Ekşi Duyuru

gittigidiyor'da saglam saticilar var. bir goz atin derim.

mudo

istanbulda isen fikir verir: (git: 31017)

@deckard; Istanbul'dayım evet ama Merter bana cok uzak. Her yerde magazasını bulabılıcegım markalar daha cok ısımı gorur gibi.

mudo, bershka, zara'nın indirim dönemi.

ben de böyle bir soru sormayı istiyordum aslında. mudo filan demişsiniz de sorudaki düzü atlayarak dememişsinizdir umarım. baskısız filan dümdüz. bi de v yaka değil yuvarlak soracaktım ben. çok da kaliteli olması gerekmeyen, izmir'de olan bi yer var mı? ben de burda sorıyım. lcw'de mesela görmedim. ben mi denk gelmedim acaba.

lescon'u tavsiye ederim.

@tepedeki psychedelic adam; evet, soylenen yerlerde genelde baskılı tişörtler var, ya da kalıpları bir garip, bir turlu rahat tişört bulamadım.

www.blackspade.com.tr, online siparis vererek de satin aldim, boyner magazalarindan da aliyorum; urunleri oldukca kaliteli.

defacto

Geçen yıl Mudo'dan iki tişört aldım indirimden, birinde bir ay içinde ikincisinde bikaç ayda yuvarlak delikler oluşmaya başladı. Hayır evde oturuyorum çıkınca da kafeye falan gidiyorum ağır bi iş falan da yapmıyorum ki delinsin öyle. Çok kalitesizdiler yani.

LCW iyidir düz renkler için.

oraya değil ama ben de şahin marka arabası olan bir kursa gittim. tabi kaydolurken bilmiyordum ucuz diye orayı tercih etmiştim. arabalar arada sırada bozulyordu ama şöyle bir laf vardı "şahin arabayı sürebiliyorsan her arabayı sürersin." hatta boyum kısa olduğundan ben arkama yastık koyarak kullanıyordum. ama 90 alarak geçtim çok dert etmene gerek yok yani. araba arabadır, bilmiyosan direksiyon derslerini kaçırma derim.

araştırın bence ben 15 ytlye aldım geçen eylülde ankara'dan

birkaç yere daha bakmakta fayda var. sonuçta sürücü kursu anlaşmalı yere gönderip 3 5 kuruş da oradan kazanmak istiyor olabilir.

devletin sağlık ocağı da vermiyor mu bu raporu ya? hem de 5 kuruş para almadan. ne menem bi şehirmiş bu istanbul.

sağlık raporu dediği heyet raporu değilse sağlık ocağından beleş alınması lazım hakkaten

sağlık raporu dediği heyet raporudur
Göz doktoru psikiyatr genel cerrah bir de bir doktor daha bakıyor galiba
tabiki hepsi
- geç geç geç
- ellerini uzat bakiym titriyormu,
tmm bişey yok sağlamsın tadında

ben kadıkoyden bi yerden 20 tl ye almıstım. cok ucuza olan yerler var. rıhtımın orda bi yerdeydı de ısmını unuttum.

şimdi durum şudur:sağlık raporu 2ye ayrılır

1-sağlık kurulu raporu(heyet raporu)
2-sağlık raporu

1.si 130 ytl falan devlet hastanelerinde,2.si sağllık ocaklarında beeş olması lazım.sen sor bakalım bunlardan hangisi lazım

dun de konustum kurstakı adamla, itenılen heyet raporu galıba cunku saglık ocaklarından alamazsın dedı. Devlet hastanlerı de pahalıymıs bayagı, en mantıklısı su Besıktas'takı yere 60 Tl verıp almak galıba.

@want2die; para verceksen derken?

gittigidiyorda ilanlar ücretli ve satışlar üzerinden %10 komisyon alınıyor.

gitti gidiyor sağlam bir site yani güvenilir bu yüzden oradan herkes gönül rahatlığıyla alışveriş yapıyor diye düşünüyorum prosüdür ne bilemiyorum
sahibinden.om ücretsiz diye hatırlıyorum orayada koyabilirsiniz.bence en iyisi gittigidiyor açık arttırmada var 10 ytllik ürünü belki 50 ytl ye bile satabilirsin :)

www.takasmerkezi.com

Ssk dan faydalanabilmen için girmiş olduğun işte 120 günü doldurmuş olman gerekiyor
ssk geçen yaz başlamış olabilir ama iş değişikliği nedeni ile maalesef 120 gün beklemen gerekiyor

1 ekim'de yürürlüğe giren 5510 sayılı kanuna göre hastanee gittiğiniz tarih itibariyle geriye dönük 1 yıl içinde 30 prin gün sayınız varsa muayene olabilirsiniz. yeni işyerinde yoksa da eski işyerinde vardır. normalde bu bilgiler tc kimlik numarası ile çıkar ama bazı işgüzar hastaneler hala vizite kağıdı istiyor. yeni işyerinizde 30 gününüz dolmadıysa eski işyerinize gidip oradan da vizte kağıdı alabilirsiniz. hastanedeki memurun taşkafalılığına kalmış bir şey yani. normalde elinizi kolunuzu sallayıp sırf tc kimlik numarasıyla gidilir. ama illa ki vizite kağıdı diye tutturursa da yapacak bir şey yok. oranın kralı odur çünkü.

Gecen yazdan bu yana prim gün sayım 120 olmuş. Telefonda gorustugum kadın "TC kımlıgınız yeterlı" dedı, kibritsuyu'nun dedıgı gibi iş hastanelerdekı memurlara kalmıssa sanırım bu hastane pek sorun cıkarmıcak?! Yanılıyor muyum?

bir de söylemeyi unuttum. bağlı olduğunuz sigorta müdürlüğüne kimlik fotokopisi ve vizite kağıdı ile gidip (hangi müdürlük olduğunu vizite kağıdına bakan bir sigorta memuru söyler) hizmetinizi tc kimlik numaranıza işletmeniz gerekiyor. bir seferlik bir işlem bu. hemen yapılıyor. yoksa hastanede tc kimlik numarasını girince kaydınız çıkmıyor. kanun değişti ya ellerine yüzlerine bulaştırdılar. eskiden vizide kağıdı ve sağlık karnesi ile gidince olurdu. güya kolaylaştırmak için kaldırdılar bunları. ama devrini otomatik yapmamışlar. herkes gidip kendi yaptırıyor. saçmalığın daniskası. bayramda hastalanan eşim için şehir dışında mağdur olduk bu yüzden. ben de o şekilde öğrendim.

e2

heh, link de vereyim:

www.e2.tv.tr

persembe, 22:15 diyor..

(bkz: wi fi/1)

simdi iphone'larda mesela paketlar falan vardi galiba. mb cinsinden (sure degil de kullandiginiz data transferine bagli) hesaplaniyordu. gprs ve wap sure olarak hesaplaniyordu ama sanki..

wifi bildiğiniz kablosuz ağ efem, wifi olunca bilgisayarla kablosuz ağdan internete girebildiğiniz yerlerden telefonunuzla da internete girebiliyorsunuz, faturalandırmaya tabii değil çünkü gsm şebekesi kullanılmıyor..
3g ve edge'de gsm kullanılır ondan fatura ödersiniz ama kablosuz ağa ihtiyaç duymadan her yerde kullanabilirsiniz..

eski teknoloji gsm üstünden internette, yani wapta süre üstünden ücretlendiriliyordu, gprs,edge ve 3g aktarılan veri üstünden ücretlendiriliyor..
paketleri falan var şu anda bunun,100mb 10 mb gibi baya da hesaplı..

benim bildiğim tek şey var, o da ipod touch'taki wifi özelliği ile evdeki veya başka bir yerdeki kablosuz internete herhangi bir ücret ödemeden bağlanıyor olabilmek. wireless gibi evet.

kucukkiz guzel bir seye deginmis, bu ozellik iphone'da var mi bilmiyorum ama. mesela hcevremizde kablosuz ag ile nete baglanma imkaniz varsa ve bunu "sadece" gsm operatorunun sagladigi imkanlarla yapabiliyorsak, ipod tocuh almak iphone almaktan cok daha mantikli..

Tatillerde geçerli değil diye biliyorum. Bayram (resmi ve dini), sömestr, yılbaşı... Yani herkesin aynı anda işi olmadığı her türlü günde geçerli değil.

bayramlarda yeterince kalabalık olan sinemalar, böyle bir kampanya geçerli olsa, neler olurdu kim bilir...

bir de AROG gibi bir film vizyondaysa...
bence film değil de, gişenin önündeki manzara seyre değer olurdu.
iyi ki bayramda geçerli değil.

yaa ben de merak ediyordum. keşke geçerli olsaydı :))

evet zam geldi.100 luk 18, 150 lik 26 liraymıs.turkcell extradan sordum simdi..

@want2die; ben de oradan baktım işte ama telefoncularda kaça satılıyor onu merak ettim, genelde aynı oluyor ama internette 150 kontör için 36 YTL diyen bir site görünce dedim acaba Turkcell siteden alanlara bir güzellik mi yapıyor?:)

telefoncudan dün 26 liraya aldım bende.

tekel bayiileri ile bakkallar, çakkallar kafalarının esiş yönünde 10 liraya kadar fiyat ekleyebiliyorlar.

tabii ki yasak bu ama...

modeme sifre koyabildiginize emin misiniz? sadece sarki indirmekle asilmaz zira.

bir şarkının boyutunu ortalama olarak 3 mb alırsak 4990 mb'a ulaşmak için yaklaşık 1660 tane şarkı indirmeniz lazım ki imkansız gibi birşey.

@stillsoon; Ayda diil 1600, 160 şarkı bile indirmiyorumdur:)
Nasıl olabilir peki böyle bir şey?
@la traviata; modem şifreli evet. Hatta geçen gün şifreyi unutmuştum, bulana kadar canım çıktı. Ayrıca modem bütün gün kapalı, şifreli olmasa da başkaları kullanamazdı ki gün içinde.
Neden oluyor, nasıl oluyor bi akıl verin banaaa

ben sadece matematik yaptım. "Ayda ortalama kaç şarkı indirmekle kota bu kadar aşılır ki yaa???" diye sorduğunuz için basit bi matematik hesabı. yani anlatmaya çalıştığım şey sadece şarkı indirmekle kota aşılmaz, aşılamaz.

walla hocam ben de simdiye kadar hic 4 gb kullanmadim. mutlaka 200, 300, veya 700 mb falan asiyoruz. zaten her kisiden 2 milyon toplasa, 300-500binden 600000-1000000 lira yapar. tey teeey.

@vennus
telekom o tür programlar biraz eksik gösterir şu şu nedenden diyordu, ona da dikkat edilmeli.

bi firewall kurun. sizin bilginiz dışında bazı programlar veri alış verişi yapıyor olabilir.

youtube yada oyun sitelerine falan (java uygulamalı) giriyorsanız onlarda çok etkiler.1 ay boyunca sadece youtube'a girerek kota geçilebileceğini ben yaşadım açıkcası..

bende netlimiter programı var..baktım bende zamanında kota yı aşıyor ve buna akıl sır erdiremiyordum sonra bu programı yükledim..ve baktım ki bi kere youtube, google earth yüksek çözünürlüklü fotolar,msnde açtığın o an için düşünemediğn webcam görüntüleri, gereksiz yere yüklenen windows update leri.bunlar inanılmaz kotayı uçuruyor..

port kontrolu yaptır bide bazen başkasının kontörleri de senden atabilior telekom a basvurursusan sanırım işini çözerler

Öncelikle cevaplar için teşekkürler.
Youtube'a pek girmem, online oyun filan da oynamam. Bütün gün zaten ofiste bilgisayar başındayım, akşam evde sadece maillerime bakıyorum, sozluğe filan göz atıyorum, bazen şarkı indiriyorum bi de msn açık o kadar. Yani kotayı aşıcak bir şeyler yapmadığım kesin.
@ufuq; en güzeli Telekom'a başvurmak ve derdimi onlara anlatmak olacak galiba. Kazıklanıyoruz mütemadiyen, nasıl çözerler, çözmek isterler mi bilmem ama bir şeyler yapmam şart oldu:)

eğer sorun mikrobiyotikse (mikrobiyotik ne bea, mikrobik diyecektim) eczanelerde antibakteriyel göz damlaları var. ama yorgunluktan kaynaklanmış gibi duruyor. öncelikle eczaneye gidin ve gözyaşı damlası alın. onu bol bol damlatın gözünüze sonra da çayla maske yapın. iyi gelir diye tahmin ediyorum.

