[]

Samimi Olmadığınız Birinden Nikah Davetiyesi Alınca Ne Yapıyorsunuz?

İşyerinde konuştuğum bi arkadaş vardı, iyi konuşurduk, nikahı gelince iş yerinde sevmediğini söylediği kişiler dahil herkese davetiye verince bi vakfa adına bağış yaptım, sonra aramıza biraz mesafe girdi, sadece iş yerinde görüştüğüm biri olduğu için pek umrumda olmadı açıkçası, şimdi daha az konuşup daha az samimi olduğum bir arkadaş davetiye verdi, insanlar genel olarak bağış tipindeki hediyeleri hakaret mi sayıyor yoksa kültürel olarak böyle birşeye uzak oldukları için mi ters karşılıyorlar? Sizce ne yapayım?




 
Evlenen çiftlerin en çok ihyacı olan şey para oluyor. Ben bağış yapmazdım. Eğer bi bütçe ayırmak istiyorsam şirkette çift adına toplanan paraya katkı yaparım, ya da gider altın, para vs takarım.

Eğer çift adına toplanan paraya katkı yapmayacaksam o zaman bağış da yapmam.

Hani bi hediye listeleri olur, oradan seçip hediye alırsın o da okey.

Bütçe ayırmayıp nikahına düğününe gitmek de okey. Çünkü insan o günde herkesi yanında görmek istiyor. Herkesi olduğundan daha samimi görüp düğünde beraber eğlenmek istiyor vs.
  • zimbirik  (17.02.22 18:31:11) 
Hocam samimi olmadığım insanları davet etmek bana doğru gelmiyor, yani ben evlenecek olsam sadece samimi olduğum insanları davet ederim, yoksa eğer dediğin gibi para için oluyor o da insanı menfaat için davet etmiş gibi oluyor, bu doğru mu?


  • alicek  (17.02.22 19:09:26) 
Bu arada şirket adına bi para toplanmadı, keşke öyle olsa verirdim ancak ne yapacağımı bilmiyorum yabancı bir ortama gitmek de doğru gelmiyor bana


  • alicek  (17.02.22 19:10:38) 
Gitmiyorum.


  • stavro  (17.02.22 20:16:33) 
tesekkur ederim diyip aliyorum ve gitmiyorum.

dedigin gibi samimi olmadigi insana davetiye veren net para bekliyordur. insan utanir davetiye vermeye arkadasi olmayan insana. saygidan verilebilir bazen ama akrani birine samimiyet olmadan veriliyorsa menfaat icindir.
bagislar evet degersiz onlarin gozunde cunku para kazanamiyorlar bagistan :))
  • Kittie  (17.02.22 21:48:59) 
Gitmem.


  • sopiro  (18.02.22 04:33:45) 
hayırlı olsun diyorum davetiyeyi alıyorum sonra çöpe atıyorum.


  • sizofren06  (18.02.22 17:13:16) 
Biz düğünde yakın olmadığımız insanlara da davetiye verdik. Herkesi aramızda görmeyi çok istemiştik. Otellerine kadar da biz harcayacaktık. Maddi bi beklentimiz yoktu.
Bizim para için davetiye verdiğimizi düşünen insanlar zaten kendi algıları nedeni ile en baştan gelmediler. Ama bizim yanımızda olmak isteyen insanlara otelini, yemeğini, alkolünü her şeyini sunduk biz. Çok da güzel eğlendik gelenlerle. Kimin ne taktığını, ne verdiğini de hala bilmeyiz.

O yüzden yakın olmadığı kişiye davetiye veren kişiyi para için yapıyor gibi algılamayın. Biz aramızda bi münakaşa olmayan herkesi çağırdık. Çünkü düğünler ve cenazeler böyle olmalı bize göre. Samimi olmak, birlik olmak, destek olmak iiçin yapıyoruz bu seremonileri. Belki sizi çağıran kişilet de böyle düşünüyordur bilemesiniz.
  • zimbirik  (19.02.22 03:10:13) 
evlenen insanın paraya ihtiyacı olur. parayı bağış yapmak "sana bu ihtiyacın olan dönemde para vereceğime gider başka yere veririm" diyip gözüne sokmaktır. ben olsam ben de gıcık olurdum. benimle bağışın ne alakası var yahu dalga geçer gibi bir de benim adıma yapılmış. gitmiyorsan gitme düğüne, vermiyorsan verme para&altın. ama bağış yapmak saçmalık


  • dafuq  (19.02.22 18:30:43) 
ben evlensem ofiste kimseyi ayırmadan formaliteden de olsa davet ederim. nezaketen böyle icab eder. diğer türlüsü ayırmak olur ve yanlış anlaşılmalara müsait. he o samimi olmaıdgım adam gelmedi diye de bozulmam. gelmesini de beklemem zaten. hani bende bundan çekiniyırum. millet para için çağırdı diye düşünür. iyi de şimdi yanındaki adama davetiye verip diğerine selam verip davetiye vermemek ya da birinin "aa sana davetiye vermedi mi" diye söylemesi gibi durumlar daha çirkin bence. Bu arada samimi değilsem gitmiyorum da karışmıyorum da. karışırsam da çok azıcık birşey veriyorum. banane canım. sonuçta mutlulugu için evleniyor, para için evlenmiyor ya.güzel dileklerimi sunarım, kafi. hiç dert etmiyorum böyle şeyleri. bana gelmediler diyede dert etmem kimseyi.


  • halboyle  (19.02.22 21:02:47) 
maaşlarınız ultra yüksek değilse bağış yapmak baya manasız, danimarkada falan yaşayan biri olsan tamam da evlenen insanlar hele şu anki ekonomide ne kadar zorlanıyorlar haberın yok sanırım. belki kadın/adam ulan biz kaşık çatal almaya uğraşıyoruz alicek temaya bağış yapmış demiş olabilir.

cok samımı degılsem korona zamanı gitmem, ufak bı hedıye takarım ofiste takabılıyosam.

ınsanlar evlenınce dugunu kalabalık olsun ıstıyor, kimi para ıcın kiminin ailesi yok, arkadası yok vs. bır suru sebep olabılır
  • hopp  (19.02.22 21:43:19 ~ 21:45:45) 
[]

Babamla baglarimizi koparalim mi?

Çok uzun bir hikayesi var tabii ki fakat kısaca özet geçeceğim daha önce de babamla ilgili birçok soru sormuştum buraya. Şimdi şöyle biz iki kardeşiz, babamla zaten hiçbir zaman iyi bir iletişimimiz olmadı. Biz küçükken o hem çok çalıştı hem de başkalarıyla harcamayı tercih etti parasını. Babamın karakteri çok sorunlu, alkolik, bencil, düşüncesiz, sinirli bir insan bir de bipolar bozukluğu var. Ama hastalığını kabul etmiyor ve tedavi olmuyor, daha önce bir süre hastanede yattı ama bir katkısı olmadı. Annemi aldattı, dövdü, bize sadece maddi olarak destek oldu. Buraya kadar nasıl bir insan olduğu zaten belli olmuştur.

Biz üniversiteye başladığımızda annem babamdan ayrıldı boşanmadılar ama o zamandan beri ayrı yaşıyorlar. Annemle ayrıldıklarında annemi senelerce taciz, tehdit etti, evini bile bastı. benimle de kavga etti bana etmediği küfür kalmadı, öldürmekle bile tehdit etti ve biz 6-7 ay küs kaldık ama sonra bir şekilde iletişime geçtik ve normale döndük. Fakat şimdi babam iki senedir siroz, geçen sene hastanede yattı tedavi gördü ama alkol almaya devam ediyor.

Şu ana gelecek olursak normalde annem eskişehirde yaşıyor, babam yalovada, biz kardeşimle istanbulda. 2021 Haziran‘da babam yürüyememeye başladı ve bizim yanımıza geldi. Bizim hayatımız altüst oldu, tüm hayatımız değişti, dediğim gibi bencil olduğu için hiçbir şeyi istediğimiz gibi yapamıyoruz, dokuz aydır ne istediğimiz şeyi yiyebiliyoruz ne istediğimizi giyebiliyoruz, istediğimiz gibi eve girip çıkamıyoruz, arkadaslarımızla sevgilimizle görüşemiyoruz. Evde sürekli gergin bir hava var. Hem bize yaşattığı travmalardan dolayı biz sürekli bir olay çıkacak diye çok korkuyoruz hem de herkesle kavga ediyor bütün gün. Biz her dediğini yapmaya çalışıyoruz ama yapamadığımız en küçük bir şeyde kızıyor olay çıkarıyor. Neyse çekilmez bir insan yani kısacası ve hayatımız tamamen alt üst oldu. Daha da bir sür şey var da anlatıp okumayı zorlaştırmak istemiyorum.

Neyse hastalığına gelirsek hazirandan beri bir sürü doktora gittik, önceleri neden yürüyemediği bulunamadı. Fakat geçtiğimiz hafta kalçasının kırık olduğunu ve ameliyat olması gerektiğini öğrendik. En son olay şu şekilde çıktı, babam yürüyemediği halde bazı akşamları içmek için dışarı çıkmak istiyor, bizim evimizde asansörlü ama asansöre kadar merdiven var, çıktığımızda biz kız kardeşimle kaldırarak yukarı çıkartıyoruz. Dün tekrar dışarı çıkmak istedi ben de eve çıkarmanın zor olduğunu söyledim. Sonra kavga başladı. Babamın tartışma anlayışı da olmadığı için o saatlerce mesaj attı biz cevap vermedik. Yani bu olaydan girip daha önce içinde biriktirdiği her şeyi söylüyor çok kindar bir insan. Biz ona bu kadar zamandır bakıyoruz bir teşekkür bile etmiyor en küçük olayda ağzına geleni söylüyor. Biz bu olayin uzerine dun aksam eve gitmedik ve daha da kuruldu tabi ki

Şimdi biz bu adamla bir daha görüşmek istemiyoruz bağlarımızı koparmak istiyoruz ama hem çok zor bir süreç hem de çok korkuyoruz. Çünkü daha önce de bu süreçleri yaşadığımız için yine yaşayacağımız şeyler belli. Rahatsız bir tip olduğu için sürekli taciz, tehdit edecek. Biz evimizi değiştirsek annem ananemle kalıyor gidip onu rahatsız edecek. Kardesim benden daha cesaretli gorusmeyelim diyor ama babam zaten beni daha cok muhatap aldigi icin bu surecte ben daha cok yipranacagim. Ama bunu yapmasam da cok yipraniyorum zaten, 9 aydir hayattan hic keyif almiyorum, antidepresan kullaniyorum, terapi aliyorum ama nafile. Simdi burda bir daha gorusme bir sey yapamaz diyecek destege ihtiyacim oldugu icin yaziyorum sanirim. Ama tabi her goruse acigim.

Ayrica babama bakacak baska kimse de yok. Kardesleri var, halam bakar aslinda ama onlarin hepsiyle de kavgali onlarla da gorusmuyor. Herkese boyle davrandigi icin yapayalniz kaliyor zaten. Ben de ne yapacagim bilmiyorum

 
Annenin babana hiçbir vefa borcu yok ama tehdit küfür bikaç kavga dışında babana karşı sen ve kardeşinin hissettiği sorumluluk geriye kalan sevgiden mi yoksa sizi buna mecbur bıraktı da üstünüze mi kaldı bu iş bunu anlamak lazım. Terkedin gitsin demek anlattığın şeylerden sonra çok kolay ama işin vicdani boyutu var ve sadece sen yüzleşeceksin bununla.

Duymak istediğin sadece "korkma baban bir şey yapamaz" ise eğer baban bu durumuyla ancak kendine bela olur. Kimse böyle birinin kahrını çekmez. Ya yola gelir ya da muhtaç duruma düşer.

Korkutabilirsiniz. Ya kendine çeki düzen ver ya da bu evden git dersiniz. Ya da "biz bu evden gideriz" hangisi daha uygunsa artık.
  • IncredibleMau  (17.02.22 15:29:33) 
sizi çok iyi anlıyorum. ilk paragrafta anlattığınız karakter birebir babam... kendileri bizim onları düşündüğümüz kadar bizleri düşünmemiştir ve düşünmüyordur da. bence yaşattıkları onca şeyden sonra yüzüne bile bakmamak gerek. ebeveynlik böyle bir şey değil. bizler iyi olduğumuz sürece onlar bizlere daha kötü olmaya devam edecek ki ediyor da. düşmanlık besliyorlar sadece. hastalık durumu sizi bağlıyor olmalı, bunun için farklı bir alternatif bulunabilir belki, bakıcı vs gibi. nasıl olur bilmiyorum ama mümkün olduğunca uzak olmanızı öneririm. bu tavırlara o kadar nefretle doluyum ki acıma duygumu yitirdim bu tavırları gösterenlere.


  • the man with no name  (17.02.22 15:39:26) 
Ne kadar erken o kadar iyi


  • freebird5406_2  (17.02.22 15:39:58) 
Ben olsam ne yapardım diye düşündüm okurken.
Önce annemin hattını ve ev anahtarlarını değiştirirdim.
Sonra babamın eşyalarını toplayıp şöförlü bir araç ayarlar onu evine gönderirdim.

Anladığım kadarıyla kendisine hiçbir borcunuz yok, sokakta bırakmayın o ayrı.Ama madem evi var, madem gidip içecek kadar da enerjisi var, gitsin evinde yaşasın. Gerçekten alkol almaya gidebilecek kadar yürüyebilen ve kendisini taşımadığınız için kavga eden bir canlıyı çekmek zorunda değilsiniz. Çok isterse bakıcı tutarsınız, ya da her akşam yemek gönderirsiniz. olur biter.
  • lcha  (17.02.22 15:43:32 ~ 15:44:53) 
@incredible Sevgi hissetmiyoruz kesinlikle ama ben vicdan azabı hisaediyorum biraz hiç hak etmediği halde. Ona ya düzelirsin ya da biz gideriz demek hiç etki etmez. Çünkü adam kendini çok iyi görüyor. Ona göre o iyi bi kötüyüz. Zaten öyle oturulup konusulcak bi insan değil

Geliri var biraz. Bakıcı huzur evi bizim ayarlamamızla olacak bir şey değil malesef. Çok değişik bir insan ya anlatamam. Huzur evinde hayatta kalmaz mesela. Yaşı da çok değil daha 55 yaşında. Yani biz bağları koparıp o ne yaparsa yapsın diyeceğiz ona alternatif üretmektense.

Ama işte asla yakamızı bırakmaz o yüzden çok korkuyorum
  • Olric  (17.02.22 16:30:02) 
Gerçekten aşırı zor bir durum. Bahsettiğiniz ilk paragraf tam benim babam. Ama neyseki biz yetişkin olduktan sonra biraz yola geldi, yüz yüze bakabilir seviyede kaldık.

Ben olsam evine gitmesini söylerim. Bir bakıcı ayarlarım ona, ilk ay maaşını da ben verirdim. Sonra gönderirdim gitsin. Zaten ilk başta evinize kabul etmeniz çok yanlış olmuş. Burada biraz mantıklı davranılabilseydi babanınız hastaneden çıktığı anda bakıcısı ayarlanır evine gönderilirdi.

Bu işler karşılıklı aslında. Babanınız sizinle olan ilişkisine, sevgisine, saygısına hiç yatırım yapmamış gençliğinde, şuanda da meyvesini toplayamıyor bu nedenle. İlgi, bakım beklemesi tam bencillik, vefa değil yani.

Bana adamın kendine hayrı yok gibi geliyor. Yakanızı bırakmaması için sağlığının biraz daha iyi olması lazım gibi. Gerekirse verirsiniz savcılığa, uzaklaştırma kararı vs çıkartırsınız, bilemedim. Ondan sonra hala iletişime geçmeye devam eder mi o haliyle?
  • zimbirik  (17.02.22 17:07:29) 
Kendiniz için bir rahatlık olması adına, net (ve belki sertçe);

— Bak böyle davranacaksan kendi başına kalacaksın biz bu oyunda yokuz. Aması, fakatı, esnetmesi yok. Ya adam gibi saygılı olacaksın ya da bu oyun burda biter. Tek yanlışında çeker gideriz, senin eziyetini çeken insanlara böyle davranamazsın.

şeklinde kendinizi ifade edin. Elbet sizi konuşturmayacak, sesini yükseltmeye çalışacak bilmem ne. Siz de sesinizi yükseltirsiniz gerekirse. Ama net ve açık olarak kendinizi ifade etmelisiniz.

Kendi iç dünyanız için böyle bir kapanış daha rahat olabilir.

"Ha tamam o zaman ben biraz düzgün davranayım" derse ve sonra yeniden zıvanadan çıkarsa da kesinlikle göz yummayın.
  • kaptankedi  (17.02.22 17:14:29) 
@zimbirik biz hiç bu kadar kalacağını tahmin etmedik. En fazla birkaç ay kalır gider diye düşündük ama tedavi olamadı. Olsaydı da gider miydi bilmiyorum.

Kendine hayrı yok şu an yürüyemiyor zaten ama o bizi rahatsız etmek için saçma sapan arkadaşlarına kendini taşıtır kapımıza dayanır. Daha önce annem ve bizi tehdit ettiğinde uzaklaştırma kararı almıştık ama onun da sürekliliği yok malesef. O polisler gelince hiçbir şey yapmamış gibi davranıyor polisler gidince kavga gürültü. Bize ulaşamayıp anname gitmesinden ve annemin ona bir şey yapmasından da korkuyorum açıkcası. Babama bir şey oldugundan degil de annem için
  • Olric  (17.02.22 17:18:51) 
polisi çağırmak dahi çözüm olmadıysa aile büyükleriyle konuşmak da bi çözüm olmaz diye varsayıyorum. bu işi tatlı bi şekilde çözmenin yolu yok belli ki. teselli ya da cesaret arıyorsanız eğer bu zahmete bugün ya da yarın gireceksiniz. o sizin canınızı mı sıkacak, siz de öyle yapın. vakit kaybetmeden başlamak en iyisi. olabilecek şeylerden korkmanız normal. korkuya teslim olmak da doğal bir şey. ama rasyonel düşünüp bu gerekli ve yapılması gerekiyor diyerek her ne yapacaksanız yapın.


  • IncredibleMau  (17.02.22 18:43:38) 
@incredible evet aile büyüklerini falan bırakın dinlemeyi adam kimseyle görüşmüyor zaten tam sorunlu bir tip yani.

Herkese destekleri için çok tesşekkürler. Bugun de gitmeyeceğiz eve bakalım neler olacak. Umarım bu süreç bizim için kolay geçer ve başarabiliriz.
  • Olric  (17.02.22 18:56:06) 
[]

Monogami

Tek eşliliğin insan doğasına uygun olmayışı bir taraftan doğru gelirken, bir taraftan da doğamız ve içgüdülerimiz dışında, insanın doğal olmayan bir çok şeye de uyum sağlayıp benimseyebilme özelliği konuyu tartışmalı hale getiriyor. Bu tarz konularda insanlarla sohbet ettiğimde yeterince objektif cevap alamıyormuşum gibi geliyor, özellikle ilişkisi olan insanlar bu konu hakkında tartışma açılmasından bile haz etmiyorlar. Ancak ben merak ediyorum, uzun soluklu bir sadakat ne kadar mümkün? Siz buna ne kadar yatkın olduğunuza inanıyorsunuz? İlişki içerisindeyken başkasını arzulama durumu hiç yaşamıyor musunuz? Neden evli erkekler evlilikten ciddi şekilde yakınıyor, büyük sebeplerden biri bu olabilir mi sizce?

Kafama takılan başka bir şey, türkiyede kadınların evlenme yaşı ortalaması 25 erkeklerin 27. 25-30 yaşında toplumun da baskısıyla insanlar aşık oldukları anlaştıkları kişileri aramaktansa elindekiyle yetinip evlilik adımı atıyor gibi. Bu yaş aralığında ciddi yığılmanın olması düşündürüyor, kararların ne kadar sağlıklı ve düşünerek verilmiş olabileceğine dair.


 
Benim gözlemim şöyle. Erkekler de erken evlenebiliyor. 20 ile 25 yaş arasında. Yaş 30 40 arası olunca da erken evlenmiş olduklarını fark edip maddi durum düzelmişken serbest olamamanın rahatsızlığını yaşıyorlar. Hayat boyu sadakat mümkün.


  • dissendium  (16.02.22 21:10:01) 
İnsanın doğasına uygun olmayışı geçerli bir argüman değil bence. İnsanın doğasından kasıt neslini sürdürmek için olabildiğince fazla yavru yapmak ise bulduğumuz her karşı cinsle çiftleşmeye çalışmamız lazım. Ciftlesmekten kastım disiyi hamile bırakmaya yönelik seks. Bunu yapmayacak kadar gelişmiş canlılariz ama tek bir insana sadık kalacak kadar gelişmiş degiliz düşüncesi çok saçma. Kimse hareketlerine insan doğası bu diye bahane bulmasın bence. Kimi insan sadık değildir, kimi insan sadıktır. Ömür boyu da sadık kalır. İki seçenek de mümkündür, biri diğerinden üstün değildir.


  • sckxyss  (16.02.22 21:34:18) 
sizin oneriniz ne burda? evlenmemek mi yoksa ciftlerin birbirine haber verip baskalariyla iliski kurabilmesi mi? cok evliliklik mi? evliliksizlik mi?

ben duzenli iliski yasadigimda ilgimi ceken insanlar olsa dahi alistigim seye daha bagli hissediyorum kendimi. cunku duygusuz sadece seks icin seks yaptigimda bir doyum hissetmiyorum hemen puf kaybolup gidiyor ama paylasimim olan, duygusal baglilik ve sadakat besledigim kisiyle beraber yatmak bile daha fazla tatmin sagliyor.

erkeklerin mevzusu su bircok temel ihtiyaclari ve bireysel karsilanmasi gereken isleri kadina yikiyor kadin da canim kocam diyerek sirtliyo bu gorevi. sonra onla ugras bunla ugras derken kocasiyla ilgilenecek enerji ve motivasyon kalmiyor. he bi de toplum var ona da bir seyler kanitliyo kadin. doguruyo falan. erkege olan ilgisi sevgililik donemi gibi olamiyor erkek de karsisinda amele gibi calisan bi insan nasil olursa oyle birini goruyo ve hayal kirikligi yasiyor. nacizane fikrim de duzenli hayata basliyosun evlenince aksam
ayni saatte yemek, tv(netflix falan ne diyosaniz artik tvye) bu biraz libidokillerlik yapiyo insanda. isten gelip yiyosun ve tv karsisinda siziyosun. bekarkenki bos kafan ve rahatligin yok. her an sevisebilirim diye cikiyosun disari, bara, konsere. evdeyken o heyecani bulamiyosun vs.. sebepler cogaltilabilinir.

hayat boyu sadakat %90 mumkun olabilir ama olmasi icin biraz da ruhunu hafiften öldurmen lazim
  • ala09  (16.02.22 21:39:42) 
2. bir eş ihtiyacı arap şeyhleri, aileden zenginler, part-time çalışanlar gibi bol vakti olanlar filan için bi şey ifade eder

daha çok dargınlık ya da yaşlanma kilo alma sağlık vs. gibi vicdansız sebeplere dayanıyor başkası da olsun

fiziksel olarak uslu durmak zor bir mesele değil

zihinsel olarak uslu durmak ya da sosyal medya başkalarına ilgi duymamak ise çok büyük irade
eşler arasında karşılıklı fedakarlık ve özveri bağları sağlam tutuyor
arada bastırılmış duygu patlamaları olur
en basitinden bir ünlünün fotoğraflarına bakar geçer
ya da random biriyle dertleşir
tabi bunlar da hoş değil
  • bir soru sorcam  (16.02.22 22:44:06) 
Mevzuya olabildiğince objektif yaklaşmaya çalışıyorum ve ben de merak ediyorum bunu.

Tek eşliliğin insanlara uygun olmayışı, özellikle de erkekler için; çoklukla erkeklerin tohumlarını olabildiğince saçarak daha çok çocuk sahibi olarak nesli devam ettirme iç güdüsünün bir sonucu olduğu savunuluyor.

Avcı toplayıcı zamanlarda, insan ömrü çok kısa ve hayat tehlikelerle doluyken fena da olmayan bir (içgüdüsel) strateji olabilir.

Şimdilerde genel olarak insan ırkının çok artmış olması, belki bazı insanlar için (içkin) türü sürdürme iç güdüsünü biraz törpülemiş, yoluna koymuş olabilir. Bazıları için de hala daha çok üreyip, genlerini sonraki nesillere aktarmak ve “kaybolup gitmemek” motivasyonu sürüyor olabilir.

Bu, en ilkel nesli sürdürme tarafından bakışım.

Öbür yandan, artık eskiye göre çok ama çok daha fazla hazcı insanoğlu. Çok büyük tehlikeler yok ve en basitinden yaralandığımızda bir ambülans gelip hastaneye götürüyor ve sorgusuz sualsiz tedavi ediyorlar!?

Haz ve deneyimler çağında pek çokları da deneyim ve hazlarını çeşitlendirmek istiyor. Bu da başka bir tarafı.


— Kendi bakış açım ve ne hissettiğime geçmeden önce; evli erkeklerin neden yakındığına geçeyim: Erken yaşta aile baskısı, ya da genel bağlam içinde bir şekilde evlenmeye kendini zorunlu hissetme; daha iyisini nasılsa bulamam, zaten kör-topalım, diğer yandan hormonlar derken birden bire, çok olgunlaşmadan, etraflıca düşünmeden kendilerini evliliğin içinde bulabiliyorlar.

Biraz “büyüyüp” de maddi olarak da rahatladıktan sonra; acaba doğru mu yaptım, bir sürü de seçenek varmış niye kendimi kapana kıstırdım ki vs. vs. gibi bir takım ah-vahlar oluşabiliyor.

Bunu etrafımda birkaç kadında da gözlemledim. Aman bu sünepeyle mi uğraşacağım, çocuk da peydahladım ele gelir oldu sepetleyeyim diyip (benim çıkarımım değil, kendilerinden dinlediğim) herifi boşayıp, çocuğun babasında kaldığı günler keyif çatan özgür ruhlu kadınlar da olabiliyor.

Herkesin şeysine kimse karışamaz :)



Kendi adıma kararsızım. Bir ilişki içine girdiğimde genelde gözüm başka bir şey görmez oluyor. Yani nebleyim, bildiğiniz bütün güzel kadınlardan oluşan bir karmayı evime doldursanız çıkın dışarı manyak mısınız diye kovalarım.

O duygusal yoğunluk pek iyi pek hoş. O sırada tek eşliyim ve sadakat sorgulamaya bile gerek yok.

Fakat “ilişki” ile “aşk” başka şeyler. Bir noktada “cepte bu” fikri oluştuysa ilişki içinde, merak ve yoğunluk duyguları kaybolmaya başlıyor. Çözdüm ben bu adamı/kadını duruşu işleri çok bozuyor.

Oradan sonra benim için yokuş aşağı gidiyor işler. Ama bunu çok eşlilikle çözmek de pek hoşuma gitmiyor. Aldatmaktan bahsetmiyorum, mesela bunu karşımdaki insanla konuşsam vesaire vesaire. I-Ih.

Ama mesela üç kişilik bir duygusal ilişkiyi merak ediyorum. Mümkün mü? Mümkünse nasıl? Bu fikri ilk kafama sokan da meşhur Vicky-Cristina-Barcelona filmi olmuştu.

Çok eşliliği daha çok bu bağlamda düşünüyor ve irdeliyorum.



Ömür boyu sadakat olur mu? Bahsettiğim merak/ilgi bitmezse, taraflar bunu besleyecek şekilde farkındalık sahibi olursa neden olmasın diyorum.

Diğer yandan, “zorunda mıyım”!? Ya da “zorunda mıyız” (insanlık olarak) —neden bir ömrü tek eşle geçirmek, katolik nikahıyla evlenip mezara kadar diye yeminler etmek zorundayız diye de düşünüyorum.

Yani insan değişiyor, bir yerden sonra iki kişi de başka insan olmuş oluyor. Başka yollarda, başka insanlarla devam etmek ve ‘no-hard-feelings’ pozisyonunda olmak da mantıklı geliyor.

Böyle.
  • kaptankedi  (16.02.22 23:02:37) 
"25-30 yaşında toplumun da baskısıyla"
buu toplumun baskısından azadelik yaşı kaç acaba 68 mi?
kaç yaşında bu sosyolog/psikolog modern söylem insanları olgunlaşmış saymaya başlayacak
  • comp  (16.02.22 23:15:37) 
Bu konularda asla objektif cevaplar alamazsın evet. Hatta herkesin anonim oldugu bunun gibi sitelerde bile. Bu konularda insanlar daha kendine karsi objektif değil ki sana objektif fikirlerini sunabilsinler zaten. Gercegi kendine bile itiraf etmez bazı konularda insanlar, kendini kandirirlar. Sen de ben de.

Uzun soluklu sadakat ne kadar mumkun? Bana sorarsan pek de mumkun değil.
Soyle bir durum var, gozu disari kayan aldatan insanlar ve yıllarca sadik kalan insanlar var. En azından bildigimiz kadariyla sadık olanlar diyelim. Burada direkt sonuca bakıyorz adam/kadin sadık kalmis mi kalmamis mi. Ama hayatinin geri kalanjna bakmıyoruz. Sadakatsiz olanin hayatinda neler oldu bitti kimlerle hangi ortamlarla karşılaştı, sadik olanda durum nasıl? 8milyar kusur farkli hayst var dunyada, bir tanesi bir tanesiyle aynı değil. Bir takım sartlar olustugunda veya bir takim firsatlar olustugunda durum degisebilir. Demek istedigim 30yil boyunca hic aldatmamis ama sadece firsatini bulamadigi icin yapamamış olan milyonlarca insan da vardir.

Ben sahsen kimsenin ama hiçkimsenin uzun soluklu sadakat sahibi olacaginin garantisi olmadigina inaniyorum. Evet buna tanıdığım tanimadigim herkesi ailemi esi dostu hatta kendimi de katiyorum. Herkes yapar değil, herkes yapabilir yani bu herkes için mumkun. Ahmet asla yapmaz Mehmet asla yapmaz Ayşe Fatma kesinlikle yapmaz falan boyle bir sey yok.

Uzun soluklu sadakat bazi sartlar gerceklesmemesi sayesinde oluyor biraz da. Yoksa kime sorsan onun kocasi asla yapmaz, onun karisi asla yapmaz, öbürünün anne babasi icin boyle sey soz konusu bile olamaz ama eminim bu talihsizligi yasayanlarin da hemen hepsi esleri icin ayni düşünüyordu.

İnsan dogasi bana sorarsan gozu disari kaymaya yatkin ama buna etki eden milyon tane değişken var. Kisinin is hayati, kariyeri, cevresi, toplumun kulturu, yetistigi ailede benimsediği ogretiler, dini inanci, eşinin kiskanclik ve kontrolculuk seviyesi, fiziksel cekiciligi, milyon tane değişken var kisinin sadakatsizlik yapmasina imkan veren veya mani olan. Atıyorum kadinin is ortaminda birilerone gozu kayiyordur ama kariyeri tehlikeye gireceginden hamle yapmaya cesaret edemiyordur bu sayede sadakatini bozamamistir. Yeryüzünde kimse de bu insanin aklini okuyamayacsgi icin bu kisi de sadakat sahibi olan veya "en azından bildigimiz kadarıyla sadakat sahibi olan" sinifina girer.

"Tek eslilik insan doğasına uygun degil"den ziyade "tek esle yetinmemeye egilimli olmak" insan doğası diyorum ben.

Ve bu gozler neler gordu. Neler gordu. Asla dusunmeyeceginiz, konduramayacaginiz, hatta yapacagini dusunmek bir tarafa dursun gozunuzle gorseniz ulan ben yanlış görmüşümdür diyip kendizi sorgulayip gordugunuze bile inanmayacaginiz insanlar neler yapıyor.
Ve gercekten esini seven ve sevmeye devam eden, onunla yasamaya devam etmek isteyen ondan ayri kalmak istemeyen ama gozu de disari kayip baskalariyla bir seyler yasamaktan da geri durmayan milyonlarca insan var. Olay sevmemek deger vermemek veya size gerçekten değer vermeyen sizi gercekten sevmeyen biriyle hayatini birlestirmek de değil. İnsanlarin filmlerden romanlardan ogrenip gercek hayata uyarladigi ve gercek olduğuna inandigi bir ideal sevgi sadakat olgusu var. Buna gore "gercekten" biririni sevdiğinde gercekten deger verdiginde boyle seyler olmaz, yapmazsin böyle seyler. Sadakatsizlik oluyorsa gercekten sevmemistir, deger vermemiştir, ahlaki degerlerini kaybetmistir soyledir boyledir. Yani normalde boyle seyler olmaz, o iliskide o insanlarda sorun vardir cunku idealimizdeki iliski boyle değil. Belki de idealimizdeki gercek değildir? Gercek dunya, gerçek insanlar oyle degil belki.

Gercek hayat su ki 15 senedir hergun gordugun beraber yatip kalktigin aynı sofrada yiyip kalktigin tuvalette isini yaparken zatirt diye cikardigi gazin sesini duydugun kisiye kiyasla isyerine 1 ay once giren eli yuzu duzgun vatandasin daha cekici gelmesi isten bile değil.
Ve bana sorarsan insanin konusmaya başladığı andan itibaren öğrendiği ahlaki degerler ve/veya dini inancinin getirdigi sorumluluklar, toplumun bu konudaki bakis acisi ve diger degiskenler ne olursa olsun nefsine tatlı gelen karşı konmasi zor yasak elma karsisinda bir istisna yapıp kendine bir takim mazeretler uretme ve tum bu ahlaki degerlere kisisel degerlerine karsi olan yasak elmayi yemesini kafasinda kendince kabul edilebilir bir istisnai durum haline getirip nihayetinde onu yeme isinde cok iyidir.


Bu kafayla nasıl evleneceksin sen, yalniz kalacaksin o zaman diyenler olacaktir, oluyor.
E evlenecegim ve bir hayat kuracagim diye kendimi kandiracak değilim, tabiat gerçeklerini kabul ederek ve farkinda olarak yasayacsgim yuva kursam da kurmasam da. Dunyanin en sadik kadinini bulup evlenecegim ve kendimi garantiye alacagim falan yok. Beni deli gibi seven birinin 30 yil sonra da ayni seyleri hissedecegine emin olamam. Evlendigim kişinin omur boyu sadik kalacsginin yüzde yuz garantisi olmadigi gercegiyle yaşayacağım. Bu bilince hayatımi birleştiriyor olacagim ve bu ihtimali dusunup geceleri uykularimi kaçırmayacsgim haliyle.
Ya kaybedersek diye dusunup maca cikmayan futbol takimi olur mu?
  • stavro  (16.02.22 23:50:27 ~ 23:51:45) 
Evlilik bir kurum ve bir noktada "profesyonel" olarak yaşanması gerekiyor. Evlenmek demek yapısı gereği bazı şeylerden vazgeçmek demek.

İş hayatı gibi düşün, para kazanmak için hayatımızın önemli bir kısmını başkalarına kiralıyoruz. Hadi bundan bağımsız olsun, yaşamın dengesinde trade-off'lar var. Bazı şeylere sahip olmak için bazı şeylerden vazgeçmek gerekir.

Evlilik bu anlamda iş hayatından bir tık daha kolay bir kurumsal yapı çünkü kimse evlenmek zorunda değil. Bunu yapıyorsan da o kurumun kurallarına uyacaksın. Uyumayacağına inanıyorsan evlenmezsin. İş hayatında nasıl ki gereklilikleri yerine getirilmeyince yaptırım oluyor, evlilikte de olmalı. Bu anlamda sosyal yaptırımlar var, aldatmanın çok pis kötü bişey olması da bu yüzden belki de. Çünkü bunu yaptığında kimseye hesap vermeyecek, kimsenin sorgulamayacağı insan daha kolay yapar.

