Ekşi Duyuru

3 euro ucreti olan su eklentiyi denemek isteyebilirsiniz.

apps.apple.com

www.instagram.com

ig.me

Aslında giyim için sormuştum daha cok, eksik yazmışım. Mobil olduğumdan editleyemedim

forum.donanimhaber.com

Başka yerden alabilirsin.

istediğin yerden alabilirsin.

geçen hafta ordaydık.
eksisozluk.com

biz ailece gittik ama iki kadın da gidilebilir bence. biz bebek olduğu için çok geç saatlerde dışarıda değildik ama zaten sıra gecesi harici bi aktivite olduğunu sanmıyorum. ama ona gitmek isterseniz de zaten şehrin bir tarihi çarşısı var. mekanlar onun çevresinde olduğu için gidilebilir, sorun yaşamazsınız.

yerel tur var mı bilmiyorum ama gidilecek yerleri kendiniz belirlerseniz tura gerek yok.

biz araba kiraladık. yaya olarak gezemezsiniz. midyata ya da en ünlü manastır olan mor gabriele yaya olarak zaten gidemezsiniz, taksi için de çok uzak bi mesafe. en mantıklısı bence araç kiralamak.

konaklama için düşüncelerimi entryde yazdım.

başka soru varsa özelden de yazabilirsiniz.

bence mutlaka gidin, midyat'a da geçin. nusaybin kaçakcılar çarşısı da meşhur ama gitmedik.

Tek gittim, gidilir, gidilmeli. Çok güzel bir yer Mardin. Çarşıyı yürüyerek gezersiniz de, Midyata, Dara'ya, manastıra filan araba lazım.

Giderseniz aklınızda bulunsun:

81 iLDE 81 TAT YÖRESEL ÜRÜNLER VE LEZZETLER FESTiVALi MARDiN'DE
12-24 KASIM ARASI
MARDiN MARDiAN AVM YANINDA
TÜM HALKIMIZ DAVETLiDiR
...

Az önce gelen mesaj

Mağazadan alınca iade hakkınız yok kanunen, ancak firma insiyatif alırsa iade alabilir, ona kalmış yani. Servis dediği eğer üründe bir arıza vs. varsa servis kontrolünden sonra ancak o şekilde iade alırız demek istemişlerdir. Online alsaydınız iade edebilirdiniz.

edit: internetten almışsınız. Kutusu açılmasaydı paranızı direkt iade ederlerdi. Açıldığı için servis eksik vs var mı diye bakacak herhalde. Sonrasında iade ederler yine. Hiçbir eksiği yoksa zorundalar zira. İnternetten alınsa da iade edilemeyecek ürünler belli; çamaşır, mayo, yazılım, cd/dvd vesaire. Aralarında modem yok yani.

mağazadan aldıysanız iade hakkınız yok. dolayısıyla teknosanın keyfine kalıyor durum. bir arıza yok diye reddedebilirler, eksik parçası yoksa kabul edebilirler hepsi mümkün.

söylemeyi unuttum.
internetten aldım. 14 günlük iade hakkım devam ediyor.
kutusu açıldı ama ambalajına kadar duruyor.

2024 yılı Marshall renk kartelalarını inceledin mi?

www.marshallboya.com

bazen birebir tutturmak çok zor oluyor. Yeşilin farklı bir tonunu geçenlerde arkadaşım için aldık evde boyadık hiç olmadı, gidip başka bir yerden tekrar aldık maalesef :/

50GY08/153 olabilir mi?

Normalde rengi gösterdiğiniz de karıştırılıp verilebiliyor diye biliyorum. Bizim nalbur öyle demişti.

wix, site oluşturmak için premium paketini alırsan toplamda daha uyguna gelir.

(bkz: hostinger)

metunic.com.tr

Yenileme ucretine de bakin. Godaddy meshurdur ilk yil 1 dolardan verip sonra 20 dolar istemesiyle

çok yakın bir arkadaşım bir fransız şirketinde çalışıyor. hiç böyle bir şeyden bahsetmedi ama bunun haricinde çok güzel uygulamaları var. yıllık izin, haklar vs çok iyi.

çok yakın bir arkadasim calisti bir donem, sordum oyle bir sey yoktu bizde dedi :)

Valla üşenmedim baldıza sordum hiç karşılaşmamış böyle bir durumla

Yok ya ne alakası var? Ben çalıştım hiç böyle bişeyle karşılaşmadım.

Fransa'da yaşıyorum; ilk çalıştığım şirket amerikaliydi ama kültür olarak ofis Fransız'di. Sabah herkese tek tek merhaba diyordum çünkü müdürüm "çok iyisin ama kalici kontrat için bu tarz şeylere dikkat etmelisin" demişti.
Şu anki ofiste covide kadar pazartesileri öpme oluyordu herkesle. Covid ile kayboldu.
Ama sabah herkese merhaba denir.
Bazi şirketlerde farklı şeyler olabilir. Fransa'da selam vermek, günaydın demek çok önemli şeyler.

@logisticsmanager, benim arkadaşım da aynı söyledikleriniz gibi anlattı. covid'e kadar herkes herkesle düzenli el sıkışıyormuş.

Aynen yani Fransız kültüründe olan şeyler bunlar. El sıkışma olmadı ama öpme oluyordu çok. Ulan aylarca sürekli 30 tanr kişi operdim. Sırf opmemek için sabah erken gelmeye baslamistim...

Farklı firmada farklı olabilir tabi ama dediğim gibi Fransızlar bu konuda onemsiyor. Hatta örnek vereyim; üst yönetici geldi, selam vermedi herkese. Insanlar yanlış anladı, ayıp buldu. Bizde EMEA VP adam geldiğinde herkese günaydınlar diyor yani.

Varsa başka spesifik sorun cevaplayabilirim gene.
Misal kahve molaları çok önemli. Bazen direktör, vp, muhasebeci, ik böyle oturup kahve içme ortamı oluyor yani.

Onun dışında doğum günü olduğu zaman sen ofise yiyecek aliyorsun, onlar sana değil. Yani özel günü olan kendi kutluyor. Ben Fransız olduğu zaman özel pahalı çikolatalar falan almıştım ofise her kata.

Gene misal geçici sözleşmen var. Kaliciya döndü. Doğum günü gibi kutlama şeyi alıyorsun böyle sallıyorum cikolata, croissant, pain au chocolat gibi.

Bizde misal öğle araları iki saat. Önceki şirkette 1 saatti.

Oluyor yani Fransız şirketlerinin ya da Fransa'da olan ofislerin farklı şeyleri.

Köprü diş yapılır.
.komşu iki diş kesilerek onlara kaplama yapıp kaplamalardan destek alan köprüler var

Onlardan istemediğinize göre komşu dişlere telle tutturulan köprüler var. Onlardan yapılabilir. İlk söylediğim kadar sağlıklı, başarılı, kullanışlı olmaz bence. Bir de yan dişlerin durumu ve açıklığın şekline göre, uygun mu, yapılabilir mi, hekim görüp karar vermeli.

o net olarak elektrik kablosu. Jakuzi motoru icin olabilir ya da aydinlatmali kuvet vs ise onlarin da olabilir.

Elektrik var mi diye bakin. Kontrol kalemi edinin. Ben olsam hic risket etmem o kablodan kurtulurum.
Elektrikci cagirmak istemiyorsaniz en yakin buati bulun ordan kablo baglantisini once kaldirip sonra kabloyu cekmeyi deneyin.

Daha basit cozum isterseniz alciyla kapatabilirsiniz tabi. Ama tehlikeli isler bunlar.

Pegasus için light seçim ardından her kişiye tek tek ne gerekiyorsa ekleyebilirsiniz. Örneğin gidişte kabin bagajı seçip dönüşte sıvı koyarız diye sadece uçak altı ekleyebilirsiniz.

ajet izin vermiyordu, müşteri hizmetlerine sormuştum. biletleme yaptıktan sonra yolcu için ayrıca alabilirsiniz ama ücret farklı olur demişti.

ben bu durumda iki bileti de bagajsiz, en düsük tariften aliyorum ve sonradan bir bilete bagaj hakki ekliyorum.

paran varsa 2
tr de yap

3-) Hiçbiri. Kredi kartı ekstre türünüzü EUR/USD/TL olarak değiştirin. Mecbur kalmadığınız tüm harcamalarınızı kredi kartıyla yapın, daha sonra elinizdeki USD ile ekstreniz geldiğinde ödeyin.
Çok küçük bir miktar usd/eur da yanınızda bulundurur nakit harcamalar için kullanırsınız. O miktar da sizi dolar da çevirseniz eur da çevirseniz üzmez. Karadağ'da birçok yerde kredi kartı kullanabiliyorsunuz, zorlanmazsınız.

Mesafeye haritadan bakıp buradan hesaplayabilirsiniz, tutuyor. Sadece İzmir değil her yer için geçerli.

taksi-ucreti.hesaplama.net

Uber ve Bitaksi'nin fiyat aralığı da hep doğru çıkıyor.

indrive izmire geldi diye reklamlarını gördüm, mısırda indirmiştim uygulamayı, denedim izmirde cidden çalıştı. legal değil tabi

uber çok geç geliyor.

Yeni yöneticiye devir olur.

ödemeyenlerin sorumluluğunda olur, yöneteciler neden sorumlu olsun ki

Hocam ödenmeyen aidatlar yöneticinin sorumluluğunda olsaydı kimse aidat ödemezdi, öyle düşün. Aidatı ödeyen belli ödemeyen belli kim ödemediyse sorumluluk ödemeyende olur onunla da yeni yönetici uğraşır.

Resmi yönetim olmasa da kat maliki ödemek zorunda mı? Elden alıyorlarsa?

@kahvedesu aha sorunlu bina sakini kendini ele verdi. Bina masraflarınız yönetici olsa da olmasa da var. Ödemeniz gerekir. Elden alır ayaktan veya bankadan alır farketmez.

senin ve senin gibi milletin peşinde koşmaktan helak olan yöneticileri hiç anlamıyorum valla. ver abi notere icraya ne gerekiyorsa, yetkin var. ne uğraşıyorsun ilkokul çocuğundan müsamere parası toplar gibi? komşuluksa ayıpsa, ayıbın kralını aidatı geciktiren yapıyor zaten.

@Şapırt mısın nesin ya? Ne boş bir adamsın. Yönetici dahil tüm kat maliklerini mahkemeye veren benim zaten. Apartmanda da aidat veren tek kişi bendim. Sigortasız apartman görevlisi çalıştırıp kimi nereye şikayet edecekler?

Ödemeyenin sorumluluğu. Sizden devralıyor olseydım, hangi dairenin hangi ay(ları) ödenmemiş, tek tek listeleyip vermenizi isterdim. Gecikme zammı gün üzerinden hesaplandığğndan, gecikme miktarı (zaman) önemli. Toplantıda da her türlü alacak, aidat takibi, tahsili vs işleri içun avuukata vekalet verebilur gibi ağdalı ve detaylı bir hüküm yazdırır ve avukata vekalet verip saplardım millete

Emin olmamakla birlikte kooperatif hisse devri noterde yapılıyor diye biliyorum. Hisseyi devredenin o hissenin sahibi olup olmadığının, kooperatif imza yetkililerinin kimlik kontrolünün yapılabilmesi için.

babam emekli noter. devir noterde yapılır dedi. başka yerde de yapılabiliyor olabilir ama benim önerim notere gitmeniz.

EFT'ye yeterli açıklamayı yazdığınıza emin olun.
doğru kişiden devir aldığınıza emin olun.
babam, devir sonrasında ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesi gerekiyor dedi. bunu da bir araştırın derim.

kooperatif hisse devir değişikliği sicil gazetesinde yayinlanmaz; yonetimde degisiklik olursa o yayinlanir sadece

çok zorlanıyorum. yapmamaya çalışıyor eğer yaptıysam da yıllarca aklımda kalıyor o hareket.

Huzur bulma, kendini ikna etme gibi şeyler olmuyor maalesef.
Bende olmuyor en azından.
İnsanız hatalarımızla birlikte kendimizi kabullenmek zorundayız, kimse mükemmel değil hepimizin yaptığı yanlışlar var.
Zaman her konuda olduğu gibi burada ilaç olan. Zaman geçtikçe etkisi azalıyor, utancı ve pişmanlığı devam etse de kendine olan kızgınlığın zamanla azalıyor.