Kafanıza göre yada eczacıya danışarak ilaç almaktansa bir göz doktoruna uğrayın. Kirpik dibi iltihabından, kuru göze, glokoma kadar her bir halt olabilir. izin alamıyorsanız mesai bitimine randevu alın. bazı merkezlerde saat 21:00 e kadar uzman doktor bulunuyor.

minimum kaç maç hatırlamıyorum ama max 13 maç oynanıyor. ama kupon başına 3-5 maç oynamak makbul. garanti maçlara oynarsanız 5 maçlık bir kupon tuttuğu takdirde 1 YTL'nizi 6-7 YTL'ye çevirebilir. Ligi takip etmeniz yeterlidir. Takımların sadece güçleni değil ihtiyaçlarını da benzer maçlardaki performanslarını da göz önünde bulundurmanız gerekir. Mesela ligden düşmek üzere olan bir takım ve bir orta sıra takımı hatta alt sıralardan kopmuş bir lig birincisi ile oynasa ligden düşmek üzere olanı tercih edebilirim ben.

bu kadar bilgiç bilgiç konuşmam 2-3 yıl önce 4-5 ay boyunca günlük max 10 YTL'den hergün kupon hazırlamamdan geliyor. (15-16 yaşlarındayken ha) o zamanlarda akşam gazetesinin iddaa eki iyiydi. bir de ben 3-5 maçlık kupanlar sevmezdim, 10 maça kadar çıkar hatta bazen kuponu tamamen doldururdum. hatırlarım 13 maçlık bir kupona 5 YTL basmıştım ve 1.300 YTL kazanma şansımı kuponun son maçında Rennes'in son dakikada yediği beraberlik golü elimden almıştı... Ondan sonra da düzenli oynamadım hiç. Şimdi de 3-4 hafta da belki bir belki iki kupon yaparım. Ama 2-3 aydır da dokunmadım.

Sonra alt üst muhabbeti çıktı. Sonuçtan emin olmayan ama bol gol olacağından emin olanlara. Ki derbiler genelde alt üst oynanır oldu. Maç sonucu oynadığınızda tutarsa iyi para getirir, ama riski yüksek. Şu maçı 3-1 bu takım kazanır demeniz lazım. Çift oynayabiliyosunuz o da maçın kimin lehine biteceğine karar veremezseniz maçın sonuçlanabileceği 3 ihtimalden ikisini seçmenize imkan veriyor. Mesela, bir maç için kesin ev sahibi alır deniliyorsa genel, ev sahibinin oranı düşük olur (1'e 1.05 gördüm), misafirin yüksek olur (1'e 19.00 gördüm), beraberliğin ise diğer iki oranın arasında (1'e 3.70 mesela) olur. Ancak futbol bu, normalde ev sahibi alır ama öbürü de alabilir, futbol işte deniyorsa genel tarafından, ev sahibi ve misafirin oranları yakın beraberlik onlardan yüksek olur.

Karışık oldu galiba. Hızımı alamadım, birileri elbet toparlar.

bilmen gereken ilk ve en önemli şey iddaa'da minimum 3-4 maçlık kuponlar yapman gerektiği. böyle olduğu için iddaa bahis değil daha çok toto loto tipi bir şans oyununa dönüşüyor.

tabi ki kimin kazanacağı %99 belliyse getirisi yüksek olmaz.

benden sana tavsiye ilk olarak 3-4 maçlık üst/alt kuponlar yaparak başla.

iddia yı hazırlayanlar bazı maçlara (3) işareti koyuyor.. işaret konmuş maçlardan 3 tane oynayabilirsiniz...diğerleri 4.

şöyle bir şey var..o zıpırtspor geliyor, juventusa tamda sizin kuponunuza 20 milyon bastığınız gün, 10. dakikada bir gol atıyor.. juventus 40 dakka götünü sıkıyor anca bir gol atıyor..hadi diyelim ikinci yarının ortasında da bir gol atıyor ve 2-1 öne geçiyor ama sonrasında ne oluyor ?.. 80 küsürüncü dakikada zıpırtsporlu cevval bir genç, gelen ortaya kafayı oturtuyor ve sizin o 20 ytl niz uçup gidiyor..

yani kesin diye bir şey yok..

ama tavsiye edildiği gibi alt/üst oyna.... alman liginde hoffeniem war..maçlarının yüzde 90 ı üst mesela.

alt/üst meselesini bildiğinizi varsayıyorum.

örnek veriyorum..

hollanda ligini kuzenime izletmiyorum artık..
sinir krizleri geçiriyor..sebebide şu : adamlar o kadar basit gol yiyorlar ki. delirmemek elde değil. doğru düzgün bi tane kaleci, bi tane defans mı yok allah aşkına diye hayıflanıyoruz ekran başında..
neyse..bu bize neyi gösterir ?. hollanda da çoğu maç üst biter. ama iddia'yı hazırayanlar öküz değil herhalde. hollanda liginde ki maçların üst üst bitme olasılığı (1.30) iken alt bitme olasılığı (2.30) falan.
yani iş, süpriz olacak maçları bilmekte.. gecesini gündüzüne katıp bu işi yapanlar bile zar zor tahmin ediyor bunu, siz hiç yapamazsınız. onun için süprizi hiç kovalamayın..

maçları iyi seçerek, sağlam kupon yapmaya bakın.

yine örnek veriyorum...
iddia bültenine bakın bir.. yorumlarını falan okuyun gazeteden.
sonra 5 maç çıkartın.. garanti diyebileceğiniz (tabii burda chelsea kendi evinde lig sonuncusyla falan oynuyorsa onu yazmaya gerek yok) bu 5 maçtan 2 si ÜST..2 si ev maç sonucu (maç skoru değil..maç sonucu) 1 i de ALT olsun.. bu kupona 10 ytl yatırıp 70 ila 130 ytl arası bir miktar para kazanma olasılığı bir hayli yüksek.

(yine) mesela, bir takımın son 6 maçından 5 i ALT bitmiştir ve kendi evinde ytenekli forvetleri olmayan bir takımla oynuyodur..bu maç için ALT yazabilirsiniz işte..


çok önemli tavsiye : öyle yaptığınız her kupon tutana kadar yüksek miktarda para yatırmayın.. öncelikle 1 ytl ile başlayın.. eğer tutuyosa kuponlarınız, öyle 5 veya 10 misli basın.(yatırın)

Kesinlikle dondurulmuş olanlarından alma mecbur kalmazsan. Tadları saman gibi oluyor. Bu mevsim bulabilirsin. Biraz pahallıdır ama olsun. İrilewrinden seç. Balıkçıya ayıkla dersen sadece sırtındaki bağırsağı çıkarıp alır onlar. Kabuklarını ayıklatma zaten paralanır yazık olur. Evde tereyağlı sarmısaklı tavada önünü arkasını kızart.Servis esnasında ya sen ayıkla ver ya da misafirin kendisi ayıklasın.
Şahsen ben direkt mideme gidecek şeyin başkasının mıncık mıncık ellemiş olmasını istemem.
Ha misafir sarmısak yemez dersen kızgın yağa atabilirsin. Bacakları bile çıtır kıvamda olur.

Taze karidesi nereden almak gerek?

Bu arada karides pisirmede yapilan en buyuk hatanin fazla pisirmek oldugunu soyluyor karides satanlar. Tavada yapiyorsan iki tarafi da pembe olur olmaz tavadan al.

@wpi; ben Beşiktaş'taki balıkçılardan almayı düşünüyorum. Orda bulurum heralde.
Bu arada tavsiyeler için de teşekkürler, yenilerini de beklerim:)

karides her mevsim bulunur , belirli bir zamanı olmayan deniz canlısıdır. karides ayıklamak cok kolaydır . bir porsiyonu ayıklamak 10 dakkikanızı almaz . söyleki; kafasını tutugunuz anda zaten kopacak sadece sırttan kuyruga kadar olan kısmı elınızde kalacak hemen ardından ustunde bulunan kabukları cekerek cok rahat cıkarabılırsınız. en son olarak sırtında gorecegınız derısının ıcınde sıyah solucan gibi bagırsagını deriyi bıcakla uzunlamasını cok hafif keserek cıkarmalısınız.
ayrıyetten balıkcıya aldıgınız karidesi temizlemesi icin tekrar para vermenize gerek yok , ayıklasın .

dondurulmus olanla taze olanın arasında fark ,fiyat ve lezzettir. . balıkcılarda genellıkle karidesi temızleyıp buzluga atıyorlar ,en kotu onlardan almaya calısın daha hesaplı olur . superfresh cok pahalı.

Karidesi olduğu gibi atın kaynar suya. 1 dakika olmadan alın. Bir yanda da ketçap + mayonez + biraz brendi veya viskiyi karıştırın. kokteyl sos yapın. yerken temizleyip kokteyl sosa banıp banıp yiyin mis gibi. Misafire servis kaygısı varsa bacaklarını ve başlarını koparıverin haşlandıktan sonra.

restoranda çalıştığım dönemde bir seferde 10 kilo karides ayıklamış biri olarak söyleyebilirim ki çiğden ayıklayın kabuklarını çıtır çıtır çıkarın,sırtındaki bağırsağı da ince bir bıçakla çıkarın güzelce yıkayın kaynayan suya atıp 1 dakika sonra çıkarın.Çıkardığınız karidesleri zeytinyağı limon tuzu iyice karıştırdığınız karışımda marine edin ya da çiğden yiyeceğim derseniz fesleğen sosuna bulayıp ızgara yapın ya da acı sosla tavada az bir çevirip güvece atın kaşarlayıp fırın yapın. üşenmayin 10 kilo diyorum:)

dondurulmuş almayın bence de. beşiktaştaki balıkçılarda kolayca bulabilirsiniz, ama temizlerler mi orasını bilemeyeceğim, ben hiç onlara temizletmedim. temizlemesi o kadar zor değil, kabukları çıkarmak zaten basit iş. sırtındaki çizgi şeklindeki bağirsak için de ben tırnağimi kullanıyorum, bıçakla uğraşmaktan daha kolay ve hızlı halloluyor. zamanla alışırsınız.

tereyağinda biraz pulbiber ile kavurabilirsiniz, o da leziz olur.

Canı çekenler için; Beşiktaş'ta baktım, kilosu 10 ve 15 YTL olmak üzere iki farklı fiyata satılıyormuş. Belki en azından bağırsaklarını ayıklatabilirim:)

En az dört dakika kaynayan su içinde bekletmek gerekiyor, bir dakika az gelir. Ayrıca suya bir miktar sirke ve doğranmış limonla az tuz da koyun, yabancı tariflerde bira ve bol miktarda tuz da yazıyor ama sevmedim ben. Avlanma sezonu açıldıktan sonra yani eylül ve sonrası diğer aylara oranla daha ucuz olur. yerinizde olsam ya karaköy'den ya da abartıp kumkapı balık halinden alırım, hem taze olur hem de ucuz kumkapıda. Bir de taze görünsün diye garip bir şeyle boyandığını söylemişti balıkçı, turuncusu gözünüze hoş görünmezse almayın ama bu da şans işi.

cüzi bir ücrete istenmeyen karideslerinizi ayıklarım. nedense çok sevdiğim bir iştir. :)

genelde metabolizmaya bağlı fakat spordan 1-2 saat önce karbonhidrat ağırlıklı yiyip spordan 1 saat sonra falanda protein ağırlıklı yemek en dogrusu olacaktır diye düşünüyorum. çünkü karbonhidrattır çabuk yakılır spor vesilesiyle çalışan ve yırtılan kasların içini doldurmak içinde yapı taşımız olan protein yemek fevkalade mantıklı geliyor.

spordan sonra yiyin her zaman.spora da çok aç karnına gitmeyin düşer bayılırsınız.ayarlayın işte :)

bir animla cevap vereyim:

lisede hentbol takimindayiz. maci sabahin korune koymuslar, saha da karsida... kahvalti hak getire. yolda arkadasla kiymali borek aldik. maca iki saat vardi. macta bayagi bi goz goze gelip kusma hareketi yaptik sonra.

spordan iki/uc saat once hazmi kolay enerjisi bol (= makarna) gida alin... sonra da ne yerseniz yiyin.

spora ve spor yapmandaki amaca gore degisir, ama en genel haliyle soylemek gerekirse spordan en az yarim saat once, hafif ve araliklarla ye, spordan sonra daha iyi yiyebilirsin.. portakal suyu da farketmez bana gore.

