Ekşi Duyuru

hic de degildir.akmar ya da beyazıttaki malum kitapcılar.

eskiden buradan alırdım hiç sorun yaşamamıştım...
www.kulturtv.com.tr

okuoku.com

her ay düzenli kitap alırım. ve her kitap aldığımda da diger siteler ile fiyatını karşılaştırırım. nereedeyse (%95) hep ucuz oluyor bu site.

www.kitapzen.com

diger sitelere göre oldukça da hızlı. reklam gibi oldu ama olsun. adamlar islerini temiz yapıyor.

ktapyurdu internetin en kazıkçı satıcılarından biridir. ilk ve eski olması sebebiyle o kadar ilgi görüyor yoksa fiyatları çok yüksek.

bu arada tavsiye olarak; www.dr.com.tr

www.hepsiburada.com'dan alıyorum.

nadirkitap.com

Sahaflardan ve eskicilerden alıyorum genelde. Yolda yanınızdan eskici geçerken bakın. Baskısı olmayan, sahafa bile düşmeyen kitaplar çıkabiliyor :) Online alışverişte nadirkitap ve idefix'i tercih ediyorum, sorunsuz. abebooks ve amazon'u da kullanıyorum. Bunlar da sorunsuz.

abi çok alengirli bir şey değilse boşuna 3d printer'cılara verme fiyat fena kayar. cnc'den çıkmıyor mu prototipini yapacağınız şey?

ben de 3dprinterlar var, yardımcı olabilirim

html dışında neyle yapılıyormuş ki site? flash'tan falan mı bahsediyorsunuz?

valla benim aklıma php'ler asp'ler falan geldi. onlar da mı html oluyor?

tabi onlar da html basıyor doğrudan arayüzün dili html yani.

sallamışlar o zaman.

belki meta tag'lardan falan bahsetmişlerdir veya encodingden, hatta table yerine div kullanın demiş bile olabilirler kim bilir :)

alt limit belirlersin o bedele ulaşmadığı sürece satılmaz.

gittigidiyor kullanmadım.

sahibinden.com'da ilan ücretsiz. sadece ilanı veriyorsunuz, ilanı görenler sizinle iletişime geçiyor ve siz de ürünü elinizden çıkarıyorsunuz. dolayısıyla sitenin satış konusunda en küçük bir dahli bulunmuyor - dolandırıldığınız takdirde sorumluluk sizin.

sitenin dahli olsun isterseniz, bir miktar komisyon aldıkları get adında bir hizmet var. bu da tamamıyla keyfi - istemezseniz yapmak zorunda değilsiniz.
(bkz: get/#15576781)

premium üye isen (get ile satış, mağaza vs) sahibinden komisyon alıyor. diğer gel görüşelim usulü bişey talep etmiyor

Gittigidiyorda açık artırma yok artık. Direk satıyorsunuz.

Ve internet sitelerinden yapılan satışlar vergi dairelerince kontrol ediliyor. Sattığınız ürünü faturalayamayacak vergisini ödeyemeyecekseniz tavsiye etmem. Birçok insan satış yaparken başları belaya girdi bir sürü vergi cezası ile karşı karşıya kaldı.

sahibinden %7
gitti gidiyor değişmedi ise %10
sanal pazar %5 alıyor.

bazı insanlarda % 80 den fazla olabilir bu rakam.

Su cok oldugu icin suya odakli organizmalar, ya da diger bir deyisle ortama en iyi uyum saglayabilen turler yasam mucadelesini kazandi. Eger atiyorum arsenik cok yogun olsaydi o zaman baskin olan turlerin beyni arsenikten olusurdu, daha dogrusu beyni arsenikten olusanlar hayatta kalirdi, sudan olanlar silinirdi.

su hayattır.

Olay şöyledir ki beynin sulanmış senin dostum deyimini bosuna söylememiş söyleyen,ama gercekte %80 oranında değildir, beyinden beyine değişir bu oran

(bkz: overrated)

sudan geldigimiz için oyle.

sabahtan beri sacmalıyolar.

yok yahu kalktı, 80'lerin sonuydu galiba...
allahalla...

90'ların ortası olabilir. 80 sonunda ilkokuldaydım ve kullanıyorduk. Lisedeki hocam söylemişti kalktığını. Ama emin değilim belki daha evveldir.

yazılışları aynı olup karışıklığa neden olacak kelimeler için kalkmadı. "kağıt" yazarken, "kamil" yazarken kullanmıyoruz ama kar (doğa olayı), kâr (kazanç) veya hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (devam etmekte olan) gibi kelimelerde kullanılıyor.

türk dil kurumu yazım kılavuzuna bakın lütfen. geçen ben de baktım hala duruyorlardı ;)

bir ara tamamen kalktı. (saçma olarak)

sonrasında hala ile hâlâ arasındaki veya
kar ile kâr arasındaki kullanım sıkıntılarından mütevellit tekrar kondu...

önümde bütün bu dil meselelerini, 1980 darbesi sonrasındaki tutarsızlıkları vb. tartışan ve gerekçeleriyle açıklayan en güvenilir kılavuz ana yazım kılavuzu'ndan aktarıyorum. (dana dana dannnnn!)

şimdi, düzeltme imi (inceltme imi/işareti değil. çünkü tek kullanımı inceltme amaçlı değil.) hiçbir zaman için tamamen kalkmadı. kalkan şey varsa l harfinden sonra gelen u ve a seslerinin ince veya uzun okunduğu durumlarla yine a ve u harflerinin tek başlarına olarak uzun okunduğu durumlardır. buna karşın k sesinden sonra gelen ince a ve ince u için düzeltme imi hiçbir zaman kalkmadı. k'den sonra gelmediği halde uzun veya ince okunan a'lar ve u'larla l'den sonra gelen ince veya uzun a-u'ların kalkmasının sebebiyse 1- bunları imlada göstermenin gereksiz oluşu 2-çok büyük bir kafa karışıklığına ve dahası imla içinde tutarsızlıklara, çelişkilere sebep olması.

en büyük örnekse laik sözcüğünün yazılışı. siz l'den sonra gelen hem uzun a'lara hem de ince a'lara aynı imi koyunca millet bu sefer lağyik diye okumaya başladı. zaten gerek de yoktu. dünyanın her yerinde sözcükler kulakla öğrenilir. imla dediğimiz şey fonetik transkripsiyon değildir.