Şubat sonu mart başı gibi bana böyle hissettiren bir hareket yaptım, bir iş arkadaşımın kalbini kırdım çok kötü davrandım. Vicdanımı o kadar rahatsız etti ki, psikiyatriye gittim ve sinirlerime hakim olamadığım için ilaç kullanmaya başladım. O dediğiniz vicdan sızısı bende birkaç ay boyunca geçmedi, neyse o kişi olaydan bir süre sonra işten çıkmıştı, onu görmediğim için ve zaman geçtikçe farklı kaygılarım farklı dertlerim olduğu için o olayı unuttum, ilaç da iyi geldi bu arada.

Bence bu vicdani ikilem 6 yaş civarında bile başlıyor çünkü ben anaokuluna giderken sadece minik bir parça (tek bir parça evet) lego parçasını eve getirdim diye tüm gece evdekilerden saklamış ve sonrasında da inanılmaz pişmanlık duymuştum. O zamandan beri bu pişmanlık hissi erken hayat dersi mi oldu nedir, bu konularda çok hassasım hiç başkasının şeyini kullanmam, özenmem. Benim olmayan bir şeye sahip olmanın yükü çok ağır gelmişti bana :D Bunun dışında bazen insan ilişkilerinde bilmeden kaba davrandığım olduysa kendimi sorguluyorum, üzülüyorum ve ders çıkarmaya çalışıyorum. Bir arkadaşı teselli eder gibi kendimi teselli ediyorum kendimize de çok haksızlık etmemeliyiz önemli olan davranışı düzeltmek ama püfff uçup gitmiyor tabi. Huzura kavuşmanın tek yolu değiştiğini kendine gösterebilmek. Eğer değişmek istemiyorsan bu davranış bir süre sonra rahatsızlık vermeyecek ve rasyonelleştirme başlayacak demektir orada ahlaki kriterler değişiyor, durum kötü demektir bence. Örneğin “zaten bana kimse iyi davranmadı ki ben neden iyi olayım” gibi gibi. Nasıl bir insan olmak istediğimize bağlı her şey.

bazı illerde vermezler (mesela eskişehir)

bazılarında hiç sormazlar bile reçete var mı (çoğu doğu illeri)

bazıları parasıyla satar, bazıları ise verir ancak sonradan yazdırıp reçeteyi getirmeniz şartıyla (tanıdıklık varsa bunu yapabilirler)

aslında hiçbir yerde verilmemesi lazım teknik olarak ama türkiye'de dinamikler bu şekilde. deneyip görmeniz lazım yani özetle.

@gibicibicis teşekkürler

reçetesiz veren olduğuna göre, reçete ile satılması zorunlu değil o zaman diğer ilaçlar gibi. sistem ya da devlet böyle bir şart koşmamış. Eczacı suistimal edilmesin diye reçete isteyebiliyor anladığım kadarı ile.

90'larda ilkokula başlama yaşı 7 idi.

@awlmi +1 ancak ekim sonrası doğumlu isen ailen isterse bir sene sonra da başlatabiliyordu.

7 yaş

7 yaş fakat aralık doğumluyum, sohbetlerde "bi sene erken başladı" diye konuşulanlar benim gibi son ayda doğmuş olanlar

7

bende 7 diye hatırlıyorum.

ben de 7.

Benim de 7.

Hatta Ağustos doğumlu olan kardeşim tam 7'sini doldurup okula başladı diye annem yıllardır onun okula erken başladığını düşünür.

7

6 yil 10 aylikken

nasıl 7’ydi ya. 6 yaşında başlıyordu ben ve tanıdığım pek çok kişi. ama şöyle 7 derken neyin kast edildiği önemli, 6 yaş 2 aylık biri 6 yaşında kabul edilir. 7 yaş olmak için tam 7 seneyi doldurmak gerekir, belki 7 diyenler 6 yaş 5 aylık olmaya 7 diyor olabilirler, o ayrım önemli.

6 yıl 3 ay ve erken baslamadım

8 yaşında başladım :(
ama kuzenimin 6 yaşında başladığını hatırlıyorum.

eylül 89 da doğup,
eylül 95 de birinci sınıfa başlamışım.

30+lar için 7 yaş kesin bilgi.

fakat annesi çalışan nispeten eğitimli ailelerin çocukları o dönem 6 yaşında başlıyordu.

kimse yazmamış ama 7

7 yaş kesin bilgi filan değil. 86 doğumluların alayı 92’de başlıyordu, ha keza 87 doğumlular 93’te. basit bir matematik hesabıyla 6 yaşında başlamış oluyorlar.

6 anaokulu, 7 ilkokul diye hatırlıyorum.

Lafta okula baslama yasi 7, o sebeple arkadaslar biraz ezberden konusuyorlar sanirim, bana sorsan okula baslama yasi nedir diye 7 derim. Ama benim neslim hep 17 yasinda bitirdik liseyi, basit tersten bir matematikle 11 yillik egitim 17 yasinda bitiyorsa 6 yasinda baslamisiz demektir. Ha bu genellemedir, daha erken cok nadirdir ama gec baslayanlarda vardi pek tabii.

30 arti olarak 6da basladik arkadaslar. Eylulde daha 7 olmamistik. Egitim ogretim yili biterken 7ydik.

90'larda 6 yıl 5 aylıkken başladım. Doğum ayım yılın ilk yarısına düşüyor. Yıl sonuna denk gelen aylarda doğdukları için bizle okuyan bir önceki sene doğumlu sınıf arkadaşlarım lise sonuna kadar hep oldu.

6'ya birkaç ay kala başladım.

1. sınıfa 6 yaşında başladım, 7 yaşında bitirdim. 6'dan itibaren başlanıyor. Geçen bir duyuruda yaşanan konu dönüyor bence. 6 yıl 5 ay için 7 yaş deme olayını görüyoruz sanırım.

Bazıları aya takıldığı için 7'ye kayıyordu. Veliler izin mi alıyor, okulla mı konuşuyordu, öyle bir şey oluyordu ve başlıyordu.

89 aralık doğum, 95 eylül okula başlama. her zaman sınıfın en küçüğüydüm, arkadaşlarım 88'li ya da 89 ilk yarısı doğumluydu. Henüz küçüğüm diye kayıt etmek istemediklerini hatırlıyorum. Sanırım 6'yı bitirdikten sonra normal sayılıyordu, 8 ise geç sayılıyordu.

7 diyenler kaç yılında doğup kaç yılında okula başladı yav? Ben nisan 96 doğumluyum 2002de okula başladım. Bizde sadece kasım/aralık doğumlu 95liler vardı onun dışında herkes 96lıydı yani 6 yaşında başladık. Öncesinde de farklılık olduğunu sanmıyorum. 7 diyenler yaş hesabını yanlış yapıyor olabilir mi?

91 eylül doğumluyum.
97 eylül ayında okulun ilk günü 3 kişilik sırama oturduğumu dün gibi hatırlıyorum.
sınıf 50 küsur kişilikti. tey tey tey

94 şubat doğumluyum 2000'de başladım.

başta bir kişinin 7 demesiyle takip eden çok kişi psikolojik etki sebebiyle 7 dedi ama neyse ki sonradan 6 yaş için olması gerektiği şekilde konsensus oluştu. çok net bir şekilde 6'dır bunun cevabı. çok nadiren 7 veya 5'te başlayanlar olmuştur ama ağırlıklı 6'ydı herkes.

Çekilin ablanız geldi :))

Mart 83 doğumluyum, 89 da okula başladım.

6.5 yaşında başlamıştım. yaş 27

6 da başlatmışlar. aklım hep oyunda kalırmış, annem çok pişman olmuş ama geri de dönememiş

Benim zamanimda 7 yaş ilk okula başlama yaşıymış ama ben 5.5 yaşında başlamışim.

30+ diye genellemeyelim. biz 40+'lar 6 yaşında başladık. 30'ları bilemem.

1979 doğumluyum, ilkokul 1. sınıfa 1985-1986 öğretim yılında başladım. bütün devrelerimle de aynı yaştayız.

2012 doğumlu oğlum 2018-2019 öğretim yılında 1. sınıfa başladı, o da 6 yaşında başlamış.

7 diyenlerin cogu aslinda 6 yasi doldurduktan sonraki Eylul ayinda basladi. simdiye kadar bana 7 yasinda basladim diyen herkesin aslinda 6 yasinda basldigini ispatladim. (gercekten gec baslayanlar haric)

1984 Haziran dogumlu biri olarak 1990 Eylul'de basladim.

Bunların Birkaç tanesinin kargalarda olduğunu da biliyorum.
Öncelikle bu özellikler sadece insanda önermesinin doğruluğunu kontrol etmek lazım bunun Pek doğru olduğunu zannetmiyorum

Ofansif olarak almayın, evrimi kabul etmeme gibi bir şansınız yok. Bu yer çekimi kabul etmek gibi bir şey.
Ortada bir evrim var, bu gözlem aşamasında da yakalanabiken bir gerçeklik.
Evrimin inançlı insanlar için problem olmasının asıl nedeni yaratılış inancına ters görülmesi ki bence ona da ters değil.
Şöyle diyeyim,yağmur yağ dedi ve yağdı.
Bu dini boyutu
Şu buharkasti bulut oldu soğuk hava ile karşılaştı yoğunlaştı ve yağdı.
Bu bilimsel kısmı
Şimdi ikisinin celistigi neresi var dini açıdan?
Evrim de öyle
Her canlı bir evrim geçiriyor ama küçük ama büyük

Vicdan bir çok hayvanda var. Kendi yavrusu olmayan yavruları sahiplenen hayvanlar var ilk aklıma gelen
Yaratıcı zeka dediğin kargalar inanilmaz
Kötü niyet desen zevk için sevisen, çok basit sebeplerle cinayet işleyen hayvanlar var. En azından örnekleri var.

saydığın şeylerin hepsi diğer canlılarda da var. konu kilit.

ilk önermeniz yanlış, vicdan yaratıcı zeka kötü niyet vs sadece insanda değil. hatta bu konuda maymunlar başta olmak üzere bir sürü davranışsal araştırma var. mesela adalet kavramı ile ilgili maymunlarla yapılmış çok ilginç bir araştırmanın kısa bir videosunu iliştireyim:

youtu.be

İnsanın beynindeki nöronlar diğer hayvanlara göre daha fazla ve daha yoğun. Bilinç dediğin bu. Beyninde hasar oluşanları düşünürsen bir insandan çok hayvanın bilincine ve mental kapasitesine yakınlar.

Sanırım soru bir anlamda "Neden insanın bilinç seviyesinde bir canlı daha yok" ama bu yanlış bir bakış açısı. Saydığınız şeyleri bir nevi evrim açısından önemli, değerli ve ulaşılması gereken şeyler gibi düşünüyorsunuz muhtemelen. Ancak evrim belli amaca yönelik canlı üreten akıllı bir süreç değil. Bu noktada "Neden insan gibi bir canlı daha yok" sorusu "Neden platipus gibi bir canlı daha yok" ile aynı aslına bakarsanız.

15 saniyelik bir videoyla tezini çürütüyorum. Vicdan da var şuur da yaratıcı zeka da var kötü niyet de.

youtube.com

"Evrim bunu nasıl açıklıyor?" sorusu bir aşamada havada kalmaya başlıyor aslında. Bu tip sorulara cevap vermek gerçekten çok zor. Evrim bu tarz şeyleri açıklamıyor. Evrim canlıların taksonomik olarak birbirleriyle ilişkisini açıklıyor, bunu da mikro ölçekte (genetik materyal gibi) verileri kullanarak gösteriyor. Bir şeylerin evrimsel açıklaması çok büyük oranda birçok disiplinden, irili ufaklı konuları ele alan birçok makalenin uzun bir zaman aralığında birikip artık bunlara toplu halde bakıldığında bir sonuca ulaşmanın mümkün olmasından ibaret. Yoksa ortada bir şeyleri "evrime göre bu böyle olmalı" diye açıklayan birileri yok aslına bakarsanız. Bu evrim fikri ilk ortaya çıktığında teoriyi bir zemine oturtabilmek için yürüyen akademik tartışmaların bir parçasıydı. 19. ve 20. yy başlarının konuları.