öncelikle aç ya da tok karna spor yapmak tavsiye edilmez bu kişiyi tamamen negatif yönde etkileyen faktörlerin başında gelir. spordan ya da müsabakadan 2.5 ile 3.5 saat önce yemek yenmesi tavsiye edilmektedir. kişisel değişkenler ve spor branşına göre ufak farklılıklar olsa da bu genel itibariyla böyledir. yani yemeğinizi sindirmiş olarak spora başlamalısınız.
yapacağınız spora yönelik yemeğin içeriği değişebilir, bu ayrıntılı bir konudur çok fazla değinmiyorum. sadece glikojen depolarınızın doygunluğu açısından karbonhidrat içeren(makarna, haşlanmış patates, pirinç pilavı, vb.) besinlere ağırlık vermeniz performansınıza olumlu etki yapar onu söyleyeyim.

bunun dışında sporda sıvı alımı performansı çok kısa sürede pozitif ya da negatif yönde etkileyebildiği için önemli bir konudur. siz spor yapmıyorken bile gün içinde alacağınız sıvı miktarı sizin yapacağınız egzersize/spora etkide bulunacaktır. bunun yanı sıra antrenman yada egzersizinizden 1 saat önceye kadar içebildiğiniz kadar su tüketebilirsiniz. egzersiz sırasında da sizi rahatsız etmeyecek şekilde 15-20 dakika aralıklarla küçük bir pet şişenin yarısı ya da 1/3'i kadar su alabilirsiniz. eskilerde öğretildiği üzere müsabaka ya da spor sırasında su alınmaz zırvasının yanlışlığına burada değinmeden geçmeyeceğim. sakın sıvı almaktan çekinmeyin, aksini söyleyenleri de budaklı meşe odunuyla kovalayın efendim.
portakal suyu yazmışsınız öyleyse sıvının içeriğini es geçmeyeyim. öncelikle egzersiz öncesi ve sırasında gazlı içeceklerden uzak kalmayı tercih edin. bunun yanı sıra ayrıntı ama önemli bir konu (teknik detaya girmeden anlatmaya çalışacağım) eğer su harici sıvı almak istiyorsanız aldığınız sıvının şeker oranının çok fazla olmamasına dikkat edin. bu emilimde sorunlar yaratacağı gibi ihtiyacınız olan bileşenleri almanıza da çok yardımcı olmayacak belki de dehidrasyona sebep verebilecektir. siz en iyisimi suyu ya da ağır egzersiz yapıyorsanız piyasada güvenirliliği kanıtlanmış sporcu içeceklerini kullanın. konuya vakıfım diyorsanız kendi sporcu içeceğinizi de hazırlayabilirsiniz tabi..

spordan sonra bildiğim kadarıyla mineral (ve belki vitamin) kaybı olurmuş.Portakal suyu onu gidermek için spordan biraz sonra içilebilir.
Önce hele bi duşunuzu alın tabi

spordan önce bir meyve artı meyve suyu ve su iyidir. enerji verir.

başka şeyler yerseniz rahatsız ediyor. (yapacağınız sporun zorluğuna göre bu değişir tabii) ağırlık yapıyor mideye, bir de gaz yapabiliyor. oysa meyvenin hazmı kolay ve ağırlık yapmıyor.

Öncelikle verilen cevaplar için çok teşekkürler:) buradan şu sonuca vardım ki spordan birkaç saat önce karbonhidrat almak lazım, spordan sonra da belki salata ve ızagara et filan mı? Bir de şu soru takıldı aklıma; spordan önce karbonhidrat alıcaksam öğle yemeğinde almamak daha mantıklı değil mi? Yani spordan önce makarna yiyeceksem öğle öğününde salata filan yiyip günde iki defa karbonhidrat tüketmemiş olmak daha doğru galiba değil mi?

portakal suyu fruktoz içerir. spor sonrası için yeterince yüksek bir glisemik indeksi yoktur. üzüm suyu tercih et.
fruktozun zararı yavaş kana karışmasına rağmen hala şeker olduğu için kas glikojenine çevrilemeyen kısmının sana yağ olarak dönmesi.
öğleden sonra kompleks karb ve protein açısından zengin bir öğün tüketirsen işten çıkmadan yiyeceğin bir avuç fındık senin için yeterli olacaktır. antreman sonrası da üzüm suyu ve bence aminoasit desteği alsan yarım saat sonra da yemeğini yesen süper olur.

alırlar senden ücreti.

Yaptığınız her alışverişin bir onay kodu vardır. İade yapılırken sizden fatura/fişle birlikte kredi kartının okunduğu pos cihazından çıkan slibi de isterler. O işlem iptal edildiğinde alışveriş yapmanızın sonucu olarak elde ettiğiniz tüm hakedişleriniz geri alınır.

ayırca harcadığın bonuslar da alışveriş yapılmış gibi harcama görünür.

bildiğim kadarıyla onay bekleyen provizyonlarda önizleme yapılıyor işlemlerle ilgili. Bonusları cart diye girmiyorlar hesaba. Bakıyorum benim bonus halen işlememişler ve onay bekleyen provizyonlarımda halen 3-5 işlem görünüyor ya da benim banka benimle dalga geçiyor.

geçenlerde biri bu konudaki açığı yazmıştı duyuruya; dediğine göre alışverişi hepsiburada.com dan yapıp iade ederseniz, puanlar para cinsinden yatıyormuş hesaba; Yani beleş alışveriş olmasa bile puanları nakit paraya çevirmek isteyenlerin işine yarar.

önceki kampanyada 180 liralik spariş vermiştim kapıda ödeme seçeneği ile. yaklaşık 2 hafta sonra bir mail attılar "kapıda ödeme seçeneği suistimal edildiği için kaldırıyoruz. normal ödemeye döndürülmeyen siparişleri iptal ediyoruz." şeklinde. ben de tabi bu kadar gayri ciddi bir firmaya güvenmeyerek siparişimi değiştirmedim. neticede iptal ettiler tamamen.

ya herkes çok şikayet etti ama ben sipariş vermiştim 60 ytl'lik, on gün sonra aradım, dedim yedi gün içinde göndeririz dediniz diye güvenmiştim ama hala yola çıkmamış, benim de yurtdışına çıkmam gerek, iki gün içinde göndermeniz mümkün mü, yoksa mecburen iptal etmeliyim, onlar da ertesi gün gönderdiler valla. iki tane kitap eksikti, ama ben demiştim temin edemedikleriniz varsa kalsın diye, onların da parasını hemen hesabıma yatırdılar. kitaplar gayet düzgün geldi, içinden bir de defterimsi bişey çıktı, hani şu not almak için olanlardan adını hatırlayamadım. bence acemiliklerine geldi geçen kampanya, yoksa kötü niyetli olduklarını düşünmüyorum.

bundan önceki kampanyalarından 5 adet -6 da olabilir- yaklaşık 60 milyonluk alışveriş yaptım, gayet sorunsuz ve güzel bir şekilde ups ile göndermişlerdi. kredi kartıyla öde yapmış olup, kitapları 3 gün sonra elime almıştım. duyanlar şaşırıyor ama yapacak bir şey yok. bana 3 günde gönderdiler :)

2. emre kadar çok seviyorum bunları.

arkadaslar ben kredi karti kullanicisi degilim...sorum su :
100 YTL ve uzeri alisveriste halen kapida odeme mumkun mu ? eger kapida odeme mumkun degilse benim bu kampanyadan yararlanmam icin ne yapmam gerekir ?
(yaklasik 200 ytl`lik bir alisveris yapicam!!)

@leonidas300; artık kapıda ödeme kabul etmiyorlar. Sitelerine gir bak, hesaplarının olduğu bankalara havale yapabilirsin ya da PTT ile havale yapabilirsin.

maddecikler halinde cevaplamaya çalışırsam;
* kullanmadım, sadece duymuşluğum, okumuşluğum var.
* ciddi psiko hastalıklarda pek sökmez ama anlattığın şeylere iyi gelir.
* doktor "yan etkisi yok, paran varsa al" demek çok iddalı olacağından kıvırmayı tercih etmiş.
* aktarlardan oradaki depolama- saklama koşullarını bilmediğin ot çöp almanı tavsiye etmem.
* solgar veya gnc pek fark etmez. gnc nin her ayın ilk haftası gnc kartlı musterilerine özel indirimi vardır. kartlı değilsen o an alışveriş yapmakta olan kartlı birinin faturasına eklenmek suretiyle indirimden faydalanabilirsin(görevli ve müşterinin iyi niyetine bağlı).
* gnc genelde "gunde 2-3 tablet yut" diye bol keseden sallar. günde 1 iyidir.
* baska depresyon ilaçlarıyla kombine edilmez. içkiyle etkileşimi nedir bilemem ama deneme :). bu tip rahatlatıcılar genelde akşam veya gece içilir diye biliyorum.
not: uyku problemi varsa (bkz: valerian root)
bir de kava kava var idi ama mazi oldu galiba artık getirtilmiyor.

ben kullandım. hapını. gunde 2 tane iceceksin. solgar ya da gnc mi onu hatırlamıyorum başka bi marka da olabilir. 5-htp diye bir şey var bi de, o da tablet halinde satılıyor ikisini beraber kullanmak daha cok işe yarıyor. etkisini çok açıklayamam cunku ben de bilmiyorum:) yani iyi geliyor ya da gelmiyor diyemem, ama aman aman bi etkisi olmadıgını soyleyebilirim sadece.

ben kullandım. Umursamazlık ve garip bir heyecan gibi ne biliim neşe gibi birşey yapıyor. Bir de ben kızdığım şeylere kızmaz olmuştum.
Yan etki olarak açık tenli kişilerde güneşe karşı hassasiyet yaptığını okudum.
Bırakmamın sebebi de, delicesine göz seğirmesi yapmıştı, bırakınca geçmişti.
Solgar dı benim kullandığım.
Bir de çayları var ama ben çayları bir süre kullandıktan sonra uyuyamama endişesine kapılmıştım.

"un altro cielo" olabilir.
filmde yanilmiyorsam bir ermeni soyluyordu.

youtube ya da yasaktube'dan bu isimle arayip dinleyiniz bir.

sanki bundan daha slow bi parcaydı ama belki de oradaki enstrumantal versıyonuydu ya da ben sarkıyı, filmin de etkisiyle daha da yavaslattım kafamda:)

forum.divxplanet.com

olmazsa suraya bakiniz;
forum.divxplanet.com

ayrıntılı değil ama
pocket divx encoder ideal programdır.Total Video Converter'a gerek kalmaz.
Programı açınca zaten bir video için bir de altyazı için ayrı ayrı seçim bölgesi olacak,hemen görürsün.
kolay bir program yani.

avidemux hem bedava hem açık-kaynaktır. total video converter gibi serial istemez. ama total video converter'da da altyazı ekleme özelliği var. total video converter penceresine iyi bak. didik didik her yerine bak, göreceksin. en başta ben de görememiştim.

Pocket Divx Encoder'la ayrı ayrı altyazıları gömersin filmlere. pocket'ten dışarı avi formatında çıkar. eğer elindeki ipod touch (iphone) ise bu avi'leri de total'le hiç uğraşmadan MediaCoder iPhone Edition adlı programla ayrı ayrı değil hep birlikte dönüştürebilirsin.

öncelikle başınız sağolsun yasal mirasçılar olduğunuz ve terekede (kalan miras) hepinizin saklı payı olduğu için her biriniz orada olmak durumundasınız. (para bütün halinde değil her mirasçıya oranı dahilinde verilecektir)

şehir dışında olan ablanız veya gitmek istemeyen herhangi biri (ya da hepiniz) kardeşlerden birine yahut annenize noter aracılığıyla vekaletname çıkarabilir. vekaletnameyi elinde bulunduran temsilen banka işlemlerini halledebilir.

