Ekşi Duyuru

dostum maceraya ne gerek var al bagaja koy bi tane
www.hepsiburada.com

usta bilmiyorum maalesef, ama karavan işi yapanların daha aşina olacağı bir konu gibi geldi, o yoldan yürüyebilirsiniz belki.

araç kamerasının gece park halindeyken de kayda devam etmesini, ama bunu yaparken aracın kendi aküsünü bitirmemesini istiyorsunuz sanırım.

normal araç aküsüne gerek yok bunun için. kameranın voltajına amperajına uygun şu tip kuru aküler (tinyurl.com) işinizi görecektir.

kameraya bağlamak kolay da aracın şarj dinamosuyla şarj etme kısmı için ayrı bir şarj devresi gerekir.

Kamera falansa buyuk bi powerbank is gormez mi :o

@kibritsuyu, @brkylmz
aracımı kamp aracına (bir nevi karavana) çevirmeye çalışıyorum.
12v tv, 12v buzdolabı, 12v dvd player, 12v ısıtıcı webasto vs çalışıyor.

neyse, paralel bağlanmış bir akü daha alıp koltuk altına montelettim. bir şalter ile hangisini kullanmak istediğimi seçiyorum.

selam ben de benzer bir şey düşünüyorum araç ne? transporter mı?

@cedex vito, bir müşaviri aradım "olmaz" dedi.

Benzer fikirlerle yaparim ama sirket kurma iso dert seklinde yıllarca oyalandim. Kur abi sirketini. Baskasindan fatura falan seni hep kısıtlar. Şahıs firmani kurdur 500 600tl ne kadarsa. 29 yasin altindaysan gelir vergisi muafiyetine de başvur. Kafan rahat olsun

sirket kurmaktan korkmayin. sirket kurmadan hic bir sey yapamazsiniz neredeyse elleriniz kollariniz bagli olur.

esnaflik belgesi var, onun bazi kolayliklar sagladigini söyleyebilirim ama online islerde gecerli oluyor mu emin degilim.

aylık 300-500 lira için değmez. hacimli bir iş olanağı olduğunda şahıs şirketi kurarsın.

Orda geçen aslında bağıl nem. Yani havanın maksimum tutabileceği nem %100 diyelim ona göre bir oran elde ediliyor.

Bağıl nem %100ü aştığında da yağmur yağar.

Yerine göre değişmekle birlikte havada en fazla %2-3 oranında nem olabilir. %100 dediği toplam madde miktarının %2'si aslında.

Olumlu.

Aynen.

@proletarier neye "aynen" dedin?

Manufacturing in daha iyi olacagindan kuskulu,

Ikide de, Sen bas muhendis olarak katilabilirsin diyo ama pozisyon icabi mi yoksa ileride alacagi bir vasif mi buradan cikarmak zor. Sendeki potansiyeli gordum demek istemis olabilir.

Ilk dusuncelerin hep dogru.

1) "[Senin için] imalatın daha iyi olduğunu düşünüyorum, eğer ki ürün geliştirme tarafında bulunmak istemiyorsan." (Burada suspect'i "öyle olduğunu düşünüyorum/muhtemeldir ki" anlamı ile kullanmış. Zaten cümleyi düz "şüpheleniyorum" ile çevirdiğimiz zaman çok anlamsız bir şey çıkıyor ortaya.)

2) Oldukça kolay bir şekilde baş mühendis olarak gelebilirsin/katılabilirsin. Şu an için söylenmiş bir şey, gelecekle ilgili bir ibare yok.

Ek: Arkadaşlar "suspect"i görünce olumsuz diye atlamışsınız hemen, suspect'in yukarıda belirttiğim olumlu anlamda kullanımı da vardır ki bu cümlede o anlamıyla kullanılmış.
"İmalatın daha iyi olacağından şüpheleniyorum, eğer ki ürün geliştirme tarafında çalışmak istemezsen" diye bir cümle yok, bunun bir anlamı da yok. Söyleyen kişi "ürün geliştimede çalışmak istiyorsan sen bilirsin ama bence imalat daha iyi olur" demek istiyor burada.

Suspect olumsuzluk icerir

Ben yine de yazan kisinin nereli oldugunu merak ettim bazen yanlis kullanimlar olabiliyor anadilden oturu. Nereli bu arkadas?

Come in: gel bas muhendis olarak basla

I suspect xx would be better: bence xx daha iyi olur. Sonrasi da : sen yy'de calismak istiyorsan ayri tabii.

Fengari dogru demis, suspect burada oyle tahmin ediyorum ki anlami veriyor, diger turlu anlamsiz oluyor hakikaten, baska yerde calismicaksan burasi daha iyi olmaz senin icin. Boyle anlamsiz bir sey cikiyo ortaya

Birinci cümlenin olumlu mu olumsuz mu olduğunu belirleyen kilit sözcük “unless”.
Kural gereği “unless” ile başlayan cümlede fiil olumlu kullanılır ama cümle olumsuz anlam verir: Örneğin,
“I can’t let you in unless you have an invitation.” “Davetiyeniz yoksa sizi içeri alamam.”

Bizim cümlede de durum şöyle:
“Ürün geliştirme tarafında çalışmak istemiyorsan, manufacturing’in senin için daha iyi olacağından kuşku duyarım.”

Başka bir deyişle: “Sadece ürün geliştirme tarafında çalışmak istiyorsan manufacturing senin için daha iyi olur. Öyle bir isteğin yoksa hiç manufacturing’e bulaşmanı tavsiye etmem.” demek istiyor şair bence.

İkinci cümle de “Hemen şimdi başmühendis olarak başlayabilirsin” diyor. Orada “come in” aramıza katılmak, ekibe katılmak, anlamında bence.

resmen 10 kişiden 11 ayrı fikir gelmiş cevap olarak.
"suspect" i şüphelenmek olarak değil de, "bence" olarak alıyorum.

Not; vatandaş süzme ingiliz.

@fengari +1 diğerleri ingilizce kursu kurallarına göre cevap vermişler.

“Manufacturing” ve “product development” sanki birbirinin alternatifi olan iki farklı işmiş gibi düşünüyorsunuz. Ama ben buna katılmıyorum. Cümleye bakınca da öyle anlamıyorum maalesef.

"Ürün geliştirmede çalışmak istiyorsan sen bilirsin ama bence imalat daha iyi olur" demiyor burada.

"Ürün geliştirmede çalışmak istiyorsan ancak o zaman imalat senin için daha iyi olur, aksi takdirde iyi olmaz bence" diyor şair.