Bilim insanları beynin evrimsel gelişimini takip edebiliyorlar. Günümüzde yaşayan canlıların beyin fonksiyonlarını birbirleriyle karşılaştırabiliyorlar. Bu iki tip veriyi birleştirerek beynin bilişsel işlevleri yürüten katmanlarının ve bunların farklı taksonomik gruplarda nasıl farklı gelişimsel süreçlerden geçtiğini, yaklaşık olarak hangi aşamalarda birbirinden farklılaşmaya başladığını, insanın kendi soy çizgisi içerisinde; bugüne gelene kadar beynin nasıl hacim ve ağırlıkça aşama aşama büyüdüğünü görebiliyorlar.

Bu datanın birikmesi sürecinde birçok disiplinin katkısı var. Beynin ortaya çıkışı ve gelişimi konusunda paleontoloji en öne çıkan alan. Günümüzdeki insanların ve diğer canlıların beyin fonksiyonlarının kendi içlerinde ve karşılaştırmalı incelemesi üzerine biyoloji ve tıbbın çeşitli alanlarıyla, genetik alanında üretilen çalışmalar birçok şey anlatıyor. Bilişsel işlevleri incelemek üzere psikiyatri, antropoloji gibi alanlarda üretilen veriler önemli. İnsanın soyut becerilerinin tarihsel süreçte nasıl kompleksleştiğini gözlemlemek üzere insan üretimi somut materyallerin gelişimini görmek üzere arkeoloji önemli bir alan. Bunlar ve daha fazla alandan pek çok bağımsız kişinin pek çok bağımsız makalesi bir araya getirildiğinde "insanın diğer canlılara göre daha kapsamlı soyut becerilere sahip olduğu ve bunun da evrimsel süreçte insan beyninin vücut kuvvetinden dahi feragat ederek agresif bir gelişim çizgisini izlemesinin rolünün büyük olduğu" sonucuna varılıyor. Buna ek olarak insan dışındaki diğer canlıların da bu tip bilişsel özelliklerden tamamen yoksun olmadıkları da görülebiliyor.

Burada vurgulamaya çalıştığım şey "Evrime göre" temalı konuların aslında ne kadar havada kalabileceği.

Sorunuza direkt cevap olmadı, ancak umarım düşünce akışınızı daha somutlaştırmak ve belirgin bir çizgiye oturtmak adına faydalı olmuştur söylediklerim.

diğer canlılarda da var bu duygular en azından daha gelişmiş memelilerde, sadece daha basit düzeyde. Neden sadece insan gelişti soruna gelirsek, şu yazıyı okuyabilirsin bu konuda:

evrimagaci.org

@iwasbornonamountainside asyalı videolarını gerçek sanmayalım. Hepsi kurgu. Ah duyuru ahalisi çok fena.

Açıklamıyor. Sadece Türkiye'deki evrimi savunmayı inanç kabul edenler kendilerince iki dakika düşünüp zorla açıklatmaya çalışıyorlar.

Türkiye'de "bilmiyorum" , "cevabım yok" yanıtlarını alamazsın.

Darwin'e göre bile bazı sorunlar var ama bizdekilere göre yok.

Cevapları yabancı yayınlarda aramanı öneririm

Bence konuyla ilgili bilgisi ya da fikri olmayanlar soruya zaten cevap vermiyorlar ama bununla birlikte cevap verenlere laf sokmak için de ekstra cevap verme gerizekalılığı da yapmıyorlar.

sorunun en net cevabı insanın en başta çok yetersiz ve savunmasız ve zayıf oluşu. yırtıcı değil, dişleri keskin değil, pençesi yok, hızlı koşamıyor, uçamıyor, suya dalamıyor, toprak altında yaşayamıyor, çölde veya buzulda yaşayamıyor, zehiri yok, boynuzu yok, iri değil, tüylü veya kürklü değil. Doğal seleksiyona uğrayıp silinip gitmesi lazımdı ve bir çok yan türleri de zaten yok oldu. Ancak homo saphiens bir şekilde beynini kullanarak önce korundu. sonra barındı. sonrada avlanmayı öğrendi. bu aşamalarda beyin sürekli evrimleşti ve şu anda tüm türlerden üstün bir hale geldi. bir aslan yüz binlerce yıl aynı şekilde kalacaktır. çünkü mevcut hali ile türünü devam ettirebiliyor. diğer türler için de bu geçerli. mevcut hali yeterli ise gelişme olmuyor.

Yok, anında uzaklaşırım ortamdan

ben tam ayarında duyabilecekleri tonda küfrediyorum. sigara içenler de dahil.

Yok, ama onlara laf atıp tartışmaya girecek enerjim ve cesaretim de yok.
Kendim uzaklaşırım.
Yolda yürürken sigara içenler de böyle mesela çok rahatsız edici, kimse arkasından ya da yanından gelen rahatsız olur mu diye düşünmüyor.

reddit'te de farklı farklı cevaplar var ama kimse bilmiyor.

www.reddit.com

www.reddit.com

“para verdik vatandaş olamadık” diyorlarsa sıkıntı o ülkede değil vatandaşlık işlerini halledeceğiz diyen aracı kurumdadır, dolandırıcı odur yani. bu eleman da onun reklamını yapıp komisyonunu alıyordur.

öte yandan 200bin dolar amerika için bile az bir para değilken nijeryali birisi nereden bulmuş da gitmiş ada ülkesinden vatandaşlık almış? o parayla ingiltere’de iş kurup yatirimci vizesi de alabilir, vatandaşlık yolunda büyük bir adım atabilirdi örneğin.

scam gibi kokuyor. şöyle umut tacirliği yapan, “nasıl zengin oldum” ve benzeri temalı şeyleri izlemeyin bence.

Ben o adaya vatandaşlik başvurusu yapmak üzereyim ve çok heyecanlıyım. Oldukça cazip geliyor bana. Aracılar dolandırmıstir vatandaş olamayanlari. İlerde olabilecek sıkıntı belki vizesiz seyahat edilen ülke sayısı azalabilir. O adada rahmi koç gibi bisuru işadamının vatandaşlığı var. Arıza çıkması çok kolay değil. İngiliz Milletler Topluluğu üyesi ve İngiltere yasaları gecerli

Pratikte bir sıkıntı çıkmaz muhtemelen çünkü bu "Para karşılığı vatandaşlık" bu ülkeler için bir nevi gelir kapısı. Ancak diğer yandan teoride vatandaşlık belli yükümlülükleri olan bir şey. Yarın bir gün şartlar değişirse "Sen bu ülkenin vatandaşısın, buraya vergi ödeyeceksin" de diyebilirler, "Gel askerlik yap" da. Ha o durumda "Gelmiyorum, ödemiyorum kardeşim" der vatandaşlıktan çıkarsın herhalde.

200k dolar harcayacagima vize alip gecerim gerektiginde temiz temiz. en azindan muhattap oldugum kurumlar tanidik bilindik dolandiricilar sgdjs

Geçmiş olsun. Maalesef Türkiye'de rejime karşı suçlar dışında her şey serbest hele ki basit şiddet suçları konu bile olamaz. Diyelim polis beyler zahmet edip aracı buldu şikayetçi olduğun evrakta senden talep edilen açık adres gibi bilgilerin bunlara da gitmiş oluyor. E sen normal insansın itle kopukla nasıl uğraşasin mecbur çekiyorsun şikayeti.
Hadi diyelim çekmedin gittin mahkemeye ceza aldı basit yaralama belki gasp vs bunların hiçbirinin yatarı yok. Voila! Adam dışarıda.

Polisler uğraşmıyorlar artık evet bu konuda haklılar zaten aldığınız tepkiden sonuç belli de önemli olan burda sizin ne düşündüğünüz. Bence yapılması gerekeni yapmışsınız, şahsen benim yaklaşımım da bu olurdu. Bugün burda sindirilen yarın başka yerde öbür gün başka yerde sindirile sindirile hakkını arayamaz hale gelir. Bunu kendiniz için yaptınız. Doğru yapmışsınız.

Yağma çok ciddi bir suçtur ve yargılama sonucunda genelde ortalama sekiz yıla varan bir karsiligi olur. kesinlikle pişman olmamalisiniz uzun uzun yazardım ama netice doğru yaptığınız sonucuna çıkardı. Polisin yaklaşımını o anki psikolojiniz ile yanlış algıladığınıza inanmak istiyorum ben ama siz yine de sabah karakola gidip başvurunuz ile ilgili gelişmeleri takip edip edin ve ifade tutanağinin bir suretini almadıysanız alın. Polis durumu nöbetçi savcıya mutlaka bildirmek zorunda. Nöbetçi savcının ismini öğrenin lazım olur. Asla peşini bırakmayın en azından bizim için. Kimsenin yanında kalmamalı çünkü toplum için tehlikeler böyleleri. Kim sizi suçlu çıkarabilir suçlu iseniz kolluğu arasalardi saldirmak ta ne oluyor. Kendinizi ne kadar açıklamaya çalışırsanız o kadar suçlu hissedersiniz burada ikinci kez de bu şekilde mağdur ediliyor sunuz aslında.

Geçmiş olsun. Interneti paylaşmak oldukça tehlikeli. Bir suç işleseler sorumlu siz olabilirsiniz.

Normal biri sokakta telefon istemez veya ciddi sorunu olanı zaten siz anlarsınız.

Darp olayına gelirsek de ölmedikten sonra polis ilgilenmiyor böyle şeylerle.

panpa en baştan internetini paylaşmayacaktın, muhtemelen bir şeyler yaptılar, terör eylemi vs aklıma geldi. sayende ifşa olabilirler peşini bırakma

hayır tabiki asla peşini bırakma. 2 olay var bildiğim ikisi de ceza aldı. hatta 3. dayak atankar yusuf yusuf ettiler. mahkemeye kadar çıkıyor. taciz olan kadına uğraşma bi şey çıkmaz demek gibi olmuş akrabalarınızın ki. uğraş.

bir şeyler yazmak istedim. ama ne yazacağımı bilemedim.

www.houseofgrafix.net

Darp raporu almadıysan kendiliğinden şikayetçi olmak büyük ihtimalle olumlu ya da olumsuz sonuç doğurmaz . Rapor aldıysan büyük ihtimalle ceza alırlar.

Rapor almadıysan bir avukatla yürümen daha iyi olur. Yağma suçu teşebbüste kalmış gibi.

İlk başvurularda kolluk olayı kapatmaya çalışabilir ama bir kere şikayet oluştuktan sonra gerekeni mutlaka yaparlar.

Teşekkür ediyorum yazanlara
Bugün sabah karşı taraf nasıl bulduysa beni aramaya başladı. Çok pişman olduklarını vs söylediler. Bir saat sonra abileri aradı. Anne babalarının perişan halde olduğunu çok pişman olduğunu vs söylediler. Polisler almış karakola saatlerdir bekliyorlarmış adliyeye gideceklermiş. Şikayeti çekmem için baya dil döktüler ama çekemeyeceğimi söyledim. Şimdilik bu şekilde devam ediyor.

çok geçmiş olsun. lütfen şikayeti geri çekme. hatta mümkünse bizi güncel durumdan da haberdar et. oradaki sözde polis memuru "neden bana değil de sana vurdular" gibi abuk subuk bir cümle kurmuş olsa da aynısını hepimizin her an yaşama ihtimali var, bu da buz gibi bir gerçek.

Çok uzun zamandır grand cherokee jeep kullanıyorum.ilki 96 modeldi,sonra 2000 ve 2002 geldi.araya dodge girdi sonra 2011 de şu an kullandığımı aldım,hala kullanmaya devam ediyorum.500000 km de.daha sonra çıkanları beğenmediğim için değiştirmedim.bir tanede bulgaristanda 2007 model olanı var.

Evde başka daha yeni araçlarda var ama bu arkadaşların yeri başka bende.kar,yağmur,çamur,kum farketmeden gitmek istediğim her yere gidiyorum.yeterince büyük olduğu bayağı kamyonet gibi yüklüyprum bazen,istediğimde ilave teçhizat olmaksızın içinde uyuyabiliyorum.benim yaşam tarzıma uygun bir araç.

