Ekşi Duyuru

hizli araba bazi acilardan daha guvenli, mesela sollarken aniden yuksek hiz gereksinimi duyabilirsiniz. ve diger ulkelerde bizim otoyollardaki hiz limitleri ayni degil. ha birde trafige kapali alanlar var ki hiz limitsiz.

autobahn

kısaca iktidarsızlık korkusu diyebiliriz sanırım. hep daha çok silindir, hep daha yüksek hız vs. aslında güzel şeyler bunlar da, evet kuralların dışında olanları gerçekten manasız kaçıyor. 250 basan arabayı polis çevirip ceza yazarken yanından 90la geçip gidiyorsunuz filan, komik oluyor.

tabii herkeste yok bu durum.

ha bir de istanbulda jeep olsun, tank olsun her şekilde kullanılması gereken olağan araçlar. şöförün boyutu önemli değil ama tank bile kullansam abartıyorum demem bu şehirin trafik manyaklığı içinde, hatta ilerde istanbulda kalırsam ikinci el ucuz bir land rover vs alıp önüne arkasına metal bar taktıracam.

Dünyada çok tartışılan bir konu bu.
Bahane olarak hız sınırı olmayan yollar gösteriliyor. Araçlara limitleyici konması ise zorunlu değil ancak araba ve motosiklet üreticileri bunu yine de kendi aralarında anlaşıp yapıyorlar.

pist diye bir olay var?

Bazı ülkelerin otobanlarında hız limiti yokmuş, buna nasıl izin veriyolar hayret

en.wikipedia.org

madem fikir soruyosun, cozumleme yapalim.

ozgurluk - esaret.
bagimsizlik - bagimlilik.

esarette bagimsizlik olmaz, bagimlilikta ozgurluk olmaz.
demek ki
ozgurluk = bagimsilik (fark yok).

independence ve freedom arasindaki fark kadar fark vardir bu terimlerde. ama bana kalirsa, ozgurluk bireysel, bagimsizlik ise kitlesel anlam tasir.

ikisinde de çok bariz olmamakla birlikte farklılıklar var diyebilirim. ama önce şu sorunun cevabını alalım kime göre neye göre... özgürlük kavramı göreceli bir kavramdır bana göre. bağımsızlık biraz daha açıklanabilir gibi duruyor. iç içe düşünebilir yeri gelir yani özgürlük'ü tanımlarken içinde şu geçer öncelikle bir şeye bağlı olmamak peki özgürlük sadece bişeylere bağlı olamamaktan mı ibaret?

ev arkada$im hataylı. sordum $imdi en iyisi "yeni adana" ardından has vs. geliyo diyo. bi de adana sanırım 8-9 ak$am arabası var. gunduz doguya giden araçlar varmı$ adana'ya uğrayan??? emin değiliz yani.

21:30'da yeni adana var diye biliyorum. sabahları da çanakkale'den gelen tatlıses otobüsü urfa'ya giderken bırakıyor adana'da.

sor ama zor olmasın :)

Sozun gectigi baglami aciklar hatta cumleyi falan verirsen daha rahat cevap verebiliriz.

Cümlede geçmiyor aslında, liseden mezun olduğum alanda yazıyor ve kalıp olarak da kullanıyoruz zaten ama iki kelime de aynı anlamda nerdeyse

science uyuyor yahu neden uymasın

science uyuyor da dışarıdan birisine sanki bilimin allahını görmüşüz izlenimi uyandırıyor. peki astronomi ve uzay bilimlerini nasıl çevirebiliriz? liseden sonra en çok bu konuda sıkıntı çekiyorum. elin oğlu buradan çıkıp nasa'ya gideceğimizi falan zannediyor.

studies olabilir belki, science kadar ağır olmasın diyorsanız. Astronomy and space studies gibi

natural science diyebilirsin fen bilimleri için.ben dediğin kelimenin almancasına ihtiyaç duymuştum senin durumda, lise için.kullandığım kelimenin çevirisine baktım natural science diye geçiyor.

edit:uzay bilimleri internette de space science olarak geçiyor zaten.başına da bi astronomy koydun mu sorun yok bence.

hatta ingilizce menseili universitelerimizde fakultelerin adi boyledir. sabanci vs. en.wikipedia.org

applied sciences diye de geciyor.

windowsun kendi hata seslerini de kullanabilirsin tabii tescil falan gerekmiyorsa?

bunu her turkcell çalışanı yapamaz.yapabilecekler de, çok büyük riske gireceğinden sırf akraba hatrına bu işe kalkışmaz diye umuyorum.

eger yeni ve daha buyuk bir saksiya gecmeyeceksen, once saksidan yavasca cikar menekseyi dibindeki topragiyla birlikte. sonra hafifce elinle vurarak o eskimis topraktan az da olsa arindir cicegi. daha sonra dikecegin yere yeni aldigin cicek kumundan koy. sonra koklerinde eski kumlari duran cicegini getir bu yeni topragin ortasina dik. biraz siki$tir ve biraz da su ver.

cok gunes sevmez menekse. haftada 1 su verirsin, ayda bir de ilac[ gubre] verirsin. haftada birden biraz fazla da olabilir sulamalarin cunku malum havalar 30 derecelerde seyrediyor.

olen ciceklerini hemen kes temizle, onu kirli birakma ve konu$ ciceginle. goreceksin performansi artacak cicegin.

menekşe diiilki meşe dio baksana :D
ayrıca çiçek değil ağaç
ekşiduyurunun içki ruhsatına el koymak lazım yahu!
menekşelendi sular ahhh ahhh :)

ermanen askerde yüzlerce ağaç dikmiş bir vatandaş olarak beni dinle
fideni güneş alan fakat ezilmeyecek bir yere ek.çok derine gömme kökleri zarar görmeden gömülecek kadar bir çukur yeter.ayrıca iki günde bir yazında çok sıcaklarda hergün sularsan bişeycik olmaz.

Safepassage, menekşem olursa dikkate alacam dediklerini :)

ahahha kusura bakmayin ben menek$e okumu$um onu :D

charlie chaplin in filmleri?

sadece müzikli olsa? bronenosets potyomkin mesela.

www.imdb.com

senaryosuz nasıl olacak?

porno

baraka
edit: 10 x baraka
hatta baraka 1 ve 2

hmm fransız filmleri?

senaryosuz filmle ne kastediyorsun fikrim yok ama le dernier combat (son savaş türkçesi fransızcam yok ismi böyle bişiy) isimli luc besson 'un ilk filmi vardır sıfır konuşma içeren.

koyaanisqatsi
powaqqatsi
naqoyqatsi

Senaryosuz film nasıl olur ben de bilmiyorum, olur mu yani?

Rica edin farklı yönetmenlerden cut-footageleri toplayın birleştirin izleyin. Başka bi alternatif gelmiyo aklıma. Senaryosuz film??

elektrikle miknatislama diye bir olay var mesela..

