Ekşi Duyuru

gaziemirin menderes çıkışında menderes kavşağına gelmeden 50m geride bir tavuk grill yapan bi yer var. alkol var salaş, mezeler idare eder, tavuk çok lezeetli, ayrıca köfte ıvır zıvır da var. bahçesi de geniş ve masa aralıkları iyi. çok içli dışlı olmuyosun milletle. hesap da uygun geliyor.

(git: www.google.com!3m1!1e3!4m5!3m4!1s0x14bbe24715be4de5:0xc4ea63250b8bdd31!8m2!3d38.212964!4d27.1425518)

Belediyenin Üçkuyular'da İzmir Marina tesislerinde Nefes Restoran adlı işletmesi var

www.izmirmarina.com

Gaziemir'de tam aradığınız tarzda bir yer var. Mangal dediğine bakmayın sadece çay bile içilebiliyor.

goo.gl

Ücretli olduğunu belirtiyor. Alternatifi de gösteriyor. Diğerini seçersiniz olur biter

usta, bunun tek çözümü yolları bilmekten geçiyor, bilmediğim yolda navigasyon ile gittiğim zaman sürekli senin deyimin ile tokatlanıyorum.

evet reddit'e falan da baktım bir çözümü yok.

ben çözümü arabanın torpido gözüne türkiye'deki paralı yolların adlarını, güzergahlarını ve kodlarını yazarak bulacağım sanırım.

izmir'e giderken sıkıntı yok o yolu çok iyi biliyorum ama iç anadolu'ya girince sıkıntı.

Ben bunun yerel yönetimlerle anlaşılarak yapılan bi işlem olduğunu düşünüyorum.
Nasıl ki facebook verileri seçim için ülkelere satabiliyor iş birliği yapıp, Aynı şekilde google da yerel yönetimlerle bu tip bir yönlendirme anlaşmasına giriyor olabilir. Eskiden hem temi hem de kuzey marmara otoyolunu veren map artık tem alternatifini vermiyor mesela. Ya parasız yoldan ya da kuzey marmaradan veriyor. Haliyle 2 saatlik fark oluyor yollar arasında.
İzmire giderken ya köprüden geçiriyor ya körfezi dolaştırıyor. Köprü yapıldıktan sonraki bir dönemde baktığımda, ben feribot alternatifini de gösterdiğini çok net hatırlıyorum mesela artık göstermiyor..

Google yol datasını karayollarından ya da hangi kurumdan alıyorsa oradan alırken “devletin kullanılmasını istediği öncelik” bilgisi ile beraber alıyor olabilir. Bu parametreyi de hesaba katınca algoritmadan bizim her zaman kullandığımız yollar çıkmıyor olabilir.

Tarayıcıdan google maps i açtığımda yol taşıma özelliği var, oradan teme taşıdığımda rotayı 1 2 dk uzuyor sadece aslında. Ama ona rağmen vermiyor google.

Önerilerime geçeyim, uygulama üzerinden değil de bilgisayardan normal tarayıcı üzeriden açıp rotayı istediğiniz yere taşıyarak alternatifleri değerlendirebilirsiniz. Böylece 2 dk için otoyol parası sapladıkları zaman farkında olursunuz. Ama bunu telefona aktarmanın bir yolu yok. Ara durak seçerek sonra karar verdiğiniz rotayı simüle edebilirsiniz telefondan.

zimbirik

rotayı bilgisayarda custom olarak hazırladıktan sonra share route diyip telefona gönderebiliyorum. yola çıkmadan önce bilgisayarda rotayı hazırlayıp daha sonra telefona aktararak kullanmak da mantıklı çözüm evet.

Ben share route da aynı rotayı göremiyorum her zaman. Sanırım o kısmı biraz bugy. Siz yine de pc başından ayrılmadan paylaşılan rotanın doğru olduğunu telefondan da kontrol edin derim.

Alternatif ucuz olabilecek yolları genelde 30dk gibi bir farktan sonra göstermiyor benim anladığım.
Maalesef google maps pahalı-ucuz yol ayrımı yapmıyor, muhtemelen dünyada da ücretli iki yol arasında 10 kat ücret farkı olan çok ülke yoktur, bu yüzden ücretli ücretsiz ayrımı yapıyor.

Mesela istanbulda ne yapıyorum ben, durak ekle diyip gideceğim yere göre köprülerden birini ara durak olarak ekliyorum o zaman kaçınabiliyor pahalı yoldan ama dedikleri yolları bilmekten geçiyor biraz da maalesef.

ben yaparım.

yanlış anlamadıysam algoritmada sıkıntı var. örneğin;

a=1, b=2, c=3, x=32 olsun
cbcb : 3232
xx : 3232

decode edemezsiniz. ardışık sayı kullanacaksanız en azından basamak sayısı eşit olsun.

ayrıca topladıktan sonra en büyük sayıdan çıkarmanız da karışıklığa yol açar. çıkarma işlemi yerine başka bir mantık kurmanız gerek.

x'i 32 değil de 5 bit'lik bir sayı olarak düşünürsen sorun çözülüyor usta. bunun aynısını ascii table ile yapmıştık ve encode-decode her türlü mis gibi çalışıyordu. ama ascii olduğu için çıplak metin'deki a harfi ile paroladaki z harfi toplanınca karşımıza abidik gubidik bir karakter çıkıyordu.

ben istiyorum ki kalem kağıtla yazılabilen karakterler olsun.

compumaster bey sağolsun ışık hızında bir çözüm getirdi olayı hallettik tenk yu.

pcr tesinin yalancı negatif verme oranı çok yüksek. bu yüzden eleştiriliyor zaten. yani evet doğru bir hareket yapmış denilebilir.

O zaman iciyorum ben ilk 8’i aksam.

Mesafe 1300 km. 9000 tl mobilyaları parcalama yeniden monte etme dahil.

Üzerinde solunum yoluna nüfuzu halinde öldürücüdür yazıyor. Bir de ücretsiz danışma hattı telefonu var. 0800 211 33 79 . Bir ara istersen.
Benim, tablet olanlarla o şekilde uyumuşluğum var.

Yüzlerce kere cam kapalı kullandım. Hala yaşıyorum.

Yıllarca çoluk çocuk camlar kapalı olarak tabletlerden kullandık. Hiçbir şey olmadı.
Ancak oğlum geçenlerde kutunun üzerini okudu. Oda kapısını biraz aralık bırakıyor :)

Onun amaci evdeki sinekleri uzak tutup pencereden kacirmak degil mi zaten.
Cam kapaliysa neden calisiyor ki?

Cam kapali ama bulamadigim sinekler var ne zaman uyku moduna gecsem ortaya cikiyorlar. Avcilik yapasim yok.

Direkt Google Photos kullansanız?

(bkz: google picasa)

picasa 3.9'u web.archive.org üzerinden picasa.google.com adresinden indirebilirsiniz.

not: 6-7 yıl önce geliştirilmesi durdurulduğu için eğer bir güvenlik açığı varsa bu sizin sorumluluğunuzdadır.

digiKam kullanmıştım bir ara. Arayüzü karışık biraz.

Eskiden diğer ödemeler için ayrı ödeme kanalları açıp dekont ile ödeme yapıyorlardı. Bu paralar memurların görebildiği banka hesaplarında gözükmeyen paralardı. Yeni sistemde değişmiş olabilir ama belki direkt hesapta götünmüyor/hesaba eklenmiyor olabilir. Bahsettiğim banka ziraat bankasıydı.

Eski sistem dediğin nedir? Ne sistemi? Ne zaman değişti?

Eski sistem dediğim 2010 dolayları

sabit kanca

Sabit kanca+1
Bir de bir hindistan filmi var tüm soruları hayatındaki yaşadığı şeylerden çıkıyor. slumdog millionaire adı.