Ama 97 model bir jeep alırken çok iyi bakmanız lazım.temizini bulabilmek oldukça zor,ederini bilmiyorum ama 600-700 bütçeyle daha yeni model alabilir diye düşünüyorum.97 modele o kadar para verilmemeli bence.fiyatlarını bilmiyorum ama benim kullandığım 2011 şu an bir milyon filandır sanırım.ben bugün bu bütçede araç almak istesem yine bunu alırım.

Yil 2025 olmak uzere, bu aracin tercih edilmesi icin makul bir sebep goremiyorum. Tabi makul olmayan bircok sebep bulunabilir. Araci akla uygunluk sinirlarini asacak derecede romantiklestirirseniz, satin almak icin bazi nedenler uretebilirsiniz :)

20 sene once Colorado'da 1-2 yil kullanip sattim. Kuzey Amerika'da bile oto saticilarinin otoparklarinda tek bir tane bile gordugumu hatirlamiyorum.

Bende 2.7 crd var. 2002 model, 370binde gerçekten bu araçlardaki keyfi başkası vermiyor. Bulunduğunu şehirde ustası var mı önemli olan o. 97 modele o bütçe çok fazla ben kendiminkini şu an 500 e ilana koydum oradan hesap edin. Bakımlı olsun geçmişte ne yapıldığını bildiğiniz bir araç alırsanız üzmez. Muhakkak ustasına gösterin. Bir daha da başka araca binemez :)

97 cherokee'nin bakımı tutumu iyi para tutabilir.

dizel almayin yeter. grand cherokee daha konforlu ama elektronik sorun cikarabiliyor.

bence hikayesini gorup begenmissiniz diye donmek istemis.
bazi insanlar mutlaka karsilik vermek istiyor :)

hayatımda duyduğum en saçma şey ama cevap vereyim
kedilerin duvarlara işediğini falan düşünüyorsunuz herhalde.
bir kedi hasta veya travmalı değilse asla kumundan dışarı çiş yapmaz.
evinizin değeri de düşmez yani korkmayın.

@rentts kediler gayet hastalanabilir, strese girmiş olabilir, yavru olduklarından henüz kum alışkanlığı oturmamış olabilir. Kedinin hareketlerinde mantık arayamayacağımız için saçma olan ne anlamadım.

@duptıs Betona işeme dediğiniz şeyi açayım: parkeye işeyince oradan emilerek betona kadar sızıyor. Ev sahipleri kiracılar bahsetmiş gayet. Stok kedi evi olmasına da gerek yok fark edilmezse saatler içinde sızar zaten.

bizde iki kedi var.
ne olduğunu anlamadık ama bi süredir koltuklara işiyor. genelde aynı koltuklar ve üstündeki yastıklar. sildik ettik uğraştık, yastıkları makinede bir kaç kez yıkadık, koltukları profesyonel yıkattık. yaza doğru hafiften tekrar koku başladı. tekrar sildik ettik derken koku gitti. sonra yine işedi. döngü devam etti.

sağlık problemi mi var, bizi protesto mu ediyor, diğer kediden mi korkuyor anlamadık. kumları temiz, velev ki unuttuk diğeri söylüyor zaten temiz değil diye. bu ise işiyor.

AMA duvara, şuraya buraya değil. (hep aynı koltuk dışında) işediği yer hep kutular ya da kutuya benzer şeyler.

yani kendi kumunu bir şekilde kullanmazsa, işeyecek başka eşya bulur. çamaşır makinesinde yıkanırsa bir iki yıkarsınız çıkar. olmazsa atıp elveda demeniz gerekir.

ama duvara, düz zemine işemezler. velev ki işedi. betona nüfuz ettiğini hiç duymadım. belki günlerce durursa öyle olur. aynı evde yaşıyorsanız en geç bi gün içinde farkedersiniz zaten işediğini. evin değeri düşmez.

@biseysorcaktim tatile filan gidildiğinde evde bütün gün kalacak biri olmazsa büyük sorun olabilir malesef. Teşekkürler.

canini malini ortaya koymayan hic kimsenin ne hayvan ne evlat edinmeye hakki oldugunu dusunmuyorum. siz sahiplenmeyin lutfen evinizde kim cok seviyosa sokaktakileri beslesin nacizane TEK tavsiyem bu

edit kedi cisi kokusuyla aylarini gecirmis dort kedi annesiyim. tatile gittik diye yalniz birakmadik birilerine emanet ettik. biz evdeyken oldu cis sorunu tatildeyken degil. hem koltuk hem yatagi cope attik arkadasin evinde de armut koltugu cope gitti. evde koku kalmadi.

@ala09 evet sorulan soruda "tatile gidince yalnız bırakıcaz kediyi" yazıyo zaten.

Tedavi olun

@selamun aleykum kitty cok sukur ustteki yazdigini okuyabiliyorum da sen b12 takviyesi al ve hayvanlardan uzak dur değerli evine zeval gelmesin allahin pintisi

Evet soruyu okuyan ve cevabı olanlarla devam edelim

cevabı olmayanlar için kavga edilebilecek mutheşem başlıklar var oraları deneyebilirler

kedi çişi kokan ev olur. bizim evimiz kokmaz diye hemen agresifleşenler de olur. normal.
beykoz'da bir site içinde apartmanda her daire kedi besliyor. apartman girişinde dahi kedi kumu var. her yer kedi. inanılmaz bir kedi istilası var. inanılmaz bir kedi kokusu. merdivenler kedi idrarından yapış yapış. buram buram kokuyor. sürekli de temizliyorlarmış :) kiralar çevreye göre çok daha ucuz. evler de aynı şekilde daha uyguna satılıyor. tek fark kedi kokusu. buyrun size örnekle anlatım. neden kedi sahipleri sinirleniyor çok ilginç :)

- kedi çişi kokan evle uğraşmış olan var mı?
- kedi kokmaz bir kere!

soruya cevap; bu durumda ne yapılır? parkeleri değiştirmek bir çözüm olabilir. ciddi bir maliyeti yok parke işinin. diy videoları var. ben eski evimde bir odaya yapmıştım, tertemiz oldu, profesyonel işi gibi. çok da uyguna geldi.

Ek is olarak ev sahipligi yapiyorum. Benim basima birkac kez geldi. Profesyonel bir sirketle anlasarak cozdum sorunu. Evin 1 aylik kirasina yakin odeme yaptigimi hatirliyorum.

Evcil hayvan cisini siradan deterjanlar ile temizleyemezsiniz. Deterjanlar bu kalintileri parcalayamazlar. Idrar, kan vs organik maddeler icin enzim temizleyiciler var. O tur urunlere bakin. TR'de yasamadigim icin marka bilmiyorum. Urunu sadece kullanip, buharlasmasini beklediler. Fircalama ya da silme yapmadilar.

Bunun disinda bu urunleri kullandiktan sonra ozon jenaratoru de kullanip odayi tamamen kokudan kurtardilar.

Umarim zemin kaplamasini sokmek zorunda kalmadan halledebilirsiniz.

kokuya hassassan, kedi eğitiminede hassas olup gerekliliklerini yere getireceksin. önce onun bir oyuncak olmadığını anlayarak yola çıkın ve sahiplenmeyin.
hasta olduğunda duvarada işeyecek, koltuğada sıçacak bunu kabullenerek alınki ilk bir yeri tırmaladığında sokağa atmayın.
kafanızda %1 bile sonra gönderirim düşüncesi varsa sahiplenmeyin oyuncak değil eşinizde çocuk değildir umarım.

kedi bakım videoları izleyin, nasıl bakacağınızı nasıl eğiticeğinizi öğrenin. hayvan bu insan gibi hasta olup yapabiliyor ve evet çıkarması çok zor uzun ve meşakatli bir süreç ama her alınan kedide duvarlara tavana sıçacak diye bir kaide yok.

Koku çıkmıyor, ev leş kokuyor, lütfen sahiplenmeyin.

gerçekli cevap: zamanında kısırlaşan ve bir problemi olmayan kedi kumundan dışarı çiş yapmaz.
ancak normalin dışına çıkıp çiş yaptı diyelim (evet bu mümkün) enzimatik hayvan çiş kokusu geçiren spreyler var. birkaç marka bu konuda çok iyi yorumlara sahip. (şahsen denemedim çünkü hiç ihtiyaç duymadım)

demezsem içim rahat etmez cevabı: çiş yapabilir, kokuyu geçirseniz de devam edebilir, hasta olabilir, kusabilir, psikolojisi bozulabilir, kumunun dışına kaka da yapabilir, perdeleri parçalayabilir, duvar kemirebilir (kalıcı hasar örneği olarak söylüyorum)
bütün bunların ihtimaline ok olmadan kedi sahiplenmeseniz daha iyi olur.

@ofella teşekkürler üst perdeden karşınızdakinin hayvanları bir oyuncak olarak görüp kullanıp bir mendil gibi atacağı ön kabulüyle vermediğiniz gerçeklere ilişkin bu cevap için.

Benim evde kedi var eşşek sıpası bi ara stress sıkıntıdan her yere işiyodu fakat kokunun sindiği hiç bi yer olmadı. Güzelce silip temizledim hiç sorun yaşamadım. Böyle diyenler aşırı saçmalıyor bence doğru düzgün temizlerseniz bir sıkıntı yaşamazsınız.

normal şartlarda kedi kumu harici bir yere çiş yapmaz amaaaaaaa

ilk sahiplendiğimiz günlerde, eve ilk yalnız kaldığı gün yorgana işemiş. yıkadık, koku kalmadı.

dört beş senedir bizimle. bu sene iki defa yeni kurutulmuş çamaşırları topladığımız sepete, çamaşırların üstüne işedi.

bu aradaki dört beş senede hiç başka vukuatı olmadı. bu son olayı neden yaptı bilmiyoruz ama artık sepette çamaşır bırakmıyoruz. çamaşırları da yıkadık, kullanıyoruz.

eğer ki kedi kızgınlık döneminde değilse duvara filan işemez. işese de bence bahsettiğin şekilde kalıcı bi koku yayma durumu olmaz, saçma geldi bana. kızgınlık dönemi için de kısırlaştırma gibi bi çözüm var zaten.

kuzenin kedisi hasta olduğunda odasına çiş kaka ne varsa yapmıştı, yıkayınca gidiyor.

ama şu var. kedili eve de gittim, bariz bir kedi kokusu ben almadım. kedili ev kokar diyen arkadaşların gittiği kedili evler muhtemelen ortada kalitesiz mama ya da temizlenmemiş kedi kumu o lan evlerdir. bizim eve geldiğinde kedinin kendisini görene kadar evde kedi olduğunu anlamayanlar da oluyor. kokuyorsa da ben bilmiyorum açıkçası çok da önemli değil.

dediğim gibi temizlenmeyen tuvaleti kokar, temizledikten sonra kalkan toz sebebiyle o bölge yine kokar ama koku dağılır. bir de patilerinin arasında kum evin içine dağılabiliyor.

ama yani kedi bu. hasta olabilir, işeyebilir. bazen kusabilir. gideyim kuma kusayım demez, nerdeyse oraya bırakır. kakasını protesto için kumundan çıkarıp oynayan kedi de var. yemek sofrasını hazırlarsın, bi bakarsın masaya çıkmış yoğurdunu yalıyor. ya da tüy döker. dışarıda giydiğin ayakkabıya sürtünür, yalar, üstüne gelir sana sürtünür. 2 aylık bebeğin kafasını ısırır.

yani kedi dediğimiz canlı nispeten temiz ama sonuçta bir hayvan. laf anlatamazsın.

her ihtimali düşünerek sahiplenmek gerek.