şimdiden kolay gelsin

emailini yazarsan yardımcı olunabilir sanırım.

davetiye gönderdim.

erkeklere göre daha çok şey var (yani en azından bu indirimde) reef ayakkabılar 110 lirada 49 liraya düşmüş mesela şu an.
davetiye gönderebilirim bu arada isteyene.

evet, erkek ayakkabıları sahaneymiş gerçekten. Adresini yazarsan sana da yollıyım davetiye...

sözlüğe pageskin yapsalar bu kadar click impression almazdı site ha.

ben de alırsam memnun olurum. lan iyice sarah jessica parker olduk ama hayırlısı.

çok teşekkürler.

@patricia teyze; senin e mail adresini kabul etmedi sistem, alternatif başka bir adresin varsa yaz, ona yollıyım.
@eftalit; sana yolladım.

anil.basaran (at) linux org tr adresine ben de bir davetiye alabilir miyim:)

@alkolik imam; bu adres de sistemde yok, siz de şöyle hotmail, g mail, yahoo, mynet uzantılı bir mail adresi yazarsanız yollarım.
(bu kadar merak edilicek bi şey de yok şimdilik, en azından kadınlar için)

ben gönderdim şimdi, gayet de gitti.
boşluk filan bırakınca kabul etmiyor. (copy paste yaparken yaptım da demin)
neyse davet işini başlık sahibine bırakıyorum

@supergirl; işim çok desene:)
ben gönderemedim ama neyse,isteyene denerim bi daha.

Bana da gönderebilirseniz memnun olur, teşekkür bile ederim. virusludisket@gmail.com.
Tenkü

@dyna: davetiyeyi yolladım.

acaba rica etsem ben de davetiye için gönderebilir misiniz?. merakımdan ötürü bu siteye şöyle bir arkadaşa bakıp çıkmayı istiyorum.

veriyorumyaz@hotmail.com.

şimdiden teşekkürler..

elamut@hotmail.com adresine de davetiye yollarsanız çok sevinirim. tşkrl.

(bkz: winrar) ?
winrar olmasına ragmen açamıyorsanız, o rar dosyası bozuktur denebilir herhalde.

part1, part2.... artık kaç taneyse hepsini indirmen lazım

bütün part'ları aynı klasöre koy. ilk part'a sağ tıkla, "buraya çıkart" ya da "extract here"e bas.

not: dosyaların boyutlarına bak. son part dışındaki part'ların boyutlarının aynı olması lazım. değilse eksik indirmişsin demektir.

hepsi bitmeden açmaya çalıştım, ondan kaynaklanıyor o zaman galiba. Bir de indirirken dosya isimlerini değiştirdim, bir sorun olur mu peki?

bütün dosyaların part uzantıları haricinde aynı isimdeyse sorun olmaz.

isimlerini değiştirdim, A.part1, B.part2, C.part3 şeklinde gidiyor, sorun olur mu?

dosya isimlerinin aynı olması lazım, A.part1.rar, A.part2.rar, .... gibi

aslında farklı isimlerde olsa oluyor. ama winrar part1'i çıkardıktan sonra part2'nin yerini sorar. onun yerini gösterirsin devam eder açmaya. eğer part isimleri farklıysa hepsini kendin göstermen gerekir. ama partlar aynı klasörde ve aynı isimdeyse (a.part1.rar, a.part2.rar ...) winrar partları kendisi bulabilir, sana sormadan birleştirir onları.

mesela şunun gerçek anlamı nedir, şu filmin orijinal adı nedir gibi cevabı tek olan sorularda tabii ki bilerek cevap verenin cevabına tik atın.

onun dışında efkarlı insanların sorularında dikkat ediyorum, soruyu soran efkarlı kişiler bütün cevapları tikliyor, ki bence doğrusu bu. insanlar vakit ayırıp derdine derman olmaya çalışmışlar.

ben şahsi olarak sorularımdaki cevapların hepsi işe yarayabilecek durumdaysa tik koymuyorum. ama aradığım sorunun tek bir cevabı varsa ve o cevap da verilmişse onu tikliyorum. bir de tik koyucaksam o sorunun arka sayfalara düşmesini bekliyorum(tek cevabı olan sorular hariç)

bence "tik" koymak icin beklemek yanlis. zira ben bakiyorum bir soru sorulmus, altina cevap verilmis. ama cevap muallak bir cevap olmus. bakiyorum ne soruyu soran kisi "tik" atmis ne de altina -evet bu-, -yok bu degil- gibi bir cevap yazmis gibi.

bence soru anket niteligi tasiyan genel bir soru ise her cevaba "tik" koyulmasi gerekir. aksi takdirde aradiginiz cevaba "tik" koyulur.

bir de yönetim bu konuda hassasdi bir zamanlar. cevabin altina soru soran "tesekkurler" yazmasin diye bu "tik" olayini üstüne gitmislerdi bir dönem.

"tik" koyulmayinca en basta dedigim belirsizlik olusuyor. en azindan cevabi yazana tesekkur etmek adina üsenmeyip bir "tik" atilabiliniri zor bisey degil yani.

@eskimo; bütün cevapları onaylıyorsan neden hepsine tik koymuyorsun? Beğenilen cevaba koymak değil mi bunun işlevi sonuçta?

(git: 36932)

@think martini; beğenilen değil aranılan cevaba tik koyulması gerektiğini düsünüyorum ha bir de (örnek soru: (git: 26250))

bu sorudaki bütün cevaplar benim isime yarayabilir. ama hepsine tik konulduğu takdirde bu cevapların okunabilitesi düsüyor seklinde gereksiz ve saçma bir inanca sahibim. ayrıca bir süre sonra bu sorular takipten düsüyor. sonradan bunu cevaplayan ama kendinden önceki tikli duyuruların arasında apak gibi kalan bir cevabın yazarına da haksızlık. bu düşünce tabi ki benim bağnazlığımdan kaynaklanan bir şey.

kurallar bu konuda kesinse uyarım. takıntım da yok.

sitenin soru kismi tasarlanirken dusunulen sey bir sorunun tek cevabi varsa o cevap tiklanir birden fazla cevap varsa en dogru olan tiklenirdi (birden fazla kismi biraz sert oldu evet, diger cevaplara yazik.)

Hatta bu durum oyle olacakti ki 1 gun gectikten sonra tiklanmamis tum cevaplar sadece soru sahibine gozukecekti... ama yapmadim oyle hic. nasil olur bilmiyorum.

bu cevaba tik koyma.

Ödeme yapabiliceğim bankalarda hesabım olmadığı için internet şubesi ya da bankamatik işime yaramayacak maalesef...

garanti atmlerinde kartsız işlem var.giriş tusuna basılı tutuyosun sanırım.ordan hesap numarasını yazıyosun ve parayı yatırıyosun.
aynı sey işbankası atmlerinde de var.kartsız işlem diye butonda yazıyo.

bende az önce sipariş verdim. 7 iş günü sonra öğrencez bakalım bir sorun olup olmadığını. ama kapıda ödeme olacağı için herhangi bir problem olacağını sanmıyorum.

allposters.com'da vardır belki, bir sürü kategori var, hayvanlar içinde balıklar da vardır muhakkak, oraya bakabilirsin.

@ashh; çok çeşit var hakikaten bu sitede ama benim aradığım yok:( başka resimler ilgimi çekti ama:)
@elxa; balıklar küçücük benimkinde ve arka fon tamamen şeffaf, yani düz zeminde ortada iki küçük balık düşün.

tinyurl.com

resimler paralı galiba.

@marcelorios; evet, buradakilere benziyordu ama tam olarak aradığım bunlardan biri de değil. Çok ümitsizim, çook:)

arkadaşından iste.

pek samimi değiliz ama sonunda öyle olucak galiba

var tabii, olmaz mı.
ama telefondan telefona değişiyor; seninkinin bu özelliği var mı ya da ek programlarla yapılabilmekte mi bilmiyorum, kullanan varsa paylaşır.

ama mesela symbian os'a sahip telefonlarda message storer adlı programla yapılabilmekte bu, kendimden biliyorum.

benim tel'de symbian os yok maalesef, onun dışında bir çözüm önerebilicek olan varsa çok mesut olurum:)

soruna cevap olmayacak ama sil bence o mesajları.

ferahlıyorsun bir süre sonra...

mesajlarını sim kart hafızasına taşıyıp bir sim kart reader ve şu an adını hatırlayamadığım bir program vasıtasıyla pc'ne aktarabilirsin.

@deadstar; bu sim card reader'ı piyasada nerede bulabilirim? Telefoncularda filan var mıdır? Her marka alınır mı yoksa şunu al diyebiliceğiniz bir marka var mı? Yoksa önüme geleni alabilir miyim ya da alırken neye dikkat etmem gerekir? Bir de sadece sim card reader almak sorunu halletmez mi, bir de ek program mı yüklemem gerekiyor bilgisayara?

@think martini
www.uruninceleme.com

MyPhoneExplorer'a da bir bakin. sms'ler icin "archive" yazmis ama ayrintili kullanmadigim icin bilmiyorum. senkronizasyon mantigiyla calisiyorsa telefondakileri silince digerlerini de silebilir uyarayim.

Bırak card reader ı falan ericsson'un varsa float mobile agent kur bütün dertlerin bitsin.

link e üşendim ama sourceforge'da yer alan bi proje kendisi google da da aratabilirsin tani

@thefin;söylediğin programı indirdim, tam istediğim şeydi, çok teşekkür ederim.

biyerden temanı değiştirmen gerekiyor önce baya bi aradım ama bulamadım, temanın aero olması lazım. pencere rengi değiştirme seçeneği aero yu seçtikten sonra çıkıyor.

Tamamdır, çok teşekkürler.

valla varsa bilmiyorum benim de gitmişti ama sonradan öğrendim ipod daki şarkıları bilgisayara atmayı sağlayan program varmış ipod takileri bilg e at önce.

ayarlarda şarkıları senkronize etmek yerine manuel kullanmak gibi bir opsiyon var. iste o.

itunes illet bi program hiç uğraşmayın...

(bkz: media monkey)

itunes harika bi program ama sadece tek yonlu transfer yapmaya izin veriyor ne yazik ki... ipod dan pc ye transfer icin onerim purple ghost software den igadget..

reset var master reset var. ipod'a reset menu+orta tus'a ekranda elma cikana kadar ailir, ipod'u retstart eder. master-reset ise bildigin formattir. ipod kitlenirse falan atilir. eger ki normal reset'ten bahsediyosa itunes bir zarari yok. master reset diyosa onu zaten siz yapamazsiniz servis yapar.

@efendi burrfoot; ipod'dakileri bilgisayara nasıl atabilirim? İpod'u bağladığım zaman içindekileri göremiyorum bilg.de. Bu durumda o şarkıları nasıl kopyalayabilirim?

windows'ta klasör seçeneklerinden gizli öğeleri göster dedikten sonra bilgisayarım'dan iPod'a girin. iPod_Control klasörünün Music alt klasöründe görecekleriniz, kopyalamak isteyeceğiniz dosyaları içeren klasörler olacaktır.

default $ifreyi degi$tirmi$ miydiniz?

o hangisi? valla en son yine unutmuştum, bilgisayarcı eski şifreyi değiştirdi, yenisini de bir yere not ettim, şimdi hatırlamıyorum.

internet tarayıcınızın adres satırına 192.168.1.2 ya da 192.168.1.1 yazarak modem ayarlarınızı görebilirsiniz. ordan da wireless ayarlarına baktığınızda şifre yazıyor olacaktır büyük ihtimal.

Sifre derken ? Wireless`a baglanmak icin kullandigin sifreyi unuttuysan;
Modemin yonetim paneline girip bakabilirsin. Sifreyi bilmiyorsan buyuk ihtimalle modeme baglanamiyorsundur. Bu durumda modemi bilgisayara kablo ile takip ip adresini tarayiciya yazabilirsin. (192.168.1.1 gibi) Gelen sayfada k.adi, sifre ister bilmiyorsan assagida guzel bir liste var ordan bakabilirsin.
sozluk.sourtimes.org

Neyse giris yaptiktan sonra modeminin markasina gore degisebilecek menuler var orda, ama
"kablosuz ag", "kablosuz ag guvenligi", "guvenlik"(yada ilgili dildeki karsiliklari) gibi menuler ilgini cekebilir. onlara bakiver.

Modemin Ip Adresini bilmiyorsan :
Modemi bilgisayara kablo ile bagla, Baslat-> Calistir ->cmd
acilan konsola "ipconfig -all" yaz, cikan listeden Varsayilan Ag Gecidi yada Default Gateway`in yaninda yazan sayilar modemin ip adresidir.


