Ekşi Duyuru

bence olduğunuz gibi kalin. etrafta cok fazla olgun(!) var zaten.

bulşit. tam tersi olsa çoktan yaşlılık bunalımına girip ayna karşısında kaz ayağı sayıyor olurdun. sahip olduğun şeylerin avantajlarına odaklanırsan -ki 33 yaşındaki neredeyse her kadının sahip olmak istediği şeyler bunlar- kendini daha iyi hissedersin.

ruhen olgunlaşmak konusunda yapabileceğin bir şey yok zaten; ciddiye alınmıyorum diyorsun da napıyorsun, sokakta yürürken arkadaşlarına pandik falan mı atıyorsun?

hayat ciddiye alınacak bir yer değil, gereğinden fazla anlam yükleyip kendini buhranlara sürükleyenlerden olmaktansa ciddiye almayıp hayatın keyfini sürmeyi tercih ederim.

Bahaneciliği bırak.

Tabi ki saçma şakalar yapıp durmuyorum, her zmaan gülümserim ve samimi davranırım. Belki çocuksu tripler de atıyor olabilirim ama konuyu çok uzatmadan. Bu eleştiriyi yapan kişi hayata erken atılmış ve olduğundan 20 yaş yaşlı gösteren ve davranan birisi.

Ben 87'liyim, çevremde 90 ve sonrası doğan kim varsa ablam gibi görünüyor. Hani minyon bir tip de değilim ama ona rağmen küçük görünüyorum, bir de neşeli vs. olunca normal tabii... Yakın arkadaşlarımda da benzer durumlar söz konusu ve birileri ciddiye alsın diye ne görüntü ne de huyumdan ödün vermek istemem. (hoş ciddiye alınmadığım bir durumla karşılaşmadım)

Olgun görünen birini isteyen öylesini bulsun, ben böyle mutluyum.

Arnold: ne bahanesi?

Tespit yapıyorum: neşeli olmak ve gülümsemek kesinlikle genç gösteriyor

Aslinda bu olumlu bir durum yaratmaliydi ama olumsuz elestiri aldiginiza gore disariya itici gelen bir tarafiniz var muhtemelen. Onun ne oldugunu bulun. Her minyon tipli neseli insan ciddiye alinmiyor diye bir sey yok sonucta .

Cocuksu olan yanınız neşeli olmaniz degil belki de. Belki cok nazlisiniz cok kaprisli, cocuk gibi ilgi bekleyen ? Ya da Her seyle alay eden biriyseniz vs ? Etrafinizdakiler yoruyorsunuz belki de. Yani cocuksu olmak= sevimli olmak degil her zaman. Varsa o itici tarafi bulun. Yoksa böyle kalın.

çok neşeliyseniz ve hayatında sıkıntıları olan birisi varsa siz ona itici gelirsiniz. en büyük sebep bu. insanlar başkasının kendisinden daha mutlu daha neşeli hatta daha zengin olmasını yediremiyor, size sanki sorunluymuşsun gibi davranıyor. (git:eksisozluk.com) burda çok güzel örneği var. bence senin daha genç gözükmen daha çocuksu olman o kişiye batıyor. çünkü kendisi ne genç gözükebiliyor. ne çocuksu olabiliyor.

link düzeltildi.

Aquarium: bu eleştiriyi yapan işyerinden birisi. İticilikten değil sempatik olmamdan bahsetti ama işyeri bunu kaldırmıyormuş.

Sizi ciddiye almayan almasın keyfinize bakın ya boşverin. Olgunluğa sıçayım afedersiniz. Sizi bir başkası olduğunuz için sevecek kişi de sevmesin zaten.

bazı insanlara neşeli insanların neşesi acayip batar. bazen bende öyle oluyorum neşeli insanlar sinirime dokunuyor :D ben aslında pek insan sevmem sorun burdan kaynaklanıyor ama saygı duyarım yani karışmam kimseye. bence takma sen aynen bildiğin gibi devam et. for the recordun dediği gibi yeterince olgun insan var zaten.

edit: bunu da benim gibi insan sevmeyenler için bırakayım ^_^
www.buzzfeed.com

bizde neşeli olmak, güler yüz ve hayata pozitif bakmak sadece çocuklukta olabilecek bir ruh haliymiş gibi algılandığı için (ağıt toplumuyuz, sokaklarda çalınan yerli müzikler bile hep dram, hep depreşik), senin gibi insanları görünce hemen çocuksu yaftası yapıştırıyor insanlar.

sen nasıl mutluysan öyle ol. düzenli ilişkinin olmama sebebini bu olarak görüyorsan da demek ki senin gibi biriyle karşılaşmamışsın henüz. varsın öyle ilişki de olmasın, eninde sonunda ayrılıyorsunuz çünkü zaten.

yaş 30 erkek, içimdeki çocuğu öldürmemek için direniyorum.
sen de kulak asma her kim diyorsa bunları.
detayları bilmiyorum ama tahminen bir çekememe durumu var. mutsuz, nemrut insanlar neşeli insanları sebepsiz şekilde sevmiyor bilesin.

en son ne zaman arkadaşların senin uzmanlığına danıştı?

Hmm neredeyse hiçbir zaman

sittir et olgunluğu, çocuksu kal. Olgun olanlar sanki bi bok yaptılar da hayat çok güzel, herkes çok eşit, herkes çok mutlu mu olacak herkes olgun olduğunda sanki. Bir daha ki sefere önerilerinizi kimse dikkate almaz dediklerinde zaten ben de önerilerimi anlamayacak kadar narsist olgunlara önerilerimi söylemem de.

Bahane cidden. Ben de eşim de 18 gibi duruyoruz ama evliyiz knk. Hadi işte zor oluyor da ilişkilerde ı ıh.

size katılıyorum neşeli ve içten olmak, güleryüzlü olmak daha çocuksu gösteriyor.
henüz tanıştığınız insanlara soğuk davranın biraz.

