Ekşi Duyuru

bugün vodafone'dan sms geldi, taahhüdüm önümüzdeki ay sona erecekmiş. vodafone yanımda bana yeni bir tarife önerdi. 4gb internet. 4 gb da instagram, youtube ya da spotify için internetim olacakmış. bu üçünden birini ben seçecekmişim. yeni tarifeyi katılmayı kabul ettim, "talebiniz işleme alındı, önümüzdeki ay yeni tarifeye geçeceksiniz" mesajı geldi ama bana uygulama seçtirmedi. ne zaman ve nasıl seçtirecek, bilgisi olan var mı?




 

ac serisini hiç oynamadım. birini almak istiyorum. hangisini önerirsiniz?

not: ps4


 

ricky gervais-humanity'i yeni izledim çok iyiydi. tom segura-disgraceful'a başladım yarısında sıkılıp kapattım. hangilerini önerirsiniz?




 

ne süreceğimi şaşırmış durumdayım.

1- bepanthol
2- aloe veralı bebek yağı
3- sudocream

 

geçen ay birine ssd'li laptop sattım. alan çocuk bilgisayardan hiç anlamıyordu, ssd'nin ne demek olduğunu nasıl takıldığını falan anlattım. sonra anlaştık, bilgisayarı elden sattım, parasını aldım. şimdi 1 ay sonra bana "siydi yeri çalışmıyor hoca bilgisayar bozuk" benzeri mesajlar atıp parasını geri istiyor. sizce ne yapayım?

anlamayanlar için: ssd, dvd-rom'un yerine takılı. anlatmıştım aslında ama çocuk cd'yi "siydi" olarak yazacak seviyede bilgisayar cahili.


 

bu akşam apartman toplantısı yapıldı. kimisi imar barışından yararlanmak istedi, kimisi istemedi. istemeyenler devletin para söğüşlemek için icat ettiği bir şey olduğunu, iskan alınmadığı taktirde hiçbir zarar gelmeyeceğini söyledi. isteyenler oturma ruhsatımızın olmadığını, ileride bu daireleri satarken sorun çıkacağını söyledi. valla iki tarafa da hak verdim, çoğunluğa uyarım dedim işin içinden çıktım. salı bir daha toplanılıp kesin karar verilecek. önümüzdeki hafta cuma günü ödemenin son günüymüş.

sizde hiç gündeme geldi mi? gerekli mi gereksiz mi? az buz bir para değil çünkü. başvuruda tonla ödüyorsun, sonra tapunu yenilerken bir daha ödüyorsun. daire başına toplamda 10 bine yakın bir para çıkıyor durduk yere.


 

babet çorap giydiğimde ayakkabıyla 50 metre yürüyim, hemen topuktan sıyrılıyor çoraplar. hangi babet çorabı hangi ayakkabıyla giysem aynı. size de oluyor mu yoksa bende mi bir sorun var?




 

sb




 

var mı? küçük bir yer olduğundan bilemedim. atm yoksa ona göre yanımda nakitle gidicem.




 

benimki yenilenmemiş. hiç böyle olmazdı. sizinki yenilenmiş mi?




 

geçen sene izlemiştim. yarı amatör bir türk grup. şarkının saçmasapan sözleri vardı, "yola çıkmadan çişini yap" falan diyolardı. klip deniz kenarındaydı, kılıçlı lazerli absürt bir şeydi. neydi bu bilen var mı?




 

özellikleri şunlar:

eksiup.com

- dell inspiron i5
- 15 inç
- 5 yıllık makine
- kasasında, ekranında vs. sorun yok
- batarya ölü. prize takılı değilken çalışmıyor.

ikinci soru: sizce bataryayı yenileyip mi satışa koymak mantıklı? bu şekilde alan çıkar mı?

 

sb

kur 5,92.


 

rdr2 bitirdim. witcher 3 son dlc'deyim, bu hafta biter. sıradaki oyunum ne olsun? hazır evde iş yapmıyorken boş vakitlerimi oyunla geçiresim var.