Son olarak; Eger modemin kontrol panelinin sifresini degistirdin ve hatirlamiyosan, modemin arkasaindaki kucuk dugmeye bas:) ama butun ayarlari yeniden yapman gerekir.

ba$tan kurulum yapabilecekseniz genelde modemlerin arkasinda bir reset dugmesi oluyor, o fabrika ayarlarina geri donduruyor. aklinizda bulunsun, i$e yarayabilir ;)

@sekizbit; ip adresimi buldum, dediğin gibi kullanıcı adı ve şifresi soruyor ancak senin verdiğin linkten yani sözlükten benim hangisini kullanabiliceğimi bulamadım:( modemim speedtouch 580. kullanıcı adı yerine ne yazıcam, şifre yerine ne yazıcam bulamıyorum???

kendim de belirleyemiyorum boş da bırakamıyorum, ikisini de kabul etmiyor. modemi resetlersem gereken ayarları nasıl yaparım peki?

Kullanici olarak Administrator, sifreyi bos birakabilirsin.

kabul etmiyor ama, yine şifre istiyor

Eger, o ayarlari degistirmediysen, kullanim klavuzunda oyle yaziyor. Kullanici adi olarak Administrator ve sifreyi bos birakman gerekiyor. Administrator buyuk kucuk harf duyarli. yani ilk harfi buyuk olcak. Degistirdiysen eger yapilabilecek pek bisi yok : ) reset atip yeniden ayarlaman gerekiyor.

normal baglanti kurabilmek icin pek fazla ayar yok.. genelde modem arayuzunde ttnet'in kullanici adi-$ifresini girdigin bir yer var. pppoa-pppoe, llc-vcmux ve vpi-vci degerlerini girme gibi ayarlari var.. onun di$indakiler teferruat. kablosuz falan da kurmasi kolay..

www.becerikli.net

www.speedtouch.com

bu sayfalari reset atmadan once ac istersen, reset attiktan sonra ayarlaman yardimci olabilirler.

Kolay gelsin.

söylediğiniz her şeyi yaptım, hala olmadığına göre demek ki adam geçen sefer tüm ayarları değiştirmiş, en temizi reset atmak olucak o zaman. teşekkürler...

cevahirdeki, taksimdeki...

cevahir'e baktım da pek çeşit bulamadım, Taksim olabilir evet.

4.leven'tin ilerisindeki sanayi mahallesinde outlet'i var ama çeşit var mıdır bilemem.

anadolu yakasına yolunuz düşerse, kurtköy viaport - adidas outlet.

çeşit konusunda tatmin edici olacaktır.

yesil kundura , cevizlibag

istiklalde 2 tane var taksim tarafından girdiğinde ilk solda olan basketbol ayakkabıları tarzı satıyor alt katında 3. katında da biraz çeşit var normal ayakkabı olarak daha ilerde sağda olan mağazasıda original ürünleri satıyor orda daha çok çeşit var

Ne yaptın?
Merak ettim bende şimdi.
Eğer bu 4. levenddekine gidersen bizede bilgi ver.

Bende goratex li su geçirmeyen güzel nike veya adidas kışlık bot tarzı bişiler alıcam.

Şimdiden güle güle kullan!

viaport'taki daha cok eski sezonlari satiyo ama inanilmaz ucuz. misal rod laver modeli 147 ytl iken 102 ytl gibi bi fiyata bulunabilmektedir. fakat bildigim kadari ile herhangi bir adidas magazasinda istediginiz modeli soylediginiz takdirde ellerinde yoksa bile turkiye'ye gelmisse bir kac gun icinde getirebiliyorlar. bir de neo fly'lari oneririm.

telekom artık cumartesi çalışıyor.

başkasının kapatması mümkün değil (ben denemiştim) ayrıca merkez mi oluyor müdürlük mü oluyor neyse oradan kapatılabiliyor şubelerden kapatılamamakta.

vekalet vermeniz gerekir ama onun için de notere gitmek aynı dert...

egotm çok sağol, açıldı şimdi:)

gençler derken ? hangi yaş aralığı ? üniversite gençliği mi, öncesi mi vs vs..
sağlıklı istatiksel bir bilgiye ulaşmanın zor olduğunu düşünüyorum bu tarz kategorize edilmiş olarak. belki anketvari bişiler olabilir.

15-25 yas arası. fazla genel belki ama çok da uydurma olmadığı sürece her bilgiyi değerlendirebilirm. yeter ki ankete dönüşmesin:)

her sene kimi firmalar "türkiye internet raporu" hazırlar. arama motoruna "türkiye internet raporu 2005-2006-2007-..." vb. gibi şeyler yazarsanız mutlaka güzel bilgiler çıkacaktır. "türkiye internet raporu 2007" yakzdığımda bir tane beyent üniversitenin öğrencilerinden birinin araştırmasına hemen göz attım ama sizin istediğiniz şekilde göremedim. bence ülkemiz üniversitelerin yönetim bilişim sistemleri vb. tarzı bölümlerinden istediğiniz bilgiye çok şekilde ulaşırsınız.

misal 2006 için sabah gazetesinde şöyle çıkmış :
arsiv.sabah.com.tr

bu raporun ayrıntılısı da vardır ama nasıl ulaşılır bilmiyorum.

@joe; ben de okudum 2005 ve 2007 raporlarını ancak en çok tercih edilen sitelere dair herhangi bir bilgi yok orada maalesef:(

vallahi sizin istediğiniz şekilde ayrıntılı bilgiye ulaşmak zor olur kaanatindeyim. ancak internet kafelerde takılan gençler üzerinde bir anket-araştırma uygulanabilir. gerçi orada da kafe koruma programları var sağlıklı sonuç vermez :)

ankete dönüyor sanki biraz ama, sanırım feysbuk ilk sıradadır.

www.alexa.com
alexaya gore türkiye'de en cok ziyaret edilen ilk 100 site bu tabii yaş aralığı, meslek, cinsiyet vs. konuya dahil olduğu zaman işler karışıyor :)
ki sanırım belli bi kesimin bu tarz bilgilerine alexa harici kolay kolay ulaşamazsınız. istediğiniz bilgiler değerlidir ve iyi para eder istatiksel olarakta bulabiliceğinizi sanmıyorum. malüm şirketler bu işler için büyük yatırımlar yapıp anket gibi şeylerle bilgi toplamaya çalışıp ciddi paralar harcıyor ona görede ürün çıkartılabilir en yoğun ilgi alanına göre site açılabilir sektöre girilebilir vs. zaten türkiye'de interneti en yoğun kullanan yaş grubunun 15-30 olduğunu göz önüne alırsak alexa iyi bi kaynak olabilir.

İstatistiki bilgi istiyorsanız elinize kağıt kalem alıp, Taksim'de 1-2 hafta boyunca günde 1-2 saat dolanıp gençlere anket uygulayabilirsiniz. En doğru sonucu bu şekilde elde edersiniz sanırım. Hem zevkli de olur hani..

Not: tabi daha sağlıklı veri elde etmek için anket sahasını da değiştirmeniz gerek, sırf taksim'de dolanmakla olmaz bu iş ama orda daha rahat yaparsınız bu işi diye söyledim..

genç işi zorlaştırıyor da. genel durum şöyle imiş:

yuzde100.wordpress.com

www.google.com&q=&geo=TR&date=today%2012-m&clp=&cmpt=q

belki işe yarar

www.google.com&q=&geo=TR&date=today%2012-m&clp=&cmpt=q

da koyduğum link çıkmıyo. o zaman bkz. google trends

matruşka alınıp her bırının uzerıne kendı ısımlerınızı yazabılırsınız.en kucuk olanada hedıyeyı verdıgınız arkadasınızın adını yazın bence.

kanyonda karinca diye bi yer var. acayip matrak ve seker seyler var. hem de tam odalik ve evlik seyler. ama biraz pahali. :(

arkadaşının zevkini bilmem ama:

- nargile alabilirsin. kendisi çok hoşlanmasa bile odasında filan durur. fena bir hediye olmuyor, tecrübe ile sabit

- arkadaşının cinsiyetine ve karakterine göre, beraber çektirdiğiniz bir fotoğrafı kupaya (mug'a) bastırıp verebilirsin, çay neyin içerken filan sizi hatırlar

- yok hani dolaşırım bakarım diyorsan klasik olarak atlas pasajı, halep pasajı veya aznavur pasajının üst katını dolaşabilirsin. üçü de birbirine yakın hem. atlasta çeşit bol, halepte ise orjinal şeyler oluyor zaman zaman

oncelikle, alacagin seyin hacmini ve agirligini minimumda tutmaya calismani tavsiye ederim. mesela eger nargile alacak olursan, almadan once arkadasina sor mutlaka "ben bunu aliyorum ama goturebilirsin degil mi?" diye.

benim gozlemime gore genel olarak ilgi ceken seyler ise turk motifli (lale vs.) kucuk biblolar, tabaklar, nazar boncuklu herhangi bir sey, luletasi pipo, vs. istanbul'da bunlari nereden alabilecegin konusundaysa hicbir fikrim yok...

arkadasınızla beraber oldugunuz fotoğraflardan oluşan küçük bir albüm. şimdi çoğu fotolar dijital ortamda oldugu için bu çok hoş oluyor,hatta çok pis ağlatıyor gider ayak:) içlerinden en begendiğinizi de ya bir çerçeve yaptırabilirsiniz ya da mortifera'nın dediği gibi kupaya bastıabilirsiniz. hem çok az yer kaplıyor(ki bu genelde önemli oluyor) hem manevi açıdan da yıllardır bi köşede duran fotoları falan bulup çıkarıyorsunuz ayrı bi güzel oluyor.

lütfen üç boyutlu kristale vesikalık baskısı gibicesine bi şeyler almayın.

peki bu kupaya resim bastırma işini nerede yaptırabilirim? gerçi bana böyle bir hediye gelmişti ancak baskısı çok silikti, çok da ucuz durmasını istemem. nargile vs. hakikaten çok ağır olur, kız bavulunu mu taşıcak onu mu? biraz da açık sözlüdür, kesin küfürü basar bana:)

istanbul'da yaşıyorsa güzel, zevkine uygun bir istanbul tişörtü alın. burdayken cok manidar olmasa da oralarda severek giyecektir kanımca.
tünel'e yakın sag koldaki tişörtçüde kız kuleli olanı var, beyaz, istanbul'da bile severek giyilebilir.

kupa basma işini çoğu fotoğrafçı yapıyor ve bazı ozalitçi, baskıcılar vs.. misal taksim'deki net copy yapıyor. üstelerseniz kaç yıkama dayandığını da açıkça söylerler.

fotografcılar yapiyor, kredi karti duyurusuna yazmi$im az önce =))))

beşiktaş çarşıdaki o büyük fotoğrafçı (şemsi paşadan barbarosa doğru çıkarken hemen solda) orası baya iyi yapıyor ve ucuz.

ayrıca dediğim gibi, aznavuru, halepi ve atlası gez. kesin kesin bir şey çıkar.

bu arada eşşek kadar olmayan da nargileler var sonuçta. şöyle bir normal 1 litrelik şişe boyutlarında. bizim de götürdüğümüz onlardandı, ağır değil, işlevsel de sayılır 2 kişi içeceksen. söyleyeyim dedim.

hepinize teşekkürler:)

match point'in tipik bir woody allen filmi (bol sarkazmli diyalog ustune kurulu) olmadigini soylemek lazim oncelikle. bu filmi cok begenip de digerlerinden hosnut kalmayabilirsiniz.

onun disinda ne kadar tatmin edici olur ne kadar olmaz bilemesem de aklima su an icin "derailed" geldi.