Konya da fırın kebabı yemiştim, enfesti. Araştırınca bir tane tarihi mekan çıkıyor, orası güzel,küçük bir işletmeydi

Celal Bey... Buldum.

Konya'da etki ekmek değilde fırın kebap yiyin. Yanında bitmemişse 100 gr boyun da söyleyin.
Ehil kebap en iyisi, otogara yakın

Bize yıllar önce Havzan'ı önermişlerdi etliekmek için. Bir tanesi orijinal ilk yeriymiş, oraya gitmek lazımmış.

konya'da bence de firin kebap yenmeli mutlaka (bence etliekmekten cok daha lezzetli bir sey). etliekmek icin havzan'a gidilir genelde.

Künefe için Hattena ya da gidebiliyorsanız Nacaroğlu.

Kandırmaca değil tabii ki. AI artık Photoshop'un da 'Neural Filters' kısmında kullanılmaya başlandı. Super zoom gibi, siyah beyaz resmi renklendirme gibi bazı filtrelerde AI kullanılıyor.

ai ile ne kadar buyuturse buyutsun detayları düzgün göstermesi şu zamanda imkansız bence.

photoshop superzoom'a ornek
youtu.be

topaz gigapixel'e ornek
youtu.be

muhtemelen fransız amerikada yaşadığında yurtdışında yaşıyorum diyordur.

Karsi taraf detay isterse, muhabbeti derinlestirmek icin sorarsa ulke soylenir genelde.

- "yeni araba aldim borc oduyorum" dersin. Karsi taraf sorarsa marka model verirsin.

e çünkü bu konuşma türkiyede ve türkçe geçiyor.
fransada yaşayan bir türk, almanyada bu diyaloğa girseydi; "fransada yaşıyorum" diyebilirdi.
aynı şekilde bir fransız türkiyede yaşarken "fransız arkadaşlarına yurt dışında yaşıyorum diyebilir"

önermeniz yetersiz kalıyor, sorry.

Diger ulkelerde nasildir bilemem ama bizde sorulmadan direk ulke soylemek kroluktur, artistlik yapmaktir, hamliktir (bu kelime de Marasli dizisinden gecti bana). Hele prestijli bir ulke ise 2 kat kroluga girer. Nasil ki gereksiz yere ben avukatim, ben doktorum diye bilgi verenlere sinir oluyorsak muhabbeti gereksiz yere Ingiltere'de, Almanya'da yasiyoruma cekmek de ayni sey.

brkylmz+1 detay istenirse, samimiyet durumuna gore acilir bazi konular, saglik problemim vardi dersin ucuncu kisiye basurden bahsetmezsin, ailevi bir konu dersin dedem alzheimer bilmemne diye uluorta konusmazsin bunun gibi biraz da

ben bu konuda farklı düşünüyorum. yani "yurtdışında" yaşasaydım sanırım "uganda'da oturuyorum" falan derdim. doğrudan ülke adını verirdim yani.

buna kıroluk ya da artistlik yapmaktır diyen insanlar yurtdışını abartıyorlar muhtemelen. niye kıroluk olsun alt tarafı başka bir ülkede yaşıyorsun.

şimdi yurtdışı diyen adam ırak'ta yaşıyorsa ona da "ulan ırak'ta yaşıyorsun yurtdışı diye hava atıyorsun" falan derler.

bu önyargılar nerede yaşadığınıza göre değişir.

ben de dediğine katılıyorum. hatta + olarak buradaki duyurularda bile bazen yurtdışı ile ilgili bir soru sorulunca adamlar ülke yazmıyor. biri ABD'ye göre cevaplıyor, biri japonyaya, biri ab'ye göre, sonra kendi aralarında kavga ediyorlar, çıkan cevaplar da çelişkili oluyor. saçma işte.

@bohr atom modeli verdiginiz ornekle de oksimoron oldu yurt disi diyen adam mi gozunde buyutuyor y.disini yoksa dinleyici karsi taraf mi :)

işte ülkesine göre değişiyor. yurtdışı denmeli diyen gelişmiş ülkeler için diyor. yani gözünde büyütüyor. yalnız adam gelişmemiş bir ülkeye yurtdışı dediğini anlarsa ona da "niye yurtdışı diye hava atıyorsun alt tarafı x ülkesi" diyor.

oksimoron onların kendisi. :)

oradaki amaç türkiye'de değilim mesajı vermek bence. türkiye'de olmadıktan sonra nerede olduğumun önemi yok, burada yaşamıyorum diyor yani.
bunu da tamamen literal manada söyleyebiliyor, yani "hah ben burada yaşamıyorum chanim yhaa" anlamında değil; ikametim burada değil, hep burada değilim, gitmem lazım vb. gibi bağlamlar içinde.

niyet okuyacaksak eğer... söylendiği gibi görgüsüzlük olmasın ya da eziklik olmasın diye de olabilir. yurt dışında yaşıyorum diyen biri gabon'da yaşıyorsa bunu söylemek istemiyor olabilir. bu durumda yurt dışında yaşıyorum diyerek insanların ilk aklına gelen avrupa-abd fikri yüzünden kendini daha "cool" hissedebilir.

ben insanların zihninde "yurtdışı" diye bir diyar olduğunu düşündüğümden bu başlığı açtım. ülke adı vermek en iyisi bence.

Gereksiz detay vermemek icin soylenmiyor tabii ki. Misal avukat ve doktorlarla cok alay ediliyor sosyal mecralarda, ilk firsatta alakali alakasiz mesleklerini soyledikleri icin. Yurt disinda yasayan kisi de ilk firsatta soylerse, bir de ulkesini belirtirse karsidakinin 'ee hangi ulkeden yasadigindan bize ne ki?' diye dusunmesi isten bile degil. Ben de yurt disinda yasiyan bir avukat olarak -:)- isim dolayisiyla aradigim yerlere gerekli oldugunda yurt disinda yasiyorum diye belirtiyorum, cunku ulkeyi soylemem bir seyi degistirmeyecek. Mesela bugun bir mahkemeye telefonda 'kesfe katilamayacagim cunku yurt disindayim' dedim, ingilterede degil de almanyada olsaydim da ve hatta bulgaristanda olsaydim dahi gidemeyecektim sonucta, o yuzden yurt disi denmesi gayet makul ve yeterli bana gore.

Ürünün saflığı önemli. Sindirim problemi yoksa neden olmasın.

%100 saf yazmışlar paketin üstüne. napak inanak mı?

Aromel Konya merkezliymiş. Ne söylesem tahminden ileri gitmez. Ancak deneyerek bilirsin.

import etmeyi dener misin. normalde jilet gibi cikmasi lazim.

Çalışma vektör değil, bu sitenin bazı dosyalarında oluyor böyle

denedim, bende de aynı çıktı. sorun sizde değil.

denedim jilet gibi. transparan bir katman var o nedenle bozuk gibi görünüyor olabilir.
mother's day kısmında biraz zorun var gibi.

edit: smooth tool (ai) ile belli oranda mothers day yazısı düzeliyor.

yok mkk gibi bilgi kesmez beni. ben portföyümün detayını göreyim istiyorum. excel'de portföy takip ediyorum amele gibi. milyonum olsa nitelikli yatırımcı olmaya başvurup vericem birilerine yapsın çobanlığını ama böyle olmuyor tabi.

CEPTETEB'ten çok memnunum.

İng nin genel işleyişi kanser eder insanı. Yatırım muhabbetlerini bilmiyorum.

teb'in yatirimi fena degil illa ki ikisi arasinda sececeksen.

bay b başka seçeneklere de açığım.

