[]

Tehlikeli Arkadaş

Merhaba,

Size tehlike yaratan,asılsız söylemler ve iftiralar vs atan,aranız bozulduğunda herkesle aranızı bozan kişilere karşı nasil bir tutum sergileyip daha az zarar görmeliyiz sizce?

Ayni is yerinde olduğumuz için çok uzaklaşma durumu maalesef olamıyor.

 
Hayatından çıkaramıyorsan yalanlarından bir kaç tanesini ortaya çıkaracak çok temiz net deliller biriktir ve herkesin ortasında yüzle.
Ahmet böyle böyle dedin ama yalan söylüyorsun. Arkamdan konuşmaktan vazgeç yoksa diğer yalanlarını da böyle öğrenir herkes.
Gibi. Korktuğunu gösterme ama bunu yaparken de sağlam ve kararlı ol. O korksun
  • kisa  (01.02.22 07:20:48) 
@kisa,korku yok zaten,ama bu durum da insanların sorgusuz olması asil ilginç durum.Bir çok kisi muhakeme yapmayı tercih etmiyor,asil cam sıkıcı taraf maalesef bu.


  • kendinibulankadin  (01.02.22 07:33:17) 
Ona bir şey yapamazsın ne yazık ki. Bir sürü psikolojik ve sosyolojik açıklama yapılabilir ama sonuçta değiştiremezsin. Etrafı değiştiremezsin, ancak kendini bunlarla baş edecek şekilde değiştirebilirsin.
Ne yazık ki haklısın

  • kisa  (01.02.22 07:55:25) 
tehlike yaratma
asılsız söylem
iftira
ara bozma

gibi hobileri olan bir kişiye karşı yaptığın her çıkış onun ekmeğine yağ sürer. çünkü onun liginde oynamış olursun. lig dediysem de çok alt tabaka bir lig bu. seviyesine inersin bir nevii.

yapılacak şey merhaba merhaba dışında ignore etmek. yok saymak. yanaşmaya çalıştığında da bozmak. başka bir seviyede olduğunu, sana bulaşamayacağını ancak böyle gösterirsin.

sonuç ne olursa olsun, onun istediği olmamış olur. sen de istediğin huzura kavuşursun.
  • onemoremile  (01.02.22 08:31:41) 
Mesafeli ve iyi geçinerek


  • photo85  (01.02.22 09:45:29) 
@photo85,maalesef iyi geçinmek istemiyorum.Çünkü bu bana ters.Ben içimden gelmediği şekilde davranamıyorum maalesef.Politik olmayı pek beceremiyorum.


  • kendinibulankadin  (01.02.22 20:17:11) 
@onemoremile,aslinda en güzel yöntemlerden biri.Umarim yaparim.


  • kendinibulankadin  (01.02.22 20:18:10) 
[]

insanlarla iletişim önerileri

merhaba,

ben insanlara normal ya da standart davrandığımı düşünürken sürekli kadın erkek farklı kişilerden kendimle ilgili "önceleri senden çekiniyordum, resmi ve soğuk görünüyordun" ya da "bazen sen de saçmaladığında rahatlıyorum, sen de bizim gibi insanmışsın diye düşünmeye başlıyorum", "seninle konuşmadan önce sanki hizaya girmek gerekiyormuş gibi hissediyorum" gibi yorumlar duyuyorum.

ben insanlara karşı mümkün olduğunca saygılı, nazik ve ölçülü olduğumu düşünüyordum. girip çıktığım ortamlarda merhabalaşırım, ayrılırken en azından gülümseyip başımla selam veririm öyle vedalaşırım. günlük hayatımda bol bol teşekkür etmeye çalışırım.

bilemiyorum nerede hata yapıyorum ama ben böyle düşünürken, insanların benden çekindiğini öğrenmek biraz beni üzüyor, çok çabuk samimi olamıyorum belki ama en azından saygılı olmaya özen gösteriyorum. acaba bu mu yanlış anlaşılıyor diye düşünüyorum bazen.

apartmanda denk gelince selamlaştığım insanlar oluyordu. geçen gün girişte denk geldim bir kaç kişi tanışmış kendi aralarında sohbet edip gülüyorlardı. acaba sohbet edecek hemen ne bulmuş olabilirlerdi :) onları görünce karşılıklı gülümseyip iyi akşamlar dileyip bunu düşünerek ayrıldım.

neyse, ben aslında insanlarla sohbet etmeyi, elimden bir şey gelecekse yardımcı olmayı seviyorum. farkında olmadan kurduğum bu resmiyet çizgisini sizce nasıl daha yumuşatabilirim.

daha mı güleryüzlü olmalıyım, özellikle gidip ben mi yakın ilgi göstermeliyim bilemiyorum ama insanların benimle çok da çekinmeden iletişim kurabilmesini istiyorum.

kendimi çok iyi ifade edememiş olabilirim ama sizin de konuyla ilgili önerilerinizi duymak isterim.

vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkürler şimdiden :)

 
Ben de böyle şeyler çok duydum. Bence bu yaratılış meselesi. Yapabileceğiniz bir şey yok.


  • dissendium  (31.01.22 23:06:16) 
Öncelikle yalnız değilsin :v

Tıpatıp olmasa da aynı sorunu ben de yaşıyorum. Gerçi sorun mu aslında o da muamma. Ama şöyle bir gerçek var; insanlara zor ısınıyorum. Ha belli bir aşamadan sonra canciğer olduğum çok insan var ama genelde bu süreç bir hayli uzun oluyor.
Sonrasında da "ilk zamanlar ne kadar soğuktun/ umursamazdın" gibi dönüş aldığım çok oldu. Ki aksine çok sevecen olduğumu düşünüyorum. Ama ikili ilişkilerde kendimizin nasıl hissettiğinin pek önemi olmuyor :) Bu gibi yaftalamalar genelgeçer, çoğunluğun kabul ettiği davranış biçimlerine dayanarak yapılıyor galiba. Mizaç meselesi galiba gerçekten. Kabullenip, barışmak lazım. Çünkü reddedip rol yapmanın çok daha kötü olduğunu düşünüyorum. Doğru arkadaşlıkları, doğru ilişkileri, gün içindeki minik sohbetleri dahi yakalamak biraz şans, biraz da cesaretten geçiyor.
  • lüzumsuz adam  (31.01.22 23:26:20 ~ 23:29:51) 
Bu bir mizaç meselesi ama bu tarz "aşırı" mesafeli vibe'ın altında yatan sebep genelde kişinin savunma mekanizması neticesinde kendiliğinden oluşan "kalkan" oluyor.

Senin bahsettiğin saygılı olma durumu "benim bir çizgim var, aramıza bu çizgiyi çekiyorum, sakın bunu aşma" demek. İnsanlara bunu çok belli ettiğinde insanlar doğal olarak aman bulaşmayalım diyorlar.
Ama saygılı olmak böyle bir şey değil, tanımadığımız insanların default olarak bize saygısızlık yapacağını düşünmek sağlıklı değil.
Tabii asıl sorun, bunu bilerek yapmıyorsun muhtemelen. Yani "hayır herkes bana saygısızlık yapacak önkabülüm yok" diyebilirsin ama farkında olmadan bu tarz bir savunma kalkanı geliştirmiş olabilirsin.

Bunun nedenleri arasında sosyal iletişim gelişmezliği, büyüme zamanında yaşanan rezillik içerikli travmalar, insanlarla sosyal bağ kurmadaki dengesizlikler olabilir. Psikolog değilim, çok atıp tutmak istemiyorum ama bana öyle geliyor ki bu kadar takmana sebep olacak bir durumdaysan bu savunma kalkanını indirmek için, temelindeki muhtemel sorunlara eğilmen faydalı olur.

Mesela ben eskiden insan bozamazdım, azıcık samimi olan biri densizlik yaptığında cevabını veremezdim. Sonra ister istemez insanlar benimle kolay samimi olmayıp benimle uğraşmasınlar diye başta soğuk olmayı tercih ettiğimi fark ettim. Bilinçli yaptığım bir şey değildi ama zaman içinde özgüven kazanıp gerekene gerektiği yerde cevap verebileceğimi hissettiğimde o kalkanı kaldırdım çünkü artık ihtiyacım yok.

Velhasıl, madem bundan rahatsızsın, bu işe savunma mekanizması yönünden bakıp bir alternatif bulabiliyor musun onu göz önünde bulundur diyeceğim naçizane.
  • Bruce  (31.01.22 23:43:13) 
goy goy yapmıyorsundur fazlaca, her konuyu her olayı ciddiyetle karşılıyorsundur, muhabbet sırasında X konusundan Y konusuna geçiş yapamıyorsundur. bunlar tahminlerim. bu arada bu söylediklerinin hiç bir kötü yanı yok. sanki sana gıcık olmuyorlarda saygı duyuyorlar gibi geldi bana.

o iki kişi de günlük konularda goy goy yapıyorlardır aralarında. sen yapmıyorsan adamlar naapsın.

not: hızlı etkileşim için tanımadığın insanlara merhaba yerine naber demen daha etkili olacaktır, naber diyince karşı taraf sanki seninle tanışmışda hatırlamıyormuş gibi hissedecek ve daha fazla ilgili davranacak. dolayısı ile etkileşimi hızlıca yükseltebilirsin.
  • selam  (01.02.22 01:15:48 ~ 01:30:34) 
mizaç meselesi.

aslında teşhisi kendin de koymuşsun "...ölçülü olduğumu düşünüyordum."

ölçülü insanlara bu tarz yorumlar gelebiliyor. ölçülü olmak iyidir, insanların senden biraz çekinmesi de iyidir. gerçekten diğer türlüsü insanın canını çok daha fazla sıkıyor.
  • taçsız kral pele  (01.02.22 20:04:04 ~ 20:04:27) 
[]

Kadın Sevgiliye Kozmetik Almak

Merhabalar malum 14 şubat yaklaşıyor.

Takı d.gününde almıştım. Parfüm vs de klasik geliyor. Kozmetik seti gibi bir şey mi alsam dedim. kendisi kozmetik seviyor ama sonra aklıma şöyle bir şey geldi.

Kişisel bakım/kozmetik tarzı bir hediyeyi alınca "ulan ben bakımsız mıyım da bana böyle şeyler alıyor" gibi bir düşünce olur mu acaba ? Ne dersiniz hanımlar.

 
Başlığı okuyunca "tersten anlaşılabilir" diye benim de aklıma geldi, bir de trip yapmayı seven bir yapısı varsa eyvah eyvah.

Düzenli kullandığı bir set, marka vs varsa sarf malzemesi olarak, alabilirsin. Zaten kullanıyor çünkü.
  • John Bloor  (31.01.22 12:12:56) 
Böyle zamanlarda gördüğünde hoşuna giden, istediği, ama normal şartlarda para verip almayacağı şeyleri almak iyi oluyor.
Sallıyorum, highlighter çok beğeniyordur ama ona bütçe ayırıp kendi için almıyordur, bu durumda alınabilir bence.

  • veritaslibertas  (31.01.22 12:28:29) 
sephora'dan veya benzeri bir yerden hediye çeki alın, ufak sembolik bir hediyeyle birlikte verin gitsin. sevdiğini bildiğiniz için alıyorsunuz hediyeyi sonuçta ama direkt spesifik ürün çok ters bi zamanda yanlış yorumlanma ihtimalini barındırırken dilediğince harca gülüm temalı hediye yanlış yorumlanamaz bence. en fazla kolaya kaçmış iblis falan denilebilir, o da olsun o kadar.


  • evde liyakat kalmamis  (31.01.22 12:32:30 ~ 12:40:43) 
Abi kendi keyfine göre bir şey alırsan bozulabilir ama ben bu konuda kendine has bi tercihin olduğunu düşünmüyorum benim de yok mesela ama kendisinin düzenli kullandığı kullanmaktan zevk aldığı bi ürün vs varsa onu alabilirsin tabii yanlış anlaşılacak bir durum oluşmaz.


  • Zaman Tamircisi  (31.01.22 12:33:04) 
asla bakimsiz anlami cikmaz ama alacagin urunun ona hitap ettigini bilmen SART. rastgele krem alamazsin veya makyaj malzemesi falan. ancak peeling tarzi seyler olabilir o da tek basina cok bi hediye havasi vermez. belki cok populer urunlerden sepet yapabilirsin serum, gozalti kremi, lip balm, highlighter ve allik tarzi seyler olabilir. aa hatta yazdikca limonian geldi aklima ayak maskesi, el maskesi var cokzel


  • ala09  (31.01.22 12:34:32) 
Krem falan almak çok zor. Daha biz kendi cildimize iyi gelen şeyleri bulurken zorlanıyoruz, cilt tipimize göre içerik bakıyoruz deniyoruz ediyoruz. Bu riskli bence.

Fiyatlar uçmuş ama makyaj yapıyorsa şunlar çok iyi. Cilt rengine göre allık highlighter vs de olabilir. Hediye çekine de +1 diyorum

www.sephora.com.tr

www.sephora.com.tr

www.sephora.com.tr

www.sephora.com.tr
  • jazzabel  (31.01.22 13:03:31) 
Teşekkürler cevaplar için.

Evet dediğiniz gibi spesifik olarak bilmek zor.

Ben daha çok şu tarz set gibi bir şey düşünmüştüm.

www.beymen.com

@jazzabel evet makyaj yapıyor çok olmasada. linktekiler de olabilir, ilgimi çekti.
  • ceketimi alip cikcam  (31.01.22 13:33:03) 
Normalde de bakım yağları kullandığını biliyorsanız hoş hediye ama bu seti ben mesela asla kullanamazdım çünkü bu yağlar bende sivilce yapıyor.


  • jazzabel  (31.01.22 13:56:33) 
sephora'ya mac'e hayır demez ya.. al geç :)


  • lcha  (31.01.22 14:00:04) 
en mantikli seylerden biri hazirlandigi alani bir sonraki gordugunuzde belki ortadaki urunlerin fotografini cekip gidip onlardan almak olabilir. Problemli bir cildi varsa, cok spesifik bir makyaj tarzi vs varsa rastgele urunler bosa gider. Yani bana sevgilim isterse Mac'ten alsin, isterse bana ozel imal ettirsin ruj veya far surmem. Ama kullandigim retinol kreminin yedegini alirsa hos olur, gibi...
Haliyle kullandigi markadan hediye ceki de mantikli olabilir.

Edit: yani soruya cevabim su ki 'ya bakimsiz mi diyor bana' demem ama cok alakasiz seyler almissa (yukarida bahsettigim gibi) 'yahu hic mi tanimiyorsun beni' diye dusunurdum veya cilt tipime uygun seyler degilse 'hay allah ya emegi bosa gitti' diye uzulurdum.
  • sopiro  (31.01.22 15:25:19 ~ 15:26:31) 
Makyajında far kullanıyorsa kesinlikle far paleti. Cilt ürünü biz kendimiz bile bulana kadar göbeğimiz çatlıyor çöp olabilir güzelim hediye.


  • cilekli pasta  (31.01.22 15:52:28) 
ben de almamaniz taraftarıyım. istedigi bir seyi biliyorsaniz/ogrenebilirseniz alin tabii ama bilmeden kozmetik almak riskli bence. alerji olur bir sey olur.


  • rallied  (31.01.22 17:53:42) 
[]

Düğününde kendi gelin makyajını ve gelin saçını yapan var mı?

Kendimi bildim bileli kuaförlerle şansım yaver gitmedi. Olmadı bir türlü. Elim makyaja çok yatkındır, yeterli malzemem var, devamlı yapıyorum. Saç konusunda da eh işte diyelim. Zaten düğün için salık saç veya arkadan çok hafif tutturmayı ve saç aksesuarı takmayı planlıyorum. Kuaförden randevu almasam bu işleri kendim halletsem diyorum ama hata mı etmiş olurum?

Siz ne yaptınız? Aramızda düğün günü saçını, makyajını yapmış biri var mı? Yetişebildiniz mi? İçinize sindi mi? Pişman oldunuz mu?


 
normalde yapılır da düğün günü stres olur, heyecan olur vs. tam istediğiniz gibi olmaz bu sefer daha fazla stres olursunuz. gerek yok bence, önceden işinin ehli birini bulup düğün günü gidersiniz. zaten bir kerelik bir şey, işin ustası yapsın.


  • rose parks  (30.01.22 18:47:11) 
Benim eşim viski içe içe kendi yapmıştı saçını da makyajını da


  • aids rakun  (30.01.22 20:24:33) 
makyajını kendin yapabilirsin bence ama saç için kuaför daha iyi olur.


  • theseachange  (30.01.22 20:28:31) 
yapabilirsiniz tabii neden olmasın. yani çok büyük prodüksiyonlu bir makyaj ve saç düşünceniz yoksa, hep yaptığınız türden bir şey yapacaksanız gayet kendiniz yapabilirsiniz. elinizin yatkın olduğunu söylemişsiniz, makyaj için özellikle, alışkınsanız ve kendi tarzınızı güzel yansıtacaksanız bence ne güzel. saçınız da normalde çok uğraştırmayan bir saçsa ve düzgün durmasını sağlayabilecek bir iki spreyiniz ya da malzemeniz falan varsa kendiniz takılabilirsiniz sanki.

bu tür şeylerde kişinin kendi tarzı önemli. benim çok sade bir nikahım oldu, gelinlik bile değil beyaz bir elbise giydim. etrafımda öyle büyük koşuşturmaca yoktu, o yüzden pek bir şey yetiştirme derdim yoktu. makyajımı kendim yaptım (ki zaten aşırı az malzemeli, ruh gibi görünmeyeyim diye yaptığım bir makyajdı). saçımı kendim uğraşamam diye mahalledeki daha önce hiç gitmediğim, tanımadığım bir kuaföre gidip fönlettim (saçım normalde de düz, sadece ekstra düzgün dursun, hızlı bozulmasın diye). çiçeğimi bile o gün mahalledeki bir çiçekçiden bir buket çiçek alıp evde kafama göre bozup kendime küçük bir buket yaparak halletmiştim. hepsi yetişti bunların. belki başkası açısından aşırı özensiz hareket etmiş olabilirdim ama bana yettiler açıkçası, pişman da olmadım.

ama bazı insan çok takar kafasına, tam istediği gibi olmazsa üzülür, gününü kötü geçirir. bu şekilde önem veren bir insansanız strese girebilirsiniz tabii hazırlık yaparken, o zaman size bu tarz uygun değil demektir. ya da gelinliğinizin, mekanın bir sürü hazırlığı vardır, yardım edecek kişiler azdır, tüm bunların içinde yetiştirememe sıkıntınız olur, o zaman da belki stresli olur. düğün gününüzün koşullarını ve kendi tarzınızı düşünerek belki karar verebilirsiniz.
  • nimberjack  (30.01.22 21:29:28) 
Gaflet anıma denk geldi, makyajımı kuaförde yaptırdım. Nikahtan hemen sonra (yemek, eğlence vs öncesinde) ilk iş yüzümü yıkadım, kendi makyajımı yapıp rahatladım. Kendiniz yaparsanız daha mutlu olabilirsiniz :)

Saç için kuaför daha iyi olabilir. Hatta hiç düğün, "gelin başı" karıştırmadan dümdüz gidip istediğiniz şeyi yaptırırsınız, makyajı sonra kendiniz yaparsınız.
  • kobuzchu kiz  (31.01.22 09:15:55) 
benim eşim tüm süreçleri kendisi yaptı. saçını yaparken, kardeşinden az biraz yardım aldı.


  • hooiken  (31.01.22 09:26:58) 
Kuaförde geçenden daha az vakit harcarsın o kesin. Elin yatkınsa yap geç, başkası daha iyi yapacak diye kaide yok ki genelde korkunç yapıyorlar.


  • lcha  (31.01.22 09:32:22) 
Saç konusunu bilemem. Eğer duvak takacaksanız kuaförün takmasında fayda var. Ama makyajı kendiniz gayet yapabilirsiniz. Ben maalesef kuaförde yaptırdım. Kız "natürel" olsun diye kahverengilere boğdu beni. Gelinlik giyiyorum, ne natüreli bacım...


  • SiyamkedisiZorro  (31.01.22 09:54:40) 
Bir erkek olarak tek bildiğim, genel olarak kuaförler gencecik güzelim kızları gelin makyajı adı altında daha yaşlı ve daha çirkin yapıyorlar.

Herhalde "lan gelin başı diye çuvalla para alıyoruz, basalım boyayı da bu kadar parayı buna mı aldınız demesinler" diye düşünüp hafif makyajdan kaçıyorlar.

Saçı yapamazsınız herhalde, ama makyajı asla kuaförün insiyatifine bırakmayın.
  • John Bloor  (31.01.22 12:20:04) 
nikah/düğün günü evde sakin ortam bulmak zor olabiliyor. bunu da hesaba katmak gerekir diye düşünüyorum. onun dışında makyajınızı kendiniz yapıp oradan kuaföre geçip saçınızı yaptırabilirsiniz belki. saç yapmak duvak gibi şeyleri saça tutturmak biraz zor. yine de denemek istiyorsanız da birkaç kez prova yapabilirsiniz evde.


  • illiyet dağı  (31.01.22 14:45:34) 
[]

Şuan Pandemi Olmasa Ne Yapardınız?

Pandemi nedeniyle kendinizi kısıtladığınız, yapmayı özlediğiniz ne var?
Çok basit şeyler bile olabilir :)

Teşekkürler

 
Maskesiz gezmek yeter. Bir de ekonominin durumu pandeminin önüne geçti. Dolmuşa 5 lira verilen ülkede gezmek de sorun.


  • dissendium  (30.01.22 01:16:44) 
Maske dışında bir kısıtlama yok hayatımda şu an


  • kisa  (30.01.22 01:17:21) 
içeri girince ilk iş elimi yıkamak olmaz. pis ellerimle sağa sola dokunmayı özledim :)

bi de 3 doz bionteche rağmen hala şu aptal maskeyi takmak zor geliyor. ondan kurtulmuş olurum. gına geldi :)
  • e mice  (30.01.22 01:33:13) 
İlk işime pandemiden hemen önce başladım diyebiliriz. Her ay başka bir ili gezecektim, Ocak'ta Şubat'ta gittim sonra 2 senedir iptal oldu o iş :(


  • aguen  (30.01.22 01:35:57) 
Maske olmasa fark yok +1
Maskeyi de soğukta sıcak tutuyor diye seviyorum, şu anda bir şikayetim yok şükür rabbişime.

  • Bruce  (30.01.22 01:48:16) 
Fark yok +9

Maske sıcak tutuo +5
  • abuzer  (30.01.22 02:50:17) 
Maskesiz gezmek ve termal tesislerden yararlanmak.


  • burka  (30.01.22 02:50:57) 
Bol bol seyehat


  • 2027  (30.01.22 06:58:01) 
Her tatilde Turkıyeye doner erkek arkadasımı, bebek yegenimi, ailemi vs gorurdum. Yasadıgım yerde ulkeye her girisinizde 28 gün otelde karantina yapmanız gerek, o yuzden sadece bir kez yaz tatilinde gidebiliyorum ki tatilin yarısından cogu otel odasında gecmis oluyor. Kımse de beni ziyarete gelemiyor cunku freelance calısmadıkları surece kım 28 gun artı asıl tatil suresini izin alabilsin.


  • sopiro  (30.01.22 07:06:35) 
telefonumu dezenfekte etmeden kullanmayı özledim. ama gerçekten özledim, öyle böyle değil.

sanki bütün covid varyasyonları telefonumun üzerindeymiş gibi hissediyorum. eve gelip ellerimi yıkıyorum ve hemen telefonu dezenfekte ediyorum. iki yılın ardından çok yorucu gelmeye başladı.
  • taçsız kral pele  (30.01.22 20:00:04) 
Nefret ettiğim bi şeyi yapardım : pazara gitmek

Onu bile özledim be
  • photo85  (30.01.22 20:10:25) 
restoranlarda kapali alanda rahat kafayla yemek yemek.


  • lemmiwinks  (31.01.22 13:46:28) 
Maskesiz gezmek +1. Pandemi biterse ilk kutlamamda maske yakacağım, ahdım var.


  • d max  (31.01.22 17:09:34) 
[]

Yalnızlık hissi ile nasıl baş ediyorsunuz?

Yalnızlık hissi sizi üzüyor mu?

Yalnızlık hissi ile nasıl baş ediyorsunuz?


 
Duyuruya sarıyorum bazen.


  • kaptankedi  (29.01.22 23:53:02) 
herkesi az çok üzüyordur
ben öyle hissettiğimde arkadaşlarla buluşma ya da aktivite ayarlarım
spora giderim, playstation oynarım, dizi izlerim. geçici çözümlerim.
  • megacracker  (30.01.22 00:06:49) 
güzel bir sitcom, friends,office vb. veya insanın içini ısıtan türden filmler bende çalışıyor gibi ama zaman zaman en iyisi uyumak.


  • captainmrg  (30.01.22 00:13:38) 
Ailem ve arkadaşlarım var ama genel olarak yalnız hissediyorum.

İdare ediyorum, çok büyük bunalımlar yaşamıyorum ama bazen tek başıma olduğumu bilmek hüzünlendiriyor. Öte yandan öyle çok fazla insan da istemiyorum zaten, yoruluyorum etrafımda birileri varken ama ihtiyaç duyduğum an birilerine ulaşamamak hoş olmuyor tabi...
  • burka  (30.01.22 02:54:19) 
Yalnızlıgı onemsenmemek ıle ozdeslestirdigim zamanlarda üzüyor. Diger zamanlarda ben bizzat seciyorum, cunku insanlarla vakit gecirmeyi sevmiyorum.

Misal, uc arkadasıma veya aıleme whatsapptan “ay cok korkunc bir sey oldu sana bunu anlatmam lazım” diye mesaj atsam ve hicbiri geri donmese saatlerce bu beni biraz üzerdi. Ama “noldu ayol” dıye cevap gelınce ve bu sohbetı onlarla yapabilince fiziksel olarak tek basıma oldugum gercegı beni üzmüyor. (Cok uzakta bir ülkede tek basıma yasıyorum da o yuzden boyle soyledim. Yalnızlıktan onu anlıyorum yani.)

Yalnızlıgın alternatif yorumlamalarına bakarsak sevgilisiz/bekar oldugum zamanlar üzmüyor cünkü yukarıda dedigim gibi insanlarla vakit gecirmeyi pek sevmiyorum. “Kımse beni sevmiyor” gibi bir yalnızlık hissim yok. Yasadıgım yerde sosyallesecek arkadasımın olmaması da üzmüyor yine aynı sebepten.
  • sopiro  (30.01.22 07:20:58) 
edemiyorum.


  • ckgoneforawhile  (31.01.22 08:49:02) 
üniversite sonrası bir süre işsiz kaldığımda sorun oluyordu, o zamanlar geyik forumlarından vb bir sürü arkadaş edinmiştim. sonra iş güç evlilik çoluk çocuk derken kendimi hiç yanlız hissetmiyorum artık :)


  • ravenudon  (31.01.22 10:42:08) 
[]

Alkolle beraber bastıran uyku yaşlanma belirtisi mi?

Eskiden alkol tükettikçe kaynağı belli olmayan gubidik bir enerjim olurdu. Son bikaç senedir sızıp kalıyorum.

Öyle yüksek miktarlar da değil, 3 bira 3 kadeh şarap, viski vs.
Hafif çakırkeyf hale gelince müzik açar moda girerdim ya da yanımdakilerle sohbet ederdim, şimdi çakır hale gelmeden uykuya doğru çekiliyorum.

Yaşlanmak böyle bişey mi? Siz yaşanırken böyle bişey deneyimlediniz mi?

 
Aynen karşim.

İçtikçe gaza gelip kızlara yazılcak yastasin ama içten çürümüşsün
  • abuzer  (29.01.22 01:03:34) 
yok fakirliğin belirtisi, az içiyorsun demek ki uykun geliyor, içmeye devam edersen uyku gider.


  • killerbee  (29.01.22 01:09:27) 
@abuzer, bak o dediğin daha büyük bir yaşlanma belirtisi; üzdün...

@killerbee, dün bizim tekel indirim yapmış, 18 liraya özel seri görünce 10 tane aldım ama yine gitmedi. Yoksa haksızsın diyemem.
  • Bruce  (29.01.22 01:14:01) 
Karacigerine baktır demek oluyor bu .


  • yiyen ama calismayan adam  (29.01.22 11:36:06) 
Tolerans geliştiriyorsunuz, vücut farklı tepki veriyor? Tolerans - alkol - Google it


  • damba  (29.01.22 14:33:33) 
@damba, 13-14 senede oluşmayan toleransın şimdi olmasının sebebinin yaşla ilgisi olduğunu düşündüğüm için sordum aslında.


  • Bruce  (29.01.22 14:36:21) 
valla hocam aynı durum bende de var 32 yaşındayım, tam dediğin gibi. eskiden (20-25 arası) hafta içi sabaha kadar içip sabah işe gidebiliyordum, şu an 3-4 kadeh şarap içsem 2-3 günüm çöp oluyor.


  • roket adam  (29.01.22 15:31:23) 
[]

En küçük kaç yaşınızdaki bir olayı/anı hatırlayabiliyorsunuz?

Dün birisi 2.5 yaşındaki bir olayını hatırladığını söyleyince bir şaşırmıştım. Büyüyünce o olayı ebeveynlerine anlatıp teyit ettirmiş falan. Gerçekten hatırlanabilir mi ya.

Başlıktaki soruya cevaplarınızı alabilir miyim, merak ettim...


 
3-4 glb


  • abuzer  (28.01.22 19:50:47) 
net olarak yaşımı bildiğim 3 yaşımdan anı var hatırladığım(spesifik bi gün olduğu için kaç yaşımda olduğumu biliyorum yani). Ama ondan önce olduğunu bildiğim ama kaç yaşımdayken olduğunu hatırlamadığım onlarca minik kesit var beynimde ve hiçbiri bana birinin anlatıp da aklımda kalacağı önemde şeyler değil. 2,5-3 yaşından olaylar hatırlanabilir bence


  • nundu  (28.01.22 19:53:08) 
4 yaşında sünnetten sonra dondurma yemiştim onu hatırlıyorum.


  • sckxyss  (28.01.22 19:53:54) 
iki yaş.
banyodan çıkan annemin kukusunu görmüştüm. sonraları bunu anlattığımda 'sus be, benim kukum yok' demişti. üstelemedim ben de.

  • gunah mg012  (28.01.22 19:59:33 ~ 20:02:27) 
4 yaş doğum günümden birkaç görüntü ve pastamı hatırlıyorum.


  • mattiadestro  (28.01.22 20:28:52) 
3-4 civarı benim de ilk anılar ama çok çok az. 5 yaşımdan itibaren baya net her şey.


  • theseachange  (28.01.22 20:36:58) 
2-3 yaşlarımda beşikteki anımı hatırlıyorum çok net şekilde.


  • jazzabel  (28.01.22 20:42:33) 
3-4 yaşımda kahramanmaraş'ta babamla bir yaz günü meydanda yürüyoruz. elimizde dondurma var. sonra babam sarı bir sakız alıyor büfeden. bana vermiyor çocuklar çiğnemez diyor. bi bu var.

bir de benden 3 yaş küçük kardeşim kundakta, ikimiz birlikte sünnet olduk. sünnet düğününün neredeyse tüm günü, sonraki 1-2 haftadan bir çok an çok net aklımda. sünnet elbisesinin önünü tutarak merdivenden çıkışım, bahçede kumların arasında karınca ve kum yemem, teyze kızının bir avuç dolusu sakızı ağzında çiğneyip kafama yapıştırması, halamın sakız kuruyunca makasla saçımı ve sakızı kesmesi, hep aklımda. sünnet anı, kırmızı leğen, leğene düşen et parçası, metal makas, sünnetçinin beyaz önlüğü vs. zaten asla silinmez. ilki mi, ikincisi mi daha eski bilemiyorum. büyük ihtimal sünnet daha eski.
  • gabe h coud  (28.01.22 21:01:12 ~ 21:02:07) 
2 yaşımdan itibaren hatırlıyorum.


  • killerbee  (28.01.22 21:02:26) 
3-4


  • hayirsiz  (28.01.22 21:12:51) 
2 yaşıma 1-2 ay kalmışken akrabamız evcil hayvanını bize bırakmış. Ben çok net bir şekilde hayvanı sevdiğimi falan hatırlıyorum.

Ben 2,5 sanıyordum annem 2 yaşında bile değildin dedi.
  • sevilen progressive türkücü  (28.01.22 21:19:41 ~ 21:27:57) 
2- 2,5tan görüntüler, çık kısa stop motion videolar halinde bir kaç anı.
3ten sonrası full hd akış, video halinde hafızamda.

ancak yaş ilerledikçe, 30lara doğru en eski anılar azalıyor, siliniyor vs.

soruya cevap; elbette, gayet normal.
  • rewlack  (28.01.22 21:38:09) 
Ben 3 aylıkkeni bile hatırlıyorum ama olay olarak değil görüntü olarak :) Saat vardı, sallanan, yüzüstü yatarak onu takip ettiğimi hatırlıyorum. Bu hatırladığım şeyi söyleyince annem bana yaşımı söylemişti. Sonra saati vermişiz :)

Bence zihnini arındıran herkes hatırlayabilir.
  • e mice  (28.01.22 22:31:35) 
2 yaş. babamın işyerindeyim, öğle tatili muhtemelen, bir arkadaşıyla pinpon oynuyorlar. top yere düşüyor, ben de peşinden koşuyorum.. "koşma kızım düşersin" diyor.

bunu hatırladığımda da lisedeydim, ders çalışmaya çalışırken birden kafamda canlanmıştı artık nasıl konsantre olamadıysam:) babam da birebir doğruladı dehşete düşerek:)

aile içinde hiç bahsi geçen bir konu değildir bu arada, yani anlatılan bir şeyden olan bir öğrenme ya da çağrışım sözkonusu değil. ama neden bu olayı hatırlıyorum ben de bilmiyorum:)

bir yerde okumuştum bu arada, adler olabilir, insanın en eskiden hatırladığı anı önemlidir diye. benden bu:)
  • dreamnesiac  (28.01.22 22:47:55) 
2-3 yaslarinda ani olarak video yok cogunlukla fotograf var.

video 4 yasinda basliyor, anaokulunun kapisindan girmedigim icin pederden ilk tokadi yemistim. baya 4k olarak hatirliyorum, guzel tokatti.
  • cooperr  (28.01.22 23:08:15) 
1 yas dogum günüm, ama dogum günüm oldugunu fotograftan anladim. sandalyeden düsmüstüm halamda annene git demisti. o kadar öncesi sonrasi yok. 2 yas, 3 yas aklimda hicbir sey yok.