İşin patladığı nokta insanların evliliğe böyle bakmaması. Evliliğin bireyin hayatında zorlaştırdığı şeyler kolaylaştırdıklarından daha fazla. ve bunun gözardı edilebilmesi için süslenip püslenip anlatılıyor; dahası başarı gibi gösteriliyor. Ayrıldığında tazminat ödeyeceğin bir işe başlayıp, tazminat ödememek ama bir yandan da şirketin istediklerini yapmamak için çırpınmak oluyor aldatmak.

Yukarıdaki ruhu öldürmek benzetmesine katılıyorum, evlendiğinde vazgeçeceğin şeylerin senin hayatında pek bir önemi kalmaması lazım ki ruhunu öldürmek fikrine razı olasın. Ya da evlenmek için başka zaruretin varsa da, ruhunu öldüremesen bile canlı canlı gömmelisin, zamanla ölür.
  • Jux  (16.02.22 23:50:45) 
1- insan, zihninde tamamen özgürdür. düşünceyi değerlendirmeye başlayacağımız nokta, işin icraate ya da söyleme döküldüğü aşamadır. dürtülerinizin hayatınızı, aldığınız kararları ne kadar etkilediği durumunuzu belirler.

insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerinden birisi, dürtülerine ket vurmayı becerebilmesidir. bunu yapabilen var, yapamayan var, bilinçli olarak kendini kısıtlamayı reddeden var. üç durum da gayet doğal ve mümkün. sadece seçiminize uygun sosyal ortamı bulmanız/yaratmanız lazım. yoksa işin sonu yalnızlığa ve/veya mutsuzluğa çıkacaktır.

2- yaştan ziyade boşanma istatistikleri, şiddet vakaları ve terapiye yönelenlerin yüzdesi belirttiğiniz konuda daha çok şey söyler. evlilik dışı cinsel ilişkinin baskılandığı bir toplumda belirttiğiniz yaşlar evlilik için yüksek bile kalıyor.
  • zgrydn  (17.02.22 01:09:05) 
Tekesliligi hayat boyunca tek bir es olarak alirsak insan hayatina uygun olmadigi belli tabii ki. Evlilik kurumu asktan sevgiden degil isortakligi ve mal dagilimi gibi kavramlar icin ortaya atilmis bir sey, Eskiden insan omru ortalama 45 yil iken mantikli olabilirmis, fakat gunumuzde olene kadar tek bir kisiyi ayni askla sevmek ve luzumsuz bir cok stresi ustlenmek cok akil kari gelmiyor bana.

Ama tek esliligi tek partnerlilik olarak degerlendiriyorsak dogru oldugunu dusunuyorum. Sadece cinsel yolla bulasan hastaliklar riski bile, hadi kendinize bulasmasina okaysiniz diyelim, baskasina bulastirma riski vs korkunc bir sey bence. Bu sebeple cok yatkinim ve buna yanasmayan biriyle herhangi bir romantik veya cinsel iliski yasama arzum yok. Kimse o kadar kiymetli veya ozel degil bence.
  • sopiro  (17.02.22 08:32:20) 
Bahsettiğin konu genel bir kanun net bir denklem olmadığı için objektif cevaplar bulamaman normal ve zaten bu konu çok kişisel. Kişiden kişiye değişir görüşler ve cevaplar.

Uzun soluklu sadakati (40+ yıl vs..) ben de merak ediyorum, etrafımda tanıdığım ve yıllardır gözlemlediğim 65+ yaş ve hala mutlu insanlar, aileler var.
Onların ortak yanı, karı koca olarak kendilerini ciddi anlamda işlerine adamış olmaları. (ki maddi kaynaklı değil, bu insnalar işini iş olarak da görmüyor..) Muhtemelen sevdikleri işe sahip oldukları için iş düşünürken alt beyin farklı bir dürtü üretmiyordur.
Uzun süreli sadakatin ayrıca kişilikle ve daha çok yaşam tarzıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Örneğin ben ev kedisi gibiyimdir, benim yaşam merkezim, rahatlık alanım ve kendimi özgür hissettiğim tek yer evimdir o yüzden biri beni kapıdan kovsa bacadan geri girerim evime. Ama çok yakın arkadaşım ki evlenip boşanmış birisi, beni her zaman garipser. Nasıl oluyor da kendsi gibi dışarı çıkmak, gezmek eğlenmek istemiyorsun vs şeklinde. O benim eğlenmediğimi düşünüyor ancak ben evimde kendimle ve eşimle yaptığım ev içi aktivitelerden gayet keyif alıyorum ve aklımda "yahu şunu da yapmadık.." dediğim bir durum oluşmuyor. Çünkü zamanında onun kastettiği yaşam tarzının içinde çok zaman geçirdim ve öğrenciydim. şimdiki sorumluluklarımla aynı hayata sahip değildim ve belli ki bir doyuma ulaşmışım artık cazip gelmiyor bana. Ama aynı arkadaşım boşandıktan sonra tekrar ciddi bir ilişki yaşayamıyor, sebebiniyse ciddi bir ilişki sırasında başka bir kadını görüp ondan etkilenmesi ve keşke demek durumunda kalması olarak tanımlıyor. Bu da bana garip geliyor haliyle. Bu konuların haricinde sadakat için insanların hayattan beklentileri de çok etkili. Uzun lafın kısası kişilik ve hayat beklentileri bu konunun anahtarı ve ben kendimi sadakate yatkın olarak görüyorum.

Sadece evli erkekler ya da kadınlar yakınmazlar. Henüz kendini keşfedememişken başkası ile evlenip karşı tarafı keşfetmeye çalışan insanlar doğal olarak karşısındaki insandan beklentilerini belirleyemiyor. Güven arıyor ancak yeteri kadar güven veremiyor mesela ya da işin içine çok fazla eşlerin aileleri karıştırılıyor, bir taraf için olmazsa olmaz olan şeylr diğer taraf için gereksizlikten başka bir şey olmuyor vs vs.. bu örneklerle çoğaltılabilir. Bunun çözümü de insanların önce kendilerini tanıması sonra da karşısındaki insana kendini ifade etmesiyle gerçekleşir. Bunun olması için de temelde özgürlük kavramına sahip olmak, kendine saygı duymak ve karşındakine saygı duymak gibi davranışlar var olmalıdır. Diğer toplumları bilmemekle birlikte bizim toplumumuzda bu işler çok kolay değil. Bu yüzden de kadınlar kadınlara, erkekler de erkeklere sürekli yakınır. Evliyken evliliğini, ilşkisi varken ilişkisini, hiç bir şeyi yoksa ailesini ya da çevresini yakınır durur. Zaten az muhabbetleri incelersiniz " o bana bunu dedi", "o bana bunu yaptı" ve maddi mevzular ötesine geçmiyor yakınmak dediğiniz şey.

İlişki içinde başkasını arzulamak diye bir durum olmaz. başkası arzulanıyorsa yaşanılan şey de karşılık bir "hayat birleştirme" ilişkisi değildir zaten..
birisi ile tanışırsınız ve hoş/güzel/yakışıklı vs gibi bir değerlendirmede bulunursunuz ama bu insanlığın doğasıyla alakalı bir durum. hiç ilişkiniz olmasa dahi bu, temelde var olan bir şey. ilişki içinde tam bu noktada alt beyin kocaman bir tampon koyuyor, ilk izlenim ve buna bağlı düşüncenin üstüne sadece karşıdaki insan güvenilir ya da güvenilmez sinyali gönderiyor ve bunun üzerine çıkamıyor. Yani kişisel olarak ben hayatımda hiç yaşamadığım ve hiç sahip olmadığım duyguları vs arzularım ve bana başka bir insanın sağlayacağı duygu yok.

25 yaş dediğin çeyrek asır, kaç yaşında evlenmeli sence insanalar? 40 mı bunun doğalı peki? Kediler de doğdukta 10-12 ay sonra çiftleşmeye başlıyor ve yavruları olabiliyor, o yaştaki kedilerin istatisksel olarak yığılması da mı düşündürücü? Ya da askere giden erkelerin büyük çoğunluğunun 20 yaşında olması?
Eskiden evlilik yaşı daha da küçükmüş çünkü tarım toplumunda daha çok birey daha çok iş gücü demekmiş. Artık şehir ve eğitim hayatı olduğu için yaş ortalaması buralarda. ilerde bambaşka bir yaşam biçimi benimsenir o ortalama tekrar değişir.
İnsanlar hangi kültürden hangi eğitim seviyesine sahip olursa olsun -kendince- hayatı ertelemeyi sevmiyor, bir an önce evleneyim, yoluma bakayım, olacaksa çoluğum çocuğum olsun şeklinde düşünüyor.
  • foolrules  (17.02.22 09:37:35 ~ 09:46:30) 
tek tip monogami yok onda bi karar vermek lazım
monogaminin 9 türü var şu an sayabildiğim

sabit çokeşli erkek - tekeşli kadın
değişken çokeşli erkek - tekeşli kadın

sabit çokeşli erkek - sabit çokeşli kadın (sabitler, kadın ve erkek için aynı kümeden)
sabit çokeşli erkek - sabit çokeşli kadın (sabitler farklı kümeden)

değişken çokeşli erkek - sabit çokeşli kadın
sabit çokeşli erkek - değişken çokeşli kadın
değişken çokeşli erkek - değişken çokeşli kadın

sabit çokeşli kadın - tekeşli erkek
değişken çokeşli kadın - tekeşli erkek

*sabit çokeşlilikte hivden sözedemeyiz mesela
  • comp  (17.02.22 10:21:33 ~ 10:21:48) 
[]

"Sen" diye hitap edene "Siz" hitabıyla devam ediyor musunuz?

Sizden 10 yaş civarları daha büyük bir karşı cins. Belirli aralıklarla denk gelip konuştuğunuz durumlar oluyor. Samimiyetiniz yok. Abla/abi diyecek bir mevzunuz da yok.

O kişi size "sen" formatıyla konuşuyorsa bu durumda karşı hitap tarzınız ne şekilde oluyor?


 
Belli belirsiz, çok agresif olmayan bir "pardon tam ne dediğinizi anlamadım?" bakışı atıp bir kere vurgulu şekilde siz diye devam ediyorum konuşmaya. Sonrasında kendini düzeltmeyen birine henüz rastlamadım.


  • akhenaten  (16.02.22 19:05:51 ~ 19:06:27) 
gözünün içine dik dik baka baka siz demeye devam ediyorum.
inadına daha da resmileşiyorum, samimi olmadığımızı hissettiriyorum.

  • leper messiah  (16.02.22 19:09:42) 
Siz diye devam ederim.


  • asteriks  (16.02.22 19:09:55) 
Bu arada biraz daha detaylandırayım; benim örnekte bahsettiğim kişi şu an apartman komşum oluyor mesela.

Kadın yeni taşındı, 1 aydır bizim apartmanda oturuyor. Ne zaman denk gelsek laflayacak bir şeyler buluyor ve hep "sen" diye hitap ediyor. Ben ısrarla "siz" diyorum, o ısrarla "sen" diyor :D

Benden minimum 10 yaş civarları daha büyük ve öyle yürüme niyetinde falan olmadığım sınıfta bir kadına hiçbir samimiyetimiz de yokken senli benli konuşmak benim içime sinmiyor doğrusu. Ama bu şekilde de biraz tuhaf bir durum oluştuğunu fark ettiğim için bir duyuru açıp fikirler görebilmek istedim.
  • jonas  (16.02.22 19:18:10) 
Oncelikle abla deme isin duser +1.

Senden yasca net buyuk kadinin sana sen demesi normal bence. Ki biraz daha zorlasan oglu yasindasin... Sen de siz demeye devam et. Hem "siz" mesafe barindirir. Mesafeni koru.
  • hot potato  (16.02.22 19:30:18) 
yaşça büyüklere "siz" diye hitap edilir diye öğretildi ya küçükken ve büyükler için sen/siz fark etmez diye.. belki onunla alakalıdır yaklaşımı :) hatta yaşça/statüce büyük kişi sana "sen" diye hitap edene kadar sen, "siz" demeye devam etmelisin diye de dayatılmıştı bize küçükken görgü kuralı olarak. o nedenle tutumu çok tuhaf gelmedi.

şahsen bana "sen kendini ne sanıyosun lan??!" diye hitap edilmediği müddetçe senli benli muhabbet daha samimi geliyor :D amca, teyze, abla, abi vs gibi sıfatlar hariç tabii :D
  • e mice  (16.02.22 19:34:01 ~ 19:35:29) 
Bana nasıl hitap ediyorsa öyle hitap ederim. Senli konuşmadan rahatsız oluyorsan o başka, ben olmuyorum.


  • sckxyss  (16.02.22 19:35:29) 
Senli benliye bagliyorum ben de.


  • stavro  (16.02.22 19:38:29) 
eğer ben de sen demeyi istersem sen-sen devam eder ancak samimiyeti olmayan biriyse,

sen dediği anda; -"siz derseniz sevinirim" der lafı ağzına tıkar doğru yere çekerim.
  • renegade  (16.02.22 21:03:34) 
Bu bahsettiğiniz olay özelinde, aynı apartmandaki 'denk' mukimlersiniz. O halde sen demekte bir zarar yok sanki.


  • kaptankedi  (16.02.22 22:01:16) 
Benden yaş ve statü olarak üst biriyse o bana sen dese bile ben ona sen demem. Örneğin müşavir avukatla konuşuyorsam o bana küçük olduğum için adımla hitap eder bense "x bey şu dosyada şöyle oldu"diye devam ederim. Ama aynı işte çalıştığım ve şakalaştığım biriyse yaşça büyük bile olsa adıyla hitap ederim. Samimiyet ve statü meselesi benim için.


  • turuncu tonlarda  (16.02.22 23:55:30) 
patron, yonetici, samimi olmak istemedigim insan kaynaklari ve musteri disinda sen diyen herkese sen diye hitap ederim. hatta 80 yasinda bir teyze var rastgeldikce konusuyoruz. abla diyorum kirilmasin diye :))))))


  • nibba  (16.02.22 23:59:08) 
sen diyince yürüme mi oluyor?


  • selam  (17.02.22 12:47:39) 
[]

birini kırmadan telefon görüşmesini sonlandırmak

bunu nasıl yapıyoruz? sb.




 
Alttan bi başkası arıyor demek


  • photo85  (15.02.22 18:56:33) 
- Tammmam iyi bakalım o zaman ben de çalışayım/yemek yiyeyim/görüşürüz yine...


  • Gradient_tabanlı_mor  (15.02.22 19:09:20) 
Valla baktım çok uzuyor direkt "neyse, var mı bir isteğin benim gitmem gerek" tarzı bişeyler söyler sonlandırırım konuşmayı.


  • j r r tolkien hayrani  (15.02.22 21:06:43) 
"telefonum caliyor, buna donmem lazim."


  • e haliyle  (15.02.22 21:41:30) 
"Doktor uzun süre telefon ve kulaklık kullanımını yasakladı, kulağımda x varmış da!"

Böylece her seferinde yalana gerek kalmaz, her görüşmeyi kısa kesersiniz. Öbür türlü her görüşmede bir bahane bulunca kırılabilir.

Bazı insanlar kapatmıyor telefonu, maalesef.
  • John Bloor  (16.02.22 10:56:16) 
[]

Dugunumuzvar çekimleri

Yaptıranınız var mıdır? Deneyiminizi paylaşır mısınız

Saç makyaj ile 8bini buluyor. Pahalı değil mi ya?


online.dugunumuzvar.com

 
yav gelir düzeyiniz aşırı aşırı yüksektir, sekiz bin lira sizin için çerez parasıdır, o zaman belki... onun dışında bu paraya sizi çok daha mutlu edecek bir sürü şey yapabilirsiniz.

biz dış çekim yaptırmadık. makinesi olan bi arkadaş nikah sonrası parkta fotoğraflarımızı çekmişti. telefon değiştirdim vs o fotoğraflar galerinin neresinde bilmiyorum bile. kimse bu fotoğrafları açıp bakmıyor inanın siz de bakmayacaksınız. yani çerçeveletip duvara asacağım diyorsanız da siz bilirsiniz.

ha şu şart bakın. biri mutlaka fotoğrafınızı çekmeli tören vs artık ne yapacaksanız. bizim nişanda böyle bi arkadaş yoktu mesela, hiç düzgün fotoğrafımız yok. ya biri metre öteden zoom yapmış ya gözler parlamış ya başka taraflara bakıyoruz vs. kimseye de bizi biz düzgünce çekin dememişiz :D nikahta da nikah salonunun fotoğrafçısı vardı ki o dönem 750 lira mı ne vermiştik. ailelerle filan o sebeple düzgün fotoğrafımız oldu. ya böyle uygun bi şey ayarlayın ya da elinden iş gelen bi arkadaştan rica edin. ama dış çekim saçmalığına 8 bin lira vermeyin
  • elorelia  (15.02.22 08:30:48) 
Taze evlenmis olarak ben de yapmadim. Maddiyatla da alakasi yok. 1 kuşak geriye gittiğinde bu saçmalığın olmafığını görüyorsun. O yüzden stüdyoda hatta kore stili düğün fotoğrafı çektirenilirsiniz daha uyguna.


  • administ  (15.02.22 08:48:56) 
Kendi işini yapan fotoğrafçılardan teklif alabilirsiniz. Uygun fiyatlara yapanlar vardır


  • kaset  (15.02.22 09:29:58) 
Bence çok gereksiz..

Biz yaptırmadık ama en yakın arkadaşlarımız yaptırmıştı, baya baya uğraştılar bütün bir gün sadece o işle geçiyor resmen.

Bir kaç yıl sonra boşandıklarında acaba o girdikleri hal için ne düşündüler, ikisine de sormadık 4-5 yıldır.
  • foolrules  (15.02.22 10:03:54) 
[]

Evde gerginlik ne sıklıkla oluyor, nasıl baş edilir

Kendi ailemizde olan biteni normalleştiriyoruz galiba.
Her zaman çocukluktan beri korku duygusu, biri bana kızacak hissi hayatın sıradan bir parçasıydı benim için. Bunun normal olmadığını ancak büyüyünce anladım.
Örneğin az evvel kardeşim aradı. Yeni uyanmıştım. İnsan gibi anlataxağı bişeyi bağırarak anlattı..suratına kapattım.
Tahminen her hafta bi büyük tartışma oluyor evde. Herkes bağırıyor. Durum böyke olunca ezilmemek için aynını ben de yapıyorum
Evdeki bu gerginlik duygusundan hoşlanmıyorum her an biri bağıracak diye tedirginim
Bu durumla nasıl baş edicem.her evde oluyor mu, ne sıklıkta oluyor?

 
Sizde de spesifik olarak bir kişiden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama benim annem her an patlamaya hazır bir insan olduğu için ailemleyken hemen hemen her gün annemle her birimizin bir gerginliği oluyor.

Şu an kardeşimle ben farklı bir şehirde yaşıyoruz ve anne babamızı birkaç ayda bir görüyoruz ve bizim evde nadiren gerginlik olur. Ama annemler geldiyse annemle kavga etmeme şansımız yok. Yarım saat içinde hem bana hem babama hem de kardeşime sataşabilecek yapıda bir insan kendisi. Babam gülüp geçiyor ve umursamıyor ama biz her seferinde yoruluyoruz onun o saçma gerginliğinden.
  • ms brownstone  (14.02.22 12:31:58) 
aynı evin içinde olur böyle şeyler. biz 4 kardeşiz. herkesin kendi evi, işi, ayrı ailesi var. bizim aramızda şu anda asla olmaz, birbirimizi inanılmaz çok severiz ve çiçekli böcekli mesajlar atarız. konuştuğumuzda da, her gün konuşmadığımız, her gün birbirimizi görmediğimiz için özlemle, sevgiyle konuşuruz.

eskiden nasıldı? 2 ablamdan büyük olan çok asabi, küçük ablam tam tersi mülayim. büyük ablam bir keresinde metal sandalyeyle küçük ablamın peşinden koşup, ablam odaya kaçıp kapıyı kapatınca oda kapısını ortadan sandalyeyle delmişti :)) sebebi de onun kıyafetlerini giymesi. yani şimdi böyle dertler olmadığı için test edemiyoruz ama aynı evde olsaydık yine yaşanırdı. şimdi farkettim, 4 kardeşten en büyük ablam hariç diğerleri hep mülayim tipler, kavgaları hep büyük başlatırdı. biraz demek ki karakter meselesi. sadece 3 kardeş olsaydık hiç kavga etmezdik, bir kere bile.
  • gabe h coud  (14.02.22 13:15:07 ~ 13:15:36) 
normallestirmemek ve kendi secimli iliskilerinize yansitmamak icin terapi cok onemli. Secimli iliski diye bir kelime var mi bilmiyorum, ama sahip olmayi bizim sectigimiz iliskileri kastettim romantik, arkadas, cocuk iliskisi gibi seyler. Ailemizin kimler olacagini secemiyoruz neticede.

Eger butun taraflar terapi alan, kendini ve iletisim becerisini gelistirmeye acik, elestiri dinlemeyi bilen, geribildirim alan vs insanlar olsa dahi patlamalarin yasandigi anlar olabilir, degil ki ortalama siradanlikta bir aile... Bu ortamlarda yakinlik ve gorusme sikligi arttikca gerginlik de artiyor. Eger yetiskinseniz uzaklasmak ve kendi kurallariniz dahilinde gorusmek en iyisi.

Benim annem de ben buyurken inanilmaz sinirli bir insandi. Yani suyu su bardagindan degil de uzun bir bardaktan ictiniz diyelim, birden oyle patlayan bir ofkeyle bagirmaya baslardi ki muhtemelen yerinizden sicrardiniz, ne aptalliginiz kalirdi, ne baska bir sey. Surekli, uyanik oldugu her an bir sey yuzunden upuzun ve bagir cagir bir azar isitebilirdiniz. Cocukluk ve ilk genclik yillarim onun ofkesini yonetmeye calismakla gecti. O bardaktan icme, buraya oturma, gurultu yapma, birseylerin yerini degistirme vs vs. Evden daha cok cikmak ve daha kendi tercihim olan gruplarla sosyallesmek, okumalar yapmak, dusunmek, is hayati, seyahatler vs sonucu hayatimin olmasini istedigim versiyonuna dair ve kendi degerlerime dair bir fikir olusmaya basladikca zihnimde, durumun normal olmadigini ve annemde bazi problemler oldugunu fark ettim. Ekonomik ozgurlukle beraber, kendi evime cikmak, annemle sadece mecbur oldugum degil tercih etigim zamanlarda gorusmek, bagirdigi veya onaylamadigim davranislar gosterdigi zamanlarda buna sinir koymak ve sakin tepkilerle karsilik vermek vs iliskimizi degistirdi. Ha bu yillar icinde annemin de hayatinda degisiklikler oldu ve eskisiyle ayni insan sayilmayacak kadar farkli bir insana donustu. Cunku onun da travmalari vardi ve bunlari asabilecegi hicbir mecrasi yoktu eskiden. Su anda annem icin dunyanin en kiymetli insaniyim desem yalan olmaz. Sohbetimiz seker gibi.

Ozet gecersem: ekonomik ozgurluk, terapi, sinirlar, mesafe.
  • sopiro  (14.02.22 16:37:27) 
ilgi = karşı tarafın zihnini meşgul etme
kavga, tartışma = ilgi isteği

tartışmayı, kavgayı çıkartan kişi ilgi istiyor demektir, bu ilgiyi şiddet (bağırmak) içermeden istemesi gerektiğini oturup konuşarak anlatamazsınız, onun yerine istediği o ilgiyi vermeyerek yaparsınız, biri bağırıyor mu, sinirlenmeden odadan çık, sinirilensen bile belli etme, bağırdıkça ne kadar komik olduğu ile ilgili dalga geç. ona o ilgiyi vermeyeceğini göster, bağırmasını dikkate alma. sen sesini yükseltme, baktın herkes birbirine bağırıyor sesini çıkartma otur izle ama dinleme.

telefonla mı aradı telefonu açık bırak koy kenara bağırsın dursun kendi kendine arada kontrol et hala bağırıyor mu diye, bağırması bitince cevap ver.

gerginlik sırasında verdiğin tepkiler gerginliği çıkartan tarafından ödül olarak değerlendirilir, ahahah nasılda sinir ettim bak gibi bir şey canlanır kafasında. canlandırtma.
  • selam  (14.02.22 16:45:29) 
[]

Tinder, okcupid, Bumble Cahihiline Jargonu Dersi

Bu işlerden inanın zerre anlamam

önceden Tinder kullanmıştım ama orası artık leş olmuş, okcupid ve bumble indirdim eşleşiyoruz iyi güzelde bu jargonu hiç bilmediğim için iki sorum var size

1 okcupid ta eşleşiyoruz, hadi ilk mesaj atma olayını geçtim zaten artık o allahın emri biz atıcaz da, sonrasında cevap gelmiyor :) Merhaba Nasılsın yazıyorum cevap yok, e kardeşim neden eşleştin o zaman :)

2- Bumble'da ilk mesajı kadın kişisi atıyor ya, e o da eşleşiyor ama 24 saat içerisinde o da mesaj atmıyor.

Bu arkadaşlar mesaj atmayacaksa neden eşleşiyor ve yazılan Merhaba'ya bile neden cevap vermiyor :)

Nedir bu işin jargonu :)

 
Belli bir jargon yok fakat zaten kadınlara talebin çok daha yüksek olduğu platformlar oldukları için günde 50 tane yazılan merhaba, nasılsın arzına dönüşler de zayıf oluyor haliyle :)


  • Deathrow  (14.02.22 08:52:27) 
Yani '30 yasinda 5 yil tecrubeli Odtu mezunu makina muhendisi' olsaniz ve '30 yasinda 5 yil tecrubeli Odtu mezunu makina muhendisi' ilanina basvursaniz yine size geri donmeme ihtimalleri var sartlar birebir uydugu halde.

Haliyle bu kisiler de 'he okay adam/kadin' demis ama konusma kisminda o sirada baska bir okay adam/kadini tercih etmistir. Merhaba mesajini gereksiz bulmustur, daha ilginc bir sey beklemistir. Eslesme orani artsin diye herkesi begeniyordur, sizin bir ozelliginiz yoktur. Gunde zaten 50 tane merhaba mesaji geliyordur falan filan.

Ben bu applerin hicbirini kullanmadim, kullanmayi da dusunmuyorum o yuzden ideal tavsiye verici ben olmayabilirim. Ama yasim itibariyle Siberalem donemlerine denk geldim ve kullandim. "merhaba" veya "merhaba nasilsin" yerine, birkac detay daha ekleyen bir mesaj atsaniz geri donus alma ihtimaliniz kat kat artar. "Merhaba! Umarim gunun iyi geciyordur. Benim de iki sene onceye kadar siyah bir poodle kopegim vardi!" falan gibi bir sey yazarsaniz mesela (onun fotografinda bir kopegi oldugunu uydurarak yazdim bunu) daha kisisel olur. Artik fotografta ne varsa, spor, kitap, hayvan, mekan vs. Bu applerde yazili profil var mi bilmiyorum, varsa orada soylediklerine de gondermeler yapabilirsiniz.
  • sopiro  (14.02.22 09:04:01) 
Sopiro haklı, ilk mesajı atabildiğin yerde karşı tarafı cevap yazmaya iten bir şey söylersen şansın artar. Ama itici de olmamak lazım.

Bumble için bir şey diyemem. Bekleyeceksin, biri beğenip dönecek illa.
  • lcha  (14.02.22 11:48:18) 
Biri durup dururken sana nasılsın derse ne dersin? havadan düşmüş biri sana hal hatır soruyor, sanane demez misin yada bunu düşünmez misin? o kişiler orada nasıl oldukları ile ilgli muhabbet etmek için orada değiller.

şöyle düşünelim; birine nasılsın dedin; karşı tarafın o günü o kadar kötü geçmiş ki, sen nasılsın diye sorunca o başından geçenler aklına geliyor, yine canı sıkılıyor, karşı taraf bunun sorumlusunun sen olmadığını fark etmez o sırada aklına geleni fark eder ve derki öff ne kadar da sıkıcı, e niye böyle biri ile muhabbet etmek istesin ki karşı taraf? niye eşleştin sorusu da çok saçma karşı taraf ne bilsin senin böyle sıkıcı sorular soracağını, alnında yazmıyor ya.

bumble'daki de benzer, çoğu kişi zaman geçirmek için kullanıyor bunu instagram gibi beğendim beğenmedim yapıyor, beğendi diyelim, fiziksel beğeni dışında başka bir şey hissetmediyse mesaj atması içinde bir sebebi yok. karşı tarafın seninle mesajlaşması için cesarete ve bir nedene ihtiyacı var. ikisi de olmalı ki mesaj atsın. cesareti var nedeni yoksa mesaj atmaz, nedeni var cesareti yoksa yine mesaj atmaz.
  • selam  (14.02.22 15:15:28 ~ 17:20:21) 
tinder denemedim ama bumble okcupid yukleyıp silmişliğim var, sanal tanışma olayı genelde günlük ilişkiler isteyenler için mantıklı oluyor günün sonunda.

neden cevap gelmıyor, sundan olabılr, tıpını begenmıstır eşleştiğine göre, ama mesajlasma asamasında bakınca profılındekı detay uymamıstır. kimse profile bakarak eslesmıyor cunku. ya da cok mesaj atan varsa arada kaynıyorsudur

fakat erkek kuzenım en çok inner circle'dan kızlarla tanısıyordu ona da bak ıstersen
  • kurcalamabozarsin  (20.02.22 01:05:58) 
[]

Narsist sevgiliden ayrılmak

2 yıllık, evliliğe giden ilişkimi bitirdim. Erkek arkadaşımın narsist olduğunu düşünüyorum. Tüm belirtiler ona işaret ediyor. Onun ve ailesinin yanında kendimi aşırı değersiz, mutsuz hissediyordum. Garip bir şey olduğunu fark ediyordum ama bir türlü ne olduğunu anlayamıyordum. Ben bu 2 yılda mutluluğumu, huzurumu ve kişiliğimi kaybettim :( Kendimden emin değilim. Artık güçsüz biriyim. Bir şeylere başlama gücüm yok. İşimi küçümseyerek beni işimden bile soğuttu. Şimdi benim gideceğimi bildiği ve alakası olmayan etkinliklere geliyor. Kendini gösterip beni küçük düşürücü şeyler söylüyor herkesin içinde. Gerçekten sıkıldım. Narsistle ilişkisini bitirmeyi başarabilen var mı? Çok kindar ve öfkelendiğinde çok gaddar olabilen biri. Beni korkutuyor:( Tek keyif aldığım yer o etkinliklerdi. Artık onlara da gitmeyi düşünmüyorum:( Karşılaşmak istemiyorum




 
O seni kucuk dusurucu seyler soyluyorsa sen de ona karsiligini ver herkesin icinde. Oyle sinip yaptigini normal karsilarsan daha da gaza gelir. Hatta oyle ciddi bir sey yerine alayci, onun kucuk seylerle ugrasan biri oldugu izlenimini veren seyler soyle. Etkinliklere de git, karsilasirsan da aldirma.


  • j r r tolkien hayrani  (13.02.22 23:10:28) 
İletişim kurmayın, kendinizi, ne hissettiğinizi anlatmaya çalışmayın. Sadece uzak durun ve yeni hayatınıza odaklanın. Başka türlüsü zor. Konuyu sündürdükçe sadece canınızı yakacaktır.


  • kaptankedi  (13.02.22 23:14:47) 
Ne mutlu ki fark edip ayrılmışınız. Şimdi psikolojinizi düzeltme zamanı. Mümkünse psikoloğa gidin. Değilse de travma iyileştirmeyle alakalı kitaplar, içerikler okuyun çünkü toksik ilişki bilfiil travmadır.

Onun sizi kışkırtmasına izin vermeyin, bir narsistin dayanamadığı şeylerden biri görmezden gelinmektir. Bir süre o etkinliklere gitmeyip ruh sağlığınıza odaklanın. Kendisi sizden istediği geribildirimi alamayınca yavaş yavaş kendine yeni bir kurban bakacaktır muhtemelen.

Aynısını deneyimlemiş biri olarak size garanti ediyorum, özgüveninizi geri kazanabilirsiniz. Sadece zamana ve kendi üstünüzde çalışmaya ihtiyacınız var.
  • inawen  (13.02.22 23:28:21) 
var.

17-24 yaş arası yakın arkadaşlık
24-32 yaş arası sevgilik

narsisistik kişilik bozukluğu olduğu da ayrıldıktan sonra dank etti üstelik maalesef.

sonra üzerine çok okudum. bendeki empatlık ve annem ile olan bağlanma sorunlarım, altta yatan değersizlik duygum yol açtı bu kadar yılımım anlamadan geçmesine.

nasıl ayrıldım?

çok sevdiğim bir eğitmen vardı, bir gün bir şey anlattı: çift terapilerinde bazen şöyle bir şey öneriliyormuş: birkaç ay tamamen onun dilediği gibi biri olun, gurur yapmayın, ona uyun, tüm odağınız onu mutlu etmek olsun. başka bir şey düşünmeyin. eğer siz min 3 ay böyle davranmanıza rağmen pek bir şey değişmiyorsa ayrılın.

(bazı şeyler değişebilir veya ilk başlarda değişebilir ama uzun sürmez.)

bunu uyguladım ve benim kurtuluşum oldu. çünkü asla irademle uzaklaşamıyordum. (bkz. travma bağı)

saçma sapan davranmaya devam etti. ben de ondan iğrenene kadar devam ettim. bittiğinde hem içim çok rahattı hem de ondan artık iğreniyordum, hiç ayrılık acısı çekmedim.

tamamen kopmamız 1 yılı buldu çünkü asla vazgeçmezler. 1 yılda geri dönmeyeceğimi ancak anladı. ne demek siz ondan ayrılacaksınız? egosuna asla yediremez. çok deneyecek, hayatta yapmayacağı şeyleri yapacak, değişti sanmayın, sadece avını kaçırmamak için rol yapıyor. aslında o sırada sizden nefret ediyor ve olur da numarası tutar ve geri dönerseniz nasıl intikamlar alacağınının hayalini kuruyor.

geri dönmeyeceğinizi anlayınca da
- ya birdenbire ortadan kaybolarak dikkat çekmeye çalışacak.
- ya da çirkefleşecek. sizi suçlayacak. çok masum bir konuşma yapmak isteyip size psikolojik şiddet uygulayacak. belki sizi çevrenize rezil etmeye çalışacak.

eğer no contact kuralını uygular ve dimdik durabilirseniz eninde sonunda vazgeçecek.
  • la lykia  (14.02.22 00:57:29) 
"Çok kindar ve öfkelendiğinde çok gaddar olabilen biri"

bu kısım çok tehlikeli. bu kişiler karşısındakine fiziksel, manevi, psikolojik zarar vermekte hiç tereddüt etmeyecek kişiler.

asla laf dalaşına girmeyin. ona uymayın.

ilk kural no contact ve tepki vermemek.

ona herhangi bir tepki verdiğinizde onun istediğini yapıyorsunuz. sizin dikkatinizi çektiği için tatmin oluyor. siz herkesin içinde ona küfür de etseniz, laf da soksanız mutlu olacak.

konuşmak zorunda kalırsanız asla onu aşağılamayın, dalga geçmeyin, laf sokmayın, suçlamayın. bunlar sizi kısır döngüye sokar ve daha kötüsü ondaki tehlike potansiyelini artırır.

takılmış plak gibi sadece görüşmek istemediğinizi söyleyin. uyumsuz olduğunuzu düşündüğünü söyleyin bu kadar. ama mümkünse konuşmayın.

no contact no contact no contact

etkinliklere en az 6 ay gitmeyin. ortak çevreniz varsa uzaklaşın.
  • la lykia  (14.02.22 01:06:24) 
İngilizce "grey rock method" olarak araştırabilirsiniz, narsistlerde tek işe yarayan yöntem. Temelde onun için "sıkıcı" hale gelip,istediğini vermeyeceksiniz la lykia'nın önerdiği gibi. Karşısına çıkmayacak,sizinle ilgili kişisel bilgilere ulaşmasını engelleyecek, gerekirse düz ve kısa cevaplar vereceksiniz. Kavga,dövüş,duygu yoğunluğu, bunlar hep istediği ve beslendiği şeyler,bunu ona vermeyeceksiniz. Hem pozitif hem de negatif enerjinizden besleniyor, öyle düşünün.

