Ekşi Duyuru

tabi koyacağın salatanın vs büyüklüğü de önemli ama 3-4 kişilik salataya ben şöyle yapıyorum fena olmuyo. göz kararı yapıyorum ama tahmini olarak: iki yemek kaşığı veya biraz fazla zeytinyağı, bi tatlı kaşığı sirke (veya limon s.), bi tatlı kaşığı hardal, bi çay kaşığı bal. mayonezi ayrıca üstüne döküyorum böylece dünyanın en sağlıklı şeyi bile hamburger gibi olabiliyo :) ama karıştırmak istersen iki tatlı kaşığı filan yeter herhalde. hatta fazla gelebilir.

edit: aynen.

ya balıkta kullanıcam da bunu heralde biraz daha asitli bişi yapsam daha doğru olur demi. şu masterchefin videosunu izliyorum da, zeytinyağı bal hardal bi de asitli -portakal, limon sirke- bir malzeme katıyormuşuz. tadı ağza güzel gelene kadar karıştırıyormuşuz. bakalım.

bahar geldiği için normaldir. kullandığın mama whiskas gibi bir şeyse o da tüy dökümünü arttırabiliyor. daha kalitelisini alabiliyorsan onu almayı dene.
aşısı varsa endişelenmene gerek yok, ama bu mevsimde tüy dökmesi normal.
ama mesela tıraş ettirebilirsin uzun tüylüyse.

Merak etmeyin bu mevsimde çok normal kedinizin tüy dökmesi. Bahçeye çıktığınızda ara sıra tüylerini tararsanız daha iyi olur.

aynı şehirlere trenle gitseniz ve her gece hostelde kalsanız, burada yazan fiyata yaklaşık bir şey patlıcak. Kabaca bir hesap yapalım.

-13 günlük gezinizde 11 gün hostelde kalırsınız, ortalama 22 eurodan 242 euro hostel masrafı.
- Gün içinde hostel hariç 25-30 euro harcasanız, yaklaşlık 320 euro.
- 15 günlük interrail bileti yanılmıyorsam 290 euro idi.
- Trenlere vereceğeniz ekstra supplementler de yaklaşık bi 50 euro.


Pek bir şey farketmiyor aslında. Siz garda felan yatmam demişsiniz. Treni felan düşünmeyin zaten o zaman, interfly sizin için biçilmiş kaftan.

Kaldıkları otellerde genellikle 4-6 kişilik hostel odaları oluyor diye biliyorum.

Şu siteye de bir bakın. www.interflyeurope.com

(bkz: #1476311) şeyhülislam ebussuud efendi olabilir mi

sanırım imam gazali'den bahsediyorum biraz araştırdım. ama aradığım sözü bir türlü bulamadım belki de sözü başkası söylemiştir. sözün tek bir kelimesini hatırlasam sorun kalmıcak aslında :)

edward said?

bence de imam gazali'den bahsediyorsunuz, yakın zamanda sözlük'te imam gazali'nin islam dinini daha tutucu bir şekilde yorumladığı ve sonrasında öyle devam ettiğiyle ilgili bir şey okumuştum.

bu arada bildiğim bir konu değil, sadece öyle bir yazı olduğunu hatırlıyorum. sözü hatırlamıyorum.

ben de öyle hatırlıyorum da çok ünlü bir sözü vardı diye hatırlıyorum yanlış mı hatırlıyorum acaba. kuran'da her şeyin yazdığını, yorumlanmaması gerektiğini ve bilimin araştırmasının (kitabı değil, dünyayı.) günah olduğundan falan bahsediyordu galiba.

dur dur sözü hatırladım gibi, bilmem ne yolu kapanmıştır bilmem ne yolu açılmıştır gibi bir sözdü sanki. böyle bir şey hatırlayan var mı?

hatta sözün anlamı da şeydi, artık hiçbir şeyi araştırmayın çünkü kuran zaten size herşeyi sunuyor. kuranda ne varsa onu alın gerisini araştırmayın aq. gibi bir anlama geliyordu. google'da aratıp aratıp nasıl bulamıyorum bilmiyorum heralde çok gıcık oldum diye evren benle oyun oynuyor :)

"içtihad kapısı kapanmıştır" gibi bir şey olabilir.

öyle ünlü aforizma gibi bir söz değil de genel olarak fikri yapısı modernlerin fen bilimleri tabir ettiği bilimlere ve özellikle felsefeye gerek olmadığı, dini ilimler başlığı altında topladıklarının yeterli olduğu şeklinde..
bu bağlamda asıl eseri: tehafütü'l felasife
bir de asıl bu adam değil bu adamın fikirleri üzerine üniversite yapılanmaları kuran ve bu adamı yüzyıllarca ümmete enjekte eden nizamülmülk denen denyodur müsebbib..

sadece yeşil pasaporta kalktı.
normal vatandaşlar yani bordo pasaportlular vizeye tabii.

YUNANİSTAN İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU

Adres: Turnacıbaşı sok 22 Beyoğlu, 34433 ISTANBUL
Telefon: (+90 212) 393 82 90, 393 82 91, 393 82 92
Fax: (+90 212) 252 13 65
email: grgencon.kon@mfa.gr
Website: www.mfa.gr/istanbul

vize için:

www.mfa.gr

ÜLKE NORMAL PASAPORT DİPLOMATİK PASAPORT HİZMET PASAPORTU
TURKEY, VISA VISA - YOK VISA – YOK

turlarla gidersen çoğunda yok.

vize var. tur şirketleri kandırıp duruyorlar milleti.

Bimeks'lerde Cooler Master marka çok güzel soğutucular vardı.Cooler Master soğutma konusunda oldukça iyi bir markadır.Ürünleri genelde baya bi pahalı olur ancak 30 TL civarındaydı galiba.Bende Belkın marka tek fanlı var ama performansı oldukça iyi ve tasarımı da güzel.Oyunlar için yetersiz kalabileceğinden bence CM'lere bir bakmanı tavsiye ederim.