Benim kedim de bazen (ender olarak) bana sinirlenip çişini tuvaletinin hemen dışına yapıyor ama temizlediğimde koku kalmıyor. Öyle bu ev kurtulmaz yakıp yeniden inşa edelim gibi bir durum yok yani.

normal kedi çişi değildir o. erkek kedilerin kızgınlık döneminde yaptığı çişler gerçekten çıkmıyormuş ve çok keskinmiş. bunu bize veteriner anlattı. kısırlaştırmak istemiyorduk oğlan çocuğunu. dedi ki "eğer kısırlaştırmazsanız beni bir gün gece yarısı arayacaksınız ve ağlayarak kısırlaştırmak için yalvarırsınız dedi" çok ikna ediciydi ve kısırlaştırdık. kesinlikle koku yok ve gelen misafirlere de bunu samimiyetle doğrulatıyoruz. ama bir tüy sorunu var her daim.

görümcenin evi böyle kokuyordu, kayıvalidemle domestoslu su elbezi, hurra nere denk gelirse silmştikte nefes aldıydık valla o işe gidince.

Benim kedim de işiyordu. Sadece koltuk süngerinden kokuyu arındıramamıştım. süngeri değiştirip kılıfın altına alez yerleştirmiştim. Hastalığının son zamanlarında da her yere işiyordu, sildiğimde koku vs kalmıyor.öldükten aylar sonra işediği yeri farkettim çok koku da gelmiyordu ağlayarak sildim :) Koltuk halı vs koku arınmaz sadece. Ama sağlıklı kedi zaten işemez.

bizim ev kokuyor

arada bir kac kere yataga yapti. onu geciremedik. ama genel olarak evde kokuyor
sadece sen alisiyorsun

ayrica inanilmaz tuy sorunu da var. tuy yutmaktan cigerlerim soldu

ama iste kime ne anlatabilirsin ki.

evde kedi kopek beslenmez. hayvana da yazik

reyis hayranımsın sadece bunu demek istedim

i.ibb.co

ikinci yanıtımı veriyorum, bir şeyler daha ekleyeyim.

kedili ev kokar mevuzunda iki taraf da haklı.
kumunu sık sık temizlesek de, eskisini atıp yenisi alsak da, gün içinde bir çok defa kullanıyorlar (iki kedi var). her saat peşlerinden koşamıyoruz. üstü örtülü kum fazla kokmuyor ama idrar kokusu yine de hafiften ortaya çıkıyor. evet biz alışığız, dışarıdan gelenler kötü koku duyduklarını hiç söylemediler ama emin değilim. kısaca ne kadar dikkat etseniz de bi pislik oluyor.

kumları etrafa dağılıyor. çam peleti kullandım bi ara iyiydik onunla ama ikinci kedi onu beğenmeyince yine kuma geçtik. yemek masasından, yataktan koltuktan kumlar çıkıyor beyaz beyaz boncuk gibi. benim midem bulanıyor, beraber yaşadığımız kız arkadaşım için bunlar pek bi normal. zaman zaman tartışıyoruz. yani eşinizle hijyen anlayışı noktasında farklılığınız varsa dikkat edin. ama tek kedi olunca bizimki kadar kötü olmaz. pelete alıştırırsanız hatta böyle sorunlar da olmaz. silika kumlar da var onlar dağılmıyormuş. ama zararlı diyorlar kimi veterinerler.

tüy döküyorlar evet. yatağımda yatmayı çok seviyorlar. çalışma koltuğumda oturuyorlar. kıyafetlerim tüy dolu. gardrop'a girmeyi seviyorlar. ben rahatsız oluyorum bundan. ama görsellik dışında tüylerin (alerjiniz yoksa) sorunu yok. sık sık tarayınca daha az dökülüyorlarsa da her gün dyson + roborock'un haznesi doluyor. iki kez süpürünce iki kez doluyor.

derdiniz kedi çişi ise endişe ettiğiniz kadar büyük problem değil. asıl bu söylediklerim daha büyük.

tatile falan giderken en fazla iki gün olmak kaydıyla biri gelsin gitsin eve. kimisi 1 gün bile bırakmamak lazım diyor kedileri. sıkılırlarmış. her gün değilse de gün aşırı biri ilgilenmeli. mama suyuna kontrol edip yarım saat oynasa yeter.

kedilerin karakterleri de önemli. birini bi hafta bıraksam laf etmez. öbürünü bi gün bırakınca aklımız orada kalıyor.

ben çocuk sahibi olmak noktasında çok olumlu değildim ama zinhar da demezdim. iki kedi ile aynı evde yaşadıktan sonra artık ne evlilik ne çocuk ister oldum. bakımı en kolay hayvanlardan biri olan kedinin bile nazı başka.

not 2: yine de çok sevimli hayvanlar. akşam yatarken/otururken kucağınıza gelip beni sev diye kafasını elinizin altına sokunca tüm bu saydığım dertler de siliniyor.

Kredi vermezler hocam.
Onu. Yerine bir tanıdığınız vasıtası ile çekin derim krediyi
O da yoksa ihtiyaç kredisi şeklinde çekmeye çalışın
Bir de alacağınız ev kurumsal değil ise yani mütahit ise düşükten göstereceklerdir yüzde 85 hayal olabilir yani
Atıyorum 5 milyonluk evi 1 milyon gibi gösterirler

tanidigim vasitasi mi?

evi onun üzerine yapayim, borcunu ben ödiyim sonra kredi bitince evi bana ver mi diyim kldtfhj

almayi düsündügüm ev 35 yillik binada. ama yeri cok iyi ve arsasi genis.
bunlar önemli mi ?
daha önce hic ev almadim. krediyle de ev alan yok hic benim yakin tanidigim. bilmedigim bir konu.

Benim arkadaşım 4 daire aldı krediyle. Euro 8 liraydı garanti bankasından çekti krediyi. Kendisi de bir miktar koydu gidip gelir belgenizi kanıtlayan belgeleri bankaya veriyosunuz çekebiliyosunuz krediyi.

ab mi abd mi?

bence abd.

$

dolar daha güçlü gidebilir gibi.

ben trump seçildiği için dolar seçerdim ama bana seçim şansı sunulmuyor elbette :)

$ USD

bu ara euro düşüyor nedense. dolar seçerdim.

ben uzun sure euro ile aldim, bu sure icerisinde eur/usd 1,25'i de gordu 0,96'yi da gordu. ha hic arbitraj yaptin mi diye sorsan hayir yapmadim. biraz da o parayi kullanma yeriyle de alakali. avrupadasin seyahate gittin falan euro elinde surekli kafan rahat. bi yandan secim oncesi ve sonrasi dolar guclendi biraz daha da guclenecek gibi duruyor ama bu kadar makro analizle ugrasamam dersen icin hangisiyle rahat edecekse onla git. ama tabi su da var euro bir birligin parasi, dolar super guc amerikanin :)

bir sonraki story'yi izlemek için ekrana dokunması forward oluyor. bi sonraki kişinin story'sini görmek için parmağını swipe ettiyse o next story oluyor.

Ogrenmeye yonelik olan kitaplar bana daha makul geliyor. Oxford bookworms serisi var, dil kullanimi baya güzel. Fiyatları genelde yüksek, ama malum yollardan da edinilebiliyor.

edebiyat kitaplari agir derecede metafor, kelime oyunu, kapali iletisim, karisik olay örgüsü vs icerir. ingiliz edebiyati falan okumuyorsan ya da ingilizcenin dibini siyirma amacin yoksa dil ögrenmek icin dogru bir yöntem degil bana göre.

ya teenage alacakaranlik gibi romanlar okuyacaksin. ki bunlar cok iyidir cünkü dialoglar yüzeysel, hep anakarakterin gözünden gördügün icin cümleleri "ben" olarak cekimlemek vs hep avantaj.

ya da non-fiction okuyacaksin. dili agir olmayan ve benim okuduklarim arasindan örneker

factfulness
atomic habits
psychology of money
successful aging
authentic happiness
the undercover economist
The Invisible Hook: The Hidden Economics of Pirates
wolf of wall street
trump'in art of the deal( harika bir kitap, trump'i tanimak icin de iyi)
My Life in Advertising and Scientific Advertising

İngilizce geliştirmek için Rus klasiği okuma çabanıza şapka çıkarıyorum :)

Klasikleri hiç önermem. Young adult denen türden, ağır olmayan, keyifli kitaplar ya da tatil kitabı dediğimiz çıtır çerez kitaplar daha iyi gider. Fantastik ilginiz varsa çok güzel fantastik young adult seriler var.

Bu cevap burada dursun, yarın hem kurgu hem kurgu dışı kitaplar önermek için ek yapacağım.

@kobuzcu kiz +1

Çeviri kitap okumanız çok anlamsız olur, klasikler için de katılıyorum. Yaşı babaannenizden büyük kitapları boşverin, edebiyat bölümü öğrencilerinin akademik ilgiyle inceledikleri kitaplar artık bunlar. Artık var olmayan bir dünyada geçiyorlar.

Eğer Harry Potter'ı anlıyorsanız birçok kitabı da anlayabilirsiniz. Sadece amerikan yazarların ergenlere yönelik yazdıkları aşırı derecede slang içeren kitapları zorlayabilir.

Bence goodreads'i indirip oradaki popüler listeleri inceleyin. İlla ki istediğiniz tarzda bir şeyler bulursunuz. Güzel listeler var.

Yerinizde olsam The Atlantic, New Yorker, Newsweek vb. gibi dergilerle başlardım. Okuması daha pratik olur. Özellikle New Yorker ilgi çekici konularda bir sürü makale içeriyor.

Harry potterda bir suru karsiligi olmayan terimler var bunlari sallamadan okudunuz heralde

Ben biyografi okuyorum hem normal ingilizce oluyor hemde gercek hayat olunca okumasi pek keyifli

Şu listelerden ilginizi çeken şeyler bulursunuz bence:
www.goodreads.com
www.goodreads.com
www.goodreads.com
www.goodreads.com
www.goodreads.com

Project Gutenberg'de telif hakkı geçmiş eserlere bedava ulaşabilirsiniz. Mesela Sherlock Holmes hikayeleri ilginizi çekebilir. Hem de para harcamaya gerek olmadan çeşitli kitapları deneyebilirsiniz.

www.gutenberg.org

Bir avantajı yok.
Bahane arıyorsun.
Yıllık bakım yaptınsa yeterli.
Cam suyu haznesi tamamen normal su ise marketlerde de satılan antifrizli su ile değiştir.
Don olduğunda işe yarar sabahları.

Araç kaç model?

2015

daha önce sürekli serviste bakımı yapılmamışsa bir avantajı yok.
benim aracım servis bakımlıydı, ben aldıktan sonra da servis bakımına devam ettirdim. geçen oksijen sensörü bozuldu, 13bin liralık parçayı 2bin liraya değiştirdiler iyiniyet garantisinden. aracımda çok elektronik olduğu için ve daha önce sanayide ağzım yandığı için serviste sokuşturmalarına razı geliyorum.

benim de 2015 model arabam var. bakımlarını yetkili serviste yaptırmıyorum. ama avantaj sorduğunuz için yetkili servisin muhtemel avantajları bence şunlar olabilir:

- dışarıda çoğu yer arabayı bilgisayara bağlamaz. yetkili serviste bilgisayarla bir arıza bulabilirler (düşük ihtimal)
- aracı sıfır aldıysanız ve sürekli yetkili serviste bakım yaptırıyorsanız, iyi niyet garantisi devam ediyor olabilir. ama 9 yaşında araba için zor ihtimal.
- sürekli yetkili serviste bakım yaptırıyorsanız, ücretsiz yol yardımı vs veriyor olabilirler.
- saçma sapan bir özel servise gidiyorsanız, saçma sapan yedek parça kullanımı sonrası araca zarar verme ihtimaliniz var.
- çok nadiren de olsa, üretici araçta bir problem bulmuş oluyor ve servislere diyor ki "şu model şu yıl üretim araçlar servise geldiğinde, çaktırmadan ücretsiz olarak şu parçayı tamir edin / değiştirin".. ama 9 yaşındaki bir araç için zor.

genel olarak garantisi devam eden araçlar yetkili servislerde bakıma girer. garantisi bitmiş yaşlı araçları da servise çekmek için ara ara çok güzel indirimler yapıyorlar. onları da takip edin.