Benim de geçmişinde bir narsist sevgili var. İşin ilginci, okuyup öğrendikten sonr çevremdeki diğer narsistlerin farkına vardım, arkadaş kisvesi altında o kadar çok bu tip insan barındırmışım ki. Yavaş yavaş hepsini temizledim. Size de çevrenizin geri kalanına da aynı gözle bir bakmanızı öneririm. Genelde birden fazla narsist sarmış oluyor bizim gibi kişilerin etrafını.
  • gmzo  (14.02.22 08:12:41) 
ayrılmayı başararak en önemli adımı atmışsınız zaten. böyle düşünün. güçsüz ve başarısız olsanız bu adımı asla atamazdınız. düşündüğünüz kadar manipüle edememiş demek ki sizi, içinizdeki güçle uzaklaşmayı başarabilmişsiniz.

ama diğer taraftan sanki bu toksik duruma alışmışsınız ve hatta bir miktar beslenmeye başlamışsınız. bununda mutlaka sizin içinizdeki karşılık geldiği noktalar vardır, sevgisiz büyüme, manipüle eden ebeveynlerle büyümüş olma ve benzeri başka nedenler gibi gibi. bunları bulmaya çalışın kendinizde ve gerekiyorsa bunlarla ilgili uzman desteği alın.

tek keyif aldığım yer o etkinliklerdi diyorsunuz ya, hah işte sizin beslendiğiniz alan burda dolaşıyor. bir insanın sadece x tarzı etkinliklerden keyif almasına imkan yok. size iyi gelecek, bu süreçte ruhnuzu ve özgüveninizi onaracak yığınla etkinlik bulabilirsiniz. kendinize karşı dürüst olun, kendi içinizdeki çelişkilerle yüzleşip onları çözmeye odaklanı.

arkadaşlarında dediği gibi no contact ve dik durun, başaracaksınız.+ 1
  • Phoebe  (14.02.22 09:47:54) 
merhaba, öncelikle geçmiş olsun. benzer yollardan geçmiş biri olarak sizi çok iyi anlıyorum. kendinizi yalnız hissetmeyin.

önceki cevaplarda da çok güzel anlatılmış. şu an size zor gibi gelebilir ama hiç temas kurmadan uzak durmak ve kendinize odaklanmak kendiniz için yapabileceğiniz en güzel şey. zaten bir süre sonra iyileşmeye başlayacaksınız. kendinize zaman tanıyın ve kendinize karşı şefkatli olun.

bir de instagram kullanıyorsanız dilerseniz "narsisten sonra yaşam", "narsisizme karşı", "narsistle mücadele, "narsist kişilik bozuklugu" gibi hesaplara gözatabilirsiniz.
  • elma  (14.02.22 16:52:31) 
@elma + 1 —" kendinizi yalnız hissetmeyin."

burada herkes o kadar güzel yaklaşmış ki, okurken tavsiyeler bana verilmemiş olsa da pamuk gibi oldum. herkese teşekkürler.

kendinizi yalnız hissettiğinizde de buraya ya da size iyi gelen, konuyu anlayabilecek dostlarınıza başvurun. yalnız hissetmeyin, narsist kişiler karşısındaki yalnız bırakmak konusunda oldukça mahirdir ama değilsiniz. her şey güzel olacak.
  • kaptankedi  (14.02.22 17:01:35) 
Bana güç verdiniz. Herkese çok çok ama çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız:)


  • beyaztenlikiz  (15.02.22 12:09:37) 
[]

İşinizi seviyor musunuz?

İşinizi seviyor musunuz? İşinizde rahata hemen mi ulaştınız? Hemen ulaşmadıysanız ulaşmanız ne kadar sürdü? İşinizde rahatlık, maaş anlamında sıçramayı ne kadar süre sonra yaptınız?




 
İşimi eskiden çok seviyordum. Kişisel sıkıntılarımdan oturu artık sadece maas aldigim yer olarak goruyorum. İsimde rahata ulasmak icin 2 kere is degistirdim. Toplamda 3 yildan biraz kisa sürdü. Maas ise yine 3 sene.


  • zor azizim zor  (13.02.22 21:07:27) 
Yapılacak iş değil. Para kazansam bi nebze severdim o da yok.


  • photo85  (13.02.22 21:08:04) 
Küçük bir şirkette belirli olmayan bir pozisyonda çalışıyorum, maaş, ortam ve sorumluluklarımın net olmamasından memnun değilim, geleceğim olduğunu da düşünmüyorum fakat tepeme binen yok, saatleri iyi, evim yakın, ayrı odam var ve kendi çalışma düzenimi kendim ayarlıyorum bu açıdan da memnunum.


  • alicek  (13.02.22 21:09:29) 
Valla bir iş ne kadar sevilebilirse o kadar seviyorum. Gönül isterdi ki hiç çalışmadan yaşayabileyim ancak o da mümkün değil.

Işte rahata erişmek de anca işi çok sallamayinca olur bence, yani yukselmek ve birilerinin gozune girmek için çabalamamaya başladığın an rahatlarsın. Bu da usengeclik sağolsun bende zaten doğuştan var olan bişeydi.
  • j r r tolkien hayrani  (13.02.22 21:13:04) 
Seviyordum. Ama artık money talks. 45 gün için muş gibi yapıyorum.


  • baldan kaymak  (13.02.22 21:24:19) 
mevcut işimi çok seviyorum. daha çok seveceğim bir iş de düşünemiyorum açıkçası. sorun şu ki el oğlunun deyişiyle dead-end bir iş, ilerleyebileceğim bir alan yok. öğrencilik için müthiş. çok büyük vakit harcamadan, büyük oranda hem zamansal hem fiziksel serbestiyle kendi çapımda iyi kazanıyorum (iyi dediğim harcadığım zamana kıyasla) ama 35 yaşında yapabileceğim, kariyer hedefleyebileceğim, yarın bir gün atıyorum evlenirsem aile geçindirip çoluk çocuk bakabileceğim bir iş değil.

o yüzden mezun olduktan sonra tır şoförü olma fikrini ciddi ciddi değerlendirmeye başladım açıkçası, plazadır toplantıdır kariyerdir vs. bunlar bana inanılmaz ters şeyler, yapamayacağımı düşünüyorum. içinde futbol ya da yolculuk olmayan bir şeyi tutkuyla, severek yapacağımı pek sanmıyorum maalesef. o yüzden tır sürcem.
  • der meister  (13.02.22 21:35:05) 
genel olarak seviyorum. calisma arkadasim iyi. bundan iyisi zor bulunur. parasi az ve kolay kolay artmayacak, o kismi sikinti.


  • hot potato  (13.02.22 21:39:19) 
İşim güzel ama sektörde maaşlar uçtuğu için kim çok verirse orayı daha çok severim :)

Mevcut işimde 1.5 sene falan sürdü; bir yandan kendimi kanıtlamam gerekti ki sonra hakkımı savunduğumda insanlar ignore edemesin saygı göstersinler.
  • aguen  (13.02.22 22:35:08) 
isimi seviyorum, isim de oldukca zor baya baya zor oyle diyim. meslegimde de ancak bir seyler bana yetmiyor. beni kesmiyor artik. basit kaciyor bunlar. sanki buralarda zayi oluyorum cok daha onemli, dunyayi kurtacak seyleri yapabilecek potansiyelim var da cercople ugrasiyorum gibi. su siralar boyle bi ziyan olma hissindeyim.
dunyaya bedava elektrik sunma ne bileyim covidi komple bitirme gibi bir seyleri basarmam lazim. benim bir seyler yapmam lazim bu dunyaya adimi kazimam lazim ammaaa ne yapmam lazim.

  • turbo sadık  (13.02.22 23:41:01) 
işimi acayip seviyorum ama (elbette herşeyde bir "ama" vardır) bazen gerçek hayattan uzakta kalıyormuş gibi hissediyorum (gemide çalışıyorum). Bazen de "Ulan bu nasıl iş ya, o kadar uğraş edin ne için...? Dünyaya hiçbir fayda olmadan geçinip git" diyorum. Tabi bunlar hep anlamsal, varoluşsal sorgulamalar.

Gelir, imkan vb. kısmına gelirsek; tekrar söylemek adına gerçekten mutlu olarak çalıştığım bir iş. Maaş anlamında iyi bir ücret ile başlamıştım, bunu düşünmüyordum zaten hiç ancak terfi alınca iyi bir artış ile birlikte güzel yan haklar kazandım. Rahata ulaşma kısmına gelirsek 3 sene kadar sürdü. Pandemiye kadar ilk girdiğim pozisyondaydım ve konforsuz konaklama, uzun kontrat süreleri alıyordum. Ama tabi karşılaştırma imkanım olmadığından diğer imkanları hiç bilmiyordum. Şimdi terfi alınca aradaki farkı rahatlıkla görebiliyorum ama o zamanlar hem bilmiyordum hem de umursamıyordum işin aslı. Gerçi ben hiçbir zaman konformist bir insan olmadım da pek.

Uzun sözün kısası arada sırada her insanda olduğu gibi "Lan napıyorum ben, noluyoruz..." gelgitlerim olmakla birlikte ideal mutluluğa ulaşmışım galiba diyebiliyorum. Çok garip ya. İyi ki bu soruyu sordunuz aslında. Size açıklama yaparken kaç zamandır aklımda olan şeyleri de kendime izah etmiş gibi oldum :)
  • burka  (14.02.22 01:19:57) 
İşimi seviyorum. Rahata 10 sene sonra ulaştım


  • alaimisema  (14.02.22 08:42:44) 
Isimi seviyorum, meslegimi de seviyorum. Ama mesela, birden milyonlar kazanip isi birakabilecek hale gelseydim 'aa yine de yaparim' demem veya ozlemem. Son birkac senedir is hayatina 'hayatima sponsor olan sey' olarak bakiyorum, bana iyi para verdikleri icin yapiyorum, sirket de ben bu isi iyi yaptigim icin bana para veriyor. Daha fazla anlam yuklemek gereksiz.

Isimde neredeyse her yil bir oncekinden daha iyi imkanlar olacak sekilde devam ettim. Son iki uc yilda da asagi yukari olabilecek en iyi durumda diyebilirim. 16 yildir yapiyorum.
  • sopiro  (14.02.22 08:53:24) 
10 yili askin ogretmenlik yapiyorum. Is sahane ama bu sartlarda 1 dakika daha yapilmaz. Parasi mesaisi iyi. Baska bi numarasi yok. Keyif ya da tatmin yok. Takmiyor devam ediyorum.


  • halk  (14.02.22 10:54:38) 
evet


  • nuisance  (14.02.22 11:14:51) 
hiçççççççççççç sevmiyorum keşke biri bana çalışmadan maaş verse bi gün bile gitmem işe.


  • sizofren06  (14.02.22 13:18:27) 
işimin parası çok ama stresi bol, eskiden daha az kazanırdım ama stresi onda biri kadardı.

çok para çok sorumluluk artık yoruldum (34 yaşındayım-yazılım işleri) denk getirebilsem bu işleri bırakıp stressiz bi iş yapmayı 7/24 yaşamayan sistemleri olan bir dünyayı tercih ederdim.
  • prezarlatif  (14.02.22 14:01:29) 
işimi sevmiyorum, hatta genellemek gerekirse çalışma fikrini sevmiyorum. işimi sevmem de gerekmiyor, birtakım ihtiyaçlarımı karşılamak için çalışıyorum. bu ihtiyaçlarım karşılandığı sürece mutsuz olmam.

şu anki işimde rahata ulaşmam 2 seneye yakın sürdü, ilk altı ayında sevmem bu benzetmeyi ama it gibi çalıştım. ofiste sabahladığım, eve gittiğimde de kalan enerjimle duş mu alsam yemek mi yesem ikileminde kaldığım çok oldu, hiç abartmıyorum bazen yorgunluktan ağlardım. buna paralel olarak o dönem iyi para kazandım sayılır, yine de çevremde çok daha az çalışarak çok daha iyi para kazanan fazlaca insan vardı. o dönem o insanlara çok imrenirdim :)

bu aralar rahatım, çoğunlukla ufak tefek işlerim oluyor ve evde vakit geçiriyorum. programımı kendim oluşturuyorum. yoğunluk olduğu zamanlar olmuyor değil, oluyor. bazen akşam saatlerinde çalışmam gerekebiliyor ama genelde vaktimi istediğim gibi yönettiğim için hiç üzmüyor bu beni. sıçrama konusuna gelince, iyi mi kazanıyorum? hayır. arkadaşlarım benden çok daha fazla para kazanıyorlar. benim sıçrama kriterim yalnız başıma kimseye ihtiyaç duymadan yaşamak. ortalamanın üstünde bir maaşım olması bir şey değiştirmiyor bu anlamda, dolayısıyla hala sıçramış sayılmam. devam ediyorum.
  • evde liyakat kalmamis  (14.02.22 14:31:04) 
patron yanlış hatırlamıyorsam senin aynısının tıpkısı bir duyurun daha vardı.

işi sevmek çok az kişinin şansı. benim işimin sorumlulukları çok büyük. eskiden çok büyük ekipleri olan şirketlerde çalıştım. örneğin orada bir vergi incelemesi geldiğinde 20 kişi birden ortak olur. şimdi sadece benim sırtımda bir yük. benim performansıma direkt bağlı. eskiye göre çok büyük stres altındayım ama aynı zamanda rahat bir iş. parası, benefitleri çok iyi. 15 senedir çalışıyorum. ilk 5 senesi kölelik. sonraki 5 senesi yatış. sonraki 1 senesi kölelik, ondan sonraki 4 senesi de ilk anlattığım durum. çok büyük sorumluluk ama çok ciddi parası, imkanı var. 6 haneli maaşım var. 2,5-3 maaş prim. araba, şoför.
  • gabe h coud  (14.02.22 15:13:48) 
İşimi seviyorum fakat bu dönem dönem değişiyor, çünkü yapmak istediğim ile yapmak zorunda olduğum işler arasında farklar var. Yapmak istediğim işe her zaman zorunda olduğum işler engel oluyor. Rutini yaşamayı sevmediğim için de bu dönemlerde hep işime söverim.

İşimde rahata hiç ulaşmadım ulaşacağımı da zannetmiyorum çünkü yaptığınız işte rahatsanız ya mükemmel bir işyerinde çalışıyorsunuzdur ya da yeteri kadar çalışmıyorsunuzdur. İlk söylediğim TR'de hatta bence genel olarak imkansız gibi bir şey.

Maaş anlamında sıçramayı zam oranları bazında bakarsan geçen sene hariç 3 senedir yakaladım. Bunda yaptığım iyileştirmeler, kazanımlarım, kazandırdıklarım çok etkili.
  • kablelvuku  (14.02.22 15:17:54) 
[]

arkadaşlarımla buluştuktan sonra çok boş hissediyorum

anlamsız bir his oluyor. dışarı çıktığımda içimde kötü bir hisle dönüyorum. neden böyle oluyor olabilir?




 
buluşma sıklığınız nedir? azsa ondan dolayı olabilir.


  • candide  (12.02.22 18:11:59) 
Çok az detay vermişsiniz. Konuşma içeriğiyle alakalı bir durum muhtemelen spesifik örnekler yok mu huzursuz hissetmenizde etkili olan?


  • tamam sakinim  (12.02.22 18:15:13) 
ayda 1 gibi. dedikodu üzerinden gidiyor genelde, o ne yapmış, bu ne olmuş gibi. yani bunları mesele yapsam hiçbir arkadaşımla görüşmemem gerekir ama tam neyin rahatsız ettiğini de bilmiyorum. pişmanlıkla dönüyorum hep. görüşmesem de iyice soyutlanıp yalnızlaşacağım, hep ev ekseninde yaşamım geçecek.


  • deartheodosia  (12.02.22 18:18:32) 
Yanlarındayken hiç rahatsızlık hissediyor musun? Bir de ayrıldıktan sonra hissettiğin o hissi yorabileceğin bir şeyler var mı?


  • anladespina  (12.02.22 18:24:31) 
bayağı rahatsız hissediyorum. eşim arkadaşlarımı çok boş buluyor ki haklı da. instagram fenomeni olan var, genelde öyle takılıyorlar. ne yedik ne içtik, nereye gidelim, fotoğraf koyalım gibi. o dünyaya girmeyince de kimliksiz kalıyorum hissi taşıyorum. 30 yaş grubu, küçük de değiliz.


  • deartheodosia  (12.02.22 18:38:15) 
ben bunu biraz seye benzetiyorum mesela Beyaz show'u lisedeyken cok severdim, simdi dönüp bakmam bile. degisiyoruz.
ilgin olan kurslara falan git, oradan yeni arkadaslar yap.

  • spherical  (12.02.22 18:49:01) 
bunlara ek yeni bir arkadaş grubuna ihtiyacın var. bunu yaratmaya imkan yok ise (zaman vs.) kırıcı olmadan bu huylarını inceden alaya alıp konuşulan konuları, yapılan aktiviteleri çeşitlendirmeye çalışabilirsin. eşim, benzer bir arkadaş grubuna bunu yaptı. ortamları nispeten daha eğlenceli oldu. arada ben de gidiyorum buluşmaya.


  • zgrydn  (12.02.22 19:11:12) 
kendini o ortama ait hissetmiyorsun sanırım


  • dafuq  (12.02.22 20:17:07) 
Ben de bu durumu bazen yaşıyorum. Genelde çocukluk,lise arkadaşlarımlayken oluyor. O yaşlardaki ben ile bu yaştaki ben farklı. İstek,beklenti,hobilerim, kültür seviyem bunlar zamanla değişiyor, sabit kalan bir şey yok hayat ilerleyişinde. Bir süre sonra muhabbet sarmıyor, boş geliyor, çocukça geliyor, düşük seviyeli geliyor olabilir. Her insanla her şey konuşulmayabiliyor. İlgilendiğim konular, daha dolu muhabbetler için internetten tanıştığım arkadaşlarımla konuşuyorum. Biraz kafa dağıtmak, gülmek için de çocukluk arkadaşlarımla görüşüyorum, ortama uyum sağlayıp yüksek beklentide olmamak durumu kolaylaştırıyor. Bu uyum sağlama durumunu bazı insanlar kolaylıkla yapamayabilir, rahatsızlık devam edebilir. O durumda iletişimi zayıflatmaktan başka çare yok gibi.


  • tamam sakinim  (12.02.22 20:28:56) 
benim de yaşadığım bir problem bu. o yüzden anlayabildim ama ben kaynağından haberdarım. sosyal fobimsi bir şeye sahibim. dışarıda huzursuzlanıyorum, evde olan doğruyu yapmakmış gibi geliyor.
belki böyle bir durumunuz olabilir. ama başka bir belirti taşımıyorsanız o arkadaşlarınızı bir gözden geçirin bence. cevap muhtemelen o kişilerde yatıyor. farkında olmadan size bir şeyler işliyorlar belli ki.

bu arada ben bu durum hep devam ediyorsa o insanlardan vazgeçme taraftarıyım her zaman. eğlenmiş bir şekilde dönmüyorsan ne anlamı var ki buluşmanın, bir görev olarak yapmıyorsun onu sonuçta. keyfine yaptığından dolayı keyif alman gerekiyor. almıyorsan ortada vazgeçilebilir insanlar var demektir.
  • melodramaticfool  (13.02.22 03:20:44) 
[]

Sürekli para muhabbeti yapan arkadaş

İş yerinde, mecburen aynı ortamda bulunduğumuz bir arkadaş bu.
Ekonomik seviyeleri ortanın biraz üzerinde diye tahmin ediyorum.
Muhabbeti sürekli para ve zenginlik üzerine. Eşinin maaşını anlatır, haftasonu gittiği restoranda ödediği hesabı anlatır, çocuğunu gönderdiği özel okula verdiği ücreti anlatır, gittiği özel hastaneye ödediği muayene ücretini anlatır, arabasının fiyatını anlatır. Bunları anlatırken azıcık da böbürlenerek anlatır.
Ayrıca zenginlere büyük gıpta ile bakar. Kendi ile ilgili anlattıkları yetmez. X bir zenginin servetini anlatır , yaptığı lüks harcamaları anlatır. anlatır anlatır anlatır. Sonunu da “vay be adamların bir günde harcadıklarını, biz bir ayda ancak kazanıyoruz” diye bağlar.
Yazarken içim şişti.
Şimdi size sormak istediğim;
ben bu arkadaşı kırmadan, sürekli para muhabbeti yaptığını nasıl söyleyebilirim?
Dümdüz söylemek yerine, inceden hissettirerek kendi farkında varsın istiyorum.

 
Maalesef her yerde var böyle tipler. Pek laftan da anlaması mümkün olmuyor bu tarz insanların genelde. Şaka yollu laf sokuyorsun anlamıyor. Görgüsüzlük yaptığının farkında değildir muhtemelen.

Bence siz hiç uyarmaya çalışmayın, boşuna tersler falan, moralinizi bozar. Gülüp geçmek en iyisi.
  • himmet dayi  (11.02.22 18:08:25) 
her seferinde; boşver abi içim daralıyor bu para muhabbetlerinden, diyebilirsin. büyük ihtimalle üçüncü kez söylemene gerek kalmaz.


  • gabe h coud  (11.02.22 18:28:33) 
Sadece alaycı dille şunu sorun : birader senin tüm hayatın para mı, paradan başka anlatacak bir şeyin yok mu? Sonuna da alaycı gevrek bir kahkaha


  • apocalipy  (11.02.22 20:08:01) 
bu tipleri degistirmen imkansiz, sen ne dersen de o bildigi gibi devam eder.

boyle birkac arkadas ile iliskiyi kesmek zorunda kaldim malesef ki birini baya severdim. devamli para muhabbetinden gina gelmisti, devamli bir ego, devamli bir hepiniz salaksiniz tavri. Saldim gitti, 4-5 senedir gorusmuyorum.
  • cooperr  (11.02.22 20:20:20) 
direkt ben bu para mevzularından çok hoşlanmıyorum desen olmaz mı?

sonuçta kimi futbol konuşmayı, kimi para pul konuşmayı sevmez. bunda gücenecek kırılacak bir şey yok diye düşünoyurum.
  • taçsız kral pele  (11.02.22 21:54:20) 
Yaşadığımız ekonomik krizden bağımsız bir durum sanırım cevap vermeyin ve boş boş bakın suratına.


  • not dark yet  (11.02.22 22:48:51) 
Asagilayabilirsin. Ise yariyor.

- Cocugunun okulunu anlatirken, evet duydum o okulu ama genelde dar gelirli aileler gonderiyormus. Yegenim x kolejinde okuyor, durumunu duzeltebilirsen oraya gonder. Cocugun networku acisindan da iyi olur.

- restaurant böbürü yaparsa, ya sen naptin orasi les bi mekan. Oraya gidecegime evde yerim daha iyi de.

Arada da tavsiye ver; hocam durumunuz el vermiyorsa uc kere kotu mekana gideceginize bir kere gidin ama biraz kaliteli yasayin falan de.

Bu tiplerin sizlanmalarinin tamami hava atmak uzerine. Iki kere varoş cekersen ucuncuye bir sey soylemeye utanir.
  • brkylmz  (11.02.22 22:49:51) 
Haklısın her şey de parayla oluyor valla derdim ben. ben de benzer şekilde muhabbetler yapardim uydurarak da olsa. ne kadar can sıkıcı konuşmaları olduğu kendisine ancak böyle gosterilebilir gibi geliyor.


  • encokbenisevinnolur  (12.02.22 02:41:08) 
[]

Kol saati

Merhabalar

Sevgililer günü icin erkek arkadaşıma saat alacağım.

Sizce hangisi güzel, bana yardımcı olur musunuz

Kendisi 33 yaşında, spor sade giyinen biri. En cok Çelik saatini kullanıyor.


ty.gl Şunu cok beğendim ama plastik kordonmuş.

ty.gl

ty.gl bu da pilastik sanırım

Sizin öneriniz var Mıdır?

Teşekkürler

 
Bütçe dostu olarak Fossil bakabilirsiniz. Bunlardan daha iyi.


  • whoosie  (11.02.22 14:13:52) 
bence biraz daha klasik şeyler olabilir, bunlar biraz genç işi duruyor. ağırlığı yok yani hani.


  • candide  (11.02.22 14:20:02) 
www.trendyol.com

www.trendyol.com

Gösterdiğiniz saat bütçelerine yakın fiyatlarda. Bende çeliksever ama iri kıyım biri olarak bana bunlar hediye edilsin isterdim.
  • synax  (11.02.22 14:20:08) 
skagen marka saatleri tavsiye edebilirim.
gördüğüm en şık saat markalarından.

bir örnek aşağıda

www.saatvesaat.com.tr
  • teritori  (11.02.22 14:26:03) 
1 ve 2 ikisi de fiyat performans olarak iyi. 1 derim ben.


  • sekwashere  (11.02.22 14:28:11) 
skagen (skagın) demeye gelmiştim. www.saatvesaat.com.tr

çelik seviosa belki şu modelleri sevebilir:
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
  • posthuman  (11.02.22 14:35:27 ~ 14:40:13) 
3saat de malesef çok ucuz duruyor. Guess collection olan (Gc) modellerine bakmanızı tavsiye ederim.


  • bugisme  (11.02.22 21:21:16) 
Edifice bakın, bunlardan gercekten daha iyi modelleri var. Ayrıca bileği kalın ise Diesel bakabilirsiniz.


  • baldan kaymak  (11.02.22 21:40:41) 
[]

Kızlar erkekte kas seviyor musunuz

Bir süredir fitness yapıyorum kız arkadaşlarım genel olarak beğeniyorlar, özellikle eski çelimsiz halimi bilenler süper olmuşsun diyor.

Bu da beni motive ediyor ve daha kaslı bir görünüm elde etmek konusunda çaba göstermeyi düşünüyorum. Aşırı olmayan ve doğal olan, benim vücut tipime uygun kaslı adamların resimlerini gösterince genelde kızlar iyi değil hatta iğrenç falan diyorlar.

Etrafımdaki kızların tepkisi böyle olunca merak ettim, genel olarak kızların hoşlandığı kasli erkek ne oluyor?

 
dan reynolds tipi kaslı erkek seviyolar genelde. i.pinimg.com

aşırı kas kötü duruyor çünkü. fit erkek her zaman öndedir.

ben göbekli seviyorum diyen kız da baya duydum ama oranı azdır. göbekli seviyorum diyen de kaslı görünce elinin tersiyle itmez heralde.
  • jelly bear  (11.02.22 13:37:51) 
brad pitt'in fight club hali :)

aşırı fazla kas iğrenç duruyor. erkekler de ne kadar kaslı olursam o kadar güzel olurum diye düşünüyorlar.
  • candide  (11.02.22 13:38:23) 
jelly bear'ın yolladığı örnek bile fazla bence. çok sıska, çelimsiz olmasın, yapılı olsun, omuzları dar olmasın yeterli.


  • hakikatler bosluga bakan aynalar miydi  (11.02.22 13:41:36) 
Sıska ve çelimsiz olmasın ama kaslı da olmasın. +1 İlla kas olacaksa da en fazla Dan Reynolds'ınki kadar olsun, fazlasını gerçekten hiç beğenmiyorum. Hafif göbek de sorun değil benim için açıkçası.


  • vestasy  (11.02.22 13:46:23) 
Sevgilin beğeniyormuş işte abi yetmiyor mu, herkes çeşit çeşit seviyor 130 kiloluk şişmanı seven de var.


  • Zaman Tamircisi  (11.02.22 13:50:45) 
fit adamı herkes sever abi. azıcık kastan da (dan reynolds örneğindeki gibi) kimseye zarar gelmez. gerçi az diyorum ama fitness yapan birisi olarak en başta sen kendin bilirsin bu vücudu elde etmenin ve korumanın ne kadar zor olduğunu, yani zaten steroid basmayan veya kafayı kırmamış bir adamın "yanlışlıkla" aşırı kaslı olması filan mümkün değil. "ıyy bu ne ya" denebilecek seviyeye gelmek için ya profesyonel vücut geliştirmeci olmak ya da daha çok kas isteğiyle coşup steroid kullanmak lazım.

fit, güçlü adamın neden sevileceğini detaylarıyla anlatmaya gerek yok. en başta evrimsel bir şey bu. ha nedir, bir kadın vardır ÖZELLİKLE hafif toplu erkekleri daha çekici buluyordur. belki onunla şansın olmaz. yalnız bu demek değildir ki böyle kadınlar kaslı erkekleri de sevmez; yani atıyorum ben balık etli kadınları daha çekici buluyorum ama zayıf birine de "aaa zayıf bu 100 seksim olsa birini yapmam" demem. tek bir şeyi sevip başka hiçbir şeyden keyif almamak gibi bir durum söz konusu değil sonuçta.

bak ne güzel motive oluyormuşsun işte. daha sağlıklı oluyorsun. daha dinç, güçlü oluyorsun. aynen devam et. gerisine hiç bakma. beğenmeyen de küçük oğluna almasın anasını satiyim dünyadaki herkese çekici gelmek zaten mümkün değil. şişman bir adam olarak beğenilmediğini, reddedildiğini düşün... ağlıyorsun. şüşko ve sağlıksızsın. sürekli uykun var. enerjin az. belki ayı gibi yiyorsun sürekli pis pis. tam bir sefalet. yazık.

şimdi bi' de şimdi reddedildiğini, beğenilmediğini düşün. bence ağlamazsın ama ağladın diyelim... kaslı ağlıyorsun abi. üzgün kaslısın. kasların var yaa. taş gibi adamsın. kalp sağlığı nefis, kafa daha iyi çalışıyor, enerji seviyesi üst düzey. şimdi bu beğenilmeme, şişman adamınkiyle bir olur mu? kaslısın bi kere ya. bitti gitti.

sen sosyal medyaya hiiiiç bakma. burada neler, kimler sevilmedi ve gömüldü. şuraya 10 kız topla, erkekte sevmediğin şeyleri say de... cevapları okuduktan sonra en ala şerefsiz, böcek kadar hükmü olmayan it oğlu itin teki olduğunu düşünürsün ya. o yüzden bu konuya hiç takılma derim. daha sağlıklı, güçlü, dinç ve fiziksel görüntü olarak iyi misin? bunun sana hiçbir yerde zararı olmaz. bu her halükarda sağlıksız, dombili olmaktan iyidir ki bunu eski seksi yeni dombili hüzünlü bir pizza yiyicisi olarak söylüyorum.
  • der meister  (11.02.22 14:21:06) 
sen onların iğrenç dediğine bakma, bu bir test, çelimsiz halde kal ve onların etrafından ayrılma ve acaba sen kızların sözlerini mi dinleyen birisin yoksa kendi bildiğini okuyan mı? test bu, ya bu testi geçersin gözlerinde değerin artar yada dediklerini yaparsın pısırık biri olursun ve gözden düşersin.

ve o fotoğraflarda gördüğün hayvan gibi heriflerden de istesende olamazsın, adamlar senelerce çalışıyorlar sadece sabah kahvaltıları 300 lira 500 lira tutuyor bizim paramızla. o nedenle zaten istesende fazla büyüyemezsin, bir limit var.
  • selam  (11.02.22 16:08:49 ~ 16:10:03) 
Bu konuda yılların deneyimini, yaşadıklarımı ve gördüklerimi şöyle özetleyebilirim.

Çok kaslı erkeklerden hoşlanan kadın sayısı binde bir. Bu bindebir, diyor ki, 'Çok kaslı olsun, başka bir şey istemem.

Çok kaslı erkek sayısı ise binde çeyrek.

Dolayısıyla çok kaslı erkek başına 4 kadın düşüyor ve partner bulma konusunda asla sıkıntı çekmiyorlar.
  • Mirket  (11.02.22 16:19:41) 
Çok kaslı erkekten hoşlanan kadın sayısı bence de çok azdır, benim çevremde en azından hiç yok. Yüzücü vücudu tipinde beğeniyorum ben. Çok kası taşıyabilmek de önemli, her vücutta güzel durmuyor. 2 metre boy lazım bence aşırı kaslı ve iyi durmak için. Sadece boy da değil vücut iskeletinin çok düzgün olması lazım. Kısa boya aşırı kaslı görüntü üçgen peynir gibi oluyor, hoş değil onun yerine fit görüntü tercihim.

Erkeklerin kaslı erkek beğenmememize olan tepkilerini de pek algılayamıyorum. Zayıf, fit kadın vücudu yerine balıketli vücut tercih eden erkeklerin durumuyla aynı bahsettiğimiz şey. Herkes aynı görüntüyü estetik bulacak diye bir kaide yok. Fazla kas yapay bir görüntü oluşturuyor, fit ve doğal görüntüyü tercih ederim.
  • tamam sakinim  (11.02.22 16:45:52 ~ 17:56:21) 
Kendine bakan, fit erkek sayısı az olduğu için öyle zannediyoruz. “Ben göbekli seviyorum ya, kas itici” diyenler; kaslı, fit vücutla ilk temasa geçtiklerinde fikirlerini değiştireceklerdir. Ayrıca kas demek devasa/orantısız hatlar demek de değildir. Her şeyden önce sağlıklı bir vücut belirtisidir.


  • ruhen hastayim ben  (11.02.22 17:40:26 ~ 17:43:54) 
dan reynolds'i fazla buldum.
kas sevmiyorum. fit olmak yeterli.

  • Kittie  (11.02.22 19:40:26) 
kızlara niye elalemin kaslı adamının fotosunu gösteriyorsun. saçma sapan işler. kızlar tabi öyle diyecek. dediklerini önemseme bence gözlemini önemse.


  • dafuq  (12.02.22 20:24:46) 
[]

bu kız bana mı yürüdü

dün akşam iş çıkışı şahsi arabamla metrobüs durağına kadar bıraktığım bir karşı cins, bugün mesaj attı. ''dün için teşekkür ederim sıkıştığımda destek oluyorsun.'' hiçbir samimiyetimiz yok yani tam çıkış saati arayıp metrobüse kadar gelebilir miyim dedi evet dedim ben de. arabada da birkaç arkadaş daha vardı, öyle sohbet falan da etmedik pek.

yürüyor?
yürümüyor?

bana garip geldi mesajı.

edit: hangi departmanda çalıştığını, adını dahi bilmiyorum. adını bugün öğrendim yani. öyle merhaba muhabbeti bile yok. numaramı kimden almış da mesaj atmış onu da bilmiyorum.

 
Ben yürüyor gibi anladım ama belli olmaz. Yalnızca teşekkür etseydi öyle anlamazdım ama destek olmak vs yürüme cümlesi gibi.


