arkadaşlara soruyorum fakat henüz bilene rastlayamadım. saray çok ufak bir yer o yüzden bu 3 otelin de hemen hemen aynı fiyatı söyleyeceğini tahmin ediyorum.

0282-768-05-79 Sezen otel. diğerlerinden haber gelirse yazarım.

www.youtube.com

bu mu acaba?

How I Would Die - Carter Burwell

torpil ve isrardir efendim goletin sifresi..
bi de zamaninda ilk 2000 direk girerdi, bilgisayarda okuyorsa biraz kasarsaniz kesin girer,,

kimse kesin bir şey söylemedi sanırım şimdiye kadar ama bu ayın ortasında açıklanacağı doğrultusunda bir söylenti var, geçen yıllarda da tercih işlemleri bittikten iki hafta sonra falan belli olmuş sanırım. 15-16sı gibi belli olabileceği tahmin ediliyor.

celeron makinelerle çalıştıklarından olsa gerek, 2 haftayı bulur her sene..
hem böyle daha heycanlı oluyor, bi sabah bi kalkmışsın açıklanmış felan..

14 Ağustos 2009 Cuma günü saat 9.30 da. haklı sebeplerim var. bana güvenin.

Merhaba,

Wikipedia'da şöyle bir ifade gördüm: "On April 24, 2009, schools (from pre-school to university level) as well as libraries, museums, concerts and any public gathering place, were shut down by the government in Mexico City and the neighboring State of Mexico to prevent the disease from spreading further; the schools in Mexico City, the State of Mexico, and the state of San Luis Potosí will remain closed until at least May 5.".

Yani "en azından" Mayıs 5'e kadar kapatılmış okullar ama, artık açıktır sanırım. Çünkü, başka bir şey belirtilmemiş.

Kolay gelsin.

neden ? insan hayatından degerli mi kamunun evrak isleri ? insanların zorunlu olarak biraraya geldikleri yerlerde enfeksiyon kapmaları cok daha kolay degil mi ?

gerçek, ama açıldı artık. okullar yaklaşık 3 hafta kapalı kaldı, diğer alanlar 2 hafta. bu şekilde biraz büyümesini/yayılmasını engellediler meksika'da.

(bkz: psp 110)
(bkz: psp 280)

orjinali türkiye'de bulunmamakta. geçen ay eurasia'nın stoklarını online kontrol ettik bayii'den. 0 gözüküyor.

ebay de veya dealextreme.com tarzı sitelerde pilleri satılıyor.dealextereme.com dakiler ne kadar gercektir bilemem ama ebay de orjinalde çakma da pil bulablirsin 10-30$ arası bi rakama.

Birebir şablon bulman çok kolay değil.Ama aşağıdaki linki incelersen hem açıklamalar hemde örnekler mevcut.

www.fbe.deu.edu.tr

BBC'nin Supernatural Science diye bir belgesel serisini izlemiştim. "Open to Suggestion" isimli bir bölümünde, insanların hipnoz yoluyla korkularını yenmelerini anlatıyordu. Hatta hipnozdan önce örümcek lafını duyunca acayip tırsan insanlar, hipnozdan sonra elinde tarantula falan gezdirmeye başlamışlardı. Yani var böyle bir şey hakkaten. Ben de nefret ederim bu arada hamamböceğinden.

hamam böceği konusunda aynı durumdayım, görünce korkudan ağlamaya başlıyorum, diğerleri anlayamıyor kesinlikle bu durumu. gecende evde görmüştüm böceğin oldugu tarafa geçemedim bile, salonda koltugun üstünde uyudum. ama ertesi gün hemen markete gidip şu tabletler var ya onlardan aldım, ve o günden sonra bir daha görmedim. 3 ay süreyle değiştirmek gerekiyormuş. işe yaradıgını düşünüyorum.

siz yine uyumuşsunuz. gece 1:40 tı cumartesiyi pazara baglayan gece. böcek çıkınca eşim beni annemlere götürdü. gece orda uyuduk. bütün evi ilaçladılar ertesi gün. 2 gece daha kaldıktan sonra öyle dönebildim eve. böcegi gördügümde o evde nasıl uyuyabilirim ki?

peki acaba o böcek yemlerinden koyarsam, gitmişlerken yemek için geri gelmezler mi?

uyudum ama mecburiyetten uyumuştum gözlerim kızarık bi şekilde ağlamaktan :) zaten o yemlerin en güzel tarafı o yemleri yedikten sonra gidip yuvaları nereyse orda ölmeleri. ortada böcek ölüsü falan olmuyor, ben de tahammül edemiyorum ölüsünü bile görmeye yani canlı olması değil hamamböceği türünden bi böcek olması yeterli.

www.izmirhipnoz.com
işe yarar mı ki böyle bişey?