@aynadakileke: Sen inatla suspect'i olumsuz olarak algılamaya çalışıyorsun bu cümleden ve çok yanlış bir şekilde oradaki suspect kullanımını "I don't think" olarak ikame ediyorsun. Yani senin yorumlamana göre o cümle "I don't think manufacturing would be better unless you want to be on the product development side" oluyor. Fakat atladığın şey şu, suspect'i olumsuz anlamlı bir cümlede o cümle kalıbı ile kullanamazsın, yani I suspect x would be better" ile olmaz. Bu kalıp "X'in senin için iyi olacağını düşünüyorum/sanıyorum" anlamına çıkar ve o cümledeki suspect'in ikamesi "I guess" olur, "I don't think" değil. Senin dediğin anlamda kullanım şöyle olur mesela:"I suspect his honesty" Anlatabiliyor muyum? Bu biraz "advance" kaldı sanırım bir kısmınıza, ezber üzerinden yorum yapmaya çalışıyorsunuz.

@camussar: Ek yorum gelmiş, ilk yazdığımı kaldırıyorum bu durumda. Ama bunun bağlam bilgisi ile bir ilgisi yok, bu cümlenin tek bir anlamı var.

manufacturing ve product development bambaşka iki şeydir. neden zorla olayı daha karışık bir hale getirmeye çalışıyorsunuz anlamış değilim.

edit: ev arkadaşıma sordum, kendisi ingiliz bir akademik editör. duyuru sahibi umarım içinde şüphe kalmamıştır.

Kendimi duvarlara çarpacağım şimdi. Yahu bunu anlamak bu kadar zor değil?

I doubt(suspect) "A" would be better unless you want to be on "B". cümlesindeki suspect'in doubt ile ikame edilmesi mümkün değildir. Türkçeye ikisi de "şüphe duymak" olarak çeviriliyor ama İngilizcedeki kullanım alanlar farklı.

O yüzden yukarıdaki cümlenin olası tercümesi olarak verilen: "B tarafında olmak istemiyorsan, A'nın daha iyi olacağından kuşkuluyum." --> bu anlam o cümle ile verilmez, verilemez.

Suspect bizim Türkçedeki "şüphe kelimesinde olduğu gibi "her şeyden/herkesten şüphe duyulan durumlar" için kullanılmaz. Bir insana, bir duruma karşı güven sorunu/inanıp inanmama meselesi vb. olması lazım ki suspect girsin devreye. Yukarıda verdiğim aynı örneği tekrarlıyorum: "I suspect his honesty" gibi. Bu cümleyi yazan kişi, eğer ki şu yukarıda alıntıladığım tercümeyi demek isteseydi cümleyi "doubt" ile veya "I don't think" ile kurardı.

Yurtdışında ingilizce hukuk masterı yapmış insanız şurda, gayet hukuki bir kelime olan suspect'in nasıl kullanıldığını biliriz, insanı delirtmeyin :)

@fengari

“suspect”i olumsuz olarak algıladığım falan yok, bilakis olumlu olarak kullanıyorum. Zaten anlaşamadığımız nokta da o değil.
Senin çevirine ilk itiraz ettiğim nokta, “unless”ten itibaren olan kısmın yanlış çevrilmiş olmasıydı.

Senin çevirin şöyleydi:
"Ürün geliştirmede çalışmak istiyorsan sen bilirsin ama bence imalat daha iyi olur"
Burada eksik olan şey, “unless”in bir şart, bir koşul olarak cümleye kattığı anlam.
“A’yı istiyorsan sen bilirsin, ama B daha iyi olur” demiyor adam.
“… sen bilirsin, ama ..” ifadesi tamamen orijinal cümleyle alakasız. Adam isteğe bağlı iki seçenekten bahsetmiyor, biri diğerinin koşulu olan iki durumdan bahsediyor. Senin çevirine itirazımın sebebi buydu.

İlk yorumumda “Başka bir deyişle:” dedikten sonra yazdığım çeviriyi savunuyorum hâlâ:
“Sadece ürün geliştirme tarafında çalışmak istiyorsan [bu koşul altında] manufacturing senin için daha iyi olur.”
Kısaca söylersek: “A’yı istiyorsan, [bu koşul altında] B senin için daha iyi olur.” (Burada “suspect” olumlu olarak kullanılmış zaten.)


İkinci yorumumdaki çeviri de şuydu:
"Ürün geliştirmede çalışmak istiyorsan ancak o zaman imalat senin için daha iyi olur.”
Burada da “ancak o zaman” ifadesi, [bu koşul altında] anlamına geliyor ve senin çevirinde eksik olan şey tam olarak buydu.

“A’yı istiyorsan sen bilirsin, ama B daha iyi olur” gibi isteğe bağlı iki seçenekten bahsetmiyor, biri diğerinin koşulu olan iki durumdan bahsediyor.
Ayrıca “suspect” yine olumlu kullanılmış: “senin için daha iyi olur.”
Ama dediğim gibi, asıl konumuz “suspect” değil, senin çevirinde “unless”in yanlış / eksik çevrilmiş olması.

Soruyu soran çoktan takibi bıraktı ama biz hala tartışıyoruz. Olayı gereksiz bir kayıkçı kavgasına çevirmek istemiyorum ancak yanlış/eksik bilgi ile bir argüman kuruyorsun, düzeltmek icap ediyor:

Birincisi suspect açıklaması sana yapılmadı, cevapları incelersen benden hemen önce cevap yazan ve suspect'in o cümledeki anlamına dair yorum yapan @camussar'a yazıldı o cevap.

Gelelim sana @aynadakileke:

Ben o cümleyi ilk cevapta nasıl çevirmişim bir bak bakalım:

"[Senin için] imalatın daha iyi olduğunu düşünüyorum, eğer ki ürün geliştirme tarafında bulunmak istemiyorsan."

Gördüğün gibi çeviride unless tarafı atlanmış falan değil. Daha sonra mesele anlaşılamayınca, olayı basitleştimek için aynı anlama gelecek şekilde farklı çevirilerine yer verdim.

Ama sen cümleyi düpedüz yanlış ve söylenmek istenen şeyin tam tersi anlama gelecek şekilde çeviriyorsun:

“Sadece ürün geliştirme tarafında çalışmak istiyorsan [bu koşul altında] manufacturing senin için daha iyi olur.”

Bu senin cümlen unless değil "only if" cümlesi canım. Koy bak oraya unless yerine only if'i, her şey bir anda yerine oturacak, hayatı daha çok seveceksin.