  • zimbirik  (11.02.22 11:06:56) 
İş arkadaşınız olarak anlıyorum. Yürümüş olma ihtimali var ama yalnızca kibar olmak istemiş de olabilir. Emin olmak için başka bir akşam -aracınızda başka kimse yokken- onu bırakmayı teklif edebilirsiniz.


  • pispinti  (11.02.22 11:12:15) 
muhtemelen yuruyor.


  • lemmiwinks  (11.02.22 11:18:52) 
samimiyetiniz olmadığı için teşekkür etme ihtiyacı hissetmiş olabilir diyecektim ama edit bölümüyle işin şekli değişti biraz.
yürümüş olma ihtimali var.

  • blatta hiberna  (11.02.22 11:19:46) 
Yukarısı +1

Ya da sık sık metrobüse kadar bıraktıracak arabalı bir arkadaş istiyor.
  • John Bloor  (11.02.22 11:26:37) 
Edit kısmıyla net bir yürüyüş olduğu zaten bariz belli oldu. Ancak merhabanız bile olmayan, numaranızı vermediğiniz birinin "sıkıştığımda destek oluyorsun" diye mesaj atması insanda wtf? şeklinde bir irkilme yaşatır. Yani teşekkür tamam da böyle de yürünmez ki. Hiç konuşmadığın birine sıkıştığımda destek oluyorsun demek sadece bana süper saçma geliyor olamaz değil mi?


  • thracia  (11.02.22 11:31:46) 
@thracia kesinlikle katılıyorum. şaşırdım yani ben de çok.
@John Bloor bu ihtimal de oldukça yüksek evet.

  • reanarchy  (11.02.22 11:32:59 ~ 11:33:41) 
Yürümese bile yürüyor varsay sen de yürü.


  • hepbiarayisicinde  (11.02.22 12:07:59) 
Yürümüyor.


  • gabe h coud  (11.02.22 12:24:34) 
John Bloor+1


  • SiyamkedisiZorro  (11.02.22 13:04:08) 
yürüyorsa bile tehlikeli bir tip, bu kafada tanımadığından bile bir şey isterken çekinmeyen insanlar uzun vadede çok yorucu olur.

normal yürüme nasıl olur, çay kahve molasında selam verir sohbet edersin, belli bir samimiyet varsa bir yere davet edersin vs.
  • orpheus  (11.02.22 14:50:46 ~ 14:51:20) 
yürümüyor


  • all girls dream  (11.02.22 17:10:11) 
Yürümüyor. kullanacak adam arıyor.


  • komando kani var bende  (11.02.22 17:24:29) 
Ya yürüyor ya da kullanacak adam arıyor, friendzonea atmalık.
Ortası olamaz, kimse tanımadığı kişinin numarası için ugrasmaz.

  • logisticsmanager  (11.02.22 17:36:48) 
Numaranı bulup mesaj atmış olması fikrimi değiştirdi. O kısmı okuyunca yürüyor dedim ben de.

O kısma kadar "o kadar metrobüse bıraktık, insan bir teşekkür eder" demeyesin diye mesaj atmış derdim ama son cümle her şeyi değiştirdi.
  • himmet dayi  (11.02.22 21:04:31) 
boyu uzunsa yürüyor, kısaysa kullanacak adam arıyor.


  • bugisme  (11.02.22 21:25:12) 
john bloor nokta atışı yapmış +1
sık sık metrobüse kadar bıraktıracak arabalı bir arkadaş istiyor.

  • dafuq  (12.02.22 20:31:22 ~ 20:32:00) 
merak eden olursa eğer, bahsettiğim kız ben bu duyuruyu yaptığımın günün ertesinde işten çıkarıldı. kendi sorumluluğunda birkaç hata yapmış firmayı zarara uğratmış. bir daha ne gördüm ne haber aldım.:D


  • reanarchy  (24.02.22 11:31:24) 
[]

Sevgiliye yemek

Sorum kadınlara ama erkekler de cevap verebilir. Cinsiyet belirtirseniz iyi olur. Sevgilinize yemek yapıyor musunuz? Yapıyorsanız ne sıklıkla ve kaç yıllık ilişki söz konusu? Yemek dediğim şey, zaten aynı evde yaşayıp kuru fasulye yemek değil. Böyle tatlı olur, poğaça olur, yeni yeni denediğiniz şeyler olur, sadece sevgilinize özel yaptığınız şeyler var mı?




 
Yapmıyorum çünkü benim sevdiğim yemekleri sevmiyor. Herkes kendi sevdiğini yapsın yesin diye anlaştık en son. Yeni ilginç şeyler deneyip fotoğraf attığımda iğreniyor hatta.


  • jazzabel  (10.02.22 19:59:13) 
hem esime hem kizima firsat buldukca yapiyorum
*erkek

  • sweetoffice  (10.02.22 20:09:50) 
şu andan değil, genelden bahsetmem gerekirse, aktif olarak yemek yaparım zaten.
hem normal ev yemeği yaparım, hem arada bir özel bir akşam yemeği hazırlarım.
bazen sürpriz, bazen date şeklinde.

kendim hamur işi ve tatlı yemeyi değil, yapmayı çok sevdiğim için zaten karşı tarafın sevdiği keki tatlıyı yapmak benim de işime geliyor öyle durumlarda.

yapmayı ilk defa denediğim bir şey için fikir almayı da severim.

kadın
  • blatta hiberna  (10.02.22 20:09:51 ~ 20:11:24) 
O bana yapmadigi icin ben de ona yapmiyorum


  • gunes123  (10.02.22 20:15:30) 
Yemek yapmayı severim. Görev gibi değil de aklıma estikçe yaparım. Şu an yemek yapacağım birisi yok ama normal bir arkadaşıma da zevkle yaparım

Erkek
  • kisa  (10.02.22 20:18:23) 
Erkek, yapıyorum. Arkadaşlar için kılımı kıpırdatmam.

Genellikle ise beğendiğimiz bir yer varsa hemen gidiyoruz.
  • baldan kaymak  (10.02.22 20:26:02) 
Evet yapıyorum. Hatta beğendiği şeyleri düzenli olarak yapıp buzluğa stokluyorum.


  • ruhen hastayim ben  (10.02.22 20:32:27) 
8 ayli evli erkek
Tencere yemeği yaparım düzenli olarak ama onun özel bir yanı yok. Hatta kimi zaman özensiz yaptığım da olur. Benim için özel bir şey fırınla başlar. Fırında balık, et yapacaksam denerim yeni şeyler. Ama bu su tarifi okudum İnternette hadi yapayım değil. O an aklıma nasil yapmak nasıl soslamak geliyorsa içimden geldiği gibi yaparım. Seve seve özene özene.
Annem tatlıdan anlamadığı için ben de hiç öğrenmedim. Elim de yatkın değil. Arada elmalı turta yaparım ama hiç bir zaman öyle aman aman güzel görünümlü birsey elde edemedim.
  • allah yazdiysa bozsun  (10.02.22 20:46:36) 
hayir.


  • spherical  (10.02.22 23:31:08) 
gelecegini bildigim zamanlarda pogaca, kek, turta falan yaparim. Pisi seviyor mesela kahvaltida bir arada olacaksak pisi yaparim.


  • sopiro  (11.02.22 08:00:32) 
40+ erkek.
Karantinada evlerde kapalı olduğumuz bi' gün " yarın mutfağa girmeyeksin tüm öğünleri ben hazırlıyorum." deyip bütün öğünleri - ara öğünler dahil - italyan mutfağı hazırlayıp gönülleri fethetmiştim:) Bunun dışında da mutfakla uğraşmayı özellikle bi' şeyler hazırlarken içmeyi - ya da içerken bi' şeyler hazırlamayı - çok severim:) İspanyol omleti, güzel salatalar, makarna sosları hazırlarım vb.

  • kumandanim  (11.02.22 09:03:16) 
öyle aman aman özel değilde sevdiğim şeyleri yada güzel yaptığımı düşündüğüm şeyleri yapıyorum, direk ona özel değil de aklıma geldi dur şunu ayşeyle yapayım veya ayşe buradayken yapayım güzel olur şeklinde.

sofra falan hazırlamadım şimdiye kadar.
  • selam  (11.02.22 11:44:21) 
[]

Bir yıldır hedeflerimi gerçekleştiremiyorum

Üstelik inanılmaz bir lükse sahibim; zaman. Bir yerde çalışmıyorum, dışarıdan bakıldığında çok meşgul ve güya boş yapmayan biriyim fakat gerçek öyle değil.

Gün boyunca kendimce bana fayda sağlayacak şeyler yapıyorum. Erken kalk, spor yap, yemek yap, sağlıklı beslen, belgesel, podcast, yabancı kaynaklardan makaleler oku, ilgi alanlarımla ilgili videolar izle derken gün bitiyor.

Son bir yıldır yüksek lisans tezinden tut, evdeki fazla halıları satmaya kadar küçük işleri bile halledemedim. Sadece yukarıda saydıklarımı hiç aksatmıyorum, onun haricinde sürükleniyor gibiyim. Bir gün 3 saatte bitiyor gibi hissediyorum.

Benim yaşadıklarımı tecrübe etmiş ve üstesinden gelmiş olanlar vardır mutlaka. Bu direkt procrastination mı oluyor? Siz nasıl çıktınız bunun içinden?

 
Ben de benzer durumdan muzdaribim. Öncelikler listesi olusturun. Günlük veya haftalik halledilecek isler listesi hazirlayin. Bu isler icin vakit tayin edin. Eger bes dakikada halledilebilecek bir seyse ilk akliniza geldigi anda yapmaya konsantre olun, olmuyorsa listeye yazin. Yapacaginiz islerin mükemmel olmasina odaklanmayin, isi halledip listede üzerini cizmekten keyif almaya calisin.


  • polopan  (10.02.22 13:27:28) 
ben de dönem dönem böyle döngülere giriyorum, tek farkım çalışıyorum aynı zamanda. böyle dönemlerimde boş vaktimin oluğu günleri saat saat, kendimi de aşırı bunaltmayacak şekilde planlıyorum. planlarımda bir acil iş, bir rutin işin kısmi hali, bir de küçük ama hallolursa rahatlayacağım iş ekliyorum. bunları saat ve güne bağlıyorum, alarm kuruyorum. ilk hafta zorlanıyorum, sonra tıkır tıkır işlemeye başlıyor. arada aksaklıklar olsa da çoğunluğu hallolduğu için göze batmıyor. parçala yönet benim prensibim. tamamına odaklanırsam devasa bir iş gibi geliyor zira.

ilk adımımda şu, bu işleri planlama işini şu gün şu saatte halledeceğim :), yoksa bunu da sürekli öteliyor insan.
  • Phoebe  (10.02.22 13:43:04) 
ben de tam olarak bunu yaşıyorum şu an. hedeflerimi gerçekleştirmeye vaktim kalsın diye full time işi bıraktım, zamanım var artık ama zaman hiçbir şeye yetmiyor gibi hissetmeye başladım. elimde bu zaman yokken, ah bir zamanım olsa neler hallederim diye düşünüyordum :D öyle olmuyormuş.
tavsiyem yok çünkü kelin merhemi. ama şöyle toparlamaya çalışıyorum, öncelikle sık sık "zaman yeterince var ve zamanımı iyi kullanıyorum" diyorum, buna inanmak icin :D hedeflerimi kağıtlara çiziyorum şu an, mood board gibi bir şey oluşturuyorum, o kağıtları masamın önüne asıp her gün bi hedef için bir şey yapmaya çalışıcam. 2022 sonuna kadar tamamlamak istediğim şeylere karar verdim, şimdi o işlerin gerekliliklerini aylara bölücem. bakalım umarım hallolur bir şeyler.

  • turk kizi  (10.02.22 14:42:36) 
hayat boyu bu döngüdeyim

spor yapmanın, depresyonu elle tutulur biçimde azaltmadığına dair bir araştırma vardı.
siz de spor yapıyorsunuz hatta nefes alacak boşluğunuz yok. yine de o döngüde takılıp kalıyorsunuz. demek ki bundan sonra spor yap diyene kürekle

erteleme, bu işin geri planındaki kusurun çıktısı oluyor. depresyon, anksiyete, hatta kimisinde bunlara da sebep olan başka kötü isimli zihni hastalıklar da basamak basamak ertelemeyi inşa ediyor maalesef.

tim urban'ın meşhur procrastination'ıyla nasıl başedileceğine dair bir yazısı da var, okuyamadım, başka önemli işler çıktı hep, malum :)
waitbutwhy.com

sıradan insan depresyona girmez, depresyon burjuva hastalığıdır, repliği geçen bir film vardı. burjuva demeyelim de, keyfi yerinde diyelim. işçilik yapmamak büyük konfor. bu konforun yerini iş ile doldurunca; beyninde ve ficudunda, depresyona, ertelemeye ve sair yan ürünlere yer kalmıyor.
  • mimo  (10.02.22 14:54:29 ~ 15:16:32) 
Acaba hedeflerinizi gercekten istiyor musunuz, yoksa istediginizi dusundurecek bir ortamda misiniz? Aralarda mutlaka cok sevdiginiz bir sylerle ilgili bi hedef olsun. Bir de ustunde cok dusunmekten, nasil baslayacaksinşz, sonunda ne elde edeceksiniz, acaba elde edebilecek misinşz? Zaten butun bunlar beyninizi dolduruyor ve asil işe girismenizi engelleyebiliyor olabilir. Kolay kabul edip, akısa birakip, oylesine baslayip devam etmeyi deniyorum ben. Devami geliyor


  • gunes123  (10.02.22 20:13:42) 
Aslında baya güzel görünüyor yaptıkların, video izlemeyi bırakmalısın, çok fazla video izlemek özellikle de aynı konuyla ilgili olanları izlemek sanki o videoda yapılan işi sen yapmışsın gibi hissettiriyor.

video izlemek çok vakit alıcı da bir şey, bir süreliğine bırakırsan enerjin yerine gelecektir.
  • selam  (11.02.22 11:50:22) 
[]

Bunalıyorum, boğuluyorum

Korona oldum ve hala semptomlar devam ediyor, kaç gündür doğru düzgün uyuyamıyorum.
Korona olmadan bir iki gün önce bin senelik sevgilim benden ayrıldı.
Hiçbir şey yolunda gitmiyor desem yalan olur ama boğuluyorum.
Şahsi, kişisel hedeflerim diplerde. Kız da terk edince iyice vurgun yedim.
Cigerlerden hırıltı sesi geliyor ama içmek istiyorum.
Bu zor günlerde geçecek biliyorum geriye dönüp okurum diye duyuruya yazayım dedim.

Sizlerde durumlar nasıl, nasıl gidiyor?

 
Valla geçmiş olsun hocam, salla alkolü falan şimdilik. Dinlenmene falan bak.

Bende de her şey normal gibi. Öyle gidiyor bişekilde.
  • j r r tolkien hayrani  (09.02.22 23:32:56) 
alkol çözüm değil, bağışıklığı düşürür daha beter olursun dostum. hastalıkta insanın daha bir zoruna gider yalnızlık bilirim. kendine iyi bak, yoksa senden başka bakacak olan yok. bugünlerde geçer, her şey geçiyor zaten. iki gün sonra uğruna üzüldüğün kızın adını hatırlamazsın, hiç bir şey uğruna sağlığını kaybetmeye değmez. Cyrano De Bergerac'ın ünlü tiradında dediği gibi : varsın olmasın boyun bir söğütün ki kadar yaprakların bulutlara erişemezse bir zararın mı var ?


  • elvan abeyiylegezse  (10.02.22 19:36:51) 
Once bi sagliginizi geri kazanin. Onun harici ayrilik vs dusunmeyi erteleyin, sagliginiz gelince dusunursunuz isterseniz. Bu ayrilik ustune dusunerek kaybedeceginiz enerji ile hastaliginiz uzayacak kotulesecek. Beyninize emir verin: kes diye. Gerekirse uyku ilaci ya da sakinlestşrici alin gecici bir donem.


  • gunes123  (10.02.22 20:09:41) 
Tam arabanin odemelerini bitirdim rahatladim, ayni hafta hanim gitti araci duvara vurdu. Ustune bir suru para harcadim arabayi yaptirdim, bu arada araba kiraladim oradan da girdi. Gecen hafta arabayi almaya gittim, kaportaci muhitte turla bir sikinti varsa bize soyle dediler. Daha ilk koseyi donmeden bir kamyonet geldi vurdu. Arabayi kaportacidan cikartamadan pert oldu.

Ozetle, super gidiyor bu aralar.
  • cooperr  (10.02.22 21:15:45) 
[]

Babam başka bir kadınla görüşüyor?

Herkese merhaba, direk konuya girmek istiyorum.

Yaklaşık 5-6 ay önce babamın telefonuna baktığımda bir akınla mesajlaşmalarını gördüm. Babam ona evde misin diye yazmıştı. O da evet demişti. Hiçbir şey demedim. Daha sonralarında yine bu kadınla olan benzer mesajlaşmaları gördüm. Babam hemen siliyordu.

Ben bu durumdan sonra babama soğuk yapmaya başladım ve farketmiş olacak ki bir süre hiçbir şey yapmadı ya da ben farketmedim.

Aradan 1 ay geçtikten sonra bu sefer başka bir kadınla mesajlaşmalarını gördüm. Mesaj geldiğinde babam yanımdaydı, bir anda aceleyle açtı ve sildi mesajları. Kadın nerdesin yazmıştı. Sonrasında ben babamın telefonuna uygulama yükledim ve uzaktan konumunu ve WhatsApp mesajlaşmalarını görebiliyordum. Bir ara yine o kadınla mesajlaştığını ve ben geldim yazdığını gördüm. Kadın da tamam birazdan eve geçiyorum yazmıştı. Bu şekilde kadının evini öğrendim.

Bu sırada sürekli kontrol ediyordum ve babamın o eve sürekli gittiğini görüyordum. Artık babamdan iyice soğumuştum ve irtibatı kestim. Asla konuşmuyordum. Yine bu durumu farketti ki kadınla konuşmadı bir süre. Ardından kadın mesaj attı. Bir haftadır ne arıyorsun ne soruyorsun. Hayırlısı olsun, hiç sormadın ihtiyaç var mı yok mu diye. Sen bilirsin demişti. Bunu görünce demek akıllandı dedim. Ama son birkaç haftadır yine çalışmadığı günlerde işe bakmaya gidiyorum diyip oraya gidiyor. Durum artık beni çileden çıkartıyor. Ağzını burnunu kırmak istiyorum. Evde telefon elinden düşmüyor. Eskiden masaya bırakırdı artık asla yanından ayırmıyor. Anneme söylesem üzülecek diye korkuyorum.

Gerçekten alıp bir kaşık suda boğasım geliyor. Artık soktaki bir adamdan farkı yok benim için. İlerde bir gün onu yüzüstü bırakacağımdan eminim. En zor zamanında yalnız kalacak. Ama suanda ne yapacağımı bilmiyorum. Yeteri kadar sabrettim. Artık sabredemiyorum. Ne yapmalıyım?

 
[]

mesaj atma sorunsalı

10 yıldır konuşmadığınız, yazışmadığınız arkadaşınızın doğum gününü kutlar mısınız?
Karşı cins ve hoşlanma nedeniyle olmadığını belirteyim ,hikayelerde gördünüz ve içinize doğdu diyelim:)



 
yaz gitsin, en kötü cevap alamazsın veya soğuk bir cevap alırsın. 10 yıldır görüşmüyorsan o da sana koymaz zaten.


  • elvan abeyiylegezse  (08.02.22 22:16:05) 
Kutlamam.


  • j r r tolkien hayrani  (08.02.22 22:46:57) 
Ara sıra bana da geliyor böyle. 15 yıldır mesela, tek kelime etmemişiz, ama hikayede görünce kutlayasım geliyor. Kutluyorum valla. En kötü cevap vermez, içinizden geldiyse yazın :)


  • invictae  (08.02.22 22:51:34) 
Ben geçenlerde 2.çocuğunu doğuran, en son 12 sene önce lisede gördüğüm - ki o zaman bile yakın arkadaşım olmayan - bir kadına mesaj attım Instagram'dan. Mutlu olduğuna, bunu gördüğüme sevindiğimi söyledim. 3-5 güzel mesaj attık birbirimize. Bence ikimiz de hayata dair gülümseten birer an yaşadık.


  • yercekimini kendine ceken adam  (08.02.22 23:25:14) 
Neden yazilmasin ki? Olabilir.


  • Karmaşıklık  (08.02.22 23:41:42) 
İçimden geldiyse tabi ki yazarım.
10 senedir görüşülmemiş, menfaat ilişkisi yok, zoraki bir kutlama olmadığı besbelli, insanı mutlu eder kesinlikle, neden esirgeyelim?

  • megalomaniac  (09.02.22 00:44:46) 
10 sene görmediğim biri cevap vermese üzülmem. İçimden geldiyse yazarım. Abuk sabuk tepki gelirse de siler geçersin. Her durumda sadece içinden geleni yapmış olup, bir şey kaybetmemiş olursun..


  • her giriste sifresini unutan adam  (09.02.22 01:26:11) 
Yapıyorum ben valla. Bana da yapıyorlar.


  • d max  (09.02.22 11:00:32) 
[]

Tinderdan sevgili bulunur mu?

Yeni insanlarla tanışacak ortamım yok. Tinderı da pandemi de bir defa indirip kimseyle konuşmadan sildim. Kullanıcılar hep tek gecelik ya da takılamalık birini arayanlardan mı oluşuyor? Böyle bir amaçla girersem kezban durumuna mı düşerim.




 
bulunur da ben bumble öneririm. daha kaliteli insanlar var. tinder çok leş kalıyor. okcupid de olur.


  • jack lupino  (08.02.22 17:32:43 ~ 17:33:02) 
okcupid dene. tinderdan biraz daha kaliteli bir yer.


  • false pretension  (08.02.22 17:34:34) 
benim eski ev arkadasim sevgilisiyle tinder'dan tanismisti. basta arkadas olarak muhabbet ettiler, iyi anlastilar, sonra sevgili olmuslardi. hatta benim tinder on yargimi kiran sey (kendim kullanmasam da) onlarin iliskisi olmustu: gayet akilli, donanimli, tatli insanlarin da bu uygulama vesilesiyle birbirlerini bulabileceklerini gormus oldum.

ha bunun olma ihtimali bence tinder'da cok dusuk, orasi ayri. bence "sevgili aramak" da sacma. sevismek icin, sohbet etmek icin, hayatinda birileri olsun diye istek duymayi anlarim da "birileriyle tanisayim ve sevgili olalim" dusuncesi sagliksiz geliyor bana. bunun dogal gelisen bir surec olmasi gerekmez mi? o yuzden simdilik iyi anlasabilecegin kafa dengi birini bulmaya calismak daha mantikli sanki, sonrasina bakarsiniz zaten.
  • der meister  (08.02.22 17:43:04) 
%99 ihtimalle one night stand ya da hayatının aşkını arıyor gibi davranıp 3 gün sonra ghosting yapacak tiplerden oluşuyor tüm uygulamalar. Ancak, %1 ihtimalle düzgün birine de denk gelebilirsin.


  • lcha  (08.02.22 18:12:07) 
o uygulamaların çoğunda kültür ve eğitim düzeyi düşük insanlar fink atıyor. bir tane düzgününe denk geleceğim diye 99 tane nargile kafe müdavimi kısa paçalıyı elemek zorunda kalırsınız, zamanınıza yazık. hiç mi arkadaşınız yok, sizi, anlaşabileceğinizi düşündüğü birileriyle tanıştırsın? böylesi çok daha güvenli


  • adse  (08.02.22 18:18:30) 
her şey her yerde bulunur ve bulunmaz.

sevgili arıyorum diye ortalarda dolaşırsan karşına seni dolandıracak 100 kişi çıkar bunun suçlusu da uygulama yada senin tecrübelerinden oluşan belirli bir kitle olur.

hiç bir şey aramıyorum karşıma ne gelecek hayat ne getirecek dersen önüne bir sürü iyi insan çıkar, kimiyle sevgili olursun, kimiyle sevişirsin kimiyle arkadaş olursun.
  • selam  (08.02.22 23:33:15) 
Biz tinderda tanışıp evlendik ama 5 sene önceydi. Güncel durumunu bilmiyorum uygulama ortamının :)
Hiç de kezban demedik birbirimize aahahsj

  • somethinginthewayshemoves  (09.02.22 00:26:09) 
Tinder değil de bumble ya da okcupid diyorum. Benim şu anki sevgilim bumble’dan tanıştığım bir kişi, sevgili bulma niyetiyle bile girmemiştim. Tinder’dan tanışıp evlenen arkadaşım da var, başta gayet takılıyorlardı bir de. Olabiliyor yani kezban vs böyle kalıplara sokmayın kendinizi:)


  • rebecca  (09.02.22 01:54:46) 
[]

Babamın bu yaptığı nasıl bir hareket

Giriş: Tüm kardeşler memlekete gittik. Annem grip belirtilerine sahipmiş. Meğer bir hafta önce sülalece bir yemek yemişler.

Yemekte bulunan herkes sırayla covid olmuş. Babam da bunu bize yola çıkmadan söyletmiyor. Biz habersiz şekilde evlerine geliyoruz.

Gelişme: Ben oradayken tüm ısrarıma rağmen babam annemi hastaneye pcr için göndertmiyor. Sadece annemi bizden ve kendinden uzak tutmaya çalışıyor.

Sonuç: İki hafta tatil sonunda şehirlerimize döndük. Ben de, ablamın eşi de, iki gün demeden rahatsızlandık. İkimiz de pozitif çıktık. Karantinaya girdik.

Ablam aşısız. Astım hastası. Ben de ağır bir akciğer rahatsızlığı geçirdim daha önce.


Babamın bu yaptığı harekete ne demeli?

 
cahillik


  • sopiro  (08.02.22 16:29:39) 
@Sopiro+1 kesinlikşe cehaletten başka açıklaması olamaz.
Umarım hafif atlatırsınız, acil şifalar.

  • hrvl  (08.02.22 17:28:54) 
Baban olmasaydı bireyler derdim Cahillik hafif kalmiş


  • sonhakan  (08.02.22 17:40:50) 
gecmis olsun. babanizinkinin cahillik olduguna katiliyorum, hakaret olarak demiyorum. bilmiyor demek ki, veya anlamiyor durumu. kapali alan olduktan sonra uzak durmanin anlami olmayan bir hastalik, 2 senelik pandemi hastaligi, bulasma yolunu falan biliyoruz artik.

ama uzatacaksak, su durumda asisiz olmak da asisizken tatile gidip kapali alanda digerleriyle karismak da, agir akciger rahatsizligi gecirmis birinin de kapali alanda baskalariyla karismasi da cahillik. su anda basiniza gelen anneniz 0 belirti gosterirken de ayni sekilde gelisebilirdi. hic bir fark olmazdi yani. sadece kilpayi kurtulabilecek bir firsat olmus (belirtili hastalik) o firsat kullanilmamis, ufak bir fark bence.
  • robokot  (08.02.22 17:48:20) 
kötü niyetli mi degil mi onu sen bilirsin.

yabanci biri olarak, ortalama yorumum, cahillik + sanki ne yapacagini bilememis gibi davranmis.

benim babam olsa müge anli'ya verirdim, bizi öldürmeye calisti diye.
  • spherical  (08.02.22 18:50:54) 
cahillik +1

yaşı büyük olan çoğu kişi dikkat etmiyor zaten. "amaan nolucak" kafası.
  • rose parks  (08.02.22 19:08:15) 
Ekocemberine gerek yok. Ikiniz de ayni zamanda ayni hastaliktan rahatsizlandiysaniz muhtemelen donmeden 4-5 gun once bir yerlerden beraber kapmissiniz ve ondan once 10 gun kadar kimseye bir sey olmamis. Toplamda baban sayesinde iki hafta boyunca hep beraber tatil yapmissiniz.


  • dunal  (08.02.22 20:24:12 ~ 20:26:40) 
klasik yaşlı cahillikle soslanmış cesareti.


  • bugisme  (08.02.22 21:17:18) 
Annen de haber verebilirdi veya kalkıp kendisi teste gidebilirdi. Kabak niye babanın başına patladı anlamadım.


  • elorelia  (08.02.22 21:41:24) 
Baba cahillik yapmış tamam da, astım hastasıyken (aşı yaptırmamak için geçerli bir tıbbi nedeni yoksa) aşı yaptırmamak ya da bu kadar tedbirsiz gezmek de cahillik. Suçun 1/4'ü babadaysa kalanı da sizde, ablada ve annede.


  • kobuzchu kiz  (08.02.22 21:45:58) 
ben en çok şu cümleye takıldım ve hatta çok ama çok üzüldüm: Ben oradayken tüm ısrarıma rağmen babam annemi hastaneye pcr için göndertmiyor.

kadının kendi sağlığıyla ilgili söz hakkı yok ve hepiniz için bu durum normal mi? ısrar etmekle mi yetindiniz? alıp kadıncağızı götüremediniz mi teste? kendi istese giderdi vesaire diyenlerde olacaktır, özellikle belli bir yaş grubu kadın için durum hiç öyle değil.

ayrıca hepiniz hatalısınız + 1 milyon
  • Phoebe  (09.02.22 11:11:29 ~ 15:23:57) 
[]

tanışırken

olacağı varsa olur deyip kağıt üzerinde kötü gözüken ama hayata olumsuz yansımayan bütün bilinmesi gereken özellikleri en başta söylemek mi yoksa konu açıldıkça tanıdıkça mı anlatmak lazım
mesela eski evlilik
ya da sağlıkla ilgili şeyler, gözlük yerine lens kullanmaktan, dalak olmamasına
ya da geçmiş psikolojik travmalar

şimdi kişiye göre değişir de
ya da tanışılacak kişiyi bunlara göre filtrelemek?

 
Dalağına göre kimi nasıl filtreleyeceksin merak ettim :D

Eski evlilik peşinen söylenmesi gereken bir şey. Ciddi bir sağlık sorunu varsa onu da lafı oraya getirip söylemek lazım.

Ciddi sağlık sorunu ya da eski evlilik gibi şeyler çok bariz ama geçmiş travma dediklerin günlük hayatını etkileyen ya da gelecekte etkilemesi muhtemel şeylerse bu da karşı tarafı ilgilendirir ve söylenmesi lazım. Neyin söylenip neyin zamana bırakılacağının kararını o balansı yakalayıp senin vermen lazım.
  • IncredibleMau  (08.02.22 15:52:34) 
dalağın bir etkisi yok yani normal hayata ama yok yani dsfds
eski evlilik ise eski ilişki gibi en azından benim yaşadığım
dk. 1'de söylemek boşuna ön yargı
çocuk yok sonuçta
  • bir soru sorcam  (08.02.22 16:34:34) 
Her zaman açık olmaktan yanayım. Seven böyle, olduğum gibi sevsin isterim. Tüm travmalarımı, yaşantımı ortaya döküp darlamak da istemem elbette ama konusu açılırsa hiçbir şeyi de gizlemem.


  • tamam sakinim  (08.02.22 16:45:49) 
gizleyerek devam etmek değil elbette
x sefer ya da x saat görüştükten sonra bunları anlatmak

  • bir soru sorcam  (08.02.22 17:15:22) 
Karsinizdakiyle bir iliskiniz olmasi halinde onu da etkileyecek seyleri soylemeniz mantikli tabii. Misal onun da dikkat etmesi gereken bir saglik sorununuz varsa (nobet geciriyorsunuzdur, cok siddetli reaksiyon gosterdiginiz bir allerjiniz vardir, bazi fiziksel aktiviteleri yapmaniz mumkun degildir, zaman alan yogun ve duzenli tedaviler gormeniz gerekiyordur vs) soylemeniz cok normal ve gerekli. Ornegin herbir kac aya bir dort bes gun hastanede kalacaksaniz vs belki baska bir sehre gidecekseniz, onun da yaninda epipen bulundurmasi gerekiyorsa falan. Ama dalaginizin olmamasi hayatinizin akisini etkilemiyorsa ve onu da etkilemeyecekse soylememeyi tercih etmemek de normal.
Lens kullanmak gibi bir detayin beyan verilir gibi soylenmesi luzumsuz. Zaten bir sekilde gundeme gelir birlikte kalininca vs.

Psikolojik travma da cok belirsiz bir sey. "ben cocukken bir keresinde kopek isirmisti ve alti ay boyunca altima kacirmistim' luzumsuz bir detay olabilir ama yasam tarzinizi veya davranislarinizi etkileyen bir seyse soylemekte fayda var tabii.

Fakat, ben bir keresinde bir speed dating aktivitesine gitmistim. Adamlardan biri daha zaten dort dklik sohbetin ortasinda, 'sopiro, sana anlatmak istedigim o kadar cok sey var ki... Butun hayatimi, butun gecmisimi...' falan diye konusmaya basladi. "Ay hic gerek yok bence" falan demistim. Yani rahatsiz edici, garip ve zamansiz yapmamak lazim diye dusunuyorum.
  • sopiro  (09.02.22 04:09:51) 
[]

Sizce hangisi daha iyi?

Günaydınlar


Erkek arkadaşıma sevgililer günü icin alacağım, sizce hangisi daha kullanışlı olur

Teşekkürler :)


1- ty.gl
2- ty.gl
3- ty.gl

 
Aralarinda pek bir fark goremedim. 3'un boyutu biraz daha buyuk, o yuzden o diyorum.


  • hot potato  (08.02.22 08:14:37) 
Kapatıp açmak için her defasında o tokayı yerleştirmek bir süre sonra beni soğutabilirdi. Mıknatıslı kapanabilen pratik bir şey varsa daha şükela olabilir. Ama; kağıt para kullanıyorsa ve ayrıca bir de cüzdan taşıması gerekirse? Bunlarda kağıt para gözü yok, katlayarak koyayım desen bile yok. Bu 2 kriteri göz önüne alarak ufak bir ar-ge sürecini daha hak eder bence.


  • onemoremile  (08.02.22 08:33:38) 
@@@

Sürgülü bi kartlık var onda kalın geliyor, cüzdan kullanmayı cok sevmiyor, daha ince bir sey bakıyordum ben de o sebepten

Kalite olarak hangisi iyidir?
  • purplee  (08.02.22 09:05:46) 
Yaşlar kaç bilmiyorum ama bu kadar klasik takılmak yerine tasarım daha iyi olmaz mı? ince ve kibar modelleri olan: www.peevv.com.tr


  • lcha  (08.02.22 11:39:10) 
@lcha of of dehşet-ül vahşetmiş. dokusu görselden bile kadifemsi, daha bakarken ruhunu okşuyor. kağıt para bölmesi de var. tek sıkıntısı renk çünkü hangisini seçersen seç diğerinde aklın kalır, hepsi birbirinden güzel. abartmışım gibi gözükmesi ama gayet de samimi olmam.

ben şunlardan kullanıyorum ama alüminyum gövde olduğu için kartları paramparça etti, yukarıdaki linktekiler bayağı iyiymiş.

walterwallet.com
  • onemoremile  (08.02.22 11:49:40) 
2. sini kardeşime hediye olarak almıştım. fena değil. 3. sünü ilk başta almıştım fakat çok kalın. burada göründüğü gibi değil. 1. ile 2. çok farklı gibi durmuyor.

1 ve 2. ye benzer bir modelin manyetik kapatmalısını kendim kullanıyorum. gayet güzel.

edit 3. sünü farklı bir model ile karıştırdım. burada bire bir aynı 2 ile 3
  • belkider  (08.02.22 20:40:43 ~ 09.02.22 02:29:40) 
[]

Kendinizi Sorgulama

Merhaba,

Avukat bir kuzenim var.Asla dinlemeye tahammülü yok.Kendi hep konuşsun.Ama asla beni dinlemek istemiyor.Toplumda nasıl davraniyor pek bilmiyorum.