şimdi mıknatıs diye bir madde yoktur, mıknatıs bir genellemedir halk dilinde. kobalt vardir, manyetit vardir bilimum agir metaller vardir.
yani kisaca miknatis ozelligi gosteren maddelere biz miknatis diyoruz aslinda.

ayrica safepassage in da dedigi gibi bu ozelligi tasimayan maddeleride bu ozellige sahip yapabiliyoruz. yani bir tarakta miknatis olabilir kagit parcalarina karsi.

hardiskin içini açmıştım bir keresinde.içinden iki parça mıknatıs çıkmıştı.accayip kuvvetliydi.daha önce hiç o kadar kuvvetli mıktanıs görmemiştim.ilginç...

@omer460 harddiskler buyuk manyetik kuvvetlerle yazim yaparlar zaten. oyle olmasi normal :)

mıktanısları sana anlatmaya çalışsam 95 sayfalık slideshow'u özetlemem gerekir ama kısaca, elektron dizilimine bağlı olarak acaip kuvvetli ve azıcık kuvvetli, hatta net sıfır kuvvete sahip malzemeler var.


metallerin hemen hepsi mıknatıs olarak anılabilirler (mühendislik uygulaması olmadığı için çoğu pek önemsenmez o ayrı).

çok genel sormuşsun da özet bişeyler söyleyim, mıknatıs sadece 3 elementi çeker demir,nikel,kobalt. harddiskin içindeki mıknatısın adı neomidyum hayvan gibi güçlüdür, pahalıdır da.

1. bildiğimiz kadarıyla yok. kütle çekimi var, her şeyi çekiyor; ama o başka tabii.

2. daha önce de söylendiği üzere ferromanyetik özelliğe sahip her metal mıknatıstır. diğerleri elektromanyetizma yoluyla elektromıknatıs haline getirilir filan.

Aslında mıknatısı, mıknatıslanmayı, elektromıknatısı, elektromanyetizmayı, ferromanyetik maddeleri biliyorum ben sadece farklı bir şeyi madde bazında soruyorum

pek gerek yok sanki.
"duyuru kaldirilma sebepleri"(git: 6274) ve "ek$i duyuru'daki ilan sistemi"(git: 3773) gerekli bilgileri iceriyor diye du$unuyorum. zaten cok da kompleks bir yer degil ek$i duyuru.

goz mercegi ısıgı baktıgın noktaya gore ayarlıyor, istemsiz olaraktan. etrafından gelen ısık farklı ındısle kırılıyor bu durumda.

tam olarak anlamadım ama misal ben, loş ortamlarda, bakmadığım yerdeki ışık kaynağını daha iyi algılıyorum. biraz garip oldu ama hani bir odaklandığımız yer vardır bir de etrafı görürüz kaba hatlarıyla hah karanlık/loş ortamda çok ufak/belli belirsiz bir ışık kaynağı varsa ve ben tam oraya bakarsam onu farkedemiyorum ama başka bir yere odaklanınca o ışığı algılıyorum. açıklamaya çalıştıkça karışıyor neyse...

middlezonemusings.com

beşinci paragrafta örneklendirilmiş bu konu. "oh did i mention..." ile başlayan paragraf. resmi falan da var, hoş.

Şampuanla ilgili sorulmamış sanırım daha önce, ama kendi cevapladığım duyuruyu görünce utandım :D

yazık yav yıkamayın şampuanla:) çeşmeyi biraz açıp kuşcaazı suya yakın tutarsanız ya da bi bardağı su ile doldurup önüne koyarsanız çoğu yıkanıyor zaten kendi kendine böyle şıp şıp şıp..

yıkanamaz. denenmiş ve görülmüştür. ben değil amcamın iki haylaz oğlu amcamlar evde değilken şampuanla muhabbet kuşunu yıkamışlar ve kuş mefta oldu ama boğuldu mu yoksa şampuan mı sebep oldu bilmiyorum. siz riske atmayın caanım hayvanı. kendi kendine temizleniyor hem hayvancağızlar. bulanti'nın da dediği gibi su birikintisinde bile yıkanır, kapı gıcırtısında oynar bu hayvanlar.

ilik suda citileyin

kafesin giriş tarafına takılabilen dandikten aparatlar var. azıcık su koyun içine. (bi yerde bu şerefsizlerin çok kolay boğulduğunu okumuştum.) kendi canı istediği zaman dalıyor çıkıyor. şeffaf bi koruması olduğu için etraf da pislenmiyor.

türk kanallarını kastediyorlardır. yani ulusal kanallar. yerel ya da uydudan yayın yapan, ya da kabloluları kastetmiyorlardur. sanmıyorum başkası yayınladığı halde ilk diyeceklerini

İkisi de yerel kanaldı yamulmuyorsam

cok nadir olsa da iki ulusal kanalın aynı film e tv de ilk kez dedigi cok iyi hatırlıyorum. hukuki bir yaptırım olması gerekir ama gozden kacmıs olması yuksek bir ihtimal. her zaman olan bir şey değil nede olsa.

bu türden reklamvari söylemleri dikkatre almamanızı tavsiye ederim. Filmi izleyip izleyemeyeceğinize karar verin yeter. hak hukuk gah guguk bo$ i$ler bunlar. keyfinize bakın.

aynı kanal 2. kez yayınladığı film için bile tv'de ilk kez diyebilio. çok iyi hatırlıorum, atv deve dönüşen bi bebek vardı o film için yapmıştı. takmamak lazım, tv'de ilk kez diye sırf o filmi izleyen bir kitle varsa zaten müstehak.

o da bir şey mi.. star tv on sene falan önce "dna" isimli marc dacascos filmini "evrende ilk kez" şeklinde lanse etmişti.

bazı kanallar da tv olarak sadece kendilerini sayıyorlar. yani bizim kanalda ilk kez durumu da olan bişey heheh.

bildiğim kadarıyla kağıtların %40-45 kadarı odundan, geri kalanı kimyasal maddelerden oluşuyor. tam olarak hangi maddeler var bilmiyorum ama suyla temas edince yapısı bozuluyor bu maddelerin. yapısı bozulan madde bir daha eski haline dönemiyor.

liflerin su tutma oranı da farklıdır cok bi unıform degil kagıt ondandır.