  • durgunfoton  (29.01.22 15:45:49) 
2 yaş.

bu konuyla ilgili bir video görmüştüm. beyin, misal 5 yaşında iken 2 yaşlarında olan olaylara ait nesneleri, fotoğrafları, anlatımlara vs. o kadar çok maruz kalıyormuş ki, bir anı oluşa geliyormuş. Yaş ilerledikçe de o olayı ben 2 yaşındayken yaşamış gibi hatırlıyormuşuz.

Fakat benimki şöyle, bir rüya hatırlıyorum. Çok korktuğum bir rüya. Karanlık ve karanlıkta kırmızı gözlerin göründüğü. Karanlık yerler de evin odaları. Evi de turluyorum haliyle.

Şimdi ben bizimkilere aklım yettiğimde en eski bunu hatırlıyorum dediğimde, o evdeyken sen 2 yaşındaydın ve ayrıldık dediler.

O eve dair elimizde sadece salonda ve balkonda çekilmiş fotoğraflar var. Başka da yok. Rüyada gördüğüm odaların sırasını ve ne tarafta olduğunu anlattığımda doğru diyorlar.

Onun dışında aynı evde balkondan aşağıya beni kapıcının kızlarına uzatırlarken ki 1-2 saniyelik anılarım da var fakat balkonda kedilerle falan fotoğraflar olduğu için beynim oraları yorumlamış olabilir. Ve bakıcının kızlarının gelip beni aldığı dillendirilirdi. O yüzden bu anı beynimin bir oyunu olabilir. Emin değilim. Ama rüya konusunda bişey diyemeceğim o hepimizi şaşırtıyor.

Bu arada eğitim hayatım bitene kadar 8 okul değiştirdim ve çoğu arkadaşımın ismini, yüzünü, yaşadığım olayları anımsarım.
  • ananiyimioguz  (29.01.22 19:17:20 ~ 19:18:42) 
4 kardeşimin doğumunu falan hatırlıyorum annemin hamileliğini hastaneye gidişini


  • basond  (29.01.22 23:33:26) 
Dedemin öldüğünü babam anneme söylerken hatırlıyorum. 1 yaş civarında olmam lazım. Travmatik bir sahne değildi yine de hatırlıyorum. Annemle yerde oyun oynuyorduk. Babam geldi, söylerken elleriyle dizine kapandı bir an.
Salıncak beşikte olduğum bir anı da hatırlıyorum, düşmekten korkmuştum ama hiç mantıklı değil, bebek hatırlamaz değil mi?
3-4 yaşlarıma ait daha fazla anılarım var ama şu diğer ikisi beni bile şaşırtıyor.
  • SiyamkedisiZorro  (31.01.22 15:48:40) 
3 yaşımdaki tüm 98' dünya kupası anılarını net bir şekilde hatırlıyorum, zihnim orda o an açıldı benim


  • hooiken  (31.01.22 15:51:07 ~ 15:51:39) 
İlk anım spesifik olarak 3 yaşımdan. Anneme yaşımı sormuştum bana "3" demişti. O esnada şu üzeri çeşitli şekilli delikler olan büyük küpe o delik şeklinde parçaları sokma temalı oyuncakla oynadığımı da hatırlıyorum.


  • d max  (31.01.22 17:15:32) 
[]

motive olamıyorum

işim gereği (akademi, püü) yapmam gereken işler var, makale yazmak daha doğrusu diğer işler kolay. ne var ki doktora bitti biteli bir türlü yapamıyorum istediğim gibi, yarım yamalak onlarca şey yazdım ve biraz vakit ayırsam en az 5-6 makale çıkacak ama içimden gelmiyor. deadline olunca işler kolay, 1 haftada 2 kitap bölümü lazımdı ingilizce yazdım yayınlattım ama kendi öz disiplinim olmayınca makaleler aksıyor. gerçi o bölümler içinde 1,5-2 ay falan süre vermişlerdi, son hafta bitirdim. bir şekilde bu gelecek 2 ayda kendi makalelerimi de halletmem lazım.

bu konuda ne yapabilirim? ülkenin bilinmezliği beni de sürüklüyor resmen, aşabilen var mı durumu? 3 ay sonra ne olacak belli değilken hiçbir şey yapasım gelmiyor. millet evlenip çocuk falan yapıyor.

danke.

 
Ben de deadline yaklaşmadıkça işlerimi bitiremiyorum. Bir çeviri elimde bir sene sürünüyor, "bu çok acil, haftaya matbaaya gidecek" dediklerinde 800 sayfa redaksiyonu bir haftada yapıyorum. Birbirimize yalan deadline'lar verip sıkıştıralım mı? :)


  • kobuzchu kiz  (28.01.22 18:45:26 ~ 18:46:21) 
Özel sektörde olsanız bu motivasyonla işten çıkarılabileceğinizi düşünerek motivasyon sağlayabilirsiniz.


  • dissendium  (28.01.22 19:02:21) 
@dissendium özel sektörde çalışıyor olsam zaten ilgili işleri mesai saatleri bile bitmeden çoktan halletmiş ve mesai dışı işi düşünmüyor, baya da daha fazla para kazanıyor olurdum :) o yüzden o pek motive edici değil iyice kırdı hatta


  • passion rules the game  (28.01.22 19:04:03 ~ 19:04:28) 
Motivasyon dünyanın en boş kavramı olabilir bence ya, eğer dikkat eksikliği vs gibi bir sağlık sorunu yoksa insanlar sorumlu olduğu konuda hareket etmek için motive olmayı beklememeli bunu sana yaptıracak şey motivasyon değil özdisiplin olmalı, konulara bu şekilde yaklaşırsan bitirmen daha olası olabilir motivasyon bugün var yarın yok; özdisiplin her zaman var.


  • Zaman Tamircisi  (28.01.22 19:07:45 ~ 19:10:35) 
@passion rules the game, o zaman çözüm ortaya çıktı. İstifa.


  • dissendium  (28.01.22 19:12:46) 
@dissendium doktora tezi için de aynı şey denmişti, genelde herkesin en kolay önerisi bu ama herkes baya yararlandı, öğrenciler de derslerden memnun. özel sektör madden tatmin eder ama ruhen veya mental olarak yapılacak iş değil :) parayla motive olanlar için uygun olsa da bana gelmez. çözüm orada değil yani.


  • passion rules the game  (28.01.22 19:31:40 ~ 19:33:43) 
Ben deadline sız yazamıyorum maalesef. Halihazırda doktora tezimi yazıyorum. Ayrıca danışmanım bir makale istedi işte bilmem kaçıncı sayıya yetiştirelim mutlaka dedi. Yetişecek gerçekten de. Benim sorunum aşırı mükemmel yazmaya çalışmaktı ama danışmanım sayesinde artık akıllandım. Yaz düzelt yaz düzelt zaten adam oluyor o taslak. Kısacası yayına dönüştürmek istediğiniz yarım kalan işlerinizden birini seçin. Güncel literatürü tarayarak hedef dergilerinizi de seçin. Bu noktada teşvik, puan vs hesabına kadar yapın. Sonra da yetiştirmek için 2 haftanız kaldığını düşünüp yazmaya başlayın. Ödev gibi, zorunluluk gibi. 2 hafta sonunda yazdıklarınız sizi tatmin etmese de ilerlemiş olmak gaz verecek. Bir yayın daha bitmeye yaklaşmış olacak. Kimse güle oynaya yazamıyor bence.


  • buzbebek  (28.01.22 21:19:35) 
@buzbebek en iyi tez bitmiş tez ama sonrasını daha farklı hayal etmitşim :₺


  • passion rules the game  (28.01.22 21:25:31) 
daha fazla iş edin :) bu akademik anlamda olmak zorunda değil ev temizliği ve market alışverişi bile olabilir. o zaman bi tanesini aksatınca hepsi birden kaydığı için motive oluyorsun ama dezavantajı; sürekli gerginlik :D


  • e mice  (28.01.22 22:38:53) 
motivasyon mesajı iste arsiv.ntv.com.tr


  • garylineker  (28.01.22 22:43:18) 
@lineker bu mesaj akademide atılsa ortalık baya karışır, kesin atılıyordur da :D


  • passion rules the game  (29.01.22 09:32:41) 
[]

Kilo vermem icin gaz versenize

Arkiler min 6 - max 8 kilo vermem lazim. Gaza getirmelik bişiler soylesenize




 
veremezsin. (ters psikoloji)

en güzel yöntem bir buddy bulmak. geçen sene bu zamanlar 108 kilo yakın bir arkadaşım var. onunla apple watch üzerinden iddiaya girerek ve birbirimize laf atarak, instagram'da geçemezsin, hayır sen geçemezsin gibi postlar atarak uğraştım, ciddi kilolar verdi. 78'i gördü. ama şimdi yine aldı kiloları. havalar biraz ısınsın tekrar başlarım tacize.
  • gabe h coud  (28.01.22 14:42:38 ~ 14:46:26) 
sen o kiloyu ver sana bir bira ısmarlarım


  • selam  (28.01.22 14:43:23) 
@sel, 1 adet mi xd


  • abuzer  (28.01.22 14:44:19) 
Ahsha sen 8 versen ne olacak. Ahshahsha
15.in altı fark edilmez bile

  • kisa  (28.01.22 14:52:46) 
Not: sen o kiloyu ver açarız bir roze


  • kisa  (28.01.22 14:53:09) 
Şişko hicbir şey yapma yan gel yat sen


  • kediperili  (28.01.22 15:01:02) 
Max. 8 kilo için en az 3 ay diyet yapacağını unutma, tabii bu süreç kadın-erkek için daha farklı erkeklerde biraz daha kısa sürebilirken kadınlar için süreç uzayabilir bunlara hazırlıklı ol hayal kırıklığı yaşama, kolay gelsin.


  • Zaman Tamircisi  (28.01.22 15:03:01) 
Arkiler ters psikoloji ise yaramio. Guzelli yaparsın aslanli kaplanli cümleler seviom ben


  • abuzer  (28.01.22 15:03:43) 
Sana 8 kilo nedir ya. Azıcık sıksan 2 ay, çok dikkat etsen bir ay.
İş değil. Neler yaptın sen, komik olma. Sen abuzersin büyük düşün

  • kisa  (28.01.22 15:04:46) 
eminem lose yourself şaşmaz.


  • marul hirsizi  (28.01.22 15:07:55) 
şu anda kaç kilosun?


  • kaptankedi  (28.01.22 16:22:01) 
@kaptan, :')


  • abuzer  (28.01.22 16:48:00) 
Manitan zayıf hatunları gördükçe senden soğur haberin olsun.


  • Bruce  (28.01.22 17:36:13) 
Kim ne derse desin kadınları en çok gazlayan şey yine kendi aralarındaki rekabettir. O yüzden kendinizi diğer hemcinslerinizle karşılaştıracaksınız. Şöyle bir şey olabilir: Sürekli foto çekindiğiniz hemcinsiniz olan bir arkadaşınız varsa birlikte çekindiğiniz fotolara bakın (mümkünse yan yana çekilmiş boydan foto olsun), oradan aranızdaki kilo farkına bakın. Çekineceğiniz sonraki fotoda arkadaşınızdan daha zayıf çıkacağınıza dair kendinize söz verin. Arkadaşınızı zayıflama davanıza kurban ettiğim için üzgünüm ama zafere giden yolda her şey mübahtır :D


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (28.01.22 18:27:39 ~ 18:32:39) 
gazdan ziyade yontem diyorum. myfitnesspal gibi kalori tracking uygulamalari bazi kisilarde acayip ise yariyor. ben hicbir seyden motive olmam hayatta genel olarak ama yontem iyiyse sonuc aliyorsun


  • hot potato  (28.01.22 18:39:54) 
zayif halinle kilolu halinin fotografini yanyana kolajlayip ekranina koy kimin tarafindasin sec....


  • ala09  (28.01.22 19:14:24) 
Daha yeni bununla ilgili bir kitap okudum. arastırmalarla deneylerle vs desteklenmis bulgular…
Kendinizi gidip de bir fitness modeli ile kıyaslarsanız motıve olmuyorsunuz, cunku o nıspeten baska ligde bir insan degil mi? Sizin kendiniz gibi benzer fiziğe sahip vs ve kilo verebilmis insanlarla kıyaslamanız gerek. “O yapıyorsa ben de yaparım tabii” diyebilirsiniz boylece.
Tavsiye degil gaz istemissiniz o yuzden bu konuyu uzatmayayım da, yukarıda baska hemcinslerle kıyaslayın dendigini gordugum icin soyledim.
Bence en guzel gaz bes altı ay sonra “iyi ki yapmısım” diyecek olmanız, bugun harekete gectiğiniz icin kendinizi sevecek olmanız. Saglıklı olmak adına yapılan adımlar kendimizi sevme seklimiz, kimsenin bizim icin bizim yerimize yapamayacagı bir iyilik yapıyoruz kendimize ki sürekli yeterli olmadıgımız algısını pompalayan bir dunyada kendini sevmek radikallik degilse nedir.
  • sopiro  (30.01.22 07:34:01) 
[]

Arkadaşım neden böyle davranıyordu?

Bir arkadaşımla konuşuyorduk, aklıma üniversite arkadaşımın yaptıkları geldi. Adı Pelin olsun. İkimiz, yurtta aynı odada ve aynı sınıftaydık. Aynı servisle okula gideceğiz mesela, ikimiz farklı dakikalarda çıkar, farklı koltuklara otururduk. BAzen aynı sırada otururduk, aldığı notları falan göstermezdi. Neyse; bunu anlarım.

Bir gün yine okul çıkışı servise bineceğiz, o yoldan yürüyor, bende yanındaki kaldırımdan, bu tarafa gelsene dedim, ses etmedi. Yolun sonuna gelince bir baktım, kaldırım kapalı. Şimdi neden oradan gitmediğimi anladın mı, demişti. Ne tuhaf hareket değil mi? Kavga yok, bir şey yok. Bana karşı tavrı hep bu şekildeydi. Even niye böyleydi? Sonradan gelen açıklama isteği: Zaten öyle çok arkadaş değildik, okulda farklı kişilerle arkadaştık. insan tanımadığı birine bile, o yol kapalı, oradan gitmeyin der.


 
kendisini senden üstün görüyormuş.


  • lazpalle  (28.01.22 13:36:18) 
sizi sevmiyormus bence arkadasiniz degilmis mecburiyetten muhatap oluyormus gibi geldi bana.


  • in vino veritas  (28.01.22 13:50:27) 
in vino+1
kıskanıyor diyecektim ama kıskanmadan ziyade sizi sevmemiş ve katlanmis

  • all girls dream  (28.01.22 14:26:32) 
sizi sevmemek bir yana, muhtemelen kendisi dışında kimseyi sevmeyen bir insanmış.
problemli.
düşünmeye değmez.
  • blatta hiberna  (28.01.22 14:36:43 ~ 14:36:51) 
seni sevmiyormuş zorunlu haller dışında da muhatap olmuyormuş diyorum ben de


  • lcha  (28.01.22 16:19:25) 
Bunun benzeri benim de başıma geldi. Aynı mekanda çalıştığım, beraber tuvalet temizlediğim arkadaşımın, lisede beni görmemezlikten geldiğini farkettim. Çünkü ben lisede siyah takım elbise giyen, tuvalette sigara içen, popüler değilde daha çok kendi halinde bir çocuktum. Daha sonra arkadaşımın bu durumunun altında yatan sebebi buldum, tamamen eziklik psikolojisiydi. kendisini sürekli başkalarıyla mukayese ederdi zaten. Sonra bu ezikliğinin altında ezildi ve hayatına son verdi. son günlerinde gene yanında ben vardım.

Bu durumun altında bir çok sebep yatabilir. Belki de sizi sevmiyordur, belki de seviyordur ama etrafa karşı beraber gözükmek istemiyordur(bunun da bir çok sebebi olabilir), belki de gözü yükseklerdedir vs.

Yalnızken aranız nasıldı? Gene size karşı soğuk muydu, yoksa gayet samimi sıcak mıydı? Eğer yalnızken sıcak, umumi ortamlarda yabancı gibiyse, kesinlikle eziklik psikolojisi. Zaten bence bir insanın gerçek dostunuz olduğunu kalabalık ortam içerisinde anlarsınız. Ortamda başka insanlarda varken sizi satmıyor, gene sizinle beraber hareket ediyorsa işte o kişi sizin gerçek dostunuzdur.
  • el conquerador  (29.01.22 05:41:06) 
[]

is yerinden bir problem

Arkadaslar,

sacma birsey ama

is arkadaslarimdan biri ile sorunum vardı, ben kanıtım onlana kadar bekledim, sonra sikayet ettim, simdi aramiz kötü.
bu sikayetten sonra kendi sorumlulugundaki isleri yapmayı bıraktı, sımarık bir prenses oldugu icin, ben de toplantıda yapılmayan isleri söyledim. ufak bi tartısma oldu, laf atısması.

iste o toplantida gruba yeni katilan iki kisi vardi.
bugün onlarin bilgisayarlarini düzeltmeye gittim ve ne gördüm? bu tartıstıgım arkadas bunlara mail atmıs, -sahit oldugunuz görüntüden cok utandım, bunun istediginiz is ortami olmadıgını biliyorum, bunun hakkında sizinle konusmak isterim ama burada ofiste olmaz, cikista birlikte gidebiliriz.-

hemen tabi ki cevaplarına da baktım, onlarda -önemli degil istersen konusuruz, cıkarken haber veririz- yazmıslar.
maillerini karıstırmadım, zaten e-postalarında yeni oldukları icin birsey yok, ekranı acınca önüme cıktı, zimbra mailde belki bilirsiniz, maili atanlar bir sütunda, mail bir sütunda görünüyor..cevaplarina baktim evet :).


simdi ne konustular, benim hakkımda iyi mi kötü mü bilmiyorum? uyanık bir de ofis dısında konusalım demis.
umrunda mı derseniz degil ama, ilk geldiklerinde bana o kisiyi sorduklarında ben 'biz konusmuyoruz benim birsey demem dogru olmaz' demistim, istesem ben de bircok sey söylerim. bu yüzden cok rahatsız oldum.

fotografını falan cekmedim, ceksem ne olacak ki zaten bir de suclu konumuna düserim.

fakat ben cok yıprandım ve sinirlerim de cok bozuk cünkü daha önceki kanıtlama süreci beni cok ugrastırdı, ne yapmalıyım veya bu yeni gelenlere de nasil davranayım bilmiyorum. patronu da cok bunalttım iyi niyetli davrandı tekrar kimseyi sıkmak istemiyorum.

 
Yeni gelen arkadaşların ne düşündüğünü boşverin.


  • eksisozlukokuryazari  (27.01.22 23:04:00) 
O kişi yeni gelenleri örgütleme yoluna girmiş, belki örgütlemiştir bile. Bu şekilde devam ederseniz sevilmeyen kişi olursunuz. Bence bir süre konuşmalara çok dâhil olmayın.


  • dissendium  (27.01.22 23:07:51) 
bu yazışmaları okuma konusu ortaya çıkarsa, yönetimin yapacağı en mantıklı şey seni işten çıkarmak olur.


  • reanarchy  (28.01.22 11:48:24) 
Hocam kendi sorumluluğundaki işleri bıraktı şımarık bir premses diyorsun da bunun hesabını kesmek sana mı kaldı? :) yani eğer senin alt seviyense tamam ama değilse bunu çıkıp da laf dalaşına çevirip ispiyonlayamazsın. Senin işin onun yüzünden kilit duruma düşüyorsa bile, bunu ifade edişin kritik.
Yeni gelenler de dışarıdan bakınca birinin diğerine saldırdığını gördülerse cephe alırlar yakında.

  • lcha  (28.01.22 12:58:18) 
kelimesi kelimesine KnoxOverstreet +1

sorun yaşadığınız insanla sorununuzu çözmeye değil, direkt karşı tarafa zarar vermeyi düşünmüşsünüz.

toplantıda yaşananlar ve anlattığınız diğer her şey profesyonellikten tamamen uzak.
  • blatta hiberna  (28.01.22 14:28:19 ~ 14:28:58) 
konuyu biraz daha acayim,
bu olaylar yurtdisinda, ben ilk yapilan irkcilik mi artik mobbing mi bilmiyorum rapor ettigim de bunu sen yanlis anlamissindir, kültür farkliligina cektiler. ben de aynen yazdiginiz gibi pusuya yatip kanit bekledim, ondan sonra ciddiye aldilar ve egitim almak zorunuda kaldi.
ondan sonra kendi sorumlulugundaki isleri birakti, grup icin yaptigi ama benim de yaptigim seyler var, mesela 2 metre sisleri degistiriyorum hanimefendi deney yapacak diye ama benim gelen postalarimi birakmamis, digerlerininkini birakmis. bu yüzden ben de cok sinir oldum. ama farkindayim yani.

aslinda acikca cephe alsalar benim isime gelir, cünkü o zaman yardim etmek, gereksiz iyi davranmak zorunda kalmam, hem benim dedikodumu yapiyorlar hem de yardim istiyorlar.

bana kötülük yapmayan hic kimseye kötülük yapmadim, suclu konumuna düsmeyecek olsam brosür yapar dagitirim.
  • durgunfoton  (28.01.22 14:44:13) 
@Knox+1
Valla uzun zamandır bu kadar katıldığım bir yorum okumamıştım. Yazmak istediğim çoğu şeyi yazıp beni yükten kurtarmış.

Ne yapacağına gelince, bence kendinle ilgili özeleştiri yapma olayına başlayabilirsin. Bu sayede olayları daha net yorumlayıp ona göre hareket edebilirsin. En basitinden mesela karşı tarafın diğerlerine mail atmasını çok yanlış bişey gibi görürken, senin yeni gelenlerin maillerini okumanın "evet cevaplarını okudum :)" şeklinde smile içeren bir yorumla sempatikleştirilebilecek bir olay olmadığının farkına varabilirsin. Onun yaptığı yanlışsa senin yaptığın da o kadar yanlış.
  • j r r tolkien hayrani  (28.01.22 22:38:23) 
Uzatirsan kovulursun, onun da sana bir faydasi yok. Baskalarinin emaillerini acip okumak falan bunlar ortaya cikarsa kovulakla da kalmazsin, sehir degistirmek zorunda bile kalabilirsin..

Eger isyerinde kafan rahat degilse baska is bak, bulunca istifayi bas cik. Yurtdisinda calisacaksan derinin kalin olmasi lazim, cok net irkciliga maruz kalmadigin surece ki bunun olma olasiligi oldukca dusuk, sikayet falan islerini bosver, isine bak. Pusu kurdum bekledim falan bunlar pek normal hareketler degil..
  • cooperr  (28.01.22 23:06:09) 
Benim farklı bir düşüncem var, sen bu kişiyi küçük düşürmeyi başardın, eğitim vs. aldı diyorsun, yabancılar bizim gibi değil. İyiyse, nice-cool kötüyse sorry derler o kadar daha ilerisi olmaz, bitiremezsin.
benzer şeyleri ben de yaşadım, tahmin edebiliyorum.
Bu kişi artık aşağılandığı için hata yapmaz. bence yeni gelenlerle konuşma sebebi de bu, ama saldırgan davranırsan barbar Türk olursun, sana zararı olur.
o yaşananları yapan sen olsaydın, kovulurdun.
  • spherical  (29.01.22 11:34:16) 
ırkçı hastaya bak sen, ortada laf edemediğini anladı artık alttan alta insanları size karşı gruplayacak. o yeni gelenler bunun kanıtlanmış ırkçı olduğunu biliyorlar mi? bence bilmeleri lazım.

mailleri okuduğunuzu söyleyemeyeceğinizs göre (lütfen tekrar yapmayın), ki bunu belirtirseniz kesinlikle size karşı kullanacaktır, bundan sonra ona koz vermemeye çalışmalısınız. yeni gelenler de iş ortamında tutunmaya çalışacak insan ararlar doğal olarak. bu pisliğe tutulabilirler.

eğer önemliyse sizin için siz de konuşun ama bence gerek yok. huzurunuzu bozacak ve işinize engel olacak bir sey yapmadıkları sürece sizi üzmelerine izin vermeyin lütfen, o pisliğin amacı o.
  • rallied  (30.01.22 07:17:47) 
[]

Olayları kafanızda büyütür müsünüz?

Kafanızda bir olayı büyütür müsünüz?

Mesela -ya amma da abarttın şunu diyenler oluyor mu? Haklı olduğunuz halde?


 
Kafamın içindekileri deşifre etseydim derlerdi hatta korkup kaçarlardı.


  • ruhen hastayim ben  (27.01.22 22:08:40) 
Kendi kendime diyorum ben ama dinlemiyorum da


  • kisa  (27.01.22 22:18:58) 
Bazı şeyleri sırf toplum benden bunu ciddiye almamı bekler diye umursuyorum. Bana yapılan şey suç teşkil etmediği sürece pek umursamam.


  • eksisozlukokuryazari  (27.01.22 23:13:08) 
hayır, üzerine uyurum, düşünürüm, sebebini, kaynak nedenini bulmaya çalışırım. kendi hatalarımı kendi kendime itiraf ederim. samimi bir şekilde düzeltmeye çalışırım.


  • gabe h coud  (27.01.22 23:17:01) 
Hiç büyütmem, refleks olarak unutup bir daha üzerine düşünmeme moduna giriyor beynim. Hatta büyütmem gereken şeyleri de büyütemiyorum bu sebeple.


  • Bruce  (27.01.22 23:49:42) 
Büyütmem, hiçbir şey büyütmeye değmez


  • lcha  (28.01.22 12:58:37) 
Büyütmem, büyütemiyorum daha doğrusu.


  • juliette  (28.01.22 13:46:05) 
İnsanlara anlatmadığım için "amma abarttın" diyen yok ama gereksiz şeyleri inanılmaz büyütme, sürekli argüman üretme ve geceleri uyuyamayacak kadar düşünme yeteneğine sahibim evet.


  • peki madem  (28.01.22 14:56:12) 
hem de nasil.


  • durgunfoton  (28.01.22 15:20:49) 
Bu konuda bir dünya markasıyım.


  • chihirovekohaku  (28.01.22 16:53:32) 
Kaygı bozukluğundan muzdaripken inanılmaz büyütür, etrafımdaki insanlara da negatif enerji saçardım. Hastalıktan kurtulunca bakış açım da değişti, olayı büyütmem veya pişman olmam geçmişi değiştirmeyecek, geleceği olumlu yönde şekillendirmeyecek ne üzeceğim kendimi kafasına ulaşabildim. Büyük rahatlık.


  • tamam sakinim  (28.01.22 16:56:46) 
aboov hem de nasıl. karşılıklı harala gürele mevzuu değil de genel olarak en ufak şeyi bile kafama takarım, dert olmayan şeyden dert çıkarıp içinde boğulurum. biraz aşama kaydettim sanki ama yeterli değil hala.


  • der meister  (28.01.22 17:01:49) 
İnanılmaz derecede büyütüyorum. Karşı tarafın hiç haberi olmuyor ama ben kendimi bitiriyorum. Çok yorucu bir durum, son günlerde farklı yöntemler deneyerek odağımı başka yönlere çevirmeye çalışıyorum.


  • hayalhayal  (28.01.22 19:30:01) 
Belki bu konuda dünyada rakibim yoktur. Maalesef...


  • izza  (30.01.22 10:34:53) 
[]

Kendi emeğinizle aldığınız bir eviniz var mı?

Varsa kaç yaşında alabildiniz?




 
banka kredisi olmadan ama büyüklerden borç alarak, kendi birikimimize ekleyerek 33 yaşında çok şükür bir ev alabildim.
lokasyon: küçük bir il

  • pccopath  (27.01.22 23:01:50) 
Kimseden borç almadan, yani sosyoloji ekonomik çevresinin olası avantajlarını kullanmadan , sadece banka kredisiyle İstanbul’da bir insan müthiş yetenekli değilse, ortalama bir kariyere sahipse 40-45 den önce ev alamaz.


  • eksisozlukokuryazari  (27.01.22 23:06:34) 
Var, 30. %100 yalnız ve tek gelirimle aldım. Krediyle tabii. Ama ortalama üstü bi kariyerim var yani o konuda şanslıyım.


  • roket adam  (27.01.22 23:40:44 ~ 23:50:41) 
Almadım da inşa ettim. Babam ile ortak 3 katlı. 23 yaşımdayken 4 yıllık kredi cekip üzerine 21 yaşımda aldığım arabamı satarak yaptım. Yalnız 2/3 babam 1/3 benim payım var


  • metos  (27.01.22 23:58:55) 
İstanbul'da ort. bir ev olmuş 1.5 -2 milyon. Hadi aşırı şanslıyım emlakçısı vs. 1milyona denk getirdim diyelim.

300000 birikim yaptım diyelim 700 mortgagea girdim. Aylık 15 bin kredi borcu var.

10 senelik iş tecrübesiyle tüm parayı biriktirip girdik diyelim. Ayda 8 K birikim yapmak gerekiyordu. En az 1500-2 ev kirası + mutfak masrafı yani ennnn kötü ihtimalle giriş maaşının ayda 12 bin olması ya da bugün 15 bin kredi ödeyebilecek bir gelir olması gerek.

İstanbulda alınmaz özetle. ÇEvremde de anasının babasının birikimiyle ev alan arkadaşlar var. Hiç aileden destek almadan alan 1(bir) kişi bile görmedim bu şehirde.
  • lcha  (28.01.22 13:01:39) 
Kendi emeğin dediğin zaman iş karışıyor. Babam okul okutmamış olsaydı zor alırdım. Ama senin yazdığın anlamı ile var evet.

2018 yılında 36 yaşında 330 K'ya küçükyalı'da eski bir apartmandan bir daire aldım. şimdi müteahhitle görüşüyoruz apartman olarak. yenilenecek bu sene. fiyatı 2.7 M olacak. İyi bir yatırım yapmış olacağım yani. Sadece kendi çabamla aldım maddi olarak evi bu arada.

Eğer çalışmaya başladığım dönemin 2nci ayından itibaren anne babamın maddi olarak yanında olmamış olsaydım veya hayat standardı olarak biraz daha düşük yaşamış olsaydım, 27-28 yaşımda ev alırdım. Bu yüzden ev almak yerine önce araba aldım sonra 36'da ev geldi anca.
  • twelfth  (28.01.22 14:17:44 ~ 06.05.22 23:27:06) 
43 yaşındayım, kendi emeğimle biriktirdiğim İstanbul' da ortalama bir yerde ev alacak param var. Yazılan çoğu şeye ters evet ama kendi işimi yapmıyorum, maaşlı çalışıyorum.


  • kumandanim  (28.01.22 14:39:59) 
Büyüklerimizden hiç maddi destek almadan krediyle 35 yaşımda evi aldım (aldım diyorum çünkü tam da o sırada maalesef eşim iflas etti), 10 senede ödedim. Bunun 8 senesinde orta düzeyde özel sektör memuruydum. Bittiğinde nasıl rahatladığımı anlatamam. Aradan gerçen onca seneye, artık çok daha iyi bir pozisyonda olmama rağmen şimdi oturduğumuz evi bugün alamam.


  • SiyamkedisiZorro  (28.01.22 16:01:06) 
kenkler ben hiç aileden destek almadan (kendim ayrıca kirada yaşayıp) evi nasıl aldığımı aslında anlatayım sonuçta anonimiz hepimiz, hani şu olmaz etmez muhabbetini aşmak için yazıyorum. sonra silerim bi ara.

ev bedeli 410000 tl
ekspertiz bedeli 370000 tl
konut kredisi 296000 tl çıkıyor
114000 tl peşinat lazım
kenarda 61000 tl'm varmış o günde
114-61 = 53 bin tl peşinat için de ihtiyaç kredisi çektim

ziraat 0.99'dan 120 ay kredi, aylık 4226 tl, 296.000 tl böyle toparladım
iş bankası 1,30 küsürden 36 ay kredi, 1896 tl x 36, 53000 tl böyle toparladım
garanti kredi kartına taksit (tapu harcı) 1705tl x10, 17785 tl tapu harcı da karttan çektim taksitli

2019 aralık maaş 11721

aylık ödemem:
ilk yıl: 4226+1896+1705 = 7805 tl (hayatımın en zor yılıydı, minimum ötesi bi hayat yaşadım, nisanda zam falan alınca bi tık rahatladım, kiracı vardı evde o çıktı kendi evime geçince kira derdim bitince daha iyi oldu, nisanda evlendim evin bazı masraflarını ona yığdım vs (altınları ellemedik))
ikinci yıl: 4226+1896 = 6121 tl
bu yıldan itibaren 1896'lık ihtiyaç kredisi de bitecek, tek derdim 120 aylık kredi olacak.

410'a aldığım (daha doğrusu bankaya aldırdığım) ev yıllık %3 değerlenir ve 10 yılın sonunda 534 bin lira olur diye projeksiyon yapmıştım.
malum olaylar sonunda ev 2m olduğu için erken emeklilik gibi birşey oldu diyebilirim benim için. mal almaktan korkmamak lazım iyi kötü para akıyorsa. 2020'de ayda 5k para bağlayan adamlar şu an milyoner oldu. ha bu şartlar altında "lan ödeyemezsem ne olacak" diye de hiç strese girmedim. ödeyemezsem o bankanın sorunu, alsın evi satsın, ben yine evim olmadığı halime geri dönmüş olurum en kötü ihtimalle diye düşündüm. yani bu kredi durumu bende başlardaki o maddi keyfimden biraz feragat etmem dışında hiç öyle 10 yıl napıcam ben gibi bi stres oluşturmadı açıkçası.

bu ev merkezi ama biraz küçük bir ev. yaşam konforundan biraz feragat ettim tabii ki. ama 10 bin tl maaş alıp direkt milyonluk evlere bakıyorsanız bence bi tık bakış açısını değiştirmekte fayda var. bugün mesela aynı durumda olsam kurtköyden 500 binlik ev alırım. herkes suadiye'de yaşamayı hayal ediyor ama 40 yıl kira ödemektense kurtköyde yaşarım daha iyi.
  • roket adam  (28.01.22 16:31:05 ~ 16:44:30) 
[]

Bir derdim var

Hic bir arkadasima anlatamiyorum. Buraya da yazamayacak kadar da karisik biraz.
Bir kac akilda verebilir belki. Kadin erkek iliskileri konu. Vakti olan varsa dm
Tesekkurler


 
[]

İş Yerinde Size Verilen İş Bitince Ne Yapıyorsunuz?