Sürekli olarak aslinda beni rahatsız eden bir tavrı var.Saygisiz ve bencil bir tutum sergiliyor.Ama asıl sorun şu:ben aslinda buna tahammül edemesemde istediğim tepkiyi sırf akraba zaten senede bir kaç kez görüyorum diye tutuyorum.Kendime saygisizlik yapiyorum.

Ben alttan aldıkça o saygılı davranir görünüp,saygısızlığın dozunu farklı şekilde dozunu arttıyor.

Babamın misafiri olarak görüyorum aslinda.Cok uzak bir akrabalık ilişkimiz var zaten.

Yarın bizim bulunduğumuz ilçeye gelecek.14 saatlik bir yoldan.Pandemiyi bahane ederek,gelemem size ama geldiğimi bilin istedim demis babama.Ama beni aramadı.Ben de gelecekmis diye aramadım.Ama yarın beni arayacak eminim.

Asla buluşmak istemiyorum.Kendisi biz onun yaşadığı şehre ,gittigimizde her seferinde bir bahaneyle bulusmuyor.

Ama bulunduğumuz yer tatil yöresi olduğu için, bedava tatil icin geliyor buraya.Gecen sefer geleceğini söylediğinde gel asla demedim.

Ama kendi yaptığını anlasin diye;tam nasıl bir tutum sergilemeliyim sizce?1.Telefonu kapatayım? 2.Telefonu görmezden geleyim.3.Acip musait olmadığımi söyleyeyim.4.Sizin kendi seçiminiz ne olurdu?

 
Pandemi ve saglik kaygilarini one surerek gorusmek isterdim ama riske atamam diyebilirsin. Bu arada avukatlar meslek geregi sanirim hep boyleler. Takma kafana


  • nax  (08.02.22 03:58:47) 
şöyle bencil insanlara istediklerini vermeyin, açın telefonu kendisi en son size nasıl bir bahane sürdüyse aynısını sizde ona yapın. o utanmıyorsa siz neden utanacaksınız


  • eja  (08.02.22 08:42:58) 
ararsa geldiğinden haberin yokmuş gibi davranarak açıp müsait olmadığını söyle.


  • Improbable  (08.02.22 09:35:17) 
[]

Motive kalabilmek için neler yapıyorsunuz?

Motive kalabiliyor musunuz? ben zorunda olduklarım dışında geleceğim için bir şeyler yapmaya başladığımda sürdürmekte çok zorlanıyor ve genelde yarım bırakıyorum. buna rağmen çok iyi kariyer yaptım. bu sürekliliği sağlarsam her şey mükemmel olacak biliyorum ama olduramıyorum. sizce çözümü nedir? siz yapabiliyor musunuz? nasıl?




 
Mesela şimdi gece koşusuna çıktım. Speedy Gonzales gibi koştum geldim. Ara ara testesteron yüklemek lazım.


  • gabe h coud  (08.02.22 00:41:34) 
Ben de senin gibiyim. Eskiden daha beterdim ama bırakıp kacmiyorum ya da terketmiyorum artık o hevesimin kaçtığı şey neyse. Çünkü ısrar ettikçe o bitirme anı sonuç ne olursa olsun büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu farkettim. Ama motive kalmak yine aynı düzeyde zor mu zor. Yorucu geliyor. Çözümünü bilmiyorum bu kısmının.


  • encokbenisevinnolur  (08.02.22 01:21:29) 
Motivasyon 'overrated' bir sey bence. Genelde once hazir olup sonra bir seyi yapmiyoruz, once o seyi yapiyoruz yaptikca ve sonuc aldikca motivasyon hissediyoruz, hazir oluyoruz.

Yani motivasyon beklemektense, cok fazla sorgulamadan planli programli hareket etmek en iyisi. Yani ders calismaniz mi gerekiyor, aksam 5-7 arasi ders saati diye planlamaniz gerekiyor onu.

PLanladiniz ama organize olacak enerjiniz yok ise ortaminizi ona gore hazirlamaniz gerekiyor. Calisma alaninizda kitaplariniz, not kagidiniz, su siseniz, bilgisayariniz vs hep duracak diyelim ki.

Organize olacak enerjiniz yoksa misal her sabah veya gunun uygun oldugunuz bir zamaninda on dk saat kurup 'hazirlanma' aktivitesi yaparsiniz. O kagitlar bulunur, defter cikarilir, kalemler masaya koyulur, bir sandvic yapilir vs. O an ders calisma aniniz degildir yani, ama ders calismaya hazirlanirsiniz.

Yasinizi bilmiyorum, kastettiginiz seyler bu gibi aktiviteler degil de gym'e gitmek, ilaclarinizi almak falan gibi seylerse yine ayni prosedur. O seyi yapmayi kolay hale getirmek ve cok da eglenmek motive olmak mukemmel sonuc almak gibi seyleri beklemeden yapmayi deneyebilirsiniz. Duygular sonradan gelir zaten.

Ayrica fitness, temizlik, organizasyon gibi seyleri sevdiginiz bir aktiviteyle birlestirerek yapabilirsiniz. Podcast dinlemek, bunlari yaparken dizi izlemek falan gibi.

Bir de kendinize takvim belirleyebilirsiniz. Yani bazen bazi seylerin hakikaten yarim birakilmasi gerekiyor, cunku fikrimiz degisiyor, planimiz degisiyor, sandigimiz sonucu alamadigimizi fark ediyoruz. Bir seyi bir ay iki ay yapmaya calisip sonra degerlendirme yapabilirsiniz, 'bunu hala yapmam gerekiyor mu?' gibi. Misal ben bir donem tenis oynamaya basladim, cok eglenceliydi, guzel kondisyon sagliyordu. Keyif de aliyordum, ogrenmeye de baslamistim. Fakat tenis oynayacagim alana gidebilmek icin taksiye binmem gerekiyordu ve ders/kort uygunluk saatleri baska kisilerin plan programina bagliydi. Bazen oglen ikide bazen sabah 9 da musait oldugundan istedigim rutini oturtamiyordum. "E peki aradigim sonuca beni sadece tenis mi goturecek, bu benim icin o kadar onemli mi" diye dusunup birakmaya karar verdim. Simdi kosuyorum, yuruyorum, baska fitness aktiviteleri yapiyorum onun yerine.

Gibi.
  • sopiro  (09.02.22 04:17:38 ~ 04:19:53) 
sopiro +1

Hayatımın 3 senesine yakınını hiçbir şeyi yapacak motivasyona sahip olmadan, depresyonda geçiren biri olarak önemini anladığım en temel şey disiplinli olmak. Bir aktivitenin alışkanlık haline gelmesi için en az 3 hafta düzenli bir şekilde o aktiviteyi yapmak gerektiği söylenir. Tecrübelerim bana bu görüşün doğruluğunu gösterdi :) Alışkanlığı oturtmak için başta daha kısa sürelerle başlayıp günden güne o işe ayırdığınız süreyi artırabilirsiniz. Mesela uzun vadede günde 2-3 saatinizi ayırmanız gereken bir eyleme 1 saatle başlayıp her gün bir önceki güne 10 dakika ekleyerek ilerleyebilirsiniz. Ek olarak bana özgü bir şey mi bilmiyorum ama düzeni oturttuktan sonra o programı uygulamak kendimi iyi hissetmemi sağladı.

Sonuç olarak planlı programlı davranmanın ilk 1-2 haftası uğraştırıcı olabilir ama sabırlı olursanız faydalarını kesinlikle göreceksiniz.
  • schopenhauerin kedisi  (13.02.22 08:45:43) 
[]

Aynı evde yaşayan çift sayısı?

Bir konuda objektif olamadığım için yardıma ihtiyacım var.

Etrafınızda çift olarak aynı evi paylaşan çiftler var mı? Aynı zamanda birlikte yaşama şansı olmadığı için evlenmeyi tercih eden çiftler? Oransal olarak merak ettim.

Ben uzun süre partnerimle birlikte yaşadığım ve etrafımda da benzer çiftler gördüğüm için normal, olması gereken buymuş gibi geliyor.

 
ben aile binasinda ayri dairedeydim dolayisiyla partnerimde geciriyorduk cogu vakti. anne evinde, kendi evimde ve partnerde ayri ayri duzen kurmaya calismak asiri yordu ve bundan dogan evlilik muhabbeti olmustu baska sebeplerden evlenmedik.
yakin arkadasim da kendi evi ve sevgilisinin evi var onlar da sevgilisinin evinin konumu sebebiyle vakitlerini orda geciriyor. prosedur bi is sebebiyle kiz evlenmek istiyor ama henuz hazir degiller.
baska bi arkadas da iki ayri evdeler bu sefer kizin evinde duzen kurulmus ama diger evi dagitmiyor ailesi ist geldiginde kullaniyor diye. onlar da evlenmeyi dusunuyor. yani imkan oldugu halde evlilik tercih ediliyor
  • ala09  (07.02.22 21:27:13) 
Çevremde var aynı evde yaşayanlar ama genelde evlenme niyetinde olup ertelemek zorunda olanlar vs.

Yoksa hiç evlilik düşünmeyip de birlikte yaşamak bana anlamsız geliyor. Evlenecek kadar sevmiyor, güvenmiyorlarsa neden aynı çatı altında olma isteğindeler bilmiyorum. Ayrıca aynı evde yaşayalım ama evlenmeyelim diyen partnerle de direk ilişiğimi keserdim :)
  • Gradient_tabanlı_mor  (07.02.22 21:44:11) 
bende de, çok yakın bir arkadaşımda da birebir böyle oldu. önce sevgili sonra aynı ev sonra evlilik şeklinde. bence de çok ideal bir yöntem. evliliğin ilk 2-3 yılındaki tim dertleri atlamış oluyorsun


  • roket adam  (07.02.22 23:28:45) 
Normal ve olması gerekenin bu olduğuna katılıyorum ama benim çevremde çok çok az çift var böyle yaşayabilen.


  • ms brownstone  (07.02.22 23:58:30) 
İstanbul'da sevgilisiyle yaşayan çok arkadaşım var, İzmir'de de var, buradan bakınca çok normal gözüküyor ki ben de olması gerekenin bu olduğuna katılıyorum. Bazıları bir süre sonra evleniyor, ayrılanlar oluyor, en az bir çift arkadaşım kendilerine ait gerekçelerle evlenmek istemiyorlar, hayatlarından memnunlar.

Buradan biraz Anadolu'ya indiğiniz anda bitiyor, evlenmeden beraber yaşayanlar istisna oluyor. Hatta İstanbul'un birçok semtinde de evlenmeden beraber yaşamanın istisna olduğuna eminim, Anadolu muhafazakârlığının azalarak bitmesine çok var.
  • kobuzchu kiz  (08.02.22 00:42:49) 
muhafazakarlık harici lojistik ve ekonomik şeyler de var. Benim gördüğüm, ailesi farklı şehirde olup kendi İstanbul'da olanlar daha rahat birlikte yaşıyor. Ailelerin biri veya ikisi İstanbul'daysa gençler aile evinde yaşıyor böylece mecbur evlenerek evden çıkıyorlar.

Olması gereken rahatça birlikte yaşayabilmek tabii, ama aileler vs. problem olmasa bile emlakçılar ev sahipleri karışıyor yahu :)
  • nhk ni youkosu  (08.02.22 00:46:40) 
İstanbul'da her semtte yapılamaz bu. Apartman falan da önemli ayrıca. İstanbul'u geçtim izmir'de bile arıza çıkacak yerler dolu.


  • OrangeYellow  (08.02.22 00:57:44) 
yani muhafazakar toplumda olmaz denilmiş de, konu komşu evlilik cüzdanı mı istiyor anlamadım? sevgilisiyle yaşayıp gayet evliymiş gibi takılan vardır eminim ki. anadolu'da birlikte yaşamaya dini nikah diyorlar, sayıları evli çiftlerden fazla bile olabilir.


  • deartheodosia  (08.02.22 12:06:15) 
Biz varız. Uzun süre birlikte yaşadıktan sonra evlendik. Arkadaşlarim da var bu şekilde ama, ideali de buymuş gibi geliyor da Türkiye 'de herkes bunu yapamıyor maalesef.


  • fraise  (08.02.22 12:19:36) 
[]

Dating applerden konuştuğunuz kişilerle kolay anlaşabiliyor musunuz?

Buradaki kasıt; görüşme öncesi/iş görüşme evresine gelene kadar yürütülen ön iletişim süreci. Soruma kendi cevabım olarak da ben eşleştiğim kadınlarla sıklıkla anlaşamıyorum, hakikaten elektriğim çok zor tutuyor birileriyle.

Yazı dili zaten yapısı gereği soğuk olan bir şeydir, üzerine bir de hep soğuk tavırlı, zorla konuşur gibi insanlara denk gelince direkt düşüyorum. İnsanlar mutsuz ve agresif.

Bende durumlar pek parlak gitmiyor yani. Siz bu tür mecralardan konuştuğunuz kişilerle kolay uyum/anlaşma denk getirebiliyor musunuz peki?

 
Bu gibi aplikasyonların amacı zaten belli; flört+seks ve insanlar da bunu ihtiyaç üzere kullanır.

Size zoraki yazan birinin bu işlerde gözü olmadığı apaçık veya çok mıymıntı biri olduğu bariz biçimde ortada, neticede Türkiye'de bu işler hep böyle.

Mükemmel uyum diye de bir şey yok, bazı şeyler aylar içersinde de gelişebiliyor.
  • Avoiding The Puddle  (07.02.22 18:53:48 ~ 18:58:42) 
Hayır. Nadir. 10’da 1 hatta.


  • ruhen hastayim ben  (07.02.22 19:00:54) 
-mış gibi yapmak gerekir. Neşeli heyecanlı sıcak tavırlı gibi davran. Başlarda zorlanmak normal. Güzel oyun kur, randevuyu kopar daha sonra yüzyüze farklı olur. Kadınlara yazan onlarca erkek olduğunu da unutma, bu tavırlar normal.


  • hepbiarayisicinde  (07.02.22 19:04:18) 
@hepbiarayisicinde "Neşeli heyecanlı sıcak tavırlı gibi davran" demişsin ama sen istediğin kadar sıcak davran, pozitif tarzda mesajlar gönder; karşındaki insan sürekli şekilde buz gibi kısacık geri dönüşler yapınca manası olmuyor yani. Lanet olsun flörtüne de, osuna da busuna da noktasına geliyorum bildiğin, çok sıklıkla.

Yani @ruhen hastayim ben'in de dediği gibi; o "10'da 1 kişisini" denk getirebilme uğraşı fazlasıyla yorucu oluyor gerçekten.
  • jonas  (07.02.22 19:11:00) 
Kadınlarla eşleştiğim için bu taraftan bakınca iletişim problemleri olduğunu ve kaba olduklarını düşünüyorum dediğin gibi konuşma ilerlemiyor sanki zorla eşleşmişiz gibi


  • freebird5406_2  (07.02.22 19:15:54) 
yani herkesle anlaşmak imkansız böyle applerde ama 5'te 1' falan iyi bir olan bence :D


  • passion rules the game  (07.02.22 19:20:19) 
Binbir cesit insan var dating uygulamalarinda, dolayisiyla birkac basit algoritma sayesinde karsiniza cikan rastgele bir insanla anlasma ihtimalinizin dusuk olmasi gayet normal.
Karsidaki sizinle zorla konusuyor gibi hissettiriyorsa, bir nevi lutfeder gibi bir tavri varsa zaten o muhabbetten bir sey cikmaz, uzatmadan sonraki kisiye gecmeli. Bir de, bence kendi vaktinizin kiymeti acisindan mesajla cok muhabbet etmeyip kisa surede bulusmak en mantiklisi. Siz duyuruda her ne kadar mesajdaki tavirlardan sikayetci olsaniz da biriyle guzel guzel mesajlasiyor olmak gorusunce ayni etkilesimi alamadiktan sonra bir sey ifade etmiyor.

  • pike  (07.02.22 19:20:52) 
yedi sekiz yıldır aralıklı dating app'leri kullanan biri olarak hiçbir dönemde şu dönemdeki kadar iletişim zorluğu yaşamadım. herkesin online süreç ile yaşayacağını yaşadığını ve artık çok kimsenin bu app'leri yılgınlıkla kullandığını düşünüyorum. bu sebeple de eşleşme olsa dahi yoğun bir eşleşme sonrası sohbete epeydir ulaşamıyorum.

ancak straight arayışlar dışındaki hareketler şu dönemde epey canlı. örneğin biseksüel biri için hemcinsiyle ilişki ve iletişim kurmak, ya da üçüncü birini arayan bir çift için...
  • the man with no name  (07.02.22 19:27:04) 
Hayir. Ben "bu is reelden olur" kafasindayim. Online date isi is degil.


  • stavro  (07.02.22 20:09:02) 
[]

24 yaşındayım bugüne kadar bütün sevgililerimi aldattım

hiçbirine de söylemedim. ama inanılmaz yük olmaya başladı. benim annemin mental bir hastalığı var ve bana da biraz yansıdı sanırım. kendime hiç güvenim yok, duygularımı ifade etmekte çok zorlanıyorum ve yanında rahat hissedemediğim biriyleysem yanımdaki insanın olmamı istediğini düşündüğüm gibi yaşamaya çalışıyorum, sürekli kaygılıyım. o insanla olmamam gerektiğini sonradan anlıyorum ve zamanımı çarçur ediyorum. sonra ilişkimde olmadığını ve olsa her şeyi düzelteceğini düşündüğüm şeyin peşinden gidip aldatıyorum sevgilimi. ve kısa süreler de değil. şuanki sevgilim ve eski sevgilimle neredeyse 1 yıl aynı anda beraberdim. hayatımın diğer alanları böyle değil ama buralarda sıçıp batırıyorum. allah kahretsin ki insanlar beni seviyor, nefret ediyorum bu durumdan kendimi sevemediğim için. şuanki sevgilim benden 10 yaş büyük ve onu sevmiyorum. ama sırf o beni sevdiği için onunla bir araya geldim. çünkü eski sevgilimin beni sevdiğine bir türlü inanamıyordum. off bilmiyorum. sizce napabilirim? şimdikinden ayrılmak çok zor geliyor çünkü bana çok aşık ve depresyon hastası, ve zaten ona çok acı çektirdim bugüne kadar. o da bir türlü bırakamadı beni. onun da pek özgüveni yok. o yüzden nasıl ayrılmalıyım? tavsiyesi olan varsa lütfen yazsın.




 
durumunuz müsaitse profesyonel yardım almanızı tavsiye ederim.

annenizin mental hastalığına göre değişir tabii ama genelde size yansımaz da, siz bir şekilde aynalar ya da üstünüze alırsınız.
zaten bu tip durumlarda çocuk ya da birinci dereceden yakın gibi kişilerin koruyucu amaçlarla terapi görmesi istenir.
o yüzden hemen araştırıp bir şekilde yardım almaya çalışın.
  • blatta hiberna  (07.02.22 17:17:51 ~ 17:18:17) 
Terapiye gidiyorum zaten, teşekkür ederim :)


  • schneeflocke33  (07.02.22 17:18:38 ~ 17:18:52) 
İngilizce yazsaydınız ve yaşınızda tutsaydı, ev arkadaşımın yazdığını düşünürdüm. Aldattığın kişilerin ahı çıktığı için de mutlu olurdum. İlişkinden memnun değilsen, karşındaki insana söyle zahmet olmazsa.


  • barguzhale  (07.02.22 17:21:52 ~ 17:22:05) 
ne kadar zamandır gidiyorsunuz bilmiyorum ama madem gidiyorsunuz, kendinize zaman verin.

anlattıklarınızın temelinde öz değersizlik ve sizin de dediğiniz gibi öz güvensizlik ve sevgisizlik var.
dolayısıyla konfor alanlarınızı terk etmek size normalde olduğundan daha zor gelebilir ve sizi hastalıklı da olsa sevenlere daha çok çekilirsiniz.

ayrılmanızın bir yöntemi yok, yani bir şekilde ayrılmanız gerekiyorsa ayrılacaksınız ama eğer tekrar geri dönecekseniz veya onun ısrarlarına dayanamayacaksanız belki de bir süre pasif kalmanız daha iyi olabilir.
  • blatta hiberna  (07.02.22 17:22:02) 
(bkz: sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir )

Sadece sevildiğiniz için bulunduğunuz ilişki size güven ve konfor alanı sağlıyor. Ancak ilişkide heyecan ve tutku hissetmiyorsunuz muhtemelen, bunları da dışardan ikame etme ihtiyacı duyuyor olabilirsiniz.

Kendinize ve çevrenizdeki insanlara karşı dürüst olun. Evet, kolay olmayacak. Evet, insanların üzüldüğünü gördüğünüz için bok gibi hissedeceksiniz. Ancak sorunlarla yüzleşmek yerine sorunlarınızdan kaçarak bir yere varamayacak daha çok yorulacaksınız.

Prof. Dr. Acar baltaş'ın çok sevdiğim bir sözü var: "Her sorunun hızlı, kolay, ucuz ve yanlış bir çözümü vardır. O çözümde daha sonraki bir sorunun ana sebebini oluşturur" diyor.

Kendinize bir iyilik yapın, her ne için olursa olsun başkasını mutlu etmek için, başkalarının doğrularıyla yaşamaktan vazgeçin.

Kendinize, hayatınızdaki insanlara, değerlerinize ve hayatınıza aldığınız insanların değerlerine saygı duyun ama hiç kimse için değil kendiniz kendinize değer verdiğiniz, kendinizi değer verilmeyi hak eden bir insan olarak gördüğünüz için yapın bunu.

Öncelikle kendinizi sevin, kişisel gelişim kitapları goygoyu gibi değil. Yaşınız çok genç kendi değerlerinizi bulun, neler istediğinizi, nasıl biri olarak yaşamak istediğinizi ve olmak istediğiniz insana dönüşün.

Her ne olursa olsun başınızı yastığınıza koyduğunuzda huzurlu olarak uyuyabileceğiniz bir hayatınız olsun. Zor olabilir ama erişilemez değil.

Sonuç olarak ayrılmanın kolay yolu yok. Elbet üzecek veya üzüleceksiniz. Kendinizi ve durumu kabul edin. Dürüst, içten, samimi bir şekilde karşı tarafa ne yapmak istediğinizi açıklayın. Dirençle karşılaşabilirsiniz ancak eğer gerçekten karar vermiş iseniz arkasında durursunuz. Yolunuza devam edin. Sevmediğiniz bir insanın hayatında kalarak/kalmaya çalışarak ona kötülük yaptığınızı unutmayın.
  • elvan abeyiylegezse  (08.02.22 14:07:47) 
Oncelikle sunu kendinize yalan soylemeden analiz etmeniz gerekiyor: Icinizden gelen istek birini aldatmak mi yoksa sadece baska biri ile baska heyecanlar yasamak mi?

Eger pesinden kostugunuz his birini aldatmanin, arkadan is cevirmenin ve yasak elmayi isirmanin tadi ise size bu noktadan itibaren yardim etmem zor. (Ki anlattiklariniz buna benzemiyor)

Eger cevap digeri ise monogamiyi birakip etik poligamiye de gecebilirsiniz. Iliskilerinize baslamadan once poligamik oldugunuzu duzgunce anlatirsiniz ve isteyen kabul eder isteyen etmez. Evet bunu kabul edecek cok insan yok ama insanlari aldatmaktan iyidir. Gecis sureci cok sancilidir uyarayim. (ama su an yasadiginiz sancidan iyidir)
  • cleric  (08.02.22 18:01:26) 
bu gidişle karma sizi bir ömür vuracak. ki vurmuş da zaten depresyonlar terapiler uğraşıp duruyorsunuz. o insanlardan tek tek özür dileyip helallik alana kadar mutsuzluk ve bela yakanızı bırakmaz, üzgünüm.


  • adse  (08.02.22 18:11:19) 
İnsanlar sizden çok yansıttığınız imajı seviyor olmasın? Kendiniz gibi olursanız kimsenin sizinle birlikte olmayacağından mı endişe ediyorsunuz? Gerçek sorun nedir bilmiyorum, ancak anlattıklarınız değil gibi.

Bence kendinizi insanlara tanıtmadan sizi sevip sevmedikleri hakkında bir kanıya varmanız yanlış.

"İlişkimde olmadığını, olsa her şeyin düzeleceğini düşündüğüm şeyin peşinden gidiyorum" demişsiniz. O ilişki tekil olarak "senin" değil. Birlikte olduğunuz kişiyle birlikte "sizin." Eğer bir şeyden hoşnut değilseniz bunun konusunu ilişkide olduğunuz kişiye açarsınız. Onun haberi bile olmadan, onun da taraf olduğu bir ilişkide kendi başınıza karar alıp sırf kendinizi memnun edecek şekilde işlere girişmezsiniz.

Durumunuz kanun kaçaklarına benziyor. Yani yakalanmadıkları için rüşvet yiyen ya da zimmetine para geçirmeye devam edip sonunda bunu normalleştirmiş ve hatta gelecek ay zimmetine geçireceği para üzerinden aylık gelirini planlayan birine. Size göre yaptığınız her şey normalleşmiş olabilir, ancak insanları kandırmak normal değildir.
  • akhenaten  (08.02.22 20:19:35 ~ 20:22:05) 
[]

Bele kadar saç

Özellikle minyonlarda nasıl görünüyor sizce? Bahsettiğim bakımlı, gür saçlar. Köylü diyeni duydum, çocuksu diyeni duydum. Sizce?

Fotoğraf da ekledim.


 
Güzel değil.


  • Zaman Tamircisi  (07.02.22 14:38:02) 
Orantılı olmalı, boy kısa bacak boyu da özellikle kısaysa güzel değil +1


  • John Bloor  (07.02.22 14:41:54) 
Midilli gibi duruyor, en fazla şirin ya da sevimli ama kadınsılıktan uzak.


  • baba jo  (07.02.22 14:48:05) 
Örmeyi deneyin daha güzel durur


  • hasmetizm 2046  (07.02.22 15:06:15) 
benim saçım da koyu renk ve yapısı, kalınlığı böyle.

düz, ince telli saçlara gidiyor uzunluk ama bizim saçlarda iyi durmuyor bence. saçım şu an boyun hizasında, hem boyumu uzun gösteriyor hem modern duruyor. tabii siz bilirsiniz...
  • adse  (07.02.22 15:15:30) 
Gür dalgalı saça omuz hizasında saç bence çok güzel oluyor.


  • tamam sakinim  (07.02.22 15:17:03) 
çok özeniyorum, bir kere uzattım, ben de minyonum ama yakışmıyor malesef, kabullenmek zorunda kaldım. özellikle bu tonlara daha çok yakışmadığını düşünüyorum kusura bakmayın


  • kenarortay  (07.02.22 15:18:48) 
Ben genel olarak uzun saçtan pek hoşlanmamakla birlikte özellikle kısa boylulara çok uzun saçı yakıştırmıyorum.

Uzun boylu birinde çok bakımlı ve güzel olmadıkça bu boyda saçı kimsede beğenmiyorum.
  • ms brownstone  (07.02.22 15:22:57) 
Çok çok çok kötü bu kadar uzun saç. Köylü demeyelim de kırsal hayatı andırıyor diyelim :D
Bakımlı, sağlıklı, düz veya hafif dalgalı saçta dahi sırtın ortasından daha aşağı hizada saç hiç modern durmuyor. Bob, orta bob, long Bob saçlar çok kullanışlı, modern ve sağlıklı oluyor.

İmza: bir gün aklına eser ve cesaret edebilirse pixie saç denemeyi düşünen bir bob-orta bob-long bob-bob.....kullanıcısı.
  • art pepper  (07.02.22 15:24:53) 
ms brownstone+1


  • ala09  (07.02.22 15:37:48) 
Gerçekten bakımlıdır ama fotoğraftaki hali beklediğim bakımlı hissini vermedi. Bu kadar uzunluk düz saça daha çok yakışıyor bence de.
Ayrıca örmeyi deneyin +1

  • reactionic  (07.02.22 15:39:01) 
eğitim seviyesi düşük, sosyo ekonomik düzeyi zayıf gelir bana bu kadar uzun saçlı bir kız görsem.
hele minyon kızsa daha kötü.

abartılı kuyruklu eyeliner gibi bir şey
  • hopp  (07.02.22 15:42:43 ~ 15:44:18) 
Şu fotoğraflardaki sarışın hanımefendinin saç uzunluğu nasıl peki? Kendisi internet ünlüsü olduğu için koyuyorum.

www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
  • vestasy  (07.02.22 16:07:35) 
1.75+ iseniz veya bacaklarınız uzunsa şükela durur. kısaysa, giyime bağlı olarak yatmadan önce saçını açıp tarayan adile naşit moduna girilebilir.


  • golgi aygıtı  (07.02.22 16:07:40) 
yani modern görünmüyor, alaturka diyeyim.
bakımlı demişsiniz ama fotoğraftaki saç tam aksine bakımsız duruyor.
uçları çatallaşmış, incelmiş ve saçın kalın telli oluşundan, yapısından kaynaklı bir matlığı da var zaten.

bence de daha kısa ve modern bir kesimle çok daha hoş olabilir.
bob olur, omuz hizası olur, o artık kuaförün becerisine ve sizin zevkinize kalmış.
  • blatta hiberna  (07.02.22 16:20:58 ~ 16:21:24) 
bariz köylu işi.


  • all girls dream  (07.02.22 17:14:53) 
Köylü +1


  • ruhen hastayim ben  (07.02.22 17:16:34) 
siyah saç ve bu tarz hoş değil ama yandan önüne salsan daha iyi olur sanki. bir sarışın mavi gözlü busty petite kızda ilgi çekici bir şey olabilir. yine de ne gerenk var diye sordurur. halı yıkar gibi yıkaması vardır onun. bakımı vs. yazın zaten battaniyeyle gezmek gibi. vesselam.


  • gabe h coud  (07.02.22 17:19:26) 
kısaya kısa, uzuna uzun saç gider.


  • rose parks  (07.02.22 17:37:23) 
saçların rengi ve şekli çok güzel fakat bu kadar uzun saç gerçekten alaturka duruyor.


  • elma  (07.02.22 17:48:53) 
Bu kadar uzun sac bana tam anlamiyla gereksiz geliyor. Saclarinizi uzun seviyor olabilirsiniz ama bu saclar 20cm kisa olsa bile hala uzun kategorisinde olacak ve su an yuzunuze ve tarziniza nasil gidiyorsa ayni oranda yakisacak ve hatta uclari daha saglikli olacak. Durum boyleyken fazlasi anlamsiz geliyor.


  • pike  (07.02.22 19:05:08) 
Baya kötü


  • blackidom  (07.02.22 22:37:31) 
Bana da estetik gelmedi. Alaturka +1


  • jazzabel  (07.02.22 23:43:27) 
Keşke boydan bir foto koysaydınız, daha kolay karar verirdik yakışıp yakışmadığına.

Üşenmezseniz şöyle yapın, düz renk bir giysi giyip boydan foto alın arkadan. Sonra bilen biri, hatta buradan da yardım gelir 3 farklı boyda saça fotomontaj yapıp kısaltıp öyle bakın.

Düz renk giysiden kastım photoshop kolay olur yapması.
  • John Bloor  (08.02.22 12:05:00) 
[]

Malum Sevgililer günü

Herkese merhaba

Suyu, balıkları ve su dünyasını cok seven erkek arkadaşımla ilk sevgililer günümüz.
Daha önce akvaryuma gittik.

Hediye olarak nasıl bir şey alabilirim daha doğrusu nasıl bir organizasyon ile günü değerlendirebilirim? Fikirlerinize ihtiyacım var, teşekkürler :)

 
Kış olmasaydı boğazda kano ile gezinti yapın derdim bunu yapan birkaç tane girişim var instagramdan ulaşırsınız baharda bir düşünün tekrar :)

Örnek: www.instagram.com
  • freebird5406_2  (07.02.22 14:25:16 ~ 14:34:36) 
[]

Grafik tasarım mezunu olup New Jersey'de ayda $7500 kazanmak...

Birkaç saat evvel bir kızla bunu konuştum ve ben en fazla 3k alır derken meğerse aylık alacağı tutar buymuş. Ekim ayında başvurmuş ve şimdi bir haftadır Amerika'da.

İnsanı gece gece efkarlandırdı ve kızın şu an tek derdi sıcak bir yerde yaşamakmış(memleketi Adana bu arada). Kız henüz 25 yaşında ve her ay tonla para kazanıyor olacak(Amerika standartlarında bile), fakat o Türkiye'ye daha yakın bir yerde olmak derdinde şaka gibi...zaten hayli kibirli de bir tip, telefonda algıladığım yegane şey buydu. Yani nice Bilkent, Bogaziçi mezunu bile bu maaşa Amerika'ya kapağı atamıyorken grafik tasarımcı birinin bu kadar kolay kabul alması reva mı.

Bu kadar kazanmak sizce standart mı Murica'da ? Yaşımız dayandı 40'a ve burada hâlâ sürünüyoruz hem maddi hem de sosyal anlamda. Madem sağlam bir iş bulup gitmek bu kadar kolay biz niye gidemedik ?

 
Kamyon şoförü günlük 500 dolar kazanıyor. Başka ülkelerde emek gerektiren işler iyi kazandırıyor.


  • garylineker  (07.02.22 06:40:56) 
Ama esas şaşırılması gereken ABD ye nasıl gittiği. O kadar kolay değil.


  • garylineker  (07.02.22 06:44:05) 
"Yani nice Bilkent, Bogaziçi mezunu bile bu maaşa Amerika'ya kapağı atamıyorken grafik tasarımcı birinin bu kadar kolay kabul alması reva mı."

ne alakasi var. her grafik tasarim mezununa devlet otomatik maas baglamiyor ki... basvuranlarin arasinda en iyisiymis, ta turkiye'den alinmis.
  • hot potato  (07.02.22 06:46:32) 
Grafik Tasarım'ın nesi kötü? "Bilkent, Boğaziçi" mezunu olmakla ne ilgisi var? Hatta "Bilkent, Boğaziçi" mezunu Grafik Tasarımcı olamaz mı? Kafamda deli sorular :)


  • dreamnesiac  (07.02.22 07:09:22) 
Uzundur kuzey amerika'dayim, hanim grafik tasarimci.

Ayda burut 7500 yapiyorsa senede $90k patlatiyor demek. Amerika'ya yeni gelen grafik tasarimci gocmen oyle bir parayi ruyasinda bile goremez. Yeni gelen birinin max. alacagi para senede $40-45k. Ayda $3700-3800 burut yapar.

3 aylik egitimle $100k maas falan gibi hurafelere de inanmayin. Oyle olsa Amerika'nin yarisinin acliktan agzi kokmazdi. 6 digit o kadar kolay ulasilabilecek bir mertebe degil.

Haa grafik tasarim degil de IT isi yapiyordur, cilgin kod yaziyordur, CVsi cok saglamdir, herkesin bilmedigi birsey biliyordur, $90-100k ile baslar. Ama bunlar tek tuk.

