Ekşi Duyuru

dinleti?

dinleti direkt konserin karşılığı gibi. dinlenilen her türlü eser gibi de düşünülebilir ama kullanılabilir sanırım. daha spesifik terim var mı?

yani anlattığın ortamdan sanki akustik bir mini konser havası sezdim aslında. akustik dinleti denebilir belki, ya da unplugged da denebilir bir ihtimal.

daha da bended öneri çıkmaz, kelime dağarcığım bu kadarmış bu konuda, bunu farkettim:)

oda orkestrası denir bildiğim kadar, oda konseri filan.

begenmemissiniz ama dinleti deniyo genelde.

mini konser?

performans?

farklı kullanıcılar için yapman lazım o ayarı zaten. sen admin olarak kendine yapsan bir anlamı kalmaz :)

bunun için de bilgisayarı farklı kullanızıların, farklı hesaplarla kullanmaları lazım. öyle bir ortamın yoksa zaten bir işe yaramaz o deny.

yapıldı o dediğin burda gösteryo tüm aşamaları;
www.youtube.com

bu işlerle ilgili değilim sadece belgesel izleyicisi ansiklopedi okuyucusu olarak cevaplıyorum. bana kalırsa dünyanın parlak olması değil güneşin etkisi. dünyanın gece tarafında çekilse yıldızlar gözükebilir. uzay boşluğuna zarar görmeden fotograf makinesi nasıl ulaşacak?. astronotlar çatır çatır kullanıyor makinayı mekiğin içinde. eğer direk uzayda fotograf çekmekten bahsediyorsak. uygun metal koruyucu kabı be ortamdaki sıcaklıkta zarar görmeyen filmleri olmalı. astronotlar uzay boşluğunda resim çekebildiklerine göre gayet mümkün.

fotoraf çekmek için, ışığın makinaya girmesi yeterli. belki ortam yerçekimsiz olduğundan özel ekipman gerekir ancak neticede çekilir.

şimdi şöyle bir durum var ki, dünyayı çekerken, elimizde devasa, ultra güçlü 25 petawatt gücünde bir flaş olmadığından aydınlık yüzünü çekeceğiz. aydınlı yüzde de bol miktarda ışık var ve makina, dünyaya göre pozlandığından uzaktaki diğer ışık yansıtan objeler ya da ışık kaynakları (yıldızlar) yanında zayıf kalacaktır.

şöyle bir durum var ki, fotoğraf makinasının algılayabileceği ışık aralığı, insan gözününki kadar geniş değildir. örneğin insan gözü 20 birimlik ışık değerini aynı anda görebiliyorsa, makina 5 birimlik ışığı fotoğraf içerisinde sorunsuz göserecektir. bu durumda tek fotoğrafta, gözün algıladığı her şeyin çıkması imkansız. belli bir aralık düzgün görünürken kalan alanalar ya karanlık ya da fazla aydınlık olur. yani ben tek bakışta hem dünyayı hem de yıldızları rahatlıkla görebiliyorken fotoğraf makinasında yıldızlar ve dünya arasında bir seçim yapmam gerekecektir. makinayı dünyaya göre pozlarsam, yıldızlar gözükmez, çoğu ya da tamamı karanlık gözükür. yıldızlara göre pozlama yaparsam da bu sefer dünya aşırı parlak çıkarak patlayacaktır, muhtemelen kocaman beyaz bir küre gibi gözükecektir.


bu problem nasıl aşılır? HDR yöntemiyle bu sorun aşılabilir belki.

-hacı bu aralar aptallaştım adını unuttum kusura bakma
diye gerçeği söylüyorum ben.

"İsim neydi ya senin?"

dostum diyorum.

ortak arkadaşlardan konu açar, onların isimlerini vurgularım. kendi ismini duymasa da tanıdığı diğer isimleri duyunca bilinçaltı biraz da olsa yanıltılabilir, saptırılabilir diye düşünüyorum.

o kadar zorda kalinca mecburen karsi taraf anliyor aslinda
ama anlamazsa sorarim herhalde

kızarıp morarıyorum ben, o anlıyor.

aaabi naaber yeaaaa diyorum.

ehliyet aldın mı la sonunda ver bi bakayım

ortak arkadaşlardan birisinin ona ismiyle hitap edeceği anı bekliyorum...
o anda kadar "hacı, abi, vs."

-270 derecede herhangi bir şeye ne oluyorsa o olur, güneşe yakınlığına göre sıvı ihtiva ettiğin için patlardın.

marsa yokculuk filminde bunun güzel bir sahnesi vardı. astronot kasketini çıkarıyor .çıkarır çıkarmaz içerdeki bütün hava dışarı boşalıyor ve adamın yüzü buz kesiyor. gözleri donuyor anında.

eğer üstünde astronot kıyafeti yoksa;
vücudun iç basıncı, dış basınçtan fazla olduğu için
vücudun patlar
zerren kalmaz hacı

kanınız kaynar, buharlaşır. Kurutulmuş bir mumya gibi sonsuza kadar uzayda dolaşırsınız.

İrili ufaklı taşların çarpma olasılığı o kadar düşüktür ki hatta yoktur diyebiliriz. Uzay kocaman bir yerdir ve siz küçücüksünüz. Ayrıca hepsinin bir yörüngesi var zaten. Siz de onlarla birlikte, tabi sizden kalanlarla, yörüngeye girersiniz.

insan vucudu uygun yükseklikte ve uygun hızda ivmelendirilirse dünyanın yörüngesine girebilir. ancak bu çok uzun süreli olmaz. dünya ya da herhangi bir cismin yörüngesine giren objeler sürekli olarak o yörüngede kalamazlar. yörüngenin bozulmasında ayın çekim kuvveti en büyük etkendir. bu yüzden tüm ticari uydularda gazlı itici sistemi bulunur yer istasyonu tarafından belirli periyotlarda bozulan yörünge bu iticiler çalıştırılarak tekrar eski haline getirilir.

aynı insan örneğindeki gibi yörünge düzeltme sistemi bulunmayan mini uydularda var. mesela oscar serisi ve bi kısmı yerli bir kısmı kit uydu olan itupsat 1 projesi gibi.
itupsat 1 in beklenen yörünge ömrü 6 ay kadardı. 7-8 ay kadar bir süre beklenen yörüngesinde kaldı ve geçişlerini gözlemleyebildik.

eğer bir astronot yanlışlıkla dünyanın yörüngesine girse kendi çabası ile o yörüngeden çıkması veya istediği noktaya gitmesi mümkün olmaz. ancak kıyafetinde yönlendirecek ve hareket kazandıracak bir itiş sistemi var ise bu mümkün.

versiyon farkı belki ? office 2007'nin 100 kb ile anlattığı dosyayı office 2010 50 kb ile anlatabiliyor diyelim, bu birinci açıklama olur.

ikinci açıklama, büyük bir resim kırptıysan falan, ordan baya ufalmıştır dosya. büyük bir fotoğraf eklemek kafadan 1 2 mb artırıyor bazen. kırpınca ufalıveriyor.

ermanen'in sıkıntıdan çıldırmış olması ihtimali.

dünyaya büyük bir göktaşının düşmesi

ısı transferinin yanında geçer yazması.

Havuç yiyen bir tavşancık.

www.youtube.com

aşıksan bize ne yeaaaaa :)

tinyurl.com

çamura batmak.gülmekten geberirim.

150.000 lira baya bir gülümsetir hatta kahkahalarla yerlere yatırır...

bahis oynamıştım tutarsa gülümserim.

browni intense, milka beyaz çıtır gofret vb...

bir mesaj
küfür dolu da olsa bir mesaj

künefe lan, nasıl canım istedi şimdi

20 cm. daha sıçrayabilmek.

demcan+1

demcan+2

ama sevgili ermanen bizim değerli cevaplarımıza niye tik atmadın :))

ermanen'in cevaplarıma tik atması :)

donlu fotoğraf garip tabii, mayoluya bir şey demem sanırım.