Yazar olan bir arkadasiniz sizi cagirirsa, yanci olarak gotururse olabiliyor diye biliyorum. Yazar olmayan birinin de zirvelerden ulu orta haberdar olmasina sicak bakmiyorum. (Zaten oyle bir sansiniz da yok)

Eger yazar arkadasiniz varsa sizi +1 olarak getirebiliyor, tek basiniza zirveye gidip de ben caylagim/okurum derseniz de kimsenin sizi dislayacagini sanmiyorum.
Zirvelerden haberdar olmak icin de yazar arkadaslariniza baktirabilirsiniz limon'dan.

think martini ben yazarim, seni +1 im yaparim gel yamacima :P zirve senin kopeeeeen olsun be! :P

ssg'ye mail atıyorsun o sana her gün msn'den haber veriyor zirveleri. ayrıca dilersen +1 olarak seni yazıyor limona.

ahah son zirvede bir ayyaş vardı. bi yerlerden çıkıp gelmiş. valla en son polis götürdü herifi. ayyaş dediğimde 20lerinde bişiydi. öyle bir tip olmadığınız sürece kimseyi dışlayacaklarını sanmıyorum.

bodom abicim ssg beni engellemis msn'de, bi ara citlatir misin florida'daki sahile karsi mangal zirvesine gidelim berabercene

baba ssg şimdi uyuyo kedi gibi. kıyamıyorum uyandırmaya. sabah ola geri gele. (öyle miydi lan?)

Yok canım daha neler, gidebilirsiniz tabi. Zaten kim nereden bilecek yazar olup olmadığınızı.

teşekkür ederim yanıtlar için, bir yazar arkadaş bulup gelemesem de dışlanmamak güzel:) yalnız bu ssg'ye mail atma işi konusunda ciddi misiniz onu merak ettim. hakikaten varsa böyle bir şansımız, değerlendirmek isterim de:) (öyle içip içip dağıtıcak biri diilim, en azından polislerin alıp götüreceği kadar kafa ağrıtmam:))
@egotm; ekşi duyuru'daki cevaplarına bakılırsa senin yanında getiriceğin kız sayısı biraz fazla olur, hemcinslerimin hakkını yemiyim, yine de teklifin için sağol:) yazar olunca kıymete biner, öyle bol keseden harcama istersen:)

@think martini, ha ha yahu ben yazarim zaten :)

ayrica evet ssg'nin msn'i zimbirtisiyla dalga gecmis arkadaslar. eger zirveler hakkinda daha fazla bilgi alayim diyorsan, sourberry chat var; oraya da fikir danisabilirsin.

trimpot -> sui: sözlükten sui'ye ulaşmak
sui'ye ulaşmak istiyorum. sözlükten ulaşabilenler olursa mail adresimi verirseniz kendisine birkaç soru sormak istiyorum.
mail adresim; think.martini@gmail.com. tesekkurler...

eksi duyuru'da #38642 numarali duyuru ile yazilmis. bilgine

mail attım size.

aman bulasma hocam finansbank'a. devamli arayip duruyorlar, yatirmadiniz, kil tuy. ulan hsbc'yi de yatirmiyorum, onun giki cikiyor mu ibi$? hsbc diyorum son olarak. campus advantage vardi galiba hsbc'de.

asya card yeni bi promosyana başlamış belki işine yarayabilir.
fakat önermem. ben sevmiyom çünkü bunları :-)

hayat maximum'da! demek istiyorum. şahsen ben maximum kartımı kendim döndürüyorum, ek kartlarımın haricinde.

World card ya da bonus iyidir

odtü mezunlar derneğinde var.

Gazeteciler Sit. Haberler Sok. No:9
Esentepe / Şişli
Türkiye
www.istodtumd.org

Süre : 4 er haftalık programlar ile tüm yıl boyunca.
Pazartesi ve Perşembe akşamları
Saat :19:30-21:00

www.istodtumd.org

www.perfettosportsclub.com
incirli bakırköyde.
gitmedim. bi ara websitesiyle ilgilenmiştim. ordan biliyorum.

Bildiğim kadarıyla dershanelerde ve okullarda rehber öğretmen olabilmek için Psikoloji veya PDR lisanssınız olması gerekiyor. Ayrıca edebiyattan pdr'ye master öğrencisi pek almazlar. torpil yoksa olmaz yani. vakıf üniversitesinde parayla belki olur. Eğt. Fak. olsaydı çok çok küçük bir ihtimal torpilsiz olurdu.

plakasını al, günü ve saati not et, taksiciler derneiğimi odasımı ne var oraya şikayet et, belki çözüm çıkmaz ama bu şikayetler artarsa çaresine bakmak zorunda kalırlar. gerçi taksicilerde haklı bir anlamda.
en iyi çözümü, sigara içilen ve içilmeyen diye taksileri ayırmak, gene bir sticker ile (cama) ayrım yapılabilir, ki bazı ülkelerde uygulaması var.

ahahah bana da denk geldi bu. adam sigara icerken dolayli yoldan yasaktan bahsettim, fosur fosur icerek "biz baskalarinin alkol kullanmasina karismiyoruz ama; pis alkol kokulu yolculari taksimize aliyoruz, biz onlarin agiz kokusunu cekmeye mecbur muyuz?" dedi ve ustelik bir de para ustumun 10 kurusunu cebine atti. zehir zikkim olsun lan sana taksici! pis herif!

taksiler disinda, bakkal sarkuteri gibi gida urunleri satan yerlerde de adamlar fosur fosur , yasak yazisina dumanini ufleyerek, sigara iciyorlar. bunlari nereye sikayet edecegiz? ya da yasaga mutabik bir dukkan sahibi bunu cigneyen musterileri gordugunde neler yapmali? musterinin kimligini isteme gibi bir yetkiye sahip mi?

soruya soruyla cevap verdim :))

ben de özellikle camında sigara içilmez sticker'ı olan taksilere binmeye çelışıyorum ki hepsinde yasak aslında. adam bana "bunu koymak zorundayız çünkü koymazsak ceza yeriz ama koyduktan sonra da içeriz çünkü yakalanmıyoruz:)" dedi alenen. şimdilik tek çare içen adamı taksi/dükkan vs. açıkça uyarmak, yüzsüzlük yaparsa o ayrı tabi. bir arkadaşım da "ben belediyede çalışıyorum, seni şikayet ederim, dükkanın kapatılır" diye uyarmış birisini, adam da tırsmış ama ne derece çözüm olur orası bilinmez, adam arkandan bir efkar sigarası da yakabilir:)

taksinin icinde oldugunuz zaman zaafi icinde (icmemesini rica ederseniz) icecegini pek zannetmiyorum.

çaktırmadan fotoğrafını çek. plakasını falan al. götür odalarına.

cezayı kim kesicekki ztn..
sadece kağıt üstünde var yasak
polis cezayı kesti diyelim?
hangi makbuzu vericek
para nereye gidicek
peah

adamlar kac saat direksiyon basinda.
birak icsin kardesim!

hakkaten ya rahat bırakın adamları da içindekileri de , içen içsin yahu

hakkıdır vs diyenleri de hiç anlamıyorum, saatlerce sanki nonstop sürüyorlar arabayı. al yolcuyu bırak, sonra durakta iç sigaranı. veya duraksız çalışıyorsan 5 dk mola ver ne ki?

E taksiciler direksiyon salliyor da sevabina mi salliyor? hayir cok zor geliyorsa 5 dakika direksiyon sallayip 5ytl kazanmak ben kariyerimi filan birakip taksicilik yapabilirim; versinler plakalarini bana. Hadi hersey bir yana , sanki sadece taksiciler "direksiyon sallayarak" gun icinde yoruluyorlar, yolcunun da kendisine gore derdi var, o bunu mazeret edip baskalarina rahatsizlik veriyor mu? E o zaman bir lutfensin de,ben yolculugumu oksurerek yapmiyim , di mi?

te Allam!

rahatsız olduğunuzu söyleyip, rica etmeniz yeterli...
en azından ben öyle yapıyorum ve bir terslikle karşılaşmadım, olur da öyle bir durumla karşılaşırsam hiç bir ücret ödemeden inmeyi teklif ederim.

taksi şoförlerine kadar gitmeye gerek yokmuş yani, burda adamlar bu kadar savunulduğuna göre... arkadaşlar "yasak" diye bir şeyden bahsediliyor değil mi? benden önce söyliyenlere kesinlikle katılıyorum, içiceksen, dayanamıyorsan mola ver, çek arabayı bir kenara, iç 5dk.'da, sonra yoluna devam et. ben bindiğimde söndürmesinin ne anlamı var bunu da anlamış değilim, arabanın her yeri sigara kokarken. sanki bu, sıradan bir yolcu kaprisiymiş gibi cevaplayanları tebrik ediyorum. mesela benim astımım var, ben en iyisi hiç taksiye binmiyim di mi arkadaşlar, çözümü bulduk. şikayetçi olan diğer arkadaşlar da binmesinler, adamları rahatsız etmeyin canım, bedavaydı gerçi, zor olucak ama(!)

bence seni evlendirelim zamani gelmi$. ic sikintisina bire bir. izmir'liyim bu arada yanli$ olmasin.

27 yaşına kadar hayatımın 2 senesi hariç - o iki sene ankarada idi - karşıyaka bostanlıda yaşamış, son 3 yıldır istanbulda yaşamak zorunda kalmış bir insan olarak hiç terddütsüz derim ki git. şüphesiz istanbula göre çok ciddi biçimde ucuz. yine istanbula göre küçük olasından dolayı çok daha rahat bir yaşantın olur ancak gözardı etmemen gereken şöyle bir gerçek var. istanbulun sana sağladığı iş olanaklarının çok iyi ihtimalle yarısına erişebilirsin ve istanbulda daha fazla para harcıyacağın aşikar ancak istanbulda kazandığın parayı izmirde kazanman maalesef mümkün değil. İzmirin neresinde yaşanır sorusuna gelince gez gör derim trafik sorunu olmamasından mütevellit çekmek zorunda kalacağın yol en fazla bir saat olur. bunun yanısıra bornova hala öğrenci gibi yaşamak istiyorsan bence uygundur, özellikle küçük park tarafları. tabi bostanlı ,atakent, mavişehir de biraz daha pahalı olmasına rağmen bence harika yerlerdir. izmirde iş arıyorsan benim bildiğim izmir merkezli hsc küresel diye bir İK sitesi var bi bak istersen iyilerdir - tabi sektörler farklı olduğu için yamuluyor da olabilirim , ben bütçe raporlamada çalışıyorum.
Şunu bence unutmamam gerekir herşeyin ötesinde istanbul, izmir gibi şehirlerin kıyaslanmasında kişinin kendisi en önemli unsurdur. şehir içinde yaşananlarla bütünleşir.

Boğaziçi İşletme mezunuyum, 3 sene İstanbul-Ankara plaza maymunluğu sonrasında 5 senedir İzmir'deyim, mutluyum huzurluyum. İş istedikten sonra her yerde var, önemli olan iş için ömründen ne kadar bedel verdiğin (Ha bu arada işkolik bir insanımdır, yani öyle yatayım geniş geniş diye de gelmedim İzmir'e). Tüm İstanbul yorgunlarına tavsiye ederim.

izmir tecrübesi olanlar oradaki yaşama dair daha net fikir verecektir ama ben "yuvarlanıp gitme" kısmına değineğim.
evlenmek, çocuk, okutmak, aileyi büyütmek vs kısımlarını bir köşeye bırakıp sadece kendi başına yaşamını idame ettireceğini düşünsek bile bir tampon varlığının olması lazım insanın. beklenmeyen harcamalar, sağlık harcamaları, kriz durumları (ki türkiye gibi bir ülke için ne kadar olabilir bilirsin), allah korusun daha büyüğünden şeylere karşı, işgörürlüğünü bir oranda veya tamamen yitirmene karşı falan tampon bir birikimin olmalı. veya bunu oluşturabilecek düzeyde bir maaş / ek iş / vesair edinmelisin.
bu aslına bakarsan önlem alması en kolay şey. daha zoru, daha zararlısı, kendine karşı alacağın önlem. yani olur da fikrin değişir, tercihinin iyiliğini sorgulamaya başlarsan falan "naaptım lan ben" diyip kendinden nefret etmemen için olabildiğince sert kararlar vermekten kaçın.
ha diyeceksin bu zaten orta profil orta sınıf düz adam mantığı, aman devlete kapağı attım arkam sağlam falan zihniyeti, o da doğru. muhasebesi sana kalmış çünkü sana neyin ne kadar maliyet uygulayacağını sen bilirsin. homeless olmayı devlet memuru olmaktan üstün tutuyorsan (yani sana maliyeti daha azsa ruhani olarak) buyur bir gün dahi bekleme. (izmire giden homeless olur anlamında değil tabiki :) )
insanın aklının, onun bir tercihte olabildiğince az şeyden vazgeçmesini sağlayacak bir şey olduğunu unutmadan, kendi kararını kendin vermeli ve sorumluluğunu almalısın.
veya salla, kafana göre takıl! :D
güzin ablan :p

öncelikle şunu belirtmeliyim ki İzmir'de hayatımın sonuna kadar kalmayı düşünmüyorum tabii ki. Öyle başına buyruk ve çok da gözü kara bir insan da değilimdir, o yüzdn her şei ölçüp biçip gitmek istiyorum. Belli bi kapitalim var tabii, burda yapmak istediğim eğitim için ayırmıştım, İzmir'de başım sıkışırsa onu kullanıcam. İstanbul'da da kendi başım hayat sürdürüyorum sayılır yani ev düzenini sağlamanın maddi-manevi ne gibi zorlukları olduğunu biliyorum. En zoru burdaki düzenim tamamen bozacak olmak, yoksa hiç durmicam:)
Şunu da merak ediyorum; diyelim ki gittim, birkaç sene İzmir'de yaşadım, çalıştım ve sonunda tekrar İst'e döndüm. Burada iş hayatına atılırken bu benim için bir dezavantaj olur mu acaba? "İşin kolayına kaçmış" intibası uyandırır mı hakkımda?
@sui; valla nasıl bu kararı verdin ve hayatını nasıl kurdun İzmir'de çok merak ettim, tebrik ederim. Alanlarımız farklı ama aynı okuldan mezunuz, bunun herhangi bir artısını görsün mü orada acaba? Bir de eğer tek yaşıyorsan düzenini kurman (ev bulma, geçindirme, oraya alışma vs.) zor oldu mu?