Valla bende korkudan çok sinir olma durumu var. Hatta o kadar sinirleniyorum ki görünce bi tanesini cıplak ayakla ezmisligim bile var. Bu size korkmama konusunda yardımcı olurmu bilemem ama böyle insanlarında oldugunu bilmek belki iyi gelebilir :)

aynı korku bende de var. üstelik benimkisi daha beter. bi tane böcek gördüm geçen gün. üstüne sıktım sıvı ilaçtan. aslında ben sıkmadım sıktırttım ya neyse hehe. sonra diğerleri birden bi çıktı. aman allahım 15 tane falan. hepsi de yarım parmak. erkek arkadaşımla evden kaçtık geçenin 4ünde. o raid tabletler bir yere kadar işe yarar. evde 1 tane gördüysen tahmini bir 35 tane kadar vardır. çok iyi kamufle olurlar.

korkunu yenmenin özel bir çaresini bilmiyorum. ben ölüsünü bile görmeye dayanamıyordum ama şimdi ölüsüne alıştım mesela. ama canlısını görünce feci oluyorum.

eğer dışardan geliyorsa ve uçan cinstense sineklik yaptırabilirsin. ayrıca kapıların altına köpük falan da sıkabilirsin.

geçmiş olsun. bende de böcek sorunu vardı, hatta ekşi duyurudan sormuştum, nasıl yok olur bu böcekler diye, insanlar çeşitli cevaplar verdiler sağ olsunlar.ben kendi sorunumu şöyle hallettim. küvet altına radyatör altına makina altına her yere ama her yere, raid in böcek yemlerinden koydum. evi düzenli olarak iki günde bir çamaşır suyu katkılı bir deterjanlı suyla siliyorum, ıslak bırakmamaya gayret ediyorum hiçbir yeri, elimden geldiğince kuruluyuorum. pencerelere şu sineklik tüllerden alıp geçirdim, pencereleri kapatmama gerek kalmıyor. detan ın da böcek yemleri var, bunları da kullanabilirsiniz. ama en önemlisi galiba, bütün evi baştan ayağa böceğe karşı ilaçlamak. komşular ilaçlamak istemiyorsa bile en azından sizin evinizin temizliğinden emin olmanız çok önemli. kafanız biraz olsun rahatlıyor. bir de tuhaf gelebilir birçok kişiye ama dönüşüm'ü tekrar okuyun bana iyi gelmişti:)) tekrar tekrar geçmiş olsun. allah başka dert vermesin. (bkz: kertenkele )

etrafta yemek kırıntısı bırakmayın.

şahsen denemedim ama eft diye bir teknik fobilerlerin ortadan kaldırılmasında etkiliymiş diye duymuştum. hatta çok kolay ve kendi kendinize yapabileceğiniz bir şey; fobi gibi derin korkular için bir uzmanla yapmak daha iyi olabilir.
bir araştırın isterseniz.

böcek bu, duvardaki çatlaktan, pimapen aralarındaki boşluktan , tuvaletten bile gelebilir. korkutmak gibi olmasın ama üstünüze tutunup da evinize girebilir bile. çok çabuk yumurtlayıp yayılıyorlar bir de. ben de korkuyorum bu böceklerden, korkmanın yanında tiksiniyorum bi de. yeni binalarda, bina içindeki boşluklar daha az olduğu için böcek bulunma şansı daha az ama bence böcek yüzünden satmayın evinizi.
bir de, siz ilaçlasanız bile yan daireden gelecek sonuçta.
böcekli çizgifilm izleyip hayvana sempati falan geliştirmeye çalışsanız? en azından hayatınızın normal akışını bozmaz tek bir böcek, yine korkun problem değil :)

korkudan tedavi ile kurtulabilirsiniz. hatta kendinizin uygulayacağı bir yöntem size. böceği alın, üstüne kullanmadığınız, atacağınız cam bardaklardan birini kapayın. masanın bir ucuna koyun, izleyin bir süre. yavaş yavaş yaklaştırıın kendinize. sonra içinden çıkamayacağı bir kutuya koyun. ona dokunmaya çalışın. çok zor olacak sizin için ama deneyin. en sonunda da onu avcunuza alın. iğrenç bir böcek ama yapın bunu. korkularınız geçecek bir süre sonra.