öte yandan k harfinden sonra gelen ve ince okunan (uzun değil, ince!) a ve u sesleri üzerindeki düzeltme imi hâlâ mevcut. aynı zamanda aynı yazılıp okunuşları farklı olan sözcüklerde de düzeltme imi kullanılıyor. hala, hâlâ; kar, kâr gibi. bunlar hiçbir zaman kalkmadı. tabii bu arada kibritsuyu'nun dediğinin aksine kâğıt da kullanılıyor.

bu düzeltme imi kalktı meselesi benim anımsadığım kadarıyla basının şişirmesiydi. l'den sonra gelen seslerde gayet yerinde bir biçimde kalkınca millet topyekûn kalktı sandı. aynı mesele "bundan gayrı modern matematik öğretilecekmiş okullarda" muhabbeti için de geçerli.

şu andaki uygulamada da dediğim şekilde kullanılmakta. ama tdk'nın birçok tutarsızlıkları var. tdk dikkate alınmıyor artık. yani dikkate alınmıyor dediğim tdk 1980'den sonraki tdk'dır. zaten 1980 öncesi tdk'ya gerçek tdk der çoğu kişi. çok çelişkili uygulamaları var. bunların bir kısmını zaman zaman duyuruda soruldukça yazıyorum. dileyenler ayrıntıları öğrenmek için ana yazım kılavuzu'na bakabilir. ha, niçin reklamını yapıyorum bunun, babamın oğlu olduğu için mi; hayır. ana yazım kılavuzu bugün en güvenilir kılavuz. tdk kapatılmadan önceki son başkanı olan ömer asım aksoy başkanlığındaki bir kurulca hazırlanmış. tdk'nın uygulamalarındaki çelişkileri, tutarısızlıkları açıklıyor giriş kısmında. bunların neden yanlış olduğunu açıklıyor. piyasada da yayınevlerinde editörler ve redaktörlerce, akademide, reklamcılıkta vb. bu kılavuz kullanılıyor. bir imla manyağı ve ayrıca ömrü yazı-çiziyle geçen birisi olarak ben de bunu kullanıyorum ve bunu tavsiye ediyorum. çok farklı bir yere çıktı bu yanıtın sonu, kusura bakmayın. kaptırdım yazdım.

resmi sitedeki haberi bulamadım, ama bir yer kopyala yapıştır yapmış haberi ve yayınlamış :

KADIN ve 16 YAŞ ALTI ÇOCUK BİLETLERİ

Fenerbahçe maçında Türkiye Futbol Federasyonu talimatı gereği aşağıda belirtilen koşullarda Kadın ve Çocuk seyircilerine müsabakadan bir gün önce SADECE 6 Aralık 2011 Salı günü 10:00-17:00 saatleri arasında “TFF Kadın ve Çocuk Gişesi” yazılı stad gişesinden ücretsiz bilet tahsisi yapılacaktır. Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena da “Kadın ve Çocuk” seyircilerimiz için Doğu Tribünü 116 ve 216 No’lu bloklar ayrılmıştır.

Bilet temini koşulları;

Maçları ücretsiz seyredecek kadın ve 16 yaş altı taraftarlarımız ücretsiz biletlerini SADECE 6 Aralık 2011 Salı günü Stad Aslanlı yol da yer alan ilgili gişeden TC Kimlik belgeleri fotokopilerini vermek kaydıyla alabileceklerdir. 2012 yılına kadar 01.01.1996 tarihinde veya daha sonra doğmuş çocuklar, 16 Yaş altı çocuklar olarak kabul edilmektedir.

1. Kadın ve 16 yaş altı taraftarlarımız biletlerini gişeden T.C. kimlik fotokopilerini göstererek alacaklar ve maç günü 16 yaş altı çocuklar yanlarında ebeveynleri ile stada giriş yapacaklardır, (biletleri olsa dahi 16 yaş altı çocuklar tek başlarına giriş yapamayacaklardır),

2. Veliler soyadı tutmak kaydıyla çocuğunun kimlik fotokopisini göstererek yanlarında çocuğu olmadan da maçdan bir gün önce gişeden bilet alabilirler,

3. Çocuğunu bırakamayacağını söyleyerek söz konusu tribünlere bedava biletle veya sadece çocuğunun bileti ile girmek isteyen ERKEK velilere kesinlikle izin verilmeyecektir.

Taraftarlarımızın Spor Toto Süper Ligi müsabakalarında sorun yaşamamaları için yukarıda belirtilen talimatlara uyulması konusunu önemle belirtiriz.

staddan gişesinden alınıyor genelde.

Eminönüne git. Ankara Cd. boyunca (sirkeci tren istasyonunun ordan cağaloğluna çıkan cadde.) yukarı çık caddenin girişinden 200-250 metre sonra sağ kolda görürsün dükkanın üzerinde kahveringi CROSS yazan kocaman bir tabela var. (Küçük bir dükkan)Bildiğim kadarıyla onlar distribütör.

Not: Ankara cd. girince tramvay yolunu takip etme sağdan devam et.

Adres: Scrikss Kalem Kırtasiye ve Ofis Mlz. San. A.Ş. Ziya Gökalp Mah. E.Turgut Özal Cad. No:26 Kat:2 İkitelli Org. San. Bölg. Başakşehir / İSTANBUL - TURKEY

Tel: 0212 549 24 24 Pbx Faks: 0212 671 60 05 - 06

E-posta: merkez@scrikss.com.tr

distibütörü bunlar.

gizlilik ilkesi dediğin bir su basması olsun bir taşınırken kayboldu olsun filan aslında.

yardıma gelince süt tozu verdiler bize hep. kime ne verilmiş ne demek tam olarak?

mesela koç'a 3bin, sabanci'ya 5bin, ali'ye 100 şeklinde. meblağlar olarak yani.

buyuk bir kısmı silah ve nuhimmattan oluşuyor.

kominizm tehdidine :) karşı yapılan bir yardım sene 1950 ?!?