- açık dünya seviyorum ama iki tane üst üste büyük açık dünya oynayınca biraz yoruldum. lineer oyun olsun bu sefer.
- shooter ve first person sevmiyorum.
- hikaye önemli.
- god of war hariç.

 

witcher 3 ps store'da 39 tl. bu saatten sonra alınıp oynanır mı? neticede 4 senelik oyun. geniş ekran tv'de oynuyorum görüntüleri çamur ve hantal gelir gibi çekincelerim var. ilk etapta dlc'lerini almam zaten.




 

maks 1000 tl'lik giriş seviyesinde samsung telefon bakıyorum. sizce hangisi iyidir? android telefonlardan hiç anlamıyorum.

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

 

airbnb'de iki senedir odamı kiralıyorum. aramalarda üstte çıkmak için anında rezervasyonu açık bırakıyorum. yani konuklar benden onay almadan rezervasyon yapabiliyor. şimdiye kadar perulusundan tayvanlısına, italyanından bolivyalısına bir sürü kişiyi ağırladım. kimisiyle hala whatsapptan yazışıyoruz. yurtdışına çıkarken konaklama işi genelde çok önceden halledildiği için rezervasyonlarım erken yapılıyordu, zaten ön onaya gerek olmasa da konuklar nezaketen önce kendilerini tanıtıp müsait olup olmadığımı soruyordu, öyle kesinleştiriyorduk. ben de böylece misafirin geleceği tarihe göre kendimi ayarlıyordum. çünkü normalde çalışan eden bir insanım. ona göre evi düzenliyorum, odayı hazırlıyorum, misafiri ben karşılayamayacaksam anahtarı birilerine veriyorum onlar hallediyor vs. bir sürü iş yani.

dün gece 1'de tam yatacakken airbnb'den bildirim geldi. ingiliz (müslüman göçmen) adamın biri cart diye bugünden başlamak üzere bir haftalık rezervasyon yapmış ve sadece "uçağım gündüz 2'de atatürk'te olacak, bana açık adresini verir misin?" yazmış. mesajı görünce elim ayağım boşaldı. şu an ne ev hazır, ne ben o saatte evdeyim, ne de adamı karşılaması için birini ayarlayabilirim. adama "akşam gelebilir misin, gündüz evde yokum" yazdım. iş çıkışı eve gidip odasını falan hazırliycam. ama eleman ne airbnb'den ne whatsapptan cevap vermiyor. konaklama tarihi hemen bugün başladığı için rezervasyon iptal edilemiyor, fatura bile kesilmiş. daha da büyük sorun, adam hiç güven vermiyor. siteye yeni üye olmuş, ne iş yaptığı belli değil, whatsapp fotosu bir acayip, istediğiniz kadar islamofobi diyin ama tip kayık, ayrıca hangi manyak yurtdışı gezisine giderken konaklamayı uçağın kalktığı gün yapar? sanki terörist zannedilmek için elinden geleni yapıyor gibi.

sorularım:

1. ben bu adamı görmezdem gelsem, kapıya kadar gelse kapıyı açmasam falan ne olur? airbnb'den kesin kovulurum sanki ama bunun dışında nasıl bir yaptırım olabilir?
2. siz olsanız bu profildeki birini gönül rahatlığıyla evinize alır mısınız? adam cevap vermiyor. geldiği gün rezervasyon yapıyor. tip desen mücahit. eve onlarca kişi girdi çıktı, ilk defa birine güvenemiyorum.
3. abartıyor olabilir miyim?