şortlu fotoğrafını bile kaldırttım.

zurnayla

mayolu olur tabi de donlu ne ya.

erkek arkadaşımın nasıl bir vücudu olduğuna bağlı. kıllı ve göbekli haliyle mayolu foto paylaşıyorsa, ya kendisi borat tarzı bir özgüvene sahiptir, ya da herhangi bir sosyal kaygı taşımıyordur. ama estetik bir vücudu varsa, gözü rahatsız etmiyorsa ve foto da erotik bir tarzda değilse olabilir.

donlu olur tabi de mayolu ne ya.

mayo slipse olabilir tabi.

döverdim.
kıyafet olmayacak aga.

mavi donlu olmazsa kaldırtırım.

ben bilmem cemil ipekçi bilir

karışmam, ne isterse yapsın.

nedenini sorgulayabilirim ama. nedeni kompleks, ego, eziklik vs gibi şeylerse kafama dank eder kendisinden ayrılırdım. çok beğenmiştir fotoyu ya da bir espirisi vardır cart, curt normal bulurum. duruma göre yani ama koyduysa koymuştur. yapcak bi şey yok.

haşema giyerse sorun değil ama donlu mayolu ise ak parti'den istifasını isteyip ayrılırım.

kaç hatun o fotoya bakıp ... devam edemiycem
kesin ayrılırdım

donlu fotoğraf derken slip mayo falansa ağız burun dalardım ama yoksa ıslak olmayan şortuyla sahilde verilen bir pozun sakıncası yok. Kızlar da bakarsa baksın. olsun o kadarcık.

tesadüflerle-kör taklidi yaparız

o kadar çok senaryoyla - çok iyi oyuncular/ maskeler

Hayat bardağın yarısına kadar doludur ama biz boş kısmını görürüz.

seçimlerle/şaşkın

Hayat bok doludur ki biz sıçmamak yerine kanalizasyon yaparız.

hayat adaletsizliklerle doludur ki, biz bazı insanlar bunlara deli oluruz.

sürprizlerle - müteşekkir
insanlarla - onlar yüzünden hayatı kendimize zindan
olaylarla - onların karşısında dilsiz

piraldyn kızarmış şişmiş yerlere değil aftlara iyi gelir.. tantum verde sprey yok mu ya da boğaz pastili en olmadı limonlu ıhlamır ya da çay bir de bal emin ol hepsinden iyi gelir.

herşeyi denedik. geçmiyor. antibiyotik de alınıyor. bir de bunu düşündük işte...

eğer boğaz enfeksiyonunuz varsa ve antibiyotikle geçmiyorsa ciddi bir enfeksiyon olabilir. sıkıntı bademciklerde mi? örneğin bademcikler şişmişse ve üzerinde beyaz beyaz iltihaplar varsa tahminen kriptik tonsillit olmuşsunuzdur. o zaman da penadur iğnesi yaparlar.

doktor/ eczacı değilim. ben kullanıyorum. ve bence tantum verde gibi spreylerden daha iyi etki gösteriyor. hatta, biokadin diye baticon muadili bir ilaç da sürüyor ablam. bence piraldyne mucize gibi..

x çap olsaydı yarey'in çözümü doğru olurdu. ama değil.

soruyu çözebilmek için yeterli bilgi yok sanırım. üstteki gibi çözebilmek için x uzunluğunda yazdığınız kenarın çap olması gerekiyordu.

hocam saçma bir soru olacak ama açı vb. herhangi bir şey verilmedi mi, gerçi verilse yazardınız ama...
bu şekilde çözülmesi pek mümkün gelmedi bana.
veya x in değer aralığını soruyor olabilir mi?

kosinüs teoreminden bir şeyler gelebilir sanki.

soldaki açıyı vermezse cos teoremi de işe yaramayacak gibi.

x i 3 kök 2 bulmuş bulunuyorum:) doğru ise cevap vermek istiyorum :P

cevap x'2 > 106 ve x < 14 aralığında olacak sadece ondan eminim.

panpa sanırım 3 tane yarıçap çizip ondan sonra kosinüs falan kasmak lazım buna. bi bu şekilde bak soruya, bişeyler çıkar gibi;

www.incicaps.com

soru eksik. x'in karsisindaki aciya ihtiyac var en azindan cunku orasi istedigi kadar genis ve dar olabilir ve cemberin buyuklugu de ona gore degisebilir. haliyle x'de.

@kurukafa
açıyı verdiğinde direk kosinüs teoreminden çıkıyor bir anlamı kalmazdı sorunun.
açının geniş olduğu da belli yarıçapı gören 90 derece, onun gerisinde kalanlar geniş açı olmak zorunda.

x'in karşısındaki açı olsaydı zaten çembere de gerek olmazdı. kosinüs teoreminden çıkardı direkt. bu soruyu çözememiştim zamanında, içimde ukte kaldı.

ya açı yada yarıçapa ihtiyaç vardiyorum :D neysee :)
deeper downun çizdiği şekilden yola çıkınca bu geliyor aklımaa:D

o aci olmasa da baska bir yontemle o aciyi cikarmani istiyor olabilir verdigi baska bir bilgiyle. su anda x in karsisindaki acinin istedigi kadar buyuk veya kucuk olmasini engelleyen hic bir bilgi yok soruda. yani bu sekli saglayan (uc kosesi cember uzerinde, belirtilen yerden cikan kenarlarin buyuklukleri 9 ve 5 olan) SAYISIZ ucgen var, bu ucgeni ayni sekilde misafir edecek sayisiz cember var ve haliyle ayni sarti saglayacak sonsuz tane x var. bunu gormek cok zor degil yani, sonuc olarak soru bu haliyle eksik.

gozde canlandirmasi zor geliyorsa grafik halinde de cizebilirim ama o kadar da zor degil yani. x'in karsisindaki acinin 179 derece oldugunu dusun, yine bir kenar 9 bir kenar 5, bu uzgeni misafir edecek DEV bir cember olabilir, ve x de haliyle cok buyuk olur. x acisinin 90 derece oldugunu dusunursen yine ayni sartlari saglayacak baska bir cember, (cok daha kucuk) ve farkli bir x'e ulasmak mumkun. vs vs...

@kurukafa
x i gören açının geniş açı olduğunu biliyoruz hocam buradan bak bir de,
img816.imageshack.us

genis aci oldugunu biliyoruz, farkindaysan verdigim ornekler 90 ile 180 derece arasinda. Sayisiz/sonsuz secenek oldugu gercegini degistirmiyor. :)

"cevap x'2 > 106 ve x < 14 aralığında olacak sadece ondan eminim."; budur, daha fazlası söylenemez.

içilebilir, en azindan doktorlar reçeteye rahatlikla yaziyorlar ve kullaniyorum
bu arada gecmis olsun

içilir tabi canım. birbirlerine bir etkisi yok.

hayır geçerli değil.
tl ler yalnızca yurtiçinde geçerli.

"Insanin gercekten olmak istedigi kisi olmasini, kalici varligi ile mumkun kilacak dostu/arkadasi bulmasi zor olsa da, gosterecegi arama cabasina deger." gibi bir anlami var. Daha duzgun bri cumleye cevrilebilir suphesiz ancak anlami bu yani.

smack my bitch up.

www.youtube.com

black hole sun

daha az bilindik sayılmaz ama comfortably numb

bu olabilir herhalde mesela?

www.youtube.com

www.youtube.com
(rubber johnny)

www.youtube.com (come to daddy)

www.youtube.com
(cold freezing night)

chemical brothers - the test

yello diyorum.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

"kwoon - i lived on the moon" var değişik

stance punks : no boy no cry


www.youtube.com

tool diye arat o klipleri izle

tool-parabola
alex grey var daha nolsun

iakandinav klipleri de böyle; sigur ros, björk, röyksopp falan.

sen, ben, bunu okuyan herkes aslında normal.
yapmak istediklerimiz ve görünmek istediğimiz şeyler anormal.
dikkat çekmeyen şey normaldir.
benim normal tanımım bu.
dikkat çekmek istemekle anormal olmalar da başlıyor.

hiç bi insanın normal olmadığına inanmam.
hiçkimsenin tuhaflığına da.

toplum ya da birey işini bilmiyorum.

çoğunluğu oluşturmanın normal olduğuna katılmıyorum hem hangi toplum hangi çoğunluk? o zaman, yerine ve yaşanılan zamana göre normallik de değişir. tam olarak normallikten söz edilemez değişkenlik gösterir bence. buarada ermanen senin duyuruda ki sorularına bayılıyorum yahu:)

kime göre normal sorusunu sorunca engin'in tanımı biraz havada kalıyor. bir ırka göre normal olan insan başka bir ırka göre olmayabiliyor. bir siyasi görüşe göre normal olan insan başka bir görüşe göre normal olmuyor. mesela Akp'ye oy vermiş bir insan bazılarına göre kömüre ruhunu satmış bir insan bazılarına göre mükemmel insan bazılarına göre oy vermiş normal vatandaş.