Arkadaşımla konuşuyorduk bana verilen iş bitince ne yapıcam vs diyerek serbest şekilde takılıyor, ben genelde işimle alakalı şeylere bakıyorum, mesela yaptığım işle ilgili sektörel dergi vs olur falan. Bu konuda etik bir kural var mıdır? Siz ne yapıyorsunuz? Yurt dışında çalışanların gözlemleri nedir?




 
başkaları görür çalışma motivasyonu düşer diye çok internette vs gezinmiyorum. işle ilgili devam ediyorum..


  • sttc  (27.01.22 21:43:22) 
Reddit
Kulaklığımı takıp müziğe (içimden) çılgınca eşlik ediyorum
Kahve arası
Sohbet muhabbet vs
İşimle alakalı eğitimler
İşimle alakasız eğitimler

- - -
Evden çalışıyorsam:

Oyun oynuyorum
Dizi izliyorum
Piyano çalışıyorum
Diğer bir hobiye uğraşıyorum
Hoparlörlerdeki müziğe (dışımdan) çılgınca eşlik ediyorum

_______________

İşyerleriyle bir anlaşmamız var; sana şu kadar para vereceğiz, karşılığında şu işi istiyoruz diyorlar. Sonrası onları bağlamaz.

Olabilecek en kurumsal kurumda çalışıyorumdur belki. Pazartesi acil toplantı yapıldı önemli bir proje bu hafta bunları yapmamız gerekiyor çok hızlı ilerleyeceğiz vs. Benim haftalık işim pazartesi 11:00de bitmişti. Başka biri olsa iki haftada belki biterdi aynı iş. O yüzden rahatım. Bir yarım iş günü daha kendi cebimden çalıştım hadi bonus olsun keratalar diye.

Çok etik bir insan olduğumu düşünüyorum. Save ralph izledim cruelty free ürünlere geçtim komple vs. vs. her sabah işim olsun olmasın 8:30'da online olurum. Ama etik bir problem görmüyorum.
  • aguen  (27.01.22 21:43:25 ~ 21:44:17) 
@aguen, proje bazlı mı çalışıyorsunuz yoksa full time mı?


  • alicek  (27.01.22 21:56:23) 
Evden calisiyorum. Yatip uyuyorum genelde. Etiklik bir durum yok, adi uzerinde is bitmis.


  • hot potato  (27.01.22 22:18:35) 
tepe yöneticiyim. iş asla bitmez. ben özellikle ekipler ara versin, istediklerinde soluklansın, kendi planını programını yapsın diye dokunmam kimseye. micromanage yapmam ama yardım isterlerse bilgisayarına bağlanıp onunla birlikte yaparım işi,(home office) işi veririm, süre veririm. ara ara sorarım ama strese sokmam. işleri bitince de sonrasında ne yapacakları bellidir. herkesin orta ve uzun vadeli iş listesi var. günlük işlerde tüm ekipler zaten otonom bir şekilde çalışır. 1000 kere yapılan işi takip etmek gerekmez. işlerin biri biter diğeri başlar. %100 bütün iş bitti, yapacak bir şey kalmadı durumu, 15 senelik iş hayatımda bir kere bile olmadı.

bazen çok yoğun çalışırım, oturduğum yerden 15 saat kalkmadığım, yemediğim içmediğim tuvalete gitmediğim olur. bazen de iş bilgisayarı açık kalır, gider pcde konsolda 15 dk oyun oynarım, balkona çıkar güneşlenirim, çiçeklerime bakarım. sigara molası sayılır bunlar. genel olarak şirketin sahibiymiş gibi sorumluluk bilinciyle çalıştığım için aklıma kaytarmak gelmez. belli yoğun dönemlerden önce ve sonra recharge olurum ki yoğun dönemimde işe de yansısın.
  • gabe h coud  (27.01.22 22:57:33 ~ 23:00:29) 
Akşam saat 18:10 a kadar PC başından ayrılmamam gerekiyor ama iş yoğunluğum da düşük. Yani yarım saat işim oluyorsa sonraki yarım saatim boş. PC’den çok uzaklaşmayacağım için yanda ipadle falan vakit geçiririm, açar müzik dinlerim. Ama kafamı tamamen işten uzaklaştırmamak için de derinlemesine bir şeyle uğraşmam. Yüzeysel şeylerle vakit geçiririm.


  • eksisozlukokuryazari  (27.01.22 23:18:02) 
Eski işimde birkaç gün hiç işim olmadığı zamanlar olurdu, ekşide burada zaman öldürür, makale falan okur alışveriş sitesi gezerdim.

3 seneden fazladır işin bittiği gün hatırlamıyorum, en fazla o gün bitmesi gerekmiyordur, onda da ekiple molada zaman öldürürdük.
  • Bruce  (27.01.22 23:24:45) 
Ben kendi adıma iş bulup oradan devam ediyorum. Yazılım yapıyorum, elimdeki task bitse kodun kötü kısımlarını refactor ediyorum mesela, o bakımdan yapılacak iş bitmiyor.

Yurtdışında benim gördüğüm işi biten bitmemiş gibi yapıyor, uzatabildiği kadar uzatıyor. Çok profesyoneller ama bu konuda, yani bilmesen gerçekten harıl harıl çalışıyor sanabilirsin.

Etik açısından, tam zamanlı çalışıyorsan "işim bitti" diye bir konsept yok bence, çünkü anlaşman task/görev bazlı değil, saatini satıyorsun. O saatlerde çalışıyor olman lazım. Ha tabi işi "yaya yaya" da yapabilirsin, orası biraz şirketin problemi oluyor o konuda, işi hızlı bitirmen için sana bir incentive sunması lazım.
  • plutongezegendegilmi  (28.01.22 00:05:55) 
beyaz yaka olarak kuzey amerika'da elindeki is bittiyse gider is istersin. Sana is vermesi gereken kisinin elinde is yoksa o zaman 1-2 aylik bir egitime gitmeni isteyebilir bos zamanini iyi kullanman icin. O da olmazsa ve 3-4 ay bos kalirsan ve cok da kritik bir eleman degilsen sepet havasi calarlar sende raks ederekten onundeki maclara bakarsin.

Bir de sunu ekliyim, devamli olarak biryerden is gelmesini bekleyen bir beyaz yaka eninde sonunda girdigi her isten kovulur. O yuzden biran once kendine yetebilecek bir konuma gelmek lazim, magara adami kafasi. Sabah uyandin acsin, bortu bocek artik birsey yakalarsan doyarsin, yakalayamazsan gece ac yatarsin..Insanlar aslinda bircok acidan hala oldukca primitif yasamaya devam ediyor.
  • cooperr  (28.01.22 00:10:23 ~ 00:16:22) 
Mesleğim ile ilgili şeylere bakıyorum, düşünsenize mesai saatinizde yeni bir şeyler öğreniyorsunuz ve bunun için size para ödüyorlar, bundan güzel bir şey var mı? şimdiye kadar hep öğrenmek için para ödediniz, şimdi öğrenmek için para alıyorsunuz, üstelik aynı iş yerindeki yada aynı meslekteki diğer kişilerin de önüne geçiyorsunuz, size maaş artışı olarak geri yansıyor, iş bulma derdiniz azalıyor.


  • selam  (28.01.22 00:52:06 ~ 00:53:58) 
Yönetici iseniz iş bitmez. gabe +1


  • yeninesiltupcu  (28.01.22 05:53:50) 
@alicek: full time çalışıyorum. türkiye'deki mühendis ortalamaları belli olduğu için birkaç ekiplik işi tek başıma yapıyorum bu yüzden herkes inanılmaz mutlu benden.

arkadaş grubum hep böyle ama. yurtdışında kamuda çalışanlar da aynı, türkiye'de startupta çalışan da.


edit: mesela geçen aralık'ta son anda birisi "aguen, şu senin yıllık hedefinmiş yapılmamış" dedi. neyse iki günlük işmiş benim için yaptım. sonra dönüp dolaşıp soruyorum kim dedi bunu ben bulamadım bu işi falan. en son müdürüme gittim, "e bu senin 2022 sene sonu hedefindi naptın yuh" dedi kibarca.
  • aguen  (28.01.22 12:12:28 ~ 12:16:57) 
[]

Şiddet olmadan otorite olabilir mi?

Hayırsa, toksik anne baba arkadaş kavramları saçmalaşmıyor mu?

Çocuğu, arkadaş grubu, sevgilisi üstünde otorite kurmak isteyen kişi psikoloji şiddet kullanmadan otorite kuramayacaktır demek değil mi?

Son soru: eğitimde öngörülen mahrum bırakma yöntemi bir psikolojik şiddet değil mi?

 
Olur yahu neden olmasın. Annem ne psikolojik ne fiziki şiddet uygulardı ama baya otoriterdi çocukken.

mahrum bırakmanın tam örneğini oturtamadım o nedenle cevap veremedim.
  • lcha  (27.01.22 13:41:13) 
olabilir. saygı ile de otorite olur. saygı duyduğun için o kişinin dediğini ikna olup yaparsın.


  • roket adam  (27.01.22 13:45:46) 
bireyler uzerinde olabilir. (mesela siddet tehdidi olmasa bile bir kisi baskasini saygi / sevgi / guven gibi sebeplerle otorite olarak kabul edebilir)

toplumlar uzerinde ise olamaz. cunku otoriteyi kabul etmeyecek kisiler her zaman olacaktir, ve bu kisilerin "kaos" olusturmasini engellemek icin siddet tehdidi bulunmak zorundadir.
  • robokot  (27.01.22 13:48:14) 
zaten otorite şiddetle değil daha çok korku ile kurulur. bayağı kavram karmaşası yaşıyorsunuz.


  • rose parks  (27.01.22 14:35:50) 
evet gayet olabilir.

sunulan şartlar bırakıldığında zarar göreceğin bir durum yaratırsan, şiddetsiz otorite yaratırsın.

örnek: işe birini alırsın; arabasını, bilgisayarını, telefonunu verirsin, özel sigortası ve spro salonunu da karşılarsın. ve adam sana muhtaç kalır, çünkü işi bıraktığı sabah, bu "hayatının standard özellikleri"ne artık sahip olmayacaktır.

aile içinde de durum aynıdır.
çocuğuna, sevgiline öyle düzgün şartlar (maddi olmasına gerek yok. senin konuşup dertleşebiliyordur, onun her şeyinden anlıyorsundur. beraber yaptığınız ve sadece sizinle yapabildiği etkinlikler vardır.) sağlarsın ki, bu seni otorite haline getirir. çünkü bu tür şeyleri senden alabilmek için senin sözünü dinler hale getirir.
  • whatdreamsnevercome  (27.01.22 14:46:58) 
rose parks +1

psikolojik şiddetle otorite kurulmaz, sorunlu ilişkiler kurulur, sorunlu erişkinler yetiştirilir.
  • dreamnesiac  (27.01.22 15:47:20) 
Otorite icin elbette guc gerekir. Bu guc fiziksel, sosyal (hiyerarsik) ya da psikolojik olabilir. Diger yandan gucun yoneltilmesi ise gerekmeyebilir.


  • dunal  (27.01.22 19:33:46) 
sadece fiziksel siddet ile otorite olmaz ama sifir siddetle otorite bence imkansiz.

egitim zaten psikolojik siddet uzerine kurulu bir duzen.
  • cooperr  (27.01.22 20:39:34) 
[]

Yetişkinlikte kardeş kıskançlığına maruz kaldınız mı?

Abla, abi, kardeş kıskançlığı. Nasıl baş ediyorsunuz?




 
evet. fazlasiyla mesafe koydum ve kendi hayatinda "super" gelismeler oldukca benle olan durumu hafifledi. kiskanclik probleminin sebebi bireyin kendisini yetersiz hissetmesi veya ozguvensizlik olunca o sorunlar duzeldikce kisi de degisti takintisi azaldi


  • ala09  (27.01.22 15:00:37) 
gozlemledidimi soyliyecegim
gorusmeyerek bas ediyorlar

  • all girls dream  (27.01.22 16:11:26) 
Evet görüşmeyeceksin maalesef


  • kediperili  (27.01.22 17:05:19) 
evet. hayati bir durum olmadıkça görüşmüyoruz zorunlu durumlarda da minimum temas ile görüşüyoruz ve böylece sorun yaşanmıyor.


  • foolrules  (27.01.22 17:59:29) 
Kalmadim.


  • j r r tolkien hayrani  (27.01.22 20:39:56) 
Yani küçükken illa ki olmuştur, kendim de kıskanmışımdır. Ama geçiyor demek ki, kardeşlerimle aram süper.


  • d max  (31.01.22 17:17:00) 
[]

Size bakmayan ebeveyne yaşlanınca bakar mısınız?

Sizi doğar doğmaz terk etmiş ebeveyniniz yaşlandığında, kimsesiz ve muhtaç kaldığında evinize alıp bakar misiniz? Yoksa bakımevine mi bırakırsınız?

Ebeveynin zihinsel bir rahatsızlığı olduğunu da varsayalım. Akıl sağlığı yerinde değil.


 
beni bıraktığında akıl sağlığı yerinde miymiş? yerindeyse umurumda olmaz. değilse de çok umurumda olmaz bakım evinde kalır ama yine ara ara bakarım nedir ne değildir diye.


  • matilda  (27.01.22 12:04:55) 
bakabilecek durumdaysam bakarım.
ya da imkânlarım dâhilinde baktırırım veya bir şekilde ucundan da olsa destek olmaya çalışırım.
bakamayacak durumdaysam çözüm ararım, yapabileceğim kadarını yaparım.

bunları yaparken görüşmemeye devam da edebilirim, ikisi farklı şeyler.
onun bana bakmamış olması onunla ilgili bir sorun, onun kendi sorunu.
pişman olup olmaması, sonradan ne düşündüğü, o süreçte onun yaşadıkları onun kendi hayatıyla, iç dünyasıyla ilgili.

benim ona bakmamsa benimle ilgili bir şey.
sevmeyebilirim, kırgın ya da öfkeli olabilirim ama beni dünyaya getiren kişi(ler) olduğu için uzaktan da olsa sahipsiz bırakmam.

edit:
"bakmak" direkt olarak elinle yemek yedirmek anlamında değil.
bir şekilde bakımını üstlenmek.
  • blatta hiberna  (27.01.22 12:16:41 ~ 13:55:10) 
insanlarla ilgili duruşumuz bizim şu an hayatta durduğumuz zeminle, değerlerimizle ilgili bir şey, başkalarının geçmiş hatalarıyla ilgili değil.

mesafeli dursam da kendi insani değerlerim gereği elimi asla tamamen çekmezdim.
  • Phoebe  (27.01.22 12:17:00 ~ 12:18:25) 
beni terk ettiğinde akıl sağlığı nasıldı ona göre davranırım.

eğer yerindeyse bakımevine bırakırım, aylık ücret neyse öderim.
yerinde değilse durumuma bağlı. eğer işim gücüm yoksa rahatça bakabileceksem evde bakarım, bakıma çok muhtaçsa ve ben de meşgulsem bakımevine bırakırım ama sık sık ziyaret ederim.
  • rose parks  (27.01.22 12:37:29) 
beni terk etme sebebine bağlı. Mecbur kalmışsa elimden geleni yaparım. Bile isteye keyfi sebeplerden bırakıp gitmişse cenazesine bile katılmam.

Boşa kan bağı duyarım yok. Ona harcayacağım parayı SMA hastası çocuklara harcarım.
  • alaimisema  (27.01.22 12:51:49) 
Bu o kadar kişiye özel bir şey ki. Onunla ilgili içiniz soğudu mu? Affedebildiniz mi? Onu hayatınıza aldığınız zaman ne hissedeceksiniz. Bütün bunları düşünmek gerekiyor. Evde hasta/yaşlı bakmak hiç kolay bir şey değil. Hele böyle zamanında size annelik/babalık yapmamış insana karşı tahammül etmek kolay değil. Eve almak kolay, evden çıkartmak zor gelir. Ben muhtemelen bakımevine koyar oradan gözkulak olmaya çalışırdım. Ki bu bile aslında külfet.


  • SiyamkedisiZorro  (27.01.22 13:08:35) 
Terkettiğinde akli dengesi yerinde değilse, parayla birini bulur baktırırdım.


  • komando kani var bende  (27.01.22 13:23:33) 
Huzur evleri bunun için var. Ki zaten huzur evine vereceğim para fazlasıyla yeterli olur 'bakıyorum' demek için.


  • anatomik  (27.01.22 13:42:33) 
Valla beni dogar dogmaz terketmis birini evime de alip bakmazdim, bakimevine birakip masraflarini vs de ustlenmezdim.


  • j r r tolkien hayrani  (27.01.22 20:35:53) 
Bakabilecek durumdaysam bakarım. Onun için hangisinin daha konforlu olduğunu da düşünmek lazım. Bazıları illa evde bakalım diyor, ama profesyonel bakamadıkları için yatak yaraları vb problemlerle uğraşıyorlar. Hastaya en az eziyet olacak şekilde ayarlamaya çalışırdım.


  • megalomaniac  (27.01.22 21:03:31) 
Anne babaya evde bakma beklentisine oldum olası kızmışımdır. Üstelik böyle bir durumda x2 bakmazdım. Bakımevine yerleştirirdim en fazla.


  • ruhen hastayim ben  (27.01.22 21:20:14) 
Benim üstlenebileceğim şeyler değil. Kendime bakmakta zorlanıyorum.


  • baldan kaymak  (28.01.22 01:09:56) 
[]

Evden çalışanlara sorular

bir süre önce süresiz evden çalışacağım bir şirkete geçiş yaptım. başta trafikten, yol masrafından, fastfooddan ve toksik iş arkadaşlarından kurtulduğum için epey mutluydum. ancak aylar geçmeye başladıkça başka bir şeye evriliyor bu evden çalışma durumu. belki kış ayları olduğu için bu durumdayım bilmiyorum çok asosyalleştim ve işe de motive olamıyorum yeterince. siz nasıl baş ediyorsunuz? ne yapmak lazım?

Edit: genel kanı sosyalleşmek ve spor olmuş. İkisi ile birlikte sorun çözülür muhtemelen. Bana küçük sosyal çevrem yetmiyor. Daha çok dışarı çıkmam gerek. Ankara’da benim modumda olan çoksa sosyalleşeceğimiz bir ortam mı kursak acaba?


 
trafik, yol masrafı, fastfood ve toskik iş arkadaşlarımı düşününce tekrardan evden çalışmaya motive oluyorum :)

geyik bir yana biraz spor, biraz kendine vakit ayırma, sosyaleşmeyi eksik etmeme, bazen de ofise - ortak ofis alanlarına (kolektif house gibi), kahve dükkanlarına falan gidiyoruz arkadaşlarla.
  • roket adam  (26.01.22 23:51:20 ~ 23:51:51) 
bütün sosyal aktiviteleri evin dışında yapmak lazım. eş, sevgili vs varsa onunla da evde bir şeyler yapmaktansa dışarda yapılmalı etkinlikler.

bunun dışında kesinlikle spora gidin. hem evden dışarı çıkarsınız hem de evdeki bu iyice hareketsiz kalmış vücudunuzu çeşitli fiziksel rahatsızlıklardan korursunuz. bazen de çevrede sessizce ders çalışılan cafeler oluyor oralara gidip çalışabilirsiniz, toplantı vs olmayan işlerin daha rahat olduğu günlerde. farklılık olur.
  • ilgeru  (27.01.22 00:00:06) 
Sanırım biraz da mizaç meselesi bu durum. 2020 Mart ayından beri evden çalışıyorum. Ofise toplama 6-7 defa gitmiş olabilirim. Ve bunlarda da seyreltilmiş çalışma şartları nedeniyle ekip arkadaşlarımın hiç biri ile ofiste aynı anda bulunmadım. Yani ofiste de yalnızdım.

Bu süreçte açıkçası kimseyi özlediğimi, evde sıkıldığımı falan hatırlamıyorum. Ofise gittiğim o bir kaç günde de açıkçası sıkılmıştım ofiste. Gereksiz görüştüğüm insanlardan da kurtulmuş oldum. Artık sadece gerçekten görüşmek istediğim kişilerle görüşüyorum. Haftasonlarının bir anlamı oluyor, yani hafta içi ile gerçekten kontrast oluyor ve bence ofise gittiğim zamanlara oranla daha önemli günler olarak hissediyorum haftasonlarını.

İlk başta bana zor gelen şuydu: bir ofis çalışanı olarak artık hiç ofise gitmemek garip bir kimlik bunalımı yaratmıştı. ömür böyle mi geçerdiler sormuştum, ofis dışında bir çalışma hayatı tahayyül edememiştim. Ama zaman geçince ofisin bir sosyalleşme aracı olmadığını ve o saatlerin iş verenime sattığım saatler olduğunu bir şekilde özümsemiş oldum. Ofiste de çalışırken zaten İşten güçten kafamı kaldıramıyordum, yani sosyal anlamda çok da farkı yoktu.
  • eksisozlukokuryazari  (27.01.22 00:13:05) 
Ben pandemiden kaynaklı nedenlerle çok fazla kalabalık alanlara girmediğim için bu cevapların hiçbirini uygulama fırsatım olmadı :) Şuanda da bir bitkiye dönüştüm, odadan odaya gezinip ev içi aktivitelerle mutlu olmaya çalışıp günde 10 saat çalışan, arkadaşlarıyla da web'ten görüşen bir yaşam formu:) Çalıştığım insanlar da benzer şeylerden bahsediyorlar genelde, belki de sorun başkadır bilemem :) Ama sorun evden çalışmak değil pandemide olmak benim özelimde, o kesin.
Sizin esnekliğiniz daha fazlaysa bu konularda daha efektif planlar yapıp uygulayabilirsiniz. Benim pandemiden önce de evden çalıştığım gayet sosyal bir hayatım vardı, şuan o günleri özlüyorum.

  • dreamnesiac  (27.01.22 00:13:30) 
trafik, yol masrafı, fastfood ve toskik iş arkadaşlarımı düşününce tekrardan evden çalışmaya motive oluyorum +1

bunlara bir de uyku ekliyorum. sabah 8:45'te uyaniyorum harika bir durum. sosyallesesim gelirse is disi normal arkadaslara ulasiyorum bulusuyoruz.
  • hot potato  (27.01.22 00:14:59 ~ 00:15:15) 
Sıkılıyoruz biz de reis


  • curukturpkokusu  (27.01.22 00:28:59) 
Alisiyorsun bir yerden sonra ama donem donem com boguyor tabii ki insani yine de


  • floydian  (27.01.22 00:41:55) 
Alisiyorsun ama kotu bir durum haklisin. Spor yapmak istiyorum mesela ben ama evden spor yapilmadigindan spor salonunun bu istegimden haberi yok.


  • baldan kaymak  (27.01.22 01:38:02) 
Arada sıkılıyorum, bazen bir gun belirleyip ofise gidiyoruz ama genelde o kadar çok işim oluyo ki oturup bunalamiyorum bile.


  • passive aggressive  (27.01.22 06:59:46) 
[]

Pandemi öncesindeki hayatıma dönemiyorum? Siz de böyle misiniz?

Tabii ki herkesin hayatı çok değişti, hala pandemi devam ediyor ve hala dikkat etmek lazım falan ama çok temel şeylerde bile eski halimden eser olmadığını fark ettim şu sıralar.

Mesela 3-4 hafta önce çok büyük ihtimalle vapurda üşüttüğüm bir günün ardından hafiften hasta gibiydim ve yine de covid ihtimaline karşın 10 gün kendimi karantinaya alayım dedim. 10 gün boyunca evden çıkmadım ve ciddi ciddi çok da sıkılmadım. Oldum olası aşırı dışadönük bir insan değilimdir zaten ama 10 gün asla dayanamazdım normalde.

Beni şaşırtan bir diğer şey de şu ki ben bu hayatta en çok seyahat etmeyi özellikle farklı ülkeler görmeyi seven bir insanım. Önümde hep bir seyahat planım olurdu ve bazen haftalarca buna odaklanırdım. Şimdi nisan için normalde gitmemin zor olacağı uzak bir ülkeye bilet aldık. 2 sene önce olsa havalara uçardım ama şu an sanki çok normalmiş ya da büyük ihtimalle iptal etmek zorunda kalırmışız gibi geliyor ve hiç sevinemiyorum. Geçen hafta da Lviv’e gidip gelmiştim. Sonra arkadaşlarım nasıl geçtiğini sorunca neyi sorduklarını bile anlayamadım. O kadar önemsizleştirip yok saymışım yani içimde.

Bu arada pandemi sürecinde özellikle de 2020’nin bahar aylarında o kadar çok kesinleşmiş planım iptal oldu ki genel olarak artık her şeye karşı hevessiz oluşum bununla da ilgili galiba çünkü ufak tefek şeyler değil hayatımı çok etkileyecek şeylerdi hepsi.

Sizler de böyle misiniz merak ediyorum. Pandemiden önce zevk aldığınız şeylerden hala aynı zevki alıyor musunuz? Genel olarak sizde de bir hevessizlik var mı hayata karşı? Varsa da nasıl düzelecek sizce?

 
Valla kimse eskisi gibi değil. Hayatlarımız inanılmaz bir şekilde değişti ve aradan geçen sürede bizler de çok değiştik. Kişiliklerimizi de etkiledi yani. Pandemi yüzünden kaç tane seyahatim (iş-kişisel) iptal oldu bilmiyorum. Öyle olunca insan hayal kırıklığına uğramasın diye umutlanmayı, plan yapmayı bırakıyor resmen.

10-15 gün sonra meksikaya bilet almıştık. Resmen daha otel bile ayarlamadık. Normalde olsa aylar önceden gideceğim yerlere kadar excel yapardım. Biliyorum ki iptal olursa üzüleceğim, bırakıyorum yani. Eskiden sabahlara kadar dışarılarda olurduk, güzel yerlere gitmeye çalışırdık, ya en basitinden güzel giyinmeye falan çalışırdık, son 2 senedir giydiğim şey sayısı aynı yılda 1 defa kuaföre gidiyorum şu anda. Herkes böyle yani takma kafana.
  • roket adam  (26.01.22 18:37:19 ~ 19:01:25) 
Maske olduğu sürece hayattan zevk almıyorum.


  • dissendium  (26.01.22 18:51:07) 
maske+1
disari cikmak cok tatsizlasti. sadece sen zevk almiyosun gibi degil de gittigin yerlerin enerjisi de insani açmiyor. tr icin diger olumsuz etkenlerin de bu durumu tetikledigini dusunuyorum. bi cenaze namazimiz kilinmadi o kadarxd

  • ala09  (26.01.22 19:18:04) 
Belirsizliği yönetmesi zor ve bu kadar kısıtlı, çoğunlukla da hareketsiz ve yüzyüze etkileşim olmayan bir yaşam insani değil de ondan.

Pandemiden önceki fotoğraflara baktığımda bambaşka bir hayatım olduğunu görüyorum, şuanki yaşantım belki çoğu açıdan avantajlı ancak bir o kadar da soyutlayıcı. En basitinden düzenli spor yapardım, beslenmeme, kendime dikkat ederdim, etkinliklere giderdim, arkadaşlarımla görüşürdüm, rahatça toplu taşıma kullanır bağımsızca gezerdim. Pandemide önceliklerim tersine döndü: Hareketsiz ve çok da sağlıklı sayılmayacak bir hayatım oldu, sürekli bilgisayar başındayım, arkadaşlarımla ya pandemiden dolayı görüşmüyoruz ya da yine pandemi nedeniyle farklı yerlere dağıldılar. Her şeyi internetten alır oldum, dolabımın büyük kısmı pijama:) en büyük hobim temizlik, kahve ve şanslıysam belki haftasonu 1-2 film izlemek. İş başında günlerim, saatlerim, gecelerim, hayatım geçiyor, sanal toplantılarda tanışıp vedalaştığım insanlar var. Sonsuzluğa uzanan Zoom'dan Skype'tan Whatsapp'tan fenalık geldi. Beyoğlu'na Beşiktaş'a gidip sokakları dolaşmayı, belki bir iki bir şey yiyip kahve içip mekan keşfetmeyi, kalabalık konserlere, etkinliklere gitmeyi, hatta mağaza pasaj gezmeyi, sinemaya gitmeyi özledim. Bu kadar basit şeyler, ne kadar zor. Şuan günü kurtarmaya bakıyorum. 2 sene çok uzun bir süre hayat için ve yaşam daha ne kadar ertelenir cevabı bende de yok. Umarım buluruz.
  • dreamnesiac  (26.01.22 19:38:44) 
Ben de yasadigim ulke sebebiyle her sene bir ayi araliksiz karantinada gecirmek zorundayim otelde ve evde. Hapis cezasi gibi geliyor kulaga, ama iki defada da cok zorlanmadim. Ucuncude de zorlanmayacagim muhtemelen. Ama sosyal aktiviteler konusunda hevessizlik cok var.

Sinemaya, tiyatroya en son 2019'da gittim sanirim. Restoranlara gitmiyorum. Seyahat etmek artik hic ilgimi cekmiyor.
  • sopiro  (27.01.22 06:15:23) 
[]

Evlilere soruyorum, gelinliğinizi/damatlığınızı ne şekilde ödediniz?

Genelde gelinliği erkek, damatlığı kız alır gibi gelenekler var fakat sizde nasıl oldu durumlar? Herkes kendi giyeceğini kendi mi satın aldı?

Aynı şekilde kuaför işini naptınız? Herkes kendi masrafını mı ödedi yoksa karşılıklı mı ödediniz?


 
Hepsini ben ödemiştim. Erkek.


  • pispinti  (26.01.22 14:58:23) 
Hepsini eşim (erkek) ödedi ama adetten filan değil, o sıralarda şartlar öyle el verdiği için.


  • gmzo  (26.01.22 15:00:41) 
Valla eşimle birlikte ödedik aklınıza gelebilecek her şeyi.

Ailelerden yardım beklemedik, zaten eden de olmadı.
  • hooiken  (26.01.22 15:05:51) 
Gelinliği erkek damatlığı kız tarafı ödedi. Kuaförler iki taraf da erkek.


  • but that was just a dream  (26.01.22 15:09:49) 
Gelinliği damat, damatligi gelin aldı. Kuaförü gelin kendi ödedi ama kuaför benden tarak parası mı ne istedi. 50 100 birsey vermiştim. Ben normal berberime gittim zaten. Normal tras oldum sadece.


  • allah yazdiysa bozsun  (26.01.22 15:19:25) 
geleneklere bağlı bi aileyse falan o şekilde oluyormuş. Ben sordum, yok herkes kendininkini alsın işte dedik. Karşılıklı ödenince bi kontrol mekanizması oluyor hoş değil, bir taraf beğendiğini söyleyemez yük olmamak için pahalı olanı beğense söyleyemeyebilir veya tam tersi gelenekçi tipler gidip en pahalısını almaya çalışabilir vs durumlar oluşabilir sanki. Bu tür durumlardan yarıda kalan veya sorun çıkan evlilikler varmış anlatıyorlar :D Cool olup kendi kendine halletmek lazım bence.


  • nhk ni youkosu  (26.01.22 15:24:36 ~ 15:25:44) 
damatlığı eşim aldı, gelinliği annem aldı. ama ne fark eder, sonuçta aynı cepten çıkıyor. kuaförü de eşim kendi ödedi. öyle bi senin benim ayrımımız yoktu yani.


  • roket adam  (26.01.22 15:27:25 ~ 15:27:37) 
biz her seyi ortak aldik aileler karismadi +1


  • in vino veritas  (26.01.22 15:29:50) 
biz her seyi ortak aldik aileler karismadi +1

Bir tek kuaförde eşimin annesi de yanımda olduğu için her şeyi ödemekte ısrar edip ödedi. Eşim zaten gidip damat tıraşı falan yaptırmadı, kendi halletti.
  • kobuzchu kiz  (26.01.22 15:40:52) 
Herkes kendi harcamalarını ödedi.


  • fotrsapka  (26.01.22 15:46:45) 
Gelinliği erkek, damatlığı kız aldı.
Gelin kuaför ücretini de erkek ödedi.

  • hrvl  (26.01.22 16:11:36) 
Benim gelinliği diktirdik, eşim ödedi, ben de onun damatlığını ödedim.


  • SiyamkedisiZorro  (26.01.22 16:14:18) 
gelinliği eşim ödedi, damatlığı ben.
kuaför ve makyajı da ben ödedim. zaten eşimin teyzesi, kardeşi, annesi, benim annem, kardeşim derken gelinlik kadar para da buna verdim neredeyse. eşim kendisi için benim şuraya git dediğim bir kuaföre normal tıraşa gitmiş gibi gitti.

  • marla is in my head  (26.01.22 16:32:57) 
Gelinlik haladan ve damatlık da kuzenden hediye geldi, gelinin kuaförü para almadı. Ben de normal traş oldum.
Acaip bedavaya gelmiş şimdi onu farkettim:)

  • kumandanim  (26.01.22 17:35:29) 
ıkisinide ben odedim hatta alyanslari da


  • all girls dream  (26.01.22 17:42:35) 
kuafor işine karismadim eşim kendi halletti


  • all girls dream  (26.01.22 17:43:28) 
gelinliği ve kuaförü ben ödedim. damatlığı gelin tarafı aldı.


  • zgrydn  (26.01.22 18:48:25) 
Gelinliği kuaförü ben, damatlığı eşim ödedi.


  • oligomer  (27.01.22 07:28:34) 
nisani gelinin ailesi halletti, nikahi biz.
gelinlik, damatlik, kuafor, arapasi, plase, muz orta..hersey dahil..

  • cooperr  (27.01.22 08:25:41) 
gelin damatlığı, damat gelinliği şeklinde yaptık.
kuaförde herkes kendi masrafını ödedi.

  • estella  (27.01.22 11:00:01) 
gelinliği eşim almıştı, damatlığı ben aldım. kadın tarafıyım.
kuaförü eşimin kuzeni ödemiş biz çıkmadan hediye olsun diye ama haberimiz yoktu, yanımıza para almıştık da o para kimin parasıydı o kısmı hiç hatırlamıyorum. eşim özel bi damat tıraşı olayına girmemişti.

  • elorelia  (27.01.22 11:04:14) 
damatlığı erkek aldı, gelinliği kadın aldı(kiraladı), herkes kendi kuaför paralarını ödedi.
damatlığı sonra giyerim diye satın almıştım ama bir iki düğünde giydim, zaten kesimler felan değişti demode oldu, olabilirse onu da kiralayın, ödünç alın vb.

  • ravenudon  (27.01.22 11:19:42) 
gelinliği annemle beraber aldık, damatlığı eşim aldı.
kuaförü de kendim ödedim.

  • evde liyakat kalmamis  (27.01.22 11:45:51) 
Biz gelinlik ve damatlıgi birlikte ödedik. Alyanslari annem ısrarla kendisi almak istedi; o aldı.