ayrıca siz yine şanslısınız. evinizi böcek basmamış daha. ben 6 ay böcek basmış bir apartmanda yaşadım. düşünün ki bu apartman ayda bir ilaçlanıyor ama geceleri 50-60 tane böcek fışkırıyor her yerden. tabak çanağımızı evin orta yerinde tek bacaklı bir masanın üstünde tutmak zorunda kalıyorduk. ilk taşındığımda böceklere fobim vardı. gece bir tane görünce yorgunluktan sızana kadar kaşınır dururdum. sonra bir gün mutfak tezgahından üstüme atladı bir tanesi. evet o kadar da cesaretli hayvanlar. neyse delirdim ertesi gün kıstırdım birini. üstte anlattığım yolla hapsettim ve çıplak elim ile öldürdüm. sonra kaşıntılar azaldı yavaş yavaş, sadist yanım ortaya çıktı. lanetli tepedeki doktor vannacut gibi oldum, acayip şekillerde öldürdüm hepsini.

eğer az böcek varsa raid yemler çok etkili. kapılarınzın eşiklerine bakın. oradaki çatlaklardan geliyorlar. ve merak etmeyin tırmanma yetenekleri çok yok. çok hafif kaygan yüzeylere bile çıkamıyorlar. ayrıca cifin içinden geçemiyorlar. cif dediğim bulaşık deterjanı. boğulup kalıyorlar içinde. neyse kurtulmak istiyorsanız dediğim yolu yapın. hayatı zindan etmeyin kendinize.

ayıadam o dediklerini yaparsam ben kendimden geçer, bayılırım. mümkün degil yani canlı böcegi gözlerimle izleyebilmem

yavaş yavaş yapacaksınız hemen değil. yemeksiz baya bir süre yaşıyor onlar zaten. kapayın bardağı masanın diğer ucundan izleyin. bir nevi evcil hayvan. yavaş yavaş alışacaksınız zaten. fobiniz çok kötü ise bunu 1 hafta-2 hafta gibi süreye yayabilirsiniz. onu o bardağın içinde izlemek bile sizi biraz rahatlatır.

ben de öyleydim. gördüğüm an çığlık çığlığıa bağırır, kaçardım. kaç kere banyoda böcek gördüğüm için haftaalrca banyoya girmeyip, arkadaşlarımın evine yıkanmaya gittiğim olmuştur. nasıl aşıldı? sorumluluk bilinciyle. ailemle yaşarken bunları gördüğümde çığlık atıp kaçıyodum. biri gelsin öldürsün istiyordum. yalnız yaşamaya başladım. şans işte. taşındığım evde de bunlardan vardı. iş başa düşünce az çok alıştım. uzaktan ilaç sıkabilmeye başladım en azından. ama yine de ölülerini kaldıramıyor. arkadaşlarımı çağırıp onlara kaldırtıyordum. sonra bi kedi aldım. böcekler evde zehirli yemleri yiyip salak salak ortada dolaşıyor ölmeden önce. ya kedi bunları yerse, ya dokunursa, zehirden etkilenirse kaygısıyla gördüğüm yerde kedi ona ulaşmadan öldürmeye ve hemen alıp ortadan kaldırmaya başladım. kendi korktuğunuz şeyden bi başkasını korumanız gerektiğinde korkuyu atabiliyorsunuz.

uç öneri. önce evini pro bir şirkete ilaçlat, gelen personel herkesin kapısını çalsın ve ilaçlama isteyip istemediğini sorsun. bir kaç gün boyunca komşularının kapılarına şekerli su dök, yakalanma. bir ay sonra tekrar ilaçlama için adamları çağıri apartmandakilere yine sorsunlar.

greasy hair
www.tureng.com

hmm sanırım cleansing gibi bişey olacak.. yani yağlı saç degil de yaglı saçlar için olan bakım ürünlerinin özelligi

Greasy hair dogru olsa da kaba bir soz. Sampuan alirken oily daha dogru olabilir.

internetten aramıyorsan clear ve head & shoulders in yağlı saçlar için olan ürünleri oldukça kaliteli. tavsiye ederim.

Sen sordugunda sallamis olabilirler ama havalimanlarinda trafik oldugu icin ucaklarin beklemesi dogaldir. Ucak oldugu yerde bekleyemedigi icin de tur atar.