çiftçilere 2. el ekipman verildi bu kapsamda öyle bir şey hatırlıyorum ama..

zannettiğin gibi ahmet ağaya bu mehmet efendiye şu şeklinde yapılmış yardımlar değildir.
Baskın Oran Türk Dış Politikası Cilt 1 syf 542
Yardınların Kullanılışı ve Sonuçları
Marshall Planı çerçevesinde Türkiya'ye 1948-1952 döneminde toplam 352.000.000 dolar tutarında yardım yapıldı. Yardımların 175.000.000 dolarlık kısmı Amerikan piyasalarından mal satın alınması için verilen doğrudan yardımlardı. Doğrudan yardımların 84.000.000 doları borçlanma 73.000.000 doları hibe ve 17.000.000 doları da şarta bağlı yardımlar olarak verildi. Geriye kalan 177.000.000 dolarlık bölümse OEEC ülkelerinden mal satın alınması için verilen dolaylı yardımlardı. Türkiyenin aldığı yardım toplam yardımların sadece %0,036 sını oluşturmaktadır.
Türkiye'ye gelen Amerikalı uzmanların görüşleri çerçevesinde yardımların %60 ı tarım alanında kullanıldı. Böylece Türkiye 1953 de ilk defa buğday ihracatçısı oldu. Diğer yandan tarım aletlerinin yurt dışıundan alınması sebebi ile Amerikan askeri yardımları sonucunda ortaya çıkan benzer biçimde yedek parça bakım onarım nedenleriyle dışa bağımlılık arttı. Bu durumda uzun vadede verilen yardımların büyük bir bölüm dolaylı olarak ABD 'ye geri döndü.
ABD yardımların karayollarının gelişmesi için de kullanılmasını istiyordu. Böylece cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan demiryolu hamlesi tamamen bir kenara bırakıldı.Karayolu ulaşımının düzelmesiyle Türkiye'ye ithal edilen otomobil ve nakil aracı sayısı ve buna bağlı olarak petrol ihtiyacı arttı.

@cecilia: iyi de mesela traktörler için yedek parça tesisi kurulması gerekti. devlet kendi adına tesis mi kurdu? o zaman kurmadı mı mesela koç fabrikayı, anadol falan üretti sonra? bu durumda parayı koç'a vermedi mi devlet?

hayır yazıyı dikkatle okursan dışa bağımlılık yedek parça petrol vs alanında oldu diyor. şen ne fabrikasından bahsediyorsun söz edilen yıllardan sonra demirel sahneye çıktığında kurşun kalem ithal edilmesi için sözleşme imzaladı. kaput bezi getirtti bu ülke.

en kolay öyle

adana'dan 1 saat civari cekiyor. thy harici digerlerinden bilet alana servis ucretsiz. thy ile gidersen servis ucreti oduyorsun. baska gidis yolu yok bildigim kadariyla. otobusle o yol cekilmez diye de eklemis olayim.

ekleme: ucus da 1 saat 15 dk suruyor. indi bindisiyle 2 saat 20 dk civarina cikiyorsunuz iceriden.

uçakla adana'ya gidip, havayolu şirketinin servisiyle mersin'e gitmek. en kısa öyle sürer. sunexpress yapıyormuş mesela.

adana'dan mersin'e mersin'den adana'ya sun, pegasus atlas hepsinin ayrı servisi var. pegasus ve sun 10 tl idi en son. atlas ücretsiz. thy fiyatını bilmiyorum.

pegasus, tarsus, mersin oteli, stadyum ve mezitli'de duruyor sadece. istediğiniz yerde inemiyorsunuz.

ayrıca gündüz gelirseniz tatil zamanı ise ve valiz çok değilse alandan istasyona gelin tren ile gidin. gezmek olsun. (sadece değişiklik olsun diye)
yaklaşık aynı fiyata gelir o şekilde gitmeniz.

amerikalı olsaydım şöyle derdim bullshit

alman olsaydım şöyle derdim blödsinn

Fakat mantıken olası. Neden, saf / safa yakın oksijen kafa yapar.

6 saat diyor kurs suresine. 6 saatte o bahsedilen maddelerden ancak biri olabilir dogru duzgun (ve fakat yne de sikistirilmis sekilde tabi). Cok mantikli gorunmedi bana :/

(tooneffects'in stop-motion'la zerre ilgisinin olmayisi da bambaskaymis)

6 saatte stop motioon tekniginin cesitleri bile anlatilamaz. nasil stop motion? clay mi, kagit mi, armaturlu mu, tel mi vs. eger merakliysaniz vimeo'ya stop motion yazip filmleri, ozellikle de filmlerin kamera arkasi goruntulerini izleyerek, klasiklerden sjankmajer ya da quay brothers la falan baslayabilirsiniz.

kendini beğenmiyorsun ve başkalarının yerine koymak istiyorsun. beğenmemek değilde, olmak istediğin yerde değilsin yani. böyle bi şey söz konusu mu peki?

o durum bende de oluyor, zaman zaman artış gösteriyor. o hafta ya da zaman dilimi ne kadarsa işte o sürede, artık günlük hayatta yaşanılan olayların etkisiyle midir, içinde bulunulan ruh haliyle mi alakalıdır bilemiyorum ama bir milyon kere izleme, dinleme, okuma isteği uyandıran şey, bir süre sonra o zaman dilimindeki etkiyi bırakamıyor. bu çok da anormal bir durum değil herhalde, garip gibi dursa da.

not: ben de ergen değilim bu arada :)

pekiştirme ihtiyacı duyuyorsun normal, yanlış şeyleri pekiştirme yeter.

evet.

eskiden ticket veriliyordu da, sanırım iptal edildi o da.
edit: ticket da herkese verilmiyordu gerçi.

whatshouldireadnext.com

onu tamamlar nitelikte, yine reich'ın enfes kitabı: faşizmin kitle ruhu anlayışı...

usb yi sokunca sag tikla ve scan et.

usb disc security yalnız program ücretli. Nod32'nin açılmasını sağlıyor hem de kendisi autorun tarzı virüsleri siliyor.
www.zbshareware.com

nereye önce çıktılar?
ama muhtemelen cevabı cem olan bi yere çıktılar.