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

oyun dediğime bakma dota falan oynuyorum öyle çok grafik kasan şeyler değil. bazen fm 2011 oynuyorum o da işlemci kasıyor sadece.

bir de şuan dikkatimi çekti. bu fanlar da laptop yüzeyine yapışıyor gibi görünüyor. e bunlar zemine yapışırsa laptop gene hava almaz ve gene sorun yaşarım. şöyle laptop fanlarını 1-2cm boşluk bırakarak ferahlatacak şeyler lazım bana.

laptopın 4 kenarına birer tahta parçası koyduğumda bile bilgisayar acaip rahatlıyor. esas sorun yere yapışıklık yani.

hacı ben gibi harici fan kullan sende. diasa dan aldım 11 lira.

www.eksibition.org

kardeş zaten harici fan kullanıcam da, benim ilk amacım bilgisayarla zemin arasında 1-2cm lik boşluk bırakması. boşluk olmazsa hava veremiyor dışarıya ısı içeride kalıyor. sonra fanı olmuş olmamış o kadar önemli değil aslında.

edit: asfasda harici fan dediğin vantilatör müydü la

@evocati ilk linkte verdiğin diz üstü kullanımı için nasıl? soruya ortak oldum ama bendede hp var ve üstüne yumurta kırsam pişcek seviyede ısınıyor, dizüstü kullanım için uygunmudur o? ev arkadaşımın var ve alttan fanı dizime çarpıyo resmen böyle olsun istemiyorum.

cooler master notepal u3
teknobiyotik 3 haziranda stoklarda diyodu ama bir daha bakmadım.

hepsinin tasarımı birbirinen boktan. aptal aptal yüzeylerle hava alacak son alanı da engellemişler. alüminyum falan alıp kendim yapıcam bir tane zemin. kuvvetli bir tane de fan bağlarım kendi işimi görürüm.

kimse kusura b akmasın ama bu şirketler gerçek sorunun ne oldugundan bihaber. laptopların yüzeyle arasında mesafe olmadıgı için bilgisayarın havası içerde tıkılı kalıyor. sorun bu. bunların yaptıkları soğutucularsa bilgisayara yapışık yüzeyden oluşuyor havayı nereye üflücez? embesil hepsi. hepsi embesil bir boka yaramaz bu aletler.

tasarımcılara sövmek ve soğutma sistemi almak yerine fanını temizletip termal macunun yenilenmesini isteyebilirsini servisten.
o fan tıkalı ve termal macun görevini yitirdiği sürece ne kadar soğutucu takarsan tak, işlemcinin ısısı dışarı atılmayacaktır.

babam geçen aldı geldi. 2703 herhalde emin değilim. ayda 4 liraya 24 ay boyunca ödeyecek. hatsız şekilde veriliyor. pek iyi birşey değil.

edit:avea'dan

çok hafif bilgilendireceğim:

bildiğim kadarıyla hibesiz şu ki sizin cebinize para koymuyorlar. okula ödediğiniz bir şey yok. ama hayatınızı kendiniz idame ettireceksiniz demek oluyor.

bu yıl gidemedim seneye gidersem o zaman detaylı bilgilendiririm.

ayrıca buraya sormak dışında bi de ab ofisi tarzı bi site varsa okulunuzun oraya bakabilirsiniz, daha garanti olur

okula ödediğimiz bişi yok yani okedir. o zaman bizim okuldan giden elemanlara faceten sorayım ayda total kaç para gidiyor, şehirlerarası seyahatleri saymazsak diyim.

ben slovenya'ya geldim hibesiz, aynı senin durumundaydım not ortalaması vs yeterliydi fakat hibe alamıyordum, bir yıldır okuyorum işte bitti neredeyse temmuz sonu geri dönüş.

şöyle ki zaten erasmus anlaşması gereği sen kendi okuluna harç ödüyorsun, yurt dışındaki okula bir para ödeme gibi bir durum yok.

valla ne kadar para gideceği tamamen sana kalmış, ama istersen €300'yla da geçinenler biliyorum.

bir de benim şansıma geldikten sonra ikinci dönem için ek hibe çıktı. güzel oldu yani. slovenya'yı sorarsan da derim ki iyi ki gelmişim.

peki şimdi seçeneklerim arasında çek cumhuriyeti polonya falan var. bu bölgelerde aylık ne kadar para harcarız, ülke dışına çıkmayı saymazsak?

bir de şöyle diyeyim, benim harcadığım para inan istanbul'da harcadığımı geçmiyor. anca gezersen falan çok para gidiyor, o da takdir edersin ki gitsin yani.

çek cumhuriyeti ve polonya ikisi de ucuz diye biliyorum, polonya'ya gidip pişman olan hiç görmedim ayrıca.

gezme tozma işine zaten ek bütçe ayırdım gibi düşünücem.

orda temel para ne kadar gidiyor, tabi şehir içi dolaşmalar, partiler cartlar curtlar dahil bu temel paraya :D sadece şehirdışı, ülkedışı bir bakıma avrupa'yı dolaşma dışındaki parayı merak ediyorum.

ben maribor'dayım, ulaşım ücreti yok, şehrin bir ucundan bir ucu bisikletle 15 dakika. yemek için öğrencilere kupon veriyorlar, hemen bütün restoranlarda kullanabilirsin, mcdonald's falan da dahil, çorba salata ana yemek tatlı toplam €2-3 gibi. yurtta kalıyorum ona da €85 ödüyorum aylık, 100mbit internet de dahil :D alkol ucuz, partiler zaten erasmus organizasyonları fazla fazla oluyor, orada da ne içersen ödersin yani ama 1lt mojito €6,5 ben bunu bilir bunu söylerim :D

kardeş öyle bir söyledin ki, bu şartlar altında oraya gitsem orda para bile biriktiririm. asfsadaf. çek cumhuriyeti veya polonyada da şartlar benzer midir acaba? enteresan yahu.

ben işte istanbul'da aldığım aylığı alıp artanları biriktirerek de budapeşte zagrep vs gezdim ondan söylüyorum :)

ama vize pasaport evrak uçak bileti vs, gitmeden önce bir ton para dökmen gerekiyor.

ben geçen dönem polonya'ya gittim. hibeli gittim ama 2. döneme hibesiz de olsa uzatmadığım için pişmanım. aylık 400 euro alıyordum ama diğer ülkeleri gezip tozma, uçak biletleri derken, hibemin yaklaşık 1.5 katından fazla bir masrafım oldu. isteseydim polonya'da haydi haydi daha azına geçinirdim zira yeme içme yurt çok ucuz. polonya'ya gitmeni tavsiye ederim açıkçası. yarım kilo kıyma 2 liraya aldığımı biliyorum ayol...

vay arkadaş hiç ümidim yoktu gitmekle alakalı ama ümit dolu cevaplar alıyorum.

