Ekşi Duyuru

O da der ki geç gelebilirim ama ders saatinde buraya aitsin bu aralığa başka işini koyma

Fakat çok anlayışlı bi hoca ise belki sen de daha yumuşak bir dille sorabilirsin

Sorunuza cevap değil ama bizzat bir akademisyen olarak söylüyorum, bölüme ve dekanlığa şikayet edin. Bu kişinin işine ve sizlere saygısızlığıdır. Dönem başında saat 9-12 arasını birbirinize ayıracağınıza söz veriyorsunuz ve bu kişi sözünde durmuyor.

ev tipi makinelerde etleri küçük küçük doğramanız, yağını sinirini ayıklamanız gerekiyor. yoksa makine tıkanıyor. bir de önce büyük disk ile sonra küçük disk ile çekmek gerek. direkt küçük disk ile girişirseniz makine tıkanıyor.

@inheritance hocam etleri löp löp atmıyoruz da, böyle kuşbaşından hallice sinirlerini ayıklayıp öyle gidiyorduk kasaba. işe yarar sanırım linkteki.

bizzat yapmışlığım yok. ancak bu tarz ürünlerde motor kalitesi önemli gibi geliyor. açıkçası arzum'un 4 yıllık garantisi az geldi.

mesela 30 yıllık moulinex (tefal) marka doğrayıcı/kıyma mak/meyve suyu sıkacağı başlıkları olan bir ürün var, hala taş gibi çalışıyor. O sebeple marka olarak moulinex/tefal tavsiye ederim: www.tefal.com.tr

bosch'un da 10 yıl motor garantili ürünleri varmış: www.bosch-home.com.tr

salt kıyma makinalarına alternatif olarak mutfak şefi diye geçen hamur yoğuran makinalara da kıyma aparatı takılabiliyor. *1800-200W gücünde makul ürüne denk gelirseniz, onu da düşünebilirsiniz.

her markaya modele pahalı/ucuz demeden bakın, black friday döneminde olduğumuz için sürprizlere açık olun :)

edit: *1800W-2000W olacak

Bizde moulinex var şimdiye kadar bir sorun yaşamadık, memnunuz. 15 yıldan fazla olmuştur aktif kullanıyoruz

Kusursuz halinin kasko değeri 331 bin lira. Sağolsunlar epeyce hasarı olan, ekspertiz raporuna göre motoru/turbosu kontrol edilmemiş yani elde patlama potansiyeli olan araca 390 bin yazmışlar. Bu araç motoru da sağlıklı ise benim gözümde 250 binden fazla etmez ama siz bilirsiniz.

Onun dışında daewoo kalos teknik ikiziydi galiba bu araç. Haliyle düşük bir üretim kalitesine sahip. Bir ara kuzen almıştı, sorun yaşadığını hatırlamıyorum ama konfor anlamında rezalet olduğunu söylüyordu. Pek piyasası da yok. Yedek parça/usta konusunda sıkıntı yaşatabilir gibi geliyor bana. 250 bin dedim ama ben olsam hiç almam bunu, punto falan alırdım. Eğer dizel şartsa Fiat multijet bakabilirsiniz. Benzinli de olur derseniz japonlara bakın bence.

Piyasa arabası alın, parçasını ustasını rahat bulabileceğiniz. Renault, Fiat, Toyota, Ford, Hyundai gibi.

Ben olsam o paraya Renault Clio 3, Hyundai i20, Ford Fiesta falan alırım.

Riski azaltmak için; dizel ve otomatik almam, benzinli ve manuel alırım.

7 yil bunun sedan otomatigini kullandim. Bir suru derdi cikti, cikmadi degil, ama yine de iyi arabaydi.
Amma, gel gelelim piyasadan cekilmis bir marka, teknik destek 2022 de bitiyodu sanirim orjinal firmadan. Sanayide yaptirmak okey, ama yavas yavas ilgi bitiyodur artik. Diger yazanlara katiliyorum, elde kalmayacak, daha bilinir birsey tercih etmek daha mantikli.

eşimde vardı pek iyi bilmeyiz. ilandaki araç da sanayiden zaten hiç çıkmamış sanki.

1.3 Lt , ve 1.3 ltz uzun yıllar kullandım

artı özellikleri :

güvenlik donanamları iyi , yüksek hızlarda güven veriyor
özellikle 1.3 lltz 95 beygir o kasa için yeterli
fiat dizel motoru ile aynı olduğundan motoru sağlam
yol tutuşu sınıfına göre iyi

eksi özellileri:

1.3 75 beygir dizel sedan kasa için hantal kalıyor
ikincil piyasası zayıf
süspansiyonlar çok sert bu nedenle özellikle çukurlu yollarda alt takıp problemleri yaşanabilir
piyasadan çekildiği için Opel ortak parçları dışındaki parçalarda bulunabilirlik sorunu yaşanabilir

Her şeye rağmen eğer uzun süreli binelicekse temiz olanları güzel pazarlıkla alınıp binilebilir

not : ilandaki araç ls paket olmasına rağmen lt yazılmış. Lt ve ltz varken ls paket almanızı tavsiye etmem.

ben anneme teyzeme vs. omron alıyorum m1 basic modelini. koldan doğru olarak ölçüyor ve dayanıklı. her gün 3 kere tansiyon ölçen anneme 6 sene dayandı. ayrıca ekranındaki yazılar büyük olduğu için yaşlılar okuyabiliyor.

Doktorlar da artık @delidir yakalayin'nın dediğini kullanıyor.
Bende de var. 10 yılı aştı.

Eczacı arkadaşımda en iyisi Omron diyor

Kardiyologlar omron değilse çok ciddiye almıyorlar. Omron'un en basit modelini alın geçin zaten prensip aynı. Üst modellerde hafıza, bluetooth ışık vs gibi özellikler geliyor. Maksat ölçüm ise giriş segmenti de iş görür.

Yaklaşık on yıl önce aldığımız omron taş gibi maşallah. Kalibrasyonunda falan da hiç bir sorun yok.

Herhangi birinden alabilirsin zira ithal diye bir sey yok. Ucuz ve orijinal ariyorsun ama yok oyle bir sey. Ben de goruyorum "ithal" lafini kullanan, benzer imitasyonlarin bikac katina satiyor. Sacmalik.

instagramdan orijinal bi şey bekleme. kredi kartı ile satış yapmayan fatura kesmeyen, iade seçeneği olmayan sitelerden alım yapma. valid bir websitesi olmalı.

Gazete kağıdı ile bence

www.hepsiburada.com

şunun gibi bir alet ile. sünger tarafı ile yıkama, daha sonra çek çek tarafı ile temizleme.

kağıt havlu + camsil ile siliyorum ben. ama tekrar kağıt havlu alıp üstünden hemen kurulamak da gerekiyor. iz kalıyor yoksa. benim evim şırı ufak olduğu için bi ruloya çözüyorum tüm camları :D

www.kaercher.com

Camsil + gazete kagidi = camda sifir iz + parmaklarda siyah murekkep lekeleri (eldiven kullanin)

www.hepsiburada.com

ile

www.hepsiburada.com

İlki A 101 de var.

Mikrofiber bez ve camsil.