çoğunlukla alakalı yani toplumla. çoğunluk normaldir ama bu normali her zaman "doğru olan" yapmaz.

Referans noktasına göre değişir.

"norm" a uyan normal dir.. "norm" nedir.. genel, çoğunluk olan... yanlış olabilir, doğru olabilir, ama çoğunluk olan normal...
etimolojiden fazla anlamam, ama kelime itibariyle böyle olduğu aşikar..

"eşcinsellik mesala, normal bir şey mi"

norma uymuyor, o yüzden normal değil, a-normal.. veya anomali,

ama eşcinsellik yanlış bir şey veya hastalık mı? bence değil..

katılmıyorum.
kendine ve topluma karşı rol yapabilen insan normal kabul edilir. ki bunlar rol yaptıklarının farkında değildir. kendisine rol yapmayan insan ise kendine göre normal, toplumca anormaldir.

konformist insanlar normaldir panpa. konformist olamıyorsan, tabuları yıkmaya uğraşıyorsan anormal olan sensin. in the mouth of madness'ı izlediysen normalin neye göre belirlendiğini çok iyi anlatıyor. herkesin deli olduğu bir dünyada akıllı olmak esas deliliktir.

yalnız panpa senin son cümleni anlamadım kendisine uyum yapabilen insan derken neyi kastettin_? çevresini kendine uyduran insanı mı_? öyleyse de normalsin. kuralları sen belirliyorsun diğer insanlar ona göre yaşıyor. bir süre sonra benim dediğin kurallar toplumun kuralları oluyor. sen de topluma uymuş oluyorsun yine.

herkes normaldir. başkasının hayatlarına karışmak da bir uyumdur. başkalarına benzemek ise uyumluluğu göstermez her zaman.

herkes toplum uyum derecesi ile normal kabul edilmemeli... o zaman şairler bilimadamları mucitler siyasetçiler topluma yön verenler normal değil?
nedir toplumun normallik kriteri?
bi zamanlar kölelik normaldi.. şu an anormal...

www.komikdunya.com

Bu adam normaldir.

Bu adam normal değildir.

Ama komik değildir.

Link ordan geliyor, kusura bakılmasın.

şaşırmadığım/garipsemediğim şey normaldir.

bülent ortaçgil'dir.

dağılımın +- 2 standart sapması içinde bulunanlara normal, dışında kalanlara anormal diyoruz (yok boole bisi diye de eklemek isterim)

makul olandır normal. Eğer bir şey sizin için makulse - aklınıza uyuyorsa sizin için normaldir. herkesin normali de farklıdır bu bakış açısı ile.
normlar toplumdan topluma, kültürden kültüre değiştiği için normlara uygunluk tanımı kanımca havada kalıyor.

alintin uzerinden gidersek cümle sanirim hem kendine hem de topluma orta dercede uyum saglayani kastediyor.sadece kendine uyum saglayan mutlu mesut yasayip gidiyor.

20 tl'ye format

network?

Kodlamada iyi değilse testte çalışabilir. Turkcell'de bir sürü test mühendisi var. İlla ki developer olması gerekmez. Network'çü olabilir. Bilgisayar bakımı yapan mühendis de görmedim ben. Teknisyen oluyor onlar. Vardır ama tabii.

Bu arada bilg. müh.yim. Çevrem dışında kimseye format atmadım, 3 kuruş almadım. Zaten çok komik geliyor format atmayla mühendisliğin ne alakası var. Format atan müh. de görmedim. Ha bir kere ağdan kurmuştuk 50 bilgisayara windows o var.

network uzmanlarının kodlamada iyi olması gerekmiyor.
bilgisayar sektöründe başka pozisyonlarda çalışabiliyorlar, satış gibi mesela.
yine serbetci'nin dediği gibi test veya ürün destek kısmında çalışabilirler.

@hjarteblod
20 tl ye format atan bilg. müh. hoşmuş gerçekten

web tasarım ve özellikle network kazandırır,networkte kodlama baskın değil

memur olabilirler.

(bkz: satış mühendisi)

kodlama bilme ile algoritma bilme arasinda da biraz fark var.
kodlamada iyi olma ile kodlamada idare etme arasinda da fark var. orn. bi sure idare edip sonra proje yoneticisi/mudur olabilir.
bi de analist var yukarida soylenmeyen. sistem gereksinimlerini analiz eder.

ihtiyaç olmamış demek ki, bu kelimeler etimolojik olarak incelenirse belki iki kelimenin bir araya gelmesinden meydana çıktıkları görülür.burada ihtiyaç olmamış derken ayakkabının tarihsel gelişimine de bakmak gerekli, fransız ve ingilizler bağcıklı ayakkabı kullanmaya ve üretmeye çok önce geçmişken türkiyede daha sonra yaygınlaşmış olabilir

ya zaten aksesuar, ıvır, zıvır ne varsa her detayına isim vermiş fransızlar. ingilizceye de kesin fransızcadan geçmiştir. onlarda da bizde olan bazı kelimeler yok. kültür ve üretim ile ilgili bir durum.

aiguillette bu özellikle askeri üniformalardaki sarı renkte falan olan ip diye biliyorum ben. demek bir başka anlamı daha varmış. bak bugünde bunu öğrendim işte.

tekstilciler o etrafinda metal halka olan delige kuş gözü diyor
ama iki kelime

yapısal faktörden dolayı değiştirilemez.

raymondsbrain.com

u tupu seklinde dusunebilirsiniz. iki taraftada atmosferik basinc oldugundan lagima giden tarafla oturdugumuz tarafin su seviyeleri aynidir. kokuyu engellemek icin yapilir. klozeti vakuma baglarsaniz veya u tupu seklinde dusunursek farkli yogunlukta sivilar kullanarak yapisal degisiklik yapmadan yukseltebilirsiniz. aksi halde klozetin gidere bagli kismini tepe noktasini yukseltmek veya tikamak gerekir.

www.engineeringtoolbox.com

Kutusunun doluluğuyla ne alakası var ki? Ürün 1 kiloysa, içinden yine 1 kilo çıkar. Sizi ilgilendiren hacmi değil, kilosu ve içeriğindeki ürün yüzdeleri.

tamam ben içeriğine birşey demedim, sadece öyle mi diye sordum. öyleyse daha küçük kutu kullansın ne bilim. fiyatının hakkını veriyor mu o zaman diye sorayim. kullanıp memnun kalan oldu mu yani?

Vakti zamanında salondaki hocam bu sektördeki en iyi marka Muscletech ama o kadar para veremiyoruz demişti.Ama kullandım mı; hayır.Ama illaki internette yorumlar vardır.

tinyurl.com

oldukça meşhur, övülen bir üründür bu. millet hep en son seviyede bundan kullandığından bahsediyor netlerde. optimum nutrition daha fazla kişiye hitap eden popüler bir ürünken, bu ürün ise işinin daha ehli olanlar tarafından kullanılıyor. benim gözlemlerim bu yönde.

kaçarın yok. el mahküm gireceksin, yılbası bırakmaz adamı öyle kolay kola, daha kaçanını tanımıyorum.

2 ocaktan baslarsın, yavas gidersen 3 u bulaiblir.

rutin şeyler. çayımı demleyip laptobumun karşısına geçip takılcam. sen?

biz evdeyiz valla.. 2 ya da 3 kişi olacağız, film milm izleriz, oyun oynarız.. güzel bir şeyler yer içeriz. bu kadarcık kişiyiz ama çam ağacımız eksik değil, onun altına hediye mediye koyacağız işte =)

edit: size ve diğer herkese de mutlu yıllar.