Ben cem adrianı bildim diğerini bilemedim. o yüzden cem adrian diyorum

halil filmden sonra patlama yaptıysa da cem daha öncesinden bilinen ve belli bir dinleyici kitlesi olan birisi. halil şu an için "sesi çok güzeeel duman adlı parçası çok etkileyicii" nin ötesine pek gidememiş durumda. haa sesi çok güzel o ayrı tabi..

img24.imageshack.us

cem adrian daha önce çıktı. şimdilik halil sezai'den daha iyi gibi görünüyor. zaman ne gösterir bilemeyiz.

her türlü halil.

cem adrian sanırım 10 yıl önceden beri belki, bilkent zamanlarından beri yani hatırı sayılır bir kitle tarafından biliniyordu. albümleri vs yapılmadan önce de yani.. halil sezai kimdir bilmiyorum, cahilliğime verin.

cevap bulunmuş ama araya girmek istedim, google'ın da artık görsel arama şeysi var,

www.google.com
goo.gl

üniformalara göre de israil askeri gibi duruyor dicektim bende.

Hefele. Türk tüketicisinin kafası karışmasın diye mümkün olan en kolayından söylemişler bence.

Hefele (birkaç kişi daha yazarsa belki radyoda da hefele diye okurlar)

harikulade

yanında ben olacam yetmes mi :))

denizcilerde cikmis diye biliyorum adi ondan pass-port.

en.wikipedia.org

orda history kisminda yaziyo.

bilakis, ayni linkte history kisminda denizcilerden cikmadigi ortacag avrupasindan ciktigi yaziyor.

yok ben ordaki history kismina yazmadim,ek bilgi olarak öyle duymustum :)

evet,ben yaptırmıştım.

her klinik yapmıyor. yapsa ile çok saçma randevular verebiliyorlar. 1 hafta sonra gel ya da 1 sonra gel gibi...

bazı yerler de kanı alıyor oradaki devlet hastanesinde yaptırıyor duruma göre ertesi gün gidip sonucu alabiliyorsunuz.

ayda 20 lira, iki ayda 480, altı ayda 320.

bu yüzden iki ayda bir çekip tekrar yatırmak en mantıklısı bence.

iki ayda 480 olup altı ayda 320 olması daha çok ilgini çekmeliydi.

soruya cevap olsun ki silinmesin yazısı: 3 günde 80 lira, 4 ayda 25 € bence.

bu miktar için şubeyle görüşüp yarım puan kadar daha yüksek faiz alabilirsin.

aylık net 7700 civarı.

1 mio x %11 x 0.85 / 12

%8 yıllık internet faizi ile 30 günde 5589.04 lira getirisi var.

@ateistanbul: yazdım, yolladım, o an ilgimi çekti :)

faiz derken ,degisiyo aslinda ornlar,nijeryadan bi mail aldim bugun,adam süper bi teklif yapmis,mail adresinizi atin forwardliyim.cok saglam gelir war diyo.

sohbetlerinizi kaydedin, daha sonra kayıtların çözümlemesini yaparsınız, gerekli detayları ve olaylar arasındaki bağlantıları babanıza kontrol ettirirsiniz. hem sohbet gibi olacağı için babanız sıkılmaz, eş dost geldiğinde (bayram ziyaretleri v.b. ) mutlaka yanınızda olsun kayıt cihazı. hem de aradaki bağlantıları ve doğrulamaları yaparken konu konuyu açar,onları da kaydedip daha çok anı derleyebilirsiniz.

kesinlikle ona belli etmeden sesini kaydedin. anlarsa abartır, süslemeye kalkar ya da olması gerekenden fazla sadeleştirir.

önce bir adet nehir söyleşi denilen kitap türünden okuman faydalı olur, söyleşiyi yapan insanın anlatan insanı nasıl yönlendirdiğini, ne tür sorular sorduğunu görürsün, sen de anlatan kişiye böyle alanlar açarsın

iş bankası kültür yayınlarının böyle bir serisi var, senin ilgi alanına giren merak ettiğin birini seç alisveris.iskulturyayinlari.com.tr

cahide birgül'ün hazırladığı türkiye'nin ilk kültür bakanı olan talat halman söyleşisini tavsiye ederim, çok dolu bir hayat alisveris.iskulturyayinlari.com.tr

sonrasında sen de kayıt cihazınla veya telefonunla sohbet havasında kaydedip bunları yazıya dökersin

yaninizda sirf bu is icin pratik bir ses kaydedici tasiyin. yazmaya deger birseyler anlatmaya basladiginda hemen cebinizden cikarip kaydedin. sonra onlari kendiniz toparlayip yazip derleyin. yazdiklarinizdan ote babanizin ses kayitlari ve hikayeleri de olumsuzlesir hem.
edit: ben yazarken daha bisey yoktu ayol, gec kalmisim :)

şöyle bi sıkıntı var. hiçbir cümlesini tamamlamaz. sabah akmerkez'e gideceğiyle cümleye başlar bir dakika sonra bir bakarsınız yunanistan'daki çöp dağlarından bahsediyor. aslında bir bağlantı vardır ama özneler, yüklemler eksik olduğundan anlamazsınız nedir ne değildir. bunları kayıt cihazında kendi kendime çözümlemem çok zor.