Bir de özel aletlerle, presle falan kurutuluyor o şekli alması için. Ama biz ıslattıktan sonra o şekil bozuluyor doğal olarak, aynı işlem uygulanmadıkça eski şeklini almıyor. Misal ıslatmayın, katlayın sonra eski haline getirin, orada izi kalıyor. Biraz benzer bir durum. Üretim aşamasındaki işlemleri uygulamadıkça eski durumuna getiremeyiz. Yoksa herkes kağıt geri dönüşümü yapardı, değil mi?

kağıt hamuru denen bişiy var. ilkokulda yapmıştık deneyini.

basitçe

kağıtları topluyup, su içinde uzun bir süre bırakıyorsunz. Bir kaç ilkokul öğrencisinin yapabileceği işlemi de yapınca elinizde ham halde kağıt hamuru oluyor. Sonra bunu tekrar işlerseniz, bir ihtimal 2. kalite bir kağıt olarak kullanabilirsiniz.

thesaurus: hemen hemen tum sozluk sitelerinde arama yaptirabilirsin ' thesaurus' u secersen. bu adamlarin esanlamli kelimeler icin hazirladiklari ozel sozluk. bu ise yariyor yani. bir de su var:
193.133.140.102 burasi enfes bir yerdir. esanlam icin thesaurus ve suggest alternatives'e basarak arama yaptirabilirsin. eksi duyuru kullanicilarina bir de kiyak yapmak isterim hazir bahse acilmisken. aramayi ' show combinations' seklinde yaparsaniz arattiginiz kelimenin nasil nerde ne sekil kullanildigina dair ornek cumleler acar. misal preposition aliyo mu, hangi anlamlarda kullanilmis, word formation olaylari gibi bazen sozlukte aramanizin zor oldugu detaylari cart diye gosterir.
turkce icin bilmiyorum maalesef.

online sözlüklerde farkli anlamlari verilir ama aradaki fark aciklanmaz. en iyisi oxford ya da cambridge in advanced sözlükleri ya da varsa cd lerine bakmak olabilir. thesaurus icin wordweb güzelce is görüyor, www.dictionary.com da da theasurus bölümü var ayrica. ama dedigim gibi aradaki anlam farklarini aciklamaz büyük cogunlugu.

vardır.

karanlık daha karanlık yani daha az ışık aldıgından biz onu o ortamda fark edemeyiz.

karanlık zaten karanlıktır, gölgesinden bahsedilemez. ışığın gölgesinden bahsedilebilir, yoktur.

Cevap yazamiycam ama soruyu cok begendim ama cevaplar kafami karistirdi. var midir? yok mudur?

şimdi mantıken ışık hem dalga özelliği hem de parçacık özelliği taşıyan bir şeydir (nedir?). her parçacığın kütlesi vardır (nötrino'lar hariç). bu kütleyi beyaz bir perde önüne koyup ışık tuttuğumuzda perdede gölge denilen şey oluşur. fakat burada mevzu bahis parçacık foton, yani ışık olduğundan bir kere bunu perde önünde tutmaktan bahsedilemez. sürekli bir foton alışverişi yapalım desek bu sefer hoş geldin schrodinger in kedisi. her engeli geçtik, gölge oluşturacak ışık kaynağımızdan çıkan fotonlar gölgesini görmek istediğimiz ışık fotonlarına çarptı diyelim. bu sefer de iki ışığın birleşimi meydana gelecektir (çift yarık deneyindeki olay gölge değildir karıştırmayalım).

bunu şöyle düşünebiliriz; birbirine doksan derece açı yapacak şekilde iki araba düşünelim. iki arabanın da karşısında gölgeyi tanımlayabileceğimiz bir alan olsun. birinci arabanın farı açılsın, gölgesini görmek için ikinci arabanın farını da açalım. sonuç itibariyle tanımlanacak olan alanda gölge yerine ışık gözlemlenir.

gorulebilir karanlik diye birsey yok ki. karanligi goremezsin, mutlak karanlikta hic isik yoktur ve gozlerindeki isik algiyacilar isik olmadigi icin uyarilmaz ve beynine sinyal gondermez.

golge de isikla ilgilidir ve isik yoksa golge de olmaz. dolayisiyla karanligin golgesinden soz edilemez.

isigin da golgesi olmaz cunku golge olusmasi icin isigin golgesi olusacak yuzeyin uzerine dusup o yuzeyde sogurulmasi yada yansimasi yani o yuzeyin arkasina gecememesi gerekir. ancak bir isik kaynagindan cikan yada baska bir yuzeyden yansiyan isik bir diger isik kaynagindan cikan yada baska bir yuzeyden yansiyan isikla karsilastiginda dalga olarak davranir ve her iki isik demeti de birbirinin icinden herhangi bir engelle karsilasmadan gecerek yollarina devam ederler (lise fiziginde girisim diye adlandirilirdi bu olay). bu nedenle bir isik demetinin uzerine baska bir isik demeti tutarsak, golgesini almak istedigimiz isik demeti golge elde etmek icin yolladigimiz diger isik demetini engellemeyecegi icin golgesini almak istedigimiz isik demetinin golgesi olmaz.

Cisimlerin golgesi olur. Karanlik cisim olmadigi icin golgesinden bahsetmek mumkun degildir.

Isigin madde olup olmadigini tartismaya da cok gerek yok. Isik isigin icinden gecer, yani en azindan pratik anlamda. Dolayisiyla onun da golgesinden bahsetmek mumkun degil.

Streaming

arabaya bağlı, üst model ise yedek depoları vardır.. min 20-30 km daha götürür

Arabadan arabaya değişir ama genelde son çizgiye geldiğinde hala 4-5 L kalmış oluyor.

E harfi her gostergede olmayabilir. E harfi oldugu zaman o "0" ya da son cizgi manasina geliyor.

Yani mesela soyle bir sey olabilir "E 1/4 1/2 3/4 F"

Tahmin ettigin gibi bu durumda E son cizgi oluyor. Cogu insandan da duyacagin uzere ibre bu duzeye geldiginde araba yine biraz gider. Ama bundan cikaracagin ders "ohoo daha gider bu" degil, "arabanin benzini tam bitmeden hemen benzinciye yetismeliyim" olamlidir. Genelde arabadan anlayanlar benzinin hicbir zaman tam bitirilmemesi gerektigini soylerler. Bunun benzin deposunda biriken pisliklerle alakasi var sanirim, ya da yolda kalmanin kotuluguyle. Oyle yani.

Bazen en alt çizginin altında E harfi oluyor, en üst çizginin üstünde de F harfi oluyor, çizginin hizasında olmuyor yani bu harfler.. Genelde ibre son çizgiye varırken benzin ışığı yanıyor ama arabayı söndürürsek E harfine geliyor. Acaba araba çalışırken ibre E harfine kadar gidebilir mi diye denemedim hiç, olabilir mi?

Isik varsa, ibrenin isik yandigi zamanki yerini son cizgi olarak al. Evet, bundan sonra ibre biraz daha asagi inebilir ama o taraflari cok karistirma (yani karistirsan bir sey olmaz da, ogrensen de bir sey olmaz bence. Aractan araca degisen ozellikler vardir tabi, ama arabanin en iyi sekilde kullanilmasi acisindan isiga bakmak lazim).

tam biterse hava yapabilir sonra zor çalışır.

kontağı kapattığın zaman o ibre nereye kadar iniyorsa bittiği yer de orasıdır demek istedim.

Aynı bunun gibi bir gösterge kastettim:
img158.imageshack.us

E'nin üstündeki çizgiye gelirken uyarı veriyor, ama ibrenin en aşağı inmesine daha çok var (yani E'nin üstüne), bu durumu sadece arabayı kapatınca görebiliyoruz. Araba çalışırken de oraya kadar inebilecek mi?