5.30 kadar mesai var.sonra eve gelcem, muhtemelen yılbaşı olduğunu bile unutcağım bi gece geçircem. öyle tıka basa yemek yemek, tv, net falan. sen ?
mutlu yıllar...

tek başımayım, film izleyeceğim. :D bira ve cips de var oh. eğlenmek için illa dışarı çıkmak gerekmiyor. şahsen bu zevki dışarıda eğlenmeye tercih ederim.

büyük ihtimalle evde televizyon izleyerek geçecek. ama pazartesi işe gittiğimde herkese biryerlere gittim diye yalan söyleyeceğim. hatta abartarak bile anlatabilirim. durumum budur.

geçen sene tutulan filmin devamı evde tek başına 2011

sülale boyu toplanıp hindi yiycez. komiklikler şakalar, 10dan geriye doğru saymalar falan filan.

mutlu yıllar!

bütün kuzenler bir evde toparlanırız.
muhabbet şarkı türkü rakı viski bira şarap mezeler hobaaaaaaa

arkadaslarimla evde yemek, alkol ve geyik.

ben ne yapacağıma karar veremedim hâlâ. şu an beş farklı arkadaş grubuyla beş farklı şekilde eğlenebilme olasılığım var. niyeyse tek başıma olasım var. arayanlara da ağabeyim istanbul'a çağırdı, ben ankara'da değilim mi desem. ya geçen yılbaşım çok güzeldi. işten çıkıp sevdiğim adamın evine gitmiştim, oh yemekler, ortam, her şey hazırdı. sonra arkadaşlar geldi. güzel bir sofra, güzel dostlar, huzur işte ya. o yılbaşını aşacak bir yılbaşı geçirme derdindeyim. en azından huzuru duyumsamak açısından. o yüzden de yılbaşında dışarıda bir yerde eğlenmeyeceğimi biliyorum.

disarda arkadaslarla kutlayacagiz, muzik dans ve gece 24 te
bogazi seyredecegiz
sana da iyi seneler

biricik kuzenlerimle vuracağız alkolün,muhabbetin dibine.

bu arada mutlu yıllar duyuru !

beyin ölümü gerçekleşmiş.

malesef ölmüşsünüz.

bence ölmemişsin ölsen bu duyuruyu nasıl acacaksın?

o son kadehi içmeyecektin.

bence de oldboy'a katılıyorum ölmemişsindir yoksa duyuruyu açamazdın

lsd gercekten kotu bi sey..

benim yazdıklarım için "adam aynştayn beyler" yazmalıydınız unutmuşsunuz. :)

duyuru açılmış olması beyaz ışık gördüğü gerçeğini değiştirmez. ölmüş.

hangi kitaptan kopyalayıp yapıştırdın?

herkese oluyor bu ermanen, gençken bana da olmuştu. babama sormuştum normaldir o herkese olur demişti bir de tokat vurmuştu bana. ona da olmuş o da dedeme söylemiş. arkadaşlarıma sordum onlarada olmuş eskiden. sana anlatmadılar mı hiç

ışığa doğru gitme

@vincenzo
bildigim kadariyla herkesin yasayarak ogrenmesi icin kimse kimse anlatmiyor bunu. bu noktada ermanen'in ne kadar buyuk bir hata yaptigini da gormus oluyoruz. umarim basina bi is gelmez, yapilmamasi gerek bi sey yaptin bunu burda bize anlatarak. umarim henuz yasamamis kimse okumamistir bunu..

bize öyle bir bilgi ulaşmadı.

adam haplı beyler dağılın.

seni tanımıyorum.
şimdi ölmüş adamsın arkandan küfür etsek olmaz
ölünün arkasından konuşmakda olmaz.
iyi adamdın vessealam nur içinde yat.

@gaza gelen, katiliyorum, isik zaten size geliyor, bir de isiga dogru kosmanin ne anlami var.
ek olarak aynayi alip isiga dogru tutmak genel olarak fayda saglar bu gibi durumlarda. birakin isik kendi kendine donguye girsin, ardindan siz de o donguden kacinmanin ferahligiyla rahat rahat uyuyabilirsiniz.

ölmüş bu.

sabaha doğru görülen böyle rüyalar gece gece bel soğukluğuna işarettir. ilaç kullanmazsan öleceksinin işaretidir bu. allaan sevgili kulu olarak sen yine de sabaha karşı bi battaniye ört üstüne:)

pilavın ne zmn panpa.

fıstıklı olsun. helva.

kıçın açıkta kalmış.

Abi spoiler icine alsaydin keske. Sonunu soyledin simdi hayatin tadi kalmadi, yarisinda cikacagim.

iyi saatte olsunlar...

sıkıcı.

İnsan uyandığını nasıl anlar? Her gözlerimi kapattığımda söz veririm kendime, "bu sefer tanık ol uyanışına" diye. uyanışımın aşamalarını bilmek isterim. ama olmaz. o kadar uzaktır ki o iki dünya. milyonlarca kilometre mesafe vardır gözlerin kapanmasından açılmasına. insanoğlunun ışık hızında gövdesini taşıma isteği boşuna.

Ne kadar oldu cihazı satın alalı ?

daha bugun aldim.

4 saat bırakın şarjda ışık sönse de. sonra bakın duruma.

baktim. baslik calisiyor ama sakal trim etme yeri calismiyor. sinir etti beni. gidip degistirecem artik.

muhtemelen iade falan makinayı satmış olabilirler. pili de o yüzden doludur.

3 çok 1 saat yeter. check-in için, bavulları vermek için yeterli. zaten 1 saat çok çabuk geçer o arada, kaynar gider. 3 çok yav, yolculuk o kadar sürüyor buradan almanya'ya.

atatürk havalimanındaysa genelde normalden biraz daha erken geliyorum. kontuarlar hayvan gibi dolu olabiliyor. diğer havaalanlarında çok sorun olmuyor. sabiha gökçen cillop zaten. yurtiçi için 45-50 dk öncesi iyidir. yurtdışı için de 1 buçuk saat iyidir.

kaç saat önce varacağından ziyade evden kaç saat önce varmak için çıktığınız önemli. 1.5 saat öncesi için çıkın. zamanında varırsanız en kötü 15-20 dakika fazla beklersiniz. 2 kere dış hat sefer kaçıran birisi olarak söylüyorum.

biletin üstünde 2 saat önce gelin yazarlar normalde. uçuştan 1 saat önce falan da check - in yapmak iyidir bence. erken check-in yaparsanız hem acil çıkış önü koltuk kapatırsınız, yayılırsınız uçuş boyunca.ayrıca kuyruğu var, bilmemnesi var. uçağa binmeden önce duty free'de gezmesi var. velhasılı bence bir buçuk saat iyidir.

boarding 20-25 dakika once oluyor genelde. onu da dikkate alarak ucus saatinden 2 saat once gidin kosusturma olmasin. international terminal daha guzel digerlerinden free shopta vakit oldurun en kotusu.

içhat mı, dış hat mı, sabahın körü mü, akşam saatleri mi, cuma akşamı mı, bayram, ortak uzun tatil öncesi mi, asker sevkiyatı var mı gibi soruların cevabına göre değişiyor. polis kontrolünden geçip, uçağa gitmek bazen 5 dakika sürüyor, bazen 45 dk.

içhat uçuşu için 1,5 saat önce alanda olduğum halde, zor bela yakalayabildiğim uçuşlarım da oldu.

İsrail için kafadan 2.5 saat. Türkiye'ye dönüşte kafadan 4 saat.

Diğerleri için 1.5 saat yeter.

İstanbul trafiğine güvenmediğim için olabildiğince erken gidiyorum, havaalanında vakit geçiriyorum. Bavulları erkenden verip pasaport kontrolünden geçiyorum, kitap, dergi okuyorum. En az iki saat önce gitmeniz iyi olur her şeyden eminseniz.

yok öyle bir sistem şuan varsa da yaygın değil, kullanımı biraz zor bütün bir run-way i alttan ısıtmak epey bir utility cost yapar.

Tek başına bu yeterli olsaydı yapılırdı elbet. Ancak havayı nasıl ısıtacaksın ki :) "Hava koşullarından ötürü" dendiği zaman bu tek başına pist şartlarını içermiyor.

hadise pistin karla kaplı olması değil ki.
pilotların görüş açısı,
piste inişteki rüzgar durumu,
yağışın inişi ya da kalkışı ne kadar mümkün kıldığı önemlidir.
Yoksa pistleri açık tutmak gayet çözümlenebilen bir konudur.
Pistler kardan kapanırsa kar küreme araçları pisti temizler, üstüne sıcak hava üfleyerek karı eritir, arkadan bir araç ta solüsyon dökerek buzlanmayı geciktirir pekalâ ama mevzubahis olan bu değil tek başına...

buz için sensörler falan yerleştiriliyor bazı yerlerde de buz çözücü sistem uygulanabiliyor. ama var mı yok mu bilmem. yapılabilir mi dersen yapılabilir. ama piste kimyasal dökmek vs daha ucuz ve hızlı olabilir. garantili bir de.
hava koşullarına kardan çok rüzgar-tipi gibi şeylerin de etkili olduğunu unutmayalım. rüzgar tek başına çok etkili.

iki koca pistin tamamı, artı taksi yolları, artı apronun yerden ısıtma ile karları buzları eritecek ve yeniden tutmayacak kadar ısıtılması, o uçağın kalkıp gideceği yere gitmesinden daha maliyetlidir bence.