1 milyoncularda camlar için çekçekler var, çektikten sonra kalan ufak sularıda kuru temiz vileda ucu ile alıyorum iz falan kalmıyor.
çek çek olayına yarım sopa eklettim, yarım derken uzun bir ahşap sopayı yarıya kestirdim boyum ile camın en üst noktasına ulaşacağım şekilde.

ps. deterjanda önemli camsil harici deterjan lekesi kalıyor prille falan

Pella ve ilbeys isminde bezler var, sihirli bez de deniyor. Kadınlar arasında çok meşhur. Öneririm

İlbays in cam silme bezini kullanıyorum ve camlar genelde eğer çok kirli değilse sade su ile silebilirsiniz. Ben mesela çok beceriksizler bile hiç iz bırakmıyor. O kadar iyi ki bu bezlerin sahtesini bile yapmışlar:)

Öncelikle bir bez ve su ile kaba pisliği, tozu alıyoruz. Sonrasında camsil ya da sprey şeklinde su kıvamında olan herhangi bir temizleyici+ deri bez ya da cem beziyle temizliyoruz

passolig. 1200tl.

BeSafe Izi Flex Fix I-Size
guzel bir urun, bir sıkıntısını görmedim.
Ancak, sıfırı bu ara satilmiyor, stok yok. bulursan kaçırma derim.

Nuna da degerlendirilebilir.

britax römer advansafix 3 sict 9-36kg var memnunuz. 7 yaşında çocuk kullanıyor. başlık maksimuma geldi, omuzlar alttan dokunmaya başlayınca nasıl olacak ona bakmadım.

o yaş grubunda bahsettiğiniz markaların hepsi iş görecektir.
yazmışsınız zaten ama 9-36 olanlardan almayın direk 15-36 besafe izi flex +1

%60-62 arası olur muhtemelen. Ekim ayında da %63,47 imiş. Düşüş eğilimi var ama çok hızlı değil.

60 civari olur.

Demirbas listesi
kira odeme tarihi
evi bosaltma suresi (yani size tahliyeden once x ay once haber vermesi olayi)

bunlar onemli.
Babanizin ev sahibi dogrusunu yapmis. XXX adina YYY seklinde imzalanabilir. Ancak babanizin vekaleti de olmali.

Tesekkur ederim. Babamin vekaleti var, kontratta sadece imza kisminda adim gecse yeterli o zaman. Kira da babamin hesabina yatacak.

Tahliye icin de tahliye taahhütnamesi imzalatacagiz, sadece önlem amacli umarim sorun cikarmazlar. Kiralayanlari bu taahhütname icin nasil ikna ediyoruz? Cunku tarih kismini bos birakip imzalatmak gerekiyormus..

tahliye taahhütnamesinin imza tarihi, sözleşme tarihinden sonra olmalı. yani sözleşme tarihinden 1 hafta sonrasını yazabilirsiniz ama tahliye tarihi belirtilecekse orayı boş bırakın. ikna etme işi size kalmış, bu olmadan sözleşme yapmayız diyebilirsiniz ki ev sahiplerinin %99'u bu şekilde ikna(!) ediyor. eğer talibi çok olan bir gayrımenkul ise ikna etmek zorunda değilsiniz.

Bence de bir ikna durumu yok. Bu devirde tahliye taahhutnamesiz ev vermek cok riskli. Kiraciniza bunu soylersiniz isterse kabul eder. Bu arada tahliye taahhutnamesi ile bile cikarmak zor kiraciyi.

Ben sahsen Findeks notu istiyorum. Dedigim gibi tahliye taahhutnamesi sureci cok uzun. Tabi onu da isteyin ama bankalara borcunu zamaninda odemeyen adam size hic odemez. Borcuna sadik olan insan daha zor sikinti cikarir.

Kiralama işleri çok sıkıntılı. Acil bir ihtiyaç yoksa, kesinlikle evinizi kiraya vermeyin.

Standart kontratla sakın iş yapmayın. Mutlaka 4-5 bin tl para verip, bir avukata hazırlatın. Ayrıca tahliye taahhütnamesi almayı unutmayın. Ancak hiç birisi sizi tam korumaz, bunu da bilin. Kiracıya çık dediğiniz zaman diretirse, 4-5 sene mahkemelerde sürünürsünüz.


.

Kiracı olarak şunu söyleyeyim, mevcut kiram 23k, bir gün sektirmedim, tahliye taahhütnamesini baştan söylemediyseniz sonradan zaten imzalamam, ikna durumu yok, kırmızı çizgim.

Kiracı da aklı başında bir adamsa imzalamaz zaten.

Hayvan boku ile yeniyorsa insan boku ile neden yenmesin

Ağaç köklerinin de zaten kendi içinde filtrasyon süreci oluyor meyveler gayet tüketilebilir afiyet olsun

bir belgeselde boston'ın arıtma tesisini gösteriyorlardı. suyu arıtıp tekrar içme suyu havzasına bırakıyorlardı. katı atığı da granül şeklinde gübre haline getirip tarım alanlarında kullanıyorlardı. yani çok detaylı düşünmemek gerekiyor.

japonya insan atıklı gübre sistemi kullanıyor diye duymuştum. yenir neden yenmesin, içine girmiyor ya :D

genel bilgilendirme olarak, insan atığıyla gübrelenip büyüyen meyve sebzenin kendisinde sorun yok ama viral veya bakteriyel, kolera vb hastalıklar malumunuz düşük hijyen koşullarında dışkıyla temasta bulaşabiliyorlar, ve hatta o gübreleri üreten insanların kullandığı ilaçlar dışkıda iyice seyreldiğinden bölgede süper bakteri oluşumlarına sebep olup hastalık kaynağına dönüştürebiliyorlar, bu yüzden insan dışkısıyla gübrelemenin genel kullanım görmediğini hatırlıyorum. ayrıca hatırlamakta fayda var hayvan dışkısında bu sorunlar genellikle yok çünkü hayvanlardaki patojenlerin çoğu insana geçemiyor, hele de public insan dışkısı kullanılacaksa çok farklı bir senaryo var, iyi yönetilmesi gereken süreçler haline geliyor.

bazı işyerlerinin anlaşmalı olduğu osgb'ler var, bi sorun isterseniz. eğer yoksa herhangi birinde bunları yaptırabilirsiniz.

Gireceğin işe bağlı olarak hangi sağlık taramalarının yapılacağına o iş yerine hizmet veren iş yeri hekimi belirler. Neler istediklerini firmanın söylemesi lazım. Ondan sonra da bazı iş yerlerinin anlaşmalı olduğu sağlık kurumları ya da bu işe giriş sağlık taramaları da yapan OSGB'ler var.

Glyptoteket efsane bir yer ancak çok sessiz, müzeden çok kütüphane sessizliği var gibi düşünebilirsiniz. Ortasında kış bahçesi var, orası en uygun yer olabilir. Işık güzel, etraf güzel, her şey çok güzel. Ben de orayı önerebilirim. Orası değilse Kings Garden'ın tam ortasında olabilir...

Sanayi Bahçe
Ahmet Ustam Ocakbasi
Fikret Ocakbasi
Citir Ocakbasi

Gündüz deseydin Hemşin.

marcus

Geççi
Marcus

Gayrettepe maslak ne alaka anlamadım ama maslak sanayide kaburgacı cabbar var tavsiye ederim

@respect bu bölgeye yakınım o yüzden öyle dedim. Cabbarı denedim başka öneri yok mu?