Hiçbir avantajı yok. Normal servisler için hava filtrelerini yağ filtrelerini ve yağı özellikle yetkili bayiden almanızı tavsiye ederim. Ben sadece işçilik yapacak birini buldum ve 500tl verdim değiştirdi.

kesinlikle beko-arcelik alırdım. miele falan o kadar para vermek gereksiz. neticede bozulan şeyler. 7-8 sene sorunsuz kullansam yeterli.

buna benzer sorular sürekli soruluyor. arama sekmesinden arama yapmak çok zor olmamalı.

bosch

bosch kullanıyorum memnun kalınca kurutmasını da aldım öneririm

bu iş şans işi bende siemens 8 kiloluk iq 500 var pişmanım memnun değilim. her markanın tutan modelleri var mesela benim makinenin 9 kgluk olanı daha sorunsuzmuş. ayrıca çok para vermeye gerek yok artık elektronik aletler çok kısa sürede arza verip bozuluyor.

beko ya da arçelik, fiyat yakınsa siemens

arçelik aldık, 10+ sene durmuştu, bir 7 daha garanti diye bakıyorum süresi bu.

www.hepsiburada.com

lg bakardım.

aylık faiz %5 desen 6a yda %30 yapar. normalde 78.000x1,30=100 bin civarına alman lazımdı.
iyi alışveriş

Yanlış hesaplamadıysam Aylık %4 faizden (PP Fonları ortalama öyle)
diğer seçeneğe nazaran 1.130 lira kardasın.

kredi-karti-ek-taksit.hesaplama.net

86 daha avantajlı güncel faiz oranlarına göre.

hocam notion duydum hic kullanmadim, ben soyle bir yaklasim sunayim. program dosyalari c:\users\kullaniciadin\appdata\local\programadi ve c:\users\kullaniciadin\appdata\roaming\programadi'nda tutulur. bunlari silersen programi her actiginda fresh olarak kullanirsin. bilgisayarin kapanmasi yani shutdown event id'leri ise 1074, 6006 ve 6008. bir tane .bat yani batch dosyasi olusturup program dosyalarini del yapan bir satir yazip, bu .bat dosyasini task scheduler'dan event id'ye gore execute ettirirsen amacina ulasirsin (boyle bir ayar var). boyle yazinca cok uzun oldu ancak cok basit. :)) gpt'den yardim alabilirsin istemem dersen ben yardimci olurum.

Valla normal bence. Böyle böyle insan kendini geliştiriyor öğreniyor ve deneyim kazanıyor. Ben de ilk defa yapacağım işlerde hep böyle bir kaygı güdüyorum. O sebeple benden deneyimlilere çokça soruyorum, onların yaptıklarına bakıyorum.

Mesleğim çok dikkatli olmayı gerektiriyor. Yapacağım bir hata geri dönülemez sonuçlara yol açabilir. Bu yüzden korku yaşıyorum, hep dikkatli olmam ve konsantrasyonumun iyi olması lazım. Buna rağmen mesleğime aşığım.

@amaranta ursula tek başına yapılmayan bir meslektesin belliki, bu kaygıyı paylaşabilecek insanlar olmasına sevindim, eminim işe yarıyordur. yalnızken epey zor

@rock n Roll aynı şekilde, azami dikkat istiyor. yorucu olmaya başladı. meslek aşkı şahane şey, çıkar tadını. ben de yaşarım sanmıştım ama yaşamıyorum

çalış abi. hazırlıklı ol. bu işi yapanların şikayetlerini, sorunlarını dile getirdiği platformlarda zaman geçir. sınava çalışır gibi çalış ve bir hiyerarşide bunları tut. lazım olunca çat diye çıkart ya da aklında yer etmesini sağla. mesleki sertifikasyonları al. bunlara çalışırken işine de çalışmış olursun.

Yetersizlik hissetmiyorum, hatta "ben yapamazsam kimse yapamaz" diyebiliyorum ama bazen çok zor işler çıkıyor, haliyle insan geriliyor.

Beceremeyecek olmaktan duyduğunuz endişe için harcadığınız enerjiyi en kötü ihtimal gerçekleştiğinde nenolabilir ki herkesin başına gelebilire yönlendirin. Belki de sizin hayatta öğrenmeniz gereken şey düşmemek değil çabuk ayağa kalkabilmektir. İnanın bir çok insan inanılmaz derecede gerizekalı ve bununla doğru orantıli şekilde özgüvenli. Mesleğiniz ve mesleğimize özgü incelikleri bilmiyorum ama evrensel kurallar şaşmaz. Onlar yapabiliyorsa siz kesin yaparsınız. İşe atılırken yaşayacağınız endişeyi güzel bir sonucun doğum sancıları olarak görün. Hayatın bir parçası olur böyle şeyler bir şekilde nasılsa halledersiniz

yeni şirketimde bunu yaşadım. bir gece ciddi sayılabilecek bir anksiyete atağı geçirdim ve tüm gece uyuyamadım. acilde diazem ve avil vurulmasına rağmen hem de.

sonrasında psikiyatrist ile görüştüm ve antidepresana başladım. şimdi iyi gidiyorum.

(bkz: imposter sendromu) bu, nerede görsem tanırım.

yaptığınız her şeyi not ederek, neyi neden yaptığınızı yazarak ilerleyin. böylelikle iki kere düşünme şansınız olur ve sonradan dönüp "bunu neden böyle yapmıştım" diye bulabilirsiniz.

bambaşka bir ortamda hiçbir şey bilmediğiniz bir yerde bu hisler normal. Burada yapılan temel yanlış saklanmak, sessizce beklemek çünkü gün gelecek biri size ne yaptın diye sorar; sebebi ne olursa olsun öylece beklediğinizi öğrenirlerse olumsuz bir intiba bırakırsınız.

Yapılacak şey basit, saklanmayın sorun anlamaya çalışın, böyle durumların anahtarı yüzsüzce soru sormaktır, karşı taraf sizi kovsa bile öğrenene kadar sorun ve yapmaya çalışın, sorunlarınızı herkes görsün.

Siz kaskoyu nereden yaptırdıysanız, yani acente olarak diyorum firma değil, orayı arayın, onların çalıştıkları avukatlar oluyor, durumu anlatın öyle parasıyla değil, kardeşim sizden yaptırdım yardımcı olun mesajı verin, gerekirse de o avukatın numarasını alıp ona sorun veya sordurun.

%100 kusurlu olsan da, karşı taraf değer kaybını sizin sigortanızdan talep edecek. onlara gerekli belgeleri gönderince sigortanız adama gerekle ödemeyi yapacaktı. avukat tutmasına da gerek yoktu boşa masraf.

siz bir şey vermek zorunda değilsiniz. tebligat gelirse de itiraz edin.

Aynı durumu şirket arabasıyla yaşadım. Bana ayrı, şirkete ayrı dava açmışlar. Araştırdıkça öğrendim ki bu kaza bilgilerine ulaşan(bu bilgi ekranlarına ulaşım pandemide çok genişletilmiş), çantacı dedikleri tipler değer kaybı olan tarafa ulaşıp adınıza dava açalım, kasko şu kadar öder ama biz şu kadarını alırız, komisyonumuz da olur diyorlarmış. Bunun son 3-4 yılda ne kadar yaygınlaştığını görüştüğüm sigortacı ve avukatlardan duyunca şok oldum. Maalesef kasko yaptırdığımız koca koca kurumların avukatları, çağrı merkezleri vb de yalama olmuş bu konuda, salladıkça sallıyorlar.

Ezcümle, avukata vekalet verdiyse zaten dava açacaklar demektir. Hiç bir ödeme yapmayın. Siz de bir avukat edinseniz iyi olur.

Gözünü korkutmasinlar, işleri senin kaskon halledecek. İlle İçim rahat etsin dersen yazıldığı gibi bir avukatla görüş.

Ayrıca değer kaybı aracın daha önce kazası yoksa kabul olur

@mirty, kaskoya da dava açmış oluyorlar zaten. Konunun özü kaskonun karşıladığı rakamın üstünde para koparabilmek.

Daha yeni ofisten arkadaşımızın aracında bir durum oldu, karşı tarafın kaskosu her şeyi karşıladığı halde hiç tanımadığı kişiler cep numarasından ulaşıp hem karşı tarafa hem kaskoya dava açmayı önerdiler. birden fazla kişi aradı, nasıl ulaşıyorlar tüm detaylara diye sormuyoruz artk, alıştık.

vekalet ücretinin yarısını ya da hepsini mahkeme sizin ödemenizi isterse ödersiniz ama birisi "ben avukata para verdim senin yüzünden, yarısını sen ödeyeceksin" diyemez. kaskonuza, sigortanıza haber verin, bu durumda ne yapmanız gerektiğini sorun.

"tebligat gönderirim" -> size ait bazı bilgileri size telefonda okuyup "adınıza olan hesaptan yasadışı örgütlere para gönderilmiş, hemen 10bin lira gönderirseniz meseleyi çözeriz" diyen dolandırıcılara benzemiş.

öncelikle kasko değil trafik sigortası karşılar. kasko da özel olarak ekletilmişse o ayrı. değer kaybından ziyade son yıllarda ikame araç bedeli de isteniyor. o sıkıntı aslında. yani aracın onarımda kaldığı süre boyunca kiralık araç bedeli de talep edilebiliyor. sigorta firması avukatlık ücreti de ödüyor. ama size ikinci kez ödeme yaptırmak mı istiyorlar acaba?

@ground karşı tarafın kaskosu vardı. ikame araç hakkını kullanmıştır sanırım. kiralık araç ücretini neden istiyor.

Öncelikle geçmiş olsun, benzer bir durumla şuan uğraşıyorum. Değer kaybı değil ama yatar parası isteniyor servis aracı tarafından.

1. Kaskonuz değer kaybını karşılamıyordur diye düşünüyorum, bunun için kasko ile görüşüp bu detayı öğrenmeniz lazım. Zamanında yaptırırken bunu da dahil ettirdiniz mi yoksa hariç mi?

2. Kasko kendini değer kaybı konularında uzak tutuyor avukat vs. oradan talep ederseniz alma şansınız pek yok gibi geliyor ama denemekten zarar gelmez.

3. Avukat ücretinin yarısı ya da bilmem neyin yarası tarzı sizden hiç bir para isteyemez. Ortada karara bağlanmış bir mahkeme sonucu yok. Anca şöyle olur aracımın değer kaybı var diyecek (daha önceden aynı alandan kaza yapılmadıysa) örneğin arka tampodan vurduysanız ve karşı aracın arka tampon daha önce değiştiyse zaten değer kaybı daha önce yaşandığı için yeniden bir kayıp yaşanmamış olacak dava açsa bile bir şey kazanamaz. Ama yok ilk kez bu alandan kazaya karıştıysa burada tercih sizin 20 bin TL vereyim mahkeme ile uğraştırma derseniz anlaşmaya gidebilirsiniz ama karşılığında noterde alacak verecek herhangi bir sebepten dolayı kalmamıştır yazısı almanız lazım.

3) Dava açıldıysa; avukat tutmanız faydanıza olacaktır. Kendi haklarınızı koruyamazsınız örneğin; %100 kusurlu olduğunuza dair bilirkişi raporu ya da polis tutanağı vb. var mı? Eğer bu tarz bir tutanak yoksa neye göre %100 kusurlusunuz davada bilirkişi talep edebilirsiniz % kaç karşı taraf suçlu diye. Bilir kişi de gerekli incelemeleri yapar ve kusur oranını belirtip Örneğin %90 kusurlusunuz aracın değer kaybını belirtir. Burada hem bilirkişi parası (sanırım 15.000 TL), hem karşı tarafın avukatlık ücreti, belirlenen değer kaybı, kendi avukatınızın ücreti ödemeniz gerekebilir.

4) Dava süresi yaklaşık 450 gün sonraya atılıyor İstanbul Anadolu Mahkemelerinde. Bulunduğunuz bölgeye göre süre değişebilir.

En doğru bilgileri avukatlardan alacaksınız, burada bizim gözden kaçırdığımız ve hakim olmadığımız çok konu var.

Örneğin; arkadaşlarında belirttiği son zamanlarda ortaya çıkan çantacılar benzetmesi ile bana açılan ilk dava Ankara'dandı. Daha hızlı sonuçlandırmak için sanırım.

Ben İstanbulda oturuyorum, servis aracı İstanbulda ikamet ediyor, kaza İstanbulda oldu.