söyleşi gibi yapamam ikinci cümlesinden sonra kalkıp bursa'ya gidiyorum, otobüsüm kalkacak 15 dakikaya diyebilir. izah etmesi biraz zor bunu. ben de o yüzden eş dost ziyaretinde veya bir iş vesilesiyle anlattığı anılarını kayıt altına almanın yoluna bakıyorum.

kitap yazmak çok çok çok emek isteyen bir iş. kaset çözmek zor gelecekse hiç girişmeyin daha iyi. ya da kaydedin, parasıyla çözdürün.

ben buna gidiyorum ama beğenirsen?

web03.biletix.com

@xenophobe: gördüm onu pek bana göre değil açıkçası, en azından bu dönem. sana iyi eğlenceler!

duman konseri var seversen.

xenophobe un bahsettigi etkinlik takdire sayan. gecen haftasonu dream tv de yapilan freddie merkur haftasonu temali programda caldiklari bir i want it all cover lari vardir ki frontman (on adam) lik harici mukkemmel bir queen performansidir.

animasyon festivali

www.eksiduyuru.com

after work partileri vardır kesin...geçen gün gördüm ama.

babylon da çarşamba guillemots var.

d- tanıdıklarım var

c

c

c

valla takisici gençse, eli ayağı düzgünse oluyor gerçekten. bizzat gördüm, duydum..

taksici değilde elemanlar sapsa taksiciler pazarlama yapmak için ağız arar müşteri paralı mı diye vardır bazı taksicilerin o tarakta bezleri

babam taksici kesinlikle gerçek bana anlattigi oldu.

Bana taksi olmuşta denk geldi, hatunlar evde içmişler dolmuşçu ben binene kadar hatunları bağlamış, direkt olarak hatunları eve/mekana çağırdı, hatunlar gösterip vermediler. Ben müşteri olarak gördüysem taksiciler fazlasıyla görmüştür.

Bir de mekana hatun kaldırmak için giden erkeklerin elleri boş döndüğünde duyduğu hayal kırıklığını hatunlardan da yaşayanlar var, fırsat bu fırsat deyip zarflıyor olmaları da muhtemel. Eve elimiz boş gitmeyelim hesabı.

bar dönüşü denk geldiğin taksi büyük ihtimal sürekli oralarda takılıyordur. bar çıkışı taksi kullanan kadın sayısı erkekten çok daha fazladır. böyle olunca o taksicininin bar dönüşü arabaya aldığı kadın yolcu sayısı diğer taksicilere oranla hayli yüksek olur.

barda bi ton içki içmiş kafası bi dünya hatunlardan birkaçı etrafı unutup o kafa ile farkında olmadan yanındaki arkadaşına çeşitli hikayeler anlatabilir. zaten kadınların cinsel içerikli muhabbetler yapmadığını düşünmek saflık olur. alkolün etkisiyle taksiciyi umursamadan normalde evde konuşacakları konuyu arka koltukta konuşmaya başlıyorlardır.

büyüdür büyü.

düğüm poşette ne var?

@ pomolilik: bişi yok boş.

büyüdür

eviniz lanetlenmiş.american horror story dizisini izlerseniz ne dediğimi anlarsınız.

yanlışlıkla koyup unutmuşsunuzdur biriniz belki.

@benceböyle: yanlışlıkla konulacak bişi gibi değil. 10 kat kağıt havlu katlanmış, muntazam, içinde düğümlü poşet. bunların hepsi yine bi poşetin içine konmuş.

büyü gibi...

alla alla..annenin veya evden birinin arkadaşları falan var mı öyle abidik gubidik işlerle uğraşan? evinize girdiğinde buzluğa bırakmış olabilir.

ya açıkçası baba tarafından bi takım sıkıntılarımız var. kimsenin günahını almak istemem. seneler önce fabrikadan da babamın masasından yanmış ufak kuran sayfaları çıkmıştı, bi zarfta.

büyü olabilir büyüyü bozmak için ateşe atın o havluları. muhteşem yüzyılda pargalı büyülü kitabı ateşe attıydı o yüzden şey ettim.

yumurtalığa necronomicon koy.

harbi harbi büyü falan diyenler var.hmm.ilginç.evet.

dua olarak ayet-el kürsi de okunabilir ayrıca.

suya at. atese değil. sirkeli suyla da evi bi silin iyice.
annem öyle derdi

ya affetsinler ama büyü diyenlerin beyni sulanmış. büyü ne lan, hangi çağda yaşıyoruz?

büyü ne boktur, ne işe yarar haberim yok ama belli ki evinize gelen giden saçma sapan biri kendince inandığı safsatalar üzerinden bir bok yemeye çalışmış. endişeye mahal yok, moralinizi bozmayın. çocuk oyunu oynayanların marifetleri sizi endişelendirmesin, hiçbir şey olmayacak. kimin yaptığını tahmin etmeye çalışıp bu konuyu açın, ne bok yiyosun karşim sen deyin, mümkünse de eve bi daha sokmayın.

tamam da böyle olaylar için kullanılan kelime büyü. büyü denen olayda böyle saçma şeyler yapılıyor işte. biz doğruluğundan ve gerçekliğinden bahsetmedik cevap verirken. inanıp inanmamak kişiye kalmış.

büyü yerine, "inanılmış safsata" da diyebilirsin evet.

unutmuşsunuzdur

İlk bakışta öyle büyü işi gibi görünüyo eve giren çıkan birisi bırakmış gibi görünüyo ama birisinin kötü bir şakası olabilir, tabi aile bireylerinden birisi yapmış unutmuş olabilir, veya bi amaç için yapılmıştır söyleyemiyodur ben yaptım diyemiyordur. bu işler öyle buzdolabında falan olmaz gibi geliyo bana,
Bi sorun hocaya falan yatmadan felak nas surelerini okuyun ayet el kürsi okuyun.