33 yaşından sonra davranışlarını değiştirmen, hele ki içinden gelmeden değiştirmen sadece sana mutsuzluk verir. O don, bu götte durmaz.
Olduğun gibi ol mutlu ol. "Olgun" kavramını da bir kere daha gözden geçir.

kiskaniyodur lavuk, oldugun gibi kal hayat zaten sekillendiriyor.

(bkz: kendini satmak)

belirtilmese de anlamı şudur.
kendini çaktırmadan ya da bilerek övüp, başkasını çaktırmadan ya da bariz kötülemek.

örnek:
patron: bu işi daha iyi yapın geçen seferkinden.
x kişisi: bakiyim şu işe... Hmmm.. bunu kim yaptıysa hiçö
bir şey bilmiyormuş, stajyere mi yaptırdınız bunu(yalan biliyor y kişisinin işi), şundan anlamıyor, bundan anlamıyor, ek olarak burası hatalı, şurası götüme benzemiş, ama bana yollayın, şurasını düzeltiyim, burasını şaha kaldırayım, hallederim bunu 3-4 saatte(10 dakkalık iş).

türkiye şartlarında bahsedilen kendini satmak bu.

Diğer deyişi de kendini pazarlamak,
Kurnaz'ın dediği gibi, kendini övmek, öne çıkarmak.

popüler olmanı, olumlu anlamda dikkat çekmeni sağlayacak yetenek, bilgi ve özelliklerinin reklamını yapmak. bu sayede iş hayatında, kadın/erkek etkileme olaylarında vs. vs. vs. başarılı olup yükselme potansiyeli olarak kastedilir, kullanılır, o bağlamda lafı geçer büyük oranda günlük hayatta bu deyim.

Ben genelde belgesel (mega yapılar, mega fabrikalar) izlerim, sonra da adamlar neler yapıyor yav sığlığında yorumlar yaparım. Ondan sonra mühendislik okuduğumu hatırlayıp o konuyla alakalı bir şeyler araştırmaya girişirim. Kafamda hayali şirket kurarım vs. Müzik zaten hep dinliyorum. Bilgisayar oyunlarına sararım. Bir de düşündüğüm şeyin olumsuz sonuçlandığını kabul ederim. Diyelim bir kızla muhabbet kurdum, heyecandan salak salak gülmeye başladıysam "olm o kız sana bakmaz, hadi uza şimdi" diye kendi hevesimi kaçırıyorum planlı olarak.

o an bir şey düşünmemek istiyorsam içimden tarkan'dan "kuzu kuzu"yu söylüyorum aklımda bir şey kalmıyor.

şaka yapmıyorum.

sadece mental olarak düşünceleri savuşturmanın tek yolu meditasyon ve tekrar sanırsam. daha önce yapmadıysan hemen bugün faydasını göremezsin ama.

kafanı dağıtmak için illa dışarı çıkıp bişeyler yapmak zorunda değilsin. film izle, dizi izle, oyun oyna, tak kulaklıkları kulağına müzik dinle, bir müzik aleti çalıyorsan dinlediğin müzikleri çalmaya çalış, hiç bilmediğin bir konu araştır (ama ilgin olsun konuya), ileride yapmak istediğin bir şey için plan yap/hayal kur/araştırmaya giriş, vs vs vs

kafanın güzel olması lazım, en azından benimki öyle çalışıyor.

Strateji oyunu oyna. Ciddiyim.

Çok zorlandığım bir konu. O aktivitelere niyet ediyorum ama kapıp götürecek kadar güçlü olması lazım ki, benim güçlü döngümü kırabilsin. Yoksa dizi izlerken benim hikayem kafada dönüyor, en iyi ihtimalle ekrandaki hikaye ile birleşiyor.
Bende en işe yarayan şey, insan interaksiyonu. Bir şekilde, sesle ya da görsel, yeni task olarak bi insanla iletişmek konuyu azaltabiliyor.
En işe yarar zihinsel metot meditasyon olabilir ve evet bu kasını geliştirmiş olman lazım,
Şu durumda sesli kitap dinlemekişe yarayabilir. hem duyu hem hayali kullanmanı gerektirecek.
Aslında temelde, uğraşacağın şeye elindeki max araçları vermen lazım ki, o düşünmek istemediğin şeye verecek bişey kalmasın. Hepsi meşgul olsun.
Mesela mum yakmanın, neblim aromatik bişiler koklamanın da faydası olacak. Yeni data çünkü. Beynin başka yollarını aktive edecek.
Bu şekil düşünüp, türetebilirsiniz.

Roma gibi mimari olarak aşmış şehirlere götürebilirsiniz. Çocuk o yapıları görünce heyecanlanabilir. Bir de çocuğunuzu sakın ola ki bir proje olarak görmeyin. Bu hayatta ona en büyük kötülüğü siz yaparsınız.

Bol bol lego alırsınız küçük yaştan itibaren etkili olabilir

cocuga "sakın mimar olma" demelisin.

doğmamış çocuğa don biçmeyi geçip doğmamış çocuğa meslek seçmişsin bravo. Bence çocuğun olursa onu senin içinde kalan ukteleri dolduracak bir "küçük sen" olarak görme. Sen dünyaya getiriyosun ama hayat onun hayatı, sen mimarlığı seveceksin diye o da sevecek değil. Bi de bırak çocuk doğsun, büyüsün, yetenekleri, neyi sevip sevmediği biraz ortaya çıksın senin onu yönlendirmek için önünde çok uzuuun yıllar olacak. Belki çocuğun kendi yeteneklerine ve zekasına göre yönlendirildiğinde çok başarılı bir doktor, balerin, müzisyen, oyuncu, avukat vs olacak. belki de sen ne yaparsan yap bi halta kafası basmayacak özel üniversitede burssuz turizm okuyacak. Ben bunu söylemeye geldim, yani şimdiden çocuğumu mimar yapıcam diye kafada kurup boş hayallere girme. Her şey çocuğun kendisinde bitiyor.

arkadaşlar, ben de zaten çocuğuma zorla bir şey olduracak değilim, farkederseniz, sevdirmeye çalışmaktan bahsediyorum, sevmezse zaten olmaz. ayyy herkes ne kadar da hassas.