Ben İNG bankasını önermiyorum. Puanı yüksek olana kredi oranı düşüyor diye yalan atıyorlardı. İhtiyaç oldu insanlık hali.. Tüm bankalarda puanım 1900 çıkıyor olmasına rağmen. ( Evet çıldırmış gibi ödemelerimi tam zamanında yaparım. ) Onlar sorgularken 1300 puanın var o yüzden sana ucuz veremeyiz diye tırı vırı yaptılar. Yalancılar..

abi ben fon icin kendi maas hesabim HSBC'yi hisse icin finans investi kullaniyorum ikisini de tavsiye etmem :D

hisse senedi al sat yapmam komisyon sorun degil diyorsan tek bir bankadan hepsini yapacak sekilde bir hesap acmani tavsiye ederim ve teb cidden fena degil. ING daha karisik geliyor bana hep.

bir kamyoncu veya tırcı bul rica et atsın seni

youtube'a fail compilation yazabilirsin. bi şekilde izlettiriyorlar kendini.

Yıllardır Fail videoları izlediğim için artık beni baymaya başladı. Bu kanalı buldum redditten derlemeler yapıyor arada yine failler de var.

www.youtube.com

Police activity

www.youtube.com

çocukluk ve gençliğine denk geldiğinden öyle geliyor. 80'lerin dans müzikleri daha eğlenceli bence.

eurodance güzel, artık spotify youtube dan doyana kadar dinlersin ama bbc nin müzik radyolarında hala çalıyorlar program yapıyorlar, o dönem bu müzik türüyle alakam olmamasına rağmen artık denk gelince hoşuma gidiyor, fonda kulağıma aklıma işlemiş

bbc sounds uygulamasını indir bbc radyolarını dinlemek için

ön teker çıkınca muhtemelen sığar. sığmazsa ve arkada kimse oturmuyorsa arka koltuğu yatırabilirsiniz.

sığabilir ama bagaj plastiklerine zarar verme ihtimali var. bisiklet aparatı en sağlamı.

%90 dolandırıcı çünkü bu kadar çeşit çakma yapmalarının imkanı yok. Çakması yapılan ayakkabıların tipi de bellidir zaten, normali 300 lira olan, indirimde 200 liraya satılan sıradan bir yürüyüş ayakkabısının çakmasını yapmazlar. Ya da buradaki kadar çok çeşit halı saha kramponun çakması yoktur.

Fiyatları karşılaştırmadım piyasayla, eğer çok fark yoksa dolandırıcı da olmayabilir.

üst menüde oğlan yazıyor, güzel bir çakma sitesi.
çakma olsa can feda, 5 liralık ayakkabı da gönderebilirler.

"800 TL ve üzeri kargo bedava" yoh anas...

Çakallar.

dolandırıcı olduklarına kanaat getirdim. çakmacı değildir bunlar. bu da burada not olarak dursun ileride arayan eden olursa diye.

Papa John's bence.

Uygulamadan söylüyorsanız puanı en yüksek olan tercih edilebilir

Pizza Bulls

istanbulsa ve paket geliyosa miss pizza

Capua pahalı ama pizzaları güzel gerçi pizza hep pahalı. Ben LC's, PJ's, Bulls, Lazza ve Line'ı da seviyorum. Terra ise en son aldığımda bunların arasında en ucuzuydu, pizzası da güzeldi. Tam bir günah gecesi için capua ya da bullsun enteresanlı pizzaları ya da PJ's olabilir ama.

ben bilmiyorum. parayı koymak için müzikli ortamlarda geçerli bir cryptocoin çıkartmalarını bekliyorum.

iş portfoy'de kendi fonlarının performans grafiğini diğer verilerle karşılaştırabiliyorsun ama istediğini şey mi tam anlayamadım.

Evet bir benzeri @false pretention Mesela elimdeki fonların son bir yıldaki artışını dolarla karşılaştırmam için elle hesaplama yapmam gerekiyor. Investing'de bir sürü şey var hepsine bakabiliyorsun ama fonlar yok galiba. Umarım vardır ve bulamamışımdır.

CO2S2 bey sizi de arayacaktım korona oldum, sonra kardeşim İstanbul'a geldi yanıma birkaç haftalığına. Ancak daha kendime ayıracak vakit bulabiliyorum yeni yeni. Havalar düzelsin organizasyon yapalım. Ayrıca kripto işi bence şeytan işi.

abi büyük geçmiş olsun, korona falan dikkat et kendine. allahtan nefesli sazlar ile işin yok çok fazla.

söz ettiğin fonları tanıyor musun? takip ediyor musun? ne kadar sürede %70,25 kar etmiş mesela. şunu demek istiyorum ülkenin içinde bulunduğu duruma göre fonlar, döviz, altın vs farlı tepkiler veriyor. örneğin altın fonu geçen sene en çok kar eden fon olmuştur ama faiz oranları vs. bir takım farklı değişkenler ile birlikte insanlar parayı altından farklı yerlere kaydırır. ülkenin borç durumundan tut, faizler vs bir çok farklı değişken var. yatırım yapacağın fonların grafiklerini tek tek incele. hangi dönemde artışa geçmiş, hangi dönemde düşmüş. sonra geleceği tahmin etmen gerekiyor. önümüzdeki dönemde neler olabilir ön görebilirsen doğru yatırım aracını tercih edebilirsin. zor işler. o yüzden ortaya karışık yap :)

Burada kısıt olmadığı için (yani en az bu kadarı ile F alacağım ya da her birine en az bu kadar yatıracağım gibi) size optimal bir şey yazamıyorum.
Hoş, yazsak da mantıksız zira değişkenlerin sayısı pek fazla.
Hepsinin artmış olması güzel bir başarı, D seçeneği mantıklı görünüyor.

Bir gün hepsinin yaklaşık oranda kıymetleneceğini düşünürseniz, (yani D Fonu'nun da bir gün %70'e varacağını düşünürseniz) D şıkkının tersini uygulamak da mantıklı olabilir.

Cevaplar için teşekkür ederim.

Draconas ilk mesajımın son kısmını tekrar oku lütfen. Ben işin matematiksel kısmını anlamaya çalışıyorum. Yoksa elbette yarın bu fonlardan herhangi biri tepetaklak olabilir onun farkındayım.

D seçeneği bana da mantıklı görünüyor. Hepsi zaten bambaşka fonlar. Avrupa var amerika var, petrol var, teknoloji var, sağlık var falan filan.

Peki D seçeneğindeki nispet olayını, doğru orantı mı yapmalı yoksa ters orantı mı? Yani "bu mal değerlenmedi şimdiye dek ama yarın değerleneceğini düşünüyorum o yüzden daha fazla miktarda fonu daha ucuza alabilirim şu anda" demek doğru bir mantık mı? Neticede yatırım dediğin şey "ucuzken al pahalıyken sat"tan başka bir şey değil.

D'yi biraz analiz ettim. D'yi oluşturan şeylerin şu anda yüksek olması hasebiyle D'yi elimden çıkardım. Dolar bazında sıfıra sıfır çıkmış oldum o fondan.

9'dan sonra bindim, çalışıyor.

Buldum. Bu da kayıtlara geçmesi için dursun burada: Fon analiz sayfasının en altında istediklerimizi ekleyip karşılaştırabiliyoruz.

yok yahu

Şu olabilir sadece. Kalabalık bir alanda öncelik platiniumlarin oluyor. Mesela konser ve stad maçlarında çoğu kişinin telefonu çekmezken platinium, prime vs. Paketler çekmeye devam ediyor.

@westblack yok öyle bir şey. Kaynağın nedir?

çok kasmamak lazım ya. benim doktorum, dişçim falanca diyebiliyorsanız avukatım da diyebilirsiniz.

hukuki işlerinizi sizin adınıza halletmesi için vekalet verdiğiniz ve dosya başına gerekli ücretleri ödediğiniz avukat sizin avukatınızdır. o arkadaşlarınıza vekalet verdiyseniz avukatınız vardır. vermediyseniz avukat arkadaşınız vardır.