halam 3 yıl kadar önce kurşun döktürdüğünde kadın yatak odasında çeyiz sandığının arkasında büyü olduğunu söylemişti. tabi halam ihtimal vermedi kim nasıl yatak odasına kadar girip büyü bıraksın diye. neyse 1-2 hafta sonra evine döndüğünde meraktan bakmış, beyaz bir mendilin içinde parçalanmış beyaz kağıtlar varmış. tıpkı sizinki gibi, rastgele birinin bırakabilceği şeylerden değil.
suya atıp bir kaç ayet okumuştu halam ama hangileri bilmiyorum. ayrıca garip bir öneri olucak ama, zaten gerçekliği var yok bilinmez böyle şeylerin inanç meselesi, bakire bir kızın idrarını dış kapınızın eşiğine dökün. öyle apartmanı kokutcak kadar değil tabi :) sembolik bi kaç damla bile olsa yeter :)

magazin.haberturk.com bi oku derim.

sadece maçlar değil, başka hd kanallar da var digiturk'te sanırım.

Ayrıca hd decoder ile programları kayıt imkanın da var.

Lig TV yi açarsan izlersin HD olarak, onun haricinde diğer kanalları HD izleyeceksin paketinde dahil olan. Ha hiç birisi yoksa(ki böyle bir şey varmı bilmiyorum) o zaman ne işe yarar bilemedim=)

edit: Bende HD var şampiyonlar paketi,ekranda o mesaj belirdi,daha önce taaaaaaahahüüt verdiğim için bir kereye mahsus 20TL istediler tamam gelin kurun dedim bir daha da bişey vermeyeceğim. En başta alırken PLUS alsaydım her ay PLUS olarak faturada hane olacaktı. iyi ki almamışım.

Digiturk plusla izlediğin filmleri kaydedebilir, tekrar istediğin yerden başlıyarak izleyebilirsin.HD izleme bu pakete dahil değil diye biliyorum.Bende hediye olarak dizi kanallarını seyredicem :)

tüplü televizyonsa,

elektron tabancasının (crt) plaka ayarları bozulur,

televizyonun içinde yatay ve dikey hizalama anahtarları vardır, tornavida ile televizyon açıkken kalibrasyonları yapılır.

anlamıyorsan, televizyon tamircisinin toplam 5 dakikasını alacak bir işlemdir.

lcd/plasma tip tv ise, bilemiyorum.

lcd

enteresan, şorle diye diye okunur oysaki.
ö, resmi yazılarda vs oe diye yazılır. ü de ue diye mesela. ama buradaki öyle değil.

edit: şorle yazdım ama tabii ortadaki r'nin ezilerek okunması gerekiyor.

google translate'te yanlış duymuyorsam "şohle" diye okuyor.

translate.google.com.tr

şörle yazan gazeteye selamlarımı iletiyorum burdan, uydurmasınlar, almanca'ya yenilikler getirmeye çalışmasınlar. ö okunmaz o harf. o okunur.

o zaman sırmaya iletiyorum;)

gazete değil yahu sırma'nın kendisi reklamında yıldız işareti koyup "schorle yazılır, şörle okunur" ibaresi eklemiş.

bunlar almancayı aksiyon filmlerinden öğrenmiş herhalde.

tamamen sallıyorum, ateşlenince kan dolaşımınız hızlanıyordur.

ama dingin bi kan gelmesi. ateş basmış şekilde değil. yani normal sokakta gördüğün sağlıklı insan kırmızımsısı.

tamamen sallıyorum, evde sana iyi bakıyolar, adam gibi besleniyor, istirahat ediyorsun, trafikten, kirli havaya maruziyetten kurtuluyosun. fast food, kola, sigara gibi zehirlere ara veriyosun. bütün bunlar yüzüne ve gözlerine yansıyor, sağlık işareti olarak.

normalde zaten fast-food, gazlı içecekten uzağım, sigara kullanmıyorum. yani ekstra bi güzellik geliyor. (nası bi laf oldu bu be...)

yok.

duruyor.

ulusal bayramlarda cephesine bayrak asıyorlar... unutturmaya, iyice değerlenmesini bekliyorlar arazisinin. elbet orası da satılır, yıkılır..

Hiçbir zaman okulumun eğitimimi engellemesine izin vermedim. mark twain ?

dediğim de bunun gibiydi ama bu değildi.

hocam angrybirds 1 senede kaç para kazandı biliyon mu sen ?

Hemen hemen bütün büyük-dev oyun firmaları aç kurtlar gibi mobil oyun sektörüne saldırdılar. Gelecek var bu sektörde. varsa bi imkanın affetme.

mobil reklam olayındada çok para var, direk satarak gelir elde etme modelinde de.

Tırt oyunlar var 1 dolar mesela bakiyosun yüzbinler indirmiş , bide hu oyunların megalari var 12$ onlarida bi okadar belki daha fazla satın alan olmuş, oyun bedava olsun bu sefer milyonlar indirsin bu sefer reklam var .

1. eşşeğin zikini
2. atın çükünü

2-ajanda. klasik ama iyi sonuçta.

1) kati meyve suyu sikacagi
2) ebook reader

benim ki biraz zenginindendi

yilbasi sepeti, sole icinde sarabinda cukulatasina kadar, jan janli bi kutuda hediye etti...

sora sirket degisti kuru mail...hay kafama!!!!

1.şarap özel deri kutuda
2.şarap

15-20bin liraya kurulur ürün saglama işini halledebilirsen.

rakamı salladım ama trendyol u kuranlar bi yerde bu yakın bi rakama kurduk demişti. 2 kadın kurmuştu sanırm.

o kadar pahalı mı o sitelerin şablon ve altyapıları yahu?

konu hakkında çok bilgi sahibi olmasam da tahminlerim şu şekilde:

Bir web programcısı bulmak ve portal yazdırmak gerek. tasarım+kodlama: 8000-12.000 tl diyelim.
hosting domain: yıllık 5000 tl diyelim ki zırt pırt hata verip olumsuz izlenim bırakmasın. ziyaretçi trafiğine göre 8,000- 10,000 tl.
ssl sertifikalamaydı, web alışverişi altyapısıydı derken 3000 tl diyelim.
eh malum şirket olacak sonuçta. ticaret hukuku gereğince şirket kurmada prosedür işlemleri belge vesaire derken 1500 tl diyelim. hukuk bilen birisinden yardım almak gerek, 2000 tl diyelim sadece kurulum işlemleri için.
muhasebecisi lazım: aylık 1500 tl muhasebeciye verelim en az. site büyüdükçe bu tutar artar muhtemelen.
avukat da gerek. aylık ortalama 2500 tl avukata verelim.