Işık yoksa tecrübeyle bulacaksın, ne deseler yalan olur. Işık varsa işin kolay, ortalama 5lt benzin var farzedip aracının tüketimine göre ne kadar daha gidebileceğini hesapla. Misal bizdeki 10lt/100km tüketiyor, haliyle ışık yandıktan sonra max. 50km daha gidiyor.

madem e nin tam üzerinde uyarı veriyor ozaman en alt çizgi ile e nin arasındaki mesafe yaklaşık bi 30km ye denk geliyor demektir..tabi buradaki 30km şehir içi durumada bağlı..araban mazotlu ise değil e nin altını e ye bile düşürmemeye bak..

hem karburatorlu hem de enjeksiyonlu arabalarda benzini defaten bitirmi$ biri olarak diyebilirim ki E son degildir. cizgi E'yi gectikten sonra 30-40 km daha gider. karburatorlu arabalarda benzin bitince hava yapmasi pek onemli degildir. yeter ki benzin bittiginde bunun farkinda ol ve mar$a basip hortumlari bo$altma. takviyenin ardindan en basit yontem karburatore giren benzin hortumunu cikarip benzin gelene kadar hortumdan hava cekmektir. gozunuz benzin filtresinde olsun cunku agiza dolmasi pek ho$ degildir.

enjeksiyonlularda i$ biraz daha zahmetli. depo dibinde pislik varsa benzin bittiginde enjektorleri tikama olasiligi vardir. bende tam olarak olmadi ama araba biraz tekledi. tamamen tikanabilir diyenler var. enjeksiyonlularda bitirme derim ozetle. ama bittiyse de dunyanin sonu degil. istop eder etmez kontagi kapat ve takviye yoluna git. hic zorlama.

derler ki depoda benzin yokken benzin pompasını çalıştırmayı denemek (marşa basmak suretile), benzin pompasına zarar verir. aslı esası böyle midir bilmiyorum. ama şunu biliyorum ki, benzini asla bitirmemek lazım.

bir kere benzinim sıfırlanmıştı, arabayı bir hafta yerinden oynatamamıştım. sonradan öğrenmiştim ki, benzini biten araba, 3-5 litre benzin doldurulunca tekrar çalışmıyormuş. bayağı doldurmak gerekiyormuş depoyu.

bir de ne var? benzini sıfırlanmış araba, gerekli yakıt ikmali yapıldıktan sonra ilk çalıştığında ilginç bir duman yayar. bu duman FAZLA ilginçse ve pis bir kokuyla birlikte geliyorsa katalitik konvertör, lambda sensörü vesaire kontrol edilmeli. yanabiliyormuş (arızalanabiliyormuş). ben yaşamadım o kadarını, bilmiyorum.

soruyu tam anlamamakla beraber şöyle bir yorum getireyim.şıklar arasında varsa ,tahminim doğrusu odur.
şimdi mal miktarı 1 den 2 ye çıkınca toplam fayda artışı ne kadar? 111-60=51
mal 2 den 3 e çıkınca 156-111=45
mal miktarı hep 1 arttığı için hemen 5 e gelelim.5. malı alınca 232-196=36

cevap 36 ise, soruyu doğru anlamışım.
ama neden fiyatı veriyor,galiba soruyu anlayamadım,

Cevap 24 imiş ama nasıl ulaşılıyor bilmiyoruz

cevap neden 24 çünkü son lira diyosun. son 1.5 lira deseydin 36 olcaktı. marcelorios 1.5 liraya göre hesaplamış.

böyle soru olmaz olsun:)
cümle düşüklüğü var.

mr'a girince feleği şaşabilir insanın...

ben de bu aralar sürekli çarpılıyor ve insanları çarpıyorum. şu tv'de gösterdikleri eliyle tüpgaz yakan adam gibi olucam neredeyse. günde 5-6 kere oluyor bu çarpılma hadisesi, yün takım elbiseden diyordum ama bugün sabah da önce sucuyu çarptım bir dakika sonra da ayakkabılıktan çarpıldım. havuzda filan ellerimi uzatıp sırtüstü suda uzansam kafam kuzey tarafına döner mi acaba? nedir bu elektriğin nedeni, seyyar toprak levhası mı taşımam lazım kurtulmak için?

@lykos

muhtemelen kullandığın aletlerin birinde kaçak var ve topraklama yapılmamış. üzerinde statik elektrik birikiyor. once elektrikli aletlerini ve topraklama sistemini kontrol ettirmeni öneririm. statik elektrikten kurtulmak için de yalın ayak toprakta yürümen işe yarayacaktır.

Kurumasının sebebi su kaybına uğraması. Hem ince hem de normal somun ekmek gibi suyu içinde tutmasına yardım edecek kalın bir kabuğu olmadığı için suyunu nispeten hızlı kaybediyor...

bir koruma kullanılmış olabilir site yöneticisi tarafından kopyalamayı önlemek için.

Valla Nec'i bilmiyorum ama LG güzel, problemsiz çalşıyor. Fiyatları da makul oluyor zaten.

tum markalari denemis biri olarak LG diyebilirim.

(git: 21971)

Oraya bakmıştım "flawless victory". Nec ile LG'de yoğunlaştığım için böyle sordum

lg

Peki kızma ;)
LG diyorum ben de o zaman..

Haşa ne kızması :)

ofistekilerle sürekli temas halinde olun.
sizi tanısınlar. arkadaş falan olun. daha çok uğraşırlar böylece...
bir de gideceğiniz yerdeki ofisin konumunu,durumunu iyi bilin. ofis aktif değilse ordaki,sizinle az ilgilenirler, kalacak yerde falan sorun çıkarsa kendiniz uğraşmak zorunda kalırsınız.

şimdilik aklıma bunlar geldi. spesifik bi sorunuz olursa yine cevaplayabilirim...

hangi sube?

adana

aslında ülke ve firma olarak nasıl düşünmeliyim sizce? Onlar eşleştirecek sonuçta ama bizim düşüncemiz de önemli...

bence d7160 al daha iyi gbi dierlerinden.

Öncelikle afiyet bal şeker olsun yediğiniz balıklar bol bol protein olsun dedikten sonra.... buyurun burdan diyorum :)

www.balikavi.net

un ile ya da firinda bugulama yaparak. uyyy agzimin suyu akti

yağlı balıklar ızgarada daha güzel olur. ama yağlı olmayan balıkları ızgara yaparsanız kurur. onları da una bulayıp yağda kızartabilirsiniz.

Yağlı olanlar,fırında pişirme kağıdı üzerinde pişirilince güzel oluyor.

büyük balıkları fırında bir miktar pişirdikten sonra tavuk gibi küçük parçalara ayrırarak (didikleyerek) damak tadınıza uygun şekilde salataya dönüştürebilirsiniz.