Demiyorum ki. "Gittiğim dişçi" falan diyorum. Ondan tuhaf geldi herhalde.

vekalet verdiginiz avukatiniz varsa vardir yoksa yoktur

herşeyin içinde kullanıyorlar, ayçiçek yağı türk insanının mutfağından hiç eksik olmayan bir şey. sizinkiler biraz zengin sanırım. ben evimize zeytinyağı pek girdiğini görmedim, tereyağını da köyden babannem vs yapar gönderirdi bitene kadar tüketirdik dışardan da alınmazdı.

evet, kızartmalarda falan ideal olan ayçiçek yağıdır.

fabrikasyon değil mi abi bu yağlar? ben hayatta yemem. mısırözü çok duyuyordum mesela şimdi galiba geçti onun modası.

Evet, zeytinyağından daha ucuz olduğu için yoksulların alışılmış yağıdır.

Zeytinyağının litre fiyatı şu an üreticide 30 lira. Öyle düşün. Çicek yağının fiyatı uygun sağlık açısından o kadar da dert edilecek bir şey değil.

Zam yemeden önce ucuzdu. Tereyağı ve zeytinyağı görmeyen o kadar insan var ki. Yani siz zeytinyağını "yemekte memekte" kullanıyorsanız, ayçiçek yağı da motor yağı değil; kekte mekte de kullanılıyor.

@alperz parası olmayanlar yiyordu zaten.
Size uygun değil.

kızartmayı neyle yapıyorsun? tamam hepimiz yüzde 6 yağ oranımızla takılıyoruz da senede 1 defa bile olsa kızartma yapılmıyor mu?

Fakir yağıdır ayçiçek yağı. Türk halkı da fakir olduğuna göre en çok kullanılan yağ diyebiliriz. Zengin olup alışkanlıktan kullanan da vardır. Sağlık kısmına girmiyorum, öncelikli hedef karın doyurmak, sağlık açısından bi zeytinyağı değil tabii ki.

parayla alakası yok bence bu işin. ben de memur çocuğuyum. az yedik düzgününü yedik. ben şimdiye dek lokantaların aldığını ya da işte kızartma falan yapacaksa birileri onda kullandığını zannediyordum ciddi ciddi.

ayçiçek yağıyla yapılmış bir taze fasulye yemeği hayal edemiyorum mesela.

Ayçiçek yağlı fasulye hayal edemiyorum diyorsunuz da, zeytinyağlı fasulye'nin adının zeytinyağlı fasulye olması, bu ülkede default halinin zeytinyağlı olmadığını gösteriyor zaten :D


İkisinin de yeri ayrı bence, ikisini de kullanıyorum.

Bizde de kullanilirdi, fakir de degildik. Aliskanlik oyleydi. Hatta bir donem margarin de kullanilirdi tereyagina alternatif olarak, sonra margarin zararli oldu sivi yaglar saglikli oldu onlara gectik. Simdi islenmis yaglar sagliksiz islenmemisler saglikli diye tereyagina donduk zeytinyagi da kullaniliyor. Arada kizartmalar icin hala aycicek yagi kullaniliyor ama nadir de olsa, zeytinyagi kizartma yapilacak yag degil.

Saglik endustrisi biraz geriden geldigi icin neyin saglikli neyin sagliksiz oldugunu anlamak yillar suruyor, anladiklarimizi da yanlis anlamis oluyoruz hep. Yagin benzeri yumurta icin de gecerli, bir donem cok saglikliydi, baska bir donem kalp hastalarinin yemesi yasakti, baska bir donem yine saglikli oldu fln. Insanlari suclamayin, herkesin oturup literatur taramasi yapacak vakti ve enerjisi yok. Yanlis bilgilendirme yapan, endustri lobilerine yenik dusen devlet politikalarini sorgulayin esas. Yillarca becel gibi markalarin kendilerini kalp dostu diye pazarlamalarina izin veren, hatta buna destek olan kuruluslari suclayin.

soğuk sıkımda zeytinin kurtlarını ayıklıyorlar mıydı ya vay be
dünya ve türkiye, akdenize kıyısı olan zeytin bahçelerinden ibaret değil, zeytinsiz yaşayanlar var
bu arada zeytinyağlı çoğu sıcak yemek lezzetsiz, yenmeyecek tadda, ayçiçeğe nispetle(gustoyum o biçim)

geçen ayçiçek yağı bitmiş evde kekin içine içim acıyarak zeytinyağı koydum kokudan yenmedi. yemiyormusunuz siz kek, kızartma. ben trakyalıyım çoğu yemekte memekte ayçiçek yağı kullanılır.

herhalde yaşanan yöreyle ilgili bir durum o zaman bu.

dedemin anlattığına göre de memlekette tereyağı hariç yağ bilmezlermiş.

Aristokrat tribinden başka bir şeyle ilgili değil.
Ciddi ciddi zannettiklerinin başka bir açıklaması yok. :)

yemek kültürü düşük gelirli toplumlarda ekonomiyle şekillenir.
siyahilerin, kölelik zamanından kalma alışkanlıkları ve hali hazırda devam eden düşük gelirleri nedeniyle her şeyi kızartarak yani "kalorisini arttırarak" yemesi gibi. insanlar düz sebzeyi yese enerji vermeyecek yağla zenginleştiriyor ki kalori artsın, çalışacak enerji bulsun.

tr.de de düşük gelir ve tükenen tarım nedeniyle insanlar ay çiçek hatta mısır özü gibi sağlıksız yağları evet, hala tüketiyor. dahası kızartma yemekleri çokça tercih ediliyor.
avrupa'da türkiye obezitede 1.liğe yükseldi geçen sene.
evet, yemeklerde de kullanıyorlar sadece kızartmalarda değil.

Maalesef alışkanlık ve maddi sebepler
Biz de memur çocuğuyuz, biz de yıllarca margarin ve ayçiçek yağı yedik ama son 20 yıldır zeytinyağ ve tereyağ harici tüketmiyoruz
Kek yaparken 2 su bardağı yağ kullanan varsa ağır gelebilir, ölçülü kullanırsan mis gibi olur, ben az yağlı yaparım ama normal ölçüyü de garipsemem, dediğim gibi alışkanlık meselesi

"yemekte memekte kullanıyorlar" evet. bu da yetmezmiş gibi kek, pasta, tatlı yapımında da kullanıyorlar.

Kızartmalarda kullanılır+1

Kızartmada çok miktarda kullanıldığı için de hızlı tükenir.

Sizin gibi elit insanlar haşa kullanmaz tabi ama ısı aktarma becerisi çok iyi olduğu için zeytinyağından üstün olduğu birçok durum vardır.

bu arada yanma sıcaklığı da yanlış biliniyor.
www.ozgurniflioglu.com.tr:~:text=Her%20ya%C4%9F%C4%B1n%20bir%20yanma%20derecesi,%C4%B1s%C4%B1%20220%20%E2%80%93%20230%20derecelere%20ula%C5%9Fabilmektedir.

bir satış stratejisi olarak, zeytinyağıyla kızartma yapılmaz diye bir şehir efsanesi yarattılar. oysa gerçekler tam tersi.

Fiyatlardan bağımsız zeytinyağı bazı bölgelerde yemeklik yağ iken, bazı bölgelerde asla yemekte kullanılmaz. Örneğin zeytinyağlı yemek yiyebileceğimi hayal ederken bile midem bulanıyor :) Herkes Ege’li değil.

Ayçiçek yağı da o kadar sağlıksız değil, margarin ile karıştırmamak lazım, hatta mısır özünden daha sağlıklı.