Gecci çok iyi

e-sim.

e-sim derken Turkcell'i esime geçirmeyeceksin, gittiğin ülkenin hattını sana kiralayan e-sim servisi bulup ondan 3-5-10 euroya falan haftalık GB paketi alabilirsin. Tabii yenice bir telefonun varsa (esim destekli)
esimdb.com

Türk operatörler günlük hayvan gibi para keserek kendi paketini kullandırıyor. Çok daha pahalıya gelir. Galiba günlük 10 euro istiyor, bu şekilde kendi turkcell paketini kullanıyorsun :D www.turkcell.com.tr

telefonda esim özelliği varsa bne simden ucuza esim alın.

yoksa ordan hat alsın daha ucuza gelir.

O zaman ikinci soruyu sorayım. E sim kullanırken, banka mobil uygulamalarında sim değiştirmişsiniz diye arıza çıkıyor mu?

hayır

1 günlük 1gb yüklü hat pasaporta mühür vuran memur veriyor veya aşağıdaki linkten 1 günlük 10gb esim paketi aktifleştirebilirsin.

www.etisalat.ae

e-sim genellikle en ucuz yollu olanı. veya gidilen ülkeden fiziksel sim alıp kullanmak duruma göre daha ucuz da olabilir.

eğer kişi illa turkcell numarasını yurtdışında kullanmak istiyorsa 1- mevcut paketlerini yurtdışında da kullanabilmek için günlük +350₺ öder
2- turkcell'in www.turkcell.com.tr 2 haftalık yd paketini alır kendi numarasını kullanır. içeriği acayip kötü 2 gb 300dk/300sms 800₺ :)

tabi bunlar illa kendi numaramı kullanmam lazım e-sim başka sim vs olmaz diyenlere.

e-sim genellikle en ucuz yollu olanı. veya gidilen ülkeden fiziksel sim alıp kullanmak duruma göre daha ucuz da olabilir. ama kişi illa turkcell numarasını yurtdışında kullanmak istiyorsa 2 seçeneği var:
1- mevcut paketini yurtdışında da kullanabilmek için günlük +350₺ öder veya
2- turkcell'in www.turkcell.com.tr 2 haftalık yd paketini alır ve bu paketi kendi numarasında kullanır. (2 gb 300dk/300sms 800₺ :)

mantıklı. fransadan başvurabilirsin. paris ve amsterdam 2şer gün yeter bence. disneyland parise gitceksen +1 gün ekle en az

inci küpeli kiz tablosu den hag'da görmek isterseniz.

Foto olsa iyi olur
Hep mi az gidiyordu?
Foto hem giderin hem de duşakabin in olsun

Bıçak ucu gibi bir şeyle, o bardak gibi şeyin kenarından takarak, ama zarar vermeden, bardağı çıkarmayı bir dener misin?

Fotoğraf +1

Arkadaşlar foto çektim. Bu gider Avrupa'da. Bir aydır az gidiyor, öncesini bilmiyorum. Az gidiyor ama sorun olacak kadar değil. Fakat kısa süre sonra sorun olacak hale gelecek.
Bardak çıkarılmıyor gibi görünüyor.

Fotoda deliğin içinde bir siyahlık görünüyor, orası boşluk değil. O parçayı orada tutmak için gerekli bir plastik galiba, aynısından bir tane daha var.

Fotolardan sonuncusunda biraz pompalayıp bir miktar saç çıkardım.

ibb.co
ibb.co
ibb.co
ibb.co
ibb.co

Avrupa işi olunca, soru benim çalışmadığım yerden gelmiş oldu.
Gideri iyice su doldurup, pompayı itme maksatlı değil de, sadece çekecek şekilde kullanırsan (yani pompayı gidere havası boşalmış şekilde yerleştirip ani çekme şeklinde) bişeyler daha getirebilirsin diye düşünüyorum.

Yoksa, o memlekette bulunursa lavabo açıcı kimyasallar kullanılabilir. O yoksa deliğe karbonat döküp üzerine sirke dökmek işe yarayabilir.

Banyodan bir fotoğraf daha alabilir miyiz :) erotik mesaj gibi oldu ama :)

Şöyle diyeyim, şimdi bu duşakabin yerden 20 25 cm gibi yukarıdaysa, onun alın kısmı polyester bir malzemedir ve genellikle çıkar.
Böylece o duş teknesinin altı görülür.
Başıma söyle bir şey geldi, gider borusu o gidere normalden daha çok sokulmustu o yüzden su az gidiyordu.
Pompa +1
Lavabo aç da denenebilir ayrıca

GSS doktora gitmeye bağlı bir şey değil. Bir kaç sene önce bana da geldi tebligat ve ödedim.

Zorunlu araç sigortası gibi düşünün.

Yani devlet sana o hakkı veriyor. Karşılığında da prim borcu çıkarıyor. Hastaneye gitmezsen parayı ödememen gibi bir durum yok.

İl veya ilçede SGK müdürlüğü var. Oraya gidip konuşabilirsiniz. Maddi durumunuz ödemeye elvermiyorsa Kaymakamlığa yönlendiriyorlar. Onun dışında ödeyeceksiniz.

Hiç uğraşma iptal edilecek, ödemeyen milyonlar var, ben dahil.

maske takıp her yere febreeze boca edip dışarı kaçın, yarım saat sonra gelip bakın koku geçmezse küf olabilir

Arap sabunu ile bir posta, beyaz sirkeli suyla ikinci posta, karbonatlı suyla üçüncü posta. Kapılar, dolap içleri, banyo ve oda duvarları dahil.

Bu arada aynı şey sanıp glade falan almayın.
Titan+1

Ya da temizlikçi tutup her yeri güzelce çamaşır suyu
Arapsabunu vs ile sildireceksiniz

Duvarlar, tavan, radyatörler, kapılar, pencereler, dolap iç ve dışları ve daha ne varsa tamamı çamaşır suyu boca edilmiş suyla silinecek.
Tabi, duvarlarda, tavanda suya dayanıklı boya olması gerekiyor.
Öncesinde ve esnasında ve sonrasında cereyan yapacak şekilde havalandırma yapılacak.

Bu arada @titanyum22 -1
Çünkü sinmiş kötü kokuyu iyi kokuyla yok edemezsin. Bir süre için bastırırsın. Sonra iyi kokunun etkisi geçince kötü koku küllerinden yeniden doğacaktır.

Çamaşır suyu değil de bolca beyaz sirke tavsiye ediyorum. Çamaşır suyu akciğerlerinzi mahvetmesin.

@mirket,
Febrese kokuyu bastirmiyor, notralize ediyor. O yüzden glade vs ile karıştırmayın dedim.
Arabadaki sigara kokusunu bile. Çıkarıyor.

Su giderlerini koklasın. Lavabo sifonları U şeklinde değilse koku gelebilir.

Gaz kaçağı da olabilir. Doğal gazlı bir evse çürük sarımsak kokusu belirleyici olur.

Bir önceki kiracının evcil hayvanı varsa onun bıraktığı kokular olabilir. Duvarlarda koku olma ihtimali de var bu durumda.