şimdi ben öyle pek zengin bir aile de değilim. orta gelirliyiz ayda 600-700tl harcıyorum. hadi erasmus cart curt diyip babaneme yanaşsam 800-900tl. yazın çalışsam, erasmusa kadar çalışsam falan desek onlarla da yurtdışı gezintilerimi karşılarım.

bu paralar yeter dimi, söylediklerinize göre yeter de artar gibi bir hava oluştu bende. mesela yurtlar genel olarak ne kadar polonya, çek cumhuriyetinde falan? ucuz yurtlar çok mu cırt falan fişman soralım.

benim yurdum tam olarak 127 euro idi. ama güzelliğinden konforundan değil de talep fazlalığından olabilir zira çok konforsuz ama eğlencesi de maksimumdu. ama daha büyük ve tercih edilen şehirlerde aynı standarttaki yurtlarda 80-90 euro ortalama bir fiyat vardı. polonya'da rynairden daha ucuza gelen wizz air diye bir havayolu firması da var ki, sen o söylediğin aylık parayla bütün avrupa'yı da gezersin. ama hesabını da bil tabii. ucuz ülke diye kendini kaptırabiliyorsun, sonra bir bakıyorsun o kadar da ucuz değilmiş:)

neyse o zaman önce hibesiz başvurduğumda, gidebilme ihtimalim nedir kesin öğreneyim. ona göre yazokulumu falan ayarlıyayım, ailemle konuşayım. fiyatlar benim için ütopik değil, idare ederiz gibi görünüyor ki benim için tek sorun para. -tabi herşeye rağmen hibesiz bile gitmeye yetmiyorsa puanım napalım :) -

her şeyi önceden ayarlar sürprize mahal bırakmazsan ekstra bir ücret olmaz, o önemli, çünkü bana giren her şey ekstralardan girdi. yurdu falan gitmeden çok önce iletişime geçmiş, ayarlamış ol, tarihleri netleştir bir an önce uçak biletini al. zaten gideceğin okulla iletişim çok önemli, yardımcı olurlar muhakkak, gidenlere danış vs. onun dışında kapat gözünü git işte, pişman olmazsın.

bir de dip not, bir dönemde hiç okula gitmeden 9 ders vermenin bir diğer adı erasmus. learning agreement'ını güzel yap hepsinden paşa paşa geçersin.

hocam bir şey de ben söyleyeyim. polonya, slovenya gibi ülkelerde çok para harcamazsın fakat italya, ingiltere gibi yerlerde 800-900 tl ile mundar olursun. ona göre dikkat edersin artık.

yok zaten seçenekler arasında oralar yok.

polonya
çek cumhuriyeti ve belçika var ama ben belçikayı da eledim sanırım pahalıymış biraz.

evet hocam belçika'yı ele hem pahalıdır hem de sıkıcı derler. polonya ve slovenya tam bize göre yerler. zaten seviyolar da bizi. bi sıkıntın olmaz. hayırlı olsun şimdiden.

hocam polonya'ya git. çok meth ediyorlar, gerçekten çok güzelmiş. belki ben de gelecek yıl bir uğrarım :) hem saydığın ülkeler genelde ucuz oluyor tabi belçika'yı atarsak, bu bakımdan belirttiğin fiyat yeter. ayrıca eğer önceden planlarsan uçak biletlerini çok ucuza bulabiliyorsun, hani avrupa'yı bile kısmen gezebilirsin.

devlet karşılıyor deviasyonu. sgk ile anlaşması olan bir hastane bulup ameliyatınızı karşılatabilirsiniz. ya hiç ödemezsiniz ya da çok az bir miktar ödersiniz. geçmiş olsun.

ekol kbb var karşıyakada sanırım. internetten de ulaşabilirsin. daha yeni bir yakınım oldu. sadece 130 lira gibi bir ücret ödeyip çıktılar. hiç ödem şişlik morarma vs olmadı. ben de oraya gitmeyi düşünüyorum.

şifa hastanesi falan alıyor mudur para bulunduğum yere en yakın özel hastane orası. neyse sabah çıkmadan önce bi telefon açayım en temizi öyle değil mi

kamil koc'ta vardi gecen yaz.
bodrum izmir biletini 12.5 tl ye almistik. ama her otobuste sadece bir kac bilet oluyordu sanki.

peki dediğim gibi anlamam etmem otobüs işlerinden nerden bakabilirim bu kampanyalara var mı yok mu falan diye?

gidip yazihaneye sorun iste?

kamil koçta genelde mart ve kasım aylarında oluyor bu tür kampanyalar.
net olarak bildiğimse; şu an yok.

vala benim kartı kapadılardı ama ekstre geliyodu borçlar için. annem kartını kapatırken toptan bütün taksitleri ödediydi

tamam yani normal şekilde ekstre gelmeye devam edicek. ben de normal taksitlerimi ödemeyi sürdürücem. iyi "borcunuzu kaptmak zorundasınız amağğğ" falan derlerse karşı çıkabileyim oke.

bankasına göre değişiyor. bazısı "borcunuzu kaptmak zorundasınız amağğğ" diyor bazısı tam tersi, aylık gönderiyor. akbank "bildiğim kadarı ile" aylık ekstre gönderiyor ayrıca.

bankasına göre olmaz işte onlar. bi yasa vardır, isteyen kartını borcunu normal rutininde ödeyecek şekilde kapatma hakkına sahiptir der, bankalar da it gibi bu yasaya uyar. tabi kurnaz orospu cocukları "kartınızı kapatamazsınız" dese de yasa neyse ona göre hareket edicem.

galiba istediğim gibi de kapataibliyormuşum.

aynı işlemi yaptırdım. kimse kartınızı kapattırmanızı engelleyemez. kalan taksitleriniz, süresi bitene kadar her ay ekstre ile size gelir, siz de sadece bunları öder, vade bitiminde de tamamen kurtulursunuz. kolay gelsin

"bankasına göre olmaz işte onlar." eskiden öyleydi. yaş çok olunca, insan farklı uygulamaları görüyor. napalım.

sinir krizinin eşiğine geldim. 1 saattir telefonda bir onun bunun cocugunun bağlanmasını bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum. saat 1buçuktan sora şubeye gidip akbankla ilgili her şeyimi kapattırıcam.

3 farklı bankadan iptal ettirdim bu ücreti. iptal edicem kartı de, ederlerse de bütün bankalar sokakta kart dağıtıyor be paşam, zerre kasma.

sub division eklediniz sanırım. ikinci lig yapmak için sub division değil de bir lig daha eklemeniz, eklerken de ilk seçtirdiği taslaktan second division'ı seçmeniz gerek. hani şu yanında sayılar falan yazıyor seçerken. anlatamadım :)

şey var. Editor screen'in sol alanında.