3 boyutlu geometrik sekiller, oyun kupleri, puzzlelar, resim yapmak, renkleri ustune basina bulastirmak, camurla oynatmak, eline kalem verip yeri gogu bol bol cizmesini saglamak...
yani ufkunu gelistirmek ve serbetce sanatsal faaliyetler yapmasini saglamak...

Aman diyim ağzını hayra aç, ne zamandır merak ediyordum cevabım bulunsun bildirimi gelsin.

"winter is coming"

Edit: ekran koruyucum vardı. Çok şükür ki o kırılmış:)) çok mutlu oldum

Kamu spotu gibi duyuru olmus :) gecmis olsun.

Garantiye versen garanti kapsamina alinmadan ( yani para odeyerek ) degistirebilirdin.

Afyon'dan mı?

Taksim metro durağından çık. Mis sokağın sonunda.

kulaklık girişini kürdanla temizlemeyi denedin mi? bazen hayvan gibi toz yumağı çıkıyor içinden.

kendin yapsana. çok kolay. format atmak diye arat yapabilirsin.

polip

giphy.com
burayı dene bakalım?

Ona ben de çok gülmüştüm de facebookta paylaşmıştım. Facebookumu kapatmasam sana yollardım:/

istanbuldaysan zeytinburnu.

zeytinburnu +1

giderken burnuna mandal almayı da unutma

Kadikoy'de bahariyeden modaya dogru olan caddede sag tarafta bi pasaj var. pasajde 1 tane derici var. ustune gore dikim de yapiyor

kesinlikle zeytinburnu

Zeytinburnu'nda ucuz mudur?

laleli

freecycle facebooktaki sayfa

Atmaver sayfanın adı

Rica ederim.

ben de yaptım aynı şeyi. 5 yıl önce başladım şu an 19. sezondayım tavsiye ederim güzel oluyor.

ilk sezonlar güzel değil.

@historien indirip mi izlesem, yoksa internetten mi izlesem kotadan az gider?

ayni gider

bende ilk 26 sezon var torrentten indirmiştim.
iyidir simpsons ya.
tanıdıkça seviyorsun.

Simpsongiller şahane.
Ben de torrent'ten deliler gibi arayıp bulamamıştım, sonra koyverip buradan izlemeye başladım, 11. sezona kadar da geldim; koş yetiş:

putlocker.is

o kız ileride biter. para'nın bağımlısı olur böyle yetişen insanlar, her yaptıkları şeyin karşılığını beklerler. dolayısıyla da en az çaba ile en fazla para kazanma yoluna girerler. sonu hayır olsun...

Yazık o çocuğa.

bence büyük sorun. kadının bir psikologla görüşüp kızıyla nasıl iletişim kurması gerektiğini öğrenmesi gerekiyor.

kız annesini atm olarka görüyor, annesi de kızını parayla yönetilecek bişey olarak. tabi mesele aralarında, bizi ilgilendirmez. ama pek önerilecek bir ilişki biçimi olmadığı kesin.

çocuğun bu yaşlarda bağımsız kişilik geliştirmesi açısından sıkıntı, ama annesi bunu düşünüp başka önlemler alıyor olabilir.

hiç bu kadar psikopat bir aile duymamıştım sanırım

durum inanılmaz korkunç ama anlamadığım bir şey var, 15 yaşında kız 1000+600+300 tl gibi paralarla ne yapıyor? durumu en iyi olan aileler bile çocuklarına belli bir günlük/haftalık harçlık vermeyi tercih ediyor diye gözlemliyorum. pahalı hediyeler almak bile daha işlevsel, o kadar miktarda nakit parayı o yaşta birine vermek ek olarak sakıncalı. çok bildiğimden değil ama o paranın harcanacağı yerler çok hayırlı olurmuş gibi gelmiyor bana.

kız bildiğim kadarıyla özel okulda okuyor. ne yaptığını bilmiyorum, arkadaşlarına falan yediriyordur heralde.

genelde çok parası olan insanlar istedikleri hemen hemen herşeyi kolayca elde edebildikleri için, belli bir yerden sonra artık maddi şeylerle tatmin olmamaya başlarlar. o mertebeye ulaştıktan sonra artık paralarını yatırabilecekleri ilk şey uyuşturucu olacaktır.

sonu iyi bir yere çıkmıyor yani her türlü...

acaba anne o kadar parayı verip kontrolü sağlıyor mu bir şekilde? her istediğini kolaylıkla elde edip, üzerine sevgisiz ve ilgisiz kendi halinde büyümeye çalışıp sonunda her şeyden sıkılıp farklı ortam arayışı derken uyuşturucu vb. sıkıntılar yaşanmasın? yolun sonu kötü görünüyor. anne kontrolü ele geçirmeli uyarabiliyorsanız lütfen yapın. kızın her şeyden evvel ''anne''sine ihtiyacı var, annenin de önceliği kızının belli bir yaşa sıkıntısız bir şekilde varması olmalıdır. en basidi kuşlar bile; yavruyu iyice besleyip uçurup kendine yettiğini görmeden ayrılmaz yavrusundan. insanoğlu acayip!

ben uyarabilecek bir pozisyonda değilm kadını 4 aydır tanıyorum, ama şirkette başkalarına bu durumu açtığımda, ah biz kaç kere söyledik, böyle yapma böyle alıştırma diye ama başka türlü kızına ilgi gösteremiyor, muhtemelen bu şekilde annesi, kızına ilgi ve sevgi verdiğini düşünüyor, kendini bu şekilde iyi hissediyor :(

Bu aile kadınlarda duygusal zekâ düşüklüğüne çok güzel bir örnek oluşturuyor. Kızı da aynı şekilde yetiştiğinden medyada gördüğü kadınların duygusal zekâsı daha yüksek yalanlarıyla avunmasını seyrettiğim sayısız robottan biri olup çıkacak muhtemelen. Bu kadar rezil yetiştirileni de varmış demek... Fırsatçı, çıkarcı, materyalist insan çöpü olarak büyür. Kendisi içten pazarlıklı ve buna mukabil detaycı büyüyeceği için bu özellikleri de duygusal zekâ zanneder artık. Sosyal bilimler okumayıp doğa bilimlerinden diplama alırsa iyi olur. (Mat Müh vs...) O diploma yeterli sosyal sınıf farkını sağlar bir de kerizinden zengin koca bulur olur biter.