Kuaför için de yanimda para vardı ama eşimin ablası bizden habersiz ödemiş. eşim de kendi enistesiyle öyle normal bir tıraş olmuştu, damat tıraşı olmamıştı.
  • fraise  (27.01.22 12:07:46 ~ 13:26:59) 
gelinligimi gittim, begendim ve aldim. damatligi birlikte gittik, begendi ve aldi.
Kuaforumu ben odedim, o da gitti trasini oldu. alyanslarimizi bile kendimiz aldik. kimseyi karistirmadik, senin paran benim param yapmadik.

nhk ni youkosu guzel yazmis. sen aldin ben aldim olunca karsilikli bir kontrol mekanizmasi oluyor otomatikmen. gerek yok. kendiniz hallediverin.
  • 65 derece  (27.01.22 12:40:49 ~ 12:41:25) 
gelinliği ailem damatlığı ise eşimin ailesi ödemişti.


  • drako  (27.01.22 13:19:59) 
Bu düğün işlerine gereksiz, çok para harcanıyor.

Eşinizle, arkadaşlarınızı çağırıp sadece bir nikah kıyın. Nikah sonrası küçük bir yemek/eğlenceden sonra, parayı gezmeye/balayına harcayın. Damatlık, gelinliğe bile ihtiyaç yok. Güzel bir elbisenizi giymeniz yeter.

Hazır pandemi de bahane edilerek, bu adetler azalarak bitsin.


.
  • kartallar yuksek ucar  (27.01.22 13:20:24 ~ 13:21:06) 
Bizde herkes kendi masrafını ödedi, ailelere ödetmedik.
Gelinliğimi kendim ödedim - canım babamın yardımıyla
kuaförü de kendim ödedim.
Damatlığı eşim ödedi.
  • amelie poulain  (27.01.22 13:26:41) 
[]

Yakın zamanda evlenen var mı?

Geçinebiliyor musunuz?
Evin toplam geliri ne kadar?
Kirada mısınız kendi eviniz mi?
Evin veya eşyaların borcu ödenince cebinize bir şey kalıyor mu?
Kaç sene borc ödeyecekmişsiniz gibi gözüküyor?
Şu zamanda bu işlere girilinir mi yoksa beklemek yerine ne kadar erken o kadar iyi mi?

 
Burada herkes gördüğü örneğe göre cevap verecek, bu herhalde beklediğiniz bir cevaptır. Ve önerilecek olan da işte anlaşabildiğiniz kişiyle bla bla bla..

Sorularına gelecek olursak
1. resmiyette olmasa bile evli hayatı yaşıyoruz.
2. evet.
3. 1k$
4. kira
5. kalıyor
6. hali hazırda yaşadığım eve yerleştiği için borç ödeme faslı yaklaşık 8 ay sürdü. buna sağlık, kyk, gss, kredi kartı gibi etmenler de dahil.
7. bu bir iş değil neticede, olması gereken şey sana ne getiriyorsa onu yaşamalısın. belli bir matematiği yok. benim şansım en pahalı eşyalara iç geçirmeyen, ihtiyaç duymayan biriyle birlikte olmak sanırım.Eğer bu soruların sebebi "ben bu ekonomik yükün altından nasıl kalkarım?" sorusu bir çıkış yolu, motivasyon beklentisiyse kendinize maddi manevi destek olacak biriyle beraber misiniz sorusunu sormanız gerekir. gerisi (benim açımdan) teferruat.
  • rakicandir  (26.01.22 02:03:16) 
Biz de beraber yasiyoruz.
Normalde bu yasa kadar (27) aile evinde oldugum icin kiraya cikmak, ev almak, esya almak su zamanda gozumu cok korkutuyor.
Suan aile evim dahil olmak uzere cogu yakin cevrem normalde cok dert etmezken kombiyi acmaya korkar oldular.
Normalde ogrenci halimle bile eve elektronik seyler alabiliyordum.
Simdi en basitinden en son hatirladigim, aile evinr 1400 e aldigim camasir makinasi 5k olmus.
Konusunca fazla biseye gerek yok idare etsin yeter diyor ama kira + faturalar + ev alisverisi + esya taksitleri bile benim maasi hupletir zaten cok geriliyorum.

Diyeceksiniz ki ortak olmayacak mi, olacak da daha saymadigim birsuru sey var.

Mesel kredi cekip ev nasil alacagiz? Araba nasil alacagiz.

Bir muhendis bir doktor basini iki elinin arasina koyup bunlari dusunmemeli geldigimiz noktaya bakar misiniz akil sagligimizi kaybedecegiz
  • ananiyimioguz  (26.01.22 02:16:34 ~ 02:18:32) 
2 sene oldu evleneli, tam faiz indiriminde ev aldık. şuan kira öder gibi kredi ödüyoruz.
biz evlendiğimizde hiç yeni eşya almadık, eski eşyalarımızı birleştirdik ve hangisi daha yeni ise onları kullandık. o yüzden eşya vs. borcumuz olmadı hiç. ama tabii evlenmeden önce kendi evlerimiz vardı, aile evinden çıkmadık.
şuan ev geliri ile gideri tamı tamına tutuyor ne eksideyiz ne artıda. ancak yeni doğalgaz elektrik zamları ile ne yapacağız bilmiyoruz. biraz para biriktirelim istiyoruz ama kışın pek mümkün olmayacak
Türkiyenin durumları daha iyiye gitmeyecek, o yüzden çok fazla düşünmeye gerek yok. tek tavsiyem ev kurarken hiçbir şekilde fazlaya kaçmayın ve mümkün olduğunca borca girmeyin. kullanılabilir koltuğunuz varsa veya çalışan bir buzdolabı, şu dönem şımarıklık yapıp yenisini alma dönemi değil. bütçenize göre evinizin şekline göre yavaş yavaş tamamlarsınız. ilk evlendiğinizde evinizde zigon sehpa olmayıversin :)
  • wendyangelamoiradarling  (26.01.22 09:51:25) 
Üçbuçuk sene önce evlendik, bir sürü eşyayı bu sene yenileyebildik. Daha da değişmesi gereken pek çok şey var altı kırık solmuş öğrenci evi koltuğum misafir odasında duruyor yerine bir divan alamadık. Fırın ocak doğru düzgün çalışmıyordu iki sene mevcut olanlarla yaşadık. Kısacası eğer zengin değilseniz her zaman bu iş zor. Adım adım oluyor en nihayetinde. Bekledikçe iş çığrından çıkıyor. Ben evlenirken de altın euro bir anda o kadar arttı ki ne olduğumuzu şaşırdık. Bir ay önce almadığımız her şey pahalandı. Televizyon ünitesi bakıyorduk alamadık, ikeaya girmek ateş pahası olmuştu birkaç ay önceye göre. Şimdiyse aldığımız koltuk o gün 5800’ken bugün 9,500 ediyor. Ne kadar erken o kadar iyi. Bir de borçlanmak mantıksız değil geliriniz mecburen artıyor her sene enflasyon zamlarıyla denk olmasa da. Ama ödediğiniz borç sabit kalıyor. Mümkünse eşyaları uzun vadeli taksitlerle ya da birkaç senelik kredilerle alırsanız tek seferde halleder ve her ay bu aldığımız şey phalanmış bir daha alamazmışız görüyor musun diye içten içe sevinirsiniz. Yoksa tam tersi oluyor. Kaç kez model düşürdük alınacaklarda yıl geçtikçe… bu arada ben letgo’dan çok şey aldım bazı ev aletleri göstermelik alınıp kenara konuyor onları da ikinci el almayı düşünün.
En son ahşap masa, ikea berjer(etiketiyle duruyordu), plastik balkon takımı ve Actifry aldım letgodan.

  • kullanıcıadımbuolsun  (26.01.22 10:21:38) 
Ben de 2 sene önce evlenip düşük krediyle ev alanlardanım, hatta o zaman burada soru açmıştım alınır mı çok pahalı diye ve alma denmişti. 1.100'e aldığımız daire şu anda 4 milyona satılıyor (ve gerçekten satılabiliyor da); şimdiki fiyatıyla asla alamazdık çünkü maaşımız 4 katına çıkmadı ve kredi faizleri yükseldi. Şu anda kiraya versek krediyi karşılıyor alınacak kira.

Bizde yatak odası ve mutfağa dair her şeyi kızın ailesi alır (Kalan eşyaları normalde erkek tarafının alması bekleniyordu ama onlardan öyle bir istek gelmediği için eşimle birlikte aldık onları da). O nedenle çay kaşığıma kadar ailem aldı ama alışverişi ben yaptığım için ufak şeylerin bile yan yana gelince ne kadar tuttuğunu görmüş oldum. Bu aşamada bir liste ve öncelik sırası yapıp aldıkça silmek önemli. Elektronik eşyalara çok hızlı zam geldiği için ben ilk önce küçük ev aletlerini ve buzdolabını alıp koymuştum. Mutfak genelinde önce en büyük kalemleri almaya başladım (elektronik, tencere takımı, yemek takımı, çatal bıçak takımı, vb.), küçükler olmasa da olur olduğu için zamanla onlara geçtim. Yatak odasında da öncelikli olarak mobilyayı aldım, sonra yatak, nevresim, ıvır zıvıra geçtim. Çoook samimi arkadaşlarımdan da ev görmeye geldiklerinde direkt hediye çeki istedim Paşabahçe veya İkea'dan.

Bekar evimizden de kullandığımız tabakları, televizyonu, çamaşır makinesini, iyi durumda olan her şeyi getirdik. Zamanla yenileriz diye düşündük ama çoğu şeyi yenileyemedik. Ben kendime çalışma odası yaptırmak istiyordum ama öyle bir bütçemiz olmadı (tatilden vb. kısmamız gerekecekti, bu nedenle belirsiz bir zamana erteledim daha doğrusu), giyinme odası yapacaktık yapamadık (ikea'dan ayaklı askılardan aldık, ütü masası falan ortalıkta duruyor maalesef), robot süpürge alamadık, çamaşır kurutma makinesi alamadık ve HD olarak bunların fiyatının çılgınca yükselmesini izledik.

İlk 1 sene epey zor geçti, çünkü evlenirken ikimizin de kredi kartları sonuna kadar dolmuştu. Aslında önceden sıfır borçla gelmiş olsak sıfıra sıfır çıkarmışız çünkü 60-70 bin liralık altın takıldı (pandemi olmasaydı belki bir 10-20 bin daha artardı ama 60-70 bin bile çok iyi oldu tabii). Benim maaştan yer açılsın diye üzerimdeki arabamın kalan kredisini kapattık. Yaza kadar eşyaların borcunu da bitirdik sayılır (İlk 1 sene zaman zaman eksiye düştüğümüz oldu, ben 1-2 kere ailemden maddi destek aldım). Ben "Benim ailem bunları yaptı, kalan eşyalar da dört dörtlük olacak" gibi bir tavırda olsam kesinlikle bitmezdi (Eşimle ödediğimiz eşyaları İstikbal/Bellona gibi daha ucuz bir yerden almış olsak daha erken bitebilirdi). Genel olarak ikimiz de evimize oturalım, zamanla bütçe ayırabildikçe sevdiğimiz şeyleri alırız şeklinde oldu. Ekstra bir balayı harcaması da yapmadık, benim her sene gittiğim otele gittik yazın (Kötü değil ama balayı için benim gönlümden geçen Japonya tatiliydi, nikahı da kiraz çiçeklerinin olduğu döneme getirmiştim. Türkiye'de olacaksa da en azından normal zamanlarda gitmeyeceğim bir otele gideriz diye düşünmüştüm).

Bence karşı tarafı sevdiğinizden ve evlilik hayatının üstesinden gelebileceğinizden eminseniz beklemek yerine erken davranmak daha iyi çünkü fiyatlar bugün olduğundan daha düşük olmayacak. İkimizin de arabası vardı, evin peşinatı için elimizde birikimimiz de vardı (Bizim yaşlar 31-38 olduğu için). Yine de ilk sene toplam maaşın yarısı evin kredisine gitti, şu anda 1/4'e yakını gidiyor. Bu tablo ortalama üzeri maaş alan mühendis/akademisyen evliliği için geçerli bu arada. Toplam geliri yazmasam da fikir verebilir.
  • marla is in my head  (26.01.22 10:56:02) 
[]

Sanatçıların bir günü nasıl geçer

Örneğin ünlü bir şarkıcı. Her gün şarkı yazıp söyleyecek değil ya. Ne yapar rutin bir günde, nasıl geçer, kimlerle takılır




 
Abi çok değişken değil midir ya? Sertab Erener ile Mustafa Ceceli' nin bir günü nasıl aynı olabilir?


  • guitarissimo  (26.01.22 01:44:03) 
Cogunun ayri isleri var. Kimi supermarket işletiyor kimi insaat isinde ortak. Muzik konser isleri hobi olarak yapiliyor.


  • halk  (26.01.22 08:29:47) 
[]

hediye alan birini terk etmek

merhaba,

bi süredir görüştüğüm biri var, geçenki buluşmamızda gelecek göremediğimi ve ayrılmak istediğimi söyleyecektim ancak elinde hediyeyle gelmişti buluşmaya. hasta olduğumda da epey ilgilendi benimle. açıkçası biraz vicdan yaptım, terk edemiyorum. sizce ne yapmalıyım? yakın zamanda bi planımız var orada mı söylesem telefonda mı söylesem?


 
Bence iyi niyetli biri. Yüz yüze konuşulmayı hak ediyor.


  • dissendium  (25.01.22 19:10:18) 
Sen de ona hediye al ödeşmiş olursunuz, sonra ayrıl.


  • Bruce  (25.01.22 19:11:02) 
Yüz yüze +1, sen de hediye al.


  • gabe h coud  (25.01.22 19:19:19) 
Plan sirasinda gene gurultuye gidecek muhtemelen. Ben olsam bu gece veya yarin bulusup konusurdum acilen. Hediye almaya gerek yok bence ama cok pahali bir sey aldiysa onu geri verebilirsin. Geri vermene bozulacaktir ama vermesen de suclu olursun, kacisi yok.


  • hot potato  (25.01.22 19:23:43 ~ 19:24:11) 
Hot potato +1


  • invictae  (25.01.22 19:49:52) 
Uzatmaya gerek yok. Söyle gitsin.
Hediye konusunda Hot potato haklı. Pahalıya geri ver. İşte bu yüzden hediyeye karşıyım ne gerek var ya eski adetler bunlar hep

  • dafuq  (25.01.22 20:05:38) 
[]

Arkadaşınızın yerine iş görüşmesine katılır mısınız?

Çevremde sık sık İngilizcesi olmayan arkadaşlar onların yerine Skype üzerinden iş görüşmelerine kamera açmadan girmemi istiyor. Ben de bir bahane söylemek istemediğim için açıkça böyle bir şeye dahil olmak istemediğimi söylüyorum ve çok acayip tepkiler alıyorum. Zaten herkes böyle yapıyormuş iş görüşmelerini, benim özelliğim neymiş ki yapmıyormuşum, kalifiye bir insanın İngilizce bilmemesi sorun olmamalıymış, sadece bir anlık idare etsem ne çıkarmış. Merak ediyorum, siz böyle şeyler yapıyor musunuz? Çok yaygın mı bu?




 
ilk defa duydum ve açıkcası bana çok saçma geldi.


  • mirty  (25.01.22 12:05:23) 
Ben hiç kamera açmadan görüşmek isteyen yere de denk gelmedim.


  • mysticriver  (25.01.22 12:07:55) 
İlk defa duydum da, ayıp yav. Dolandırıcılık resmen.

Bana böyle bir şey sorsalar önce azarlar, ikincide de muhabbeti keserdim muhtemelen.
  • plutongezegendegilmi  (25.01.22 12:08:31 ~ 12:12:30) 
Bunlardan kamera açmadan istiyorlarmış, öyle diyorlar. @mysticriver


  • vestasy  (25.01.22 12:08:40) 
kamera açmadan skype görüşmesi mi? telefonla konuşmaktan ne farkı var? bayağı saçma ve anlamsız.


  • rose parks  (25.01.22 12:10:33) 
ilk defa duydum ve mümkün değil yapmam.


  • gabe h coud  (25.01.22 12:24:34) 
Komikmiş :)

Bence önünüzde CV olsun, görüşmeye girin ve işi alın. Ondan sonra da bunu isteyen kişiyi konuşamadığı bir dildeki işle başbaşa bırakın :)
  • dreamnesiac  (25.01.22 12:30:26) 
ilk defa duydum ve saçmalık. adam sana geçmişini yaptığın işleri kişiliğini falan soracak ne anlatacaksın?

ses farklılığı da var hem. saçmalık yahu. trip atan arkadaş ayrı gerizekalı.
  • jelly bear  (25.01.22 12:43:54) 
Ilk kez duydum
Ben olsam yapmazdim. Etik degil. Kalifiye bir insan Ingilizce ogrenmek icin caba gostermeli.

  • my pink  (25.01.22 13:15:16) 
yapmam, yapandan da haz etmem.


  • selam  (25.01.22 13:36:25) 
bu uygulamada nasıl mümkün olabilir ki? görüşmeyi baştan sona ingilizce konuşacak olan ikinci kişi mi götürecek yoksa tam ingilizce konuşulacağı zaman araya mı girecek? her iki durumda da saçma değil mi? ayrıca hadi girildi diyelim, yukarıda dendiği gibi kişisel sorulara ya da işle ilgili sorulara nasıl cevaplar verilecek?


  • rahip janick  (25.01.22 13:40:17) 
rezil etme kendini bence.


  • baldur2  (25.01.22 14:06:58) 
ilk kez duydum. bilmiyorsa bilmiyordur gitsin öğrensin. nitelikli dolandırıcılık işine girer. asla böyle bir işe bulaşmazdım.


  • golgi aygıtı  (25.01.22 14:20:30) 
size böyle tepki gösterenler sonra twitterde kpss puanına rağmen atanamayanlarla ilgili torpile lanet okuyan, duyar kasan ikiyüzlüler.

kendi etik değerleriniz çerçevesinde davranarak en doğru olanı yapıyorsunuz. belki de geliştirilebilecek tek noktanız size böyle bir soruyu soracak ama daha önemlisi sonrasında carlayacak cüreti buldukları iletişim şeklinizi bir gözden geçirmek olabilir.
  • Phoebe  (25.01.22 14:51:52 ~ 14:52:16) 
Hiç kusura bakmasınlar da İngilizce bilmeyen biri, hiç bir meslekte o kadar da kalifiye değildir. Bugün marangozlar dahi internetlerde dünyanın öbür ucunda ne gibi yeni yöntem var onu takip ediyorlar. Daha verimli, daha iyi iş çıkarmaya çalışıyorlar.

Doğrusunu yapmışsınız, ve böylelerine kesinlike prim vermemelisiniz.

Şahsen böyle bir talep hiç almadım, sanırım insanlar kabul etmeyeceğimi biliyorlar^^

İngilizcesinin yeterince akıcı olmadığını düşünen bir arkadaşıma hazırlanmasına yardım etmişliğim, prova etmişliğimiz var. Bunları normal buluyorum. Hepsi de işi aldılar :)

Bi anlık idare etseniz ne çıkarmış, saçma bir önerme. Uzaktan işe alım yapan bir çok işletme, içerdeki paydaşların da dinleyebilmesi için kayıt alıyor. 3 gün sonra bir yerde denk gelirsiniz, birisi sesinizi tanır vesaire. Basınıza bir sürü iş.

Hiç gerek yok böyle şeylere.
  • kaptankedi  (25.01.22 14:58:46) 
ik cıyım, ben bile ilk defa duydum.

2 yıldır full remote işe alım yapıyoruz, ama bir bahaneyle lkamera açmayan adayla mutlak 2. görüşmeyi yapıp tekrarlarım, pc kamerası uygun değilse whastapp üzeirnden başlayalım dilerseniz hem birbirimizi görmüş oluruz, sonra pc ye geçebiliriz vs.. derim.

kalifiye bir insan ingilizce bilmiyorsa, görüştüğü pozisyon ingilizce gerektiryorsa, sandığı kadar kalifiye değildir + 1
  • benaslinda  (25.01.22 15:03:35) 
çok saçma. kamera açmadan iş görüşmesi mi olurmuş. ayrıca yapmak istemediğin bir iş için hesap sorup sitem etmeleri iğrenç. salla gitsin.
kalifiye bir insanın ingilizce bilmemesi sorun olmamalı diye sana değil işe alacak kişiye söylesinler bence :)

  • dafuq  (25.01.22 15:25:12) 
Bir arkadaşım rica etse yapardim tas atıp yorulmiyacagim falan derdim ama benim özelliğim neymiş ki yapmıyormusum ya da şöyle yapsan ne çıkarmış vidi vidi yapsalar kesseler yapmam


  • all girls dream  (25.01.22 15:26:57) 
kalifiye bir insanın ingilizce bilmemesi sorun olmamalı diye işe alım yapan firmaya söylesinler bu cümlenin muhatabı siz misiniz yav hahahaha

başıma daha önce böyle bir şey gelmedi, etik bulmuyorum ama çok yakın bir arkadaşımsa muhtemelen yaparım. etik kurallar karın doyurmuyor. işi aldıktan sonra yaşayacağı sorunları göze alıp böyle bir teklif sunuyorsa gerçekten gözünü karartmış der, yardımcı olurum. bunu yapacağım max 3-5 kişi vardır hayatımda, onlar da böyle tekliflerle gelecek insanlar değil.
  • coldegezenkutupayisi  (25.01.22 16:30:30) 
Aşırı ayıp. Cambly öner, üye olsunlar 1 sene sonra kendileri katılır mülakatlarına.


  • lcha  (25.01.22 17:41:57) 
Yani hadi kamera açmadılar, sesten de mi tanınmayacak?


  • d max  (31.01.22 17:21:29) 
[]

Homesick durumu

Merhaba, geçen yaz üniversiteden mezun oldum ve hayatımda ilk kez ailemden ayrılıp başka bir ülkeye göçtüm tek başıma ve iş hayatına atıldım. Ara sıra ‘ benim burada ne işim var ’ diye düşündüğümde bir şekilde kendimi motive edebiliyordum fakat şu sıralar motivasyonum çok düştü. Türkiye’de ortalama üstü bir üni hayatı yaşadım, çalışma ve maddi kaygım olmadı hiç. Şimdi ise o hayattan çıkıp birden başka bir ülkede çalışmaya başlayınca sudan çıkmış balığa döndüm. En basitinden 2 aydır ev arıyorum ev bile bulamıyorum adam akıllı, kiralar uçuk ( londra ) ve başkalarıyla evi paylaşıyorsun birikim yapmak yeni mezun tecrübesiz biri için zaten imkansız. Ben böyle hep kira mı vereceğim düşüncesi var, maaşımda ortalamanın altı tabii ki şuan onun da etkisi var. Her ne kadar artma potansiyeli olsa da kısa vadede 2-3 yıldan önce istediğimi yakalamam mümkün değil.

Şimdi tartıya koyuyorum, türkiye’de ev var, iyi kötü bi araba da çekebilirim altıma aile desteği ile üç beş bişey kazansak en azından istediğimde ailemi görürüm, yazın dostlarla 2 saatte denize kaçar kafayı sıfırlarım diyorum.

Böyle zorlanan, geri dönen ya da kalıp devam eden vardır belki aramızda. Her türlü yoruma açığım, türkiye’den başka yerde yaşayamam diyenleri de dinlerim manyak mısın kal diyenleri de.

Bu arada ingiltere tek şansım değil, döndükten sonra ileride yarın bir gün yine avrupa’ya göçebilirm. Tek kurşunum olsa kesinlikle kalırım onu belirteyim maalesef onun da rahatlığı var.

 
Bekleme hemen dön.
Türkiye hep böyle kalmayacak. Ülkelerin siyasi arenadaki konumları değişiyor.
Zorluklar dibine kadar yaşanıyor ama başka bir ülke olsa buna herhalde dayanamazdı.
Her şeyi sıralayamam buraya ama özellikle maddi anlamda ilerisi için umut var.
Sadece doğru kararlar alınmalı.
Konu uzun aslında ama kısa tutalım.
  • Erva  (25.01.22 12:01:13) 
dönme abi, napıyorsun. biraz fazla gayret göster. yaparsın. burası bambaşka bir yere çıktı, hiç boşuna kafanda kurma.


  • gabe h coud  (25.01.22 12:20:06) 
Valla ben de yurtdışından dönmüş biri olarak söylüyorum. Sen zoru görünce tırsmışsın. Belli ki burada rahat yaşamışsın, iş kendi başına ayakta kalmaya gelince pes etmişsin gibime geliyor.

Türkiye'de olup ailenden ayrı eve hayatta çıkmazdın sen mesela, çıksan da "uf yapamıyorum ya annemin yemeklerini özledim" der ailenin yanı a geri dönerdin.

O bahsettiğin 2-3 yılı aşmaya çalış derim. Biraz dişini sık ve sertleş bence. Dönmenin manası yok.
  • Nocturne  (25.01.22 12:28:23) 
Döndükten sonra "göçmen" çok daha zor olur.

Anlattığın şey de konfor alanının bile ötesinde "emekli hayatı" gibi hayali bir düzen:) Dostlar arkadaşlar da hep TR'de mi olacaklar mesela?

Bahsettiğin zorlukları anlıyorum, TR'de birebir aynıları olmasa da yine çok zor bir hayat bekliyor olacak seni. Kısa süre sonra her şeyi Londra'yla kıyaslamaya başlarken bulabilirsin kendini. Bahsettiğin yaz tatilini yapmak için bile insanlar aylarca taksit ödemek durumunda, alım gücü olarak şuanki maaşın orada "kirayı zor karşılarken" bir süre sonra buradakine göre yüksek bir hayat standardın olabilir. Benzer şeyleri oraya yeni giden çoğu kişi yaşıyor zaten, dayanabiliyorsan devam..
  • dreamnesiac  (25.01.22 12:42:40) 
gabe, nocturne +1, bu tür zorluklar ve bunların üzerinden gelebilme seni sen yapan şeyler, bu tür konfor alanından çıkmak zaten kişisel gelişim için tavsiye edilen şeyler.

birde şunu düşün bir hafta sonra evleneceksin ve iyi kötü bir eve ihtiyacın var, nasıl çözeceksin? iç güveysi mi gideceksin yoksa aile evine mi taşınacaksınız? bu konuda eşin ne düşünecektir sence? bir ev bulmayı bile başaramadı ne işim var bununla diye düşünmez mi?

iş verenin daha kendine bakmayı beceremiyor ben buna nasıl sorumluluk vereyim müdür yapayım demez mi?

Bu arada işe yeni başlamış tecrübesi az birinin (ki hayvan gibi tecrübeyle giden 30+ arkadaşlarım bile bir yıla yakın oda tutarak yaşadılar) tabii ki ev bulması tutması o kadar da kolay değil bunu iyi anlıyorum yukarıdaki örnek sizin de örnek verdiğiniz içindi, yaşadığınız diğer problem/sorunları da benzer şekilde ileri doğru hayatınızın ilerisindeki konular içinde kullanabilirsiniz. eğer vereceğiniz cevaplar sizi tatmin ediyorsa tebrikler, oldunuz.
  • selam  (25.01.22 12:49:53) 
Dönme, senin yerinde olmak isteyenleri düşün.


  • gunisigi90  (25.01.22 12:53:16) 
Yorumlar haklı zaten, yukarıda da belirttim. zoru görünce ve etrafta tam manasıyla güvenebileceğim kimse olmayınca insan tabii ki boşluğa düşüyor afallıyor ve zorlanıyor. Burda doğup büyüyen kiminle konuşsam “ iyi cesaret, ben ailemden ayrı yaşayamazdım, nasıl yaptın vs “ tarzı şeyler durmak iyice bi durup düşündürüyor kırıyor insanı.

Tr’de en azından bi 2-3 sene iş yaşamında olsam 27-28 yaşında gelsem dediğim gibi en azından hazırlıklı olurdum neyle karşılaşacağımı bilirdim. Ama üni bitti, arabamı sattım ve buraya geldim hayatımda ilk kez çalışmaya başladım ve bu hiç bilmediğim bir ülkede bilmediğim bir kültürde oldu. Türkiye’de bile çalışmaya başlasan bi afallarsın ama etraf yabancı değil, çifte şok yaşadım. Biliyordum zaten bunu kendimi hazırlamıştım zaman zaman motivasyonum düştüğünde yükselttim ama bazı zamanlar da çok düşüyor işte.

Ben büyürken sürekli babam yurt dışındaydı, bu yaşıma geldim hala yurt dışında onunla uzak kaldık hep. Şimdi o yapacağını yaptı komple türkiye’ye dönecek ben yurtdışındayım. Bi tane hayatımız var aileden ayrı mı geçireceğiz hissi berbat bir şey.

Burada olmak çok daha mantıklı her açıdan ama aile bağları insanı yiyip bitiriyor.

@selam türkiye’de ailemin kaldığı ev haricinde 2 tane evimiz daha var. yani tam anlayamadım dediğinizi ama aile evinde yaşama gibi bir durum olmaz evlenme durumunda.
  • garavel  (25.01.22 12:55:51 ~ 12:57:29) 
iki kişi arasında dialog olacak ama

“ iyi cesaret, ben ailemden ayrı yaşayamazdım, nasıl yaptın vs “ tarzı şeyler durmak iyice bi durup düşündürüyor kırıyor insanı.

1 - onların cesaretsizliği, bağımlılığı (bağlı değil bak, bağımlı) onların problemi, seni ilgilendirmez
2 - onların yapamadığı şeyi yapıyorsun, bir kısmının özendiği, imrendiği, bir kısmının korktuğu bir şey ve bu cesaret ister. kırılmak yerine gurur duymalısın dünya nüfüsunun sadece %5'inin yapabildiği bir şey yapıyorsun. ne kadar az o kadar çok değer.

Ailenin evleri, geliri bir gün kaybolur gider, deprem olur yıkılır, iflas edilir, dolandırılır olur da olur dünyanın bin türlü hali var, oraya güvenme hiç.

Anne baban tahminim sağlıklı insanlar, senin için bir sürü şeyi yapabilecek durumdalar şu anda, bu zamanları iyi değerlendir, diyorsun ya belki geri giderim baka yere falan, o iş yalan, aile yaşlanacak rahatsızlıklar artacak vs. şimdi yaptın yaptın sonrası daha zor olacaktır, tabii sen de yaş alındıkça konfor alanından çıkmak istemeyeceksin, ne kadar yaşlıyız o kadar tembelleşiyoruz.

tuttuğun takımın rakip takım tarafından yenildiğini ancak maç'ın çok güzel geçtiğini düşün, belki bir gün son kurşununu da sıkıp döneceksin, ve herkes soracak manyakmısın niye döndün diye, şunu diyebilirsen "yapamadım, yenildim ama maç çok güzeldi" o zaman başın fezaya değer. illa ki kalacaksın diye bir şey yok bu arada, buradaki insanların derdi aman yurt dışına gitmişsin buralar bok gibi sakın gelme değil, daha çok bu genç yaşta hayatın içindeki mücadeleyi tek başına verebilecek ve veriyor olman. önemli olan "başarmak" değil, mücadelenin kendisi.

henüz ailen sağlıklı iken hayatını yaşa, derdin olursa yardım edecek birileri var etrafında ama bir gün bu dünyadan gittiklerinde kimsen kalmayacak yardım edecek.

Ben bu argümanla evimi ayırmıştım, doğru düzgün yemek yapmayı bilmiyorum, bozulan şeyleri nasıl tamir edeceğimi, nereden tamirci bulacağımı bilmiyorum, şimdi sen varsın sana sorar öğrenirim, sen ölünce kime soracağım, nasıl öğreneceğim bunları diye bir argüman koymuştum babamın önüne. benzer argüman senin içinde geçerli, ailen sağlıklı iken öğreneceksin ne öğreneceksen.
  • selam  (25.01.22 13:30:24) 
bence buradaki ana nokta tr'deki iş hayatınla ilgili. anladığım kadarıyla maddi kaygın yok bu iyi, ama tr'de alanında iş bulup, seni mutlu edecek bir kariyer yapabilecek misin? eğer cevap evetse, bir şeylerden feragat edip geri dönülebilir. yerinde olmak isteyenlerin borcunu ödemek zorunda değilsin, özlem de gerçek bir duygudur ve acayip zor bi hayat yaşamana gidip başka ülkede sıfırdan başlamana falan gerek yok. gelirsin trde mutlu olacağın işinde orta halli bi hayat yaşarsın konfor alanında güzel bir hayatın olur.

bunları maddi kaygın olmadığını baz alarak yazıyorum, yani işten gelecek paraya aşırı ihtiyacın yoksa manasında. (maddi açıdan sıkıntılı bir ailedeysen kesinlikle geri dönme.) genel olarak insanlar tr'deki hayatlarından memnun olmadıkları için göçmen oluyorlar, buradaki hayatından memnunsan çok da şart değil bence.
  • roket adam  (25.01.22 14:15:21 ~ 14:16:14) 
Yurtdışına gitmeyi çok istiyor bence herkes ve türkiye’den bunalmış durumdalar o yüzden cevaplar hep tek yönlü. Sen kendine soracaksın bu sorunun cevabını, kimse cevaplayamaz. Mesela benim imkanım oldu ve gitmedim, o kadar uzun yıllar yurtdışında yaşamak istemiyorum çünkü, gidersem 1-2 yıl kalıp dönecek şekilde gitmek isterim. Bana göre değil ya refah da umrumda değil para da. Ailem sonsuza dek benimle olmayacak, hayattalarken beraber vakit geçirmek istiyorum, benim babam da 32 yıl yurtdışında çalıştı yeni döndü, şimdi ben gidiyorum desem inanılmaz üzülür.

Bir de bak hayat standardın düşmüş, burda araban varmış orda metroya biniyorsun, kendi evin varken 2-3 kişiyle aynı evde yaşamaya başlamışsın, bir sürü arkadaşın varken yalnız kalmışsın. Bilmiyorum insanlar yurtdışına mutlu olmak için gidiyor, eğer mutsuzsan ve gerçekten bıktıysan hayatı kendine zindan etmeye değer mi? Mesela evli olsan sana destek olacak birisi olurdu, o kadar yalnız kalmazdın belki. Şu an daha zor sanırım senin için. Bence iyi düşün, hiçbir şey %100 güzel değil, pişmanlıklar neyi tercih edersen et olacak önemli olan kendini en iyi hissedeceğin şıkkı seçmek. Böyle bir arkadaşım berkeley’de doktorayı bıraktı döndü yapanlar var yani.
  • ekaterina  (25.01.22 14:17:44) 
Bu arada bugün itibariyle geleli 4 ay oldu, onu belirtmemişim. Çok taze sayılırım, tam da bu zamanlarda vurmaya başlıyormuş sanırım insanlara aile hasreti, hayat zorluğu vs.