Divisions
--Benim eklediğim Lig
Secondary Divisions
Boş

Burda Divisions'a yeni bir lig mi ekleyeceğim? Yoksa Secondary Divisionsa mı?


edit: Sanırım anladım. Divisions'a ligi eklerken, birinciyi Premier Lig diye eklemiştim, ikinci ise Challenge Lig şeklinde eklenmeli. Böylelikle altlı üstlü lig olacaklar. Doğru muyum? :)

secondary divisions'a ekleyeceksiniz :) sub division yaratmayın da ya üsttekinden ya alttakinden olacak :) kestiremedim şimdi tam.

biz football manager 2011 zirvesi yaptığımızda databaselerimizi echtelion hazırlamıştı, o bilir büyük ihtimalle. mesaj attım sözlükten, online olunca bakar buraya da.

iki tane top division yapmayı deniyorsunuz şu an.

Yarattıgınız ligin türünü değiştirin, secondary division falan karıştırmayın.

Division kısmına yarattığınız iki ligi de ekleyin, ancak 1. liginizi domestic league high, 2. liginizi domestic league low yapın.

1. liginizin promotion places 0, relegation place'i istediğiniz kadar yapın.

Burada dikkat edeceğiniz husus 2. ligin promotion places ile 1. ligin relegation places rakamları aynı olması gerekiyor. 2. liginizin relegation places'ini 0 yaparsanız not low division uyarısı vermez.

ben de hep dmi.gov.tr den bakardım ama cidden saçmalamışlar. havada tek bir bulut yok, bu ne sıcaktır anlamadım. accuweather.com da da yağışlı gösteriyor. allah allah...

poseidon da iyidir, ege marmara ve diğer deniz ve çevreleri için özellikle..

www.poseidon.hcmr.gr

sonunda izmir için gök gürültüleri başladı. evet yağmurlu bir kaç gün bizi bekliyor olabilir.

izmirde yağmur yok diyenlere şu an itibariyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

yamulmuyo'sam kredi kartından nakit çekmenin akbank tarafından sevimlileştirilmişi o. mümkün olduğunca kullanmayın, annenize kullanmamayı öğretin.

müşteri temsilcisini aradım. bana 300tl lik artı para limiti koymuşlar. nedir bu dedim. kredi kartı ekstrenizi geciktirdiğiniz için otomatik olarak burdan ödendi paranız dediler. gidip kartı kapattırıyorum bu orospu cocugu bankalar adam sikmek için yer arıyor.

artı para akbank ın sormadan imzasız nesiz müşterilerine tanımladığı, kapattırmak için ise imza, fax, telefon bi dolu şey istediği zımbırtı. kredi kartı nakit çekmekle alakası yok, hesabında para olmadığı zaman faizle ufak miktarda kredi çekimi gibi bişi.

artı para akbankın sormadan imzasız nesiz müşterilerine kaktırdığı bir bok değildir. bireysel hesap sözleşmelerinde, kredi vs. sözleşmelerinde sunulan hizmetler arasında belirtilen, müşterilerin çoğu okumadığı için varlığından ancak icra takibi, biriken borç bakiyesi vs. durumlarında haberdar olunan bir zımbırtıdır. hesabınızda para olmadığında kredi kartı borçlarınız, otomatik ödeme talimatı verilen faturalar filan bu artı para hesabından ödenmektedir.
diğer bankalarda da sunulmaktadır bu hizmet, çoğunda kredili mevduat hesabı olarak geçer.

artı para akbank ın sormadan imzasız nesiz müşterilerine kaktırdığı bir boktur. zira öyle olmasa kapattırdıktan sonra sormadan yeniden açmazlar değil mi? neyi imzaladığımızı okumayı iyi bilsek de bankacılar kendini dünyanın en zeki insanı sanmaya devam ediyor.

bunu birinin yazması lazım

(bkz: eternal sunshine of the spotless mind )

bin jip benim favori aşk filmim.

trajikomix+1
bi de henüz başından kalktığım love and other drugs var. fena değil.
50 ilk öpücük

im juli

the notebook

blue valentine

blue valantine dışında hepsini izledim :S

hep aynı soruya aynı cevabı veriyorum :).
(bkz: definitely, maybe)

bir de şimdi aklıma geldi. gerçi ne derece keyifli bilemedim.
(bkz: wicker park)

Wristcutters A Love Story

Komedi değil ama Lake House'u da beğenebilirsiniz bence. Keanu Reeves ve Sandra Bullock oynuyo başrollerde

bence eğer böyle birden fazla fikir aklına geliyorsa ama çok sansasyon yaratmayacak şeylerse, ya kendi şirketini kurup elemanların aracılığı ile gerçekleştirirsin veya bir web tasarım ajansı ile anlaşırsın. Ben polsam bu iki yöntemden birini yapardım dediğim gibi çok sansasyonel değilse.

ama eğer cidden iyi bir fikir bulduğunu düşünüyorsan veya tek adam olmak istiyorsan, beğendiğin websitelerinin alt yapılarını hangi dillerin kullanıldıüını incelerdim ben olsam. Mesela pilli netwrok ruby on rails, ayrıca benim takip ettiğim bir örgü community'si de(ki konusunda çığır açtı facebook kadar popüler, öyleki artık örgü camiası (buna vogue knitting gibi baba dergiler de dahil) bu siteye bir şekilde entegre ettiler kendilerini) ruby ile yazılmış. Yani sana en çok esneklik sağlayacak, istediğini en iyi verecek bir dile yaklaşman gerek. Sadece uzaktan izleyen biri olarak ruby on rails'in web 2.0 için daha uygun olduğunu düşünüyorum.

öte yandan divit'in söylediği tasarımda dahil komplike bir web programcısı olmanın gerekliliğine inanmıyorum. web programcısı aynı zamanda grafiker de olsun zihniyeti tamamiyle çakal patron işi. e tabii doğal olarak insanlar buna işsiz kalmamak için uymak mecburiyetinde hissediyorlar ama ben bir web tasarımcının komplike olarak web kodlaması bilmesi gerekliliğine inanmıyorum.
Kaldı ki iyi bir web fikrinin sade bir görünümü olması gerek, cafcaflı grafiker elinden çıkma tasarımlar her zaman şart değil.