Markalara göre fiyat/kalite farkı vardı, şu anda hepsi pahalı olduğu için gündemde.

Bir ara (covid öncesi) Bizim Ayçiçek Yağı bulunmuyordu, o zaman biraz araştırınca fabrikaların satıldığı, Trakya’da ayçiçek üretiminin azaldığı gibi bilgiler öğrenmiştim. Tarımı dışa bağlayınca sanırım piyasaya üretim de yetersiz olduğundan, covid de üstüne tuz biber ekince gündem oldu. Aslında mevzu epeyde başlamıştı yani.

Biz kızartmalar da dahil her türlü yemekte sadece zeytinyağı kullanıyoruz. Kek, pasta vs için de hindistan cevizi yağı. Ayçiçek yağı 1-2 yılda 1 kez falan alınıyor en fazla. Ailem aslen egeli olduğu için böyle sanırım küçüklüğümden beri. Ben de zeytinyağı dışında bir yağla sebze, baklagil falan pişirdiğimi düşünemiyorum.

bunu "pis fakirler" geyiği olarak algılayan arkadaşlara teessüf ederim. ortaokulda bursluluk sınavına, babam bana "oğlum otobüse verecek param yok girmeyiver" demesi yüzünden gidememiş biriyim. ve yine de ayçiçekti mısırözüydü görmedim. kekti pastaydı öyle şeyler için kaymak kullanırdı annem mesela. onu da aldığımız sütün kaymağını biriktirirdi oradan kullanırdı.

hatta amcam çöpçüydü benim. ilkokulu bile bitirmemiş. eşi de çalışmazdı tütüne falan giderdi. onların evinde de görmedim.

rewlack'ın yazdığı yanma sıcaklığı da mühim mesele. geçenlerde bir arkadaşımın evine yemeğe gittim. hazırlarken de yardım ediyordum. baktım iki şişe farklı zeytinyağı var. "bunlar ne?" diye sordum. zannediyorum ki "biri gemlik biri edremit" falan diyecek. "biri soğuk sıkım biri riviera" dedi. bunu kandırmışlar meğer. "soğuk yiyeceklerde soğuk sıkım, yemeklerde riviera kullanılır. soğuk sıkım yağ çabuk yanar çünkü" demişler. riviera denen garabetin ne olduğunu anlattım. inanmadı.

aynı şekilde kızartmalarda zeytinyağı kullanılır. hatta zeytinyağının yanma derecesi öyle düşük falan da değil. 200 civarında yanıyor. kızartmalarda 180-200 derece civarında oluyor diye araştırmıştım. evet mesele tereyağı çabuk yanar. o yüzden de mesela tereyağında pirinç kavuracağımız zaman bir iki damla da zeytinyağı koyarız ki yanmasın.

ya o zeytinyaginin kokusuna nasil tahammul ediyorsunuz? tadi da cok agir. valla ben asla yiyemiyorum zeytinyagli yemekler. kokusu bile midemi bulandiriyor. aycicek ve tereyagi kullaniyorum.

memur cocuguyum. zeytinyagini nadiren gorurdum. ama sicak yemeklerde bizde asla zeytinyagi kullanilmaz. ben de zeytinyagli yemekleri asla yemem. kendi evimdeyim, eve sokmuyorum. ben hic sevmiyorum.

tereyagina bayilirim. sek marka aliyorum simdilik. maasim arttiginda organikcilerden almayi planliyorum.

dandik yağ kokar öyle. güzelini alırsan sorun yaşamazsın. bir keresinde öyle dandik bir zeytinyağına denk geldim. bildiğin kötü kokuyordu yemek. ziyan olmasın diye yedim ama bir daha o adamdan almadım asla.

hah. meseleyi noal harari sosyal darvinistliğine de bağlamışlar
yahu brokoli haşlanınca mı güzel, fırınlanınca bi tarafı kızarınca çıtırlaşınca mı güzel. tamam kalori malori de, eski insanların da damak tadı vardı be kardeşim

bunu birebir bulamazsan bir kaç çelik raf profili ile kendin yaparsın

manfrotto'nunn yemek çekimlerinde felan kullanılan tripotları var. onlara bakabilirsin.

Multi Mount bar
fotografium.com

sıradan bir masa lambası ve bir selfie çubuğu ile ucuzca yapılabilir gibime geldi.

100 liraya amazon'daki zımbırtının telefon tutacağı olmayan versiyonu var. onu alıp bir şekilde ucuna telefon tutacağı monte edeceğim. diğer seçenekler manasız derecede pahalı.

urun.n11.com

telefon için bu ürün mantıklı ama kamerayı taşır mı bilmiyorum...

akrobat tutucu alın
www.amazon.com.tr

Silme, havalandır bekle. Zamanla geçecektir.

Ayrıca balığı sadece tereyağında kızartırsan koku yok denecek kadar azalıyor.

Afiyetler olsun.
Havalandırinca geçer ama febrez alıp migrostan onu da hoca edebilirsiniz.
Tabi sirke karbinattgibi çözümler de var ama febrezi alın hoca edin yarın saat sonra her yeri açın yarım saat bekkeyin (böylece zaten vakit de geçmiş olur :)l

kucuk bir yanmaz kap ile ocakta bir miktar su-camasir yumusaticisi kaynat 25-30 dk, mis gibi kokar her taraf.

Çamaşır yumuşatıcı kaynatıp da zehir solumayın.
Lütfen.
Yani siz yine istiyorsanız yapın da,
Çocuğunuz, hayvanınız varsa onlara solutmayın.

sirkeli su kaynatın ocakta düşük ateşte. ilk aşamada biraz sirke kokuyor ama sonra balık kokusu tamamen geçiyor. alternatif olarak adaçayını yakıp gezdirebilirsiniz evde. yine ocakta lavanta kaynatmak da güzel oluyor.

Sirkeli su kaynatın ya da suya biraz kahve koyup kaynatın. Evde tütsü ya da kokulu mum varsa onu da deneyebilirsiniz. Ayrıca buzdolabı kokusunu çekmek için süt ya da karbonat kullanılıyor. Düz mantıkla belki bir kaba süt yada karbonat koymak da kokuyu çekebilir

arkalı önlü açtım camları bütün gün. şimdi koku kalmadı galiba.

Kuru bir kaç kaba karbonat koyun, faydası olur.

yer yer bunu hatırlattı gibi ama bilemiyorum.

www.youtube.com

yes yes buldum evet. aradığım şu video idi aslında: www.youtube.com buna ulaşmak için şarkının adını da hatırlamam gerekiyordu.

Nasıl katlandık?

Çünkü interneti medya için kullanmıyorduk, film müzik vs izlemiyorduk, indirmiyorduk. Youtube yoktu.

Girip chat yapıyorduk %90. İnternet sayfaları çok fazla banner, flash, fotoğraf içermiyordu, web sayfası yaparken fotoğrafların boyutlarını küçük tutuyorduk.

Keşke 35kbps olsaydı maks 8kpbs ile interneti sömürüyorduk :) . Türk telekomun %5 i kadar bir sabit ücreti vardı. Gprs modemli telefonlar satış rekorları kırıyordu o sıralar.

Hız o kadar mıydı be 8kbps eyvah... Benim o yıllardaki internet tecrübeme ait hızla ilgili aklımda kalan şeyler şu: napster'dan 4 dakikalık bir şarkıyı indirmek için yarım saat falan bağlı kalmıştım. "İyi çabuk indi lan" demiştim.

evet ben kullanıyordum. nokia 6510'a kızılötesi IRda modem almıştım doğubanktan. aylık 5 lira gprs paketi ile bağlanıyordum.

büyükada baz istasyonundan bağlanıyordu benim hat, görece az yoğun olacak ki o dönemler 56Kbps alabiliyordum, zaman zaman aşabiliyordu da.

hatta audio galaxy'den müzik de indiriyordum. siz de hatırlarsınız ki, içeriklerin çoğu text di. irc, icq, news serverlar vs. :) zaman akıp gidiyor, keyifliydi de. açıkcası 2004 de dsl bağlanana kadar, o şekilde kullanmıştım.