Sorun şurada başlıyor, unless'i tek bir kalıp olarak ezberlediğin için, her unless'li cümle gördüğünde o kalıba yerleştirmeye çalışıyorsun doğal olarak. Sana İngilizce öğretenler o dili kendi mantığı ve semantiği içinde öğretmek yerine yani her kelimeyi/ifadeyi kurulduğu cümle içinde yorumlamayı öğretmek yerine, her kalıbın birebir Türkçe çevirisini ezberlettikleri için, sen de dili sadece o kalıp ve kurallar üzerinden okuyorsun. Bu senin hatan değil ama hata yaptığın kısım şu, sana yanlış olduğu defaatle söylendiği ve açıklandığı halde hala bunda ısrar edip cümleye taklalar attırıyorsun.

Bak mesela söyle cümleler var İngilizcede, "We can go surfing unless you want to stay home." Şimdi bunu senin kalıpla çevirelim gel:

"Evde oturmak istiyorsan, [bu koşul altında] sörf yapmaya gidebiliriz" veya "Sadece evde oturmak istiyorsan sörf yapmaya gidebiliriz"

Oldu mu şimdi bu?

Eğer illa bir şeyler ezberleyeceksen, unless'i Türkçe bir kalıpla değil, "if not" kalıbıyla aklında tut. Yani cümlenin unless'li kısmını if+zamir+verb+not haline getir.

Artık daha fazla açıklama yapmayacağım, olabildiğince basit bir şekilde anlatmaya çalıştım konuyu. Bir cümle için kaç kere cevap yazacağım yahu ben? Hala anlaşılmadıysa veya hatada ısrarcı olunuyorsa, bırakalım dağınık kalsın. Tüm duyuruya İngilizceyi doğru öğretmek gibi hasletlerim yok en nihayetinde.

yok ulan burdayım, bana mevzuyla ilgili bişi sorarsınız diye takip ediyorum.

Çalıştığım bankaya sordum, bilgi geldiğinde haber vereceğim.

tc numarasını ve doğum tarihini verecek sana, atm'den yatıracaksın.

bankamatikten kartsız işlemlerde "kendi hesabıma para yatırmak" istiyorum seçeneği denenebilir. cepten doğrulama kodu gönderiyor mu hatırlamıyorum ama.

yeni anayasa dediğiniz henüz görüşülmekte olan anayasa değişikliğinden mi bahsediyorsunuz?
anayasadegisikligi.barobirlik.org.tr

buradan bakabilirsiniz.

ben forum istanbulda elinde köpekle gezeni gördüm ama kafesinin içindeydiler

Supermarkete kopekle girmek avrupada bile mumkun degil, turkiyede hic degildir.

Avmyi bilmem. (Tr icin)

Sanal marketle ismarlayabilirsiniz eve.

yazmıyorsa yasaldır diyemezsin
insiyatife kalmış

Bayram haftasına özel bir durum değil maalesef. Senelik izinlerde izin Cuma günü bitince işbaşı tarihine bakılıyor. Cumartesi günü de teorik olarak çalışma günü sayıldığından senelik izinden cumartesiyi de düşüyorlar. Bazı firmalar böyle yapıyor. Yapmayanlar da var.

şimdi öncelikle, 1 saat yemek molan olduğunu hesaplarsak günlük çalışma saatin 9 haftalık da 45. 45 zaten yasal çalışma saati. bu durumda cumartesi çalışma gününden sayan şirket olmaması lazım. eğer günlük çalışma saatin 8 olsa idi kabul edilebilir bir durumda ama bu haliyle kesinlikle itiraz etmeniz lazım. aynen bu şekilde de açıklama yapın hep beraber. izinleri eritmek için çakallık peşinde koşmuşlar.

@freya

Dostum öyle değil o işler. iş kanunu Cumartesi günü çalışma olup olmadığına bakmaksızın iş günüdür diyor. Yani senelik izinden düşülür. İtiraz edince önünde iş kanununu fırlatırlarsa dumur olursun.

"4857 İş Kanununun 46. maddesinin gerekçesinde de “madde metninden, çalışılmadığı halde iş sürelerinden sayılan hallerle ilgili üçüncü fıkranın (a) bendinde yeni getirilen iş süreleri sistemine göre cumartesi günleri çalışılıp çalışılmadığına bakılmaksızın işgünü sayıldığından ve cumartesi günü yarım gün çalışılmasının da artık bir anlamı olmadığından, cumartesi gününe ilişkin cümle çıkarılmıştır” ifadesi yer almaktadır.

Buna göre, cumartesi çalışılıp çalışılmadığının bir önemi olmaksızın, işgünü sayılmaktadır. 6. gün olarak çalışılmayan, ancak hafta tatili olmayan ve mevzuata göre iş günü sayılan cumartesi günü, yıllık ücretli izin süresinden sayılmaktadır."

@himmet, yanlışın var. Sorudaki son kısma dikkat et.
cuma günü gelip 9 saat mi çalışacağım? E madem cumartesi benim iş günüm, hafta içi neden 9 saat çalışıyorum?

@himmet dayi kesinlikle haklısın ama yaptıkları da insafsızlık, zorla izin + cumartesiyi düşme şirketin hakkı olsa bile yapmaması gereken bir durum, zaten sgkya şikayet edin yasal değil demedim. direkt olarak yönetime itiraz edin dedim :(

@freya

katılıyorum. yapılan haksızlık değil ama insafsızlık. koca sene de 2 hafta iznimiz var onu da çok görüyorlar.

halkidiki tabi. batıdaki yarımada daha kalabalık olur. ortadaki tam arabayla gezmelik. kafana göre güzel bi yerde durup denize girersin falan. doğudaki kiliseye ait özerk bölge giremezsin zaten.

aynı tarihde araba ile halkidikiye gidiyoruz. 2 gün ilk ada 2 gün ikinci ada

tabelasının resmini çekmişim şimdi baktım. ikisi de değil, secret garden'mış adı.

bence downloads gibi klasorleri sd karta tasi ve bundan sonra oraya kaydedilmesini sagla. programlari kaldir ve tekrar sd karta kur (ofis programlari internet tarayicilari gibi seyleri) sonrasinda annenin kuracagi programlar icin yer kalacaktir. bir de advanced system care gibi bir program kurup periyodik olarak gecici dosyalari ve geridonusum kutusunu temizlemesini saglayabilirsin. tavsiyem iyi hizda bir sd kart edinmen.

Dandik bi manuel lens alıp extension tube takarsan bunların hepsinden daha performanslı ve ucuz sonuç elde edersin.

Zenitin 50mm lensine bakabilirsin.

iso.500px.com

ovacik - darlik - hacilli

@jimicik; evet tam istediğim ayarda yerlermiş fakat avrupa yakası değil =/

aa pardon ya, o zaman terkos golu kiyisinda balaban koyu var, orasi olabilir.

catalca olur, kiyi seridinde sahilde yakarsiniz ates.

balık osman güzeldir. manzara da on numara.

aynı sıkıntı bende de var. biri yardım eli uzatsın.