Bu arada işe tek bir fikre odaklanmakla başla. Bu fikir nedir, nasıl bir işleyişi var. Kullanıcı ile etkileşimi nasıl olacak. Bunları ana hatları ile ortaya çıkardıktan sonra, bu iskeletin üstünü doldurabilirsin.

'menu kurmak yonlendirme yapmak' seklinde yazmanizdan bile ulasmaya calistiginiz yerden cok uzak oldugunuz anlasiliyor. eger amaciniz sadece fikirlerinizi gerceklestirmek ve bu web sitelerini ciddi/profesyonel anlamda dusunmek ise kendinizin web programlamasini bastan ogrenmenizi tamamen gereksiz ve anlamsiz buluyorum.
buradan tek onerebilecegim, fikrinizi paylasmaktan cekinmeyin. eger oyle yapiyorsaniz yanlis yapiyorsunuz.

ya şimdi olay bir yandan, küçük küçük fikirlerimin olması yani denemeye değer ama fiyaskoyla sonuçlanma ihtimali de yüksek fikirler olması. dolayısıyla bu fikirlere yüzlerce tl yatıracak durumum yok.

@cinna'nın da dediği gibi web ajanslarıyla çalışmam çok daha doğru olacak sanırım.

vodafonlu olanların girmesi diye birşey yok.

vodafonlu olan olmayan herkes girebiliyo sadece hattını vodafone a taşıyanlar bilet alıp sahnenin önünde ayrılan özel bölümden izliyebilecekler miş

www.facebook.com

bende bunun yalancısıyım

1. yönetici olarak çalıştır
2. uyumluluk sorunu giderme'den xp'yi seçerek çalıştır..
hiç biri olmadıysa virtual xp yüklüycen

olmadı ikisi de virtual xp bakim bi de

kedi ilk 3 ayini sizle mi gecirdi annesiyle ve kardesleriyle mi ? bazi kedilerde bu sorun gozlemleniyor saldirgan davranislar ilk 3 ayi annesiyle geciren kedilerde daha az.

annesi zaten daha küçücükken 3 aylıkken falan bizim bahçeye gelmişti ve onu da elimle büyütmüştüm. dolayısıyla bu kediyi ve kardeşlerini de hemen bzim bahçede doğurdu ve bizle birlikte büyüdüler. yani hem annesi, hem çocuklar bizle birlikte büyüdü bir ayrım olmadı. annesi de evcildi zaten.

hatta şuan saldırgan davranışları olan kedinin 2 kardeşi vardı. her ikisi de son derece evcildi, tek vahşi eğilimi olan bu kedi. anlamıyorum gerçekten.

diger iki kardesine ve annesine ne oldu?@

kedinin ne kadar karizmatik oldugunun farkında mısın peki ? her kedi öyle olmalı

diğerleri ne yazık ki bi şekilde öldüler. özellikle annesi öldüğünde ben mahvoldum.

herneyse, kedinin karizmatik olduğunun ya da olmadığının farkındayım. ben yerlerde sürüklenen, karnını açıp okşamamızı bekleyen karaktersiz bir kedi istiyorum da demedim zaten. ortada hiçbir şey yokken sürekli olarak saldırmasından bahsediyorum. okşama yok, kucağa alma yok hiçbir şey yok. yaklaşıyorum ve saldırıyor. ogünkü ruh haline bağlı tamamen.

bence döv.
ben döverim.
ağzına iki tane çak ki senden korksun.
hem yedir yem içir sonra gelsin sana tıss desin.
çak ağzına iki tane.
bakalım ne değişecek.

kediyi ensesindeki deriden tutarsanız (ama canını yakmadan çekiştirmeden, sadece tutun ordan) hemen olduğu yere çöker ve edilgen konuma geçer. her kötü hareket yapışında hafifçe oradan tutup hayır! derseniz o hareketi yapmaması gerektiğini anlıyor zamanla.

eminim siz daha iyi gozlemlemissinizdir ama; ailesini (gercek/oz olani) kaybettikten sonra mi basladi bu huysuzluklar? Bir baglanti yok mudur?
Yanina arkadas getirmeyi dusundunuz mu?
Veteriner'e goturmeyi dusundunuz mu?

rihanna- man down

dediğin sitenin adı ossbahane.com idi. ancak şu anda göçmüş.
web.archive.org u kullanarak girebilirsin.

yok. önce videoya altyazıyı gömün. sonra sony vegas ile kesin.

altyazıyı gömmek için hangi programı kullanmalıyım?

E-bay'in çok ilginç bir hikayesi vardı. Kuruluş hikayeside dahil içine ancak beklenmedik bir başarıydı. Güzel bir resimde çizimlerle canlandırmışlardı. Aradım şöyle bir ancak bulamadım ne yazıkki. Ancak Ebay üzerine gidebilirsin

araştırayım hemen e-bay'i de. bir de bu google-yahoo arasındaki savaşta kim ne yaptı kim neden kaybetti. aynı şekilde facebook naptı da myspacein önüne geçti gibi hikayeler de çok işime yarar.

markalartarihi.blogcu.com türkçe kaynaklar arasında öne çıkan bir site. buradan yararlanabilirsin ama tavsiyem -ingilizcen varsa- yabancı kaynaklara yönelmen. Sorunu ingilizce olarak google'da aratırsan kesinlikle sonuç alırsın zira ben de ebay'in hikayesini bu şekilde bulmuştum ancak üzerinden bir iki yıl geçtiğinden kaynağı hatırlayamıyorum.

amozon.com u incele cok buyuk bir basariydi onlarinkisi de.

kesinlikle ona da bakıcam şimdilik google-yahoo, facebook-myspace olaylarını araştırıyorum. biraz daha döküman bulursam süper olucak.

the social network'u izledin mi? bi site daha vardı yerli sitelerin hikayeleri vardı web tv şeklinde bulurum şimdi bi dk.

belki işinize yarayabilir.
televidyon.com/?page=program_list&program_id=8

www.idefix.com

discovery channel bu tür belgesellere sahip.

google için şu var:

topdocumentaryfilms.com

gri ve siyah tüm kot pantolonlarımda aynı sorunu yaşadım. sıvı toz deterjan farketmiyor. kuru temizleme mi yapacam kota aq_? yok çaresi haci ya.

arkadaş o zaman bi pantolon marksaı falan söyleyin onu alalım. vallaha sinir krizi geçiricem artık ya. neticede bunlar tkaım elbise pantolonu da değil spor tipli pantolonlar. niye böyle oluyor tekstil bu halde mi bu ülkede ya. artık tek kullanımlık pantolon mu üretiyorlar 100 küsur tl ye.