özet: halihazırda 45,000-50,000 gibi bulunması gerek sanırım -en az-. 100,000-150,000 gibi bir rakam daha uygun. tasarımcıya ve web programcısına verilen 8,000 tl lik tutar ile çok kaliteli bir altyapı+tasarım ikilisi sağlanmaz tahminimce.

böyle siteler genelde şirketlere ait oluyor. örneğin x grubunun 30 tane şirketi var ve bunu açarken bütün masrafları baştan tekrarlamıyor. bu sebeple o gruba yansıyan bence tek ve en büyük masraf reklamlar oluyor.

ayrıca @mrtskn sana katılmıyorum, bugün bana da bi tasarımcı verseler o siteleri kodlayabilirim ama yeterli olmaz. bugün facebook un bu kadar başarılı olmasının arkasında mükemmel yazılımcılar dışında bir şey yok. facebook bence bu konuda çok mükemmel bir örnek fb un muadili siteler teker teker iflas ederken fb bi anda en çok kazanan site oldu. baksan reklam yok ama adamlar reklamdan kazanıyor.

özetle: belki insanlar sitenin maliyetini en düşük görselerde en yüksek olması gerekendir, çünkü verdiğin paranın karşılığını alırsın.

Reklamsız, çalışsansız, hitsiz salt bi site olarak düşünürsek 300 liraya orta karar bir şekilde kurabilirsiniz. Ama bi işe yaramaz orası ayrı mesele. Reklama para ayırmanız lazım, reklam işini hallettikten sonra hitiniz artacak acayip şekilde bu yüzden sağlam bir altyapısı olan yazılımla değiştirmeniz lazım. resimler aşırı band yiyeceğinden sunucularınızın kaliteli ve yüksek trafiği kaldırabilecek şekilde optimize edilmiş olması lazım. Tabi ki tedarikçilerle iletişime geçecek ürün şikayetleriyle ilgilenecek şirketi yönetecek vs elemanlar lazım. Yani demem o ki üyelik ve kategori sistemi olan bir yazılımı hazırlamak zor değil ama kalanı yapmak oldukça emek ve sermeye isteyen bir iş.

Ekleme yapma ihtiyacı duydum. band harcaması ekşiduyuru ekşisözlük gibi sitelerden çok daha fazla olur (gösterim sayılarının eşit olduğunu farzedersek) çünkü bilinir ki text/resim/video olarak giderek artar band ihtiyacı. Bugün fecabook'un bi kaç kıtada sunucu merkezleri olduğunu biliyoruz (yanılmıyorsam en son suudi arabistan'da kurmuştu yanılıyor da olabilirim). Ama şu da bir gerçek ki facebook ilk kurulduğunda ne bu kadar yazılım mühendisi ne de teknik altyapısı vardı(bkz: archive.org) bunların hepsi zamanla olacak şeyler bir arkadaşın dediği gibi teknik kısım en son düşünülmesi gereken şey. Böyle sitelerde birinci öncelik pazarlama. Mesela hepsiburada.com'un günlük adwords(google reklamı) masrafının 40 bin lira olduğunu okumuştum geçenlerde. Tv reklamları, sponsorluklar da cabası. Kelime bazlı reklam çalışılması gerekiyor ve tahmin ediyorum ki günlük en az 30-40 kelimeye reklam verilmesi gerekir. (derimod, tween, polo, çizme, ceket vs gibi anahtar kelimelere). O yüzden bence 300 500 lirayla çıkılacak bir macera değil bu fırsat sitesi işleri :)

Bende cok para edeceğini düşünmüyorum
ürün tedarik kısmı da talep toplayıp parayı aldıktan sonra oldugu için
alamazsa da tedarikciden dolayı temin edemedik diye şablon bi gerekceleri oldugu için
bu devrin işi bu
ama geç kaldık o ayrı :)

10000 yazılım hosting gibi masraflar 40000 tl reklam.başkada masraf yok

öyle gibi.

bana görede düzeltmeye çalışmış kendince

(bkz: it's raining men).

şemsiye.

para. gerçi gökten para yağsa bize senet düşer, o da mafyanın eline gider.

meme.

umut.

milka m-joy vardı bi' ara, ondan yağsa fena olmaz.

sonsuza dek yağacağını düşünerekten aşk diyorum. ancak elbet duracaksa sevgi diyorum.

sigara. özellikle son zamdan sonra

para +1

para

aladdin'in sihirli lambası

ot

yıldırım

bomba

yemek yağsın,para yağsa ne olacak devalüasyon olur :P

dam. gerçi yağsa bize ne düşer, şüpheli.

@zawisza

bize tarak düşer o da yerden sekip gözümüze girer

Sadece banaysa para, herkeseyse ruh sagligi.amin.

pelin yağsın isterdim..

günün birinnde 200 mbps internetin olursa 125 işine yaramaz

türkiye şartların 54 olsun yeter önemli olan adsli ne hızda çözdüğü yani çözebilme gücü değilde kaç mS de çözdüğü önemli asimetrik sayısal abone hattını

anladım. başka kimse cevap yazıp rencide etmesin beni.

ttnet istersen ben akşam bir bakayım evdekini satabilirim.