"en iyi" si kişisel olsa gerek ama ben "mangalda sardalye"nin üstüne balık yemedim.. sardalye zaten tutmasından ayıklamasına, pişirmesinden yemesine görsel şölen =)

ufak balıkları (hamsi, istavrit, çinekop vb...) temizleyip yıkadıktan sonra suyunu emmesi için bolca unlanıp yağda tavada kızartılması,

orta ve büyük boy balıkları (uskumru, palamut, çipura vb...) patates limon kabuğu bir iki diş sarımsak ve varsa, bulabilirsen defne yaprağı ile altına ve üzerine yağ döktükten sonra -isteğe göre salça ile yumurabilinir- önceden ısıtılmış fırında 25 - 30 dakikada pişirilmesi,

özellikle çipura ve somon için ısrar ve tavsiye ettiğimiz şekliyle, kömür ızgara'da -mangalda- altlı üstlü kızartılması,

hamsi için ise kemiklerini de soyabilecek kadar profeyonel isen aralarına un ve ceviz koyduktan sonra yağda kızartması -hamsi köftesi-,

yine mangalda ufak balık kızartılacaksa bunların aleminyum folyo'ya sarılıp kıartılması,

pek bir güzel olur. al sana hepsini verdim, afiyet şeker olsun, ama yanına taze soğan ve roka yemiyorsan sen bilirsin deyim deyim, ne deyim...

godless commie'nin bir hamsi kuşu vardır, normal un ve mısır unlu rakılı bulamaçla iki hamsiyi yapıştırıp kızarttığı. of.

ben ki balık sevmem..

Kul dedigin maddenin yanmayan kismi.

Or: Bu komur %3 kullu (Bu komurun %3 u yanmiyor).

yanmaz hatta yanan şey ekmekse geriye kalan madde inorganik olduğu için sindirime bile uğramaz.

Külün yanması, olmayacak bir şeyin olması anlamında. Yanmaz tabi.

konuyla alakasız tabi ama ; müslüm gürses şarkıları bünyeye iyi gelmez.
ayrıca yere dökülen yaprak dala geri dönmez...dağlarda vurulan kuş da yuvasına dönmez. öyle garip işte.

tavuk harcı var. benzer oluyor. lezzet ve çıtırlık babında

Bi kere KFC tadını yakalamak imkansız. Denemediğim harç, sos kalmadı. İçine uyuşturucumu koyuyor elin gevuru anlamadım. O tadı tuturamıyorsun. Ama dersen ki tavuk ve harç istiyorum.
O zaman önerim Banvit Fileto Alıyorsun. Bir pakette Knor Çıtır Pane harcı. Çıtır pane harcının arkasında tarifi yazar. Benim önerim tavukları ince kesme. Cok kalinda olmasın. Yumurtayada cok batırma.. Bide firitöz kullan o ambiyansı görmedi mi tadını yakalayamıyorsun. Afiyet olsun =o)))))

kimi zaman harcın içine corn flakes katıldığını da duymuştum da bilemiyorum, biraz ağıza batar gibi geliyor
zaten o dokuya dikkatlice bakarsak muhtemelen başlangıçta cıvık bir sos olduğunu fakat kızgın yağa atılınca sertleşip dağılarak o enfes pütürcükleri oluşturduğunu tahmin edebiliriz.

orda 16 çeşit baharat var zor o iş.

monosodyum glutamat ilave ettikten sonra isterseniz gres yağına batırın, yine iştahla yersiniz.. bir başka deyişle, olay sadece harçta-sosta değil..

KFC in lezzeti genetik olarak değiştirilmiş tavuklardan değil 11 çeşit baharatın karışımdan oluşan özel tarifinden gelmektedir. Bir iddia ya göre içinde bu karışımın içinde sadece un, şeker,tuz, karabiber ve monosodyum glutamat olduğudur onu bilemem...

Cornflakes olması doğru ama bu kfc e özgü bir şey değil knorr un çıtır pane harcının içinde de gözle görülür şekilde cornflakes bulunmaktadır...

Son bi not: Eniştemin hindi çiftliğinden biliyorum. Piyasada satılan bütün tavuk ve hindiler genetik olarak oynanmış durumdadır. Bu şekilde daha çabuk büyüyen, eti yumuşak, damarlarından antibiyotik akan fakat yumurtlamayan ve çok çok kolay ölebilen (mundar olan) tavuklar yetişmektedir. Bu olay sadece KFCe özgü bir şey değil.

MSG kullanıldığı doğru, yani evde o kadar lezzetlisini yapamazsınız. Fakat MSG hakkında söylenilenler de doğru değil. Tek başına tadı bile yoktur bu molekülün. Flavor enhancer'dır yani gres yağının tadını daha da çekilmez yapacaktır :)

Knorr'un pane harcında da mutlaka MSG kullanılıyordur. Gayet de güzel oluyor bu harçla.

msg'den başka bir numarası yoktur.

çarpılırsın kutsal tavuk tanrısı çarpar adamı.
kızartma tavuk konusunda kfc'den güzel diye bir kavram tanımıyorum.

Yumurta kabuğunda bulunan yüksek kalsiyumdan olabilir diye bir tahmin yürütüyorum. Kalsiyum sandoz da köpürüyor :)

kabuğundaki kalsiyumdan dolayı köpürüyor.
kaynak: kaba etim.

yumurta kabuğundaçatlak olduğunda da, yumurta akı sızıp katılaşıyor. ama köpük mişsiniz. muhtemelen bu değildir.

yumurta kabuğu gözenekli bir madde. dolayısıyla, pişme esnasında, akının "dışarı uğraması" muhtemel. hele hele önceden oda sıcaklığına getirilmediyse, hücrelerin fazla çalışığ gereğinden fazla ürettiği "scar tissue" benzeri, kabuğun dışında pişmiş aklardan oluşan "pörtlemeler" olacaktır.

e zaten kabuğun kendinin de %90'ı da kalsiyum karbonat.

köpürmemesi garip olurdu.

Rezervasyon sistemleri ozellikle biraz daha karisiktir. Zira farkli kisiler ayni anda ayni koltuklari almaya calisabilir ondan daha detay gerektirir. Tasarim kullanici sayinizla direk alakalidir. Derseniz benim 20 bayim var bunlar kullanicak sadece o zaman teferruatlardan feragat edilebilinir. Ama gunde 100bin kisi gelcek derseniz o zaman hem biraz masrafli olur hemde zaman alir. Urun satisi yapicam derseniz hazir sistemlerden alip kullanmak basit ama guzel bir baslangi olabilir.

applications menüsünü açıp oradan her application için allow e-mail notifications tick'ini kaldırman gerek maalesef.

norway - english
Kunnskap: knowledge.
som: as, if.
råde: exist, prevail.

toplaması sana kalmış..

Aslında onları biliyorum ama bu norveçliler kelime birleştirip değişik anlamlı kelimeler çıkarıyor, mantıken kurduğum kelime tam anlamı vermiyor olabilir

Knowledge Area diyor google translate, yani uzmanlık alanı gibi bir anlamı olabilir.