Ebeveynlik parayla olmuyor. O kiz ilerde 2000 lira maasla haftada 6 gun nasil caliscak? Annesi keske barismak icin 1000 lira vermek yerine kiziyla bir saat sohbet etmenin daha faydali oldugunu bilse.

emin olmamakla beraber sanırım aydos ormanı içinde var

burgazada, kınalı ada belki heybeliada olabilir.

Değil. Aslında sana ancak şu kadar katılabilirim: McDonalds'ta çalışacak kişilere de ihtiyacımız var. Senin çocuğun McDonalds'ta sipariş alacak, benimki özel okulda İngilizce dersi. Hayata annesi ya da babası yüzünden bir adım geride başlayacak seninkiler...

(Tabi tabi belki bir gün loto çıkar, belki çok zeki olurlar... Flash TV izlemekten beyniniz yanmış.)

@Traveller, nerden biliyosun belki adam geri kafalı bir ağa, senden çok daha zengin?

çocuklar ingilizce öğrensin diye evde ingilizce konuşulur, ama ebeveynler gerçekten iyi ingilizce biliyorsa konuşulur, ayrıca çocuk daha bebekken, dil öğrenme çağındayken konuşulur.

Değil. Ha biz yapmıyoruz, gerek görmedik. Ama tüm çizgifilmler, filmler vb. orjinal dilinde izliyorlar. Bazı filmlerin backstage videolarını hep ingilizce izliyorlar, merak ettiklerini İngilizce araştırıyorlar. Çünkü kaynaklar İngilizce. Globalleşmeyle alakalı değil yani.

Oğlum 9 yaşında ve İngilizce aksanını duyanlar, bilingual sanıyor. Ama tamamen yabancı dili "native" kaynaklarından duymasıyla ilgili bu.

Biliyorum victum critical period of language learning, universal grammar, Chomsky, Skinner... her gün okuduğum şeyler bunlar

Elbette geri kafalı bir ağa da olabilir. Ama sonuçta geri kafalı ailelerin fakir çocuklarına gerek var; inşaat işçisi lazım, fast food zinciri çalışanı lazım...

Kapitalizm önce ideolojilerle (globalleşmenin köpeği olma, gel benim köpeğim ol gibi) uyutur, cahilliği över, sonra da sizi işçisi yapar.

@Traveller, düşüncen yanlış, evet general kadar askere de ihtiyaç var ama sen fakir çocuklarını baştan bunlar fakir çocuğu, asker olmalı diye elersen içlerinde çok yetenekli, çok akıllı olanları kaybedersin. Ayrıca hayat adil değil, fakirlere negatif ayrımcılık değil pozitif ayrımcılık uygulanmalı. dünyanın en büyük aristokratları bile vakıflar kurup gelir adaletsizliğine karşı savaşırken, bütün holdingler fakir ama yetenekli çocukları bulup burs vermek için uğraşırken senin fakir çocuklarını baştan silmen çok hatalı.

@traveller geride başlamak ileride olmak ne demek, bence aşırı saçma bir düşünme tarzı bu. sen herşeyin daha fazlasını istemeye devam et, daha çocuğun olmadan kafanda onları başkalarıyla yarıştırmaya başlamışsın bile, sonra neden çocuklar böyle.

ps. bu arada fakirliğe karşı bir takıntı geliştirmişsin, hayırlı olsun.

İngilizce öğrenmek ya da öğrenmemek konusunda haklı olabilirsin fakat öğrenmenin şekli konusunda pek mantıklı görünmüyor. Anne baba İngilizce biliyorsa ve duyarak öğrenme diye birşey varsa bunu kullanmak, kullanmamaktan daha mantıklı. Asıl bunun yerine birkaç bin lira verip kurs vb. yerlere göndermek globalleşmeye daha büyük katkıda bulunmak demek.

@victum doğru olanın senin dediğin gibi olduğunu biliyorum. Pozitif ayrımcılık oldukça gerekli ama dünya öyle işlemiyor. Daha fazla yabancı dil bilen bir adım önde oluyor. Bugün çocuklar erken yaşta yabancı dil öğrenmesin diyenlerle, geçmişte çocuklar okula gitmesin diyenler arasında bir fark yok.

Geçmişte okula gönderilmeyen çocuklar bugün ne yapıyor? Terörist, fakir, az gelirli işçi...

Bugün ailesi erken yaşta yabancı dil öğrenmeyi gerekli görmeyen çocuklar gelecekte ne yapacak? Terörist, fakir, az gelirli işçi...

(İstisnalar çıkabilir ama dünyanın geneli böyle)

Düzeltme: İmla

globalleşmeyle alakası yok, çocuğa ilerki hayatında faydası olacak becerileri anne baba mümkün olduğunca sağlamaya çalışır. bu sadece meslek edinme anlamında değil, hobiler, yemek yapma gibi kendine bakma becerileri de olabilir.
restoran işleten babanın, küçük yaştan itibaren oğluna mutfak işlerini öğretmesi, elektrikçi babanın küçük yaşta çocuğa elektrik tesisatı ile ilgili bilgi vermesi, birlikte radyo tamir etmeleri falan gibi.
ancak bunun için önce anne babanın tam olarak o konuda yetkin olması lazım, yani anne baba ingilizce/herhangi bir dil anadili seviyesinde biliyorsa, mesela ingiliz/amerikan dili ve edebiyatı eğitimi almıştır ya da ingilizce konuşulan bir ülkede yaşamıştır, bu bilgisini çocuğa aktarması normal. ha anne babası o yabancı dile hakim olmadığı halde, sırf ay çocuk ingilizce öğrensin diye yalan yanlış ingilizce parçalıyorlarda, bence aksine zararlı. bu yaşlarda öğrendiği tonlama ve telaffuz hataları ömür boyu çocukta kalıcak çünkü. bu durumda çocuğun interaktif olarak dil öğrenmesini sağlayan programlar, yabancı dilde eğitim veren okullar çok daha mantıklı bir seçenek. en azından çocuk doğru kaynaktan öğrenir.