Ayni sekilde inisi tehlikeye atacak ruzgarlar varsa onlarin dinmesi de beklenebilir.

Çok çeşitli sebepleri olabiliyor. Mesela o an pist herhangi bir rötardan dolayı dolu oluyor ve havadaki uçak pisti pas geçip bir dahaki sefere iniş yapıyor. Sonuçta Antalya gibi büyük havalimanlarında 5 dakikada bir uçak inip kalkıyor. Rüzgar da bir etken olabiliyor elbette.

Not: hostes değilim, olmaya niyetim yok, istesem de olamam.

yok sallamıyorlardır. gayet normal yani trafiğe göre.

izmir'den istanbul'a 50-55dk suren yolculuklarda trafik yuzunden bu turlamalara 1 saat 10dk maruz kaldigim bile oldu. ozellikle ataturk havaalani kapasitesinin uzerinde kullanildigi icin surekli oluyor bu.

ayrıca bir pilotun ilk seferinde iniş yapmadan bir tur es geçip ardından iniş yapması gelenekmiş falan diye bir şeyler duymuştum zamanında.

ayrıca uçağın fiziksel kapasitesi ve yolcu konforu için geniş bir daire çizmek zorundalar. sonuçta 5-6g yemek istemezsin durup dururken uçakta değil mi?

bi ara gece gelecek uçağı unutup havaalanını kapatıp gitmişti havaalanı yetkilileri bi şehrimizde, hangisiydi hatırlayamadım ama, uçak naapsın di mi ama.
bir kez de gece yarısı konya'ya inecekken pist ışıkları yanmamıştı bir konya turu yapmıştık ekstradan. bu arada yeri gelmişken belirteyim ki gece vakti konya aynı bir örümcek ağına benziyor, aladdin tepesi merkez olmak üzere.

İneceği pisti hizalıyor da olabilir ayrıca. Rüzgarın durumuna göre iniş/kalkış yapılan pist ve yönü değişiyor. Örneğin güneyden kuzeye doğru inmesi gerekiyorsa kuzeyden gelen bir uçağın havaalanını geçip tekrar geri dönmesi normal.

bir de uçaklar sırayla iniyorlar piste. bazı aklı başında pilotlar yolcular için anons yapıyorlar 'piste iniş için 9. sıradayız. 15 dakida içinde inebileceğiz.' gibi.

pistin inişe uygun olması bekleniyor, e beklenirken de daireler çiziliyor. iststatus.com'da 8 çizen bile gördüm (emirates 777). bahsettiğim siteye bakarsanız trafik yoğunluğunda inişte peş peşe 6 7 uçak göreceksiniz sıra sıra.
bunun dışında sorunlar da olabilir , ama %90 budur...

purus semper gibi bişey olsa gerek

çekilin sallıyorum :)
"usquequaque putus"

kaynak: www.translation-guide.com

(bkz: sendit.com)

(bkz: shopto.net)

İkinci el olması sıkıntı değilse ebay.co.uk'den alabilirsiniz. Royal Post Türkiye'yi Avrupa'da saydığı; fakat ebay saymadığı için satıcıdan mutlaka shipping ücretini kontrol etmesini isteyin.

yok yok ben de onlar sanmıştım da ilk başta değillermiş=)

bunlar imiş: Ryan Gosling ve Rachel McAdams imiş..

kaynak: teens.aol.com

google bi bak kaç gün kuluçka süreleri ben olsam ellemezdim kalsın hayvan.ayrıca bırakıp gidiceni de hiç sanmam nolursa olsun oturur orda

birakip gitmeyecektir. yamulmuyorsam 21 gün kulucka suresi. sonrasinda da bir 20-25 gün yuvada kaliyor yavru. hem evimin balkonunda hem de işyerimin avlusunda kumru yuvalari ve yavrulari var. sanirim dunyanin en kotu yuva yapan kuslarinda birisi kumrular. genelde yuvasini korunaksiz ve derme catma yaptigindan diger hayvanlarin saldirisina maruz kalabiliyor. ya da derme catma oldugundan yumurta / yavru yuvadan dusuyor.
kuluckaya yattiysa klimayi calistirsaniz da birakip gidemezler.

Biraz çalıştırıp kumruların kaçıp kçmadığına bakın. Kaçarlarsa kapatın 1-2 dk sonra yine gelirler onlar. Biz balkondaki yuvanın yerini bile değiştirdik bi şey olmadı geri gelip devam ettiler...