Bu arada Google Translate az norveççe bilenler için iyi iş görüyor kardeş. faydalan, gramer yapısı olarak bu iki dil birbirine benziyor o nedenle iyi sonuçlar alırsın.

Fan sesine biraz daha katlan ve CPU ısısını düşük tut.

Gerekirse fanı değiştir, ortamın havalandırmasını değiştir, ama CPU sıcaklığını yükseltme. Yeni CPU almak istiyorsan o ayrı :)

o deger araliklarini degi$tirme $ansin var.
ornegin 60dereceden sonra uyari vermesini saglayabilirsin. i$lemci intel ise cok fazla korkmana gerek yok. fani bozuk olup aylarca 75derecelerde kullananlari bile gordum.
amd ise risk alma (:

aldıgım gunden beri hep ateş var orda 60'dan aşağı da düşmedi, bişey olmuyor.

CPU'nun kac dereceye dayanabilecegi markasi ve modeline gore degisir. Su linkte ornekler var mesela:

www.heatsink-guide.com

Buna gore elinde dual core intel varsa 65C maksimum oluyor. 55'in altinda tutmaya calisirdim ben bu durumda. Biraz daha netten arastirmani tavsiye ederim. Fan sesi rahatsiz ediyor diye yuzlerce liralik cpu'yu yakma.

60 derecelere gelmiyor zaten, sonradan gelir mi :)

fan tozlanırsa gelebilir.

Ondan değil, msn'de oluyor sadece, bazen kendiliğinden düzeliyor bazen de msn'i yeniden başlatınca düzeliyor...

ogrenci i$lerini ara ?

okula gore değişir bizimki kayıt yapmadıgı gibi bide 150 gibi zam koyuyor.

ogrenci islerine gidiyorsun %80 kadar zamlı oduyorsun.

%80 mi oha!! Her okulda mı %80?

"Süresi içerisinde kaydını yaptıramayan öğrencilerin mazeretine ilişkin başvuruları, eğitim-öğretim yarıyılının/yılının ilk iki haftası içinde kabul edilir. Mazereti ilgili yönetim kurulunca kabul edilen öğrencilerin kayıt yenileme işlemleri, ekle/sil haftasında tamamlanır. Bu süre içinde kaydını yenilemeyen öğrenci kayıt yaptırmadığı yarıyılda/yılda öğrencilik haklarından yararlanamaz. Bu şekilde kaybedilen süre öğrenim süresinden sayılır.

İkinci öğretim öğrencilerinden öğrenim ücretlerinin birinci taksitini ödemeyenlerin kayıtları yapılmaz ve yenilenmez. İkinci taksitlerini ödemeyen öğrencilere ise 1 (bir) aylık ek süre tanınır. Bu süre içerisinde de öğrenim ücretlerini kanuni faizi ile birlikte ödemeyen öğrencinin üniversiteden kaydı silinir. "

bizim okulda boyleymi$ misal: oidb.sdu.edu.tr

ben mimar sinandayim
bugun son gunuydu
1 haftalik sure vardi

genelde bu sureyi 2 haftaya cikarirlar..
o surede bile odemeyince sonradan odeyip dekontu verebiliosun ogrenci islerine.
yani bizde biraz daha gevsek durum, sizi bilemem.

okuldan okula değişiyor ben 3 hafta sonra yaptım harç ücreti artı 5 lira ödemiştim

Çukurova'da ne olur bilen var mı? 1. öğretim

dokuz eylül üniversitesi: "İlgili mevzuat çerçevesinde, iki yarıyıl üst üste kayıt yenilemeyen normal örgün öğretim öğrencilerimiz ile bahar dönemi kayıt yenileme işlemini yapmayan ikinci öğretim öğrencilerimizin kayıtları silinir."

tabi bu öğrencisine her yıl 60 milyona kart satan üstüne de 20 milyon zorunlu bağış alan dokuz eylül'ün politikası. öteki üniversiteler daha insaflı olabilir.

evet!
''sıvı oksijen'' diye bir şey duymuş olman lazım. dalgıçların kullandıkları örneğin. fakat nasıl oluyor bu iş diye sorma çünkü ben de bilmiyorum.

oksijeni sormadığım bariz sanıyordum, heterojen karışımı soruyorum..

getirelebilir tabi ki. heterojen karışımda olsa belli elementleri belirli miktarlarda bulunduruyor. ama sadece laboratuvar ortamında gercekleşir buyuk ihtimalle. cunku bu işlem icin sadece havanın sıcaklıgı dusurmek yetmez. basıncıda arttırmak gerek aynı zamanda. sonuc olarak mumkun ama sen getiremezsin evde:)

sıcaklık değil ama yüksek basınç altında olabilir. o sıcaklığa çıkarmak tahminim imkansıza yakın (oturup hava bileşimini hesaplamak lazım.)

sonuçta ama aradaki farktan dolayı önce oksijen sonra azot vs gibi ayrık bir hale gelebilir yoğunlaşmış hali.

hava sıvılaşır. donabilir de herhalde.
bunun için önce sıkıştırılır, sonra biraz soğutulur sonra da sıkışmış hava serbest bırakılır. Joule-thomson etkisiyle oldukça soğuya havanın bir kısmı sıvılaşır.

cama hohlandığında sıvılaşan kısım yalnızca nefesteki su buharıdır. aynı şekilde soğuk havalarda ağzımızdan çıkan buhar gibi.

ama yukarıda yazdığım olayda toptan sıvılaşma vardır. zaten karışım olduğu için belli bir buharlaşma ısısı da yoktur.

dalgıçlar sıvı oksijen kullanmazlar. tüpte sıkıştırılmış oksijen kullanırlar. onu da dalmak için değil, ilkyardım malzemesi olarak bulundururlar.

your-freedom'u denediniz mi? bizim burada da bir tek o işe yaramıştı, hala yaramakta.. (allah zeval vermesin tabi)

@gxix arkadaş deneyecek onu, işe yararsa söylerim

başka yöntemler yok mu arkadaşlar, aklınıza geleni söylemekten çekinmeyin, yazmış olduğum şeyler belki farklı şekilde de kullanıllıyordur...

kepek yapar.

5-6 ayda bir sampuan değiştirmek yararlıdır.

benim başıma aynısı geldi ve mouseu değiştirince geçmiş idi. açıklamanda "başka mouse'lar denemedim yine çalışmadı.." demişsin, denedin mi denemedin mi anlayamadım.

Pardon yanlış yazmışım düzelttim :)

başka mouse'lar denedim zaten

Bilgisayarı baştan başlatınca sorun kalmıyor zaten, çalışmayan mouse kalmıyor..

O zaman bikaç gün test etmem gerekiyor bu durumu başka mouse'lar ile çünki sorun her gün olmuyor :)

anakartın usb sürücüsü ve bios'unu da güncellersen iyi olur. hem vesile olmuş olur.

hepsini birden bir kerede seçebilir misin bilmiyorum, ama belirli kişileri tek tek seçerek gönderebiliyorsun toplu mesajları.