üstelik de bunun nedeni sırf pistin müsait olmaması değil. karın hala yağıyor ve görüş mesafesini düşürüyor olması, trafiği tehlikeye sokuyor olması. yani pisti temizledin, ee havadaki tipi fırtınasını ne yapacaksın? göz gözü görmüyor.

arkadaşlar elektrik dünyanın her yerinde pahalı değil o kadar. otoyola ısıtma sistemi kuran adam havaalanına da koyar. bir ara teklifini almıştım bunların banyolarda kullandıklarımızın biraz daha endüstriyeli diyebilirim.

soğuk bir havada sıcak ve ıslak zeminin görüşü nasıl etkileyeceğine değinmemiş kimse.farzedelim ki ısıttık pisti,sis oluşur lan orda.

görüş mesafesinin yanında uçağın camları da daha kalkmadan donabiliyor. moskova-istanbul kış seferlerinde camlar alkolle yıkanmasına rağmen buz tutuyordu mesela. 2-3 saat bu yüzden rötar yapılıyordu.

sogukluktan ziyade buzlanma ve yagistir asil dert. ozellikle pitot tupunun acik olmasi gerekiyor, bunu ucagin kendi pitot isiticisi sagliyor. statik portunun da bloke olmamasi gerekiyor. ucagi alkolle banyo ediyorlar zaten kalkis oncesinde buzlanma azalsin diye, pisti ve taxiwayleri de alkol veya tuzla temizliyorlar.

Bir de normal bir asfalta gore cok daha fazla kati var havaalani pistinin. isitma sistemi yerlestirmek problem olabilir

kuru buz dondurmacılarda vardır.

kuru buz o iş için fazlasıyla yeterli olacaktır... sorun çıkmaz... kahramanmaraşta dondurmacılar bu yöntemi kullanıyor. istersen 24 saatten daha uzun dayanacak şekilde buz koyuyorlar içine...

Mado'ya sordum aslında ama yazın kullanıyoruz dedi. Kışın ellerinde yokmuş. Maraş'ta da olmadığım için temin edemiyoruz. Nerden temin edebilirim bu kuru buzu?

kesin şurda vardır diyemeyeceğim ama makine montajlarında kullanıldığını biliyorum. en yakın sanayide biraz soruşturup elinde olan birini veya tedarikçisini bulabilirsiniz. (hakikaten lazımsa :))

balıkçılara da sorabilirsin. ellerinde yoksa bile olan birini mutlaka tanırlar.

kafadan fikir vermek yardımcı olur mu bilmiyorum ama sanırım işin sırrı eşyaları katlayarak değil mümkün mertebe yayarak valize koymak. o videoyu da görmüştüm ve ondan bir süre önce de manyak miktarda eşyayı normalde olmayacak bir bavula sığdırmayı becermiştim. her şeyi maksimum ikiye katlayıp öylece koymak ve tabi ki içerideki hiçbir boşluğu ziyan etmemek gerek.

www.howcast.com

not: o dediğiniz videoyu ben de izlemiştim ama bulamadım, sanırım kaldırılmış..

www.youtube.com

bu.

www.youtube.com

birbirinin muadili ilaçlardır.kafanıza göre kullanmayın ama.belki doz ayarlaması falan yapılması gerekir.

ikisinde de pankreatin enzimleri var. birbirlerinin yerine kullanılabilir. tabii eğer reçete edildiyse.

değil tabi ki, mınareler sungumuz kubbeler mıgfer abi.

elektrik yapısı geregi en az direnc olan yolu takip eder, o da paratoner, 3-5 ohm gibi bi direnci var. diger hatlarda mılyonlarca ohm direnc var.

şu şekilde düşün.
ulucami cuma namazı içeride bilmem kaçtane insan var. yıldırım düşse ne olur ? düz mantık üzerinden ilerlersek cuma namazı sırasında ulucamiye yıldırım düşmesi toplu katliyam olur. bunu muhtemelen hesaplamışlardır demi bütün dünya bunu düşünmemiş olamaz :)

paratoner bir şeye yaramıyormus, o yuzden artık faraday kafesi yapıyorlar. ancak yine de evin içindeki size bir şey olma ihtimali oldukca dusuk. raad olun..

sakin ol.
huzurlu yaşamına devam et.
bir şey olmaz.

yildirim paratonere carpip yere inerken de cok kisa sureli asiri yuksek bir akim olusturur, bu durum buyuk bir elektromanyetik interferans olusturur. Eger paratoner shield edilmisse iyi guzel, ama degilse yakinindaki elektronik aygitlarda bu yuksek guclu elektromanyetik alanin zararli etkileri olabilir.

evet var böyle bir vaka:

www.sagliksal.net

p.s. katkılarından dolayı google'a teşekkürlerimi sunarım.

Elbette, bizzat girmiştim bu ameliyata.

var diye biliyorum, kan dolaşımınıı bir cihaz ile sağlıyorlar ve vücut sıcaklığını düşürüyorlar,hasta stabil konuma gelince de at koşturuyorlar sonrada diriltiyorlar.

valla house'un bir bölümünde vardı aynen skywalkeremre'nin tarif ettiği tarz bir ameliyat. küçük bir kızı ameliyat etmek için vücut ısısını düşürürerek kontrollü olarak kısa bir süreliğine öldürüp, işlerini halledip tekrar uyandırmışlardı. hatta kızın annesine ameliyatı anlatırken ya house ya da wilson "kızınızı reboot edicez" diye tarif etmişti. o tarz bir şeyi gördükten sonra her türlü ameliyat vardır, inanırım.

@ornette, hocam biraz daha acar misiniz mumkunse? (anlayacagimiz dilde :) )

zaten islevini yapay yollarla saglayamadigimiz birkac organ var; beyin, karaciger, pankreas gibi.

@resistance is futile yahu ben de nerede gördüm diye düşünüyordum=)

don, çorap vb olabilir

Coca cola diyesim geldi
www.thecoca-colacompany.com

günde 3 kere satın alınabilirliği olan tek şey yemek olduğundan bana da o gibi geliyor.

kondom

illa satılan şey olarak bakarsak elektrik de satılıyor. sürekli alıyoruz.

hammadde, tarım ürünleri, gıda, elektrik, barınma, su, hizmet, sağlık, emek...

ekmektir bence.

enerji

insan emeği..
birey emeğini satamassa karşılık alamaz ve yaşayamaz.

oha ekmek cevabı taa 7. cevapta gelmiş.

su.

@baldur: türkiye'de ki ekmek tüketim oranı ile dünyada ki ekmek tüketim oranlarını aynı kefeye koyma... deli gibi ekmek yiyen nadir ülkelerden biriyiz...

su,çay
pirinç, ekmek
elektrik, petrol
silah
seks

su +1

elektrik
su

sakız.

bence otobüs bileti.

benzin?

evet bir anda kesinti oldu az once bende de. normale donmus degil.
gmail'i de zar zor basic html formatiyla acabildim. standart bicimde acilamiyor.

şu an problem yok bende.

telekom dnsleri kullanırken bende giremedim ama msn fln aktifti bu yüzden dns sunucularında sorun vardır diye google dnslerine geçtim sorun yok ama google dns kullanan başka bir arkadaşım sorun yaşıyorum, bu da daha ilginç :)

her sorunu da dns server'lara baglayanlar cikmasa zaten disimi kiracagim. (bkz: dns server)
su anki problemin kullanilan dns server'lar ile ilgisi yok. yurtdisi cikisi problemi diyecegim ama sozluge de erisemedim bir sure, kafami karistirdi o.

şimdi düzeldi sanırım. "dns server" veya "yurtdışı çıkışı" problemı degılse ne olabilir?

sorun bende hala devam ediyor... yurtdışı çıkışı diye şeyediyorum ben de...

bağlantı çok kötü.msn e girmiyo, işimi yapamıyorum uçak bileti alcam alamıyorum.
elim kolum bağlı walla

tabi ki derim. ama durumu kollayarak yaklaşmak lazım, belki dalmaya çalışmıyordur da bir şey bakıp kaçacaktır. evet klasik laf bu ama. yine de önce "pardon, sıra var, farkında mısınız?" gibi bir girizgah yapıp tepkiye göre ses yükseltmek lazım. o kim oluyor da geçiyor canım önüme?!