edit:

@traveller bu konuda bir sıkıntınız var, ailenizin size imkan sağlamadığını düşünüyorsunuz ve öfkelisiniz sanırım. okuduğunuzu anlama çabası göstermeden cevap vermişsiniz. tartışma dil öğrenmenin gereksizliği değil, evde anne-babanın ingilizce konuşmasının etkin ve gerekli bir yöntem olup olmadığı.

tartışma şunun üzerine; hepimiz ingilizce biliyoruz, hem de gayet iyi seviyelerde.. birçoğumuz, bu ingilizcesiyle gerek türkiye'de gerek usa ya da avrupa'da çok güzel doktora da yapıyor, bilim yapıyor, yaşıyor, anlaşıyor vs. burada sıkıntı yok. ama bu insanların hiçbirisi, bebeklikten itibaren ingilizceyle büyümüş insanlar değil.

çocuğu bebeklikten itibaren ingilizceyle haşır neşir edip, kendi dilini unutmasına (hatta böyle bir durumda kendi dili ingilizce oluyor) doğup büyüdüğü toprakların diline yabancılaşmasına sebep olmak, hiç ama hiç ummadığınız kadar sorun yaratır.

@alice sağladılar aslında, fazla parası olmayan ama uzun vadeli düşünebilen bir babam oldu. Ben de bugün onun "cahil" olduğunu değil "ileri görüşlü" olduğunu düşünüyorum. Ben ilkokuldayken ailesi yabancı dil derslerini gereksiz gören kişiler de vardı: Biz TÜRKÜZ! Biz MÜSLÜMANIZ! Biz kapitalist DEĞİLİZ! Biz İngilizce ÖĞRENMEYİZ! Çocuk İngilizce öğrenirse TÜRK olmayı unutur diye böğürüyorlardı. Bugün çocukları bu zihniyetle nerede...

Kimileri de bak komşunun oğlu okumadı şimdi babasının bakkalını devraldı, okumak gereksiz... diye zırvalıyordu. Yalnızca yabancı dil bilmek yetmez ama elinden ne geliyorsa ailenin çocuğa vermesi gerek.

@tolkien Ben o zihniyete karşıyım, yabancı dil bilmek göklere çıkarmaz ama ailenin cahilliğe övgü yağdırması zihniyeti çocuğu pek de ileri götürmez. Bizim köyden biri vardı, okumadı ama çok zengin oldu, kendini geliştirdi, entelektüel oldu örnekleri de herkesi kapsamaz. Acı ama durum bu.

Ve en önemlisi erken yaşta İngilizce öğrenmekle, 15 yaşında İngilizce öğrenmek arasında büyük bir fark var. Konuyla ilgili Critical Period of Language Learning anahtar sözcükleriyle arama yapabilirsiniz. Keşke bunları bilip de konuya dahil olsanız. Örneğin ben doktor değilim ve hastalıklarla ilgili uzmanmış gibi konuşmam. Ama bu konuda bilgim var ve erken yaşta dil öğrenmenin önemini çok iyi biliyorum.

1950'lerde Türkiye'de okuyan da okumayan da aynı işte çalışıyor okula gerek yok diyen kişilerle 2016 yılında yabancı dil bilen de bilmeyen de aynı diyen kişilerle aynı zihniyete sahipsiniz. Çok yazık...

@acemi kaynak goster abicim?

:D :D :D

traveller, şu robotsu trollüğünü başka yerde yapar mısın? hadi canım..

Diger baslikta Ingilizce soru mu sormussun @fut? Keske Ingilizce bilsen...

Neyse dedigim her seyi diger baslikta kanitlamissin. Ben de cok iyi yabanci dil bildigini ama cocukken ogrenmedigini falan sanmistim... Baska diyecek sozum yok. Dedigim her seyi kanitladin.

bence saçma ve küreselleşmenin finosu olmak gibi bir şey, tıpkı sizin de belirttiğiniz gibi.

Cevaplardaki tartışmayı okumadım.

"Globalleşmenin köpeği olmak" batının köpeği olmakla başlıyor bence. Bunu yapmayan toplumlar ingilizceyi de globalleşmeyi de kendi köpeği yapıyor yapacak. Yani dil zayıf toplumları ve bu sebeple batiyi seyre dalmış toplumlari asimile edip yok edebilir evet. Ama üreyen, üreten ve bunlar dolayısıyla geleneklerini muhafaza edebilen toplumlar ingilizceyi age of empiresta relich bulmuşcasina kullanıp 1-2 asır sonrasinin anasını sikebilir afedersin.

salep

Tavuk suyu corbasi yap, icine bol karabiber koyup, limon sikip ic.

evde varsa ya da alması kolaysa tylol hot.

böbrek taraflarının ağrıması üşütmekten kasların ağrıması da olabilir, sırt omuz ve kollar da ağrıyorsa muhtemelen ceryan da soğukta kaldınız veya terleyip üstünüzde kurudu teriniz. adaçayı ve ıhlamur hem genel kırgınlık için hem de böbrekler için iyidir.

Yok olduğundan eminseniz üçü de çok kullanışlı, her hangi biri olur.

Uzun vadeli dediginiz icin mama sandalyesi.

teyze kontenjanindan cvp vereyim, mama sandalyesi

evli ve amca kontenjanında cevap veriyorum: mama sandalyesi

telsiz

Mama sandalyesi
Oglan 7aylik daha telsizi kullanmadik

Onun disinda bence en super hediye hediye ceki :)

iyisinden bir mama sandalyesi 2-3 çocuk büyütür, en kalıcı olabilecek hediye o sanırım. İki oğlum var, ikisi için de en uzun süre kullandığımız eşya o oldu.

Ateş ölçer ama alnından ölçen olursa.
Mama sandalyesini herkes kullanamıyor, bizde süs olarak mutfakta duruyor.

Anne kontenjanindan; baston puset ve yana doğru sallanan beşik.