Toplu gönderince kimse kimseyi görmüyor di mi?

Evet orayı yanlış anlamışım kusra bakma, sildim o sorumu başka soru yazdım :D

Yani toplu göndermeyi gizli yapamam hiçbir şekilde? Ne anlamı kaldı ki :)

beni tatmin etmedi bu sistem ama onlar da haklı...

sakın yollama sonra ona cevap veren biri cıkıyor, o mesajda 20 kişiye gidiyor bu aylarca suruyor çözümü de yok işkence gibi.

application'ı yok mudur bu dediğimin :)

(bkz: suyunu cikarmak)

mutluluktan ucuran: nutella (tam olarak cikolata formunda degil ama olsun)
ha bi de magnum'un cikolatalari cok super. sogukta kalmami$sa oyle sert de olmuyor.

magnum yedim geçen gün. ısıra parçalaya değil, eme eme yiyeceksin ama

milka>milkinis

ferrero rocher :) miss miss
gerci icinde findik var, sayilir mi bilmem.

denerim önce güzel değilse tiki kaldırırım :D

kinder duplo

hmm hmm.. milkanın bir çikolatası var sanırım adı "çikolata rüyası" gibi birşey.. içinde çikolatalı sufle tadında ağızda eriyen bir dolgu var, oyh çok canım çekti şimdi.. süper bişey, tam adını hatırlarsam editlerim..

kokusu yeter(zaten fazla yemek mümkün değil):
(bkz: guylian)

milka luflee benim için bu tanımlara tamamen uyan, baya güzel bi çükülotadır. bide bu çikolata deneni neskayfeye batırcan bambaşka oluyor yahu..

after eight
yogurette(türkiyede olup olmadıgından emin değilim ama yurt dısından getirtilecek kadar güzel)
pralin muhteviyatlı herhangi biri :)

(bkz: bind)

walla çikolataları orgazmik ama kilogram fiyatları da nataşayla eş değer.

dokusu önce sert ama inceliği mm seviyesinde olduğu için derhal eriyen Lindt'den "orange thins"--ama bitter olmayacak, sütlü olacak.

(bkz: merci)

adını hatırlayamadım bir türlü ama milka'nın truffle gibisinden bir çikolatası var. böyle sünger gibi bir yapısı var. ağızda eriyor.

@co2s2

milka luflee den bahsediyorsun sanırım, dendi o, sağol yine de..

rafaello muydu neydi yurtdışından gelenlerin freeshoptan aldığı bir çikolata vardı. hindistan cevizi ve fındıklı.. beyaz oluyor.. poşette toplar halinde satılıyor.. bazı şarküterimsi yerlerde de satılıyor istanbulda.. süperdir.. akarlıdır..

2. kaynama sicakligi en du$uk olan en hizli buharla$ir.

m.c değerlerine bakarak daha dolgru olarak olcebilrisinz hızlarını.

hızla ilgisi var mıydı hatırlayamadım ama bir formül vardı. sıvıyı kaynama noktasına getirmek için gereken değerleri buluyorduk. Sonra kaynama noktasındaki sıvıyı buharlaştırmak için artı bir enerjiye daha ihtiyaç var, onun formülü ise "m.Le" idi. (m:kütle Le:Sıvının cinsine göre değişir, sorularda veriyorlardı).

1. Sıcaklık, yüzey ve sıvı, buharlaşma hızını belirleyen faktörler. Değişken olarak sıcaklık ve yüzeyin yer aldığı, sıvıdan sıvıya değişen diferansiyel denklemler kullanılır hesaplamalar için. Sıvı molekülleri (veya atomları) arasındaki etkileşimler rate of evaporation'ı belirleyen önemli bir faktördür, yani bu da sıvının kendisi oluyor. Bu yüzden bu denklemler deneyseldir. Pek kolay hesaplanmaz demek bu da. Zaten internette ilgili zibilyon kaynak olduğuna, buna karşın ekşi duyuru'dan medet umduğuna göre çok ayrıntılı bir cevap aramıyor olmalısın zaten. Su için Penman evaporation equation kullanıldığı gibi farklı farklı bir sürü eşitlik daha var.

2. Gazlar, düşük sıcaklıklarda ve yüksek basınçta sıvılaştırılabilir. Bu yüzden oda sıcaklığında bir maddenin gaz olması, onun "En hızlı buharlaşan sıvı" olmasını engellemiyor. Cevabı söyle diyorsan, bilmiyorum. Öğrenmek için bakacağın şey de buharlaşma entalpileri. Sanıyorum Hidrojen ama.

supradyn güzeldir. ben dahil bir çok kişi kullanıyor.

bu anladigim kadariyla kisiye gore degisiyor

supradyn bende hicbi etki yaratmadigi halde, pharmaton inanilmaz etkili.

etkili olduğunu nasıl anlıyoruz? supradin idrar rengini değiştiriyor sadece. beklenen etki de bu olmamalı di mi:))
--
ek:
1)ne diyorsunuz siz :) ?? herkesin favori markası bile oluşmuş?? biri şu olayı açıklasa..
bu boş: (bkz: mineral takviyesi) dolduruverin eliniz değmişken.
2)multivitamin. tam olarak ne için? ne zaman? kullanılır falan..

neye göre güzel olduğunu da yazarsanız iyi olur aslında.. çünkü herkesin favori bi markası vardır..

tabii ki solgar. ıncığını cıncığını araştırmıştım bi sebepten. kapsülleri bile %100 doğal. üstelik onay mekanizması farklı bi yer tarafından yapılıyor inhouse diil bu yüzden ürün kalitesi en üst düzeyde. ar-ge'leri de keza. vm serisi iyidir. vm-2000 kullanmıştım bi ara biraz iştah açıyo o yüzden bıraktım onu. şu anda advanced antioxidant formula kullanıyorum. bütün vitaminler var içinde 500 mg c vitamini dahil olmak üzere. şiddetle tavsiye ederim.

solgar iyidir, pharmatondaki değerler çok düşük ama ben ginseng de var diye alıyorum arada. one a day'i direk geç. diğerlerini kullanmadım.

solgar vm2000 derim başka da bişey demem. vm75 kullanmanı ayrıca tavsiye etmiyorum, zira değerleri çok yüksek olduğundan genellikle ağır ameliyat geçirmiş hastalara takviye olarak veriliyor. "günlük ihtiyacımı karşılasın yeter" düşüncesindeysen vm2000 yeterli olacaktır senin için.

becozyme c forte'u tavsiye ederim. hem uygun fiyatlıdır, hem eski ve güvenilirdir.

solgar vm2000den başkasını tanımam, süper. hem böyle içinde doğal lifler falanda var, benim bağırsaklarıma da iyi geldi. metabolizmam düzeldi valla...

benim annemde de yıllardır var, özellikle saçlarını boyatırken yandığını söyler. büyüklükleri ve sayıları zamanla artabiliyor. bir arkadaşından bunların alınabildiğini ama oldukça acı verici bir işlem olduğunu duymuş. kendisi iğneden bile korkan bi insan olduğu için senelerdir yaşar gider bu şişliklerle. bir zararı ortaya çıkmış değil.

ct ve mr'da bir şey çıkmıyorsa kafatası içinde bir sorun yok demektir. deri dokularıyla alâkalı bir problem olabilir. dermatologunuza başvurun.