Anti-Virus programınızın SSL SCAN özelliğini kapatın. Düzelecektir.

Kaşenin amacı, şirket bilgilerinin kolaylıkla özel evraka aktarılmasıdır. kısaca plastik bir araçtır. herhangi bir ofsetten bilgi verekek senin kaşenin aynısını ben de çıkarttırabilirim. Asıl olan imzadır. Gerisi faso fiso.

www.erdem-erdem.com

dogru. kaseyi kisayol gibi dusun.

Arkadaşlar durumun ve mantığın farkındayım ama kaynak yok.
verilen kaynak "kaşe imza" adlı farklı bir uygulama için.

Noteri ara sor , sana ilgili madde varsa onu da söylerler.

kaşenin olmamasının hiçbir eksikliği olmaz. kaşe bastığınızda şirket ünvanı altında x yetkili kişisi imzalıyor demek. kaşe basmazsanız x kişisi kendi namına imzalıyor anlamı çıkabilir. kaşe olmadığı zamanlarda şirketin tam ünvanı yazılarak altı imzalanırsa yine şirket adına yetkilisi imzalamış olur.

@kakao, kaynak var mı?

kaynak yok, çünkü olmayan şeyin kaynağı olmaz. kaşe vurulması zorunlu olsaydı "kaşe vurulup imza atılmalıdır" diye bir kaynak verebilirdik.

ama kaşe vurulması zorunlu değil ise hiçbir kanunda olmayan şey için "kaşeye gerek yoktur" gibi bir cümle bulamazsınız.

kayna olarak şunu verebilirim. borçlar kanunu madde 14 ve 15:

MADDE 14- Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur.

Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer.

MADDE 15- İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.

İmzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır.

---

kaşe basılması zorunludur falan demiyor. zorunlu olursa "kaşe zorunludur" der. zorunlu değilse "kaşe zorunlu değildir" demez.

ayhh yazmıcaktım dayanamadım.Yukarda arkadaş senin bilgilerini vererek kaşe bastırabilirim demiş bu yanlış ticaret sicil gazetesi vs istenir şirketler için kaşe basılırken.Kaşe önemlidir makbuzlar kaşesiz kesilemez mesela çek alamazsın kaşen olmadan.Sözleşmenin geçerlilik durumu da anlaşmaya bağlı mesela kimi şirketler asla sadece imzayı kabul etmez kaşe-imza ister.Dandirikler ise imzayı yeterli bulur.

imza sirkülerinde "kaşe altında geçerlidir" diye yazar. kaşe olmadan şirket adına imza atamamanızın sebebi bu olsa gerek diye düşünüyorum.

Esinsin'in verdiği bilgiler tamamen yanlış ve tamamen kaşeyi önemli bir şey zannedenlerin uydurması.

kaşe yaptırırken hiçbir şey istenmez. kağıda dandirik bir kalemle şöyle bi şey istiyom diyip istediğiniz matbaaya hatta kırtasiyeye götürüp yaptırabilirsiniz. hatta kendiniz yapabileceğiniz hazır kitler bile satılır kırtasiyede, böyle daktilo harflerini dizer gibi kendi kendinize yapabiliyorsunuz. www.trodat.com.tr kimse gazete falan istemiyor. hatta bu linkten online sipariş bile verebiliyorsunuz. satın alma aşamasına kadar ilerlettim, hiç "gazetenizi yollayın" gibi bir şey istemedi.

kaşenin tek amacı da bilgileri hızlıca kağıda geçirebilmektir. milyon kere kaşe yaptırdım, gazete falan soran olmadı. makbuzlar, faturalar kaşesiz kesilebilir. vergi usul kanunu'nun 231/4. maddesinde faturanın nizamı başlığı altında "faturaların baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya mezun olanların imzası bulunur" der, kaşe falan demez. kaşenin hiçbir yasal hükmü yoktur. bunu zorunlu tutanlar sadece kaşeye yasal hüküm yüklemeye çalışan, "gaşe basılırsa daha hakikatlı olüyür" diye kaşeyi bir halt zanneden, kaşe görmedi miydi tüyleri tiken tiken olup götünden kural uydurarak kabul etmeyen kurumlardır. aslolan imzadır. ha adam tahta kafa olup kaşesiz işlem yapmayabilir, adam kıçından kural uyduruyor diye bu kaşenin yasal bir yükümlülüğü olduğu anlamına gelmez.

hah imza sirküleri denmiş. bakın "imza" sirküleri. kaşe önemli bir halt olsaydı "imza ve kaşe sirküleri" denir, noter huzurunda yetkiliye üç tane imza attırırken üç tane de kaşe basılırdı. ayrıca şimdi üç tane şirketin müdürlerine ait imza sirkülerlerini okudum, "'türkiye ticaret sicil gazetesinin ... maddelerine göre ... yapılacak yüm işlerde yetkili kılınmıştır' denildiğinden imzalarımın onaylanmasını talep ederim" yazıyor. sadece imza diyor, kaşe maşe yok.

@esinsin, sallamayın arkadaşım, 3 tane şirket için kaşe bastırdım, hiçbir belge istemediler. kırtasiyede 2dkda yapıyorlar.
ve kaşesiz de gayet sözleşme yapılabiliyor, imzalayan kişinin imza sirkülerinin olması yeterli.

kibritsuyu + 1

kaşedeki bilgileri elle de yazarsın sorun değil.

ama artık o kadar yerleşmiş ki herkes kaşe imza diyor. ben her çalışanına bir kaşe dağıtan firma biliyorum. kaşe nerde kaşe gitti kaşe geldi falan olmasın diye.

aynen imza sirkülerinden aktarıyorum;

"(...) uzlaşma talep etmeye, uzlaşmalara katılmaya ve gerektiğinde vekil tayin etmeye veya vekilleri azle şirket kaşesi altındaki imzasıyla şirketi temsil ve ilzama yetkilidir.

ifade aynen bu. sanıyorum bu ortak bir ifade olduğundan kaşe isteniyor.

kaşe konusunda @kibritsuyu haklı, istediğin kırtasiyeye git 1 saat içinde sana istediğin şirketin kaşesini yapıp verirler. kimse gazete falan istemiyor.

gazete şunun için gerekli kaşedeki bilgiler düzgün olsun diye. kimi firma ismini bile söyleyemiyor çünkü. olum nereden ne çıkarıyorsunuz ya.