 

geçende bir yerde bir konu konuşalım kahve içelim diye rastgele bir kafeye oturduk. adamlar kahve nazisi çıktı. menüde adı sanı duyulmamış kahveler var. hangi çiçeklerin, meyvelerin aromalarını taşıdıkları yazıyor. kafenin sahibi geldi, kendini tanıttı, beş dakika kahveleri nereden aldıklarını, kahveyi nasıl demlediklerini anlattı. kırmamak için o enteresan olan özel kahvelerden birer tane söyledik.

tam konuyu konuşucaz bu sefer de "kahveyi masanızda hazırlayalım görün istedik" diyerek filtre kahve makinesi getirdiler. 5 dakikalık sunum gibi anlattılar. yok kaç derecede ne kadar su koyuluyor, kaç gram kahveye kaç litre su, yarısını dinlemedim valla hı hı yaptım. neyse kahveleri fincanlara döktüler, artık rahatız herhalde diye düşünüp konuşmaya başlamıştık ki masalarda şeker olmadığını fark ettim. çayı kahveyi az da olsa şekerli içiyorum. garsondan şeker istedim, işte asıl nazilik de o zaman başladı.

"bu kahveyi şekerle ziyan etmeyin lütfen" diye tersledi önce beni, köylü muamelesi gösterdi. kahvenin benim için çok da önemli olmadığını söyledim, bu sefer de yüzü asıldı. "masalara şeker koymamamızın bir sebebi var, biz bu kahveleri çok özel yollarla getiriyoruz" falan filan yine bir şeyler anlatıyor. "biraz süt koyun o zaman yumuşasın" dedim, onu da vermedi. netice itibarıyla canımın hiç istemediği bir şeyi zorla içirdiler gibi oldu. zaten kahve konusunda öyle rafine zevkleri olan bir adam da değilim, aromaları falan da almadım. düz filtre kahvenin bir ekşisi gibiydi tadı.

herhangi bir şeye gereğinden fazla bağlı olan insanların uyguladığı bu tür dayatmalara siz de uyuz olmuyor musunuz? ulan bırak ister şeker koyayım, ister karabiber dökeyim. alt tarafı kahve içip yarım saat oturup siktir olup gidicem. adamlar kahveyi namus meselesi yapmış.

not: "şekeri bırak bla bla" diyip sağlıktan girmeyin. tatlı yemeyen bir insanım. normalde şeker tüketmiyorum. tuz neredeyse hiç kullanmam. niyeyse şeker için gösterilen naziliği tuzda kimse göstermiyor, o da ayrı bir tartışma konusu.

 

bundan sonra başlaması için hangi ps4 oyununu önerirsiniz? shooter sevmiyorum. fazla teknolojik settingler sevmiyorum. god of war gibi sırf hack&slash de olmasın. sandbox olmasına gerek yok. ac odyssey olabilir gibi ama daha önceki hiçbir oyununu oynamadığım için kararsızım.




 

haftasonu arkadaşla eve kapanıp oyun oynamak için ps4 konsol ve ikinci bir kol sipariş ettim. ikinci kol için ayrıca şarj kablosu almam gerekiyor mu? ben pille de çalışıyor sanıyordum bu aleti, pili yokmuş.

not: bir de ikinci kolu dualshock v2 aldım, konsolla beraber gelen v1 sanırım.


 

ptt kargoyla bir oyun konsolu göndericem. elimde kutu yok. oradan uygun boyutta kutu bulabilir miyim?




 

şu anda çalışıyor mudur? ona göre iş çıkışı güzergahımı belirliycem.




 

1. en erken kaçta gidebilirim?
2. açıldığında çok yoğun oluyor mu?



 

işten izin almayı gerektirmeyecek şekilde en kolay ve masrafsız nasıl hallederim? özel hastaneler 6'dan sonra ya da haftasonu rapor veriyor mu? veriyorsa ücreti ne kadar? kan grubu kartı da gerekiyormuş sanırım. rapor aldığım yer onu da hemen verir herhalde, değil mi?




 

daha önce deffing diye bir terim duymuş olan var mı? bulking'in tam tersiymiş. "defining muscle mass" anlamında kullanılıyormuş. türkçede oturmuş bir kalıp varsa güzel olur.