renkliler için olan sıvı deterjanlardan alıp kullanın. pantolonları ters çevirip makineye atın. dalgınlıkla çevirmeden makineye attığım kotlarımda aynısı oluyordu. muhtemelen beyazlar için kullanılan deterjan kullanıyorsunuz, onlarda da ağartıcılar bulunuyor. perwoll fln var ya onlardan öneririm.

levis siyah bir jeanim var, sadece dikiş yerlerindeki tümsek kısımlarda renk atması oldu biraz ama simsiyah aylardır.

kadınlar için söyleyebilirim ki mango'dan aldığım gri bir pantolonda oldu bu, artık dalgalı çizgili gri oldu. insanlar deseni öyle filan sanıyor yani çok kötü değil ama sonuçta orjinaliyle arasında alaka yok. bir de özel bir koleksiyondandı, içim gitti resmen. fatura da çoktan çöp olduğundan kaldı öyle.

ayrıca mango'nun pantolonları yırtılıyor cırt cırt, almayın, aldırmayın.

bu de facto'da falan varmış galiba benim giydiğim gibi (camel rengi, düz dar kesim pantolon) pantolonlar. gideyim ordan bakayım bari 20-30tl ye en azından tekk ullanımlık olarak almış olayım. bütün sene giycez diye alıyoruz 100tl ye 120tl ye, ilk yıkamada gidiyorlar. günah verilen paraya.

böyle markaları hala barındıran ülkeye günah aslında. tüketicisini böyle ayakta s.ken tipler denetlenmediği sürece yolunacaz arkadaş.

sanırım yıldız tv kanalların avrupa için yaptıkları yayınları veriyor. o yüzden bizdeki kanallarla örtüşmüyor.

tvarsivi.com

burası o konuda daha iyi.

makina vs.. dendiğine göre küçük bir işletmeniz mi var yoksa tarım mı anlayamadım. fakat değişik kredi kampanyaları mevcut.
ama kredilerde önemli olan kredi kayıt skorunuzdur. her banka ilk başta tckn/vkn ile gider daha önceki ödemeleriniz nasıl, geciktirme yaşamış mısınız, kaç kredi kartınız, kaç krediniz, kaç kredili mevduat hesabınız var, kapalı olanlar-açık olanlar, gecikme yapmışsanız kaç ay ödemediniz vs.. hepsini görür, buna göre de bir karar verir.
en kolay kredi veren banka denizbank, faizleri biraz yüksek olsa da bu parayı alabilme imkanınız var. işletme için olmasa bile, bireysel ihtiyaç kredisi alıcam diyin yine verirler. olmadı bi sms atın bankalara, bakalım sistemlerinden size ne kadar limit çıkılıyor.
ona göre kararınızı verebilirsiniz belki?

2. duyuru yanılmıyorsam. cevaplayayım. olay basit, eğer sitelerinde online satış var ise sipariş verirsiniz. yoksa gidip mağazadan alacaksınız. hangi mağazada olup olmadığını nasıl öğreneceksiniz? ürünün fiyatının altında ref nosu var. onu not alacaksınız, gidip alabileceğiniz zara şubesini telefonla arayıp ref no veriyorum bu ürün sizde varsa gelip alıcam bakar mısınız diceksin. yok ise hangi şubede olduğuna bakar mısınız diceksin. bu kadar basit.

benzer model başka hangi markalarda var bilmiyorum.

Hocam sosuna kadar tarifi var linkte;
www.turkish-media.com

Not: Hiç yemedim ama duyuruyu görünce merak ettim araştırdım, nasıl bizim bazı yemekler yöreden yöreye fark ediyor bir kaç çeşidi oluyor ve ufak farklılıklar oluyorsa yapılışında sizin rastladığınız da böyle bir şey sanırım.

aynen. ben de onu demeye çalıştım işte. benim arkadaşa körilisi denk gelmiş, kötüydü. acaba bana denk gelen hangisiydi, baya lezzetli bişidi çünkü merak ettim:)

içinde soya sosu olan sostur muhtemelen. çok fazla farklı sosla hazırlanabiliyor lakin.

Bunun sosunu evde yapması zor gibi. İzmir'de veya İstanbul'da yapan yerler var mı ?

In Bruges (söylediklerine en fazla uyanı bu ) , Stranger Than Fiction ( bu çok dram gibi değil ama, hafif komedi gibi hatta, güzeldir :) ) , American History X ( bunu da iç hesaplaşma falan dediğin için yazdım bi de 25th Hourda da bunda da Edward Norton var, candır :) )

in bruges bakıcam galiba :) diğerlerini izlemiştim :)

Before the Devil Knows You're Dead
mr. nobody
a single man
yeopgijeogin geunyeo

dün izledim ve seni anlıyorum. reçeteni yazıyorum: blue valentine

21 gram

1. =" "&b1 yap, daha sonra sonucun olduğu sütunu kopyalayıp aynen olduğu yere özel yapıştır-değerleri şeklinde yapıştırdıktan sonra referans olan sütunu sil. üstünde uygulamaktan bir farkı yok. başındaki ve sonundaki boşlukları silmek için de tüm sutunu seç ctrl+f yapi açılan pencerede replace sekmesine geç,ilk satıra bir boşluk koy, ikinci satıra dokunmadan replace all dersen tüm boşluklar gider. ama hücrede iki kelime varsa aralarındaki boşluklar da gider.ikinci soru hakkında fikrim yok ama.

dosyanın şişmesine sebep olan veri sayısının artmasından çok formül barındıran hücre sayısının çok olmasıdır. özellikle düşeyara, topla.çarpım gibi formüller excel'i çok yorar.

o yüzden artık formülle hesaplanmasına gerek kalmayan, hesaplandıktan sonra sabit bir rakam olarak bulunmasında sakınca olmayan hücreleri kopyala-özel yapıştır yöntemiyle değerlerini yapıştırarak dosyanın boyutunu biraz olsun azaltabilirsin.

ilk sorun da basit bir makro ile yapılabilir.
boşluk olup olmama kriteri nedir? yani bir hücrenin ilk karakteri boşluk olsa bile bir tane daha boşluk eklenecek mi başına? yoksa istisnasız dolu olan her hücrenin başına bir boşluk mu eklensin istiyorsun?

başında boşluk olan hücrenin başına bir tane daha eklenmeyecek. yalnızca başı dolu olanlara bir adet boşluk gerekiyor.