@roket adam, valla kira vermeyeceğim ve izmir’de yaşayacağım için şöyle bi 7-8 gelirim olsa kral gibi yaşarım. ailemin beklentisi yok benden, orta şeker bi araba da olur bazı şeylere sıfırdan başlamam yani. gül gibi geçinirim de işte o parayı da maaşla bu yaşta kazanamam. işten gelecek paraya önümüzdeki 2-3 sene daha ihtiyacım yok ama sonrasını bilemiyorum.

şuan bilsem ki türkiye’de haftada 5 gun 9-5.30 bi iş bulacağım dediğim maaşa dakika düşünmem de, bulamayacağımı biliyorum :(
  • garavel  (25.01.22 14:39:45) 
Türkiye'de iş hayatına girmediğin için aklında o var. İş hayatında olanlar fırsatını bulsa gidiyor öyle düşün. (en kurumsal yerlerde bile hayvan gibi sömürü olabiliyor burada.)

Ev-araba almak Türkiye'de de maaşlı çalışan için imkansız gibi ama aile durumundan rahatım diyorsan, onu sen düşüneceksin işte. İstediğin tam olarak ne? Bu arada İzmirliler batıya pek adapte olamıyor galiba onu gördüm, belki iklim vs. sosyal olamamak seni üzüyordur. Ben 1 yıl İngiltere'de yaşadım (okudum) sonra Türkiye'ye döndüm. O dönem kendi işimi bulamadığım ve vize uzatmadığım için dönmüştüm. Türkiye'de de fena halde değildim başta. Fakat şu anki aklım olsa İngiltere'de master sonrası herhangi bir şeyde de olsa kalmaya çalışırdım. (ki bir arkadaşım Forensic Osteology masterı sonrası call centerda çalışarak orada kaldı :D Şimdi üniversitede çalışıyor. Çok iyi yaptı)

Fakat 4 ay çok kısa. Bir ülkeye alışmak aslında 6-9 ay. Tam olarak alışmak 2-3 yıl belki de. Bak bir öğretim görevlisi olarak şunu net söyleyeyim, mezun olan öğrencileri görüyorum hepsi afallıyor ve Türkiye'de iş dünyası şu an çok daha kötü. Eskiden biz yine 900-1000 dolar gibi rakamlara ilk işimize girmiştik, şu an bu 300-400 dolar ve bu paraya geçinmeleri imkansız. Ayrıca öyle "çalışma saati" diye bir şey pek yok. İlk işleri olduğundan laf da edemiyorlar. Ailesiyle yaşayan ailesiyle kalmak istemiyor psikolojisi bozuluyor. Sevgilisi olan sevişecek yer bulamıyor. Türkiye'de de bir sürü alt sorun var.

Artıları eksileri iyi düşün. Kendi ayakların üstünde durup orada başarılı olursan harika bir şey başarmış olursun. Fakat neden illa Londra? Daha küçük özellikle sahil şehirlerinde (Brighton?, Southampton vs.) iş bulup yaşayabilirsen çok daha mutlu olabilirsin.

Bence sana gereken şey sosyal çevre (ve mümkünse sevgili). Sosyallik yok diyorsan en kötü kafana göre birkaç Türk, Yunan, İtalyan, Portekizli falan bulmaya çalış.
  • nhk ni youkosu  (25.01.22 14:54:50 ~ 14:56:28) 
@nhk ni youkosu söylediğiniz şeylere %100 katılıyorum, şuan aldığım maaşı londra dışında alsam muhteşem olurdu mesela ama ingilizcem çok yeterli seviyede değil b2 idim geldiğimde şimdi kulak yavaş yavaş alışıyor dilim biraz çözülüyor vs, ondan londra dışını şuan gözüm kesmiyor her yerde iş yapan geçerli bir mesleğim yok( ing işletme bitirdim şuan online sales tarzı bi ofis işindeyim telefon ve mailde geçiyor bütün gün ) o yüzden türk şirketinde başladım, bir de londra’da 2-3 tane arkadaşım var yakın ve onlarla vakit geçiriyorum işten arta kalan zamanlarda fakat onların da sevgilisi var işte adamlar pazar günü off :)

siz söyledikten sonra farkettim de şöyle pazar günü çıkıp hiç bilmediğim yerleri gezdiğim 3-4 hafta olmuştu ve hepsinde baya mutluydum, ama şuan bunu yapacak birisi yok etrafımda yalnızken de keyif almıyorum.
  • garavel  (25.01.22 15:15:26) 
dostum yanlış anlama ama izmir şartlarında ingilizcen yokken sırf ing işletme diplomasıyla eğer birkaç önemli üniden biri değilse gidip 7-8 bin ile başlaman zor. arkas vs tarzı bir holdinge girmediğin sürece hayattan nefret edecek bir iş hayatın olabilir cidden. yani bence önemli konu, dönersen nerede çalışacaksın? belki şimdiden bazı iş başvuruları yapıp londrada olduğunu çaktırmadan mülakat yapıp bi piyasanın durumunu tartabilirsin ama bana çok iç açıcı gelmedi.

o yüzden bu şartlar altında ben de biraz daha kovalamanı önereceğim.
  • roket adam  (25.01.22 15:20:36) 
@roket adam yok neden yanlış anlayayım, maalesef tr’nin gerçeği bu. 2-3 arkadaşım güzel maaşlarla işe başladılar ama şans meselesi tabi. bu arada ingilizcem yok demedim ingilizcem sadece british aksanı konuşulan yerde iş yapmaz yoksa şuan türkiye’de ben biliyorum diyenlerin %70 inden iyi olduğuna eminim.

öyle kurumsal bir yerde iş kovalamak da mantıklı dediğiniz gibi linkedin üzerinden koşturulabilir. en büyük sorun dönünce ne iş yapacağım zaten.
  • garavel  (25.01.22 15:39:54 ~ 15:41:50) 
sen türkiye'den çok öğrencilik hayatını özlüyormussun gibi geldi bana yazdıklarından.

tr'de iş hayatına girip yaşın da büyüdükçe ve sorumluluk aldıkça yine benzer şeyler hissedeceksin.
  • nuisance  (25.01.22 15:46:06) 
Turkiye ve Ingilteredeki hayat karsilastirmanizi 'arabam vardi' falan gibi yuzeysel seviyelerde degerlendirmemek lazim bence. Londra'da arabayi napacaksiniz yani teknik olarak, sirf arabayi kapinizin onune park etmek icin bile gidip izin alip, belge cikartip, vergi odemeniz gerek. O trafikte bir yerden bir yere gitmek sacmalik. Londra'da yasiyorsaniz tabii ki metroya bineceksiniz, gap'i mind edeceksiniz, o kulturun bir parcasi da bu degil mi sonucta?

Tabii yasadiginiz durumu en iyi kendiniz bilirsiniz ama su asamada mumkun oldugunca sabirsizlikla bekleyeceginiz durumlar yaratmaya calisin bence. (Something to look forward to, yani) Turkiyeye bir kisa kacamak, ordaki bir aktivite, haftasonu icin Cambridge'e bir tren bileti falan, artik caniniz ne yapmak istiyorsa maddi imkanlariniz elverdikce.

Ayrica en onemli kriterlerden biri insanlar olarak zaman icinde ne hissedecegimizi ongoremiyor olmamiz. Yani kendi zihnimiz, kendi duygumuz, kendi beynimiz ama yine de anlayamiyoruz. Dort ay sonra, alti ay sonra, yaz gelince neler dusunuyor hissediyor olabileceginizi bilemiyorsunuz ki. O yuzden -gecen gun de baska bir cevaba yazdim- direkt karar vermeden once kendinize bazi milestonelar belirleyin. Misal, Nisan ayinda hala ayni derecede mutsuzsam geri donmeyi dusunmeye basliycam. Haziran'da hala ayni gucle karamsarlik hissediyorsam Turkiye'den en az bes yere is basvurusu yapicam. Temmuz'a kadar en az iki yerden haber duyarsam birini secicem vs gibi. Oyle karar verirsiniz, boylece elinizde hep kararinizi destekleyen veya desteklemeyen datalar olur.
  • sopiro  (26.01.22 04:41:11) 
Herkes baska ulkede yasamaliymis gibi sacma bir algi var. Bazisinin zevklerine kulturune vs en uygun ulke Turkiye. Yasadigin yerin kulturune ozel bir heves duymadan yasanmaz Almanci usulu veya karin tokluguna calismiyorsan.

"senin yerinde olmak isteyenleri düşün"
bosanmak isteyen adama "bak evlenmeye calisip evlenemeyenler var" demek gibi. ne alaka.
  • hot potato  (26.01.22 07:12:43 ~ 07:14:25) 
+ homesick olayi ilk 5 sene zorlar sonra yavas yavas etkisini kaybediyor. Gurbet enteresan bir olay, yurtdisinda uzun sure kalmadan anlamasi zor. Ben de karsima cikmadan once cok dalga gectim, sonra yuzlesince anliyorsun.

+ senin profilindeki birine ben gocmenlik tavsiye etmiyorum ama yurtdisi deneyimi onemlidir ve bu tarz denemeler yapilacaksa bunlari 30'dan once yapmak lazim.

+ senin yerinde olsam 4-5 sene takilirim. Biraz calisirim, dil meselesini toparlarim, mumkunse bir de MBA falan patlatirim aradan ciksin. 30'a gelmeden, fazla kok salmadan copluge geri donerim. Gocmenlik falan islerine pek bulasmam.

+ Yurtdisi eger cok buyuk paralarla oynama imkaniniz yok ve coplukte keyfiniz yerinde ise size pek de fazla birsey sunmuyor. Cikinca finansal olarak ciddi seviye atlayacaksaniz, ya da geldiginiz yerde cok ciddi sikintilariniz varsa ve bunlari cozmek icin tek careniz kacmak ise mantikli.
  • cooperr  (26.01.22 08:06:48) 
[]

Kar seviyor musunuz

Artık yaştan mıdır nedir (28) kar yağdığını görünce "kar mı yağmış" deyip kafamı çeviriyorum. Hiç öyle yağarken izleyeyim falan demiyorum. Şu an yaz gelsin diye dua ediyorum. Temmuz, ağustos efsane aylar. Yazı acayip özledim. Siz karın keyfini çıkaranlardan mısınız yoksa iğrenerek mi bakıyorsunuz?




 
Ben sevmiyorum. Fakire, sokak hayvanlarına yazık. Evsize yazık.


  • garylineker  (25.01.22 01:27:33) 
Baharı ve yazı çok severim. Karı da severim. Üstünde yürüyüp iz bırakacak kadar olmalı, tam olarak bugünkü gibi.

İnce ince yağan yağmur ve beraberinde gelen çamurdan nefret ederim. İğrenç :)
  • gabe h coud  (25.01.22 01:28:07) 
Klasik insan modu benimki, kar sıra dışı bişey değilken çok bayılmazdım. Ama hafta sonu baya kara maruz kaldım, eğlendim.

Ha, bu yüzden şu anda İstanbul'daki yağış beni çok etkilemedi koşmadım soğuğa ama izlemesi de güzel. Tabii evden çalışmıyor olsaydım bu kadar sempatik gelmezdi.
  • Bruce  (25.01.22 01:29:38) 
Sevmem, seveni de sevmem :)

Kar romantizmini de hiç anlamıyorum soğuk nedeniyle zor durumda olan onca canlı varken.

Kartopu yaşım da çoktan geçti :)
  • dreamnesiac  (25.01.22 01:29:56) 
ben su an kar magduruyum ama hayvan gibi karla oynuyorum bi yandan... asiri severim. cocukken hep yilbasi, kar manzarali kartpostallar biriktirirdim asiri temiz hava veriyor bi de. ama sadece yunusak kar


  • ala09  (25.01.22 01:45:25) 
aşığım. 27 yaşındayım, üç yaşındayken de şimdi de aynı heves ve heyecanla bekliyorum.

tabii ki kimsenin sokakta kalmasını, başına iç gelmesini, işe gidip gelememesini vs. istiyor değilim ama bunu doğanın bir gerçekliği olarak görüyorum. insanların evsiz kalması veya işe gidememesi toplumsal bir problem daha çok. karda oynayan, mutlu olan insanlar da zaten "ohh sokak hayvanları ölüyor" diye filan sevinmiyor, o yüzden bazı insanların bu kar sevenleri teröristmiş gibi gösterme tavrını anlamsız buluyorum.

doğu'nun köyünde ya da sibirya'da kar yüzünden çok zorluk yaşamış birinin sevmemesini, tiksinmesini anlarım elbet ama ben trakya'da büyüdüm, ankara'da yaşadım, ukrayna ve letonya'da sıcaklığın -20'nin üstüne çıkmadığı yerlerde sokakta kaldığım ve "aa tüh ölcez galiba neyse" dediğim zamanlar gördüm ama yok abi manyak gibi seviyorum hala.

aşırı yağar misal ona bi şey yapamazsın elbet ama ben yarın bi gün arabam olsa hava durumunu zaten haftalar öncesinden takip ettiğim için ona göre kış lastiğimi, zincirimi hazır eder; arabanın karını buzunu nasıl kısa sürede temizleyebileceğime bakar, koşullara olabildiğince uyum sağlamaya çalışırım. uyandığında kar görüp "ulan hay böyle işin, kim uğraşacak şimdi bu angaryayla?" diyeni anlarım elbet ama ben işte o uğraşı bile ayrı severim, bıkmam.

zaten iklim öyle bozuldu ki finlandiya'daki adam bile artık kışın ne kadar kar göreceğini bilemiyor, şubat ortasında diz boyu kar varken 10 gün sonra hava 8 derece olabiliyor filan... bence bizim çocuklarımız filan karı çok nadiren görecek, o yüzden hazır hala arada yağıyorken ben tadını çıkarma taraftarıyım.

BEN <3 KAR
  • der meister  (25.01.22 02:43:03) 
yasim cogunuzdan buyuktur. cocukken nasil seviyorsam bugun hala ayni sekilde seviyorum. gunlerdir kar bekliyorum desem yeridir bugun doydum nihayet. yaz ve sicagi hic sevmem. ilkbahar sonbahar severim, bir de kar. temmuz agustos benim icin iskence aylar. sicaga gunese tahammulum hic yok. sogukta giyinirsin isinirsin ama sicakta ancak derine kadar soyunabilirsin ve yetmez. klima ile cekilir oluyor sadece. hele disarida gunes tepende kan ter icinde kalmak vs. nefret ederim. kar oyle mi be ya...


  • robokot  (25.01.22 03:12:11 ~ 03:14:38) 
İlkbahar > sonbahar > yaz > kış

Soğuk sevmiyorum.

Sadece güzel bir bungalovda, soba/şömine yanarken sevebilirim
  • abuzer  (25.01.22 07:20:49) 
Ben de ilkbahar ve yaz insanıyım, soğuk ve karanlık havaları sevmem. Fakat karın yeri çocukluğumdan beri ayrı. İlk hava tahminleri ile birlikte gözüm dışarıdadır, yağınca da mutlu olurum. 7 aylık hamileyim, yine de dışarıda kardanadam yaptım dün, bugün yine çıkarım.

Devletin, patronun, görevlilerin işini düzgün yapmaması üzerine yemek siparişi verenleri, kar yağdı diye sevinenleri suçlayanlar da çok büyük mantık hatası içerisinde olduğunu düşünüyorum, eklemeden geçemeyeceğim.
  • gmzo  (25.01.22 08:30:29) 
nefret ediyorum


  • passion rules the game  (25.01.22 08:40:47) 
Sokak hayvanlarını düşününce kahroluyorum. Keşke bu konuda bi' farkındalık oluşturabilsek.


  • kumandanim  (25.01.22 09:05:06) 
İlk 2 gün seviyorum. Eskişehirliyim ben, kar yağınca iki gün eğlenirim, sonra kaldırımlar ve ara sokaklar dev buz pistine dönüşür, caddeler çamurlu kar yığını olur ve ben kışın kalanını sürekli homurdanıp söylenerek geçiririm, dışarı çıkmaktan nefret ederim.

2007'de Antalya'ya kar yağdığında oradaydım, "nolmuş ya hiç mi kar görmediniz" diye uyumaya devam etmiştim. Ama yıllardır düzgün kar görmedim, özlemişim, pazar gecesi çıkıp yürüdük, sahile indik, tipinin ortasında kaldık, çok eğlendim. Bugün dışarı çıkmam lazım, tiksiniyorum.
  • kobuzchu kiz  (25.01.22 09:06:08) 
Ben de Eskişehir'de 5 yıl kadar öğrencilik yaptım. Haftalarca karın yerden kalkmadığını hatırlarım. Ama her şeye rağmen seviyorum.

Dün 4-5 arkadaş Üsküdar yokuşlarında geç saatlere kadar amansızca kaydık:V
  • lüzumsuz adam  (25.01.22 09:16:34) 
Her türlü doğa olayını uzun sürmediği sürece çok severim. Bir yazcı olarak kar özellikle favorimdir. Ama işe falan gitmek zorunda kalsaydım çok küfür ederdim şu an


  • roket adam  (25.01.22 09:57:06) 
Kis bizim gibi gelismemis ulkelerde sefalettir ya. Bereket yonu tamam ama ben nefret ederim yagmur, camur, soguk vs.

Yaz olacak abi. Bi sort bi tshirt atacaksin kendini disari. Kapali mekana mahkum kalmayacaksin.

Yaz aksami kokusunu cekeceksin icine. Mis gibi ya.
  • celebi efendi  (25.01.22 11:52:16) 
Aslında yağarken izlemeyi, sonrasında şehrin görüntüsünü falan aşırı seviyorum ama artık eskisi kadar saf bir mutluluk duyamıyorum çünkü aklıma gelen ilk şey sokaktaki hayvanlar oluyor.


  • ms brownstone  (25.01.22 12:30:42) 
Hayir zerre sevinmiyorum. Bir yetiskin yanımda aaayyy kar yagiyor diye sevinemye basladiginda da uyuz oluyorum. Cunku kar yağışı demek yollarin kapanmasi demek. Trafigin artmasi ya da komple kitlenmeso demek. Yolda kalmak demek. Bir yere gidememek demek. Kar demek sikinti demek. Kar yağışı gelince benim aklima yollar geliyor, sevinmiyorum dolayısıyla.

Bembeyaz kar ortusunun görüntüsünü ben de pek severim sahsen ama sehre kar yağmasına sevinmenin alemi yok. Kis tatiline gideceksem eyvallah, bol bol yağsın bayilirim kara. Ama isim gücüm varken İstanbul'dayken karin bana zarardan baska seyi yok.
Kar Uludağ'da güzel erciyeste guzel efendime soyleyyeyim ilgazda guzel, isin gucun yokken tatildeyken guzel. Sehrin ortasinda kari ne yapayım ben?

Soguk havadan kistan da nefret ederim. Yazi ben de dort gozle bekliyorum yaz demek kolaylik demek. Daha fazla gun isigi, uzerinde 35kilo kiyafet yok, yaz meyveleri, acik hava konseri bilmemnesi, deniz tatili ne varsa yazsa var.
  • stavro  (25.01.22 18:09:01 ~ 18:11:48) 
Kar seviyorum, oldukça sıcak bir memlekette büyümeme rağmen, kışları yaylalara gidip kar ile oynardık.

Elbette karın etkiledği durumlarda kalmak kötü ona katılıyorum ama soğukta kalan insanlar hayvanlar kısmına katılmıyorum.

der meister ilk paragraf +1 , çünkü her zaman her yerde zor durumda kalan insanlar var onları düşünürsek işin içinden çıkamayız.
  • ceketimi alip cikcam  (25.01.22 18:17:31) 
[]

Hayat Kalitesini Artıran Şeyler - Mutluluk

Geçenlerde sözlükte görmüştüm, bununla ilgili çok beğeni alan bir entry vardı. Düzenli spor, sağlıklı beslenme, yeterli uyku, hobiler şart koşulmuştu. Bunların yanına kendi ayaklarının üzerinde durabilmek, ekonomik bağımsızlık, özgürlük ve boş zamanı da ekleyelim. Ki bunları uzun yıllardır sağlayan biri olarak hala mutsuz ve yorgun hissetmekteyim kendimi. Mutlu olmak, hayattan keyif almak böyle formüle edilemiyor sanki?




 
Acun ilicali degilsen onlari saglamis olamazsin haliyle mutsuzluk normal.


  • divit  (24.01.22 15:58:03) 
akış diye bir kitap var, onu okumanı öneririm. mutluluğun herkes için farklı bir anlamı olduğunu belirtiyor. senin saydıkların, mutlu bir yaşam için ön koşullar. yani sağlıklı değilsen, beslenmen kötüyse, uykun kötüyse, barınma sıkıntın varsa, belirsizlikler yaşıyorsan, dünyanın kralı bile olsan mutsuz olursun demek istiyor. ama bunların hepsi varsa mutlu olursun demek yanlış bir önerme olur. bunlar lazım, bunlar olduktan sonra seni mutlu edecek o asıl ana mevzuya da ulaşman lazım. özetle akış adlı kitabı okumanı öneririm :)


  • roket adam  (24.01.22 16:15:50) 
sevdiğin ve aynı oranda sevildigin bir sevgili/eş + yeterince (?) para + saglik


  • abuzer  (24.01.22 16:23:22) 
tutkuyla yapacağın bir şey. iş olması gerekmiyor, tutkuyla yaptığın şey işinse, mükemmel ötesi ama genelde böyle bir imkan olmuyor.

ikincisi de karşılıklı sevgi, aşk, değer gördüğün bir partner.

üçüncüsü de dostluklar, derdini paylaşacağın, mutluluğunda yanında olmasını isteyeceğin samimi dostlar.

roket adam doğru demiş. para mutluluk getirmiyor ama parasızlık mutlaka mutsuzluk getiriyor söylemi gibi. saydıkların mutlu olmak için değil, mutsuz olmamak için gerekli şartlar.

yazılanları okuduktan sonra edit: bir de küçük şeylerle kısa süreli mutlu olabiliniyor.
birinin ziyarete gelmesi denmiş. tam olarak beni anlatıyor. mutlu şen şakrak, über zeki bir arkadaşım var. onun gül yüzünü görmek beni inanılmaz mutlu ediyor. sabah güneşi beni lokum gibi biri yapıyor. bugün karların üstünde ilk ayak izlerini gorç gorç bırakmak çocuk gibi mutlu etti. belgrad ormanı'nda, yeşilköy sahilde, caddebostan'da koşmak mutlu ediyor. tarkan dinlemek mutlu ediyor.

zombieland'da columbus'un listesinde yazar; "enjoy the little things." tallahassee twinkie ile nasıl da mutlu oluyor.
  • gabe h coud  (24.01.22 16:29:24 ~ 18:57:36) 
Muhtemelen bunların hiçbiri şuan ihtiyacınız olan şey değil.
Ben gerçekten ne istiyorum, onu sorgulayın.

  • dreamnesiac  (24.01.22 17:04:55) 
sözlükte beğeni almanın pek anlamı yok.
hayat bir "to do list" değil.
tabii ki hayattan keyif almak böyle formüle edilemiyor, edilebilse düzenli beslenen herkes dünyanın en mutlu insanı olurdu gibi bir sonuç çıkıyor.
saydıklarınız hayatın dışında kalan, steril şeyler.

mutluluk insanın "içinde" gerçekten.
ama cem yılmaz'ın dediği gibi kdv'siyle beraber içimizde anlamında değil.
bu tip duygular ve hâller insanın kendisiyle ilgilidir, yaptıklarıyla değil.
travmalarınızla, içsel sorunlarınızla, duygularınızla yüzleşeceksiniz, sınırlarınızı belirleyeceksiniz, içinize döneceksiniz.
bunların sonunda da hayatınızı dengeye oturtacaksınız.
ne istediğinizi, kim olduğunuzu başka türlü bulamazsınız.

zaten bunlar olmadan insanın işine, gücüne, hobisine vb. sağlıklı şekilde yönelmesi bile çok zor.
çok paranız olur, kariyeriniz iyidir ama sevme-sevilme sorununuz vardır, yalnızsınızdır.
evlisinizdir ama mutsuzsunuzdur.
paranız vardır ama kendinize harcayamıyorsunuzdur.
potansiyeliniz vardır ama bir şeyler sizi hep aşağı çeker.
bunun gibi bir sürü şey olabilir, sadece örneklendirdim.
bunları aşmadan yükselmek zor.
  • blatta hiberna  (24.01.22 17:16:26 ~ 17:19:39) 
Valla her şey bir yana, saydığın şeylerin çoğunu sağlasan bile özgürlük kıstasını sağlamak oldukça zor. Hatta belki günümüz koşullarında bir nevi imkansız bile sayılabilir. Dolayısıyla kendi mutluluğunu özgürlük kıstasına bağlayan biri bence mutlu olamaz zaten, çünkü gerçek manasıyla özgür değil. Hem özgürlüğü kıstas olarak alıp hem de mutluysa da özgürlüğü yanlış/eksik biliyordur bence.

Bunun dışında mutluluk da oldukça subjektif bir şey aslında. Ben mesela malak gibi yatıp hiçbir şey yapmadığımda aşırı mutlu olabiliyorken başkası için hiçbir şey yapmadan zaman öldürmek belki korkunç bişey olabilir. O yüzden "şöyle ya da böyle şeyler yaparsan mutlu olursun" demek oldukça yanlış bir tümevarım olur. O yorumların çoğu hep kişinin kendisi baz alınarak yapılmış yorumlar.

Kısaca evet, mutlu olmak öyle formüle edilemez bence.
  • j r r tolkien hayrani  (24.01.22 19:21:32 ~ 19:22:54) 
mutluluk dışarıya bağımlı bir şey değildir, mutluluk bir huzur halidir. huzur için dinginlik lazım. bedensel dinginlik olmuyorsa (şi güç vs.) olabildiğince zihinsel dinginlik gerekiyor.

yukarıda saydıkların sanki tamam bunlar var mutlu olmalıyım diye bakılmış bir hayat, kolu ayağı olmayan insanların hayatları sürekli bir depresyon ve mutsuzlukla geçmeli o halde?

keyif almakda başka bişi, keyif almak ne yapıyorsan o sırada sadece ona odaklanmak lazım.

bizler dışarıdan bakınca bunları yapıp mutlu olabiliriz diye düşünüyoruz ama aslında mutlu oldukarı için yapıyorlar, yapınca mutlu oldukları için değil. tabii ki spor yapmanın stress'den uzaklaşmanın insan zihin dengesindeki yeri tartışılamaz ancak bunlar yeterli değil, mutluluk zihinsel algı ile alakalı.

herkesin tanımı farklı tabii ki; ben mutluluğu bir anomali olarak tanımlıyorum, normal halin zaten mutlu olmak değil. mutluluk dediğin şey bir iki hormonun salgılanması ve beynin buna verdiği tepkiden ibaret. bu nedenle önemli olan huzurdur diyorum.
  • selam  (24.01.22 20:12:23 ~ 20:20:03) 
Gelirine uygun bir şehirde yaşamak hepsini kapsıyor. Temel belirletici gelir ve gider dengesi.


  • garylineker  (24.01.22 20:24:55) 
Bu dünya, doyumsuzluk, sıkıntı, keder ve düş kırıklığı diyarı. Masal dinleme çağında bir insan yavrusu büyütmüyorsanız, lügatinizi "mutluluk" gibi kof sözcüklerden tez vakitte arındırmalısınız bence.


  • huçi kuçi  (24.01.22 22:26:10) 
Son yillarda mutlulugun bir karakter ozelligi oldugunu gosteren cok calisma var. Yani bazi insanlar mutlu insanlar degiller. Milyarder de olsalar, unlu de olsalar, hayatlarinin askiyla da evlenseler, kilo da verseler vs mutlu olmayacaklar ya da mutlu olabilme kapasiteleri cok sinirli. Keza tam tersi insanlar da var, mutlu insanlar, zaman zaman calkantili olsalar da mutlu kalabiliyorlar uzun vadede. Cem Yilmaz'in son gosterisinde 'iste, yapmiyoruz be abi' diyen insanlar var ya hani, biraz onun gibi bu kronik mutsuzlar.

Yakin zamanda okudugum bir kitapta (ama bu konuda cok sey okudum o yuzden spesifik olarak alintilayamayacagim) mutlulugun en temel faktorlerinden birinin 'zamani istedigimiz gibi kullanabilmede kontrol' oldugundan bahsetmislerdi. Bence bu cok dogru. Calismak istiyorsaniz calisarak, evde kalmak istiyorsaniz evde kalarak, istiyorsaniz spor yaparak, seyahat ederek, uyuyarak, doktora yaparak, kayinvalidenize gitmek istemiyorsaniz gitmeyerek, alisveris yaparak vs gecirebilirsiniz zamaninizi ve o sirada yapmak istediginiz buysa bu sizi daha iyi hissettiriyor. Burdan su cikarimi yapabiliyoruz, saglik, para, egitim, cevre, fiziki saglik gibi faktorler de aslinda bize zamanimizi nasil kullanabilecegimiz konusunda ozgurluk veriyorlar. O yuzden mutlulugumuza katkilari var.
  • sopiro  (25.01.22 08:04:11) 
mutluluk peşinde koşmanın bir aldatmaca olduğunu düşünüyor ve mutluluğu "anlık hazlar" olarak tanımlıyorum. hiç bir mutluluk kalıcı olamaz çünkü beyinde kimyasal tepkimeler sonucu ortaya çıkar.

bence aramamız gereken şey mutluluk değil, eudaimonia (ödomoni).
bu sözcüğü mutluluk olarak çeviriyorlar, çok yanlış olduğunu düşünüyorum. mutluluk ve euadamonia farklı şeyler.
  • dahinnotha  (25.01.22 10:18:13) 
[]

pandemide biriyle tanismak/gelecek

kariyer icin baska bir sehre gitmis ve hayatinda istedigi kadar iliski deneyimi yasamaya firsat bulamamis birinin (kadin,35)(egitim, aile sorunlari, calismaya erken baslama) pandemi kosullari ve mevcut yerdeki imkansizliklardan oturu hayatinin cogunu yalniz gecirmesi hakkinda ne dusunuyorsunuz?

bu kisi hayatinda birini istiyor.cevresindekiler evli. bulundugu yer kucuk oldugu icin istedigi profilde biriyle tanisma ihtimali dusuk. cocuk istiyor. karsisina cikanlar bosanmis ve cocuklu oldugu icin genellikle evlilik/cocuk gibi konularda uzun zamana ihtiyac duyan veya bunlari tekrar istemeyen kisiler oluyorlar.

siz bu durumda olsaniz ne yapardiniz?

edit: online dating denemis uzun bir sure fakat cogunlukla casual dating isteyenler cikmis karsisina veya evliler

 
Bu kişinin internet ile tanışması gerektiğini düşünüyorum. Ya da şehir değiştirecek.


  • dissendium  (24.01.22 14:43:02) 
Hocam duyuruyu silmişsiniz, yine yazıyorum.

Çocuk istiyorsanız kocanızın olması şart değil. Kendinize, şartlarınıza güveniyorsanız tabii. Yoksa birlikte yaşamak, evlenmek sevmeden çekilecek çile değil.
  • ruhen hastayim ben  (24.01.22 14:45:57) 
@dissendium edit yaptim


  • my pink  (24.01.22 14:48:31) 
evlat edinsin ya da şehir değiştirsin, iş değiştirsin.


  • gabe h coud  (24.01.22 15:01:42) 
Bazen de kısmet ya, olmayınca olmuyor.


  • lcha  (24.01.22 15:03:21) 
Öncelikle kriterleri, beklentileri değiştirmek lazım. Birinin karşısına sürekli ciddi ilişki istemeyen kişiler çıkıyorsa bu kişinin kendi beklentisi, kriterleri ile alakalı. Daha efendi, daha sorumluluk sahibi insanlara yönelmek gerekir.

Etrafınızda evli çiftler varmış, bu evli çiftlerin mutlaka etrafında "iyi çocuk ama hala evlenemedi" dediği kişiler vardır. Böyle evli arkadaşlarla konuşurken "uygun biri var mı" diye sorabilir ya da bunu sormadan öyle bir ağızlarını arayabilir. Birde bulunduğunuz yerdeki üniversitenin varsa yabancı dil gibi kurslarını bir araştırın. O kurslara üniversitelerin hocaları giriyor. Böyle başka hafta sonu kursları olur. Genelde haftasonu kurslara bekar kişiler giderler. Kendi alanınızda yükseklisansa kaydolun, çevre edinin. Birde şu var bulunduğu şehirde değil de ne bileyim böyle daha yakın ama yaşayabileceği bir şehirde de yükseklisansa başlayabilir.
  • GoodMorningTeacher  (24.01.22 15:26:40) 
Yabancı damat bulmasını tavsiye ederdim. Arkadaşlarım 37 ve 40 yaşlarında evlenip, çocuk yaptılar.


  • barguzhale  (24.01.22 15:45:47 ~ 15:46:16) 
arkadaşın arkadaşı veya internet diyorum. ancak ben ciddi düşünüyorum mesajı verip direkt insanları kaçırmaktansa bir süre "takılıp" sonra ciddiyete çevirmek daha gerçekçi olur diye düşünüyorum. çünkü yaş ilerledikçe direkt ciddi düşünenler zaten evlenmiş oluyor, geriye evlenmek istemeyen - zamanında düşünmeyen - düşünüp pişman olmuş kişiler kalıyor. bir süre casual dating yapmak şart bence.


  • roket adam  (24.01.22 15:59:27) 
35'ime geldim hayatımda ilişki istiyorum, çocuk istiyorum diye dolanırsa ortalarda ve kısa sürede buluştuğu ettiği insanlara bundan bahsederse herkes uzaklaşır bu normal, hatta ilişki isteyen erkekde uzaklaşır.

ilişki dediğin şey bu yaşlarda birden başlamaz, olgunlaşır bunun için beraber olunan kişi ile birlikte geçirilecek zamana ihtiyaç var.

yaş nedeni ile beraber olacağı insanlar da daha önce edinmiş oldukları tecrübeden dolayı acele etmiyorlar ki çok haklılar, haklı olmasalardı boşanmazlardı zaten.
  • selam  (24.01.22 20:29:17) 
[]

Ayrılık sonrası, dertleşme isteği

37 yaşındayım. 5 yıllık bir ilişkim bitti geçen gün. yok denilecek kadar az (belkide 1-2 kişi) arkadaşım var. Onlar da sürekli uygun olmuyorlar.