İzmir'i az bilen ve orda yaşamak isteyen bir İstanbul kölesi olarak ben de sizin gibi 2-3 sene boyunca İzmir'de çalışmanın yollarını aradım. Yalnız ben halihazırda büyük bir şirkette 5 senedir çalıştığım için işim sizinkinden çok daha zor. Bazı sorumluluklar altına girmiş durumdayım ve bunları bırakıp gitmek gibi bir lüksüm yok. İzmir'in şartları ile hem oraya hem buraya yetişme imkanım da yok.
Sonuç olarak, eğer böyle bir karar ve isteğiniz varsa İstanbul size ayakbağı olmadan bir an önce gerçekleştirin derim. Sonradan ayrılması maddi manevi yükümlülükler nedeniyle çok daha zor olacaktır.

Bense emeklilikte ancak, sanırım :(

Sui seni tebrik ve takdir ediyorum üstüne gıpta ile bakıyorum.

istanbul'da yaşayan bir izmirli olarak diyorum ki;

Durma git! İki dakika düşünme! Bak hala düşünüyosun düşünme dedim! Kaç ve git. Alışma süresini şunu bunu bilemem, tek bildiğim orada hayat daha güzel, parası olana da olmayana da.

madem bu kadar kararsızsın neden 3-4 günlüğüne buraya (izmir'e) gelmiyorsun? emin ol sözlükçüler sana yardımcı olur. hem biraz gezersin hani derler ya alıcı gözüyle bakmak, işt ondan yaparsın :) hem de buradaki insanlarla tanışmış olursun. şu bir gerçek buradaki birçok insan izmir'i övecektir. hatta ben yapmamak için kendimi zor tutuyorum ehehe izmir milliyetçiliği başka ve bizler maalesef ki objektif bakamayız. en güzeli senin görmen. daha önce geldiysen bile yaşanılabilir bir yer mi diye bakmamışsındır.
nacizhane teklifim budur. kordon'da içeceğin 3 biradan sonra ehehe eşyalarını almadan burda kalmaya karar verebilirsin. oturabileceğim yer diye sormuşsun bence onu da kendin seç. alternatifin çok ama işyeri de önemli. dedikleri gibi en fazla 1 saat tutar yol belki ama işyerine göre yer seçmen sabah 15-20 dakika daha fazla uyumanı sağlar :) düşünsene bir kış günü sıcacık yatağında 20 dakika daha fazla kalıyorsun ehehe burdan da anlaşılacağı üzere izmir insanı ehl-i keyf ya da bu daha iyi; sefa pezevengidir ehehe

ya istedikten sonra iş var tabi ama izmirde iş alanı istanbuldaki kadar geniş degil.
400 ytl ye güzel bi evde oturursun biraz merkeze uzak olması önemli degil dersen. eer üniversiteye girer asistan falan olursan süper bence
izmirde ulaşım da çok dert olmuyo da, bi sıcagı kötü işte, bi de iş az kardeşim.

ben sana dogma büyüme izmirli olarak izmir'in avantajlarını sıralıyım:

1- daha az ev kirası ödüyosun
2- daha az kalabalık var. her yerde kuyruk beklemek yok
3- ulaşım kolay. eger çok ücra bi yere gitmiceksen tek otobüsle heryere gidebiliyosun hemen hemen. metro da cabası

[Madem ilgili kişi okudu, hayat ayrıntısını çıkarıyorum metinden]

Bir adamın kısmeti varsa o kısmet onu bulur. Yoksa da hiç bir yerde bulmaz.

İstanbul’da kalanların, özellikle de Boğaziçi gibi okullardan mezun olanların bir söylemi var: “Ben İzmir’de çalışmak için Boğaziçi’nde okumadım” diyorlar. Bu işin İstanbul’dan görünen yüzü. Oradayken ben de öyle diyordum. Buraya geldikten sonra bir şey farkettim ama.Ben aslında tam da İzmir’de çalışabilmek için Boğaziçi okumuştum. Yani tabii ki İzmir’de iş olanakları İstanbul’a göre kısıtlı. Ama eğer bir işe birisi alınacaksa, ve adaylar arasında böyle “reputable” (Allahım bayılıyorum bu lafa) üniversite mezunları varsa onlar burada tercih ediliyorlar. İstanbul’da kolunu sallasan Boğaziçi’liye çarpar, İzmir’de ise hint kumaşı muamelesi görürsün. Bu işin birinci boyutu.

Çalışmazsan hiç bir yerde iş yok. Çalışırsan her yerde yükselmek mümkün. Bu da iki.

Üçüncüsü, buraya geldikten sonra anladım ki, İstanbul’da maaş olarak sana ödenen para, senin İstanbul’a ödediğin bedellerin onda biri bile olamaz. Bir ara acaba “uzanamadığım ciğere mundar mı diyorum” diye de düşündüm ama yok. Günde trafikte geçen 4 kayıp saatin, genel mutsuzluğun, mutlu olabilmek için eve abuk sabuk elektronik eşyalar alup sonra da “Ben ne yapıyorum ya” huzursuzluğunun, çocuğun olsa “acaba başına bir şey gelir mi, okulun önünde uyuşturucu satıyorlar mıdır, karşıdan karşıya geçerken bir Cayanne’in altında kalır mı” endişesinin ücreti nedir? Bana mutsuzluğun fiyatını koyabilir misin Abidin?

Şimdi İstanbul’la İzmir’i bir kıyaslayayım sana:


- İstanbul’da ortalama olarak bakarsan daha fazla para kazanırsın. Daha fazla da harcarsın tabii. Alacağın en vasat ev 200.000 YTL’den başlar. İzmir’de o paraya yalıda oturabiliyorsun neredeyse.

- Çoluk çocuğun olursa özel okula verirsin korkudan. Seneliği 14.000 civarındaymış. İzmir’de en yakındaki devlet okuluna yollarsın.

- İzmir’de sebze meyve nispeten daha ucuzdur (delicesine ucuz değil ama) ve böyle Akdeniz mutfağı sağlıklı yemek modunda bir insansan pazarda şevketibostan, deniz börülcesi, hede hödö otu bulabilirsin. İstanbul’da “O ne lan?” der pazarcılar.

- İstanbul’da “15 gün iznimi alayım da Antalya’da full inclusive bir tatile gideyim” diye plan yaparsın. İzmir’de Cuma günü 4 sularında arazi olursun, hafta sonunu Çeşme’de geçirirsin. Pazartesi sabahı 8’de çıksan, 8:30’da işine varırsın. Bodrum 2.5, Kuşadası 1 saattir, her akşam ve sabah Çeşme’den Sakız’a feribot geçer. 20 Eurodur bilet.

- İzmir’in en uzak iki köşesi olan Balçova ve Karşıyaka arası 25 dakikadır. Trafik varsa 45 dakika alabilir. İstanbul’da Beşiktaş’tan Ortaköy’e ortalama yarım saatte gidersin (bkz: beşiktaş’tan ortaköy’e gidiş süresi)

- Eğer İzmir’liysen ve ailen buradaysa, ne zaman istersen yanlarına gidebilirsin. Bir ihtiyaçları olduğunda koşabilirsin. Başka şehirdeysen her ziyarete geldiğinde biraz daha yaşlandıklarını görürsün oysa ki. Kahrolma bonus olarak gelir.

- İzmir’de insanlar güleryüzlüdür çoğunlukla. Teyzeler otobüsten inerken şoföre iyi günler dilerler. İstanbul’da yapsan şoför anlamsızca sana bakar. İnsanlar rahat kıyafetlerle gezebilirler, Kordon’da bir bira alıp körfezin keyfini sürebilirler. Bunun İstanbul’daki karşılığı Beşiktaş İskele’deki çay bahçesidir, yalan olmasın.

- İzmir de deprem bölgesidir ama 6.5-7 üzeri deprem beklenmez. “Allahım ne zaman deprem olacak hepimiz ölecek miyiz?” diye panik içinde yaşamazsın.

- İzmir’de de sinema, tiyatro vardır. Ama Metallica, Kylie Minogue falan gelmez buralara. İzmir’de bazı kitapları bulamazsın, bir Robinson Cruseo 389’u yoktur. Ama kargo şirketleri diye bir gerçek vardır.

- İzmir’in de İKEA’sı vardır, bize sahip olmalarını istediğimiz eşyaları buradan satın alabiliriz.

- İzmir sıcaktır, yazın daha da sıcaktır. İstanbul ılımandır, kışın kar yağar. Kar güzel bir şeydir, kardan adam yaptığın sürece. Maslak üst geçidinde düşüp kıçını kırmana da yol açabilir. Sıcak ise adamı terletir, onun olayı odur.

- İstanbul’da bir gün güzel bir hayat yaşayacağını umut edersin. İzmir’de güzel bir hayat yaşarsın. Ortalama yaşamın erkekler için 67, kadınlar için 70 olduğu bir ülkedir Türkiye.

İşin acı tarafı şu ki, bu hesabı anca İzmir’e yerleştikten sonra yaparsın. Bu şema İstanbul’da yaşarken çizilemez. Niye böyle bilmiyorum ama böyle. İstanbul’da yaşayan yine BÜ mezunu bir kardeşim ve BÜ mezunu eşi var, bir sürü arkadaşım var. Oradan tablo böyle görünmüyor, biliyorum.

Eğer bir gün kalkıp İzmir’e gelirsen, burada en kral işi bulacağını tabii ki garanti edemem. Hayatın iki haftada yoluna gireceğini de edemem. Belki de bombok olabilir her şey. Bunlar ihtimal dahilinde. Ama bildiğim bir şey var ki, hayatta her şey ihtimaller dahilinde. Mesele hangi riskleri aldığın ve bunları kaldırma gücünün ne kadar olduğu. O güç genç yaşlarda daha fazla oluyor, sonra statükoya alışınca, yani yaşlandıkça giderek azalıyor.

Umarım kendin için en hayırlı kararı verirsin, seçtiğin yol iyi olan yol olur. Ha eğer gidiyorum uleyn dersen bir kahve ısmarlarım buraya geldiğinde.