Her yeri sirke ile temizleyin
evde eskiden kalma perde ya da baika kumaş içerikli eşya varsa ya atın ya yıkayın. koltuk varsa koltuk temizleme videolarını izleyip onu da yıkayın. kumaşa çok siner koku, temizlemeden geçmez.
evi deli gibi havalandırın sonrasında.
tüm lavabolara lavabo açıcı -> sonrasında karbonat

peynirlerimi balıkesir'den alıyorum: darbukakardesler
balımı marmaris'ten alıyorum: balcigokmen
şarküteriyi istanbul'dan alıyorum: etineniyisi
un çeşitlerini hanım sinop'tan bir yerden alıyor ama ismini bilmiyorum.
bazı sevdiğim baharatlar var bursa'daki bir yerden alıyorum ismini unuttum aklıma gelirse editlerim.

bir iki manisa, ardahan ve kars'tan peynir aldım ama pek beğenmedim ya da bir süre sonra bozdular. üsttekiler düzenli aldığım yerler.

sadece internetten aldıklarımı yazdım.

Noodleın sosları için zararlı deniyor.

Yuh. Resmen pornografi bu, açıkça şehvet. Kilo almamalarını anlayamıyorum çünkü. Yuh.

zararlı olan şey hazır noodle ve ramen'ler. evde kendin haşlayarak yaptığın noodle, spahettiden daha zararlı değil.

aralarındaki en büyük fark noodle'da yumurta olması. standart bir makarnada yumurta kullanılmaz. bir de noodle yemeklerinde tuz yerine soya sosu kullanılır.

Kaba anlamda fark yok, neticede kurutulmuş hamur işi yemeklik malzeme. Noodle kavram olarak daha çeşitli. Noodle şemsiye bir kavram, çeşit çeşit noodle var. Örneğin kimi noodle pirinç unuyla yapılıyor, hiçbir spagetti pirnç unuyla yapılmaz. Kimi noodle spagettiye daha çok benziyor, kimi hiç benzemiyor.

Spagetti şemsiye kavram değil, makarnanın spesifik bir alt türü.

Ancak yukarda da söylenmiş noodle'la ilgili söylenen o şeyler hazır noodle sosları ve daha da özel olarak monosodyum glutamat'la alakalı. Kimileri zararlı diyor kimileri tuzdan farklı bir etkisi yok diyor artık bilemeyeceğim. Ancak markasına göre msg haricinde tartışmalı katkılar da olabiliyor soslarda.

rock n roll+1
noodle soslarında çin tuzu var ondan zararlı diyorlar.

www.youtube.com

Peki bu zararlı katkılar hamurunda var mı

Monosodyum glutamat (çin tuzu) zararlı bir madde değil. Glutamat bildiğimiz amino asit. Sodyumlu tuzu sadece. Umami tadını alan reseptörleri uyarıyor (glutamat reseptörleri), o yüzden bu tarz gıdalarda tatlandırıcı olarak kullanılıyor. Zararlı olduğuna dair hiçbir kaynak yok

@nundu

Bağımlılık yaptığı kanıtlanmış mı peki, her yerde kullanıldığı ve lezzet artırıcı olarak kullanıldığı için merak ediyorum. Bence yapıyordur.

Yani tek başına bağımlılık yapmaz ama atıyorum cipste bulunduğu ve cipsin tadını güzelleştirdiği için daha fazla cips yemene neden olabilir. Dediğim gibi glutamat vücut için gerekli 20 amino asitten biri. Buna sodyum bağlayıp tuz hâline getirip yemeklere koyuyorlar ve yemeğin tadı güzelleşiyor. Bildiğimiz sofra tuzuna göre de çok daha az bir sodyum almış oluyorsun. Aslında yemek yemenin bug'ı gibi bir şey yani ama 1900lerden kalan ve ırkçılıkla da bağdaşan kötü şöhreti hâlâ devam ediyor.

Elektrikçi değilim ama kombilerde topraklama farklı oluyor diye biliyorum. Sadece kombilere özel ve farklı nir yöntemle topraklanıyordu. Elektrik mesleki forumlarında tartışıyorlardı okumuştum

benim de ayaklarım çok üşür. havlu çorap diye tabir edilen ürünlerden alabilirsiniz.

şunu da geçenlerde birisi verdi bana, sıcaklık konusunda fena değil. yumuşaklığı on numara. ayakta çorap yokmuş gibi his veriyor.

m.deichmann.com

yun corap denediniz mi?

decathlondan quechua marka termal corap aldim, memnumum.

konçu yüksek, çizme gibi olan panduflardan denesin. çok fark ediyor
www.tozlu.com
şunun gibi

Benim ayaklarımda ve özellikle parmak uçlarım çok üşür. Polaristen panduf aldım. Kar botum var birde du bakim ne vardı, el örme patiklerim de var. Botları her zaman büyük numara alsın. Kat kat giysin. Ben çözümü öyle buldum biraz. Elektrikli ısıtıcılar varmış denemeyi düşünüyorum.

Kan tahlili tavsiye ederim, dolaşım problemi olup olmadığına da bakılmalı ayrıca. Demir eksikliği varsa çok üşür. Önce bunlara bakın.

Yün çorap ve panduf +1
Bir de masa başında çalışıyorsa şu: www.ikea.com.tr

Düzenli kan tahlili yaptırıyoruz bir şeyim yok diyor bana. Yazın bile üşüyen biri, en çok ayakları üşüyor. Yün çorap denemedik hiç, pamuklu kalın çoraplardan giyiyordu hep. Yün deneyelim.

çorap+patik+şu panduf: www.trendyol.com

twigy mwigy bi sürü markadan almışımdır en iyisi buydu. çorap kalınsa patiksiz de ısınır. havalar az soğusa ayaklarım donar benim de, bu panduf çok iyi geldi.

www.thermoform.com.tr

thermal çorap

hakiki deriden mesh alın. ayaklar fırın gibi oluyor.

Emu avusturalya bot diye bisey var her yerde giyiliyor ona bi bak google dan

www.amazon.com.tr

taze çiçek

Interflora

Taze çiçek kesinlikle

20ye yakın siparişim oldu. Hepsi de görsel ile aynı gitti.inanılmaz.

Senin için fatura kesecek birini bulursun iş aldığın zaman kdvsini ödersin o arkadaşa. Faturayı o keser.

Marka araştırması yapıp istediğiniz alanda benzer marka olmadığını belirlemenizi ve marka başvurusu yapmanızı tavsiye ederim. En azından araştırmayı kesin yapın ki dava falan uğraşmak sorunda kalmayın.

Araştırma:
www.turkpatent.gov.tr

E-devlet üzerinden başvuru:
epats.turkpatent.gov.tr

Deer hunter: peki hizmet sundugum sirket demez mi ne alaka buradan mi fatura gosteriyosun diye?

Senin dediğin şeyi ben de yaşadım ama farklısını. Dedik ki üst şirket olsun. E ama isimler farklı olacak... Faturada da farklı olacaklar. Neyse hizmet aldığın şirket ile fatura isimleri farklı olabiliyor çok normal. Önemli olan bu ikisi arasındaki bağı isteyenlerin görebilmesini sağlamak. Bizim hizmet aldığımız bir firma var adı birşeyler. Fatura geliyor farklı bir isim altında. Marka adı ayrı bunu barındıran şirket ayrı yani.

Paran yoksa en azından internetten en son şahıs firması kuruluyordu onu bir denesen?