Biraz çalıştırıp kumruların kaçıp kçmadığına bakın. Kaçarlarsa kapatın 1-2 dk sonra yine gelirler onlar. Biz balkondaki yuvanın yerini bile değiştirdik bi şey olmadı geri gelip devam ettiler...

her kış bizim balkondaki kombinin üstüne yapıyor kumrular yuvalarını. kargalar yavrular büyümeden, hatta yumurtadan bile çıkamadan kapıyorlar zaten yuvadan.

(git: 68425) (crop yerine resize islemi yapacaksin, tek fark o)

irfanview yapiyor en basitinden. irfanview kurduktan sonra b ye basin ve oradan istediginiz kucultme oranini secip baska bir yere kaydedin ve upload edin.

acdsee photo editorde tümünü seçip batch resize'dan ölçü veriliyor.

"irfanview kesmedi, ayrı program isterim" dersen(ki keser bence ama bulunsun):
www.fotosizer.com

en iyisi easy thumbnails'dir. adı üstünde, olması gerektiği gibi

doğru. sonu l harfi ile biten kelimeler n harfi ile edilgen yapılır. katılmak zaten katmak fiilinden edilgen gibi görünüyor ama anlam değiştiği için ayrı bir fiil olarak ele alınması lazım.

katılınıldı demek daha doğru olmadığı için katılındı doğru. sorun, edilgen yapan -ın, -in ekinin katılmak fiilinin "ıl" kısmı ile karışmasında, kulağa garip geliyor ama gramer açısından doğru..

biz 'katilim saglandi' yaziyos :)

işyerinin ortamını bilmiyorum ama yann tiersen iyidir

alex fox
gotan project
devotchka

nokta atışı:
jethro tull - bouree

kitaro

Ronan Hardiman - Feet of Flames ve Lord Of The Dance müzikleri. ( çalışanları horon teperken görebilirsiniz :D)
Nicos - Archipelago ( ııh , elemanlar tatil planı kurmaktan çalışamaz :D)
No Smoking Orchestra - The waterfall- (Life is a miracle filminden bir parça)
Gustavo Santaolalla - Motosiklet Günlükleri Soundtrack albümü

karma caz albümlerindeki parçalar olabilir

www.di.fm 'de solo piano kanalı süper oluyor.

yansimalar

(bkz: balmorhea)

kesinlikle ve kesinlikle

(bkz: gotan project)

pastorale: secret garden,
my immortal: gregorian,
only time: enya,
the lord of the rings... : enya,
matrix: enya&enigma,
ameno: era,
classical Gas: eric clapton,
oasis: kitaro,
la musica de los dioses: enya,
silk road: kitaro..

hepsi sözsüz olmayabilir ama konsepte uygun...

Clint Mansell

birkaç parçasını örnek ver dersen de:

-Lux Aeterna
-Death is the Road to Awe
-Dead Reckoning
-FBI
-Work

ama farklı tarzdadır Clint Mansell'in enstrumantalleri. eğer melodik şeyler arıyorsan beğenmeyebilirsin (ben bayılıyorum diye herkes bayılmak zorunda değil)

ayrıca yine bu tarza benzer Michael Andrew var(Donnie Darko'nun da enstrumantallerini yapan) o da harikadır (bence)

-Goldfish
-The Artifact and Living
-Manipulating Living
-Liquid Spear Waltz
-Gretchen Ross

(ama kısacıktır bunlar, hemen biter) :)

ve kesinlikle Farid Farjad, yukarda da önerdikleri gibi...

-Taghtam Deh
-Goleh Pamchal
-Vaqti Miaii
-Sarı Gelin (farsça adını bilmiyorum maalesef)
...

www.youtube.com
stravroz grubunun neredeyse tüm şarkıları güzeldir benim favorim
finishing ile Merci éclair

kristal diye bir arkada$im var zamaninda mahkeme acilmi$ ailesine ismi yuzunden. ilginc $eyler oluyor tabi.

çocuğunun adını "galatasaray" koymak isteyen bir adama izin vermediklerini biliyorum. sonra "cimbom" koymak istedi, onu da kabul etmediler. Hatta: "alfabemizde bulunmayan w, q, x harflerini içeren isimler kabul edilmemektedir. Yabancılarla evli Türk vatandaşları, çocuklarına biri Türk, diğeri yabancı olmak üzere çift isim koyabilirler. Sadece yabancı isim konulduğu takdirde, nüfus müdürlüğünün, ismin değiştirilmesi için ikaz etme, değiştirmediği takdirde savcılığa bildirme sorumluluğu bulunmaktadır."