Her ikisi de hayatımı kurtarmıştı.

Kapşon sayılmasa da şöyle şeyler takılabilir ,
www.n11.com
ya da içine kapşonlu ince bir sweatshirt giyip onunkinden faydalanabilirsiniz, ben öyle yapıyorum:)

itools

İtools, tongbu vs. uygulamaların çalışabilmesi için itunes'un yüklü olması gerekir

bende ziraat genç bankkart var banka kartı olarak geçiyor, onunla ödeyebiliyorum. daha önce olmuyordu, artık oluyor.

tum kablosuz aglarda boyle mi?

evet, iki kablosuz ağda da bu şekilde oluyor.. açılmıyor.

reset network settings?

yani? :)

reset network settings'i denedin mi?

zeckie vardı en son. güzel zarif şeyler oluyor. fransız sokağı'nın orda bir şubesi vardı.

zeckie.com

six'te hoş şeyler oluyor. istiklal caddesi'nde ve levent metro'da var bildiğim.

Başlı başına tek bir uygulamaya has özellik değildir herhalde.
Video akım çizgisinde belli bir alan seçilip (mesela 3:00 ile 3:05 arası ) slow motion efekti uygulanıyor olmalı.

çeşitli videoları birleştirmiş olabilirler. ya da gelişmiş cihazlarla çekmiş olabilirler. instagramdaki çoğu kalite iş yapan kullanıcılar sadece paylaşmak için kullanıyor orayı. çektikleri makineler ve yazılımlar prof. çoğunun. yani normal kendi halinde bi kullanıcıysanız masraflı işler.

spotify premium üyeliğini kaybedersin ya hesabı niye silsinler. normal kullanıcıya dönersin işte.

geçenlerde ben de yatıramadım, hiçbir şey olmuyor, sadece telefondan kullanıyorsan kullanamaz hale geliyorsun, bilgisayardan kullanıyorsan da reklam giriyor.

premium gidiyo, daha sonra tekrar satın alırsın bişi olmaz.

Benim bir defa premiumum gittiginde butun indirdigim sarkilar da gitmisti sadece bir defa premiumdan ciktim zaten eger cok buyuk arsivin varsa dikkat et derim.

bende 2 ayda bir benzer sıkıntı oluyor. listelerine birşey olmuyor sadece normal kullanıcıya dönüyorsun ama çok boktan bi durum daha var indirdiğin tüm parçalar siliniyor. eğer indirdiğin çok parça varsa süre geçmeden ödemeye çalış derim.

listelerine, parcalarina bir sey olmaz.
offline dinleyemezsin.
high quality dinleyemezsin.
reklam dinlersin zirt pirt.
telefonda listelerini shuffle eder de sana oyle dinletir, ben x sarkiyi dinleyeyeim diyemezsin (sarkilara tek tek ayri liste yapman gerekir bunun icin ancak oyle).
bu kadar benim bildigim.

www.pierrecardin.com.tr

bunların kadınlar için olanı yok mu?

www.n11.com

zara, massimo dutti yada mango'da bile çok güzel biker modeller var. massimo dutti'dekiler kesin deri ama zara ve mango'dakilerin etiketine bakmanı öneririm, %100 deri olup olmadığına dair.

Belstaff www.montturkiye.com

SPOILER---------------------------
breaking bad'de mıknatısla bozuyolardı
-------------------------SPOILER

İçini açmak imkansiz degilse bellegini bul ve yak

Karşı takımdan gelen servis , manset -pas -smaç şeklinde karşılıkla devam eder . Servisi avuç içinle atıp saha içinde kalmasına dikkat et . Çizgi dışına çıkmayacak şeklinde hızı ayarlarsın.

Karşıdan gelen servisi manşetle yumuşatarak öndeki pasör e atarsın . O da topu pasla yükseltip smaçöre atar ve smaç .

Smaç kolay değildir onun yerine pas da atabilirsin . 3 hamleyi geçmemeli takımdaki top hareketi . Genel kuralları öğrensen yeter aslında sonrası oynaya oynaya gelişir zaten . Manşet çalış bence , ülkemizde manşet yanlış biliniyor. Ellerinle deilde bileklerinle manşet alıcaksın , dirseklerini kırmadan

Tesekkurler

<script> </script> arasını sil

google chrome ayarlarından javascripti iptal et seçeneği vardı.

javascript:document.body.contentEditable='true';document.designMode='on';void%200

gastronomi üzerine eğlenceli kitaplardan bir set yapabilirsin

(bkz: hasbro intertoy)

Ciddi düşünüyorsa güzel bir bıçak seti alabilirsiniz.

edit: ya da bunu alın, aşçılığın perde arkasını öğrensin. www.idefix.com

ya da şunlardan biri mesela www.biletix.com

bana bu hediye edilse hoşuma giderdi: www.e-makarna.com

gerçi ben 30 yaşında erkeğim ama olsun, ortak nokta mutfak.

ha bi de bu puroğmasyon olsun: www.idefix.com

Selfie cubugu aldim

hiç almasaydın. 10 liralık şey...

üsküdarda mihrimah sultan ve aziz mahmud hüdai hazretleri camii
ataşehir de mimar sinan camii

söğütlüçeşme camisi son derece güzel. büyük, ambiyansı da on numaradır.

1-bol bol yoğurt ye, ayran iç
2- Işıkları kapat hafif bişeyler aç tv de, belgesel filan
3- İlaçla halletmek istersen, passiflora veya atarax şurup iç uyku saatinden 45 dk önce

Melisa çayı ve ılık bir banyo işe yarar belki.

biz alıştığımız için bizde belki cidden güzel okunduğunda etkileyici geliyor.
ama yabancılar fazla içli dışlı olmadıkları için öyle geliyor demek ki.
misal, bana da kilise ilahileri güzel geliyor. :)

kırk yılda bir duydukları için.

Sabah ezani muhtesem degil mi yani?