El yapımı ürün, mum, tarhana falan biraz daha farklı diye biliyorum. Evde üretim, el işi gibi şeylerde vergi muafiyeti oluyor, fatura kesmeniz gerekmiyorsa şirketler gider makbuzuyla da ödeme yapabiliyor (diye biliyorum).

Selam Kittie,
Yıllık gelirin 2024 yılı için 200.000 TL'yi (arızi kazanç sınırı) geçmediği durumlarda gider pusulası düzenlenebilir. Yani hizmet verdiğin şirketler senin adına gider pusulası adında bir belge düzenler, bu fatura yerine geçer.
Yıllık gelirin 2024 yılı için 200.000 TL'yi geçiyorsa gider pusulası düzenleyemezsin, bir serbest meslek makbuzu düzenlemelisin. Bunun için vergi dairesinden serbest meslek erbabı mükellefiyeti açtırıyorsun. Evrak işlerini online halletmek istersen e-serbest meslek makbuzu kesebilirsin. Serbest meslek makbuzunda stopaj yer alıyor, yani hizmet verdiğin şirket senin adına vergi kesip devlete öder. Yıllık gelir vergisi beyannamesi verdiğinde bu stopajları ödeyeceğin vergiden düşersin.
Serbest meslek makbuzu yerine fatura da kesebilirsin. Bunun için şahıs şirketi ya da Limited Şirket kurmalısın. Fatura kestiğinde stopaj olmayacak, bu da KDV hariç bedeli tahsil etmeni sağlar, serbest meslek makbuzunda her faturadaki %20 stopaj devlete ödeniyor. Faizin yüksek olduğu günümüzde vergiyi erken ödemek mantıklı değil, mümkünse bu nedenle fatura kesilmeli.

Kendi markanı kurmak çok kolay. Peki madem yazmış. Genelde aracı ajanslar kullanılır ama kendin de rahatlıkla yapabilirsin. Evet, mal satanlar vergi mükellefi. Internet ortamında verilen reklam hizmetleri (influencerlar) üzerinden %15 stopaj yapıyor bankalar. Bu durumda şirket vs. kurmaları gerekmiyor ama seninki böyle bir şey değil. Verdiğin örnekte de mal satılıyor, online reklam hizmeti değil.

Senin için önerim bir şirketle anlaşarak fatura kestirmen olur. Aranızda bir protokol imzalarsınız gerekirse, yasal bir zemini de olur.

Paris'i bilmiyorum ama kalacak yer hariç yeme içme ulaşım vs. öğrenci standartlarında günlük ortalama 20 euro yeterli oluyor. Marketler hazır (sıcak/soğuk) yemek konusunda çok gelişmiş ve ucuz, 3-4 euroya bir öğün rahat hallediliyor. Sürekli kafe-restoran-bara gidilmez tabi, haftada 1-2 anca.

hangi sehir olduguna göre cok degisir ama 600-700 euro'ya idare eder. fransa genel olarak euro zone ortalamasından pahali bir ülke.

Araç tipleri değişiyor ancak dsg sistem olarak hala aynı.bunyüzden de her zaman sorunlu olmaya devam edecek.

çift kavramalar biraz risk.

işimden dolayı çok usta tanıdığım var. hyundai ustaları mesela 7 ileri çift kavramalarının ilk versiyonlarını sıkıntılı bulur.

stellantis'in mhev arabalarındaki 6 ileri dct edct'lerinde de sıkıntı var ilk üretilenlerde.

stellantis'in fiat tarafının ayrı geliştirilmiş 7 ilerileri de biraz sıkıntılı, compass'larda falan bulunan.

mercedes'lerin çift kavramada pek şikayet bulmadım. yine olabilir.

ben her zaman manuel tercih ederim sorunsuzluk açısından.

2014-2021 arasında 7 yıl dsgli seat ibiza kullandım tek bir sorun yaşamadım. Bu kadar çok markada kullanılan bir şanzımanın tek tük sorunlu çıkması onu kronik arızalı yapmaz bence.

Dar cevremden ornek verip genellemek istemiyorum ama bu markalarin yenileri beni daha da cok korkutuyor. Bir arkadas sifir VW aldi, araci 1 ay falan en az serviste kaldi, bir sorun olmus, cozulmesi en az bu kadar zaman aldi. Turkiye'de sallamiyorlar vs durumu da degil, olay Hollanda'da geciyor.

Yan komsum 2015 falan hybrid Golf aldi, bu direk intihar zaten bence, kisa surede elektrikle ilgili bir sorun cikti, 6 bin euro gibi bir masraf cikardilar serviste, 5-6 bin euro zararla cikardi elden yaptirmadan.

Neyse tam soruya cevap olmadi ama bu markalarin bariz guzellikleri var ama ben kacinma taraftariyim.

Bursun sitesinde su yaziyor:
All Chevening applicants must submit their education documents, references, and one unconditional UK university offer.

1 - UK universitesinden teklif alirken hangi CV/egitim detaylarini verdiniz? Eger "ayni alanda" ikinci masterinizi yapmanizi kabul etmislerse bunu bu belgeler de soylelecektir.
Benim tavsiyem, bir sekilde cok kolayca aciga cikacak bilgileri gizli sakli tutmamaniz.
UK de sistem guven esasina gore isler, ama bu guveni kotuye kullaniminin da cezasi agirdir. Bursunuzu bosuna yakmayin.

2 - Nicin ayni konuda "ikinci master" yapmak istiyorsunuz? [abc] konusunda master yapip [ABC] konusunda PhD yapmaniz normal karsilanir. Hatta [ABC] doktora yapip daha sonra UK de [def] konusunda da master yapmaniz bir deyeceye kadar kabul edilebilir. Ama tR de [abc1] basteri yapip UK de de [abc2] masteri yapmak istemenizin sebebi ne? Hem size zaman kaybi... sadece UK den [abc] masterim var demek icin gereksiz bir caba. Belki Tez pratigi disinda farkli bir ders/bilgi aktarini olmayacak bile!!

3- Evet, eger bu tur bir basvuru ile karsilassaydim eger cok iyi ve ikna edici bir sekilde aciklanmamissa bu basvuruyu redderer, baskasina hak tanirdim. Eger bir sekil mulakat asamasina gelmis olsaniz bile mulakatta epey bir terletirdim adayi.

dickies hic gunluk durmuyo laptop cantasi gibi. herschel guzel. suna da bakabilirsin spor icin almistim cikaramadim.... www.amazon.com.tr

kullanıcı erkekse:
1. her kıyafetle gitmez "taktik" görünümlü ve açık renkli olması sebebiyle. yanlarındaki fileler belli bir yaşın üstü için çocuksu. üstünde tutma kulpu yok, bazen bu handikap olabiliyor.
2. zaten renginden ve tarzından falso. biraz sokak tarzı / rapper falan giyiniyorsa belki...

kullanıcı kadınsa:
1. fileler ve kulp konusu aynı. üstelik filelerin rengi, çantanın genel rengiyle çok uyumsuz. sadece yazın veya baharlarda kullanılabilir.
2. sırf "Herschel" yazıyor diye 3bin o çantaya çok. resimden bile bağırıyor, "ben bu fiyatı hak etmiyorum." diye.

dickies ürünleri genel olarak gördüğüm en sağlam ürünler oluyor ancak en üstte tutma yeri olmaması çok büyük falso.