Ozetle, hatun salliyor. Oraya nasil gittigi bile tartisilir..
  • cooperr  (07.02.22 08:29:54) 
kusura bakma ama bu bakış açısı türkiye'deki eğitim sisteminin en büyük eksiği. öğrencinin vizyonunu çok daraltıyor ve bütün öğrencileri tek bir alan yönlendiriyor. öğrencilerin kafasında sayısal > eşit ağırlık > sözel gibi bir sıralama var. ezber yapmayı eğitim sanıyor öğrenciler. ve sayısal bir alanda değilsen sürünmen gerektiğini düşünüyor. doğal olarak grafik tasarım mezunu birinin iyi para kazanmasını kafasında bir yere oturtamıyor. sözel bölümlerden mezun olup ya da lise mezunu olarak çeşitli alanlarda ne paralar kazanan insanlar var.

medya sektörü bence birçok alana göre daha uluslararası ve yurtdışına kapak atmak için uygun olabilir. ve çok uçuk paralar kazanabilirsin. bu arada grafik tasarım eğitimi üstüne neler eklediğin de önemli. mesela hollywood filmlerindeki görsel efektleri yapan ekipteki insanlar da bu tarz eğitimler aldı. haliyle iyi bir projede ve ekipte çalışan bir tasarımcı ortalama bir mühendisten daha iyi kazanabilir.

ayrıca bir grafik tasarımcı neden bir boğaziçi mezunundan daha fazla kazanmasın? mesela refik anadol ortalama bir bilkent mezunundan daha mı donanımsız?
  • black mamba  (07.02.22 08:44:30) 
black mamba +1

iş hayatı üniversiteye giriş sınavı gibi sıralamalı bir şey değil.
ne boğaziçi mezunları tanıyorum, sadece boğaziçi'nden mezun olabilmiş.
vizyonla eğitim ayrı şeyler üstelik.
diğer yandan, kimin cv'sinde ne olduğunu sadece okuduğu okuldan tahmin yürüterek bilemezsiniz.

reva mı? kabul aldıysa reva demek ki.
başkalarının yaptıklarını takdir de edebilmek lazım diye düşünüyorum.
  • blatta hiberna  (07.02.22 10:23:08) 
meslek ve okul olarak bakmamak lazim +1
bogazici her zaman kapi acamadigi gibi ismi pek olmayan bir yer kapi acabiliyor kisiye bagli olarak.
ama verdigin ornek biraz tuhaf. 25 yasinda. maks 3 yillik deneyimi var ya da liseden beri isi ogrendi bir sekilde 7 yil diyelim. ama adanada yasayan bir kiz. tabi kiz hep adanada mi yasamis o da var ama ben cok donanimli biri oldugunu dusunemedim. nasil gittigi apayri bir muamma zaten. akrabasi falan varsa kolay olmustur anca.
yani bu profilin linkedinden falan teklif almasi ya da bi basvurusuna yanit almasi ve oyle bir parayla ise baslamasi biraz soru isareti.
bunun disinda ben de anlamiyorum bazi gidenleri. ama bu profil benim anlamadiklarimin altinda bana gore.
  • Kittie  (07.02.22 13:48:48) 
grafik tasarımcı derken, düz deneyimsiz tasarımcı değil de Front End Developer dedikleri tasarımla kodu birleştirmiş biriyse belki doğrudur. Diğer türlü vizesine sponsor olur Türkiye'den getirttiklerine inanmam.

Aile şirketi, tanıdık sponsorluğu vb. ile gidip böyle çalışanlar var. Avrupa'ya da bu şekilde "yea dayımın bilmemne şirketi vizeyi ayarlayacak gideceğim" diyen tipler var ama pratikte başarabiliyorlar mı bilmiyorum.

Bu arada Uber yapıp ayda 5-6 bin dolar kazanan gördüm direkt. Çalışana para var orada ama, ne bileyim ABD vatandaşıdır iş bulmuştur okey. Türkiye'den çalışma vizesi/izni alıp gidebilme kısmı sıkıntılı olan şey.

edit: fakat evet, medya ve görsel sanatlar çok evrensel bir iş aslında. Yaptığın iş dünyanın her yerinde anlaşılıp takdir edilebilir. Başarılıysan iş de bulursun.
  • nhk ni youkosu  (07.02.22 14:52:26 ~ 14:54:20) 
[]

Çok Tanımadığınız Birine Doğumgünü Hediyesi

İş yaptığımız bir şirketten, bize çok yardımcı olan bir hanımın iki gün sonra doğumgünü olduğu muhabbeti geçti. Dolayısıyla, bir hediye almak istiyorum ama ne sever vs hiç bilmiyorum. Normalde bir çiçek gönderip geçerdim ama malum 14 şubat, fiyatlar uçuklaşmış. Boşuna normalin iki katı ücreti, güzel olmayan bir çiçeğe vermek istemiyorum.

Şöyle herkesin sevebileceği, çok tanınmayan kişiye ne alınır sizce? Bütçe max 400 civarı...


 
Çiçek gönderip geçebilecekseniz bir önerim olacak.

Bu uçuk fiyatlar dediğiniz online sitelerden gönderilen çiçeklerse eğer, çiçeği online bir platformdan göndermeyin, çevrenizdeki çiçekçilerden gönderin. Güzel bir çiçekçi dükkanı bulun her mahallede olabilen türden. Hem çiçekçiyle konuşur ne istediğinizi anlatırsınız/seçersiniz, hem sevgililer günü zamlarına takılmazsınız, zaten iki gün sonra diyorsunuz, onun trafiğine de takılmazsınız. Hem de düzgün bir hizmet alırsınız bence.
  • nimberjack  (07.02.22 01:27:10) 
adına bağış yapabilirsiniz. kedi köpeği varsa hayvanlarla ilgili derneklere falan. ufak bir sosyal medya incelemesiyle duyarlı olduğu konuları öğrenebilirsiniz.


  • not dark yet  (07.02.22 01:31:03) 
termos alabilirsin. termos, kupa yanına da çikolata kahve tarzı bi şeyler


  • ala09  (07.02.22 13:23:44) 
Dogum gunu disinda bir gun alin derim ben nacizane, tesekkurse amac.


  • gunes123  (07.02.22 14:28:14) 
[]

Erkek Çocuğu Yetiştirme

Arkadaşlar, politik doğrucu olmadan yaklaşırsanız sevinirim, işin ezbere doğrusunu bende biliyorum. Bir erkek çocuğunu empati duygusu yüksek, sevgi dolu vs. yetiştirdiğinizde iyi bir birey katıyoruz topluma. Ama toplum kadınıyla, erkeğiyle kırıyor,eziyor bu insanı. Hırbolar ise her anlamda el ustunde tutuluyor. Ogluma iyilik mi yapmis olacagim diye kafam cok karisiyor. Ozellikle oglu olup benzer ikilemlere dusen var mi merak ediyorum.




 
Empati duygusu yüksek, sevgi dolu olunca kendini ezdiren, çekinik birisi olacak diye bir şey yok ki. Aynı zamanda kendine güvenen, hakkını arayan ve kendisini savunan bir karakteri olabilir pekala. Öyle de olmalı. Başkalarını ezen zorbalar yetiştirmek değil bunun çozümü. Hele hele cinsiyet ayrımı yapmak hiç çözüm değil. Oğlum olacak ama oğlum da olsa kızım da olsa tüm canlılara saygılı, empati kurma becerisi yüksek, kendine güvenen ve kendi kararlarını verebilen, içerisinde yaşadığı topluma faydalı bir birey yetiştirmek olur hedefim. Ezilen insanlar sadece empati kuran, sevgi dolu insanlar değil, genelde ailesi tarafından özgüvenleri zedelenerek yetişmiş kişiler.


  • gmzo  (06.02.22 09:30:42) 
gmzo +1
siz anne misiniz baba mi? bir erkege erkekligi ancak baska bir erkek ogretebilir. bir kadina da kadinligi en iyi anne, olmadi bir baska kadin ogretebilir.
cocugunuzun gelisiminde anlatilariniz, ogutleriniz vs. tabiki onemli ama en onemli ogretim sekli davranislariniz. su ya da bu sekilde sizin davranislarinizi taklit edecek. yerinde ve zamaninda empati ve sevgi gostereceksiniz, yerinde ve zamaninda da agresyon. sonrasinda da cocuga anlatacaksiniz neden bunu yaptiginizi.
  • redlinetheturk  (06.02.22 09:43:15) 
kafanızda bir idealite yaratıp ona göre davranmak yanlış


  • duyurukullanıcısı  (06.02.22 10:02:34) 
Empati duygusu yüksek cocuk zaten yüksek özgüvenlidir. Hirbo çocuğun özgüveni gerçek değildir fostur. O yüzden olabildiğince medeni yetiştirin ancak şuna dikkat edin. Aşırı steril yetistirmeyin. Hayatta türlü türlü insan olduğunu bilsin ve bunlarla tanışma fırsatı bulsun. Hirbolarla da karsilassin gerekirse ezilsin. Ama ezilmemesi gerektiğini, böyle insanlardan uzak durması, güvenmemesi gerektiğini bilsin.


  • westblack  (06.02.22 10:24:36) 
Çevresi de arkadaşları da kendisi gibi olmalıdır.
Siz bu iyiliği yapın en azından.
Yoksa hayat her daim tek taraflı olumlu şekilde ilerlemiyor. Eksiler de olacaktır. Hiç değilse örnek alınacak/gösterilecek biri olsun oğlunuz.

Yalan dolan yapmadan başkalarına yanaşmadan sadece işine olan bağlılığı sebebiyle önceki durumuna kıyasla biraz daha uygun görevlere getirilen insanlar var.
Başkaları ise araya adam koymaya çalışıyor aynı iş için. liyakat ise sıfır.

Çocuk yetiştirirken karşıdaki insanı tanıma amaçlı ona bazı bilgiler de verilmesi taraftarıyım. Hal,yüz şekli, hareket ve beden dili konusunda. Hiç değilse kime yakın olup olmayacağını erkenden öğrenmiş olur.
Yukarıda dendiği gibi aşırı steril yetiştirmekte doğru değil.
İnsanların ya da hayatta olabilecek kötü şeyler ilgili örnekler ve bilgilendirmeler de verilmesi gerekiyor ki az yanılsın daha az hataya düşsün.

Öğretici olarak anne babanın tutumu çok önemli.
Kendine güven konusuna ise az imkanlarla daha güzel işler yapmak ha da başarmak olarak bakıyorum.
Belli marka ürünleri giymek ve kullanmak kendine güvenle bir ilgisi yoktur tamamen taklit etmektir.
  • Erva  (06.02.22 11:05:50) 
siz evrensel doğruya göre yetiştirin, o doğru neredeyse o ülkeye gitsin. Ortadoğudayız diye ortadoğulu yetiştirirseniz buraya adapte olur ama buradaki o sıradan kötü insanlardan biri olur. Ki siz bunları düşünüyorsanız öyle yetiştiremezsiniz zaten. Ne yapacaksınız git şu insanın önüne geç, bağır çağır hakkını sertlikle ara mı diyeceksiniz? Hiç sanmıyorum :D Türkiye'deki genel kitle hiç düşünmeden bunları yapıyor ama.

Burada tek sıkıntı, son zamanlarda düzgün yetişen çocukların bir kısmı Türkiye'deki orman kanunlarına karşı fazla hassas olabiliyorlar. Hem kırılıyorlar, hem atıyorum şu an Isparta'da olan donma olaylarına üzülüyorlar, hayvanların öldürülmesine vb. daha bir çok şeye üzülüp depresyon hatta intihar moduna girebiliyorlar.(bizzat gördüğüm var) Bu tür şeylere karşı ne yazık ki biraz duygusuz, hassas olmayan şekilde yetiştirmek gerekiyor bence. Çünkü bu topraklardan bu tür şeyler eksik olmuyor, olmayacak ve her şeyi değiştiremeyiz.
  • nhk ni youkosu  (06.02.22 11:32:56) 
cevapları okurken 20 yaşında, çocuğu olmayan insanların da tavsiyeler verdiğini göz önünde bulundurun lütfen.

hayatın adil olmadığını, iyinin yanında kötü olduğunu, hayatta her istenilene ulaşamayacağını, herkesin birbirinin üzerine basarak yükselmeye çalıştığını... uygun bir döneminde öğretirsiniz
  • bass solo take one  (06.02.22 12:03:45) 
empati duygusu aşırı yüksek ve sevgi dolu bir birey olarak toplumda hiç de öyle kendimi ezdirmedim, çevrem de aksine hırbo birini değil el üstünde tutmak aralarına bile almaz. bunu da şu an 32 yaşında olup istanbulun varoşlarında büyümüş birisi olarak söylüyorum. benim ailem beni böyle yetiştirdi ama bir yandan da dünyanın çok adil bir yer olmadığını, her zaman kazanamayabileceğimi de aşıladı, yani dediğin gibi hırbo yetiştirmek zorunda değilsin ezilmesin diye. bence bu eziklik dediğin kavram, çocuğu sevgi dolu yetiştirmekten dolayı değil de, bir birey olmasına izin vermeyip her işini ebeveynlerinin hallettiği, sorumluluk alamayan kişilerde daha çok oluyor. bunun sevgiyle alakası yok yani.


  • roket adam  (06.02.22 12:07:11 ~ 12:16:06) 
Hirbolar el ustunde mi tutuluyor gercekten?
Ben cevremde hirbolugu birakin dusuncesiz veya kaba saba tavirlar gosteren bir insanin barindirildigini pek gormedim acikcasi degil ki el ustunde tutulmak. Yani biraz yasanilan cevreyle de alakali bir sey muhtemelen, kimlerle iletisim icinde olunduguyla vs.

Eger bahsettiginiz hirbolar unlu simalar ise onlar zaten uc karakterler ve bir nevi karikaturize edilmis insanlar oldugu icin unluler, sov dunyasi vs. cok ciddiye alinmamali muhtemelen.

Fakat benim asil diyecegim bunlarin hicbiri degil aslinda. Cocugunuzu X sekilde yetistirmeniz o cocugun o sekilde bir insan olacagi anlamina da gelmiyor aslinda. Sizin yetistirirken ogrettiklerinize bakacak, sizin nasil bir insan oldugunuza bakacak, rol modeli olarak gordugu baska insanlar olacak, kendi yasadigi tecrubeleri degerlendirip dunyada olup bitenleri suzgecinden gecirip bunlara dair bir degerlendirme yapip o sekilde bir insan olacak. Tabii ki yetistirilmenin etkisi var ama siz bir nevi gelecegini birebir yazmiyorsunuz ki o cocugun. Ben neredeyse 20 senedir ogretmenlik yapan biri olarak soyleyebilirim, oyle cocuklar ve ebeveynler gordum ki hem olumlu hem olumsuz anlamda 'bu insanlar nasil ayni genleri tasiyor, ayni ailede yasamis olabilirler akil almiyor' diye dusundugum cok oldu.

Bir ebeveyn ve yetiskin insan olarak sizin sorumlulugunuz vizyon sahibi olmak ve cocugunuza da kritik dusunmeyi ogretebilmek bence. Bir kac secenege saplanip kalmasin; aman da gelenek aman da biz boyle gorduk diye baskilanmasin; farkli perspektifleri degerlendirebilsin; mevcut durumlarin okumasini yapabilsin (read the room demek istiyorum aslinda, ne denir bilemedim) vs ona gore zaten cani nasil isterse oyle bir birey olur.
  • sopiro  (06.02.22 12:19:38 ~ 12:20:17) 
doğal bir sosyal bir ortam sağlanırsa zaten kendisini geliştirecektir
hayatı doğru tecrübe etmesi önemli
tatlı dille çözülecek şeyler de var, fiziksel güç göstermek/kullanmak gereken de
  • bir soru sorcam  (06.02.22 22:40:05) 
[]

Pazar günü planımız nedir

Yatmak mı




 
Şu an kahvaltımi bitiyorum 1 gibi spora ardından yüzmeye gidicem


  • sanguine  (06.02.22 10:58:11) 
Valla plan falan yok büyük ihtimal "ne ara bitti hafta sonu" diye hayıflanmakla geçiririm günü.


  • j r r tolkien hayrani  (06.02.22 11:32:50) 
ders çalışmak.


  • rakicandir  (06.02.22 11:36:04) 
bime gitcem, çöp atcam, perdesiz bass kaydı yapıcam.


  • killerbee  (06.02.22 11:37:19) 
hastayim, o yuzden sabahtan aksama kadar mac izlicem. gerci hasta degilken de farkli bir sey yapmiyorum ama olsun


  • der meister  (06.02.22 11:39:12) 
Popomu kaldırabilirsem temizlik yapacağım.


  • peki madem  (06.02.22 11:54:14) 
ikea gezmesi


  • ala09  (06.02.22 13:04:26) 
tez için gerekli belgeleri okuyacağım. akşam bir film izlerim. arada da alış verişe çıkarım belki.


  • Mossy  (06.02.22 13:11:35) 
yatmaktan başka çarem yok. covid pozitifim. dizi/film izlerim herhalde. daha başka neler yapabilirim diye düşüneceğim.


  • bitchesaintshit  (06.02.22 13:20:43 ~ 13:38:38) 
Erken kalkıp kahvaltı eşliğinde online eğitim
Eğitim bitti uyku
Şimdi dev bir temizlik yapmam gerekiyor ama yatıyorum
  • megalomaniac  (06.02.22 14:27:18) 
Yatmak istemiyorum ama yatıyorum. Gaza gelemedim


  • ikikerekac  (06.02.22 14:49:22) 
[]

Öleceğiniz zamanı bilseniz şu an yapmadığınız neyi yapardınız

Mesela sigara içmek isteyip uzun dönemli zararlarından dolayı içmeyen biriyim ama yakında öleceğimi bilsem içerdim. Belki yarın bir gün öleceğim ama bunu bilmediğimden istediğimi yaşayamıyorum. Bu benim sinirimi bozan bir örnekti. Sizde ne var?




 
Zamanı biliyoruz ama yakında mı ölüyoruz yoksa daha çok mu var o da önemli.
Ben prezervatifsiz seks yapardım, hastalığıydı çocuğuydu dert etmeden.

  • baba jo  (06.02.22 03:04:55) 
iste tam da o yuzden hayati dolu dolu yasamaya bak, erteleme hicbir seyi. ana odaklan. bununla ilgili okumalar yapmak istiyorsan sunlara bak:

(bkz: mihaly csikszentmihalyi) - (bkz: flow)
(bkz: Thich Nhat Hanh)

soruna cevap olarak: kesinlikle gezebildigim kadar ulkeyi gezerdim.
  • baldur69  (06.02.22 03:13:59 ~ 03:14:23) 
2-3 yılım kaldıysa her şeyi satıp turist vizesiyle ABD'ye gider kalan ömrümü orda geçirirmeye çalışırdım. 6 ay bir şey diyemiyorlar zaten. Sonrasında yakalanıp sınır dışı edilmek (o da kolay değil gerçi) umrumda olmaz. Bu kez başka bir ülkeye gidip orda devam etmeyi düşünürdüm yakalanırsam.


  • himmet dayi  (06.02.22 06:43:08) 
Çok saçma ama öleceğimi bildiğim için yapacağım hiç bi şeyin tadını çıkaramazdım gibi geliyor, bir de ‘ulan bir de ölmezsem’ düşüncesi de olurdu, o sebeple himmet dayı gibi kaçak olmayı ya da ne bileyim çılgınca harcama yapmayı falan göze alamazdım sanki. Oldum olası ne zaman öleceğimizi bilmiyor olmanın süper olduğunu düşünmüşümdür:)


  •   (06.02.22 06:49:35) 
başka yerleri gezmeye para yok ama olabildiğince adrenalin salgılatan sporlar denerdim.
önüme gelen her beğendiğim kişiye açılırdım, yatardım. sevdiğim tüm herkese onların en sevdiğim özelliklerini sıraladığım ve iyi dileklerimi sunduğum mesajlar atardım...

bonus: linkedindeki tüm "öv beni" temalı postlara "nobody cares" yazardım.
  • rallied  (06.02.22 06:50:24 ~ 06:50:34) 
Ne yapacagimi sasirir bunalima girer oylece kalakalir olumu beklerdim. Olecegim zamani bilecekken hicbir seyden tat alamam.


  • stavro  (06.02.22 09:20:07) 
Daha çok ibadet ederdim sanırım


  • etna  (06.02.22 09:46:21) 
Şu an yapmadığım şeyler ne zaman öleceğimi bilmemekten çok maddi yetersizlikle alakalı. O yüzden hiçbir şey değişmezdi. Ölüm sebepli ertelediğim ya da yapmadığım bir şeyim yok.


  • akhenaten  (06.02.22 10:11:24) 
bir suru sey var aklima gelen ama ilk once istifa ederdim sanirim. bi de profesyonellikten cikip yillardir icimde biriktirdigim heerr seyi rahatca soylerdim patronla ekurisinin yuzlerine.


  • in vino veritas  (06.02.22 10:26:42) 
Valla cidden ne kadar vaktin kaldığı da önemli. Atıyorum hemen bu gece öleceğimi biliyorsam öyle gerilimli gerilimli beklemek yerine hayatta yapmam dediğim şeyi yapar intihar ederdim. Gerek yok öyle birkaç saat daha işi uzatıp, tat almadan beklemenin.

Yok 50 yıl sonra öleceksem de aynen devam ederdim. 2-3 yıl varsa da her şeyi bırakıp gider bir dünya turuna çıkardım.
  • j r r tolkien hayrani  (06.02.22 12:30:36) 
[]

Abartıyor muyum?

Hamileyim ve her an doğum başlayabilir. Son 2 aydır eşimle kendimizi izole ediyoruz coronadan ötürü. Mümkün olduğunca dışarı çıkmıyoruz ve kimseyle görüşmüyoruz. Sadece geç saatlerde markete veya doktora gidiyoruz. Aşılıyım ama covid erken doğuma ve bebek ölümlerine neden olabiliyor. O dönemi atlattık ama şimdi de covid olursam eşim benimle doğuma giremeyebilir ve kendisine ihtiyacım var.

Ayrıca da yaşadığım yerde rs virüsü salgını var ve yenidoğanların ölümüne neden oluyor. Bebek yoğunbakımları son 2-3 aydır rs virüsü kapan bebeklerle dolu. Normalde çocukları ve yetişkinleri etkilemeyen bir virüs.

Bu yüzden yakınlarımıza, hadi doğur da mıncıralım diyenlere ilk 1-2 ay sezon geçene kadar görüşemeyebilirz diyorum ve anlatıyorum sebebini. Ama insanlar benim aşırı negatif ve pimpirkli olduğumu söylüyor. Bebeğim de hafta olarak geriden geliyor ve muhtemelen kilosu düşük olacak.

Abartıyor muyum? Bebeğimin güvenliğini düşünmem kötü mü? Elbette her şeyi kontrol edemem ama alabildiğim önlemi almak istemem yanlış mı?

 
bana abarti geldi. guvenlik saglamak degil de ogrenilmis panik hali gibi. yani peki dogumdan 2 ay sonra ne degisecek?
akisina birakmalisin. soyle dusun; o aksam gittigin doktor, gunduz bir suru muhtemel okumus etmis hamileye de bakiyor.

  • Kittie  (05.02.22 23:57:25) 
@kittie, doğumdan sonra şu değişecek: rs sezonu ilkbahar geldiği için bitmiş olacak, bebek de 2 aylık olduğundan ve yenidoğan faslını atlattığı için ölüm riski azalacak.


  • depresyon hirkasi  (06.02.22 00:00:17) 
Bence haklısın


  • pembe mezarlık  (06.02.22 00:07:08) 
Bu arada cümleyi yanlış kurmuşum. Akşam markete, normal saatlerde de randevumuz varsa doktora gidiyoruz.
Yaşadığımız ülkede maske zorunluluğu yok ve toplu taşıma kullanıyoruz.

  • depresyon hirkasi  (06.02.22 00:07:50) 
Dünyanin en savunmasiz varliklarindan birini korumak icin alinacak onlemler bana abarti gelmiyor. Covid olmasa da yeni dogmus bir bebegin yabancilar tarafindan mincirilmasi vs de bana dogru gelmiyor zaten. Iciniz nasil rahat edecekse oyle yapin, virus kapma ihtimali cok sakinsaniz bile var ama kendinizi suclamanizin onune gecmis olursunuz. Bebeginize saglikla kavusursunuz umarim.


  • south park in kapusonlu uyesi  (06.02.22 00:19:36) 
"hadi doğur da mıncıralım diyenlere ilk 1-2 ay sezon geçene kadar görüşemeyebilirz"

Bu kısım çok doğru. Yenidoğan ilk haftalarda yabancıya maruz kalmamalı anne baba dışında. O açıdan bizim kültürümüzde olan kırkı çıkmak uygulamasını mantıklı buluyorum. 2 ay sonra severler, nolacak.

Hekim olarak belirtmek isterim ki aşırı bir ihmal olmadığı müddetçe bu kadar ince düşünmeye gerek yok gene de, bebeğinizin başına bir aksilik gelme ihtimali düşündüğünüzden çok çok daha düşük :) kaldı ki bebeğiniz mikroba da maruz kalmalı ki bağışıklığı oluşsun.
  • art pepper  (06.02.22 00:24:30) 
Abartmıyorsun, pandemi döneminde bebeği olan 2 yakın arkadaşımla da hepimiz aşılı ve dikkat eder durumda olmamıza rağmen görüşmedik. Bebeğe altın takamadık düşün yani :) Ha görüştük ha görüşücez açıldık kapandık derken çocuklar yürümeye başladı :)

Buradaki kitleye sorunca genel cevap "abartıyor" çıkabilir çünkü yaş ortalaması 25 :) Benim açtığım benzer bir duyuruya gelen ağırlıklı cevap "Pandemi diye değişen bişe yok yea, maskeyi takıyoz, eskisi gibi takılıyoz" gibiydi :)
  • dreamnesiac  (06.02.22 00:28:25) 
Bi de bu bebek "mıncırma" olayından ailecek covid olan bir arkadaşım var. Hasta olunca yalnızsınız, mıncıranlar geçmiş olsun diyebilirler ancak.


  • dreamnesiac  (06.02.22 00:30:31) 
@art pepper tabii ki virüs zart zurt bulacağı varsa buluyor, ona yapacak bir şey yok. :) onu hiçbir şekilde kontrol edemeyeceğimin farkındayım ki fazlası kontrol manyaklığına girer elbette. Rsv özelinde kıllanıyorum daha çok, çünkü bildiğin salgın var ve infant ölümlerine neden oluyor. Kimse yeni doğan çocuğunu yoğun bakımda nefes almaya çalışırken can çekiştiğini görmek istemez


  • depresyon hirkasi  (06.02.22 00:30:50) 
abartıyorsun. benim oğlum da pandemide doğdu. herkesin kucağına veriyoruz sevsin diye. gelenimiz gidenimiz bitmiyor. bunu özellikle istiyoruz, yani başkalarıyla etkileşimde olmasını. toplu taşımaya bile sokuyoruz. canavar gibi eleman.


  • mermize  (06.02.22 00:34:12) 
Valla acikcasi dogur da minciralim diyen birisine 'ilk 1-2 ay gorusemeyebiliriz' diyen birisi bana cok itici gelirdi. O 'dogur da minciralim' ifadesi zaten daha cok oylesine ve karsi tarafi iyi hissettirmek icin soylenmis ifadelerdir bana gore cunku yeni dogmus bebekler cok cirkin oluyor, degil mincirmak insanin sevesi bile gelmiyor :D Hal boyleyken kisinin bunu ciddiye alip da '1-2 ay sizle gorusmeyiz' tarzi cevabi insani direkt sogutur.


  • j r r tolkien hayrani  (06.02.22 00:34:22) 
@ j r r tolkien hayrani bunu diyen yakınlarım literally yapmak istiyor bunu, onun için itici görünmek mi güvenlik mi diye tartıya koyduğunda itici görünmek çok umrumda olmuyor açıkçası.

@mermize nasıl düşündüğünü anlıyorum da bazı virüsler öyle sandığın gibi maruz kalsın güçlensin şeklinde çalışmıyor, yenidoğanlar özelinde söylüyorum bunu. Fikir vermesi açısından:
(git: www.memorial.com.tr:~:text=RSV%20%C3%B6zellikle%20yeni%20do%C4%9Fan%20ve,bron%C5%9Fit%20veya%20zat%C3%BCrreye%20yol%20a%C3%A7ar.)
  • depresyon hirkasi  (06.02.22 00:39:34 ~ 00:43:36) 
Bana abartı geldi.


  • damladamla  (06.02.22 00:40:37) 
yakın aşamalardayız hamilelikte, biz de elimizden geldiğince covid konusunda dikkat ediyoruz ama kendimizi tamamen kapatıp izole etmedik. sizden biraz daha rahat davranıyoruz yani ama yine de dışarıyla temasımızı çekebileceğimiz bir minimuma çektik. bir tanıdığım yakın zamanda covid+ olarak doğum yaptı, çok strese girdi üzüldü ama şu an bildiğim kadarıyla her şey yolunda gitti ve sağlıkları yerinde. sonuçta ben de bu durumu ve süreci böyle karantinalı, yalnız yaşamak istemem o yüzden dikkat ediyoruz olduğunca. mümkün olduğunca tedbirli davranmayı paranoyaklık olarak niteleyeni de sallamam yani.

bence alabildiğiniz önlemi almak istemekte çok haklısınız, kimse de buna karışamaz açıkçası. covid dönemi ya da başka bir salgın olmasa bile ilk bir iki ay zaten dürtmemek gerekiyor bebekleri de aileleri de. toplumsal olarak "ay doğsa da mıncırsak" demek normal kabul edilmiş diye biz de normal kabul etmek zorunda değiliz. çok mıncırmak isteyen gidip yavru kedi falan mıncırabilir. dediğim gibi olay sadece sağlıksal da değil, psikolojik olarak da insanları darlamamak gerekiyor, orada bebekle bağ kurmaya çalışan, düzensizlik içinde bir anne baba var, ne bileyim özgürce evinde dolanıp emzirmeye çalışan falan bir anne var, bu insanların biraz kendi halinde kalması lazım önce.

covid yokken bile biz yeni bebeği olan arkadaşlarımıza mümkün olduğunca az giderdik. hele bebekle kıyafetinin üstünden ayağına falan dokunmak dışında çok temas etmezdim bile ben. türlü türlü başka hassasiyetleri de olabiliyor bebeklerin sonuçta. annesi babası ne zaman rahat eder de bırakırsa o zaman mıncırılır bebek.

ezcümle, insanların ne dediğini umursamayın. stres bozukluğu yaşayacak kadar da kaygılanmayın tabii, o zaman da size yazık, her şeyi kontrol edemiyoruz, covid bulaşması gibi (bazen ne kadar da korunsanız gelip bulabiliyor). öyle bir şey olursa da kendinizi falan suçlamayın yani, sakin olun. ama sınırlarınızı çizmek en büyük hakkınız, çizebilirsiniz. bebeğiniz o insanların sorumluluğunda değil, ebeveynleri olarak sizin sorumluluğunuzda. kararları da siz verirsiniz. çizmek istediğiniz sınır da zaten çok büyük bir şey değil, altı üstü bir süre gelmeyin diyorsunuz insanlara. buna anlayış göstermeyeceklerse de kendileri bilirler.
  • nimberjack  (06.02.22 00:50:26) 
Bebek biraz kendine gelene kadar çıkarmayabilirsiniz ama kaygınız fazla. Afrika'da bir ülkede yaşamıyorsanız bu kadar korkmanıza gerek yok. Bahsettiğiniz virüs için de mutlaka belirlenmiş bir tedavi yolu vardır. Covid için ilaç tedavisi bile yok. Hastalık ilerlemediyse Parol ile atlatmanızı bekliyorlar. İki aşıya rağmen büyük ihtimalle Covid geçirdim. O kadar da ağır değil. Bundan daha ağır gripler geçirmiştim. Bunlar felaket değil. Aşırı olumsuz olduğunuz doğru.


  • dissendium  (06.02.22 01:04:44) 
şunu söylemeye geldim, benim bebeğim için de geriden takip ediyor, kg düşük dedi doktorlar. tehlikeli gördükleri için 8 ayda doğuma aldılar ve aylarca geriden takip ediyor, 2 kg doğacak dedikleri bebek 3.2 kg dünyaya geldi.
ayrıca bebeğim birkaç aylıkken covid oldum, tek başıma bakıyordum. hiçbir şey olmadı, iyileştik ve geçti.

stres yapma, boşver. şu an olsa rahatıma bakardım :) tecrübe işte.
  • deartheodosia  (06.02.22 01:05:04) 
ayrıca bebek doğduğunda her şey o kadar yorucu oluyor ki (ben öyle hissetmiştim en azından) eve gelen ziyaretçiler insanı çok rahatlatıyor, mutlu ediyor. yine de istemezseniz vakti geldiğinde yorgunuz/rahatsızız/şu an müsait değiliz gibi anlık bahanelerle de geçiştirilebilir.


  • deartheodosia  (06.02.22 01:16:07) 
Zerre abartı yok, %100 haklısınız. Şahsen çocuk yapmayı doğru bulmuyorum, antinatalistim ama o aşama geçilmiş zaten, bundan sonra ebeveynler dahil herkesin mutluluğu ikinci planda, çocuğun sağlığı birinci planda olmalı. Bunu düşünemeyip iki mıncıklayacak diye çocuğu riske atmayı göze alan insanların sizi pimpirikli bulması bir şey ifade etmiyor. Sonuçta yokluktan bir canlı meydana getiriyorsunuz ve onu elinizden geldiğince koruma yükümlülüğünüz var, bunu yerine getirmeye çalışıyorsunuz.


  • signore  (06.02.22 03:38:47) 
Bence abartı değil öncelikle. Biz de mart sonunda bekliyoruz bebeğimizi, biraz daha rahat davranıyoruz ama yine de abartı gelmedi.

Ayrıca bebeğin anne-babası olarak siz bu kararları aldıktan sonra başkalarına söz hakkı düşmez. Kuralları siz koyacaksınız bebeğiniz için başkası değil, içiniz rahat olsun. "Gelsin de mıncıralım" diyen kişiye de elbette sınırlarınızı göstermek için böyle bir cevap vereceksiniz. Bana söylense itici filan bulmam. Türk toplumu ne sınırdan anlıyor ne saygıdan ne kuraldan. Buradaki cevaplara hiç bakmayın o yüzden.
  • gmzo  (06.02.22 05:59:20) 
Bana gayet makul geldi, bebeğinizi korumak istemeniz çok normal ayrıca abartı bile olsa diğer insanlar bu isteğinize saygı göstermek durumunda, her bakımdan hassas bir dönem,başlı başına hamilelik zorken salgının ortasında hamilelik çok daha zor olmalı, siz bunca zaman beklemişsiniz, endişeleriniz yersiz bile olsa (ben yersiz olduğunu düşünmedim) diğer insanlar da bi süre bekleyiversinler.

Diğer taraftan yakınlarınız sizi kendinize zarar verecek bir endişe hali içinde görüyorlar ve uyarmak istiyorlarsa onlara da kulak vermek lazım. Bahsettiğiniz yenidoğan salgını hakkında hiç bir fikre sahip değilim, o nedenle işin bu tarafını da düşünmek istedim ama ‘yolda yürürken kafama saksı düşerse’ türünde bir korku değilse yaşadığınız bir süre korumacı davranmaktan kimseye zarar gelmez.
  •   (06.02.22 06:42:45) 
Ortada pandemi yokken bile "bebek mıncırmak" yasaklanmalıyken yokmuş gibi davrananlara ben hayret ediyorum. Biz hala arkadaşlarımla açık havada görüşüyoruz, işyerine ender gidip çoğunlukla evden çalışıyoruz. Çocuklar okuldan geldiklerinde doğru banyoya girip yıkanıyorlar. Olmadık, ama olmayacağız diye bir şey yok. 90 yaşında babam 80-85 yaşında kvalide-kpeder var. Onların hayatıyla mı oynayayım? Bazıları hakikaten çok hafif geçiriyor, ama bazıları hastanelik oluyor, bazıları da ölüyor. Neden canımdan kıymetlisini riske atayım? Başka biri bu riski alıyorsa kendisi bilir. Bunu düşünemeyecek insanla işim yok benim. Daha dün arkadaşlar arasında acilde yer bulabilmek için doktor tanıdık soruşturuyorlardı. Pandemi öncesinde bile 40'ı geçmeden gelmeyin diye konuşulurdu. Hadi o zaman pimpirik deyin ama bir pandemi gerçeği var ortada.