Hayir ben dguzel buluyorum, mesela ezan sesi duymazsam 2-3 gun sonra farkediyorum ya bir gariplik eksiklik var sanki diye,. Genelde tatilde oluyor bu. Ama gunluk telasede okunsa bile sanki hic duymuyormusuz gibi..
Hmm anladim 40 yilda bir duyduklari icin olabilir

Ezan dediğimiz şey sonuçta şiir gibi bir metnin belirli makamlarda okunması. Onlar okuyabilene denk geliyorlar, kırk yılın başı günün en gürültülü saatinde duyuyorlar hoşlarına gidiyor. Gece 4te uykulu karga müezzinin sesine uyanmıyorlar.

su cok huzur verici degil mi?

youtu.be

Orthodox ilahilerinin falan bize etkileyici gelmesi gibi bence
örn: www.youtube.com

O da ilginc neden aglayasin geliyor dimi

yurt dışına çıktığımda ben de kilise çanlarından huzur duyuyorum resmen. normal yani.

bu dayı yüzünden,

goo.gl

aylık akbil basmıyor benim bildiğim, sadece içindeki parayı kullanıyor.

akbil geçiyor. fiyat 2.15 değil tabi.

akbil geçiyor.. kullan. fiyatı biraz pahalı ama

4 lira mi neydi ya.

Akbil basimi yani.

tek geçiş 7 tl

www.ido.com.tr

kickass +1

diziler ve diğer tv programları için: eztv

istedigin gibi kapatip acabilecegini sanmiyorum, hadi kapatirsin da acmasi sikinti sanki evdeki modemlerle.

eger duzeni belli ise modem ayarlari sayfasindan bu duzeni girebilecegin yer olsa gerek bir kac unlu modemde gormustum.

elektrik olarak kapatıp açamazsın , modemin internet bağlantısı olarak kapatabilirsin ama geri açamazsın , ev halkının internet bağantısını kapatıp açmak sana yetecekse uzak tan girip modemin wifi sini açıp kapatabilirsin.

sabit ip'in varsa işin kolay olur yoksa modemin ayarlarında (git: dyndns) gibi şeyler olması onu bir araştır.

Yegenim internetten basini kaldirip hicbirsey yapmiyor. Internete bilgisayardan degil telefonundan giriyor. Annesi isteyken kontrol edebilir mi diye dusunmustum..

evdeki bilgisayara teamviewer kur. iş bilgisayarına da kurabiliyorsan kur, kuramıyorsan android ve ios uygulaması da var. evdeki bilgisayarına teamviewer ile bağlan, modeme istediğin gibi at oynat.

Eğer bilgisayardan hiçbir şekilde girmeyecekse ve kablosuz bağlantıyı kullanan başka kimse yoksa modem arayüzünden kablosuz bağlantıyı kapatabilirsin..

her gün internet şifresini değiştirebilirsiniz, istediğiniz zaman ona söylersiniz yeni şifreyi.

ya da mac adresi tanımlarsanız sadece belirlediğiniz cihazlar internete girebilir.

bunu programlayabildiğiniz modem modelleri mevcut. ebeveyn kontrolü özelliği ile gelen modemlerde wifi şu saatler arası kapalı olsun, belli sitelere erişim şu saatler arası engellensin gibi özellikleri ayarlayabiliyorsunuz.

linksys'in modellerinde vardı sanırım bu özellik. ama bu işi yapmak için yeni bir modem almaya değer mi bilmiyorum.

yine diğer arkadaşların dediği gibi, modeme uzaktan erişilebilir, evdeki bilgisayara bağlanmak zorunda kalmadan. modem üzerinde birkaç ayarı aktif hale getirmek ve her seferinde internette alınan IP adresinin bilinmesi gerekir. gerekirse anlatabilirim uzunca. modemi kapatmadan sadece wifi'ı kapatırsanız, sonrasında tekrar modeme erişip wifi'ı açabilirsiniz. ama kablo ile bağlanırsa bu yöntem de işe yaramaz maalesef.

Rahatlıkla arayüzden MAC sınırlaması getirebilirsin Füt.

nihilizm

www.webpages.uidaho.edu

Varolmayışcılık.

tam karşısına ismiyle cismiyle bir felsefi anlayış koyamayız bence ama en yakını kadercilik gibi. varoluşçuluk gibi karizmatik durmuyor tabii :(

Tesekkur ederim gencolar.. tik atamiyorum tabletteyim suan

Bir karsiti var mi bilmiyorum ancak nihilizm olmadigi kesin.
Teist ya da tasavvufi gorusler olabilir belki.

essentialism

varoluşçuluğu kelime karşılığı olarak alıp var olmak gibi düşünen var :) öyle bişey değil yahu. nihilizm diyen var. nihilist varoluşçuluk diye bir kavram var. başta nietzsche. yani bi antitez durumu yok bu ikisinin. varoluşçuluk herhangi bişeye cevapta değildir.o yüzden kadercilik denilemez heralde. çünkü kader açıklamaya çalışır durumu. birebir karşıtı olmayabilir varoluşçuluğun.ki varoluşçuluk esasında çok bütüncül bir düşünce olmadığı için ( yani farklı olaylarda farklı tepkiler verebilecek bir düşünce olması) bir karşıtıda olmayabilir

Mutlaka uyuyun, iş görüşmesi önemli bişey sonuçta, sonra uyanıp güzel bir duş ve kahve .

kayısı ve yoğurda abanın.

Belki is hayatına adapte olurken kahve tüketiminizi arttırmissinizdir? Haddinden biraz koyu bir bardak kahve sizi 2 gun kabız edebilir.
Durum bu değilse, 15 gun kadar activia yoğurt tüketin, sindirim sisteminiz düzelecektir.
Olmazsa stres Kaynaklı bi sıkıntı yaşıyor olabilirsiniz, calisma ortamınızda daha rahat olmaya gayret edin.

lifli ye. bi kase yoğurdun 1/3 oranını lifalif yapıp göm.

Askerde yaptıkları aşı sebebiyle 1 hafta ihtiyaç oluşumuyor. Ben de sadece bende sanmıştım sonradan ortaya çıktı 300 kişi aynı durumdaymis :)

sinameki çayı tüketmeye başlayın bence düzenli olarak içtiğinizde sorununuz çözülür diye umuyorum :)

Sinamekiyi 1den fazla kez kullanmayın bi defa kesinlikle. kayıdı-yogurt kombosu iyidir. sabah ac karna bi domates yiyip, üstüne sıcaga yakın ılık su içerseniz de işe yarar.