İçim çok dolu. anlatmak istiyorum ama kime anlatacağımı bilemiyorum. Anonim de olur kim olursa artık. Var mıdır bu tür bir platform


 
Maalesef çoğu kişi dinlemek istemez bunu. Bunun için :

Psikoterapi, yaş danışmanlığı.
  • jackyr  (24.01.22 11:34:57) 
@jacjyr

Vardır illa birileri diye düşünüyorum. vardır ya.
  • Carlito Brigante  (24.01.22 11:41:03) 
buraya yaz işte


  • selam  (24.01.22 12:32:48) 
Yazsana merak ettim


  • abuzer  (24.01.22 13:17:58) 
Geçmiş olsun, anlat dinleriz(okuruz) Elden ne geldiyse


  • lcha  (24.01.22 14:21:14) 
yazarsanız okuruz, destek olmaya çalışırız. çok oldu burda böyle hikayeler :).


  • Phoebe  (24.01.22 14:29:06) 
connected2me tarzı anonim muhabbet etme sitelerinde bu tarz çok insan vardı eskiden, dene derim.


  • roket adam  (24.01.22 16:03:01) 
[]

sarhoş olduğunuzun ertesi günü kendinizi çok depresif hissediyor musunuz?

sarhoş olduğunuz veya çok içtiğiniz akşamın ertesi gününe çok depresif kalkıyorum ve günüm öyle geçiyor. sanki önceki gün utanılası bir şeyler yapmışım ama hatırlayamıyorum gibi geliyor ya da ne bileyim, sebep bulamadan da depresif, hatta çok depresif oluyorum.

size de oluyor mu böyle şeyler? pek genç değilim. içmeye de yeni başlamadım ama genellikle zaten biraz depresif bir insanım.


 
Sarhos olduysam ve iyi ictiysem sonraki gun zaten saglam bir basagrisi ile basliyorum gune. O yuzden daha cok 'o son birayi icmeyecektim' tarzi kisa bir pismanlik disinda pek bisey olmuyor. Gunun geri kalani da ayilmaya calismakla geciyor.


  • j r r tolkien hayrani  (23.01.22 20:41:58) 
bende baş ağrısı hiç olmuyor açıkçası. su içmeye dikkat ediyorum çünkü. ne kadar içkili olsam da unuttuğum pek olmuyor. bu yüzden, baş ağrısı olmuyor ama bunun dışında birçok şey oluyor.


  • ahm1  (23.01.22 20:53:25) 
evet ve adına da hangxiety deniyor. alkolün yanında bol bol su için. ertesi gün de bol bol su için, yürüyüş yapın oksijen alın, muz ve çikolata da iyi geliyor :)


  • ladyinblack  (23.01.22 21:02:24) 
Ruhsal olarak değil de daha ziyade fizyolojik olarak kotu durumda oluyorum. O durumdayken haliyle moral de cok iyi olmuyor.


  • stavro  (23.01.22 21:33:03) 
Alkon depresandır zaten, cevaplar arasında göremediğim için belirtmek istedim.


  • dreamnesiac  (24.01.22 00:39:13) 
Evet bana da çok oluyor bu ve sırf bu yüzden içmeyi neredeyse bıraktım. 20'lerimde olmuyordu ama 30'larıma geçince alkol aldığımın ertesi günü kesinlikle düşüşte oluyorum. Çok can sıkıcı bi durum.


  • roket adam  (24.01.22 16:12:17) 
Temelde ne varsa onu tetikliyor olabilir mi? Mesela ben de genel olarak anksiyete bozukluğu belirtileri gösteren biriyim ve alkollü günün ertesi günü bendeki en büyük etkisi daha çok anksiyete, panik, yapmak zorunda olduğum bir şeyi unutmuşum hissi filan oluyor.


  • amelie poulain  (24.01.22 16:43:21) 
[]

Ne fabrikanız olsun isterdiniz

Çok önemli bir soru olmadığı için gönül işleri kategorisinde açtım soruyu.

Ne fabrikanız olsun isterdiniz ve neden o fabrika? Geliriniz çok fazla olacak. Her ay en az 10 milyon lira kazandığınızı düşünün. Ne üretmek sizi mutlu eder? Ne üretimine hayatınızı harcayabilirsiniz?


 
İşlemci


  • aeroknight  (23.01.22 19:22:23) 
Oyuncak


  • basond  (23.01.22 19:30:12) 
Rakı.


  • j r r tolkien hayrani  (23.01.22 19:35:31) 
Otomatik silah fabrikasi.


  • stavro  (23.01.22 19:54:01) 
Gelir elde etmek değilse amacım
Müzik aleti olabilir.

  • kisa  (23.01.22 19:54:42) 
tekne, motoryat, katamaran, otomobil, karavan

ama seri üretim değil, el yapımı olacak.

ve ilginç teknolojiler olacak. büyük bir kısmını argeye ayırırdım. hiç kimsenin düşünmediği icatları uygulamak isterdim.
  • gabe h coud  (23.01.22 19:57:47 ~ 19:59:11) 
ilaç


  • ya ben lan neyse  (23.01.22 20:28:20) 
Sanat, Andy Warhol usulu :D


  • hot potato  (23.01.22 20:29:37) 
oyuncak +1


  • in vino veritas  (23.01.22 22:20:07) 
vida


  • ala09  (24.01.22 01:44:35) 
gözüm o kadar yüksekte değil, kask fabrikası, motorsiklet fabrikası. az kazanayım sorun diil.


  • selam  (24.01.22 08:52:27) 
kedi, köpek maması.


  • kumandanim  (24.01.22 09:01:45) 
Fişek fabrikası, tanesi 5 lira oldu namussuzun, atamıyoruz.


  • John Bloor  (24.01.22 11:16:16) 
yarı iletken veya chip üretimi yapan bir fabrikam olsun isterdim.


  • baharat  (26.01.22 12:56:10) 
[]

Sırf anime seviliyor diye Japonya'ya gidilir mi?

animeleri hobi edinmiş biri turistik amaçlı giderse hayal kırıklığına uğrar mı?




 
Mevzuyu yalnızca animeye bağlayacaksak. Hangi animeleri sevdiğine bağlı, ormanda uçup dövüşmeleri seviyorsa yalnızca bilemem ama bazı animelerde japon kültürü çok güzel gözlemlenebiliyor bunları seven de gidip görmeyi ilginç bulacaktır sanki.


  • hedep  (23.01.22 19:06:02) 
Gidilir gittim mutlu döndüm


  • basond  (23.01.22 19:08:21) 
Neden hayal kırıklığına uğrayabileceğinizi düşünüyorsunuz? Yani ne beklediğinize bağlı biraz. Özel bir etkinliğe denk getirebilirsiniz ziyaretinizi, yok o olmazsa gidip restoranlarda ramen, onigiri gibi animelerde sıkça tüketilen şeyleri yiyebilir, kendinize geleneksel giysi ve aksesuarlar, mangalar ya da beğendiğiniz animelerin hatıra eşyalarından alabilirsiniz.

Yani gezileri buna göre yaparsınız zaten, sonuçta japonyaya ait bir şeyleri hali hazırda severken neden hiçbir fikrinizin olmadığı bir yere gidesiniz mesela? orayı japonyadan daha çok seveceğiniz kesin mi? eğer kesinse oraya gidin. Japonya'ya gidip dönmeyi karşılayabiliyorsanız dünyanın birçok yerine gidebilirsiniz sanırım.
  • akhenaten  (23.01.22 19:09:03 ~ 19:11:09) 
gidilir.


  • janderzel zartanyan  (23.01.22 19:13:54) 
Japonya'ya anime sevilmese de gidilir ama parasiz veya sinirli butceyle gidilmez. Hem cok pahali bir yer, hem de degisik oldugu icin gidince biraz kalmak lazim anlamak icin. Yoksa o zaman hayal kirikligi olur.


  • hot potato  (23.01.22 19:49:36 ~ 20:15:18) 
[]

enerji emici flört hk

var mı yaşayan? seviyorum ama enerjimi yiyip bitiriyor. toxic sonuçlarla bitiyor ise uğraşmayacağım.




 
enerjinizi yiyip bitiriyorsa, "hayır toksik sonuçlarla bitmez" dense uğraşacak mısınız?
tabii ki öyle biter.
zaten bir olay ve sonuç olmasına gerek yok, enerjinizi emmesi bile yeterince "bir şey" bana göre.
  • blatta hiberna  (22.01.22 19:30:34) 
[]

Bjk ve rosier konusalim mi

Sözlükten takip ediyom aslında yorumları ama son dönemde hicbisi yazmiyolar.

Ya rosier aşırı güzel oynamiyo mu arkiler? Haciyatmaz gibi düştüğü gibi kalkiyo, biri azıcık dokunsa ameliyata girmiş gibi aglamiyo, çamura yatmıyo. Temiz temiz oynuyo ve güzel de oynuyo. İzlemesi aşırı zevkli geliyor bana. Sırf onun için bjk maclarini izliyorum.

Attığın topun garanti yere gittigini biliyosun mesela. Nadiren hata yapiyo.

Sonra çok sevecen. Birinin başı agrisa hemen kosuyo sarılı, öpüyo, teselli ediyo. Rakip takım oyuncuları da dahil.

Bonus soru: batsuayi kaleyi tutturamamayi nasıl bu kadar iyi basariyo? Özel bir yazilimi var gibi. Kale direklerinin içine asla top atmamak uzerine... Full direk

Siz ne diyosunuz?

 
çok bildiğim bir şey değil ama batsuayi konusunda şöyle olabilir. ben eskiden top oynarken hep direklere attığım dönem olmuştu. sonra farkettim ki gerçekten de direklere nişan alıyorum. belki adam farkında olmadan böyle bir şey yapıyor. yoksa gerçekten çok saçma bu kadarı. bir de fiziken güçlü değil, topa vuracağı zamana kadar kendini tüketmiş oluyor, yamuk yumuk vuruşlar geliyor.

rosier iyi evet. yine de beşiktaş'a bir gömlek daha iyi adam lazım. biz ne ara vasat adamlara kaldık. parasızlıktan herhalde vizyonumuz da küçüldü.
  • gabe h coud  (22.01.22 16:05:15 ~ 16:16:17) 
[]

Eski sevgiliyi sevmeye devam ederken baska biriyle evlenmek

Benim yasadigim bir olay degil fakat cevremde tanik oldum. Iliski bitmis (5aylik iliski biteli 1.5 sene gecmis. Yeni iliski de 6 ay once baslamis), eski sevgili asla konusmuyor, mesajlara cevap vermiyordu yeni iliskiye kadar. Haliyle bu kisi yeni bir iliskiye baslamis. Su anda evlenmek uzereler. Yakinlarindan saklamiyor onu unutamadigini. Aramiyor, mesaj atmiyor, takip etmiyor, icten ice unutamadigini dusunuyor.

Siz bu durumda olsaniz ne yapardiniz? Sizde birini unutamamak diye birsey var mi? Omur boyu sevecek mi?


 
birini unutamamak diye bir şey var ama birini unutamamışken başka bir ilişkinin içinde bulunmak da bu unutamamayı pekiştiren bir şey oluyor genel kanının aksine.
evet, çivi çiviyi söker de, bazen de sökmez.
ya da taraflardan biri evlidir ya da evlenir, o evlilik bir akıl dağıtma aracı, bir değişiklik gibi görünse de, hapishaneye de dönüşebilir.
bunlar ters tepiyor böyle durumlarda.

belki günlük hayat içinde aklı dağılır, teknik olarak yalnız kalmaz ama küf gibi içeriden yürüyen bir şeydir o.
o yüzden zaten acıları yaşamak lazım.
gerekirse bir yıl eve kapanıp aşk acısı çekilecekse bu çekilmeli.
psikolojik destekse psikolojik destek, ne gerekiyorsa onu içinden atmadan başka ilişkiye başlayınca böyle oluyor.

genelde bir şey yarım ya da kursakta kalırsa unutmak daha zor olur.
ya da unutamayan taraf ilişki konusunda genelde kendini suçlayan, pişmanlıkları olan taraftır.
kıymet bilememiştir, belki hatalar yapmıştır vb.
yani kayıp duygusu yaşayan taraf genelde unutamayan taraf olur bu gibi durumlarda.
yapacağını yapmış, vermesi gerekeni vermiş olan taraf özgürleşir.
o ilişki içinde yapılan ya da yapılamayan şeylerle yüzleşip kabullenebilmek gerekiyor işte.

ilişkilerde sonraki kişiye geçmeden, içsel olarak öyle ya da böyle noktayı koyabilmek şart.
bu şekilde yaşanmaz.
üstelik birlikte olduğu insanı da boşuna yaralar.
  • blatta hiberna  (22.01.22 13:41:34 ~ 13:43:26) 
Hayatımda gördüğüm en büyük saygısızlıklardan biri. O kişinin yeni sevgilisi 6 aydır sevildiğini düşünürken aslında sevilmiyor. Kandırmak ve aldatmak bir arada.

Birini unutamamak diye bir şey var. 5 aylık bir ilişki için bu süre en fazla 2 yıldır. 2 yıldan fazlası anormal.

Bu durumda olan biri yeni sevgilisine haksızlık etmemek için, onun hayatından çalmamak için ayrılmalı. Evlenmek gibi bir hata yapmamalı. Bir insan kendini kurtarmak için başkasının hayatına zarar vermemeli.
  • dissendium  (22.01.22 13:49:35) 
Çok kötü bir şey! İnsanlara güvenemeyecek miyiz? Ben öğrensem ayrılırdım. Olaydaki kişi biten bir ilişkinin hemen ardından yarabandı olmayı kabul ettiyse, belki bu durumu da kabul etmiştir. Neredeyse hiç ara vermeden, yenisine geçmiş:/ Evlerden ırak!


  • barguzhale  (22.01.22 13:59:27 ~ 14:00:35) 
Boyle vaka sandiginizdan cok cok daha fazla var. Bunlsrin içinde bu ornekteki gibi arayip sormayan var, hala gorusen konuşan var, konusmakla kalmayip kapalı kapilar ardinda takilan var her turlu var ama cok var. Olanagustu bir durum değil.


  • stavro  (22.01.22 15:49:16) 
anlattığınız durumda arkadaşınız var olmayan birine kendini aşık etmiş gibi.
ilişki biteli bir buçuk sene olmuş ve bir sene boyunca konuşulmamış, sonra başkası ile görüşmeye başlayınca yeni insanlarında eski insan tekrar canlanmış. yeni insanla beraberken sürekli eski kişiyi düşünüp kafasında büyütüp durmuş, kendi kendine bir saplantı haline getirmiş.

yeni insanı sevmediği belli ama bir şey olsa ve eski sevgiliyle yeniden başlansa yine olmayacak bence.

ben hiç bir kız arkadaşımı unutmadım. bir tanesi dışında hepsine sevgi besliyorum. bir tanesi de beni uzunca bir sevmemiş, sevdiğini sanmış, bahsettiğinize benzer bir durumda bırakmıştı. o kişiye de nefretim yok. ancak o kişiyi belli bir tarihte ölmüş gibi kabul ediyor ve o tarihten sonrasını farklı bir insan olarak kabul ediyorum. sorunuza cevaben evet hiç birini unutmadım, ama hiç biri severek başladığım yeni bir ilişkimde önüme engel olmadı. anlattığınız durum ise bir sorun gibi görünüyor. bu bir çeşit aldatmak ve yalan.
  • dahinnotha  (22.01.22 18:34:10) 
çevremde buna benzer örnekler var benim de. hayat böyle birşey sanırım. kimisi normal karşılar kimisi karşılamaz. Ama çok eski dönemlerde de olduğunu düşünüyorum zira vizontele filminde bile işlenmişti. düşünüyorum, zaten insan gibi duygusal bir varlığın olduğu yerde bunlar normal. Bende yaşadım. Ama öyle acısı biticek sonra devam diye birşey olamaz. İnsan için sıfır diye bir tabi yok ki dolayısıyla bir tabiri de yok. 0,20 var belki yada 0,80 ve 0,50 noktasına göre karar veriyoruz. Dolayısıyla aklında biri varken evleniyorsa yada hiçkimse yok diye evleniyorsa ikisi de aslında hiçbir bilmediği ve belki de sahip olmadığı bir fikri savunuyor olabilir. Burada kritik olan evlendiği kişi. Zeki biri olmayabilirsiniz ama hayatınızı etkileyecek kararlar alırken, akıllı olmak zorundasınız. Yoksa kandırılmanızın tek sorumlusu sizsiniz maalesef.


  • baldan kaymak  (22.01.22 20:30:49) 
[]

Ot gibi yasamayalim derken hayatimizi mi zorlastiriyoruz?

Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.

Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantrasyon ve öz disiplin gerektiriyor. Dolayisiyla enerjimin büyük kismini buraya veriyorum. Fakat ot gibi yasamamaya kararli oldugum icin bunun yaninda bir de sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum.

Yani böyle listeleyince cok gibi görünebilir ama aslinda cogumuzun istedigi standart seyler. Fakat kendim icin sectigim kariyerle celisiyor gibi geliyor, cünkü isimde mutsuz ve yetersiz hissediyorum kendimi. Yetisemiyorum yapmam gereken islere, ya da hep son dakika. Is arkadaslarim benim gözümde ot gibi yasiyorlar (laf etmek icin söylemiyorum, tespit yapiyoum) ama belki de dogrusunu yapiyorlar. Bu bahsedecegim kisiler islerinde basarililar ve bundan son derece tatmin oluyorlar ve islerinde mutlular. Bunun disinda baska bir seye ihtiyaclari yokmus gibi. Soruyorum mesela dün aksam ne yaptin, hic bir sey, bi bölüm dizi izledim sonra sizmisim. Spor? Yok, ayda 1-2 kosuya ciksam yetiyor. Yemek? Disardan söyledim. Haftasonu ne yaptin? Sosyallik? Iste kiz/erkek arkadasimla takiliyoruz, hep ayni. Ee baska ne yaptin? Iste bugünkü toplantiya hazirlandim, su raporlari okudum, yazdim vs. Toplantida zipkin gibiler, raporlar, sunumlar zehir gibi, basarililar, tatmin oluyolar. Basit bir formülde yasiyorlar yani aslinda. Anlamli bir kariyer secmisler, bundan tatmin oluyorlar ve kolay kolay baska bir seyin bunun önüne gecmesine izin vermiyorlar. Ha sonra gidip en kralindan tatili de yapiyorlar, ama iste gündelik yasamlarini cok basit tutuyorlar. Ben cok karmasik yasiyorum ve hem is yasaminda hem de is disinda kendime cok fazla yük yüklemisim gibi bir halim var. Oturup ise odaklansam hayati kaciriyorum ot gibi oldum diye üzülüyorum. Diger türlü olunca isime öncelik vermem gerekiyor diye gözüm arkada kaliyor, yaptigim is disi aktivitelerden de tatmin olamiyorum. Böyle garip bir kisir döngü. Var mi benzer seyler yasayanlariniz? Caresi ne? Caresi belli aslinda iste ama biraz dert yanayim dedim :)

 
Yazdıklarınızın hepsini okudum ve ekleyecek bir şey bulamadım. Çok haklısınız.


  • aeroknight  (20.01.22 20:22:37) 
Türkiye'de idealizm daima kaybettirir. Süper işler yapacağım diye özel sektöre girenlerin hepsi bitik, erken yaşta kronik hastalıklara yakalanıyorlar ve ölüyorlar. Dediklerinizin maddi karşılığı falan yok. Kimse de size aferin demez. Birilerini zengin ediyorsunuz işte.

zaman>para. eğer yaptığınız işten zamanı satın alacak kadar para kazanmıyorsanız idealizm gereksiz. sizin yemeğinizi ve işlerinizi birinin yapması gerekir. Bunu satın alabilmeniz gerekir.
  • garylineker  (20.01.22 20:37:07 ~ 20:41:01) 
ay gerçekten zorlamamak lazım.
sizi okurken yoruldum.

arkadaşlarınızın hayatı daha makbul benim için. dizi yerine kitap, sporu da biraz daha sık yapıp düzenli ev yemeği yemek, düzenli yaşam, arada ufak tefek seyahatler ve tiyatro-sinema, bitti gitti. öyle her an çeşit çeşit arkadaşa, aktiviteye zaman ayırırsam kendimle ilgilenemem, evi de ... götürür :) pilim de biter.

sağlığınıza dikkat ediyorsunuzdur umarım.
  • adse  (20.01.22 20:47:59) 
aslında bu neye benziyor biliyor musunuz? hem ergen-genç, hem de yetişkin/olgun yaşamı sürmeye çalışmaya benziyor. gençken(üni bitene kadar olan dönem) sosyal olabiliyoruz. çünkü para kazanma kaygısı olmuyor. gez, toz, ye iç, sinemaya tiyatroya git, sevgilinle arkadaşlarınla takıl. vakit bol, sorumluluk yok. ancak iş hayatına başlayınca o dönem yavaş yavaş kapanıyor artık yetişkin oluyorsunuz ve birtakım sorumluluklar da yükleniyor. 8-10 saat gibi çalışma sürelerinden bahsediyoruz. bunun üzerine işe hazırlanma süresini ve yolu da ekleyince bir günün yarısı harcanmış oluyor. 8 saat de normal uyku süresi. ee geriye ne kaldı? yemek pişir, ye, çamaşır yıka, as, bulaşık yıka, yerine koy, banyo yap, ütü yap... sana kalan resmen 1-2 saat. bu sürede de insanın bir şey yapası gelmez zaten.

problem çalışma saatleri aslında. bana hiç insani gelmiyor. en iyi ihtimalle 8 saat çalışıyoruz. günde 14-15 saat bile çalışan da bir sürü insan var. zengin aileden gelmiyorsak hepimiz hergün sabahın köründe eşek gibi uyanıp işe gitmek zorundayız.

bir de bahsettiğiniz arkadaşlarınız bu tarz şeyleri düşünecek tipler değil, biz nedense kafamıza takıyoruz. rahat bir yaşam için böyle şeyleri düşünmeyip sürüye uymak gerekiyor. zaten işle birlikte evlilik ve çocuk kombosu da eklenince insan insanlıktan çıkıp robota dönüşüyor. tek çare; çalışmak zorunda olmayacağınız kadar paranızın olması :)
  • rose parks  (20.01.22 20:52:17) 
ben de böyle hissediyorum. çevremdekiler mükemmeliyetçisin, çok kasıyorsun falan diyorlar hep. bir de ''perfect is the enemy of good'' durumu var. o bahsettiğin insanlar iyi/ortalama sonuç ile tatmin olabiliyorlar. biz de her şey mükemmel olsun diye uğraşırken yetişemiyoruz çoğu zaman dediğin gibi.


  • william morris  (20.01.22 21:01:50) 
hayati ot gibi yasamamak demek ANLAMLI tecrubeler yasamak demek benim icin. senin tanimin daha cok "hayatini dolu yasadigini dusundugum kisilerin yaptigi seyleri kopyalamak" gibi tinladi bana, kendin icin de anlamli bulmuyorsun yaptiklarini ve tatmin olmuyorsun. bunu da suni olarak devam ettirmek zulum geliyor haliyle.

kendince gercekten anlamli buldugun bir sey yaparsan (isinin yaninda bile olabilir yani is degistir demiyorum) mutlu olursun bence. baya da sadelesmis olur hayatin.
  • robokot  (20.01.22 21:23:51 ~ 21:27:51) 
"Hayati ot gibi yasamayayim derken"

Birilerinin sana baski yapmasina izin verme, zirada sozkonusu durum o sekilde. Buradaki "ot" standardini kim koymus? Kendi hayatindan kendin sorumlusun. Kitap okumak istiyorsan oku. Ayda 1 degil, 5 kitap okusan bile kimse "ooo ot gibi yasamayan, anlamli yasayan klas insan geciyor" diye parmakla gostermeyecek zaten. Dolayisiyla sonu basi belli olmayan bir hamster kosusu bu. Takilma yani.
  • hot potato  (20.01.22 21:28:30 ~ 21:31:05) 
seni anlıyorum ve tamamen aynı düşünüyorum

bence iş hayatı ve kariyer peşinde koşmak ömrü heba eden aptalca bir şey.
o unvanlar, karizmatik linkedin profilleri falan kölelik tasması gibi.

ömür geçip gidiyor senin de yazdıgın gibi hiç bir şey yapılmıyor.
  • dafuq  (20.01.22 21:38:32) 
Çok haklısınız. Zaman zaman durup yarın ölmeyeceğim ne malum neden ot gibi yaşayıp keyfime bakmıyorum diye ben de düşünüyorum. Ama o ot gibi yaşama olayına girince de mutlu olmam bence. Mutluluk otluk ya da ot olmamakla alakalı değil. Esas nokta bu. Ama katılıyorum size. Ve motive olmakta cok zorlanıyorum +1

Bu şey başlığı işte. Memur olup sıradan bir hayatla ölüp gitmek.

Biraz da kendini kabulle alakalı sanırım. Öz kabul.
  • westblack  (20.01.22 21:42:31) 
Dediginiz sey bu zamanin sorunu, hem de alan farki olmadan.

Ornegin akademide interdisipliner calismalisiniz. Bir tarihci bir ton alandan bilgiye sahip olmali. Hem alaninda cok ilerleyeceksin, hem de bircok alanin bilgisine hakim olacaksin. Böyle bir sey olabilir mi? Bunun korkusu altinda ezilip kalan cok.

Modern insan da oyle. Spor yapmali, kendini buldugu ve ileriye goturdugu bir hobisi olmali, iyi beslenmeli; iyi bir sosyal cevresi olmali; isinde ilerlemeli vs. vs...

Bu isin bir dogrusu yok. Kimin nereden tatmin olduguna bakip, karsilastirma yapma cok saglikli degil. Siz onlardan ustun degilsiniz. Onlar da sizden ustun degil.

Ne yapmak istiyorsunuz? Cok dolu bir gun sizi tatmin ediyor mu? Etmiyorsa, sadece bu "yarista" one gecmek icin mi acaba bu kadar cok sey yapma telasindasiniz?

Isim bittiginde, bana zevk vermeyen yerde yokum. Her yerde olamam. Siz de olamazsiniz. Eskiden ates icinde yatarken sosyallesmeye calisiyordum, etkinlik kacsin istemiyordum. Bunun telasini sanirim 20lerin ortasinda biraktim. Caresi telas halinden cikmaniz. Zorlamayin. Size recete ile verilmis seyleri yapmak yerine, size haz veren seylerin pesinden kosun. Yemek yapmak hobiniz ise o alanda derinlesin. Ama buna vakit harcarken, ayni zamanda 3 spor dalinda ilerleyemeyebilirsiniz. Bircok alanda ortalama olmayi da kabul edin.
  • buf-e kür  (20.01.22 22:09:41 ~ 22:12:50) 
"sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum."

bunları yapmak kısa vadede de keyifli değil mi? sağlık, beslenme bir de sosyalleşme dışındaki şeyleri keyif vermediği için bırakırsanız ot gibi yaşıyor olmazsınız.
  • curious mind  (20.01.22 22:39:41) 
mukemmel olmaya calisiyosunuz ve korktugunuz profil olmamak icin biraz zorluyosunuz. ben de cok boyle davrandim biraz isle tatmin olmamaktan da kaynaklaniyor bence. ben isten sonra yorgunluktan ölurken bi seyler de yapmaya calisinca cok daha yoruluykrum zorlama olunca. ama ayda yilda bir yapinca dinlenmis, stres atmis hissediyorum. kisisel bakim disinda arada gundemden uzak kalmak, sosyal olmamak o kadar iyi geldi ki. kendime daha alakasiz bi gundem yapip tek basina takilmak daha guzel hissettirdi. mutfakla arasi olan biri degilim durduk yere butun izin gunumu mutfakta tatli yaparak gecirince guzel oluyor. ne saat kaygim ne yapilacaklae listesi var tek 1 is. veya bi besteyi calmaya calisiyorum butun gun tek amacim bu belki aksam yuruyus market vs. naptin denince evdeyim diyorum hicbi sey yapmiyomus gibi ama saate bakmadan gunu bitirmek, listesiz o kadar guzel ki. vizyonsuzluk hissine kapilmadikca, sıkıştırılmış hizli hayata mola vermek iyi

zaman obsesifligi diyebilir miyiz cok sey yapma istegi? umarim ornekle saptirmamisimdir konuyu.
  • ala09  (20.01.22 23:30:46) 
Hayatınız güzel böyle bakılınca. Ben bahsettiklerinizin çoğunu yap(a)mayan, ve işyüküne de anca yetişebilen versiyonuyum :)
O gün dinlenmiş uyanıp, kendime bir-iki kahve yapıp, sevdiğim temel şeyleri yerine getirince mutlu sayıyorum kendimi.
Netflix falan zaten muhteşem şeyler :)

Bence güzel ve biraz "lüks" bir "kısırdöngü", seçenekleri optimize etmek tamamen size bağlı, tadını çıkarın :)
  • dreamnesiac  (21.01.22 00:11:04) 
yaşamak sancılı bir süreç; dünya bok gibi bir yer, insan olmak bok gibi bir deneyim. Onca koşuşturma, hedef, tatmin sağlama araçları; hepsi bu bok gibiliği kapatmak için çırpınışlarımız. Bunun farkına vardıkça daha çok çırpınmaya başlıyorsun. O kocaman boşluğu, anlamsızlığı doldurmak için çabalıyorsun ve hiçbir zaman yeterli olmuyor.

Bununla baş edemezsin. Bazı insanlar gözlerini buna kapatıp, belirli şeylere konsantrasyon sağlayıp önlerine bakabiliyor. Bazıları ise durup nefes aldıkları anda o boktanlıkla yüz gelip dehşete kapılıyor, sonrasında ise bundan kaçmak için bir şeylere tutunmaya çalışıyor.

Bunun kurtuluşu yok, ne yaparsan yap huzura eremeyecek, kendi küçük dünyanda kalmakta başarılı olamayacaksın. Bunun tek yolu kendini kandırmayı başarmak, bir şeyleri fark etmemeye, etsen de görmezden gelmeye çalışmak. Şu anda hayatının bu noktasında değilsin, olabilir misin onu da bilemem.

Çaresi var ama reçetesi yok, şunu yap böyle bak şöyle düşün ile olacak iş değil. Belki de ilk adım bunları kabullenmek midir diye düşünüyorum; belki, bir umut..
  • Bruce  (21.01.22 01:05:10) 
bu insanların ot gibi yaşadığına nereden kanaat getirdiniz? insanlar andan zevk alıyor olabilir. bir bölüm dizi izler sızar ama huzuru vardur, mutludur, stres yoktur.

sizin ot gibi yaşamayayım diye verdiğiniz çaba sizi diğerlerinden üstün kılmıyor aksine yoruyor.
  • Hallegadola  (21.01.22 11:29:19 ~ 11:29:39) 
tamamen benim ideal bulduğum yaşam biçimini anlatmışsınız ve işin kötüsü bunların hepsini düşünüp hiçbir şey yapamamak, sonunda yetersiz hissedip hiçbirini isteyemez hale gelmek ile sonuçlandı benim serüvenim. bu sabah bunları düşünürken aklıma Turgut Uyar'ın Terziler Geldiler şiiri geldi: her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği...

Madem bunların hepsini yapmak beni hepsinde başarısız kılıyor sadece hayati olanlara odaklanayım dedim sonunda. Yapmam gereken iş ve vücudumun ihtiyacı olan kadar hareket.

Diğer konularda da ben beceremedim ama izlediğim onlarca zaman yönetimi vb. videolarından ve okuduğum kitaplardan çıkardığım sonuç: alışkanlıklar işleri kolaylaştırır. bunun üzerine cumartesi akşamlarını film akşamı olarak belirledim. Haftada bir film izlemek yılda 52 film izlemek demek oluyor. Bu kadar kültür bana yeter. Haftada 2 günü boş zamanlarımı sadece kitap okumaya vererek bu konuda da bir kademe atlayabilirim. tik... Aralara da sosyal aktivite atarsam fena olmaz. Şimdilik bu plan emekleme aşamasında ama şu ruh halimi atlatabilirsem düzene koyabileceğime inanıyorum. Tek bir gün içerisinde her şeye yetişmeye çalışmak beni hepsinde başarısız yapıyor, tek cephede savaşmak gerek.

Şu an düzeninden memnun olduğum tek bir şey var: sağlıklı beslenme. Bu konuda gerçek bir guruyumdur, içlerinde en kolayı bu bence. Buharda haşlanmış sebze ve fırında pişirilmiş tavuk/balık ile besleniyorum sadece. Bir de salata. Bunların hepsi de çok kısa zaman alıyor. Eti al fırın poşetine koy ya da direkt kağıda koyup fırınla, kendi kendine pişsin. Haşlanmış sebze de öyle, yıka ve buharın üstüne bırak, kapağını kapatınca karıştırmaya bile gerek olmuyor. Tik... Bunların yanına bazen salata bazen bulgur pilavı yapıyorum bunlar da yarım saatlik basit yemekler.
  • Mossy  (21.01.22 15:42:05) 
Hocam işini hobin haline getirirsen hobine vakit kalmaz. Yani en azından TR koşullarında bu böyle. Ama bence şöyle olması makul. işe yeni giren biri her halukarda adaptasyon sorunu yaşıyor. 3 sene filan dişini sıkarsa, sonra iyi seviyeye geldiğinde hem işinde iyi olur hem de sosyalleşebilir. şimdi burada risk şu: 3 sene dişini sıkan o durumu normalleştiriyor ve ot gibi hayatı sadece iş olan birine dönüşebiliyor. Bu noktada dikkat etmek gerek.


  • lcha  (21.01.22 17:54:36) 
bence çok doğru yoldasın, koç burcu falansın heralde. bana sorsan şu an hayalim bu anlattığın hayatı yaşamak fakat tek farkla, yaşarken yaptığım her aktivitede bu beni mutlu etti mi etmedi mi diye sorgulayıp kendime o anda yok ya bunu yapmayayım deme hakkı vererek.

nitekim senin yaşadığının tam tersi bir deneyim yaşadım ve artık hayatta sevmediğim şeyleri yapmayı bırakıyorum dedim, işi bıraktım, arkadaslarımın coguyla gorusmeyı bıraktıgım, sevmedıgım mekanlara gıtmeyı bıraktım. gunun sonunda gittikçe asosyallasan bır hayatım oldu bır senede şu anlattıklarının yarısına enerjim yok gibi hissediyorum ama bir yandan eskisinden mutluyum.

kısacası ne benimki ne seninki dengede olan. ben sevdigim seyleri bulup tek tek eklemeye calısmalıyım, sen de sevmediklerini tek tek çıkarmayı orta yerde buluşuruz
  • kurcalamabozarsin  (22.01.22 11:41:49) 
[]

An itibariyle uyanık olan var mı

Sb.