Yerine bağlı. Karman çorman bir hal almış otobüs durağıysa ayı gibi itmezse boşveririm, ama ekmek, tüp kuyruğu olsun, alışveriş olsun geçerse höst derim kibarca. Çok kıl bir tipi yoksa "kaynak yok eki eki", kılsa "kaynak yok gardaş" derim.

ben genelde arıza yapıyorum...izin istemeden geçerse.izin isterse seve seve sıra veririm.

önüme geçen birinin gerçekten ihtiyacı olduğunu (acele etmesi gerek, ayakta duramıyor durumda ise vs.) görmezden gelirim.ama aksi durumda arıza çıkarırım.çıkardım.çıkaracağım.

izin istesin ciğerimi yesin.

dalgınlıktan sıra olduğunu bile fark etmemiş olabilir, kibarca uyarırım.

Uyanıklıktan yaptığı belliyse epey bir uğraşırım kendisiyle, yazık ona.

geçenlerde böyle bir şey başıma geldi. öğle arasında bankanın açılmasını bekliyordum. çok afedersiniz yavşağın biri geldi bankanın açılmasına yakın önüme geçti. ''napıyosun kardeşim sende iyi biliyosun ki ben senden önce burdaydım'' dedim. herif pişkin pişkin güldü. hiç cevap vermedi. bende sabır çekip beklemeye devam ettim ama acayip sinirlendim. neyse banka açıldı millet içeri hücüm etti. bu yavşak gişe numarası için makineye hamlesini yaptı, düğmeye bastı, numara çıkar çıkmaz kağıdı ben aldım. ama normalde asla böyle bişey yapmam. sırf bişey desinde dalıyım diye yaptım ama hiç bişey demedi. keşke deseydi.

uyarırım, tepkisine göre de gelişir ama hatırlatmakta fayda var değil mi?

sıranın bende olduğunu açıklayıp, cevap beklemeden önüne geçerim.

Geçenlerde yurtdışında piyangoda adam büyük ikramiyeyi önüne geçen kadına yer verdiği için kazandı, kadın oraya geçmeyip adamın arkasında sıraya girseydi, parayı kadın kazanacaktı :)

mal mal bakarım... (yazmasam içimde kalacaktı)

adamlar sadece protesto yaparak ülkeden düşmanı atmış vaktinde. elbette işe yarıyor.

Örneğin Greenpeace gibi kurumların protestoları işe yarıyor. Türkiye'de Greenpeace'den tırsan ciddi firmalar tanıyorum çünkü bu örgütün sağlam networkü var.

Buna benzer bir diğer örnek, öğrenci olayları. Demokrasilerin yerleştiği ülkelerde öğrenci protestoları ciddiye alınır. Bizim ülkede ise aykırı sesleri dinlemeye tahammül edemeyen bir hükümet olduğu için öğrencilerin fikirleri değil sadece yarattıkları güvenlik ihlalleri ciddiye alınır.

hangi ülke imiş yaw öyle o merak ettim ne demiş işgalci askerler cok ayıp ettik lan bak bizi protesto ediyorlar gidelim ülkemizde barış ve dostluk içinde yaşayalım mı :)
protesto hiç bir boka yaramıyor yarasa şimdi dünya lideri olmuştuk.

kamuoyu oluşturmak da protestoysa (bkz: sakine muhammed ashtiani)
bunun yanına greenpeace'in de başarıya ulaşan girişimleri var

özellikle avrupada protestolar işe yaramaktadır ama bizim ülkemizde değil.
biz sağlam darbelerle kendimize gelirken avrupalı hafif bir dürtme ile akıllanıyor.
fransada öğrencilerin protestolarına aileleride destek verince milyonlar sokaklardaydı.

bizde geçim derdi var. ekonomik açıdan özgür olamayan bireyler protesto yapmak için toplanamaz bile. ağzına sıçtığımın işine gitmek zorundayız.

türkiye'de yumurta atma modası ba$ladı ama sonuç dayak kötek göz altı ve soru$turmaya kadar gidebiliyor. protesto edilen değil eden zarar görüyor.

yumurta ne kadar anlamlıdır bilemem ama protesto / muhalefet etmenin layıkıyla anla$ıldığı bir ülke olmadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.

@asadas1999 (bkz: hindistan) (bkz: gandi)

türkiye'de polisin öğrenci dövüp stres atmasına yarıyor, böylece evde eşlerini çocuklarını dövmüyorlar sanırsam.
ingiltere'de, fransa'da,yunanistan'da,italya'da öğrenciler istediğini yaptırıyor, çünkü polis bu şekilde müdahale edemiyor, italya'da öğrenciler ülkedeki üniversitelerin yarısından fazlasını ele geçirdi, rektörlükleri ele geçirdi, hatta öğretim üyeleri destekledi. biz de olsa arkadaşın desteklemez, rte ne derse o. bu yüzden zaten herkes tırstığı için okulda protesto yapmak için 30 kişi toplayamaz olundu.

tıbbi olarak değil ama tecrübemi yazayım. o 1 gramlık hapları bi çok defa bölerek kullandım hala yaşıyorum. alternatifi de muzla falan arada yutmak tek tane şeklinde. boğazı geçmesi daha kolay oluyor.

bazıları çok büyük olduğundan ikiye bölüp kullanıyorum ben. art arda yutuyorum. ama kırıldığı için ilacın o iğrenç tadı daha çok geliyor. eczacıya sorduğumda bir şey olmaz dedi.

Bir şey olmaz benim bile boğazımdan geçmiyor 1000 liklerin bazıları. Bir gün bir deep throat'çu bulursam onla deneyeceğim sıkıntı bende mi acaba diye. Baya büyük bir adamım yani sonuçta boğazda takılması mümkün olmamalı.

arada çentik yoksa bölünmemeli, varsa bölünebilir.

amoklavin film kaplı bir tablettir. bölüp iki parçayı da yuttuğun sürece tıbben sıkıntı yaşamazsın. ama tadı iğrenç olacak haberin olsun. üzerindeki film kaplamanın sebebi iğrenç tadını ve berbat kokusunu gizlemek. başka sebepleri de var ama bu ilaç için ve hemen yutacaksan bir önemi yok.

sagdakinin.

önce ambulansların da yön olarak hangisinin bilmiyorum.

edit: ben soruyu tamamen yanlış anlamışım. sandım ki dört yol ağzında her yönden biri geldi.

birincil geçiş önceliği her zaman ambulansındır. itfaiye peşi sıra gelir her zaman...
sonra polis sonra da gariban sivil savunma :))

nerden mi biliyorum?
o kırmızı renkli itfaiye aracında sık sık seyahat ediyorum da :))

yapılırken "selimiye'nin kardeşi, sultanahmet'in bir eşi" diyorlardı.
yani türkiye'nin en büyük camii olmuyor gibi.
---
yahu, şööyle bir baktım da, sağda solda sultanahmet'in kardeşi, selimiye'nin eşi" yazıyor. benim de kafam karıştı.

neysen osun, o halde oldugunun en iyisi ol.

Haklılar.

bence haklılar hacı. mesela geçen gün istinye park'ta av mevsimine gittik. tam 35 dakika reklam döndü film başlamadan önce. film fragmanı olsa anlarım da 35 dk reklam ne? 15tl verdiğin sinema biletine 35 dk reklam izlemek koyuyo adama. bi de üstüne o beklemeden sonra önünden birinin geçerek yerini aramaya çalışması saçma. ha dersen ki 5-10 dk fln sürmüştü reklam+fragman olayı. o zmn çok ta sorun olacağını sanmıyorum.

haklılar tabi. ben geç girenlere gıcık oluyorum şahsen. hele bir de benim sıramda oturacak ve önümden geçmeye çalışacaksa daha da gıcık olurum.

edit: kapı açıldığında içeri ışık süzülmesi, ve içeri girenlerin aralarında konuşarak oturacak yer beğenmeleri/aramaları da yeterince rahatsızlık verici bence.

Sonuna kadar haklılar, şahsen en nefret ettiğim şeydir kapıların zırt pırt açılıp kapanması. Tam konsantre oluyorum birileri dalıyor salona bu sefer gözüm onlara takılıyor falan hoş şeyler değil bunlar.

Hangi sinemaydı bu? Reklamlar çok uzun sürüyor, filmi değil reklamı bölmüş olurdunuz. Onları kimse sallamıyor ki. Bir de rahatsız olan insanlar her şeyi adabınca yapıyorlar mı onu düşünmek lazım, sinemada telefonu çalanlar, çok normalmiş gibi çalan telefonu açanlar, açtıkları yetmiyormuş gibi konuşmaya devam edenler, film boyu mesajlaşanlar. Bunların içinde en rahatsız edeni reklam sırasında girenler olurdu bence.