@dedim: abi sana yanlış olmazsa biz mail atıyoruz şirket ismimizi. saygılar.

sevgili arkadaşlar, kaşe hukuken geçerlidir ancak hukuken illa olacak diye de birşey yoktur. Şirketler kendi aralarında anlaşarak kaşe basılmasını veya basılmamasını isteyebilirler. bu durum kanunlarda, yönetmeliklerde geçen birşey değildir. sadece özel kişilerin sözleşmeleriyle oluşturdukları bir durumdur. ha kaşe olsun denilmiştir, sözleşmede kaşe yoktur. şekil yönünden bir aksaklık söz konusu olur mahkeme önünde. bu kadar basit birşey.

bu arada kaşe dediğiniz şey mahkeme mührü veya seçim mührü değildir. heryerde yaptırılacak birşey olduğundan, ve devlette bunu bilmeyecek kadar gerizekalı olmadığından bu konuda kaşelerin geçerli sayılmayacağı yönünde bir durumu oluşturmuşlardır.

nasıl mı? şöyle ki, sahte kaşeyle bir işlem yapıldığı takdirde bunun özel hukuk kanunlarıyla değil, ceza kanunlarıyla düzenlemişlerdir. yani sahte kaşeyle iş yaparsanız dolandırıcılık suçu işlenmiş olmaktadır.

ancak kaşelenin sözleşmede olup olmaması özel hukuk alanında kişilerin öne süreceği iddialar arasında olacaktır. ceza hukuku alanında ise dediğim gibi dolandırıcılık iddiası öne sürülür. bugüne kadar oluşturulan içtihatlar kaynak olarak yeterlidir. kaynak sunmak isteyen birisinin kanun metni bulması da mümkün değildir.

edit: bir de şimdi aklıma geldi, evrakta sahtecilik suçu da oluşur.

çok fazla cevap ver ve açıkçası okumadım. kaşenin yokluğu sözleşmenin geçerliliğine etki etmez.

şahane bir kitap. bundan daha objektifini bulamazsın.

www.kitapyurdu.com

www.kitapyurdu.com&filter_name=arif%20tekin

çam bence.

hacı zilyon tane çam çeşidi var. hangisi en az su isteyen.

@lonely, "toprak ekenin, su kullananın" olduğuna göre cevizi eliyoruz.

insanvehayat.com

çam çeşitlerinin arasında su ihtiyacı kayda değer bir şekilde fark edeceğiniz sanmıyorum. ha elbet bitkisinden bitkisine fark eder de bununla ilgili ciddi bir fark olabileceğini ve hatta bununla ilgili tespit edilebilir bir çalışma yapılmış olduğunu da sanmıyorum. yine de araştır. mesela karabiber ağacı suyu çok sever. bu bilinir. karabiberin de türleri vardır, beyazı var, bilmemnesi var. ama hepsi hemen hemen aynı ağaç neticede, beyaz meyve vereni şu kadar daha su çeker diyemeyiz. çam da öyle. yanyana diktiğin aynı model ağaçtan kökünü fazla ilerleten bile yanınakinden fazla su isteyebilir yani.

çam diyorum neticede. modeli sana kalmış. kozalak toplayım, kırıp fıstıklarını da yiyeyim dersen fıstık çamı olsun madem.

sivrisinekle de alakası olmaz, fideleri pahalı da değildir (nikah şekeri niyetine bile dağıtılıyor), dümdüz de uzar.

İnsanlar bir süre sonra (15-20 sene) kesmek üzere kavak dikerlerdi.

Mavi ladin.

tayland bin lira daha pahalıya geliyor anladığım kadarıyla. ama yaşam masrafları-ekstra iç uçuşlar abdde daha fazla olacağı ve 3 hafta kalacağınız için bu bin lirayı rahatlıkla katlayacaksınız orada. tayland diyorum o nedenle.

kısa bir tatil olsaydı abd derdim ama 3 hafta 2 kişilik yaşam masrafı belinizi bükebilir biraz.

bir de bu dönemde taylandın mevsimsel olarak daha ucuz olacağını düşünüyorum, yaz bitti sonuçta ama amerikada o avantaj dahi yok kanımca.

iyi tatiller

ikisinde de bulunmadım, tahmin yürütüyorum. sadece seçim yapacak olsam amerikaya gitmek isterdim.

tayland için 3 hafta çok uzun olduğundan amerika diyorum (yani 3 hafta napıcaksınız orada?)

3 hafta olmasaydi tayland derdim, sikilirsin orada o kdar sure -bence-.

gezeyim goreyim tatili icin: amarika
dinleneyim chill out olayim tatili icin: tayland

tayland derim. 3 hafta belli şeyler için ideal ki ben 1 yıl aralıklarla birer aylık seyahatler bile yetmedi. Elbette sıkılırsanız kamboçya e laos'a da geçebilirsiniz. Egzotik ada konusunda kamboçya adalarını tavsiye ederim.

tayland'da 3 haftada sıkılırsın diyenler sanırım tayland'ı pattaya ve phuket'ten ibaret sananlar. o kadar güzel bir ülke ki, 1 ay bile az gelir. ayrıca söylendiği üzere arada mesela kamboçya'ya geçip angkor harabelerini görebilirsiniz. veya 3 haftada tayland-laos-kamboçya da yapabilirsiniz, dünyanın 4 bir yanından binlerce gezginin yaptığı gibi.

abd'de geçen o kadar çok film-dizi izledik ki, zaten neyle karşılaşacağımızı tahmin edebiliyoruz. güneydoğu asya'da yeni çok şey öğrenebilirsiniz, kültürel açıdan daha doyururu olur bence. tayland üzerine yaptığım kendi sitemde şu uzun tayland rotasına bakabilirsiniz mesela, 3 haftada yapılabilir. www.taylandgezi.com

bir de, tayland'ın en iyi sezonu aralık-ocak gibi başlıyor, bu sırada abd'de sanırım hava soğuk olacak.

soyle dusun, amerika'ya hayat boyu gidebilirsin kolayca; ama tayland farkli. bir de amerika'da her sehirde benzer havayi soluyacaksin, kapitalist kafada her yerde ayni mekanlar ayni konseptler, insani desen ciddi ispanyolca populasyonu var; oysa tayland farkli bir kultur, farkli bir zenginlik. hic gitmedim ama cok arkadasim oldu ve subat ayi thy'nin kampanyasi ile gitmeyi planliyorum :) ancak burda en onemlisi sizin tatilden ne beklediginiz. amerikada dil sebebi ile daha rahat olacaksin ve alisveris olanagi disinda cevrende gordugun seyler daha alisik oldugun seyler olacak. oysa taylanda gittiginde buralarda goremeyecegin guzellikte plajlar, tabiat ve deneyimler edineceksin. en basitinden, belki taylandlilar icin cok siradan ama fil bineceksin :)

tayland bence de. civardaki ulkelere ucuza ucup ucup gelme sansi da var hem.

amerikanın filmlerde gördüğümüz 3-5 eyaletten ibaret olduğunu sananlar da ne kadar fazlaymış. milli parklarını toplasanız bir türkiye çıkar içerisinden çok rahat.

hollanda ofisi varsa orayı arayın derim.