Avukat tek bir dilekçe attı, bu dava ile alakalı doğru mahkeme siz değilsiniz dedi. O mahkeme düştü. Avukat olmasaydı nasıl gidip kendimi savunacağım diye düşünürdüm.

Kolaylıklar dilerim.

Ben Samsung Galaxy A52 kullanmıştım, 3 yıl sonra her şey gayet güzelken suya düştü yaptırdım vs ama uzun sürdüğü için yeni telefon aldım (çok zor alışıyorum, bunu tavsiye etmem) yeniden Samsung almak istediğimde A52'ye muadil bir model sordum bana A35 ve A55 dediler. Gördüğüm ve anlayabildiğim kadarıyla da epey yeterli cihazlar.

Honor 200 pro. Tam bir fp telefonu. 3 sene Samsung s20 fe kullandım. En son sabah şarjdan çektiğimde akşam 4-5 gibi cortluyordu. Honor ile temiz iki gün gidiyor şarjı. Diğer özellikleri de gayet tatminkar.

Xiaomi note 13.

Samsung a55

iphone iste.

edit: simdi gidip tr sitesinden baktim. $1000'lik telefonu $2000'e satiyorlar iyi mi. turkiye'de fiyatlarin ayni amerika'daki gibi vergisiz gosterilmesi lazim ki millet ne kadar duzuldugunu anlayabilsin.

boyle 30 bin gozukecek ama pakete eklediginde cat 60 bin yazacak. bu yapilmadan bu mankafa millet dolandirildigini anlayamiyor. konudan saptim ama sinirlendim sabah sabah.

Samsung A55 aldım geçen hafta gayet memnunum 17 bin TL ödedim.

Samsung a34 ten epey memnunum. 1,5 yıl oldu.

A55 +1, arkadaşımda var. Memnun.

A35 olursa o da olumlu.

Oneplus 12 kullanıyorum aşırı memnunum.

Oneplus 13 yeni çıktı bütçen dahilinde onu da alabilirsin.

kamera cok iyi olmasi onemli degilse samsung m51 siddetle tavsiye ederim. Bende bundan vardi, ciktigi gun almistim yaklasik 3-4 sene kullandim, gecenlerde S24ultra aldim ama aklim yine onda. Parmak izi yan tusta olmasi cok kullanisli, ve pili 7000, yogun kullanimda 2 gun gidiyor

Samsung s23 aldim 1 ay önce gayet memnunum. Şarjı yoğun kullanımda bile 1 gün gidiyor. Boyutu çok iyi tek elle kullanılabiliyor.

samsung s24 FE

yeni çıktı, gayet iyi

çok para kazanacaksanız şirketinizi vergi cenneti bir yerde açıp faturaları oradan kesin, oradaki paranızı bulunduğunuz ülkeye sokmak da artık işin püf noktası.

Durduk yere %30 ve daha fazlası vergiye gidince üzer adamı.

Yazılım mühendislik tasarım ise Türkiye, revolut iş görür. Yazılıma vergi istisnası var. Yüzde4e düşüyor vergi. Yazılım vb değilse Estonya

bu konular için mümkünse bir muhasebeciden bilgi almak sizi çok büyük belalardan kurtarır. vergi stopaj o bu şu derken başınıza büyük bela alabilirsiniz. neleri gider gösterebilirsiniz, neleri gelir göstereceksiniz..

Estonya çok makul baktığınızda. bir diğer alternatif de Dubai. serbest bölgede şirket kurmak çok mantıklı. Dubai şirketi ile türkiye'de bir bankada hesap açmak bile mümkün oluyor (. ama ilk maliyet biraz tuzlu olabiliyor.

selamlar, hekime bağlı olarak renk farkı yaşanmayacaktır. İyi bir cerrah ile çalışıyorsanız implant yaptırmaktan çekinmeyin derim. (Diş protez laboratuvarı işletiyorum-teknisyenim)

Neden fark olsun ki doktor skala üzerinden karar verecek hangi renk olacağına.

Maddi olarak sorun yoksa implant daha sağlam bir çözüm tabi ki.

kaplamada dislerin kaliyor uzerine yapiliyor. dogal dis yapisina en az mudahele eden tedaviyi yaptirmak mantiklidir. yani kaplamada daha cok dis kokun dogal, implant gibi civi cakmiyorlar kemigine.

zaten butun tibbi tedavilerde boyledir en az invasive yani vucuda minimum mudahele yaptiracaksin. hicbir insan mudahelesi milyonlarca yillik evrim kadar verimli olmuyor.

@antikadimag ben de öyle düşünüp kaplama demiştim ama bu aralar fikrim değişti. Çünkü normal dişleri küçültüyor, üstüne bir şey takiyor, o şeyin içine de küçük küçük şeyler girebilir ve ileride çürük vs yapabilir, bir de normal dişleri de aşağı doğru çekecek. İmplant ise evet ameliyat gibi ama sonra ise kendi dişin gibi devam. Bu sebeple emin olamadım

çok yakın bir arkadaşım implant konusunda uzman bir doçent. mevcut diş ya da dişten kalanlar kullanılarak yapılacaklar bitmediği sürece implant tavsiye etmiyor.

bu arada renk konusunda diğer arkadaşlar da yazmış ama genel olarak birebir aynı rengi tutturuyorlar.

İki dişiniz çekildi ve alternatifler diğer dişlerinizi kesip köprü yapmak veya implant yapmak mı? İmkan varsa tabii ki implant. Dişler zaten gitmiş. En azından diğerlerine zarar vermeyin. O köprülerin altı iyi temizlenmediği için orta ve uzun vadede bir dünya sorun çıkacak size. Koku yapması da cabası.

Doktora muayeneye gittim. Implant yapınca da üstüne kaplama konulduğunu ve bu sebeple diğer kaplamaya göre farkının sadece diğer 4 dişi kurtarmak olduğunu söyledi. Yani kaplamanin icine birdeyler kaçması vs gibi durumun her ikisi için de geçerli olduğunu söyledi. Düşüneyim deyip çıktım.

Dökülen yerde demirler ortaya çıktıysa, sıva dökülmesi değil o, bildiğin kiriş hayata küsmüş, 'Dua edin de deprem olmasın.' diye bağırmaya başlamış.
Herhangi bir eli mala tutan adam, biraz kum biraz çimentoyla görüntüyü kurtarır. Ama birkaç seneye yine dökülür o.

Fotoğraf görmeden yapılmış bir yorumdu. Yanlış olabilir.

demir çubuk görmüyor olmanız lazım. binayı kontrol ettirmeniz sizin yararınıza olur.

Destekliyorum. Zarf kovalayanlar azalır ve bahşiş terörü son bulur. Bahşiş alamadığı için araca zarar vermekle tehdit edenler var. Yola atlayıp hem kendini hem trafiği tehlikeye atanlar var. Karambol yaratıp gelinin ya da damadın üstünde 3 kuruş varsa çalanlar var. Zarfları ya da araçtaki başka değerli şeyleri çalmaya çalışanlar var. Yolunu kesip gitmene izin vermeyenler var. Var da var.

Ben iki yakın arkadaşım evlenirken ricası üzerine onların düğün arabası şoförlüğünü yapmıştım. Tek şartım arabayı süslemeyip bahşişçilere meze olmamaktı. Gelin de araba süsü olayını sevmediğini yıllardır söyleyen biri olduğu için sorunsuz sıkıntısız gittik ve döndük.

Artık bazı adetlerimizi, gelenek ve göreneklerimizi bırakmamız lazım. Çocuklar tanımadıkları insanlardan herhangi bir şeyi anne ve babalarının onayı olmadan almamaları gerektiğini öğrenmek zorundalar. Araba yola rahat devam edebilsin diye insanlar para atmamalı dişarıya. Bunu çocuklar mutlu olsun diye de yapmamalı. Kimse kimsenin çocuğuna bir şey vermesin. Anne, babası yanındaysa çocuğun, önce anne ve babasına sorsun " bunu çocuğa verebilir miyim?" diye. Çocuklar yabancılardan bir şey almayı normalleştirmemeli. Bunu yetişkinler de normalleştirmemeli. Para alabilmek için arabanın önüne atlayamaz çocuk. Ben çocukken hiç düğün arabasının önüne atlamadım, bayramlarda şeker toplamadım. Belki, paraya ihtiyacı var çocuğun ondan arabanın önüne atlıyor, işte bu yüzden insanlar, çocuğum para alabilmek için arabanın önüne atlamasın diye bakabilecekleri kadar çocuk yapsın. Ayrıca çocuklarını egitsinler.

İnsanlar, çocuklar mutlu olsun diye şefkat duygusuyla bazı şeyleri gelenek haline getirmiş ama herkes iyi niyetli değil.

"sanırım"dan yola çıkarak fikir yürütülecek bir konu değil bu. Eğer bunu yapanlardan gözünle gördüğün olduysa o zaman sanırım demezsin, ama görmedinse sadece öyle zannediyorsun belki de insanların günahını alıyorsundur.

Yapmak istemediği halde bu parayı bu şekilde dağıtma işini yapan niceler var. İmkanı olmadığı halde kredi çekip "âdet gelenek görenek"i yerine getirenler. Onların canı yanar. Bakarsın bir gün sana da canını yakacak şekilde iftira ederler. Bunu yapma.

Eğer böyle yapılıyorsa da hiç hoş değil, boş zarf saçmak hem doğaya ihanet hem oradaki insanları kandırmak ve ihanet etmek hem boşa zarf masrafı. Üçlü yalancılık. İnsanların önlerini kesmeyecekleri şekilde hareket etseler, mesela gelin arabası süslemeleri uygulanmasa veya bilindik arabayla değil de farklı bir arabayla ve vakitsizce gidilse çok daha iyi olur, çünkü üzerlerinde hak etmedikleri çok ağır bir baskı var, onları zararsızca atlatmak için bu yapılır. Ama ortalığa boş zarf saçmak sonuna kadar eblehçe.

çocuklar neden üç kuruşun peşinde koşuyorlar, insanlar neden çocuklara dur demek zorunda kalıyorlar ve neden böyle münasebetsiz bir çözüm yolu buluyorlar. çocuklar o üç kuruşu alınca gidip glikoz fruktozlu yiyeceklere verecekler gelişimleri beyin sağlıkları bozulacak, anne babalar bu konuda neden bilinçli değiller? deveye neden boynun eğri demişler misali biraz. bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.

boş zarf atmayı yanlış buluyorum. ya hiç atma, ya da atıyorsan içine para koy at. boş zarf atıp, çocukları kandırmanın lüzumu yok.

zetnikov madrm tik atabiliyordun önceki duyurularda niye atmıyorsun??

@muhayyer divan

Evet gozumle gordum ama malesef mi desem yoksa demsemmi bilemiyorum

Ben ortadayim bu konuda pek yorum yapamiyorum goruslerinizi merak ettim

@titanyum22

Hocam yeni ögrendim bilmiyordum bu ay cozdum bu olayi

normal insanların çocukları zarf peşinde koşmuyor zaten. geleceğin keko adayları salça oluyor arabaya o yüzden zarfı destekliyorum

Aynı amaçla 2 yıl önce bu zamanlar Hoover H-300 All in One diye bişey aldım. Baya araştırıp almıştım o zaman. Fazla para vermeye gerek yok, ısı pompalı olanı alın demişlerdi.
Uzaktan kontrol (hiç kullanmadım), anti allerjik modu vs vs vs hepsi var.
2 yıldır haftada 4 gün civarı çalışıyor mutlaka.
Ses seviyesi bizi rahatsız etmedi.
Elektrik tüketimi konusunda eski fatura ile arasında bizim fark edebileceğimiz bir tüketim bedeli TL cinsinden yakalayamadık.
Su giderine ihtiyaç duymuyoruz, suyu kapağında biriktiriyor.
Araya bir tahta koyarak çamaşır makinesinin üstüne kurduk, problem olmaz dediler. Yani o 500-1000 TL arası sattıkları aparatı da almadım.
Haftada 2 kere iç toz haznesini, 3-4 ayda bir de alttaki toz haznesini temizliyoruz, yeterli oluyor.