Yani haklılar evet ama, haksızlar da bence.

Bir de şu var, geç giren de bulduğu yere otursun, yüz saat yerini aranıp onu bunu rahatsız ediyorsa olmaz tabii.

Yine de daha fazla bilet satmak yerine seyirciden gelen şikayeti kaale almaları hoşuma gitti benim.

Haklılar.

hala reklamlar devam ediyorsa haksızlar bence..

kesinlikle haklılar. vay be süpermiş valla.

nolacak la girsin otursunlar. bi de reklam oynuyormuş zaten...

Türkiye: Sen Sağ Ben Selamet.

Meali: Gelmeyin biz böyle iyiyiz.

Welcome to the jungle. :)

Ajdar yapmış zaten! ''Kon kon gel üzerime kon, Ergenekoon'' :)

Sun 4 Season

soruyordur. hatta bir ara biri ünlü olduğunu da söylemişti. tabi doğruysa. tabi kim olduğunu söylememişti.

takılacaklarını pek sanmam. işi gücü var insanların yada öğrenebilecekleri bir sürü yatkin insan var ne diye buraya takılıp bir cevaptan medet ummayı beklesin ki.
not:celebrity tanıdıkları göz önünde bulundurup cevap verdim tanıdıklarım arasında buraya takılacak insan yok tanıştığım çevreleri de aynı şekilde.

sözlüğün kendisine takılan kaç celebrity var ki? sanmıyorum.

cem şancı? :)

Ben varım.

penguen, uykusuz yazarları olabilir bence özellikle kaan sezyum

"sözlüğün kendisine takılan kaç celebrity var ki" mi?? bence hepsi okuyor sözlüğü :) bakmayın takmıyorum havalarına. oraya giren buraya da girer. ayrıca onlar da insan nihayet. her şeyi bilirler, soracakları bişey olmaz diye bi kaide yok. ha gelip özel hayat konuşmazlar belki onu bilmem bak.

o ünlü'yüm diyen abi'ye mesaj atıp tanıştım.. 90'larda pop müzik yapıyormuş. tabi pek ünlü sayılmaz ama yinede google'da bilgileri-haberleri çıkıyordu.

@saatgeceninonikisi onu derken girip kendi başlığına yazılanları bakmayı kastetmedim, aktif şekilde frame i falan takip etmeyi kastettim. sanmıyorum o yüzden

Vardir muhtemelen, yoksa gg bu kadar sikica uygulanmazdi. Belli ki zamaninda okuyup dava edenler olmus.

e-imza denen bir nane var ama tam nedir bilmiyorum e-imza olarak aratsan belki cıkar.

www.e-guven.com

www.turktrust.com.tr

www.e-tugra.com.tr

www.uekae.tubitak.gov.tr

şimdi sizin yaptıgınız e-imza degil, e imza, dijital imza, bir şifreli veri haberleşmesi protokolü, public ve private keyleri olan bir şey.

sizin yapacagınız da şu.
Paint açın, minik bir resim e imzanızı atın.
Sonra world den, import picture diyip, import ettiginiz resmi, tam dökümanın altına koyarak, gönderin.

sanırım işinizi görür.

paintte de mouse'la imza atılmaz ki ya, ben atamıyorum mesela.

bir kağıda imza atıp tarayın, onu kullanırsınız?

biometrik bilgiler için o çip. giriş çıkış bilgileri çipte tutulmuyor olmalı çünkü çüpler read only tasarlanıyor diye biliyorum hani fotoydu, parmak iziyd bilgiler değiştirilemesin diye?

konak'tan üçkuyular'a tüm sahil şeridi ve karşıyaka ideal bence. şehre çok yakın olmayayım denirse de güzelbahçe gibi alternatifler var (gençler için biraz sıkıcı olabilir).

kesinlikle bostanlı derim ben.

kesinlikle buca degil onu bilirim ben :D, karsiyaka-bostanli her acidan en yasanir yer benim gozlemlerime gore.

balçova, narlıdere tarafları gayet güzel, nezih, sakin yerler. gençler için değil kesinlikle tabi, yakınlarda pek yapıcak bir şey yok çünkü. alışveriş merkezlerinin büyük çoğunluğu balçova'da. inciraltı'na yakın. inciraltı'nda sessiz, sakin akşamları rahatlamak adına sahilde oturabileceğin, balık tutabileceğin güzel bir yer. izmir'de referanduma en yüksek oranda hayır diyen bölge ayrıca narlıdere. bu da beki bir ölçü olabilir.

haa genç adamsın sen nereyi tercih edersin dersen benim için konak-göztepe arası uygundur. her yere kolay ulaşırsın konak'tan.

edit: balçova'da da karşıyaka'da da kaldım ama en güzeli arada kalan konak olur. balçova'da da termal var bi kere. yaz kış sıcak su, evi ısıtma sorunu olmuyor ve çok ucuz. konak > balçova(ısıtmadan kazanıyor) > karşıyaka-bostanlı

karşıyaka-bostanlı. biraz daha ekonomik olsun dersen girne bulvarının denizden demiryoluna kadar olan kısmı, aksoy caddesi civarları da olur. alsancak konak tarafları gibi hareketli degildir ama ihtiyacın olan hersey elinin altındadır. yine alsancak, konak, bornova, balçova gibi yerlere ulaşımı çokta zor değildir. insanları iyidir, problemsizdir genelde. park sorunu yine izmirin diger yerlerine gore azdır vs. aslında aradıgın kriterleri soylersen daha iyi yardımcı olunabilir sanırım.

balçova.

neden: konak, alsancak bölgesinin yoğun güvenlik ve trafik problemleri sebebiyle özellikle göçmeyi tercih ettiği semtlerden biri. envai çeşit alışveriş ve eğlence merkezinin varlığı, termal suyla ısınma imkanı, ki şimdi söyleyeceğim en önemlisi bence; güvenlik, bu semti cazip kılanlardan. ardından sahilevleri, narlıdere ve daha da şehre uzak olsun dersen güzelbahçe gelebilir ama ulaşım büyük sıkıntı olur...

bostanlı

Bostanlı, kira fiyatlarına bakınca bile anlaşılıyor :) Ulaşım kolay, mekanlar nezih, insanları güzel, çok kargaşa yok ama her şey elinin altında ve yürüme mesafesinde, rakı balık yapmak istersen sıra sıra mekan var hemen dibinde, 24 saat açık çorbacı, pastane, tekel mevcut. Sahile çıkıp körfez manzarasına karşı istediğini yapabilirsin. Gece devamlı polis devriye geziyor. Gecenin bir körü çıkıp rahat rahat dolaşabilirsin.

balçova, narlıdere de tamam ama şehirden uzaklar, ulaşım nispeten zor, mekanlar konusunda rahat değilsin, gece çıkıp tek başına dolaşmak sıkıntı yaratabilir.

izmir ekonomi üni. mezunuyum, karşıyaka civarlarını çok bilmiyorum ama abalçova gayet yaşanılır bi yer. termal ısıtma var, sıcacık oluyor her yer. acil ihtiyaçlarını karşılayabileceğin bi ton alışveriş merkezi var. ve tabi ki neredeyse her semte tek araçla gidebilirsin, aktarma yapacaksan da metro ve vapurlara direk araç yine var. hem şehrin stresinden uzakta :), hem de şehre yakın.

balçova-üçkuyular-göztepe hattı

doğma büyüme karşıyakalıyım, liseyi 4 sene karşı tarafta, üçkuyularda okudum ve nefret ediyorum muhit olarak. yokuşu sevmiyorum arkadaşım, her yer yokuş, binalar afedersin göt göte, nefes alacak yer yok gibi. sahil şeridi güzel ama sahildeki apartmanlar ve onların arkasındaki apartman sırasından sonra yokuş başlıyor yine dik dik. üstelik sahili dahil her yeri yukarıda dediğim gibi istisnasız birleşik.

karşıyaka'da oturan insanların ekonomik seviyesi biraz daha yüksek geri kalan kısıma göre, karşıdakiler kızmasın ama eğitim seviyesi de yüksek doğru orantılı olarak. izmir'de ne kadar cinayet, asma, kesme, kapkaç vs. haberi görürseniz çoğu karşı tarafta oluyor çünkü örneğin buca, kadifekale veya tepecik gibi yerlerden buraya ulaşım çok kolay. karşıyaka biraz izole olmuş durumda bu açıdan, güzeltepe, gümüşpala gibi yerlerden itler iniyor, hayvanlık yapıyor zaman zaman ama çoğu zaman karşıyakalılar tepki gösterdiği için pek bir tarafları yemiyor. yani daha güvenli kısacası. ayrıca sahili daha geniş apartmanlar bahçeli, ova, yokuş yok, vs.

urla tarafını da öneririm, güzelbahçe, sahilevleri vs. buralarda genelde yazlık veya villa tipi müstakil evler, siteler var, çekici bu yüzden ama biraz merkeze uzak ama denize girilebiliyor.

not: ulan cevabı yazarken show haber'de gevrek-simit farkıyla ilgili haber vardı, karşıyaka'da yapmışlar haberi, gözlerim yaşardı, uzaktayım topraklarımdan. işte böyle memleket fanatiği yapar karşıyaka kendini.

not2: teknik olarak karşıyaka ilçe.