İlaca gerek yok doğal yollar varken. Müsli, kayısı, ceviz, sebzeler bağırsakları çalıştırır. Probiyotik yoğurt da yiyebilirsin. Hepsini bir anda yapma, bu sefer ishal olursun.

Form çayları var ya marketlerde satılan. Onlardan için. Ama evdeyken için çünkü birkaç saat sonra şiddetli bir karın ağrısıyla tuvalete koşmanız gerekebilir.

Başka tarafı bozuk başka bir kalem bulup orasını sök, kullan bence.

teşekkür ederim, bunu bilmiyordum araştıracağım.

Edirne valiligi tarafindan restorasyon baslatilmis bir mimar arkadasim tam sizin ozelliklerinizde mimar ariyordu facebooktan. Mimarlara ulasmayi deneyebilirsiniz belki.

müze ve ören yeri restorasyon işi alan inşaat şirketleri var. ihaleleri aldıklarında şartnamede restorasyon vesaire de oluyor genellikle. bu tarz firmalar bulabilirsiniz.

ego herkeste var olan, insan zihninin katmanlarından biri. ancak kendine saygı zamanla kazanılan (bazen de kazanılamayan) bir durum. aynı şeyler değiller.

kendine saygısı olmayan bir insanda bile ego vardır yani.

hepsi değil, bir bölümü tadilatta.
yanılmıyorsam haziranda tümüyle açılacak ama şu haliyle bile gezecek bi ton şeyi var bence.

zabıta

belediyeler bu konuya cidden aşırı titiz yaklaşıyor. zabıtaya şikayet edersen ve sağlam delillerin varsa müteahhit çok yüklü bir ceza alır.

bize sadece ağzı açık çimento torbasından yola çimento döküldü diye 12 bin tele ceza gelmişti bu yaz. ha çimento da suyla karıştırılmamıştı sadece toz döküldü ama ibne zabıta geçerken gördü kitledi cezayı.

(bkz: seni pezevenklerin elinden gittim aldım)

ibrahim tatlıses'le yaşadığı husumet olabilir

İspanyada ev alirsaniz oturma hakki veriyor devlet. Baska nasil olur bilemiyorum.

Universite oku orada?

@baldur2 üniversiteler Katalanca ağırlıklı eğitim yapıyor,ben İspanyolca bilmeme rağmen işe yaramıyor yani. Bazı okullar var, işletme vs programları İngilizce açan, onlar da herkese uymuyor .Muhtemelen @füt de benzer sorunlardan muzdariptir.

@füt, bana özelden yaz, hayatımın bir döneminde yaşadım az da olsa, belki yardımcı olabilirim.

memleket kötü durumda.
her ne kadar cataluña diğer eyaletlere göre iyi olsa da, çoğu ispanyol iş bulamayıp başka avrupa ülkelerine çalışmaya gidiyor. özellikle almanya'yı tercih ediyorlar bide.

bi ispanyolun bile iş olanakları kriz yüzünden sınırlıyken sizin için iki kat zorlaşıyor durum.
hevesinizi kırmak istemem ama, durum böyle. ispanyadan bildiriyorum.

tamam hadi madrid de olur

saatini kendinde belirleyebilirsin.

bence mevsimsel. günler kısa bütün günün işte geçiyor gibi hissediyorsun. Yazın gayet mutlu mesut çalışıyorduk.

hep değil ama çoğunlukla.

kapitalist sistem insanları kullandığı için mutsuzlar.

nadiren.

çünkü rekabet var. birbirlerini kıskanan, öne geçmeye çalışan, aşırı hırslı insanlar var. daha küçük,az çalışanlı şirketlerdekiler daha mutludurlar bence. istisnası vardır tabi illa ki.

mutsuzlar…mutlu olan tipler ailevi sorunu olan tipler, mutluluğu burada bulmuşlar ama normal insanlar mutsuz çünkü her şirkette mobbing var. profesyonellik yok.

Mobbing var. Cok mesai var. Para az. Stres cok.

Hayir hep mutsuz degil.

Misal asagida bir liste var, sirket calisanlari tarafindan anonim olarak dolduruluyor ve calismak icin en iyi sirketler listeleniyor:

www.greatplacetowork.com

Her sirketin yaninda da "read the review" linkinden detayli sonuclara ulasabilirsiniz.

valla işyerinde dönen muhabbetler pek açmıyo beni,

bi de yaptığım işte, çeşitli sebeplerden dolayı, pek fazla bir artı değer katamadığımı düşünüyorum. o sebepten pek mutlu olduğum söylenemez, mutsuzluk diyemesem de.

Greatplace to work listesinde belirtilenler yurtdışındaki firmalar. O firmaların Türkiye şubeleri maalesef yurtdışındaki gibi yönetilmiyor. Bu listede bulunan firmaların birkaçında çalışan arkadaşlarım var, hepsi mutsuz...

daha dün okudum bir yerde; yüklü miktarda parası olsa mevcudun %78'i şuanki işini yapmayacağını söylüyor.
ki ben de öyleyim. çalışmak zorundayım para kazanmak için. sadece o kadar.

Hepsi mutsuz değil. Is yuku az olanlar hep sohbet muhabbet halinde. Kahkahaları gırla.

Sürekli var. Bizde de şu an ortam barut gibi.
Patronların büyük çoğunluğu hep kendine yonttuğu ve çalışanını zaten zerre düşünmediği için gayet normaldir. Mutsuz hep çalışandır.
Istisnaları var tabi. Ama yoğun çalışma hayatı, tempo, stres vs.vs.vs. insanı mutsuzluğa itiyor. Bundan ne kadar az etkilendiğin önemli tabi kişisel olarak.
Mesele bu bence.

ben mutluyum lan niye mutsuz ki herkes

edit: ailesel bi sorunum da yok ayrıca