Bu yabancı isim olayı çok saçma bence. İsmi türkçe olmayan, doğu dillerinden gelen o kadar çok kişi var ki etrafımızda. Arapça, farsça olursa eyvallah ama ingilizce, fransızca olamıyor...

sımırlama var, ama isim koyarken, nüfus müdürünü kandırabilirsen sorun olmaz.
yani sirius yerine siriyus veya siryus dersin(okunduğu gibi yazarsın) sonra da siryus demek, arapçada güzel demek veya türk mitolojisindeki ay tanrısı demek falan dersen müdür de inanır, hiç bir sorunla da karşılaşmazsın.
benim bleda adında arkadaşım vardı, anne-baba türktü. biz onunla vileda diye dalga geçerdik.
not:bledanın gerçekten de türk mitolojisinde bir yeri varmış, ama ne olduğunu unuttum şimdi

zeytin koyulabiliyor. domates soğan olmaz herhalde. sınır nerdedir bulamadım; "ekin" olabiliyor ama "buğday" olmaz sanırım. "başak" oluyor "arpa" olmaz. "peynir" olmaz "zeytin" oluyor. "elma" olmaz "çilek" olabiliyor. bilemedim neye göre

pumpkin-king.deviantart.com

@zubundy; bleda, atilla hanın kardeşi. mitoloji değl yani tarih

iki isim olacaksa biraz daha esnek oluyorlar sanırım.

ayşe nova
derya venüs

isimli iki kız kardeş tanıdığım vardı. (ilk isimleri değiştirdim ama venüs ve nova nüfusta kayıtlı)

oğlan kardeşlerinin ikinci adı da merih'ti galiba.

bence o esnada işlemi yapacak olan memurun halet-i ruhiyesine de baya bağlıdır durum.

@hia: ya o arkadaş bize mitoloji falan demişti, biz de havalı bir şey sanmıştık. haha yani adının bleda olması ile atilla olması arasında pek bir fark yok

forum.donanimhaber.com

öz urfa nın orda caddeden karşıya geçin oralarda olması lazım tam bilmiyorum.

polisi arayabilirsiniz. izinleri olmadığı gerekçesiyle seslerini kısmalarını isterler. izinleri varsa -ki sanmıyorum- bişey yapmazlar.

polisi arasanız bile eğer izin almışlarsa yapabileceğiniz bir şey yok. biz bir kere aramıştık da yaptırım olmamıştı oradan biliyorum.

izin alsalar bile saat 12 yi getikten sonra gürültü yapmaları yasak .burda nadiren düğün oluyor ama 12 den önce bitirmek zorunda kalıyorlar

telefon açık ve kullanılıyorsa aradığı numara kayıtarına gerek kalmadan bulunabiliyor. bence soru siz telefonu geri almak mı istiyorsunuz(telefon değerli pahalı bi model mi) yoksa adama öfkenizden mi yakalatmak istiyorsunuz? iki durumda da haklısınız ama bence ikinci durum uğraşmaya değmez. telefon bin liralık n95 falan değilse tabi.

ben de antalya'ya dolmuşta kaybetmiştim telefonumu, savcılığa başvur kesin bulunuyo aylar sonra bile olsa dedi herkes. başvurmadım çünkü cihaz nokia 5110'du, maddi bi değeri yoktu.

anladığım kadarıyla ilk önem verilen özellik görselliği
www.hepsiburada.com
böyle bir şey var. alo alo için gayet yeterli. hem orkide pembesi gibi renk seçenekleri mevcut, hem de 200 liran cebinde kalır.

nokia 6267, nokia 2760.

lg kg220 kullanıyorum. siyah ve pembe seçenekleri var. tipi dışında her şeyi bok gibi. (sormadan, araştırmadan bodoslama aldıydım.)

www.hepsiburada.com


burada modeller var..

teknosada bulabilrsin

sitesinde gözükmüyor da, gidip bakayım bari

evet savcılığa gitmeniz gerekiyor. babanız mantıklı konuşmuş. zira şöyle bir şey var. kız kardeşiniz telefonu dolmuşta düşürdüğüne emin fakat adam "hayır orada bulmadım" diyebilir. telefonun dolmuşta düşürüldüğüne dair şahit lazım. belki kız kardeşiniz telefonu alan kişinin suratını hatırlayabilir ve direkt ithamda bulunabilir sanıyorum. şu durumda kontörlerin derdine düşmeyin bence, telefonun derdine düşün.