Bulunduğundan nasıl emin oldunuz ki? Bazen dünyayı dolaşıyor baullarımız.. Açıkçası onlar bulunca sizi ararlar. Oradan gidip takip etmek falan içeride adamınız yoksa mümkün olmayabilir.

bisiklet tamircilerine ya da satış mağazalarına sorabilirsiniz. benim bildiğim bike and outdoor var beşiktaş'ta.

bir de delta bisiklet var ama onun şubeleri levent, göktürk tarafında var diye biliyorum. websitelerinden bakabilirsiniz.

ben kiralayayim, besiktas.

onur airla uçmam, bana güvenli gelmiyo. ama bunu aşırı manasız uçak korkumla söylüyorum :')

evet bir kriter; ancak uçtuğum yerler genelde kural tanıyan havayollarınca da kullanılan yerler olduğundan pek bu konuyu düşünme gereği duymadım. Örneğin Avrupa'da Lufthansa benim için en güvenilir havayolu. Ama Afrika içinde uçmuş olsaydım düşünürdüm herhalde. bunun sebebi de, kaza oranları ve genel anlamda bakıma gereken önemi göstermiyor oluşları. ama mesela malezya havayolunu daha önce kullandım, yine kullanırım. nedense korkutmuyor beni. üstelik destek olasım geliyor, başına gelenlerden sonra.

ayrıca ab havaalanlarına inişi yasaklı havayollarına ait bir liste var; çoğunluğu sanırım afrika menşeli. ilgileniyorsan şuradan bakabilirsin:
ec.europa.eu

en son kriter bile olamayacak kadar gereksiz.

hangisi ucuzsa onunla uçarım.

Fiyatlar birbirine cok yakinsa secme sansim olur ama bariz bir fark varsa ne yazik ki oyle bir luksum yok. Mesela germanwings'le ucacagim eylulde. Zira hepimizin bildigi olay her zaman olacak diye bir sey yok.

soru nedir?

Neresi gezilir, nerde ne yenir.

(bkz: Bilal sen misin?)

gurme izmir diye bi hesap var instagramda, fikir alınabilir.

açık açık soruda soruyu yazmak dururken cevap olarak soruyu yazmak, bir de sorunun ne olduğunu soran insanla dalga geçmek hiç şık değil. soruya cevap verme isteğim de geri kaçtı.

nasıl gezmek istersin? bilalliği mazur gürün ama soru çok açık değil.
araba var mı? ne yapmak istiyorsunuz belli değil? ne tavsiyesi verelim?

müze severseniz size efes yolları taştan yok ben tatlı su müzecisiyim derseniz konak bahribaba(otobüs duraklarının orası) arkeoloji ve etnoğrafya müzesi var.
kahvaltıya gidelim derseniz çiçekli köy var tee ebesinin nikahında arabasız gidilmez ama güzel yer.

Çeşmeye yolunda güzelbahçe var, orada rakı balık yapın mutlaka.

devilred'e katılıyorum ve seni kınıyorum.

@devilred, @imo, @himmet dayı;
ne sandınız soruyu, lütfen söyleyin. hayal gücüme güvenirim ama siz nasıl bir soru olduğunu sandınız veya ihtimal verdiniz lütfen açıklayın ufkum genişlesin.

açık yakalamaktan başka bir çaba değil bu. bir de cevap verme isteği geri kaçmış.. =))
tamam.

bizim bi şey sanmakla uğraşmamamız gerektiğini, buranın amacının bu olmadığını biz söylemeliyiz demek ille. bilal sen misin?

aracınız var mı? nasıl bir haftasonu planlıyorsunuz? sadece merkezde mi takılacaksınız yoksa ilçeler de olur mu diyorsunuz?

@missler araç yok, sadece ucuz diye aylar öncesinde alınmış uçak biletini değerlendiriyoruz. hiç bir işimiz yok aslında İzmir'de. çok uzaklaşmak istemiyoruz ilçelere doğru. malum 2 gün zaten.

@devilred, işsizlikten oluyo diye tahmin ediyorum bunlar. yoksa duyurunun amacı bu da değil; (git: 927473)

"naber" ya da açık yazılışıyla "ne haber" ya da düzgün olan kısaltmasıyla "n'aber" bir adet soru içerir. soru kategorisi güzel şey.

kadıkoy antikacilar sokağına bir bak

Çok baside inerek yazıyorum.

Şu an piyasadaki pikaplar analog ve dijital olarak iki farklı çeşitte satılıyor. Dijital olanlar D&R'da satılan ION tadında olanlar. Alıyorsun, direkt olarak speaker'a bağlayıp ses alabiliyorsun. Analog olanlar ise PHONO çıkışlı bir amfi ya da pre-amp üzerinden kullanılabilen modeller. Genellikle daha eski olanlar ve yeni olup profesyonel olanlar bu kategoriye girer.

Burada bütçe biraz önemli. Eğer "yok hacı ben alayım direkt dinleyeyim" kafasındaysan hiç kasma, git D&R'dan bir tane ION al. İşini görür. Ama yok, biraz daha ses kalitesi olsun, ileride daha dalmak isterim bu işe diyorsan AKAI, Pioneer, Technics ve Lenco gibi markaların giriş/orta seviye aletlerine bakabilirsin. Sıfır ya da ikinci el olarak baya geniş bir fiyat aralığında bulman mümkün. Ben şahsen şu an Technics kullanıyorum analog, fiyatı 1500TL civarında. Daha ucuza henüz ölmemiş ama sorunsuz çalışan 80-90'lardan kalan aletler bulmak mümkün. Bunlara bir amfi alırsan 150'den başlar durumuna göre, pre-amp alırsan Yazıcıoğlu gibi bir yerde 80-90'a bulman mümkün. Maliyet olarak sana dijital 300 civarına, analog ise 200-(ucu açık) civarına patlayacaktır.