Zoom x4 al derim, 6 sene oldu olacak daha bi huysuzluğunu görmedim.. (Maşallah)

Ekonomik ve kaliteli gerçekten.. 30 TL civarı bişi olsa gerek..

airties'tan soğudum. tplinki taktıktan sonra ofise, deli gibi hız farkı gözlemledim çünkü.

terp bi fikir vercem 3 ayda bir modem harcadım sanırım ağdan dolayı kaynaklanıyor airties da o şekilde bozuldu creativimde ağ kurunca netbookum ile notebok arasında dosya alışverişi yapıyordum usb filan takmak yerine direk ağdan alıp gönderiyordum modem adsli çözmez oldu sadece ağda axx pointer gibi kullandım ama kablolu modem ile internet verince ağda gene kullanabiliyordum aynısı airties e de oldu töbe daha tp link de de zikselde de kullanmıom ağ bi tek printer olarak :)

us robotics modemimde son 1-2 aydır aynı sorunu yaşıyorum... bi 4-5 yıllık kendisi, sanırım değiştirme zamanı geldi :D

hmm ilginç. bizde de ofiste ağ kurulu. ama 3-4 senelik modem. kapatmıyoruz da hiç, ondandır sanıyordum.

dediğim gibi ise iyi bi kablolu modem ile adsli çözdürüp ağı axx point den yada kablosuz modemden kullanın iki katlı binada 1 yılda 2 modem harcadım

yurtdışından alıp kullanan cok fazla oldugu icin zor biraz ama yine de imei kaydı oldugu icin devletin elinde tam rakam vardır ama nerden bulursun bunu bilemedim (:

veya gsm şebekelerinde de vardır yaklaşık rakamlar.

2.342.756 bütün versiyonları.

Pota hizasından alma yani tribünün ortasından. Ve üst tribünden al.

aynen yan taraf üst katlar bence görüş için. çok arkalar olmamak kaydıyla. üst katta sahaya yakın köşe bulursan da alabilirsin, görüş süper oluyor.

farkedeceğini sanmıyorum. hiç kimse yerinde oturmaz genelde ama 117 ve 109 iyi bence, benche de yakın olursunuz saha görüşü de baya' iyi olur.

molalarda tüküren oyuncuya sıkça denk gelmek lazım değil mi o vakit?

zannedersem o bir alışkanlık. ben 9 sene lisanslı basketbol oynadım. maç sırasında tükürme isteğim hiç olmadı. sadece ağzımda kanama olursa kenarda benchin oraya tükürmüşümdür. onun dışında tükürüp duran kimseyi de görmedim.

@sijwocaq: futbolcular niye tükürüp duruyo o zaman? benim de halı sahada tüküresim gelmez mesela. onlarınki daha çok mücadele gerektiriyor diye düşünüyordum. bi de bazı insan öyle oluyor, hark hurk etmeden duramıyor, yolda yürürken bile garip garip seslerle içsel düzenlemelere gidiyorlar diye düşünürdüm.

yapamıyorlar çünkü yaparlarsa saha kayganlaşır. görmüşsünüzür mutlaka, oyuncu düşerse direk temizlikçiler giriyor sahaya teri silmek için. arkadaşım kolunu çatlattı bu yüzden.

Olaya isviçreli bilimadamlarının bakış açısından yaklaşacak olursak vücudun salgıladığı sıvıların hava durumu ile ilgisi olabilr mi? Basketbol belirli bir standart sıcaklıkta oynanan spordur. Salon ısı değeri değişkenlik göstermez. (montepaschi sienanın salonu hariç) ama futbol açık havada oynanan bir spor olduğu için hava değişkenlikleri vücudun salgıladığı sıvılar üzerinde daha farklı etkiler yapıyor olabilir.

basketbolda uzatma 5 dakika zaten, bir de kısa zamanda çok sayı atılabiliyor, futboldaki penaltılar beş dakika sürüyor zaten. futbolda o süre içinde gol atmak zor, ama basketbolda o sürece çok sayı atılabiliyor böylece uzatmada seyir zevki yaratıyor. bazı maçlar oluyor mesela uzatmay gitse, bi uzatmaya daha gitse istiyor insan izlerken.

futbola göre daha hızlı olduğu açık ama seri serbest atışlar heyecan yaratmaz mı?

çok sığ olur o zaman bee :)

bence güzel fikir.

4 ve 5 numaraları oldukça zorlayabilir tabi bu atışlar, gerçi diğerleri de muhteşem yüzdeyle atmıyor bizim ligde (lokavt istisnaları ve euroleague yıldızları hariç)

basketbol hareket yapisi ve oyun anlayisi itibariyle boyle durdurlu islerle yara aliyor. ornegin bazi cok faullu maclarda bile seyir zevki yerlerde gezinebiliyor. savunma izlemek zevklidir ama faul dolu maci izlemek zevkli degildir (benzer sey futbolda da gecerli cunku). faul dolu maci izlemenin zevksiz olmasinin sebebi surekli macin durmasi ve serbest atislarin vakit almasi. basketbol hareket oyunudur, her an "sonucu olan" guzel bir sey gorebilirsiniz. futbolda bu olasilik daha dusuktur.

evet

Doğrudur. Yaşlı akrabalarının gençlik resimleri varsa karşılaştır. Toplamda cm olarak çok fazla bir değişiklik değil ama göz fark eder.

kendi sesini dinleye dinleye zamanla kafandakiyle duyduğun aynı oluyor.

kulağı kapatmanın mantığı da o zaten, kendi sesini doğru duymak. ama ton derken ses rengi farklı duyulur verdiği notanın değiştiğini sanmıyorum.

var tabii ki.

evet.

benim gibi herkesin vardır büyük ihtimalle bi sırrı.

var. bazıları benimle mezara gider herhalde.

var hıhım

olma mı. herkesin vardır.

"Her insanın sırları vardır. Onları birbirinden ayıran, sırlarını saklamak için neleri göze aldıklarıdır"

oha bir benim mi yok acaba mal gibi hissettim kendimi

var ve benimle mezara gidecek..

benim yok; illaki biri bilir, icimde birsey saklamam.