şimdi hızlar yetmiyor, hep daha hızlı hep daha çılgınca gidiyor süreç.

hey gidi gözler, nemlendi :)

Gprs in ilk test userlarindanim ben.telsimden 7389i telefon gondermislerdi.onunla superonline da opluk yapiyordum.okey odasi tinder niyetine nasil kullanilir orada ogrendim.ne guzel tas atiyorsun mesajini gordu bu gozler.

Sonra benim genius kafam soyle dusundu,abi bu telefon ortaligi yikar ben bunun aksesuarlarini getireyim,gittim bolca data cable,kulaklik,modem falan topladim.ama telefon bayagi pahaliydi,daha ucuz modelleri piyasaya surulunce cok satmadi.uzun sure elimde kaldi o aparatlar.

Sonra bir gun arkadasim aradi birisi kulakligini ariyor,gonderiyorum sana dedi.gelen bir tane dayi,bu telefonla alakasi olma ohtimali yok.fazla kurcalamadim,yigenim var mi sende bunlardan daha diye sordu,he dayi dedim gitti.ertesi gun baska dayilar arayip,cikip geldiler.sonra digerleri sormaya basladim hayirdir diye obrador,kalsentir falan dedi dayilar.olayin pesini birakmadim,sinirsiz talep var.kendimi varoslarda buldum.

Mevzu su.o donem 900 lu hatlarin mobil versiyonlari turemisti.ariyorsun reklamda gordugun jartiyerli ablayla konustugunu saniyorsun.ara beni boya beni zamanlari iste.o jartiyerli ablalarda mahalledeki teyzeler.biri fasulye kiriyor,oteki orgu oruyor.telefon caldi mi efendim kocacim,parcala yigidim diye basliyorlar konusmaya.bunlara verilen telefonlarda pahali diye satilmayan 7389i ler.kulaginda telefon ,ev isleri aksayinca,kulaklik talebide patlamis.dayimlar kahvede oturuyor,apartmandaki teyzeler bir evde toplanmis fetişlerden fetiş beğen.

aynen, irc için falan yeterli oluyordu. benim de aklıma telsim'in sınırsız 3g tarifesi geldi, bilmem hatırlar mısınız. belli bi kotaya kadar 3g'den gidiyor, sonra edge'a dönüyordu aşırı düşük bir hızla ama sınırsızdı. çok uzun bir süre o tarifeyi kullandım.

mobil internetle ilgili hatırladığım en eski anı dedemin ericsson sh888'i. herhalde ilk modem özellikli telefon olabilir türkiyedeki www.gsmarena.com

telsim degil ama turkcellden kullanmistim. bu arada 56kbps hic de yavas bir hiz degildi. daha GPRS vs cikmadan, evde 56kbps modem ile online Quake3 oynuyordum. ping'in en dusuk oldugu vakit sabah 5-6 arasiydi ben de o saatte kalkip oynamaya calisiyordum. lag o kadar fazla oluyordu ki kendi roketimle kendimi vurdugum zamanlar oluyordu :)

ilk motorola timeport t260 ile kullanmıştım yıl 2001 olabilir. telefonun kedisi wap denen bir sistem üzerinden çok basit sayfaları açabiliyordu. daha sonra 7110 ile kullandım. maillere mi bakıyordum öyle bişeydi. turkcell sony ericsson t300 hediye etmişti o telefona gprs üzerinden melodi indirebiliyorduk. ardından nokia6600'da icq çalıştırıyordum 2003-2004 olabilir, çok havalıydı.

Amerikan bezi gibi bir şey denemenizi öneririm, kahvenin içindeki yağı da çekecektir pamuklu o yumuşak kumaş, aroma kaybedersiniz.

Zaten bu tip şeyler kullanılıyor ve aşırı mantıklı. Alttakini öneririm bir yatırım yapayım derseniz de.
dukkan.ekolojikdonusum.com

memnunsanız niye olmasın da bir süre sonra iğrenç bir hale gelmez mi o kumaş? bir de kokabilir.

maske koyanı gördüm geçen gün.

pamuk sıcak suda daha fazla dağılır diye biliyorum. pek sağlıklı olduğunu düşünmüyorum sonuçta iplik üretiminde nice nice kimyasallar kullanılıyor.

www.youtube.com
yukaridaki videoya bir bakin.

kisacasi, bir bez filtreyi uygun ortamda, saglikli, kendi uzerinde mini hayatlar olusmadan, temiz tutmak; bir cocugu buyutmekten daha zor oldugu icin, tavsiye etmem.

Geçenlerde ben de mecburiyetten bez maske koydum, aynı şekilde harika filtreledi, kağıt filtreden çok daha iyi oldu. Ama tekrar tekrar kullanmanızı tavsiye etmem.

akı bokunu kurtarmıyor sanırım bu işin. ya da dört beş tane bezim olacak. sirkeli suyla falan yıkıycam ki yine de garantisi olmaz bakteri makteri işlerinin...

kağıda devam.

ben de genel olarak kağıt filtre kullansam da, filtre kağıdının bittiği ve yenisini almamış olduğum durumlarda tuvalet kağıdı veya havlu kağıt kullanıyorum. hatta bu sabah da bu yönteme başvurdum; sonuç her seferinde başarılı. :)

kullanım şekli: elinize 2-3 tur dolayabileceğiniz kadar tuvalet kağıdını veya 3 yapraklık havlu kağıdı -parçalara ayırmadan- hazneye şekilli şukullu (?!) koyun. şekilli şukulludan kastım, konik yapıya uygun fakat hiçbir yere de tek kat denk gelmeyecek bir biçimde hazneye koymak diyeyim. tek kat olursa erir, sadece dibine denk gelecek şekilde koyarsanız da kahve olma aşamasında filtresiz üst kısımlara bulaşır.

ne kadar anlaşılır ifade edebildim bilemiyorum fakat bu kullanımı kesinlikle tavsiye ediyorum. :)

Koltukaltından, alından vs yapılan dış ölçümler için normal.

benim de işyerine girişte 35 küsür çıkıyordu hep. hatta bir gün 34 küsür çıktı, abi ölüyorum mu ben noluyor dedim. alından ölçüyordu, bu sefer bilekten ölçtü 36 küsür çıktı. açıklaması ne bilmiyorum ama.

Angelus hocam: Yok bunlar şu kızılötesi el cihazıyla bilekten falan yapılan ölçümler.

O tip ateş ölçerlerle benim de 36dan yüksek çıkmadı, yaz sıcağında bir saat yürüdükten falan sonra bile. Ben hep sıcaklığımın yüksek olduğunu düşünürdüm, sıcağı sevmem. Dış mekan sobalarından falan nefret ederim, kaloriferden rahatsız olurum.

Tamam hepsi için öyle, anüs yoluyla ateş ölçümü yapılmadığı sürece bir derece civarı düşük sonuç verir.

o zaman her yerde bas bas bağırıyorlar "38 görürsek almayız ihbar ederiz" falan diye. o zaman kimsenin 38 çıkmaz ki. amma saçmaymış.

Uygun koşullarda yapılmamış bir ölçüm zaten sağlıklı bir sonuç vermez. Yani düşük çıkan ölçüm kesin doğru olmayacağı gibi yüksek çıkan ölçüm için de kesin doğru diyemeyiz.