Ne yapmaktasınız, neden uyumadiniz?


 
sirkadyenim bozuk, genelde bu saatlerden itibaren uyurum. sen?


  • robokot  (20.01.22 06:12:01 ~ 06:12:21) 
Eğitim veriyordum yurtdışına yeni bitti


  • seyyar satıcı  (20.01.22 06:15:50) 
Yeni uyandim


  • sonhakan  (20.01.22 07:11:13) 
yatsıyı kılmadan yatmıştım, vakit çıkmadan kılayım diye kalktım


  • mustafakesekci  (20.01.22 08:40:01) 
[]

Neden değer veren değer görmüyor?

Yanlış kişilere mi değer veriyoruz, hiç kimseyi hayatımızın merkezine koymamalı mıyız? Seven sevilmiyor mu?

Hayal kırıklığına uğramamak için en fazla ne kadar fedakarlık yapılmalı?


 
Çünkü aynı degeri gormedigin anda birakip gidecek cesaret gosteremiyorsan zaten o değeri hak etmedigini ispatlamis oluyorsun. Kısır döngü


  • abuzer  (18.01.22 13:22:10) 
karşılıklıysa, değer vermek güzel, hayatın merkezine koymak, koyulmak çok güzel bir duygu. dış politikada mütekabiliyet diye bir kavram var. "Mütekabiliyet; Devletler arası ilişkilerde maruz kalınan davranışa aynı şekilde karşılık verme prensibini tanımlar."

Sana 1 adım gelene sen de 1 adım gideceksin. Sen 3 adım attın, ondan 1 adım bile gelmediyse olduğun yerde bekleyeceksin, gerekirse geri adım atacaksın.

Suriye'nin karıştığı dönemlerde bize bir tane top düşüyordu, aynı şekilde cevap veriyorduk, karşı tarafta can ve mal kaybı olacağını bile bile top atıyorduk. neden? yoksa devlete saygı kalmaz. bir şey yaptıysan karşılığını bulacaksın, bunu bilecek komşun. iyi ya da kötü. insani ilişkilerde de öyle. karşı tarafın sana saygısı, daha önemlisi kendine saygın azalmaması için istemesen de geri adım şart.
  • gabe h coud  (18.01.22 13:33:46) 
Başlık da dahil sorunların her biri çok bilinmeyenli ve formüle edilebilir değil ancak ilk olarak değer veren değer görmüyor diye bir durum yok.

Yanlış kişilere değer veriliyor olabilir ancak bu aslında kişinin kendisiyle ilişkili bir duumdur. Henüz kendini tanımayan birey karşısındaki insan hakkında öngörülebilir teşhislerde bulunamayacağı için büyük olasılıkla değer verebilecek doğru kişiyi seçemez. O yanlış tercihi hayatının merkezine koyar, sever ama sevilmez ve sonrasında da hayal kırıklığına uğrar.

Daha fazla hayal kırıklığına uğramaak için beklentiler minimumda olmak üzere özünden başlayarak farkındalığın maksimum olması gerekiyor.
  • foolrules  (18.01.22 13:39:04) 
bu bir inanış.
değer verip değer gören milyonlarca insan da var.

ilişkiler ve ilişki yaşadığımız kişiler kendimizin aynası çoğu zaman.
siz kendinize ne kadar değer verirseniz, karşınıza size o kadar değer veren insanlar çıkar.

yani bakış açınıza ve bilinçaltınızdaki kodlara göre ilişki yaşarsınız.
ilişkileri hayal kırıklığı ve fedakârlık ekseninde değerlendirir, öyle yaşarsanız, ilişkileriniz bunun üzerinden yürür ve sınanır.

kaza anında oksijen maskesini önce kendine takmak gibi, zaten birini gerçekten sevebilmek için önce kendini gerçekten sevmen lazım.
yani birini sevmek, onu hayatının merkezine almak demek değil zaten.
herkesin hayatının merkezinde kendisi olmalı.
  • blatta hiberna  (18.01.22 13:47:54 ~ 13:49:23) 
değer verilir ancak doğru insana. insanoğlu açgözlü olduğu için hep daha iyisini ister, insana değer verirken de durum böyledir. hep kendisinden "üstün" olanın peşindedir, bu yüzden hep hayal kırıklığına uğrar. mühim olan dengini bulup, birbirine karşılıklı değer vermektir.


  • rose parks  (18.01.22 15:30:12) 
Deger verenin değer gormesi gerektigi on kabuluyle hayata baktiginiz icin boyle olmayınca sasirip anlam veremiyorsunuz. Halbuki boyle bir tabiat duzeni yok. Bu sizin idealiniz sadece. Size böyle öğretildi, dogrusu bu ve olmasi gereken de bu diye sartlanip etrafinizda da bunu gormeyi bekliyorsunuz ama realiteyi etkilemiyor bu. Bunu bir asmak lazım once. Tabiat ve içindeki insanlar ideallerdeki yuksek erdem standadtlsdina gore şekillendiriyor kendini.

Cok buyuk iyilikler yaptığınız dostunuz zor zamaninizda sizi umursamayabolir, cok değer verdiginiz biri sizin yoklugunuzu bile farkmetmeyebilir, severek evlendginiz esiniz muthis bir soğukkanlılıkla duzenli olarak aldatabilir. Bunlar daima gercrklesebilecek ve ilk insanin nefes almaya basladigindan beri de gerceklesen seyler. Bu gibi erdemsizliller hep gozunuzun onunde gerceklesmedigi icin "bunlar hep baskalarinin basina gelir, bu istisnalar her zaman olmaz bunlar nadir sanssizliklardir" on kabuluyle yasiyorsunuz.

Birinin size verecgi degeri sizin ona verdiginiz degerin belirleyecegini dusunuyorsunuz ama genel olarak insan ruhunun boyle bir mekanizmasi okmadigi gerceginin bilincinde olmayacak kadar gaflet icinde yasiyoruz. Sizde olan vefa mekanizmasinin, idealinizde olanin digerlerinde de olacağı beklentsiyile yasiyorsunuz. Genel olarak hepimiz boyleyiz. Bu insanin - en azindan modern insanın - zayif noktası. İnsanlar size verecegi degeri belirlerken ona ne kadar deger verdiginize paralel hareket etme gudusuyle yasamaz size olan duygularını. Gonlunden gectigi kadar deger verirler size. Verdiğiniz deger goreceginiz değerden cogu zaman bagimsizdir esasında.
Yani diyecegim o ki ne yapmaliyiz ne kadar dever vermeliyiz konusunda her seyden once ise önce daha realist bir bakis kazanarak baslamak lazim.
  • stavro  (18.01.22 16:57:13) 
Yanlış kişilere mi değer veriyoruz

yanlış kişi diye bir şey yoktur, herkes doğrudur. bu doğruluk kısa sürebilir, uzun sürebilir, ömür boyu sürebilir ama doğrudur. ilişkin iyi gitmeyebilir, kötü durumlar yaşanmış olabilir ancak sana bir şeyler öğretir, öğretmiyorsa o halde sorun karşı tarafta değil sendedir ve zaten o nedenle bunlar tekrar ve tekrar yaşanır.

hiç kimseyi hayatımızın merkezine koymamalı mıyız?

elbette kendinden başkasını merkeze koymamalısın, buna annen babanda dahil, nesin sen başkalarının etrafında gezinen uydu falan mısın? neden merkezde başka bir şey var da sen onun etrafında oluyorsun? senin zevklerin, arkadaşların, kendine göre durum ve olayları yorumlaman yok mu? bunların hepsi sende var, o halde neden başkası merkezde? tabii ki hastalıkta, kara günde o başkası merkezde olabilir ancak bu belirli bir süre olmalıdır.

Seven sevilmiyor mu?
kedileri seviyorsun ama mahallenin kedileri yaklaşmıyorlar, üzülecekmisin bu duruma? sevmeyecek misin? dövecek misin? sövecek misin? sen birine bir şey veriyorsun diye o kişiden bir şey isteme hakkın yok ki? bu bir şeyi karşılık bekleyerek yapmaktır ki sonucunda vermeseydin, bana mı sordun derler adama. sevmenin pazarlığı olmaz. karşı tarafa verdiğin şey maddi olabilir, manevi olabilir ancak pazarlık malzemesi olmamalıdır. Ancak ve anca:İ duygularının ve düşüncelerinin tek sahibi sensin, bir başkasına vermiş olman geri alamayacağın anlamına gelmez. tıpkı bundan öncekiler gibi yine zamanla geri alacaksın. bu tam soruna cevap değil ama isyanlardasın, isyan etmene gerek yok.


Hayal kırıklığına uğramamak için en fazla ne kadar fedakarlık yapılmalı?

gerçekçi olmak ve gerçekleri fark etmek hayal kırıklığı yaşatmaz. adı üstünde hayal, senin zihninde kurduğun, bu kurdukların için danışmanlık dahi almadığın gerçek dışı şeyler. aksiyon hollywood filmi gibi, gözlerinden ateş çıkan adamlar, uçanlar, görünmez olanlar, çok güçlü olanlar vs. bunlar gibi aynı, neden gerçeklikten çıkıp hayal kuruyorsun ki? romantik hollywood filmleri hayal, uydurma, birinin kafasında kurduğu bir kurgudan ibaret. romantik romanlar (iki kelimenin de ses benzerliğine dikkatini çekerim) birinin kafasında kurduğu bir hayal, şairlerin şiir yazdığı kadınlar/erkekler onların hayalinde. öyle hissetmiyorlar öyle hissetmek istiyorlar sadece ve gerçek değil, olsa olsa süslü laflardan ibaret. hayal kırıklığı istemiyorsan hayal kurmaktan vazgeç, bunun fedakarlıkla bir ilgisi yok.

son olarak:
Neden değer veren değer görmüyor?

değer veren değer görüyor, sadece sen karşı tarafa olması gerektiğinden daha fazla değer veriyorsun, o kişi bu kadar değeri hak etmiyor, bunun da farkında bu nedenle de vermiş olduğun değer ona yük geliyor. bir nevi vicdan yapıyor seni terk ediyor çünkü sanki onun hayatında başka yükleri yokmuş gibi bir yükde sen ekledin. onun sana verdiği değer seninle aynı olmadığı için de daha çabuk atlattı.

not: bir sonraki ilişkinde baktın ki durum iyiye gitmiyor, ne kadar değer verirsen ver, ne kadar seversen sev, giden sen ol.
  • selam  (18.01.22 23:52:30 ~ 19.01.22 00:03:49) 
[]

instada eski sevgiliyi takipten çıkarıyor musunuz? neden?

sb.




 
Nasıl ayrıldığına bağlı. Benim eskilerden sadece bitanesi duruyor, diğerleri kendi çıkartmıştı.

Ben öyle günlük hayatımı kendimi paylaşmadığım için bana fark etmiyor takip edip etmemesi, benim de onunkini görmem bana etki etmez çok derbeder bir ayrılık değilse. O yüzden ben kimseyi çıkartmadım şu ana kadar ama durumuna göre yapılabilir.
  • Bruce  (17.01.22 20:15:06) 
Hayatindan cikan biri sosyal medyada olmamasi daha iyi hesabim konfor alanim oldugu icin o gerginligi istemem. bu sefer ustune alinir veya bazi seyleri mesaj algilar falan ceya sen oyle zannedebilirsin sadece insta degil twitter da gecerli


  • ala09  (17.01.22 20:23:44) 
Ayrılırken saygımı yitirdiğim için birini çıkarmıştım. Onun dışında umursamam. Çok paylaşım yapan biri de değilim zaten.


  • asteriks  (17.01.22 20:27:57) 
Çıkarıyorum, bazıları da beni çıkarıyor. Benim sebebim, hatırlamak istememem.


  • barguzhale  (17.01.22 20:35:18) 
evet. üzülmemek, devam edebilmek için.


  • gabe h coud  (17.01.22 20:39:29 ~ 20:40:18) 
takipten cikarmadim ama mute ettim hem postlari hem storyleri.


  • hot potato  (17.01.22 21:19:16) 
E tabii ki. Son ex'imi çıkardım mı? Hayır çünkü gerçekten arkadaş kaldık konuşuyoruz günlük. İlişki olmadı ama en yakın arkadaşım herkesten çok tanıyor beni. Ondan öncekilerde konuşmadıklarımı anında sildim, konuştuklarım durdu yine.

Genel olarak biriyle 6 ay hiç konuşmamışsam instagramımdan uçuruyorum. Öneririm.
  • aguen  (17.01.22 21:33:22) 
Bundan 20 yıl önce sevgiliden ayrıldığında eğer okuldan iş yerinden veya mahalleden falan değilse komple hayatından çıkıyor gidiyordu, şimdi böyle değil. bence olması gereken bir kişi hayatınızdan çıktıysa her yerinden çıkmalı. tıpkı sizin hayatınıza hiç girmemiş 80 milyon kişiden biri olmalı ki siz devam edebilesiniz.


  • selam  (18.01.22 09:44:46) 
ben o çıkarmadıkça çıkarmıyorum.

ama genelde hemen olmasa da bir süre sonra takipten çıkıyorlar, ben de aynı şekilde çıkarıyorum.

numarası da aynı şekilde. o silmeden silmem.
  • jelly bear  (21.01.22 13:27:08) 
[]

İlişkilerde çok kavga etmek normal mi

Sıkı bir ilişki testi izleyicisiyim. Kavga kısmına geçince çiftler hep "ouu biz çok kavga ederiz. Sesler yükselir, küfür ederiz o anlarda ama birbirimize değil, ortaya" vs diyorlar. Daha önce de etraftan "kavga edilmeyen iliskide bir gariplik vardır" diye çok duydum. Bu cidden böyle mi? Neden? Sağlıklı iletişim kuramıyor olmak neden bu kadar normallesmis?

Karşılıklı sevgi/saygı olan ilişkinizde sürekli kavga ediyor muydunuz?


 
eşimle tartışmalarımız çok olmuştur ama soruda tanımlanan seviyede kavgalarımız olmadı.
kavga ile canlı tutulmaya çalışılan ilişki sığ bir ilişkidir.

  • lazpalle  (17.01.22 09:06:44) 
bana göre kavga etmek ilişkinin zayıfladığına işaret. ilişkilerim genelde 4-5 sene gibi uzun sürelidir ve hiç kavga etmem, bir kere bile.


  • gabe h coud  (17.01.22 09:17:43) 
Kavga, kaostan beslenen insanlar için bir ihtiyaç. Kavga etmeyince eksiklik hissediyorlar bunu normal görüyorlar.
Ben ilişkilerimde kavga etmem. Kavga edeceğim, hakaret edeceğim insanla aynı ortamda bile bulunmak istemem. Saygı duymadığın biriyle ne kadar sağlıklı bir ilişki kurulabilir ki.

  • kaptan maydanoz  (17.01.22 09:34:42) 
karakter mevzusu, annem babam sürekli her halttan kavga eder ama birbirlerini de çok severler. ben, ses yükseldiği an koparım, hiç kavga edemem.


  • lcha  (17.01.22 09:37:26) 
Kavgaların sıklaştığı, seslerin yükseldiği ve küfürlerin başladığı ilişki sona yaklaşmış demektir. Birçok kişi itiraz edecek ama gözlemlerim bu şekilde.


  • ruhen hastayim ben  (17.01.22 10:49:08) 
Kavga edilmeyen ilişkide anormallik vardır evet, çünkü siz iki bireysiniz. Farklı ailelerce yetiştirilip farklı deneyimlerden geçtiniz ve farklı fikirleriniz var. İnsan zaman zaman gergin olabilir ve fikir çatışmaları, anlaşmazlıklar yaşanması kaçınılmaz. Eğer yaşanmıyorsa ortada kendini yok sayan biri var demektir ve bunun sonumda da ya bir taraf sıkılır gider ya da ses etmeyen taraf artık patlar gider. Kimse kimse için biçilmiş kaftan değil, herkes büyük ya da küçük tavizler verip ortaklaşmalı.

Ancak bu çok kavga edilmesi normal demek değil. Bu adeta "ölmek mi istersin, ölene kadar 18 saat çalışmak mı" gibi bir soru. İkisinden birisi normal olmak zorunda değil.

İki yetişkin insan arasında tartışmalar yaşanması doğal, ancak bu saygı sınırlarının aşılmasını gerektirmiyor, uzlaşma yolları aramayı gözardı etmeyi, herkesin kendini düşünmesini gerektirmiyor. Eğer çözümsüzlük varsa ilişkiyi devam ettirip birbirinizi yiyip bitirmenizi gerektirmiyor.
  • akhenaten  (17.01.22 11:00:50) 
@akh, "ilişkilerde anlasmazlik olmamali" diyen kimse gormuyorum bu duyuruda. Anlasmazliklarimi saglikli bir şekilde iletisim kurarak cozuyorsam neden birey olamiyorum bunu anlamadim


  • abuzer  (17.01.22 11:08:33) 
İlişkilerde ilk başlarda sık, sonrasında da aralıklarla kavga iyidir.

Kavga = arada iletişim var demek + taraflar kavgada olsa, aralarındaki sorunu çözme iradesi gösteriyor demek.

Ancak kuru kavgalar çoğunluktaysa ve sürekli kavga ediliyorsa, bu artık kötü bence. Sorunları çözmeye yönelik değil de, birbirine hakaret etme, yıpratma, ego tatminine yönelik kavgalar ise kötü.


.
  • kartallar yuksek ucar  (17.01.22 11:10:51) 
Kavga var, kavga var. Öyle küfürlü hakaretli kavga varsa zaten saygı olmaz. İki kişi kavga ederken de ortaya küfür diye bir şey olamaz. Duvarı yumruklasan da mesela o karşı tarafa yaptığın bir harekettir. Dolayısıyla mesela sesler yükselebilir zaman zaman ama, bu bir tarafın diğer tarafı bastırmak için kullandığı bir araca dönüşünce şiddet oluyor. Küfür ve hakaret etmek de öyle.

Bana göre arada bir kavga edilebilir. Sonra da anlaşıp mesele çözülebiliyorsa bu sağlıklıdır zaten, olması gerekir. Kavga etmeyelim diye içine atarsan sürekli sonrasında daha büyük sorunlar çıkar ilişkide. Ama öyle düzenli ve psikolojik şiddet içeren kavgalar olmamalı elbette.
  • gmzo  (17.01.22 11:11:32) 
cok kavga hic de normal bir sey degil. kavgaci biri olarak soyluyorum bunu benim kavgam sevgilimle degil ki. bi taraf yukseldigi anda digeri duser kavgaya donusmeden de gecebiliyo o hararet. ama karsilikli bagrisma bence asiri yipratici bir durum ve zedeler


  • ala09  (17.01.22 11:14:22) 
Her ilişki kendine özel diye bir başlangıç yapayım. Benim ilişki tanımıma göre böyle kavga normal değil. Tamam, işyeri tartışması gibi olmuyor, bazen ses tonu biraz daha artıyor (ki bunu da kontrol etmeye çalışıyoruz), bazen gözyaşları giriyor ama küfür hakaret olmaz. Ki bence bu tartışmalar bile sık olmamalı, olmayacak hale döndürmek lazım ilişkiyi. Daha sonra aynı yatağa gireceğin adama/ kadına hakaret hiç olmaz.

20+ yıllık evli kadın olarak yazıyorum
  • SiyamkedisiZorro  (17.01.22 12:21:18) 
tartışma elbet ki oluyor. ama kavga halinde çok sinirlendiğinde genelde hemen susarım, sakinleşmesini beklerim, konuyu değiştiririm. sakinleştikten sonra belki 3-4 saat sonra minnoş halimle yaptığının yanlış olduğunu fikrine katılmadığımı kızmasını istemediğini söylerim. o da birkaç kelam eder anlaşırız konu kapanır.

ben sinirlendiğim zaman da o konuşmaz, bana sarılır ya da sakinleşmemi bekler. çok uzun süre devam edersem kızar bi, ikimizde susarız mesela ama bu arada da el ele tutuşup yürümeye devam ederiz mesela. sonra da tekrar sakinleşip konuşup devam ederiz.

bu arada hiç birbirimize küfretmedik hakaret etmedik.

genelde bizde böyle devam ediyor. benim annemle babam çok zıtlaşır ve asla alttan almaz bir taraf. bu beni çok yordu. asla susmazlar kavga zamanında. böyle olmak istemiyorum çocuğum olduğunda da ileride bu hallerimizi görmesini istemiyorum. dolayısıyla susmak bence en iyi çözüm.
  • Hallegadola  (17.01.22 12:22:14 ~ 12:23:44) 
@abuzer olamazsınız demedim ki, sanırım tanım farklılıklarından dolayı yanlış anladınız. Ben kavgayı daha kapsayıcı anlamda kullandım, tekme tokat ve küfürlerin olduğu bir anlamda değil. onun için aşağıda kavga ederken saygı sınırlarının korunması gerektiğinden bahsettim.

Yani sizin anlaşmazlık veya tartışma dediğiniz şeyle benim kavga dediğim şey aynı. Aynı şeyi söylüyoruz.

Eğer kavga ve tartışmayı şiddet dozu farklı iki ayrı şey olarak ayrırsak evet, "kavga" etmemeniz gerekir sağlıklı bir ilişkide.
  • akhenaten  (17.01.22 12:36:57) 
normal şartlarda hiç kavga edilmemesi sıkıntılı bir sürece işaret ediyor aslında. "eeeh sikerler" eşiği var. onu geçmiş olabilirsin çünkü.

ayda yılda bir kavga olabilir de bundan fazla kavga ediliyorsa kendini tamamlayamamış, kaostan beslenen, toksik kişilerin ilişkisi olabilir o. hele evli falan değillerse "kurulu düzen" bahanesi de yok. o kadar kavga etmenin ne getirisi olabilir ki? kimsenin birbirini yıpratmaya hakkı yok.

böyle bir kalitesizlik var ama iş yerinde mobbing, ilişkilerde kavga her yerde aynısı var zaten diye normalleştiriliyor. bu çok saçma.
  • nawar  (17.01.22 12:41:51) 
ben sana katılıyorum. sürekli kavga edilip didişilen ilişkiler kesinlikle huzursuz ve mutsuz bir aile ortamı doğuruyor. böyle bir çiftle aynı ortamda dahi bulunmak istemem, bu tarz arkadaşlarım vardı bizim yanımızda kavga eden ciddi ciddi görüşmeyi kestim. çevremde de var böyle paso kavga edip bunu birbirimizi çok seviyoruz diye normalleştiren, bence ciddi bir psikolojik problem bu. insan sürekli gergin yaşarken kendi duygularını zaten gösteremez ki.

benim de eşimle uyuşmadığım noktalar var ama çok seyrek kavga ederiz. birbirimizi kırana kadar devam ettirmek genellikle anlamsız. hele hakaret falan benim kırmızı çizgimdir. yani anlaşmazlık yok değil var, ama kavga yok. insan gibi medeni olarak tartışır, ya anlaşırız ya da agree to disagree olarak devam eder. ses yükseltmek falan dahi benim için çok aşırı şeyler.
  • roket adam  (17.01.22 14:27:49 ~ 14:34:42) 
sağlıklı iletişimin tam olarak ne olduğuna dair ahkam kesemem, çünkü herkesin normali ve sağlıklısı kendine. sağlıklı tanımını da kişinin fonksiyonalitesini bozmayan şekilde yapmaya gayret ediyorum. benim etrafımda gördüğüm sürekli kavga eden o çiftler beni aşırı yoruyor ve geriyor. gerçekten negatif yükleniyorum, mümkünse o çiftlerle vakit geçirmemeye çalışıyorum. mesela kardeşim ve eşi sürekli kavga eden bir çift oldum olası, bayağı üzülüyordum bunlar ayrılacak yeğen başa kalacak diye en başlarda ama ayrılık falan yok iletişim tarzları öyleymiş meğer. manyaklar mı ne evet ama fonksiyonları devam ediyor, herhalde sağlıklı sınırlar içinde hala diyorum devam ediyorum.

yüz yıldır aynı adamlayım; dört senedir de evliyiz. küfürü hakareti konuşmuyorum, öyle bir şey söz konusu bile olmamalı normal şartlar altında ama birbirimize sesimizi yükselttiğimiz kavga sayısı bile gerçekten bir elin parmaklarını geçmez. sürekli kavga etsem yorulurum, motivasyonum düşer, ne bileyim o insanla paylaşımım doğal olarak azalır. hayata karşı bir hıncım varsa muhattabı kim ise ondan çıkarırım, çıkaramıyorsam da eşime anlatırım biraz yükümü alır rahatlarım. ben de bu şekilde fonksiyonlarımı koruyabiliyorum.
gerçi kavga var kavga var, misal ya bu mutfağı yine mi toplamadın o kadar yemek yaptım aşkolsun insan bari toplamaya yardım eder sitemini de kavga göreceksek işimiz iş :)
  • evde liyakat kalmamis  (17.01.22 14:37:17) 
[]

Hiç motivasyonum yok

Herkese iyi akşamlar dilerim.
Benim fikir almak istediğim şey hiç bir şeyde uzun süreli motive kalamamam.
Yeni bir şey öğrenmek, diyet yapmak gibi irade isteyen durumlar dışında dizi film izlemek, arkadaşlarım ile buluşmak gibi eğlenceli zamanlarda bile belli bir süre sonra bitsede gitsek moduna giriyorum.

Şu an yaptığım işe başlamadan önce hayalim belli bir süre çalıştıktan sonra istifa etmekti. Sanırım bunu başaramadığım için hep kendimi başarısız görüyor ve yeni şeyleri deneyimlemekten korkuyorum. Yaptığım işte çok iyi olmama rağmen ben asla mutlu değilim, sevmiyorum. Sadece fazla gelişmiş bir sorumluluk duygum olduğu için işimi hep dört dörtlük yapıyorum. Özünde bu fazla sorumluluk alma duygusunun bile başaramama korkusundan kaynaklandığını düşünüyorum.
Yine işim ile ilgili bir başka sorun; istifa ettiğim takdirde ne yapmak istediğimi bilmemem. Halen daha hayatta beni tam olarak ne mutlu eder bilmiyorum. (Aradığım şey mutlak mutluluktan ziyade tatmin duygusu, çalışmayı çok seviyorum ama yaptığım iş beni tatmin etmiyor)

Aslında-özünde kendim ile mutsuzum, gün sonunda yatağa, bugünde kendim için bir şey yapmadım, başarısız/verimsiz bir gün geçirdim diyerek giriyorum. bu durum son günlerde daha çok rahatsız edici olmaya başladı. Bu sene 30 olacağım ve bu beni korkutuyor.
Ne iş hayatımda mutluyum ne de özel hayatımda. Şimdiye kadar hep işime/işimi değiştirmeye odaklandığımdan hayatıma hiç birilerini almadım. Şimdi ise birisi ile birlikte olmak fikri beni korkutuyor. Buda beni yoran başka bir sorun.
Bu sene bir şeylerin olumlu yönde değişeceğine inanmak istiyorum. Sadece inanmanın yeterli olmadığını bunun için çaba sarf etmem gerektiğinide biliyorum.

Sizler nasıl uzun süreli motive kalabiliyorsunuz?
Gün sonunda eve geldiğinizde hayatınızı değiştirmek için/hobileriniz için nasıl enerji buluyorsunuz?

 
Yan hedeflere odaklanıyorum, o da genelde neye yetenekliysem onun üzerine gidiyorum, tabi dediğiniz durum tam olarak geçmiyor ama en azından kafa meşgul olunca bi müddet rahatlıyorsun.


  • olaylar olaylar  (14.01.22 20:42:34) 
Motivasyon ateşleyici güç hocam. Yani koltuktan kalkmanı sağlıyor, ama oradan sonra maraton koşacaksan sana lazım olan motivasyon değil disiplin.

Ben dediğiniz gibi çalışıp, biraz para biriktirip sonra da çalışmayı bıraktım. Düşündüğüm kadar iyi değilmiş :) Ama fırsatı değerlendirip her gün 2-3 saat gym'e gidiyorum. Madem böyle bi yola girdik ve beklediğimiz gibi çıkmadı, en azından maksimum verimi alalım. Hayatta ne yapmak istediğimi bilmiyorum diye bütün gün yatacak değilim, onu bulana kadarki vakti de iyi değerlendirmek lazım.

Pratikte yapabilirsen meditasyonun faydası olur bence. O saçma uygulamalar falan değil de, günde yarım saat oturup hiçbir şey yapmamayı becerebilmek disiplin / mental güç açısından baya geliştiriyor insanı. Yatakta üzüleceğine o vakti bu şekilde değerlendirebilirsin başlangıç için.
  • plutongezegendegilmi  (14.01.22 20:45:35) 
@plutongezegendegilmi
Disiplinin bir yerde motivasyondan daha önemli olduğu konusunda size katılıyorum. Hep öyle birisi olmak istedim ama pek başarılı olmadım. Açıkçası bu saatten sonra disiplinli bir hayat yaşayabilir miyim...bilmiyorum.
Ben biraz garantici birisiyim. Yeni bir işe başlayacağımı garanti altına almadıktan sonra istifa edemem. Çok uzun süredir ailemden ayrı yaşıyorum ve şu an aile evine geri dönmek gibi bir niyetim yok.
Meditasyon yapmayı denedim ama kafamın içindeki sesleri susturamıyorum ama haftada 2-4 kere yoga yapmaya çalışıyorum.
  • hayalhayal  (14.01.22 20:57:49) 
Ben de bi yerlerimi sıkıp çalışamadığım için okuldan 9 yılda mezun oldum, disiplin denilen şeyden hiç haberim yoktu, yolda görsem 155'i arar ihbar ederdim, öyle bi durum. Ama sonra iş hayatına geçince bişeyler "tık" etti ve mevzuyu çözdüm, şu an canavar gibiyim mesela.

Depresyonda olanlar da böyle bence, yani o his gelince anlıyorsun "artık depresyondan çıkmam lazım" diye. Onu anladıktan sonra çıkıyorsun zaten. O algı olayı mühim. O hissiyatın "tık" etmesi için ne lazım onu bulmak lazım.

Benim yaş da 29 bu arada. Yani "bu saatten sonra" için geç kalmış değilsinizdir, ben kendim için öyle olduğunu düşünmüyorum en azından :)

Bi de işte bu psikolojidir, kendini incelemedir, terapidir falan, bunlar iyi hoş şeyler de, sıkıntının ne olduğunu anlamakla sıkıntıyı çözmek farklı şeyler. "Başarma korkunuz" varmış mesela, iyi hoş, bundan sonrasını bu konu hakkında endişelenerek değil korkuyu yenmek için uğraşmakla geçirmek lazım. Onun yolu da farkındalık edinmekten geçiyor gibi geliyor bana (konuyu nasıl yine meditasyona bağladım?).
  • plutongezegendegilmi  (14.01.22 21:14:45) 
2021’de o boşluğu doldurmak için bol bol alışveriş yaptım, insanlarla tanıştım, konfor alanımın dışına çıktım, tatil yaptım. Sönmüş ateşi tekrar yakmak gibi düşünüyorum, biraz zahmetli ama uzun vadeli motivasyonu korumak için gerekli. Kendini sevmeyi, şımartmayı öğren.

Bir de her zaman kendimin en iyi versiyonu olursam, daha sonra keşkelerim olmaz. Biraz gayret, biraz kendini hayata civcivi yuvadan atar gibi atmak.

Bugün mesela yarım gün bir danışmanla çalıştım. Normalde işimi yapar geçerim. Bu kez biraz sınırları zorladım, kişisel sorular sordum. Kendimden örnekler verdim, espiriler yaptım, o da çok cutie bir insan çıktı. Ortak arkadaşlarımız varmış. Sizli konuşma oldu, senli. Komiklikler, şakalar. Danışmanlık yapma fikrin olursa beraber şirket kuralım’a kadar geldi iş.
  • gabe h coud  (14.01.22 23:28:22) 
@plutongezegendegilmi
Meditasyon için kitap, video, podcast vb. öneriniz varsa denemek isterim. (İngilizce olabilir)

@gabe h coud

Alışveriş yapmak beni daha çok strese sokuyor, hiç sevmem :)))

Sanırım beni en büyük sorunlarımdan birisi dediğiniz konfor alanınından uzaklaşmak.
Şu an "dışarıdan bakıldığında" gayet güzel bir hayatım var ama ben bu hayatın içinde boğuluyorum.
  • hayalhayal  (15.01.22 10:39:10) 
@hayalhayal

Özet: twitter.com
Ayrıntılı: www.navalmanack.com
  • plutongezegendegilmi  (15.01.22 13:45:19) 
[]

Sizce olmayan fiziksel çekim sonradan hissedilebilir mi?

Karşı tarafın görünüşünü ve kişiliğini çok beğenmenize rağmen onunla öpüşürken bile zevk almıyorsunuz diyelim. Diğer taraftaysa durum böyle değil, o her anlamda halinden oldukça memnun.

Zaman içinde siz de onun gibi hissetmeye başlayabilir misiniz? Böyle bir şey mümkün mü?

Anlatabildim mi emin olamadım bir an.

 
Sonradan hissedilir, mümkün de iş öpüşmeye falan yani tensel temasa geldiyse hangi sonrası? Yani bundan sonrasında nasıl hissedilsin başka bişey. Bu birey başka ilişkilerinde nasılmış bu önemli. Belki cinsel terapiyle çözülecek yani çözülmesi gereken bişey de olabilir.


  • rewlack  (14.01.22 20:13:08) 
Zor. Maalesef.


  • kaptankedi  (14.01.22 20:55:58) 
Olabilir, evet.

İlk başta fiziksel çekim varsa çok daha güzel tabii. Daha hoş. Neden böyle bir ilişkin olmasın? Böyle düşün.
  • gabe h coud  (14.01.22 23:34:40) 
Mümkün.


  • Hallegadola  (15.01.22 00:00:10) 
Bence zorlama. Eğer ilk öpüşmen vs değilse bi yerde noksan bi duygu olabilir


  • photo85  (15.01.22 12:02:26) 
[]

Devamlı para konuşmak

Arkadaşlar ben çok sıkıldım ya. Tamam, herkesin maddi kaygıları var ama ortalama ve üzeri kazanan bir arkadaş çevrem var ve watsapp olsun, reel buluşmalar olsun devamlı para konuşuluyor. Detaylı maaş hesaplamaları, nft’ten ne kazanıldığı, kripto piyasası, borsa vs vs çok sıkıldım. Abi zaten maaş bordrosu çıkınca göreceğiz ne yattığını. Neden yüzde 2.5’lara kadar detaylı hesaplayıp ne yatacağını tahmin ediyorsunuz, etmeye çalışıyorsunuz?