Bu yazı üzerine dr. depeyi’den iki doz da şunları vermek isterim:

(bkz: sürüsosyallik ve iş dünyasının sürüsosyalleri)
(bkz: içimdeki çocuk olmasa bir bankada genel müdürdüm)

Hayırlısı olsun.

cevap veren herkese çok teşekkür ederim. Öncelikli olarak iş başvurularında bulunup geri dönüşleri bekleyeceğim. İzmir'e gelme ve orda birkaç gün kalıp bizzat İzmir'i tanıma önerisi aklıma yattı. Daha önce geldim ama Çeşme'ye giderken uğrak yeri olmuştu o zaman. Şimdi işin boyutu farklı. İşlerimi ayarlıyıp gelmeye kalktığım zaman yine sizlerden yardım istiyeceğim;nerede kalırım, ne yaparım diye.Belki bana birkaç gün rehberlik yapacak birileri de olur aranızda. Çok ama çok teşekkürler.
@sui; senin özel bir çaban ve emeğin olmuş bu soruya cevap verirken, sana ayrıca teşekkürler. İzmir'i ziyarete geldiğimde bir kahveni içmek isterim:)

Ufak bir not ekleyeyim: trafik ile ilgili yazılanlar abartma. balçovadan karşıyaka'ya 25 dakikada ancak cbr 1000 rr motorunuz varsa gidebilirsiniz. izmir'in güngeçtikçe artan bir trafik sorunu var. sabah akşam iş saatlerinde ciddi sıkıntı yaşanıyor. tabii ki istanbul ile kıyas bile edilmez bu trafik ama abartıldığı gibi de en uzak yere bile 1 saatte fln gidemezsiniz. balçovada oturan birisi çiğli organize sanayii'ye anca zeplin'le gider 1 saatte. hele ki otobüsle yolculuk işkence olur. sıkış tıkış otobüslerde yazın tozutursunuz. park sorunu, dar sokaklar, trafiğe inat yavaş giden sürücüler ve neredeyse erkek kadar bayan sürücü, 100 metrede bir trafik lambası, iki şeridi işgal ederek 50 ile giden belediye otobüsü bekliyor sizi izmir trafiğinde.

@sijwocaq: İşten çıkış saatleri hariç KSK'den Balçova'ya girişim 23 dakika. Motorum yok, Peugeot 206 ile yapıyorum bunu. İşe gidiş / çıkış saatlerinde ise en fazla 45-50 dakika sürüyor. Genelleme yapabilmek için gerekli deneme sayısını ise çoktan aştım valla.

Mavişehirden Gaziemir'deki işine her gün 2 saatte giden insalar tanıyorum. Bunu duyunca "yuh oha ne farkı var lan İstanbul'dan" demiştim ama değil. Öyle değil o. Aynı insalar Cuma akşamı ya da C.tesi sabahı "hadi bi Kuşadası yapalım" diyebiliyorlar umarsızca. Öyle işte.

Mavişehir'den Gaziemir'e gitmek için kullanacağınız yola bakar. Misal Çevreyolundan gideyim derseniz yaklaşık 25 dakika sürer Gaziemir'e girişiniz, şu an Gaziemir girişinde bir yol çalışması olduğundan orada tıkanır bir 15-20 dakika da orada kaybedersiniz. Ama çevreyolu uzundur ve benzin sarfiyatını artırır, dolayısıyla insanlar normal eski yolu tercih ederlerse yolda kaza falan olması durumuna göre tabii ki 2 saat sürebilir.

En son gittiğimde İstanbul'da çevreyolu, E-5, TEM falan hiç bir şey kar etmiyordu trafiğe.

11 ay istanbulda yaşayıp tekrar izmire geri dönmüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki; kesinlikle hayatının en olumlu kararı olur. ancak izmirde daha önce yaşamadıgın için ilk başlarda oldukça zorlanabilirsin. (ki izmire geri döndüğümde ben bile ilk aylarda istanbula geri dönmeye yeltenmiştim. ama bi kaç ay sonra silkinip kendime gelerek bu düşüncemden vazgeçtim.) istanbul un temposu, sosyal imkanları izmirde biraz daha azdır ancak bahsedildiği gibi rahat,huzur anlamında oldukça avantajlıdır. gelip de 5-6 ay dayanabildin mi izmir den vazgeçemeyeceksin diye düşünüyorum.

daha çok turistlerin bol olduğu bir yeri tercih edebilirsin ki rahat rahat tek başına tatil yapabilesin..

bodrum / yahşi ' den kesinlikle daha güzel bir yer bulamazsın hatta buyur #11037114

kesinlikle kaş derim. Hem denizi çok temiz, hem de kafa dinlemelik bi yer. Bonus olarak da kekova, üçağız, patara plajıyeter de artar sanırım. Fiyatları uygun olan kalınabilecek yerler de var hem.

bu arada desdinova, egotm sabah sabah beni güldürdünüz ya :))

Emek pansiyon--Çıralı'da. Denize erişim çok uygun. Çıralı'nın tam ortasında. Fiyatlar makul, bungalowlarda çalışan klimalar, bahçede gezinen kuzu koyun tavuk köpek vs., pansiyondan ayrılırken, anne-baba gibi uğurlayan "evladım öğlen yemeğe geliyor musunuz? akşama ne yapayım?" diye sorup, isteğe göre yemek yapan, patlıcan salataları muhteşem olan; para kazanıp şımarmayan bir aile işletiyor. Geceleri mutfağa gidip, kendiniz de öte beri hazırlayabiliyorsunuz. Biz bir aile ile tanışmıştık adam 20 senedir mi ne, her yıl Almanya'dan geliyor çoluk çocuk, köpeğiyle möpeğiyle. Kesinlikle tavsiye edilir.

Bahçede bir de ağaç ev var, tırmanıp içine, al kitabını oku, kimse rahatsız etmez. Deniz hemen karşısı (sahili yok yalnız, taşları var). Giderken de bahçeden yeşil limon toplamak serbest. Zaten o sene gitmezseniz, pansiyonun sahipleri, giden başka bir eşinize dostunuza yeşil limon verip, gene gönderiyorlar size :)

ben de çıralıda myland nature'ı tavsiye ederim.

soguk deniz ve antalya pek birbirine uyan kavramlar degil. literally soguk deniz icin izmir'den guneye inmemeniz lazim. diger isteklerinizi de dahil ederek bozcaada'yi oneririm.

assos www.yelkencamp.com

Foça,Kaş ki akdenizde ama denizi soğuk.

İstiklal caddesinin girişindeki Fransız konsolosluğu binasında EFY kitabevi var. Yakındaki fransız okullarının bütün müfredatı bu kitabevinden sağlanırdı zamanında. Başlangıç seviyesi 300-500-800 kelime gibi seçenekleri olan hikaye kitapları vardı ama yayıncıyı ve seriyi hatırlayamadım. 80 günde devri alem gibi popüler kitapların kısa versiyonları oluyordu bunlar genelde. Ayrıca akmar pasajındaki kitapçılarda da bir miktar fransızca kitap mevcut olması lazım.

www.netkitap.com
yararlı olacagını dusunuyorum..Fransızca sayfanın karsısında Turkcesi de varmıs..

urun.gittigidiyor.com
6 adet hikaye kitabı 22,50Ytl..

www.dilforum.com
burada arkadas kısa bı hakeye yazmıs kitapdan..Turkceside var..

www.ideefixe.com
Büyük Yazar Le Grand Ecrivain Fransızca Öğrenenler için Türkçe Tercümeli Basitleştirilmiş Hikayeler Derece 1 varmıs burada..

www.netpamarket.com
buradada o serinin 2.ci derecesi varmıs..

urun.gittigidiyor.com
2 adet Fransızca hikaye 5,50Ytl..

Umarım yardımcı olmusumdur..

beyoğlu civarındaysan aslı han'daki sahaflarda bulunur fransızca küçük hikaye-roman kitapları

www.free-codecs.com
yukluyorsun sonra altyazi ve filmin ismi ayni ise otomatik aciyor,ayar yapmak icin sag altta simge ye sag tiklayabilirsin

bi codec yardımıyla oluyor o.

k lite ın icinde vardı. dosya isimleri aynı olması gerekiyor o var.

budur: k lite mega codec pack

her derde devadır kendisi.

idatanin internet sitesinde gereken belgelerin listesi var onlari tamamladiktan sonra idatayi arayip arti belge gerekiyormu sorsaniz iyi olur gerci her turlu 2. belki 3. defa gitmeniz gerekecek kendi dediklerini bilmeyen bir kurum cunku.. ben arayip sordum belgeleri goturdugumde ise birkacinin lazim olmadigini arti hala eksik belgem oldugunu soylemislerdi 3-4 kez gittim ben.. cok kucuk seylerden daha sonra gelin diyebiliyorlar tum evraklarin fotokopileriyle birlikte asillarini yaninizda bulundurun ucak bileti ve otel rezervasyonu fotokopisini unutmayin.. aileden imzali belgeye gelince oraya kimin maddi kaynagi ile gittiyseniz (anne baba vs) ondan "ebeveyni oldugum xin italyadayken yapacagi harcamalari karsiliyorum" gibisinden bisey istemislerdi benden.. birde evraklari verirken buyuk bir zarfin icine koymayin tek tek verirken ne oldugunu aciklayin zira bana banka hesap cuzdanini gostererek "nedir bu" diye sormuslardi :) iyi yolculuklar

idata'nın sitesinde tuhaftır ki turistik amaçlı gidecek öğrencilere dair bir bilgi yok. Öğrencilerden istenilen belgeler okuma amaçlı oraya gidenleri kapsıyor, o yüzden oradan bir bilgi edinemedim. Telefonu da ya meşgul çalıyor ya da cevap veren yok (devlet dairesi gibi), banka teminatı gösterseniz bile aileden yazılı bir belge istiyorlar mı acaba? Fazlası olsun da eksiği olmasın diye elime ne geçerse toplatıp götürmek en iyisi galiba ama işte insan o kadarına da üşeniyor:)

Öğrenci vizesi sadece eğitim amaçlı gidecekleri kapsar. Turistik amaçlı giden öğrenciler de turist kapsamında değerlendirilir. Dolayısıyla turist vizesi kısmındakiler sizin için geçerlidir. Eğer çalışmıyor veya gelir gösteremiyorsanız ailenizin gelirini gösteren belgeler ve sizin masraflarınızı karşılayacaklarına dair bir taahhütname de büyük ihtimalle gerekecektir.

@arche, işte ben de onu merak ediyorum zaten; eğer banka teminatı gösterirsem yine de aileden onaylı yazıya gerek var mı, yoksa sadece banka teminatı ve tapu vs. göstermek yetiyor mu?

evet var, ailenizden birini notere goturmeniz ve orda sizin her turlu giderinizi karsilayacagina dari bir muvaffakatname-taahhutname zikartmaniz gerekmekte. bunun disinda tapular, banka hesap cuzdani v.s babanin ssk belgesi, maas bordrosu gibi belgeler de gerekli. eger ogrenciysen senin de ogrenci belgesi goturmen gerekli. bu arada schengen vizesi en son 60€ idi sanirim, IDATA ne kadar aliyor su gunlerde aracilik ettiginden oturu ? Ben de temmuz ortasi italyaya gidecegim, bir ara baslamam lazim...

giderlerinizi karşılayacak kişinin belgelerine bakmanız lazım. idatadakiler genelde yardımcı oluyorlar benim sigorta işim uzadığı için kapandıktan sonra sırf yarım saaat beni beklemişlerdi. sitede yazmayan bir belge de geziniz sırasında nereleri gezeceğinize dair bir dilekçe istiyorlar. ailenizden sizin masraflarınızı karşılayacak kişinin bir imzalı dilekçe yazması ve imzasını doğrulayan bir belge fotokopisi ehliyet,vs. yetiyor yani noterden onaylı bir belgeye gerek yok. ayrıntılı bilgi isteyen özel mesaj atabilir.

istanbul büyükşehir belediyesi her sene eylül ayında açıyor, yüksek lisansa iyi sayılabilen bir aylık veriyorlardı ama tezsize farklı mı bilmiyorum.

www.dilforum.com
www.kpds.org
www.seyfihoca.com

Pazarlama iletişimi, pazarlama karmasının dördüncü bacağını, yani tutundurma, yani bir diğer deyişle, tüketici ile ilwtişim kurulmasını ve bu iletişimin pazarlama stratejileri çerçevesinde yönetilmesini sağlayan fonksiyondur. Pazarlama iletişimi içerisinde reklam, halkla ilişkiler, satış teşvikleri (promosyon/kampanya diye bildiğiniz şeyler), doğrudan pazarlama, kişisel satış ve olay pazarlaması yer alır.

Daha önce pazarlama / işletme ile ilginiz olduysa bu program size çok daha fazla şey katabilir. Mühendis falansanız MBA yapmanız daha hayırlı olabilir.

Buradan çıkınca bu yukarıda bahsettiğim alanlarda iş bulma şansınız artabilir, artmayabilir de (Bu sektörlerde olaylar biraz kanka, eş dost modunda yürür)