  • SiyamkedisiZorro  (07.02.22 17:01:16) 
SiyamkedisiZorro +1

tabii ki bazı durumlarda rahat olunmalı ama tedbir almak gerekirken rahat olmak da biraz cehalet bana göre.
pandemi dışında yaşadığınız yerde rs virüsü salgını da varmış.
tedbirli olmak istemeniz gayet normal bence.
  • blatta hiberna  (07.02.22 17:37:06) 
abartmıyorsun haklısın.
www.hurriyet.com.tr

  • sizofren06  (08.02.22 10:13:29) 
[]

vapurda beni tanımayan eski arkadaş

maskeler vardı bende emin olamadım hatta 3-4 saat düşündüm falan hal hareketleri falan

sırada neredeyse beraber bekledik
geldi bir ön sırama oturdu arkası dönük

tanımamış olabilme olasılığı kaç? baya üzüldüm ya görmezden geldiyse 6 ay falan dipdibeydik sonra kesildi birden sebepsiz yere.

 
tanımamış olabilme olasılığı %87,13


  • himmet dayi  (05.02.22 20:56:34) 
E sen de tanımamışsin ki?.emin değilsin.
Himmet+1

  • kisa  (05.02.22 21:00:24) 
Gecen gun yanina oturan tanidigi maske+gozluk kombosu yuzunden tanimayan birisi olarak cevaplarsam bence olasilik %89.14159265 diyorum.


  • j r r tolkien hayrani  (05.02.22 21:03:45 ~ 21:04:27) 
gecen atm sirasinda birini bir arkadasima benzettim. o selam X naber falan dedim. o da iyiyim sagol ama taniyamadim dedi. insan insana benzermis derler ya o hesap meger arkadasim degilmis. maske kapson falan da tanimayi zorlastiriyor.

benim sana oranim %79,14
  • exlibris  (05.02.22 21:19:02) 
tanıyamama ihtimali yüksek.


  • marul hirsizi  (05.02.22 21:20:21) 
aslında başta sallamadım sonra 4-5 saat muhabbet ederiz diyen arkadaşım da 30dk içinde beni sallayınca dıral dedenin düdüğü gibi kaldım ortalıkta

yolda bir kaç kişiyi daha benzettim

o ara kafaya taktım işte.
  • duyurukullanıcısı  (05.02.22 21:37:15) 
Ben de bir kere bir mekanda boylr bir tanıdığa benzettim birini uzaktan. O değildir dedim sadece biraz andırıyordu o degol gibiydi. Sonra mekandan çıkarken otoparkta arabasini gordum plakayi tanidim, meger oymus harbiden. Yani tanımayabiliyor insan.


  • stavro  (05.02.22 21:37:40) 
Tanımamış da olabilir, konuşmak istememiş de olabilir. Çok da şey etmemek lazım. Ben olsam müzik dinlemek isterim konuşmak yerine.


  • jazzabel  (05.02.22 22:43:06) 
[]

sorunlu ilişkimsi :(

selam. gerçekten sevdiğim biri var. 3 yıllık bir ilişki. kendisi ise bir kere söylemesi dışında bana bunu düşündürtecek bir hareket yapmadı hiç. kendini gizleyen, sert biri. çoğu zaman buna bağlamak istiyorum ama bazen moralim çok bozuluyor.

bunları bana düşündüren bazı şeyleri yazıyorum. ortak arkadaşlarımızla buluşur, bana haber bile vermez. hep birlikte takıldığımız insanlar. birlikte yer içer gezerler ve beni aramaz bile. sevgilim dediğiniz kişi yapınca insan üzülüyor. hadi beni çağırmıyor diyelim. o sırada mesajlaşıyoruz, onlarla buluşunca mesajlaşmayı kesiyor. gece eve gelince cevap veriyor mesajıma. sonra başkasından öğreniyorum onlarla olduğunu.

ağzından güzel bir söz çok zor çıkıyor. bir kere güzelsin demişti sanırım (?) bu kelimesini hatırlıyorum çünkü başka bir iltifatı olmadı. hiç konuşmadan, mesaj atmadan, yüz yüze görüşmeden 1 hafta geçirebiliyor. sonra gelip kendisi bir mesaj atıyor, buluşalım diyor, ama bir hafta sanki hiç aklına gelmemişim gibi davranabiliyor. benim hemcinsim olan arkadaşlarıyla bana davranışları arasında neredeyse bir fark göremiyorum. hatta bazen onlara daha samimi davranıyormuş gibi geliyor.

doğum günü dahil hiçbir özel günde bir hediye almışlığı yoktur. büyük, küçük, maddi, manevi bir hediye olmadı daha önce (ben alıyorum). bir şeye sinirlendiğinde hiç düşünmez bağırır çağırır, küfretmez ama hakaret edebilir. özür dilemez. moralim bozuk dersin, neden? diye sormaz. hastayım dersin, sonraki günler iyileşip iyileşmediğini merak etmez. unutmuştur muhtemelen.

rahatsız olduğum şeyleri anlatmayı denedim ama kişiliğini değiştirmeye çalıştığımı hissedip bıraktım. açıklaması "ben böyle biriyim" oldu çünkü. bu arada benim de yanlışlarım vardır illa ki. tek yanlış davranan o demiyorum kesinlikle. bu özelliklere karşılıklı katlanmak mı gerekir, ilişki böyle bir şey midir? ben ilgi budalalılığı mı yapıyorum? çok mu beklenti içindeyim, bana göre bir insan olmadığını düşünerek yolları ayırmak mı lazım, yoksa şımarık mı davranıyorum?

yaşlar 25 üstü. uzun oldu kusura bakmayın, fikirlerinize ihtiyacım var. teşekkür ederim şimdiden...

 
Duyarsiz, sorumsuz, kustah, ve sevgili olmayi beceremeyen biriyle birliktesiniz gibi. Bence hicbir ask, seks, sosyallik, potansiyel, vs boyle bir odunlugu cekmeyi gerektirecek kadar iyi olamaz.


  • sopiro  (05.02.22 05:18:44) 
cok sey yazilir da once sunu duyalim: neden gercekten seviyorsunuz bu kisiyi?


  • robokot  (05.02.22 05:44:05) 
3 yıl böyle mi geçti gerçekten. okurken üzüldüm. anlattıklarına bakılırsa seni sevdiğini düşünmüyorum. senin sevgin bir saplantı haline gelmiş gibi. tabi sevebilirsin. kimse bir şey diyemez. ama mutlu değilsen ayrılmayı düşünmeye başla. genç yaştasın daha bir çok insan tanıyacaksın. ve bence çok mutlu olacağın ilişkilerin olabilecekken birine bu kadar fazla takılman olası mutlu ilişkilerini de kaçırdığın anlamına geliyor. bir de böyle düşünmelisin.


  • olkol  (05.02.22 07:50:21) 
1 hafta hiç mesaj atmayip döndüğünde, yeni biriyle karsisina cikip "ay ben seni unutmusum yeaa" demedigin için suçun çoğunu sende buldum. Oturuma ara veriyorum


  • abuzer  (05.02.22 08:16:40 ~ 08:43:41) 
Yukarıdakiler +1

Böyle ilişki olmaz. Bunun ilgi budalalığı ile uzaktan yakından ilgisi yok. Bu yaşadıklarınız bir ilişkiden beklenmesi gereken asgari şeylerin çok çok altında.
  • himmet dayi  (05.02.22 08:45:15) 
Bir kere yasadigin hayatin 3 senesi boyle gecirdigin icin oncelikle tebrikler.

Sonra yukardakiler +1
  • kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili  (05.02.22 09:56:04) 
Hangi ilişki? Ortada ne bir ilişkimsi ne de ilişki var.

Size paspas muamelesi eden, değersiz hissettiren birini çok sevdiğinizi ve bunun üç yıldır sürdürdüğünü söylüyorsunuz. Lütfen uzman desteği alın. Size bunların yapılmasına siz izin veriyorsunuz. Sebeplerini bulmalı ve mümkün olduğunca çözmelisiniz. Yoksa hayatınızı böyle tiplerle heba edersiniz. Çok gençsiniz daha, kendinize bunu yapmayın...
  • Phoebe  (05.02.22 10:30:24) 
Bu tarz sorularda pek yorum yapmam genelde fakat dayanamadım. Böyle bir ilişki formatı olamaz, gençliğinize yazık. Odunluk değil bu arada bu bambaşka bir seviye. Yalnız siz de özdeğerinizin farkında değilsiniz ki koca 3 sene boyunca böyle bir modele katlanabilmişsiniz, kendi değerinizin farkında varın ve ayrılın.

Yalnızlığımız da o kadar korkunç değildir belki.
  • msb  (05.02.22 11:05:49) 
Bir ilişkiniz olduğuna emin misiniz?


  • naksidil  (05.02.22 11:27:33) 
beğendiğin, ulaşamadığın, başkasına cesaret edemediğin için soruları?

karakteri, davranışları senin beklentilerini karşılamıyorsa kendine eziyet etmenin anlamı yok
günahını almayalım ama yapmadıklarını aşık olduğu için biri için yapar muhtemelen
  • bir soru sorcam  (05.02.22 11:34:09) 
Sende maalesef sana ilgi göstermeyen birini sevme durumu oluşmuş. O bi türlü sana istediğini vermediği için sen de kovalıyorsun gibi. Bir çeşit kaçan kovalanır. Sendeki bu sevme hissi bence bu kovalama durumunun yanılsaması.

Biraz mantıklı düşün lütfen. Bu yaşadığın şey ilişki değil. Size ilgi sevgi vermeyi bırak koklatmıyor bile. Şu senelerinize yazık etmeniz yetmiyor gibi psikolojiniz ve ilişki yaşayış şeklini, kendinize verdiğiniz değer ve önem de zor düzelecek şekilde etkileniyordur. Bu anlattıklarınız baya işkence gibi.
  • zimbirik  (05.02.22 11:40:31 ~ 11:42:53) 
bu özelliklere karşılıklı katlanmak mı gerekir? Hayır.
ilişki böyle bir şey midir? Hayır.
ben ilgi budalalılığı mı yapıyorum? Hayır.
çok mu beklenti içindeyim? Hayır.
bana göre bir insan olmadığını düşünerek yolları ayırmak mı lazım? Evet.
yoksa şımarık mı davranıyorum? Hayır.

Bu insan değişmeyecek, en azından size karşı değişmeyecek. Belki bir gün başka birinin peşinde koşup çiçeklerle yemeklerle şımartır ama size karşı değişmeyecek çünkü umursamıyor ya da sevmiyor. Siz seviyorsunuz ama aranızda ilişki var mı, varsa bundan kendisinin de haberi var mı?

Hayatınızın geri kalanını böyle bir adamla, böyle bir ilişkiyle(?) geçirmek istemeyeceğinize eminim.
  • kobuzchu kiz  (05.02.22 13:57:15) 
oha yane. 17 yasinda kacarak evlenen profilden ne farkin var hem saygi, deger gormuyosun hem "gercekten seviyosun" sanki mecburmussun gibi. terkedilmeyi mi bekliyosun? birak sevgiliyi arkadasi bile degilsin bu kisinin. adam sevgili yapsa "aldatildim" diyeceksin ama no dostum


  • ala09  (05.02.22 13:58:31) 
Msb +1

İlgi budalalığı veya şımarıklık ile ilgisi yok ilişki namına hiçbir şey görmemişsin elemandan.
  • uvbray  (05.02.22 14:01:27 ~ 14:03:42) 
Ne olur kendine bi iyilik yap bu adamı bırak.sana ben böyleyim vs diyor ama istediğinde inan bi kız için bi sürü jest yapacaktır.
Seni çok sevecek, seni çok şımartacak, seni çok mutlu edecek başka erkeklere şans ver ne olur

  • photo85  (05.02.22 19:12:31) 
[]

Otuzundan sonra saç uzatan erkek!

selam.

otuzundan sonra saç uzatan erkeklere ne tavsiye verirsiniz?

bugüne kadar saçımı çoğunlukla üç numara ya da bir tık uzun olacak şekilde kullandım. fakat şöyle ki, saçlarım ufaktan seyrelir gibi oldu ve şimdi de bayağı bayağı kel kalır mıyım korkusu sardı. sonra da, ulan kel kalmadan şu saçları bir uzatayım bakalım dedim.

anlayacağınız, saçlarımı bir süredir uzatıyorum. hoşuma da gitmedi değil. allah vergisi bir yakışıklılığım olmadığı için, saçlar da hafif uzayınca, "fena değilmişim be" diye gazlıyorum kendimi. :)

lakin sorun şu: sabah kalkıp saçını taramak da, şekil vermek de, duştan sonra kurutmak da dert. en ufak rüzgarda kabarıp gözüne falan kaçması da ayrı bir dert.

aslında biraz bunaldım da, lütfen bana saçlarımı kesmemek için bahane verin.

bir de... acaba otuz yaş sendromuna mı girdim yav? birden saç uzatma isteği vs. gerçi kendimi otuz yaşında da hissetmiyorum ama bilemedim.

 
saçım olsa da uzatsam


  • selam  (04.02.22 21:21:25) 
ben 30 yaşında uzattım süper oldu valla. herkes çok beğendi. içinden ne geliyorsa onu yap bence.


  • roket adam  (04.02.22 21:27:16) 
30 değil de 40'ta falan belki bu dediğin sendrom olabilir. Ben de uzatıyorum. Başka ne zaman uzaticaz


  • olaylar olaylar  (04.02.22 21:34:14) 
31 yaşındayım, ben de aynı şekilde en çok iki ayda bir berbere gittim. Hazır pandemi de girince o saç uzatırken geçen korkunç dönemi evde geçirdim çoğunlukla. Yaza kadar toplayacak kıvama gelir herhalde şu an kış avantajı olarak bere ile idare ediyorum evde dahi :)

Beni de bunaltıyor bazen ama idare ediliyor madem bir heves girdin bu işe dayan dostum sonucu beğenmezsen kestirirsin yine. Yazın daha çok dert oluyor çünkü.
  • chicha_v2  (04.02.22 21:44:34) 
ben erkeklerin niye kisa sac takildigini anlamiyorum dertse dert her guzel seyin zorlugu oluyor arada bakim seyleri sur. surekli tarama zaten o cirkinlestirir.
bunaldigin icin soyleyecegim sey uzun sacin en zor kismi uzatma surecindeki bicimsizlik ve sen onu gecmissin. ince lastiklerle toplayabildigin yeri topla sikilinca, tac bulundur. ruzgarda gelmesi rahatsiz ediyosa bere kullanabilirsin.
yakisikliligin bedeli sac kurutmak, taramak falan olsun ya. derdini sevdim :)
  • ala09  (04.02.22 22:04:16) 
[]

heyecan duygusunu sıklıkla yaşayanınız var mı?

coşku duygusunu sıklıkla yaşayabilen?

hayatımda coşku heyecan yok resmen yahu hemde cok uzun zamandır. bir tek yemek konusunda var, mesela fondü ya da hamburger yemeye gitsem falan oluyor onu da kilo almamak için yiyemiyorum. bütün aktiviteler eh fena değil tadında yaşanıyor, arkadaslarıma bakıyorum hepsi mutsuz.

günlerce düşündüm nasıl arıtırırım coşkuyu nasıl getirirm hayatıma, elimdeki imkanlarla bulamıyorum çözüm.
sizde nasıl durumlar?

 
abi bu aslında biraz kişilik meselesi ve açıkçası hayatında coşku olmamasının kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. ben özellikle spor konusunda çok coşkulu, çocuk gibi hevesli bir insanım ama tanıdıklarıma hayatı zindan ederim sürekli mızıldanarak, depresif olarak vs... ben misal f1 yarışının olduğu pazar günleri uyanıp duvarları filan öpecek hale geliyorum, dünyanın en enerjik ve mutlu insanı oluyorum. benzer şekilde güzel maç filan varsa... ama genel olarak baktığında aslında "gerçek coşkunun yokluğundan dolayı coşkuyu beni doğrudan ilgilendirmeyen şeylerde" bulduğumu söyleyebilirsin.

o yüzden coşku bulma kaygısı olmaksızın hoşuna giden ya da gideceğini düşündüğün şeyleri yapmaya çalış derim. git ye hamburgeri mesela, aynı gün başka bir şeyden ya da öğününden kısarsın, bitti gitti... olmadı iki gün. bir hamburgerden kilo alınmaz. bunu genele yansıtmak istemem tabii ama eğer genel olarak böyle düşünüyorsan bazı şeylere çok temkinli yaklaştığını, dolayısıyla hep sonuç düşünme eğiliminde olduğunu varsayarım. böyle olunca insan keyif aldığı şeylerde bile olası zararı düşüneceği için kolay kolay coşku duyamaz. halbuki bir hamburgerden ne olacak yahu, ben yarım tonluk gövdemle yediğim halde kilo veriyorum, hadi aldın diyelim 1 kilo alırsın. ye gitsin. istediğin şeyi yapmıyorsun ki, yapsan belki coşku hissedeceksin.
  • der meister  (03.02.22 23:29:14) 
Sevinç, anlık mutluluk ve coşku/heyecan arasında biraz fark var. Ben de yemek yerken duygusal açlık giderdiğim için hamburgerin verdiği duygunun heyecan ya da coşku olmadığını, zayıf kaldığını kendi adıma söyleyebilirim

Sanırım çooook sevindiren çook büyük bi olay çook uzun zamandır yaşamadım , unuttum bu hissi

En son yıllar önce ilk kez istanbula giderken hissetmiştim sanırım
  • photo85  (04.02.22 01:27:34) 
Buna sebep olabilecek bir çok neden var. İnsanın yaş aldıkça heyecan duygusunun azalması, ekonomik sıkıntılar, pandemi dönemi özgürlüklerin kısıtlanması, arkadaşlarla bir araya gelememek gibi şeylerle beraber böyle hissedilmesi gayet normal. Bu arada çoğu kişinin senin gibi hissettiğine inanıyorum. Bir kaç kafadar bir araya gelir ve bir projeyi ortaklaşa yaparsa(ne olabileceğini bilemiyorum) ya da arkadaşlarla takım oyunlu bir spor yapılırsa o heyecan geri gelir diye tahmin ediyorum.


  • graphytube  (04.02.22 04:04:05) 
Coskudan kasıt yaşama sevinciysee bende bolca var. İsteyen arkilere verem. Küçücuk şeylerden çok keyiflenebilirim. Bir cayirda yürürken bile mutluluktan aglicak gibi keyif alabilirim

Ama mesela duyacagim hiçbir şey beni sasirtmaz, heyecan yaratmaz. Biri gelip cocugumu kestim dese önce bı "hmm bı bakalım bu işe" derim

Bence de kişilik meselesi. Sonradan eklenebilen bir ozellik olduğunu sanmam. Belki daha bıcır bıcır arkadaslar edinerek bı nebze... Daha ters bile tepebilkr
  • abuzer  (04.02.22 06:37:34 ~ 06:39:00) 
[]

Yarim Almanca'yla bu is olur mu?

Girdigim bir ortamda Alman bir kizla tanistim, kendisini gayet hos buluyorum. Baska zamanlarda iki kez daha basbasa görüstük, toplamda 7-8 saat beraber gecirmis olduk. Ancak kendisi sadece Almanca konusuyor. Ingilizce biliyor ama tercihen konusmuyorum dedi, ben de zorlamadim. Almancam yüzde 40 seviyesinde falandir, dilim dönmeyince Ingilizce'ye dönüyorum, Ingilizce dediklerimi net anliyor, kendisi Almanca devam ediyor, ben de bir süre sonra otomatik olarak tekrar Almanca'ya dönüyorum. Onun dediklerinin de yüzde 50'sini net anliyorum, yüzde 25'ini daha yavas tekrarlamasini ya da baska sekilde aciklamasini istedikten sonra anlayabiliyorum, kalan yüzde 25 icinse ya tahmin yürütüyorum, ya da tam anlamiyorum, öyle gecip gidiyor, ya da iste muhabbet sürdükce sonradan dank ediyor falan :).

Kendisi gördügüm kadariyla benimle görüsmeye devam etmekte hevesli, görüsmedigimiz günlerde bolca mesajla iletisim halinde (mesajlarda rahatim, google translate sagolsun :P), beni begendigini belli eden bir sürü sinyal gönderdi. Sanirim bir de onu Ingilizce'ye zorlamamam falan hosuna gitti, yarim Almancayla verdigim cabayi görüyor, o da arti puan oldu sanirim.

Bu durumdan elle tutulur birsey cikar mi? Duygusal olarak baglanabilir miyim? Sadece takilmalik bir durum olarak mi düsüneyim? Almancam da gelisiyor bu sayede ama sirf Almancam gelissin motivasyonuyla bir seylere baslanabilir mi? Duygusal da bir kiz gibi... Nasil yapayim?

Not: Almanya'da bir yerdeyiz, is ortaminda veya disarda kendi arkadaslarimla genelde Ingilizce veya Türkce konusuyorum.

 
Bildiği hâlde senin için İngilizce konuşmayan kızdan ne hayır gelecek. Bana çok kompleksli biri gibi geldi. Sonuçta senin zorlandığını görüyorsa sana destek olmalı. Sorun senin yarım Almanca bilmen değil, onun iletişim kurabileceğiniz bir dil olmasına rağmen pişkin şekilde bunu tercih etmediğini söylemesi. Yüzde 10 Almanca bilsen de karşıdakinin niyeti varsa kuş diliyle bile anlaşır.


  • dissendium  (02.02.22 23:49:11 ~ 23:50:23) 
zorlandığını gördüğü halde ingilizceye dönmeyecek biriyle olmaz bence. diğer arkadaşların senin daha iyi anladığın dilde konuşmayı tercih ediyorlar muhtemelen, hanım kızın derdi ne ki?

"yarim Almancayla verdigim cabayi görüyor, o da arti puan oldu sanirim" kendisine düşkünlüğünü fark etmiş, eğleniyor gibi geldi bana.
  • south park in kapusonlu uyesi  (02.02.22 23:53:16) 
Bence olur, belki de bu onun sana yaptığı bir testtir. Önemli olan niyet, anladığım kadarıyla sana yardımcı olup iletişimi sürdürmeye yönelik de davranıyor. Ortak bir dil yerine ikinizden birinin anadili ile gitmenizde bir sakınca göremiyorum ben. Zaten iletişimin çok büyük bir bölümü mimikler, vücut dili, ses vb. ile yapılıyor. Konuşma dili elbette anlaşmada önemli ancak genele bakıldığında ufak bir yer kaplıyor.


  • burka  (02.02.22 23:56:30) 
Valla tanıdığım Almanlardan gidip genelleme yapacaksam kendi ülkelerinde başka bir dille iletişim olayına pek sıcak bakmıyorlar. O konuda biraz sıkıntılılar. Yani diğer arkadaşların aksine seninle eğlendiğini ya da çok sıkıntılı olduğunu vs düşünmüyorum.

Yine de ben olsam o durumda pek ilerlemezdim cunku tek taraflı çaba isteyen bir şey gibi durduğu için yorucu olurdu. Sende ise bu durum sıkıntı yaratmıyor gibi gözüküyor hâl böyleyken yardır gitsin.
  • j r r tolkien hayrani  (03.02.22 00:00:18) 
Almancanı geliştirirsin en kötü ihtimal :)


  • gabe h coud  (03.02.22 00:34:31) 
Egleniyorsa ayrı kötü, "kendi ülkemde başka dil konuşmam cCc" kafasında biriyse ayrı kötü.

3 hayırla ugurluyoruz
  • abuzer  (03.02.22 06:36:36) 
İki sonuç olabilir,

a) Almancayı tam olarak öğrenmeni sağlayıp evinin erkeği yapacak.

b) encrypted-tbn0.gstatic.com
  • conta  (03.02.22 07:47:01) 
Arkadaşlar kızı temelsiz bir şekilde gömmüşler bana kalırsa. Sırf Almanca geliştirmek için bile denenebilir. Ben sizin yerinizde olsam iş ortamında ve dışarda olabildiğince Almanca konuşmaya gayret ederdim (sırf kıza yaranmak için değil, ama vesile olsun) mis gibi Almancanız olur işte.


  • pispinti  (03.02.22 09:36:55) 
Kızın belki ingilizce konuşma konusunda özgüven eksikliği vardır bilemeyiz.

Bence iyi vakit geçirdiysen neden olmasın. Almanca öğrenmen de plus ayrıca. Çünkü iş yerinde ingilizce konuşuyordanız ve günlük hayatını ingilizce devam ettirebiliyorsan almancanı c1 falan yapmak oldukça zor olur. Bence önüne düşmüş bir nimet.
  • zimbirik  (03.02.22 09:37:23 ~ 11:09:04) 
Pek çok insan yabancı dilde kendisini ifade ederken kendini iyi/konforlu hissetmiyor. Bu Alman ya da Fransız icin de geçerli.

Almanya’nın görece küçük bir şehrinde, alışveriş yaptığım kocaman bir mağazada kasiyer kadın İngilizce konuşmaya çalıştığımda küçük bir çığlık atmış ve hiç fena olmayan bir aksanla İngilizce olarak üzgünüm İngilizcem iyi değil deyip arkadaşını çağırmıştı.

Burada konu olan hanımefendi sizin Almanca seviyenizi yeterli bulmuş olsa gerek sizden hoşlandığını belli etmeye devam ediyor. Sıkıştığınızda araya İngilizce sıkıştırmanız da sorun olmuyormus.

Bence hiç sorun yok gibi görünüyor. Niye devam etmeyesiniz?
  • kaptankedi  (03.02.22 10:06:05) 
cinsellik olmadan ilişki olmaz, önce cinsellik gelir. aksi halde kız kardeşin, kankan falan gibi bişi oluyor.

istatistiklere göre bir erkek ile kadın tanıştıktan sonra 7 saat içinde eğer kadın da erkekten hoşlanmışsa seks oluyor.

bu 7 saat tüm iletişim kanalları ile yapılan birebir iletişim'i içeriyor. ilk tanıştın 1 saat geçirdin, 2 gün sonra mesaj attın 15 dakika mesajlaştın diyelim, 1 saat 15 dakika harcadın gibi. 10 dakika telefon konuşması vs. diye ekleye ekleye 7 saat içinde oluyor. bu nedenle bol miktarda yüz yüze görüşme, mesajlaşmanın kısa kesilmesi iyi oluyor. daha fazla gözlem yapabiliyorsun, belki garsonları azarlayan kendisini büyük gören biri falan bunlar mesajlaşmada anlayamazsın, gözden ırak olan gönülden ırak olur.

bu zamanı geçirdikten sonra ise seks konusu biraz daha zorlaşıyor zira o 7 saat için aslında 1 veya 2 hafta harcanmış oluyor. 2 hafta içerisinde kıza yanaşmazsan kız da bu herhalde beni beğenmedi veya arkadaş olarak görüyor veya sünepe biri galiba vs. vs. gibi düşünceye giriyor. tabii her zaman böyle olacak değil. aylar sonra da seks ve ardından ilişki olabilir. kanun kaide değil. dediğim gibi istatistiksel bilgiler bunlar.

daha kızın kendisini tam olarak tanımadan duygusal bağlanabilirmiyim diye sormuşsun, bu tehlikeli bir durum, ne biliyorsun kızın hadi grup seks yapalım demeyeceğini? regl olduğunda çekilemez (en azından senin için) birine dönüşmediğini? manyak yada sapık olmadığını? straponumu aldım bekliyorum demeyeceğini? (senin içinde ok ise farklı tabii) kişisel bakımının düzgün olup olmadığını falan filan daha da binlerce soru sorabilirim sana, daha tanımıyorsun bile ama daha şimdiden duygusal bağ kurabilirmiyim diyorsun.

bu düşünce senin davranışlarını şekillendirir ve kızın senden uzaklaşmasına sebep olur. ne kadar yapışkan sıkıcı biri bu herif der. o nedenle bunu düşünme, hani diyorlar ya carpe diem diye, işte o carpe diem bu carpe diem. muhabbetine bak, keyfine bak, eğlenmeye bak, gelecek ile ilgili plan yapma takılayım mı bağlanayım mı diye. bütün bunları boş ver olacağı varsa olacaktır.

yarım almanca ile olur mu? 0 dil ile bile oluyor o kısmı kafana takma, iletişimin %90'ı beden dilidir.

zaten yeterince uzun zaman geçirmişsin, hanım efendi de belli ki seninle vakit geçirmekten hoşlanıyor ama biraz daha beklersen kankası olacaksın. o nedenle bir an önce harekete geçmen gerekiyor, bir buluşma ayarla baş başa, bu buluşma senin hoşlandığın veya hoşlanabileceğin (daha önce yapmadığın bir şey de olabilir) bir etkinlik olsun. önce bir cafe de buluşun bir kahve için, bir saati bulmasın orada geçirdiğiniz zaman, sonrasında ne bileyim poligon varsa poligona gidin mesela (sen bu kısmı çeşitlendir, yeterki az konuşma olacak bir etkinlik olsun, fiziksel aktivite içersin), çıkışta da bir pub vs. ye gidin. fiziksel temastan da korkma, belinden tut, elinden tut vs. eğer rahatsız olursa senden fiziksel olarak uzaklaşır veya sözlü olarak iletir sende ona göre davranırsın, içinden geldiği gibi davran, aklına bişi geldi ve ayıp olur mu diye düşündüğün her şeyi yap zira aslında iç güdülerin bunu yapmanı söylüyor (içinden geldiği gibi kısım burası) ancak bilincin bir çok toplumsal baskı korku endişe yüzünden bunu engellemeye çalışıyor, bilincini o sırada dinlememelisin. ilişkiler hayvani içgüdüler ile oluşur.

umarım kafanız uyuşur ve mutlu güzel bir maceranız olur.
  • selam  (03.02.22 16:02:41 ~ 16:05:00) 
gabe+1

Dil dile değmeden dil öğrenilmez geyiği vardır meşhur. Eğer muhabbet sürüyorsa kız da hoşlanıyordur. Devamlı iletişim halinde kalıyorsa gayet umut verici. Devam...
  • SiyamkedisiZorro  (04.02.22 16:35:37) 
[]

gamsiz nasil olunur?

sorum gamsizlara. ozellikle sonradan gamsiz olanlara.

yani kucuk sorunlari takmayan,
buyuk sorunlarda buluruz bir hal care;
once bir uyuyayim da sabah bakariz gibi tepkiler veren,
gun icinde olmus bir seyi unutup giden,
ne kendimi uzucem ya gibi tepkiler veren
insanlardan bahsediyorum.

bir gun olecegiz diye hatirlatirdim kendime ama artik o daha kotu yapiyor beni.
iyice her seyi kafaya takar oluyorum. kafaya takmanin yaninda asiri asiri sorumluluk sahibiyim. bundan da rahatsizim.

nolur bir seyler soyleyin. belki ufak da olsa bir degisim olur bende.

 
Kendimi bildim bileli dünya yansa gram otun yanmaz. Sonradan olmadım hep böyleydim. Ayrıca bana faydası olmayan dini kurumun yetkilisini seveyim. Ayrıca sonuna bakmam kafaya takmam kendi dümenine bakarım. Ne pis adammisim be


  • allah yazdiysa bozsun  (02.02.22 21:37:27) 
önce derin bir nefes alınır, daha sonra, kendini üzmen ya da hırpalaman olmuş olan şeyi değiştirecek mi diye düşünülür; değiştirmeyeceği anlaşılınca da koyver gitsin denir.

mis gibi gamsız oldun, tebrikler.
  • taçsız kral pele  (02.02.22 21:38:50) 
galiba gamsız olunmaz, gamsız doğulur. ne yazık ki.


  • south park in kapusonlu uyesi  (02.02.22 22:11:56) 
Gözünün önüne ibretlik bi öykü getir. Bunu düşündükçe amaaan benimki dert mi sallaaa , çözülüüür diyorsun


  • photo85  (02.02.22 22:50:17) 
eski bir iş arkadaşım kötü bir durumla ya da sorunla karşılaştığında beni aklına getirerek " bu da dert mi devilone neler yaşamış bak hala mutlu " gibi şeyler düşünüp teselli oluyormuş. bana çok sonra itiraf etmişti.
benim bakış açım da şöyle : olması gereken oluyor ve olacak diye düşünüyorum.sonuçta dünya üzerinde süremiz çok az ve bunu dertlenerek ve üzülerek harcamamalıyız.

kendime düşünceler kitabını tavsiye ederim.

"hepimizinki günübirlik hayatlar. hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. hepsi geçici. hem anılar, hem de onların nesnesi. her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın."

marcus aurelius
  • devilone  (02.02.22 22:57:30) 
Gamsız doğulur +1

Ben de aynı şekilde gamlı baykuşumdur, henüz aşamadım.
  • heathen  (02.02.22 23:02:19) 
Bunun bir formülü yok, insanlar buna benzer nedenlerle terapi alıyorlar, yıllar içinde belki değişebiliyorlar :)


  • dreamnesiac  (03.02.22 02:10:59) 
gamsizligimi soyle bir dusunsem sunlara borcluyumdur:

asiri koruyucu turk aile yapisi. 32 yasindayim, herhalde isi gucu birakip ailemle yasasam, bana omrum boyunca bakabilirler, evden kovmazlar, git calis oglum demezler. ama asalak olmaya gerek yok elbette uashdasda
yaslandikca daha az takar oluyorsun, bir nevi bize ayrilan surenin sonuna geldigini her gecen saniye daha cok hissediyorsun ve kendini sacma sapan seyler icin uzmemeye calisiyorsun.
biraz da parayla alakali, ekonomik garantiler, pasif gelirler, birikimler yarattikca daha fazla ozgurluk kazaniyorsun ve bu da seni eyvallah cekmek zorunda kaldigin durumlari ve kisileri azaltabilme luksu saglayan bir pozisyona sokabiliyor.

bunlar bendeki sebepleri temel olarak.
  • baldur2  (03.02.22 02:21:43 ~ 02:37:26) 
Gamsız olunur da. Aslında bu gamsızlık değil stres yönetimi.

Önüne problem çıktığında, aklına götü bi şey geldiğinde bu konu seni çok endişelendiriyorsa ya da üzüyorsa bunu nasıl arlatabileceğin ile alakalı eğitimler var.

Öncelikle yaşadığın şey stres. Seni hayatını tehdit eden kurtaran ve gelişmeni sağlayan hormon. Bu hormonla barışman lazım. Bu hisle barışman lazım. Bu senin için faydalı bi his. Hayatta daha iyi koşullara sahip olmanı sağlıyor. Sadece dozunda kalmalı o kadar.

2. Şey ise şuan günümüz dünyasında hayatını tehdit eden bir şey yok. Bu hormonun kaynağı aslında hayatta kalma iç güdüsü. Ama her türlü ufak büyük problemde tetikleniyor maalesef. Sen kendine “şuanda bu hissi bu kadar derin yaşamama gerek yok çünkü ucunda ölüm yok” gibi telkinlerde bulunursan buna inanırsan daha koşay aşabilirsin stesini.