Ikisi de kullanissiz ve demode. Laptop girmez , matara girmez..

O yüzden bu
got-bag.com

Arthur

Ercan

Mümkün olduğunca kısa ve vurgulu bir isim olmalı. Kral, çiko, kont, dost gibi.

Laki

ben hep yemek isimlerinden giderim tipi sizde ne çağrıştırıyorsa. köpeklerimin adı pide ve macundu, kedimin adı reçeldi.

Hector

Vurgulu tek hece, Çok heceli olacaksa da son hecesi vurgulu bir isim, köpeğin adını öğrenmesini, sizin adı söylerkenki tonlamanızdan, sizi sevgi ile mi kızarak mı adını söylediğinizi anlamasını sağlar.
Adı aynı zamanda komut olarak kullanılacağı için bu hususa dikkat edin.

Layka

Pide +1 :)

Hiç köpeğim olmadı ama balıklarımın adı salça, sucuk ve nutellaydı. Küçüktüm o zamanlar:p şimdi bi kedim olsa adını mochi koyabilirdim ya da tofu

Köpeğin tipini görmeden isim koyulmaz, gelince foto at o zaman söyleriz.

Bir liste yapmışım, paylaşayım, benimkiler daha cok büyük ırka uygun, bir de Bruce+1

Patron
Müdür
Tembel
Bisküvi
Maskot
Obur
Haylaz
Hayta
Çapkın
Haydut
Miskin

Madem küçük ırk, adı "buçuk" olsun. Hem son hecesi sert,eğitim diline uygun.

hero

Shepard!

Guapo İspanyolca, Bello da İtalyanca yakışıklı anlamına geliyor. Dişi olsaydı canım falan derdik :)

DOG TAX!!
evcil hayvandan bahsedip resim atmamak ne bilimsizliktir, ne vicdansızlıktır!!birbir

illa resmini çekmişsindir, paylaş da ona göre isim bulalım

tipini görmek lazım +1

japon tınılı isimleri seviyorum. suşi, yoko, kaju vs.

arkadaşlar tipini yükleyemedim çünkü ben de henüz sadece mevcut sahibinin kucağında bir fotosunu gördüm. Başka görmediğim için o kişiyle olanı paylaşamadım kusura bakmayın :)

@a perfect life, tesekkur ederim. fakat avrupa'da yasayan biri olarak pizza yemeyi tercih etmem acikcasi. daha lokal, avrupa'da pek de olmayan bir seyler ariyordum.

tesadüfen bulduğum çok iyi bir tool var.
www.top-rated.online

buradan dilediğiniz gibi filtreleme yapabilirsiniz. normalde haritalarda karşıma çıkmayan yerleri, hidden gem'leri, en iyi mekanları böyle keşfettim. yunanistan gezimde de, kendi şehrimde de inanılmaz yerler buldum.

instagram hesaplarında gördüğünüz şeylere hemen atlamayın. çoğunluğu reklam çıkıyor, tatsız tuzsuz şeyler oluyor.

Kaleciler geri pasta artik çalım falan atıyor ya da hata yapip gol yiyorlar

Aslında geri pas kuralı biraz değişti, eskiden takım arkadaşına çarpan ya da uzaklaştırmak için gönderilen topun kaleciye gelmesi de geri pas sayılıyordu ve kaleci eliyle alınca bu tip serbest vuruşlar çıkıyordu ama artık niyet kaleciye pas değilse kendi takımımızdan çıkam bütün toplar artık geri pas sayılmıyor. Bu yüzden artık yanlışlıkla atılan geri paslar kalktığı için bu tip serbest vuruşları sebep olan pozisyonlar göremiyoruz.

Doğru doğru evet eskiden kasti bir durum olmasa bile çarpmalarda falan da geri pas olarak değerlendiriliyordu o yüzden sık görüyormuşuz.

İkisi için de

Temsilciler meclisi için her iki yılda bir, çift sayılı yıllara gelecek şekilde seçim olur. Tüm temsilciler meclisi üyeleri yeniden seçilir.

Senato için de seçimler yine çift sayılı yıllarda, iki yılda bir yapılır ama senatörlerin görev süresi 6 yıl olduğundan senato üyeleri aşamalı olarak seçilir. Her seçim döneminde görev süresi dolanlar kafar üye için seçim yapılır. Bu da senatonun 3'te birine denk geliyor.

Her dört yılda bir de başkanlık seçimi oluyor.

Ayrıca eyalet seçimleri de var.

Sürekli bir seçim var kısaca :D

Normalde audio restoration işinde endüstri standartı izotope RX'tir ölümcül vaziyette değilse cızırtı da, oda etkisini de makul şekilde alabilir. Win için var standalone versiyonu. Fiyatı biraz tuzludur, "şey" versiyonunu bulmanız çok zor değil. (Şey derken legal kastediyorum :D) Tabii profesyonel bir audio araç olduğu için azıcık adaptasyon gerekebilir bastım çalıştı tarzı değil her ne kadar arayüzü basit olsa da eskiye nazaran.

Ayrıca AI araçlar baya iyi bi vaziyette şu aralar, nvidia ekran kartınız varsa onun sanırım donanım destekli ama ücretsiz bi aracı vardı baya baya iyiydi.
Ücretsiz dakikalarca işlem yaptırabileceğiniz AI araç bulmanız sanırım zor.

Adobe podcast limitler dahilinde ücretsiz kullanılabiliyor. 30 dakika 500 mb dosya günlük 1saat limit.

Sesi iyileştirip temizliyor.

Başka var mı önerisi olan arkadaşlar?

audacity iş görebilir, ücretsizdir fakat öğrenmek gerekir.

Brandayla örtüyorum, abus disk kilidi(alarmlı) ve zincir takıyorum. Kameranin gördüğü yere park etmeye çalışırım. Ulaşması zor bir noktasında elektriği kesen anahtar bağladım. 1 aydan uzun süre binmeyeceksem muhakkak kapalı garaja koyarım. Başka da yapacak birşey yok bence.

ek olarak bir de kasko, çalınma teminatli.

Abi sokakta 5 liran düşse alırsın, yüzbinlik aletleri nasıl bırakıyorsunuz? Otopark masrafı vs çalınması...

bırakabiliyorsanız otopark, içim rahat eder. disk+zincir bir de AirTag koyulabilir. Hareket halinde bildirim geliyor ve takip edebiliyorsunuz konumu. Sele altına bi yere gizlemek lazım.

Max iki dil bilip 1000den az kitap okuduğunu düşünürsek işe yarar bir şey olup senin bulamamış olman çok daha olası.

Şu an da benim işime yarayacak o kitap hangisi biliyor musunuz? Obsesiften kurtulmak. Birde şey, yediklerimin bedenime yaramasını sağlayacak uygun egzersiz rutinini hayatıma oturtabilmek. O kitap nerdesin?

Arada çıkıyor. Keşke ben öğrenciyken bu kitaptan haberim olsaydı dediğim çok kitap oldu.

Abi bence cevabı da vermissin. Bantlama.

Consensus'a bakabilirsin

Poe.com’da envai çeşit yapay zeka modelleri var. Ayrıca bu envai çeşit yapay zeka modelleri ile özelleştirilmiş custom botlar var. Ücretsiz deneyebilirsiniz. Bir bakın, beğenirseniz ücretli devam edersiniz.