Nora imiş

diyemeyiz. o programlara güvenemeyiz, ya da sitelere. Ancak şunu diyebiliriz seçenekler den falan gidilen bir yer var ya orada sağ tıkladığımızda sil çıkarsa o'nun listesinde olmadığımızı bilebiliriz. Ya hiç eklememiştir ya da silmiştir ya da daha eklememiştir sizi vs vs.

isteği haricinde silinmiş olabilir. benim başıma gelmişti, bi baktım arkadaş yok listede, uçmuş. bir daha eklemiştim ben de.

messenger plus bunu soyleyebiliyor.
ve $imdiye kadar yanildigini gormedim ben.

Msn'in kendisi uyarı verdi, ek bi program değil

he, soruyu okumamışım ben. Evet daha önce bu sizi silmiştir sonrada eklemiştir ve bence %100'dür.

Artı salak saçma trojan bankası programlar var onları demiştim. sitelerde var onların hepsi palavra.

valla bende hep silmişlerdi :) msn plus zaten birisi sildiğinde uyarı veriyor diye hatırlıyorum.

En temizi benim gibi patavatsızca "niye sildin" diye sormak :)

Zaten riviera başlığında da belirtilmiş, ama en çok riviera tüketilmektedir. Nedeni ise tamamen alım gücü ile alakalıdır, zira en ucuz zeytinyağı türü rivieradır.
Yine zeytinyağı üretiminin/tüketiminin de az olması, alım gücünün düşük olmasındandır. Çok satılmayan bir şeyin üretimini yapmayı kimse istemez, ha sen bağlantılarını yapar ürünlerini doğrudan ihraç edersin o başka...

Türkiye'de kişi başına yılda 1 litre, komşumuz Yunanistan'da 25 litre, Tunus'ta 10 litre, zeytinyağı tüketiliyormuş. Onlar çok daha ucuza mı satıyor ?

alım gucu ?
kisi basına dusen milli gelir vs ?

dikkat ettiysen dışarıda ucuza satılıyor demedim, alım gücü dedim.
ki bryan fury de bahsetmiş. Misal bir ürün 2 ülkede de 10 liraya satılsın, ama birinde ortalama aylık ücret; 1000 lira, diğerinde 200 lira. Şimdi bu satılan ürün hangisinde daha fazla alıcı bulur?

Yunanistan'ın alım gücü bizden 25 kat; Tunus'un alım gücü bizden 10 kat fazla mı yani. Anavatanı da biziz üstüne üstlük. Pes yani

3- zeytinyağı üretiminde geriyiz çünkü asit oranı çok yüksek çıkıyor nedense bizim zeytinlerin, o da üretimde kullanılan yabancı maddelerden falan olabilir.

Ton adı derken? Mesela Pantone kodları vardır onları mı kastediyorsunuz? 300 koyu mavi, 130 turuncuya çalan sarı falan?

vardır bütün renk tonlarının ve renklerin adı .. renk tonlarının adı çoğu zaman subjektif olabilirken, uluslararsı piyasada munsell sistemi kullanılır, munsell in yatpıı dallı budaklı ağaca referans verilerek binlerce renk red 2 3 şeklinde vb sırasıyla hue(öz) saturation(doygunluk) brightness (value)(değer,parlaklık,luminance) isimlendirilir, anlayan anlar hangi renk kastedildiğini.. ama ağaç mantığı da herkes anlasın diye vardır, en pratiği budur... 100 yıllık sistemdir, ondan önce ilk newton prizmayla su zerreciğiyle falan oynaya oynaya 7 rengi keşfetmiş dönemin burjuvasından koca bi aferim almıştır. sonra işte gittikçe daha rçok rengi österen temsili sistemler blnmuştur taa ki munselle kadar (munsell yaz wiki de sözlükte çıkıyo hep) .. munsell in bi de rakibi de vardır ama onu siklemez uluslararası renk konseyi ..
rgb cmyk da ve renk adlandırması arasında hiç bi alaka yoktur.. cmyk daha çok matbuatla , baskıyla alakalıdır, zira black vardır gördüğün üzrfe, ve renkler daha kaliteli elde edilebilir cmyk ile, rgb additive(eklemeli) cmyk subtactive(çıkarmalı) sistemlerdir , birinde karıştıra karıştıra diğerinde çıkarta çıkarta elde edersin rengi , girmicem bu kitap konularını aklıma kazındı şerefsizim sen de girme derim .. git renklerin birbiryle ilişkisine, relationship, contrast of colors a falan bak, daha faydalı işlevsel bilgilerdir onlar eğer matbaacı olmaya karar vermdiysen .. unitedcolors ya da colorlovers.com gibi siteler var , eğlenceli hakkaten dekorasyon falan filan ..
demişinki bi de tüm tonlar algılanır mı .. hayır algılanmaz, sonuçta göz rgb yi kullanır ve kapasitesi sınırldır, o da bi objektif sensör gibi işler sonuçta .. ccd miz şkür ki baya bi iyidir ama sınırsız değildir, sklasmız sınırlıdır, o yüzden her tonu algılayamayız bir farzederiz şart da değil zaten, üzülmüyorum şahsen .. baskılık işin varsa cmyk ile çalış fotoşopta derim.. sonradan çevirince renk kayıbı oluyo..
renkle kim uğraşıyor böyle diyosun ..
ben uğraşıyorum valla, böyle isim koyuyorum renklere diyorum ki müren yeşili , diyorum ki sakal siyahı böyle gider bu .. ressamlar boyacılarda kendine göre isimlendiriyor tabi renklerin tonlarını, şlerine geldiği gibi , tabi bunu yaparken doğal referanslar kullanmayı tercih ediyola.. ama dyo kesekağıdı diye bi renk çıkartıyo mesela asabımı bozuyor , renk güzel eyvallah ama kesekağıdı ne lan .. hayır kelime olarak severimama bu kadar mı kanıksadık kesekağıdını biz .. yumurta mı konur kesekağıdına naapalırdı bilemedim .. yıtılır ki bi de o sürekli dibinden ..
hayatın renkleri turuncu ve mavidir, bu ikisi olmasaydı hayat olmazdı .. (bu da ezoeterik olsun dedim, başımın gözümün...)

(kısıtlı bilgimle nacizane bu kadar oldu, renklendiysen ne mutlu )

@ditriell
çok içten ve doğal açıklamışsın teşekkürler belki de bu şekilde söylenince anlıyorumdur :)

ressam mısın ?

ı ıh, görüntüyle uğraşıyorum yalnız, aşinalık sade .