=PARÇAAL(A1;1;BUL(" ";A1)-1)-PARÇAAL(A1;BUL(" ";A1)+1;UZUNLUK(A1))

sayılar kaç basamaklı? parçaal (MID) formülü ile yapabilirsin.

sayıların oldugu hücre a1 olsun. hücre içinde de şöyle bişi olsun mesela;

"30 40"

=MID(A1;2;3) dersen, sana "30" u verir.

i52.tinypic.com

arkadaşlar peki şart nasıl oluşturabilirim? (kusura bakmayın acemiyim ama öğrenmeye çalışıyoruz işte)

yani şart derken. eğer, r2=x ve s2=y ise şu sonucu versin, değilse eğer r2=z ve s2=w olup olmadığına baksın bla bla diye uzayan bir formül için. bu r2 ve s2'yi aynı anda belli sayılara bağlama işini nasıl yapıcam?

r2=z koşulunu tam anlamadım. nasıl tanımlayacaksın bunu? örnek bi dosya yapıp bi yere upload eder misin?

tamamdır, ben yanlış anlatmışım ancak şimdi deneme yanılmayla buldum.

bahsetmek istedğim şey r2=30 olsun aynı zamanda da s2=40 olsundu. neyse baya bi deneyip yanıldım sonunda yapabildim :) bu arada bi soru daha soralım eğer mümkünse.


soru: şimdi excel'in sol sütununda bir sürü farklı birim var diyelim. (ya da bunlara takım diyelim anlatması kolay olsun) atıyorum beşiktaş, galatasaray, fenerbahçe, trabzonspor bla bla gibi 20 tane takım var en solda. diğer sütunlarda tabi bunlara ilişkin veriler var.

şimdi, bu verileri gruplayabiliyor muyuz? yani verileri karışık bir şekilde yapıştırdım. sonuç olarak en altta yeni satırlar çıksın ve trabzonspor'un kazadığı maç sayısını yazsın, trabzonsporun attığı ortalama golü yazsın vs. sadece trabzonsporla ilgili verileri yazsın. daha doğrusu orda yazacağım formüller yalnızca trabzonsporun verilerini içersin. (cümleyi çok mu karışık anlattım yav)

eğer office 2007 yada 2010 kullanıyorsan a sütunundaki takım isimlerini boş bir sütuna kopyala. kopyaladıktan sonra tümünü seçip veri sekmesinden yinelenenleri kaldır dedikten sonra her takım ismini bire indir. sonra takım isminin yanına etopla eğer say formülleri ile istediklerini hesaplayabilirsin.

Türkçe olarak Google belgeseli var National Geographic'in yaptığı. The Social Network var, Facebook'u anlatan.

the social network facebook - zükenberk
ekşi sözlük'ünki ssg röportajlarından bulunabilir, ben hatırlıyorm 2-3 tane

ekşi sözlük için şu olabilir belki.

e-tohum'un tam istediğiniz gibi videoları var vimeoda. daha çok yerli siteler var ama aradığınız bilgilerin çoğunu bulabilirsiniz. aklımda kalanlar; gittigidiyor, hemenal, yemeksepeti, trendyol gibi sitelerin kurucuları çıkıp başarı öykülerini anlatıyorlardı. nasıl geliştikleri, izledikleri politika vs herşeyden bahsediyorlar. işinize yarayacağını düşünüyorum, bulamazsanız link atabilirim.

peki mesela facebook hakkındaki tüm bilgiler yalnızca bu filmle mi sınırlı? ya da googlela olanlar belgeselle mi sınırlı?

ya da yahoo arama motoru olarak geri giderken google'ın devleşmesi, facebook coşarken myspacein gerilemesi hakkında falan yazılar bulabilir miyim?

bu arada ismini hatırlamıyorum ama istanbul'daysanız atatürk kitaplığında google'la ilgili bir kitap vardı, sorularınıza cevap verir kesin.

spk da muhasebecilerden tutun da güvenlik görevlilerine kadar bir çok personel çeşitli şekillerde sınavla alınıyor. siz spk uzman yardımcılığı'nı mı soruyorsunuz bir işletme mezunu olarak???

sanırım onu soruyorum, dediğim gibi ben de bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. sanırım uzman yardımcılığı sınavı oluyor. onunla ilgili bilgi merak ediyorum. 2 sene sonra mezun olurken neci olacağımıza karar verelim, öğrenelim hangi sınav ne işe yarıyor diye.

önce kpss5 ten yani genel kültür ve genel yetenkten iyi bir skor.

kpss yabancı dilden %50 ve üzeri doğru sayısı

ondan sonra kurumun yaptığı sınavlarda iktisat maliye muhasebe hukuk matematik ve dil sınavlarını geçmeniz gerekiyor. sonra da sözlü mülakat...

a kadro bir iş kariyer bir meslek memurluğu sanırım denetçi de olunabiliyor kuruma girdikten birkaç yıl sonra. büyük çoğunluğu istanbulda çalışıyor. yardımcılar (destekli sallıyorum) 3500 uzmanlar 5000 alır diye tahmin ediyorum...

spk'nın 2 tür sınavı vardır. birincisi spk'da çalışmak için girdiğiniz kpss+spk uzman yardımcılığı sınavları kombosu. bu kombo duyduğunuz gibi gerçekten zordur, spk baya iyi bir kurum olduğu için hem kpss'de(kpssp5 puan 90 üstü) hem spk sınavında hem de mülakatta başarılı olmalısınız. baya uzun ve yorucu bir süreç yani. ama tabii ki girebilirseniz, neredeyse iş açısından hayatınız kurtuldu diyebiliriz. senede 1 kere gerçekleşir, uzman yardımcılarının çoğunluğu ankaradadır fakat yakın zamanda istanbula taşınacağı için bu durum tersine dönecektir.