"babam diyor ki son aradıgı numaraları arayalım, telefonu getirin yoksa savcılıga gidicez diyelim.. "
gider denize atar telefonu, alma ihtimaliniz varken de alamazsınız. imei noyu biliyorsanız direk savcılığa gidin, elemana da hiç mesaj falan atmayın. bulunma ihtimali yüksek.

adam telefonu satmış bile olabilir. telefonun imei numarasını biliyorsanız iptal ettirin bence.

git bir polis merkezine oradan arat,veya bir arkadaşina arattır polis merkezinden arıyormuş gibi konussun, telefonu açmazsa mesaj at de ki ,"elinizdeki telefonun sahibi tarafından yazılmış elimize bir dilekçe ulaştı,kimlerle gorustugunuz kayıt altında eğer telefonu sahibine iade etmezseniz 3 gun içinde kim olduğunuz tespit edilecek ve polis merkezince dilekçeyi işleme sokacağız Umraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü gorevli memur Osman "

tabi ki konturun derdinde degilim.. hatta telefonun derdinde bile degilim.
kızkardesim daha lisede ve cocukca bir saflıkla bulanın geri getirecegine inanmıştı. konturlerini harcadıgını falan duyunca öyle bir agladı ki, onun o döktügü göz yasları içime oturdu, adamı bulmak istiyorum yani, korksun istiyorum.
yoksa zaten telefon için mesaj attıgımızda imei numarasından iptal ettiricez vs. demiştik korkup bir yere atmış olabilir.
avea meselesini ise tamamen insanlar duysun diye yazdım zira olamaz böyle bir saçmalık.

sonucta elimize son numaralar geldiginde eger adam bir yakınını aramışsa, direk o yakınına ulaşıcaz.. müthiş bir korku olur karşı taraf için bence. telefondan direk kurtulur.. giden gitmiş onu bulma derdinde degilim. her şekilde şikayetçi olacagım,
ama olay bir çalınma olayı olmadıgı için adam " banane kardeşim ben telefonu yerde buldum, konturunu de kullandım" diyip işin içinden çıkabilir mi onu merak ediyorum. yani o kontorlerin kullanılmış olması çıkış noktamız olacak gibime geliyor...yani bu sebeple dava falan açılabilir dimi?

yav niye katakulli yapmaya çalışıp duruyorsunuz, niye "çalmadı da buldu aslında" diyorsunuz. ne gerek var şahide falan. gidin savcılığa telefonum çalındı diye dilekçe verin, telefonu da bulurlar, adamı da yakalayıp hırsız diye anasından doğduğuna pişman ederler, aklı başına gelir. hırsız olması için illa silah çekip zorla alması, cebinizden yürütmesi, kapkaç yapması gerekmiyor ki. sizin olan bir şeyi başkası sizden habersiz almışsa bu her türlü hırsızlıktır. benim de telefonum çalındı, dilekçe verdim, son konuşulanlar, kim çalmış, kime satmış, en son kim almış tek tek tespit edildi. ne gerek var karakol memuru osman demeye, "getirmezsen savcıya veririz" falan demeye. direkt verin savcıya. kim skler memur osman'ı.

ki sizin hattı kullandığı için tespit çok daha kolay. benim çalındığında adam hattı kırıp atmış. imei numarasından tespit edilmiş görüşmeler. dava dosyasında ikinci el telefoncunun sattığı fatura bile vardı (fatura bile kesilmiş elden ele satılırken). ankara'dan çalınan telefon safranbolu'da bulundu. sadece imei numarasından tespit edildi bütün bunlar. sizin hattı kullanan adamı da, telefonu da dakikasında bulurlar. hatta avea'ya da dava açın savcılığa gitmişken "şu gün şu saatte aradım kontörleri blokelettim yapmamışlar" diye. kayıtları var nasıl olsa. savcı isterse paşa paşa sunarlar. kontörleri de geri alırsınız.