 

pasolini'nin salo'su gibi ya da cannibal holocaust gibi tuhaf/iğrenç (aynı zamanda mümkünse bunlar kadar kötü ve komik) eski film önerisine ihtiyacım var. torrent'te bulunabilecek filmler olursa iyi olur. illa italyan olmasına gerek yok.




 

online yatırılıyor mu?




 

lanet olsun, canın cehenneme gibi anlamlara gelen ama eskilerin kullandığı, günümüzde demode duran bir kalıp arayışındayım. önerisi olan var mı?

not: allahlı mallahlı bir şey olmaması lazım.


 

tam otomatik
az yakan
arabadan çok anlamayan birine sorun çıkarmayacak araç arayışındayım. hangi modelleri tavsiye edersiniz? ford fiesta'lara baktım benzinlisi çok yakıyormuş mesela, dizeli yok zaten. honda jazz öneriliyor ama tipini hiç beğenmiyorum, yaşlı arabası gibi. vw polo bu fiyata bulamadım, ben mi aramayı bilmiyorum anlamadım.

bütçe 50.000 tl diyebiliriz.

 

adayla birlikte chair of defense ve opponent'lar oluyormuş. bunları nasıl çevirebiliriz? türkçede kullanılan yaygın karşılıkları var mı?

bir de aday bir iki gün önceden examination lecture'a giriyormuş. bu ne olabilir?


 

kullananı amansız bir hipster yapacak sırt çantası markaları neler var?

kanken dışında.


 

sizce trafik sağdan aktığı için mi kaldırımda orada burada sağdan yürüyoruz, biriyle karşılaşırsak sağına geçip öyle ilerliyoruz? yoksa bunun beyin yapımızla, çoğumuzun sağlak olmasıyla falan mı bir ilgisi var? mesela ingiltere'de uzun süre kalmış olanlar için sorayım, orada bu güdü tam tersi mi? soldan mı yürüyorlar?




 

kırmızı kapya biber var bildiğim. havuç bir de. başka neler var böyle, çiğken nötr, pişince tatlı olan?




 

ikea dışında, internet harici, düz t-light mum.

yer: beşiktaş, kadıköy, üsküdar.


 

barcin.com'dan indirime giren bir sneaker sipariş ettim. 1 hafta sonra baktım ses seda yok aradım, "size göndereceğimiz ürünün kusurlu olduğunu tespit ettik, o yüzden yollayamıyoruz. başka bir ürün beğenin ya da parnızı iade edelim" dediler, iade istedim. neden haber vermediklerini sorduğumda sms attık, gelmiş olması lazım dediler. sms falan gelmedi.

aynı ayakkabıyı geçen hafta korayspor.com'da indirimli gördüm, sipariş ettim. yine 1 hafta ses yok. az önce aradım, bana barçın'la tamamen aynı şeyleri söylediler. sms attık gelmedi mi dediler, yok dedim.

bunu niye yapıyorlar? amaçları ne? bu kadar tesadüf fazla değil mi?

bir soru daha, korayspor nedendir bilinmez, "550 tl'ye kadar bir ayakkabı beğenin, sizden hiçbir ek ücret almadan onu gönderelim" dedi. benim sipariş ettiğim ayakkabı 350 tl'likti. haliyle şimdi bu tekliften de kıllandım, başka ayakkabı beğensem mi iade mi istesem?

 

2. sezonun başındayım. dizi akmıyor, komik de değil. karakterler hala tipleme gibi. sonradan düzelecek mi bu dizi? yoksa vakit kaybı mı? özellikle office'ten sonra başlayınca çok sönük geldi.




 

ps 4 almaya niyetlendim. ama bu konsol işlerini xbox 360'ta bıraktığım için uzak kaldım.

- fazla oyun oynayan biri değilim, o yüzden fazla oyunum da olmayacak. 500 gb yeter mi?
- pro mu normal ps 4 mü?
- iki controller'lı paket almak mı yoksa tek controller'lı alıp ikincisini başka bir yerden çözmek mi?
- çıkalı epey olmuş, arada bir kullanacağım bir aleti sıfır almak mantıklı mı? temiz ikinci el alsam olur mu?