şebeke için o cihazın bir telefondan farkı yok, imei kaydı yapılmadan çalışmaz. 120 gün sonra kapanır.

Mesela araç takip cihazlarının birçoğunda imei basit bir sms komutu ile değiştirilebiliyor. Öyle bir durum varsa işe yarar. Aksi takdirde dendiği gibi 4 ay.

Sınırdan gir çık yapsa alet süre uzar mı yoksa 4 ay kesin mi?

uzamaz

istanbul metrosunu kötü bulmuyorum.
daha iyi mutlaka olabilir ama şu hali kötü gelmiyor.
siyasi görüş asla katılmadı yoruma.

İstanbul Metrosu son derece temiz bir metro. Berlin, Münih, Budapeşte ve Amsterdam’dan gelen misafirlerimin tamamı metronun temizliğini övdüler. Havalandırma ve iklimlendirme konusunda 20 senedir ciddi bir sorun yaşamadım şahsen.

Arızalı merdivenler elbette oluyor ama arızanın giderilme hızı kötü değil bence. Bu kalabalığa arıza elbette olur. Anormal değil.

Otobüs temizliği de bence iyi. Leş gibi bir otobüse bindiğimi hatırlamıyorum. Leş gibi taksiye çok bindim, orası ayrı. Çok iyi çalışan bir otobüs uygulaması yapılamaz zira trafiğin hali ortada ancak İETT’nin Otobüsüm Nerede uygulaması bence gayet güzel çalışıyor. Sürekli kullanıyorum.

İstanbul’da şartlar dahilinde fena olmayan bir toplu taşıma var. Son yıllarda yapılan metro atağı ile epey iyileştiğini düşünüyorum. Elbette mükemmel ya da çok iyi değil ama iyiye gittiğini bizzat görüyorum. Bence toplu taşımanın en sıkıntılı yeri metrobüs. Sözde geçici bir çözümdü, o laflar anında unutuldu ve kalıcı bir çözüm haline geldi. Öyle ki, şu anda metrobüsü toplu taşıma sisteminden çıkarmaya kimsenin cesareti yok. Metrobüs yerine raylı bir sisteme geçilmesi zorunlu.

Yani metronun leş gibi lokması, kalabalık yüzünden. Doğru düzgün şehir planlaması yapılmadığı için 20 milyon insanı bir şehre tiktigimizdan bunun yaşanması normal. Buna belediye bir şey yapamaz. Girişlerde insanları mi yıkasınlar?

Klimalarda vs de bir sorun görmedim. Kaldı ki yine kalabalık yüzünden çalışan klima, havalandırma da bir işe yaramiyor çoğunlukla. Yine de Londra Metrosu'ndan sonra İstanbul Metrolari size tertemiz gelebilir mesela.

Bu yazdıklarınız içinde bir tek merdivenlerin sürekli bozuluyor olması sorun. Çözülmesi gerekiyor sahiden.


İstanbul'un esas sorunu nüfus. Bu da yılların birikimi. Düzenli bir planlama ve nüfus dağılımı olmadığı için hiçbir zaman mükemmel bir toplu taşımaya sahip olmayacak.

genelde m2'ye biniyorum. bazen tek durak m7'ye bindiğim oluyor. bunlar için kötü diyemem.

geçen tramvaya bindim 5 yıl kadar sonra. iğrenç kokuyordu. içeri işenmiş üstüne de dezenfektan dökülmüş gibi her yer.

m1 ve o taraflardaki metrolar da kötü.

ama hep dakik metrolar, çok nadir aksaklk oluyor. o yüzden metrolara notum kötü değil.

otobüsleri çok az kullanıyorum. eski ile kıyaslayamam ama mobiett vardı, güzeldi. şimdiki otobüsüm nerede uygulaması çok kötü. lazım oldu bugün otobüse binmem gerekti ve sanırım gelmedi. sefer atladı ya da bir şey oldu. değişti ya da güncellendiyse haber verilmedi. ayrıca otobüslerin kimisinin durak ekranları yok. bazen hatalı gösteriyor. bazısı aşırı ses yapıyor. geçen başım döndü otobüste gürültüden. desibel ölçer yükledim telefonuma ve 110 gösterdi ibre. bir kere de bi metrobüsten inmiştik yanacak galiba diye. içerisi duman olmuştu ve şoför duman nereden geliyor diye incelemişti. sonra devam etti yapacak bir şey yok diye.

klimalar çalışıyor ama yetmiyor. havalandırma kötü. otobüsler pis. çok pis.

ya içler acısı demek istemiyorum. aşırı bi kullanım var. daha iyisi nasıl olur bilmiyorum ama kötü evet.

önceki yorumlarda da belirtilmiş, daha güzel ifade edilmiş.
sorunun önemli kısmı yönetimden ziyade nüfusla ilgili.

İstanbul toplu taşımasını her yönüyle kullanan ve kullanmış biri olarak. Metro, Metrobüs, otobüs, Şile, Silivri, Kurtköy vs vs.

Bu ara iett otobüs sayısını azalttı. Kafasına göre hat değiştiriyor. Metro ve tramvay istikametindeki otobüsleri kaldırdı. Kaldırınca metro ve tramvay yetmez oldu doğal olarak.

Otobüsüm nerede uygulaması berbat. Mobiett çok daha iyiydi. Nefret ediyorum bu appten.

Otobüsler pis. Otobüslerin klimaları çalışmıyor.

Metrolar temiz ama yetmiyor. M7de de üst üste gidiyor insanlar.

2010dan kalma Mercedes metrobüsler berbat durumda. Klimaları çalışmıyor. Yazın eziyet. Süspansiyonlar kötü. Her yerinden ses geliyor.(İktidar kredi vermedi sanırım yenileme için o yüzden böyle)

Metrobüs beton yol olayı bence sürdürülebilir değil. 20 sene dayanacakmış. Niyeyse bana 2 sene zor dayanır gibi geliyor. Acayip konforsuz beton yol. Sürekli sallanıyoruz. Ve sanıyorum altına demir vs. Atmadılar. Dümdüz betonu koydular. Nefret ediyorum beton yol olayından. Bence rezalet bir durum olacak 2-3 seneye.

Yenibosna metrobüs durağı aylardır bitmedi. 200-300 metre sıra oluyor insanlar. Metrobüs sırası. Beşyol durağı da geçen sene aynıydı maalesef.


İstanbul’da sanıyorum 25-30 milyon insan var. Su tüketiminden İbb bu durumu yorumlayabilir. Toplu taşıma, bireysel ulaşım, trafik vs vs. İstanbul çekilmez durumda. Ve diğer şehirler de İstanbul’a benzemeye başladı. Deli gibi göç alıyor Ankara’nın batısı. Doğudan, Suriye’den, İran’dan. Nereye kadar böyle devam edecek bilmiyorum.

İstanbulun çok güzel olduğu ve yaşanılabilir hissettirdiği tek zaman bayram tatilleri. Onun dışında berbat.