öte yandan spk lisanslama sınavları var. bunlar nispeten daha kolay, sermaye piyasasında çalışan(aracı kurumlar, bankalar gibi) insanların alması gereken lisanslardır. bir sürü türü vardır; temel düzey, ileri düzey, türev araçlar, gayrimenkul değerleme, kurumsal yönetim gibi.

tam istediğim gibi bilgiler şimdiden sağolun arkadaşlar. peki merak ediyorum, şu ülkede heryerde torpil vardır elbet ama bu spk olaylarında torpil var mıdır? yani dediğiniz gibi, netten de okuduğum gibi inanılmaz zorlu bir sınav. hatta muhtemelen insanın 2 senesini falan sadece bu sınava adaması gerekiyor. dolayısıyla bu kadar emek verdikten sonra bir torpil eksikliği nedeniyle her şey mahvolur mu?

edit: bir de sanırım kpssp5 değil kpssp6 ile alınıyor, nette öyle gördüm yani :)

www.eslbee.com
www.eslbee.com
www.eslbee.com

burada aratınız, çok kez yazdım daha önce. boğaziçi üni'nin online writing lab'i var, faideli bir yer, tam aradığınız site.

ben devlet hastanesinde olmuştum bu ameliyatı. cebimden bir kuruş para çıkmadı. hasteneleri arayıp sorman gerekli. sgk bir yere kadar ödüyor, kalanını sen karşılıyorsun. ama olay ameliyatı yapacak doktorda bitiyor. devlet hastanesindeki doktor iyi birisiyse, bence hiç özelle uğraşmaya gerek yok.

soru2: ssk çok azını karşılıyor böyle 50 tl falan. karşılamıyor gözüyle bakabilirsin
son soru: hiç değişmiyor önceden nasılsa sonra da öyle oluyor.

bi de asıl tav olduğum, devlet hastanelerinde yatak sıkıntısı olduğu için lokal anestezi ile yapıyorlarmış genelde. arkadaşa genel yapıcaz demişler, bi bakmış adamlar burnunu kırmaya başlıyor. fobim var, ben dayanamam öyle bir şeye mesela :S

benim annemle babam 1 ay arayla oldular lokal anestezi baya kolay bir ameliyat olduğunu gözlemledim. Yeşildireden hataya dönülen yolda bir devlet hastanesi vardı mavi renkli sanırım orda olmuşlardı ismini unuttum hastanenin.

@tamamtamambuldum

bu hepsini karşıladığına eminsiniz değil mi? eğer öyleyse devlet hastanesine değil direk özel hastaneye gidip doktora göstereyim. yatak parası falan alıyorlar mı peki? tamamını karşılamalrı ilginç geldi :D

ablam çiğli ekol kbb'de 2 ay önce ameliyat oldu.(özel) gayet memnun. ssk'da masrafları karşılamıştı.

facebook'un yeni mesaj uygulamasına geçmiştir. herşey kaydoluyor öyle olunca.

nasıl geçebilirim? :)

davetiye ile geçiliyordu. arkadaşının senle konuştuğu mesaj ekranında davetiye gönder linki olması lazım.

facebook.com/about/messages

flash playeri güncelle.

flash player+java güncellemeleri sorununuzu çözmezse ekran kartınızın sürücülerini de bir gözden geçirin.

dayko onu bunu bırakta nasıl rahat oluyor mu evde o şekilde kesmek ?

yaklaşık 3 senedir toplasan 3 kere berberde kestirmedim, evde markasını bilmediğim saç traş makinesi ile traş ediyorum. oldukça kolay oluyor, istediğin zaman kes gitsin :)

şarkının çevirisine mi ihtiyacın var yoksa altyazılı vidyosuna mı?

dokuz eylül, profesör mustafa yılmaz! koş.

önce bu eklentiyi kurun daha sonra da eklemek istediğiniz siteyi açın ve adres satırının yanında eklentinin düğmesine basın ve "add current web site" deyin otomatik olarak eklenecektir. Artık kelime vs seçip sağ tıkladığınızda eklenmiş olan sitelerde arama yapabilirsiniz.

chrome.google.com

isterseniz mycroft.mozdev.org sitesinden de divxplanet vs dahil bir çok site için hazır arama kayıtlarını ekleyebilrsiniz.

ne zaman burnum tıkansa otrivine mentollü ya da normal hep işe yaramıştır.

çocuk değilseniz otrivine'nin yetişkinler için olanını kullanın. ayrıca kullanılmış olanı 2-3 ay sonra bozuluyor. yenisini alırsanız 100% iş görür. ayrıca nurofen gibi pseudo-efedrin içeren ilaçlar da tıkanıklığı önler. gece yatarken bir tane alın derim

biberiye yağını merak ettim baya.

otrivin pediadrik sıkma amacım da, diğer otrivinler bağımlılık yapıyormuş doktor söyledi. yani uzun süre o otrivinleri kullanınca, onu kullanmadığın sürece burnun tıkalı kalıyormuş falan.

tuzlu su çek

septum deviasyonu ameliyatı olmadan önce hatta olduktan sonrada breathe right in oldukça faydasını görmüştüm.

tuzlu su derken, iyotlu deniz tuzu olucak. nette kargo ile al. 8 10 bişey. yakacak dereceye kadar suya karıştır hergün çek. sinüzite bile iyi geliyor. ben sigara içen adamım, kokuları daha iyi alabilmek için günlük bu bakımı yaparım. bebek burnu gibi oluyor, sıfır.

istediğiniz kodlamaya bağlı. wordpress var mis gibi mesela.

html'le falan uğraşıyorum bu sırlar, öyle olursa kodlaması çok iyi olur. :S

html templates, html tema falan diye aratın.

kkymn.com

görüntü kalitesinde minimal taleple ve premiere after effects marifetiyle beklediğinizden iyi görüntü yakalama şansınız var. ama gözden kaçırdığınız şey, objektifinizin ve açınızın size görüntü kalitesinden çok daha büyük sıkıntı çıkaracağıdır. çekmeyi planladığınız filmin karakterine göre beklentiniz değişecektir. o yüzden bir şey demek zor.

- Handycam i geç istersen DSLR ile bile çekersin, iş sende bitiyor burada.
- Işık için google da 'sinemada ışık kullanımı' ve 'Işık Tekniği' olarak aratırsan başlangıç için yeterli kaynaklara ulaşırsın.
- AE'den önce Final Cut öğrenmelisin.

Slowmotion ise hedefin, after effect ile rahatlıkla yaparsın. Fotoğrafları çektiğin ortamın ışıklarını ayarlaman daha etkili sonuçlar almanı sağlar. Ondan sonrası tamamen dosyaları timeline a sıra sıra yerleştirmeye bakıyor. Çok basit.

Lisede küçük dvd handycamim ile bissürü şey çekmiştim. Teknik bilgim olmadığından ledlerle ya da minik ampüllerle kapalı alanlarda ufak tefek deneysel aydınlatmalar yapıyordum. Baya güzel şeyler çıktığı oluyordu.

library.creativecow.net buradaki tutoriallar seni bir kaç sene oyalar.

daft punk - around the world

randel randel ahahah :D evet around the world taparım o şarkıya