Televizyondaki karıncalanma bigbangten arta kalan radyasyon dalgaları yüzünden oluyor. Bir kısmıda yakınlarda gerçekleşen supernova'ların bize yansımasından gelen radyasyonlar nedeniyle oluyor. Aynı şey radyodaki ara boş frekanslarda da görülebilir.

doğrudur, kozmik arka plan ışıması diye geçer literatürde.

karıncalanma dediğimiz şey gürültü sinyalinin televizyon tarafından yorumlanıp bir görüntüye çevrilmesi.

normalde eğer havada hiç sinyal olmasaydı veya televizyonun girişini tamamen izole edebilseydik düz ve siyah bir ekran çıkardı sadece.

ama televizyonun alıcı kısmının içinde sinyal şiddetine göre kazancı ayarlayan bir devre var (agc) bu devre sinyal azaldıkça kazancı arttırıyor. böylelikle o frekansta eğer insan eli ile yapılmış bir yayın yok ise havadaki gürültüyü alabilecek kadar kazancı yükseltiyor.

o karıncalanma evrenin heryerinden gelen ve birçok kaynaktan üretilen radyo dalgalarının toplamından başka bişey değil.

O gördüğünüz görüntünün %1'i filan kozmik mikrodalga fon ışınımı sadece, hepsi değil. Bir de "big bang patlaması", "öss sınavı" demek gibi bir şey, "büyük patlama" demek daha iyi Türkçe konuşurken.

(bkz: çocuğumu keserim)

(bkz: evlat olsa başı okşanmaz)

animasyon şirketi kurardım :)

böğrüme basarım

kendimi intihar ederdim.

(bkz: salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya)

kürtaj yaptırırım.

imitasyon yapmış ne güzel işte. böyle sevgili lazım çocuktan ziyade

beterin beteri var derdim.

olayı ciddiye alaraktan ciddi cevap veriyorum, ironiden anlamayan diyeni üzerim. :)))

Olay %99,9 Caponyada geçiyor ve ve bu capun yavrucak adını çıkaramadığım bir manga kahramanı. Genelde tanıtım ve benzeri durumlarda bunlar giyiyor envai çeşit manga kostümü. Evladım olsa bi şey demem neticede zevk meselesi, halamlara el öpmeye böyle gitmek istemeyecek neticede. (isterse kafasını kırarım o ayrı)

not: manga için çok feci "full metal alchemist" diyesim var ama du bakalım...

büyüyünce geçer diye bekelrdim

(bkz: cosplay)

keşke yapsa da herkesin çok "normal" davrandığını düşünerek etrafta dolanmalarının hiçbir anlamı olmadığını, hayatı tek yönlü yaşamanın insana katacağı bir şey olmayacağını gösterebilse.

insanlık hali abi, biz de saçmaladık zamanında. ben ortaokulda hacı yağı güzel kokuyor diye ceketime boca eden bir insandım.

nerede yanlış yaptım diye düşünürdüm.

kimseye zarar vermeden kendi hayatını çekip çeviriyorsa ve mutluysa bişi demezdim
neticede normal yurdum insanıyım havalı bi üniversite mezunuyum, herkesin imrenerek baktığı güzel biriyim sosyalim eğlenceliyim oturmasını kalkmasını bilen nerde nasıl davranacağının farkında olgun biriyim
lakin ailem bana defalarca demiştir sen şunca senedir sırtımızda yüksün diye.. ölsem de masrafımdan kurtulsunlar bile diyorum bazen
o yüzden bırakalım kendi hayatlarını yaşasınlar

heralde ikinci bi çocuğa asla cesaret edemezdim,belliki ben normal bi çocuk doğuramıyorum diye...

anasını sikerdim
* kelimenin gerçek manasıyla, mecaz diil
severek siktiim kadınla olan aşkımızın meyvesi ki bu
yenir
:P

kütahya güral harlek'i tavsiye ederim. hem lüks hem de rahatlatıcı bir ortam, ve fiyatları uygundu diye hatırlıyorum. fakat biz hafta sonu kaçamağına gitmiştik. daha uzun süreli kalmayı düşünüyorsanız, sıkılırsınız, değmeyebilir.

Bursa Oylat'ı çok övdüklerini ve memnun kaldıklarını duydum iyi geliyormuş suları,dogası falan cok guzelmiş ormaniçi yemyeşil tertemiz gibisinde.

kaplıcaya ne maksatla gitiiğinize bağlı olarak farklı öneriler sunulabilir herhangibir hastalık yada baska bir sebep yoksa hatay sizin için bulunmaz fırsat diyebilirim kırıkhan reyhanlı arasında hamamat isimli güzel bir tesis hizmetinden memnun kalacağınıza eminim ayrıca akdenize ulasmak için özel araçla 25 dk sonra iskenderuna ve akdenize kavuşmus olabileceğiniz bir mekan

afyon-sandıklı
manisa-salihli

bana bu is eninde sonunda olacak gibi geldi. akisina birakin, basbasayken soyleyesiniz gelirse kasmayin soyleyin.

kesinlikle bir şey söyleme, bir senelik zaman dilimlerinden bahsediyorsun.
olur bu iş de, 1 sene sonra da olabilir, 5 sene sonra da; yeter ki bozmayın akışını.

öyle uzun vadeli ayrılıkları, daha doğrusu bekleme sürelerini v.b. kaldırabilecek kadar güçlü duygularınız olsaydı zaten şu anda başka sevgilileriniz olmazdı. geçiniz, kendi yarattığınız romantik, içli bir hikayeye inanmayınız.

when harry met sally yi önereyim o zaman, o filmden alınacak cok dersler var, orgazm sahnesi dışında elbette :)

haci abartma.
yilan hekiyesi olmu$ bu. farkli ulke farkli $ehir. 3 5 gun. elindekiyle idare et. a$k ma$k yalan zaten.benden soylemesi, faydam dokunsun :)

bence o kayıp 1 sene uzun bir süre. biliyorsunuz teoride kolay gelse de pratikte ha deyince de görüşülemiyor. bu 1 sene, ülkeler arası mesafe olduğundan; internete dayalı olacak büyük ihtimalle. tamam iki taraf da hoşlanıyor kabul edelim ama hem o "1 sene" tahmin, yani uzayabilir ya da hiç olmayabilir belki de; hem de iki taraftan biri mutlaka 'arıza çıkaran' çıkan taraf olacaktır, stresten.

sorunun "Keşke aynı şehirde olsaydık hep, beraber olabilirdik" tarzı birşey denilirse ne düşünür sizce?" kısmı için ise; "güzel şeyler düşünür, net bir cümle, naif, laubali değil" gibi şeyler söylemek istiyorum. ama bu zaten bulanık olan duruma nasıl bir katkı sağlar bilemedim. söylemek yerine daha net bir eylemde bulunulabilir, mevcut sevgiliden ayrılmak gibi. tabi bunu "bak senin için naptım!" şeklinde sunmayarak. "neden ayrıldınız" dediğinde "çünkü aynı şehirlerde yaşayan sevgililere gıcık oluyorum!", gibi.

uzun zamandır boyle devam ediyorsa artik bir seyler soylemek istiyorsaniz, soyleyin
ama sanirim oyle degil zira bu kadar birbirinden hoslanan iki kisi engel yoksa araya baskasini sokmazdi
madem sokuldu, iliskilerin ayri ayri yurutulmesinden yanayim

türk telekomdan hizmet alıyorsan evet yavaş. hem de oldukça.

ttnet ama oldukça hızlı benim. ist avrupa yakası