Agizdan yaptigim olcumlerde 35 civari cikarim ben de, hic sorun olmadi. Doktorlar da hic uyarmadi su ana kadar. Ben de cok usumem bu arada.

sen bizi gömersin

Sözlükteki arkadaşların yardımıyla programı buldum. Adı "Sözün Doğrusu", sunucusu da Yavuz Bülent Bakiler.

Katılmayacaksan sağ tıklayıp sil ya da yanıtladan "Reddet" butonuna bas. O zamanda takvimden gider. Toplantının sahibi sen değilsen başka kimseden silinmez. Sahibi sensen o zaman sorar "güncelleme göndereyim mi?" diye. Evet dersen herkesten silinir. Daha doğrusu herkese iptal bişdirimi düşer. İsterlerse silerler.

veri>metni sutunlara donuştur işe yarar mı acaba ayrı ayrı belirlediğiniz şekilde bölse datayı
veya parçaal formulu ile kendiniz ayırın hucrelere

Bul ve değiştir ile d yi gün, h yi sa m yi da yapabilirsiniz?
Formül şart ise bilgisayara bakmam lazım ama yakın zamanda zor bilgisayarın başına geçmem

bul ve değiştir ile çözdüm mevzuyu. aklıma gelmemişti.

ataköy marina var aslında, orda içerde bikaç mekan var. ama cadde sahil gibi değil, bakırköy sahilde kitle biraz daha muhafazakar mangalcı o yüzden aradığın şeyi bulamazsın bence.

Maalesef yok.

eski bir bakırköylü olarak yok diyorum. yukarıdaki arkadaşın dediği yer de hem çok iyi değil hem de gereksiz öpülürsün. atla kadıköye git bence

Var daha dün akşam oturduk içtik ama aileler, piknikçiler çok oluyor. son 4-5 ayda 3-4 sefer de polis/bekçi alkol yasak diye uyardı. Moda daha sorunsuz rahat olur

caddebostan, moda, maçka vibe'ını yakalayabilmek için bakırköy sahilden ziyade yeşilköy sahile gidebilirsiniz.

Eski bakirkoylu olarak bende yok diyorum bir kirilmadan sonra o sahil kulturu yok oldu, moda gibi asla degil bakirkoy sahili

Baruthane millet bahcesinde sandalye atip bira iciliyor. kesin bilgi. yayalim.

Bunu onlar belirtecekler, fatura vs. kesmeyecekler ya da tutarı “0” göstereckler. Gerekirse sen de daha önceden bu ürün için vergi ödediğini gösteren faturayı vs. ibraz edersin sorunsuz ulaşır.

Yırtamazsın, sakın ups/fedex/dhl vs ile göndermesin o zaman hiç şansın yok. Derdini anlatana kadar dünya zaman geçiyor.

Yurtdışına sattığım cihazın kartı yanmış, tamir edip geri göndermek için ülkemize sokmaya çalıştım en son çareyi "geçici ithalat" yapmakta bulduk. Kartın bana maliyeti 200TL gümrükçü karta bakıyor, "bunun fiyatı 200tl olamaz" diyor. Herife üşenmedim tek tek üstündeki komponentlerin fiyatlarını çıkardım, kabul etmedi.

Parça büyükse beleşe geçirme şansın sıfıra yakın.

ödediğin para değil değer üzerinden vergi çıkarıyorlar.

Whatsapp Mac uygulaması default download klasörü olarak sistemin varsayılan web tarayıcısının ayarını kullanır. Whatsapp'ın ayarını değiştirmek için Safari'nin varsayılan klasörünü değiştirmen lazım.

Safari'ninki değişik zaten. Ona rağmen ~/Downloads klasörüne atıyor. Bir yerlerde bir pref dosyası falan mı var acaba?

Onlar tahmini değerler ama kalori yakmak illa kas harabiyeti olacak anlamına gelmiyor basmadıysan.

sadece rampalarda ve trafikte atak yaptım. Onun haricinde nabzımın %65-70'iyle gittim hep. Kardiyo olarak bakayım ben buna. İntervalli kardiyo hatta...

Caiz midir sayın hocam?

bisiklet öyledir.
normal bisiklet antrenmanı 30 dk falan bitiriyorum ben. 1 saatlik yürüyüşe denk geliyor.
sen 1.5 saat kullanmışsın peh maşallah.

bisiklet gayet faydalıdır ama popoyu ağrıtır. istanbul'da mesela azraille dans etmek gibidir. o yüzden ben istanbulda yürürüm genelde.

Gayet güzel LISS yapmışsın. Arada kısa ve yokuşlu rotaya da gir ama kuvvet için.

Sinirlerle ilgili olabilir nöroloji derim. Geçmiş olsun.

Hekim veya biyomedikalci değilim, kimyacıyım. Hiç önemli değil. Biz hidrojen peroksitsiz yapıyoruz benzer formülü. Hassas ayarlamıyoruz oranları.

Usta ondan zaten o tayfaya yönelttim sorumu.

WHO kendi dokümanında "bu oranlar iyidir" demiş. Benimki biraz farklı olmuş. Meslea hidrojen peroksit %0,125 isterken benimki 0,120. Bu işlerden gram anlamadığım için emin olmak istiyorum.

Sen kendinden emin olarak "iyidir iyi" diyorsan ona da eyvallah. Bu şekilde ayarlayayım oranları.

İşte o fark hiç önemli değil diyorum. Eminim. Kimya mühendisiyim ve kendimiz de lab'da yapıyoruz.

ilaç gibi mg bazında vucuduna aldığın bir madde değil bu. eline sürüyorsun, sürerken de oluşan katmanın mikron bazında kalınlığını ve temas süresini ayarlayamayacağın için formüldeki oranlar o kadar kritik olmuyor.

3-4-1-2

sırasıyla

1-Renault Clio Symbol (2000-2001 falan)
2-Peugeot 307 (2002)
3-Ford Focus (1999-2000 civarı)
4-VW Bora (1999)

bir iki aylığına araba alma işi çok mantıklı gelmedi. hele ki şu dengesiz piyasada. olası masrafları düşünüp (bakım, sigorta, mtv, muayene, ruhsat, olası kaza vs) kiralamak için de biraz fiyat araştırırdım ben olsam.

yukarıdakilerden yola çıkarak da, ilgili malum sitede dört aracın da bu özelliklerde satışta kaç tane araba olduğuna bakıp, en çok ilanı olanı en çok piyasası olanı şeklinde düşünebilirsiniz.

Çok temiz bir 307 buldum. Düzgün clio bulamazsam yapıştırsam mı diye kafam çok karışık. Bana bi gaz verin be...

focus kesinlikle.

reanarchy beyciğim evet o işi de araştırdım. mantığım şu:

muayene, vergi ve bakım istemeyen(minimum bakım yağ değişimi falan) bir araç bakıyorum. bir akrabam 25 yıllık motor ustası ona baktıracağım. şimdiye kadar al dediği arabanın dandik çıktığını görmedim. dolayısıyla kaza yapmadığım takdirde aracın bana maksimum masrafı noter + yağ değişimi + detaylı temizlik olur.

bir iki ay içinde de piyasanın düşeceğini sanmıyorum.

3
1
4
2

Paudi+58543678

Clio al yarına satarsın

Google Turkiye Destek Hatti'ni arayin, size secenekler sunar zaten Ads icin 1'i, Analytics icin 2'yi tuslayin vb. Seceneklerden Benim Isletmem secenegini tuslayip durumu anlatin.

Edit: Aklima geldi, pandemi sebebiyle bazi destek ekipleri telefonla destek vermiyor sanirim ama Benim Isletmem acik olabilir, arayip bakmak lazim

1- Oraya eklediğin not tamamen neden arkadaşlık isteği gönderdiğinle alakalı geri dönüş yapılabilen bir şey olduğunu sanmıyorum.