 

aylardır akşam yemeklerinde birer ikişer bölüm izleye izleye 9 sezonluk koca diziyi bitirdim (abd versiyonu). mizah anlayışı office'e benzer, 22 dakikalık hangi diziyi önerirsiniz? karakterlerin nefes almadan hızlı hızlı konuştuğu, altyazı takip etmekten kadraja bakılamayan komedileri sevmiyorum (bkz. big bang theory). gerçek hayat temposuna yakın, politically correctness cicişliğine bulaşmayan ofansif diziler tercihimdir.

seinfeld, friends, himym, modern family hariç. bunları izledim.


 

adres olarak konumumu kullandığında arkadaki sokağı gösteriyor. manüel adres gireyim diyorum, onda da hazır adreslerden seçtiriyor. normal adresimizi yazamıyor muyuz?




 

bir belediye başkanı bana günde 5 tane sms atıyor. engelleyemiyorum çünkü numarası çıkmıyor. mesajların sonunda "iptal için xxx" gibi bir şey de yazmıyor. ben bu sms'leri ve firmalardan gelen daha nicelerini nasıl engellerim?




 

lap steel guitar'ın türkçede bir adı var mı? ya da türkçeleştirsek en kısa nasıl türkçeleştirebiliriz?




 

yıllardır tıraş için kadın kuaförü olan arkadaşımın yerine gidiyordum ama uzağa taşındığı ve dükkana eskisi kadar uğramadığı için mecburen yeni kuaför arayışındayım. fotoğraf gösterip "bana bunu yap" diyebileceğim, yıllarca aynı kişiye saçımı kestirebileceğim, hırt/apaçi yeri olmayan hatta mümkünse unisex olan kuaför önerir misiniz?

kesim ücreti 50 tl'yi geçmesin.

not: xy kromozomu

 

beni bu ayakkabıyı almamam için ikna eder misiniz?

www.occasion.com.tr


 

en kolay en hızlı nasıl olur? siz nasıl yapıyorsunuz?




 

ilk defa denedim, ses yok. sadece şarkının spotify'daki ekranı görünüyor. bu normal mi? ses olmayacaksa bu özelliğin mantığı ne?




 

www.nike-turkey.com

site dandik. yorumlar yapmacık. nike'ın neredeyse tüm modellerinin tüm numaraları var. tükenen numara/model göremedim. fiyatlar ucuz ama çok da ucuz değil. iletişim bilgileri falan da var. gibi. risk budur diyeyim mi?

bu siteden alışveriş yapan oldu mu?

 

ağırlık sehpasında halteri bıraktığınız yere ne diyorsunuz?

şuraya yani:

eksiup.com

 

üzerinden 4 gün geçmesine rağmen ne kabardı, ne kabuk bağladı, ne de kaşınıyor. ilk günkü gibi duruyor. sanki kalemle çizilmiş gibi tertemiz. sevineyim mi üzüleyim mi? iyi bir şey mi bu?

ps: ilk iki gün hava almadı, cumartesi gecesi açtım. hala aynı.


 

bu akşam kulağımı deldirdim.

1. evde baticon, bepanthol falan var. süreyim mi yoksa ellemeyeyim mi?
2. yarın duş alsam bir şey olur mu?
2. ara sıra çevireyim mi? deldirdiğim yer çevirme dedi ama herkes çevir diyor.
3. geçici küpeyi 3 gün sonra çıkarsam ne olur?
3. 2 hafta sonra bir günlüğüne çıkarmam gerekecek. 2 haftalık delik bir günde kapanır mı?

 

hayvan gibi bir gürültüyle caddede yer deliyorlar. bu saatte çalışmaları yasal mı? hadi otoyolda falan çalışırsın da şehrin merkezi yav, etraf ev dolu.