Not: Reklam-İşbirliği değildir :)

samsung kullanıyoruz 1.5 senedir çok memnunuz. ısı pompalı, a+++ enerji, hassas kuruma fonksiyonlu, havalandırma seçeneği olan, sessiz modu ile gece falan çalıştırabildiğimiz bir ürün tavsiye ederim. aynı ürün değil ama eşdeğeri ;

DV90BB9445GHAH

3 senedir grundig kullanıyoruz. Alman markalarına fazla para vermeye gerek yok bence.

ty.gl

bizim bütçe sorunu vardı, Electrolux kurutmalı makine aldık, çok memnunuz, hiç ayrı makine almayın, yıkamaya atıp kurumuş olarak almak çok güzel

Size suç isnat edilmeyebilir. Bilemedim, anlamadım, ticari gönderi mi, bodç mu, kira mı anlamadım diye salağa yatılabilir. Anma ev sahibinin yaptığı düpedüz sahtekarlık talebi. Edilmeyibilir ifademin diğer tarafından bakılır da suç isnat edilirse sahtekarlığa ortak olmuş olursunuz. Sonuçta apaçık 'kira' diye bir seçenek var, nesini anlamadın diyebilirler.
Ben hiç acımam, kira seçeneğini çakar geçerdim

ben size bir ceza geleceğini zannetmiyorum. sonuç olarak açıklama kısmında "kira" yazan bir havale/EFT var. ben devletin ödeme tipini KİRA yapmak zorundasınız dediğini zannetmiyorum.

20-25 dairelik bir aparat, salağa yatamaz ama sanırım vergiyi düşük ödemek için yapıyor.
Öyle ucuz da bir yer değil ,belki kiraları bu şekilde düşük gösteriyor bilemiyorum.

Bana ucu dokunur mu diye düşünmedim değil. Geçen yil kaldığı apart sahibi hiç boyle bir istekte bulunmadı,kira olarak yolluyorduk. Bu yıl böyle olunca fikir almak istedim.

Katılmak isteyen varsa beklerim bu arada, çok erken başlayacağım tura ama.

Gülhane'nin içindeki sosyal tesis güzel orada bir kahve ve tatlı molası verebilirsin.
Tahmini birkaç dakika sonra yanına bir kedi sokulur onunla oynarsın güzel geçiyor :)

Nasıl bir gezi planladın bilmiyorum ama ben genellikle Karaköyden başlarım yürümeye Gülhanede mola verip arka tarafından çıkarım Eminönü, Beyazıt diye devam eder sonra ya geri döner ya da orada artık bitiririm, yürürken zaten aralara dalıyorsun, çemberlitaşıdır, mısır çarşısıdır vs. gördükçe gözüne güzel gelen yerlere gire çıka biter. Erken başlaman ve mümkünse erken saati eminönüne denk getirmen keyifli geçmesi açısından önemli.

Güzel bir plan iyi eğlenceler diliyorum.

Bence yukarıdan aşağıya, yanii Süleymaniye Camii’nden İstanbul Ünv. Merkezi Kampüsü’nün çevresinden dolaşıp kısmen Kapalıçarşı’yı kullanıp Ayasofya ve Sultanahmet’e angaje olmak mantıklı. Hatta öncesinde, erken saat olacağı için Day Day Pastanesi’nden bir şeyler alınır. Gülhane’de yenilir. Mısır Çarşısı, Beta Han da sonraki duraklar olur.

rota olarak anlatamıyoruma katılıyorum sanırım ama çok da bi bilgim yok yalnız boza seviyorsan beyazıttaki vefa bozacısına da uğrayabilirsin.

Fatih Camii
Tekfur sarayı
Kariye Camii
Kale içi, Topkapı surları,
Topkapı sosyal tesislerinde çay
Fındıkzade Çukurbostan (görmeye değer mi diye tereddüt ederim)
Pertevniyal Valide Sultan Camii
Kadınlar Pazarı
Bozdoğan kemeri
Beyazıt Meydanı ve Camii, Sahaflar ve İstanbul Üniversitesi Kapısı
Kapalı Çarşı
Çemberli taş
Ayasofya
Blue Mosque
Yerebatan Sarnıcı
Gülhane Parkı
Topkapı Sarayı
Galata Köprüsü
Yeni Camii
Mısır Çarşısı
Tahtakale
Balat renkli evler, renkli merdivenler, patrikhane

şeklinde bir tur güzergahı olabilir.

o rota bence hep laleliden başlamalı.

- laleli
- beyazıt (burda çorlulu ali paşada bi türk kahvesi içilebilir, ortamı biraz farklıdır, eski günlerini de aratır ama müdavimi çoktur. sahaflara da uğramak iyi olabilir biraz vakit geçirmek için)
- Çemberlitaş (Şerefiye sarnıcına gidilebilir burda da)
- Sultanahmet, Ayasofya (Şerefiye sarnıcı olmadıysa yerebatan sarnıcına gidilebilir)
- Ayasofyanın dibinden, Caferiye sokaktan Gülhane (Burada da yine sosyal tesis ve arkeoloji müzesine gidilebilir)
- Sirkeci, Tren garı
- Eminönü (Yemek ve tatlı için karaköy tarafına geçilebilir)
- Buradan rota süleymaniye ya da balat olarak değişebilir.
- Süleymaniyeye gidilecekse ağa kapısı gibi yerlerde biraz çay vs içilebilir. Manzarası güzel olan cafeler var orda
- Balat güzergahı seçilirse de demir kilise, renkli evler.

Not: Fındıkzade çukurbostanda yürüyüş yapan yaşlı teyzelerden başka bir şey yok :)

Ben en yakın arkadaşımı hatta kardeşim kabul ediyorum artık onu, biz aynı yerde çalışıyorduk. Gerçekten çok zeki ve akıllı bir insan. Ben bunu ona da söylüyordum hâlâ söylüyorum. Onun dışında kimse için akıllı ve aptal diye düşünmem.

Aşırı gergin olmaları dışında gayet aklı başında insanlar. Aşırı sevdiğim, kanımın kaynadığı birkaç insan da var. Nazar değmesin, bu sefer çok memnunum is arkadaşlarımdan.

Yine de o sürekli stres hali, gerilim aşırı yoruyor, onu da ekleyeyim.

babadan kalma parayla çok akıllı olduğunu zanneden de var, dişiyle tırnağıyla güzel yere gelip tevazusunu zerre kaybetmeyen de, parası olup nasıl harcayacağını bilmeyen sosyal zekası 0 olan da. kibir bombası yerden bitmeler ayrı itici, akıllı görünüyor ama gel şu işi yap desen tonla laf kalabalığı olan da.. tabi tüm bunlar belki yaratıcı tarafından onlara sunulmuş biz sadece konuşuyoruz.

çoğunluğu patronların çocukları olunca akıllı bulmak epeyce zor oluyor. belki onlar da benim hakkımda aynı şeyi düşünüyordur.

Hepsini aptal buluyorum :)

@mutekebbir +100

İş ahlakına sahip olmadıkları için.

Zekiler baya.

benden zeki degiller ama benim hayatimin focusu dagildigi icin ben salak gibi duruyorum.

Hayir. Hepsi durust, olgun, akilli insanlar.

bir insanı akıllı ya da aptal bulabilecek kadar akıllı olduğumuzu kim garanti ediyor? bu yüzden insanları iş ahlakları ve verimlilikleri ile değerlendirmek daha doğru olacaktır.

zaman yönetimini doğru yapan, kendine verilen görevi iyi anlayan herkes yaptığı işi bir şekilde becerir. beceremiyorsa da, biraz fedakarlık yaparak işi yine de bitirir. şöyle bir örnek vereyim. bir çalışma arkadaşımla aynı işi yapıyoruz. ben 15 dakikada bitiriyorum çünkü hızlı düşünüyorum, hızlı yazıyorum, bilgisayar kullanımım çok iyi. ama iş arkadaşım yavaş düşünüyor, yavaş yazıyor ve bilgisayardan hiç anlamıyor. bir kaç tabloyu karşılaştıra karşılaştıra bir şeyler yapılması gerekiyor. ben excel vs kullanan kullana yapıyorum çok hızlı bir şekilde. bu arkadaşım da tabloları basıyor, saatlerce kalemle karşılaştırıyor. benim yaptığım işte hatalar oluyordu, o hiç bir şeyi gözden kaçırmıyordu.

upload.wikimedia.org

Bunun gibi mi?

@peki madem

40-50 mb büyüklüğünde arıyorum daha çok, epey büyük baskı için.

Bu tabloyu bulamadım ama aşağıdaki sayfanın en sonunda birkaç tane kaynağın linki verilmiş, belki diğer tabloları bulabilirsiniz?

ahomeisannounced.com

40-50 mb hali yok ama 112 mb olan hali vardı, şuraya yükledim :

dosya.co

Ben spor salonuna ilk kez girdiğimde Youtube icat edilmemişti henüz, salonda insanları izleye izleye squat bench press yapmayı öğrendim iyi kötü, PT'nin sana vereceği tek şey hareket formları ama PT'i de gerçekten biliyor mu bilmiyor mu o da şüpheli, internette milyonlarca sağlam içerik var hem hareketleri hem de programları en ince ayrıntısına kadar öğretecek, bunları araştırarak öğrenemeyeceğin hiçbir şey yok ama öyle de yapamam dersen PT de iyidir.

macfit spor hocalarına çok az para verir ve onları PT satarak hayatta kalmaya teşvik eder. bu sebeple sürekli PT teklif ederler bir ay geçer gene teklif ederler asla sonu gelmez. bir yerde onlar da haklı.

konuya gelirsek evet hiç bilmiyorsan kötü bir form gelişmene engel olur ve hatta sakatlığa sebep bile olabilir. ama serbest ağırlık yerine makina kullanıyorsan ve anlamsız ağırlıklar yüklemiyorsan makinalarda sakatlanma olasılığın pek yok.

fakat şu durumda hangi antrenör iyi veya kötü bunu ayırt etmen biraz zor. ben macfitde üyenin başında durum saçmasapan-hatalı hareketler yaptıran da gördüm çok sağlıklı öneriler veren de gördüm.

ücret çok gelmiyorsa hareket formlarını öğrenmek için tabi iyi olur ama işini iyi yapan bir antrenör keşfetmen lazım.

özel program tamamen pazarlama hilesi. tamam bir sakatlığın vardır fizyoterapiste gidersin özel program yazar, skolyoz için program çıkarır bunlar mantıklı. ama kilo alma-verme, kondüsyon için öyle kişiye özel programlara gerek yok. özel program çok gelişmiş sporculara lazım. bunun dışında temel prensipler herkes için aynı.

ben youtube dan arastırarak bıraz yapay zekaya sorarak (%100 dogru soylemesede)
birazda body forumlarında takılarak. dogru yanlıs yapa yapa ogrendım.

param cok dersen 3 ay kadar takıl hocayla hareketlerı vs kavra baya da soru sor ogren
iyi olur

ben hocaya verecegım paraya yapay zekalı kulaklık almıstım
bu da bı kafa yapısı sen nasıl ıstersen paran varsa ıyı bısı ama 3 aydan fazlasına karsıyım ben.

Erkek ptler genelde kadınlara yazmaktan pek ders veremiyor. Uzay bilimi değil sırf makinaların nasıl çalıştığını göstermesi için pt tutmak bence gereksiz.

ben bu özel program hadisesini pek anlamıyorum ve hatta kandırmaca olduğunu düşünüyorum. ulaşmak istediğiniz hedefi internette biraz araştırıp fikir sahibi olsanız, PT'lerin size yazacağı programı zaten kendiniz de yaratırsınız. çok atla deve bir hikaye değil.

PT meselesinin tek olayı ekipmanların kullanımı ile sakatlanmamanız için verecekleri ipuçları olabilir.

Makineleri tanımıyorum masumluğu... Bu yaşlara iyi gelmişsiniz. Verin 9 bin rahat edin.

bu cagda ne pt'si abi, demisler zaten ders satsinlar diye 3 kurus para veriyorlar cogu da yarim akilli tipler. youtube var, yapay zeka var, olmasa bile program olusturmak atla deve bir sey degil formlari ogrenmek zaten en kolayi parana yazik valla