Benim önerim Kadıköy'deki eski elektrikçilerden deneyerek ikinci el bir pikap+amfi alman olur. Alırken de iğne uyumluluğuna ya da bulunabilirliğine dikkat edersen iyi olur, zira iğne ses kalitesindeki en önemli etkenlerden birisi. Ek olarak bulunamayan bir iğne ya da pahalı bir iğne sana neredeyse ikinci el bir pikap kadar masraf çıkartabilir.

Sormak istediğin başka bir şey olursa yardımcı olmaya çalışırım...

Ha bir de Mudo'nunkiler çerçöp. Sadece Mudo olduğu için iki katı fiyata satıyor, aynı aleti çok daha ucuza bulmak mümkün arayınca.

@kalte sterne Mudo'nun sattıkları dediği için ben Ion'lara girdim. Zira Mudo'nunkiler 70'lerde üretilenlerin dijital klonları... Gramafon dediğin şeyin temizini bulmak zor, masrafı yüksektir. Ben pikapçı olduğum için en azından bildiğim taraftan yardırdım...

şurada aculon ve action hakkında bilgiye denk gelmiştim belki bir fikir verir
gokbilim.com

Couchsurfing kullanın, hiçbirşey atmadan konaklayın. Hazır vakit de var, boş ev bulmanız rahat şu an.

hiç host olmadım ama?

airbnb alternatifini değerlendirdiniz mi?

@Theli: Ona gerek yok. Ben ilk kullanisimda 2 hafta Rusyada kalmistim ve referansim ne hostlugum vardi.

ben seni sokarım

ben o taraflarda gecen gunduz cadir kurdum, ona ragmen dondum.
soguktur. ates de yasak bildigim kadariyla. ama bundan tam emin degilim.

www.pozitifol.com

burası var.

zeytinburnu'nda stadın yanında cok uygun fiyata belediyenin sanırım kapalı havuzu var. hatta orda bi alisveris merkezi vardi yakınında olivium galiba.

şurası bak: www.google.com!3m2!1e3!4b1!4m2!3m1!1s0x0:0x0

çakmağı alırlar ama saklarsan zaten kış pek arayamıyorlar bulamazlar
go pro yu almazlar da selfie çubuğunu alırlar muhtemelen

araba ile gitmek büyük sorun feci trafik oluyor ve kış vakti
koltuk numaraları önemli değil tribün yeri önemli

Aznavur pasajı var Galatasaray Lisesini geçince. Onun ya 3. ya 4. katındaydı.

Billard Bar; İmam Adnan sokakta Dorock barın yanındaki apartmanda 2. ya da 3. katta.

sandisk olanı budur:
www.sandisk.com

bilindik markaların class 10 ve üzeri modellerine bakınız. daha düşük hızlı olanlarda yüksek çözünürlük ve fps'de sıkıntı olabilir.

tus kilidi kullanmayanlar ?

hem telefonunun hoparlör kalitesi iyi olsa bile kalabalikta cikaracagi ses viziltidan oteye gitmez

diye dusunuyorum ama tabi bilinmez ya tutarsa.

Powerbank teknolojisi hızla yaygınlaşıyor, priz arama derdine düşmüyor artık insanlar.

Kaldı ki çalacak adam pilini çıkarıp çalarsa telefon tepki veremez.
Program yaygınlaşsa bile hırsızlar arasında çözüm de yaygınlaşır.

güzel fikir ama sülaleni zengin etmez. google play de biraz yükselince ve tutarsa ücretli ve ücretsiz bircok benzeri cikar ve arada kaybolursun. Cünkü yazmasi zor bir uygulama deigil, tecrübeli biri icin 1 gün bile sürmez. Benzer uygulamalar var, yazarsan birde ses cikarmasinin yaninda telefonu calan kisinin caktirmadan fotosunu cekip önceden tanimlanmis mail adresine göndersin, sadece prizden cekince degil oynattigida da sesli uyari versin.(bu tarz uygulamalar var seninki prizden cikarma fonksiyonu ile onlardan bir tik ilerde olursun)

misal galaxy s4'ün hoparlör'ünü elinle kapatırsan yanındaki adam bile duymaz sesini.

Çalacak adam da öterse geri takar, önlemini alır ondan sonra çalar. Güzel gibi görünen pratikte işe yaramayacak bir proje bence. Ayrıca kafe bar gibi yerlerde bazen masadayken bile duyulmuyor telefon, senden uzakta prize takılıyken duymak mucize olur.

(bkz: mare nostrum apart)

gaziosmanpaşa semtinde

gaziosmanpaşa

Beyler güzel söylediniz de, belediyenin (gop) sitesi öyle demiyor;

"Şu anda Yıldıztabya, Pazariçi, Karlıtepe, Yenidoğan, Sarıgöl, Bağlarbaşı, Merkez, Şemsipaşa, Fevzi Çakmak, Hürriyet, Barbaros Hayrettinpaşa, Kazım Karabekir, Mevlana, Karayolları, Yeni Mahalle ve Karadeniz Mahalleleri olmak üzere 16 mahallesi bulunmaktadır."

google koordinatları verseniz mesela?

hımm mapsten bulam sana dur bizim eve yakın epey :)

bilgileriniz eski kalmış beyler. gaziosmanpaşa'lıyım ben. gazi mahallesi denilen yer yarım saat uzaklıkta. zaten o kadar uzak ki ayrıldı gaziosmanpaşa'dan. sultangazi ilçesinde.

harita.yandex.com.tr
edit: sultangazi diye geçiyor bağlı olduğu belediye

Otobandan edirne yonune giderken solunda avrupa konutlari var.onu gecince sag tarafta kalan ilk yerlesim bolgesi gazi mahallesi

gazi mah goptan ayrıldı sultançiftliği ile kendi ilçelerini yani sultangaziyi oluşturdu çok da güzel oldu ha bu arada adı da değişti yunus emre mahallesi oldu

dostum birisi izmir birisi van işiniz zor

ama tam ortası sütlüce halıcıoğlu mevkii site bulamazsın. ama o fiyata güzel daire bulabilrsin. ayrıca istanbulun göbeği. çok gelişmiş olduğu söylenemez ama gelişmekte olan bir yer.

maslak 45 dakika beylik düzü 45 dakika falan sürer toplu taşıma ile.

o paraya beylikdüzü'nden standart güzel bir daire alabilirsin. ben olsam beylikdüzü'nden alırdım

ulaşım açısından düşünecek olursak bence en mantıklısı Cevizlibağ. Çünkü Beylikdüzü'ne gitmek için de Maslak'a geçmek için de trafiğe takılmadan en makul yol metrobüs. Cevizlibağ da hemen hemen ikisine eşit mesafede.