Para konuşmayan çok az kişi kaldı etrafımda. Aslında ülke ekonomisiyle ilgili falan da değil diye düşünüyorum bir noktadan sonra; çünkü bahsedilen meblalar 100k’larda kazanma hayalleri nft’ten, metaverse’ten ordan burdan. Ya eskiden böyle değildi kimse. Neden buna evrildik? Sadece ekonomik durumla açıklayamıyorum bunu. Büyük ve korkunç, sonu gelmeyecek bir açgözlülük görüyorum insanlarda.


 
Kriz veya panik zamanlarında herkes kendi derdine düşer. Ve sonucunda hayatı en çok etkileyen hususlar konuşulur. Ayakta durabilmek için de para lazım.
En yakın kimselerin arasındaki sohbetlerin yerini de maddi temelli şikâyet ve sızlanma aldı.
Geçenlerde dönercide çalışan biri anlatıyordu:
- dükkan çalışıyor ama patron para yok diye ağlıyor.. durum bu maalesef

Kendi çocuğunun işe yerleşmesini düşünen dahi gerçekte ondan gelecek meblağı düşünüyor.
  • Erva  (14.01.22 10:04:36) 
En ucuz araba 400bin lira, en ucuz kira 3.5 4k,en ucuz düzgün ev 800 900bin lira olunca insanlar da sineğin yağını çıkartmanın yolunu arıyor. Ben de geçen seneye kadar fütursuzca hareket eder düşünmezdim ama bir senedir bir şeyler almak istiyorsam farklı yatırımlar yapmam lazım kafasındayım.


  • bigcaptain  (14.01.22 10:20:36) 
O hesap yapanlari ben de anlamiyorum.
Deli gibi elektrik faturasi ve maas hesabi yapiyorlar.

Yatinca gorursun iste sanki itiraz etme hakkin var :)

Para konusma olayi baska, su an herhangi bir hobini yapamiyorsun bu yuzden para hobimiz oldu.
Korona var diye zaten gezemiyorduk bir de ustune benzin zamlari derken eve kapandik.
Ne yapacaksin eldeki parayla oyna dur iste.
  • divit  (14.01.22 10:21:12) 
bu coğrafyada para her şey. atasözü bile var parasız adam nokta nokta adamdır diye.

benim karakterime ve kişiliğime yaşam tarzıma ideallerime çok zıt bir durum ama ben de sevmediğim işi yapıp hayatta kalmaya çalışıyorum.

çoluk çocuk evlilik vs bu defterleri çoktan kapattım zaten. 10 bin kazanan biriyim bu arada.
  • çih  (14.01.22 10:29:42) 
Kendine para dışında bir gündem oluşturmuş insanlar da var.
Benim çevremde de insanlar pahalılığın etkilerini yaşıyor, finansal sorunlarla boğuşuyor ama görüştüğüm bu az sayıdaki insan paradan söz etmiyor.
Paradan birbirimize söz etmenin ve hepimizin bildiği, duyduğu, tanık olduğu şeyleri yinelemenin faydası yok. Zihnimizi bir yere takıp oradan dünyaya bakmaktansa öğrenmeye çalışıyoruz.

Sürekli para ya da daha açık bir ifadeyle sosyal medyadaki gündem neyse bundan konuşan, bunu birbirine satan insanlarla rastlaşınca hemen uzaklaşıyorum.
  • kalemdefter  (14.01.22 10:37:17) 
Ya durumu iyi bir grupta bile her gün herkes para konuşuyor ben de deliriyorum. Cidden hayatını etkiler insanın, haklı derim de; bu metaverse idi nft idi konuşanlarla iletişimi kestim.

İşyerinde hazır yeni başlamış birkaç kişi vardı onlarla bir arkadaş grubum oldu. Pandemide evine mini hobi bahçesi yapmış biri onu anlatıyor, diğeri geliyor kitap eleştiriyor kitabı topluca dandikliyoruz falan gerçekten yaşam kalitem arttı.
  • aguen  (14.01.22 10:50:04) 
Kazanç ve özellikle yeniliklerle ilgilenmek (nft vs) bir hobidir. Mesela kimileri yeni ekran kartı çıkınca yeni telefon çıkınca özelliklerini araştırmak konuşmaktan zevk alır, buna da öyle bakın.

O bahsettiğin aç gözlülük sadece bizde yok(yani ekonomisi kötü ülkelerde), YOLO (you only live once) kültürü deniyor batıda bile gençler maaşla bir şey olmayacağının farkında ve “köşeyi dönüp” 35 yaşında emekli olmaya çalışıyor. Yani maaşlı çalışmayacağı kadar yüksek bir birikim, sonra o parayı işleterek yaşamak vs vs. Ki bu insanlara kızamayız dünya bu hale geldi. Diğer türlü 65 yaşında evi arabası olmayan hala çalışması gereken insanlar olacağız, bir yatırım yapmazsak emekli maaşı asla yeterli olmayacak. Gelecek kötü.(üstüne dünyanın 40-50 yıla ne durumda olacağı da belirsiz, pandemi ve iklim krizi böyle kaygıları da artırdı) O yüzden herkes tiktok, twitch, onlyfans vs ne varsa ona yönelip kazanabildiğini kazanmak istiyor. Nft ve metaverse de öyle. (Bu arada kazanan olduğu için duyuyoruz bunları, herkes boşa konuşuyor sanmayın ama Türklerin çok konuştuğu şey büyük ihtimalle fazla iyimser bi ponzidir onu söyleyeyim.)
  • nhk ni youkosu  (14.01.22 11:04:01 ~ 11:24:08) 
kedicilerle takil sabahtan aksama kadar kedilerimizden bahsediyoruz...bugunluk kedi konusu bittiyse bebekligine donup biraz ordan anlatiyorum...... dun sarap aldim kasada kaldim kart dolmus ama bence de gundem baydi. isin icindeyiz, zor vs de boyle hayat gecmez. ilgilenen yine ilgilensin ok ama konusacak baska konu yokmuscasina dunyada


  • ala09  (14.01.22 13:45:08) 
bende çok sıkılmıştım yakın arkadaşıma bunu dile getirdim ben de sıkıldım dedi. daha en azından ikimiz arasında konuşulmuyor.


  • belkider  (14.01.22 19:25:17) 
[]

hatanız büyük zaman ve paraya malolunca

Ne yapıyorsunuz? Sinirden kafamı asfalta sürtmek istiyorum. Önlemini alabileceğim, yapmamam gereken bir şey yaptım ve ufacık hata 2 günüme+1000 lirama malolacak. Nasıl böyle bir salaklık yapabilirim diyip duruyorum kendime, başka bir şey düşünemiyorum. İştahım kesildi, stres doluyum, uykum gelmiyor. Fiziksel acı kendime getirir mi?




 
Hocam beterin beteri vardır. Size ders olmuş, artık daha dikkatli olacaksınız.

Geçenlerde de bir arkadaşım da hata yaptı, 5 takla attı ve annesi vefat etti. (Gece vardiyasından çıkıp, uzun yola çıktı) 2 gece nezarethanede kaldı, kasko yok muhtemelen fiyatlar çok pahalı yaptıramam demişti son konuşmamızda ve en kötüsü de annesi gitti.
  • t3hn0  (14.01.22 04:30:40) 
ben de motosikleti sağanak yağmurda sürdüm motoru arızalandı. kaza yapıp hem sağlıkdan hem komple motosikletten olabilirdim dediğiniz gibi. neyse sağlık olsun.


  • ismailond  (14.01.22 04:50:14) 
motorlar yağmurdan etkileniyor mu ki?

ben yıllarca kullandım ne sağnak ne fırtına hiç bişey olmadı. kaldı ki kullandığım motor da commutterdi, öyle milyorluk motorlardan değil.
  • killerbee  (14.01.22 05:02:58) 
Parayla çözülebilecek hiçbir şey için kendimi yormam :)


  • abuzer  (14.01.22 05:52:12) 
Ufak bir hatayla 2 gün, 1000 tl demişsiniz ama bu herkesin başına gelebilecek birşey. Evet sinir bozucu kesinlikle ama oluyor işte bazen.


  • mikro patlama  (14.01.22 07:51:32) 
bu coğrafyada hayatta kaldığına şükret, bak inşaat işçisini adam bagajında taşıyormuş araba kirlenmesin diye :)


  • çih  (14.01.22 08:20:48) 
önemli olan aynı hatayı tekrarlamamak. daha ne hatalar yapacaksınız kim bilir. hata yapın ama aynı hatayı yapmayın yeter. geçmiş olsun. sağlığınız iyiyse gerisini halledersiniz.


  • golgi aygıtı  (14.01.22 15:13:34) 
[]

Bu insanlar nasıl tanışıp evleniyor?

Bazen "Aşkı için 3000 km yol tepti ve Şırnak'a gelin gitti" gibi haberler çıkıyor. Bir Hollandalı kadın, ülkemizdeki bir beyefendiye evleniyor vs. Evet Tinder gibi bir uygulama var ama bu tarz evlilik yapanlar bu uygulamaları kullanmıyor sanırım. Bir de bu insanların yabancı dili de pek olmuyor.

Bu tip bir evlilik yapmayı nasıl başarıyor bu insanlar? Hadi bir şekilde tanışıldı diyelim, nasıl yürütüyorlar?


 
güneyde tatil yerinde tanışmış olmaları muhtemel.


  • amour fou  (13.01.22 14:30:02) 
Bazi insanlar yalniz kalmaktansa kiminle olursa olsun evleneyim kafasinda


  • baldur2  (13.01.22 14:32:31) 
90% Antalya'da denk geliyorlar. Yani ne kadar gördüysem hepsi öyleydi. Kimi Fethiye'de otelde çalışırken müşteri olarak denk gelmiş kimi Antalya'da su sporları yaparken vs. Güneydoğu'dan Antalya'ya çalışmaya giden Kürt kardeşlerimiz affetmiyor.

Alt orta segment otellerde dikkat edin çalışanların ezici çoğunluğu doğu kökenlidir.
  • uvbray  (13.01.22 14:38:26 ~ 14:40:16) 
cogunlukla tatile gelen azicik orta yasli yabanci ablalar ve yurt disina kapagi bi atsam beklentisindeki yurdum gencleri arasinda oluyor bahsettiginiz evlilikler. bizim gencler cogunlukla barda ya da otelde garsonluk, komilik yaparken bu ablalara ekstra ozen gosterince onlarin da gonlu kayiveriyor. bizimkiler de oradan alip yuruyor. ablalar cogunlukla oturum vs. islemlerini hallediyor zaten o arada da birkac kez daha geliyorlar turkiye'ye ve sevgililerini yanlarina getirtiyorlar. yuzyuze degilken de internetten gorusuyorlar iste. gunumuzde cok zor degil bu sistem.


  • in vino veritas  (13.01.22 14:39:02) 
Cem Yılmaz'ın Are you Cola esprisini duymuşsundur. Millet hatalı konuşmamak için İngilizce konuşmaktan kaçarken bu adamlar A0,5 İngilizce ile cesaret gösterip konuşuyorlar.


  • dissendium  (13.01.22 15:05:49) 
20 yıl önce Tinder yoktu ama o zamanda bu kadınlar gelip, bu şekilde evleniyordu. Ben de anlamıyorum. Norveçli ev arkadaşım vardı. Annesi sarışın, mavi gözlü manken gibi bir kadınmış, resmini göstermişti. Babası turlarda çalışıyormuş, annesi Norveçten gelip Türkiye'ye yerleşmiş. Sonra babası şiddet göstermeye başlamış. Annesi kendini ve kızını zor kurtarmış.

Annesinden sonra bir de Rus bulmuş, ona da aynısını yapmış. Babası işi olmayan, alkolik bir adam bu arada. Tipi de yok. Kadınlar neden bunu kendilerini yapıyor ben de anlamıyorum.

Başka bir arkadaşım da google translate aracılığıyla iletişim kuruyordu.
  • barguzhale  (13.01.22 15:12:39) 
Nesil değişti ve insanlar Sarah ile Musa'yı unuttu tabii artık :(
www.milliyet.com.tr
www.hurriyet.com.tr
(Tırt haber sitesi galerisi linkleri için özür diliyorum.)

Yalnız ne acayip olaydı ya. Soruyu görünce beynimin diplerinden çıktı geldi. Güneyde tanışıyorlar. Benim bildiğim ve yürüyen evlilikler genellikle ikisi de okumuş etmiş insanlar arasında oluyor. Mesela Rus ama eğitimli, işi gücü olan kadın eğitimli ve işi gücü olan adamla evlenip Türkçe öğreniyor, burada iş buluyor ya da sosyal hayata katılabiliyor.
  • kobuzchu kiz  (13.01.22 15:24:54 ~ 15:26:04) 
Eski 3-4 komşumuz Facebook ile tanışmıştı. Hatta bir tanesi Afrikadan bir kadın getirmişti. Tek ingilizce bilen bendim kadıncağız benimle konuşabiliyordu sadece.

Mürsel vardı yakın zamanda. Google translate ile konuşuyordu. O da facebook gruplarından tanışmış.youtu.be bam bam yürüyorlar valla.
  • jazzabel  (13.01.22 18:39:24) 
Turkıyede yasayan yabancılarla cok calıstım, tamamına yakını turkle evliydi.
Yabancı kadın-Turk erkek evliliklerinde erkeklerin neredeyse hepsi tatilde tanıstıkları garsonlardı. Cogu okula gitmemis, guney bolgelerinde otel ve restoranlarda calısmaya baslamıslar. Kadınlar da genelde bes on yas daha buyuktu.
Yabancı erkek - Turk kadın evliliklerınde kadınlarda aynı profil yoktu, isi gucu egitimi adama benzer olan cok vardı. Ogretmen- ogretmen evliliği gibi. Ama kadınlar cogunda bayagı genctı erkeklere gore.

Tespitlerim bunlardır.
  • sopiro  (14.01.22 02:13:23) 
Tatile gelen ruslarla tanışıyorlar. Aralarında sosyoekonomik bir uçurum olmuyor. Aslında mantıksızlık da yok. Evlilik bir amaca yönelik olmalı. Kadın eş buluyor, adam da bir şekilde başka ülkeye kapak atmaya falan çalışıyor. İki taraf için de evlilik motivasyonu oluyor. Hiçbir anormallik yok bence.

Bir de genel olarak evlilik durumunda erkek avantajlı. Evlilik nerede nasıl olursa olsun erkeğin istemesiyle olan bir şey. Date yapmak, sevgililik gibi değil mevzu. Bir kadının 100 erkek peşinden koşuyorsa gerçekten evlenmek isteyen 1-2 tanedir.
  • garylineker  (14.01.22 02:33:44 ~ 02:36:49) 
Benim gordugum genelde iki taraf da bitik, beklentileri sinirli, kaybedecek pek birsey yok. Hatun genelde orta yasin ustunde, kocasi vefat etmis ya da bosanmis olabilir, buyuk ihtimal orta direk bile degil (turkiye'ye pek zengin turist gelmez). Kendine hayatinin sonbaharinda bir vurucu tim ariyor. Erkek yagiz delikanli, mavi yaka, 30 yas alti. Lise terk, gelecek pek parlak degil. Ulkeden bir sekilde cikmanin yollarini ariyor.

Ortada bir win-win durumu var. Agdali bir yabanci dile gerek yok. Hatunun da bizim delikanlinin da ne istedigi belli.
  • cooperr  (14.01.22 02:44:16) 
uvbray o kadar hakli ki, Fethiye'de ki sef garsonlarin cogu kürttür ve esleri de ingilizdir.
ben de cözemedim ama en büyük etken ilgi, el üstünde tutulmalari galiba. yabanci arkadasim, okutmanlik yapiyor burada, bizi biliyor yani o sey demisti, siz evleniyorsunuz takilmiyorsunuz demisti belki bu konuyu actigimda, olabilir.

  • durgunfoton  (14.01.22 02:49:06) 
Tatil deyip geçmemek gerekiyormuş demek ki.. :)


  • deveyidiken  (14.01.22 08:41:28) 
[]

Sizi mutlu eden bir gelişme

Yakında sizi mutlu eden ne yaşadınız? "Oh be azıcık yüzümüz güldü" diye neye dediniz? Ben çok mutsuzum da sizinkilerden nemalanayım.




 
İş yerinde terfi aldım, maaşım 2 katından fazlaya çıktı, bunlar normal güzel haber. Asıl beni çok mutlu eden; bugün resmi duyurusu yapıldı şirkette, onlarca mail ve telefon aldım insanlardan. Bir çoğuyla samimi değilim, ayaküstü görüşmüşlüğüm vardır ama çok güzel şeyler söylediler hak ettin minvalinde, çok mutlu oldum. Başarılarıyla övünmeyen, yaptıklarını gözardı edip eksilere odaklanan bir insan olarak kendime göstermediğim takdir ve tebriğin başkalarından gelmesi biraz kendime getirdi. Bundan sonra kendime karşı daha az acımasız olmaya çalışacağım.


  • Bruce  (13.01.22 00:27:52) 
Almam gereken fizik tedaviyi daha uygun fiyata bulup ayarladım.
İlk defa kapuska pişirdim çok lezzetli oldu. Buz gibi soğuk havada güzel bir kış yemeği, hem de ekonomik.
İlk yazdığım makalem atıf almış.

Küçük şeylerden mutlu olmaya çalışıyorum. Yoksa kapuska ne allasen di mi... ama işte. Ekonomi gözlerdeki ışıltı.
  • buzbebek  (13.01.22 00:31:49) 
son zamanlarda pek kötü bir şey olmadı. :))))))


  • rahip janick  (13.01.22 00:39:18) 
taze fasulyeyi cok severim ama burda dondurulmus aldiklarimiz hep sert cikiyordu, pismiyordu. bugun internette bakinirken pisirirken icine azcik karbonat koyunca yumusayacagini gordum. gercenten de yumusadi, uzuun zaman sonra guzel bi yesil fasulye yemis oldum :)

bir de pzt gunu londra'ya geldigimden beri yapmak istedigim bir sey vardi onu yaptim, yapmak icin 6 saat boyunca yurudum ama o kadar guzel geldi ki, keske daha once yapsaymisim dedim. yaptigim sey de belirli bir yeri gezmek, ahim sahim bir sey degil.
  • fakyoras  (13.01.22 00:41:23 ~ 00:42:43) 
Çok sağlam zam aldım. Prim de belli oldu. Yine küçüğünden bir ev parası gelecek.

Kız arkadaşım normalde aldığının üç katına başka bir şirkete geçiyor.

Son olarak:

Probis’in protein oranı artmış :)
  • gabe h coud  (13.01.22 00:55:56) 
bir şirket bana ulaştı mülakatları yaptık ve istediğimden daha fazla maaş (şu an aldığımın iki katı) teklif ettiler. teklif gelince istifa etmeye ofise geçtim. istifa sonrası 1500 kişilik şirketler grubunun ceosu beni arayıp yemeğe davet etti ve kalmam için beni ikna etmeye çalıştı, ve bu beni mutlu etti. insanın bir yerde istenildiğini görmesi insanı nedense mutlu ediyor. kaldım mı diye sorulursa kalmadım, gideceğim yerde kendimi daha çok geliştireceğimi düşünüyorum.


  • amour fou  (13.01.22 00:58:25) 
2018’den beri Amerika’da doktora yapıyorum, partnerim de başka bir ülkede. Normalde hep ben onun yanına gittim, pandemide de 1.5 sene Türkiye’de beraber kaldık, uzaktan çalıştım ve saat farkı canıma okudu. Ağustos’ta evlendik, Eylül’de geri döndüm ve yalnızlığa asla adapte olamadım, aşırı depresiftim. Kasım’da yine 5 hafta Türkiye, sonra yine dönüş. Cuma günüyse partnerim 2 ay kalmak üzere Amerika’ya yanıma geliyor ilk kez, içim içime sığmıyor desem yeridir, çok inanılmaz geliyor hala burada olacak olması.


  • feliss  (13.01.22 01:40:32) 
@Bruce, @gabe, @amour tebrikler, devamini dilerim.

@buzbebek, @fakyoras afiyet olsun.

@rahip bakis acisi guzel.

@feliss mutluluklar.
  • south park in kapusonlu uyesi  (13.01.22 02:23:24) 
Banko yüzde yüz kalırım dediğim dersten mucizevi bir şekilde geçtim. Ama gerçekten bu hoca bana taktı yüzyıllarca bu dersi veremeyeceğim dediğim bir durumda aynı dersin diğer hocası beni inanılmaz bir şekilde geçirdi. Bu sevinç beni uyutmuyor.


  • fıytfıyt  (13.01.22 03:12:17) 
Yufkaya benzer bir sey buldum burda, yani turk markasi degil de benzer bir urun. Daha kargoya verilmedi ama gelirse ve kullanilabilir bir seyse borek yapabilicem ilk defa.


  • sopiro  (13.01.22 04:51:35) 
gecen gun mail geldi. bir kripto para sitesinden. efendim sitede degisiklige gidiyoruz falan.

iyi de ben buraya uye olmamistim ki ? herhelde dolandiricidir dedim bakmadim. 2 ay boyle gecti.

sonra bir daha mail geldi. dedim allah kahretsin report spam ve unsubscribe a bastim. dedim kesilir.

2 gun once is yerindeyim bos bir vaktimde gel su kripto para siteye bir bakayim dedim. girdim mailimi. her xaman kullandigim sifreyi girdim.

cat hesap acildi. haberler guzel :D
  • charlotte blanc  (13.01.22 11:51:06 ~ 11:52:38) 
@playing hayirlisi olsun. Ve tesekkur ederim :)

@fıytfıyt bravo

@sopiro afiyet olsun simdiden

@ceylinf harika, tadini cikarin.
  • south park in kapusonlu uyesi  (13.01.22 11:52:05) 
@charlotte montta unutulan paradan cok daha iyi.


  • south park in kapusonlu uyesi  (13.01.22 11:53:49) 
bugün doğum günüm. azıcık o moral oldu bana. inşallah güzel haberler alırsınız çok yakında.


  • hakikatler bosluga bakan aynalar miydi  (13.01.22 11:55:56) 
motosikletimi süremedim nice zamandır. Mutsuzum ben ya.

En son yaz tatiline gitmiştim. Güzeldi, o zaman mutluydum.
  • baldan kaymak  (13.01.22 12:19:27) 
bir buçuk aydır gece gündüz çalışmanın ardından işi bitirdim.

ayrıca geçen sene beni heveslendiren ama fos çıkan bir işin şimdi olma ihtimaliyle ilgili bir email aldım az önce.
"acaba?" dedim, hayırlısı.
  • blatta hiberna  (13.01.22 12:42:32) 
@hakikatler zor bir süreçten geçtiğinizi daha önce duyuruda görmüştüm. yeni yaşınız mutluluklar getirir umarım. ayrıca teşekkürler.

@baldan kaymak kışın sonu bahar, sonrası yaz. yine sürersiniz.

@blatta hayırlısı olsun.
  • south park in kapusonlu uyesi  (13.01.22 13:27:08 ~ 13:28:15) 
[]

Evinden kovup, sonradan özürler dileyen sevgili

Ev arkadaşımın başına böyle bir durum geldi.

Kız arkadaşıyla bir konuda tartışma yaşıyorlar, kız bizimkine "Git evimden, burası benim evim" diye çıkışıyor. Çocuk da kalkıp gidiyor. Sonrasında kız whatsapp'tan uzun uzun özür mesajları yolluyor, sana bunu yapmamalıydım vs. yazıyor.

Arkadaşım hala sevdiğini söylüyor ama gururu da fena şekilde incinmiş durumda şu an. "Ne yapmalıyım?" diye dolanıyor dünden beri, benden öneri/fikir duymak istiyor. Hiç böyle bir durum yaşamadığım için empati yapamıyorum açıkçası.

Sizce bu türde bir tavır, telafi edilecek türde bir şey midir? Yoksa bu noktadan sonra o defter tamamen kapanmalı mıdır?

 
iki seçenek geliyor aklıma.

1- kavga hararetliyse bir anlığına yalnız kalmak sevgilisini görmemek için evden gitmesini istemiş olabilir. eğer kadın kişisi erkeğin evinde olsaydı muhtemelen kendisi çıkar giderdi. yani anlık bir tepki ise affedilebilir gibi geliyor bana.

2- karakteri böyle. ileride başka konularda da senin-benim ayrımı yapabilir. yani özünde tabi ki herkesin mal varlığı kendisine tabi ama, bir tartışma esnasında yapılabilecek en basit hareketi yapıyor olur madde üzerinden karşındakine vurmak. benim tecrübelerime göre bu tip bir karakter olması daha olası. yani özetle uygun durumlar oluştuğunda bu davranışın tekrarı gelebilir.
  • posthuman  (12.01.22 15:17:48) 
Kızın pismanligindaki samimiyeti arkadasin bilebilir. Tekrar edip etmeyecegini en iyi arkadasin kestirebilir. Kolay affedilecek bir sey olmamakla birlikte halledilmeyecek bir şey de değil bence.


  • abuzer  (12.01.22 15:21:19) 
Bir süre trip atsın, sonra barışsın. Evine tekrar giderse laf da sokabilir.


  • dissendium  (12.01.22 15:26:12) 
yani özür dilemiş, sinirlerine hakim olamamış ya da daha kötü tepkiler vermek istememiş olabilir, bir kerelik bişeyse çok önemsiz. öyle gurur incinecek kadar da abartı bir durum yok bence.
sürekli hale gelirse şımarıklık ve salaklık. zaten sürekli hale gelirse tek vukuatı evden kovmak da olmaz, başka salaklıklar da yapar.
yani tek başına çok da kafaya takılacak bir durum değil, ne bebeksi gururmuş o öyle
  • kenarortay  (12.01.22 15:33:52 ~ 15:34:49) 
Oğlan kişisinin kendi evi varsa bence çok çok abzürt bi durum yok. Kız yalnız kalmak istemiş. Küfür edip kovduysa mizaç uygun değil tabi. Ama “şuan bu kavgaya devam etmek istemiyorum evden gider misin” vs gibi bi şey dediyse bence problem olmaz. Ben de mesela kavga çözülemez bi hal geldiyse evi terk edip yürüyüşe çıkarım. Geldiğimde kavga ettiğimiz kişinin gitmiş olması makbuldür.

Çift beraber yaşıyorsa o zaman ne olursa olsun git dememeli. Gerekirse kendisi gitsin. Ama karşındakine git denilmez.
  • poliamid  (12.01.22 16:24:48) 
hiç çekilmez, ciddiyim.

her kavgada aynısını yapacak, çok başıma geldi ordan biliyorum, kaçsın kendini kurtarsın.

git evimden'cilerle katiyen başa çıkılmaz.
  • killerbee  (12.01.22 16:30:17) 
anlattığınızdan hiç de "şimdi kavga etmek istemiyorum, lütfen git, sakinleşelim" gibi bir titreşim almadım. sanki öfkesine yenik düşmüş biri var gibi hissettim.

ya bu tipteki insanlar duygularını sert ve köşeli yaşıyorlar. birden kızıp parlayıp öfkeyle yakıp yıkıyorlar, hemen ardından pişman olup özür dileyip hiç bir şey yokmuş gibi davranıyorlar.

arkadaşınız eğer biraz trip yapar, özrü kabul etmez ya da kırıldığını belli edip de agresif bir tavır alırsa yine suçlu olur. kız bu sefer de "ne uzattın ya, özür diledik işte, abarttıkça abartıyorsun" diyebilir.

açıkçası böyle bir insan olmuştu hayatımda. çok zordu ilişki.
  • dahinnotha  (12.01.22 16:57:59) 
@dahinnotha
"anlattığınızdan hiç de "şimdi kavga etmek istemiyorum, lütfen git, sakinleşelim" gibi bir titreşim almadım. sanki öfkesine yenik düşmüş biri var gibi hissettim."

aynen şu yazdığınız durum olmuş, evet.

zaten sonraki özür mesajlarında da "yapmamam gereken bir şey yaptım, sen bunu hak etmedin" falan diyor. yani bu o an öfkesine yenik düşmek oluyor...
  • jonas  (12.01.22 17:03:30) 
Gurur yapılacak bir durum yok ama kız tarafı öfke kontrolünü sağlayamamaya devam ederse ilişkinin devamı açısından problemli olur.

Benim başıma gelse defteri kapatmam, özrü kabul edip barışırım. Bu tarz öfke patlamalarını idare edip edemeyeceği arkadaşınıza kalmış. Bir kere bir olay yaşandı diye sürekli olarak tekrarlanacak anlamına gelmez ama bu tarz davranışlar o hanımefendi için karakter özelliğiyse onu öyle kabul edip etmemek konusunda arkadaşınız kendi kararını vermeli.
  • pispinti  (12.01.22 17:11:28) 
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa o da ne olursa olsun, ne kadar sinirlenilirse sininirlenilsin ağızdan kötü/incitici bir şeyin çıkmaması gerektiği. Ben erkek tarafı olsam o eve adım atmazdım, kız tarafı olsam bunu bir ders olarak kabul ederdim.


  • ruhen hastayim ben  (12.01.22 17:23:14) 
defter kapanmalı. ergen gibi engellemem ama eve adım atmazdım +1


  • gabe h coud  (12.01.22 17:30:44) 
bana affedilemez, aman yarabbi buradan geri dönüş olmaz cinsinden bir mesele gibi gelmedi. tartışma anında küfürler etse ya da saldırsa daha mı iyiydi? öfkeyle çocuksu bir tepki vermiş, bu benim kalemim, bu benim silgim der gibi saçmalamış işte.

ha bir daha yaparsa, özrüne ve sözüne sadık kalmazsa o zaman kırsın kalemini arkadaşınız. ama bu zamana kadar seviyeli giden sevgi dolu bir ilişkiyse bir şans vermeli bence...
  • adse  (12.01.22 18:12:58 ~ 18:19:51) 
Kadınım, bugüne kadar kimseyi evimden kovmadım. Evden kovmak çok uç bir şey geliyor bana, ne arkadaşımı kovarım ne sevgilimi. Kuzen onda kaldığım bir gece erkek arkadaşını gece yarısı evden kovmuştu, şimdi evliler, mutlulardır herhalde. Yani defteri açar mı kapatır mı ev arkadaşına kalmış.


  • asteriks  (12.01.22 19:32:17) 
Konuyu bilmiyoruz. Kız neden bunu yaptı haklı mıydı olay neydi vs
Bence asıl konu orda gizli

  • photo85  (13.01.22 00:03:16) 
@photo85 Her ilişkide yaşanabilecek tarzda bir fikir ayrılığından ibaret olan bir mevzu. Kovmak gibi iddialı bir eylemin karşılığı olacak tarzda bir şey yokmuş ortada yani.

Bir önceki mesajımda da bahsettiğim şekilde sonrasında kızın "Yapmamam gereken bir şey yaptım, sen bunu hak etmedin" sözleriyle pişmanlığını dile getirmesi de yaptığının farkında olduğunu gösterir nitelikte.
  • jonas  (13.01.22 00:53:37) 
[]

Instada tanısanız bile ilginizi çekmeyen insanları takipten çıkıyor musunuz

Sb.




 
ekseriyetle sessize aliyorum. cok yuzyuze geldigim biri degilse unfollow


  • ala09  (12.01.22 12:30:58) 
Sessize alıyorum. Çomarsa ve çomar çomar paylaşım yapıyorsa direkt takipten çıkarım.


  • himmet dayi  (12.01.22 12:43:35) 
gerçek hayatta tanımadığım, arkadaşım olmayan kimseyi eklemiyorum zaten. sosyal hayatta tanışıp eklediysem uzun süre karşılıklı etkileşimimiz, iletişimimiz yoksa takipten çıkıyorum, takip edenlerden de çıkarıyorum.


  • hypathia  (12.01.22 12:47:47) 
neredeyse sessizde olmayan bir tanıdığım yok.

zaten az insan takip ediyordum. beni takip edenleri artık ayıp olmasın diye takip ediyorum. anasayfamda sevdiğim insanların bile abuk subuk fotoğraflarını görmek hoşuma gitmezken ilgimi çekmeyen insanları görmeye tahammül edemiyorum.

çok yakın değilsem, ayıp olmayacaksa takipten çıkıyorum.
  • dahinnotha  (12.01.22 13:03:43) 
Görüşmediğim biriyse takip etmem.
Görüştüğüm ama paylaşımlarından hoşlanmadığım biriyse sessize alırım.

  • mutekebbir  (12.01.22 13:06:30) 
Siyasal İslamcı ise takipten çoktan çıkmışımdır zaten. İlgimi çekmiyorsa takip de etmiyorum. Onun dışında çoktan takip ettiğim ya da takip ettiği için takip ettiğim kişiler var. Sessize alıyorum gidiyor. Çıkarıp da drama çekemem.


  • nawar  (12.01.22 13:10:58) 
"Ya şimdi ayıp olur, üzülmesin" diye düşündüklerimi sessize alıyorum. "Amaan bana ne" diye düşündüklerimi unfollow.


  • kobuzchu kiz  (12.01.22 13:18:34) 
Alaoga+1

Ben genelde cok yakinim olmayan tanidiklari bastan pek eklemiyoeum ama beni ekleyenleri ayip olmasjn diye eklemisligim vae. Gereksiz bos bos story atanlari sessize aliyorum. Cook eskiden eklediğim ve yillardir hic bi temasimiz olmayan insanlari da bi noktada sildim. Dusundum ben bu insanlarin hayatlarini zerre merak etmiyorum, sokakta karsilassam konusmayabilirim bile o zaman neden burdalar sahte bir gorusuyormus hissine gerek yok diyerek bu kitleyi de tirpanladim. Ayip olacağını da dusunmuyorum acikcasi.
  • red g  (12.01.22 15:39:10) 
Bir şekilde eklestiysek sessize alıyorum ben de. Takipten cikmis olmamayim diye.


  • stavro  (12.01.22 18:40:54) 
Tanidim ama bir daha muhtemelen gorusmeyecegim insanlari siliyorum. Misal bir takim okul arkadaslari, zamaninda X isi yaparken eslestigimiz ama projenin sona ermesiyle iletisim kurmama gerek olmayan insanlar veya artik bir arkadasimin eski sevgilisi olmus kisiler falan... Digerleri sessiz.


  • sopiro  (13.01.22 04:54:16) 
1 ... •262728293031323334• ... 166   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.