2- Bu insanlar bu kadar öküz mü ya?
öküzlükle ne alakası var, dönüş yapmak zorunda değiller ki.

ama sonra kabul eden adamın adı chat penceresinde çıkıyor ve benim yazdığım not orada benim yazdığım bir mesaj olarak görünüyor.

Bağlantı isteğini kabul ettikten sonra mesaj düşüyor ona. Bence öküzlük. Attığın mesaj, gönderdiğin istek kara kaşına gözüne değil herhalde. Profesyonel bir mecra, profesyonel şekilde bir cevap vermek de adaba uygun olur.

siz mesaj attınız diye karşı taraf cevap vermek zorunda değil, ne alaka.

sizin attığınız mesaj benim ilgimi çekmiyor, ben bunu sizinle paylaşmak zorunda değilim.

attığınız mesajın ekşiduyuruya girince sağda solda çıkan reklamlardan farkı yok. onlara tıklamıyorsam size de cevap vermiyorum.

işinizin ne olduğunu söylerseniz ona göre yeni öneri gelebilir. b2b iş mi b2c mi hizmet mi mal mı nedir?

Bence öküzlük kavramını biraz daha genişletmelisin.

işim b2b. benim müşterim olabilecek insanlara mesaj atıyorum. zaten sektörümüz küçük. mesaj attığım çoğu kişi tanıdığımın tanıdığı çıkıyor.

reklam vermeyi ben de düşündüm ama bunun daha samimi bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum çünkü önüme gelene mesaj atmıyorum. bu networking oluyor olmalı bence. ya da o zaman şöyle sorayım: networking nedir?

Bence burada iki konu var; birini eklerken yazdığınız notu farketmiyor olabilirler. LinkedIn'de birini eklemek çok ciddi bir aksiyon değil, haliyle daveti kabul edip geçiyor olabilirler. Bence önce ekleyin, sonra cevap yazın, cevap alma oranınız artar.

İkincisi de cevap alamazsanız çok sıkmayın. Bunu da öküzlük olarak düşünmeyin. Herkesin bin tane işi var, LinkedIn'e bakıp birilerine nezaketen mesaj yazmak kimsenin önceliği değil. Diğer yandan size nezaketen yazılacak "Teşekkürler, ilgilenmiyorum" sizin bir işinize zaten yaramayacak. Haliyle nezaketen red mesajı almış olmanızla hiç mesaj almamış olmanız arasında sizin için pek bir fark olmaması lazım.

Gelinde yaşıyor mu yoksa onunda altsoyuna mı kaldı bu kısmı önemli çünkü muhatabınız bşr kişimi yoksa bir sülalemi bunu bilmeniz lazım.tek kişiyse gider konuşur helalleşirsin ama karşında kalabalık bir aile varsa bunların hepsinin hissesini ayrı ayrı devretmesi gerekiyor.orada bir geçimsizlik varsa o zaman düşündüğün saçmalıklar olur.
Eksper yaptır,değerini belirle al yanına evrağını git konuş.çıkan değerin az buçuk üstünüde teklif et ki olumlu bir düşünce oluşsun.

gelinimiz dedemin akranı. onun kardeşleri de müteveffa. dolayısıyla gelinin kendi sülalesinden olan yeğenleriyle muhatap olacağız. zaten sıkıntı çıkarma ihtimali sadece onlarda var. bizim tarafta benden başka kimse o evle uğraşmaz.

Allah yardımcın olsun şimdiden.o ailenin bir büyüğüne git meramını anlat,gerisiyle o konuşsun.tek tek olacak iş değil.içinde yurtdışında olan vardır,hakkında haciz kararı olan vardır.haberi olmayanda çıkar bizim oğlana honda civic alsana diyende.izalei şuyu yapsaydım keşkeye dönebilirsin.sırf vekalet masrafları bile dünya tutabilir.

Siz kendi adınıza almak istediğinizi belirtirseniz kıymete biner, güvendiğiniz birisi sizin haberiniz yokmuş gibi alıcı olarak yeğenlere teklifte bulunsun, kafalarına yatarsa zaten sizin de hisseniz olduğu için size gelecekler siz de madem satmaya niyetlisiniz o paraya ben alayım yabancıya gitmesin diyerek anlaşmayı kurun. Doğrudan siz isterseniz fiyat beğendiremezsiniz.

Satın almak için dava aç. Mahkemede satılsın. Senin payın 4/32 atıyorum. 28/32 lik parayı öder alırsın. Senin önce alma hakkın var. Dava öncesi payını artırırsan daha karlı olur. Anlaşabildiklerinden direkt al.

bizimde ailede böyle bir durum vardı. saçma bir yerde doğru düzgün yerini bile bilmediğimiz bir arsamız varmış. uzak bir akrabamız geldi durumu izah etti . şu paraya hisselerinizi devredin bana ben araziyi değerlendireceğim dedi.

bizde o parayı biz sana verelim bizi daha rahatsız etme dedik. bir daha yanımıza yanaşmadı. demek istediğim ölü fiyata kapatıcam derken kontrada kalma...

Barkod okuyucu, barkodda yazanı aynı klavye ile yazmış gibi ekrana yazar.
Klavyenin aynısıdır.
Yazinsibrasi mesela enter a basılması gerekiyorsa özel barkodlar okutukarak okuyucu programlanabiliyor.

Zirai ilaç satan firmada çalıştım bir süre. Bunun için biz ekstra bir program kullanıyorduk. Yani zirve gibi logo gibi hem stok hem cari, alış satış vs takibi yapabileceğimiz bir program. Bu program da bakanlıkla ve bakanlığın sitesi ile entegre çalışıyordu. Programa düşen faturalar aynı zamanda gts'de görünüyordu.

Satış durumunda programda sizin son paragrafta anlattiginiz işlemi yapıyorduk. Barkodu okuttugumuzda sistem hangi gubreyse onu ekrana getiriyordu.

Harici bir program kurmadan olur mu bilemedim. Çünkü bazı gübreler vs bakanlikca tanımlanmış olmuyordu. Onları biz program üzerinden tanimliyorduk.

El terminali dediğiniz pos sanırım. Pos cihazı ve barkod okuyucu için uyumluluk sorunu olacağını sanmıyorum. İşe göre secmiyorsunuz. Zaten teklif alırken işinizi söylersiniz, ona uygun bir cihaz verirler. Örneğin gıda satış olmadığı için Multinet geçen bir posa ihtiyaciniz olmaz.

İletişim numarası vardır mutlaka. Ben değil ama başka bir personel sürekli telefon ediyordu takildigi yerde. Çok yardımcı olmuşlardı. Yeni bir sistem olduğu için alisiklar yani.

yok yok stok takip falan yok. bu gts sitesine satış oldukça ekleme yapacak arkadaşım.

el terminali dediğim de barkod okuyucu. mesela: urun.n11.com

Tamam, dediğim gibi, klavye olarak düşünün.
Sonunda entera bassın ya da basmasın diye bir ayar gerekebilir o kadar.

sozlukten bu cevabin sorusunu sormustum. cevap geldi. super. aliyorum o zaman bu linktekini geciyorum. kaptim bedava birayi sagolun.

www.parasut.com istediginiz ozelliklerin hepsi parasut uygulamasinda mevcut

abonelik olayına pek sıcak bakmıyor bu işin sahibi. ben yine de ileteyim. yok mudur şöyle mesela excel makrosu gibi bir şey? satın alalım kalsın.

evet daha mantıklı. küçükten büyüğe doğru git.

kupon ürün teslim alınıp onaylandıktan sonra aktive oluyor yani aralarında en az birkaç gün olur siparişlerinin.

Donanımhaber'e bak orada çok fazla ve farklı kuponlar satılıyor.