hayır canım basbayağı çalınmış işte. dolmuşta düşen telefonu yandakinin alıp "pardon telefonunuz düşmüş" demek yerine cebe atması da hırsızlıktır. arabanın kapısını kilitlemeyip anahtarı da üzerinde bıraksak, adamın biri de alıp götürse hırsızlık demeyecek miyiz yani. "senin kerizliğin, sen düşürmüşün o da almış, o zaman hırsızlık olmaz" diye bir şey yok. hele bir de kullanması ayrıca kontör hırsızlığıdır. adaleti yanıltma falan olmaz bu. siz fark edip mesaj atmışsınız, sallamamış mesajı. işyerinde masamda duran telefonu dilenci kılıklı bi şerefsiz çaktırmadan yürütmüş gözümün önünden. dolmuşta düşürüp de başkasının yürütmesiyle, hiç farkı yok bunun. ki iyi niyetinizi kullanıp uyarmışsınız, getir mesele kapansın demişsiniz. sallamamış. katmerli hırsızlık.

polise başvurduğunuzda onlar takip başlatıyor ve telefonun kullanıldığı adresi kolaylıkla bulabiliyorlar.ben de telimi çaldırdım polise gittim ifade falan verdim takip başlatıldı.uzunca bi süre cvp alamayınca aynı numaramdan yeni sim kartı çıkattım ve telimi ilk açtığımda polisler benim evime geldi:)kullandığınız telefon çalıntı diie:)
gel gör ben bi sonuç alamdım bu işten ama belki işine yarara ki zaten sizin tel kullanılıyomuş...

annemin telefonu çalındığında biz de numaraları tespit ettik ama bi halta yaramadı. adamlar arandı ama sonrasında hattı kırıp atmışlar heralde. bi daha ulaşamadık. öyle gitti giden. ama savcılığa başvurursanız hallediyorlar heralde.

pa3'de yoksa bile çıkcak, daha kötü olmasına da imkan olmadığına göre.

aslında rpg dediğiniz zaman benim ilk aklıma normal bilgisayar geldi.Hem online,hem tek başınıza oynanır.Gerçi ps3 de online oyun oynandığına göre ps3 almak daha mantıklı geldi bana ama dediğim gibi ilk tercih iyi bir bilgisayar olurdu benim için.

Şu an için PS3'ün RPG arşivi fazla geniş değil, ama bu durum zamanla aşılacaktır. PS2'nin ise hatrı sayılır bir RPG koleksiyonu var. Fakat burada önemli bir nokta var, o da ne tür RPG'lerden hoşlandığınız. Bir kısım insanlar RPG'leri iki ayrı ana sınıfa ayırıyor ki çok da yanlış değiller esasen: "Normal" RPG ve J-RPG. Yani Japon RPG'si. Hangi türe daha yakın olduğunuzu belirtmemişsiniz, ama benim anladığım kadarıyla normal diye tabir edilen RPG'lerle haşır neşir olmuşsunuz bu güne kadar. O yüzden bu durumun ayırdına iyice varmalısınız. Çünkü J-RPG'lere "O ne lan, öyle oyun mu olur?" triplerinde yaklaşan, bir türlü ısınamayan insanlar mevcut. Ben kendi adıma konuşacak olursam, iki tür RPG'ye de garezim yok. Hatta bugüne kadar Final Fantasyler sağ olsun, daha çok J-RPG tarafına yakın bulundum. O yüzden, eğer bu anlattıklarım size yabancı geliyorsa önce J-RPG konseptiyle tanışmanızda yarar var, diye düşünüyorum, çünkü PS2'de oynayabileceğiniz RPG'lerin çoğu J-RPG olacak. PS3'ün RPG arşivinin de zamanla kabaracağını söyledim, ama ağırlık belki PS2'deki kadar olmasa da J-RPG'ler de olacaktır yine.

Adventure konusu ise bambaşka. Zaten eskiye göre çok fazla rastlanan bir tür değil artık. Konsollarda daha da az rastlanıyor, ama çıkış tarihi muhtemelen bu sene içinde belli olacak, şimdiden bazılarınca PS3 aldıracak oyun diye tanımlanan Heavy Rain örnek verilebilir bu alanda.

Tüm bunlar sizi kesmediyse, sanırım o zaman yapılacak en iyi şey de gerekiyorsa PC'ye upgrade çekip, bir aksilik olmazsa 23 martta PC için çıkacak Dragon Age Origins'i beklemek. Hatta onu bekleyene kadar The Witcher Enhanced Edition oynamak. Ama hatırlatmada bulunayım, Dragon Age: Origins PS3 ve Xbox360'a da geliyor. The Witcher'ın da aynı şekilde Rise of the White Wolf adında bir versiyonu iki konsola gelecek.