3. Şey ise olası zararları düşünmek. Mesela aklına bir problem geldi seni baya gerdi sıktı. Eğer o problem kötü giderse ne olur bi bunu düşün. En kötü şartlarda ne olabilir, tüm olası sonuçlarını değerlendir. Bu sonuçlar gerçekleşirse nasıl çözüm bulabileceğini düşün. Ama gerçekçi ol. Mesela iş yerinde bi şeylerin kötü gitme ihtimali var. Kötü gittiğinde başına ne gelebilir, ya da problem olmadan sıyrılma ihtimalin vs, problem olursa ve çalıştığın proje batarsa bu durumda ne yapman gerekir, her şey ortalama giderse bu durumda nasıl bir aksiyon alırsın vs vs. Bunları biraz düşünürsen detaylar kafanda netleşeceği için ( ve hiç biri ölüm olmadığı için) bilinç altın rahatlayacak. Ayrıca plan yapmak seni rahatlatır.

4. Şey aklındaki kötü düşüncelerin yalnızca düşünce olduğunu, soyut olduğunu, çoğu zaman aslında dünyanın çooook kötümser bir yansıması olduğunu anlamalısın.Düşünceler beyninde akıp gider. Senin sinirini bozan ve uykunu kaçıran kişi o sırada senin hakkında hain planlar yaptığı için aktif şekilde onu düşünmüyorsun bunun farkında ol. Zihnindeki fikirler yalnızca düşünceler. Ve geldikleri gibi giderler çünkü o sırada içinde bulunduğun an ile alakalı değiller. ( bu görüşün adı sanırım mindfullnes)

Şimdi ben sana burada özetledim ama bu benim okuduğum kitaplardan, dinlediğim podcastlerden, internetteki surf yaparken ulaştığım sitelerden vs geliyor. Yani bi anda yapamazsan üzülme, ben bu konuyu biraz özümsedim zamanla.

Tüm bunları yapabildiğinde soğuk kanlı kalabilirsin. Stresini kontrol edebilirsin. Ve şunu diyetim, stres çoğunlukla stresin kötü bir şey olduğunu düşünen insanları kötü etkiliyor. Stresi ile barışık ve bunun kötü bi şey olmadığını düşünen insanları kötü etkilemiyor. Bu da bi istatistik işte.
  • zimbirik  (03.02.22 10:19:41) 
gamsız doğulur +1


  • rose parks  (03.02.22 13:12:40) 
Gamsız doğulur +1

Stres yönetimi bir yere kadar yardımcı oluyor ama tam bir teflon adam olamıyoruz biz pimpirik kumkumaları.
  • SiyamkedisiZorro  (04.02.22 16:30:20) 
[]

Abartılı fiyat

Bugüne kadar hangi ürünlere abartılı fiyat ödediniz?

Bugün kapalı ayrana 7,90 TL ödeyince aklıma geldi.


 
1 ay dogalgaz kullanimina 415


  • floydian  (02.02.22 20:12:15) 
şişe kolaya 16 tl ödemiştim beşiktaş'ta. üstüne bi de hasta olmuştum. fiyatı mı çarptı soğuğu mu bilmiyorum.

bile isteye de el kremime abartılı fiyat ödüyorum, 230 tl.
  • south park in kapusonlu uyesi  (02.02.22 20:14:13) 
Topkapı Sarayı'nın girişinde büfeden küçük karton bardakta otuz liraya salep aldık arkadaşımla. Basiretimiz bağlandı diyorum.


  • oyokbuyoknevar  (02.02.22 20:31:59 ~ 20:32:15) 
15 sene önce, çalıştığım ilk sene, üç kuruş maaş alıyorum. neyse yaz oldu, bende 3 kardeş var onlara dedim hadi tatile gidelim tatil parası benden, internetten 1 hafta 4 kişi tatil satın aldım. planlar yapıldı. kardeşlerimle buluştuk. tatil mekanına otobüsle gideriz diye düşünmüştüm ama karar verildi uçakla gideceğiz. yol parası? e hani tatil sendendi? şoklardan şok beğen. son dk kazık fiyatlarla 4 kişi uçak gidiş dönüşleri. taksiler. tatile gittik, akşam dışarıda yemekler, denize girilecek, bikinimiz yok. tövbe estağ. bikiniler, şortlar, tişörtler, terlikler, güneş yağları, gözlükler. 1 haftada harcadıklarımı sonraki sene ödeyemedim kredi kartını yapılandırdım mecbur. kardeşlerim bilmez bunları, hiç çaktırmadım.

yine 10-15 sene önce Anjelique'e 5 yabancı arkadaşla gidip locada bir kaç şişe absolut mapsolut açtırmıştım ne varsa. kokteyl kokteyl üstüne. tüm hesabı ödedim. tertemiz kredi kartı limiti ucu ucuna denk geldi :) mazi kalbimde bir yaradır. bunları iyi para kazanmazken yapmak çok koyuyor.

bugüne kadar lüks mekanlara verdiğim efsane kazık paralar var. utanırım söylemeye.

yakın zamandan örnek vereyim. kız arkadaşımla benim balkona çiçekler, bitkiler aldık. yalıların arasındaki bir çiçekçiye 3000 lira verdik. eve gelince online sitelerden aynı bitkilere baktım 600 lira tutuyor. ben normalde araştırmadan almam ama nutkum tutuldu, o çiçekçideki çalışanlar tezek satsa balkona tezeği koyup sabah akşam sularsın.

tamam buldum. 2 sene önce diş temizliğine 3800 lira verdim. bana bu zamana kadar en çok koyan buydu sanırım. şimdi bile 500-750'ye yaptırabileceğin bir şey. hem de iyi yapamamıştı.
  • gabe h coud  (02.02.22 20:34:12 ~ 20:40:07) 
topkapı sarayı'nda bir kase standart mercimek çorbasına 60 lira verdim. çorbayı içerken ağlamaklı olmuştum.


  • makarnavodka  (02.02.22 20:41:24) 
Ogrenciyken biraz icip bir bara gitmistik ve 'en fazla ne kadar olabilir ki' diye birer bira soylemistik. Herifler 50 lik biraya 20 tl almisti. O cok koymustu cunku o zamanlar bira 3-4 lira biseydi.


  • j r r tolkien hayrani  (02.02.22 20:49:23) 
Şu an marketteki ne abartılı değil? Bulgur 17.90 tl daha ne olabilir?
Selpak tuvalet kağıdı çok lüks oldu. Bunları saymazsak 2005te abiye bi elbiseye 900 tl vermiştim. O çok koymuştu bana. Aynısı 300 tlye de varmış çünkü

  • photo85  (02.02.22 22:53:00) 
Kendi berberime saç sakal 30 lira ödediğim bi dönem sırf meraktan bi de berber yemeğini nazı geçiyor diye hep bana denk getirdiği için avm berberine gittim bir kez. 100 lira ödemiştim yanlış hatırlamıyosam. hem kötü traş etti hem de ürün satmaya çalıştı bana. unutmadığım kazıklardan biridir.

çocukken de "bu taso büyülü her attığını çeviriyor" diye 5 tasoya güya 1 büyülü taso takas yapmıştım. bikaç oyun sonra kaybedince büyüsü yokmuş anladım.
  • IncredibleMau  (02.02.22 23:03:41) 
Ben de bugün kare çikolataya 11 lira verince üzüldüm :(


  • invictae  (02.02.22 23:20:32) 
Evdeki stoklar bitince Ped’e 35 tl verince hayattaki en pahalı şeyi almış gibi oldum.


  • esinikaybetmiscorap  (02.02.22 23:42:15) 
bu aralar her şey öyle geliyor valla. birazcık ortalama üstü bir mekana gidince çaya, kahveye vs verilen paralar her seferinde içime oturuyor. ve git gide bu fiyatlara alışmak çok can sıkıcı ama alışıyoruz resmen.

geçenlerde bir de canım çok pringles çekti bime gittim orda ucuz oluyor diye bir baktım ki 19 lira mı 17 küsür lira mı ne olmuş. tam olarak hatırlamıyorum bile rakamı o anı sildim attım kafamdan inanmak istemedim. migrosta falan kaç olmuştur acaba diye düşündüm. öyle bir hüzünlendim ki gözlüklerim buğulandı. daha pandemi başında sokağa çıkma yasaklarında falan 6.50 lira değil miydi ya ühü.
  • olkol  (03.02.22 00:09:28) 
Birkaç ay önce bir tane sade sodaya 18 TL verdim, kazığı iliklerime kadar hissedince o mekana gitmeyi bıraktım. Öyle ki ben bunu en son 2014 yılında bir tabak fettuciniye 50 TL verdiğinde hissetmiştim. (Asgari 800 TL falandı sanırım) o soda şuan 20 TL olmuştur herhalde. Menüye bakmadan sipariş verilmez bu devirde, ben kaşındım.


  • uvbray  (03.02.22 01:01:14 ~ 01:04:08) 
Bir süredir, sayamadığım kadar ürüne.

Market özelinde favorim tuvalet kağıdı ve deterjansal kombolar.

Pringles falan zaten ithal.

Toto silinen bir kağıdın 132 lira olduğu bir dünya bana çok anlamlı gelmiyor :)
  • dreamnesiac  (03.02.22 01:47:48) 
Bundan neredeyse 20 sene filan önceydi. Evlendikten sonraki eşimin ilk doğum günü. O zaman oturduğumuz evin yakınlarında Paul&Shark vardı, vitrinde de çok güzel bir hırka. Gittim aldım (etikete baktım 60 TL gibi ki şimdinin 100 EUR'su gibi bir şey). Pahalı ama güzel diye düşünüyorum. 600 liraymış. Hala içimdedir acısı. Tek tesellim 20 senedir büyük bir zevkle giyiyor o hırkasını. Amorte etti kendini.
Bir gün de evde piyaz yapacağım diye kurmuşum ama bir türlü kırmızı soğan bulamıyorum. Migros'ta buldum aldım bir filede sayıyla 3 adet kırmızı soğanı, fiyatına bile bakmadım. Normalde kilosu 1 lira bile olmayan o 3 soğanı 20 liraya aldığımı eve gidip fişe bakınca gördüm. Hala içime oturmuştur.

  • SiyamkedisiZorro  (04.02.22 16:26:43) 
[]

Komşular

Komşularınızın hayatı ne seviyede ilgi çekiyor? Evden çalıştığım ve sürekli evde olduğum için etraftaki hareket çok ilgimi çekiyor. Örneğin karşı apartmanın giriş kapısı çalışma masama bakıyor, insanların hallerini, kimin kimle yaşadığını, hangi dairede kaç kişi kaldığını filan düşünürken buluyorum kendimi bazen. örneğin iki aracı olan bir daire, bir aracını kaldırımda ikinci araç park edemeyecek şekilde bırakıyor, akşam işten gelince diğer aracını da park ediyor. bu gibi ayrıntıları takip ediyorum istemsiz olarak. mesela dul bir kadın var, gündüzleri çalışmadığına eminim, haftada birkaç gece çok şık bir şekilde dışarı çıkıyor, belli bir yerin taksisi geliyor. acaba nereye gidiyor diye tahmin yürütüyorum kendimce. ayrıntılara hayatın her alanında dikkat eden biri olarak sizce ilgimi çeken bu gibi noktalar normal mi? yoksa gözetlemeye mi girer? oturduğum koltuktan sokak net şekilde görülüyor, evde tv de yok, hareket çok dikkatimi çekiyor. panjur indirmem lazım bakmamak için.




 
sıfır. sorun yaşamadan devam edebilirsem ne ala. komşular ne yaparlarsa yapsınlar


  • paintov  (02.02.22 16:50:37) 
Oturduğunuz yerden dışarı bakarı bakarken komşuların ya da başkalarının hayatlarını merak etmek onları izlemek anormal değil.

Ama dışarı bakarken onlara mı rastlıyorsunuz yoksa onları gözetleyebilmek dileğiyle mi dışarı bakıyorsunuz orası önemli bence.

Ben de mesela sitede komşuların arabalarını nasıl park ettiklerine bakarım. Arada kazma gibi park eden var, arabasını ısrarla ters park eden var vs. onlar dikkatimi çeker ama özellikle ilgimi onlara yöneltmem.
  • pispinti  (02.02.22 17:24:49) 
@pispinti bakarken rastlıyorum elbette, sürekli birilerini takip ediyor gibi değil. ama bu rastlantılar da sürekli olunca ister istemez bir görüş tecrübesine dönüşüyor.


  • the man with no name  (02.02.22 17:28:04) 
Tam babaanne işi. Hiç ilgimi çekmiyor


  • westblack  (02.02.22 17:47:26) 
Genç güzel birkaç kıx yoksa kim oldukları umurumda bile olmaz. Genç kadınlar da güzel olduğu için arada sırada binaya girerken, pencereden bakarken denk gelirse kafamı çevirip belki birkaç saniye ekstradan bakarım, onun ötesinde pek ilgimi çekmez ne yapıp ettikleri. Perde açık parti falan yapıyorlarsa biraz izleyebilirim ama.

Onun dışında evli çiftler, yaşlılar, erkekler, çoluk çocuk bunları görmüyorum bile zaten
  • amsterdam otlu sigarası  (02.02.22 18:09:19) 
Merakınız masum. Evde çığlık çığlığa kavga ettiğimde biri beni evde kesiyor mu diye sormayan kapı komşum var.
Belki şiddet görüyorum.
Çevreyi izlemekten zarar gelmez bu yüzden
  • photo85  (02.02.22 23:18:23) 
Ben de evden çalışıyorum sizinki kadar hareketli bir manzaram ve komşularım yok.

Mesela karşı apartmanda biri var sürekli balkonun ışığını açık bırakıyordu bir ara akşamları. Akşam eşimle birbirimize yine açık bıraktı bak ışığı falan diyorduk. Bir süredir yapmıyor :)

Başka bir komşu da astığı çarşafları vs. haftalarca toplamıyor, yağmur yağıyor, geri kuruyor, bir daha ıslanıyordu çamaşırlar. O evin de sürekli bizden taraftaki odalarının ışığı 24 saat yanıyor mesela. Örgüt evi falan olduğunu düşünüyorum oranın da :D

Kısaca bu kadar merakta bir sakınca yok bence. Kendini eğlendiriyorsun kimseye bir zararın yok. He ısrarla oraya bakarsın, karşı tarafı tedirgin/rahatsız edersin o röntgenciliğe giriyor tabi. Bizim kapıcı üst kattaki boş dairelerden birine çıkıp karşı apartmanda bir kadını izliyormuş mesela. Dağ gibi bir oğlu var kadının tek eliyle boğar adamı haberini bekliyorum.
  • chicha_v2  (03.02.22 01:17:37) 
[]

yeni evlenen çifte ne hediye edilir?

bütçe sınırı yok. aklıma gelenleri özetledim.

saat: çok cinsler sevilmeyebilir.
robot vs: hepsini almışlar.
oyun konsolu edinmemişler, ps4 mü alsam ps5 mi karar veremedim. en oluru bu gibi duruyor şimdilik.

şimdiden teşekkürler.

 
Oyun konsolu isteyip istemediklerini biliyo musunuz? Çünkü eğer istemiyorlarsa çok boş bi hediye olur.

Bence altın götürebilirsiniz.

Ya da mükemmel bi kahve makinesi, hem kendi öğüten hem demleyen cinsten.
Yemek robotu olabilir.
Ses sistemi olabilir.
  • zimbirik  (02.02.22 12:29:49) 
Altın takı vs. kapsam dışı mı?
Çünkü maddi ihtiyaçları olabilir bir yandan da.

  • lcha  (02.02.22 12:32:26) 
altin alinir


  • ala09  (02.02.22 12:33:18) 
yeni evlenen biri olarak altın veya hediye çeki (paşabahçe vs.) derim.


  • estella  (02.02.22 12:39:13) 
hediye çeki. amazon gibi online olursa daha da iyi.


  • gabe h coud  (02.02.22 13:11:02) 
Oyun konsolu yersiz bir hediye olabilir. Çiftin ne düşündüğünü bilmek lazım. Eğer sıcak bakılıyorsa PS5 alın. PS4 çok eskidi artık.

Onun dışında direkt olarak ev eşyası ihtiyacını sorabilirsiniz. Her şeyleri varsa Amazon'dan hediye çeki çok mutlu eder bence yeni evlileri.
  • pispinti  (02.02.22 14:31:08) 
ikisine de birer altın mutlu eder diye düşünüyorum :)


  • hooiken  (02.02.22 14:42:46) 
borcam asdfghj

şaka şaka çeyrek altın.
  • naksidil  (02.02.22 16:30:48) 
altın alıp geçin.


  • nuisance  (02.02.22 17:00:31) 
bütçe sınırı yoksa altın alın. bu kadar düşünmeye değmez.


  • deartheodosia  (03.02.22 21:25:38) 
çamaşır kurutma makinesi belki almamışlardır.
yoksa altın

  • kenarortay  (03.02.22 21:38:12) 
bütçe sınırı illa ki vardır. hiç yoksa benim aklıma direkt ev geliyor. güzel bir daire harika olur mesela.

bütçe varsa aklıma arkadaşların yazdığından farklı olarak hamur makinesi geldi
  • avatar is back  (03.02.22 21:39:59) 
[]

Kendimi harcadım

Sizlere içimi dökmek istiyorum arkadaşlar.Lisedeyken çok potansiyelli birisiydim,sayısal yönüm çok kuvvetliydi.Üniversite sınavında ilk 1000 e girebilecek bir potansiyelim vardı.Sınavda işler ters gitti ve 25.000 sıralama ile iyi bir üniversitede makine mühendisliğini kazandım.Mezun olalı iki yıl oldu.Makine mühendisliğinin bana göre olmadığını anladım.Yeni zamla beraber maaşım 9500 lira oldu.Ne işimden ne maaşımdan ne de mesleğimden memnunum.Her gün kendime kızıyorum.Bu yaştan sonra ne yapabilirim ?Elmas gibi bir beynim vardı.Potansiyelimi çok fena harcadım.




 
geçmiş geçmişte kaldı. önüne bakacaksın. tekrar üniversite sınavına girmemen için bir neden yok. potansiyeli kinetik enerjiye çevirmezsen dağın başındaki kayadan farkın olmaz.


  • gabe h coud  (02.02.22 11:06:27) 
hayat böyle bir şey değil, tek bir üniversite sınavı ve tercihle hiçbir tren kaçmaz. sınavda ilk 1000'e girseydiniz yine memnun olmadığınız bir tercih yapabilirdiniz, üniversite sınavında ilk 1000'e girmiş herkes otomatik olarak başarı içerisinde yüzmüyor. sizin öncelikle kendinizi bulmanız ve buna göre yolunuzu çizmeniz gerekiyor. iki yıllık mezunsanız daha aşağı yukarı 25 yaşındasınız. bu yaşlar belirsizliklerden dolayı zor, ama aynı zamanda hala olasılıkların çok olduğu, heyecanlı yıllar.


  • gmzo  (02.02.22 11:24:15) 
ilk 1000'e girseydiniz ne olacaktı ki? 25bin sıralama ile giremeyeceğiniz tek bölüm tıptı muhtemelen burada mevzu sıralama değil tercihleriniz olmuş gibi, gençlere tek önemli olanın sınav olduğu aşılanınca adamlar üniversiteye gelene kadar ben ne olmak istiyorum diye kendine sormuyor, ilk 1000'e girip denetim danışmanlık firmalarında 7-8k'ya çalışan da tanıyorum ben şu anda, geç de değil hiçbir şey için istediğin şeylere yönelmeye bak.


  • atom karincanin torunu  (02.02.22 11:28:53) 
Daha yaşın çok genç. 25 bile değilsin muhtemelen. Bu hisleri yaşaman çok normal o yaşlarda. Kendine seni ilerletecek yeni bir seyler bulabilirsin.

Yaşıtlarının %80i işsiz %99u da aynı depresyonu yaşıyor. Merak etme.
  • westblack  (02.02.22 11:36:47) 
Ek olarak önceki duyurularina baktim. 30 yas demissin. Ve tıp demissin. Burada bir sürü doktor var. Bircok doktor arkadaşım var. Hepsi yurt dışı derdinde. Kafayı yeme noktasında. Orası da parlak değil anlayacağın.


  • westblack  (02.02.22 11:41:41) 
potansiyel içinde duruyor, bir yere harcanmış bitmiş bir şey değil o potansiyel dediğin şey, ancak sen potansiyelim bitti dersen bitmiştir.

makine müh. yanına ilgili bir bölüm daha okuyabilirsin, yazılım olabilir, malzeme mühendisliği olabilir vs. vs. ikisini birleştirdiğinde voltran olabilirsin mesela.

belki başka birilerinin yanında çalışmak seni bozuyordur, belki kendi bir şeyler üretmek sana daha fazla iyi gelecektir, ne bileyim 3d printer yapabilirsin, cnc, lazer makineleri yapabilirsin ev tipi son kullanıcı için, ufak hobi atölyeleri için çeşitli makineler yapabilirsin, yada endüstriyel olarak sanayi için vs. bunlar benim aklıma gelenler sen bu işin içinde biri olarak daha fazla şey düşünebilirsin, belki zengin olmazsın ama mutlu olabilirsin.

35+ da yazılım öğrenen insanlar var, kariyer hatta hayatını kökten değiştiren insanlar var. madem memnun değilsin şu anki durumundan değiştirmek için harekete geç, potansiyel dediğin şey bu işe yarıyor. bende potasiyel olarak sayısal'ı tutturma ihtimalim var ancak sayısal loto oynarsam bu gerçekleşebilir ve potansiyel olmaktan çıkar.
  • selam  (02.02.22 12:18:12 ~ 12:20:57) 
birincisi geç hiçten iyidir.

ikincisi kendi kendini böyle kandırarak gerçek hayat sorumluluklarından kaçış için kendine yol açıyorsun. yanlış bir yol seçmek üzeresin. silkelen, kendine gel ve kendinle yüzleş. kendi hatalarını, yanlış tercihlerini, tembelliklerini koy masaya, tek tek ele al, gerekli dersi çıkarıp zihnine kaydet, sonra da konunun kendisini kaldır zihninde arşive. sürekli masada tutarak kendine kurban edebiyatı yaratıp buna sığınma.

şöyle düşün, dikiz aynasına ne zaman bakıyoruz? bir manevra yapacağımız, kontrol sağlayacağımız, göremediğimiz açıyı görme ihtiyacımız olduğu ve benzeri durumlarda. onun dışında önümüzdeki yola bakıyoruz değil mi? sen sürekli dikiz aynasına bakma eğilimindesin, o zaman önündeki yolu, çıkan engelleri ama daha da önemlisi fırsatları nasıl göreceksin? geçmişten ders olarak kaydettiklerini dikiz aynası gibi düşün, onları sadece deneyimlerin sana destek olsun diye hayatınla ilgili bir manevra yapacağın zaman kullan. sürekli sürekli geçmişi düşünerek ileriye yol alamazsın, bir yere varamazsın.
  • Phoebe  (02.02.22 12:24:00) 
Yaşın daha ne ki
Ayrıca 9500 iyi bi maaş
Keşke ben de kazansam
Bırak karamsarlığı çalışırken başka bi bölüm daha oku
  • photo85  (02.02.22 12:25:28) 
Burada ne yapmak istediğini bilmen önemli. Atıyorum makine yerine ne okumak isterdin? oradan çıkan mezunlarla aynı işi yapamamana engel olan nedir ona çalışabilir ve yönünü değiştirebilirsin. İyi bir üniversiteden mezunsan zaten önün açılır. (Ha tıp hedeflediysen ayrı tabi)

Daha 2 yıllıkken potansiyelimi harcadım diyemezsin. Bu arada belki de potansiyelin buydu? O nedenle ne istediğini bilmediyçe hiçbir şeyi harcamış sayılmazsın.
  • lcha  (02.02.22 12:28:50) 
ben mühendislik bıraktım tıp son sınıftayım.bence ücretin çok iyi şuan çoğu tus kazanmış doktordan çok kazanıyorsun.üstteki arkadaşın ddediği gibi doktorların çoğu kafayı yemiş durumda.sınav dershane ücretleri filan şaka gibi


  • birdposing  (02.02.22 13:21:50 ~ 13:37:33) 
daha cok gencsin. yeniden okuyup istediğin alanda çalışabilirsin. ben 34 yasındayım, yeniden sınava girip psikoloji okumak istiyorum ama maalesef senin gibi parlak bir zekam da yok; çok zorlanacağım kazanmak için. denemedim dememek için deneyeceğim.


  • suyin  (02.02.22 14:58:31) 
ilk 1000'e girdiğinde yazabileceğim makine bölümünde okumuş biri olarak söylüyorum

o okulda veya kendi okulunda okumanın hiç bir farkı yok. önemli olan sensin o okula girsen dahi abi ben ETH Zurich'e girecektim tum'e girecektim falan diye sızlanıp yine vitesi boşa alacaktın.

yani sen vitesi boşa almak için bir mazeret arıyorsun. ki bu herkesin yaptığı birşey.

makine okuduktan sonra redbull'da işe girip mankenleri organize eden veya vodafone'a girip almanya pazarına giren bir sürü arkadaşım var.

olay sende bitiyor kısaca.

makine veya diğer branşlar sana sadece bir disiplin öğretiyor. önemli olan senin ne yaptığın, yapacağın.
  • duyurukullanıcısı  (02.02.22 15:04:12) 
mutsuzluğuna bahane arama geçmişte bu olsaydı şu olsaydı diye. sorumluluğunu eline al geçmişini günah keçisi ilan ederek kendini avutma. hayat hergün yeniden başlıyor ve geçmiş başarıların veya başarsızlıkların sonsuza kadar seninle gelmeyecek. hergün başarılı çalışkan olmak zorundayız. geçmişi değiştirmek kolay değil hatta imkansız denilebilir :) gözünü dört aç ve bu saatten sonra nasıl başarılı olacaksan öyle yaşamaya çalış. geçmiş takıntısı olan aramasın. kendini affet ve yola devam et.


  • kelepir  (02.02.22 16:01:25) 
Kendinizi biraz kurban psikolojisine sokmuşsunuz. Ülkede gençlerin yüzde 90'ı bu durumda. Yani 18 yaşında bir sınava giriyoruz ve bir tercih yapıyoruz çocuk aklımızla. Şansına seviyorsan seviyorsun bölümünü. Bu Türkiye'nin gerçeği. Yine potansiyel konusu da sadece senin için geçerli değil. Herkes üniversite sınavına hazır ve nazır halde girebilme imkanı bulamıyor. Zaten bu yüzden sınav tartışmaları vardı. Demek istediğim siz kendinizi harcamamışsınız, ülke şartları hepimizi harcıyor eğer şanssızsak.

Maaşınızda gayet normal 2 yıl tecrübeli birine göre. Bence fazla sosyal medya okumayın etkileniyor olabilirsiniz mevcut ekonomi tartışmalarından.
  • mysticriver  (02.02.22 16:11:19) 
buradan bakınca, iyi bir üniversiteden mezun, gayet iyi maaşı olan bir makina mühendisisiniz. ortada harcanmış bir hayat yok yani.

o zaman elmas gibiydiniz de şimdi düşük zekalı birine dönüşmediniz ya, zekanız bakidir. girin yeniden sınava, içinizde kalmasın. ben 30 yaşında mezun oldum. şimdi çalışırken yeni bir bölüme daha gireceğim, resim eğitimi alacağım. hiçbir şey için geç değil.

yıkık filan değilsiniz :) rahat olun.
  • adse  (03.02.22 14:03:02) 
boşver hepimiz bir şekilde çuvalladık zaten. pirimiz özlem savaşa bakıp avunabilirsin.
tübitak ödüllü, boğaziçi bilgisayar mühendisliğini kazanıp bitirebilecek kadar zeki (onun zamanında bilgisayar mühendisleri çok azdı), oyuncu/manken olabilecek kadar da güzel bir kadınken hicbirsey olamamayı başarabilmiş bir kişidir.

  • vizivozo  (03.02.22 14:09:36 ~ 14:50:42) 
makine mühendisinin görevi potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye nasıl çevireceğini bulmak dolayısıyla bir makine mühendisi olarak bu sorunun cevabını sen vermelisin :)


  • axl  (03.02.22 14:33:23) 
[]

sevgililer günü için hediye önerisi

kalabalıkta olacağız o yüzden baş başa önerilerin dışında neler tavsiye edebilirsiniz? teşekkürler.




 
[]

Aldatmak üzerine

İnsan neden birini sevmediğini yüzüne söylemez de, aldatır? Olan güzel duyguları olan kişilere oluyor. İnsanlara şüpheyle yaklaşıyorsun. Bir dalı tutmadan diğerini bırakmayan insanlara karma işler mi? İnsanı zorla acımasız, kötü olmaya sürüklüyorlar. Oysa, ben böyle biri değilim, olmak da istemiyorum

İkili insan, arkadaşlık ilişkilerinde de bu durum geçerli aslında.


 
anne babanı sevmiyormusun sen? hiç mi yalan söylemedin onlara?

aldatma dediğin şey birinin bir şeyi yapmayacağını varsaydığın veya ifade edilmiş bir şeyin yapılması, gidip biriyle sevişmesi ile bu gün çok acil bir işim var gelemem diyip evde arkadaşları ile maç izlemesi ile aynı şey, bir yalan. diğer yalanlardan farklı olması senin algının sonucu. eğer sana söylese idi, ben yarın şu kişi ile sevişeceğim deseydi aldattı diyebilr miydin? bu aldatma olur muydu?

kötü olmak için yalan söylemen, kandırman, aldatman gerekmiyor, doğruyu söyleyerekde kötü olabilirsin.
  • selam  (01.02.22 15:04:47 ~ 15:06:44) 
Aldatanlar sadece sevmediği için aldatıyor gibi bir anlam çıkmış.

Ama deli gibi sevdiği, değer verdiği halde nefsine yenilip başka insanlarla birlikte olabiliyor insanlar. Çoğunlukla da erkekler yapıyor bunu. Ölümüne seven, canını istese verecek kadar değer veren insanlar tanıyorum, seks için aldatan.

İyi bir seks hayatı olan, ve iyi anlaşıp iyi geçinen çiftler arasında kolay kolay aldatma olmaz. İstisnalar her zaman vardır, ama imkan olsa her gün sevişecek, hadi her gün abartılı oldu 2 günde bir sevişecek libidosu olan insanla 10 günde bir yatağa girerseniz gözü dışarıda olur.

Erkek olsun kadın olsun, gözümüz doyarsa kolay kolay aldatmayız herhalde.
  • John Bloor  (01.02.22 15:53:25) 
empati yoksunluğu olabilir.
sağlıklı ve sorumluluk alarak ayrışma becerisi yoktur ya da kötü niyetlidir.

sorduğun sorular çok insanca ve seni anlayabiliyorum fakat kendi mantık süzgecimizden bu tarz insanları anlamlandırmaya çalıştığımızda bazen işin içinden çıkamıyoruz. bazı insanlar böyledir.

ben de kendime şu soruyu soruyorum artık, bana zarar veren ve beni inciten insanları artık hayatımda tutmak istiyor muyum?
  • elma  (01.02.22 16:14:25) 
aldatmak sevgiyle mi alakalı çok emin değilim.

sevgilinin/eşinin her halini görüyorsun. iyi halini de kötü halini de, bazen çok kötü halini de. ama üçüncü kişinin sadece iyi halini görüyorsun ve bazen o iyi hali daha cazip geliyor, nefsine yenilebiliyorsun.

ayrıca, doğru zaman ve ruh haliyle, her insan bir miktar aldatmaya meyillidir.
  • taçsız kral pele  (01.02.22 19:42:06 ~ 19:42:25) 
1.si kötü niyetli olmakla
2.si yanlış insanı seçip ne istediğini sonra anlamakla alakalı

şerefsiz bir insan 2. maddeden sonra senin dediğini yapmak yerine kafasına göre takılıyor
  • bir soru sorcam  (02.02.22 00:34:39) 
[]

kadın erkek algısı

iş yerinde bu konuyla ilgili ikiye bölündük. sizlerden de yorum almak istedim.

aile dostları kendi çocuklarını baş göz etmek için, evlensinler diye kendi aralarında konuşurlarken babalardan biri 'mal dışarıya çıkmasın' diyor. buradaki mal ibaresinden ne anlıyorsunuz?

Cinsiyet de belirtirseniz sevinirim.

 
Ama ben bunun ne demek olduunu biliyorum, saylanır mi xd arazi, arsa, ev vs kastediliyo

Kadınım. İlk kez duydugumda da böyle algilamistim
  • abuzer  (01.02.22 11:41:13) 
Miras icerde kalsin. E.


  • ghilleinthemist  (01.02.22 11:45:32) 
Miras, mal, mülk muhabbeti evet. Üslup leş açıkçası ama kastedilenin bu olduğunu düşünüyorum. Ha bu dilin, zihniyetin arkasındaki insan perde arkasında insan a da 'mal' ı yakıştırır gibi.

Edit: E
  • lüzumsuz adam  (01.02.22 11:47:23 ~ 11:47:47) 
Anadoluda çokça kullanılır. mülk, para, miras, tarla, toprak diyorlar. Çocuklarına demiyorlar :)


  • lcha  (01.02.22 11:48:41) 
Mirastan bahsediyor. Kanıtlayamam ama eminim.

K
  • zimbirik  (01.02.22 11:55:29) 
Mal, mülk, miras, tarla vesaire. E.


  • kaptankedi  (01.02.22 11:55:35) 
mal mülk dışarıya gitmesin +1
k

  • blatta hiberna  (01.02.22 11:56:03 ~ 11:56:12) 
Calistik didindik kazandik, mali mulku elin oglu yemesin diyor amca.


  • brkylmz  (01.02.22 11:59:02) 
teşekkürler cevaplar için.

biz duyduğumuzda iki kişi aynı anda nasıl çocuklarınız için bu yakıştırmayı yaparsınız tepkisi verdik :/ bizde sıkıntı var demek ki. sevindim miras, mal varlığının akla gelmesine, çok teşekkürler.
  • Çağa ayak uyduramayan  (01.02.22 12:10:28) 
para dışarıya çıkmasın zengin ailelerin temel evlilik sebebidir.


  • duyurukullanıcısı  (01.02.22 12:12:29) 
Eski bir olay bu, mal mülk bölünmesin aile içinde kalsın diye akraba evliliği yaptırıyorlar

E
  • not sure if serious  (01.02.22 12:25:58) 
kadın kişisiyim, mal mülkten bahsediyorlar, tarladır, evdir, mirastır...


  • Phoebe  (01.02.22 13:41:27) 
ya bir şey söyleyeceğim, ben de çocuklarından şakalı şekilde mal diye bahsettiklerini düşünürdüm. mal mülk aklıma gelmezdi yani.


  • evde liyakat kalmamis  (01.02.22 13:43:25 ~ 13:43:45) 
@evde liyakat kalmamış ohh be teşekkürler :)) bizim de aklımıza hiç mal mülk gelmedi. sorun bizde :) söyleyen kişi de örnek arası kullanan çok sevdiğim ve değer verdiğim bir büyüğüm öyle bir şey kastetmeyeceğini bildiğim biri. o da nasıl böyle düşünebildiğime şaşırdı:D


  • Çağa ayak uyduramayan  (01.02.22 13:58:22) 
mal mulk - E

ask evliligi nispeten yeni bir fenomen. evlilik ailelerin, mallarinin, topraklarinin birlesimi ve soyun devami icin aileler tarafindan eslestirilip ayarlanip onaylanan bir konseptti, eski nesil ve muhafazakarlarin aklina da ilk bu tanim geliyor - modern tanima alismamislar veya kabul edemiyorlar.
  • robokot  (01.02.22 14:21:00) 
gerçek anlamda mal-mülk-para. e


  • ya ben lan neyse  (01.02.22 16:59:00 ~ 16:59:13) 
1 ... •252627282930313233• ... 166   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.