Dünyanın 131 ülkesinden daha kalabalık bir şehir. Yunanistandan belçikadan Avusturyadan kalabalık.
www.aa.com.tr

Kesinlikle ve kesinlikle siyasi bir gönderme olmaksızın yazıcam.
20 yıldan fazladır İstanbul'da toplu taşıma kullanıyorum. Hangi yıllara denk geldiğini tam kestiremediğim ciddi iyileştirmelerin olduğu bir dönem oldu.
Neydi o iyileştirmeler:
-Cep telefonlarında ilgili uygulamalar
-Otobüs içi durak takip ekranı.
-Otobüs duraklarında yer alan duraktan geçecek otobüslere dair bilgi ekranı.
-Otobüs duraklarında otobüslerin yanaşma cepleri.
-Akbil sistemi, ödeme yöntemleri, aktarma uygulamaları
-Doğalgazlı otobüsler
-Cam,metal tasarımlı şık duraklar
Sonra bir duraklama dönemine girildi. Yeni iyileştimeler yapılmadığı gibi mevcut saydığım sistemler de işlemez oldu. "Devamlılık esastır" ilkesine tezat olacak şekilde bazı uygulamalar adeta sahiplenilmiyor gibi.
Engelli biri olarak yazıyorum ki yürüyen merdiven arızalarına şimdikinden daha çok rastladığımı hatırlamıyorum. Hele ki bazı noktalarda alternatifi olmayan çok uzun merdivenlere denk geliyorum ve arızanın devam ettiği günleri sayıyorum. Hızlı müdahale yok maalesef.
İstanbul toplu ulaşımında tramvay en eski hatlardan biri. 1995'ten bu yana dönemsel izlenimlerimi sıralayabilirim ki şu anki kadar sıkıntılı, sinir bozucu, kullanışsız bir dönemi hatırlamıyorum.
Son dönem İETT şoförleri ile de ilgili birkaç satır yazmadan edemiycem. Eskiden İETT şoförlerinde bir kamu hizmeti veriyor olmanın ağırlığı, naifliği vardı. Onları işini yaparken izleyince bir okuldaki öğretmenin, bir devlet dairesindeki memurun duruşu, görünüşü gibi halleri vardı. Şu an kıyafetleri, duruşları sürüş biçimleri inanılmaz farklılaşmış görünüyor bana. Otobüsün içinde yolcuyken de, kendi aracımda yoldayken de İETT otobüsleri şu an tedirgin ediyor, endişeli bir ruh haline sokuyor. Yazdıklarımı giriş cümleme rağmen siyasi bulacaklar olabilir. Kamu hizmetlerinde siyasi bakışım yoktur. Önceki yönetimde de şimdikinde de kurumla yazışmalarım, uyarılarım hiç farklılık göstermemiştir.

herkesin cevabını kabul ediyorum ama bazıları siyasi olmasa bile korunma güdüsüyle yapıldığı o kadar belli ki. eğer istisnai bir lokasyon ve zaman kullanmıyorsa istanbul'da toplu taşımayı beğenmek için muhakeme yetisini kaybetmiş olmak gerek. spesifik örneklerle sabaha kadar tartışabilirim. kalabalık ve diğer kötü şehir metrolarını kıstas gösteterek haklılık çıkarmak çok saçma.

sana sonuna kadar katılıyorum.

bu sebeple bıraktım artık. araba ve motosiklet aldım. yakıtını vergisini de düşünmüyorum.

adam leş gibi sigara kokusuyla metroya biniyor. parfumun üstüne sigara siniyor falan, mercedes aracıyla metro açılışına gelen başkan da kadim istanbul diyor.

ben oy vermiştim ve de. rams park ve de aynı şekilde. a parti b parti fark etmeksizin, ayıptır.

daha da oy falan kullanmam diye düşünüyorum. zamanıma yazık. taşradaki adamn umrunda değil hayata, sadece şehirde geçerli bunlar.

metrolar eskisiyle aynı
otobüsler eskisinden kötü (eskimesiyle de alakası var)
klimalar keyfe keder açılıyor, filtreler değişmemiş muhtemelen

nufus etkisi var, yollar da toplu taşıma da eskisine göre daha kalabalık, yollar her saat kalabalık

konuyu siyasetten bağımsız değerlendirmek zor.

Ama yaşım itibariyle iki farklı parti dönemini de gördüm. İstanbul'da toplu taşıma hep aynıydı. Hep vasat. Yani iki dönem de birbirinden daha iyi değil. Yeni yönetimin en büyük hatası eskinin iyi yaptığı şeyleri de çöpe atmak oldu.
(mobiett iyi bir uygulamaydı mesela ve iyi çalışıyordu)

Bahsettiğiniz sorunlar basiretsiz ve iş bilmez birim yöneticilerinden kaynaklı.
Toplu taşıma ciddi bir organizasyon konusu.
Türkiye'de de belediyelerin en beceremediği şey organize olmak.

Bir de şu var, o parti bu parti fark etmez.
Türkiye'de siyaset güç elde etmek ve kendi ekibini güçlendirmek için yapılıyor.
Hangi partiden olduğu fark etmez. Bir parti yönetimi devraldığı zaman bütün hizmetleri kendi grubuna yakın şirketlerden almaya başlıyor.

Bakım ihaleleri, inşaatlar, hizmetler vb... Belediye dışından hizmet alması gereken her yerde bu böyle.

Yani kimse yetkinliğe vb bakmıyor. Bu firma kimin firması diye bakıyor.

Türkiye siyasi fanatizmi aşamadığı sürece bu böyle devam eder.

Şöyle düşün X Partisi var. Y partisi var.

X Partisi yönetimde. Mesela bir hizmet başlatıyor. Y Partisi taraftarları dalga geçiyor küçümsüyor.

Sonra Y Partisi iktidara geliyor. Aynı hizmeti başlatıyor. Y Partisi taraftarları öve öve bitiremiyor bir dönem önce dalga geçtikleri şeyi. Bu sırada X partisi taraftarları küçümsüyor.

ya da bir belediye hata yapıyor, partiye göre savunuluyor ya da yeriliyor.

siyasi fanatizm böyle kör etmiş insanları.


Bunun dışında organizasyonel beceriksizlikler de cabası. Yine partiden bağımsız söylüyorum bugün mesela İstanbul'da maraton organize ediliyor. Tamam köprüyü kapatıyorsun bu işin alameti farikası. Ama Avrasya Tünel güzegahını niye kapatıyorsun? Şehrin büyük çoğunluğu güneyde yaşıyor. Güneydeki iki geçiş güzegahını da kapatıyorsun. Bu işte bir planlama hatasıdır. Maratonu avrasya güzegahına sokmazsın şehir rahatlar.

Bunların her yerde olduğunu düşün, sorunların nedenini anlarsın.

Bu tip organizasyonlar uzun vadeli bilgi birikimi ve planlama istiyor toplu taşıma gibi. Ama her 5 senede bir tüm yöneticiler, çalışanlar değişirse o da çalışmaz.

Muhtemelen hasarlı bir paket indirmişsiniz. Özel mesaj gönderiyorum.

toxic masculinity kaynaklı fesatlık olsa gerek. ömrü hayatımda aklıma gelmedi birine benden iyi bir şeye sahip olduğu için küfretmek.

korna çalınma süresinden bazen tahmin edilebiliyor :)

hocam kimin ferrarisi lambosu oldugunu ogrenmek istiyorsan direk sor bence, lafi dolandirmayalim. :)

Ben bi kere Porsche testine katılmıştım orda hissettim evet