2 kişide de araba veya servis varsa halkalı olabilir. tem'e çıkış kolaylığı açısından... daha merkezi adam gibi bir ev istiyorsan bütçeyi 400-500 binlere çıkarman lazım.

soyak olympiakent mesela. havuz, tenis kortu ve koşu pisti vardır. 1+1'ler 180-200 bin, 2+1'ler 300-310 bin civarı.

aha yer şurası:maps.google.com

250.000'e sosyal alani olan site icinde evi ancak beylikduzunde alirsin.

250.000 pesin paraniz varsa bence bir 6 ay bekleyin.

rasputinufuk + 1

gerçekten mantıklı bi cevap arıyorsan, darphane civarında bu rakama 30 40 yıllık apartman dairesi bulabilirsin belki.

biriniz metroyla maslaka diğeriniz metrobüsle artık sabahın köründe b. düzüne

ikisinin ortası cevizlibağ zeytinburnu civarı düşünülebilir.
bakırköy incirli olabilir.

ama şu sıralar o kadar para verip ev almayın bence de.
1 yıla kalmaz fiyatlar değişir.

psikolojik olma ihtimali yüksek. bir ara takıntılıydım ve sürekli burun spreyi kullanıyordum. farkettim ki beni hasta yapan spreylermiş!
sigara da etkili olabilir. mesela normalde sigarayı arkadaş ortamında içerim, haftada 4-5 tane falan. bu pazar 15 dal içince bünyem şaşırdı. yüzümde sivilceler çıktı, burun ve geniz akıntım başladı.
kısacası tatile çıksın, sigarayı bıraksın. mutlu olsun. denize girsin ki burnun şifası denizde. sigarayı bıraksın.

dikkat çekmek için yapması ihtimali dışında; sigara geniz akıntısı yapıyordur, onu vakumlamak için çekiyor olabilir. eğer ameliyatlık bir durum varsa burnunda onu düzelttirsin ve de sigarayı bıraksın

kesin kronik farenjiti vardır

kokain bağımlısı veya bildiğimiz sıradan alerjik.

Kokain demeye geldim, baktım yazılmış :)

Herhalde kokain kullandığını bildiği halde ısrarla doktora gitmiyordur. Öyleyse büyük ihtimalle psikolojik. Ben de dudaklarımın çok kuruduğuna ve bu yüzden lipstick sürmek zorunda olduğuma inanıyodum uzunca bi süre. Sonra bi baktım, meğer dudaklarımı kurutan şey zaten lipstickmiş. Kararlılık ve azimle üstesinden gelebilir diye düşünüyorum.

Beykoz'da Beykoz Belediyesi'ne ait kiralayabileceğiniz bir hobi bahçesi var, çok ters gelmezse yeri, oraya bakabilirsiniz.

ne yapacaksın tam olarak ? =)

yav özelden açık açık soran da var, buraya sırıtarak soran da. vallaha da billaha da yanlış bir şey ekmeyeceğim.

Arsaya 2 odalı taşınabilir konteyner koycam (3x7 m), önüne prefabrik havuz koycam, haftasonları gelip atölye gibi çalışcam. Çevre düzenlemesi, çimleme, konteynerı boyama v.s. gibi.

Kalıcı birşey yapmayacağım yani. 1-2 yıl sonrasında herşeyi toplayıp giderim. Arsa da boş duracağına atacağım 3-5 kuruşu görür.

rakamlar üst limitse düz sıralama mantığı vardır, altından bir şey çıkartamadım, yani deriz.
ama " %80'den daha zeki olan aynı zamanda %94'ten de daha zeki olabilir, bu bir üst limit değildir" gibi bir çakallık varsa diyemeyiz.

hayır. newton toplumun yüzde 90 ından daha zekidir. einstein de toplumun yüzde 80 inden daha zekidir, aynştayn sonuçta. ama einstein newtondan daha zeki olabilir

yani copadam haklı

diyemeyiz.

yüz kişilik toplum düşünün, iq lar 1 den 100 e kadar gidiyor.
toplumun %90 ından daha zeki insan = 95
toplumun %80 inden daha zeki insan = 99

copadam'ın dediği sebepten kesinlikle diyemeyiz.

adını bilmiyorum ama bir ihtimal tahtakale şark han diyorum

clandestino'ya bakabilirsiniz.

ismi thai pantalonu o şeylerin.

spor aş iyidir.
silivrikapı'dakini biliyorum ben.

bu işin mekanı tünel. zuhal'e git, en fazla çeşit orda. ama şart da değil, tünel'deki herhangi bir müzik mağazasına girsen bulursun aradığın gibi bişey.

Bundan yaklaşık 4 ay önceydi seninle aynı sorunsali yaşiyordum bir arkadaşın kafamı karıştırması souncu Stagg EDB Electric Upright Bass aldım ve önceden de bas gitar çalıyor olmama rağmen ufkum çok genişledi şiddetle tavsiye ederim.

tünelde özellikle senkop'a gidebilirsin. sx, cort vb. markalar yeni bşlayanlar için oldukça uygun. şahsen washburn, ashton, aria vb.. markalardan uzak durmanı öneririm. teller üzerinde gelir, ama bir luthier a götürüp sap ayarı vb. yaptırsan daha iyi olur.

birde upright bass bambaşka bişeydir. bildiğin kontrabasın elektrikli olanıdır.

Olur. Sıkıntı olmaz. Izgarası da güzel olur.

Lara Croft and the Guardian of Light
tam aradığın gibi bir şey bence.

+bonus
UP the video game (pixar UP'ın oyunu)

blur

@uckac, araba yarisi olan Blur? Ekranı ikiye bölmeden oynatıyor diyorsun yani?

oynatıyor olması lazım. kuzenlerle oynamıştık diye hatırlıyorum, başka oyun olma ihtimali de var ama %90 blur'dü diye hatırlıyorum.

blur split-screen diye biliyorum ben de. zaten öyle olmadan multiplayer olarak ancak psn üzerinden oynayabilirsin, ki theli'nin bahsettiğinden farklı oluyor.

trine da aklıma geldi şimdi. 2.si de çıkacak diyorlardı bir ara hatta ama sanırım yattı. bu da bayağı güzeldir.

edit: anaa çıkmış lan!

Trine gameplay e baktim sahaneymis ..

(bkz: kıyıköy)?

Edirne yunanistan siniri?

keşan - satır et.

iğneada!

şükrü paşa anıtı ,sarayda güzel bir piknik alanı var eger selden etkilenmemişse giilebilir

edirne ciğeri olabilir.

kesinlikle edirne
dönüşte de şarap bağları

www.arcadiavineyards.com

ds3 yok mu pakedin içinde? bi tanesi o, diğeri de move olacak.

@heritage, olmuyor..